CHP'li Erbatur: AB konularinda ciddiyet bekliyoruz

Page 1

Cumhuriyet Halk Partisi AB Temsilciliği ∗ Brüksel Ekim 2008

CHP Milletvekili Erbatur: Hükümetten AB konularına yaklaşımda ciddiyet bekliyoruz E-Bülten üyelik

TBMM AB Uyum Komisyonu ve AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu üyesi, CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur AKP hükümetinin AB konusunda samimi olmadığını söyledi. Erbatur: “Hükümet AB konusundaki samimiyetini son yıllarda AB reform sürecini adeta askıya alarak gösterdi. AKP AB’ye yalnızca işine gelen konularda sarılıyor, gerisi onu ilgilendirmiyor” dedi. Anayasa değişikliğinde değiştirilemez maddelere müdahele vardı Gaye Erbatur Brüksel'de Cumhuriyet Halk Partisi AB Temsilciliği’nde ABHaber'e verdiği demeçte şunları kaydetti: “AB süreci bir milli mesele olarak ele alınmalı ve gereken gösterilmelidir. Örneğin 2007 seçimlerinden önce yeni bir hazırlanacağı kamuoyuna duyuruldu. AKP bunu MYK'sinda Brüksel’de de kimi kesimlere sundu. Hatta Dengir Mir başkanlığındaki bir toplantıyla Amerika'da da tartıştılar. Ancak ne muhalefet ile bu konuyu görüşmediler. Anayasa değişikliği

ciddiyet anayasa tartıştı, Fırat'ın yazık ki için ne


önerdiklerini muhalefet olarak öğrenemedik. Biz hükümetin bu yaklaşımını demokrasilerde toplumun iradesinin bütünüyle yansıması ve siyasette uzlaşı kültürü açısından doğru bulmadık. Daha sonra yeni anayasa konusunun aniden gündemden düşürüldüğüne şahit olduk. Birkaç ay önce de Amerika’daki o görüşmelere katılan uluslararası ün sahibi bir profesörün Türk basınına yansıyan açıklamalarından tasarıda değişmez nitelikteki maddelere müdahele tasarısı olduğunu öğrendik. Hükümetten demokrasi, hukukun üstünlüğü ve laiklik ilkelerine gereken özeni göstermesini bekliyoruz AB'nin 1999 Helsinki kararından sonra Türkiye'nin AB'ye aday ülke statüsü kazanması ve Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesi için bir dizi yasa ve Anayasa değişikliği yapıldı.Bu bağlamda TCK değiştirildi. 5 Kasım’da yayınlanacak Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu da bu açıdan dikkatle izlediğimiz bir belge. Orada hangi alanlarda hangi yasal değişikliklerin gerekli olduğu yer alacak. Anayasa'da değiştirilemeyecek olan ilkeler ise zaten AB üyeliği için temel olan koşullar. Hükümetin de çalışma programında AB’nin temel değerleri olan demokrasi, hukukun üstünlüğü, laiklik gibi bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak büyük önem verdiğimiz değerlere gereken özeni göstermesini bekliyoruz. 21. yüzyıla yakışır iletişim için AB Temsilciliği açtık CHP olarak AB'ye tam üye olmak için yapılması gereken reformlara tam destek veriyoruz. Herkes şunu kesin olarak bilmeli ki: CHP, İsmet İnönü'nün 1963'te başlattığı sürecin tamamlanması için çaba sarf ediyor. Brüksel’de kurduğumuz CHP AB Temsilciliği de bunun önemli bir göstergesidir. Avrupa’nın kalbinde Brüksel’den Türkiye’nin AB sürecini temsilcimiz Kader Sevinç partimiz adına takip ediyor ve partimizin görüşlerini aktarıyor. Bizim reformlara desteğimizin tek koşulu olabilir o da: tam üyelik perspektifinin açık tutulmasıdır. Bunun için daha aktif bir uluslararası siyaset ve 21. yüzyıla yakışacak iletişim projeleri gerekmektedir. TBMM AB Uyum Komisyonu 2005'te müzakere tarihi alınana kadar gerçekten olağanüstü yoğun çalıştı. Parlamento çok yoğun bir tempoda, bugünlerde unutulmuş görünen CHP’nin desteği ile gece gündüz yasalar çıkarttı. . Ancak daha sonra bir rehavet içine girildi. AB kurumlarındaki temaslarımızda ve raporlarda sıkça hükümetin AB sürecinin peşini bıraktığını okumaya başladık. Bu Türkiye’nin AB üyeliğini her zaman desteklemiş olan biz sosyal demokratlar için üzücü bir tablo. Bu dönem içinde bizim taleplerimizden biri AB’ye aday ülke statüsündeki bir ülke olarak AB Uyum Komisyonu’nun tali yani kanun yapma yetksi olmayan bir komisyon olmaktan çıkarılmasıydı. Bunun için komisyonun yasasının değiştirilmesini istedik. Ne yazık ki bir sonuca ulaşılamadı. AB ile müzakere yapan bir ülkeyiz fakat hükümetin bu konu da topluma güven veren, ülkemizi geleceğe taşıyaşak reformlar için somut bir çalışması yok. 3 Ekim 2005’ten sonra AB çekiciliğini yitirmiş olacak ki reformlar yapılmadı. Ne zamanki Cumhuriyet Başsavcısı AKP hakkında laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmek sebebiyle kapatma davası açtı, AKP'nin aklına AB geldi. Brüksel’in bu dönemde önemi arttı ve Türkiye’nin AB sürecine destek için hiçbir zaman kullanılmayan iletişim kaynakları bu dava sürecinde harcandı. Heyetler birbirini izledi. Biz isterdik ki bu iletişm


kaynakları ve sinerji sürekli ve ülkenin temel menfaatleri için her zaman kullanılsın. Ulusal Program konusuna gelince hükümetin reformlar konusunda yeterince kararlı olmadığını ne yazık ki hem burada Brüksel’deki temaslarımızda hem de Türkiye’de yoğun olarak hissediyoruz. Biz Ulusal Program’ın Bakanlar Kurulu’nda imzalanıp kamuoyuna sunulmasını bekliyorduk. Nedense Bakanlar Kurulu bir türlü Ulusal Programı imzalamıyor. Ancak Bakanlar Kurulu'nda imzalandıktan sonra Ulusal Program’ın hükümet programı olduğunu bilebiliriz. Türkiye’nin Başmüzakerecisi… Başmüzakereci konusu ise tam bir bilmece. Hiç bir aday ülkede olmayan kuralı AKP icat etti. Hangi aday ülkede başmüzakerecilik ve dışişleri bakanlığı gibi iki görev aynı şapka altında. Bu AKP'nin AB konusundaki samimiyetini ortaya koyması açısından da önemli bir örnek. Başmüzakereci atanması söz konusu olduğu zaman AB uyum komisyonu olarak özellikle AB'ye yeni üye olmuş pek çok ülkeyi ziyaret ettik. Başmüzakerecilerle, onların ekipleriyle tanıştık. Aday ülkelerin tümünde Başmüzakereci olarak AB konularına hakim kişilerin bu işi yürüttüğünü ve geniş teknik ekiplerle çalıştıklarını öğrendik. Mesela tarım konusunda ayrı bir uzman heyeti kurmuşlardı. Bizde de Avrupa Birliği Genel Sekreterliği kuruldu, ancak Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin bir yasası bile yok, kadrosu yok, burada çalışanlar geçici kadrolar ile çalışan kişilerden oluşuyor ve çalışan devir hızı çok yüksek. Bütün bu kısıtlı imkanlara rağmen ABGS ve Türk bürokrasisi tarama sürecini çok başarılı bir şekilde tamamladı. Kendilerini kutlamak gerekir. Türkiye gibi AB’ye aday büyük bir ülke olarak biz herkesten daha fazla bu konuya önem vermeliyiz, güçlü kadrolar yaratmalıyız. Hükümetin bu konuda Türk bürokrasinin ihtiyaçlarına daha fazla kulak vermesini istiyoruz. Unutmayalım ki mümkün olan en yüksek verimlilikle yapmadığımız her işte, attığımız her adımda ülkenin milli kaynakları tüketiliyor. Bence Türkiye’nin AB sürecinde başmüzakerecisi tüm enerjisini AB konularına ayıracak, AB alanında uzman, Avrupa’yı iyi bilen, bir çok dili iyi konuşabilen, ve en önemlisi AB üyeliğinin partilerüstü bir konu olduğunun bilincinde hareket edebilecek entellektüel derinliğe sahip biri olmalı. Türkiye’miz yetişmiş insan kaynağı açısından son derece zengindir yeterki onlara görev verilsin.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.