13746
İstanbul Senin
Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması 1.Bölge
14
15
16
17
18
19
20
21
DER*-ZEMİN *Farsçada kapı
“O Bizans Surları kalıntıları, o beş-altı yüzyıl önce şehri korumak için yapılmış duvarların kalıntıları, şehir-deniz ilişkisini, hiç ama hiç kesmiyordu ki… O surlar kapıları, delikleri, yıkıntıları ile, birdenbire denize dalan gövdeleriyle artık kalbura dönmüş sanat eserlerine dönüşmüştü ya!” Aydın Boysan, “Nereye Gitti İstanbul?, YKY, İstanbul, 2004, 45.
22
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
23
SU Akışkan, bilinmez, tanımlı bir yapısı olmayan, geçici oluşan, yönsüz ve dolayısı ile zaman ile çoklu ilişki kuran yüzeydir. HALİÇ Su yüzeyinin çizilebilen, geçilebilen ve seyr’edilebilen halidir. KIYI KENAR Su ve kara birlikteliğinin karşılıklı etkileşiminden doğan dinamiktir. Haydar Karabey’in tanımıyla “denizde ufuk çizgisine, karada ise siluet çizgisine dayanan ve üçüncü boyutta havaya ve su altına doğru devam eden” bu bütünlük, zamana bağlı değişen kıyı kenar çizgisini oluşturur. HALİÇ GÜNEY KIYI ÇİZGİSİ Sakin doğal bir liman bölgesi olan Haliç’te, güney yakası hemen derinleşen dik kıyılarıyla deniz ulaşımının kolaylıkla yanaşabileceği ve rahatlıkla sığınabileceği niteliktedir. SUR / DUVAR Çoğu zaman kente ait olup olmadığını kestiremeyecek olsakta, bir kenti saran, genişleten ve sunan yapıdır. Kenti hem fiziksel hem kavramsal bağlamlarla kuşatan ve anlam alanını genişleten bu eylemler, çizgisel bir “sınır” üretir. Statik gibi görünse de bu sınır iç ve dış arasındaki dinamik bir ilişkinin dışavurumu olarak çalışır. Sur zamanla döneme, kültüre, topluma bağlı olarak genişler, çizgi olmaktan çıkar, kalınlaşır, kalınlaşırken bölünür, parçalanır ve açılır. DENİZ SURLARI Haliç deniz surları kuruluşundan itibaren kentin geçirdiği tarihsel gelişmelere paralel olarak sürekli yenilenmiş ve dönüşmüştür. Severus ve Büyük Konstantinus dönemlerinden izlere pek rastlanamasına rağmen, 5. Yüzyılda Theodosius döneminde yapılan kara surlarının yapımından sonra 439 senesinde, şehrin deniz kıyılarında ortaya çıkan boşlukları kapatacak şekilde yeni surlar inşa edilmiştir (Van Millingen, 1899, s. 45). Kıyıların doğal yönden korunaklı olmasından dolayı, Deniz Surları, kıyı çizgisi üzerinde veya kıyıdan kısa bir mesafe geride inşa edilmişti (Semiz, 2014, s. 35). Kulelerle desteklenen deniz surları kara tarafındakilerden daha alçaktı (Gyllius, 1997, s. 30). Deniz Surları’nın, özellikle sert dalgalara maruz kalan temelleri iri taş bloklardan örülmüş; bazı noktalarda duvarın içine yerleştirilen mermer sütun gövdeleriyle temeller sağlamlaştırılmıştır (Van Millingen, 1899, s. 248-249). Daha üst seviyeler ise, genel olarak Theodosius dönemi yapımlarının genel karakterini yansıtmaktadır. Duvar kalınlığı boyunca yerleştirilmiş
24
beş sıra tuğlalı hatıllar arasında kesme taş sıralarından örülü dış cidarların arasında moloz taş ve harçla yapılmış iç örgü kullanılmıştır (Semiz, 2014, s. 36). DOLGU ZEMİN Kalınlaşan “sınır” karada yayılma yeri bulsa da, suyla karşılaşınca duraksar. Çözüm olarak doğanın döngüsünü ve insanın görgüsünü kullanır, zaman tutup gel’le git’i, molozla batığı, tacirle atığı biriktirir ve “yeri” doldurur. Böylece içeri kısımdan kente dönük, dışarı kısımdan ise dünyanın geri kalanına bakan bir ön-alan üretir. Kentin görünüşünü, duruşunu, okunuşunu ve deneyimini eşzamanlı tanımlayan bir “eşik” olur. HALİÇ KIYI DOLGUSU Kuzeyde, Kağıthane ve Alibey derelerinin taşıdığı miller, Haliç’in karşılıklı her iki yakasının dolarak genişlemesine neden olmuştur. Yapılan ölçümlerde Tarihi Yarımada’nın kuzeyinde, eski limanların yer aldığı Sirkeci - Eminönü hattında ve Unkapanı, Balat kıyılarına ulaşan vadi ağızlarında, kıyı dolgusunun 200-250 m genişliğe vardığını göstermektedir (C. Sayar ve M. Sayar, 1962, s. 13) Bizans devrinden 19. yüzyıla kadar inşaat arsası kazanmaya yönelik kasıtlı kıyı doldurma faaliyetleri de kıyıların genişlemesinde etkendir (Müller-Wiener, 1998, s. 2). 1950’lerde, sahil yolu yapımı sırasında güney kıyıları boyunca tüm sahil şeridi genişletilmiştir (Erkal, 2011, s.82). KAPI / DER Eşiğin dehlize dönüşüp surun sürekliliğini kırdığı geçiş/girişlerdir. Düzenli aralıklarla tekrarlanan ve yapısal özellikleri ile ayrışan bu derin açıklıklar, aynı anda bir kaç düzlemde çalışır: Bir yandan temsil görevi üslenirken, diğer taraftan ticaretin, alış-verişin, ulaşılabilirliğin, erişilebilirliğin ifadesi olur. Zamansal akışın düzenleyicisi olurken, hız ve ona bağıl hareketin aracısı olur. İçe ya da dışa dahil olmayarak, yeni şeyler/aktörler/seçenekler ve önceden kestirilmemiş yeni senaryolara yol verip, tüm taraflar için görüş açıları ve karşılaşma taktikleri üretir. İçeriyi dışarı açarken, dışarıyı filtreleyerek içeri alır. Deldiği surun algısına transparan, geçişken, saydam tanımlamalarını ekler. Jorge Luis Borges’i alıntılarsak, “dünyaya içeri girme veya geri dönme olanağını sunan” çokyüzlü aralıklardır. HALİÇ SUR KAPILARI - Balık Pazarı Kapısı|Eski Balık Pazarı Kapısı | Porte de Pérama ou Porte Hebraiky | Balouk Bazar Capoussou | Porta Hebraica - Zindan Kapısı |Porte St. Jean de Cornibus | Zindan Capou | Zindan yakınındaki Meyve Kapısı |Seminaria Kapısı - Odun Kapısı |Porte Droungarion Viglae | Porta Drungari |Odun Capou | Heyme Kapısı | Hatab Kapısı - Ayazma Kapısı|Porte Agiasma Capoussou |Bâb-ı Ayazma - Unkapanı |Porte Platea | Oun Capan Capoussou |Porta Messis |Portatis Plateas |Porta alla Piazza |Bâb-I Kapan
25
- Cibali Kapısı |Parmak Capou Porte Ispigas|Djoubali Capou |Porta Puteae |Porta del Pozzo |Porta Jubalica - Aya Kapı | Porte de St. Theodosie | Aya Capou | Porta Divae Theodosia |Porte Dexiocratis - Yeni Aya Kapısı| Porte Yeni Aya Capoussou |Bodur Havuzlu Hamam Kapısı |Yeni Kapı - Petri Kapısı |Porte de Petrion |Petri Capou | Porta Sidera | Petro Kapısı - Fener Kapısı |Porte Phanari | Fener Capou |Bab-ı Fener | Porta Phani | Porta del Pharo | Porta El Phenari | Porta Phenaria İSKELE Kapıların bağlandığı kent içi hareketliliğin tanımına göre, yaklaştığı kapıya doğru boylu boyunca uzanan, hem su hem kara olan arayüzdür. Dışardan gelenin ilk ayakbastığı, tanımı gereği her seferinde üstüne daha fazla “şey”in yığıldığı yerdir. HALİÇ İSKELERİ Tarih boyunca Haliç’te iskeleler kent kapılarının deniz uzantısı olarak çalışmışlardır. Bizans İstanbul’unun 4. yüzyılda kuruluşundan itibaren Eminönü’nde kullanılan iskele, 1844 tarihinde ilk Galata Köprüsü inşa edilene kadar, Galata kıyısı ile Eminönü arasında bağlantı sağlayan kayıklara hizmet vermekteydi (Kömürciyan, 1988, s. 138). Bu bölgenin yanısıra Zindan Kapının devamında Yemiş İskelesi (Van Millingen, 1899, s. 216), Odun kapının iki yanında kereste iskeleleri (Kömürciyan, 1988, s. 17), Unkapanı’nın iki yanında Tüfenkhane İskelesi ve Unkapanı İskelesi, devamında Cibali İskelesi ve Fener İskelesi de alanda yer alan iskelelerdir. KÖPRÜ Karşıda, ayrı, diğer olanla kurulan ilk temastır. Birleşme, kavuşma, bütünleşme eylemi bedenin birinden diğerine geçişini sağlarken, zihnin de bu geçişi algılayabileceği bir görsel oluşturur. Köprü olunur, kurulur, yapılır, yıkılır ve bazen taşınır. HALİÇ KÖPRÜLERİ “Köprüde [Galata] duracak olursanız, bir saat içinde bütün İstanbul geçer önünüzden. Seher vaktinden günbatımına kadar durmadan birbirleriyle karşılaşan ve karışan, bitmez tükenmez karşılıklı bir insan akıntısıdır bu.” (Edmondo de Amicis, p.25) “Gözünü köprü [Galata] döşemesinin üstüne dikip sadece ayaklara bakmak pek hoştur: Adem babanın ayağından tutun, Paris’teki son moda potine kadar dünyanın bütün ayakkabıları geçer.” (Edmondo de Amicis, p.28) Haliç’in iki yakasını birleştiren ilk köprü 1836 yılında Azapkapı-Unkapanı arasında yapılan Hayretiye yaya köprüsüdür. 10m eninde ve 400m uzunluğundaki köprü, yüksek gemilerin geçişine olanak sağlamak için baskül sistemi ile yapılmıştır. Bunu Eminönü ile Karaköy arasında 1845 yılında yapılan ahşap köprü izlemiştir. Cisr-i Cedid, Valide Köprüsü, Yeni Köprü, Büyük Köprü, Yeni Camii Köprüsü, Güvercinli Köprü gibi adlarla anılan bu köprü 1878’de demir bir köprü ile değiştirilmiştir. 14m genişliğinde ve 480m uzunluğundaki yeni köprünün 24 duba üzerinde durduğu bilinmektedir. 1863’te Galata Köprüsü arabalı geçişe elverişli hale getirilmiştir. Galata
26
Köprüsü 1912 yılında çift hatlı tranvay bağlantısı için yeniden düzenlenmiş ve 25 m genişliğine getirilmiştir. 16 Mayıs 1992 yılındaki yangında zarara gören bu köprü Balat-Hasköy arasında taşınmış, yerine günümüzde kullanılan yeni köprü inşa edilmiştir. Bugün kullanılan köprü 42m genişliğinde, her iki yöne 3 şeritli bir araç yolu ve bir yaya yolu olacak şekilde düzenlenmiştir. Açılabilen baskül köprü olarak tasarlanmış köprünün ortası iki şerit tramvay yoluna ayrılmıştır. Hayretiye Köprüsü ise 1875 de demir bir köprüye dönüştürülmüş ve 1912’ye kadar bu şekilde kullanılmıştır. Aynı yıl, parçalanarak bu alana taşınan Galata Köprüsü bu alanda tekrar birleştirilmiştir. 1939 yılında ise halen kullanılan, 25m genişliğindeki Gazi (Atatürk) Köprüsü yapılmıştır. Galata ve Atatürk Köprüleri daha sonraki yıllarda İstanbul ve Beyoğlundaki ulaşım hatlarının ve arazi kullanışının biçimlenmessinin belirleyicisi olmuştur. Son olarak alana 2014 yılında halen kullanılan 13m eninde ve yaklaşık 460m’lik açıklık geçen Haliç Metro Köprüsü yapılmıştır. YOL: Kara taşıtı ile ulaşım sözkonusu olduğunda, süreklilik ve hız sağlayan görece kaygan yüzeydir. Tekil yerleştiğinde işlevsizleştiğinden, dolaşım ağı üzerinden kurulur. Bu ağın önerdiği doku ve hız yüzünden yaya ve taşıt sistemleri birbirinden ayrılır. Yaya hızı silikleşir, yaya ölçeği geçersizleşir. Yol kolay geçilemez yeni bir “sınır” olur. RAGIP GÜMÜŞPALA VE ABDÜL EZEL PAŞA CADDELERİ 1950lerle başlayan imar faliyetleri Haliç tarihi dokusunda geri dönülmez etkilere neden olan yıkım ve yeniden inşa süreci başlatmıştır. Tarihi şehir içinde modern bir yol sistemi oluşturulması amacıyla gerçekleştirilen yıkımlar sırasında, Deniz Surları’nda, 1871-1872’de Rumeli Demiryolu’nun yapımından sonraki büyük kayıplar meydana gelmiştir. 1956-1959 yıllaı arasında Unkapanı-Aksaray-Yenikapı aksını birbirine bağlayan Atatürk Caddesi’nin genişletilmesi ve sahille kurduğu bağlantıların oluşturulması, Unkapanı’ndan Eminönü’ne uzanan Ragıp Gümüşpala Caddesi’nin açılması sırasında bu kesimlerdeki Deniz Suru kalıntıları zamanla tümüyle yok olmuştur (Semiz, 2014, s. 415). DER-ZEMİN Kapı ve iskelenin günümüz karşılığıdır. Tarihsel süreçte bu noktada yer alan birarada varoluşlarının, belirli zamanlarda sundukları çoğullukların izlerinin sürülmesiyle ortaya çıkan bu yeni yüzey, hem bellekte hem de fiziksel yapıda kaybolmuş kapı işlevini günümüze çeviren aktivite odaklarıdır. Öncelinden öğrendiği gibi, tekrar ederek alanla bağlarını güçlendirir. Zemin kullanıcıları tarafından, içerisinde ve dışarısında cereyan eden tüm olaylarca değişikliğe uğratılır, her gün her an yeni bir oyuna sahne olur. HALİÇ DER-ZEMİNİ Kentin insana dokunduğu, insanın kent olduğu, üretimin asl olduğu, mekanın da bizzat oyuncu olduğu bu oyunda, çok yüzlü sahnedir der-zemin. Her yere gideni ve geleni, herşeyden alanı satanı, her yönden yaklaşanı, her yaştan yetişeni, her dilden konuşanı karıştırıp biraraya getiren, zaman-mekânda üretken bir kuvvet oluşturandır der-zemin. Tüm akışları saçağı altına toplayıp dağıtan, tüm hızları
27
göğsünde yumuşatıp dönüştüren der-zemin, ayrık benzeşik bir mekân olan Eski Eminönü’nü ve kaybolan kapılarını huzurlu bir biçimde işgal etmektense, geleni gideni izleyen, gelene gidene geçit veren bir platformda tekrar yorumlar. Balıkpazarı Kapısı, Zindan Kapı ve Odun Kapısı ile iskeleleri dönüştürüp, tüm alanı bir gel-git tiyatrosuna dönüştürüyor. Bu tiyatroda hayat devingendir, başdöndürür, izleyenle izlenen sürekli köşekapmaca oynar. BAKI Der-zemininin çok yönlü atmosferini kavrayabilmenin, araştırabilmenin, meraklı gözlere gösterebilmenin tek yolu, fokuslanmaktır. Bağlamın performansa katılması ve hatta performansa dönüşmesi için bizim bir an durmamız gerekir. HALİÇ BAKI ENSTRÜMANLARI İzleyici Haliç’e bakarken başını ne denli hızlı çevirirse çevirsin, ne denli dikkatli bakarsa baksın, içine düştüğü keşmekeşi, bütünüyle, tüm ilişkileriyle kavrayamazdı. Amicis’in dediği gibi, “Bir şey görebilmek için köprünün bir kısmına göz dikip hep oraya bakmak gerekir; bir oraya bir buraya bakılacak olursa görüntü bulanıklaşır, kafa karışır.” Bakı enstrümanları, izleyiciyle manzara arasındaki mesafeye yerleştirilmiş, uzağı yakına getiren çerçeve-yapılardır. Bu yapılar bir yandan illüzyonu güçlendirirken, öte yandan manzaranın yatay alt sınırını silikleştirir. Platformlarla hareketlenen enstrüman, açıklıklarından aldığı gün ışığını bakış yönü ile birleştirir, böylece manzaranın üst bitişini de izleyiciden gizler.
28
ALAN GELİŞİM STRATEJİLERİ
29
Haliç ve Çevresi Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik etmiş, 2000 yılı aşkın süredir siyaset, dinler ve sanat tarihine dair birçok önemli olayla ilişkilendirilmiş, mimari eserleriyle oluşan çok katmanlı kimliği ve silueti ile Dünya Kenti İstanbul’a değer katmaktadır. Buzul çağının sonlarına doğru deniz yükselmesi sonucu Kağıthane ve Alibeyköy derelerinin oluşturduğu vadi deniz altında kalmıştır. Haliç bu oluşum şeklinden dolayı coğrafyada ria terimiyle ifade edilen ‘derin körfez’ olarak bilinir. 2500 ha bir alanı kaplayan Haliç’in en geniş yeri Cibali ile Kasımpaşa (yaklaşık 700m) arasındadır. Derinliği ise; Galata ve Atatürk köprüsü arasında 40 m, Galata köprüsü altında 60 m’yi bulmaktadır. Halıcıoğlu ve Eyüp’te ise derinlik 2-3 metreyi geçmemektedir. Denize doğru büyük bir eğim ile yaklaşan Haliç doğal limanı; kentin ekonomisine ve kimliğine uzun yıllardır büyük katkı sağlamaktadır. Haliç kıyıları Fatih, Alibeyköy, Beyoğlu, Eyüp ve Kâğıthane olmak üzere İstanbul’un 5 ilçesine sınır oluşturmaktadır. Haliç çevresinde yaklaşık 1.5 milyon kişi yaşamaktadır.
30
HALİÇ BÖLGESİ TARİHSEL GELİŞİMİ
Kral II. Teodosius döneminde şehri korumak için, M.S. 413’te Ayvansaray’dan Marmara’ya yeni surları yaptırmıştır. Böylece Haliç kentin bir yanını boydan boya sınırlayan geniş ve emniyetli bir liman olmuştur. Sur ile Haliç arasında pek yüksek olmayan bir duvar uzatılmış ve sur ile Haliç arasında dar bir kıyı şeridi bırakılmış, bu kıyı şeridi gemi tezgahları, tamir ve kalafat olarak kullanılmıştır. 476 yılında ise Batı Roma’nın yıkılmasından sonra Doğu Roma imparatorluğu, Bizans İmparatorluğu’na dönüşmüş ancak İstanbul imparatorluğun başkenti olarak devam etmiştir. Bu dönemde Haliç, Akdeniz ve Yakın Doğu’nun en önemli ticaret merkezi olma özelliğini devam ettirmiştir. Haliç’in güney kıyısında iş, ticaret, denizcilik vb. faaliyet alanlarını şehrin anayol sistemine bağlayan bir yol ağı gelişmiştir. Bizans döneminde liman kısmı, Haliç’e doğru genişletilmiştir. Surların dışında limanla ilişkisi olan yerleşmeler Blahernea (Ayvansaray) ve Sykae (Galata) ortaya çıkmıştır. Byzantion’un Bosporion (Sirkeci) ve Neorion (Bahçekapı - Bizans askeri tersanelerinin bulunduğu yer) limanları Konstantinopolis’in esas limanları olmayı sürdürmüştür. Bunun yanında Zeugma (odun ve kereste antrepoları bulunmaktadır.), Perama (Eminönü), Prosforion (Sepetçiler Köşkü ile Sirkeci arasında) limanları da bulunmaktadır. Ayrıca şehrin Haliç’e bakan kapıları boyunca çeşitli malların indirildiği iskeleler ile Eksartysis (Eminönü çevresi) iskelesi devlet tezgâhlarının yeri olmuş ve gemi demirleri, yelkenleri ve kürekleri burada hazırlanmıştır. Ayrıca Jüstiyen döneminde Bizans devrinin tek köprüsü Ayvansaray’la Kasımpaşa arasında inşa edilmiştir. Haliç’in güney sahilinde ticaret işleri yapan İtalyan (Bahçekapı’dan Unkapanı’na bölgesi), Alman (Sirkeci bölgesi), Yahudi (Eminönü bölgesi) gibi yabancı tüccarlara mahalleler tahsis edilmiş ve ticaret kolaylıkları sağlanarak Kentin dünya pazarı olması sağlanmıştır. Daha sonraları Türkistanlı, İranlı, Mısırlı tüccarlar gelmiştir. 13. yüzyıldan sonra Haliç’in kuzey sahilinde (Galata’da) mahalleler tahsis olmuştur. İstanbul’un 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesi ile Fatih, ilk olarak şehrin kalkınması için yeni iskan bölgeleri oluşturmuş ve imparatorluğun çeşitli illerinden getirilen Türkler, Rumlar ve Ermeniler Haliç sahillerine ve ona bakan yamaçlara yerleştirilmiştir. Fatih’in öncelik verdiği konulardan biri de mevcut binaların ve surların onarılmasıdır. Osmanlı’nın temel kurumları olan binaların yapımı yanındaHavariyun Kilisesi’nin üzerine Fatih Cami, kentin önemli tepelerine Sultanahmet, Beyazıt, Süleymaniye ve Eyüp Sultan külliyelerinin yapılması sağlanmıştır. İmparatorluğun merkezi olan Topkapı Sarayı’nın yapılması ile Haliç’in kimliğini ve siluetini oluşturan yapılar tamamlanmıştır. Bu dönemde liman faaliyetleri Haliç’in içlerine doğru gelişmeyi sürdürmüştür. Kasımpaşa ve Tophane’de tersanelerin kurulması ile Haliç büyük bir savaş ve ticaret limanı haline gelmiştir. Bu sayede Haliç’te büyük bir değişim başlamıştır. Unkapanı, Yağkapanı, Odunpazarı, Yemişkapanı, Balat ve Fener iskeleleri ayrı tüketim mallarının boşaldığı iskeleler olarak uzmanlaşmıştır. Haliçte kurulan tersane ve yan sanayi ile çeşitli atölyelerin oluşumunu ve gelişimi sağlanmıştır. Güney kısımda Eminönü’nden Ayvansaray’a doğru yoğun yerleşim alanı oluşmuş ve ticaret bölgesi de Eminönü-Tahtakale yönünden Beyazıt’a doğru kaymıştır. Osmanlı döneminde kentin gelişimi genellikle sur içinde kalmıştır. Kentin ilk büyük camisinin ve Hazreti Eyüp’ün türbesinin Eyüp’e yapılması ile birlikte Sur dışı yerleşimler hızlanmıştır. Eyüp, Osmanlı’nın gelişme döneminde ideolojik ve simgesel kutlamaların alanı olmuş ve ayrıca dinlenme ve konaklama amaçlı olarak kullanılmasıyla da Haliç’teki gelişimin yönünü etkilemiştir.
31
İstanbul, 1506 depreminde çok zarar görmüş ve II. Beyazıt tarafından şehir bir anlamda yeniden kurulmuştur. Ayrıca depremden sonra evlerin ahşap yapılması ve Haliç’in kuzey rüzgârlarına açık olmasından dolayı tarih boyunca birçok büyük yangın ile de tahrip olmuştur. Tanzimat fermanı ile azınlıklara verilen imtiyazlar ve ayrıcalıklara paralel olarak; yeni limanlar, istasyonlar, banka, antrepo, otel, posta idaresi, finans kurumları, yazıhane türü yapılara ve bürokratik örgütlenme için yeni devlet dairelerine ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Abdülhamit döneminde, İstanbul’da Sirkeci rıhtımı ve Haydarpaşa ve Sirkeci garları ile birlikte demiryolları tesisleri yapılmıştır. 19. yüzyılda Batı’da başlayan sanayi devriminin etkisi, Haliç bölgesini de etkilemiştir. Haliç’teki sanayi tesisleri; Eyüp’te İplikhane-i Amire adı verilen halat fabrikası, Feshane, Silahtarağa’daki elektrik santrali, Defterdar ’daki yün fabrikası ve Cibali’deki tütün fabrikasıdır. 19. yy askeri binaları ve sanayi tesisleri, Unkapanı ve Odunkapı imalathaneleri ve fabrika bacalarının kent siluetinde çok etkin olduğu bilinmektedir. Sanayinin tamamen yerleşmesinden sonra Haliç’te çevresel kirlilik ve kent sağlığını tehdit eden koşullar oluşmuştur. Yine bu dönemde tarihi yarımada yönetim, kültür ve geleneksel ticaret merkezi işlevlerini yüklenmiş ve tramvayların faaliyete girmeleri ile de Galata bölgesi dış ticaretin merkezi haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde Haliç’in ilk planlama çalışması 1933 yılında Herman Elgötz tarafından yapılmıştır. Elgötz, limanın Yenikapı ve Haydarpaşa’ya taşınmasını, ağır sanayinin çevre kirliliği göz önüne alınarak sur dışına alınmasını, Haliç üzerine 4 köprünün yapılmasını, Haliç boyunca uzanan yamaçların iş ve ticaret alanı olmasını önermiştir. Henri Prost (1936) ise İstanbul’un imarının, mevcut tarihi şehir merkezi etrafında ve tek merkezli büyüme modeline göre gelişmesini önermiştir. Bunun sonucunda hazırlanan imar planları ile tarihi şehir dokusunun yıkılıp, yenilenmesi hızlanmıştır. Bu plan kapsamında; Ayasofya, Sultanahmet ve Topkapı Sarayı’nı içine alan bölgenin arkeolojik sit alanı olarak belirlenmesi, Atatürk köprüsünden Haliç’in sonlarına doğru olan bölgelerin büyük sanayiye ayrılması, Haliç’in güney yakasında bulunan limanın Yenikapı’ya kaydırılması, Haliç ve Boğaz silueti göz önüne alınarak yapı yüksekliklerinin sınırlandırılması, Haliç kıyılarının ticaret ve sanayi ağırlık düzenlenmesi, Galata bölgesinde ise iki köprü arasında halka açık bir rıhtım planlanması gibi kararlar verilmiştir. Henri Prost planında Haliç’in sanayiye açılmasıyla eski kent dokusuna aşırı müdahaleler ve aşırı nüfus artışı ile kentte ciddi çevre kirliliği başlamıştır. Gerhard Kessler (1949) ise Beyoğlu, Galata ve Haliç sahillerindeki harabe evlerin yıkılarak, bunların yapı kalitesi yüksek ticarethaneler ve idari binalarla yenilenmesini ve Haliç’te yer alan tersanelerin Tuzla-Pendik arasına kaydırılmasını önermiştir. 1950’li yıllarda başlayan göç olgusu ile kente yeni gelenler Haliç çevresinde yer alan ve sur dışındaki sanayi kuruluşlarının çevresine yerleşmişler, Kağıthane, Alibeyköy ve Rami civarlarında gecekondu mahalleleri oluşmaya başlamıştır. Bu dönemde sanayi ve gecekondu bölgeleri ile ulaşıma büyük bir ağırlık verilmiş, geleneksel dokuda geniş çaplı yıkımlarla bulvarların açılması söz konusu olmuştur. Haliç’in Beyoğlu kıyıları gayrisıhhi müesseselere ve antrepolara, Kasımpaşa ve Kağıthane deresi arası ise sanayi yerleşimlerine ayrılmıştır. Haliç üzerine iki yeni köprü önerilmiştir. Alman planlama uzmanı Hans Högg (1956) İstanbul’un metropol bir kent olarak bütüncül planlanması gerektiğini belirtmiştir. Bu kapsamda Haliç ve Boğaz kıyılarındaki ticaret, rekreasyon ve endüstri alanlarının topografik şartlara göre bir arada düzenlenmesini önermiş ve göç sonucu oluşan Haliç’in iki yakasındaki alanların sıhhileştirilmesine yönelik kararlar üretilmiştir. Piccinato (1958) ise Haliç
32
ve Belgrat ormanlarına kadar uzanan Alibeyköy ve Kağıthane vadilerinin İstanbul’un turizm kaynakları olduğunu belirtmiş ve Haliç kıyısının fabrikalardan tamamen temizlenmesini ve Kağıthane’deki sanayinin dondurulmasını önermiştir. 1964 yılında Sur İçi İmar Planında; Tarihi Yarımada’nın dokusunun korunması, ulaşımın ışınsal olarak Vatan ve Millet caddeleri üzerinden sağlanması önerilmiş ve Haliç şeridinde yapı yüksekliği ise 6.50 olarak belirlenmiştir. 1966 yılında Sanayi Planı ile Haliç Eminönü-Eyüp kıyı kesiminde yer alan sanayi tesislerinin dondurulması ve Karaköy-Silahtarağa kıyı kesiminde yeni sanayi tesislerinin yapımı öngörülmüştür. 1977 yılında hazırlanan Haliç Master Planı ile Haliç’te üç ana etüt bölgesi belirlenmiş ve her bir bölgenin sorunları ve çözüm önerileri ortaya konulmuş, Haliç’in temizlenmesi için geniş kapsamlı öneriler getirilmiştir. Ancak bu plan uygulanmamıştır. 1980 onaylı İstanbul Metropoliten Planı ile İstanbul’un özgün kimliğini yitirmeden uluslararası düzeydeki öneminin ülke yararına arttırılması ve kentin merkezlerinin kademelenmesi amaçlanmıştır. Haliç’te Galata ve Atatürk Köprüleri arasındaki sahillerinde, ekonomik kuruluşların yönetim merkezleri ile ticaret ve hizmetlerin yoğunlaştığı merkezi iş alanı önerilmiştir. Ancak bu plan uygulamaya konulmamıştır. Bu dönemde Haliç’i kurtarma projesinin yürütülmesi kararlaştırılmış, bu konuda “Haliç Düzenleme Üst Kurulu” oluşturulmuştur. Kurul, Haliç’te kirliliğin durdurulması, alanın yeniden düzenlenmesi ve temizlenmesi olmak üzere üç temel konuda çalışma yürütmüş ve 1990’lı yıllarda yapılacak olan tüm çalışmalara yön vermiştir. 1985 Haliç Çevre Düzeni Nazım İmar Planı’nda Haliç kıyılarındaki sanayi alanlarının kaldırılarak kamuya açılması ve yeşil alan olarak düzenlenmesi öngörülmüştür. 1990 İstanbul Tarihi Yarımada Koruma Nazım İmar Planı ile yarımadanın tarihi, kültürü ve doğal değerlerinin korunması hedeflenmiştir. Planda Haliç’te iki yeni köprü yapılması öngörülmüş, kıyılardaki onlarca yapı istimlak edilerek kıyı boyu yeşil alanlara dönüştürülmüştür. İstanbul’un kimliği içinde çok önemli yer tutan Boğaziçi, Haliç ve Tarihi Suriçi mevcut değerleri ve birbirleri ile ilişkileri nedeniyle karma sit alanı olarak belirlenmiş ve Tarihi Yarımada’nın siluetinin korunması temel hedef olmuştur. 2000 tarihinde Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Eyüp, Kağıthane ilçe Belediyeleri ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinden oluşan Haliç Belediyeler Birliği kurulmuştur. Birliğin amacı, bölgenin sosyal, kültürel, iktisadi ve fiziksel altyapısının ve çevre sorunlarının çözümü ile turizm, rekreasyon, kentsel kültür ve sanat hizmetlerinin bütüncül bir yaklaşım ile planlanmasıdır. 2001 yılında yapılan Haliç Master Planında geleneksel dokunun sanayi, imalat ve depolama gibi bu mekânlara zarar veren fonksiyonlardan arındırılması, bölgede uluslararası düzeyde spor, kültür, ticaret, hizmetler vb. yönelik düzenlemenin yapılması, sosyal ve teknik altyapı kalitesinin düzenlenmesi, bölgenin turizm potansiyelinin, kültürel doku, çevre ve rekreasyon değerlerinin geliştirilmesi, ulaşım sisteminin geliştirilmesi ve toplu taşıma sistemleriyle entegrasyon kurulması, bölgenin yaşam kalitesinin yükseltilmesi, yüksek yoğunluklu kentsel alanlarda nüfus desantrilizasyonunu sağlayacak alt merkezlerin desteklenmesi, düzensiz yapılaşan alanlarda sıhhileştirme ve kent ile ilişkilendirme çalışmalarının yapılması önerilir. Planda yer alan amaçların gerçekleşmesi için belirlenen eylem alanları içinde Unkapanı - Galata Köprüsü arası Haliç Kıyıları Kentsel Tasarım Projesi’de sayılmıştır.
33
2006 yılında İstanbul Metropoliten Merkezi tarafından İstanbul İl Bütünü Çevre Düzeni Planı hazırlanmıştır. Plan kapsamında Haliç’in tamamı kültür, turizm, rekreasyon alanları olarak ele alınmıştır. “Kültür - Turizm ve Hizmet Odaklı Projeler” başlığı altında değerlendirilen “Haliç Turizm Bölgesi”, yerleşik dokuda kentsel sağlıklaştırma/kentsel yenileme/ kentsel canlandırma yaklaşımı ile ele alınmıştır. Planda Haliç’e yönelik belirlenen kararlar ise, Marmara Denizi, Boğazlar ve Haliç’teki su kalitesinin yükseltilmesi ve biyolojik çeşitliliğin arttırılması; tarihi çevresi ve su potansiyeli ile uluslararası su sporları ve cazibe merkezi haline getirilmesi; dere havzalarında uygun iyileştirme çalışmalarının yapılması ve buna uygun yapılaşmaya izin verilmesi; tarihi Yarımada ve MİA’nın çeperlerindeki üretim alanlarının; öncelikle eğitim, kültür endüstrileri, hizmet sektörü yerleşkeleri için potansiyel yatırım alanı olarak ele alınması; Kağıthane ve Alibeyköy’de dönüşüm sürecine girebilecek sanayi alanlarıyla kuzeye gelişme eğilimi gösteren MİA işlevlerinin batıya yönlendirilmesi; Tarihi Yarımada’nın yapı stokunu aşındıran üretim faaliyetlerinden arındırılması, havza içerisindeki yaşam alanlarının niteliğinin arttırılması; Haliç sahilindeki atıl alanların işlevlendirilmesi ve gece gündüz kullanım düzeylerindeki farkın azaltılması; merkezi işlevlerin Haliç’in kuzeyinden, Kağıthane üzerinden önerilen raylı sistemler yardımıyla batıya kaydırılması ve ardından güneye Bayrampaşa sanayi alanının dönüşümüne de katkı verecek şekilde yönlendirilerek, Kazlıçeşme’de ana demir yolu ve deniz yolu sistemine bağlanması hedeflenmiştir. Kültürel mirasın sürdürülebilir bir biçimde değerlendirilmesi için, tarihsel mirasın bakım ve onarımının yaygınlaştırılması; restorasyon projelerinin desteklenmesi; endüstri mirası yapıların kültürel amaçlı kullanımının desteklenmesi; bu bağlamda Haliç’in kültür havzası olarak değerlendirilmesi; tematik müzelerin kurulması; tematik kültür gezileri güzergâhlarının oluşturulması ve Boğaziçi ve Haliç Uygarlığının tanıtılması ve markalaştırılması öngörülmektedir.
34
İSTANBUL MAKROFORM
İstanbul İl Bütünü Çevre Düzeni planında genel amaç; sürdürülebilir gelişme, ekonomik yapının değişimi, çok merkezli yapı şeklindedir.
Sürdürülebilir gelişmede amaç, Doğal ve tarihi değerlere sahip alanların korunması Ekolojiye dayalı gelişme planı şeklindedir. Ekonomik yapının değişimindeki amaç; Sanayinin desantrilizasyonu ve yapısal değişimi Endüstri ağırlıklı ekonomiden, hizmet ağırlıklı ekonomiye dönüşüm Bilgi ve teknolojiye dayalı gelişme şeklindedir.
35
Çok merkezli yapıdaki amaç; Tek merkezli yapıdan çok merkezli yapıya geçiş şeklindedir (İMP, 2009). Haliç için yapılan çalışmalardaki amaç ise; Tarihi çevreyi koruyarak, yeniden bir işlev kazandırmak ve yararlılığını sağlamak, Tarih boyunca birikerek günümüze ulaşan yapıları, alanları ve veriyi, çağdaş düzenlemeler, bilgiler ve kavramlar açısından yeniden yorumlayıp, eski ile olan bütünlüğü bozmadan, yeni açılımlara uygun olanakların geliştirilmesini sağlamak, Avrupa Kentsel Şartı ile belirlenen, ‘Kentsel Rönesans’ gereğince; yerleşmelerde daha kaliteli yaşam sloganı sonrası kentsel gelişmeye ve şekillenmeye yardımcı olmaktır. Bu nedenle Haliç’e kazandırılmaya çalışılan misyon, ‘Kültür Havzası’ kimliğidir.
36
HALİÇ YAKIN ÇEVRE (MERKEZİ İŞ ALANI – YEŞİL ALAN)
Planda kültür endüstrileri mekânsal olarak gösterilmemiş, kültür odaklı turizm alanlarının yanı sıra Merkezi İş Alanı (MİA) ve bütünleşme bölgesi, geleneksel merkez, ticaret, turizm, kültür ve konut alanlı lejantın içinde yer alacağı plan hükümlerinde açıklanmıştır.
37
HALİÇ YAKIN ÇEVRE ULAŞIM SİSTEMİ Halkalı – Gebze Marmaray Beylikdüzü – Sögütlüçeşme Metrobüs Hattı M1 Atatürk Havalimanı –Yenikapı Metro Hattı M2 Yenikapı – Hacıosman Metro Hattı M4 Kadıköy – Tavşantepe Metro Hattı M5 Üsküdar – Çekmeköy Metro Hattı T1 Bağcılar – Kabataş Tramvay Hattı T4 Topkapı – Mescidiselam Tramvay Hattı T5 Eminönü – AlibeyköyTramvay Hattı
38
İBB’nin 2019 yılına ait verilerine göre günlük 15.150.000 yolculuk yapılmakta olup bunun %18,63’ü raylı sistem (metro, hafif metro, tramvay, tünel), % 29,88’i otobüs (ETT otobüs, tekerlekli tramvay / metrobüs, özel halk otobüsü), % 4,26’ sı denizdir (İDO, Şehir hatları, özel işletme). Toplam yolculuğun %47,41’i ise minibüs, taksi, taksi dolmuş ve servistir. 70 km uzunluğundaki Gebze – Halkalı Marmaray hattında toplam yolculuk süresi 105 dk olup, Sirkeci Garı – Gebze 88 dk., Sirkeci Garı – Halkalı 30 dk, Sirkeci Garı –Üsküdar (Asya- Avrupa Boğaz geçidi) 4 dk.dır. Marmaray’ın, tek yönde saatte 70.000, günlük ise 1.200.000 kişi taşıma kapasitesi bulunmaktadır. Tarihi Yarımada’nın tarihi ve kültürel mirasını korumak amacıyla, ulaşım (özellikle raylı ve toplu taşım hatları açısından) potansiyeli dikkate alındığında yaya odaklı ulaşım yaklaşımı benimsenmiştir. 2010 yılından bu yana, Eminönü, Tahtakale, Beyazıt, Laleli, Gedikpaşa ve Hocapaşa civarında 295 cadde yayalaştırılmıştır. Bu şekilde Tarihi yarımadada trafik kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması amaçlanmaktadır. Trafik yavaşlatma uygulamaları, yürüyüş, bisiklet kullanımı ve yayalaştırma projelerinin toplu ulaşım hatlarıyla entegre edilmesine çalışılmıştır.
39
Mevcut planlar ile kentin gelişim stratejileri tanımlanmıştır, ekolojik sürdürülebilirlik çerçevesinde MİA’nın kuzeye gelişiminin engellenerek, bu yöndeki mevcut gelişmesinin rehabilite edilmesi ve bu gelişime bağlı yol ağı ile birlikte MİA’nın kontrollü bir şekilde batıya yönlendirilmesi amaçlanmaktadır. Kâğıthane, Topkapı, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa sanayi alanlarının bir kısmının boşaldığı, raylı sistemlerle de destekli ticaret-hizmetler fonksiyonuna dönüşme eğiliminde olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede: Kağıthane’de öncelikli olarak fiziksel yapıda gelişim sağlanması ile gerekli teknik ve sosyal altyapıya sahip, eğitim ve kültür endüstrilerini içerisinde barındıran, karma kullanımlı MİA fonksiyonuna dönüşümünün sağlanması, Kağıthane Deresi üzerindeki Sadabad ve Cendere Parkları arasında kalan çoğu bugün için işlevini yitirmiş ve kullanılmayan sanayi yapılarının kültür endüstrilerine hizmet vermek amacıyla kullanılması hedeflenmektedir. İstanbul tarihinde çok özel bir yeri olan, doğal ve tarihi zenginlikleri barındıran ve önemli bir alt bölge konumunda olan Haliç bölgesi, İstanbul bütününde çok kültürlü kamusal bir arayüz oluşturmaktadır. Haliç ve çevresi ile nitelikli ve tipolojik özellikleri bulunan sokak dokularının ve meydanların korunması, aynı zamanda kıyı ile bütünleşmesi daha kaliteli, yaşanabilir ve kimlikli bir mekân sunacak potansiyel taşımaktadır. Bu kapsamda Haliç bölgesine bütüncül olarak bakıldığında değerlendirme kriterleri açısından şu öneriler getirilmektedir: Eminönü – Beyoğlu ile Kağıthane merkezleri arasında Haliç, kamusal mekânları sanatsal ve kültürel aktivitelere elverebilecek şekilde düzenlenmeli, Ulaşım açısından bakıldığında Haliç bölgesinde toplu taşımanın ve özellikle raylı sistemlerin yaygınlaşmış olması nedeniyle özel taşıt kullanımı ve otoparklar kısıtlandırılmalı, yaya ve bisiklete yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Haliç’te Bizans ve Osmanlı dönemlerinin izleri taşıyan ve Cumhuriyet döneminde yapılan açık kamusal mekânların varlığının sürdürülmesi ve en önemlisi yaşatılabilmesi önemlidir. Haliç’te farklı kültürlerin tarihsel süreç boyunca oluşturdukları ancak şu anda atıl durumdaki kamusal mekânların canlandırılması gereklidir.
40
HALİÇ YEŞİL STRATEJİ
Yeşil alanların birbirleri ile entegre, sürekli, fragmante olmadan habitat bütünlüğü içerecek şekilde olması, kent ile entegre edilirken yaya ve bisiklet yolları ile tasarlanması, acil durumlarda toplanma alanı olarak kullanılabilme potansiyeli olması, çeşitli kamusal alanların dahil edilmesi konularına dikkat edilmelidir. İklim değişikliğine uyum çerçevesinde ele alındığında yeşil koridorlar oluşturulurken karbon yutak alanı olan yeşil alanların geçirimsiz yüzeyler üzerine bitkilendirme şeklinde değil, geçirgen yüzeylerle, kentin mikro klimasını düzenleyecek şekilde ağaçlandırılması ve/veya bitkilendirilmesi, çevresinde taşkın potansiyeli olan su yüzeyleri ve deniz seviyesindeki yükselmelerden etkilenecek olan kıyı alanları ile entegre edilip, tampon bölge görevi görmesi, sel ve taşkın gibi durumlarda geçirimli yüzeyler oluşturarak zararın engellenmesi, açık ve yeşil alan olarak kentsel ısı adası etkisinin azaltması gibi işlevleri değerlendirilmelidir.
41
HALİÇ GELİŞİM STRATEJİSİ Haliç, günümüze kadar dar etkileşimin sınırları dikkate alınarak parçacı bir eğilim ile çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu yaklaşım ile oluşan iç sınır; yol, kıyı ve topografya ciddi anlamda bir eşik oluşturmuştur. Haliç Kıyı Alanının mevcut kente eklemlenerek geliştirilmesi önemlidir. Çalışma Bölgesine Yönelik İlkeler Haliç bütününde kıyı boyunca, tarihi ve endüstriyel yapılara saygılı bir biçimde düzenleme yapmak, geçmişte kıyı bandı boyunca etkili olan ancak halihazırda bu etkiyi kaybeden noktaların kıyı ile bağlantılarını tekrar kurmak, Tarihi Yarımada’yı özel otomobil trafiğinden kurtarıp, toplu taşımı destekleyecek çözümler üretmek, Özellikle Ragıp Gümüşpala Caddesi boyunca yapıların ve bu caddeye açılan sokakların kıyı kullanımını destekleyici işlevler önermek, Geleneksel üretim ve ticari fonksiyonlara yer vermek, Kıyı bandını yeniden düzenleyerek yaşayan ve yaşatan mekânlar haline getirmek, Raylı toplu taşıma, deniz ulaşımı ve bisiklet yolları ile yaya mekanlarını artırmak, Tarihi kimliğe uygun öneriler ile rekreatif potansiyeli geliştirmek, İnsan-tarih-doğa ilişkisini oluşturup Haliç’in tarihi değerlerini koruyarak güçlendirmektir. Kentsel bütün içinde tarihsel önemi ve coğrafi konumu nedeniyle önem taşıyan Haliç Bölgesi’nin; doğal ve kültürel yapısı, yeşil alanları ile kültürel amaçlı kullanımlar içeren bir yapıyı içerecek biçimde korunması için üç farklı karakter ve kimlik odağı tanımlanmıştır.
42
43
1. EMİNÖNÜ-BEYOĞLU ODAĞI Devam eden sayfalarda daha detaylandırılacak birinci bölgenin saptamalarına dair kısa özeti şöyledir. Tarihi ve doğal zenginliklerin yoğunlaştığı bu bölge kamusal, kültür ve turizm ağırlıklı bir kullanım göstermektedir. Taşıt ağırlıklı meydanların varlığı, kıyı şeridinin ve tarihi yapıların uygun olmayan kullanımlar nedeniyle yıpranmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olmuştur. Bölgenin özellikle raylı sistem ve deniz yoluyla İstanbul genelinde erişilebilirliği yüksektir. Butür farklı türlerde ulaşım altyapısına sahip olması, kent ile ilişkinin güçlü olmasını sağlamaktadır. Bölgede yer alan açık kamusal mekânların (Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi, Galata Kulesi çevresi Karaköy başta olmak üzere) bugünkü durumları gerek fiziksel kalite gerekse de aktivite açısından oldukça zengin gelişme potansiyeli sunmaktadır. Bir taraftan; tarihi liman bölgeleri, Yenikapı Transfer Odağı, Divan yolu, Eminönü Meydanı, Beyazıt Meydanı ve Haliç kıyı alanının bütünleşmesinin sağlanması ve bütüncül bir yaklaşım sergilenmesi için yaya ve toplu taşım hatları ile ilişkisinin kurulması, diğer taraftan ise sanat ve turizm odağı olarak ele alındığında, sanatsal aktivitelerin arttırılması gerekmektedir. Bu bölgede yer alan diğer çok önemli kamusal alanlar Taksim Meydani, Gezi Parkı, Galata Kulesi ve Meydanı ile Karaköy Meydanı ve çevresi için de kültürel ve sanatsal etkinlikler için öneriler getirilmelidir. Bölgede yer alan kamusal mekânların (meydanlar, sokaklar ve kıyı bandı) tarihsel kimliği de dikkate alınarak sanatsal ve geleneksel ticari aktiviteler ile bütünleşmesi kültür ve turizme yönelik çekici bir etki yaratacaktır. Bu aktiviteler mekânın tarihi kimliğini ifade eden, doğal güzelliklerini ve sosyo-kültürel geçmişini sergileyecek aktiviteler olarak düşünülmelidir. Tarihin ana mekânlarına sahip bu bölgede aktivitelerle İstanbul’un dünü ve bugününün sergilenmesi önemlidir. Ayrıca diğer mekânların da yeniden kimliklendirme açısından ele alınması ve düzenleme çalışmalarından sonra da bu mekânlarda kültürel aktiviteler önerilmesi mekânsal bütünlüğün sağlanması açısından önemlidir. Perşembe Pazarı, Tersahane alanı ve çevresinin düzenlenmesi ve yeniden niteliklendirilmesi gerekmektedir. Bu bölgelerde kamusal mekân ve yapılar; koruma, iyileştirme ve yenileme projeleri ile desteklenmelidir. Tarihi bir öneme sahip Karaköy Meydanı ile Perşembe Pazarı kentsel ölçekte ele alınarak yaya ağırlıklı bir düzenleme yapılmalıdır.
44
2. BALAT KASIMPAŞA ODAĞI Bölge eski ve yeni yerleşimlerin bulunduğu ve daha çok konut gereksinimlerinin kıyı kesiminin arkasında karşılandığı bir bölgedir. Fener ve Balat’taki tarihi konut alanları 2-3 katlı kâgir yapılardır. Bölgedeki konutların el değiştirmesi nedeniyle mimari dokunun korunması için yetersiz kalınmış, bu durum özgün yapının kaybolmasına ve köhneleşmeye sebep olmuştur. Kıyı yoğunluğu diğer bölgelere kıyasla daha fazladır. Bölgede bulunan tersaneler için proje çalışmaları yürütülmektedir. Ancak bu alanlar şu an atıl durumdadır. Kıyı şeridinin geniş bir alanı kapsamasına rağmen kullanımı yaz mevsimi haricinde azdır. Yaz mevsiminde ise bölge halkının kullanımı ile yoğunluk oluşmaktadır. Ahrida ve Yanbol Sinagogları, Ayios Ortodoks Kilisesi, Surp Hrestagabat Ermeni Kilisesi ve ayazması ile Sinan’ın eseri Yavuz Kethuda Cami, Blahernai Sarayı, Ivaz Efendi Cami ve Atik Mustafa Paşa Cami bölgenin önemli anıtsal yapılarındandır. Haliç’in bu kısmının sanayi yapılarına rağmen yalılar ve saraylarla dolu olduğu bilinmektedir. 1980’li yıllarda bölgedeki sanayi yapıları kaldırarak yeşil alan olarak alanı değerlendirmiştir. Yeni yapılan düzenlemelerle sadece Feshane binası geçmişten bu yana korunabilmiştir. Ayrıca Defterdar Cami, Cezeri Kasım Cami, Zal Mahmut Paşa Külliyesi ve Şah Sultan Külliyesi ilgi çeken önemli yapılardır. Alanda yer alan Kasımpaşa, İstanbul'un en eski yerleşim yerlerindendir. Fatih Sultan Mehmet gemileri Haliç'e bu semtten indirmiştir. Camialtı, Taşkızak Tersaneleri’nin bulunduğu semt Yavuz döneminde genişletilmiş ve Osmanlı donanmasının üssü haline getirilmiştir. İstanbul’un fethinden önce Cenevizlilerin yaşadığı semt, Fetihten sonra İstanbul’un en önemli yerleşimlerinden biri olmuştur. Büyük Kasımpaşa Yangını ve Haliç'in kirlenmesiyle de atıl bir hal almıştır. Haliç’i kurtarma çalışmalarında suyun temizlenmesiyle tekrar sayfiye yeri özelliğine kavuşmuş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Sosyal Tesis ile de bölge canlanmıştır. Doğal zenginlikleri ve önemli kültürel yapıları barındıran bu bölge, kıyı alanları aktivite ve kullanım potansiyeli sunmaktadır. Haliç bütününde homojen özellik gösteren ve özellikle endüstri mirası ile öne çıkan bir alandır. Bu anlamda Santral İstanbul ve Miniatürk, Pier Loti ve Adalar zengin bir potansiyel sunmaktadır. Bölge yılın tüm zamanı bölge halkından çok, çeşitli il ve ilçeler kaynaklı kullanım yoğunluğuna sahip noktaları barındırmaktadır. Bölgede göze çarpan Bölgede kıyı alanları güvenlik gibi kronik sorunlar nedeniyle atıl durumdadır. Özellikle bölgedeki iki adanın tamamen kullanım dışı olması da dikkat çekicidir. Bunların dışında bölgenin sahip olduğu potansiyelden neredeyse hiç faydalanılmamakla birlikte kamusal mekânların neredeyse tamamı atıl durumdadır. Bölgede kriterler açısından birçok kötü kesim yer almaktadır. Kriterlerin ortalama olarak kötü değerde olduğu ve sadece ulaşım altyapısı konusunda bölgenin iyi olduğu görülmektedir.
45
3. EYÜP KAĞITHANE ODAĞI Eyüp, Eyüp Sultan Cami’nin burada olması, külliyeler, türbeler ve mezarlığı ile İslam dünyasının en kalabalık ‘dini ziyaret’ alanlarından biridir. 1950’li yıllara değin dinsel kimliğin öne çıktığı bir su kenarı yerleşmesi olan Eyüp, İstanbul’un gelişim süreci içerisinde sanayi hareketlenmeleri ile gündeme gelmiş, konut alanları da sanayi koşuluna bağlı olarak çoğalmıştır. Sanayi ile başlayan ilk göç dalgası ile Eyüp; Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Alibeyköy, Rami, Küçükköy’ü de içine alarak gecekondu yerleşimlerin çoğaldığı bir ilçe konumuna gelmiştir. Bu bölgece 1995 yılında alınan kararla sanayinin desantralizasyonu ile sanayi alanının hizmet alanına dönüşümü için uygulamalara başlanmıştır. Haliç’in kıyısının varlığı, değişken topografyasının sahil ile sunduğu olanaklar, farklı kot ve açılardan seyri ile günümüzde cazip yerlerdendir. Pier Loti Tepesi adı ile isim yapan ‘Gümüşsuyu İdris Köşkü Tepesi’ ve Amcazade Vakıf Arazisinin yerleştiği tepe eski İstanbul’un seyredilebileceği önemli bakı noktalarıdır. Bölgedeki diğer önemli alanlardan Bahariye, Osmanlı döneminde, çeşitli yalıların, sahil saraylarının bulunduğu bir sayfiye bölgesidir. Bahariye Kasrı, Bahariye Sarayı, Beyhan, Hatice ve Esma Sultan Sahil Sarayları buradadır. Bahariye 1940’lı yıllardan sonra sanayinin etkisiyle, fabrika alanı olmuştur. Silahtarağa ise, 1950’li yılların gecekondu bölgesidir. Dönemin elektrik ihtiyacını karşılayan santral burada yapılmıştır. Günümüzde Santral İstanbul olarak değerlendirilen eski elektrik binası Bilgi Üniversitesi Kampüsü olarak kullanılmaktadır. Sütlüce ise 1990’lara kadar kent mezbahasının burada bulunması nedeniyle İstanbul’un et ihtiyacını karşılayan semttir. Mezbahanın varlığı, Haliç’in kirlenmesi ve kokmasına sebep olmuştur. Alan planlama çalışmalarında Kültür Merkezi olarak yeniden tasarlanmış ve faaliyete başlamıştır. Doğal ve tarihi zenginlikleri ile bütünleşen bu bölge, Osmanlı döneminin önemli rekreasyon alanı olması nedeniyle rekreasyon odağı olarak belirlenmiştir. Bölge, endüstri mirası ve sivil mimarlık tarihi adına çok önemli yapıları barındırmasının yanında Pier Loti tepesinin varlığı, Haliç adaları ve özellikle Alibeyköy Deresi ile Kağıthane derelerinin varlığı ile Kuzey Ormanlarını bütünleştirecek ekolojik koridor olarak ele alınmalı ve Üniversite, Feshane, Santral İstanbul, Miniatürk gibi yapıların kültürel ve sanatsal aktiviteleri ile bütünleştirilmelidir.
46
47
YARIŞMA ALANI OLAN HALİÇ 1. BÖLGE EMİNÖNÜ-BEYOĞLU ODAĞI İstanbul genelinde uluslararası bir kimliğe sahip olan bölge; tarihi, sanatsal, turistik aktivitelerin merkezidir. Kentin tarihini yansıtan en önemli mekânlardan biri olan Tarihi Yarımadayı ve Beyoğlu'nu içine almasından ötürü kültür, sanat ve ticaret odağı olarak belirlenmiştir. Beyazıt Meydanı ve Taksim meydanını birbirine bağlayan; Divan Caddesi, Fincancılar Caddesi, Vezirhanı Caddesi, Uzun Çarşı Caddesi, Eminönü Meydanı, Karaköy Meydanı, Galata Kulesi Meydanı ve İstiklal Caddesini kapsayan bir kültür sanat ve tarih aksı olarak bütünleşen bu odak, Galata köprüsü ile de bu bütünleşmeyi taçlandırır. Taksim ve civarında yılın bütün zamanına yayılan aktivite ve etkinliklere bağlı olarak özellikle üniversiteli genç nüfusun kullanımı fazladır. Eminönü, Karaköy ve Perşembe Pazarı mevkii ticari kimliğiyle ön plana çıkmakta, ancak çeşitli sorunlar nedeniyle potansiyelinden yararlanılamamaktadır. Kıyı şeridindeki kamusal mekân sürekliliği ve kalitesi yetersizdir. Bölgede Ayasofya, Aya İrine, Yerebatan Sarnıcı Bizans döneminden, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, İbrahim Paşa Sarayı Osmanlı döneminden günümüze gelen önemli anıt yapılardır. İstanbul’un tarihi geçmişini günümüze yansıtan bu anıt yapılar müze olarak kullanılmaktadır. Bu özelliğinden dolayı tarihi yarımada iç ve dış turizm için bir çekim merkezi durumundadır. Haliç ve çevresindeki ticaret alanları ise Eminönü ve Beyoğlu bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Eminönü’nde Eminönü – Sirkeci – Beyazıt Meydanı arasındaki bölgede, Hanlar Bölgesi, Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı’nın bulunduğu tarihi ticaret alanlarında geleneksel ticaret halen devam etmektedir. Beyoğlu bölgesi ise Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve Galata Kulesi çevresi kültür ve eğlence merkezi özelliği göstermektedir. Ayrıca İstiklal Caddesi özellikle geçmişte prestij alanı olmuş, Karaköy çevresinde ise finans kurumları yer seçmiştir. Bölgedeki diğer ticaret alanı ise, Haliç kıyısında bulunan Perşembe Pazarı’dır. 1950’li yıllarda ticari kimliğiyle bilinen semt, 1980’li yıllar sonrası iş sahasının başka semtlere kaymasıyla kimliğini kaybetmeye başlamıştır. Haliç çevresinde özellikle Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi ile bağlantılı olarak önemli kültür merkezleri bulunmaktadır. Atatürk Kültür Merkezi, Harbiye Açık Tiyatrosu, Lütfi Kırdar Kongre Salonu, İstanbul Modern, Salt bu kültür yapılarından en önemlileridir. Haliç’in kuzey kıyısında, Galata ve Unkapanı köprüleri arasında kalan tersaneler bölgesi, Haliç’in liman olma özelliğinden günümüze kalan tek fonksiyondur. Bu yüzden bölge endüstri miras alanıdır. Tarihi Yarımada’da devamlılık gösteren bir diğer önemli fonksiyon ise eğitimdir. İstanbul iki milyona yakın öğrencisi ile üniversite şehridir. Haliç ve çevresinde İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt Kampüsü ile İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Kampüsü bulunmaktadır. Kadir Has üniversitesi ise Fatih Bölgesinde bulunmaktadır. Tarihi Tütün Fabrikasına yerleşen Kadir Has Üniversitesi,
48
İstanbul Ticaret Üniversitesinin varlığı ve yakınındaki diğer üniversiteler (Fatih Sultan Mehmet Üniv., MSGSÜ, İstanbul Üniv. Bilgi Üniv.) alan içinde genç nüfusu artırmaktadır. Öğrenciler, kenti daha yaratıcı ve yoğun bir şekilde kullanmaya eğilimli oldukları için, kentin yaşamına ve kültürel zenginliğine önemli bir ivme ve canlılık kazandırmaktadır. Mevcut öğrenci sayısı ve üniversitelerin merkezî konumu kent için büyük bir potansiyel sunmaktadır. Bölge içerisinde öğrencilerin ikamet etmeleri sağlanmalıdır. Yaksi takdirde kullanıcı ve kent yaşamı profilini zenginleştirecek doğal bir katkıdan mahrum kalacaktır. Kent için önemli ulaşım odakları Galata Köprüsü ve çevresinde yer almaktadır. Eminönü-Sirkeci arasındaki bölgede, kara, deniz ve raylı ulaşımın kesiştiği, bu ulaşım modlarının birbirini desteklediği görülmektedir. Sirkeci Garı şehirlerarası nitelikte bir ulaşım odağı olup, Marmaray ve tramvay gibi raylı ulaşımla kentin gar ile bağlantısının kurulmasını sağlamaktadır. Eminönü’nden sonraki en önemli ulaşım odağı Karaköy’dür. Karaköy, kara, deniz ve raylı ulaşımın kesiştiği, bu ulaşım modlarının birbirini desteklediği bir diğer alandır. Buradan Taksim Karaköy Funiküler hattı, metro, otobüs, vapur ve tramvay gibi toplu tasım araçları ile kentin Taksim meydanı ile bağlantısının kurulması sağlanmaktadır. Karaköy’deki liman bölgesi, uluslararası düzeyde bir kurvaziyer ulaşım odağı olup çevresinde kültür, turizm ve finans aktiviteleri mevcuttur. Ayrıca, bu dokunun çevresinde bulunan geleneksel konut alanları da bölgenin turizm potansiyeli nedeniyle fonksiyon değiştirerek, iyileştirme ve restorasyon çalışmaları ile ticaret ve turizm kullanımlarına dönüşmektedir. Haliç çevresinin tarih boyunca yerleşim alanı olarak seçilmesi sonucu bölgede yoğun konut alanları bulunmaktadır. Özellikle Tarihi Yarımada’da ve Beyoğlu’nda yoğunlaşan tarihi konut alanları, ahşap ve kâgir yapı tarzındadır. Galata, Tarlabaşı’ndaki konutlar kâgir yapılardan oluşmakta olup, daha çok azınlık nüfusun yaşamış olduğu konut alanlarıdır. Genel olarak Haliç’in çevresinde bulunan bu konut alanları, bölgenin turizm potansiyeli nedeniyle fonksiyon değiştirerek, iyileştirme ve restorasyon çalışmaları ile ticaret ve turizm kullanımlarına dönüşmektedir. Rüstempaşa, Hobyar, Eminönü, Tahtakale, Mercan, Taya Hatun, Sururi, Molla Fenari ve Beyazıt Mahallerinden oluşan, alanın en önemli bölgesi Eminönü Bölgesidir. Geleneksel ticaret, perakende ticaret ve çeşitli hizmet fonksiyonlarını bünyesinde bulundurmaktadır. Eminönü, Tarihi Yarımada’daki toptan ve perakende ticaretin merkezi durumundadır. Bölgedeki ticaret alanlarında sürekli gelişme gösteren farklı faaliyet kollarına göre birçok alt merkez bulunmaktadır. Kapalıçarşı ile Hanlar Bölgesi ve çevresi, perakende, geleneksel ve toptan ticaretin odak noktası durumundadır. Tahtakale, Mercan, Küçükpazar, Eminönü Meydanı çevresinde, çeşitli toptan ve perakende satış birimi, iş merkezi ve iş hanı bir arada bulunmaktadır. Tahtakale bölgesinde, elektronik eşya toptan ve perakende satışına yönelik ticaret birimleri bulunmakta olup, bunun haricinde çok çeşitli ticari faaliyetler de bu çevrede yapılmaktadır. Ayrıca, bu bölgede depolama alanları da bulunmaktadır. Tahtakale çevresinde dükkânların haricinde, yol üzeri ticaret büyük pay taşımaktadır.
49
İmalat ve depolama alanları ise daha çok Gedikpaşa, Süleymaniye, Hanlar Bölgesi çevresinde bulunmaktadır. En yoğun imalat biriminin bulunduğu Gedikpaşa ve çevresinde zemin katlar daha çok sergileme amaçlı kullanılmakta olup, üretim ve depolama üst katlarda yapılmaktadır. Yeni Cami Külliyesi yapılarının oluşturduğu bu meydan Külliyenin konumlanmasından da anlaşılacağı gibi tam bir düğüm noktasındadır. Meydan, Mahmutpaşa Yokuşu ile ticaret bölgesi, hanlar bölgesi ve Forum Constantiniye (Çemberlitaş Meydanı’na) bağlanır. Hatta bu yol devamında Hipodroma kadar uzanır. Yatay bağlantı yolu olan Hasırcılar Caddesi ile de batıda Rüstem Paşa Külliyesi ve Uzun çarşı, doğuda ise Sirkeci’ye bağlanır. Yapıldığı dönemi dikkate aldığımızda ise Sur duvarları üzerlerindeki kapılar ile kıyıdaki iskelelere bağlanır. Mısır Çarşısı’nda, Kahire'den gelen mallar, özellikle baharat satılırdı. Yüze yakın dükkânın bulunduğu Çarşı, "L" biçiminde olup, iki çatalın birlettiği yerde, lonca vaizinin ahşap kürsüsü bulunmaktadır. Mısır Çarşısı'nın denize doğru uzanan kolu Mısır Çarşısı adını taşırken, denize paralel cami arkasındaki kolu Ketenciler Çarşısı adını taşır. Sonuç olarak, yapılan analizler ve araştırmalar sonrası mevcut durum açısından incelendiğinde, alanın en büyük sorunları olarak; işlevsel çeşitlilik, kıyı odakları açısından yetersizliği, yaya akışkanlığı kıyı sahil yollarıyla çözümlenmeye çalışılsa da, köprü ve karayolları ile sürekliliğin yaya ölçeğinde rahat sağlanamadığı, projelerin birbiriyle entegrasyona sahip olmadığı, kıyının, çekim oluşturacak kullanımlar açısından zayıf kaldığı, mevcut yapıların kıyı kullanımını desteklemediği, alandaki kentsel donatıların siluet açısından yetersiz kaldığı, kıyı alanlarının algılanabilirlik ve okunabilirlik adına olumsuz etki yarattığı, yeşil nitelikli alanların, güvenlik sorunu açısından kayıp alan olarak algılandığı, açık alanların düzenlenmesinde işlevsel çeşitliliğin zayıf kaldığı, kıyı-kent arasında yapılan düzenlemelere rağmen kopukluk yaşandığı sorunları saptanmıştır.
50
HALİÇ VADİSİ BÜTÜNÜNDE GELİŞİM HEDEFLERİ Gerçekleşecek olası bir bütüncül kentsel gelişme programında sürece tetikleyici etki yaratacak, kent tarihini tekrardan birleştireceği ve gelişimin önünü açacağı düşünülen Kültür Endüstri Mirasıdır. Bu bağlamda kentsel gelişme sürecini tetikleyecek alanlar kültürel miras özelliği bakımından çok değerli olan Unkapanı Un Fabrikası, Kasımpaşa Un Fabrikası, Tersane-i Amire ve Azapkapı Perşembe Pazarı’dır. Kentsel gelişim stratejisinde bu yapı ve yapı gruplarının yeri ve kültür endüstrisi açısından üstlenecekleri roller; tarihi ve kültürel önemi (kullanım türleri), Alana atatü kazandırma (Amaca uygun program, statüye uygun işlevler, tasarım), Alan kimliğinin güçlendirilmesi (İstanbul ve tarihi yarımada kimliğinin vurgulaması, alan içi imgeler, kentle kurulan simgesel ilişkiler) Haliç bölgesinde olası kentsel yenileme sürecinde öngörülen rolü (yaya toplu taşım ilişkileri, MİA parçası olarak ve geçiş bölgelerine uygun işlevler) olarak belirlenmiştir.
51
İstanbul tarih, kültür, sanat aksı Tarihi Yarımada özellikle Beyazıt - Sultanahmet Meydanları ile Taksim Meydanını birbirine bağlayan; Divan Caddesi, Fincancılar Caddesi, Vezirhanı Caddesi, Uzun Çarşı Caddesi, Eminönü Meydanı, Karaköy Meydanı, Galata Kulesi Meydanı ve İstiklal Caddesi İstanbul’un bir kültür- sanat ve tarih aksı olarak bütünleştirilmeli ve Eminönü Meydanı ile Galata Köprüsü de bu bütünleşmenin sembolü olmalıdır.
52
Yakın çevre ulaşım kararları Reşadiye ve Ragıp Gümüşpala Caddelerindeki taşıt izi daraltılmış ve Eminönü meydanında yer altına alınmıştır. Ragıp Gümüşpala Caddesi, Galata Köprüsü, Tersane Caddesi ve Atatürk Köprüsü ile bir ring yol oluşturulmuştur. Alan içerisinde kısıtlı otopark alanları önerilmiş ve tarihi yarımada bölgesinde mevcut kapalı otopark alanları yanında Yenikapı ve Edirnekapı otopark alanları ile desteklenmelidir. Özellikle Yenikapı ve Edirnekapı turist otobüslerine uzun süreli park olanakları da sunmalıdır. Eminönü ile Alibeyköy arasında çalışacak T5 Tramvay Hattı, Haliç’in yüzyıllardır var olan iskelelerinin aktif kullanımını da sağlayacaktır. Tramvay durakları ve iskelerinin bütünleşmesi ile birlikte Kasımpaşa, Kağıthane kıyı kesimlerinin ilişkisini de güçlendirecektir. Eminönü Meydanındaki Otobüs Peronları ise Edirnekapı (İETT yeri), Kağıthane (İETT yeri) ve Yenikapı Otobüs Peronlarına taşınmalıdır. Ayrıca Sirkeci Arabalı vapur iskelesinin bulunduğu bölgede kısıtlı sayıda Otobüs Peronları ya da Cebi de düzenlenmelidir. Galata Köprüsü, Eminönü’nden Karaköy’e tek yön yapılmış ve tramvay ile yaya mekânları önerilmiştir. Haliç, kamusal sanata etki yapacak yapılar, açık mekânlar ve özellikle Galata Köprüsü ile toplumun sanatla bütünleşmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
53
Tarihi yarımada otopark potansiyeli ve otobüs garajı - peronları Eminönü’nde yer alan otopark ve otobüs peronlarının, temel tasarım ilkeleri kapsamında kaldırılması önerilmiştir. Eminönü Otobüs Peronlarının bir kısmı Sirkeci Otobüs Peronları alanına, büyük kısmı da Yenikapı Otobüs Peronu ile Edirnekapı Otobüs Garaj ve Peronlarına kaydırılmalıdır. Ayrıca bölgenin otopark ihtiyacı Tarihi Yarımadada yer alan (toplam kapasitesi 12 bine yaklaşan açık ve katlı) otoparklar ile sağlanmalıdır. Ayrıca Yenikapı Otoparkı ile Edirnekapı Otopark alanında hem özel hem de tur otobüsleri için gerekli düzenleme yapılmalıdır.
54
PEYZAJ TASARIM YAKLAŞIMI Peyzaj tasarımında ana yaklaşım alanın tarihi ve kültürel güzelliklerini/zenginliklerini sergilemek, alanın ulaşım ve transfer odağı niteliğinden çıkartılıp önemli bir durak ve açık hava müzesi halinde kullanılmasını sağlamak, aynı zamanda kentlilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek mekânların yaratılmasını sağlamaktır. Kıyı, mekânsal anlamda kent ve su arasında bir YAŞAM alanıdır. Bu bağlamda kentin yaşamsal kimliğini belirleyen en önemli unsur kıyıdır. Aslında deniz ya da kıyı, kentlinin yaşam tarzına biçim verme, tarihsel semboller ile anlamlar yükleme ve kentin ekolojik adaptasyonunu sağlama açısından değerlendirildiği taktirde bir yaşam kültürü yaratmaktadır. Ayrıca kıyı alanı, kentsel yaşam ve yaşam ritmi ile kenti gündelik bir sahneye dönüştürerek kültür üretim kaynağı olarak ortaya çıkar. Bu sahne hatıraları ve beklentileri, tarih ve kolektif bellek ile şekillendirerek kent kimliğini oluşturur. Kentli, kentsel yaşam sahnesinde tarihsel hafızayla dünü, bugünü ve yarını arasında köprü oluşturarak özellikle kolektif belleğin zamansal ve mekânsal işaretleriyle kenti anlamlandırır. Kentin tarihsel gelişimi incelendiğinde kentsel yaşamın görsel algı dışında kıyı ile buluşamadığı görülmüştür. İstanbul kıyı alanını oluşturan Haliç ve Eminönü Meydanı kıyı kesimleri fiziksel özellikleri, tarihsel kimliği, doğal değerleri ve geleneksel ticaret özellikleri nedeniyle kentsel yaşamda ayrıcalıklı bir liman bölgesi ve yaşam alanı sunmaktadır. Toplumun kentsel kimlik inşasının gereksinimleriyle yakından ilişkili olarak tarihinin, yaşamlarının ve anılarının belirli amaçlar doğrultusunda kentsel tasarım çalışması ile biçimlenmesine katkıda bulunulmalıdır.
İstanbul kimliğinin temelinde kıyıya ait olma hissi bulunmaktadır.
Kıyı kültürü; kendine has coğrafi yapısı, ekolojik sistemi, jeomorfolojisi, özgünlük ve hareketliliği, çeşitliliği ve sürekliliği, kara ile etkileşimi gibi çok katmanlı bir içeriğe sahiptir. Tarihsel bağlamda kıyı, farklı zaman dilimlerinde farklı açılardan ve insan tarafından farklı boyutlarda değerlendirilmiştir. Ancak, Haliç’in tarihsel geçmişinde üretim kaynağı olarak kıyı çok önemli etkiye sahiptir. Özellikle antik çağda, doğal iç limanı ve yarımada yapısı gibi coğrafi özellikleri ile bir liman kenti olarak önem kazanan bir bölge olmuştur. Tarihsel süreç içerisinde İstanbul kentine ait kimlik ve yaşam kültürü oluşumlarının her aşamasında doğal mekân olarak kıyı olmasına rağmen, kıyı kentsel yaşam biçimi ve kültürü ile kolektif kimliğin bir parçası olarak yer edinememiştir. Korunamayan kıyı, tarihi ve yer bağlamından kopukluğu nedeniyle kentli tarafından sahiplenilememiş ve korunamamış bir boşluk olmuştur. Bu nedenle, İstanbul kent kimliğini tarihsel yaşam kültürü; mekâna ve zamana ilişkin kentsel hafıza ve belleği, bunlara ait semboller, imgeler ile bir yaşam biçimini tasarım projesi ile ortaya koyma ihtiyacı duyulmuştur. Bununla birlikte tasarımda, doğası, ekolojisi ve peyzaj özellikleri ile kıyı alanı, yeni ulaşım kurgusu ve tramvay hattı, bisiklet yolu, kıyı promenadı, spor, sanat ve kültür gibi daha pek çok kullanımı ile kentsel yaşamın kıyı mekânı ile buluşturulması amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda tasarımda, sadece kıyı kültürünün insan ve kent ile birlikte ekolojik sistemin parçası olduğu bilinci benimsenmiştir.
55
Haliç yarışması kapsamında çalışılan bölgenin kullanımı ile ilgili, hem yarışma dokümanlarından, hem yazılı ve görsel diğer kaynaklardan, hem de arazide yerinde yapılan çalışmalar doğrultusunda, alanın tarihsel bağlamının çok güçlü olduğu, ulaşım modları nedeniyle insan varlığı ve kullanımının belli noktalarda çok yoğun olduğu ve bu nedenle de kıyı ekolojisi ile peyzajının tahrip edildiği gözlemlenmiştir. İstanbul’un çekici topografik özellikleri ile doğal ve mimari çevre birlikte özgün bir kültürel peyzaj oluşturmuştur. Günümüz İstanbul imgesinin kanıtı olan ve sıklıkla koruma sorunlarına dikkat çekilen “tarihi yarımada silueti”, aslında zaman içinde pek çok değişim yaşayarak bugüne ulaşmış olan ve İstanbul’un geçmişindeki farklı dönemlerin, farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir bütünlük sunmuştur. Bu değerli alanın, kıyı-tarih etkileşiminin korunması peyzaj mimarlığı bakış açısından temel hedefimiz olmuştur. İstanbul silueti bitkisel peyzaj açısından incelendiğinde çınarların, erguvan ve Akdeniz servilerinin yeri ayrıdır. Alandaki mevcut bitki varlığı incelendiğinde İstanbul siluetine uymayan ya da bu siluete zarar veren bitkisel uygulamaların yapıldığı arazi çalışmaları ile gözlemlenmiştir. Bu bağlamda alandaki mevcut bitki türlerine özellikle yukarıda belirtilen türler ve benzeri destekleyici bitki envanteri kullanılarak bitkisel silüette ve dokuda yenileme yapılması öngörülmüştür. Bitkisel peyzaj öngörüsünde tarihi ve kültürel alan olarak belirlenen alanların kendi güzelliklerini ve özelliklerini sergileyebilecekleri tasarımlar yapılmıştır. Bu alanların dışındaki alanlar ise daha rekreatif bir dil ile tasarlanmıştır. Tasarımda, kıyı-kent yaşamının yeniden kurgulanarak çağdaş bir kimlik kazandırılması fikri vardır. Bununla birlikte, kültür ve kimliğe dair bu ikili düşüncenin paydasında kıyı-yaşam kültürü; kıyıya ait olma hissiyle biçimlenen, ona ait tarih ve kolektif belleklerce şekillenen bir yaşam biçimi oluşturma hedefi bulunmaktadır. Tasarım ile kıyının bu kültürel potansiyelini daha da güçlendirecek, kıyıyı kentsel yaşam ile bütünleştirecek ilkeler geliştirilmiştir. Kıyı alanının kentsel yaşam ile etkileşimin sağlanması Kıyı alanı sadece kıyı ve sahil şeridi gibi kısıtlı alanlardan oluşmayıp, kentin yaşamı ile bütünleştirilmesi önemlidir. Bu amaçla, alan boyunca tespit edilen sur kapılarının bulunduğu noktalardan hareket edilerek belirlenmiş olan tarihi düğüm noktalarında kültürel bağlantı aksları oluşturularak yerleşim alanlarının kıyı ile bütünleştirilmesi hedeflenmiştir. Ancak bu etkileşim sağlanırken kıyı alanlarının sahip olduğu ekolojik değerlerin tasarımda ekosentrik (ekoloji merkezli) yaklaşımda bütünsel olarak korunması önemli bir hedef olmuştur. Kıyı alanının kültürel, tarihi ve doğal değerlerinin saptanması Kıyı ve karanın buluştuğu, zengin doğal kaynakları, biyolojik çeşitliliği barındıran alan, günümüzde önemli yaşam odaklarındandır. Burada kıyı alanının tükenebilir bir kaynak olduğunun unutulmaması gerekmekte olup, ekolojik, doğal coğrafya, boyutsal–görsel (peyzaj) ve rekreasyonel ve tarihi-kültürel varlık olarak kıyı alanının özellikleri değerlendirilmiştir.
56
Alansal düzenleme stratejilerinin üretilmesi Kıyı ekosistemlerinin biyolojik çeşitliliğinin bütünlüğü ile kullanımlar arasında koruma-kullanma dengesinin sağlanması ve bunun sonucunda hassas özelliklere yönelik risklerin azaltılması amaçlanmaktadır. Kıyı alanının potansiyellerini ve sorunlarını dikkate alarak üretilen tasarım odakları şunlardır. - Kentlinin gündelik kentsel yaşamının kıyı yaşamı ile bütünleştirilmesi için yaşamsal faaliyetlerin varlığını Haliç kıyı alanında bulabileceği işlevler ve fiziksel erişim olanakları tasarımla sağlanmıştır. Bu nedenle birbiri ile rekabet halindeki aktivitelerden çok, birbirini tamamlayan aktiviteler önerilmiştir. - Yaşayan kıyı; Kıyı alanları sadece kıyı çizgisi ile değil tarihi yarımadanın etkileşimi ile bütünleştirilmeye çalışılarak peyzaj elemanları ile bütünleşebilen sokaklar, bulvar, kafeler, yeşil alanlar ve kıyı promenatı gibi kamusal alanlar oluşturulmuştur. Bunun yanında su üzerinde de yer yer farklı kullanımlara imkan verecek mekanlar yaratılmaya çalışılarak kullanıcıların suyla ilişkisi arttırılmaya çalışılmıştır. - Sokak Yayalaştırma; Yürünebilirliğin arttırılması, sokakların görsel kalitesinin artması, etkin ve güvenli yaya promenatları oluşturarak odak noktalarının birbirine bağlanması düşünülmüştür. - Cephe İyileştirmeleri; yapılan cadde ve sokak düzenlemelerin yanında yapı cephelerinin iyileştirilmesi kent yaşamının kıyıya akmasını ve kamusal yaşamın sürekliliği sağlayacaktır. - Yeşil alanlar; Yaşam kalitesinin artırılmasının önemli koşullarından birisi, kamuya açık nitelikli yeşil alanların artırılmasıdır. Bölgedeki değerli alanların çoğu otoparklar tarafından işgal edilmiş ve atıl kalmıştır. Bu ve benzeri alanlarda ne kadar otopark alanı ayrılırsa ayrılsın otopark sorununun çözülmeyeceği bir gerçektir. Ülkemizin tarihi ve simgesel açıdan en değerli bölgelerinden birisi olan alanda toplu taşımanın yoğun olarak kullanılması ve teşvik edilmesi önemli tasarım kararlarındandır. Kamusal yaşamın sürekliliği ve güvenliği de dikkate alınarak düzenlenmiştir. Tasarımda; mevcut bitkisel varlığın tamamı korunmuş, hatta bazı bölgelerde koru mantığı ile peyzaj düzenlemeleri yapılarak kıyı peyzajı güçlendirilmiştir. - Ekolojik onarım; Mevcut kullanımlar nedeniyle hasar görmüş bitkilerin sağlıklılaştırılması veya korunması, - Yeşil Alan; ekolojik alanların doğrudan etkilenmesini önleyecek ekolojik tampon olarak düzenlemeler yapılması, - Süreklilik; kıyı alanlarında rekreasyonel ihtiyaçları karşılayacak ve insanların doğa ile baş başa kalmalarını sağlayacak düzenlemelerin ekolojik süreklilik içerisinde ele alınması önerilmiştir.
57
3.Dönem
2.Dönem
1.Dönem Tarihi Yarımada Tarih Şeridi
58
Tarihsel Kıyı Kullanım Analizi ve Önerisi
59
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
60
5.yy - Bizans Dönemi bir sonraki dönemki kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
61
Bizans Dönemi - 15.yy bir sonraki dönemki kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
62
15.yy - 16.yy bir sonraki dönemki kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
63
16.yy - 18.yy bir sonraki dönemki kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
64
18.yy - 19.yy bir sonraki dönemki kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
65
19.yy - 20.yy bir sonraki dönemki kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
66
20.yy - 21.yy mevcut kıyı çizgisi Bizans Surları Çemberlitaş Eminönü
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi
67
20.yy - 21.yy mevcut kıyı çizgisi Bizans Surları önerilen kıyı çizgisi Çemberlitaş dolgu alanlar
Tarihi Yarımada Kıyı Tarihi-Eminönü
68
Fener Kapısı |Porte Phanari | Fener Capou |Bab-ı Fener | Porta Phani | Porta del Pharo | Porta El Phenari | Porta Phenaria
Petri Kapısı |Porte de Petrion |Petri Capou | Porta Sidera | Petro Kapısı
600 adım
Yeni Aya Kapısı| Porte Yeni Aya Capoussou |Bodur Havuzlu Hamam Kapısı |Yeni Kapı 100 adım
Aya Kapı | Porte de St. Theodosie | Aya Capou | Porta Divae Theodosia |Porte Dexiocratis Kapısı |Yeni Kapı
300 adım
Cibali Kapısı |Parmak Capou Porte Ispigas|Djoubali Capou |Porta Puteae |Porta del Pozzo |Porta Jubalica
400 adım
haliç sur alandaki mevcut yapılar uzaklık
400 adım
400 adım Unkapanı |Porte Platea | Oun Capan Capoussou |Porta Messis |Portatis Plateas |Porta alla Piazza |Bâb-I Kapan
Evliya çelebi seyahatnamaseindeki mesafeler : Bab-ı Fener’den Petro Kapısına 600 adım -Petro Kapısından Yeni Kapıya 100 adım -Yeni Kapıdan Aya Kapısına 300 adım -Aya Kapısından Cibali Kapısına 400 adım -Cibali Kapısından Unkapanı’na 400 adım -Unkapanı’ndan Ayazma Kapısına 400 adım -Ayazma Kapısından Hatab Kapısına 400 adım -Hatab Kapısından Zindan Kapısına 300 adım -Zindan Kapısından Balık Pazarı Kapısına 400 adım -Balık Pazarı Kapısından Yeni Cami Kapısına 300 adım
400 adım Ayazma Kapısı|Porte Agiasma Capoussou |Bâb-ı Ayazma
Odun Kapısı |Porte Droungarion Viglae | Porta Drungari |Odun Capou | Heyme Kapısı | Hatab Kapısı
300 adım
400 adım
Zindan Kapısı |Porte St. Jean de Cornibus | Zindan Capou | Zindan yakınındaki Meyve Kapısı |Seminaria Kapısı Balık Pazarı Kapısı|Eski Balık Pazarı Kapısı | Porte de Pérama ou Porte Hebraiky | Balouk Bazar Capoussou | Porta Hebraica 300 adım
Sur-Sur Kapıları Analizi
69
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar burun avlu coğrafi mekan sınırları
Kıyı-Coğrafi Mekan-Mevcut Durum Analizi
70
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar hareket doğrultusu yaya-araç geçişi
Kıyı-Kent Geçişleri-Mevcut Durum Analizi
71
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar yaya ve bisiklet geçişi yaya-araç geçişi
Kıyı-Kent Geçişleri-Öneri Durum
72
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar ulaşım alanı ticaret alanı kültür alanı turizm alanı
Kıyı-Kent Geçişleri Alt Bölge-Mevcut Durum Analizi
73
Tarihi Yarımada ve Çevresi Odak Etki Alanları-Mevcut Durum Analizi
74
Bulgar Ortodoks Kilisesi
Fener Yolcu İskelesi
Komutanlık
Fener Rum Patrikhanesi Haliç Sosyal Tesisleri Haliç Tersanesi Yavuz Sultan Selim Camii
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar
Atatürk Köprüsü
Kadir Has Üniversitesi
yarışma odakları mevcut odaklar
Süleyman Subaşı Camii Karaköy Yolcu İskelesi Metro Köprüsü
Fatih Camii Molla Zeyrek Camii
Eminönü Yolcu İskelesi
Bozdoğan Kemeri
Süleymaniye Camii
Eminönü Meydanı
Mısır Çarşısı
1.Bölge Yakın Çevre Odaklar-Mevcut Durum Analizi
Yeni Camii 75
komutanlık
fener rum patrikhanesi haliç tersanesi
haliç galata kulesi
mevcut bakı yapıları fener iskelesi bakı noktası sosyal tesis bakı noktası kadir has bakı noktası unkapanı bakı noktası metro altı bakı noktası eminönü yolcu iskele bakı noktası eminönü bakı noktası galata köprüsü bakı noktası bakı doğrultuları
yeni camii
süleymaniye camii
Bakı Noktaları-Mevcut Durum Analiz
76
1_5
haliç sosyal tesisifener iskelesi
haliç sosyal tesisleri seyir ve oturma platformları iskele fener tramvay durağı bekleme noktası fener yolcu iskelesi fener bakı kulesi büfe fener karşılama meydanı liman karakolu ahşap deck yeşil alan
1_4
kadir has
haliç tramvay
balıkçı iskelesi otopark cibali kapısı cibali bakı kulesi cibali karakolu sur kapıları-haliç bağlantı koridoru yüzer platform aktivite alanı iskele koruluk kadir has tramvay durağı tarihi yarımada basamakları seyir terası yeşil alan
alandaki mevcut yapılar alt bölgeler alt bölge sınırları
1_3
atatürk köprüsü
atatürk köprüsü atatürk köprüsü altı yaya geçidi yeraltı bisiklet geçidi yeraltı tramvay geçidi unkapanı bakı kulesi büfe+servis infobox bisiklet parkı tur tekneleri iskelesi balıkçı barınağı
1_2
metro
metro köprüsü metro köprüsü altı salıncak metro tramvay durağı metro bakı kulesi direkler büfe+servis balıkçı barınağı ahşap platform koruluk su basamakları
1_1
eminönü
Kıyı-Kent Geçişleri Alt Bölge-Öneri Durum
galata köprüsü bağlantısı balık-ekmek iskelesi seyir basamakları yolcu iskele yapısı tekne yanaşma iskelesi liman müzesi zindan kulesi eminönü tramvay istasyonu arkad sur izi çim amfi kafe yüzer platform sahne otobüs durağı
77
Alan Kullanımı-Mevcut Durum Analizi
78
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar işgal edilen alan
Alan Kullanımı-Mevcut Durum Analizi
79
Alan Kullanımı-Öneri Durum
80
haliç tramvay alandaki mevcut yapılar ahşap deck yeşil alan yaya-bisiklet geçidi yaya yolu
Alan Kullanımı-Öneri Durum
81
Fener Bakı Kulesi Fener Büfe
Fener Tramvay İstasyonu Saçak
Cibali Bakı Kulesi haliç tramvay alandaki mevcut yapılar Kadir Has Tramvay İstasyonu Saçak mimari elemanlar Unkapanı Büfe+Servis Unkapanı Bakı Kulesi Unkapanı InfoBox Unkapanı Bisiklet Park Metro Tramvay İstasyonu Saçak Metro Büfe+Servis Metro Bakı Kulesi Metro Büfe Direkler
Amfi Kafe
Turyol Şehir Hattı İskelesi Kadıköy-Üsküdar İskelesi Balık-Ekmek Platformu Eminönü Tramvay İstasyonu InfoBox Eminönü Tramvay İstasyonu Saçak
Mimari Elemanlar-Öneri Durum
82
haliç tramvay vapur tur gemileri sandal-tekne
tramvay hattı (yavaşlatılmış) tramvay hattı ana araç yolu araç yolu (yavaşlatılmış) meydan
Deniz Aracı Dağılımı-Mevcut Durum Analizi
83
haliç tramvay vapur tur gemileri sandal-tekne balık-ekmek platformu
Deniz Aracı Dağılımı-Öneri Durum
84
haliç tramvay hattı-2.4 km tramvay istasyonu meydan ana araç yolu bisiklet yolu-2.3 km yaya yolu
Alan içi Ulaşım-Öneri Durum
85
haliç tramvay hattı
50 km/h
tramvay hattı yavaşlatılmış 30 km/h ana araç yolu
50 km/h
araç yolu yavaşlatılmış
30 km/h
meydan
Alan içi Yavaşlatılmış Yollar-Öneri Durum
86
Yol Kesitleri
87
Kıyı Kesimi Öneri Tipolojileri
88
Bitki-Mevcut Durum Analizi
89
Vaziyet Planı (Ölçek: 1/2000)
90
Eminönü Odak 1-Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi (Ölçek: 1/500)
91
Metro Köprüsü Odak 2-Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi (Ölçek: 1/500)
92
Kadir Has Odak 3-Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi (Ölçek: 1/500)
93
Haliç Sosyal Tesis Odak 4-Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi (Ölçek: 1/500)
94
Fener İskelesi Odak 5-Kentsel Tasarım ve Peyzaj Projesi (Ölçek: 1/500)
95
Haliç Sosyal Tesis
Kadir Has Önü
Eminönü Meydanı
Noktasal İzometrik Odaklar-Öneri Durum
96
Mimari Elemanlar
97
Eminönü Tramvay İstasyon Saçak (Ölçek: 1/200)
98
InfoBox (ร lรงek: 1/200)
99
Amfi Kafe (ร lรงek: 1/200)
100
Cibali Bakı Kulesi (Ölçek: 1/200)
101
Fener Bakı Kulesi (Ölçek: 1/200)
102
Metro Bakı Kulesi (Ölçek: 1/200)
103
Unkapanı Bakı Kulesi (Ölçek: 1/200)
104
K Balık-Ekmek Büfeleri (Ölçek: 1/200)
105
Metro Büfe (Ölçek: 1/200)
106
Metro Büfe+Servis (Ölçek: 1/200)
107
Unkapanı Büfe+Servis (Ölçek: 1/200)
108
Eminönü Yolcu İskelesi 1(Ölçek: 1/200)
109
Eminönü Yolcu İskelesi 2 (Ölçek: 1/200)
110
Panoramik Haliç
Fener Bakı Kulesi
111
Panoramik Haliç
Cibali BakÄą Kulesi
112
Panoramik Haliç Süleymaniye Camii
Galata Kulesi Yeni Camii
Unkapanı Bakı Kulesi-Büfe-Servis-Info Box
113
Bisiklet Park AlanÄą
114
Çim Amfi
115
Süleymaniye Camii
Galata Kulesi
Metro Bakı Kulesi-Büfe-Servis-Deniz Merdiveni
116
Direkler
117
Amfi-Cafe
118
Çim Amfi
119
Eminönü Yolcu İskelesi-2
120
Eminönü Yolcu İskelesi-1
121
Çim Amfi
122
Balık-Ekmek İskelesi
123
KAYNAKÇA Ağır, A. (2013). İstanbul’un Venedik Yerleşimi ve Dönüşümü. İstanbul : İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları. Ahunbay, M. (1994). “Surlar.” İçinde İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 7, s.74-79). İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları. Asutay-Effenberger, N. (2007). Die Landmauer von Konstantinopel- İstanbul: Historisch- topographische und baugeschichtliche Untersuchungen. Berlin : Walter de Gruyter. Boysan, Aydın, (2004) Nereye Gitti İstanbul?, YKY, İstanbul. de Amicis, Edmondo (2010) İstanbul, YKY, İstanbul. Dirimtekin, F. (1956). Fetihten Önce Haliç Surları. İstanbul : İstanbul Enstitüsü. Erkal, Namık (2011) “Dolgunun Arkeolojisi: İstanbul Kıyısının Katmanlılığı Üzerine,” Arrademento Mimarlık, (2011), s.80-86. Eyice, S. (1994). Constantinus Suru. İçinde İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 2, s.441). İstanbul : Tarih Vakfı Yayınları. Gyllius, P. (1997). İstanbul’un Tarihi Eserleri. (E. Özbayoğlu, çev.). İstanbul : Eren Yayınları. Kâhya, Y. ve Tanyeli, G. (1994). “Galata Köprüleri”. İçinde İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 3, s.357-359). İstanbul : Tarih Vakfı Yayınları. Kâhya, Y. ve Tanyeli, G. (1994). “Unkapanı Köprüleri.” İçinde İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 7, s.326-327). İstanbul : Tarih Vakfı Yayınları. Kömürciyan, E. Ç. (1988). İstanbul Tarihi: XVII. Asırda İstanbul. (H. D. Andreasyan, çev.). İstanbul : Eren Yayınları. Magdalino, P. (2013). “Bizans Dönemi Konstantinopolis Limanları.” İçinde Z. Kızıltan, G. B. Çelik (yay. haz.), Saklı Limandan Hikayeler Yenikapı’nın Batıkları (s.12-15). İstanbul : İstanbul Arkeoloji Müzeleri. Mango, C. (2001). “The Shoreline of Constantinople in the Fourth Century.” In N. Necipoğlu (Ed.), Byzantine Constantinople : Monuments, topography and everyday life, (s. 17 -28) Leiden : Brill. Müller-Wiener, W. (1998). Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı. (E. Özbek, Çev.). İstanbul : Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Müller-Wiener, W. (2007). İstanbul’un Tarihsel Topografyası: 17. Yüzyıl Başlarına Kadar Byzantion-Konstantinopolis-İstanbul. (Ü. Sayın, Çev.). İstanbul : Yapı Kredi Yayınları. Pinon, P. (2010). Henri Prost’un Şehirciliği ve İstanbul’un Dönüşümleri. İmparatorluk Başkentinden Cumhuriyet’in Modern Kentine: Henri Prost’un İstanbul Planlaması (1936-1951) (s.73-98). İstanbul : İstanbul Araştırmaları Enstitüsü. Sayar, C. ve Sayar, M. (1962). İstanbul’un Surlar İçindeki Kısmının Jeolojisi = The Geology of the Area within the Ancient Walls of Istanbul, Turkey. İstanbul : İTÜ Yayınları. Semiz, H. Nisa. (2014) İstanbul Haliç ve Marmara Surları Belgeleme Çalışmaları, Tarihi ve Peyzaj Değerlerinin Korunmasına Yönelik Öneriler, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul : İTÜ. Tanman, B. (1994). “Ayakapı Karakolu.” İçinde İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 1, s.437- 438). İstanbul : Tarih Vakfı Yayınları. Taşkın, F. (1994). “Cibali.” İstanbul Ansiklopedisi (Cilt 2, s.428-429). İstanbul : Tarih Vakfı Yayınları. Tekindağ, Ş. (1964). “Fetihden Sonra İstanbul.” İçinde Fethin 511 inci Yıldönümü Konferansları (s.42-47). İstanbul : İstanbul Üniversitesi. Tezcan, H. (1989). Topkapı Sarayı ve Çevresinin Bizans Devri Arkeolojisi. İstanbul : Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını. Van Millingen, A. (1899). Byzantine Constantinople, the walls of the city and adjoining historical sites. London : J. Murray.
124