bu eylemimde kaçıyorum oğlum çıplağım ve kaçıyorum
Kapak | Sinan Özdemir Kasım 2014
Sinan Özdemir Eyleme Gidenler
Kontra’nın 3. sayısında tape-şiir’lerle karşınıza çıkmıştık. Fırat Demir Sesine Gidenler adlı yazısıyla çıkış noktamıza bir hareket getirmişti. O hareketten el alarak ben de bu yazının başlığını “Eyleme Gidenler” koydum. Alan savunmasının dördüncü durağındayız. Hayatla şiir birbirinin önünde pozisyon almaya çalışırken, çoğu zaman birbirini yedeklerken şiiri bir zaman etüdünden çok, bir zamanlama çıkmazı olarak görmeye başladık. Trafiğin, durakların, ofislerin, projelerin evlere taşıdığı şey iş yükü ve yılgınlıktan başka bir şey olmaz hâle geldi. Şiire zaman ayıramamanın sıfır noktasındayız; gece sonlarında klavyelere kan dolaşımsız parmaklar bir iki tık vurabiliyorsa ne âlâ: Şişşşt, içeride şiir uyuyor, uyandıracaksın! Bu zamansızlıktan doğdu biraz eylem-şiir fikri. Gözümüzden kaçanların gözümüze dâhil olduğu önermesi eylem-şiir çeperini tarama ve kurma imkânıydı. Alanı savunmaya karar verdik! Daryush Shayegan’ın Melez Bilinç’indeki “hacılar” gibi, arayışı koruyan birer sınır geçici olarak farklı güzergâhlara hareket eyledik. Zihinsel jimnastiğin somut alanla birlikteliğinin sonuçlarını görmek istedik; bizim homo viator’umuzun eylemesiydi bu. Orada olma hâlinin peşine düştük diyebilirim. Mezarlıktan, metrobüsten, otobüsten, camiden, duraklardan, karanlık odadan, istasyondan, okuldan, kameradan, earth’ten bakmaya çalıştık dünyamıza. Şiiri eyledik, eylemle deneyimledik. Bu sayıda yer alan eylem-şiirler vücuda gelmeden önce hiçbir şair arkadaşımıza yöntem kılavuzu sunmadığımızı da burada belirtmek isterim. Hareket hâlinde olmanın deneyimini herkes kendinde, kendi meşrebince denedi. Elbette fikir alışverişinde bulunuldu ve olası örnekler üzerinde konuşuldu. Yeri gelmişken, bu çalışmamızda ilham aldığımız Cehd Risaleleri’ni de anmış olayım.1 Ağustos 2006’dan itibaren Ahmet Güntan ve Efe Murad tarafından beş sayı çıkarılan risalenin odağında alan araştırmaları vardı. Sinagog, teknoloji parkları, Beyoğlu, Süleymaniye Külliyesi, süpermarket gibi mekânlarda gözlem ve deneyime dayalı olarak yapılan bir araştırmaydı bu. Ben bu notları düşerken bazı arkadaşlarımız hâlâ eylem hâlindeydi. Son ana kadar güzergâhın gösterdiklerinin peşindeydik. Toplayabildiklerimizle buradayız: notlarla, ses ve görüntü kayıtlarıyla, fotoğraflarla, akışın bozuk ritim çizgileriyle… Bu sayı, şiir eyleyen tüm eylemcilere gelsin!
1
Bkz. http://cehdrisaleleri.blogspot.com.tr/
1
Selcan Peksan
Box
sonunda kutudayım, rüzgârı ensemde çayırlardan buraya kadar düştüm perdelerle örtüldüm, motive edildim, ödüllendirildim ne sakatlıklar kurtaramadı beni kapalı gözlerimin kutunun karanlığına etkisi kapalı gözlerimin yarış korkusuna iyi gelmesi marifet değil adil bir yarışın negatifi - dokunmasız bir el tarafından, uygun ısıda kimyasalla yıkanırsa, hedefin sahiciliği hakkında en doğru bilgiyi verir. -ama her zaman değil-
bu eylemimde, ehil olmayanlardan gizlenilmesi gereken bir pagan öğretisi hatırlıyorum: onlar ki çimlere basmadan yürür; tanrılarına, duymadan seslenirler çıplaklığımız, onlardan gizlenmek içindir. gözlerimi kapatıyorum ve varoluşumdan gelen iradeyi yokluyorum: süt kokusu gözlerimi kapatıyorum ve yok kılıyorum o iradeyi ortaçağda yaktılar çınar gölgesi evimden ayırdılar sezgimi kurduğum hayalden, bilgimi hissimden – ben ayıramıyorum hikmet oğlum, sevgiyle sevgisiz, bilgeyle bilgisiz, en koyu safra hangimizden akar? kara tahta bir fon düşünelim, bu bir andır, üzerinde Paris sokaklarını düşündüren kesinlikte bir romantik genelleme yazılmış olsun: mesela… “çıplak atların sırtı olmaz” romantik genellemeden sen ne anlarsın deme o, kör bir kılıç gibi tınlayan bir alt mesajdır dokunmasız bir el yazsın bunu, 2
dokunmasız bir el sigara tutsun kontrast, duygusallığın şiddetini arttırır, beyaz tebeşirle yaz, emir kipi kullan: “görmeyen gözler önünde soyunmasınlar” kendine seslen, sen de, sınırla onu “sen sırtı olmayan bir atsın, kendini koru” bu eylemimde kutunun içindeyim yarış başlıyor ve kutunun içindeyim göz hizasından dışarı açılıyor ve sırtı olmayan bir atı kareye alıyorum çünkü bir omuz yeter bazen çünkü bir omuz da bazen yeter ritim ver, durmaya yakın kalp olsun. bu eylemimde kaçıyorum oğlum çıplağım ve kaçıyorum kaçma eylemi içinde çıplaklık, çıplaklıklar aleminin en korunmasızıdır ritim ver, koştur onu.
3
#KontraFanzin _eylem-칙iir_ Box / Selcan Peksan & 치irin Vatan & Mantar Palas
https://vimeo.com/112592498
4
Fatma Nur Türk ĠYĠ AĠLE ROBOTU
çıt başı hece yutan ağız bi çitlik keyifle doymuş bu çıt dişlenişi önden bense sığınığım, tadından çıkardığı, edilgen yalnız ve tekbenci o, hem de koca bir sistem eşantiyon cif gibi prile bantla yapıştırılmış öğretim bir loji, eğitim şeysinde ikamet eden
dikkatinize ifşa etmek istiyorum burada bir yerde şeyoloji var uygulamalı işlevsel bir malı örneğin çekirdeği görmediyseniz de var, bakıp görmediyseniz de disiplinlere ayrıldığında bağımsız bir loji olarak ayrışmalısı var bazı şeylerin sınıflar içinde müfredatı, öğretmeni ve öğrencisi ciks ise bir kurumun kapsamına her geçirdiği işte o zaman bol tuzlu
açıktan ve örtük nakaratlı kınamak çok önemli tü ka ka şeyoloji tü ka ka ( x 2 )
5
oto kritiğinize murat ediyorum çünkü geniş (bir) zaman kullanarak katlanır vazifesine eller köşelerinden hassas durup en sivri yerini taksitlere bu sinirler refahtan, gururdan ve trajiden böyle komiğe geçiyor işte uzayıp giden sahneler yan yana sürtüşüyor
sahneler paralele doğrusal oklukta içimde hep birikim oldu böyle patladım birikim oldu adı kakalama kurmacanın görünecek diyorum sırtı bu boktan tiyatralin git gide kurumluyor içine oysa bu sığ gücünün yettiğine birikinti, yetileri lime lime her birimizin bölüş ettirilme işleminde bir eksilen çıkıyor boğularak bölen, bölünen ve yine eksilen eksi artı eksi biriktirebilen bir hırs toplamı.
6
DEĞERLĠ “VELĠ” KARANTĠNA BÖLGESĠ
Her Ģeyin en iyisini benim çocuğum hak eder. benzinin kurşunsuzundan, kırılmaz cam bardaklara ekmeğin kıtırından, justin bieber kesim saçlara kadar Ben, çocuğumun sınıfta daima 1. olmasını istiyorum. oturma odasında 2. olabilir klozetin kapağına işeyebilir de hatta Çocuk benimse, hiçbir sosyal aktiviteden geri kalmasın. sebep: her şeyin bir başka şeyi çağrıştırması sonuç: hiçbir şeyin memnuniyetimden mahrum kalışı mes’uliyet: kendimden. Eriyerek rengini kaybeden bir jelibonum adeta Dahi olduğunu düĢünüyorum çocuğumun, onun dehasını parlatacak bir öğretmen arıyorum. beyazları kar beyaz yapan deterjan aradım ve buldum tırnak cilasını sürmeyi iyi beceren manikürcü de yeni halılarıma uygun perde arayacağım öğretmen siparişini halledince Benim çocuğum konuları anlamaz değil, olsa olsa öğretmeni anlatamaz. şeffaf muşamba ile soyutu çepinden çevresine sarmak ve okumak imalat hatasını “ima hatası” çok geç şeye taşındırıyor anlamı
7
BaĢarısız olan benim çocuğumsa, aldığı parayı hak etmeyen öğretmeni olsun. uzaydan yapılan zoom olsun iyi aile robotunun kıydığı domates olsun ağzıma geleni yuttur diyen aklım olsun. Hepsi şahit olsun ki yeni nesil, birilerinin eseridir muhakkak Benim çocuğum ingilizceyi öğrenir öğrenmez sular seller gibi konuĢabilmeli. ay fonuna sahip çıkabilmeli ama önce ay fonunun ağırlığını ağırlığına kamerasını yüzüne, gözünü ekrana bir güzel katıştırabilmeli ay fonun mu burnun mu deseniz tereddütsüz, alın burnumu kesin diyebilmeli Çocuğumun öğretmeni çok yönlü biri olsa. Hiç üĢenmeden tuvaletinden ödevine, bir bir yaptırsa. yapmışken tam yapsa. Prut savaşı’na kadar gitse baltacı’yı uyarsa, katerina’dan soğutsa makus bir tarihi değiştirip gelse mesela Benim çocuğum her Ģeyi yiyemez. Etsiz sulu yemek asla. Cevizsiz ve bademsiz kahvaltı mümkün değil, hele balıksız bir günü tamamlamaca. Yemekhanede öğün programı çocuğuma göre hazırlansa ya. -250 gr kıyma istiyor annem, misafir gelecekmiş eve. “Al bakalım, istediğin kıyma hazır.” -Şey, geri geldim ben kasap. “ Ee, az önce gittin, şimdi neden döndün bakalım?” -Annemin beklediği misafir gelmeyecekmiş, bu yüzden kıymayı geri getirdim, paramızı alabilir miyim? “Alabilirsin tabii. Buyur, paran burada. Uzat bakayım kıymayı.”
8
Çocuğumun baĢına steril olmayan bir öğretmen eli dokunsun istemiyorum, öğretmenler eldiven taksın. gücüme dokunuyor aslında bir şakaya takılıp düştüğümü bilmek Ben, teneffüste çocuğumu daha düĢmeden tutacak, devamlı onun baĢında duracak, çocuğumu yakın markaja alacak bir öğretmen istiyorum. at görmek murattır. Rüyada veya gerçekte atın hızlı koşması Benim çocuğum bana dedirtmeli. Ġyiki buraya bu kadar para verdik, bunu gerçekten dedirtmeli. Her ay ödüyoruz, baĢarı kazanıyoruz. Ödüyoruz, farklılaĢıyoruz. Ödüyoruz, zekileĢiyoruz. Sonuçta, okul müdürü bana bunların hepsini garantiledi. “öd” ile baş etmenin en çok yolu en kesi kısadan bir “ödü” terbiyelemenin korku eklemektir aldığı kadar dolusuna bunun adı psiko bir lojide “sistematik duyarsızlaştırma“ şeklinde geçmektedir. Her akĢam, çocuğumun öğretmeni beni arasın. Günün raporunu versin. Haberim olsun bu Ģekilde, çocuğum her ne yapıp ettiyse.
https://soundcloud.com/kontrafanzin/kontrafanzin-eylem-siir_iyi-aile-robotu-velikonusmasi
9
SAYIN “OKUL MÜDÜRÜ” ĠġLETTĠRĠġTĠRME BÖLGESĠ
Benim üç adet mottom var bu kurumda. ÇalıĢ. Sıkı çalıĢ. Daha çok çalıĢ. ÇalıĢmayanın yerine çalıĢanı gelir, unutma bunu sakın. varlığım çalışmak için yaşamaya dediğin vakit ellerini alt alta o dışarıdaki, yaşamak için bir dış üstün dışlanmışlık kor önüne tüm içerideki yaşamakları sesiyle balyoz balyoz dı dış dış dı dış bir el, en kadar ellerimizin üstüne Dersiniz olsa da olmasa da her gün sabah saat 8’de sizi burada görmek istiyorum. en olası mesafede kuşkusuz, “of”suz ve “uf”suz Teneffüste oturan öğretmen istemiyorum. Buraya oturmaya gelmedik, boĢ kalana yapacak iĢ bulunacak mutlaka. teorisiz hareket olmazmış. Halbuki hepimiz ayakta kaldığımız sürece haklıyız Sürekli iletiĢim halinde olmalıyız. Günlük maillerinizi kontrol etmelisiniz, evde de bakabileceğiniz iĢler olacak, size bilgi vereceğiz. aşk böyle başlayınız Her akĢam 9:30-10:30 arası veli görüĢmeleri yapacaksınız. Velilerin telefon numaralarının yazılı olduğu kağıdı sakın kaybetmeyin. Olumsuz içerikli bir konuĢma yapmak yok. Allayıp ballayacaksınız. kırışıklarınızı silinene kadar saklayınız Koridorlardaki pano, sınıftaki pano, bahçedeki pano 3 günde 1 yinelenecek. Dünya su günü olur, hayvan hakkı günü olur, öğretmen günü olur ne günü olursa bir Ģekilde o pano dolacak. Veli hemen panoyu fark ediyor. İç dünyanızla baş başa takılmayınız Hiçbir öğrenciye ses yükseltmek yok. Onlara isim isim seslenecek, devamlı gülümseyeceksiniz. tutkulu olunuz, yuttuğunuzu midede susturunuz
10
Öğrenci yeterince öğrenmiĢ mi öğrenmemiĢ mi, unut. Ne kadar oyun, drama, Ģarkı türkü, boyama, performans o kadar iyi. Bunlar hep reklam, bunlar hep para, sakın unutma. nasıl da hava alıyoruz, haya etmeden gelişine saf mıyız neyiz başka başka bedavalara umutlanıyoruz Her birinize fotoğraf makinası veriyorum. Bol bol fotoğraf çekeceksiniz. Reklamsal kareler yakalayın. Çocuklar çok mutlu, aman da ne güzel öğreniyorlar imajı verecek pozlar. Velilere bir güzel postalanacaklar. zap zap zıpla bir göze, gövdeye döndüğün başa, kalkan bir ele, ileri geri adımlara çiiiz için zap, mutluluğun resmi için zıp, kira ve fatura ödemesi içinse derhal gönderilmek üzere ZİP.
11
Öğrencinin karnesinde 5’ten aĢağı not istemiyorum. Çok ekstrem bir durum olursa 4’ü verirsin öğrenciye. Anladık mı, ne demek istiyorum ben?! ağzı kapalı muhafaza edilmeli öğretmenler kuru ve elektrikten kesik bir ortamda saklanmalı Haftada 1 gün tatiliniz var, hadi yine iyisiniz. Pazarları da maillerinize bakmayı unutmayın ama. sağduyu, sol duyuk eşiğime dünyanın ifadesi kulağıma gözümde tür tür bakışlı açı sustuğuma davranan dil karşımda alaya döne döne kıvrımı bir osuruk kadar narin ve belirsiz 2 haftada 1 velilerle pazarları yapacağımız brunchlar olacak. ġıkır Ģıkır giyinip gelecek, brunchlara katılacaksınız. Velilerle samimi bir ortam oluĢacak böylece, aile havası gibi. her şekilde ve her anlamda sökmek bizden biri gibi esnemeyen bacağın yerine yenisi protez. Yakından bakmayınca hem uzaktan hiç belli olmuyor. 12
Özel günlerde; anneler günü, babalar günü, çocukların doğum günü, o günü bugünü v.s velileri arayıp tebrik etmeyi sakın unutmayın. isim ya da amblem olarak her durumda totem kutsal bir şeydir. Zaten şey dediğin en önde duruşa, şey gibi önümüze MaaĢ konusuna gelince, daha önce de belirttiğim gibi genç öğretmenlerin biraz çile çekmesi lazım. Yolun baĢındasınız henüz, hayat zor, bunu fark etmelisiniz. Bu durumdan Ģikayetçi olmamanızı öneririm. türkçe subtitle ile verilince şimdi şeyin gerçeği kanımca budurlu otomatiği işte tam burada menüyü fiksleten ve fiksin ücretini sabitleyen bir şey
13
Sevinç Çalhanoğlu METROBÜS MON AMOUR sen bu satırlar üzerinde gidip gelirken ben kalp atış hızımı düzenliyor olacağım
çok kalabalık baş döndürücü havasız bir yola alıştık çıkık değerlerim ortak ve sevgili ölümcüm; bir ihtimal aynı ülkedeyiz. çok metrobüs kullanımına bağlı olarak ortaya çıkabilecek olası yan etkiler için gidip gelen kalbin kendisinden bir enerji elde etmek mümkün: mesafeler arası aortsal elektrik yeni bir buluş olabilir bizi aysonuna kadar tebdil-i mekanda idare edebilir. ama önce ortasından bir tireyle steril ayrılan köprüye gidenler ve köprüden dönenler intiharını sessiz edenler ve kayıtlı intiharlar kayıtsız kalanlar ve eylemli oturanlar intiharını beton edenler ve toprak genel seçimler ve hodri meydanlar silahlı örgütler ve örgütlü terörler her biri kendini okunmuş sözlerle savunurken kendi kontrolüm için şirinevler ve moda ile bir çalışan yetkili servisime bağlanmalıyım seyahat dozaşımı akbilinizi makineden çekin yeniden başlatın kapının böyle açılıp böyle kapanması için üstünüze yeniden başlatın daha fazla akıl yürütmeyin. döndüğüm yerde çılgına gördüm, ayağım sıkıştı 'siyasetimiz türkiye sınırlarını aşmıştır' dendi soluğum kaldı bardağı taşıran son damlalarla dolu dolu metrobüs mon amour kapının eşiğinden ezerek bakmakta zorlandığımı bu ülkeye bağıramadım. (toplu sürüş testi) öngörülmüş yol alırken düz bir çizgi üzerinde düz ilerlemek mümkün mü
14
1bu asfaltların böyle dökülmemesi şart (bir metafor olabilirdi ama değil) aşınmadan hemen sonra yapılması -bu asfaltlarınsoğuması, renk renk olmaması doğası gereği kalıbına sığması, dümdüz yerleşik olması nano boyutta tüm damar atışlarının kontrolü metrobüs mon amour, biraz yerinde durman gerekir.
15
2hedef kalp hızı bölü dakika ile nabız yoklamasız 100 kişi asal artarak ayakta, 90 kişi dikliğini azaltarak oturmakta 40'ı kambur, 3'ü hamile, 5'i çocuklu beni vicdan sahibi bir birey olmaktan alıkoymamalı. gelecek durağa kadar istisnalar kaideyi bozmaz ama bu güzergah üzerinden mezun olan insanlar var turnike savaşçıları var donkişota aşkolsun metrobüs için saç uzatanlar tırnak kesmeyenler var ben ancak inemediğim zamanlarda oturabiliyorsam oturduğum bacaklarımı açmanın yollarıyla kendime bir boşluk yaratabiliyorumdur o boşluğa anında bayılıyorum
16
3rezerve koltuklar&portatif tutacaklardan sonra en muhteşem yer benim soldan sağa: boyuna kuşe açılan birinci sayfalar uygar gözmakyajındaki son gözdelikler öz-ayrılık planları insanların açık ekran flörtleşmeleri ergen ders kırışları yukarıdan aşağıya: dua sayaçları cinsel tavizler açılmayan kapılar avantalar ödenememiş faturalar ve yeni türkiyenin suyu ben sizi sonra arayacağımlar azınlıkta bipbip tçıktçık fıçıkfıkıç dırıdırındırındınn instagrama hızlı bakma teknikleri yoğun facebook dikizleri silkscreenshots yeni sezon üretim dizileri hepsi tek bir hat üzerinde tek çare gidip geliyoruz
17
metrobüs mon amour, metrobüs hızlı şarj metrobüs menfez metrobüs hayat gibi bazen. akşamın bu saatinde, _saat kaç olmuş derdine son vermemişim bak mon amour yaşım kaç olmuş benim ne işim var eksi 10 derecede _birçok açıdan iyi ki üstümü dolduran şeyler giymişim. öngörülmüş yol alırken düz bir çizgi üzerinde düz ilerlemek mümkün değil. (resimdeki örnek) aklımdakiler _sağ salim atlatılması gerekenlerle yürüme mesafesi evime biran önce varıp günü kurtarmak istiyorum.
18
19
Aslı Serin BEN BĠR BORUDUR
siz, hiçbir şey göründüğü gibi değil derseniz ben de insan aslında bir borudur derim.
Ø500 bir boru düşünün. Ø500 bir boru daha, aynı çapta binlerce boru düşünün şöyle bir baktığınızda değilse gözleriniz lazer, burnunuz bir ultrason cihazı bütün borular aynıdır aslında. dışarıdan bakınca bütün insanlara da bütün insanlar diyoruz mesela. “aynı çapta boruları birbirinden ayıran şeylerden biri et kalınlığıdır.” “insanları birbirinden ayıran şeylerden biri de çektiği acılarıdır” çapsız bir şeye boru demediğimiz gibi insan da demeyiz ayrıca… bir borunun değeri kalınlığı ile doğru orantılıdır. kalınlaştıkça bir boru, yani ağırlaştıkça, taşınması ve artık montajı zor olsa da başka borulara en ağır şartlarda, toprak altında ve üstünde zorlu hava koşullarında, sürtünme etkisinde, sürünme siz buna cehennemin dibinde de diyebilirsiniz mesela Artık bana bir şey olmaz öyle kalınlaştım ki demektir bu biraz da…
20
biraz da gen işidir, üretim standardı yani bir boruda. Ben DIN 10217 Aslı, spiral dikişlerimden de tanırsınız aslında, her türlü testten geçmiş çekme, uzama, akma, parça parça numuneler alınmış da olsa dışardan bakıldığında bütün, kullanıma hazır merhaba, iyi geceler, ben Aslı gitmem gereken yerlerden yeni geldim.
https://vimeo.com/112838115 dümdüz bir sac kıvırılıp, kaynatılıp dönüştürülüyorsa boruya diyorum bu insanlar da bir zamanlar bebekti, hanimiş kızım hanimiş oğlumdan bu hale geldi… Kaç paso kaynak yedi de, kaçlık elektrotlarla girildiyse köküne nasıl taşlandı böyle ya da nasıl taşşaklandı!? şimdi burada bir borunun uzunluğundan da söz etmek isterdim ya artık uzunluk politik bir küfürdür ve özelleştirilmiştir. bir boru fabrikasında değil de kalem fabrikasında çalışsaydım İnsan aslında bir kalemdir diyemezdim çünkü insan ancak yuvarlakla tanımlanabilir. çünkü köşe dediğimiz şey en tatlı geçişlerimizdir. çünkü her şey başladığı yerde biter. çünkü insan kendini bitirebilen bir borudur. kimileri çember çizgisinin üstüne yazar, kimileri içine. kimileri çember çizgisinin üstünde yaşar, kimileri içinde. kimilerimize de çember çizgisi denir sadece.
21
#KontraFanzin _eylem-Ģiir_ Dabakhane camisinde düĢmek eylemi üzerine bilmiyorum ki / Ġsmail Aslan
https://vimeo.com/112640933
22
Ġsmail Aslan Dabakhane camisinde düĢmek eylemi üzerine bilmiyorum ki
Allah düş der ve yaprak düşer ve tedbiri gerektiren şeyi bulduğunda kuyunun içine düşmenin kaçınılmazlığı da bununla açıklanır çünkü sen yazılmışsındır sana dair olan gün gibi ortadadır ama aynı anda yanılmış da olabilir şaşkınlık içerisinde kalabilirsin. ben uzun süredir şaşırdığımı söyleyemem insan zamanla şaşırmayı bir tarafa bırakıp kendi derdine düşüyor. bizde dalgınlık derdine düşmüş olmakla açıklanır. beden her zaman nasıl olduğunun işaretidir ve çöktüğünde hiçbir şey ifade etmez de bizde. oysa hayat düşmekle başlayıp düştüğün yerde devam etmekle diye… şüphesiz olmak, kalbi rahatlatmaz aksine yaralar ve yara aksini iddia eder çünkü kapatılır. düşmek dedim aralıksız düşmektir bütün gün boyun düşer kol yanlara ve biri çıkar bilmem kaçıncı kattan düşe, rüzgâr. öyle düştükçe ağırlaşır yerde hafifler bakın size bir mesele anlatır gibi düşer ve ölüm de bir sakinlik yaratır cümle biter herkes anlatacağını anlatınca gibi. herkes çekilip sular gibi köşesinde belki biraz daha düşününce ölmekten düşer ben nerede biterim diyorum epeydir kendime neye başlamışsam bir pişmanlık hissi ve doğrusu henüz yaşadığımı kavrayabilmiş değilim biraz daha derinleştirince olmamışım belki şimdi insan ölmekle oluyordur yani bunun dışında müthiş bir belirsizlik artık anımsanmayan şey bitmiştir ve bitmişse bir şey, kendini tamamlamış oluyor.
23
genelde fikrimi açıklarken gerçekten fikrimi açıklamamaya çalışır ve çekilirim çünkü her şey ölmekten düşer ateşi aç bak herhangi bir makineye dön ve kalbini ferahlatmayı öğren; işte yüzeysel konuşuyorum dokunduğun hep yüzeydir ve yüzey aralar. ve kapına varabildiğin sıkıntısız bir gün elinde kalmışsa bu kâfidir ben çok şey istememeyi anlayınca rahatladım en çok kendimi dinlemeyi bırakınca yani duvarın altında bir kez kalınca bütün hayatın duvarın altında kalmış gibi beklemeyince dinlediğim bir şarkının etkisinden umulmadık bir zamanda çıkınca ilginç olanın ilginçliğinin benimle ilgili olduğunu kavrayınca hiçbir şeyin daha fazla sürüp devam etmeyeceğini anlayınca rahatladım. Anımsayacak güzel günler yoksa anımsayacak güzel günler yoktur.
24
Cem KurtuluĢ GeliĢine Güzel Eylem
i. Tren gelmiyor - Atlantic İstasyonu Sözden başka ağzımda sakız şaklatıyorum, sessiz değilim Egsoz soluyorum, tanımadığım insanların tanıdıklarının üzüleceğini geleceklerini eylemeden bir youtube klibi genişliğinde indirgeyebileceğimi traşlarını eteklerini Genizlerine tutunabilseydim soluklarının daha neler edecek olduğumu havayı suyu eylemle adın aynı nitelemede sıralanamazlığını falan düşünüyorum.
25
ii. I dont like you but i love you I am fat but i don’t have so much fat This city should sometimes embrace the contradictory stink I wake up with in my testicles especially when woofed by the pathetic anticipation of his manhattan-bound long-gone trains. The woman who showed us the studio rental is not the owner but neither did she look like a broker. The window on the back wall looked over a large backyard which gets entertained solely by the super who holds BBQ parties on sunday afternoons and is on call for maintenance. Your neck that’s aching - that’s power. Your stomach imploding - that’s your power. Your feet furthering, eroding - that’s your power. You are Ebola. Not to salvage your soul from the time it’s running out of but to sink into it, to expand and embrace, see yourself from my ass. Become. Wings of time.
26
Efe Murad Oturma Eylemi
bilgisayar ara yüzü ile cisimlerin eylemsizlik eylemsizlik cisimlerin hızlarını koruma isteği kameranın net kuvveti sıfır cisim duruyorsa durmaya, hareket ediyor cinayet ikinci lideri nedenidir ölüm şekli nedeniyle zaman, iki dilli bir tercih sunar: biri eylem, diğeri de eylemsizliktir.
27
ifadeleri imalı anılar gelecek alışverişleri için keşif yorumlar doğru mesaj varış uzunlukları sınırlı değil fıskiyeler söylenti bastırmaya ve parlak metaller yardım genişlikleri projeksiyonlar zamanın süreksiz egzersizleri veya köşelerde duraklar kağıt çözünebilir yazılır beyaz duvarlarda tehcir ışık-evlerin üzerine gece akrobasisi belki düşük trafik yolları taze gözlemler iptallerinin programları üzerinde çarpışmalar kamufle çiftler yatay ve dikey cezbeden hareket paletleri yükseklik yerleri, dağılımları ve kişilerin hatta isimleri talep-reklamları ile değiştirildiği eşitsizlikler haykırılacak ve eğitimcileri paraziter koridorlarına doğru çağırıyorum stratejik temyiz koleksiyonları ürünler ve tropikal alanlarda kalanlar eşikleri karşılıklı makinaları önünde diz çökmüş hastalık iyilik hariç projeksiyonları teller ve kalem kumaş giysi yüzleri ve kaynakları sonsuz istisnalar kurumların zorunlu adalar harfler kelime mucitleri ve tekrar kelimeleri sınırdışı edilmiş olan yakınlıklarını coşkusu paslanmasına takviyeleri organları fizyonomileri arasında çatlatma dengeleme için destek verdi eğri üzerinde sürüklenen geziden deneylere pazar yerel katkılar boş tekil talimat turları ve ortakçı-kazdık yollar iç umudun makineleri anlattığı bloke eden ayrılır yeniden
28
kaydeden bir izleme cihazı taşımak için gitmiyorum ve ben kulak misafiri, açılabilir bir gözetim cihaz taşımak için gitmiyorum
29
fuzuli şeylere bağımlılık vücut tepki göstermiyor dünyanın içinde kayboluyorsun eleştirdiğin aygıtlar seni içine aldıkça kendini yok etmen gerekiyor veriye bağımlısın veriyi alımlıyorsun bir şey öğretiyor anlık hükümlerde bulunuyorsun doğruyu kaybediyorsun doğruyu buluyorsun doğru değişiyor yalnızlaşma görünene baktığında görünen olursun büyük veriye ulaştığında sonsuz bilgi kümelerine gömüleceksin devletleştiğinde anlaşılmazsın
30
kamera görüntüleri: önündeki ekrana bakıyor, sayfaları okumadan hızlı hızlı iniyor bu şiir kameranın gözünden yazılmıştır.
31
Ek: Eylem Planı Eylem için kitlesel gözetleme aygıtlarını seçtim. Dropmire yabancı temsilcilikleri dinlemek için, Carnivore internetten kişisel bilgi toplamak için, Büyülü Fener bir tür şifre kırıcı, Hava Keşif Takımı insansız uçakla şehirleri, kasabaları, açık arazileri gözetlemek için… Surveillence programının adı Prizma. Devletler teknolojiyle birlikte koruma aygıtlarını da değiştiriyor. Irak işgalinden sonra sadece Birleşik Devletler değil, dünyanın birçok ülkesi, Terörizmle Savaş Politikaları adı altında kamusal alana müdahalelerde bulunuyor. Kabuk değiştiriyor, denetim mekanizmalarına teknolojik bir ayar çekiyor. Deyim yerindeyse devlet, teknolojiyi yakaladı, istihbaratı data’da, veride yeniden öngördü. Snowden’ın sızdırdığı belgeler, Birleşik Devletler’in kendi vatandaşları hakkında devamlı bilgi topladığı iddialarını doğruladı. Programcıların verisi, siyasetin, reklamcılığın, finans kuruluşlarının okültik ilgilerinin temel kaynağı oldu. Cambridge’e yerleştirilmiş kameraları bulabilmek için sokak sokak dolaştım, kameraların saklanmış olabileceği yerlerin fotoğrafını çektim. Kameraların yerlerini doğrulatmak için hemen Google’a başvurdum. Cambridge Belediyesi’nin internet sayfasına baktığımda, 2007’de çıkan Terör Yasasına göre Ulusal Güvenlik Dairesi’nin tüm kente gözetleme için kurmayı düşündüğü kamera sisteminin, Cambridge kent konseyince reddedildiğini gördüm. Kayıtlara göre Cambridge’te gizli kamera yoktu. İnsan haklarına aykırılığı nedeniyle bu uygulama konsey tarafından reddedilmişti. Cambridge’te bir eylemsizlik halindeyim. Devlet Cambridge’te her anını gözetlemiyor ya da en azından bunu meşru yöntemlerle yapamıyor. Terör Yasasıyla aynı aylarda Google Earth uygulamasının da çıktığını okudum. Google Earth’te oturduğum yerin etrafındaki sokakların fotoğraflanmış görüntülerine baktım. Her yerin aslında görüntülendiğine başka bir mecradan şahit olmuş oldum. Google arama motorundan, bazı anahtar kelimeleri kullanarak, metinler buldum, onlardan malzeme topladım. Kullandığım arama kelimeleri şiirde koyu renkle belirttim. Bunlar canlı kamera görüntüleri değil elbet, ama oturduğum sokak en son haliyle üç boyutlu bir düzlemde karşımda. Google Earth’ün fotoğraflarını çektim. Google Earth uygulamasıyla çektiğim aynı kareleri bir de sokağa çıkıp telefonumla çekmeye çalıştım. Aradaki tek fark, sesti. Google Earth’ün fütüristik kareleri de gerçekti ama sokakta değildi. Donuktu. Çektiğim fotoğrafların gerçekliğine inanmak için, o fotoğraflama anındaki sesi de kaydettim. Beni gerçeklikte tutan sadece o vardı. Elimde iki tür gerçeklik var şimdi ve daha da önemlisi, elimdeki tüm veriler dijital. Sadece birer veri. Çektiğim fotoğraflar, arama motorundan bulduğum bilgiler, Google Earth uygulaması ve sizlerin baktığı bu ekran. Her şey sadece birbirinin içine geçmiş veri. Toplanabilir, ayıklanabilir, ama en kötüsü farklı şekilde okunabilir, yorumlanabilir. Bu malzemeyi eğip büküp bir maksatta buluştururken büyük veriye mütevazı bir tahribatta bulunmanın garip mutluluğuna eriştim. Devlet ve şirketler gizlilik içinde hareket ederken gözetleme, bireyi şeffaf kılar. Devlet, yurttaşlarıyla arasına ördüğü duvarları azaltmak istiyor. Coğrafyaya nüfuz ediyor. Veri, devletin ve şirketin işgali altında. Kitlesel gözetlemenin teknoloji parklarına bir keşif gezisi bu. Oturduğunuz yerden siz de büyük verinin içindesiniz.
32
#KontraFanzin_eylem-Ģiir_ Veda / Emirhan Esenkova
Temmuz çürümüş günlerini düşürmüş Ağustos’un başına İlaveten zafer bayramları yuvalanıyor bağ bozumuna Avlularda birikiyor çizik akıl çağı Avuçlarda bileniyor buğulu dudak payı Yenikapı’nın zencileri ve Vezneciler’in beyaz tenlileri boğuşuyor metroya Geleceği hatırlıyorum oysaçoksevmiştim plaklarında Kirlendi tüm şarkılar vujade anılarla Göğe bağıran dudağında iniyorum Aşklar içinde yuvarlanıyorum kozalaklar yokuşunda Bir İstanbul gazetesinde çıktı ilanlar Üç sütun haykıran puntolarla
Alnından yükselen ağacın dallarından düşen her meyve çürüyüştür esasında Günbatımı yeterince güzel değil Manastırlara kapanmana gerek yok Saçını boyamana Beni anlamana Bir kabile dans ediyor dilimin üzerinde Sakallarım seyrek çıkmıyorçıkmıyor seyrek sakallarım Uluyorum güneşe Bugün kim ölsün Sen seç – sen söyle
33
Kılıcımın ucunda kare küp gezegenler Pelerinimden dökük tomurcuklu başarısızlıklarım Dişlerimi fırçalıyorum dolunaya sarkarak Telefonda bağırırken kahve taşıyor Çöp dağı kokuyor kumaş saat kayışım Güney kutbuna giden herkes aşağı düşüyordur muhakkak Amerika denilen şey yalan – yok öyle bir kıta Dünya düz Dünyanın sonu İspanya ______________________________________________________________
Kuzey Ormanları’nı şantiye yapmışlar İşçiler beton döküyor demir eğiyor zift kaynatıyor Vakit öğleyi geçti çoktan Tepelerde otları yakmışlar Müteahhit dolaşıyor dumanların arasında Onların sarayları var Bayrakları ezanları vatanları Kalın puntolu propagandaları Lacivert montlu üniformaları Onların muhallebicileri var Soluklandıkları Bizimkisi ise mezarlıktan park Parktan miras mezar Ve virane bir hisar
34
Batı’nın ahlaksızlığını al Doğunun tembelliğini İmleci mızrak ucu gibi sapla Eski dostların kafalarına Telefonda konuşurken kapı çalıyor Gökkuşağı yeterince güzel değil Vakit geceyi geçti çoktan Bir tanker batıyor şimdi de tam alnının ortasında Baştanbaşa kül rengi Ederiz köhne mabedinde yarın VEDA
O kadar yeni bir anlamda söylüyorum ki bu kelimeyi Ve bu yüzden olacak düşünmedim şimdiye kadar bir çocuğun ölebileceğini Arının vurduğu yere bas çamuru Sana kurduğum gramofonu anımsa Bahçe hortumunu tut güneşe doğru
Ağaç budayan budala Bırak elindeki hakareti İyice çiğnersen kuralları Günah değildir domuz eti Tırnaklarım uzamış kesmiyorumkesmiyorum doğayı İçimde bir heyelan İçimde bir vaşak bir geyik bir ayı
35
Büyük ısır ağzından düşürdüğün lokmayı Büyük parça düşün dilinden semaya Yeni doğuran kadınlara hırla Doyurgan kocalarının kafatasını taşla ez Cümlelerini göster – korkut – teşhir et sevgini Hediye için teyzelere teşekkür ettin mi Cenaze dediğin nedir ki Daha fazla yaşama sevinci Mezar dediğin nedir ki Sümüklüböcek Peygamberdevesi Karga öldürmüştüm Ancak insanlar ölmemeli
ABDULLAH
36
Her şeyi söylemek mümkün değil Epeyce uzaklaştım – duymuyorum – hareketsiz – görmüyorum – eylemsiz Anlatamıyorumben Telefonda ağlarken meteor yağıyor Edebiyat yeterince güzel değil Ebediyeti iliştiriyorum yakana İlikliyorum eve bakma zorunluluğunu Bekçi polis çağırıyor Ayının vurulduğu yere kaz çukuru
37
Biz her ne kadar sağ kalsak da Ruhumuzdaki tüm çiçekler soldu Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda Ömer Hayyam vatan hainliğine devam ediyor hala
38
Sinan Özdemir Bu senim eyleminim
Donuk eylemin ses denemeleri: sıvıffff (nevresimden) Donuk eylemin ses denemeleri: hı ıhğhhh hıııı (esnemeden) Donuk eylemin ses denemeleri: vuu uu vıhı vıhı (topuktan) Donuk eylemin ses denemeleri: hı ıhğhhh (esnem
39
D o k u z a d ı mda bir durup baktım Dokuz adımda bir geri, beynimden sıkıştım. Deklanşör denedim: çıfı çıfı çıfıçıfı fırhı fırhı fırhıfırhıfırhı diıng diıng diıng diıng ting ting ting
Bir gözünü kapamış bir çocuk gördüm Bir gözü yarısından çıkmış bir çocuk gördüm İki gözü yerde bir çocuk gördüm (yere bakınca, gözü, kapalı görürsün yere baktığını bakamazsın) Fotoğrafı büyütünce piksel. Tüm sayısal görüntülerin en küçük parçası olan üçlü nokta grubuna piksel.
Ben 4’e kadar okudum: veli Babalarının psikolojiki bozuk Fıstık kırıp para kazanıp okusunlar diye Gözlük kırıp mercek bakıp para parça Babalarının psikolojiki bozuk.
40
Pencereden bakmanın pencerelerin içi yok Perdeden bakmanın perde kapı gerecidir Perde bu evlerde tıklamaz Aralarsan görürsün Bu evlerde dipdibebirsürüev Buluta değen bir de minare, bakmasan da görürsün.
Kutudan yapılmış çöp kutusu Ambalajlar kırıntı yalıyor Bütün mutluyu çocukların kanına boşaltmış ambalajlar Şekerli mutluyu yapışkan mutluyu saçlarından temizliyor çocuk bitiyor.
41
Bu sıralar yarılmışsa Ahşap bir yarıktan değilse bu kopuk Ruh yarıksa Bu koltuklara toz üflemesin bu süpürgeler Bu kumaşlar elle de yırtılsın eskiten göt de yırttı bu koltukları Elle yırt bu durumu. Genel Kurul Salonu'ndaki turuncu renkli ceylan derisi koltuklarının ...Meclis'in iç dizaynına bakıldığında renkler çok rahatsız edici ve yorucu.
Kalorifer borusunu sökmü(-) çocuk Sıcak suyu kesmi(-) çocuk Dolap kapaklarıyla evinde ısınsa Öbürü bir çeşit silah Bu onun eylemi.
42
Çoklu ekran Çoğulcu aşure Çok az sözcük Çok laf çok Çok ac(+) Kameradan atar adımını Kurum.
43
Deklanşör hızlı seri fırhı fırhı fırhıfırhıfırhı Bu kadardar bir panorama nasıl sığıyor dünyamıza Sayıyı ve örüntüyü kaybettim koridor kaç adımda. dönsem bir arkam olur korkusundayım.
44
Ben bu gördüklerimi nasıl giyeyim Ben bu ördüklerime nasıl iyeyim Otobüs camından önümü aradım Kır çocuk onu bu senin eylemin.
45
D o k u z a d ı mda bir uykumdan kaçıyorum, sen çektiğini an mı sanıyorsun.
46
Selim Murtazaoğlu durak
kürkçü dükkanındakileri sevindirmemek için tilkinin uzun yol hikâyesi yanlış duraklarda gelmeyenleri beklemek
47
BarıĢ Özgür ah'ın fenomenolojisi
(bu şiiri okumak için 16 yaşını doldurmuş olmakla beraber birer adet ucu açık kurşun kaleme, kalem tıraşa, tükenmez kaleme, ispirtolu kaleme, internet bağlantılı bir elektronik cihaza, word yüklü bi bilgisayara, yeni açılmış bir jilete, bir masaya, bir sandalyeye, bir bardak suya; yemesiyle içmesiyle aşağı yukarı 60 liraya, bolca zamana, fazlasıyla zahmete, 75'in üstünde bir zeka katsayısına ve kayıtsız itaate ihtiyaç olunacaktır. pıhtılaşma bozukluğu olanların ve kan sulandırıcı kullananların bu şiiri okumaları hayati tehlike içerir. ihtiyaç olunanların tamamı tedarik edilmedikçe bu şiire en fazla şöyle bir göz atılabilir, bu şiirin okunması mümkün değildir, gene de okumayanların hakkında daha çok konuşacağını düşünüyorum lol)
1. bu sayfaya bi saniye süren bir ah de. sesli. 2. bu sayfaya 10 saniye süren bir ah de. sesli. 3. bu sayfaya kurşun kalemle ah yaz. sevdiğin ve seni sevmeyen kızı düşün. sil. şimdi git bi aynaya bak dön bu sayfada yüzünü tarif et. 4. bu sayfaya 10 saniye süren bir ah derken önkolunun iç yüzünü bi jiletle yüzeysel olarak kes. gerçek jilet, gerçek önkolun iç yüzü. küçük bişey. kesiğini bu sayfaya 3 dakika bastır. 5. youtube'dan birine araba çarpması vidyosu bul, bir kere izle, ah de. süresi sana kalmış. hah yaz. 6. bu sayfaya ispirtolu kalemle ah yaz. etrafına iç içe giren kıvrımlı bişeyler çiz. yırt at bu sayfayı. şimdi yırt at. 7. bak bu sayfada yırtıkların kenarında gezdir parmaklarını ve sol üst köşeye tükenmez kalemle ah yaz. sonuna nokta koy. altına ezbere bildiğin telefon numaralarını yaz alt alta. eğer birden fazlaysa birinin üzerini çiz. sadece bi taneyse içindeki her biri daire içine al, hiç yoksa bir nokta daha koy ah'ın sonuna. hiç numara yoksa iki nokta daha. 8. bu sayfanın bir köşesinden bir köşesine düz bir çizgi çekerken biri dirseğine vursun.
48
9. hastanede sıra bekleyen hastaları izlemeye git, boş bulduğun bi yere on beş dakika otur ve döndüğünde bu sayfaya duvarda asılı posterlerden aklında kalanları yaz. boş yer yoksa, bulana kadar da bekle. 10. bu sayfada ağzın kapalı ah de. bi ses olsun. o sesi yaz. harflerle işittir yani. 11. pazar dağılırken pazarı yerini baştan sona yürü ve döndüğünde bu sayfaya hatırladığın en çürük domatesi tarif et. 12. sevgilinle seviş, ahla, yarım saat sonra döndüğünde bu sayfaya annenle bi anını yaz. 13. bu sayfaya sol üst köşeden sağ alt köşeye kadar boşluk bırakmadan ah yaz. köşelerinden katla, ortada birleştir. katladığın köşelerden birinin arka yaprağına kendi ismini yaz, diğerinine kavuşamadığın kızın adını. kavuşamadığın bir kız yoksa ikisine de ah yaz. 14. karınla seviş, ahla, yarım saat sonra milliyet.com.tr'de flaş veya şok yazan bütün haber metinlerini sonuna kadar oku. döndüğünde bu sayfaya karının memelerini tarif et. kadınlarda bu ah olmaz, onlar bu sayfaya düğününe gelenlerden hatırladıklarının sadece isimlerini yazsın. 15. otobüse bin, ayağına bastır, ayarla işte birinin atacağı adımı hesap et, altına sür. ah de. döndüğünde sağ üst köşeye tarih at. istediğin bir yere istediğin gibi ah yaz. 16. bir hafta bu şiiri eline alma ve bi haftanın sonunda şiiri baştan oku ve tekrar bu sayfaya geldiğinde ah hakkında bi cümle kur.
49
17. bu sayfaya bir önceki sayfada kurduğun cümleyi devrik kur ve başına ah ekle. 18. çık bi yarım saat mezarlık gez ve döndüğünde çocuk mezarı gördüğünü hatırlamıyorsan istediğin yere ah yaz bu sayfaya. sonuna nokta koy. hatırlıyorsan gene istediğin yere ah yaz, sonuna nokta koyma. 19. başına beklenmedik sevindirici bir şey gelirse en kısa zamanda bu sayfaya içinden geldiği kadar ah yaz. 20. bu sayfayla makyajını sil. bu sayfaya yüzünü sür. burnunu sayfaya gömüp kokla. koku hoşuna gidiyorsa böyle bırak. hoşuna gitmediyse boş bi yere ah yaz. hiç makyaj yapmıyorsan bu sayfayı yırtmadan avcunda buruştur. sonra tekrar düzeltmeye çalış avucunla. 21. abdullah kibrtiçi'nin varoşları gezip anlattığı yazılarından bi tanesini bul, oku. sonra çık onun tarif ettiği rotada oraları gez. döndüğünde bu sayfaya eve döndüğünde asabın bozulmamışsa ayakkabınla bas. asabın bozulduysa ah yaz ve sayfaya bakarak bekle. içinden ah demek gelene kadar bekle. içinden ah demek gelin de. sesli. geliyor. 22. bu sayfaya geldiğinde bi word dosyası aç ve ah yaz. istediğin gibi puntosuyla oyna, fontunu değiştir. birini seç. bu sayfayı ekrana bitiştirip kurşun kalemle izlerin üzerini karalayarak ah yazısının kenarlarını çiz. bi masaya geç ve bi bardak su al yanına. ah yazısının içini karala. parmağını ah yazısına iyice sürt. şimdi o parmağını yala. hemen diğer sayfaya geç. 23. bu sayfaya geldiğindeyse bi yudum su al, ağzını çalkala ve aynı bardağa tükür. bir yudum daha alabiliyorsan bi önceki sayfadaki ah yazısın yala ve dönüp bu sayfayı yala. yalarken ah de. sesli. bir yudum daha alamıyorsan ah yaz. büyük harflerle olsun hadi bu da. 24. hadi bu sayfada boşlukları tamamla. 25. bu sayfaya bir şey yazma, bu sayfa son sayfa. ah.
50
eyleme giremeyen bir kapı içeri! #KontraFanzin _eylem-Ģiir_ ah'ın fenomenolojisi / BarıĢ Özgür
https://vimeo.com/112837182
51
AnketörlüFanzin / Cem KurtuluĢ
Adınızı, soyadınızı yazın, anketimiz gizlilik esaslarını tınlamaz: Cem Kurtuluş Bir Ģaire âĢık oldunuz mu? Olmadıysanız bile nasıl bir Ģeydir bu? Olmadım ama bana âşık olanlardan bunun müthiş bir his olduğunu da duymadım. Her akşam aynı çorbaya, hayatın her alanında bir dalaşma salatasına talim olmak gibi bir şey olsa gerek bana âşık olmak (İyi tatlı yaparım ama). ġiirin alan savunması ne demektir? Şiirin suyunu çıkarmak gibi bir şey ya da suyu çıkmış her şeyin şiirini. Halk nedir? Halkla hiç konuĢtunuz mu? Halk, ahali, aynı yerde bulunmaktan başka bir özellik paylaşmayan kalabalık. Gün geçmez ki geyiklerine, geceleri yatak muhabbetlerine, yavan ahlaklarına katılmayım başımı yastığa koyar koymaz içimdeler. Bakkal kime denir? Esnaf. Abim. Baktırıp kaldırabilen herkes. Yeni’den ne anlıyorsunuz? Elveda. Dil mi, bil mi? Cindir cin. Saçmalayın: Rüyamda sahnede sürekli repliklerimi unutuyordum.
52
Otobüs camından önümü aradım Kır çocuk onu bu senin eylemin.