Selçuk iletişim Aralık 2017
/ Sayı: 166 / Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi
Selçuk’ta Şeb-i Arus Etkinlikleri
Selçuk’a Yeni Bir “Tat” Geldi
2017-2018 eğitim-öğretim döneminde Turizm Fakültesi bünyesinde Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü açıldı. Türk ve Osmanlı mutfak kültürünün yanı sıra dünya mutfağının da incelendiği bölüme dair merak edilenleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Saniye Gül Güneş cevaplandırdı.
Elektronik Sigaradaki Tehlike
R
ektör Prof. Dr. Mustafa Şahin, Hz. Mevlana’nın 744. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri çerçevesinde Konya’da 10 gün boyunca çeşitli alanlarda çok sayıda etkinlik düzenleneceğini kaydetti. Prof. Dr. Şahin, bu etkinliklerden 6’sının ev sahipliğini ve organizasyonunu Selçuk Üniversitesi’nin gerçekleştirdiğini kaydetti. “HARFLERİN DİLİ” SERGİSİ Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin, serginin, gönüllere hitap eden bir çalışma olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Şahin, kültürümüzün en önemli kaynaklarından birisi olan bu serginin hazırlanmasında emeği geçen Enstitü Müdürlerine, Enstitü çalışanlarına ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Temizel, “Harflerin Dili” sergisinde yaklaşık 60 eserin bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Temizel, Mevlâna, Mevlevilik ve Mevlana’nın eserleriyle ilgili yapılan çalışmaların, yine Mevlana’nın hayatıyla ilgili yapılan eserlerin, Osmanlı Türkçesi ve Farsça hazırlanmış olan eserlerin cilt kapakları, ilk sayfa görselleri ve Mevlana’nın diğer eserleri hakkındaki bilgileri içeren serginin ilgililerin beğenisine sunulduğunu belirtti. Prof. Dr. Temizel, “Bu serginin açılma amacı Müslüman Türk dünyası olarak insanların gönlüne, kalbine ve ruhuna hitap edecek şeylerin
“Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” kapsamında Şeb-i Arus haftasında çeşitli etkinlikler düzenlendi. resmini çizmişiz, yazısını yazmışız. Diğer medeniyetlerde gördüğünüz gibi taşa yapılan resimler, genelde ya savaş figürleridir ya da hayvan avcılığı figürleridir. Türk toplumunda elbette avcılık önemli bir yer tutuyor. Bununla ilgili resimler çok azdır. Yani biz yaşatmaktan yanayız, öldürmekten yana değiliz”
diyerek emeği geçenlere teşekkür etti. “İLE MECNUN” TİYATROSU Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı ve Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan “İle Mecnun” isimli tek perdelik tiyatro oyunu, Şeb-i Arus
haftası boyunca Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı’nda izleyici ile buluştu. Tolga Özenç Özençel’in yazar ve yönetmenliğini yaptığı oyunda; Korel Cezayirli, Ahmet Yenilmez, Alpay Ulusoy, Ferdi Dalkılıç, Hakkı Kuş, Serkan Sezgin gibi isimler yer aldı. sayfa 4’te
S.7
S.8
Günümüzde elektronik sigaranın zararlarına dikkat çeken Meram Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, son bir yıl içerisinde hem yetişkinlerde hem de gençler arasında elektronik sigara kullanımının iki kat arttığını belirtti. Elektronik sigaranın içerdiği maddeler bakımından toplum sağlığını tehdit ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, bundan sonraki süreç için “Tütün ile mücadelenin bir ayağı da e-sigara ile mücadele olmalı, toplum e-sigaranın zararları konusunda bilinçlendirilmeli, gerekli önlemler alınmalı” dedi.
Türkiye’nin İlk İnsansı Robot Fabrikası Konya’da
S.12
Akınsoft yazılım firması tarafından kurulan Türkiye’nin ilk insansı robot fabrikası “AkınRobotics” Konya’da açıldı. Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Akın, Robot ADA GH5 ile insan ergonomisini ve sağlığını bozan, hayatını tehlikeye atan monoton işleri robotlara yükleyerek, insan yaşamını daha nitelikli hale dönüştürmeyi hedeflediklerini söyledi.
2/Aralık 2017
Selçuk iletişim
röportaj
Konya’nın tek kadın muhtarı Mahallesindeki doğalgaz sorununu çözüp, su baskınlarına sebep olan dereyi ıslah ettiren Konya'nın tek kadın muhtarı Nazan Kaçıran, başlarda 'kadına oy vermek caiz değildir' söylemlerine maruz kalmış olsa da, 2 dönemdir muhtar seçilmeye devam ediyor.
N
azan Kaçıran, Meram ilçesinde 2009'dan bu yana görev yapan Konya'nın tek kadın muhtarı. Erkek adaylar ve cinsiyetçi söylemlere rağmen 2 dönemdir muhtarlık seçimlerini kazanıyor. Mahallelinin başlarda kadın bir adaya sıcak bakmadığını aktaran Kaçıran, yalnızca rakiplerine karşı değil, 'kadına oy verilmez' diyen bir kesime karşı da mücadele verdiğini belirtti. İlk seçimi 7 erkek muhtar adayına karşı 140 oy farkla kazandığını ifade eden Kaçıran, "Yunus Emre Mahallesi'ne renk kattık. Mahalleye kadın elinin değdiğini hissedeceksiniz" diye konuştu. ÖĞRETMENLİKTEN MUHTARLIĞA Mesleğinin ana okul öğretmenliği olduğunu kaydeden Kaçıran, başlarda muhtarlık yapma gibi bir niyetinin olmadığını söyledi. İkiz çocukları doğduktan sonra Halk Eğitim Merkezlerinde çalışmayı bıraktığını ifade eden Kaçıran, muhtarlık sürecinin, kendisine sunulan adaylık teklifiyle başladığını dile getirdi. "Adaylığı önce eşime teklif ettiler ancak işlerinin yoğun olması sebebiyle kabul etmedi. Bunun üzerine bana teklif ettiler ve kabul ettim" şeklinde konuşan Kaçıran, "Adaylar arasında tek kadın bendim. 7 aday arasından seçilerek geldim" dedi.
kaydeden Kaçıran, "İnsanlarla paylaşımımız artıyor. Aramızda bilgilendirme toplantıları yaparak sağlık taraması yapma imkânı sunuyoruz" dedi. Yapılan sosyal yardımların yanında fiziki yardımların da olduğunu ilave eden Nazan Kaçıran, hizmet verdiği Yunus Emre Mahallesi'nde birçok yeri tadilat ederek ortak alanların yenilendiğini dile getirdi. Kaçıran, ıslah edilmeyen orman kenarındaki derenin su baskınlarına sebebiyet verdiğini anlatarak, bu baskınların da önüne geçtiklerini aktardı. 'EN ÖNEMLİ SORUN DOĞALGAZDI' Mahalledeki en önemli sorunu, doğalgazın oluşturduğunu söyleyen Muhtar Kaçıran, göreve geldiğinde mahallenin ancak üçte birinde doğalgaz bulunduğunu kaydetti. "Mahallenin dört etrafında doğalgaz vardı. Fakat Akyokuş'un içerisindeki KOSKİ Lojmanları'nın mahalle sınırlarına girmesine rağmen doğalgazı yoktu" diye konuşan Kaçıran, bu sorunu Konya'da çözemediğini ve oyalandıklarını anlattı. Meseleyi Ankara'ya taşımak durumunda kaldığını belirten Kaçıran, süreci şu sözlerle ifade etti: "EPDK Genel Müdürlüğüne azalarımla birlikte gittik. Yanımda götürdüğüm dosyalarla sorunumuzu izah ettim ve mahallemize doğalgazı getirdik. Bunun haklı olarak sevincini yaşıyoruz." 'EVLERİN BUZDOLABINA KADAR BAKABİLİYORUM" Nazan Kaçıran, tüm bunların yanında, kadınların erkeklere göre daha bütüncül bakabildiğini ve bunun kadın bir muhtar olarak artısını gördüğünü söylüyor. "Daha anaç ve daha kapsamlı düşünüyoruz. Bunu avantaj olarak görüyorum" diye konuşan Kaçıran, "Bu gibi avantajlarımızdan faydalanıp, bir evin buzdolabına kadar bakabiliyorum. O evin çocuklarının neye ihtiyacı olduğu bilgisine daha kolay erişebiliyorum. Hem daha ince hem daha bütüncül düşünebilmemizin bu sıcaklığı yarattığını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
KADININ NEYİ EKSİK! Mahalle insanını 'genellikle kültürlü ve elit bir kesim' olarak tanımlayan Kaçıran, adaylığını hoş karşılamayan bir kesime karşı da mücadele verdiğini anlatıyor. "Çoğu, adaylığımı güzel karşıladı fakat mahallede Gamze BAL 'kadına oy verilmez' diyen bir kesim de mevcuttu. Onlar pekiyi karşılamadı" diye konuşan Kaçıran, daha sonra bu kesimin tutumlarından dolayı pişmanlık duyup kendisini Selçuk Üniversitesi İletişim Editör desteklediğini ve iki döFakültesi Adına Sahibi Merve ÇINAR nemdir muhtar seçildiğini Prof. Dr. Ahmet KALENDER Editör Yardımcısı aktardı. Halide TIRNOVA
Selçuk iletişim
SU BASKINLARI ÖNLENDİ Kaçıran, herhangi bir seçim vaadinin olmadığını söylüyor. Yalnızca yaşlı, yoksul ve engelli olan herkese ulaşacağını söyleyerek seçim dönemini geçirdiğini belirten Kaçıran, ihtiyaç duyan her mahalleliyle birebir ilgilendiklerini ifade etti. Belli zaman aralıklarıyla mahalle sakinlerini bir araya getirmek için aşure, pişi, bazlama ve sac böreği günleri düzenlediklerini
Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Bünyamin AYHAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Arş. Gör. F. Betül AYDIN VAROL Basım Yılı: 2018 Yayın Türü: Yerel, Süreli Sayı: 166 Baskı Tarihi: ŞUBAT 2018
Adres: S.Ü İletişim Fakültesi Kampüs/Konya Tel: 0332 223 37 07 Faks: 0332 241 01 81 e-mail: selcukiletisim@selcuk.edu.tr Baskı: Selçuk Üniversitesi Basımevi Tel: 0332 223 37 44 Kampüs/Konya
Muhabirler Halide TIRNOVA Merve ÇINAR Ali İBİLEME Beril CAYMAZ Yiğit Berkay ÇOPUR Serhat İNCİ Sonay ÇALIK Semih KIR İbrahim SÖNMEZ Şengül BÜYÜKTÜRKMEN Onur KESKİN Serhat AĞA Gamze BAL Meral MURAT Tasarımcılar Halide TIRNOVA Merve ÇINAR Labib FAİSAL
Selçuk iletişim
üniversite
Aralık 2017
/3
İlaç ve Aşı Çalıştayı’na Büyük İlgi Selçuk Üniversitesi Teknokent binasında yapılan ‘İlaç ve Aşı Çalıştayı’na, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, ilgili bakanlık yetkilileri, sektör paydaşları ve alanında uzman akademisyenler katıldı.
D
üzenlenen programda Çalıştayın Başkanlığını, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Kara yaptı. “Yeni İlaçların Keşfi, Doğal Kaynaklı Ürünler, Pre-Klinik Çalışmalar, Klinik Çalışmalar ve Biyo-teknolojik İlaçlar ve Aşı” olmak üzere 5 ana başlıkta belirlenen konulara yönelik değerlendirme ve bilgi paylaşımlarında bulunuldu. “BİLİMSEL ÇITAYI YÜKSEKTE TUTMA ÇABAMIZ VAR” İlaç ve Aşı Çalıştayı Onursal Başkanı Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin şunları söyledi: “Ülkemizde 186 üniversite, 7 milyona yakın yüksek öğrenim öğrencisi, 70 bine yakın akademisyen var. Eğer araştırma görevlileri ve diğer akademik personelini de sayarsak bu rakam 100 bine yaklaşıyor. Hiçbir şeyimiz eksik değil. Al bayrağımızın altında hürriyetimiz, kaynak ve imkânlarımız var. O zaman yapacağımız işlerde de bu gözle hareket etmemiz
lazım” dedi. Prof. Dr. Şahin, Selçuk Üniversitesinin ülkenin en kalabalık üniversitesi olduğunu, yaklaşık 96 bin civarında öğrenci bulunduğunu ve yıllık 20 bin civarında öğrenci mezun edildiğini ifade etti. Prof. Dr. Şahin, öğrencilerin devlette, özelde ve yurt dışında çeşitli birimlerinde hizmet ettiklerini, bunları görmenin mutluluğunu ve gururunu yaşadıklarını söyledi. Ancak üniversitelerin görevi sadece bu olmadığının altını çizen Rektör Şahin, bilimsel çıtanın yüksek tutulması gerektiğine vurgu yaptı. “ARAŞTIRMACI ECZACILIK MİSYONUNU ÖNE ÇIKARTMAK İSTİYORUZ” Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) yaptığı değerlendirmede Araştırmacı Üniversitelere aday olduklarının altını çizen SÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, “Araştırmacı üniversitelerde kendimize 5 misyon belirledik. Bunlardan birisi de ilaç,
sağlık ve aşıydı. Bu çalıştayın temel amacı; yüksek öğrenime sunacağımız stratejik vizyon raporunda geleceğe dönük hedeflerimiz içerisinde birinci sırayı oluşturan ilaç başta olmak üzere sağlık sektörü geliyor. Bu münasebetle bu çalıştaya katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Prof. Dr. Şahin, buradan çıkacak verilerin, üniversitenin geleceğe yönelik çalışmalarını belirleyeceğini kaydetti. Ülkemizde bulunan 31 eczacılık fakültesinin öğrenci aldığının ve bu fakülteler içerisinde Selçuk eczacılığın 9. sırada yer aldığını söyledi. Bu durumun Selçuk Üniversitesi markasının bir yansıması olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Şahin, temel hedeflerinin; çok sayıda eczacı yetiştirmek değil, ‘Araştırmacı Eczacılık’ misyonunu öne çıkartmak olduğunu ifade etti. Rektör Şahin, “Doğal Ürünler Araştırma Merkezi, büyük yatırımları barındıran İleri Teknoloji Laboratuvarımız var. Aynı zamanda aromatik bitkiler alanında
da çalışan hocalarımız bulunuyor. Yapacağımız işlerle ilgili fotoğrafı düzgün çekmek, teşhisi doğru koymak lazım. Uygulayacağımız tedavi ve çözümleri de ona göre belirlemek gerekiyor” dedi. Selçuk Üniversitesi
Rektör Yardımcısı ve Çalıştay Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kara tarafından Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin’e plaket takdim edildi. Beril CAYMAZ
Kazak Öğrenciler İzleyici İle Buluştu Kazakistan Cumhuriyeti’nin 26’ncı Bağımsızlık Yıldönümü, Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
K
azakistan’ın bağımsızlığının yıldönümü etkinliğine Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, Selçuk Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Tahir Balevi, Selçuk Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hacı Ahmet Şimşek, Sanatçı Ahmet Yenilmez, Selçuk Üniversitesi Kazakistanlı Öğrenciler Temsilcisi Beibit Baybugunov ile birçok akademisyen ve öğrenci katıldı. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Mehmet Yılmaz “Kazakistan Bağımsızlık Yolunda” isimli sunumu gerçekleştirdi. Program kapsamında Kazak öğrenciler yöresel dans, müzik ve şiirlerini sahnede izleyici ile buluşturdular. “MİLLETİN BAŞINDA, DİNİNE, KARDEŞLERİNE SAHİP ÇIKAN BİR LİDER VAR”
Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ithafen, “Bugün gururla, şerefle ve onurla söylüyoruz ki bu milletin başında, milletine, dinine, kardeşlerine
hürmeten sahip çıkan bir lider var.” dedi. Türk milletinin hak ve adalet temelli medeniyet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karabulut, konuşmasında Türk Milletinin esir ve köle olmayacağını ve dünyadaki hiçbir gücün bunu dayatamayacağının altını çizdi. “KAZAKİSTAN’I İLK TANIYAN ÜLKE TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR”
Selçuk Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Tahir Balevi Kazakistan’ın bağımsızlığının 1991 yılında elde edildiğini söyleyerek, Kazakistan’ı ilk tanıyan ülkenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu ve bununla gurur duyduklarını vurguladı. Prof. Dr. Balevi, Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan arasında oluşan birliktelik bağının güçlenmesini isteyerek, sözlerine Fatih Sultan Mehmet’in ‘’Türk olmak zordur, çünkü dünya
Genç İletişimcilerin Stüdyo Tasarımları Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema bölümü öğrencileri tarafından düzenlenen ‘TV Stüdyo Tasarım Etkinliği’ geçtiğimiz günlerde gerçekleşti.
İ
letişim Fakültesi’nde ilk defa düzenlenen etkinlikte Öğretim Görevlisi Kadir Yalçın, “Öğrencilerimize stüdyo içerisinde yapılabilecek
tasarımları öğretiyoruz. Bu derste teoriden ziyade uygulamaya da önem veriyoruz. Bu tarz sergilere daha çok yer vereceğiz” şeklinde
konuştu. Her program için stüdyo tasarımının farklılık gösterdiğini belirten Yalçın, “Stüdyoların dizaynı program türüne göre şekilleniyor. Örneğin, arkadaşlar bir tartışma programı yapmak istediklerinde bu programda tarihi konular konuşulacaksa arka planda, stüdyonun her ayrıntısı konuyu yansıtmalıdır.
ile savaşırsın. Türk olmamak daha zordur, çünkü Türk ile savaşırsın.” sözüyle son verdi.
“SELÇUK ÜNİVERSİTESİ, TÜRKİYENİN EN KALİTELİ VE GELİŞEN ÜNİVERSİTELERİNDEN BİRİ”
20. EVLİLİK YILDÖNÜMLERİNİ EŞİNE ÇİÇEK VEREREK KUTLADI
Selçuk Üniversitesi Kazakistanlı Öğrenciler Temsilcisi Beibit Baybugunov ise Kazakistan’ın bağımsızlığının kolay kazanılamadığını söyledi. Türkiye ve Kazakistan kardeşliğine değinen Baybugunov; her iki ülkenin birbirlerini her zaman desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini vurguladı. Selçuk Üniversitesi’nin Türkiye’nin en kaliteli ve gelişen üniversitelerden biri olduğunu belirten Baybugunov, Kazak öğrencilerin lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında eğitim gördüklerini söyleyerek sözlerine son verdi.
Selçuk Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hacı Ahmet Şimşek; 10 yılının Kazakistan’da geçtiğini ve kendisi için Kazakistan’ın Türkiye’den hiçbir farkı olmadığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Şimşek;” Türkiye’ye gelen öğrencilerin eğitim-öğretim hayatlarını tamamlayıp Kazakistan ve diğer Türki Cumhuriyetlerde resmi yerlerde göreve başlamalarını ve misyonlarını tamamlamalarını” istedi. Konuşması esnasında aslen Kazakistanlı olan eşi Dr. Reyhan Şimşek’e sürpriz de bulunan Yrd. Doç. Dr. Şimşek, 20. evlilik yıldönümlerini eşine çiçek vererek kutladı. Çünkü fon algıyı yönetir. Bunlar bir kişiyle yapılacak iş değil, bir ekipin işidir.” diye sözlerine ekledi.Sergiye
Şengül BÜYÜKTÜRKMEN ilgi yoğundu. Çekilen hatıra fotoğrafıyla etkinlik son buldu. Beril CAYMAZ
4/Aralık 2017
Selçuk iletişim
üniversite
“İle Mecnun” Selçuk’ta İzleyici İle Buluştu “İle Mecnun” isimli tek perdelik oyun Şeb-i Arus haftası boyunca Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı’nda izleyici ile buluştu. “Hazreti Mevlana’nın 744. Vuslat Etkinlikleri” kapsamında Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı ve Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü tarafından sergilenen “İle Mecnun” isimli tek perdelik tiyatro oyunu, Şeb-i Arus haftası boyunca Dilek Sabancı Devlet Konservatuarı’nda izleyici ile buluştu. Yazar ve Yönetmenliğini Tolga Özenç Özençel’in yaptığı oyunda; Korel Cezayirli, Ahmet Yenilmez, Alpay Ulusoy, Ferdi Dalkılıç, Hakkı Kuş, Serkan Sezgin gibi isimler yer aldı. Ayrıca oyunun Dramatörlüğünü Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Konservatuarı Müdürü Doç. Dr. Dilek Zerenler yaptı.
üyeleri ile öğrencilerin aynı sahnede buluşmasını yıllardır istediklerinin altını çizdi. Yönetmen Özençel, kendileri için önemli olan şeyin Mevlana’nın ne demek ve ne anlatmak istediği olduğunu vurguladı. Bu yıl “Ne yapılabilir?” sorusunu sorduğunu ifade eden Yönetmen Özençel, Mevlâna ile birlikte sanatın da bir şeyler söylemesi gerektiğini düşünenlerden olduğunu, Mevlana ve sanatın nasıl birleştirilmesi gerektiğini düşünürken, Mevlana’nın Leyla ile Mecnun hikayesine atıf yaptığını söyleyerek tiyatroyu bunun üzerine işlemeye karar verdiğini belirtti.
“REKTÖR PROF. DR. ŞAHİN’DEN TAM DESTEK” Oyunun yazarı ve yönetmeni Tolga Özenç Özençel, yaptığı açıklamada; çalışmaların geçen seneye dayandığını ve Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’in konservatuvarın vuslat törenlerinde aktif bir şekilde yer almasını kendilerinden istediğini belirtti. İstek üzerine, Hazreti Mevlâna ile ilgili uzun bir araştırma yaptıktan sonra 2016 yılında Mevlana’nın eserlerinden olan “Yedi Meclisin Biri-Barsisa” isimli oyunu yazmaya başladığını söyleyen Yönetmen Özençel, Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin’den tam destek aldıklarını belirtti. Bunun yanında öğretim
“LEYLA İLE MECNUN HİKAYESİNE ATIF YAPTI” Mevlana’nın eserlerinde ‘Leyla ile Mecnun’ hikayesine atıf yaptığını fark eden Yönetmen Tolga Özençel, bu sefer Leyla ve Mecnun hikayesini araştırdığını, tiyatro zeminini Fuzuli’nin hazırladığını belirtti. Bu hikayenin halk arasında “Leyla’dan Mevla” ya olduğunu dile getiren Yönetmen Özençel, bu anlayışı tiyatroda kendisinin “Mecnun’un Mevla” ya gidişi olarak hazırladığını ifade etti. “BÜYÜK BİR SORUMLULUK” Oyunda Mevlana’yı canlandıran Oyuncu Ahmet Yenilmez; hayatı boyunca bir şeyleri anlatma içerisinde
olduğunu ifade etti. Mevlana’yı canlandırmanın büyük bir sorumluluğu olduğunu dile getiren Ahmet Yenilmez; “İnsanlar farklı ülkelerden geliyor ise demek ki burada bir şey var. Yaklaşık 700 yıldır bir şahsiyet kendini unutturmuyor ve her geçen gün söylediği sözler günümüze yansıyor” diyerek sözlerine son verdi. FARKLI ZAMANDA YAŞAYAN DERVİŞLER AYNI SAHNEDE YER ALDI Selçuk Üniversitesi Dilek Sabancı Konservatuarı 3. Sınıf öğrencisi olan ve Mecnun rolünü canlandıran Tolga Karasu, farklı zamandan yaşayan dervişlerin aynı sahnede yer aldığını söyledi. Şems karakterini canlandıran Selçuk Üniversitesi mezunu olan Serkan Sezgin, oyunun ve içerisinde yer almanın çok güzel olduğunu söyledi. Sezgin, “Herkes bir pay mutlaka çıkaracaktır. Bu oyunu yorumlayamayız. Sadece izleyip anlayabiliriz” dedi. “HER KONSERVATUARA NASİP OLACAK BİR DURUM DEĞİL” Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan gelen ve Selçuk Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Alpay Ulusoy; “Geçen sene Barsisa” yı oynamıştık. Bu sene de böyle bir çalışma yapıyoruz. ‘İle Mecnun’ oyununda
başararak geldiğimiz nokta şu: Öğrencilerimizle birlikte oynuyoruz. Bu her konservatuvara nasip olacak bir durum değil” dedi. “İNSAN KALBİYLE ANLAŞILABİLECEK BİR OYUN” Anadolu Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Eskişehir Şehir Tiyatroları’nda öğretim üyeliği yapan ve Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu olan Hakkı Kuş; projeye bu yıl dahil olduğunu belirtti. İbn-ül Arabi rolünü canlandıran Kuş; “Arabi’nin Mevlana’yı etkilemiş bir filozof” olduğunu vurgulayarak, oyun için; yalnızca “bazı şeylerin insanın kalbiyle anlaşılabileceği” bir oyun
olduğunu dile getirdi “GÜZEL BİR KEŞİF DÖNEMİ” Sahne arkasında yer alan ve Mersin Devlet Operası Şefi Aytuğ Ülgen; “Özellikle izleyici için oyuna uygun bir hafiflikte, oyunu dengeleyebilecek bir müzik yapalım istedik. Benim en sevdiğim atmosfer oyunun mutfağında olan şeyler. Oyunun kendisinden daha öğretici olabilir. Benim için güzel bir keşif dönemiydi. Oyuncuların günlük hayatta gördükleri kişiler ile köprü kuran bir müzik olsun istedik” dedi.
Şengül BÜYÜKTÜRKMEN
Selçuk Üniversitesi’nde Şeb-i Arus Etkinlikleri Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü binasında gerçekleşen, “Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” kapsamında, Mevlana, Mevlevilik ve Mesnevi ile ilgili yazma eserler tablolarından oluşan “Harflerin Dili” isimli sergi açıldı.
Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin, Hz. Mevlana’nın 744. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri çerçevesinde Konya’da 10 gün boyunca çeşitli alanlarda çok sayıda etkinlik düzenleneceğini kaydetti. Bu etkinliklerden 6’sının ev sahipliğini ve organizasyonunu Selçuk Üniversitesi’nin gerçekleştirdiğini kaydeden Prof. Dr. Şahin, “Bunlardan biri de ‘Harflerin Dili’ isimli sergidir. Bu sergide, Mevlana’nın el yazması olan 6 eserinden alıntılar bulunmaktadır. Bu eserlerde işlenen temalar, düşünceler, eserlerin süslenmesi, ciltlemesiyle ilgili ortaya konulan sanat bu etkinlikte sergilenmektedir.” dedi.
“GÖNÜLLERE HİTAP EDEN BİR ÇALIŞMA” Kültürümüzün en önemli kaynaklarından birisi olan serginin, gönüllere hitap eden bir çalışma olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Şahin, bu serginin hazırlanmasında emeği geçen Enstitü Müdürlerine, Enstitü çalışanlarına ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Prof. Dr. Şahin, “Gerçekten Mevlana’nın engin ufkunu, derin kültür hazinesini bu sergiden görmek mümkündür” ifadelerini kullandı. SERGİDE YAKLAŞIK 60 ESER SERGİLENİYOR Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Temizel,
“Harflerin Dili” sergisinde yaklaşık 60 eserin bulunduğunu söyledi. Serginin 17 Aralık’a kadar açık kalacağını ifade eden Prof. Dr. Temizel, Mevlâna, Mevlevilik ve Mevlana’nın eserleriyle ilgili yapılan çalışmaların, yine Mevlana’nın hayatıyla ilgili yapılan eserlerin, Osmanlı Türkçesi ve Farsça hazırlanmış olan eserlerin cilt kapakları, ilk sayfa görselleri ve Mevlana’nın diğer eserleri hakkındaki bilgileri içeren serginin ilgililerin beğenisine sunulduğunu belirtti. Prof. Dr. Temizel, “Bu serginin açılma amacı ise biz Müslüman Türk dünyası olarak insanların gönlüne, kalbine ve ruhuna hitap edecek şeylerin resmini çizmişiz, yazısını yazmışız. Diğer medeniyetlerde gördüğünüz gibi taşa yapılan resimler, genelde ya savaş figürleridir ya da hayvan avcılığı figürleridir. Türk toplumunda elbette avcılık önemli bir yer tutuyor. Bununla ilgili resimler çok azdır. Yani biz yaşatmaktan yanayız, öldürmekten yana değiliz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzen-
lenen açılışta, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kağan Karabulut, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Uyanık, Akşehir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsnü Serdar Öğe,
Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Temizel, öğretim üyeleri ve yüksek lisans öğrencileri katıldı. Beril CAYMAZ
Selçuk iletişim
şehir
/5
Aralık 2017
Şeb-i Arus Konya Adına Tescillendi M
evlana’nın ölüm yıl dönümü dolayısıyla her yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Şeb-i Arus (Düğün Günü Gecesi) törenleri Konya’da etkinliklerle gerçekleştirildi. Hz. Mevlâna, ölümü kişinin aslına dönüş kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş”, başka bir söyleyişle “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” olarak belirtir. ŞEMSİ TEBRİZ’İ TÜRBESİ ZİYARETİYLE BAŞLADI 7-17 Aralık tarihleri arasında düzenlenen etkinlikleri izlemek üzere Türkiye ve dünyanın dört bir yanından çok fazla ziyaretçi Konya’ya
Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Programları (Şeb-i Arus) düzenlendi. Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına tescili gerçekleştirilmiştir. Konuyla ilgili Kültür Ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş da Şeb-i Arus Törenlerinin artık Konya’da gerçekleştirileceğini söyledi. akın etti. Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce düzenlenen etkinlikler kapsamında, Hz. Mevlana’yı anma ve onun öğretilerini doğru anlamak amacıyla önceki yıllara nazaran daha kapsamlı bir organizasyon çeşitliliği gerçekleştirildi. Hz. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Programlarının ilk günü “Kardeşlik yürüyüşü” ve “Gülbang duası” ile başlayarak Mevlevi geleneğine göre Şems-i Tebrizi Hazretlerinin Türbesi-
nin ziyaretinden sonra Mevlâna Müzesi’nde sona erdi. 10 BİN KİŞİ KAPASİTELİ KONGRE MERKEZİ Şeb-i Arus etkinlikleri için Mevlâna Kültür Merkezi ve Konya Büyükşehir Belediyesince inşa edilen 10 bin kişi kapasiteli Kongre Merkezi kullanıldı. 7-17 Aralık tarihlerinde 11’i akşam 4’ü gündüz olmak üzere toplam 15 sema töreni gerçekleştirildi. Şeb-i Arus töreni ise 17 Aralık’ta devlet erkanın da katılımıyla Kongre Merke-
zinde gerçekleştirildi. Törenlere girişler biletli olup biletler 15-20 ve 30 TL’den satıldı. 17 Aralık’ta saat 19.00’da başlayacak Şeb-i Arus Törenlerinin bilet fiyatları ise 50 TL olarak belirlendi. ŞEB-İ ARUS TÖRENLERİ HER GÜN CANLI YAYIMLANDI Şeb-i Arus Törenleri, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Hz. Mevlana’nın 742’inci Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri internet üzerinden her gün canlı olarak
yayımlandı. KONYA ADINA TESCİLLENDİ Konya Valiliği tarafından yapılan açıklamada, Mevlana’nın 30 Eylül 1207’de bugün Afganistan sınırları içinde yer alan Belh şehrinde dünyaya geldiği ve 17 Aralık 1273 Pazar günü Konya’da öldüğü belirtildi. Konya Valiliği İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü olarak Şeb-i Arus Hz. Mevlana’nın Vuslat Yıldönümü programlarının Konya ile bütünleşmesinin bir adımı olarak, belirlenen logo ile birlikte marka başvuru, Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığınca yasal üç aylık ilan süresi tamamlanınca Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına tescili gerçekleştirilmiştir. Konuyla ilgili Kültür Ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş da Şeb-i Arus Törenlerinin artık Konya’da gerçekleştirileceğini söyledi. Şeb-i Arus Törenleri Şeb-i Arus Törenleri 10 gün boyunca sürmekte ve Sema törenleri içerisinde fotoğraf yarışması, sergiler, mesnevi dersler, konserler, konferanslar, paneller, şiir dinletileri ve tiyatrolar gibi pek çok etkinlik yer almaktadır. SEMA TÖRENİ Toplu halde yapılan Sema’ya, “Sema Töreni” denilmektedir. Semazenler için “dönmek” ifadesi kullanılmaz, semazenlerin gerçekleştirdiği “eylem sema etmek” olarak ifade edilir. Sema, Mevlana’dan çok önceleri de İslam toplumlarında bilinmekte ve tasavvuf geleneği içerisinde yapılmaktaydı. Sema eden kişilere, “Semazen” denilmektedir. Mevlevi tarikatının kendi arasında yapılan toplu Sema’sına katılanlar tarikat öğrencileridir. Herkese açık yapılan toplu Sema törenlerinde tarikattan olmayanlarda katılabilmekteydi. Onur KESKİN
Toplu İğne Başına Mikro Heykeller D
ünyada ki 3 mikro heykeltıraştan biri olarak tanınan Necati Korkmaz, Mevlana Kültür Merkezi’nde Şeb-i Aruz’a özel eserlerini insanların beğenisine sundu. Necati Korkmaz, toplu iğnenin başına çini işlemeli vazo ve ibrik yerleştirdi. Gubari Hat (çok küçük yazı) sanat-
Şeb-i Arus’a özel yeni eserini ilk kez Konya'da tanıttı. çısı olan Necati Korkmaz’ın eserleri mikroskop ya da büyüteç altında görülebilen "mikroskobik" heykeller
olup, ziyaretçilerden ilgi gördü. EMEK İSTEYEN BİR İŞ Kendi malzemelerini ürettiğini belirten Necati Korkmaz, “Önce testin formunu çiziyorum. Sonra boş bir zemin üzerine eseri yaptıktan sonra boyama yazma işlemini tamamlayıp, ışıkta kurutuyoruz.” şeklinde eserin yapımını anlatarak, ince eserler olduğunu ve bu eserleri yapmanın çok zaman ve emek istediğini vurgulayarak “ En az çalışma zamanı 6 ay” dedi. ÇEŞİTLİ MALZEMELERİ BARINDIRIYOR Mikro Heykeltıraş Korkmaz, bu eserlerini ortaya çıkarırken örümcek bacağı kılı, arı iğnesi, diken, tilki bıyığı gibi doğadan edindiği malzemeleri
kullanıyor. Küçük objeleri sanata dönüştüren Korkmaz'ın yaptığı, "saç telinde besmele", "kalem ucundaki İstanbul", "yanmış kibrit çöpüne kazınmış futbolcu ve futbol topu", "toplu iğne başında satranç takımı" gibi eserleri
dikkat çekiyor. Korkmaz, eserlerin yapımının uzun sürmesinden dolayı her konuyu yapmadığını, kendi kültürüne ait konuları işlediğini dile getirdi. Sonay ÇALIK
6/Aralık 2017
Selçuk iletişim
şehir
“Bana Sor” Uygulamasına Büyük İlgi Konya’ ya gelen misafirlere yönelik, ziyaretçilerin gezecekleri yerlere daha kolay ulaşabilmeleri için “Bana Sor” mobil turizm danışmalık uygulaması gerçekleştirildi.
H
z. Mevlana’nın 744’üncü Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Aruz) kapsamında, geçen yıl ilk kez Konya’da uygulamaya konulan ve vatandaşlardan ilgi gören “Bana Sor” mobil turizm danışmanlık hizmeti, bu yıl da Konya’ya gelen yerli ve yabancı turistlere hizmet verdi.
BİRÇOK BÖLGEDE STAND AÇILDI Proje, Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Üniversiteler işbirliği ile geliştirildi. “Bana Sor” uygulamanın şehir merkezi başta olmak üzere 12 farklı bölgede standı bulunmakla birlikte her stand da 2 kişi hizmet veriyor. Mevlana bölgesindeki stantta hizmet veren görevliler ilginin
yoğun olduğunu, günde 150 ile 300 arasında kişiye hizmet verdiklerini söylediler. Stantlarda Türkçe, Farsça ve İngilizce yazılı bantlarla “Bana Sor” ifadesi ver alıyor. Sonay ÇALIK
Konya’da Farkındalık Projeleri Konya Selçuk Üniversitesi’ne bağlı ‘Toplum Gönüllü Gençler Örgütlenmesi’ geçtiğimiz günlerde Saray Bosna Parkı’nda farkındalık yaratma adına kedi evleri proje gerçekleştirdi.
T
oplum gönüllü gençler Konya’nın Bosna Hersek Mahallesi’nde gerçekleştirdikleri farkındalık projesi kapsamında kedi evlerini mahallenin belirli bölgelerine yerleştirdiler. Selçuk Üniversitesi Endüstri Mühendisliği son sınıf öğrencisi Merve
Günal gerçekleştirdikleri projeler hakkında bilgiler verdi. 2002 yılından itibaren faal gösteren Toplum Gönüllüleri Vakfı bünyesinde, Selçuk üniversitesine bağlı Toplum Gönüllü Gençler Örgütlenmesinin 3 yıldır güzel işler yaptığını
vurgulayan Endüstri Mühendisi öğrencisi Merve Günal, amaçlarının toplumsal barışı sağlamak ve toplumsal farkındalık yaratma olduğunu söyledi. Merve Günal, Türkiye’nin 81 ilinde toplam 139 tane toplum gönüllü gençler örgütlenmesi olduğunu belirterek, Sivil Toplum Kuruluşlarından (STK) en önemli farklarının gençler öncülüğünde yetişkinlerin desteklemesi olduğunu ifade etti. Günal, projelerin yerel ihtiyaca göre, her şehirde farklı projelerin ortaya çıktığına vurgu yaparak “Konya’da da yerel ihtiyaca göre elimizden geldiğince projeler gerçekleştiriyoruz.” dedi. Sokak hayvanları konusunda her sene düzenli olarak projeler yapan
toplum gönüllü gençler örgütlenmesi, belirli firmalardan sadece kargo ödemeli kedi evleri sipariş ediyor. Evlerin kurulumunu yaptıktan sonra mahalle ve sokakların belli başlı yerlerine bırakıyorlar OLUMLU GERİ DÖNÜŞLER DİNAMİK VE CANLI TUTUYOR Gençlerin güzel işler yaptığını söyleyen ve gönüllülerle iyiliği her yerde vurgulayan Genç Örgütlenme, çevreden çok fazla olumlu tepkiler aldıklarını ifade etti. Bunun yanı sıra olarak “sponsor ile çalışmıyor, daha çok kaynak odaklı projelerimizi gerçekleştiriyoruz. Örneğin; Çocuklar ile gerçekleştirdiğimiz projede çocukların ihtiyaçlarını belirleyip kırtasiyelere gidiyoruz. Kim neyi karşılıyorsa toplayıp çocuklara yardımcı oluyoruz.” açıklamalarında bulundu. Olumlu geri dönüşlerin gençleri canlı ve dinamik tuttuğuna değinen Günal, ”Üyelik sistemi yok, gönüllü-
lük esasına dayanıyor. Projelerde yer almak isteyen herkese kapımız açık. Hiçbir zorlama ve kısıtlamamız yok.” ifadelerini kullandı. ULUSAL PROJELER Ulusal projeler hakkında konuşan Merve Günal ve Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Mehmet Şamil Polat, Toplum Gönüllüler Vakfı (TOG) bağışlılarının destekleriyle gerçekleşen “Sağlıklı Gençlik İyi Gelecek Hareketi, Doğu Özgüven Projesi, Bayer Genç Bilim Elçileri Projesi, Şehrin İyi Hali Projesi, Ataklar ve Dönemsel” gibi ulusal projelerin olduğunu belirttiler. TOG’ un en sevdiğimiz yönünün insanlara özgüven aşılaması olduğunu dile getiren Günal ve Polat, ”Topluma kazandırdıklarının yanında bize de kazandırdıkları çok fazla” diyerek sözlerini tamamladılar. Sonay ÇALIK
Konya’da Büyük Kudüs Mitingi
K
onya'da cuma namazı sonrası Mevlana Meydanı’nda toplanan sivil toplum kuruluşları üyeleri ve vatandaşlar ABD’nin aldığı Kudüs kararına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da miting alanına bağla-
narak Konyalılara seslendi. Konyalıların büyük ilgi gösterdiği mitingde sık sık tekbirler getirildi ve sloganlar atıldı. MİTİNGE BİRÇOK İSİM KATILDI Büyük mitinge; Konya Sivil Toplum
Konya Mevlana Meydanı’nda “Davamız Kudüs” mitingi gerçekleştirildi. Kuruluşları İcra Başkanı Muhsin Görgülügil, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek,
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye-Filistin Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı Hasan
Turan’ın yanı sıra siyasi parti temsilcileri katıldı. Miting Konya İl Müftüsü Ali Akpınar'ın duasıyla sona erdi. Sonay ÇALIK
Selçuk iletişim
araştırma - inceleme
/7
Aralık 2017
Selçuk’a yeni bir “tat” geldi Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde açılan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, ilk öğrencilerini aldı.
Selçuklu mutfağını öğrencilerimizin tanıması ve çok iyi bilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra Asya, Avrupa gibi dünya mutfakları da sonraki dönemlerin ders programı içerisinde yer alıyor. ÖĞRENCİLERİN KATILABİLECEĞİ BİR YARIŞMA DÜZENLENİYOR MU? Öğrencilerimiz bu konuda çok istekliler ve aralık ayında katılmayı hedefledikleri yarışmalar mevcut. Bu yarışmalar için bir gastronomi ekibi kuruyoruz. Bu ekibimiz meslek lisesinden mezun ya da sektörden çalışarak gelmiş kişilerden oluşuyor. İlk etapta kurulan ekip 8-10 kişilik. DAHA YENİ AÇILMIŞ BİR BÖLÜM OLMANIZA RAĞMEN, YARIŞMALAR İÇİN İDDİALI GÖRÜNÜYORSUNUZ. YARIŞMALARDAN BEKLEDİĞİNİZ BAŞARI NEDİR? İlk yarışmalarda başarılı olamayabiliriz ancak katılımında bir başarı olduğunu unutmamak gerek. Öğrencilerimiz bu yarışmalar aracılığıyla sektörde çalışan isimlerle tanışma fırsatı yakalayacaklar ve bir network oluşturacaklar. Bu açıdan düşünürsek olumlu etkilerini görmüş oluruz. Ancak katılacakları ikinci ve üçüncü yarışmalarda ödül aldıkça hem üniversitemize hem Konya’ya hem de ülkemize gurur yaşatacaklarını düşünüyorum.
2017-2018 eğitim-öğretim döneminde Turizm Fakültesi bünyesinde Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü açıldı. Türk ve Osmanlı mutfak kültürünün yanı sıra dünya mutfağının da incelendiği bölüme dair merak edilenleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Saniye Gül Güneş cevaplandırdı.
öğretim olmak üzere toplamda 120 öğrencimiz var. Bu bölümdeki öğrencinin eğer isteği yoksa, başarılı olma durumu da azalacaktır. O nedenle, Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünü, yemek işini gönülden ve severek yapabilen kişilerin seçmesini daha uygun buluyorum.
GASTRONOMİ VE MUTFAK SANATLARI BÖLÜMÜ, SON YILLARDA POPÜLER BÖLÜMLERDEN BİRİ HALİNE GELDİ. ÖĞRENCİLERİN BÖLÜME İLGİSİNİ VE TERCİH YOĞUNLUĞUNU NASIL BULUYORSUNUZ? Selçuk Üniversitesi köklü bir üniversite olduğu için yoğun bir taleple karşılaştık. Bu yüzden yerleşme oranlarımız yüksek. Normal ve ikinci
YENİ AÇILAN BİR BÖLÜM OLDUĞU İÇİN FAKÜLTE İÇERİSİNDE YETERLİ ÇALIŞMA ALANINIZ VAR MI? ÖĞRENCİLERİNİZE NASIL BİR EĞİTİM SUNUYORSUNUZ? Turizm bölümleri uygulamalı eğitim temellidir ve sektörle işbirliği içerisinde hareket etmelidir. Bu yüzden öğrencilerin mutfağa girip uygulama yapmaları en önemli noktalardan
biri. Henüz kendimize ait bir binamız olmadığı için, fakülte içerisinde de uygulama mutfağımız yok. Zaten öğrenciler şuanda birinci sınıf olduklarından, dersleri teorik ağırlıklı. Ama şubat ayına eksikliklerimizi gidermeyi amaçlıyoruz. Uygulama otelimiz olduğundan, beş yıldızlı zincir otellerle anlaşma yapıyoruz. Sektördeki isimlerle öğrencilerin bir arada olabilmesi için de birçok executive şefle bağlantıya geçtik. DERSLERDE HANGİ MUTFAKLAR İŞLENİYOR? PROGRAMDA KONYA MUTFAĞI DA VAR MI? Öğrencilerimizin her şeyden önce kendi kültürünü tanıması çok önemli. Konya bunun için bulunmaz bir nimet, bir kültür merkezi. Mesela
BÖLÜMÜNÜZ VE ÖĞRENCİLERİNİZ İÇİN İLERİYE DÖNÜK HEDEFLERİNİZ NELERDİR? Amacımız ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet edebilecek, Türk ve dünya mutfak kültürünü tanıyan ve hazırlayabilen, yiyecek-içecek sektöründe üst düzey yöneticilik yapabilen, yemek pişirebilmenin yanında mutfağın diğer disiplinlerle olan ilişkisini de analiz edebilen ve sanatsal duyarlılığa sahip, teorik ve pratik bilgi altyapısı güçlendirilmiş bireyler yetiştirmek. SON DÖNEMLERDE ADINI SIK DUYDUĞUMUZ GASTRONOMİ TURİZMİNE DEĞİNMEDEN GEÇMEYELİM. NEDİR BU GASTRONOMİ TURİZMİ? Özel ilgi turizmidir. Yerli veya yabancı olan gastronomi turisti yöresel mutfağa ilgi duyan kişilerdir. En iyi örneklerden biri Gaziantep’tir. Çünkü gastronomi alanında 2015 UNESCO’nun “Yaratıcı Şehirler Ağına” dahil oldu. Bunu bilen gastronomi turisti sırf bu nedenden dolayı şehri
ziyaret etmek istiyor. Burada amaç sadece tadım olarak görülmemeli. Yemeğin hikâyesi ve yemeğin yapılırken ki geleneksel anlayışın nasıl olduğunu yerinde görmek istemeleri de bu amacın bir parçası. Önceleri sadece baklava, lokum ve kebap ile yurtdışında tanınan yöresel mutfağımız şu an artmış durumda. GENELLİKLE YEMEK OLARAK DÜŞÜNÜYORUZ ANCAK BU İŞİN BİR DE İÇECEK BOYUTU VAR DEĞİL Mİ? Kesinlikle. Örneğin Trakya tarafında Hardaliye adında bir içeceğimiz var. Üzümden yapılan alkolsüz bir içecek ve kefir, ayran gibi sağlık açısından son derece faydalı. Şu anda turistik ürüne dönüştürülmüş durumda. Hatta Konya’da marketlerde bile satılıyor. BÖLÜMÜNÜZDE YÖRESEL MUTFAKLARIN YERİ VE ÖNEMİ NEDİR? Yok olmaya yüz tutmuş yöresel mutfağımızın yaşatılması çok önemli. Çünkü gastronomi sadece yemek yapmak değildir. Yapılan yemeğe bir sanat katmak ve yemeğin hikayesini de bilmektir. Somut Olmayan Kültürel Miras listemizde bununla özdeşleşecek iki unsurumuz var: İlki Türk Kahvesi ve Geleneği’dir. İkincisi ise Geleneksel Tören Keşkeği’dir. Öğrencilerimizin bunları geleneği ve hikâyesiyle bilerek yapmasını istiyoruz. Derslerimizde de bu kültürel miraslarımıza sahip çıkıyoruz.
Doç. Dr. Saniye Gül Güneş kimdir? 1993 yılından itibaren Ankara, Bilkent ve Atılım Üniversitelerinde görev yapan Doç. Dr. Saniye Gül Güneş, Nisan 2017’den bu yana Selçuk Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır. Doç. Dr. Güneş, 3 yıldır UNESCO Türkiye Doğa Bilimleri Komitesi üyesidir. Meral MURAT
8/Aralık 2017
Selçuk iletişim
araştırma-inceleme
Geçmişten Günümüze Kadim Kudüs Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm dünyada büyük ses getiren Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı, gözleri Kudüs’e çevirdi. Kadim şehir Kudüs; Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler için dini öneme sahip. Peki Amerika’nın bu kararı ne ifade ediyor?
A
merika’nın 6 Aralık’ta Kudüs’ü İsrail’in başkenti tanıma kararı hem Hristiyanların hem de Müslümanların tepkisine neden oldu. Geçmişi milattan önce 2000’lere uzanan Kudüs, tarihi boyunca iki kez yok olmaya yüz tutmuş, 23 işgale ve 52 saldırıya uğramıştır. Bu coğrafyada 1948’de kurulan İsrail Devleti, Doğu Kudüs’ü 5 Haziran 1967’de işgal etmiş, 1980’de ise İsrail Meclisi’nin kabul ettiği bir yasa ile Kudüs’ü doğusuyla batısıyla İsrail’in “birleşik başkenti” ilan etmişti. Mescid-i Aksa, Yahudiler için büyük önem taşıyor. Çünkü Yahudilere göre onlar için kutsal sayılan “Ağlama Duvarı”, Harem-i Şerif’in batı duvarındadır. Yahudiler, Süleyman Mabedi ile Musa’nın sandığının Mescid-i Aksa’nın altında bulunduğuna inanırlar. Sandığın içinde eski ahit olduğuna inanan Yahudilere göre, hem mabet hem de sandığın geri alınması için Mescid-i Aksa’nın yıkılması gerekir. Bu nedenle İsrail yıllardır arkeolojik kazı çalışması altında Mescid-i Aksa’nın altını oymakta, orada tüneller kazarak, kendi kendine yıkılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Kadim şehir Kudüs, bugünlerde Orta Doğu’daki sorunların temelini oluşturuyor. Bu zamana kadar hiçbir
devlet Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımamıştı. Uluslararası siyasette tanınmayan İsrail’in Kudüs’ü “Birleşik başkent” ilan etme kararı, 37 yıl sonra ilk Amerika Birleşik Devletleri tarafından alındı. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı böylece bir ilk olma özelliği taşıyor. Bu karara karşın İslam ülkelerinin oluşturduğu İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT) acil olarak Türkiye’nin önderliğinde İstanbul’da toplandı. İİT’nin yayınladığı sonuç bildirgesine göre ABD’nin kararı yok hükmünde sayılıp Doğu Kudüs Filistin’in başkenti olarak tanındı. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne Mısır tarafından sunulan ve Amerikan Başkanı Donald Trump’a Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımaktan vazgeçme çağrısı yapan karar tasarısı Washington tarafından veto edildi. Daha sonra Birleşmiş Milletler’de (BM) ABD’nin Güvenlik Konseyi’nde veto ettiği Kudüs tasarısı, Türkiye ve Yemen’in talebiyle 21 Aralıkta Genel Kurul’da oylandı ve 9 oya karşı, 128 oyla kabul edildi. Peki Amerika’nın aldığı bu karar ne ifade ediyor? Kudüs ile ilgili akılda kalan soruları Selçuk Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesinde Araş.
Gör. Mustafa Yüceer cevaplandırdı. KUDÜS’ÜN YAHUDİLER VE HRİSTİYANLAR AÇISINDAN ÖNEMİ Arş. Gör. Yüceer, Yahudilerin Kudüs’ü, ‘Kutsal Başkent’ olarak gördüklerini, bunun nedeninin de Kudüs’ün kendilerine vaad edilmiş topraklar olduğunu düşünmelerinden kaynaklandığını söyledi. Yüceer, Yahudilerin Süleyman Mabedi’ni tekrar inşa etme idealleri olduğunun altını çizdi. Hristiyanlar açısından Kudüs’ün ‘Hz. İsa’nın şahsı ile şekillenmiş olduğunu kaydeden Yüceer, Kudüs’ün Hristiyanlar için hac yapılan mekanlardan biri olduğunu belirtti. MESCİD-İ AKSA VE MİRAÇ Kudüs’ün Müslümanlar için çok önemli olduğunu vurgulayan Yüceer, ‘Hz. Muhammed’in (sav) ilk kıblemiz Mescidi Aksa demesi bizim için önemli’ dedi. Arş. Gör. Yüceer, ilk mescit olmasının yanı sıra Peygamber efendimizin Miraç olayının da Mescidi Aksa’da gerçekleşmiş olmasının büyük önem arz ettiğinin altını çizdi. Peygamber efendimizin ‘Üç Mescid için yolculuk yapın’ dediğini hatırlatan Mustafa Yüceer, bu Mescitlerin; Kâbe, Mescidi Nebevi, Mescidi Aksa olduğu bilgisini verdi. Müslümanlar tarihleri boyunca
Kudüs’ü kendileri için bir kıblegâh olması hasebiyle önemsediklerine değinen Arş. Gör. Yüceer, “Kudüs Müslümanlar için vazgeçilmez bir unsurdur” dedi. ABD’NİN SON KARARI MÜSLÜMANLAR İÇİN NE ÖNEM ARZ EDİYOR? 1789 Fransız İhtilali’nden sonra dünyada bir eksen kayması yaşandığını belirten Yüceer, kapitalizmle birlikte medeniyet kurallarının da değişerek maddeci bir bakış açısının oluştuğunu söyledi. Bunu Batı’nın insanlığa sunduğu en büyük ‘Atom Bombası’ olarak niteleyen Yüceer, bununla birlikte insanlığın kendi kutsallarından, kendi değerlerinden uzaklaşmaya başladığını belirtti. Bu uzaklaşma sonucunda iyiyi ve kötüyü belirleyen normların yıkılıp geçtiğini insanların iyi ve kötüyü algılayamaz hale geldiklerini dile getiren İslami Bilimler Fakültesi
Arş. Gör. Mustafa Yüceer, “Bunların üzerine inşa edilen Batı medeniyeti, kuralsız bir medeniyettir” dedi. “Kuralsız bir medeniyetin jandarmalığını bugün maalesef ABD yapıyor” şeklinde konuşan Yüceer, ABD’nin aldığı bu kararın siyaseten alınmış ve konuşulması bile abesle iştigal olan yok hükmünde bir karar olduğunu vurguladı. Müslümanların bu olay karşısında kenetlenmesi, tek ses halinde hareket etmesi gerektiğini söyleyen Mustafa Yüceer, daha çok okumamız, daha çok çalışmamız ve tarihimizi iyi bir şekilde öğrenmemiz gerektiğini söyledi. Yüceer son olarak Muhammed Mürteca’ya atıfta bulunarak, “Bu toprakların ne olduğunu bilen, nerede yaşadığının idrakinde olan binlerce, yüzbinlerce genç filizlenerek Filistin davasına sahip çıkacaklardır” dedi. Serhat AĞA
Zannedildiği gibi Masum Değil! Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, “ Elektronik sigara, toplum sağlığını tehdit eden bir salgın gibi yayılmakta” dedi.
G
ünümüzde elektronik sigaranın zararlarına dikkat çeken Meram Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, son bir yıl içerisinde hem yetişkinlerde hem de gençler arasında elektronik sigara kullanımının iki kat arttığını belirtti. “E-SİGARA İLE MÜCADE EDİLMELİ” Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, 1950 ve 1960’lardaki sigara reklamlarını örnek vererek günümüzde de televizyon, radyo, internet, dergiler ve her türlü reklam araçlarında elektronik sigara (e-sigara) reklamlarının yer aldığına dikkat çekti. Elektronik sigaranın mücadele edilmesi gereken çok ciddi bir sağlık tehdidi olarak karşımıza çıktığını dile getirdi. Elektronik sigaranın elektrik gücü ile işleyen, sıvıyı buharlaştıran bir mekanizmaya sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Kutlu, bilinen sigara boyutu ile eşdeğer ya da biraz daha uzunca bir çubuk (stick) içerisinde içi sıvı dolu olan ve değiştirilebilen bu kartuşun içerisinde esas olarak nikotin ve propilen glikol bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Kutlu, “Elektronik sigarada bulunan çubuk içerisinden hava geçtiği zaman pil ile çalışan mikroişlemci sistem aktive olmaktadır. Geçen
hava içerisine kartuş içindeki sıvıdan mikron büyüklüğünde parçacıklar püskürtmekte böylece oluşan buhar kişi tarafından solunarak akciğerlere ulaşmakta ve bu yolla nikotin alınmaktadır” dedi. Kartuş içinde bulunan sıvıda propilen glikol olduğuna değinen Prof. Dr. Kutlu, bunun sigara dumanına benzer koku oluşturduğunu ifade etti. Pille çalışan mikroişlemcinin aynı zamanda çubuk ucundaki kırmızı-turuncu renkli bir ışığı (LED; Light Emitting Diode) yaktığını böylece yanan sigara ucundaki ateş özelliğinin de bulunduğunu bildirdi. “SİGARA BIRAKMA ARACI DEĞİL SİGARA İÇME YÖNTEMİ” Elektronik sigaranın içerdiği maddeler bakımından toplum sağlığını tehdit ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Ruhusen Kutlu, bundan sonraki süreç için “Tütün ile mücadelenin bir ayağı da e-sigara ile mücadele olmalı, toplum e-sigaranın zararları konusunda bilinçlendirilmeli, gerekli önlemler alınmalı” dedi. Elektronik sigara ile hem nikotin alımı, hem de sigara içmenin davranışsal özelliklerinin devam ettiğine işaret eden Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, elektronik sigara kullanımının sigara bırakma yöntemi olmadığını ifade etti ve ekledi: “Elektronik sigara
bir sigara bırakma aracı olmaktan çok, bir sigara içme yöntemidir.” TÜTÜN KONTROLÜ ÇALIŞMASININ İKİ TEMEL ÖGESİ Elektronik sigaranın tütün kontrolü çalışmalarında çözüm olmadığını, sigara yerine elektronik sigara içildiğini savunan Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, tütün kontrolü çalışmalarının 2 temel ögesi olduğunu söyledi. Bunlardan birincisinin nikotin bağımlılığı ile mücadele olduğunu, elektronik sigara içen kişilerde nikotin alımı sürdüğü için nikotin bağımlılığının ortadan kalkmasının söz konusu olmadığının altını çizen Prof. Dr. Kutlu, öncelikli amacın sigaranın bırakılması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kutlu, tütün kontrolünün ikinci temel ögesinin sigara içilmesi ile ilgili davranışlardan kurtulmak olduğunu belirtti. Elektronik sigara kullananların sigara içme ile ilgili (paketten/kutudan sigara çıkarılması, nefes çekilmesi, dumanın solunması vb.) bütün davranışları yerine getirdiğini, bu davranışların sürmesinin, kişinin sigara içme alışkanlığının devam etmesi anlamında olduğunu kaydetti. “PROPİLEN GLİKOL VE GLİSERİN BULUNUYOR” Sağlık açısından elektronik sigara ile alınan nikotinin, başta kalp-damar sistemi olmak üzere vücut üzerinde bir çok etkisi olduğunu belirten Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, elektronik sigarada kullanılan sıvının içeriğinde toksik olduğu kanıtlanmış propilen glikol
ve gliserin olduğunu söyledi. Kutlu, Propilen glikol’in; göz ve diğer mukozalarda irritasyon yapabilen, tekrarlayan maruziyetlerde tüm sistemler üzerine toksik etki gösterebilen bir madde olduğu bilgisini verdi. Firmalar, tüketicilere elektronik sigaranın, sigarayı bırakmak için kullanılabileceğini söyleyerek satışı arttırmayı amaçladıklarını ileri süren Prof. Dr. Ruhuşen Kutlu, bu konuda yakın dönemde yapılan anlamlı ve dikkat çekici 5 tane toplum bazlı, 4 tane de klinik çalışma olduğunu belirtti. Hepsinden çıkan sonucun elektronik sigaranın sigara bırakmada başarılı olmadığını hatırlatarak, elektronik sigaranın, nikotin bağımlılığının devamına yol açtığını ve sigara bırakmayı olumsuz yönde etkilediğini vurguladı. E-SİGARA SATICISI Fiyatının 200-300 tl arasında değiştiğini söyleyen elektronik sigara satıcısı 2 yıldır e-sigara kullanımında artış olduğunu şimdiye kadar da müşterilerden bir şikayet almadıklarını belirtti. Yurtdışında yaygın olduğuna değinen e-sigara satıcısı, genel olarak sigarayı bırakmak için kullanıldığını ama son
zamanlarda sigarayı hiç kullanmamış olan müşterilerin de dumanını sevdiklerinden dolayı aldığını ifade etti. Türkiye’de elektronik sigaranın patlaması konusunda çıkan haberlerin e-sigara satışlarını azalttığını söyleyen satıcı, temel amacın sigarayı bırakmak olduğunu, elektronik sigaranın aracı olarak kullanıldığında birçok kişinin sigarayı bıraktığını da vurguladı.Satıcı asıl meselenin kişinin iradesine bağlı olduğunun altını çizdi. E-SİGARA KULLANICISI Yaklaşık bir yıldır elektronik sigara tükettiğini söyleyen kullanıcı; 6 yıldır sigara kullandığını, e-sigaraya başlamanın sebebinin ise sigarayı azaltmak ve maddi açıdan sıkıntı çekmemek olduğunu ifade etti. İlk başta sigarayı azaltmasına da yardımcı olduğuna değinen kullanıcı hiçbir zaman tam bırakamadığını söyledi. Tüketici son olarak e-sigaranın da kötü etkilerinin olduğunu dile getirerek ancak e-sigaranın normal sigaraya oranla az zararlı olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi. Sinem ADANMIŞ
Selçuk iletişim
sağlık
/9
Aralık 2017
Diş Deyip Geçmeyin D
işler, insanların daima ihmal ettiği, geciktirdiği veya tedavisinden kaçtığı bir problemdir. Diş bir organ olmasına rağmen, diş insanlar tarafında bir organ olarak görülmemektedir. Bedenimizden bir parçanın kaybı hepimizi çok korkutur. Oysa dişler çürüdüğünde en fazla çekilir diye düşünülür. Oysa çekilen tüm organlarla bağlantısı olan diş, bedenin bütünselliğinde çok önemli bir role sahiptir. Diş Hekimi Dr. Gülşen Akçalık, ağız ve diş sağlığı ile ilgili önemli bilgiler verdi. Dr. Akçakalık ilk olarak bebeklerde diş bakımından bahsetti. Annenin, bebeğini emzirdikten sonra bebeğinin ağzını mutlaka gazlı bezle silmesi gerektiğine değinen Akçakalık, bebeğin ağzında diş olmasa dahi bunu yapması gerektiğini kaydetti. Ayrıca annenin mutlaka, her emzirmeden sonra göğüs ucunu gazlı bezle silmesinin önemli olduğunu söyledi. İnsanların ağız ve diş sağlığı ile konuşan Dr. Akçakalık, her yemekten sonra mutlaka dişlerin fırçalanmasının ve bu sürenin de en az 2 dakika olmasının gerektiğini ifade etti. Günde en az bir kere de diş ipi kullanılmasını
Binlerce yıl önce yaşayan insanların fosillerinin birçoğunda, dişlere tedavi uygulandığı saptandı.
tavsiye eden Dr. Akçakalık, “Diş ipi kesinlikle dişlere zarar vermez Aksi takdirde diş taşı temizliği yapılmadığı zaman o diş taşları bir bakteri yuvası oluşturur. Bu da diş eti hastalıklarına sebep olur. O nedenle, diş eti çekil-
mesine maruz kalınabilir. Bunun için vatandaşlarımızın en yakın eczaneden diş ipi almalarını tavsiye ederim." şeklinde konuştu. Diş teli tedavisi ile ilgili de bilgi veren Dr. Akçakalık "Diş teli, genellikle ço-
Antibiyotiği leblebi gibi tüketiyoruz Türkiye’de hastaneye herhangi bir sebeple giden her 100 kişiden 30’unun reçetesine antibiyotik yazılıyor. Türkiye, antibiyotik kullanımında dünya birincisi.
T
ürkiye'yi Yunanistan, Fransa, İtalya ve İspanya takip etti. Özellikle mevsim geçişlerinde antibiyotik kullanımında tüm dünyada artışların yaşandığı bilinmekte. Bunların yarısından fazlası ise gereksiz antibiyotik kullanımı olarak kayıtlara geçiyor. Ajans Pressin yaptığı incelemeye göre antibiyotik kullanımı bu yıl 7 bin 739 habere konu olurken ITS Medya’nın portal incelemesine göre antibiyotiklerle ilgili toplam 21 bin 175 haber çıkışı tespit edildi. Önceki yıllarla kıyaslandığında geçtiğimiz
yıl 5 bin 791 haberle konuşulan antibiyotikler, her yıl daha fazla haber çıkışıyla gündem olmayı sürdürüyor. Ulusal, uluslararası ve yerel yayınlarda, medyaya yansıyan en önemli başlık ise, antibiyotik direncinin her yıl 700 bin kişinin ölümüne neden olması ve yüzde 42,2’lik oranla Türkiye’nin antibiyotik kullanan ülkeler arasında dünyada ilk sırada yer alması oldu. Sektörel sağlık yayınlarında ise özellikle kulak ve idrar yolu enfeksiyonlarında antibiyotik kullanımının çok gereksiz olduğu belirtildi.
17 MİLYON KUTU ANTİBİYOTİK TÜKETİLDİ Geçtiğimiz yıl ciprofloxacin etken maddeli antibiyotiklerden 11 milyon 600 bin kutu tüketilirken, diğer üç etken maddeli florokinolon grubu antibiyotiklerden toplamda 17 milyon kutu tüketildi. Dünyada en çok antibiyotik tüketen ülkeler sıralamasında Türkiye başı çekerken, Türkiye’yi sırasıyla Yunanistan, Fransa, İtalya ve İspanya takip etti.
İbrahim SÖNMEZ
cukluk dönemlerinde görülen dişteki düzensizlikleri ve çenenin pozisyon bozukluğunu düzeltmek maksadıyla kullanılan bir aparattır. Bu teller eğer olumsuz bir etki söz konusu değilse ortalama 1-2 yıl kadar takılır.
Çocuklarda ortodontik maksatlı değişik teller kullanılabilmektedir. Bu tellerden kullanımı en basit olanı takıp çıkarmalı diş teli çeşididir. Bu diş tellerinin en rahat tarafı hasta tarafından kolaylıkla çıkarılıp takılması ve temizlemesinin kolay olmasıdır. Bazı çocuklar diş telinin görüntüsü nedeniyle rahatsız olabilmektedir. Ancak günümüzde artık değişik tip diş telleri ile bu problemin önüne geçilmiştir. Şeffaf diş teli gibi teller, diş renginde olan teller ya da dişin görünen kısmı değil de arkasına takılan diş telleri gibi çeşitleri mevcuttur. Bu tip teller, estetik kaygı yaşayan çocuklarda sıklıkla kullanılabilir. Bunun dışında diğer diş telleri önden görülebilmektedir. Günümüzde renkli diş teli söz konusudur. Küçük çocuklar sevdiği renklerde diş tellerinden taktırarak günün trendlerine ayak uydurabiliyorlar. Bu sayede herhangi bir depresyon durumu yaşamıyorlar. Bunların dışında kullanılan diş telleri genel olarak metal renktedir." diye konuştu. İbrahim SÖNMEZ
Kanser Büyük Risk
K
anser oranındaki artış son yıllarda dikkat çekiyor.yılda yaklaşık 162 bin yeni kanser olgusu teşhis edilmekte KANSERE KARŞI BESLENME Her yıl Dünyada 10 milyon insan kanser tanısı almakta, 8 milyon insan da kanser nedeni ile hayatını kaybetmektedir. Peki, kanserden korunmak için beslenme konusunda nelere dikkat edebiliriz: • Mümkün olduğu kadar vücut ağırlığınızı normal seviyelerde tutmalısınız. • Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler
hazırlanmalıdır. • Günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmelidir. • En az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır. • Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. • Kırmızı et yerine balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmelidir. • Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. İbrahim SÖNMEZ
Gribe karşı alınması gereken 10 önlem H avaların soğumasıyla birlikte grip ve soğuk algınlığına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, yoğurdun soğuk algınlığını yüzde 25 oranında azalttığını belirtiyor. Uzman doktorlar grip ve soğuk algınlığından korunmak için alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı. -Sık el yıkama alışkanlığı temas yoluyla bulaşan virüslere karşı en iyi
korunma yöntemidir. Hapşırdığınızda ağzınızı elinizle kapatırsanız dokunduğunuz eşyalarda virüsler saatlerce hatta günlerce canlı kalabilir. Grip mevsiminde kalabalık ortamlardan ve hastalanmış kişilerle yakın temastan kaçının. İşiniz gereği tokalaşmak zorundaysanız ilk fırsatta ellerinizi yıkayın. -Bol vitamin alın. Vitaminleri ilaç olarak almak yerine koyu yeşil,
Bol bol yoğurt yiyin...
kırmızı ve sarı renkteki meyve ve sebzeler tüketerek sağlayın. Özellikle turunçgiller, domates, kivi, brokoli, maydanoz gibi C vitamini kaynaklarını sofranızdan eksik etmeyin. -Sıcak tavuk suyu çorba hem sıvı hem de protein alımı için gayet faydalıdır. Çorbanın sıcaklığı burun ve boğaz şikâyetlerini azaltır. -Her gün bir kase kaymağı alınmış yoğurt tüketin. Yoğurt yemenin soğuk algınlığını yüzde 25 oranında azalttığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir. -Sigara ve alkol kullanıyorsanız bırakın. Bilimsel araştırmalar sigara kullananların daha sık soğuk algınlığına ve gribe yakalandıklarını göstermektedir. -Stres ve aşırı yorgunluk bağışıklık sistemini zayıflatan faktörlerdir. -Egzersiz, vücut ısısını artırarak terlemeyle birlikte vücut sıvılarınızı taze-
ler ve toksinlerinizi atmanızı sağlar. Düzenli egzersiz yapanlarda soğuk algınlığı ve grip daha az görülür. -Günde en az 8 bardak su için. Özellikle hastalandığınızda ılık su, zencefil, bal, limon, tarçın, adaçayı, ıhlamur, ekinezya çayı gibi içecekleri tercih edin. Süt ve sütlü içecekler vücut salgılarında koyulaşmaya neden olacağı için soğuk algınlığı veya grip durumunda içmeyin. -Grip olduğunuzda hemen antibiyo-
tiklere sarılmayın. Bir hafta içerisinde düzelmediğiniz takdirde bakteriyel enfeksiyonlar gelişebildiği için hekiminiz kontrolünde antibiyotik kullanmanız gerekebilir. -Eylül-Kasım ayları içerisinde grip aşınızı yaptırın. Özellikle kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar ve yaşlıların mutlaka yaptırması gerekir. İbrahim SÖNMEZ
10/Aralık 2017
Selçuk iletişim
kültür - sanat
Sema gösterili Aşk-ı Meşk Etmek Konya Büyükşehir Belediyesi (KBB) ve İnsan ve İrfan Vakfı (İrfa) işbirliği ile aşkı meşk etme etkinliği düzenlendi.
T
asavvuf sohbetlerinin yer aldığı söyleşiye M. Fatih Çıtlak’ın sunumuyla İsmail Çimen, Sadrettin Özçimi, Ahmet Şahin, Yüce Gümüş konuk oldu. İrfan Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda, İrfa Musiki Topluluğu sahne aldı. Kelime anlamının ‘alışmak ve öğrenmek için alıştırmalar yapmak’
olan meşkin gecesinde ilahi ve sema gösterilerinin yanı sıra Şeb-i Arûs, Kur’an ve tasavvuf konuları konuşuldu. Tasavvuf edebiyatında bülbül ve gül hikayesini anlatan Çıtlak hikayedeki simgeleri açıklayarak, “‘Taç marifet tacını sarma gayrı taç ola. Takrir ile tok olan hakikatte aç ola’ diye bir söz var. Öyle dilek ve temenniler ile ilan-ı aşk ile bu işler olsaydı
hepimiz evliya olurduk herhalde. Ama o menzile erenler öyle söylüyor işte ey garip bülbül diyarın bendedir’’ diyerek bülbülün güle kavuşma arzusundan konuklara bahsetti. Katılımın ücretsiz olduğu aşkı meşk her Cuma gecesi 19:30’da Konyalılar ile buluşacak. Serhat İNCİ
Bekir Develi Anadolu’dan İrfan Hikayeleri aktardı Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen konferansa sunucu, TV programcısı Bekir Develi konuk oldu.
K
onya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Şehir Konferanslarının konuğu, Sunucu Bekir Develi oldu. Develi, kültürümüz, örf ve adetlerimizdeki değişimler, alimlerimiz, evliyalarımız ve onların ibretlik hayatlarına dair konuları anlattı. Allah dostlarının, Allah’ın güzel kullarının her yerde olduğunu ifade
eden Bekir Develi, “Eli kınalı yaşlı bir teyze görürseniz, ak sakallı bir amca görürseniz yanaşın, arayın onları, bulun” diye konuştu. Develi, konuşmasında 15 Temmuz hain darbe girişiminde yaşanan gerçek olayları da konu ederek milletimizin birlik ve beraberliğine dikkat çekti. Mevlana Kültür Merkezi’nde gerçekleşen
etkinliğe Konyalılar yoğun ilgi gösterdi. Konya Büyükşehir Belediyesi Koordinatörü Hasan Boydan, günün anısına belediyenin hazırlayıp, yayına sunduğu İslam Ansiklopedisini Bekir Develi’ye takdim etti. Serhat İNCİ
‘’Konya’da Kış’’ temalı fotoğraf yarışması Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından ‘’Konya’da Kış’’ konulu fotoğraf yarışması düzenleniyor.
B
elediyeden yapılan açıklamada düzenlenecek fotoğraf yarışmasında, Konya Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde tarihi mimari cami, medrese, hamam han, park, bahçeler, kasaba, köy, şehrin ve insanın kar coşkusunu yansıtan eserlere yer verilecek. Doğanın beyaza bürünmesi ile Konya’nın
tüm güzelliklerini gösterilmesi ve tanınabilirliğinin artırılması hedeflenen yarışmaya katılım ücretsiz olacak.Birinciye 3 bin, ikinciye 2 bin, üçüncüye bin lira verilecek olan yarışmada ayrıca üç adet mansiyon ödülüne de 500 lira verilecek. Dereceye giren ödüllerin yanı sıra sergilemeye değer
görülen eserler ise eser başı 100 lira kazanacak.2017 Aralık – 2018 Şubat arası dönemi kapsaması gereken fotoğraflardan, bir yarışmacı en fazla 4 eseriyle yarışmaya katılabilecek. Yasemin MERT Elif YILMAZ
Sanal Kitap Fuarı Gerçekleşti
T
ürkiye’nin en büyük online kitap satıcısı idefix.com, sanal kitap fuarının 15. açılışını gerçekleştirdi. Bu yıl 13 Kasım-30 Aralık tarihleri arasında idefix.com’da gerçekleşen
fuar başka hiçbir kitap mecrasının sunmadığı yüksek indirim oranları ve sürpriz etkinlikleriyle kitap severlerin gönlünü fethetti. Her geçen yıl artan ziyaretçi sayı-
sıyla 10 milyonun üzerinde ziyaretçi beklenen sanal kitap fuarı Yapı Kredi, Can, İletişim, Everest, Timaş, Ayrıntı, İş Bankası, Sel , İnkılap gibi Türkiye’nin en büyük yayınevlerinin de içinde bulunduğu 2 bin 400 yayın evi ve 150 bin kitabı okuyucuyla buluşturdu. KARARSIZ OKUYUCULAR DA UNUTULMADI Kararsız okuyucular için “Yol Gösterici Harita” ve okur ile yazarın bütünleşeceği “Niçin Okumalıyız” özel bölümlerinin fuar süresince yer aldığı sanal kitap fuarında 81 ilin ta-
mamından sipariş alarak ülke geneline yayılan idefix Türkiye’nin Okuma Haritası’nı da ortaya çıkarıyor. SANAL KİTAP FUARININ SUNDUĞU FIRSATLAR İnternet üzerinden gerçekleşen sanal kitap fuarının 15. yılına özel birçok fırsat göze çarptı. Kitapseverler için 2017’in en çok beğenilen, yorum alan, satan, hediye edilen, aranan kitaplarını idefix kullanıcıları için belirledi. Yılın öne çıkan romanları arasından editör, eleştirmen ve yazarlardan
oluşan jürisiyle 50 romanı bu fuar için listeledi. Okurlar; Ayşe Kulin, İskender Pala, İnci Aral, İclal Aydın, Ahmet Ümit, Hasan Ali Toptaş, Murat Yetkin, Zafer Algöz, Nihat Sırdar gibi Türkiye’nin sevilen yazarlarının imzalı kitaplarını satın alma fırsatını da buldu. Yazar röportajları, imzalı kitaplar, fuara özel yüzde 30 ila 70 arası indirimler fırsat olarak sunuldu. Serhat İNCİ
Mevlana Kitap Günleri Gerçekleşti Türkiye’nin ilk tematik kitap etkinliği olma özelliği taşıyan ‘Mevlana Kitap Günleri’, “tasavvuf’’ ve‘ Hz. Mevlana ’konuları kapsamında gerçekleştirildi.
K
onya Büyükşehir Belediyesi tarafından İrfan Medeniyeti Araştırma Merkezi Konyanüma Panaroma Müzesi’nde gerçekleşen kitap günleri, tasavvuf ve Hz. Mevlana temalarıyla öne çıktı. Bu yıl ikincisi düzenlenen etkinlik 744. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma etkinlik-
leri kapsamında gerçekleştirildi. Bu yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında gerçekleşen kitap günlerine 27 yayınevinin yanı sıra 12 yazar katıldı. Tematik kitap fuarı düzenlemenin risk olduğunu söyleyen Konya Büyükşehir Belediyesi Şube Müdürü Muhammet Ali Orak, “Tematik kitap
günlerinin Türkiye’de birkaç örneği var. Fakat bu etkinlik, Hz. Mevlana ve tasavvuf merkezli ilk tematik kitap günleri olma özelliğini taşıyor” dedi. Etkinliğin, Hz. Mevlana’nın ölüm yıl dönümü nedeniyle 7-17 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirildiğini ve Türkiye ile dünya
çapından misafirlerin geldiğini ifade eden Orak, Hz. Mevlana vasıtasıyla kitap alındığını belirtti. Mevlana Kitap Günleri’nin her sene
Şeb-i Arus etkinlikleri kapsamında geleneksel hale getirilmesi hedefleniyor. Serhat İNCİ
Selçuk iletişim
kültür - sanat
/11
Aralık 2017
Kuş dili Unesco listesine girdi Türkiye’nin Karedeniz bölgesinde haberleşme için kullanılan ’Kuş dili’ Unesco Kültürel Miras Listesi’ne girdi.
K
uş dilinin, Unesco-Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınması için 2016’da yapılan başvuru sonuçlandı. Oy birliği ile alınan karar sonucu kuş dili koruma altına alındı. Giresun’un köylerinden biri olan Kuşköy’de ıslıkla iletişim kuran yerel halk bunu bir sonraki kuşaklara aktarmak için her yıl ‘Kuş dili Festivali’ düzenliyor. Yerel halk 500 yıldır bu
dili kullanıyor. Unesco’nun Kuş dilini koruma altına alması, dilin yaşatılmasına katkı sağlamasının yanında ilginin daha fazla artmasını sağlayacak. Bu koruma aynı zamanda, kuş dilinin gelecek nesillere aktarılması için yapılan çalışmalara da desteği artıracak. Yasemin MERT Elif YILMAZ
Aşk Şarkıları ve Öyküler: İlhan Şeşen ve Sunay Akın S
unay akın ve İlhan Şeşen’in birlikte sahne aldığı programda anlatılanlar katılımcıları kah güldürdü, kah düşündürdü. İlhan Şeşen’in çocukluk yıllarından ilk aşkı ile evlenişine, bir rüzgarın insana neler fısıldayabileceğini öğreten ‘Bana Esmeyi Anlat’ şarkısının ilham sürecine dinleyenleri götürerek aşk şarkılarının doğuşuna ortak etti. Tarihte ilk defa Türk-Japon ilişkilerinin gelişmesinden Ertuğrul Fırkateyni’nin Marmara’dan Japon karasularına yolculuğuna, fırkateynin kaptanı Ali Bey’den torunu Can Yücel’in aile hayatı öyküsüyle umut aşıladı. Poston’da beğendiği bir bölgeye saray yaptırmak isteyen ikinci Friedrich’in o bölge de yel değirmeni olan Alman işçisi değirmenci ile aralarında geçen münakaşaya değindi. İkinci Friedrich ve değirmencinin hikayesi ile hiçbir gücün, siyasi görüşün adaletten üstün olamayacağını hatırlattı. İşte hikayelerden bazıları şöyle: MANİSA TARZAN’I AHMET BEDEVİ: ‘‘Bak koparmadan daha güzel kokuyor’’ İlhan Şeşen anlatıyor: “Tarzan’ın kucağında büyüdük biz Manisa’da tüm çocuklar. 5-6 yaşında küçücük şeyleriz. Parkta oyun oynuyoruz. Parkta oynarken birimiz çiçek kopar-
Aşk şarkılarının ensevilen yorumcularından İlhan Şeşen ve şair, yazar, tiyatrocu, araştırmacı,ayrıntı ustası Sunay Akın, kendine has, şaşırtıcı üslubuyla anlattığıetkileyici sevda öyküleri ve seslendirdiği aşk şiirleriyle sahnede sevenleriylebuluştu. dı. Tarzan o sırada her zaman olduğu gibi bitiverdi. Aldı birimizi kucağına yerdeki kopmamış olan çiçeklere uzattı onun burnunu. Bak koparmadan daha güzel kokuyor dedi. Yere bıraktı çocuğu tekrar. Ve ondan sonra da ‘Sen Benim Şarkılarımsın’ da neden koparmadan çiçek koklar gibi lafını bulduğumun izahını öyle bir kaynakta arıyorum.” ‘’… Beni bir şeylerden aklar gibi / Koparmadan çiçek koklar gibi / Hiç bozulmamış yasaklar gibi aklımdasın’’ AY’DA İLK AŞK ÖYKÜSÜ Sunay Akın ay’da yaşanan bir aşk öyküsünü de şöyle anlatıyor: “Bir ay. Aşk öyküsü geldi aklıma. Büyük bir aşk yaşanmıştır ayda. Kimsenin haberi yok. Değişik ülkelerden 12 insan ki bunlar Amerika’nın müttefiki olan ülkelerden. 12 değişik ülkeden insan Ay’a gidiyor. Ve onlardan biri Hollywood’da oynayan ilk Türk
Muzaffer Tema. 12 insan aya gidiyor ve aralarından biri kadın ve bir Türk erkeği ayda yalnız kalınca ne oluyor. Kaçmıyor abi. Uzayda öpüşen ilk insan olarak tarihe geçiyorlar.” ALMAN KRALI İKİNCİ FRİEDRİCH VE KOMŞUSU DEĞİRMENCİ Sunay Akın: “Alman Kralı II. Friedrich, büyük bir entelektüel. Poston’dan geçerken oradaki bir bölgenin havasını suyunu çok beğeniyor. Friedrich, ‘Buraya yazlık bir saray yapın. Burayı çok beğendim. Fırsat buldukça gelir kalırım.’ diyor. Kral bu tabi, istediğini yapar. Adamları II. Friedrich’in o beğendiği bölgeye gidiyorlar. Aaa! Orada da bir yel değirmeni var. O bölge sahipsiz değil. Birisinin malı. Gidip değirmencinin kapısını çalıyorlar. Böyle un içinde bir işçi, emekçi. ‘Buyrun’ diyor. ‘Biz II. Friedrich’in adamlarıyız. Kral geçerken burayı çok beğendi. Buraya bir saray yaptırmak istiyor. Burayı satın alacağız.
Hakkını da fazlasıyla vereceğiz. Söyle nedir fiyatı’ diye soruyor kralın adamları. Değirmenci, ‘Satmıyorum değirmenimi’ deyip çat kapıyı kapatıyor. Adamları II. Friedrich’in yanına geliyorlar ve ‘Efendim durum böyle böyle. Orda bir değirmen var beğendiğiniz yerde af edersiniz ama adam deli.’ diyorlar. Kral, ‘Nerden çıkardınız deli olduğunu?’ diye soruyor. Adamlar da ‘Biz kralın burayı almak isteğini söyledik ama adam satmıyorum diyor.’ İkinci Friedrich çok şaşırıyor biraz da kızıyor tabi. ‘Getirin bakıyım bana bu değirmenciyi.’ diyor. Değirmenci II. Friedrich’in karşısına geliyor. Gözünüzde canlandırsanıza kral ve değirmenci karşı karşıya. II. Friedrich değirmenciye bakıyor ve diyor ki; ‘Beyefendi ben senin o yerini çok beğendim. Orada bir saray yapacağım. Fakat orada bir değirmenin varmış. Kaç para ediyor söyle sana parasını fazlasıyla vereceğim. Sana vereceğim parayla Almanya’nın her
yerinde değirmen yaparsın.’ Değirmenci şöyle bir bakıyor II. Friedrich’e ve ‘Efendim burada benden önce babam değirmenini işletirdi. Oda babasından almış. Şimdi ben değirmenimi işletiyorum. Ben bu değirmenimi satmıyorum. Siz koskoca kralsınız. Siz gidip Almanya’nın istediğiniz her yerinde saray yapın. Benim değirmenimden ne istiyorsunuz. Satmıyorum.’ diyor. II. Friedrich onca insanın içinde kendisine karşı çıkılmasına çok kızıyor. II. Friedrich ayağa kalkıyor. ‘Bana bak benim kral olduğumu unutuyorsun.’ deyince değirmenci kralın gözlerine bakarak şunu söylüyor: ‘Siz de unutuyorsunuz ki Berlin’de hakimler var. Hiçbir güç, siyasi güç adaletten yukarı olamaz. Kral dahi olsan Berlin’de hakimler var, adalet var.” Sunay Akın, dünyada hukuk fakültelerinin pek çoğunda gelişmiş ve demokrasisi olan ülkelerin genelinde bu hikaye anlatıldığına dikkat çekti ve ekledi; “Adalet herkes için. İşte bugün Poston’a giderseniz o görüntüyle karşılaşırsınız. İkinci Friedrich’in sarayı ve yanında değirmen.” Aşk şarkıları ve öyküleri gösterisi ile Konyalıları hayran bırakan ikilinin sahnesi yaklaşık 3 saat sürdü. Serhat İNCİ
12/Aralık 2017
Selçuk iletişim
medya ve teknoloji
İlk İnsansı Robot Fabrikası Konya’da Akınsoft yazılım firması tarafından kurulan Türkiye’nin ilk insansı robot fabrikası “AkınRobotics” Konya’da açıldı.
A
kınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Akın, AkınRobotics’in nasıl kurulduğuna dair bilgiler verdi. 15 m2’lik bir alanda hard diski olmayan bir bilgisayar ile başladıklarının altını çizen Akın, çocukluğundan beri teknoloji merakı olduğunu ve aldığı eğitimle birlikte 1995 yılında AKINSOFT firmasını kurduğunu belirtti. Bilgisayar satmak ve tamir işleri için kurduğu iş yerinin rotasını bir anda yazılım alanına çevirmesiyle ivme kazandığını söyleyen Akın, önüne koyduğu hedefleri tek tek aşarak bugünkü çalışmalarının temellerini oluşturduğunu ifade etti. 2000’i aşkın çözüm ortağı ile Türkiye’nin her ilinde hizmet verdiklerinin ve 28 ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerinin altını çizen Özgür Akın, AKINROBOTICS’in alt yapısının da 2009 yılında
AR-GE faaliyetleri ile başlattıklarını söyledi. DÜNYANIN SERİ ÜRETİME GEÇEN İLK İNSANSI ROBOT FABRİKASI Özgür Akın, ASPNCR-1 ve ASPNCR-2 ile tarım robotunu tamamlayan mühendislerinin, AKINCI-1, AKINCI-2, AKINCI-3 ün prototiplerini başarı ile bitirdiklerini belirtti. Sonrasında ADA robotlarını şekillendiklerini vurgulayan Akın, bu Ada robotların Cadde Meram Kafe Robotik Uygulama Merkezi’nde Robot Garson ADA’lar olarak müşterilerle buluştuğunu kaydetti. Akın, bu arada Hostes ADA’ların da fuarlarda, Avm’lerde tanıtım ve açılış konuşması ile birlikte dans gösterileri sunduğuna değindi. Akın, “26 Aralık
2015’te fabrika temellerinin atılması ile birlikte çalışmalarımız hızlandı ve 4 Kasım 2017 yılında fabrikamızın resmi açılışını gerçekleştirdik. ADA GH5 Robotlarımız dünyanın ilk İnsansı Robot Fabrikasının seri üretim bandında rol aldı. Bu sürece gelmek hiç de kolay olmadı hayal ettik, planladık ve vizyonumuzu gerçekleştirdik” dedi. İNSAN HAREKETLERİNİ TAKLİT EDEBİLEN EKLEM YAPISINA SAHİP Özgür Akın, Robot ADA GH5 ile insan ergonomisini ve sağlığını bozan, hayatını tehlikeye atan monoton işleri robotlara yükleyerek, insan yaşamını daha nitelikli hale dönüştürmeyi hedeflediklerini söyledi. AKINROBOTICS’ in son üretimi olan Robot ADA GH5’in bu hedef doğrultusunda, daha önce tasarlanan garson ve hostes robotların
geliştirilmiş, üst düzey bir sentezi olduğunu kaydeden Akın, “ADA GH5’in insan hareketlerini taklit edebilen eklem yapısına sahip kollarıyla, programlanabilir birçok hareket yapabilmektedir” dedi. Özgür Akın, verilen koreografi doğrultusunda ADA GH5’lerin dans etme kabiliyetine sahip olmasının yanı sıra broşür dağıtma, garsonluk hizmetleri, ürün tanıtımı internet üzerinden sorulan sorulara anında yanıt verebildiğini belirtti. ADA GH5’ler ayrıca, 10 kg ağırlığa kadar eşya taşıyabilme, aktif bilgisayar ve internet kullanımı, hastanelerde hasta bakıcı olarak su ve yemek servisi yapabilme, ilaç zamanlaması yapıp hastaya ilacını götürme görevlerini yerine getirebildiğini açıklayan Akın, “ADA GH5’in önünde bulunan ekran sayesinde fiziksel engelli kişiler ya da hastalar için aktif şekilde bilgisayar ve internet
kullanma olanağı sağlanıyor ve böylece hastaya arkadaşlık etme imkânı gerçekleştirilmiş oluyor” şeklinde konuştu. Son serileri olan ADA GH5 üzerinde isteğe bağlı ar-ge’lere devam edeceklerini belirten Akın, sözlerini şu şekilde bitirdi: “Yazılım ve robotik alandaki projelerimiz Dijital dünyanın gerekliliği çerçevesinde hazırlanmakta ve kullanıcısı ile buluşmakta. 120’nin üzerinde yazılım arşivine sahip, özel projelere yer veren ve dünyanın ilk insansı robot fabrikasının açılışını yaparak seri üretime geçen AKINSOFT ve AKINROBOTICS’in başarıları her saniyenin önemini vurgulamaktadır. Bulunduğumuz noktada; boş geçen bir an büyük geç kalmışlıklara sebep olacaktır bu bilinç ile her yıl katlanarak büyüyen bir otoriteye sahibiz.” Yiğit Berkay ÇOPUR
Apple yapay zeka sürücülü otomobil üretecek Yapay zekâ ve öğrenen makine çalışmaları hakkında Apple, tüm bilimsel gelişmeler paylaşacağı yeni bir platform açtı. Apple yapay zekâ şoförsüz araçlarla ilgili ne kadar ilerledikleri konusunda sunum yaptı. Apple, şoförsüz çalışabilen servisler üretmeyi hedefliyor.
G
ünümüzde Apple, Google ve Facebook’un bağımsız yapay zekâ yazılımları gelişmek için satın aldığı şirketleri ve şirket içi kuruluşları işletme imkanlarına sahip. Robot teknolojilerle bir araya gelen yazılımlar ve kodlar, öğrenebilen makineleri dünyaya getiriyorlar. Apple bu konuda bilimsel ve endüstriyel alanda gerekli adımları atıyor. Artık geleceğin nasıl şekilleneceği hakkında daha fazla fikir üretmek
isteyen insanlar ise bu şirketlerin yöneticileri oluyorlar. Aynı zamanda yapay zeka gelişmelerini yakından takip eden insanlar, dünya kamuoyunun devrimsel teknolojilere alışmasını sağlıyor. Yeni hizmete giren Apple Machine Learning Journal, şirketin makine araştırmalarını üstlenen, bilimsel veri ve çalışmaların yayınlandığı bir platform. An itibariyle bir iki kapsamlı çalışmanın detayları paylaşıldı.
Bu hareket, özellikle Apple’ın yapay zekâ konusundaki sessizliği düşünüldüğünde ilginç gözüküyor. Şirket, Safari’nin arkasındaki tarayıcı motoru WebKit ve iOS, macOS, watchOS ve tvOS için en yeni programlama dili olan Swift gibi bazı önemli açık kaynak projelerini başlatsa da, yapay zekâ hakkındaki çalışmalarını kamuoyuna açmadı. Araştırma direktörü Ruslan Salakhutdinov tarafından yapılan proje
sunumunun bir bölümü tanıdık olsa da yeni başlayan projenin ne kadar ilerlediği hakkında somut örnekler de vardı. Apple projesinde, karanlık durumlarda, örneğin yağmur damlaları mercekleri örtmesi gibi olumsuz durumlarda nesneleri tanımlamak için yerleşik kameralar kullanan bir sistem hazırladı. Yerleşik kameralar park edilmiş bir otomobil tarafından gizlenmiş olsa dahi, bir yayanın konumunu tahmin edebilecek. Yapay zeka yazılımı içerisinde harita üzerinden araca yön vermek ve acil durumlarda oluşabilecek sorunlardan korunmak için üç boyutlu harita oluşturma gibi özellikler bulunuyor. YAPAY ZEKÂ İÇİN SİMÜLASYON ÖZELLİĞİ Apple’ın üzerinde çalıştığı teknoloji yapay ve gerçek görüntüler arasındaki farkları belirlemeye çalışıyor. Buradaki asıl amaç ise yapay görüntüler ile gerçek görüntüler arasındaki farkı neredeyse ortadan kaldıracak bir sistem geliştirmek. Bu yapay görüntüler yine yapay zeka araştırmalarında makinelerin kendi kendilerine öğrenme denemelerinde kullanılıyor. Apple’ın sisteminin gelişmiş tekniklerle rafine edilmiş yapay görüntüleri bile gerçek görüntülerden ayırt edebilecek
seviyeye yaklaştığı belirtiliyor. Apple’ın kendi kendine sürüş yapabilen yapay zekayı geliştirdikten sonra ticari amaçla kullanarak satıp satmayacağı hakkında henüz bir bilgi yok. Firmanın bir sonraki hedefi şoförsüz çalışanlar servisi üretmek. Her şeyi kendi bünyesi içerisinde üretmeye çalışan Apple, bu konudaki çalışmalarını da başkalarına lisanslayıp lisanslamayacağı kamuoyunda tartışılıyor. COOK ZAMAN VERMEDİ AMA ÇALIŞMALARA BAŞLADIKLARINI SÖYLEDİ Apple CEO’su Tim Cook’a göre basın, Apple’ın yapay zeka konusuna daha az yer vermesi, Apple’ın sadece şu anda piyasaya sürebilecek geliştirmeler hakkında konuşmasından kaynaklanıyor. Ayrıca diğer firmaların “gelecek hayali” sattıklarını söyleyen Cook, “Biz 2019 yılında ya da 2020, 2021 yılında piyasaya tam anlamıyla süreceğimiz özelliklerden şimdi bahsetmeyi tercih ediyoruz. Bu konuları bilmediğimizden değil, bu konular hakkında konuşmayı tercih etmediğimizden dolayı sessiz kalıyoruz.” dedi. Semih KIR
Selçuk iletişim
medya ve teknoloji
/13
Aralık 2017
Swarm’da Yeni Bir Rekor Daha Popüler sosyal medya uygulaması Swarm’da en çok yer bildiriminde bulunulan ülke Türkiye oldu.
D
ünya genelinde yapılan check-in sayısı 10 milyara ulaşırken bu check-in’lerin 4’te 1’ini kapsayan yaklaşık 2,5 milyarı Türkiye’de gerçekleşti. Dünya üzerinde en çok yer bildirimi yapılan ülkeler araştırmasıyla ilgili medya incelemesi gerçekleştiren Ajans Press, Forsquare’dan elde ettiği bilgilere göre Türkiye, 2013 yılında Avrupa’da birinci, Dünya’da ise üçüncü
oldu. Türkiye ayrıca geçtiğimiz yıl dünyada da liderliği elde etti. Dünya üzerinden en çok check-in yapılan konum ise İstanbul Atatürk Havalimanı oldu. İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 1 milyon 547 bin 502 ve 7 milyon 105 bin 686 check-in yapılırken bu rakamlar gün geçtikçe de artmaya devam etti. En fazla yer bildiriminin Türkiye’de yapıldığı uygulamada en yüksek
check-in Everest Dağı’nda en alçak check-in’in ise Lut Gölü’nde yapıldığı belirlendi. PRNet’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde sosyal platformlarla ilgili 133 bin 625 haberin medyaya yansıdığı belirlenirken Swarm hakkında 416 haber çıkışı tespit edildi. Yiğit Berkay ÇOPUR
İnternetsiz Whatsapp Gerçek Oldu Popüler mesajlaşma uygulaması Whatsapp’ı artık internetsiz de kullanmak mümkün. İşte adım adım telefondan internetsiz WhatsApp kullanma rehberi.
B
ilindiği üzere Wi-Fi veya Hücresel Veri bağlantısının olmadığı zaman WhatsApp’tan gönderilen mesajlar, aktif internet bağlantısı olana kadar uygulamada kalıyor, daha sonra kullanıcıya gönderiliyor. Ancak WhatsApp’ı artık internetsiz şekilde kullanabilmek mümkün oldu. İnternetsiz WhatsApp kullanabilmek için bir takım ayarlar yapmak gerekiyor. Ancak internetsiz WhatsApp şimdilik sadece Android cihazlarda çalışıyor. iOS’ta ise ayarlar bölümü kısıtlı olduğundan proxy ve port değişimi yapılamıyor.
İNTERNETSİZ WHATSAPP NASIL KULLANILIR? 1- Android cihazınızdan Ayarlar>Bağlantılar>Mobil Ağlar bölümüne girin. 2- Mobil Ağlar bölümünden ise Erişim Noktası Adları seçeneğine tıklayın. 3- Erişim Noktası Adları ekranında sağ üst bölümde yer alan “ekle” seçeneğine tıklayın. 4- Açılan ekranı aşağıdaki bilgilere göre doldurun. İsim: WhatsApp
APN: internet Proxy: 127.0.0.01 Bağlantı noktası: 8080 5- Bu işlemleri yaptıktan sonra profili kaydedin ve Erişim Noktası Adları bölümünden WhatsApp’ı seçin. Bu işlemi yaptıktan sonra telefon 4G bağlantısında kalmaya devam ediyor, ancak GSM şirketi internet harcamanızı size yansıtmıyor. Normal ayarlara döndüğünüzde ise bu süreçteki internet kullanımınız tek seferde size yansıtılıyor.
Yiğit Berkay ÇOPUR
FACEBOOK YÖNETİCİLERİ KABUL ETTİ: SOSYAL MEDYA ZARAR VERİYOR Sosyal paylaşım sitesi Facebook konu üzerinde birçok tartışma yaşanmasının ardından yaptığı bir blog paylaşımında, sosyal medyanın akıl sağlığına zarar verebileceğini kabul etti.
F
acebook’un araştırmadan sorumlu bilim insanları David Ginsberg ve Moira Burke’nin yayınladığı yazıda, sosyal medyanın kullanıcıların sağlığı için zararlı olabileceği yönünde ifadeler kullanıldı. Kullanıcıları aktif ve pasif kullanıcılar olarak ayıran ikili, “Sosyal medya kullanımı sırasında pasif bir şekilde sadece başkalarının gönderilerine göz atıp hiç etkileşime girmeden görülen bilgileri tüketmek gibi durumlarda insanların sosyal medyada vakit geçirmelerinin ardından kötü bir ruh haline büründüklerini belirledik.” ifadelerini kullandı. ÇOK YORUM ALANLAR KENDİLERİNİ DAHA AZ YALNIZ HİSSEDİYOR Facebook, “İnsanlarla aktif olarak etkileşimde olmak, mesaj atıp, güncellemeler yapmak, yorumlar paylaşmak ve özellikle yakın arkadaş-
larla eski günlerden konuşmak akıl sağlığına iyi geliyor” tavsiyesinde bulunuyor ve çok yorum yapanların, çok mesaj alanların kendilerini daha az yalnız hissettiklerini söylüyor. Ruh sağlığıyla ilgili çalışan dernekler ise, internet şirketlerine sanal ortamdaki zorbalıklara karşı daha fazla mücadele etmeleri uyarısında bulundu. Young Minds adlı yardım kuruluşundan Sarah Brennan ise “Gençler, internet ortamındaki tacizlere karşı sosyal medya şirketlerinin daha fazla mücadele etmesini ve ruh sağlığını korumak için daha fazla çaba göstermelerini istiyor” dedi. Facebook’un bu açıklamasından birkaç gün önce ise bu platformların ‘insani etkileşimden koparıp bir boşluğa bıraktığı’ eleştirileri yapılıyordu. PAYLAŞIMLARI BEĞENENLERİN AKIL SAĞLIĞI KÖTÜYE GİDİYOR Facebook, Michigan Üniversitesi’nin
de bir araştırmasına gönderme yapmakta. Bu araştırmaya göre günde 10 dakika Facebook paylaşımlarını okuyan öğrencilerin morali, Facebook’ta daha sık paylaşım yapma ve arkadaşlarıyla konuşma görevi verilen diğer arkadaşlarının moraline kıyasla daha bozuk olduğu sonucuna varıldı. California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ise arkadaşlarının paylaşımlarını çok fazla beğeni yapanların en çok acı çeken kişiler olduğu çünkü bu kişilerin kendilerini bu pozitif durumlarla karşılaştırma eğiliminde olduğu belirlendi. Akıl sağlığının olumsuz etkilendiğini kabul eden Facebook ise sayfada daha az vakit geçirilmesini önermemektedir. Aksine, kullanıcıların paylaşımlarla ve arkadaşlarıyla sık sık etkileşime girerek daha mutlu olacaklarını öne sürmektedir.
AKIL SAĞLIĞINI BOZUYOR Facebook’un bir vakit öldürme yeri değil de daha çok bir sosyal etkileşim platformu olduğunu da belirten sosyal medya devi, uzun bir süredir bu doğrultuda çalışmalar yaptıklarını da belirtti. Haber akışındaki düşük kalite içerikleri kullanıcılara göstermeme yönünde birçok değişiklik yaptıklarını ve bu gibi değişiklere devam edeceklerini açıklayan şirket, son olarak sosyal medyanın
potansiyel risklerine karşı ellerinden geleni yapacaklarını ifade etmektedir. Akademik araştırmalar sosyal medyanın depresyon, özgüven kaybı ve yalnızlık hissiyle bağlantılı olabileceğine dair uyarılarda bulunmuş, Facebook bugüne kadar platformun psikolojik bir zararı olabileceğini reddetmişti. Yiğit Berkay ÇOPUR
14/Aralık 2017
Selçuk iletişim
sinema
Devletten Türk Sinemasına 32 Milyon Liralık Destek Hükümet, Türk Sineması’nı marka haline getirmek için gaza bastı. 2017 yılında 30 uzun metrajlı kurgu, 71 belgesel film, 45 senaryo, 34 kısa film, 10 animasyon filmine toplam 32 milyon liralık destek sağlandı.
D
izi ihracatıyla Amerika’dan sonra ikinci sıraya yükselen, dünya film festivallerinden ödüllerle dönen Türk sinemasına, hükümet desteği sürüyor. Geleceğin yönetmenlerinin ilk filmlerini, sinema fonuyla destekleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, deneyimli sinemacıların yeni projelerine verdiği destekte de rekor kırdı. Alanında uzman sektör temsilcilerinin yer aldığı “Destekleme Kurulu”, 2017’de uzun metraj, belgesel, senaryo yazım ve kısa film gibi alanlarda yönetmen ve senaristlere toplam 32 milyon TL destek sağladı.
EN BÜYÜK PAYI UZUN METRAJLI FİLMLER ALDI Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, 2017’de, 30 uzun metraj kurgu film projesine 25 milyon TL destek verildi. Diğer alanlardan 71 belgesel film yapım projesine 5 milyon TL, 45 senaryo yazım projesine 544 bin TL, 34 kısa film projesine 456 bin TL, 10 animasyon film projesine ise 236 bin TL destek sağlandı. 6 Araştırma ve geliştirme projesi için verilen 255 bin TL’lik destekle, toplamda verilen destek tutarı 32 milyon TL olarak kayıtlara geçti. Ayrıca, 27’si yurtdışı, 74’ü
yurtiçinden sinema alanında 101 sanatsal etkinliğe de 23 milyon TL destek sağlandı.
sıraya yükseldi. Türkiye 142 ülkeye yaptığı dizi ihracatıyla da 2017 yılında Amerika’dan sonra en fazla film ihraç eden ikinci ülke konumuna yükseldi. Ramazan KAPLAN
TÜM ZAMANLARIN İZLEYİCİ REKORU KIRILDI Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği desteklerle birlikte 2017 yılının ilk 43 haftası itibarıyla 121 yeni yerli film seyirciyle buluşurken, toplam izleyici sayısı ise 54 milyonu aştı. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla, yüzde 20’lik artış gösteren izleyici sayısıyla tüm zamanların izleyici rekoru kırıldı. Türkiye, yüzde 48’lik yerli film izleme oranıyla Avrupa’da birinci
Ayla Filminin Esin Kaynağı Süleyman Dilbirliği Hayatını Kaybetti "Ayla" filmiyle hikayesi beyaz perdeye aktarılan Koreli Kim'in manevi babası Kore Gazisi Astsubay Süleyman Dilbirliği vefat etti.
A
yla filmine konu olan 92 yaşındaki Kore gazisi emekli Astsubay Süleyman Dilbirliği, 12 Kasım’da solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla hastaneye kaldırılmıştı.Yaklaşık 30 gündür kaldırıldığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakımında tedavisi devam eden Astsubay Dilbirliği, çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.. AYLA FİLMİ HAKKINDA Astsubay Süleyman Dilbirliği, Kore
Savaşı sırasında ailesini savaşta yitiren 5 yaşındaki bir kız çocuğunu sahiplenerek adını Ayla koymuş ve bu öyküsüyle “Ayla” filmine konu olmuştu. Film, 1950’lerde Kore Savaşı’na katılan Türk askerlerinden biri olan Astsubay Süleyman Dilbirliği ile savaşta öldürülen ailesinin yanında bulduğu ve Ayla adını verdiği Koreli küçük kızın sevgi ve umutla beslenen gerçek hikayesinden beyazperdeye taşındı. Kahramanlarının hala hayatta olduğu ‘Ayla’ filmi zamansız, mekansız,
dil-din ve ırk tanımadan vicdanın nasıl da gerçek bir sevgiyle insanları buluşturabileceğini ve savaşa rağmen gerçek insanlığın nasıl da birleştirici olabileceğini Türkiye insanının güçlü gönlü ve ruhunu yansıtan bir gözle anlattı. Kore Savaşı sırasında, dünyanın öbür ucunda anne ve babası ölmüş minik bir çocuğun hem Türkler’i hem Güney Koreli’leri hem de Amerikalı’ları aynı duygularda, nasıl büyük bir içtenlikle buluşturduğunun hikayesini perdeye taşıyan Ayla, savaşın acı koşullarında, ismi gibi ay yüzlü Ayla ile ay yıldızlı bir askerin tarihe mal olmuş 65 yıllık hikayesini seyircilerle buluşturdu. Ramazan KAPLAN
“1 Hadis 1 Kısa Film” Yarışmasında Ödüller Sahiplerini Buldu
Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesinin organizasyonu ile bu yıl üçüncüsü düzenlenen “1 Hadis 1 Film” Kısa Film Yarışmasında ödüller sahiplerini buldu.
S
elçuklu Belediyesi Kongre Merkezinde gerçekleştirilen programda 91 eser arasından jüri değerlendirmeleri sonucunda finale kalmayı başaran ilk 3 eser çeşitli hediyeler ile ödüllendirildi. Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, bu yıl üçüncüsü düzenlenen yarışmaya katılan 100’den fazla kısa filmin detaylı çalışmayla incelendiğini söyledi. Konyalıların yoğun ilgi gösterdiği programa Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Ak Parti Selçuklu İlçe Başkanı Mustafa Hakan Özer, Ak Parti İl Teşkilatı Yöneticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
”BAŞKAN ALTAY “HADİSLERE FARKLI BİR AÇIDAN BAKMAYI SAĞLIYORUZ” Ödül törenin açılış konuşmasını yapan Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay,”Bu yıl üçüncüsü düzenlenen yarışmaya katılan tüm kısa filmin detaylı bir çalışmayla incelendiğini söyledi. Başkan Altay, “Selçuklu Kongre Merkezi faaliyete geçtikten sonra birçok etkinliğe başladık. Bu yıl 3.’sünü gerçekleştirdiğimiz “1 Hadis 1 Kısa Film” yarışmasının finalini yaptık. Jürimizle birlikte biz gelen filmleri izleyerek bir sıralama yaptık aslında. Burada iki şeyi önemsiyoruz. Birincisi 3. yıldayız. Sürdürülebilir bir iş yapma-
ya çalışıyoruz ve ikincisi konumuz çok önemli. Efendimizin (S.A.V) hadislerini daha çok toplumla buluşturacak bir yöntem izliyoruz. Özellikle günlerde hadisler konusundaki polemikler, hatta daha net ifade ile hadis inkarcılarının olduğu bir dönemde böyle önemli bir konuyu işlemekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. ”EFENDİMİZİN SÖZLERİ BİZİM IŞIK KAYNAĞIMIZ” Efendimiz tüm insanlığa örnek bir kişilik olarak dünyaya geldi ve onun hayatındaki sözleri de bizim ışık kaynağımız. Bunu toplumun tüm kesimlerine aktarmak için çaba sarf
ediyoruz. Bu çabayı sarf ederken bir taraftan da özellikle sinema sektörüne yeni yönetmenler kazandırmaya gayret ediyoruz. Yeni nesil sanatçılarımızın yetişmesine de vesile olmayı umuyoruz. Çünkü gençlerimiz çektikleri filmleri böyle kıymetli bir jüriye izletme fırsatları bulamazlar. Bugün kendileri bu işi ne kadar önemsediklerini göstererek gün boyunca filimler için emek sarf ettiler. Ben jürimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ramazan KAPLAN
Selçuk iletişim
spor
/15
Aralık 2017
Konyaspor’un Milyonları Çöpe Gitti Atiker Konyaspor sezon başında yaptığı 11 futbolcunun 7’si ile yollar ayrılacak. Bu oyunculara verilen paralar ise boşa gitmiş olacak.
T
ürkiye Kupası ve Süper Kupa’nın son sahibi olmasına rağmen Süper Lig’de aldığı başarısız sonuçlarla taraftarlarına hayal kırıklığı yaşatan Atiker Konyaspor’da devre arasında 6 oyuncuyla yolların ayrılmasına karar verildi. Sezon başında büyük umutlarla takıma transfer edilen ancak beklenen performansı gösteremeyen forvetler Malick Evouna, Imoh Ezekiel, Patrick Eze ve orta saha oyuncusu Lebogang Manyama ile yolların ayrılmasına karar verildi. Trabzonspor maçında ayağı kırılan forvet Abdou Razack Traore’nin ikinci kez aynı yerden ameliyat olacağı için sezonun ikinci yarısında da forma giyemeyeceği ve karşılıklı anlaşılarak sözleşmesinin feshedileceği ya da dondurulacağı öğrenildi. 500 bin Euro verilerek Başakşehir’den sezon başında transfer edilen Eren Albayrak ile de yolların ayrılması planlanıyor. Belindeki rahatsızlık nedeniyle 5
maça çıkan ve sadece 245 dakika görev alabilen defans oyuncusu Eren Albayrak’tan kendine takım bulması istenecek. Peki bu transferlere ne kadar para harcandı. Oyuncuların alacakları maaş ve
menajerlik ücretleri de bu maliyete dahil olacak olursa Patrick Eze ve Petar Filipovic dışındaki isimlerin kulübe maliyeti yaklaşık 1’er milyon Euro civarında görülüyor. Eze’nin maliyetinin yaklaşık 1,5 Milyon Euro, Petar Filipovic’in ise 2 milyon dolaylarında olduğu tahmin ediliyor. Konyaspor’un bu seneki transfer harcamalarında tutarı TL bazında yaklaşık 60 milyon liraya tekabül ediyor. Ali İBİLEME
İşte o isimler ve ödenen bonservis bedelleri; Musa Araz - 210 bin Euro Patrick Eze - 750 bin Euro Moke - Bedelsiz Mehdi Bourabia - 550 bin Euro Imoh Ezekiel -500 bin Euro Malick Evouna -Kiralık bedelsiz L.Manyama -600 bin Euro Petar Filipovic -1,250 bin Euro Eren Albayrak - 500 bin Euro Ferhat Öztorun -Bedelsiz Razack Traore -1 Milyon Euro (İmza parası)
Bölgesel Lig’de Hayal Kırıklığı Türkiye Futbol Federasyonu, Bölgesel Amatör Ligi uygulamaya koyalı 8 sezon oldu. Konya bu ligde 7 sezon 3 takımla temsil edilirken bir sezon ise iki takımla mücadele verdi. Konya takımları 8 sezonda 3. Lige çıkma başarısı gösteremedi.
B
u yıl 8. Sezonunu geçiren Bölgesel Amatör Ligde Konya takımlarının yaşadığı tek başarı 3. Lig’e yükselme baraj maçları oynamak oldu. Bu başarıyı ise yakalayan tek takım Bölgesel Amatör Ligin başlangıcından bu yana Konya’yı temsil eden Sarayönü Belediyespor oldu . YAKALANAN TEK BAŞARI PLAY-OFF Bu güne kadar Sarayönü Belediyespor dışında bu ligde mücadele eden birçok takım ya küme düştü
ya da vasatı aşamadı. Yıllardır 3.Lig özlemini dindirmek için sezona başlayan yeşil-siyahlı ekip, bu yıl da umduğunu bulamadı. Son 4 haftada sadece 1 puan toplayabilen ve sezonun ilk yarısını 22 puanda tamamlayan temsilcimizin lider Serik Belediyespor ile arasında tam 15 puan fark var oluştu. Başarısız bir sezon geçiren Sarayönü Belediyespor’un ikinci yarı performansı merak ediliyor.
Amatör Lig’de 8. sezonunu geçiren Konya ekipleri geride kalan 13 hafta sonunda vasatı aşamadı. Konya’yı temsil eden bir başka ekip olan Akşehirspor’da kümede kalma hedefi ile mücadele ediyor. Kırmızı-beyazlı ekip geride kalan 13 hafta sonunda 9 puanla 11. sırada yer alıyor. Bir başka Konya ekibi Ereğlispor ise 13 hafta sonunda 7 puanla 12. sırada yer aldı.
AYNI ŞEYLER YAŞANIYOR Yedi sezonun geride kaldığı Bölgesel
Ali İBİLEME
Konya Deplasmanda Yok Ligde alt sıralardan kurtulma mücadelesi veren Atiker Konyaspor sezonun ilk yarısında deplasmanda galibiyet alamazken sadece 1 puan toplayabildi.
A
tiker Konyaspor, deplasmanda oynadığı maçlarda istediği sonuçları alamadı. Sadece 7. hafta oynanan Evkur Yeni Malatyaspor maçından 1 puanla dönen yeşil beyazlılar, diğer 7 maçtan puan toplayamadı. Ligin ilk haftasında Trabzonspor deplasmanına giden Atiker Konyaspor, bu karşılaşmada iyi oynamasına rağmen son dakikalarda yediği gol ile mağlup oldu. SADECE YENİ MALATYASPOR’DAN PUAN ALDILAR Deplasmanda sadece Yeni Malatyaspor’dan puan alan ve ligin ilk haftasında Trabzonspor’a yenilen Ati-
ker Konyaspor, sonraki maçlarında zorlu rakipler ile karşılaştı. Ligde 3. hafta maçında Medipol Başakşehir’e konuk olan yeşil beyazlılar bu maçta 2-1 yenilirken, 5. hafta yine deplasmanda konuk olduğu Beşiktaş’a 2-0 yenildi. Kartal sonrasında ise sırası ile deplasmanda Kayserispor, Sivasspor, Kasımpaşa ve Göztepe’ye mağlup oldu. Konyaspor bir sonraki deplasmanında 18. hafta maçında Gençlerbirliği karşısına çıkacak. LİG’DE 5 TAKIM DEPLAMANDA KAZANAMADI Süper Lig’de geride kalan 16 hafta sonunda Konyaspor dışında 4 takım
daha deplasmanda galibiyeti alamadı. Alt sıralarda yer alan bu takımlardan Osmanlıspor 1 puan toplayabilirken, diğer takımlar Antalyaspor, Gençlerbirliği ve Karabükspor 2’şer puan topladı. Deplasmanda oynadığı 8 maçtan 2 puan çıkaran Antalyaspor, puanlarda birini Konyaspor ile oynadığı karşılaşmada aldı. Süper Lig’de Akhisarspor’un deplasmanlarda 1 galibiyet aldı. Atiker Konyaspor geçtiğimiz sezon ise sezonun ilk yarısında oynadığı 9 maçta 12 puan toplama başarısı göstermişti. Yeşil-beyazlı ekip dış sahada oynadığı 9 maçta 3 galibiyet 3 beraberlik 3 de yenilgi aldı. Anadolu Kartalı bu maçlarda 12 gol atıp 10 gol yedi. Ali İBİLEME
RAMAZAN ÇETİN
ŞENOL KARAASLAN
AHMET SÜTÇÜ
GONCA BABÜR ÇAKIR
EMİNE BÜYÜKTAŞKAPU
www.selcukiletisim.selcuk.edu.tr (0332) 223 37 07