Selçuk iletişim Kasım 2017
/ Sayı: 165 / Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi
KISA-CA 2017 BAMBAŞKA Gastronomi ve Mutfak sanatları bölümü açıldı
Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün resmi açılışı Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen programla gerçekleştirildi. Programın açılış konuşmasını yapan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Başkanı Doç. Dr. Saniye Gül Güneş, Konya gibi kültürün beşiği olan bir yerde yöresel mutfağın önemli olduğunu söyledi
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından her yıl düzenlenen Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali’nin bu yıl 17.si gerçekleştirildi.
S
elçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği 17. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali 7-12 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirildi. Festivale bu yıl, yurt içinden ve yurt dışından yaklaşık 200 kısa film başvurdu. Katılan eserler; animasyon , deneysel, kurmaca ve belgesel kategorilerinde yarıştı. Animasyon kategorisinde; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Zanna Abasova “Yazar ve Burun”, deneysel kategoride; Selçuk Üniversitesi’nden Abdullah Yazıcıoğlu ve Dilara Şahin “56”,
kurmaca kategorisinde; Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Soner Sert “Hasta Bakıcı”, belgesel kategoride Selçuk Üniversitesi’nden Onur Coşkuner ve Hakan Yıldırım “Savrun” eseriyle birincilik ödülü aldı. PROF. DR. OKKA: “İLETİŞİM FAKÜLTESİ BİZİ GURURLANDIRIYOR” Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, güzel ve anlamlı bir programda bir araya geldiklerini ifade etti. Prof. Dr. Okka, “Selçuk Üniversitesi’nin Anadolu’nun bağrında, çorak bir alanda
yetişmiş ama kısa sürede içerisinde tekamülünü tamamlamış bir dünya üniversitesi haline geldiğini kaydetti. İletişim Fakültesinin, sanat alanında dünya çapında ödüller almaya devam ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Okka, “İletişim Fakültemizin aldığı ödüller, gerçekten ses getiren ve bizi gururlandıran ödüller oldu. Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum” dedi. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kalender, törenin açılışında yaptığı konuşmasına, yarışmacılara ve konuklara katılımlarından dolayı teşekkür ederek başladı. Prof. Dr.
Ahmet Kalender, yarışmaya katılan 200 kadar eserin arasından ödül almaya hak kazanan eserlerin sahiplerine ödüllerinin verileceğini belirtti. “FESTİVALE SANAT CAMİASINDAN ÇEŞİTLİ İSİMLER KATILDI” “Animasyon”, “Belgesel”, “Kurmaca” ve “Deneysel” dalında yarışan ve dereceye giren filmlerin yönetmenlerine ödülleri ise 7 Kasım 2017’de gerçekleştirilen ödül töreninde verildi.
sayfa 3’te
Konya obruklar ile çöküşte
Konya’nın Karapınar ilçesinde meydana gelen obruklar, halkı endişelendiriyor.
S
elçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Rıza Söğüt, son dönemlerde Karapınar’da artan obruklar hakkında bilgi verdi. Yeraltında metrelerce derinlikte doğal yollarla oluşan göçüğe obruk denildiğini ifade eden Doç. Dr. Söğüt, obruğun oluşumda etkili olan
unsurların su, karbondioksit ve taşıyıcı kayaçlar olduğunu belirtti. İNSAN ÖMRÜNÜ AŞAN SÜREDE OLUŞUYOR Obrukların kısa sürede oluşmadığını, insan ömrünü aşan sürede oluştuğunun altını çizen Doç. Dr. Ali Rıza Söğüt, obrukların
oluşumunun engellenmesinin doğa açısından imkansız olduğunu vurguladı. Ancak emniyet şeritleri oluşturularak, insanların yaklaşmalarına izin verilmezse ve ağaçlandırma yapılırsa çöküntünün yavaşlayacağını ya da durabileceğini ifade eden Doç. Dr. Söğüt, aynı zamanda bilinçlendir-
S.4
menin yerel yöneticiler tarafından yapılması gerektiğine dikkat çekti. TÜRKİYE’DE İLK OBRUK KONYA’DA OLUŞTU Doç. Dr. Söğüt, obrukların tespitinin bilimsel yöntemlerle yapıldığını ve jeolojik haritasını çıkarttıklarını kaydetti. sayfa 5’de
Yanlışlıkla tıraşlanan tarih!
S.7
Konya’nın Meram İlçesi Beyhekim Mahallesinde bulunan Hoca Hasan Camii’de yer alan ve 2. Dünya Savaşı döneminde Nazilerin de sembol olarak kullandığı Gamalı Haç sembolü bir hata nedeniyle tıraşlandı. Gamalı haç sembolü çok eskiye dayanıyor. Kadim kültürlerin kullandığı gamalı haç simgesi, Selçuklu dönemi eseri olan Hoca Hasan Cami’de de kullanılmış. Ancak restorasyon çalışmaları sırasında bu gravüre hasar verildi.
Obezite Geleceğimizi Karartmasın
S.9
Çağımızın hastalığı haline gelen Obezite ile mücadele edebilmek mümkün. Diyetisyen Betül Güney, ergenlik dönemini fazla kilolu olarak tamamlayan çocukların, yetişkinlik döneminde obez olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu, fakat çocukların erken yaşta dengeli beslenmesi ile bunun kontrol altına alınabileceğini kaydetti.
2/Kasım 2017
Selçuk iletişim
röportaj
Bir kare bir kitap kadar güçlüdür National Geographic Türkiye Uluslararası Fotoğraf Yarışması “İnsan” dalında birincilik alan Mustafa Binol “Fotoğraf kitaptır, hatta bir kitaptan daha güçlüdür” dedi.
B
oş zamanlarını değerlendirmek için fotoğraf kursuna yazılan Mustafa Binol, çektiği ilk fotoğrafa hocası tarafından “Dehşet’ül Vahşet” yorumunun yapmasının fotoğrafa olan heyecanını arttırdığını ve böylece fotoğrafçılığa başladığını belirtti. Fotoğrafı “Işığın bizdeki etkisi” olarak vurgulayan ünlü fotoğrafçı Mustafa Binol, ışığın olmadığı bir yerde fotoğrafın olmayacağını belirterek, ışıktaki etkiyi fotoğrafla içli dışlı olmaktan, çekilen kareyi okuyarak anlamamızdan kaynaklandığını söyledi. Başarılı fotoğrafçı, “Fotoğraf ışıktır.” sözünü herkesin söylediğini, ancak bunu tam manasıyla söyleyen insanın çok fazla olmadığını dile getirdi. “FOTOĞRAFÇI HER ŞEYİ ÇEKMELİ” Sanatçı başta düşünce olarak mimari, doğa ve manzara fotoğrafları çekeceğini düşünürken daha sonra hocasının atölyesinde gördüğü semazen fotoğrafından etkilenerek “insan” fotoğrafı çekmeye başladığını vurguladı. Ünlü sanatçı kendini bu alanda geliştirerek 2013 National Geographic Türkiye Uluslararası Fotoğraf Yarışmasında “İnsan” dalında birincilik ödülü aldı. Binol, bir fotoğrafçının her şeyi çekmesi gerektiğini
ancak kişinin kendi alanının da olmasının önemli olduğunu vurguladı. “FOTOĞRAF ÇEKİLİR, RESİM ÇİZİLİR” Fotoğrafa resim denilince sinirlenmediğini söyleyen Binol, fotoğraf çekilir resim çizilir mantığının şakasını yaparak ikisinin arasındaki genel ayrımı ifade etti. Fotoğraf da anın dondurulduğunu resmin ise daha uzun sürede belirli materyaller ile çizilerek ortaya çıktığını kaydetti. Sanatçı, Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından da fotoğraf ve resim ayrımının olmadığını söyledi. “ZOR ZANAAT” Sanatçılığın zor zanaat olduğunu belirten Binol, “Sanat insanın gönlüne, ruhuna, kişiliğine, karakterine ve ürettiği ürüne tüm ruhunu yansıtabilmesidir.” ifadesini kullandı. Fotoğraf sanatçılığında en büyük sıkıntısının taklitçilik olduğuna değinen Mustafa Binol “bu tarz fotoğraf çeken kişiler çektikleri fotoğrafa ruhunu yansıtamayacağından, sanatkâr olamayacaklardır” dedi. “KENDİME AİT MAKİNEM YOK” “Profesyonel fotoğraf makinesi sahibi olmak artık fotoğrafçıyım manasına mı gelir?” sorusunu
yönelttiğimiz başarılı sanatçı öyle bir şeyin olamayacağını söyleyerek “Uzun zamandır fotoğraf çekiyorum fotoğraf makinemin olmadığı çok zaman oldu ve şu an bile kendime ait bir makinem yok.” dedi. “EN BÜYÜK HİZMETİN FOTOĞRAF ÇEKMEK” Fotoğraflarının içinde en sevdikleri arasında 20. yüzyılın önemli İslam âlimlerinden Konya Eski Müftüsü ve Kapu Camii Vâizi Tahir Büyükkörükçü’nün cenaze töreninin olduğunu söyledi. Binol, fotoğrafın çekim hikayesini şöyle anlattı: “Cenazeye gitmek için babamın evinde buluştuk. Makinemi evde bıraktım ancak babam makinemi almamı söyledi ama ben cenaze olduğu için ayıp olacağını düşündüm. Babam ise “senin en büyük hizmetin fotoğraf çekmek” dedi. Tören çok kalabalıktı. Cenaze namazını farklı bir yerde kıldık ve yüksek bir yer buldum. Aşağı doğru fotoğraf makinesiyle baktığımda çok kalabalıktı ve yer hareket ediyor gibiydi. İnsanı etkileyen öyle bir atmosfer vardı ki fotoğraf çekerken insana heyecandan ne yapacağını şaşırtan bir gündü.” dedi. “ÖRNEK ALDIĞIM HOCAM” Sadece Hocası Mustafa Akgül’ü örnek aldığını belirten fotoğrafçı Mustafa Binol, National Geographic Fotoğrafçısı Steve Mccurry’i takip ettiğini söyleyerek “aynı yere gitsek hemen hemen aynı şeyi farklı bir açıdan çekebiliriz, açılar birbirine çok benziyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü. “AFGANİSTAN-PAKİSTAN” Konya’nın ilçelerini, köylerini, beldelerini tamamen fotoğrafladığını söyleyen Binol, “Türkiye’de Ege hariç çoğu yere gittiğini belirtti. İlk kişisel sergisini Arnavutluk Berat’ta açtığına değinen Mustafa Binol, 3’ü Amerikada biri Makedonya’da olmak üzere 5 kez uluslararası serginin yanı sıra, onlarca ulusal karma fotoğraf sergisinde de fotoğraflarını sergilediğini kaydetti. Çoğu kendi kursiyerlerinden oluşan 14 serginin de küratörlüğünü üstlendi. Binol, fo-
toğraf için Afganistan ile Pakistan’ı çok merak ettiğini söyledi.
MUSTAFA BİNOL KİMDİR?
“ALIŞTIRILMAK DEĞİL TOPLUMSAL BİLİNÇ OLUŞTURMAK” Savaş, yokluk, ölüm gibi fotoğrafların kötü karelere alıştırılmak için çekilmediğini savunan Mustafa Binol, fotoğrafların toplumsal bilinç oluşturmak için çekildiğini ileri sürdü. Ünlü fotoğrafçı, “fotoğraf birçok makaleden üstündür. Fotoğrafı okumaya kalktığınızda ruhunuzda ne kadar duygu varsa belleğinize yükleyebilirsiniz. Aynı zamanda bu acıya sebebiyet verenlere karşı intikam alma, savaş açma niyetiniz varsa hepsi ortaya çıkar.” şeklinde konuştu. “HAM FOTOĞRAF İŞLENMEMİŞ FOTOĞRAFTIR” Fotoğrafların ham halini işlenmemiş fotoğraf olarak yorumlayan Binol; “fotoğrafın ham hali pasta hamuru gibidir. Kalıbına oturtmadan şekil vermeden olmaz. O hamur zaten pasta olmak için vardır. Yani o hamuru işlemek, pasta haline getirmek gerekli ve kaçınılmazdır. ”dedi. Üzerinde ekleme ve çıkarma yapmadıkça belli başlı renk ve kontrast ayarlarıyla gerekli rötuşların yapılmasıyla etkisini yitirmediğini, aksine etkisini daha çok artırdığını belirtti.
1975 Konya Seydişehir doğumlu olan Mustafa Binol, evli ve üç çocuk babasıdır. Analog makine ile 2006’da başlayan fotoğrafçılık serüveni 2009’da aldığı ilk ödülle birlikte dijitale döndü. Binol, Konya Büyükşehir Belediyesi’nde yaklaşık 15 yıldır çalışıyor. 2011’den bu yana tanıtım fotoğrafları çeken Mustafa Binol, aynı zamanda 2011’den itibaren sanat ve eğitim dergilerinde fotoğraf editörlüğü ve köşe yazarlığı yapıyor. 2013 yılında National Geographic Türkiye Uluslararası Fotoğraf Yarışmasında “İnsan” dalında birincilik alan Binol, 2014’de AFIAP (Artist Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu) Fotoğraf Sanatçısı unvanına layık görüldü.
Selçuk iletişim
“HIRSLARIMIZI KONTROL ETMELİYİZ” Fotoğraf çekmeye yeni başlayanlara, iyi bir ekipman sahibi olmak için çabalamadan önce elinde olan ekipmanı tanımalarını öneren Binol,”Elinizdeki imkanları kullanın, çaba gösterin. Yaptığınız işi hırs yapmadan severek, karşılaşılan zahmetlere of demeyerek yapın. Ayrıca bir şeyi umarak değil, ummadan ruhunuzu katarak sadece sevdiğiniz, kendinizi iyi hissettiğiniz şekilde yapın. Emin olun, o zaman daha güzel olur.” diyerek sözlerini tamamladı. Sinem ADANMIŞ
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Adına Sahibi Prof. Dr. Ahmet KALENDER
Editör Merve ÇINAR
Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Bünyamin AYHAN
Sayfa Sorumluları
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Arş. Gör. F. Betül AYDIN VAROL
Basım Yılı: 2018 Yayın Türü: Yerel, Süreli Sayı: 165 Baskı Tarihi: OCAK 2018
Editör Yardımcısı Halide TIRNOVA
Beril CAYMAZ Sonay ÇALIK Sinem ADANMIŞ Serhat İNCİ İbrahim SÖNMEZ Yiğit Berkay ÇOPUR Ramazan KAPLAN Ali İBİLEME Muhabirler Şengül BÜYÜKTÜRKMEN Serhat AĞA Semih KIR
Adres: S.Ü İletişim Fakültesi Kampüs/Konya Tel: 0332 223 37 07 Faks: 0332 241 01 81 e-mail: selcukiletisim@selcuk.edu.tr Baskı: Selçuk Üniversitesi Basımevi Tel: 0332 223 37 44 Kampüs/Konya
Tasarımcılar Halide TIRNOVA Merve ÇINAR Labib FAİSAL
Selçuk iletişim
üniversite
Kasım 2017
/3
Bu sene KISA-CA bambaşka
Selçuk üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen 17. Kısa-ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali’nin açılışı gerçekleştirildi.
S
elçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin bu sene 17.sini düzenlediği Kısa-ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali, 6-12 Kasım tarihleri arasında Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ndeki festival, öğrencilerin dans gösterisiyle başladı. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kalender, törenin açılışında yaptığı konuşmada “Bu yıl 17. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivalimize ülkemizden ve yurt dışından yaklaşık 200 kısa film başvurusu yapıldı. Yapacağımız ödül töreniyle dereceye giren eserler ve eser sahibi öğrenci arkadaşlarımız ödüllerini alacaklar. Tüm yarışmacılarımıza ve değerli konuklarımıza katıldıkları ve bizleri onurlandırdıkları için teşekkür ediyorum. Keyifli bir festival diliyorum” şeklinde konuştu. ULUSLARARASI PLATFORMDA ÜRETKEN BİR ORTAM 17. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali’nde, öğrencilerin yapmış oldukları filmler Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nin 400 ve 800 kişilik iki sinema salonunda
izleyicilerle buluştu. Ayrıca bu yıl Merkezi Derslikte hizmete yeni açılan Çatalhöyük sinema salonu da festival gösterimlerinde kullanıldı. Sinema sektörünün önemli isimleri, Belgesel Sinema, Türk Sineması, Bağımsız Sinema ve Sinemada Senaryo gibi söyleşilerle kısa filmcilerle Selçuk Üniversitesi’nde bir araya geldi. Yarışmaya katılan filmler sinematografik açılardan, senaryo ve teknik açılardan incelenerek, bu konuda başarılı filmlere ödülleri verildi. İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖDÜLLERİ SES GETİRDİ Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, güzel ve anlamlı bir programda bir araya geldiklerini ifade ederek, “Selçuk Üniversitesi, Anadolu’nun bağrında, çorak bir alanda yetişmiş ama kısa sürede içerisinde tekamülünü tamamlamış bir dünya üniversitesi haline geldi. İletişim Fakültemiz, sanat alanında dünya çapında ödüller almaya devam etmektedir. Fakültemizin aldığı ödüller, gerçekten ses getiren ve bizi gururlandıran ödüller oldu. Katıldığınız için hepinize teşek-
kür ediyorum” şeklinde konuştu. ONUR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Açılış konuşmalarının ardından, Belgesel, Kurmaca, Deneysel ve Animasyon kategorilerinde değerlendirmede bulunacak jüri üyeleri tanıtıldı. Sonrasında, Batuhan Fındıklıoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Sevmek Lazım” isimli açılış filmi izlendi. Ardından, festivalin onur konukları; Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kalender ve Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aytekin Can tarafından Türk Sineması’nın (Yeşilçam’ın) emektar oyuncularından Ediz Hun ve yönetmen Temel Gürsu ile Azerbaycan sinemasının ünlü yönetmeni Prof. Dr. Zaur Mükerrem’e onur ödülleri takdim edildi. Sonrasında, festival kapsamında, İletişim Fakültesi’nde “Vadullah Taş Film Afişleri Sergisi”nin açılışı yapıldı. FESTİVALE SANAT CAMİASINDAN ÇEŞİTLİ İSİMLER KATILDI “Animasyon”, “Belgesel”, “Kurmaca” ve “Deneysel” dalında yarışan ve dereceye giren filmlerin yönetmenlerine ödülleri ise 7 Kasım 2017’de gerçekleştirilen ödül töreninde verildi. Festival boyunca ulusal basın ve sanat camiasından belgesel yönetmeni Coşkun Aral, yönetmenler; Reis Çelik ve Savaş Karakaş ile Oyuncu Koçu Tümay Özokur, Kanal D Genel Yayın Yönetmeni Süleyman
Sarılar, Oyuncu Gözde Kansu, Genç Yönetmen Çağdaş Çağrı, Oyuncu Lila Gürmen, Görüntü Yönetmeni Feza Çaldıran katıldı. Festivale ayrıca Selçuk Üniversitesi’nin mezunlarından oyuncu Fatih Doğan, Kanal D Spikeri Mutlu Ulusoy, Kral Pop ve NTV sunucusu Elif Tümen, Beyaz Tv Ana Haber Spikeri Buse Yıldırım gibi isimler katıldı. Ünlü isimlerin katılımıyla, atölye çalışmaları, söyleşiler, afiş ve fotoğraf sergileri gibi çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile çok sayıda kurum ve kuruluş ile sponsor tarafından desteklenen festival, 12
Kasım’da sona erdi. Açılış töreni, Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Çelikcan, İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Çelikcan, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kalender, dekanlar, öğretim üyeleri ve öğrencilerin yanı sıra çok sayıda sinemasever katıldı.
Beril CAYMAZ Şengül BÜYÜKTÜRKMEN
BİRİNCİLİK ALAN ÖDÜLLER Animasyon kategorisinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Zanna Abasova “Yazar ve Burun”,
Deneysel kategoride Selçuk Üniversitesi’nden Abdullah Yazıcıoğlu ve Dilara Şahin “56”, Kurmaca kategorisinde, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Soner Sert “Hasta Bakıcı”,
Belgesel kategoride Selçuk Üniversitesi’nden Onur Coşkuner ve Hakan Yıldırım “Savrun”
Kupalar öğrencilerle buluştu Selçuk Üniversitesi (SÜ) Fair-Play Topluluğu tarafından Atiker Konyaspor’un 2016-2017 sezonunda kazandığı Turkcell Süper Kupa ve Ziraat Türkiye Kupası, Selçuk Üniversitesi Keykubat Köşkü’nde yapılan açılış ile sergilendi.
S
elçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, programın açılışında yaptığı konuşmada “Konyasporumuza teşekkür ediyoruz.
Türkiye Kupası’nı ve Süper Kupa’yı aldılar, bu mutluluğu bize yaşattılar. Bir Konyalı olarak, Konyaspor taraftarı olarak bu mutluluğu bize
yaşattıkları için hem futbolcularımıza hem kulüp yöneticilerimize hem başkanımıza, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da başarılarının devamı gelecektir” dedi. Rektör Prof. Dr. Şahin bir taraftar olarak daha aklıselim içerisinde başarıyı hazmetmiş ve içimize sindirmiş olarak davranmamız gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Şahin, “Büyümek kolay değil. Konyaspor, büyük kulüp olma yolunda elde ettiği başarılarla büyüme sancılarını yaşıyor. İnşallah bu sancılı dönemi de sıkıntısız atlatıp sonraki başarıların plan, programını yapacağız.
Başkanımıza çok teşekkür ediyoruz, sağ olsun” dedi. KONYA’NIN 2 ÖNEMLİ DEĞERİ SELÇUK’TA BULUŞTU Atiker Konyaspor Başkanı Fatih Yılmaz, Konya’nın 2 önemli değerinin Selçuk Üniversitesi’nde buluştuğunu belirterek, “Üniversitemize teşekkür ediyorum. Konya’mızın 2 önemli marka değeri bugün burada bir araya geldi. Selçuk Üniversitesi ve Konyaspor’un burada buluşmasından ve kupalarımızla da buluşturmamızdan büyük mutluluk duyuyorum. Selçuk Üniversitesi bugüne
kadar kentimize ekonomik ve sosyal olarak çok ciddi katkılar sağladı” dedi. Üniversitenin şehrin gelişmesinde önemli katkısı bulunduğunu ifade eden Yılmaz, Konyaspor olarak sonraki dönemlerinde de başarılar diledi. Açılış konuşmalarının ardından, kupa sergilemesinin açılışı gerçekleştirildi. Kupalar, 16 Kasım’a kadar öğrencilerin ziyaretine açıldı. Öğrenciler kupalarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Ali İBİLEME
4/Kasım 2017
Selçuk iletişim
üniversite
Son dönemin en çok dikkat çeken görüntü yönetmeni “Film izlemek insanı geliştiren iyi metot” diyen ünlü görüntü yönetmeni Feza Çaldıran, Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği 17. KISA-CA Film Festivali’nde öğrencilerle buluştu.
F
eza Çaldıran, uluslararası film organizasyonlarında birçok ödüle layık görüldü. Görüntü Yönetmeni Feza Çaldıran, “Sonbahar” filmiyle 2009 yılında 41. Siyad Türk Sineması ödüllerinden ve 20. Ankara Film Festivali’nden en iyi görüntü yönetmeni ödüllerinin sahibi oldu. 2011 yılına gelindiğinde “Gelecek Uzun Sürer “filmi ile 18.Uluslararası Altın Koza Film Festivali ve 41. Siyad Türk Sineması ödüllerinden en iyi görüntü yönetmeni ödülünü aldı. 2013 yılında “Meryem” adlı filmiyle 50. Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nden ve “Yük” filmiyle 24. Ankara Film Festivali’nden de en iyi görüntü yönetmeni ödüllerine layık görüldü. SEÇİCİLİK ÖN PLANDA Çaldıran; “Mekan seçimlerinden, kostümlerin rengine, çekimlerin yapılacağı saatten, renk çalışmasındaki tüm uyumlara kadar görüntü
yönetmeninin kararlarının ön planda olduğunu” belirtti. GÖRÜNTÜ YÖNETMENİNİN YOL HARİTASI SENARYODUR Yazılı bir metin olmadan, hiçbir zaman yola çıkılamayacağını belirten Feza Çaldıran, senaryo olduktan sonra görüntü yönetmeninin işe dahil olduğunu söyledi. Çaldıran, görüntü yönetmenini, “Bir filmde aklınıza gelebilecek görsel her şey hakkında, bilgi ve sanatsal katkısını ortaya koyan kişi” olarak tanımladı. HAYALİNİZ OLSUN YETER Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide Feza Çaldıran, öğrencilerin sorularını cevapladı. Görümce filminde bütün set elemanlarının yabancı olduğu ve bu kadar yabancı set elemanları varken nasıl Türk Sineması boyutuna geçileceği hakında sorulan bir soru üzerine Çaldıran şu sözlerle
cevap verdi: “Sinema uluslararası yapılan bir iştir. Bir zümreye addetmek doğru değil. Bugün birçok ses çalışması Almanya’da yapılmaktadır. Yapacağımız filmleri evrensel hikayelere dökmeliyiz ki; farklı ülkelerdeki insanlar da izlesin.” Bir başka soru olan “Dağ filminde çok yakın plan kullandınız, edebi eseri niteliğini yansıtmak için mi yakın plan kullandınız” sorusuna ise Çaldıran, “Durumları insanlar üzerinden anlatan bir film olduğu için insanların yüz ifadesini iç dünyalarını, ruh hallerini insanlara aktarmak amacıyla yakın plan kullanıldı.” cevabını verdi. Son olarak Başarılı Görüntü Yönetmeni “Koşullar ne olursa olsun, yeter ki bir hayaliniz olsun” diyerek söyleşiyi noktaladı. Beril CAYMAZ Şengül BÜYÜKTÜRKMEN
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü açıldı Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün resmi açılışı Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen programla gerçekleştirildi.
P
rograma Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Uyanık, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Şafak Ünüvar, Fakülte Sekreteri Mustafa Kırbıyık, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Elemanları, Executive Şef Furkan Gülaydın, Su Şefi Neslihan Özçınar, çok sayıda öğrenci ve basın mensupları katıldı.
“Geçen haftalarda gerçekleşen turizm şuarasında alt çalışma gruplarından bir tanesi de gastronomi turizmiydi. Bu derece Türkiye için ön plana çıkartılan bir alan haline geldi.” dedi. Doç.
TÜRK MUTFAĞI TANINMAYA DEVAM EDİYOR Programın açılış konuşmasını Gastronomi ve Mutfak Sanatları Başkanı Doç. Dr. Saniye Gül Güneş yaptı. Gastronomi alanının önemli bir alan olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Güneş,
Dr. Güneş, her geçen gün gerek Türk mutfağının gerek uluslar arası mutfaklarının tanınırlığının öğrenciler tarafından anlaşılmasının sağlanmasının önem arz ettiğini kaydetti.
KÜLTÜRÜN BEŞİĞİ KONYA Konya gibi kültürün beşiği olan bir yerde yöresel mutfağın önemli olduğunu söyleyen Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Güneş, “Öğrencilerimiz burada sadece güzel yemek yapmasını değil aslında hem bilimsel anlamda kendilerini yetiştirmelerini bilimle, kültürle ve sanatla bütünleşmiş bir eğitim almalarını hedefliyo-
ruz.” diyerek eğitimde nasıl bir yol izlediklerini vurguladı. OKUL HARİCİ ÇALIŞMALAR YAPIN Gerçekleşen söyleşide öğrencilere tavsiyelerde bulunan Su Şefi Neslihan Özçınar, “Eğer ileride iyi bir şef olmak istiyorsanız özel hayatınızdan bütün zamanınızdan feragat etmeniz gerekir. Konya’da çok fazla eleman arayan yer var. Yol kat etmeniz için kesinlikle çalışmanız gerekiyor. Okulunuz haricinde hafta sonları ya da haftalık hiç fark etmez her şeyi görmeniz açısından çalışmalar yapabilirsiniz.” diye konuştu. Söyleşinin sonunda davetlilere Ateşbaz Gastronomi ve Sağlık Turizmi Öğrenci Topluluğu’nun hazırladıkları yiyecekler ikram edildi. Beril CAYMAZ
Selçuk “Türkiye Tasarım Haftası’na” katıldı S
elçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Türk tasarımını dünyaya tanıtmak ve tasarımın rekabetçi üstünlüğüne sağladığı katkıya vurgu yapmak amacıyla İstanbul’da düzenlenen “Türkiye Tasarım Haftası” organizasyonuna katıldı. Etkinlik İstanbul Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi. Finlandiya’nın konuk olduğu ve 17 üniversitenin katılım sağladığı
programda tasarımın farklı disiplinleri, tasarımcıları, tasarım ofisleri, sanatçıları, üniversiteleri, tasarım platformları bir araya geldi. Etkinlikte, Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin yapmış olduğu tasarımların bir kısmı sergilendi. Standının yoğun ilgi gördüğü etkinlik büyük beğeni aldı. Beril CAYMAZ
Selçuk iletişim
şehir
/5
Kasım 2017
Konya’nın obrukları merak konusu Konya’da son zamanlarda oluşan obruklar korkutuyor.
K
onya Karapınar’da oluşan obrukları inceleyen Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Rıza Söğüt, konu hakkında bilgiler verdi. DOĞAL OLUŞUM Yeraltında metrelerce derinlikte doğal yollarla oluşan göçüğe obruk deniliyor. Jeoloji Mühendisi Doç. Dr. Ali Rıza Söğüt, obruğun oluşumda
etkili olan unsurların su, karbondioksit ve taşıyıcı kayaçlar olduğunu belirtti. Doç. Dr. Ali Rıza Söğüt herhangi bir obruğun oluşumunu “ Magmatik yörelerde karbondioksit su ile birleşerek karbonik asiti oluşturuyor. Karbonik asit ise yeraltı suyunun hemen üzerindeki taşıyıcı kayaçlardan olan kireç taşlarını eriterek önce küçük oyuklar, sonra mağaralar daha
sonrada taşıyıcı tabakaların tamamı eridiğinden üzerindeki taneli kayaçlar taşıyamıyor ve çöküntü başlıyor. İlk yapısı koniye benziyor sonra koni ters çevriliyor. Doğal aşınma sonucunda yamaçlar ve göl ortaya çıkıyor.” şeklinde açıkladı. İNSAN ÖMRÜNÜ AŞIYOR Doç. Dr. Ali Söğüt obrukların kısa sürede oluşmadığına değinerek “Obruklar, insan ömrünü aşan sürede oluşuyor” dedi. Doç. Dr. Söğüt, obrukların oluşumunun engellenmesinin doğa açısından imkansız olduğunu vurgulayarak “Yeraltı sularının, karbondioksitin ve taşıyıcı kayaçların bulunması gerekir.” diye ekledi. ÖNLEM MÜMKÜN Doç. Dr. Söğüt, emniyet şeritleri oluşturularak, insanların yaklaşmalarına izin verilmezse ve ağaçlandırma yapılırsa çöküntünün yavaşlayacağını ya da durabileceğini ifade ederek, obrukların saçtığı tehlikelere karşı bazı önlemlerin alınabileceğini belirtti. Söğüt, aynı zamanda bilinçlendirmenin yerel yöneticiler tarafından yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Şadırvandaki ses şaşırtıyor
Selçuklu mimarisi olan İplikçi Cami, hem hikayesiyle hem de şadırvanıyla insanları hayrete düşürüyor.
K
onya’daki en meşhur Selçuklu eserlerinden biri olan İplikçi Camii’nin yapımının 1201 yılından önce olduğu tahmin ediliyor. Cami’nin şadırvanı ise ilginç bir özelliği ile dikkat çekiyor. SES MİKRAFONDAN GELİYOR GİBİ İplikçi Cami’nin şadırvanını karşılıklı 8 sütun ayakta tutuyor. İnşa tarihine bakıldığında İplikçi Cami ile aynı zamanlarda yapılmadığı ortaya çıkan
şadırvanın dış görünümü sıradan olduğu için dikkat çekmiyor. Ancak eğer şadırvanının karşılıklı sütunlarına sırtını veren iki kişi konuştuğunda, sesleri mikrofondan geliyormuş gibi duyuluyor. Şadırvanın bu özelliği deneyen insanları şaşırtıyor. İPLİKÇİ KADIN İplikçi Cami yapımı ile ilgili de ilginç bir hikaye vardır. Cami’yi yaptıran kişi inşasında kimsenin yardımını istemiyormuş. Adam, bütün sevabı kendisi
almak için camiye yardım alınmaması konusunda etrafındakilere ve çalışanlara emir vermiş. Cami inşaatına devam edilirken bir kadın gelmiş ve birikimleriyle inşaata yardım etmek istemiş. Fakat herkese olduğu gibi kadına da yardımının kabul edilemeyeceği söylenmiş. Her gün inşaata gelip, yardım etmek isteyen kadının ricası kabul edilmiyormuş. Kadın geçimini iplik bükerek sağlarmış. Onun için de kadına iplikçi derlermiş. Bir gün kadın büktüğü iplikleri küçük küçük kesmiş ve gece gizlice gelip, iplik kırpıklarını caminin duvarının örüldüğü harca karıştırmış. Ertesi gün ustalar hiçbir şeyden haberleri olmadığı için kadının iplik karıştırdığı harcı duvar yapmada kullanmışlar. Durum camiyi yaptırana anlatılınca çok hoşuna gitmiş ve kadını takdir etmiş. Bir rivayete göre camiyi yaptıran kişi kadının bu davranışından dolayı caminin ismini İplikçi koyduğunu, başka bir rivayete göre ise bu olayın halk arasında bu şekilde anılmasından dolayı caminin inşaatı bitince isminin bu şekilde kaldığı yönündedir. Sonay ÇALIK
BİLİMSEL TESPİT Doç. Dr. Söğüt, obrukların tespitinin bilimsel yöntemlerle yapıldığını ve böylece hangi tür kayaçların olduğunu, bunların nasıl oluştuğunun, kayaçların ne kadar derine gittiğini, çöküntünün nereye kadar devam ettiğinin, jeolojik haritasını çıkarttıklarını kaydetti. TÜRKİYE’DE İLK OBRUK KONYA’DA OLUŞTU Doç. Dr. Ali Rıza Söğüt, Konya’da Karapınar- Kızılören arası obrukların
daha çok olduğu ve sırayla dizildiğini dile getirdi. Doç. Dr. Söğüt, Karapınar’daki obrukları ilk oluşumu sırasında incelediğini belirterek “Bir tanesini ölçtüm. 50 metre çapında 55 metre derinliğindeydi. Tarlanın ortasındaydı ve muhtemel çöküntü alanını tespit edip tel örgü çektik.” dedi. Ali Rıza Söğüt, Türkiye’deki ilk obruğun Konya’nın Çumra ilçesindeki Timraş obruğu olduğunu sözlerine ekledi.
Sonay ÇALIK
Seyyar köfteciler kaldırıldı Konya Bosna Hersek Mahallesi pazar alanı içerisinde bulunan seyyar köfteciler belediye tarafından kaldırıldı.
H
em ucuz oluşu hem de gündüz ve gece yiyecek bir şeyler bulamamalarından dolayı seyyar köfteciler, öğrencilerin göz bebeğiydi.
şeklinde açıkladı.Ekonomik yönünü sorduğumuz çarşı esnafları kazançlarından sıkıntı yaşadıklarını belirterek “Satışlar yüzde 50 oranında düştü.” ifadelerini kullandı.
KENDİ İMKANLARIYLA DÜKKAN AÇTILAR Pazar alanından kaldırılan 23 arabadan yarısı kendi imkânlarıyla baş çarşıda dükkân açtı. Çarşı esnafından bazıları getirilen yasağın, artılarının da eksilerinin de olduğunu söyledi. Bir esnaf yasağın eksilerini “Ne araba ne de yabancı geçiyor, sadece tanıyanlar geliyor, göz önünde değiliz. Bugün izin verseler, yarın seyyara çıkarım.” sözleriyle ifade etti. Bir diğer esnaf ise yasağın olumlu etkilerini mevsim şartlarına değindirerek “Yazın seyyarlık iyiydi ama öğrenci yoktu. Kışın da dükkân iyi oluyor. Seyyar olduğumuz dönemde günde 10-12 saat ayakta kalıyorduk.”
ZABITA AMİRLİĞİ: “GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRDİK” Selçuklu Belediyesi Zabıta Genel Büro Amirliği, 5393 sayılı Belediye Kanunu’na dayanarak seyyar köfteciler için zabıtanın görevini yerine getirdiğini ifade etti. Zabıta Amirliği yasağın nedenlerini sağlık, esnafların mağduriyeti ve herhangi bir fiş makbuz verilmemesi olarak belirtti. Zabıta Amirliği, seyyar satıcılığa devam edenler için Kabahatler Kanununun 38. maddesi gereğince 109 TL para cezası ile indirimli 81 TL para cezasının uygulandığını söyledi.
Sonay ÇALIK
6/Kasım 2017
Selçuk iletişim
şehir
Müze şehir kimliğine sahip “Konya” Konya M.Ö. 7000’li yıllardan itibaren önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, oldukça zengin kültürün izlerini taşıyor. Bir müze şehir kimliğine sahip olan Konya, Türk tarihinin en eski ve en önemli eserlerini bünyesinde barındıran bir şehir.
Alaeddin Cami Alaeddin Camisi, Konya’nın en büyük ve en eski camisi olup Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Alaeddin Tepesi höyüğünün üstüne inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı I. Mesut’un son zamanlarında başlanılan inşaat, Kılıçaslan Devri’nde devam etmiş ve Sultan Alaeddin
Keykubat tarafından 1221 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Yapının avlusundaki iki türbeden tamamlanmış olanı II. Kılıçaslan’a ait özgün bir eserdir. Çininin içinde günümüzde sekiz sanduka bulunup sandukalardan birinin II. Kılıçaslan’a ait olduğu bilinmektedir. Diğer sandukalarda yatanların kimler olduğu ise kesin olarak bilinmemektedir
İnce Minareli Cami
G
eçmişte bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Konya’da, özellikle Selçuklu Devleti’nin başkenti olması nedeniyle birçok Selçuklu yapısı bulunuyor. Bu başlıca tarihi
Sonay ÇALIK
Hadis ilmi okutulmak üzere Selçuklu Vezir Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından 1254 yılında yaptırılan İnce Minare Medresesi’nin mimarisi Keluk Bin Abdullah’tır. Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örnekleri eserde görülmektedir. 1956 yılında müze
olarak açılan medresede, Selçuklu beylikleri ve Osmanlı dönemine ait taş ve ahşap eserler sergilenmektedir. Müzede ayrıca Selçuklular’ın sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerinin en güzel örnekleri yer almaktadır.
Selimiye Cami
Selimiye, klasik Osmanlı mimarisinin Konya’daki en güzel örneklerinden biri olma özelliğini taşımaktadır. Altı sütuna istinat ettirilmiş olan camide, yedi kubbeli son cemaat yeri ve mermer söveli geçme basık kemerli cümle kapısı mevcuttur.
Mevlana Türbesi yanında bulunan Selimiye Cami’nin yapımına, Sultan 2. Selim’in şehzadeliği ve Konya Valiliği sırasında 1558 yılında başlanmış ve 1587’de yapımı bitirilmiştir.
Mevlana Müzesi Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhının yeri, Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin babası Sultânü’l-Ulemâ (Âlimler Sultânı) Bahâeddin Veled’e Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad tarafından hediye edilen Gül Bahçesidir. Sultânü’l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü’l-Ulemâ’nın ölümünden sonra kendisini sevenler
Mevlâna’ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemiş, Mevlâna da “Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur” diyerek bu isteği reddetmiştir. Fakat kendisinin 17 Aralık 1273 yılında vefat etmesinden sonra, Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled Mevlâna’nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. Hz. Mevlâna’nın kabri üzerine 1274 yılında bir türbe, 1396 yılında da çini
kaplı külâh ve kubbe yaptırılmıştır. “Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin’e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşa faaliyetleri hiç bitmemiş buraya, mescid, semâhâne, matbah-ı şerîf (mutfak), dedegân gibi yapılarla külliyeye dönmüştür. Ne var ki 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra 1927 yılında yapılan düzenleme ile Konya Âsâr-ı Atîka Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. 1954 yılında yapılan yeni düzenleme ile Mevlâna Müzesi adını almıştır.
eserler arasında; Alaeddin Cami, İnce Minareli Medrese, Karatay Müzesi, Şerafettin Cami, Selimiye Cami, Sırçalı Medresesi ve Mevlana Türbesi bulunuyor.
Sırçalı Medrese Selçuklu mimarisinin tipik bir örneği olan Sırçalı Medrese, fıkıh ilmini okutulmak için Bedrettin Mulis tarafından 1242 yılında yaptırılmıştır. Medrese, “Açık Avlulu Medrese” tipinde inşa edilmiş olup, yapının ana eyvanın sağında ve solunda
kubbeli birer oda vardır. II. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde yaptırılan medresede kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır. Sırçalı Medrese’nin çinileri çini sanatı bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Medresede ayrıca sanat yönünden çok zengin Selçuklu beylikleri ve Osmanlı devrine ait mezar taşları bulunmaktadır.
Selçuk iletişim
araştırma - inceleme
/7
Kasım 2017
Öğrencilerin Gar sorunu Selçuk Üniversitesi’nde eğitim gören ve ulaşımını hızlı tren ile sağlayan öğrencilerin gara ulaşım sorunu devam ediyor.
K
onya’ya yüksek hızlı tren (YHT) yoluyla gelen öğrencilerin çoğunluğu gar problemi yaşıyor. Konya garının, üniversiteye ve öğrencilerin çoğunun ikamet ettiği Bosna Hersek Mahallesine uzaklığı, öğrencilerin ortak problemleri olmaya devam ediyor. Eskişehir’den trenle yola çıkan bir öğrenci, Konya’ya 1 saat 40 dakikada ulaşırken, öğrencinin gardan da üniversiteye aynı sürede ulaşması, öğrencileri tren yolculuğu yapıp yapmama konusunda düşündürüyor. Konya’nın en çok tercih edilen ulaşım aracı olan tramvaya ulaşmak için gardan şehir merkezine 25-30 dakikalık bir yürüme mesafesi olması ve şehir merkezinden
kampüse kadarki sürenin yaklaşık 1 saat sürmesi tren yolculuğunun en büyük sorunlarından birisi. GAR YAKIN OLSA, ÖĞRENCİ HER GÜN GİT-GEL YAPABİLİR Yüksek Hızlı Treni kullanan kişilerin yüzde 55-60’ı öğrencilerden oluşuyor. Ankara’da yaşayıp Eskişehir’de üniversite kazanan bir öğrenci TCDD’nin kombine kartıyla her gün üniversiteye YHT vasıtasıyla gidebiliyor. Ancak Ankaralı öğrenci Konya’da Selçuk Üniversitesi’ni kazanınca garın okula çok uzak olmasından dolayı bu mesafeyi her gün trenle gidip gelmesi oldukça zorlaşıyor.
BAŞKA ULAŞIM YOLLARI ARANIYOR Eskişehir-Ankara arasında Polatlı ve Sincan gibi duraklar varken, Ankara-Konya veya İstanbul-Konya hattında çok talep olmasına rağmen Üniversite durağı bulunmuyor. Ankara-İstanbul hattından Konya istikametine doğru gelen demiryolu, Selçuk Üniversitesinin yakınlarından geçiyor ve öğrenciler geldikleri yolu bir o kadar süre içinde geri dönüyor. Birçok öğrenci Konya Garı üniversiteye uzak olduğundan, alternatif ulaşım yollarına başvuruyor. Yiğit Berkay ÇOPUR
Yanlışlıkla tıraşlanan tarih Konya’nın Meram İlçesi Beyhekim Mahallesinde Hoca Hasan Camii’nin içinde bulunan ve II. Dünya Savaşı’nda Nazilerin sembol olarak kullandığı Gamalı Haç sembolü bir hata nedeniyle tıraşlandı.
C
amii’nin ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalara göre yapımının 1280’li yıllara dayandığı düşünülmektedir. Hoca Hasan Camii’nin minaresi çini ile bezeli olsa da bu çini işlemesinin çok az bir kısmı günümüze kadar ulaştı. Hoca Hasan Camii’nin minaresinde aynı zamanda II. Dünya Savaşında Nazilerin sembol olarak kullandığı Gamalı Haç (Swastika) gravürü de bulunmaktadır. GAMALI HAÇ “KADİM” BİR SEMBOLDÜR Gamalı Haç sembolünün kadim bir geçmişi vardır. Tarihçilere göre 9 bin yıl önceki kültürlerde bile bu sembole rastlanabiliyor. “Hayat döngüsü”nü ifade eden bu sembol, Samar-
ralardan Sümerlere, Moğollardan Budistlere kadar birçok medeniyet tarafından eserlerinde kullanılmıştır. Bu eserler çanak, çömlek, topraktan yapılan eserler değil taşa işlenerek yapılan eserlerdir. Swastika ayrıca, ölümsüzlük, şans ve talihi simgeler. HATA SONUCU GRAVÜRLER TIRAŞLANDI Gamalı Haç (Swastika) gravürü, restorasyon sırasında heykeltıraş ustası tarafından yapılan bir hata sonucu tıraşlandı. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hasan Bahar ise konu hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Bahar; “Gamalı Haçı Zazadin Hanı’nın duvarında da görmek mümkün.
Restorasyon çalışmalarındaki usta bu gravüre hasar vermiş. Bu eseri yapan Türklerdir ve minarenin görünen cephesine bu gravürü işlemesi bu sembolü yadsımadığını gösterir. O zamanki usta bu gravürü koyuyor ama şimdiki ustamız tıraşlıyor. Orta Çağ’daki sanata sevgimiz günümüze göre daha fazlaydı.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Bahar ayrıca, “Antik Mısır Hiyerogliflerinde Ank Haçı, Hilal ve Davut Yıldızı gibi dini simgeleri görmek mümkün. Şimdi anlaşılmış gibi simgeleri paylaştık. Önceden bu simgeler birdi. Çıkış noktası aynıydı diyebiliriz.” ifadelerine de yer verdi. Yiğit Berkay ÇOPUR
Rampalı Çarşı sessizliğe büründü Konya’da kitap almak için şehir halkının ve üniversite öğrencilerinin tercih ettiği kitap çarşısı olan ‘Rampalı’da satışlar giderek azaldı.
Y
apılırken otopark olarak planlanan ve hatta ismi de o zamandan kalan Rampalı Çarşı, otopark için ruhsat alamayınca yıkılmak yerine çarşı olarak kullanılmaya başlanmıştı. Rampalı Çarşısı’nın içinde kırtasiyeler, sahaflar, kitapçılar, bilgisayarcılar, müzik aleti satan ve enstrüman dersi veren dükkanlar bulunuyor.
Ancak son dönemlerde Rampalı’da durgunluk hakim. Doğan Kitapevi işletmecisi Ali Kavak, özellikle öğrencilerin gittiği tarihlerde işlerinin azaldığını söyledi. Yoğunluk döneminin ise okulların açıldığı ilk bir ay içerisinde olduğunu kaydeden Kavak: “Öğrenciler ders kitapları ve kendi zevklerine göre roman türü kitapları tercih ediyorlar. Halkın kitap
okuma alışkanlığı zayıflamış durumda. Kitapçılık neredeyse bitecek vaziyete geldi. İnsanlar internetten gerekli bilgileri indirip veya çıktısını alıp ihtiyaçlarını gideriyorlar.” ifadelerini kullandı. Yiğit Berkay ÇOPUR
8/Kasım 2017
Selçuk iletişim
araştırma-inceleme
Sporun kanayan yarası:Holiganizm
Sporun kanayan yarası olan holiganizm, adını İrlandalı bir aile olan ‘hooligan’ ailesinden almıştır. Özellikle spora büyük ölçüde zarar veren holiganizm son yıllarda futbolun kanayan yarası haline gelmiştir.
H
oliganlar daha çok futbol takımlarında ortaya çıkıyor. Bunda çoğu futbol seyircisinin futbolu, saldırganlık, duygularının kabul edilebilir bir alanı olarak görmesi en büyük etkenlerden birisi. Futbol kulüplerinin milyonlarca taraftarı olması, holiganizmin futbolda diğer spor dallarına göre daha yoğun olarak ortaya çıkmasına yol açıyor. Celtics-Rangers maçlarından önce ve sonra taraftarlar arasındaki kavgalar, futbolda holiganizmin ilk örneği olarak gösterilebilir.
(ELYADAL), ‘Futbolda Şiddet ve Fanatizm’ konulu bir araştırma yaptı. Araştırmaya katılan toplam 437 katılımcıdan alınan bilgilere göre; her 100 katılımcının 18’inin sözel, 8’inin de fiziksel şiddet uyguladığı, her 100 katılımcıdan 13’ünün de kavgalara karıştığı saptandı. Aynı araştırmada her 100 kişiden 22’si sözel, 9’u da fiziksel şiddete maruz kaldığını söyledi. Yaklaşık olarak her 3 futbol seyircisinden 1’inin bir şekilde şiddete maruz kaldığı araştırma sonuçlarında ortaya çıkıyor.
3 FUTBOL SEYİRCİSİNDEN 1’İ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR! Eleştirel Yaratıcı Düşünme ve Davranış Araştırmaları Laboratuvarı
HOLİGANİZM TEKNOLOJİ İLE ENGELLENEBİLİR Mİ? Önceki süreçlerde sahalarda görülmek istenmeyen olaylara sebebiyet
veren holiganlara tedbir olarak kullanılan ‘biyometrik takip sistemleri’nin uygulama alanlarında genişletilmeye çalışıldı. Son yıllardaki teknolojilerden yararlanılarak gerçekleştirilen güvenlik çalışmaları, birçok holiganın sahalardan uzaklaştırılmasına vesile oldu. Hollandalı futbol otoriteleri, holiganlara yönelik uygulanan biyometrik takip sisteminin kapsamını geliştiriyorlar. Şu anda manuel olarak tespit edilen holigan takiplerini tamamen otomatik bir sisteme bağlamaya odaklanacak ‘Hollanda Kraliyet Futbol Federasyonu’ (KNVB), biyometrik parmak izi ve GPS çözümlerinden yararlanmaya çalışıyor. Gizlilik esasına uygun olacak şekilde
yapılacak olan takip sistemleri holiganların art niyetli davranışlarını gerçekleştirmeden önce tedbir alınmasına olanak sağlayacak. Uzmanlar iyi ve kötü taraftar profilleri arasında bir ayrım sağlayacak olan sistemin, kişisel veri gizliliğini ortadan kaldırmasının tartışmalara neden olabileceğini belirtti. Uygulanmaya koyulacak olan sistemin holiganizmin önüne geçip geçmeyeceğini ise zaman gösterecek.
Holiganların Bazı Özellikleri -Özgüvenleri düşüktür. -Egolarını tatmin etme yolları içerisindedirler. -Kendileri ile barışık değillerdir. -Kendi hukuk kurallarına uyarlar.
Serhat AĞA
Mevlana Müzesi rağbet görüyor Konya Mevlana Müzesi, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olmaya devam ediyor.
K
onya Mevlana Müzesi 2015 yılında 2 Milyon 337 Bin 850 ziyaretçisiyle, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen üçüncü müzesiydi. Türkiye’de en çok ziyaret edilen müze, 3 Milyon 466 Bin 638 kişiyle İstanbul Ayasofya Müzesi olurken, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi ise 3 Milyon 252 Bin 524 kişi ile ikinci sırasındaydı. VERİLER AÇIKLANDI 2016 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün verdiği bilgile-
re göre, Konya Mevlana Müzesi’nin ziyaretçi sayısının 2 Milyon 429 Bin 573 kişiye ulaşarak Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzesi olduğu açıklandı. Türkiye’de en çok ziyaret edilen ikinci müze 1 Milyon 463 Bin 562 ziyaretçi sayısıyla İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi oldu. Üçüncü sırayı ise 1 Milyon 436 Bin 577 kişiyle İstanbul Ayasofya Müzesi aldı. 2016 yılında Türkiye’deki müzelerin toplam ziyaretçisi 16 Milyon 746 Bin 868 kişi oldu. Sinem ADANMIŞ
Selçuk iletişim
sağlık
/9
Kasım 2017
Obezite Geleceğimizi Karartmasın Günümüzün en yaygın hastalıklarından biri olan obezitenin yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da olabileceğini belirten Özel Büyükşehir Hastanesi Diyetisyeni Betül Güney, obezite tedavisinin çocukluk döneminde başlaması gerektiğini söyledi.
E
rgenlik dönemini fazla kilolu olarak tamamlayan çocukların, yetişkinlik döneminde obez olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu aktaran Özel Büyükşehir Hastanesi Diyetisyeni Betül Güney, obezite tedavisinin çocukluk döneminde başlaması gerektiğini söyledi. Obezitenin ileri yaşlara yansıyan bir durum olduğunun altını çizen Güney, “Yetişkin obezlerin üçte ikisinde obezite başlangıcının 5-6 yaşlarına kadar uzandığı saptandı. Süt çocukluğu döneminde obez olan bebeklerin sonrasına da etki ediyor. Ergenlik öncesinde orta derecede obez çocukların yüzde 60‘ının yetişkin yaşlarda da kilolu oldukları görülmüştür“ ifadelerini kullandı. ÇOCUĞA BASKI YAPMAYIN Obez çocuklara diyet yaklaşımında dikkat edilecek noktalar hakkında bilgi veren Dr. Güney, şunları söyledi: “İlk olarak çocuğunuzun kilo fazlası var mı, varsa ne kadar bunu tespit
etmek gerekir. Çocuğunuzda kilo fazlalığını tespit edilmesi durumunda çocuğa baskı yapmak, az yemesini dile getirmek, yemek esnasında müdahale etmek onun için rahatsız edici olacak ve durumu psikolojik açıdan daha kötü bir noktaya getirecektir. Çocuğu uygulatılacak diyetin tüm aile bireylerince benimsenmesi ve beraberce uygulanması tedavide başarıyı artırır. Genel olarak obez çocukların ebeveynlerinin beslenme alışkanlıkları ele alındığında sağlıksız olduğu ortaya çıkıyor.” DENGELİ BESLENME İLE BAŞLANMALI Yapılacak olan diyetin öncelikle beslenme ile başlaması gerektiğini söyleyen Güney, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Diyete ilk olarak dengeli beslenme ile başlanmalı. Her öğün aynı şekilde olmamalıdır. Beyaz ekmek veya pirinç pilavı yerine esmer ekmek ve bulgur pilavı ile değiştirilmeli. Porsiyon miktarla-
rını ayarlamak için servis tabakları küçültülebilir. Öğünlerde içecekler kaldırılmalı, öğünde alınan kaloriyi azaltmak için ayranı ara öğünde tercih edebiliriz” diyen Dr. Güney sözlerine devam ederek “Dondurma çocuklar için çok güzel bir atıştırmalık, ara öğün ve kalsiyum kaynağı. Miktarına ve içerine dikkat ederek aldığınız pastane dondurması ikindi ara öğünü olarak tercih edilebilir. Sebze yeme alışkanlığı geliştirin. Sebze sevmeyen çok çocuk var maalesef. Ispanaklı pırasalı yağsız börek, mantarlı tavuklu makarna, kahvaltıda az sucuklu melemen… Çocuğunuzu tanıyın ve ona uygun bir tarz benimseyin. Birlikte bisiklete binebilir. Yürüyüşler yapabilir veya bir spor belirleyebilirsiniz. Çocuğunuzun hareket etmesini istemek yetmez, sizde ona bu konuda kendinizi göstererek bir adım atıp ilerde sizi suçlamasını engelleyebilirsiniz.” edi. İbrahim SÖNMEZ
“BURDA BİLGİ VAR” GRİP HASTALIĞI NEDİR? Grip, bulaşıcı bir akut virüs hastalığı olarak tanımlanıyor. İnfluenza virüsünün yapısı çok sık değiştiği için toplumda herhangi bir dirençle karşılaşmadan hızla yayılabiliyor, tüm dünyayı etkileyen salgınlara yol açabiliyor. Genellikle sonbaharın soğuk aylarında ortaya çıksa da yaz sonlarında da salgın halinde görülebiliyor. Grip; küçük çocukları, vücut direnci düşmüş yaşlıları ve hasta kişileri daha çok etkisi altına alıyor. Okul, kışla, fabrika, hapishane ve bakım evi gibi toplu yaşanılan yerlerde virüs daha kolay bulaşıyor ve hastalık hızla yayılıyor. Sonbahar ve kış mevsimlerinde toplu ulaşım araçları, sinema ile tiyatro gibi kalabalık grupların bulunduğu yerlerin de hastalığın bulaşmasını kolaylaş-
tırdığı biliniyor. Grip 4–5 gün içinde yavaş yavaş düzelmeye başlıyor ve genellikle bir hafta içinde geçiyor. Ancak sinüzit, ortakulak iltihabı, zatürree, kalp zarı iltihabı ve beyin zarı iltihabı gibi komplikasyonlar gelişirse hastalık özellikle çocuklarda ve vücut direnci düşmüş yaşlı kişiler ile hastalarda öldürücü bir tabloya dönüşebiliyor. Ayrıca hastayı günlerce yatağa bağladığı için ciddi işgücü kaybına da yol açıyor. BELİRTİLERİ NELERDİR? Tükürük damlacıkları yoluyla bulaşan ve gribe neden olan İnfluenza virüslerin, bulaştıktan 1-3 gün sonra belirtileri gelişmeye başlıyor. Titremeyle birlikte ateş 39–40 dereceye çıkıyor. İlk belirtiler olarak, eklemlerde ve kaslarda, özellikle
sırt ile bel bölgesinde ağrı oluşuyor. Bunların yanı sıra halsizlik ve bitkinlik, bazen de mide bulantısı ile kusma da görülebiliyor. Boğaz ağrısı, şiddetli öksürük ve göğüste yanma gibi yakınmalara da sıkça rastlanıyor. Hasta vücudunda oluşan ağrılar ve halsizlik nedeniyle yatağa düşebiliyor. TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? Gribin etkin bir şekilde tedavisi için öncelikle yatak istirahati öneriliyor. Yüksek ateşin düşürülmesi ve kas ağrılarının dindirilmesi tedavide en önemli etken. Ateşi düşürmek için parasetamol ilaçlarından yararlanılıyor. Sanılanın aksine gribin tedavisinde antibiyotiğe gerek duyulmuyor. Ancak yaşlılar ve çocuklar risk grubunda oldukları için bazı komplikasyonların ortaya çıkmasını engellemek veya komplikasyonlar gelişmişse bunları tedavi etmek amacıyla antibiyotiklere başvurulabiliyor. Burun akıntısı, boğazda yanma, acıma ile ağrı hissini azaltan gargara, sprey, pastiller ve öksürük şurupları da kullanılıyor. Bol bol sıvı
Bu uyarılara dikkat! Ağır kış mevsimi kapıda. Kış mevsimlerinin ilk soğuk algınlıkları başladı. Kış mevsiminde dikkat etmemiz gereken en önemli etken soğuk algınlığına kapılmamak. Önümüzdeki kışı sağlıklı geçirmek amacıyla dikkat edilmesi gereken kuralları sizin için sıraladık. 1-KALIN GİYİNMEK SİZİ HASTALIKTAN KORUMAZ İnce giyinmek ve dolayısıyla üşümek akyuvarlarınızın çalışma hızının azalmasına ve dolayısıyla bağışıklık
sisteminizin zayıflamasına neden olur, fakat tek başına sizi hasta etmez. Hasta olmanızın arkasında ki en büyük neden yakınınızdaki bir başka hastadır.
2-GRİP OLAN KİŞİLERDEN UZAK DURUN Kış hastalıklarının neredeyse tamamı virüs kaynaklıdır ve hastalanmamanın en önemli yolu bu virüsleri
tüketmek ve C vitamini bakımından zengin besinleri sofralardan eksik etmemek gerekiyor. İstirahat ve uyku düzenine dikkat etmek, halsizlik ile kas ağrılarının giderilmesinde oldukça yarar sağlıyor. Günümüzde grip (influenza) aşıları bu hastalıktan korunmanın en güvenli yolunu oluşturuyor. İnfluenza aşıları eylül-aralık ayı arasında tek doz olarak üst kolun dış yüzeyine uygulanıyor. Her yıl salgın yapan influenza virüsü kendi içinde değişiyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de aşı formülünü virüsün yapısını belirledikten sonra oluşturuyor. Dolayısıyla her sonbahar mevsiminde grip aşısını yinelemek gerekiyor. 65 yaşın üzerinde olanlar, astım, kronik akciğer hastalığı, kronik kalp ve damar sistemi hastalığı, diyabet ile böbrek yetmezliğinden yakınanlar da aşılanması gereken gruplar içinde yer alıyor. Aynı zamanda sağlık personeli, toplum hizmetinde çalışanlar, risk grubundakilerle yakın temasta olanların da grip aşısı yaptırmalarında yarar var. Ancak 6 aydan küçük bebeklerin, hamileliğin
ilk 2 ayı içinde olan kadınların (doktor tarafından kesin gerekli olduğu tespit edilirse grip aşısı olabiliyor) ve yumurtaya karşı alerjisi olanların grip aşısı yaptırmamaları gerekiyor.
bünyenizden uzak tutmaktır. Her bir virüs insan bedeninde 3 saat boyunca aktif kalırken, toplu taşımalardaki, ev ve işyerlerindeki yüzeylerde virüsün ömrü 48 saate kadar çıkar. Hastalıktan korunmanın en garantili yolu hasta insanlardan ve hasta insanların bulunduğu ortamlardan olabildiğince uzak durmaktır.
sizden uzakta olan hasta bir kişinin yaydığı virüsler bile size ulaşabilir. Hasta olan meslektaşlarınızın işe gelmemesi konusunda yönetimi uyarın. Sık sık ellerinizi yıkayarak dokunduğunuz yüzeylerdeki virüslerin vücudunuza nüfus etmesini engelleyebilirsiniz. Virüsün size bulaşmasının en yaygın iki yolu virüslü bir yüzeyi elledikten sonra gözlerinize ya da burnunuza dokunmak ve hasta bir insanın nefesini solumaktır. Ellerinizi temiz tutmada en etkili yol sabundur. Gün içinde 20 saniye boyunca ellerinizi sabunlayın.
3-ELLERİNİZİ VE BULUNDUĞUNUZ ORTAMI TEMİZ TUTUN Özellikle çalıştığınız ofislerde, alışveriş merkezlerinde ve toplu taşıma araçlarında; ortamın havası sürekli olarak içeride döndürüldüğünden,
İbrahim SÖNMEZ
NASIL KORUNMALI? Gribe yakalanan kişilerle yakın temaslardan kaçının. Kalem, kitap ve bardak gibi özel eşyalarınızı hasta kişilerle kullanmayın. El temizliğine özen gösterin. Elinizi göz ve burnunuzla temas ettirmeyin. Özellikle kapalı mekânlardan, havalandırması iyi olmayan yerlerden mümkün olduğunca uzak durun. Mevsime uygun giyinmeye özen gösterin. Kıyafetleriniz ne çok ince, ne de çok kalın olmalı. Grip aşısını yaptırmayı ihmal etmeyin.
İbrahim SÖNMEZ
10/Kasım 2017
Selçuk iletişim
kültür - sanat
Bir arayış ve yol hikayesi: Kumdan Şehir M
evlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen tiyatro etkinliğinde Yunus Emre’nin hayatı sahnelendi. İlki 14 Kasımda sahnelenen oyun Kasım 21-28 ve Aralık 5’e kadar her Salı saat 19:30’da ücretsiz sahnelenecek. Tiyatro oyununa Konya Büyükşehir Belediyesi adına Genel Sekreter Yardımcısı Abdulmelik Ötügen katıldı. Ötügen, konukları selamlayarak “Yunus’u yaşatan tekrar hatırlatan bir akşamı birlikte yaşadık. Elbette kendi değerlerimizden Hz. Mevlana’dan, Yunus’tan, Hacı Bektaş-ı Veliden alacağımız çok hisseler vardır. Hep beraber bu toprakların değerlerini, ülkemizin değerlerini yeniden hatırlamaya vesile oldukları için başta değerli yönetmen, yazar arkadaşımıza, teknik ekibe, bütün emeği geçenlere ve burada özümseyerek bizimle paylaşan değerli kardeşlerimizi yaptıkları bu çalışma dolayısıyla tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum.” dedi. Ötügen, bundan sonraki günlerde diğer seyircilerin de bu önemli programı yansıtarak istifade etmelerini umduğunu söyledi. Toplum olarak tarihsel birikimin zenginlik olduğunu belirten genel yönetmen Mustafa Uzman ise bugün bir takım tartışmalara girildiğinde, sanki Türk ulusunun Osmanlılardan ve Türklerden ibaretmiş gibi göründüğünü, oysa Selçukluların ve daha da gerisinin olduğunun altını çizdi. İnanılmaz bir tarihimizin olduğunu vurgulayan Uzman, “Çok klasik söylemdir ama başka ülkelerde olsa çeke çeke bitiremezler. Elimizden geldiğince yorumlamaya çalıştık” şeklinde konuştu.
Uzman, “Hepimiz böyle şeyler yaşamışızdır. İnsan başka başka şeyler düşünüyor kafasında. Sonra tabi doğru yolu buluyor.” dedi. Meselenin Yunus’u kahraman ya da çok ulaşılmaz biri yapmaktan ziyade, insan olarak görebilmenin önemine değinen Uzman, “Yunus’a insan olarak bakmaya çalıştık. İnsan tarafından bakmaya çalıştık. Biraz belki karanlık, belki şizofren bir oyun olmuş olabilir. Sözler biraz özel sözler” diye ifade etti. “TİYATRO KOMEDİLERDEN İBARET DEĞİL, TİYATRO SERT BİR SANATTIR” Televizyon ve sosyal medyanın halkı sanattan kopardığına değinen Uzman, tiyatronun çok canlı olduğunu, bu nedenle çok daha fazla talep olması gerektiğini belirtti. Çok daha
Konya Şehir Tiyatrosu bu sezon perdelerini ‘Kumdan Şehir’ oyunuyla açtı. büyük beklenti içine girmek gerektiğini söyleyen Uzman, “Bugün salon doldu fakat bir buçuk ya da iki milyonluk bir şehir için bana kalırsa az bir katılım. Bunu devlet tiyatrosunda da yaşıyoruz. Bizim biletlerimizin aylar öncesinden bitmiş olması gerekiyor.” diyerek katılımın az olması noktasında sitem etti. Tiyatronun son zamanlarda çok eğlenceli bir şeymiş gibi gösterildiğini ifade eden Mustafa Uzman, “Halbuki tiyatro komedilerden ibaret değil. Tiyatro sert bir sanattır. Biz, insanlar bunu
unutmasın istiyoruz. Mesajımızı sert verelim istiyoruz” diye belirtti. ‘YUNUS DERVİŞİ ÖLDÜREREK NEFSİNİ ÖLDÜRMÜŞ OLUYOR’ Taptuk Emre ve derviş rollerinde oynayan Yaşar Özboz, hazırlık süreci hakkında bilgi verdi. Özboz, “Yönetmen ile oturup metni okuduk. Sonrasında Yunus Emre’nin hayatına bakıp onun şiirlerini, yazmış olduklarını okuyup oradan yola çıkarak ne demek istediğini anlamaya çalıştık. Yazarın yazmış olduğu oyunda yazar
neyi anlatmak istemiş onu anlamaya çalıştık.” dedi. En son kendi yorumlarını kattıklarını belirten Özboz, “Derviş burada Yunus’un aslında nefsini oynuyor. Zaten oyunun sonunda Yunus, dervişi öldürerek kendi nefsini öldürmüş oluyor. Ondan dolayı Yunus’un nefsini oynamak Yunus gibi olmamak ve birde o savaş sahnesindeki ritim ve duygunun üst tarafta olmasını sağlamak oyuncu olarak beni biraz yoruyor. O zirveyi seyirciye de yansıtmak yoruyor. İyi olsun istiyoruz” diyerek oyunu, izleyiciye gerçekten yaşıyormuş gibi aktarmaya çalıştıklarını söyledi. Şehir Tiyatrosu, bir sonraki oyunu olan Abdülhamit ile seyirci ile buluşmasına devam edecek. Serhat İNCİ
‘YUNUS EMRE’NİN HAYATI BİR ARAYIŞ VE YOL HİKAYESİ’ İlkokuldan itibaren Yunus Emre’nin dağda bayırda şiir okuyan bir adam gibi gösterildiğini hatırlatan oyunun yönetmeni Mustafa Uzman, aslında gerçeğin böyle olmadığını, bir yola çıkma hikayesi olduğunu söyledi. Bu yola çıkma hikayesinde Yunus’un bilinmezlik içinde, ne yapacağını bilmez halde olduğunu ifade eden
Türk Halk Müziğinin Usta iki ismi Konya’da T
ürk Halk Müziğinin sevilen iki ismi, 19 Kasım’da verdikleri konserinde çok eski Anadolu türkülerinden oluşan bir repertuvarı seslendirdi. Türkiye’nin dört bir yanından seslendirilen seçme türkülerle dinleyicilere derin hisler yaşatan Erkan Oğur ve İ. Hakkı Demircioğlu, Konya’da bulunmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, kendilerini dinlemeye gelen sevenlerine teşekkür etti. Keman, bağlama, flüt ve cümbüşü 4 yaşından bu yana çalan Erkan Oğur, ilkokulu bitirdiği sırada neredeyse her tür sazı çalabiliyordu. Jimi Hendrix'ten aldığı ilhamla gitara başlayan Oğur, 1976'da 22 yaşındayken perdesiz gitarı icat etti. Ankara Üniversitesi ve Münih Üniversitesi’nde sırasıyla aldığı Fizik ve Fizik Mühendisliği eğitiminin ardından İstanbul Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi bölümünden mezun oldu. Ud, e-bow, perdesiz gitar, klasik
gitar, elektro gitar gibi enstrümanlara olan yetkinliğinin yanı sıra vokal yaptığı parçalarda da ön plana çıkan Erkan Oğur, 1982'den bu yana sayısız albüm yayınladı. Birçok değerli ismin çalışmalarına katkıda bulunan Oğur, 1994 yılında yayınladığı Fretless albümüyle Avrupa'da yılın en yaratıcı albümü ödülü kazanandı. Usta müzisyen ayrıca, Yazı Tura filmi için bestelediği müziklerle de 2004 yılında ‘Altın Portakal En İyi Müzik Ödülü'nün sahibi oldu. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'ndan mezun olan İsmail Hakkı Demircioğlu, bağlamadan bas gitara birçok enstrümandaki ustalığını, Ruhi Ayangil Türk Müziği Orkestrası'nda ve Ruhi Su Dostlar Korosu'ndaki çalışmalarıyla gösterdi. 1998'den sonra Erkan Oğur'la ortak çalışmalarına başlayan Demircioğlu, yurt içi ve dışında sayısız konser verdi. Serhat İNCİ
Erkan Oğur ve İ. Hakkı Demirci Konya Devlet Tiyatrosu’nda sevenleriyle buluştu.
Selçuk iletişim
kültür - sanat
/11
Kasım 2017
‘’Edebiyat kadın için bir iç dökme vasıtasıdır’’
Konya Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Konya Şubesi Tarafından ‘’Kadın Yazarlar ve Babasının Kızı Olmak’’ adlı söyleşi gerçekleştirildi.
İ
l Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Erciyes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Argunşah Edebiyatın kadın için bir özne, bir ilham kaynağı ve bir iç dökme vasıtası olduğunu söyledi. Prof. Dr. Argunşah; “Kadınlar dil aracılığıyla kendilerini anlatıyorlar. Kadınlar modernizm ile yazmaya başladılar’’ dedi. Kadınların edebiyattaki varlıklarını ortaya koymak istediğini belirten
Prof. Dr. Argunşah, ‘’Bir şeyler yapıyorlar ama bu onları hep ikinci bir edebiyat, öteki bir edebiyat, daha hafif bir edebiyat gibi düşündürüyor. Oysa çok önemli işler yapıyorlar. Yola çok geç çıkmışlar ama hızlı hareket etmişler. Çok hızlı yükselmişler. Bunu görünür kılmak istedim. Yaptıklarının anlam dünyasına inmeye çalıştım. Neyi niçin anlattıklarını, üslerindeki etkilenmelerini, varlıklarını sorgulamaya çalıştım’’ diye konuştu.
‘ONLARIN VARLIĞI BENİ ÇALIŞTIRDI’ ‘’Ben onların varlığını bildiğim için onları çalıştım.” diyen Prof. Dr. Argunşah, çalışmaya Şukufe Nihal ile başladığını, Fatma Aliyye ile devam ettiğini ifade etti. İkisinin de eserlerini bugünkü dile aktardığını kaydeden Prof. Dr. Argunşah, “Batı’da kadın yazarlar Emily Bronte ,Anne Bronte ve Luisa Mey Alcot erkek ismiyle eser veriyorlar. Kadınlar bizde 1850’den sonra okullaşma sürecine girerken 1876 yılından itibaren erkeklerle birlikte okuma hakkını elde ediyorlar. Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım ‘Mütercime-i
İstanbul Film Festivali’ne son başvuru 25 Ocak
Meram’ ismiyle eserler veriyor. Divan şiirinde 56 kadın şaire rastlanıyor. Tezkirelerdeki kadın yazar sayısı 3-5’i geçmiyor.’’ şeklinde konuştu. KADINLARA ÖZGÜ 3 AŞAMALI YAZMA SÜRECİ: ‘ARAYIŞ, TAKLİT VE KENDİNİ BULMA' Arayış döneminde; kadınların şiirle ilgilendiğini belirten Prof. Dr. Argunşah, şairlerin biyolojik ve kültürel babaları bulunduğunu, ailenin belli bir kültürel seviyede olduğunu kaydetti. Evlerdeki toplantılara kadınların da dahil olduğunun altını çizen Prof. Dr. Argunşah, “Taklit döneminde; kadın henüz sosyalleşmenin başın-
dadır. Daha çok ev içi dünyasını ele alıyorlar. Roman ve hikâye deneyimi oluşuyor. Kendini bulma döneminde ise sosyal sorunları ele alıyorlar. Kadın yazarlar mektup, günlük ve hatıra defterleri yoluyla kendilerini yazıyorlar.” dedi. Kadın yazarları değerlendirirken onların torunu olarak “Babasının Kızı Olmak” tan mutluluk duyduğunu ifade eden Argunşah’a, günün anısına Konya Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkan Ahmet Köseoğlu ve Prof. Dr. Saim Sakaoğlu tarafından katılım belgesi takdim edildi. Serhat İNCİ
Farklı ulustan genç edebiyatçılar Konya’da buluştu
Temasının genç edebiyatçılara fırsat vermek ve genç yaşta vefat etmiş edebiyatçıları anmak olduğu belirtilen program kapsamında 30 yaş altı farklı ulustan edebiyatçılar gençlerle buluştu.
İ
Türkiye yapımı filmler için 37. İstanbul Film Festivali’ne başvurular başladı. Festival programında Türkiye Sineması bölümünde yer alacak filmler için son başvuru tarihi 25 Ocak 2018.
stanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bir sinema haftası olarak 1982 yılında başlatılan, ‘İstanbul’un en uzun soluklu’, ‘Türkiye’nin en büyük sinema etkinliği’ İstanbul Film Festivali, 6-17 Nisan 2018 tarihleri arasında yapılacak.
Sineması, Ulusal Belgesel Yarışması ve Ulusal Kısa Film Yarışması başlıkları altında izleyicilerle buluşacak.
BAŞVURULAR İNTERNET ÜZERİNDEN Türkiye Sineması bölümünde yer alacakların başvuruları internet üzerinden kabul edilecek. Festivalde Türkiye Sineması bölümündeki filmler Ulusal Yarışma, Yeni Türkiye
BİRÇOK DALDA ÖDÜL VERİLECEK Ulusal Yarışma’ya katılan filmlerin değerlendirilmesi sonucunda en iyi filme Altın Lale Ödülü verilecek; ayrıca Jüri Özel Ödülü, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi
Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Müzik dallarında da ödül verilecek. Festivalin Türkiye Sineması danışma kurulunda sinema yazarları Engin Ertan, Nil Kural, Kaan Karsan ve Esin Küçüktepepınar yer alacak. Serhat İNCİ
K
ültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Büyükşehir Belediyesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajans Başkanlığı (TİKA) ve Sancak Medya İşbirliği katkılarıyla düzenlenen festivalin Konya ayaklarından biri de Kılıçarslan Gençlik Merkezi’nde yapıldı. FARKLI İLLERDEN 20 YAZAR İlk defa geçen sene düzenlenen festivalin bu yıl ikincisi 28 Ekim4 Kasım tarihlerinde gerçekleşti. Sakarya, Gaziantep, Mardin, Konya, Maraş, İstanbul ve Bursa dahil
olmak üzere 7 farklı şehirde gerçekleşen festivale 20 farklı ülkeden 20 genç yazar katıldı. SERDAR TUNCER ŞİİR OKUDU Festival, yaşayan ve kendi göz hizalarına sahip edebiyatçılarla tanıştırdığı için önemlidir. Ayrıca Mevlana Kültür Merkezi’nde Serdar Tuncer’in katılımıyla sohbet ve şiir dinletisine de yer verildi. “Genç olmak” başlığıyla Serdar Tuncer, şiir ve naatlar okudu. Serhat İNCİ
12/Kasım 2017
Selçuk iletişim
medya ve teknoloji
Instagram’a iki yeni özellik geldi Instagram, masaüstü versiyonu için iki yeni özelliğinin kısa sürede devreye gireceğini açıkladı. Kullanıcılar yeni özellik sayesinde artık Instagram web sitesinden hikaye paylaşabilecek ve gönderi kaydedebilecek.
D
ünyada milyonlarca kullanıcıya sahip sosyal paylaşım ağı olan Instagram, yeni özellikleriyle gündeme geldi. Artık masaüstünde Instagram akışının sol üst köşesindeki kamera ikonuna tıklayarak kütüphaneden görsel seçilip hikaye olarak paylaşılabilecek. Aynı zamanda hikayeye metin eklenebilecek ve metni rengi değiştirilebilecek. Buna ek olarak insanlar, instagram.com’da
diledikleri gönderileri kaydedebilecek ve sayfanın sağ üst köşesindeki yer işaretleri (bookmark) ikonundan bu gönderileri tekrar görebilecek. Yaklaşık 700 milyon kullanıcısı olan Instagram’ın kısa süre sonra devreye girecek bu yeni özellikleri kullanıcılar tarafından tam not aldı. Yiğit Berkay ÇOPUR
Amerikan çizgi filminde Türkiye’ye saldırı mesajı Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yayın yapan FOX kanalında gösterilen ve bu yıl 16.sezonu izleyiciyle buluşan Family Guy adlı animasyon dizisinin 5. bölümünde Türkiye’ye şok saldırı mesajı verildi.
S
osyal medyada yapılan yorumlarda, Family Guy adlı dizinin 5.bölümdeki bir sahnenin Türkiye’ye saldırı mesajı olarak algılandığı belirtildi. Animasyon dizinin bir sahnesinde Peter adlı karakter, ABD
yönetiminin talimatıyla Ayasofya’yı decepticonlardan kurtarmak için İstanbul’a gidiyor ve 15 Temmuz Köprüsü’nü havaya uçuruyor. Bu sahnenin, 12 Kasım’da 15 Temmuz köprüsünde başlayıp Sultan
Ahmet’te, yani Ayasofya’da biten Avrasya Maratonu öncesi yayınlanması sosyal medyada saldırı mesajı olarak yorumlandı. Yiğit Berkay ÇOPUR
Sosyal Medyadaki Güvenlik Açıkları İnternet ortamında sosyal medya mecralarının artması ve kişisel bilgilerin bu mecralarda paylaşılması, güvenlik açığı oluşturabiliyor.
B
ilindiği üzere, gelişen internet teknolojisiyle beraber sosyal medyanın popülerliği arttı. Artan sosyal medya eğilimiyle beraber kullanıcılar, hem kötü niyetli insanların hem de pazarlamacıların ilgi odağı haline geldi. Kolay erişim ve geri dönüşümün hızlı olması sebebiyle son dönemlerde sosyal medyada güvenlik açıkları arttı. Sosyal medya kullanıcılarının kişisel bilgisayarlarına erişimin kolay olması, bilgisayarınızın başkalarının eline geçmesine olanak sağlayıp banka hesaplarınızın kolaylıkla soyulmasına sebep oluyor. Mail yoluyla atılan zararlı spamlar bu etkinliklere davetiye çıkarmakla beraber zararı sadece size değil, sosyal medyada ki arkadaşlarınıza da verebiliyor. SİBER SUÇLARIN OLUŞMASI İnternet dolandırıcılıklarının artmasıyla beraber “Siber Suç” denilen yeni bir suç alanı ortaya çıkmıştı. Pek çok ülke son zamanlarda siber suçlarla ve hackerlerle mücadele için yeni birimler oluşturmasına karşı yeni hukuksal düzenlemeler getirildi. Siber suçlarla mücadele
eden birimler, kişisel bilgisayarların korunması, elektronik bankacılığa ilişkin korumalar ve küçük yaştaki çocukların internet erişimine ilişkin ve buna benzer pek çok suç alanlarında internet ortamında güvenliğimizi sağlıyor. SOSYAL MEDYADA GÜVENLİK VE GİZLİLİK AYARLARI Sosyal ağdaki bazı teknik sorunlar sebebiyle bazı sosyal medya siteleri, güvenlik ve gizlilik ayarlarına yönelik karmaşık sistemler geliştirdi. Durum böyle olunca pek çok bilinçli kullanıcı, kendi kişisel bilgilerini koruyabiliyor. FACEBOOK: Facebook’taki en büyük güvenlik problemi, profil hesabına bağlı e-posta adresinin başkaları tarafından bilinmesi yüzünden bir şekilde şifreyi unutma mekanizmasının işletilmesi yoluyla hesabın ele geçirilmesidir. Genellikle e-posta hesaplarını düzgün koruyamayan veya profil şifrelerini çok basit ve bilinen öğelerden seçen kullanıcılar yüzünden ağ hesaplarının ele geçirilmesi oldukça kolaylaşabiliyor.
TWİTTER: Twitter’ın güvenlik ve gizlilik ayarları Facebook’a nazaran çok daha basit ve nettir. Twitter’daki güvenlik ayarlarında ağa giriş isteklerinin cep telefonu ya da mobil uygulama üzerinden onaylanması seçenekleri sunulurken, gizlilik ayarları çok daha fazla detaylandırılmıştır. INSTAGRAM: Instagram, kullanıcılarının güvenlik ve gizliliğini sağlamak için profil hesaplarını kilitlemelerine imkanı vermesiyle beraber istenilen kullanıcıların da hikayesini görmesini engelleyebiliyor. LİNKEDİN: Profesyonel iş dünyasına yönelik bir ağ olan Linkedin, insanların en gerçek bilgileriyle yer aldığı bir sosyal ağ olarak öne çıkıyor. Linkedin’deki güvenlik ayarları oldukça sınırlandırıldı. Bunlar, güvenli bağlantıyı sağlayan bir seçenek ve oturum açma işlemi için iki aşamalı onay verme ayarı. Yiğit Berkay ÇOPUR
Selçuk iletişim
medya ve teknoloji
Cebimize giren uygulamalar T
eknolojik gelişmelerle birlikte artık telefonlar ceplerimize girerken bunlarla birlikte pek çok yazılım gelişti. Bu yazılımlarla günlük yaşamın kolaylaştırılması amaçlandı. Güvenlikten mesajlaşmaya, müzik dinlemeden mobil bankacılığa kadar pek çok uygulama hayatımıza girmiş oldu. ANADOLU AJANSI Yoğun geçen günlerin ardından gündemi takip etmek pek mümkün olmayabiliyor. Bunun için birçok gazete ve haber ajansları mobil cihazlar için uygulamalar geliştirdi. Gazetelerin de ajanslardan haber aldığını bildiğimiz için, ajans uygulaması indirmek daha mantıklı bir hal aldı. Anadolu Ajansı’nın uygulamasına girdiğimizde ana ekranda günlük başlıkları ve gündemde olan haberleri görebilirsiniz. Ayarlar sekmesinde bildirim ayarlarını değiştirip hangi konularda bildirim almak istediğinizi seçerseniz, bu uygulama size o başlıklarda gelişen olayları bildirim yoluyla gönderiyor.
/13
Kasım 2017
Durakta vakit kaybına son!
Gelişen teknoloji ile birlikte birçok uygulama günlük hayatımızı kolaylaştırmaya devam ediyor.
LET GO “Çek, yükle, kolay sat” sloganıyla son dönemlerde hayatımıza giren ikinci el eşya alım ve satım uygulaması olan Let Go, popüler uygulamalar arasına girmiş durumda. Ev eşyasından otomobile, kitaptan elektronik ürünlere kadar geniş yelpazesi bulunan bu uygulama sayesinde pek çok satıcı ve alıcı bir araya geliyor. SHAZAM Alışveriş merkezinde ya da yolda giderken arkadaşımızın telefonundan çalan şarkıyı hepimiz merak edip, bulmaya çalışırız. Hoşumuza giden ya da kulağa hoş gelen şarkıları artık bu uygulamayla bulmak mümkün. Uygulamaya girer girmez “Shazamlamak için dokun” yazısı ile karşı karşıya kalıyoruz. Ana ekrana tıkladıktan sonra Shazam internetin hızına göre 6 saniye gibi süre zarfında bize dinlettiğimiz şarkıyı buluyor. Sadece şarkı ismini bulmakla kalmayan bu uygulama, şarkıcının ismini ve Youtube linkini bile buluyor.
MOBİL BANKACILIK UYGULAMALARI Para transferinden kredi kartı borcu ödemeye, yatırım işlemlerinden fatura ödemeye kadar pek çok imkanı veren bankacılık uygulamaları, bankacılık sektörüne katkı sağlıyor. Bankanızı arayarak kartınızı internet bankacılığına açtırdığınız takdirde birçok işlemi artık tek tıkla yapabilirsiniz.
Yiğit Berkay ÇOPUR
O
tobüs ve tramvayların kaç mayan kişiler için tasarlanan Sms dakika sonra geleceğini gösteservisi ile beklenen aracın durağa ren uygulama hem duraklarda LED tahmini olarak ne zaman geleceğini ekranda yer alırken hem de IOS ve öğrenmek de bu sistem ile mümAndroid kullanıkün oldu. Bu servisi Konya Büyükşehir cıları için mobil kullanmak isteyenlerin uygulama haline Belediyesi’nin geliştirdiği atus yazıp bir boşluk getirildi. Büyük- ATUS (Akıllı Toplu Ulaşım bıraktıktan sonra durak şehir Belediye- Sistemi) sayesinde numarasını ekleyerek si’nden yapılan vatandaşların durakta 5669’a göndermesi açıklamada, gerektiği belirtildi. Kısa beklemeleri sona erdi. ATUS sayesinde bir süre sonra belirtilen insanların toplu ulaşım hatlarının duraktan ne kadar süre sonra hangi hangi güzergâhlardan geçtiğini, oto- araçların geçeceği bilgisinin SMS büs hatlarına ait sefer zamanlarını, olarak insanlara ulaşacağı bilgisi toplu ulaşım aracının beklenen ya da verildi. Ayrıca vatandaşların bulunbelirtilen durağa tahmini olarak kaç dukları durak numaralarını durakdakika sonra geleceğini ve belirtilen larda bulunan Atus etiketlerinden adrese en yakın durakları öğrenebiöğrenebilecekleri açıklandı. leceği kaydedildi. Akıllı telefonu olmayan ya da telefoYiğit Berkay ÇOPUR nunda internet bağlantısı bulun-
“Black Friday” Türkiye’de de uygulanıyor Her yıl sadece bir gün yapılan Black Friday ile H alışveriş çılgınlarını büyük indirimler bekliyor. er sene başta ABD olmak üzere tüm dünyada ve Türkiye'de tüketiciler tarafından büyük bir heyecanla bekleniyor. Alışveriş çılgınlığının yaşandığı bu günlerde giyim, kozmetik, elektronik gibi pek çok kategoride çok yüksek oranda indirimler yapılıyor.
KASIM AYININ SON CUMASI Kasım ayının son cuması olan Black Friday, bu sene 24 Kasım’a denk geliyor. Şükran Günü'nden sonra gelen ilk Cuma olan Black Friday’i izleyen pazartesi ise Siber Pazartesi (Cyber Monday) olarak anılıyor. Her geçen yıl daha büyük ilgiyle karşılanan Black Friday gününde dünya çapındaki birçok firma çok büyük indirimlere giriyor. Kimi firmalar indirimleri sadece cuma günü yaparken, kimi firmalar da etkinliği uzatmayı planlıyor. E-ticaret şirketlerinin perakende sektöründe söz sahibi olmasıyla birlikte, Black Friday satışları internet üzerine de taşındı. Böylece, milyonlarca kullanıcı internet üzerinden milyarlarca dolarlık alışveriş yapacak. BU YIL YENİ BİR REKOR BEKLENİYOR Yapılan araştırmalara göre, tüketiciler geçen yıl kişi başı ortalama
935 dolar harcadı ve tüketicilerin küresel çaptaki toplam harcaması 655 milyar doları geçti. Bu rakamlar 2016 yılındaki Black Friday satışlarındaki artışın 2015 yılına göre 3.6 oranında arttığını gösterdi. Yüksek indirim oranları, dünyadaki tüketicinin de Black Friday’e ilgisini artırdı. Bu yıl alışveriş festivalinde kişi başı ortalama 967 dolarlık bir harcama yapılması ve bu artışla birlikte dünya çapındaki toplam satışların 682 milyar doları geçmesi bekleniyor. Yani 2016 yılına göre beklenen artış oranının yüzde 4 artış ile yeni bir rekor kırması bekleniyor. BLACK FRİDAY NEDİR? Kara Cuma olarak geçen "Black Friday", yaklaşık 85 yıldan beri düzenlenen bir alışveriş festivali olma özelliğini taşıyor. 1932’den bu yana Noel alışverişinin başlangıcı olarak kabul edilen Black Friday, önce Amerika’da başlayıp daha sonra Kanada ve İngiltere’nin ardından tüm dünyaya yayılan alışveriş festivalinde indirim oranları bazen yüzde 90’ların üzerine çıkabiliyor. Hatta Kara Cuma’ya özel Amerika’da mağazalar kapılarını saat 05:00’te açıyor ve akşam geç saatlere kadar açık tutuyorlar.
14/Kasım 2017
Selçuk iletişim
sinema
Kasım’da Sinema Başkadır Kasım’da tüm izleyicilerin zevklerine ve tercihlerine hitap edecek, yaklaşık 36 film vizyona girdi. Korku, dram, macera, fantastik, komedi ve bilimkurgu türünde izleyicileri karşılayacak filmler bu ay da beyazperdeyle buluştu.
G
üneşli günleri yavaş yavaş arkamızda bırakıp kış aylarının soğuk zamanlarına girmeye hazırlandığımız şu günlerde moraller düşerken bizi hayata bağlayabilecek nadir şeylerden biri kuşkusuz sinema. Ödül mevsiminin sıcaklığını hissetmeye başladığımız bu günlerde filmler
arasında yarış başlarken Kasım ayında Toivon Tuolla Puolen (Umudun Öteki Yüzü) ve The Square(Kare) gibi ödül mevsiminde adını duymayı beklediğimiz filmler vizyona girdi. Ödüllü filmlerin yanı sıra Murder on the Orient Express (Doğu Ekspre-
sinde Cinayet), Yol Ayrımı ve Justice League (Adalet Birliği) gibi gişe filmlerinin vizyona girdiği Kasım ayında yaklaşık 36 film sinema salonlarını ziyaret etti. Ramazan KAPLAN
The Square:Kare (Ruben Östlund)
Yol Ayrımı (Yavuz Turgul) Mazhar Kozanlı (Şener Şen) çok büyük bir tekstil şirketinin sahibidir. İş hayatında son derece profesyonel, ailesine karşı duygusuzluk derecesinde katı bir adam olan Mazhar Bey, babasından kalan bu şirketi oldukça agresif bir politikayla yönetmektedir. Günün birinde geçirdiği trafik kazası hayata bakışını tamamen değiştirir. Ancak başka bir insana dönüşme girişimleri, başta ailesi olmak üzere çok kişiyi karşısına almasına neden olacaktır.
Justice League: Adalet Birliği(Zack Snyder) İnsanlığa dair inancını yeniden tazeleyen Bruce Wayne (Ben Affleck), yeni dostu Diana (Gal Gadot) ile dünyayı tehdit eden çok daha büyük bir güce karşı koyabilmek için çabuk bir şekilde özel yetenekli kişileri bir araya getirmek için harekete geçmiştir. Temasa geçtikleri kişiler arasında Barry Allen/The Flash, Arthur Curry/Aquaman ve Victor Stone/Cyborg da bulunmaktadır.
Toivon Tuolla Puolen:Umudun Öteki Yüzü(Aki Kaurismäki) Khaled (Sherwan Haji) Finlandiya’ya geldikten sonra burada sığınma hakkı talep eden, ancak reddedildikten sonra yasadışı yollarla ülkede kalmış Suriyeli bir göçmendir. Yolu kumarbaz restoran sahibi Wikström (Sakari Kuosmanen) ile kesişince Helsinki’deki yeraltı hayatı da farklı bir seyre girecektir.
İsveç’te monarşi kaldırılmış ve şehrin göbeğindeki kraliyet sarayı bir modern sanat müzesine dönüştürülmüştür. Müzenin baş küratörü Christian (Claes Bang), boşanmış ve iki çocuk babası olarak, modern dünyanın tüm gerekliliklerini ve aynı zamanda kendine özgü duyarlılıklarını yerine getiren bir adamdır. Ancak hayatı rayından çıkmak üzeredir. Telefonunun çalınmasından sonra yaptığı hareketler, onu utanç verici durumlara düşürür. O sırada müzede sergilenecek Arjantinli bir sanatçının yeni enstalasyonu ‘Kare’nin tanıtımını yapacak halkla ilişkiler şirketi çok provokatif bir kampanya hazırlayınca tam bir kargaşa ortamı oluşur. Christian ve müze için varoluş amaçlarını sorgulamaları gereken bir ortam oluşmuştur.
Murder on the Orient Express:Doğu Ekspresinde Cinayet (Kenneth Branagh) Halep’te çözdüğü bir davanın ardından İstanbul’a gelen Belçikalı dedektif Hercule Poirot (Kenneth Branagh) burada birkaç gün kalma niyetinde olsa da, acil başka bir durum ortaya çıkınca kendini Calais üzerinden Londra’ya gidecek Doğu Ekspresi’nde bulur. Trende farklı uluslardan, farklı toplumsal konum ve mesleklerden gelen insanlar vardır. Büyük bir kar fırtınasının olduğu bir gece, trendeki bir yolcu öldürülür. Olayı çözmek ve içlerindeki katili bulmak, Poirot’ya kalmıştır. Filmi izlemeden önce Agatha CHRİSTİE ‘nin muazzam eserlerinen biri olan “Doğu Ekspiresinde Cinayet” adlı romanı okunmalıdır.
Türk filmi “Ayla” Oscar adayı 90. Oscar Tören’inde aday adayı olan Ayla filminin başarısı şimdiden kanıtlandı. Filmi izleyen herkes, ‘‘Ayla, gönüllerimizin Oscar’ını aldı’’ yorumu yaptı.1950 Kore Savaşı’nda gerçek bir hikayeyi anlatan Can Ulkay’ın yönettiği, yapımcılığını Mustafa Uslu’nun üstlendiği ve senaryosunu Yiğit Güralp’in yazdığı film, sinemaseverleri derinden etkiledi. Türk sineması, son zamanlarda
daha iyi yapımlar ortaya çıkarmaya başlasa da çoğunlukla romantik komedi ekseninden dışarıya çok çıkamıyor. Ağız tadıyla bir aksiyon, savaş, korku, bilimkurgu ya da fantastik Türk filmi kaç yıl sonra görürüz diye merak etmemek mümkün değil. Ülkemizde birçok Hollywood oyuncusunun bile eline su dökemeyeceği düzeyde iyi aktör ve aktrisler varken daha yüksek bütçelerle tüm
dünyayı hayran bırakacak filmler yapabilecektir. Son zamanlarda buna en iyi örnek ise Ayla filmi oldu. Ayla filmi, gerek oyuncu kadrosu gerek filmin gerçek hayattan alınan öyküsü gerekse savaş sahnelerinde kullanılan efektlerle Türk sinemasını bir adım daha öne taşımıştır. Ramazan KAPLAN
Ayla(Can Ulkay) IMDB:8.9 Kore Savaşı’na asker olarak gönderilen Süleyman (İsmail Hacıoğlu), savaş esnasında öksüz kalan ve himayesini aldığı küçük Koreli kızla sevgi dolu samimi bir bağ kurar. Ayla adını verdiği küçük çocuğu aylarca bakar, ancak savaş bittiğinde kimsesiz çocuğu
Türkiye’ye götürmek istediğinde Kore yasalarının engeliyle karşılaşır ve zor da olsa ayrılırlar. Bu olaylardan 60 yıl geçtikten sonra Süleyman Bey, nerede olduğu, neler yaptığı hakkında hiçbir bilgisi olmadığı Ayla’yı yeniden görebilmek için harekete geçer. Ayla filmi, Kore’de savaşmış Süleyman Dilbirliği’nin gerçek hikayesinden esinlenerek çekildi.
Selçuk iletişim
spor
/15
Kasım 2017
Konya’da golcüler sustu Atiker Konyaspor, Süper Lig’de oynadığı maçlarda kaleyi bulmakta ve gol atmakta zorlandı. Yeşil-beyazlı ekipte gol bölgesinde oynayan oyuncular büyük bir suskunluk yaşarken, Anadolu Kartalı’nın en golcü ismi ise sağ bek oynayan Nejc Skubic oldu.
A
tiker Konyaspor sezon başından buyana gol yollarında büyük sıkıntı çekti. Hücum bölgesine yapılan transferlerin adeta yokları oynadığı yeşil-beyazlı ekipte en golcü oyuncu ise sağ bekte forma giyen Nejc Skubic oldu. Bu durum Konyaspor’da ilginç bir gol istatistiğini ortaya çıkardı. KALEYİ TUTTURAMAYINCA GOL ATAMIYORUZ Ligde gol sıkıntısı yaşayan Atiker Konyaspor kaleyi bulamadı. Ye-
şil-beyazlı ekip geride kalan 11 hafta sonunda ‘kaleyi bulan isabetli şut’ istatistiğinde Süper Lig’de son sırada yer aldı. Gol yollarında büyük sıkıntı çeken Anadolu Kartalı, maç başına ortalama 8,8 şut çekerken, bu şutlardan sadece 3,5’i kaleyi buldu. Atiker Konyaspor, kaleyi bulan şutta Yeni Malatyaspor ile birlikte ligin en kötü takımı oldu. Maç başına 11,3 şut çeken ve bu şutlarda ortalama 5,5 ortalama tutturan Aytemiz Alanyaspor, Süper Lig’de bu istatistikte zirvede yer aldı.
GOLLERE SKUBİC İMZASI Atiker Konyaspor’un Süper Lig’de attığı 11 golü 6 oyuncu paylaştı. Yeşil-beyazlı ekibin en golcü oyuncusunun Nejc Skubic olması dikkat çekti. Süper Lig’de şu ana kadar istediği performansı gösteremeyen Atiker Konyaspor’un 11 haftalık bölümde attığı 11 golü 6 oyuncu paylaştı. Ligin en az gol atan takımı olan yeşil-beyazlı ekipte ligde 6 oyuncu gol sevinci yaşadı. Anadolu Kartalı’nda en golcü oyuncunun Nejc Skubic olması dikkati çekti. Sloven sağ bek, Süper Lig’de şu ana kadar 11 maçın tamamında 90 dakika forma giyerken, attığı 3 golle takımının en skorer oyuncusu oldu. Atiker Konyaspor’da Ömer Ali Şahiner, Patrick Eze ve Musa Araz ikişer gol kaydederken, Moryke Fofana ve Deni Milosevic de birer golle takımlarına gol yollarında destek oldu.
YENİLER BEKLENTİNİN ALTINDA KALDI Bu sezon transferlerden yana yüzü gülmeyen Atiker Konyaspor, yeni transferlerinden istediği gol katkısını alamadı. Yeşil-beyazlı ekibin bu sezon yaptığı transferlerden sadece Patrick Eze ve Musa Araz gol atabildi. Nijeryalı forvet oyuncusu Eze, ligde Yeni Malatyaspor ve Akhisarspor ağlarını sarsarken, gur-
betçi oyuncu Musa Araz ligde attığı 2 golü de Gençlerbirliği karşısında buldu. Temsilcimiz birçok oyuncusundan verim alamazken, özellikle Malick Evouna ve Imoh Ezekiel gibi isimler performanslarıyla hayal kırıklığı yaşattı. Ligde 2 gol atıp, UEFA Avrupa Ligi’nde de bir asist yapmasına karşın Patrick Eze’de beklentilerin altında kaldı. Ali İBİLEME
Selçuklu’ya Uğur’lu geliyor Türkiye Basketbol Liginde 9. hafta heyecanı sona ererken, Selçuklu Belediyespor üst sıralardaki yerini koruyor. İç sahada maç kaybetmeyen Mavi-beyazlı ekibin bu maçlarda ki ‘Uğur’u ise Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay oldu.
Ş
uana kadar 7 maçta sadece bir yenilgi alan Mavi-beyazlı ekip iç sahada maç kaybetmedi. Selçuklu Belediyespor’un bu maçlarda ki ‘Uğur’u ise Selçuklu Belediye Başkanı ve Kulüp Onursal Başkanı Uğur İbrahim Altay oldu. Mavi-beyazlı ekibin iç sahada oynadığı hiçbir maçını kaçırmayan Başkan Altay bu maçların hepsinde salondan mutlu ayrıldı. TAKIMIN UĞUR’U HALİNE GELDİ Amatör branşlara verdiği önemle Türkiye’de marka haline gelen Selçuklu Belediyesi basketbol takımı ile de Konya’da büyük bir sorumluluk alarak bu açığı kapattı. Selçuklu Belediye Başkanı ve Kulüp onursal Başkanı Uğur İbrahim Altay yaptığı bu girişimle tüm sporseverlerin sevgisini kazanırken Selçuklu Belediyespor Basketbol takımının iç sahada oynadığı maçlarda da yerini alarak takımın ‘Uğur’u haline geldi. Mavi-beyazlı ekip en son Bakırköy maçında çok zorlanmasına rağmen
Kısa sürede 2 tarihi başarı Sezon başında Atiker Konyaspor ile 3 yıllık sözleşme imzalayan Mustafa Reşit Akçay sadece 4,5 ay takımın başında kalabildi. Akçay bu süreçte Süper Kupa kazanan ve Avrupa’da ilk galibiyetini alan Atiker Konyaspor’la tarihe geçti.
B
u sezonun başında 3 yıllık sözleşme imzalanan Mustafa Akçay, yeşil-beyazlı ekipte sadece 4,5 ay kalabildi. Bu süreçte Süper Kupa kazanan ve Avrupa’da ilk galibiyetini alan Atiker Konyaspor ligde tam tersi bir durum yaşayınca hoca ile yollar ayrıldı. Mustafa Akçay, Konyaspor’a 2 büyük zafer yaşatmasına rağmen lig-
de istediğini bulamayan yeşil-beyazlı ekip 7 puanla 17. sırada kaldı. Konyaspor, Akçay yönetiminde Süper Kupa finalinde Beşiktaş’ı yenerken, Vitoria Guimaraes’i de sahasında mağlup ederek ilk Avrupa galibiyetini aldı. Tecrübeli çalıştırıcı, kadroda yaşanan sirkülasyon, yabancı trans-
ferlerin beklenen kalitede olmaması, sakatlıklar, cezalar ve saha dışı olaylardan ötürü Atiker Konyaspor’da istenilen başarıyı gösteremedi. Konyaspor, Mustafa Akçay yönetiminde çıktığı 13 maçta 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 8 yenilgi aldı. Ali İBİLEME
kazanmasını bildi. Başkan Uğur İbrahim Altay bu maçta da tribündeki yerini aldı. ZİRVE YARIŞINDA Selçuklu Belediyespor üst sıralarda ki yerini koruyor. Son olarak evinde Bakırköy Basket’i 75-73 mağlup eden mavi-beyazlı ekip, haftayı averajla 3.sırada tamamladı. Ligin yeni ekiplerinden olan ve sezona ligde kalma hedefiyle başlayan Selçuklu Belediyespor’da alınan başarılı sonuçların ardından, hedef de büyüdü.
Kadrosunda yerli ve yabancı birçok kaliteli oyuncu barındıran Selçuklu Kartalı, sezon sonu ilk 9’da yer alarak ilk sezonunda play-off oynamak amacında. Bu sezon basketbola ciddi bir yatırım yapan Selçuklu Belediyespor idarecileri de takımın ligdeki performansından memnun. Temsilcimiz 9 haftası geride kalan ligde tek yenilgisinin deplasmanda şampiyonluğun en büyük adaylarından olan Afyon Belediyespor karşısında aldı. Ali İBİLEME
HALİL FURKAN ÖZTÜRK
CEREN AKTAŞ
ONUR KESKİN
MUHAMMED ELŞEYHALİ
BUSE ÖZCAN
RUMEYSA YAYLA
İPEK AHMETOĞLU
www.selcukiletisim.selcuk.edu.tr (0332) 223 37 07