10 minute read

Facebook, ABD Seçimleri’ni kazanabilir mi?

FACEBOOK ABD SEÇİMLERİNİ KAZANABİLECEK Mİ?

2016 yılındaki ABD Başkanlık Seçimleri'nin manipüle edilmesine araç olan Facebook, sıradaki seçim için bir dizi önlem alıyor.

Advertisement

Facebook, tüm dünyanın merakla beklediği sıradaki ABD Başkanlık Seçimi için platformları çapında hazırlıklara başladı. Dünyanın en büyük sosyal ağı, 1 Eylül’de yaptığı bir açıklamada, Kremlin yönetimine yakın Rusya merkezli Internet Research Agency (IRA) tarafından yönetilen 13 hesap ve sayfadan oluşan bir ağın Facebook’tan yasaklandığını duyurdu. IRA, 2016 Başkanlık Seçimleri’nde Clinton karşıtı ve Trump destekçisi kampanyalar yürütmek, seçimi manipüle etmekle suçlanmıştı. Facebook, Saint Petersburg merkezli ajansın kapatılan sayfalarının yalnızca 14.000 üyesi bulunduğunu ve bunlardan yalnızca 200’ünün Amerikan vatandaşı olduğunu açıkladı. Twitter ise Rus devletiyle ilişkili ve manipülasyon amaçlı olduğunu saptadığı 5 hesabı yasakladı. FBI ise konu üzerine soruşturma başlattı.

Yeni tehditlere odaklandı Facebook, yeni seçimler için 2016’da yaşanan yanlış bilgi kampanyalarından farklı ve daha az bilinen tehditlere odaklanmış durumda zira uzmanlar sıradaki manipülasyon denemelerinin daha gelişmiş olacaklarına emin. Facebook’un sosyal ağından yasakladığı yalan haber yayan sayfaların çoğu, genel olarak PeaceData isimli bağımsız bir haber kanalının içeriklerinin dağıtımını üstleniyordu. Söz konusu kanalın içerikleri, takipçilerine demokrat parti, insan hakları, küresel ısınma ve yolsuzluk konularında “halktan gizlenenleri” açıkladığı iddiasındaydı.

Rusya bağı belgelendi 2016 seçimlerinde yaşananlar ABD siyaset sahnesinde yoğun tartışmalara sebebiyet vermiş, sonrasında resmi kurumlar tarafından hazırlanan raporlar Rusya merkezli bilgi manipülasyonlarını belgelemişti. Yanlış bilgi kampanyalarının Rus merkezli Internet Research Agency tarafından yürütüldüğü, ABD Ulusal İstihbarat Ofisi tarafından gerçekleştirilen soruşturma sonucunda hazırlanan raporda kamuoyuna duyurulmuştu. Ancak söz konusu kampanyaların ABD’nin mevcut başkanı D. Trump tarafından teşvik edilip edilmediği bugün

bile bir muamma... Konuyla ilgili daha güncel bir çalışma ise bu yılın ağustos ayında Senato İstihbarat Komitesi tarafından gerçekleştirildi. Komite, konuyla ilgili hazırladığı 1000’i aşkın sayfadan oluşan raporda, Rusya’nın 2016 seçimlerini manipüle etmek için başta Facebook olmak üzere sosyal ağları nasıl kullandığını detaylandırdı. Bu rapor, günümüzde herhangi bir kuruluşun geniş kitlelerin fikirlerini etkilemesinin ne kadar kolay olduğunu gözler önüne serdi.

İdeal manipülasyon kanalı Komitenin raporunda, Facebook tarafından geçtiğimiz ay yasaklanan PeaceData isimli haber sitesinin yalan haber yazdırmak üzere birçok Amerikalıyı işe aldığını ve bu şekilde dezenformasyon kampanyasının etkisi güçlendirdiğini görmek mümkün. Facebook’un muazzam reklam altyapısı ise bu haberlerin yayılmasını hiç olmadığı kadar kolaylaştırdığından, manipülatörler özellikle bu sosyal ağ üzerinden seçmenleri etkilemeye çalışıyor. Üstelik bunu Amerikan dili ve kültürünü çok iyi bilen kişilerle yaparak, yalan haberlerin ilk bakışta fark edilmesini zorlaştırıyor. Modern bilgi ekosistemi küresel ve çok yönlü. Bugün bir Amerikan vatandaşını herhangi bir sayfayı takip ettirmek mümkünken, aynısını bir Rusya vatandaşına da yapmak mümkün. Söz konusu sosyal ağ kullanıcısı bilinçsizce bir yalan haberi beğendiğinde ya da yorumladığında, söz konusu yanlış bilgi onun arkadaşlarına da ulaşmış oluyor. Birçokları söz konusu haberlere inanmayacak olsa bile, birkaçının fikrini şekillendirmek bunu başarılı bir manipülasyon haline getiriyor.

Seçim yasakları başlıyor 2016 seçimlerinde yaşananlardan sonra ABD Senatosu ve AB Komisyonu önünde soruları yanıtlayan Mark Zuckerberg, dünyanın en büyük internet şirketlerinden birine dönüştürdüğü sosyal ağının demokrasiyi zayıflatan bir enstrümana dönüşmesiyle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Günümüzde yoğunlukla yetişkinler ve orta yaşlılar tarafından kullanılan sosyal ağ, sıradaki seçimler için daha önce yapmadığı bir takım önlemlere başvurmaya hazırlanıyor.

Yalan haberler ve yanlış bilgiler paralı reklamlardan ziyade, bu amaçla özel olarak üretilen ve sistematik şekilde dağıtılan içeriklerle yayılıyor.

Bunların başında ise 3 Kasım’daki oylama tarihinden 1 hafta önce başlayacak olan politik reklam yasakları geliyor. Bu her ne kadar manipülasyona karşı atılmış güçlü bir adım gibi görünse de, yanlış bilgilerin reklamlardan ziyade yoğunlukla içerikler üzerinden yayıldığı düşünüldüğünde seçimi dış etkenlere karşı korumak için etkili olması zor görünüyor. Facebook’un hamlesiyle ilgili bir diğer sorun ise politik reklamları seçimden yalnızca 1 hafta önce yasaklayacak olması. Bu önlem, sorunu yara bandıyla iyileştirmeye çalışmaya benziyor. Sorunun gerçek çözümü, Facebook’un en azından yalnızca sıradaki seçime kadar tüm politik reklamları yasaklaması ve kendisini bu yılan hikayesinin içerisinden görece soyutlaması olurdu, ancak Zuckerberg’ün halka açık sorgularında da ortaya çıktığı üzere politik reklamlar Facebook’un vazgeçemeyeceği kadar büyük bir gelir kalemini oluşturuyor.

BOMBALARI KOKLAYAN SENSÖR

Akıllı telefon büyüklüğündeki sensörler, farklı kokuları algılayabiliyor. Çığır açan bu cihazlar güvenlik, tarım ve sağlık alanlarında kullanılmaya hazır.

Hayvanlar, biz insanların sahip olmadığı fakat faydamıza kullanabildiğimiz birçok özel yeteneğe sahip. Bunların başında ise muazzam koku alma duyularu geliyor. Köpekler yıllardır yasa dışı maddeleri saptıyor, Afrika keseli fareleri bomba ve mayınları yakalıyor, hatta güvercinlere kanser hücrelerini sağlıklılardan ayırt etmeyi bile öğrettik. Bugüne kadar bu yetenekleri için hayvanlarla işbirliği yapıyorduk. Ancak artık bu yetenekleri cep telefonu boyutundaki cihazlara sığdırmayı başardık. Hayat kurtaran ve kolaylaştıran biyolojik makineler geliştiren Koniku isimli girişimin kurucu CEO’su Oshiorenoya Agabi’ye göre: “Biyoloji en geniş açık kaynaklı donanım ve yazılıma sahip.” Koniku tarafından geliştirilen Konikore isimli cihaz, gezegenimizde bulunan en kuvvetli burunların işlevini taklit etmek için minik reseptörlerden faydalanıyor. Cihazın merkezinde, havayı koklayan yaşayan bir biyolojik çip yer alıyor. Aldığı her koku için tıpkı antivirüs yazılımları gibi bir imza atayan sensör, olası bir tehlike anında ya da gerek duyulan herhangi bir senaryoda kullanıcılarını uyarıyor.

Biyoloji, dünyanın en geniş açık kaynaklı donanım ve yazılım kütüphanesi.

Konikore’un deniz anasından esinlenen tasarımı cihazın önemli işlevlerini mümkün kılıyor: Hava dolaşımı, kolay seri üretim ve taşınabilirlik. Öte yandan sensör tamamen kendini idare edebiliyor ve faaliyetini sürdürmek için herhangi bir kullanıcı etkileşimine ihtiyaç duymuyor. Konikore iki ana bileşenden oluşuyor: Dirayetli silikon cihaz ve değiştirilebilir biyoçip. Gerektiğinde kullanıcılar cihazın içerisindeki biyoçipi değiştirerek Konikore’un kullanım ömrünü uzatabiliyor.

Akıllı tarımda kullanılabiliyor Konikore’un birçok kullanım alanı ve amacı mevcut. Bunların başındaysa modern tarım geliyor. Sensör, hastalığı erkenden koklayarak önerilerde bulunuyor, çiftçilerin ekinlerini ve hayvanlarını sağlıklı tutmalarına olanak tanıyor.

Sensör ayrıca soluduğumuz havayı gözlemleyerek, kalitesini ölçümleyebiliyor. Bu özellik, önleyici teknolojiler alanında büyük bir yenilik olma özelliği taşıyor. Cihaz, ABD Ordusu tarafından mayınların keşfi ve etkisiz hale getirilmesi için kullanılıyor. Eskiden bu operasyonlar için insan ve hayvan hayatları tehlikeye atılıyordu. Cihazın güvenlik alanında sağlayabilecekleri halihazırda iş dünyasının da ilgisini çekmiş durumda. Her yıl 4,1 milyar yolcu

uçak yolculuğu yapıyor ve her birisi için kapsamlı güvenlik taramaları gerekiyor. Mevcut güvenlik prosedürleri verimsiz ve yüksek maliyetli, üstelik neredeyse yüzde 80 senaryoda silah, uyuşturucu ve patlayıcıları saptamakta başarısız oluyor.

Airbus uçaklarda ve havaalanlarında kullanacak Ünlü uçak üreticisi Airbus, Konikore’ biyoteknolojik sensörü 2020 yılının sonunda uçaklarında ve havaalanlarında kullanmayı planlıyor. 2001 yılından bu

yana ABD’deki havaalanı ve tren istasyonlarında bulunan güvenlik önemleri sıkılaştırıldı. Bu sektörlerde yer alan şirketler, yolcuları güvende tutmak için yeni cihazlar geliştirme ve/ veya destekleme konusunda bir hayli istekliler. Avrupalı dev Airbus da bu kervana katıldı ve Silikon Vadisi girişimlerinden Koniku’nun teknolojilerine yöneldi. Şirket, 2020 yılının sonunda bu sensörleri birkaç seçilmiş havalanında bulunan X-ray tünellerine yerleştirerek bomba, uyuşturucu ve silah gibi yasakl, tehlikeli nesneleri daha yüksek bir doğrulukla saptamayı hedefliyor. Airbus’a göre Koniku ile yaptıkları işbirliği güvenlik konusunda gerçek bir devrimi havayolları yolcularına ulaştıracak.

Sırada COVID-19 var Biyoteknolojik sensörler, salgın hastalıklarla savaşta insanlığa büyük fayda sağlayabilir. Henüz bu alanda geliştirilen sensörlerin çok büyük bir başarı yakalamadığı ortada ancak Koniku da bu hedefin peşinden gidiyor. Girişimin uzun vadeli hedefi bu teknolojiyi kullanarak insan sağlığına fayda sağlayabilmek. Bu amaçla çeşitli sensörler kullanılarak birçok hastalığı erken aşamada teşhis edebilecek cihazlar üzerinde ARGE çalışmaları yürütülüyor. Koniku, COVID-19’u koklayarak teşhis edecek ve bunu geleneksel testlerden çok daha hızlı gerçekleştirebilecek bir robot üzerinde çalışıyor. Koniku’nun COVID-19’u koklayan cihazının klinik testleri 1 aya yakın bir süredir COVID-19’a yakalanmış insanlardan alınan örneklerle sürüyor. Girişimden yapılan açıklamada, söz konusu cihazın halihazırda yüksek bir doğrulukla domuz gribini algılayabildiği duyuruldu. COVID-19 test sonuçları ise henüz açıklanmadı.

E-ticaret hacmi yılın ilk yarısında yüzde 64 büyüdü

COVID-19 salgını kimi sektörlere kök söktürürken, başını e-ticaretin çektiği alanlarda ise eşi benzeri görülmemiş bir büyüme trendi başlattı. Garanti BBVA Kadın Girişimci Buluşmaları programına katılan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yerel e-ticaret sektörünün 2020’nin ilk yarısına dair performansını girişimcilerle paylaştı. Bakan Pekcan, “Pandemi ve karantina koşullarının da etkisiyle,2020 yılının ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre e-ticaret hacminde yüzde 64’lük önemli bir artış yaşanmıştır. 2019 yılının ilk 6 ayında e-ticaretin genel ticaret içerisindeki oranı yüzde 8,4 iken, 2020 yılının ilk 6 ayında yüzde 14,2 olarak gerçekleşmiştir” dedi. Salgın sürecinde e-ticaretin işletmeciler için artık yalnızca bir seçenek değil, iyiden iyiye bir zorunluluğa dönüştüğü ortaya çıktı. Geleneksel işletmeler

kepenk kapatırken, işlerini dijitale kaydıranlar kepenk arkasından müşterilerinin ihtiyaçlarına yanıt vermeye devam edebildi. Dijitalleşmeye ve girişimciliğe önem verdiklerini ifade eden Bakan Pekcan, “Bilişim teknolojilerinin öne çıktığı çağda e- ticaretin rolü ve önemi giderek artmakta. Ticaretin bu süreçlerinin esneklik ve kolaylık sağlamasının yanısıra, girişimcilere maliyet avantajları da sağlamakta. Genç girişimciler, için özellikle yeni girişimciler için ticari faaliyetlerini tanıtıp geliştirmeleri noktasında avantaj ve kolaylıklar sağlamaktadır” dedi.

2020 e-ticaret verileri ilk kez paylaşıldı Bu yıl Türkiye’de ilk defa e- ticaret verilerinin paylaşıldığını kaydeden Pekcan,”2019 e- ticaret hacmi 136 milyar TL. 2020 ilk altı ayında 91 milyar 700 milyon TL. olduğunu görüyoruz. Pandemi ve karantina koşullarının etkisiyle 2020’nin ilk altı ayında e- ticaret hacminde yüzde 64 artış olduğunu görüyoruz. 2019 ‘un ilk altı ayında e- ticaretin genel ticaret içindeki payı yüzde 8,4 iken 2020 yılının ilk altı ayında 14,2 olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizde e-ticaretin sektörel ve coğrafi bazda dağılımı ile ilgili pek çok veriyi sağlayabiliyoruz” dedi.

Yılın ilk yarısındaki e-ticaret satışları, tüm ticaretin yüzde 14,2’sini oluşturdu.

E-ticaret verileri ile ilgili derlenen bütün verilerin sektörle ilgili stratejilerin belirlenmesinde faydalı olduğunu aktaran Pekcan,”Bakanlık olarak e-ticarette güvenli ticaret için ciddi çalışmalar yaptık. E- ticarette güven damgasını oluşturduk.. Şu ana kadar 18 web sitesi e-ticarette güven damgasını aldı. Tüketicilerde güven damgası bulunan sitelerde daha güvenli alışveriş yapabileceklerine ikna olacaklar. Bakanlık olarak e- ticaret üzerinde bir platform oluşturduk. E-ticaret ile ilgili bütün çalışmalara ulaşabilirler. Mart ayında faaliyete aldığımız bu e- ticaret platformumuzu kullanan firma sayısı 300 bine ulaşmış durumda. Dijital dönüşüm çalışmalarımız kapsamında en temel hedeflerimizden biri ihracatımızı yaymak. Daha fazla kadın girişimcimizi ihracat ailesinin bir ferdi olarak eklemeyi istiyoruz” şeklinde konuştu.

Google Lens, yeni alışveriş özellikleri kazandı

Google, Lens uygulamasına alışveriş özellikleri kazandıran yeni bir güncellemeyi duyurdu. Kullanıcılar artık, ev ödevlerinin yanı sıra, yeni bir otomobil veya kıyafet satın alırken de Google Lens’den yardım alabilecek. Görüntü tanıma özelliği sayesinde fotoğraflardaki kıyafetleri ve benzeri ürünleri tespit edebilen uygulama, örneğin beğenilen bir elbiseyi internetten bulup satın alma olanağı verecek. Google Lens, ayrıca bulduğunuz kıyafetleri kombinleyebileceğiniz diğer giysileri bulmak için de yardımcı olabilecek. Hem Android hem iOS işletim sistemli mobil cihazlarda kullanılabilecek olan Google Lens özelliği, bundan sonra bir otomobilin gerçek dünyada nasıl bir görünüme sahip olduğunu da gösterebilecek. Google’ın bu özellik için Volvo ve Porsche gibi markalar ile anlaştığı ifade ediliyor.

A101 Kapıda, alışveriş alışkanlıklarını çıkarttı

A101, nisanda başladığı “A101 Kapıda” uygulamasını çok kısa sürede 81 şehri kapsayacak şekilde genişleterek, bu hizmeti en geniş kapsamlı veren market oldu. Şirket, 1-10 Ekim arası alışveriş alışkanlıkları raporu hazırladı. Buna göre, toplam 2.674.138 ürün teslim edildi. En çok sipariş, Pazar günleri saat 19.00-21.00 arası verilirken, en çok sipariş veren bölge İstanbul’un Kadıköy ilçesi oldu. Türkiye çapında en çok sipariş verilen ürün olarak maden suyu

ParamKredi ile yeni nesil finansman seçeneği

TURK Finansman A.Ş.’nin ParamKredi ürünü ile artık kredi kartı limiti, kısıtlı taksit seçenekleri ya da banka hesabına gerek duymadan alışveriş yapılabilecek. Bir tıkla, uzun vadeli taksit seçenekleri ve düşük faiz oranlarıyla dijital kredi alınabilecek. Bireysel veya kurumsal tüm müşterilere sunulan seçenek, sadece alışveriş zamanı değil öncesinde de istediği zaman kredi limitini olurken, İstanbul özelinde baget ekmek, İzmir’de boyoz, Ankara’da ise süt ve süt ürünleri öne çıktı. Hakkâri, yüzdesel olarak en çok soğan sipariş eden il olurken Kırşehir ise en az soğan tercih eden il oldu. Sinop, siparişlerinin %7’sinde peynir ve zeytin çeşitleri isteyerek yüzdesel olarak en çok kahvaltılık sipariş eden il oldu. En çok çekirdek çitleyen il olarak ise Zonguldak öne çıktıPandemi sürecinin en çok tüketilen ürünlerinden kolonya tüketiminde Giresun, maske tüketiminde ise Bilecik öne çıktı. Çocuk bezi ise en çok sipariş edilen bebek ürünü oldu.

ihtiyaç doğrultusunda belirleme imkanı sunuyor. TURK Finansman A.Ş. Genel Müdürü Gökhan Ertürk, konuyu “Bu modeli oluşturabilmemizi sağlayan, açık bankacılığa uyumlu Türkiye’de bir ilk olan Public API sistemimiz. İki ay içinde 30 milyon TL’den fazla kredi başvurusu aldık Üç yıl içinde otomotiv harici finansman kredilerinde 1.5 milyar TL finansman sağlayarak pazardan yüzde 10 pay almayı hedefliyoruz” şeklinde değerlendirdi.

This article is from: