ÜNİTE: 7 TECVİD 1. Tecvid’in Tarifi: Tecvid kelimesi lügatte, “bir şeyi iyi yapmak, güzel yapmak, süslemek” anlamına gelir. Istılahta ise; harflerin mahreçlerine dikkat ederek, her harfin hakkını vererek vasl, vakf, medd, kasr gibi tilâvet kaidelerine riayet ederek Kur’an’ı güzel okumayı öğreten ilmin adıdır. Tecvid kuralları, Kur'ân'ın okunmaya başladığı dönemden itibaren teorikte sistematik olarak olmasa bile pratikte olarak mevcuttu. Tecvîd sözcüğü ilk olarak; "Kur'ân'ı tertîl ile oku" ayetinde yer alan tertîl kelimesine, Hz. Ali'nin; "buradaki tertîlden maksat, Kur'ân'ın tecvîdidir." demesi ile kıraat edebiyatında yer almaya başlamıştır.
2. Tecvidin Lüzumu: Kur’an kendisini anlatırken Arapça olarak indirildiğine vurgu yaparken tertil üzere okunmasının lüzumuna da işaret etmektedir. Bu durum Kur’an’ın gelişigüzel değil belirli kurallar çerçevesinde okunmasının kaçınılmaz olduğuna işaret etmektedir. Kur’an’ın Allah kelamı olması da onun belirli ölçütlere göre kıraatini zorunlu kılmaktadır. Allah-u Teâlâ’nın, Hz. Muhammed (s.a.v) vasıtasıyla gönderdiği ve bize, manasını anlayarak gereğini yerine getirmemizi emrettiği Kur’an-ı Kerim’i doğru bir şekilde okumak özel bir eğitimi gerektirir. Bu özel eğitim ise, Tevcid ilmi’nin bilincine sahip olup Kur’an-ı Kerim’i güzel bir şekilde okuyan, bu işin eğitim ve öğretimini yapanların gözetiminde gerçekleşebilir. Böylece Kur’an-ı Kerim’i hatalı okumaktan kurtarmaya hizmet eden Tevcid İlmi’nin gayesi de gerçekleşmiş olur. Kur’an kıraatinde tecvid kurallarına uyup uymamanın gerekliliği konusu zaman zaman tartışmalara neden olmuştur. Hz. Peygamber döneminde bu ilmin verilerinin tedvin edilmemiş olması belki de bu tartışmaların ana nedenlerinden biridir. Halbuki bugün tanıklık ettiğimiz birçok İslami ilmin tedvin ve tasnif edilmemesi o dönemde olmadığı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla pratik anlamda uygulamada olan tecvid ilminin daha sonraki dönemlerde geniş olarak belirli terimlerle sistematik hale getirilip tedvin edildiğini söylemek daha doğru olacaktır.
Hz. Peygamber'in, kendisinin tecvid kurallarına uyarak Kur’an okuduğunu ve bu şekilde okuyanları da taltif ettiğini görüyoruz: "Katâde ‘den gelen rivayete göre kendisine Hz. Peygamber'in kıraatinin nasıl olduğu sorulduğunda Hz. Enes şöyle cevap vermiştir: “O'nun kıraati med ederek (harfleri uzatarak) okumaktı. O, bismillâh'ı, er-Rahmân'ı ve er-Rahîm'i med ederek okurdu." (Buhari, VII/712) Güzel Kur’an okumakla meşhur olmuş olan İbn Mes'ûd’la ilgili peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Kim Kur'ân'ı nazil olduğu gibi taze bir şekilde okumayı isterse, İbn Mes'ûd gibi okusun."(Suyûtî, Camiu’s-Sağîr, I/314) Kur’an’ı tecvid kuralları çerçevesinde okumanın gerekli olduğu hususundaki delillerden biri de Müslümanlar arasında bulunan icmadır. Nitekim Allah’ın Kitabı indirildiği günden bugüne kadar hep peygamberden nakil yoluyla gelen biçimde okunmuştur. Tecvid’in tali konularında farklı görüşlerin bulunması bu icmayı bozmaz. Çünkü bu konulardaki görüş farklılığı tecvidin bizzat kendisinde değil, meselelerin uygulama biçimlerinde görülmektedir.
3. Tecvid İlminin Gayesi: Tecvid ilminin gayesi, Kur’an’ı Kerim lafızlarını Peygamber (s.a.v) den öğrenildiği gibi okuyabilmeyi sağlamaktır. Bir başka ifade ile “Tecvid”in gayesi, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’i okurken dilin hatadan korunması, okuyanların bu konuda sorumluluktan kurtarılmasıdır. Nitekim Peygamberimiz (sav) “ “ إقرأوا كماعلمتمKur’an-ı öğrendiğiniz gibi okuyunuz”1 şeklinde emretmiş, bizlerde buna riayet etme çabası içinde olmamız gerekmektedir.
4. Tecvid Bilmenin Hükmü: Her Müslüman’ın tecvidi bilmesi ve tatbik ederek Kur’an’ı okuması gerekir. Çünkü her Müslüman’ın namaz kılması, kıldığı namazda, Kur’an’dan sûre ve ayet okuması şarttır. Okunacak kıraatte tecvid kaidelerine riayet etmemesi Cenabı Allah’ın (ً“ ) َو َرتﱢ ِل ْالقُرْ آنَ تَرْ تِيالve Kur’an’ı tane tane oku.” (Müzzemmil, 73/4) emrine aykırı düşer. Nitekim tertîl, Kur’an okurken her harfin hakkını vererek acele etmeden Kur’an-ı ahenk ve nizam ile okumaktır. Tecvid öğrenmenin farz-ı kifaye olduğu hususunda âlimlerin ittifakı vardır. Herkesin okuyabildiği sure ve ayetlerde tecvid kaidelerine uyması, lahn-ı celiden (açık ve fâhiş hata) kaçınması farzdır. 1
Karakılıçın, Tecvid Đlmi Kur’an-ı Kerim Okuma Kaideleriadlı eseri, s.16 da, Halil ibn Mustafa’nın Şemsiye, adlı eserinde böyle bir hadisin geçtiğini bize nakletmektedir, ancak yaptığımız çalışma neticesinde bu hadisin metnine Kütüb’ü-Tis’a da rastlamadık.
Not: “Beyyine ve Kadr” sureleri tecvid kurallarına riayet edilerek okunup ezberlenecek.
YARARLANILAN KAYNAKLAR Aslan, Ömer, Kur'ân Tilavetinde Tecvîd'in Gerekliliği ve Lahn (okuyuş hataları), Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: VII / 1, s. 357-372, Haziran, 2003, Sivas. Buhari, el-Camiu’s-Sahîh, Mısır, 1345. Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, Aksa Yay., İstanbul, 1997. Karaçam, İsmail, Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri ve Okuma Kaideleri Mufassal Tecvid, Marmara Üniv. İlh. Fak. Vakfı Yay., No: 67, İstanbul, 1996. Karakılıç, Celaleddin, Tecvid İlmi Kur’an-ı Kerim Okuma Kaideleri, Ankara, 1972. Meydani, el-Minhecü’l-Müfid fi İlmi’t-Tecvid, Beyrut, 1408. Ünlü, Demirhan; Kur’an-ı Kerim’in Tecvidi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 1993. Said, Abdu’l-Varis,Teysiru’t-Tecvid, Mısır, H. 1414/M.1993. Suyûtî, Celaleddîn Abdurrahman, Camiu's-Sağîr, Beyrût, ts.