MAHMUT KISA
www.KuranOkulu.net
1
Ů?Ů‘ ‍ﴞ Ů? ŮŽŘą Ů?؊‏ي٣﴿
Ů° ‍ا‏ 93. DUHA SURESÄ° ŮŽ ‍ا‏ Ů‘ Ů?
‍ا‏ Ů? Ů‘Ů°
Ů? Ů° Ů’ ŮŽŮ‘ ‍ا‏
Ů? Ů’ Ů?
Rahim Rahman Allah’Ĺn adĹ ile Rahman ve Rahim olan Allah’Ĺn adĹ ile.
Ů?Ů‘
ٰ ‍ا‏
ď´ž ŮĄď´ż
â€ŤŮŽŮˆâ€Ź
KuĹ&#x;luk vaktine yemin olsun 1. KuĹ&#x;luk vaktine (sabahÄąn aydÄąnlÄąÄ&#x;Äąna) yemin olsun. Duha (dua): KuĹ&#x;luk vakti. Adam sabah namazÄąna hiç kalkmazdÄą. Bunun yerine, gĂźneĹ&#x; doÄ&#x;duktan sonra kalkÄąp kuĹ&#x;luk vaktinde dua ederdi. KuĹ&#x;luk vaktinde edilen duanÄąn, sabah namazÄą yerine geçtiÄ&#x;ini iddia ederdi. O kadar cahildi ki, “duaâ€? kelimesini bile telaffuz edemiyordu. “Ben kuĹ&#x;luk vaktinde duha ederim, o da sabah namazÄą yerine geçer.â€? diyordu. Oysa kuĹ&#x;luk vaktinde yapÄąlan dua, asla sabah namazÄą yerine geçmez.
Ů?Ů‘
ٰ ‍ا‏
ﴞ٢﴿
$Ů° ŮŽ
‍اŮ? َذا‏
ŮŽ "Ů? Ů’ Ů‘ ‍ا‏
durgunlaĹ&#x;tÄą -Ä&#x;Äą zaman geceye 2. Ve durgunlaĹ&#x;tÄąÄ&#x;Äą zaman geceye yemin olsun.
â€ŤŮŽŮˆâ€Ź ve
2
www.KuranOkulu.net
" ْ َ
$ٰ َ
Leyl (leyla): Gece. Leyla ile Mecnun, her gece gizli gizli buluşup birlikte gece namazı kılarlarmış. Secâ (secde): Sakinleşti, durgunlaştı. Çok hareketli bir çocuktu, hiç yerinde duramazdı. Yalnızca seccade üzerinde secde ederken sakinleşir, durgunlaşırdı.
﴾٣﴿ , -ٰ .َ &'َ َو
+َ ُّ َر
darılmadı ve Ve sana darılmadı.
َو َّد َع
-ٰ .َ
+َ َ'& َو َّد َ(ــــــــــــــ
Rabb’in seni terketmedi 3. Rabbin seni terk etmedi,
Veddea (veda, elveda): terk etti, bıraktı. Veda eden, elveda diyen insan, mutlaka bir şeyleri terk etmiş, bırakmış demektir. Galâ (gala): Kızdı, küstü, darıldı. Ünlü aktör, en son çevirdiği filmin galasına gitti. Fakat gala gecesinde ona oturacak yer ayrılmamıştı. O da bu duruma çok kızdı, küstü, darıldı.
ُ ْ َ 'ِ ﴾٤﴿ , ٰ و4 5ا
+َ َ
َ ٌ 3ْ 0
ْ ٰ َ َ ُة0 1 َو ِ
ilk -ten senin için daha hayırlıdır elbette son ve 4. Ve elbette son, senin için ilkten daha hayırlıdır.
ْٰ َ ُة0 ِ 5ا
el-Ahiratü (ahir zaman): Son, ahiret. Ahiret hayatı en son hayat, dünyadan sonraki hayat olduğu için ona ahiret denilmiştir. Ayrıca ahir zaman Peygamber’i, kıyamete yakın son vaktin, son zamanların Peygamber’i olan Hz. Muhammed’dir.
www.KuranOkulu.net
ُْ
ٰ و4 5ا
﴾٥﴿
3
el-Ûlâ (oğlan): İlk, dünya. Firavun, İsrail oğullarının ilk doğan oğlan çocuklarını boğazlayıp öldürüyordu. Kız çocuklarını ise sağ bırakıyordu. Oğlan çocuklarının hepsini değil, sadece ilk dünyaya geleni öldürüyordu.
ْ َ َ;ـــــــ
, ٰ<=
+َ ُّ َر+َ ــــ8 9ْ :ُ ْ َف َ َو َ ــــــ
razı olacaksın ve Rabb’in sana vere- -cek elbet ve Ve sen de razı olacaksın. 5. Ve elbet Rabb’in sana verecek,
َ ْ َف
?8 9ْ :ُ
﴾٦﴿
Sevfe (Sevfe–Sevse): -cak, -cek. Sevfe adında Arabistanlı Müslüman bir kadın, Hristiyan bir erkekle evlenmek istiyordu. Erkeğin adı Cek (Cak yazılır) idi. Sevfe hanım bu durumu müftülüğe sordu. Müftü Sevfe hanıma, Cak veya Cek adındaki o Hristiyanı sevse bile onunla evlenmesinin caiz olmadığını söyledi. Yu’tî (): veriyor. Adam o kadar obur ki, ona verirsen ver, hemen yalayıp yuti! Elma veriyorsun yuti, ekmek veriyorsun yuti, ne verirsen ver, hemen yuti!
ٰ ى و & ٰ D َ;ــــــــــ
& ً C :َ
ْ@ َك$ِ :َ ْ َ َا
barındırdı sonra yetim seni bulmadı mı Sonra barındırdı. Seni yetim bulmadı mı? 6. Seni yetim bulup da barındırmadı mı?
4
www.KuranOkulu.net
@$ِ :َ ٰا ٰوى
ٰا ٰوى
Yecid (Vecede): Bu kelime, vecede (buldu) fiilinin muzari (şimdiki zaman) hâlidir. Vecede kelimesinin çağrışımı bir sonraki ayette verilmiştir. 1. Âvâ (Ağvâ): Barındırdı, sığındırdı. Amerika korkunç bir depremle okyanusun dibine çökmüştü. Türkiye, sağ kalan Amerikalılar için Ağvâ’da bir sığınma merkezi oluşturdu ve Amerikalı depremzedeleri Ağvâ’da barındırdı, sığındırdı. 2. Âvâ (Eve): Barındırdı, sığındırdı. Yollarda, kaldırımlarda yatan evsiz ve yetim bir çocuk vardı. Kar altında titrerken onu görünce içim parçalandı. Hemen onu eve aldım. Zavallı çocuğu eve alıp barındırdım, sığındırdım.
﴾ ٧﴿ ى D @ٰ Jَ َ;ــــــــــــــ
Iَ 5& H <
َك
@َ G َ َو َو
hidayete iletti sonra şaşırmış seni buldu ve Sonra hidayete iletti. Ve seni şaşırmış buldu, 7. Seni şaşırmış bulup da hidayete iletmedi mi?
@َ G َ َو < ّ&ل َ
Vecede (WC’de): Buldu. Adam cüzdanını bir türlü bulamıyordu. Sonunda tuvalete baktı ve onu WC’de buldu. Dâll (Dal): Şaşkın, şaşırmış, sapmış, yolunu kaybetmiş. Adam devesiyle çölde gidiyordu. Deve yerdeki bir dal parçasına basınca yanlış tarafa yöneldi ve yolunu kaybetti. Basit bir dal parçası yüzünden adamcağız doğru yoldan saptı, şaşırdı, yolunu kaybetti ve çölde susuzluktan öldü.
www.KuranOkulu.net
﴾٨﴿ , ٰNOْ َ&َ;ـــــــــــــ
1ً Mِ &I(َ
5
َ@ َكG َ َو َو
zengin kıldı sonra fakir seni buldu ve Sonra zengin kıldı. Ve seni fakir buldu, 8. Ve seni fakir bulup da zengin kılmadı mı?
"Mِ &(َ
ٰNOْ َا
Âil (A-il): Fakir. İlleri fakirlik derecesine göre A-il, B-il, C-il diye sıraya dizmişlerdi. A-il en fakir, Z-il ise en zengin ildi. Ağnâ (Ağ ne?): Zengin kıldı, zenginleştirdi. Temel, kendi elleriyle ördüğü balıkçı ağı ile her gün tonlarca balık tutuyordu. Bu ağ sayesinde iyice zenginleşmişti. Yine bir gün ağını almış giderken, “Temel bu ağ ne?” diye sordular. Temel cevap verdi: “Ne demek bu ağ ne? Bu ağ beni zengin kıldı, zenginleştirdi.”
﴾٩﴿ , ْ Jَ Qْ Rَ 1َ ;َ ezme Sakın onu ezme!
&'َّ َا Jَ Qْ Rَ
َ C َ ْا
&'َّ َ&َ;ــــــــــــ
yetime gelince öyleyse 9. Öyleyse yetime gelince,
Emmâ (Emma): Gelince. Alman kızı Emma bizim mahalleye gelin olarak gelince, mahallenin bütün kadınları onu görmeye geldi. Teghar (Teker): Ezmek, hor görmek. Adam kaza geçirdi ve kamyon tekerinin altında kaldı. Teker onu ezdi ve sakat bıraktı. Bu yüzden insanlar onu hor gördü.
6
www.KuranOkulu.net
ﴞ٥٠﴿ , Ů&#x2019; JŮ&#x17D; NŮ&#x2019; RŮ&#x17D; 1Ů&#x17D; ;Ů&#x17D; azarlama SakÄąn onu azarlama!
"Ů&#x17D; MŮ? & Ů&#x17D; JŮ&#x17D; Ů&#x2019;NRŮ&#x17D;
&'Ů&#x17D;Ů&#x2018; Ů&#x17D;â&#x20AC;ŤŘ§â&#x20AC;Ź
â&#x20AC;ŤŮ&#x17D;Ů&#x2C6;â&#x20AC;Ź
isteyene gelince ve 10. Ve isteyene (dilenene) gelince,
Sâil (SaÄ&#x; il): Ä°steyen. TĂźrkiyeâ&#x20AC;&#x2122;de her ili saÄ&#x; il ve sol il olmak Ăźzere ikiye bĂśldĂźler ve â&#x20AC;&#x153;Ä°steyen SaÄ&#x; ile, isteyen sol ile geçsin!â&#x20AC;? dediler. BĂśylece isteyen saÄ&#x; ilde, isteyen sol ilde yaĹ&#x;Äąyordu. Tenhar (Tenha): Azarlamak. Adam Ă&#x2021;ocuk babasÄąna yalvarÄąyordu: â&#x20AC;&#x153;BabacÄąÄ&#x;Äąm, niçin beni herkesin ĂśnĂźnde azarlÄąyorsun? LĂźtfen beni kimse yokken, tenha bir yerde azarla.â&#x20AC;?
ﴞ٥٥﴿ â&#x20AC;ŤŮ&#x17D;; Ů&#x17D; Ů&#x2018;Ů?@ Ů&#x2019;ŘŤâ&#x20AC;Ź anlat Onu devamlÄą anlat!
â&#x20AC;Ť Ů&#x2018;Ů?@ Ů&#x2019;ŘŤâ&#x20AC;Ź Ů&#x17D;
I Ů&#x17D;Ů&#x2018; "Ů&#x17D; MŮ? & â&#x20AC;ŤŘ§â&#x20AC;Ź
+Ů&#x17D; Ů?Ů&#x2018; â&#x20AC;ŤŮ&#x17D;Řąâ&#x20AC;Ź
TŮ? Ů&#x17D; 9Ů&#x2019; NŮ? Ů?
&'Ů&#x17D;Ů&#x2018; Ů&#x17D;â&#x20AC;ŤŘ§â&#x20AC;Ź
â&#x20AC;ŤŮ&#x17D;Ů&#x2C6;â&#x20AC;Ź
Rabbâ&#x20AC;&#x2122;inin nimetine gelince ve 11. Ve Rabbâ&#x20AC;&#x2122;inin nimetine gelince,
Haddis (Hadis): Anlat, sĂśyle. Hadis, Peygamberimizin sĂśylediÄ&#x;i sĂśzler, anlattÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyler demektir.