Röportaj
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
EKREM İMAMOĞLU İLE KENTE DAİR İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile COVID-19 salgınının kentlere etkisinden İBB’nin pandemiyle mücadele çalışmalarına, yerel diplomasiden sürdürülebilir kalkınmaya İstanbul’u ve kentlerin geleceğini konuştuk. H AT İC E Ç E T İ N L E R DE N 1 4 DAKİK A
T
üm dünya COVID-19 pandemisinin ekonomik ve sosyal etkilerinin yarattığı tahribatla savrulurken kentler bu zorlu mücadelede kritik bir rol üstlendi. Hem Marmara Bölgesi’nin hem Türkiye’nin hem de dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul; Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığında ulaşımdan atık yönetimine, kırılgan gruplara destekten çeşitli iletişim araçlarıyla farkındalık yaratmaya bu süreçte pek çok etkileyici çalışmaya imza attı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, salgınla mücadele kapsamındaki tedbirler ve birlikte çalışmanın her zamankinden daha değerli olduğu bu süreçte uluslararası ilişkilere ilişkin sorularımızı yanıtladı. KÜRESEL ŞEHİRLER Koronavirüs salgınının küresel şehirlerin ihtişamlı gelişimini sekteye uğratabileceği konuşuluyor. New York, Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun yüzde 3’üne ev sahipliği yaparken ölümlerin yüzde 19’u burada gerçekleşti. Salgın nedeniyle hayatını kaybeden her dört Fransızdan biri ise Paris’te yaşıyordu. Sokağa çıkma kısıtlamaları kalkmış olsa da Londra’da yoğunluğun normalin yüzde 15’i kadar olduğu görülüyor. Öte yandan şehirler ekonomilere katkılarının yanında insanların fikir üretip paylaştığı, daha açık ve modern bir toplumda yaşamayı öğrendikleri paha biçilemez mekânlar. İstanbul gibi küresel bir şehrin belediye başkanı
“Binlerce vatandaşımızın faturalarını ödeyemediğini tespit edince ‘Askıda Fatura’ uygulamamızı hayata geçirdik; veren elin alan eli görmediği, geleneklerimizden gelen muhteşem bir uygulama.”
olarak COVID-19 sonrası süreçte genel olarak şehirlerin geleceği ile ilgili ne düşünüyorsunuz? New York, Paris, Londra, Berlin, Pekin,
002 // Kent // 12
Tokyo, Roma, Viyana, Madrid, İstanbul gibi şehirler, hem ülkelerinin en önemli hem de en kalabalık metropolleri. Tüm dünyayla en yoğun temasın olduğu kentler. Dolayısıyla bu kentlerde, vakalara daha fazla rastlandı. Bu kentler, aynı zamanda ülkelerinin siyasi, ekonomik, ticari, kültürel, sanatsal, stratejik tarihlerinde, büyük değere sahip. Ben bu değerlerini, bir salgınla kaybedeceklerine inanmıyorum. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında, tarihteki pek çok savaşta, bu kentler çok ciddi badireler atlattı, yıkımla karşılaştı. Salgın hastalıklardan milyonlarca insan öldü. Ancak bu kentler, küllerinden yeniden doğdular. İlk etapta, insanlarda kalabalık ortamlara karşı bir tedirginlik yaşanacak, belki nüfusun daha az olduğu yerlere gitme isteği uyanacaktır. Ama şunu unutmayalım ki, tüm insanlar, “Haydi ben her şeyimi toplayıp bu kentten gidiyorum” diyecek güce sahip değil. Ayrıca şu gerçeği de unutmamalı; salgın, sadece büyük kentlerde değil, daha küçük illerde, ilçelerde, köylerde de etkili oluyor. Küreselleşmenin, uluslararası dolaşımın bu kadar yüksek olduğu bir dönemde bunun yaşanması da normal zaten. Şehirlerin etkili olmaya devam edeceğine inanıyorum. Çünkü dünyanın en köklü üniversiteleri, borsaları, iş ve ticaret merkezleri, teknoloji şirketleri, müzeleri, sanat galerileri, moda merkezleri büyük metropollerde bulunuyor. İnsanların çoğu buralara, iş için, eğitim için ya da dünyada daha etkili işler üretebilmek için geliyor. Bu gücün bir anda biteceğini düşünmüyorum.