Röportaj
“BEN” DEĞİL “BİZ” DİYEN LİDERLER BAŞARILI OLDU Ekin Yaşin ile salgın sürecinde hem kurumların hem liderlerin iletişimini konuştuk; bilgi kirliliğinin nedenlerini ve bunun önüne nasıl geçilebileceğini sorguladık. H AT İC E Ç ET İ N L E R DE N - M Î N A E K E M A N 1 6 DAKİK A
P
andemiyle birlikte doğru iletişimin önemi hem doğru bilgilerin yayılmasının sağlanması çerçevesinde kamu sağlığı hem de ortaya çıkan bilgi kirliliği ve hazırlıksız oluşlarla kriz yönetimi noktasında tekrar ortaya çıktı. 2013 yılından beri Washington Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve Amerika’nın önde gelen kurumsal ve stratejik iletişim yüksek lisans programlarından biri olan ‘İletişim Liderliği (Communication Leadership) programının koordinatörü Dr. Ekin Yaşin ile Zoom üzerinden yaptığımız söyleşide salgın sürecinde iletişim alanında yaşananları anlamlandırmaya ve yerel yönetimlerin doğru iletişim için bilgi kirliliğinin hat safhaya ulaştığı kriz anlarına nasıl hazırlık yapabileceklerini çözmeye çalıştık. Hatice Çetinlerden: Bir iletişimci olarak içinden geçtiğimiz süreci nasıl anlamlandırıyorsunuz? İletişimin hem sağlık yönetimi hem pandemi yönetimi hem kamusal hem özel kuruluş yönetimi esnasında ne kadar önemli olduğunu bu kriz sayesinde anladık. Bu bizim için önemli bir dersti. Çünkü pandeminin bilimsel kısmı, sağlık yönetimi ve kamusal yönetimi kısmında iletişim kaynaklı problemler de yaşandı. Bu süreçte hem küresel olarak sağlık açısından bazı hazırlıksızlıklarımızı hem de iletişim açısından altyapısal eksikliklerimizi fark ettik. İletişim altyapısının daha kuvvetli olduğu kurumların bu süreci daha iyi yönetebildiklerini gördük. İletişim altyapısının
İletişim altyapısının daha kuvvetli olduğu kurumların bu süreci daha iyi yönetebildiklerini gördük.
en önemli altyapılardan biri olduğu ortaya çıktı. Gün içerisinde her tip kurumun birçok nedenden iletişim yapması ama o iletişimi de düzgün yapması önemli. Bunu düzgün biçimde analiz etmemiş kurumlar için bu süreç hazırlıksız yakalandıkları için zor geçti. Bunu hem Türkiye’de hem ABD’de çalıştığım kurumlarda gözlemledim. Bu belki de bize uyanmak için bir çağrı. Kötü iletişimin ne kadar zararlı olabileceğini de gördüğümüz bir noktaya vardık. Mîna Ekeman: Bilgi kirliliği yeni olmasa da salgın sonrası süreç boyunca had safha-
002 // Kent // 68
ya ulaşmış durumda. Çeşitli medya ve iletişim araçları aracılığıyla bireyler sık sık asılsız, kontrolsüz bilgiye maruz kalıyor. Kendi ölçeğinde zaten bilginin üretildiği ve dolaşımda olduğu bir alan olan kentte, yerel yöneticiler yanlış bilginin (misinformation) ya da dezenformasyonun (disinformation) önünü kesmek adına neler yapabilirler? Doğru bilgiye erişimi kolaylaştıracak iletişim stratejisi özellikle salgın, afet gibi kriz dönemlerinde hızlıca nasıl geliştirilebilir? İngilizce olarak ‘misinformation’ ve ‘disinformation’ kavramlarını ifade ettiğiniz ‘kirlilik’ kelimesiyle anlayabiliriz. Eğer ben bir uçağa binip, arabaya binip çevreyi kirletiyorsam, bunu dolaylı olarak yaptığım için nasıl yaptığımı fark etmiyor olabilirim. Ama yine de kirletiyorum. Mesela size Whatsapp’tan bir mesaj geldi, siz nereden geldiğini bilmeden bunu içinde bulunduğunuz kişisel ya da profesyonel topluluğa yolladınız. Oradaki amacınız kötü değil ama yine de kirlettiniz. Ama bir yandan da ben bilerek, toksin olduğunu da bildiğim bir çöpü denize boşaltıyorum. Amacım o denizi kirletmek ve benden başka kimsenin girmemesini sağlamak, hatta girilemez hale getirilmesini sağlamak. Bu işte dezenformasyon. Veyahut da ben Whatsapp’tan size yollanan bilgiyi bilerek yayılsın diye yaratan kişiyim. Orada da amacım bunun herkese yayılması. Evet, bilgi kirliliği içerisinde yaşıyoruz ama kirletme şekillerinin aynı olmadığını anlamamız çok önemli. Dedikodu her zaman vardı. Magazin basını