Portre
KENTE SOKAKTAN BAKAN YAZAR JANE JACOBS Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve Yaşamı eserinin yazarı olan Jane Jacobs’ın kent yaşamlarını iyileştirmek için vurguladığı yöntem ve kavramların değeri günümüzde daha da artmış durumda. DOÇ. DR . A LİM A R LI 7 DAKİK A
S
anayi modernliği, gürbüz bir atılım içine girdiği 19. yüzyıl boyunca siyasetçi, yönetici ve entelektüellerin iyi yaşam nedir ve nasıl olmalıdır sorularına verdikleri yanıtları büyük bir çıkmaza sokmuştu. Ortaya çıkan teknolojik gelişim, kentleşme ve yeni sosyal hayat biçimleri bu durumları teşhis etmek amacına yönelen çok sayıda ideolojik yönelimi ortaya çıkardı. Çoğu birbiriyle uzlaşmaz görünen bu ideolojiler için modern şehirlerin içerdiği “kaos” yeniyi temsil ediyordu. Özellikle emekçi grupların neredeyse sefalet koşullarındaki yaşamları, kesin bir huzursuzluk kaynağıydı. Avrupa’daki aristokrat sınıflar arasında da kentsel yaşamın bu türden özelliklerine yönelik derin bir ahlaki tepki ve “kent korkusu” ortaya çıkmıştı. Konut sorunu ve çalışma hayatı hakları konusu alternatif iyi yaşam koşulları hakkında düşünen, çoğu ütopist olarak görülen birçok düşünürün zamanla temel gündemlerinden biri haline geldi. Ebenezer Howard’ın “bahçeşehirler” ideali, bu fikirler arasında en fazla öne çıkanlardan biriydi. Özetle 1950’lere kadar Avrupa ve ABD’de şehirci, planlamacı ve entelektüel bir kuşak için modern kentleşmenin aldığı biçim hakkında derin bir endişe ve geleceğe yönelik bir belirsizlik söz konusuydu. Bu kent korkusunu ortadan kaldırmanın birinci yolu olarak iş ve ev yaşamını bir çevresel/doğal denge içinde çözecek ve ölçeklerin mekânsal bir planlama ile kontrol altına alındığı bahçekentler inşa etme düşüncesi öne çıkıyordu. İkinci yolu ise,
Jacobs: Büyük kentler refah içinde zorluklar çekerler, çünkü refah içinde yaşayan insanlara sahiptirler.
kent içinde “çöküntü” alanları olarak görülen yerleri “dönüştürme” fikriydi. Böylece aşama aşama ortaya çıkan kentsel yığılma sorunları bir ölçüde çözülebilecekti. Kaba bir şekilde özetlediğim bu eğilimlere yönelik 1950’lerden sonra önemli eleştiriler ortaya çıktı. Amerikalı-Kanadalı bir gazeteci ve yazar olan Jane Jacobs 1961’de insan ve yapı yoğunluklarının azaltılmasını ve ademi merkezileşmiş orta ölçekli nüfuslar barındıran şehirler kurmayı savunan geniş bir planlamacı, yönetici ve kent entelektüeli grubuna yönelik sert eleştiriler içeren iddialı bir kitap yazdı. Hayatının önemli bir kısmında New York’ta yaşayan Jacobs için “ademimerkezileşme ve yenileme”
002 // Kent // 86
başlığı altında özetlenebilecek kentsel “çözüm” politikaları, şehrin yapısını anlamaktan uzak ve modern kentlere yönelik olumsuz hislerle beslenmiş bir eylem setini ifade ediyordu. Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve Yaşamı bu düşüncelerini kaleme aldığı bir çok satar eser olarak 1960’ların ve sonrasının kamusal gündeminde kendisine kalıcı yer edinen bir referans eser oldu. NEW YORK’UN DÖNÜŞÜMÜ VE JACOBS “Büyük kentler refah içinde zorluklar çekerler, çünkü refah içinde yaşayan insanlara sahiptirler” sözünün müellifi Jane Jacobs 1935 ile 1970 arasındaki dönemde Manhattan, Washington DC gibi ABD’nin doğu yakası şehirlerinde yaşar. Birbirinden farklı işlerde çalışsa da esas olarak gazetecilik ve yazarlık yapar. Savaş sonrasındaki yıllarda Baron Hausmann’ın hayaleti ve yıkıcı yaratım ideali New York şehrinde ve belediye başkanı Robert Moses’ın şahsında tekrar ortaya çıkar. Robert Moses, kent içindeki bakımsızlaşmış gecekonduvari alanları “temizlik” adı altında yıkarak yeniden yapma konusundaki politikalarıyla tanınan önemli bir politikacıydı. Modernist planlama düşüncesinin güçlü bir şekilde uygulandığı Amerikan kentlerinde kentsel sorunları sadece konut üretimine indirgeyen perspektife yönelik hayatın içinden yapılacak eleştiriler için 1950’lerin ikinci yarısından sonra güçlü bir alternatif perspektif yükselir. Aldığı bir burs ile üç yıl boyunca mezkur eseri yazan Jacobs, hem dönemin bahçeşehir