marketing europe & anatolia Sayı: 096

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Mayıs 2020 Sayı: 96

retorik

Hadsizliğin dayanılaz hafifliği...

kelebeğin fırtınası

“Yeni normal”

satır ayracı

Ne dersiniz “Depresyon geliyor mu?”... m

; r... a ijy ehi r po ir ş a Z kb a n n i



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 96 Tarih: Mayıs 2020 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia http://aea.eksantrik.com aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir.

Kısa Kısa

04 - 07

Teknoloji

10 - 11

retorik

12

Medya Dünyası

13 - 14

Röportaj

16 - 19

kelebeğin fırtanası

21

Reklam dünyası

22- 23

satır ayraçı

24

Röportaj

26- 28

Kampanyalar

31 - 37

Gezi

38 - 43

http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi

Game On

44 - 46

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

Kültür Sanat

48- 49

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir.

marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

Korona Günleri...

Merhaba, Reklam camiasından çok değerli büyüğümüz İlancılık reklam ajansının ajans başkanı Yakup Barouh Korona virüsün neden olduğu Covid-19 hastalığına yenik düştü, kendisine allahtan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. Korona günlerinden sonra reklamcılık nasıl olur diye siz değerli reklamcılara sorduk. Volkan İkiler - Reklamcılar Derneği Başkanı, Ümit Ülker - Toyzz Shop Pazarlama Direktörü, Nurgül Eryıldır Günay - Sita İletişim, Ajans Başkanı, Orçun Onural - Happy People Project, Ajans Başkanı görüşlerini bizlerle paylaştı. Dergimiz yine dopdolu. Haber sayfalarımız, teknoloji sayfalarımız, kampanya sayfalarımız yine büyük bir özenle hazırlandı. Ali Erdem Ekşioğlu Gameon sayfalarımızı ve kültür sanat haberlerini sizler için derledi. Abdullah Ekşioğlu, Nurgül Günay Eryıldır, Kübra Nebioğlu yazılarıyla yine bizlere yeni pencereler açtılar. Gezi yazarımız Seval Duban Minnak bir şehir Zaporijya'yı yazdı. Sevgiler

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

LG, 2020 İlk Çeyrek... LG Electronics Inc. (LG) bugün, 2020 ilk çeyrekteki konsolide gelirini 14.73 trilyon KRW (12.45 milyar dolar) ve faaliyet karını 1.09 trilyon KRW (921.47 milyon dolar) olarak açıkladı. Gelir, geçen yılın aynı dönemine göre yumuşak bir şekilde düşmüş olsa da, faaliyet geliri 2019’un ilk çeyreğine göre yüzde 21,1 oranında iyileşti ve çeyrek faaliyet karı 1 trilyon KRW’yi aştı. Bu durum şirket tarihinde ikinci kez gerçekleşmiş oldu. Yüzde 7,4’lük faaliyet marjı, LG’nin ilk çeyrek tarihindeki en yüksek seviyesindeydi. LG Beyaz Eşya & İklimlendirme Çözümleri Şirketi, ilk çeyrekte 5.42 trilyon KRW (4.58 milyar USD) ve faaliyet kârı 753.5 milyar KRW (636.8 milyon USD) bildirdi. Gelir, geçen yılın ilk çeyreğine oranla neredeyse hiç değişmedi. Pandemi döneminde, Kore’de, çamaşır makineleri, kurutucular, bulaşık makineleri, LG Styler giyim bakım sistemi gibi ürünlere olan talep artışı, tüketicilerin hijyen ürünlere olan ilgisindeki artışın da kanıtı oldu. İşletme karı (geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,6 daha yüksek) ve işletme marjı, maliyet azaltma çabaları ve premium ürünlere artan

ilgi nedeniyle LG’nin tarihindeki en yüksek seviyelerdeydi. LG Ev Eğlence Sistemleri Şirketi, arzdaki kısıtlamalar ve küresel talebin yavaşlaması nedeniyle, ilk çeyrek gelirini, geçen yılın aynı dönemine göre %4,8 düşüşle 2,97 trilyon KRW (2,51 milyar ABD doları) olarak açıkladı. İşletme verimliliği, OLED TV’ler ve NanoCell TV’ler gibi premium ürün gamının genişletilmesi sonucunda 325,8 milyar KRW’ye ulaştı (275,32 milyon USD), işletme geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,7 oranında arttı. Bu noktada, bu yıl bilgi teknolojisi ürünlerinin Ev Eğlence Sistemleri Şirketi’nden İş Çözümleri Şirketi’ne devredildiğini de göz önünde bulundurmak gerekli.

Bizim Toptan, 2020 İlk Çeyrek...

Türkiye genelindeki 173 mağazası, SEÇ Market iş ortaklığı mal tedarik sistemi ve her geçen gün ev dışı tüketim kanalında büyüyen Prosaf adlı profesyonel satış gücü ekibiyle Türkiye’nin önde gelen organize toptancılarından Bizim Toptan Satış Mağazaları (BIZIM), 2020 yılının ilk üç ayına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Bizim Toptan, tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgınının meydana geldiği ilk çeyrekte, çalışanlarının ve müşterilerinin sağlığı için gerekli tedbirleri alırken, müşterilerinin temel ihtiyaç maddeleri başta olmak üzere 4 / marketing europe & anatolia

tüm ürünlere kesintisiz ulaşması için çalışmayı sürdürdü. Bizim Toptan bu temel hizmet stratejisiyle yılın ilk çeyreğini finansal planlarıyla uyumlu şekilde tamamladı. Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre, Bizim Toptan’ın satış gelirleri 2020 yılının ilk üç ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artarak 1,2 milyar TL’ye ulaştı. Bizim Toptan’ın organize ve çok kanallı satış yönetimi stratejisiyle tütün ve şeker ürünleri hariç ana kategori satışları ise yüzde 28 oranında arttı. Bizim Toptan’ın brüt kârı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artış kaydederek 131 milyon TL’ye yükseldi. FAVÖK tutarı 52 milyon TL olarak gerçekleşerek, güçlü ve yeni normal seviyelerini korudu. Şirketin net kârlılığı, COVID-19’un etkilerine karşılık sene başındaki planlarla uyumlu yönetildi ve 3,8 milyon TL olarak kaydedildi. Bizim Toptan’ın 2020 yılının ilk çeyreğinde sürdürülebilir ve geliştirilebilir büyümeye devam etmesinde, yeni müşteri kazanma ve satış kanallarını geliştirme stratejisi etkili oldu.


Kısa Kısa

“Küçük İşletmem İçin”...

Metro Türkiye, yeme-içme sektöründe koronavirüs sürecinden en çok etkilenen küçük işletmeleri desteklemek üzere #kücükisletmemicin hareketini başlattı. Metro Türkiye, Gıda Kurtarma Derneği ve Dudetable iş birliğinde, Coca-Cola’nın ana partnerliği ve Unilever Food Solutions, P&G, Barilla, Orkide Yağ, Reis Gıda ve Dimes’in destekleriyle hayata geçirilen projede, koronavirüse karşı alınan tedbirler kaldırıldığında kapılarını tekrar açacak işletmelere can suyu olmak amacıyla 5bin TL’lik ürün ve hizmet yardımı sağlanacak. Bu destek sayesinde yemeiçme sektöründeki küçük işletmeler, kendi bütçelerini farklı ihtiyaçlarına aktarabilecek ve on binlerce sektör emekçisinin istihdamı korunabilecek. Projeyle ayrıca yerli ekonominin desteklenmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması ile yerel lezzetlerin devamlılığının korunması amaçlanıyor. Metro Türkiye’nin 500 küçük işletmeye ürün bağışı yaparak ilk adımı attığı ve şimdiden 1.000’in üzerinde işletmeye ulaşılan projenin devamında destekçi firmaların katılımı ile 5.000 küçük işletmeye ürün ve hizmet desteği sağlanması hedefleniyor.

Petrol Ofisi’nden online staj... Petrol Ofisi, ‘Petrol Ofisi İle Geleceğe Bir Adım’ staj programını online platforma taşıyarak öncülüğünü bu alanda da devam ettirdi. Üniversitelilere uzaktan erişim ile staj yapma olanağı tanıyan program, gerçek iş ortamına çok yakın bir deneyim sunmak üzere tasarlandı. Atandıkları projelerde 3 ay boyunca staj yapacak üniversite öğrencileri, Petrol Ofisi’nin zengin online eğitim programlarından, iş ve teknik eğitimlerinin yanı sıra kişisel gelişimleri için de yararlanabilecekler. Pandemi nedeniyle birçok şirket, mevcut iş modellerini değiştirmek zorunda kaldı. Bu dönüşüme adapte olabilenler hiç şüphesiz, sonraki süreçte de artık daha yenilikçi, daha güçlü, çevik ve esnek bir kültüre gerçek anlamda sahip olacaklar. Petrol Ofisi, uzaktan çalışma sürecine en hızlı geçiş yapan ve yenilikçi uygulamaları ile bu alanda da öncülük eden şirketler arasında yer alıyor. Petrol Ofisi bu öncülüğü ile şimdi de akademik eğitime katkı sağlıyor. Petrol Ofisi, sektöründe yine bir ilki gerçekleştirerek, üniversite öğrencilerinin koronavirüs salgını nedeni ile şirketlerin staj programlarını iptal etmesinden kaynaklanan mağduriyetine yenilikçi bir çözüm sunuyor. “Petrol Ofisi

İle Geleceğe Bir Adım” staj programı tamamen online’a taşınıyor. Petrol Ofisi’nin sunduğu online staj programı, öğrencilere gerçek bir iş deneyimine çok yakın bir tecrübe yaşatmak üzere kurgulandı. Sınıf içi eğitimlerin tamamının online platforma taşındığı “Petrol Ofisi İle Geleceğe Bir Adım” programında stajyerler, Petrol Ofisi’nin halen devam eden projelerine atanacak. Stajyerler bu projeler üzerinde, 3 ay boyunca takım arkadaşlarıyla çalışacak. Stajyerlerin üzerinde çalışabilecekleri projeler de, onların uzaktan da katkı sağlayabilecekleri ve yenilikçi bakış açılarını yansıtabilecekleri şekilde yeniden tasarlandı. marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

Her Bayramın Şekeri... Mondelēz International Türkiye’nin yarım asırlık markası ve ‘Her Bayramın Şekeri’ olan Kent, içinde bulunduğumuz özel dönemde de 2020 yılı bayram hazırlıklarını hız kesmeden sürdürüyor. Hediyelik ve ikramlık bayram şekeri pazarının yarısını oluşturarak sektördeki liderliğini koruyan şirket, içinde bulunduğumuz sürece rağmen gerçekleştirdiği üretim ve sağladığı ek istihdamla ülke ekonomisine katkısını devam ettiriyor. Bayram döneminin yarım asırlık Kent markası için önemine vurgu yapan Mondelēz International Türkiye Genel Müdürü İhsan Karagöz, yapılan bayram hazırlıkları ile ilgili bilgi verdi: “Bu bayram hepimiz için farklı olacak. Bayramlaşma şeklimiz günümüzün koşullarına uygun gerçekleşecek. Ancak bayramlaşmanın vazgeçilmez parçası olan şekerlerimiz, gelenek ve göreneklerimizin

Atama...

Sabancı Holding’de Cenk Alper’in CEO olarak göreve başlaması sonrası boşalan Sanayi Grup Başkanlığı’na Brisa CEO’su Cevdet Alemdar atandı. Alemdar, 1 Nisan 2020 tarihi itibarı ile görevine başladı. Cevdet Alemdar’ın 27 yıldır Sabancı Holding bünyesinde çeşitli görevlerde bulunduğunu belirten Sabancı CEO’su Cenk Alper, “Sayın Cevdet Alemdar, Sabancı Holding kültürüne sahip, Topluluk şirketlerimizin çeşitli kademelerinde üstlendiği her sorumluluğu başarı ile sürdüren bir isim. Onun sahip olduğu yerel ve uluslararası deneyimin ve vizyonun Sabancı Topluluğu’nun en güçlü geni olan sanayicilikte gelecek vizyonumuza çok güçlü bir katkı yapacağına inanıyorum” dedi.

6 / marketing europe & anatolia

yaşatıcısı olarak yine yanımızda olacak. Ve evlerimizde bayram coşkusunu yaşatmak için bize ‘tatlı’ bir destek verecek. Şeker kategorisi Mondelēz International Türkiye için oldukça önemli bir yer tutuyor. Toplam net hasılatımızın yüzde 20’sini hediyelik ve ikramlık şeker kategorisi oluşturuyor. Kent markamız ile Ramazan ve Kurban Bayramları’nda yaptığımız toplam hediyelik ve ikramlık şeker satışı, tüm yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz şeker satışına eşit. Uzun yıllardır açık ara lideri olduğumuz “bayram şekeri” kategorisinde pazarın yarısını oluşturuyor ve dünyada 50’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Bu bayram dönemi için de Gebze’deki üretim tesisimizde 12.000 tonluk üretim hedefimizi gerçekleştirdik. Ekonominin ve istihdamın daha da önem kazandığı bu günlerde Türkiye genelinde kasaba pazarları da dahil olmak üzere 20.000 satış noktasında bayram şekeri dağıtmaya ve bayram döneminde 6.500 kişiye ek istihdam sağlamaya devam ediyoruz. ‘Her Bayramın Şekeri’ Kent olarak bayramın, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin daha da anlam kazandığı bu günlerde önemli bir rol oynamaktan büyük mutluluk duyuyoruz”.

Atama... Riot Games’in Türkiye Ofisi’nin Ülke Müdürlüğü görevine Erdinç İyikul getirildi. 2012 yılından bu yana Riot Games’in Türkiye ofisinde farklı pozisyonlarda görev aldı. Erdinç İyikul, profesyonel anlamda yaklaşık 14 senedir oyun sektörünün içinde yer alıyor. Kariyerine Nintendo’nun Türkiye ofisinde görev alarak başlayan İyikul, burada yaklaşık 1 sene boyunca Ürün Müdürü olarak çalıştı. Daha sonra Türkiye’nin ilk video odaklı oyun sitesini kurarak, oyun dünyasından son videolar ve incelemelerin yer aldığı farklı bir yapıyı Türk oyun severlerle buluşturdu. 5 sene sitenin genel yayın yönetmenliğini yapan Erdinç İyikul, 2012 yılında Riot Games bünyesine katıldı. Riot Games Türkiye’nin iletişim, strateji ve pazarlama departmanlarından sorumlu kişi olarak ülkemizde oyun ve espor sektörlerinin gelişmesi noktasında önemli işlere imza attı.


Kısa Kısa

Alfa Romeo 110. Yaşında...

Bu yıl 110. yaşını kutlayan Alfa Romeo, hayranlarını sanal ortam üzerinden büyülü bir yolculuğa davet ediyor. Markanın 110 yıllık geçmişi üzerine oluşturulan “Storie Alfa Romeo” web serisi, Alfa Romeo Müzesi’nde sergilenen ve üretildiği tarihe damga vuran otomobillerin daha önce yayınlanmayan hikâyeleri ve arşiv görüntülerini göz önüne seriyor. Alfa Romeo modellerinin üretildiği dönemlerde gerçekleşen siyasi, kültürel ve popüler olaylarla desteklenmiş bir tarih yolculuğu sunan “Storie Alfa Romeo” web özel serisi, 1910 yılında üretilen markanın ilk modeli Alfa Romeo 24 HP’nin hikayesi ile başlıyor. Alfa Romeo, hayranlarını ve otomobil severleri inter-

İşbirliği...

TAV İşletme Hizmetleri, kreatif ve dijital reklam stratejilerine yönelik çalışmaları için açtığı konkur süreci sonunda, farklı sektörlerden birçok markaya entegre pazarlama iletişimi hizmeti veren Salt İletişim Grup’u seçti. Stratejik iletişim danışmanlığı, reklam, dijital iletişim ve etkinlik alanlarında, çeşitli sektörlerden çok sayıda markaya hizmet sunan Salt İletişim Grup, TAV İşletme Hizmetleri’nin kreatif ve dijital iletişim kapsamındaki tüm faaliyetlerinde çözüm ortağı olarak hizmet verecek. TAV İşletme Hizmetleri, önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği yeni projeler için Salt iş birliğiyle pazarlama iletişiminde yeni bir yaklaşım sunmayı hedefliyor.

net üzerinden 110 yıllık bir yolculuğa davet ediyor ve bir dizi büyüleyici hikaye aracılığıyla markanın tarihini gözler önüne seriyor. Bu yıl, 24 Haziran’da 110. yaşını kutlayacak olan marka, heyecan verici ve daha önce duyulmamış hikayeleri, Alfa Romeo modelleriyle bütünleştirip, okuyanları hayal dünyalarında bir yolculuğa çıkartıyor. Storie Alfa Romeo, 110 yıllık tarihi kutluyor Alfa Romeo’nun teknolojik yenilikler, sportif başarılar ve unutulmaz tasarımlarla dolu hikayesini aktaran; geçmişten günümüze en özel Alfa Romeo modelleri hakkında bilgiler paylaşılan web serisi ‘Storie Alfa Romeo’ hayata geçirildi. Bu seri ile İtalya’nın Arese kentindeki “Museo Storico Alfa Romeo”da yer alan; güzellik ve performanslarıyla beğeni toplamış otomobillerin daha önce yayınlanmayan hikâyeleri internet üzerinden gözler önüne seriliyor.

İşbirliği... MediaCom Türkiye, müşteri portföyüne dev bir firmayı daha kattı. P&G Türkiye, Mediacom’u medya iş ortağı olarak seçti. WPP grubuna bağlı olan şirketlerden biri olan MediaCom Türkiye, dünyada ve Türkiye’de işlerin geleceğine dair belirsizlik yaşandığı bir dönemde bünyesine çok önemli bir müşteriyi kattı. Yapılan konkur sonrasında, MediaCom Türkiye “One WPP” yaklaşımı ile birlikte P&G tarafından seçilen iş ortağı oldu. 1 Temmuz 2020’den itibaren geçerli olacak işbirliği çerçevesinde MediaCom Türkiye, Türkiye’nin büyük reklamverenlerinden biri olan P&G’ye entegre iletişim planlaması, satın alma ve uygulamaları yönetme aşamalarında (e-Ticaret ve Oral B&Braun dijital pazarlama hariç) hizmet verecek. Buna ek olarak Mediacom Türkiye, P&G Türkiye’nin gençlik platformu ve uygulaması “BANABAK”ın uçtan uca yönetim ajansı olarak da seçildi.

marketing europe & anatolia / 7




Teknoloji

OPPO Find X2 modeli Türkiye’de...

OPPO, Find X2’nin Türkiye lansmanını online olarak gerçekleştirdi. Sunucu Burcu Esmersoy’un moderatörlüğünü yaptığı lansman etkinliğinde OPPO Türkiye Genel Müdürü Weijian Zhou, şunları söyledi: “Konuştuğumuz mükemmelliği en iyi şekilde gösteren Find X2’de en güçlü Snapdragon işlemcisi olan 865’i kullanıyoruz. Sony’nin en yeni IMX708 sensörüyle birlikte gelen 3’lü kamera sistemi ile çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. 65W Super VOOC hızlı şarj teknolojisi ile sadece 38 dakikada telefonu tamamen şarj edebilirsiniz. En önemlisi ise QHD+ çözünürlükte 120 Hertz ekran yenileme hızına sahip Ultra Görüş Ekranı ile film izleyip oyun oynamaktan büyük keyif alacaksınız.”

Üçlü kamera kombinasyonu OPPO’nun Find X2 modelinde üçlü kamera kombinasyonu yer alıyor. 48MP geniş açılı lens + 12MP ultra geniş açılı lens + 13MP telefoto lens ile donatılan Find X2, 5x hibrit zoom özelliğine sahip. Üçlü kamera sistemi Sony’nin en yeni IMX708 sensörüyle birlikte geliyor. Çift doğal ISO teknolojisi ve f / 1,7 geniş diyafram ile birleştirilmiş güçlü kamera sensörü, düşük ışıkta bile net fotoğraflar sunuyor. Ultra Gece Modu bütün odak uzaklıklarında zoom imkanı sağlarken, telefoto gece çekimi de kolaylıkla yapılabiliyor. Maksimum 30x pürüzsüz zoom özelliği aynı zamanda video çekimde de kullanılabiliyor. Find X2 modeli, Ultra Sabit Video özelliğini sunuyor. 120° ultra geniş açılı objektife dayanan yepyeni geliştirilmiş görüntü sabitleme algoritması sayesinde, kullanıcılar kolayca geniş açı video kareleri yakalayabiliyor. Bir milyardan fazla renkli ekran kapasitesine sahip 120Hz QHD + Ultra Görüş Ekran Find X2 modeli, çözünürlük, renk, yenileme hızı ve parlaklıkta görsel bir devrim getiren bir milyardan fazla renkli ekran kapasitesine sahip özelleştirilmiş 120Hz QHD + Ultra Görüş Ekranı ile donatıldı.

Kingston’dan Yeni SSD: KC2500...

Kingston Technology Company Inc.’in flash bellek iştiraki, bellek ürünleri ve teknoloji çözümlerinde dünya lideri Kingston Digital, Inc. masaüstü bilgisayarlar, iş istasyonları ve yüksek performanslı bilgi işlem (HPC) sistemlerine yönelik yeni nesil M.2 NVMe™ PCIe SSD modeli KC2500’ü duyurdu. KC2500 NVMe PCIe SSD en yeni Gen 3.0 x 4 kontrolcü ve 96 katmanlı 3D TLC NAND sayesinde güçlü performans sergiliyor. 3500 MB/s’ye kadar okuma ve 2900 MB/s’ye kadar yazma hızlarına1 ulaşan KC2500, olağanüstü performans ve dayanıklılık sunarak masaüstü bilgisayar ve iş istasyonu sahibi uzman kullanıcıların iş akışını iyileştiriyor. Kompakt M.2 2280 biçiminde 2 TB’a2 kadar kapasite seçenekleriyle gelen KC2500, PCIe hızlarından yararlanırken diğer bileşenler için de alan sağlıyor. Kendi 10 / marketing europe & anatolia

kendini şifreleyebilen SSD; AES-XTS 256-bit donanım tabanlı şifreleme teknolojisinden yararlanarak uçtan uca tam veri güvenliği paketine destek veriyor. Model ayrıca Symantec™, McAfee™ ve WinMagic® gibi bağımsız yazılım markaların TCG Opal 2.0 güvenlik yönetimi çözümlerini kullanma imkanı sunuyor. KC2500’de BitLocker ile birlikte kullanılan Microsoft eDrive güvenli depolama özellikleri desteği bulunuyor. “Yüksek performanslı istemci PC’si kullanımında çıtayı yükselten KC2500; masaüstü bilgisayar ve iş istasyonlarındaki yoğun iş yüklerinin ve HPC uygulamalarının üstesinden gelebilen hızı ve güvenilirliği sağlıyor.” diyen Kingston SSD İş Birimi Müdürü Justin Karasek, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Kompakt M.2 biçimi ve geniş güvenlik ve şifreleme seçenekleri, mevcut sistemlerini yenilemek isteyen kurumlara veya sistemine NVMe PCIe SSD’lerle elde edilen en iyi performansı eklemek isteyen uzman kullanıcılara esneklik sunuyor.” KC2500; 250 GB, 500 GB ve 1 TB kapasite seçenekleriyle geliyor. 2 TB2 kapasiteli seçenek de yakında piyasaya çıkacak.


Teknoloji

Mavic Air 2; Katlanabilir dron... Mavic Air 2; 8K görüntü işleme kapasitesine sahip kompakt ve kullanımı kolay katlanabilir bir dronda sunuyor.DJI Başkanı Roger Luo bu yeni ürünle ilgili “Mavic Air 2, bugüne kadarki en akıllı tüketici DJI dronunun en büyük dron olmak zorunda olmadığını kanıtlayarak bizim açımızdan yeni bir kilometre taşı. Mavic Air 2, Mavic dron ailesinin tüm özelliklerini taşıyor olsa da, tasarım ve geliştirme sürecini tamamen yeniden yapılandırdık. Amacımız, en acemi pilot için bile mümkün olan en iyi uçuş deneyimi sunan bir dron yaratmaktı. Dronlarımızın tarihteki bu benzeri görülmemiş anda bile yaratıcılığın artırılmasına yardımcı olabilmesini ve bu deneyimin ve insanlara keyif verecek eğlenceli ama bir o kadar da eğitici bir süreç haline gelmesini umuyoruz.” dedi. Mavic Air 2; taşınabilir ve katlanabilir bir dronda kaliteli içeriğik yakalamayı yeniden tanımlıyor. Pilotun beceri seviyesi ne olursa olsun, Mavic Air 2’nin özellikleri ve teknolojisinin her yaratıcı vizyonere hitap edeceğinden şüphe yok. Mavic Air 2 Mavic serisinin 60 fps ve 120 Mbps kalitesinde 4K video çekim özelliği sunan ilk dronu olma özelliğini taşıyor. Pilotlar HDR video, 120 fps’de 1080p kalitesinde 4X Ağır Çekim veya 240 fps’de 1080p kalitesinde 8X Ağır Çekim kullanarak

benzersiz içerikler de kaydedebiliyor. Pilotlar, 12 megapiksel görüntüleri kaydedip çarpıcı detaylara sahip fotoğrafları yeni yüksek çözünürlüklü 48 megapiksel özelliğiyle çekerken, mekanik 3 eksenli kadran sayesinde öngörülemeyen durumlarda da dronda bulunan titreşim engelleyici sayesinde stabil ve pürüzsüz görüntüler de kaydedebiliyor. Quad Bayer 1/2” sensörden tam anlamıyla istifade eden Mavic Air 2; bir dizi görüntü yakalama moduyla yaratıcılığı bir üst seviyeye taşımaya yönelik bir araç.

Ücretsiz dijital eğitim platformu... IBM, gençleri ve eğitimcileri siber güvenlik, yapay zeka ve bulut bilişimin yanı sıra, özgeçmiş yazma ve mülakat gerçekleştirme gibi profesyonel beceriler konusunda bilgilendirmek amacıyla, ücretsiz bir dijital eğitim deneyimi platformu olan Open P-TECH’i Türkiye’de kullanıma sunduğunu duyurdu. Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı ve 20 farklı ekonomideki iş gücü trendlerini konu alan en yeni İşin Geleceği Raporu’na göre, 2022 yılında tüm işlerin yüzde 42’si önemli ölçüde değişecek ve analitik veya tasarım odaklı düşünme gibi yeni beceriler ile karmaşık sorun çözme gibi teknik olmayan beceriler gerektirecek. Bu gereksinimin karşılanması için hem kamu sektöründen hem de özel sektörden iş ortaklarının, öğrencileri yeni becerilerle donatmak üzere

bir araya gelerek ortak hareket etmeleri gerekiyor. Bu yeni beceriler arasında 21’inci yüzyıl ekonomisinde rekabet edebilmek için gerekli olan eleştirel düşünme, sorun çözme, iletişim ve iş birliği gibi akademik, teknik ve profesyonel yetkinlikler yer alıyor. IBM Türkiye Ülke Genel Müdürü Volkan Sözmen: “21’inci yüzyılın iş gücü için gerekli olan beceriler sürekli değişiyor. Geleceğin mesleklerinin ise yazılım da dahil olmak üzere teknoloji odaklı olacağını öngörüyoruz. Bu nedenle yeni yeteneklerin gelişimi için sunulan fırsatların, toplumun her kesimine erişmesi daha da önem kazanıyor. Sektör ve meslek değiştirmek isteyenlerin iş gücüne katılmaları için ihtiyaçları olan yeteneklerin gelişimi için geçtiğimiz yıl SkillsBuild Progamı’nı başlattık. 14-20 yaş grubundaki öğrenciler ve öğretmenlerimiz için de yapay zekadan bulut teknolojilerine, siber güvenlikten blok zincirine kadar farklı bir çok teknoloji hakkında eğitim içeriği sağlayan Open P-TECH Programı’nı hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz.”ded. Herkesin kullanımına açık olan bu platforma https://www. ptech.org/open-p-tech/nlinki üzerinden ulaşılabiliyor.

marketing europe & anatolia / 11


Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

Hadsizliğin dayanılmaz hafifliği... Uzun süredir tartışmalara neden olan Diyanet İşleri Başkanlığı, bugünlerde de başkanı Ali Erbaş’ın 24 Nisan Cuma günü okuduğu temsili Cuma hutbesinde kullandığı ifadelerle gündeme geldi. Konuyla ilgili olarak Ankara Barosu bir basın açıklaması yayınladı. Önce Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sonrasında AKP Parti Sözcüsü Ömer Çelik yaptıkları açıklama ve konuşmalarda Ankara Barosu’nu ve Erbaş’a tepki gösterenleri ağır bir dille eleştirerek, Erbaş’a destek verdiler. Ne olduğu tam olarak anlaşılamadan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ankara Barosu hakkında soruşturma başlattığını duyduk. Halkın muhalif kesimi konuyla ilgili olarak muhalefet liderlerinden de açıklama beklemeye başladı. Oysa ki bu konu ister iktidar olsun isterse muhalefet siyasilerden çok aydınların konuşması, tepki ya da desteklerini dile getirmeleri gereken bir konuydu. Ancak memlekette sesini duyurabilen aydın kalmadığı için maalesef konu halk tarafından tam olarak anlaşılamadı. Konuya itiraz edenler dini bilmedikleri için itirazlarını yanlış cümlelerle ifade ederken, sahip çıkanlar da bile bile halkı yanıltmayı tercih ettiler. Siyasi kamplaşmanın ve kanaat önderi eksikliğinin kıskacında kalan toplum da siyasi görüşüne göre bir kampta kendi kabulünü oluşturdu. Peki ne olmuştu; Erbaş hutbesinde sözüm ona insanlığı iyiliğe, güzelliğe davet ederken İslam’ın günah saydığı şeylerden uzak durulmasını tavsiye ediyor. Böyle bakınca pek de bir sorun yok gibi görünüyor. Ne de olsa İslam’da bir ruhban sınıfı olmadığı için dini bir kurum olması teknik olarak mümkün olmayan ancak yasal olarak kurulmuş olması dolayısıyla olsa olsa idari bir kurum olarak değerlendirebileceğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başkanı makamındaki bir kişinin genel kabul olarak din bilgisinin yüksek olacağı varsayımıyla hareket ettiğimiz için, bazı dini yorumları dile getirmesi belki normal görülebilir. Asıl olarak toplumda din adına konuşma yetkisini kendinde gören “kerameti kendilerinden menkul” o kadar çok şarlatan varken, yetkinliği akademik olarak tescillenmiş bir kişinin yorum yapması, dinin cahil yobazların oyun alanı olmasından çıkarılması ve halkın dini duygularının kendilerine şeyh, tarikat lideri, cemaat lideri, hoca efendi, kutub, gavs, müçtehit, mehdi, mesih gibi unvanlar takan şarlatanlarca sömürülmemesini de sağlayabilir. Bu iyi bir şeydir. Ancak Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş temsili hutbesinde sadece günah ve sevaplardan bahsetmiyor. Kendi yorumuna göre günah saydığı bir fiili işleyen kişileri, topluma hastalık taşımakla, nesli çürütmekle itham ediyor. Enteresandır ki anlamı eşcinsellik olmamasına karşın Erbaş hutbesinde eşcinsellikten Luti’lik olarak 12 / marketing europe & anatolia

bahsediyor. Peki Luti ne demek? Lut Kavmi’ne mensup olan demek. Peki Lut Kavmi’ne ne oldu? Helak edildi. Kendi iddiasına göre ilim sahibi olan Erbaş naif bir saflık içerisinde bu kelime tercihini yapmadığına göre metinde bir gönderme yapmayı amaçlıyor olmalı. Kanaatime göre bu göndermenin anlamı da “eşcinsellik toplumumuzun helakine neden olacak” şeklinde olabilir. Yine kanaatim odur ki bu temsili hutbe bu şekliyle dini bir nasihatin ötesine geçerek, bir kesimi hedef haline getirmiş oluyor. Böyle olunca da Erbaş, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesini açık bir şekilde ihlal etmiş olmuyor mu? Hatırlamayanlar için maddenin tam metni şöyle: Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında daha çok şey söylemek mümkün. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı bir süredir fetva hatları ve Diyanet TV vasıtasıyla hukuki konularda sorulan sorulara, bu bizim alanımıza girmiyor, hukuka müracaat etmeniz gerekir demek yerine fetva hükmünde cevaplar vermeyi tercih ederek, şer’i hükümlere dayalı paralel bir hukuk sistemini fiili olarak yürütmüş olmuyor mu? Yasalarımızda açık kanunlar varken mirasın nasıl bölüşüleceği, borçların nasıl ödeneceği, nasıl boşanılacağı, nafakanın nasıl verileceği, ticaretin nasıl düzenleneceği ve daha birçok konuda Türkiye Cumhuriyeti hukukunu göz ardı eden vatandaşların soruları hakkında yasalarımızın üzerinde bir yasa varmışçasına ahkam kesmek Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi midir? Çok hukuklu sisteme geçtik de benim mi haberim yok? Şüphesiz ki bu sorular, aydınlarımızın, hukukçularımızın, halkımızın ve en son siyasilerimizin tartışması, açıklığa kavuşturması gereken sorulardır. Hukuk sistemimiz, hukukumuzu koruduğunu göstermeli, her kurum da kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde kendi alanına çekilerek, sınırlarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. Aksi halde kâğıt üzerinde var olduğunu düşündüğümüz değerlerimizi, fiiliyatta kaybetmiş olmanın acısını yaşamamız kaçınılmazdır.



Medya Dünyası

Görev değişiklikleri...

Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Gazeteci Yazar Esat Bindesen Küresel Gazeteciler Konseyi Erzurum İl Temsilciğine atandı. • Posta gazetesi köşe yazarı, Candaş Tolga Işık’ın yazılarına son verildi. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Haber Global’de Ankara Temsilci Yardımcılığı görevine, kanalın kuruluşundan bu yana Ankara Haber Müdürlüğü görevini yürüten Ali Obuz atandı. • Ciner Medya Grubu’nun yeni Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya oldu. • Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesinin başyazarı oldu. • Yeniçağ ve Günboyu İnternet Siteleri ile Yeniçağ Youtube kanalının başına deneyimli gazeteci Orhan Can getirildi. • Muhabir İsmail Umut Arabac 24 TV ile anlaştı. • Türk Telekom’un dijital televizyon platformu Tivibu’nun yeni Spor Yayın Yönetimi Müdürü olarak Emre Tilev atandı. • Gazeteci Özlem Gürses, Halk TV’de yapacağı ‘20. Saat’ programıyla ekranlara dönüyor. Program her Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günü saat 20:00’de yayınlanacak. • Ünlü sunucu Seda Akgül, Söylemezsem Olmaz programından ayrıldı. • Spiker Şirin Payzın, Halk TV’de ‘Sözüm Var’ adlı tartışma programına moderatör olarak atandı. •Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Sedat Bozkurt görevi bıraktığını açıkladı. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Bu yıl 4’üncü kez düzenlenen Onur Akay Medya Yılın Ödülleri Töreni sahiplerini buldu. Törende Yılın magazin

14 / marketing europe & anatolia

gazetecisi Hürriyet Gazetesi Magazin Yazarı Behlül Aydın’oldu. • Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca’nın babası Nihat Bengisu koronavirüse yakalandı. Nihat Bengisu’nun hastanede tedavi gördüğü ve durumunun iyi gittiği belirtildi. • Indenpendent Türkçe yazarı gazeteci Hakan Gülseven milli dayanışmaya karşı yaptığı yorum nedeniyle gözaltına alındı. • 5. Anadolu Medya Ödülleri töreninde ihracat en iyi medya haber sitesi ödülü Gazeteciler.com’a verildi. • Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi, Sürekli Basın kartı sahibi Erol Diksoy vefat etti. • Yayıncıların, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) ödediği Reklam Üst Kurul Payları’nın Ocak, Şubat ve Mart ayı ödemeleri ertelendi. • Yetişkin edebiyatı alanında ve roman dalında düzenlenen 17. Tudem Edebiyat Öd ülleri’nde dereceye girenler açıklandı. Birincilik ödülüne ‘’Bay Erdal’ın Tehlikeli Alakaları’’ adlı dosyası ile Cem Aydoğan değer görüldü. • Coronavirüse yakalanan NTV Muhabiri Korhan Varol virüsü yenerek taburcu oldu. • Dergilik’te ücretsiz okunabilen yayın sayısı 300’ü aştı. • Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, 38 yayın kuruluşu yöneticisi ile pandemi yayıncılığına ilişkin, videokonferansla toplantı gerçekleştirdi. • Koronavirüse yakalanan Cumhuriyet gazetesi yazarı Ali Sirmen, iyileşerek taburcu edildi. • Tele1’e yönelik RTÜK’ün verdiği cezaya ilişkin İdare Mahkemesi’nden durdurma kararı çıkmıştı. Açıklanan son duruma göre; Can Ataklı dün sabah itibariyle yeniden izleyicisiyle buluştu. • Haftaiçi her sabah 08.45-11.00 arasında Habertürk ekranlarında izleyici ile buluşan Para Gündem programına ara verildi. • Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti(DAGC) ve Federasyonu (DGF) Yönetim Kurulları, Anadolu Ajansı’nın 100.yaşını kutladı. • İzmir Gazeteciler Cemiyeti 111 yıl önce öldürülen Serbest Gazetesi yazarı Hasan Fehmi Bey için bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe, Hrant Dink gibi katledilen gazeteciler de anıldı.


Medya DĂźnyasÄą

marketing europe & anatolia / 15


Açıklama

Koronadan sonra. Volkan İkiler - Reklamcılar Derneği Başkanı Ümit Ülker - Toyzz Shop Pazarlama Direktörü Nurgül Eryıldır Günay - Sita İletişim, Ajans Başkanı Orçun Onural - Happy People Project, Ajans Başkanı

- Korona virüs süreci reklamcılık sektörünü ekonomik olarak nasıl etkiledi? - Korona virüs süreci reklamcılık sektörünü çalışma ve iş üretim şekli açısından nasıl etkiledi? Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com receğiz, şu an bir şey öngörmek çok zor. Kısa vadede bir durağanlık yaşayabiliriz, ancak gündemin gerçekliğine - Tüm sektörler gibi reklam sektörü de ayak uydurarak, uzun vadede iletişimi gündeme uygun şekilde adapte olmak devam ettirenlerin kazanacağını düşüiçin elinden geleni yapıyor. Evde kalın nüyorum. uyarılarından çok önce birçok ajans evden çalışmaya, markalarına iletişim - Reklam ajanslarının tek kaynağı insan planlarına uygun şekilde daha pratik olduğu için, her zamanki işimizi yapmaçözümler üretmeye başlamıştı. Hem ya devam ediyoruz, ama yan yana gereklamverenlerin aldığı hızlı aksiyon- lemiyoruz, bugünler için planladığımız lar hem de ajansların hızlı çözümleri içerikleri üretemiyoruz, günün gerçekliile bu durumdaki en doğru adımların ğini farkında olarak yeni projeler gelişkısa zamanda atılmaya başlandığını tiriyoruz. Reklamcılar olarak reklamvesöylemeliyiz. Koronavirüs salgını daha renlerimizle belki de her zamankinden önce defalarca atlattığımız sıkıntı dö- daha sıkı bir işbirliği içinde, markaların nemlerden farklılıklar içerse de, geçmiş iletişimine yön verme konusundaki uztecrübelerimiz sektörümüzü dinamik manlığımızı ve yol göstericiliğimizi en tutuyor. Amerika’daki 4A’s’in (American çok kullanacağımız dönemdeyiz. GünAssociation of Advertising Agencies) demle ilgili farkındalık yaratan, destegerçekleştirdiği bir araştırma yine tü- ğini gösteren, panik yaratmadan daketicilerin %85’inin pandemi sırasında yanışmayı ön planda tutan iletişimler markaların iletişim yapmalarını, konu- sürdürüyoruz. ya özellikle değinmelerini beklediğini söylüyor. WFA’in (World Federation of Durumu gerçekçi ama panik yapmaAdvertisers) yayınladığı bir rapora göre dan, desteğimizi, dayanışmayı gösde, bu süreçte uluslararası şirketlerin teren bir şekilde anlattığımız proaktif, %81’i kampanyalarını ertelemiş veya pozitif ve özgün üretimler gerçekleşdurdurmuş, ancak %79’u yeni iletişim tiriyoruz ve gerçekleştirmeye devam kampanyaları yaratmış. edeceğiz. Gelecekte bir anda çalışma modelimiz ve iş üretim şekillerimizde İleride neler olacağını hep beraber gö- radikal değişiklikler olmayacak. Bizim Volkan İkiler Reklamcılar Derneği Başkanı

16 / marketing europe & anatolia


...


Açıklama sektörümüz doğası gereği sürekli gelişen, kendini yenileyen bir sektör. Zaten lokasyon bağımsız çalışma, saat bağımsız üretimler yaratıcılığın merkezinde var. Üreticiliğimizi ve yaratıcılığımızı geliştirecek esnekliklerin daha da artacağını tahmin ediyorum. Ümit Ülker Toyzz Shop Pazarlama Direktörü Bütün dünya beklemediği bir kriz sürecini yaşıyor ve yönetmeye çalışıyor. Sektördeki uzun geçmişimde gerek çalışan, gerek işveren olarak çeşitli krizleri yaşadım ama bu kez gerçekten farklı. Örneğin Körfez savaşında çalışandım ve patronaj hemen çalışan sayısını azalttı. Şu an yasal olarak bunu yapamazlar. Oysa reklam verenlerin çoğu bu süreçte bütçeleri kıstı. Gelir gider dengesi alt üst olan ajansların birçoğu kapısına kilit vurabilir. Bunu en fazla yaşayacak olanlar da işletme sermayesi olmayan genç girişimciler olacaktır. Geçmişte yapılmış “Resesyon süreçlerinde reklam yatırımı” konulu pek çok araştırma var. Reklam yatırımına devam eden markaların süreçten %60 büyüyerek çıktığını gösteriyordu. Burada sorun sadece resesyon değil. Gerek reklamverenler, gerekse iletişim ajansları yeniden yapılanmayla karşı karşıya. Krizi atlatmayı başarıp ayakta kalan birçok ajans fiziki olarak küçülmeye gidecek. Çalışanlarına ev ofis ortamlarında freelance performanslara bağlı yeni kontratlar sunacaklar. Dijitalleşme daha da artacak. Uyum sağlayamayan kurum ve kişiler hızla kaybolacaklar. Örnek olarak Ali Taran Cem Yılmaz ile Beyin adlı bir ajans kurmuş, burada ilk home office ajans deneyimini yaşamıştı. Sonra Dubai’ye yerleştiğinde ATCW’yi dijital home office’e döndürmüştü. Buna en kolay adapte olacak oturmuş yapı onda var.

Gelir gider dengesi alt üst olan ajansların birçoğu kapısına kilit vurabilir.

bir günlük hayattaki yansımalarını yaşıyoruz. Sosyal izolasyonun önem kazandığı ve evlere kapandığımız süreçte alış-veriş alışkanlıklarımız da evrildi. Giyim, elektronik eşya ve mobilya gibi çok mağazalı büyük markalar mağazalarını geçici olarak kapattı ve online platformlara taşındı. Reklamveren şirketler bu ‘’yeni dönem’’ için stratejilerini geliştirirken küçülmek zorunda kalabilir. Ekonomik daralma reklam sektörünü de mutlaka etkileyecektir. Markalar mal satmanın yanında değer satma trendine girecekler diye düşünüyorum. Çalışanına, tüketicisine değer veren, onları koruyup kollamaya çalışan markalar rakiplerinden bir adım önde olacaklar. Paranın değeri de daha fazla anlaşılacak. Dev reklam prodüksiyonları yerine yalın, insan hayatına, çevreye duyarlı samimi reklamlar ön plana çıkacaktır. Markalar reklam ajansı ve prodüksiyon şirketleri konusunda partnerlerini seçerken ekibin gereksiz kalabalıklardan oluşan sayısını değil, ekibin kalitesini göz önünde bulunduracaktır. Orçun Onural Happy People Project, Ajans Başkanı - Corona virüs küresel anlamda ekonomiyi tehdit ediyor. Birçok ürünün üretiminde zorluklar ya da yavaşlamalar var. Sadece üretim değil, hizmet sektörü de büyük bir yara aldı. Tüm mağazalar, alışveriş merkezleri kapalı, dünyanın en kalabalık turist grupları ülkesinin dışına çıkamıyor. Tüm bunlar yaşanırken reklamcılık sektörünün yoluna, Covid-19 salgınının öncesinde olduğu gibi aynı ivmeyle devam etmesi çok zor.

Nurgül Eryıldır Günay Sita İletişim, Ajans Başkanı

Çok iyi gelişmeler olacak görüntüsüyle başlayan 2020, maalesef herkesin ve her sektörün hanesine kayıp yazacağı bir sene... Kimsenin kârlı çıkması söz konusu değil; çünkü mevcut ortam işini yönetmene izin vermiyor. Herkes koruma içgüdüsüyle hareket ediyor. Bu yılı kayıpsız atlatmak her sektörün öncelikli amacı; hem hayatımızda hem işimizde kayıp bir yılı yaşıyoruz.

Korona virüs Covid-19 küresel bir salgın olması nedeniyle Dünyadaki tüm dengeleri altüst etti. Bilim kurgu felaket filmlerinde gördüğümüz sahnelerin bire

Sektöre etkileri çok radikal olmasa da ciddi bir boyutta olacağı kesin. Daha tablo ortaya çıkmadı; fakat reklam sektörü belki de en çok etkilenen sektörlerden

18 / marketing europe & anatolia


Açıklama biri olacak. Bunun sebebi de diğer tüm sektörlere bağlı bir iş kolu olmasında yatıyor. Aslında her şey reklam faaliyetlerini yürüttüğümüz sektörlerin bu duruma ne kadar iyi ya da hızlı adapte olabildiği ile ilgili. Enerji, ulaşım, inşaat, tekstil, eğlence ve turizm sektörlerinde maalesef iletişim yapmanın zor olduğu bir dönemde olsak da özellikle gıda, temizlik ve iletişim sektörü için de reklamın öneminin arttığı bir dönemdeyiz. İlk günden bu yana çok ciddi bir gayret var; üretimi kesmemek, doğru fiyatlama yapmak ya da evlere kesintisiz teslimat sunabilmek noktasında... Bu özveri devam ettiği sürece kayıplar daha az olacaktır. Hayat durmadı, her-

meyen herkese dijitalde iş yapmayı, iş almayı öğretti. Toplantıları uzaktan yapmayı, birlikte uzaktan da olsa fikir yaratabilmeyi öğretti, bu da dünya ölçeğinde dijital imkânlar aracılığıyla bu standartta iş yapabilme kabiliyetini en az beş yıl öne çekti. Hayatımız corona virüs öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldı. Ajanslar bu süreçte evden çalışma şeklini sorgular hale geldiler. Bu dönemi atlattıktan sonra hepimiz, öyle anlaşılıyor ki bu modeli normal hayata nasıl adapte edeceğimize dair epey kafa yoracağız. Bu sürecin verimliliği artırdığını söylemek hiç de yanlış olmaz. Yolda kaybedilen sürelerin ortadan kalkması,

Tabii ki bu salgın büyük zorlukları da beraberinde getirdi. Bu dönemde yaratıcı iş çıkarmak çok daha zor hale geldi. Her ajans elindeki küçük imkânları ile bir şeyler ortaya koymaya çalışıyor. Tüm markaların daha duygu yüklü, manevi değerleri daha ön plana çıkaran iletişimler yapmak istediği, ancak her dönem mümkünse uzak durmaya çalıştığımız, duygu tonunu eksik bulduğumuz stok görüntüler ile iletişim yapmak bugün belki de tek imkânımız. Prodüksiyon yapamadığımız bir dönemi, bir ilki yaşıyoruz. Bu dönem prodüksiyon şirketleri için de yeni modelleri doğuracak. Eldeki iyi reklamları tekrar yayına çıkarmak bir opsiyon haline

Sektöre etkileri çok radikal olmasa da ciddi bir boyutta olacağı kesin. Daha tablo ortaya çıkmadı; fakat reklam sektörü belki de en çok etkilenen sektörlerden biri olacak. kes alışverişini evden yapmaya devam ediyor. İletişim çalışmaları da hız kesmeden devam ediyor. Sadece mecra ağırlıkları değişti diyebiliriz. - En başta sektör için söylenmesi gereken şey, bu pandeminin tam anlamıyla dijital bir dönüşüm yaşattığı. Salgın nedeniyle evde kalan kişi sayısının artması ile dijital reklamların geri dönüşlerinde ve alışverişlerde gözle görülür bir artış var. Bu da resmî olarak çok daha hızlı iletişim yapacağımız döneme girdiğimizi gösteriyor. İçinde bulunduğumuz bu süreç, isteyen iste-

toplantı trafiğinin daha düzenli hale gelmesi ile çok daha verimli çalışıyoruz. Çok daha fazla kalem iş çıkartıyoruz. Özellikle dijital ekiplerde bu sistemin çok daha iyi çalışan bir model olduğunu görür hale geldik. Bu dönemde yöneticilik becerileri de önem kazandı. Özellikle uzaktan yönetmeyi başarma konusunda... Uzun zamandır bizimle çalışan, ajans kültürünü iyi bilen arkadaşlarımız uzaktan çalışma dönemine daha iyi adapte oldu ve daha iyi performans gösteriyorlar. Verimliliği daha az olan kitle de daha fazla aksiyon ve sorumluluk almaya başladı.

geldi. Her ajans, dönüp geçmiş işlerine şöyle bir bakmıştır bugünlerde. Özetle bu olayın kazanını yok. Belki de kazanan tek platform var; o da dijital. Bu süreçte özellikle dijitalde fark yaratabilen ajanslar önde olacaklar. Duyarlı, değer yaratan ve hızlı aksiyon alabilen markaların ve ajansların kazanımları çok daha farklı şekilde olacak. Bu süreç hepimize çok büyük dersler verdi. Umutsuzluğa kapılmadan çalışmaya devam etmeli ve hayatın tekrar normale döneceği günlere hazırlıklı olmalıyız. marketing europe & anatolia / 19



Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

‘‘Yeni normal’’ Kaptanın seyir defteri. Yıldız tarihi 2020. Karantinanın 46. günündeyim. Bu süreçte toplam 5 kez kısa süreli dışarı çıktım. Dışarı çıkınca temiz havanın verdiği mutlulukla, uzaktan gördüğün birinin sana doğru yaklaşması ihtimalinin verdiği endişe kalbinin hızlı atmasına neden oluyor. Çok acaip duygu durumları! Türkiye'de ilk vaka 11 Mart tarihinde açıklandı. 30 Nisan itibarı ile Korona virüs salgınının 50. günündeyiz. İlk haftanın şaşkınlığının ardından kamu ve özel sektörde pek çok firma elemanlarının evden çalışması konusunda yeni düzenlemeler yaptı. Beyaz yakalı plaza çalışanları topuklu ayakkabılarını, takım elbiselerini rafa kaldırıp eşofman ya da pijamalarıyla evlerinde tabletlerinden işlerine devam ediyor. Fiziki olarak üretimde çalışmak zorunda olan mavi yakalılar, inşaat ve yapı sektöründeki mühendisler, ustalar, işçiler ise günlük iş rutinlerine devam ediyor. Özellikle büyük şehirlerdeki yasal kıstlamalar nedeniyle evde olduğumuz bu dönemde günlük yaşantımızın büyük kısmını akıllı telefonlarımızdaki dijital platformlarda geçirmeye başladık. Çocukların TV ve internet üzerinden süren eğitimlerinin yanı sıra, günlük hayat da dijital platformlardan daha fazla takip ediliyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan endişe ve gelecek kaygısı sanatçıların verdikleri online konserler ile biraz da olsa hafifliyor. Dünya çapındaki önemli üniversitelerin online kütüphanelerini herkese açması, pek çok yayına ulaşmayı kolaylaştırırken, ücretsiz sanal müze ziyaretleri, tarihi ve turistik mekanların sanal turları internetteki dolaşımı daha da artırdı. Bu dönemde herkesin dilinde olan ''yeni normal'' düzenine geçiş henüz tam netleşmedi. Ama görünen o ki yeni dönemde evden çalışmalar artacak. Özellikle pazarlama, planlama, strateji oluşturma ve yaratıcı düşüncenin, etkili olduğu işlerde her sabah ofise gitme rutini değişebilir. Bu ve benzeri ekipler kolaylıkla evlerden çalışabilir. Daha doğrusu bilgisayarın yanındaysa sana her yer ofis modeline geçebilirler. İster evde, ister cafede, istersen tatilde ol, bulunduğun yerde elektrik ve internet varsa bilgisayarın da yanındaysa ofistesin demektir. Yeni normal dünya düzeninde gereksiz maliyetlerden arınmak da önemli olacak. Küçük ve orta ölçekli işletmeler için ofis maliyetleri büyük bir yük. Bu yükten kurtulunca zarara uğradıkları pandemi döneminden çıkışta işleri daha kolay yoluna koyacaklarına inanıyorum. ''Yeni normal'' hayatımızda hijyen kurallarının daha fazla yer almasını sağlayacak. Ellerimizi daha fazla yıkayıp, el dezenfektanı ya da geleneksel limon kolonyasını çantamızdan eksik etmeyeceğiz. Günlük hayat nasıl devam edecek henüz kimse bilmiyor. Ama pandemiden

( kelebeğin fırtınası) önce zaten artmaya başlayan online alışveriş trendi, günlük hayatımıza yerleşecek gibi görünüyor. Ekonomideki küresel daralma reklam sektörünü de etkileyecek gibi görünüyor. Dijital platformlar reklam pastasından daha fazla pay alacak, Tv reklamları önemini korumaya devam edecek gibi görünüyor. Pandemi döneminde basılı gazete ve dergilerin dağıtımı ve satın alınmasıyla ilgili ortaya çıkan problemler bu tür yayınların yeni normalde daha fazla dijital ortama taşınacağını gösteriyor. Dijital yayın yapan dergi ve gazeteler reklam pastasından daha fazla pay alacak. Pandemi döneminde patlama yaşayan İnstagram canlı yayınları artarak devam edecek diye düşünüyorum. Uygulamalar aracılığıyla yapılan şirket toplantıları, şirket içi eğitimler de yine artarak devam edecektir. Farklı illerdeki insanları bir araya getirip verilen kurumsal eğitimler online dijital platformlar üzerinden çok daha düşük maliyetlerle amacına ulaşacaktır. Buradaki problem insanların kalabalık ortamlarda bulunarak sosyalleşme arzusu. Bayi toplantıları, şirket çalışanlarına yönelik motivasyon toplantıları, eğitim toplantıları gibi toplantılar hepimizin bildiği gibi aslında kafa dağıtma, nefes alma, yeme içme, gezme, eğlenme toplantıları. O nedenle bu toplantılar yine fiziki olarak da yapılacaktır. Daha az sayıda ama daha iyi içeriklerle, daha nitelikli, daha eğlenceli toplantılar olacağını düşünüyorum. Nisan ayında TV'lerde ulusal kanallarda gösterilen reklamlara gelecek olursak iki farklı sucuk reklamı dikkatimi çekti. İlki bir süredir yayında olan İnstagram'dan çok severek ve eğlenerek takip ettiğim Yasemin Sakallıoğlu'nun başrolde oynadığı Şahin Sucukları, diğeri de Ayhan Sicimoğlu'nun kamera karşısına geçtiği Maret Sucuk. Şahin Sucuk reklamı B ve C kategorideki hedef kitleyi odağına alırken, Maret Sucuk elegan, entellektüel hayat tarzıyla dünyayı gezerek, farklı yaşam kültürleri ve yeme içme alışkanlıklarını TV programlarıyla evlerimize getiren Ayhan Sicimoğlu ile A ve A+ sınıfı hedeflemiş gibi görünüyor. Bu anlamda her iki reklamı da başarılı buldum. Mayıs sonunda Ramazan bayramını kutlayacağız. Umarım hepimiz günlerdir yaşadığımız sıkıntıları unutmayız, bayram sevinciyle yakınlarımızı, dostlarımızı ziyaret etmeyiz. Rehavete kapılmak, rahatlamak için henüz çok erken. Güzel günler için tedbirli olmaya devam etmek zorundayız. Şimdiden hepinizin bayramını kutluyor, ''yeni normal'' hayatımızın hepimiz için sağlık ve güzellik getirmesini diliyorum. #evdekal #sağlıklıkal marketing europe & anatolia / 21


Reklam Dünyası

Kontrol Sedef’te… Siemens Ev Aletleri, yeni bir reklam filmi serisine imza attı. Siemens’in geleceğin evlerine ilham veren sürdürülebilir teknolojilerinin günlük hayatın akışında samimi bir şekilde anlatıldığı reklam filmlerinde Sedef Avcı ve Kıvanç Kasabalı rol aldı. Şık tasarımlarla sürdürülebilir teknolojileri birleştiren Siemens Ev Aletleri, yeni reklam filmi serisi ile Siemens dünyasının kapılarını açıyor. Başarılı kariyerleri ve samimiyetleri ile dikkat çeken Sedef Avcı ve Kıvanç Kasabalı çiftinin rol aldığı reklam filmleri, hayatın akışı içerisinde bir çiftin günlük rutinlerinin Siemens’in sürdürülebilir teknolojileriyle farklı bir boyuta taşındığını eğlenceli bir dille anlatıyor. Her reklam filminde Siemens’in farklı ürünleri ön plana çıkarılırken, serinin ilk filmi, ankastre ürünlerin heyecan veren teknolojilerine ve ev aletlerine uzaktan erişim sağlayan Home Connect uygulamasıyla her şeyin “kontrol” altında olduğuna dikkat çekiyor. Kontrol Sedef’te… Reklam filminde, evde yemek hazırlıkları yapan Kıvanç Kasabalı’ya, Sedef Avcı dışarıdan, Siemens buzdolabının içini gösteren kamera ve Home Connect uygulaması sayesinde destek veriyor. Sedef Avcı, Home Connect ile Siemens

buzdolabındaki iç kameralardan malzemeleri kontrol ederek, eksikleri satın alıyor, davlumbaz ve ankastre fırın ayarlarını kontrol ederek yemeğin lezzetine katkıda bulunuyor. Yönetmenliğini Ozan Yalabık’ın yaptığı, Mullen Lowe ekibi ve Sugar Rush imzalı reklam filmlerinin çekimleri için Beykoz Kundura’da Siemens Ev Aletleri’nin ürünleriyle ankastre mutfak tasarlandı. Reklam filmleri TV kanallarının yanı sıra dijital mecralarda da yer alacak.

Söz mü çocuklar?... Tüm Türkiye’nin COVID-19 salgını nedeniyle sosyal izolasyonu sürdürmesi nedeniyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, törenler yerine bu yıl evlerde, balkonlarda ve pencerelerde kutlanacak. OPET’in uzun bir aradan sonra yeniden işbirliği yaptığı Cem Yılmaz ve oğlu Kemal Yılmaz’ın birlikte rol aldığı reklam filminde, Kemal ve babası Cem Yılmaz tüm çocukları, koşullar ne olursa olsun 23 Nisan’ın 100’üncü yılını coşkuyla kutlamaya davet ediyor. Baba-oğulun kendi elleri ile yaptıkları malzemelerle süsleyerek 23 Nisan coşkusunu yansıttıkları pencerenin önünde Cem Yılmaz tüm çocuklara çağrıda bulunuyor; “Bu ülkenin çocuklarına ‘zor’ demek zor. Okullarda, meydanlarda olamayacağız demek zor… Zor zamanlarda kazanılan ulusal egemenlik onlara emanet, bayramı ise onlara armağan. 23 Nisan coşkusu meydanlarda olamayacaksa evlerde olacak. Sınıflarda, okullarda kutlanamayacaksa balkonlarda, pencerelerde kutlanacak. Her yer bayraklarla süslenecek, hep bir ağızdan marşlar, şarkılar söylenecek.” … “Söz mü çocuklar?” diye soran Cem Yılmaz’a OPET çalışanlarının çocukları da bayramımızın 100’üncü yılına yakışan bir coşkuyla söz veriyor.

22 / marketing europe & anatolia


Reklam Dünyası

Oppo Find X2’nin Global Yüzü...

Oscar ödüllü İngiliz oyuncu Eddie Redmayne Oppo’nun yeni amiral gemisi Find X2’nin global yüzü oldu ve reklam filminde oynadı. OPPO’nun bitmeyen estetik memnuniyet ve yenilikçi teknolojinin mükemmel uyumunu yakalama uğraşı İle Eddie Redmayne’nin performans sanatına olan tutkusu marka ve oyuncuyu bir araya getirdi. Eddie Redmayne Profesyonel oyunculuk ve sahne kariyerine 2000’lerin başında başlamış, ilk sinema tecrübesini 2006’da Like Minds filmi ile yaşamıştır. The Theory of Everything filmindeki Stephen Hawking rolüyle büyük beğeni kazanan oyuncu, bu rolüyle 87. Akademi Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne lâyık görülürken, aynı yıl Altın Küre, BAFTA ve SAG ödüllerinin de sahibi oldu. Eddie Redmayne Türkiye’de özellikle The Danish Girl ve J. K. Rowling’in aynı adlı kitabından esinlenilerek çekilen Fantastic Beasts and Where to Find Them filmleriyle tanınıyor. OPPO Find X2Sekiz çekirdekli Qualcomm Snapdragon 865 platformu ile kesintisiz bir işlem kapasitesini OPPO Find X2 bununla beraber 48MP çözünürlüğündeki ana kamera ile 12MP ultra geniş açı kamera ve 5x hibrit yakınlaştırma yapabilliyor.

Google Arama Trendleri...

İnsanlar evde kaldığımız şu dönemde keyifli vakit geçirmenin yollarını bulmak için arayış halindeler. 20 Nisan haftasını kapsayan Google Arama Trendleri raporu, yapılan aramaların eğlence ve kişisel bakım kategorilerinde yoğunlaştığını gösteriyor. Rapor, yaza hazırlıktan evcil hayvan edinmeye, aile ve arkadaşlarla online ortamda vakit geçirmekten kişisel bakıma ve yemek pişirmeye dair yaratıcı fikirlere yönelik aramaları yoğunlaştı. Fransa kedi, Türkiye köpek sahiplenmeyle ilgilendi Google Arama Trendleri raporundan çıkan sonuçlar, insanların evcil hayvan sahiplenme ile ilgili merakının arttığına işaret ediyor. Rapora göre, Fransa’da “kedi sahiplenme”, Türkiye’de ise “köpek sahiplenme” aramalarında artış yaşandı. Bunun yanı sıra insanlar evde keyifli vakit geçirmeye yönelik aramalar da yaptılar. Türkiye’de “karaoke mikrofo-

nu”, Norveç’te ve Belçika’da “online aktiviteler” kelimeleri sıkça aratıldı. Karantina döneminde insanlar kişisel bakımda kendi kendilerine yapılabileceklerin sınırını keşfetme imkânı buldular. Özellikle saç ve cilt bakımı konusunda yoğun arama mevcut. İngiltere’de “saça limon suyu bakımı” ve “bronzlaşma yağı”, Güney Afrika’da “cilt ürünleri” aramaları artış gösterdi. Türkiye’de ise “sıkılaştırıcı tonik”, ”siyah nokta temizleyici”, “saç rengi açma” aramaları çoğaldı. Umutlar arttı, aramalar bahçede yoğunlaştı Havaların ısınmasıyla virüsün etkisinin azalacağı yönünde çıkan haberler, insanları yaz mevsimine hazırlıklı girmek için teşvik etti. Türkiye’de bahçe işlerine yönelik olarak “çapa makinesi”, “çim tohumu”, “bahçe aydınlatma” ve “sineklik fiyatları” aramalarında artış gözlemlendi. Mutfağa yönelik aramalarda ise “somon”, “çilekli milkshake”, “şekerli kurabiye tarifi” ve “fırında ekmek” aramaları yükselişteydi. Google SMB Premier Partneri EG Bilişim Teknolojileri’nin CEO’su Gökhan Bülbül, Google Arama Trendleri raporunun insanların evde geçirdikleri zamanı nitelikli hale getirme gayretinde olduklarını gösterdiğini söyledi.

marketing europe & anatolia /23


Köşe Kübra nebioğlu / nebioglukubra@gmail.com

( satır ayracı)

Ne dersiniz “Depresyon geliyor mu?”...

Neredeyse iki aydır evden çalışan, zorunlu haller dışında dışarı çıkmayan ve tüm ailesi ile evde kalarak hem kendini ve ailesini hem de çevresindeki herkesi korumaya çalışan “bir grup insanız”. Evet “bir grubuz”. Çünkü ben her akşam sosyal mesafe kuralına uymayan, hatta hiçbir kurala uymayan, toplanıp çarşı pazar gezen insanları görmekten yoruldum. Bahsettiğimiz bir grup insan olarak; belki çalışma hayatımıza devam ediyoruz ve hatta hiç olmadığı kadar yoğunuz, belki işlerimiz durdu dükkanımızı kapattık evdeyiz. Genel olarak zihinsel farkındalığımızı yüksek, bedenimizi aktif tutmaya çalışıyoruz. Arada sıkılıp televizyonu açıyoruz sonra içimiz sıkılıyor kapatıyoruz. Her ne yaşıyorsanız ya da size her ne yaşatılıyorsa yavaş yavaş bunalmaya başladığımızı görüyorum. Geleceğimiz ile ilgili yaşadığımız ve iliklerimize kadar hissettiğimiz belirsizlik, beynimizin en ilkel kısımlarını uyandırdı ve “donduk”. Artık hiçbir şey yapasımız içimizden gelmiyor. Belki gücümüz kalmadı, belki de gelen bahar ve parlayan güneş bizi ısıtmıyor. Ne dersiniz “Depresyon geliyor mu?” Bence şu anda herkes kısmi ya da tam anlamıyla depresyon belirtileri gösteriyor. Önemli olan bu farkındalığa sahip olmak, kabullenmek ve düzeltmek için motivasyon kaynakları bulabilmek. Dr. David Burns’ün “İyi Hissetmek” kitabında depresyona sebep olan bazı çarpıtılmış düşüncelerin tanımları yapılıyor. Bu tanımlardan yola çıkarak gözlem yaptığımda herkesi adım adım umutsuzluğa sürükleyen bazı düşünceler şunlar gibi duruyor; “Pandemi dönemi bitse bile bir daha asla eskisi gibi

24 / marketing europe & anatolia

sosyalleşemeyeceğiz. Ne kadar kaçarsak kaçalım bir gün hastalanacağız. Bu kadar önlem almanın hiçbir anlamı yok. Gerçek rakamları bizlerden saklıyorlar. İyileşme hızı mantıklı değil. Daha çok insan ölecek. İkinci dalga çok daha kötü olacak “ gibi salgın ile ilgili zihinsel çarpıtmalar. “İş hayatında çok fazla şey kaçırdım. Bu süreç bitince kesin işten çıkarılacağım. Bir daha iş bulamayacağım. Yaşadıklarımız bir felaket. Yöneticim daha fazla şey yapmalı. Bugüne kadar yaptıklarım çöpe gitti. Artık kimse benim işlerime değer vermeyecek. İşler eskisi gibi olmayacak. Bu saatten sonra toparlanamayız.” gibi iş hayatımız ile ilgili zihinsel çarpıtmalar. Eminim ki çok daha fazlasını veya farklı versiyonlarını ya duyuyoruz ya düşünüyoruz ya da bir şekilde maruz kalıyoruz. İşte bu ve bunun gibi çarpıtılmış düşünceler bizi içerisinden belki de tek başımıza çıkamayacağımız bir duygu seline sürüklüyor. Dr. David Burns aynı kitabın da der ki; “Duygularınız, gerçekler değildir! Hatta, duygularınız, düşüncelerinizin aynası olmak dışında, anlamsızdır da. Eğer algılarınız bir anlam ifade etmiyorsa, yarattıkları duygular lunaparktaki hileli aynaların yansıttığı görüntü kadar gülünç olacaktır.” Herkesin mikro düzeyde düşünce ve sorunları şekil değiştirdi. Bu sebeple depresyondan kurtulmanın on altın kuralı diye bir liste oluşturmak artık imkansız ve mantıksız. Bu sebeple herkes kendi hileli aynasının karşısına geçsin ve bir taş atıp kırsın lütfen. Ancak böyle zamanın daha güzel günlere doğru akıp gideceğine inanıyorum. Sevgiyle kalın, Sağlıklı kalın.



D


Açıklama

Dijital İş Modeli... Henkel CEO Carsten Knobel

Henkel, 2040’a kadar iklim-pozitif bir şirkete dönüşebilmek amacıyla, tüketicileri, müşterileri ve tedarikçileriyle birlikte, 2025’e kadar üretimlerinden kaynaklanan karbon ayak izini yüzde 65 oranında azaltmayı ve 100 milyon ton karbondioksit tasarrufu sağlamayı planlıyor. Açıklama Henkel, geleceğe dönük stratejik çerçevesini açıkladı. Henkel CEO’su Carsten Knobel, “Amaca yönelik büyüme için oluşturduğumuz yeni stratejik çerçevenin ana unsurları; kazandıran bir portföy ve inovasyon, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme alanlarında ortaya konan rekabet üstünlüğünün yanı sıra, iş birliği kültürü ve yetkin insanların oluşturduğu sağlam bir temele dayanan, geleceğe hazır işletme modelleridir. Bu stratejik çerçevemiz, orta ila uzun vadeli finansal hedeflerimizde de kendini göstermektedir: Yüzde 2 ila 4 arasında organik satış büyümesi, imtiyazlı hisse başına karlılıkta* sabit kurlarda tek haneli yüzde oranın orta ila üst seviyelerinde büyüme ve serbest nakit akışında gelişmeye yönelik devam eden odaklanma.” şeklinde konuştu. Geçmişteki başarılı performansa dayanarak iddialı hedeflerle sürdürülebilirliği artırmak.

oranında azaltmayı ve 100 milyon ton karbondioksit tasarrufu sağlamayı planlıyor. Henkel aynı zamanda döngüsel bir ekonomiyi hayata geçirmek ve doğada sıfır plastik atık hedefine ulaşmak amacıyla 2025 için iddialı ambalajlama hedefleri belirledi: Üretilen ambalajların tamamının yeniden dönüştürülebilir ya da yeniden kullanılabilir** olmasının yanı sıra Henkel, tüketim ürünleri ambalajlarında kullanılan fosil esaslı ve daha önceden geri dönüştürülmemiş plastik miktarını yüzde 50 oranında azaltmayı amaçlıyor. Henkel aynı zamanda, içinde faaliyet gösterdiği toplumlar bünyesinde ortaya koyduğu pozitif toplumsal etkiyi, 50.000’in üzerinde çalışanının sunduğu katkının artmasıyla ortaya çıkan sorumlu kaynak kullanımının yanı sıra, 2025’e kadar dünya çapında 20 milyon insanın hayatını daha iyi hale getirerek güçlendirmek istiyor. Dijitalleşmeyi Müşteri ve Tüketici Değe-

Henkel, 2040’a kadar iklim-pozitif bir şirkete dönüşebilmek amacıyla, tüketicileri, müşterileri ve tedarikçileriyle birlikte, 2025’e kadar üretimlerinden kaynaklanan karbon ayak izini yüzde 65

ri Yaratan Bir Araca Dönüştürmek. Henkel, Dijitalleşmeyi müşteri ve tüketici değeri yaratan bir araca dönüştürmeyi amaçlıyor. Şirket, doğrudan tüketici ilişkileri için mevcut dijital platformların marketing europe & anatolia /27


Araştırma

kapsamını genişleterek ve yenilerini yaratarak tüketici iş birimlerinde 1’e 1 etkileşimi ve dijital satışları artırmak istiyor. Endüstriyel iş birimlerinde gerçekleşen baştan sona müşteri odaklı dijitalleşme, yeni iş potansiyeli üretmek ve müşteri deneyimini tüm temas noktalarında daha dijital hale getirmek için kullanılacak. Buna ek olarak Henkel, baştan sona veri entegrasyonu yönündeki çalışmalarını sürdürecek. Bu da şirkete, yapay zeka tarafından yönetilen yenilikçi ve kişiye özel çözümler geliştirmek gibi fırsatlar sağlayacak. Henkel aynı zamanda, başta gelecek odaklı becerilere ve sektörde derin teknolojik uzmanlığa sahip veri bilimciler ve mühendisler olmak üzere dijital yeteneklere yatırım yapacak. Son olarak Henkel, dijital işletme odağını ve verimliliğini güçlendirmeyi amaçlıyor. Henkel dijital 28 / marketing europe & anatolia

Henkel, Dijitalleşmeyi müşteri ve tüketici değeri yaratan bir araca dönüştürmeyi amaçlıyor. Şirket, doğrudan tüketici ilişkileri için mevcut dijital platformların kapsamını genişleterek ve yenilerini yaratarak tüketici iş birimlerinde 1’e 1 etkileşimi ve dijital satışları artırmak istiyor.

yapısını baştan sona yeniden organize edecek ve “Dijital İş Birimi” adı ile yeni bir yapı oluşturacak. Henkel, 2019 sonunda yeni bir CDIO (Dijital ve Bilişim Yöneticisi) pozisyonu oluşturdu. Henkel bünyesindeki Dijital ve Bilgi Teknolojileri ekipleri bundan sonra, direkt olarak CEO’ya bağlı olan CDIO liderliğinde, bir arada faaliyet gösterecek. Dijital İş Modeli Henkel’in yeni “Dijital İş Modeli” iki ana temel üzerine inşa edilmiştir: Birincisi, verimliliği değer zinciri boyunca iş süreçlerini ve Bilgi Teknolojileri sistemlerini sürekli optimize ederek yöneten bir araç olan “İş Teknolojisi.” İkinci temel ise, piyasa odaklı bir geliştirme ve inovasyon birimi olan “Henkel Dijital.” Henkel bu çatı altında Berlin, Silikon Vadisi ve Asya’da dijital inovasyon merkezleri oluşturmayı hedefliyor.




Kampanyalar

Samsung’dan anlamlı 23 Nisan filmi...

Koronavirüs salgını ile mücadele etmek için sosyal izolasyon kuralları gereği evlerimizde kalmak zorunda olduğumuz bu dönemde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tarihimizde ilk defa evlerimizden kutlamaya hazırlanırken Samsung’dan anlamlı bir film geldi. Bu yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100’üncü yılına denk gelen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bir kez daha kutlamaya hazırlanıyoruz. Ancak karşı karşıya kaldığımız koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl toplum olarak sosyal mesafe gereği bir araya gelip etkinliklerle çocuklarımızın neşesine eşlik edemiyor olsak da Samsung bu coşkuyu yayınladığı yeni filminde farklı bir şekilde yansıtıyor. Kampanya Künyesi Kampanya sahibi: Samsung Electronics Türkiye Reklamveren temsilcileri: Samsung Electronics Türkiye Kullanılan Mecralar: Dijital Reklam Ajansı: Cheil Worldwide Türkiye Medya Planlama Ajansı: Publicis One Türkiye PR Ajansı: Excel İletişim ve Danışmanlık

marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Böyle Anlar Sadece Bosch’la Yaşanır... ni tanıtıyor. Filmde sevdiklerine en güzel yemekleri yapmak isteyenlerin, Bosch’un akıllı özelliklere sahip ev aletleriyle her zaman yanında olduğu vurgusu yapılıyor. PerfectBake özellikli fırının tanıtımı reklam filminde “Böyle Anlar Sadece Bosch’la Yaşanır” temasıyla Leyla Lydia Tuğutlu ve Şükrü Özyıldız ikilisi tarafından yapılıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Bosch Ev Aletleri Reklamveren Temsilcisi: Özlem Koçdar, Gizem Gözelekli Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Ertuğ Tuğalan Yaratıcı Ekip: Hakan Bıçakçı, Emre Koç, Ediz Alp Yalçın, Başak Ceylan, Berkay Vela Marka Ekibi: Elifsu Tufan, Yaprak Erel, Gizem Berberoğlu Strateji Ekibi: Alper Özcan U,tku Çiftliklioğlu Ajans Prodüktörü: Gülengül Soytürk, Ümit Bak, Levend Çağıl, Seçkin Kaçar Bosch Ev Aletleri, ev sıcaklığında yapılan yemeklerin en Yönetmen: Uygar Kutlu lezzetlisi olduğundan yola çıkarak hazırladığı yeni reklam Prodüksiyon Şirketi: Autonomy filminde ankastre fırınlarında yer alan PerfectBake özelliği-

Dalin Köpük Sabun... Çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırmanın en kolay yolu olarak sunulan Dalin Köpük Sabun, bu amaçla yeni bir reklam filmi yayınlıyor. Tüm yaşam boyunca, sağlığın ilk şartı olan hijyen ve hijyenin temeli el yıkama alışkanlığının küçük yaşta kazandırılması bilinciyle hazırlanan reklam filmi, doğru el yıkamayı anlatan eğlenceli bir şarkıyla da destekleniyor. Puck Global tarafından hazırlanan, Sanat Yönetmenliğini Senem Mozzakoğlu ve Esra Sarıgül’ün yaptığı reklam filminde nasıl el yıkanması gerektiği, eğlenceli bir şarkı eşliğinde anlatılıyor.

Yönetici Kreatif Direktör: Haluk Erkmen Yaratıcı Ekip: Yasir Kalın, Başar Şen Marka Ekibi: Deniz Yaşar, Seda Macit Sakar, Kampanya Künyesi Ceren Gündoğdu, Pelin Kılıç, Reklamveren: Dalin Reklamveren Marka Ekibi: Sibel Çağlar, Gamze Kuru, Sanat Yönetmeni: Semen Mozakoğlu, Esra Sarıgül Jingle: Doğukan Şahin / Tonik Müzik Cansu Değerli, Betül Hazer Kullanılan Mecralar: Dijital ve sosyal medya, TV Reklam Ajansı: Puck Global 32 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Çocuksu Mutluluk... Kampanya Künyesi Reklamveren: HariboTürkiye Reklamveren Yetkilisi: Tamer Karabay, Iraz Acar, Melisa Karakuş, Harun Avcılar, Betül Doğru Reklam Ajansı: FCB ARTGROUP CCO: Ateş Çavdar ECD: Erdinç Mutlu Kreatif Direktör: Ahmet Söğütlüoğlu Yaratıcı Grup Lideri: Volkan Özyavuz Kreatif Ekip: Yağız Hıllazlı, Elçin Tözge, Burcu Giden, Cemre Yardımcı, Metehan Yılmaz, Can Salar, Tuğba Yavuzarslan, Semih Şimşek, Erol Orhan Dijital Ekip: Sera Aktüre, Rüya Ögü, Halit Turanlı, Naz Aydın Haribo’nun büyük ses getiren “Çocuksu Mutluluk” reklam Başkan Yardımcısı / Müşteri İlişkileri: Esra Özkan kampanyası, Haribo Altın Ayıcık’tan sonra şimdi de Haribo Marka Direktörü: S.Burcu Önder Chamallows’un hikayesine yer veriyor. “Hepinizi ananas gibi Marka Temsilcisi: Müge Kaplan görüyorum” repliğiyle hafızalara kazınan reklam filminin de- Prodüksiyon Şirketi: Kraft vam serisi, sert bir rock grubunun Haribo Chamallows’un yu- Yönetmen: Aksel Özcan muşaklığı, güzel kokusu ve ağızda bıraktığı tat ile çocuksu Yapımcı: Tolga Erener, Sina Pekcanattı mutluluğu bulma serüvenine yer veriyor. Post Prodüksiyon : Imaj

“Bu Günler Geçecek” ... Balparmak, çam balıyla tatlandırılmış yeni ürünü Apitera Propolis için umut dolu bir reklam kampanyası hazırladı. Dijital mecralarda yayına giren reklam filmleri “Bu günler geçecek” mesajıyla herkesi tedbirli olmaya çağırıyor.Balparmak Apitera Propolis için hazırladığı yeni reklam filmi, “Bu günler geçecek” mesajıyla sosyal medya kanallarında yayına girdi. Koronavirüs salgını nedeniyle birbirimizden uzak kaldığımız şu günlerde herkese umut veren kampanyasında Balparmak, sarılamasak da sevildiğimizi, kalabalıklara giremesek de yalnız olmadığımızı, el sıkışamasak da önemsendiğimizi vurguluyor.

Kreatif Direktör: Ali Göral Kreatif Ekip: Barış Oktay, Uğur Dündar, Batuhan Odabaşı, Merve Oğuz Kampanya Künyesi Müşteri İlişkileri Direktörü: Ceyda Kan Reklamveren: Balparmak Reklamveren Temsilcisi: Hakan Şıpkan, Demet Umezu, Müşteri İlişkileri Süpervizörü: Nazlı Müldür Sosyal Medya: Merve Aktaş, Deniz Erişkin Melis Altıparmak, Elif Gökçe Aydoğmuş Kreatif Ajans: Lokal

marketing europe & anatolia /33


Kampanyalar

Hayata Başka Bak!... DİMES yeni reklam filminde, her zaman olduğu gibi hayata başka bakıyor. Meyvelerin enerjisini ekranlara taşıyan filmde, “umut en güzel vitamindir” mesajı veriliyor. Türkiye’nin ilk yerli sermayeli meyve suyu ve önde gelen içecek markası DİMES, umut mesajı veren yeni reklam filmini yayına soktu. DİMES’in Tribal Worldwide İstanbul imzası taşıyan yeni reklam filmi, geleceğe yönelik umudu, meyvelerin enerjisiyle öyküleştiriyor. Küresel sağlık krizi nedeniyle içerisinden geçtiğimiz dönemin sonrasında, toplum olarak birlikte inşa edeceğimiz güzel günlere atıfta bulunuluyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: DİMES Marka Ekibi: Duygu Süleymanoğlu, Merve Keten, Burcu Karadayı Gülşen, Ezgi Özyıldırım, İpek Yıkılmaz, Begüm Tuncel, Eren Saydan, Merve Ekem Reklam Ajansı: Tribal Worldwide İstanbul Ajans Başkanı/Kreatif Direktör: Arda Erdik Kreatif Direktör: Melih Ediş Kreatif Ekip: Bedriye Katip, Emre Çil, Merve Tozanlı,

Özge Yılmaz Strateji: Can Çalışkan, Oral Ulusoy Müşteri Direktörü: Emir Medina Ajans Yapımcısı: Ümit Bak, Aslı Aykut Yapım Şirketi: Lunapark Müzik: Mehmet Can Erdoğan

#kaselerayrıgönüllerbir... Tadım, yeni reklam filminde; tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle evlere kapandığımız bu günlerin geçeceğini vurguluyor ve kaseler ayrı olsa da gönüllerimiz bir mesajıyla ‘tekrar görüşeceğiz’ diyor. Tadım, birbirimizden ayrı düştüğümüz bu günlerde tekrar bir araya geleceğimiz, görüşeceğimiz ve mutlulukları paylaşacağımız iç görüsüyle yeni moral filmini duyurdu. Paylaşmaya alışık olduğumuz kuruyemiş kaselerimiz şimdilik ayrı olsa da gönüllerimizin bir olduğuna vurgu yapan Tadım, “Sevdiklerimizle sağlıklı ve güzel günlerde yeniden görüşeceğiz.” diyor. Türkiye birlik ve beraberlik içinde bu süreçte mücadele verirken, Tadım da bu sürecin en az zararla atlatması için top- Yaratıcı Ekip: Kerem Çeteci, Şafak Kordikanlıoğlu lumsal mücadeleye katkı sağlıyor ve #kaselerayrıgönüllerbir Genel Müdür Yardımcısı: Ezgi Ataseven Müşteri İlişkileri Ekibi: Çiğdem Uyar, Doğan Kur, diyerek birliktelik mesajı veriyor. Ayberk Toprak Strategy Head: Zeynep Bortaçina Kampanya Künyesi Stratejik Planlama Ekibi: Cem Solak, Mehmet Özdoğan Reklam veren: TADIM Production Head: Arzu Köksal Reklam Ajansı: Publicis İstanbul Prodüksiyon Ekibi: Eren Bakırcı ECD: Can Faga Kreatif Direktör: Erdem Köksal 34 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Teknosa 20 yaşında... 2000 yılından beri ‘Herkes için Teknoloji’ felsefesiyle Türkiye’de milyonları teknolojiyle buluşturan Teknosa, 4129Grey imzalı reklam filminde herkesin bir arada olacağı, kavuşacağı günlere olan inancını vurgularken, birlikte geçirilecek daha nice yılların ve güzel bir geleceğin olduğunu hatırlatıyor.

Sabancı Holding iştiraklerinden, Türkiye teknoloji perakendeciliğinin öncü markası Teknosa, 20’nci yılına özel hazırladığı filmi yayınladı. 20 yıldır olduğu gibi, Covid-19 salgını süresince de evde eğitim, uzaktan çalışma, sosyalleşme, eğlence, alışveriş gibi her konuda artan teknoloji ihtiyaçları için müşterilerinin yanında olan Teknosa, 20’nci doğum günü filminde, insanların teknolojiyle buluşmanın, çalışmanın ötesinde tekrar bir araya geldiği, güzel anlar, anılar yarattığı günlerin hemen gelmesini diliyor.

Kampanya Künyesi Reklamveren: Teknosa Reklamveren Yetkilileri: Önder Oğuzhan, Yonca Erkan, Aslıhan Dursun, Gizem Güzel, Sedef Balcı Ajans: 4129Grey CEO & CCO: Alemşah Öztürk Yaratıcı Yönetmen: Merve Subaşı Design Director: Koray Doyran Yaratıcı Grup: Bülent Ekel, Özülkü Usel, Berkay Tutkun Marka Yöneticileri: Eda Yıldırım, Çağrı Arslan Proje Yönetimi: Yaşar Eser Ajans Prodüktörleri: Gülşah Batıbeki, Kasım Bektaş Müzik: Oğuz Kaplangı / Füzyon Müzik Motion Designer & Vfx Artist: Mehmet Görkem Kayhan

Bizi Biz Yapan Çimento... Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası’nın ilk reklam filmi “Bizi Biz Yapan Çimento” yayına girdi. Birliktelikten doğan gücün önemini vurgulayan film, salgınla mücadelede Türkiye’ye destek olma amacı taşıyor. Türk çimento sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin tamamına yakınını temsil eden Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), ilk reklam filmi Bizi Biz Yapan Çimento’yu, 21 Nisan 2020 itibariyle televizyon ve internette izleyiciyle buluşturdu. Çimentonun kendine has özelliklerinden hareketle, tıpkı tuğlaları bir arada tutan çimento gibi birliktelikten doğan gücü vurgulayan film, zorlu bir dönemden geçen Türkiye’ye mücadele, hoşgörü ve sevgiyle bu sürecin aşılacağının mesajını veriyor. Yaratıcı fikri ve duygusal tonu ile öne çıkan film, YouthWorks imzası taşıyor. Çimentonun işlevi ile toplumu bir arada tutan değerler arasında güçlü bir bağ kuran filmin seslendirmesi Ahmet Mümtaz Taylan tarafından yapıldı. Kampanya Künyesi Reklamveren: Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası Reklam Ajansı: YouthWorks

Kreatif Direktör: Yavuzhan Gel Yönetmen: Eymen Topçuoğlu

marketing europe & anatolia / 35


Kampanyalar

Şimdi mi geldi aklınıza?... Bizim Mutfak, Türkiye’nin ilk ve tek “Kemik Suyuna Çorbalar Serisi”ni tüketiciyle buluşturuyor. Geçen sene ‘Kemik Suyu Bulyon’ ürününün reklam filminde bu lezzete ulaşmak için yıllar boyu zahmetle kemik suyu kaynatan iki tecrübeli ev hanımının serzenişine yer veren marka, yeni ürünü Kemik Suyuna Çorbalar ile de ‘Şimdi mi geldi aklınıza?’ sitemini bir kez daha duyuyor. Kampanya Künyesi Reklam Veren: Ajinomoto İstanbul – Bizim Mutfak Reklam Veren Yetkilisi: Hülya Gündoğan Uçarlar, Doğukan Saydan, Gamze Koç Reklam Ajansı: TBWA\Istanbul CCO: İlkay Gürpınar ECD: Volkan Karakaşoğlu Yaratıcı Ekip: Orkun Önal, Mesut Koçarslan, Halilcan Cayan, Cihan Üstek Marka Ekibi: Ömer Üstündağ, Ezgi Sezar, Sıla Ezgi Avcı CSO: Toygun Yılmazer Genel Müdür Yardımcısı: Tuğyan Çelik Stratejik Planlama Ekibi: Özgün Özkalay,

“Haydi Kalk”... NESCAFÉ Xpress, yeni dijital reklam filmi ile herkesin evde olduğu bu dönemde, hem evde hareketi teşvik ediyor hem de yeniden yollara düşeceğimiz günlere selam gönderiyor. “Haydi Kalk” sloganıyla hayallerin gerçek olacağı zamanları anlatan kampanya, bugünü de unutmuyor. Soğuk kahve severleri o zamana kadar oturup beklemek yerine, NESCAFÉ Xpress’ten aldıkları enerjiyle evde de harekete geçmeye davet ediyor. Kampanya Künyesi Reklam Veren: NESCAFÉ Xpress Reklamveren Ekip: Buse Aksu Özgen, Gülçin Şekerci, Burcu Küçük Reklam Ajansı: Roy+Teddy Kreatif Direktör: Cihangir Gümüş Yaratıcı Grup: Fatih Düzyol, Semih Özdemir, Ekremcan Arslan, Can Çakmakcı, Oğuzhan Polat Müşteri Marka Ekibi: Ezgi Bilgi, Ecem Çokyaşa Sosyal Medya Supervizör: Berke Biçer Medya Ajansı: Mindshare

36 / marketing europe & anatolia

Yunuscan Hisimcil, Buket Köse Prodüksiyon Ekibi: Evrim Saraçoğlu, Efe Koçdağ Prodüksiyon Şirketi: Public Yönetmen: Kağan Hanoğlu Müzik: 3K1A Medya Ajansı: OMD Türkiye Kullanılan Mecralar: TV- Dijital


Kampanyalar

Lexus #YenidenKeşfedeceğiz... nen hobilerine odaklanabileceği konusunda ilham veriyor. Hazırlanan özel videoda, evde kalmanın bir fırsata dönüştürülebileceği vurgulanırken, hayalleri gerçekleştirmenin tam sırası olduğunun altı çiziliyor. Hibrit teknolojisiyle, insanları evde kalmaya çağıran Lexus, “Şimdilik evde kendinizi şarj edin, güzel günlerde #YenidenKeşfedeceğiz” sloganını kullanıyor.

Premium otomobil markası Lexus, tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını sürecinde evde kalarak iyi vakit geçirilebileceği mesajını, hibrit modelleri üzerinden veriyor. Lexus’un 2005 yılından bu yana satışa sunulan ve kendi kendini şarj eden hibrit modelleri, bu defa #evdekal mesajı ile insanların kendilerini dinlemeleri ve sürekli olarak ertele-

Kampanya Künyesi Proje Adı: Lexus #YenidenKeşfedeceğiz Reklam Veren: Lexus Türkiye Kreatif Direktör: Paula Lopez Müşteri İlişkileri Menajeri: Esther Lopez Müşteri İlişkileri Direktörü: Ramón Uhagon Yapımcı: Danıel Macho Prodüksiyon Şirket: Circus Marketing Communication Director: Ramon Uhagon Post Prodüksiyon Şirketi: Circus Marketing Communication / Tangram Publicidad Stüdyo:Takeaway Interactive Editör: Alvaro Hernandez

CardFinans – Ramazan Filmi... CardFinans, tüm dünyanın içinde bulunduğu bu zorlu günlerde yine pozitif duygulara odaklanan reklam filmiyle Ramazan ayında tüketicisinin yanında olduğunu hissettiriyor. Reklam filminde, geçtiğimiz ramazanlarda kurduğumuz kalabalık sofraları göstererek güzel günlerin geleceğine olan inanç vurgulanıyor. Yine bu kalabalık sofralarda hep beraber buluşmak için sosyal mesafenin korunması adına bu ramazan biraz ayrı kalmamız gerektiğine dikkat çekiliyor. Rabarba imzası taşıyan ve yönetmenliğini Ozan Yalabık’ın yaptığı 2018 yılındaki ramazan filmindeki görüntülerden kurgulanan film, “Gelecek Ramazan’da kalabalık sofralarda yeniden buluşmak dileğiyle.” mesajıyla son buluyor. Kampanya Künyesi Reklam: CardFinans – Ramazan Filmi Reklam Veren: QNB Finansbank Reklam Ajansı: Rabarba Reklam Veren Yetkilisi: Armağan Engel, Banu Akyıl Akıncı, Rengin Çavdar, Ecem Taşcı Medya Planlama/Satın Alma: People Initiative Mecra: TV, internet, radyo

marketing europe & anatolia / 37


Zaporijya; m


Gezi

minnak bir şehir... Corona virüsü yüzünden evde olduğumuz bugünler de gezemiyoruz ancak hala gezip de yazamadığım yerler olduğu için kendimi şanslı hissediyorum. Zaten bu aralar sık sık eski fotoğraflara bakıp, “yaaaa, ne güzel gezmişim” diyorum :) Virüs bana bir şey öğretti ki; hiç bir şeyi erteleme.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / svlsdb@gmail.com Corona virüsü yüzünden evde olduğumuz bugünler de gezemiyoruz ancak hala gezip de yazamadığım yerler olduğu için kendimi şanslı hissediyorum. Zaten bu aralar sık sık eski fotoğraflara bakıp, “yaaaa, ne güzel gezmişim” diyorum. Virüs bana bir şey öğretti ki; hiç bir şeyi erteleme. Gelelim gezimize. Bu ay size Ukrayna’nın Zaporijya isimli şehrini yazacağım. Bu geziyi, Ağustos ayında, 5 günlük bir gezi olarak planlamıştık. Ağustos ayının sıcağında Pegasus ile Zaporijya’ya gittik. Ancak uçak inince epey bir şok yaşadık çünkü havaalanı minicik tek katlı bir barakaya benziyordu. Daha önce Lviv, Odessa ve Kiev’e gitmiştim oralarla karışılaştırınca epey bir şaşırdık. Cümbür cemaat içeri girip, pasa-

a car acentasında, ingilizce bilen bir hanım bulup, döviz işini nasıl çözeceğimizi sorduk. O da Uber uygulamasını indirip taksi çağırmamızı söyledi. Taksi, yolda döviz bürosuna uğrayabilirmiş. Biz uygulamayı indirene kadar, abla bize bir taksi çağırdı. Biz, Dinyeper nehri kıyısında bulunan Venecia Otelden yer ayırtmıştık. Şöför abiye adresi gösterdik ve yola çıktık. Abi, bizi, yol üzerindeki bir döviz bürosuna götürüp bekledi sonra da otelimize bıraktı. Oteli görünce çok beğendik, nehir kıyısında, kocaman, tatlış bir otel. Odaya da çok cici bir meyve tabağı bırakmışlar. Eşyalarımızı bırakıp biraz dinlendikten sonra Zaporijya’yı keşfe çıktık. Gitmeden önce Dinyeper Nehri’ndeki plajlara bakmıştık. Muhteşem görünüyordu. O yüzden yanımıza bikinilerimizi

port kontrol sırasına girdik. Uçağın tuvaletlerini çok hijyenik bulmadığım için inince alanda giderim demiştim. O sebeple Nilüfer’i pasaport sırasında bırakıp tuvalet aramaya koyuldum. Tuvalet buldum ama girilecek gibi değil. Alaturka, eski ve kapıları kapanmıyor. Uçakta girmediğime bin pişman oldum. Tuvaleti pas geçip, sıraya geri döndüm. Yaklaşık 30 dakika sıra bekledikten sonra nihayet ülkeye giriş yaptık. Pasaport sırası tam bir kabustu. Havaalanında para bozdurmak için döviz bürosu baktık ancak yok . Rent

de almıştık. Ancak Ağustos olmasına rağmen hava serin olduğu için nehirde yüzmeye cesaret edemedik. Su da bulanık olduğu için hevesimiz de kaçtı zaten. O yüzden yüzmeyi pas geçip, sahil boyunca yürüdük. Sonra da ara sokaklardan geçip Sobornyi Avenue’ya (Lenin Bulvarı) çıktık. 11 km uzunluğundaki Sobornyi Avenue, dünyanın en uzun bulvarı. Bu kadar uzun ve geniş yapılmasının sebebi de savaş zamanında uçakların, gerektiği takdirde buraya iniş yapabilmesi. Bulvar, Sovyet döneminin özelliklerini yansıtan binaları, geniş marketing europe & anatolia / 39


Gezi

kaldırımları, kafe ve restorasyonları ile yürüyüşümüzü keyifli hale getiriyor. Bir süre acıktığımızı fark edip, bulvar üzerindeki Ресторан Da Vinci restauranta giriyoruz. Mekan çok şık ancak içeride kimse yok. Biz de yer beğenip, yemek siparişimizi verdik. Buranın deniz ürünleri meşhurmuş. Ben de bunun üzerine somon söyledim. Yemekler dedikleri kadar lezzetli ancak mekan boş ve penceresiz (çünkü yerin altında) olunca insanın içi kararıyor. O yüzden yemeklerimizi bitirip, kalktık hemen. Sobornyi Avenue’da yürüyüşümüze devam edip Pionerskyi Square’e varıyoruz. Uzun bir yürüyüşten sonra ancak sindirebiliyoruz yediklerimizi. Burası bizim için bulvarın sonu. Eminim hiçbir turist bizim kadar yürümemiştir. Pionerskyi Square’de bir çeşme bir de Holy Protection Cathedral’i bulunuyor. 1778 yılında inşa edilen Holy Protection Cathedral, 1886 tarihinde restore edilip şimdiki halini almış. 36 metre yüksekliğe sahip katedral şehrin en ihtişamlı katedrali. Katedralin olduğu bu kısım eski şehir yani şehrin tarihi bölgesi. Biz şimdiye kadar pek çok katedral gezdiğimiz için buna girmedik . Geri dönüp yürüyüşümüze devam ettik. 40 / marketing europe & anatolia

Ukrayna’nın en sevdiğim lezzetlerinden ilki sushi diğeri de et. Adamlar ikisini de muhteşem yapıyor. Sırf sushi ve et yemek için bile Ukrayna’ya gidilir.

Bulvar boyunca ilgimizi çeken çok fantastik bir şey olmadığı için bir yerde oturup kahve içmeye karar veriyoruz. Ancak gözümüze bir yer kestiremediğimiz için Park Labor Glory’e kadar sohbet ede ede yürüdük. Bence burası Zaporijya’nın en güzel parkı. İçinde minnak bir havuz ve etrafta çok şirin heykeller var. Parkın yanından sahile doğru giden cadde de Shevchenko Caddesi. Parkın aşağısında bir de anıt var. Anıtın üzerindeki uçak, II. Dünya Savaşı’nda ölen pilotların anısı için konmuş. Shevchenko Caddesi, şehrin en hareketli caddesi. Cadde boyunca bir sürü kafe ve restaurant var. Biz de kahve içmek için birine oturuyoruz. Fakat masalardaki biraları görünce, kahveden vaz geçip bira söylüyoruz. Sonra bakıyoruz ki masalarda sushi falan da var. Ardından menüyü isteyip bir de sushi söylüyoruz. Ukrayna’nın en sevdiğim lezzetlerinden ilki sushi diğeri de et. Adamlar ikisini de muhteşem yapıyor. Sırf sushi ve et yemek için bile Ukrayna’ya gidilir. Biralarımızı içip yemeğimizi de yedik-


Gezi

ten sonra otele doğru koyuluyoruz. O kadar yol yürüyünce acıkmışız. Yol üzerinde market görünce dayanamayıp markete giriyoruz. Kuruyemiş, çikolata ve bira alıp çıkıyoruz. Ukrayna’nın para birimi bizimkinen küçük olunca şuursuzca alış veriş yapmak güzel oluyor. Ama Corona günlerinden sonra sanırım para birimlerimiz muhtemelen aynı olacak. TL hızla değer kaybediyor. Otelin bahçesinde rengarek çiçekli bahçesinde, Dinyeper Nehri manzarası eşliğinde, biralarımızı içtikten sonra uyumaya çıkıyoruz. Ertesi sabah, otelde kahvaltımızı ettikten sonra Khortitsa Adası’na (Kurtlar Adası) doğru yola çıkıyoruz. İlk başta niyetimiz taksi ile gitmekti ancak sonradan vazgeçip yürümeye koyulduk. Sahil boyunca yürüyüp, Preobrazhensky Köprüsü üzerinden karşıya geçiyoruz. Yaklaşık 70 yaşında olan bu köprü, Sovyetler zamanında, savaş sırasında 2 kez havaya uçmuş sonra tekrar onarılmış. İki katlı olan Preobrazhensky Köprüsü dört kemerden oluşuyor. Köprünün alt katı yayalar ve arabalar için üst katı ise trenler için. Muhteşem bir

Ukrayna toplumunun önde gelen iki alanının-manevi ve askeri-idari - etkileşiminin bir sembolü haline gelen Kazak-Mamay heykeli çıkıyor. manzaraya sahip olan köprünün üzerinden yürürken insan epey tedirgin oluyor. Köprünün sağ tarafında Dinyeper Hidroelektrik İstasyonu bulunuyor. 19271939 yılları arasında inşa edilen istasyon, 20. yüzyılda Sovyet Rusya’nın en büyük hidroelektrik santraliymiş. Devasa gözüken ve ürkütücü olan istasyon, Ukrayna’da şehrin içinde yer alan tek tesismiş. Yolun bitiminde karşımıza, geleneksel Ukrayna toplumunun önde gelen iki alanının - manevi ve askeri-idari - etkileşiminin bir sembolü haline gelen Kazak-Mamay heykeli çıkıyor. Heykelin hemen arkasındaki patika yola girip Zaporoz’ka Sich’e doğru yürümeye koyuluyoruz. Turistler, Khortitsa Adası’nı genelde bi-

siklet ile geziyorlar ancak biz yürümeyi tercih ettik. Ama bisikleti tercih etmediğimize de pişman olduk. Gerçi ben bisiklet konusunda biraz sakarım çünkü baktığım her yere gidip çarpıyorum. Sadece önüme bakmam gerekiyor. Bu konuda kendimi geliştirmem lazım. Zaporoz’ka Sich yolu üzerinde, Velse tapınağı, Tryhlav ve Sanctuary Ridnoviriv (Gergedanlar Tapınağı) bulunuyor. Ancak tapınak dediğime bakmayın, Velse tapınağı ve Tryhlav, paganlar zamanından kalan ahşap heykeller. Sanctuary Ridnoviriv (Gergedanlar Tapınağı) ise taş kalıntılardan oluşan küçük bir bölge. Ancak buralarla ilgili hiç tabela yok. O yüzden geçmişini bilemedik. Zaporoz’ka Sich, etrafı ahşap çitlerle çevrili, kaleyi andıran küçük bir köy. Tamamen turistik amaçla yapılmış, içerisinde Kazaklar’ın şov yaptığı tarihi mekanlar canlandırılmış. Burası eskiden, Ukraynalı Kazakların askeri üssüymüş. Ayrıca Dinyeper Hidroelektrik İstasyonu’nun en iyi göründüğü nokta da burası. Zaporoz’ka Sich’e erken saatte gittiğimiz için hemen hemen hiç kimse yoktu içeride. O yüzden keyfini çıkara çıkara gezdik içeriyi. İçeride yöresel evler, eşyalar ve bir de kilise var. Tamamen ahşap olan kilise inanılmaz güzel ve göz alıcı. Hayran kaldım, kiliseye. Kiliseden çıktıktan sonra yapacakları gösterilere hazırlanan 3–5 tane, yöresel Kazak giysileriyle abiler gördük. İnsan burada olunca kendini tarih öncesinde bir yerlerde gibi hissediyor. Ortam çok hoşumuza gitti. Biraz daha kalıp kahve içmek istedik ancak içeride bulunan kafede pek bir şey bulamadık. O yüzden mekandan ayrılıp yine Zaporoz’ka Sich adında kocaman bir restauranta geldik. Burası, kocaman bir bahçe içerisinde, yöresel kıyafetlerle Ukrayna’lı kızların servis yaptığı, masalarında yöresel örtülerin olduğu çok otantik bir yer. Niyetimiz burada yemek yemekti ancak marketing europe & anatolia / 41


Gezi

menüdeki şeyler bize pek cazip gelmedi. O yüzden sadece bira içmeye karar verdik. Khortitsa Adası’nda, Zaporoz’ka Sich haricinde gezilecek birçok yer var ayrıca burada kamp yapmak da mümkün. Adada yer alan Chaika Shipping Museum’da, 1739’da batan, Kazak gemisi “Chaika” nın (Martı) kalıntılarını görmek mümkün. Onun haricinde gezmek için National Reserve Khortytsia, Sich Cossacks Cossack theater of battle, Horse theater “Zaporozhye Cossacks” (Кінний театр “Запорізькі козаки”) ve eski bir değirmen (Old Mill) mevcut. Bu adada ayrıca İskitlerden kalan kalıntılar da mevcut. Antik kalıntıların bulunduğu Skifskyi stan (Скіфський стан - İskit kampı müze kompleksi), Khortytsya Adasının tepesinde yer alıyor. Yaklaşık 230 höyük ve 28 mezarlık bulunan Khortytsya adasındaki en büyük kalıntı, atı evcilleştiren yarı göçebe halk İskitler’e (Sakalar) ait İskit mezar höyükleri, Zorov mezarlığı. Burada, değirmentaşı, makara veya haman, stupalar (Budha sanatında tepe biçimli anıt, türbe) ve İskit heykelleri gibi büyük taş 42 / marketing europe & anatolia

Velse tapınağı ve Tryhlav, paganlar zamanından kalan ahşap heykeller. Sanctuary Ridnoviriv (Gergedanlar Tapınağı) ise taş kalıntılardan oluşan küçük bir bölge.

eserler yer alıyor. Bu kadar tarihi mekanın arasında bir de yaşı 700’den büyük olduğu tahmin edilen bir meşe ağacı yaşıyor. Khortytsya adasının keyfini çıkarmak için buraya 2 gün ayırmak lazım ve mümkünse konaklama da burada olmalı. Adanın bir kısmını dolaştıktan sonra


Gezi

Uber’den bir taksi çağırıp tekrar Shevchenko Caddesi’ne gidiyoruz. O kadar dolaştıktan sonra çok acıkmışız. Bu sefer nokta atışı yapıp, taksiyle direk Sushyya’ya gidiyoruz. Yine sushi yiyeceğiz. Sushyya, restaurantlar zinciri olan bir marka. Ukrayna’nın birçok yerinde var sanırım. Biz, ilk Lviv’de keşfetmiştik. Çatlayana kadar sushi yedikten sonra tekrar dolaşmaya çıkıyoruz. Bu sefer market gezeceğiz. Gittiğim ülkelerde market gezmeyi seviyorum çünkü insanların ne yiyip içtiklerini merak ediyorum. Bazen de ülkemizde bulamayacağımız şeyler görme ve satın alma fırsatı oluyor. Bu sefer Sobornyi Bulvarından yukarı doğru çıkıyoruz. Bu kısımda, Zaporijya Kremlin’i kabul edilen 9 katlı Vezha Kozlinera binası bulunuyor. Burası şehrin en yüksek yeri olduğu için manzarası muhteşemmiş. Ancak biz üstüne çıkmadık. Bu bölge de ayrıca; Faeton Retro Cars

Turistik şehir diyorlar ama ne müzelerde ne de tarihi yerlerde hiç İngilizce tabela yok. Tüm bunlara dayanarak söylüyorum ki, Zaporijya’ya gitmeye hiç gerek yok. Museum, Museum of the History of Weapons ve Palace of Culture bulunuyor. Katyusha ailesine ait olan araçların sergilendiği, Faeton Retro Cars Museum’da, Willis, Dodge ve Ural-ZIS (ZIS-5, ZIS-6) gibi araçlar bulunuyor. Müzede bulunan tüm araçlar çalışır durumda. Üst kısımları da gezdikten sonra Lviv Chocolate’tan çikolata alıp yürümeye devam ediyoruz. Gelmeden önce Zaporijya’nın gece hayatı ile birkaç yazı okumuştum. Ona istinaden önerilen birkaç mekan gezdik ama hiç birinde hayat belirtisi yok. Muh-

temelen hafta içi olduğu için pek rağbet yoktu. Akşamı ettikten sonra tekrar sahil yoluna inip, otelimizin karşısındaki Black Bar’a oturduk. Barın bulunduğu Zhdanovsky Plajı, Zaporijya’nın en ünlü plajı. Şehrin içinden geçen, 3000 km uzunluğundaki Dinyeper Nehri, Rusya, Belarus ve Ukrayna’dan geçerek Odesa’dan Karadeniz’e dökülüyor. Black Bar’da 2 -3 kokteyl içtikten sonra uyumaya gidiyoruz. Ertesi gün yolculuk, Kharkiv’e. Otelde kahvaltımızı ettikten sonra Uber’den taksimizi çağırıp tren istasyonuna gittik. Tüm günümüz yolda ziyan olmasın diye 08:41 trenine bilet almıştık. Zaporijya pek de turistik olmayan bir sanayi şehri. Şehir, 1770’te, Alexandrivska’nın Rus İmparatorluğu’nun sınırlarını, Türklerden ve Tatarlardan korumak için yaptırdığı surlarla birlikte kurulmuş. Zaporijya ismini, 2014 yılındaki, nükleer reaktör patlamasıyla duymuştur birçok kişi. Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü de bu şehirde, Uluslararası Nükleer Yaz Okulu yaptırmış öğrencilerine. İnternetten gezilecek yerleri araştırırken, çok güzel fotoğraflar görmüştüm ama gidince aslında şehrin o kadar da güzel olmadığını görüyorsunuz. Şehir çok eski. Birkaç tane müze var ancak içinde görülecek pek bir şey yok. Bu şehrin turistik olabilmesi için epeyce yatırım yapılması gerekiyor. Bu şehre sadece Khortytsya adası için gelinebilir. Onun haricinde pek bir numara yok. Kuzeyde kaldığı için Ağustos ayında bile hava soğuk. Nehirde yüzemiyor bile insan. En kötüsü de alfabeleri. Tabelalardan hiçbir şey anlamıyorsunuz. Turistik şehir diyorlar ama ne müzelerde ne de tarihi yerlerde hiç İngilizce tabela yok. Tüm bunlara dayanarak söylüyorum ki, Zaporijya’ya gitmeye hiç gerek yok. marketing europe & anatolia / 43


Gameon

Next Game Startup... avans fonlaması desteği ve Intel®, ESL, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZFAŞ (İzmir Fuar Anonim Şirketi) ve tüm iş ortakları tarafından sağlanacak hizmetlerle 200.000 TL proje desteği ile toplamda 1 milyon 250 bin TL Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan INTEL ESL Gaming Fest kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ile düzen- değerinde destek sunuluyor. Ayrıca finalistler yatırımcılara lenen oyun girişimciliği yarışması “Next Game Startup” için kolayca ulaşabilme fırsatına sahip olacak. Intel® ESL Gaming Fest 2020 kapsamında düzenlenen başvurular başladı. “Next Game Startup” oyun girişimciliği yarışmasında derece- Türkiye’nin en önemli ve kapsamlı oyun girişimciliği yarışye giren girişimlere İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ması “Next Game Startup” için başvurular başladı. 50.000 TL’lik nakit ödül, oFON tarafından 1 milyon TL’lik

TOSFED Dijital Şampiyonası...

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) motor sporları severlerin evlerine çok özel bir organizasyon getiriyor. Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) dijital çalışma grubu kurucu üye ülkelerinden biri olan Türkiye, TOSFED Dijital Motorsporları Komisyonu çalışmaları ile motor sporları severleri evde kaldıkları dönemde heyecanlandıracak TOSFED Dijital Şampiyonası projesini hayata geçiriyor. Red Bull’un ana sponsorluğunda gerçekleştirilecek olan TOSFED Dijital Şampiyonası, PlayStation4 platformu ve GranTurismo GT Sport oyununun kullanılacağı TOSFED Dijital Pist Şampiyonası ile başlayacak. Projede ikinci etap ise TOSFED Dijital Ralli Şampiyonası olacak. Twitch.tv 44 / marketing europe & anatolia

kanalından da canlı olarak yayınlanacak yarışlar, Mayıs ayında başlayacak. Sezon sonunda pist branşının şampiyonu olan pilot, 23-25 Ekim tarihlerinde Fransa’da düzenlenecek olan ‘FIA Motorsport Games’ organizasyonunu dijital kategorisinde ülkemizi temsil etme hakkı kazanırken, ralli branşında şampiyon olacak pilot da para ödülü kazanacak. TOSFED Sportif Kurulu himayesinde, profesyonel bir ekip tarafından yönetilecek olan şampiyonaya TOSFED dijital motorsporları lisansı alan herkes katılabilecek. TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, projenin kendilerini çok heyecanlandırdığını belirterek “Son yıllarda yeni neslin çok rağbet gösterdiği alanlardan biri olan dijital motor sporlarında kendini yetiştirip gerçek pistlere adım atan birçok global sporcumuz bulunuyor. TOSFED olarak 1 yıldır çalışmalarına devam ettiğimiz ve içinde bulunduğumuz zor süreçte ‘evde kal’ çağrılarımızı destekleyen bu önemli organizasyona her yaş grubundan büyük bir katılım bekliyoruz.” açıklamasını yaptı. Yarışlara katılım ve lisans detayları TOSFED resmi web sitesi ve sosyal medya hesaplarından paylaşılacak.



Gameon

Türkiye oyun endüstrisi...

Next in Game tarafından hazırlanan “Global Karantina Günlerinin Oyun Dünyası Üzerindeki Etkileri” raporu yayınlandı. Rapora göre karantina döneminde olumsuz etkilenen birçok sektörün aksine espor ve oyun dünyasına olan ilgi arttı. Oyun indirmeleri ve espor turnuvaları %30 artış gösterdi. 2019’da 800 milyon dolar hacme ulaşan Türkiye oyun pazarının ise 2020 yılı sonunda 1 milyar doları aşması bekleniyor. Covid-19 salgınına yönelik alınan önlemler kapsamında birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi ve karantina uygulamaları başta hizmet sektörü olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkiledi. Spor ve müzik gibi eğlence sektörlerinin de olumsuz etkilendiği bu dönemde dijital oyun

ve espor endüstrisinin büyüme trendi ise yukarıya doğru ivme kazandı. Eğlence sektörlerine bakıldığı zaman, dünyada spor endüstrisinin 488,5 milyar dolar, ev ve sinema dahil film endüstrisinin 136 milyar dolar, müzik endüstrisinin ise 19,1 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Dünya oyun endüstrisi ise 138 milyar dolar ile müzik ve film sektörünü geride bırakmış durumda. Yalnızca esporun değeri 1,1 milyar dolar. Türkiye de bu alanda önemli bir potansiyele sahip. Türkiye oyun pazarının hacmi 2019 yılı itibariyle 800 milyon dolara ulaştı. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda katlanarak büyüyeceği tahmin ediliyor. Rapora göre, Türkiye’de 15 Mart tarihinden itibaren Intel ESL Türkiye Şampiyonası’nın canlı yayın izlenmesi ve sosyal medya gösterim rakamlarında da ciddi bir artış gerçekleşti. Aynı tarihlerde canlı yayın platformu Twitch üzerinde Türk yayıncılarının canlı yayınlarının saat bazında izlenme istatistiklerine göre; League of Legends 1,364,834 saat, CS:GO 932,894 saat, Call of Duty: Modern Warfare 617,884 saat, PUBG 349,627 saat, Teamfight Tactics 226,076 saat ve Fifa 20 141,808 saat izlendi.

Minecraft Eğitim Challenge... Microsoft, uzaktan eğitime destek olan “Minecraft: Eğitim Sürümü” ile heyecanlı ve yenilikçi bir Challange başlatıyor. Öğrencilerin motive olması ve okulla ilişkilerinin güçlü bir şekilde devam etmesi için geliştirilen Minecraft Eğitim Challenge 2020 kapsamında öğrenciler “Daha İyi Bir Dünya Tasarlamaya” davet ediliyor. Yarışmaya son başvuru tarihi 29 Mayıs. Microsoft 30 Haziran’a kadar, oyun tabanlı ve kodlamaya dayalı yeni nesil öğrenim aracı Minecraft Eğitim Sürümü’nü tüm dünyada uzaktan eğitime destek vermek için Office365 Eğitim okul e-posta adresine sahip eğitim kurumlarına ücretsiz sunduğunu duyurmuştu. Buna ek olarak Microsoft şimdi Minecraft Eğitim Challenge 2020 ile öğrencileri Microsoft Türkiye Kamu Sektörü ve Yatırımlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. R. Erdem Erkul konuyla ilgili şunları belirtti: “Bilime en çok ihtiyaç duyduğumuz ve evde bolca vaktimizin olduğu bu zorlu günlerde, hayal ettiklerini gerçeğe dönüştürecek gençlere fırsatlar sunmak çok önemli. Geleceğin meslekleri, bu gençlerin kullandığı bilgisayarların tuşlarının ucunda. Biz de Microsoft olarak onların potansiyelini açığa çıkarak girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Minecraft: Eğitim sürümü ile geleceğimizi 46 / marketing europe & anatolia

temsil eden ve 23 Nisan’da okula gidemeyen öğrencilerin kodlama ve bilgisayar öğrenerek, yazılım geliştirmelerine çok önemli katkılar sağlayacağımıza inanıyorum. Minecraft Eğitim 2020 Challenge ile öğrencilere hayallerini yazılım projelerine dönüştürmek noktasında hem eğlenceli hem de öğretici bir fırsat sunuyoruz.” Microsoft okulların Minecraft: Eğitim Sürümü ile çevrimiçi ve güvenli bir şekilde uzaktan eğitime devam etmesini sağlamak için Minecraft: Eğitim Sürümü ile Uzaktan Eğitime Başlangıç Kiti ile eğitimcilere içerik desteği veriyor.



Kültür - Sanat

Kaligrafi sanatına online yolculuk...

Osman Kartaler’in ‘Harflerin Büyüsü’ sergisi online ziyarete açıldı. Maltepe Belediyesi, korona virüsü nedeniyle evlerinden çıkamayan sanatseverleri dijital sergiler ile buluşturmaya devam ediyor. Kaligrafi sanatçısı Osman Kartaler’in “Harflerin Büyüsü” isimli sergisi dijital ortamda sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Kartaler, Maltepe Belediyesi’nin korona virüsle müc-

Küreselciler... VakıfBank Kültür Yayınları’nın yayımladığı, Kanadalı tarihçi Quinn Slobodian’ın kaleme aldığı “Küreselciler İmparatorluğun Sonu ve Neoliberalizmin Doğuşu”, 20’nci yüzyıl tarihine bambaşka bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Çevirisi Ahmet Fethi Yıldırım tarafından yapılan, Türkçe’de ilk kez okurla buluşan eserde Slobodian, “Benim anlatım, Habsburg İmparatorluğu’nun sonundan Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasına kadar uzanan bir çizgiyi izledi” diyor. Slobodian, ‘neoliberalizm’ teriminin 1938 yılında Paris’te Walter Lippmann Kolokyumu’nda toplanan ekonomist, sosyolog, gazeteci ve iş dünyası yöneticilerinin liberalizmi yenileme arzularını tarif etmenin bir yolu olarak ortaya çıktığını söylüyor. Slobodian, yaygın bir inanca göre, 20’nci yüzyılın sonuna gelindiğinde serbest piyasa ideolojisinin dünyayı fethettiğini, küresel ekonominin itiş kakışı içinde de devletlerin öneminin azaldığını vurguluyor. 48 / marketing europe & anatolia

adele günlerinde sanata verdiği destekten dolayı teşekkür ederek, vatandaşlara “Evde kalın ama sanatsız kalmayın” çağrısında bulundu. Sanat yaşamında 13 kişisel sergiyi geride bırakan sanatçı, eserlerinde usta sanatçıların dizelerinden yola çıkarak geleneksel sanatla kendine özgü yorumları bir araya getirdi. Kartaler, “İkinci Yeniler” akımı öncülerinden Cemal Süreyya, Turgut Uyar, Edip Cansever ve İlhan Berk ile Cumhuriyet dönemine damga vuran usta şairlerin, ozanların şiirlerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözlerini, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin, Neyzen Tevfik’in dizelerini, kaligrafiyle sanatseverlere sundu. Sergi Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın YouTube kanalından takip edilebilir.

Can E-kitapları... Can Yayınları Nisan ayı yeni kitaplarını e- Kitap olarak yayınladı. Deniz Gezgin’den YerKuşAğı, Oscar Wilde’dan Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar, D.H. Lawrence’dan Tilki ve Charles Darwin’den Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu kitaplarına ekitap formatında internet mağazalarından ulaşabilirsiniz. Charles Darwin, henüz genç bir doğabilimciyken İngiliz Kraliyet Donanması’na ait Beagle adlı gemiyle beş yıllık bir yolculuğa çıkar. Rio de Janeiro’dan Avustralya’ya, Tahiti’den Falkland Adaları’na pek çok yeri görür ve buralara dair biyolojik, jeolojik ve antropolojik gözlemlerde bulunur.


Kültür - Sanat

Picasso İstanbul’da...

ve Pablo Picasso’nun tüm dönemlerini kapsayan Picasso İstanbul’da sergisinin, digitalSSM arşiv kaynaklarıyla hazırlanan çevrimiçi versiyonu, Sakıp Sabancı Müzesi’nin web sitesi, sosyal medya hesapları ve YouTube kanalı aracılığıyla erişime açıldı. Picasso İstanbul’da sergisi, digitalSSM arşiv kaynaklarıyla yeniden paylaşıma açıldı. Zenginleştirilmiş bir içerikle yayına alınan çevrimiçi sergi; sanatçının torunu

Bernard-Ruiz Picasso, Maria-Volga de Minteguiga-Guezala ile Marilyn McCully’nin küratörü olduğu Picasso İstanbul’da paralelinde, eserlerin dönemlerine göre ayrıldığı kronolojik bir kurguyla hazırlandı. Sergi döneminde Paris ve Barselona’daki Picasso müzelerinden, Musée d’art moderne Lille Métropole’den, FABA’dan (Fundación Almine y Bernard Ruiz-Picasso para el Arte) ve aile koleksiyonlarından ödünç alınmış 135 eser, sanatçının her dönemini temsil edecek bir seçkiyle, sergi kataloğundan metinler eşliğinde çevrimiçine taşındı. SSM web sitesi, sosyal medya hesapları ve YouTube kanalından erişilebilecek sergide, Picasso’nun dönemlerine göre ayrılmış eserleri ve onlara dair bilgilendirici metinlerin yanı sıra, Picasso İstanbul’da sergi kataloğundan sanatçının hayatı ile çağına dair ayrıntılı bir kronoloji ve Abidin Dino’nun onunla geçirdiği günlerden sonra kaleme aldığı “Picasso ile Vallauris’te İki Gün” yazısı da yer alıyor.

Evden Açıklamalı Solo Konserler... İBB’nin başlattığı “Evden Açıklamalı Solo Konserler” Kültür AŞ’nin instagram hesabından yayınlanacak olan konser serisinde müzikseverleri, Mayıs ayı boyunca Kerem Görsev, Bülent Evcil, Özcan Ulucan, Mutlu Torun ve Ecesu Sertesen’in muhteşem performansları ile besteciler ve müzik tarihimizden keyifli açıklamaları bekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraklerinden Kültür AŞ, Koronavirüs (Covid-19) günlerinde evlerde geçirilen zamanı daha kaliteli ve keyifli hale getirmek için Mayıs ayı boyunca, Kerem Görsev, Bülent Evcil, Özcan Ulucan, Mutlu Torun ve Ecesu Sertesen her pazar saat 17.00’de Kültür AŞ’nin instagram sayfasında, IGTV üzerinden yarımşar saatlik konserleriyle müzikseverlerle buluşacak. “Evden Açıklamalı Solo Konserler” serisinde sanatçılar sadece eserleri seslendirmeyecek, aynı zamanda eserler, besteciler ve müzik tarihimizden keyifli açıklamalar da paylaşacaklar. Müzikseverler 3 Mayıs’ta Kerem Görsev’in piyanosundan, 10 Mayıs’ta Bülent Evcil’in flütünden, 17 Mayıs’ta Özcan Ulucan’ın kemanından, 24 Mayıs’ta Mutlu Torun’un udundan, 31 Mayıs’ta Ecesu Sertesen’in klari-

netinden ezgilerle keyifli birer pazar günü geçirecek. Bu konserler, Kültür AŞ IGTV hesabı kultur_istanbul’dan istenildiği zaman izlenmeye devam edilebilecek. Kültür AŞ - Evden Açıklamalı Solo Konserler Programı: Kerem Görsev03 Mayıs, Pazar - 17.00 Bülent Evcil10 Mayıs, Pazar - 17.00 Özcan Ulucan17 Mayıs, Pazar - 17.00 Mutlu Torun24 Mayıs, Pazar - 17.00 Ecesu Sertesen 31 Mayıs, Pazar - 17.00 marketing europe & anatolia /49



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.