marketing europe & anatolia Sayı: 093

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Şubat 2020 Sayı: 93

retorik

Dilimizi eşekarıları sokmasın - 2...

kelebeğin fırtınası

Sev, sevil, yaşa... zı . ı n ı z.. r a l ru n a İl kliyo be



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 93 Tarih: Şubat 2020 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia http://aea.eksantrik.com aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu

Kısa Kısa

04 - 07

Teknoloji

10 - 11

retorik

13

Medya Dünyası

14 - 15

Röportaj

16 - 20

kelebeğin fırtanası

21

Reklam dünyası

22 - 23

Röportaj

24 - 26

Kampanyalar

28 - 37

Gezi

38 - 45

Game On

46 - 47

Kültür Sanat

48 - 49

İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

İlanlarınızı bekliyoruz...

Merhaba, Dergimizin okuma, görüntülenme sayılarını her sayımızda vermekten gurur duyuyorum. Çünkü Türkiye'nin en çok okunan marketing dergisi olmaktan çok mutluyum. Dergimizin okunma sayısı aylık 15.000 kişiye ulaştı :) Mutluyuz, gururluyuz :) Hard copy yayınlarda; - Günlük bir gazetenin tüketim ömrü 3 gündür. - Haftalık bir derginin tüketim ömrü 1 ay. - Aylık bir derginin tüketim ömrü 3 ay. - Digital dergilerde ise tüketim ömürleri 5 yıla kadar çıkıyor. O halde neden hard copy dergiler digitallerinden çok daha fazla ve pahalı ilan alabiliyor. İlan verenler eskiden bunları hesap ederlerdi. marketing europe & anatolia'nın ilan yayınlama konusunda oluşturduğu hedef kitle ajanslar değil. Okuyucu kitlesiyle, hedef kitleleri örtüşen kuruluşlar ki çıkış amacı yayıncılıktan para kazanmak olmayan dergimizde ilan gelirlerinin oluşması için de hiçbir zaman saldırgan bir politika izlenmeyerek, süreç doğal mecrasında serbest bırakıldı. Medya takip kuruluşlarının izleme ve ölçme değerlendirme verilerine göre sayfalarımızın değeri her geçen gün artıyor :) Sevgiyle kalın.

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

Gıda Güvenliği Kongresi... Gıda Güvenliği Derneği tarafından 4 - 5 Haziran 2020 tarihleri arasında 7.’si düzenlenecek olan Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi’ne kayıtlar başladı. Katılımcılar, İstanbul Grand Cevahir Hotel Convention Center’da gerçekleştirilecek olan 7. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi’ne online kayıt yaptırabiliyorlar. Ülkemizde gıda güvenliği bilincinin gelişmesi amacıyla 2004 yılından bu yana çalışmalar yapan Gıda Güvenliği Derneği tarafından düzenlenen ve gıda sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren 7. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi’nde birçok ulusal ve uluslararası uzman konuşmacı yer alacak. Bu yıl “Bugün ve gelecekte güvenli gıda” mottosuyla, 4 - 5 Haziran 2020 tarihlerinde İstanbul Grand Cevahir Hotel Convention Center’da gerçekleştirilecek olan 7. Uluslararası

Gıda Güvenliği Kongresi’nde Tarım ve Orman Bakanlığı ve Uluslararası Gıda Koruma Birliği – IAFP’ın yanı sıra pek çok ulusal ve uluslararası destekçi kurum yer alacak. Katılımcılar, Uluslararası 7. Gıda Güvenliği Kongresi’ne kayıt işlemlerini istedikleri her yerden online olarak gerçekleştirebiliyorlar. Uluslararası 7. Gıda Güvenliği Kongresi’ne Kayıt: http:// www.gidaguvenligikongresi.org

İyilik için Yapay Zekâ ...

Microsoft, İyilik için Yapay Zekâ programı altında yeni bir girişim başlattığını duyurdu. İlk 5 yıl için 40 milyon dolarlık destekle hayata geçirilen Sağlık için Yapay Zekâ girişimi, sağlık alanındaki araştırmacıları, STK’ları ve sağlık kurumlarını yapay zekâ çözümleri ve para yardımıyla güçlendirecek. Girişimle, günümüzde insanlığın maruz kaldığı ve acil çözüm bekleyen sağlık sorunlarının hızla çözülmesi hedefleniyor. 4 / marketing europe & anatolia

İnsanı odağına alan inovasyon çalışmalarını sürdüren Microsoft, “İyilik için Yapay Zekâ/AI for Good” programına yeni bir girişim ekledi. Bugün duyurulan Sağlık için Yapay Zekâ adlı girişim, insan sağlığını iyileştirmek adına yapay zekâ yardımıyla geliştirilen projeleri destekleyecek. Program, 5 yıl boyunca toplam 40 milyon dolar değerinde hibe ve teknoloji yardımı sağlayacak. Sağlık için Yapay Zekâ, büyük bir gizlilik, güvenlik ve etik temellerle geliştirildi ve dünyanın önde gelen uzmanlarıyla iş birliği içinde hazırlandı. Microsoft’un AI for Good programının altında, çevreci araştırmaların desteklendiği AI for Earth, mültecilerin ve göçe zorlanmış insanların korunmasını amaçlayan AI for Humanitarian Action, engellilerin günlük yaşama ve istihdama katılmasını kolaylaştıran AI for Accessibility, kültürel ve tarihi varlıkların korunması ve görselleştirilmesi alanlarındaki projelerin desteklendiği AI for Cultural Heritage ve bugün duyurusu yapılan AI for Health başlığında 5 girişim bulunuyor. Yeni girişimle birlikte Microsoft, AI for Good programına toplam 165 milyon dolar ayırmış oldu.


Kısa Kısa

Akbank 2019 finansal performansı... Genel Müdür Hakan Binbaşgil, Akbank’ın 2019 yılı finansal performansı üzerine açıklamada bulundu. Binbaşgil, “2019 yılında küresel düzeyde ekonomik faaliyetteki yavaşlama eğilimi ve enflasyona yönelik aşağı yönlü beklentilerin artmasıyla birlikte, küresel para politikalarında da gevşeme eğilimi gördük. Türkiye ekonomisinde ise, özellikle yılın ikinci yarısından itibaren toparlanma eğilimi başladı. İyileşen cari açık, yılın ikinci yarısında gerileyen enflasyon ve destekleyici para politikası, ekonomimiz ve sektörümüzün 2020’ye pozitif beklentilerle girmemizi sağladı. 2019 yılında da kuvvetli bilançomuzu korurken, geleceğe yatırımlarımızdan ödün vermedik. Son derece sağlam sermaye yapısına sahip olan bankamız, 2019 yılının başında yaptığı 3 milyar TL

tutarındaki bedelli sermaye artışı ile özkaynaklarını daha da güçlendirdi ve önümüzdeki dönemde sağlıklı büyüme için kendini en iyi şekilde konumlandırdı” dedi. Binbaşgil, Akbank’ın yılsonu finansal sonuçlarıyla ilgili şunları söyledi: “2019 yılında ekonomimize sağladığımız kredi desteğini 227 milyarı nakdi olmak üzere toplam 269 milyar TL seviyesine çıkardık. Bu yıl yüzde 17,3 oranında artan toplam mevduatımız 245 milyar TL düzeyine ulaştı; aktiflerimizi ise 387 milyar TL seviyesine çıkardık. Yüzde 19,7 düzeyine ulaşan güçlü konsolide sermaye yeterlilik oranımızla, sektörümüzdeki en sağlam sermaye yapılarından bir tanesine sahibiz. Bu yapıdan aldığımız güçle, ekonomimizin lokomotifi konumundaki şirketlerimizin büyümesi ve gelişmesine destek olmayı 2019 yılında da sürdürdük. KOBİ kredileri ile ticari ve kurumsal nakdi ve gayrinakdi kredi toplamımız bu yıl 223 milyar seviyesinde gerçekleşti. Bankamız bu yıl 1 milyar 574 milyon TL vergi karşılığı ayırarak 5 milyar 352 milyon TL konsolide net kar elde etti. Takipteki krediler oranımız ise yüzde 6,55 olarak gerçekleşti.” dedi.

Pagev Genel kurulu yapıldı... Plastik sektörünün temsilciliğini üstlenen PAGEV’de seçimli olağan Genel Kurul yapıldı. Rekor katılımın olduğu PAGEV 2019 Genel Kurulu’nda, sektörün sorunlarının çözülmesi noktasında önemli çalışmalara imza atan Yavuz Eroğlu, 3. kez başkan seçildi. Tüm sektör paydaşlarını birlikte hareket etmeye çağıran Eroğlu, “Birlikten kuvvet doğar. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada sektörümüzün büyümesi ve sorunlarının çözümü için tüm paydaşlarımızla omuz omuza çalışmaya hazırız” dedi. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), Tek listenin oylandığı Genel Kurul’da tüzük gereği Başkan, Başkan Yardımcısı ve yenilenen üç Yönetim Kurulu Üyesini seçti. 01 Şubat Cumartesi günü İstanbul Hilton Bomonti Otel’de yapılan ve PAGEV tarihinin en geniş katılımlı seçiminde PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, yeniden Başkanlığa seçildi. PAGEV Başkanlığını üçüncü kez üstlenen Yavuz Eroğlu, Genel Kurul’da yaptığı konuşmasında birlik mesajı vererek şunları söyledi: “PAGEV olarak önceliğimiz sektörümüzü ileri taşıyacak faaliyetleri yürütürken önümüze engel olarak çıkan sorunları ortadan kaldırmaktır. Başkanlık

yaptığım süre boyunca şahsım ve Yönetim Kurulumuz bu bilinçle hareket ettik. Yeni dönemde de asli görevimiz sektörümüzün yüz yüze olduğu sorunların çözümü noktasında mücadele etmek olacaktır. Sektörümüzü ileriye taşıyacak tüm çalışmalarda diğer STK’lar ve sektör paydaşlarımızla birlikte hareket etmeye, güç birliği yapmaya hazırız. PAGEV’in kapısı plastik sektörüne gönül veren herkese açık.”dedi.

marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

PEP. Creative Studio... PepsiCo, Türkiye’deki kreatif ajans yapısını sadeleştirip merkezileştirerek şirket için bölgede lider ve yenilikçi olan bir karar aldı. Ajanslarla çalışma biçimi ve kreatif üretim süreçlerini yeni dijital çağın gerekliliklerine göre tekrar şekillendirme kararı alan PepsiCo Türkiye, uzun bir araştırma ve projelendirme sürecinden sonra yeni bir ajans yapısını hayata geçirdi. Üst yönetimin de desteğiyle alınan bu inovatif karar ile PepsiCo Türkiye, şirketin Avrupa bölgesinde ilk “şirket içi kreatif ajans” yapısına sahip ofisi oldu. Tüm dünyada kurduğu şirket içi ajanslarla hizmet veren Oliver’ın işbirliğiyle PepsiCo Türkiye bünyesinde kurulan PEP. Creative Studio; markaların dijital pazarlama ihtiyaçlarını karşılıyor, merkezi bir yapı olmasıyla iş akışını en verimli şekilde yöneterek, daha kısa zamanda hizmet sağlarken kalitenin yükselmesini de sağlıyor. PEP. Cre-

Atama...

Netmarble, Chief Global Officer Seungwon Lee’yi yeni co-CEO olarak atayacağını duyurdu. Netmarble Yönetim Kurulu tarafından resmi olarak ataması yapılacak olan Lee, Şubat 2020 tarihinde göreve başlayacak. Göreve atanacağı açıklanan Seungwon Lee ve şu anda CEO olarak görev yapan Young-sig Kwon, coCEO olarak şirkete liderlik edecekler. Kwon çoğunlukla Netmarble’ın mobil oyun operasyonlarını yönetirken, Lee ise Netmarble’ın genel yönetimi ve küresel ölçekteki işlerini yönetecek. Lee’nin co-CEO olarak atanmasıyla birlikte, şirketin dünyadaki oyun piyasasındaki varlığının daha rekabetçi olacağı ve global operasyonlarını etkin bir şekilde genişleteceğine dikkat çekiliyor.

6 / marketing europe & anatolia

ative Studio ile geleceğin pazarlama iletişimi modelleri PepsiCo Türkiye’de denenmeye başlandı. Yalnızca süreçleri sadeleştirme ve hızlandırmakla kalmayıp pazarlama iletişimine dinamizm de katan bu model, PepsiCo’nun Avrupa bölgesinde ilk kez uygulanmanın yanı sıra şirketin diğer Avrupa bölgesi ülkelerine de örnek teşkil ediyor. Projeye başlarken hız, kreatif kalite ve verimlilik avantajı sağlamayı amaçladıklarını ifade eden PepsiCo Türkiye Dijital Pazarlama ve PEP Creative Studio Müdürü Volkan Budak, “İlk bir yıllık sürede, bu yeni ajans modelini test ederek çok ciddi öğrenimler edindik ve gelişimler sağladık. PEP. Creative Studio’dan faydalanan markalar ve kreatif işlerimizde kantitatif olarak takip ettiğimiz tüm başarı kriterlerimizde çok yüksek performans skorları elde ettik. Kreatiflerimiz artık çok daha hızlı, kaliteli ve her anlamda daha verimli bir şekilde üretilebilmekte.” diye konuştu. Kreatif ekibin pazarlama takımları ile hızlıca bütünleşmiş olduğunun altını çizen Budak, “Bu başarılı sonuçları, modelin herkes tarafından hızlıca sahiplenilmesi ve pazarlama ekipleri ile PEP.CS kreatif takımımız arasındaki güven ve sinerjiye borçluyuz’’ dedi.

Atama... Konaklama sektöründe 23 yılı aşkın tecrübeye sahip Buket Oğuz, Fairmont markasının Türkiye’deki ilk oteli olan Fairmont Quasar Istanbul’a Pazarlama ve İletişim Direktörü olarak atandı. Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümünden mezun olan Oğuz, profesyonel iş yaşamına 1996 yılında The Marmara İstanbul’da Halkla İlişkiler Temsilcisi olarak başladı. Bu otelde Halkla İlişkiler Müdürü pozisyonuna yükselen Buket Oğuz, 2001 yılında Hilton İstanbul’a geçiş yaparak Pazarlama ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalıştı. Ardından Ceylan Inter-Continental Istanbul’da Pazarlama İletişimleri Müdürü olarak kariyerine devam etti. 2002 yılında Mövenpick Hotel Istanbul’un açılış ekibinde Halkla İlişkiler Müdür olarak görev alan Oğuz, 2010 – 2019 yılları arasında Türkiye’deki Mövenpick Otelleri’nin Pazarlama İletişimleri Direktörü olarak grubun dört otelinden sorumlu oldu. Ocak 2020’de Fairmont Quasar Istanbul’un Pazarlama ve İletişim Direktörü görevini üstlenen Buket Oğuz, otelin tüm pazarlama iletişimleri ve halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütecek.


Kısa Kısa

WIN EURASIA 2020... WIN EURASIA, Akıllı Üretim için 5G vizyonunu 1215 Mart tarihleri arasında İstanbul’a getiriyor. 5G Arena özel alanında yer alacak firmaların 5G senaryolarının Türkiye’de ilk defa WIN EURASIA’da sergileneceği fuar öncesinde Yerli ve milli 5G ağı ve baz istasyonunun da hazır bulunduğu bir işbirliği töreni düzenlendi. Törende konuşan Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, Türkiye’deki şirketlerin dijital dönüşümünü heyecanla takip ettiklerini ve yerli firmaların son teknoloji ürünlerini merak eden herkesi WIN EURASIA 2020 için Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezine beklediklerini söyledi. Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, “Türkiye dijital dönüşümde bir çağ atlıyor. Yerli ve milli 5G frekansının bütünleşik 5G senaryoları üzerinde

kullanılması, Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi’ni gerçekten ciddiye aldığını ve yeni bir döneme kapı araladığını gösteriyor. WIN EURASIA’da otonom sistemlerden robot insan etkileşimine, anlık ısı haritası ve üretim takibinden karanlık fabrika ile yapay zekâya, derin öğrenmeden bulut sisteme kadar farklı konularda canlı 5G senaryolarını bir araya getireceğiz. Türkiye’nin endüstriyel alandaki gücünü tüm dünya görecek.” dedi. Teknolojide yeni devrim Endüstri 4.0’ı hayata geçirirken, SCHUNK olarak bu teknolojiye uygun hızı sağlayacak 5G Uygulamalarının bir parçası olmaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Schunk Türkiye ve Orta Doğu Ülke Müdürü Emre Sönmez ise “Nesnelerin İnternetinden bahsettiğimiz bu dönemde; durum, süreç izleme ve iletişimin doğrudan bileşen düzeyinde yapıldığı ürünlerimiz ile biz de bu verimliliği artıracak sisteme entegre oluyoruz. Özellikle üretim alanlarında esnek, hızlı ve verimi ciddi oranda artıracak olan 5G uygulamasının hayatımıza katılmasıyla, ticari kapasitenin artışını heyecanla bekliyoruz.” dedi.

İşbirliği...

İşbirliği...

Brandworks İletişim Danışmanlığı, dünya çapında ünlü şeflerin yanında yetişen ve restoran dünyasının altın madalyası Michelin Yıldızı’na sahip olan şef Michael Riemenschneider’in Türkiye’de açacağı “Spektr by MR” ve “Atelier Celine” restoranlarının ve “Spektr by MR Bodrum” Oteli’nin kurumsal iletişim, proje ve medya iletişimi yönetimini üstlendi. Pierre Gagnaire, Micheal Bras ve Gordon Ramsay gibi önemli şeflerle çalışarak edindiği birikim ile Türk ve dünya mutfağı arasında güçlü bir bağ kurmayı amaçlayan Alman asıllı şef Michael Riemenschneider, Türkiye’de açacağı otel ve restoranlar için kurumsal iletişim, lider iletişimi, proje ve medya iletişimi alanlarında hizmet almak üzere Brandworks İletişim Danışmanlığı ile anlaştı.

Goldmaster, Tılsım İletişim Danışmanlığı ile çalışmaya başladı.Goldmaster, Tılsım İletişim Danışmanlığı’ndan, stratejik iletişim, lider iletişimi, medya ilişkileri, kurumsal sosyal sorumluluk, kriz iletişimi ve gündem yönetimi desteği alacak. ABD ve Türkiye’de iki ayaklı hizmet veren Tılsım İletişim, farklı sektörlerdeki iş ortaklarına geleneksel ve yeni nesil markalaşma stratejileri sunuyor. Sonuç odaklı ve tecrübeli ekibi ile interaktif bir iletişim dili benimseyerek, temsil ettiği marka-kurum-kişi ve kuruluşlar için gerçekleştirdikleri organik projelerle zevkle dinlenen hikayeler anlatıyor. Sağlam temeller atmaya özen gösterdiği kalıcı itibar çalışmaları ile iş ortaklarının yarınlarına da hitap ediyor.

marketing europe & anatolia / 7




Teknoloji

Bosch, Yeni EasyControl... arttırıyor; böylece ısıtma maliyetleri yüzde 21’e kadar azalıyor. İlgili uygulama ve Bosch’un akıllı radyo kontrollü radyatör termostatları ile birlikte, EasyControl sayesinde kullanıcılar istedikleri sıcaklığı 20 odaya kadar ayrı ayrı ayarlayabiliyor ve mevcut gereksinimlere göre uyarlayabiliyor. En önemli fonksiyonlar doğrudan renkli dokunmatik ekrandan kontrol edilebiliyor. Tüm ayarlar iOS veya Android işletim sistemlerini kullanan akıllı telefonlar için Apple App Store ve Google Play Store’da ücretsiz olarak bulunan Bosch EasyControl uygulamasında da bulunuyor. EasyControl oda kumandası; kendiliğinden öğrenme ve Geo-fencing modlar gibi akıllı fonksiyonları sayesinde ısıtma sisteminin en verimli şekilde kullanılmasını sağladığı gibi enBosch, hem oda sıcaklığı hem de dış hava sıcaklığına göre erji tasarrufu elde edilmesine de yardımcı oluyor. ayarlanabilen EasyControl akıllı oda kumandası ile ısıtma Mobil uygulama üzerinden kendiliğinden öğrenme modunun sektöründe yine dikkatleri üzerine topluyor. aktifleştirilmesiyle birlikte kombinin zaman programı 7 gün Akıllı teknoloji, verimli ısı düzenlemesi ve yüksek çalışma boyunca takip edilip kaydediliyor. Böylelikle kullanıcıların konforu, Bosch’un akıllı EasyControl oda kumandasında tek bireysel günlük rutinleri EasyControl Akıllı Kumandası bir cihazda birleşiyor. EasyControl oda kumandasının kayıtlı tarafından tanınıyor ve buna bağlı olarak en uygun sıcaklık akıllı telefonların mevcudiyetini tespit etmesi ile kullanıcılar otomatik olarak ayar-lanabiliyor. evden çıktıklarında ısıtma çıkışı otomatik olarak azalıyor. Sadece iade edildiğinde, EasyControl ısıtma çıktısını tekrar

Yeni Wrangler Rubicon... üretildiği günden bu yana 2 milyonun üzerinde satış adedine imza atan Wrangler’in yeni modeli ülkemizde 2.0 litrelik 270 HP’lik benzinli motor ve 8 ileri otomatik şanzıman kombinasyonu, üst düzey 4x4 yeteneği ve kapsamlı güvenlik donanımlarıyla satışa sunulacak. Ocak ayı itibarıyla ön satışına başlanan ve şimdiden 5 sipariş alan yeni Jeep Wrangler Rubicon, Mayıs ayından itibaren sahiplerine teslim edilmeye başlanacak.

Jeep, Wrangler Rubicon’un yeni neslini Türkiye’de satışa sunmaya hazırlanıyor. Ocak ayı itibarıyla ülkemizde ön satışa açılan yeni Jeep Wrangler Rubicon’a kısa sürede 5 sipariş geldi. Jeep Wrangler Rubicon’un yeni nesil versiyonu, Mayıs ayında ülkemiz yollarına çıkmaya başlayacak. Tofaş çatısı altında temsil edilen Jeep; Wrangler Rubicon’un yeni nesil versiyonu için ön sipariş almaya başladı. İlk

10 / marketing europe & anatolia

Yeni Wrangler, Jeep mirası ve gücünü daha sofistike ve güncel bir tasarımla birleştirerek çizgisini çağın ötesine taşıyor. İkonik yedili ızgarası, maskülen tasarım hatlarının yanında gelmiş geçmiş en yetenekli SUV unvanlı Wrangler Rubicon, 2.0 litrelik 270 HP güç ve 400 Nm tork üreten turbo beslemeli yeni benzinli motoruyla dikkat çekiyor. Yeni Jeep Wrangler Rubicon; opsiyonel 32” lastikler, daha güçlü aks milleri, daha büyük frenler, 4x4 sistemleri, sağlam çelik karter muhafazaları ve diğer birçok özellikle sürüş keyfini çok daha yukarıya taşıyor. Mayıs 2020’de Türkiye yollarında olacak Wrangler Rubicon arazi kabiliyetini teknoloji ile birleştirirken, akıllı telefonlara uyumlu bilgi-eğlence sistemi Uconnect’in keyifli kullanımını aynı potada sunuyor.


Teknoloji

Yeni Fujifilm X-T200... Fujifilm, yeni X-T200 modeli ile birlikte iki yeni lensin tanıtımını yaptı. Fujifilm X-T200, hızlı yüz tanımlı AF, 8 FPS ile 24,2MP fotoğraf çekebilme ve 4K UHD video çekim kapasitesine sahip yeni bir hafif aynasız makineyi sunuyor. “HDR Video” sunan X-T200, aynı zamanda 4K30p ve FullHD 120p video çekimleri de yapabiliyor. Yeni “elektronik sabitleme modu” sayesinde videoların yumuşak çekilmesine imkan veren X-T200, akıllı telefonların ötesinde gelişmiş görüntü kalitesi sunuyor. Fujıfilm şubat ayında “FUJINON Lens GF45-100F4 R LM OIS WR” standart zoom lensi de tanıtacak. Fotoğrafçılar tarafından en çok kullanılan odak uzaklıklarının çoğunu kapsayan GF45-100mmF4 R LM OIS WR lensin, 36mm eşdeğer odak uzunluğu bulunuyor ve daha küçük olan 35mm format sistemde 73mm eşdeğerinde. Ayrıca F4 azami diyaframa sahip olan lens GF32-64mmF4 R LM WR ve GF100200mmF5.6 R LM OIS WR gibi diğer iki GF zoom lens ile doğal olarak uyumlu. Bu üç lens birlikte kullanıldığında fotoğrafçılara çok geniş alanda odak uzunlukları sunularak çok sayıda çekim tarzına uyum sağlanıyor.

Huawei Mate 30 Pro... HUAWEI Mate 30 Pro, farklı özellikleriyle, akıllı telefon deneyimine yepyeni bir boyut getiriyor. Tasarımından işlemcisine kadar önemli yeniliklerle sunulan HUAWEI Mate 30 Pro, yapay zeka destekli kamera özellikleri ile adından söz ettirirken, yüksek performanslı işlemcisi Kirin 990 ile dikkatleri üzerine çekiyor. Fotoğraf makineleri ve akıllı telefonların kameralarını bilimsel olarak test eden DxOMark, Huawei Mate 30 Pro’yu derinlemesine inceledi ve hem 4G hem de 5G versiyonunu ilk iki sıraya yerleştirdi. HUAWEI Mobil Servisleri (HMS) tarafından desteklenen HUAWEI AppGallery ile birçok önemli içeriğe erişim sunan HUAWEI Mate 30 Pro, küçülen çentiği ve şelale ekran konseptiyle de yenilikçi yaklaşımını bir adım öteye taşıyor. Huawei Mate 30 Pro’nun 5 Şubat 2020 tarihinde Huawei İstinyePark ve İzmir MaviBahçe Deneyim Mağazaları ile Huawei’nin Kadıköy ve Ankara’da bulunan Servis Merkezleri’nde tüketicilerle buluşması planlanıyor. Huawei Mate 30 Pro’nun sahibi olacak ilk 100 kişiyi ise özel bir hediye bekliyor.

marketing europe & anatolia / 11



Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

Dilimizi eşekarıları sokmasın - 2... Önceki sayımızda dil kullanımının toplumsal barışa verdiği zararlardan bahsetmiştim. Verdiğim örnekler siyasi bir değişimin toplumsal yansımasını içeriyordu. Bu yazımda ise sınıf ve cinsiyet ayrımcılığının dilimize yansımalarına dikkat çekmek için basit iki örnek vermek istiyorum. Birinci örneğimiz sosyal sınıf ve yaş algısının haber diline yansıması olsun. Haberlerde sık sık birilerine yaşlı kadın ya da yaşlı adam dendiğini duymuşsunuzdur. Örneğin “bisiklet yaşlı adama çarptı”, “yaşlı kadın merdivenlerden düştü.”, “yaşlı adam Erzurum’da her gün kayak yapıyor.” gibi. Bu haberlere konu olan kişilere baktığımızda haberde yaşlı diye bahsedilen kişilerin 40-60 yaş aralığında gelir seviyesi düşük ya da orta sıradan vatandaşlar olduğunu görürüz. Siz hiç ünlü ya da zengin 90 yaşında biriyle ilgili olarak yaşlı sıfatının kullanıldığını gördünüz mü? Örneğin ünlü bir emekli holding patronumuz her gün yüzerken ya da teknesiyle gezerken “yaşlı holding patronu her gün yüzüyor” diye bir haber yapıldığına şahit oldunuz mu? Ya da “yaşlı fizik profesörü Nobel Ödülü kazandı”, “yaşlı politikacı tekrar siyasi partisine başkan seçildi.”, “yaşlı gazeteci yalan haber yaptı.” örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu haberlerin hiçbirinde yaşlı sıfatı kullanıldığını görmezsiniz. Yaşlılık zengin ya da ünlülere yakıştırılan bir sıfat değildir. Çünkü yaşlı sıfatını kullanmak aslında onları sosyal hayatın dışına itme dürtüsünün dile getiriliş halidir. Zengin ya da ünlüleri değil 40 yaşını geçmiş sıradan vatandaşları sosyal hayatın dışına itmeyi arzuladığımızın göstergesidir. Şöyle bir genelleme hiç de yanlış olmaz; haberlerde sıradan bir vatandaşsanız 40 yaşından sonra sizden yaşlı diye bahsederler, ünlü ama yoksul bir sanatçıysanız 70 yaşından sonra sizden emektar diye bahsederler. Ünlü ve hali vakti yerinde biriyseniz 100 yaşına da gelseniz sıfatınız duayendir ve hiçbir

zaman yaşlı olmazsınız. Bu dil sınıfsal temele dayalı olarak insanları sosyal hayatın dışına itmenin en belirgin göstergesi ve iki yüzlülüğümüzün su üzerindeki kısmıdır. Gelelim ikinci örneğimize, geçtiğimiz günlerde bir girişimcimiz Bolu’nun bir ilçe futbol kulübünün başkanı seçilmiş, TV kanalları da kendisiyle röportaj yapmışlar. Buraya kadar her şey normal. CNN Türk adlı TV kanalı altyazılarla konuyu uzun uzadıya ele aldı. Altyazıda “Gelin gittiği ilçede kulüp başkanı oldu” gibi bir ibare yer alıyor. Onun üzerinde bilmem kaç çocuk annesi kulüp başkanı seçildi yazıyor. Ben yazıları okuyunca herhalde bir ev hanımı kulüp başkanı oldu şimdi konuyu sündürüyorlar diye düşündüm. Meğer kulüp başkanı seçilen bir kadın iş insanıymış (aslında iş insanı demek de yanlış çünkü iş adamı demek erkek anlamında değil insan anlamındadır ama şimdi bu tartışmaya girmek istemiyorum.) Muhabir seçilen başkanla röportaj yapıyor soru şöyle bir şey “Efendim sizin çocuklarınız var hem iş hayatındasınız, kulüp başkanlığı sizin için zor olmayacak mı?” Lâ havle ve lâ kuvvete bu nasıl soru? Bu ne hazımsızlık. Seçilen kişi erkek olsaydı çocuklarının sayısıyla ilgilenecek miydiniz ya da o bölgeye damat mı gitmiş, tayini mi çıkmış sizi alakadar edecek miydi? Şüphesiz ki “hayır” ama kadın olunca hazımsızlığınız içinizdeki cinsiyetçi ilkel insanı dışarı çıkardı. Cinsiyetçi reflekslerinizle kabaran şehvetinizin karşısında direnemediniz ve böylesi bir ayrımcılığa imza attınız. Sözüm ona bir kadının başarısını ekranlarınıza taşırken, içinizde sakladığınız cinsiyetçi cehaletinizin kendisini göstermesine engel olamadınız ve başka bir iki yüzlülüğün faili haline geldiniz. Önceki sayılarımızdan birinde yazmıştım hepimiz iki yüzlüyüz diye ve geçen sayımızda uyarmıştım dilimizi eşekarıları sokmasın diye. Çok ısrar ediyorsanız da soksun ben uyardım tercih sizin.

marketing europe & anatolia / 13


Medya Dünyası

Görev değişiklikleri...

Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Doğan Burda Dergi Grubu Dijital İçerik Direktörlüğü görevine Eren Demir atandı. • Milliyet Gazetesi’nin Ankara ekibinde görev yapan editör Ömür Ünver gazetedeki görevinden ayrıldı. • Doğan Burda Dergi Grubu bünyesinde yer alan, Elele dergisinin Yazı İşleri Müdürü Filiz Şeref Kulu yayın ile yollarını ayırdı. • Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliğinden istifa eden Vahap Munyar’ın yeni adresi Dünya Gazetesi oldu. Munyar artık Dünya gazetesinde yazacak. • Vogue dergisi yayın yönetmeni Seda Domaniç, bu yıl sonu itibarıyla görevini bıraktığını belirtti. • Newsweek dergisi muhabiri Tarık Haddad istifa ettiğini duyurdu. • Hatay Gazeteciler Cemiyeti (HGC) Başkanlığına Abdullah Temizyürek getirildi. • Posta Gazetesi köşe yazarı Nedim Şener, 9 yıldır yazdığı Posta’ya veda ederek, bundan sonra Hürriyet gazetesinde yazacağını duyurdu. • Bir süredir Sports Tv Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapan Gülgün Bostancı Yavuz, eski görev yeri Milliyet’e geri döndü. Yavuz’un milliyet.com.tr’nin genel yayın yönetmenlik koltuğuna oturacağı öğrenildi. • Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Gümüşhane il temsilciliğine, Gümüşhane Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Köprülü, Kars İl Temsilciliğine ise Kars Kuzey Doğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ercüment Daşdelen atandı. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Yaklaşık iki yıldır Habertürk’te bülten sorumlusu editör olarak görev yapan Erhan Yılmaz görevinden ayrıldı. • Rus haber ajansı Sputnik ve RS FM’deki programları sonlandırılan gazeteci Yavuz Oğhan Halk Tv ile de yollarını ayırdı. • Star TV’nin Drama Direktörlüğü görevine, Şebnem Aksoy Açıkalın atandı. Açıkalın, 9 Aralık 2019 Pazartesi itibarıyla görevine başlıyor. • İhlas Haber Ajansı kameramanı Emrah Akkaya görevinden ayrıldı. • Geçtiğimiz sezon TRT 1 ekranlarında Engin Altan 14 / marketing europe & anatolia

Düzyatan’ın sunduğu yarışma programı 3’te 3 Tarih’in yeni sunucusu Pelin Çift oldu. • Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Serhan Asker görevinden istifa etti. • Bloomberg HT ekran yüzü Buse Biçer Akbaş kanal ile yollarını ayırdı. • Show TV’nin Genel Yayın Yönetmenliği görevine Aynur Demirtaş getirildi. • Süper Lig’in yayıncı kuruluşu beIN Sports, spor spikeri Gökhan Telkenar ile anlaştı. • Discovery Türkiye Ticari Satış Direktörü pozisyonuna Egemen Kamu İnce getirildi. • Ekotürk Tv Reklam Grup Başkanlığı görevini yürüten Didem Erdölen görevinden ayrıldı. • Habertürk Televizyon bünyesinde görev yapan editör Esra Demirkıran kurum ile yollarını ayırdı. • Fox eski Ankara Temsilcisi gazeteci Sedat Bozkurt Halk TV Genel Yayın Yönetmeni olarak atandı. • Ciner Medya Grubu ekonomi kanalı Bloomberg HT’nin finans editörü Akın Aytekin görevinden ayrıldı. • CNN Türk’ün ekran yüzlerinden muhabir İsmail Umut Arabacı ve A’dan Z’ye program sunucusu Cem Seymen görevinden ayrıldı. • Ekotürk TV program müdürü Mutlu Hesapçı kanal ile yollarını ayırdı. • Ekonomi Gazetecileri Derneği üyesi Jülide Yiğittürk Gürdamar A Para’da Haber Şefi olarak yeni görevine başladı. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Best FM’DE ‘Konuşan Türkiye’ programının yeni sunucusu Selin Sabit oldu. • Olay Medya Grubu 27 yılın altın adamları adına ödül töreni gerçekleştirdi. • 28 yıl TRT’de görev yapan, ve bir dönem Haber Müdürlüğü’nü de üstlenen gazeteci Serdar Sevim vefat etti. •“Milli güvenliğe tehdit oluşturan yapılarla aidiyeti, irtibatı veya iltisakı olduğu” iddiasıyla 685 gazetecinin basın kartı iptal edildi. • Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) işbirliği içinde yürütülen “Güçlü Gazeteci Özgür Medya” programı kapsamında gazetecilere eğitim verdi. Eğitim, 7 Aralık Cumartesi günü Anemon Otel Manisa’da gerçekleşti. • Aydınlık gazetesi internet sitesi editörü ve yazarı Evren Devrim Zelyut, gözaltına alındı. • Netflix, ebeveyn kontrollerini güçlendirme kararı aldı. Artık aboneler, 18 yaş ve üzeri yapımları PIN koduyla koruma altına alabilecek.


Medya DĂźnyasÄą

marketing europe & anatolia / 15


Röportaj

Kurumsal esenlik SiZe Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı Sibel Yücesan Kurumsal Zindelik Danışmanı Sibel Yücesan, iş dünyasında 2020’de öne çıkacak “zihin sağlığı ve esenlik” konularının artık bir lüks değil gereklilik olduğunu vurguluyor. Her ne kadar farklı kuşaklar iş hayatında bir arada olsalar da özellikle Y kuşağı ve çok yeni iş hayatına katılan Z kuşağının esenlik, zindelik konularında bir önceki kuşaklardan daha talepkar olacakları öngörülüyor. İşveren penceresinden bakıldığında yeni kuşakların talepkar olma hali, bu konuları lüks olmaktan çok gereklilik kategorisine doğru geçiş yaptırıyor. - Kurumsal Zindelik ve Kurumsal Esenlik arasındaki farkı açıklayabilir misiniz? - Zindelik ve Esenlik kelimeleri birbirine çok yakın kelimeler olmakla birlikte esenlik (well being), zindelik (wellness) kelimesinden daha kapsamlı bir iyi olma halini ifade ediyor. Kurumsal esenlik dediğimizde çalışanının iyi olma halini sadece beden, duygu, zihin boyutunda değil daha da geniş bir bağlamda düşünen ve destekleyen bir kültürden bahsediyoruz. Bunun içine, ruhsal, finansal, sosyal, kariyer, çevre gibi boyutlar ekleniyor. En önemlisi şirketlerin kurumsal esenlik konularında tek atımlık çözümler yerine bütünsel yaklaşıma sahip olmaları, çalışanlarına tüm alanlarda destek olmak ile ilgili stratejileri ortaya koymaları, farkındalık eğitimleri, bina iyileştirmeleri gibi pratik çözümleri de düşünmeleri önemli oluyor. - Esenlik kavramına bütünsel yaklaşım şart demişsiniz. Bu konuyu biraz 16 / marketing europe & anatolia

açar mısınız? Şirketlerin bu konuya bakışını ve değişmesi gerekenleri söyleyebilir misiniz? - Esenlik- iyi olma kavramında- aslen sekiz alan bulunuyor. Bunlar yukarıda belirttiğimiz gibi, bedensel, ruhsal, duygusal, zihinsel, sosyal, çevre, kariyer ve finansal konuları içeriyor. Pek çok farklı konu bu başlıkların altına giriyor. Mesela, şirket binalarında ısının, ışığın, havanın doğru olması, çevre faktörünün altında yer alıyor. Çalışanlar arasında sosyal bağların güçlendirilmesi, aktiviteler düzenlemesi ise sosyal iyi olma halini destekliyor. Bütünsel yaklaşım ise, kurumun çalışanının iyi olma halini bu sekiz alan içinde düşünmesi ve her alana değer verip desteklemesi buna uygun liderlik uygulamaları ve kültür yaratıp sürdürmesi. Kurumların, çalışanları için olumlu, yüksek bir amaca hizmet eden, potansiyeli keşfetmeyi tetikleyen, eğlenceli ve en önemlisi çalışanlara ve liderlere sadece


k 2020 trendleri...


Röportaj

işte değil sosyal yaşamlarında da yaşam kalitesini artıracak bilgi becerilerle dolu bir ortam yaratmaları esenlik adına çok değerli. Kurumlar etkin kültür, yapı, süreç, liderlik uygulamalarıyla çalışanlarına iyi olma konusunda ilham olabileceklerine ve sonuçları etkileyebilirler. Ancak Türkiye’de şirketler bu konuda çok ilerici uygulamalara sahip değiller. Daha çok düzenli olmayan sonuçları ve etkisi ölçülmeyen tek atımlık programları sunmaya çalışıyorlar. Oysa bu konuda durum tespiti, ölçümlemeler yapmak, liderlerin ve çalışanların nabzını tutmak ve sürdürülebilir formatta kaliteli eğitimler sağlamak gerekiyor. - İş dünyasında zihin sağlığı en önemli konuların başında geliyor. Sürmenaj ve benzeri hastalıklar için şirketler önlem olarak neler yapmalı? - Dünya Ekonomik Forumu 2019 raporunda zihinsel rahatsızlıkların artışına 18 / marketing europe & anatolia

Dünya Ekonomik Forumu 2019 raporunda zihinsel rahatsızlıkların artışına ilk defa dikkat çekiyor ilk defa dikkat çekiyor. Dünya Sağlık Örgütü de benzer trendlerin altını çiziyor. Zihinsel iyi olma halimiz performansımızı doğrudan etkileyecek bir konu. Odaklanamama, problem çözememe, yaratıcılığın sekteye uğraması, zihinsel merağın yok olması, sabit zihinde kalma eğilimi ile değişime kapanmak sıkıntılı alanlar. Bu konuda kurumların ilk yapması gereken, bu konuda farkındalıklarını geliştirerek, konuyu gündemlerine almaları. Yüksek Performans beklentisi, çoklu görevlerle boğuşma, her şeyin hızlı ve tam olması baskısı altındaki çalışanların zihin sağlıklarını yönetmek için zaman zaman molalara ihtiyaçları olduğunu bilmek ve izin ver-

mek, şirketlerin içinde sakinlik alanları yaratmak, zihinsel alanda stresi yönetmek için çalışanlara beceri kazandıracak eğitimler vermek ve liderleri de ekip üyelerinin sağlığını yönetecek bilgi beceri ile donatmak. Mindfulness bunlardan en önemli olgulardan bir tanesi. Mesela bu konuda eğitimler aldırmak ve uygulama yapmalarını cesaretlendirmek çok önemli bir destek olacaktır. - Kurumsal esenlikte liderin rolü nedir? - Vizyoner lider, bugünün çalışanının zihniyle, duygusuyla, bedeniyle, ruhuyla para kazandığını bilerek, bunu sağlıklı tutmaya destek olmanın, esas rekabet avantajını getireceğini bilen ve görendir. Bu bağlamda liderlerin kalitesi organizasyon kültürünün sağlığını derinden etkiliyor. İyi liderler çalışanın sağlığını ve iyi olma halini doğrudan etkiliyor. İyi lider kimdir dersek, çalışanları için anlam yaratan, onlarla olumlu ve kaliteli bağ kuran, kendi enerjisini ve ruh halini iyi yöneten, çalışanlarının kısıtlarını ve kişisel farklılıklarını iyi bilen, olumlu iş kültürü yaratmaya destek veren kişidir. Çalışanların ruh ve duygu sağlıkları ve zorluklarla başa çıkabilmeleri ancak destekleyici, açık kültürlerde mümkün olabiliyor. Bu senenin diğer bir öne çıkan teması güven. Güven ortamını gerçekleştirmek en fazla liderlere sorumluluk düşüyor. Bunu sağlamak adına yapılacak en etkin yöntem iletişim ve bilgiyi açık ve net aktarma. - BES zorunluluğu getirilmesinin ardından çalışanların çoğu BES’ten ayrıldı. Finansal Zindelik eğitimleri olsaydı sizce sonuç farklı olur muydu? - Finansal zindelik dediğimizde, çalışanların finansal konularda iyi olma halini desteklemek adına çalışanın emekliliğini planlamasını, birikim yapmasını teşvik etme, kısa uzun vadede parasını iyi yönetmesi için eğitimler verme, eği-


Röportaj

tim yardımları, şirket ürün ve hizmetlerinden indirim gibi konuları anlıyoruz. Çalışanın geleceği ve gelirleri ile alakalı kaygı duyması sağlığını derinden etkileyebilecek bir konu. Bu yüzden BES gibi sistemler konusunda, erken yaşta birikim yapmanın ve bunu sürdürmenin yararları konusunda eğitimler yapmak, çalışana rehberlik yapmak kuşkusuz çalışanın sistemde kalmasını destekleyecektir. - Esenlik ve sosyal sorumluluk ilişkisini biraz daha açabilir misiniz? - Bütünsel iyi olma halimizin bir tarafı da ruhsal iyi olma hali. Kendimizi çevremize ve içinde yaşadığımız topluma yarar sağlarken görmek iyi hissettiriyor. Ruhsal iyi olma, hayat amacını keşfetme, çevreye ve topluma faydalı olmalı, sevgi ve şefkat gösterme ile mümkün. Günümüzde çok sayıda fayda sağlayabileceğimiz, sosyal sorumluluk projeleri, yardım kuruluşları mevcut. Bu bağlamda çalışanların sosyal sorumluluk projelerinde yer almasını desteklemek, ayda birkaç saat veya yarım gün gönül-

Operasyonları, stratejileri ve kültürü bir anlam etrafında birbirini tamamlıyorsa o kurumda zindelik vardır.

lülük çalışmalarına ücretli izin vermek hem çalışanın yönetim becerilerini geliştirecek hem de onlara çok iyi gelecek uygulamalar oluyor. Hele ki çalıştığımız şirketlerin kurumsal olarak desteklediği projeler olursa o zaman hem çalışanlar arasında sosyal dayanışma ve ilişkiler pekişiyor hem de çalışan ve kurum itibar kazanıp, kendini iyi hissediyor. - Kurumsal kültür ve esenlik ilişkisini açıklayabilir misiniz? - Bir kurum bütün, tutarlı ve anlam yarattığında sağlıklıdır. Operasyonları, stratejileri ve kültürü bir anlam etrafında birbirini tamamlıyorsa o kurumda zindelik vardır. - Kurumsal zindelik kültürüne sahip şirketleri nasıl tanırız? - İnsancıl (Hümanistik) çalışanın insan olduğunu hatırlayan Anlam ve amacı stratejiden önde tutan Toplum, dünya ve ekosisteme duyarlı Koridorlarında güvenin, özgünlüğün, sevginin, saygının yaratıcılığın kol gezdiği İş ve sosyal yaşamın entegrasyonuna destek veren Çalışanlarına potansiyellerin keşfettiren, güçlendiren İşbirliğini destekleyen şirketlerdir.

marketing europe & anatolia / 19



Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

Sev, sevil, yaşa... 2020 yılı daha Ocak ayında kabus gibi çökti üstümüze. Elazığ depremi ve Çin'de ortaya çıkan Corona virüsü hayatımızı altüst etti. Deprem sonrasında enkaz altından kurtarma çalışmalarını televizyonlardan soluksuz izledik. Her sağ kurtulanla sevindik, cansız bedenine ulaşıldı sözleriyle üzüldük. Çalışmalar sırasında hepsi birer kahraman olan Yüsra bebeği kurtaran JAK ve Ankara İtfaiyesi ekibi, Yüsra'nın annesi Ayşe'yi kurtarmak için müthiş bir çaba sarfeden Zehra Astsubay, enkaz altında damar yolu açarak Ayşe Hanım'ın hayata tutunmasını sağlayan UMKE gönüllüsü Hatice Yücel, Azize, Azize diye seslenerek Azize ve yanındakilerin enkaz altından kurtarılmasında önemli rolü olan UMKE gönüllüsü Emine Kuştepe, Ankara İtfaiyesi ekibinden Ömer İpek, Mersin İtfaiyesinden Aydın Uysal, depremin ilk günü Sürsürü Mahallesi'nde yıkılan binanın enkazı altından elleriyle kazarak iki kişiyi kurtaran Suriyeli Mahmud gönüllerimize taht kurdular. Bu depremde canla başla çalışan tüm Jandarma Arama Kurtarma ekİbine, İstanbul, Ankara, Ordu, Mersin, Malatya ve diğer belediyelerin arama kurtarma ekiplerine ve UMKE gönüllülerine binlerce teşekkür ediyorum. Bilgileri, becerileri, koordineli çalışmalarıyla 45 insanın hayatını kurtardılar ve hepimizin umudu oldular. Hepiniz çok yaşayın inşallah. Allah hepimizi böyle felaketlerden korusun! Depremin etkileri hepimizi çok sarstı. Sosyal medyadan ünlü, ünsüz binlerce insan duygularını paylaştı. Özellikle 1999 İzmit depreminden sonra toplanmaya başlanan deprem paralarının ne olduğu konusunda pek çok soru soruldu.

( kelebeğin fırtınası) görüş ayrılıları en aza inecektir. Şimdi biraz da reklamlara geçelim Bu ay en çok dikkatimi çeken reklam Paşa Döner oldu. Vejetaryenim ve bu nedenle hiç bir hayvanı yemiyorum. Kırmızı et, tavuk, balık, midye, kalamar hiç ama hiç bir hayvanı yemiyorum. Ama yiyenlere de karışmıyorum. Döner diyince aklımıza hep et döner gelirdi. Sonraları etin pahalı olması, deli dana hastalığı gibi nedenlerden dolayı tavuk döner hayatımıza girdi. İlk tavuk döneri Ankara'da Can Balık sahibi Ahmet Ergincan 1981 yılında kendisinin yaptığını iddia ediyor. Doğru mu bilmiyorum ama 1996 yılında deli dana hastalığının ortaya çıkmasından sonra tavuk dönerin yaygınlaştığını biliyoruz. Ekmek arası tavuk döner çok ucuz bir karın doyurma seçeneği olduğu için de nerdeyse her köşede bir tavuk döner büfesi görmeye başladık. Bu dönerlerin içindeki malzemenin ne kadar tavuk eti içerdiği konusu hep tartışılan bir bir durum olsa da satışları çok fazla. Paşa Döner bir süredir dikkatimi çeken bir marka. Nereye gitsem şubelerini görüyorum. Sadece tavuk döner sattığını televizyon reklamı ile öğrendim. Markanın internet sitesinde kendilerini şöyle anlatıyorlar: Paşa Döner rakiplerinden farklı olarak, sadece tavuk budu ile hazırlanmış döner sunar. Bu yöntem ne kadar maliyetli ve zahmetli olursa olsun, efsane Paşa Döner lezzetinin en önemli sırrı olarak üretimin her aşamasında dikkatle sürdürülür. Ne diyelim inşallah gerekli kontrolleri yapılıyordur ve sağlıklıdır. Sevenlerine afiyet olsun.

Dr. Oetker Kakaolu Puding Reklamına dikkat çekmek istiyorum. Bu reklam ilk olarak ne zaman televizyonda yayınlandı bilen var mı? Bulduğum kaynaklar 2012 yılına Berna Laçin de depremin hemen ardından Kızılay'ın SMS kadar geriye gidiyor. Yani en az 8 yıldır aynı reklamı ile para toplama kampanyasına karşı çıktı ve bu nedenle izliyoruz. Koskoca 8 yıl! Güner Özkul'un anne rolünde trollerin saldırısına uğradı. Hatta daha da ileri gidilerek olduğu ve üniversiteden mezun olup evine dönen kızına P&G firmasının Fairy reklam anlaşmasını fesh ettiği iddiası özlediği pudingi yaptığı reklam. Koskoca Dr. Oetker ortaya atıldı. Neyse ki Berna Laçin bu iddianın doğru markası kakaolu puding için neden yeni bir film çekmiyor, olmadığını açıkladı da Fairy markasına yönelik protestolar neden yıllardır hep aynı reklamı gösteriyor anlamıyorum. son buldu. Yeni, yepyeni kakaolu puding reklamını bekliyoruz. Öncelikle markaları için reklam yüzü seçen şirketlerin bu konuya dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Her sanatçının bir duruşu var. Kimisi beğenmediği uygulamaları hiç çekinmeden dile getiriyor, kimi suya sabuna dokunmadan yaşıyor, kimi de nerdeyse ölümüne içinde bulunduğu sistemi savunuyor. Markanız için bir reklam yüzü seçerken bu ayrıntıyı göz önünde bulundurun. Böylece daha sonra ortaya çıkacak

Şubat ayı 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle alışverişin arttığı bir ay. Lütfen hediyeleriniz abartmayın. Pahalı olması, iyi bir hediye olduğu anlamına gelmiyor. 14 Şubat birbirinizi sevdiğinizi söylemek ve kutlamak için bir bahane sadece. Sevginiz sonsuz, sevdiğiniz hep yanınızda olsun! Sizi seviyorum.

marketing europe & anatolia / 21


Reklam Dünyası

İDO’nun yeni reklam ajansı Renee... İDO’nun reklam ajansını belirlemek üzere açtığı konkur tamamlandı. İDO, dijital reklam ve pazarlaması için çözüm ortağı olarak Renee reklam ajansı ile ilerleyecek. Ulusal ve uluslararası iş ortaklarına marka stratejisi geliştirme ve yaratıcı reklam hizmeti veren Renee reklam ajansı, yeni iş birliği kapsamında İDO‘nun kreatif çalışmalarından sorumlu olacak. Renee reklam ve tasarımda etkileyici hikayeler aktarmak için tüketici davranışları, tasarım ve teknolojiden faydalanan bir yaratıcılıkla öne çıkıyor. İDO’nun reklam partnerliğini üstlenen Renee’nin portföyünde Beşiktaş Belediyesi, Civil, BSG, Kavram Okulları ve Elle Ayakkabı gibi markalar yer alıyor.

Puma’ın Marka Elçisi... PUMA, yeni geliştirdiği LQD CELL teknolojili antrenman ayakkabısını 6 kez Formula 1 şampiyonu olan efsane pilot Lewis Hamilton’ın marka elçiliğinde tanıttı. PUMA’nın yeni modeli LQD CELL Hydra, tam boy orta tabanıyla sabit bir yastıklama sunarken ayağı mükemmel şekilde kavrayankauçuk dış taban ile her türlü egzersiz hareketi için maksimum dayanıklılık sağlıyor. PUMA’nın çok yönlü LQD CELL teknolojisi, hafiflik ve sağlamlığı bir arada sunan tabanı, ayağın güvenli ve dengede kalmasını sağlayan yan desteklerle sporculara daha çevik, daha cesur ve daha güçlü bir performans imkânı sunuyor. LQD CELL Hydra, dinamik ve sıradışı tasarımı ile özel renk seçenekleriyle, yeni yılda enerjiyi harekete geçirmek ve antremanlarına güç katmak isteyen sporcular için tüm PUMA mağazaları ve www.puma.com.tr’de satışa sunuluyor.

22 / marketing europe & anatolia


Reklam Dünyası

Clinique’in Marka Yüzü...

Clinique, cilt bakımı ve makyaj serileri için eleştirmenlerce beğenilen ünlü oyuncu Emilia Clarke’ı “Global Marka Elçisi” olarak seçti. Emilia Clarke’ın çok yönlü, güçlü ve optimist kişiliği, CliniqueiD’nin çok yönlü, basit, güvenli ve etkili formülüyle bir araya geliyor. CliniqueiD BB Gel bazının lansmanıyla birlikte CliniqueiD serisi toplam 20 benzersiz kombinasyona ulaşıyor ve kişiselleştirilmiş nemlendirici deneyimini bir adım öteye taşıyor. Clinique markasının Global Marka Başkanı Jane Lauder iş birliği hakkında, “Clinique, her zaman harika bir cildin yaratılabileceği bilgisiyle kadınları destekleyen ve bu fikri sonuna kadar savunan bir marka oldu. Emilia ise cildinin ihtiyaçlarını bilen, cildiyle barışık, aynı zamanda da sürekli kendini geliştiren, modern ve çok yönlü bir kadın olduğu için Clinique’in DNA’sı ile mükemmel bir uyum yakaladık. Bunların yanı sıra bizim için en önemlisi gerçek bir Clinique kullanıcısı olmasıydı. Emilia, Clinique kullanıcılarına cilt bakımı rutinlerini benimsemeleri için ilham veren güçlü bir ses olacak.” dedi.

10. Mıxx Awards Türkiye Jürisi...

Dünyada 47 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau’nun Türkiye merkezi IAB TR tarafından bu yıl 10. kez düzenlenen MIXX Awards Türkiye’nin Jüri üyeleri açıklandı. Son başvuru tarihi 31 Ocak olan yarışmanın Ön Eleme tarihleri 7-10-11 Şubat; Ana Değerlendirme tarihleri

20 kişiden oluşuyor: Alper Cengiz / SEM; Arda Erdik / Tribal Worldwide İstanbu; Arda Öztaşkın / Yapı Kredi; Aslı Efe / KızlarSoruyor; Aslıhan Ahıskal / Turkcell; Burak Amirak / İzmir Ekonomi Üniversitesi; Burçak Günsev / Ogilvy İstanbul; Didem Namver / PepsiCo; İlke Çarkçı / Facebook; İlkan Gökyılmaz / Sporx; Leyla Akcan / Carat; Orcun Onural / Happy People Project; Özlem Ünlü / Renault; Pınar Ercan Tursun / Ingage Media; Rima Erdemir; Samet İnanır / Onedio; Sibel Ülkü / Wavemaker Turkey; Sinem Sandıkçı / L’oreal Türkiye; Tunç Berkman / Mobilexpress Bu yıl kategorilerinde revizyona gidilen yarışmada, toplam 15 kategoride başvuru yapılacak. Bir kampanyanın yarışabileceği kategori sayısı en fazla 3 olacak. Başvurular Ön Eleme ve Ana Değerlendirme olmak üzere iki aşamalı olarak değerlendirilecek. İlk uygulamasına geçtiğimiz yıl başlandığı gibi MIXX

ise 21-22 Şubat şeklinde olacak. Yarışmanın Ödül Töreni Awards Türkiye Jürisi bir de Reklamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Özel Ödülü verecek. Bu ödül için ayrı bir başvuru ise 3 Mart’ta gerçekleşecek. Jüri başkanlığını Genart Medya CEO’su Cemal Burak alınmayacak. Yılmaz’ın yürüttüğü 10. MIXX Awards Türkiye Jürisi toplam

marketing europe & anatolia /23


2020’nin 8 E


Röportaj

E-Ticaret Trendi... Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli

TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, e-ticaret kanallarında 2020 yılında öne çıkacak 8 trendi paylaştı. Çiğdemli, “Kişiselleştirme, derin veri analizi, e-ihracat çözümleri, sesli arama, podcast reklamları, videolu alışveriş, Z kuşağı ve deneyimsel pazarlama bu yılın gündem konuları olacak” dedi. Açıklama TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, e-ticaret kanallarında 2020 yılında öne çıkacak 8 trendi paylaştı. Çiğdemli, “Kişiselleştirme, derin veri analizi, e-ihracat çözümleri, sesli arama, podcast reklamları, videolu alışveriş, Z kuşağı ve deneyimsel pazarlama bu yılın gündem konuları olacak” dedi. Kişiselleştirme Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) ile ilgili yaptırımların artması, müşteri ile marka arasındaki iletişimin daha fazla kişiselleştirilmesine neden olacak. Bu da daha derin veri analizi yapabilen yazılımlara ihtiyacı artıracak. Tüketiciyi rahatsız etmeyecek, hedefli ve yaratıcı reklamlar ön plana çıkacak. Ürüne, hizmete veya kampanyaya özel hedef kitle oluşturmak önemli hale gelecek. Kişiye özel indirim ve ürün gösterimleri e-ticaret siteleri için bir gereklilik haline gelecek. Derin Veri Analizi Derin veri analizi, fiyatlandırma ve tedarik zinciri süreçlerinde de aktif rol oynayacak. Envanter ve teslimat yö-

netimindeki sıkıntılar için yapay zeka temelli yazılımlar öne çıkacak. Örneğin depo yazılımları gibi süreç çözümleri, iş yükü gitgide daha çok artan ve karmaşık hale gelen e-ticaret sitelerinin 2020 gündeminde yer alacak. E-İhracat Çözümleri E-ihracat farkındalığının artması, inovatif e-ihracat yazılımlarını ön plana çıkaracak. Çoklu dil, çoklu para birimi, lokasyon bazlı ziyaretçi tanıma, lokasyon bazlı fiyatlandırma, ziyaretçinin giriş yaptığı ülkeden yayın yapma teknolojileri ve yurtdışı kargo entegrasyonu gibi çözümler 2020’de e-ticaretin popüler konuları olacak. Sesli Arama Uzmanlar Amazon Echo, Google Home ve Alexa’nın hızla kabul görmesine dayanarak, 2020 yılında internet aramalarının yarıya yakınının sesli arama üzerinden yapılacağını öngörüyor. E-ticarette de yapay zeka tabanlı chatbotlar, sanal asistanlar ve sesli arama modüllerinin kullanımı yaygınlaşacak. Podcast İçerikleri Podcast, sesli kitap, sesli asistan, sesli marketing europe & anatolia /25


Rapor

arama ve dijital radyoların dijital dünyadaki yerini genişletmesi, pazarlamacıların da gündeminde. Görsel içerikten sesli içeriğe doğru bir eğilim söz konusu. Marka iletişimi ve reklam kanalı olarak podcast yayınlar özellikle ABD’de kullanılmaya başlandı bile. Ülkemizde de bu yeni sektör 2020’de e-ticaret reklamlarının yeni havuzu olabilir. Videolu Alışveriş Videodan satın alma trendi yükselişte. Google’ın son verilerine göre bir ürünü satın almadan önce o ürünle ilgili video izleme oranı yüzde 50’lerin üzerine çıkmış durumda. E-ticaret siteleri de bu trendi gördü ve artık kendi web siteleri üzerinden ürün inceleme videoları paylaşmaya başladılar. 2020’de video eklentileri e-ticaretin vazgeçilmezlerinden olacak. Z Kuşağının Tarzı 1995 sonrası doğanların dahil olduğu 26/ marketing europe & anatolia

2020’de yaklaşık 2,6 milyar nüfus ile dünya genelindeki en büyük tüketici grubunu oluşturacaklar. Mobilin olmadığı bir dünyayı bilmeyen bu kuşak, e-ticarette hız kadar sosyal medya topluluklarına da önem veriyor. Z kuşağı artık kendi parasını kazanıp kendi hayatına yön vermeye başladı. 2020’de yaklaşık 2,6 milyar nüfus ile dünya genelindeki en büyük tüketici grubunu oluşturacaklar. Mobilin olmadığı bir dünyayı bilmeyen bu kuşak, e-ticarette hız kadar sosyal medya top-

luluklarına da önem veriyor. Bu da markaları sosyal medya hesapları üzerinden interaktif topluluklar yaratmaya ve içerik pazarlamaya yöneltmiş durumda. Deneyimsel Pazarlama 4.0 pazarlama adı da verilen deneyimsel pazarlama tüm sektörlerde olduğu gibi online alışverişin de itici gücü konumunda. Deneyim çoğu zaman ürünün veya hizmetin kendisinden daha önemli. Bu durum girişimcileri de inovasyon konusunda tetikliyor. Ziyaretçinin yüz ifadesine göre anlık indirimler yapan yazılımlar, markaya veya kişiye özel emoji geliştiren girişimler son birkaç yılda deneyimsel pazarlamanın dijitaldeki örneklerinden. Hatta müşteri yorumlarından duygu analizi yapan algoritmalar bile kullanılıyor. 2020’de deneyimsel pazarlama örneklerini online alışveriş kanallarında daha çok göreceğiz.




Kampanyalar

Eti Browni Intense...

Eti Browni Intense’in “keyif ve haz dolu Intense yeme anları”nı resmettiği reklam filminde bu yıl da sevilen oyuncu Ezgi Mola yer alıyor. Ezgi Mola’nın yer aldığı Eti Browni Intense reklamı, yeni bir hikayeyle devam ediyor. Ezgi Mola’yı bu kez rüyasında haz ve keyif dolu Intense yeme anlarında görüyoruz. Intense kriziyle rüyasından uyanan güzel oyuncu, otel odasında Intense’i nereden bulacağını düşünürken çaresizce bahçeye çıkıyor ve sabahlığının cebinde bulduğu Intense ile rüya gibi dakikalara tekrar adım atıyor. Yönetmen Ozan Açıktan’ın gözünden Intense Kadını’nın “keyif dolu Intense anları”nı yansıtan filmin yaratıcı sürecinde ise Propaganda yer alıyor. Kampanya Künyesi Stratejik Planlama: Ceylan Eren Reklamveren: ETİ Ajans Prodüktörü: Tuse Tamer Reklamveren Yetkilileri: Zübeyde Erce Özmen, Yönetmen: Ozan Açıktan Duygu Bakar, İlayda Konur Görüntü Yönetmeni: Serkan Güler Ajans: Propaganda Yaratıcı Ekip: Mustafa Küçükkalıpçı, Pınar Kurt, Tuba Ulu, Yapım Şirketi: Ptot Film Yapımcı: Tunay Vural - Gizem Elgün Erkal Derya Oğuz Müzik: Jingle Jungle Müşteri İlişkileri: Elçin Duraklar, Özge Arabacı

marketing europe & anatolia / 29


Kampanyalar

Giysilerin Aşkına... Yumoş Ayısının capcanlı renklere ve desenlere bürünmüş yeni renkli dünyasını da aktarıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Unilever / Yumoş Reklamveren Yetkilisi: Elif Terzi, Pınar Oral, Zeynep Mert Reklam Ajansı: Wunderman Thompson Yönetici Kreatif Direktör: Sami Basut Yönetici Ortak: Leslie Krespin Kreatif Direktör: Ümit Taşlı Metin Yazarı: Fatma Öcal Art Direktör: Buse Şay Stratejik Planlama Direktörü: Berkant Avcı Stratejik Planlama: Mervenaz Mete Müşteri Direktörleri: Ece Özyurt, Vanessa Taragano Yumoş, yeni Yumoş Extra reklam filminde, yıkama sonrası Müşteri Süpervizörü: Sevim Özgür giysilerde sağladığı ferahlık ve yumuşaklık dışında kumaşların canlılığını da koruyarak uzun süreli kullanıma katkıda bulunduğu mesajının altını çiziyor. Film aynı zamanda markanın gençleşen ve dinamikleşen yönünü vurgularken nesiller boyu sevilen ve tüketiciler tarafından markayla özdeşleşen

Müşteri Temsilcisi: Batuhan İns, Alanur Akyıldız Prodüksiyon Grup Direktörü: Ahmet Bayık Prodüktör: Elif Mermer, Eralp Cankır Prodüksiyon Şirketi: Panda Film Yönetmen: James F. Coton

2020 model Hürriyet Emlak... hurriyetemlak.com, hem web sitesini hem de iş ortaklarının kullandığı ekranları yeniledi. İlan girişini 2 dakikaya kadar indirerek “Türkiye’nin en hızlı ilan sitesi” olan Hürriyet Emlak, reklam filmlerinde yenilenen web sitesini “hurriyetemlak.com’u gördünüz mü?” sloganıyla duyuruyor. Kampanya Künyesi Reklam: 2020 Model Hürriyet Emlak Reklamveren: Hürriyet Emlak Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Zeynep Tandoğan, Yusuf Mert Yılmaz, Melin Öztürk, Nagihan Arat, Emrah Erkan Yönetici Kreatif Direktör: Pemra Ataç Açıktan Kreatif Direktör: Murat Yaylagül 30 / marketing europe & anatolia

Kreatif Grup Lideri: Umut Geldiay Kreatif Ekip: Onur Evin, Burak Gürses Strateji: Oğuz Savaşan Müşteri İlişkileri: Gökhan Akbay, Mirza Özgün Prodüksiyon: Gökhan Akbay, Didem Aydın Yapımevi: Lighthousevfx Mecra: Dijital, TV


Kampanyalar

Uzaktan Ninniler... ğini Fırat Mançuhan, müzisyenliğini ise Onur Cumaoğlu üstleniyor. Kampanya Künyesi Kreatif Ekip: Orkun Önal, Erçin Sadıkoğlu, Mesut Koçarslan, Eduardo Fumerovivas, Saadet Melek, Yiğit Zigaloğlu Ajans Marka Ekibi: Ender Orfanlı, Ayşenaz Altınöz, Simay Yaman Reklamveren Pazarlama Ekibi : Hayal Dilara Tepe, Sanem Karacan, Ezgi Gangal Reklamveren Prodüktör: Balca Enşenol Genel Müdür Yardımcısı: Tuğyan Çelik CSO: Toygun Yılmazer “Hayat Bağım” projesiyle, bebeklerin hayata güvenle bağStratejik Planlama Ekibi: Özgün Özkalay, lanması için, anne misafirhanelerinde annelere eğitim veren, Yunuscan Hısımcıl ebe&hemşireleri bilgilendiren ve yaşam destek ünitesi baProdüksiyon Ekibi: Evrim Saraçoğlu, Efe Koçdağ ğışıyla bebeklerin hayata bağlanmasına destekte bulunan Prodüksiyon Şirketi: Society Molfix, anne bebek arasındaki güvenli bağlanmanın önemini Yönetmen: Fırat Mançuhan vurguladığı proje filmiyle dikkat çekiyor. Müzisyen: Onur Cumaoğlu TBWA\Istanbul tarafından hazırlanan film, Sinefekt ve SociPost-prodüksiyon: Sinefekt ety tarafından çalışıldı. Çekimleri, gerçek hastane ortamında gerçekleştirilerek projeye atıfta bulunulan filmin, yönetmenli-

Dev çamaşır makinesi... Samsung Electronics’in İstanbul Havalimanı’nın iç hatlarındaki 8 bagaj konveyöründe yaptığı sıra dışı çalışma, yaratıcılığı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Gerilla pazarlama geleneksel olmayan bir teknikle marka bilinirliğine katkıda bulunmayı amaçlayan bir yöntem olarak son yıllarda sıkça kullanılmaya başlandı. Bu kampanyalar genellikle, yenilikçi ve oldukça yaratıcı stratejiler olarak dikkatleri de üzerine çekiyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Samsung Electronics Reklamveren Ekip: Ömer Barış Gökpınar, Dilge Berktaş, Büşra Karataş Ajans: Starcom Ajans Ekip: Nazmiye Erdem, Can İlhan, Serhat Büyüksayar, Burcu Sütçü, Merve Harman Kreatif Ajans: Cheil Turkey

marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Lösemi ise Bir Çaresi Var...

Anadolu Efes’in Khimki Moskova ile oynadığı EuroLeague Kampanya Künyesi maçının devre arasında kök hücre bağışlarında farkındalık Reklamveren: LLMBİR Lösemi Miyelom Derneği yaratmak amacıyla kan kanseriyle mücadele dansı gerçek- PR Ajansı: Dilan Baransel İletişim Danışmanlığı leştirildi. Lösemi Lenfoma Miyelom Derneği’nin (LLMBİR) 2019 yılında başlattığı “Lösemi ise Bir Çaresi Var” farkındalık projesi kapsamında gerçekleştirilen dans, binlerce basketbolseverden büyük alkış topladı.

Reklam Ajansı: Agresif Arılar Reklam Ajansı Prodüksiyon Şirketi: Mavi Kutu Prodüksiyon Müzik: Sanat Sepeti Dans Ekibi: Def Dance Academy

Watsons yeni reklam kampanyası... Watsons yeni yıla yeni reklam kampanyası ile başladı. Güzellik ve kişisel bakımın trendleri belirleyen tek adresi Watsons, yeni yıla her zamankinden de genç, dinamik ve enerjik bir başlangıç yaptı. Dünyanın en büyük uluslararası sağlık ve güzellik perakendecisi A.S. Watson Group’un güzellik ve kişisel bakım markası olan ve 2005 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren Watsons, 2020 yılında yenilenen yeni imajıyla gençlerin vazgeçilmez adresi olmaya devam ediyor Kampanya Künyesi Reklamveren: Watsons Türkiye Reklamveren Yetkilisi: Cem Demiröz, Merve Ürkün, Gülden Açık Reklam Ajansı: Muhabbet Yönetici Kreatif Direktörler: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal Yaratıcı Ekip Merve Turunç, Nur Bayrakçı, Gökçe Çankaya, Ayşegül Oğuz Ajans Prodüktörü: Algın Aydın Müşteri İlişkileri: Emel Uysal 32 / marketing europe & anatolia

Prodüksiyon Şirketi: Asitane Yönetmen: Deniz Özgün Müzik: Jingle Jackson


Kampanyalar

Armis ile Uyuyanlar... Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Mis Gibi Uyumaktan İyisi Armis Gibi Uyumak Reklamveren: Armis Yatak Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör: Odisseas Sevsevme, Ozan Özüm Özbey, Kaan Ayçe Yaratıcı Grup: Zeynep Oray, Talip Özer Müşteri İlişkileri: Duygu Yılmaz Stratejik Planlama: Berra Katlav, Alara Akkamış, Armis Yatak, “Mis Gibi Uyumaktan İyisi Armis Gibi Uyumak!” Mervenaz Mete sloganını kullandığı “Armis ile Uyuyanlar” reklam filmi seri- Prodüksiyon: Gülin Sarpel, Merve Haklı, Murat Demir sini şarkıcı Nil Karaibrahimgil’in besteleyip seslendirdiği jing- Prodüksiyon Şirketi: Terfilm Production le ile yayınladı. Yönetmen: Serdar Erener Ürünlerini yeni nesil teknoloji makine parkurunda üreten, Görüntü Yönetmeni: Veli Kuzlu Türkiye yatak sektörünün genç markası Armis Yatak, Alegra, Müzik: Nilinişleri Marissa, Valora Plus, Carina ve Hiperia koleksiyonları için Medya Satın Alma: Arena Media beş ayrı reklam filmi hazırladı.

Paşalar Gibi Döner... Paşa Döner, sadece tavuk budundan yapılan yerli ve milli döneri kalite, sağlık, lezzet ve hijyen standartlarından ödün vermeden lezzet severlerle buluşturuyor. Paşa Döner, yenilenen yüzü ve farklı hedef kitlelere odaklanarak hazırladığı reklam filmleriyle toplumun geniş katmanlarına hitap ediyor. Genna İstanbul tarafından hazırlanan ve Shortcut tarafından yapımı gerçekleştirilen kampanya, geniş mecra kullanımıyla Türkiye’nin dört bir yanında döner severlerle buluşuyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Dönersan / pasa-doner.com.tr Marka: Paşa Döner Reklamveren Yetkilisi: Adem Çalışkan, Metin Cesur Reklam Ajansı: Genna Istanbul Kreatif Direktör: Nilüfer Gülata Kreatif Grup: Cüneyt Öztürk, İhsan Çanakcı, Aykut Taşkın, Özhan Yurtseven Müşteri İlişkileri: İdil Ozman, Elif Gülümser Aktürk Yapım Şirketi: Shortcut Yönetmen: Levent Onan Yapımcı: Cem Toparlaklı, Cenk Özçelik

Görüntü Yönetmeni: Muratcan Gökçe Müzik: Happy Jingles Post Prodüksiyon: İmaj Medya Ajansı: Mediastore PR Ajansı: Brandworks İletişim Danışmanlığı Mecralar: TV, Radyo, Outdoor, İnternet

marketing europe & anatolia / 33


Kampanyalar

Avon’un Ezgi Mola’lı Reklam Filmi...

Avon, marka yüzü Ezgi Mola ile hazırladığı reklam filminde;her zevke hitap edecek renk seçeneği ve 12 saate kadar kalıcılık imkanı sunan, tam 30 yıldır AVON’un en sevilen ürünlerinden olan True Glimmerstick göz kalemlerini tanıtıyor.

Kreatif Direktör: Hande Arslan Yaratıcı Ekip: Aydeniz Ertunç, Mehmet Şirin Karaer Müşteri İlişkileri: Cüneyt Tabanoğlu Prodüksiyon: Glow Films

Kampanya Künyesi Reklamveren: Avon Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Ayça Çatak, Aslı Çay, Burcu Çetin Yılmaz Reklam Ajansı: Über Dijital

Yönetmen: Mehmet Çelebi Görüntü Yönetmeni: David Nissen Yapımcı: Simten Aydın Post-prodüksiyon: Sinefekt Medya Ajansı: Starcom PR Ajansı: Salt İletişim

VavaCars’ın reklam kampanyası... Petrol Ofisi’nin kardeş kuruluşu olarak kurulan VavaCars’ın yeni reklam filmleri, dijital platformların ardından televizyon kanallarında da yayına girdi. Herkesin güvenle, eşi benzeri olmayan bir hızla ve şeffaf süreçlerle otomobilini satabileceği bir hizmet modeli ile yaratarak, ikinci el otomobil piyasasına iddialı bir giriş yapan şirket, televizyon kanallarında yayınlanmaya başlanan reklam kampanyasında araç satmanın kolay, şeffaf ve güvenli yolunu esprili bir şekilde ele alıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: VavaCars Reklamveren Yetkilileri: Lawrence Merritt, Özge Akalın, Cemre Mutluyazar Reklam Ajansı: Being Çözüm Kreatif Direktör: Ozan Can Bozkurt Kreatif Grup Yöneticisi: Erce Ulusoy Art Direktör: Oktay Can Metin Yazarları: Tuğrul Mengi, Burcu Tamer Marka Direktörü: Elif Onat Bozkurt Marka Yöneticisi: Esra Soruşbay 34 / marketing europe & anatolia

Stratejik Planlama Direktörü: Ahmet Yener Stratejik Planlama Ekibi: Beliz Atalay, Serra Demir Ajans Prodüktörü: Evrim Saraçoğlu, İrem Akalın Prodüksiyon Şirketi: Organic Film Yönetmen: Bora Egemen


Kampanyalar

“Seninle Güzel”... kampanyasına kadar birçok alanda danışmanlık hizmeti veren Wunderman Thompson imzalı “Seninle Güzel” yeni reklam filmi yayınlandı.

“Mücevher” dendiğinde akla gelen ilk markalardan biri olan “Koçak Gold” ismini değiştirerek “Koçak” olarak yoluna devam ediyor. Wunderman Thompson imzası taşıyan “Seninle Güzel” reklam kampanyasında Koçak’ın Anadolu topraklarındaki 62 yıllık hikayesi anlatılıyor. Koçak markasının isminden logosuna; kurum kimliğinden marka konumlandırmasına; iletişim stratejisinden reklam

Kampanya Künyesi Reklamveren: Koçak Ajans: WundermanThompson Yönetici Kreatif Direktör: Sami Basut Yönetici Ortak: Fulya Özarı Kreatif Direktör: Ümit Taşlı Metin Yazarı: Can Demir, Semih Türkmen Art Direktör: Deniz Şencan Grafiker: Cengiz Önal Stratejik Planlama Direktörü: Berkant Avcı Stratejik Planlama: Beste Atasoy, Irmak Yeşilada Müşteri Direktörü: Simge Kızıltan Müşteri Temsilcisi: Kadir Aktaş Prodüksiyon Grup Direktörü: Ahmet Bayık Prodüktör: Eralp Cankır Prodüksiyon Şirketi: 85/90 Yönetmen: Bruno Aveillan

Yurtbay Seramik, “Oleyy!”... Yurtbay Seramik’in, İspanya’nın dünyaca ünlü geleneksel boğa güreşi gösterilerinden esinlenerek ele aldığı yeni çalışması, başarılı ve farklı bir yaklaşımla son kullanıcıyla iletişimini sürdürmeye devam ediyor. En yeni koleksiyonlarını 3 - 7 Şubat tarihleri arasında İspanya’nın Valensiya kentindeki Cevisama Fuarı’nda sergileyecek olan Yurtbay Seramik, “Oleyy!” çalışmasıyla serilerini adeta bir matador edasıyla öne çıkarmış ve dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış. Kampanya Künyesi Müşteri: Yurtbay Seramik Ajans: Yurtbay Seramik Kreatif Ekibi Kreatif Yönetmen: Melis Yurtbay Sanat Yönetmeni: Fatih Güzey Grafik Tasarım: Uğur Tunçer Kurumsal İletişim: Merve Yunusoğlu Sosyal Medya Yöneticisi: Umut Kaymaz

marketing europe & anatolia / 35


Çekya’ın ikinci bü


Gezi

üyük şehri Brno... Bu yıl yeni yılı kutlamak amacıyla Prag’a gitmeye karar verdik. Ancak tatili 6 gün planlayınca, önce Viyana, sonra Brno, sonra da Prag yapalım dedik. Viyana’dan, Brno’ya gitmek için öncesinde internetten bilet aldık.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / svlsdb@gmail.com Bu yıl yeni yılı kutlamak amacıyla Prag’a gitmeye karar verdik. Ancak tatili 6 gün planlayınca, önce Viyana, sonra Brno, sonra da Prag yapalım dedik. Viyana’dan, Brno’ya gitmek için öncesinde internetten bilet aldık. Bileti erken aldığımız için kişi başı 10 euro ödedik. Viyana ile Brno arası tren ile 1,5 saat sürüyor. Brno’ya vardığımızda, akşam saat 5’e geliyordu. İstasyondan çıkıp otele eşyaları bırakıp sonra da şehri gezmeye karar verdik. Oteli, önceden booking. com üzerinden ayarlamıştık. Biz, merkeze yakın olduğu için Hotel Cyro’yu tercih etmiştik. Eşyaları bırakıp sıkı sıkı giyindikten sonra şehri gezmeye koyulduk. Starobrněnská caddesinden yürüyerek, Old Town Hall’a (Eski Belediye Binası)

Neuheimův dům denilen kulenin girişine varılıyor. Kuleye çıkıp şehrin manzarasını izlemek mümkün. Kuleye çıkış 70 Koruna. Koruna demişken, Çekya’da her döviz bürosu farklı kur uyguluyor. O yüzden ilk gördüğünüz yerde para bozdurmayın. Bir kaç yer gezip, öyle karar verin. Hafta içi mesai saatlerinde ise Komercni banka, Zivnostenska banka ve Ceska banka da bozdurabilirsiniz. Ya da Viyana üzerinden geliyorsanız, Viyana’dan da Koruna alabilirsiniz. Biz kuleye çıkmayıp sokaklarda gezinmeyi tercih ettik. Biraz daha yürüyüp, Zelný trh denen meydana geldik. 13. yüzyılın başlarında sebze pazarının kurulduğu Zelný trh’de yerel çiftçiler taze meyve ve sebze satarlarmış. Meydanın tam ortasında 17. yüzyılda inşa edilmiş ve Heracles’i, tasvir eden Parnassus

geldik. Kilise, kule, belediye binası, cafe ve avludan oluşan bu alanın girişindeki avlunun üstünde bir timsah heykeli asılı. Timsah, Brno’nun sembolünü. İlk olarak, 17. yüzyılda Türkiye’den şehire bir timsah hediye edilmiş. Yöre halkı, ilk kez gördükleri timsahın karşısında epey bir şaşırmış ve ürkmüşler. Timsahı, küçük bir ejderha olarak görüp, bu güçlü hayvanı kentlerinin sembolü haline getirmişler. Benim anlamadığım da Türkler, timsahı nerden bulmuş ve neden onlara hediye etmiş . Timsahlı kapıdan girdikten sonra

çeşmesi bulunuyor. Biz gittiğimizde meydan da ışıl ışıl yanan kocaman bir çam ağacı vardı. Yeni yıl arefesi olduğu için hemen hemen tüm şehir noel süsleriyle süslenmişti. Hava soğuk olduğu için meydanda biraz vakit geçirdikten sonra Náměstí Svobody’e (Liberty Square) doğru yürüdük. Burada noel pazarı kurulmuştu ve etraftan sıcak şarap kokularıyla, yemek kokuları geliyordu . Meydanın bir kenarında kocaman, siyah mermiye benzeyen bir yapı var, bu yapı bir saat (Astronomical Clock). Gümarketing europe & anatolia / 37


Gezi

ney Afrika granitinden üretilmiş olan 6 metre yükseklikteki saat, Oldřich Rujbr ve Petr Kameník tarafından tasarlanmış. Şehrin ortasına dikilen, mermiye benzeyen bu granit saat, Brno şehrinin geçmişinde ithaf edilmiş, şehrin direnişinin ve cesaretinin bir simgesi. Saatin başka ilginç bir yönü de gündüz saat 11’de, içinde bilyaların dolanması. Saatin en üstündeki bombeli kısımda misketler varmış. Öğlen, saat tam 11:00’de, bir misket, saatin en üstünden serbest bırakılıyor ve siyah granitin içindeki özel bir mekanizmayla en alta kadar hareket kadar iniyormuş. Dolana dolana aşağı inen bu misketleri görmek için saatin gövdesinde 4 farklı yer var. Bilayalar sırayla bu 4 yerden geçiyor. Tam o anda bilyeyi yakalayabilirsiniz. Saatin içine her yıl 360 özel bilya konuluyormuş. Genelde şehrin renklerini temsilen kırmızı-beyaz çizgili bilyeler bulunuyormuş ancak tatillerde ve özel günlerde ise siyah bilyeler düşüyormuş. Biz saati akşam vakti görmüştük ve hava karanlıktı, ona rağmen bilyaların düştüğü 4 bölmenin önünde duran insanlar vardı. İnceleyebilmek için onları yerlerinden oynatmamız gerekti. Umarım öğlene kadar orada durup bekleme38 / marketing europe & anatolia

Güney Afrika granitinden üretilmiş olan 6 metre yükseklikteki saat, Oldřich Rujbr ve Petr Kameník tarafından tasarlanmış.

mişlerdir . Fantastik saati de inceledikten sonra Morový (Mariánský) Sloup’a (Plague Column) dönüyoruz. Bu anıt Veba Sütunu. Veba Sütunları, Orta Avrupa kentlerinde bir çoğunda bulunuyor. 14. yüzyılda yaşanmış olan en büyük veba salgını döneminin anısına yapılmış anıtların, sütunlarının tipik özelliği Hristiyanlık’ta merkezi bir konumda olan kutsal üçleme inancını temsil etmesiymiş. Sütunun tabanında, içinde veba kurbanı heykeli bulunan büyük bir mezar bulunuyor. Üst tarafında da dört tane aziz heykeli var, bunlardan bir tanesi biri Aziz Sebastian’mış. Kolonun üstünde de, kucağında Mesih olan Meryem ana heykeli bulunuyor. Ancak noel pazarı kurulduğu için Veba Sütunu biraz arada kaynamış. Pazar daha çok dikkat çekiyor . Özgürlük Meydanı’ndan sonra ara sokaklar girip Dominikánské náměstí’ye (Dominikan Meydanı) yürüyoruz. Dominikan Meydanı’nın üst tarafında yeni belediye binası (New Town Hall, Nová Radnice) ve avlusu bulunuyor.


Gezi

Yan tarafında da Mintmaster’s cellar (Mincmistrovský sklep) var ama onu sonra anlatacağım. Noel sebebiyle binanın ön tarafına, Mesih’in doğumunu tasvir eden bir heykel sergisi yapılmış. Nuh’un gemisinde olduğu gibi bir çok hayvanın bulunduğu sergi, bir tiyatro sahnesini andırıyordu. İlk defa böyle bir şey gördüğüm için etkilendim. Meydanın etrafında da noel pazarları olduğu için sıcak şarap molası vermeye karar verdik. Şarabımızı içip sohbet ettikten sonra yemek için yer bakınmaya başladık. Yürürken gözümüze çarpan Potrefená Husa’da yemeğe karar verdik. Çekya’da bir çok restaurantta av hayvanı yemek mümkün, tavşan, ördek, geyik, ayı vs. Arkadaşlar da Potrefená Husa’da ördek bacağı yemeği tercih ettiler, yanına da kırmızı şarap. Ben de somon balıklı makarna yedim. Çekya’daki restaurantlar iyi güzel de garsonlar çok kaba. Hesaptan önce bahşiş istiyorlar ve bahşiş için çok ciddi baskı yapıyorlar. Bu çok sinir bozucu bir durum.

Açık olan yerlerden biri Capuchin Monastery (Kapucínský Klášter)

mişken, Hotel Curo’nun kahvaltısı epey iyiydi, Viyana’dan sonra ilaç gibi geldi. Açık büfe kahvaltı ve oldukça da çeşitli. Gezmeye çıktık ancak öğrendik ki Pazartesi günleri, Brno’da bir çok turistik yer kapalıymış. O yüzden sadece açık olanları gezmeye karar verdik. Yemeği yedikten sonra saat geç olduğu Açık olan yerlerden biri Capuchin Moiçin gidip uyuduk. nastery (Kapucínský Klášter). Biz maErtesi gün otelde kahvaltı ettikten sonnastırın olduğu bölüme değil de Capucra tekrar gezmeye çıktık. Kahvaltı decin Kilisesi mumyalarının sergilendiği

marketing europe & anatolia / 39


Gezi

Capuchin Crypt’i (Kapucínská krypta) gezmeye karar verdik. Capuchin Crypt, aslında Capuchin keşişlerinin cenaze odasıymış. Crypt, 17. yüzyılın ortalarında Capuchin Manastırı’nın bodrum katına yapılmış. Oraya gömülen insanların cesetleri, toprağın jeolojik bileşimi ve havalandırma sistemi nedeniyle mumyalara dönüşmüş. İlk girişte bir koridor bulunuyor, ardından da büyük bir odaya giriliyor. Büyük odanın girişinde, kocaman bir mezarın içinde bir rahibin, onun karşısında eski bir Roma soylusu olan St Clementaine’nin bedeni ve kalıntıları bulunuyor. Yoksulluk eden Capuchin keşişleri için tabut lüks sayıldığı için bedenleri bu şekilde istiflenmiş. Odadan diğer taraflara yürüyünce mahzen gibi bir yere iniliyor ve oralarda da dönemin ünlü kişilerinin mumyaları bulunuyor. Görüntüleri çok gazrip, sanki karbon gibi. İlgi çekici olsa da bir süre sonra insan ürküyor. Buna benzer Capuchin mezar odaları başka ülkelerde de bulunuyor. İtalya’da Palermo ve Sicilya’da Capuchin mumyaları bulunuyor, üstelik de daha büyük. Capuchin Crypt’ten sonra rotamızı, St. Peter and Paul (Katedrála svatých Pet40 / marketing europe & anatolia

Oraya gömülen insanların cesetleri, toprağın jeolojik bileşimi ve havalandırma sistemi nedeniyle mumyalara dönüşmüş. ra a Pavla) Katedraline çeviriyoruz. Şehir merkezine yakın bir yerde bulunan katedralin, dış kısmı Neo-Gotik, ancak iç kısmı Barok mimarisiyle inşaa edilmiş. Çok çok büyük olan katedralin dış tarafında bir de kule var. Kuleye de ücretini ödedikten sonra çıkmak mümkün . Ancak merdivenler çok dar ve yüksek olduğu için biz çıkmaya üşendik. O yüzden sadece katedralin içini ziyaret ettik. Noel dönemine olduğu için kilisenin noel ağaçlarıyla süslendiği zamana denk geldik. Katedralin içi harika görünüyordu . İçeride muhteşem heykeller, vitray camlar, sunaklar oldukça ihtişamlı görünüyordu. Ben, Gotik mimariyi çok sevdiğim için Gotik Katedraller beni adeta büyülüyor. Katedralin etrafını dolaşıp, seyir terasından Brno manzarasını da izledikten sonra biraz ısınmak için kahve molası vermeye karar veriyoruz. Forsquare ve

Tripadvisor’dan baktığımızda, öneri olarak Cafe Momenta’yı görüp, gittik. Ancak mekan çok küçük ve kalabalık olduğu için yer bulamadık. Bir tur daha yürüdükten sonra Cosmopolis Café’ye girdik. İyiki de girmişiz çünkü vitrininde muhteşem pastalar vardı . Ben, větrník dort, arkadaşlar da orman meyvalı cheesecake söyledi. Yanına da cafe latte. Větrník dort’un hamuru, profiterole benziyor. İçinde de iki kat krema var ama tatları farklı. Üzerinde de karamele benzeyen bir krema var. Genel olarak tadı muhteşem . Yolunuz düşerse mutlaka deneyin. Biraz ısınıp, enerji depoladıktan sonra Masarykova Caddesi’nden, Özgürlük Meydanı’na doğru yürümeye koyulduk. Bu uzun cadde araç trafiğine kapalı. O yüzden keyifle yürümek mümkün. Biz de salına salına ne kadar yürüdük. Ancak çok fazla kilise gezmiş olduğumuz Kilisenin içini gezmedik. Kilisenin hemen yanında Moravian Gallery ve Vali Konağı yer alıyor. Onun hemen önünde de Lüksemburg’lu Margrave Jobst atlı heykeli bulunuyor. Heykelin etrafındaki boş alan ise buz pistine çevrilmiş. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda noel zamanı buz pisti kuruluyor ve pistler çok neşeli görüntülere ev sahipliği yapıyor. Ancak biz tatil vakti çanağı kırmamak için buz pistlerinden uzak duruyoruz. Yapımına, 14. yüzyılda Lüksemburg Evi’nin mali desteğiyle başlanan St. Thomas Kilise’si, geç Gotik mimariye sahip bir Augustinian manastır kilisesi. Lüksemburg’lu asillerin gömülmesi için tasarlanan manastır kilisesi, Otuz Yıl Savaşları sırasında İsveçliler tarafından hasara uğratılmış. Ancak 17. yüzyılda Jan Křtitel Erna’nın tasarımı ile restore edilmiş. Erna, gotik kilisenin içine erken barok mimarisi kubbe ve şapek eklemiş. Restorasyon, 1661’de başlamış 10 yıl sürmüş. Kilise, 1749 -


Gezi 1752 yılları arasında da Mořic Grimm tarafından Barok tarzında yenilenmiş ve orjinal heykeller de Jan van der Furth elinden geçerek resore edilmiş. Avusturyalı ressam Franz Anton Maulbertsch tarafından restore edilen ana sunak önünde bulunan mezar, ünlü Margrave Moravya İşçisi’nin kalıntılarını barındırıyormuş. St Thomas Kilisesi’nin yanında yer Augustinian manastırı da Barok tarzında yenilendikten sonra Vali Sarayı olarak kullanılamay başlanmış. Moravian Galerisi de bu bina içerisinde bulunuyor. St Thomas Kilisesi’nden çıktıktan sonra bu sefer de St. James Kilisesi’ne gidiyoruz. 1228’de Romanesk stilinde inşa edildiği düşünülen kilise, sonradan gotik mimariye dönüştürülmüş. Bu kilisenin de başına yangınlar ve yıkımlar gelmiş ancak restore edilerek bugün ki halini almış. Kilisenin içinde dolanıp biraz ısındıktan sonra asıl fantastik yeri olan mahzen-

Capuchin Crypt’ten sonra rotamızı, St. Peter and Paul (Katedrála svatých Petra a Pavla) Katedraline çeviriyoruz.

lerine girmek istedik. Kilisenin altında yer alan ve girişi dış tarafta olan bir mahzen var. Orada, ölülerin kemiklerinin koyulduğu yer var ancak Pazartesi olduğu için kapalıymış. O yüzden ertesi güne bıraktık. Çekya’ya giderken sadece St. James Kilisesi’nde ossa (ölmüş insan kemiklerinin konulduğu saklama yeri) var sanıyorum ancak bir de Kutna Hora’da Sedlec Ossuary varmış. Fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla Sedlec Ossuary çok daha fantastikmiş. Keşke gitmeden önce görseymişim. Geziye daldım gittim, biraz da Brno’dan bahsedeyim. Brno, benim, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği ile tanıdığım Milan Kundera’nın doğduğu ve ilk romanlarını yazdığı şehir. Çekya’nın Güney Moravya Bölgesi’ndeki Brno, Svitava ve Svratka nehirlerinin birleştiği yerde yer alıyor. Moravya Bölgesi, adını ortasından geçen Morava Nehri’nden alıyor. 1. Dünya savaşı sonunda yıkılan Avusturya - Macaristan İmparatorluğu zamanında almış ismini. Çekya, Moravya ve Bohemia olarak iki bölgeden oluşuyor. Başkent Prag’dan sonra Çekya’nın ikinci en büyük şehri olan Brno aynı zamanda bir öğrenci şehri. Masaryk, marketing europe & anatolia /41


Gezi

Brno University of Technology, Mendel Üniversitelerine ev sahipliği yapan Brno’da bir de . Milan Kundera’nın babası Ludvik Kundera’nın öğrencisi olduğu Janacek Academy bulunuyor. Dünyanın bir çok yerinden öğrenciler, Erasmus programı ile bu şehirde öğrenci oluyorlar. Şehirde ayrıca büyük bir fuar merkezi ve yarış pisti bulunuyor. Brno, Road Racing Dünya Şampiyonası Grand Prix’sine ev sahipliği yapan şehirlerden biri. Hatta 2020 MotoGP’nin bir ayağı 9 Ağustos’ta Brno’da koşacak. Brno, havai fişek festivaliyle de ünlü bir şehir. Sırf bu festival için ülkeye yüzlerce turist geliyormuş. Vaktiniz varsa Brno’nun dışında da ilginç yerler görmek mümkün. Bunlardan biri Lednice– Valtice Cultural Landscape diğeri de Moravian Karst. Lednice–Valtice Cultural Landscape, Lednice’de, büyük bir parkın içinde yer alan iki güzel ve kocaman saraydan oluşuyor. Brno ayrıca üzüm bağlarıyla da ünlü bir şehir ve çok sayıda şarap üreticisi var. Lednice’de bağları ve şarap mahsulleriyel ünlü bir yer. Açıkçası ben burayı göremediğim için üzüldüm. Umarım tekrar gitmek nasip olur . Mo42 / marketing europe & anatolia

Forsquare ve Tripadvisor’dan baktığımızda, öneri olarak Cafe Momenta’yı görüp, gittik. ravian Karst ise muhteşem bir mağara. Biz tabii ki orayı da gezemedik. Bir daha ki sefere inşallah . Bir de sıcak havada gitmek lazım. Hava 1 derece olunca dışarda gezmek pek eğlenceli olmuyor . Nerde kalmıştık; St. James Kilisesi. Oradan çıktıktan sonra Dominikan meydanına dönüyoruz çünkü daha önce bahsettiğim Mintmaster’s cellar’ı (Nane Ustası Mahzeni – adı, neden böyle anlamadım) göreceğiz. Nane Ustası Mahzeni (Mincmistrovský sklep) Bir mahzende darphane tarihi hakkında bir ders sunulmaktadır Dominikánské náměstí’de (Dominik Meydanı) yer alan yeni Belediye Binası’nın altındaki Mint Master’ın Mahzeni, madeni para kolleksiyonu, Brno’nun maketi, çeşitli eşyalar ve gotik bir şapelin pencere çerçevesine ev sahipliği yapıyor. Mahzende sergilenen materyaller, Forum Piscium olarak da adlandırılan Rybný trh’in (Balık Paza-

rı), Orta Çağ’dan beri yüzyıllar boyunca nasıl geliştiğini gösteriyor. Bahsettiğim pencere çerçeveleri ise 20. yüzyılın başına kadar meydanın alt kısmında bulunan Gotik Královská kaple’in (Kraliyet Şapeli) kalıntıları. Mint Master’ın Mahzeni’nde bir de ekranlarla dolu bir oda var. Buradaki ekranlarda, Brno tarihini anlatan ve şehrin drone ile çekilmiş videoları gösteriliyor. İzlemeye değer çok güzel görüntüler var . Mahzenin girişinde, eski yöresel kıyafetler giymiş bir amca var. Amca, önce madeni paralardan bahsediyor, sonra da elindeki baskılı metal ile madeni para yapıyor. İsterseniz o parayı satın alabiliyorsunuz. Sonrasında da mahzeni gezdirip, tarihi anlatıyor. Biz Çekce bilmediğimiz için kendimiz gezdik . Mintmaster’s cellar’dan çıktıktan sonra bir alışveriş merkezine girdik. Gittiğimiz ülkelerde marketleri gezmeyi seviyorum çünkü bazen çok fantastik şeyler bulabiliyorum. Markette dolanıp, alış veriş yaptıktan sonra yemek yemek üzere tekrar dışarı çıktık. Bu sefer yemeği yöresel yemekler yapan Špalíček Restaurant’ta yemeğe karar verdik. Ben, beyaz ve kırmızı lahana yatağında tavşan yedim . Ancak beyaz lahanaları ilk başta soğan zannettim. Soğanı hiç sevmediğim için bir şok geçirdim ancak koklayınca lahana olduğu anlayıp, sevindim. Porsiyonlar kocaman olduğu için mide kapasitemin üzerinde yedim çünkü çok lezzetliydi. Yemekten sonra biraz eğlenmek için mekan aradık. Foursquare bize Super Panda Circus’u önerdi. Gidip kapılarına dayandık ama yer olmadığı için içeri giremedik. Biz de dışarı çıkıp mekan aradık ancak günlerden Pazartesi olduğu için içinde insan olan pek bir yer bulamadık. Baktık, en kalabalık yer U Třech Čertů – Starobrněnská, oraya gidip bira içtik. Sonrasında şansımızı tekrar Super Panda Circus’da denedik bu sefer


Gezi içeri girmeyi başardık. Ancak hiç beklediğimiz gibi çıkmadı. Benim hayalimde servis yapan pansalar ve şovlar vardı ancak oranın standart bir bardan farkı yoktu. Ortam sarmayınca oradan çıkıp otele döndük. Ertesi gün gezemediğimiz yerleri gezeceğiz. Otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra Špilberk Kalesi’ne (Špilberk Castle) tırmanmaya başladık. Kaleye çıkan park içinde çok güzel yürüyüş parkurları var. Ancak bizim zamanımız kısıtlı olduğu için kestirmeden kaleye çıktık. 13. yüzyılın ilk yarısında Přemyslid kralları tarafından başlanılan ve Bohemya Kralı II. Ottokar tarafından tamamlanan Špilberk Kalesi, Avusturya - Macaristan imparatorluğu döneminde hapishane olarak kullanılmış. Söylenene göre burada yatan suçlular çok zor şartlar altında yaşayıp, işkence görmüşler. Stendahl’ın “ The Charterhouse of Parma “ adlı romanındaki ana karakter Fabrizio, buradaki hapishaneden esinlenerek yaratılmış. Vaktimiz az olduğu için kalenin içini gezemedik ancak etrafında bir tur atıp Brno’yu yukarıdan izledik. Kalenin etrafı hendek ile çevrili ve kaleye girmek için köprüler var. Ancak kapılar kapalı olduğu için sadece dışardan yürüyebiliyorsunuz. Kaleden sonra parkın içinden geçerek St. James Kilisesinin oradaki ossaya gittik. İçeri girmek için 140 koruna’ya bilet alıyorsunuz. Sonra isterseniz o bilet ile St. James Kilisesi’nin kulenin üzerine çıkıp şehri izleyebiliyorsunuz. Ossaya girip de iskeletleri görünce, modumuz epey bir düştü. 13. yüzyılın başlarında St. James Kilisesi’nin bahçesi ve mezarlığı varmış. Ölenler oraya gömülürmüş. Ancak nüfus arttıkça yer yetmemeye başlamış. O yüzden bir süre sonra mezarlarda yer açılması için eski kemikler toplanıp, kemik odasına konmaya baş-

Špilberk Kalesi’ne (Špilberk Castle) tırmanmaya başladık. Kaleye çıkan park içinde çok güzel yürüyüş parkurları var. lanmış. Veba salgınında ölenler de bu kemiklerin sayısını arttırmış. II. Joseph’ in, 1784 yılında getirdiği reformlar sayesinde, kilise bahçeleri hijyenik olmadıkları için tamamen kapatılmış. Ossaya girip de duvarlara baktığınızda yüzlerce kuru kafanın size baktığını hissediyorsunuz. Tüm duvarlar ve sütunlar kemikler ile kaplı. Benim merak ettiğim, bu kemikleri dekor olarak kullanmak kimin fikriydi acaba. Yaratıcı bir fikir olsa da, ürkütücü. Ossayı da gezdikten sonra geriye görmek istediğim bir tek Labyrint pod Zelným trhem (Labirent Market) kaldı. Hızlı adımlarla labirent girişine yürüdük ve öğrendik ki içeriyi sadece rehber eşliğinde gezebiliyormuşuz. Gezi de 1,5 saat sürüyormuş. Ancak bizim Prag’a tren biletimiz olduğu için o kadar vaktimiz yoktu. O yüzden çok üzüldüm. Çünkü en çok görmeyi istediğim yer orasıydı. Labirent market, bir birine bağlı bir sürü mahzenden oluşuyor. Eskiden o bölge-

de sebze pazarı kuruluyormuş. Labirent de o pazarın altında kalıyormuş. Ortaçağdan kalan bu mahzenlerde yiyecek, şarap ve biralar saklanıyormuş eskiden. Labirentlerin keşfedildiği dönmelerde bir çok arkeolojik kalıntıya da rastlanmış. İçeride bir de simya laboratuvarı varmış. Bu mahzenler, eski dönemlerde eczacıları, fizikçileri, tavernaları da ağırlamış. Savaş zamanında bir çok kişi için barınak olmuş. Önceleri bu mahzenler ayrı ayrıymış ama 2009’da bir kaç değişiklik yapılan hepsi bir birine bağlanmış ve bu günkü halini almış. Orayı gezememiş olmak cidden çok üzdü beni. Daha sonra otele gidip, bavullarımızı aldık ve Prag’a doğru tren ile yol aldık. Bizim gezmediğimiz ama gezmenizi önereceğim, Nuclear shelter 10-Z adında bir sığınak var. İçeride savaş zamanından kalan ekipmanlar sergileniyor. Bir de Assumption of Virgin Mary Kilisesi var. İçinde pembe mermerlerden yapılmış sütunlar mevcut. Görsel olarak çok güzel. Brno’da hemen hemen her sokakta kilise var. Brno, aklımda iskeletleri ve mumyaları ile kalsa da, görsel olarak çok hoşuma giden bir şehir oldu . marketing europe & anatolia /43


Gameon

Türkiye’de en çok satan oyunlar...

Türkiye 2018’de 853 milyon dolar oyun harcaması yaparken, 2020’de Cyberpunk 2077, Death Stranding, Avatar, Wastelands 3, Doom Eternal başta olmak üzere yüzlerce yeni oyun piyasaya çıkacak. Dijital oyun mağazası Oyunfor.com, 2020’de çıkacak ve ön siparişe açılan oyunlar arasında Türkiye’de en çok tercih edilenleri açıkladı. Türkiye’de 65 oyunun yetkili satıcısı olan Oyunfor.com, Türkiye’de ön siparişte en çok ilgi gören oyunları açıkladı. Grafikleri ve oynanış mekanikleri son dönemde giderek gelişen oyunlar, tıpkı birer Hollywood prodüksiyonu gibi her aşaması ince elenip sık dokunarak hazırlanıyor. Milyonlarca dolar harcanarak hazırlanan PC, konsol oyunları ve mobil oyunlar, harcamalar açısından da önemli bir ekonomik gösterge sunuyor. Türkiye’nin 2020 oyun harcamalarında yüzde 50 artış bekleniyor Türkiye’de oyun severler 2018 yılında 853 milyon dolar oyun harcaması gerçekleştirdi. Oyunfor.com Genel Müdürü Mehmet Dumanoğlu, “2019 yılında oyun harcamaları yüzde 50 arttı ve kişi başı 150 TL oldu. Bu 44 / marketing europe & anatolia

sene de artışın benzer bir oranda gerçekleşmesini bekliyoruz. Özellikle 2020’de çıkacak heyecan verici birçok oyun var, bunlar kur farkından dolayı artan fiyatlara rağmen harcamaların belirli bir çizgide kalmasını sağlayacaktır” dedi. İzmir, İstanbul’u geride bıraktı Oyunfor.com verilerine göre ön siparişe açılan oyunlar arasında en

çok Vampire: The Masquerade ve Bloodlines 2 ilgi görüyor. Yeni oyunlara ilgi en çok İzmir’den gösterilirken, bunu İstanbul, Bursa ve Ankara izliyor. Erkekler listenin en üst sırasındaki Vampire: The Masquerade siparişi verirken, kadınlar Resident Evil 3’ü tercih ediyor. 2020’nin en çok beklenen oyunları Oyunfor.com, ilerleyen aylarda satışa sunacağı oyunları da dahil ederek 2020’nin en çok beklenen ürünlerini listeledi: 01.Cyberpunk 2077 02.Death Stranding - PC 03.Doom Eternal 04.Half Life Alyx - VR 05.Watch Dogs Legion 06.Marvel’s Avengers 07.Resident Evil 3 08.Dying Light 2 09.The Last Of Us 2 10.Avatar


Gameon

Magic: ManaStrike...

Nermarble’ın yeni gerçek zamanlı mobil strateji oyunu Magic: ManaStrike, Magic: The Gathering deneyimini mobil ortama taşıyor. App Store ve Google Play’den indirilebilen oyun, Magic: The Gathering karakterlerini ve büyülerini yüksek kaliteli 3D görüntüler ve dinamik bir oynanışla birleştiriyor. Netmarble, ön kayıt yaptıran oyuncuları pek çok hediyeyle ödüllendiriyor. Netmarble Corp. tüm dünyada Magic: ManaStrike oyununu yayınladı. Oyuncular, Netmarble Monster’ın Wizards of the Coast markası Magic: The Gathering için geliştirdiği ilk oyun

olan Magic: ManaStrike’ı App Store ve Google Play üzerinden indirerek büyülü bir oyun deneyimine başlayabilir. Büyülerle dolu savaş oyunu Magic: ManaStrike, Magic: The Gathering’in geniş hikayesinin heyecanını bambaşka bir yöne taşıyan hareketli bir strateji oyunu. Oyunun hikayesinde, Planeswalker’lar ile bir savaşı kaybeden Magic: The Gathering’in en güçlü kötü karakteri Nicol Bolas, Planeswalker’ların zayıflıklarını bulmak için bir paralel evren yaratır. Oyuncular da Nicol Bolas bir anlaşma yaparak onun dünyasında Planeswalker ve birimlerini kontrol edip ona savaş raporları vermekle yükümlüdür. Dünya çapında yayınlanan ve İngilizce, Korece, Basit ve Geleneksel Çince, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Japonca, Endonezce, Tayca, Rusça ve Portekizce dillerini destekleyen Magic: ManaStrike, App Store ve Google Play üzerinden indirilebilir. Daha fazla bilgi için Magic: ManaStrike’ın resmi sitesini ve forum adreslerini ziyaret edebilir, ayrıca Magic: ManaStrike’ı Facebook ve Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

The Kıng Of Fıghters Allstar...

Netmarble’ın mobil dövüş oyunu THE KING OF FIGHTERS ALLSTAR’a yepyeni bir güncellemeyle Alis Harikalar Diyarında teması ekleniyor. Temaya uygun kostümler ve özel etkinlik sahnelerinin yanı sıra oyuncular pek çok ödül kazanacak. Ayrıca güncellemeyle 2 yeni dövüşçü de maceraya katılacak.

Netmarble mobil aksiyon rol oyunu (RPG) THE KING OF FIGHTERS ALLSTAR için hazırladığı Alis Harikalar Diyarında temalı güncellemeyi duyurdu. Oyuncular sınırlı süreli dövüşçüler Athena, Yuri, Vanessa ve Iori’yi yeni Alis Harikalar Diyarında temalı kostümleri ile özel etkinlik sahnelerini tamamlayarak veya Ruby ve Token kullanarak oynanabilir karakterleri arasına ekleyebilir. 2 yeni dövüşçü geliyor Ayrıca oyuncular THE KING OF FIGHTERS ’99 içeriğinden iki yeni dövüşçü alabilecek. Bunlar; ilk baş düşman dövüşçü ve K’nin klonu Krizalid ile THE KING OF FIGHTERS ’99 başkahramanı K’nin kız kardeşi Whip. Krizalid 14-27 Ocak 2020 tarihleri arasında Festa Gatcha ile alınabilecek, Whip ise 14 Ocak – 03 Şubat 2020 tarihleri arasında günde 4 kez ücretsiz oynanabilen Roulette etkinliğine katılarak elde edilebilecek.

marketing europe & anatolia / 45


Kültür - Sanat

36.Genç Günler Festivali...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’nün, 9-19 Mayıs 2020 tarihleri arasında gerçekleştireceği 36. Genç Günler Festivali başvuruları başlıyor. Başvurular, 13 Mart 2020 Cuma günü mesai bitimine kadar devam edecektir. 36. Genç Günler kapsamında lise, üniversite kulüpleri tiyatro toplulukları, konservatuvar ile dengi okullarının oyun başvuruları kabul edilmektedir.

Comandante’nin Son Günleri... Tusquets Ödüllü Venezuelalı yazar Alberto Barrera Tyszka’nın kaleme aldığı “Comandante’nin Son Günlerini” adlı kitap Kafka yayınlarından çıktı. Hugo Chávez’in ölümü arifesindeki Venezuela toplumunu ve devletini odağına alan Comandante’nin Son Günleri, karizmatik bir liderin bir ülke için ne anlama gelebileceğine, yaşam-ölüm diyalektiğinin politik söylemi nasıl yönlendirebileceğine ve ideallerin hayata geçirildikten sonra ne gibi bedelleri olabileceğine dair derinlikli bir anlatıya sahip.

46 / marketing europe & anatolia

Programa alınan projeler, 10 gün boyunca 1 temsil olmak üzere İstanbul seyircisiyle ücretsiz buluşacaktır. Proje dosyalarınızın 13 Mart 2020 Cuma gününe kadar gencgunler@ibb.gov.tr adresine e-posta olarak gönderilmesi gerekmektedir. Tiyatro alanındaki proje dosyalarında tiyatro topluluğunun adı ve kısa bilgisi, oyun künyesi, özeti, metni ve oyun afişinin bulunması gerekmektedir.

Aşk Olsun... Aşkın ortak dilinden süzülüp gelen zamana meydan okuyan dizeler.Can yayınlarından çıkan “Akş Olsun” İÖ 3000 dolaylarından İS 17. yüzyıla uzanan çok geniş bir zaman kesitinde yazılmış şiirler bir araya geldi. Bambaşka çağlar, farklı ülkeler, apayrı uygarlıklardan ozanların kendi dillerinde söyledikleri, yazdıkları şiirler kendi yasalarıyla hüküm sürmeye devam ediyor. Celal Üster’in çevirisi yaptığı Aşk Olsun’da şiirlerde, hangi dilde yazılmış olursa olsun, “Aşk”ın ortak dilini bulacaksınız. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki, “Aşk”sız bir dönem yaşanmış olsun. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki, “Şiir”siz bir dönem yaşanmış olsun.


Kültür - Sanat

Marina Abramović; Akış / Flux... rina Abramović’in ve kurucusu olduğu Marina Abramović Enstitüsü’nün (MAI) Türkiye’deki ilk sergisine ev sahipliği yapıyor. 31 Ocak – 26 Nisan 2020 tarihlerinde Akbank’ın desteğiyle gerçekleşen Akış / Flux adlı sergi, Türkiye’de performans sanatının tarihini ziyaretçi için ulaşılır ve anlaşılır kılmayı amaçlıyor. Sergi; Abramović’in performanslarının dokümantasyonlarının yer aldığı kapsamlı bir retrospektifi, açık çağrıya cevap veren ve projeye davet edilen sanatçılarla MAI ortaklığında geliştirilen canlı performansları, sanatçının halka yönelik oluşturduğu egzersizlerin deneyimleneceği Marina Abramović Metodu bölümünü ve Akbank Sanat’ın bağlantılı olarak ev sahipliği yapacağı belgesel gösterimi ile video galeriyi kapsıyor. 1970’lerden itibaren yaygınlık kazanan bir sanat biçimi

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) ve Akbank Sanat; dünyaca ünlü performans sanatçısı Ma-

olan; objesiz, geçici ve anlık sosyal bir süreç olarak bugün çok disiplinli bir biçimde icra edilen performans sanatının Türkiye’deki sanatseverler tarafından tecrübe edilmesini amaçlayan Akış / Flux sergisi SSM galerilerinde üç ayrı kata yayılıyor.

Zorlu PSM’de Şubat... Müziğin her tınısından stand up gösterilerine, tiyatrolardan atölyelere Zorlu PSM şubat ayının ilk haftasında kültür sanat severlerin buluşma noktası olmaya devam ediyor. Tunuslu ud üstadı ve besteci Dhafer Youssef, 0-6 yaş arası çocukları klasik müzik ile tanıştırmak için samimi ve sıcak bir ortam sunan etkinlik serisi Baby Concerts, dünyanın dört bir yanında 5.000’in üzerinde stand-up gösterisi gerçekleştiren Cem Yılmaz’ın CMYLMZ – Diamond – Elite – Platinum - Plus şovu, piyano ve fagotun uyumunu benzersiz bir konser deneyimiyle ortaya koymaya hazırlanan

Deniz Kurdoğlu ve Mert Kutluğ ile Post Romantik Fagot& Piyano Akşamı ve pek çok kişisel gelişim atölyesi ile hafta boyunca herkes için alan yaratmayı sürdürüyor.

marketing europe & anatolia /47



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.