Tarım Gıda ve Hayvancılık Fuarı’na Polonya ilgisi
Fikir Otobüsü’nde ön kuluçka süreci başladı
Tarihe panoramik yaklaşım
>5’te
> 2’de
> 2’de
MTSO’da küresel tehdit ve fırsatların analizi yapıldı > 5‘te
Yeni Sanayi Devrimi Endüstri 4.0 doğru anlaşılmalıdır… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 18 | | YIL: SAYI: 17 302 | SAYI: | 31 OCAK 298 |-6-19 13 ŞUBAT ARALIK 2016 2015
Doğal taşa ilgi her geçen gün artıyor Hürşah ÇELİK
23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı
T
oprağın, suyun, güneşin, rüzgarın birbirleriyle çağları eskiten mücadelesinden oluşan doğal taş yeniden keşfediliyor. Türk ve dünya mimarisinde doğal taş kullanımı gün geçtikçe artıyor. Farklı konseptler geliştirmek adına sürekli bir arayış içinde olan mimarlar ve müteahhitler tercihlerini son dönemlerde doğal taştan yana kullanıyor. Bu durum Silifke Beji, Tarsus Kahvesi, Erdemli Beji gibi yöreye özgü mermerlerin çıkarıldığı Mersin gibi illeri de olumlu etkiliyor.
Talep artışlarına paralel Mersin’de sektör her geçen gün büyüyor. Tek sorun ise bu sektörde faaliyet gösteren firmaların üretiminin kent merkezine sıkışıp kalması. Gerek gürültülü çalışma ortamı gerekse üretim sırasında çıkan tozlar nedeniyle oluşan çevre kirliliği firmaları yeni bir arayışa sürüklüyor. Kent merkezinde faaliyet göstermek istemeyen firmalar, merkezden biraz daha uzak alanda doğal taş sanayi sitesi kurmayı planlıyor. > 7’de
Taşımacılar sigorta poliçelerinde düzenleme bekliyor Orhan Kemal YÜKSEL 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
T
aşımacılık sektörü temsilcileri kasko ve trafik sigortalarında yaşanan artışlardan şikâyetçi. Diğer taraftan haksız uygulanan HGS cezaları ile de zor günler geçiren sektörün yüzü, Habur Sınır Kapısı’nda yaşan rahatlama ile biraz da olsa güldü. Ancak kapıda rahatlama olsa da taşımacılar bu kez de Doğu bölgelerinde görev alacak şoför bulmakta zorlanıyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Orhan Kemal Yüksel, bir
taraftan komite çalışmaları hakkında bilgi verirken diğer taraftan sektör sorunlarını değerlendirdi. Son dönemlerde üzerinde en çok durdukları konunun trafik ve kasko sigortalarındaki artışlar olduğunu anlatan Yüksel, yeni düzenleme ile maliyetlerinin yüzde 40- 50 arasında arttığını bildirdi. Bu artışın binek araç kullanıcılarının yaptığı suiistimallerden kaynaklandığına dikkat çeken Yüksel, binek araçlarla ticari araçlara farklı uygulamalar getirilmesi gerektiğini anlattı. > 7’de
Alata Ar-Ge çalışmalarını bir adım öne taşıma hedefinde Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü, bölge tarımının gelişmesi için bilimsel araştırmalar yürütüp, deneme ekimleri yapıyor, verdiği eğitimlerle sektör temsilcilerinin eğitimine katkı sağlıyor. Her alanda olduğu gibi tarımda da eğitim ve teknolojinin katma değeri yüksek ürün üretiminde büyük önem taşıdığını anlatan Alata Bahçe
Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Davut Keleş, bu nedenle enstitüde bu yöndeki çalışmalara ağırlık verdiklerini anlattı. Tarım sektöründe en alttan en üst kademeye kadar tüm bileşenlerin son teknolojileri uygulaması gerektiği bilinciyle hareket ettiklerini vurgulayan Keleş, bu nedenle Tarımsal İnovasyon Merkezi kurma yönünde çalıştıklarını söyledi. > 8’de
Sanayiciye yenilenebilir enerji sistemleri anlatıldı A
vrupa İşletmeler Ağı iş desteği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Projeler Müdürlüğü tarafından ‘Güneş Enerjisi ile Lisanssız Elektrik Üretimi ve Finansal Destekler Eğitim Semineri’ düzenlendi. Seminer ile sanayiciye ve potansiyel yatırımcılara yenilenebilir enerji sistemlerindeki gelişmeler anlatıldı. Develop PP Programı kapsamında Fotovoltaik Öz Tüketim Projesi Koordinatörü Murat Çataklı, katılımcılara bir taraftan yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verirken diğer taraf-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
UYUŞMAZLIKLARDA YENİ DÖNEM
tan sanayi kuruluşlarında öz tüketime yönelik güneş enerjisi ile lisanssız elektrik üretimi eğitimi verdi. Proje Ankara, Bursa, İstanbul, Kayseri ve Kocaeli’nin yanı sıra Mersin Ticaret ve Sanayi Odası İşbirliği ile de yürütülüyor. Özellikle eğitim çalışmalarına önem verdiklerine işaret eden Murat Çataklı, projenin sürdürüldüğü illerin esnaf ve sanatkarlar odaları ve meslek liseleriyle eğitime yönelik çalışmalar yürüttüklerini anlattı. > 5’ te
CMYK
Arabuluculuk uygulamasında pilot il olarak gösterilen Mersin’de, MTSO önemli bir rol üstlendi. Yeni sistemde öncelik işçi işveren uyuşmazlıklarına verilecek.
U
yuşmazlık davalarında yeni bir dönem başlıyor. Mahkemelerin iş yükünü azaltmak adına uyuşmazlıkların çözümünde zorunlu arabuluculuk sistemi uygulanacak. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) da arabuluculuk hizmeti verecek kurumlar arasında yer alacak. Başta işçi ve işveren uyuşmazlıkları olmak üzere küçük alacaklardan tüketici alacaklarına, patent hukukundan, kiralar ve tazminatlara kadar birçok
konuda sorun arabuluculuk sistemi ile çözümlenebilecek. Bu hizmet, hukuki uyuşmazlıklarda bağımsız ve tarafsız üçünü kişi aracılığıyla tarafların kendi kararlarını kendisinin vermesini sağlayan dostane bir çözüm olarak tanımlanıyor.
Arabuluculuk sistemi birçok avantajı da beraberinde getiriyor. Bu sistemle sonuca ulaşmak çok daha hızlı olacak. Mahkemelerde 2-3 yıl-
da sonuçlanabilen davaların bu sistemle iki saat içinde çözülebilmesi mümkün. Taraflar iki saate kadar olan görüşmelerinde herhangi bir ödeme yapmayacak olmaları nedeniyle maliyeti de mahkemelere göre daha düşük olan bu sistemden tarafların istedikleri andan itibaren vazgeçebilmeleri de mümkün. Karşılıklı anlaşma esasına dayalı olması nedeniyle tarafların ilişkisinin devamlılığı adına da büyük
önem taşıyan bu sistem, geçmişi kurgulayan, geleceği yeniden kurgulayan bir sistem olarak öne çıkıyor. Yeni sistem MTSO’da düzenlenen Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk ve İş Alemine Faydaları Toplantısı ile konunun taraflarına anlatıldı. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar, gerçekleştirdiği detaylı sunumu ile sistem hakkında bilgi verdi. > 4’te
Güney Afrika’nın umut vadeden ülkesi: BOTSVANA
G
üney Afrika’da yer alan Botsvana, Afrika standartlarına göre kişi başına gelir düzeyi yüksek ülkeler arasında gösteriliyor. Ekonomisi elmas üzerine kurulu olan Botsvana’da elmas üretiminin kısa dönemde az da olsa artması bekleniyor. Ülkede madencilik sektöründe genişleme planları sıkı inceleme altında tutulsa da önümüzdeki yıllarda ülkenin büyük bir bakır üreticisi olması için planlar bugünden yapılıyor. Çok gelişmiş bir üretime sahip olmayan ülkede ağırlıklı olarak tekstil ve giyim sektörüne yönelik üretim yapılıyor. Tarım üretimi de sınırlı olan Botsvana’da sığır yetiştiriciliği ise başlıca hayvancılık faaliyetleri arasında yer alıyor. Yurtdışından gelen yatırımcıların ağırlıklı olarak perakende, toptancılık, iş ve emlak sektörlerinde yatırımı tercih ettiği ülkede hemen hemen hiçbir
Avukat Uğur Uğuz, işçi ve işveren uyuşmazlıklarını anlattı >4’te
alanda yatırım bulunmaması bölgenin cazibesini artırıyor. Güney Afrika’da yer alan Botsvana, Güney ve Güneydoğuda Güney Afrika Cumhuriyeti, Batı ve Kuzeybatıda Namibya, Kuzeydoğu ve Doğuda Zimbabve ile çevrili. Denize kıyısı bulunmayan bir kara ülkesi. Deniz bağlantısı bulunmasa da ulaşım düşünüldüğü kadar zor değil. Çünkü çevresinde liman kentleri bulunmakta. Botsvana, Namibya’daki Walvis Bay Limanı ile Johannesburg arasındaki Trans-Kalahari koridorunu bağlayan ve koridorun merkezinde yer alan karayla çevrili bir ülke. Aynı zamanda, Durban Limanı’nı Botsvana’dan Zambiya’ya ve Dar Es Salam’a bağlayan Kuzey-Güney koridorunun bir parçası. > 6’da
Turizm Komitesinin katılacağı fuarlar belirlendi
>4’te
Almanya Büyükelçiliği Elçi Müsteşarından MTSO’ya nezaket ziyareti > 2’de
Suudi Arabistanlı firmalardan Mersin’e büyük ilgi
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Türk Arap İş Adamları Derneği (TURAB), Merblock A.Ş.ve Daleel Grup işbirliğinde Suudi Arabistan ülke tanıtım toplantısı MTSO’da düzenlendi. İki ülkenin yatırım olanaklarının tanıtıldığı toplantı, Suudi ve Mersinli firmaların ikili iş görüşmeleriyle sona erdi. Açılış toplantısı sonunda Suudi Şirket Daleel Grup, Merblock A.Ş.ve JNR Fuarcılık ile iki ayrı işbirliği protokolü imzaladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, Türkiye ile Suudi Arabistan arası ilişkileri anlattı. Türkiye ve Suudi Arabistan ikili ilişkilerinin, bölgede barış ve istikrarın korunma-
sı adına önem taşıdığını kaydeden Maya, Suudi Arabistan’ın ekonomik alanda Ortadoğu’nun önemli aktörleri arasında yer aldığını söyledi. Maya, iki ülke arasındaki karşılıklı üst düzey ziyaretler ve Körfez İşbirliği Konseyi ile Türkiye arasında 2008’de kurulan stratejik diyalog mekanizmasının, bölgeye ilişkin çalışmalarda önemli bir itici güç oluşturduğunu dile getirdi. Türkiye-Suudi Arabistan ikili ticaret hacminin, 2009’da küresel mali krizin etkisiyle düşse de ardından toparlanma eğilimine girdiğini kaydeden Maya, “2015’te iki ülke arasındaki ticaret hacmi 5,4 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir” dedi. > 5’te
Denizin ortasında yalnız bir kale: Kızkalesi
> 3’te
2
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
Almanya Büyükelçiliği Elçi Müsteşarından MTSO’ya nezaket ziyareti
A
nkara’daki görevine 2015 yılı yaz başında başlayan Almanya Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Robert Dölger, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti. MTSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kasım Tanrıöver ile bir araya gelen Dölger, iki ülke arasındaki ticaretin güçlenmesi adına firmalar arasında işbirliğinin artırılması gerektiğini söyledi. Almanya Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Robert Dölger’e ziyaretinde Almanya’nın Adana Fahri Konsolosu İbrahim Paksoy da eşlik etti. Ağırlıklı olarak Türkiye ve dünya ekonomisinin değerlendirildiği görüşmede Suriye ve Rusya’da yaşanan sıkıntılara dikkat çekildi. Görüşmede, Almanya ile Türkiye’nin
güçlü ticari ilişkilere sahip olduğunu anlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kasım Tanrıöver, 2015 yılı Ocak – Kasım döneminde Mersin firmalarının Almanya’ya yaklaşık 44,3 milyon dolar ihracat ile 28,3 milyon dolar da ithalat gerçekleştirdiğini anlattı. Bu rakamların daha da yukarılara taşınması arzusunda olduklarına işaret eden Tanrıöver, özellikle Rusya pazarında yaşanan sıkıntıların ardından yaş meyve sebze ihracatında Avrupa’yı bugünden daha da önemli bir Pazar olarak görmeye başladıklarını söyledi. Bu noktadan hareketle Almanya’da Şubat ayında düzenlenecek olan Furit Logistica Fuarı’nı çok önemsediklerini belirten Tanrıöver, bu fuara aralarında Mersin Valisi ve Büyükşehir Belediye
Tarihe panoramik yaklaşım
Başkanının da bulunduğu çok sayıda sektör temsilcisinin yer aldığı bir heyetle katılacaklarını bildirdi. Almanya Büyükelçiliği Elçi Müsteşarı Robert Dölger ise bu durumdan
duyduğu memnuniyeti dile getirerek iki ülke arasında ticaretin artması adına bundan sonrasında firmalar arasındaki işbirliğinin karşılıklı yatırımların artırılmasına daha çok ağırlık verilebileceğini söyledi.
MTSO’da küresel tehdit ve fırsatların analizi yapıldı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Çağ Üniversitesi işbirliğinde, TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulunun organizasyonunda ‘Küresel Jeopolitik Analiz Konferansı’ gerçekleştirildi. Konferansa, konuşmacı olarak katılan Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Murat Koç, küresel ve bölgesel gelişmeler hakkında katılımcılara güncel bilgiler aktardı. Konferansa, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı İbrahim Kiper, TOBB Mersin Kadın Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Ayla Harp ve komite üyeleri, Mersin Ekonomi Platformu (MEP) Başkanı Hanife Körünoğlu, Mersin Makine Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Akar Tülücü, Girişimci İş Kadınları Derneği (GİŞKAD) üyeleri, Akdeniz Girişimcileri Proje Derneği (AGİP) üyeleri ile Çağ Üniversitesi öğrencileri katıldı.
ayrıca su ve gıda ile ilgili yeni risklerin oluşacağını da bildirdi. Koç, zorunlu insan hareketinin küresel bir risk çerçevesinde değerlendirildiğini ve Türkiye’nin ise göçte çıkış ülkesi olarak görüldüğünü anlattı. 2014’te 59,5 milyon insanın yaşadığı yeri terk ettiğine dikkat çeken Murat Koç; “2’nci Dünya Savaşı 4 yıl sürmesine rağmen 40 milyon insan yer değiştirmişti. Bu durum doğrudan küresel krizin ana girdilerinden birisi” dedi.
“Türkiye, zorunlu göçte çıkış ülkesi”
İnsanlığın zorunlu hareketinin, güvenlik, terör, gıda, salgın hastalıklar gibi pek çok ekonomik risklerin arkasında yatan temel bir gerekçe olarak öne çıktığını belirten Koç, gerçekleşen zorunlu göçlerde tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekti. Avrupa’nın kaçakçılardan bin 220 kişiyi canlı olarak kurtardığına da değinen Koç, Türkiye’nin ise geçen yılsonunda canlı kurtardığı insan sayısının 86 bin 200’e ulaştığını söyledi.
Konferansta konuşma yapan Yrd. Doç. Dr. Murat Koç, küresel gelişmeleri, jeopolitik güvenlik perspektifinden değerlendirdi. Son 2 yılda yaşanan global risklerdeki değişimin, derinleşen sosyal dengesizlikler ve zorunlu göçün dünya güvenliğine damga vuracağını aktaran Koç, önümüzdeki 10 yılda
Küresel finans risklerine de değinen Murat Koç, dünyanın borcunun 10 yılda 2,5 kat arttığını belirtti. Uluslararası güvenlik konusuna ise güvenliği etkileyen 7 ana faktör bulunduğunu kaydeden Koç, en riskli bölgenin; başarısız devlet tablosu ile Ortadoğu olduğunu söyledi.
A
Develop PP Programı kapsamında Fotovoltaik Öz Tüketim Projesi Koordinatörü Murat Çataklı, katılımcılara bir taraftan yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verirken diğer taraftan sanayi kuruluşlarında öz tüketime yönelik güneş enerjisi ile lisanssız elektrik üretimi eğitimi verdi. Proje Ankara, Bursa, İstanbul, Kay-
YAYIN YAYIN ADI ADI VE VE SAYFA SAYFA NO NO
seri ve Kocaeli’nin yanı sıra Mersin Ticaret ve Sanayi Odası İşbirliği ile de yürütülüyor. Özellikle eğitim çalışmalarına önem verdiklerine işaret eden Murat Çataklı, projenin sürdürüldüğü illerin esnaf ve sanatkarlar odaları ve meslek liseleriyle eğitime yönelik çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Fotovoltaik sistemlerin bileşenleri, tasarımı ve planlamasına yönelik eğitim çalışmaları planlandığını kaydeden Çataklı, mevcut durumda tüm yatırımcıların megawatt artırmaya yöneldiğini ancak kimsenin bakım ve onarım kısmını düşünmediğini, düzenledikleri eğitimlerle bakım ve onarım çalışmalarına ağırlık verdiklerini anlattı.
CMYK
ersinli fotoğraf sanatçıları bir araya gelerek Mersin’in tarihi yerlerini panoramik olarak görüntüledi. Mersin’in tarihi zenginliklerine dikkat çekmeyi hedefleyen sanatçılar ilk sergilerini, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde açtı. Fotoğraf sanatçıları A. Hikmet Avcı, Sema Demirkol, Selma Demirkol ve Teslime Tez Avcı’nın bir araya gelerek bir yıldan fazla sürede hazırladıkları ‘Panorama Mersin’ Fotoğraf Sergisi, 28 eserden oluşuyor. Mersin’in tarihi yerlerini fotoğraflayan sanatçılar, en az 5 en çok 23 karenin birleşmesinden oluşan fotoğrafları 1500 kilometre yol kat ederek çekti. Panoramik fotoğraf tekniğini kullanan sanatçılar, bazı fotoğrafları 360 derecelik açılarla çekti. MTSO Sanat Galerisi’nde açılışı gerçekleşen sergiye
MTSO adına Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, Meclis Üyesi Sadık Çağatay Güneş, Sanat Galerisi Sorumlusu Seda Şahbaz ile çok sayıda sanatsever katıldı. Grup olarak ilk sergileri olduğunu kaydeden sançtılar, amaçlarının tarihi yerlere gereken ilgiyi arttırmak olduğunu söyledi. Fotoğrafın, geçmişten geleceğe kalan bir belge olduğunu belirten sanatçılar, Mersin’in tarihi yerlerini farklı bir bakış açısıyla belgelemek istediklerini anlattı. Sanatçılar sözlerini Mersin Olba Fotoğraf Derneği üyesi olduklarını da belirterek tamamladı. 29 Ocak 2016 tarihine kadar açık kalacak olan sergi, hafta içi 08.3018.00, Cumartesi günü ise 10.0017.00 saatleri arasında gezilebilir.
Fikir Otobüsü’nde ön kuluçka süreci MTSO’da Personel Belgelendirme başladı M Merkezi kuruluyor ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu, Mersin Üniversitesi ve Mersin Teknoloji Transfer Ofisi işbirliğinde hazırlanan Fikir Otobüsü Projesi’nde finale kalan projeler belli oldu. Tarım, turizm ve lojistik sektörlerine yönelik hazırlanan 9 projenin ön kuluçka süreci başladı. Süreç sonunda projeler melek yatırımcılar tarafından desteklenerek ticarileştirilecek. Mersin’in öncelikli sektörleri tarım, turizm ve lojistiğe gençlerin dikkatini daha çok çekmek ve bu alandaki girişimci sayısını artırmak amacıyla geliştirilen Fikir Otobüsü Projesi’nde finale kalan 20 projeden 9’u Fikir Otobüsü Ön Kuluçka Merkezi’ne girme hakkı kazandı. Projeler, TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Üyeleri, Mersin Üniversitesi’nin ilgili bölümlerinin öğretim görevlileri ve Teknoloji Transfer Ofisi yetkilileriyle mentörlerin oluşturduğu kurul tarafından değerlendirildi. Değerlendirme; girişimcinin takım yetkinliği, fikrinin yenilikçi yönü ile teknoloji düzeyi, iş modeli ve potansiyel pazar, projenin yapılabilirliği, Fikir Otobüsü program hedeflerine uygunluğuna göre yapıldı. Ön Kuluçka Merkeziyle, fikirleri erken aşamada destekleyerek, girişimcilerin çıkacakları zorlu yolda daha hazır ve hızlı ilerlemelerinin sağlanması amaçlanıyor. Girişimci adaylarına, fikirlerini tica-
Sanayiciye yenilenebilir enerji sistemleri anlatıldı vrupa İşletmeler Ağı iş desteği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Projeler Müdürlüğü tarafından ‘Güneş Enerjisi ile Lisanssız Elektrik Üretimi ve Finansal Destekler Eğitim Semineri’ düzenlendi. Seminer ile sanayiciye ve potansiyel yatırımcılara yenilenebilir enerji sistemlerindeki gelişmeler anlatıldı.
M
ri boyuta taşıma noktasında destek olacak mentörler ise şöyle: “Tarım Gıda alanında; Enis Gürbüz Hekimoğlu, Veysel Memiş ve Emre Gönüllü. Turizm sektöründe; Numan Olcar, Burak Hosta, Arda Balkış, İbrahim Kırmızıer, Emrullah Yimşek, Filiz Karagöz Burakgazi, Eren Özkan ve Gülizar Güneş. Lojistik sektöründe ise; Ufuk Maya, Kemal Yüksel, Zeki Şan, Zafer Emirel ve Metin Altınsoy mentörlük yapacak” Her sektörden 3 proje desteklenecek. Ön kuluçka süreci başlayan projeler şöyle: Turizm sektörü:
Murat Alkan, Fırsat33.com isimli projesiyle, Mersin İl Genç Girişimciler Kurulu mersinegel.com ve hayatmersinde.com projeleriyle, Mustafa Arslan ise Tayland Dondurması Projesiyle desteklenmeye hak kazandı. Tarım sektörü: Zekiye Ateş, Piyata Meyve Üretimi projesiyle; İbrahim Erkan Asi, Meyve Sebze Led Projesiyle ve Ali Kartal ise Portakal Yağı Projesiyle Ön Kuluçka Merkezi’ne girdi. Lojistik sektörü: Kemal Öztürk Yakıt Egzoz Enerjisi Projesi, Mersin İl Genç Girişimciler Kurulu Treyler Kanadı Projesi ve İbrahim Özkan ise Web Lojistik Platformu Projesi ile desteklenecek.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) bünyesinde Personel Belgelendirme Merkezi kurulması için ilk adım atıldı. Önümüzdeki süreçte ilk etapta dış ticaret ve lojistik sektörüne yönelik uluslararası geçerliliğe sahip mesleki yeterlilik belgeleri MTSO çatısı altında verilebilecek. Mersin Bölgesinde iş piyasasının talep ettiği nitelikli işgücünü yetiştirmek ve bunu belgelendirmek amacıyla hazırlanan MTSO Personel Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi Projesi Avrupa Birliği’nden (AB) destek aldı. Türkiye’den 14 projenin desteklendiği AB VOC-Test Merkezleri – II Hibe Programı kapsamında MTSO’nun projesi 174 bin Euro ile desteklendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı ile MTSO arasında Ankara’da 22 Ocak 2016’da proje sözleşmesi imzalandı. İmza törenine MTSO adına Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuh Yükselgüngör, Genel Sekreter Abdulkadir Dölek ile Proje-
ler Müdürlüğü Şefi Fevzi Filik katıldı. Buna göre önümüzdeki süreçte MTSO kurumsal çatısı altında TÜRKAK ve Mesleki Yeterlilik Kurumu Akreditasyonuna sahip “Personel Belgelendirme Merkezi” kurulacak. Merkez kapsamında öncelikle Dış Ticaret ve Lojistik sektörüne yönelik olarak 3 farklı meslek kolunda (Depo Puantörü ve Raporlama Elemanı, Gümrük Saha Operasyon Elemanı ve Dış Ticaret Operasyon Yöneticisi) standart ve yeterlilik hazırlanacak. Ardından bölge üniversiteleriyle yapılacak anlaşmalar çerçevesinde adı geçen sektörlere yönelik eğitimler gerçekleştirilip düzenlenecek sınavlar sonunda başarılı olanlara uluslararası geçerliliğe sahip, Mesleki Yeterlilik Kurumu onaylı Mesleki Yeterlilik Belgeleri verilecek. AB uyum sürecinde mesleki belgenin zorunlu hale geldiği bir dönemde bölgede hizmet verecek olan MTSO Personel Belgelendirme Merkezi bölgenin ihtiyaçlarına göre akreditasyon kapsamını geliştirecek.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır.
Derya GÜLEÇ Müzeyyen AŞKAR Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
Turkuvaz Matbaa Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
Yeni Sanayi Devrimi Endüstri 4.0 doğru anlaşılmalıdır… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
D
aha önceki bir köşe yazımızda dünyanın yeni bir sanayi ve üretim devrimi yaşadığını, yeni bir imalat devrimi dönüşümü yaşadığını yazmıştım. Temelinde ICT denilen bilgi ve iletişim teknolojilerinin olduğu, internetin olduğu, web denen mucizevi bir bilgi paylaşım alanının olduğu ve daha önemlisi temelinde büyük sermaye sahiplerinin, uzman mühendislerin, küresel büyük markaların veya büyük fabrika sahiplerinin değil; aksine gençlerin, sermayeden çok sadece iyi bir fikri olan, bilgisayarla içli dışlı, biraz code (bilgisayar dillerinden) yazmadan anlayan, tasarıma meraklı sıradan insanların içinde olduğu bir sanayi devriminden bahsediyoruz. Fabrikalardan önce “desktop” diyebileceğimiz, masaüstü bir üretimden bahsediyoruz. Evde oturan adamın, kadının, gencin sanayinin içine girmesinden bahsediyoruz. Yeni Sanayi Devrimi hangi değerlere hizmet edecek? Son zamanlarda bilişim denince akla sadece facebook, tweeter geliyor. Bu ve benzeri şeyler de çok önemli ve ekonomik anlamda değerli ama sanki bilgisayar dünyası sadece böylesi alanlara hitap ediyormuş, üretimle ilgisi yokmuş gibi algılanıyor. Bazı çevrelerce, bilişim dünyası sadece sanal şeyler üreten, somut bir şey üretmeyen ve değer yaratmayan bir “parazit” gibi görülüyor. Dahası sanki bilgisayarla ilgilenen gençlerin üretim dünyasıyla, sanayi ile bir ilişkisi olamazmış gibi bir algı var. İşte
ENDÜSTRİ 4.0 bu algıyı yıkıyor. Yeni dünyanın sanayisinin merkezinde öğrenci yurtlarının odalarında şirket kuran gençler var. Yeni imalat devriminin merkezinde üretme isteği olan ve evinin bir odasında tasarım yapan, 3-D yazıcılarla prototip çıkartan ve bunlara programlar yazan yeni bir imalatçı nesli var. Türkiye’de bu profil Amerika’daki kadar çok değil ama amacımız bu konuyu canlandırarak bunun ekosistemini yaratmak zaten. Yazdığımız yazıların etkisi olacak ki, bilgisayar program yazma dersleri ilköğretim eğitim müfredatımıza girmek üzere. Bu sevindirici bir haber. Üretimin şekli değil, üretenler değişiyor… Yani, yeni sanayi devriminde işin yapılış şekli değil, bunu yapan kişiler değişiyor. Ve internet denen şey yarattığı adil alanla, demokrasi ile sıradan insanlara, sermayesi olmayan ama fikri olan parlak gençlere küresel oyuncu olma şansı veriyor. Bir yazarımız geçenlerde köşe yazısında “ENDÜSTRİ 4.0 acaba hangi değerlerimize hizmet edecek?” diye soruyordu. Bence en güzel cevap sanırım bu; demokrasiye, eşitliğe, adalete hizmet edecek. Artık ekonomide sadece büyük kapital sahipleri söz sahibi olmayacak. Bir şey üretmek için büyük fabrikalara mahkum değilsiniz. Bir masaüstü bilgisayar, amatörlerin kullanacağı boyutta ve fiyatta bir 3-D tarayıcı ve yazıcı, kişisel kullanımlar için tasarlanmış lazer kesiciler ve CNC aletleri ile ar-
tık herkes bir imalatçı olabilir. İşte bizim veya yerel yönetimlerin, ilgili Bakanlıkların görevi bunları amatörlerlerin ve gençlerin bir araya gelebileceği ve bu ekipmanları bulabilecekleri yerler oluşturmak. Dünyada bu yerlere MAKER SPACES deniyor. MAKER SPACES tasarıma, üretime, code yazmaya meraklı gençlerin, amatörlerin buluştuğu, ortak akıl oluşturduğu, birbirlerine danıştığı ve burada bulunan hardware’i; donanımları; yani, üç boyutlu yazıcıyı, lazer kesiciyi veya CNC tezgahını kullanarak prototip üretim yaptığı yerlerdir. Daha sonra bir web sayfası ile bunu dünyaya duyurma ve satmak geliyor. Eğer ilgi görürse sırada bunu seri üretmek var ki o zaman büyük fabrikalar, yatırımcılar zaten bu gençlerin ayağına geliyor. İşte ekosistem dediğimiz şey budur. Yoksa emirle, yasayla veya talimatla ne girişimci yetişir, ne mucitler girişimci olur. Güzel fikirler raflarda ve hayallerde kalır. İşte yeni sanayi devrimi bu demektir. Öte yandan bu hareketi her zamanki komplo teorileri ile algılayan yazarların olduğunu görmek ayrıca üzücü. Bir yazarımız Davos toplantılarında ENDÜSTRİ 4.0’ın konuşulmasına “Dünya yine bizim başımıza bir çorap örüyor” mantığı ile yaklaşması, bunu artık demode olmuş “kapitalizmin yeni bir oyunu” olarak sunması entellektüel olarak gördüğümüz kişilerin bile bu olaya ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Biz hep devlete korumacı ve statükocu derdik. Devletimizin bu konuda çok daha
vizyonel olduğunu ve bilgiye kulak verdiğini, çağı yakalama çabası içinde olduğunu görüyoruz. Ar-ge destekleri bunu gösteriyor, müfredata alınan bilgisayar program dili yazma dersleri bu çabayı gösteriyor. Bu anlamda ilgili Bakanlıkları kutluyoruz. Ancak bu ekosistem yaratılmadan bu destekler havada kalır. MAKER SPACES denilen bu alanlar, bu “mahalle atölyeleri” mutlaka her ilde açılmalıdır. Yerel yönetimler destek olmalıdır. Şimdi sözümüz gençlere: Üretmek isteyen gençler, buna kulak verin! Sadece mucit değil girişimci olmalısınız. Eğer girişimci ruhunuz yoksa güzel fikirlerle ölürsünüz. Aklına geleni tasarla, üret, sat… Yoksa; “ben bunu düşünmüştüm” diyen milyonlardan olursun. Nasıl mı? Endüstri4.0 sana bu imkanı veriyor. Yeni sanayi devrimi… Tarih boyu girişimcilik; ya yolun köşesine bir bakkal açmak ya da daha orta büyüklükte yerel bir iş kurmak veya daha büyümek isterken zenginlik yerine batmaya neden olan bir şeydi… Peki ya bugün? Bu gün girişimcilikte WEB denen şeyin “şımartıcı” kolaylığını yaşıyoruz. İyi bir fikri ve bir dizüstü bilgisayarı olan herkes dünyayı değiştiren bir şirketin tohumlarını atabilir. Elbette başarısız olabilirsiniz. Ama bu başarısızlık geleneksel girişimcilerin başına gelen zararlar, iflaslar gibi olmaz. Start-up battığında kimse hapse girmez, iflas etmez. Zaten WEB dünyasının güzel-
liği de burada. İcadın ve üretimin “demokratik” dünyasına hoş geldiniz... Seçkin elitlerden olmak zorunda değilsiniz. Büyük sermaye sahiplerinden olmak zorunda değilsiniz. Bazı alanları tekeline alan küresel bir firma olmak zorunda değilsiniz, Bu işin merkezinde şirketler yok, insan var… Bir hizmet anlamında fikri olan herhangi biri, bunu bir ürüne ve CODE yazarak bilgisayar programına dönüştürebilir, ki bu günlerde CODE yazma ayrıcalıklı bir bilgisayar eğitimi gerektirmiyor; online bu işi herkes halledebilir. OPEN SOURCE olduğundan patent yok, ortak fikirler var. Yeni bir üretim mantığı; bildiğini kıskanmadan paylaşan bir nesil geliyor. “Co- creation” ; ortak yaratmak, birlikte yaratmak ve açık kaynaklar. D.I.Y. bu çağın yeni bir kavramı değil ama yeni bir dönüşüm yaşıyor. Do It Yourself; yani, “kendin yap”. Önce zihninde, sonra ekranda tasarla, sonra 3-D ile prototip üret, sonra CODE yaz ve programını yaz ve üret... WEB ile tanıt, pazarla ve gönder. Satıp satmadığına bak. Satıyorsa seri üretmek için fabrikalar, yatırımcılar senin ayağına gelir. Anlamak istemeyenler için yeni sanayi devrimi budur. Ve bizim görevimiz bu yeni üretici profilini ortaya çıkartacak eğitim ve alt yapıyı; yani doğru eko- sistemi oluşturmaktır. 21. Yüzyılda ayakta kalmak istiyorsak başka çaremiz yoktur…
Denizin ortasında yalnız bir kale: Kızkalesi
B
inlerce yıllık gizemi ve ihtişamıyla, günümüze kadar ulaşmış Kızkalesi, Mersin’in en önemli turizm sembollerinden birisidir. Mersin’in Silifke sahillerinde, kıyıdan birkaç yüz metre uzaklıkta deniz içindeki heybetli duruşuyla dikkatleri üzerine çeken bu kale, deniz kalesi olarak ta anılmaktadır. Sekiz kuleyle korunan kalenin, dış çevre uzunluğu 192 metredir. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken kale, yılın 365 günü ziyaretçi kabul etmektedir. Akdeniz’in incisi olan bu kalenin, binlerce yıllık gizemli hikayesini dinlemek ve ihtişamını yakından görmek istiyorsanız, Kızkalesi’ni rotanıza eklemeyi unutmayın. Kale adını, bulunduğu ilçe olan Kızkalesi’nden alır. Kızkalesi, Mersin’in en popüler tatil merkezlerinin başında gelir. 1992 yılında kasaba statüsüne alınarak belediyelik olan Kızkalesi; Merkez, Toroslar, Akdeniz ve Mavideniz olmak üzere dört mahalleden oluşmaktadır. Sağlık ocağı bulunan kasabada, iki eczane, bir cami, bir ilköğretim okulu, PTT şubesi, polis karakolu ve jandarma karakolu mevcuttur. Yaz mevsiminde büyük bir turizm yoğunluğu yaşanan Kızkalesi’nde 15 bin yatak kapasitesi olup, mevcut turizm tesislerinden bütün yıl boyunca faydalanmak mümkündür. Kızkalesi, biri 300 metre, diğeri bin 200 metre uzunluğunda iki de plaja sahip. Özellikle yaz sezonunda kasabada yapılan kültür, turizm ve spor festivalleri kasabaya canlılık getirmektedir. Dilden dile dolaşan hikayesiyle; Kızkalesi Kalenin yıllarca süregelen bir de efsanesi vardır. Efsaneye göre; Kızkalesi’nde eski adıyla Korikos’ta,
YAYIN ADI VE SAYFA NO
yaşayan krallardan biri, bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yalvarırmış. Sonunda dileği yerine gelmiş ve bir kız çocuğu olmuş. Kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin sevgisini kazanmış. Günlerden bir gün kente ünlü bir falcı gelmiş. Kral da onu saraya çağırarak, kızının geleceğini öğrenmek istemiş. Falcı prensesin eline bakınca suratı değişmiş ama bir şey söylememiş. Kralın zorlaması üzerine, ‘Kralım, kızınız 19 yaşına geldiğinde bir yılan sokacak ve ölecek. Bu yazgıya hiçbir şey mani olamayacak. Siz dahi engel olamayacaksınız’ diyerek oradan ayrılmış. Kral, kızına bir şey söylememiş ama çok üzülmüş. Günlerce kızını yılanlardan nasıl koruyabilirim diye düşünmüş. Sonunda kıyıya yakın küçük bir adanın üzerinde, taşlardan bir kale yaptırmaya karar vermiş. Böylelikle kızını yılanlardan koruyabileceğini düşünmüş. Kral, kızına hiçbir şey söylemeden kaleye yerleştirmiş. Kızını en iyi yiyeceklerle beslemiş. Günler günleri kovalamış prenses, 19 yaşına gelmiş. Bir gün kaleye götürülen yiyecekler arsında bir sepet üzüm varmış. Hiç kimsenin görmediği bir vakit sepete yılan girmiş. Hiç kimsenin fark etmediği yılan sepetle birlikte kaleye gitmiş. Üzüm yemek için sepete elini atan kız, yılının sokması sonucu zehirlenerek ölmüş. Ve ölmesine hiç kimse mani olamamış. Binlerce yıllık gizemi ve ihtişamıyla; Kızkalesi Kalede bulunan bir yazıtta, kalenin 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğunu öğreniyoruz. Yazıt, kalenin 1361’de Kıbrıs Krallığı tarafından zapt edildiğinden ve Roma Dönemi’nde korsanların barınak olarak kullandıklarından da bahsetmektedir. 192 metre uzunluğundaki
CMYK
kalenin girişi kuzeyde yer alır. Batı tarafında denize açılan bir kapısı daha mevcuttur. Mersin Müzesi tarafından yapılan temizlik kazısı sırasında kalenin orta alanında bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı kompleksi içerisinde bir şapel bulunmaktadır. Bu şapelin, kalenin avlusunda bulunan diğer şapelden daha eski olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca tabanda mozaiklerinin yanı sıra opus sectile zemin döşemesi de uygulanmıştır. Kalenin odaları orta mekandaki salona açılmaktadır ve kare planlı odaların zemini kuzeye doğru yükselmektedir. Taban mozaiği üzerinde yuvarlak saç örgüsü içinde beş satır yazı ve alanın batı köşesindeki revak üzerinde de başka bir yazıt bulunmaktadır. Kale avlusu içerisinde sarnıçlar da yer almaktadır. Kızkalesi, İstanbul Miniatürk’te Mersin’in en önemli tarihi eserlerinden biri olan Kızkalesi, İstanbul Miniatürk’te de yerini aldı. Mersin Büyükşehir Belediyesinin girişimleriyle Kızkalesi, İstanbul Haliç’te bulunan Miniatürk’te 2015 yılında sergilenmeye başlandı. 2003 yılında hizmete giren ve toplam 128 eserin sergilendiği ve yılda 1 milyon kişinin ziyaret ettiği Miniatürk’te, Mersin’e ait ilk eser olarak da kayıtlara geçti. Gerçek boyutunun 1/25 ölçeğinde küçültülmüş maketi ile Miniatürk’te yerini alan Kızkalesi, ilk olarak 5 dilde, daha sonra da 20 dilde yerli ve yabancı turistlere tanıtılıyor. Kızkalesi maketiyle, kentin tanıtımına büyük katkı sağlaması planlanıyor. Ulaşım
Mersin-Kızkalesi arası yaklaşık 63 kilometre mesafede yer alır ve araçla yaklaşık 1 saat kadar sürmektedir.
4
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
MTSO’da arabuluculuk hizmeti başlıyor M
ahkemelerin iş yükünü azaltacak zorunlu arabuluculuk sistemi Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) iş dünyasına anlatıldı. Başta işçi ve işveren uyuşmazlıkları olmak üzere küçük alacaklardan tüketici alacaklarına, patent hukukundan, kiralar ve tazminatlara kadar birçok konuda sorun arabuluculuk sistemi ile çözümlenebilecek. Hukuki uyuşmazlıklarda bağımsız ve tarafsız üçünü kişi aracılığıyla tarafların kendi kararlarını kendisinin vermesini sağlayan dostane bir çözüm olarak tanımlanan arabuluculuk hizmeti, MTSO’da da arabulucular tarafından verilebilecek. Türkiye’nin ilk arabuluculuk merkezi Haziran 2015’te Mersin’de açıldı. Arabuluculuk uygulamasında pilot
il olarak gösterilen Mersin’de, Ticaret ve Sanayi Odası da önemli rol üstlendi. Konunun taraflarını bilgilendirmek adına MTSO Toplantı Salonu’nda Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk ve İş Alemine Faydaları toplantısı düzenlendi. Toplantıya Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yıldırım, Mersin Adalet
Komisyonu Başkanı Hakan Kuzu, Mersin Baro Başkanı Alpay Antmen, MTSO Yönetim Kurulu Üyeleri, Meclis Üyeler i ve Meslek Komiteleri üyeleri yanında çok sayıda davetli katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuh Yükselgüngör, arabuluculuğun gelişmiş ülkelerde yaygın kullanılan bir sistem olduğuna değindi. İş dünyası olarak bu uygulamayı önemsediklerini kaydeden Yükselgüngör, bu sistemin neler getirdiğinin iyi anlaşılması amacıyla böyle bir toplantı düzenlendiğini söyledi. Öncelik işçi işveren uyuşmazlıklarında. Toplantıda Adalet Bakanlı-
ğı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanı Hakan Öztatar katılımcılara Zorunlu Arabuluculuk sistemi hakkında bilgi verdi. Türkiye’de bu sistemin üç yıl önce kurulduğunu bildiren Öztatar, fiili uygulamaların ise son 7-8 aydır hızlandığını anlattı.
Bu sistemin uyuşmazlığa düşen tarafların yalnızca mahkeme karşısına gitme zorunluluğundan çıkarılıp, sorununu bir arabulucu huzurunda çözebilme imkanı tanıdığını vurgulayan Öztatar, “Uygulamada henüz çok yeni bir sistem olmasına rağmen ülkemizde arabuluculuk eğitimi alan kişi sayısı 6 bin 500’ü aştı. 1700’e yakın uyuşmazlık bu yöntemle çözüldü ve başarı oranımız yüzde 98. Şu anda dünyada bu sisteme geçen en son ülke olmamıza rağmen en yüksek başarı oranına sahibiz. Dünyada en büyük başarı yüzde 70’ler seviyesinde” dedi. Adalet Bakanlığı tarafından bir taslak hazırlandığını, önceliğin ise en sıkıntılı alan olarak belirledikleri işçi ve işveren uyuşmazlıklarına verildiğini anlatan Öztatar, sonrasında küçük alacaklar, tüketici alacakları ve sonra ticari davalara yöneleceklerini açıkladı. Mevcut durumda devam eden davalarda da arabuluculuğa gidilebileceğini bildiren Hakan Öztatar, yapılan tüm sözleşmelere artık önce arabuluculuk sisteminin kullanılabileceği, çözülmemesi halinde tahkim, en sonunda ise davaya gidileceğinin yazılabileceğini anlattı. Arabulucuların isimlerinin dahi şimdiden belirlenip sözleşmede belirtilebileceğini kaydeden Öztatar, görüşmelere şirket sahiplerinin bizzat katılması yerine avukatını ya da bir şirket temsilcisini yönlendirebileceğini bildirdi. Öztatar, talep edilmesi halinde gerekli konularda Mali Müşavirler Odası Başkanı gibi konunun uzmanlarının da arabuluculuk sürecine dahil edilebileceğini anlattı. “Barışçıl sonuçların kapısını aralayacak” Mahkemelerde verilen kararlarda barışçıl sonuçların çıkmadığını, hu-
sumetlerin sona ermediğini vurgulayan Öztatar, kan davalarına giden yolların açılabildiğini, ceza davalarının altında yatan sebepleri bu yöntemin doğurabildiğini söyledi. Arabuluculuk sisteminde ise tarafların kendi sorunlarını arabulucu yardımıyla kendisinin çözebildiği modern bir sistem oluştuğunu kaydeden Öztatar, büyük ölçüde barışçıl sonuçların doğduğunu vurguladı.
2) Meslekte en az 5 yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunları arabulucu olabiliyor. 3) Tam ehliyete sahip olması gerekiyor.
şılabiliyor. 2 – Sonuca ulaşmak çok daha hızlı olabiliyor. Mahkemelerde 2-3 yılda sonuçlanabilecek davalar 2 saatte sonuçlanabiliyor. İngiltere’de 10 bin uyuşmazlık bir günde çözümlenebilmiş.
1) Tarafları uyuşmazlıklarını çözmek için bir araya getirendir.
4) Kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmaması gerekiyor. Arabuluculuk eğitimi alan kişilere müzakere yöntemleri, toplantı yönetimi, öfke kontrolü, iletişim yöntemleri gibi eğitimler verildiğini anlatan Hakan Öztatar, ardından yapılan sınavlarda 75 puan ve üzeri not alınması zorunluluğu bulunduğunu ve ardından sınavı geçen kişilerin Adalet Bakanlığı sistemine kayıt ettirildiğini söyledi.
2) İletişim kurmalarını ve birbirlerini anlamlarını sağlayandır.
Arabuluculuk sisteminin avantajları nelerdir?
3) Çözümü kendilerinin üretmesini sağlayan. Her iki taraf da olaylara kendi perspektifinden bakarken uzmanlık eğitimi almış tarafsız ve bağımsız kişidir.
1 – İradi bir yapı. İstenilen anda arabuluculuk sistemi bırakılarak dava açılabiliyor. Sonuç hazırlandığında tarafların her ikisi de sonuçtan vazgeçerse sonuç düşüyor ancak taraflardan yalnızca bir tanesi vazgeçerse mahkemeden icra edilebilir şerhi alınıyor. Artık bir mahkeme hükmü yerine geçecek alınan karar ile ilanların icra suretiyle hızla alacağa ula-
6 – Süreç oldukça esnek. Delil toplama, tanık dinleme gibi işlemler uygulanmıyor.
Tourism İnt. Exhibition)
25-28 Nisan B.A.E – Dubai (Arabian Travel Market
Öztatar, Arabuluculuk sistemi ile ilgili şu bilgileri verdi: “Arabulucu kimdir?
Arabulucu olabilme şartları nelerdir? 1) TC vatandaşı olmaları gerekiyor.
3 – Taraflar iki saate kadarki görüşmelerde herhangi bir ödeme yapmıyor 4 – Emsal oluşturmasının önüne geçilebiliyor. Örneğin bir işveren bir işçisi için uyguladığı bir yöntemi başka bir işçi için oluşturmak zorunda kalmayabiliyor. 5 – İşveren bu yöntemle kendi kararını kendisi veriyor ve sürpriz bir kararla karşılaşmıyor.
7 – Geçmişi yargılamayan, geleceği yeniden kurgulayan bir sistem. Yeni fırsatlar oluşturuyor. 8 – Tarafların ilişkisinin devamlılığını sağlıyor.”
Avukat Uğur Uğuz, işçi ve işveren uyuşmazlıklarını anlattı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 14 No’lu İnşaat ve Emlak Meslek Komitesi Ocak ayı olağan toplantısına katılan Mersin Barosu avukatlarından İş Hukuku Uzman Bilir Kişisi Uğur Uğuz, sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Son dönemlerde artan işçi ile işveren arasında yaşanan iş davalarına değinen Uğuz, bu konudaki çözüm önerilerini anlattı. Toplantıya MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuh Yükselgüngör, MTSO Hukuk Müşaviri Dilek
Kurtuluş Zubaroğlu, 14 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Hasan Engin, Meclis Üyesi Atik Kayan, 14 No’lu Meslek Komite üyeleri Hasan Yeşilçimen ve Ali Mete Taşdemir katıldı. İnşaat sektöründe karşılaşılan iş davaları hakkında bilgiler veren Uğur Uğuz, işverenin; işçilerinin şahsi sicil dosyalarını yasaya uygun tutması, izin belgelerini düzenlemesi, çalışma saatleri ile ilgili puantaj düzenlemesi ve eksik çalışılan günlerle ilgili puantaj kayıtlarının aylık prim bildirgeleri ile birlikte kuruma ver-
mesi gerektiğini vurguladı. Tüm bunların işverenin sorumluluğunda olduğunu dile getiren Uğuz, işverenin tedbir almak istiyorsa mutlaka iş sözleşmesi yapması gerektiğini belirtti. Asgari ücretin artmasıyla birlikte tüm sektörlerde daralmalar gerçekleştiğine vurgu yapan Avukat Uğuz, işten çıkarmalar yerine yeniden yapılanmaya gidilebileceğini ya da ikale sözleşmesi (karşılıklı anlaşma) ile uzlaşmaya varılabileceğini söyledi.
Turizm Komitesinin katılacağı fuarlar belirlendi M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi 2016 yılı fuar takvimini belirledi. Bu yıl Komite temsilcileri yükselen bir pazar olması dolayısıyla İran fuarını da listeye dahil etme kararı aldı.
Turizm Müdürlüğü Turizm Danışma ve Tanıtma Şube Müdürü Meral Aktürk ve MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar katıldı. Toplantı sonunda kısa bir açıklama yapan Komite Başkan Yardımcısı Hakan Bayındır, Komite öncülüğünde 2016’da katılım sağlanacak fuarlar üzerinde görüştüklerini açıkladı.
Toplantıya; MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Fuad Budur, 25 No’lu Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Hakan Bayındır, Komite Üyesi Burak Hosta’nın yanı sıra Turizm Platformu Başkanı Numan Olcar, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Hakan Bozlu, Mersin İl Kültür ve
Bu yıl İran-Tahran fuarını da listeye eklediklerini bildiren Bayındır, turizmde tanıtım faaliyetlerinin sürdürülebilir olmasının önemine dikkat çekti. MTSO’nun bu çerçevede yürüttüğü çalışmalarla kentte turizm algısının sürdürülebilir olmasına destek verdiğini vurgulayan Bayındır, “2016, turizm sek-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
CMYK
törü için zayıf bir yıl gibi gözükse de uluslararası fuarlara katılarak tanıtım çalışmalarımızı kesintisiz sürdürmekte kararlıyız” dedi. Bu yıl ayrıca Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nin (ASCAME) gelenekselleşen ve en prestijli etkinliklerinden birisi olan Akdeniz Turizm Forumu-MEDITOUR’un MTSO evsahipliğinde Mersin’de düzenleneceğini de hatırlatan Bayındır, bu organizasyona Akdeniz çanağındaki 23 ülkenin turizm bakanları ile ticaret ve sanayi odaları temsilcilerinin davetli olduğunu hatırlattı. Bu organizasyonun da kent tanıtımı için büyük önem taşıdığını vurgulayan Bayındır, ayrıca 4-6 Mayıs
tarihleri arasında düzenlenecek bu organizasyon ile kentte turizmin hareketleneceğini de sözlerine ekledi. Komitenin bu yıl katılmayı planladığı fuarlar şöyle: 16 – 19 Şubat İran – Tahran (Iran
9-13 Mart Almanya – Berlin (ITB Berlin Turizm Fuarı) 14-17 Mart ABD – Miami (Miami Sea Trade Fuarı)
7-9 Kasım İngiltere – Londra (World Travel Market) 8-11 Aralık Türkiye – İzmir (Travel Turkey İzmir Fuarı)
5
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
Suudi Arabistanlı firmalardan Mersin’e büyük ilgi
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Türk Arap İş Adamları Derneği (TURAB), Merblock A.Ş. ve Daleel Grup işbirliğinde Suudi Arabistan ülke tanıtım toplantısı MTSO’da düzenlendi. İki ülkenin yatırım olanaklarının tanıtıldığı toplantı, Suudi ve Mersinli firmaların ikili iş görüşmeleriyle sona erdi. Açılış toplantısı sonunda Suudi Şirket Daleel Grup, Merblock A.Ş.ve JNR Fuarcılık ile iki ayrı işbirliği protokolü imzaladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, Türkiye ile Suudi Arabistan arası ilişkileri anlattı. Türkiye ve Suudi Arabistan ikili ilişkilerinin, bölgede barış ve istikrarın korunması adına önem taşıdığını kaydeden Maya, Suudi Arabistan’ın ekonomik alanda Ortadoğu’nun önemli aktörleri arasında yer aldığını söyledi. Maya, iki ülke arasındaki karşılıklı üst düzey ziyaretler ve Körfez İşbirliği Konseyi ile Türkiye arasında 2008’de kurulan stratejik diyalog mekanizmasının, bölgeye ilişkin çalışmalarda önemli bir itici güç oluşturduğunu dile getirdi. Türkiye-Suudi Arabistan ikili tica-
duyan firma sayısının her geçen gün arttığını kaydeden Maya, “benzer şekilde, Suudi iş çevrelerinin de Türkiye’ye yönelik ilgisi yükselmektedir” ifadelerini kullandı. Bawazer: “Öncelikli sektörler emlak, turizm ve sanayi” Suudi Arabistan hakkında bilgi veren Suudi – Türk Konseyi Başkan Yardımcısı Khalid Bawazer ise ardından iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin nasıl geliştirilebileceğini anlattı. İki ülke arasında ilişkilerin artarak devam etmesini istediklerini vurgulayan Bawazer, özellikle emlak, sanayi ve turizm sektörlerinde karşılıklı çalışma düşüncesinde olduklarını dile getirdi. Suudi işadamları için Türkiye’deki fırsatlar konulu bir rehber hazırladıklarını ve Haziran ayında tamamlamayı hedeflediklerini ifade eden Bawazer, “Türkiye’de 480 Suudi şirket yatırıma başladı. İki ülke arası lojistik de gün geçtikçe gelişiyor. Geçmişte mallarımız Mısır’dan İskenderiye Limanı üzerinden Türkiye’ye ulaşırken artık direk iki ülke limanları arasında ulaşım sağlanıyor. Bu da ticaretin gelişmesi için önemli bir etken” dedi. Gelecek 10 yıl içinde Türkiye’ye 500 milyar
Türk mallarını Suudi Arabistan’da en iyi şekilde tanıtarak ticaret hacmini artırmak istediklerini ifade eden Attar, “Şu anda bir dergi çıkarıyoruz. Bu dergimiz hem Arapça hem Türkçe hazırlanıyor. Amacımız Türk mallarını tanıtmak, bölgemizin yatırım imkanlarını anlatıp, dergimizi de Arap ülkelerine dağıtmak” dedi. En büyük eksiğin kalıcı yatırımlar yapılmaması olduğuna dikkat çeken Attar, Türk firmalarının kendileri için kısa tanıtımlar hazırladıklarını ve bu tanıtımların fuarlarla sınırlı kaldığını söyledi. “Mersin’deki Büyük Projeler” Hakan Bozlu, kentte yapılmakta olan ve planlanan büyük projeleri ise şöyle açıkladı: “En başta Nükleer Santral yatırımı gelir. Nükleer santral, 20 milyar dolara mal olacak ve 10 milyar doları Türkiye tarafından karşılanacak önemli bir proje. Bu yatırımın 2023’te tamamlanması planlanıyor. Aynı şekilde Mersin’de Çukurova Havalimanı yapılacaktır. Türkiye’nin en büyük yolcu havalimanlarından ve kargo havalimanlarından biri olacaktır. Şu anda ihalesi yapılıyor.
istiyorum. Mersin, Türkiye’deki 2’nci büyük tarım üretimi yapan şehri olması, rekabet gücünde 6’ncı sırada olması ve ihracat yapan firmalar açısından 9’ncu sırada olması adına önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de ilk kez bölgesel inovasyon stratejileri çalışmasını yapan kenttir. Bunun yenisi güncellenmişi yapılmaya devam ediyor. İlk RİS Projesi’nde Mersin’i tanıtan, güçlü olmasını sağlayacak sektörler olarak tarım, turizm ve lojistik sektörleri belirlenmişti. Önümüzdeki dönemde çalışmalarda üretim de belki bunların arasına dahil olacaktır.” “Orta Ölçekli Projeler” Kentte iki tane de orta ölçekli projenin devam ettiğini kaydeden Hakan Bozlu bu projeleri ise şöyle açıkladı:
ret hacminin, 2009’da küresel mali krizin etkisiyle düşse de ardından toparlanma eğilimine girdiğini kaydeden Maya, “2015’te iki ülke arasındaki ticaret hacmi 5,4 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir” dedi. İlişkileri Mersin özelinde de değerlendiren Maya, 2015’te 17,3 milyon Dolar tutarında ihracat, 5,2 milyon Dolar tutarında ithalat ile toplamda 22,5 milyon Dolarlık dış ticaret hacmine ulaşıldığını anlattı. Başta müteahhitlik şirketleri olmak üzere, bu ülkede büyük ölçekli iş yapan veya Suudi Arabistan’a ilgi
dolarlık yatırım planladıklarını dile getiren Bawazer, “Aynı zamanda Suudi Arabistan’da 2 milyon daire yapma projemiz var. Bunun bir milyonunu gelecek yıl yapmak istiyoruz ve bu yatırım için de Türk şirketleri ile görüşmek istiyoruz” diye konuştu. Attar: “Türk – Arap Ticaret Merkezi kurma projemiz var” TURAB İzmir Şube Başkanı Sabuhi Attar ise konuşmasında Türk – Arap Ticaret Merkezi kurma projeleri bulunduğunu anlattı. Bu merkez ile
Türkiye’nin en büyük turizm merkezi Antalya’yı Mersin’e bağlayacak yolda sadece 50 kilometre kaldı. Gurur duyduğumuz başka bir proje ise Mersin’den KKTC’ye su iletim projemizdir. Dünyada ilk olan projeyle denizin altından borularla KKTC’ye tatlı su taşınmaktadır. Bir başka önemli proje ise Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi’dir. Avrupa ve hatta dünyada bu kadar bakir kalmış, bu büyüklükte arazi azdır. Bir kısım lojistik proje de devam etmektedir. Yabancı yatırımların Mersin’e gelmesiyle ilgili birkaç bilgi de vermek
Tarım Gıda ve Hayvancılık Fuarı’na Polonya ilgisi
C
NR Expo Fuar Merkezi’nde bu yıl Mersin Tarım Gıda ve Hayvancılık Fuarı’nın 11’incisi düzenlendi. 28-31 Ocak tarihleri arasında sektör temsilcilerini bir araya getiren ve 5 bin 800 metrekare alan üzerine kurulu fuarda 90 firma 150’ye yakın markanın tanıtımını gerçekleştirdi. Polonya Büyükelçiliği de açtığı stant ile fuarda bir taraftan Mersin’in tarımsal potansiyelini daha yakından tanıma imkanı bulurken, diğer taraftan ülkesindeki çalışmaları anlattı.
T
oplantının sonunda Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Hakan Bozlu ise Mersin’in yatırım olanakları hakkında bilgi verdi.
“Bunlardan bir tanesi SEKA Limanı. 1980-2008 yılları arasında liman olarak görev yapmış, sonrasında yat limanı olmuştur. Önümüzdeki dönemde özelleştirilmesi beklenmektedir. Bu liman ve arkasındaki 1700 dönüm arazi mega yat inşaatı, deniz OSB ya da başka şekilde üretim için kullanılabilir. İkinci bir yatırım ise pirina yatırımı. Kentimizde 25 milyon zeytin ağacı bulunmasına rağmen pirina tesisi bulunmamakta. Pirinadan oluşacak ürünler arasında hayvan yeminden elektrik üretimine kadar birçok seçenek bulunuyor. Ortalama yatırım 40-50 milyon dolar ve yatırımın geri dönüşüm süresi ise 4-5 yıldır. Bölgede böyle bir yatırıma binde 5 ile yüzde 2 arasında hisse ile ortak olmak isteyecek birçok firmamız bulunmaktadır.”dedi.
Mersin’in 1,7 milyon nüfusu bulunduğunu anlatan Bozlu, kentte ihracatın ithalatı karşılama oranının her zaman yüksek olduğunu ifade etti. 2015’te ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 116 olduğunu bildiren Bozlu, bu rakamın geçmiş yıllarda yüzde 150’lere kadar çıktığını söyledi. Mersin’in bir lojistik merkez olduğunu vurgulayan Bozlu, Mersin Limanının Kente yılda 600 milyon Euro’luk katmadeğer sağladığını söyledi. Mersin Serbest Bölgesi’nin Türkiye’deki ikinci büyük serbest bölge olduğuna dikkat çeken Bozlu, bölgenin ticaret hacminin 3,4 milyar dolar olduğunu, 656 firmada 8 bin 800 kişiye istihdam sağlandığını bildirdi. Bu nedenle Mersin’in bir dış ticaret şehri olarak tanımlanabileceğini kaydeden Bozlu sözlerine şöyle devam etti.
Toplantı Hakan Bozlu’nun Türkiye’deki teşvik sistemini anlatmasının ardından sona erdi.
“Mersin denilince akla gelen sektörlerin başında tarım geliyor. Mersin, Türkiye’nin en çok meyve
üretimi yapan şehri. 2’nci büyük sera üretim şehri, 3’nücü büyük sebze üretimi yapan şehri. Aynı zamanda Mersin, Türkiye’de en çok muz, çilek, limon ve kesme gül üretilen şehir. Mersin’de biri şehrin doğusu diğeri batısında olmak üzere iki tane organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Limana daha yakın olanı ise Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi olup genişleme alanı ile birlikte tamamen doludur. Üçüncü bir alanın açılması için gerekli çalışmalar devam etmektedir. Mersin denildiğinde akla gelen bir diğer sektör ise turizm. Deniz, güneş, kum turizmi güçlüdür. 321 kilometrelik sahil bandında birçok plaja sahip olan Mersin’de caretta caretta kaplumbağalarını görmek de mümkün. Aynı zamanda inanç turizmi için de önemli bir merkez olan Mersin’de St. Paul Kilisesi, Aya Tekla Kilisesi, Alahan Manastırı, Eshab-ı Kefh Mağarası gibi birçok değer bulunmaktadır. Kuruvaziyer turizmin de gelişmeye başladığı Mersin’de kültür, tarih turizmi, doğa turizmi ve gastronomi turizmi seçenekleri de mevcuttur. Kentimizde üç tane de üniversite vardır.”
Kayserili nakliyeciler MTSO’yu ziyaret etti
Mersin’deki meyve sebze potansiyelini çok önemsediklerini vurgulayan Zablockı, bu ürünlerin Polonya’ya ihracatına da önem verdiklerini dile getirdi. Zablockı, “Ayrıca Polonya da jeopolitik konumuyla tüm kapılarını Türkiye’ye açmıştır” dedi. Aşut: “Tarım Gıda Teknoparkına devlet daha çok sahip çıkmalı”
Dünya ekonomisinin değiştiğine değinen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise konuşmasında, Fuara Mersin Vali Yardımcısı Cezmi bu değişimin tarım, gıda ve hayvanTürk Göçer, Büyükşehir Belediye cılık sektörlerini ulusal güvenlik meBaşkan Vekili Mehmet Özgür Sanal, selesi haline getirdiğini söyledi. Bu Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim alandaki gelişimin tüm dünyada üç Genç, Mersin Ticaret ve Sanayi Oda- payandası bulunduğunu kaydeden sı Yönetim Kurulu (MTSO) Başkanı Aşut, bunlardan birinin kamu ayağı, Şerafettin Aşut, Polonya Büyükelçi- diğerlerinin ise üretici ve yerel yöneliği Ticaret Müsteşarı Konrad Zab- tim ayağı olduğunu, bir ayağın dahi lockı, Mersin İl Gıda Tarım ve Hay- eksik olması halinde yeterli gelişivancılık Müdürü Kadir Çiftepala ile min sağlanamayacağını dile getirdi. çok sayıda sektör temsilcisi katıldı. Kamuda son yıllarda olumlu geFuarın açılışında konuşma yapan lişmeler, dönüşümler görüldüğüPolonya Büyükelçiliği Ticaret Müs- nü belirten Aşut, şöyle konuştu: teşarı Konrad Zablockı, Türkiye ve “Gelişmeler güzel ancak yetmiyor. Polonya ilişkilerinin hem ticaret Özellikle yüksek teknolojili üretihem de politik anlamda her geçen min, katma değerin, yeniklikçiliğin gün geliştiğini söyledi. İki yılda ve markalaşmanın temeli olan Taticaretin yaklaşık 1 milyar dolar rım-Gıda Teknoparkı girişimlerimize arttığına değinen Zablockı, bu ar- devletin daha çok sahip çıkmasını, tışın tek yönlü olmadığını, iki ülke kamunun, ulusal anlamda yaratarasındaki ithalatın da ihracatın da mak istediğimiz yüksek teknolojili benzer oranlarda geliştiğini söyledi. üretim vizyonunu daha çok sahip-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
Mersin’in yatırım olanakları
CMYK
lenmesini bekliyoruz.”Özel sektör anlamında ise üreticilerin yeni üretim sistemlerini uygulamalarının çok önemli olduğunu dile getiren Aşut, “Ancak bundan daha önemli olanı, tarım, gıda ve hayvancılık sektöründeki girişimcilerimizin bu dönüşüme ayak uydurabilecek bir mantaliteye yükseltilmesidir. Bu da eğitimle mümkündür” dedi. Aşut, ayrıca kamu teşvik ve desteklerinin yeni tarım girişimcisini ortaya çıkartmak anlamında kullanılması halinde daha verimli bir sonuç alınabileceğine değindi. “Yerel yönetimler ekonomiye entegre değil” Üçüncü payandanın ise yerel yönetimler olduğunu anlatan Şerafettin Aşut, şunları söyledi: “Değişen Büyükşehir Yasasıyla, Büyükşehir Belediyesinin hizmet alanının kırsalı da kapsaması ve Büyükşehir yönetiminin ekonomik
konulara olan duyarlılığı, bu anlamda bize yeniden umut vermiştir.” Mersin Vali Yardımcısı Cezmi Türk Göçer ise, fuarların asıl amacının üretici ve tüketiciyi bir araya getirmek olduğunu söyledi. Yurtdışına gitmekte zorlanan üreticilerin fuarlar aracılığıyla gelişmeleri, teknolojiyi takip etme fırsatı yakalayabildiğini kaydeden Göçer, “Bu fuar da ayseri Ticaret Odası Yönetim Mersin için bir şans, gelişerek devam Kurulu Üyesi Nedim Olgunettirilmesini umut ediyoruz” dedi. harputlu başkanlığındaki 39 No’lu Yük ve Yolcu Taşımacılığı Meslek Büyükşehir Belediye Başkan Ve- Komitesi üyeleri Mersin Ticaret ve kili Mehmet Özgür Sanal konuş- Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti. masında Mersin’in tarımsal potansiyelini anlattı. Büyükşehir Lojistik alanında yaşanan sıkıntılaBelediyesi olarak tarımın gelişme- rın görüşülerek ortak çözüm yollasine büyük önem verdiklerini kay- rının arandığı toplantı sonrasında deden Sanal, ardından bu alanda Kayseri heyeti MTSO temsilcileri ile yaptıkları çalışmaları dile getirdi. birlikte liman ve serbest bölgeyi de Mersin İl Gıda Tarım ve Hayvancı- ziyaret etti. lık Müdürü Kadir Çiftepala tarımsal destekler ve Mersin’de yapılan ça- Kayseri heyetine MTSO Yönetim Kulışmaları anlatırken, CNR Holding rulu Üyesi Ufuk Maya, 17 No’lu Yolcu Pozitif Fuarcılık Genel Müdürü Ercü- Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkament Yıldızerler fuar hakkında bilgi nı Ali Böke, 18 No’lu Gümrük Müşaverdi. virliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek
K
Komitesi Başkanı Zeki Şan, 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Orhan Kemal Yüksel ile 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük ile komite üyeleri evsahipliği yaptı. Toplantıda MTSO’da belgelendirme konusunda yapılan işlemler, MIP’de yürütülen çalışmalar ve UN RO-RO ile yaşanan sıkıntılıar dile getirildi. Kayseri heyeti özellikle UN RORO’da 2016 yılında yaşanan fiyat artışından şikayetçi oldu. Geçmişte olduğu gibi yine UN RO-RO’nun Pendik Limanı ile Mersin Limanı fiyatlarını eşitlemesini bekledikleri dile getirildi.
6
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
Güney Afrika’nın umut vadeden ülkesi: BOTSVANA
G
üney Afrika’da yer alan Botsvana, Afrika standartlarına göre kişi başına gelir düzeyi yüksek ülkeler arasında gösteriliyor. Ekonomisi elmas üzerine kurulu olan Botsvana’da elmas üretiminin kısa dönemde az da olsa artması bekleniyor. Ülkede madencilik sektöründe genişleme planları sıkı inceleme altında tutulsa da önümüzdeki yıllarda ülkenin büyük bir bakır üreticisi olması için planlar bugünden yapılıyor. Çok gelişmiş bir üretime sahip olmayan ülkede ağırlıklı olarak tekstil ve giyim sektörüne yönelik üretim yapılıyor. Tarım üretimi de sınırlı olan Botsvana’da sığır yetiştiriciliği ise başlıca hayvancılık faaliyetleri arasında yer alıyor. Yurtdışından gelen yatırımcıların ağırlıklı olarak perakende, toptancılık, iş ve emlak sektörlerinde yatırımı tercih ettiği ülkede hemen hemen hiçbir alanda yatırım bulunmaması bölgenin cazibesini artırıyor.
kent Gaborone’dan ülkeye giriyor. Diğer ticari noktalar arasında ise Lobatse, Francistown, Maun ve Kasane sayılabilir.
likli işgücünün yetersiz olduğu söylenebilir.
Afrika’nın çöllerinden biri olan Kalahari Çölü, ülkenin önemli bir kısmını kaplıyor. Yazların sıcak ve kurak, kışların ise ılık olduğu ülkede yarı kurak bir iklim hakim.
Güney Afrika’da yer alan Botsvana, Güney ve Güneydoğuda Güney Afrika Cumhuriyeti, Batı ve Kuzeybatıda Namibya, Kuzeydoğu ve Doğuda Zimbabve ile çevrili. Denize kıyısı bulunmayan bir kara ülkesi. Deniz bağlantısı bulunmasa da ulaşım
Botsvana’nın nüfusu 2 milyon civarında. Ülkede AIDS hastalığı nedeniyle ölümlerin çoğalması nüfus artışını etkiliyor. Ülke genelinde 2007 verilerine göre yetişkin nüfusun yüzde 24›ü HIV virüsü taşımakta olup, bu oran dünya genelindeki
Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1000 metre olan Botsvana’nın büyük bir kısmı düz olup yer yer kayalıklara da rastlanır. İnsanların çoğu, ılıman iklimin hakim olduğu ve diğer yerlere göre verimli toprakların daha fazla bulunduğu ülkenin doğusunda yaşar. Ülkenin büyük bir kısmı yer yer 120 metreye kadar ulaşabilen kalın kum tabakası ile kaplıdır. Ülke yüzölçümünün yaklaşık yüzde 5’i tarıma uygundur. Kuraklık, Botsvana için sürekli olarak tekrar eden bir tehlike. Ülkenin Kuzeydoğusunda yıllık yağış miktarı 650 mm iken Güneybatıda bu miktar 130 mm civarında. Botsvana kullanılmamış maden kaynaklarına sahip. Ülkede önemli yer altı madenleri bulunuyor. Bu madenlerin başında elmas gelmekte olup ülke ihracatının yüzde 70’ini oluşturuyor. Elmasın yanı sıra bakır, nikel, tuz, gümüş, kömür ise ülkenin sahip olduğu diğer önemli yer altı kaynakları arasında gösteriliyor.
Afrika kıtası üzerinde demokrasi alanında en gelişmiş ülke olarak kabul gören Botsvana, 1966 yılında bağımsızlığını ilan etmiş. Kent nüfusunun hızlı artışı, yüksek işsizlik, gelir dağılımındaki yüksek farklara rağmen, sürdürülebilir ekonomik büyüme, kırsal bölgelerdeki destek ağı ve muhalefet partileri arasındaki ayrılıklar nedeniyle, Botsvana Demokratik Partisi bağımsızlığın ilanından bugüne iktidarda kalmış. Nüfus ve işgücü yapısı
Doğal kaynaklar ve çevre
Genel ekonomik durum Ekonomik yapı Botsvana’nın ekonomisi elmas madeni üzerine kurulu. GSYİH’nın yüzde 42’sini madencilik sektörü oluşturuyor. Madenlere karşı küresel talebin çok hızlı artması, Botsvana’nın kömür rezervleri başta olmak üzere diğer madenlere olan ilgiyi artırıyor. Ülkede üretim sektörü çok küçük olup, GSYİH’nin yüzde 4’ünü oluşturuyor. Üretim başlıca, tekstil ve giyim sektöründe yoğunlaşmış durumda. Tarım üretimi ise çok sınırlı olup GSYİH’nin yüzde 2’sini oluşturduğu söylenebilir. Sığır yetiştiriciliği ise başlıca hayvancılık faaliyeti arasında yer alıyor. Hizmetler sektörü ise GSYİH’nin yarısını karşılıyor. Özellikle turizm gelirleri ülke için önem taşıyor. Botsvana’nın sahip olduğu önemli ulusal parklar turistlerin bu ülkeyi ziyaret etmesinde öncelikli sebeplerden birini oluşturuyor. Ülke Afrika kıtasında bulunan diğer ülkelere göre daha sağlam bir ekonomik altyapıya sahip. Son dönemlerde ekonomisi yıllık yaklaşık yüzde 9 seviyesinde büyüyerek en fakir ülkelerden biri konumundan, orta düzeyde bir ülke konumuna geldiği söylenebilir. Afrika içerisindeki devletler arasında en yüksek kredi derecelendirme notuna sahip olan Botsvana, 2007 yılında ABD’de başlayan ekonomik krizin etkisi ile iki dönem ardı ardına ekonomik büyüme yakalayamayarak resesyona girdi. Ekonomi politikaları Botsvana’da hükümetin, Ulusal Kalkınma Planlarında uygulamaya koymaya çalıştığı iki temel ekonomi politikası var. Bu iki temel politikanın biri ekonomide çeşitlilik yaratmak, diğeri ise iş yaratmak. Ancak, yeni sanayilerin gelişmesi için geliştirilmiş bir alt yapıya ihtiyaç olduğundan bunu gerçekleştirmek zor oluyor. Diğer taraftan, idari yapının yetersizliği ve inşaat sektörünün sınırlı kapasitesi kalkınma planlarının gerçekleştirilmesini engelliyor.
düşünüldüğü kadar zor değil. Çünkü çevresinde liman kentleri bulunmakta. Botsvana, Namibya’daki Walvis Bay Limanı ile Johannesburg arasındaki Trans-Kalahari koridorunu bağlayan ve koridorun merkezinde yer alan karayla çevrili bir ülke. Aynı zamanda, Durban Limanı’nı Botsvana’dan Zambiya’ya ve Dar Es Salam’a bağlayan Kuzey-Güney koridorunun bir parçası. Ana ulaşım koridoru ise Durban Limanı’ndan Kuzey-Güney koridoru. Ancak, Durban’daki gecikmeler nedeniyle, çoğu nakliyeci Walvis Bay Limanı’nı daha iyi bir alternatif olarak görüyor. Yurtdışından gelen malların çoğu, baş-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
en yüksek ikinci oran olarak kabul ediliyor. Bu nedenle ülke, dünya üzerinde nüfus yoğunluğu az ve seyrek bir yerleşimi olan ülkeler arasında gösteriliyor. Botsvana’da yabancıların sayısı ise sürekli artmakta olup, toplam nüfusun içinde yabancıların oranının yüzde 5 olduğu tahmin ediliyor. Öte yandan Botsvana, Afrika standartlarına göre kişi başına gelir düzeyi yüksek ülkeler arasında gösteriliyor. Gelir dağılımının çok düzensiz olduğu ülkede, işsizlik oranı da çok yüksek. İlk ve orta eğitimin yaygın olmasına rağmen Botsvana’da nite-
CMYK
Hükümet, sürdürülebilir ekonomik kalkınma programlarını izlerken, önemli ölçüde tasarruf etmeyi sağlayan ihtiyatlı ekonomi politikaları üzerine odaklanmış durumda. Tasarruf politikaları, madenler ve Güney Afrika Gümrük Birliği’nden gelen gelirler bütçe fazlasını oluşturuyor. Diğer taraftan, ülkedeki kamu hizmet sektörünün büyüklüğü nedeniyle kamu çalışanlarına ödenen maaşlar ise ülke ekonomisinde önemli bir sorun teşkil ediyor. Ekonomik performans Yeni maden çalışmalarına başlan-
masına rağmen, Botsvana’da elmas üretiminin kısa dönemde az da olsa artması bekleniyor. Küresel ekonomik belirsizlikler devam ederken, madencilik sektöründe genişleme planları sıkı inceleme altında tutulması ve yeni bir bakır madeni devreye alınması planlanıyor. Önümüzdeki yıllarda, Botsvana’yı büyük bakır üreticisi yapmak için tüm planlar tamamlandı. Bu beklentiler, aynı zamanda uranyum madeni için de geçerli. Dünya enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi nedeniyle, gaz ve kömür madenciliği projeleri yatırımcıların ilgisini çekiyor. Demiryolu bağlantıları da dahil olmak üzere önemli altyapı çalışmalarının gelişimi, kömür üretimi için oldukça önemli. Para politikaları Botsvana Merkez Bankası’nın çoklu politika araçları bulunuyor. Orta vadeli enflasyon hedefi için yüzde 3-6 oranını benimsemiş durumda. Aynı zamanda döviz kuru uygulamasından da sorumlu olan banka, Güney Afrika Randı ve IMF’nin özel çekme hakları karşısında, döviz kurunda serbest dalgalanma politikası uyguluyor. Botsvana’nın ana ticaret ortakları ile rekabeti korumayı amaçlayan Güney Afrika Randı’nın hakim olduğu döviz sepeti ile Botsvana Pula’sı bağlantılıdır. Ambalaj, paketleme ve etiketleme Botsvana’da malların hazırlanmasına yönelik bilgileri içeren özel koşullar bulunur. Alıcıları yanıltıcı bilgiler kullanmak kanunen yasak. Bu durum, nihai tüketicilere teslim edilmek üzere önceden paketlenmiş ürünler için de geçerli. Bu, restoranlara, hastanelere verilen gıda ürünlerini de etkiler. Botsvana Standartlar Bürosu, piyasadaki ürünlerin zorunlu standartlara uygunluğunun tespiti için periyodik denetimler yapar. Satış teknikleri ve satışı etkileyen faktörler Botsvana’da İngilizce resmi dildir. Ancak, yerel dil olan Setswana da sosyal ve iş hayatında yoğun olarak kullanılır. Hedef tüketiciye bağlı olarak pazarlama materyalleri için Setwana diline çeviri gerekir. Dış ticaret Genel durum Botsvana’nın geçmiş yıllardaki dış ticareti incelediğinde, 2004-2007 dönemi haricinde ülkenin dış ticaret
açığı verdiği görülür. 2002-2013 döneminde ihracat yüzde 180 artarken, aynı dönemde ithalat yüzde 123 artış gösterdi. 2007 yılından beri ülke ilk defa 2013 yılında 177 milyon dolar değerinde dış ticaret fazlası oluştu. İhracatında başlıca ürünler Botsvana’nın ihracatında en önemli ürün elmastır. 2014 yılında toplam ihracatın yüzde 85’ini elmas oluşturmuştur. İkinci sırada en çok ihraç edilen ürün ise ham nikel. 2014 yılında 330 milyon dolar değerinde ham nikel ihraç edilmiştir. Botsvana’nın ihraç ettiği diğer ürünler bakır cevheri, sığır eti, kablolar, altın, karbonat, tuz ve petrol yağlarıdır. İthalatında başlıca ürünler Botsvana’nın en çok ithal ettiği ürün ülkeye işlenmek üzere yurtdışından gelen elmaslardır. 2014 yılında iç piyasada işlenmek üzere 2,6 milyar dolar değerinde elmas ithal edilmiştir. 2014 yılında ithalatın yüzde 34’ünü elmas oluşturmuştur. Değer olarak en çok ithal edilen ikinci ürün ise petrol yağlarıdır. Botsvana’nın ithal ettiği diğer ürünler eşya taşımaya mahsus taşıtlar, otomobiller, elektrik enerjisi, ilaçlar, karayolu taşıtları için dış lastikler, karayolu taşıtlarının aksam ve parçaları ile iş ve maden makineleri, bunların aksam ve parçalarıdır. Başlıca ülkeler itibarı ile dış ticareti Botsvana’nın ihracat yaptığı başlıca ülkeler Botsvana ihracatının yarısını İngiltere’ye yapar. 2014 yılında Botsvana, Belçika’ya 2,1 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirmiştir. Belçika’ya yapılan ihracatın önemli bir kısmını elmas oluşturmuştur. İkinci sırada yer alan Hindistan’a, Botsvana 1,2 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirmiş olup en önemli kalem yine elmastır. Üçüncü sırada ise yine elmas ihracatı yapılan Güney Afrika Cumhuriyeti yer almaktadır. Botsvana’nın ithalat yaptığı başlıca ülkeler Botsvana ithalatın yüzde 65’ini Güney Afrika Cumhuriyeti’nden gerçekleştirir. 2014 yılında Botsvana, Güney Afrika Cumhuriyeti’nden 4,9 milyar dolar değerinde ithalat gerçekleştirmiştir. Güney Afrika Cumhuriyeti’nden yapılan ithalatın önemli bir kısmını petrol yağları, elmas ve elektrik enerjisi oluşturur. İkinci sırada yer alan Namibya’dan, Botsvana 950 milyon dolar değerin-
de elmas ithal etmektedir. Üçüncü sırada olan Kanada’dan ise ithal edilen başlıca ürün yine elmastır. Doğrudan yabancı yatırımlar Doğrudan yabancı yatırımların görünümü Az gelişmiş ve denize kıyısı bulunmayan bir ülke olması nedeniyle Botsvana, yeterince yabancı yatırım çekememektedir. Yılda yaklaşık 300 milyon dolar değerinde doğrudan yabancı yatırımın geldiği Botsvana’da, yabancı yatırımın büyük bir kısmı madencilik ve finans sektörlerine yapılmaktadır. Bu sektörleri, perakende, toptancılık, iş ve emlak sektörleri takip etmektedir. Yabancı yatırımın geldiği başlıca ülkeler, Lüksemburg, Güney Afrika Cumhuriyeti ve İngiltere’dir. İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gereken hususlar Ticareti etkileyen kültürel faktörler Botsvana’da, telefonla veya tercihen özel olarak kurulan ilişkiler etkin iş ilişkisi kurmak için gereklidir. Hükümeti ilgilendiren büyük projeler için ortaklarla yüz yüze toplantılar yapmak önemlidir. Yatırımcıların yerel bir firma ile işbirliği yapmaları halinde, projelerinin bürokrasi sürecindeki başarısı artacaktır. Devletten kredi ve hibe alabilmek için yerel ortakla çalışmak zorunludur. Pasaport ve vize işlemleri Türk vatandaşları (umumi pasaport ile diplomatik, hususi ve resmi pasaport hamilleri), her tür seyahatlerinde vizeye tabi olup, vize başvurusunda bulunabilmek için pasaport süresinin en az altı (6) ay geçerli olması zorunludur. Doksan (90) günü geçen seyahatler için uzun süreli ikamet/çalışma vizesi alınması gerekir. Vize için ödenen harcın iadesi mümkün olmayıp, turizm amaçlı vize ile ülkeyi ziyaret edenlerin iş aramasına ve çalışmasına izin verilmemektedir. Vize müracaatları 4-14 çalışma günü içerisinde işlem görmekte ve vize ita olunmaktadır. Sağlık 1. Zorunlu Aşılar: Gerekmemektedir 2. Yaptırılması Önerilen Aşılar: Hepatit A (Hepatitus A) ve Tetanoz (Tetanus) 3. Önlem Alınması Gerekebilecek Hastalıklar: Sıtma (Malaria Prophylaxis) Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
7
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
Taşımacılar sigorta poliçelerinde düzenleme bekliyor
Orhan Kemal YÜKSEL
19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
Irak ile sınırımızda kapı sayısının artmasının önemi son yaşanan gelişmelerle daha da net anlaşılmıştır. Bu yönde çıkan haberler tüm sektörü heyecanlandırmıştır ve vakit kaybedilmeden uygulamaya geçilmesini bekliyoruz.
T
aşımacılık sektörü temsilcileri kasko ve trafik sigortalarında yaşanan artışlardan şikâyetçi. Diğer taraftan haksız uygulanan HGS cezaları ile de zor günler geçiren sektörün yüzü, Habur Sınır Kapısı’nda yaşan rahatlama ile biraz da olsa güldü. Ancak kapıda rahatlama olsa da taşımacılar bu kez de Doğu bölgelerinde görev alacak şoför bulmakta zorlanıyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Orhan Kemal Yüksel, bir taraftan komite çalışmaları hakkında bilgi verirken diğer taraftan sektör sorunlarını değerlendirdi. Son dönemlerde üzerinde en çok durdukları konunun trafik ve kasko sigortalarındaki artışlar olduğunu anlatan Yüksel, yeni düzenleme ile maliyetlerinin yüzde 40- 50 arasında arttığını bildirdi. Bu artışın binek araç kullanıcılarının yaptığı suiistimallerden kaynaklandığına dikkat çeken Yüksel, binek araçlarla ticari araçlara farklı uygulamalar getirilmesi gerektiğini anlattı. Nakliye maliyetlerinin düşük olmasının tüm sektörleri yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Yüksel, bu tarz uygulamalarla artan maliyetlerin önüne geçmekte zorlandıklarını söyledi. Nakliyeciler olarak kasko ya da trafik sigortalarında indirimden öte bu iki poliçenin tek poliçeye indirilmesini beklediklerini kaydeden Yüksel, konuyla ilgili yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi: “Yaklaşık 4-5 yıl önce trafik ve kasko fiyatlandırmalarının belli bir standardı vardı. Ardından şirketlerin iş yükünü hafifletmek adına can kaybı ya da yaralanma olmayan, yalnızca maddi hasar olan kazalarda taraflar kaza tutanağını kendi aralarında
oluşturmaya başladı. Ancak bir süre sonra bu durum suiistimal edilmeye başladı ve bugün kasko şirketleri poliçe sahiplerine güvenmediği için kaza sayısı artan kişileri riskli grupta görüp fiyatlarını artırıyor. Binek araçlarda yaşanan bu sıkıntı ticari araçlara da yansıdı ve bu artıştan bizim araçlarımız da etkilendi. Binek araçta kişi zevkine uygun araç tercih edip istediği gibi gezebilirken ticari araçta böyle bir imkân yok. Farklı kullanım alanları bulunan araç türlerinin uygulamaları da farklı olmalı. Bizim herhangi bir indirim talebimiz yok. Eğer trafik ve kasko sigortalarımız tek bir poliçede toplanırsa sektörümüzde büyük rahatlama olacaktır.” “HGC cezalarına düzenlemeyi bekliyoruz” Sektörü zorlayan bir diğer maddi sıkıntının haksız HGS cezaları olduğuna değinen Orhan Kemal Yüksel, TIR’ların, kamyonların ön camlarında HGS ve OGS etiketleri bulunmasına rağmen adreslerine çok yüksek rakamlarda usulsüz geçiş cezaları geldiğini anlattı. Sistemsel hataların firmalara yansıtıldığını kaydeden Yüksel, “Sayın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Binali Yıldırım tarafından geçtiğimiz haftalarda bu konuya yönelik düzenleme yapılacağı açıklanmıştı. Bu bizi oldukça sevindirdi. Bir an önce uygulamanın başlamasını bekliyoruz” diye konuştu. Son günlerde sektörü yakından ilgilendiren Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Orhan Kemal Yüksel, kapının açılması sonrasında bir rahatlama yaşandığını bildirdi. Bölgeye 4 kapı daha yapılacağı haberlerinin ise
sektörü heyecanlandırdığını vurgulayan Yüksel, “Bu konu uzun zamandır gündemdeydi. Son yaşanan sıkıntı bu kapıların gerekliliğini daha da net ortaya koydu. Bu nedenle vakit kaybedilmeden uygulamaya geçilmesini bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı. Kapının açıldığını ancak bu kez de o bölgeye gidecek şoför bulmakta zorlandıklarını kaydeden Yüksel, “Mersin taşımalarının yüzde 70’i o bölgelere gerçekleşiyor. Bizim için çok önemli bir Pazar” dedi. Sektörde genel anlamda kalifiye eleman bulmakta zorlandıklarını da anlatan Yüksel, Meslek Yüksek Okulları’na bağlı Şoför Meslek Yüksek Okulu sayısının yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Bu bölümlerden mezun olanların büyük bölümünün şansını kamuda değerlendirmeye çalıştığını bildiren Yüksel, “Oysa özel sektörde de ciddi bir açık var. Bu alandaki ihtiyacın karşılanması adına mezun öğrenci sayısı artmalı” ifadelerini kulandı. Ayrıca bu bölümlerde verilen eğitimin çerçevesinin genişletilmesi gerektiğini de kaydeden Yüksel, öğrencilerin SRC, Psiko Teknik belgeleri gibi şoförlerin ihtiyaç duyduğu belgeleri alarak mezun olması gerektiğini anlattı. “Arama konferansından önemli sonuçlar çıktı” Aralık ayında MTSO önderliğinde tüm sektörü kapsayan Lojistik Arama Konferansı düzenlendiğini de hatırlatan Orhan Kemal Yüksel, bu çalışmadan önemli sonuçlar çıktığına da değindi. Sektörün tüm paydaşlarının bu konferansta bir araya geldiğini ifade eden Yüksel, “Amacımız sektörün makro değil mikro
sorunlarını belirlemekti. Konferansta, zaman zaman havaalanı, lojistik merkez, konteyner limanı gibi makro konular da gündeme geldi ancak asıl hedefimiz özel ve kamu kurumlarının küçük dokunuşlarıyla, sıkı işbirlikleriyle çözebilecekleri mikro sorunları tespit etmekti. Bunu da başardık” dedi. Uzun vadede bakanlıkların yetkisi ya da icrasının gerektirdiği sorunlar yerine kısa vadede çözümlenebilecek ve sektörün önünü ciddi ölçüde tıkayan sorunlara odaklandıklarını vurgulayan Yüksel, konferanstan çıkan sonuçları ise şöyle sıraladı: “Birinci sorun olarak dış ticaret ve gümrük uygulamalarında yaşanan sıkıntılar karşımıza çıktı. Ulaştırma konusunda yaşanan aksaklıklar ikinci sorun olarak belirlendi. Bunu biraz daha açarsak limanın ya da OSB’nin otoban bağlantısı ya da D-400 karayolunda yaşanan aksaklıklar olarak yorumlayabiliriz. Üçüncü olarak da karşımıza liman işletmesi ile ilgili sorunlar çıktı.” Yüksel, yapılan çalışmalar sonunda kurumsal anlamda konuyu daha çok takip edip lobi çalışmaları yapması adına MTSO’ya büyük görev düştüğünün belirlendiğini söyledi. Mersin’de lojistik sektörünün büyük önem taşıdığını ifade ederek bu alanda yapılacak yatırımlara daha büyük özen gösterilmesi gerektiğine de değinen Yüksel, daha modern yeni bir nakliyeciler sitesi talepleri olduğunu anlattı. Bu konuda bir yer talepleri bulunduğunu bildiren Yüksel, içinde operasyonların yapılabildiği, şoförlerin konaklayabileceği tesislere sahip, akaryakıt istasyonlarının bulunduğu, modern çağa uygun bir site istediklerini sözlerine ekledi.
Doğal taşa ilgi her geçen gün artıyor Toprağın, suyun, güneşin, rüzgarın birbirleriyle çağları eskiten mücadelesinden oluşan doğal taş yeniden keşfediliyor. Türk ve dünya mimarisinde doğal taş kullanımı gün geçtikçe artıyor. Farklı konseptler geliştirmek adına sürekli bir arayış içinde olan mimarlar ve müteahhitler tercihlerini son dönemlerde doğal taştan yana kullanıyor. Bu durum Silifke Beji, Tarsus Kahvesi, Erdemli Beji gibi yöreye özgü mermerlerin çıkarıldığı Mersin gibi illeri de olumlu etkiliyor. Talep artışlarına paralel Mersin’de sektör her geçen gün büyüyor. Tek sorun ise bu sektörde faaliyet gösteren firmaların üretiminin kent merkezine sıkışıp kalması. Gerek gürültülü çalışma ortamı gerekse üretim sırasında çıkan tozlar nedeniyle oluşan çevre kirliliği firmaları yeni bir arayışa sürüklüyor. Kent merkezinde faaliyet göstermek istemeyen firmalar, merkezden biraz daha uzak alanda doğal taş sanayi sitesi kurmayı planlıyor. Bu sayede bir taraftan artan talepleri karşılayıp katma değerli ürün üretimini artırmak diğer taraftan kenti çevre ve gürültü kirliliğinden kurtarmak öncelikli hedef. “Mersin mermeri çıtasını yükseltti” Komite çalışmaları hakkında bilgi veren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı Hürşah Çelik, ardından sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite olarak, Mersin’de doğal taş ve maden üzerine faaliyet gösteren firmaların tümünü temsil ettiklerini ve 200’e yakın üyeleri bulunduğunu anlatan Çelik, doğal taş ve madenciliğin gün geçtikçe büyüyen kent ekonomisi için önem taşıdığını söyledi. Afyon ve Elazığ’ın doğal taşları ile ünlü olduğunu hatırlatan Çelik, “Mersin’e
YAYIN ADI VE SAYFA NO
özel taşlar da var. Özellikle Silifke Beji, Tarsus Kahvesi, Erdemli Beji ve emprador çeşitlerimiz yurtiçi ve yurtdışında çok tercih ediliyor” dedi. Yurtdışındaki en önemli alıcıların Çin ile Katar olduğunu kaydeden Çelik, bugüne kadar ağırlıklı olarak blok taş satışları gerçekleştirilirken son dönemlerde uygulama taleplerinde de artış yaşanmaya başladığını bildirdi. Özellikle Irak, İran ve Katar’dan kesilmiş hazır taş, direk uygulama taleplerinin yoğunlaştığına dikkat çeken Çelik, “Son yıllarda kentimizde emprador sahalarının da oluşması, Mersin mermerinin cila ve kalitesi nedeniyle yoğun talep alması, sektör temsilcilerini de yatırıma yönlendiriyor. Ancak yatırım için uygun bir alan bulmakta zorlanıyoruz” dedi. “Yer gösterilsin, sitemizi kuralım” Mersin’de 23 No’lu Meslek Komitesi’nin de desteği ile 2009’da Mersin Mermerciler Yapı Ortaklığı adı altında bir kooperatif kurulduğunu anlatan Hürşah Çelik şunları söyledi: “Bu kooperatif son 3-4 yıldır aktif olarak çalışmaya başladı. Hedefimiz kent merkezinin dışında yaklaşık 200- 300 dönümlük arazide, küçük ölçekli, sektöre özel bir sanayi sitesi kurmak. Çalışanlar çalıştıkları alandan, çevre sakinleri ise üreticilerden rahatsız. Çünkü uygulamacı firmalar gerek gürültü gerekse çıkan tozlarla çevreye sıkıntı veriyor. Tüm mermercileri tek çatı altında toplamak ve bu sıkıntının önüne geçmek istiyoruz. Bir araya gelerek özellikle uygulamaya yönelik çalışmaları artırmak, katma değeri yüksek ürünler üretmek istiyoruz. Bunun için yerel yönetimlerle gerekli temaslarda bulunduk. İmar planlarının çıkmasını bekliyoruz.”
CMYK
“Mermer elmas gibidir, işlenmedikçe değeri yoktur” Sektöre özel değerlendirme de yapan Hürşah Çelik, mermeri elmasa benzetti. Mermerin de elmas gibi işlenmeden değer bulamayacağını kaydeden Çelik, doğal taşların bilinen en eski yapı malzemeleri olduğunu hatırlattı. Sektör olarak ekonomiye ciddi katkılar sağladıklarını da anlatan Çelik, “Bizim sektörümüz emek yoğun bir sektör. Bu nedenle ciddi bir istihdam alanı. Yanında 50 personeli bulunan firmalarımız bulunmakta. Yeni üretim alanları oluşturulsa bu rakamlar çok daha yukarılara taşınacaktır” değerlendirmesini yaptı “Mermer fabrikası otomotiv fabrikasına denk” İstihdam oluşturma adına mermer fabrikalarının otomotiv fabrikalarına denk sayılabileceğini kaydeden Hürşah Çelik, sektörün bu açıdan da büyük önem taşıdığını söyledi. Sektörde eleman bulmakta zorlanmadıklarını, kalifiye eleman noktasında ise zaman zaman yetersiz kalındığını dile getiren Çelik, en büyük sorunun ise dolardaki yükseliş olduğunu söyledi. Tüm mal alımlarını dolarla gerçekleştirdiklerine değinen Çelik, son dönemlerde dolarda yaşanan yükselişlerin piyasaları tedirgin ettiğine dikkat çekti. Son dönemlerde mermere talebin artmasının ise sevindirici olduğunu kaydeden Çelik şunları söyledi: “Mermerin kullanım alanı giderek genişliyor. Son dönemlerde özelikle yeni konsept arayışına giren müteahhitler evlerde Türk hamamı uygulamalarını tercih ediyor. Bu da beraberinde mermer kullanımını artırmaya başladı. Mimarlar da mekanlara prestij kazandırması nedeniyle yeni tasarımlarında mermeri
tercih eder oldu. Özellikle şu anda firmaların idari binalarındaki mermer kullanımı oldukça arttı. Duvarda tablo olarak kullanımdan masaya kadar birçok alanda uygulaması var. Eskise de değerini kaybetmeyen bir ürün olması nedeniyle de tercih ediliyor.”
Hürşah ÇELİK
23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı
“Sektör, anti damping vergilerinden şikayetçi” Dış ticarette yaşanan sıkıntılara da değinen Hürşah Çelik, özellikle anti damping vergilerinin sektörü zorladığını anlattı. 2006’dan bu yana Çin’den gelen ürünler için anti damping vergisi alındığını kaydeden Çelik, bu verginin 90 dolardan 170 dolara yükselmesinin ise sektörü zorladığını söyledi. Benzer bir durumun Vietnam’a da uygulanmak üzere olduğunu dile getiren Çelik, bu ülke ile de durum belirsizliği nedeniyle ticaret yapmakta zorlandıklarını söyledi. Konuşmasının sonunda madencilik sektöründe yaşanan sıkıntılara da değinen Çelik, yeni maden ruhsatlarının Başbakanlık iznine bağlanmasının sektörü zorladığını anlattı. İzinlerin durma noktasına geldiğini kaydeden Çelik, ruhsatların yeniden Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilmesini beklediklerini söyledi. Aynı şekilde madencilik faaliyetleriyle ilgili ruhsatlarda da sıkıntı yaşandığını anlatan Çelik, Enerji Tabi Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden ruhsat alındığını ancak işletme faaliyetine geçebilmek için 10 ayrı bakanlığın 22 ayrı biriminden izin almak gerektiğini söyledi. Bu durumun işlemleri uzattığını vurgulayan Çelik, ilgili birimlerden oluşan bir kurul yardımıyla bu sorunun çözümlenebileceğini anlattı. Çelik, sektörün gelişmesi adına madencilikte teşviklerin artırılması, alınacak makine ve ekipmanlarda KDV’nin kaldırılmasını talep ettiklerine de sözlerine ekledi.
Mermer, parmak izlerimiz gibi bir eşi daha olmayan, benzersiz doku ve desenleriyle yaşama ayrıcalık katıyor.
8
YIL: 18 | SAYI: 302 | 31 OCAK - 13 ŞUBAT 2016 | www.mtso.org.tr
Alata Ar-Ge çalışmalarını bir adım öne taşıma hedefinde Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05
Hazırladığı projelerle, araştırmalarla bölge tarımının gelişmesine önemli katkılar sunan Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü, yürüttüğü ar-ge çalışmalarını bir adım ileri taşımayı hedefliyor.
A
lata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstütü, bölge tarımının gelişmesi için bilimsel araştırmalar yürütüp, deneme ekimleri yapıyor, verdiği eğitimlerle sektör temsilcilerinin eğitimine katkı sağlıyor. Her alanda olduğu gibi tarımda da eğitim ve teknolojinin katma değeri yüksek ürün üretiminde büyük önem taşıdığını anlatan Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Davut Keleş, bu nedenle enstitüde bu yöndeki çalışmalara ağırlık verdiklerini anlattı. Tarım sektöründe en alttan en üst kademeye kadar tüm bileşenlerin son teknolojileri uygulaması gerektiği bilinciyle hareket ettiklerini vurgulayan Keleş, bu nedenle Tarımsal İnovasyon Merkezi kurma yönünde çalıştıklarını söyledi. Bu çalışmanın kentte kurulması planlanan Tarım Teknopark’ı için bir altyapı niteliği taşıyacağına da dikkat çeken Keleş, Tarım Teknoparkı’nın kurulması için Ar-Ge kurumları arasındaki en doğru adres olarak da Alata’yı gösterdi. Çalışmalarında yalnızca bölgeyi hedeflemediklerini, çevre ülkeleri de gözeterek çalıştıklarını kaydeden Dr. Davut Keleş, önümüzdeki süreçte bölgedeki ülkeleri içine alacak şekilde bir Uluslararası Islah Akademisi kurmak için çalıştıklarını anlattı. Enstitünün faaliyetleri hakkında bilgi veren Keleş sorularımızı yanıtladı: MTSO: Kısaca kurumunuz hakkında bilgi verir misiniz? Enstitümüz, 1944 yılında kurulan “Alata Teknik Bahçıvanlık Okulu” bünyesinde 02.11.1967 tarihli Makam oluru ile “Bölge Bağ-Bahçe Araştırma Enstitüsü” adı altında ku-
YAYIN ADI VE SAYFA NO
rulmuştur. Daha sonra Bakanlığımız tarafından değişik isimler verilmiştir. En sonunda 03.06.2011 tarih ve 639 sayılı KHK ve 26.07.2011 tarih ve 3168 sayılı yazı ile Kuruluşumuz; Tarsus Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü ile birleştirilerek “Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Alata-Mersin” adını almıştır. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, ülkemizin Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay illerin meyvecilik, bağcılık, sebzecilik, süs bitkileri, tıbbi ve aromatik bitkiler; bu iller ve Antalya ve Kahramanmaraş illerini kapsayan bölgede, toprak su kaynakları, havza yönetimi ve iklim değişikliği sayılan bu illere ilave olarak Isparta ve Burdur illerini de kapsayacak şekilde ve arıcılık konularında uygulamalı tarımsal araştırmalar yapmakla 1. derecede, tüm Türkiye’de ise 2. derecede sorumludur.
ruldu. Bu çalışmaları şöyle anlatabilirim: Biyoteknoloji Merkezi Genetik ve Gen Teknolojisi Laboratuvarı; DNA İzolasyonu, Bitkilerde moleküler genetik haritalarının, Kurulması, gen ve lokusların tespiti, AFLP ve ISSR vb. analizler, Çeşit ve tiplerin tanımlanması, Akrabalık ilişkilerinin belirlenmesi, Filogenetik çalışmalar, Popülasyon genetiği analizleri, Mutasyonların belirlenmesi, Genetik haritalama, Genlerin klonlanması, Klonlanan genlerin muhafazası, Genetik Mühendisliği konularında ileri seviyede Ar-Ge yapabilecek seviyeye gelmiştir. Doku Kültürü Laboratuvarı Haploidi, Mikro çoğaltım, Hastalıklardan ari materyal elde edilmesi konularında çalışmalar yürütülen çok iyi bir laboratuar kompleksi oluşturulmuştur.
Yeniden yapılanma çerçevesinde kuruluşumuz; meyvecilik, bağcılık, sebzecilik, süs bitkileri, arıcılık, tıbbi ve aromatik bitkiler, tarımda suyun etkin kullanımı, toprakların verimlilik potansiyellerinin belirlenmesi, uygun gübreleme tekniklerini geliştirilmesi, havzalarda su kaynaklarını korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması ile sorunlu toprakların ıslahı konularında da araştırmalar yapmaktadır.
- Enstrümental (Özel amaçlı ölçüm aygıtları) Analiz Laboratuvarı
MTSO: Göreve geldiğiniz günden bu yana geçen sürede yaptığınız çalışmaları özetler misiniz?
- Bitki, Toprak, Gübre ve Sulama Suyu Analiz Laboratuvarı,
Birçok altyapı çalışmasına imza attım. Bu dönemde araştırma merkezleri kuruldu. Alt birimler oluştu-
CMYK
- Fitopatoloji Laboratuvarı - Pomoloji Laboratuvarı - Hizmet binalarının modernizasyonu - Sulama sistemlerinin yenilenmesi ve otomasyonu
- Tam Otomasyonlu Bitki Büyütme ve Testleme Üniteleri yapılmıştır. Şuan değişik kaynaklardan destekli 80’in üzerinde proje oluşturulan bu altyapılarda yürütülmektedir.
lerinin; son teknolojileri uygulamalı olarak öğrenebilmeleri için Tarımsal İnovasyon Merkezi kurmaya çalışıyoruz. Bu altyapı aynı zamanda Tarım teknoparkının da alt yapısını güçlendirecek tarım sektörünün sorunlarını kulaktan dolma değil de bilimsel temelli çözümler sunacak bir mekanizma olacağından sektöre ciddi mesafe aldıracaktır. Ayrıca bölgemizdeki ülkeleri içine alacak şekilde bir Uluslararası Islah Akademisi kurmak için çalışmaktayız. MTSO: Kurulacak bir tarım teknoparkının sektöre sağlayacağı avantajlar hakkında bilgi verir misiniz? Bu konuda sizin önerilerinizi yazar mısınız? Tarımsal Teknopark, sektörün sorunlarını çözmek ve piyasaya yeni ürün sürerken Ar-Ge temelli çözümler düşünen bilim insanı ve girişimcileri bir araya getirerek birçok avantaj ve muafiyetlerden fayda temin edilerek sinerjinin olduğu bir ortam olarak düşünülmelidir. Yani tarım teknoparkı denilince; kamu araştırma kurumları ve üniversite ile özel sektörün tam bir takım olduğu haldir. Bu ise piyasanın direk istekleri doğrultusunda bilim insanları ile sektörün ortaklasa çalışabildiği bir mekan ve iklim oluşturulması demektir. Bu Tarım Teknoparkı için ise üniversitelerde dahil Ar-Ge kurumları arasından en uygun yer Alata’dır. - Alata’da tarım teknoparkı için yapılan çalışmalar neticesinde; - Buğday, mısır, ayçiçeği, yem bitkileri ve benzeri, tarla bitkileri, meyve, sebze ve süs bitkileri ıslahı, adaptasyon çalışmaları ve tohumculuğu, - Anaç ıslahı ve uygun anaç kalem kombinasyonlarının belirlenmesi,
MTSO: Son dönemlerde üzerinde çalıştığınız projeniz hakkında bilgi verir misiniz?
- Gübre, bitki besleme, sulama teknolojisi, yetiştiricilik, tarımsal otomasyon,
Islahı ve genetik konularında Ar-Ge çalışmaları yürütülmektedir. Bunlardan en önemlilerden biri olan turunçgil ıslahı da Narenciye Tanıtım Grubu (NTG), TÜBİTAK 1007 ve Bakanlığımız Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı destekli çok büyük projelerdir. Bir diğeri sebze tohumcuğu konusunda Bakanlığımız ve özel sektör destekli projelerdir. Son zamanlarda ise meyve ve sebzeyi değerlendirmeye yönelik pilot çalışmalar devam etmektedir. Süs bitkileri konusunda ciddi Ar-Ge ve organizasyon çalışmaları yürütülmektedir. Bu sadece Mersin değil, Çukurova için yeni ve ciddi üretim alanının oluşmasını tetikleyecektir. Tarım sektörünü en alttan en üste kadar bileşen-
- Hasat sonrası çalışmalar ve ürün muhafazası, - Gıda teknolojileri, - Biyoteknoloji gibi, konularda hızlı yol alınması sağlanacaktır. Diğer sektörlerin baskısından kurtararak başarı şansını arttırmak için sadece tarım ve tarıma dayalı sanayiyi güçlendirmeye yönelik ayrı bir tarımsal teknopark kurulması planlanmalıdır. Bu şekilde günümüzde dünyada geçerli olan sadece belli konularda uzmanlaşmış olan bir model benimsenmiş olarak başarı şansı arttırılacaktır.
MTSO: Alata’nın konumu ve paralelinde iklim yapısının çalışmalarınıza sağladığı avantajlar hakkında bilgi veri misiniz? Ar-Ge açısından Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü’nün Ekolojik Önemi çok büyük. Bunu şöyle anlatabilirim, Enstitümüz çok özel bir mikroklimaya sahip olduğundan özellikle tek yıllık ürünlerin Ar-Ge çalışmalarının birçok ülke ve bölgede sebze Ar-Ge’sinde yılda tek generasyon gidilirken Enstitümüzde iki generasyon hatta iyi bir planlamayla üç generasyon giderek önemli avantajlar sağlamaktadır. Diğer bölgelerde veya ülkelerde bu kadar hızlı generasyon gidebilmek için çok fazla sera yatırım ve ısıtma maliyeti oluşmaktadır. Örnekleyecek olursak; Enstitümüzde dekar başına 40 bin TL sera yatırım ve 4 bin TL ısıtma maliyeti oluşurken diğer bölgelerde 400 bin TL sera yatırım ve 40 bin TL ısıtma, 40 bin TL de soğutma maliyeti ile aynı çalışmalar ancak yapılabilecektir. Bu sebeplerle Enstitümüzün bulunduğu bölgedeki mikroklima özelliği Ar-Ge maliyetlerinin çok aşağılara çekilmesine neden olmaktadır. Ayrıca araştırmacı personelin sosyo politik durumları Ülkemizde göz ardı edilmektedir. Enstitümüzün Erdemli ye 3 km Mersin’ e 20 km olduğundan araştırmacılar için cazip bir konuma sahiptir. MTSO: Sektörel ve çiftçi eğitimleri de önemli. Kurum olarak bu alanda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Tarımsal üretim yapan tüm sektör bileşenleri ile her konuda eğitim faaliyetleri yürütülmektedir. Sektörün isteği doğrultusunda değişik kaynaklara projeler hazırlanarak da uygulamalı eğitim verilmektedir. Şuan yaş meyve sebze ihracatı yapan özel sektörün ihtiyaçlarına yönelik eğitim faaliyetleri planlanmaktadır. Bunun için altyapı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Böylece hem sektör yaş meyve ve sebze kaliteli bir şekilde iç ve dış tüketiciye ulaştıracağından para kazanacak hem de tüketici sadece posa değil vitamin ve antioksidan yönünden zengin yaş meyve ve sebze yiyeceğinden savunma sistemi (immün) güçleneceğinden
daha sağlıklı olacaktır. MTSO: Kişisel olarak yapmaktan zevk aldığınız uğraşlar hakkında bilgi verir misiniz? Makro fotoğraf çekmek ve uzun doğa yürüyüşleri yapmak kendimi yenilememde çok faydalı olmaktadır. Özellikle deklanşöre basarken dünya ile ilişiğim kesilir. MTSO: Eklemek istedikleriniz… Sorunlarımızın çözümünde Ar-Ge temelli düşünürsek daha sağlıklı ve kalıcı çözümler bulma imkanımız vardır. Bu ise dünyadaki rekabet gücümüzü arttırırken yeni pazarlar bulmamızı sağlar. Bu sebepledir ki, Ar-Ge’ye daha fazla zaman ve para ayırmamız gereklidir.