S.S.S. #1
SHELTER SERGİ SONRASI MAYIS 2018 RUTİN VITALITY BAŞKA
Fotoğraf : Burak Dikilitaş
“Aslında özgünlüğün denklemi oldukça basit: kimlik arayışıdır, kendini keşfetmektir.”
4
“Sanatçı kimliği üzerine konuşabiliriz. Sanat üretiminin en önemli unsurlarından biri ‘özgün’ olma durumudur. Günümüz üretiminde ‘özgün olamama’ sorunsalı yaşanıyor. Aslında özgünlüğün denklemi oldukça basit; kimlik arayışıdır, kendini keşfetmektir. Rousseau’nun lafı her zaman aklımda: “ ...Duygularımı biliyorum, insanların da ne olduklarını tasavvur ediyorum. Gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmış değilim. Yaşayanlardan hiçbirine· benzemediğimi cesaretle söyleyebilirim. Onlardan daha iyi olmasam bile hiç değilse başkayım.”
RUTİN 03/05/2018 - 11 /05/2018
LEVENT AYATA
“Yani başarılı olup olmamanın, daha iyi ya da kötü olup olmamanın hesabını yapmak yerine ‘başka’ olduğunu keşfetmek büyük ve basit bir denklem.” “Kimlik ve üretim anca bu şekilde keşfedilir ve geliştirilebilir. Özetle, bir sanatçı olarak kimliğimi tanımlayan şey, başka olduğumdur.” “Özellikle bir malzeme veya teknik üzerine yoğunlaşmak, o malzeme ve tekniğe bağlı kalarak belki de bir ömür boyu alternatiflerini üretmek bana göre değil. Tamamıyla problemi ortaya çıkarmaya çalışarak derdimi anlatmanın peşindeyim.”
“Duvar, kendi somut varlığı ile izleyicinin (subject) konumlandığı yer ve obje arasında kalarak ‘taraf’ kavramını ortaya çıkarıyor. Başka bir ifade ile bulunduğu yeri bölüyor. Berlin Duvarının yıkılışının yarattığı metafor gibi duvarın inşasının ortaya koyduğu bir metafor ile göndermelerde bulunuyor; görememe, bir tarafta kalma, öte, beri, sınır, tecrit vb. kavramlar.”
5
“ Başka kavramı, sanatçı kimliğini keşfetme ve kimliği oluşturma konusunda iyi bir başlangıç noktası olabilir. Özgünlük ise bu başlangıç noktasından itibaren kendini tanıma, üretim egzersizleri, bulunduğu alana ait görgüyü arttırma vb. birçok enstrümanla güçlenerek ortaya çıkar görüşündeyim.”
6
7
Fotoğraf : Burak Dikilitaş
“Bir anlamda bölünen zaman kayıp zaman olmaktan çıkıp üretimlerimizi gerçekleştirebildiğimiz bir alana dönüşmesiyle önemini artırıyor, hayatımıza değer katıyor. Bu durum da sanki o anlardaki kimliğimizi daha değerliymiş gibi gösteriyor. Oysa kimlikler, tanımlamalar gibi ayrımlardan uzak durmayı başarabilmek gerek. Hayatımızı oluşturan bütünü pasta dilimleri gibi birbirinden koparmak mümkün değil. Tüm parçalar birbirini beslediğinden biri diğerinden daha önemli olmamalı ya da öne çıkmamalı. Bu açıdan bütünsel bir yaklaşımı, bu şekilde tanımlanmayı tercih edebilirim; bilgiyi alan, veren, tasarımcı8
sanatçı bir zanaatkâr. Bunu tek bir kelimeye indirebilen bir tanım olmasını çok isterdim.” “Tamamiyle bir yere kanalize olmak bana göre değil. Bu durum sanırım kendiliğinden bir mesafe yaratıyor. Bu mesafeyle parçalar arasında denge kurmak daha kolay oluyor ve böylece bir yerlerde kaybolmadan rotamı çizebiliyorum. Çalışmalarım da aslında bu çabanın ürünleri. Tek bir noktadan bakıp farklı yanlarını gösterebiliyorum yani tarafsız yaklaşabiliyorum.” “Tipografinin ayrıcalıklı bir konumda durması uzmanlık alanım olmasından
VITALITY
“Bilgiyi alan, veren, tasarımcı-sanatçı bir zanaatkâr. Bunu tek bir kelimeye indirebilen bir tanım olmasını çok isterdim.”
14/05/2018 - 21 /05/2018
BETÜL USLU ÖZKAN
kaynaklı olabilir. İşleri bir bütün olarak değerlendirdiğinizde hazır nesnelerin de katkısıyla bir duygu aktarımı çabasını fark edebilirsiniz. Hayatımızın en yalın anları olan bir köşeye çekilip kitap okuduğumuz zaman dilimlerinde dahi sırtımızı yasladığımız, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bimediğimiz umutlarımız olabilir. Hayat rutinimiz içindeki tekrarların, umutlarımız içinde geçerli olması işlerde tekrar öğesini önemli bir noktaya taşımıştır.” “Çalışmalarda süreç ve ritüel önemli unsurlar. Bu unsurları sergi sırasında “Hope is undiscovered disappointment.”
adlı işte görmeniz mümkün. Ancak diğer işlerde ritüel unsuru sergi öncesinde işlerin yapım sürecinde kendini gösterir; ‘Hope is four letter word.’ işinde ya da ‘HOPE’ işinde olduğu gibi. ‘HOPE’ kelimesi yüzlerce küçük katlanmış kağıt parçaların bir araya getirilmesiyle oluşur; tıpkı umutlarımız gibi. İsteğimiz, umudumuz bir olsa da onun gerçekleşmesi için hayatımızda bir çok şeyin bir araya gelmesi gerekir. Bu açıdan bakıldığında önerim ancak geçmiş ve geleceğin birlikte çalışabileceği herşeyi kapsayan bir zamanötesi durumdur. Umutların olayı da süreklilik arz etmesi değil midir zaten!” 9
10
“Çoğaltılabilme durumu tüketim kültürüyle yakından ilgili. Günümüzdeyse her şey büyük bir hızla tüketilip değersizleştiriliyor. Bunların yanında olmak yerine karşısında durabilen tasarılar üzerinde yoğunlaşmak tercihim oldu. Bu süreç sonunda işlerin olabildiğince kusurlu, biricik ve üretim aşamasında teknolİjiden uzak olması ise hedefim oldu.”
11
“Zamanı yakalamaya çalışmak ya da zamanı iyi kullanmak özellikle ‘üreten’ insanın en büyük sıkıntısı.” “Her şeyin hızla değiştiği, kavramların sürekli yer değiştirdiği ya da yeniden tanımlandığı, sanat ve sanatçının yerinin sürekli sorgunlandığı bir çağda sanatçı olarak kendini tanımlamaya çalışmak oldukça zor. Fotoğraf Bölümünde 4 yıl lisans yine aynı Bölümde 3 yıl Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. 15 yıldır da Fotoğraf Bölümünde görev yapmakta ve üretimlerime burada (İzmir’de) devam etmekteyim. Sanatsal üretimime bu süreçten kazandığım tecrübe ve aynı zamanda fotoğraf kuramlarından beslenerek elde ettiğim sanatsal duyarlılığımla devam etmeye çalışıyorum.” “Zamanı yakalamaya çalışmak ya da zamanı iyi kullanmak özellikle ‘üreten’ 12
insanın en büyük sıkıntısı. Akademik hayatın getirmiş olduğu ‘zaman kaybı’ olarak tanımladığınız şey aslında tam da üretim motivasyonunun kendisini oluşturuyor. Kaçırdığın ya da içinde var olmak isteyipte olamadığın anlardan yaşadığın o kaosların her biri projeye dönüşebiliyor. Akademik kimliğimin yanı sıra ben bir fotoğrafçıyım ve bir fotoğrafçının başına gelebilcek en kötü şey onu tam bir gün bir binanın içine kapatmaktır. O yüzden benim için her bir kaçış (izin) üretim motivasyonu sağlar.” “Planlarımı ona göre yapar o şekilde proje üretebilirim. Bir ‘flanör’ olarak şehir ve yollar benim özgürlüğümdür! Diğer kavramsal projelerim için sanat tarihinden, okuduğum
BAŞKA 24/05/2018 - 31 /05/2018
GÖZDE YENİPAZARLI
kitaplardan,izlediğim filmlerden, dinlediğim hikayelerden ya da yaşadığım olaylardan ilham alıp motivasyonumu öyle sağlarım. Bazen üretim anlamında köşeye sıkıştığımı hissettiğim anlarda bile durumun kendisi “sanat eseri”nin başlangıcı haline dönüşüverir önemli olan bunu farkedip fikri olgunlaştırark onu ‘iyi bir tasarım’a dönüştürücek öngörüye sahip olmaktır. Bunu akademisyen ve fotoğraf sanatçısı olarak bunu başarabildiğimi düşünüyorum.” “Şerife ile projeye ilk başladığımızda öncelikle kavram üzerinde çalıştık. Farklı zamanlarda bir araya gelerek Hetero kavramı üzerine araştırma ve okumalar gerçekleştirdik. Stavros Stavrides’ in Kentsel Heterotopya adlı kitabındaki
“İnsanlar mekanları yalnızca tercüme etmez, aynı zamanda onun aracılığıyla düşünür ve hayal kurarlar. Dolayısıyla mekan yalnızca toplumsal dünyayı değil, eylem esinleyebilen ve kollektif düşleri ifade edebilen başka toplumsal dünyaları da şekillendirir.” ifadesinden yola çıktık. Üretim aşamasında da bu anlatımdan ilham alarak iki farklı mekanda, iki ayrı iş ürettik . Sergileme aşamasında işlerimizi bir araya getirdiğimizde aradaki estetik benzerlikler bizi oldukça şaşırttı. Dolayısıyla; sanatsal işlerimizin “başka” kavramı çerçevesinde aynı duyguda buluşup gelişmesi, ikimiz için de içgüdüsel olarak buluşup, projedeki anlatım bütünlüğünün gücünü arttırdı diyebilirim.” 13
14
“Stavros Stavrides’ in Kentsel Heterotopya adlı kitabındaki ‘İnsanlar mekanları yalnızca tercüme etmez, aynı zamanda onun aracılığıyla düşünür ve hayal kurarlar. Dolayısıyla mekan yalnızca toplumsal dünyayı değil, eylem esinleyebilen ve kollektif düşleri ifade edebilen başka toplumsal dünyaları da şekillendirir.’ ifadesinden yola çıktık.” 15
“Üretim duyarlılığının sürekliliğini sağlamak yoğun konsantrasyon gerektiren bir çabaya dönüşüyor çoğu zaman.” “Günümüz yaşam koşulları içerisinde ilgilenmemiz gereken o kadar çok ‘parça’ var ki, tek bir şeye uzun süre odaklanmak ve sadece onunla ilgilenebilmek özendiğim birşey aslında. Ama bu, bizim çağımız insanının kaybettiği bir meziyet. Tutkularımız, konsantrasyonumuz o kadar kuvvetli olmalı ki, bütün günlük yaşam deneyimlerinin arasında kendine hep yer bulabilmeli. Bunu becerebilen insanlardan olmaya çalışıyorum. Tasarımcı, sanatçı, öğrenci, hoca, hepsinin ötesinde üretmeye gelişmeye çalışan, ruhunun katmanlarında gezinen, kendini tanımaya çalışan biri.” “Içselleştirme deneyimi çalışma şeklimin 16
önemli bir parçası, belirleyici öğesi diyebilirim. İnsanın kendine samimi olabilmesini çok önemli buluyorum. Çalışmalarımla aramda samimiyet olmazsa büyük sıkıntı var demektir. “ “Lütuf gibi ‘arda kalan zamanlar’ çok değerli, bu zamanlara sığdırmaya çalıştıklarım o kadar çok oluyor ki, sürekli bir zamansızlık - yetememe- yetişememe duygusu yaşatıyor. Para kazanmak için yaptığım işler, asıl yapmak istediklerimden daha fazla zamanımı ve enerjimi alıyor çoğunlukla. İkisi arasındaki dengeyi kurabilmek gerçekten çok önemli. Bu biraz yorucu bir iş. Dengeli bir yaklaşım çalışmalara mesafeli olmayı beraberinde
BAŞKA 24/05/2018 - 31 /05/2018
ŞERİFE ASLAN
getirse de mesafe içselleştirmeye engel değil, biraz daha fazla zaman alıyor sadece.” “Üretim duyarlılığının sürekliliğini sağlamak yoğun konsantrasyon gerektiren bir çabaya dönüşüyor çoğu zaman. Bunun üstesinden gelmekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Halen tam olarak olmasını istediğim şekilde değilim, çabalıyorum.” “Gözde’yle çalışmalarımız- çalışma şeklimizin benzerlik gösterdiğini, aynı yerlerde gezindiğimizi farkettiğimizde birlikte sergi yapma fikri doğdu. Biraraya gelip konuşmalar yaptık, işlerimiz üzerine, çeşitli kavramlar üzerine. Heterotopya kavramını ana tema olarak belirledik, ayrı
ayrı projeler geliştirdik. İşleri yan yana getirdiğimizde yakaladığımız bütünlük bizim için şaşırtıcıydı. Sergide daha önce sergilenmemiş eski işlerimden biri bu sergiye dahil oldu, sanki bu proje kapsamında üretilmiş gibiydi. Bu da başka bir sürprizdi, çalışma sürecinde doğru yolda olduğumuzun teyiti gibiydi. Sergiyi oldukça yalın tutmayı tercih ettik, çok fazla eleme yaptık, bu biraz zordu. Hangi işlerin sergide olacağına karar verme süreci başlı başına ayrı bir deneyimdi benim için. Gözdeyle yaptığımız bu sergi süreci ikimiz için de deneyimlemekten çok keyif aldığımız, geliştiren, biraz zorlayan ve tatmin edici bir süreç oldu.” 17
18
19
S.S.S. #1 SHELTER SERGİ SONRASI #1 kataloğunda yer alan metinler, Temmuz 2018 - Kasım 2018 tarihleri arasında, sanatçılar Levent Ayata, Betül Uslu Özkan, Gözde Yenipazarlı, Şerife Aslan ile yapılan yazılı diyaloglardan oluşturulmuştur. Bir araya getirilen metinlerin soru bölümleri çıkarılmış olsa da, sanatçıların verdiği cevaplara müdahale edilmemiştir.