Metanoia Nisan Sayı 09

Page 1

METANOIA

NİSAN 2018 | 09

İçinde SEN varsın....

Kişisel Gelişim | Farkındalık Dergisi

Röportaj:

Avukat-Yoga Eğitmeni Özde Ülker:

"Herkes bana kötü davranıyor diye bir şey yok!"

Nusretiyen Rüya Analizleri Çözümler

Canın İstiyor Peki Ya Bedenin?

Rüyalarda Saklı

Baharın Enerjisini Evinize Davet Edin

Neden Kötü Duyguları Yaşamaya İznimiz Yok?

AYIN KONUSU:

Doğadan İlham Al! İllüstrasyon: Şenay Kurtuluş


Reklamınızı bu sayfada yayınlayabilirsiniz. İletişim: info@metanoiadergi.com


WWW.METANOIADERGI.COM

3 | NİSAN 2018

PUSULAMIZ Metanoia Dergi ekibinde bir uzman kadrosu bulunmuyor ve bulunmayacak. Çünkü bu derginin amacı, insanlara sorgulamayı, soru işareti duyduğu noktalarda kendi uzmanlığına, içine, özüne dönerek kendi doğrusunu buldurtmayı amaçlıyor. Biz Metanoia Dergi yazarları olarak, okuduğumuz, öğrendiğimiz, uyguladığımız ve işe yaradığını düşündüğümüz şeyleri kalemimiz döndüğünce sizlerle bu sayfalar aracılığı ile buluşturacağız. Hiçbir şeyin yüzde yüz doğru-yanlış olduğunu savunmadan, iyi ve kötüye dokunmadan, güzel çirkin kıyaslaması yapmadan sadece yazacağız.

Aşağıdaki cümleler Kozmos: Bir Uzay Serüveni (Cosmos: A Spacetime Odyssey) belgesel dizisinin sunucusu ünlü Astrofizikçi Neil deGrasse Tyson’a ait. Bu satırlar Metanoia’nın pusulası olarak her sayımızda burada yerini alacak. Sizlere de pusula olması dileklerimizle…

Otoriteyi sorgula. Hiçbir fikir, birisi doğru olduğunu söylüyor diye doğru değildir, ben de dahil. Kendin düşün. Kendini sorgula. Hiç bir şeye, sırf inanmak istediğin için inanma. Bir şeye inanmak onu gerçek yapmaz. Fikirleri, gözlem ve deneylerden elde edilen kanıtlarla test et. Çok beğendiğiniz bir fikir, iyi kurgulanmış bir testi geçemiyorsa yanlıştır! Yola devam edin. Kanıtlar sizi nereye götürüyorsa oraya gidin. Elinizde hiç kanıt yoksa, peşin yargıda bulunmayın. Belki en önemli kural da şudur: Unutmayın; yanılıyor olabilirsiniz! En iyi bilim insanları bile bazı konularda yanılmıştır. Newton, Einstein ve tarihteki bütün büyük bilim insanları zaman zaman hatalar yapmışlardır. Tabi ki yapacaklardı; sonuçta hepsi de sadece insandı…


WWW.METANOIADERGI.COM

4 | NİSAN 2018

Editörün Notu

METANOIA Kurucu Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com

Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com @mervererdem

Kış, mevsiminde yaşatamadığını, bahardan ödünç olarak yaşattı bizlere. Son soğuklar da Mart ayı ile birlikte uzaklaştı yeryüzünden. Artık yeni bir aydayız. Baharın iliklerimize kadar içimize işlediği, insanın kendini mutlu olma hevesi içinde hissettiği, yeni olan şeylerin gerçekleşmek üzere sıraya girdiği bir aydayız. Nisan. Doğanın yeniden canlandığına şahit oluyoruz. Karların kalktığı topraklarda yeniden yeşeren bitkilere, üzeri soğuk ile örtülse bile doğanın hep yaşama gayretini izliyoruz. İzliyoruz ancak farketmiyoruz. Bu ay, doğadan bir parça olduğumuzu hatırlatmak, izlediğimiz şeylerin farkına varmak, parçamızdan ilham almak üzere, konumuzu #dogadanilhamal olarak seçtik ve sizlere birbirinden değerli içerikler hazırladık. Düşünmek, insana özgü ve insanı diğer canlılardan ayıran yegane özellik. Ancak düşünme eylemini etkili bir şekilde kullanmamak insanı düşünerek kurduğu zindanların içine hapsetti.

Kuralların esaretinde, doğadan kopan insan, içinde barındırdığı doğal gücü unuttu. Para ile, kariyer ile, hayatına giren insanlar, sahip olduğu mal mülk ile güç gösterisi yapmayı öğrendi. Gücü bu şekilde tanımlamaya başladı ve güce bu şekilde ulaşmaya çalıştı. Bunu hepimiz yaptık, yapıyoruz. Ancak bir türlü beklediğimiz tatmin dolu hayatı yaşayamıyoruz. Çünkü içimizdeki gerçek gücü es geçiyoruz. Dışarıdan beslenerek, sürekli dışarı bağımlı bir hayat sürüyoruz. Çevireceğiniz her sayfada ısrarla hatırlatıyoruz. Bizler, biz insanlar doğanın bir parçasıyız ve onun sahip olduğu güce sahibiz. Yeterki doğa gibi ayakta dimdik duralım, doğa gibi yeterli miktarda tüketelim, doğa gibi kabullenelim, geleni iyi kötü demeden kucaklayalım , doğa gibi sakinliğimizi koruyalım, doğa gibi sadece önümüze bakalım. Hayata doğanın bir parçası olduğumuzu bilerek ve o şekilde yaşayarak baktığımızda size söz baharlar gelecek, size söz çiçekler yeniden açacak...

Katkıda Bulunanlar: Yazarlar Ebru Arasıl ebru.arasil@metanoiadergi.com Zeynep Makascı zeynep.makasci@metanoiadergi.com Aydan Gündüz aydan.gunduz@metanoiadergi.com Kapak Çizim Şenay Mutlu Kurtuluş senaykurtulus@gmail.com Kitap Yorum Gülizar İnci gulizar.inci@metanoiadergi.com

Reklam info@metanoiadergi.com Yazarlık başvurusu editor@metanoiadergi.com Görüş ve önerileriniz info@metanoiadergi.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

@metanoiadergi @metanoiadergi www.metanoiadergi.com


İ Ç İ N D E K İ L E R 7

12

14

HER ŞEYİ KALBİNE İNDİR

DOĞANA DÖNÜŞ

ÇÖZÜMLER RÜYALARDA SAKLI

16

18

NEDEN KÖTÜ DUYGULARI YAŞAMAYA İZİN VERMİYORUZ?

22

ZENGİN OLMAK KÖTÜDÜR!

25

29

FARKLI İLETIŞIM ARAÇLARINI KEŞFEDIN

BAHARIN ENERJISINI EVINIZE DAVET EDIN

İLİŞKİNDE DOĞADAN İLHAM AL…

24 KABUL ETMEK PES ETMEKTIR


Bizi

Takip Edin @metanoiadergi


WWW.METANOIADERGI.COM

7 | NİSAN 2018

Özde Ülker hem bir avukat hem de yoga felsefesini hayatının her alanına uygulamış bir yoga eğitmeni. Bu ay bize, yoga ile kazandığı farkındalığı, bu farkındalık ile değişen bakış açısını anlattı. Yoganın doğaya, doğanın insana nasıl dokunduğunu kendi deneyimleri ile bizlerle paylaştı. Bizler bu söyleşi esnasında, deneyimlerinden güzel çıkarımlar yaptık. Aynı enerjiyi ve ilhamı almanız dileği ile...

HER ŞEYİ

KALBİNE İNDİR

Röportaj: Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com


WWW.METANOIADERGI.COM

8 | NİSAN 2018

"Herkes bana kötü davranıyor diye bir şey yok!" Merhaba Özde, yogaya nasıl başladın? Bize biraz anlatır mısın? Merhaba Özde, yogaya nasıl başladın? Bize biraz anlatır mısın? 5 sene önce, kurumsal bir şirkette çalışıyordum ve çok mutsuzdum. Bir arkadaşım ile Bali’de buluştuk. Güzel bir tatil yaptık. Sörf yaptık. İlk defa uzak doğuya gitmiştim. Farklı bir kültürdü. Çok fakirlerdi ama çok mutlulardı. Bizim gibi bakmıyorlar, farklı bakıyorlardı. Bugüne kadar edindiğim mutluluk kavramlarından çok daha farklı çok daha içten, içselleştirilmiş bir mutlulukları vardı sanki, onu hissettim. Yanımıza bir kız geldi. Yoga yapacaklarını ve bizim de yapıp yapmayacağımızı sordu. Daha önce pilates yapmıştım ma yogaya sadece kulak aşinalığım vardı. Katıldım. Hayatımda ilk defa yoga yaptım. Kundalini yoga yapmıştık. Gözlerim karardı, tansiyonum düştü. Enerjim değişti. Sonra sabah uyandım ve içine çekti beni yoga. Arkadaşıma biraz yalnız gezmek istediğimi söyledim. Hayatımda ilk defa hiç tanımadığım bir yerde, tek başıma tatil yaptım. Kimseyi tanımıyordum. İşi, tutunduğum her şeyi geride bırakmıştım. Sonra İstanbul’a döndüm. İşimde sorunlar çıktı, yollarımı ayırmak zorunda kalmıştım. Hayatımda hep iyi okullarda okumuş ve başarılı olmuş biri olarak yaşadığım böyle bir olay ilk defa başıma gelen bir deneyimdi. Bir süre durumu kendime yediremedim. Doğum günüm çok yakındı. Arkadaşlarım güzel bir doğum günü organize ettiler. Biri hani şu “bir kitap okudum hayatım değişti” dedikleri bir kitap aldı. Biri spiritüel danışmanlık deneyimi hediye etti. O kitapta, kendime ne kadar haksızlık ettiğimi, hep kötü yanlarımı gördüğümü, hep başarısız hissettiğimi fark ettim. Aslında bunu ailelerimiz de yapıyor. Avukat olmama rağmen, “aferin kızım sana” hiç denmedi bana. Kendimi bunun için hep eksik hissettiğimi fark ettim. Hep onaylanmak istiyoruz. Kendimi güzel, başarılı bulmazdım. Ne haksızlık !!! Ancak şimdi bakıyorum da çok güzel olduğumun farkındayım, daha doğrusu hepimizin güzel tarafları var ve onları parlattıkça herkes çok güzel zaten. Yani işten ayrılmak zorunda olmak, bunları fark etmeme sebep oldu. Her gün çıktım yürüyüş yaptım. Düzenli olarak

Yoga yapmaya başladım. Dünyaya algım değişti. Dünyam değişti. İstediğim her şeyi yaratabileceğimi fark ettim. Bu sigarayı bırakmak gibi bir şey. Bana hizmet etmeyen düşünce kalıplarını bıraktım. Başka türlü düşünmeye başladım. Daha mutlu bir insan oldum. Abim bana, canavardan bir prenses yarattığımı söylüyor. Herkesle kavga eden, taksiciyle kavga eden, esnafla kavga eden biriydim. Kibarlık ve naifliğin geri dönüşünü gördüm. Birine içten bir şekilde güldüğünde onun da sana güldüğünü, iyi niyetle yaptığın bir şeyin iyi niyetle karşılandığını gördüm. Herkes bana kötü davranıyor diye bir şeyin dünyada olmadığını anladım. Ve sonra yoga dönüştü. Yogadan sonra hayatındaki değişikler nasıldı? Daha sonra Yoga fiziksel pratiğin ötesinde bir şeye dönüştü. Önceleri, derslerde nefesini hisset, nefesini gövdenin sağ tarafına gönder diyor mesela, “nefes sağa mı gönderilir, nefes işte” diyorum, “saç tellerini yer çekimine doğru bırak” diyor mesela “ne yer çekimi” diyordum sonra fiziksel bedenimle mücadelem azaldığında ve bedenimin ilerisine gittim nefesimi hissetmeye, yönlendirmeye, onunla uyumlanmaya, nefesimle omurgamı uzatmaya başladım ve nefesimle rahatlamayı öğrendim. Çünkü nefes alamadığım için sıkışmışım, göğüs kafesimi nefesimle açmayı, gemişletmeyi öğrendim ve fiziksel alanımda göğüs kafesimi açtıkça daha çok sevmeyi, kabul etmeyi, anlamayı deneyimledim. Bunları farkedince başka bir dünya açıldı önümd. 2 ay sonra güzel bir iş teklifi aldım ve şimdi çok sevdiğim o işte çalışıyorum. Kendimi daha başarılı ve çalışırken daha özgür hissediyor, iyi para kazanıyorum. Avukatlar çok realisttir ve hayal kuramazlar gibi bir algı var. Senin hayaller ile aran nasıl?Ben kafamın üstünde bir hayal bulutu ile yaşarım. Ömrümün yüzde ellisi hayal kurmak ile geçer. Eskiden hayallerimi ilgi çekmek üzerine kurardım. Acıları düşünürdüm. Şimdi hayallerim değişti. Yapabileceklerim değişti. Eskiden daha az hayalperesttim aslında ve şimdi daha realist bir hayalperestim. Yoga ile doğa ilişkisi hakkında ne söylemek istersin? Yoga kendini sorgulamak demek bence. Ben eskiden sorgulamadığım kadar kendimi sorgular oldum. Bir gün arkadaşımla otururken, bana gözlerimi kapattırdı ve evde bulunan orkidenin kaç tane çiçek açtığını sordu. Ben de 4 mü diye cevap verdim. “Hayır 7 çiçek açtı, dedi, her gün gözümüzün önündeki orkidenin kaç çiçek açtığını göremeyecek duruma gelmişiz. Farkındalığım geliştikçe doğanın döngüsünün ve aslında bizim de döngümüzün daha çok farkına varmaya başladım.


WWW.METANOIADERGI.COM

9 | NİSAN 2018

Peki ya insan ile doğa ilişkisi? Doğa, kışın soğuk havayı da dayanıyor, yazın yüzünü güneşe dönüp, çiçek de açıyor. Doğada tüm yapraklarını dökmüş bodur ağaçlar da var, ihtişamlı ağaçlar da var. Biz insanlar kendimizi sürekli bir şeylere benzetmeye çalışıyoruz ancak doğa bunu yapmıyor. Yapraklarını döktüğünde, “acaba çiçek açacak mıyım” diye sormuyor ancak biz insanlar soruyoruz. Fırtınalar geliyor, yağmurlar geliyor. Doğadaki insan dışındaki hiçbir canlı “bunun içinde nasıl duracağım, dayanamayacağım, kendimi bırakayım” demiyor. Duruyor, bekliyor, sakinlikle geleni kabul ediyor. Yapraklarını dökerken de, çiçeklerini açarken de; bir gelişim içinde doğa. İnsan doğaya gerçekten baktığında,yaşamın döngüsünü görüyor aslında. Bunları fark ettiğinde hayatın anlamını çıkarabilirsin. Çok da büyük bir problem içinde yaşamıyoruz, her şey çok basit yani. Doğanın insana mesajı ne sence? Hayatta inişler çıkışlar olacak. Yaprakları da dökeceksin, üzülmekse evet üzüleceksin ama yine çiçek açacaksın. Her şey gelip geçici. Senin yapman gereken köklenmek. Yere bas sıkı sıkı, etrafına verebildiğini ver, etraftan alabildiğini al ve yoluna devam et.

Kendini bir ağaca benzetsen, farkındalığından önce ve sonra nasıl bir ağaçtın. Paylaşır mısın? Ben küçük bir ağaçken, etraftaki büyük ağaçlara bakar neden öyle olamadığım ile hayıflanıp duruyordum. Hiçbir zaman kendi küçük ağacımın içindeki güzelliğimi fark edemiyordum. Ben güzelliğimi fark edemediğim için de hep soluktum ve etrafımda da yaşam cılızdı. Ben ne zaman ki diğer ağaçların ihtişamı ile birlikte kendi içimdeki ihtişamı gördüm o zaman parladım ve çiçek açmaya, etrafımla etkileşime girmeye başladım, kendime ve etrafıma hayat verdim. Okuyucularımıza senin vermek istediğin bir mesaj var mı? Ben de hala gelişimime devam ediyorum ancak bir mesaj vermem gerekirse o da; her şeyi kalbine indir olur. Zihinizle yarattığın hiçbir sorunu zihininizle çözemezsin. Onu kalbininize indirmeniz lazım. Baş edemediğin ne varsa zihninden kalbine indir. Sadece aşkı değil, işi gücü, canını sıkan, dengeni bozan ne varsa, önce kalbine indir ve onu anla. Kabul etmek önce zor ancak zamanla olacak ve onu anlayacaksın. Kendine döneceksin. Ve anlayış seni özgürleştirecek...


AYIN KONUSU


WWW.METANOIADERGI.COM

11 | MART 2018

DOĞADAN İLHAM AL

"İnsan" kelimesine vurgu yapıldıkça kendimizi doğadan soyutlar olduk. Onun bir parçası olduğumuzu unuttuk. Doğamızda olan güçleri kullanmayı unuttuk. İnsan olmaya, dahası mekanik bir insan olmaya odaklandık. Robotlaştık, robotlaşıyoruz. Doğasına dönen insanlara garip garip bakıyor, normal olmadıklarını düşünüyoruz. Oysa biz doğayız. Doğanın ta kendisiyiz. Doğanın kalbinde dünyaya geldik. Doğanın kalbinde hayatta kaldık. Geliştik ve bugünlere ulaştık. Bu ay, yağmur gibi yağabilmeyi, güneş gibi açabilmeyi, ağaçlar gibi dimdik durabilmeyi, geleni kabul etmeyi, kısacası doğamıza dönmeyi konu aldık. Doğanızda yaşayabilir, doğal olabilir, doğanızda olan gücü kullanabilirsiniz. Haydi, gereklilikleri ve robot hallerimizi bırakıp, yapraklarımızı sallayalım. Güneş açalım, fırtına koparalım. Doğadan ilham alalım...


WWW.METANOIADERGI.COM

12 | NİSAN 2018

A Y I N K O N U S U : DOĞADAN İLHAM AL

DoğAna Dönüş Ebru Arasıl ebru.arasil@metanoiadergi.com

Doğa anamız. Adı üzerinde ana sevginin, şefkatin, yaratıcılığın, güzelliğin, yaşamın kaynağı. Dikkatle izlediğimizde bizi kendine hayran bırakan, doğal denge hali. Doğa bize hem spritüal hem de dünyevi anlamda olağanüstü bir ilham kaynağı. İhtiyaç duyduğun, aradığın her neyse, cevabı onda bulabilirsin. Hayatın özünü anlamak için doğaya bakmak yeterli. Biz hayatın doğrusal bir zaman çizgisinde olduğunu sansak da aslında sonsuz bir spiral, ilkbahar, yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar...

"Hayvanlara, bitkilere bakarsak, hepsi şartlarına ve tabiatlarına uygun yaşıyorlar."

Mevsimler bize hayatın sonsuz döngüler halinde devam ettiğinin en güzel kanıtı. Ve o döngüler içinde her türlü duygunun, fiziksel ve duygusal değişimlerin olduğunun da örneği. Hemen herkes baharı, yazı çok sever. Oysa ağaçların yeşermesi, çiçeklerin açması için, bütün kış onların dinlenmesi, güç toplanması ve olgunlaşması gerekir. Bizlere de zor , güç gelen durumlar, hem duygusal hem fiziksel anlamda güç toplamamızı, olgunlaşmamızı sağlayan sebeplerdir. Bir ağaç ya da çiçek, köklerini güçlendirdiği sürece rüzgarlara kendini bıraktığında kırılmadan geleni geldiği, olanı olduğu gibi kabul eder ve bu aynı zamanda tohumların etrafa yayılmasına yardım eder. İnsan olarak bizim de karşımıza çıkan durumlara direnç göstermek yerine, kabul edip bu durumdan neler öğrenebileceğimizi, bize nasıl yardımcı olacağını sorgularsak durumun bizim için


WWW.METANOIADERGI.COM

13 | NİSAN 2018

faydasını görebiliriz. Hayvanlara, bitkilere bakarsak hepsi şartları ve tabiatlarına uygun yaşıyor. Hiçbiri diğerinin hayatına öykünmüyor ya da onun gibi olmaya çalışmıyor. Hiçbiri ihtiyacından fazla tüketmiyor. Hiçbiri. Hayatın keyfini çıkarmak istiyorsan kedilere bak. Bir kedi her zaman mekanın kendisine en uyan yeri bulur ve kimse umurunda olmaz tehlike yoksa. Kedi kendini kendi istiyorsa sevdirir. Ve onu severken de seni öyle bir hisse sokar ki dünyada ondan ve senden başka kimse yokmuş gibi ve anlarsın ki minnetsiz özgür sevgi budur. Köpek gözlerine öyle bir bakar, seni öyle takip eder, ihtiyaç duyduğunda öyle yanında biter ki anlarsın şefkat ve sevgi budur. At itaatkar dururken bile öyle soyludur ki anlarsın soylu sevgi budur. Her bir hayvan sevginin bambaşka hallerini sergiler. Doğada yanlış, kötü, zararlı hiç bir şey yoktur. Her canlı mutlaka başka bir canlının yararınadır. Dökülen yaprak, hayvan dışkıları toprağın verimli hale gelip, yeni bitkilerin yetişmesine sebep olur. Hayvanların, insanların nefesle verdiği karbondioksit, bitkilerin besin yapabilmesi için şarttır. Arılar, rüzgarlar çiçeklerin tozlaşması için taşınmalarına yardım eder. Doğadaki her şeyin bütün canlılar yararına bir düzen ve denge

"Doğada yanlış, kötü, zararlı hiç bir şey yoktur. Her canlı mutlaka başka bir canlının yararınadır. "

Aynı şekilde insan hayatında aslında yanlış giden bir şey yoktur. Olan her şey her

Ebru Arasıl Kimdir?

insana mutlaka fayda sağlar, insan o an için bunu anlayamasa da.

içinde olduğunu biliriz de insan hayatına aynı şekilde bakamayız çoğunlukla. Bir aslanın bir geyik yakalamasına üzülürüz ama aslanın kendisi ya yavrusu için buna ihtiyacı olduğunu ve doğanın dengesi içinde bunun doğal olduğunu kabul ederiz. Yani olaya sadece geyik tarafından değil de bir bütün içinde bakarız. Aynı şekilde insan hayatında aslında yanlış giden bir şey yoktur. Olan her şey her insana mutlaka fayda sağlar, insan o an için bunu anlayamasa da. Yaradan’a inanırız çoğumuz ama, acının, üzüntünün, savaşların, ölümün , sevgi kadar mutluluk kadar, doğum kadar bu dünyanın bu düzenin bir parçası olduğunu kabullenmez ve direnç gösteririz. Oysa her şey bu dünyanın bir parçası Ve baharla birlikte bir döngüyü daha bitirdik, yenisi başlıyor. Eğer buna ölüm derseniz bir döngü öldü ve yenisi doğuyor. Siz de bu yeni döngü ile yeni bir ben doğmasını istiyorsanız doğadan ilham alarak yenilenin, değişin ve dönüşün. Tıkandığınız yerlerde dönüp doğaya bakın, cevapların zaten doğada hazır olduğunu göreceksiniz. Bu baharı kendi baharınız yapmak için siz hangi farkındalıklara sahip olmak, hangi niyetleri koymak, hangi hayalleri kurmak istersiniz?

1974'de doğdu. Çocukluğundan beri hayatın anlamını ve kendini aradı. Bu arayışta karşılaştığı enerji çalışmalarına katıldı. 18 senelik çalışma hayatından sonra Fas'ta 3 sene kendi içine daha derin bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Öğrenmek ve bunları paylaşmak en büyük keyfi haline geldi. Dahasını ararken ikinci kez yaşam koçluğu eğitimi alıyor ve yaşam koçluğu yapıyor.

ebru.arasil@metanoiadergi.com @earasil


WWW.METANOIADERGI.COM

14 | NİSAN 2018

A Y I N K O N U S U : DOĞADAN İLHAM AL

İÇTEKİ BENLE BARIŞMAK VE NUSRETİYEN RÜYA ANALİZLERİ

ÇÖZÜMLER RÜYALARDA SAKLI Aydan Gündüz aydan.gunduz@metanoiadergi.com

Bir garip telaş, tuhaf can sıkıcı bir tedirginlik. Olumlu düşünmek, pozitife odaklanmak şeklinde tanımlanan üst beyinsel telkinlerin işe yaramadığı, dönüp dönüp sebepsizce kurcaladığın, artık çok geride kalmış kimi negatif durumlar… Ama çok sürmüyor bu durum. Çünkü sabah ilk iş, hem de kahvaltıdan önce kağıda döktüğün sembollerle kuyruğun o zamansız mekandan seslenivermiş sana ve muhteşem bir espriyle ne de güzel anlatıvermiş derdini. Kuyruksal enerjinin al aşağı olduğunu bilerek üstelik bunun sebebini de fark ederek gülümsüyorsun şimdi… Doç Dr Nusret Kaya’nın hem rüya analizi eğitimleri hem de çeşitli vesilelerle söyleşi ve toplantılarında dile getirdiği çok önemli bir nokta vardır; alt beyindeki virüsler temizlenmeden üst beyninizle istediğiniz kadar pozitif düşünün bu hiçbir işe yaramaz. Çünkü sorun olarak görüp, yansıttığınız meseleleri sadece %28 beyin hücresi kullanan korteksinizle çözmeye çalışırsınız ki bu buzdağının sadece görünen yüzüdür. Anne karnında daha ceninken aldığınız kayıtlar 0-2 yaş bebeklikte kuyruğunuzun aldığı takıntılar, kaptığı psikolojik virüsler ne yazık ki orada öylece durmaktadır; ve anne karnındaki 9 ay 15 günlük dönem insan canlısının en zayıf dönemidir. Korteks iki yaşından sonra oluştuğu için, bu dönem hatırlanmaz. Ama cenin, alt beyni bir aylık olmasından itibaren kayıt almaya başlar. Hamilelik süresince annenin yaşadığı bütün sıkıntılar, üzüntüler, olduğu gibi ceninin alt beynine yansır. Herhangi bir şekilde

hatırlanması mümkün olmadığı için, anne rahminde yaşanan olumsuzluklar tedavisi en zor takıntılara sebep olur. Bu nedenle, eğer hayattaysa anneden, hamileyken neler yaşadığını ayrıntılı olarak öğrenmek çok önemlidir. Mümkünse anneler, hamilelik döneminde yaşadıklarını günlük tutarak kayda geçirmelidirler. Böylelikle, birey ileriki yaşlarında en güçsüz olduğu bu dönemde kapmış olduğu takıntılarla yüzleşmiş olur. Psikolojik virüsü alt beynimizin derinliklerinden üste çıkardığımızda ise sorunu çözmüş oluruz, ruhsal anlamda bizi rahatsız eden takıntılardan kurtulup rahatlarız. Freud'un anal ve oral dönemler olarak adlandırdığı ve korteksin devre dışı kaldığı 0-2 yaşlar arası, bebeğin, anne rahminde geçen sekiz ay 15 günden sonra en çok takıntı aldığı ikinci dönemdir. Toplumumuzda cinsel içerikli psikolojik virüsler 'bebek bir şey anlamaz' önyargısı yüzünden en çok bu sürede alınır. Bu yüzden de bir bebek için en önemli dönemlerden biri de tuvalet terbiyesinin verildiği dönemdir. Tuvalet terbiyesini anne yapmalı, eğer kaçınılmaz olarak anne dışında birileri (yakın akrabalar dahil) bebeğin tuvalet terbiyesi ile ilgilenecekse eldiven takmalıdır. *Libidosu, yani cinsel enerjisi ve yaşam enerjisini rahim organından alan kadınlarımız özellikle erkek poposu düşkünüdürler, bir erkek bebek gördüklerinde poposunu ısırırlar, öperler. Erkek canlının anüsüyle aşırı uğraşıldığı bu anormal durum, ileriki yaşlarda çok az ihtimalle eşcinselliğe, çok büyük ihtimalle de maçoluğa, kabadayılığa, horozluğa sebep olur.

Çünkü çok erken dönemde, korteks henüz oluşmamışken 'medulla spinalis'in kök sinirleri, yani hayat ağacının kökleri hasara uğratılmış ve bir karmaşaya sebebiyet verilmiştir. Bunun adı cinsel kimlik karmaşasıdır ve erkek, içindeki bu karmaşayı dışarı yansıtmamak için aşırı erkeksi davranışlar gösterir, bunu çoğunlukla kavga, küfür gibi davranış bozuklukları izler. Erkekte dizginlenemeyen öfke nöbetlerinin nedeni de anüs uyarımıdır. Aşırı öfkeli/ maço olarak bilinen kişilerin tuvalet terbiyesiyle kimlerin nasıl uğraştığını araştırdığımızda hep aynı sorunla karşılaşırız. Bu nedenle


WWW.METANOIADERGI.COM

15 | NİSAN 2018

toplumsal anlamda sağlıklı bireyler yetiştirmek için, tuvalet terbiyesi döneminde erkeğin poposuyla uğraşılmamalıdır. Aynı özen kız çocuklarının 0-2 yaş döneminde de gösterilmeli, altı değiştirilirken klitorisiyle oynanmamalıdır. Klitoris, erkek penisinin gelişmemiş halidir, henüz cinsiyeti belli olmayan ceninin bedeninde aynı organ erkekte penise, kızda klitorise dönüşür. (Ki; bunu herhangi bir anatomi kitabına bakarak hayretle görebilirsiniz.) Bu nedenle erkekteki anüs gibi, fazla uğraşılması kadında da cinsel kimlik

karmaşasına yol açar, kadını bunalımlı ve gergin hale getirir. Kadın cinsel kimlik karmaşası nedeniyle kendi içinde bir anlamda çatışma yaşar ve 'Dıştaki ben 'de güzel de olsa, İçteki ben le kavgalı olacağı için kendini beğenmez ve kendine güvenmez. Cinsel enerji klitorisinde aşırı toplanmış erkeksi kızlar toplumda takdir edilse bile doğaya aykırıdır, nevrotiktir ve o takdir edilen 'erkek gibi kadın', ileride birlikte olduğu erkeği de kadınsılaştırır. Özet olarak özellikle 0-2 yaş döneminde erkek bebekte bacak arasındaki girintiye, kız bebekte bacak arasındaki çıkıntıya sataşmamalıyız ki; ileriki yaşamları bu basit hatalar yüzünden karmaşalar, depresyonlar ve davranış bozukluklarıyla kararmasın. İki yaşına kadar korteks kurulmadığı için alt beyni bir kayıt cihazı gibi gördüğü, işittiği, kokladığı, tattığı, dokunduğu her şeyi kaydeder demiştik. Bu nedenle bu dönemde alınan kötü bakış kayıtları, ileride insanların gözlerine bakamama rahatsızlığı şeklinde bireyin karşısına çıkar, farkına varmadan. Kötü kokulardan kaynaklanan kayıtlar, ileride aşırı parfüm düşkünlüğüne yol açarken, bebeğin alt beyninin kaydettiği negatif ses tınıları, 'Üşürsün! Düşersin! Yapma! Etme!' şeklindeki çığlık çığlığa ikazlar işitme virüsü şeklinde yerleşir. Bu nedenle bebeklere, alt beyinlerinin her şeyi kaydettiğini hatırlayarak davranmak çok önemlidir. Onlara kötü ( halk arasındaki deyişle kem gözle) bakmamak, onlara bağırmamak, kötü kokulu ortamlarda bırakmamak, seveyim derken aşırı mıncıklamamak hayati önem taşır. Kendi bebekliğimizde, 0-2 yaş dönemimizde kaydettiklerimiz de rüyalarımızda mutlaka karşımıza çıkar. Rüyalarımızı yazmak, negatif kayıtların farkına varmak suretiyle onları hayatımızdan çıkardığımızda da hayatımızda pozitif değişimler, dönüşümler olmaya başlar. İçteki beniyle barışık, huzurlu bir birey olmanın en temel şartı budur.

Kaynak: *ÖlümsüzlükDoç. Dr Nusret Kaya Goa Yayınları

Aydan Gündüz Kimdir?

Aydan Gündüz İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri Bölümü Fars Dili ve Edebiyatı mezunu, senarist ve yazar. Abdülhamid Son Sultan’ ‘Kanuni Grand Turc’ ve ‘Şarkın ve Garbın Hakimi Yavuz’ ‘Reşat Enis Tozlu Raflardaki Gölge / Hep Oyunda Kalmak ve 100 Liraya Kendi Filmini Çek kitaplarının yazarı. UMAYLA YAŞAM BİLİM MERKEZ’İ'nde Hüseyin Rahmi’nin Romancılığı üzerine atölye çalışmaları ve rüya analizi yoluyla koçluk yapıyor.

aydan.gunduz@metanoiadergi.com @aydangunduz_


WWW.METANOIADERGI.COM

16 | NİSAN 2018

A Y I N K O N U S U : DOĞADAN İLHAM AL

İLİŞKİNDE

DOĞADAN İLHAM AL…

Zeynep Makascı Zeynep.makasci@metanoiadergi.com

Çok kasvetli bir havada evden çıkacaksınız… Yağmur yağdı yağacak, hava gerilmiş kalmış. Biliyorsunuz ki yağabilse şöyle bir, rahatlayacak ortalık. Her gün güneş açan gökyüzü, doğanın olmazsa olmazı ama yağmak istiyorsa yağacak. Size düşen belki bir şemsiyeyle onu karşılamak, belki de alternatif plan yapmak. Tıpkı ilişkiler gibi… Kendi doğasında var her gün güneşin doğması, çiçekler kokması ama olur da güneş açmıyorsa, vardır bulutlara bir neden. Asıl kasveti yaratan belki de bulutları yok saymak veya onlarla savaşmak halbuki yağsa rahatlayacak. Neden söylemez insan sevdiğine kızdığını da rahatlatmaz evdeki kasveti? Ne güzeldir oysa yağmurdan sonra açan güneş de… İzin versek biz de seviyorum derken ki gibi hoşumuza gitmeyen şeyleri söylemeye, hiç küser mi güneş gökyüzüne bugün yağdı diye? Doğanın döngüsü, renkleri, tüm canlıları üzerinde barındırabilmesi, her ne olursa olsun döngüsüne devam edebilmesi ne büyük ilham ilişkilere. İki insan bir arada ebruli ve ahenkli ama bireylerin de her mevsim gibi kendine özgü renkleri var; her çiçek gibi kendine has dokusu var. Bir araya gelince buket olan çiçekler de bir arada çok güzeller ama hepsinin ayrı ayrı bir duruşu ve o buketin görünüşünde bir izi var. İlişkide de rengarenk ve ahenkli olabilirken, her bireyin kendi rengini ve kokusunu baki tutabilmesinin muazzam bir etkisi var… Her mevsimin kendi zamanında güzel olması gibi, her

"İki insan bir arada ebruli ve ahenkli ama bireylerin de her mevsim gibi kendine özgü renkleri var; her çiçek gibi kendine has dokusu var."

mevsim arasında gözle görülemeyen yumuşak geçiş ve o ahenkli döngü de doğanın ilişkiye ilhamı. Bir- birken bütün olmak da karışırken kendi özünü korumak da ilişkinin döngüsü. Bu döngüde aşırılık ya da aksaklık olması ise ilkbaharda kar yağması veya kışın ortasında çiçek açması… İnsanların doğasında da bazen çiçekler açar, duygular coşar; bazense daha sakin, sıcak kahve- kurumuş yapraklar… Hal böyle olunca ilişkilerin de mevsimi


WWW.METANOIADERGI.COM

17 | NİSAN 2018

Zeynep Makascı Kimdir?

1992’de Akşehir’de doğdu. İstanbul’da yaşıyor. Lisans eğitimini İngilizce ve Fransızca Mütercim Tercümanlık üzerine Bilkent Üniversitesi’nde tamamladı. Serbest çevirmenlik yapıyor. Örgütsel Psikoloji üzerine yüksek lisans yapıyor. NLP Practititoner eğitimini tamamladı. Yaşam ve Nefes Koçluğu yapıyor. Psikoloji üzerine okumaktan ve yazmaktan keyif alıyor.

var; her dönemin kendine has havası var. Açan çiçeklerin, istirahate çekilen hayvanların doğaya büyük saygısı var… İlişkilerde de farklı dönemlerde yaşanabilen mevsimlerin anlayışa ihtiyacı var. Doğanın kendini sevgiyle iyileştirebilmesi, kendi düzenini her bir parçasıyla sağlayabilmesi de başka bir ilham. Sevgiyle örülen ilişkinin de en büyük potansiyel tuzağı yine insan. Her bir dışarıdan sevgi içermeyen

müdahalenin doğada oluşturduğu tahribat gibi, ilişkilere de etkisi çok büyük sanıldığından. Elbette başkalarından beslenip, büyüyebilir ilişki ama asıl onu iyileştiren cevherin kendi içinde olduğunu unutmamalı insan… O yüzden odağı önce kendi içinde, ilişkisinde olduktan sonra kulak vermeli başka seslere. İlişkide doğadan ilham alınacak çok şey var. Her biri ilişkiye renk katar, tat katar. Doğanın büyüsü gibi ilişkinin özünde de AŞK var. Her kim aşkı beslemek için ilişkiyi özveriyle sularsa, o ilişkide her gün güneş doğar, yağmur bereketiyle yağar, bulutlar anlayışla ortadan kalkar.

zeynep.makasci@metanoiadergi.com @zeynepmakasci


WWW.METANOIADERGI.COM

18 | NİSAN 2018

WWW.METANOIADERGI.COM

21 | MART 2018

A Y I N K O N U S U : DOĞADAN İLHAM AL

Neden Kötü Duyguları Yaşamaya İznimiz Yok?

Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com

Pırıl pırıl gökkuşağını görmek için, önce yağmuru yaşamak gerekir. - Fransız Atasözü -

Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım. Duygular mı “kötü” biz mi onları “kötü” algılıyoruz? Benim şahsi cevabım kesinlikle bizler duyguları iyi ve kötü olarak ayırıyoruz ve kötü saydığımız duyguları yaşamaktan kaçınıyoruz. Deneyim ve gözlemlerime göre de hayatta yaşadığımız problemler tam da buradan kaynaklanıyor. Tam yağmur yağacakken, tepemizdeki kara bulutların bir türlü yağamadığını, rüzgarın uğultusunu duyarken, bir türlü enerjisini savrularak atamadığını, korkmayalım diye şimşeklerin çakamadığını, katılaşan suyun karın olup yere düşemediğini düşünsenize. Ne olurdu?


WWW.METANOIADERGI.COM

19 | NİSAN 2018

Doğa bunu birkaç sefer ertelese, içine atsa sanırım dünya diye bir şey kalmazdı. Yok olurdu. Ancak biz insanlar, sevimsiz algılanan bir takım duyguları yaşamaya izin vermiyoruz. Doğamızı bozuyoruz. Ağlayarak kendimizi sulamıyor içimizi katılaştırıyoruz. En ufak bir şeyde kırılıyor dağılıyoruz. Öfkeyi içimize atıyor, ruhumuzu darmadağın ediyoruz. Sinirimizi yutup canımızı yakıyoruz. Mutsuz olmamak adına mutluluk maskesi takıp, maske altındaki yüzümüzü unutuyoruz. Hatırlayın lütfen. İnsan doğanın bir parçası ve doğada her duygu serbestçe yaşanır. Doğa buna izin verirken insan neden vermez? Çünkü bizler doğanın bir parçası olduğumuzu çoktan unuttuk. Kendimizi robotlaştırıyoruz ve insan gibi davranan insanların gücüne şaşırıyoruz. Oysaki o güç her birimizin içinde var. Doğanın kalbi her birimizin içinde atıyor. Bitmek bilmeyen bir fırtına ya da gök gürültüsü? Doğa izin verir ve fırtınalar gelir geçer. Doğa kendine hak görür ve kış bir gün biter. Kendine ağlama izni vermeyen bir insan, ne kadar güldüğünü söylerse söylesin, yağmurdan sonra burnumuza gelen o toprak kokusunu alamaz. Kendine mutsuz olmayı hak görmeyen bir insan, açan güneş ile yeterince ısınamaz. Öfkelenmeyen bir insan, başka bir insanı gerçekten saramaz. Sinirlenme müsaadesi olmayan bir insan, sakinliği tanımlayamaz. Bu saydığım duyguların sürekli aktif halde olduğunda yıkıcı duygular olduğu bir gerçek. Ancak tümüyle pasif olduğunda da aynı derecede, içten ve görünmeyen bir yıkım gerçekleştirdiği de bir gerçek. Ağlamak istediğinizde ağlayın, mutsuz olmak istediğinizde izin verin, birilerine kızmayı ya da sinirlenmeyi hak görün kendinize. Göreceksiniz, duygularınıza bu izni verdiğinizde, kahkahanızın rengi değişecek, umudunuz daha farklı yeşerecek, neşeniz daha farklı bir türlü olacak. Yani iyi ya da kötü duygu yok.

Merver Erdem Kimdir?

"Kendine mutsuz olmayı hak görmeyen bir insan, açan güneş ile yeterince ısınamaz. Öfkelenmeyen bir insan, başka bir insanı gerçekten saramaz. Sinirlenme müsaadesi olmayan bir insan, sakinliği tanımlayamaz."

Yaşadığımız duyguların toplum tarafından nasıl algılandığı korkusu var. Doğa nasıl insanlar ıslanır düşüncesiyle yağmuru yağdırmaktan vazgeçmiyorsa, insanlar korkar diye, şimşekleri üzerine çekmiyorsa sen de yapma. Yağmayan bir hava ardından havanın sana verdiği bunalımı düşün ya da düşmeyen bir karın yaşattığı kışı. Doğa doğal davranmadığında ne oluyorsa biz insanlar da doğamız gereği davranmazsak aynısı oluyor. Korktuğumuz zarardan daha fazlasını veriyoruz hem kendimize hem de çevremize. İçinizdeki doğayı uyandırın. İnsan olduğunuzu hatırlayın. Doğa ile bütünleşin ve doğa kadar özgürleşin. O zaman iyi ve kötü kavramları iç içe geçecek ve tam da o zaman doğanın gücü size hizmet edecek.

1984’de Amasya’da doğdu. Ankara’da İşletme Lisansı, İstanbul’da Pazarlama Yüksek Lisansı yaptı. “Ben ne istiyorum?” sorusunu kendine sorduğunda 30 yaşındaydı. Her şeyi olduğu yere bıraktı. Kendini tanımaya, ne istediğini bulmaya odaklandı. Metanoia Dergi’yi kurdu. Yaşam koçluğu yaparak insanların hayatına misafir oluyor, Klinik Psikoloji eğitimi alıyor. Okumaktan, yazmaktan, izlemekten, anlatmaktan ve dinlemekten keyif alıyor.

merver.erdem@metanoiadergi.com @mervererdem


Geçmiş Sayılarımızı Okudunuz Mu?

Temmuz-Agustos Cesaret

Eylül İçimizdeki Çocuk

Ekim Kendi Sesini Yükselt

Kasım Sadeleş

Aralık Şükret


Biz, tabiatı örnek alırsak asla yanılmayız. - M. T. Cicero -


WWW.METANOIADERGI.COM

22 | NİSAN 2018

TOPLUM ALGISI

ZENGİN OLMAK KÖTÜDÜR! Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com Bu yazıyı, ünlü bir iş adamının kızı ve arkadaşlarının özel jet ile yaptıkları seyahat sırasında yaşanan kaza sonucu, 11 kişinin acı ölümünün haberini aldığımız gün yazıyorum. Gencecik 11 insan ve ailelerinin hayatları bundan sonra hiç eskisi gibi olmayacak. Yaptıkları rutin ya da yeni her şeyde, kaybettikleri canlarını arayacaklar. Zengin fakir her ailede olduğu gibi onlar da bu acıyı yaşayacak. Ancak onlar, diğer insanlara göre bir şey ile daha mücadele etmek zorunda kalacaklar: “zengin” oldukları için suçlamalarla.

Sosyal medya türedi türeyeli insanlar dağın başında özgürce işer gibi konuşuyorlar. Sidiklerini nereye serpiştirdiklerini umursamadan, bir rahatlama çabasıyla ve hırsla. Bu hazin olayda da yine aynısı oldu ve günün sonunda herkese şu soruyu sordurdu; zengin olmak suç mu? İçinde yaşadığımız toplumun bakış açısı, eğer farkında bir hayat sürmüyorsak, bizleri de içine alıyor farketmeden. Para konusunda çalıştığım bir çok danışanım, zamanın da ben de, para kazanma kapasitesi oldukça yüksek olduğu ve daha fazla para kazanmak istediği halde kazanamıyor. Ya da kendine “zengin” etiketini yapıştırmayacak kadar kazanıyor. Eğer bir şeyi yapamıyorsak, yapamamaktan bir kazancımız var demektir. Yani eğer yeterince-kendimizi zengin sınıfına koyacak kadar-para kazanamıyorsak, para kazanamıyor olduğumuz durum bize, para kazanıyor olduğumuz durumumuzdan daha fazla kazanç sağlıyordur. "Olur mu öyle şey. Paradan daha güzel kazanç mı var?” dediğinizi duyar gibiyim. Öyleyse sizi, artık hayatta olmayan, çoğu “zengin” 11 gencecik insanın ardından yapılan yorumları okumaya davet ediyorum. Toplum olarak zengin insanları sevmiyoruz. Sanki para denilen kağıt

parçası sınırlı ve o “zengin” insanlar hunharca o sınırlı parçadan avuç avuç alıyorlar ve kimseye bırakmıyorlar. Fakirler o “zengin”ler yüzünden fakir oluyorlar. Hal böyle olunca, farkında olmadan, toplumun kuralları ve toplumun bakış açısıyla yaşayan biri, diliyle zengin olmayı istese bile duygularıyla, zengin olmaktan kaçınıyor. Çünkü kimse kötü olmak istemez. Kimse suçlu olmak, suçlanmak istemez. Kimse, böylesine acı bir şey yaşarken, ardından ah almak istemez. Türk toplumunda, para kazanmak, maddi olarak zengin sınıfına girmek, pahalı kıyafetler giymek, tatillere gitmek eşittir kötü bir şey algılanıyor. Zenginliğe sadece “kötü şeyler” yaparak ulaşılabileceği düşünülüyor. Üretmenin, işini severek, sahiplenerek yapmanın zenginliğe katkısı sıfır sayılıyor. Topluma göre, Zengin sınıfındaki insanlar, kazançlarının ne olduğuna bakmaksızın sınırlı yaşamalı. Asıl işlerini bırakıp, kendini “fakir” gören insanlar için çalışmalı, yani kısaca varlık içinde yokluk çekmeli. Böyle yapmalı ki, toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan ve son yıllarda ellerinden düşürmedikleri telefonlarıyla ünlenen kişilere yaranabilsinler. Sevgili fakir kardeşim, zengin ya da fakir olmak meselesi, zihin


WWW.METANOIADERGI.COM

23 | NİSAN 2018

meselesi. Sen zenginlere bu kadar küfrediyor, kınıyor, oh olsun diyorken, zengin olabilir misin? Parayı böylesine lanetlerken para sana gelir mi? Gelse bile onu elinde tutabilir misin? Şimdi gözlerinizi kapayıp zengin olduğunuzu düşünür müsünüz? Zengin olmak sizin için ne ifade ediyor? Suçluluk, gaddarlık, mutsuzluk, sağlıksızlık? Hangisi? Para kazanmak, maddi olarak zengin olmak, maddi gücünün el verdiği şekilde pahalı şeyler giymek, pahalı yerlere gitmek kötü birşey değildir. Yaşanılan herşey insan içindir. Zengin ya da fakir ayırt

etmeksizin. Bakış açınız kim olduğunuzu size söyler. Zengin olmayı istiyor, zenginlere kin ile bakıyorsanız, kimse kendine öyle bakılmasını istemez dolayısıyla öyle bir hayatı yaratmaz. Ailelerimizden, Türk filmlerinden, toplumun bir çok yerde karşımıza çıkan bu bakış açısından aldığınız düşünceleri özgür bırakın. Özgür bırakın ki, bolluk ve bereketin kapısı size de açılsın. Bir zenginin fakir gibi yaşaması sizi zengin yapmaz ancak sizin zengin profiline bakış açınız, sizi zenginliğe sürükler. Hem de sandığınız gibi çaba harcamadan.

Dünyaya nasıl bir gözlükle baktığınızın önemli. İstemsizce gelen düşünceler, olaylara verdiğiniz otomatik tepkiler, aniden hissettiğiniz acı ya da sevinçler, farkında olmadan ağzınızdan çıkan kelimeler toplumun gözlüğünü mü kendi gözlüğünüzü mü kullandığınızı size söyler. Siz yeter ki kendinizin farkında olun. Zengin olmaya bakış açımızı, çirkin bir şekilde bir kez daha hatırladık. Farkına vararak yaşamayı seçtikçe, hayatlarımız daha güzelleşecek. Buna yürekten inanıyorum. Hayatlarının baharında, her biri ayrı ayrı üreten, cıvıl cıvıl gülen giden canlara rahmet diliyorum.


WWW.METANOIADERGI.COM

24 | NİSAN 2018

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

"Kabul Etmek Pes Etmektir" Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com

Bir şeyi hayatımızda istemediğimizde ondan kaçmak, kaçarak kurtulmak isteriz. Biz kaçtıkça o bizi kovalar, kovaladıkça istemediğimiz şeyin içine daha çok gireriz. İstemediğimiz bir şeyi hayatımızdan çıkarmanın ya da onu istediğimiz bir şey ile değiştirmenin yolu, kabul etmekten geçer. Ancak kabul etmeyi, istemediğimiz o şeye mahkum olmak şeklinde algılarız. Gerçekte böyle midir? Tabii ki değil. Kabul değişimi getirir. Her insanın pes ettiği bir nokta vardır. Bir şey için çabalar, uğraşır, çalışır durur. Ancak o şey değişmediği gibi daha fazlasıyla hayatımızda yerini alır. Ne zaman enerjimiz tükenir ve yapabileceğimiz bir şey kalmaz, kabul ederiz. Mecburen kabul ederiz çünkü artık başka seçeneğimiz kalmamış, kalmış olsa bile artık yorulmuşuz, herhangi bir şey yapacak enerjimiz kalmamıştır. Tam da o anda istediğimiz şey gerçekleşir. İstemediğimiz şey yok olur. Ancak enerjimizi öyle sömürmüşüzdür ki sevinmeye de gücümüz kalmamıştır. Hayat hep böyle mi olmak zorundadır? Hep “PES” dediğimiz noktaya kadar sürüklenmeli miyizdir? Hayır. “PES” noktasına gelmeden, kabul etmeyi öğrendiğimizde, işler tam da “PES” noktasındaki gibi çark edecek ve bize hizmet eden hale gelecektir. Eğer işinizi sevmiyorsanız, sevmediğiniz bir işte çalıştığınızı kabul ederek başlayın olaya. Elinizde şuan için bu işin olduğunu, sonsuza kadar bu işi yapacak olsanız ve başka hiçbir seçeneğinizin olmadığını bilseniz, Bu işi nasıl sizin için daha keyifli hale getirirsiniz. Sahip olduğunuz o işin içine oturun. Size çok kötü görünen taraflarını da iyi taraflarını da kucaklayın. Eğer beğenmediğiniz bir bedeniniz varsa ve daha fit bir vücut istiyorsanız, öncelikle aynada gördüğünüz bedene bakın ve o halini kabul edin. Bacaklarınızı, basenlerinizi, karnınızı, göğsünüzü, yüzünüzdeki çizgiler, saçınızdaki

beyaz telleri. Olduğunu halinizi sevgiyle kabul edin. Hayatınız boyunca bu bedende kalacak olsanız, hiç değişmeyecek olsanız, aynaya her baktığınızda o bedenin hangi güzel yanlarını görürdünüz, düşünün. Sevmediğiniz ve sevdiğiniz her yanınıza sarılın. Evet bunu fiziksel olarak da yapabilirsiniz haydi sarılın. Kabul etmek, olduğumuz hale mahkum olmak anlamına gelmez. Aksine, “PES” noktasına geldiğimiz andaki değişim ihtiyacına son verdiğimiz anlamına gelir. Hem de kurban bakış açısıyla değil, kazanan bakış açısıyla. Kabul etmek, ne yaparsak yapalım, neye sahip olursak olalım, her şart ve koşulda kendimizi sevdiğimiz anlamına gelir ki kendini seven insan çevresi tarafından da sevilir. Kabul etmeyip, istenmeyen şeyleri değişime zorlamak, değişim olmazsa kendini olduğun halinle değersiz, yetersiz, eksik vb şekillerde gördüğün anlamına gelir. Kendini bu şekilde gören insanlar dışarıdan da aynı şekilde algılanır ve kendini gerçekleştiren kehanet şeklinde hayatımıza gelir. Kabul etmek pes etmek değildir. Aksine, yaşamı doyasıya yaşamaya devam ederken, arzuladığımız şey için de bağımsızca, hayal kurmak, vizyon yapmak, ileriye bakabilmektir. Kabul sonrası sadece beklemek gerekir. Herhangi bir sonuca bağımlı olmadan, olduğumuz yerde, olabileceğimiz en iyi şekilde olmak, olduğumuz yeri en iyi şekilde değerlendirmek bize değişim kapılarını açar. İşte bu şekilde yaratılan değişim, zarif bir değişimdir. Kutlanmayı, kutlarken ekstra enerji sarf etmeyi gerçekten hak eden, istediğinde her şeyi yapabileceğimizi bize gösteren gücünü eline almış kişinin deneyimidir. Bugün hayatında memnun olmadığın o şeyler, kabul etmenin gücünü deneyimlemen için bir fırsattır belki de ne dersin? Kabule var mısın?


WWW.METANOIADERGI.COM

25 | NİSAN 2018

BİR SÜRE DENEYİN

Farklı İletişim Araçlarını Keşfedin Merver Erdem merver.erdem@metanoiadergi.com İletişim hiç kuşkusuz, insanların ihtiyaçlarını öğrenmek ve bu ihtiyaçları gidermek için bir numaralı özelliğimiz. Zaten sosyal bir varlık olduğumuz için iletişim kurmak için ihtiyaç oluşmasına da gerek yok. Birileri ile iletişim kurmak ihtiyacı, başlı başına bir ihtiyaç. Peki iletişim kurmak sadece konuşmak mı demek? Çoğu zaman anlatmak istediklerimizi kendimize ya da karşımızdaki insana anlatamıyoruz. Ya karşımızdakinin dikkatini çekemiyoruz ya da bir şey ifade etmek isterken oku ona yöneltip suçlayıcı konuşuyoruz. Kendimizi ifade etmenin yani iletişimin birbirinden farklı yolları varken biz hep bize ilk öğretilen şeyi yapıyoruz. Konuşuyoruz. İlk doğduğumuzda konuşamıyorduk, dünyayı tanıdıkça, konuşana kadar ihtiyaçlarımızı bir şekilde anlatabildik. Yani iletişim, konuşmadan da mümkün.

Renkli kalemleri, dergilerdeki resimleri, benzetmeleri, ben dilini kullanın. Ağzınız değil, elleriniz konuşsun. Söylemek istediklerinizi kalemleri kullanarak anlatın. Ya da yazarak. Ben ne resim yapabilirim ne de yazı yazabilirim diyorsanız, alın dergileri gazeteleri önünüze, duygularınızı en iyi ifade eden resimleri kesin, bir tablo olarak gözünüzün her an değdiği bir yere asın. Hiçbir kelime, hiçbir resim anlatamıyorsa içinizde olup biteni, benzetin. Kalp çarpıntısı gibi. Rüzgar gibi, güneş gibi. Son model bir araba, çalışmayan bir makine gibi… Benzetmeler ne yaşadığınızı olduğu gibi anlatmanıza yardımcı olurlar. Biri ile konuşuyor ve ona kendinizi ifade edemiyor, sürekli çatışma yaşıyorsanız, “ben” dilini kullanın. “Hep eve geç kalıyorsun!” demek karşı tarafı suçlar ve suçlanma karşısında, insan otomatik olarak savunma mekanizması geliştirir. “geç kaldığında, beni önemsemediğini düşünüyorum” gibi hoşnut olmadığını durumdan kaynaklanan duygularınızı ifade ettiğinizde, iletişim kurmaya başlarsınız.

Deneyin! Bu ay her iletişim problemi yaşadığınızda, bu iletişim araçlarından yararlanın. Deneyimlerinizi ya da kendi ürettiğiniz iletişim araçlarını bizimle paylaşmak isterseniz maillerinizi info@metanoiadergi.com adresine bekliyor olacağız. Etkileşim kurdukça büyüyoruz unutmayın…


İlişki Yaratım Workshopu Aradığınız kadın ya da erkek ile henüz karşılaşmadıysanız, ya ilişki yaşamamak sizin için duygusal olarak ilişki yaşamaktan daha karlı, ya da ilişki yaşamayı seçmiyorsunuz demektir. Aksi takdirde o çok arzuladığınız kişi yanınızda olurdu... 12 hafta sürecek, online, sadece romantik ilişkilerin konuşulacağı workshopun ayrıntıları için merver@mervererdem.com'a mail gönderebilir, buraya tıklayarak hemen satın alabilirsiniz.

Hemen Al


WWW.METANOIADERGI.COM

GÜZELLİK | İNSAN | YAŞAM

23 | MART 2018


WWW.METANOIADERGI.COM

24 | MART 2018


WWW.METANOIADERGI.COM

29 | NİSAN 2018

Baharın Enerjisini Evinize Davet Edin

Bahar, en çok da rengarenk haliyle iyi geliyor insana. Peki neden bu renk şenliğini sadece bahar mevsiminde ve sadece dışarıda bulmak zorundayız?

M

evsimlerden baharı yaşayoruz. Şanslıyız. Ölü toprağını, doğanın gücüyle üzerimizden atıyoruz. Güneş, rengarenk açan çiçekler, cıvıl cıvıl insanlar, kelebekler, böcekler, hayvanlar... Doğa hareket halindeyken, biz de ona uyum sağlıyoruz. Doğa bizi kendine davet ediyor. Biz ise düzenli gelen bu davete hep icabet etmekle yetiniyoruz. Bu mevsim bir değişiklik yapalım ve doğayı evimize davet edelim mi? Hem de sadece baharda değil. Yaz mevsiminde, hatta kış aylarında ve hatta yenilenmek için soldukları sonbaharda bile...


WWW.METANOIADERGI.COM

30 | NİSAN 2018

İhtiyacınız kadarını alın, fazlasını ihtiyacı olanlara sevgiyle yollayın... Doğa ihtiyacından fazlasını barındırmaz bünyesinde. Sadece ihtiyacı kadar su alır, ihtiyacı kadar hava, ihtiyacı kadar besin alır topraktan. Madem baharı davet ediyoruz evimize, önce fazlalıklardan arınalım mı? Ne kadar çok eşyamız olursa, o kadar çok değerli olduğumuz öğretildi bize. Ne kadar şeye sahipsek, o kadar varlıklı olduğumuzu sandık. Ancak sahip olduklarımızla öyle ağırlaştık ki, uçmak bir yana dursun, yürümekte zorlandık. Olduğun yerde bir bak etrafına, gerçekten işine yaramayan neler var. Sana ilk aldığın günkü hazzı vermeyen? Sevgiyle uğurla onu. İzin ver gitmesine ve izin ver evinde oluşacak boşluğa. Boşlukla yaşa bir süre. Boşluğa sarıl. Sonbahar gibi. Çok sert geçiyorsa belki kış gibi.

Açın pencereleri, hava girsin içeri! Bahar enerjisinin bir başka özelliği de nefesimize her değdiğinde hissettiğimiz taze havası. Kapalı duvarlar ardında o havayı içeri almanın en hızlı yolu ise pencereleri sonuna kadar açmak. Uyanır uyanmaz, sadece 5 dakikalık bir aralık bile, evinize nefes aldıracak, enerjik bir havayı tüm oadalara çok kısa sürece yayacaktır. Unutmayın, günün ilk saatlerindeki enerjiniz, günün seyrini etkiler. Kim taptaze bir havayı soluyarak güne başlamak istemez ki?

Cıvıl cıvıl renklere küçük küçük yer verin Kendinizi, gözünüzü, gönlünüzü yormadan, evinizin hemen dışından başlayarak o evde rengarenk bir şeylerin olduğunun mesajını kapınızı çalacak misafirlerinize verin. Ancak en çok da kendinize verin bu mesajı. Daha kapıdan girerken, içerinin enerjisi doldursun içinizi. Renkli, kokulu mumlar, sadeleşmiş yuvanızı, baharın renkleri ile renklendirsin. Baharın kokuları ile ışıldatsın. Eviniz size nefes versin. 4 mevsimin en canlısı olan baharın verdiği taptaze, rengarenk, ışıl ışıl bir nefes.


WWW.METANOIADERGI.COM

31 | NİSAN 2018

Kötü havayı müzik ile yıkayın Müzikleri ruhumuz üzerindeki etkisi tartışma götürmez bir gerçek. Peki evimizin ruhunu da besliyor muyuz? Haydi, dinlemekten bıkmadığınız, dinledikçe dahasını istediğiniz bir müziği açıp evi güzelce bir yıkayın. Sesin evinizin her odasına zarifçe girip, bayat havayı, tazelediğini izleyin. Güne böyle başlayın ya da günü böyle sonlandırın. Hazır müzik sizin yerinize evin havasını değiştiriyorken, sizde gözlerinizi kapatın ve zihninizi sakinleştirin. Arınmış bir evi, arınmış bir zihin ile kullanmaya başlayın.

Yeşillere yer verin Evde sizden başka canlıların olması nasıl bir duygu? Üstelik bu canlılar onlara sevgi ile baktıkça, çiçek açıyorlarsa. Küçük ev bitkilerinden, ev ortamında sağlıkla büyütebileceğiniz bodur ağaçlara, birbirinden harika kompozisyonlarla evimize süsleyen teraryumlara kadar onlarca farklı seçenekle doğanın yeşilini evinize alabilir, hem yeşilin huzurunu hem de üretilen oksijenin havasını ev ortamında soluyabilirsiniz. Bitki bakımları için internet üzerinden, size en uygun bakım seçeneğine ulaşabilir, evinize, iş temponuza uygun bakım sağlayacak çiçeği seçebilirsiniz. Evinizdeki çiçekle günden güne konuşarak iletişim kurabilir, sevgiyle yaklaştığınız her şeyin size çiçeklerle karşılık verdiğini bizzat deneyimleyebilirsiniz.


Pırıl pırıl gökkuşağını görmek için, önce yağmuru yaşamak gerekir. - Fransız Atasözü -


WWW.METANOIADERGI.COM

33 | NİSAN 2018

Baharın Beraberinde Getirdiği Tek Ama En Büyük Dert: Kilolar ve Kilo Kontrolü!

Tek derdiniz bu olsun. Kiloya bakış açınızı değiştirin. Farklı seçeneklerin farkında olun. Seçim yapın. Sadece bir mevsim değil her mevsim, ideal kilonuzu koruyun...


WWW.METANOIADERGI.COM

34 | NİSAN 2018

Canın İstiyor Peki Ya Bedenin?

Diyet listelerimiz hazır. Spor programlarımız da. Süre azalıyor. Yaz mekanlarında boy göstermek ve bize sunulan kalıplara girmek için son 3, 2, ...

Canım 34 beden olmak istiyor!

Canım çikolatalı pasta istiyor!

Canım spor yapmak istemiyor!

Vücudumuz rakamları bilmez. Zayıf ya da şişman olmayı da bilmez. vücudumuz kendi dengesini bilir. Ve dışarıdan gelen hiç bir standart bilgi sizin vücudunuz hakkında bilgi vermez. Kilo konusunda hedefinizi koyarken, rakamlardan uzak durun ve bedeninize dönün. Nasıl bir durumda bedeniniz kendini sağlıklı hissediyor. Rakamlara ulaşmak kolaydır ancak bazı fiziksel durumlar bunu engelleyebilir. Ancak bu yine de sizi tatmin edecek bir fiziğinizin olmayacağı anlamına gelmiyor.

Bedenimiz, pastanedeki tatlıları bilmez ve ihtiyaç halinde onlara isimleri ile değil, onlardan edineceği yaşamsal ihtiyaç ile seslenir. Bedeniniz şeker ihtiyacı hissettiğinde, sizin aklınıza çikolatalı pastalar, profiteroller ve bunlar gibi "özel" yiyecekler geliyorsa, canınız çaktırmadan araya giriyor ve şeker ihtiyacını ancak ve ancak o tip yiyeceklerden alacağınızı söylüyordur. Uyanık olun. Bedeninize öğrenilmiş kalıpları değil de, istediğini vererek ihtiyacını gerçekten giderin. Çünkü seçenekleriniz sınırlı değil.

Spor yapmak sizin için yorulmak anlamına geliyor olabilir ancak beden bunu vücudun gerekli miktarda hareketi olarak algılar. Spor yaparken, bedeninizi zorlamak bedeni geliştirir ancak kısa zamanda çok şey başarmak için bedene yüklenmek onu yorar ve bir süre sonra işlevsiz hale getirir. Sık ve yeteri kadar yapılan hareketin beyin aktivitelerini de hızlandırdığını unutayın. Spor yaptığınızdan emin olun ve bedene günlük rutin hareketi verin. Her beden bunu hakediyor değil mi?

Bedenim saglıklı bir vücut istiyor!

Bedenim seker istiyor!

Bedenim yorulmak istemiyor!


WWW.METANOIADERGI.COM

35 | NİSAN 2018

. . Iç Motivasyon Ile Zayıfla Değişim içte başlayınca tatmin edici ve hayatımızda kalıcı hale geliyor. Peki nedir bu değişimin içte başlaması. Değişimin dışardan ya da içerden olduğunu nasıl ayırt edeceğiz? Değişimi nasıl içerden başlatacağız? Kilo vermek sizin için görüntü değil sağlığı ifade ediyorsa, bu yaz kilo vermeseniz bile üzülmüyorsanız, zamanla zaten kiloların gideceğine dair inancınız tamsa, tartıda gördüğünüz rakamlar gününüzü mahvetmiyor sadece bir rakamdan ibaret olarak gelip geçiyorsa değişime içten gelen bir arzu ile başladığınızın işaretlerini veriyorsunuz demektir. Yaz geliyor diye zayıflama ihtiyacı içine giriyorsanız, mevsimsel bir değişiklik yani dışarıdan gelen bir motivasyon kaynağı ile bu hedefi koyuyorsunuz bu da değişim için dış faktörlerin sizi zorladığı anlamına gelir. Bu motivasyonla yapılan diyetler, sporlar, mevsimin sona ermesi yani motivasyonun ortadan kalkaması ile son bulacaktır. Ancak içten gelen arzular sadece sizin onlara son vermeniz ile ortadan kaybolurlar. Siz motivasyonu sürdürmek isterseniz sizinle birlikte yürüdüğünüz yolda size eşlik ederler. Çevresel görüşlerin gerekli gördüğü kalıpların dışına çıkıp, bedenin ideal kilo ve ölçülerini motivasyon kaynağı olarak kullandığımızda yaptığımız şey sıradan bir diyet programı

olmaktan çıkıp, yaşam tarzımız haline gelecektir ki yaptığımız şeyin göstermelik olmayıp bize ait olduğunu anlatan şey de budur. Beden kendi dengesini bilir. Ona güven! Beden rakamları bilmez ancak kendi dengesini bilir. Bu nedenle bedenine güven ve standartlaşan rakamlara ulaşmak için bedenini zorlama ya da ulaşamadığın için kendini suçlama. Her insanın parmak izi ne kadar birbirinden farklı ise, bedenlerimizin geçmişi de, yiyeceklerin her insanda yarattığı algı da, zayıf ya da şişman olmanın ifade ettiği anlam da bir o kadar farklı. Bu nedenle bedene güvendiğinde, canının istediğini değil, bedeninin istediğini ona verdiğinde, beden kendi kendine dengeyi bulacak ve tatmin olduğun bir vücut ile seni buluşturacaktır. Vücudundan memnun olmaman onu sevmediğin ya da sevmeyeceğin anlamına gelmesin. Kendine ait herhangi bir şeyden memnun değilsen bunu istediğin şekilde değiştirme özgürlüğüne sahipsin ancak

memnuniyetsizliğin seni kendini sevmeme noktasına getiriyorsa dikkat! Çünkü sen her halinle değerli ve sevilmeye layıksın. Sen kendini sevmesen, başkalarının sana bakış açısı senin kendine bakış açından daha iyi olmayacaktır. Ayrıca sevgi ortadan kalkınca ortaya cezalandırıcı tutumlar gelebilir. Unutma memnun olmadığımız durumları sevgi iyileştirir, sevgisizlik değil. Aynaya baktığında var odağında ol! Her insanın kendine göre eksikleri yine kendine göre fazlaları var. Sen aynaya bakınca ilk ne görüyorsun? Belinin kenarlarından çıkmış fazlalıklarını mı, sarkmış karnını mı? Kırılmak üzere olan bacaklarını mı? Çökmüş yüzünü mü? Aynaya baktığında memnun olmadığın her halini değiştirecek gücü, spor yapabilecek sağlığı, gözlerindeki kararlılığı, içindeki arzuyu görmek hayatındaki varlara odaklandığını, diğerleri ise yoklara odaklandığını gösterir. Unutma odağın neredeyse hayatında orayı çoğaltırsın. Şimdi tekrar ayna karşısına geçmeye ne dersin?


WWW.METANOIADERGI.COM

36 | NİSAN 2018

Takip Ediyoruz

@kocmutfakta @kocmutfakta Instagram hesabı, kendi sağlıklı beslenme yolculuğunu eğlenceli paylaşımlarla, takipçileri ile birlikte uyguladığı egzersizlerle ve adını kendi koyduğu lezzetli mi lezzetli tariflerle ilgimizi çekiyor. Önceliği kilo vermek değil sağlıklı yaşamak olanlara, bunu yaşam tarzı haline getirmeyi amaçlayanlara, bilindik kuralların dışına çıkıp farklı seçeneklerinin olduğunu görmek isteyenlere @kocmutfakta naif, eğlenceli, lezzetli ve bol seçenekli şekilde alan tutuyor. #duygulardakarındoyurur #duygusalaçlık #benbedenimdegilim hashtagleri ile bedenimize bakış açımızda duygularımıza ve alışkanlıklarımıza dikkat çeken Yaşam ve Nefes Koçu Zeynep'in deneyim yolculuğuna siz de ortak olabilirsiniz.


WWW.METANOIADERGI.COM

37 | NİSAN 2018

Artan Seçenekler Çoğalan Tarifler Standart bakış açımız kendini en çok da diyet yaparken gösteriyor. Örneğin, şekeri sadece tatlılardan, beyaz şeker ile ya da yetinebiliyorsak meyvelerden aldığımızı düşünüyoruz. Unu da öyle. Peki hem sağlıklı beslenme hem de size keyif verecek tatlı gıdalardan da yeme şansınız olsaydı, sağlıklı beslenme yaşam tarzını hayatınıza yerleştirmek daha kolay olur muydu?

Denedik! Hurma

Şeker Pekmez

Dut Kurusu

Denedik!

YAPILIŞI Her malzemeyi ayrı ayrı rondodan geçir. Geniş bir kapta hepsini homojen bir karışım haline gelene kadar yoğur. Top halinde yuvarlayıp hafif bastırarak yassı hale getir. Üzerlerini süslemek için susam kullanabilirsin. Buradaki malzemelere bağlı kalma. Damak tadına göre malzeme miktarlarını değiştirebilir, farklı malzemeler kullanarak kendi enerji topunu yaratabilirsin.

MALZEMELER (10 adet) 10 tane hurma Her hurma için 3 ya da 4 tane çiğ badem 3 tane kuru incir 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi 1 tatlı kaşığı kakao YAPILIŞI Her malzemeyi ayrı ayrı rondodan geçir. Geniş bir kapta hepsini homojen bir karışım haline gelene kadar yoğur. Küçük toplar halinde servis tabağına koy. Üzerlerini süslemek için hindistan cevizi ya da kakao kullanabilirsin. Buradaki malzemelere bağlı kalma. Damak tadına göre malzeme miktarlarını değiştirebilir, farklı malzemeler kullanarak kendi enerji topunu yaratabilirsin.

Ekşi Kurabiyemsi MALZEMELER (10 adet) 10 tane kuru erik 10 yemek kaşığı yulaf 3 tane kuru incir 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi 1 tatlı susam

ENERJİ TOPLARI

Badem

Un Yulaf

keçiboynuzu


WWW.METANOIADERGI.COM

38 | NİSAN 2018

Akıllı Telefonlar İle İlişkiniz Nasıl? Sizler de akıllı telefonların boynunu büken kişilerden misiniz? Yoksa onları kendi aklınızla yönetenlerden mi?

T

eknoloji hiç kuşkusuz, yaşadığımız dönemin hem en hızlı gelişen hem de günden günü ilgimizi çekerek bizi içine sürükleyen çılgın alanı. Bir çoğumuz teknolojinin zaman çaldığından şikayet edip onu kötülüyoruz. Peki zamanı teknoloji mi çalıyor, zaten bize ait olan bir şeyi biz olduğu gibi öylece ona hediye mi ediyoruz? Sanırız cevap ikincisi. Peki akıllı telefonları, kendi aklımızı kullanarak bize hizmet eden hale getirebilir miyiz? Pek tabii evet. Bunu yapmak için ilgimizi çeken, akıllı telefon kullanıcılarına asistanlık yapmak için geliştirilmiş akıllı telefon uygulamalarını derledik. Başınız önde sosyal medya hesaplarından gezinmek de güzel tabii ancak, siz işinize bakarken bir takım hatırlatmarı sizin için yapan asistanın da cebinizde olması, kafanızı bir çok gereksiz detaydan arındırarak, yaşamınıza biraz daha yer açacak.

THE MINDFULNESS APP Hayat şartlarının zorlaşması ve insanların kendilerine daha az vakit harcaması beraberinde stres ve çeşitli olumsuzlukları da getirdi. Kendinize vakit ayırıp bir meditasyon merkezine gidemiyorsanız meditasyon merkezinin parmaklarınızın ucuna gelmesine ne dersiniz? Eğer meditasyon ile ilgileniyor ve zaman ve mekan sınırlaması olmadan meditasyon yapmak istiyorsanız The Mindfulness App tam size göre. Bu aplikasyonu akıllı telefon ya da tabletinize indirerek farkındalık yaratın.


WWW.METANOIADERGI.COM

39 | NİSAN 2018

SESLENEN KİTAP

PİRİ – SESLİ TUR REHBERİ

Hayatın durmadan artan temposu ile birlikte insanların kendilerine vakit ayırmaya, sevdiği etkinlikleri yapmaya çok az vakitleri kalıyor. Örneğin bir insan çoğu zaman kitap okumak için durup bir saat zaman yaratamayabiliyor. İşte tam da bu durumdan yakınanlar için hem iOS hem de Android platformlarda çalışan bir uygulama geliştirildi. Seslenen Kitap uygulaması ile nerede olduğunuzun bir önemi olmadan yalnızca kulaklığınızı kullanarak istediğiniz kitapları dinleyebilirsiniz.

Piri, dünya üzerinde yer alan yerleri en iyi rehberlerin sesi ile keşfetmenizi sağlayan ve yürürken sizleri yönlendiren bir sesli yürüyüş uygulamasıdır. Eğer gezmeyi, görmeyi ve yürümeyi çok seviyorsanız telefonunuzda mutlaka olması gereken bir uygulamadır. Bu uygulama sayesinde hem şehrinizde hem de dünyanın diğer bölgelerinde olan turistik yerleri rehberlerin yönlendirmeleri ile gezebilirsiniz. Piri sesli tur uygulaması sayesinde şehrinizin hikayelerini Türkiye’nin en çok seyahat eden rehberlerinden dinleyebilirsiniz. Bu alanda uzmanlaşmış olan rehberler ile sanki yan yanaymış gibi meydanların, sokakların hatta binaların bile hikayelerini dinleyebilirsiniz.

YOGA STUDIO Yoga Studio, evinizin konforunda yoga yapmanızı sağlayacak video anlatımlı bir mobil uygulama. 15-30 ve 60dk lık dersleri, farklı seviye ve türdeki sınıfları ile yoga yapmak isteyen herkesin kolaylıkla ve severek kullanacağı bir uygulama. Uygulamayı telefonunuza ya da tabletinize yükledikten sonra size en uygun sınıfı seçiyorsunuz. Yoga yapmaya hemen başlayabilir ya da ileri bir tarih için takviminize gün ve saat bilgisi ile atayabilirsiniz. Yoga Studio‘nun sunduğu videolu derslerin yanında yoga pozlarının tüm görsellerini tür ve seviyelerine göre inceleyebilirsiniz. Kendi favori sınıfınızı oluşturabilir, uygulamada bulunan takvim sayesinde yoga geçmişinizi takip edebilirsiniz.

Uygulama içerikleri www.uygulamaincele.com sayfasından alınmıştır. Uygulamalar ile ilgili daha fazla bilgi ve hayatınızı kolaylaştıracak daha farklı uygulamalar için Uygulama İncele sayfasını ziyaret edebilirisiniz.


WWW.METANOIADERGI.COM

40 | NİSAN 2018

KİTAP ÖNERİLERİ BELİRSİZLİK VE DEĞİŞİMLE BERABER GÜZEL BİR HAYAT Pema Chödrön Pema Chödrön 30 yıl ortaokul öğretmenliği yaptıktan sonra bir gezi sırasında hayatının rotasını değiştirmiş ve Budizm'i benimsemiş. Kitabında Budistlerin 3 taahhüttünü konu almış. Bunlar uyanışa giden bir yol olarak, içinde bulunduğumuz durumun kaotik, istikrarsız, dinamik ve zorlayıcı doğasını kabullenme yöntemleri olarak kaleme alınmış. Yazar kitabın arka yüzünde "Biz insanlar etrafımızdaki herşeyin değişmekte olduğunu farkettiğimiz zamanlarda değişmezlik için çabalama eğilimine gireriz, zor dönemlerimizde üzerinde durabileceğimiz sağlam bir zemin öngörülebilir ve güvenli bir yer bulmaya çalışırken yaşadığımız stres sanki iyice yoğunlaşır. Ama aslında daimi değişim varoluşumuzun doğasında var, biz farkında olmasak da aslında herşey değişir" diyor ve disiplin ve okuyucuları cesaret gerektiren bir uyanış yolculuğuna davet ettiğini söylüyor. Anda kalma egzersizleri, duygudurum kabulü ve meditasyon teknikleri ile okunmaya değer, akıcı, bu kitaba bir şans vermenizi tavsiye ederiz. BİLİNÇTEKİ SIÇRAMALAR Nimet Erenler Gülkökü Bilinçteki Sıçramalar'ın yazarı Nimet Erenler Gülkökü ezoterizmde rüyalar ve boyutlar konusunda birçok araştırma yapmış bir akademisyen. Kitabında; "Geleneksel ve huy edindiğimiz farklı davranış şekilleri ile kısıtlanırız. Bize ait olmayan ancak bizim gibi görünen bir illüzyon da var oluruz. Ancak kendimizi görür ve ben ‘imizin üzerindeki tortuları temizlemeye başlarsak yepyeni bir bireysel bilince ve dönüşüme ulaşılabiliriz" diyor. Arka kapakta yöneltilen şu üç soru ise ilgi çekici: 1- Atletiklerin bilinçaltımızdaki etkilerini nelerdir? 2-Kendimizin çözebileceği bir kaderi yaşamak hangi bilinçte mümkündür? 3-Rüyalar boyutlar arası bir geçiş midir ? Merak uyandıran, ufkunuzu genişletebilecek, öğretici bir kitap.

DÜŞÜNCE GÜCÜYLE TEDAVİ Louise Hay İnsanın doğasında iyilik var. İyi olma hali var. Louise Hay, başucu niteliğindeki bu kitabında insanı doğasına davet ediyor. Vücudumuzun bize verdiği sinyallerle ile onu anlamayı, kendimize koşulsuz ve şartsız sevgi vermeyi diğer kitaplarından olduğu gibi yineliyor. Gerek her bölüm öncesi olumlamaları gerekse içerisinde uygulama sayfaları ile daha okurken sizi harekete geçirecek olan kitap, kitaplığa kaldırsanız bile sık sık başvuracağınız bir kaynak niteliğinde.


Doğa sana da ilham oluyorsa, hayatına tatlı dokunuşlar yapıyorsa, "ben yaptım oldu!" diyorsan, deneyimini sen bizimle paylaş, biz okurlarımızla paylaşalım. İlham olalım. Çoğalalım. Deneyimlerini info@metanoiadergi.com adresine gönderebilir ya da Instagramdan paylaşabilirsin. Paylaşımlarında @metanoiadergi'yi etiketlemeyi ve #dogadanilhamal hashtagini kullanmayı unutma!



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.