Metanoia Dergi| Toplumsal Cinsiyet-Benlik Saygısı-Romantik İlişki Doyumu

Page 1

METANOIA | DERGİ

Toplumsal Cinsiyet Benlik Saygısı Romantik İlişki Doyumu

Merver Erdem merver.erdem@gmail.com Selamlar! Daha önce belirttiği gibi bu yazıyı tezimin araştırma sonuçlarını sizlerle paylaşmak için yazıyorum. Araştırma konum toplumsal cinsiyet rolleri ve benlik saygısının ilişki doyumu üzerindeki etkisini araştırmaktı ve bu konuyu sadece 19 yaş üzeri kadınlar özelinde inceledim. Öncelikle neden bu konu(lar) ve neden özellikle kadınlar bundan bahsetmek istiyorum. Açıkçası çıkış noktam kendi romantik ilişkilerimdi. İlişkilerimi başarılı ve başarısız olarak değerlendirdiğimde ortaya çıkan fark aslında kendi kendime bakış açımı değişmesiydi. Bu değişimi tabii ki sadece kendim yaptım, hayatıma girenlerin hiç etkisi yoktu diye söylemiyorum. Ya da bir ilişikiyi başarılı ya da başarısız olarak değerlendirmemde sorumluluğu tek başıma üzerime almıyorum. İlişki dediğimiz şeyromantik ilişkiden bahsediyoruz-iki kişi ile kurulan bir ilişkidir ve eğer ortada başarı ya da başarısızlık var ise her iki durum da bu iki kişi arasında paylaşılmalıdır. Nerede kalmıştık? Hah! Kendi ilişkilerimdeki kendime bakış açımın değişmesi! Kadın olmak hayatım boyunca bana itici gelmiş bir şeydi. Gerek ergenlik döneminde gerekse üniversite sonrasında kadın kimliğini taşımaktan çok memnun olduğum söylenemezdi. En mutlu olduğum

dönem ise üniversiteye hazırlandığım ve üniversite okuduğum dönemdi. Çünkü bu dönemde toplum tarafından sürekli erkek gibi olmam konusunda (erkek gibi güçlü, erkek gibi ayakları yere basan vb.) güdüleniyordum. Evet ben de bir erkek gibi güçlü olmayı isteyen-aslında öyle olması gerektiğine inanan-kadınlardan biriydim. Ancak bunun böyle olduğunun farkında olmaksızın her fırsatta kadınlığın üzerine vurgu yapar kadının da! bir erkek gibi güçlü olduğunu sürekli dile getirirdim. İlişki deneyimlerim-çoğunlukla olumsuz deneyimler-beni ilişkiler hakkında düşünmeye itti. Okuduğum kitaplarla çok da farkında olmadan reddettiğim kadın kimliğini kabul ettim. Türkiye’de uygulanan kadının erkek gibi ya da erkek kadar güçlü olması fikrinden uzaklaştım. Çünkü gerçekten bir erkek kadar güçlüydüm-hem fiziken hem ekonomik olarak hem de ne


METANOIA | DERGİ aklınıza geliyorsa o şekilde-ancak kendimi kaybolmuş hissediyordum ve beni böyle bir güç memnun etmiyordu. Ardından cinsiyet ile ilgili yaptığım okumalar beni toplumsal cinsiyet kavramı ile tanıştırdı. Bunları neden ve nasıl araştırdım hatırlamıyorum ancak kendime göre iyi ya da kötü ilişkileri gözlemliyordum ve okumalarım da bu gözlemlere göre şekilleniyordu sanırım. Bir gün Fransız filozof Simone de Beauvoir’in kadın-erkek ilişkilerine yönelik görüşünü okuduktan sonra ilişkilerimde aslında neyi reddettiğimi ve başarılı olduğum yeni ilişkimde neyi farklı yaptığımı anladım. Tez konum da böylece şekillenmeye başladı. Beauvoir romantik bir ilişki için kadın ve erkeğin eşit olması gerektiğine vurgu yapıyor ve her iki tarafın da toplumsal cinsiyet rolleri yerine bireyselliklerini ön plana çıkarmalarını böylece ilişkilerini daha derin, daha güçlü ve daha zengin bir şekilde yaşayacaklarını söylüyordu. İşte benim “başarılı” olarak adlandırdığım ilişkimde de aynen bunu yapıyordum. “Ben”den “kendim”den taviz vermeden, “ben” olarak ilişki içinde var oluyor partnerimden de aynısını bekliyor ve dilediğimiz şekilde kaynaşıp ortaya bir ilişki çıkarıyorduk. Herhangi bir rolü üzerimize almadan, “-mış gibi” yapmadan, kendi kimliğimiz ile oyuna ortak oluyorduk. Bireyselliği korumak “bencillik” olarak anlaşılmasın. “Ben hiçbir şartta değişmem karşımdaki değişsin” olarak da anlaşılmasın. Bireysellik, tümüyle kendiniz olmak anlamında ve değişim varsa da-ki ilişkiler insanı tabii ki değiştirir-bu değişimin sorumluluğunu almak, bu değişime boyun eğmek değil, bu değişimi seçmek anlamına gelir.

Peki, ben kadınlığı yok sayarken aslında kendi kendime nasıl bir değer veriyordum? Toplumsal cinsiyetin yanında bir de bireyin kendini nasıl değerlendirdiğine ilişkin (değerli/değersiz) benlik saygısı kavramını da tez konumun içine kattım ve böylece okumam gereken onlarca makale için keyifli bir tez konusu kombini yapmış oldum. :) Bu kavramlar ne anlama geliyor? Öncelikle şu konuya bir açıklık getirelim. Biyolojik cinsiyetimiz kadın ve erkek olmaktır ve bunlar dünyaya nasıl gelirsek o şekilde kalırlar (Cinsel yönelim konusu farklı bir şey). Yani kadın ya da erkek olmak bizim varoluşsal gerçeğimizdir ve “cinsiyet” olarak tanımlanır. Toplumsal cinsiyet ise, kadın ya da erkek olmaktan çok farklı, -bana göre-çok öte bir şeydir. Kadınsı (feminen) ya da erkeksi (maskülen) özellikler olarak ayrışırlar ve her kadın ya da erkek hem erkeksi hem de kadınsı özelliklere sahip olabilirler. Cinsiyet biyolojik bir terim iken, toplumsal cinsiyet kültürel bir terimdir. Yani cinsiyet değişmez bir özellikken-yani bir kadın hangi kültüre giderse gitsin hep kadındır- toplumsal cinsiyet kültürden kültüre değişebilir-yani para kazanmak az gelişmiş toplumlarda erkeğe özgü bir özellikken gelişmiş toplumlarda kadına ya da erkeğe özgü bir özellik olarak kabul edilebilir. Toplumsal cinsiyet üzerinde araştırmalar yapan Bem, bu rolleri kadınsı ya da erkeksi olarak tanımlamaktan bir adım daha öteye gitmiş ve dört cinsiyet rolü tanımlamıştır. Bunlar; 1- Kadınsı (Feminen): Çok sayıda kadınsı özellik ve az sayıda erkeksi özellik gösteren bireyler. 2- Erkeksi (Maskülen): Az sayıda kadınsı özellik ve çok sayıda erkeksi özellik gösteren bireyler.


METANOIA | DERGİ 3- Androjen: Çok sayıda kadınsı özellik ve çok sayıda erkeksi özellik gösteren bireyler. 4- Belirsiz (ayrışmamış): Az sayıda kadınsı özellik ve az sayıda erkeksi özellik gösteren bireyler. Bunlar ne demek? Bem’in yaptığı çalışmalarda; anlayışlı, boyun eğen, duygusal, merhametli vb. gibi özellikler kadınsı, baskın, cömert, etkileyici, girişken vb. gibi özellikler erkeksi olarak tanımlanmış (Bu tanımlamalar her kültüre göre değişiyor ve geçerlik güvenirlik çalışmaları yapılıyor). Erkeksi özellikler daha girişken, dışa dönük özelliklerken, kadınsı özellikler daha uyum sağlayan ve duygulara dönük özellikler. Az gelişmiş toplumlarda-üzülerek söylüyorum ki bizim toplumumuz bu kategoriye giriyor-kadınsı özellikler “kadın” cinsiyeti ile erkeksi özellikler ise “erkek” cinsiyetiyle özdeşleşir. Yani “kadın gibi”, “erkek gibi” kavramları ortaya çıkar. Bu bakış açısı bir kadının maskülen, bir erkeğin feminen özellikler edinmesinin önüne geçer. Oysa ünlü Psikanalist Jung, insanın maskülen ve feminen tarafları ile birbirini tamamladığını ve bunun insan gelişiminde

rol oynadığı gibi romantik ilişkilerinde de etkili olduğunu savunur. Bizim kültürümüzdeki gibi toplumlarda kadınsı özellikler “güçsüzlük” erkeksi özellikler ise “güçlülük” anlamlarını ifade eder (Bu bakış açısına dair yapılmış çalışmalar literatürde mevcut.). Ancak bireyin dışa dönük, girişimci, otoriter olması kadar, uyumlu, duygularını dinleyen, anlayışlı olması da önemli ve değerlidir. Toplumsal cinsiyet üzerine daha çok şey söyleyebilirim ancak konudan uzaklaşmamak adına şimdi ikinci kavram olan “benlik saygısı” kavramına değinmek istiyorum. Benlik saygısı en temel ifade ile bireyin kendine biçtiği değeri ifade ediyor. Tabii ki biçilen bu değer bireyin gelişim çağında yaşadıkları, büyüdüğü çevre ve kültür ile de doğrudan ilişkili. Tezimde benlik saygısını etkileyen çevre/kültür koşullarını toplumsal cinsiyet olarak aldım. Benlik saygısı yüksek bireyler sorumluluk alan, verdikleri kararın sonuçlarını kabul eden, yüksek özgüvenli bireyler, benlik saygısı düşük bireyler ise bu özelliklerin tam tersi şekilde tanımlanıyor. Ve ilişki doyumu! Tüm bunlar, kültür ve kültürün etkilediği kavramlarla biz nasıl ilişkiler yaşıyoruz? İlişki yaşamak için mi yaşıyoruz yoksa bizi geliştiren, daha iyi bir insan olmamıza katkı sağlayan ilişkiler mi yaşıyoruz?


METANOIA | DERGİ Benim toplumumuzda yaşanan ilişkilere yönelik gözlemim; ilişkileri de “-mış gibi” yaşıyor oluşumuz. Toplumumuzda evlilik yaşı diye bir yaş var. Çok şükür ki bizden önceki nesiller bu yaşı bir hayli yukarı çekmişler. O yaşlardan bekar geçmiş biri olarak bu görüşe karşı yaşamanın bir hayli zor olduğunu biliyor ve bizden önceki neslin bu görüşü kırmasının çok zor olduğunu tahmin ediyorum. Bu nedenle bir parantez açarak bizden önceki nesillere buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Özellikle kadınlar üzerinde etkisi olan bu evlilik yaşına göre hayatımızı şekillendirdiğimizde otomatik olarak toplumun koyduğu kurallar ve onların bizden beklediği rolü kabullenerek yaşıyoruz. Yani kadın cinsiyeti otomatik olarak kadınsı rol ile pilota bağlanmış hareket ediyor. Sonuç: mutsuzluk ya da tatminsizlik. Peki nasıl olacak bu işler? Haydi gelin araştırma sonuçlarıma bakalım. Ancak şunu belirteyim, araştırmama katılım 356 kişi ile sınırlı ve tabii ki bu sonuçları ülkede yaşayan tüm kadınlara genellemek bilimsel bakış açısıyla doğru olmaz ancak sonuçlar size hayatınızla ilgili güzel ipuçları verecektir. Araştırmamda, toplumsal cinsiyet rollerini yukarıda belirttiğim gibi 4 gruba ayırdık. Her gruba giren birbirine yakın sayılarda katılımcı vardı. Öncelikle cinsiyet rollerinin hangi demografik özelliklere göre değiştiğini inceledik. Kadınlar yaşa göre, gençken az sayıda kadınsı ve erkeksi özellikler ediniyorlar yani belirsiz roldeler. Yaş ilerledikçe önce kadınsı rol, sonra erkeksi rol daha yaşlandıkça ise hem kadınsı hem de erkeksi rol yani androjen rolü ediniyorlar. Türkiye’deki kadınlar (örneklemi oluşturan) Jung’un söylediği gibi ancak ilerleyen yaşlarda potansiyellerini tam olarak kullanıyorlar. Bu duruma yaşam

deneyimlerinin ve eğitim düzeyinin etkisi düşünülebilir. Çalışan ve daha çok para kazanan kadınlar ağırlıklı olarak erkeksi ve androjen rolündeler. Yapılan araştırmaları incelediğimde, iş hayatında girişken ve savaşçı olmak gerektiği bu özeliklerin de erkeksi özellikler olarak tanımlandığı bilgisi yer alıyor. Evli ve çocuğu olan kadınlar da ise kadınsılık ve androjen rol ön plana çıkıyor. Buradaki etki ise yine yapılan araştırmalarda, kadınsı rollerin romantik ilişkilerde aranan özelliklerden biri olması aynı zamanda her iki rolü benimseyen insanların daha esnek yapıya sahip olmaları ve annelik ya da evlilikteki konum sebebiyle bu özelliğin sürdürücü bir etkisinin olması vurgulanıyor. Boşanmış kadınlar boşanmamışlara göre daha erkeksi rol ediniyorlar. Bunun da iki sebebi olabilir diye düşündüm. Birincisi kadın zaten erkeksi role sahip ise bu ilişki içinde çatışma yaratmış ve araştırmalarda okuduğum kadarıyla bu rolü benimsemiş kadınlar ilişkide uyumsuz olmuş ve ilişki bu sebeple bitmiş olabilir. İkinci sebep ise, boşanma sonrası gerek fiziksel korunma gerek para kazanma gibi konularda birey erkeksi özellikler edinmiş olabilir. Benlik saygısı cinsiyet rollerine göre incelendiğinde ise kültürümüzün etkisi ortaya çıkıyor. En yüksek benlik saygısı olan kişiler androjen yani hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri çok sayıda taşıyan bireyler. İkinci sırada erkeksi bireyler, üçüncü sırada ise kadınsı bireyler geliyor. Kendine en az değer verenler ise her iki cinsiyet rolünü de taşımayan yani belirsiz rolü olan bireyler. Şunu tekrarlamakta fayda var. Değer kadınsı ya da erkeksi özellikler için de aynı çünkü her iki grup özellik de bizim yaşam kalitemiz için önemli. Ancak bireylerin algıladıkları şekil, kadınsı özelliklerin daha değersiz olduğuna dair. Siz de bir zamanlar benim yaptığım gibi kadın


METANOIA | DERGİ olmayı kadınsı özellikler ile birleştiriyor ve bir şeyi yok saymaya çalışıyorsanız öncelikle cinsiyetiniz ile cinsiyet rolünüzün ayrı olduğunun farkına varın. Unutmayın, cinsiyetinizi değiştiremezsiniz ancak cinsiyet rolünüzü değiştirebilirsiniz. Ve yine ancak! Değiştirmek istediğiniz cinsiyet rolünü siz onu değersiz olarak algıladığınızdan mı değiştiriyorsunuz? Yoksa toplum ona değer vermediği için mi? Hatırlayın! Hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri çok sayıda edinen bireyler, kendilerine en çok değer veren bireyler! Yani gerek feminen gerek maskülen özellikler olsun her ikisi de değerli! Ve bu değerin, hangi cinsiyette olmanız ile alakası yok, toplumsal bakış açısını fark etmeden kabul edip etmemeniz ile alakası var. İlişki doyumunu cinsiyet rollerine göre incelediğimizde ise, burada da kadınsı özellikler ön plana çıkıyor. Yapılan birçok araştırma gösteriyor ki kadınsı özellikler ilişkiyi daha doyumlu hale getiriyor. Bu ister kadın ister erkek olsun değişmiyor. Hatta yapılan bir çalışmada, kadın ve erkeğin kadınsı rolü benimsediği birlikteliklerin, sadece kadının kadınsı rolü benimsediği birlikteliklere göre daha mutlu oldukları sonucuna ulaşılmış. İlginç mi? Bana göre değil, gayet normal. :) Gelelim benlik saygısı ve ilişki doyumuna. İnsanların kendine güveni ne kadar çoksa (burada boş bir özgüvenden bahsetmiyoruz) o kadar doyum aldıkları ilişki yaşıyorlar ya da ne kadar doyum dolu ilişki yaşıyorlarsa kendilerine verdikleri değer o kadar artıyormuş. Sizce? Bu sonuca da iki farklı açıdan bakabiliriz. Bireyin benlik saygısının yüksek olması kendini tanıdığı ve kendi doğruları ile hareket ettiği anlamına geliyor. Bu tür kişiler ne istediğini ne tür bir ilişki içinde olmak istediklerini de bilirler ve seçimlerini bu doğrultuda yaparlar. Dolayısıyla bu kişilerin ilişkilerden daha az doyum alması

beklenemez. Kendine güveni olmayan bireyler ise daha kaçınmacı ilişkiler yaşarlar, ilişkide kendilerini ortaya koymaz ve dolayısıyla da ilişkiden beklenen doyumu alamazlar. Diğer bir bakış açısı ise, romantik ilişkinin bireyi geliştirdiği. Yapılan araştırmaların, kaliteli romantik ilişkilerin insanların özgüvenini iyileştirdiğine dair sonuçları var. Tabii bu araştırmalara ek olarak, kalitesiz ilişkiler ise insanı daha depresif yapabiliyormuş! Dikkat! İşte çalışmamın sonuçları bunlar! Klinik bir vakadan çok sosyal hayatımızın içinde herkesin faydalanabileceği ve toplumumuzdaki öncelikle kadınlara ve sonra erkeklere bir nebze ulaşmak istediğim bir çalışma yapmak istedim. Başta da söylediğim gibi yapmış olduğum çalışma tüm ülke insanına genellenebilmesi için yeterli katılımcı ya da orantılı sosyodemografik özellik içermiyor ancak yine de sonuçlar literatürde yapılmış birçok araştırmayı destekliyor. Özetle; 1- Kadınsı ya da erkeksi olmak, kadın ya da erkek cinsiyetlerine yapıştırılamaz. Bu kavramlar başka başka kavramlardır. 2- Kadın ya da erkek olmak değiştirilemez bir özelliktir. Kadınsı ya da erkeksi olmak değişir. Bakış açını değiştirince değişir. 3- Kadınsı ya da erkeksi özellikler birbirinden daha az ya da daha çok değerli değildir. Her iki kategoriye ait özellikler yaşamın farklı alanlarında bize farklı şekillerde maksimum fayda sağlarlar. 4- Bir kadın tüm erkeksi özellikleri edinebilir bu onun “erkek gibi” olduğunu göstermez. Bir erkek tüm kadınsı özellikleri edinebilir bu onun “kadın gibi” olduğunu ifade etmez. 5- Buradaki kavramlar “kadın” ve “erkek” olmaktan öte bir şeyi ifade ederler.


METANOIA | DERGİ 6- Kendine en çok değer veren insanlar hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri çok sayıda edinen insanlardır. 7- İlişkilerinden en çok doyum alan insanlar da hem kadınsı hem de erkeksi özellikleri çok sayıda edinen insanlardır. Sonuç olarak; Bu çalışmayı, bir kadın dahası kadın kimliğimi uzun yıllar farkında olmadan reddeden bir kadın olarak özellikle kadın bireyler üzerinde yaptım. Bu nedenle buradan öncelikle kadınlara seslenmek istiyorum:

Kötü, kaka, değersiz olarak gördüğün ve bastırdığın tüm kadınsı özelliklerini ortaya çıkar. Dilediğin erkeksi özellikleri edin. Kadın gibi olmaktan korkma, erkek gibi olmaya çalışma. Sadece kendin ol. Sadece insan ol. Kendine salt insan olarak bakarsan, kadınsı ve erkeksi özellikleri, cinsiyetinden farklı olarak değerlendirebileceksin ve sadece yaşaman için gereken özellikleri kendiliğinden edineceksin.

Çalışmamın bir özetini yapmaya çalıştım. Umarım başarabilmişimdir ve umarım birilerinde farkındalığa sebebiyet vermişimdir. Buraya kadar okuduysanız ne mutlu. Sevgiler Merver, Not: Çalışmamın referansları tezimde mevcut. Referansları görmek isteyenler benimle Merver.erdem@gmail.com adresi üzerinden iletişime geçebilirler. Burada araştırma içeriğini ve sonuçlarını günlük hayatta daha anlaşılır şekilde paylaşmak istedim.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.