Modern Gen癟 Dergisinin 襤lk Say覺s覺
İçindekiler Sinema Devam Filmleri
4
Kültür Sanat Evrim’in Sanat Güncesi Kitaplık Fotoğraf Müzik
7 12 13 15
Röportaj Ayşegül İNCİ
Moda 2014 İlkbahar Yaz Trendleri
41 42
Sağlık Beslenme 30 Antrenman Teknikleri 32 Hastalıklardan Korunma 34 Kişisel Bakım 36
19 Teknoloji Blog Kurulumu
MGDergi - Modern Genç Dergisi Yayın Kurulu
38
Sevgili Okurlar,
Genel Yayın Yönetmeni Can BEKCAN can@mgdergi.com
Dünya basın tarihinde yayın hayatına başlayan milyarlarca dergiden çok azı başlangıç şevkini devam ettirip günümüze ulaşabilmiştir. Bizler, o makûs kaderi paylaşmayacağımız inancıyla ve edasıyla karşınızdayız. İlk sayımızın sevinci ve heyecanıyla tüm arkadaşlarım adına hepinize merhaba diyorum… Değişen ve sürekli yenilenen günümüz dünyasını yakalayabilmek için sağlıktan modaya, teknolojiden sinemaya, magazinden sanata kadar çok çeşitli konular dergimizin kapsamı içerisindedir. Zengin içeriğimizle sizlerleyiz. Dergimiz sizlerin katkılarıyla daha da büyüyecektir. Bundan sonraki sayılarımızda dergimizi birlikte oluşturacağız. Bize göndereceğiniz yazılarınız Modern Genç’te yayınlanacaktır. Böylelikle katkılarınızla yol alarak dergimizi birlikte şekillendireceğiz. Hadi Modern Gençler, gösterin kendinizi… Kartopu misali büyümek dileğiyle... Mart ayında tekrar buluşmak üzere. İyi okumalar…
Editör Esin ŞENTUNA esin@mgdergi.com Yazarlar Didem YALÇIN didem@mgdergi.com Evrim ŞİRİN evrim@mgdergi.com Ömer KILIÇARSLAN omer@mgdergi.com Bilge BÜLBÜL bilge@mgdergi.com Hatice LİVAOĞLU hatice@mgdergi.com Melahat KARA melahat@mgdergi.com Dilek ERDEM dilek@mgdergi.com Onur KORKMAZ onur@mgdergi.com Mehmet ULUCAKLI mehmet@mgdergi.com Betül KURUCU betul@mgdergi.com Grafik Tasarım Ajans CBC Grafik bilgi@ajanscbc.com Didem YALÇIN didem@mgdergi.com Betül KURUCU betul@mgdergi.com Reklam ve Pazarlama Cüneyt BEKCAN reklam@mgdergi.com Rezervasyon : 0538 276 0003 Adres : Şehreküstü Mh. Cemal Nadir Cd. No:34/206 Osmangazi / Bursa Telefon : 0224 525 0570
cbc
Bilgilendirme 24 Çocuk Hakları Medya Okuryazarlığı
Ajans CBC Medya Hizmetleri Şehreküstü Mh. Cemal Nadir Cd. No:34/206 Osmangazi Bursa 0224 525 0570 bilgi@ajanscbc.com www.ajanscbc.com
Editör Esin ŞENTUNA
1
BUNLAR NEDİR? Dergi içerisinde yer alan simgeler ne işe yarıyor? Özellikle yazılarımızın bazılarında göreceğiniz simgeler sizinle paylaşmak istediğimiz bağlantılara hızlıca ulaşabilmeniz için hazırlanmıştır. Simgelere tıkladığınızda konuyla ilgili sitelere, yazılara ve profillere ulaşacaksınız.
YouTube
Artı
İzlemeniz için önerdiğimiz YouTube videolarına bu simgeye tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Konular içerisindeki bilgilere bu simgeyle tıklayarak ulaşabilirsiniz.
@
#
@ Yazarlarımızın ve Destekçilerimizin profillerine ulaşabilmeniz için hazırlanmış linklerdir.
# Hastag etiketimiz. Destekçilerimizi her yeni sayıda verdiğimiz yeni HasTag’larla takip ediyoruz.
Wald Disney dokuz doğuruyor: Dünyanın en gözde sinema serisi Star Wars’ın haklarını ‘Lukasarts’ dan satın aldıktan hemen sonra, yeni bir üçleme daha yaparak seriyi dokuz bölüme taşımak isteyen Wald Disney, bölümleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkarmaya başladı. İlk bölüm için eski oyuncuların bir kısmı ile görüşmeler içinde olduğu, hatta Herrison Ford‘un antlaşma imzaladığı söylentiler içinde. Kesin olan haberler ise senaryoyu Michael Arndt‘ın (Tos Story-Oblivion) yazacağı ve yönetmen koltuğunda da J.J. Abrams‘ın (Armageddon-Super 8-star trek) oturacağı. Konu henüz kesinleşmemekle beraber, hikayenin orijinal üçlemedeki Mark Hamill tarafından canlandırılan Luke Skywalker’ın 40’lı yaşlarının işlenmesi ihtimali üzerinde duruluyor. 2015’in son çeyreğinde vizyona gireceğinin haberini veren Wald Disney ekibi bakalım, bizi nasıl bir maceraya sürükleyecek?
3
Soğuk kanlı devin dönüşü: Japon sinema kültürünün en önemli karakterlerinden olan Godzilla, 2014 yılında tekrar yeryüzünü sallamak için adasından çıkıp geliyor. Doğu kültüründe onlarca kez filmi yapılmış ve her seferinde binaları, gemileri, otobüsleri kağıt gibi ezmiş olan Godzilla bıkmadan usanmadan izlenmiş; bir fenomen haline dönüşmüştür. Öyle ki babadan oğla geçen filmleri bile vardır. ‘’Godzilla’nın Oğlu’’ isimli daha dramatik ama yıkmaktan vazgeçmeyen filmleri bile olmuştur. Önceleri batılıların çok ilgi göstermemesi bile onu bir dünya markası olmaktan alıkoymamış; sonunda 1998’de bol görsel efektli bol kadrolu (Jean Reno, Matthew Broderick,Maria Pitillo) bir Amerikan efsanesine dönüşmeye başlamıştır. Tekrardan ABD yapımı olan, yönetmenliğini Gareth Edwards’ın üstlendiği; Bryan Cranston, Ken Watanabe, Elisabeth Olsen, Aaron Taylor Johnson gibi sağlam bir kadro ile karşımıza gelen bu yapım, yayınlanan fragmanı ile de şimdiden merak uyandırmayı başarmış görünüyor. Nükleer enerji yüzünden yüz metrelik bir deve dönüşen sürüngenimizin şehirlere saldırarak kendi yaşam alanını oluşturmasını ve buna direnmeye çalışan aciz insanları anlatan filmin, her Godzilla filmi gibi büyük bir ilgi ile izleneceğinden hiç şüphemiz yok.
Örümcek ağlarını bir kez daha örecek: Sam Raimi’nin yönetip Tobey Maguire’nin başrolde oynadığı üçleme olan 2002-2004-2007 yapımı ‘Spider Man’ serisinden sonra, tüm konuyu başa alarak büyük başarı yakalayan yönetmen Marc Webb’in inanılmaz Örümcek Adam’ının (The Amazing Spider-Man) beklenen ikinci parçası The Amazing Spider-Man 2 Peter Parker’ın (Andrew Garfield), aşkı Gwen’in (Emma Stone) babasına verdiği sözü tutmakla uğraşırken, Electro’nun (Jamie Fox) ortalığı karıştırması ve Herry Osborn’un (Dane Dehaan) geri gelmesi ile hayatın Spider Man için giderek zorlaşmasını konu alıyor. Türkiye’de 25 Nisan 2014’de gösterime girecek filmimiz bakalım, ilk filmde eleştiriye tek açık yanı olan aksiyon kıtlığına bir çözüm getirebilecek mi? 4
dawn of the
PLanet of the
apes
Dünyanın gerçek hakimleri: 1968 yapımı Maymunlar Gezegeni (Planet of the Apes) insanı şaşırtan sonu ile sinema için mihenk taşlarından biridir. Ardından 1973’te sona eren beşleme ve farklı bir zaman diliminin anlatıldığı, başrolde Mark Wahlberg’in oynadığı Tim Burton filminin kötü gişesinden sonra, 2011’de sıfırdan günümüzü konu alan serinin ikinci filmi olma özelliğini taşıyan ‘Maymunlar Gezegeni Şafağı’ (Dawn of the planet of the apes) vizyona giriyor. İlk filmde özgürlüğünü ilan eden şempanzemiz Caesar’ın yandaşları ile dünyayı kaosa sürüklemesinin ilk yıllarını konu alıyor. 23 Mayıs 2014’de vizyona girecek filmin başrollerinde Gary Oldman ve Keri Russell yer alırken, ilk bölümün yönetmeni olan Rupert Wyatt; serinin ikinci bölümünün yönetmenliğini de Matt Reeves’a devrediyor...
5
Evrim’in Sanat Güncesi “AŞK”IN SANATLA UYANIŞI… Sanat, pek çok dalı ve ilgi alanıyla insanın içerisinde belki de daha önce hiç hissetmediği duyguları uyandırır. Bilinçli ya da bilincimiz dışında işitsel ya da görsel olarak sanatın içinde var oluruz. Kendi beğenilerimiz oluşur, popüler sanatçılarımız vardır, kimi parçaları arka arkaya dinlemeden içimiz rahat etmez… Şöyle bir gerçek vardır ki; sanat yaşamımızda baktığımız her yerdedir. Kendimize sormamız gerekense; “Biz bunu görebiliyor muyuz?” Sanatın hem fonetik (müzik, edebiyat) hem de plastik (resim, heykel, mimari) olarak başlangıcı tarih öncesi devirlere dayanmasına rağmen, günümüze kadar kendisini yenileyerek gelmesi varlığının sonsuzluğunu göstermektedir. İçimizdeki eksikliği dolduran, bizleri güldüren ve eğlendiren, kendimizi keşfetmemizi sağlayan hatta yalnızlığımıza arkadaş olan sanat; aslında içimizdeki bir dost, bir aşk, bir sığınak gibi ruhumuzu korumaktadır. Dergimizin bu bölümünde sanatın herkes tarafından bilinmeyen yönünü genç beyinlerle paylaşmak istiyorum. Aslında sanatın bir tabu değil, zenginliklerle dolu bir kültür olduğunu ve artık günümüz gençlerinin kendini ifade etme yöntemlerinden birisi haline geldiğini anlatmayı hedefliyorum. Ben kim miyim? Şimdilik “sanatsever ve içinizden biri”… Gelelim Şubat ayının etkinliklerine… Daha ilk günlerinde akıllarda “Sevgililer Günü” imgeleri beliriyor değil mi? Sanatsal etkinlikleri de bu yönde düzenlemenin daha anlamlı olacağını düşünerek konserler, tiyatro gösterisi, sergi ve sinema gibi alanlarda paylaşımlarda bulundum. Umarım hoşuna gider ve keyifli aynı zamanda da romantik bir ay geçirirsin… Sevgilin için mutlaka güzel bir hediye düşünmüşsündür
Robert Indiana, Love, 1970 peki ya “ruhu” için? Sevgilinle gideceğin romantik konserler, aşk imgelerinin yer aldığı sergiler ve aşkı daha iyi tanıyacağın oyunlar ruhunu doyurur mu? Kesinlikle, evet… O zaman senin ve hayatındaki özel kişi için hazırladığım listeye bir göz atmalısın. Belki de ilgini çekecek ya da sürpriz yapmak isteyeceğin birkaç etkinlik bulabilirsin. Unutma ki sanatla dans etmek, seni daha entelektüel ve farklı gösterecektir. Ne dersin? Benimle Şubat ayında bir sanat turuna var mısın?
SEZEN AKSU AŞIKLAR İÇİN SÖYLEYECEK… “… Ben anlamam toptan tüfekten Ben anlamam taştan yürekten Anlamam akıntıya kürekten Bunları boşver ne haber aşktan…” Her insanın şarkılarıyla büyüdüğü bir sanatçısı mutlaka vardır. Benim için de Sezen Aksu ikonlarım arasındaki yerini korur. Uzun yolculuklarda defalarca dinlemekten bıkmadığım kasetleri, kah gülüp kah hüzünlendiğim parçaları ile anılarım canlanır. En hülyalı gençlik dönemlerinin kurtarıcısı olan Minik Serçe’nin
6
Evrim’in Sanat Güncesi ‘Sevgililer Günü’nde konser verdiğini öğrenmek, sanırım benim gibi pek çok kişinin de hoşuna gidecektir. Sadece söz ve beste dünyasına değil, farklı sanat alanlarına da katkısı bulunan Sezen Aksu’nun mücevher tasarımları da yaptığını biliyor muydunuz?
bırakan Minik Serçe çalışmasıyla ilgili şu yorumu yapmış; Sevenleriyle 14-15 Şubat 2014’de Bostancı Kültür Merkezi’nde buluşacak olan “Minik Serçe” şarkılarını saat 21:00’de söylemeye başlayacak. Sevgiline sürpriz yapmak istersen biletler; www.biletix.com‘da…
ANDREA BOCELLI RUHUNUZU AŞKLA TİTRETMEYE GELİYOR…
Büyülendim… Arkasından Sarah Brigtman’la birlikte seslendirdiği “Time to Say Goodbye” şarkısı ruhum için tam bir kreşendoydu. Bocelli’nin ruhuyla gördüğünü o anda fark ettim. Hissediyor ve aşkı hissettiriyordu. Bu satırları yazarken şarkılarını dinliyor olduğumu da yazmadan geçemeyeceğimJ Güzel haber; Bocelli Türkiye’deki hayranlarıyla buluşmaya geliyor. Başarılı tenor, 2012’de “Yılın
Fonetik Sanatların en güzel ifadesi bana göre “ses”tir ve erkek vokal dendiğinde de kuşkusuz dünyaca ünlü tenor Andrea Bocelli’yi anmadan geçemem. Bocelli’nin sesiyle tanışmam Celine Dion sayesinde oldu. Birlikte seslendirdikleri muhteşem performansı yani “The Prayer” şarkısı içimi titretti. Benim bile daha önce keşfetmediğim bir noktada sanki onlarla şarkı söyler gibi hissettim kendimi.
Uluslararası Sanatçısı” dalında Brit Ödülü’nü kazanmış. Gecikmiş bir başarı olmasına rağmen ödüllerini çoğaltacağını düşünüyorum. Ayrıca 2013 yılında çıkardığı son albümünde Jennifer Lopez ve Nelly Furtado gibi popüler müziğin temsilcisi bayan vokallerle düetler gerçekleştirmiş. Toskana doğumlu Bocelli, sanat serüvenine 6 yaşında başlamış. Piyano, saksafon, yan flüte ilgi duymasına rağmen sesinin
Trabzon Kolye, 2011 Kendisini biraz araştırıp müziğinin ötesine gidince, 2006 yılında çıkardığı “Eksik Şiir” kitabıyla da yazın sanatına güzel bir katkıda bulunduğunu öğrendim. 19752006 yılları arasında yazdığı şarkı sözlerini bir araya toplayıp hayranlarına küçük bir miras “Bu kitap yakınlarımın, çoklukla da şarkılarımdaki sözlerle daha fazla ilişki kuranların, uzun yıllardır süregelen ısrarları sonucu oluştu. İlle de olmalı mıdır sorusu çok kurcaladı beynimi açıkçası. Epey bir süre çekimser kaldım. Düz düşününce zaten vardılar, ortadaydıla r, müziğini çekip aldığınızda şiire ne kadar yakın durursa dursun eksik kalan o sözler bir araya toplandığında bir bütünlük oluşturabilir miydi?”
7
Evrim’in Sanat Güncesi enstrümanların önüne geçtiğini anlayıp, kariyerine giden yolu bu şekilde oluşturmuş.
Sesini aşkla titreten ve dinleyenlerini uçsuz bucaksız diyarlara götüren sanatçı; “Aşk” ın ayında yani 22 Şubat 2014 Cumartesi günü Ülker Sports Arena’da saat 20.30’da gerçekleşecek olan konserde bizlerle olacak. Maestro Bocelli hem İtalyan ve uluslararası operalardan klasik eserlerini seslendirecek hem de ‘Love in Portofino’ adlı son albümünün tanıtımını gerçekleştirecek. Hoş sürprizlerin de yer alacağı ve konserin hayli renkli geçeceği gelen bilgiler arasında… Şimdiden yerini ayırtmak isteyenler için; www.biletix.com
AŞKIN DAMAKTA KALAN TADI ‘MERHAMET’…
Maddeye biçim veren plastik sanatların şüphesiz en yaygın olanı resimdir. Ama güncel sergilere baktığımda, sadece resmin değil heykelin de ön plana çıktığını hatta bunun seramik ve cam gibi farklı ustalık isteyen malzemelerle zenginleştirildiğini
görüyorum. Plastik sanatların disiplinler arası bir platformda boy göstermesi aslında sanatın daha önce bahsettiğim kendini güncelleme özelliğine birebir uyuyor. Böylece sanat, tasarımla birleşerek daha çok yaşamımızın içinde bizimle birlikteliğini sürdürüyor. Şubat’ı ‘Sevgi-li’ ayı ilan eden bir etkinlik var ki 2009’dan beri farklı temalarla aşkı birleştiriyor: “Aşkın Damakta Kalan Tadı Sergi”si… Küratörlüğünü Işık Gençoğlu’nun yaptığı ve bu yıl altıncısı düzenlenecek olan serginin teması “Merhamet”. Pek çok sanatçı ve tasarımcının kendi aşk anlayışlarını ifade ederek; denenebilir, yenilebilir, giyilebilir, takılabilir, gülünebilir çalışmalar ürettiği bu etkinliğe sürpriz partiler de eşlik ediyor. Festival olarak düzenlenen sergilerin önceki temaları sırasıyla; ‘Tarihi yarım adada AŞK büyüsü’, ‘En’elAşk’, ‘Aşık Haller’, ‘Aşk Uçurur’ ve ‘Aşk Yaşatır’ idi. Klasik 14 Şubat kutlamalarına farklı ve daha özgün bir bakış açısı sunan bu festivali Gençoğlu; “Bana göre İstanbul dünyanın en güzel aşk şehri. İnsanlık tarihinin doğuşundan
8
bu yana; statü, cinsiyet, ırk, dil ayrımı olmaksızın zaman ve mekandan bağımsız yaşayabilen ve daima var olan tek duygu belki de aşk. Aşkın sanki tek bir günde kutlanması dayatılıyormuş gibi hissettiğim için festivali 14 Şubat tarihini hariç tutarak planladık. Ana amacımız ise Aşkın Damakta Kalan Tadı’nı, tüm dünyanın Şubat’ta İstanbul’da olunması gerektiğini bileceği, isteyeceği büyük bir festivale dönüştürerek uluslar arası platformda yer almak.” şeklinde yorumluyor.
Standartlaşan kalp, gül ve kırmızı temalarından sıkılan, kendi özgünözgür “Sevgi-li” gününü yaşamak isteyenler için güzel etkinliklerin olduğu bir festivalin tasarlanmış olması aynı zamanda farklı bir
Evrim’in Sanat Güncesi alternatif kutlama yaratmış. İstanbul Concept’in düzenlediği bu etkinlikler dizisini 11-22 Şubat’ta Pera Palas Otel ve Addresistanbul’da izleyebilirsin…
FRANSIZ FİLMLERİNİ SEVER MİSİN? Sanatın bir başka türü olan ritmik sanatta yer alan sinema, son yılların en revaçta olan ve en çok seyredilen alanıdır. Elbette kaliteli yapımların yanı sıra sadece kapitalist mantıkla ortaya çıkan çalışmaların varlığı sanat mı yoksa kurgu mu sorularını karşımıza çıkarmaktadır. Her ne kadar Şubat ayının ‘Aşk’ konsepti ile birebir uyumlu olmasa da “My French Film Festival”, sinemaya kavramsal açıdan bakmak için güzel bir seçenek olacaktır.
Aynı zamanda yarışma özelliği de olan bu festivalin amacı; Fransız yönetmenlerin tanıtılması ve tüm dünyadaki internet kullanıcılarının Fransız sinemasına olan ilgisini sağlamak olarak belirlenmiş. On uzun ve on kısa metrajlı film internet kullanıcıları tarafından izlenip puanlanabiliyor ve
hakkında yorumlar yazılabiliyor. Uluslar arası özelliği olan bu festival dünya çapında 13 dilde hizmet veriyor ve bu hizmet Türkiye’yi de kapsıyor. ‘Dörtnala’, ‘Augustine’, ‘Aslan Parçası’, ‘Her Şeyi Kaybetmeden Önce’, ‘Kaçış’, ‘Fransız Usulü’ ve ‘İlk Adım’ gibi filmlerin yanı sıra yönetmenlerin röportajlarını da izleme olanağı sunan festival, farklı bir deneyim yaşamak isteyen sinemaseverlerin katılımını bekliyor. 17 Ocak’ta başlayan festivali www.myfrenchfestival.com adresinden 17 Şubat’a kadar takip edebilirsin…
SEVGİLİLER GÜNÜ’NE FARKLI BİR BAKIŞ; ‘AYRILIK’
Her aşkın ezeli korkusu olan ‘ayrılık’ temasını işleyen oyun, bir kadın ve bir erkeğin dört yıl süren aşk evliliğinden sonra boşanması ve boşandıktan bir yıl on üç gün sonra ilk kez görüşmelerini konu alıyor. Ünlü karikatürist, belgesel film yönetmeni, çocuk kitabı ve oyun yazarı Behiç Ak’ın kaleminden canlanan karakterler; “ İlk karşılaşmalarında neler yaşayabilirler? Kendilerine itiraf edemeyip, asıl yaşamayı istedikleri nedir?” gibi bilinmezleri izleyiciyle birlikte sorguluyor. Erkek karakterini, Kavak Yelleri dizisinde Deniz’i oynayan İbrahim Kendirci canlandırırken; bayan
9
karakterine ise Muhteşem Yüzyıl dizisinin Aybige Hatun’u ve hala devam etmekte olan İntikam dizisinin Cemre’si, Ezgi Eyüboğlu hayat veriyor. Ayrılık sonrası bireysel serüvenlerine trajikomik bir yolculuğun yapıldığı oyun, izleyenin yüzünde ironik bir gülümseme bırakıyor.
Sadri Alışık Tiyatrosu oyuncularının; aşk ve ayrılığı farklı bir pencereden yorumlamak isteyenler için gösterimi; 1 Şubat Cumartesi saat 20:30’da Profilo Kültür Merkezi Küçük Salon’da gerçekleşecek. Biletler için www. biletix.com Aslında aşkların en güzeli, en kutsalı kendini sevmekten geçiyor. Mevlana Celalettin Rumi ‘Olduğun Gibi Görün ya da Göründüğün Gibi Ol’ derken aslında kendi içimizde çıkmamız gereken yolculuktan bahsediyor; ‘Güneş gibi ol şefkatte, merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte. Ölü gibi ol öfkede, asabiyette. Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.’ …..ve son söz; Sevgililer Günün kutlu olsun J -----------------------------------------------
Kreşando : Müzikte sesin şiddetinin kademe kademe artırılmasıdır. Küratör : Çağdaş sanat bağlamında “sergi düzenleyicisi” anlamında kullanılır.
Sevgililer G端n端n端z Kutlu Olsun
graphic designer
11
FOTOĞRAF Fotoğraf ve Cep Telefonu Gerçeği Üzerine MG dergisinin e-yayın hayatının bu ilk ve özel sayısında sizler için cep telefonlarının fotoğraf konusunda geldikleri noktayı ve geleneksel fotoğraf makineleri ile aralarındaki rekabeti inceleyeceğiz. Facebook, Instagram, Twitter günümüzün en büyük sosyal platformlarını oluşturuyor. Sadece Facebook’ta günlük 350 milyon fotoğraf paylaşımı yapılıyor ve bu durumun belki de en büyük mimarı cep telefonlarının ta kendisi. Cep telefonu -buna yeni nesil akıllı telefonlar da diyebiliriz- ve sosyal medya entegrasyonu yeni çağın belki de en büyük iş ortaklıklarından biri. Kyocera firması 1999 yılında vp-210 modeli ile cep telefonun artık sadece cep telefonu olmaktan çıkaran adımı atmış oldu. Bu arada her ne kadar Kyocera firması bu modeli ilk olarak piyasaya çıkarsa da Mucit Philippe Kahn 1997 Haziranında bu icada imza atmıştı. 1999 yılından beri cep telefonlarının geldiği nokta ise gerçekten şaşırtıcı.15 yılda cep telefonları fotoğraf dünyasına yavaş yavaş ağırlığını koyuyor. Buna karşın halen yeterliliklerini sorgulamakta fayda var. Telefonla Çekilen İlk Fotoğraf
Sensör ve Objektifler
Cep telefonlarının belki de en büyük sorunlarından birinin sensör büyüklüğü olduğunu söyleyebiliriz. Çektiğiniz fotoğraflar size cep telefonundan mükemmel gibi görünse de baskı almaya kalktığınızda ya da detaylı bir şekilde bakmaya çalıştığınız zaman sınırlarını daha iyi anlayabiliriz. Bir diğer problem ve sınırlandırma ise optik. Cep telefonlarında kullanılan optikler sınırları belli olan optikler. Optik, bir başka deyişle objektif, renk ve görüntüdeki keskinlik açısından çok büyük önem arz eden bir bileşen ve cep telefonlarının tasarım sınırlamaları yüzünden bu bileşen de performans olarak sınırlı olmak zorunda kalıyor. Peki bu kadar negatif yön varken neden insanlar hızla kompakt fotoğraf makinelerinden uzaklaşıyor ve cep telefonu ile yetinmeye çalışıyor? Kompakt fotoğraf makinesi piyasası son bir yıl içinde %20’ye yakın küçülmüş durumda. Bunu ben söylemiyorum; uzmanlar ve rakamlar söylüyor. 12
FOTOĞRAF
Yeni Teknolojiler
Belki de bunun en büyük nedeni size en başta bahsettiğim sosyal medya. İnsanların mobil olarak her yerden her an fotoğraf paylaşabilmesi cep telefonlarını öne çıkarıyor. Bunu gören fotoğraf makinesi üreticileri Sony, Samsung ve Panasonic başta olmak üzere çeşitli Wi-fi ve 3G modelleri geliştirseler de hem fiyat hem de kullanışlılık açısından pek tercih edilmediklerini söylemek lazım.
Sony’nin ürettiği yeni SmartShot QX10 ve QX100 kamera modülleri, fotoğrafçılıkta yeni bir çığır açabilecek kapasiteye sahipler. Kompakt lense yakın boyutlarına rağmen zoom lensi, sensörü ve tüm teknolojiyi rahatça taşınabilir bir gövdeye sığdıran modüllerin tam donanımlı bir kameradan eksiği yok. Cep telefonları ile birlikte ve ayrı kullanılabilen yapılara sahip bu modüller fotoğrafa yepyeni bir segment ve bakış açısı kazandırabilir.
gelinen noktada ise Nokia firmasının ürettiği iki telefon öne çıkıyor: Nokia Lumia 1020 ve Nokia 808 PureView. Gerek 41 MP yüksek Megapixel gerekse de büyük sensör boyutları ile cep telefonu piyasasındaki rakiplerine büyük fark yaratıyorlar. Sonuca gelirsek cep telefonlarımız güzel ve kalıcı fotoğraf çekmek için yeterli mi? Maalesef henüz hayır, sosyal medya ve dijital ortam için tatmin edici olsa da, kalite olarak halen kat etmesi gereken uzun bir yol var cep telefonlarının. Peki kompakt makineler? Onların sonu pek iyi gözükmüyor. İnsanlar cep telefonları ile başladıkları fotoğraf maceralarına Dslr makinelere geçerek devam etmeyi yeğliyorlar. Bir nevi cep telefonlarını fotoğraf okulu gibi görüyorlar ve sonraki adımları daha profesyonel makineler oluyor. 2013 Dslr fotoğraf makinesi satışlarının dört kat artması ise bunun en güzel göstergesi.
Fotoğraf Yarışmaları 2013/86 Rönesans - Yaratıcı Çocuklar Derneği - FOTOPYA “Dostluk Kareleri” Fotoğraf Yarışması - SKT: 18.04.2014 2014/2 ÇYDD - FOTOPYA “Ağaçlara Ağıt” Ulusal Fotoğraf Yarışması SKT: 25.04.2014
Bu teknolojiler ve gelişimler karşısında tabi cep telefonu firmaları da boş durmuyor ve kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. 15 yıllık serüvenin sonunda
13
M端zik Listemiz
Timber
Kalp Ağrısı Pitbull ft. Ke$ha
Fettah Can
Waiting All Night feat. Ella Eyre Rudimental
Bir Sinema Filmine Bilet Almışım Yüzyüzeyken Konuşuruz
Wake Me Up
Sevgi Olsun Taştan Olsun Avicii
İrem Derici
Tranquila
Her Gün Sonbahar J Balvin
Zakkum
Ringa Linga
Saygımdan Taeyang
Bengü
Assanhadinha
Ne Farkeder Henriquedylan
Gökhan Özen
Counting Stars
Yürek One Republic
Duman
Klangkarussell
Ağlamam Zaman Aldı Sonnentanz ft. Will Heard
Model
Look Right Through
Tabanca Storm Queen
Atlas
Get Lucky
Aşk Yok Olmaktır Daft Punk
Mabel Matiz
15
Uzak doğu müzikleri ülkemizde pek rağbet görmez ancak Taeyang’ın Ringa Linga’sı takdiri hak ediyor. Yaza doğru onu birçok radyoda duymaya başlayabiliriz.
Aynı şekilde Girls’ Generation adlı grup da yaptıkları yeni coverlarla gayet başarılı işler çıkarıyorlar. En azından sosyal platformlarda videoları paylaşılmaya başlandı bile.
Atiye’nin “Ya Habibi” şarkısı için çektiği klip bir yerlerden tanıdık geliyor ama çözebilmiş değiliz. Olsun, yine de hoş bir şarkı olmuş.
16
Miley Cyrus yeni imajıyla güzel işler yapmaya başladı. Tarzı biraz Pink’i andırsa da o kadar olacak diyoruz.
Katy Perry farklı klipleriyle ilgi odağı olmaya devam edeceğe benziyor.
Bizi en şaşırtan sanatçı Avril Lavigne
oldu. Uçarı, şirin ve sevimli Rockçı gitmiş, yerine büyümüş ve daha oturaklı bir Avril gelmişe benziyor. Yeni eşi Chad Kroeger ile çektiği klip söylediklerimizi doğrular cinsten. Sanırım küçük kız artık büyüdü.
17
Röportaj
Ayşegül İNCİ 18
‘Zamanı Tamir Eden Adam’la Ayşegül İNCİ
‘Zamanı Tamir Eden Adam’ adlı solo albümüyle geçen yıl raflardaki yerini alan Ayşegül İnci, Modern Genç Dergimizin ilk sayısı ile karşınızda. Teoman ve Yalın gibi isimlere vokalistlik yapıp basgitar çalan Ayşegül İnci, hedefleri doğrultusunda başarı merdivenlerini hızla tırmanmaya devam ediyor. Poprock tarzıyla dinleyicilerin karşısına çıkan Ayşegül İnci, birçoğu kendisine ait olan parçaların yer aldığı albümüyle daha çok ses getireceğe benziyor. Gelin, keyifli bir röportaj yaptığımız Ayşegül İnci’yi daha yakından tanıyalım…
19
Sizinle ilgili çok fazla şey okudum ve sizi çok iyi tanıyor gibiyim. Ancak henüz sizinle tanışıp müziğinizle buluşma imkanı bulamamış okuyucularımız için Ayşegül İnci’yi kısaca tanıtır mısınız? Ankara doğumluyum ve müziğe, 13 yaşında gitar çalmaya başlayarak adım attım. Uzun zamandır kendi şarkılarını yazan bir müzisyenim. Yazdığım parçaları bir albümde toplama hayalim vardı. İlk albümüm olan ‘Zamanı Tamir Eden Adam’la birlikte sizlerin karşısındayım. Müzikle ilk buluşmanız nasıl oldu? Okuyucularımız için bu serüvenden bahseder misiniz? Ailemde profesyonel anlamda müzikle ilgilenen kimse yok. Eve sadece hobi amaçla alınan bir gitarla başladı müzik serüvenim. O gitar da bana değil; ablama alınmıştı. Ablamın gitarına dokunmama izin vermemesiyle inatlaşma sonucu kursa bile gitmeden gitar çalmaya başladım. Müzik kulağımın olduğunu anlayan ablam, gitarını bana hediye etti. Akabindeyse kurslara giderek kendimi geliştirdim. Sahne aldığım ilk yer olan Eskişehir Haller Gençlik Merkezi’nde, ablamın hediye ettiği klasik gitarla sahneye çıkmıştım. Teoman, Yalın gibi birbirinden ünlü sanatçılara vokalistlik yaparak basgitar çaldınız. Müziğe adım attığınız andan itibaren her şey planladığınız gibi mi oldu? Yoksa müzik kariyeriniz için hayat size sürprizler mi sundu? 20
Bugün olduğum konuma gelebilmeyi hedeflemiştim. Eskişehir’de basgitar çalıp vokal yaptığım üniversite döneminde, yolumun uzun ve zor olduğunu biliyordum. Büyük bir isimle çalışarak pişmek gerektiğini düşünüyordum. Eskişehir’de sahne aldığım dönemlerdeki videolarımı internetten paylaşıyordum. Teoman’ın müzik direktöründen teklif aldım. Evet, bazen işler planladığınız şekilde gitmeyebilir. Ancak ben, paylaştığım videolarla kendi şansımı kendim yaratmış oldum. Hem çalışmamın hem de şansımın bana sunduğu imkanları iyi kullandım. Elimden geldiğince iyi gözlemler yaparak bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Şimdi bu deneyimleri, kendi sahneme aktarmaya çalışıyorum. Yaptığınız müziği hangi tarz olarak adlandırıyorsunuz? Poprock yani ‘Popüler Rock’ yapıyorum. Rock müzisyeniyim ama her tarz müziği dinlemeyi çok severim. Albüme bakıldığında, farklı tarzların buluştuğu; alt yapısının ise rock olduğu görülecektir. 2008 yılında 7 kadın müzisyenden oluşan ve ‘Tuttu fırlattı kalbimi’ parçasıyla bilinen Gökçe’nin de yer aldığı bir grup kurdunuz. “333 Band” adını verdiğiniz grup tamamen dağıldı mı, yoksa bir gün sizi tekrar bir arada görebilecek miyiz? 333 Band benim hayalim olan ve çok özel bir projeydi. Eskişehir’den İstanbul’a gelir gelmez yapmak istediğim bir şeydi. Funk, R&B, trompet, trombon klavye gibi enstrümanların
yer aldığı, gerçekten daha önce kadınların grubu olup da yapılmamış bir tarzdı. 4 sene boyunca aynı sahneyi paylaştık. Gökçe’nin o zaman da albümü vardı ve bizim grupta çalmaya devam etti. Bir noktadan sonra solo kariyer biraz daha ağır basıyor. Benim gibi diğer arkadaşlarımdan bazıları da albüm çıkardı. Hala ekip olarak görüşüyoruz ve senede bir kere de olsa konser verelim istiyoruz. İleride aynı sahneyi tekrar paylaştığımız bir proje olabilir. Özellikle takip ettiğiniz sanatçılar var mı? Takip ettiğim çok fazla sanatçı var. En başta Barış Manço hayranıyım ve onun şarkılarını sahnede seslendirmekten çok büyük zevk alıyorum. Tanju Okan, Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, Zuhal Olcay gibi birçok sanatçıyı dinlerim. Bütün kadın müzisyenleri özellikle takip ederim ve Umay Umay’ı çok severim. Bunlar dışında çok eskilerde kalmış tango şarkılarını rock formatında sahnede sunmayı seviyorum.
yanımdaydı, benim için çok özel olan ilk albüm adında da yanımda olsun istedim ve albüm adıyla babama ithafta bulundum. Albümünüzde yer alan 9 parçadan 7’sinin sözü size ait. Albümde yer alan parçalardan hangisine klip çekeceğinize nasıl karar veriyorsunuz? ‘Hatırlıyor musun’ parçasına çekilecek klip, ortak bir kararla belirlendi ve çıkış parçam o oldu. Diğer kliplerimiz yani ‘Kör Kuyu’ ve ‘Eskişehir’ ise gelen istekler doğrultusunda çekildi. Yine dinleyicilerimizden gelen istekler doğrultusunda 2 klip daha çekeceğiz. ‘Yalnız Kahvaltı’ ve ‘Kahır’ parçalarını da gelecek ay, kliple taçlandıracağız. ‘Eskisinden’ adlı parçamıza, konser görüntülerinden oluşan bir klip yaparak albümün kapanışını o kliple yapmayı düşünüyorum. Albümünüzde yer alan ve klibi de bulunan ‘Eskişehir’ adlı parçanın sizin için önemi nedir? Eskişehir, benim için çok özel olan bir şehir. Çünkü profesyonel müzik hayatıma orada başladım. ‘Ben nasıl biriyim?’ sorusunu orada cevaplandırdım. Çok özel şarkılarımı orada yazdım ve birçok ilkimi o şehirde yaşadım. Üniversite hayatımı geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve ailemden ayrılarak gittiğim ilk yer orası. Oradaki anılarım unutulamaz. Eskişehir’le ilgili bir şarkım olmalıydı mutlaka. Bu parçamın, ilk albümümde yer alması da beni mutlu çok etti.
‘Zamanı Tamir Eden Adam’ adını verdiğiniz albümünüzü babanıza ithaf ettiniz. Bunun özel bir sebebi var mı? Ailem olmasaydı albümü yapamazdım. Takdir edersiniz ki Türkiye koşullarında yaşayan bir kadın olarak müzik yapabilmek, sahne alabilmek zor. Ailem, özellikle de babam her zaman arkamda durdu. Babamın mesleğinden dolayı hep saatlerin içinde oldum ve zaman konseptli bir albüm yaptım. Babam hep
Sizi dinlemek isteyen müzikseverler nerede bulabilir? Uzun yıllardır Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde sahne alıyorum. Eskişehir, Ankara, Nevşehir, Çanakkale ve Bursa olmak üzere mini bir turnemiz olacak. Program hazırlanıp tarihler netleştiğinde, takipçilerimiz için sayfamızdan duyurusunu yapacağız. Son zamanlarda Ayşegül İnci’yi medyada veya sosyal medyada çok sık görüyoruz. Bu ilgiden memnun musunuz? Çocukluk hayalimi gerçekleştirmekten, insanların albümüme gösterdiği ilgiden dolayı çok memnunum ve mutluyum.
21
3. klip parçam olan ‘Eskişehir’le beraber daha yoğun bir şekilde olumlu tepkiler almaya başladık. Diğer albümlerle beraber bunu iyice pekiştirip güzel bir aile olmayı diliyorum. Vokalistliğinizin yanı sıra basgitar çalmanızla da ön plandasınız. Bir kadın olarak basgitar çalma fikri nasıl gelişti? Basgitar çalmam tamamen tesadüf ve şartların getirdiği bir şey oldu. Eskişehir’de okurken şehirde sadece 2 tane basçı vardı ve kuracağımız grup için başçı bulamadık. Basgitar olmadan da grubu kurmamız mümkün değildi. Arkadaşımdan ödünç aldığım basgitarla, yaz tatilinde 3 ay kadar eve kapandım. Günde 10-12 saat basgitar çalıştım ve sonunda grubumuzu kurdum. İçimde var olan istek ve müzik aşkıyla beraber, iyi ki basgitar çalmayı öğrenmişim diyorum. Müziğin alt yapısını öğrendim ve müziğe daha geniş bir açıdan bakabiliyorum. Sahne kıyafetlerinizi kendiniz mi tasarlıyorsunuz? Demoda Butik diye bir yerle çalışıyorum. Tabi ki benim de fikirlerim oluyor kıyafet konusunda. Onların da yönlendirmesiyle beraber ortak bir kararda buluşuyoruz. Beni çok iyi anladıklarını düşünüyorum, çok iyi bir çizgiye sahipler.
deneseydik’ demesinler. 2013 yılı Ayşegül İnci için nasıl geçti? 2014 yılından beklentileriniz neler? 2013 yılı benim için çok güzel geçti. Çünkü albümümü çıkararak şarkılarımı müzikseverlerle paylaştım. Yeni insanlarla tanıştım, konserler verdim. 2014 yılından beklentilerim ise, yeni bir albümün hazırlığı içindeyim. Eylül gibi 2. albümümü dinleyenlerimle paylaşmayı düşünüyorum. Belki bu süreçte dayanamazsam bir single da yapabilirim. Geleceğe dair en büyük hayalim ise; raflara baktığım zaman albümlerimi sıralanmış bir şekilde görmek istiyorum. Bol bol konser vererek çok fazla insanla buluşmak, onlar için parçalarımı seslendirmek istiyorum. 14 Şubat için özel bir şarkınız veya projeniz var mı? O gün için özel bir şarkım yok ama o günle ilgili özel bir proje var. ‘Aşkını kanatlandır’ isimli bir projeye katılıyorum. Birçok isimden sevgililer notu alıyorlar, bunları 14 Şubat’ta Eskişehir’den uçakla havadan bırakacaklar. Benden de bir not yazmamı rica ettiler. Notları bulanlar sosyal medyadan paylaşacak. 1-14 Şubat arasında da EsPark’ta bu projeyle ilgili tanıtımlar yapılacak. İlk kez Şubat ayında çıkacak olan Modern Genç adlı dergi olarak, benimle röportaj yaptığınız için teşekkür ederim. Umarım, ben de size uğur getiririm… Ayşegül İNCİ Sosyal Platformlar
Sahneye çıkmadan önce veya sahne sırasında uğur getirdiğine inandığınız bir şey yapıyor musunuz? Sahneye çıkmadan önce mutlaka annemle konuşurum, onun sesini duyarım. Annem, olabildiğince konserlerime gelmeye çalışıyor. Uğurumun annem olduğuna inanıyorum. Sizin gibi genç yaşlarda müzikle ilgilenenlere dergimiz aracılığıyla iletmek istediğiniz bir tavsiyeniz var mı? Çok zor bir yol ama hiçbir zaman umutlarını ve hayallerini kaybetmesinler. Sadece oturarak hayal kurmasınlar. Hayalleri uğruna çalışsınlar, emek versinler. Her emeğin bir karşılığı olduğuna yürekten inanan biriyim. Klasik bir söz belki ama ‘neye inanırsanız onu yaşıyorsunuz’. Ben, şu an hayallerimi yaşıyorum. Onlar da hayallerinden vazgeçmesinler. 60’lı 70’li yaşlara geldiklerinde ‘keşke 20’li yaşlarda bunu 22
2014 İLKBAHAR YAZ TRENDLERİ
2014 İLKBAHAR YAZ MODA TRENDLERİ Geride bıraktığımız Milano, Paris, New York, Londra moda haftalarında düzenlenen defilelerin ardından, 2014 ilkbahar - yaz aylarının trendleri her zevke uygun temaları barındırıyor. Geçtiğimiz sene pastel tonların hakim olduğu ilkbahar - yaz ayları, bu sene yerini ışıl ışıl ve parlak metal renklere bırakıyor. Defilelerde ön plana çıkan ayrıntılar minimalist akımdan etkilenerek, 40’lar ve 50’lerin tonlarını, 70’lerin romantikliğini spor şıklığa büründürüyor. Geçen sezondan beri etkisi devam eden yarım üstler, 3D süsleme detayları, püsküller, sanatsal motifler, çiçek desenleri, geometrik formlar, delikli kumaşlar, kloş etekler ve bol pantolonlar öne çıkan detaylar arasında yer alıyor. İşte bu yıl bizlere öncülük edecek 2014 modası…
Önceki yıllarda bikini, çanta, bluz ve elbise detaylarında sıklıkla görmüş olduğumuz püsküller 2014 ilkbahar - yaz koleksiyonlarında da en çok dikkat çeken trendler arasında yerini almış bulunuyor. Özellikle Anna Sui, Marc Jacobs, Calvin Klein’ ın defilelerinde rastladığımız püskül detayları moda severleri oldukça büyüleyecek ve sokaklar dans pistine dönüşecek gibi görünüyor.
Gündelik hayatımızda önemli bir yere sahip olan 3D kavramı bu yıl kıyafetlerimizde de etkisini gösterecek. Kristaller, çiçekler ve origami katlamalarla yapılan küçük estetik dokunuşlar özellikle deri ceketlere, elbiselere ve pantolonlara da sıradışı bir görüntü katarak vitrinlerde yerini alıyor.
2014 İLKBAHAR YAZ MODA TRENDLERİ
24
2014 İLKBAHAR YAZ MODA TRENDLERİ 80’li yıllarda çıkışını yapan 90larda kullanılmaya başlanan crop top diye adlandırdığımız kısa üstler 2014 yılında etkisini daha da çok arttırıyor. Kısa olmayan t-shirt ya da gömleklerin üzerine giyip yüksek bel pantolon ya da eteklerle kombinleyebileceğiniz crop top’larla bahar aylarının şıklığını yakalayabilmek mümkün.
Gökkuşağının tüm renkleri ne uygulanabilecek metalik işlemeler, gözalıcı lameler, parlak bro karlar bu yaz sokaklarda ışıl ışıl parla yacak gibi g ö r ü n ü y o r.
Tanınmış özgün sanat eserleri, sulu boya benzeri baskılar bu yıl tasarımcılara ilham kaynağı olmuş olacak ki defilelerde elbise, mont ve büstiyerlere ustalıkla aktarılmış fırça darbesi baskılı kıyafetler göze çarpan kombinler a r a s ı n d a .
2014 İLKBAHAR YAZ MODA TRENDLERİ
25
2014 İLKBAHAR YAZ MODA TRENDLERİ
2014 bayanlara olduğu gibi erkeklere de yeni bir görünüm kazandırıyor. Klasik bakıştan vazgeçmeden farklı materyalleri çiçek desenleri,lazer kesimler ve deri detaylarla destekleyerek spor kıyafetleri lüks ve sofistike bir görünüme çeviriyor. Yağmurluklar, t-shirtler, kapşonlular süet ve deri ile birleşerek yeni bir görünüm kazanıyor. Gömleklerin yerini ise streç koton ve baskılı ipek t-shirtler alacak gibi görünüyor. Mavi, bordo, bej, gri ve beyaz tonlarının ön plana çıkacağı bahar aylarında da, resmi ve günlük tarzın karışımıyla oluşan deri detaylı spor ayakkabılarla yapılacak kombinler rahat şıklığın öncüsü olacak gibi duruyor.
2014 İLKBAHAR YAZ MODA TRENDLERİ
26
#moderngenç
İlk sayımızda ModernGenç’i HasTag olarak belirledik. Mart Sayımızdaki destekçi sayfamızda yer almak için Twitter üzerinden “@MGDergisi” etiketiyle HasTag’ı paylaşmanız yeterli. En çok RT yapılan Twit’e dergimiz içinde özel bir yer ayıracağız...
Diyet Yapmak Mı Önemli, Doğru Beslenmek Mi?
B
irçok birey, diyet yapmanın kişiyi zayıflatacağını düşünür. Ancak bu inanışın doğru olmadığı, yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda kanıtlandı. Sağlıklı kilo verebilmek için gerekli olan en önemli şey, bireyin beslenme düzenini değiştirmesidir. Diyet yapmak, kişiye uzun uğraşlar sonucunda küçük kilolar kaybettirir. Ancak diyet tamamlandığında bu kilolar katlanarak sizlere geri döner. Hem de vücudunuza kazandırdığınız yeni yağlarla. Bu da görsel olarak vücudunuzun sarkmasına, kalınlaşmasına sebep olmakla birlikte, sağlığınızı da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle diyet yapmadan önce defalarca düşünmeli; hayatımıza sağlıklı besinleri sokarak, yeni bir beslenme şekli oluşturmalıyız. İşte hayatımıza yeni bir sayfa açmak, sağlığımıza kavuşmak ve vücudumuzu şekillendirmek için doğru beslenme önerileri.
SU İÇİN Sağlıklı bir birey gün içinde 1,5- 3 litre arası su tüketmelidir. Su tüketmek vücudunuza gerekli nemi sağlayacaktır. Ayrıca kadınların baş düşmanı selülitin azalmasında etki gösterir. ‘Ben unutuyorum su içmeyi, çok yoğunum’ demeyin! Yanınızdan su şişesini eksik etmeyin. O size su içmeniz gerektiğini hatırlatacaktır. Yararını kısa zamanda göreceksiniz.
VÜCUDUNUZU TANIYIN Zayıflamak için ilk yapılması gereken vücudu tanımaktır. Doktora gidin. Check-Up yaptırın. Kilo probleminiz varsa diyetisyene başvurmaktan asla çekinmeyin. Kilonuzun artmasına neden olan sebepleri bulun ve onlara karşı savaş açın. Beslenme şeklinizi değiştirin, hayatınıza yenilikler katın. Yeni ve sağlıklı alışkanlıklar edinin.
BESİNLERİ TANIYIN İnternet çağındayız ve hepimizin araştırma imkânları çok arttı. Bu nedenle vitaminleri, proteinleri, mineralleri, yağları, karbonhidratları, lifli besinleri ve daha birçok besin grubunu tanıyın. Kalori hesabı yapın demiyorum, ama ne yediğimizi bilirsek, istediğimiz kiloya ulaşmamız daha kolay olacaktır.
29
Diyet Yapmak Mı Önemli, Doğru Beslenmek Mi? KAÇAMAK ÖĞÜN Sabah uyandığında birçok insanın iştahı yerinde olmaz ve kahvaltılar atlanır. Bunu yapmayın. Aksine temel öğünlerin arasına kaçamak öğünler ekleyin. Kahvaltıdan belirli bir süre sonra bir avuç fındığın kimseye zararı dokunmaz veya bir öğleden sonra yediğiniz yoğurt için pişmanlık hissetmeyeceksiniz. Aksine daha taze hissedeceksiniz. Ancak ölçüyü kaçırmamak kaydıyla.
HAREKET EDİN Hemen şimdi asansöre binmeyi bırakın. Spor yapacak vakti olmayanlar, okula yürüyerek gidebilirsiniz ya da okul çok mu uzak, o halde okula gittiğiniz duraktan birkaç durak önce inin. Kaslarınızı hissetmek size mutluluk verecektir. İlk günler yaşadığınız kas ağrılarını unutun ve daha fazla yürüyün.
YEMEK YAPMAYI ÖĞRENİN Yemek yemekten zevk alan bir toplumuz. Öyleyse yemek yapmak için de biraz zaman harcamak gerekir. Böylelikle yediğimiz yemeğin içerisinde ne var diye düşünüp strese de girmeyiz. Kendimiz hazırladığımız için sağlıklı besinler kullanmaya özen gösteririz. Ayrıca yaptığınız yemekleri sevdiklerinize tattırmak ve onların beğenisine sunmak sizin de hoşunuza gidecektir.
GÜNE MUTLU BAŞLAMAK İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ Cemal Süreyya ne de güzel söylemiş, ‘Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’. İşte sabahın ilk saatlerinin sloganı bu. Güzel bir kahvaltı her şeyi mutlu kılacaktır. Kahvaltınıza çay, kahve gibi içeceklerin eşlik etmesi yerine taze sıkılmış meyve suyunu deneyin. Kış aylarında portakal size gün için yeterli enerjiyi ve vitamini sağlayacaktır. Çayınızı ne de olsa sonra da içersiniz. Bu arada su içmeyi unutmayın.
30
Yeni Başlayanlar İçin Spor
Kış geldi çattı. Hareketleriniz kısıtlandı ve vücudunuzun belirli bölgelerinde yağlanmalar arttı. O halde şimdi ayağa kalkın ve yaza kendinizi hazırlamak için büyük bir adım atın. Hem fazla kilolarınızdan kurtulun hem de çekici bir görüntüye bürünmek için çalışmalara başlayın.
MENTAL VE FİZİKSEL HAZIRLIK YAPIN
Hayatınızda yeni kararlar alma zamanı geldi. Spora başlayacak ve yeni bir görüntüye sahip olacaksınız. Ama nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız işte, size spora başlamak için tavsiyeler.
ISININ
Antrenmana başlamadan önce ısınmak, sakatlanma riskini azaltması açısından çok önemlidir. Yürüyüş yaparak, koşarak veya evde bisiklete binerek vücudunuzu antrenmana hazırlayabilirsiniz.
MÜZİKLE ÇALIŞIN
eğlenmenizi sağlayacak hem de sizi daha enerjik yapacaktır.
DÜZENLİ OLMAK ALTIN KURALDIR
Antrenmanlarda ne kadar düzenli olursanız sonuç bir o kadar sağlıklı ve hızlı olur. Bunun yanında hayatınızı da düzene sokun. Spor hayatınızın bir parçası olsun. Düzenli spor yapmak vücut, kalp, beyin ve birçok organ için çok yararlı olacaktır.
HAREKETLERİN HAKKINI VERİN
Ağırlık çalışıyorsanız ve yeni başladıysanız, yüksek ağırlıklar yerine daha hafif ağırlıklarla
Spor yaparken motive eden, enerji veren en güzel şey müziktir. Müziğin sesini biraz daha açın ve ritminizi müziğe göre ayarlayın. Bu hem spor yaparken
31
başlayarak ağırlığı kademeli olarak arttırın. Bu, sakatlanmaları en aza indirecektir. Hareketlerinizi yarıda bırakmak yerine, kaslarınızı hissedene kadar devam edin. Hareketleri doğru yapmak, istediğiniz sonuca ulaşmanızda daha etkili olacaktır.
BESLENME DÜZENİNİZİ DEĞİŞTİRİN
Hayatınıza sağlıklı besinler yerleştirin. Sebze tüketimini arttırın. Proteini bol olan yiyecekler size kaybettiğiniz enerjiyi verecektir. Öğünlerinizi arttırın. Su şişenizi her daim yanınızda tutun ve su içmeyi unutmayın. Hayatınızı yenilemek için geç değil. Gerekli olan sadece kalkıp harekete geçmek.
Yeni Başlayanlar İçin Spor
Temel Isınma Egzersizleri ‘Stretching’
1 2
7 8
3
9
4
10
Boyun çalışması: Boyun sağdan sola ve soldan sağa doğru 5 kez çevrilir. Bu boyun kaslarının çalışmasına sebep olacaktır. Hareketin hızlı yapılmaması gerekmektedir. Karın ve üst kol kaslarının çalışması: Sağ elinizi sol kolunuzun dirseğinden tutarak, sağ tarafa esnetilir ve 10 saniye boyunca hareket yapılır. Hareketin aynısı ters yöne de tekrarlanır. Kol ve bacak kaslarının çalışması: İki el başın üstünde kenetlenerek yukarı esneme yapılır. Hareket esnasında kol ve bacak kaslarının gerilmesi sağlanır. Hareket 20 saniye devam eder. Arka bacak esnetme hareketi: Bacaklar bükülerek, kasların esnetilmesi sağlanır. Hareket esnasında vücuda herhangi bir destek verilmez ve 30 saniye boyunca devam eder.
Bacak ve karın kaslarının çalışması: Oturarak yapılan 6. Hareketin devamıdır. Hareket sırt üstü yatılarak yapılır. Esneme 30 saniye sürer. Karın kaslarının çalışması: Ellerinizi başınızın üstünde birleştirin ve sırt üstü yatarak bacaklarınıza doğru kalkmaya çalışın. Hareketi 3 defa ve 5’er saniye bekleyerek yapın. Yan karın kaslarının çalışması: Bacaklarınızı bükerek sırt üstü yatın. Önce sağ, sonra sol olmak üzere 25’er saniye yüzünüzü yere değdirin. Hareket esnasında bacakların hareket etmemesi gerekir. Çeşitli kasların çalışması: Sırt üstü yatarak önce bir bacağı, sonra
diğer bacağı 20 saniye boyunca karnınıza doğru esnetin. Hareket sayesinde bacak, kol ve çeşitli kas gruplarınız çalışacaktır.
5 6
Sırt ve bacak kaslarının çalışması: Bacaklar bükülmeden, belden ayak parmak uçlarına doğru esneme yapılır. Hareket 20 saniye boyunca sürer. İç bacak kaslarının çalışması: Kişi oturup ayaklarının altını bir araya getirerek esneme yapar. Hareketi zorlaştırmak için ayaklarınızı kendinize çekin ve 30 saniye boyunca esnemeye devam edin. 32
Hastalıklardan Korunma Yolları
GRİBİN ADI: H3N2 olduğunca sınırlandırılmalıdır. Aksırma ve öksürme esnasında burun ve ağız kâğıt mendille kapatılmalı ve tekrar kullanılmamalıdır. Sabun ve su ile eller sık sık yıkanmalıdır.
KAHVALTI EDİN Günün en sağlıklı öğünü olan kahvaltıyı es geçmek vücudunuzun direncini düşürecektir. Bu nedenle ilk öğünü kaçırmamak önemli. Uzmanlar, grip olmadan önce vücudun direncini artırmak için kaliteli beslenme kurallarına dikkat etmeliyiz diyor. Kahvaltının çeşidi de önemli. Kahvaltıyı doymak için değil, direncimizi artırmak için yapıyorsak; yumurta, peynir, bal, salatalık gibi besinleri masamızdan eksik etmememiz gerekiyor. Uzmanlar, ara öğün olarak da ceviz, badem ve fındık tüketilmesinin şart olduğunu vurguluyor.
Kış Aylarının Korkulu Rüyası Gripten Korunma Yolları 2013- 2014 yılında gribin adı değişti. H3N2 adını verdikleri bu virüs daha şimdiden bir milyonu aşkın kişiyi hastanelik etti. H3N2 denilen bu virüs yeni bir grip türü değil. Ancak ülkemizde ve dünya genelinde diğer mevsimsel griplere göre daha yoğun yaşanmakta. Peki, genci, çocuğu, yaşlısıyla herkesi etkisi altına alan bu hastalıktan nasıl korunuruz?
Balık yiyin Omega 3 açısından zengin olan balık, bağışıklık sistemimizi koruyan önemli bir besin öğesidir. Haftada iki kez mutlaka balık tüketilmesi gerekiyor. Balık sadece vücudun savunma mekanizmasını güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda kişi hasta olduktan sonra da iyileşme sürecini hızlandırıyor.
HİJYENE DİKKAT Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınmalı ve grip hastalığında evde istirahat edilmelidir. Hastalığı bulaştırmamak için, diğer insanlarla temas mümkün
33
Hastalıklardan Korunma Yolları
Meyve ve Sebze tüketin Pişmiş veya pişmemiş sebze tüketmek vücut direnci için çok önemli. Doktorlar, sebzeleri kış ayı boyunca tüketmemizi söylüyor. Ancak sebzelerin buharda pişirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Sebzeler böylece içerisindeki vitamin ve mineralleri koruyor. Taze sebzelerden ise özellikle kırmızı lahana, soğan, havuç, turp tüketmek vücudun A ve C vitaminleri alması açısından çok önemli. Meyvelerden ise C vitamini deposu olan kivi, portakal ve mandalina tüketimi kişiyi hastalıklardan koruyacaktır.
H3N2 Virüsüne Karşı 5 Savaşçı
BOL SIVI TÜKETİN Hastalıklardan korunmak için sıvı tüketmeyi unutmayın. Özellikle gün içerisinde 2 litreye yakın su içmeyi ihmal etmeyin. Tavuk suyu çorba direnci arttıracaktır. Hatta içebiliyorsanız, uzmanlar kelle paça çorbasının gribe karşı çok önemli rol oynadığını belirtiyor. Bol bol portakal suyu ve taze sıkılmış meyve suyu için. Canınız çay çektiğinde ise bitki çaylarını tercih edin. Zencefil: Hayatımıza yeni yeni dahil olan bu bitki çok yararlıdır. Bilimsel çalışmalar zencefilin kuvvetli bir iltihap giderici olduğunu ortaya koymuştur.
Kaçınılmaz son size de uğradıysa, doğal yollarla iyileşmek elinizde. Antibiyotik kullanmayı sevmiyorsanız, aktarlardan hatta büyük marketlerden bulabileceğiniz 5 bitki sizleri tekrar ayağa kaldıracak.
Karanfil: Çay olarak ya da gargara yaparak tüketebilirsiniz. Ağrı hissini hafifletici özelliği vardır. Araştırmalar sonucunda antibiyotiklerin etkinliğini artırdığı gözlemlenmiştir.
Ihlamur: Yapılan çalışmalarda ıhlamurun ağrı kesici özelliği ve boğaz tahrişini engellediğini görülmüştür. Grip tedavinize yardımcı olacaktır.
Karabiber: Top veya toz olarak çaya konulması boğaz enfeksiyonlarına iyi gelir. Özellikle boğazda yanma hissinin ilk oluştuğu süreçte tüketilmesi çok etkilidir. Bağışıklık sistemini düzenleyicidir.
Adaçayı: Ağız ve boğaz iltihaplarına birebir bitkilerden birisi de adaçayıdır. Kaynatılmadan gargara olarak da tüketilmesi önerilmektedir.
34
TIRNAK BAKIMI Tırnak bakımında ilk adım hijyen olduğu için suyla temasından kaçınmayın. Böylelikle uzamasına katkıda bulunmuş olurken, mikroplara karşı da elleriniz güvende olur. Özellikle uzun tırnaklara sahipseniz tırnak içlerinin temiz olmasına özen gösterilmelidir. Söz konusu sağlığımız ve güzelliğimiz olduğu için seçimimiz her zaman kaliteli malzemelerden yana olmalıdır. Manikür/ pedikür için Ellerimizin daha sağlıklı dezenfekte prosedürlerine görünmesinin yolu güvendiğiniz bakımlı tırnaklardan güzellik mergeçmektedir. kezlerini tercih edin ve kendi malzemelerinizi de yanınızda götürürseniz hem başkasının kullandığı malzemeleri kullanmamış olursunuz hem de içiniz rahat eder. Eğer evde kendiniz yapıyorsanız kullandığınız aletlerin temizliğini düzenli olarak yapmayı ihmal etmeyin. Tırnak yeme alışkanlığınız varsa ellerinizin sürekli ağzınızda olması estetik durmadığı gibi hastalıklara da davetiye çıkartmaktadır. Bu nedenle tırnak yemeyi bırakmanızı tavsiye ederim. Düzenli manikür yaptırarak bu alışkanlıktan kurtulabilirsiniz. Birçok insanın bu yolla tırnak yeme alışkanlığından kurtulduğu bilinir. (kendim de dahil J) Emin olun siz de yemeğe kıyamayacaksınız. Tırnak etlerini dişlerinizle koparmamak için bakım yağları ile yumuşamasını sağlayarak önleyebilirsiniz.
35
Başka bir yöntem ise acı ojelerdir. Sevimsiz tatları ile elinizin ağzınızda olduğunu hatırlatmada işe yarayacaktır. Uygulama yaparken dikkat etmeniz gerekenler: • Törpüleyerek kısaltmak tırnakların katmanlara ayrılmasını önler, ancak tek yönde ve yanlara dokunmadan uygulamalısınız. • Tırnak etlerini kesmenin sağlık sorunlarına yol açmasından endişe ediyorsanız ya da daha önce hiç tırnak etlerinizi kesmediyseniz Cuticle kremlerini kullanarak geriye itebilirsiniz. • Koyu renk ojeleri asetonla kolayca temizleyebilmek için, oje sürmeden önce bir kat parlatıcı uygulayın. • Asetonsuz oje çıkarıcı kullanmaya özen gösterin ve asla ve asla ojeleri dişlerinizle kazıyarak soymaya çalışmayın. Doğal ürünlerle de mucize yaratabilirsiniz! • Sararan tırnaklarınızı limonla ovduktan sonra oksijenli suyla ıslattığınız pamuk ile iyice ovuşturun. • Çabuk kırılan tırnaklarınıza zeytinyağı ile masaj yaparsanız hem sertleşmesini sağlarsınız hem de kan dolaşımını hareketlendirerek daha çabuk uzamasını sağlarsınız. • Bakım yağları kullanarak asetonun yaratacağı nem kaybını önleyebilirsiniz.
TIRNAK BAKIMI SALLY HANSEN TIRNAK UZATICI CİLA Nail Growth Miracle
Çeşitli sebeplerden dolayı yavaş uzamaya eğilimli, kısa veya kırılmış tırnakların uzamasında etkili bir bakım ürünüdür. İçeriğinde barındırdığı soya proteini sayesinde tırnak yapısının nem dengesini korumanın yanında keratin desteği ile kırılma ve soyulmalara karşı etki gösterir. Kolajen ve vitamin bileşimi sayesinde ise sağlıklı büyümeyi sağlamada etkilidir. İlk kullanımdan itibaren çok kısa bir zaman içerisinde etkili olduğu kanıtlanmıştır. Kullanım Şekli: Uygulama yapılmadan önce şişe iyice çalkalanmalıdır. Temizlenmiş, kuru ve ojesiz tırnak yapısı üzerine günaşırı bir katman olacak şekilde sürülür. 3. kullanım sonrası biriken katmanlar oje çıkarıcı bir madde yardımıyla temizlik işlemi yapılır. Ardından bu bakım rutin halde devam ettirilir. FLORMAR NAIL CARE NOURISHING OIL WITH VITAMIN E (VİTAMİNLİ BESLEYİCİ YAĞ): İçerdiği vitamin, limon ve tatlı badem yağları sayesinde tırnak etine nüfuz ederek tırnakların sağlıklı uzamasını sağlar. Ayrıca bakımlı bir tırnak çevresi için, tırnak etinin geriye itilmesini kolaylaştırır ve tırnağa esneklik kazandırır. Kullanım Şekli: Tırnak çevresine her gün masaj yaparak sürülür.
ve güneşin etkisi ile kurumuş tırnak etleri, tırnaklara ihmal edilmiş bir görünüm vermenin yanı sıra tırnaklara zarar da verir ve uzamasını yavaşlatır. Özen gösterilmediğinde tırnak etleri sertleşir, tırnağa yapışır ve çatlayarak şeytantırnakları oluşturur. Düzenli tırnak eti bakımı önemlidir. Tırnak Eti Kremi tırnak etlerinin yumuşaklığını ve esnekliğini korur, çatlamasını ve tırnağa yapışmasını önler. Kullanım şekli: Tırnak etlerine bolca sürülür, nüfuz etmesi için eller bir süre ılık su içerisinde bekletilir, sıkı dairesel hareketlerle masaj yapılır. NEUTROGENA® NORVEÇ BÖĞÜRTLENLİ BESLEYİCİ BAKIM SERİSİ İskandinav altını olarak da bilinen Norveç Böğürtleni, eşsiz özellikleri sayesinde çevresel saldırılara karşı bir kalkan görevi görüyor ve negatif sonuçları etkisizleştiriyor. E vitamin içerikli benzersiz formülünün, cildin doğal yapısıyla uyum içinde çalışırken nem seviyesini her gün 3 kata kadar artırıyor ve cilt kuruluğunu önemli ölçüde azaltıyor. Cildi yumuşatır, esneklik kazandırır ve pürüzsüz hale getirirken yağlı bir his bırakmaz, elleriniz Norveç Böğürtleni’nin hoş kokusuna sahip olur.
GELECEK SAYIDA Saç Bakımı ve Dökülen Saçlar İçin İpuçları
MAVALA TIRNAK ETİ KREMİ Tırnak etlerini yumuşatır, şeytantırnaklarının oluşumunu engeller. Yıpranmış
36
Teknoloji
Blog Kurulumu Blog Yazarı Olmak İsteyenler İçin
W
ordpress.com kişiselleştirmenin ön planda tutulduğu blog servislerinden birisidir. Kullanıcılarına iki farklı seçenek sunmakta. Bunlardan biri tamamen ücretsiz olan wordpress.com alanının altında çalışan bloglar. Bu şekilde açtığınız blog “kullanici.wordpress.com” şeklinde bir adrese sahip olmakta. Tabi ki bu seçenek kişiselleştirme ve özelleştirme konusunda biraz kısıtlı kalıyor. Bir diğer seçenek ise kendi seçtiğimiz alan adı altında yayın yapabileceğimiz hosting planlarını içermekte. Belirlenmiş paketlerden birini seçerek yıllık ücret karşılığında blog hizmeti alabilmekteyiz. Dünya genelinde en çok tercih edilen blog servislerinden biri olan Wordpress.com, istatistiksel olarak birçok rakibinin birkaç adım
önünde bulunuyor. İnternet üzerinden yayınlanan her 5 web sitesinden biri Wordpress alt yapısını kullanmaktadır. Düzenli olarak geliştirilen ve kullanıcılarına güncellemeler sunan wordpress.com güvenlik açısından da rakiplerinin önünde yer alıyor. Wordpress alt yapısının en güzel özelliği Google arama kriterlerine uygun olmasıdır. Böylece yazdığın makaleler, arama motorunda çok daha üst sıralarda çıkabilmekte ve çok daha fazla insana ulaşabilmektedir Bu yazımızda sizlere wordpress.com üzerinden yeni bir blog hesabına nasıl sahip olacağınızı anlatacağız.
Öncelikle internet tarayıcımızdan tr.wordpress.com adresine girelim. Tamamen Türkçe içeriğe sahip, kullanımı gayet kolay bir giriş sayfası bizi karşılıyor. Sayfanın sağ üstünde bulan “Kayıt ol” seçeneği ile kayıt işlemine hemen başlayabiliriz.
Kayıt olmak için gerekli olan; - E-posta adresi - Kullanıcı adı - Şifre - Blog adı alanlarını doldurup ücretsiz veya tercihen yıllık ücretlerini karşıladığımız planlarla blog dünyasına girebiliriz.
37
Teknoloji Şimdi wordpress.com hesabımıza giriş yapalım ve ilk yazımızı yayınlayalım. Giriş yaptıktan sonra karşımıza hesabımızı yönetebileceğimiz bir ekran gelmekte. Bu sayfanın sağ üst köşesinde bulunan “Yeni Yazı” seçeneğini seçelim.
Metin, Fotoğraf, Video, Alıntı, Bağlantı seçeneklerinden yayınlayacağımız içeriğe uygun olanı seçerek editör sayfasına ulaşıyoruz. Yazımız için bir başlık, içerik ve yazımıza ilişkin etiketleri yazdıktan sonra “Yazıyı Yayımla” butonu ile ilk yazımızı yayınlamış oluyoruz.
38
Merak ettiğiniz şeyler dahil her türlü önemli bilgi ve bilgilendirmeyi bu sayfalarda bulabilirsiniz.
Çocuk Hakları Diye 1 Şey Var! İnsan hakları, tüm insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerdir. Elbette, insan hakları kavramı çocuk haklarını da içermektedir. Bugün, dünyanın birçok ülkesinde insanların hakları ihlal ediliyor. Türkiye’de ise çocuk hakları ihlaleri artarak devam etmektedir. Hak ihlallerinden örneklemeler yapmak gerekirse; mevsimlik çalıştırılan çocuk işçiler, sokak çocukları, göç mağduru çocuklar, çocuk gelinler ve çocuğa yönelik şiddet gibi kategorize edilebilir.
onaylamaktadır. Çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı, katılım hakkı, ayrım gözetmeme şeklinde belirlenen temel ilkeleri bulunan Çocuk Hakları Sözleşmesi 54 maddeden oluşmaktadır. Sözleşme kapsamında önemli olan maddelerden bir tanesi de çocukların katılımının desteklenmesidir. Katılım Hakkı derken? Çocukların görüşlerinin alınması hakkına sahiptir. Fakat toplumda çocuklar fikirlerini veya
Bu kadar şeffaf ve önemli bir konu olan “Çocuk Hakları” nedir? Çocuk haklarının oluşumunun tarihi sürecine bakmamız gerekirse, Çocuk Haklarına dair sözleşme tarihte en geniş kabul gören insan hakları belgesidir. 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen sözleşme 193 ülke tarafından onaylanmıştır. Türkiye, Çocuk Haklarına dair sözleşmeyi 1990 yılında imzalamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi, on sekiz yaşından küçük herkesi çocuk olarak tanımlamakta ve çocukların tüm insan haklarına sahip olduklarını
görüşlerini dile getirdikleri zaman “Sen daha çocuksun” veya “Çocuklar çok fazla konuşmazlar” gibi tepkilerle karşılaşmak kaçınılmazdır. Ne var ki; toplum olarak çocuk hakları diye bir şeyin var olduğunu bilmek ve bunu özümsemek gerekmektedir. Çocuk haklarını korumak sadece devletin değil, toplumda var olan aile, okul, çocuk hizmet kurumları kısacası herkesi ilgilendiren bir konu haline gelmiştir. Çocuklara sadece yarının yetişkinleri oldukları için değil, sırf çocuk oldukları için değer verilmesi gerekmektedir.
40
Medya Mı? Hikayelerin her biri birbirinden güzeldir, özellikle görselleştirilmiş olanlar. Medyayı anlayabilmek için öncelikle her anlatılana inanmamak gerekir. Her anlatılan hikaye nasıl doğru değilse medyada gösterilen ve anlatılan her şey de doğru olarak kabul edilmemelidir. Temel kuralımız budur. İlk olarak bu temel kuralı öğrenmeliyiz. Medya sürekli olarak duygulara hitap eden bir yapıya sahiptir. Fakir edebiyatı diye tabir edilen; acındırma ve haklılık hissiyatını verirler. Bu tür hamleler kitleleri bir düşünce, bir hareket üzerine yoğunlaştırmak içindir. Kitle, çünkü medya kitlelere hitap ettiği zaman amacına ulaşır. Bu durumu kabul ettiğiniz zaman gerçek bilgiye ulaşmak için çaba harcadığınızı göreceksiniz. İşte o anda farklı düşünceleri, bakış açılarını ve bilgileri öğrenmeye başlayacaksınız. Bu safhaya geldiğinizde medya okuryazarı olmaya başlıyorsunuz demektir. Bir diğer önemli kural da farklı düşünceleri önyargısız olarak dinlemektir. Önyargıyı genellikle saldıran kişiye, düşüncelerini ifade eden kişiye karşı gösteririz. Fakat asıl önyargıyı kendimize gösteririz. Karşımızdaki kişinin söylediklerine, fikirlerine, duruşuna vs. katlanamayacağımızı, karşımızda bulunan kişinin özellikleri karşısında ezileceğimizi, kendi bildiğimizin kesin doğru olduğunu düşündüğümüz için önyargılı oluruz. Bunun en
güzel yanı, önyargılarınız varsa egolarınızın olduğunu öğrenecek olmanızdır ki bu konuya ayrıca değineceğim; çünkü medya, kullanım şekline göre iyi veya kötü etkiler bırakabilir. Ayrıca herkesin medya denildiğinde söyleyebilecek birkaç cümlesi olduğu için tanımını yapmaya bile gerek duymuyorum. Sadece bilinmeyenleri veyahut yanlış bilinenleri ifade edeceğim.
Medya Okuryazarı Olmak Mı?
Medya okuryazarı olabilmek için temel kuralı göz önünde bulundurarak bir diziyi veya filmi izlediğiniz zaman çözümleme (konu, konunun işlenme şekli, verilmek istenen bilgi, estetik gibi değerlendirmeler) yapmaya başlarsınız. Bu, önceleri hiç kolay olmayacaktır; çünkü algılarımızdaki en büyük payı “görme” oluşturur ve zihnimizde gerçeklik izlenimi uyandırır.
diziler daha da kötüdür. Dizilerin hepsinin ortak özellikleri; aşk, entrika ve şiddeti abartılı bir şekilde barındırmasıdır. Yapılma amacı halkın duygularına hitap edip izlenme bağımlılığı yaratmaya, bu şekilde de hem para kazanmaya hem de kitleleri belirli konularda yönlendirmeye çalışmaktır. Medya okuryazarı olmak böyle dizilerin içeriğini irdelemenize ve verilmek istenen bilginin veya yapılmak istenen yönlendirmenin ne olduğunu görmenizi sağlayacaktır.
Kitap Önerim
İzlediklerimiz genelde kurgudur. Böyle bir durumda yapılması gereken, o görselleri görmemizi sağlayan bir senaryonun ve ekibin olduğunu hatırlamamızdır. Örneğin, Türkiye’de yapılan dizileri ele alalım. Kurgu genelde vasattır, özellikle yabancı dizileri takip edenlere göre Türkiye’deki
41
Cesur Yeni Dünya Aldous HUXLEY
@didemyalcin - Kitaplık @evrimsirin - Evrim’in Sanat Güncecsi @merkilicarslan - Devam Filmleri @blblbilge - Röportaj / Ayşegül İNCİ @haticelivaoglu - Tırnak Bakımı @melahatbk - Beslenme, Antrenman Teknikleri, Hastalıklardan Korunma @dilekrdem - Çocuk Hakları @korkmazonur - Blog Kurulumu @ulucakl i - Fotoğraf @betul_kurucu - 2014 İlkbahar Yaz Trendleri @canbekcan - Medya Okuryazarlığı
Siz de MGDergi’de yazmak istiyorsanız bilgi@mgdergi.com adresine CV’nizi ve yazınızı gönderebilirsiniz.
42