MGDergi Mayıs 2014

Page 1

2014 May覺s - Say覺 4



7

Evrim’in Sanat Güncesi

Martin SCORSESE

sf

sf

10

FOTOĞRAF sf

19

SAĞLIKLI KİLO ALMAK

KİTAPLIK

ŞANS

YOG3A5

17

sf

sf

23

BAHAR ALERJİSİ CİLT BAKIMI

Medya Okuryazarlığı

Çocuk Gelinler

sf43

sf

45

Grafik Tasarım Ajans CBC Grafik bilgi@ajanscbc.com Didem YALÇIN didem@mgdergi.com Liva DAYAN liva@mgdergi.com

Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Can BEKCAN can@mgdergi.com Editör Esin ŞENTUNA esin@mgdergi.com

Reklam ve Pazarlama Cüneyt BEKCAN reklam@mgdergi.com Rezervasyon : 0538 276 0003 Adres : Şehreküstü Mh. Cemal Nadir Cd. No:34/206 Osmangazi / Bursa Telefon : 0224 525 0570

Yazarlar Didem YALÇIN didem@mgdergi.com Evrim ŞİRİN evrim@mgdergi.com Ömer KILIÇARSLAN omer@mgdergi.com Bilge BÜLBÜL bilge@mgdergi.com Hatice LİVAOĞLU hatice@mgdergi.com Melahat KARA melahat@mgdergi.com Dilek ERDEM dilek@mgdergi.com Mehmet ULUCAKLI mehmet@mgdergi.com Liva DAYAN liva@mgdergi.com

2

32 33

sf sf

sf

sf

31

sf

36


BUNLAR NEDİR? Dergi içerisinde yer alan simgeler ne işe yarıyor? Özellikle yazılarımızın bazılarında göreceğiniz simgeler sizinle paylaşmak istediğimiz bağlantılara hızlıca ulaşabilmeniz için hazırlanmıştır. Simgelere tıkladığınızda konuyla ilgili sitelere, yazılara ve profillere ulaşacaksınız.

YouTube

Artı

İzlemeniz için önerdiğimiz YouTube videolara bu simgeye tıklayarak erişebilirsiniz.

Konular içerisindeki bilgilere ulaşabileceğiniz linklere bu simgeyle ulaşabilirsiniz.

@

#

@ Yazarlarımızın ve Destekçilerimizin profillerine ulaşabilmeniz için hazırlanmış linklerdir.

# Hastag etiketimiz. Destekçilerimizi her yeni sayıda verdiğimiz yeni HasTag’larla takip ediyoruz.

3


Merhaba Sevgili gençler ve her daim genç hissedenler,

Uzun süredir yolunu gözlediğimiz, bize göz kırpıp tekrar ortadan kayboluveren bahar sonunda geldi  Havanın dengeye kavuşmasının, psikolojik ve fizyolojik olarak bizlere de yansımasını umut ediyoruz… Aslında yeni yıldan ziyade bahar mevsimi, insanlığa yeni umutlar aşılıyor. Doğanın filizlenmesiyle yeniden doğuş bize de örnek oluyor. Kışın rehavetini atıp başlangıçlar yapmanın, tembellikten kurtulup sürekli ertelediğimiz planları gerçekleştirmenin tam zamanı! Bu enerjiyle hazırladığımız kıpır kıpır bir sayıyla sizlerleyiz  Çiçek kokularıyla, tatlı bir esintiyle ve rengarenk bir doğanın eşliğinde keyifli okumalar dilerim… Not: Dergimize yazarak bize katılabilir, duygularınızı bizlerle paylaşabilirsiniz ;)

Esin ŞENTUNA

4


#sansürlüyüz Üzgünüz! Genel sansür yüzünden bu sayımızda da gönderilen Twit’i yayınlayamıyoruz.

Gelecek sayımızdaki destekçi sayfamızda yer almak için Twitter üzerinden “@MGDergisi” etiketiyle HasTag’ı paylaşmanız yeterli. En çok RT yapılan Twit’e dergimiz içinde özel bir yer ayıracağız...



Martin SCORSESE ve Sanatı 17 Kasım 1942’de, yarı Amerikan yarı İtalyan Luciano ve Catherina Scorsesi çiftinin oğulları olarak New York’ta dünyaya gelmiştir. Çocukluğundan ergenlik dönemine kadar astım hastası olan Martin, 1960-1966 yılları arası New York Üniversitesi’nde eğitimini master derecesinde tamamlar. Yönetmenlik, yapımcılık ve senaristlik konularına olan zaafı ve yeteneği ile filmlerinde din, şiddet, suç ve adalet konularını ele almıştır.

Sinemadaki başarıları kadar yapmış olduğu beş evliliği ile de magazin basınını oldukça meşgul etmiş bulunmaktadır. Bugüne kadar birçok ünlü isim ile çalışan Scorsesi’nin, anlaştığı aktör veya aktristleri bırakmamak gibi de bir huyu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

En Dikkat Çeken Ödülleri: Bafta ödülü: Goodfellas 1990- En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi uyarlama senaryo Akedemi ödülü: The Departed 2006- En iyi yönetmen Altın Küre ödülü: Gangs of New York 2002, The Departed 2006, Hugo 2011- En iyi Yönetmen

7


Noah: Bu ay vizyonda en dikkat çeken filmlerden biri olan Noah ( Huh ) herkesin tahmin edeceği ve az da olsa bileceği üzere, yaşamı, kuralları ve giderek çürümekte olan toplumu düzene sokmak amacı ile yaratıcının yeryüzündeki tüm canlılara verdiği şansı, Peygamberi Nuh’un gözünden anlatarak; Nuh’un tayfuna hazırlık aşamasını ve yaşanan gelişmeleri konu alıyor. Yönetmenliğini ve senaristliğini Darren Aranofsky’nin yaptığı filmin başrollerinde Russell Crowe, ( Noah ) Jennifer Connelly ve Anthony Hopkins rol almakta.

Edge Of Tomorrow: Amerika’da vizyona giren ve Türkiye gösterim tarihi 06 Haziran 2014 olan filmimiz, bilim kurgu türünde. Yakın gelecekte Mimics adı verilen bir uzaylı türünün insanlığı yavaş yavaş yok etmesi, onlara karşı açılan her savaşın hezimete uğraması sonucu tüm insanlığın bir araya gelerek verdiği mücadele, filmin konusunu oluşturuyor. Hiçbir savaşa katılmamış bir kumandan olan Bill Cage’nin ilk görevindeki ilk saldırıda ölmesi ve tekrar bu cehennemde dirilmesi üzerine olan anlam arayışı ve düşmana karşı verdiği amansız mücadeleyi işleyen kafa karıştırıcı bir yapım. Doug Liman’in yönettiği, Tom Cruise, Emily Blunt’ın başrollerini paylaştığı yapım 140 milyon dolar bütçesi ile şimdiden bilim kurgu hayranlarının gözünü diktikleri yapımlardan biri gibi.

8


Türkiye’de Kıymeti Bilinmeyen Filmler Bu ülkede yaşadığım için mutluyum ama her konuda değil. Özellikle sinema söz konusu olunca biraz baştan savma, biraz yarım, biraz da dikkatsiziz nedense! Hiç dikkat eden oldu mu aranızda bilmem ama, filmlerin isimlerini bile tam manası ile çevirmeden ve de bazen alakasız, anlamsız isimler koyulur. Bunun sebebi sadece filmleri ülkeye sokan firmalar değil, biziz. İlgisiz vatandaş. Erin Brockovich ismini ‘’Tatlı bela’’, Leon’u ‘’Sevginin gücü’’, American History X’i ‘’Geçmişin gölgesinde’’ gibi çevirerek gösterime giren örnekler yüzlerce. Sinemaya gitmeyen, filmleri sadece posterlerine bakarak yargılayan bir toplumda, bunu aslında normal görmek lazım. Bu sayede dikkat çekip vizyonda görülen, dvd’si alınan, izlenen ve iyi olduğu anlaşılan bir çok film görmüşüzdür etrafımızda. Dostlar, arkadaşlar ve niceleri… Sırf adında savaş, kan ve korku takıları olduğundan izlenen ama vasat oldukları halde, iyi hemcinslerine hasılat açısından da fark atan filmler görmüşsünüzdür. Ama yedinci sanat da diğerleri gibidir. Göreceli. Herkes her şeyi aynı oranda beğenmek zorunda değil. Kiminin ak dediğine kimi kara diyebilir. İşte bu da sinemanın cilvesi. Son söz tanıdık bir isimden; Caesar’ın hakkı Caesar’a.

9


Evrim’in Sanat Güncesi


Evrim’in Sanat Güncesi Mis gibi kır çiçeklerinin kokusu, ruhumuzu kasvetli kıştan arındırırken; yağmurlar susuzluğumuzu gideriyor ve doğa kelebeklere ‘merhaba’ diyor. Bakalım bahar döneminin bu son ayında sanat güncem kimleri misafir edecek? Yine sanat etkinlikleri ama bu sefer yanında bahar şenlikleri… Evet, pek çok üniversitenin bahar şenlikleri Mayıs ayı içerisinde yaz mevsimini karşılayacak. Burnunda tütenler için tatil sezonu başlıyor  Konserler, ders stresini atacağın aktivitelerin yanında bol miktarda dans ve elbette sanat… Baharın rehavetine kendini kaptırmışken işte gidebileceğin etkinlikler; hazır mısın?

BU SERGİLERE ‘HAYIR’ DİYEMEYECEKSİN… “GENÇ KOLEKSİYONERLER”

Günümüz sanatında isim yapmış ressamların yanında yetenekli öğrencilerin eserleri de galeri ve müzayedelerde sergileniyor. Hatta sergilenmekle kalmayıp, etraflarında hızlı bir sanat cemiyeti bile oluşuyor. Çok geçmeden yerine başka genç sanatçılar geliyor; bir başkası ve bir başkası daha… Genç koleksiyonerler ise kendi kuşak yıldızlarının seçkilerini sanatseverlerle buluşturuyor. Buna destek veren Proje 4L/ Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, salonunu yeni parlayan 5 yeteneğe açtı. 7 Mayıs’a kadar izlenebilecek sergide farklı tekniklerde yapılmış pek çok eseri inceleyebilirsin.

11

BÜYÜK ÜLKE VE DİĞER HİKAYELER

İngiliz çağdaş sanatçı Stephen Chambers, sergi açılışı ve söyleşi için 7 Mayıs’ta İstanbul Pera Müzesi’ne geliyor. Royal Academy of Arts’ın desteği ile düzenlenecek olan sergide sanatçı, düşsel dünyasına yaptığı yolculuğu Türk sanatseverlerle paylaşacak.


Evrim’in Sanat Güncesi yaptığı eserlerle kanıtlamaya çalışmış, tüketim nesnelerinin gelip- geçici özelliğine ve aldatıcı yönüne dikkat çekmiştir.

Son 20 yılda yaptığı resim ve grafik çalışmalarının sergileneceği seçkide, incelikli işlenmiş doku ve figürler arası bağlantıların yanı sıra süsleme unsurları etkili şekilde sunuluyor. 78 ayrı resimden oluşan sergide sanatçının ilham kaynağı “Büyük Ülke” adlı western filmi. Göçmenlerin düşünce ve yaşamlarını yakın sorguya alan sanatçı, aslında yaşadığı dünyaya samimi bir bakış sergilemektedir.

Özellikle ipek baskı tekniği kullanması sayesinde, aynı çalışmayı pek çok defa basabilme özgürlüğüne sahip olan sanatçı; Marilyn Monroe, Liz Taylor, Elvis Presley gibi starların yanı sıra kapitalizm karşıtı Mao Zedong’u da kendi tekniğinde betimlemiştir.

MİNİMAL HEYKELLER

Eserleriyle ilk kez Türkiye’de sergi açacak olan Chambers, farklı kültürlerin ve yaşamların, alışıldık görüntülerini bizimle paylaşacak.

Kendisini severek takip ettiğim, çağdaş heykel sanatının önde gelen isimlerinden Seçkin Pirim’in doğa ve kültür arasındaki ikiliğe lirik yaklaşım sunan çalışmaları Plato Sanat’ta.

POP SANATI’NIN KRALI…

Popüler kültürün sorgulanmasına ironik şekilde katkıda bulunan Andy Warhol’un, “Herkes için Pop Sanat” temalı serigrafi** dizileri ve desenleri Türkiye’de ilk kez Pera Müzesi’nde sergilenecek. 50’li ve 60’lı yılların ikonu haline gelen Warhol; medyanın insanların dünya görüşlerini nasıl değiştirdiğini

12

Katmanlar halinde yaptığı çalışma şekli, kolaj mantığı ve amorf** formlarıyla güncel sanat izleyicisinin karşısına çıkıyor. Kübizm,


Evrim’in Sanat Güncesi fütürizm ve minimalizmden aldığı ilham ile geometrik formları kendi dışavurumcu tarzıyla yorumluyor. Hem üç boyutlu çalışmaları hem de derinliği sorguladığı optik rölyefleri ile heykel anlayışına post-modern bir yaklaşım getiren Pirim’in eserlerini 18 Mayıs’a kadar gezebilirsin.

Tıp öğrencilerinin eğitimine yönelik hazırlanan bu heykeller, artık birer sanat nesnesi olarak farklı ülkelerde sergileniyor. Sergi 31 Mayıs’a kadar sürecek.

THE HUMAN BODY EXHIBITION Farklı bir sergiye ev sahipliği yapacak olan İstanbul Akvaryum Bilim Merkezi, insan vücuduna çarpıcı bir yolculuğa hazırlanıyor. ‘Kendi vücudunuza hiç bu şekilde bakmış mıydınız?’ sorusunu cevaplayan bu sergi aslında, vücudunuzun olumsuz dış etmenlerden nasıl etkilendiğini ve işleyişine dikkat çekiyor.

BAHARDA KONSER, AYRI GÜZEL!

A-HA MORTEN HARKET

80’ler ve 90’ların unutulmazları arasına giren A-HA grubunun idolü Morten Harket, İstanbul’da… A-HA grubu, 1985’de başarılı çıkışları sonrası uzun süre müzik listelerinin üst sıralarında yer aldıktan sonra, 2010 yılında dağıldı. Grubun en önemli ismi Harket, müzik kariyerine solo devam etme kararından sonra ilk kez Türkiye’de Küçük Çiftlik Park’ta sahne almaya hazırlanıyor.

Plastinasyon tekniği ile yapılan heykeller; kadavra bedenlerinin uzmanlar tarafından işlenmiş ve güçlendirilmiş sıvı silikon ve kauçuk kullanarak kalıcı şekilde korunması prensibini içeriyor. Kauçuklu, hücresel düzeyde korunan; kemik, kas, sinir, kan damarı ve organların karmaşıklığını gösteren bir örnek elde edilmekte ve bu süreç tam vücudun hazırlanmasında bir yıldan fazla sürmektedir.

13


Evrim’in Sanat Güncesi 2 Mayıs’ta unutulmaz parçalarını seslendirecek olan sanatçıdan ‘Take On Me’ yi dinlemeye ne dersin?

‘CANDAN’ PARÇALAR…

Kızıl saç dendiğinde aklıma ilk gelen şarkıcı olmuştur hep Candan Erçetin. Duruşuyla, samimiyetiyle, Atatürkçü kimliği ile müzik camiasındaki doğru örneklerden birisidir. Şimdi de “Anneler Günü” konseri ile 11 Mayıs günü Bostancı Gösteri Merkezi’nde hayranlarının karşısına çıkıyor. Gelmiş geçmiş en fazla albüm satan Amerikalı rock grubu olarak tarihe geçen Aerosmith, 4 Grammy ödülüne sahip. Steven Tyler, Joe Perry, Tom Hamilton, Joey Kramer, Brad Whitford’dan oluşan grup muhteşem bir geceyi senin için hazırlıyor.

RAVI COLTRANE QUARTET

Babası John Coltrane’nin izinden giden Ravi Coltrane sezonun son caz konserini İş Sanat Kültür Merkezi’nde verecek.

“Milyonlarca Kuştuk” isimli son albümünün yanı sıra eski parçalarına da yer vereceği performansta sanatçı, hem kalplere hem de ruhlara dokunmaya hazırlanıyor. Erçetin’in sesindeki müzikalite Andrea Bocelli ile bir düeti hak etse de, yakın zamanda böyle bir performansın olacağını ne yazık ki düşünmüyorum. Yine de hayalimde çok güzeller 

HARD ROCK’IN EFSANESİ TÜRKİYE’DE

İstanbul’a ilk kez gelecek sanatçılar arasında dünyaca ünlü hard rock grubu Aerosmith de var. İTÜ Stadyumu’nda 14 Mayıs’ta sahne alacak olan grup, unutulmaz şarkılarının yanında, 11 yıl aradan sonra çıkardığı ‘Music From Another Dimenson’ albümünden de besteler seslendirecek.

14


Evrim’in Sanat Güncesi Saksafon, piyano, davul ve kontrbastan oluşan grup; doğaçlamaları ile oluşturdukları ‘Spirit Fiction’ albümünü İstanbullu caz severlere seslendirmek için 16 Mayıs tarihinde sahne alacak.

TIMBERLAKE’LE DANS ETMEYE HAZIR MISIN?

Amerika’nın da içinde bulunduğu üç ülkede platinyum seviyesine yükselen son albümü ‘20/20 Experience’, müzik listelerinde uzun süre birinciliğini korudu. Müzik ziyafetini kaçırmak istemiyorsan biletleri tükenmeden almalısın.

ÜNİVERSİTE ŞENLİKLERİ DE BİR BAŞKA DOĞRUSU…

İTÜ Stadyumu’nun efsaneler geçidi devam ediyor ve sırada Türkiye’de ilk kez solo performansını sergileyecek olan Justin Timberlake…

Mayıs ayı dendi mi üniversitelerde tatlı bir telaş başlar. Dönemin sonunda derslerini vermek isteyenlerin heyecanı, mezun olacakların hüznü derken; tüm öğrencilerin yüzü gelenekselleşen bahar şenlikleriyle güler. Sevilen şarkıcıların konserleri, komedyenler, düşünceleriyle önde gelen aydınlar, sanatçılar, eğlenceli oyunlar, spor müsabakaları, gösteriler, dans ve yine dans  Peki, bu bahar üniversitelerin şenlik sürprizlerini benimle öğrenmeye var mısın? Sıkı tutun ve maceraya atıl… Bahar şenliklerine ilk olarak Sakarya Üniversitesi ile başlıyorum. Esentepe Kampüsü’ne hayran kaldığım üniversitenin en güçlü ismi Beyaz. Ekibiyle geleceği düşünülen Beyaz’ın hangi sanatçıları programına çıkaracağı henüz netlik kazanmadı. Konser alanında da Zakkum’u izleyecek olan öğrenciler; güzel manzara eşliğinde 2-4 Mayıs’ta streslerini atmaya hazırlanıyor.

Dünya turnesi kapsamında 26 Mayıs’ta hayranlarıyla buluşacak olan şarkıcı, samimi ve esprili kişiliğini sahne performansıyla birlikte birleştirip, gönlünde taht kurmaya hazırlanıyor. Amerika Müzik Ödülleri’nde kazandığı üç ödül, son 5 yılın en iyi çıkış yapan erkek şarkıcı olmasını da açıklar nitelikte.

5-6 Mayıs’ta Kültür Üniversitesi’nde sahne alacak isimler; Duman ve Sıla. Yine benzer tarihlerde, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin düzenlediği İTÜ FEST’in sahneyi sallayacak ismi Tarkan. ‘Bunun BÜT’ü yok!’ sloganıyla iddialı isimleri konuk eden İTÜ, 6 Mayıs’ta Bülent Ortaçgil’i, 7 Mayıs’ta MFÖ ve Teoman’ı, 8 Mayıs’ta Mirkelam ve Kenan Doğulu’yu ağırlayacak. Son günde de Tarkan ile muhteşem bir kapanış yapacak.

15


Evrim’in Sanat Güncesi Işık Üniversitesi’nin şenliği 9-10 Mayıs’ta gerçekleşecek ve beğenilen isimler, gençlerle birlikte baharın keyfini çıkaracak; Feridun Düzağaç ve süperstarlığı elinden bırakmayan Ajda Pekkan… Aynı tarihlerde Koç Üniversitesi’nde de Gogol Bordello’lu, Sıla’lı ve Duman’lı şenlik rüzgarı olacak.

Baharın son ayında, sıcaklar iyice bastırmışken ve deniz mevsimiyle birlikte yaza merhaba demişken güzel bir tatil geçirmeni sağlayacak önerilerimle yine karşında olacağım. Bu 3 aylık periyotta sanatsal ve kültürel etkinlikler tatilde sana eşlik etmeye devam edecek. Yine, yeniden sanatla… 14-15 Mayıs tarihlerinde Hayko Cepkin ve Hande Yener Okan Üniversitesi’nde gençlerle buluşurken; 22-23 Mayıs’ta Bilgi Üniversitesi’nin,19-23 Mayıs’ta da şenlik logosunu ‘Bilgelik’ ten hareketle BAYKUŞ olarak belirleyen Uludağ Üniversitesi’nin şenlikleri başlayacak. Henüz sanatçılarını kesinleştirmeyen üniversitelerden de güzel haberleri bekliyorum.

SON SÖZ…

Ve 19 Mayıs… Samsun’da başlayan kurtuluş mücadelesi… ‘Benim doğum günüm’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere hediye ettiği ulusal egemenlik ve bağımsızlık düşüncesi, sahip çıkılan milli bayramlarımızla daha da anlam kazanıyor. Taşımamız gereken bayrağın sorumluluğu her geçen gün ağırlaşsa da, muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki kanda var olduğunu biliyoruz. *Enstalasyon: Yerleştirme sanatı **Serigrafi: İpek baskı ***Amorf: Belli bir şekli olmayan, biçimsiz.

16


17


Sizde yazar kadromuza katılmak istiyorsanız www.mgdergi.com adresindeki iletişim formunu doldurmanız yeterli.


Fotoğrafçılara Ahiret Soruları

-2Geçen sayıda bana gelen fotoğraf makinesi sorularından bahsetmiştim size, bu sayıda ise bunun devamında gelen ikinci aşama sorulara değineceğim… ‘Abi, ben şimdi ne alayım bunun üstüne? İşte böyle çiçek de çekmek istiyorum, uzağı da yakın yapmak istiyorum.’ gibi sorular… Bu sadece bir tanesi.

Kısaca objektif türlerini tanıyalım:

Geniş Açılı Objektifler

olan objektiflerdir. Fazla yaklaşılamayan portre, spor, doğa veya ornito(kuş) gibi konuların çekimlerinde kullanılır. 100, 200, 300, 400 mm. odak uzaklığı olan objektiflerdir.

Geniş açılı objektiflerin görüş açısı normal objektiflere göre gittikçe genişleyen, alan derinliğini artıran niteliktedirler. Yaygın olarak, çok dar alanlardaki en geniş görüntüyü elde etmekte kullanılırlar. 35 mm.nin altındaki odak uzunluklarında elde edilen görüntünün köşe ve kenarlarında bozulmalar oluşturabilirler. Ancak bazı fotoğrafçılar bu bozulma etkisini estetik bir değer olarak kullanabilirler. 17-28 mm. arasında kalan objektifler, geniş açılı objektiflerdir.

Değişken Odaklı (Zoom) Objektifler Birden fazla değişik objektifin özelliğini bünyesinde taşıyan objektiflerdir. Fazla objektif taşıma ve sık değiştirmenin zorluğundan ortaya çıkmıştır. Üzerindeki halkanın ileri-geri veya sağ-sol yönlerde çevrilmesi ile odak uzaklığı ve buna bağlı olarak görüş açısı değişen bu objektifler, son yıllarda oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Genel amaçlı kullanımlar için geliştirilen zoom objektifler, kullanıcısına

Dar Açılı (Tele) Objektifler Görüş açısı, normal objektiflerden daha dar

19


büyük kadrajlama kolaylığı tanımaktadır.

çalışmak isterseniz, 105 veya 200 mm.lik bir makro objektif kullanmanız gerekir. Ayrıca zoom lenslerin bazılarında da makro özelliği kullanılmaktadır.

Makro Objektifler Konuyu 1/2 (x0.5) veya 1/1 (x1) (gerçek büyüklük life science) oranında büyütebilen çözme gücü çok yüksek, son derece kaliteli ve pahalı objektiflerdir. 50, 100 ve 200 mm. olmak üzere üç ayrı odak uzunluğunda üretilirler. Nikon’un 55, 105 ve 200 mm.lik objektifleri vardır. 55 mm.lik objektifi, 1/2 büyütme sağlar ve bu çiçek büyütmek için yeterlidir. Ancak böcekleri ve kelebekleri ürkütmeyecek bir aralıkta

Balık Gözü Objektifler Balık gözü objektifler, en geniş görüş açısı olanağı sağlarlar. Bu tür objektifler kullanılarak elde edilen görüntülerde dikey ve yatay çizgiler önemli ölçüde bozulur, dairesele yakın görüntüler elde edilir. Yaratıcı görüntülere ulaşmada oldukça yardımcı olan, 6 -16 mm. arasındaki objektiflerdir.

Şimdi, öncelikle ne yapmak ve ne çekmek istediğinizi kafanızda net olarak belirlemeniz lazım; aksi takdirde yapacağınız yatırım, sizin için masraftan öteye geçmeyecektir. Dslr makineler, değişebilir objektiflere sahip makinelerdir ve bu makinelerle objektifleriniz dahilinde istediğiniz her şeyi çekebilirsiniz. Ama dediğim gibi objektifleriniz dahilinde; eğer elinizde geniş açı bir objektif var ise karşılığında geniş açılı fotoğraflar elde edersiniz. Bu objektiften makro ya da tele çekimler yapmasını bekleyemezsiniz. O yüzden bu tür makineleri edinirken neyi nasıl çekmek istediğinizi iyi belirlemeniz gerekmektedir. İyi bir objektif seti kurmak size bütün çekim imkanlarını sunarken, maddi olarak da yüksek bir külfet getirecektir. Çünkü objektifler en az makineler kadar pahalı ekipmanlardır. Sınıf ve kalite farkları olan geniş yelpazeleri bulunsa da, bu gerçekleri değiştirmemektedir. Özellikle lenslerin f değerleri, yapıldıkları materyaller ve kullanılan iç eleman sayısı bu fiyat aralığını belirlemektedir. F yani diyafram değeri ne kadar küçük olursa objektifin değeri de o kadar artacaktır. Çünkü f, objektifin ışık alma kapasitesidir. Ayrıca üretildiği materyalin cam olması ve objektifin içinde kullanılan eleman sayısının azlığı da (ne kadar az eleman, o kadar az tasarım sorunu) kalite açısından olumlu, ancak fiyat açısından artış demektir. Benim yeni başlayanlara tavsiyem, zoom lens objektifler almaları. Bu objektifler size daha fazla çekim ve açı alternatifi sunar, daha efektif fotoğraf çekmenizi sağlar. Ancak bu lensler, yapıları gereği tasarım sorunları da barındıran objektiflerdir. Açı aralığı ne kadar artarsa kalite düşer ve sorunlar da bir o kadar artar; o yüzden bu tür objektifler alınırken açı aralıkları çok fazla olanlardan kaçınılmalıdır. Birçok firma zaten makineler ile birlikte kit lensleri olarak bu tür lensler vermektedir. Eğer daha disipline bir fotoğraf altyapısı oluşturmak isterseniz, 50mm. ve 35mm. bunlar için ideal objektif açılarıdır. Bu lensler ile gözü çalıştırdıktan ve çekim refleksleri kazandıktan sonra, diğer objektifler ile daha verimli çekimler yapılabilir. Bunun dışında yeni başlayan ve fotoğraf meraklılarına tavsiyem, eğer bütçeniz kısıtlı bir bütçe ise Dslr makineler sizin için ilk tercih olmasın. İleri kompak ve Dslr Like makineler ile bütçenizi daha az sarsarak daha çok alternatif sunan makineler edinmeniz mümkün.

20


M端zik Listemiz


Best Day Of My Life

Yanimda Kal

American Authors

Cannonball

Kanatlarım Var Ruhumda Nil Karaibrahimgil

Lea Michele

Chandelier

İmdat

Sia

Empire

Çatı Katı

Shakira

I Will Never Let You Down Me and My Broken Heart

Gece

Yankı Alper Gökhan Türkmen

Ben Ne Yangınlar Gördüm

Rita Ora

Unut

Rixton

Zakkum

Pera feat. Toygar Işıklı

She Looks So Perfect 5 Seconds Of Summer

İstemiyorum Oğuzhan Uğur feat. Ceyhun Yılmaz

Red Lights

Derbeder

I’m A Freak F For You

Tiësto

Sittin Sene

Enrique Iglesias ft. Pitbull

Dengesizim

Disclosure ft. Mary J. Blige

22

Gece Kamufle feat. Gökçe Su Soley


Türkçe Rap’in Kız Sesi

Kim demiş kızlar beceremez bu işi? Bilek işi değil bu sadece yürek işi!

-Sakin kalmazdım, lakin yalnızdım… –Susmak öldürür, susmak yok! Ölene kadar bana durmak yok! –Korkum yalnız O, benden farksız O… –Benim o kimseden korkmayan aynen, Benim o her yerde korkulan AYBEN! sözleriyle kendine de meydan okuyan Ayben, Modern Genç Dergisi’nin bu ayki konuğu oldu. Adını Ceza’nın kardeşi olarak duyuran ancak yaptıklarıyla kendini kanıtlayan Ayben, yazdığı sözlerle adından daha çok söz ettireceğe benziyor. Çok keyifli ve bol kahkahalı gerçekleştirdiğimiz Ayben röportajı sizlerle…

23


Rรถportaj

24


yürüyoruz ama ona rağmen kadın olarak rap müzik yapınca insanlar ön yargılı oluyor. Kadın ve rap müzik bir araya gelince ‘sürekli konuşan bir kadın imajı’ algılanıyor ilk bakışta. Söylediklerim sert geliyor, kadının ağzına yakışmadığı düşünülen argo ve mecazları da kullanıyorum. Bazılarının bakış açısı farklı olsa bile, ben bununla ilgili sorun yaşamıyorum. Çünkü kendime güveniyorum.

Nefret Grubunun ilk albümü olan Meclis-i Ala’da seslendirdiğiniz ‘Yüz yüze’ parçasıyla profesyonelliğe adım attınız. O günden bu güne geçen süreyi (yaklaşık 15 yıl) değerlendirdiğinizde Türkiye’de rap müzik ne durumda? O dönemle bu dönem arasında oldukça fark var. Bu müzik, insanların dikkatini çekti. Dünya piyasası da gelişti ve birçok şeyin içerisinde rap müzik yer almaya başladı. O dönem küçük bir kitleye hitap eden rap müzik, şimdilerde ise çok geniş kitlelere ulaştı. İnsanlara ulaşmak veya insanların rap müziğe ulaşması teknolojiyle birlikte kolaylaştı. İnsanların rap müziğe olan bakış açısı da yumuşadı. Günümüzde de bir sürü genç bu müzikle uğraşıyor. Peki, rap müzik Türkiye’de istenilen noktaya geldi mi? Tam anlamıyla değil. Mesela müzik ödülleri organizasyonlarında rap müzik kategorisi yapılamıyor. Piyasada rap müzikle ilgilenen sanatçı sayısı da çok az. Türkiye’de rap müzik yapan bir kadınsınız. Size bakış açısı nasıl? İster istemez ön yargı oluyor. Erkeklerin tekelinde olan bir piyasada var olmak zor. Ben ağabeyimden dolayı şanslıydım. Ağabeyimle ben çok ayrı 25

Ağabeyiniz Ceza’yı ‘ustanız’ olarak değerlendiriyorsunuz. Aranızdaki ağabeykardeşlik ilişkisi ya da usta çıraklık ilişkisi profesyonel müzik çalışmanıza nasıl yansıyor? Bizim ağabey-kardeş olarak özel bir ilişkimiz var ama profesyonel anlamda ise apayrı yollarda yürüyoruz. Birlikte yaptığımız işler albümdeki düetlerle sınırlı. Ağabeyimin her albümünde, her turnesinde ben yokum. Benim zaten solo olarak çıkardığım bir tane albüm var. Onun dışında birçok single ve compilation’da (birçok sanatçının eserini barındıran albüm) yer aldım. ‘Zorlayıcı mıydı?’ diye soruyorsanız ben şöyle zorlanıyorum; bir kere kendisi işini çok iyi yapan bir sanatçı. Haliyle ben de ona yaraşır bir şeyler yapmak durumundayım. Ne olursa olsun onun ismi üzerimde olacak. İlk önce ona beğendirmem gerekiyor ve kendisi de zor beğenen biri olduğundan zorluyor tabi. Ağabeyim olmasının yanı sıra bir sanatçı olarak Ceza’nın hayranıyım ve hepimiz onunla rekabet ediyoruz.


Televizyonlarda düzenlenen yarışmaların rap müziğe katkı sağladığını düşünüyor musunuz? Hiçbir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü o yarışmalardan bu zamana kadar iyi bir şey çıktığını görmedik. Orada çıkan işlerin kaliteli olmadığına inanıyorum. Bunu hem rap hem de diğer müzik türleri adına söyleyebilirim.

Parçalarınızı yazarken nelerden ilham alıyorsunuz? Her şeyden ilham alınabilir ama Türkiye’nin gerçekleri gayet besleyici maalesef. Sözleri yazmam, o andaki durumuma bağlı. Müziği dinliyorsunuz, ritmi dinliyorsunuz ve bir anda aklınızda bir şeyler oluşuyor.

Arabesk rap müzik diye tanımlanan akımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Öyle bir tarz yok. Arabesk müzik var, rap müzik var ama arabesk rap diye bir şey yok. Yalan yani o.

‘Sensin O’ albümünüzdeki ‘Benim O’ parçanızda karşılıklı konuşmanız gibi bir durum söz konusu. Yani şarkıda iki farklı Ayben’i karşılıklı konuşurken buluyoruz. Bu tarzda bir şarkı yapmak kimin fikriydi? Kendi fikrimdi. Çünkü çok fazla kendimle mücadele ediyorum, ikileme düşüyorum. Bir yanım ‘kalk yürü’ derken, diğer yanım ‘dur sakin ol’ diyor. Kendimle olan iç savaşımı göz önüne sermek istedim ve oldu da. İnsanlar beğendi ve kendimle olan çatışmam çok ilgi çekti. Severek yaptığım işlerden biriydi.

Amerika’daki rap kültürü ile Türkiye’deki rap kültürü arasında ki farklılıklar neler? Açıkçası ülkemizde rap kültürü açısından hayata daha gerçekçi yaklaşıyoruz. Amerika’da gangsta rap (1980’li yılların sonunda ABD’de ortaya çıkan şiddete ve yasadışı şeylerin yüceltilmesine dayalı müzik kültürü) kitlesi de var. Bizim gibi daha gerçekçi ve politik bakan kitle de var. Piyasaya baktığımızda ‘gezip eğleniyorum, bu kadar param var, şu kadar kadınım var’ sözleriyle yapılmış şarkılar var. Türkiye’de ise uğraşılması gereken daha farklı durumlar var. Elbette rap müzik özgürlüktür. İstediğinizden bahsedebilirsiniz, ama bizde daha ciddi ve hayata dair konular tercih ediliyor. Onlardan ayrıldığımız en büyük farkımız da bu.

Yazdığınız ya da seslendirdiğiniz şarkıları ağabeyiniz Ceza’ya dinletip onayını alıyor musunuz? Ben dinletiyorum ama, olmuş mu olmamış mı gibi bir durum yok. Sadece gidişatla ilgili bilgi vermek amacıyla dinletiyorum. Ben yaptığım işle ilgili kimseden onay istemedim. Yaparım ve sonuçlarını da kendim görmek isterim. 26


Bir tarzda müzik yapan sanatçılar farklı tarzda bir sanatçıyla düet yapmak istediklerinde, bu düet genelde rap müzik sanatçılarıyla oluyor. Sizce neden rap müziği tercih ediyorlar? Dünya piyasasına bakınca hit olarak gördükleri şeyleri kendileri de yapmak istiyorlar. Ben ortak olan bu çalışmaları seviyorum. Kendi müziğindeki eksikliğin rap olduğunu düşünüyorlar. Beni davet edenler olduğunda, ben de o çalışmaya seve seve katılıyorum. Keyifli işler çıktığına da inanıyorum. Ben müziğimi taşıyarak başka müziklerle birleştirmeyi seviyorum. Bizim kitlemiz biraz sert eleştiriler de yapabiliyor. ‘Olmamış, kötü olmuş, bizi kaybettin bu şarkıyla’ gibi ağır sözlerle karşılaşıyoruz. Ama ben orada başka bir şey değil; yine kendi müziğimi, yani rap yapıyorum. Bir tek şarkıyla ‘beni kaybettin’ diyenleri de zaten istemiyorum. Çalışmalara gelince, çok hoş buluyorum ve bu tarz çalışmaların olması gerektiğine de inanıyorum.

TUPAC’ın şiirlerinin bulunduğu bir kitabı okudum. Oben Budak kitaplarını seviyorum. Her zaman başucumda bir kitap olur ama, kitabı bitirip kapattığım anda kitap benim için gerçekten bitmiştir ve orada kalır. Savaş zamanlarında gerçek yaşanmış hikâyeleri anlatan kitapları okumayı da çok seviyorum.

Almanya’da bir müzikalde sahne aldınız. Bu fikir nasıl gelişti? Orada hazırlanmakta olan bir oyun vardı. Ben de o sıralarda oradaydım ve birlikte müzik yaptığım Volkan T. o oyunun müzik direktörlüğünü yapıyordu. Bana; ‘Sen neden yoksun bu oyunda?’ diyerek teklifte bulundular. Aslında Almanca bir oyun ve tek Türkçe kısım benim oynadığım bölüm. Ben yine ben olarak sahneye çıktım, değişmedim karakter olarak da. İki buçuk, üç sene kadar oynadık oyunu. Oldukça keyifliydi ve benim için güzel bir deneyimdi. Teklif onlardan çıktı ve ben de seve seve kabul ettim. Hala festivaller olunca bir araya geliyor, kısa bir prova alıp yine sahneye çıkıyoruz.

En son ‘Oha Dersin’ adlı single çalışmanız oldu. Yakın zamanda albüm, single vb. planlarınız var mı? Planlar var ama netleşen bir şey yok. Almanya’da yürüttüğümüz bir proje var ‘Turcotronica’ diye. Atıf Ülkü, Volkan T. ve ben birlikte yürütüyoruz. Biraz daha elektronik ağırlıklı olacak. Net bir tarih belirlemedik ama bu yaz çıkarmayı düşünüyoruz.

Yapmış olduğunuz müzikle dinleyicilerinize iletmek istediğiniz mesajın, dinleyicileriniz tarafından anlaşıldığına inanıyor musunuz? Kimi anlıyor, kimi anlamıyor, kimi de yanlış anlıyor. Çok net olarak bildiğim bir şey değil ama çoğunlukla anlaşıldığını düşünüyorum. Çünkü anlaşılır olmaya çalışıyorum. Sözleri yazıp, bir olayı oluşturup sonra ‘şurada şunu söylemek istemiştim’ gibi açıklama yapmak bana göre değil. Yeterince anlaşılır olmaya çalışıyorum. Mesajı almak ise dinleyiciye kalmış oluyor.

Eşiniz Atıf Ülkü’nün fotoğrafçı ve yönetmen olmasının sizin çalışmalarınızda avantajı var mı? Elbette var. Biz evliliğin dışında on senelik de arkadaşız. Çalıştığımız dönemde de profesyonel anlamda hem kendisine hem de yaptığı çalışmalara saygı duyuyordum. Kendisini seviyordum, şimdi daha başka bir boyuta atladık. Ayben, dönüp eşine soruyor; ‘Nazım geçiyor mu sana?’ Atıf Ülkü cevap veriyor; ‘Evli olmasak daha çok nazın geçerdi. Yani müşteri zihniyetiyle görseydim, istediklerinin daha fazlası olurdu.’

Sizi dinleyen büyük bir kitle var. Peki, Ayben kimleri dinler? Ben çok çeşitli müzik dinliyorum açıkçası. Evde oturup tüm gün rap dinlediğim söylenemez. O anki psikolojime bağlı olarak müzik türlerinden her şeyi dinleyebiliyorum Özellikle reggie dinliyorum. İsim olarak tabi ki Ceza, Killa Hakan gibi ustaları hiç kaçırmadan takip ediyorum.

Modern Genç dergimiz çok yeni, 4. sayımızda bize konuk olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Bizlere söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun.

Yazar olarak okuduğunuz birileri var mı? Mesela en son ne okudunuz? En son piyasaya çıkmamış bir kitap olan, 27


Ayben Oha Dersin Teşekkürler Atıf ÜLKÜ ve Mert AKDEMİR 28


29



Sağlıklı Kilo Almak

Ülkemizde birçok kişi kilo vermek için spor salonlarının ve diyetisyenlerin kapısını aşındırıyor. Ancak sağlıklı kilo almak isteyenlerin, ‘çok zayıfım’ diyenlerin veya psikolojik olarak ani kilo verenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar. İşte bu ay, sağlıklı kilo almanız için gerekli olan maddeleri sizler için sıralayacağız.

bedenden kurtulma yolları nelerdir? Yapılan araştırmalar sonucunda kilo almak, kilo vermeye göre daha zor. Bu nedenle birçok kişi yüksek kalorili diyetlerle sağlıklı kilo almaya çalışıyor. Sizde kilo vermek isterken kantarın topuzunu kaçırıp, sıfır bedene mi düştünüz? Öyleyse sizlere sağlıklı kilo alabilmenin ve kilonuzu korumanın sırları… Günün en önemli öğünü olan

• Yemeklerle birlikte

. Bu sizin daha çabuk doymanıza sebep olacaktır.

ve kahvaltının erken saatte yapılması kilo alımında daha etkilidir.

• Yemeklerinizi soslar ve baharatlarla

tatlandırmanız iştahınızın açılmasına sebep olacaktır.

• Kilo almak isteyenler kesinlikle

. Düzenli beslenme ve kaliteli beslenme olmazsa kilo alımı gerçekleşmez.

• Her öğüne

yiyeceklerin konması gerekir.

• Yemeklerden sonra yediğiniz

bol olan

kapatabilir. • Y

• Ara öğünlerde kalori değeri ve protein değeri

Örneğin makarnanızı peynirli, kıymalı yiyin. Keklerinize kuruyemiş, çorbalarınıza da buğday veya şehriye ekleyin.

yüksek gıdalar tercih edilmelidir. Özellikle fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler; tost, süt, kek, taze ve kuru meyveler, ayran gibi gıdalar alınmalıdır.

• Günlük

Yemeklerden önce su tüketilmemeli, ancak öğünden 45 dakika sonra su tüketilmelidir.

. Bir sonraki öğün için iştahınızı .

• Çok ağır egzersizlerden kaçının. Hafif tempolu

yürüyüşleri tercih edebilirsiniz.

.

• En önemlisi, sağlıklı kilonuza ulaştığınızda,

. Kilo almanın en önemli maddesi düzen ve disiplindir.

31


Dikkat! Bahar Alerjisi Yolda Yıl boyunca dört gözle beklediğimiz bahar ayı geldi. Hem de alerjisini de yanında getirerek. Bahar döneminde alerjiler artış gösteriyor. Bu artışların en büyük nedeni ise polenler. Rüzgarla etrafa yayılan polenler, alerjiye neden oluyor. Hatta rüzgârın etkisiyle kilometrelerce uzağa gidip alerjik tepkilere yol açabiliyor. Uzmanlar, bahar alerjisinin belirtilerini şöyle özetlemiş: Hapşırma Burun tıkanıklığı

Burunda ve /veya boğazda kaşıntı Öksürük

Gözde kızarma, yanma, kaşıntı, sulanma

Eğer siz de her bahar ayında bu sorunlardan şikâyetçiyseniz, bahar alerjisi sizde de var demektir. Ama telaş etmeyin, uzmanlar sizler için gerekli tedavi yöntemini buldu.

Bahar alerjisinden korunma yolları Rüzgarlı havalarda çimen-çiçek-ağaç polenlerinin solunumla alınması daha kolay olduğu için, rüzgarlı havalarda dışarı çıkmamaya çalışın, İlkbahar çiçeklerini odanızdan veya yaşam alanınızdan uzak tutun, Hangi polenlere alerji geliştiğini saptayın, Polenleri alerjik olduğu bilinen bitkilerden olabildiğince uzaklaşın, Evin kapı ve pencerelerini sıkıca kapatın, Evde ve arabada polen filtreleri kullanın, Evdeki polen düzeyi çok yüksek ise hava temizleyicisi kullanılmalı, Dış ortamda ağzı ve burnu koruyan maskeler kullanın, Polen zamanı ağaçlık, çimenlik yerlerden çok deniz kenarını tercih edin, Dışarıda güneş gözlüğü takın ve eve dönünce hemen yüzünü yıkayın, Eve gelir gelmez dış ortamda kullanılan giysileri çıkarın, Şapka takın ve yatmadan saçlarını yıkayın çünkü yapışan polenler uykuda size rahatsızlık verebilir.

Alerjinin tedavisi var mı? Ciddi derecede bahar alerjisinden dert yanıyorsanız, öncelikle doktorunuza danışın. Bahar alerjisi için doktorunuz öncelikle ilaçlı tedavi uygulayacaktır. Aynı zamanda alerjiyi azaltacak belirli aşılar da var. Ancak aşı, ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalar için kullanılmakta. Geçici veya önemsiz gibi görünen bu rahatsızlık ileriki dönemlerde sizlerde astım gibi ciddi hastalıklara yol açabilir. Bu nedenle tedavisi geciktirilmemelidir. 32


CİLDİMİZİ YAZA AZIRLAYALIM Kışınsoğuğundan çatlayan ve kırışan cildimizi toparlamak ve cildimizin nem kazanmasını sağlamak için öncelikle bol bol su içmeliyiz. Yüzümüze peeling yaparak ölü hücrelerden arındıralım ve cildimizin nefes almasını sağlayalım. Eğer cildiniz çok kuru veya sivilceli ise 15 günde bir uygulama yapın. Peelingden sonra cildimizi mutlaka nemlendirmeliyiz. Eğer yağlı ve karma bir cildiniz varsa, su bazlı nemlendiricilerden yararlanabilirsiniz.

GÜNLÜK CİLT BAKIMI Günlük cilt bakımımızı yapmak için öncelikle cilt tipimizi belirlememiz gerekiyor.

Evde kendi kendimize yapabileceğimiz pratik tariflerden birkaçı:  1 yemek kaşığı Türk kahvesini 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ile karıştı-

rıp duşta yumuşamış cildimize dairesel hareketlerle masaj yaparak yedirelim. Eğer cildiniz kuru ise kahvenin ve zeytinyağının nemlendirici özelliği cildinize çok iyi gelecektir.

Cildiniz yağlı veya karma ise; domatesi sapından tutarak 

halka şeklinde kesiyoruz ve bir çay tabağına döktüğümüz 1 tatlı kaşığı toz şekere bandırıyoruz. Domatesi dairesel hareketlerle yüzümüzde gezdiriyoruz ve 10 dakika sonra ılık su ile cildimizi duruluyoruz.

1 tatlı kaşığı kil ve 1 çay kaşığı limon içine iki aspirin kırıp ezi

yoruz, bir çay kaşığı zeytinyağı ile karıştırıyoruz. Kil maskesini cilt tipimize göre şekillendirebiliriz. Eğer hassas bir cildiniz varsa içine gül suyu; sivilceli bir cildiniz varsa limon suyu ve aspirin koyabilirsiniz. Kil maskesi tam bir arındırıcıdır.

33

Kuru cilt Cildimiz kuru ve hassas ise sıcağa ve soğuğa tepkiler verir ve kızarmalar oluşur. Göz kenarlarında ince ince çizgiler oluşur. Yüzünüzü yıkadığınızda cildiniz gerginleşir. Bu durumda güneşten ve soğuktan korunmak için, her sabah mutlaka cildimizi nemlendirmeliyiz ve kullandığınız nemlendiricinin güneş korumalı olmasını tercih etmeliyiz ya da güneş kremi kullanmalıyız. Cildinizin hassasiyetini yatıştırmak için serum kullanabilirsiniz. Serum, cildinizin bir süre sonra onarılmasını sağlayacaktır. Kimyasal işlemlerden uzak durmalısınız; alkol  bazlı ürünler kullanmanız cildinizin hassasiyetini arttırır.


Haftada bir evde yapabileceğiniz yulaflı maske tarifi: Yumurta akını iyice çırpıp koyu bir kıvama gelene  kadar yulaf ezmesi ile karıştırın, yüzünüze sürün. 10-15 dakika bekletip ılık su ile yıkayın.

mutlaka kil içeren, yağı emen maskeleri tercih edin. Sivilcelerinizi kesinlikle sıkmayın. Bu, cildinizdeki diğer  bölgelere yayılmasına neden olacaktır!

Temizleme losyonu: 1 yemek kaşığı yulaf ununu 2 su bardağı suyla tence rede 5 dakika kaynatarak, pamuk yardımı ile cildinizi temizleyebilirsiniz. Karışımı, buzdolabında muhafaza edebilirsiniz.

Yüzünüzde alın çene burun bölgesinde yağlanmalar, siyah noktalar var ise ve diğer bölgelerde gerginlik hissediyorsanız cildiniz karma demektir. Mutlaka cildinizi temizlerken karma cilt için olan koz metik ürünlerini tercih edin ve yağlı bölgelerin üzerinden tonik ile geçin.

Karma cilt

Ayrıca gül suyu ile de cildinizi temizleyebilirsiniz. 

Normal ciltler Normal cilt ph seviyesi dengeli cilt demektir. Gözenekleri sıkı ve yumuşaktır. Ph seviyesini dengede tutacak ürünler kullanmamız gerekiyor. Haftada bir nemlendirici maske ve onarıcı kür kullanabilirsiniz. Güne başlarken mutlaka koruyucu krem kullanın. Cildinizi kurutacak veya yağlandıracak ürünlerden  kaçının.

Yağlı cilt Cildinizde yanak bölgesinde sivilcelenmeler, alın burun çene bölgesinde yağlanmalar ve siyah noktalar varsa cildiniz yağlıdır demektir. Cildinizi temizlerken yağlı cilt için olan yıkama jellerinden kullanın. Cildinizi yıkadıktan sonra, mutlaka az alkollü tonik ile temizleyin. Krem seçerken su bazlı kremler seçmeye özen gösterin ve cildinizi güneşten koruyan Spf’li nemlendiriciler kullanın. Haftada 2 kez peeling yapın ve

SİVİLCELER Sivilceli bir cildiniz varsa sorunun nedenini araştırmak için, öncelikle bir dermatologa görünmeniz gerekmektedir. Hormonlardan kaynaklı bir akne probleminiz var ise, doğum kontrol haplarının işe yaradığı gözlenmiştir. Dikkat etmemiz gereken, sivilcelerden kurtulmak isterken cildi çok fazla yıkayıp tahriş etmemek ve alkol oranı yüksek ürünler kullanıp cildin ph seviyesini bozmamaktır. Mutlaka her gün yastık kılıflarını değiştirelim ve allık /  fondöten fırçamızı yıkayalım. Yağsız fondöten kullanalım ve sivilceleri sıkmayalım. 

CİLT BEYAZLATMA

Pratik sivilce maskeleri: 2 aspirini kırıp içine az miktarda bal döküp macun kıva mına getiriyoruz. Sivilcelerimizin üstüne sürüyoruz.

Daha da beyaz ve pürüzsüz bir cilt istiyorsanız, pirinç Bir çay kaşığı tuz ve içine az miktarda balı macun kıva doğal bir beyazlatma ürünüdür. mına getirip sivilcelerimize sürüyoruz ve çok kısa sürede Cildi güneşe karşı korurken, cilt lekelerinin de onarılmasını sivilcelerin söndüğünü görebilirsiniz. sağlar. Evde yapabileceğiniz çok basit bir maske ve tonik tarifi: 1 avuç pirinç ununu tabağa koyuyoruz ve üzerine 1 bardak sütü yavaş yavaş ilave ediyoruz. Macun kıvamına gelene  kadar karıştırıyoruz ve bir fırça yardımı ile hazırladığımız maskeyi yüzümüze sürüp 20 dakika bekletiyoruz. Bunu haftada 2 -3 kere uygulayabilirsiniz. 1 çay bardağı pirinç ile bir çay bardağı suyu karıştırıyoruz ve bir iki saat dinlenmeye bırakıyoruz. Pirinçleri süzdükten  sonra bir pamuk yardımı ile hazırladığımız toniği cildimize uyguluyoruz. Bu karışım en fazla 3 gün dayanıyor, buzdolabında saklayabilirsiniz.

34


Yoga, kökeni Hindistan’a dayanan köklü bir felsefe, bir yaşam biçimidir. Amaç, kişinin ruhsal ve bedensel yönden huzur bulmasıdır. Bu da her şeyden evvel kişinin kendini tanıması ile mümkündür. Yoga, bir dini inanç değildir. Kişinin kendini derinlemesine tanıması ve bu sayede kendinden hareketle evrenin uyumunu yakalaması esasına dayanır. Kişi canlı cansız her şeye derin bir sevgi beslemeyi öğrenir. Bu da onun anlamsız acılarla yıpranmasını engeller.

Yoga sayesinde kilo verilir mi? Yoga yapmak kilo vermeye yardımcı olabilir, bunun için farklı yoga çeşitleri vardır. Her gün düzenli olarak 1,5 saat terleyerek yoga yaparsanız, kilo verebilirsiniz; vücudunuzu sıkılaştırıp, birkaç beden incelebilirsiniz. Ama yoga yalnızca spor değildir.

Yoga ne işe yarar? Her şeyden önce kişi, doğru nefes tekniklerini öğrendiğinden hayat kalitesi yükselir, sağlığı düzelir. Kalp atışları düzene girer. Dolayısıyla kalp krizine karşı bir önlem niteliğindedir. Kan basıncı ve dolaşım sistemi düzenlenir. Sinir sistemi üzerindeki gerginliklerden kurtulduğu için kaslar gevşer. Bu da depresyon, panik atak gibi günümüz rahatsızlıklarının daha çabuk atlatılmasına yardımcı olur.

Yoga nasıl yapılır? Vücudumuzda 7 esas çakra vardır. Yoga yapmaya başladığınızda bu çakralar açılır. Ancak yoga yapabilmeniz için bir yoga grubuna veya bir kursa gitmeniz gerekebilir. Çünkü temel yoga duruşlarında bile vücudunuzun en önemli yerlerine baskı yaptığınızdan sakatlanma riskiniz fazladır. İşte sizler için temel asanalardan* bir örnek. Deneyerek yoganın etkiliğinin farkına varabilirsiniz.

*Asana, ‘gevşemiş halde duruş’ anlamına gelmektedir. 35

ÖRNEK



37


38


39


40


41


Merak ettiğiniz şeyler dahil her türlü önemli bilgi ve bilgilendirmeyi bu sayfalarda bulabilirsiniz.


Medya Mı?

Geçen sayımızda medyanın taraf olup olmaması üzerine yazdım. Şimdi ise gerçekten tarafsızlık nasıl olmalı, onu ifade edeceğim. Nitekim ifade edecek şeyleri olanların tarafsız olduğu pek nadir görülmüştür.

Yeni Nesil Medya Medya patronlarının ve siyasilerin müdahale etmekte zorluk çektikleri haber kaynaklarına verilebilecek isimdir aslında. Özgür medya da diyebiliriz. Genellikle herkesin söylemek istediğini özgürce söyleyebileceği, yazabileceği veya gösterebileceği mecralardır. Bazıları büyük portallar, mikro bloglar, bloglar, sosyal platformlar olabilir. Nasıl olduğu aslında önemli değildir. Asıl önemli olan, doğru bilgi verilip, ifade edilmek istenenin aktarılabilmesidir. Aslında bu yeni nesil medyanın temelleri 1986’da; Türkiye için, 1996 senesinde atıldı. İnternet kullanımının yaygınlaşmaya başlaması ve birçok sohbet ortamının ortaya çıkması, düşüncelerini söylemek isteyen birçok kişiyi harekete geçirdi. Sohbet kanalları, forumlar, bloglar yavaş yavaş arttı. O zamanlarda bu kanalların ne kadar güçlü

olabileceği birkaç kişi tarafından öngörülüyordu; ancak şu anki durum, gerçekte yeni medyanın ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir. Ünlülerin herkesten gizledikleri, firmaların doğaya ve insanlara yaptığı zulümler, halkların ayaklanıp yöneticileri devirmesi, el altından yapılan anlaşmalar, gizli belgeler, herkesten saklanmaya çalışılan gerçekler vs. hepsi yeni medya aracılığıyla kitlelere ulaştırıldı.

karşısına kurgusal olaylar konularak gerçeği saptırabileceği de göz önünde tutulmalıdır. Bu da yeni nesil medyanın güvenilirliğini sorgulamamıza neden olacaktır. Sorgulamak iyidir, sizi gerçeğe yöneltir. Sorguladığınız sürece gerçeğe daha çok yaklaşacaksınız. İşte burada yine ‘ego’larınıza hakim olmanız gerekmektedir. İlk sayımızda egoların düşünmeye ve empati yapmaya engel olacağından bahsetmiştik. (İd, ego, süper ego ile ilgili olarak internet ortamında birçok ücretli veya ücretsiz yayın bulabilirsiniz.)

Yeni Medya Güvenilir Midir?

Yeni medyanın ne kadar güçlü olduğu, artık gözle görülür bir halde. Asıl önemli olanın gerçek bilgi olduğunu söylemiştim. Herkesin istediğini söyleyebildiği bir ortamda kurgusal birçok olayın da, gerçekmiş gibi kitlelere aktarılabileceğini veya gerçeğin

43

Aslında yeni medyayı nasıl kullandığınızla ilgili olarak güvenilirlik olgusu da değişebilir. Birbirinden farklı düşünceleri okuyabileceğiniz, izleyebileceğiniz ve araştırabileceğiniz ortamlar olduğu sürece güvenilir bir ortamdır. Kısıtlamalar, engellemeler ne kadar çok olursa; yeni medyanın güvenilirliği o kadar düşecektir. Çünkü aynı şeyi düşünen, aynı şekilde hareket eden, aynı şeyleri yiyip aynı şeylerden hoşlanan insan toplulukları robottan farklı değildirler. Yeni medya da aslında


canlıdır. Birbirinden farklı görünürler, farklı düşünürler, farklı yaşarlar ve farklı söylemleri vardır.

başka sitelere yöneltilen bağlantıları okumak veya konuyla ilgili araştırma yapmak daha doğru olacaktır. Çünkü bir yazıyı, görseli veya videoyu sadece sosyal platformda görürseniz, o muhtemelen kurgusal olacaktır; herhangi bir temeli yoktur. Ancak istisnalar da vardır. Özellikle gizli bilgiler, olay görselleri, anlık yazılar vs. gerçekle kurgu arasındadır. Anlık yapılmış paylaşımlar veya kimliğini gizli tutmak isteyen kişilerin yaymaya çalıştıkları, gerçek de olabilir çarpıtma da. Bu durumda da hemen bir yargıya varmamak en doğrusudur. Gerçekliği veya kurgusallığı kanıtlanmamış bilgilerle ilgili fikir yürütmek yanlış olacaktır. Asıl yapılması gereken, bilgiyi araştırıp gerçeğe ulaşmaya çalışmaktır. Ulaşılan bilginin de kesin doğru olduğu düşünülmemelidir. Farklı bakış açılarından kişilerin araştırmaları da göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak o zaman gerçek bilgiye ulaşabilirsiniz. Gerçek bilgiye ulaşmak zordur. Önceki sayılarımızda bahsettiğim bütün olgular bilginin nasıl kurgulanabileceğini göstermektedir. Özellikle kitap önerilerimde de kurgunun neler yapabileceğini rahatlıkla görebilirsiniz.

Yeni medyanın en çok kullanılan sistemi sosyal platformlardır. Özellikle dünya çapında kullanılan sosyal ağlar, insanları birbirine bağlayıp başkalarının neler yaptığını, düşündüğünü görme imkanını verir. Sosyal platformlardaki profiller, yine gerçek insanların yansımalarıdır. O yüzden sosyal platformlardaki profiller bir nebze de olsa gerçek olurlar. Gerçeğin temsili. Her paylaştığınız şey sizi temsil etmese de, sizin düşüncelerinizi temsil edecektir. Ancak sosyal platformlarda paylaşılan her şeyin doğru olduğuna inanmamak gerekir. Genellikle sosyal platformlardan

Medya ciddi bir güçtür, o yüzden birçok kullanım yolu vardır. Bazen gerçekleri bazen de kurguları gerçek gibi görmenizi sağlar. Siz kurgusal bir hayat yaşarken size bu kurguyu sunanlar gerçek hayatta sizi daha ne kadar kurgunun içinde tutarız diye düşünmektedirler. Bu yüzden medya okuryazarlığı önemlidir. Medyanın sizi en az zararla yönetmesini sağlamalısınız.

44


Bir Çığlık: ÇOCUK GELİNLER! Günümüzde, internetin yaygınlaşması ile çocuk istismarı daha çok yaşanır hale geldi. Birçoğumuzun gerek televizyon gerek sosyal medya gerekse internet aracılığı ile karşılaştığı bir konu aslında “Çocuk Gelinler”...

Henüz 11, 12 yaşında evlendirilen kız çocukları ve oyuncaklarıyla bile doyasıya oynayamadan ona kadın olması öğretilmiş ataerkil yapı… Çocuk evlilikleri toplumun her kesiminde görülen, gelenekler veya inanışlar bahane edilerek normalleştirilen bir sorundur. Az gelişmiş ülkelerdeki yoksul aileler, hanelerindeki yoksulluğu azaltmak için, oyun oynayacak yaştaki kız çocuklarını dedeleri yaşındaki adamlarla evlendirmektedirler. Ne yazık ki, daha 10-12 yaşlarında olan bu kız çocukları doğum yapmakta, ev işlerini yapmakta ve kocalarının baskılarına maruz kalarak yaşamaktadırlar. Bir kısım çocuk da doğum esnasında hayatını kaybetmektedir. Daha çocukluklarını yaşayamadan, ruhsal ve bedensel gelişimlerini belli bir düzeye çıkarıp, evlilik için gerekli olgunluğa ulaşmadan, hakları konusunda yeterli bilgi ve bilinç düzeyine erişmeden ve bu haklarını kullanır hale gelmeden, henüz 18 yaşını bile tamamlamadan evlenen kız çocuklarımız aslında kanayan bir yaramızdır. Çocuk gelinler sadece Türkiye’de değil, dünyanın

45

az gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlarında karşılaşılan bir olgudur. 1990 yılında Türkiye’nin de imzalamış olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesine göre; ‘ 0-18 yaş arası tüm bireyler çocuktur’. Dolayısıyla uluslararası belgelere göre; 18 yaşın altında yapılan her evliliğe ‘Çocuk Evliliği’ denilmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği; erken evlilikler bir hak ihlalidir. Çünkü erken yaşta evlendirilen çok sayıda kız çocuğunun; sağlık, eğitim ve yaşamsal birçok haklarının ihlal edildiğini görmekteyiz. Keza bu çocukların öğrendiği tek şey, çaresizliktir. Bir çocuğun öncelikli yararı toplumdaki herkesi ilgilendiren bir konudur ve çocukların da sahip oldukları haklar vardır. Bu haklar vazgeçilemez, ertelenemez, devredilemez haklardır. Türkiye’de son 2 yıl içerisinde yapılan araştırmalara göre; 18 yaş altı “çocuk evlilik” oranı ortalaması yüzde 28. Hazırlanan rapora göre; Türkiye genelinde 181 bin 36 çocuk gelin var. Yapılan araştırma sonucundan, bu evliliklerin sadece kırsal kesimlerde yer almadığını da bir nebze çıkarabiliriz. Peki, çocuk evlilikleri konusunda neler yapılabilir? Medya aracılığı ile çocuk yaşta evlendirmelerin suç olduğuna ilişkin yayınlar yapılması ve yerel yönetimlerin bu konuda bilgilendirici faaliyetler düzenlemesi gerekiyor. Sonuç olarak, sadece bir ‘gelenek’ adı altında nesillerce devam ettirilen bu ve benzeri uygulamalar, toplumda büyük bir hasara neden olmakta ve ülkenin daha ileriye gidebilme çabalarını da alaşağı etmektedir.


Ömer KILIÇARSLAN - Sinema

Evrim ŞİRİN - Evrim’in Sanat Güncesi Didem YALÇIN - Kitaplık

Mehmet ULUCAKLI - Fotoğraf

Bilge BÜLBÜL - Röportaj (AYBEN)

Melahat KARA - Sağlık, Beslenme, Yoga Hatice LİVAOĞLU - Kişisel Bakım

Liva DAYAN - Kelebeğin Modası

Can BEKCAN - Medya Okuryazarlığı Dilek ERDEM - Çocuk Gelinler

Siz de MGDergi’de yazmak istiyorsanız, yapmanız gereken www.mgdergi.com adresindeki iletişim formunu doldurarak bizimle iletişime geçmek.

46


DESTEKÇİLERİMİZ @Buseninhesabi

@Busraaaerhan

@MehmetSaitYELTA

@denizerdinc1905

@Tlpkorkmaz

@kendirli_merve

@yinebokumgeldi

@akuygurr

@safakdmir_35

@tuanatugba

@nezihehardy

@tarkan_cinar

@cansen19

@UmarsizArsiz

@BaltazardeJose

@siderasenov

@asdasdssdaffdgb

@Exusher

@slmbnhmsre

@GldenGney2

@Mertturk34

@Kralsisman

@slovenyeah

@umtszer

@mehmet__ali123

@sevgikultay

@Tecno_logy

@betul_kurucu

@RamazanOgur2

@cansuyilmaz13

@ozgeegulr

@Aktif52

@asdsadafasdfafa

@mavigrupfethiye

@SuSSKuN

@salih_kuscuoglu

@metincmert7

@tolgaalan6

@SozlerDerin

@burakdipli

@panarogga @sergullozk @bayzipir @meryemerata

47


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.