La Tahzen | Şubat 2018

Page 1

LÂ TAHZEN

Şehit Murat Kocatürk Anadolu İmam Hatip Lisesi

Şubat 2018

Z E Y T İ N D A L I H A R E K AT I

Bilim İnsanları Kimyasallar İçerisinde Bilgi Saklamayı Başardı

Kösem Sultan

Meryem Mirzakhani

B

ilgisayarlar bit kullanır, kuantum bilgisayarlar kbit’leri kullanır. Bilim adamları, bunlara eşdeğer bir bilgiyi, kimyasal olarak depolayabilen bir bitlik kimyasal bellek birimi olan çit’i (chit) yarattı.

O Savaşan Köyü (Şanlıurfa)

H

alfeti’nin bazı köyleri, 2000 yılında yapılan barajla sular altına kaldı. Boşaltılan yerleşimler köye turizmi getirdi. ‘’Sakin Şehir’’ unvanını da alan Halfeti, kesinlikle keşfedilmeyi hak eden bir yer. Halfeti ilçesine bağlı Savaşan Köyü ise kendi kaderine terk edilmiş

smanlı devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış Haseki Sultan ve Valide Sultan. Torununun saltanatında bile haremi yönetmiş ve büyük kayınvalidesi Safiye Sultan gibi kendisi de Büyük Valide Sultan olmuştur. Osmanlı padişahı I. Ahmed’in nikahlı eşi ve en sevdiği eşidir, padişah IV. Murad ile I. İbrahim›in annesidir ve IV. Mehmed’in babaannesidir. Safiye Sultan’ın isteği üzerine adı Mahpeyker olmuştur. Daha sonra Kösem adını almıştır.

T

arihe Matematiğin Nobel’i olarak anılan Fields ödülünü kazanan ilk kadın olarak geçmiştir. ABD’de yaşayan ve çalışan Mirzakhani, çalışmalarında özellikle hiperbolik geometri, ergodik teori, simplektik geometri ve Teichmüller teorisine odaklanıyordu

Nanoteknoloji Nerelerde Kullanılır?

N

anoteknolojinin alanı oldukça geniştir

ve genişlemektedir. Günümüzde fizik,

kimya, biyoloji,bilgisayar,malzeme bilimi,elektronik gibi alanlarda kullanımının yanında, tıp alanında da oldukça çarpıcı gelişmelere im-

Bir Hikaye Son Düzlük

Ashab-ı Sebt Kıssası

A

shab-ı Sebt, Mısır ile Medine-i Münevvere arasında Kızıldeniz kenarında Medyen şehrinde yaşardı. Sayıları yetmiş bin kadardı. Bunlar, cumartesi günleri ibadetten başka bir şey yapmazlardı. Bunun nedeni cumartesi günü ibadetin dışındaki işlerin onlara haram olmasıydı.

10

Şubat 2000. Hayata gözlerini açan bir kız çocuğu. Derin. Doğar doğmaz, kız olduğu için babasının nefretini kazanan bir bebek. İkra. Çocuk gelin olmamak için kaçan ve bir daha da haber alınamayan ablası. Salih Ağa. Babası. Töre ve geleneklerine, körü körüne bağlanmış biri. Kızların okumasına karşı olan bir “adam”. Anneleri Hafize Hanım. Kocasına ses dahi çıkaramayan, başına gelenleri kabullenmiş, sessiz sakin bir kadın. Peki bu aileyle ömrünü geçirecek olan Derin’in sonu ablası gibi mi olacak, yoksa Derin herkesten bağımsız kendi yolunu mu çizecek?

kan sağlamaya başlamıştır.Gelişmekte olan bir teknolojidir,kısıtlı sayıda uygulamaları olsa da gelecek adına çok daha geniş yelpazelere yayılacağı ortadadır


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Öğrenci̇lerden Gelenler Gül Ve Kaktüs Mevsimlerden ilkbaharmış. Bitkiler çevreyi süslüyormuş. Gül en güzel bitki benim diye övünüyormuş. Diğer hayvanlar ve bitkiler ise kimsenin kimseden üstünlüğünün olmadığını söylüyorlarmış. Gül bunlara kulak asmayıp kendiyle övünmeye devam etmiş. -Baksanıza şu kaktüse insanların dikkatini bile çekmiyor, dikenleri ile çok korkutucu görünüyor, diyormuş. Günler geçmiş ve gülü gören çocuklar yapraklarını tek tek koparmışlar ama kaktüsün dikenleri sayesinde ona zarar verememişler. Gülün de geriye sadece dikenleri kalmış. Bütün güzelliği yok olup gitmiş. Diğer canlılar ise güle kimseyi küçümsememesi ve kibirlenmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmışlar. Bu olay güle iyi bir ders olmuş.

Kudüs Kelime-i muammalar ile kelamı uzatmaya gerek yok, Uzanıyorsa eğer gayrimüslimin mahrem eli, pestenkerâni kelamlara yer yok! Didarını nazar edemiyorsak Kubbetüs sahra’nın, durmaya gerek yok... Ümmet sıkıntılar çekiyorsa eğer, bil ki hab-ı gafletten feşfeşe edilmen gerek! Seyyid-i nev-i beşerin ayak bastığı yerde varsa arsız, seng-i hara olmanın Vakti gelmiştir, beklemeye lüzum yok!

Miraç AYAN

Türkçe Kelimelerin Yazımında Genel Olarak Yapılan Hatalar Acaip değil, acayip Eşortman değil, eşofman Kiprit değil, kibrit Şöför değil, şoför Orjinal değil, orijinal

Ayın Besteller Kitabı Abdülkadir UZUN

Bir Hikaye Son Düzlük

Öznur KESTANE

AVCILAR ŞEHİT MURAT KOCATÜRK ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ

Lâ Tahzen Gazetesi Şubat 2018

Gazete Adına İmtiyaz Sahibi

Metin PADO Editör Mehmet Hanifi KILIÇ

Görsel Tasarım Mehmet Hanifi KILIÇ

Yazı İşleri Ekibi

Furkan Arslan, Azra Şahin, Miraç

Devamı gelecek ay...

Özdemir, Halide Çukacı, Edanur Fidan, Ayşe Sümeyye Aydemir, Bahar

Ayan, Didem Sümeyye Ediz, Aleyna Muslu, Nurçe Uzunay

Aleyna MUSLU

“Artık reşitim. Dışarıdan ortaokul ve liseyi bitirdim. Koyun gütmeye diye sınava gittim. Ve oldu. Başardım. En büyük hayalim olan polislik, yavaş yavaş gerçekleşiyor. Tırmanıyorum başarı basamaklarını birer birer. Anamdan babamdan gizli, yeni bir hayat kuruyorum kendime. Çünkü öğrenirlerse, izin vermez babam okumama, ablama vermediği gibi. Polis olup, seneler önce kaçıp giden ablama dair, belki bir iz bulma ihtimalim kaybolur. İstanbul’daki teyzemin konuştuğu okul beni bekliyor hafta sonuna. Bu gece buradan İstanbul’a yolculuğum var. Buradan kaçarak kendimi kurtarıyorum...”

Parlak, Fatma Zehra Uzun, Ahmet

Hayat Usta, Zehra Duman, Emrullah

Dünya, gezegenleri daha da iyileştirmek amacıyla oraya yerleşen ruhlar tarafından işgal edilir. Yakalanan insanların içine ruhlar konur ve ruhlar insanları yönetmeye başlar. Fakat bu durum Melanie Stryder için geçerli değildir. İçine yerleştirilmiş olan ruh Göçebe tam olarak Melanie’yi kontrol edememektedir. Melanie’nin kışkırtmasıyla ruh istilasından kaçan Jeb Amca’nın yaptığı sığınağını keşfeder. Bu sığınakta tam 35 İnsan yaşamaktadır. Fakat oradaki insanlar başta Melanie’nin ruh eşi Jared olmak üzere Göçebe ‘ye alışmakta zorlanırlar. Çünkü içerisinde Melanie’nin hala var olduğuna inanmıyorlardır. Üstelik aynı yerde yaşayan kişilerin de saldırısına uğrar. Ama sonunda insanlara kendini kabul ettirir ve onlara ihtiyaçlarını bulmada yardım eder.

10 Şubat 2018

Gece 02.47. Derin çantasını alıp, arka camdan kaçarak, şehre indi köyden. Otogara varana kadar, arkasını dönüp durdu. Ya babası İstanbul’a varamadan anlarsa kaçtığını? İste o zaman hayatı ve hayalleri son bulurdu. Bütün emekler, çöp olup giderdi. Otogara geldiğinde, İstanbul otobüsünün kalkmasına, az bir vakit kalmıştı. Hemen hemen 20 saat sürecek bu yolculuk başlamıştı. Derin aklındaki düşüncelerle yolu izlemeye koyuldu...

Ayşe İrem Çetin, Berna Bülbül, Nur

2

10 Şubat 2000. Hayata gözlerini açan bir kız çocuğu. Derin. Doğar doğmaz, kız olduğu için babasının nefretini kazanan bir bebek. İkra. Çocuk gelin olmamak için kaçan ve bir daha da haber alınamayan ablası. Salih Ağa. Babası. Töre ve geleneklerine, körü körüne bağlanmış biri. Kızların okumasına karşı olan bir “adam”. Anneleri Hafize Hanım. Kocasına ses dahi çıkaramayan, başına gelenleri kabullenmiş, sessiz sakin bir kadın. Peki bu aileyle ömrünü geçirecek olan Derin’in sonu ablası gibi mi olacak, yoksa Derin herkesten bağımsız kendi yolunu mu çizecek?

Göçebe

Ayın Romandan Filme Uyarlanan Kitabı Apocalypse Now / Kıyamet (1979) IMDB: 8,5 Kitap: Karanlığın Yüreği (1903) Yazar: Joseph Conrad Özet: Yüzbaşı Willard ve ekibinin görevi, Vietnam’da Amerikan ordusuna isyan eden ve vahşi bir şekilde bir orman kabilesini yöneten Albay Walter Kurtz’ü öldürmektir. Kurtz’ün izini süren Willard, savaşın acımasızlığı altında


Lâ Tahzen Gazetesi giderek takip ettiği kişiye benzemeye başlayacaktır.

Şubat 2018 hazırlanan 16 ayrı kostüm, sahne enstalasyonla- murluğu gibi bir çok görev yapmıştır. rından ilham alınarak yaratılan özel bir dekor ile 1950 senesinde komünizm propagandası yaptığı sunuluyor. gerekçesiyle tutuklanmıştır. Cezaevinden çıkBeymen Artistik Direktörü Murat Türkili ve tıktan sonra İstanbul’a yerleşmiş ve Cumhuriyet Beymen Collection tasarım ekibi tarafından Gazetesinde fıkra-röportaj yazarlığı yapmışdönemin sosyal hayatı ve modasından ilham tır. Türkiye İşçi Partisi Yönetim Kurulu üyesi alınarak hazırlanan kostümlerde, renk, kumaş olmuştur. Ünlü edebiyatçı 2015 yılında hayatını dokusu, kalıp, aksesuar ve karakterlerin kişiliği- kaybetmiştir. ni yansıtan küçük esprili detaylar göze çarpıyor.

Haberler Hiç “Kitap Kulesi” diye bir şey duydunuz mu? Çekya’nın başkenti Prag’daki Belediye Kütüphanesi’nde Slovak asıllı sanatçı Matej Kren’in “Idiom” isimli kitap kulesi tasarımı ziyaretçiler tarafından ilgi görüyor. Kitap kulesi fikri ilk olarak 1995 senesinde Sao Paulo Uluslararası Bienal’inde ortaya çıktı. Matej Kren bu fikirden yola çıkarak yinelediği kitap kulesine silindirik bir şekil verdi. Yüzlerce kitabın üst üste dizilmesi ile oluşturulmuş kulenin zeminine ve tavanına yerleştirilen aynalar sayesinde kulenin içindeki derinlik etkisiyle sonsuz bir tünel algısı yaratılıyor. Aslında kitabın hayatımızdaki olması gereken yerini anlatmanın en zekice ve anlamlı yolu olan bu kule, kitap okumanın insan zihninde ve hayatında sonsuz bilgi birikimine kaynak olduğunu ve bu birikiminin devamlı olarak yenilenmesi gerektiğine bir vurgu yapıyor.

Kürk Mantolu Madonna Sergisi Sürüyor

Beymen Zorlu Center, 16 Şubat – 16 Mart 2018 tarihleri arasında Tuba Ünsal’ın ortak yapımcılığı ve başrolü ile sahnelenen Kürk Mantolu Madonna tiyatro oyunu için, Beymen Collection tasarım ekibi tarafından hazırlanan kostümlerden oluşan özel bir sergi gerçekleştiriyor.

Bu kadar Yaşar Kemal’den bahsedip bir şiirini buraya koymamak saygısızlık olur. Yaşar Kemal’in “Anlıyorum Deme Bana” adlı şiirini buraya bırakıyorum. Kendinizden bir şeyler bulmanız ümidiyle... Yaşar Kemal ölümünün üçüncü yılında köyünde anılacak

Dünyaca ünlü edebiyatçı, yazar Yaşar Kemal, ölümünün üçüncü yılında, doğum yeri olan Osmaniye’nin Gökçedam eski adıyla Hemite Köyünde düzenlenecek olan programla anılacak. Yaşar Kemal Çukurova Kültürünü Yaşatma Derneği (YAŞAD) ile Osmaniye Ozanlar Şairler Yazarlar Derneği (OŞYAD) tarafından, 28 Şubat’ta Yaşar Kemal Parkı’ndaki Kültür Evi önünde saat 13.00’da anma etkinliği yapılacak. Derneği Başkanı Mehmet Özer, anma programı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Osmaniye’mizin gururu ve tüm eserlerinde doğduğu köyü asla unutmayan dünyaca ünlü Yazar Yaşar Kemal’i aramızdan ayrılışının 3. yıldönümünde bir etkinlikle anacağız. Yeri doldurulamayacak ve Osmaniye’mizin gururu edebiyatçı Yaşar Kemal’i anma programız doğduğu köy olan Hemite’de adının verildiği Yaşar Kemal Parkı, Kültür evi önünde gerçekleşecek. Anlamlı ve sade bir etkinlikle de olsa gerçekleştireceğimiz bu programın düzenlenmesinde bizimle ortak hareket eden OŞYAD Yönetimine teşekkür ediyor, anma programına tüm edebiyat ve sanatseverleri davet ediyoruz” dedi.

Anlıyorum Deme Bana Anlıyorum deme bana Anlayabilir misin hissettiklerimi Bakabilir misin hayata benim gözlerimden Sığdırabilir misin otuz iki seneyi beş dakikaya Çözebilir misin beynimin gizemini Silebilir misin unutmak istediklerimi Senin için yanlış olan değer yargılarımı Değiştirebilir misin anlayacağın şekilde Bir gülüşün kıymetini bilebilir misin Sevgilimin dudaklarındaki Ruhumda kopan fırtınaları Canlandırabilir misin hayalinde Yaşayabilir misin aynı acı ve üzüntülerimi Delice düşlerimi sorgulayabilir misin içinde Boşuna anlıyorum deme bana İç içe yaşadığım bunca seneye rağmen Kendimi ben bile anlayamadım daha

Peki kimdir Yaşar Kemal? 1922 senesinde Osmaniye’de doğdu. Asıl adı Kemal Sadık Göğceli’dir. 5 yasında, babasını kan davası yüzünden kaybetmiştir. Daha sonra bir kaza geçirmiş ve sağ gözünün görme yetisini kaybetmiştir.

Adana Kadirli’de ilköğretim hayatına başlamış, ortaokul sıralarına kadar şiirle yakınlaşmış, yazSergide Maria Puder ve Raif Efendi arasındaki mış olduğu şiirler Adana Halkevi’nin yayınladıaşkı anlatan Kürk Mantolu Madonna oyunu kap- ğı “Görüşler Dergisi” adlı dergide yayınlamıştır. samında 1920’lerden 1940’lara uzanan bir yol- Ortaokul son sınıfında okulu bırakmak zorunda culuk içinde yolları kesişen tüm karakterler için kalmıştır. Irgatlık, öğretmenlik, kütüphane me-

3


Lâ Tahzen Gazetesi

Neden Soğuk İçiyoruz ?

Şubat 2018 Dört daire üzerinde oluşan bir damlacık durumunda bir kare oluşur ve köşeleri birleştiren sıvı sonunda dağılır ve dört tane daha küçük damlacık meydana gelir. Ekip, sıvı damlaların şeklini öngörme ve kontrol etme yeteneğinin, yüksek verimli tarama teknolojileri, yağlayıcılar ve laboratuvar-on-chip cihazlarda uygulamaları olduğunu söylüyor.

Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama gazlı içeceklerin üzerinde daima “soğuk içiniz” ibaresi vardır. Neden sizce?

Soru aslında cevabı içerisinde barındırıyor. Gazlı içecekler. Gazlı içecekler, içerisinde basınç yardımı ile çözdürülmüş karbondioksit gazı (CO2) barındırırlar. Çözünürlük konusunda bahsettiğimiz gibi; çözünürlüğü etkileyen iki faktör vardır. Sıcaklık ve basınç. Gazların çözünürlüğü sıcaklık ile ters orantılıdır ve basınç ile doğru orantılıdır. Yani sıcaklık arttıkça çözünürlük azalır ve basınç arttıkça çözünürlük artar. Siz soğuk gazlı içeceğinizi dolaptan çıkarıp bir köşede unutursanız ve onu daha sonra içmeye kalkarsanız eğer, içeceğiniz (çözelti) ısındığı için içerisindeki karbondioksit gazı ( CO2 ) çözünürlüğü azaldığı için kapağı açtığınızda pufff.. Anlayacağınız gazlı içeceğinizi “soğuk içiniz” denmesinin sebebi içerisindeki karbondioksit gazının şişe açıldığında uçmamasını sağlamak. Uçarsa ne olur peki? Uçarsa da elbette yine içilir bir sorun olmaz ama elinizde ki çözeltinizin pardon içeceğiniz şekerli bir suya dönüşür. Şekerli su için kim para ödemek ister ki? Evinizde bedavaya yapabilirsiniz.

Yüzeydeki kusurlar, bir damla yağ eritildiğinde karmaşık şekillerin oluşmasını sağlar.

1963 yılında Erasto Mpemba ve arkadaşları okulda dondurma üretmek için kaynar süt içinde şeker çözdüler. Normalde Erasto’nun kaynar sütü buzdolabına koymadan önce beklemesi gerekiyordu ama aceleci davrandı. Sürpriz bir şekilde buzdolabında en önce Erasto’nun kaynar karışımı dondu.

Tekrarlanan deneyler Erasto Mpemba’yı haklı çıkardı ve Erasto Dr. Osborne ile birlikte bir makale yayınladı. Bu makale yayınlandığından beri sıcak suyun soğuk sudan önce donması Mpemba etkisi olarak anılıyor. Mpemba’nın makalesi bu etkiyi ele alan ilk araştırma değil. “Aristoteles’in günümüzden 2000 yıl önce aynı konuyla ilgilendiğini ve bu konuyu Meteorologica’da yazdığını, 17. yüzyılda Francis Bacon ve Descartes’in bu konuyla ilgili deneyler yaptığını biliyoruz”.

Avustralya Kraliyet Melbourne Teknoloji Enstitüsü’nde Xuehua Zhang liderliğindeki bir ekip, “pinning” olarak bilinen bir teknik kullanarak, küçük hidrofobik dairelerle desenlendirilmiş hidrofilik bir katı yüzey üzerinde karmaşık 3D motiflerin üretilebileceğini gösterdi. Ekip atom-kuvvet mikroskopisini kullanarak, femtolitre (mililitre milyarda bir milyarda bir) damla yağın şekillerini gözlemlemek için kullandı. Her bir damlacık altındaki hidrofobik dairelerin düzenlenmesi, yağ ve hidrofobik alanlar arasındaki yüksek afinite nedeniyle damlacık yayılırken üretilen belirli şekillere yol açar. Örneğin, bir damla iki daire boyunca yayılmışsa, iki uç arasındaki köprü sonunda iki küçük damla bırakarak kaybolmadan önce gerilmiş bir dambıl şekli oluşturacaktır.

4

Filozofların ve bilim insanlarının yanı sıra Mpemba etkisi halk tarafından da gözlenmiştir. “Kanada halkı yıllardan beri sıcak suyun daha hızlı donduğunu gözlemledikleri için arabalarını soğuk suyla yıkarlar.” Buz pateni pistlerini yapmak veya düzeltmek için de sıcak su kullanılır. Dondurma üreticileri hızlı üretim yapmak için dondurma karışımını sıcak olarak buzdolabına koyarlar.


Lâ Tahzen Gazetesi Elektrik, Su, Karbondioksit ve Mikroplar ile “Geleceğin Yapay Gıdası” Üretildi

VTT Araştırma Merkezi ile birlikte yürütülen çalışma sadece elektrik enerjisi ve karbondioksit kullanarak protein sentezlemeyi hedefliyor. Öncelikli olarak hayvan yemi olarak kullanımı planlanan protein üretimi projenin ilerleyen evrelerinde insanlara da besin kaynağı olacak. Projenin en önemli özelliği ise (eğer başarılı olunursa) herhangi bir yenilenebilir enerji kaynağına ulaşabilen herkesin kendi gıdasını kendisinin sentezleyebilecek olması. Basit bir güneş paneli yardımıyla karbondioksiti gıdaya dönüştürmek, özellikle iklim ve coğrafi şartlardan ötürü tarımsal üretimi kısıtlı olan bölgeler için büyük bir avantaj. Doğada rutin olarak gerçekleşen fotosentezin 10 katı verimle çalışması hedeflenen sistem şu an kitlesel üretime uygun değil. Bir gram protein karışımının sentezlenmesi eldeki imkanlarla iki haftalık bir süreç almakta. Ancak üretim şartlarının geliştirilmesi ve oluşturulan protein karışımının besin değerinin detaylı incelenmesi ile yeni bir gıda üretim metodu dünyada boy gösterebilir. Alman Bilim İnsanları Yapay Güneş Üretti

Almanya’daki bilim insanları, iklim dostu yakıtlar üretmenin yeni yollarını aydınlatmaya yardımcı olacağını umdukları bir aygıt olan “dünyanın en büyük yapay güneşini” test etmeye başladılar. Köln’ün yaklaşık 30 kilometre batısında kurulan ve resmi olarak Synlight olarak adlandırılan yapay güneş, dev petek benzeri 149 tane ksenon spot ışığından oluşmaktadır. Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’nden (DLR) bilim insanları, tüm diziyi 20 x 20 santimetrelik tek bir noktaya odaklayarak aynı yüzey üzerinde normalde parlayacak güneş ışınımı miktarının 10.000 katına eşdeğer bir ışıma üretebilecekler.

Şubat 2018 Bilim İnsanları Kimyasallar İçerisinde Bilgi Saklamayı Başardı Bilgisayarlar bit kullanır, kuantum bilgisayarlar kbit’leri kullanır. Bilim adamları, bunlara eşdeğer bir bilgiyi, kimyasal olarak depolayabilen bir bitlik kimyasal bellek birimi olan çit’i (chit) yarattı.

Öncelikle çit i açıklayalım; Klasik hesaplamada, bilgi, elektrik gibi fiziksel olgular tarafından okunan bitlerle depolanır. Bunları ikili kod olarak da adlandırılan 1 ve 0 olarak da biliyor olabilirsiniz. Kuantum hesaplamalar da, kuantum bitleri ya da “kbit’ler” olarak depolanır. Ancak bilgisayarlar bilgiyi depolamanın tek yol değil; kimya da bu konuda oldukça yetenekli. Varşova’daki Polonya Bilimler Akademisi Fiziksel Kimya Enstitüsü’ndeki (IPC PAS) bilim insanları, kimyasal damlacıkların bitler ve kütleler gibi bilgilerin “çit (chit)” olarak adlandırılan bir bitlik kimyasal bellek biriminde depolanabileceği bir yol geliştirdiler. Yeni Bulunan Sibirya Soda Gölü Mikroorganizmaları Organik Madde Metan Haline Getiriyor

Delft’ten yazar ve prof. Mark van Loodsrecht’in meslektaşı, “Dimitry, Sibirya’daki soda gölü mikrobiyolojisini inceliyor. Dimitry’nin keşfettiği organizmalar, 50 ila 55 ° C arasındaki sıcaklıklarda ve tuz doyurucu tuzlu suda pH 10’da en iyi şekilde büyüyor. C1-metilleşmiş organik bileşikleri metan gazı haline dönüştürüyorlar. Bu buluş, dünyadaki canlıların evrimine ve mikroorganizmaların yeni bilgiler veriyor. Gelecekte, bu yeni keşfedilen organizmalar organik atıklardan metan üretiminde de rol oynayabilir. En büyük avantajı, yüksek bir pH değerinde çözeltide CO2 (karbondioksit) kalmasıdır. Böylelikle, biyogaz (CO2 içeren) yerine metan gazı üretilir.

Araştırmacılar, Güneş’ten ışık formunda Dünya’ya ulaşan muazzam miktardaki enerjiyi taklit ederek elektroliz aşamasını atlamak istiyorlar. Hoffschmidt; bu yeni üretilen yapay güneş ile küçük ölçekli deneylerinin daha büyük ölçeklere taşınmasını hedeflediklerini ve araştırmacıların Synlight’in 350 kilovat dizilimi ile hidrojen üretim tekniklerine hakim olduklarını ekledi.

5


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Ashab-ı Sebt Kıssası Ashab-ı Sebt, Mısır ile Medine-i Münevvere arasında Kızıldeniz kenarında Medyen şehrinde yaşardı. Sayıları yetmiş bin kadardı. Bunlar, cumartesi günleri ibadetten başka bir şey yapmazlardı. Bunun nedeni cumartesi günü ibadetin dışındaki işlerin onlara haram olmasıydı. Onlar avlanmamak için Hz. Davud’a söz vermişlerdi. Lakin şeytan onlara vesvese vererek ‘Siz avlanmaktan değil, yemekten menedildiniz!’ dedi. Hikmet-i ilâhî olarak cumartesi günleri balıklar çoğalır, diğer günler azalırdı. Bu sebeple şeytanın fısıltısı bazılarına çok cazip geldi. Bu hususta Medyen halkı üç kısma ayrıldı: 1.Kısım; Allah’ın emrine muhalefet ederek balık tuttular. Hem yiyip, hem de sattılar. Bunlar cumartesi günü ağ atarlar, pazar günü de çekerlerdi. 2.Kısım; balık avlama günahına girmediler, fakat emr-i ilâhîye uymayanlara da karşı çıkmadılar. Yâni ilâhî emrin çiğnenmesi karşısında sessiz kalıp herhangi bir ikaz ve nasihatte bulunmadılar. 3.Kısım ise; hem ilâhî nehye riayet ettiler, hem de cumartesi günü yasağını çiğneyenlere ikaz ve nasihatte bulundular. Sükût edenlere de susmakla doğru yapmadıklarını söylediler. Sükût edenler, kendilerini ikaz edenlere ‘Helak olacak kavme niçin vaaz verip duruyorsunuz, emeğinize yazık!’ derlerdi. Uyaranlar ise ‘Biz, Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda mes’ûl olmamak, mazur olmak için böyle yapıyoruz!’ diye cevap verirlerdi. Daha sonra bunlar, diğerlerine gelecek olan musibet kendilerine de gelmesin diye onlarla aralarına bir duvar çektiler. Duvarın arkasındaki sesler kesilince, bir de baktılar ki, bir gecede hepsi birden maymuna dönmüşler!.. İlâhî hükmü dikkate almadıkları için böyle bir ceza alan bedbahtlar, Allah’ın emrine itaat ettikleri için bu azaptan kurtulan akrabalarının yanında bir müddet mahzun mahzun gezdiler. Üç gün sonra da, maymun şekline girmiş olan asilerin hepsi öldü. Kur’an-ı Kerîm’de bu husus şöyle ifade buyrulur: “Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor! Hani onlar, cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı. Çünkü cumartesi günü, balıklar meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi; cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezlerdi. İşte böylece Biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihân ediyorduk.” (elA’râf, 163) “İçlerinden bir topluluk:’’ ‘’Allâh’ın helâk edeceği, yâhut şiddetli bir şekilde azâb edeceği bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz’’ dedi.

Sabır Örneği Hz. Yakup Hz. İbrahim (a.s)’in küçük oğlu İshak peygamberin oğlu olan Yakup Peygamber, Beyrut, Kenan ili taraflarında 12 oğlu olan bir peygamberdir. İsrailoğullarının babası olarak da bilinen Yakup Peygamber, ismini İbraniceden almaktadır. Saffetullah (temiz, saf kul) manasına gelen ismi ile bilinen Peygamber’in soyundan da çok sayıda peygamber dünyaya gelmiştir. Yusuf, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Zekeriya Peygamber de Hz. Yakup (as)’ın zürriyetindendirler. Kur’an-ı Kerimde kıssası anlatılırken Yusuf peygamber ile birlikte zikredilmektedir. On iki oğlu arasında en çok sevdiği oğlu olan Yusuf ve kardeşlerinin kıssasının geçtiği Yusuf suresinde, Hz. Yakup (as)’un çektiği evlat hasreti, oğullarına olan nasihati ve daha sonra oğullarının tevbesine yer verilmiştir. Yakup peygamberin kıssasına bakıldığında aslında ibret alınacak çok hadise vardır. Kur’an-ı Kerimde de bahsi geçen peygamberin hayatı anlatıldığında surenin en başlarındaki ayetlerden birinde “And olsun ki; Yusuf ve kardeşlerinin kıssasında çok ibretler vardı” diye söz edilmektedir. Yine Yakup (as) ilgili rivayetlerde vasiyeti üzerine Filistin’de bulunan Halil-u Rahman türbesinde bulunan İshak peygamberin yanına defnedilmiştir. Yakub aleyhisselamın beş çeşit mucizesi vardı: 1. Duası bereketiyle bir koyunun karnından dört kuzu doğmuştu. Bir kavim gelip, Ey Allah’ın peygamberi, geçen sene koyunlarımız hiç doğurmadı. Cenâb-ı Hakka dua ediniz, hem bu seneki, hem de geçen seneki kuzuları birden versin, diye rica ettiler. Yakub aleyhisselam dua edince, her bir koyundan dörder tane doğmak suretiyle koyunları çoğaldı. 2. Sesi sürekli olup, üç konaklık yerden bile duyulurdu. Düşman askerine bağırdığı zaman korkularından hep kaçarlardı. 3. Hazret-i Yakub’un attığı şey, pek uzaklara giderdi. Oğullarını Amâlika kavmiyle muharebeye gönderince, muharebe esnasında Yehûda adlı oğlunun, süngü ve mızrakla silâhı parçalanmıştı. Yehûda, silâhım kırıldı babacığım, bir silâh gönderiniz, diye seslendiği anda, hazret-i Yakub işitip, bir dağ başından önceki gibi bir silâh attı ve seslendi. Yehûda sesini işitip, silâhı aldı ve hemen düşmana saldırdı ve gâlib geldi. Hâlbuki aralarında 360 km’lik mesafe vardı. 4. Yakub aleyhisselamın duası bereketiyle büyük ve küçük dağlar yerlerinden kalkmışlardır. Ken’an ahalisini dine dâvet ettiği vakit, orada

(Nasihat edenler) dediler ki:

bulunup, yörenin iki tarafını darlaştıran dağların başka yere naklolunma-

‘’Rabbimize beyân edecek mâzeretimiz olsun diye, bir de (belki) sakınırlar ümîdiyle (nasihatte bulunuyoruz).” (el-A’râf, 164)

sıyla, yerlerinin geniş bir saha olmasını istemişlerdi. Yakub aleyhisselam

“Onlar, kendilerine yapılan îkazları unutunca, Biz de kötülükten menedenleri kurtardık; zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerinden dolayı şiddetli bir azâb ile yakaladık. Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince, onlara: «Aşağılık maymunlar olun!» dedik.” (el-A’râf, 165-166) ‘İşte bu kıssayı, o zaman hazır olanlara ve sonradan gelenlere ibret verici bir cezâ, muttakîler için de bir nasihat kıldık.’

6

dua edince, murâdları hâsıl olup, yerleri geniş ve düzlük olup havası da gayet güzel olarak Hicaz’da en güzel yer olarak tanınmıştır. 5. Ken’an ahalisini imana dâvet ettiği vakit, oturdukları yerlerde bulunan dağlık ve taşlık yerlerin, bütün tepe ve taşların toprak olmasını teklif etmişlerdi. Yakub aleyhisselam dua edince, diledikleri gibi olmuştur.


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Resul ve Nebî Selamlar, saygılar ve hürmetler Yüce Allah’ın (c.c.) Resul’ü ve Nebî’si, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) üzerine olsun. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi, siz okuyucularımızın üze-rine olsun. Bu ayki yazımızda; ne yazık ki halkımızca çokça karıştırı-lan hatta bilinmeyen bir kavram olan resul ve nebi kavramlarının ara-sındaki farkları kaleme alacağım. Nebî; yüksek olmak ve haber anlamındaki “n-b-e” kökünden türemiştir. Çoğulu Enbiya’dır. Sözlükte, haber veren, yüksek ve düz olmayan yer, çok ve geniş yol demektir. Terim olarak Allah’ın, dini kurallarını, emir ve yasaklarını, öğüt ve tavsiyelerini insanlara bildir-mesi için görevlendirdiği insanlara denir. Bu insanlara, peygamber, nebi dendiği gibi resul ve Mürsel (elçi) de denir. Resul ise; sözlükte “Risalet görevini yerine getiren elçi” anla-mına gelir. Dinî edebiyatta, Allah tarafından yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile bir topluma veya bütün insanlığa gönderilen kimsedir. Buna Mürsel de denir. Çoğulu rusüldür. Resul kelimesinin kökü olan “risl”, yumuşaklık ve kolaylık üzere göndermek veya yumuşaklıkla yürü-mek ve yol almaktır. Resul kavramı Nebî kavramına oranla daha kapsamlıdır. Zira Resul aynı zamanda bir Nebî’dir. Lakin her Nebi bir Resul değildir. Misal, Hz. Muhammed hem Resul hem Nebî’dir. Çünkü o müstakil ve mükemmel bir olan İslam ile olan hükümlerini ihtiva eden Kur’an-ı Kerim’i getirip açıklamıştır. Resul kelimesi bazen melekler içinde kullanılmıştır. Her resul insanları irşat, ıslah ve hak yola davet etmek için kendi kavminin dilini konuşacak şekilde gönderilmiştir. Şu ayette de bu hususu ifade etmektedir: “Allah’ın emirlerini onlara iyice açık-lasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.”(İbrahim, 14/4)

İslam bilginleri Resul ve Nebî arasında fark olduğunu, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilen peygamberlere resul, Mürsel denir. Yeni bir kitap ve yeni bir şeriat göndermeyip, önceki bir resul-ün kitap ve şeriatını tebliğ etmekle görevli peygamberlere ise Nebi dendiğini söylemişler ise de, Kur’an’da böyle bir ayrım bulunma-makta, aksine nebilere kitap, hüküm, hikmet verildiği ve vahyedildiği bildirilmektedir. Bakara suresinin 213. ayetinde nebilerle beraber ki-tap indirildiği bildirilmektedir: “İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah, ne-bileri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi, anlaşmazlığa düştük-leri konularda insanlar arasında hükmetsinler diye, O nebilerle ber-aber gerçekleri içinde taşıyan kitap indirdi…”

Nisâ suresinin 163. ayetinde nebilere vahiy indirildiğini bildir-miş, bir sonraki ayette buna resul denilmiştir: “Ey Muhammed Nuh’a ve ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Nitekim İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, torunlarına, İsa’ya, Eyüp’e, Yunus’a, Harun’a, Süleyman’a da vahyetmiş ve Davud’a Zebur vermiştik. Daha önce sana anlattığımız ve sana anlatmadığı-mız elçilere (resul) de vahyetmiştik.”

Resul ve nebi kelimelerinin geçtiği ayetler birlikte değerlendi-rildiğinde her ikisinin de ortak vasıf sahip olduğu görülmektedir. Bu vasıflar; kitap, hikmet, nübüvvet ve hüküm verilmesi, vahyedilmesi, uyarıcı ve müjdeleyiciler olarak gönderilmiş olması ve mücrimlerin düşmanlığa maruz kalmaktadır.

Uhuvvetten Suhulet Doğar “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parça-lanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz, birbirinize düşmandınız da O, kalplerinizi birleştirmişti. O’nun nime-ti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam ke-narında idiniz de O, sizi oradan kurtarmıştı. Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”(Al-i İmran, 3/103) Muhakkak ki; geçmişten günümüze, coğrafyamızda nice kanlar akıtan, bir kene gibi 35-40 senedir kanımızı emen terörün, ni-hayet sonunu getiren safhaya gelmiş bulunmaktayız. Sözüm ona dış mihrakların bi-geran mühimmat yardımıyla, ülkemizde, dünyada, Suriye ve Irak sınırımızda ve sınır ötesinde kan döken terör örgüt-lerinin başını ezme zamanı gelmiştir. Zaman; asırlardır olduğu gibi yine kardeş olma, yılanın başını birlikte ezme zamanıdır. Kahraman Mehmetçiklerimiz, Afrin’de Türkmen kardeşlerimizin de bulunduğu Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte PKK’nın Suriye yapılanmaları olan PYD/YPG ve PYD-YPG terör örgütünün kökünü kurutmakla (!) muvazzaf DAEŞ’e karşı, kahramanca savaşıyor. En son alınan bir habere göre askerlerimiz 1369 teröristi, etki-siz hale getirmiş bulunuyor. Askerlerimiz gönülden sevdalı oldukları şehitlik makamı için savaşıyor. “Bu yol gaza yoludur, yolun sonu da şehadettir.” Biz de kahraman askerlerimize sahip çıkmalı, duamızı esir-gememeliyiz. Onların arkasında durmalı, maddî ve manevî olarak yardım etmeli, bu hususta birbirimize örnek olmalıyız. Ki öyle de ol-du aslında. Zira 7’den 70’e herkes vatan için seferber oldu. Gaziler ve şehit yakınları, Mehmetçiklerimize moral olsun diye sınıra kadar gittiler. Kurbanlar kesildi. Esnaflar günlük hasılatını TSK Güçlen-dirme Vakfı’na bağışladılar. Kadınlarımız, askerlerimiz üşümesin diye ayaklarına çoraplar ördüler. Bu yolda, şehitlerimiz ve gazilerimiz, olmasın isteriz ama el-bet oldu… En son verilere dayanarak, şehitliği şeref sayan, bu kutlu şehitlik mertebesine ulaşan emniyet güçlerimizden birçok şehit verdik. Şu ayet-i kerimeyle sözlerimi sona erdiriyorum:

Kur’an’da nebilere kitap verildiğinin bildirildiği gibi, resullere de kitap verildiği bildirilmiştir(Hadid, 57/25). Bir ayette resul ve nebi kelimeleri atıf harfi ile peş peşe zikre-dilmiştir: “Senden önce hiçbir nebi ve resul göndermedik ki, o bir şey arzu ettiği zaman şeytan, onun arzusu içerisine mutlaka bir düşünce atmış olmasın…”(Hac, 22/52). Ebu Zer El Gıfari; Ya Rasulallah! Nebîlerin evveli hangisidir, diye sormuş, Peygamberimiz “Âdem’dir” demiştir. “O nebi mi idi?” diye sormuş, “Evet nebi idi” cevabını vermiştir(Ahmed, V/179).

” Ey peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihat et ve onlara karşı çetin ol. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir orası!” (Tövbe, 73)

7


Lâ Tahzen Gazetesi Cotard Sendromu

Şubat 2018 • Elektrokonvülsif Terapi: Çoğu durumda, elektrokonvülsif terapinin (EKT) ilaçlarla kombinasyonunun, tek başına ilaçlarla karşılaştırıldığında durumu kontrol etmek için daha etkili olduğunu göstermiştir. EKT, elektrotları hastanın kafasına yerleştirmeyi ve küçük dürtüleri uygulamayı içerir. Hastalığın genel prognozu, bozukluğun ciddiyeti ve onu tedavi etmek için kullanılan tedavi stratejileri tarafından belirlenir. Bazı hastalar uygun tedavi ile iyileşirler. Bazıları açlıktan ölür. Hastalar aynı zamanda intihar eğilimli olup izlenmelidir.

Cotard Sendromu, hastaların ölü oldukları, var olmadıkları, kusurlu oldukları veya yaşamsal organlarını kaybettiği gibi düşüncelerle karşılaştığı bir zihinsel rahatsızlıktır. Durum “varoluş inkar” olarak basitçe tanımlanabilir. Bazen suçluluk, kaygı ve olumsuzluk belirtileri eşlik eder. Paradoksal olarak, bazı hastalar ölümsüzlük düşüncelerine sahip olabilirler.

Hayvanlarla İlgili İlginç Bilgi

Bu hastalık yaşlılarda daha yaygın görülür. Kadınlar erkeklerden daha sık etkilenir.k

Cotard Sendromu Belirtileri •

Öldüklerini zannederler.

Hastalar başlangıç aşamasında kaygısız bir kaygı duygusu taşırlar.

Bazı hastalar aslında ölümsüz olduğunu da düşünür.

• Hastalar felç olduklarını veya işitme ve kokuya dayalı halüsinasyonları olduğuna da inanabilir. • Bu rahatsızlıktan etkilenen insanlar kendi yüzlerini tanıyamaz ve sosyal hayata veya zevke ilgi göstermezler.

Yunuslar gözleri açık uyurlar.

Erkek Peygamber Devesi dişinin kokusunu 7 mil öteden duyabilir.

Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.

Çamur Zıpzıpı Dünyada binlerce belki milyonlarca farklı türde hayvanlar vardır. Çoğu da yeni yeni keşfedilmektedir. Onlardan birisi de Latince adı ‘’Periophthalmus argentilineatus‘’ olan Çamur Zıpzıpı’dır. Belgesel izlerken rastgele gördüğünüz bu balıklar diğer balıklardan oldukça farklıdırlar.

Her zaman paranoyaktırlar ve kendi hijyenlerini ihmal ederler.

İntihar eğilimi olanlar veya kendilerine zarar verebilirler

Hayatının çoğunu suda değil karada geçirirler. Kara hayvanları gibi karada nefes alabilir ve sürünerek ilerlerler.

Gerçeklik hissini yitirirler.

Batı ve Doğu Afrika, Japonya, Çin, Avustralya, Hindistan, Madagaskar başta olmak üzere pek çok ülkede yaşamaktadırlar.

Cotard Sendromu Teşhisi Cotard sendromu, hastanın geçmişi ve belirtileri temel alınarak teşhis edilir. Testler, diğer hastalıkları dışlamak ve ilişkili hastalıkları teşhis etmek için kullanılır. Cotard Sendromu Tedavisi Cotard sendromu, elektrokonvülsif terapi ile birlikte ilaçlarla tedavi edilir. Cotard sendromu tedavisi aşağıdakileri içerir: • Bullet Risk faktörlerinin tanımlanması ve tedavisi: ‘Walking Corpse Sendromu’ için risk faktörleri tanımlanmalı ve tedavi edilmelidir. • Bullet Antidepresan, antipsikotik ve duygu durum düzenleyici ilaçlar: Antidepressanlar, antipsikotikler ve duygu durum düzenleyiciler, Cotard sendromunun tedavisinde kullanılır. Altta yatan koşula bağlı olarak, hasta tek bir ilaçla veya ilaç kombinasyonu ile tedavi edilmelidir. Duygu durum düzenleyicilerinin bipolar bozukluğu olan hastalarda yararlı etkileri vardır.

8

Denizin çekilmesi ile birlikte Güneş ışınları ile çamur tabakasında çıkan bitkileri yiyerek beslenirler. Eş bulmak için yukarıya zıplama hareketi yaparlar. Sanırım isimleri de bu zıplamalarından dolayı verilmiştir. Ayrıca korktuklarında uzun mesafelere atlayabilirler. Başlarının üzerindeki koca gözleri ile etraflarındaki düşmanlarını sürekli gözlerler. Diğer hayvanlar gibi erkek çamur zıpzıpları da kendi bölgesini işgal edenlere meydan okurlar. Ancak saldırı mekanizmaları olmadığı için birbirlerinin üzerine atlayıp dururlar.

Karaya çıktıklarında kurumamaları gerekir. O yüzden bataklıkta yuvarlanarak kendilerini serinletmeye çalışırlar. Küçük çamur zıpzıpları da serinlemek için çamur içine tünel kazarlar.


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Nanoteknoloji Nedir?

Nanoteknolojinin Hayatımıza Etkileri

Nanoteknoloji; atomların ve moleküllerin en kü-

Nelerdir?

çük birimlerini ifade etmek ve maddeyi atomik boyutu ile kontrol etmek amacı ile kullanılmaktadır. Atom üstüne atom koyarak yeni maddeler oluşturmayı ve mevcut maddelerin moleküler

Binlerce film tek bir DVD ‘de

Şu bir gerçek ki nanteknoloji gelecekte insanlığın kökten değişimlere hazırlıklı olması gerektiğini şimdiden birçok uygulaması ile göster-

yapısını değiştirerek yeni maddeler oluşturma

mektedir. Herkesin kendi bilgisayarını ürettiği

çalışmalarını içermektedir. Eğer doğadaki ato-

ve emirler verdiği sistemler düşleyelim. Atom-

mik dizilim taklit edilebilir ya da kopyalana-

ların sonsuz kere tekrar tekrar dönüştürülebilir

bilirse atomlar hareket ettirilebilir ve böylece birçok farklı madde oluşumu sağlanabilir… Bu düşünce günümüzde nanoteknolojiye olan ilgiyi artırmakla beraber bu alandaki çalışmaları da

olması ile birlikte sermayeler, para birimleri, ticaret hayatı ne şekilde şekillenir;bunlar da merak konusudur.Bilim adamlarının hayal ve bilgi

hızlandırmıştır. Birçok dalda mevcut sınırlar

dünyasına açık birçok yenilikle, belki de doğada

kaldırılabilir ve kömür gibi bir maddenin mole-

taklit edilemeyen hiçbir şey kalmayacak.Mad-

külleri değiştirilerek elmas elde edilebilir.

delerin nano dünyalarının makro dünyalarından

Nanoteknoloji ile varis çorabı

farklı olduğunu düşündüğümüzde kimyasal Nanoteknoloji Nerelerde Kullanılır? Nanoteknolojinin alanı oldukça geniştir ve genişlemektedir. Günümüzde fizik, kimya, biyoloji,bilgisayar,malzeme bilimi,elektronik gibi alanlarda kullanımının yanında, tıp alanında da

birçok reaksiyonun da açığa çıkma olasılığı doğmuş olacaktır. Nanoteknolojinin Yararları Nelerdir? Daha az maliyet ve daha fazla üretim sağlanı-

oldukça çarpıcı gelişmelere imkan sağlamaya

labilir. Yaşam kalitesinin artmasında önemli bir

başlamıştır.Gelişmekte olan bir teknolojidir,kı-

etkendir. Daha sağlıklı ve güvenli bir yaşam

sıtlı sayıda uygulamaları olsa da gelecek adına

sunar. Zaman ve maliyet kaybı en az seviyelere

çok daha geniş yelpazelere yayılacağı ortadadır .

Arabalar için sileceksiz cam

düşebilir.

Bu teknolojiyle üretilebilecek birçok mikroskobik aygıtlar belki de damarlarımızda dolaşacak ve birer uzman gibi tedavi sağlayacaklardır.

Nanoteknolojinin Kullanım Alanlarına Örnekler

Nano boyuta sahip yapıların fiziksel özelliklerini anlaşılması ile yeni bir nanoskopik dünya ile bir köprü kurulabilir.

Nanoteknolojik pil

Nanomateryallerin üretimi ile birlikte çok daha dayanıklı ulaşım araçları ve kirlenmeyen, paslanmayan eşyalar;hatta kendi kendini temizleyen giysiler üretilebilecektir. Gelecekte en büyük sorunlardan biri olacak olan kullanılabilir su kaynakları da, bu teknoloji ile kendisini yenileyebilecektir. Belki de yakın bir tarihte insan vücudunda çalışabilecek biyolojik ve farmokolojik bilgisayarlar bu şekilde üretilebilir. Nanoteknoloji için, çağımızın anahtar teknolojisi olduğunu söyleyebiliriz.

9


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Umudun yeniden doğduğu topraklar: Turistler için en pahalı şehirler belli oldu!

Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı

Listede Türkiye’den de üç yer var Alman Statista araştırma kuruluşu tarafından ‘2018 yılının en pahalı tatil kenti’ araştırması yapıldı. 100 tatil kentinin sıralandığı listeye Türkiye’den de üç yer girdi. Alman Statista araştırma kurulu, bu listeyi yaparken, günlük harcanan para miktarına göre belirlenen otel ücretleri, yeme-içme, taksi ve eğlence yerlerini baz aldı. İşte turistler için en pahalı o şehirler…

Marmaris / Türkiye Listeye giren üçüncü kentimiz ise Marmaris oldu. Ülkemizin en önemli tatil yerlerinden olan Marmaris Bodrum’dan sonra Muğla’nın en fazla nüfusa sahip ikinci ilçesi.

Game Of Thrones temalı otel açıldı !

İstanbul / Türkiye Listeye giren bir başka kentimiz ise İstanbul oldu. İstanbul, çok öncelere kadar uzanan tarihi, pek çok devlet tarafından başkent olarak kullanılması ve zamanında ticaretin merkezi olması ile kültürel bir zenginlik ortaya koyuyor. Bunların yanında tarihi zenginliği ve üç dinden de izler taşıması turistleri İstanbul’a çekmeye yetiyor.

Artık son sezonu çekilen Game Of Thrones dizisi izleyicilerin gönlünde taht kurmayı başardı. Birçoğumuz dizinin yeni sezonunu sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu beklemeyi eğlenceli zamanlara çevirecek oteller yapılıyor. Bunun son örneği Lapland’da açılan Lapland Hotels Snow Village. HBO Nordic işbirliğinde kurulan otel Game Of Thrones severleri ağırlamaya devam ediyor. Lapland Hotels Snow Village, HBO Nordic ile iş birliği içinde inşa edildi. Game of Thrones temalı bu özel otel, Finlandiya Lapland’de açıldı. Her yıl yaklaşık 20 milyon kilo kar ve 350.000 kilo kristal buzun kullanılacağı buz otelde, ünlü dizinin hayali kahramanları ve mekanları tema olarak kullanılıyor. RusyaRusya, Polonya, Letonya ve Ukrayna’dan heykeltıraşlar tarafından özel olarak tasarlanan odalara sahip otelde, ejderhalar, buz kılıçları, kardan taht gibi farklı detaylar mevcut. 30 odalı otelde her şey kar ve buzdan oluşuyor.

Antalya / Türkiye Ülkemizin en turistlik yerlerinden birisi olan Antalya, turistler için en pahalı 100 şehir arasında 99. sırada yer aldı. Her yıl sürüsüyle turist çeken Antalya, tatil yerleri ve güzel plajları ile göz büyülemeye devam ediyor. Ayrıca doğal ve tarihi alanları ile de görülmeye değer yerler arasına giriyor. Yapılan araştırmaya göre turistler Antalya’da günlük 79 Euro harcıyorlar.

10

Otelde soğuktan nasıl uyuyacağız diye sorabilirsiniz. Bunun için otel yüksek kaliteli termal uyku tulumları ve polar astar çantalar veriyor. Evlenmek isteyen çiftler için Buz Şapeli’nde düğün organizasyonu yapılıyor. Otel, Arctic Circle’ın yaklaşık 200 km yakınında bulunuyor. Ice Restoranı’nda akşam yemeği ve buz bardan “rocks” yudumlamak otelin en önemli akşam aktiviteleri arasında. Otelden ayrıca, yakındaki Ylläs ve Levi kayak merkezlerine özel turlar da düzenleniyor. Otel 8 Nisan 2018’e kadar açık kalacak.

Bu hafta sonu arkadaşlarınızla ya da ailenizle birlikte Kurtuluş savaşının dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muharebesi’nin gerçekleştiği Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkında o günleri hatırlayarak kahraman şehitlerimizi yad etmeye ne dersiniz? İşte size Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı gezi rehberi… Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i... Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.

Bunlartlerin ve şehitliğin ne kadar yüce bir mertebe olduğunu anlatan en güzel mısralar belki de. Biz öyle bir ecdadın milletiyiz ki tarihin hangi sayfasını okusak hangi karesine baksak gururla dolu. Bastığımız yerler bu yüzden nice hatıralarla dolu anılmaya değer… Atalarımızın onurlu, şanlı mücadeleleri sonucu bizlere emanet bıraktığı vatanımızın her karış toprağı korunmaya değer, her şehidimiz ayrı ayrı hatırlanmaya değer… Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü korumasında olan Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı’na davet ediyor sizleri; zaferlerle dolu tarihimizi hatırlamak ve şehitlerimizi dualarla yad etmek için…


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

İşte Türki̇ye’ni̇n Nüfusu Türkiye İstatistik Kurumunun 1 Şubat 2018’de yayınladığı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre Türkiye nüfusu 31 Aralık 2017 tarihi itibarıyla 80 milyon 810 bin 525 kişi oldu. 2016 nüfus verilerine göre 79 milyon 814 bin 871 kişiydi. Bu da Türkiye nüfusunun 995 bin 654 kişi artmış olduğunu gösteriyor. Nüfusun 40 milyon 535 bin 135 kişi ile %50,2’sini erkekler, 40 milyon 275 bin 390 kişi ile de %49,8’ini ise kadınlar oluşturuyor. Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi Ülkemizde 2016 yılında 31,4 olan ortanca yaş, 2017 yılında önceki yıla göre artış göstererek 31,7 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 31,1 iken, kadınlarda 32,4 olarak gerçekleşti.

Bir dönem Balkanlar’ın en büyük köyü olarak kayıtlarda yer alan Dereköy, günümüzde evlerinin yıkılmaması için direnç gösterir derecesinde bomboş ve sakin. Savaşan Köyü (Şanlıurfa) Halfeti’nin bazı köyleri, 2000 yılında yapılan barajla sular altına kaldı. Boşaltılan yerleşimler köye turizmi getirdi. ‘’Sakin Şehir’’ unvanını da alan Halfeti, kesinlikle keşfedilmeyi hak eden bir yer. Halfeti ilçesine bağlı Savaşan Köyü ise kendi kaderine terk edilmiş durumda.

İstanbul’da ikamet eden nüfus bir önceki yıla göre %1,5 artış gösterdi.

Karanlık Köy (Kırklareli)

Türkiye nüfusunun %18,6’sının ikamet ettiği İstanbul, 15 milyon 29 bin 231 kişi ile en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla 5 milyon 445 bin 26 kişi ile Ankara, 4 milyon 279 bin 677 kişi ile İzmir ve 2 milyon 936 bin 803 kişi ile Bursa takip etti. Bayburt ise 80 bin 417 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu.

Istranca Dağları’na yakın olan köy, bir zamanlar dopdoluydu. İş umuduyla köyden büyük kentlere göçten sonra köy, hayalet köy haline geldi. Karanlık, Kırklareli’nin Demirköy ilçesinin İncesırt köyüne bağlı bir mahalle şimdilerde.

Türkiye’nin Terk Edilmiş İlginç Köyleri! Ülkemizde köyden kente göç acı bir gerçek maalesef. Her geçen gün terkedilmiş köylerin sayısı artıyor. Sırası gelmişken şunu da söyleyelim: Türkiye İstatistik Kurumuna göre İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı %92,5 oldu. Terk edildikleri için hayalet köye dönüşen köylerimizden birkaçının hikayesini inceleyelim. Dereköy (Gökçeada)

Resimde gördüğünüz Salih Amca ve Nefise Teyze bu köyün son aşıkları.

Dereköy adanın en batı kısmında yer alan bir Rum köyü. Stratejik konumu ve Pirgos Limanı sayesinde, geçmişte diğer köylere göre ekonomik ve sosyal açıdan daha fazla gelişim göstermiş. Zamanında 1950 hane ile adanın hatta Türkiye’nin en büyük ve kalabalık köyüymüş. İçerisinde 22 kahve, 2 sinema, çok sayıda berber, bakkal, terzi gibi dükkânlar ve 3 zeytinyağı imalathanesi bulunurmuş.

11


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Kadın Sultanlar Kösem Sultan

Osmanlı devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış Haseki Sultan ve Valide Sultan. Torununun saltanatında bile haremi yönetmiş ve büyük kayınvalidesi Safiye Sultan gibi kendisi de Büyük Valide Sultan olmuştur. Osmanlı padişahı I. Ahmed’in nikahlı eşi ve en sevdiği eşidir, padişah IV. Murad ile I. İbrahim›in annesidir ve IV. Mehmed’in babaannesidir. Safiye Sultan’ın isteği üzerine adı Mahpeyker olmuştur. Daha sonra Kösem adını almıştır.Osmanlı tarihinin etkili kadınlarından olan Kösem Sultan, 1590 yılında Yunanistan’da Anastasya adıyla doğdu. Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul’a kızlarağasına gönderildi. Kösem Sultan küçük yaşta Harem›deki eğitime başladı. 15 yaşındayken Sultan I. Ahmet›e haseki oldu. Keskin zekasıyla padişahı etkisi altına aldı ve bütün saraya nüfuzunu kabul ettirdi. Kösem Sultan, Safiye Sultan ve Hürrem Sultan’ı örnek alarak, kendi yoluna başladı. Bu sirada III. Mehmed vefat etti ve genç Şehzade Ahmed Osmanlı tahtına oturdu. I. Ahmed olarak 14. Osmanlı padişahı ve 93. İslâm halifesi oldu.Kösem parlak zekası ve güzelliği ile Sultan Ahmet’i kendine aşık etmeyi başardı. Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı.Fakat II. Osman yaşı çok genç olmakla birlikte Kösem Sultan’ın devlet işlerine çok karışmasından rahatsız oldu ve muhtemelen annesi Valide Sultan Mahfiruz Hatice Sultan’ın da etkisiyle onu eski saraya gönderdi. Genç Osman’ın tahttan indirilmesi ve tekrar yerine geçen I. Mustafa’nın da tekrar tahttan indirilmesi üzerine tahta nihayet Kösem Sultan’ın kendi oğlu IV. Murat çıktı. IV. Murat tahta çıktığında sadece 11 yaşındaydı ve Kösem Sultan artık oğlu adına devleti büyük ölçüde yönetmeye başlamıştı. Zamanla Sultan IV. Murat olgunlaşarak annesinin faaliyetlerini bir ölçüde engellemeye başlamışsa da genç yaşta ölümü üzerine tahta Kösem Sultan’ın diğer oğlu İbrahim çıktı ve Kösem Sultan’ın nüfuzu tekrar arttı. İbrahim tahta çıktığında Osmanlı Hanedanı büyük bir krizle karşılaştı. İbrahim hanedanın tek erkek varisi durumundaydı ve acil bir şekilde hanedanın devamını sağlama zorunluğu vardı. Oysa I. İbrahim bir ölçüde dengesiz görünüyor ve kadınlarla olan ilişkilere ilgi duymuyordu.Osmanlı hanedanının devamını sağlama görevi büyük ölçüde Kösem Sultan’a düştü. Oğlunu tedavi amacıyla ülkenin her yanından üfürükçüler getirtti. Bu üfürükçülerin en ünlüsü Cinci Hoca lakabıyla tanınan Safranbolulu Karabaşzade Hüseyin Efendi›ydi. Nihayet İbrahim›in tahta çıkmasından 2 yıl sonra şehzade Mehmet doğdu, Kösem Sultan buna karşılık olarak Hüseyin Efendi›ye Safranbolu da daha sonra cinci hanı olarak anılacak hanın yapım masraflarını karşılayacak para verdirmiştir.En nihayetinde hanedanın devamı sağlanmış oldu. Hatta Cinci hoca o kadar güçlendi ki Cinci Hoca’nın öldürülmesinden sonra hazineye aktarılan paralar askere cülus olarak dağıtıldı ve bu paralar halk arasında ‘cinci hoca akçesi’ diye anılır oldu.

12

Önemli Tarihçiler İlber Ortaylı 1947 yılında Bregenz, Avusturya`da bir göçmen kampında Kırım Tatarı bir ailenin çoçuğu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İstanbul ve Ankara’da tamamladı. 1965’te Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (1968) ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih bölümünü bitirdi. Viyana Üniversitesi’nde Slavistik ve Orientalistik okudu. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi’nde Prof. Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden “Tanzimat Sonrası Mahalli İdareler” adlı tezi ile doktora derecesi aldı (1978), “Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu” adlı çalışmasıyla da doçent (1979), 1989’da profesör oldu.Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, seminerler ve konferanslar verdi.

Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde 16. yüzyıl ila 19. yüzyılı Osmanlı tarihi ve Rusya tarihi ile ilgili makaleler yayınladı. 1989-2002 yıllları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapmış, 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi’ne, 2 yıl sonra Bilkent Üniversitesi’ne geçmiştir. Halen (2005) Topkapı Sarayı Müdürlüğü görevini de yürütmektedir. Şu anda Galatasaray Üniversitesi’nde tarih dersleri vermektedirİlber Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ve Avrupa İranoloji Cemiyeti üyesidir.İlber Ortaylı, Türkçe, Osmanlıca, Kırım Tatarca, Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Latince, Yunanca, Rusça, Slovakça, Romence, Sırpça, Hırvatça ve Boşnakça bilmektedir

Arkeoloji Köşesi Alacahöyük Alacahöyük, Çorum ilinde, Hattuşa’nın (Boğazköy) 36 km. kuzeydoğusundadır. İlk olarak 1907 yılında Makridi Bey tarafından kazılmış, düzenli araştırmalar 1935 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından başlatılmıştır. İlk kazılar, H. Z. Koşay ve R. O. Arık tarafından yürütülmüştür. 1997’den beri de Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu tarafından yürütülmektedir.

Hitit öncesi dönemin önemli şehirlerinden olan Alacahöyük, Hitit döneminde yakınındaki Hattuşa’nın gölgesinde kalmıştır. M.Ö.2500 yıllarına kadar giden Hitit öncesi kral mezarlarından çıkan eserler en önemli buluntulardır. Fakat ayakta kalmış yapılar Hitit dönemine aittir. Ortostatlarla kaplı şehir duvarlarının okçular için rampaları da bulunan iç ve dış kapıları mevcuttur. Hitit dönemine ait iki büyük sfenks tarafından


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

korunan güneydeki anıtsal giriş, iki kule arasında kalacak şekilde düzenlenmiştir. Kapı pervazı olarak kullanılan yaklaşık 4 m. yüksekliğindeki yekpare taş dikmelerin (monolit) yerden yaklaşık 2 metrelik bölümleri sfenks biçiminde yontulmuştur. Bu Sfenksli Kapı’dan girilen geniş Hitit yapı kompleksi halen tam olarak kazılmamıştır. Sfenksli Kapı’nın yanındaki kule temelleri birçok ortostatla kaplanmıştır. Rölyef ve sfenkslerin çoğu M.Ö. 14. yy.’a aittir. Bunlar replikaları ile değiştirilmiş ve asılları Ankara’ya, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşınmıştır. Tamamlanmasının ardından hanedan tarafından artık yetersiz hale geldiği

Tarihte Bu Ay Şubat Neden 29 Çeker ? Bugün kullandığımız Gregoryen takviminin kökeni Roma İmparatoru Juliues Caesar’ın, Mısır astronomi bilgini Sosigenes’e yaptırdığı ‘’Julyen’’ takvimidir. Bu takvime göre bir yıl 365 gün sürer ve her yıldan 6 saat artar. Bu artan saatler her dört yılda bir 1 gün ettiği için yeni yıla eklenir. Dört yılda bir 366 güne çıkan bir yıl 12’ye (oniki ay) bölünemediği için bazı ayların 30 bazılarının ise 31 çekmesine karar verilir.Julyen takviminde Şubat ayı yılın son ayıdır. İngilizce’de ‘’July’’ olarak bilinen Temmuz ayı, Julius Caesar’ın adını taşır ve 31 gün sürer.Caesar’dan sonra yaşayan bir başka Roma imparatoru Augustus da kendi adını bir aya verir; Ağustos. Fakat kendi ayından önceki Temmuz ayının 31 çekiyor olması Augustus’u rahatsız eder, kendi şanına bunun yakışmadığını düşünür ve kendi adını taşıyan ayın da 31 gün olmasını emreder. Hal böyleyken, astronomlar yılın son ayı olan Şubat’tan (Julyen takvimine göre) 1 gün alır ve Ağustos ayına ilave eder. Böylece 30–29 gün döngüsü yaşayan Şubat ayı, 28–29 gün olarak belirlenir.

düşünülen Topkapı Sarayı yerine kullanılmaya başlanan Dolmabahçe, 1924 yılına kadar Osmanlı’nın yönetim merkeziymiş. Osmanlı Hanedanı’nın yurdu terk ettikten sonra tüm malvarlıkları Türk Halkı’nın mülkiyetine geçen saray, 1927-1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak hizmet vermiş. Uzun süre protokole ve halkın ziyaretine kısmen açık tutulan yapı, 1984’te “müze-saray” haline getirilmiş.

Hz. Peygamber (s.a.s) Ve Ashabının İslâm Devletini Kurmak Üzere Mekke’den Medine’ye Göç Etmeleri

İstanbul’un Mekanları Dolmabahçe Sarayı İstanbul Boğazı’nın kıyısında yer alan Dolmabahçe Sarayı, 1843-1856 yılları arasında inşa edilmiş. Osmanlı’nın 31. Hükümdarı olan Sultan Abdülmecid’in emriyle yapımı gerçekleştirilen saray, o dönemin gözde mimarı Garabet Balyan ve oğlu Nikoğos’un imzalarını taşıyor. Geleneksel “Türk Evi” yapı planının oldukça gösterişli bir örneği sayılan yapının inşası için gereken bütçe, o dönemde imparatorluk ekonomik çöküşte olduğundan büyük ölçüde Avrupa bankalarından alınan kredilerle sağlanmış. Ön tarafındaki geniş koyun 17. yüzyıldan itibaren doldurulması ile eğlence ve dinlenme alanlarını barındıran has bahçesi oluşturulmuş Beşiktaş Sahil Sarayı’nın arazisi üzerine inşa edilen yapının görkemi, sahip olduğu mimari üsluptan geliyor. Bu etkiyi sağlamak için Ermeni asıllı Balyan Ailesi sarayı inşa ederken geleneksel Osmanlı mimarisini Rokoko, Barok ve Neo-Klasik gibi batı kökenli yaklaşımlarla sentezlemiş.

Rasûlullah Mekke’de tebliğ görevini sürdürürken Kureyşliler de inkârlarında diretiyorlardı. Peygamberimiz tebliğ görevini Mekke’nin dışına taşırmak istiyordu. Bu nedenle Taif’e gitti. Tâifliler de Kureyşliler gibi inkârcılıkta direnmişler ve Peygamberimizi taşa tutmuşlardı. Peygamberimiz onların bu cahilce hareketleri karşısında yılmamıştır. Özellikle hacc mevsiminde Mekke dışından gelen insanlarla görüşüyor onlara İslâm’ı anlatıyordu. Peygamberimiz bir Gün Akâbe mevkiinde Medineli altı kişi ile karşılaştı. Onlara Kur’ân okudu ve İslâm’a davet etti. Medineliler Peygamberimizle konuştuktan sonra durumu kendi aralarında değerlendirdiler.”Yahûdilerin geleceğini bildikleri ve kendisiyle bizi korkuttukları peygamber bu olmasın” dediler. Yahûdilerden önce Müslüman olmanın gereğine inanıp müslüman oldular. Medine’de bulunan Yahudiler bir Peygamber’in geleceğini biliyorlardı. Medinelilerle aralan açılan Yahudiler onlara “Bir Peygamber gönderilmek üzeredir. O Peygamber gelince biz ona tabi olacağız İrem ve Âd kavimleri gibi sizin kökünüzü. kazıyacağız” diyorlardı. Akabe’de Müslüman olan Medineliler memleketlerine gittiklerinde bu durumu yakınlarına aktardıktan bir yıl sonra daha önceki Müslümanlarla birlikte on iki kişilik bir topluluk Hacc için Mekke’ye geldi. Bunlar Peygamberimizle görüştü ve “hırsızlık yapmamak zina etmemek çocukları öldürmemek iftira etmemek Allah ve Resûlüne muhalefette bulunmamak hususunda” peygamberimize söz verip bey’at ettiler Peygamberliğin onüçüncü yılında Medineli Müslümanlardan yetmiş iki kişilik bir grup hacc için Mekke’ye geldiler. Peygamberimizle Akabe mevkiinde görüşmek üzere toplandılar. Hz. Peygamber (s.a.s) amcası Abbas’la birlikte Akabe’ye geldi. Abbas henüz müslüman olmamıştı. Ebu Talib’in vefatından sonra peygamberimizle daha çok ilgilenmeye başlamıştı. Bu ilgi kabile bağından ileriye gitmiyordu.

13


Lâ Tahzen Gazetesi Pi Sayısı Pi sayısının Sembolü “π”, Yunan alfabesinin 16. harfidir. Bu harf, aynı zamanda, Yunanca çevre (çember) anlamına gelen “perimetier” kelimesinin de ilk harfidir. İsviçreli matematikçi Leonard Euler, 1737 yılında yayınladığı eserinde, daire çevresinin çapına oranı söz konusu olduğunda, bu sembolü kullandı. Leonard Euler’den önce gelen bazı matematikçiler tarafından da, bu sembol kullanılmıştır. Ancak, Leonard Euler’den sonra gelen, tüm matematikçiler bu sembolü benimseyip kullandılar.

Eski Uygarlıklar Pi Sayısını Kaç Aldı? M.Ö. 2000 yılı dolaylarında Babiller π = 3,125; Antik Mısırlılar ise π = 256/ 81 yani yaklaşık 3,1605′ i kullanmaktaydı. Eski Yunanda √10 ya da 3,162 sayısı kullanıldı. Archimedes ise (M.Ö. 287- 212) 3.10/71 ve 3.1/7 sayısını Pi sayısı olarak kullanmıştır. M.S. 500 yılı civarında Pi sayısı için 3, 1415929 olarak kullanılıyordu. 1424 yılında İran’ da virgülden sonraki 16 basamağı doğru olarak biliniyordu. 1596 yılında Alman Ludolph van Ceulen, Pi’ nin virgülden sonraki 20 basamağını hesapladı ve bu sayı Avrupa’ da Ludolph sabiti olarak bilindi. O tarihten sonra Pi sayısının virgülden sonraki milyarlarca basamağı hesaplanmıştır.

Şubat 2018 41 yaşındaki Padgett aklında beliren formülleri görselleştirebiliyor ve şemalara dökebiliyor. Padgett’in beyninin nasıl çalıştığını anlamak için bir dizi test gerçekleştiren Psikoloji Profesörü Berit Brogaard Padgett’in kafasına aldığı darbelerden sonra beyninde normal insanların çalıştıramadığı iki bölümü çalıştırmaya başlamıştı. Dünyayı tamamen matematiksel ve geometrik şekillerle görüyordu. Bu sırada gördüğü nesneler arasındaki örüntüleri, nesnelerin örüntülerini görebiliyordu. Liseyken matematiği berbat olan Jason, artık nesneleri matematiksel olarak görme yeteneği kazanmıştı! Doktorlar, yaşadığı beyin sarsıntısının beyninin belli bir bölgesini aktif etmiş olabileceğini söylüyorlar. Bunun dışında baktığı her yerde geometrik şekiller görmeye başladı. Bu gördüğü geometrik şekilleri ne olduklarını anlamadan çizmeye başladı. Bir gün bir alışveriş merkezinde bir fizikçi görene kadar bunların ne olduğunu bilmiyordu, ancak ondan sonra pi sayısı gibi çok karmaşık kavramları çizdiğini öğrendi.

Pi sayısının kaç basamağını biliyorsunuz? Pi’nin rakamlarını belleme işi de çok kişinin ilgisini çekmiştir. Bu konudaki rekor pi’nin ilk 67.890 rakamını bellemiş olan Lu Chao adındaki bir Çinliye aittir. Guinness Dünya rekoru olarak kayda geçen bu olay 24 saat 4 dakika almıştır. 2006 yılında Akira Haraguchi adında bir Japon pi’nin 100.000 rakamını ezberlediğini söylemişse de bu durum resmen Sonuç olarak eğer doğru şekilde uyarılırsa tüm izlenip bir rekor olarak kayda geçirildiği için, Lazzarini’nin sayımlarda taraflı davrandığı iddia insanların beyinleri geçici bile olsa Dünya’yı edilmiş. Padgett’in gördüğü gibi matematiksel olarak görebilirler. Pi ‘ nin ilk 400 basamağı aşağıda verildiği gibidir. Ancak hemen gaza gelip beynimizi elektrikle şoklayarak matematiksel uçuşa geçmeden 3,1415926535897932384626433832795028841 önce belirtelim ki bu edinilen yeteneklerin 97169399375105820974944592307816406286 karşılığında yan etkileri var mı yok mu bilemi2089986280348253421170679 8214808651328 yoruz. Padgett’in durumunda post-travma stres 23066470938446095505822317253594081284 81117450284102701938521105559644622948 bozukluğu ve obsesif-saplantısal bozukluk 95493038196 442881097566593344612847564 görülmüş. 82337867831652712019091456485669234603 48610454326648213393607260249141273724 58700660631558817488152092096282925409 17153643678925903600113305305488204665213

Matematik Hakkında 10 İlginç Bilgi

841469519415116094

1.)Matematik kelimesi antik yunanca bilgi, öğrenmek, çalışmak anlamına gelen “máthēma” kelimesinden gelmektedir.

Jason Padgett

2.)Eski Babilliler matematikte temel olarak 60 sayısını esas almışlardır. Bu yüzden günümüzde 1 dakika=60 saniye, 1 saat=60 dakika ve 1 daire=360 derecedir.

ABD’nin Tacoma şehrinde yaşayan Jason Padgett 10 yıl önce bir barın önünde saldırıya uğradı. Deri ceketini almak isteyen saldırganlardan öldüresiye dayak yiyen Padgett komaya girdi. Padgett yaşam savaşını kazanmakla kalmayıp uyandığında beyninin farklı bir yerini kullanabildiğini fark etti. O artık bir matematik dahisiydi.

14

3.)2520 sayısı, 1 ile 10 arası tüm sayılara tam olarak bölünebilen en küçük sayıdır. 4.)Matematik Kitapları 1900 yılında matematik hakkında bilinen her şey kitaplaştırıldı ve toplam da 80 kitap yazıldı. Günümüzde bu rakam 100 binden fazla olduğu tahmin edilmektedir.

5.)Newton-İntegral Newton, diferansiyel ve integrali ortalama seviyedeki bir öğrencinin öğrenebildiği süre kadar zamanda keşfetmiştir. 6.)Eğer bir deste iskambil kağıdını iyice karıştırırsanız, tarih boyunca daha önce hiç örneği olmayan bir şekilde dizileceklerdir. (8.0658 X 1067 farklı olasılık vardır) 7.)PİZZA’nın Hacmi=? Eğer elinizde pizza şeklinde basık bir silindir varsa ve hacmini hesaplama istiyorsanız, yarıçapı Z- yüksekliği A olarak ele alırsak ortaya çıkan formül=Pİ*Z*Z*A olacaktır. 8.)Matematikçilere göre 177.147 adet farklı kravat bağlama şekli vardır. 9.)4 haneli bir sayı seçin. (en azından iki hanesi farklı rakam olması koşuluyla) Seçtiğiniz sayıyı oluşturan rakamları küçükten büyüğe sıralayın ve oraya çıkan sayıyı aynı rakamları büyükten küçüğe sıraladığınızda oluşan sayıdan çıkarın. Aynı işlemi tekrarlayın en fazla yedinci seferde Kaprekar sabiti olan 6174 sayısına ulaşacaksınız. 10.)Bugün kullanmakta olduğumuz 1,2,3 gibi onluk tabanda rakam sistemi bundan bin yıldan uzun bir zaman önce geliştirilmiş bir Hint-Arap sistemidir. İlk olarak Hindistan’da kullanılmış, daha sonra Arap matematikçiler aracılığıyla batı dünyasında da yaygınlaşmıştır. Meryem Mirzakhani

Tarihe Matematiğin Nobel’i olarak anılan Fields ödülünü kazanan ilk kadın olarak geçmiştir. ABD’de yaşayan ve çalışan Mirzakhani, çalışmalarında özellikle hiperbolik geometri, ergodik teori, simplektik geometri ve Teichmüller teorisine odaklanıyordu. Ne konuda çalışıyordu? Mirzakhani’nin çalışmaları özellikle “Riemann yüzeyi” olarak adlandırılan şekilleri temel alıyordu. Bu sarmal şekiller ancak karmaşık sayılarla analiz edilebiliyor. Aslında matematikçi, Riemann yüzeylerinin kendine özgü muhtemel geometrilerini haritalıyor ve böylelikle ortaya çıkan yeni alanları hesaplıyordu.


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018

Matematiğe İlgisi Nasıl Başladı?

Fields ödülleri nedir?

Verdiği röportajlarda çocukluğundan bahseden Mirzakhani, aslında ilk hayalinin yazarlık olduğunu söylemişti. Ödüllü matematikçi, Guardian’daki röportajında bu tutkusunu şöyle anlatıyordu:

“Matematiğin Nobeli” olarak adlandırılan Fields Matematik Ödülleri, her 4 yılda bir yıl Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenleniyor.

“Roman okumaktan çok keyif alıyordum. Aslında ne bulursam onu okuyordum. Lise sona kadar, matematikle ilgileneceğim hiç aklıma gelmemişti.”

Fields ödülleri, 1936 yılında Kanadalı matematikçi John Fields tarafından başlatıldı ve 1950’den bu yana, 4 yılda bir veriliyor. Ödül, 40 yaşın altındaki matematikçileri “gelecek başarıları için cesaretlendirme”yi hedefliyor.

Üç kardeşi olan Mirzahani›nin matematiğe ilgisi, abisinin kendisine 1›den 100›e kadar olan sayıların toplanması sorusuyla başlamış. Abisi, Mirzahani›ye bu sorunun nasıl çözüldüğünü Gauss adlı dergiden okumuş. Ve dergideki çözüm şekli, Mirzakhani›yi büyülemiş. Ödüllü matematikçi o anı şöyle özetliyordu: «O zaman ilk defa, kendim çözememiş olsam da, bir sorunun çözümüyle mutlu olmuştum.» Matematikte Önü Nasıl Açıldı? İran›da büyüyen Mirzakhani›nin ilkokula gittiği zamanlar İran-Irak savaşı dönemlerine denk gelmiş. Ancak ilkokul bittiğinde savaş da bittiğinden, Tahran›da iyi bir okulda eğitimine devam eden Mirzahani›yi daha da ileriye taşıyan, matematik olimpiyatlarına katılması olmuştu.

(Meryem Mirzakhani’ nin ödülünü teslim alışı)

Önemli matematikçilerle tanışan Mirzakhani, matematik üzerine daha çok çalışmaya başlamış ve bu alanda ihtisas yapma kararını almıştı. Ve yeni bir şey keşfettikçe, kendisini “dağın tepesinde” hissettiğini söyleyen Mirzakhani, her şeye daha net baktıkça, daha mutlu olduğunu söylüyordu.

Fields ödülünü teslim alışı

tam not alan öğrenciye 1 ay sonra aynı sınav habersiz uygulandığında sanki bu konuyu daha önce görmemiş gibi bir sonuç alınabilir.Çoklu konudan sınav olduklarında istedikleri başarıya ulaşamazlar.Okul başarısı ile sınav başarısının örtüşmemesinin nedeni budur. 3.Öğrenememe korkusu: Veli ve öğretmenler,ilköğretimin ilk yıllarından itibaren bu dersten başarılı olmanın zor olduğunu öğrencilere anlatmaktadır. Böylece öğrenciler Matematiğin zor olduğu düşüncesini benimsemektedir. Bunun sonucu olarak öğrencilerde bu dersi öğrenemeyeceği korkusu yerleşmektedir.Korkuyu yenmenin tek yolu konu hakkında düzenli ve programlı çalışma yaparak bilinmezleri ortadan kaldırmaktır. Matematikten korkan öğrenci en alt seviyeden başlayarak her konu ile ilgili tüm detayları öğrendiğinde Matematik korkusu da kalmayacaktır. 4.Önyargı: Hangi konu olursa olsun ‘yapamam’ önyargısı ile çalışmaya başlayan öğrencinin yapamaması doğaldır. Önyargı başarımızın da başarısızlığımızın da temelini oluşturur.Çalışsam da yapamam önyargısı sonucu öğrenciler yapıp yapamayacaklarını denemek bile istemiyorlar.’Ben yapamam’ önyargısını ‘Ben yapabilirim’e dönüştürdüğümüzde başarının da temelini atmış oluruz. Matematik dersinde temel kavramları öğrenmeden , daha ileri düzeyde bilgileri anlamamız ve soru çözmemiz mümkün değildir. Doğru bir çalışma tekniği izlerseniz, sınavda da daha iyi sonuçlar elde edeceğinize inanıyoruz. Günün sözü:“Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar.”

Matematik Camiası Ne Düşünüyor? Matematik camiası, uzun süre bir kadının prestijli Fields ödülünü almasını beklemişti. Jüride yer alan Profesör Frances Kirwan, aslında matematiğin erkeklere özgü bir alan olduğu kanısının oldukça yanlış olduğunu ifade edip, “Kadınlar matematikle yüzyıllardır ilgileniyor ve bu alana katkıda bulunuyor” demişti. Oxford Üniversitesi’nde uygulamalı matematik öğreten Profesör Alison Etheridge de, ödülün Mirzahani’ye verilmesinden büyük bir sevinç duyduğunu ifade ederek şunları söylemişti: “Kadınlar artık matematikte çok önemli başarılar elde ediyorlar. Bu ödülle de kadınların başarısı taçlandırılmış oldu.” “Ödül, kamuoyunun ilgisini yakalamak açısından çok önemli. Bence yeni nesil üzerinde olumlu etkileri olacaktır.”

Matematikte Başarısızlığın Nedenleri !!! 1.Yanlış okuma,okuduğunu anlayamama: Öğrencilerin sınavlarda yaptığı yanlışlar incelendiğinde genel olarak her 10 yanlıştan 6’ sının okuma, 2’ sinin bilgi eksikliğinden, 2’ sinin de işlem hatasından kaynaklandığı görülmektedir.Ancak öğrenciler okuma hatasından kaynaklanan yanlışlıkları dikkatsizlik olarak değerlendirirler. 2.Öğrenmek için değil not almak için çalışma: Öğrenmek için değil not almak için çalışan öğrenciler işlenen her üniteyi öğrenmeye değil ezberlemeye çalışırlar. Ezberledikleri dersten

15


Lâ Tahzen Gazetesi

Şubat 2018 even for people whose faces you’ve never seen, even though you know living is the most real, the most beautiful thing. I mean, you must take living so seriously

The Writer Of Month

that even at seventy, for example, you’ll plant olive trees and not for your children, either,

Nazım Hikmet Ran was actually born on 20th November 1901 in Thessaloniki, Greece where his father served in the Foreign Service. Yet, his family officially registered him on 15th January 1902. His grandfather was a poet and his mother was an artist so he was exposed to poetry early on in his life. In fact, he published his first poems at the age of seventeen. After World War One, he went to Moscow and attended the university. There, he had the chance to meet writers and artists from all around the world. Then, in 1924, he returned to Turkey but he was soon arrested for working on a leftist newspaper. Again, he went to Russia. He was allowed back to Turkey in 1928 and during the next decade, he published nine poetry books while he worked as a translator, journalist, and proofreader. After serving a long sentence, he left Turkey for the last time in 1951. He lived in Russia (then, Soviet Union) and traveled through Eastern Europe. Throughout his life, Nazım Hikmet, got married four times in total. His letters to Piraye, an ex-wife of his, are very well-known and she is regarded as the love of his life, even though they got divorced after Nazım Hikmet got out of prison. Nazım Hikmet died in Moscow in the year 1963 after suffering a heart attack. To Living

but because although you fear death you don’t believe it, because living, I mean, weighs heavier.

The Country Of Month

Italy is a. country located in Southern Europe. Its official name is the Italian Republic. Italy borders Slovenia, Austria, Switzerland, and France. Italy is a long peninsula-shaped country, similar to a boot. Italy is bordered to its east by the Adriatic Sea and the Tyrrhenian Sea to its west. Indo-European people began migrating to Italy’s region in about 2000 BC, and in approximately the 3rd century BC it was overthrown by the Romans. In the 4th and 5th centuries AD Italy was overthrown by barbarians. Centuries of political unrest followed and it wasn’t until 1861 that Italy became unified. The Republic was formed in 1946, following Mussolini’s fallen dictatorship in 1943, and the following rejection of the monarchy. The Grammer Of Month

Living is no laughing matter: you must live with great seriousness like a squirrel, for example I mean without looking for something beyond and above living, I mean living must be your whole occupation. Living is no laughing matter: you must take it seriously, so much so and to such a degree that, for example, your hands tied behind your back,your back to the Wall, or else in a laboratory in your white coat and safety glasses, you can die for people

16

Add -er for the comparative and -est for the superlative. If the adjective has a consonant + single vowel + consonant spelling, the final consonant must be doubled before adding the ending. Adjective tall fat

Comparative taller fatter

Superlative tallest fattest


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.