Mirvari September 2021

Page 1

MİRVARİ September 2021

Bimonthly Magazine

İrade


Sevgili okuyucu, Nasılsın? En son ne zaman oturup düşünebildin bu sorunun cevabını? Belki hayatın yoğunluğundan, belki kendini oyaladığın şeylerden sıyrılıp, en son ne zaman dinleyebildin kendini? Nasılsın? Neredesin? Olmak istediğin yerde misin? Olmak istediğin yere yakın mısın veya nerede olmak istediğini biliyor musun? Kim olmak istiyorsun? Hani bir kere geliyoruz ya bu dünyaya, hayatını nasıl yaşamak istiyorsun? Sen, özünde neyi arıyor, arzuluyor ve istiyorsun? Bu soruların cevabını biliyor musun? Önceki sayıda düşünmeye, tefekkür etmeye değinmiştik, şimdi ise varlık aleminde yalnız insana bahşedilmiş bir hediyeye değineceğiz. Seçme hakkı ve istemek. İnsan istiyor ve Allah nasip ediyor. Bu kadar kolay değil, istediğimiz onca şey var, hepsi gerçekleşmiyor dediğini duyar gibiyim. Şöyle bir düşün, gerçekten, tüm benliğinle istediğin şeyleri düşün; Emek verdiğin, dua ettiğin, belki teheccüt vakti göz yaşları döktüğün… Onları elde etmedin mi? Sözlükteki uzun açılımı bir kenara, tek kelimelik karşılığı “istemek” olan, ‘iradenin’ üzerinde durduk bu sayımızda. Yazarken, düzenlerken türlü zorluklarla karşılaştık, yaz programlarının yoğunluğu ve ekibimizden COVID-19 geçirenlerin çokluğu bu zorlukların sadece bir kısmıydı fakat biz Mirvari ailesini çok sevdik, Allah’ın da yardımıyla çalışmalarımıza devam ettik. 1 sayı süresince bir mola vermiş olduk ama yeniden sizlerleyiz. Sizi, sizden gelen tatlı yorumları özledik. Biz heyecanla, iradeyle, muhabbetle, keyifle yazdık, sizlere de bereketli okumalar dileriz. İnşallah bir sonraki sayımızda 1. Yıl’a özel sayısı ile sizlerleyiz.


Editors

Amine Sena Kiana Shah Zuhal

Designers NC

Writers

Muazzez Mehmet Akif Seda Erol Deniz Hansa Munise Duha Nergis Deniz Munise Yılmaz Zeynep

01

02

03

05

Esmaül Hüsna

İrade

06

Sınav

Short-Term vs Long-Term Goals

07

Restoring Old Cars

Karikatür

10

11

Kim İcat Șu Okulu?

19

İrade Nedir?

23

Yanımızdaki Kahramanlar

21

Sahabelerden Anılar

24

Heroes of History

Vefa Köşemiz

27

28

İradenin Vücuttaki Etkisi

Book Suggestion

Basketball

Tips for Moving Into College

29

31


1 Mirvari September 2021

Er-Reşid Allah (cc) bu yaşam yolculuğumuzda bizi en çok destekleyendir. Er-reşid ismi ile her saniye yanımızda bulunup bize her yönden desteğini sunar. “İnsanları hayırlı yollara irşad eden.” O’ dur rabimmiz. Ancak Allah (cc) bize doğru yolu gösterir ve o yoldan ayrılmamamızı birtek O sağlar.

El-Bedî Rabbimizin eşi benzeri yoktur, O bütün kainatı tek başına yaratmıştır. “(Allah), gökleri ve yeri yoktan (örneksiz) yaratandır. O, bir işin olmasını murad etti mi, ona yalnız ‘ol’ der, o da oluverir.” (Bakara Sûresi, 2/117)

El-Mâcid Allahü teala’nın kerem ve müsahaması sınırsızdır. Her türlü sıkıntımızı o giderir. O’ nun bir kulu olarak işlediğimiz bütün günahlarımızı bize karşı olan sevgisiyle affeder. Merhameti ve sevgisi tartışılamaz O bizim bir sıkıntıya düştüğümüzde çaldığımız ilk kapıdır.

by Muazzez

by

Muazzez


SINAV Kerem hayatı boyunca hep arkadaşları ile takılıp kafasına göre yaşamak isteyen bir liseliydi. Okul günlerini arkadaşları ile sohbet edip derslerini önemsemeyerek verimsiz bir şekilde geçirirdi. Öğretmenleri Kerem’i hep severdi ama dersteki davranışları onları çok üzerdi. Lisenin üçüncü yılına kadar hep derslerini geçecek kadar çalışıp okul sonrası top oynamaya giderdi, eve gelince de bilgisayar oyunları oynardı. Kerem bu şekilde yaşamaktan çok memnundu. Uzun bir süre böyle devam ettikten sonra bir şeyleri yanlış yaptığını fark etti ve bunu düzeltmek için ne yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Arkadaşlarıyla yavaş yavaş futbol oynamayı azaltıp, muhabbetlerini de daha kısa tutmaya başlamıştı Kerem. Geçirdiği boş vakitlerin pişmanlığı vardı üzerinde ve bir yıl içinde notlarını düzeltip ve sınavlara hazır olması gerektiğinin farkındaydı. Kerem hayatında ilk kez bir şeyleri düzeltmek için gerçekten çok çalışmaya karar vermişti. Önünde sadece bir yıl vardı, bu kısıtlı süre Kerem’i çok endişelendiriyordu. Kendine hemen bir program yaptı, ve bu programa disiplinli bir şekilde devam edebilmek için iradesini kullanması gerektiğinin farkındaydı. Sevdiği şeylerden vazgeçmek, onların yerine oturup ders çalışmak ne kadar zor gelse de bunu başarmak zorundaydı. Arkadaşları Keremi her okul çıkışı maç yapmaya davet ediyorlardı. Bu teklifler Kerem’e çok cazip geliyordu ama önündeki sınavı düşünüp arkadaşlarını reddediyor ve programına uymaya çalışıyordu. Çok kısa bir sürede hayatında büyük bir değişim yaptığı için eski alışkanlıklarına dönmesi muhtemeldi. Ama Kerem mantıklı düşünebilen bir çocuktu. Arkadaşlarıyla beraber futbol oynamaktan daha fazla istediği hiçbirşey yoktu ama bu eylemin onun aleyhinde olacağının farkındaydı. İradesini kullanarak bir yıl boyunca kendini derslerine verdi, zaman zaman çok zorlandı ama vazgeçmedi. Notları yavaş yavaş düzeldi, ve sonunda istediği başarıyı yakaladı. Kerem isterse, hedeflerine odaklanırsa ve bu yolda azim ile devam ederse her şeyi başarabileceğini gördü.

2 Mirvari September 2021

Yazar: Mehmet Akif


3 Mirvari September 2021

İRADE

Herhangi bir şey yapıp yapmama hususunda, karar verme gücü veya 'eğilim' diye tarif edeceğimiz 'İrade muhtariyeti1 insan olmanın şiârı2 ve ahlâkın biricik esasıdır. O olmadan ne fazîletten3 ne de insanlıktan bahsetmeye imkân yoktur. Bir insanda irâde şuuru, onun kendi kendini idrak etmesi4 demektir. Bunun aksi ise ferdin deformasyonu5 ve bozulmasıdır ki böyle bir bozulmaya maruz kalan fert, hareketlerinde kararsız, düşüncelerinde de şaşkınlık içindedir. Onun bu kararsızlık ve şaşkınlıktan kurtarılması; dönüp yeniden kendini bulması ve irâdesiyle bütünleşmesi sayesinde mümkün olacaktır. Yoksa onun ne ruhunda istikrar6, ne hareketlerinde denge, ne de 'kendi olma' yolunda bir gayrette bulunması kat'iyyen7 tasavvur8 edilemez. İradeli hareket, bir ilk plân ve karara muhtaçtır. Bu da zihnin hayat ve faaliyetlerine bağlıdır. Bu itibarla, tanıyabildiğimiz varlıklar arasında, irâdeli hareket yalnız ve yalnız insanoğluna has bir keyfiyettir. Yüce Yaratıcı'nın insanı şereflendirme ve kendi irâdesine bir davetçi, bir ilk sebep kılma maksadıyla9 onun derûnuna10 yerleştirdiği irâde, öyle bir şifre-çözen ve meş'aledir11 ki; bu meş'ale nerede yanarsa bütün kevn-ü mekânları12 idare eden Zat'ın nuru ve irâdesi de orada tecellî eder. Cüzî irâdesini13 Yaratıcı'nın sonsuz irâdesiyle bütünleştiren

insan, sınırlı irâdesiyle sınırsızlığa ulaşır; iktidarsızken14 güçlü, âcizken kuvvetli, katre15 iken derya16, zerre iken güneş ve bir hiçken bütün bir varlık kesilir!.. Evet, sınırlı dahi olsa insan irâdesi, Hakk'ın nâmütenahî17 irâdesinden, yeryüzünün bu en güzîde18 varlığına aksetmiş19 ilâhî bir armağandır. Bu armağanı şifreli bir anahtar kabul edip kullanabilenler, en muğlak20 mes'eleleri çözmeye, en karanlık noktaları aydınlatmaya, en muhkem görünen kapıları açmaya ve hazinelerin en kıymetlisini elde etmeye muktedir21 olabilirler. İrade, sadece bir düşünce olmadığı gibi, bir hamle de değildir. O; ruh gücünün, gönül zindeliğinin, bedenî faâliyetlerin en birinci kaynağı ve dayanağı olduğu gibi, imkânlarının sınırlılığı içinde insana, sonsuzlaşma yollarını açan biricik sebeptir. Bu sebebi elde etmenin şuurunda olanlar, bir hamlede, dünyalar dolusu problemleri çözmeye muktedir olabilecekleri gibi, cehennem kapılarını kapayıp yıldız yıldız cennetlere uzanan yolları da keşfedebilirler. Her dava ve düşünce evvelâ, irâdenin plân ve projeleriyle varlığa erer. Onun itici gücü ve çekici kuvvetiyle en sarp22 ve derin engebeleri aşarak zirvelere ulaşır. Sonra da yine onun yukarı âlemlere bağlı esrarlı oyunlarıyla, devamlılık kazanır ve yerinde kalır. Ay'la aramızdaki mesafe, şahlanan irâdenin kanatlarıyla aşıldı. Ağrı'nın zirvesi onunla didik didik edildi. Okyanuslar, küllî irâdenin tecellisine vesile, insanoğlunun elindeki bu meşaleyle aydınlandı. Önümüzdeki günlerde, fezanın büyük bir kısmı da yine bu ışıkla nurlanıp okunan bir kitap haline gelecektir.

1- Muhtariyeti: Bir topluluğun, bir kuruluşun kendi kendini, oluşturduğu yasalara göre, özgürce yönetme hakkı ve durumu. 2- Şiâr: Duyuş, düşünüş ve inançta olan ayırıcı özellik 3- Fazîlet: Yüksek ahlak, doğruluk, alçakgönüllülük ve benzer kişilik özelliklerinin varlığı, erdem, erdemdir. 4- İdrak etmek: Akıl erdirmek, anlamak. 5- Deformasyon: Kalıbı, biçimi bozulma, biçimsizleşme. 6- İstikrar: Düzenlilik içinde sürüp gitme, kararlılık. 7- Kat'iyyen: Hiçbir zaman, asla. 8- Tasavvur: Zihinde göz önüne getirme, zihinde canlandırma. 9- Maksat: Amaç,erek. 10- Derûn: İç, gönül. 11- Meş'ale: Aydınlatıcı Alet. Lâmba, kandil 12- Kevn-ü mekânları: Kâinat, âlem, dünya.

13- Cüzî irâde: Cüzi irade, Allah'ın sınırsız iradesinin karşısında insanlara verilen ve sınırlı olan iradeyi ifade etmek için kullanılmaktadır. 14- İktidarsız: Bir işi yapabilme gücü olmaması 15- Katre: Damlayan şey, damla. 16- Derya: Deniz. 17- Nâmütenahî: Ucu bucağı olmayan, sonsuz 18- Güzîde: Seçilmiş, seçkin 19- Aksetmek: Bir yere çarparak geri dönmek ve böylece çoğalmak, yankı vermek. 20- Muğlak: Anlaşılması zor, anlaşılmaz 21- Muktedir: Bir şeyi başarmaya, yapmaya, gerçekleştirmeye gücü yeten. 22- Sarp: Çıkılması ve geçilmesi güç, çok dik, yalçın.

M. Fethullah Gülen


4 Mirvari September 2021

İnsanoğlunun, kalbî hayatını koruyup kollaması, çevresini saran binbir musibete karşı mukavemeti23 ve şehevanî arzularını aşarak insanlığını idrak etmesi de yine irâdenin dil ve duasına bağlıdır. Azim ve irâdesiyle, Rahmet-i Sonsuz'la24 münasebete geçen insan, O'nun kuvvetine dayanmış, himayesine25 girmiş ve nefsâniliğin gayyâlarına26 yuvarlanmaktan kurtulmuş olur. Evet, her var oluş ve yükseliş irâdenin kanatlarına bağlı olduğu gibi, her yıkılış ve tükeniş de o kanatların kırılmasıyla yakından alâkalıdır. Birer kartal gibi zirveleri kollayan Bel'am ve Bersisa'nın irâde isteyen küçük bir husus ve bir anlık gafletle baş aşağı olmalarına karşılık; Mısır azîzinin sarayında, dört bir yanı şehvetle sarıldığı bir zamanda, nefsin olanca saldırılarını Hakk'ın bir bürhanıyla27 tersyüz eden Azizoğlu Aziz, şahlanan ruhuyla fâni güzellik ve görkemine bir başka renk katıyor ve başı gökler ötesi âlemlere ulaşıyordu!.. Hayatın her dönemecinde, insanoğlunun zaaflarını kollayan bir sürü ifritten28 mes'ele ve gulyabâniler29 karşısında, ancak; irâde gücüyle kanatlanıp kâinatları elinde tutan, Sonsuz Kudret'le rezonans30 olmuş babayiğitler mukavemet edebilirler. Her yeni hâdiseyle31 biraz daha bilenen, her musibetle32 sertleşip gerilime geçen ve gelip etrafını alan düşmanlıklar üzerine bir tufan33 gibi yürüyen babayiğitler... Her gürültüde paniğe kapılan, sarsıntının en küçüğüyle yıkılıp giden, dişini sıkıp dayanması gerektiği yerde dağınıklığa düşen, duygu ve düşünceleriyle oturaklaşamamış acemî ruhlar, muvakkaten34 göz kamaştırıcı ışıklar neşredip35, yürekleri hoplatsalar bile,

ebedî aydınlatıcı olamaz ve kitleleri şaşkınlık berzahından36 kurtaramazlar. Kurtarmak şöyle dursun, böylelerinin çıkardığı her gürültü, hasım dünyaların tahrik olmasına ve hizmet cephesi için şartların ağırlaştırılmasına sebebiyet verecektir. Asırlık kin ve nefretlerle bilenmiş, hasım37 bir dünya tarafından sezilmeden, hiç olmazsa belli bir süre için, aşma mecburiyetinde olduğumuz zaman tünelini, emniyetle geçebilmemiz için:

23- Mukavemet: Dayanma, dayanıklık. 24- Rahmet-i Sonsuz: Rahmet-i Sonsuz olan Allah. 25- Himaye: Gözetme, koruma. 26- Gayyâlarına: Baştan çıkma, kötü yola düşme, cehennemde bulunan bir kuyunun adı. 27- Bürhan: Delil, kanıt. Mantık ilminde mukaddime denilen ve kesin netîceye ulaştıran iki cümle (söz). 28- İfrit: Güçlü ve zararlı olduğu düşünülen şeytanlara verilen isimdir. 29- Gulyabâni: Karanlık ve ıssız yerlerde, insanın gördüğünü sandığı korkunç hayalet. 30- Rezonans: Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı. 31- Hâdiseyle: Olay. 32- Musibet: Beklenmedik bir zamanda gelen kötülük, sıkıntı veren durum.

33- Tufan: Günlerce ortalığı sellerin aldığı, çok yeğin ve yoğun olarak yağan yağmur. 34- Muvakkaten: Geçici olarak, kısa bir zaman için. 35- Neşredip: Dağıtmak, saçmak, yaymak. 36- Berzah: Bir yarımadanın karaya bağlandığı dar yer. 37- Hasım: Düşman 38- Mukassî: Sıkıntı veren, sıkıcı, bunaltıcı 39- Muallâ: Onuru yüksek olan kimse. 40- Fevvâre: Güzellikler fıskiyesi. 41- Muammâ: Bilmece 42- Farfaracı: Ağzı kalabalık, gürültücü, şamatacı (kimse). 43- Nağme: Güzel ve uyumlu ses.

'Dışıyla mukassî38, içiyle muallâ39 olmak; Fevvâre40 değil, girdap gibi muammâ41 olmak...' gerektir. Bunun içindir ki yıllarca, asırlarca beklemesini bilen, dört bir bucaktan gelip etrafını saran fırtınalara 'pes' demeyen ve sonsuzluk yolunda bir Hakk-dostuna rehberlik yapan kedi gibi 3 başı dönmeden, bakışı bulanmadan 'yâ ebed!' deyip coşan ulu irâdeli, sarsılmaz yürekli, diri ruhlar olma mecburiyetindeyiz. Rica ederim bana, bir yumurta başında ortalığı velveleye veren farfaracılardan bahis açmayınız!.. Bugün ruh-u perişanım, denizlerin derinliklerinde, ızdırap yudumlayıp gözyaşı soluyan ve bir kanlı çile içinde inleyip duran, mercandan bir nağme beklemektedir. Köpek balıklarına inat sahildeki insanları coşturacak bir nağme!.. Sadece ruhların sezebileceği, alabildiğine sessiz ve gösterişten uzak bir nağme!.. Durak ve beklemeleri yerinde, gönüllere sindire sindire, bu mübarek yolun karasevdalılarının iniltilerini aksettiren bir nağme!.. https://fgulen.com/tr/eserleri/buhranlar-anaforunda-insan/Irade


5 Mirvari September 2021

Short-Term vs Long-Term Goals

W

hen planning goals, it is best to create a mixture of long-term and short-term goals. Short-term goals should be things that can be established in under a year. Long-term goals should be something that can be established in 3,5 or 10 years.

How to create short-term goals?

Short-term goals should be stepping stones to help you establish long term goals. When creating shortterm goals it's important to make sure they are realistic and can be accomplished. If you reach your goal earlier than expected you can always create more so it's important to make sure your goals are achievable. Achieving the short-term goals will also make your long-term goals become more realistic and help build your way up. In addition, it will also give you the confidence to know you can do it. Some examples of short term goals could be to: • • •

Run 3 miles in under 30 minutes Lose 8 pounds before the new year Eat meatless at least twice a week

These types of short-term goals will eventually help you to achieve your long-term goals.

How to create long-term goals?

Long-term goals should be things that are going to take a long time to accomplish but you ultimately still want to do it. Some examples of long term goals are: • • •

by: Seda Erol

Run a marathon Lose 30 pounds in 18 months Become a vegetarian

However, most people struggle with achieving their long-term goals as it requires constant work and change to do. Long-term goals require patience and discipline in order to accomplish. It is important to constantly remind yourself why you set that specific goal and why you want to accomplish it. Having short-term goals helps a lot with being able to achieve the long term goes as someone can't just get up and run a marathon one day but someone that has put in the training and is running good mileage already can. It is important to trust the process, have patience and stick to your goals so you can ultimately achieve something huge.


6 Mirvari September 2021

Restoring Old Cars What is it: Restored vehicles are classic cars that have been refurbished to their factory specifications using original factory parts. Whatever your motivation for restoring a classic car, it is the ultimate labor of love, requiring time, patience, skill, and of course, a good garage or workshop with the right tools for the job. For a classic car lover, bringing a car back to life is a rewarding experience and one that could turn a profit when you sell the car on. How to start: You can get started right away, but I would recommend that you do a LOT of research. Maybe buy a book, or go on Youtube, even better check out a club. Checking out a club provides you opportunities to get to know other people, who have been in the hobby for longer. For example, I found the Classic Car Restoration Club that offers a premium membership.

Where to learn more information about the hobby: A quick Google search can provide many answers. Additionally, the book "Old Cars Weekly Restoration Guide" by Old Cars Weekly Editors is a great source. If you have any additional questions one can always contact Vintage Autoworks at (770) 938-0908 for answers.

"I'm driving my old car until I'm on a first-name basis with the low tow truck drivers!"

-Michelle Singletary

by: Deniz


By Hansa


NEXT DAY


9 Mirvari September 2021

Denizciler Namütenahiyken hayaller Mütenahi gerçekler yorar İstekler, arzulardan evvel Tükenirse azimler, gayretler Ufuk görünmeden geri Dönerse denizciler Keşfedilmez yeni yerler Yahşiliğini yitirir hayaller… By: Zuhal


10 Mirvari September 2021

Kim İcat Etti Şu Okulu? Yazar: Munise

B

ir çoğumuz heyecanla beklediğimiz yaz tatilini bitirip okula başlama telaşesine girmeye başladı çünkü okula dönmemize çok az bir zaman kaldı. Kimimiz okulu özleyip başlamak için sabırsızlanıyor, kimimiz ise yaz tatili hiç bitmesin istiyor. Biz de bu sayımızda okulun hayatımıza ilk olarak nasıl ve ne zaman girdiğini ele aldık. Keyifli okumalar! Aslında dünyanın birçok yanından eğitim vermeyle ilgili çeşitli adımlar atılmıştır. Bu nedenle okulun mucidi olarak bir kişiyi belirlemek oldukça zor. Ancak günümüzde okul sistemini ilk icat eden kişi olarak akıllara gelen ilk isim Horace Mann’dir. Mann, aslında Yunanca ve Latince dersleri veren bir üniversite profesörüydü. Horace Mann Massachusetts eğitim bakanı olunca, 1837’de bugünkü Amerikan okul sistemini kurmuştur ve bu sistem günümüzde hala devam etmektedir1. Ancak Horace Mann’in üniversite profesörü olduğundan da anlaşıldığı gibi daha önceleri de okul vardı.

1 “WHO INVENTED SCHOOL.” WHO INVENTED, https://www. whoinvent.com/who-invented-school/. Accessed 25 July 2021.

Hatta bir çoğumuzun bildiği gibi 1800’lü yılların öncesinde Osmanlı zamanında da eğitime çok önem verilir, medreseler kurulurdu. Bunun gibi eski Roma ve Yunan imparatorluklarında da şartlar el verdiğince eğitim verilirdi. Bunlarında öncesinde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde de eğitim verildiğini çokça kez duymuşuzdur. Çok daha öncelerden kalan tarihi kalıntılar ve kitabeler de aslında insanoğlunun var olduğundan beri bir öğretme ve öğrenme ilişkisi içinde olduğunun çıkarımında da bulunabiliriz. Ayrıca Allah (C.C)’dan bize gelen ilk emir de “Oku” olduğuna göre, biz de eğitime önem vermeli, okulu yeni bilgiler öğrenip kendimizi daha iyi ve bilgili bir insan olarak yetiştirme mekanı olarak görmeliyiz. Aslında bir nevi Allah’ın ilk emri olan “Oku” emrini de yerine getirme, bir ibadeti yerine getiriyor olma his ve düşünceleriyle yeni eğitim ve öğretim yılına başlayabiliriz. O zaman vira Bismillah!


11 Mirvari September 2021

YANIMIZDAKİ KAHRAMANLAR

DUHA

Kahraman nedir? Sözlükte, savaşta yiğitlik ya da tehlikeli bir durumda fedakârlık göstererek çevresini koruyan(kimse), manasına gelen kelime, sıfat. Peki, bizim için “Kahraman” nedir? Kimdir? Marvel karakterleri mi? Dizilerdeki başroller mi? Bizim kahramanlarımız kim? Bizim için kahraman, üzerinden geçip gidecekleri bu dünya yolundaki her dikeni biçmek ve gelecek nesiller için çölleri gül bahçesine çevirmek amacıyla yıllardır fedakârca çabalamış abi ve ablalarımızdır. Silah, bomba olmadan gerçekleşen bir savaş var. Emeklerimizin, emeklerinin çalındığı yetmezmiş gibi hayatlarından yılları gasp edilen kimseler var. Kimse görmüyor belki ama ciddi bir savaş içerisindeyiz. Bu savaşta maddi manevi her şeylerini ortaya dökerek savaştılar, savaşıyorlar. Bizim için, gelecek nesiller için. Hak uğruna savaş verdiler. Dünyanın dört bir yanına savruldular ve cebri olarak ulaştıkları ülkelerde ciddi bir hayat mücadelesindeler. Medrese-i Yusufiye’de, gaybubette yaşamak zorunda bırakıldılar. Bizler ulaşabildiğimiz kahramanlarımız ile bu zorlu süreci ve başarıları hakkında konuştuk. Umarız ki ilham alınabilsin, yanımızdaki kahramanların farkına varılabilsin. Keyifli okumalar... Röportaj teklifimizi kabul ettiği için Metin Yıkar abimize çok teşekkür ediyoruz.


12 Mirvari September 2021

1-İlk olarak klişe bir soruyla başlayalım, kendiniz, aileniz ve eğitiminiz hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz? Ben Metin Yıkar, şu an Amerika’da yaşıyorum. Sinop’ta doğdum ve liseyi bitirene kadar Sinop’taydım. Konya Selçuklu Üniversitesi İktisadi İdariler Birimi iktisat fakültesini iyi bir derece ile bitirdim. 1993’te Türkiye’de o zamanlar yeni başlayan Samanyolu televizyonculuk faaliyetlerine katıldım. Ekonomi eğitimi aldım ve televizyonculuğa başladım. Televizyonculukta ekonomi üzerine özel programları yaptım. Dil öğrenmeye yatkın bir yapım var dolayısıyla okuma yazmayı ve gezmeyi seven birisiyim. Benim bu yönlerimin kariyerimde de etkisi oldu ve bu yönlerimden dolayı teklifler aldım. 1993 yılı devlet televizyonundan özel Televizyonculuğa geçişin ilk yıllarıydı. İletişim fakültesini bitirmiş gençlerin yanı sıra televizyon faaliyetleri ve habercilik yapabilecek gençlerin iş alanıydı aslında. O zaman şu an var olan kanallar da yeni yeni açılıyordu. Bana da böyle bir teklifte bulundular. En azından bir deneyelim birkaç ay boyunca dediler. 2,3 ay boyunca orada çalıştıktan sonra benim bu iş için yatkın olduğumu anladılar ve yeni işler, yapımcılıklar teklif ettiler. Daha sonra yapımcılığa başladım. Aslında şu anda sizlerin yaptığı bu röportajı bizler daha görsel bir biçimde yapıyorduk.

Sonra o zamanki haber müdürünün de etkisi ile haber merkezine geçtim. Haber merkezine Ekonomi Editör yardımcısı olarak başladım. 1999 yılında editör oldum. 2004’ten sonra yayın müdürü oldum, 2008 yılında de televizyonun genel yayın yönetmeni oldum ta ki 2015 yılında televizyonumuz kapatılana kadar. 2- Mesleğinizi seçme sebebiniz neydi? Televizyon yayıncılığı insanın kendi içerisinde olan, kendi ürettiğini hızlı bir şekilde birileriyle paylaşmak ve oradan reaksiyon alımının biraz verdiği haz alakalı. Eğer sizin yapınız da böyle hızlı üretim yapmak sonra oradan gelecek muhtemelen olumlu ya da olumsuz tepkilere hemen cevap verebilecek bir yapınız varsa bu zaten yapabileceğiniz bir iştir. Okulu bitirdikten sonra bir büyüğümüzün “biz bir televizyon kuruyoruz ama televizyonu ayağa kaldırabilecek, omuz üstünde tutabilecek kişilere ihtiyacımız var sizde onlardan birisi olabilirsiniz sadece gelin bakın uyuyor mu uymuyor mu” konuşması ile başladım. Yani profesyonel bir iş başvurusu olmadı. Çünkü o zamanlar sektörde sadece TRT’nin üretebildiği şeyler vardı. Ve bu işte öyle sabit bir mesai saatimiz yoktu. Yani saatlik bir iş, bir düzen istiyorsanız bu alan size göre değildir.

Ben bunu seviyordum ve sevdiğimden dolayı iş üretiyorum, ürettiğimin karşılığını hem ben alıyorum hem de benim üstlerim alıyordu ve böylece bir ilerleme içerisine gitmiş olduk. O zamanlar Mehmet Bey diye biri vardı benim bu yaptığım işleri beğenmiş olacak ki bir sorun çıkmış ve beni koridorda yürürken görünce “bu işin sorumlusu sensin artık sen hallet” dedi. Ve bu böyle devam etti.

Yaptığınız işte kendinizi ispatlayınca ve birilerinin dikkatini çekince belli bir seviyeye ulaşabiliyorsunuz. Mesela bugün sabah bir fotoğraf çekimi yaptım, birazdan fotoğraf çekimlerine diyeceğim ve ilgileri göndereceğim ve onlardan tepki bekleyeceğim. İnsanlarla bir arada olmak ve bir şeyler yaptığımı hissetmek benim hoşuma gidiyor. Haber merkezinde 8 yılı boyunca. Türkiye’nin en zor zamanlarından biriydi onlar. Bir taraftan Ergenekon davaları vardı bunlar haberleştiriyor ve 24 saat boyunca yayın yapıyorsunuz. Ve her şeyi kılı 40 yararcasına incelemeniz gerekiyor. İstanbul haber merkezi, Ankara merkezi hepsine tek tek bakmanız lazım. Sorumlu olduğunuz insanlara karşı yanlış yaptınız mı yapmadınız mı düşüncesi ve endişesi var. Gazetecilik de hazırladığınız haberleri editöre gider her şey incelenir ve üzerine biraz eklenir ve yayınlanır.


13 Mirvari September 2021

Ama televizyonculukta anında her şeyi yapıyorsunuz ve onu çok sindirecek vaktiniz yok. Hızlı karar vermeniz lazım ve bu kararların de faturaları çıkar karşınıza. İyi ya da kötü faturaları çıkıyor, onların hepsini karşılamanız gerekiyor. Dolayısıyla bu işi sevdiğim için böyle bir yaşam tarzına alışmıştım. Bugün olsa yine böyle bir şey yapmak istedim. Tepkiye göre mutlu oluyorsun sonra onu mutlu ettiğin için kendin mutlu oluyorsun. Bu röportajı okuyanlar böyle bir hayat tarzını seviyorlarsa hep üretmek bir şekilde ekran önünde olmak istiyorlarsa televizyon yayıncılığı daha doğrusu program üretimini tavsiye ederim. Bu konuda bana da ulaşabilirler. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. 3- Sizin yolunuzdan gitmeyi düşünen genç arkadaşlarımızın ne önerebilirsiniz? Televizyonla ekran önünde çıkmak, ya da televizyon arkasını çalışıp üretmek onu birilerine sunması için hazırlamak biriyle muhatap olmak, hangisi olursa olsun hepsi kendi iç gelişimi ile alakalı. Eskiden 60’ların 70’lerin belki 80’lerin yayıncılığında size birileri bir metin verilirdi ve siz onu okurdunuz. Ama bugün geldiğimizde ister televizyonda ister bir YouTube kanalında onun kendi içinde üretilmesi ve

kendinden bir şeyler katılarak insanlara verilmesi gerekiyor. Bu yapılmazsa, sadece kitabi olarak okuyan birisi olursanız karşıdakiler artık eskisi gibi değil ve önünüze bir duvar çıkar. O duvarı aşmanın tek yolu kendinizden bir şeyler katabilmek.

4- Hizmetle nasıl ve ne zaman tanıştınız?

Hizmetle üniversite yıllarında tanıştım. Babam memur olduğu için çok böyle sağa sola takılmayan, insanlarla fazla muhatap olmayan, kendi halinde biriydim. Konya’da devlete bağlı diyanet yurdu vardı ve orada Yani size birisi bir görev kalıyordum. Orada bir arkadaşım veriyorsa ve siz eğer vardı şu anda Fransa’da yaşıyor. bu görevi 1.30 ya da 2 O beni görmüş ve kendine göre yapmıyorsanız başarılı bir umut vaat ettiğini düşünmüş. değilsiniz demektir. Bana hizmetten bahsetti. İnsanlara faydalı olabileceğimiz En azından o işte sıradan faydalı olurken kendi dinimizin kalmayın başka bir yola doğru bize gösterdiği, aslında temel gidin. Katma değer kattığınız her bazı şeyleri yaşadığımız dünyanın şey karşılıklı olacaktır. Yaptığınız parçası haline getirebileceğimizi şey her ne olursa olsun kendisöyledi. Ve aklıma yattı açıkçası. nizden bir şeyler katmalısınız. Hemen akabinde Hoca efenDolayısıyla herhangi bir konuda diden bahsetti. Ben Hoca Efendi kendinizi geliştirmeniz sizin için hakkında araştırmalar yaptım gerekli. Ne olursa olsun mutladinledim okudum. O zamanka içinize bir şeyler atın. Sonra lar Walkmenler vardı, şimdiki göreceksiniz ki bu bir şekilde gibi telefonu kulaklığı takıp da kameranın önüne geçerseniz de dinleyemiyorduk. Bu Walkmenkalemi elinize alsanız da hepsinin lerin içerisine küçük kasetler karşılığını göreceksiniz. giriyordu bu küçük kasetleri takardık ve Walkmenimiz ceYani 18-20 yaşlarınız da mümbimizde kulaklıkla Hoca efendiyi kün olduğu kadar zamanınızı dinlerdik. Hoca Efendi’nin okuyarak, dinleyerek hayata bakışını çok değerli değerlendirmeye çalışın. Hanbuldum. Ve çevremi biraz da gi işi yaparsanız yapın bunun böyle olabileceğini ben de böyle faydasını mutlaka göreceksiniz. düşünebileceğimi gördüm. Sıradanlığın zamanı geçti artık. Kendi sıradanlığınız aşacak bir şeyler yapmalısınız, sıradanlığın ötesine geçmeye çalışın. Yoksa sıradan milyonlarca insan var önemli olan ön plana çıkmak için sen ne yapıyorsun bana onu söyle.


14 Mirvari September 2021

Sonra 1990’larda Avrupa’dan Afrika’ya oradan Orta Asya belki Uzakdoğu’ya kadar gidip kendi bildiğimizi, kendi birikimlerimizi nasıl başkalarına paylaşabilirdik heyecanı ve arzusuyla hareket ediliyordu. Ve açıkçası bu istek ve arzu ben de vardı. Ben bunu yayıncılığın içerisinde de gördüm. Kitapları okuyoruz, dini, imani ve insani değerler hakkında okuyorsun ve bu okudukların senin içinde birikiyor ve bunları başkalarına anlatma ihtiyacı hissediyorsun. İsterseniz onu yayıncılık ile ister oturup baş başa konuşarak yapın. İsterseniz bir şeyler yazarak yapın. Ben de o birikimlerimi kendime göre artırmaya çalışarak başkalarını paylaşma yöntemi olarak televizyonculuğu seçtim. Hizmetin dünyaya bakışı beni çok etkiledi bu yıllar içerisinde artarak devam etti. Hizmetle herkesle beraber yaşanabileceğini, herkesi olduğu gibi kabullenebileceğimizi gördüm ve bir arkadaşım aracılığıyla başlayan yolculuğun hala bu şekilde devam ediyor. Hatta televizyonda kalma sebeplerimden bir tanesi de hem istediğim bir işi yapıyorum hem de kendi benliğimin içerisinde olan manevi duyguları yaptığım işle beraber destekleyebiliyorum. İşimi yaparken de 22 yıl boyunca aynı heyecanı duyma sebeplerinden bir tanesi de dışardan bakınca bir iş ama aynı zamanda benim iç dünyamı, ruhumu yansıtan, benim hem dünya hem ahiret inancıma katkısı olduğunu düşünerek yapmamdan dolayıdır.

O gün yaptığım her şeyin belki de hala arkasında olma sebeplerimden bir tanesi de budur. Bugün de hizmet alakalı birçok insan bir sürü şeyler söylüyor. Yanlış yapılmış olabilir. Ama ben Metin Yıkar olarak şunu diyebilirim ki; yaptığım her şeyin arkasındayım, benim gördüklerim doğru şeylerdi ve bunları inkâr edecek değilim. Dünde etmedim, bugün de etmiyorum. Ama ben büyük çerçeveden baktığımda hizmet %90 itibari ile insanlara güzel şeyler katmıştır ve en azından niyeti de buydu ve yapılanlar da budur %10’da hata varsa bunu oturup konuşabiliriz, özeleştiri yapabiliriz fakat diğer %90’ıda inkâr edecek değilim. Hayatta sahip olunması gereken bakış açılarından biri de budur.

Bir aydın eğer olaya bakacaksa eksilerini artılarına bakmalıdır. Bütün bu iyilikleri göz ardı edip de her şeyi kapatmamalı. 5- Hizmeti bize tek bir cümleyle özetlemenizi istesem bu cümle ne olurdu?

İnsanlığa eğitim, bilim, sanat, kültür gibi alanlarda katkı sağlamaya çalışan, bunu gaye edinmiş insan topluluğu.

Açıkçası biz bu konuyu bazen arkadaşlarım ile de konuşuyoruz. Keşke hizmetin bir internet sitesi olsa ve bu sitede hizmet: budur diye açıklasak. Yapılan faaliyetleri, ilkelerimizi, vizyon ve misyonumuzu yazsak ve insanlar, ulaşamadıklarımız dahi internetten bakarak Hizmet faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olsa. Çünkü bu şimdi sahip olduğumuz teknoloji çağında önemli bir unsur. 6- Süreç sizi ve ailenizi nasıl etkiledi? Süreçte beraber arkadaşlarınızdan ve ailenizden nasıl tepkiler aldınız? Açıkçası bu biraz uzun hikâye. Süreçte tamamen yanımızda olan, arkamızda duran, bize destek veren “biz sizi biliyoruz” diyenler çok oldu. Şükür ki ben insanlar biriktirmişim. Ama başka türlü beklentiler insanların hayatlarını etkiliyor bu kadar beklentiye girmemek lazım. Ben de girmiştim açıkçası. Başka türlü beklentiler içinde olduğum kişiler görüşmemeyi tercih ettiler. Türkiye’deki propagandaya uyumuş olabilirler. Ama hayatımı ilişkiler anlamında çok büyük oranda değiştirdiğimi söyleyebilirim. 2014 öncesinde günümün büyük bölümünü beraber geçirdiğim insanların büyük bir kısmı şu an yoklar. Yeni başka bir sürü insanlarla tanıştım ama böyle olumsuz etkilendiğimiz insanlarında var olduğunu söyleyebilirim.


15 Mirvari September 2021

Bundan sonrasında benim adıma daha farklı bir imtihan var. Her şey düzeldiği zaman benimle tekrardan görüşmek isterlerse ben nasıl davranırım onu kestiremiyorum açıkçası. O kadar geniş değilim Bilmiyorum açıkçası ne yapacağımı. Ama özetlemek gerekirse hayatımın çok içinde olan birçok insan şu an yok.

Belli dengeler içinde, belli şartlar altında bunları yapmaya çalışıyorum. Ve bir şekilde de benim de ailem var. Onları da geleceğe taşımam gerekiyor. Bu ise başka motivasyon oluyor. Amerika’ya gerçekten bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İnsanlara fırsatlar oluşturuyor. Gerçekten görüyorum gazetecilik yapmış bir arkadaş bu7- Süreçteki en büyük motirada iş adamı olmuş kaynak vasyon kaynağınız neydi? oluşturabiliyor. Eğer çalışırsan gayret edersen imkanların olaBenim en büyük motivasyon bilir diyor bizlere. Bundan sebep kaynaklarımdan bir tanesi Hiday- benim motivasyonum bir kendi et Karaca’dır. Hidayet abiyle ben ailem, ikincisi ve en önemlisi iş hayatımın tam 15 senesini yana Hidayet Karaca ve diğer mazlum çalışarak geçirdim. Ama yedi arkadaşlarımızın ailelerine ve yıldır hapishanede. Yani onun se- kendilerine nasıl destek olabilisini duyurabilmek, o içerdeyken riz düşüncesi. (Allah hepsinin bizim hala bir şeyler ürettiğimizi yardımcısı olsun.) gösterebiliyor olmak benim için çok önemli bir motivasyon se8- Süreçten önceki ve sonraki bebi. sizi yorumlamanızı istesem ne söylerdiniz? Aynı şekilde şu an suçsuz yere içerde olan diğer arkadaşlarımda. Türkiye’de iken de arkadaşlarla Yaşanan bir zülüm var ve ben birlikte “biz bu memlekette eğer dünyanın önemli ülkelergeniş düşünebilen, herkesle içli inden birinde bulunuyorsam, dışlı olabilen, demokrat kafalı burada sesini duyabileceksem, insanlarız falan diye düşünürdük. onlara bir nebze katkım olabilSonra süreç başladı buraya geldecekse beni motive eden budur. im, burada birkaç yıl yaşamaya Yoksa ben hiçbir zaman “ben başladım. Ve sonra hayata bakış bu defteri kapatıyorum artık gir açımın tamamen değiştiğini arkama bakmayacağım” falan gördüm. Biraz daha geçmişe diyemedim. Bazen acaba öyle de- dönünce bugün baktığım gibi sem mi diye düşünüyorum ama olaylara bakmadığımı, aslında sonra aklıma hapishanedeki bir biraz daha kendi içimde arkadaşımın eşi çocukları onun bağnazlığımın olduğunu, at yaşadıkları onun ailesi geliyor ve gözlüğüm dışında dış dünyaya sonra diyorum ki bunun için bir bakmadığımı gördüm. şeyler yapmam lazım artık.


16 Mirvari September 2021

O zamanlardaki en büyük motivasyonum iş üretmek ve hizmet ediyorum düşüncesiydi. Daha öncesinde çevremdekilerle ilgilenmediğini fark ettim. Çok insanla içli dışlı oluyormuşum, herkesi kabul ediyormuşum gibi düşünüyordum ama o kadar da çok herkesi kabul edilmediğimi fark ettim. Son dönemde Suriye’den gelmiş, çok iyi bir eğitim almış aile taşınmıştı üst katımıza. Hoş geldiniz dedim ama benimle burada ilgilenen yabancı arkadaşlarım kadar ilgilenmedim onlarla. Bugün Türkiye’de olsam çok daha farklı olurdu. İnsanların düşünceleri önem verir, ilişkilerimi ona göre ayarlardım. Maalesef şimdi görüyorum ki Türkiye’deki insanlar kendilerini çok kapatıyorlar. Belki de bu rejimi bu kadar bağlı olmalarına sebeplerinden biri de budur. İnsan kendini kapattıkça, dış dünyaya açılmadıkça sahip olduğunun en iyisi olduğunu düşünür. Bu yüzden de sahip olduğuna çok daha fazla bağlanır. Keşke Türkiye’deki insanları dışarıya daha fazla açabilsek. Yoksa bu şartlarda çok daha kötüye gidiyor. İnsanları dışarı çıkartmıyorlarmış farklı bakış açılarını görmelerini engelliyorlar. Ülkedeki her şeyi doğruymuş gibi gösteriyorlar. Aslında dışarı çıkınca, farklı bakış açılarını gördükten sonra aslında o kadar da doğru olmadığını çok rahat görebiliyorsunuz.

Bu engellendiği zaman bunun görülmesi pek de mümkün olmuyor. Yani süreç sonrası insanlara, olaylara, hatta hizmet etme olayını bile seçimin çok fazla değiştiğini söyleyebilirim.

O zamanları düşününce bir kafesin içerisinde yıllarımızı geçirmişiz diyorum. 9- Hizmet etme modelinizden biraz bahsedebilir misiniz? Ben eskiden bu konuda kuralları olan bir insandım. Bugün biraz daha farklı bir bakış açısıyla bakınca;

Eğer bir insan ahlaklıysa, dürüstse ve adilse bundan sonraki olabilecek her şeyi yapabileceğini düşünüyorum. Yani bu ülkede çok fazla insanda dürüstlüğü, ahlaklı ve adil olmayı görüyorum. Ve ben bunun çok güzel bir kazanç olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deyken daha fazla detaya bakıyordum ama artık eskisi kadar önemsememeye başladım.


17 Mirvari September 2021

10- Sizce Samanyolunu diğer kanallardan farklı kılan neydi? Deneyimli bir haberci olacak yıllarca Samanyolundan ayrılmayıp devam etmenizin sebebi neydi? Oradaki yayın politikasında hoşunuza giden şeylerden bahsedebilir misiniz biraz? Samanyolu televizyonunun son 8-10 yılında hep üst düzey yönetici olarak çalıştım. Dolayısıyla bugünkü yayın politikasının altında imzası olanlardan biri bendim bunu inkâr edemem. Ama hiçbir zaman birine bilerek zarar verebilecek bir yayın yapmadık. Kendi menfaatlerimiz için bir şey yapmadık. Ve hiçbir zaman yalan söylemeyi aklımızdan bile geçirmedik. Hep katma değer, hep bir ürettiğimizin üstüne ne koyabiliriz tek projemiz buydu. Topluma nasıl katkı sağlayabiliriz, bir habercinin sahip olması gereken halk ile arasında olan köprüyü olaylar ve gelişmelerle en açık ve şeffaf olarak nasıl yapabiliriz bunu yapmaya çalıştık. Bizi eleştiren konulardan bir tanesi 2007’den 2012’ye kadar Ergenekon davalarında konunun çok üzerine gittiğimiz ve çok bastırdığımız söylendi. Burada bir miktar özeleştiri yapabilirim. Evet bazı konularda böyle sesimizi fazla yükseltmiş olabiliriz. Bu kadarı olmayabilirdi. Ben sorumlu olduğum alan itibari ile söyleyebilirim.

Fakat o zamanki düşüncemiz Türkiye 1940’lardan ta 1998 kadar sürekli baskıların olduğu, dört- beş kere defa askeri darbenin yapıldığı bir ülkeydi. O yüzden artık Türkiye’de daha böyle olmasın, arkadan oyun çevirenler deşifre olsun, ortaya çıksın motivasyonuyla sesimi yükseltmiş olabiliriz. Burada sadece fazla gitmiş olabiliriz. Belki bazı konular üzerimize vazife olmayan alanlara girmiş olabiliriz. Ama büyük resim baktığımızda Samanyolu yayın grubu, topluma nasıl değerler katabiliriz ilkesi üzerine yayınlar yaptı.

Daha öncesinde dediğim gibi %10’luk hatalardan biri de bu olabilirdi. Fakat baktığımızda hep yayın yaptığı topluma ve her bir ferdine sorumlulukları çerçevesi içerisinde çok işler yaptı. Son ana kadar hepimiz bu düşüncelerle çalıştık.

11- Samanyolu genel olarak birliği, toplumsal barışı destekleyen bir kanaldı. Eğer ki kapatılmasaydı ileriye döneli projeleriniz neydi? İleriye yönelik projelerimizden biri yayıncılığı bugün gelinen noktaya yani YouTube yayıncılığı, online yayın gibi bir seviyeye çıkartmaktı. Hidayet Karaca benim gördüğüm vizyonu en geniş insanlardan bir tanesidir. Murat isminde çok zeki bir arkadaşımız vardı. Bu arkadaşımız bir gün bana gelip bu yayıncılığı online bir platforma mı taşısak? diye sordu. Biraz da benim Hidayet abi ile olan samimiyetime dayanarak anlattı. Gerçekten çok zekice ve damga vurabilecek bir projeydi. Ve bu işin biraz yüksek bir bütçesi varmış. Elemanlarına ekipmanlarına kadar dışardan getirttireceğimiz bir projeydi. Ben de sen projeyi tüm detaylı hazırla hidayet abiye sunalım dedim. Sonra Hidayet abiye bunu sunduk. Bütün kanallarımızı tek bir platforma taşıyacağız ve bunun içinde ciddi bir bütçeye ihtiyacımız var. Tüm detayları ile Hidayet abiye bunu anlattık. Hidayet abi normalin de 1000 TL’yi bile bize tüm detaylarıyla anlattıran biriydi. Ama bu projede direk getirin kâğıdı imzalayalım dedi. Sonra biz bunun için ekipmanları kurmaya başladık. Sonra Küre TV oluştu.


18 Mirvari September 2021

Sonra biz bu mecra biraz daha canlı hale gelsin ve insanlar daha rahat ulaşsın derdi içindeydik. Ama başarılı olamadık. Sonra kanalımız için yeni bir bina yapıyorduk. Çok ciddi çalışmalar yapıyorduk, En ince detayına kadar hesaplıyorduk. Samanyolu içeriğini genişleterek büyüme çabası içerisindeydi. 12- Türkiye’de yayıncı olmanız hasebiyle dünyayla irtibatta olmanıza rağmen Amerika’ya gelince çocukların nasıl yetiştirme tarzı değişen şeyler var mı? Varsa bunlardan biraz bahsedebilir misiniz? Evet çocuklarım yetiştirme tarzına değişiklikler var. Üç tane çocuğum var. İlk çocuğum da biraz daha baskıcıydım. Şunları bitirmen lazım, bu başarıyı elde etmen lazım gibi baskılar kurardım. Liseye giriş sınavlarından 500 puan üzerinden 500 aldı. Sonra Boğaziçi Üniversitesi’ne girdi Türkiye 172.si olarak. Ama bugün olsa ne kadar istiyorsan o kadar yap derdim. Sonraki çocuklarımda öyle oldum. Şimdi küçük kızım da sadece ortalamada ol, orta ol diyorum. Baskı kurmuyorum. Türkiye’deyken biraz daha katı ve köşeliydim. Amerika’ya gelince yaz daha esnettim kendimi. Yani bugün bakıyorum o günkü keskin ve sert halime kendime kızıyorum. O zamanlarda eşim de bana kızardı gereksiz geldi mi yaptım diye. Gerçi bizim oğlan da onun hakkını verdi. (Gülüyor.)

Her şey illa çok iyi bir üniversiteye gitmek değil. Bu da biz bunu görüyoruz. İyi bir üniversite gitmediysem çok iyi bir burs alırsın ve çok iyi bir iş yapabilirsin yani. Ya da gerçekten bir başarın vardır ve bu tarz ülkelerde gelişmiş bölümler senin el becerine imkalar sadece kişiler oluştu biliyor.Hangi mesleği yaparsan yap yeter ki kendini geliştir bulduğun her fırsatta oku. Bugün şimdi TikTok gibi sosyal medyalarda 3 saat vakit geçirebilirsin ama bu 3 saatini yarım saatinde kitap okusan çok daha fazla edebilirsin. Aslında kitap okumak anahtar terimdir. Keşke her boşluğumuzda kitap okuyabilsek. Kitap okuyan insanın bakış açısı değişir bakışı değişir. Kitap okuyan insanın bir soruya bile verdiği cevap değişir, çay demlemesine kadar değişir. 13- Son olarak eklemek istediğiniz, biz gençlere söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Çok teşekkür ederim böyle geldiniz beraber sohbet etmiş olduk. Benim için daha çok sohbet etmiş gibi olduk. Bir mevzu varsa lütfen o konuda kendinizi geliştirin. Herkesin olduğu ortalamanın üzerine çıkmaya çalışın. Öteki şeyler ortalamada olabilir ama bir şey siz öyle çıkarsın. Üzerinde yılmadan çalışın ve üstüne gidin. Bu kadar. Ve göreceksiniz hayat size o konuyla ilgili bir sürü fırsatlar açacak. Oradan oraya atlamak yerine bir mevzuda derinlemesine gidin. Kendinizi geliştirin.


19 Mirvari September 2021

İ R A D NEDİR?

Genelde, “nefsin isteklerine karşı dururken kullandığımız güç” diye tanıttığımız iradenin tek kelimelik sözlük anlamını biliyor musunuz? İrade, ‘istemek’ demektir. İlk etapta ‘yok daha neler’ dediğimiz bu tanım, üzerinde düşününce gerçekten de, irade kelimesinin tek kelimelik en güzel karşılığı olabilir. İstemenin seviyeleri vardır, bazı şeyler anlık isteklerdir, hevestir geçip gider. Bazı istekler ‘olsa güzel olur ama olmasa da olur’ seviyesindedir, bazıları ise ihtiyaçtır. İhtiyaçlar ve bir de yine mutlaka gerçekleşsin istediğimiz arzularımız, isteklerimiz irade seviyesindedir. Aslında irade insana verilmiş en güzel hediyelerdendir, böyle güçlü bir isteme duygusu ile insan motive olur, planlar yapar, hayatını düzene sokar ve istediğini elde edene dek çalışacak enerjiyi içinde barındırır. İrade, insanı diri tutan istektir; insan irade seviyesinde isterse, Allah’ın izni ile istediğine kavuşur. Yani aslında insan ister ve Allah nasip eder. İrade seviyesinde bir isteği, arzusu, hayali olmayan insan ise, hevesinin peşinde oradan oraya savrulur; hiçbir şeyi hakikaten istemediği için herhangi bir şey yapacak enerjiyi de kendinde bulmakta zorlanır, yorulur, bunalır…


20 Mirvari September 2021

Ne var ki, istediğini elde etmek, mutlu olmak için yeterli değildir. İnsan bazen bilmeden belayı ister de, sonra bu bela niye başıma geldi diye bir de isyan eder. Hz. Nuh’un “Ya Rabbî, hakkında kesin bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana merhamet etmezsen, her şeyi kaybedenlerden olurum.” duası da bize yol gösteren muhteşem bir duadır. Bize iyi gelecek nimetleri istemek için ise, duyduklarımız, gördüklerimiz, öğrendiklerimiz üzeri hakiki bir tefekkürde bulunmalı, istemeden evvel neyi istediğimizi düşünmeliyiz. Nefsin bitmeyen istekleri vardır, vücudun arzuları, ruhun ihtiyaçları, insanın hayalleri ve hedefleri... Mutlu olmak için insan bunların dengesini iyi kurmalıdır, ne var ki insan acizdir; onlarca istek, arzu ve ihtiyacın arasında önceliklerini belirlemekte zorlanabilir. Özünde herkes mutluluk ve huzur ister. Bu ikisinin nasıl elde edileceği ise ezelden beri tartışılan bir konudur ki, herkesin de kendine göre bir başka cevabı olabilir. Aslında mutluluk ve huzur aynı şey değildir, insan bahtiyar olmayı bilmelidir. Her ne kadar isteklerimiz ve hayallerimiz gerçekleştiğinde mutlu olacağımızı zannetsek de, ihtiyaçlarımız karşılanmadan rahatça yaşayamayız. Bir çocuk düşünün, bir oda dolusu çikolata ve şeker yemek istiyor; yiyince mutlu olacağını düşünüyor. Oysa hepsini yerse hasta olacak, canı yanacak, uzun vadede zarar görecek. Yetişkin biri ona anlayacağı bir dille durumu anlatıyor, hatta hasta olan çocukları gösteriyor. Çocuk durumu tam idrak edemese de az çok anlıyor. Burada kendisine şu soruyu soruyor aslında: “Hasta olmamayı mı daha çok istiyorum yoksa bu şekerleri ve çikolataları yemeyi mi?” Cevabına bağlı olarak, ya sağlıklı kalıyor, zararı dokunmayacak kadar tatlı yiyip hayatına devam ediyor ya da o an şişene kadar çikolata, şeker yiyip sonra hasta oluyor, yoruluyor, canı yanıyor. Bizim de bu çocuktan pek farkımız olmayan anlar oluyor.

Bizi ve evrendeki her şeyi, tüm düzeni yaratan Rabbimiz, ihtiyaçlarımızı biliyor.Haramlar, helaller ve farzlar sınavımızın bir parçası olsa da, aslında bizi koruyor, ihtiyaçlarımızı karşılıyor; bu dünyada bahtiyar ve huzurlu olmamızı sağlıyor ve bir de ebedi mutluluğa götürüyor. Biz sebeplerini bilmesek bile, helal-haram çizgimize dikkat etmeli, farzları yerine getirmeliyiz; bu, bize bunca nimeti veren Rabbimize kulluk vazifemiz. Ancak sebeplere bakacak olursak da, haramların insana fizyolojik veya psikolojik olarak zararının dokunduğunu bilimsel olarak açıklayabiliyoruz genelde. Farzların ise, ihtiyaç olduğuna dair günden güne yeni bilgilerle karşılaşıyoruz; mesela: namaz kılarkenki hareketlerimizin çok benzerlerinin fizik tedavilerde önerilmesi, yılın belirli dönemlerinde oruca benzer detokslar tavsiye edilmesi, insanın yalnız olmadığını bilme, inanma ve güvenme ihtiyacını hakkıyla ikame edildiğinde namazın karşılaması, herkes zekat veriyor olsa oluşacak toplumsal düzen ve ekonomik sıkıntıların azalacak olması, bu örneklerden sadece birkaçı. Metnin başında değindiğimiz gibi, mutlu ve huzurlu olmak için evvela ihtiyaçlarımızın karşılanması gerekir. Ayrıca, ruhlar ebediyete meftundur ve içten içe sonsuz mutluluğu arzular. Hem bu dünyadaki maddi ve manevi ihtiyaçlarımızın karşılanması, hem de ebedi bir mutluluk elde edebilmemiz için ise, helallere, haramlara ve farzlara dikkat etmeli, hayatımızın merkezine onları koymalıyız. Bazen nefis haramlara meyleder, ister; farzlardan da kaçmayı arzular. İşte böyle zamanlarda, insan hakiki arzularını elde edebilmek için nefsin geçici isteklerine karşı gelir, direnir. ‘İrade’ kelimesinin, aklımızda “nefsin isteklerine karşı dururken kullandığımız güç” kalmış olmasının sebebi belki de budur. Unutmayalım ki, neyi irade seviyesinde istersek; kazandığımız şey de ancak o olacaktır. İnsan ister ve Allah nasip eder...


21 Mirvari September 2021

“Ashâbım [sahabeler] yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olursanız hidayete erersiniz.”

Sahabelerden Anılar Hz. Ebu Bekir Nergis


22 Mirvari September 2021

D

eğerli okurlarımız, bir sahabe yıldızının hayat yolculuğuna daha hoşgeldiniz. Bu sefer birlikte Peygamber Efendimiz’in (sav) yakın dostu ve yoldaşı olan Hz. Ebu Bekir’in hayatına bir yolculuk yapalım. Hz. Ebu Bekir kumaş ve elbise ticareti ile iyi sermaye yapan, etraftakiler tarafından saygı duyulan ve çok sevilen bir iş insanı idi. İslamdan önce Hz. Muhammed (sav) ile zaten yakın dost olan Hz. Ebu Bekir, aynı zamanda da Allah (cc) tarafından gönderilen vahiy üzerine Peygamber Efendimiz’e (sav) inanıp müslüman olan ilk sahabeler arasındadır. Öte yandan ise, Efendimiz’in (sav) kayınpederi, Hz. Muhammed’in eşi Hz. Ayşe’nin babası idi. Kendisine samimiyeti ve sadıklığından dolayı sıddık lakabı verilmiştir. Hz. Ebu Bekir’in en göze çarpan özelliklerinden biri dünyada cennet ile müjdelenen on sahabeden biri (Aşere-i Mübeşşere) olmasıdır. Bir insan düşünün ki, cennete gideceğini kesin olarak bilmesine rağmen dininden asla vazgeçmeden, iradesini hiçbir koşulda kaybetmeden, ibadetini de halifelik görevini de elinden geldiği kadar güzel bir şekilde büyük bir sabır ile yapmıştır. Ömrü yettiğince maddi ve manevi bütün gücünü dinini yaymak, İslamiyeti korumak, ve Rabbinin rızasını kazanmak için var gücü ile savaşmıştır. Müşrikler ne yaparsa yapsın, onu asla Allah (cc) yolundan ve ibadetlerinden geri çeviremediler. Üstelik, bir çok kişi arasında da dinine olan bağlılığı dillere destan olmuştur. Çok sevgili Peygamberimizi (sav) de gücü yettiği kadar koruyup her an yanında bulunarak gerek hicrette, gerek ise de savaşlarda ona en sadık destekçilerinden biri oldu. Hz. Muhammed’in (sav) vefatından sonra Müslümanları derin bir hüzün ve kaygı kaplamıştı. Birçoğu ibadetlerini kaçırmaya, zekatlarını vermemeye başlamıştı. Üstüne üstlük birçok yalancılar çıkıp peygamber

veya büyük din bilginleri olduğunu iddia ediyor ve insanların kafalarını karıştırıp duruyordu. Tam da o sırada, Hz. Ebu Bekir nasıl olsa cennet ile müjdelendiğini bilip olayları göz ardı etmek yerine, büyük emek sarf ederek olayları toparlamak için çabalamaya başladı. Kur’an-ı Kerim’i bir araya toparlayıp kitap haline getirmek yaptığı ilk adımdan biri oldu. Bu sayede, insanların doğru bilgilere ulaşması daha kolay ve garanti bir hale getirildi. Daha sonra insanlar ile konuşarak, dertleşerek, destek olarak sohbet etmeye başladı. Bu konuşmalarında insanları yalancı peygamber olduğunu iddia eden insanlardan uzak durmaları konusunda uyararak, onları tekrar doğru yola davet etti. Üstelik bunca şeyi sadece kendi ülkesinde değil, diğer bir çok ülkelere de yayarak Müslümanların sayısını ve temelleri sarsılmakta olan İslamiyet devletini tekrardan toparlamış oldu. Peygamber Efendimiz’e (sav) her daim çok sadık bir yoldaş olan Hz. Ebu Bekir, onun vefatından sonra da ilk halife olarak dinimizi yaymak ve korumak için kalan iki yıllık ömründe oldukça büyük emek sarf etmiştir. Elinden geldiği kadar dinimize inanan Müslümanları dağılmaktan kurtarmış, aksine daha farklı ülkelere yayılarak hizmet etmelerine ve İslamiyet’in, Kur’an-ı Kerim’in binlerce insanlardan nesillere aktarılmasına vesile olmuştur. Evet sevgili okurumuz, bir sahabe yıldızının hayat yolculuğunun daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Hz. Ebu Bekir dinimiz için oldukça önemli adımlar atarak temelleri sağlamlaştırılmış önemli bir sahabedir. Özellikle iradesini çok güzel kullanarak cennete gitmesinin garanti olduğunu bilmesine rağmen hiçbir koşulda nefsine yenik düşmemeye gayret etmiştir. Bizler de elimizden geldiği kadar onun dinimize olan bu sadık ve vefasını örnek almalı, hiçbir koşulda ibadetlerimizden vazgeçmemeliyiz.


23 Mirvari September 2021

Abu Bakr Muhammad Ibn Zakariya Al Razi

A

life full of discoveries yet buried by history. Abu Bakr Muhammad Ibn Zakariya Al Razi (Rhazes) was born in Al Rayy, a town on the southern slopes of El Burz mountains near present-day Tehran, Iran, in the year 865 AD. Rhazes started studying alchemy and philosophy. At the age of thirty, he stopped his work and experiments in alchemy due to eye irritation by exposing himself to the chemical compounds. Among his discoveries in alchemy, he is credited with the discovery of sulfuric acid and ethanol. Al-Razi studied medicine and probably also philosophy with Ibn Rabban. Al Razi quickly surpassed his teacher and became a famous physician. He was appointed as director of the hospital of his hometown Al Rayy during the reign of Mansur Ibn Ishaq Ibn Ahmad Ibn Asad of the Samanian dynasty. He was called upon by Caliph Al Muktafi to be the chief director of the largest hospital in Baghdad. Following the death of Caliph Al-Muktafi in 907, Al Razi returned to his hometown Al Rayy. He was in charge of the hospital there and dedicated most of his time for teaching. It is said that he had several circles of students around him. When a patient came with a complaint or someone from the laity had a question, it was passed to the “first circle” students. If they could not answer, it was passed to those in the “second circle.” If all failed to respond, it came to Al Razi, who gave the final answer. Al Razi was quite generous and charitable for his patients, treating them humanely, giving them treatment without charging them. He wrote more than 224 books on various subjects. His books on medicine, philosophy, and alchemy has greatly affected human civilization, es-

By Deniz pecially in Europe. Some authors consider him the greatest Arabic-Islamic physician and one of the most famous known to humanity. Rhazes made important contributions to neurology and neuroanatomy. He showed an outstanding clinical ability to localize lesions, prognosticate, and describe therapeutic options. He also reported clinical observations, emphasizing the link between the anatomic location of a lesion and the clinical signs. In addition, he is credited as the first physician to separate and recognize concussions from other similar neurological conditions. In addition to his contributions to the neurological sciences, he was a pioneer in treating mental illnesses and established the first mental ward. As part of discharge planning, each patient was given a sum of money to help with immediate needs. This was the first recorded reference to psychiatric aftercare. Al Razi is considered the “original portrayer” of smallpox; he was the first to describe smallpox and differentiate it from measles. Al Razi authored the first monograph written on pediatrics. Al Razi advocated using honey as a simple drug and as one of the essential substances included in composed medicines. His contributions to pharmacology include the introduction of mercurial ointments. He developed apothecaries (pharmacies) instruments such as mortars and pestles, flasks, spatulas, beakers, and glass vessels. There is much more to be discussed about the contributions of this great Muslim scholar to philosophy, chemistry, and medicine. In his later years, he had cataracts in both eyes and became blind. He died in Al Rayy on October 27, 925, at the age of 60 years.

Source: Amr, Samir S, and Abdulghani Tbakhi. “Abu Bakr Muhammad IBN Zakariya Al Razi (Rhazes): Philosopher, Physician and Alchemist.” Annals of Saudi Medicine, King Faisal Specialist Hospital and Research Centre, 2007, www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6074295/.


24 Mirvari September 2021

Merhaba bol tefekkür eden değerli okuyucu. Nasılsın? Dördüncü sayımızı okudun mu? Umarım okumuş ve beğenmişsindir ve yine umarım tefekkürün asıl manasını kavramışsındır. Bu sayımızdaki konumuz ise İrade. Her sayımızda daldığımız bilgi ve vefa deryasına bu sayımızda irade ile devam ediyoruz. Haydi besmele ile başlayalım…

Kıymetli okuyucu, irade denilince aklına ne geliyor? Senden sadece birkaç dakikalığına iradenin sendeki manasını düşünmeni istiyorum. İrade benim lügatımda, insanın nefsine karşı verdiği ve vereceği savaş anlamına geliyor. Peki senin lügatında karşılığı ne? İrade, sözlükte "istemek, dilemek" anlamına gelir. Terim olarak ise, "nefsin yapılması gerektiğine hükmettiği bir işi, bir amacı gerçekleştirmeyi istemesi, ona yönelmesi" yahut "bir fayda elde etme inancının ardından doğan eğilim" gibi değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bakıldığı zaman basit bir sözcük gibi görünen irade, aslında biz insanoğlu için oldukça önemlidir. İradenin manasını kavradıysak ikinci aşamaya geçiyoruz. Son yıllarda artan imtihanlarımız ile beraber aslında hepimiz nefsimizle yeni bir mücadeleye başlamış olduk. Abi ve ablalarımız çok iyi mevkilerde, saygı duyulan ve kıymet verilen kimselerdi ama içerisine girdiğimiz süreç ile beraber maddi olarak pek çok şey kaybettiler.


Sahip oldukları, çalışıp kazandıkları her şeyi ellerinden aldılar, daha doğrusu aldıklarını düşündüler. Unuttukları bir şey vardı. İrade ve iman. Bu iki kelimeyi tam manası ile hayatlarına katmıştı bizim vefa kahramanlarımız. Yani mal ve mülk gibi dünyalık maddeler ile hakikat öncülerini yıkamamış oldular. Bir profesör düşün sevgili okuyucu. Ülkesinde çok saygı duyulan ve hürmet edilen biriyken bir gecede “vatan haini” ilan ediliyor. Yıllarca gece gündüz çalışarak elde ettikleri başarıları, yaşamak için ihtiyaçları olan paraları, işleri bir gecede yok oluyor. İflas ettikten sonra intihar eden yüzlerce örnek var karşımızda. Fakat bizim hakikat öncüleri iflas etmediler. Uğruna canlarını dahi verebilecekleri ülkelerindeki hükümet makamlarına ve mülklerine el koydu. Yani iflas etmekten biraz daha ağır ve zor durum. Geçmişte haberlerde çok duyduk iflas eden, bunu kaldıramayan ve kumar oynayarak durumu kurtarmaya çalışan, olmayınca da intihar eden iş adamlarını. Fakat bizi bu duruma düşürmeye çalışanların unuttuğu şey; bizim kahramanlarımız mal, mülk için bu yola baş koymadılar. Dikenini bilerek bu yola girdiler. Evet, neredeyse bütün mal varlıkları, emekleri çalındı ama en önemlisi hala onlarlaydı... Şeref, vicdan ve iman. Haram paraya tenezzül dahi etmeden sıfırdan başladılar. Nice profesörlerimiz tuvalet temizliğinden dergi dağıtıcılığına onlarca farklı iş yaptılar.

Sevgili okuyucu yanlış anlama lütfen, amacım bu işte çalışanları küçümsemek değil. Bu benim haddime değil. Saygım sonsuz hepsine. Sadece en zirveden, en dibe çakılan ama bundan gocunmayan kahramanlarımızın iradesini anlatmaya çalıştım. Değerli okuyucu, ahir zamandayız ve harama bulaşmak eskisine nazaran çok daha kolay bir hale geldi. Bizlerin birinci vazifesi irade göstererek bu haramlardan kaçınmak. Yaşanılanlar zor, lakin cehennem lüzumsuz, cennet ise ucuz değil. Eğer bizim gayemiz cennet ise harama bulaşmadan, irade sınırlarımızı zorlayarak ibadetlerimizi en doğru bir şekilde yapmalıyız. Önümüzde bunca örnek varken bizlerin ders alıp kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor. Bu bizlerin 'Önden Giden Vefa Kahramanları'na borcumuz. Kendi çizgimizi koruyarak, irade sınırlarımızı zorlayarak, harama bulaşmadan, insan ve kul olabilmeliyiz. Belki haddim değil ama bir mümin kardeşiniz olarak bu soruyu sormak istiyorum. Yetiştirilme tarzımıza, öğrendiklerimize ve hocamızın bizlere öğütlediğine göre yaşayabiliyor musun? Şahsen ben bu soruya net bir cevap veremedim, aramızda kalsın ağırlığı altında ezildim. İnşallah sen cevap verebilirsin. Eğer cevabı sende yoksa bu sorunun cevabını bulana kadar çabala, pes etme ve irade göster.


26 Mirvari September 2021

If I can stop one heart from breaking, I shall not live in vain; If I can ease one life the aching, Or cool one pain, Or help one fainting robin Unto his nest again, I shall not live in vain. Emily Dickinson


27 Mirvari September 2021

İRADENİN VÜCUTTAKİ ETKİSİ By: Munise Yılmaz

İrade gücünün faydaları nelerdir?

İrade gücü, uzun vadeli hedeflere veya hırslara ulaşmak için kısa vadeli tatmini reddetme yeteneği olarak tanımlanır. İrade gücü, daha yüksek notlar, daha fazla benlik saygısı, daha az madde kötüye kullanım oranları, daha fazla finansal istikrar ve daha iyi fiziksel ve zihinsel sağlık gibi iyi yaşam sonuçlarıyla bağlantılıdır.

İradenin vücuttaki önemi

Araştırmaya göre, enerjiniz stres ve öz kontrol için "harcandığı’ndan” dolayı gün boyunca irade gücü düşüyor. Buna iradenin “kaslı modeli” denir. Pazı veya kuadriseps gibi irade gücü "kas", efordan yorulabilir.

İradenin vücut kaslarımıza etkisi nedir?

İrade gücü, tıpkı bir kas gibi zamanla oluşturulabilir. Bununla birlikte insanlar, kötüye kullanıldığında tükenebilecek sınırlı bir irade gücüne sahiptir. Pek çok kişi, irade veya özdenetim olarak bilinen bu anlaşılması zor özelliklere daha fazla sahip olsalardı, hayatlarını daha iyi hale getirebileceklerini düşünür.

İrade gücü, ayni zamanda öz disiplin mi demektir?

Bazen "öz disiplin" olarak da bilinen irade gücü, neredeyse her başarı öyküsünün merkezinde yer alır. İrade gücü, “bir şeyi başarmak veya dürtüleri bastırmak için uygulanan kontrol” olarak tanımlanır. Kararlılık, özveri, arzu, öz disiplin ve güçlü bir amaç duygusu gerektirir.


28 Mirvari September 2021

Positive Sides of the book: Simply put, Sun Tzu says that it is better not to fight, but if done, then you have to do it to win, and lists the various principles, often brutal, that will result in your victory. Sun Tzu, in nine principles, teaches you to conquer your enemy. This book can be applied to daily life and can be useful, even if you aren't a general or in war. Sun Tzu lists a lot of points that can be helpful to get what you want in life. Also, it is a conveniently short read-the audiobook that is only four and a half hours! Negative Sides of the book: If you happen to get an edited version, the publishers usually add a history section about Sun Tzu, which is usually unnecessary to the book. Also some of the tactics listed in the book are really common sense. For example, Sun Tzu asks the audience to not show off their strong points, but to lead the enemy to think that they are in a weak state which isn't very creative. In addition, Sun Tzu starts the book off by glorifying his tactics and dares all ignorant generals to oppose him which appears very arrogant. The Art of War may have once been an excellent strategy book, but it is also out-ofdate in many ways. In summary, although not the best, The Art of War isn't a horrible book and is worth the read.

By Deniz


29 Mirvari September 2021

BASKETBALL by Zeynep

What Is It? Basketball is played by two teams of five players each on a rectangular court, usually indoors. Each team attempts to score by tossing the ball through the opposing team’s goal, an elevated horizontal hoop, and a net known as a basket.

History Basketball was invented around December 1, 1891, at the International Young Men’s Christian Association Training School, Springfield, Massachusetts, by James Naismith (1861–1939), a teacher in physical education at the time. The number of players on a team in the early years fluctuated according to the number of students in the class and the size of the playing space. Layers wore one of three uniform styles: knee-length football trousers, jersey tights, as worn by wrestlers, or short padded pants, forerunners of today’s outfits, plus knee guards.

The courts were frequently uneven in shape, with occasional barriers like pillars, stairways, or offices that interfered with play. Baskets were often tied to balconies, making it easier for spectators behind a basket to reach over the railings and divert the ball, favoring one side and hindering the other; in 1895, teams were encouraged to construct a 4-by-6-foot (1.2-by-1.8-meter) screen to eliminate interference. Soon after, wooden backboards proved to be more effective. During the first two years, a soccer ball was utilized. Basketball was first advertised in 1894. The size had been determined at 30 inches by 1948–49 when the laceless molded ball became official (76 cm).

Growth of the Game Basketball grew rapidly but slowly in popularity and significance in the United States and worldwide in the three decades following World War II. The game’s popularity grew due to television exposure, but with the emergence of cable television, particularly in the 1980s, the game’s popularity increased at all levels.


30 Mirvari September 2021

NBA is Born The 1930s Great Depression affected professional basketball negatively, and a new NBL was formed in and around the upper Midwest in 1937. With the formation of the new Basketball Association of America (BAA) in 1946, professional basketball gained major league status under Walter A. Brown, president of the Boston Garden. Following a costly two-year feud, the BAA and the NBL merged in 1949 to form the National Basketball Association (NBA). Today, the NBA attracts players—and millions of fans—from countries around the world.

U.S. Women Basketball Clara Baer, who invented basketball at New Orleans’ H. Sophie Newcomb College for Women, inspired the women’s style of play with her set of women’s rules, which was published in 1895. When Baer received a court diagram from Naismith, he misunderstood dotted lines indicating where players could best execute team play for restraining lines, resulting in forwards, centers, and guards being restricted to specific areas. This seemed appropriate because many people thought the men’s game was too demanding for women. In the early 1980s, control of the women’s college game was transferred from the Association for Intercollegiate Athletics for Women (AIAW) to the NCAA, a move that streamlined and improved the operation and increased the visibility of women’s basketball. The NCAA championship tournament for women goes concurrently with the men’s, and many of the games are nationally televised. Women’s basketball became an Olympic sport in 1976.


31 Mirvari September 2021

Tips For Moving Into College By: Nergis Tour the College Make sure you make yourself familiar with the campus and its resources before the first week of classes.

Firstly, congratulations for finally coming this far into the college admissions process! It is now the final weeks of summer before a new chapter begins in your life. As you prepare for such a big thing, take a look at some of these tips to clear up your mind about some key things.

Complete Required Forms This might include things like immunization forms (especially now that most colleges require a COVID-19 Vaccination).

Create a Shopping List Do not rush into shopping before planning out what you will really need.

Communicate with Your Roommate(s) You should split a list of commonly used items to avoid buying them twice.


32 Mirvari September 2021

Explore the Surroundings Find out the nearest groceries, transportation services, shopping stores, hospitals, etc.

Meet New Friends Don't be shy, build connections!

Avoid Peak Times It will be easier for you to move your things if there is less students coming in and going at the same time.

Check Out the Bookstore Move in Early Most colleges will allow freshmen to move in a couple days earlier than the rest of the students. Make sure to take advantage of that!

Know Important Details You will often need to get your college ID before moving in to get access keys.

Although it might be ideal to wait until the first day of class to get textbooks, it would not hurt to look around the campus store to make sure they have everything you need in stock.

GOOD LUCK!


33 Mirvari September 2021

Dün sabaha karşı kendimle konuştum Ben hep kendime çıkan bir yokuştum Yokuşun başında bir düşman vardı Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum Özdemir Asaf


34 Mirvari September 2021

Fatiha Suresi

1- Rahman, Rahim Allah’ın Adı’yla 2- Bütün hamd, Alemlerin Rabbi Allah içindir: 3- Din, (Hesap ve Hüküm) Günü’nün Maliki. 5- (Allah’ım!) Ancak sana ibadet eder, Ancak Sen’den yardım bekler ve dileniriz. 6- Bizi Dosdoğru Yol’a hidayet et. 7- Kendilerine nimet lûtfettiklerinin yoluna; üzerlerine gazap hak olmuş bulunanların ve delalette olanlarınkine değil.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.