5 minute read

Sahabelerden Anılar

Sahabelerden Anılar Hz. ZeynepNergis

Ashâbım [sahabeler] yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olursanız hidayete erersiniz. “ “

Advertisement

Aslında ne de çok alınacak ders var şu hayatta. En önemlilerinden biri de sahabe hayatları değil mi? Peygamber Efendimizi (sav) bizzat görmüş, ona ve İslam’a inanlarda, onun vahiylerini, öğütlerini bizzat ilk dinlemişlerin arasında yer alma şerefine ulaşmış o mübarek insanlar. Gelin şimdi ilk Müslümanlardan biri olan Zeynep Binti Resulullah’ın hayatına bir yolculuk yapalım.

Zeynep Binti Resulillah, Peygamber Efendimiz’in (sav) ve Hz. Hatice annemizin ilk göz ağrısı ve en kıymetli yakınlarından biriydi. Üç küçük kız kardeşi ile çok mutlu ve huzurlu bir yuvaları vardı. Zaman geçtikçe, Hz. Zeynep büyüyor, olgunlaşıyor, güzelleşiyor ve evlilik yaşına geliyordu. Bir gün Hz. Hatice validemizin kardeşi Hale annemiz, oğlu Ebu’lAs b. Rebi’nin Hz. Zeynep’i beğendiğini ve onunla evlenmek istediğini öğrenmiş, bunu Hz. Hatice validemize anlatıyordu. Uzunca konuşup etraflıca düşündükten sonra, bu duruma sıcak bakan Hz. Hatice, kızı ve eşi ile de istişare ettikten sonra bu evliliğe evet dediklerini bildirdi. Ebu’l-As b. Rebi ticaret ile uğraşan, ahlaklı ve insanların güvendiği bir genç idi. Aynı zamanda, Hz. Zeynep’in babası Hz. Muhammed (sav) ile de yakın akrabalık ilişkileri vardı.

Başlarda Hz. Zeynep’in evliliği sevgi dolu ve huzurlu ilerliyordu. Evliliklerinden yaklaşık bir sene sonra, Allah Resulü (asm) peygamber olmuştu. Hz. Zeynep ise ilk vahyin gelişine yakinen şahit olanlardan biri olarak babasının bu durumuna hem seviniyor, öte yandan ise halktan görecekleri tepkiden dolayı oldukça endişe duyuyordu. Fakat, babasına güveni tam olan Hz. Zeynep, annesi gibi hiç tereddüt etmeden Müslüman oldu. Babasını tasdik ederek Müslüman olan Hz. Hatice, durumu eşine de anlattı. Eşi, Hz. Muhammed’i (sav) yakinen tanımasına, saygı duymasına, yalan konuşmayacağını bilmesine rağmen, işini, saygınlığını, putlarını bırakamadı ve İslam davetini kabul etmedi. Bu durum Hz. Zeynep’i çok üzdü. Uzun zaman yılmadan, sabırla eşinin doğru yolu bulması için Allah’a dua etti.

Birçok Mekkeli daha Müslüman olduktan sonra, müşrikler giderek artan sayılardan rahatsız oldular ve Müslüman sahabelerimizin üzerinde baskı kurmaya başladılar. Hz. Zeynep’in de Müslüman olduğunu duyan Kureyş kabileleri, onu boşaması için eşine birçok teklifte bulundular. Her ne kadar eşi boşanmayı kabul etmese de, bu olanlar Hz. Zeynep’i çok üzdü. Üzerine o hüzün senesi dediğimiz yılda bir de annesi Hz. Hatice validemizi kaybetmesi onu çok derinden sarstı.

Kısa bir zaman sonra, Müslüman olmayan eşi ile ailesi arasında denge kurmaya çalışan Hz. Zeynep, hamile olduğunu öğrendi. O sene oğlu Ali’yi, bir sene sonra ise kızı Ümame’yi kucağına aldı. Çocuklarının doğumu ile biraz neşelenmesine rağmen, annesinin yanında olmaması, müşriklerin Müslümanlara olan acımasız baskısı ve eşinin hala Müslüman olmayışı, onun kalbinde derin yaralar açmaya devam etti.

Bir zaman sonra ise, çok sevdiği babasını diğer Müslümanlar ile Medine’ye hicrete, huzur ile dinleri yaşayabilecekleri ve müşriklerin insafsız zulümlerinden kurtulacakları yere yollamak durumunda kaldı.

Onların da gidişi ile Hz. Zeynep artık Mekke’de müşriklerin ortasında tamamen yalnız kalmıştı. Zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Saatlerce ailesine kavuşabilmek için dualar ediyor, yine çareyi Allah’a (cc) sığınarak arıyordu.

Bir süre sonra Hz. Zeynep’in eşinin de babasına karşı savaşanların arasında yer alması, onu zor bir karara sürükledi. Çocuklarını da alıp, ailesinin yanına hicret edecekti. Fakat, yolculuk pek de kolay olmadı. Yol boyu müşrikler ona engel olmak için ellerinden geleni yaptılar. Yol sırasında çocukları ve kendisi deveden düşerek yaralanmasına rağmen yılmayan Hz. Zeynep, dualar ederek Allah’a sığındı ve acılar içinde babasının kollarına koştu.

Medine’de en sonunda ailesi ile huzurlu günler geçirmeye başlayan Hz. Zeynep, bir süre sonra eşinin başka biri ile evlendiğini öğrenmiş, ve kalbi çok yanmıştı. Bu durumda ona en çok babası Hz. Muhammed (sav) destek olup teselli etmişti. Her şeye rağmen, bu felakette de kalbini rahatlatmak için isyan etmek yerine o Allah’a (cc) sığınmayı tercih etmişti.

Bir süre sonra, Hz. Zeynep’in duaları kabul olmuştu. Eşi Ebu’l-As, Mekke’deki müşriklere haklarını dağıtmış, oradakiler ile vedalaşmış, hesaplarını kapatmış ve Medine’ye, ailesinin yanına Müslüman olduğunu açıklayarak dönmüştü. Eşinin de dönmesi ile Hz. Zeynep’in sonunda huzurlu yuvası tamamlanmıştı. Hz. Zeynep hem babası hem kardeşler hem eşi hemde çocukları ile yakinen ilgileniyor, Allah’a (cc) da bol bol şükretmeyi ihmal etmiyordu.

Her şey çok güzel gidiyordu derken Hz. Zeynep bu sefer de evlat acısı ile imtihan olmuştu. Oğlu Ali hicret sırasında atılan bir ok ile deveden düştükleri anda aldığı yaralara fazla dayanamayıp şehit düşmüştü. Bu vefat hem onu, hemde Allah Resulünü (asm) derinden sarsmıştı. Her ne kadar ciğeri parçalanmış olsa da o, yeniden Allah’a (cc) sığınmayı, ondan acısına merhem dilemeyi hiç bırakmadı.

Evlat acısından sonra, Hz. Zeynep uzun sure üzüntüyü atlatamadı. Aynı zamanda Medine’ye hicret sırasında deveden düştüğünde aldığı rahatsızlık ise giderek şiddetlenmeye başlamıştı. Çok geçmeden, o da özlemlerini duyduğu annesi ve oğlu gibi her koşulda sığındığı Rabbine kavuştu.

Evet, hayatının birçok noktasında da gördüğümüz üzere, Hz. Zeynep asla Allah’a sığınmayı bırakmadı. Mutluyken de üzgünken de onu yaratan Rabbini unutmadı. Bizler de onun merhametini, saygısını, sevgisini sadakatini, sabrını, en çok da imanının gücünü örnek almak için gayret göstermeliyiz.

Heroes of History Ali Qushi by Deniz

Famous yet hidden. Known yet unfamiliar. Ala al-Dīn Ali ibn Muhammed al-Qushji or better known as Ali Qushji fit this title flawlessly. Ali Qushji was an astronomer, mathematician, and physicist that is credited with discovering the idea that the Earth spun around itself. Born in 1403 in the city Samarkand, present-day Uzbekistan, but later settled in the Ottoman empire. Sources say he was Turkic or Persian and was the son of the royal falconer who served the legendary astronomer Ulugh Beg whom Qushji took courses in the linguistic sciences, mathematics, and astronomy as well as other sciences. His 71 years’ life is filled immensely with research, expeditions, and books. Al - Qushji or as the Turks call him Ali Kushchu served as a delegate to Mehmed the II for many years as well as many other influential figures of the Ottoman Empire. Qushji rejected Aristotelian physics and completely separated natural philosophy from religious astronomy, allowing astronomy to become a purely empirical and mathematical science. Qushji’s view on the Earth’s motion was similar to the later views of Nicolaus Copernicus on this issue, though it is uncertain whether the former had any influence on the latter. Al- Qushji wrote numerous revolutionary books on the subjects of astronomy, mathematics, mechanics, and linguistics and made numerous scientific discoveries in Ulugh Beg Observatory. Until this day we have discovered 29 books both in Persian and Arabic. In the latter days of his life, Kuşçu moved to Constantinople, modernday Istanbul, where he taught at the schools that Mehmed the II had established after his conquest of the city. Ala al-Dīn Ali ibn Muhammed al-Qushji died during his sleep at the age of 71 on December 16, 1474, in Istanbul. He is now buried at Eyüp Sultan Mosque in İstanbul, Turkey.

This article is from: