1 minute read
MEŞHUR İBRİKÇİBAŞI FIKRASI
-Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum! -Yav bunu söyleyinceye kadar, “var” veya “yok” diyebilirdin!
-Konuşmak mecburiyetinden değilim!
Advertisement
Şimdi, adam… Herhalde büyük bir operasyon var… Onu yönetiyor yani… Oraya da yazıyor; “Danışma”... Ama o, “Danışma!” diye anlamış onu… Yani, bu ve benzeri tavır ve davranışları vurarak, kırarak, dökerek nasıl halledeceksin? Cart-curtla, zart-zurtla olur mu? Ben diyorum ki dünkü topladığımız arkadaşlara; “Ben, kırıp dökmeye
gelmedim!”
Yani, fil züccaciye dükkânına girdi… Ne yapar? Ne faydası olur, orayı altını üstüne getirdikten sonra? Şimdi, bazı vaatler işte… “Tebdili kıyafet geziyor” şudur, budur… Ben bunları duyunca, gülüyorum. Diyorum ki, “Ben, insanları suçüstü yakalamaya… Ondan sonra, terörist gibi
muamele etmeye değil… Kırıp dökmeye değil… İkna etmeye, gönülden yakalamaya… Bu marifet-iltifat meselesi…”
Diyorum ki, “Bugün eşinizden bile marifet bekliyorsanız, iltifat edeceksiniz. Çocuğunuzdan
marifet bekliyorsanız, iltifat edeceksiniz. Çalıştığınız insanlardan marifet bekliyorsanız, iltifat edeceksiniz! Yoksa kırıp dökerek… Onları muaheze ederek… Veya işte… Onların üzerine yüklenerek… Veyahut da otoriter bir anlayışla… Bu iş olmaz!” “İşte, belirli konularda… Bu davranışlarda… Sıcak bir ilişkiyi... Halkla ilişkilerde duyarlılığı…
Sıcak bir ortamı nasıl yakalayabiliriz?” diye… Bu bir buçuk saatlik seminerlerde… Konferanslarda… Neyse… İşte, bugün yine… Öğretmenlerle beraberdik. Şimdi 12 bin kişi, kamu görevlisi bitti. Şimdi, 5 bin kişiyi… Merkezdeki öğretmen… Bugün ikinci 500 kişiydi… Yine… 16:3018:00 arasında onlarla beraber olduk… Ve 18:00’de geldik sizin programa… Siz de bir aydır bana “gel” dediniz ama işte yeni geldiğimiz için ancak fırsat yakalayabildik. Bu gecikme için de beni bağışlayın ama bizi sevgili Aydınlılarla, hemşerilerimle buluşturduğunuz için de teşekkür ediyorum. Musa İlhan: Efendim, ben teşekkür ederim. Gerçekten biz, sizin bu programımıza katılmanızı özellikle bekledik ve ben kalben istedim. Ve Aydınlı hemşerilerimizden de “Yav, hocam!
Programınız çok izlenen bir program Aydın’da… Yav Recep Bey’i, sayın Valimizi getiremez misiniz? Artık biz onu yakında, büyük televizyonlarda… İşte Show’da, ATV’de… Değişik
kanallarda izliyoruz. Bir de Ay TV’de izleyelim” falan… Ben de biraz, bizim izleyenlerimizin etkisiyle ve sizi de yakinen tanıdığım için… Sağ olun… Davet ettik, kırmadınız. Recep Yazıcıoğlu: Estağfurullah… Musa İlhan: Sayın Valim, kitabınızı şöyle bir karıştırdım da… Vatandaşı tanımlıyorsunuz… Ve diyorsunuz ki; “Devlet Kapısı olarak gördüğü kamu kurum ve kuruluşlarında güler yüzle karşılayacaksınız.” diyorsunuz vatandaşı, bürokrata. “Problemlerin çözümü için her türlü