2 minute read

MÜTEŞEBBİSLİK

Dernek, piramittir… Aile, piramittir… Yani, başında bir adam… Altında da teferruat vardır. Şimdi, bu bizim kültürümüz… Yani, bu partide de böyle… Dernekte de böyle… Kooperatifte de böyle… Şirkette de böyle… Ailede de böyle… Devlette de böyle… İşte bunları eleştirerek, tartışarak, konuşarak… PEDERŞAHİ KÜLTÜR

Yav, biz hiç mi yoğuz piyasada?  Bir cemaate girersin… Bir tarikata girersin… Şeyh her şeye kadirdir… Seni cennete götürecek.  Partiye girersin... İtaat… Biat… Aynı şey!  Dernek de öyle… Hep baştaki kişiye ihale ve havaledir! Buna “pederşahi kültür” deniyor. Yani, bundan işte… Sorgulayarak… Kendi tavırlarımızı, kendi yanlışlarımızı, doğrularımızı… Bir gözümüzün önünde… Bir muhasebesini yapmamız lazım… İşte… Seçkinler… Aydınlar… Televizyon programları vesaire… İnsanlar için bu anlamda uyarıcı ve etkileyici olmalıdır… Yani, hiç kimse Merih’ten gelmemiştir20 . Yani, hepimiz… Yöneticiler de… Yönetilenler de…

Advertisement

TOPLAM KALİTE ANLAYIŞI

Şimdi… Toplam Kalite anlayışında, genel müdür dediğimiz kişiler… Bizde biliyorsunuz, herkesin yeri vardır. Otomobilinin yeri vardır. Hâlbuki toplam kalitede; genel müdür en son gelirse, park edecek yer bulamaz, 2 kilometre uzağa arabasını park eder. Doğrusu da budur. Yani, yeri hazır beklemez! Bakın! Anlayışa bakın! Yani, insana verilen değere bakın! Bizde şimdi… Kıymetli ve değerli denir ya? Önemli… Değerli… Her önemli, değerli olmuyor… Her değerli, önemli olamıyor. Onun için de zaten davayı kaybediyoruz. Şimdi, (Toplam kalite anlayışında) genel müdür de beraber çalıştığı personelle yemek kuyruğuna girer. Yani, genel müdürün bizde, yeri ayrıdır, biliyorsun. “Lordlar kamarası”nda oturur, yemek yer. Öbürü de, avam… Avam tabakası… Yani teferruat… Şimdi, bunları adamlar, böyle çözmeye çalışıyorlar. Yani, orada yönetici, yönettiği insanlardan kopuk değil! Halktan kopuk değil! Yani, bu iç içe girmiş. Ama bizim bu seçkinci anlayış… Halktan kopuk… Beğenmeme… Araya mesafe koyma… İşte, “Bu milletten ne köy olur, ne kasaba!” E, ne yapacağız? Merih’ten mi insan getireceğiz? Peki… Bizim burada yaptığımız eleştiri, aslında bir özeleştiridir. Yani, seçkinci bir şey değil! Yani, biz varlığımızın farkında olalım! Gücümüzün farkında olalım eleştirisini yapıyoruz biz burada! Yoksa beğenmeme anlamında değil! Yani, nasıl daha iyi yapabiliriz? Kendi varlığımızı, kendi ağırlığımızı nasıl hissedebiliriz, hissettirebiliriz? Yani, nasıl katılabiliriz yönetime?

20 Gezegen. Latince Mars veya Arapça Merih…

55

İşte, bütün bunlar yani… Dinamik bir toplumun her şeyi dinamik olur…

MÜTEŞEBBİSLİK

Bakın, şimdi bizim Denizli… Çok ilginç! Güzel bir kelime var… Denizli, sanayide… Tekstil ağırlık olarak, sanayide… “Fiili ekonomik desantralizasyon”u uygulamıştır! Fiili… Ekonomik… Desantralizasyon… Yani, tabandan tavana yükseliş! Devlet, aynı devlet! Sistem, aynı sistem! Denizli, almış başını gidiyor! 1000 tane şirket! 1000 tane fabrika! Yarısı tekstil! Amerika ve Avrupa’nın bornoz ve havlu ihtiyacının yüzde 25’ini Denizliler üretiyor! Denizli’ye devlet ekstra bir destek sağlamamış! Aksine, ne yolunu yapmış, ne hastanesini yapmış, ne okulunu yapmış! (Başka bir yeri işaret ederek) Burada bunların hepsini yapmış… Demek ki, müteşebbis insan… Arayan… Hırsla başarıya koşan… Tasarruf eden… Aklını kullanan… Mesai veren… Çile veren… Üreticidir…

56

This article is from: