3 minute read
Baran / Yağmur Şahin
from TENKİD DERGİSİ
by murat selim
film tenkitleri
YAĞMUR ŞAHIN
Advertisement
BARAN MECID MECIDI ►
2001 yapımı Mecid Mecidi’nin ulusal ve uluslarası birçok alanda ödül alan filmi Baran…
Film bizlere henüz on yedilerinde olan, bir inşaatta işçilerin getir götürlerini, ayak işlerini ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan, yer yer acemiliğinin kanıtı olarak gösterilebilecek yersiz şakalar yapan Latif’in yaşanan olaylar karşısındaki değişimini mistik bir havayla aktarmaya çalışıyor. Peki, nedir bu değişime sebep olan olaylar?
Bir gün Afgan inşaat işçisi Necef inşaattan düşer ve ayağı kırılır. Necef Afganistan’daki savaştan dolayı İran’ın Güneyi’ne gelen 1,5 milyon Afgan göçmenden sadece biridir. Birçok Afgan göçmen gibi Necef’te ağır şartlar altında, sarf ettiği çabanın karşılığını alamayacak bir şekilde yasadışı yollarla çalışır bu inşaatta. Elbette Necef’in omuzlarındaki tek yük bilmediği bir ülkede göçmen olarak bulunması değildir. Aynı zamanda ihtiyaçlarını gidermesi gerektiği bir de ailesi vardır. Necef’in komşusu Sultan, Necef’in kızı Rahmet’i alır ve inşaata götürür. İnşaatın ustası Memar ilk başta bir erkek çocuğu zannettiği Rahmet’i işe almak istemez ama daha sonra ailesinin içinde bulunduğu durumdan ötürü Rahmet’i işe alır. Rahmet inşaattaki bir kişiyle bile tek kelime konuşmaz. Rahmet’in sırtına yüklendiği ağır çuvalları taşımakta zorlandığını gören Memar, Rahmet’i çağırır ve Latif’in işi olan çay yapmak, getir götür gibi işleri Rah
met’e verir. Bu kararı duyan Latif, ta ki Rahmet’in küçük sırrını öğrenene dek her defasında Rahmet’ten intikamını almaya çalışır. Bu küçük sırrı öğrendikten sonra Rahmet’in içindeki intikam ve öfke duyguları yerini aşk ve sevgiye bırakır.
Bu noktadan sonra film daha da mistik bir hal almaya başlar. Latif Rahmet’i ona karşı gelebilecek her türlü kötülükten korumaya çalışır. Rahmet’e şirin görünmek için türlü türlü şeylere başvurur. Bir gün inşaata gelmeyen kızı aramak için yalan söyler ve Rahmet’i aramak üzere yola koyulur. Yolda bir ayakkabı tamircisini görür ve ona Necef’in komşusu Sultan’ı tanıyıp tanımadığını sorar. Karşısındaki adam da ona buradaki birçok Afgan’ın isminin Sultan olduğunu söyleyerek karşılık verir. Bunun üzerine Latif “İnşaatta çalışan” der ve adam o dönemdeki birçok Afgan’ın içinde bulunduğu durumu ortaya koyan “Bütün Afgan cemaati inşaatta çalışır” sözlerini sarf eder. “Sohbete sen burada yalnız mı yaşıyorsun?” sözleriyle devam eden Latif, “Yalnız adamın arkadaşı Allah’tır” cevabını alır. Bu sözün üzerine Latif uzaklara dalar ve elinde bulunan çorap ısınmaya çalıştığı ateşten dolayı yanmaya başlar. Bunun üzerine adam “İnşallah kalbinde bu ateş gibi Allah’ın aşkıyla yanar” der. Latif bu sözler karşısında sadece “çok güzel konuşuyorsun” diyebilmiştir. Buna karşılık adam “Sözlerim kalbimden gelir oğul, sağ ol” der. İşte bu dua sanki Latif’in yazgısını yönlendiren bir dua gibidir. Daha sonra Sultan’ı bulan Latif, Rahmet’i sorar ve onun başka bir yerde çalışmaya başladığını öğrenir. Kızı sürekli görmeye gider. Zor durumda olan Necef’in, Afganistan’da bulunan karısının yanına gitmesi gerekir ama yeterli parası olmadığından Memar’ın yanına gelir ve ondan para ister. Memar, Necef’e para vermek ister ama onunda parası yoktur cebindeki parayı ona verir. Bu olayı gören Latif bir yıl boyunca elini bile sürmediği maaşını Memar’dan “Kız kardeşim çok hasta.” diye bir yalan söylerek alır ve Necef’in komşusu aracılığıyla aileye parayı ulaştırır. Yine bir gün kızı görmeye giden Latif ailenin Afganistan’a gitmekte olduğunu görür ve yanlarına yaklaşır, onu gören kız heyecanlanır ve elindeki poşet yere dökülür. Latif poşetin toplanmasına yardım eder. Kız apar topar onu beklemekte olan kamyonete doğru koşar. Kamyonet hareket eder. Latif’in gözü kızın ayak izine takılır ve bu sırada yağmur şiddetlenir ve film biter.
Mecid Mecidi diğer birçok filminde olduğu gibi bu filminde de aile kavramı üzerinde durmuştur. Ayrı-
FILMDEN BIR SAHNE
ca zamanın problemi olarak görülen Afgan mülteci “sorunu”na da farklı bir bakış açısıyla bakmış ve İranlılar ve Afganlar arasındaki olumsuz tartışmalara da yer vermiştir. Toplumsal gerçeklik bağlamında onların var olma mücadelesini de filminde işlemiştir. Bununla beraber insanlar arasında var olan ilişkilerin inişli çıkışlı seyrini büyük bir sadelikle yansıtabilmiştir. Beşeri sevginin yalın, saf ve duru biçimini mistik bir havayla seyirciye sunmuştur ancak Mecidi’nin birçok filminde olduğu gibi bu filmde doğu dünyasında yeteri kadar ilgi görmemiştir. Mecidi birçok ödülünü Batı’dan almıştır.
Mecid Mecidi ayrıca kendi sinema yaklaşımını da kısaca şu şekilde özetlemiştir: “Ben bunu tasavvufi yahut irfani sinema olarak değil fıtrat sineması; yani insaniyeti, aşkı, adaleti ve sevgiyi mesele edinen sinema olarak görüyorum. Çünkü bunlar Allah’ın insanların içine yerleştirdiği duygular. Bütün sanat dallarında da ben buna yakın olmanın gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu hem fıtrat dili, hem Kur’an dili, hem de sanat dili. Biz her sanat dalında bunu başarabilirsek herkese ulaşabiliriz.”
Kısacası Mecidi yönetmenliğini yaptığı filmleriyle İran sinemasına mistik bir boyut katmış; özellikle Batı dünyasından fazlasıyla ilgi görüp, birçok ödül almış yetenekli bir yönetmen olarak, izlenmeye değer filmlerin yönetmenliğini yapmıştır…