Hemşirelik ve Estetik

Page 1


HEMŞİRELİK VE ESTETİK HEMŞİRE OLMAK HAYATA...

Editör

Prof. Dr. Nedime Köşgeroğlu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eskişehir Sağlık Yüksekokulu

NOBEL TIP KİTABEVLERİ


© 2013 Nobel Tıp Kitabevleri Ltd. Şti. HEMŞİRELİK VE ESTETİK - HEMŞİRE OLMAK HAYATA... Nedime Köşgeroğlu ISBN: 978-975-420-976-1

5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasası gereği herhangi bir bölümü, resmi veya yazısı, yazarların ve yayınlayıcısının yazılı izni alınmadan tekrarlanamaz, basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz. Düzenleme/Kapak: Nobel Tıp Kitabevleri - Can Gelgeç Baskı / Cilt: Nobel Matbaacılık, Hadımköy-İSTANBUL


İÇİNDEKİLER Önsöz ............................................................................................................................................................. v Hayata Hemşire Olmak-Prof.Dr. Ahmet İnam ....................................................................................... ix Hemşire Olıcam Dünyaya .......................................................................................................................... xi İnsan, Sağlık, Hastalık Kavramları Doğrultusunda Hemşirelik ............................................................. 1 Temel İnsan Özellikleri........................................................................................................ 2 Hemşireliğin Felsefesi .................................................................................................................................. 9 Hemşirelik ve Disiplinlerarası Etkileşim ......................................................................... 10 Hemşirelik ve Estetik ................................................................................................................................. 17 Kültür ve Sanat Ekseninde Hemşirelik ............................................................................ 17 Ölümün İnce Gülü-Hikmet Çetinkaya ........................................................................... 18 Hemşirelik Eğitiminin Tarihsel Süreci ............................................................................ 21 Yazı bozmaya....................................................................................................................... 23 Sanat ..................................................................................................................................... 24 Sanat ve Hemşirelik ............................................................................................................ 25 Hemşirelik Sanatı Nedir .................................................................................................... 27 Estetik Kavramının Anlamı .............................................................................................. 28 Estetik Kavramının Hemşirelikle İlişkisi......................................................................... 29 Etik ve Hemşirelik .............................................................................................................. 31 Hemşirelikte Sistematik Yaklaşım .................................................................................... 35 Hemşirelik Tanılama Sistemine Yönelik Çalışmalar ...................................................... 37 Hemşirelikte Estetik İlişki ................................................................................................. 41 Hemşireler Dertli, Hem de Çok Dertliler-Abbas Güçlü................................................ 46 Hemşirelikte Değişim ................................................................................................................................ 49 Son Söz: Söyleşi: Nedime Köşgeroğlu Kadın ve Sanat ve Şiir ............................................................... 59 Hasta Tanılama ........................................................................................................................................... 65 Özgeçmiş ................................................................................................................................................... 105 Alfabetik İndeks........................................................................................................................................ 107


ÖNSÖZ Hemşirelik mesleğin eğitici ya da klinik uygulayıcısı olarak çalışan tüm hemşireler, hemşireliğin bilim ve sanattan oluşan uygulamalı bir disiplin olduğu, yıllarca bilim yönü üzerinde durulduğu ve sanat yönünün biraz gölgede kaldığı gerçeğini bilirler. Bugün sağlık sistemin mevcut geleneksel yapılanması içinde hemşireler, hasta merkezli değil, iş merkezli çalıştıklarını, mesleğin bilimsel yönünün klinik uygulamalarda çok fazla yerini bulamadığı gerçeğinin de farkındadırlar. Hemşireliğe ilk adımını atan hemşire öğrenciler de meslek derslerinde: “Hemşirelerin yaratıcı olması gerektiğine” ilişkin ifadelerle sıkça karşılaşırlar. Ancak yaratıcılık kavramının ne olduğu, nasıl geliştiği ve nasıl bir süreç gerektirdiği konusunda bilgi ve beceriye sahip olamazlar. Çünkü, mevcut müfredat programları tıbbı bilgiye dayalıdır ve içerikleri oldukça kapsamlıdır. Öte yandan hemşirelik öğrencileri, hemşireliğin tarihsel süreç içinde bir meslek olarak gelişimini ve Florance Nigtingale ismini yine tüm meslek derslerinde sıkça duyarlar. Çünkü, hemşireliğin bir sanat olduğu bilgisi Florance Nightingale’e aittir. Peki, dünyada ve özellikle ülkemizde hemşireliğin doğuşunu sağlayan Nigtingale, hemşireliğin sanat olduğunu söylerken neyi amaçlamıştır? Gerçekten hemşirelik sanat mıdır? Bu soruya neden evet ya da neden hayır denmelidir? Hemşireliğin sanatla ilişkisi nereye kadardır? Hemşireliğin mesleki mirası ile sanat kavramı arasında nasıl bir ilişki kurulabilinir? Bir sanat dalı ve bilim olarak kabul gören, felsefe tarihi içinde tartışılmış olan estetik kavramının, hemşirelik mesleği ile kesiştiği nokta var mıdır? Evet ise, bu kesişme noktasını kavramak nasıl bir bilgi ve beceri gerektirir? İşte bu sorular ve sorulara aranan yanıtlar, kitabın yazılmasının temel gerekçelerini oluşturmuştur. Bu kitabın başlığını okuyanların kafasında iki düşüncenin belirmesi kaçınılmaz olacaktır. Bunlardan ilki; “eşitsizliğin, özgürlüğün kısıtlandığı bir dünyada, ekonomik koşulların yetersizliği içinde, özelleştirmenin devleşen koynunda; açlığın, sefalettin, savaşların kol gezdiği bir dünyada estetik kimi ilgilendirir?” şeklinde olacak ve kitabın ön-arka kapağını şöyle bir bakarak elinden geri bırakacaktır. İkinci olarak; “merak edecek, düşünecek, kendisi olmasa bile eşi, kardeşi, ağabeyi hemşire olanlar için” bu kitabı okumak isteyecektir. Her iki düşünce ve bu düşünceler sonucu gelişen davranışlar, oldukça doğal, beklenen davranışlardır. İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellik gelişmiş bir sinir sistemine sahip olmasıdır. Bu gelişmenin geçmişi ise 1.5 milyar yıllık bir evrim sürecine dayanır. Çevreden gelen her türlü uyarıları algılayarak, uygun tepkiyi veren duyu organları “omurilik”, “orta beyin” ve “büyük beyin”dir. “Homo Sapiens (Bilen İnsan)”in evrimsel öyküsü ancak 40-50 bin yıla kadar uzanır. İnsanoğlu göçer yaşamdan yerleşik düzene geçerken vahşilik, barbarlık, uygarlık dönemlerinden geçmiş, endüstri devrimini gerçekleştirmiş, ardından bilişim teknolojisi ve içinde bulunduğumuz nano teknoloji dönemine merhaba demiştir. Geçmişten bugüne dünya, hep karşıtlığın yarattığı kaos içinde dönmeye devam etmiştir. Yani yaşam dediğimiz şey, karşıtların birlikteliğinden doğan bir bütündür; gece-gündüz, iyikötü, güzel-çirkin, yaşam–ölüm gibi. İnsan bilinçli olarak ölümü seçmiyorsa yaşamı seçmiş demektir. Geçmişte kan ağlayan dünya düzeni içinde kendi ütopyalarını yaratanlar daima olmuş, “bir hayalim var” diyenler dünyayı her şeye karşın yaşanır kılmaya çalışmışlardır. Bu mesleğin- eğitim süresini de dahil edersem Ülkemizde yarım asırlık geçmişi olan hemşirelik mesleği belki de bir yarım asır sonra estetik kavramıyla bütünleşecektir. İşte bu kitabın yazılma amacı da bu bütünleşmeye atılacak adımlardan biri olabilmektir.


Hemşirelik mesleği ülkemizde 1920’li yıllardan sonra başlamış ve 1996 yılına kadar sadece ve sadece kadınlar tarafından yürütülen bir meslek olmuştur. Dolayısıyla hemşirelik mesleği, kadın olmanın dayanılmaz ağırlığını, profesyonel meslek yaşamında da oldukça yoğun yaşamıştır. Hemşireler mesleki sorunlarının çözümünde, toplumun geleneksel olarak giydirdiği kadın rolü nedeniyle, aktif rol alamamışlardır. Çünkü oldukça yavaş değişime uğrayan ataerkil kültürde kadın; bakım veren, şefkat ve sabrın temsilcisi, erkek; emreden, yöneten, kazanan gücün temsilcisi olduğundan, hastane ortamında baba erkek doktor, anne hemşire rolünü üstlenmiştir. Bu nedenle hemşirelik müfredatına “geçmişten günümüze kadının tarihi yenilgisi’ konusunda derslerin eklenerek öğrencilerde ‘kadın olma’ bilincinin yerleşebileceğine, kadının kadına yönelik şiddeti konusunda ise bir farkındalık gelişeceğine ve mesleki dayanışmanın güçleneceğine ilişkin inancımı da bu noktada özellikle paylaşmak isterim. Çünkü doktor baba, hemşire anne rolünü, ayrıca mevcut yapılanma içinde hastane kliniklerinin sorumlu hoca/hocaları tarafından özel mülkiyet gibi algılanıp yansıtılması, hastane ortamında hasta merkezli ekip kavramının oluşmasına engel olmaktadır. Sonuçta geçmişte olduğu gibi, hasta merkezli ekip anlayışı yerine, doktor merkezli ekip anlayışı sürdürülmektedir. Bu durum en çok hasta ve hasta yakınlarının mağduriyetine yol açarken, hemşirelerin emeklerinin kötü tüketilmesine neden olmakta ve üniversite mezunu bir hemşireyi sadece söyleneni yapan konumuna indirgemektedir. Bu nedenle sağlık çalışanları içinde en sık mobinge maruz kalan ve en çok tükenmişlik yaşayan grup hemşirelerden oluşmaktadır. Sağlığı bozuk bir hemşirenin sağlıklı bakım veremeyeceği gerçeğinden yola çıkıldığında ve maliyet analizine yönelik çalışmalar yapıldığında, hemşirelik mesleğine geleneksel yaklaşımın sürdürülmesi ve hasta merkezli ekip kavramının olmayışı nedeniyle ülke ekonomisine kadar uzanan kayıplar ortaya çıkacaktır. Hemşire istihdamının yetersiz olduğu ülkemizde, mevcut hemşirelerin geleneksel sağlık anlayışından kaynaklanan sorunlarla, sistem içinde etkisiz bırakılmasının sonuçlarının hepimizin sağlığını olumsuz etkileyeceği de bir gerçektir. Ülkemizde olmamakla birlikte yurt dışında hemşire istihdamının yetersizliğine yönelik çalışmalar 2006 Uluslararası Hemşirelik Konseyi (ICN)’nde ele alınmıştır. Sağlık alanında yetersiz insan gücü - ki hemşireler sağlık alanında önemli bir insan gücünü oluşturmaktadırlar- sonucu yılda 98 bin kişinin öldüğü, bu ölümlerin trafik kazası, meme kanseri ve AİDS hastalığı nedeniyle oluşan yıllık ölümlerden daha fazla olduğu belirtilmektedir. O halde ülkemizde istihdam edilebilen hemşirelerin, iş ortamında geleneksel kadına bakış açısıyla yaklaşmanın, sistem içinde söyleneni yapar duruma getirmenin kısaca ötekileştirmenin sonuçlarından, ulus olarak hepimizin tek tek sorumlu olduğumuzu düşünüyorum. Bu arada kadın doktorların tavır olarak hemşirelere karşı aynı erkek doktorlara benzer davranış modelini sergiledikleri gerçeğini, mesleki deneyimlerim sonucunda tanık olduğumu üzülerek paylaşmalıyım. Kadına geleneksel bakış acısını vurgulamak için Woodham-Smith’ın Florance Nightingale Türkiye’de ve Dünya’da Hemşireliğin Kuruluşu “adlı kitabında Nightingale,’nin not aldığı düşüncelerini ve bu düşüncelerini şu şekilde paylaşır: “Nightingale,hemşireliğin öğrenilmesi gereken bir bilim dalı olduğunu anladı. Bunu keşfettiğinde bir tokat yemiş gibi oldu. Çünkü ne kendisi, ne de tanıdığı herhangi bir kimse hastalara nasıl bakılacağı konusunda bir şey bilmiyordu. Herkes, hastaya bakmak için sadece bir kadın olmanın yeterli olacağını sanıyordu.” Bu ifadeyi paylaşmak, “kadın olmanın dayanılmaz ağırlığının” mesleki kültür oluşumunda olumsuz etkilerini görme adına oldukça önemlidir. Bu nedenle hemşirelik müfredat programlarında öğrencilere, “geçmişten günümüze kadının tarihi” konusunda zorunlu ders programları konulması gerektiğini, böylece “kadın olma” bilincinin yerleşebileceğini, kadının kadına yönelik şiddeti konusunun yadsınamaz ölçüde toplumsal ve sosyal bir sorun olduğunu, kadın konusunda emek veren biri olarak da paylaşmak isterim.


Bu kitabın yazılma gerekçelerinden belki de en önemlisi, bizi gelecekte temsil edecek öğrencilerimize genelde “insan olma bilincini” özelde “kadın olma ve hemşire olma” bilincini kazandırmaktır. Ve böylece gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, hemşire olarak kadın olmaktan kaynaklanan sorunların yerine, mesleki sorunların tartışılmasının yolu açılacaktır. Yurtdışında hemşirelik- felsefe, hemşirelik-estetik gibi konularda yoğun çalışmaların yanında hemşire felsefecilerin varlığını görmek, hemşirelik ile şiiri ilişkilendiren çalışmaları okumak, şiirle uğraşan bir hemşire akademisyen olarak bu kitabın yazılması konusunda beni zorlamıştır. Benim kuşağım eğitim sürecinde “hemşirelere yaratıcı olmalı” ifadesini sık sık duymuş ve de kullanmıştır. “Neden hemşire yaratıcı olmalıdır?” denilmektedir. Sanırım, bu ifadeyle problem çözme yöntemi, sorunun çözümünde rol almanın gerekliliği vurgulanmak istenmiştir. Ancak farklı bakış açısına sahip olmak, farkındalık geliştirmek, kendini keşfetmeyle gelişen sancılı süreç olduğuna göre, yoğun bir yarış sonucu hemşireliğe gelen öğrencilere özellikle kendilerini tanımalarına yönelik derslerin, mesleki dersler kadar önemli olduğu, öğrencilerin kendini tanımalarına ilişkin sosyal faaliyetlerin, danışmanlık ve rehberlik hizmetlerin verilmesi ve desteklenmesiyle olanaklı olacağına inanıyorum. Bu konu kitabın yazılma gerekçelerinden bir diğeridir. Öte yandan hemen hemen her bölümde konu bütünlüğü gözetilerek, kadın-erkek tüm öğrencilere ‘insan olma’ bilincini kazandırma adına, kadın sorunlarına da değinilmiştir. Çünkü mesleki mirasımız kadın olmanın tarihi yenilgisinden bir hayli olumsuz etkilenmiştir. Son olarak.yaklaşık iki yıldır estetik ve hemşirelik ilişkisi üzerinde çalışmanın yanında, yaklaşık 10 yıl önce “hemşireliğin felsefesi”, “hemşirelikte hümanistik yaklaşım”, insan, sağlık, hastalık kavramları doğrultusunda hemşirelik” başlıklarıyla yayınlanan çalışmalarım, konuşma metinlerim de konu bütünlüğü oluşturduğundan, bu kitaba dahil edilmiştir. Bu kitabın oluşturulma sürecinde Dilimin Ucunda Sıhhat” projesiyele yaklaşık 700 sağlık çalışanına (Hekim-hemşire) şiddet öfke,stres, kendini tanıma ve yaşama dokunma konularında paylaşımlarım sırasında; varoluş gerekçesi sağlığı korumak geliştirmek olan sağlık çalışanlarının öfkenin ve şiddettin hem öznesi hem nesnesi olduklarının farkına varmanın şaşkınlığını yaşadım. Biz sağlık çalışanları sağlığı koruma adına yola cıkmışsak -ki öyle-öncelik her şeye rağmen, tüm olumsuzluklara rağmen, kendi sağlığımızı korumak, bunun içinde kendimizle, ürettiğimizle barışık yaşamayı öğrenmek ve uygulamak durumundayız. Bir anlamda kişisel gelişim niteliğinde olan konuları içeren bu kitap benim ütopyam... Ütopyamı paylaşan-paylaşmayan tüm meslektaşlarıma, öğrencilerime ve bu mesleğe emeği geçen hocalarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Prof. Dr. Nedime Köşgeroğlu


Hayata Hemşire Olmak* Prof. Dr. Ahmet İnam

Hayat bakım ister. Uygarlık, insanın hayatına bakım kaygısından doğdu. Can, tazelendikçe can olur. Yoksa kokuşur. ‘Felsefe ruh bakımıdır’, diyordu amcam Sokrates. Ruha bakılıp bakılmayacağını, bu bakımın kimin işi olması gerektiğini, bakılırsa nasıl bakılabileceğini tartışa tartışa kimi felsefe yolcularının ruhu bakımsız kalmış olabilir. Siyaset hayata dahil olduğuna göre, o da bakım ister. Yoksa kör dövüşüne dönüşür. Bakım, hayata saygıdan gelir. Cana, canlılığa duyulan hürmetten, kendimize, birlikte yaşadığımız insanlara, gücümüzün yettiği, aklımızın erdiği tüm hayatlara karşı duyduğumuz sorumluluğun gereğidir bakım. Ülkemize, binlerce yıllık tarihine, o tarihin getirdiği değerlere saygıdan gelir bakım. Sorumluluktur, onları var kılmak, yaşatmak tutkusudur. Peki, devrime aykırı mıdır bakım duygusu? Haksızlığın, zulmün kol gezdiği çivisi çıkmış dünyadaki bozuk düzeni sürdürme çabası mıdır? Neden hep bakım gereksin ki, yıkım da, bozulma da, ölüm de, yok olma da hayatın bir parçası değil midir? Bakmayalım mı o zaman hayata? Hayır, hayatın bu kadar olmadığını, başka hayatların, daha adil, daha güzel yaşamların olanaklı olduğu umuduna bakım gösterelim. Dünyanın değişebileceği inancına, bu inancın hangi gerçekçi temeller üzerinde yükselebileceği araştırmasına bakım gösterelim. Kavga, çatışma, bozulma, çürüme, kokuşma: Hayat sürüyor. Bin bir karmaşası içinde. Yaşanabilir bir dünyanın bitmek tükenmek bilmeyen tutkuyla ardından gitmenin çabası da sürüyor. Hayatı anlamaya, ondan öğrenmeye, öğrendiklerimizi anlatmaya olan sorumluluğumuz; daha güzel, daha yaratıcı, daha adil dünyalara giden bitimsiz yolların yorulmak bilmeyen yolcuları olmamızı gerektiriyor. Bunları hemşire kardeşlerimin büyük bir coşkuyla tartışıp, konuştukları kongreyi izlerken düşünmeye çalıştım. (Fethiye’de nisan ayının ilk iki gününde yapılan 9. Uluslararası Katılımlı Ulusal Hemşirelik Kongresi!) Bir şair hemşire kardeşimi dinlerken (Nedime Köşgeroğlu) defterime şunları yazmışım:

*Fethiye’de 9. Uluslararası Katılımlı KongresiUlusal Hemşirelik Öğrenci Kongresi 2009 ix


HEMŞİRE OLICAM DÜNYAYA Büyüyünce ben Hemşire olıcam Hasta ya bu dünya Eğilip dünyayı Gülerek okşıycam İlacını verip İğnesini vurıcam. Büyüyünce ben Hemşire olıcam Bi dünyaya bi kendime bakıp da İçimde sevginin bitimsiz ateşi Kahrolıcam. Ben çocuğum, insana, hayata bakım göstermek yükümlülüğünü taşıyan dostlarımın yanında. Dünyanın sevincini ve acısını can evinde duyan bir çocuk. Bakımın gizini arayan çocuk. Bakımı en çok çocuk anlıyor: Çocukta somutlaşıyor bakım. Elimize doğuyor insan yavrusu, çığlığıyla ilk uyarısını yapıyor hayatın: Bana bak! Nice sorunlu insanı, nice felaketi başımıza getiren bakım sorumsuzluğumuz değil mi? Bedenimiz bakım gerektirecek duruma ne zaman, nerede, nasıl düşer kim bilir? Nerede düşmüşse orada, derdimizin ortağı, yaşama tutunma çabamızın güven veren güler yüzlü bir hemşire kardeşimizin olması bir değil mi? Tenimize, canımıza, umudumuza, acımıza bir hemşire düşmesi, hayata teşekkür etmemizi gerektirmez mi? Hepimiz zor durumlarımızda, ağır yaşam travmalarında, bize ayakta kalmamız için yardımcı olacak güven kaynaklarına zorunlu değil miyiz? Dostlar bu anlamda birbirlerine hemşire değil midir? Kim sevgilisine hemşire olamaz? Kim dünyanın bu gidişinde, iyiden, dostluktan yana olanların, mazlumların, yoksulların hemşiresi olamaz? Bir hemşire olmak gerek, şu kararan, yalpalayan dünyaya. (http://aksam.medyator.com/2010/04/08/yazar/16978/ahmet_inam/hayata_hemsire_olmak_.html) *Hemşire kardeşimi, şair Nedime Köşgeroğlu’nu dinlerken defterime şunları yazmışım:” Prof. Dr. Ahmet İnam

xi


Bu kitap, aramızdan ayrılan, yüz yüze konuşma fırsatı bulamadığım, ancak hemşireliğe olan katkısına, emeğine saygı duyduğum Prof. Dr. Perihan Velioğlu’na, Kendisiyle yüz yüze ve telefonlarla iletişim kurduğum, mesleğin değerlerini paylaştığım, sanata, şiire olan ilgimi daima destekleyen ve benimle gurur duyduğunu paylaşan, yaşam yaratmaya gönüllü insan, Hocam Kamerya Babadağ’a, Cerrahi Hemşireliğinin temel taşlarından biri olan, aramızdan zamansız ve çok hızlı ayrılan Prof. Dr. Alev Dramalı’ya atfedilmiştir.


HASTA TANILAMA Yattığı servis: Oda no: Dosya no: Yatış tarihi: Yatış saati:

Nöroşirurji servisi 672 748658 23.12.2010 21:00

Hasta adı-soyadı: Cinsiyet: Yaşı: Medeni durumu: Çocuk sayısı: Sosyal güvence: Mesleği: Adres: Tel:

İ.K Erkek 60 (D.T: 15.12.1947, D.Y: Ağrı) Evli – Eşi sağ 3 kızı var. Hepsi sağ SSK İzmir Limanı’nda formenlik yapmış. Şu an emekli. Yenikent 1454 E:1 Blok D: 7 Eskişehir. 2391012

Hasta ile ilgilenen kişi/kişiler: Doktor adı-soyadı: Bilgi alınan kişi/materyal: Birlikte oturduğu kişi/kişiler: Hastaneye geliş şekli:

Eşi, kızı, damadı (Her gün değişimli olarak yanında kalıyorlar.) Dr.U.Ç Damadı, servis hemşiresi, hasta dosyası Eşi, kızı, damadı Hastayı ailesi ambulans ile acil servise getirmiş. Hasta acil servisten Beyin Cerrahi Yoğun Bakım’ a alınmış. Hasta yakınması ve başvuru şikayeti: Evde ansızın geçirmeye başladığı nöbet ve sonrası gelişen bilinç kaybı nedeniyle aile acile başvurmuş. Hastaneye yatma nedeni: Tedavi ve ameliyat Tıbbi tanı: İntrakranial anevrizma (opere İKK)

65


66

HEMŞİRELİK VE ESTETİK

Öz geçmiş:

Hipertansiyon (Hastada kaç yıldır HT olduğunu ve hangi ilaçları kullandığını damadı bilemedi, dosyasında da bu bilgilere ulaşılamadı.)

Nisan 2010-İK anevrizma operasyonu Haziran 2010-V/P Shunt operasyonu Temmuz 2010-V/P Shunt revizyon operasyonu Soy geçmiş: Kan grubu: Alışkanlıklar:

Özellik yok B Rh (+) Sigarayı Nisan 2010 öncesine kadar günde 1 pakete yakın içiyormuş. Alkol alımı ara sıra arkadaşları ile veya davetlerde alıyormuş. Alerji: Yok Diyeti: Evdeyken tuzsuz diyeti varmış. Şu anda hastada PEG ( perkütan endoskopik gastrostomi) mevcut. Hazır enteral beslenme ürünleri kullanılıyor. Aile öyküsü: Önemli bir hastalığı belirtilmedi. Hastanın kilosu: 50kg (Nisan 2010’da 90 kilo iken şu an 50 kiloya inmiş durumda) Hastanın boyu: 178 cm Hastadan alınan en son vital bulgular: (27.12.2010 saat 16:00) Ateş: 36.4 0C Nabız: 88/dk (sol radyal arterden-ritmik) TA: 100/60 mm/Hg Solunum: 24/dk

Hastalık Öyküsü: 06.04.10 tarihinde Afyon’ da ikamet etmekte olan hastada, akşam saatlerinde baş ağrısı, kusma ve ardından bilincinde bozulma olmuş. Bunun üzerine aile hastayı Afyon Devlet Hastanesi aciline götürmüş. Burada TA: 220/110 mm/Hg imiş. Hastaya medikal tedavi uygulamışlar, kardiyoloji polikliniğine gitmeleri gerektiğini söylemişler ve taburcu etmişler. Ancak evde, kendini toparlayamayan hastanın tansiyonunu ölçtüklerinde 220/ 120 mm/Hg çıkmış. Şikayetlerin devam etmesi nedeniyle ESOGÜ Tıp Fakültesi aciline gelmişler. Acilde geldiklerinde hastada baş ağrısı, ense ağrısı, kusma varmış. Kasılmaları da mevcutmuş. Burada SAK ön tanısıyla BBT çekilmiş ve hastanın NRŞ Y.B ‘ a yatışı yapılmış. 10.04.10’ da serebral anjiyografisi çekilen hastada 1,5-2cm boyutlarında serebral sakküler anevrizmatik dilatasyon görülmüş. 12.04.10 tarihinde acil olarak premedikasyon uygulanmadan serebral anevrizma kliplenmesi ameliyatına alınmış. Ameliyatta beynin çok ödemli ve SAK’ lı olduğu görülmüş. Ameliyat sonrasında hasta 36 gün boyunca NRŞ Y.B’ da yatırılmış. Ancak Y.B’ da enfeksiyon riski nedeniyle hasta buradan dış merkeze (AKÜ’ ye- Afyon Kocatepe Üniversitesi) sevk edilmiş. Burada yapılan tetkiklerde hidrosefali tespit edilmiş ve hasta


Hasta tanılama

67

24.05.10 tarihinde şant ameliyatına alınmış. Yatıştan 2 ay sonra taburcu edilmiş. Hasta bu ameliyat sonrasında bakıma muhtaç hale gelmiş ve afazi gelişmiş. Hastada yaklaşık1 haftadır sürmekte olan bulantı, kusma, 39,70 C ateş nedeniyle 18.08.10 tarihinde AKÜ aciline başvurmuşlar. 17.08.10 tarihinden acile gelinceye kadar 5 defa sağ kolundan başlayan ve generalize olan, ağzından köpüğün gelmediği nöbetleri olmuş. Bunun üzerine ailesi AKÜ aciline hastayı getirmiş. Ateşi 39.4 0 C imiş. Burada da 3 kez nöbet geçirmiş. GKS’ si 7 imiş. 1500 cc SF içine 1 ampül eptantoin konmuş ve 20 dk da IV infüzyon yapılmış. Nöbet devam edince 1 ampül diazem yapılmış. Hastanın Cl: 77, Na: 125 ve K: 2,8 imiş.Bulgular hipokloremi, hipopotasemi, hiponatremi olarak değerlendirilmiş. 150 cc SF içine 1 amp KCl konup 20 dk içinde infüze edilmiş. Uygulanan antikonvülsan tedavinin ardından solunum arresti gelişmiş ve hasta resüste edilmiş. Ardından entübe edilen hasta yoğun bakıma alınmış. Ancak buradan da portabl ventilatör ile hasta ESOGÜ aciline sevk edilmiş. Hasta acile geldiğinde PEG mevcutmuş ve sağ paryatelde şantı varmış. Hastanın hidrosefalik görünüşü nedeniyle ve anevrizma kliplenmesine yönelik saptanan bulgular ile aynı gün hasta şant revizyonu ameliyatına alınmış. Eski shunt değiştirilerek yeni shunt takılmış. Ardından NRŞ Y.B’ a alınmış. 28.08.10’ da dikişleri alınarak taburcu edilmiş. 2312.10 tarihinde hastayı bilinç kaybı nedeniyle tekrar ESOGÜ acil servisine getirmişler. Son 1 gündür tüm vücut ve sol tarafta belirgin lokasyon gösteren, yakınlarının sayısını bilemediği kadar nöbet geçirme şikayetleri olması nedeniyle acile getirmişler. Burada kaşektik görünümde olan, şantı palpe edilebilen ve gastrostomi kateteri mevcut olan hastanın GKS’ si 8 imiş. Acilde uygulanan eptantoinin ardından hasta NRŞ servisine saat 21:00’ da yatırılmış.

Hastanın A-Ç takibi: 27.12.10 08:00-20:00 arası Aldığı: IV Gavaj Oral ve ilaç için gavajdan verilen su

- 1500 cc - 300 cc - 200 cc

}

2000 cc

Çıkardığı: İdrar

-

}

2350 cc

Gaita (2 defa- lavman sonrası)

1300 cc 550 cc 250 cc 250 cc


68

HEMŞİRELİK VE ESTETİK

Hastanın Laboratuar Bulguları: Hgb Htc Rbc Wbc Plt Ptz Fibrinojen Nötrofil MCV MCH Na K Ca Glikoz BUN Kreatin AST ALT CRP Total prot. Alb.

23.12.06 12,9 () 38,7() 4,69 6,9 280 12,6 363 57,3 82,5 27,6 139 3,5 10,5 83 9,1 0,65 17 30 -

25.12.06 14,9() 380 145 3,61 63() 7 0,45 16 19 7,61() 5,9() 2,3()

Referans aralığı 13,3-17,7 gr/dl 40-52 % 4,4-5,9 10,6/ul 3,9-10,6 10,3/ul 150-440 10,3/ul 8-13 sec 200-400 mg/dl 54-62 % 80-100 fl 27-34 pg 135-150 mEq/L 3,5-5,5 mEq/L 8,5-10,5 mg/dl 70-110 mg/dl 5-20 mg/dl 0,5-1,6 mg/dl 7-39 U/L 2-40 U/L 0-0,8 mg/dl 6-8,5 gr/dl 3,5-5 gr/dl

Hastanın Kullandığı İlaçlar: * Eptantoin tb. 3x100 mg ( saatleri 1400, 2200, 0600 ) – Antiepileptik ilaç olup hastada gelişebilmesi olası epileptik nöbetleri önlemek amacıyla veriliyor. (İlaç havanda dövülerek 50 cc’lik enjektörde sulandırılıp gastrostomi yoluyla hastaya veriliyor.) Yan etkileri/dikkat edilecek hususlar: Hipotansiyon gelişebilir, bu nedenle kan basıncı izlenmelidir. Verilmesi gereken doz miktarına dikkat edilmelidir, kandaki tedavi edici doz düzeyinin düşürülmemesi için gereken zamanda verilmelidir. Solunum arresti gelişebilir; solunum sayısı ve derinliği kontrol edilmelidir. (özellikle hastaya uygulanan yükleme dozu sırasında ve sonrasında.) * Maliasin draje. 1x100 mg ( saati 1000) – Antikonvülsif etkili olup epileptik nöbet proflaksisi amacıyla kullanılıyor. (İlaç havanda dövülerek 50 cc’lik enjektörde sulandırılıp gastrostomi yoluyla hastaya uygulanıyor.) Yan etkileri/dikkat edilecek hususlar: Kilo kaybı yapabilir. * Benexol tb. 2x1 tb ( saatleri 1000, 2200) – Vitamin B1 ve vitamin B6 içerir. Sinir sistemi, beyin fonksiyonları üzerine olumlu etkilerinin olması amacıyla kullanılmaktadır. (İlaç havanda dövülerek 50 cc’lik enjektörde sulandırılıp gastrostomi yoluyla hastaya uygulanıyor.)


Hasta tanılama

69

* Novaljin amp. 3x1 amp. ( saatleri 1400, 2200, 0600 ) Analjezik, antipiretik, antienflamatuar etkili olup intravenöz (IV) olarak uygulanıyor. Yan etkileri/dikkat edilecek hususlar: Hipotansif etkisi nedeniyle sistolik kan basıncı 100mm/ Hg’ nın altında olan durumlarda dikkatli kullanılmalıdır. İlaç uygulamasından önce kan basıncı ölçülmeli ve doktora iletilmelidir. Alerjik reaksiyona, nabızda artışa neden olabilir. * Asist %4’ lük süsp. 3x1 ölçek ( saatleri 1400, 2200, 0600 ) – PEG yoluyla uygulanıyor. Mukolitik etkili olup sekresyonun atılması, ekspektorasyonun kolaylaştırılması amacıyla kullanılıyor. Yan etkisi/dikkat edilecek hususlar: Öksürük refleksi yeterli değilse ve efektif değilse hava yollarının açık tutulmasına dikkat edilmelidir. * Ensure 250 ml. Enteral beslenme ürünü. 1x1 kutu (250 ml) – PEG yoluyla uygulanıyor. Günlük besin ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanılır. Dikkat edilecek hususlar: Hazırlanan solüsyon 24 saat içinde kullanılmalıdır. Artan miktarı kullanılmamalıdır. * Oral Care Kit. – Oral bakım seti. Ağız içi bakımın yeterli seviyede olması, ağız içi bakteriyel üremenin kontrol altına alınabilmesi için kullanılır.

SİSTEM TANILAMASI Nörolojik Durum: Şuuru açık, ışık refleksi (IR +/+) var, pupiller izokorik, ekstremitelerde ağrılı uyarana yanıt var. ( sol üst ekstremitede ağrılı uyarana minimal yanıt var.) Afazi mevcut. Gözleri kendiliğinden açık. E4, V1, M3 olacak şekilde Glaskow Koma Skalası -GKS’ si 8. Babinski refleksi bilateral olarak mevcut. Emosyonel Durum: Üzüntülü yüz ifadesi var, ara sıra yüzünü sıkarak ağlıyor. Solunum Sistemi: Solunum sayısı 24/dk. Hafif hırıltılı solunum mevcut. Sekresyon atımında zorluk var. Diyafragmatik solunum yapıyor. Sıklıkla ağızdan nefes alıp veriyor. Deri: Eller ve ayakların periferleri soğuk. Bedeni ılık ve kuru. Beden ısısı: 36,4 0C. Sol ayak topuğunda, sağ patella yanında, gluteus minimus kası üzerinde deküküt ülserleri mevcut. Gastrostomisi var. Sağ paryatelde başlayıp batına uzanan şantı deri altında palpe ediliyor. Kapiller dolum iyi. Deri turgoru hafif bozulmuş. Kas-İskelet Sistemi: Kaslarda kuvvet kaybı ve hipotoni var. Batın çökük. Göğüs kafesi kaşeksi nedeniyle çıkıntılı görünümde. Sol üst ekstremitede ve sağ patella ekleminde kontraktür mevcut. Beslenme Durumu: Oral beslenme yok. Sadece oral yolla su alımı söz konusu. Sağ kolda median sefalik venden takılı cavafix’ten infüze edilen TPN ile besleniyor. Mayi, 125ml/ saat gidecek şekilde


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.