Korkulu Ruyamiz Kanser

Page 1


KORKULU RÜYAMIZ

KANSER PSİKO-ONKOLOG SEDA BAYRAKTAR T. C. HALİÇ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ

NOBEL TIP KİTABEVLERİ i


© 2011 Nobel Tıp Kitabevleri Ltd. Şti.

Korkulu Rüyamız Kanser Yazar: Psiko-onkolog Seda Bayraktar

ISBN: 978-975-420-834-4 Bu kitabın, 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince yazarın yazılı izni olmadan kitabın bir bölümünden alıntı yapılamaz; fotokopi yöntemiyle çoğaltılamaz; resim, şekil, şema, grafik, vb’ler kopya edilemez. Her hakkı Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti’ne aittir.

Düzenleme:

Nobel Tıp Kitabevleri / Can Gelgeç

Kapak:

Can Gelgeç

Baskı /Cilt:

Nobel Matbaacılık, Hadımköy-İSTANBUL


İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ VE AMAÇ ................................................................................................................v İNSAN NEDİR?......................................................................................................................1 SAĞLIKLI YAŞAM VE HASTALIK ....................................................................................6 KANSER NEDİR? ............................................................................................................... 10 KANSER BİYOLOJİSİ ....................................................................................................... 12 KANSER OLUŞTURAN NEDENLER (ETİYOLOJİ) .................................................... 15 SİGARA VE ZARARLARI ................................................................................................. 19 KANSER HABERCİLERİ (PREKANSERÖZ FAKTÖRLER) ....................................... 24 KANSER TANI YÖNTEMLERİ ........................................................................................ 25 PSİKİYATRİK VE PSİKOSOSYAL AÇIDAN KANSER ................................................ 26 STRES.................................................................................................................................... 28 OLUMLU DÜŞÜNCE ........................................................................................................ 33 HASTALIK TRAVMASI OLARAK KANSER ................................................................. 36 KANSER ALGISI................................................................................................................. 38 KÖTÜ HABER VERME ..................................................................................................... 38 HASTA – SAĞLIK ÇALIŞANLARI – HASTA ÇEVRESİ İLETİŞİMİ ......................... 43 KANSER HASTALARINDA YAŞAM SÜRESİ BELİRLEME ....................................... 46 KANSERİN HASTA AİLESİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ............................................... 48 SPOR VE SAĞLIK............................................................................................................... 49 KANSER TEDAVİLERİ...................................................................................................... 50 KANSER VE EKONOMİK YÖNÜ ................................................................................. 74 KANSERDEN KORUNMA YOLLARI ............................................................................ 75 KANSER HASTALARI İLE UĞRAŞAN TEDAVİ EKİBİNDE STRES VE TÜKENMİŞLİK .......................................................................................................... 77 KANSER VE ETİK .............................................................................................................. 77 HASTA VE HASTA YAŞAMLARINDAN ÖRNEKLER ................................................ 79 KAYNAKLAR ...................................................................................................................... 85



ÖNSÖZ VE AMAÇ İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Psikososyal Onkoloji Kliniği’ndeki yüksek lisans ve tez çalışmalarım sırasında ve daha sonraki günlerde kanser hastaları ile ilgili gözlemlerim beni böyle bir kitapçık yazmaya yöneltti. Kanser hastalarının tanısında ve tedavilerinde mevcut teknolojiler sonuna kadar kullanılmaktadır. Gördüğüm tüm hastalar (bedenin madde yönü itibariyle) teknolojiden yeterli oranda faydalanmış ya da faydalandırılmışlardı. Değişik yerlerde konuştuğum, izlediğim ve takip ettiğim kanser hastalarının psikolojik yönden ciddi sorunlar yaşadıklarını gördüm. Çapa Tıp Fakültesi’nde Psikososyal Onkoloji Kliniği var, orada tedavi olan hastalar her türlü tıbbi ve psikolojik tedavi olanaklarından yararlanabiliyorlar. Fakat ülke çapında genelleme yapılınca, pek çok kanser hastasının hastalığının oluş nedenleri, hastalığın özelliği, klinik seyri, klasik tedavi ve psikolojik destek tedavileri konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığı kanısına vardım. Pek çok eğitim ve araştırma hastanesinde bile psikolojik destek eğitimi verecek psikososyal onkoloji uzmanı yok, hatta bazı hastanelerde bırakın psikososyal onkoloji uzmanını, kanser hastalarında psikolojik destek sağlayacak psikolog bile yok denecek kadar az. Kanser hastaları ya da yakınları kanser tanı ve tedavisinde rol alan sağlık ekibi tarafından yeteri kadar sahiplenilmez, ilgi gösterilmez ya da yeteri kadar aydınlatılmazsa başka yöntem-lere yönelme eğiliminde olacaktır. Doğal yaşamın değişmez temel kuralı; yaşam zincirinin bir ya da birkaç halkasında boşluk veya yetersizlik olursa, bu boşluğu dolduracak pusuda bekleyen ortaklar sahaya çıkacaktır. Bu ortaklar genellikle alternatif tıpla uğraşanlar ve geleneksel tıbbın otçuları, üfürükçüleri olmaktadır. Klasik tıbbi tedavilerden yeterli oranda yarar gören ya da görmeyen, iletişim kuramayan , gerekli destek ve yardımı alamayan her tür sosyal, kültürel ve ekonomik gruptan hastalar, alternatif yol arayışına girmekte, şifa bulmak için ciddi zaman ve para harcamaktadırlar. Konfüçyüs:”Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak”der, arkasından devam eder:Bilgi insanı kuşkudan;iyilik, acı çekmekten ; kararlı olmak, korkudan kurtarır. ”Kanser konusunda koşullar ne olursa olsun, hastaların kendi anlayacakları dille mutlaka bilgilendirilmesi gerekir. Her şey okulda öğretilmez, hasta ile uğraşmak ve yaşam, ayrı bir okuldur. Voltaire:”Okulda okudukları ile yetinenler, ancak bakıcıları ile konuşabilen çocuklara benzerler”der. Ben okulda okuduklarım ile yetinmeyip, insanlara yararlı olmak için çalıştım. Çünkü ;boş oturmak insanı çalışmaktan daha çok yıpratır. İnsan yapısı ve kanv


vi

Önsöz ve Amaç

ser oldukça karmaşıktır. Tibetli bir keşiş şöyle der:” İnsan vücudunu santim santim baştan aşağı ince bölümlere ayırsak da hem klinik hem de şiirsel anlamda ruhu bulamayacağımız gibi, aslında insanın vücudunu açarak bizim kim ve ne olduğumuza dair soruları çoğaltırız. ” Amacım, genel anlamda ve psikososyal yönden kanser denilen hastalık ya da illet nedir? Bilinmezinin herkes tarafından kolay anlaşılabilir bir dille basitçe anlatabilmektir. Kanser cerrahisi, radyasyon tedavisi ve kemoterapi öğretmek gibi bir düşüncem yok. Bu konular özellikli uzmanlık gerektiren konulardır. İlgili uzmanlar bunların en ince noktalarına kadar araştırıyorlar gelişen teknolojiler doğrultusunda değişiklikler yaparak hastaların hizmetine sunuyorlar. Burada, her kap içine bir şeyler konulunca daralır, bilgi kabı ise dolduruldukça genişler felsefesinden yola çıkıldı. Verilmek istenen mesaj; gazete, dergi, öykü ya da roman okuyan ve oradaki konuları anlayabilen bir kişinin bile kolayca kanser hakkında bilgi sahibi olması veya olabilmesidir. Yılda bir kez kanser haftası etkinliklerinde “kanserden korkma , geç kalmakta kork” sloganı herkes tarafından biliniyor, fakat neden korkmaması gerektiğini ve geç kalırsa ne olacağını tam olarak bilmiyor. Bazı televizyon programlarında, gazetelerde, dergilerde , internet ve başka yerlerde kanser konusunda ciddi anlamda bilgi kirliliği oluşturuluyor. Bilinmezlik, korku, endişe ve karanlık insanları daima arayış içine sokmuştur, iyi ve doğru olanı arayıp bulmak temel düşünce olmalıdır. Bu kitapta, kanser nedir?, Dost mudur?, Düşman mıdır?, Onunla arkadaşlık kurulabilir mi? Onunla yaşanabilir mi?, Onunla yolculuk edip tatile çıkabilir miyiz?, gibi pek çok soruyu aydınlatmaya çalıştım. İnsanlar isteseler de istemeseler de sevseler de sevmeseler de, kanser denilen hastalık tarih boyunca vardı, halen vardır, giderek de artarak var olmaya devam edecektir. Madem ki ondan kurtuluş yok, bir yandan onunla dost olarak yaşamanın yollarını ararken, bir yandan da ondan uzak durmanın yollarını aramamız gerekir. Her canlı ölümü tadacaktır ve herkesin ölüm nedeni başka başka olacaktır. Tanrı verdiği canı kanser yoluyla alacaksa alır ve götürür. Yeryüzünde doğan ve sonsuza kadar yaşayan canlı yoktur. Canlılar doğar, büyür ve ölürler. Doğarken bir neden aranmaz fakat, insanlar ölünce hep şu soru sorulur; neden ölmüş? Ölüm nedenleri arasında kanser ikinci sırada yer alır. İnsanlar şu ya da bu nedenle ölürler çünkü;hepimiz faniyiz. Bazı insanlar vardır ki onlar asla ölmezler bıraktıkları eser ya da eserlerle daima yaşarlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi:”Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyet’i ilelebet payidar kalacaktır. ” Yaşarken kendisi ve insanlık adına yararlı iş yapanlar öldükten sonra da yaşamak için eser bırakırlar. Ağaç kuruduğunda meyve vermez, insan meyve vermezse kurur.


Önsöz ve Amaç

vii

İyi bir kitap geleceğin toplumlarında tutarlı insanlar yaratmaya yönelik akıllı bir dosttur. Tek ölümsüz şey kitaptır. İnsanlık yararına yazılan bir kitap savaş kazanmak kadar kutsaldır. Kitaplar bizimle beraber tatile çıkarlar, kötü havalarda da evde kalarak bize arkadaşlık ederler. Geleceğin bütün çiçekleri bugünün tohumları içindedir. Bu düşünceden yola çıkarak kanser gibi geniş bir konuda genel kabul görmüş bilimsel doğrular içeren, herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış, sayfa olarak küçük fakat içerik olarak doyurucu bilgilerden oluşan, küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk gibi olan bu kitabı hazırladım. Eksikliklerim ve elimde olmayan hatalardan dolayı okuyuculardan özür dilerim.



26

Korkulu Rüyamız Kanser

3- Radyolojik Tetkikler: Normal grafi, ultrason, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, pozisyon emisyon tomografi, sintigrafi, kemik dansitometri ve angiografi. 4- Endoskopik Tetkikler: Bronkoskopi, gastroskopi, rektoskopi, kolonoskopi vb. ları. 5- Biyopsi ve Patolojik Tetkikler:Değişik yollarla alınan hücre, doku ya da organ parçalarının incelenmesidir. 6- Genetik Tetkikler (Kromozom Analizleri): Bazı kanser hücreleri kromozom yapısını ya da sayısını koruyamıyor. Bu da, hücrelerin tamamen farklı biyolojik özelliklere sahip olmasına yol açıyor. Bazen kanser hücrelerinde kromozom yapısı bozuluyor ve hücrede eksik ya da fazla kromozomlar oluyor. Kromozom yapısında bu tür bozukluklar olan kanser türleri , nor-mal kromozom sayısına sahip kanser türlerine göre genellikle kötü bir seyir izliyor. Teknoloji ilerledikçe tanı yöntemleri de gelişerek ve değişerek artacaktır. Belki de ileride halen kullandığımız yöntemler çok basit ve demode kalacaktır.

PSİKİYATRİK VE PSİKOSOSYAL AÇIDAN KANSER Hastalık deneyimi her bireyin hayatının herhangi bir döneminde başına gelebilecek bir yaşam gerçeğidir. Hastalıklar karşısında her hasta aynı tepkiyi vermez. En basit düzeydeki bir hastalık bile bireyler üstünde olumsuz etkilere yol açabilmekteyken, kanser gibi bir hastalığın etkileri farklı olacaktır. Kanser ;korku, umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk, terk edilme ve ölüm duygusu gibi tepki ve düşünceleri çağrıştıran günümüz çağdaş tıbbının ve insanlığın önde gelen sorunlarından biridir. Kanser sadece bedensel olarak ele alınması gereken bir hastalık değil aynı zamanda içinde ruhsal ve psikososyal bileşenleri de barındıran ve bu bağlamda bir bütün olarak ele alınması gereken bir hastalık kombinasyonudur. Kanser hastalığına karşı oluşan tepkilerde: 1- Kanserin Özelliği: Yerleştiği organ, maliğnite derecesi, yayılma özelliği, tedavilere verdiği cevap. 2- Hastanın Birey Olarak Özelliklerine: Kişilik yapısı, yaşam tarzı ve ekonomik durum. 3- Psikososyal çevreye göre farklılıklar söz konusudur. Kanserli hastanın uyumunda rol oynayan bir dizi biyolojik, psikolojik ve psikososyal faktörler vardır. Bu çerçevede hastalık dinamikleri şöyle tanımlanabilir: 1- Biyolojik Dinamikler: - Kalıtsal ve yapısal etkenler. - Temel fizyolojik süreçler. - Etkilenen organ ve organ ya da bedenin işlev kaybı.


Korkulu Rüyamız Kanser

78 Kanser hastası üstünde yaptığım çalışmada hastalara göre birinci sıradaki hastalık nedenleri: Neden

Hasta sayısı

%

Sigara

8

10,3

Çevre kirliliği

4

5,1

Kalıtsal

4

5,1

Stres

34

43,6

İş yorgunluğu ve stres

2

2,6

Beslenme problemleri

3

3,8

Üzüntü

5

6,4

Kader-Kötü şans

3

3,8

Aile problemleri

2

2,6

Çernobil –Radyasyon

4

5.1

Yaşlanma

1

1,3

Depreme bağlı üzüntü

2

2,6

Üşüme –gripal enfeksiyon

1

1,3

Cilt yarası ile oynama

1

1,3

Mikrop ya da virüs

2

2,6

Çocuk emzirememe

1

1,3

Mesleki kimyasallar

1

1,3

- Hastalığın niteliği ve şiddeti. - Hastanın yaşı, cinsiyeti ve yaşam felsefesi. 2- Psikolojik Dinamikler: - Hastalığın algılanışı. - Hastanın kişilik yapısı ve hastalığa karşı savunma mekanizmaları. - Hastanın stresle başa çıkma gücü ve biçimi. - Hastanın kişilerarası ilişkileri. - Hastanın yaşam dönemi ve yaşam idealleri. - Hastalık öncesi psikiyatrik ve psikososyal durum. 3- Psikososyal Dinamikler: - Hastanın medeni durumu. - Hastanın aile içi ilişkileri. - Hastanın kültürel yapısı. - Hastanın çeşitli konulardaki değer yargıları.

27


28

-

Korkulu Rüyamız Kanser

Hastanın aile ve toplumdaki yeri. Aile ve toplumun hastaya karşı tutumu. Hastanın mesleki uyum ve işlevleri.

İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Yaşantısı birbiri içine girmiş, birbirleriyle sürekli ve karşılıklı etkileşim halinde bulunan bir yapıdadır. Sağlık, fiziksel ve ruhsal yönleriyle bir bütündür. Normal koşullarda birbirleriyle dengeli bir ilişki ve etkileşim içinde bulunan bu üç boyut, dışarıdan veya içeriden gelen uyarılarla ya da stres halinde , denge durumu bozulur. Bu dengenin bozulması da koşullara bağlı olarak değişik hastalıklara yatkınlığı ve duruma göre de hastalığı meydana getirir. Ciddi bir hastalık ya da kanser tanısı almak birey için ağır bir strestir. Bu nedenle stres konusu özellikle geniş içerikli bir özet olarak ele alınacaktır

STRES Bedendeki stres hormonlarının aracılık ettiği “ya savaş ya da kaç “ tepkisidir. Stres kelimesi Latince de “stringere” kelimesinin karşılığı olan “sıkıca bağlama, sıkıca tutma” anlamına gelmektedir. Çin yazısında “kriz” kelimesi iki sembolle ifade edilir. Bunlardan birisi “fırsat” diğeri “tehlike” anlamına gelmektedir. Kısacası krizde; hem aşılması gereken zorluklar, hem de kazançlar vardır. İnsana kazanç sağlayacak olan, hayatın içindeki gerilim ve rahatlamanın bilinçli ve amaçlı planlanmasıdır. Stres hayatın özünde vardır. Çağdaş yaşam bir taraftan kimyasal, fiziksel ve psikososyal stresleri artırırken, diğer taraftan insan yaşamını kolaylaştıran pek çok faktörü beraberinde getirmektedir. Stres organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanmasıyla ortaya çıkan, yansımasını fizyolojik, psikolojik ve sosyal alanlarda gösteren bir durumdur. Tehlikeli ve zorlu durumlarda vücudu gerekli eylemin yapılması için hazırlayan stres, vücudun savunma mekanizmalarındandır. Kısa süreli stres, vücuda fazladan enerji veriyor ve performansı artırıyor. Ancak bazı alanlarda stresin yarardan çok zararı vardır. Kalp hastalıkları, kanser ve yaşlanmanın stresle de ilişkili olduğu düşünülüyor. Stresin iyisi, kötüsünü yok eder. İyi stres güdeleyicidir. Korku, kaygı, huzursuzluk nedeniyle yorulmaya yol açan kötü stresler yaşlanmayı hızlandırır ve insan ömrünü kısaltır. Strese karşı vücutta üç önemli sistem harekete geçer: 1- İlk harekete geçen istemli kasları kontrol eden nöronlardır. Bu nöronların uyarılmasıyla istemli kaslar harekete geçer. 2- Harekete geçen diğer bir sistemde istemsiz kasları, organları ve salgı bezlerini denetleyen “otonom sinir sistemidir”. Bu sistemin iki parçası vardır. Sempatik ve parasempatik sistem.


Korkulu Rüyamız Kanser

29

Sempatik sistem, temelde tehlike ve stres durumunda harekete geçer. Stres durumunda bu nöronlar uyarılarak, kalp atım sayısı ve solunum sayısı artıyor, vücut her türlü tepkiye hazır hale geçiyor. Kısaca sempatik sistem, vücudun alarm konumuna geçmesini sağlıyor. Parasempatik sistem vücudu rahatlatan ve fonksiyonların devamını sağlayan uyarılar gönderiyor, Vücudun lehine olan faaliyetleri yönetiyor. Bu sistem kendi kendine harekete geçmez, emir bekler, derin nefes almak, olumlu düşünmek gibi. 3- Stresle harekete geçen üçüncü sistem; “nöroendokrin ya da hormonal sistemdir”. Bu sistem devreye girdiğinde bol miktarda adrenalin ve steroid hormonları salgılanıyor. Adrenalin temelde, kalp, solunum ve dolaşım sistemlerini strese hazırlarken, steroidler kasları gerekli enerjinin gitmesini sağlıyor. Korktuğumuzda, sinirlendiğimizde yüzümüzün kızarması kan şekerinin yükselmesi temelde adrenalin ve steroidlere bağlıdır. Sinir sisteminin, bilinçli ya da bilinçsiz işleyen bölümleri ve bazı hormonlar, strese karşı savaşta bize yardımcı oluyor. Bu faaliyetler nörotransmitterler sayesinde oluyor. Bunlar sinirler arasındaki iletişimi ve sinirlerden gelen uyarıları diğer hücrelerin almasını sağlıyor Başlıca nörotransmitterler; asetil kolin, dopamin, noradrenalin, bazı aminoasitler ve seratonindir. Nöropeptitler, beyin sakinleştirici, ağrı kesici ve zevk verici moleküllerdir. Son yıllarda beyin ve bağışıklık sistemi arasındaki ilişkinin stresin nedenleri ve etkilerinde rol oynayan moleküler ve hücresel olaylardan çok daha önemli olduğu anlaşılmıştır. Hatta bu ilişkinin karmaşıklığı yeni bir araştırma disiplinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu disiplinin adı “psikonöroimmunoloji”dir. Bağışıklık sistemi: Kemik iliği, boyun altı bezi ve beyaz kan hücreleridir. Bu üç sistem arasında düzenli bir çalışma (döngü) vardır. Bu döngüler arasındaki uyum düzgün işlediğinde stres tepkisi enerji tasarrufu yaparak, davetsiz konuklarla savaşarak ve yaraları iyileştirerek insan bedenini dengede tutar. Bedenin değişikliklere temkinli bir şekilde uyum sağlamasını temin eder. Ancak bu karmaşık uyum düzeni bozulduğunda sonuçlar tehlikeli olabilir. Stresin nedenleri ve stres kaynakları herkes için farkıdır. Birisi için felaket olarak nitelendirilebilecek bir olay, bir başkası için küçük bir başarısızlık olarak algılanabilir. Her insan stresi farklı bir şekilde ele alır. Strese verilen tepkilerin farklı olması bireylerin tutumlarındaki ve algılarındaki farklılıktan, stresli durumlarla başa çıkmada başvurdukları yolların çeşitliliğinden kaynaklanıyor. Hayata bakışın olumlu ya da olumsuz olması, geçmiş deneyimler ve yaşam biçimi de stres yönetimi açısından önem taşıyor. Stres Karşısında Kişide Ortaya Çıkan Psikolojik Belirtiler: - Telaş, heyecan hali ve karar vermede güçlükler. - Olduğu gibi kabullenme ve durumuna razı olma. - Panik ve korku halleri.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.