Etnometodoloji Nitel yöntemin teorik temellerini besleyen ve bir tür uygulama imkanı veren etnometodolojiyi anlamak için fenomenolojiyi ve sembolik etkileşimciliği anlamak gerekir. Etnometodolojinin bir tür fenomenoloji olduğu gerçeğinden hareketle bu yaklaşımları /yöntemleri ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır. Fenomenoloji Phenomenon Yunanca bir terim olup “görünüm” demektir. Bu bağlamda fenomen görünen, dış görünüş, görüngü, olay anlamlarına gelmektedir. Fenomen, duyularla algılanan nesnel dünyaya ait olan her şeydir. Fenomen, usla kavranan her şey olan numen teriminin karşıtıdır. Fenomen bir şeyin dışsal görünümü, formu iken numen onun görünmeyen, akıl veya sezgi ile kavranabilen, öze ilişkin içsel durumudur. Fenomenoloji, birey ve onun bilinçli deneyimleri ile başlayan ve daha önceden var olan kabuller, ön yargılar ve felsefi doğmalardan kaçınmaya çalışan bir yöntemdir. Fenomenoloji olayları (görünüşleri) toplumsal aktörler tarafından ‘doğrudan doğruya’ algılandığı şekilde inceler.1 Buradan çıkartılacak olan anlama göre fenomenoloji, aktörlerin (bireylerin) olayları, durumları nasıl algıladıklarını anlamaya çalışır. Fenomenoloji, bizden öğrenmiş olduğumuz sanıları olduğu gibi kabul etmememizi, sorgulamamızı, dünyaya bakışımızı ve dünyada bulunuşumuzu sorgulamamızı ister. Kısacası bu bakış açısı bizden, yabancı bir ülkeden veya uzaydan gelen ziyaretçi rolünü almamızı ister. Fenomenolojik toplumbilimciler insanların, öğrenmiş oldukları kültürel sanıları askıya veya parantez içersine aldıktan sonra, toplumsal durumlarını nasıl tanımladıklarını inceler. Temel önerme, her günkü gerçekliğin zamanla birikmiş olan toplumsal olarak yapılandırılmış bir fikirler sistemi olduğunu ve topluluk üyelerince olduğu gibi kabul edildiğini bildirir. Bu bakış açısı, toplumsal düzene karşı eleştirel bir tutum alır ve işlevselciliğin aksine, kültürel olarak öğrenmiş olduğumuz düşüncelere meydan okur. 2 Bu metni analiz edersek, 1. Fenomenoloji, sosyal araştırmacının kendi algılarında farkında olduğu veya olmadığı önsel bilgileri paranteze almayı önerir. Ancak bunu topluma öneremez. Çünkü toplum kendi bilgi edinme yöntemlerine güvenir. 2.”Yabancı bir ülkeden veya uzaydan gelen ziyaretçi rolünü” oynayacak olan araştırmacıdır. Böylece anlamaya çalıştığı grubun karşısında ona dair önsel olarak bir şey bilmediğini varsayar ve her şeyin ne anlama geldiğini öğrenmeye çalışır. 3. “Her günkü gerçekliğin zamanla birikmiş olan toplumsal olarak yapılandırılmış bir fikirler sistemi olduğunu ve topluluk üyelerince olduğu gibi kabul edildiğini” bilmek demek, sosyal bilimcinin araştırdığı grubun yapılandırılmış bir fikirler sistemine sahip olduğunu bilmesi demektir. Fenomenolojik sosyolojinin beslendiği ana damar fenomenoloji kavramını ilk defa kullanan Edmund Husserl’in çalışmalarıdır. Edmund Husserl 3 fenomenolojiyi insanın duyuları ile doğrudan kavrayabileceği şeylerle ilgili olarak tanımlamıştır. Ona göre bütün bilgimiz doğrudan duyulara dayanan olaylardan gelir, bunun dışında her şey spekülasyondur.4
1
The Encyclopedia of Sociology ; aktaran Ruth A.Wallace, Alison Wolf, Çağdaş Sosyoloji Kuramları, Çev. Leyla Elburuz, M.Rami Ayas, Punto Yay., İzmir, 2004, s. 297. 2 Wallace ve Wolf,a.g.e.,s. 297. 3 Edmund Husserl (1859-1938) , Alman felsefeci, fenomenolojinin kurucusu. 4 Wallace ve Wolf,a.g.e.,s. 298.