İslam ve Sınıfsal Yapı - Ali Şeriati

Page 1

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ GÜZ YARIYILI SEMİNER ÖDEVİ

HAZIRLAYAN: NURCAN BOZKUŞ 090110061

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ: OSMAN METİN

AFYONKARAHİSAR 2011

1


AFYON KOCATEPE ÜNİVERSTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 2011-2012 YILI GÜZ DÖNEMİ SEMİNER DERSİ

KİTABIN ADI: İSLAM VE SINIFSAL YAPI YAZAR:ALİ ŞERİATİ YAYINEVİ:FECR YAYINLARI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ: OSMAN METİN ÖĞRENCİNİN ADI: NURCAN BOZKUŞ ÖĞRENCİ NO: 090110061 2


ALİ ŞERİATİ’NİN HAYATI 23 Kasım 1933’te Horasan eyaletine bağlı Şebzivar ’ınMezihan köyünde doğdu. Babası büyük âlimlerden Muhammet Haki Şeraitidir. İlk tahsilini babasından alır. Erken yaşta Arapça öğrenir ve yazı yazmaya çeviri yapmaya başlar. Liseden sonra Meşhet Üniversitesine bağlı Edebiyat Fakültesine girer. Öğrenciliği sırasında değişik gazete ve dergilerde yazıları yayınlanır. Erken yaşlarda İslami harekâtın içine girer ulusal direniş cephesine katılır. Bunun sonucunda babası ve birçok kişiyle beraber tutuklanır sekiz ay hapiste kalır. Edebiyat fakültesindeyken Şarbon üniversitesinden burs alır ve Fransa’ya gidip dinler tarihi ve sosyoloji üzerine ders alır. Fransa’da Cezayir Kurtuluş Harekâtında aktif rol alır. Bundan dolayı Fransa’da saldırıya uğrar hastanede yatar. Fransa’da dinler tarihi ve sosyoloji alanında doktorasını tamamladıktan sonra İran’a dönerken Türkiye sınırında yakalanır. Daha sonra İran’a döner dönmez çalışmalarına başlar. Özellikle aydın ve genç tabakaya hitap eder. Aydınların bilinçlenmesi gerektiği gençlerin yetişmesi gerektiğini söyler. Hüseyin’i irşada katıldıktan sonra bu söylemleri daha da artar. Onunla birlikte bir İslami düşünce çığırı başlar. Hüseyin’i irşat bir süre sonra kapatılır ve Savak Şeraiti için tutuklanma emri çıkartır. 1976 yılına kadar bir hücrede kalan Şeraiti, Cezayir eski Dışişleri Bakanı Abdülaziz Butterlig’in girişimleri sonucu serbest bırakılır. 1977 yılında İran’dan ayrılmıştır. Önce Belçika’ya oradan Fransa’ya, oradan da İngiltere’ye gider. Savak militanları onu otel odasında şehit ederler. 27 Haziran 1977’de Şam’daki Hz. Zeynep türbesi yanında toprağa verilir. Eserlerin Bazıları: •

Dine Karşı Din

Medeniyet ve modernizm

İnsanın Dört Zindanı

Toplum Bilim Üzerine

Aydınların Umut Çağrısı

Kendini Devrimci Yetiştirmek

3


1.BÖLÜM Ali Şeraiti ‘’İslam ve sınıfsal yapı’’ kitabının birinci bölümünde ‘züht, dünyaya meyletmeme ‘kavramları ile giriş yaparak Hz. Ali ‘’sınıfsal bir yapılaşmaya karşı çıkmak amacıyla mal yığmaya karşı mücadele yolunda riyazete, kanaate ve dünyadan yüz çevirmeye vurgu yapardı’’ der. Ali Şeraiti ‘’mücadele yeni bir şey değil ki Marksistlerden öğrenmiş olalım. Aksine Marksistler bunu İslam’dan ve dinden yeni öğreniyorlar’’ diyerek ‘’Eğer sahip olduğun ideolojiye gerçekten inanıyorsan bu zaaflar sende, bu eğilimleri kendi içinde öldürmelisin, lezzet düşkünü olmamalısın, kendini zahit ve güçlü kılmalı, hayatın her safhasında cihat etmelisin ve inancına bağlı kalmalısın’’ dendiğinde senin toplumda önemli bir role sahip olduğun itirafı yatıyor, toplumların oluşmasında fertlerin rolü vardır. Ve bu Marksizm’in aksine bir söylemdir’’ der. Klasik Marksizm’de devrimci patlamaya sebep ‘üretim araçlarıdır’. Marksizm de üretim araçları ve üretim şekli alt yapıyı oluşturur. Bu nedenle üst yapıya dayanmak Klasik Markizime göre yanlış olur. Zira bu durumda üst yapıyı alt yapıyı değiştirmek için bir araç kılmış oluruz. Hâlbuki bu insanlar bilgi ve eylemini tarihin hareket ettirici motoru kabul eden İslam’ın görüşüdür. “İslam’ın nefislerdeki değişmedikçe kavmin değişmesi mümkün olmaz” dediğini söyleyen Ali Şeraiti, buna “ir toplum kendi beğendiğini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez” (13/Rad) suresini örnek gösterir. Ali Şeraitinin özellikle birinci bölümde ve kitabın diğer bölümlerinde üzerinde durduğu ve temel eleştiri konuları arasında aydınlara dair ideolojik konular ilk sırada yer alır. Ali Şeraiti “kültür mirasımızda defalarca tekrar edilen, çok eskiye dayanan ve hatta ilk İslami metin ve şahsiyetlerin virdi haline gelmiş birçok konu ve kavram vardır. Fakat bu kavramların bizim aydınımız bu idealler, ülküler ve kavramlar İslam ve din yolunda kullanılınca bunları anlamadan reddediyor alaya alıyor ve hakaret ediyor. Zamanla bu kavramlar Avrupa’ya gidiyor farklı bir ideoloji biçiminde aynı yolla bize geri dönüyor. Böyle olunca yeni bir moda yeni bir şeymiş gibi herkesi peşinden sürüklüyor. Hatta bizim bazı kavramlarımız Avrupa’ya gidiyor ve değişmeden bizim aydınların reddettikleri şekilde geri geliyor. Bunları da kullanıyorlar. Bizim bu tip örneklerimiz çoktur” ifadelerini kullanmıştır. Şeraitinin eserinde sadece ideolojik değil aynı zamanda günlük yaşama ve dini konulara dair de bir takım düşünceleri görmek mümkündür. Bu çerçevede Şeraitinin bugün hepimiz sarıklı, cüppeli adamlarla alay ediyoruz. Oysa en çağdaş en sosyetik adamlarımız modern kulp ve düğünlerde iftiharla üniversite hocasının giydiği cüppeyi giyiyorlar. Hâlbuki 4


bu İbn-i Sina’nın, İbn-i Haysem’in, Razi’nin giydiği elbisenin ta kendisidir. Bizim bu hırkamız ve cüppemiz Avrupa’da üniversite üniforması oldu. Daha önce bunun aslına sahip olana ve giyen kimse evden dışarı çıkamazken şimdi kimse giymekten utanç duymuyor, hoşuna gidiyor, ifadeleri dikkate değerdir. Ayrıca Şeraiti, “bugün yeni ideolojileri tercüme edenler bu kavramların bizde zaten var olduğunu hatta bunlar için terim ürettiğimizi bilmiyorlar. Bu kavramlara ait biz eski terimler kullanmak istediğimizde buna karşı çıkıp kaçıyorlar bizim bunlarla beraber eski söylemleri geri getireceğimizi sanıyorlar. Bu nedenle bu terimlerin ismini değiştirmek zorundayız.” İfadelerini kullanır Ali Şeraiti bu kavramları şu şekilde örnek verir: örneğin Züht kavramı. Şeriati “Züht kavramına kendini devrimci yetiştirmek ya da inkılapçı arınma ile ayın olduğunu hatta ta kendisi olduğunu, fakat bunu kullanmaya cesaret edemediğini söyler. Yine en yüce devrimci kavramları açıklama kapasitesine sahip olan “kanaat” kelimesi ya da dünyadan el etek çekme acaba genç neslin aklında ne çağrıştırıyor. Özellikle burjuvazi (kent soylusu) kelimesini açıklarken önce ben sosyoloğum din ile kesinlikle ilgili değil bu sohbetim deyip burjuvazi kelimesinin ne olduğunu hayat tarzını görüşü ve eğilimini ne zaman ortaya çıktığını yani 200300 yüzyılda aleyhindeki sosyalistlerin burjuvazi sınıfı aleyhindeki ahlaki ve devrimci söylemleri dile getirip burjuvaları kirli, para canlı insanlar olarak tanımlamalıyım daha sonra derim ki işte bunun adı” dünyaya meyletmemektir”. Bütün İslam önderlerinin mücadele ettiği dünya işte budur, ancak burjuvazi Fransızca bir sözcüktür. Oysa dünya kelimesi tarih boyunca gelişmiş ve kullanılmıştır. Şeraiti, burjuva kelimesinin sınırlı olduğunu oysa Kuran’ın ve İslam’ın dile getirdiği kavram “dünya”dır. Dünya kölelik döneminde efendilerin feodalite döneminde feodallerin, burjuva döneminde burjuvaların ve kapitalizm döneminde kapitalistlerin hayat tarzı olduğunu ifade eder. “Dünya” amacı: Şahsi ihtiyaçları karşılamak, imtiyaz sahibi olmak, başkalarına karşı üstün olmak, başkalarına karşı bencil, bireysel ve tüketici bütün eğilimler ve değerlerin dünyevi hayat tarzı olduğunu belirtir. Şeraiti bu kavramı açıklarken “eğer ilk olarak dünyaya meyletmekten bahsedersem yeni bir şey söylediğimi anlamazlar ve dünyaya meyletmeyen mollalardan bahsettiğimi sanırlar” ifadelerini kullanır. Şeraiti ayrıca bize yeni bir şeymiş gibi hediye edilen kavramların aslında dinimizin temel esasları olduğunu da belirtir. Bunlar olmadan ne Muhammedi ne Kuran’ı ne de Hz. Ali’yi anlamak mümkün değil. Fakat halkı nasıl ahmaklaştırdılarsa aynı şekilde aydın geçinen beyefendiyi de ahmaklaştırdılar. 5


Şeriati’ye göre bir şeye inanmak ile inkâr etmek arasında hiçbir fark yoktur. Bu herhangi bir derde deva olmaz. İnkârın bir değeri yoktur. Değerli olan bilmektir. Buna göre Şeraiti, bilmek ile bir değere sahip olunduğunu ve eğer aydın isen sosyolog da olmak zorundasın ve toplumunu tanımak zorundasın der. Reddettim, kabul etmiyorum gibi laflar seni kör ve cahil olmaktan kurtarmaz görüşünü ön plana çıkarır. Şeriati ayrıca bu bölümde kapitalizme kapitalistin tepkisi üzerinde de durarak, kapitalistin bazen farkına varmadan kendine ve kapitalist insan ruhuna bir kompleks duyduğunu ve en ufak bir kışkırtmada onlara tekme atıp kendine gelerek, kendini kurtardığını dile getirir. Şeriati, bazen insanın kapitalizmin kuyusundaki Yusuf gibi hapsolmuş vicdana feryat eder, sahibini uyandırır ve uyandırmak ister der. Marks Weber’in işte burada kapitalist kapitalizmden intikam alıyor sözü de bunu açıklamaktadır. Fakat Şeraiti, bu kurtarmanın artık geç kaldığını, hapisten ömrünün sonlarına doğru çıkmış bir adama benzeterek onun için artık okuma ve eğitim görme gibi bir imkânın kalmadığını ifade eder. Şeraiti ayrıca bu bölümde İslam’ı yaşama adına yanlış tanımlama ve yorumlarıyla iki kesimin ortaya çıktığını söyler. Bunlardan bir kısmı dünyadan el etek çekme sade yaşama yönelik tekelci vurgu en ilerici Müslümanın en gerici olmasına sebep olduğunu buna karşı çıkan aydının ise buna Kuran’dan ve hadislerden örnek göstererek aristokrasi, kapitalizm ve para canlılıktan yana yorumlardabulunduğu veMüslümanın iyi, güzel ve lüks yaşaması gerektiği gibi bir düşünce ürettiklerine yer vermiştir. Şeraiti, bu her iki yaklaşımı yoldan sapma olarak tanımlayıp ve hiçbirinin İslam olmadığını, bunların her birinin bir yola düşüp meseleyi sadece bir açıdan ele alıp vurgu yaptıklarını söyler. Bu sonuç bir araştırmacı veya İslam’ın nasıl bir öğreti olduğunu öğrenmek isteyen bir öğrenci için İslam’ın gerçek yüzü bilinmez olur. Bir bakıyoruz İslam züht olarak karşımıza çıkmış, öyleki Buda’yı ve Hinduların dervişlerini geride bırakmış, bir bakıyoruz İslam, paraya düşkünlük olup çıkmış, öyle ki Batı kapitalizmini dahi geride bırakmıştır. Ali Şeraiti, bizi çizgimizden hareket etmekten saptıran güçten fırsat kazanmaktan alıkoyan sosyal hayattaki makam ve mevkilerden uzaklaştıran münzevi bir hata götüren her etken gerilemeye bir çeşit davetiyedir. Yani meydanı yabancılara sınıfsal düşmanlara, itikadı ve fikri düşmanlarımıza bırakmaktır der.

6


II. BÖLÜM Sokrat Gökten Yere Felsefeyi, Muhammet İse Dini İndirdi: Şeraiti burada İslam’ın insanın manevi tekâmülünün ahlaki ve fikri gelişiminin gerekliliğine ve insanın “iktisadi bolluğa” eğilimini de meşru kabul ettiğini “istekler” temin etmeyi imanın olumlu etkilerinden biri sayar. Ancak bir amaç olarak değil aksine bir sonuç olarak bunu yapar. Bu nedenle İslam’ın ekonomiye olan “vurgusu” maddeci sosyalistlerin ve hatta ekonomistlerin vurgusu ile aynıdır. Sadece bakış açıları farklıdır. Bunlar ekonomiyi hedef olarak alır. İslam ise bir esas olarak alır. İdeolojinin insanın üç temel özelliği olan fikir, amel ve hayattan oluşmaktadır der. Fikir yerine iman zikredilmiştir. İmanın bir boyutuda ideoloji olarak ifade edilir. İdeoloji insanın toplumu inşa etme sorumluluğu olduğunu söyler Şeraiti. Şeraiti ikinci bölümde eğer sosyalizmin inşa ettiği sınıfsal tabakalaşmanın olmadığı bir toplumda kapitalizmin sınıfsal yapısı yıkılıp yerine dünyanın çirkefliğini ve burjuva ahlakını işçi ve köylüye yayarak bir anti burjuva topluluğu inşa edilecekse mevcut sınıfsal topluma uyulsun daha iyidir der. Eğer dün kapalı kapılar ardında eşref tabakasının kirli harem saraylarında olan şeyler bugün ortalıkta ve ortak kullanım halini almışsa böyle bir hareket kanalizasyonları ve atık suları sokaklara caddeler ve halkın arasına boşaltmak olur. Böyle bir durumda özel mülkiyeti methetmek sınıfsal farklılığı savunmak daha isabetli olacaktır. Şeraiti günümüz âlimlerini eleştirip azamet ve keramet sahibi alimlerin halk ile tek irtibatları namazda imamlık yapmaktır. Bunlar kitap yazmayı minbere çıkmayı halkı aydınlatmayı sahip oldukları yüce makamın şanına yaraşır görmezler. Bunun için kendilerine özel bir deyim icat etmişler bu da “Mürüvvet Hilafetidir”. Mürüvvet görkemli, vakarlı, ağır başlı, sükûnet içinde muhterem saygıdeğer bir biçimde davranmak, dışarı çıkmak, halkın arasında bu şekilde görünmek ve bu özelliklerle halkla kaynaşmaktır. Bu alimlerin topluma karşı asli vazifeleri de “ilmihal kitabı yazmaktır”. Bunu bile tam yapamıyor. Hoca efendinin öğrencilerinin cevapladığı soruları hoca efendi teyit ediyor eleştirilerini getirir. Oysa peygambere ve yanı başındaki Ali’ye bakıyorsun üzerinde deve yününden veya ketenden dokunmuş bir elbise giymiş keçi kılından yapılmış iplerle bağladığı çizme benzeri bir ayakkabıyı ayağına giymiş üstleri başları toz toprak içinde savaştan şehre dönmekteler. Uzun elbise ve sakallardan sosyetik hal ve hareketlerde bulunan kimselerde bu davranışlar onları Allah’ın diğer kullarından çobanlardan çiftçilerden gösterişsiz sıradan halktan aile ve 7


sınıflardan ayrıt ediyor diye peygamber bu tiplerden nefret etmektedir. Doğumuyla Pers ateşkeredesinin söndüğü kimse halkın içinde idi. Onun sarayı kerpiçten yapılmış bir odada ve yerde serili çölün kumundan ibarettir. Bu insanın aylarca evinde yemek pişmediğini dile getirir. Böylelikle Şeraiti günümüz âlimleri ile peygamberimizin yaşam tarzına ve İslami anlayışı karşılaştırıyor. Özel Mülkiyet Felsefesi ve Sınırı İslam” malı ve üretim kaynağını hapsetmekten” nefret eder diyor Şeraiti.Bunu “Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı(hepiniz için )Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberleri geldiğinde aralarında adaletle hüküm verilir. Onların hakları yenmez.”(10/yunus suresi 47) ayetleri ile örneklendirir. İslam’ın devrimci ümmetin dünyaya özgürlük dağıtan ordusu gittiği yerlerde sadece siyasi özgürlük için çalışmaz, ekonomik özgürlük onun misyonunun bir parçasıydı. Bunların amacı “sizi birbirinize kulluktan Allaha kulluğa devlet adamlarının zulmünden İslam adaletine yeryüzü darlığından gökyüzünün genişliğine davettir “der. III.BÖLÜM Üçüncü bölümde “uzmanlaşma” tek boylulaşmanın üzerine durur. ”Bugün bütün sosyologların insanın kendinden uzaklaşmasının ve kendine yabancılaşmasının etkenlerinden birinin “uzmanlaşma” olduğunu kabul ederler” der. Medeniyet “ihtisas” yani temeline dayanır diyen Şeraiti ihtisas olmadan medeniyet olmaz görüşünü ileri sürer. Tarihte uzmanlaşmanın olmadığı tek dönem Peygamber dönemidir. Bütün Müslümanlar hep birlikte işin ehli, fikir adamı, iman ehli, mücadele adamı, ziraat ehli , sosyal adam hüküm adamı, mescit, siyaset ve ibadet adamı idiler. Peygamberin kendisi bunun en güzel örneklerindendir. Burada Şeraiti bugün din adamının çağın ihtiyaçlarını anlamasının nedeni din adamlarının bile bir tek kesime hitap etmesi olduğunu söyler ve bunu eleştirir.

8


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.