AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
SOSYOLOJİ SEMİNERİ I
ASLIHAN KÜSDÜL
ÖGR. GRV. OSMAN METİN
SOSYOLOJİ
ARALIK 2011
KÜRESELLEŞME: TOPLUMSAL SONUÇLARI - Zygmunt Bauman Çeviren: Abdullah Yılmaz Birinci basım: 1999 İkinci basım: 2006 Üçüncü basım: 2010
2
KÜRESELLEŞME: TOPLUMSAL SONUÇLARI Kitap toplamda beş bölümden oluşmaktadır. 1.BÖLÜM ZAMAN VE SINIF
İçinde yaşadığımız yüzyılın son çeyreği, mekâna karşı verilen büyük bağımsızlık savaşı olarak tarihe geçecek. A.Ortada görünmeyen toprak ağaları tip 2 Sermayenin yeni özgürlüğü ortada görünmeyen ve üzerinden beslendikleri nüfusun ihtiyaçlarıyla zerre kadar ilgilenmemekte ün salmış ve öfke uyandırmış derebeylerinin, toprak ağalarının özgürlüğünü hatırlatıyor. B.Hareket özgürlüğü ve toplumların kendilerini kurmaları Bir coğrafi sınır fikrini “gerçek dünya”da savunmak giderek güçleşirken, mesafeler artık sorun olmaktan çıkmıştır. Yeni mekân mekânsal boyutlardan anlık yayılmadır. Bilgisayar terminalleri ile video monitörlerinin birbirine bağlanmasıyla burası ile orası arasındaki fark kalkmıştır. Eskiden olduğu gibi bazı insanlar fiziksel engeller ve zamansal uzaklıklarla birbirinden ayrılmaktadır. Ancak eskiye kıyasla bu daha acımasızdır. C.Yeni hız yeni kutuplaşma
Zamansal/mekânsal mesafelerin teknoloji vasıtasıyla sıfırlanması, insanlık durumunu homojenleştirmekten çok, kutuplaştırma eğilimindedir. Kent toprağı durup dinlenmeyen mekân savaşının muharebe alanı haline gelmiştir. Mekânlar büyüdükçe insanların karşılaşma alanı kısıtlanmıştır. Kamusal mekân kaybolmaya başlamıştır. 2.BÖLÜM MEKÂN SAVAŞLARI A.Haritalar savaşı Modern mekân savaşının ele geçmez hedefi, toplumsal mekânın resmi olarak onaylanmış devlet destekli tek bir haritaya tabi kılınmasıydı. Mekân savaşı sonunda ortaya çıkacak mekânın yapısı, hükümet ve devlet memurları tarafından mükemmel biçimde olup biterken kullanıcıları ya da kurbanlarının yorumuna kapalıydı. Haritacıların kararlarına göre ve haritaya benzer biçimde yeniden ya da sıfırdan şekillendirecek olan, artık mekânın kendisiydi.
3
B.Mekânın haritalandırılmasından haritaların mekânlaştırılmasına Günümüzün Paris gibi şehirlerini acımasızca eleştirildiği bu bölümde kentler aşağılanmış ve reddedilmiştir. İnsanların yeni kurulan düzenli şehirlere taşınması gerektiği savunulmuştur. Şehir planlaması insan mutluluğunun biricik hem zorunlu hem de yeterli koşuludur. C.Agorafobi ve yerelliğin yeniden doğuşu
Korkular yüzünden oluşturulan kentlerde artık içten içe korkular baş göstermeye başlamıştı. Eskiden surlarla çevrili olan şehir modern toplumda medya aracılığıyla elektronik kapılar, güvenlik kapıları, bekçiler vb. doğurmuştur. Aslında korktuğumuz hırsızlar, çapulcular değil komşularımızdır D.Panoptikondan sonra hayat var mı? Panoptikon bir ütopya. Gücün ve kontrolün modernleşmensin hayati öneme sahip veçhelerinin mükemmele yakın metaforudur. Sosyolojik tahayyül gücü üzerinde çok fazla durmuş, böylece de mevcut değişimin doğasını anlamamızı kolaylaştırmak yerine zorlaştırmıştır. Panoptikonun temel işlevi sıkı korunan mekânın dışına kimsenin kaçmamasını sağlamaktı. 3.ULUS DEVLETTEN SONRASI AMA NE?
A.Evrenselleşme mi? Küreselleşme mi? Küreselleşme fikrinin taşıdığı en derin anlam, bir merkezin kontrol mekanizmasının yokluğudur. Evrenselleşme fikri düzen kurma umudu, niyeti ve kararlılığını ifade ediyordu. Bu iki kavram da dünyayı eskiden olduğu gibi daha iyi hale getirme niyetindedir. Küreselleşme ile milli sınırlar kaybolmaktadır, devlet küresel yarışta olabilmek için yarışmaktadır. Devlet kurma fikri onun zaferi değil ölümüdür. B.Yeni mülksüzleştirme: Bu kez, devletinki Küreselleşme sahnesinde devlet adeta kendini hırpalayarak yarışır. Sonunda ise maddi temeli tahrip olmuş egemenliği ve bağımsızlığı iptal edilmiş, politik sıfatı silinip kaybolmuş ulus devlet büyük şirketlerin basit güvenlik birimleri haline gelir. Dünyanın yeni efendilerinin doğrudan yönetmeye ihtiyacı yoktur. Ulusal hükümetler onlar adına işleri yoluna koyma görevi üstlenir. Devlet ekonomik yaşamla ilgili hiçbir şeye karışmaz. Devlet egemenliği sadece kâğıt üzerindedir.
4
C. Hareketliliğin küresel hiyerarşisi Küreselleşme paradokstur, çok az sayıda insana büyük faydalar sağlarken, dünya nüfusunun üçte ikisini dışarıda bırakır ya da kenara iter. Zenginlik küresel, sefalet ise yereldir. Dışarıda gördüğümüz uzak, sefil yereller duygu yükümüzü boşaltır. Ama hep uzakta olduğu için tanrıya şükrederiz. Hareket sadece küreseldedir, yereller yerel kalmaya mecburdur. 4.TURİSTLER VE AYLAKLAR
A.Tüketim toplumunda tüketici olmak Tüketim toplumunda her bağlılık yeminine ve her taahhüde “bir sonrakine kadar “ şartı iliştirilmelidir. Tüketim toplumu kültürü, öğrenmeyle değil unutmayla ilgilidir. Tüketici toplumunun şartı; kendini kötü hissediyorsan ye! sloganıdır. B.Hareket ettikçe bölünüyoruz Postmodern tüketim toplumu da katmanlıdır. Bir toplumun üyelerini ayırdığı katmanların kapsamına bakarak o toplumu diğerinden ayırmak mümkündür. Bazıları seyahat etmekte özgürken ve gittikleri yerde doyum yaşarken bazıları olduğu yerde sabitlenmelidir. İnsanlar iki dünya halinde yaşarlar. Birinci dünyanın insanları küreseldir. Sürekli seyahat ederler. İkinci dünyanın insanları yoksul kesim, yolculuk yapmaya çok para verirler kimse onların seyahat etmesini istemez. C.Dünyayı mı dolaşıyoruz yoksa dünya mı geçip gidiyor? Turistler sürekli gezerler onlara göre gezmenin iş ya da başka amacı olamaz. Evde oturmak onlara göre aşağılayıcıdır. Aylaklar ise turistin ışıklarından yararlanmaya çalışandır. Aylaklar kendini turistin hizmetine adamış dünya atıklarıdır. Turistler gezerler çünkü küresel dünyayı merak ederler yereller gezer ancak bulundukları ortamdan sıkıldıkları için. D.Anca beraber kanca beraber Hem turist hem de aylak tüketici olmak için yaratılmıştır. Ancak aylak kusurlu bir tüketicidir. Aylak turistin ikinci kişiliğidir. Var olan değerlerin birden değişmesi, kurulan ortaklıkların bir anda bozulması, hisselerin yükseldiği gibi tepetaklak düşebilmesi sonucu turistlerin hayat tarzlarını aylaklığa kaçmaktan koruyacak sigorta yoktur.
5
5.BÖLÜM KÜRESEL YASA, YEREL DÜZENLER A.Hareketsizlik fabrikaları Hapse atmak mekânsal sınırlamanın en radikal biçimi ve ulaşacağı son noktadır. Hapishaneler ne kadar suçluları ıslah etme amacı taşısa da onları toplumdan daha da uzaklaştırmıştır. Mevcut koşullara hapishane istihdam alternatifidir. Üretici olarak ihtiyaç duyulmayan insanlardan kurtulma yeri. B.Islah sonrası çağda hapishaneler Hemen her gün her ülkede hapse atılanların sayısı gün be gün artmaktadır. Amerika bu konuda rakipsiz olsa da Rusya ona yetişmektedir. Hapishaneye atmayı en son düşünen Norveç’te bile sayı artmaktadır. Bunun nedeni yerellikte değil, küreseldedir. C.Güvenlik: ele geçmez bir amaç için elle tutulur araç Hapishane hareketsiz kılmak değil, aynı zamanda yaşamdan tahliye etmek anlamına gelir. Bu özelliği tehlikeyi kökten kazıma olarak hapishanenin halkın gözündeki çekiciliği arttırılır. D.Düzen dışı olmak Suçlu olmak yerellere aittir. Tepede ki suçlar medya tarafından çok ön plana çıkarılmaz ya da gösterilmez. Suçlu sandalyesine oturtulan yoksullardır. Birçok araştırmadan hapishanelerin ıslah etmekten çok suçluları toplumdan uzaklaştırdığı gözlemlenmiştir. Hapishaneler yerellerin toplamıdır hiçbir küresel hapishane de olmaz. SONUÇ Kitap yerelden başlayarak küresele doğru dünyayı modern zamanları anlamlandırmaya çalışmaktadır. Enformasyon akışı, zaman mekân sıkışması, insanların sürekli hareket etmesi gibi kavramların altını çizen bauman yerellere aylak, küresellere turist lakabını takmıştır. Turistlerin aylakları ötekileştirdiğini ve onları suçlu koltuğuna oturttuğunu söylemiştir. Kitap tüketim toplumunun önüne geçilemeyeceğini ve mutlu olmak istiyorsan tüket! Sloganını kullanmıştır.
6
Hapishanelerden de bahseden bauman hapishaneler için mekân sıkışmasının son hali ve istenmeyen insanlar için istihdam alanıdır demiştir.
7