OrganikTurkiye Temmuz '14

Page 1

Doğal Hayata Önem Verenlerin Dergisi

T e m m u z

2 0 1 4

S ay ı : 0 6

Dilek İnce Özenel’den Organik Tarif... GIDA VE TARIM BAKANI MEHDİ EKER

“BULAŞIKLIK ORANI YANLIŞ AKTARILIYOR”

Kapbula Kurucusu N. Tuba Tuna Yalçuva

“Her organik doğaldır ama her doğal organik değildir”



Editör

TEMMUZ 2014

MEHMET AKİF DİLMEN

GDO Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara kısaca GDO adı veriliyor

H

atırlayacaksınız, Milupa bebek mamasının belirli bir serisinde GDO tespit edildi. Gıda ve Tarım Bakanlığı Milupa bebek mamalarının tümünün toplatıldığını açıkladı. Firma, ortaya çıkan GDO miktarının ‘bulaşma’ sayılması gerektiğini ifade etse de insan sağlığı hele bir bebeğin sağlığı için GDO'nun bulaşma oranı ya da var olması bile korkunç. Bakanlık hemen olayın ardından dünyadaki örneklerine de bakıp ürünlerde binde 9 oranında GDO 'bulaşıklık' olabilir diyerek yürürlükteki yönetmeliği değiştirdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, bu değişikliğin gıdada kullanımına izin vermeye yönelik değildir" ifadesini net bir şekilde vurguluyor. Sadece yem amaçlı ithal edilen bazı ürünlerde, yürürlükteki mevzuatta bulaşma ve bulaşma miktarının ne olduğu hususu yer almadığı için GDO'lu olmadığı halde bulaşmadan kaynaklanan mağduriyetler yaşandığını belirtilerek, yeni düzenlemenin hukuki sorunları bertaraf etmek ve tereddütleri gidermek amacıyla hazırlandığını bildirdi. Kararda, ''eşik değerin binde 9 olarak kabul edilmesinin AB'ye uyum ve GDO'lu ürünlerin tespit edilebilmesi ve izlenebilirlik açısından uygun olduğu'' vurgulandı. Sürekli gelişen teknoloji, nüfusla birlikte tüketimin artması, tekelleşen üretim hanelerin fabrikasyon üretime geçmesi zaten günlük hayatımız içerisinde yediğimiz, içtiğimiz, bir çok şeyin özünü kaybetmesine neden oluyor. Birde GDO olmasın mümkünse! Asıl sorun GDO’nun insan sağlığına yararlı veya zararlı olup olmadığının yeterli ve güvenilir delilinin olmaması. Hal böyle iken kesinleşmeyen böyle bir konunun savunulmasını anlamıyorum. GDO’ya “sıfır toleranstan” şaşmamalıyız! Bedenimiz doğru beslenme, hareketli yaşam ve uygun çevre şartları altında kendini onarma ve sağlıklı yaşamaya göre gelişmiş bir yapıya sahip. Bunu dış etkenlerden korumalıyız. İmkanı olanlar için hem bu sektörün daha da gelişmesi için, hem de kişinin kendi sağlığı için sertifikalı organik ürünler en doğru tercih tabii ki. Siz en iyisi mi organik beslenin! NOT: Organik Türkiye Dergisi olarak GDO'ya karşı FDO sloganıyla önümüzdeki günlerde sosyal sorumluluk projemiz olacak, belki de daha fazlası... ilerleyen sayfalarda açılımı mevcut.

Ma Dilmen

Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Akif Dilmen Genel Müdür Eda Zortul Yazı İşleri Müdürü Seda Arslan Yayın Koordinatörü Yusuf Çağlayan Haber Müdürü Demet Kula Kurumsal İlişkiler Direktörü Çağla Arslan Gök Reklam Yönetmeni Kübra Evcil Art Direktör Begüm İdrisoğlu Marka Danışmanı Sami Altınkaya Sosyal Medya Enderun Digital Fotoğraf Mehmet Giritli Web Teknolojileri Müdürü Sinan Soydan Katkıda Bulunanlar Fatma Taş Heval Zeliha Yüksel Burak Vardar Funda Göker Dilek İnce Özenel Rahmi Aydın Betül Yüzüncüyıl Tavlı Temsilciler New York John Flavin Amman Karmel Nassar Londra Reza Motevalli Tokyo Yasuaki Higashi www.organikturkiye.com.tr e-iletişim: info@organikturkiye.com.tr Reklam rezervasyon 0212 297 25 63 Abone Sorumlusu Ayşe Yaman Kemal Akıncı info@1001ajans.com YÖNETİM YERİ İnönü Cad. No:14 Akarpalas Kat:1 Gümüşsuyu – Taksim/İstanbul 0 212 297 25 63 0 212 253 31 71 OFİS Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul MATBAA TOR OFSET SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Akçaburgaz Mahallesi 116. Sokak No:2 Esenyurt/İstanbul Tel: 0212 886 34 74 Faks: 0212 886 34 80 © OrganikTürkiye Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. izin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. OrganikTürkiye basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ayda bir yayınlanır.

Bu derginin üretim aşamasından, elinize ulaşana kadar kullanılan kimyasallar için üzgünüz... Çabalarımız doğal hayata toplamda tükettiğimizden çok daha fazla yararlı olabilmek.


İÇİNDEKİLER Röportaj

TEMMUZ 2014

12

14

Gıda ve Tarım Bakanı Mehdi Eker

“BULAŞIKLIK ORANI TÜRKİYE’DE YANLIŞ AKTARILIYOR”

Gıda ve Tarım Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’de insan gıdalarında GDO’lu ürünlere tolerans tanımadıklarını sadece hayvan yemlerinde bulaşıklık miktarının binde 9 olarak kabul edilebildiğini söyledi.

24 Sitenin kurucusu ve sahibi Fahir Özcan

“Doğal ve taze ürünler bir günde kapınıza geliyor”

22

38

Yazarlar

tazemasa.com, hem e-ticaret hem de doğal ve organik gıda pazarında en taze ürünlerin, bir günde adrese teslimi ile fark yaratıyor.

Beslenmek için yemek, dikkat ister

28

37

21

RAHMİ AYDIN

Kapbula Kurucusu N. Tuba Tuna Yalçuva

Dilek ince özenel

Yerken suçluluk hissettirmeyen: Ev yapımı organik cips tarifi

40

“HER ORGANİK DOĞALDIR AMA HER DOĞAL ORGANİK DEĞİLDİR”

33 FUNDA göker

Bebekler, çocuklar ve anne adaylarını organik tekstil ürünleriyle tanıştıran Kapbula, zincir mağazacılık hedefi ile büyümeye devam ediyor. Kapbula Kurucusu N.Tuba Tuna Yalçuva, her organik ürünün doğal olduğuna ama her doğal ürünün organik olmadığına dikkat çekiyor.

Neden organik ürün tercih ediyorum?

50

Güncel 26

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan

06

4

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

SAĞLIKLI BESLENMENİN VE DİYET PROGRAMLARININ KAHRAMANI ORGANiK TAVUK

Beslenme, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturur. Optimal beslenmede; “minumum hastalık riski, maksimum iyi hal/sağlık “dolayısıyla “maksimum sağlıklı yaşam” hedeflenmektedir.

34


Organik Türkiye Her Yerde! Dijital ortamda zengin bir dergi deneyimi yaşayın...

Organik Türkiye Dergisi iPad’te

Apple AppStore’da Organik Türkiye adı ile aratabilirsiniz. Ayrıca iPhone ve Android cihazlardan da indirebilirsiniz


ÜRÜN TANITIMI

Organik

MARKET

6

Sun Cream Yüz Güneş Kremi

Elmalı Çocuk Bisküvisi

ORGANİK YULAF EZMESİ

ORGANİK EMZİRME TEMİZLEYİCİ

Florame

Hipp

City Farm

Friendly

Paraben, fenaksietanol, silikon, GDO’lu bileşen, sentetik renklendirici, sentetik parfüm kullanılmamıştır, hayvanlar üzerinde test edilmemiştir. ECOCERT tarafından Organik Kozmetik standartlarına uygun olarak sertifikalandırılmıştır.

Şeker içermez. Şeker içeriği tamamen Organik elma suyu konsantresinden gelmektedir. Özel tasarımı ve lezzeti ile bebeklerin kendi başlarına yemek yemeyi öğrenmelerini hızlandırır. Organik içerikli olduğundan %100 GDO’ suzdur.

Bol miktarda nişasta içerir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor ve demir mineralleri bakımından da zengindir. Sağlıklı bir kahvaltı için City Farm Organik Yulaf Ezmesi.

Friendly organik emzirme ürünleri temizleyici Bitkilerden elde edilen aktif bileşenlerden üretilmiştir. Doğal yumuşatıcı içerir. Cilde naziktir, nötr pH içerir. Alkol, klor, parfüm ve boya içermez.

ZÜMRÜT YEŞİL ÇAY

Organik kil şampuanı

SİYAH ÜZÜM SİRKESİ

ORGANİK FASULYE

ÇAYKUR

Ciel D’azur

Ralila

Orvital

Organik çay havzası olan Hemşin yöresindeki Organik çay bahçelerinin itina ile seçilmiş çay filizlerinden üretilen, iri taneli olarak harmanlanıyor. Belki de bu çayı içtikten sonra daha önceki yeşil çayları sorgulamaya başlayacaksınız..

Kil, doğada bulunan yüzyıllardır saç bakımı için kullanılan bir mineral. Normal/kuru ve yağlı saçlar için 3 çeşidi olan bu şampuan saçı besleyerek elastikiyetini koruyor. Aynı zamanda saç ve derisinin yağ dengesini koruma özelliğine sahip.

Doğal yapım yöntemleri ile yapıldığından hiçbir katkı maddesi yoktur içilebilir niteliktedir. Yemeklerde, salatalarda, işkembe çorbası, kelle, paça gibi türlerde lezzet verici, turşularda uzun koruma yapar

Orvital, geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez gıda maddeleri arasında yer alan bakliyatı Doğu ve Güney Doğu Anadolu’daki organik tarlalardan sofralarımıza getiriyor.

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


LEZZETTE KALİTENİN DAMGASI “ITQI ÜSTÜN LEZZET ÖDÜLÜ” NAR GOURMET’İN! Nar Gourmet’in tamamen doğal ve geleneksel yöntemlerle ürettiği Portakal Kabuğu Reçeli, International Taste& Quality Institute (ITQI)’un Brüksel’de gerçekleştirdiği bu seneki tadım organizasyonunda Michelin ödüllü şef ve sömeliyelerden oluşan kanaat liderleri tarafından koku, yapı, tad, görünüm gibi kriterler dikkate alınarak duyusal analizler çerçevesinde değerlendirildi ve 2014 ÜSTÜN LEZZET ÖDÜLÜ ne layık bulundu. iTQi jürisi 15 farklı milletten oluşup, Fransa’nın the Maîtres Cuisiniers ve the Académie Culinaire, the Academy of Culinary Arts, Euro-Toques, the Federazione Italiana Cuochi, the Jeunes Restaurateurs d’Europe, the Associaciones des Cocineros de España, the World Master Chefs Society, the Verband der Köche Deutschlands ve içecekler için the Association de la Sommellerie Internationale (ASI) gibi, Avrupa’nın en prestijli aşçılık ve içecek derneklerinin üyelerini kapsamaktadır. Tam mevsiminde, Mersin’den elle toplanan Yafa portakalının kendine has kalın kabuğunun özenle işlenerek, sadece beyaz pancar şekeriyle kaynatılmasıyla hazırlanan Nar Gourmet Portakal Kabuğu Reçeli, hem kahvaltı sofralarınıza; hem de dondurma, kaymak ve sütlü tatlılarla birlikte hayatınıza “üstün lezzet” katacak!

Dr.Hauschka ile cildin kendi kendini yenileme gücünü keşfedin… GNC Türkiye’nin organik ürün pazarına kazandırdığı dünya markası Dr.Hauschka cilt bakım ürünleri serisi ile kadınların farklı ihtiyaçlarına doğal ve yenileyici çözümler sunuyor. Başarısı tüm dünyada kanıtlanmış, cildin kendi kendini yenileme gücünü destekleyen ve organik bileşenlerden oluşan yüzde 100 doğal, organik kozmetik markası Dr.Hauschka her ihtiyaca yönelik ürün seçeneği sunuyor. Dr. Hauschka cilt bakım serisinde; temizleme ürünlerinden, güçlendirme ve canlandırmaya; özel bakım ürünlerinden, yoğun bakım kremlerine; vücut bakımından yağlara kadar geniş bir ürün gamına sahip. Bakımına ve güzelliğine özen gösteren, cildini önemseyen kadınların vazgeçilmezi olan Dr.Hauschka organik kozmetik ürünleri sahip olduğu sertifikalar ve bugüne kadar aldığı ödüllerle 50 yıldan bu yana cildimizi güzelleştirmeye devam ediyor. Dr.Hauschka, doğal kozmetik ürünlerini sertifikalandıran BDIH ve doğal & organik kozmetikler için yüksek kalitede en iyi ürünlerin sunulduğunu tüm şeffaflığıyla göstermenin bir yolu olan NaTrue sertifikasına sahip.

Roman’dan Organik Anne-Kız Koleksiyonu TAÇ ORGANİK BEBEK NEVRESİMLERİ İLE BEBEKLERE TATLI UYKULAR! TAÇ’ın %100 doğal lifli pamuklarla yaratılan ve birbirinden sevimli desenlere sahip bebek nevresimleri ile, bebekler rahat ve deliksiz bir uyku uyuyor. Farklı desen ve renk çeşitleriyle bebeğinizin odasına neşe katan TAÇ Happy Baby, TAÇ Sweet Home ve TAÇ Truck bebek nevresim takımları, %100 organik pamuk dokuma özelliği ile de yumuşacık ve bebeğinizin teniyle uyumlu…

Tamamen organik kumaşlarla hazırlanan bu kapsül koleksiyonda 4-9 yaş grubu çocuklar hem stil hem de bilinç bakımından anneleriyle uyumlu olacaklar! Koleksiyonda sarı, krem ve yavruağzı renkleri dikkat çekerken, sade çalışılan tulumlar, bluzlar ve elbiseler zamansız stiller sunuyor.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

7


ÜRÜN TANITIMI

Bebeğinizle güneşin tadını doyasıya çıkarın… Güneş biz yetişkinler kadar bebek ve çocukları da mutlu eder. Ancak son yıllarda ozon tabakasının incelmesiyle dikkat edilmediğinde güneş ışınları yarardan çok zarar getiriyor. Buradan hareketle yapmamız gereken kendimize güneş ürünleri satın alırken bebeğimizi de unutmamak. “Organicare Baby SPF50+ Koruyucu Güneş Losyonu” nu dışarıya çıkmadan önce bebeğinizin açık yerlerine ve yüzüne uygulayarak onu güneşin zararlı etkenlerinden koruyabilirsiniz. Tabii plaja indiğiniz saatlere de özen göstermelisiniz. Bebeğiniz için en ideali sabah 11:00 öncesi ve öğleden sonra 16:00 sonrasıdır. “Organicare Baby SPF50+ Koruyucu Güneş Losyonu” , bebeğinizin hassas cildini nemlendirerek güneşten korur. SPF Colipa standartlarına göre test edilmiştir. Güneşlenirken bebeğinizin cildini koruyan organik Shea Butter ve onarıcı B5 vitamini ile nemlendirir ve besler. Günlük kullanıma uygundur. Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınlarına karşı kullanılan %98 filtre özelliğini katkısız mineraller oluşturur. Hassas ciltlerde güvenle kullanılır. Suya dayanıklıdır. Parfüm, Paraben, Renklendirici, Parafin, PEG, EDTA, Lanolin içermez. www.organicumsun.com www.estoreorganic.com

HiPP’ten ÇOCUKLARA ÖZEL ‘RAVIOLI’ LEZZETİ 1-3 yaş arası çocukları ana öğünlerde yiyebilecekleri, yepyeni bir ürün çeşidiyle tanıştırıyor. HiPP Organik Domatesli Sebze Dolgulu Ravioli çeşidiyle artık Türkiye’de… Ravioli bir tür İtalyan mantısıdır. İtalyanlar bu yemeğin adını, dillerindeki “ravvolgere” (sarmak, dolamak, kapatmak) fiilinden türeterek “ravioli” olarak belirlemişlerdir. HiPP markası da çocukları düşünerek, içerisinde organik sebzeler kullanılmış Organik Domatesli Sebze Dolgulu Ravioli’yi , 1 - 3 yaş arası çocukları için hazırlar. Mikrodalga fırında veya benmari usulü olarak kolayca ısıtılabilir.1-3 yaş arası çocuklara ideal olan bu üründe; çocuklara uygun baharatlar kullanılmıştır. Bol vitamin içerikli Organik Domatesli Sebze Dolgulu Ravioli’nin bir diğer önemli özelliği ise, buhar ısısında yavaş olarak besin değerlerini kaybetmeden pişirilmiş olmasıdır. HiPP’in renkli tasarımı sayesinde, kimi zaman çocuklarına yemek yeme alışkanlığında zorlanan annelerin işini kolaylaştıracak. Üstelik 1-3 yaş arası küçük çocuklar, bu ürünü kendi başlarına kolayca yiyebilecekler. BIO sertifikalı, GDO’suz ve sanayi bölgelerinden uzak özel organik çiftliklerde yetiştirilen ürünleriyle HiPP Organik Hazır Soslu Çeşnili Makarna sadece ‘Migroslar’da satılıyor.

Lavera makyaj ve kişisel bakım ürünleri Paraben,SLS,Sentetik koku,Petrol türevleri ve Silikon içermez. Lavera ürünlerinin doğal ve organik cilt bakım ödülleri bulunmaktadır. Kullandığınız andan itibaren cildinizdeki farkı,doğallığı,düzelmeyi ve ışıldamayı sizde fark edeceksiniz… Lavera ürünlerini Facebook LAVERA TÜRKİYEORGANİK BAKIM ÜRÜNLERİ sayfamızdan takip edebilirsiniz.

en kıymetli varlıklarımız, evlatlarımız için zehirsiz ürettik. Sağlıkla giyinsinler, güle güle büyüsünler... Pamuk bitkisi üretilirken birçok hastalıkla mücadele edilmektedir. Bir çok kimyasal kullanılmakta ve pamuk bitkisi bu kimyasalları bünyesinde hapsetmektedir. Yıkanılsa bile bu kimyasallar çıkmamaktadır. Bir bebek t-shirtü için 17 çorba kaşığı kimyasal kullanılmaktadır. Bağışıklığı güçlenmemiş bebeklerimiz bu kimyasalları deri yoluyla almakta ve çeşitli hastalıklarla karşı karşıya gelmektedir. Ayrıca bu kimyasal ilaçların toprağa suya ve havaya verdiği zararlar da bilinmektedir. İşte Calico doğayı ve bebeklerimizi korumak için organik sertifikalı ürünleri sizlerin hizmetine sundu. Organik giyinmek herkesin hakkı oldugu gibi masum bebeklerimizinde hakkı. Organik üretim tabiki bir miktar daha pahalıya mal olacaktır. Bir dönüm tarlada kimyasalsız 1 ton alınıyorsa kimyasalla belki 5 ton alınacaktır. Bizim gayemiz bütün çocukların organik giyinebilmesidir. Bunun için çok çalışıp uygun bir fiyat politikası belirledik. Hem organik hemde ekonomik bizim sloganlarımız arasındadır. Ticari kaygıdan çok üstün hizmet bizim merkezimizdedir.. Dünyadaki en saf, en masum varlık olan bebeklerimize bu hizmeti vermek boynumuzun borcudur. Onlar bizim geleceğimiz... Bozulmamış doğada sağlıklı nesiller yetiştirmek Calico’nun en büyük hedefidir. Mutlu ve sağlıklı bebekler için Calico hizmetinizdedir..

8

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr



ÜRÜN TANITIMI

Kuruyan ciltlere bitkisel bir dokunuş:

Happy Moments Organik Üzüm Çekirdeği Yağı

BEBEKLERE SÜTLÜ, YOĞURTLU MEYVELİ ÖĞÜN HiPP’ten bebeklere yepyeni bir öğün. Sütlü, Yoğurtlu, Meyveli Tahıllı Ek Gıdanın, zengin vitamin içeriğiyle bebeklere kahvaltıda, öğle ve akşam öğünlerinde yedirilebilir. Anne sütü ilk aylarda, bebeğin bütün ihtiyaçlarını karşılarken, 8. aydan sonra, bebeğin ihtiyaçlarını ek gıdalarla karşılamak gerekir. Bu süreçte, bebeklerin annelerinden aldıkları doğal beslenmeyi, sağlıklı ürünleriyle sürdüren HİPP’in, Sütlü, Yoğurtlu, Meyveli tahıl içeren ürünü; içeriğinde devam formülü bulunduğundan su ile hazırlanabilir. Bebekleri uzun süre tok kalmasını sağlayan bu ürün, lif ve mineral yönünden oldukça zengin olan HiPP’in bu ürünü, güçlü kemik ve diş gelişimi için gerekli kalsiyumu da sağlıyor. Sütlü, Yoğurtlu, Meyveli Tahıl Bazlı Ek Gıda’nın enfes tadını mango, muz, ananas ve portakal meyveleri sayesinde alıyor. GDO’suz ve sanayi bölgelerinden uzak özel çiftliklerde yetiştirilen ürünleriyle HiPP E-Bebek, Joker, Gratis, Migros, Kipa, Carrefour yerel marketler ve eczanelerde satılıyor.

10

Temmuz 2014

Happy Moments Organik Üzüm Çekirdeği Yağı, içeriğindeki güçlü antioksidanlar ile kuruyan ciltleri besleyip nemlendirirken, yaşlanmaya bağlı ciltte meydana gelen belirtilerle savaşıyor. Üzümün çekirdeğinden soğuk pres yöntemiyle elde edilen Üzüm Çekirdeği Yağı, özellikle kuru ve yıpranmış ciltler, orta yaş ve üzeri kişiler için bitkisel bir çözüm sunuyor. Happy Moments Organik Üzüm Çekirdeği Yağı, içerdiği güçlü antioksidanlar sayesinde kuruyan ciltleri besleyip nemlendiriyor ve ciltteki yaşlılık belirtilerinin önlenmesine yardımcı oluyor. Organik Üzüm Çekirdeği Yağı’nın içerdiği oleik, linoleik, palmitik asitler ve güçlü antioksidanlar sayesinde ciltte oluşan yaşlanma belirtilerini azalttığı ve kırışıklıkların önlenmesinde etkili bir yağ olduğu uzmanlarca ileri sürülüyor. Kurumuş ve yıpranmış ciltler için kullanılması önerilen Üzüm Çekirdeği Yağı, nem kaybına uğramış ciltleri yumuşatıp besleyerek, cildin daha sağlıklı bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyor. Happy Moments, bitkinin özü, aroması ve biyokimyasal değerlerinde değişiklik oluşturmayan, herhangi bir kimyasal uygulama içermeyen, tamamen mekanik bir süreç olan soğuk pres üretim yöntemini kullanıyor. ECOCERT Organik sertifikasına sahip %100 saf ve organik ürünler üreten Happy Moments ürünlerinin içeriğinde ucuz ya da daha kolay elde edilen herhangi bir yağ bulunmuyor. Happy Moments ürünleri paraben, fenoksietanol, silikon, GDO, sentetik renklendirici ve aroma içermediği, hayvanlar üzerinde test edilmeden, tamamen organik hammaddeler ve yöntemlerle üretildiği için çocuklarda da güvenli bir şekilde kullanılabiliyor.

DOĞANIN EN TATLI SÜRPRİZİ:

STEVIA BİTKİSİ…

%100 doğal, kalorisiz, diyabetik, karbonhidrat içermeyen, glisemik indeksi sıfır, GDO’suz, diş çürütmeyen ve yüksek ısı dayanımına sahip Stevia bitkisi, tüm bu özellikleriyle olduğu kadar eşsiz lezzetiyle de rafine şeker kullanımına son veriyor. Stevia’nın en önemli özellikleri, şekerden çok daha tatlı olmasına rağmen sıfır kalori içermesi ve kan glikoz seviyesini değiştirmemesi. Bitki bu özellikleri ile hem diyabetikler hem de formunu korumak isteyenler için en doğal alternatifi oluşturuyor. Stevia bitkisiyle ilgili gerçekleştirilen 200’den fazla araştırma, bitkinin insan sağlığı için tamamen güvenilir olduğunu onaylıyor. Stevia bitkisinin FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onayı da var. Yine FDA tarafından yapılmış çalışmalarda da herhangi bir toksit etki veya sağlığa sakıncasının görülmediği bildirilmiş durumda. Çay ve kahve gibi sıcak içeceklerin yanı sıra tüm soğuk içeceklerde de rahatlıkla kullanılabilen SteSweet; pastalarda, keklerde ya da pişirilebilen tatlılarda da yine şekerin yerine güvenle kullanılabiliyor. Üretimi Almanya’da gerçekleştirilen SteSweet, tüm bu özellikleriyle hem diyet yapanların hem de diyabet hastalarının hayatına tat ve lezzet katıyor. Ürünün her bir kutusunda 250 adet tablet bulunuyor.

www.organikturkiye.com.tr

SAĞLIKLI VE MUTLU YAŞAM İÇİN AROMATERAPİ, DOĞAL OLARAK OSHADHI… Bitkilerin iyileştirici etkisi ve pozitif yaşam gücünü keşfedin, OSHADHI Aromaterapi yağları ile siz de kendinizi iyi hissedin. Fiziksel, zihinsel ve duygusal sıkıntılar için, yüzyıllar önce atalarımızın kullandığı bitki öz yağlarının ve bunlardan elde edilen karışımların etkisi, günümüzde de şifa dağıtmaya devam ediyor. Organik sertifikalı Alman OSHADHI markası, tüm dünyada çok tercih edilen üstün kaliteli aromaterapi ürünleri ile dikkat çekiyor.


Doğal ekmeklerimiz neden mi çok özel? Çünkü; Yerli tohumları, kimyasal ilaç ve fenni gübre kullanılmadan yetiştirilmektedir. Unları Su değirmeninde öğütüldüğünden, Vitamin kaybına uğramadan, içeriğindeki kepek ve ruşeymi muhafaza edilerek sofralarınıza ulaştırılmaktadır. Tam buğday ve çavdar unlarından ekşi hamur ile yoğurulup, doğal yöntemlerle mayalandırılmakta, Taş fırında odun ateşinde pişirilmektedir.

www.sadepazar.com İstanbul | Ankara | Bursa


DOSYA GDO

12

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


bir bebek mamasının belirli bir serisinde GDO tespit edildi. Firma, ortaya çıkan GDO miktarının eser olduğunu ve bunun ‘bulaşma’ sayılması gerektiğini söyledi. Olayın üstünden birkaç gün geçmişti ki, Tarım Bakanlığı’nın hazırladığı GDO’ların durumunu da kapsayan bir yasa tasarısı basına sızdı. Buna göre Bakanlık bir üründe ‘bulaşma’ olarak kabul edilecek GDO seviyesini BİNDE 9’A yükseltmişti. Bu GELİŞMEYİ, konunun ilk muhattabı olan gıda ve tarım bakanı mehdi eker, ORGÜDER BAŞKANI AYHAN SÜMERLİ, akademisyenler ve sektörün bilirkişilerine SORDUK.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

13


DOSYA GDO

GIDA VE TARIM BAKANI MEHDİ EKER

“BULAŞIKLIK ORANI TÜRKİYE’DE YANLIŞ AKTARILIYOR” Gıda ve Tarım Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’de insan gıdalarında GDO’lu ürünlere tolerans tanımadıklarını sadece hayvan yemlerinde bulaşıklık miktarının binde 9 olarak kabul edilebildiğini söyledi.

Bulaşıklık oranıyla ilgili kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğine dikkat çeken Gıda ve Tarım Bakanı Mehdi Eker, hayvan yemlerindeki bulaşıklık oranıyla ilgili bilgilerin kamuoyuna tüm gıdalardaymış gibi aktarıldığını ifade etti. Bakan Eker, “Binde 9’a kadar izin verilmiş olan gen eğer bir başka yere bulaşmışsa ona etiket koymak zorunda ve o sadece hayvan yemi için izin verilmiş olan bir gen ise hayvan yemi olarak kullanılabilir, onun dışında başka bir amaçla yine kullanılamaz. Binde 9 etiketlemeyle ilgili sınır değerdir, izin verilmiş olması. O zaman biz diyoruz ki, bu bulaşıklıktır yani bu bir yerden bulaşmıştır, ya taşınma esnasında, ya ambarla, ya şuyla, ya buyla çünkü GDO dediğimiz şey sonuçta gözle görülemeyecek kadar küçük DNA parçacıklarıdır yani gen parçalarıdır.” Bakan Eker: “İnsan gıdası için hiçbir gene izin vermiyoruz!” Bakan Eker, “Biz Türkiye’nin mevzuatında insan gıdası olarak tüketilecek hiçbir gıda maddesinde GDO’ya tolerans tanımıyoruz” diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:

bir şey söylemedik, böyle bir şey yok. Neyle alakalıdır o binde 9 meselesi; hayvan yemi olarak kullanılmak üzere izin verilen mısır ve soya genleri var, ama sadece hayvan yemi.

“Çok söylüyoruz fakat anlatamıyoruz. Binde 9 şununla alakalı: Bin de 9 Avrupa’da var. Avrupa’da 51 tane gen insan gıdası olarak tüketilebiliyor. Avrupa müsaade ediyor yani insanlar tüketebiliyor. Hayvan yemi olarak da kullanılabiliyor. Bizim ülkemizde insan gıdası için hiçbir gene biz izin vermedik. Gıda olarak tüketimine izin vermeyince bunun bulaşığına da biz izin vermiyoruz. Yani şu kadar bulaşık olursa insanlar bunu yiyebilir demedik, böyle

Ambarlarda birbirinden çok farklı ürünlerin yer aldığını bazı ürünlerin kalanlarının ambarlarda çok iyi temizlenmediğini söyleyen Bakan Eker, “Bir gıda ürününü ambarda taşıyorsunuz diyelim ki bir buğday taşıdınız bir gemi ambarında ondan sonra daha önceden orada mısır taşınmış veya soya taşınmış gemide ambar çok iyi temizlenmemiş, çok iyi silip süpürülmemiş dibinde bir avuç kalmış. Biz

14

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

bunu analizde çıkarabiliyoruz, milyonda bir bile olsa tespit edebiliyoruz. Binde 9’a kadar ise diyoruz ki, bu GDO bulaşığıdır. Ondan sonra detay tahlil yapıyoruz, detay tahlilde DNA’nın şifresi çözülüyor. O şifrede o ürün gerçekte kendisi GDO’lu mu, yoksa oraya bir yerden bulaşık mı var, detay analizde bu ortaya çıkıyor. Detay analizde kimliklendirme diyoruz biz buna. Kimliklendirme yaptıktan sonra eğer bulaşmış ise zaten orada ortayı çıkıyor diyoruz ki, hayır bu bulaşmadır, bu kendisi GDO’lu demek değildir. Eğer bulaşmaysa, bu insan gıdası olarak tüketilecek demek


değildir, hiçbir şartta yine insan gıdası olarak kullanılamaz bulaşma olsa bile izin yok. Ne yapıyoruz? Eğer hayvanlar için izin verilmiş olan genlerden birisiyse, hayvan yemi olarak kullanılabiliyor, değil ise imha ediliyor, iade ediliyor, ona göre diğer hukuki işlem yapılıyor” şeklinde sözlerini sürdürdü. Milupa Mamalar Piyasadan Toplandı Bakan Eker son dönemde gündeme gelen Milupa mamalardaki GDO konusuyla ilgili de şu bilgileri aktardı: “Milupa mamada piyasa denetimlerinde arkadaşlarımız ithal edilmiş bir ürünün piyasa denetiminde içinde GDO tespit edildi ve analizlerle bu ortaya çıkarıldı. Mama olduğu için hele ve insan gıdası olduğu için tolerans sıfır. Onun için derhal biz tedbir olarak bunu toplattık, firmaya bildirdik dedik ki, sizin ürünüz de biz GDO tespit ettik biz bundan eminiz bunun oranı hiç önemli değil. Binde 9, binde 1 yani sonuçta biz bir şey bulduk bunun içinde. Bizim mevzuatımıza göre bu yasak, özü bu. Bununla ilgili işlem yapıldı, firma itiraz etti. İtirazlar ölçümlerle ilgili yapıldı ancak biz PSR yöntemi ile milyonda bir bile olsa bunu tespit edebiliyoruz.” Milupa mamalarıyla ilgili hukuki sürecin devam ettiğini ve ürünlerin yediemine kaldırıldığını açıklayan Bakan Eker, “Biz tedbiren var, yok analizinde tespit ettik. Var, yok analizinde var diye tespit ettiğimiz için bunun detay analizlerini beklemeden ihtiyati tedbir kararı uyguladık dedik ki biz bunu piyasadan topluyoruz, detay analizleri yapılıp. Bu vesileyle biz bütün mama markalarının örneklerini tekrar tekrar analiz ettik.” Ebedi olarak kimseyi mahkum etmediklerini ve kimseyi beraat de ettirmediklerini kaydeden Bakan Eker, “Geçmişte yanlış yapıyordu, bugün doğru yapar, geçmişte doğru yapıyordu, bugün yanlış yapar dolayısıyla bizim için o önemli değil. Biz burada bunu ben çok söyledim tekrar söylüyorum ve maalesef bu konunun esas problemli tarafı şu; bu gerçekte çok teknik

bir mesele kavramlar birbirine karışıyor, konu iyi anlaşılmadan, iyi öğrenilmeden, iyi tahlil edilmeden, gerçekten netleştirilmeden konuşulduğunda birçok ağızdan yanlış şeyler çıkabiliyor. Yani doğruyu yanlış söyleriz, yanlışı doğru söyleriz. Hiç alakası olmayan bazı konularda bazen kendi kendimize yok yere eziyet ederiz, yediklerimizle içtiklerimizle sorunlu hale geliriz, insanlara da bunu aşılarız yani buna da hakkımız yok. Allah’ın verdiği nimetler. Yani temiz, sağlıklı ve güvenilir olan gıdalarla ilgili o şekilde bir algı oluşturmakta doğru değil. Ama gerçekte tehlikeli veya problemli olabilecek olanları da temizmiş gibi göstermek doğru değil. Dolayısıyla bunu yerli yerine koymak lazım, bu problemin iyi anlatılması, iyi anlaşılması açısından. “İnsan gıdası olarak GDO’lu ürüne asla izin vermeyeceğim” Türkiye’nin ilk GDO mevzuatını ve Biyogüvenlik Kanununu kendilerinin çıkardığını hatırlatan Bakan Eker, daha önce böyle bir kanun ve

mevzuat olmadığı için dışarıdan bir ürün geldiğinde bunun sorgulamasının bireysel düzeyde yapıldığını ve ürünün Türkiye’ye sunulabildiğini aktardı. Bakan Eker sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biz Türkiye’de tekrar söylüyorum hiçbir surette bugüne kadar, 2010 yılında Türkiye’nin ilk GDO mevzuatını biz çıkardık, biyogüvenlik kanunun biz çıkardık. Ondan önce Türkiye’de böyle bir kanun yoktu, bunun yönetmeliği de yoktu. Deklarasyona tabi sınırda. Biri ben GDO’lu bir ürün getirdim getireyim mi derse hayır getirme diyorlardı? Kimse ona içeride GDO’yla ilgili bir kanun olmadığı için, senin ürünün GDO’ludur, ben senin ürününü içeriye almıyorum diyemiyordu bu mevzuatı biz çıkardık ve çok da rasyonel bir yasa. Dolayısıyla, biz insan gıdası olarak izin vermedik, hiçbir ürünün ne ithalatına ne Türkiye’de üretimine aslı izin vermedik, vermiyoruz ve vermek niyetinde kesinlikle değilim.”

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

15


DOSYA GDO

ORGÜDER BAŞKANI AYHAN SÜMERLİ:

“GDO YÖNETMELİĞİNDEKİ DÜZENLEME TİCARETİN DURMAMASI İÇİN GEREKLİ” Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Başkanı Ayhan Sümerli, Tarım Bakanlığı’nın GDO yönetmeliğinde yaptığı değişikliğin ticaretin durmaması için gerekli bir düzenleme olduğunu belirterek “Bu yasaya fikir olarak karşı değilim ama GDO’ya karşıyım” dedi.

TAHLİLDE BİNDE 9’UN ALTINDA ÇIKMASI GEREKİYOR

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın GDO yönetmeliğinde yaptığı bir düzenleme ile başlayan tartışmalar bir süredir devam ediyor. Bakanlığın düzenlemesinde yönetmelikte “GDO Bulaşanı” tanımına yer verilmesi ve “Analiz sonucunda üründe binde 9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir” denilmesi gıda çevrelerini ikiye böldü. Burada yaşanan sorun ve değişikliğin amacıyla ilgili olarak görüşlerini paylaşan Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Başkanı ve City Farm Kurucusu Ayhan Sümerli, ithal edilen ürünlerde GDO bulaşması nedeniyle ticaret alanında ciddi sorunlar yaşandığını kaydetti. “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın veya Türk devletinin GDO politikasında herhangi bir değişiklik yok” sözlerinin altını çizen Sümerli, “Biz organikçiler olarak GDO’ya hiçbir şekilde evet diyemeyiz. Organik yasa ve yönetmeliklerde GDO’ya hiçbir şekilde müsaade edilemez ve edilmiyor da. Fakat Avrupa’da olan bir uygulamanın eklendiği bu yeni yasa ile uygulamalar Avrupa paraleline getirildi. GDO çok hassas bir şey. İstemeden bulaşabiliyor. Özellikle ithalat ve ihracatta araçlarda bir öncesinde GDO’lu bir ürünü taşımışsa ya da bir

16

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

sonrasında taşınacak ise bu konuyla ilgili ne kadar tedbir alsanız da eser miktarda GDO bulaşabiliyor. Özellikle ithalatta çok büyük problem oluyor. Avrupa’da da bunlar oluyor ve ticareti durdurma noktasına geliyor. Gümrük esnasında ithal ettiğiniz üründen bakanlık her an numune alıp kontrol edebilir. Aslında menşe şahadetnamesi ve ürün evrakları ile gümrük işlemleri tamamlanabilir ama bakanlığın numune alma yetkisi var. Alıyor içinde GDO çıkıyor. Menşe şahadetnamesinde veya şahit numunede GDO yok ama bu test edilen üründe var. Bu da arada bulaşmış demektir” dedi.

Yönetmeliğe göre, tüm evraklarında GDO bulunmadığının belirtilmesine rağmen, test edilen üründe bulaşmanın tespit edilmesi konusunda da binde 9’a kadar bir sınır değer belirlendiğini belirten Sümerli, “Avrupa’da da sınır değer budur. Bu konuda gıda şirketleri tarafından bakanlık ağır baskı altında tutuldu. Ticaretin kitlendiği noktalara geldi. Firma birkaç milyon dolarlık mal getirmiş gümrükten ve bu malın aynı zamanda raf ömrü kısalıyor. Dolayısıyla bu sorun ortadan kalksın diye Avrupa Birliği müktesebatı içerisinde de bazı şeyleri yapmak mecburiyetiyle Avrupa’daki düzenlemeler getirildi. Bazı çevreler tarafından itiraz edilmesine rağmen ticareti durdurmamak ve AB ile uyum sağlamak amacıyla bu kabul edildi” diye konuştu. Özellikle çok uluslu şirketlerle yapılan ticarette yaşanabilen sıkıntılara dikkat çeken Sümerli, aynı zamanda gıda ihracatı yapan Türkiye’nin, gümrüklerde benzer sınırlamalarla karşı karşıya kalmaması için bu düzenlemenin yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. Sümerli organikte bulaşmaya da kesinlikle müsaade edilmeyeceğinin altını çizdiği açıklamasında “Eser miktarda da olsa müsaade edilmez. Bu yasaya fikir olarak karşı değilim ama GDO’ya karşıyım” dedi.

GDO YÖNETMELİĞİNDEKİ DEĞİŞİKLİK Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle binde 9 oranında bulaşmaya izin verdi. Yönetmelik değişikliği ile Bakanlığın ulusal ve uluslararası düzenlemeleri dikkate alarak numune alma, analiz ve değerlendirme yöntemlerini belirlemesi öngörülüyor. Yönetmelik değişikliği ile yapılan analiz sonucunda bir üründe binde 9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilecek. GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise “GDO bulaşanı”nı şöyle tanımlıyor: “Genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dahil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşan GDO’ları kapsıyor.”


Orvital Organik Kurucu Ortağı Muharrem Doğan:

“Hedef GDO’yu hayatımızdan nasıl çıkaracağımıza odaklanmak olmalı” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın GDO’da bulaşan oranını binde 9’a çıkarmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Orvital Organik Kurucu Ortağı Muharrem Doğan, düzenlemenin sadece yem konusunu kapsadığı ve gıdada kullanımına izin vermeye yönelik olmadığını vurguladı. Doğan, “Ancak, burada hedef GDO bulaşanını gündeme getirmek, oranları yükseltmek yerine organik tarımda yeri olmayan GDO’yu hayatımızdan nasıl çıkaracağımıza odaklanmak olmalıdır. Genlerle oynanan her türlü işlem yerel tohumu riske sokmakta ve sürdürülebilir bir besin zinciri için çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır” diye konuştu. Florame Genel Müdürü Fatma Apaydın

“GDO’lu tarıma izin verilmesi hiçbir zaman kabul edilemez”

Dünya genelinde GDO kullanımını savunanların, artan nüfus ve azalan tarım alanları ile birlikte gıda sorunun çözümüne GDO’nun yardımcı olacağı tezine inandıklarını belirten Florame Genel Müdürü Fatma Apaydın, “Aslında çok net biliyoruz ki, doğru planlama ile paylaşım ve doğal kaynakların doğru kullanımı ile dünyadaki tarım üretimi tüm nüfusu karşılayacak seviyede” diye konuştu. GDO’lu tarım yerine bu politikaların konması gerektiğinin altını çizen Apaydın, dünyada yaşanan politik, ekonomik ve sosyal gelişmelerin maalesef bunu mümkün kılmadığını vurguladı. GDO’daki en büyük risklerden birinin, GDO’nun insan sağlığı üzerindeki etkilerinin kısa vadede görünmemesi olduğuna da değinen Apaydın, şunları söyledi: “Bu nedenle de GDO tartışmalı bir konu haline geliyor. Organik üretim yapan, organik ürünlerin satışını gerçekleştiren ve organik ürün kullanan birisi olarak, GDO’ya karşıyım; hepimizin de karşı olması gerekir. Türkiye tarım açısından avantajlı bir coğrafi bölgede. İklimimiz, topraklarımız, bitki çeşitliliğimiz hepsi bizim için çok büyük nimetler. Bu kadar çok avantajın bir arada olduğu bir bölgede, GDO’lu tarıma izin verilmesi hiçbir zaman kabul edilmez. Bizim ülke olarak organik tarım alanlarımızı ve organik tüketim bilincimizi hızla artırmamız lazım. Bunu yapma imkanı olan ülkelerden birisiyiz. Bu değeri çok daha iyi kullanmamız gerekir.”

Dünyadaki ve Türkiye’deki organik tarım kanunlarında GDO’lu tohum veya hayvan ırkının tamamen yasaklandığını ve bunun aslında GDO’lu ürünlere yaklaşımlarının net ifadesi olduğunun da altını çizen Doğan, GDO ile ilgili değerlendirmesinde ise şunları kaydetti: “GDO bazı bilim adamlarınca çok tehlikeli olarak değerlendirilirken bazıları aynı tehdidi görmemektedir. Gerçek olan bir şey var ki; GDO yani Genetiği Değiştirilmiş Organizma, bir bilinmezdir ve bu bilinmezin ileride bize nasıl zararlar vereceği de bilinmemektedir. GDO, bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucu üretilen canlılardır. Genlerle oynanarak yapılan bir laboratuvar işlemidir. Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler; canlı sağlığı, biyolojik çeşitlilik, ekolojik dengenin bozulması anlamına gelmektedir ve gelecek nesiller için de bir tehdit unsuru oluşturmaktadır.” Muharrem Doğan, GDO’nun organik tarım yönetmeliğinde kesinlikle yeri olmadığının da altını çizerek, “Organik Orvital ürünleri GDO’nun yanı sıra nitrat, fosfat tuzu gibi renklendirici ve bağlayıcılar, hormon, antibiyotik gibi sağlığa zararlı hiçbir katkı maddesi içermiyor. Gelecek nesiller, sağlıklı beslenmeden geçiyor. Sağlıklı nesiller için sürdürülebilir bir besin zinciri ve organik tarım temel teşkil ediyor. Bunu unutmayalım” diye konuştu.

GDO’lu ürün ithalatının da çok iyi denetlenmesi gerektiğini belirten Fatma Apaydın, “Burada iki seçenek var: GDO’lu ithalatı tamamen yasaklamak. Ancak yasakların olduğu yerde, çoğu zaman yasak delme ile gelen ihlaller oluyor. Ayrıca bu kadar sıkı bir denetim yapmak pratikte mümkün olmayabilir. İkinci seçenek ise, GDO’lu ürün ithal eden firmaların halka tanıtılması ve ürünlerin üzerinde bunun açıkça belirtilmesidir. Bu durumda, tüketici bu konuda seçme hakkına sahip olur” diye konuştu.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

17


DOSYA GDO

Purdue Üniversitesi’nden Prof. Don Huber: Genç bilim insanları için GDO’larda toksin bulmanın cezası var. Kariyerlerinde ilerlemek, gelecek araştırmalarına fon bulmak, doğrudan ya da dolaylı baskılar... Genetik mühendislik ürünleri üzerinde ‘mülkiyet hakkı’ kurulabiliyor, ürünün ‘sahibi’ şirketler onlar üzerinde test yapılmasını, negatif sonuçların yayınlanmasını yasaklayabiliyor... Aslına bakarsanız son 20 yılda GDO’ların toksin değerleriyle ilgili uzun soluklu sadece iki araştırmanın yapılmış olması suç kabul edilmeli.

GDO’ların ardındaki gerçek hikâye nedir, açlığa çözüm bulmak için mi icat edildiler sahiden? Bugün itibariyle bu son derece meşru bir soru çünkü mahsul miktarını ya da kalitesini artıracak ticari GDO bitkileri yok. Aslında temel ticari GDO tohumlarının yani alfalfa, mısır, pamuk, soya ve kanolanın hepsi sürümde azalıyor. Yani asıl (isojenik) tohumlara göre GDO’ların verdiği mahsüller düşüyor. Geleneksel bitki yetiştirme yöntemi mahsulün miktarını ve kalitesini artırır, genetik mühendislik değil.

GDO’ların insan sağlığı için tehlike olup olmadığıyla ilgili niçin bir fikir birliği yok? Birkaç sebebi var. BİR: GDO’lardaki toksinleri araştırıp belirleyen uzun ölçekli çok az araştırma var. İKİ: Bazı kişilerin GDO’larda toksin bulunmamasından menfaati vardır. ÜÇ: GDO’ların içinde toksin bulan ya da toksin olabileceğine dair çok ciddi göstergeler sunan araştırmalar siyasi olarak küçümseniyor DÖRT: Genç bilim insanları için GDO’larda toksin bulmanın cezası var.

Nasıl yani? Evet aynen öyle. Kariyerlerinde ilerlemek, gelecek aşatırmalarına fon bulmak, doğrudan ya da dolaylı baskılar… Bunların hepsi GDO’ların zararlarından bahsedecek bilim insanlarının başına gelmekte. O yüzden de bir çoğu bu konuya eğilmemeyi tercih eder. Zaten denetlemeler de iyi yapılmadığı için araştırmacıların kullanacağı ortadaki veriler de şüphelidir.

Fikir birliği olmamasının başka ne gibi sebepleri var? İlginç bir sebep daha… Genetik mühendislik sonucu elde edilmiş ürünler üzerinde mülkiyet hakkı kurulabiliyor. Dolayısıyla ürünün ‘sahibi’ olan şirketler onlar üzerinde test yapılmasını, negatif sonuçların yayınlanmasını yasaklar. Zaten iş GDO’lara geldiğinde yoğun bir bilimsel sansür var. Şöyle bir laf var: ‘Genetik mühendislik bir din statüsüne erişti, o yüzden güvenliğini test eden çıkmıyor.’

Öyleyse şu an için GDO’ların tehlikeli olup olmadığı gri bölgede mi?

18

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

Hem evet hem de hayır. GDO’ların zararlı olduğuna dair ciddi araştırmalar mevcut fakat bu araştırmalar menfaat sahipleri tarafından ya çamurlu sulara gömülüyor ya da sansürleniyor. Birçok protokole uymadan yapılmış başka araştırmalar da var. Bunlardan sağlıklı sonuçlar çıkarabilmemiz için yeniden değerlendirilmeleri gerekir. Aslına bakarsanız son 20 yılda GDO’ların toksin değerleriyle ilgili uzun soluklu sadece iki araştırmanın yapılmış olması suç kabul edilmeli. Çünkü potansiyel zararın ciddi göstergeleri ortada ama bunu verilerle ortaya koyan bilimsel çalışma yok! Buna para, siyaset ve güç denir. ‘Eğer siyaseti kontrol ederseniz, ekonomiyi kontrol edersiniz. Eğer tohumu kontrol ederseniz, insanları kontrol edersiniz’ diye bir söz var.

Sizce tüm gıda üreten şirketler GDO kullanıyor mu? Duyduğuma göre Kuzey Amerika’daki yiyeceklerimizin yüzde 80’inde GDO var. Bunların çoğu kullandıkları malzemelerden bir kısmı da o malzemelerin kaynaklarına GDO bulaşmasından kaynaklanır. Ürün etiketleri doğruları yansıtmadığı takdirde alınacak önlem de çok kısıtlı oluyor. Hükümet şirketleri denetlemiyor ve bunu kabul ediyorlar. Bununla da kalmayıp ürünlerdeki tolere edilebilir GDO miktarını artırıyorlar. Neden? Çünkü testlerde GDO miktarları fazla çıkıyor.

GDO lobileri de tütün ve petrol lobileri gibi global alarak güçlü ve acımasız mı? Bu sorunun cevabı için Amerika’daki anti-etiketleme kampanyalarına bakmanız yeterli. Her gün başka bir şehirde, başka bir eyalette ürün etiketlerinde GDO’larla ilgili daha az bilgi verilmesi kabul görüyor. Washington, California, Oklahoma, Oregon, Connecticut… Hepsinde bu yaşandı. Sanırım bu lobinin büyüklüğünü anlatıyor. Aslında tütün ve GDO lobileri neredeyse aynıdır.


Bebek mamalarında GDO olmalı mı? Bebek maması üreten firmaların GDO kullanıp kullanmadığıyla ilgili genel bir bilgi var mı? Anneler mamalardan tamamen uzak mı durmalı? GDO proteinlerinden üretilen ya da GDO proteinleri içeren ürünlerin bebek mamalarında kullanılması, anne sütüyle karıştırılması ciddi endişe sebebidir çünkü gelişmekte olan doku ve organizmalar için büyük tehlikedir. GDO içermesi muhtemel bebek mamaları üzerinde uzun soluklu araştırma yapılmalı, bu araştırmaların sonucu alınana kadar ürünler raflarda tutulmamalı.

Basına sızan bir tasarı sayesinde öğrendik ki Tarım Bakanlığı GDO bulaşan oranını binde 9’a yükseltti. Buna ne dersiniz? Neye göre yükseltiyorlar, binde 9’a kadar olan GDO’ları tolere edip onaylama sebepleri nedir? Bu kararlarını destekleyecek toksisite araştırmaları var mı? Eğer varsa bunu kamuoyuyla paylaşsınlar ve çıkan sonuçları ürün etiketine yazsınlar. Bana göre GDO ve bebek maması hiç bir şekilde yanyana gelmemesi gereken, ve tehlike arz eden bir durumdur.

Öyleyse bulaşma seviyesiyle ilgili dünyada bir standart yok… Hayır!

Peki GDO’ların hiç mi yararı yok? Genetik mühendisliği bir araç, başımıza gelen tüm hastalıkların şifa kaynağı olamaz. Genetik mühendisliğinin neler yapabileceği ve bizim onu nasıl kullanacağımızla ilgili bilgimiz emekleme seviyesinde. Kaliforniya Üniversitesi’nden Patrick Brown’ın son makalesinde çok önemli bir sonuç çıkıyor: Genetik mühendislik için en büyük tehdit genetik mühendisliktir. Çünkü zamanından önce ticari hale gelmiş sahipli GDO’ların yarattığı zarar ileride onları nasıl kullanmamız gerektiğini ve potansiyel riskleri öğrendiğimizde büyük engel yaratacak. Ticari amaçla üretilen ve tarımda kullanılan GDO’ların yüzde 90’ından fazlası yarardan çok zarar yarattı. Böcek ve zararlıların direncini arttırdı. Çevre, mahsül, hayvan ve insan sağlığı için şu anda bir tehdit oluşturuyor. Gelecekte tarihçiler dönüp bugüne baktığında ne kadar çok tarım ilacı üretip ne kadarını kullandığımızla ilgilenmeyecek. Fakat genetik mühendisliği dediğimiz bu dev deney ile çocuklarımızın ve gelecek nesillerin sağlığını nasıl tehlikeye attığımızı yazacak.

SHELDON KRIMSKY anlatıyor… GDO lobileri fiyatları yükseltiriz tehdidi savuruyor GDO’lar var çünkü bu sayede tarım sektöründeki şirketler daha çok para kazanıyor. İki ana GDO ürününün özelliği zirai ilaçtan ve böcekten etkilenmiyor olmaları. Tüketiciye doğrudan bir faydaları yok. Tohumu belli bazı zirai ilaçlara bağlıyorlar. Şimdi GDO’lar ve zirai ilaçlar bir paket olarak satılıyor biliyor musunuz? GDO’ların çıkış noktası hiç bir zaman açlığı önlemek değildi. Başlangıçta böceğe dirençli tohumlar böcek ilacı kullanımını azaltmıştı. Fakat bu tohumlar böceklerin direncini artırdı ve şimdi çiftçiler onlara karşı yeniden ilaç kullanmak zorunda kaldı. Bugüne dek GDO’ların tüketiciye faydasını göremedik ama belki gelecekte bu mümkün olabilir. Örneğin altın pirinç… Pirincin genetiği oynanarak karoten katılmış halidir ve bu tohumun üzerinde çalışılsa, yani güvenli bir hale getirilse çok faydalı olabilir. Ama henüz bu noktada değiliz.

GDO’LUDUR ETİKETİ BASTIRMIYORLAR? Amerika’da ürünler için zorunlu testler yok, dolayısıyla tüketiciler sektördeki verilere güvenmek zorunda. Bazı araştırmacılar hayvanlar üstünde yaptıkları deneylerde GDO’ların zararlarını tespit etti ama GDO yanlısı cemaat hemen bu araştırmaları değersizmiş gibi gösterdi. Ne zaman negatif bir araştırma çıksa hep bir ağızdan bunu yapıyorlar. Amerika’da soya fasulyesi ve mısırın tamamına yakını GDO içeriyor. Dolayısıyla organik etiketine sahip olmayan tüm ürünler aslında GDO içeriyor. Hükümet de bunları ne test ediyor ne de denetliyor. Büyük ziraat şirketleri GDO’ları tarımın geleceği olarak görüyor. O yüzden ürünlerin ‘GDO’ludur’ diye etiketlenmesini ya da ürünlerin bağımsız bilim insanları tarafından araştırılmasını istemiyorlar. Ve ilginçtir ABD hükümeti ve bilim elitleri ortada kaydadeğer veri olmamasına rağmen GDO’ların güvenli olduğuna inanmış vaziyette. GDO lobileri GDO tohumları üreten dev şirketlerin liderliğinde ve son derece güçlüler. Vermont eyaleti GDO’lu ürünlerin ‘GDO’ludur’ diye etiketlenmesini istedi, bununla ilgili referandum yaptı. Şimdi bu şirketler tarafından dava edildiler. Kaliforniya eyaleti önce ‘GDO’ludur’ etiketi olsun diye karar vermişti. Fakat büyük şirketlerin pirinç fiyatlarını yükseltiriz tehdidiyle karşılaştılar ve etiketler kaldırıldı. Düşünebiliyor musunuz…

KANIT YOK DİYE ZARARSIZ DENEMEZ Bugün GDO’lar kesinlikle insan sağlığına zararlıdır ya da değildir demek mümkün değil. Çünkü bu sonucu çıkarabileceğimiz yeterli bilimsel çalışma yok. Hayvanlar üstünde yapılan ve GDO’ların zararlarını ortaya koyan çalışmalar genellenebilecek ya da tekrarlanabilecek durumda değil. Zaten bu sonuçları ortaya koyan bilim insanları da ‘marjinal ve yetersiz’ damgası yiyor. Dolayısıyla yeterli kanıt ortaya konulana dek bebeğime organik olduğundan emin olduğum mamaları ve gıdaları veririm. • Ezgi Başaran örneğin bir mama yıllardır piyasada olabilir ama bu onun güvenli olduğunu göstermez. İnsan sağlığına zararı kanıtlanmadan önce 50 yıl kurşunlu, asbestli ürünlerle yaşadık, bunu hatırlayın.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

19


DOSYA GDO

kapbula ceo’su N. tuba tuna yalçuva

“Pazardan alınan her ürün doğal olmayabilir”

GDO’lu ürünlerle ilgili görüşlerini dile getiren N. Tuba Tuna Yalçuva, ülke olarak bir tarım politikamızın olmadığını belirterek “Eskiden Türkiye tarım ambarı diye öğretirlerdi bize bir tarım ülkesiydi. Şimdi dünya yerel üretimleri kullanmaya gidiyor. İnsanların kendi bulunduğu bölgede yetişen gıdalardan daha fazla fayda aldığı hatta Marmara Bölgesinde yaşıyorsanız bu civarda yetişen sebze meyvenin daha faydalı olduğu gibi savlar var. Çok uzaktan bir şeyi getirtmek karbon salınımı açısından zararlı” değerlendirmesinde bulunuyor. Doğal ürünlerle organik ürünlerin karıştırılması konusunda ise Yalçuva şunları kaydediyor:

Hipp Pazarlama Yöneticisi Emine Arslan

“Yem ve gıda ayrı gösterilmediği için bir yanılgı oluşuyor” GDO bulaşanının binde 9 oranına yükseltilmesinin yanı sıra gıda tarafında hala sıfır tolerans olduğunu belirten Hipp Pazarlama Yöneticisi Emine Arslan, “Bulaşan oranı yem ve gıda olarak ayrı gösterilmediği için aslında böyle bir yanılgı oluyor. Bakanlık bu yanılgıyı bence ifadeyi değiştirerek yem ve gıdayı ayırarak yapmalı” dedi. Gıdaların yüzde yüz ithalat aşamasında denetlendiğinin ve GDO analizine tabi tutulduğunun da altını çizen Arslan, “Bakanlık, gıda konusunda yine aynı hassasiyeti gösterdiğini bir kez daha, belki de yasadaki ifadenin daha anlaşılır olması yönünde çalışarak gösterebilir” vurgusu yaptı. GDO’nun insan sağlığı üzerindeki etkilerinin yıllar sonra bilinmeyen ve beklenmeyen şekilde ortaya çıkacağını kaydeden Emine Arslan, bu nedenle beslenmenin önemine dikkat çekti. Arslan, GDO konusunda vatandaşların bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydederek, şöyle devam etti: “Bu bilinç sağlıklı nesiller yetiştirmek adına bebeklik döneminden başlar ise temeli sağlam bir şekilde atmış oluyoruz. Tabi yetişkinlerin de mümkün olduğu kadar dikkat etmesi gerekir. GDO’nun ne demek olduğunu ve etkilerini topluma daha iyi anlatmak gerek diye düşünüyorum. Bu anlamda da Bakanlıklar kadar firmalara da görev düşüyor. GDO’yu bir sosyal sorumluluk gibi düşünüp hep birlikte hareket etmeliyiz. Tabi sizler gibi hassasiyeti yüksek mecralar bunları dile getirmek için çok güzel fırsat aslında. Son olarak GDO’yu hayatınızdan çıkarmak için organik beslenin derim.”

20

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

“Pazardan aldığınız ürün her zaman doğal olmayabilir. Onun tarlasının yanından otoyol mu geçiyor, bilmem ne kuyusu mu var bilemezsiniz. Bir ürün organik olarak sertifikalandırılmıyorsa o zaman o ürünün doğal mı, sağlıklı mı olduğunu bilmeniz mümkün değil. Ancak üreticisine güvendiğiniz yerden aldığınız zaman bilebilirsiniz. Doğumdan ölüme kadar insan vücuduna 100 birim kimyasal giriyor diyelim. Siz bu 100 birimi 80’e indirebiliyorsanız o zaman çok büyük başarı. Bunu indirmek için şampuanınızı değiştirebilirsiniz, çamaşır sabununuzu değiştirebilirsiniz. Bebeğiniz ve çocuğunuz çok hassas. Sinir sistemleri tamamen gelişmediği için onların iç çamaşırları, tenine temas eden kıyafetleri, nevresimleri bunlar çok önemli. Bunlara dikkat ediyorsanız ve aldığınız o organikleri bir ekolojik deterjanla yıkıyorsanız o zaman gönül rahatlığıyla ben çocuğumu en azından bir miktar koruyorum diyebilirsiniz.”


Yörünge R A H M İ AY D I N

Organik Güvenilir Gıda Üreticileri Federasyonu Başkanı

Beslenmek için yemek, dikkat ister İnsanlar tarıma başladıklarından bu yana, yetiştirdikleri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyorlar, bir canlıdaki genetik özellikleri kopyalayarak, bu özellikleri farklı canlı ya da canlılara aktarılması sonucunda, üretilen yeni canlıya, genetiği değiştirilmiş organizma GDO denir.

B

u yolla bitkinin zararlılara karşı daha dirençli olduğu düşünülür, ilaç ve kimyasal müdahale daha az yapılır. Besleyicilik, tat, lezzet kazandırılma ya da bu yolla çalışıldığı anlatılmaktadır. Bu yolla bol ürün alınması da mümkündür. BİTKİ ISLAHI NEDİR? Diye bir soru karşımıza çıkıyor, tabiî ki bunu yapanlar daha iyisini bilirler, çünkü takdir edersiniz ki bu gün ki yapılan iyi çalışmalarında kötü çalışmalarında neticeleri yıllar sonra karşımıza çıkacak, o zaman iyi yapılmışlar için bir mesele yok, ancak ya yanlış yapılanlar için vay halimize, bunu biz değil devlet eli ile çalışan araştırma grupları bu konuya eğilmelidir. GDO’lu olarak her zaman söylenen, soya ve mısır zaten fazlasına gerek kalmıyor bu maddeler her yerde kullanılan, kullanıldığı yerde bilgi ile ilgili bir etiketleme olmadığı görülüyor, mısır şurubunun kullanılmadığı bir yer yok. Eğer GDO ile ilgili bir ilişkisi varsa, bunu Devletin AR-GE Kuruluşlarının açıklaması daha uygun olur, Soya fasulyesinin durumu da aynıdır, kanola yağı içinde zararlı olan yüksek asitlerin alındığına dair bilgiler var malum çok geç yandığı için daha önce motor yağı olarak kullanımı uygun oluyormuş. Bu konular sadece GDO ile bitmiyor, Kromozonlama gibi çok çeşitli çalışmalar var çapraz tohumlama gibi bunların içinde çalışan olmadığımdan yanlış bir şey söylemek istemiyorum. Bütün bu çalışmaların Dünya nüfusunu beslemek gibi, zaruri bir hal gibi göstermek olarak gösterildiğinde, haklı gibi görünüyor, tabi bu çalışmaları yapanların kendilerinin eleştirilmeleri gibi bir duruma da tahammül etmeleri gerekiyor. Bu günkü ekim alanları, Dünya nüfusunu bakabilecek durumdadır. Dünya’nın beslenmesini üç, beş kuruluşa bırakırsanız tabii ki o az işten çok ürün alıp, Dünya nüfusunu doyuruyorum diyecek ama besliyorum diyemez, zira teknik olarak karnı doyan kişi, besinsel olarak vücudu doyurmuyorsa beslenmiş değildir. Dünya nüfusunun açlık bölgelerindeki insanların, hem GDO’lu hem de hormonel beslenmediğini kim söyleye bilir. Kime sorarsanız sorun eskiden domatesin aroması, tadı farklı idi, salatalığın tadı farklı idi, tereyağı başka idi, etin

tadı çok farklı idi, tavuk değince herkesin gözü büyüyor nerede köy tavuğu? Haşlarken tadı suyuna çıkardı, sebzelerde öyle idi, şimdi mademki eski tatlar kayboldu ise çalışmalar pek de işe yaramamış, konuyu epeyce geniş konuştuğum uzman görüşünde Efendim! Biraz bazı maddeler azalır bazıları da çoğalır deniyor, çekirdeksiz domates çekirdeğini korumak ve üretimi sağlamak adına hiçbir şey yapmıyor, üzüm çekirdeğinin kendini üretmek gibi bir mecburiyeti kalmıyor, yumurta civciv çıkarmıyor burada bir soru kalıyor. Kendine faydası olmayanın, çok üretsek bile bize faydası nedir demek kalıyor. Organik üretimde Endemik Tür tohumlardan, Sertifikalı tohumlardan EK 12 dediğimiz bir bilgi formu var çok kısaca organik ürün olarak, ekimi yapılacak herhangi bir GDO, Kromozonlama veya doğal halin dışında her hangi bir müdahale olmadığına dair garanti istenir. Şimdi EK 12’de istenenler Organik ekim yapacak kişilerin uyması gereken kurallardır, bu kuralların dışındakiler Organik amaçlara hizmet etmez, Organik üretim yapmakta olduğumuz için bizim alanımızı bilmeye, ekip diktiklerimizi tohumdan çeşide kadar takip etmek zorundayız, buda Organik üretimin bir kontrolden geçerek Sertifikalanan ve neticede bunların doğruluğunu test edip, Nihayi ürün sertifikası ile pazara çıkartmak zorundayız bu nedenle, GDO’lu ürünler Organik olamazlar, böyle bir hata olması başta üretici olarak, KSK ve Bakanlığın sorumluluğundadır. Konvansiyonel üretimlerde medyadan edindiğimiz bilgiler var, ancak onların irdelemesi tüketicilerin dikkatine bağlıdır. Birde GDO’lu olup olmadığı ne nispetde ise etiketinde yazılması doğru olur, diye düşünüyorum. Eğer biz tüketiciler bu konuda tutarlı olabilirsek, her bölgede tüketebileceğimiz ürünü ürettire bilir ve sağlıklı ürün yetiştirebiliriz. Bu konuda yaptığımız çalışmalar var, benimsediğim üretim Organik üretim ve sıhhatin yemeden ve içmeden geldiğini biliyorum, bunun içinde hem Organik üretiyor, hem de Organik tüketiyorum, Organik ürünler ilaç değil amma sağlığımız için tüketmemizin şart olduğu beslenme ürünleri olarak görüyorum, Organik beslenmek sağlıklı beslenme olup, Bedene Verilen Hürriyettir.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

21


ORGANİK ÇAY

NSİYON: HİPERTA minden eti k tü

Çay a sonra 30 dakik da hafif tansiyon zlenir. ö g bir artış ında Sonras e normal tansiyon . ner dö

Organik çayın insan sağlığındaki rolü

Y

eşil çay, yapraklar toplandıktan sonra fermante edilmez. Sadece buharda işlem görür. Dünya’da yeşil çay tüketimi, toplam çay tüketiminin %20 -22’sini oluşturur. Siyah çay, çay yapraklarının fermante edilmesi ile oluşur. Bu işlem esnasında amaç, polifenol oksidaz isimli enzimin oksidasyonunu sağlamaktır. Dünyadaki toplam çay tüketiminin %76-78’ini oluşturur. Oolong çayı ise yarı-fermante çaydır. Dünyadaki çay tüketiminin %2’sini oluşturur. Çay bitkisi, polifenollerden özellikle de flavonoidlerden zengindir. Çayda kateşin flovonoidleri bulunur. Bunlar; epikateşin, epikateşin-3-gallat, epigallokateşin ve epigallokateşingallat olarak bilinir. Siyah çayda ise polimerize olan –yapısı değişen- theflavin ve thearubigenler bulunur. Çayın kateşin içeriği yetiştiği coğrafi koşullar ve büyüme ortamı ile ilişkilidir. ÇAYIN FLAVONOİD İÇERİĞİ HANGİ FAKTÖRLERE BAĞLIDIR? Çayın çeşidi (kafeinsiz, poşet, demleme) Hazırlama (sıcaklık, süre, miktar) * Kafeinsiz çayda flavonoidler daha az miktarda bulunur. * Bitki çaylarının çoğunda kateşin ve kafein yoktur. * Flavonoid içeriği en yüksek çay, demlenmiş sıcak çaydır. İkinci sırada sıcak poşet çay yer alır. En az flavonoid olan çay buzlu çaydır. * Çaya süt veya soğuk su eklenmesi flavonoid oranını azaltır. * Uzun süreli çalışmaların sonuçlarına göre çaya süt eklenmesi, kateşin emilimini engellememektedir.

ÇAYIN ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ • ORAC antioksidan değerlendirme sistemine göre, yeşil çay ve siyah çayın antioksidan kapasitesi; sarımsak, ıspanak, karnabahar ve Brüksel lahanasından daha fazladır. • TEAC antioksidan etki değerlendirme sistemine göre; kateşin diğer 24 bitkisel flavonoid türüne göre daha yüksek antioksidan kapasiteye sahiptir. • Tek bardak çayın, 30-60 dakika içerisinde kanda antioksidan seviyesini yükselttiği gözlenmiştir. • 300 ml suya hazırlanmış yeşil çayın (3 kupa) tüketiminden sonra kan antioksidan seviyelerinde ciddi artışlar oluşmuştur. • Çinde yapılan bir çalışmada, 40 erkek sigara bağımlısına 7 gün boyunca günde 6 kupa yeşil çay tükettirildiğinde, DNA hasarında ve serbest radikal üretiminde azalma olduğu saptanmıştır. ÇAYIN SAĞLIK İLE OLAN İLİŞKİSİ KALP HASTALIKLARI: Günde 1 kupa çay tüketim alışkanlığının, kalp krizi riskini %44’e kadar azaltılabileceğine dair bilimsel veriler vardır. Yapılan 7 ayrı bilimsel çalışmada ise, günde 3 fincan çay tüketiminin kalp krizi riskini %11 azaltabileceği belirlenmiştir. ATEROSKLEROZ: Kan homosistein seviyelerinin yüksek olması, ateroskleroz açısından bir risk faktörüdür. Çay tüketimi ile kan homosistein düzeyleri arasında ters ilişki olduğu düşünülmektedir.

Çay çok eski yıllardan beri bilinen ve tüm dünya insanları tarafından tüketilen bir içecektir. Dünya’da günlük ortalama kişi başı tüketim 120 ml’dir.

22

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

Artı

Çay; siyah çay, yeşil çay, oolong çayı, beyaz çay ve kırmızı çay olarak beş çeşittir.


ORGANİK ÜLKE

“GayriSafi Milli Mutluluk” Ölçen Organik Ülke, Butan Butan önümüzdeki on yıl içerisinde tamamen organik gıda üreten dünyadaki ilk ülke olmayı hedefliyor.

G

üney Asya ülkesi Butan’da “Gayrisafi Milli Mutluluk Programı”nın bir parçası olarak, hükümet ve muhalefet, kimyasal gübre ve ilaçların kullanımını tamamen durdurmak için birlikte çalışıyor. Tarım ve Orman Bakanı Lyonpo Yeshey Dorji ve eski Tarım ve Orman Bakanı, şu anki muhalefet partisi lideri Pema Gyamtsho’nun açıklamalarına göre, ülkeyi kimyasal gübrelerden ve zirai ilaçlardan kurtarmak için ortak bir kararlılık var. (Butan Tarım Bakanı Lyonpo Yeshey Dorji’yi 13-15 Ekim’de İstanbul’da düzenlenecek 18. Dünya Organik Kongresi’nde dinleyebilirsiniz: www.owc2014.org). Her iki siyasetçi de birkaç mahsulü etkileyen hastalık ve haşere sorununa doğal çözüm bulunduğunda, hedefe kısa sürede ulaşacaklarına inanıyor. Bu çözüm yollarını geliştirmek için, Butan, dünyanın birçok yerinden organik tarım uzmanlarını yakın zamanda bir araya getirdi. Tarım ve Orman Bakanı Dorji, yeni hükümetin, eski hükümetten devraldığı organik tarıma olan bağlılığı devam ettirdiğini ancak kimyasal ihtiyaçları yok etmenin ancak gönüllülük esası ile olacağını belirtiyor. “Çiftçiler ilk kez

kimyasal kullandığında çok heyecanlanıyor çünkü daha az iş yaparak daha çok verim alıyorlar” diyor. “Ama belli bir zaman geçince onlar da olumsuz etkilerini görmeye başlıyorlar” diye ekliyor: “Birçok çiftçi toprağın ve suyun verimliliğinin zarar gördüğünü, eğer her yıl daha fazla koymazlarsa, daha önce aldıkları verimi alamadıklarını görüyorlar.” Gyamtsho’ya göre organik strateji adım adım uygulanması gereken bir yaklaşım olmalı ve bölgesel olarak, ürün bazlı gelişmeli. Yeni metodlarla hastalıkların önlenmesi çok önemli. Nedir bu GayriSafi Milli Mutluluk Programı? Butan, ülkelerinin gelişmişliğini, diğer tüm ülkelerde olduğu gibi milli gelir ya da milli hasıla endeksleriyle değil, Milli Mutluluk Endeksi’yle ölçüyor. Butan’lılara göre en­deksle ölçülen “mutluluk”, dışsal şartlara bağlı geçici bir ruh hali değil. GayriSafi Milli Mutluluk, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına, iyi bir yönetime, çevrenin ve kültürel değerlerin korunmasına dayandırılmış bir kavram. Mutluluksa, dünyayla tam uyum ve bağlantı içinde olma duygusu. Gerçek başarı, modern dünya ve özellikle kalkınma için uygulanan ekonomik modellerin dayattığı, herşeye yabancılaşma duygusu değil, mutlu olabilmek. Butan’lılar, insanların deli gibi çalışarak tüketime teşvik edilmesinin, buna karşın milli gelirlerinin artmasının insanları mutsuz ettiği sonucuna varmış. Bu ilkeyle değerlerini belirleyen Butan’lılar, bunu gös­ tergeler olarak ölçülebilir hale ge­tirmiş ve endekse dönüştürmüşler. GayriSafi Milli Mutluluk Endeksi’nin 9 ana, 72 alt göstergesi var; Yaşama Standartları, Sağlık, Eğitim, Kül­tür, Ekolojik Bütünlük, Toplulu­ğun Canlılığı, Zamanın Kullanımı, İyi Yönetişim, Ruhsal İyilik Hali. Bu alanlarda devletin performansı özel bir hesaplama sistemiyle hesaplanıp, endeks haline getiriliyor.Hükümet, çıkan sonuçlarla ilgili parlamentoya hesap vermekle yükümlü.Üretim ve mali kaynakları hesaba katan GSMH sistemini ise dikkate almıyorlar.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

23


RÖPORTAJ

“Doğal ve taze ürünler bir günde kapınıza geliyor” tazemasa.com, hem e-ticaret hem de doğal ve organik gıda pazarında en taze ürünlerin, bir günde adrese teslimi ile fark yaratıyor.

D

oğal ve organik gıda ürünlerinin temininde tüketicilere en taze ve sağlıklı ürünü sunma konusunda her firma farklı bir yaklaşımla hareket ediyor. Büyük oranda geleneksel market satışları üzerinden devam eden doğal ürünler ve organik ürünlerin satışında tazemasa.com adlı internet sitesi ile yeni bir bakış açısı geliştirildi. Tazemasa.com tüketicilere bir günde en taze ürünleri sunma garantisi ile hizmet ediyor.

Sitenin kurucusu ve sahibi Fahir Özcan aslında bilişim sektöründen gelen bir isim. Doğal ürünlerle tanışması ise oğlunun doğmasının ardından geliştirdiği hassasiyetle başlamış. Yeni keşfettiği organik ve doğal ürünler sektörü ile IT tecrübesini birleştiren Özcan, 18 ay önce tazemasa.com fikrini hayata geçirerek tüketicilere tek tıkla en taze ürüne ulaşma imkanı sağlıyor. Geleneksel satış yöntemlerinde organik dahi olsa ürünlerin rafta satışının beklendiği süreye dikkat çeken Özcan, “Satılmasını beklediğinizde bu ürün zaten doğallığını tazeliğini kaybediyor. Yurt dışı örneklerine baktığınızda başka bir model koymanız gerektiğini anladık” diyor. Geleneksel sistemden farklı olarak sipariş üzerine ürünü ertesi gün teslim ettiklerini belirten Özcan şöyle devam ediyor: “Bizim tüketiciden tek istediğimiz siparişini bugün versin ertesi gün ürünleri teslim edelim. Biz burada gece çalışıyoruz. Gece paketlediğimiz ürünleri ertesi gün teslim ediyoruz. Bütün süreçteki sıkıntıları tüketicinin siparişi bir gün önce verdiğinde bu sorun çözülüyor. Türkiye’de bu işi yapan her kişi ve marketleri denedim. İçeride bir standart yapı var. Bu da insan sağlığını korumak için önemli. Ama o zinciri bozduğunuzda gıdanın niteliğinde de sorun olabiliyor. Biz bu sistemleri incelediğimizde ertesi gün teslim edilmek üzere organizasyonunuzu doğru şekilde soğuk zincirle kurduğunuzda iddia ediyorum, bizim koyduğumuz ürünle herhangi bir ürünü yan yana getirdiğinizde bizim ürünümüz daha taze. Marketlerdeki ürünün bekleme süresi 3-4 gün. Dolayısıyla o 3-4 günlük süreyi elemine ettiğimiz için otomatikman taze oluyor. Arka taraftaki avantaja gelmeden büyük bir fark yaratıyorsunuz. Bizim konseptimizde iki şey var. Organik ürünler, taze ve doğal ürünler. Özellikle taze ve doğal ürünlerin Pazar payı çok yüksek. Kolaylıkla yetiştirilebiliyor. Fiyat avantajı var. Ama organik ürünlere erişimde ciddi bir sıkıntı var. Çünkü büyük marketlerde küçücük reyonlarda ya da belirli yerlerde bunu satışa sunuluyor. Ama bütün İstanbul’un ertesi gün erişebileceği bir nokta yok. Dolayısıyla sitede biz bunu

24

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

tazemasa.com kurucusu Fahir Özcan

açıklıkla belirtip müşterilerimizin yeme alışkanlıklarına göre, deneme isteklerine göre bunu erişilebilir kılıyoruz. Bizim temelde yaptığımız en büyük fark bu. Yani siz bir organik ürün denemek istiyorsunuz. Normal alışverişinizi yaptığınızda ya organik fasulye nasıl bir şey dediğinizde tazemasa ile pat diye sofranıza koyabiliyorsunuz. Ama bu organik fasulyeyi her markette her reyonda bulmanız mümkün değil. Bizim organik ürünlerin yayılması konusunda bir misyon üstlenmiş durumdayız. Sistemin yarattığı hızlandırmak konusunda bir faydamız var.”

Bizim ürünlerimizle geleneksel satışta yer alan ürünleri yan yana koyduğunuzda bizim ürünümüz daha taze gelecektir.


Biz geleneksel bir iş yapıyoruz interneti bir kaldıraç olarak kullanıyoruz. İnternet bizim işimizi, maliyetlerimizi ve erişimimizi artırıyor. Ama bunun yanında çok kişiye erişip para kazanmak yerine işi doğru düzgün, kalıcı biçimde yapmak istiyoruz. KARGO İLE GIDA TAŞIMASI UYGUN DEĞİL Müşterilerinin yüzde 80’ini kadınların oluşturduğunu belirten Fahir Özcan, sistemin kullanımının da oldukça basit olduğunu sözlerine ekliyor. Sadece İstanbul içinde belli bölgelerden ürün siparişi aldıklarını da kaydeden Özcan, ürün dağıtım sistemlerini ise şöyle açıklıyor: “Bizde kargo yok. Kargo gıda taşıması için uygun değildir. Özellikle süt ve süt ürünlerinde +4 derece kuralı var. Bu kuralı bozduğunuzda zaten bu ürünlerin sağlıklı tüketilmesinden bahsedilemez. O nedenle bize çok talep geliyor ‘İstanbul dışına kargolayın’ diye. Bu hem yasal açıdan hem de insan sağlığı açısından son derece zararlıdır. Biz kendi araçlarımızın yatırımını yapıp İstanbul içinde bunu yapabiliyoruz. Et, süt gibi soğuk zincir gereken ürünleri farklı bir biçimde yollamanız mümkün değil. Biz geleneksel bir iş yapıyoruz interneti bir kaldıraç olarak kullanıyoruz. İnternet bizim işimizi, maliyetlerimizi ve erişimimizi artırıyor. Ama bunu bozarken de çok kişiye erişip para kazanmak yerine işi doğru düzgün, kalıcı biçimde yapmak istiyoruz. O nedenle gıdanın güvenli aralığındaki koşulları sağlamak üzere çalışıyoruz. İstanbul’da da her yere gidemiyoruz. Batıda Haliç’e, doğuda Pendik’e kadar gidebiliyoruz. Sadece Perşembe günleri Bakırköy’e gidiyoruz. Çünkü bunu yapabilmek için bu soğuk zinciri çok iyi toparlamamız lazım. Bakırköy’e çok istek geldi. Bir güne toparlayalım dedik.”

Hedefledikleri büyüme oranlarına göre biraz daha geriden geldiklerini belirten Özcan, sitenin şu anki müşteri potansiyeli ile ilgili ise şu bilgileri veriyor: “Site 15 aylık. Gıda işindeki süreç güvene dayalı olduğu için beklentimizden daha yavaş ilerliyor. Deniz ürünlerini çok istiyoruz. İlk açtığımızda taze meyve sebze ile başladık. Müşterilerden peynir talebi geldi. Et sakın ha dedi herkes ama müşteriler lütfen koyun dedi satıldı. Balıkta da böyle bir istek var. Bu ürünleri de satmak için araştırmaları yapıyoruz. Şu anda 10 binin üzerinde iletişim kurduğumuz birey ya da aile var. Günde de 1500 kişi siteyi ziyaret ediyor. Her ay yüzde 20-30 büyüyoruz.” NEDEN TAZEMASA.COM TERCİH EDİLMELİ “Gıdanın gerektirdiği bütün koşulları sağlıyoruz. Bizim kadar bütün koşulları sağlayan firma sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Biz her şeyi açıklıkla sitemizde belirtiyoruz. Ürünlerin tadından, mevsiminde olup olmadığından, yöresinden, markalarına kadar hepsini açık olarak söylüyoruz. Müşterilerin ilk deneyimlerini kolaylaştırmak adına onlara bir fayda sağlıyoruz. Bunların ötesinde herhangi bir memnuniyetsizlikleri olursa ücretlerini iade ediyoruz. Ne istiyorlarsa yapıyoruz. Bir de bloğumuz var. Orada da sağlık bilgileri, yemek tarifleri gibi bilgiler veriyoruz. Sadece ürün satmanın ötesinde müşterilerimizi sağlıklı bir yaşam, sağlıklı beslenme için bilgilendiriyoruz.”

YÜZDE 100 MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ Fahir Özcan, tazemasa.com’un şu anda sosyal medyadan tanıtımların yanında daha çok müşterilerin birbirlerine tavsiyesi ile geliştiğine de dikkat çekiyor. Müşterilerin ürünleri görmeden, dokunmadan aldığı gerçeğine vurgu yapan Özcan, “Bizde yüzde 100 müşteri memnuniyeti üzerine çalışıyoruz. Müşteri üründen herhangi bir nedenle tadını beğenmese, damak tadına uygun bulmasa, ne nedenle olursa olsun memnun kalmazsa iade alıyoruz. Yeni ürün veriyoruz veya alışveriş çeki hediye ediyoruz. Gıda işindeki süreç tamamen güvene dayalı olarak ilerliyor. Biz bu güveni sağlamaya çalışıyoruz” diyor.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

25


ORGANİK TAVUK

SAĞLIKLI BESLENMENİN VE DİYET PROGRAMLARININ KAHRAMANI

ORGANiK TAVUK Beslenme, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturur. Optimal beslenmede ; “minumum hastalık riski, maksimum iyi hal/sağlık “dolayısıyla “maksimum sağlıklı yaşam” hedeflenmektedir. Beslenme bilimindeki son gelişmeler de; diyetin sadece optimal sağlığın oluşumu ve gelişiminde değil, dengesiz beslenmeye bağlı şişmanlık ve diyete bağlı kardiyovasküler hastalıklar, kanser, tip 2 diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalık riskini azaltmada da potansiyel bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.

26

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


KAMU SPOTU

avuk etinin optimal beslenme önerilerinde önemli bir yeri olduğuna işaret eden Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Tavuk eti, hem çocuklar, hem de yetişkinler için benzersiz bir gıda. Her yaştan tüketici gönül rahatlığıyla önerilen düzeylerde tüketebilir” diye konuştu. Optimal Beslenmenin, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturduğu belirten Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Sağlıklı beslenmede diyetin öncelikli görevi, metabolik gereksinimleri karşılayan ve vücudun çalışması için gerekli enerji ve besin öğelerini yeterli miktarda sağlamaktır. Ancak diyet, tüketiciye kendini iyi hissetme ve keyif alma duygularını da vermelidir. O halde diyetin kabul edilen tartışılmaz beslenme etkisi yanında, yararlı fizyolojik ve psikolojik etkileri vardır” diye vurguladı.

T

“7’den 70’e herkes tavuk eti tüketmeli” Optimal beslenmede derisiz tavuk etini her yaş grubu önerilen düzeylerde tüketebilir diye vurgulayan Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, şöyle devam etti: “Optimal beslenme önerilerinde önemli bir yeri olan tavuk etini satın alırken, hazırlarken, pişirirken ve tüketirken her zaman hijyene dikkat etmelidir”.

Bedensel ve zihinsel gelişime katkı sağlıyor Tavuk eti insan sağlığına yararlı olduğu kadar, düşük maliyetiyle ve doğru beslenmedeki önemiyle de dikkat çekiyor. Türkiye’nin genç nüfus yapısı da düşünüldüğünde tavuk eti tüketimi daha da önemli bir hale geliyor.

Uzmanlar tavuk etinin insan sağlığına sağladığı faydalarla ilgili şu bilgileri veriyor; •

Tavuk eti, bedensel ve zihinsel gelişim, sağlıklı ve dengeli beslenme için tüketilmesi gereken başlıca protein kaynaklarından bir tanesidir.

Tavuk etinin sindirilebilirliği % 91-100’dür. Bu nedenle tavuk etinin proteini iyi kaliteli protein kaynağı olarak değerlendirilmektedir

Tavuk eti proteinlerinin, elzem amino asit bileşimleri vücut gereksinmesine uygundur ve sindirim sisteminde fazla kayba uğramadan vücuda alınırlar.

Vücut proteinlerinin oluşumu için kaynak, yiyeceklerin içinde bulunan proteinlerdir. Tavuk eti proteinlerinin bileşiminde bulunan amino asitlerin hepsi bir arada bulundukları için bu amino asitlerin birleşerek vücut proteini haline gelmeleri daha kolay ve hızlı olur.

Tavuk eti, diğer etlere kıyasla daha az yağlıdır ve bu nedenle de enerji değerleri diğer etlere kıyasla daha düşüktür.

Tavuk etinin doymuş yağ ve kolesterol içeriği de daha azdır.

Tavuk eti vitamin B2 (riboflavin), niasin, vitamin B6 ve vitamin B12 bakımından da zengin besinler arasında sayılırlar.

Sodyum içeriğinin çok düşük olması, tavuk etini düşük sodyumlu diyetlere son derece uygun bir besin kaynağı durumuna getirir.

Yüksek düzeyde biyolojik değere sahip olan tavuk eti, bütün bu özellikleri nedeniyle; obezite, kalp ve damar hastalıkları gibi birçok sağlık sorununun tıbbi beslenme tedavisinde yer alabilir.

Tavuk eti; et, yumurta, kurubaklagiller grubu içerisinde değerlendirilir. Bu grup için günlük tüketilmesi önerilen miktar yetişkin, genç,çocuklar için 2 porsiyon, gebe ve emzikli kadınlar için 3 porsiyondur.

SERTİFİKA VE LOGOYA DİKKAT! Organik ürünlerdeki, Organik Tarım Logosu insan ve çevre sağlığını koruyan üretim tekniklerinin kullanıldığının garantisidir. “% 100 Doğal, Hormonsuz, Hakiki, Köy ürünü, Saf, gibi tanımlanan ürünler Organik Ürün değildir. Tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti vermez. Organik ürünlerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve benzerlerini içeremez. Bu nedenle Organik ürün alırken mutlaka ürünlerin etiketi ve logosuna dikkat etmeliyiz.

“Tarım Ürünleri Tarımda kullanılan ilaçlar ile her gün bünyemize tahminimizden çok çok fazla zehir alıyoruz. Yakın zaman içerisinde uzmanlara göre kanser vakaları ortalama 40 yaşlarına kadar inmesi çok normal.”

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

27


SÖYLEŞİ

Kapbula Kurucusu N. Tuba Tuna Yalçuva

Bebekler, çocuklar ve anne adaylarını organik tekstil ürünleriyle tanıştıran Kapbula, zincir mağazacılık hedefi ile büyümeye devam ediyor. Tekstil ürünlerinin organik olmasının, bebekler ve çocuklar için önemine dikkat çeken Kapbula Kurucusu N.Tuba Tuna Yalçuva, her organik ürünün doğal olduğuna ama her doğal ürünün organik olmadığına dikkat çekiyor.

28

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

29


SÖYLEŞİ

O

rganik ürünlerin son yıllarda tercih edilmesinde aileleri teşvik eden en önemli unsur şüphesiz ki çocuklar. Gıda ürünlerinde organiği tercih eden aileler, tekstil ürünlerinde de organik ürünleri tercih etmeye başlıyor. Bu noktadan hareket ederek, 2009 yılında ilk mağazasını açan Kapbula, 5 yıldır bu alanda hizmet veriyor. Kapbula’nın Kurucusu N. Tuba Tuna Yalçuva da organiğe gönül veren bir işletmeci olmasının yanında bir anne. Çocukları için en sağlıklı ürünleri kullanmak için başladığı araştırmalarında organik tekstil ürünleri ile karşılaşmasını ve Kapbula’nın kuruluşunu şöyle anlatıyor:

babası benim büyük oğlum. O kaplumbağaya Kapbula diyordu oradan çıktı. Yani firmamızın temelleri aslında 10 yıl önce böyle atıldı. İlk başladığımda organik zincir mağazacılık yapmaktı ilk amacım. Organik tekstil markası yaratmak istemiştim. 1,5 sene denemenin sonunda marka zincir mağazacılığı yapmak ve bir konsept yaratmak, bu konsept içinde organik ve ekolojik ürünleri satmanın bizim için çok daha başarılı bir süreç olacağına karar verdim. İlk marka mağazamızı 2009 yılında açtık. 5’nci yılını doldurdu. Daha yeni bir marka, şimdiye kadar emekledi. Şimdi ilk adımlarını atıyor aslında.”

“2003-2004 te Bu işlere girmeden önce mutfakta tüketim alışkanlığımız organik gıdalarlaydı. Organik’i bir iş modeli olarak düşünmem de gıda üzerinden organik tarım yapmakla başladı.Kısa bir maceraydı,organik tarım içn yaşam alanınızı da değiştirmeniz gerektiğini yaptığımız deneme bahçesiyle görmüş oldum. İlk oğlum dünyaya gelince bir organik tekstil markası yaratmak hayaliyle Türkiye’deki çocukların da kullandığı bir organik tekstil markası yaratmak hayaliyle yola çıktım. Kapbula’nın isim

Kapbula mağazalarında ürünler daha çok bebekleri ve çocukları kapsıyor. Konvansiyonel üretim ürünlerde bile prematüre bebekler için üretim yeni başlayan bir olgu olsa da Kapbula’da ürün gamı prematüre bebekten başlı-

30

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

PREMATÜRE BEBEKLER İÇİN DE ÜRÜNLER VAR

yor. İlk ürün grubunun 2 yaşa kadar olduğunu, çocuklarda da 2 -5 yaş arasında koleksiyonlarının bulunduğunu belirten Yalçuva, hamileler için tekstil ürünleri satmadıklarını ama hamilelikte ve sonrasında kullanabilecekleri kozmetikler ve kişisel bakım ürünlerin bulunduğunu belirtiyor. Kapbula’da kendi üretimleri olmayan ürünlere de yer verdiklerini ve özellikle el üretimi ürünlerin satışına aracılık ettiklerini de dile getiren Yalçuva, şöyle devam ediyor: Kapbula esasında anne ve 0-5 yaş çocuklar için sağlıklı,çevreye duyarlı her türlü ihtiyacının karşılandığı bir life style konsept markasıdır. Bunun tekstil tarafını Kapbula markası ile biz hazırlıyoruz, tekstil dışı ürünleri de işbirliği içerisinde olduğumuz partnerlerimiz sağlıyorlar. Biz tüketicilere bu tarz ihtiyaçlarını hepsini birden karşılayacakları bir konsept sunarken yukarıda saydığım özellikteki ürünleri olan tedarikçiler için

“Bizim mağazamızda bir ürünün satılması için bir özelliğinin olması gerekiyor. Pozitif yönde bir farkının olması gerekiyor”


de hedef kitleleriyle buluşma, markalarını tanıtma, yeni satış kanalları bulma imkanı veriyoruz. Bu şekilde çalıştığımız bir çok iş ortağımız var. Biz Kapbula marka felsefemizi hep fayda üretme zeminine oturttuğumuz için operasyonu büyüttükçe daha fazla fayda üretir bir hale gelecek, bir çeşit dernek vazifesi var. Aslında Fair trade olarak adlandırılan ahlaklı ticaret yapmayı çok önemsiyoruz, o yüzden hep daha fazla kazanmak değil de hep daha nasıl fayda üretirizin peşindeyiz. O yüzden; Küçük atölyesinde ürün üreten zanaatkarın emeğinin karşılığını almasını, devamlılığını sağlamasını, ürünlerini, markasını tüketiciler ile buluşturmasını, pazara açılmasını, ürünlerini mağazalarımızda bulundurarak sağlıyoruz. Evde el becerisi kuvvetli hanımların yaptıkları ürünleri mağazalarımıza koyarak ve onların koleksiyon geliştirmesine bizim tasarımcılarımız aracılığıyla yönlendirme yaparak girişimciliklerine destek oluyoruz. İstiyoruz ki ürünlerini Kapbula mağazalarında satıyorum diye referans edip başka mağazalarda da satabilme imkanı bulsun. Vakıf ve dernekler ile çalışarak onlara sürdürülebilir katkı sağlayalım arzusundayız. Yıllık gelirimizin, boyutu ne olursa olsun, belli bir yüzdesini çocuklar için çalışan bir vakfa bağışlıyoruz. Biz çocuklarımıza, eğer yapmak isterlerse, şu kadar ciro büyüklüğünde bir şirketten ziyade şu kadar fayda üreten bir şirket devretmek istiyoruz. Fayda odaklı bu çalışma prensibimiz, müşterilerimiz tarafında kabul gören bir nokta da ‘Kapbula’da satılıyorsa ben bu ürüne güvenebilirim’ algısı oturmuş durumda. Bizim mağazalırımızdan alışveriş yapan müşterilerin geri dönme oranı %95. “HER PARTİ ÜRETİM İÇİN ORGANİK SERTİFİKASI ALIYORUZ” Organik ürünlerle doğal ürünlerin birbirine karıştırılması konusuna da

Kapbula markasının isim babası Ali Kaan, ayrıca üstündeki t-shirt kendi tasarımı.

dikkat çeken Yalçuva, “Her organik doğaldır ama her doğal organik değildir. Bir ürünün organik olması için mutlaka ve mutlaka denetçi bir firma tarafından denetlenmesi ve satış sertifikasının düzenlenmesi gerekir. Aksi taktirde o ürünün üretiminde hammadde girdilerinden biri ya da bir kaçı organik girdi kullanılmış herhangi bir üründür” uyarısında bulunuyor. Kapbula ürünlerinin sertifikalandırılma aşamalarını ise Yalçuva şöyle özetliyor: “Her yıl tekrarladığımız bir master sertifikamız var artı her bir üretimimiz için Transection Certificate denen bir satış sertifikamız var. Her parti üretimimiz için bu sertifika düzenleniyor. Mağazalara ürünler geldikten sonra üretim süreci ve chartları inceleniyor sertifika kuruluşu tarafından. Her parti üretimimizin sertifikalı olduğuna dair sertifikamızı alıyoruz. Tek bir organik madde kullanımı ile satış yapan firmaların organik içerikli

diye satmaları gerekir. Veya tekstilde de var onlarda da organik exchange diye ayrı bir sertifika alması gerekir. Bizim de bazen yaptığımız organik exchange ürünlerimiz oluyor teknik şartlardan dolayı ama biz onu organik exchange diye sertifikalandırıyoruz. Yani doğru sertifikayı yapmak ve tüketiciyi doğru yönlendirmek gerekiyor.”

“Bir ürünün organik olması için mutlaka ve mutlaka denetçi bir firma tarafından denetlenmesi ve satış sertifikasının düzenlenmesi gerekir” www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

31


SÖYLEŞİ

“KAPBULA DAHA DA BÜYÜYECEK”

“TÜKETİCİ RENKLİ ÜRÜNLERE DE GÜVENEBİLİR” Kapbula’nın renkli ürün gamı ile ilgili endişelere de açıklama getiren N. Tuba Tuna Yalçuva, “Kapbula markasını etiketin içinde görünce bizim müşterimiz çok sorgulamıyor. Çünkü biliyor ki biz zaten sertifikanın dışında bir şey yapmıyoruz. Ama tabii ki insanların endişeleri oluyor olabilir” diyerek şunları söylüyor: “Uluslararası standartları var bu işin. Control Union da bu uluslararası standartları yayınlıyor her yıl. Listeleri var. Diyor ki şunları kullanabilirsin. Bu boyayı kullanabilirsin ya da benim sertifikalı boyahanelerim bunlar, buralarda boyatabilirsin diyor. Bu işte bir tarlayı çok sıkı kontrol ediyorlar. Pamuğun üretimi aşamasında çok çünkü kimyasala maruz kalabiliyor. Bir de boyahaneyi çok sıkı denetliyorlar. Boyahanelerde hatta baskın şeklinde denetliyorlar. Yani habersiz gelip kazandan örnek alıyor ve teste gönderiyor sertifika kuruluşu. Bir kalıntı veya zararlı bir kimyasala rastlarsa sertifikanızı askıya alıyor ve üretiminizi sertifikalı yapamaz hale geliyorsunuz. Türkiye’de güvendiğimiz birkaç tane boyahane var. Onların dışında boyahane ile çalışmıyoruz. Onlar çok büyük firmalar. Dünyaya ihracat yapan firmaların boyahaneleri. Kesinlikle risk alacak yerler değil. Biz üretimde 4-5 hafta boyahanede sıra bekliyoruz. Sadece orada boyansın diye. Sertifika kuruluşunun izin verdiği bazı şeyleri bile ben içime sinmiyorsa yapmıyorum.

“Bizim amacımız, kaliteli, rahat kullanışlı bir ürün üretmek ve bu ürünün yüzde 100 organik olmasını sağlamak. Kapbula olarak yeni ürünler de üretiyoruz. Tüketici yeni şeyler görmek istiyor. Kapbula kadar koleksiyon yapan firma yok. Dünyada da koleksiyon yapan çok fazla firma yok. Biz her 45-50 günde yeni bir mikro koleksiyonu mağazalarımıza sokuyoruz. O koleksiyon bitmeye yakın yenisi mağazalarımıza gelmiş oluyor. Bizim hedefimiz Kapbula’yı daha yaygın bir zincir mağazacılığa çevirmek. Bu yıl sonuna kadar İstanbul’da 2 nokta daha yapacağız.Mersin ve Antep görüşmelerimiz devam ediyor, yetişirse onları da bu sene içerisinde hayata geçirmiş olacağız. Yeni bir perakende modeli olarak 10-15 m2’lerde çözeceğimiz bir pop-up konsept oluşturuyoruz. AVM lerde,yazlık yerlerde ,caddelerde çok rahat bir şekilde kurulup satış yapılabilecek mağazalar olacak bunlar. Daha düşük yatırımla işletmeci olmak isteyenler için geliştirdiğimiz bir konsept bu.İlk denemesini bu sene Antalya da yapıyor olacağız. Pop-up store’lar projemiz var. İstanbul’da Bağdat Caddesi civarında bir mağaza hedefimiz var. Yurt dışı var hedefimizde. Birkaç ufak tefek ihracatımız oldu ama biraz koleksiyonumuzu geliştirmek ve mağazacılıkta kendimizi geliştirmek adına son bir yıl içerisinde iç pazarda tekrar kendimizi büyütmekle ilgilendik. 2015 yılı hedefimiz de yurt dışı fuarlar ve satış noktalarıyla ilgili bir çalışmamız var.”

“ORGANİK ÜRÜNLERİ KONVANSİYONEL ÜRÜNLERLE YIKAMAYIN” N. Tuba Tuna Yalçuva organik tekstil ürünlerinin kullanımında yapılan en önemli yanlışlardan birinin organik ürünlerin, konvansiyonel temizlik ürünleriyle yıkanması olduğunu belirterek “O zaman ürün organik özelliğini kaybediyor” uyarısında bulunuyor.

“ÜRÜNLERİMİZİ ANNELER YIKAMADAN GİYDİREBİLİYOR” Yalçuva, Kapbula’yı tercih eden annelerin memnuniyetlerini “Bizden alışveriş yapan annenin geri gelme oranı yüzde 95. Çünkü memnun kalıyor. İhtiyacı olanları aldırıyoruz. İhtiyacından fazlasını aldırmıyoruz. Bir telefon geliyor, hastaneye ürün gönderiyoruz. Bizim ürünlerimizi anneler yıkamadan çocuklarına giydirebiliyor. Ben de ikinci oğluma yıkamadan giydirdim. Çünkü biliyorum ki üzerinde zararlı kimyasal yok” sözleriyle dile getiriyor.

Yaz deyince akan sular durur demiştim ya işte yaz geldi çattı. Her ne kadar iklim değişikliği sebebiyle tropik iklim gibi hem sıcak hem yağmurlu bir haziran yaşadıysak da temmuzda güneş tüm kavuruculuğu ile tepeye çıktı. Hem de her sene biraz daha etkisini arttıracak gibi duruyor. Peki bu durumda ne yapmalı tabi ki koruyucu faktörü çok yüksek olmayan, zira faktör yükseldikçe içine giren kimyasalın koruma özelliği aynı oranda artmıyormuş, organik içerikli güneş kremini çantamıza atmayı unutmamalı. Bunun için iki şahane ürün var birisi Erbaviva’nın birisi de Derma Eco’nun ürünü. Bütçeye uygun olanı alıp gönül rahatlığı ile açık havaya. Bu arada tatile gitmek şart değil artık yaz güneşinde sokağa çıkarken de sürmeli aman dikkat! Çevreci Anne Tuba, biri bebek iki erkek annesi, Kapbula markasının kurucusu.

32

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


Rota

FUNDA GÖKER funda.goker@hotmail.com

Neden organik ürün tercih ediyorum? 1991 yılında anne olduktan sonra benim için en önemli şeylerden biri de çocuklarımı doğru ve sağlıklı beslemekti. Yapabildiğim kadar güvenilir olduğunu düşündüğüm ürünleri bulmaya çalışıyordum. Ancak o yıllarda organik ürün konusunda hiçbir fikrim yoktu.

K

endimce uygun olduğuna inandığım ya da başkalarının tavsiye ettiği ürünleri kullanıyordum. Bir ürüne doğal, naturel, köyden gelmiş denmesi, hiç ilaç veya kimyasal gübre kullanılmamış denmesi yeterliydi. Sizlere organik ve diğer ürünler arasındaki farkı basitçe anlatmak istiyorum. Gözümüzde canlandıralım. Anadolumuzun güzel bir köyündeki evin arka bahçesindeyiz. Evin hanımı bahçesinde domates, salatalık, biber gibi sebzeler yetiştiriyor. Elma, armut, kiraz ağaçlarının altında tavuklar eşeleniyor. Yan taraftaki merada inekler otluyor. Meyve ve sabzelere hiç kimyasal gübre ve ilaç verilmemiş, doğal gübre kullanılıyor. Nasıl? Çok ideal bir durum değil mi ? Kimyasal gübre yok, ilaç yok, hormon yok. Siz olsanız çocuklarınıza bunları yedirmez misiniz ? Arka bahçeden evin ön tarafına geçelim. Karşımızda boylu boyunca uzanan bir tel çit. İstanbul-Ankara otoyoluna ait. Günde on binlerce araç gelip geçiyor. Sağ tarafta büyük bir otomotiv şirketinin fabrikasının binaları. Sol tarafta ise büyük bir elma bahçesinde ilaçlama yapan büyük tarım araçları.

Hala evin arka bahçesindeki sebze ve meyvelerin güvenilir olduğunu düşünüyor musunuz ? Bunları çocuklarınıza yedirmek ister misiniz ? İşte bu yüzden belgeli ürünleri tercih etmekteyim. Gözümüzle görmedikten sonra nasıl emin olabiliriz ? Bizim buradaki gözümüz sertifika kuruluşlarının ürünler üstündeki etiketi. Ama bu köyün temiz vadide olup köylümüzün de ekolojik dengeyi bozmadan üretip ve yaşadığını bilmek ne güzel olurdu. Umutluyum, bunun için de bu işi yapıyorum. Bence yapmamız gereken maddi ve diğer olanaklarımızı da dikkate alarak ve imkanlarımızı zorlayarak sertifikalı organik ürün kullanmaya gayret etmektir. Ne kadar çok kişi bunu yaparsa, ülkemizde organik tarım gelişecek, ürün fiyatları düşecek ve bunlara ulaşabilecek kişi sayısı artacaktır. Organik tarım yapan üreticilerimiz ile yetiştirdikleri ürünlere hiçbir kimyasal gübre, ilaç, hormon v.s. katmayan tüm üreticilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. Umarım bu üreticiler de sertifikalı organik ürün yetiştirme olanağına kavuşabilirler. Çok daha iyi günlerde görüşmek dileği ile.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

33


ORGANİK TEKSTİL

Zaman zaman bize sorulan soru biz organikle mi büyüdük? Ne gerek var canım bodynin de organiği neymiş. Tekstil organik olunca yeniyor mu? Nereden bilelim bu gerçekten organik mi?

34

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


Tabi ki tekstil organik olunca yenmiyor. Normal konvansiyonel olandan farkı bir sertifika denetim firması tarafından tüm üretim süreci izleniyor ve üretimi sırasında kullanılan girdiler izin verilen organik üretime uygun olan girdiler mi değil mi diye denetleniyor. Üretim süreci nasıl ilerliyor bana ne faydası var organik olmasının diyorsanız o zaman biraz daha açalım. Organik üretim aslında öncelikle kullanan kişinin sağlığını tehdit etmiyor ikinci olarak da üretimi sırasında doğayı çevreyi koruyor. Etik üretim kuralları uygulanıyor. Pamuk tarlada yetiştirilirken çeşitli kimyasallar, böcek ilaçları sınırlı kullanılır hatta bazı ilaçlar hiç kullanılmaz. Bu arada biliyor musunuz dünya tarım üretiminde konvansiyonel pamuğun payı yaklaşık %3 civarında iken toplam tarıma kullanılan böcek ilacı ve zararlı kimyasalların %15-16’sı pamuk üretimi sırasında kullanılıyor. Yani konvansiyonel pamuk aslında üretimi sırasında çok fazla kimyasala maruz kalan bir bitki. Böyle olunca hem üretimi bitip de bize ulaşana kadar bu kimyasalların bir kısmı üzerinde kalabiliyor hem de pamuğun kumaş olduktan sonra boyası, baskı varsa baskısı, nakış varsa nakışı için kullanılan malzemeler, kumaşa uygulanan terbiyeler de sağlığa zararlı olabiliyor. O zaman biz %100 pamuklu ürün aldığımızda acaba sağlığa zarar veren birşey alıyor olabilir miyiz? Pamuk üretimi sırasında kullanılan kimyasallar yüzünden çevreye de çok zarar veren bir bitki. Pamuk üretilen tarlalara yakın yaşam alanlarında, yer altı sularına, havaya yayılarak çevresine de zarar verebilen bir bitki. Bu durumda sorumlu bir birey olarak aslında biraz daha organik pamuk üretimini desteklemek dolaylı olarak hepimizin sağlığı açısından önemli. Dünya sağlık örgütü rakamlarına göre her yıl belirli miktarda pamuk işçisi için ciddi sağlık tehditleri oluşuyor. Dünya tekstil ihtiyacının tamamının organik olması teknik olarak mümkün değil ama üretimin biraz daha yerelleşmesi ve ihtiyaç kadar tüketerek ve organik pamuk üretimini destekleyerek en azından ülkemizdeki organik pamuk üretim alanlarının genişlemesine katkıda bulunabiliriz. Bu da bizim yaşam alanlarımızın daha az riskli olması anlamına gelir.

Mağazalarımızda bize organikle mi büyüdük diyen anneanne, babaannelere evet aslında siz organik ile büyüdünüz ama adı organik değildi o zamanlar diyoruz. Tekstil kimyasalları ile tarımda kullanılan ilaçların kullanımı son 20-25 yılda arttı. Hal böyle olunca çocuklukları 20-25 yıl ve öncesine denk gelenler şimdiki çocuklardan daha şanslı diyebiliriz. Herşey daha doğal daha zararsız idi. Dünya kendi kendini yenileyebilen bir mekanizma iken şimdi o kadar çok tüketilmeye çalışılıyor ki kendisini yenilemeye fırsatı olmuyor. Böylece daha fazla ürün, daha da fazla ürün olabilmesi için sürkli daha fazla kimyasal kullanımı gerekiyor.

bir tekstil ürününün Organik olması ne demek oluyor? Tekstil için kullanılan girdiler öncelikle kumaşınızın üretildiği iplik, ipliğin de hammaddesi nedir ona bakmak gerekir. Sentetik bir maddeden üretilmiyor ise o zaman üretim aşamaları nasıldır? Bu arada piyasada bebek ve çocuk ürünlerinde bolca polyester iplik kullanılarak üretilmiş ürünler görüyorum. Petrol türevi bir maddeden üretilmiş bir iplikten body, t-shirt, pantolon giydirmek istediğinize emin misiniz bebeğinize veya çocuğunuza? Almadan ürünü mutlaka etiketini okuyun derim. Bir ürün GOTS product yani Global Organic Textile Standard Product ise o nihai ürün organik üründür. Bunu anlamak için etiketine bakmak gerekir. Etiketinde hammadde olarak minimum %95 organik pamuk yazıyorsa bir de GOTS sertifika logosu varsa lot numarası da yazıyorsa o zaman o ürün organik üründür. Üretim aşamalarının tamamı bir izleme sürecinden geçmiştir. Herşey kayıt altındadır. Bütün bunlar da bir denetim firması tarafından denetlenmiş demektir. Bu ürünü organik olarak kabul edip kullanabilirsiniz. Tabi bu arada annelerin bir de beğenileri işin içine giriyor. Anne olarak hem sağlıklı olsun hem de beğendiğiniz birşeyler olsun istiyorsunuz. Burada da artık markaların koleksiyonları ön plana çıkıyor. Yalnız söylemek gerekir ki organik tekstil üretiminin zorlukları ve kısıtları sebebiyle dünyada çok fazla tamamen organik üretim yapan marka yok. Mutlaka değişik kumaş ve iplik koyuyorlar üretime. Üretim maliyetleri de burada ön plana çıkıyor. Bu işi gerçekten yapmak için biraz da yeldeğirmenine karşı Don Kişot gibi savaşmak gerekiyor.

www.organikturkiye.com.tr

Haziran 2014

35


ORGANİK TEST

Test edildi... deneyebilirsiniz! Bilgi

Organik Türkiye ailesi olarak sizler için test ettik

Organik Yağlarla Ağız Temizliği Ağzınızı bir çorba kaşığı yağ ile gargara yaparak diş ve ağız sağlığınıza katkıta bulunabilir misiniz? Ağzınıza yerleşmiş ve yediklerinizden beslenen bakterileri diş fırçalayarak uzaklaştırmak yerine ağzınıza bir kaşık organik yağ alarak gargara yapma fikri çılgınca gelebilir. Diş hekimi Jessica Emery bunun iyi bir fikir olabileceğine inanıyor. Diş çürümelerine sebep olan şeyin dişlerimizin arasına yerleşen bakteriler olduğunu herker bilir. Hatta ağzımızda bulunan bazı bakterilerin kalp sağlığımızı bozabileceği bilinmektedir. Diş fırçalama esnasında bu bakterileri ve miktorpları ağzımından uzaklaştırmış oluruz. Diş fırçalamak dilimiz ve damağımız için de faydalı bir temizliktir. Fakat çoğu

insan dişleri dışında kalan bölgeleri diş fırçasıyla temizlemez. Bu açıdan gargara yapmak için kullanılan sıvılar daha etkil ibir bakteri tezmiliği sağlar. İşte tam da bu mantıkla organik yağlarla ağzımızın tamamını gargara yapabilir ve yağın bakteri öldürme özelliği ile tüm ağzımızın içini diş fırçasının aksine gayet güzel temizlemiş oluruz. Organik hindistan cevizi yağı ideal bir temizleyicidir. Aynı işi susam yağı, ayçiçek yağı ya da zeytinyağı ile de yapabilirsiniz. Fakat hindistan cevizi yağının antibakteriyel özelliği sayesinde daha etkili sonuç almanız olasıdır. Ağzınızı ne kadar süre boyunca çalkalayacağınız size kalmış ama bell izaman aralıklarında günde ortalama 20 dk boyunca gargara yapmak ağzınızı zararlı bakterilerden büyük ölçüde temizleyecektir.

Organik Ketçap Tarifi Özellikle çocuklarımızın fazlası ile tükettiği bir gıda olduğu için ketçap yapmanın şart olduğunu sizlere de hatırlatmak istiyorum. İçerisinde ne olduğunu bilmediğimiz sözde domates ile yapılmış, katkı maddesi konusunda fazlası ile içeriği olan hazır ketçapları lütfen almayın. Çocuklarımızın organizması ile oynuyorlar! Buna izin vermemeliyiz…

36

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

MALZEMELER • 2.5 kg organik domates • Acılı ketçap için; 6-7 adet kırmızı acı süs biberi • Tatlı ketçap için; 3 adet tatlı kırmızı salçalık biber • 3 adet orta boy kuru soğan • 2 diş sarmısak • 2 yemek kaşığı şeker • 2-3 yemek kaşığı üzüm sirkesi • 6 yemek kaşığı zeytinyağı • 2 tatlı kaşığı kaya tuzu

• •

1 tatlı kaşığı buğday unu – büyük bir kavanoz yapacak iseniz ve tüketimi 1 haftadan fazla uzun sürecek ise nişasta katmayın. Tane kişniş, tane kimyon, tane karabiber, 3 adet defne yaprağı, 2 adet karanfil, küçük bir parça tarçın

Organik Ketçap Tarifi Domates, soğan, sarımsak ve biberi büyük büyük doğrayın. Geniş bir tencereye alın. Baharatları küçük bir tülbent parçasının içine yerleştirin ve ağzını bağlayın. Hazırladığınız baharat poşetini de doğradığınız sebzelerin üzerine yerleştirin. Tencerenin ağzını kapatıp kısık ateşte sebzeler iyice yumuşayana kadar pişirin Sebzeler pişince baharat poşetini içerisinden çıkarın. Ardından sebzeleri robottan geçirin, püre haline getirin. Hazırladığınız püreyi süzgeçten geçirin. Süzgeçten geçirilen ketçabı tekrar bir tencereye alın ve ocağa koyun. Zeytinyağı, tuz ve şekeri ilave edip karıştırın. Pişmeye bırakın, ara ara karıştırın. Sirkeyi ilave edin. Eğer kısa sürede tüketmek için yaptıysanız nişastayı bu aşamada ketçaba ekleyin ve sürekli karıştırın. Kaynamaya başladıktan sonra etrafa sıçramaya başladı ise ve ya kaynarken yanardağ gibi gözenekler çıkıyor ise ketçap olmuş demektir. Uzun süre kullanmak için yaptıysanız kavanozlara doldurun ve ağzı kapalı olarak ters çevirip soğuması için bekletin. Eğer 5-6 günlük yaptıysanız kavanoz koyun ve soğuduğunda ağzını kapatın, buzdolabında muhafaza edin.


Tarif

DİLEK İNCE ÖZENEL dilekozenel@hotmail.com

Yerken suçluluk hissettirmeyen: Ev yapımı organik cips tarifi

Bütün lezzetli atıştırmalıkların sağlıksız olması gerekmiyor. Bu tarifi birbirinden farklı dip soslarla ve baharatlarla zenginleştirmek mümkün. Ev partilerinde fark yaratmak isteyenler için.

Malzemeler • 2 su bardağı 1 gece önceden ıslatılmış organik nohut • 1 büyük organik kuru soğan • Yarım demet organik maydanoz , kişniş gibi sevdiğiniz yeşillikler • Sevdiğiniz tüm baharatlar ( kimyon , kırmızı acı toz biber , karabiber , yenibahar , zerdeçal ,toz zencefil gibi ) • 2 tatlı kaşığı öğütülmüş deniz tuzu • 1 çorba kaşığı organik soğuk sıkım sızma zeytinyağı (isteğe bağlı )

linde kesin, isterseniz de hamurdan ceviz büyüklüğünde bezeler yapıp elinizle daireler şeklinde yayabilir ve üçgenler keserek orjinal şeklini verebilirsiniz. 100 derecede ara sıra kontrol ederek 3 saat fırınlayın. Kendinize bol acılı, çocuklara az acılı.

NOT: Evinde kitchen aid un yapma aparatı ya da değirmeni olanlar nohutlardan çiğden un yapıp onu kullanabilirler. Karışımı rondodan geçirirken zorlananlar da azıcık su ilavesiyle daha kolay yapabilirler. Hamura kıvam vermek gerekirse de azıcık yulaf ezmesi ekleyebilirler..

Yapılışı : Tüm malzemeler mutfak robotunda hamur kıvamı alana dek iyice karıştırılır. Karışım çok ince bir tabaka halinde yağlı kağıt serilmiş tepsiye serilir. Karışımı ne kadar ince sererseniz o kadar başarılı cipsiniz olacak. İster şeritler ha-

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

37


ORGANİK GIDA

Son yıllarda popülerliğini iyice artıran organik yiyecekleri tercih etmemiz için 10 iyi nedenimiz var! 38

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


1. SAĞLIKLIDIR; Organik ürünler 24 saat içinde toplanıp tarafınıza ulaştırıldığı için çok daha yüksek oranda C vitamini, temel mineraller ve kansere karşı antioksidanlar içerir.

2. KATKI MADDESİ İÇERMEZ; Organik ürünler kalp rahatsızlıkları, kemik erimesi, migren gibi sağlık problemlerinin oluşmasına fırsat veren katkı maddeleri içermez. Özellikle ürünün raf ömrünü uzatan, tatlandıran ve renklendiren kimyasalların hiperaktiviteyi artıran kimyasallar olduğu artık bilinmektedir. Bunun yanı sıra hidrojenize yağların da Organik ürünlerde kullanılması kesinlikle yasaktır.

3. ZARARLILARLA MÜCADELEDE KİMYASAL KULLANILMAZ; Organik üretimde gübreleme için kullanılan doğal yöntemler ve zararlıların kontrollü bir şekilde gözetim altında tutulması kimyasal mücadeleye tercih edilen bir yoldur. Bazı böcekler özellikle faydalı özelliklere sahip oldukları için doğal mücadele zincirinin birer halkası olup yaşatılması gerekir, yok edilmesi değil.

4. G.D.O. (GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMA) KULLANILMAZ; Organik üretimde, genetik olarak üzerinde oynanmış, değiştirilmiş tohum kullanılmaz.

5. HAYVANLARDA ANTİBİYOTİK KULLANILMAZ; Çiftlik hayvanlarında düzenli olarak kullanılan antibiyotiklerin hayvan dokusunda kalıcı olduğu bilinmektedir. Bu hayvanların etini tüketen kişilerde daha sonra olası hastalıklarda kullanılan antibiyotiğin bakterilere

karşı etkili olmadığı görülmüştür. Antibiyotikler organik standartlarda yapılan hayvancılıkta kullanılmamaktadır.

6. ORGANİK ÜRETİM METODLARI YERALTI SULARININ KİRLENMESİNİ ÖNLER; Pahalı olarak düşünülen organik ürünler, geleneksel tarımdaki yöntemlerin yer altı su kaynaklarına verdiği zarara oranla ülke ekonomisi açısından bakıldığında aslında çok daha ucuza gelmekte olduğu görülmüştür.

7. YETKİLİ KURUMLARCA DENETLENİYOR; Tüm organik çiftlikler senede en az bir defa profesyonel kurumlarca denetlenmektedir. Ömercan Çiftliği Ceres (Almanya kökenli sertifikasyon firması) tarafından, gerçek organik üretim standartlarınca üretim yapıldığına dair sertifikalandırılmış ve denetlenmektedir.

8. HAYVAN DOSTU; Organik standartların hayvan sağlığı için en yüksek standartlar olduğu resmi kurumlarca tespit edilmiştir.

9. DOĞAL HAYAT VE ÇEVRE DOSTU; Organik üretim, çevre kirliliğine sebep olmaz daha az karbondioksit üretir ve zararlı atık üretmez. Organik çiftliklerde % 44 daha fazla kuş ve 5 kat daha fazla yabani bitkiler bulunmaktadır.

10. MAKSİMUM LEZZET; İnsanların çoğu artık organik ürünün çok daha lezzetli olduğunu bilmektedirler. Hiçbir besin maddesi organik üründen daha fazla mineral, temel aminoasitler ve vitamin içermemektedir. Tüm bu saydıklarımızdan sonra organik almamak için bir sebep kalmamaktadır. O halde siz de artık organik tüketin! Sağlıklı insan, sağlıklı nesiller için....

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

39


ORGANİK YEŞİL

Çevreyi Koruyarak Tasarruf Yapmak:

Yüzlerce TL Tasarruf Edebileceğiniz

Püf

Noktaları Siz biriktirin diye biz hesapladık. Bu ipuçları dünyamız için yararlı olmasının yanı sıra gerçekten tasarruf sağlıyor. 20 TL ile başlayıp binlerce liraya kadar tasarruf yapabilirsiniz. Gelecek sayı püf noktaları vermeye devam edeceğiz... Bizi takip edin!

40

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr


“Kaynak israfı nakit israfıdır” Anlattıklarım dünyanın çevre sorunlarını tamamen çözmeyebilir. Sizi zengin de etmeyebilir ancak çevre üzerindeki etkinizi önemli ölçüde azaltmaya yardımcıdır. Bu sayede büyük miktarlarda paralar kazanabilirsiniz. Çevreci olmanın para kazandırdığına dair iddiaları daha önce defalarca duymuş ve bundan usanmış olabilirsiniz. Ancak biz, bu aşamaları hayata geçirerek tam OLARAK ne kadar kazanabileceğinizi bazen istisnai bir özenle bazen de gelişigüzel matematik hesaplarıyla hesapladık. Emin olduğumuz bir şey varsa o da yapacağınız tasarrufların yüksek tutarlarda olacağıdır. Birkaç lira ve birkaç kuruş için çevreci olmaktan bahsetmiyoruz. Bir yılda yüzlerce LİRA tasarruf edebilirsiniz. İster çevreci olmanın ister para kazanmanın kolay yollarını arıyor olun, burada belirtilen fikirlerin işe yaradığını göreceksiniz. tüm kullanım ömrü boyunca yalnızca yarım saat kullanıldığı yapılan bir çalışmayla sabitlenmiştir. Öte yandan, herhangi bir sokaktaki evlerin hemen hepsinin bodrumunda aynı aletten olması gayet yüksek bir ihtimaldir. Ödünç almak ücretsizdir ve iyi bir ilk seçenektir. O gördüğünüz testere tezgahına, ara sıra yatığınız özel bir tarif için ihtiyacınızın olacağı mutfak eşyasına ya da yılda bir tasarladığınız bahçe projesinde kullanacağınız el arabasına onca parayı saymadan önce çevrenizdekilere sorun. Dışarda Yemeye Son Maliyet Tasarrufu: Binlerce olmasa bile yüzlerce lira biriktirebilirsiniz. Belki de tasarruf yapmanın en meşhur yollarından biri dışarıda yemek yerine öğle yemeğinizi sefer tasında getirmektir. Sıradan bir Türk ailesi dışarda yenen yemeklere – kahvaltı, öğlen ya da akşam yemeği- 4.000 TL harcıyor. Evde yemek yemeye özen gösteren bir aile 3000 TL harcayarak gayet güzel beslenebilir. HEMDE ORGANİK BESLENEREK... Evde pişirmek de çevrecilik konusuna başlangıç için harika – belki en iyi- basamak. Kendi yemeğinizi hazırlarken kullanacağınız malzemelere, bu malzemelerin nasıl yetiştirildiğine ve ne kadar besleyici ve sağlıklı olduklarına daha çok dikkat edeceksiniz. Evde pişirmek bir tür geçiş ilacı gibidir: Bu yolun sonunda,

tükettiğiniz besinlerin organik olup olmadığını, yerel olarak yetiştirilip yetiştirilmediğini, mevsiminde olup olmadığını, yetiştirildiği çiftliklerdeki çalışanların koşullarını düşünmeye başlayacaksınız... İşte başlamanıza yardımcı bir kaç püf noktası: Kirala, Ödünç Ver ve Geri Dönüşüme Gönder Maliyet Tasarrufu: Yüzlerce TL biriktirebilirsiniz. Çevresel mantranın -Azalt, yeniden kullan, geri dönüşüme gönder - ikinci basamağıdır: Mantıklıdır. Eşyaları yeniden kullandığımızda, ister enerji, ister ahşap, ister metal ister diğer hammaddeler olsun bu ürünlerin üretiminde kullanılan kaynakları en iyi şekilde değerlendirmiş oluyoruz. Şöyle düşünün: bir konut sahibinin kullandığı ortalama elektrikli aletlerin

Serbest dolaşım kullanılabilir durumdaki eşyalarından kurtulmak isteyen insanlarla bu eşyalara ihtiyacı olan insanları buluşturduğu için internet üzerinden ödünç alma işleri için verilebilecek bir örnektir. Yeni bir bilgisayar klavyesine ya da fareye mi ihtiyacınız var? Ağa girip bir sorun. Mikrodalga fırınınızı mı değiştireceksiniz? Eskisine ihtiyacı olan birini arayın. İnternete girip, zaman belirlemek, buluşma ayarlamak ve istemediğiniz ürünleri başkasına vermek kadar kolay. Eğer ücret ödemeden alamayacağınız bir şeyse kiralama opsiyonunu düşünün. Hırdavatçıların güç donanımları için uyguladığı bir kiralama programı genelde mevcuttur. Evle ilgili projelerinizi hayata geçirirken tasarruf da yapabilirsiniz. Ders kitapları yeni satın alıp masrafa girmek yerine dönemlik kiralanabilir. Günlük kullanacağınız bisikleti hatta cep telefonunu bile satın almak zorunda değilsiniz.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

41


ORGANİK YEŞİL

Kendi Sebze Bahçenizi Oluşturun Maliyet Tasarrufu: 25 -2,000 TL Bir bahçe kurmanın tasarruf sağlayacağından şüphe mi ediyorsunuz? Bir tanıdığımız bunu kanıtladı. Kendi bahçesinden sadece bir mevsimde 2000 TL değerinde ürün hasadı aldı. İklim şartlarında zorluk çekmiş olmasına rağmen yetiştiricilik yaptı. Analizi gayet basit: Hasadını tarttı, manavdaki fiyatlarla karşılaştırdık, tohum ve bahçecilik işlerinin diğer olmazsa olmazlarının fiyatlarını çıkardı. Hesaplara göre kendi bahçelerini oluşturan küçük bahçıvanların en çok kar getiren ekinleri domates (630 TL), patates (211 TL), yeşil salata (198 TL), kabak (136 TL) ve çilek (104 TL). Arkadaşımız Mukaddesin, 25 TL ve üzerinde değeri olan 20 bahçe ürünü sebze olduğunu tespit etti. Sizin yapmanız gereken biraz kuşkonmaz ekmek (sekiz en kolay çok yıllık sebzelerden biri) ve 27 TL biçmek.... Ya da daha fazla kar hedefiyle daha büyük oynayabilirsiniz. Ama öncesinde bir bahçeniz olmasına dikkat edin:)

42

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

Ekonomik ve Yakıt Tasarruflu bir Araç Satın Alın

üstelik yıllık yakıt masrafı dahil! Bu grubun en ekonomik araçları hangileri? Reklam yapmak istemiyorum:) Araştırın...

Maliyet Tasarrufu: Yüzlerce veya binlerce LİRA biriktirebilirsiniz.

Unutmayın: Aracınız ne olursa olsun bakımını yaptırmak yakıttan %20 tasarruf yapmanıza yardımcı olur.

Hayatınıza yeni bir araba almadan devam edebilirseniz –araba sahibi olmak için ödemeniz gereken tahmini yıllık maliyetle birlikte araç ödemeleri, sigorta ve ruhsat, yakıt, bakım ve amortisman- yaklaşık olarak 9000 TL tasarruf etmeniz mümkün. Ancak yeni bir araba almanız gerekiyorsa akıllıca seçimler yaparak daha etkili birikimler yapabilirsiniz. Öncelikle, 40000 TL’nin altında güvenilir modeller olan ve az yakıt yakan tasarruflu araçlara göz atın. İhtiyacınız olan yeni bir araç ise, Çevreye en az zarar veren, ekonomik ve yakıt tasarruflu araçlar listesine bakın. Bu araçların hepsi 35500 TL’nin altında,

Evde Kullandığınız Elektriği Kontrol Edin Maliyet Tasarrufu: 570 Liraya kadar tasarruf sağlayabilirsiniz. Ortalama bir Türk ailesi elektrik faturası için 1500 TL ödüyor ve bu elektrik tüketiminin büyük bir kısmı boşa harcanıyor. Yeni inşa edilmemiş, Enerji Yıldız standartlarını veya daha iyisini barındırmayan evler başta olmak üzere çoğu ev tasarruf yapmaya büyük ölçüde yardımcı birkaç basit adımdan


kolaylıkla yararlanabilir. Tüketim değerleri yüksek olan bir evde verime yönelik düzenlemeleri standart haline getirerek %30 oranında ya da 370 TL tasarruf yapılabilir. Örneğin, çatlakları kalafatlamak, pencere yalıtımı, kapı altlığı vb. önlemler ısınma ve soğutma masraflarından %10 tasarruf yapmanıza yardımcı olabilir. İşe gitmek için evden çıktığınızda ya da uykuya daldığınızda kış aylarında ısıyı düşürmek için kullanabileceğiniz programlanabilir bir termostat kurdurmak da %10 tasarruf sağlayabilir. Tavana, duvarlara ve tavan arasına yalıtım yaparak ısınma ve soğutma masraflarından %30’lara varan tasarruflar yapabilirsiniz. Kalafatlama yapmaya kıyasla yalıtım yapmak daha masraflı olacağından, etkisini hafifletmeniz için yararlanabileceğiniz krediler bankalarda mevcut. Peki hangi düzenlemelerin sizin eviniz için en enerji-etkin sonuçlar vereceğini nasıl biliyorsunuz? Ev enerji testi yapın ya da bu testi yapması için bir yükleniciden destek alın. Bağlı bulunduğunuz kamu hizmetleri kuruluşuna veya enerji bakanlığına danışın. Çevreci Temizlik Ürünlerinizi Kendiniz Yapın Maliyet Tasarrufu: 200TL veya daha fazlası Şaşırtıcı bir şekilde temizlik ürünleri pek çok tüketici harcamaları anketlerinde ev harcamaları listesinin üst sıralarında yer almaktadır. Satın aldığımız temizlik ürünlerinin çeşitlerini düşündüğünüzde – çamaşır ve bulaşık deterjanları, çok amaçlı cam yüzey temizleyiciler, tuvalet ve

fayans temizlik ürünleri- faturanın giderek kabardığını görmek mümkün. Çoğu temizlik ürünlerini sodyum bikarbonat, sirke ve limon suyu gibi basit ve ucuz malzemelerle değiştirebiliriz. Değişikliği yapın, temizlik ürünleri maliyetinden ne kadar tasarruf ettiğinizi göreceksiniz. Ayrıca, bu basit malzemeler nontoksik özelliktedir, pek çok ev içi kullanımına özgü temizlik ürünlerinin barındırdığı ‘tehlike’ seviyelerinden endişelenmenize gerek kalmaz. Bu ürünleri seçerken organik olmasına özen gösterin. Doğal Güzellik Ürünleri Yapın Maliyet Tasarrufu: 180 TL’ye kadar tasarruf yapabilirsiniz. Geçenlerde yapılan bir araştırma, kadınların ruj, far ve yüz kremleri dahil kozmetik ürünlerine yılda ortalama 360 lira ödediklerini göstermiştir. Bazı şüpheli kimyasallar olmadan da pek çok ürün evde yapılabilir. Avokado, yoğurt, yumurta, yulaf ezmesi ve deniz tuzu gibi çeşitli malzeme-

ler (hem ucuz hem bulması kolay) kendi yüz maskenizi, dudak bakım kreminizi, el nemlendirici kreminizi, şampuanınızı ve saç kreminizi yapmak için kullanılabilir. Bazı internet sitelerinde nasıl yapacağınız konusunda tarifler bulmanız mümkün. Eski Elektronik Eşyalarınızı Geri Dönüşüme Verin Maliyet Tasarrufu: 125 TL veya daha fazla tasarruf yapabilirsiniz. Hepimizin evinde kullanılmayan ama atmaya kıyamadığımız, ne yapacağımızı da bilemediğimiz cep telefonları ve şarj aletleriyle dolu bir çekmece vardır. İşte yapmanız gerekenler: Bunla geri dönüşüme göndererek nakit paraya çevirebilirsiniz. Geçen yılın fiyatlarıyla karşılaştırdığımızda 125 TL ve daha fazla değerde 21 cep telefonu tespit ettik. Dizüstü bilgisayar, tablet ve diğer elektronik eşyalar daha da yüksek fiyattan satın alınabilir. Ivır zıvırlarınızın çok uzun süredir atıl ve değersiz olduğunu düşündüğünüzde, içindeki parçaların değerlendirilebilir olduğunu (ve uygun bir şekilde bertaraf edilmezse potansiyel olarak zehirli olabileceğini unutmayın. Şimdi yapmanız gereken darmadağın ıvır zıvırları elden geçirmek ve elektronik eşyaları geri dönüşüme göndermek – ya da cep telefonlarını yardım vakfına vermeyi düşünmek.

www.organikturkiye.com.tr

Temmuz 2014

43


YEŞİL TEKNOLOJİ

D

ünya genelinde internete bağlı olan insan sayısının 2.5 milyar civarında olduğu tahmin ediliyor. 2.5 milyar insan için, internetsiz bir yaşamı hayal etmek artık çok zor. İnternet kullanım oranı her geçen gün hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor. Hatta 2017 yılına kadar internet kullanan kişilerin sayısının 3.7 milyara yükselerek, dünya nüfusunun yarısına ulaşması bekleniyor. İnternet kullanımındaki bu hızlı büyüme, offline dünyaya ait olan bir ürüne yönelik talebin ciddi boyutta artmasına neden oluyor. O ürün, elektrik. İnternet kullanımı ve bağımlılığının artması nedeniyle, 2020 yılına kadar elektrik talebinin yüzde 60 oranında artacağı tahmin ediliyor. İnternetin enerji verimliliği sağlayan bir rol üstlendiği gerçek; fakat internetin ayak izini de unutmamak gerekiyor. Öyle ki, çevreye zarar veren enerjilerin kullanıldığı ülkelerde, internetin çevre ayak izi de bir o kadar fazla oluyor. Greenpeace, geçtiğimiz Nisan ayında “Clicking Clean” isimli bir rapor yayımladı. İnternet şirketlerinin ne kadar yeşil olduklarını ve yeşil interneti nasıl yarattıklarına dair bilgiler içiren araştırmada, Greenpeace şirketlere puanlar veriyor. Greenpeace araştırmasında öne çıkan şirket, enerji ihtiyacının tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayan Apple. Şirket, enerji tüketiminde, kömür, petrol veya doğalgaza kesinlikle yer vermiyor. Listede ikinci sırada Yahoo var. Enerjisinin yüzde 59’unu rüzgar ve

44

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

İnternetiniz ne kadar yeşil? İnternet kullanımı, 2020 yılına kadar elektrik talebinin de yüzde 60 oranında artmasına neden olacak. Enerji kaynakları ne kadar kirli olursa, internet çevreye o kadar zarar verecek güneşten sağlayan şirketin, enerji kullanımında kömür yüzde 20 ile ikinci sırada, nükleer ise yüzde 12 ile üçüncü sırada yer alıyor. Listenin üçüncü sırası Facebook’a ait. Enerjisinin yüzde 49’unu rüzgar ve güneşten elde eden Facebook’un enerji tüketiminin yüzde 25’ini kömür, yüzde 16’sını nükleer, yüzde 7’sini ise doğalgaz oluşturuyor. Facebook’u yüzde 48’lik yenilenebilir enerji kullanımıyla Google takip ediyor. Şirketin enerji tüketiminde kömürün payı yüzde 22; nükleerin payı yüzde 15; doğalgazın payı ise yüzde 13. Twitter’ın yenilenebilir enerji kullanım oranı yüzde 21. Şirketin enerji kullanımında yüzde 42 ile doğalgaz öncelikli paya sahip. Kömür ise yüzde 22 ile ikinci sırada.

Greenpeace listesine aynı zamanda IBM, Microsoft, HP gibi sadece internetle uğraşmayan şirketler de dahil edilmiş. Bu şirketler arasında enerji tüketiminin yüzde 29’unu yenilenebilir enerjilerden elde eden Microsoft, ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada, yüzde 18 yenilenebilir enerji kullanımı ile IBM geliyor. HP ve Oracle’ın yenilenebilir enerji oranı ise yüzde Greenpeace’den geçer not almayan şirketler arasında dikkat çeken iki isim Twitter ve Amazon. Twitter’ın enerji şeff afl ığı konusunda diğer şirketlerin gerisinde kaldığına dikkat çeken Greenpeace, Amazon’u da, yenilenebilir enerji kullanımı konusunda çok geri kalmakla eleştiriyor.



ORGANİK TESPİT

“Köyde üretilen her gıdanın organik olmadığı açıktır” Bazılarının hiç umurunda olmayan ama bazılarının sapkınlık düzeyinde üzerinde durduğu organik/ doğal/ naturel gıda konusunda tam bir bilinmezlik sürüyor. Kent merkezinde yaşayan insanlara “Organik gıda tüketmeyi tercih eder misiniz?” şeklinde bir soru sorarsanız, dünyada buna hayır diyecek kişi sayısının oldukça az olacağı açıktır. “Evet” şeklinde yanıt verenlere şu soruyu soralım: “Güzel. Ancak organik gıdayı nereden bulacaksınız?” • •

Köyden geliyor, Organik ürünler pazarından alıyorum, • Kendi hobi bahçem var, • Ve diğer yanıtlar. Organik tarım ürünü olan gıdalar “organik gıda” olarak tanımlanır. Organik tarımda ise tarım ilacı, suni gübre, hormon vb. hiçbir kimyasal kullanılmaz. Daha da ötesinde, egzoz gazı nedeni ile karayollarına, belirli sanayi tesislerine yakın yerlerde organik tarım yapılması için sürekli ölçümler yapılır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) da organik gıda dışındadır. Organik gıdalar, yaş meyve ve sebzede olduğu gibi doğrudan ya da fabrikada işlenerek tüketime sunulabilir. Kimi, fabrikadan geçmiş hiçbir ürünü organik gıda olarak kabul etmiyor. Bunlara sadece acil şifalar diliyorum. Bu kişilere göre organik buğday, un fabrikasına girdiğinde organik yapısını koruyor çünkü un yapmak sadece fiziksel bir işlemdir ama organik süt fabrikaya girdiğinde bütün o çocuksu masumiyetini kaybediyor. Anlatamadık. Isıl işlem, basit bir fiziksel uygulamadır. Köyde üretilen her gıdanın organik olmadığı açıktır. Köydeki üretici, pekâlâ tarım ilacı ve kimyasal gübre kullanır. Aksi halde istediği verimi alamaz ve elde ettiği ürünü organik gıda olarak pazara veremez ise zarar eder. Daha da tehlikelisi bilgisiz üreticinin ilacı gereksiz ve aşırı miktarda kullanmasıdır. Köydeki bütün üreticilerin tarım ilacı ve kimyasal gübre kullandığı iddia edilemez. Ancak ziraat mühendislerine göre, özel olarak organik ürün pazarına üretim yapmayan tipik köylü üretiminde tarımsal ilaç ve suni gübre kullanılmaması beklenmemelidir. Dünyada ve özellikle gelişmiş/ gelişmekte olan ülkelerde organik ürünlerin pazar payının giderek yükseldiği açıktır. Organik gıda, organik şampuan, organik bez torba,

46

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

organik kozmetik, organik kâğıt tabak, organik saat ve gözlük camı. Dünya ipek pazarının sahibi Japonya iken, 1935 yılında keşfedilen naylonun adının “Now You Lost Old Nippon” kelimelerinden türetildiği rivayet edilir. Bugün, biyolojik maddelerden üretilmiş organik plastik (biyoplastik) bile var. İnsanların organik gıda tercih etmeleri saygıyla karşılanmaktadır. Ancak, 12 Mart 2012 tarihinde 7 milyarı geçtiği tahmin edilen dünya nüfusunun tamamının organik gıda ile beslenmesi söz konusu olamaz. Öncelikle bitki koruma derslerinde öğrendiğimiz şekli ile insanlar, hastalık ve zararlılardan arta kalan kısmı hasat etmektedirler. Münavebe (aynı tarlaya yıllara göre farklı bitkilerin ekilmesi) kısmi bir çözüm sağlar. Hastalık ve zararlılara dirençli türlerin ekilmesi denildiğinde klasik ıslah yöntemleri büyük olasılıkla yeterli olmaz ve çözüm GDO olur. Zaten, organik gıdaya yönelmenin temel nedenlerinden birisinin GDO tepkisi olduğu açıktır. Şu halde tarımsal ilaç kullanılması bir anlamda kaçınılmazdır ancak bunun bilinçli bir şekilde ve münavebe ile desteklenerek uygulanması da son derece gereklidir. Baklagil tarımı yapılarak toprağa tümüyle biyolojik yolla azot kazandırılması ise tam anlamı ile bir kent efsanesinden ibarettir. Baklagiller ile ortak yaşayan Rhizobium türü bakteriler, havadaki serbest azotu sadece baklagile gerektiği bitkiye aktarırlar. Bir diğer deyiş ile bu bakteriler havadaki serbest azotu sürekli olarak toprağa aktarmazlar. Baklagil köklerinde nodül şeklinde kolonize olan bu bakteriler azotu doğrudan bitkinin kullanımına sunarlar. Baklagil tarımından sonra ekilen münavebe bitkisinde verimin yüksek olmasının nedeni, baklagillerin derine giden kökleri ile toprağın

havalanmasının sağlanmasıdır. Yeşil gübre olarak tanımlandığı şekli ile bazı bitkilerin sadece organik gübre olarak kullanılması amacı ile yetiştirilip, toprağa karıştırılması uygulamasında ekonomik koşullar ön plana çıkmaktadır. Devamında, ille de birileri yeşil gübre ile gübrelenmiş organik gıda tüketecek diye ve bu denli açlık/ yetersiz beslenme sorunu varken insanların tüketeceği gıdaların bu şekilde değerlendirilmesine sıcak bakmam beklenmemelidir. Organik gıdaya karşı değilim. Hiç kimse karşı olamaz. Ancak gerçekleri de gözden uzak tutmamak gerekiyor. Bütün insanların sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gereken tarımsal üretimin tümüyle organik olması mümkün değildir. Ekonomik koşullar buna izin vermez. Çöpe atılan/ israf edilen gıdalar, pek çok ülkede açlık sorununa çözüm oluşturabilecek iken bunların biriktirilmesi ve nakliyesini kimse üstlenmediği/ üstlenemediği için başka coğrafyalarda insanlar açlıktan ölüyor. Bu durumda doğru bir şekilde tarımsal ilaçlama ve kimyasal gübre kullanılması bir anlamda kaçınılmazdır. Ayrıca bir gıdanın ambalajına “organik” yazılması ile ve/ veya ambalaj olarak küçük ve sevimli materyal kullanılması ile o gıda “organik” olmaz. İlle de organik gıda tüketmek isteyenlerin ambalaj üzerinde “organik ürün sertifikası” araması önerilir. Son olarak permakültür uygulamasını doğaya saygı çerçevesinde tam olarak desteklediğimi bildiriyorum.

•Kadir Halkman


Ödülleri FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİY ORGANİK BESLENİN

Ödülleri

FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİYE GEÇİN ORGANİK BESLENİN

Ödülleri FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİYE GEÇİN ORGANİK BESLENİN

Ödülleri FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİYE GEÇİN ORGANİK BESLENİN


ORGANİK SAĞLIK

Sizi yorgun düşüren 5 şey Yorgunluğun gerçek sebepleri

Y

orgunluk, iş hayatımızdan aile yaşamımıza ve sosyal ilişkilerimize kadar olumsuz etkiliyor. Peki toplumda çok sık rastlanan yorgunluğun nedeni nedir? Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, bizi yorgun düşüren 5 temel nedeni ve yorgunlukla başa çıkmanın yollarını sizler için kaleme aldı: SUSUZLUK: Normal bir susuzluk (ki bu kilonuzun % 3 ünün kaybına yol açabilir) beyninizi tembel yaradılışlı ve ağır hissetmesine ve konsantrasyon eksikliğine yol açar. Bir dahaki sefer kendinizi halsiz ve tembel hissettiğinizde sadece yemek yemeye ihtiyacınız olduğunu düşünmeyin. Bir veya iki bardak su içmeyi deneyin. CEP TELEFONLARI: Yatağa yatmadan cep telefonlarınızı kapattığınızdan emin olun. Sadece cep telefonları değil mavi ışık saçan tüm elektronik cihazlar uyku hormonu olan melatonini bastırır. Ulusal Uyku Vakfı tarafından 2011 yılında yapılan bir ankete göre 19- 29 yaşları arasındaki gençlerin % 20sinin arama, mesaj ve ya e-mail alımından dolayı haftanın bir kaç gecesi uykularından uyandıkları ortaya çıkmıştır. Uyumadan önce telefonunuzu kapatın. İLAÇ: Birçok ilacın enerji düşürücü yan etkisi vardır. Bunların başında antidepresanlar, bazı alerji ilaçları, migren ve tansiyon ilaçları gelir. Yeni bir ilaca başlamadan önce normalden daha fazla uyuşuk olmamak için doktorunuzla alternatifler hakkında görüşün. Eğer

48

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

alternatifiniz yoksa ilacınızı yatmadan önce için. FAZLA EGZERSİZ: Egzersiz yaptığınız zaman vücudunuz stres hormonu kortizolun etkisinden uzaklaşır ve terleme sürecini uzatır. Mesela normal bir oranda 30 dakikadan fazla koşmak kortizol üretiminin hızını arttırır. Aralıklarla yapılan egzersiz sağlam bir egzersizle birleştirilebilir böylelikle kortizol hormonunu kontrol altında tutarsınız.

DEMİR EKSİKLİĞİ: Mineraller vücudunuzdaki oksijeni taşır ve hücrelerinizi temizler. Eğer günde 18 mg demir almıyorsanız, vücudunuz normal çalışmıyor ve savaşıyor demektir. Kendinizi bitkin ve harap hissedebilirsiniz. Düşük demir seviyeniz kansızlığa yol açabilir. Eğer bitkin hissediyorsanız, doktorunuzdan basit bir kan testi isteyin belki tamamlayıcı demir ilacı almanız gerekebilir.


OrganikTürkiye Dergisi

Doğa l Ha

yata

Önem

Vere

nler

Mayıs 2014 ÜC SAYI RE :04 TSİ ZD İR

Abone Formu

in D

ergis

i

Sahr ap S Orga oysal’dan nik T arif.. .

OR OR VITAL A GIDG A NIK

ANN ’D SEF ELEREAN ÇAĞ ERBERL RISI. IK ..

Kayıp Yü Prenzsyılın esi

Abonelik Ücreti Aylık 12TL’dir.

GÜZ SAĞ EL VE CILD LIKLI BIR OLA E YARD N 17 IM RALI GID CI BAŞK LA YÖN A... “A ANI R ETIM

AHM KURU R I AY LU SIRATIK HA SI G MLEDIN: ELD TÜR I” YAPMA ENERKIYE,YEN J IL ID E YAR IŞIYOE AVRU NEBILIR PA’Y R LA

İsim/Soyad : ......................................................................... Firma Adı : ...........................................................................

Kozm etikte

orga i ürün k n l e ilgi re artıyo r

ORG Florame Türkiye ANiK Genel Müd BiR Y ürü Fatm AŞAM a Apaydın May BiÇ ıs 20 14 1iM i www. orga niktu rkiye .com .tr

Adres : ................................................................................. ............................................................................................. ............................................................................................. Vergi No : ............................................................................. Tel : ......................................Fax : ........................................ E-Posta : ..............................................................................

Banka yoluyla ödemenizi yaptıktan sonra abonelik bilgilerinizi içeren bu formu banka dekontu ile birlikte tarayıp “info@1001ajans.com” mail adresine yada “Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti. İnönü Cad. No:14 Akarpalas Kat:1 Gümüşsuyu – Taksim/İstanbul” adresine gönderiniz

Meslek : ..............................................................................

Hesap Bilgileri Hesap Sahibi: Binbir Basın Yayın Banka: Garanti Bankası Şube: Nuri Osmaniye Şube Kodu: 368 İli: İstanbul Hesap No: 6295893 IBAN : TR 45 0006 2000 3680 0006 2958 93

Hesap Sahibi: Binbir Basın Yayın Banka: Akbank Şube: Beyoğlu Şube Kodu: 0039 İli: İstanbul Hesap No: 0219185 IBAN : TR 90 0004 6000 3988 8000 2191 85

Not: Yapılacak aktarımlarda (Havale/EFT) bankanız tarafından size sorulacak olan “Açıklamalar” kısmına “Organik Türkiye Dergisi ...... yılı ...... ayı ...... No’li sayısı ücretidir.” İbaresi ve abone olacak kişinin “Ad-Soyad-Kimlik Numarası” bilgileri not düşülmelidir. Bilgilerin eksik girilmesinden dolayı oluşan aksaklıklarda sorumluluk talep sahibine aittir. Oluşabilecek aksaklıkların önlenmesi açısından, para transfer işlemini takiben dergimizle iletişime geçerek, kimlik bilgilerinizi ve yaptığınız işlemin tutarını doğrulamanız gerekmektedir.


Merkez Mh. Menekşe Sk No:17 34320 Avcılar/İstanbul (0212) 590 9290 www.organikmagazam.com

Ayazağa Mah.Mimar Sinan Sk. No:8/1 Şişli, İstanbul T: +90 212 332 0010 cityfarm@cityfarm.com.tr

ORGANİK MAĞAZAM 2010 yılında faaliyetlerine başlayan Organik Mağazam; gıda,sağlık ve kozmetik alanında Türkiye’de temin edilebilen sertifikalı organik ürün çeşitlerini en ekonomik şekilde siz değerli müşterilerimize sunmaktadır. Misyonumuz; Türkiye’de henüz olgunlaşmamış olan organik ürün tüketimini çevreye ve sağlığa duyarlı olan siz değerli müşterilerimizin de desteği ile yaygınlaştırmaktır. Bunun yanında; Organik Mağazam, daha sağlıklı bir yaşam arzulayan ve daha güvenilir gıdalarla beslenmek isteyen müşterilerimize en iyi ürünleri en uygun fiyatlara temin edebilmeyi prensip edinmiştir. Organik Mağazam olarak sizlere %100 müşteri memnnuniyeti sağlamak hedefimiz olup herhangi bir sorununuzda sizlere en iyi şekilde yardımcı olmayı taahhüt ederiz.

SADE PAZAR Sade Pazar, 2009 yılında, Sade Hayat üyeleri tarafından İstanbul, Aksaray’da mütevazı bir mağaza olarak başladı. Amacı, temiz, helal ve doğal ürünleri bir araya getirmek ve talep eden kişilere sunmaktı. 2009 yılında sadepazar.com açıldı ve internetten sipariş almaları da mümkün oldu. 2010 yılında şu anda Fatih’te bulunan mağazasına geçen Sade Pazar, sadece bir satış mağazası olarak değil, bir eğitim mekanı olarak da çalışmaya devam ediyor. GDO, Sade Mutfak Atölyeleri, Doğal Beslenme İpuçları gibi birçok seminer ile müşterileri ile temiz, yerli ve özel ürünlerin yanında Sade Hayat bakış açısı ile ilgili bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirmektedir. 2011 yılında İstanbul, Üsküdar’da, 2012 yılında da Ankara’da açılan yeni mağazalar ile müşterilerine daha kolay ulaşıyor.

Adres : Balipaşa Cad. No:17A Fatih / İstanbul 0212 533 28 58 www.sadepazar.com

50

Temmuz 2014

www.organikturkiye.com.tr

Cıty farm City Farm, organik gıdaya inanmış genç ekibi tarafından yönetilen, Türkiye’nin ilk ve en büyük organik firmasıdır. Mağazaları, ulusal perakende zincirler ve internet üzerinden ulaşabileceğiniz City Farm ürünleri, sizler ve çocuklarınızın sağlığı için özenle paketlenmiş ve uluslararası sertifikasyon kuruluşu IMO ve T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından sertifikalandırılmıştır. City Farm, yerli üretime inanır ve üreticileriyle kol kola pazara hizmet etmektedir. City Farm markalı tüm organik ürünler %100 Türk malıdır. Bu sayede, tedarik konusundaki hassasiyeti ve her gün piyasaya sürdüğü yeni ürünlerle Türkiye pazarındaki en geniş ürün çeşidine sahiptir. Türkiye genelinde toplam 10 tane mağazası bulanan City Farm franchise sistemi ile çalışılmamaktadır.

OLIVMARE organİk MARKET Biz İzmir’li iki kız kardeş olarak iki yıl önce sadece organik zeytin ve zeytinyağının bulunacağı olivmare (zeytin denizi) adı altında küçük butik bir dükkan açma isteği ile yola çıkmıştık. Ancak bu durum müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda gelişerek bizi “ organik market” olmaya yöneltti. Bu kapsamda marketimizde; taze sebze ve meyve, zeytin ve zeytinyağı, bakliyat, kuru yemiş, baharat, bitkisel çay, kahve, çikolata, reçel, bal,pekmez, sirke, et, süt, tavuk ürünleri, çamaşır, bulaşık, genel temizlik, kişisel bakım, kozmetik ve detoks ürünlerine yer vermekteyiz. Marketimizde müşterilerimizi ağırlayacağımız, onlara organik çay, kahve, meyve suyu, özel tostlar, atıştırmalık, kahvaltı ve öğle yemekleri için bir düzenleme de yaptık.

Halaskargazi Mah. Zafer Sok. Emek Apt. No:34/A Şişli / İstanbul-Türkiye +90 212 291 46 56 www.olivmare.com


Geri dönüşümlü orİjinal askeri çanta-ceket* Bu ürün 2. el orjinal askeri çantadan modifiye edilmiştir.

www.godd-design.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.