Sayı
#13
Doğal Hayata Önem Verenlerin Dergisi
Gıdalardaki gizli tehdit:
Hormon Herkesin
sağlıklı yaşamı
kendine göre
Organik tüketmeniz
gereken 7 ürün
Ege’nin
‘organik’ zeytinyağı sofralara hediyesi
MART 2015 Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Akif Dilmen Yayın Koordinatörü Eda Zortul Yazı İşleri Müdürü Seda Arslan Marka Danışmanı Alara Üner Kurumsal İlişkiler Direktörü Çağla Gök Reklam Yönetmeni Nilüfer Özyiğit Art Direktör Deniz Germiyan Web Teknolojileri Müdürü Sinan Soydan Katkıda Bulunanlar Fatma Taş Funda Göker
Editör
Rahmi Aydın Murat Denizel Atila Ertem Dilek İnce Özenel
MEHMET AKİF DİLMEN
Ekrem Sezik Temsilciler New York John Flavin
“SADECE GIDA ÜRETMEK YETMEZ TÜKETICI BILGI ISTIYOR”
Yapılan bir araştırma, Türk toplumunun büyük bir bölümünün yedikleri ürünler ile ilgili kaygıları olduğunu ortaya koydu.
T
üketicinin organik, hormonlu ve doğal gıda gibi tüketim tercihlerini etkileyen faktörlerin sorgulandığı araştırmada, tüketicinin birçok yiyecek maddesinin içeriğine ilişkin “kaygı” duymasına rağmen tüketimden vazgeçmiyor olması çarpıcı bir gelişme... Araştırmalardan elde edilen diğer bazı önemli veriler ise şöyle: Halkın %80’i en sağlıklı ürünlerin organik ürünler olduğunu söylüyor olmasına rağmen sadece %10’u organik tüketiyor. Sebze ve meyveden sonra tüketicilerin en çok endişe duydukları ürünlerin başında da %55 ile tavuk geliyor. Ancak bu durum tüketim rakamlarına aynı oranda yansımıyor. Görüşülen kişilerin %80’i haftada en az kaygı duymasına rağmen bir-iki kez tavuk yediğini belirtiyor. Tüketicinin %78’i organik olmayan sebze ve meyvelerin insan sağlığına zarar verdiğini düşünüyor. Sonuç olarak organik ürünler yüzde 80’ler seviyesinde en sağlıklı ürünler olarak algılansa da satın alma aşamasında pazara yansımıyor. Bunun bence tek açıklaması, “Sadece üretmek değil, tüketiciyi bilgilendirmekte gerekiyor” diye açıklayabilirim. Üreticisi ve tüketici arasında yaşanan iletişim zaaflarının giderilmesi ve kavram kargaşasının ortadan kaldırılması gerek. Tüketicinin organik, doğal, iyi tarım, katkı maddesi, koruyucular, gübreler, antibiyotik kullanımı gibi pek çok kavram konusunda eğitimi ve gıda satın alımı konusunda bilinçli tercih yetkinliklerinin geliştirilmesi gerekiyor. Öncelikli olarak, Tüketicinin kaygılarını giderecek, sağlıklı gıda seçimi konusunda bilgi veren, kaygılarını gideren, açık ve dürüst olup sağlık dilinden konuşan markalar, geleceğin gıda markaları olacak. Tüketicinin kavramlar konusunda aydınlatılması hatta bu yönde tüketicinin anlayacağı dilde ‘gıda okur-yazarlığı’/ ‘Gıda Sözlüğü’ projelerinin hayata geçirilmesi bir ihtiyaç.
Londra Reza Motevalli Tokyo Yasuaki Higashi www.organikturkiye.com.tr e-iletişim: info@1001ajans.com Abone Sorumlusu Ayşe Yaman Kemal Akıncı info@1001ajans.com OFİS İnönü Cad. No:14 Akarpalas Kat:1 Gümüşsuyu – Taksim/İstanbul 0 212 297 25 63 YÖNETİM YERİ Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul MATBAA TOR OFSET SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Akçaburgaz Mahallesi 116. Sokak No:2 Esenyurt/İstanbul Tel: 0212 886 34 74 Faks: 0212 886 34 80 © OrganikTürkiye Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan
Ma Dilmen Organik Türkiye Her Yerde! Dijital ortamda zengin bir dergi deneyimi yaşayın...
yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. izin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. OrganikTürkiye basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ayda bir yayınlanır.
Organik Türkiye Dergisi iPad’te Apple AppStore’da Organik Türkiye adı ile aratabilirsiniz. Ayrıca iPhone ve Android cihazlardan da indirebilirsiniz
Bu derginin üretim aşamasından, elinize ulaşana kadar kullanılan kimyasallar için üzgünüz... Çabalarımız doğal hayata toplamda tükettiğimizden çok daha fazla yararlı olabilmek.
İÇİNDEKİLER Röportaj
MART 2015
32
43
EKOORGANIK SAHIBI, SALIH ŞENTÜRK
“ÜRÜN YELPAZESI EN GENIŞ ORGANIK MARKETLERDEN BIRIYIZ”
Türkiye’nin ilk ve tek organik süpermarket mağazasını açan Ekoorganik sahibi Salih Şentürk’e bazı sorular sorduk...
42
40
44
DAHA AZ ENERJİ HARCA!
“SEKTÖRÜN KALITESINI EN ÜST DÜZEYLERE ÇEKME HEDEFINDEYIZ” CERES OLARAK şeffaf, hızlı ve adil bir çözüm ortağı olarak bilinmekte ve sektörün kalitesini en üst düzeylere çekme hedefindeyiz.
36
DOSYA 18
EGE’NİN SOFRALARA HEDİYESİ ORGANİK ZEYTİNYAĞI
06
4
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Ekolojik yaşamın merkezi : Narköy
ASLI BATI ÇEVİK, CERES İDARI VE TEKNIK MÜDÜRÜ
Organik ürünler neden daha maliyetlidir?
Geleneksel yöntemlerle tarım yapan çiftçiler devlet sübvansiyonlarından faydalanırken, organik tarım yapan çiftçiler devlet sübvansiyonlarından faydalanamaz. Bu nedenle organik besinlerin fiyatı, gerçek maliyet masraflarını yansıtmaktadır. İyonlaştırıcı radyasyon
Genetik modifikasyon
Arıtma çamuru
Organik olmayan yemler
şunlar olmadan yetiştirilir
Büyüme hormonları
Çiftlik hayvanları
Suni gübreler
şunlar olmadan yetiştirilir
Antibiyotikler
Meyve ve sebzeler
Tarım ilaçları
Standartlar
Organik çiftlikler genellikle geleneksel çiftliklerden daha küçüktür Bu nedenle daha geniş araziye sahip olan yetiştiricilerin faydalandığı ekonomik tasarruflardan yararlanamazlar.
Ürün etiketleri Organik ürün
Organik ürün
Ürün içindeki bileşenlerin organik olması anlamına gelir. Tüm paketleme işlemlerinde Tarım Bakanlığı’nın logosu kullanılmalıdır.
Ürün içindeki bileşenlerin yüksek oranda organik olması anlamına gelir. Ayrıca Tarım Bakanlığı’nın tanıdığı sertifasyon kuruluşunun logosu olması gerekiyor.
Besin Unsurları
Sadece bileşen tablosunun sunulması Ürün içindeki bileşenler yüksek oranda organiktir.
Organik bileşenlerle hazırlanmış olması
Ürün içindeki bileşenlerin bir bölümü organiktir. Paketlemede Tarım Bakanlığı’nın logosu kullanılamaz.
Ekilebilir arazisinin organiklestirilmesi 1.Yıl
Gelecek 2 sene boyunca arazinin verimliliği arttırılır. Mahsül, organik olarak etiketlenemez.
2.Yıl
İkinci yılda, mahsül “Organikleşme Aşamasında” şeklinde etiketlenebilir.
3.Yıl
Üçüncü yıla kadar, mahsülün tam organik olduğu belirtilemez. Toprağın verimlileştirilmesi ve natürel verimliliğin arttırılması, organik tarımın önemli parçalarıdır.
Organik tarım daha yoğun bir emek gerektirir Çünkü gübreleme uygulaması ve toprak erozyonu karşıtı çevre düzenlemesi gibi yöntemler çok yoğun bir çalışma ve emek gerektirir.
ÜRÜN TANITIMI
Organik
MARKET
6
ORGANIK BEBEK BEZI
ORGANIK SIVI EV TEMIZLEME
ORGANİK VÜCUT BAKIM
ORGANİK HEMŞİN ÇAYI
Bambino Mio
AlmaWin
Lavera
ÇAYKUR
Kullan-at bezler kadar rahat kullanılır. Doğumdan tuvalet eğitimine kadar ayarlanarak kullanılabilir. Sürekli bez almak zorunda kalmazsınız. Süper emiş gücü ve kuru kalan iç yüzeyi ile bebeğinizin hassas cildi ıslak kalmaz. Defalarca yıkansa da kumaşı yumuşacık kalmaya devam eder.
Çevreye karşı çok duyarlı ECO sertifikalıdır. Organik bitkilerden elde edilmiştir Geliştirilmiş yağ çözme gücü ile hem çevreyi hemde sizi korur. Bu ürün sadece el ile yıkama içindir. Bulaşık makinesinde kullanılmamalıdır.
Güzel, parlak ve yumuşak bir cilt için kullanılan bu losyon doğal ve hafiftir. Bu vücut losyonu ile cildinizi harika hissetmekle kalmaz, aynı zamanda vücut bakmınızı yaparsınız.
Hemşin organik havzasında üretilen, üretimden tüketime kadar her aşaması sertifikalanmış, hiçbir aşamasında kimyasal kullanılmamış Türkiye’nin en kıymetli çaylarındandır. Sağlıklı yaşam ve kaliteye önem verenlerin ilk tercihidir. IMO sertifikası bulunmaktadır. 25’li 50gr’lık kutularda satılmaktadır.
ORGANIK YEŞİL ÇAY
ORGANIK ELMA SUYU
SİYAH ÜZÜM SİRKESİ
ORGANİK TAVUK
Raya
Hipp
Ralila
Orvital
Raya yeşil çayın faydaları saymakla bitmiyor. Güçlü bir antioksidandır. Kansere karşı koruma sağlar, kötü kolesterolü düşürür, kalp sağlığına iyi gelir. Metabolizmayı hızlandırır, kilo vermeye yardımcı olur, bağışıklık sistemini güçlendirir.
Düşük asitli ve yumuşak içimlidir. Bebeğin artan sıvı ihtiyacını karşılamaya yardımcı olurken, yüksek vitamin içeriği ile sağlıklı gelişimine destek olur. Yetişkin tüketimine uygundur. Koruyucu madde içermez. Renklendirici ve yapay aroma içermez. Organik içerikli olduğundan GDO’suzdur.
Doğal yapım yöntemleri ile yapıldığından hiçbir katkı maddesi yoktur içilebilir niteliktedir. Yemeklerde, salatalarda, işkembe çorbası, kelle, paça gibi türlerde lezzet verici, turşularda uzun koruma yapar.
Kesinlikle hormon, antibiyotik, pestisit ve ağır metal gibi kimyasallar içermez. Organik yemlerle beslenen ve serbest dolaşan tavuklardır. Konvensiyonel tavuklardan farkı; kemiklerinin sert oluşu ve etleri normal tavuklara göre daha geç pişmesidir. Ağırlığı 1300-1600 gr arasındadır.
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
“DOĞANIN SİZE VE EVİNİZE ARMAĞANI”
PARABEN, MINERAL YAĞLAR, POLIETILEN GLIKOL, YAPAY KORUYUCULAR VE KOKU VEREN MADDELER IÇERMEZ.
Organik Kozmetik, Temizlik, Gıda ve Tekstil Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: 0212 220 44 50 Fax: 0212 222 84 47 E-posta: zuhal.biomarket@gmail.com
ORGANİK HABER
ARAŞTIRMALAR,
ORGANIK ÜRÜNLER
TÜKETENLERDE PESTISIT SEVIYESININ DAHA DÜŞÜK OLDUĞUNU ORTAYA ÇIKARDI
S
ağlıklı bir yaşam için taze meyve ve sebze tüketme alışkanlığının sunduğu faydaların bilincinde olan kişiler, bu meyve ve sebzelerdeki C vitamini ve liflerle birlikte bir miktar pestisit de tüketiyor olabileceklerinin farkında olmayabilirler. Washington Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi tarafından yürütülen bir araştırma, kişilerin beslenme düzenleri hakkında elde edilen bilgilere dayanarak ne kadar pestisite maruz kaldıklarını öngörmede ilk örneklerden biri oldu. Araştırma, eşit miktarda meyve ve sebze tüketen kişiler arasından organik ürün tüketenlerin, geleneksel yöntemlerle yetiştirilmiş ürünlerle beslenenlere göre daha az bir miktarda organofosfat (OP) pestisite maruz kaldıklarını ortaya çıkardı. Halk Sağlığı Anabilim Dalı Çevre ve İş Sağlığı Bilimleri Fakültesi’nde doktora eğitimine devam ederken bu araştırmayı başlatan Dr. Cynthia Curl, “Birçok Amerikalı’nın OP pestisite maruziyetinin temel kaynağının, beslenme alışkanlıkları olduğunu” belirtmektedir. “Araştırmanın, en yüksek pestisit kalıntısına sahip olan besinlerin organik yollarla yetiştirilmiş versiyonlarını tüketerek, vücudumuzdaki pestisit seviyesinde ölçülebilir bir fark yaratabileceğimizi ortaya çıkardığını” öne süren Dr. Curl, şu an Boise Eyalet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde yardımcı doçentlik görevine devam etmektedir.
8
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Dr. Curl ve çalışma arkadaşları, ABD’nin altı şehrinden yaklaşık 4,500 kişinin beslenme alışkanlıklarını ele alarak, ABD’de geleneksel yöntemlerle yetiştirilen ürünlerde en çok kullanılan insektisit olan organofosfat maruziyetini inceledi. Söz konusu araştırmada, kardiyovasküler rahatsızlıkların başlangıcında etkili olan faktörleri inceleyen Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Kurumu’nun (National Heart, Lung and Blood Institute) fon sağladığı geniş ve çok-kurumlu bir proje olan “Çok Etnikli Ateroskleroz Çalışması (MESA)” katılımcılarından toplanan beslenme düzenlerine dair verilere de yer verildi. Araştırmacılar, katılımcıların tipik olarak tükettiği ürünlerin miktarı, tipi ve ABD Tarım Bakanlığı’nın söz konusu besinler üzerinde yaptığı pestisit kalıntısı seviyesi ölçümlerine dayanarak, bu katılımcıların OP pestisit maruziyeti hakkında öngörüde bulundular. Bir sonraki aşamada ise bu öngörüler, 720 kişilik veri altkümesinden alınan idrar örneklerinde saptanan pestisit metabolite seviyeleriyle karşılaştırıldı. Curl, “Beslenme alışkanlığı üzerinde yapılan anketlerden elde edilen verileri kullanarak pestisit maruziyetinin seviyesini öngörmeyi başarabilirsek; kişilerden biyolojik numune toplamak zorunda kalmadan, pestisit maruziyetinin hastalıklar üzerindeki potansiyel etkilerini de kavrayabiliriz,” demektedir. “Bu, organik besinler üzerinde yapılan araştırmaların hem daha az maliyetli hem de daha az invazif hale gelmesini sağlayacaktır.”
ORGANİK HABER
HAYVANLAR İÇIN KULLANILAN ANTIBIYOTIKLER ÇEVRESEL TEHDIT OLUŞTURUYOR
B
oğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü akademisyenlerinden Prof. Dr. Işıl Balcıoğlu, Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi ile ortak projesinde hayvan yetiştiriciliğinde antibiyotik kullanımı neticesinde gübre olarak kullanılan dışkı ile antibiyotiklerin tarım arazilerine taşınmasını araştırdı. Proje ekibindeki yüksek lisans öğrencilerinin gerçekleştirdiği yoğun laboratuar analizleri sonucunda farklı hayvan gübrelerinden ve hayvan gübresinin kullanıldığı tarım arazilerinden alınmış toprak örneklerinde en az bir tip antibiyotik kirliliği tespit edildi ve ayrıca gübre örneklerindeki antibiyotik miktarlarının toprak örneklerinden daha yüksek seviyelerde olduğu saptandı. Araştırma kapsamında hayvan yetiştiriciliğinde gerek tedavi ve hastalıktan korunma gerekse büyümeyi destekleme amaçları ile kullanılan antibiyotiklerin çevresel matrikslerdeki miktarları ortaya koyularak dünyadaki antibakteriyel kirlilik düzeyi konusunda bilimsel literatüre
katkı sağlandı. Araştırma konusunda konuşan Prof. Dr. Işıl Balcıoğlu teknolojik gelişimlerin ve modern yaşamın gerektirdiği kimyasalların kullanımının kaçınılmaz şekilde çevre kirliliği oluşturduğunu; antibiyotik kirliliğinin çevredeki diğer kirletici gruplarından daha yüksek düzeyde olmamasına rağmen bu kirliliğin dirençli bakteri kirliliğe neden olmasının araştırmanın motivasyonunu oluşturduğunu belirtti. Türkiye’de seçilen bölgelerdeki araştırma sonucunda bu kirlilik düzeyinin dünyadaki çeşitli ülkelerde tespit edilen maksimum değerlerin üzerine çıkmadığının anlaşıldığını açıklayan Prof. Balcıoğlu bu kirleticilerin çevredeki miktarlarının saptanmasının çevresel risk değerlendirmesinde ve kirlilik kontrolünde alınacak önlemlerin belirlenmesinde önem taşıdığından bahsetti. “Çok fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç var ki bu kirleticilerin düzeyleri ve akıbetleri öğrenilebilsin; bu noktada çalışmamız bir başlangıç niteliği taşıyor” dedi.
‘FARMVILLE’ OYUNU KAZ DAĞLARI’NDA GERÇEK OLUYOR
D
ünyaca ünlü çiftlik oyunu ‘farmville, bir AR-GE firmasının girişimiyle Balıkesir’e bağlı Kaz Dağları’nda gerçeğe dönüşüyor. Edremit ilçesinde bitki özleri ve ilaç ham maddeleri üreten bir Ar-Ge firması, şehir merkezine 20 dakika uzaklıkta, Kaz Dağları’nda bulunan yüzlerce dönüm arazide, ‘farmville’ oyunu sistemine dayalı bir proje başlatıyor. Faruk Durukan’ın sahibi olduğu Kale Natürel tarafından geliştirilen projeyle vatandaşlar büyük ve küçükbaş hayvan sahibi olabilecek ve kiraladıkları arazilerde organik meyve ve sebzeler yetiştirebilecek. İnternet aracılığıyla arazilere bağlanıp meyve ve sebzelerini ya da hayvanlarını anında görebilecekler. Şehir ortamından sıkılanlar için konaklama imkanı da sunulacak. Gelen yoğun talep üzerine ‘farmville’ projesini hayata geçirmeyi hedeflediklerini söyleyen Faruk
10
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Durukan, “Farmville, internet ortamında bir oyundur. Milyonlarca insanın zevkle oynadıkları bu sanal oyunu bizler gerçek hayata uyarlıyoruz. Gelen talepler bu yönde olunca, biz de bu büyük projeyi hayata geçirmek istedik. Edremit şehir merkezinden sadece 20 dakikalık mesafede olan Kaz Dağları’ndaki yüzlerce dönüm arazimizi bu proje için değerlendiriyoruz. Arazimizde tamamen doğal ve yerli ırklara sahip inekler, keçiler, koyunlar, tavuklar ve benzeri hayvanlar için doğal yaşama alanları bulunuyor. Kaz Dağları’nın verimli topraklarında istenilen tüm meyve ve sebzeler organik olarak yetiştiriliyor. Kaz Dağları köylülerinin istihdam edildiği tesislerimizde isteyen herkes proje ortağı olabilecek. Dünyanın sanal alemde yaşayıp mutlu olduğu doğal hayatı Kaz Dağları’na taşıdık. Bu büyük proje çok yakın zamanda faaliyete başlamış olacak” dedi.
Park
ORGANİK Mİ? EVET ORGANİK. NEDEN OLMASIN? ‘Organik tarım’ üreteni için de, tüketeni için de; Yaşamın adil sürdürülebilirliğini, İnsan&Hayvan&Bitki dostluğunu korur. Yerel çeşitliliğin zenginliğinden, bonkörlüğünden pay alabilmek, toprağın tadı, suyun lezzetine varabilmek, yaşamdan gerçek tatlar almak, kendinizle barışık yaşamak için, pozitif beden enerjisi ve zihinsel dinginlik için ORGANİK tüketmeyi seçin. Değirmen Restaurant size, ‘Yerlim organik çiftlik ürünleri’ ve geleneksel sıkım zeytinyağının yarattığı lezzetlerini, yıllanmış ustalarının ellerinden çıkan menüsü ile Ege’nin misafir severliğini, muhteşem doğası içerisinde sunuyor. Tadına doyamadığınız ekmeklerimizi, organik taze meyve ve sebzeler ile çiftlik ürünlerini satın alabileceğiniz bakkal dükkânına uğramalı, zeytin ve zeytinyağına saygıyla adanmış ‘OLEATRIUM’ zeytin müzesini ziyaret etmeyi ertelememelisiniz.
Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi
Değirmen Park Davutlar Yolu 4. km Kușadası - AYDIN Tel: + 90 256 681 41 00 - 681 41 01 Fax: +90 256 681 21 49 www.degirmenltd.com www.oleatrium.com www.yerlim.com
ORGANİK HABER
ORGANIK ÜRÜNLERIN POTANSIYELI SANILANDAN YÜKSEK RESMI VERILERE GÖRE ORGANIK ÜRÜNLERIN IHRACATI 2014 YILINDA 78 MILYON DOLARA YÜKSELDI; ANCAK BU SADECE BUZ DAĞININ GÖRÜNMEYEN KISMI. EGE İHRACATÇI BIRLIKLERI KOORDINATÖR BAŞKAN YARDIMCISI NURETTIN TARAKÇIOĞLU KATILDIĞI FUAR SONRASI KONUYLA ILGILI ÇARPICI AÇIKLAMALAR YAPARKEN, TÜRKIYE’NIN ORGANIK TARIMDAKI POTANSIYELININ DE ALTINI ÇIZDI.
T
ürkiye’de üretilen organik ürünler günden güne artarken, bu ürünlerin dış pazardaki popülaritesi de artıyor. Her sene Almanya’nın Nürnberg kentinde düzenlenen Biofach Dünya Organik Ticaret Fuarı’na bu sene 16. Kez katıldıklarını söyleyen Tarakçıoğlu, Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin organik üretiminde büyük payı olduğunu vurgularken, ilk organik ürünlerin de 1987 yılında bu bölgede gerçekleştiğini de hatırlattı. Bugün Türkiye’de üretilen organik ürünlerin çeşidi de, ihracatı da gitgide artıyor. Ege Bölgesi’nde üretimi gerçekleşen organik kuru kayısı, üzüm ve incir gibi organik kuru ve kabuklu meyveler, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar, odun dışı orman ürünleri, zeytin ve zeytinyağı, kuru domates ve domates konsantresi, konserve ve salamura meyve ve sebzeler, meyve suyu, püresi ve konsantresi, yarı kuru meyve ve sebzeler, IQF ve dondurulmuş meyve ve sebzeler, un, çay gibi gıda ürünleri dış pazarda da alıcı buluyor ve oldukça talep görüyor.
İhraç edilen ürünlerin kaydı konusunda üreticiler dikkatli olmalı Organik ürünlerin üretimi dışında dış ticaretinde de Türkiye’nin payı oldukça büyük. Katıldığı fuar sonrası çarpıcı açıklamalar yapan Tarakçıoğlu’nun dedikleri, Türkiye’nin organik ürün ihracatında saklı olan bir gerçeği de gözler önüne seriyor. Tarakçıoğlu’nun açıklamalarına göre şu an resmi verilerde ihracat payı 78 milyon dolar olan bu ürünlerin asıl ihracat değeri 350 milyon doları buluyor. Bu değerin açığa çıkamaması ise firmaların ya da gümrükçülerin önemli bir detayı gözden kaçırmalarından kaynaklanıyor. Türkiye’nin organik ürünleri, dış ticaret sisteminde ‘ihracatı kayda tabi ürünler’ sınıfında yer alıyor. Türk firmalarının ya da gümrükçülerin, ürünlerin ihracı aşamasında ‘e-birlik’ sistemine girip ürünlerini organik ürün olarak belirtmeleri gerekiyor. Üreticilerin bu detaya dikkat etmesiyle birlikte, dış pazarda verimliliğiyle çoktan sınıfı geçmiş olan Türk organik ürünleri sayesinde, Türkiye’nin de dış pazardaki ihracat değeri de hakettiği yere gelecek.
12
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
KENT ÇİFTÇİLİĞİNE BAŞLAYAN BASKETBOL DEVİ
1
993 yılında, Mikwaukee’deki en büyük sosyal konut projesi olan Park Lawn’ın kuzey mahallesi, beslenme açısından bir “çöl” gibiydi. 8 km’lik alan içerisinde hiçbir gıda dükkanı yoktu, fakat bloklar boyunca sıralanan fast-food zincirleri ve perakende mağazaları yetersiz besin kaynağı olan işlenmiş gıdalar satıyordu. Sosyal konutlarda yaşayan pek çok kişinin arabası yoktu, bu yüzden de taze yiyecek ürünleri bulunan marketlere ve dükkanlara erişim oldukça kısıtlıydı. Gıda sistemi çökmüş haldeydi. Birgün, eski bir profesyonel basketbol oyuncusu olan Will Allen, şehirdeki son çiftliği satın aldı, ismini Growing Power olarak değiştirdi ve besin değelerinin savunan ve semt sakinlerine taze, kendi kaynaklarıyla yetiştirilmiş ürünler sunmaya adanmış, eğitime dayalı ve kar amacı gütmeyen bir proje olarak bu çiftliği yeniden hayata geçirdi. On altı yıl sonra ise bu çiftlik hala, kentsel tarımın en büyük başarı hikayelerinden biri olarak varlığını sürdürüyor. 2 dönümlük bu çiftlik sadece sebze üretmenin çok ötesinde, aynı zamanda bir “kamu besin merkezi”. 14 serada, 25 bin konteynırlık besin üretiliyor. Çiftlikte, balık, tavuk, keçi ve arı yetiştiriciliği de yapılıyor. Yine de çiftliğin en önemli mahsulu, her yıl eğitim ve pratik uygulamalarla “yetiştirilen” 3,000 yeni çiftçi olarak görülüyor. “Growing Power, bir fikir fabrikasıdır,” diyor Allen. “Topluluğumuzun üyeleri, tükettikleri besinlerin nasıl yetiştirildiği ve kendilerinin bu besinleri şehir içinde nasıl yetiştirebileceklerini öğreniyorlar, aslında bu hiç de kolay değil.” Growing Power, Wisconsin sınırlarını aşmış durumda. 2002’de, Allen ve kızı Erika, Chicago’daki Cabrini-Green sosyal konutlarının yakınında da benzer bir besin merkezi açtılar. 2009 yılı itibariyle, bu girişim, Chicago merkezindeki Grant Park’taki yarım dönümlük bir çiftlik haline geldi. Allen ayrıca ülke sınırlarındaki 300 küçük aile çiftliğine de, küçük ölçekli çiftçilere eğitimler veren ve destek sunan, üyelik sistemine dayalı bir proje olan Rainbow Çiftçiler Kooperatifi çatısında birleşmeleri konusunda yardım etti. Bu girişimlerin önemi gözlerden kaçmadı. 2008 yılında, Allen’ın önemli çalışmaları, Allen gibi “insani başarılarda yeni zirvelere ilham olan” kişilere verilen 500,000 dolarlık MacArthur “Yaratıcılık Ödülü” ile taçlandırıldı. Bu ödül vasıtasıyla yapılan reklamlar ve iki büyük şehirdeki başarılı tarım faaliyetleri sayesinde grup, kentsel tarımın görünürlüğüne karkıda bulunmuş oldu. Allen, “Yöneticiler artık yaptığımız şeylerin işe yaradığına ve böylece gıda politikalarındaki değişikliklerin daha kolay hale getirildiğine dair somut bir örnekle karşı karşıyalar,” diyor. “Arkamızda duran insanların bizlere destek ve gayretlerini sunduklarını ve güçlü olduğumuzu görüyorlar.”
Pekmezin fındıkla buluşması... Organik tarım esaslarına göre üretilen Ege Bölgesi üzüm pekmezi ve Karadeniz Fındığının geliştirilen tarif üzerine karıştırılarak üretilen ekmek üzeri sürülebilen yeni fındık kreasıdır. Bu fındık kremasının diğer fındık kremalarından farkı, fındık oranının daha fazla olması, dışarıdan şeker ve yağ ilavesi yapılmamasıdır. Şeker pekmezden gelen glukoz ve fruktozdur. Yağ fındığın kendi yağıdır. Ürünün mineral içeriği demir ve bakır açısından zengin olduğu yapılan çalışmalar sonucunda belirlenmiştir. bu açıdan yeni ürün kalsiyum, magnezyum ve demir kaynağı olarak gösterilebilir. organik tarım esaslarına göre üretilmiş olan pekmez, fındık ve genetiği değiştirilmemiş soya lesitini, pektin karışımı yapılarak krema üretilmektedir.
w w w . g r u n n . c o m . t r /grunnorganik
ORGANİK HABER
MASA BAŞI
•
Su tüketmenin önemi masa başı çalışanlar için daha hayatidir. Çoğu insan su içmeye gerekli özeni göstermez ve su içmeyi hatırlamaz. Su, susamadan da içilmelidir. Günde en az 1.5-2 litre su içilmesi çok önemlidir. Masa başı çalışanların su içmeyi unutmamaları için yapmaları gereken şey, masalarına sabah ofise gittikleri anda su koymalarıdır. 1.5 litrelik bir su şişesi her an masanızda, gözünüzün önünde olursa su içmeniz gerektiğini hatırlamanıza yardımcı olur. Unutmayın, su yağların yakımına faydası olan ve kilo almaya engel olan en önemli besindir.
•
Çay, kahve gibi içeceklerin tüketimini de en aza indirmek gerekir. İndirilemiyor ise, çay oldukça açık renkte ve şekersiz içilmeli, üçü bir arada gibi içinde oldukça fazla şeker, kalori ve krema barındıran kahveler yerine, sade neskafeler tercih edilmelidir. Günde bir fincan Türk kahvesi yeterlidir. Çalışırken mutlaka bir şeyler içme ihtiyacı duyanlar sürekli çay ve kahve tüketmek yerine, yeşil çay, ıhlamur, papatya çayı, karışık bitki çayları gibi birçok sağlıklı içeceği tercih edebilir.
•
Masa başı çalışanların kilo almamak için bir takım atıştırmalıklar tüketmesi gerekir. Bu atıştırmalıklar kurutulmuş meyveler, kuruyemişler, bisküviler olabilir. Örneğin, her gün yanınızda bir elma götürebilir ve bu elmayı ufak parçalara bölerek yavaş yavaş yiyebilirsiniz. Bu sizi tok tutacaktır. Organik tüketmeye özen gösteriniz.
•
En önemli kural ise sık sık ve az az yemektir. Uzun saatler boyunca bilgisayar başında çalışanlar öğün atlayabilir, ya da çok acıktıkları için öğle yemeğinde ve akşam yemeğinde çok fazla yiyebilirler. İşte bu en tehlikelisidir. Yapılması gereken şey çok fazla acıkıp, çok fazla yememek için, sürekli bir şeyler atıştırarak mideyi boş bırakmamaktır.
•
İki ya da üç saatte bir, bir elma, bir portakal, biraz kuru üzüm yiyerek midenizin kazınmasına engel olabilirsiniz. Asıl öğünlerinizde ise az yemeğe özen göstererek, ekmekten uzak durmanızda fayda olacaktır.
ÇALIŞANLAR
İÇIN BESLENME
ÖNERILERI
MASA BAŞI ÇALIŞAN KIŞILERDEKI BESLENME DÜZENI AYAKTA ÇALIŞANLARA GÖRE ÇOK DAHA FARKLIDIR. ÇÜNKÜ MASA BAŞI ÇALIŞAN KIŞILERDE ENERJI YAKIMI VE ENERJI SARFIYATI DAHA DÜŞÜKTÜR. OTURARAK ÇALIŞMAKTA OLAN VE ÇOK FAZLA HAREKET ETME ŞANSI OLMAYAN KIŞILERIN BESLENMELERINE, DIĞERLERINE ORANLA ÇOK DAHA FAZLA DIKKAT ETMESI GEREKIR. Masa başı çalışanlar için beslenme önerileri; •
İlk olarak, çalıştığınız masanın kenarında bulunan atıştırmalıklar, çalışırken farkında olmadan çok daha fazla yemenize ve kilo almanıza sebep olabilir.
•
Masa başı çalışanlarının kilo almasının sebeplerinden en önemlisi de hareketsiz oluşlarıdır. Hareket etme şansı olmayan masa başı çalışanlarının yapması gereken şey merdiven kullanmaya özen göstermek olacaktır. Bunun dışında ara ara masanın başından kalkarak kısa süreli esneme hareketleri yapılabilir.
14
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
ORGANİK SAĞLIK
ÇOCUK BESLENMESINDE ÜÇ ADIM ÇOK ÖNEMLI…
“SON 20 YILDA OBEZITE 3 KATINA ÇIKTI” 2009’dan bu yana organik tavuk pazarı 14 kat büyüdü Lokomotif anneler ve zincir mağazalar…
S
on yirmi yılda obezitenin çocuklarda 3 katına çıktığını biliyor muydunuz? Çocuklarda en sık rastlanan üç alışkanlığı derhal bırakmamız gerektiğine vurgu yapan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Bozoğlu “Sabah kahvaltısı yapmadan okula gitme alışkanlığı, katkı maddesi yüksek beslenme anlayışı ve ara öğünlerde yenilen abur cuburlar çocukların geleceğini riske atıyor. Sağlıklı bir yetişkin olmanın ilk şartı sağlıklı ve dengeli beslenen bir çocuk olmaktır. Anne babalara sesleniyorum; çocuklarınız “ne yerse odur” Çocuk yaşta zirai ilaç kalıntısı, antibiyotik, hormon ve katkı maddesi içermeyen besinleri öğretin, yönlendirin” dedi.
Çocukken yediklerimiz sağlığımıza yön veriyor…
Çocuklarınız yaşıtlarından daha küçük mü görünüyor, öğrenme güçlüğü mü çekiyor, sık sık hasta mı oluyor ve yaşına göre kilosu fazla mı? Bunların bazıları bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi sadece sağlıksız beslenmenin de bir sonucu olabilir. Çocukluk döneminde karşılaşılan yetersiz ve/veya dengesiz beslenme sonucunda gelişim bozuklukları, zeka geriliği, bağışıklık sisteminde zayıflık gibi pek çok sağlık sorunu ortaya çıktığına vurgu yapan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr . Faruk Bozoğlu “Çocukluk döneminde edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları, ileri ki yaşlarda kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon, kanser ve obezite gibi birçok hastalıklar için temel risk faktör oluşturuyor” dedi.
16
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Avrupa’ya göre organik tavuk tüketiminin ortalamanın gerisinde olduğunu ama buna rağmen büyük yol katedildiğini belirten Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve Gıda Mühendisi Muharrem Doğan “Türkiye’de organik tavuk pazarına 2009 yılında girdik. O zaman tek marka bizdik, halen de pazarın lideriyiz. Gelişime ve büyümeye şahitlik etmek çok umut verici. O günden bu yana pazar, 14 kat büyüdü. Bu pazarı bilinçli anneler ve onların talebine kulak veren zincir mağazalar büyüttü. Sağlıklı beslenme bilincinin artması için organik üretim yapan çiftçilerimizi cesaretlendirmeliyiz. Biz en büyük gücümüzü organik üretim yapan aile çiftliklerinden ve sözleşmeli tarım modelimizden alıyoruz” dedi.
Yerel zincir marketler de konuya duyarlı… Doğan’a göre: “Organik ürünler her geçen gün daha erişilebilir oluyor. Önemli olan organik üretim yapan üreticilerin sayılarının artması. Onlar üretsin biz onlara pazar yaratırız. Global marketler kadar yerel zincir mağazaların da organik ürünlere ilgisi arttı” dedi.
Organik liginde 3 büyük ilin rakibi Bursa ve Antalya “Organik konusu fiyat odaklı olmaktan çıkıp bir bilincin göstergesi oldu. Bunu organik bakliyat, makarna ve et/sebze suyu ürettikten sonra daha net gözlemledik” diyen Doğan organik tüketimin 3 büyük il dışında Bursa ve Antalya’da ciddi arttığına vurgu yaptı. Organik tavuk liginde İstanbul‘da; Ataşehir, Caddebostan, İstinye, Bahçeşehir, Etiler, Ankara’da; Zirvekent, Beysukent, Çankaya, Bursa’da; Geçit, Nilüfer ve İzmir’de; Mavişehir ve Bostanlı en fazla organik tüketen ilçeler olarak ön plana çıkıyor.
ORGANİK TALKIM ELMA SİRKESİ
DOSYA ZEYTİN & ZEYTİN YAĞI
EGE’NİN SOFRALARA HEDİYESİ ORGANİK ZEYTİNYAĞI
S
öz konusu yemek kültürü olunca ülkemiz zengin mutfağı ile dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyor. Gerek verimli tarım arazileri gerekse eşsiz damak tadına sahip insanları ile Türkiye sınırları içinde hangi coğrafyaya giderseniz gidin, farklı lezzetlerle karşılaşmanız mümkün. İşte Ege’nin de sofralara sunduğu bu farklı lezzetlerin başında zeytinyağı geliyor. Sağlıklı beslenme denildiği zaman ilk akla gelen zeytinyağı, organik sektöründe de kendisine yer buldu. Konvansiyonel üretimi bile oldukça ağır ve zahmetli olan bu ürünün organik şartlar altında üretimi de bir hayli zor. Ancak sağlık ve lezzeti aynı anda üreticilere sunmak hedefiyle yola çıkan organik sektörü, sofraların baş tacı zeytinyağını, güvenli bir şekilde tüketmek isteyenler için bu zahmete katlanıyor. Doğanın insanlara bir armağanı olarak görülen zeytinyağının organik üretimi konusunda sayfalarımızda, bizzat tüketicilerinden aldığımız görüşlere yer verdik. Biz burada zeytinyağının beslenmeden cilt bakımına kadar sağladığı sayısız faydayı bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. İçerisinde başta E vitamini olmak üzere, A, D ve K vitaminlerini barındıran zeytinyağı, doku ve organların yaşlanmasını geciktiriyor. Bağırsakları çalıştırırken, idrar yolları iltihapları, safra kesesi rahatsızlıkları, kalp ve damar hastalıklarının önlenmesi, tansiyon düşürücü etkisi olan bu mucize ürün, tırnak, cilt, diş, saç, doğum çatlakları tedavisi, kurumuş ciltler için nemlendirici özellikleri ile kozmetik alanında da sayısız fayda sağlıyor. Organik sektöründe üreticisinden tüketicisine her bireyin öncelikli olarak bu ürünleri tercih etmesinin nedeninin çocukları olduğunu gördük. Çocuklarının daha sağlıklı ve doğaya, onun bizlere sunduklarına daha saygılı bireyler olarak yetişmesini arzu eden her ebeveyn, tercihini organikten yana kullanıyor. Son yıllarda zeytin ağaçlarının daha fazla kentleşme için talan edildiğine şahit oluyoruz. Ancak bu konuda organik tarım sektörünün gayretleri, bir nebze olsun bu değerli ürünün korunması anlamında bizlere umut veriyor. Dileğimiz odur ki, çocuklar zeytin ağacının gölgesinde büyüsün, sofralarımızda yemeklerin elmas madeni zeytinyağı hiç eksik olmasın.
18
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
ASIN FARM YÖNETİCİSİ İPEK AKARCA
“DAĞDAN TOPLANAN HER ZEYTİN VE ÜRETİLEN ZEYTİNYAĞI ORGANİK DEĞİL”
ORGANIK TARIMDA ZEYTIN VE ZEYTINYAĞI ÜRÜNLERI ILE PAZARDA YER ALAN ASIN FARM’IN YÖNETICILERINDEN VE ÖDÜLLÜ ASIN FARM ZEYTINYAĞI ŞIŞELERININ TASARIMCISI İPEK AKARCA, ORGANIK VE DOĞAL ÜRÜNLERIN BIRBIRIYLE KARŞILAŞTIRILMAMASI GEREKTIĞINI BELIRTIRKEN “DAĞDAN TOPLANAN HER ZEYTIN VE ÜRETILEN ZEYTINYAĞI ORGANIK DEĞILDIR” UYARISINDA BULUNUYOR.
Z
eytinyağı Ege’den Anadolu’ya, Marmara’dan Karadeniz’e kadar Türkiye’nin her sofrasında bir şekilde yerini bulan, bize özgü tatların başında geliyor. Hem sağlık hem de lezzet açısından çok sevilen zeytinyağının organiği ise her iki avantajı birden tüketicilere fazlasıyla sağlıyor. Muğla yöresinde bulunan Türkiye’nin en eski çiftliklerinden Asın Çiftliği’nin hikayesini, ürünlerin çitlikten organik marketlere uzanan yolculuğunu Asın Çiftliği yöneticilerinden İpek Akarca ile konuştuk. Asıl mesleği tekstil tasarımcılığı olan İpek Akarca organik tarımla eşi sayesinde bundan 12 yıl önce tanışmış. Akarca ailesine ait olan Asın Çiftliği 1927 yılında dedeleri Mehmet Ali Akarca tarafından içinde ormanları ovaları ve zeytinlikleriyle “çiftlik olarak” satın alınmış. Hem marka hem de çiftlik adını hala eski haritalarda ASIN KURİN diye gözüken bölgenin orjinal adından almış. Kurulduğu yılından beri Asın Çiftliği’nde geleneksel ve doğal yolla tarım yaptığını, zeytin ve zeytinyağı üretildiğini belirten Akarca, süreç içinde bu topraklarda yapılan üretimi uluslar arası standartlara taşımak ve daha sağlıklı üretim yapmak için gönüllü olduklarını, bu nedenle 4 yıl süreyle toprağı yeniden arındırıp, organik tarımın tüm şartlarını yerine getirerek “organik lisansı “ aldıklarını anlatıyor. Uzun yıllar boyunca Türkiye’nin bilinen markalarının ana tedarikçisi konumundayken kendi markaları olan ASIN FARM ile ürünlerini çiftlikten sofraya doğrudan getirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Asın Farm markasıyla 2012 de organik sektörüne girdiklerini kaydeden Akarca, “Artık kendi markamızla devam edelim diye düşündüğümüzde organik sertifikası çoktan alınmıştı. Bana Asın Farm için şişe tasarlar mısın diye sorduklarında, üretim kısmıyla tam anlamıyla tanışmış oldum. Ambalaj tasarımını yaparken benim karakalem çizimlerimden şişelerin üretimine giden yolda Tasarım Üssü’nün kurucusu Sn. Gamze Güven den danışmanlık aldık, başarılı bir ekip çalışması oldu. Sonunda şişeler hazırlandı, derken doldu ve raflarda yerimizi almaya başladık” diye anlatıyor. Kendi ürünlerine güvendikleri için pazara girdiklerinde bir kaygı
Asın Farm Yöneticisi İpek Akarca
yaşamadıklarını ifade eden Akarca , “yağ gibi aktı” diye tabir ettiği sürecin sonumda bugün kendi web siteleri dışında , en çok bilinen organik marketlerde ünlü restoranlarda ASIN FARM markasının bulunabildiğini aktarıyor.
“UZMANLIK ALANIMIZ OLAN ZEYTİNE ODAKLANDIK” Asın Çiftliğinde şu anda 50 binin üzerinde zeytin ağacı olduğunu ve butik bir üretim yaptıklarını ifade eden İpek Akarca’ya diğer birçok firma gibi ürün gamını geliştirmeyi düşünüp düşünmediklerini soruyoruz. Akarca sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Asın Çiftliğinde tarım da yapılmasına rağmen, şimdilik tüm dikkatimiz ana işimiz olan zeytin ve zeytinyağında. yaklaşık 50 000 zeytin ağacımıza ilaveten son yıllarda 18 000 yeni zeytin fidanı daha diktik. Asin Farm markası altındaki tüm ürünlerimiz
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
19
DOSYA ZEYTİN & ZEYTİN YAĞI
sadece kendi çiftliğimizin mahsulü. Yani “tek bahçe”. Dışarıdan hiç ürün alıp satmıyoruz.
“TABII ZEYTIN VE ZEYTINYAĞIMIZDA ÇEŞITLERIMIZ VAR” Zeytinde Asın Çiftliği’nde 1927 den beri aşılamadan koruduğumuz “yabani” zeytin ağaçlarımızın meyvalarından çiftliğe özel bir zeytin hazırlıyoruz. Tadı hiç bir alıştığınız zeytine benzemeyen , olgunlaşmış meyvesi küçücük olan bu yabani (Delice) zeytinlerimizi Asın Farm’ın erken hasat organik sızma zeytinyağında tatlandırıp sunuyoruz. Yabani zeytinlerimizin yeşili, alacalısı, siyahı var. Ayrıca Kalamata ve Domat zeytinilerimiz de var. Asın Farm Zeytinyağı ise Muğla Milas yöresi zeytininin o kendine has, güzel aroma özelliklerini tamamen taşıyor. Hasat başında sadece kısa bir süre için, soğuk sıkımdan sonra yağın dinlenmesine müsade etmeden çıkardığımız Taze Zeytinyağımız var. Asit oranı düşük olmasına rağmen tazeliğinden dolayı acımsı, daha yeşil ve mis kokulu olan bu sızma zeytinyağını meraklıları için hazırlıyoruz. Onun bitmesine yakın dinlenmiş zeytinyağlarımız gelmeye başlıyor. 0,40,5 asit erken hasat soğuk sıkım yağlarımız, 0,8 klasik sızmamız, daha kuvvetli tat sevenler için 1 asit ve 1,5 asit organik Natürel Birinci zeytinyağı çeşitlerimiz var. Genede ileriki senelerde çiftliğimizde yetişen enginar, domates, mısır, narenciye gibi ürünleri de organik ürün gamımıza ekleme imkanımız var.
“ORGANİK
20
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
ÜRÜNLER GÜZEL BİR AMBALAJI HAK EDİYOR” Asın Farm’ın zeytinyağı şişeleri piyasaya girdiği ilk iki yıl içinde üç ayrı tasarım yarışmasında ödüller aldı. Bunların ilki 2012 de Design Turkey, İyi Tasarım Ödülü daha sonra Ambalajın Ayyıldızları tasarım yarışmasında Altın Ödül ve son olarak 2014 yılında uluslararası bir tasarım yarışması olarak Almanya da düzenlenen WPO ‘ da tüm dünyadan katılan üreticilerin arasından “Üstün paketleme” (Pacing of Excelance) ödülüne layik görüldü. “Organik ürünler en güzel ambalajı hak ediyor” diyen Akarca, ambalaj tasarımını yaparken içindeki zeytinyağının kalitesini görselleştirmeyi hedeflediklerini anlatıyor. Ambalajın organik üretimdeki insan emeğini yansıtmasını ve zeytinyağının şişenin içinden ışldamasını istediklerini için kristal kesme zeytin dalları kullandıklandıklarını, özenle ürettikleri bu organik sızma zeytinyağının rengini de tasarımın bir parçası haline getirmek için şişeleri organik boya ile degrade olarak boyattıklarını ifade ediyor.
“ORGANİK’İN HAKKINI VERMEK LAZIM” Özellikle organik zeytin konusunda “Zaten hepsi dağda yetişiyor. Yani hepsi organik” gibi söylemleri sık duyduğunu belirten İpek Akarca, bu konuda bilgi eksikliği olduğunu doğal zeytinyağı ile organik zeytinyağının kıyaslanmaması gerektiğini vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yapıyor: Kökü toprağın yüzeyine yakın bitkiler için toprağı arındırmak daha kolay, fakat zeytin ağacı gibi köklü bitkilerin organik olarak yetiştirlebilmesi için 4 yıl süreyle bulundukları toprak arındırılıyor. Organik ilaçlama çok pahalı olduğu çoğunlukla sektörde kullanılmıyor. Doğanın o yılki şartlarından , ağaçta oluşan kurt, böcekten, zararlıdan mahsül mutlaka etkilenir ve verim bazen yarı yarıya bile düşer. Organik sertifikası olan bir işletme verimi çok düşse bile organik lisansı almak için verdiği emeği veya yatırımı bir kenera atıp mahsülü kurtarmak için ilaçlama yapamaz. Zaten organik ilaçlama başında yapılmadıysa meyveler büyüdükten sonra pek faydalı da olmaz. Öte yandan “ürün zaten doğal” diyen bir üretici ürünlerini dağal şartlardan (kurt, böcek ve zararlılardan) korumak için ilaçlama yapar. Çünkü verim zararını karşılayacak ne teşvikleri nede sertifika dolayısıyla üzerlerinde yaptırımları vardır. Zeytin kabuklu olmadığı için verilen tüm ilacı içer. Sıkılırken kabuğu ile sıkılır. Bu nedenle doğal diye sunulan zeytinyağı ile organik olanının farkı çok büyüktür. Organik işletmeler sertifikalarını isteyerek
“ORGANIK SERTIFIKASI OLAN HIÇ KIMSE AĞACINA ILAÇ YAPAMAZ. ORGANIK DOĞAL ILE AYNI DEĞIL”
alırlar, bu şekilde kendilerini gönüllü olarak denetime açarlar. Organik lisanslı işletmeler organik yönetmeliğine uymazsa bunun önemli cezaları vardır. Öte yandan kullanıcı bir ürünün organik olup olmadığını bakarak anlayamaz. Bu nedenle mutlaka sertifikalı ürünler tercih edilmelidir. Organik adı altında satılan yamuk yumuk patlıcanlar domatesler organik oldukları için değil sadece bitkinin yetiştiği yerde büyüyecek yeri olmadığı için şekilsizdirler. Sanılanın aksine organik üretim özen ister ve çıkan ürün daha çabuk bozulur ama prıl pırıl olur. Benim Asın Çiftliği’ndeki şahsi gözlem
ÜRETIM SÜRECI NASIL IŞLIYOR VE BU HEP BAHSEDILEN SOĞUK SIKIM NEDIR? Organik yetiştirilen zeytinlerimiz toplanıp ezilmemesi için kasalara konur. Kasalar ayrıldıktan sonra her hasat gününün sonunda “soğuk sıkma” yöntemiyle sıkılıp krom tanklarda dinlendirilmeye bırakılıyor. Sıkım sırasında yağı zeytinden ayrıştırırken soğuk su kullanıldığında buna soğuk sıkım denir. Soğuk sıkma yöntemi ile zeytinin taze portakal suyu sıkar gibi yapısal özelliğini bozmadan sıkmış olursunuz. En doğal ve güzel sıkma yöntemidir. Suyla birlikte sıkıldıktan sonra zeytinyağı özgül ağırlığı nedeniyle sudan kolayca ayrıştırılır. zeytinyağı pompa yardımıyla önce bir tanka oradan asit oranı ölçülerek esas
ve deneyimlerim böyle. Organik üretim her yörede yapılamıyor. Yapabilen herkes bu lisansı almak için başvurabilir. Ama ne denli özenli üretim yaparsanız yapın çiftliğinizin bulunduğu yer çok önemli. Mesela zeytinyağı ile meşur olan Edremit bölgesinde havadan ilaçlama yapıldığı için üreticilerin organik lisans almakta epey sıkıntıları var. Milas Muğla yöresi bu bakımdan çok elverişli. Hem Milas zeytin yağının tanınması Türkiye’nin en büyük organilk tarım havzası olma yolunda bölgede önemli girişimleri var.
dinlendirileceği krom tanklara alınır. Bu arada fabrika mis gibi kokar. Hiç bir kimyasal işlem uygulanmaz. Sadece doğrudan zeytin meyvesinin suyu olan yağ elde edilir. Zeytin bildiğiniz gibi ağaçtan toplandığı gibi tüketilemez. Çok acıdır. Ancak salamurada bekledikten sonra yavaş yavaş tatlanır. Organik zeytinde tatlanma içinde hiç bir kimyasal olmadığı için ancak 4-5 ayda tamamlanır. Doğal olarak taze sıkılmış zeytinyağı da tıpkı taze protakal suyu gibi içinde zeytin meyvesinin posası bulunduğundan asidi ne kadar düşük olursa olsun biraz acımsı, mis kokulu ve biraz da tortulu olur. Asın Farm zeytinyağı Milas yöresi zeytinyağıdır. Yöreye has aromasında her sene yerel mikro klimalar nedeniyle hafif ve doğal farklar olur bu da tek bakçede olmasına rağmen fabrikasyon olmayan butik üretimin güzelliğidir.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
21
DOSYA ZEYTİN & ZEYTİN YAĞI
Yerlim Sahibi Gürsel Tonbul
“ZEYTİNYAĞI LAYIK OLDUĞU DEĞERİNİ BULMA YOLUNDA İLERLİYOR”
TAMAMI KENDI ÜRETIMLERI ZEYTINLERDEN ELDE ETTIKLERI ORGANIK ZEYTINYAĞLARI ILE SAĞLIKLI GIDAYI TEŞVIK ETTIKLERINI BELIRTEN YERLIM SAHIBI GÜRSEL TONBUL, ZEYTINYAĞININ LAYIK OLDUĞU GERÇEK DEĞERI BULMA YOLUNDA ILERLEDIĞININ ALTINI ÇIZIYOR.
Z
eytin ve zeytinyağı ile evlendikten sonra tanışan ve bir süre bu yeni tada alışmakta zorluk çekmesine rağmen, zamanla zeytinyağına gönül veren Gürsel Tonbul, bugün, Yerlim markasını kurarak organik zeytin ve zeytinyağı üretimini sürdürüyor. Türkiye’nin zeytin ağaçları konusunda şanslı bir coğrafya olmasına rağmen zamanla bu ağaçların yok edilmiş olmasına tepki gösteren Tonbul, kendisinin özel yaşantısında yönünü toprağa ve doğaya döndüğünü belirtiyor. Yerlim firması hakkında bilgi veren Gürsel Tonbul, şunları söylüyor: “Bu gün itibarı ile 800 dekar alanda çoğunluğu yerel yağlık cinsi olan Memecik türü zeytinlerinden, %20lik kadar bir miktar da Gemlik ve Marzalin türü sofralıklardan 35.000 civarında zeytin ağacımız var. Doksanlı Yılların sonlarına doğru Tariş’in eski, sulu taş baskı zeytinyağı sıkım sistemini hurdaya çıkarma kararı bizim hayatımızda da yeni bir süreci başlattı. Taş değirmenli zeytinyağı baskı makinelerini önce koruma amaçlı aldık, ardından kendi zeytinlerimizi sıkalım fikri oluştu ve bir yağhane kuruldu. Aradan geçen yirmi yıllık süreçte çiftlik işletmesi kurumsallığın yanına yarattığı YERLİM markasını ekledi. Organik sertifikalı, geleneksel taş değirmen ürünü zeytinyağlarımız da diğer ürünlerle birlikte ürün çeşitlerimizin baş sırasında yerlerini aldı. Ada, Anya, Andız ve Ania markalı zeytinyağlarımızın isimleri zeytinliklerimizin yaşadığı toprakların Kuşadası’nda yerel halkın kullandığı yöre adlarından alınmıştır. Zeytinyağı üretimimizin tamamı sadece kendi zeytinliklerimizden gelen organik sertifikalı zeytinlerden yapılır. Yağhanemizde sadece kendi zeytinlerimizin yağını sıkarız. Başka zeytin karışmadan yapılan sıkım sonrası elde ettiğimiz zeytinyağımızın tamamı da organik sertifikalıdır.”
“GELENEKSEL USULLERLE YAĞLARIMIZI ÜRETİYORUZ” Gürsel Tonbul, zeytinyağı üretim aşamaları ile ilgili de bilgiler verirken, yağlık zeytin ağacının iki yılda bir meyve
22
Mart 2015
www.organikturkiye.com.tr
Yerlim Sahibi Gürsel Tonbul
verdiğini, kendilerinin de yağhanelerini iki yılda bir açarak üretim yaptıklarını ifade ediyor. Kullandıkları sistemin 100 yıllık taş değirmen ve baskı sistemleri olduğunu da sözlerine ekleyen Tonbul, “Yağhane günümüz gıda güvenliği koşullarına uygun donatılmıştır. Ustalarımızın hünerli ellerinin yanı sıra gıda mühendisimizin titizliği
kullanıyoruz. Tüketicilerimizden zeytinyağını kuru ve loş, oda sıcaklığında bir ortamda muhafaza etmelerini rica ediyoruz. Özellikle ocak başlarından uzak tutulması gereklidir. Isı ve ışık alan yağ, rengini, kokusunu, nefasetini kaybeder.”
“BAŞARI ÖNCE ZEYTİN AĞACINA SAYGI İLE BAŞLIYOR” Ülkemiz bir zeytin ülkesi olmasına rağmen İtalya, İspanya, Yunanistan gibi diğer Akdeniz ülkeleri ile karşılaştırıldığında, mutfaklarımızda zeytinyağı kullanma alışkanlığının çok düşük kaldığına da dikkat çeken Gürsel Tonbul, Türk toplumunun zeytinyağına bakışı değişmeye başladıysa da; sağlıklı beslenmede gerekli olan yeterli miktarlarda zeytinyağı tüketimine henüz ulaşılamadığını kaydediyor. Tonbul, zeytinyağının Türk kültüründe bu zamana kadar yanlış izlerle anıldığını da sözlerine eklerken, şunları söylüyor:
ve gözetimi altında üretim yapılır ki bu sayede kaliteli, aynı zamanda da geleneksel usul yağlarımızı elde edebiliyoruz” diyor. Tonbul, büyük emek ve özenle ürettikleri zeytinyağlarının ambalajı için de teneke kutuları tercih ettiklerini ekliyor ve bunun nedenini şöyle açıklıyor:
“TÜKETICILERIMIZDEN ZEYTINYAĞINI KURU VE LOŞ, ODA SICAKLIĞINDA BIR ORTAMDA MUHAFAZA ETMELERINI RICA EDIYORUZ. ISI VE IŞIK ALAN YAĞ, RENGINI, KOKUSUNU, NEFASETINI KAYBEDER”
“Her ne kadar tüketiciler yağın rengini görmek adına beyaz cam şişeyi tercih ediyorlar dense de ben cam şişenin, özellikle de beyaz cam şişenin zeytinyağı için doğru bir ambalaj olduğunu düşünmüyorum. Zeytinyağı ışık ve ısıya maruz kalırsa bozulur. Soğukta donar kristalize olur. Zeytinyağı oksijene maruz kalırsa da bozulur. Bu yüzden içi gıda güvenliği standartlarında laklı, üzerleri markasına göre özel baskılı, açıldıktan sonra tüketim süresi çok uzun olmaması için küçük ölçekli (250,500,750,1000 cc) tenekeler
“ ‘Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman’ diye zeytinyağını basma ile eş gösterip adeta küçümseyen türkülerin yakıldığı zamanların bıraktığı yanlış izleri siliyor yavaş da olsa toplumsal hafızamız. Bedenimizin gerek beslenme, gerekse dış güzelliği ve sağlığı için ihtiyacı olan zeytinyağı hızla layık olduğu gerçek değerini bulma yolunda ilerliyor. Yirmili yaşlarımın başında Yörük kültürü ve tereyağı ile yetişmiş bir genç kadın olarak zeytinyağına alışmaya çalışıyordum. Şimdilerde ise zeytin ağacına sonsuz saygı duyuyor, zeytinyağı üretiyor ve kültürünü geliştirmeye çalışıyorum. Zeytinyağı üreticiliğinde başarının önce zeytin ağacına saygı ve koruma kültürü ile başlayacağını düşünüyorum. Ne zaman ki insanlarda ‘hangi yaşta olursa olsun tek bir zeytin ağacı bile korunmalıdır’ inancı toplumun yaşamsal, sivil yasası olarak yerleşirse, ancak o zaman zeytinyağının da yaşamsal değeri olan bir meyve suyu olarak gerçek değeri anlaşılır.”
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
23
DOSYA ZEYTİN & ZEYTİN YAĞI
Nar Gourmet Pazarlama Müdürü Aslı Aksoy:
“ANADOLU’NUN LEZZETLERİNİ KORUMAYI SOSYAL BİR GÖREV EDİNDİK” EKOLOJIK ÇEŞITLILIĞI NEDENIYLE BIRBIRINDEN SAĞLIKLI VE LEZZETLI GIDA ÜRÜNLERINE SAHIP ANADOLU’NUN BEREKETI, NAR GOURMET’NIN ORGANIK ÜRÜNLERİ ILE SAĞLIKLI BIR ŞEKILDE SOFRALARLA BULUŞUYOR.
O
rganik tarım ile geleneksel lezzetleri bir araya getiren Nar Gourmet, natürel sızma zeytinyağından, reçel ve marmelatlar, hatta geleneksel akide ve lokum gibi şekerlemeler gibi üretimleriyle Anadolu lezzetlerini dünyaya açmaya hazırlanıyor. Nar Gourmet’nin 2007’den bu yana çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Pazarlama Müdürü Aslı Aksoy, firma olarak amaçlarını “Anadolu’nun doğal ve bölgesel ürünlerini geleneksel yöntemlere bağlı kalarak üretmek, her biri bölgesinin karakteristik özelliklerini kusursuzca yansıtan bu özel ürünleri hem Türkiye hem de dünyaya sunmak” olarak açıklıyor. İsmini Natural And Regional (doğal ve bölgesel) kelimelerinden alan NAR’ın, Anadolu’nun doğal ve bölgesel ürünlerini, bu ürünlerin saflığına, özelliğine ve değerine uygun üretim ve paketleme anlayışıyla sunduğunu ifade eden Aksoy, firma ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden, eşsiz zenginlikteki kültüründen, bereketli ellerinden damıttığımız, günümüze kadar ulaşabilmiş ya da ulaşmakta zorlanan lezzetlere hayatımızda yeniden yer açmak, her birine Anadolu’nun cömert dokunuşuyla hayat vermek... Dünyada tarımın ilk yapıldığı yer olan, ekolojik çeşitliliği ile müthiş bir zenginlik sunan Anadolu topraklarının nadide lezzetleri, geleneksel yöntemlerle üretim yapan üreticilerden titizlikle seçtiğimiz meyve, baharat ve hammaddelerden gelmektedir. Soğuk sıkım natürel sızma zeytinyağlarından mevsimsel reçel ve marmelatlara; organik sirke, ekşi, pekmez, baharat, çaylardan kuru meyve, geleneksel şekerlemeler akide ve lokuma; her biri gelenekleri onurlandıran bir yaklaşımla üretilmektedir. Anadolu’nun bilgeliğine duyduğumuz saygı ve bereketine duyduğumuz sevgiyle.” Nar Gourmet’nin ürün portföyü arasında yer alan zeytinyağlarının üretimi ile ilgili bilgiler de veren Aslı
24
Mart 2015
www.organikturkiye.com.tr
“DOĞAL VE ORGANİĞİN KARIŞMAMASI İÇİN SERTİFİKA GEREKLİDİR” Organik ürünlerin, organik tarım kurallarına göre üretilmesi gerekliliğine de dikkat çeken Aslı Aksoy ve Ar-Ge ve Kalite Müdürü Feyza Üstünel, sertifikalı hammaddelerden, organik müteşebbis sertifikası bulunan ve sertifikasyon kuruluşu tarafından denetlenen tesislerinde üretilmiş ürünlerin organik ürünler olduğunun altını çiziyor. “Organik ve doğal ifadeleri sıklıkla birbirine karıştırılmakla birlikte organik ifadesinin kullanılabilmesi için muhakkak sertifika bulunmalıdır. Tüketicinin organik ürünler konusunda yeterli ve doğru bilgiye sahip olmaması ve aldığı üründe sertifika sorgulamaması. Tüketicinin “organik” söylemi altında doğru olmayan bilgilerle yanlış yönlendirmesi. Organik ürünlerdeki yüksek fiyat seviyesi, organik ürün bulunabilirliği, yaygınlığının kısıtlı olması, dolayısıyla limitli tüketimi. Ülkelerin organik ürünler konusundaki mevzuatlarının farklılık göstermesi nedeniyle dolaşım sertifikası alma zorunluluğu ve bu nedenle ihracattaki zorluklar sektörün öncelikli sorunlarıdır” diyor. Aksoy, Nar Gourmet Organik Zeytinyağlarının benzersiz lezzet ve aromalarının ötesinde, sürdürülebilir yetiştirme ve üretim yöntemleriyle, zeytin ağaçlarının yetiştiği çevrenin de koruma altına alınmasını sağlayan bir değer oluşturduğunu belirtiyor. Aksoy, “Topraktan ağaca, ağaçtan şişeye tamamıyla el ürünü olan, organik tarımla üretilen organik zeytinyağımız uluslararası IMO sertifika güvencesini taşıyor. Salatalar ya da makarnalarla inanılmaz bir uyum sergiliyor. Bir dilim ekmeği dahi ziyafete dönüştürüyor” diyor.
AKSOY, NAR GOURMET’NIN HEDEFLERINI ISE ŞU ŞEKILDE SIRALIYOR:
Nar Gourmet Pazarlama Müdürü Aslı Aksoy
“NAR GOURMET ORGANIK ZEYTINYAĞLARI YETIŞTIRME VE ÜRETIM YÖNTEMLERIYLE, ZEYTIN AĞAÇLARININ YETIŞTIĞI ÇEVRENIN DE KORUMA ALTINA ALINMASINI SAĞLAYAN BIR DEĞER OLUŞTURUYOR”
“Koruma, paylaşma ve sürdürülebilirlik felsefesi ile Nar Gourmet, Anadolu’nun zengin lezzetlerini hem Türkiye’ye hem de dünyaya tanıtmayı ve farkındalık yaratmayı misyon edinmiştir. Lezzet kadar sağlıklı beslenmenin de önem kazandığı günümüzde Nar Gourmet; bölgesel, doğal ve organik kelimelerini markanın manifestosu haline getirmiştir. Koruyucu sağlık bilinci ve bilinçli tüketimin önemi doğrultusunda kurulan Nar Gourmet, üzerine düşen sorumluluklara sahip çıkarak Anadolu’nun değerlerini ve lezzetlerini korumayı ve yaşatmayı sosyal bir görev olarak üstlenmiştir.”
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
25
DOSYA ZEYTİN & ZEYTİN YAĞI
Aterna Genel Koordinatörü Berrin Güvenir:
“TUTKUNLARINA ‘TEK BAHÇE’ ÜRÜNÜ İLE BİR LEZZET VE AROMA SUNUYORUZ”
SPOT: ZEYTIN VE ZEYTINYAĞINI, DÜNYAYI KIRLETMEDEN VE DIĞER CANLILARIN YAŞAM HAKLARINI GASP ETMEDEN ORGANIK OLARAK ÜRETEN ATERNA, TUTKUNLARINA “TEK BAHÇE” ÜRÜNÜ LEZZET VE AROMA SUNUYOR.
Z
eytin ve zeytinyağı, sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Zeytini ve zeytinyağını organik olarak üreten Aterna da bu sağlıklı ürünün daha da kaliteli ve sağlıklı olması için Dikili’de üretimlerine devam ediyor. Aterna’nın 500 dönümlü bir alana yayılan Beylik Çiftliği’nde üretimlerini sürdürdüğünü kaydeden Aterna Genel Koordinatörü Berrin Güvenir, birçoğu 250-300 yaşlarında olan ve 1500 yaşlarında bile ağaçların bulunduğu 8000’e yakın zeytin ağaçlarının olduğunu ifade ediyor. Ege kıyısındaki bu tarihi çiftliğin, kaliteli zeytin üretmek için ideal tuz oranına ve uygun bir rüzgara sahip olduğunu sözlerine ekleyen Güvenir, “Organik tarım kurallarına uygun yetiştirip işlediğimiz Aterna zeytinleri ve zeytinyağlarıyla, tutkunlarına “tek bahçe” ürünü ile bir lezzet ve aroma sunmaktan mutluluk ve gurur duyuyoruz” diyor.
BERRIN GÜVENIR, ATERNA ZEYTINLERININ ÜRETIM AŞAMALARINI ISE ŞÖYLE ÖZETLIYOR: “Doğanın hediyesi olan bu zeytinleri, genellikle Ekim ayının ortasında zeytin tam olgunlaşıp yumuşamadan önce, dallarından tek tek, özenle toplayıp aynı gün içinde soğuk sıkım yaparak sıkıyoruz. Organik tarım prensiplerinde kabul edilebilir tek hasat şekli elle toplamadır. En iyi zeytinyağı, olgunlaşmasına çok az kalmış ve zedelenmemiş zeytinlerden üretilir. Yarılmış, hiç olmamış veya çok olgunlaşmış zeytin, yağın aromasını düşürür ve acılığını arttırır. Aterna Zeytini ise 40 kg’lık bidonlarda belirli bir oranda deniz tuzu ilave edilerek 4 ila 6 ay sürecek olgunlaşmaya bırakılır. Bu olgunlaşma sürecinde tuzun her yere aynı oranda nüfuz edebilmesi için bidonlar her üç günde bir çevrilerek sofralık zeytin haline getirilir.”
26
Mart 2015
www.organikturkiye.com.tr
“ZEYTININ VE ZEYTINYAĞININ ANAVATANI OLAN ANADOLU’NUN, SONRADAN ZEYTINCI OLAN DIĞER ÜLKELERIN ÇOK ÇOK ARKASINDA OLMASI ÇOK ÜZÜCÜDÜR”
“ESKİ ÇAĞLARDA NASIL YAPILIYORSA ÖYLE YAPIYORUZ” Aterna olarak, organik tarımı seçmelerinin nedeninin, çocuklara doğal ürün yedirmek ve onlardan emanet alınan dünyayı kirletmeden, diğer canlıların yaşam haklarını gasp etmede üretim yapmak olduğunu da sözlerine ekleyen Berrin Güvenir, “Bu nedenle zeytin üretimini eski çağlarda nasıl yapılıyorsa öyle yapıyoruz” diyor. Organik tarımın, insan sağlığı ve çevrenin korunması anlamında önemine dikkat çeken Güvenir, “Organik tarım, sentetik kompoze gübre, pestisid, büyüme regülatörleri veya yem katkı maddelerinin kullanımını yasaklayan veya büyük ölçüde kısıtlayan bir üretim sistemidir. Organik tarım sistemleri toprak verimliliğini ve bitki besin maddelerinin sağlanması ve zararlı, hastalık ve yabancı ot kontrolünde mümkün olduğunca ekim nöbeti, ürün atıkları, çiftlik gübresi, baklagiller, yeşil gübreler, işletme içinde sağlanan atıklardan yararlanmaktır. Ayrıca sıkım şeklinde de farklar vardır. Organik bahçenin ürünleri
sadece o bahçeye ait sıkım tesislerinde sıkılmalı ve başka bahçenin(organik olsun olmasın) yağı ve/veya yağ kalıntısıyla etkileşime girmemelidir” bilgilerini paylaşıyor. Aterna’nın hedefinin organik ve tek bahçe Türk zeytinyağını uluslararası arenada hakkıyla temsil ederek bir dünya markası olmayı hedeflediğinin de altını çizen Güvenir, şunları söylüyor: “Sektörün en büyük sorunu tüketicinin zeytinyağı bilgisi ve alışkanlığı olmaması, devletin zeytin üreticilerini desteklememesi, üreticinin destek alamadığı için üretim maliyetleri altında ezilmesidir. Zeytinin ve Zeytinyağının anavatanı olan Anadolu’nun, sonradan zeytinci olan diğer ülkelerin çok çok arkasında olması çok üzücüdür.”
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI HAKKINDA PRATİK BİLGİLER: •
Kesinlikle koyu renk ambalajda, ısı ve ışık görmeden saklanmalıdır.
•
Haftalık tüketim miktarı kadar koyu renk cam şişelere aktarılmalıdır. Büyük ambalajlarda aldığınız zeytinyağını, deposu olarak kullanın.
•
Yol kenarında, pet şişelerde satılan zeytinyağlarını almayınız.
•
Yağın rengi herhangi bir kriter değildir.
•
İyi bir sızma zeytinyağı ambalajının üzerinde sıkım şekli ve derecesi yer almalıdır.
•
İyi bir sızma zeytinyağının tadıldığında, ağzın arkasında meyvemsi ya da çimensi bir tat bırakması gerekir.
•
Görünüşünden bir zeytinyağının iyi olup olmadığını anlayamazsınız. Mutlaka koklanıp tadılması gerekir.
•
Zeytinyağı tadımı ekmekle yapılmaz. Tatmadan 15 dk öncesi itibariyle bir şey yenmemelidir.
•
Zeytinyağının; filtre edilmemiş, ancak tortusu çökeltilerek dinlendirildikten sonra paketlenmiş olması gerekir. Yoksa bu tortuların içerisindeki bakteriler üreyerek, yağı sağlığa zararlı hale getirebilir.
•
Zeytinyağı sadece salata ve zeytinyağlı yemek için değildir. Her türlü yemekte (yağı yakmamak kaydıyla) sağlıklı olarak kullanabilirsiniz (yanma derecesi diğer sıvı yağlara göre daha yüksektir.)
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
27
DOSYA ZEYTİN & ZEYTİN YAĞI
City Farm Yönetici Ortağı Ayhan Sümerli:
“TÜKETİCİYİ BİLİNÇLENDİRMEYİ VE ORGANİK ÜRETİMİ ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ” CITY FARM, BIR YANDAN ORGANIK ÜRETIMI VE ÜRÜN ÇEŞITLILIĞINI ARTIRMAYA YÖNELIK ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜRKEN, DIĞER YANDAN TÜKETICININ BILINÇLENDIRILMESINI HEDEFLIYOR.
Y
aklaşık 15 yıldır organik sektöründe üretim yapan ve ürün gamını her geçen gün geliştiren City Farm, Bugün 7 tanesi İstanbul’da, diğer üçü İzmir, Ankara ve Bodrum’da olmak üzere toplam 10 mağazaya sahip. Organik ürün satışlarını hem zincir marketlerde, hem de kendi mağazalarında gerçekleştirdiklerini ifade eden Sümerli, “Ürün çeşitliliğini sürekli arttırmaya çalışıyoruz. Organik ürünlerin doğru tanıtılması ve sektörün gelişmesi için projeler yürütüyoruz” diyor. Organik zeytinyağı ürün gamı içerisinde önemli yere sahip. Organik zeytinyağı üretimi konusunda bilgiler veren Ayhan Sümerli, şunları söylüyor: “Organik zeytinyağı üretimi 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu çerçevesinde yapılır. Üretimin de hiçbir yapay ve kimyasal madde kullanılmaz. Hasat zamanında zeytinler toplanır. Toplanan zeytinlerden acılaşmayı engellemek için dal, kabuk gibi kısımlar ayrılarak sadece meyvenin kalması sağlanır. Ayıklanan zeytinler yıkandıktan sonra kırma ve parçalama işlemine tabi tutulur. Bu işlemde yarı hamur şekline gelen zeytinler malaksasyon yani yoğurma işlemine alınır. Bu işlem sırasında zeytin hamuru ortalama 27 dereceye kadar ısıtılır. Buna soğuk sıkım denir. Hamurdan daha fazla yağ elde edebilmek için 60 dereceye kadar da ısıtılabilir Buna da sıcak sıkım denmektedir. Bütün organik zeytinyağları sızma zeytinyağlarıdır. Organik zeytinyağı üretiminde organik olarak yetiştirilmiş zeytin kullanılır. Organik zeytinler 5262 sayılı organik tarım kanununa göre üretiminde hiçbir yapay ya da kimyasal madde kullanılmadan gerçekleştirilir. Organik zeytinyağı üreten firmanın da bir sertifikasyon kuruluşu tarafından denetlenmiş ve sertifikalandırılmış olması gerekmektedir. Organik ve konvansiyonel zeytinyağı proseslerindeki bir fark da konvansiyonel zeytinyağlarında riviera olarak adlandırılan zeytinyağlarının üretilebilmesidir. Organik zeytinyağları sızma zeytinyağlarıdır.”
28
Mart 2015
www.organikturkiye.com.tr
“TÜKETİCİDE İSTİKRARSIZ FİYAT ALGISI OLUŞUYOR” Organik sektörü hali hazırda hem yüksek üretim maliyetleri hem de tüketici bilincinin az olması sorunlarıyla boğuşuyor. Zeytinyağı özelinde sektörün sorunlarına da dikkat çeken Ayhan Sümerli, mevsimsellikten dolayı zeytinyağı fiyatlarının dalgalı gittiğini, bu durumun da konuya uzak olan tüketicileri için istikrarsız fiyat algısı oluşturduğunu belirtiyor. Sümerli, hedeflerinden birinin de tüketici bilinçlenmesi olduğunun altını çizerek, bu hedefleri şöyle sıralıyor: “Hedeflerimizi, organiği tüketicilerimize doğru anlatmak ve onların bilinçlenmesini sağlamak, organik ürün tüketimini yaygınlaştırmak, ürün çeşitliliğini arttırmak ve boyut ekonomisine ulaşmak olarak belirtebiliriz.”
“BÜTÜN ORGANIK ZEYTINYAĞLARI SIZMA ZEYTINYAĞLARIDIR. KONVANSIYONEL ZEYTINYAĞINDA RIVIERA ZEYTINYAĞI ÜRETIMI VARDIR”
Ladolia... RÜZGARLI ADAYA ÖZGÜ; DENIZIN OKŞADIĞI AĞAÇLARIN LEZZETLI YAĞI
Elta-Ada Çiftliği
Elta-Ada Organik Butik
Merkez Ofis
Fatih Mah. Çiftlik Cad. No:12 Gökçeada / Çanakkale T. 0 286 887 45 81 F. 0 286 887 32 87 ilcin@elta.com.tr
Caferağa Mahallesi Yeni Fikir Sok. No:3/A Moda, Kadıköy / İstanbul T. 0 216 336 23 76 moda@elta.com.tr
Kumrular Sok. No: 28/7 Kızılay, Çankaya / Ankara T. 0 312 231 57 10 F. 0 312 232 21 63 info@elta.com.tr
elta-ada.com.tr
Çuvaldız M U R AT D E N İ Z E L muratdenizel@gmail.com
Cesaretiniz yoksa... asiretsizsen olduğun yerde dönüp dururken günleri sayarsın bir mucize olsun diye. Hani o hayallerini süsleyen yaşama, hedeflere ulaşabilmek adına. O mucize olmaz ancak. Cesaretin yoksa, sabah akşam başkalarının yaptıklarını seyredip, kendince doğruları cımbızlayıp aralarından, tekrarlayıp durursun zaten var olanların aynılarını bir kez daha. Cesaretin yoksa yaratamazsın çünkü. Yaratamayınca, döner durursun olduğun yerde. Hazır dönüp dururken olduğun yerde bir de dön bak yaşamına, seni en çok tavlayıp kendine hayran eden ne var ne yoksa cesaretle yaratılmış olanlardır aslında. Hani vay be dediklerinin tamamı. Yaratamayanlar sektöründe olduğu yerde dönüp duranlarla bir arada yaşamaksa büyük işkence. Değiştiremedikçe gelişemeyenlerle hayatını geçirmenin monotonluğu, insanın içini karartıyor. Bakıyorum tekstil, otomotiv, elektronik, konvansiyonel gıda, mobilya sektörlerine ve daha nicelerine ha bire vaay be çekiyor insan. Birde organik sektörüne bakıyorum, sanki zaman durmuş gibi. Birde on beş sene evvel yaptıklarımıza bakıyorum, sanki bugünler aslında o günlerin geçmişi sanki. Cahil cüretkar olur diye yapmadık on beş sene evvel onları. Memur zihniyeti ile değil, aslında olması gerekenler olduğu için yaptık. Pazarlamanın, gerçek anlamda satışın, tanıtımın ne olduğundan bi haber, excel tabloların arkasına sığınmış raportörlerin sektörü oldu organik sektörü. İnsan ruhunun kıvraklığıyla sürekli olarak değişiminin karşılığı gelişimleri gözlemleyemeyen, insanlar bu değişimlerini daha farkında olmadan hazırlanıp onları şaşırtamayanların sektörü oldu organik sektör. Şehir insanının büyük bir kısmının misyoner gibi köy ve doğa peşinde koşmadan, sadece daha sağlıklı yaşamak adına organik ürünleri tercih ettiğini, bu tercihlerini yaparken, uzun yıllar boyu çok alıştığı ve diğer sektörlerin yaratıcılıklarının karşılığı renkli, inovatif ürünlerle ihtiyaçlarını, heyecanlarını karşılamak istediklerini çakamayan sıkıcı bir sektör olma yolunda her geçen gün dev adımlarla aslında ilerlediğini zannederken daha da gerileyen organik sektör. Ne var yenilik diye bırakın her haftayı, her ayı, her sezon bile hiç gezinmeye gerek yok rafların arasında, dükkanlarda. Bir iki yeni ürün o kadar. Eski tas eski hamam yöntemlerle hazırlanmış, paketlenmiş, pazarlanmaya çalışan. Neden? Memur sektörü oldu
B
30
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
organik sektör de ondan. Korkak. Sadece gelirini pozisyonunu makamını kaybetmemek adına çalışan, yönetenlerin sektörü oldu da ondan. Ve ne gariptir ki, Organik ürünleri tüketenlerin aslında toplumun bilinç, vizyon, gelişime açık ve bu nedenle aklı, bilinci en yüksek seviyede çalışan insanlar olduğunu fark edemeyen cesaretten yaratıcılıktan uzak memur yöneticiler, neden satışların istedikleri gibi olmadığına şaşırıyorlar ya her ay, her yıl. Bense en çok onların şaşırıyor olmalarına şaşırıyorum her an. Bir tarafta geleceğe bakan, geleceği gören, geleceğini aklı ile yeniden yapılandıran, kendini seven sayan bir tüketici topluluğu, diğer tarafta bu tarif karşılığı topluluğun ihtiyacını, heyecanını karşıladığını zanneden, ancak bu topluluğun gerçek ihtiyaçlarının, isteklerinin ne olduğunu bile çakamayan günü kurtarma telaşında, geleceğe bakmak yerine gününü excel tablolarına bakarak geçiren, cesaretten uzak yöneticiler topluluğu. Yerlerinden kıpırdamadan neyi daha ucuza alırız, neyi daha pahalı satarız diye rakamlara gömülmüş yöneticiler bir tarafta, diğer tarafta ihtiyaçları karşılığı istedikleri; nitelik, kalite ve renklerle bezenmediği için her geçen gün sektörden soğuyan tüketici topluluğu. Sevimsiz, insana ve bunca emeğe sevgiden saygıdan yoksun pazarlar, dükkanlar, raflarla kendini tatmin etmeye çalışan, ancak tüketiciyi tatmin edemeyen ve aslında ettiğini zanneden üretim, satış ve pazarlama zihniyeti ile olduğu yerde sayan bir sektör organik sektör. Ve bu yöneticilerle bu kadar. Bundan sonrası da, bunun aynısı. Neden mi? Bir işi beceremediğini, yapamadığını kendine itiraf edemeyenlerin alemi olmaya başladı çünkü organik alem. 2000 yılında ‘’önce insanı mutlu etmek’’ ilkesi doğrultusunda açılan ilk organize mağazadan sonra, oturup bir Google yın bakalım, on beş yıl içinde organik sektörün haricinde diğer sektörler neler yaratıp, neleri ne kadar geliştirmişler, taşımışlar insanlara listeleyin, bir de 15 yıl içinde organik sektör nereden nereye gelememiş bir de onu. Sektörel bazda matematiksel olarak çoğalıyor olmakla, tüketiciyi mutlu etmek arasında ki farkı çakamadın mı bir kez, excellerle, power pointlerle, raporlarla daha çok yuvarlanıp gidersin ömrün boyu. Basiret için ‘’Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, sağgörü, önsezi, vizyon’’ diyor Türk Dil Kurumu Büyük Sözlük.
Yeşil Bakış AT İ L A E R T E M
Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) Derneği Başkanı
Organik yeterlilik belgesi u ay yazımıza bir fıkra ile başlayalım. Yaşlı bir teyze sağlık sorunları olduğu için hastaneye gider. Gerekli işlemleri tamamladıktan sonra doktor muayenesine girer. Doktor gerekli incelemeleri yaptıktan sonra; “Şimdi size bir reçete yazıyorum bunları kullanın sorunlarınız gidecek” deyip sözünü bitirmek üzereyken teyze hemen söze girer “aman doktor bey bana iğne yazmayın, korkuyorum. Bana ilaç, şurup yazmayın yutamıyorum” der. Ve doktor teyzeye bakar “ama ben hoca değilim ki size muska yazayım”. İşte ben de otuz yıla yaklaşan organik sektör deneyimim ile sektörün sorunlarına gidermek için maalesef “Muska” yazamıyorum. Ulusal ve uluslararası alanda yaşanan sektörel sorunların neler olduğuna ve nasıl giderilmeye çalışıldığına bakıp kendimize özgün çözümler önerme durumundayım. Bilirsiniz her konuda en kolay ve sürekli tekrarlanan söz “Eğitim Şart”. Şart da nasıl? Sektörümüzün en önemli sorunlarının başında özellikle ülkemizde “Tüketici Güveni” gelir. Bu sertifikalı organik ürünler gerçekten organik mi? sorusu çok sorulur oldu daha çok tüketicinin organiğe yöneldiği son zamanlarda. Peki nasıl artıracağız tüketici güven endeksini ve dolayasıyla tüketimi? Ancak güveni sarsan gelişmeleri minimize ederek ve sistemi sorgulayarak. Peki organik ürünlerin güvence sistemi nedir? Sistemin güvencesi Kontrol Sertifikasyon Kuruluşları (KSK) dır. Sistemde görev yapmak isteyen tüm KSK’lar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) tarafından ciddi şekilde incelenir ve şartları yerine getirebilenler sistemde denetim görevi yapmak üzere yetkilendirilir. Ve KSK’ların denetimi de sürekli bir şekilde devam eder yıl boyunca. Aslında buraya kadar pek bir sorun yok. Mutlaka GTHB denetimleri, daha uzman kişiler tarafından daha etkin şekilde yapılabilir ve yapılmalıdır. Bu yetkilendirilmiş KSK’lar organik üretim yapılan tüm aşamaları tarla-bahçeden, depo, ürün işleme, paketleme yerine kadar denetler hem de oldukça
B
sıkı bir şekilde. Ve gerekli görürse örnek alıp ürünlerden analize gönderir. Kuşkusuz burada da daha uzman kişiler (kontrolör) tarafından bu denetimlerin yapılması işin niteliğinin gelişmesine önemli katkı verir. Ama asıl sorun niteliğinin ötesinde niceliğidir. Çünkü bu denetimler yılda bir-iki kez yapılır. Tüm yıl üretim yapılan tarımda ve fabrika ve de ticarette siz bir-iki denetim ile sistemin güvenliğiniz sağlayacaksınız, mümkün mü? Evet mümkün ama bu kadar! Daha sık denetim de aslında çözüm değil. Çünkü siz asıl bu üretim ve ticareti gerçekleştiren üreticiyi, tüccarı eğitip sorumluluk veremezseniz polisiye önlemler ile bir yere kadar. Biliyormusunuz organik sektörde girişimci olmak isteyen kişi ve kurumlarda hiçbir yeterlik aranmaz organik sektör adına. Sonra, sonra bilgi noksanlığından kaynaklanan sorunlar ortaya çıkar ve cezalar ile çözümler aranır. Tabii ki derde deva olmaz yeni bir sorun ortaya çıkıncaya kadar. İşte bunun için sistem iyileştirilmelidir. Nasıl? Organik sektörde yer almak isteyen tüm girişimciler belirli bir eğitimden ve sınavdan geçirilerek “Organik Yeterlilik Belgesi” almalıdır. Eğitim şart ama amaca yönelik ve doğru eğitim içeriği ve eğitmenlerle. Sağlıcakla kalın.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
31
ORGANİK SAĞLIK
Gıdalardaki gizli tehdit:
Hormon & katkı maddeleri Gıda maddelerinin üretiminde verimlilk artışı ve uzun ömürlü olması için kullanılan horman ve katkı maddeleri, insan sağlığını önemli ölçüde etkiliyor. Her yıl 1.5 milyon insan, sadece tarım ilaçlarından zehirleniyor. ‘Gıdalar nasıl seçilmeli?’ ve ‘Nasıl saklanmalı?’ sorularını akademisyen Prof. Dr. Özer Ergün cevapladı. MERT İNAN
32
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özer Ergün’ün, hormonlu gıdaların insan sağlığı üzerindeki etkileri, tarım ilaçlarının zararları, katkı maddeleri ve dondurulmuş gıdalar konusundaki tespitlerine yer veriyoruz... “Hormonlar, meyve ve sebze üretiminde ülkemizde yaygın olarak kullanılıyor. Hormon kalıntılarının insan sağlığı açısından bilinen zararları, baş ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk, alerjik deri reaksiyonları, egzama, kadınlarda düzensiz adet görme, obezite, buluğ çağa girmede gecikme, tümoral oluşumlar, depresyon, kalpdamar rahatsızlıkları olarak öne çıkar.”
ilacı ve sentetik madde kullanmama seçenekleri dışındaki bütün önlemler kesin çözüm olmayıp, belli bir risk payı taşımaktadır. Halk sağlığı için uygulanan önlemler için insan gıdası ve hayvan yemi olarak kullanılan tarım ürünlerinde bu kalıntılar için maksimum sınır değerler tespit edildi. Ayrıca et, süt, yumurta, peynir gibi hayvansal kökenli ürünler için de maksimum kalıntı dozları bellidir. Bu dozları aşan miktarlarda kalıntı taşıyan tarımsal ve hayvansal ürünlerin insan gıdası olarak satışı yasaklanmıştır. Önlemlerin tesirli olması için sıkı ve güvenilir bir gıda kontrol mekanizmasına ihtiyaç duyuluyor.”
HORMON NASIL ANLAŞILIR?
MAMALARINDA BILE VAR
“Maalesef hormonlu et ve et ürünlerini normalinden ayırmak mümkün değil. Bazı istisnalar hariç. Örneğin hormonlu domatesler, etli ve içleri boştur. Fazla hormon kullanılan sebzeler şekil bozukluğu ve içlerinin boş olması ile fark edilir. Biberler ise aşırı büyük, etli ve sert olmakla beraber çekirdek kısımları boştur. Patateslerde şekilsiz yumru ve şişlikler olur. Patlıcanlarda şekil bozukluğu, yumrular ve etli kısımlarında süngerleşme görülür. Hemen hemen tüm sebze ve meyvelerde hormon kullanımı, genel olarak 15 Ekim - 15 Mayıs tarihleri arasındadır. Bu nedenle turfanda sebze ve meyve tüketiminden kaçınmak, zor olsa da en kestirme tedbirdir.”
HAYVANLARDA YASAKLANMALI!
“Hormon kullanılan hayvanların, kesime gitmeden önce ‘Bekleme Süresi’ne tabi tutulması gerekir. Bu süre ortalama 45 gündür. Böylece bu süre sonunda hayvanın et ve organlarındaki hormon birikimi, zararsız düzeye inmiş olur. Hormon kullanılan işletmelerin denetlenmesi ve ürünlerinin düzenli olarak analiz edilmesi gerekir. Sorunun çözümü, hormonların bilhassa hayvan yetiştiriciliğinde kullanılmasının tamamen yasaklanmasıyla sağlanabilir.”
TARIM ILAÇLARI YASAKLANMALI
“Kesin çözüm, tarım koruma ilaçlarının yasaklanmasıdır. Ancak kalite düşüklüğü, verim azlığı, dünya üzerindeki kıtlık olayları göz önüne alındığında toptan yasaklanmanın mümkün olmadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Çok tehlikeli olanların yasaklanması yolu uygalanıyor. Örneğin DDT gibi organik klorlu bileşiklerin kullanılması, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yasaklandı. Avrupa’da çevre zehirlerine karşı bilinçlenmiş olan tüketiciler, tarım ilacı hiç kullanılmayan tarla ve bahçelerin ürünlerini arıyor. Bu amaçla da Avrupa ülkelerinde ‘Reform House’ adı verilen özel gıda marketleri kuruldu. İç tarım
“Gıdaları daha uzun süre dayanıklı kılmak ve arzu edilen lezzet, görünüm ve yapıya kavuşturmak için katılan maddelere deniyor. Konserveler, reçeller, jöleler, marmelatlar, çikolatalar, şekerlemeler, bisküviler, sakızlar, kakao tozları, süt tozları, peynirler, sucuk, sosis, salam gibi et ürünleri, kolalı-kolasız meşrubatlar, dondurma ve hatta bebek mamaları bile bu katkı maddelerinden nasibini almış durumda... ”
KATKI MADDELERINE KARŞI UYARILAR
Kullanılacak katkı maddeleri yetkili kurumlarca hazırlanan ve sağlığa zararlı olmayan listelerden seçilmeli. • Zararsız olsa bile belirtilen miktarlardan fazla kullanılmamalı. • Zarasız olduğu kesin olarak belirlenmemiş katkı maddelerini kullanımına izni verilmemeli. • Özellikle hasta ve çocuk gıdalarında katkı maddesi kullanmamaya özen gösterilmeli. • Bir katkı maddesi, katıldığı gıdanın bozukluğunu saklamamalı, doğal ve besleyici özelliklerini bozmamalı. • Ambalajda adı ve miktarı açık bir şekilde beyan edilmeli. Ayrıca, zararlı etkilerinin görülebileceği yaş grupları ve özel haller mutlaka belirtilmeli.
HAYVANSAL GIDALAR BUZDOLABINDA ÇÖZÜLMELI
“Donmuş gıdanın kullanılmadan önce çözündürülmesi önem taşır. Bitkisel kökenli gıdalar oda ısısında 3-4 saatte çözündürülürken, tavuk, balık, kıyma gibi hayvansal kökenli gıdalar buzdolabında çözündürülmelidir. Bunun nedeni de bu tür gıdaların üzerindeki zararlı, zararsız mikro organizmaların oda ısısında hızla üremesidir. Daha hızlı bir çözündürmeyi paketiyle beraber ılık suda yapılmasını öneriyoruz. Dondurulmuş meyveler çözündükten sonra gevşeyip su saldıklarından, komposto, reçel yapılmasında kullanmak daha doğru olur.”
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
33
ORGANİK SAĞLIK
NE EKERSEN ONU BIÇERSIN
“Gıdalarda en yaygın kimyasal bulaşma, tarım koruma ilaçlarından ileri gelen kalıntılarla olur. Öyle ki, dünyada her yıl 1.5 milyon insanın tarım ilaçlarından zehirlendiği, bunlardan 30 bininin bu sebeple öldüğü bilinmektedir. Tarım koruma ilaçları, sebze ve meyve yetiştiriciliğinde yabani otlar, böcekler, parazitler, solucanlar, tarla fareleri gibi zararlılardan korunmak için kullanılıyor. Bu amaçla doğaya her yıl tonlarca zehirli ilaç serpilip çevrenin kirlenmesine, doğal dengenin bozulmasına neden olunuyor. Bilinçsiz ve plansız yapılan ilaçlama, sadece bitki zararlılarına değil, doğadaki dengeyi sağlayan parazit, faydalı böcekler, yabani arılar ve bal arılarını da direkt olarak etkiliyor. Ayrıca kuşlar, diğer hayvanlar ve insanlar da hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkileniyor. Tarım koruma ilaçlarının tüm dünyada yaygın ve sorumsuzca kullanılması neticesinde bu ilaç kalıntılarının bulaşmadığı gıda maddesi, neredeyse yok denecek kadar az. Günlük sebze ve meyveler, çay, kakao, bal, baharat gibi çok çeşitli gıda maddelerine bu kalıntılar bulaşır. Diğer taraftan bu ilaç kalıntıları, yemlere bulaşarak hayvanların etine, sütüne, yumurtasına çok az miktarda da olsa geçer. Hatta anne sütünde bile bu kalıntılara rastlanabiliyor.”
TARIM ILAÇLARININ ZARARLARI
“Gıdalarla insan vücuduna alınan ilaç kalıntıları, karaciğer ve böbrek başta olmak üzere yağ doku ve diğer organlarda birikir. Zehir, zamanla belli bir birikim dozuna ulaştınca kronik zehirlenmeler ve rahatsızlıklara neden olur. Bilhassa organik klorlu ilaçlar, çevre ve vücutta uzun süre kalır. Bu maddelerin tehlikesi zehirli olmalarının yanında, etkilerinin çabuk görülmeyip gizli kalmasıdır. Tarım koruma ilaçlarının kalıntıları, çok az miktarlarda bile olsa klinik ekolojide tehlikeli olarak kabul edilir. Bu kalıntılar insanlarda bağışıklık sistemi rahatsızlıklarına sebep olur. Belirtilerin birçoğunun ‘psikosomatik’ rahatsızlıklarla karıştırıldığını da biliyoruz.”
GIDALARIN DONDURULMASI ZAMANIN DURDURULMASIDIR
“Gıdaların uzun süreli muhafazası için insanoğlunun ilk bulduğu yol pişirmek oldu. Dondurma işlemindeki amaç ise gıdada var olan mikro organizmaların üremelerini durdurmak. Dışarıda 1-2 saat içerisinde sayılarını sürekli 2’ye katlayarak üreyen mikro organizmalar, gıdalar buzdolabına alındıklarında üremeleri yavaşlar ve böylece gıdaların daha uzun süre dayanmaları sağlanır. Eksi 18 derecede yapılan dondurma işlemi sayesinde gıdaların bozulmadan kalabilmeleri aylarca hatta senelerce mümkün hale gelmiştir. Gıdanın dondurulması, zamanın durdurulmasıdır.”
AVANTAJLARI VAR MI?
Uygun bir şekilde ve uygun derecede dondurulan gıdaların getirdiği avantajlar, ürünlerin vitamin, mineral madde, kalori besin değerinde kayıp olmaması, temiz ve ayıklanmış kalmaları, tazeden farksız olmaları ve katkı maddesi taşımamalarını sayabiliriz. Yerine ve mevsimine göre tazesinden daha ucuz olabilir.
GIDALAR NE ZAMAN NIYE BOZULUR? Etin bozulma nedenleri: -Oksijen, sıcaklık, ışık. -Dayanma süresi, 0-7 derecede 3-4 gündür. Tavuğun bozulma nedenleri: -Oksijen, sıcaklık, ışık. -Dayanma süresi, 0-7 derecede 2-3 gündür. Balığın bozulma nedenleri: Oksijen, sıcaklık, ışık. -Dayanma süresi 0-7 derecede 2-3 gündür. Sütün bozulma nedenleri: -Oksijen, sıcaklık. l Dayanma süresi 0-7 derecede 2-3 gündür. Peynirin bozulma nedenleri: -Sıcaklık, nem. Dayanma süresi soğukta ve salamurada 4-12 aydır. Ekmek ve pastane ürünlerinin bozulma nedenleri: Oksijen, sıcaklık. Dayanma süresi ekmek için 2 gün ve kek için 7 gündür. Taze sebze ve meyveler bozulma nedenleri sıcaklık, nem, ışık, oksijendir. Dayanma süresi çeşide göre değişir. Konserveler ise sıcakta bozulur. Dayanma süreleri serin bir yerde muhaza edilmesi şartıyla 12-35 ay arasında değişir.
-18 DERECEDE MUHAFAZA SÜRESI Et ürünleri için: -Sığır eti 12 ay, dana eti 6-9 ay, koyun eti 8-10 ay, kıyma 3-6 ay, kemik 6-8 ay, iç organlar 3-6 ay, sakat at 2-4 ay, iç yağ 8-10 ay, tavuk 4-8 ay, kaz 4-6 ay. Balıklar için: Yağsız balık 4-6 ay, yağlı balık 1-3 ay. Süt ürünleri için: -Kaymak 2-3 ay, dondurma 1-2 ay, tereyağı 6-8 ay, peynir 6-8 ay. Yumurta için: -Sarısı 8-10 ay, beyazı 10-12 ay. Pasta ve fırın ürünleri için: -Bisküvit 4-6 ay, meyveli pasta 4-6 ay. Sebzeler için: -Fasulye 9-12 ay, bezelye 9-12 ay, salatalık 5-6 ay, havuç 8-10 ay
34
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Yörünge R A H M İ AY D I N
Düzce Organik Güvenilir Gıdalar Derneği Başkanı
Organik ürünleri tanıyormuyuz alışmaların yapılması ile düşünülen kısmı arasında şöyle bir fark var; düşünülen basit, yapılan zor. Elbette önce düşünmek lazım, planlamak lazım, proje lazım. Projeleri uygulamak için zaman, mekan yapan, finansman o kadar fazla şey lazım ki. Basit düşünme ile yapılmasının zor olduğunu, düşünüleni tatbik ederken zorluğu anlaşılır. Ama bunu yapan bilir ve anlar. Yani kazanmak, çalışmak, tasarruf etmek fiiliyata başlayınca zor olur. Ama bir gün mali hülyaya dalıp şöyle bir çiftlik olsa, içinde ağaçlar, sebze yapacak bahçe, süt için inekler, çeşit çeşit meyveler olsa kana kana yense. Artanı da öyle ya çiftlik bu tabi ki organik ürünler üretiliyor fazlasını da satsak, iyi de para yapsa. Bak o zaman köşeyi ne çabuk dönüyoruz. Hele de organik ürün diye satarsak. Halkta organik ürünün kriterini bilmiyor veya satın alırken sormuyor. Köy ürünü, doğal ürün, organik ürün kim nasıl ürün arıyorsa. Söylenene inanıp alıyor, kim yapmaz böyle bir ticareti. Ve bir gün düşünülen olay birinin aklına geliyor. Bu ya bir ticaret erbabı ya bir pazar işleri yapan bir esnaf veya fuar, etkinlik bölgelerinde zeminleşmiş satıcı ne derseniz? Yukarıda anlattığım şekli düşünmüş birisi. Tabiî ki düşüncesinde beklide doğru olduğunu sanarak düşünüyor. Fakat düşünülen her iş tatbik sahasında farklılaştığı, bazı zor olanların düşünülmeye gerek duyulmadığını sonradan anlıyor. Düşünceler düşünene iyi bir kazanç sağlarken, onun her dediğine inanarak satın alana da maalesef zarar veriyor. 2014 yılında ki makalelerimde de organik ürünlerin nasıl bir kontrol zincirinden geçmesi gerektiğini yazmıştım. Ama gittiğim fuarlarda tanıtım yapan kurumlar, şahıslar, ürün sahipleri organik olmadığı halde etiketlerine organik ürün diye yazanları gördük. Ve ürünü inceleyince değil organik doğal olabilme imkanı bile olmayan ürünlere rastladık. Halk doğal istiyorsa ürün doğal, organik istiyorsa organik, normal istiyorsa normal diyerek yapılan satışları gördük. Asıl anlatmak istediğim organik ürünleri satın alırken 1-Tarım Bakanlığı’nın logosu,2-Kontrol Sertifika Kuruluşunun logosu, 3firmanın üretim izin belgesi etikette mutlaka olacak. En önemlisi de aldığınız ürünün ürün sertifikası A4 kağıdı büyüklüğünde
Ç
ve üzerinde faturanın numarası bulunan bir ürün sertifikası olmak zorunda. Eğer sertifika diye müteşebbis sertifikası gösteriliyorsa bu organik üretime başlayan herkese verilen ama ürün sertifikası yerine geçmeyen bir belgedir. Ürün sertifikası ise o ürünün bütün aşamaları kontrol altında üretim yapılmış ve stok kaydı sertifika kuruluşu tarafından Tarım Hayvancılık Bakanlığı’nda kaydı bulunan ve o stoktan alınarak pazara çıkmış ürün demektir. Eğer şüpheli bir durum hissediyorsanız bu belgeleri sormalısınız. Bu belgeleri sormadan ya da organik olarak satanın sözüne itibar ile kabul ederseniz organik yapmaya çalışan insanların emeklerini, harcamalarını yok saymış olacaksınız. Bu da haksız kazanç sağlamaya yardım etmek olur. Organik ürün üretebilmek için işlenecek arazi ürünün türüne göre 2 ila 4 yıl geçiş dönemine alınır. Bu yıllar içinde kontrol sertifika ücreti ödenir. Ancak kimyasal kullanılmaz, verim düşer. Araziye organik madde takviyesi yapılmak zorundadır. Ama geçiş dönemi ürünleri maalesef organik diye değerlendirilemez. Geçiş dönemi bittikten sonra organik vasıfı kazanan ürünler, organik ürün diye satılabilir. Sabırla geçirilen bu zaman maalesef hep masraf yapılarak bu hedefe varılır. Böyle bir meşakkati yüksek yolda giden üreticinin hakkını, hiç bu zahmete girmeden toptancıdan alıp organik diye satandan organik ürün anlamında ürün alan kimse kişinin haksız kazanmasına yardımcı olur. Ama asıl organik üretecek çiftçinin üretebilme imkanını da engellemiş olacaktır. Mademki organik ürün satın alıyorsunuz o zaman organik üretenlerin ürününden alırsanız üretime destek vermiş olursunuz. Konu hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz dergimize başvurabilirsiniz. Sizlere organik ürün ürettirebilmek için bizler bu gayreti gösteriyoruz. Siz, size lazım olan organik ürünleri dergimize bildirin, üretimi için çalışalım. Organik Beslenmek Vücuda Verilen Hürriyettir.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
35
ORGANİK SAĞLIK
Herkesin
sağlıklı yaşamı
kendine göre
Güzelliğin sırrını sorsam herkes kendine göre ayrı ayrı cevaplar verebilir. Kimi konuyu genetik olarak değerlendirir kimi ise yaşam tarzına, uyku düzenine ya da yediğine içtiğine bağlar. Peki güzellik ve sağlıklı yaşam neden bu kadar önemli, son dönemde güzellik, estetik arayışlar ve sağlıklı yaşamın iyiden iyiye popülerleşmesinin sebebi ne? AHU YAĞTU
36
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama çok fazla değil bundan üç, dört sene evveline kadar sahil hattında sabahları bu kadar çok insan yürüyüş ya da koşu yapmıyordu. Sanki bu civarda oturan herkesin, tek tek evlerine gidilip “Bugüne kadar bi şey demedik ama hadi artık çıkın evinizden biraz hava alın, biraz yürüyün hem de spor yapmış olursunuz!” denmiş. Şaka bir yana bu manzarayı görmek de hoşuma gitmiyor değil bir taraftan. Bir spordur, diyettir, sağlıklı beslenmedir gidiyor epey zamandır. Hatta karşılaştığım insanların yüzde 70’i sağlıklı yaşam için mutlaka bir formül uyguluyor. Bazısı saplantılı hale getirmiş, bazısı trend diye girmiş bu yola, bazısının ise gerçekten yaşam tarzı bu şekilde.
“MERHABA KİLO MU VERDİN?”
Elbette obezite bir çeşit hastalık olarak kabul edildi fakat kimse çıkıp da “Herkes zayıf olacak!” demedi. 90’larda karşımıza çıkan zayıflama trendi yeniden gündemde olunca kilosundan memnun olmayan birçok insan diyetisyenlere hücum etti. Çok çeşitli diyetler türedi. Bazıları dünya çapında meşhur oldu bazılarının hesabını insanlar hayatlarıyla ödedi. Bütün bunlar olurken kilo vermek isteyenler normal kilolarından oldukça düşük kilolara inip kendilerini iyi hissetti. O kiloları koruyabildiler mi orası tartışılır ama gün “Merhaba kilo mu verdin sen?” “Evet teşekkür ederim” gününe dönüştü. Diyet ve sağlıklı beslenme şirketleri tarafından üç öğünlük gıdalar evlere servis edilmeye başladı. Sağlıklı beslenmenin temel şartlarını anlamak için diyet yapanlar da oldu elbette.Cildin ışıldaması için sağlıklı beslenme ve cildi iyi temizleme şart. Fakat bununla yetinmeyenler estetik operasyonlar, botoks, vitamin enjekte ettirme, lazerle cilt soydurma gibi yöntemlere
başvuruyor. Bunun yanında incelme, sıkılaşma selülit tedavisi, toparlama, oksijen tedavisi, liposuction uygulamaları da tercih edilenler arasında.
ORGANİK EN GÜZELİ
Artık organik ürünler hayatımızın her alanında yer alıyor. Kozmetikten tekstile, gıdadan inşaat malzemelerine kadar her türlü ürünün organik olanını tüketmeye özen gösteriyoruz. Bir diğer trend olan homeopati son zamanların en çok tercih edilen tedavi yollarından biri. İlaç kullanmaktan bıkan ve bitkilerin iyileştirici özelliklerine inanan pek çok insan artık bu yolla tedavi oluyor. Sonuç olarak, ruhumuza ve bedenimize iyi bakmak durumundayız. Trendler bize daha neler gösterecek, sağlıklı yaşam için ne öne çıkacak bilemem ama ‘sağlam kafa sağlam vücutta bulunur’ cümlesini, motto haline getirsek hiç de fena olmaz.
NEFES ALMAYI ÖĞRENMELİ
Nefes en önemli yaşam unsuru. Nefesi doğru kullanmak, nerede nasıl nefes alacağını bilmek için nefes terapi merkezleri kuruldu. İhtiyacı olanlara doğru nefes alıp verme, sakinleşme, ruhsal arınma gibi tedavi yöntemleri sunan bu merkezler son günlerde çok revaçta.
SPOR TREND OLUR MU?
Pilates en popüler ve tercih edilen spor dalları arasında parlarken bunu yoga, tai chi, cross fit, kick box, kinesis, miha, yer çekimsiz ortamda spor gibi değişik alternatif türler takip etti. Sporu yaşam şekli haline getirenler var ama sağlıklı yaşam hattına yeni abone olanlar aradaki farkı parmak ısırttıracak bir şekilde kapattı. Yeri geldi özel spor hocaları devreye girdi, yeri geldi özel stüdyolarda çalışıldı. Sporun sağlık için yapılması her zaman çok önemli ve geleceğe yani yaşlılığa yatırım fakat trend olarak algılanması ve onun için yapılması biraz içler acısı bir durum maalesef.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
37
SAĞLIK ANALİZ
Organik
listenize eklemeniz
gereken 7 ürün Organik sebze ve süt tüketimine başladınız mı? Şimdi sıra organik ürün listenizi genişletmekte. Günümüzde, organik gıda sektörü oldukça canlı ve iyi bir durumda. Aslında, müşteriler organik yaşam yönelimlerini, market reyonlarının ötesine taşımaktalar. Gıda dışındaki ürünlerde de organik olanların tercih edilmesi de giderek artış göstermekte. Birçok insan organik şampuan ve sabunları tercih ediyor. Taze ve organik sebze ve meyve tüketimi rutinine sahip olduğunuza göre, alışveriş listenize diğer gerekli organik ürünleri de eklemenizin vakti gelmiş demektir.
38
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Hormonsuz Tatlılar Standart dondurmalar, genellikle, genetiği oynanmış mısır, soya ve hatta belli kanser tipleriyle ilişkileri ortaya çıkarılmış antibiyotikler ve hormonlarla doğal olmayan bir biçimde beslenen ineklerin sütüyle yapılır. Organik mandıralarda bunların hepsi yasaklanmıştır ve ineklerin, organik ot ve samanla, daha doğal bir şekilde beslenmesi şart koşulmuştur. Bu koşullar altında elde edilen süt, konjuge linoleik asit veya CLA olarak bilinen kalbi koruyucu özelliğe sahip yağ bakımından daha zengindir.
Daha Mutlu Tavuklardan Elde Edilen Yumurtalar Ülkemizde üretilen yumurtaların %90’dan fazlasının, küçük kafesler içerisine tıkılıp, antibiyotiklerle doldurulmuş gıdalarla beslenen tavuklardan geldiğini biliyor muydunuz? Tüketiciler bu durumun farkındalar ve bu durumu onayladıkları da söylenemez. Malesef ki burda da kafa karıştırıcı hamleler yaparak olayın üstü örtülüyor. Süpermarketteki organik yumurtalar ise büyük ihtimalle tavukları sadece organik gıdalarla besleyen ve kafesler dışında dolaşıp doğal davranışlarını sergilemelerine izin veren kapalı işlem merkezlerinden gelmektedir. Siz hangisini tercih ederdiniz? Donmuş Gıda Reyonundaki Tarım İlacı İçermeyen Ürünler Çiftlik marketleri ve kamu destekli tarım programları gibi direk-çiftlikten-al kampanyaları, taze ürün satışları için her geçen gün daha fazla insana hitap ediyor. Fakat tüketiciler, dondurulmuş meyve ve
sebze reyonlarında da organik ürünleri seçerek, bütün bir yıl boyunca sürdürülebilir tarım temasına sadık kalmak istiyorlar. Editörün önerisi: Bunun için en iyi yöntem, üretim sezonu süresince yerel bir organik çiftlikten toplu alışveriş yapılması ve bu mahsüllerin sonradan kullanılmak üzere muhafaza edilmesidir. Sürdürülebilir Cilt ve Saç Bakımı Lütfen bu cümleyi tekrarlayın: “Doğal kelimesinin hiçbir anlamı yoktur.” Bu genelleme, gıda ürünlerinin ve kullandığınız sabundan şampuana, traş köpüğünden tırnak cilasına kadar her ürünün üzerine basılan etiketler için geçerlidir. Yine de, kişisel bakım ürünleri üreticileri, gıda endüstrisinin aksine, “organik” kelimesini çok daha rahat bir şekilde kullanmaktadır. Gerçek organik kişisel bakım ürünlerini bulmak için, ürün isminde geçen “organik” kelimesine değil, ürün üzerindeki bakanlık ve serfika simgesinin olmasına dikkat etmelisiniz. Gerçek Doğal Et Organik et satışları, 2010 yılına kıyasla yüksek oranda artış göstermiştir. Organik sığır etini tercih eden tüketicilerin, tükettiklere ete amonyak gazı, gıda boyası veya gıda endüstrisinde kullanılan diğer tipik, zararlı maddelerin enjekte edilmiş olması olasılığı hakkında kaygılanmak zorunda kalmazlar. Editörün önerisi: Süpermarkette alışveriş yaparken, tıbbi ilaç ve başkaca atık içermeyen et satın almak için, “doğal” gibi kelimelerin yazılı olduğu ürünlerden ziyade Tarım Bakanlığı’na ait organik etiketli ürünleri tercih edin. Süt Birçok tüketici için tarım ürünlerinin yanısıra süt de, öncelikli bir organik üründür. Organik beslenmeye ilk adımı atmış olan birçok ebeveyn, bazı geleneksel mandıra işlemlerinde kullanılan, kansere yol açan, genetiği değiştirilmiş büyüme hormonlarına karşı ailelerini korumak için buzdolabını organik sütle doldurmaktadır. Günümüzde organik süt satış artışı gözle görülebilir ölçüde büyüme göstermiştir. Yani organik süt endüstrisi, sağlığınızı korumak için oldukça canlı ve iyi bir durumda.
Tavuk Eti Yemeyen Tavuklar Endüstriyel tavuk üretimi, birçok kişinin iştah kaybı problemi yaşamasına neden olmaktadır. Geçtiğimiz yıl, organik tavuk satışlarında yüksek oranda bir artış yaşanmıştır. Tavukları kimyasallarla, ağır metallerle, ilaçlarla ve hatta diğer tavukların parçalarıyla besleyen fabrika çiftlikleri hakkında her geçen gün çıkan yeni raporlar yaygınlaşırken, Türkiye halkı daha sürdürülebilir nitelikli bir kaynağa yönelmektedir. Editörün önerisi: Organik tahıl takviyesi yapılmış, mera ve çayırda otlatılarak beslenen tavuklar. Bu tavuklar, mera kuşu olarak bilinir ve otlatma işlemi çoğunlukla açık havada, tavukların tüm gün taze ot ve böcek yiyebilecekleri zemini açık kafeslerde gerçekleştirilir. İyi şartlarda gerçekleştirilen işlemlerde, kafesler günde birkaç kez taze otların olduğu yerlere taşınır.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
39
ORGANİK HAYAT
2014 yılının Out’ları
2015’in Starları Hazır meyveli yoğurtlar, sirkeli su, patates cipsi, şeker ilave edilmiş meyveler genel olarak geçtiğimiz yılın favori besinleriyken, 2015 yılında bunların yerini ev yapımı meyveli yoğurt, aromalı sular, nohut çerezi ve fırınlanmış meyveler alıyor. Yağ akıcı, ödem atıcı, tok tutucu etkisi ile kinoa, avokado ve ananas ise 2014 yılında kadınların favorisi oldu. Erkeklerin tercih ettikleri besinler ise fıstık ezmesi, pop-corn, kefir. Chia tohumu, hindistan cevizi suyu, badem sütü, amarant ise 2015 yılının star besinleri olacak. Hazır meyveli yoğurtlar (104 kalori) OUT, Ev Yapımı Meyveli Yoğurt (70 kalori) İN Sirkeli Su (0 kalori) OUT, Aromalı Sular (0 kalori) İN Patates Cipsi (400 kalori) OUT, Nohut Çerezi (225 kalori) İN
2015 yılının Starı olacak besinler neler? Chia Tohumu, adını maya dilinde “güç” anlamına gelen kelimeden almıştır ve 2015 starı olacak besinlerin başında gelmektedir. 1 tatlı kaşığı chia tohumu, 1 kase yulaf kadar lif içermektedir ve günlük önerilen lif ihtiyacınızın %42’ sini karşılar.
2014 yılında KADINLAR en çok neyi sevdi? Kadın danışanlarım arasında özellikle yağ yakıcı, ödem atıcı ve tok tutucu etkileriyle KİNOA, AVOKADO ve ANANAS favori besinler arasındaydı.
2014 yılında ERKEKLER en çok neyi sevdi? Erkek danışanlarım arasında özellikle kas artırıcı, yağ yakıcı ve tok tutucu etkileriyle FISTIK EZMESİ, POPCORN ve KEFİR favori besinler arasındaydı.
KİNOA, 100 gramda 4.4 gram protein içeriğiyle, vücudun kendini onarması ve gelişmesi için gereken ancak kendi başına üretemediği 9 temel amino asite sahiptir.
FISTIK EZMESİ, kas yapımını destekler ve yağ yakımını sağlar. Obezite, kas kaybı ve kalp hastalıkları ile savaşır. Dikkat için gerekli olan B6 vitamininden zengindir.
AVOKADO, Avokado, bereket meyvesi olarak da bilinmektedir. Avokado C, E ve B6 vitaminleri ile potasyum, lutein ve lifin iyi bir kaynağıdır.
YAĞSIZ POPCORN, Özellikle erkekler için tv atıştırmalıkları ayrı bir kategoridedir. Yağsız ve tuzsuz bir bardak patlamış mısır ise bir dilim ekmeğin kalorisine eşdeğerdir.
ANANAS, içeriğindeki ‘Bromelain’ enzimi ile ödem atımına yardımcı olan özellikle kadınlar için süper bir meyvedir. C vitaminin iyi bir kaynağı olmasının yanı sıra lif oranı da iyidir.
KEFİR, fermente bir içecektir ve probiyotik etkilidir. Özellikle sindirim sistemi için son derece faydalı olmasının yanı sıra bağışıklık sistemini destekler, tok tutar ve kalsiyum kaynağıdır.
40
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Hindistan cevizi suyu, Hindistan cevizinin kırılarak içerisinden çıkarılan Hindistan cevizi suyu, hem çok lezzetli, hem de çok sağlıklı bir içecektir. Hindistan cevizi suyu doğal şeker, protein, antioksidanlar, vitaminler ve mineraller içermektedir. Badem Sütü, vejetaryen, inek sütünün tadını sevmeyen veya intoleransı olan bireyler tarafından sıklıkla tercih edilmeye başlayan bir süt çeşidi özellikle 2015 de yıldızı daha da parlayacak gibi gözüküyor. Amarant, Kinoanın tahtını sallayan Amarant, yüksek protein içerikli bir tahıldır. Kinoa’ya benzer besin değerleri vardır. Pek çok tahılda mevcut olmayan lizin aminoasidini içermesi, amarant’a “tam protein” kaynağı özelliğini kazandırır.
Yüksek topuk seven topuk
dikenine
katlanır Bahara fit bir D başlangıç yapın!
Hareketsiz geçen kış mevsiminin ardından vücudunuzu bahara hazırlayacak öneriler var
K
apalı mekanlarda uzun süre hareketsiz kalıp, üzerine bir de fazla karbonhidrat tükettiğinizde yorgun ve halsiz hissetmeye başlarsınız. Bununla birlikte hareketsizlik de artınca metabolizmanız ve sindirim sisteminiz yavaşlar. Halbuki soğuk havada hareket etmek daha fazla kalori yakmanızı ve yavaşlayan sindirim sisteminizi hızlandırmanızı sağlar.
Her gün mutlaka taze meyve yiyin! Turp: Folik asit, C vitamini, potasyum, kalsiyum ve demir içeriğine sahiptir. Bronşit, hazımsızlık gibi rahatsızlıklara iyi gelir. Brokoli: Beta karoten içeriğiyle kansere karşı güçlü bir koruyucudur ve kanser riskini azaltır. B1 ile C vitaminlerini ve kalsiyum, potasyum ile selenyum minerallerini içerir. Brokoli suyunun havuç ya da elma suyuyla içilmesi faydalıdır. Brüksel lahanası: C ve K vitaminlerinin yanı sıra folat, betakaroten, demir, fosfor ve magenzyum içerir. Özellikle akciğer kanserini önleyici özelliğe sahiptir. Pancar: A,B,C vitaminleri ile magnezyum, fosfor ve çinko bulundurur. Kırmızı pancar iştahı açar ve hazmı kolaylaştırır. Yüksek tansiyonu düşürücü etkisi olan pancar, böbrek kumlarının dökülmesinde etkilidir ve kanserden koruyucu özelliği vardır. Karnabahar: Fosfat, potasyum, E vitamini ve protein içerir. Göğüs kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Havuç: A vitamini içeriği ile karaciğeri koruyucu özelliğe sahiptir. Akciğer kanserine karşı korur ve görme zayıflığı oluşumunu önler. Portakal: C vitamini ve potasyum içeriğine sahiptir. Soğuk algınlığını ve kemik erimesini önleyici, sindirim sistemini düzenleyici, kalp-damar sağlığını koruyucu özelliğe sahiptir.
awson ve arkadaşlarının 2003’te yaptığı çalışmada kadınlarda topuk yüksekliği ne kadar az ise o kadar çok kireçlenme görüldüğü bildirildi. Çalışma, inanılanın aksine yüksek değil alçak topuklu ayakkabıların kireçlenme riskini artırdığını iddia ediyordu. Alçak topuklu ayakkabılarla ayaklarının daha fazla ağrıdığını ifade eden kadınlar olduğunu da biliniyor. Fizik Tedavi, Rehabilitasyon ve Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Salim Göktepe konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede; ‘’Ne yazık ki yüksek topuklu ayakkabıların sağlığa etkileri konusunda yeterli bilimsel veri yok. Kesin olarak bilinen, bu ayakkabıların vücut ağırlığının büyük bir bölümünü ön ayak bölgesine, tarak kemikleri ile parmakların eklem yaptığı alana taşıttığı. Yine dizlere binen yükü artırdığı, kalçanın öne doğru eğilmesine, bel ve boyun kavislerinin derinleşmesine yol açtığı biliniyor. Bu etkileriyle genel olarak zararlı oldukları kabul ediliyor. Dawson çalışması ise ilk yayınlandığında medyada ses getirmiş olsa da bilim dünyasında pek destek bulmadı. Yüksek topuklular mekanik etkileriyle en başta topuk dikeni, halluks valgus (başparmak çıkıntısı), çekiç parmak gibi ayak problemlerine yol açtığı bildiriliyor. Ayrıca aşil tendonunda kısalma, dizlerde ağrı ve kireçlenme, kalça, bel, sırt ve boyun kaslarında ağrı ve gerilmelere neden olması mümkün. Bunların çoğu aslında kadınlar tarafından bilinen gerçekler.’’ dedi.
Yüksek Topuktan Vazgeçemeyenlere Öneriler... Göktepe, zararlarına rağmen yüksek topuktan vazgeçmeyen kadınlara, zararları en aza indirmek için önerilerde bulundu; • • •
• • • • •
Ayakkabılarınızı öğleden sonra, ayakların en şiş olduğu zamanda alın. Yüksek topukluları sadece özel günlerde ve kısa süre giyin. Giymeden önce ve çıkardıktan sonra Aşil tendonu germe egzersizleri ve pelvik tilt (dizler bükülü sırtüstü pozisyonda iken bel boşluğunuzu yere yapıştırma) egzersizleri yapın. Mümkünse beş santimetreden daha yüksek topuk kullanmayın. Ön kısmı daralan ayakkabıları tercih etmeyin. Ayağın öne doğru kaymasını önlemek için iç tabanı deri ayakkabılar kullanın. Ayak kavsini destekleyen modeller ya da silikon tabanlık kullanın. Kilonuza dikkat edin.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
41
ORGANİK SERTİFİKA
ASLI BATI ÇEVİK, CERES İDARI VE TEKNIK MÜDÜRÜ
“Sektörün kalitesini en üst düzeylere çekme hedefindeyiz” CERES OLARAK ŞEFFAF, HIZLI VE ADIL BIR ÇÖZÜM ORTAĞI OLARAK BILINMEKTE VE SEKTÖRÜN KALITESINI EN ÜST DÜZEYLERE ÇEKME HEDEFINDE BIR FIRMA OLDUKLARINI SÖYLEYEN CERES İDARİ VE TEKNİM MÜDÜRÜ ASLI BATI ÇEVİK, ÇIFTÇILER VE GIDADAN, TEKSTILE KADAR BİR ÇOK FİRMAYA HIZMET VERDİKLERİNİ BELİRTTİ.
Öncelikle sertifikasyon nedir? Bir işletmenin sertifika alması ne anlama geliyor? Belgelendirme anlamına gelmektedir. Özelde bir işletmenin sertifika alması, sertifikada bahsi geçen ürünleri ilgili organik yönetmelik/standartlara uygun olarak üretebildiği anlamına gelmektedir. Hangi sektörlere sertifika düzenliyorsunuz? Tarım, gıda, tekstil, kozmetik sektörü. Sertifikasyon neden gerekli? Sertifikasyon, pazarda ürünün organik kalitesini ispatlamak için zorunlu. Türkiye’de bir ürünü “organik” olarak satmak istiyorsanız, “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik “çerçevesinde üretim yaptığınızı sertifika alarak belgelemek zorundasınız. İnsanlar gönül rahatlığı ile sizin logonuzun olduğu ürünleri alabilir mi? Kesinlikle. Tüketiciler T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın organik sertifikasyon yetkisi verdiği kuruluşların sertifikalandırdığı ve Organik Tarım logosu taşıyan ürünleri organik olarak alabilir. İşletmeleri hangi şartlar altında ve ne şekilde denetliyorsunuz? Süreci biraz anlatır mısınız? Süreç kuruluşumuza başvuru ile başlar.Sertifikalandırılmak istenen üretimin kapsamına göre bir hizmet teklifi hazırlanır. Müteşebbis teklifi kabul ettiği takdirde, yetkili kontrolör müteşebbisten organik üretimi hakkında bilgi talep eder ve birlikte bir kontrol günü belirlenir. Belirlenen günde üretim yerine gidilerek, verilen bilgilerin yerinde denetimi yapılır ve yönetmelik/ standarda uygun üretim yapılıp yapılmadığı, varsa düzeltilmesi gereken noktalar hakkında rapor tutulur. Rapor kontrolör tarafından sertifikasyon birimine sunulur. Sertifikasyon birimi
42
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
raporu inceleyerek nihai sertifikasyon kararını müteşebbise bildirir. Ürününü sizde sertifikalaştırmış birisi tüm dünyada kabul görmüş oluyor mu? Ülkemizin olduğu gibi AB, ABD, Japonya, Çin, vb. ülkelerin kendi yönetmelikleri, dolayısıyla organik sertifikasyon koşulları vardır. Ürününüzü hangi pazarlarda “organik” olarak satmak istiyorsanız, o pazarın yönetmeliğine uygun olarak üretim yapmalı, sertifikasyon başvurusunda bulunmalısınız. Bizim sertifikasyonunu yaptığımız yönetmelikler/standartlar hakkında detaylı bilgiyi http://ceres-cert.com.tr/linkler/ adresinde bulabilirsiniz. Organik Tarım ile İyi Tarım arasındaki fark nedir? En temel fark Organik Tarım yapan üreticilerin sadece ilgili organik yönetmeliklerde izin verilen girdileri (ilaç, gübre, katkı maddesi, vb.), izin verilen koşullarda kullanabilmesi, İyi Tarım yapan üreticilerin ise gerektiği takdirde piyasada ilgili ürüne ruhsatlı tüm girdileri etiketinde yazan kullanım talimatları doğrultusunda kullanabilmeleridir.
CERES hakkında bilgi verebilir misin? CERES Kontrol ve Belgelendirme Hizmetleri Ltd. Şti., halihazırda Avrupa, Amerika, Afrika, Ortadoğu, Orta ve Doğu Avrupa Asya’da faaliyet gösteren Almanya merkezli CERES GmbH’ın da ortağı olduğu bir kontrol sertifikasyon kuruluşudur ve Mart 2005’ten beri Türkiye’de hizmet vermektedir. Firmamız şeffaf, hızlı ve adil bir çözüm ortağı olarak bilinmekte ve sektörün kalitesini en üst düzeylere çekme hedefinde bir firmadır. CERES GmbH ve CERES Ltd. Şti olarak, sektöre yıllarını vermiş bir ekiple çalışıyoruz. Bürokratik işlemleri en az düzeye indiren, tüm müşterilere tarafsız ve eşit davranarak sonuca ulaşmayı amaçlayan, gelişim için tüm öneri ve eleştirilere açık, çıkar çatışmalarına ve yolsuzluğa izin vermeyen açık prosedürleri olan bir kalite yönetimine sahibiz. Çiftçiler ve çiftçi grupları, gıda, kozmetik ve tekstil firmaları, arıcılar, doğadan toplama firmaları, işleyiciler, ithalat ve ihracat yapanlar, girdi üreticilerine hizmet veriyoruz.
ORGANİK MARKET
EKOORGANIK SAHIBI, SALIH ŞENTÜRK
“Ürün yelpazesi en geniş organik marketlerden biriyiz”
EKOORGANIK OLARAK TAMAMI %100 ORGANIK SERTIFIKALI 2500’DEN FAZLA ÜRÜN ÇEŞIDIYLE 2007 YILINDAN BERI TÜRKIYE’NIN LIDER ORGANIK MAĞAZASI DURUMUNDA OLAN VE BÜYÜME KARARI NETICESINDE TÜRKIYE’NIN ILK VE TEK ORGANIK SÜPERMARKET MAĞAZASINI AÇAN EKOORGANIK SAHIBI SALİH ŞENTÜRK’E BAZI SORULAR SORDUK...
Salih Bey kimdir? İstanbul Üniversitesi mezunu Bilgisayar Mühendisiyim. Bir süre Bilgi Teknolojileri sektöründe çalıştıktan sonra kendi iş fikirlerimi hayata geçirmek için işimden ayrılım. Bilgi Teknolojileri ve Organik sektöründe çeşitli projeleri hayata geçirdim. Organik hayat ile nasıl tanıştınız? Yaptığımız araştırmalar sonucunda çevre ve insan sağlığı için en doğru, güvenilir ve adil üretimin organik tarım olduğu sonucuna ulaştık. Çünkü organik tarım tarladan sofraya kadar tüm aşamaları izlenebilen ve denetlenebilen bir üretim şekli. Bu üretim ve denetim bilimsel standartlara ile Avrupa Birliği Organik Tarım mevzuatına göre düzenlenmiş Organik Tarım Kanunu kontrol edilmektedir. Aile olarak çevre duyarlılığımız sebebiyle bizde edindiğimiz bu bilgiler neticesinde ekolojik ürünler tüketmek istedik. Bu süreçte de organik ürünlerle tanıştık. Biz organik ürünler tüketmeye başladığımızda sektördeki hem üretici- ithalatçı sayıları hem de ürün çeşitliliği oldukça azdı. Eko Organik Nasıl doğdu? Çevre, insan sağlığı, çocuklarımız ve yaşanabilir şartlarda bir doğal denge için aile olarak ekolojik yaşam biçimini seçtik. Ancak bu kararı aldığımız dönemde ekolojik ürün temininde zorlandık. Organik sektöründe perakende satışlar noktasında bir ihtiyaç olduğunu gözlemledik. Bunun sonucu olarak da 2007 senesinde İstanbul Beylikdüzü’nde mağazamızı açtık. Ardından internet sitemiz kanalıyla tüm Türkiye’ye organik ürün gönderimine başladık. Organik ürünleri nerelerden temin ediyorsunuz? 2500 çeşidin üzerinde sadece sertifikalı organik ürünleri raflarında bulunduran bir mağazayız. Türkiye’deki neredeyse tüm üretici ve ithalatçı firmalardan ürün temin etmekteyiz. Tüketicilere ne gibi kolaylıklar sağlıyorsunuz? Yakın çevremizde yer alan bölgelere aynı gün eve servis ve diğer bölgelere de aynı gün kargo ile gönderim yapmaktayız. Ayrıca mağaza müşterilerimize özel çeşitli kampanyalar düzenlemekteyiz. Müşteri profiliniz hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? Uzun süredir hem mazağa hem de internet sitemiz aracılığıyla hizmet verdiğimiz için oldukça geniş bir müşteri profilimiz bulunmaktadır. Ama genelleme yapmak gerekirse eğitimli genç anneler ve çevre duyarlılığı yüksek kişilerin müşterilerimiz arasında anlamlı bir çoğunluğa sahip olduğunu söyleyebiliriz. Tüketiciler internet üzerinden de sipariş verebiliyor değil mi? www.ekoorganik.com internet sitemiz aracılığıyla müşterilerimiz sipariş verebilmektedir. Havale/EFT, Kredi
Kartı, BKM Ekspress, Kapıda ödeme seçenekleri ve tercih ettikleri kargo firması ile gönderim yapmaktayız. Stoklarımızda olan ürünleri internet sitemizde satışa sunduğumuz için verilen siparişleri aynı gün gönderim gerçekleştirmekteyiz. Neden sizi seçmeli tüketici? Ürünlerimizin %100’ü sertifikalı organik ürünlerden oluşuyor. “Organik” adını kullanan satış noktalarının neredeyse tamamında “doğal”, “katkısız”, “ev yapımı”, “köy ürünü” gibi adlarla ürünler satılmaktadır. Bu da hem organik sektöründe büyüme yaratacak bir gelir kaybına neden olmakta hem de tüketicilerde “organik” ürünün ne olduğu konusunda bilgi karmaşıklığına neden olmaktadır. Biz bu hassasiyetle sertifikası olmayan ürünlerin satışını hiçbir surette yapmamaktayız. Organik ürün yelpazenizi öğrenebilir miyiz? Mağazamızda sadece yetkili sertifikasyon firmaları tarafından denetlenerek sertifikalandırılmış ürünler satmaktayız. Gıdadan kozmetiğe, temizlik ürünlerinden tekstil ürünlerine, günlük süt ürünlerinden mutfak eşyalarına kadar farklı ürün gruplarına ait 2500’den fazla çeşitte ürünün satışını yapmaktayız. Hedefleriniz neler? Ekoorganik olarak tamamı %100 organik sertifikalı 2500’den fazla ürün çeşidiyle 2007 yılından beri Türkiye’nin lider organik mağazasıyız. Almış olduğumuz büyüme kararı neticesinde Mart 2015 tarihi itibariyle Türkiye’nin ilk ve tek Organik Süpermarket mağazasını açtık. Hedefimiz yeni mağazamız ile hizmet kalitesini ve ürün çeşitliliğini arttırarak organik sektöründe öncü olmayı sürdürmektir.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
43
ORGANİK KÖY
Ekolojik yaşam ve organik tarımın merkezi
Üç tarafı ormanlarla çevrili olan ekolojik otel ve organik tarım çiftliği Narköy, Türkiye’nin tek, dünyanın sayılı eğitim odaklı merkezlerinden biri olarak Kandıra’da hizmet veriyor. Organik tarım ve gıda merkezi, çağdaş bir çiftlik ve ekolojik otel olarak hizmet veren Narköy, aynı zamanda 800’den fazla çeşit tohumun depolandığı dünyanın en önemli tohum bankalarından biri
T
arihte İpek Yolu üzerinde bulunan limanlardan olan Kerpe’ye 3 km. mesafede, üç tarafı ormanlarla çevrili 100 dönüm arazi üzerinde konumlanıyor. Çağdaş bir çiftlik ve otel mantığıyla hizmet veren Narköy, 14 odasının yanı sıra; aile ve grup konaklama üniteleri, yörük çadırı, organik çiftlik yemeklerinin pişirildiği ana restoran, açık ve kapalı derslikler, organik tarım çiftliği ve muhteşem bir orman ile konuklarını ağırlıyor. Doğanın kalbinde tatil yapmak, çiftlik hayatını deneyimlemek, çeşitli eğitim, aktivite ve atölye çalışmalarına katılmak için ideal bir yerleşke olan Narköy; doğanın getirdiği kıstas ve sunduğu olanaklarla şekillenmiş, coğrafyasına saygılı, yöresel ve çağdaş bir yaşam alanı olarak öne çıkıyor.
EKO-OTEL, UZUN YILLARIN HAYALİ
Konsept ve organik tarım yöneticisi ‘Nar Anne’ olarak bilinen Nardane Kuşçu’nun uzun yıllar hayali ‘eğitim çiftliği’ fikri ile, oğlu Ozan Kuşçu’nun hayali ‘eğitim oteli’ fikrinin buluşmasından doğan ve 1.5 yıldan
44
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
bu yana hizmet veren Narköy; insanın doğaya bağlı kalmasını prensip edinerek hizmet veriyor. Konuklarında ormana, ağaçlara , toprağa, gökyüzüne farkındalık yaratacak perspektiflerden oluşan, sürdürülebilir yaşam modellerinin geliştirildiği, ekolojik yaşamı yakından tanımayı ve deneyimlemeyi isteyen herkesin faydalanabileceği bir ‘eko-otel’ olan Narköy, aynı zamanda bir organik tarım çiftliği ve eğitim yerleşkesi... Mimari projesi Emir Drahşan, LEA Invent ve mimar Beste Kuşçu önderliğinde uluslararası bir mimari ekibin çalışmasıyla oluşturulan tesisin iç mimari ekibinin liderliğini de Emir Drahşan ve Beste Kuşçu üstleniyor. Ekolojik mühendislik hizmetlerininin bir mimari ürünü olan yerleşkenin şpeyzaj projesi ise; Nardane Kuşçu’nun bilgi ve danışmanlığında Pil Tasarım ve Dilek Ayman’a ait. Sürdürülebilir enerji kullanımının esas olduğu Narköy’e ait yapılar, düşük karbon ayak izine sahip hafif çelik sistemi ile inşa edilerek, her ölçekte geri dönüşümlü ve doğal içerikli malzemelerle oluşturuldu.
su ve kozmetik ürünlerin kullanımı (doğal diş macunu, şampuan öneriyor, nedenlerini anlatıyoruz), nevresim, havlu yıkanma sıklığı ile ilgili bilgiler veriyoruz. Böylece misafirlerimizi sadece bir izleyici-edilgen eleman olmaktan çıkarıp sürdürülebilirliğin sağlanmasında aktör-bilinçli kullanıcı haline getirmeye çalısıyoruz. Hepimiz, çevremizi sürekli değistiren ve etkisi olan bireyleriz ve insanların bunun farkına varmasını sağlamak amacındayız. Yine bu nedenle oda servisi koymadık. İnsanlar odalarına giderken bitki çaylarını hazırlayabilecekleri bitkilerin, meyvelerini koparabilecekleri ağacların farkına varsınlar istiyoruz çünkü…”
MOBİLYALARIN ÇOĞU GERİ DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Narköy, sürdürülebilirlik anlayışını geri dönüştürülmüş mobilyaları ile de ortaya koyuyor. Yerleşkenin kendi inşaat artıklarından dönüştürülen ve kullanımda olan mobilyalar arasında; Konak ana yemek masası, Konak yatak odası masası, lounge sehpalar, lounge yemek masası, tüm odalardaki sehpa tablaları, dış mekan ayakkabılık ve bot çıkarma üniteleri, ev salon ve teras sehpaları, resepsiyon yapısı sayılabiliyor.
NARKÖY BİREYSEL VE KURUMSAL EĞİTİMLERİN DE MERKEZİ
Sanatsal aktivitelere, sergi ve sempozyumlara da ev sahipliği yapan; özel günlerde ünlü müzisyenlerin katılımıyla niş konserlerin düzenlendiği Narköy’de, Nar Eğitim ve Danışmanlık Merkezi eğitmenleri, kurumsal firmaların ihtiyaçları doğrultusunda eğitim ve danışmanlık, bireylere yönelik NLP, Kaygı ve Stres Yönetimi gibi alanlarda da hizmet veriyor. Geniş bir yelpazede atölye çalışmalarının yürütüldüğü doğal yaşam merkezinde her zaman verilen ücretsiz aktiviteler şöyle:
DÜNYADAKİ NADİR ÖRNEKLERDEN
Narköy’ü dünyadaki benzerleriyle yanyana getiren en önemli değerler ise, ‘ekolojik mimari’, yaşam disiplini ve organik üretim mantığının bir arada olması. Yerleşkede sofraya gelen gıdaların yüzde 80’i tesiste üretilerek sunuluyor. Eko-sisteme katkıda bulunan diğer yaklaşımlar ise şöyle; yağmur ve drenaj sularının toplanarak kullanılması, siyah suyun gelecek seneden itibaren biopipe sistemiyle arıtılarak rezervuar suyu olarak sistemde kullanılacak olması, tesisin tüm suyunun güneş panelleriyle ısıtılması, ısıtma ve soğutma ile ilgili enerji kullanımını minimize eden özel sistemlerin kullanılması, klima yerine doğal havalandırmanın tercih edilmesi… Narköy ailesinin ‘mimari halkası’ Beste Kuşçu, sürdürülebilir sistemler oluşturmada kullanıcı bilincini oluşturmayı da önemsediklerini belirtiyor: “Narköy’ün tüm odalarında ‘oda kullanma kılavuzları’ bulunuyor. Konforlu oda ısısı için pencere ve perdelerin ne zaman açılıp kapanması gerektiği,
• • • • • • • • • • • • • • • •
Aromatik bitkiler toplama Rehberli ve rehbersiz & haritalı orman yürüyüşü Böğürtlen toplama Ürün toplama (mevsimine göre değişen sebze ve meyveler) Organik tarım aktivitelerine katılma Çiftlik hayvanlarını ziyaret Süt sağma Narköy’de rezervasyon ve talebe bağlı olarak gerçekleşen ekstra ekinlikler ise şöyle: At binme Kerpe’de dalga sörfü Peynir ve yoğurt atölyesi Kendi bahçeni yap atölyesi Çocuklar için sürdürülebilir yaşam atölyesi (günübirlik) Kompost atölyesi Glutensiz ekmek ve kurabiye atölyesi Ekşi mayalı ve nohut mayalı ekmek atölyesi
2010 yılında faaliyetlerine başlayan Organik Mağazam; gıda,sağlık ve kozmetik alanında Türkiye’de temin edilebilen sertifikalı organik ürün çeşitlerini en ekonomik şekilde siz değerli müşterilerimize sunmaktadır. Misyonumuz; Türkiye’de henüz olgunlaşmamış olan organik ürün tüketimini çevreye ve sağlığa duyarlı olan siz değerli müşterilerimizin de desteği ile yaygınlaştırmaktır. Bunun yanında; Organik Mağazam, daha sağlıklı bir yaşam arzulayan ve daha güvenilir gıdalarla beslenmek isteyen müşterilerimize en iyi ürünleri en uygun fiyatlara temin edebilmeyi prensip edinmiştir.
Merkez Mh. Menekşe Sk No:17 34320 Avcılar/İstanbul
www.organikmagazam.com
Temiz enerji
yatIrImlarI arttI YENILENEBILIR ENERJI YATIRIMLARI 2014’TE YÜZDE 16 ORANINDA ARTIŞ GÖSTEREREK 310 MILYAR DOLARA YÜKSELDI. YATIRIMLARINI TETIKLEYEN EN ÖNEMLI UNSUR ABD VE ÇIN’DEKI GÜNEŞ ENERJISI YATIRIMLARI OLDU.
K
üresel temiz enerji yatırımları 2014’te yüzde 16 oranında artış göstererek 310 milyar dolara yükseldi. Bloomberg New Energy Finance (BNEF) tarafından açıklanan verilere göre, temiz enerji yatırımlarını tetikleyen en önemli unsur ABD ve Çin’de artan güneş enerjisi yatırımları oldu. ABD’nin temiz enerji yatırımları yüzde 8 oranında artarak 52 milyar dolara; Çin’in temiz enerji yatırımları ise yüzde 32 artış kaydederek 90 milyar dolara yükseldi. Kurulum maliyetleri yarı yarıya azalan güneş enerjisi, toplam temiz enerji yatırımlarının yarısından fazlasını çekmiş oldu. Aslında yeşil enerji pazarı son yıllarda oldukça sönük bir dönem geçiriyor. Yatırımlar 2011 yılından bu yana ilk kez bu sene yükselişe geçti. Yine de bölgeler arası büyük dengesizlikler mevcut. Örneğin Avustralya’da hükümet yenilenebilir enerjileri kesinlikle tercih etmiyor. Öyle ki yatırımlar yüzde 35 oranında gerilemiş durumda. Avrupa’yı kurtaran ise birkaç büyük deniz ötesi rüzgar çiftliği. BNEF verilerine göre, geçen sene gerçekleşen temiz enerji yatırımları 310 milyar dolar. 2011 yılında ise temiz enerji yatırımları 317 milyar dolar seviyesine ulaşmıştı. Bu arada yeşil enerji maliyetlerinin düşmesi, 2014 yılında gerçekleşen yatırımların daha verimli olmasını sağlıyor: Sonuçta, 2014 yılında ulaşılan temiz elektrik kapasitesi, 2011’e kıyasla iki kat daha fazla.
Yatırımlar beklentinin üzerinde
BNEF Danışma Kurulu Başkanı Michael Liebreich, 2014’teki yatırımların beklentilerinin üzerinde gerçekleştiğini söylüyor. 2014 yılında güneş enerjisi yatırımları yüzde 25; rüzgar enerjisi yatırımları ise yüzde 11 oranında artış kaydetti. Enerji verimliliği ve elektrikli araç yatırımları yüzde 10 artış gösterdi. “Yeşilliği” bir süredir tartışılan biyoyakıt yatırımları yüzde 7 geriledi. Biyokütle projelerine yönelşen yatırımlarda ise yüzde 10 gerileme yaşandı.
46
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
Çin, ABD ve Japonya
Temiz enerji yatırımlarında liderlik koltuğuna 90 milyar dolar ile Çin oturdu. İkinci sırada 52 milyar dolar ile ABD, üçüncü sırada 41 milyar dolar ile Japonya yer aldı. Kanada, Brezilya ve Hindistan’da da önemli artışlar izlendi. Avrupa’da ise deniz ötesi rüzgar yatırımlarına rağmen, temiz enerji yatırımları sadece yüzde 1 oranında artış göstererek 66 milyar dolara yükseldi. İngiltere ve Almanya’da yüzde 3’lük bir artış gösteren temiz enerji yatırımları 15 milyar dolara ulaştı. Fransa’da ise yatırımlar yüzde 25 oranında artış kaydederek 7 milyar dolara yükseldi. Fransa’daki yükselişin en önemli nedeni, Avrupa’nın en büyük solar PV yatırımı olan 300 MW’lık Cestas projesi oldu. 2014 yılında çok büyük solar ve rüzgar projeleri de gerçekleşti. Japonya’da 1 milyar dolarlık Setouchi solar projesi; Güney Afrika’da 1 milyar dolarlık Xina Solar One projesi; Kenya’da 860 milyon dolarlık Turkana Nehri rüzgar projesi; İngiltere’de 2.6 milyar dolarlık Dudgeon deniz ötesi rüzgar çiftliği projesi bunlardan bazıları.
MICHAEL LIEBREICH DÜŞEN PETROL FIYATLARININ TEMIZ ENERJI YATIRIMLARI ÜZERINDEKI ETKISININ SINIRLI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. LIEBRICH, UCUZ PETROL ELEKTRIK ÜRETIMINDEN ÇOK, ULAŞIMI ETKILEYECEK DIYOR. Uzmanlara göre yenilenebilir enerjiler maliyet avantajı sunduklarını kanıtladılar ve bu nedenle ekonomik kalkınmada anahtar bir role sahipler. Sadece gelişmiş ülkeler değil, gelişmekte olan ülkeler de düşük karbon yatırımlarını önemli ölçüde artırdılar. Önemli olan önümüzdeki dönemde siyasi liderlerin temiz enerjiyi gelecek olarak belirlemeleri.
DAHA AZ ENERJI HARCAYIN!
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
47
Bosch ActiveWater Eco² Bulaşık Makinesi, her kullanımda sadece gerektiği kadar su tüketiyor
S
İnşaat sektöründe yeni trend yeşil çatılar
B
eton yapıların içinde sıkışıp kalan şehir insanının havası yeşil çatılarla değişiyor… Sanayileşme ve kentleşme sonucunda doğa hızla tahrip olurken tüm dünyada yeşile olan ihtiyaç da artıyor. Aşırı yapılaşma sonucunda kaybolan yeşil alanların yeniden kazanılmasında ise yeşil çatı sistemleri önemli bir rol oynuyor. Türkiye’de Onduline Avrasya’nın öncülüğünde 2003 yılından bu yana uygulanan yeşil çatılar, üzerinde her türlü bitki ve sebzenin yetiştirilmesine olanak sağlayarak bahçe keyfini çatılara taşıyor. Yeşil çatılar, sürdürülebilirliğin ana ilke olarak benimsendiği günümüz mimarisinin temel ögelerinden biri olarak kabul görüyor. Avrupa’da çok yaygın bir uygulama olan yeşil çatılar, ülkemizde ise inşaat sektörünün yeni trendi olarak dikkat çekiyor. Türkiye pazarına ilk kez 2003 yılında Onduline Avrasya öncülüğünde giren yeşil çatılara duyulan ilgi her geçen yıl daha çok artıyor. Yeşil çatıların en sık kullanıldığı ülke olan Almanya’nın sadece Stutgart kentinde 2 milyon metrekarelik yeşil çatı uygulamasına karşılık Türkiye genelindeki 500 bin metrekarelik yeşil çatı uygulaması alınması gereken çok yol olduğunu gösteriyor. Yeşil çatıların hızlı kentleşme sonucunda eko-dengesi bozulan şehirlere yeni bir soluk kattığını belirten Onduline Avrasya Sürdürülebilir Büyüme Koordinatörü Ayşe Miray Şen: “Yeşil çatılar Türkiye için yeni bir kavram olsa da geçmişi Babil’in Asma Bahçeleri’ne kadar dayanıyor. Yapılaşma sonucu yok edilen yeşil alanların eğimli çatılar, teras çatılar ve otopark üzerlerinde yeniden kazanılması hedefi ile geliştirilen yeşil çatılar, doğal güzelliğinin yanı sıra bulunduğu ortamın oksijen miktarını artırarak havayı temizliyor. Örneğin İstanbul’da kişi başına 1,5 metrekarelik yeşil alan düştüğü ve şehirlerin yüzde 75’inin asfalt ve beton gibi geçirimsiz yüzeylerle kaplı olduğu göz önünde bulundurulduğunda yeşil çatıların önemi daha çok ortaya çıkıyor” dedi.
48
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
u ve enerjiyi verimli kullanan ev aletleri, hem faturaların kabarmasını engelleyerek aile bütçesine, hem de doğayı korumaya katkı sağlıyor. Doğa dostu teknolojileriyle gelecek nesilleri düşünürken aynı zamanda tüketicilerinin hayatını kolaylaştıran Bosch Ev Aletleri, SMS 88TI03 T Serie 8 ActiveWater Eco² Bulaşık Makinesi ile su tasarrufunun önemine dikkat çekiyor, 22 Mart Dünya Su Günü’nde herkesi dünyanın geleceği için bir adım atmaya davet ediyor. Bosch SMS 88TI03 T Serie 8 ActiveWater Eco² Bulaşık Makinesi, sensör kontrollü yük algılama teknolojisine dayanan Active Water sistemi ile her kullanımda sadece gerektiği kadar su tüketimi sağlıyor. VarioSpeed özelliği ile yarı yarı yarıya kısalan program süresinde mükemmel yıkama ve kurutma performansı sunarak, ani misafir ziyaretlerinde temiz bardak ya da tabak ihtiyacı gibi acil durumlarda mutfakta hayat kurtarıcı oluyor.
Siemens doğal su kaynaklarının verimli kullanımına ve korumasına dikkat çekiyor
S
iemens 22 Mart Dünya Su Günü’nü ecoPlus felsefesi ve projeleri ile kutluyor. ecoPlus felsefesiyle su tasarrufuna duyarlı çevre dostu ürünler geliştiren Siemens, ürünlerinin yanı sıra Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesiyle de ülkemiz su kaynaklarının korunmasına destek sağlıyor. Siemens “Ne kadar ihtiyaç, o kadar tüketim” anlayışıyla hayata geçirdiği ecoPlus teknolojisiyle soğutma, yıkama, durulama ve pişirme alanlarının tümünde minimum tüketim, maksimum tasarruf sağlıyor. Siemens enerji verimli ürünler ile, soğutucularda yüzde 78, fırınlarda yüzde 43’, bulaşık makinelerinde yüzde 50, çamaşır makinelerinde yüzde 63, kurutma makinelerinde yüzde 72’lere varan tasarruf sağlıyor. Su tasarrufunda ise bu oran bulaşık makinelerinde yüzde 60’e, çamaşır makinelerinde ise yüzde 31’e varıyor. Dünyanın ilk akıllı dozaj sistemi i-Dos, Siemens’in bu alanda geliştirdiği teknoloji ve yeniliklere en güzel örneklerden biri. Yeni Siemens WM12Y841TR çamaşır makinesi, i-Dos özelliği ile dikkat çekerken A+++’dan yüzde 30 daha az enerji harcamasoyla da üst düzeyde enerji tasarrufu sunuyor. Makine çamaşırın ağırlığına, kumaş tipine ve kirlilik derecesine göre tam olarak gerekli deterjan miktarına kendisi karar vererek otomatik olarak bu miktarı kullanıyor. Sistem, wfk Araştırma[1] Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmaya göre, su tüketimini yılda 7.062[2] litre kadar azaltarak, doğal kaynakların etkin kullanımı konusunda örnek bir performans sunuyor.
DAHA AZ ENERJI HARCAYIN! Google, Kendi Enerjisini Rüzgar Gülüyle Üretecek
H
Teknoloji Devi Apple’dan Dev Enerji Projesi
erkesin Dünya devi olarak kabul ettiği Google, Kendi Enerjisini Rüzgar Gülüyle Üretme kararı alarak çevreye de hiç zarar vermeden enerji üretimi sağlayacak. Google, gelecek yılları düşünerek böyle bir karar alarak enerji sıkıntısı çekmemek için ve çevreye karşı duyarlı bir karar aldı. Google, kendi kullanacağı enerjiyi üreterek enerji maliyetini düşürecek. Google, doğayada katkı sağlayarak yeşil yatırım yaparak çevreye duyarlı bir yatırım yapmış olacak. Google yapacak olduğu bu devesa yatırımla Kaliforni’ya da bulunan rüzgar gülü bahçesine 48 tane daha rüzgar gülü yerleştirme kararı aldı. Yapacak olduğu bu yatırımla Google’ın 770 türbinü olacak. Google böylece enerjisinin yarısını kendisi üretmiş olacak...
Ç
evreye duyarlılık ve yeşil enerji konusunda sadece teknoloji sektöründe değil tüm alanlarda en duyarlı firmaların başında gelen Amerikalı teknoloji devi Apple, yeşil enerji kaynaklarına yatırım yapmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde katıldığı Goldman Sachs Tech Conference 2015 kapsamıda Apple’ın çevre dostu politikaları hakkında konuşan firma CEO’su Tim Cook, dev bir enerji projesini de konferans sırasında duyurdu. Apple‘ın bugüne kadarki en büyük yeşil enerji projesine imza attığını açıklayan Tim Cook, firmanın çeşitli merkezlerine gerekli enerjiyi sağlamak için güneş enerjisi çiftliği kurduklarını ve projeye neredeyse 1 milyar dolar yatırım yaptıklarını duyurdu. California’da kurulacak olan bu güneş çiftliğinin Apple‘ın inşası devam eden uzay üssü kampüsünün yanı sıra firmanın California’daki diğer tesislerine ve mağazalarına da enerji sağlayacağı açıklandı. Çevreye duyarlılık konusunda oldukça aktif olan ve son yıllarda başta Greenpeace olmak üzere çevre dostu kuruluşlardan çeşitli ödüller alan Amerikalı teknoloji devi, bu yeni yatırımıyla konu çevre olduğunda sözde kalmayacağını bir kez daha göstermiş oldu. Apple’ın yeşil enerji konusunda ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha teknoloji dünyasına hatırlatan Tim Cook, küresel ısınmanın son derece gerçek olduğunu ve artık konuşma zamanının geçtiğini belirtti. Artık harekete geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Cook, tüm veri merkezlerinin yeşil enerjiyle çalıştığını belirtti.
Polisan, Sürdürülebilirlik Çalışmalarına Enerji Yönetim Sistemi Sertifikasını Ekledi ve sürdürülebilir üretim prensibiyle sektörüne ve Çevreci ülkeye katkılarına devam eden Polisan, ISO 50001 Enerji
Yönetim Sistemi sertifikasını aldı. 2010 yılından itibaren ihtiyaç duyduğu tüm enerji kaynaklarını sistem yaklaşımıyla yönetmeye başlayan Polisan kurduğu sistemi belgeleyerek Ocak 2015’te Tüv Rheinland denetiminden başarıyla geçti ve TS EN ISO 50001 belgesine sahip oldu.
Yeşil zirve EKODesign Konferansı “Yeşil Motivasyon” teması ile yapılacak
Y
apı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 8’ncisi düzenlenecek EKODesign Konferansı, 9 Nisan 2015 Perşembe günü, “Yeşil Motivasyon” teması ile YEM’de gerçekleştirilecek. 8 yıldır yarattığı tartışma ortamı ve yayınları ile ülkemizde sürdürülebilir tasarım ve kentleşmenin önünü açmayı hedefleyen EKODesign, bu yıl “Yeşil Motivasyon” kavramının çevresel, ekonomik ve toplumsal boyutları ile ele alınacağı oturumlarda, birbirinden beslenen birçok disiplini bir araya getirecek. Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 8.’si düzenlenecek EKODesign Konferansı, 9 Nisan 2015 Perşembe günü, 09:00-17:30 saatleri arasında “Yeşil Motivasyon” teması ile YEM’de gerçekleştirilecek. EKODesign 2015 kapsamında; “yeşil motivasyon” kavramının çevresel, ekonomik ve toplumsal boyutları ile ele alınacağı oturumlarda birbirinden beslenen birçok disiplinin temsilcisi bir araya gelecek. EKODesign 2015, ‘Günümüzde günlük konuşmalara kadar işlemiş “yeşil” ve “sürdürülebilir” olma etiketlerinin altında yatan kavramları, yaklaşımları içselleştirmek ve teşvik etmek adına “motive eden yeşil”in anlamı nedir?’ sorusuna yanıt arayacak.
www.organikturkiye.com.tr
Mart 2015
49
Tarif
DİLEK İNCE ÖZENEL dilekozenel@hotmail.com
Sebzeli kinoa pilavı
Malzemeler
1 su bardağı organik beyaz kinoa 1 orta boy organik soğan 1 adet organik havuç 1/2 su bardağı bezelye 1/2 su bardağı haşlanmış nohut Tuz, karabiber, kıyılmış dereotu 3 kaşık soğuk sıkım organik zeytinyağı 1/2 ölçüsünde sıcak su Yapılışı
Kinoaları bir kaç kez suyunu değiştirerek çok iyi yıkayın. 20 dk suyun içinde bekletin. Soğan ve havucu zeytinyağında bir kaç dakika soteleyin. Kinoa, bezelye, önceden haşlanmış nohutu da ekleyip suyunu koyun. 15 dk kısık ateşte pişirin. Kinoaların etrafındaki beyaz şeritler belirginleştiğinde pişmiş demektir. Dereotu ile süsleyin.
PANCAR AVOKADO SMOOTHIE Malzemeler
1 haşlanmış pancar 1/2 avocako 1 olgun muz, 1 elma 1/2 su bardağı badem sütü Yapılışı
Tüm malzemeleri blender da pürüzsüz bir karışım olana kadar çevirin.
Ödülleri 50
Mart 2015 www.organikturkiye.com.tr
FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİYE GEÇİN ORGANİK BESLENİN
” k i n a g r “o lenin! n i ç i r e l l i s e n S a ğ l ı kl ı
bes
onsuz ve m r o h , iz s k ti biyo GDO'suz, anti üny a! d ir b İZ S E D KAT KI MAD
e nik yemlerl sadece orga
içermeyen Organizma) iş m il ir şt ği De llar içermez. gibi kimyasa DO (Genetiği l G , ta e rı m la k r u ğı a av . nik T tik, pestit ve enmektedir Orvital Orga on, antibiyo ndan denetl rm fı o ra h ta le k rı li a n şl lu ti, kesi asyon kuru nik Tavuk E anik Sertifik rg O Orvital Orga sı ra ra a sl an sona Ulu timimiz, başt re ü k u v ta Organik
w w w.or vital.com.tr
/Or vitalOrganik
dir.
beslenmekte