Organikturkiyesubat2015

Page 1

Sayı

#12

Doğal Hayata Önem Verenlerin Dergisi

Hedef imiz iyiyi tüketiciye sunmak

Çiftçimiz tarlasını bırakıp gitmesin diye ‘AİLE ÇİFTÇİLİĞİ BANKACILIĞI’NI BAŞLATTIK

ORGANİK BAKIM NEDİR?

TARIM DESTEK


Biz sa¤lkl gdaya ve topra¤n tüm canllarla beraber korunmas gerekti¤ine inanyoruz Elta-Ada çiftliğinde mısır tohumu toprağa düşer, hasat edilir yem olur, inekler beslenir, süt sağılır, mayalanır, yoğurt sizlere ulaşır…

Elta-Ada Çiftliği

Elta-Ada Organik Butik

Merkez Ofis

Fatih Mah. Çiftlik Cad. No:12 Gökçeada / Çanakkale T. 0 286 887 45 81 F. 0 286 887 32 87 ilcin@elta.com.tr

Caferağa Mahallesi Yeni Fikir Sok. No:3/A Moda, Kadıköy / İstanbul T. 0 216 336 23 76 moda@elta.com.tr

Kumrular Sok. No: 28/7 Kızılay, Çankaya / Ankara T. 0 312 231 57 10 F. 0 312 232 21 63 info@elta.com.tr

elta-ada.com.tr

inovatasarim.com

Ürünlerimizin yaşadığı tüm bu serüveni kendimiz gerçekleştiriyoruz.


ŞUBAT 2015 Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Akif Dilmen Yayın Koordinatörü Eda Zortul Yazı İşleri Müdürü Seda Arslan Marka Danışmanı Alara Üner Kurumsal İlişkiler Direktörü Çağla Gök Reklam Yönetmeni Nilüfer Özyiğit Art Direktör Deniz Germiyan Sosyal Medya Enderun Digital Web Teknolojileri Müdürü Sinan Soydan Katkıda Bulunanlar Fatma Taş

Editör

Funda Göker Rahmi Aydın Murat Denizel Atila Ertem Dilek İnce Özenel

MEHMET AKİF DİLMEN

Ekrem Sezik Temsilciler

organik düşün, ORGANİK OLSUN Organik üretim, kısaca kimyasalların kullanılmadığı, doğal süreçlerden faydalanılarak yapılan üretim biçimi.

A

ncak bu şekilde üretimle yapılan her ürün organik değil. Eğer bir kişi bu yollarla ürettiği ürününü organik olarak satmak isterse, sertifikasyonla bunu ispatlaması gerekiyor. Sertifikasyona tabi tutulmayan ürünler, üretimi öyle olsa bile organik adıyla satılamaz.” Birde organik ürünler pahalı diye bir şey dolaşıyor ortalıkta... Evet pahalı! ‘Sağlıklı gıda yiyeceğim, doğa da korunsun, bunun yanında da ucuz olsun’ demek zaten çok mantıklı gözükmüyor. Bu konuda ısrar edenleri organik ürün yetiştirmeye davet ediyorum. Hatta bununla ilgili devletten hibe bile alabilirsiniz. Emek vermediğiniz bir ürün kandırıcı bir ucuzluk getirir bu da orta vadede size büyük bir sorun olarak geri döner.” Bence sorgulanması gereken bir tavuğun nasıl oluyor da 4.45 TL’ye satılabildiği... Yediğimiz, giydiğimiz yada kullandığımız temizlik-bakım ürünleri konusunda bilinçli ve bilgili olmak; yaşadığımız dünyaya, toprağa, tohumlara, sağlıklı ürünlere sahip çıkmak zorundayız. Bu noktada sorumluluk, birilerine değil aslında herkese düşüyor. Üreticiden son tüketiciye dek farkındalığı yüksek, iletişimi güçlü, bilgili ve hakkını arayan pozisyonda olmak şart. Sonuç olarak çözüm yine biziz...

Ma Dilmen

New York John Flavin Londra Reza Motevalli Tokyo Yasuaki Higashi www.organikturkiye.com.tr e-iletişim: info@1001ajans.com Abone Sorumlusu Ayşe Yaman Kemal Akıncı info@1001ajans.com OFİS İnönü Cad. No:14 Akarpalas Kat:1 Gümüşsuyu – Taksim/İstanbul 0 212 297 25 63 YÖNETİM YERİ Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul MATBAA TOR OFSET SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Akçaburgaz Mahallesi 116. Sokak No:2 Esenyurt/İstanbul Tel: 0212 886 34 74 Faks: 0212 886 34 80 © OrganikTürkiye Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. izin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. OrganikTürkiye basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ayda bir yayınlanır.

Organik Türkiye Her Yerde! Dijital ortamda zengin bir dergi deneyimi yaşayın...

Organik Türkiye Dergisi iPad’te Apple AppStore’da Organik Türkiye adı ile aratabilirsiniz. Ayrıca iPhone ve Android cihazlardan da indirebilirsiniz

Bu derginin üretim aşamasından, elinize ulaşana kadar kullanılan kimyasallar için üzgünüz... Çabalarımız doğal hayata toplamda tükettiğimizden çok daha fazla yararlı olabilmek.


İÇİNDEKİLER Röportaj

ŞUBAT 2015

18

20

Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk:

“Çiftçimiz tarlasını bırakıp gitmesin diye ‘AİLE ÇİFTÇİLİĞİ BANKACILIĞI’NI BAŞLATTIK” Şekerbank, tarımsal üretimde verimliliğin artışına katkı sağlayarak yerel kültürün yok olmasını önlemeyi amaçlıyor.

“Hedefimiz kaliteden taviz vermeden en iyiyi tüketiciye sunmak” Baktat Organik olarak kaliteli üretimle gerçek lezzetleri tüketiciye ulaştırdıklarını ve kaliteden taviz vermeden en iyiyi tüketiciye sunmayı hedeflediklerini belirtiyor.

08

38

ORGANİK BAKIM NEDİR?

Baktat Organik Proje ve Kalite Denetim Müdürü Sabriye Şen

36

38 Ekotar Genel Müdürü Vahap Eryılmaz

“SERTİFİKALI ÜRÜNLERİ GÜVENLE TÜKETEBİLİRSİNİZ”

Ekotar olarak, sertifikasyon sürecinde titizlikle hareket ettiklerinin altını çizdi.

Sağlık 26 Ofiste Sağlıklı Beslenmenin Püf Noktaları

06

4

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

En iyi organik alışveriş noktaları

28


“DOĞANIN SİZE VE EVİNİZE ARMAĞANI”

Paraben, mineral yaĞlar, polietilen glikol, yapay koruyucular ve koku veren maddeler içermez.

Organik Kozmetik, Temizlik, Gıda ve Tekstil Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: 0212 220 44 50 Fax: 0212 222 84 47 E-posta: zuhal.biomarket@gmail.com


ÜRÜN TANITIMI

Organik

MARKET

6

Organik Bisküvi

ORGANİK PEYNİR

ORGANİK BİBER SALÇASI

ORGANİK SAÇ BAKIMI YAĞI

Bjorg

Elta-Ada

Bey Organik

Ecowell

Bjorg Organik Bisküvi lif kaynağıdır. Oldukça lezzetli olan bisküvi tam tahıllı gevreklerdir. İçindekiler: Tam buğday unu(78), ham esmer şekerkamışı şekeri, ayçiçeği yağı, hidrojenize edilmemiş kolza yağı, kabartıcı: amonyum karbonat (E 503 (i)), tuz, aroma verici: doğal vanilya aroması.

Peynire sağlık ve lezzetini veren; içindeki sütün kalitesi, miktarı ve üretim tekniğidir. Organik süt Elta-Ada çiftliğinde yaşayan ineklerden sağıldıktan sonra bekletilmeden üretime alınarak işlenir. Hiçbir koruyucu ve katkı maddesi kullanılmamıştır.

% 100 biber. Üretiminde hiç bir koruyucu ve katkı maddesi kullanılmamıştır. Kutu açıldıktan sonra salça üzerine 2 cm kadar bitkisel sıvı yağ ilave edilerek buzdolabında saklanmalıdır.

Organik shea yağı ile doğa eşsiz onarıcı gücünü bize sunuyor. Kuru ve yıpranmış saçlarınız artık Ecowell Saç Bakım Kremi ile daha parlak, daha yumuşak ve daha sağlıklı. Düğüm açıcı özelliği ile çocuklarınızın saçına şekil vermek daha keyifli.

Organik Fındık Ezmesi

7 TAHILLI ORGANİK GIDA

SİYAH ÜZÜM SİRKESİ

ORGANİK DÖNER

Grünn

Hipp

Ralila

Orvital

Organik tarım esaslarına göre üretilen pekmez ve fındığın geliştirilen tarif üzerine karıştırılarak üretilen ekmek üzeri sürülebilen yeni fındık kremasıdır. Dışarıdan şeker ve yağ ilavesi yoktur. Şeker pekmezden gelen glukoz ve fruktozdur. Yağ fındığın kendi yağıdır.

6.aydan itibaren süt alerjisi olmayan bebekler için anne sütü veya devam formülleri ile hazırlanabilen şeker ilavesiz HiPP Organik Tahıl Bazlı Ek Gıda, istenilen öğünde tüketilebiliyor. BIO sertifikalı, GDO’suz ve sanayi bölgelerinden uzak özel organik çiftliklerde yetiştirilmektedir.

Doğal yapım yöntemleri ile yapıldığından hiçbir katkı maddesi yoktur içilebilir niteliktedir. Yemeklerde, salatalarda, işkembe çorbası, kelle, paça gibi türlerde lezzet verici, turşularda uzun koruma yapar

Orvital Organik İşlenmiş Gıda ürünleri, Kaz Dağları’nın eteklerinde yaşayan hayvanlardan elde ediliyor. Dana ve tavukları organik sertifika kuruluşlarınca sertifikalandırılmış alanlarda geziyor. GDO yoktur. Ürünlerinin, tamamı organik etten üretiliyor.Hiçbir koruyucu ve katkı maddesi içermiyor.

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


Happy Moments Bacak Bakım Seti (Happy legs)

Bacak Bakımı için İdeal Ürünler: Happy Moments Sarı Kantaron Yağı: Sarı kantaron yağı, cildi nemlendirir ve besler. Ayrıca, spor gibi fiziksel aktivitelere bağlı ya da yorgunluk sonucu oluşan kas ve eklem ağrılarının giderilmesinde son derece kullanışlıdır. Bacaklara masaj yoluyla kullanıldığında rahatlatıcı etki gösterir. Happy Moments Nane Yağı: Nane yağı tazeleyici ve keskin aroması sayesinde canlandırıcı ve ağrı giderici etkiye sahiptir. Ayrıca cilt için arındırıcı ve ferahlatıcı özelliktedir. Happy Moments Sarı Kantaron Yağı ve Happy Moments Nane Yağı: 10ml Sarı Kantaron yağı içine 10 damla Nane yağını koyarak hazırlanan karışım akşamları yorgun ayak ve bacaklara masaj ile uygulanır. Aynı uygulama spor ve fiziksel aktivite sonrası da yapılabilir. Bu uygulama aynı zamanda cildi arındırır ve sıkılaştırır.

HiPP’ten BEBEKLERE ÖZEL ORGANİK YABAN MERSİNLİ PİRİNÇLİ BEBEK GOFRETİ..

HiPP Organik Yaban mersinli Pirinçli Bebek Gofreti, 8.Ayın sonundan itibaren kullanıma uygundur. Gluten ve süt bileşenleri içermez. Gluten ve süt alerjisi olan bebekler rahatlıkla tüketebilir. Bebeğiniz zararlı atıştırmalıklar yerine, organik ve sağlıklı HİPP Organik Gofret ile hem keyifli bir atıştırmalığın tadına varacak hem de tutma kabiliyetlerini geliştirecek… HİPP Organik Yaban mersinli Bebek Gofreti, içeriğinde bulunan organik pirinç, tam tahıllı pirinç, elma suyu, yabanmersini püresi, havuç suyu konsantresi ve zengin B1 vitamini bileşenleri ile bebekleriniz için öğün aralarında ideal bir atıştırmalıktır. BIO sertifikalı, GDO’suz ve sanayi bölgelerinden uzak özel organik çiftliklerde yetiştirilen ürünleriyle HiPP E-Bebek, Hello Baby, Joker ,Gratis, Migros, Tesco, Kipa, Carrefour yerel marketlerde ve eczanelerde.

TAÇ ORGANİK BEBEK NEVRESİMLERİ İLE BEBEKLERE TATLI UYKULAR! TAÇ’ın %100 doğal lifli pamuklarla yaratılan ve birbirinden sevimli desenlere sahip bebek nevresimleri ile, bebekler rahat ve deliksiz bir uyku uyuyor. Farklı desen ve renk çeşitleriyle bebeğinizin odasına neşe katan TAÇ Happy Baby, TAÇ Sweet Home ve TAÇ Truck bebek nevresim takımları, %100 organik pamuk dokuma özelliği ile de yumuşacık ve bebeğinizin teniyle uyumlu…

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

7


ORGANİK KOZMETİK

organik

bakım nedir?

Organik ürünler dair kozmetik sektöründe de kafa karışıklığı yaşandığı bilindiği üzere. Tüketici, üzerinde “organik” veyahut “naturel” ürünlerin gerçeği ne kadar yansıttığını tam olarak bilemiyor. % 100 doğal maddeler içeren, uluslararası sertifikaya sahip “organik dermokozmetik ürünler”in kullanılması gerekiyor. Tüketiciler ürün alırken kesinlikle buna dikkat etmeli. 8

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


G

ünümüzde kozmetikler cildimize gençlik kazandırmak üzere formüle edilirken, içerisindeki faktör kimyasallar nedeniyle, cildin biyolojik yaşamını negatif istikamette etkiler. Naturel veya organik kozmetikler diye adlandırdığımız “organik dermokozmetik ürünler” ise cildimize zarar vermeden, içerdiği % 100 doğal maddelerle, uygulandıkları bölgeye olabildiğince yüksek katkılar sağlar. Böylece güzelleşeyim derken zarar görmekten de yani “kaş yaparken göz çıkarmak”tan da uzaklaşmış oluruz. Zira organik dermokozmetikler, yapılarında paraben ve fenoksietanol türevi bileşikler bulundurmazlar. Sentetik koku, renklendirici kimyasallar ve koruyucu maddeler den uzak formüle edilirler. Hiçbir zaman parafin veya silikon içermezler. Doğal ürün sertifikasına sahip ürünler dünyada hızla yaygınlaşıyor. Ülkemizde ise bu kavram, naturellik kriterlerini içermeyen ürünler için de fazlaca kullanılır hale gelmiş durumda ve bir kavram kargaşası yaşanıyor. Sözgelişi, isminde “organik” kelimesi geçen ürünler “Organik Ürün” sıfatıyla, isminde “naturel” kelimesi geçen ürünler de “Naturel Ürün” olarak pazara sunuluyor. Bu ürünlerin % 100 doğal olduğu kanısı da bilinçsiz tüketiciyi yanıltıyor. Bilhassa, organik veya doğal olduğunu iddia eden ürünler için uluslararası sertifikalar tüketiciler tarafından kesinlikle sorgulanmalı. Gerçek bir organik ürün sertifikalı logolara sahiptir ve bu konuda en önemli müesseseler arasında logolar için Cosmébio, sertifikalar içinse Ecocert yer alır. Artan bilinç ve kültür seviyeyi ile beraber doğal beslenme alışkanlıklarına yöneliş kadar, doğal bakım ürünlerine yönelenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Bilhassa bebek bakımında, gebelik döneminde ve kemoterapi alan hasta grubunda doğal ve organik sertifikalı bakım mahsulleri seçenek edilmeli.35 yaş altı tüketici grubu ve bilhassa şahsi bakıma yeni başlayan gençlerin de kesinlikle Ecocert logosu bulunan organik ürünler kullanması gerekir. “Var olanı korumak” düşüncesi, 20’li yaşlarda başlarsa henüz sonraki yıllar fazla üzülmeyiz… Tüketicilerin kozmetik tercihler dair bilgi seviyelerinin son zamanda arttığı ve tüm sektörlerde olduğu gibi şahsi bakım ve kozmetik sahalarında da doğala yönelimin çoğaldığı görülüyor.

Organ • En az ik sertifikalı olmak % 95 oranında ürünler doğal iç • Bitkisezorundadır erikli • Topla l bileşenlerin m e n b a il z e % ş en organik 9 olmak lerin en az % 15’i ve zorund 0’u a dır. Organ ik ü rünler • Ecoce Cosméb rt tarafından io sahiptir logosu ve verilen sertifik • Maksim. asına organik um düzeyde d o m ğ a al ve lzeme iç • Parabe er içermez n veya fenoks ir. . ie tanol • Siliko • Sentetn veya GMO içe içermez ik renklendiricrmez. i veya k • Hayva . oku edilmemnlar üzerinde t iş e st tir. • % 100 • Kutu vdoğal kokula dönüşü e şişeler % 100 rdan oluşur. ’ü geri mlüdür .

Ödülleri FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİYE GEÇİN ORGANİK BESLENİN

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

9


ORGANİK KİTAP

Çaykur, çayın destanını yazdı… Türkiye topraklarında üretimine tam 90 yıl önce başlanan çayın destanı Çaykur tarafından hazırlanan “Çayın 90 Yılı” kitabında kaleme alındı. Türk çay kültürünün ve çaya gönül veren birbirinden değerli isimlerin de ayrıntılarıyla ele alındığı kitabın hazırlık çalışmaları tam bir yıl sürdü.

1

947 yılından beri Türkiye’de çayla birlikte anılan Çaykur, Türk çay kültürünün ve Türk çayının tanıtılması amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Giderek güçlenen Türkiye ekonomisinin en güçlü damarlarından biri olan çaya ve bir dünya markası olma yolunda kararlılıkla ilerleyen Çaykur’a dair detaylı bilgilerle zenginleşen kitap, belgeler ve tanıklıklarla okurlara tam bir ‘belgesel’ atmosferi sunuyor. Bu kıymetli bitkinin ülkemize girmesinden üretimine başlanmasına, ilk tesislerinin açılmasından fabrikalarının kurulmasına, daha modern ve daha ‘sürdürülebilir’ kılınması adına atılan adımlardan dünyada da ilgiyle izlenen ve beğeniyle tüketilen bir ürün haline gelmesine değin her aşama kitapta yalın, bir o kadar da akıcı bir dille anlatılıyor.

çayın ülkemizdeki destansı serüvenini aktaran bir kitap yazmak istedik. “Çayın 90 Yılı” bu düşünce ile ortaya çıktı. Çay kültürünü ve tarihini en ince ayrıntılarıyla anlatmaya özen gösterdik. Çaya dair kapsamlı ve son derece güçlü bir ‘hafıza’ oluşturmaya çalıştık. Bunun yanı sıra özellikle Rize ve Doğu

Bir başarı öyküsü olarak çay üretimi

“Çay üretiminde gelinen nokta Türkiye Cumhuriyeti için bir başarı öyküsüdür” diyen Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu çayın ekonomik bir değer olmasının yanı sıra benzersiz bir kültürel hazine niteliği de taşıdığını belirterek bu gerçeğin kitaba eksiksiz bir şekilde yansıtıldığının altını çiziyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Çaykur olarak gittiğimiz her ülkede Türk çayını ve çayın kültürünü anlatıyoruz. Çayın bu topraklardaki 90’ıncı yılı onuruna

10

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

Karadeniz Bölgesi’nin çay ile birlikte değişen ve gelişen sosyo-ekonomik durumuna dikkat çektik. Dilinin yalınlığı ve akıcılığı, tasarımının zengin görsel arşivle desteklenmiş olması kitabımızın özelliklerinden yalnızca birkaçı.”

Her bölümü ayrı bir destan Kahveyi Tahtından İndiren Bitki: Çay başlığı altında Rize, çayın Anadolu yolculuğu, Başbakanlık Osmanlı arşivlerinden elde edilen belgeler, çay

kitapları, ilk çay kanunun çıkarılışı gibi başlıklara yer veriliyor ve her başlık ayrıntılarıyla açıklanıyor. Çay Üretimi Başlıyor bölümünde İkinci Dünya Savaşı dönemi ve karaborsa, çay işleme tekniği, fabrikalar, TEKEL gibi başlıklar dikkat çekiyor. Her Şey Bir Bardak Çay İçin başlığı altında da siyah, yeşil ve beyaz çay üretimi konularına ustalıkla değiniliyor. Bir Dünya Şirketi: Çaykur bölümünde çayla özdeşleşen bir marka olarak Çaykur’un hikâyesine yer veriliyor. Çaya Gönül Verenler başlığı altında ise Çaykur’da görev yapan, alın teri döken bütün isimler tek tek anılıyor ve kitap bu şekilde bir ‘selam’ ile sona eriyor. “90 Yıl Önce Filizlenen Öykümüzün Hatırasına Çaykur Çalışanlarının Armağanıdır” alt başlığıyla yayımlanan kitap bu bölümle kusursuz bir bütüne ulaşmış oluyor. Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun öncülüğünde hazırlanan “Çayın 90 Yılı” kitabıyla Çaykur; sevgiyle üretilen ve tüketilen, hayatın her anına hitap eden, bir üründen çok daha fazla anlamlar içeren çayın ülkemizdeki 90 yılının destanını aktarırken, gelecek kuşaklar için de yepyeni bir ufuk açarak kültür-sanat dünyamıza son derece önemli bir eser kazandırmanın mutluluğunu ve onurunu yaşıyor. “Çayın 90 Yılı” kitabı Remzi Kitabevi, ve D&R mağazalarında (45 TL etiket fiyatıyla) okurlarıyla buluşmayı bekliyor…


AlmaWin ürünleri şunları içermez: Hayvanlar üzerinde deney gerçekleştirilmesi tabu olarak görülür Hiçbir yıkama ve temizleme etkisi olmayan dolgu maddeleri Petrokimya maddeleri, fosfatlar ve klor ürünün dezenfeksiyonu için yapılan ışınlama Çeşitli alerjileri provoke eden optik parlatıcılar Genetiği değiştirilmiş enzimler Sentezlenmiş koku ve koruyucu maddeler Sentezlenmiş boyarmaddeler

Biomarket Organik Kozmetik, Temizlik, Gıda ve Tekstil Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: 0212 220 44 50 Fax: 0212 222 84 47 E-posta: zuhal.biomarket@gmail.com


ORGANİK GÜNDEM

Organik ürünler İzmir’de buluşuyor... Sadece organik sertifikalı ürünlerin yer aldığı Ekoloji İzmir, Türkiye’yi ulusal ve uluslararası alanda temsil eden tek sertifikalı Organik Ürünler Fuar’ı olarak tüm sektör paydaşlarını İzmir’de ağırlamaya hazırlanıyor.

H

azırlıkların hızla devam ettiği Fuar, 16-19 Nisan 2015 tarihleri arasında Türkiye’nin en büyük ve en modern fuar kompleksi olan Gaziemir’deki Fuar İzmir’de düzenlenecek. Türkiye’nin “organik üretim başkenti” olarak kabul edilen İzmir, organik ürünler fuarının da gerçekleştiği kent olmaya devam edecek. Son yıllarda dünyada sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları yanında uzun yaşama olan ilginin artması, insanların organik ürünler kullanımını ve zeytin, zeytinyağı tüketimini arttırdı. Günümüzde, ileriki nesillerin sağlıklı yetişmesi için organik giyimden, organik

gıda ve kozmetiğe kadar önem veriliyor. Bölgemizin özgün tarımsal ürünlerinin yurtdışına açılmasında önemli bir görev üstlenen Ekoloji İzmir – 6. İzmir Organik Ürünler Fuarı ile sağlıklı beslenmenin en önemli faktörlerinden biri olan ekolojik tarımın geliştirilmesine yönelik sektöre katkı konulması hedefleniyor. Türkiye’nin tek organik ürünler fuarı olan Ekoloji İzmir – İzmir Organik Ürünler Fuarı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ) tarafından düzenleniyor. T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi

Başkanlığı (KOSGEB), İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) desteğiyle gerçekleştirilen Ekoloji İzmir Fuarı’nda; organik gıdanın yanısıra organik tekstil, organik temizlik, organik kozmetik, organik mobilya, organik dekorasyon, organik oyuncak ve kırtasiye ürünleri gibi farklı sektörlerde sertifikalı üretim yapan firmalar yer alacak. 4 gün açık kalacak, profesyonellere ve son tüketiciye yönelik olarak düzenlenen Ekoloji İzmir, 10.00 – 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Organik Ürünler Fuarı Biofach’da buluşuyor Alanında dünyanın önde gelen fuarlarından Uluslararası Organik Tarım Fuarı (Biofach) Almanya’nın Nürnberg kentinde 13-15 şubat tarihleri arasında gerçekleşecek.

F

uarda 2 bin 300’den fazla kuruluş ürünlerini sergileyecek. Tarım Bakanı Christian Schmidt, tarım sektörü temsilcilerini ve çiftçileri daha fazla yöresel organik ürün üretmeye davet etti. Schmidt, bu alanda henüz potansiyelin mevcut olduğunu söyledi. Almanya’da organik ürünler pazarı büyümeye devam ediyor. Pazar geçen yıl 2013’e kıyasla yüzde 4,8 oranında büyüdü. Almanya’da 2014’te 8 milyar euro değerinde organik ve ekolojik ürün tüketildi. Türkiye’den 13’ü Ege İhracatçılar Birliği bünyesinde olmak üzere 21 Firma ile yer aldı.

12

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr



ORGANİK SİTE

Şehirde böyle bir tazelik yok!

tazedirekt.com şehirde arayıp da bulamadığınız doğallığı tazeliğiyle aracısız olarak size sunuyor. Eti kendi çiftliklerinde üstün kalite şartlarıyla üreten tazedirekt.com, sebze ve meyveyi de organik ve doğal üretim yapan yerel Üreticilerden sofranıza ulaştırıyor. tazedirekt.com, günümüzde büyük şehirde yaşayan insanların büyük ihtiyacı ve özlemi haline gelen doğal ve taze gıdaları son derece hızlı ve kolay bir şekilde, onlara ulaştırma hayali ile yola çıkıyor. Özellikle kırmızı ette iddialı olan Tazedirekt, siparişinizi en sağlıklı ve lezzetli haliyle Boğazköy Çiftliği’nden direkt evinize getiriyor. Aynı özenle sebze ve meyveleri de yetiştirip seçiyor. Ayrıca tazedirekt.com‘da marketlerden alabileceğiniz diğer gurme ürünleri de bulmak mümkün.

Peki Tazedirekt kırmızı ette neden bu kadar iddialı?

tazedirekt.com, hayvanları Boğazköy Çiftliği’nin tertemiz havasında serbestçe dolaştırarak, stresten uzak bir şekilde doğal yonca, arpa, buğday, yulaf ile ve tamamen GDO’suz gıdalarla besleyerek büyütüyor. Üstüne üstlük, stresten uzak kalsınlar diye onlara klasik müzik bile dinletiyor. Lezzetini bu yöntemden alan etler, Tazedirekt’in yine kendi tesislerinde *VST skin pack teknolojisiyle paketleniyor. Böylelikle etler suyunu ve tazeliğini kaybetmiyor. Yani Tazedirekt’e ait modern bir et kesim ve paketleme tesisi de sisteme entegre durumda. Çok hassas bir ürün olan kırmızı etlerin sağlığı ve lezzeti, araya başka aracı sokulmadan güvence altına alınıyor. Bu özel yöntemleriyle tazedirekt.com tazelikte ailenizin soğuk zinciri bozmayan, aracısız kaynağı haline geliyor. *VST Skin Pack: Etin suyunu salmasını tamamen önleyen özel bir paketleme sistemi

Sebze ve meyvelerin doğalı çiftliklerden

tazedirekt.com et üretiminde gösterdiği özeni, sebze ve meyvenin yetiştirilip seçilmesinde de uyguluyor. Tüm endüstriyel üretim alan ve yollarından uzakta yetiştirilen sebzeler; gübre, hormon ve ilaç kullanılmadan dinlendirilen

topraklarda, organik ve doğal üretim yapan yerel tarla ve bostanlardan sofranıza geliyor. İstanbul’da ilk etapta Anadolu Yakası’nda teslimata başlayan tazedirekt.com, artık Avrupa Yakası’nın da pek çok bölgesinde hizmet veriyor. Sipariş verebilmek için, online ortamda kredi kartı bilgilerini vermek şart koşulmuyor; müşteri dilerse ödemesini, ürünler evine ulaştığında da yapabiliyor. Beğenmediği bir ürün olursa anında iade edebiliyor. Gece 23:00’e kadar alınan siparişler, hemen ertesi gün istenen saat aralığında evinize kadar ulaştırılıyor.

Hasan Aslanoba’nın hayali gerçek oldu Tazedirekt’in ana odağı taze gıdalar olmakla beraber, müşterilerinin başka ürünler için ayrıca markete gitmesine de gerek kalmıyor. Aslanoba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba’nın en taze ürünlerden oluşan bir e-market kurma hayalinin sonucu olan tazedirekt.com, sitesinde bir marketten alabileceğiniz diğer ürünleri de satıyor. Bu özellikleriyle vakti olmayan şehirli insan için büyük kolaylık ve zaman tasarrufu demek olan Tazedirekt, güvenle tercih edebileceğiniz, taptaze bir online alış veriş ortamı haline geliyor.

14

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


ORGANİK TALKIM ELMA SİRKESİ




ORGANİK TARIM

En büyük destek organik tarıma Türkiye, 2023 yılı hedefleri doğrultusunda tarım girişimciliği alanında her yıl 12 milyar dolarlık yatırım yapacak ve 100 bin girişimci çıkaracak.

A

BD’li Tarım Bilimci Lester Brown’un analizlerine göre dünya nüfusu, 1970’ten beri neredeyse iki katına çıktı. Yakın zamanda da 9 milyara varacak. 3 milyar kişi, gıda zincirinde normalden daha fazla et, süt ve yumurta tüketiyor. 30 yıl içinde 3 milyarlık ek bir nüfus da kapıda. Çin, Hindistan ve diğer ülkeler de daha fazla aile “orta sınıf” kategorisine ulaştıkları için, daha iyi beslenmeyi umuyorlar. Bu doğrultuda her ülkenin kaynakların yeniden gözden geçirilmesi ve yeni nesil girişimcilerini bu alana kaydırması gerekiyor. Türk tarımı da bu doğrultuda yeniden yapılanıyor. Türkiye’nin bu süreçteki en güçlü enstrümanı da yine gözü kara girişimciler olacak. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin 8 yıl içinde tarımalanında gelişmiş ilk 10 ekonomi arasına girebilmesi için her yıl ortalama 12 milyar dolarlık sıfırdan kurulmuş yatırıma ve ortalama 100 bin yeni girişimciye ihtiyacı var. Ayrıca bu süreçte tarım sektörünün ihtiyaçları da doğal olarak, daha ‘karmaşık’ hale geliyor. Bu alanda önemli unsurlardan birisi de finansman sıkıntısı olarak öne çıkıyor. İşte bu noktada da bankacılık hizmetleri devreye giriyor. Son yıllarda birçok banka konuya eğilmiş durumda. Kredi vermenin de ötesinde üreticiyle, çiftçiyle aynı havayı solumaya başmış olan Türk bankacılık sistemi sektörün yeniden şekillenmesinde büyük rol oynuyor

18

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

9 MİLYAR TL TEŞVİK VAR Devlet de tarımsal destekler de kesenin ağzını açmış durumda. 2015 için 9 milyar TL’lik bir bütçe hazırlanmış durumda. Hayvancılık ile kırsal kalkınma desteklerinin toplam ödemeler içindeki payında ise bir miktar azalma öngörülse de özellikle endüstriyel ve modern tarım girişimlerine oldukça yüksek oranlar da teşvikler yer alıyor. EN BÜYÜK DESTEK ORGANİĞE Organik Tarım uzun süredir hükümetin de özel destek programları arasında yer alıyor. Bu kapsamda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı “Organik Tarım Destekleme Programı” kapsamında hibe vererek yatırımcıları destekliyor. Örneğin meyve ve sebze üreticilerine dekar başına 50 TL destek veriliyor. Tarla bitkilerinde dekar başına 10 TL ödeniyor. İyi tarım uygulamalarına ise dekar başına 25 TL hibe var.


5 noktaya dikkat!

Tarım sektöründe yatırım yapacakların dikkat etmesi gereken beş nokta. BİRÇOK KİŞİDEN GÖRÜŞ ALIN: Uzman kişilerden tavsiye almak her zaman için faydalıdır UYGULANABİLİR PROJELER: Girişimcilerin en büyük sorunu uygulanabilirliği zor hayallerin peşinde takılmaları. Özellikle ilk girişim projenizin her anlamda ayaklarının yere basması gerekiyor. TÜM BİRİKİMİNİZİ YATIRMAYIN: Özellikle tarım sektöründe bir işe çok fazla sermayeyle başlamak da zaman zaman sorun yaratabilir. Bütçenizin çokluğu gereksiz harcamalar yapmanızı körükleyebilir. TEKNOLOJİYİ TAKİP EDİN: Girişimciler tüm yenilikleri en ince ayrıntısına kadar takip etmek zorundalar. FİNANSAL YENİLİKLER: Girişimlerinizde kurumsal ve finansal yönetim sistemlerini öğrenerek, gelenekselliğin getirdiği yüklerden kurtulabilirsiniz.

Güneydoğu, organik tarımda gelişiyor Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gaziantep’te “GAP Organik Tarım Mali Destek Programı Protokolü” imza törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Yılmaz, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki organik tarım sektörünün ulusal ve uluslararası rekabet edilebilirliğini artıracağız” dedi.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, GAP Organik Tarım Mali Destek Programı Protokolü kapsamında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki organik tarım sektörünün ulusal ve uluslararası rekabet edilebilirliğinin artırılacağını bildirdi. Yılmaz, Gaziantep Valiliği’nde düzenlenen “GAP Organik Tarım Mali Destek Programı Protokolü” imza törenine katıldı. Yılmaz, buradaki konuşmasında, çalışmanın GAP Bölge Kalkınma İdaresi tarafından BM ile işbirliği içerisinde yürütüldüğünü söyledi. Projeyle kümelenme metodu uygulanarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki organik tarım sektörünün ulusal ve uluslararası rekabet edilebilirliğinin artırılmasının hedeflendiğini ifade eden Yılmaz, bu sayede de bölgenin daha hızlı kalkınmasının destekleneceğini vurguladı. ÜRETİM VE PAZARLAMA GÜÇLENECEK Yılmaz, proje kapsamında üretim ve pazarlanması noktasındaki altyapının güçlendirileceğini anlatarak, çalışmaların neticesinde örgütlü, sürdürülebilir, katma değeri yüksek ve çevre dostu üretimin gerçekleşeceğine dikkati çekti. Projenin GAP bölgesi için önemine

işaret eden Yılmaz, “GAP bölgesi, 12 yıl önce sadece 700 milyon dolarlık ihracat yaparken geçen yıl itibarıyla 9 milyar doları aşmıştır. Bölgesel olumsuzluklar ve küresel krize rağmen bunu başarmıştır. İnşallah önümüzdeki dönemde Gaziantep’in lokomotif olduğu bölgemiz daha ileriye de gidecektir” diye konuştu. PROJENİN BÜTÇESİ 4,5 MİLYON TL Bu kapsamda projenin de desteğiyle önümüzdeki süreçte rekabet gücü daha yüksek ürünlerin ön plana çıkacağını aktaran Yılmaz, “GAP Organik Tarım Mali Destek Programı Protokolü”nün de kısa ve orta vadede ilgili sektörlerin STK, akademisyenler, üreticiler, tüccarlar ve yerel dinamikleriyle el ele vererek hızlı biçimde büyüyeceğini kaydetti. Protokol kapsamında hali hazırdaki desteklerin dışında farklı bir destek niteliği taşıyacağını bildiren Yılmaz, organik tarımın önemine dikkati çekerek projenin 2015 yılı bütçesinin 4,5 milyon TL olduğunu sözlerine ekledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise projeyi çok önemsediklerini dile getirerek katkıları nedeniyle Bakan Yılmaz’a teşekkür etti.

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

19


TARIM DESTEK

Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk:

“Çiftçimiz tarlasını bırakıp gitmesin diye

‘AİLE ÇİFTÇİLİĞİ BANKACILIĞI’NI BAŞLATTIK”

Tarımsal üretimi ve çiftçileri desteklemek amacıyla “Aile Çiftçiliği Bankacılığı” uygulamasını başlatan Şekerbank, çiftçilere sağladığı desteklerle tarımsal üretimde verimliliğin artışına katkı sağlayarak yerel kültürün yok olmasını önlemeyi amaçlıyor.

20

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


T

arımsal üretimin finansal desteği şüphesiz çok önemli. Özellikle organik tarım gibi üretimi yüksek maliyetlerin olduğu sektörde finansal destekler adeta bir can suyu. Bu anlamda Türkiye finans sektörü, tarımsal üretimi canlandırmak adına çiftçilere cazip fırsatlar sunmaya devam ediyor. Özellikle parçalanmış arazilerin her biri için ayrı tarımsal ekipman ve sabit giderler oluştuğundan çiftçinin ürün maliyetinin artması ve dolayısıyla gelirinin düşmesi gerçeğinden yola çıkan Şekerbank, yeni bir uygulama başlattı. “Aile Çiftçiliği Bankacılığı” adı verilen bu yeni hizmetin ayrıntılarını Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk ile konuştuk.

“ANADOLU BANKACILIĞI MİSYONUMUZLA YOLA ÇIKTIK” Özellikle Anadolu’da tarımsal arazilerin sulama olanaklarının kısıtlı olması, modern tarım tekniklerinin uygulanmaması ve tarımsal girdilerin pahalı olması gibi sebeplerle üretimde verimliliğin sağlanamadığını ifade eden Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, Şekerbank’ın Anadolu bankacılığı misyonu ile “Üretimin sürdürülebilirliği için, çiftçilerimiz toprağını, köyünü bırakıp gitmesin diye ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ projemizi başlattık” ifadelerini kullanıyor. Proje hakkında ayrıntılı bilgiler veren Ertürk, şunları söylüyor: “Sadece ülkemizde değil dünyada da tarımsal üretimde verimliliğin artması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için çözüm ‘Aile Çiftçiliği’ olarak belirlenmiş durumda. Çünkü, dünya hane halkının yüzde 40’ı aile çiftçisidir. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerdeki 3 milyar kırsal nüfusun 2,5 milyarı aile çiftçisidir ki, dünyadaki gıda üretiminin yüzde 70’i bu

aile çiftçileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye’deki tarımsal işletmelerin ise yüzde 95’i aile çiftçilerinden oluşmakta olup ülkemiz tarım üretiminde Aile Çiftçiliği ihmal edilmemesi gereken bir gerçektir. Anadolu’da sayıları yüz binleri bulan pancar çiftçilerinin küçük birikimleriyle tarımı ve yerel üretimi finanse etmek için 61 yıl önce kurulan bir banka olarak, kuruluş amacımızı yerine getirerek kırsal kalkınmaya destek olmak için ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’nı başlattık. Çiftçimiz tarlasını bırakıp gitmesin diye Türkiye genelinde 200’e yakın tarım bankacılığı uzmanından oluşan bir ekibimiz görev yapıyor. ‘Aile Çiftçiliği Bankacılığı’ ekibinde yer alan Şekerbank çalışanlarının çoğunluğunu, ziraat mühendisleri ya da yöresini iyi tanıyan, bölgedeki tarımsal ürünlere hakim müşteri temsilcileri oluşturuyor.” AİLE ÇİFTÇİLİĞİ BANKACIĞI İLE SUNULAN HİZMETLER Ertürk, Şekerbank olarak amaçlarının, küçük arazilerin birleştirilmesini sağlamak, tarımsal üretimde verimliliği artırmak, kolektif tarımı özendirmek ve yerel kültürün yok olmasını önlemek olduğunu da sözlerine ekliyor. Şekerbank’ın Aile Çiftçiliği Bankacılığı hizmetleri içerisinde, Parçalı tarım arazilerinin 5 yıl vadeyle birleştirilmesi, Tarım Ekipmanları Kredisi, modern sulama projelerinin %100’ünün finansmanı, kırsal kalkınma projeleri için 10 yıl vadeli kredi, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen çiftçiye kredi desteği, sigorta ve sosyal güvence desteği gibi hizmetler bulunuyor. Gökhan Ertürk, çiftçilere destek kapsamında pazara erişimlerini kolaylaştırmak amacıyla tedarik ağı ile Şekerbank olarak kendilerinin pazarlık yaptığını da sözlerine ekliyor.

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

21


Çuvaldız M U R AT D E N İ Z E L muratdenizel@gmail.com

Ne işe yarıyor peki her bir denemen? O

rganik sektörün içinde köşeyi dönme hayalleri kurmadan sektöre fayda sağlamak adına bir iki iş daha çıkarmaya yarıyor diyorum bende. Hatta yetmez bir çok insana, bir çok gence örnek oluyorumdur muhtemelen diyorum peşinden de. Örneklerse çoğaldıkça içim gülümsüyor. Bir kişiyi daha organik üreticisi, işleyicisi, tüketicisi yaptıkça…Çoğalıyoruz çünkü. Tek tek. Tek tek. Çoğaldıkça büyüyoruz. Ve büyüdükçe ayıklanacağız kim olduğu belirsiz, kimlik zafiyeti geçiren, organik sektörden sadece kişisel olarak nemalanma niyetlisi gayreti içinde olan insanlardan, şirketlerden diye daha da seviniyorum. Aşkla yaşadın mı, Vazgeçmezsin. Biri hep önce yorulur. Yorulanlarsa aşka inanmayanlardır. Akşam yatınca rüyalarında para pul görüp, para pulla uyanıp, uyuyana kadar yaşamı sadece para pul görenler yani. Hedefe hep para pul koyanlar yani. Sadece ve ha bire üretilmişleri tüketip, üretemeyenler bir anlamda da. Organik sektörü bu nevi insanlardan, şirketlerden arındırmak şart. Ayıklamaksa doğru gelişmenin doğru büyümenin olmazsa olmazı artık. Bu ülkede organik sektörün; konvansiyonel yaşayan, yarım porsiyon organikçilerden arınması gerekiyor artık. Kendi içinde organik yaşama, organik ürünlere inananların sektörün çekirdeğini oluşturması, devletin tam olarak yönetemediği kanunlarını ölçü almadan, kendi etik kurallarını sınırlarını koyarak, aksi davrananları sahneye çıkarıp ilan ederek genişlemesi, gelişmesi zamanı geldi artık organik sektörün bizim ülkede. Ne işe yarıyor her bir denemem? Bu işlere yarayacak işte bir gün. Kişisel kahramanlıklar peşinde koşmadan, organik sektörüne ‘’gerçek’’ anlamda gönül verenlerin ekonomik tehditlere kulak asmadan hem de bu devirde verdikleri çabalardan sadece bir örnek daha oluyor. Ne olursa olsun vazgeçmemeyi anlatıyor. Bu yazıları kaç kişi okuyor, okuyanlar kimler bilmiyorum. Organik sektörü delik deşik etmeyi bile göze alarak kişisel olarak nemalanmak niyetinde olanlar varsa içlerinde ve de niyetini gerçekleştirme çabasında olan bir kişi bir şirket dahi, Yakalanırsak kirli çamaşırlarımız ortaya dökülecek diye bir küçük düşünce dahi geçse içlerinden, bir küçük endişe, bir küçük korku dahi duysalar, Yakalanmadan ya düzeltelim hallerimizi ya da çekip gidelim bu sektörden deseler, Büyük bir kazanç daha sektör adına.Bu sektörde iyi niyeti, saflığı, temizliği, netliği, inancı, bilgisi ile doğru iş yapmak adına, organik sektörün kanunlarından önce etik kurallarıyla bezenmiş,

22

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

hatta yaşamı içinde her türlü maddi manevi riski göze alarak durmadan çalışanların çabalayanların yanında boy göstermek isteyenleri cımbızla tek tek ayıklamak sektörün içinden olmalı işimiz bir anlamda da. Sizlerle veya sizlersiz, İşim bu. Ben ne ziraat mühendisiyim, ne gıda. Ben ne çiftçiyim, ne işletmeci. Hem değilim, hem de anlamam. Benim işim pazarlama, benim işim marka, benim işim satış, benim işim esas; tüketicinin ruhunu, aklını, duygularını, ondan önce fark etmek, geleceğin senaryolarını yazmak, yazdığım senaryoları hayata geçirmek. Bizim tür insanların işlerini doğru ve tam yapabilmesi için, ensemizde gözümüz olmamalı. Ensemizde gözümüz olmaması içinde sektörün önce kendi içinde art niyetlilerden, hin uyanıklardan ayıklanması, arınması ve sadece ‘’gerçek’’ anlamda organik yaşama gönül vermişlerle temsil ediliyor olması şart. Şart ki ne şart. Devletimizin yetkili mercileri, biz organik olmayan veya eksikli olan ürünlere organik ürün diye sertifika veren, üreten, satanların zaten peşindeyiz, yakalarsak kesiyoruz cezayı diyor. Sonra diyor ki yetkili merciler, varsa gözümüzden kaçanlar bildiğiniz, gördüğünüz hemen ihbar edin bize. Peki. Edelim o zaman. Sektörü kanun ve etikleri ile donatarak korumaya almak adına önce ihbar edelim, ihbarların takipçisi olalım bizde madem böyle ise durum. Bu yazıyı okuyanlara sözüm. Yukarıda mail adresim var. Kendiniz ortaya çıkmak istemiyorsanız, uğraşmak istemiyorsanız, isteseniz dahi vaktiniz enerjiniz yoksa, buyurun bana ulaştırın şüpheli gördüğünüz her bir hali. Çekinmeden. Ya şu olursa? Ya bu gelirse başıma? Diye düşünmeden. Endişelenmeden. Devletin yetkili mercileri diyor ki ‘’ihbar edin’’, ‘’bizde gereğini yapalım’’. O zaman bizlere de ihbar etmek düşüyor. Başka türlü ayıklanamayacağız organik sektör üstünden nemalanmak için çırpınan hinlerden. Her biri çok kıymetli o ihbarların. Bu ihbarların olacağını bilmeleri, bu ihbarlar için birilerinin çabalaması bile çok şey değiştirecek. Neden döndün aktif olarak organik sektöre diye soruyorlar, Zamanında iç pazarda başlattığımız işi tam ve en doğru hale getirmek için çalışanlardan biri olmak adına diyorum birde.Seviyorum çünkü. Sevdin mi bir kez, sorgulamazsın fazla. Sorguluyorsan eğer tam sevememişsin demektir ve de, Seviyormuş taklidi yaparak başka faydalar peşindesindir zaten. Nerede kaldı üstüne bir de, Aşk. İnsan sevdiğine aşkına sahip çıkar. Benimkisi o… Sizinkisi ne? Mail yukarıda… Not: Organik demek sadece gıda demek değil. Bunun tekstil, hazır giyim, dekorasyon malzemeleri, aksesuarı, oyuncağı dahil bir çok ayağı var.


Yeşil Bakış AT İ L A E R T E M

Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) Derneği Başkanı

Akıl tutulması H

epimiz öğrenmişizdir en azından bize öğretilmeye çalışılmıştır ilk okul öğrencilik yıllarımızda “Güneş Tutulması” nedir diye? Sizi bilmiyorum ama ben bir yaşlarda “İsli Cam” ile bu tabii olayı izlemeye de çalışmıştım. Bilim insanları şöyle tanımlıyor güneş tutulmasını... “Ay’ın dünya ile güneş arasına girmesi. Güneş, ay ve dünyanın bir çizgide bulunmasıyla güneş tutulması ortaya çıkar”. İşte 20.yüzyilda teknolojik olanakların ve dünya nüfusunun artmasıyla yeni bir alan ticari alanı oluştu. Daha çok gıdayı dünyanın her yerine tüm yıl satabilmek. Bunun için de göz cezbedici ama çevreye duyarsız ambalajlar, çeşitli kimyasallar ile raf ömrünü artırıcı ama insan sağlığına zararlı hatta kimileri kanserojen, lezzet verici ve kıvam artırıcı pek çok katkı maddesi ama bağışıklık sistemimizi çökerten ve benzeri sayısız gıda katkı ve ambalaj türü gündeme geldi. Biz de çok mutlu olduk, hipermarketlere gidip indirim kampanyalarından alış-veriş arabalarına bunları doldurmayı ve sonrasında da evimize yaptırdığımız raflara daha büyük buzdolaplarına bunları sıralamayı. Afiyetle yedik! Çocuklarınız doğal ve sağlıklı lezzetleri unuttu. Ambalajsız bir gıda maddesinin ne olduğunu bilmiyorlar. Sanıyorlar ki sütler ve yumurtalar fabrikada üretiliyor inek ve tavuk yerine. Ve yetmedi kampanyalar ile ihtiyacımız olmayan ama ucuz olan ürünleri daha çok miktarda satın aldık. Ve bu ürünler çöpe gitmesin diye de daha çok tükettik ve tükettirdik çocuklarımıza, daha çok daha

çok. Ama kaliteden yoksun. Sonra ne oldu eskiden bilmediğimiz yeni hastalıklar ortaya çıktı OBEZİTE. Nedir bu çılgınlık? Bir yandan açlıktan ölen milyonlar bir yandan aşırı gıda(!) tüketip şişmanlayan insanlar. Tabii bu müthiş Obezite sorununu çözmeye yönelik ilaçlar, sporlar ve benzeri akıllar. Beynimizdeki gıda kodları ile oynandı. İşte bu “AKIL TUTULMASI” değerli okurlar. İnsan ile Gıda arasına görünmeyen eller girdi. Sağlıklı ve doğru gıdaya ulaşmamız engellendi. Ben buna Gıda Terörü diyorum. Niye? Terörist ne yapar? İnsanın ve toplumun huzurunu, güvenliğini tehlikeye atar. Bu gıda teröristleri de aynı, gıdalar ile toplumun sağlığını tehlikeye atıyorlar. Aradan çekilseler sağlıklı gıdalara doğru zamanda doğru şekilde ulaşabileceğiz. Biliyormusunuz önemli olan miktar değil nitelik yani kalite! Yapılan bilimsel çalışmalar Meyve, sebze ve hububat türlerinden 1 porsiyonu organik olarak tükettiğimizde konvansiyonel 1 porsiyona göre %69 daha FAZLA Antioksidan aldığımızı ve hatta %50 daha AZ ağır metal aldığımızı saptamış. Peki neden hala daha çok yemeliyiz. Çünkü bize öyle söylüyor TV reklamları, Gazeteler, Billbordlar…. İşte bu gerçekten “Akıl Tutulması” dostlar. Biz karar vermiyoruz ne yiyeceğimize kendi aklımızla, birileri söylüyor biz de yapıyoruz. Haa, tabii biz karar veriyoruz kendi aklımızla(!) seçenekler içinden hangi kampanyayı izleyeceğimizi. Demokrasi içinde kendi aklımızla yaşayacağımız sağlıklı güzel günler diliyorum yeni yılda hepimize…

Akıl tutulması

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

23


ORGANİK GIDA

Okul çağındaki çocukların kahvaltısından pekmezi eksik etmeyin

Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Merve Çapaş, anne ve babaları çocuklarının kahvaltısı konusunda uyararak, “Çocuklara kahvaltı yaptırın. Kahvaltıda çocukların güne daha enerjik başlaması için pekmez bulundurun.” dedi. Okul çağındaki çocukların kahvaltısından pekmezi eksik etmeyin. Diyetisyen Merve Çapaş, günün en önemli öğünü olan kahvaltının okul çağındaki çocuklarda büyümenin anahtarı ve başarının sırrı olduğunu söyledi.

24

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


Çapaş, "Araştırmalar gösteriyor ki kahvaltı yapan çocuk okulda daha başarılı olup daha geç yorgunluk hisseder, problem çözme yeteneği daha gelişmiş olup derse daha iyi yoğunlaşabilir. Kahvaltı yapmayan çocuk okulda bisküvi, kek, poğaça, çikolata yanında meyve suyu ve asitli içeceklerle öğününü geçirir. Böyle bir öğün çocuklarda obeziteye, diş problemlerine, büyüme geriliğine, konsantrasyon bozukluğuna neden olur:" uyarısında bulundu. "Büyüme çağında yapılan kahvaltının içeriği oldukça önemlidir" diyen Diyetisyen Çapaş, şu bilgileri verdi: "Okul çağındaki çocukların kahvaltısında kışın sofralardan peynir, yumurta, yeşillik ve söğüş gibi sebzelerin yanı sıra özellikle kış aylarında demir ve kalsiyumdan zengin pekmeze kahvaltıda yer vermek gereklidir. Pekmezin birçok faydaları vardır. Pekmez kan yapımını artırır. Pekmez kolay enerji sağlar. Pekmez kemik gelişimi ve sağlığı için gerekli kalsiyumla kan yapıcı demirden zengindir. Pekmez potasyum açısından da oldukça zengindir. 2 tatlı kaşığı pekmez (10 gram) 29 kkal iken, 2 tatlı kaşığı şeker (10 gram) 40 kkal'dir. Hem de saf şeker sadece karbonhidrat içerirken pekmezin besin değeri oldukça zengindir." Diyetisyen Çapaş, ülkemizde pekmezden pestil, cevizli sucuk ve pekmez lokumu gibi çeşitli yiyecekler yapıldığını da hatırlatarak, "Pekmeze ceviz, susam, fındık gibi besinlerin karıştırılmasıyla elde edilen yiyecekler enerji ve mineraller yönünden zengin olması yanı sıra protein de sağlarlar. Bu sebeple pekmez ve pekmez ile hazırlanan yiyeceklere büyüme çağındaki çocuk ve gençlerin beslenmesinde, özellikle kahvaltı sofralarında yer verilmesi son derece önemlidir." dedi.

Pekmezi kışın tüketin!

Faydalarıyla bilinen pekmezin özellikle sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi enerjiyi arttırarak hastalıkları önlüyor. Sağlık deposu olan pekmeze ihtiyacımız olan mevsime girmiş bulunuyoruz. Faydaları saymakla bitmeyen bu besini evinizden eksik etmeyin! Üzüm, dut, keçiboynuzu, incir gibi meyvelerin kaynatılmasıyla elde edilen pekmez, yüksek oranda karbonhidrat içeriyor. Pekmezin özellikle sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi gerekmektedir. Pekmez, büyüme çağındaki çocuklar, sporcular, gebe ve emzikli kadınlar ile kışın soğuk ortamda çalışmak zorunda kalanlar için eşsiz bir gıda maddesidir. Barındırdığı B1, B2 vitaminleri ile demir, kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi minerallerden dolayı kan yapıcı, iştah açıcı ve enerji verici özelliği de var. Enerji ihtiyacı olan kişiler pekmezi mutlaka tüketmeliler. 200 gram pekmez, kalori açısından 1150 gram süte, 300 gram ekmeğe veya 350 gram et’e eşdeğerdir.

% 41 Organik Findik Pekmezin fındıkla buluşması... Organik tarım esaslarına göre üretilen Ege Bölgesi üzüm pekmezi ve Karadeniz Fındığının geliştirilen tarif üzerine karıştırılarak üretilen ekmek üzeri sürülebilen yeni fındık kreasıdır. Bu fındık kremasının diğer fındık kremalarından farkı, fındık oranının daha fazla olması, dışarıdan şeker ve yağ ilavesi yapılmamasıdır. Şeker pekmezden gelen glukoz ve fruktozdur. Yağ fındığın kendi yağıdır. Ürünün mineral içeriği demir ve bakır açısından zengin olduğu yapılan çalışmalar sonucunda belirlenmiştir. bu açıdan yeni ürün kalsiyum, magnezyum ve demir kaynağı olarak gösterilebilir. organik tarım esaslarına göre üretilmiş olan pekmez, fındık ve genetiği değiştirilmemiş soya lesitini, pektin karışımı yapılarak krema üretilmektedir.

w w w . g r u n n . c o m . t r /grunnorganik


ORGANİK GIDA

Çoğumuz zaman zaman aperatif atıştırmalıklar yapmayı seviyoruz. Ancak masa başı işinde çalışıyorsak veya işimiz az hareketlerle sınırlıysa, masa başında tükettiğimiz tuzlu ve şekerli gıdalar fazla miktarda enerji almamıza sebep oluyor. Yoğunluk yüzünden masa başında yemek zorunda kalmak obezite, diyabet ve kalp hastalıkları riskini de beraberinde getiriyor. Tuzlu, şekerli ve yağlı atıştırmalıklar yerine daha sağlıklı ve bizi gün boyu dinç tutabilecek atıştırmalıklara yönelmemiz gerekiyor. Diyetisten Özge Yüksel, ofiste sağlıklı beslenmenin püf noktalarını paylaşıyor.


Gece iyi uyku uyuyun

Sağlıklı bir uyku sağlıklı vücudu da beraberinde getiriyor. Gece iyi uyku uyuyamamanız gün içerisinde yorgun olmanıza ve size enerji verecek yiyeceklere, kahveye ve çaya fazla miktarda yüklenmenize sebep oluyor.

Sabah kahvaltısını asla atlamayın

Sabah öğününü asla atlamayın. Güne iyi bir kahvaltı ile başlayanların gün içerisinde de sağlıklı tercihler yaptığı görülmüştür. Protein kaynaklarından zengin beslenmek daha uzun süre tok kalmanızı sağlıyor, böylece gün içerisinde daha fazla sağlıksız tercihler yapmanızı da engellemiş oluyor. Eğer sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği arasında açlık hissediyorsanız 1 porsiyon meyve ile ara öğün yapabilirsiniz.

Öğle aralarında organik tercihler yapın

Öğlen yemeğinde dışarı çıkamıyor ve ofiste yemek zorunda kalıyorsanız dışardan söyleyeceğiniz ızgara tavuk/ et veya tavuklu bir salata/ayran veya tost/ayran veya evden getireceğiniz peynirli /tavuklu bir sandviç ve yanına alacağınız 1 kase yoğurt sizin için sağlıklı bir seçim oluşturacaktır.

Çay-kahve miktarını azaltın

Gün içerisinde çay/kahvenin yanına atıştırmalık olarak bisküvi, kek tercih edenlerdenseniz bu yiyeceklerden uzaklaşmak için çay/kahve miktarınızı da gün içerisinde azaltın. Kalorili, şekerli içecekleri tüketmemeye özen gösterin. Masanıza sürahi alın ve bol bol su tüketin. Stresi azaltan rezene ve bağışıklık sisteminiz için adaçayı ve ıhlamur tüketin.

Öğünleri atlamayın, geç saatlere kadar beklemeyin

Eğer gece geç saatlere kadar çalışmak zorundaysanız ve akşam yemekleriniz geç saatlere kaymak zorundaysa akşam yemek yemek için eve gitmeyi beklemeyin. Öğlen tercih ettiğiniz

alternatifleri akşam ofiste de tercih edebilirsiniz.

oturuyorum ve ben yemek yiyeceğim cümlesini kendi kendinize tekrar edin.

Yemek yemek için zaman ayırın

15 dakikada bir hareket edin

Yavaş yemek yemek mideniz ve beyniniz arasındaki senkronizasyonun kurulmasını sağlıyor. Bu nedenle yemek yemek için ayrı bir zaman ayırın ve bu zamanı ağırdan alın. Şu an sadece yemek yemek için

Çalışırken herhangi bir şey gerekli olduğunda masadan kalkarak siz alın. İş arkadaşlarınızla iletişimi telefonla değil, yerinizden kalkarak yüz yüze yapmaya özen gösterin. Ofis içinde yapacağınız her hareket gün içerisinde harcadığınız enerjinin artmasına sebep olacaktır.

Atıştırmalıklar bulundurun

Çekmecenizde aralarda atıştırmak için kuru meyve, ceviz, badem, kepekli galeta, bisküvi, gevrekler, mısır topakları, süt gibi atıştırmalıklar bulundurun. Metabolizmamızı hızlandıran ve çok acıkıp bir sonraki ana öğünde fazla miktarda yememizi engelleyen ara öğünlerdir. Bunları 3 - 4 saatte bir atıştırın. Organik olmasına dikkat edin!


ORGANİK FİRMA

Baktat Organik Proje ve Kalite Denetim Müdürü Sabriye Şen

“Hedef imiz kaliteden taviz vermeden en iyiyi tüketiciye sunmak” Baktat Organik olarak kaliteli üretimle gerçek lezzetleri tüketiciye ulaştırdıklarını ifade eden Organik Proje ve Kalite Denetim Müdürü Sabriye Şen, ürün gamına yeni ürünler de eklerken, kaliteden taviz vermeden en iyiyi tüketiciye sunmayı hedeflediklerini belirtiyor.

28

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


T

ürkiye’de toplam 6 fabrikası ile gıda ürünleri üreten ve 2008 yılında Organik Gıda sektörüne de giren Baktat, şu anda 50 ülkeye Türkiye’nin ve diğer ülkelerin yöresel tatlarını ihraç ediyor. Konvansiyonel ürün ihracatına organik ürünleri de eklemeyi planladıklarını ve bu amaçla çalışmalarına devam ettiklerini belirten Baktat Organik Proje ve Kalite Denetim Müdürü Sabriye Şen ile Baktat’ın organik sektöründeki hizmetlerini ve organik gıdanın bugününü konuştuk. 2008 yılında şirketin Yönetim kurulu kararı ile organik belgesini alarak organik üretime başladığını ifade eden Sabriye Şen, gönüllülüğü esas alarak şirketimiz bünyesinde Organiğin tüm süreçlerini yönettiğini dile getiriyor. “Bu işe olan ilgim sağlıklı beslenmeye öncelikle kendimin de hassas olması ile başladı” diyen Şen, üretim, ar-ge, satınalma ve satış süreçlerinin tümünde yer alarak gerek organik ürünlerde çeşitliğin gelişmesi gerekse organik tüketimin artması amacı ile sürekli çalışmalar yaptıklarını anlatıyor.Kendisinin de amacının şirkete olan faydalarının yanı sıra insanlık ve sağlıklı yaşam için fayda sağlamak olduğunu vurguluyor. Baktat’ın organik ürün gamında olan ürünleri “Organik Bakliyat Grubu, Organik hazır yemek grubu, Organik konserve grubu, Organik zeytin Grubu, Organik Zeytinyağı ve Organik Ayçiçek yağı, Organik Salça ve Sos Grubu, Organik turşu grubu, Organik baharat grubu ve Organik Unlu Mamüller üretimi ile 100’ün üzerinde organik ürün çeşitliliğimiz mevcut” şeklinde sıralayan Şen, Baktat’ın doğuş hikayesini ise şu sözlerle aktarıyor: “Şirketimizin kuruluş amacı Avrupa’daki gıda normlarına uyum sağlayarak ülkemizde, kaliteli üretim gerçekleştirerek gerçek lezzetleri en doğru şekilde tüketiciye ulaştırma hedefinde olmaktır.Bu doğrultuda öncülük yapma düşüncesi ile yenilikçi yapımıza örnek verecek olursak 1987 yılında Türkiye de Bakliyat ve çerezi ilk selefon ambalaja koyan firmayız. Yine Konserve sektöründe ilk 1995 yılında ISO 9001 belgesini alan firma olmamız bunlardan birkaçı. Ayrıca Türk ürünlerini dünyaya tanıtma misyonu ve hassasiyeti ile de hareket ederek yerli firmaların dünyada özelikle de gıda sektöründe imajını yükseltme hedefinde. Bugün geldiğimiz noktada başta Almanya ve Avrupa olmak üzere, Amerika Kıtası, Avusturya ve Arap ülkeleri gibi yaklaşık 50 civarında ülkeye ihracatı gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz konvansiyonel ihracatını yaptığımız bu ülkelere Organik ürün de göndermek. Geleneksel Türk mutfağına özgü tatları her damak tadına hitap etmek ilkesi ile birleştirerek her ülkenin kendi vatandaşlarının da beklentileri ve damak tatlarına uygun ürünler üretiyoruz. Bu konuda da ciddi bir başarı elde etmiş olmalıyız ki geldiğimiz noktada dünyanın büyük zincir marketlerinden yerel zincirlere, raflarımız ve ürünlerimiz ile geniş yer tutuyoruz. Burada ürün kalitemizin yanı sıra lojistik ve üretim gücümüz, dağıtım ağımızda kurduğumuz sistemin etkisi de çok yüksek. Baktat olarak öncelikli hedefimiz sürekli yeni ürünleri ile ürün gamımıza dahil ederek kaliteden taviz vermeden en iyiyi tüketiciye sunmak.”

BİLİNÇLENME BAŞLADI Organik sektörüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Sabriye Şen, Avrupa’da Organik tarıma Türkiye’den çok daha erken başladı. Türkiye’de de üreticiler organik tarıma ve üretime yöneldikçe, tüketicilerin organik alanında bilinçlenmeye

başladığını dile getiriyor. Şen, “Sağlıklı yaşam, çevreye duyarlılık gibi kavramların çok gündemde olması ile birlikte tüketicilerde de önce merak ile başlayan süreç bilinçli bir tüketime doğru yol aldı. Türkiye tüketim anlamında henüz çok yolun başında. Tüketici bilinçlendirme çalışmaları, üreticilerin artması, semt pazarları, fuarlar ve organikte markalaşma süreçleri ile tüketim daha da artacaktır” diyor. Pazarın sürekli büyüme eğiliminde olduğuna da vurgu yapan Şen, organik sektörünün geliştirilmesi için yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıralıyor: • Öncelikle bilinçlendirme çalışmaları çok çok önemli. • Organik tüketim bir yaşam tarzı olmalı. Sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşama bilincinin artması gerekiyor. Türkiye henüz organik tanımını da çok net belirleyebilmiş değil. Daha doğrusu organik, doğal, ekolojik, bitkisel gibi Bir çok kavram birbirinin içine girmiş durumda. • Üreticiler tarafında denetim mekanizmaları çok yetersiz. Denetimler artmalı • Sertifikasyon firmalarının iyi analiz ediliyor olması gerekli. • Üretim süreçlerinin denetlenmesi konusunda yetersizlikler çok fazla. Organik dediğimiz ürünlerin yetiştirmeden, işlemeye ve paketlemeye kadar süreçleri çok farklı işliyor. Ayrı bir hassasiyet ve emek gerektiren bir süreç. sektörde olan herkesin öncelikle gönüllülük sonra ticari boyutunu düşünmesi gerekli. • Sulama kanallarının yerini yer altı su kanalları almalı. Tüketicilerin bilinçlenmesi ve talebin artması ile birçok zincir market organik rafları oluşturmaya başladı. Bu süreç aynı zamanda yine bilinçlenmeyi tetiklerken ilgiyi de artırır hale geldi. Türkiye’de henüz algı gelir gelir grupları ile eşdeğer olarak görünüyor. Yani organik tüketim gelir seviyesi ile eşdeğer ilerliyor gibi. Ancak üretimin artması ve tüketimin yoğunlaşması ile fiyat aralıklarında da değişimler yaşanacaktır. Bu da tüketimin daha geniş bir tabana yayılmasını sağlayacak düşüncesindeyiz. Türkiye henüz yolun çok başında. Doğru ve samimi atılımlar ile çok büyük bir büyüme gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Burada asıl iş tabii ki üreticilere düşüyor. Kandırma politikaları tüketicide güvensizlik uyandıracağı gibi tüketimi de azaltabileceğini unutmamalıyız.”

Türkiye henüz yolun çok başında. Doğru ve samimi atılımlar ile çok büyük bir büyüme gerçekleşeceğini düşünüyoruz. “SERTİFİKA SÜRECİNE ÇOK ÖNEM VERİYORUZ” Organik ürünlerin daha pahalı olması sebebiyle daha çok üst gelir grupları tarafından tercih edildiğine de vurgu yapan Sabriye Şen, bilinçlenme ve kullanım arttıkça bunun değişebileceğini ifade ediyor. “Organik üretim aslında bence emek gerektiren ve vizyonel yaklaşım isteyen ve gelecekte pazarı açık bir sektör” diyen Şen, organik olmayan ürünlere organik ibaresi konularak satışa sunulduğuna da dikkat çekerek, sertifikasyon sürecinin önemine dikkat çekiyor. “Tüketici alacağı ürünün üzerinde organik tarım logolarına ve sertifika firmalarınının bilgisini görmeden organik

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

29


ORGANİK FİRMA

Üretim süreçlerinde de büyük bir hassasiyet içindeyiz. Üretim alanlarımız da tamamen organik üretim alt yapısına göre oluşturuldu.

ürün almamalıdır.” diyen Şen, şöyle devam ediyor: “Sertifikasyon ve denetim süreçlerinin yetersizliği en büyük sorunların başında geliyor. Organik sertifikası veren güvenilir kurumlar ile hareket edilmesi bu noktada çok çok önemli. Öncelikle üreticilerin bilinçlenmesi gerekiyor. Organik tarım konusunda daha detaylı araştırmalar yapılarak üreticilerin desteklenmesi ve daha bilinçli üretime yönlendirilmeleri önemli… Tabi en önemlisi de tüketici markaya güvenmesi gerekir. Baktat olarak bu konuya gerçekten çok özel bir önem veriyoruz. Ekim yaptırdığımız üreticileri, kendi sertifika firmamızdan belgeli olmalarına özen gösteriyoruz. Ürünler fabrikamıza gelmeden analize gönderiyoruz. Üretim öncesi ve sonrası tekrar analiz yapılıyor. Üretim süreçlerinde de büyük bir hassasiyet içindeyiz. Üretim alanlarımız da tamamen organik üretim alt yapısına göre oluşturuldu. BRV ve IFS belgelerimiz ile hijyeni garanti altına alıyoruz. Bizim için sanırım en büyük garanti ürettiğimiz tüm organik ürünlerin hem Avrupa pazarında hem de Amerika’da satılıyor olması. Bu ülkelerde hata yapma şansınız asla yok. Küçücük bir hata sizin o pazardan silinmeniz demek.”

30

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

“KAMUDAN DESTEK BEKLİYORUZ” Birlikten kuvvet doğar ilkesiyle Türkiye’de güvendikleri ilkeli ve organiğe gerçekten gönül veren iyi markalar ile üretim yapmaya başladıklarını sözlerine ekleyen Sabriye Şen, “Bizim öncelikli amacımız organik pazarın gelişmesi, farkındalığın ve bilincin artması. Bilinç ve güven arttıkça herkes kazanacak. Üretici, satıcı, tüketici herkes samimiyetle bu sürece dahil olur ise çok daha iyi noktalara geleceğimize inanıyoruz” diyor. Türkiye’de de organik sektörünün Avrupa seviyesine gelebilmesi için kamu kuruluşlarının desteğine ihtiyacı olduğunu sözlerine ekleyen Sabriye Şen, fide ve gübre seçimlerinden, sulama kanallarına, hammaddeden üretime ve ithalat ve ihracattan organikle ilgili her konu da aktif olunması gerektiğinin altını çiziyor. Şen, Organik Türkiye okuyucularına, “Sağlıklı bir yaşam için organik tüketim gerçekten çok çok önemli. Bu açıdan bilinçli bir tüketici olmak ve organik diye tüketilen ürünlerin sertifikalarına bakılmasını öneriyorum. Marka bilinirliliğine bakılsın. Tabii ki en başta da herkes sağlıklı bir yaşama yönelmeli” sözleriyle sesleniyor..


Yörünge R A H M İ AY D I N

Düzce Organik Güvenilir Gıdalar Derneği Başkanı

Kar ve Yağmur bereketi 2

015 Yılının kış mevsiminin oldukça verimli geçtiği, kar ve yağmur bakımından geçtiğimiz yıllara göre oldukça bol yağışlı geçtiği görülmektedir. Bu havaların soğuk oluşuyla bazı sera ürünlerinde sıkıntı olduğu bir gerçektir, ancak toprakların bol yağışlı geçen mevsimden suya doyduğuda göz ardı edilmemelidir, her yıl kuraklık korkusunu bu aydan başlayarak endişeli bir yıla giriyorduk, kış mevsimin de göllerimiz bile yeterli kapasiteye ulaşamıyordu, bu yıl Yurdun tamamında kuraklık endişesi olmayacak, sulama sularındada bir sıkıntı olmaz umarım, bazı ürünlerde zeytin ve zeytin yağında, kar olan bölgelerde kısmi bazı sıkıntılar varmış ama bu genelde bir sıkıntı yapmaz umarım. Bu yazıma başlarken, toprakların önce suya, havaya, Organik maddeye, minerallere yani verim noktasında gerekenlere ihtiyaç olduğunu hatırlatırken, yaz aylarında mutlaka bütün canlıların, ürünlerin suya önemle ihtiyacı olduğu için, Yaradana Şükretmek anlamında yazmak istedim. Organik ürün üretmekse yaradılışından dolayı, bu bahsettiğim maddeler mutlaka olmalı ki Organik ürün üretile bilsin, zira Organik yetişen ürünler tohumundan itibaren doğallığından taviz verilmemiş olması gerekiyor. Yetiştirildiği yere ve yetiştirme kriterlerine kadar, doğal hali korunmuş olması gerekir. Organik doğal halde yetişe bilen ürünlerin, Kontrol ve Sertifikalı olarak yazılım altına alınması demektir. Bu anlamda toprak, su, hava tamamlarsak TOPRAK ANA korumamız gereken asıl ögedir. her geçen gün farklı amaçlarla kullanılırken yerine topraksız tarım şekli veya farklı bitki çeşitliliği ile üretilen ürünlerin maalesef teknik olarak karın doyursa bile, bünyenin beslenmesine hiçbir yararı olamaz, çünkü her bünyenin ve her milletin yemek kültürü farklıdır, bu farklılıklar bulundukları coğrafyada şekillenir. O yüzden bizim coğrafyamızda yetişe bilen doğal bitkilerin kaybolmaması için önce toprakların korunması, endemik çeşitliliğin kaybolmaması için ekim yapılması ve tohumlara mutlaka sahip çıkılması gerekmektedir. Bazı bölgelere adapte olmuş tohum türlerinin, mutlaka o bölgeye tescil edilmesi veya bölgenin sahiplenmesi gerekmektedir. Aksi halde geliştirme çalışmaları yapıldıktan sonra, çalışma yapana tescil edileceğinden, halk arasında ismi bile değişecektir. Organik Tarım faaliyetlerinde, tarımsal ekonomi durumuna bakmak

gerekiyor. Buda bol bereketin üreticiye yansıya bilecek yönüdür. Malum Organik tarım alanları büyük ölçekli değildir ancak yörelere has ürünlerdir. Bu yönü kullanılarak Eco Köyler organize edilebilir sanıyorum. Çok yakın bir gelecekte, bu köyleri organize etme ihtiyacı doğacak,tüm ürünler için her yer müsait olmaz ama ana ürünler süt,yoğurt,peynir gibi Eco Köylerde ürettirilerek ihtiyaç sahipleri böyle birliktelik yapabilirler,bu bir taslak projedir. Talep doğrultusunda hazırlanır. Bu yazımız Kış mevsiminin Kar ve Yağmur bereketinden dolayı Yaradana Şükür anlamında yazılmıştır. Organik Beslenmek Bedene Verilen Hürriyettir.

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

31


ORGANİK SERTİFİKA

Ekotar Genel Müdürü Vahap Eryılmaz

“SERTİFİKALI ÜRÜNLERİ GÜVENLE TÜKETEBİLİRSİNİZ” Ekotar olarak, sertifikasyon sürecinde titizlikle hareket ettiklerinin altını çizen Ekotar Genel Müdürü Vahap Eryılmaz, tüketicilerin SERTİFİKALI ürünleri güvenle tüketebileceklerine vurgu yapıyor.

O

rganik ürünleri, doğal ya da konvansiyonel ürünlerden ayıran en önemli etken sertifikasyon. Organik ürünlerin, üretiminden satışına kadar gelinen tüm aşamalarının, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş sertifikasyon kuruluşları tarafından kontrol edilmesi ve uygun şartlar altında üretilen ürünlerin üzerinde organik sertifikasının olması bir zorunluluk. Tüketicilerin, ürünleri güven içinde kullanmalarını sağlayan sertifikasyon süreçlerini, Ekotar Genel Müdürü Vahap Eryılmaz ile konuştuk. Ekotar olarak, bitkisel üretim, hayvansal üretim, doğadan toplanan ürünler ve arıcılık alanlarında sertifikasyon işlemi yaptıklarını belirten Vahap Eryılmaz, sertifikanın, ürünün organik olduğunu kanıtlayan bir belge olduğuna dikkat çekiyor. Belgelemenin yanı sıra organik ürünlerin insan sağlığına faydaları konusunda toplumun her kesimine sürekli söylemlerle bilgi aktardıklarını da dile getiren Eryılmaz, sertifikasyon ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Organik Tarım yapmak üzere başvuruda bulunan müteşebbis yada üretici kontrol ve sertifikasyon kuruluşu ile sözleşme yapar. Sözleşmede beyanda bulunduğu alanlar geçiş sürecine alınır. Geçiş süreci tek yıllık bitkilerde iki yıl, çok yıllık bitkilerde ise üç yıldır. Bu süreç içerisinde kayıt altına alınan bu alanlara herhangi

32

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

bir girdi ve ilaç kullanılmaz. Sertifikası olan ve organik tarımda KSK tarafından organik tarımda kullanıldığı onaylanan sertifikalı girdiler kullanma kaydıyla nihai üründe numune alınıp uluslararası akredite olmuş laboratuvarlarda analizi yapılarak O (sıfır) toleranslı kalıntı olmayan ürünlere verilen belgedir. Sertifika ürününün organik olduğunu kanıtlayan bir belgedir. Ürüne sertifika verildikten sonra üreticinin tarla ve deposunda başlayıp tüketicinin sofrasına geldiği noktaya kadarki sürecin kayıt altına alınarak şüpheli durumlarda pazarda ve raflarda numune alınarak uluslararası akredite olmuş laboratuvarlarda analizleri yapmak üretim miktarları ile satış miktarlarını karşılaştırmak. Tüketicinin halen organik ürünlere şüpheyle baktığı günümüzde bu denetimler kuruluşumuza sık sık yapıldığı gibi tarım il müdürlüğü ve bakanlığımızla ilgili birimlerde görevli elemanlar tarafından yapılmaktadır. Diğer sertifikasyon kuruluşlarda bizim gibi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca yetkilendirilmiş kuruluşlardır. Ancak Ekotar üretici ve tüketicilerle sıkı bir iletişim bağı kurarak uygulamaların dışında söylemlerle bilgi aktarma organik ürünlerin insan sağlığı yönündeki faydaları toplumun her kesimine sürekli aktarılmaktadır. Ekotar Kontrol ve Sertifikasyon kuruluşunun logosu bulunan bütün ürünleri güvenle tüketebilirsiniz. Endişe ettiğiniz ve şüphe ile baktığınız herhangi bir ürün için bizi aramanız halinde memnuniyetimizi bildiririz.”


Sertifika ürününün organik olduğunu kanıtlayan bir belgedir. “KONVANSİYONEL İLE AYRI YERLERDE DEPOLANMA ZORUNLULUĞU VAR” Eryılmaz, Ekotar ile sözleşmesi yapılan organik ürünlerin, üretilen, işleyen, depolayan ve pazarlayan yerlerin denetlemesini gerçekleştirdiklerini sözlerine ekleyerek, “Ürünün işlendiği ve depolandığı yerlerin temizliğinde organik girdilerin kullanılması zorunluluğu vardır. Depolarda organik ürünlerle konvansiyonel ürünlerin ayrı ayrı yerlerde depolanması zorunluluğu vardır” bilgisini paylaşıyor. İşletmede organik ürünlerle konvansiyonel ürünler aynı mekanda işleniyorsa üretim prosesinde hangi gün organik hangi gün konvansiyonel ürün işleneceğinin belirtildiğini de kaydeden Eryılmaz, şöyle devam ediyor: “Organik ürünler işleneceği zaman mutlak suretle alet ve makinalar yönetmelikte öngörülen organik girdilerle işletmenin bütün alanlarında dahil temizlenir. Bu işlemler bittikten sonra paketleme ve etiketleme süreci başlar. Organik ürünlerin paketleneceği kaplar yönetmeliğe uygun olmalıdır. Etiket bilgileri ve tarım bakanlığı ve kontrol sertifikasyon kuruluşunun etiket üzerinde yer alacağı bilgiler yönetmeliğe uygunluğu kontrol edilir. Ayrıca işletmenin vergi levhası, ticaret ve sanayi odasına kayıt belgesi, ürün işleme belgesi, kapasite raporu, işletmenin alan haritası, işleyeceği ürünün organik ürün sertifikası, işletmenin üretim prosesi, ürünlerin giriş ve çıkışını belirleyen irsaliye ve sevk pusulası ve işletmenin master sertifikası vs. bilgilerin olup olmadığı denetlenir. Bunlardan birisinin eksikliğinde uygunsuzluk verilerek en geç 29 gün içerisinde tamamlanması için süre verilir. Tamamlanmış belgelerden sonra işletmenin faaliyetine müsaade edilir.”

Ekotar, 2001 yılında Tarım ve Köy işleri Bakanlığından yetki alarak merkezi Mersin şube olarak da Ankara Ziraat Mühendisleri sitesinde faaliyete başlamıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş ve Türkak (Türk Akreditasyon Kuruluşunca ) TS EN 45011 standardına göre akredite edilmiştir. Uluslararası akredite olmuş İtalya’da Bioagricert ve İngiltere’de Soil Assoclation Kuruluşları ile 2003 yılından bu yana beraber çalışmaktadır. Ürünlerini Avrupa ve Amerika vs. ülkelere satmak isteyen üreticilerin ürünlerinin satışları bu kuruluşların onayı ile gerçekleştirilmektedir. Ayrıca 2014 yılı itibari ile AB sertifikasyonu içim IOAS ‘a başvurarak B standartlarına göre bitkisel üretimde ve GOTS (Global Organik Tekstil Standartlarına göre de yurtdışında da akredite oldu ve yurtdışına Ekotar adı altında sertifika verebiliyor. 2015 yılı itibari ile de Ekotar Avrupa Amerika Japonya vs. ülkelerde sertifikaları geçerli olacak.

“DOĞAL SERTİFİKA DİYE BİR TERİM YOK” Doğal ürünlerle ilgili değerlendirmede de bulunan Vahap Eryılmaz, “Doğal sertifika diye bir terim yoktur” vurgusu yapıyor ve ekliyor, “Doğal ürünler vardır. Doğal ürünlerde herhangi bir kimyasal girdi kullanmadan doğada kendiliğinde insan müdahalesi olmadan yetişen ürünlerdir. Bu ürünler bilinmeyen veya üretim safhasında güvenilmeyen yerlerden alınırsa doğalmış gibi yanıltıcı bilgilerle tüketiciye sunulabilir. Doğadan toplanan ürünlerin analizleri kayıt altına almak suretiyle yapılarak kalıntı olmaması halinde sertifikalandırılabilir. Organik sertifika ise kayıt altına alınan herhangi bir ürünün geçmiş sürecini tamamı nihai ürüne de numune alıp uluslararası akreditasyon laboratuvarlarında analizinin yaptırılıp temiz çıkması durumunda sertifikalandırılmasıdır.”

Organik ürünler işleneceği zaman mutlak suretle alet ve makinalar yönetmelikte öngörülen organik girdilerle işletmenin bütün alanlarında dahil temizlenir. www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

33


SAĞLIK HABER

spor uyarısı Avrupa Konseyi’nden

Çocuklarınıza

spor yaptırın

Çocuklar, hangi yaşta

hangi sporu yapmalı?

Fiziksel aktivite azlığı çocuklarımız için de çağımızın en büyük problemlerinden biri. Hareketsizlik çocuklarda obezite, diyabet ve dikkat problemlerinin en önemli risk faktörü. Çocukluk çağında başlayan kronik hastalıklar yetişkinlik dönemini de etkiliyor.

34

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


spor alışkanlığının olmayışı Avrupa Konseyi, sağlıklı bir nesil çocuklarımızı her geçen için çocukların 30 dakikadan gün spordan ve fiziksel az olmamak şartıyla haftada aktiviteden uzaklaştırıyor. 3 - 4 kez düzenli spor Oysa yapılan bilimsel yapmasını istiyor. çalışmalar, akademik Genellikle insan hakları başarı, kognitif (zihinsel) ihlalleri ve siyasi konularda beceriler, beyin yapısı ve yaptığı açıklama ve Yrd. Doç. Dr. beyin fonksiyonlarının uyarılarıyla gündeme Gamze Şenbursa fiziksel aktivite ile bağlantılı gelen Avrupa Konseyi, olduğunu gösteriyor. çocuklarımızın da yakın takipçisi. Okan Üniversitesi Fizik Tedavi 1987 yılında Eurofit Bedensel ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Yrd. Doç. Yetenek Testleri ile ilgili kararı yayınlayan Dr. Gamze Şenbursa’nın verdiği bilgiye Avrupa Konseyi, 28 yıldan bu yana göre, her 5 çocuktan 4’ü sağlık için gereken çocukların sporla olan ilişkilerini izliyor. yeterli fiziksel aktiviteyi gerçekleştiremiyor. Aktivite azlığının fiziksel sağlığı olumsuz ÇOCUKLAR, HANGİ YAŞTA HANGİ yönde etkilediği birçok çalışma ile SPORU YAPMALI? kanıtlanmış durumda. Bunun yanında Beden yeteneğinin sadece spor ve beden aktivite azlığı çocuğun okul başarısını ve eğitimi için değil, sağlık ve iyi bir sağlık hayattaki başarısını da önemli derecede durumu için gerekli olduğunu, sporla etkiliyor. kişinin kendini tanımasına, beden kondisyonu kazanmasına olanak vermek, sosyal gelişimin desteklenmesi ve ortak ÇOCUĞUNUZ SPORLA KİŞİLİK dil oluşturmak amacıyla Eurofit Testleri’ni KAZANIR geliştiren Konsey, Eurofit’te belirli yaştaki Çocuğun ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı çocuklar için uygun olan aktivite sporlarını olmasının sporla doğrudan ilgili olduğunu şöyle sıralıyor: vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, “2- 5 yaş arası çocuklar fırlatma, yakalama, spor yapan çocuğun hayatında yaşayacağı koşma, sıçrama; 6-9 yaş arası çocuklar değişiklikler hakkında şu önemli bilgileri belli mesafeye fırlatmak, bir topa vurmak, verdi: sporun temel hareketlerine geçiş, 10-12 yaş “Çocukların erken dönemde spora arası çocuklar basketbol, futbol gibi sporları ve egzersiz yönlendirilmesi ile kassal içeren kompleks motor becerileri kapsayan kuvvet, esneklik, kassal endurans, vücut spora yönlendirilmelidir. Spora aktif katılım kompozisyonu ve kardiyovasküler endurans en az 30 dakika ve haftada 3-4 kez düzenli gelişir. Spora yeterli katılım güven ve başarı olarak önerilmektedir.” ile sonuçlanan becerilerin gelişmesini sağlar. Spor çocukların gelişimine yardımcı olur. Spor yapan ve bir takımla çalışan HER 5 ÇOCUKTAN 4’Ü çocuklar kendi değerini fark eder. Kendine HAREKETSİZ güvenen, bağımsız, kendini kontrol Ne yazık ki, televizyon karşısında ve edebilen bir kişilik kazanmasını sağlar. bilgisayar başında geçirilen saatler, spor Hedef belirleme ve bu hedefleri başarıyla alanlarının ve parkların azlığı, ailede gerçekleştirme konusunda bilgi ve beceri kazandırır. Bir takımın parçası olan çocuğun sorumluluk duygusu gelişir. Liderlik, doğru ve hızlı karar verme, olayları çözümleyebilme özellikleri gelişir. Stresin ve gerginliğin azalmasını sağlar. Sosyalleşir. Grup çalışmasına yatkın hale gelir.” Fiziksel aktivitenin 12 yaşında en yüksek düzeye ulaştığına dikkati çeken Şenbursa, tüm dünyada okuldan sonra spora katılımın düştüğünü belirterek, sporun bir yaşam biçimi haline getirilmesi gerektiğini söylüyor.

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

35


SAĞLIK HABER

“Hastalıklar kişi ve ilişkiler için bir hayat sınavıdır”

Hastalıklar kişinin bedeni ile birlikte ruhlarına da zarar vererek, beraberinde travmaları, yas tepkilerini, örselemeleri ve hayatla uyumu bozan psikolojik reaksiyonları da beraberinde getirmektedir. Hastanın hastalıktan sonra yeni bedenine uygun yeni bir ruh, bakış açısı ve yaşam oluşturması, hastalıkla savaşı kadar önemlidir. Hastalıktan sonra kişide hayatın ve ilişkilerin anlamına dair kendini sorgulama başlar ve bu nedenle hastalıktan sonra bir olgunlaşma ve hayatı anlamlandırma sürecine girilmektedir. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan hastalıkların kişi ve ilişkiler üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi.

36

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


bir gerçektir. Aileler bazen doktorun işini kolaylaştırırken bazen de zorlaştırmaktadır. Hastalıklar karşısında ailelerin yaklaşımlarını dört ana başlıkta değerlendirmek mümkündür. Aşırı koruyucu ve kaygılı aileler Aşırı hoşgörülü ve teslimiyetçi aileler Mükemmelliyetçi ve denetleyici aileler İlgisiz ve reddedici aileler Aile bağlarının güçlü oluşu ülkemizde olumlu bir faktördür. Bununla birlikte Türkiye’de iki uç yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi aşırı koruyucu ve hastanın bağımsız hareket etmesini kısıtlayıcı, diğeri hastayı “sen bilirsin” diyerek tamamen yanlızlaştıran yaklaşımdır. Aileler aşırı kaygılı ve koruyu olmaktan kaçınmalıdır. Aşırı koruyu olan aile hastanın bireysel adım atmasını zorlaştırırken hastalıktan sonra özgürlüğünü de kısıtlamaktadır. Hastayı tamamen kendi kararlarını alması konusunda yalnız bırakmak da doğru değildir. Hasta en iyi kararı verecek kadar yetkin olsa da, bu süreçte aile desteği hastayı psikolojik anlamda güçlendirmektedir. Hastalıklar ilişkileri sağlamlaştırdığı gibi çökertebilir Hastalıklar insanlar için olduğu kadar ilişkiler içinde bir sınavdır. Hastalıkla ve hayatla nasıl başa çıkacaklarını bilmeyen çiftlerin ilişkisi çökmektedir. Hastalığı doğru biçimde ele alarak, yeni bir yaklaşım, bilinç ve ilişki tarzı ile ilişkileri güçlendirmek de mümkündür. Hastalık öncesine göre hastalık sonrası çok daha mutlu ve başarılı olan çiftlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Burada belirliyeci olan kişilerin hayatlarında çıkan krizleri nasıl yönettikleridir. İnsanlar hayatla nasıl baş ediyorlar ise, hastalıkla da öyle baş etmektedirler.

Hastalıkların etkisi hastanın kişiliğine göre farklılık gösterir Hastalıkların bedendeki ve ruhtaki etkileri kişiden kişiye farklılıklar göstermektedir. Liyezon Psikiyatrisi hastalığı, hasta ve hastanın çevresini bir bütün olarak ele almaktadır. Hastalığın ne olduğu kadar, kişinin kim olduğu da çok önemlidir. Hastalık ve hastanın bedeni ile birlikte tedavi süresince ve sonrasında beyni, ruhu, ailesi, geçmişi, bilinci, bilinçaltı da önemli rol oynamaktadır. Hastalığın seyri, komplikasyonları ve hastalığa verilen yanıt Prof. Dr. kişinin psikolojisi ile ilgilidir. Bu nedenle Sedat Özkan ruh ve beden arasındaki etkileşimi anlamak, tedavinin başarısını arttıran önemli unsurların başında gelmektedir. Liyezon psikiyatrisi hastaya, tedavi ekibine ve aileye bütünleştirici bir yardım sunmaktadır. Ailenin yaklaşımı hastalık üzerinde kilit rol oynar Hastalığa kadar kişilerin ilişkilerinde ya da aile yaşamlarında farkında olmadan bastırdıkları duygular krizle birlikte açığa çıkmaktadır. Bu çatışma ve duygular liyezon psikiyatrisi için fırsat olarak kabul edilerek, çözümlenebilmektedir. Ailenin ve aile kavramınında hastalık üzerinde etkileri tartışılmaz

Kadınlar daha çok terk ediliyor Hastalık sonrasında kadınlar erkeklere oranla daha çok terk edilmektedir. Bu durum kültürle ilişkilendirilebilmektedir. Ayrıca kadının ekonomik anlamda özgür olmaması da önemli bir faktördür. Özellikle cinsel yaşamı etkileyen hastalıklarda erkek yeni bir arayışa girer, fakat kadınlar için bu çok kalay olmamaktadır. Kadının üzerindeki ailesel ve toplumsal baskı, çocuklarına daha düşkün olması boşanma kararını almasını güçleştirmektedir. Avrupa’da ise aile ve toplum baskısı az olduğu için çiftler hastalıklar karşısında birlikte mücade etmektense ayrılmayı tercih etmektedirler. Bu aslında etnik değil daha çok kültürel bir fenomendir. Örneğin Beyrut’tan gelen bir hasta için Müslüman ya da Hristiyan olmasının bir önemi yoktur. Çünkü tutum ve davranışlarını “Ortadoğu Kültürü” belirlemektedir. Bu ülkemiz için de böyledir. Doğu’da yaşıyan insanlarla yine doğudan batıya göç etmiş insanlar arasında da fark gözlemlenmektedir. Bunun nedeni göç eden kişilerin batının kültürüne adapte olmasıdır. Bir anlamda olay ve durumlara karşı bakış açısılarının değişmesidir. Bakım veren eş olmamalı! Yatağa mahkum yaşamak zorunda kalan hastaların kişisel bakım ve temizliğini üstlenmek büyük bir sorumluluk ve anlayış gerektirmektedir. Türkiye’de hastaya bakım veren genellikle eş ya da çocuklardır. Ancak özellikle eşler, hastanın bakımını üstlenen taraf olmamalıdır. Çiftler arasında çok özel ilişkinin dinamikleri bu süreçte bozulmaktadır. Bu hastalara tıbbi bir ekip hizmet etmelidir.

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

37


Küresel ısınma ve çevre kirliliği derken son zamanlarda tüketicilerin en çok duyduğu kavramlardan biri de yeşil teknolojiler oldu. Peki, nedir bu yeşil teknoloji? Dünyayı kurtarmanıza nasıl yardımcı olacak? 38

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr


Daha az enerji harcayın!

S

anayi devrimiyle birlikte başlayan tüketim toplumu tüm çılgınlığıyla devam ediyor. Tüketicilerin taleplerini karşılamak için seri üretimin sınırlarını zorlayan firmalar ister istemez doğal kaynakları zedeliyor. İşte tüm bu sorunlar küresel ısınma ve enerji krizlerinin kapımıza gelmesine neden oldu. Teknoloji dünyası bu sorunu çözmek için yeni bir kavramı geliştirdi. Son zamanlarda adını bol bol duyduğunuz Green IT (yeşil teknolojili) ürünlerin aslında ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Bu ürünlerin sıradan teknolojilerle tek farkı fiyat etkilerinden ibaret değil. Yeşil Teknoloji Nedir? Son dönemlerde firmaların bol bol ön plana çıkartmak istediği yeşil teknoloji aslında uluslar arası sivil toplum ve araştırma örgütlerinin koyduğunu sınırlamalar sayesinde ortaya çıktı. Tüketim toplumunun dünyayı verdiği zararı aza indirmeyi hedefleyen bu ürünler, enerji tüketiminden, üretime kadar birçok konuda doğa dostu teknolojilerle çalışıyor. Yeşil teknolojili bir ürün aldığınız zaman sadece tasarruf etmiyorsunuz aynı zamanda dünyaya verdiğiniz zararı minimuma indiriyorsunuz.

Yeşil Teknolojinin Farkı Nedir? Bu teknolojiye uygun ürünlerin en büyük farkı tasarım ve üretim aşamasında başlıyor. Doğa dostu ve tekrar işlenebilir materyallerden yapılan bu ürünler aynı zamanda mümkün olduğu kadar az kanserojen madde içeriyor. Bu ürünler size hizmet edemeyecek hale geldiği zaman onları çöpe atmak yerine, en yakındaki geri dönüşüm tesisine ya da aldığınız firmaya geri vererek doğaya da yardımcı olabilirsiniz. Üretim sırasında ise oluşturulan özel tesisler sayesinde firma mümkün olduğu kadar az kaynak tüketip karbon emisyonunu azaltıyor. Yeşil Teknolojili Tasarruflar Ürünler, enerji tasarrufu yapmak için özel olarak tasarlanıyor. Yazıcılardan, sunuculara kadar birçok farklı ürün gamında kullanılan bu sistemler araştırmalara göre yüzde 30 ile yüzde 70 arasında aylık tasarruf sağlıyor. 2010 yılı içerisinde Amerikan Enerji Bakanlığ’ının araştırmalarına göre yeşil teknolojiyi tercih eden şirket ve kullanıcıların sağladığı tasarruf toplamda 70 milyon dolara yaklaştı. Bu Teknolojileri Kim Değerlendiriyor? Green computing kavramı son zamanlarda popülerleşmiş olsa da aslında ilk ortaya çıkışı 1992 yılına dayanıyor. O dönem hurdalığa çekilen teknoloji ürünlerinin doğaya verdiği zararlar ve bunları geri dönüştürecek yeterli tesisin olmaması nedeniyle Amerikan Çevre Koruma Derneği, Energy Star kurumunu oluşturdu.

Bilgisayarlara uyku moduna getirmek gibi projeleri hazırlayan Engery Star, zamanla doğayı koruyan ve tasarruf yapan teknolojilerin standartlarını oluşturmaya başladı. Günümüzde özellikle Obama hükümeti, Green Computing ve IT konusunda büyük yatırımlar yapıyor. Amerika’ya yeşil teknoloji üretimi için söz veren firmalara Obama hükümeti destek olarak belirli bütçeler ödüyor. Amerikan şirketleri dışında, ülkeye ürün ihraç eden Koreli teknoloji firmaları da bu sene yeşil teknolojiler konusunda büyük yatırımlarda bulundu. Hükümet ve Energy Star dışında, her yıl çevre koruma örgütü Green Peace de yeşil pazar konusunda araştırmalar yapıyor. 2010 yılında listenin ilk başlarında yer alan firmalar, HP, Asus ve Fujitsu oldu. Yeşil Teknolojilere Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz? Şirketlerin bu yatırımlarına tüketiciler sadece ürün alarak yardımcı olmuyor. Aynı zamanda ellerindeki ürünleri de şirketlerin oluşturduğu geri dönüşüm tesislerine yollayarak dünyayı korumaya devam edebilirsiniz. Birçok firma kartuşları geri dönüştürerek, hem çevreye hem de tüketiciye büyük katkı sağlıyor. Doğaya en çok zarar veren ürünlerden biriyse içerdiği kurşun alışımı nedeniyle monitörler. Monitörler gömüldüğü zaman bile toprağa büyük zarar veriyor.

Cep telefonlarını da geri dönüşüm için kullanmak, doğaya en büyük katkı sağlayan yollardan biri. Kağıtlar ise özellikle iş yerlerinin en büyük sorunlarından. Yazıcılardan boşa çıkan her kağıt, aslında bir ağacın boş yere yok olmasına neden oluyor. Eğer bu kâğıtlar, geri dönüştürülmezce insanlığın ormanlara verdiği zarar artmaya devam ediyor. Yeşil Teknolojilerle Oluşun Ürünler 2007 yılında birçok büyük teknoloji ve yazılım firmasının bir araya gelerek aldıkları prensipler sektöründe değişmesine neden oldu. Şimdi sadece, donanımda değil, tasarım ve yazılım alanında bile yeşil ürünler ortaya çıkmaya başladı. Sektörün doğa dostu olması ise iş dallarını değiştiriyor. Dünyaya zarar veren klasik iletişim yollarına IP üzerinden ses iletimine izin veren Voice IP teknolojisi bunun en büyük örneklerinden biri. Ucuzluğu dışında doğaya olan saygısı nedeniyle, önümüzdeki yıllarda cep telefonu sektöründe Voice IP standart hale gelecek. Sunucularda da kendini amorti eden ve tasarruf yapan ürünler daha şimdiden standartlaşmaya başladı. Yazıcılarda, akıllı püskürtme sistemleri kartuşların çabuk bitmesini engelliyor.Bazı firmalar, plastik yerine bambu gibi alternatiflerle ürünlerini daha sağlıklı hale getiriyor. Bazı firmalar ise cep telefonlarını güneş enerjisiyle çalışacak sistemlerle donattı. Cem Süer

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

39


Vestel daha fazla enerji verimliliği için LED aydınlatmayla evlere giriyor

L

ED Aydınlatma ürünleriyle evlerde yer almaya başlayan Vestel, normal lambalara kıyasla daha uzun kullanım ömrüne ve düşük enerji tüketimine sahip ürünler ev aydınlatmasına yeni bir bakış getiriyor. Vestel, evlerde sağlıklı ve tasarruflu aydınlanma dönemi başlatan LED Aydınlatma ürünleriyle tüm Migros 5M’ler, hepsiburda.com ve hizlial.com’da tüketicileriyle buluşuyor. LED lambaları ile ev aydınlatmasını tasarrufla tanıştıran Vestel, normal lambalara kıyasla 30 kat daha uzun kullanım ömrüne sahip Vestel LED lambalar ile kullanıcılarının elektrik faturalarında yüzde 80’e varan düşüş sağlıyor. Vestel, evlerdeki LED dönüşümü ile hane halkının elektrik harcamalarını düşürürken enerji tasarrufuna da katkı sunuyor.

Vestel LED’sel dönüşüme talip

Vestel olarak hem Türkiye’nin hem de dünyanın geleceğini enerji verimliliği yüksek LED aydınlatma teknolojisinde gördüklerini belirten Vestel LED Aydınlatma Satış Pazarlama Müdürü Tunç Göz şöyle konuştu: “Vestel LED aydınlatma ürünleri yaklaşık 35.000 – 40.000 saatlik bir ömre sahip, cıva içermiyor ve yüzde 100 geri dönüştürülebilir. Uzun kullanım süreleri sayesinde daha az atık oluşturuyorlar. Zararlı madde içermedikleri için suyumuzu ve toprağımızı da kirletmiyorlar. Vestel LED ürünlerimiz genel aydınlatmada akkor lambalara oranla yüzde 80’e varan, ‘enerji tasarruflu’ ya da ‘sarfiyatsız’ diye bilinen floresan lambalara oranla da yüzde 50’ye varan seviyelerde enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca karbondioksit salınımını yüzde 80’e varan oranda azaltıyor.” Vestel LED Aydınlatma olarak her yıl olduğu gibi 14 – 17 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı’nda yerlerini aldıklarını da sözlerine ekleyen Göz şunları ifade etti: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aydınlatmada LED’e dönmeye büyük destek veriyor. Sokak aydınlatmalarından ev içi kullanıma kadar her yerde LED aydınlatmaya geçişi sağlamada yerli üretici olarak en önemli aktörüz. Tüm Türkiye’yi yeni nesil LED aydınlatma ürünlerimizle aydınlatmaya talibiz.”

Elektrik süpürgelerine güç sınırlaması ve enerji verimliliği etiketi geliyor

E

v temizliğinin vazgeçilmezi süpürgeler de Avrupa Birliği normlarına uyum sağlayacak. Eylül 2015’te yürürlüğe girecek Enerji Verimliliği Yasası ile birlikte artık 1600 watt üzerindeki süpürgelerin satışı yapılamayacak. Süpürgelerin üzerinde ne kadar enerji tükettiği, performansı ve emisyon değerlerini gösteren etiketler zorunlu hale geliyor. Yeni yasanın enerji verimliliği kadar tüketicinin doğru seçimler yapabilmesi açısından da önemli olduğunu belirten Fakir Elektrikli Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Aslı Şahin, Almanya’da geçtiğimiz yıl uygulamaya başladıkları enerji verimliliği etiketi konusunda Türkiye’deki çalışmalarının da sürdüğünü söyledi. Enerji verimliliğini sağlamaya yönelik adımların başında evlerde kullanılan elektrikli ev aletlerinin enerji sınıflarının belgelenmesi ve enerjiyi daha verimli

40

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

kullanan ürünlerin tercih edilmesi geliyor. Eylül 2015’te yürürlüğe girecek Enerji Verimliliği Yasası, ilk aşamada elektrikli süpürge ve fırınlar için zorunlu olsa da önümüzdeki dönemde tüm küçük ev aletlerini kapsaması bekleniyor. Türkiye’de süpürge pazarının lideri konumunda yer alan Fakir Elektrikli Ev Aletleri’nin Pazarlama Müdürü Aslı Şahin, yeni yasa ile birlikte yaşanacak değişim konusunda açıklamalar yaptı. Günümüzde birçok markanın ürününün rafta olduğunu ancak ürünlerin üzerinde yeterli bilgilendirme olmadığı için tüketicinin seçim yapmakta zorlandığını ifade eden Şahin, “Enerji verimliliğinin yanında tüketicinin doğru bilgi alma ve seçim yapma hakkını da garantiye alan yeni yasa ile birlikte süpürgelere 1600 watt sınırlaması geliyor. Yani 2015 itibariyle 1600 watt motor gücünün üzerinde süpürge satışı yapılamayacak. ‘Watt’ deyince herkesin aklına ilk olarak emiş gücü gelse de emiş gücünün bundan bağımsız olduğunu vurgulamak gerek. Örneğin süpürge konusunda ihtisas sahibi bir marka olarak Fakir Hausgerate etiketli ürünlerin performansında herhangi bir kayıp yaşanmayacağını garanti ediyoruz.


Daha az enerji harcayın!

Çevre dostu üretim için yeşil kimya şart “Yeşil Kimya” anlayışı, toksik madde ve petrol atığı kullanmadan, geri dönüştürülebilir malzeme ile atık ve enerji kullanım miktarlarını azaltarak, sağlıklı, güvenli bir ortamda üretim yapmayı vurguluyor.

K

üresel ısınma ve iklimsel değişikliklerle artan çevre bilinci dünya çapında birçok sanayi kuruluşunun üretim biçimlerini de gözden geçirmesine neden oluyor. Son 7 yıldır yayınladığı küresel vatandaşlık raporlarıyla, iş hedefleri ile çevre sorumluluklarını bir arada nasıl yürüttüğünü ortaya koyan Xerox, üretim yapan sanayi kuruluşlarının ve her ölçekten işletmenin Yeşil Kimya yaklaşımı ile doğaya verdiği zararı minimize edebileceğini söylüyor.

Toksik olmayan geri dönüştürülebilir malzeme kullanılmalı

Üretimi yapılacak tüm ürünleri toksik olmayan, kullanımı boyunca enerji verimliliği sağlayan, geri dönüştürülebilir veya doğada çözünebilir olarak tasarlamak gerekiyor. Geri dönüştürülebilir malzeme kullanımının artması ve bunların geri toplanıp tekrar üretilebilmesi üretim maliyetlerini çok önemli miktarlarda azaltıyor. Kağıt, cam, plastik, metal gibi her türlü atık malzemenin geri kazanımı doğa için hayati bir önem kazanıyor.

Petrol atığı ile üretilen materyallerden kaçınılmalı

Üretim hammaddesi olarak petrol kaynaklı hammaddelerin kullanımından kaçınmak, mümkün olduğunca yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir hammaddeler kullanmak gerekiyor. Günümüzde üretim maliyetlerinin düşük olmasından dolayı özellikle tekstil sektöründe petrol atığından üretilen malzemelerin kullanımı giderek artıyor. Petrol atığı ile üretilen ürünlerin doğaya olduğu kadar, insan sağlığına da önemli zararları bulunuyor.

Güvenli çalışmak öncelik olmalı

İnsan sağlığına zararlı olmayan fabrika ve laboratuvar koşullarında çalışılması, üretim esnasında işçi sağlığı ve güvenliğinin en öncelikli üretim kriterleri arasında değerlendirilmesi Yeşil Kimya yaklaşımının olmazsa olmazı. İnsan sağlığına ve güvenliğine önem vermeyen üretim tesislerinin, üretim biçimlerinin de sürdürülebilir bir doğayı desteklemesi mümkün değil. Üretim tesislerinde; çalışan güvenliğine yönelik önlemlerin alınması, patlayıcı, yanıcı maddelerin kullanımı ve saklanması düzenli olarak kontrol altında tutulmalı.

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

41


çocuklar için yeşil bir dünya 1.5 Milyarlık yatırım Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, ‘Expo 2016’ Antalya projesi kapsamında bin 121 dekarlık alanda, 1.5 milyar liralık yatırımla çocuklar için yeşil bir dünya kurulduğunu söyledi. Dünyada olimpiyatlar ve diinya kupası organizasyonlarından sonra en büyük kabul edilen Expo’ya Türkiye’de ilk kez ev sahipliği yapacak Antalya’da, çocuklar için yeşil bir diinya kuruluyor.

Çocuklar için yeşil bir dünya 1.5 milyarlık yatırım

1

889’da Paris’te Eyfel Kulesi. 1958’tc Brüksel’de Atomium gibi diinvaca ünlü turizm değerlerinin kazandırıldığı Expo, bin 121 dekarlık alanda Türkiye ve dünyadan binlerce bitki türünü barındıran dev bir yeşil alan ile 98 metrelik Palmiye Kule. Antalya Körfezi şekilli 75 dönümlük göl. tropik orman, biyoçeşitlilik tüneli gibi çok sayıda eseri Antalya’ya kaTürkiye’nin ilk kez düzenleyeceği bu Expo’nuıı ülkenin biyoçeşitliliği, bahçe ve bahçecilik kültürünü tema aldığını ve bunların tüm dünyaya anlatılacağını belirten Bakan Eker. bunun ‘çiçek’ ve ‘çocuk’ olmak üzere iki temel tema üzerinden olacağımı dile getirdi. Antalya’nın tarih, turizm, tarım. endemik bitki varlığı ve biyoçeşitlilik bakımından Türkiye’nin en muhteşem bölgelerinden biri olduğunu vurgulayan Bakan Eker. Biz mademki bu projeyi Antalya’da gerçekleştiriyoruz, Antalya’nın varlıkları, coğrafyası, tarihi ve botanik dezandıracak. Expo 2016 Antalya’nın yönetim kurulu başkanlığını yürüten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker. 2013 ve 2014 yıllarının altyapı yatırımlarıyla geçtiğini. 2015’te ise üst yapıların çok btiyiik ölçüde tamamlanmış olacağını söyledi. Bakan Eker, yetkili kurumlar Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) ve Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği’ııin (AIP11) onayıyla düzenlenecek World Expo 2016 Antalya’nın ‘Çiçek ve Çocuk’ teması, ‘Gelecek Nesiller İçin Yeşil Bir Dünya’ sloganıyla bin 121 dekar alanda 23 Nisan- 31 Ekim 2016 tarihleri arasında yapılacağını kaydetti.

“Çiçek ve Çocuk’ 2 ana tema ğerlerini burada işliyoruz. Ama bununla birlikte evrensel mesajlar yükleyerek bunu vermeye çalışıyoruz dedi. Expo’kırda kule, gölet, tepe gibi unsurların olmazsa olmaz olduklarını kaydeden Bakan Mehdi Eker. Expo 2016’da bu yapıların tasarımlarıyla Antalya’yı sembolize ettiğini söyledi. Türkiye haritasına bakıldığında Antalya Körfezi’ııin birebir Expo Kulesi olarak tasarlandığını kaydeden Eker. kulenin palmiye

42

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

ağacı ve Hadrian Kapısı’nı simgelediğini dile getirdi. Çocuk Adası’nın evrenselliği ve bütün dünya çocuklarına hitap eden bir yerküre olarak tasarlandığını dile getiren Eker. Tarım ve Çevre Müzesi’nin ise anavatanı Anadolu olan buğday başaklarıyla tasarlandığını kaydetti. Alanda Türkiye’nin 7 bölgesinin mutfağından tüm kültürel değerlerine Anadolu’nun her bir yerindeki yerli mimari motifler, tasarımların da Safranbolu, Diyarbekir evi gibi yer aldığını söyleyen Eker şunları anlattı. Türkiye’nin değişik bölgelerindeki hangi yapı elemanları kullanılmış, hangi evler mimari formda yapılmışsa o binalarla anılacak. Öte taraftan da misafir ülkelerin oluşturdukları bahçeleri. kültürel varlıklarını, mimari ve bahçe formunu, rekreasyon ve peyzaj anlayışını da birlikte görmüş olacak. Lunapark gibi mevsimlik değil Expo’nun bir fuar değil sergi olduğuna dikkat çeken Bakan Eker. lunapark gibi ‘mevsimlik kur, sonra çek git’ gibi değil, kalıcı bir sergi olacağını vurguladı. 6 ay sürecek serginin ardından bu alanın muhafaza edileceğini belirten Eker. Antalya ve turizmi, kültürü için önemli bir alan olarak faaliyete devam edecek. Kongre merkezi, rekreasyon alanları, bahçeler, tepe. kule. tarım ve çevre müzesi, biyoçeşitlilik tüneli vs hepsi kullanılacak, gezilip, görülebilecek diye konuştu. Alanda Türkiye coğrafyasında yetişen birçoğu dikilen, toplamda 112 liirde 25 bin ağaç olacağını dile getiren Eker, bununla birlikte çalı formunda diğer kiiçük türlerde de binlerce bitki türü olacağını kaydetti. Eker. Zeytin başta olmak üzere bu bölgede yetiştirilebilecek. toprağa dikliğimizde yeşerme ve yaşama imkanı olan ne kadar ağaç varsa hepsi burada korunmuş olacak dedi. Bin 121 dekarlık alanda altyapısı ve üst yapılarıyla toplam proje maliyetinin 1.5 milyar lira olarak öngörüldüğünü aktaran Bakan Eker. 2014 yılında 150 milyon liralık yatırım yapıldığını, esas çalışmaların ağırlığını 2015’in oluşturacağını söyledi. Eker şunları kaydetti. Altyapı bitti, ağaçlandırma yapılıyor, şimdi üst yapılara geçeceğiz. Bu yıl proje çok büyük ölçüde bitecek. Türkiye tabiatı tanıtılacak ve bir teması da çocuk. Tabi ikisini birleştirdiğimiz zaman ‘Gelecek İçin. Çocuk İçin Yeşil Bir Dünya.’ Çocuklar için yeşil bir dünya kuruluyor.


Daha az enerji harcayın! AB sadece e-fatura ile 2,3 milyar Euro tasarruf etti, sıra Türkiye’de…

Ü

lkemizde yılda milyarlarca kâğıt fatura kullanılıyor. Kâğıt ortamından elektronik ortama taşınan her işlem, doğanın korunmasının yanında, ekonomik ve sosyal faydalar da sağlıyor. E-fatura ile 2,3 milyar Euro tasarruf sağlayan AB’den sonra Türkiye’nin de e-dönüşüm ile önemli oranda tasarruf etmesi bekleniyor. Önemli bir e-dönüşüm sürecinden geçen Türkiye’de 2023’e gelindiğinde; tüm kurumların, kuruluşların, şirketlerin, profesyonellerin, meslek mensuplarının tamamı KEP sahibi olacak. Bugün kâğıt üzerinde yürütülen işlemlerin tamamı elektronik ortamda yürütülecek.

Yeşil güvenlik ile enerji tasarrufu Securitas “yeşil güvenlik” ile fark yaratıyor...

G

üvenlikte bilgi lideri Securitas, enerji tasarrufu haftasında “yeşil güvenlik” kavramına dikkat çekti. Bu kapsamda Securitas, hizmet verdiği kuruluşlara, enerji kontrollerinden, çevre kirliliğini önleyen faaliyetlerin kontrolüne ve raporlanmasına kadar pek çok konuda destek oluyor. Yeşil güvenlik bildirimleri smart mobile aracılığıyla eş zamanlı olaak yapılıyor ve aylık olarak olarak şirketlere raporlanıyor. Bu hizmeti kullanmaya başlayan firmalar arasında Cargill, ABB Elektrik, Coca Cola, Mey İçki ve Tüpraş yeralıyor. Henüz yeni bir kavram olan Yeşil Güvenlik uygulamasıyla fark yaratan Securitas, özel güvenlik hizmeti sunduğu kuruluşlar Yeşil Güvenlik hizmeti kapsamında ek olarak şu konularda destek veriyor ; • Enerji tasarrufu sağlayan görevlerin yapılması/ kontrol edilmesi (su, elektrik, ısınma/soğutma, ek güç kaynakları-jeneratör- açık kapı/pencere vb) • Çevre kirliliğini önleyici faaliyetlerin yapılması/ kontrol edilmesi (Özellikle endüstriyel tesislerde, atık alanlarındaki temizlik görevleri, sızıntılar vb.) • Hizmet verdiğimiz kuruluşların aldıkları taşeron hizmetlerin, çevreyi etkileyebilecek faaliyetlerinin denetlenmesi, • Bu çerçevede yapılacak faaliyetlerin izlenmesi, analiz edilmesi ve raporlanması.


Çevreye duyarlı ürün inovasyonunda dünya lideri Çevreye duyarlı ürün inovasyonunda dünyaya öncülük eden Samsung; buzdolaplarında kullanılan doğal, soğutucu akışkan R-600 ve siklopentan yalıtımıyla, küresel ısınma ve sera etkisi açısından zararsız cihazlar üretirken; çamaşır makinelerinde sunduğu “Eco Bubble” ve benzeri yıkama teknolojileriyle de çok daha az deterjan ve su kullanılmasını mümkün hale getiriyor.

D

ünya çapında eko-inovasyonun öncüsü Samsung Electronics, günümüzün akıllı ürünlerle dönüşen yaşam biçimine katkıda bulunduğu tüketici elektroniği ve elektrikli ev aletleriyle, tüketicilere çevre dostu ürünler sunmaya devam ediyor. Vizyonunun önemli bir parçasını oluşturan sürdürülebilir çevre hedefi doğrultusunda, mevcut doğal kaynakları koruyan ürünler geliştiren Samsung, gelişen teknolojiye paralel olarak kullanımı artan beyaz eşya ve ev aletlerinde enerji tasarrufuna öncelik veriyor. Samsung Beyaz Eşya olarak; özellikle buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinelerinde, tüketiciye yıllardır daha düşük enerji tüketimi sağlayan bir teknoloji sunduklarını ve bu şekilde pazardaki tasarruflu ürünlere öncülük ettiklerini belirten Samsung Electronics Tüketici Electroniği Direktörü Hüseyin Erel; “Çevre duyarlılığıyla üretilen enerji tasarruflu Samsung Beyaz Eşya ürünleriyle sadece tüketicilerimizin bütçesini ve doğayı rahatlatmakla kalmıyor, çevre bilincinin oluşmasına da katkıda bulunuyoruz” diyor.

Samsung’un çevre dostu beyaz eşya ürünleri %70’e yakın tasarrufla iddialı

Erel; günümüzde 120 metrekarelik bir evde yaşayan 4 kişilik bir ailenin evinde sadece yemeklerin pişirilmesi, saklanması, bulaşık ve çamaşırların yıkanması, eğlence araçlarının kullanılması ve aydınlatma için yılda ortalama 6.000 kilowatt/saat enerji harcandığına dikkat çekerek ekliyor: “Ürünlerimizdeki etkin enerji kullanımı sayesinde Energy Grade A+ ve ENERGY Star sertifikalarına sahip bir dünya devi olarak; harcanan bu enerjiyi minimum indirmeyi en temel sorumluluğumuz kabul ediyoruz. Samsung buzdolaplarında kullanılan doğal, soğutucu akışkan R-600a ve siklopentan yalıtımı, küresel ısınma ve sera etkisi açısından zararsız cihazlar üretilmesine imkan tanırken; verimli su tüketimine yönelik Samsung çamaşır makineleri ise geliştirdiğimiz “Eco Bubble” ve benzeri yıkama teknolojileriyle çok daha az deterjan ve su kullanılmasını mümkün hale getirerek yaklaşık %70 oranında tasarruf sağlıyor.”

Ürünlerin enerji etiketleri hem tasarrufu hem çevre bilincini artırdı

Samsung’un gelişen teknolojiyle birlikte üretilmeye başlayan A+, A++, A+++ enerji sınıfına ait Samsung Beyaz Eşyaları ile enerji tasarrufu maksimum düzeye çıkıyor. Türkiye’de ürünlerin harcadıkları enerji miktarları konusunda tüketicileri bilgilendirmeyi hedefleyen “Enerji Etiketlemesi Uygulaması” doğrultusunda; bir cihazın enerji verimlilik endeksi bazında A, B, C, D, E,F ve G harfleriyle ifade ediliyor ve 7 gruptan oluşuyor. Sınıflandırma, enerji sınıfı, enerji kullanımı, su sarfiyatı, gürültü gibi cihazın performansına ilişkin temel bilgileri içeriyor. Bu sayede tüketiciler, ürünün fonksiyonlarını ve kapasitesi hakkında net bir fikir sahibi olabiliyor. A enerji etiketine sahip ürünler mümkün olan en düşük seviyedeki tüketimleriyle ortalama %45 enerji tasarrufu sağlarken; günümüzde çoğu ürün, enerji ve su tasarrufunda

44

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

A ve A üstü performans gösteriyor. Herbir artı (+) işaretinin, %10 daha fazla tasarrufa işaret ettiği enerji etiketleri, farkındalık yaratarak tüketici bilincinin oluşmasına ve çevrenin korunmasına katkıda bulunuyor.

Eski elektrikli ve elektronik cihazlar geri dönüşüme kazandırılıyor Samsung’un çevre korumaya yönelik bir diğer girişimi olan Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü yönetmeliği (AEEE) ile uyumlu cihazlar her ülkede geçerli olan geri dönüşüm sürecine dahil oluyor ve gerektiğinde bu süreci kendisi oluşturuyor.

Samsung, enerji tasarrufunda %70’e kadar çıkabilen ürünlerle hem çevreyi hem tüketicinin cebini koruyor


Daha az enerji harcayın!

Yeşil Dostu Sertifika Dönemi Başlıyor! Sürdürülebilirlik Akademisi, sürdürülebilir iş modellerinin gelişimi için yine bir ilki gerçekleştirdi.

P

erakende ürün ve hizmet sunulan alanlar, mağazalar, marketler, AVM’ler, ofisler, restoranlar, okullar ve hastanelerin yönetim modelleri ‘Yeşil Dostu- Green Check’ Sertifika ile belgelendirilecek. Değişen tüketici beklentileri ve karşı karşıya olunan risklerin fırsata dönüştürülmesi için iş dünyasının geleneksel iş modellerini değiştirmesi ve sürdürülebilir iş modellerine hızla geçiş yapması hedefiyle çalışan Sürdürülebilirlik Akademisi, Türkiye’de değişimi hızlandıracak iş modeli sertifikası olan “Yeşil Dostu” Sertifikayı Bureau Veritas ile birlikte geliştirdi. Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından dünyanın önde gelen belgelendirme kuruluşlarından Bureau Veritas iş birliğinde, uluslararası sertifikasyon standartları ekseninde geliştirilen “Yeşil Dostu-Green Check Sertifika”, çevre yönetimi, enerji yönetimi, su yönetimi, atık ve geri dönüşüm, karbon ayak izi gibi kriterler üzerinden yapılan değerlendirmeyle verilecek. Marketler, mağazalar, AVM’ler, ofisler, restoranlar, okullar ve hastaneler kriterleri yerine getirmede başarı sağlamaları durumunda “Yeşil Dostu Sertifika” almaya hak kazanacak. Yeşil Dostu Sertifika, ülkede en geniş paya sahip sektör olan hizmet sektöründe yer alan firmaların iş modellerinin çevresel anlamda gerekli kriterleri sağlamadaki performanslarını değerlendirmeye yönelik olacak. Sertifika; iklim değişikliği, küresel ısınma, su kaynaklarının giderek azalması gibi sürdürülebilir gelecek için önemli konularda, kurum ve markaların doğru standartlarla yönetilmelerini, enerji ve kaynak kullanımını daha verimli olarak yapmalarını sağlayarak

giderlerini azaltmalarını ve böylece kârlılıklarını da artırarak rekabet avantajı sağlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor.

Araştırmalar Yeşil Mekânların Önem Kazandığını Gösteriyor

Sürdürülebilir Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Akademi’nin yaptığı Tüketim Araştırması gibi, müşterilerin tutum ve davranışlarına ilişkin son yıllarda yapılan araştırmalar, yeşil ürünlerin yanı sıra yeşil mekânların da önem kazandığını gösteriyor. Belirlenen alanlarda çalışanlar ve müşteriler, sertifikasyon yoluyla, çevresel duyarlılıklarını belgelendiren firmaları ayırt etme imkânına sahip olacaklardır. Sertifika sahibi firmalar ise çevresel duyarlılık konusunda yaptıkları çalışmaları şeffaf bir denetim sürecine açarak, sektörde sürdürülebilir rekabet avantajı ile karlılık artışı, müşteri taleplerini ve gelişen ihtiyaçları karşılayarak yeni müşteriler kazanma ve müşteri sadakatini artırma gibi avantajlar kazanacaktır.” Bursa, Türkiye’de iş dünyasında KOBİ’lerin rolüne dikkat çekerek; “Yeşil Dostu Sertifika, kapsayıcı özelliği nedeniyle KOBİ’lerin bu dönüşümün parçası olmasını hedefliyor” dedi. Sertifikanın Denetimi Uluslararası Belgeleme Şirketi Bureau Veritas Tarafından Yapılacak

Yeşil Dostu Sertifika’nın denetimi, sertifikasyon sürecinin şeffaf olarak yürütülmesi amacıyla, dünyanın önde gelen denetleme kuruluşlarından Bureau Veritas tarafından gerçekleştirilecek.


Organik bir ürünü nasıl ayırt edebilirim? Ambalajında Tarım ve Köyişleri Bakanlığını logosu ile Kontrol ve Sertifikasyon Firmasının logosu ile organik tarım esaslarına göre üretilmiştir yazısı bulunmalıdır. Organik ürünleri nereden sağlayabilirim? Doğal ve organik ürün satan dükkanlardan, market ve hipermarketlerden satın alabilirsiniz. Organik ürünler neden pahalıdır? Kontrol ve sertifikalı üretim olan organik tarım ürünlerinde gıda güvenliğinin sağlanması için yapılan masraflar nedeniyle özenle yetiştirilen sağlıklı ve güvenilir organik ürünlerde Dünya’nın her yerinde fiyat farkı mevcuttur. Organik ürünlerin doğal ürünlerden farkı nedir? Organik ürünlerde sentetik kimyasal girdiler kullanılmaz ve bu durum üretimden taşımaya kadar her aşamada kontrol edilerek belgelendirilir yani sertifikalandırılır. Organik ürünler organik tarımın esasları ve uygulanmasına ilişkin yönetmeliğe uygun olarak organik tarım esaslarına göre yetiştirilir, ambalajlanır ve etiketli olarak satılır. En önemli fark budur.

46

ADANA BİRBEYAZ ORGANİK MAHFESSIĞMAZ MAH. 79132 SOK. ÇAGDAŞ APT. NO:9 Çukurova EAT PRAY LOVE ORGANIC Güzelyalı Mahallesi Ugur Mumcu Caddesi Duygu Sitesi No:9 Çukurova LOLİPOP PARTİ DÜNYASI NAZLI SOK. NEO STUDIO SİTESİ DÜKKAN 10 Göktürk SEDEN ÖZVEREN CEMALPAŞA MAH. GZİPAŞA BLV. GEN PLAZA NO:45 K:6 Seyhan ANKARA DOĞAL ÇİFTLİK ÜRÜNLERİ FERİR RECAİ ERTUĞRUL CAD. NO:2 ORAN KÜÇÜK ÇİFTLİK PORTAKAL ÇİÇEĞİ SOK. ANSERA MİGROS A.V.M. NO:17/3 YUKARI AYRANCI ÇANKAYA NAR ORGANİK ÇAYYOLU MAH. 2432. CAD. NO:159/B YENİMAHALLE NATURAVİTA ORGANİK ÜRÜNLER BEYSUKENT PLANLAMACILAR SİT. ANGORA CD. 62/A ÇANKAYA NATUREL BAHÇE Birlik Mah. 428.Cad. No:41 Yıldız-Çankaya SİRYANA AZİZİYE MAH. HOŞDERE CAD. NO:159/A ÇANKAYA TARMEG İNÖNÜ BLV. GÖKKUŞAĞI PARKI KÜME EVLERİ NO:13 ÇANKAYA ANTALYA CORNELİA DE LUXE RESORT OTEL İLERİBAŞ MEVKİİ BELEK GLORIA RESORT ACISU MEVKİİ BELEK SERİK/ ANTALYA BELEK MARCO POLO TATİL KÖYÜ ÇAĞLAYAN MAH. 2056 SOK. NO:14 MURATPAŞA BARINAKLAR MAXX ROYAL HOTEL BELEK İSKELE MEVKİİ BELEK SERİK RIXOSS PREMIUM İLERİBAŞI MEVKİİ BELEK SERİK RIXOSS PREMIUM RIXOSS PREMIUM BELEK İLERİBAŞI MEVKİİ BELEK SERİK STAR MARINE ÇAĞLAYAN MAH. 2050 SOK. NO:12/1 LARA / FETHİYE AYDIN DEĞİRMEN RESTAURANT & ORGANİK MARKET DAVUTLAR YOLU 4.KM. ATATÜRK CD. KUŞADASI BALIKESİR TARLAKUŞU İSMETPAŞA MAH. CUMHURİYET CD. NO:53 Ayvalık ÇANAKKALE SAKLICENNET GÖKÇEADA FATİH MAH. İNÖNÜ CAD. NO:30 GÖKÇEADA ESKİŞEHİR HEKİMLER ORGANİK ATATÜRK BULVARI AKARBAŞI MAH. DEDELER AP. NO:52/C MERKEZ İSTANBUL ABANT ŞARKÜTERİ GÖKTÜRK BELDESİ BELEDİYE CAD. MERKEZ MAH. NO: 26 / 235 EYÜP ABRA NATUREL ZÜHTÜPAŞA MAH. BAĞDAT CAD. VEDAT HAN İŞ MRK. NO: 41/35 KADIKÖY AK ORGANİK KARLIKTEPE MAH. SPOR CAD. NO:16/B KARTAL

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr

BAHÇE ORGANİK TEPEÖREN MAH. FIRAT CAD. F-1 YOLU MILLENIUM BAZAAR NO : 54 ORHANLI TUZLA BAHÇEŞEHİR GURME KAHVALTI PRESTİJ AVM YANI DOĞA PARK CAD. GÖLET PARK NO:11/D-E B.ÇEKMECE BALZEY BİODEPO H.RIFAT PAŞA MAH. PERPA TİC.MERKEZİ A71 / 225 ŞİŞLİ BARIŞ DOĞAL ÜRÜNLER BAHÇEŞEHİR PARK ÇARŞI ŞELALE CD. BARIŞ SOK. D2 BAHÇEŞEHİR CİHANGİR YOGA MECLİSİ MEBUSAN YOKUŞU NO:15 K:4 BEYOĞLU ÇİFTSARMAL MERKEZ MAH. FIRIN SOK. FULYA AP. NO:10/5 AVCILAR DOĞA EVİNİZDE NÜZHETİYE CAD. YUVAM AP. NO: 10-12 D:1 BEŞİKTAŞ DOKA TARIM ORGANİK VE DOĞAL ÜRÜNLER ESENKENT MAH. ŞAİR FUZULİ SOK. NO:1 ÜMRANİYE ECEM NATUREL KOZMETİK KİŞİSEL BAKIM VE SAĞLIK ÜRÜNLERİ ÇAKMAK MAH. İKBAL CD. TÜRBE SOK. ECEM CENTER NO:62/2-3 ÜMRANİYE ECOLİFE SIRASELVİLER CAD.SOĞANCI SOKAK NO:8/C CİHANGİR BEYOĞLU ECOORGANİK BÜYÜKDERE CD. CEVAHİR A.V.M.NO:22/A K:1 KOÇTAŞ KARŞISI ŞİŞLİ Elta-Ada Organik Butik Caferağa Mahal-

lesi Yeni Fikir Sok. No:3/A Moda, Kadıköy / İstanbul T. 0 216 336 23 76 moda@elta.com.tr EKO ORGANİK BARIŞ MAH. ZAFER CAD. KULE ÇARŞI NO:1 D:41 BEYLİKDÜZÜ EKOZEL AKŞEMSETTİN MAH. LALE SOK. BARIŞ AP.NO:3/9 EYÜP FESTİVAL ORGANİK MEHMET AKİF MAH. KUBİLAY CAD.NO:3 D-3 ÇEKMEKÖY ÇEKMEKÖY FOR SEASONS ÇIRAĞIN CAD. NO:28 BEŞİKTAŞ FOUR SEASONS HOTEL TEVKİFHANE SOK. NO:1 SULTANAHMET GAİA YÖRESEL SÜREYYAAĞAOĞLU SOK. NO:31 LOFÇA PALAS AP. TOPAĞACI ŞİŞLİ GARAGE GOURMET MERKEZ MAH. GÖRKEM SOK. 93. BLK NO:9/C TURİN İŞ MERKEZİ KAĞITHANE GİMTAŞ SUADİYE GİMTAŞ MARKET BAĞDAT CADDESİ PLAJ YOLU SOKAK NO:2/16 KADIKÖY GOURMET SLOW FOOD Köybaşı cad.No:145 Yeniköy Sarıyer GREEN PARK PENDİK DOĞU MAH. TEMENYE MEVKİİ ANKARA CAD. NO:200 PENDİK GREEN SPOT ATAŞEHİR KARAMAN ÇİFTLİĞİ YOLU CD. GÖÇER AP. NO:60/A2 ATAŞEHİR GREENGOODS.COM BAĞDAT CAD.BOZKIR SOKAK. NO:2/25 ONUR APT B BLOK KADIKÖY

ORGANİK MAĞAZAM 2010 yılında faaliyetlerine başlayan Organik Mağazam; gıda,sağlık ve kozmetik alanında Türkiye’de temin edilebilen sertifikalı organik ürün çeşitlerini en ekonomik şekilde siz değerli müşterilerimize sunmaktadır. Misyonumuz; Türkiye’de henüz olgunlaşmamış olan organik ürün tüketimini çevreye ve sağlığa duyarlı olan siz değerli müşterilerimizin de desteği ile yaygınlaştırmaktır. Bunun yanında; Organik Mağazam, daha sağlıklı bir yaşam arzulayan ve daha güvenilir gıdalarla beslenmek isteyen müşterilerimize en iyi ürünleri en uygun fiyatlara temin edebilmeyi prensip edinmiştir. Organik Mağazam olarak sizlere %100 müşteri memnnuniyeti sağlamak hedefimiz olup herhangi bir sorununuzda sizlere en iyi şekilde yardımcı olmayı taahhüt ederiz. Merkez Mh. Menekşe Sk No:17 34320 Avcılar/İstanbul (0212) 590 9290 www.organikmagazam.com


GURMETEK ORGANİK MARMARA UYUMKENT SİT. TİCARET MERKEZİ NO:9 KINALI MEVKİİ NO:9 SİLİVRİ GURUNZİ KERESTECİLER SİT. FATİH CAD. YILDIRIM SOK. MEHMET ELMAS İŞ MERKEZİ NO:39 MERTER HAPPY CAKING CAFE ANADOLU HİSARI GÖKSU GÖZTEPE YOLU 6-38 SOK. BEYKOZ HASAD ORGANİK Tahtakale mah.Vatan cad. No:20/1 Avcılar İLK ORGANİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. CUMHURİYET MAH. SADIK ŞENDİL SOK. NO:35 / A ŞİŞLİ İMECE EKOLOJİK PTT EVLERİ MAH. CAMİ SOK. NO:9 SARIYER İSTANBUL DORS L mah. Büyükdere cad. No:168 Beşiktaş İYE SPA Merkez mah. Efnan sok.Yunus apt. No:15/3 Çekmeköy İYİ DÜKKAN KAPTAN ARİF SOK. NO: 28 / C SUADİYE KATRE ZEYTİNYAĞI & SOĞAL ÜRÜNLER KOZYATAĞI CAN SOK. NO: 28 / 2 KADIKÖY KELİF RESTAURANT SARAH MAH. DR.ADNAN BÜYÜKDENİZ CD. NO:6/1 ÜMRANİYE KEMER COUNTRY MACROCENTER GÖKTÜRK MAH KEMERBURGAZ YOLU KEMER COUNTRY EYÜP KIRIKAMBAR DOĞAL ÜRÜN. VE BAHARAT KÖYİÇİ CD. KOZAN SOK. GÜRÜN HAN NO:9 BEŞİKTAŞ LA VİTA VALİKONAĞI CAD. NO:58 ŞİŞLİ MAKİ ORGANİK GÖKTÜRK MAH. İSTANBUL CAD. NEO ÇARŞISI NO:14/A EYÜP MİHRİBAH SULTAN RESTORAN KUMBARACI YOKUŞU NO:77 BEYOĞLU NAMLI GURME ATAKÖY ATAKÖY KONAKLARI ADNAN KAHVECİ BULVARI 6. KISIM ZK1-17 BAKIRKÖY NAMLI GURME BAĞDAT CADDESİ GÖZTEPE MAH. BAĞDAT CAD. NO:272 KADIKÖY NAMLI GURME BAKIRKÖY ATAKÖY KONAKLARI ADNAN KAHVECİ BULVARI 6. KISIM ZK1-17 BAKIRKÖY NAMLI GURME EMİNÖNÜ HASIRCILAR CAD. NO: 14-16 EMİNÖNÜ NAMLI GURME GÖZTEPE GÖZTEPE MAH. BAĞDAT CAD. NO:272 KADIKÖY NAMLI GURME KARAKÖY RIHTIM CAD. KAT OTOPARK ALTI NO: 1 / 1 KARAKÖY NARKÜTERİ RUMELİ HİSARI BALTALİMANI CAD. NO:13A SARIYER NATİF TERAPİ AYAZMADERE CD. DİKİLİTAŞ MH. NO:10/11 MEDYA PLAZA DİKİLİTAŞ BEŞİKTAŞ NATURA TERAPİA BAHÇELİEVLER MAH. ADNAN KAHVECİ BLV.NO:107-A BAHÇELİEVLER NATURA TÜRK İNTERNET PAZARLAMA İSTİKLAL MAH. ŞADIRVAN SOK. NO:19 / A ÜMRANİYE NATURELSEPETİM Şemsettin günaltay cad. Afşar sok. Arzu apt. No:17/1 Kozyatağı NEV-İ CAFE HARAÇÇIBAŞI SOK. NO:29 Fatih OLİVE FARM OF DATÇA MERKEZ MAH. REŞİTPAŞA CAD. MENEKŞE SK. NO:17 AVCILAR OLİVMARE ORGANİK MARKET HALASGARGAZİ MAH. ZAFER SOK. NO:34/A ŞİŞLİ

ORGANİK DÜKKAN BEBEK MAH. MANOLYA SOK. NO:7/A BEŞİKTAŞ ORGANİK TAZE MADEN MAH. KİLYOS CD.NO:156/A SARIYER ORGANİKS KOZYATAĞI MAH. BUKET SOK. NO:20/1 B2/40-41 KOZZY ALIŞVERİŞ MERKEZİ 1. KAT KADIKÖY PAGA GURME EVİ ATATÜRK CD. NO:59/1 KOZYATAĞI Kadıköy PANAYIR GURME BARBAROS MAH. KARANFİL SOKAK 3351 ADA ÇARŞI BİNASI K.1 ATAŞEHİR PARK PEYNİR İSTİNYE PARK İSTİNYE BAYIRI CAD. 34460 İSTİNYE PETİT PAİN KAVACIK MAH HÜLAGÜ CAD NO 27 PİNTİ CAFE GAZETİCİLER MAH. MATBUAT SOK. NO:8 MECİDİYEKÖY ŞİŞLİ PLATO M.Y.O. SEYRANTEPE MAH. ALTINAY CD. NO:23 İSTANBUL POLENEZ GURME ŞARKÜTERİ PINAR MAH. İSTİNYE BAYIRI CD. ABC YOLU ENKA OKULLARI KARŞISI İSTİNYEPARK A.V.M. Sarıyer POWER PLATE BAĞDAT CAD. GÜZEL SOK. NO:2/8 SELAMİÇEŞME KADIKÖY ROYAL ÇİKOLATA FABRİKA SATIŞ MAĞAZASI CUMHURİYET MAH. FIRIN SOK. NO:6/A ŞİŞLİ SAFRAN VALİ KONAĞI CAD. NO: 60 / A NİŞANTAŞI ŞİŞLİ SAKLICENNET MİMARSİNAN MERKEZ MAH. SULTAN MURAT CAD. AKA SOK. NO:2 İSTANBUL SAKLICENNET AKATLAR AKATLAR MAH. ZEYTİNOĞLU CD. YEŞİM SK. NO:19 K: 1 AKATLAR BEŞİKTAŞ SAKLICENNET BAĞDAT CADDESİ BAĞDAT CAD. NURAL AP. NO:127/C FENERYOLU KADIKÖY SAKLICENNET ÇENGELKÖY NATOYOLU ÜZERİ ATA 2 SİTESİ ÖNÜ MAXİCİTY A.V.M NO:06038-A+1 ÜSKÜDAR SAKLICENNET MERTER OSMANİYE MAH. ÇIRPICI YOLU TEKZEN YANI BAKIRKÖY SAKLICENNET OPTİMUM İSTİKLAL SOK. NO:10/4 OPTİMUM A.V.M. YENİSAHRA SAKLICENNET PERLAVİSTA MİMAR SİNAN MERKEZ MAH. SULTAIN MURAT CD. AKA SOK. NO:2 B.ÇEKMECE SAKLICENNET SİLİVRİ E-5 KARAYOLU ÜZERİ KARA ALİ ÇEŞME MEVKİİ MAXİ CİTY A.V.M. NO:5-003-A+3 SİLİVRİ SAKLICENNET TORYUM MİMAR SİNAN MERKEZ MAH. SULTAIN MURAT CD. AKA SOK. NO:2 B.ÇEKMECE SERENTE ORGANİK HAYDAR ALİYEV CAD NO 2 2B BEŞİKTAŞ SWISS OTEL THE BOSPHORUS İSTANBUL SWİSSOTEL THE BOSPHORUS İSTANBUL BAYILDIM CAD NO:2 BEŞİKTAŞ TARLADAN EVE SÖĞÜTLÜÇEŞME CD. NO:82/402 ALTIYOL KADIKÖY TİRYAKİ MARKET ACARLAR MAH. 3.CADDE 12 SOK. NO:16/1 BEYKOZ TOPRAK ORGANİK PERPA TİC.MERKEZİ A BLOK NO:1332 K:11 ŞİŞLİ VİTAMİNERA ATAKÖY 9. KISIM ATRİUM ÇRŞ. NO:107 ATAKÖY BAKIRKÖY YALKIN CADDEBOSTAN TOPAĞACI SOK. NO:19/1

w w w . o l i v m a r e . c o m

w w w . b i o o r g a n i k . c o m

w w w . b a s a k o r g a n i k . c o m A ÇINAR AP. GÖZTEPE KADIKÖY YOGA TIME HALASKARGAZİ CAD. YILMAZLAR PASAJI HÜSEYİN HİLMİPAŞA İŞL HANI NO:153 K:1 ŞİŞLİ İZMİR EGE ÇÖLYAKLA YAŞAM DERNEĞİ ANKARA CAD. BAHAR AP. NO:237 K:1 D:2 BORNOVA GREEN SPOT 7080 SOK. NO:7 PINARBAŞI Bornova JADU CAFE MİTHATPAŞA CAD. NO:47 NARLIDERE NEİLSON CLUB PHOKAIA NEİLSON CLUB PHOKAIA 2. MERSİNNAKİ KOYU ESKİFOÇA ORGANİKS LİFE 6440 / 4. SOK. NO: 4/ A BOSTANLI ÖNCE KAHVALTI KÜLTÜR MAH. 1379 SOK. TEVFİK BEY APT. NO: 18/D ALSANCAK SY KOZMATİK GIDA SAĞLIK DOĞAL YAŞAM ÜRÜNLERİ MİTHATPAŞA CD. 765/B GÖZTEPE

YEŞİL NOKTA TEMİZLİK KOZMETİK GIDA TEKSTİL DAN.TİC. 7080 SOK. NO: 7 PINARBAŞI BORNOVA KAYSERİ YAŞAMSAL ORGANİK KİÇİKAPI MAH. ŞEKERCİLER CD. NO:3 MELİKGAZİ KONYA RASAYANA MELİHŞAH PAZARI MELİKŞAH MAH. AKKONAK SOK. NO:21/H MERAM MERSİN EKOLOJİK YAŞAM GİRİŞİMCİLERİ VE GÖNÜLLÜLERİ DER. PALMİYE MAH.1216 SK. NO:6/B YENİŞEHİR MUĞLA BODRUM ORGANİK GIDA ADLİYE CAD. ADALET İŞ MERK. A BLOK NO:3 BİTEZ BODRUM CERİ CAFE BURUNCUK MEVKİİ NO:A/75 SELİMİYEKÖYÜ MARMARİS DELİ MEZE ESKİÇEŞME MAH. CAFERPAŞA CD. NO:45/B BODRUM

www.organikturkiye.com.tr

Şubat 2015

47


Tarif DİLEK İNCE ÖZENEL dilekozenel@hotmail.com

Kara buğdaylı muzlu tarçınlı pankek

Evde Badem Sütü Nasıl Yapılır? Fındık, badem , yulaf, kendir, kaju. Tüm bu kuruyemişlerden evde kendiniz süt yapıp ,inek sütü kullandığınız her yerde kullanabilirsiniz. Badem sütü de tam bir kalsiyum deposudur.

abah kahvaltılarına nefis bir glutensiz tarif. Pratik, lezzetli ve oldukça besleyici. Karabuğday adı buğday olsa da buğdayla ilgisi yok . Kuzukulağıgiller familyasından. Düşük glisemik indeksi nedeniyle şeker dengesini korumaya yardımcı. Yağ içermeyen bitkisel protein deposu. Avokado, bol yeşillik ve elma ,kuru üzüm ile de çeşitlendirebilir ya da birlikte servis edebilirsiniz.

S

Malzemeler 1 su bardağı organik karabuğday unu, 1 su bardağı ev yapımı badem sütü, 1 çay kaşığı organik agave, 1 organik yumurta, 1 çorba kaşığı rendelenmiş hindistan cevizi, 1 tatlı kaşığı tarçın, 1 çorba kaşığı organik soğuk press hindistan cevizi yağı, 1 adet muz, yarım avokado ya da dilediğiniz meyvelerden, 1 çay kaşığı karbonat İstenirse sonradan üzerine çiğ bal ilave edebilirsiniz. Yapılışı Karabuğday unu, yumurta ve tarçını iyice karıştırın. Badem sütünü yavaş yavaş eklerken sürekli karıştırın. Agave ve hindistan cevizini ekleyin. Krep hamurundan daha akıcı kıvamda bir hamur yapın. Her bir pankek için tavaya 1 tatlı kaşığına yakın yağ koyun. 1 kepçe kadar hamuru tavaya dökün. Bu esnada üzerine ince dilinlenmiş muz parçaları koyun. Kısık ateşte 1-2 dakika pişirin. Pankekin üzeri delik delik olduğunda çevirip diğer yüzünü çevirin. Üzerine arzuya göre birazcık bal ya da diğer doğal tatlandırıcılardan gezdirilebilir. Yanında yeşillik ya da avokado ile servis edilirse epeyce tok kalacağınız garanti.

Malzemeler 1 su bardağı kavrulmamış çiğ organik Datça bademi 3 su bardağı filtrelenmiş ya da cam damacanadan içme suyu Güçlü bir blender, süzgeç Yapılışı Bademleri 3 su bardağı suyun içinde bir gece önceden bekletin. Sabah içinde kalan suyunu dökmeyip blenderdan geçirin ve süzün. Elinizde kalan posayı çorba, kek, börekte kullanabileceğiniz gibi buzlukta biriktirip pekmezle farklı tatlılar yapmak için de kullanabilirsiniz. Elde ettiğiniz sıvı badem sütünüzdür. Buzdolabında 3 gün saklayabilir, inek sütü kullandığınız her yerde kullanabilirsiniz. Dilerseniz muz gibi meyveli ya da keçiboyunuzlu ya da tarçınlı versiyonlarını da tatlılarınızda kullanabilir, içebilirsiniz. Afiyet olsun



Fitoterapi P R O F. D R . E K R E M S E Z İ K Türk Fitoterapi Derneği Başkanı

Kış aylarında “ev ilacınızı” hazırlayın N

ezle, soğuk algınlığı, organik bir sebebe dayanmayan uykusuzluk, yemek sonrası rahatlama isteği her zaman karşılaşılan rahatsızlıklardır. Bu gibi durumlarda belirtileri azaltıp kişileri rahatlatacak basit bitkisel formüllere ben ‘ev ilacı’ diyorum. Ev ilacı bunlar… Ama kullanacağınız bitkilerin hijyenik şartlarda hazırlanmış, çuvallarda saklanmayan, kaç yıllık olduğu belli ürünler olduğuna dikkat etmelisiniz. Herhalde aktarları kastettiğimi anladınız. Sağlığınız için kullandığınız bitki zararlı olabilir. Dolayısıyla, öncelikle bilinen firmaların, gerekli analizleri yapılmış poşet çaylarını kullanmanızı tavsiye ediyorum. Kalite için bu kadar yeterli! Evde kolayca hazırlanabilecek birkaç ‘ev ilacının’ yapılışını tarif edelim. “EV İLACI” TARİFLERİ Kış Çayı Ihlamur (1 poşet), papatya (1 poşet), adaçayı (1 poşet), karanfil (4-5 adet), tane karabiber (4-5 adet), zencefil (2-3 ince dilim), bir tutam

kekik ve orta boy bir elmanın kalın soyulmuş kabuğunu en az yarım litre sıvı alabilecek bir cam kanaya veya porselen demliğe koyunuz. Parça iyi kalite tarçın varsa, küçük bir kabuk parçası da ilâve edilebilir. Üzerine 5 su bardağı kaynar su ilâve edip 15-20 dakika kadar çay gibi demleyiniz. Süzüp içiniz. Tatlandırıcı olarak fincanınıza 1-2 kaşık bal ilâve edebilirsiniz. Bu çayı, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü ve rahatlatıcı olarak kullanabilirsiniz. Gargara Porselen bir kupaya 1 poşet adaçayı (çok iyi kaliteli bitki hatta kendi topladığınız da olabilir) koyunuz. Üzerine kaynar su ilâve edip 10 dakika kadar bekletiniz, adaçayını çıkarıp bu sıvı ile gargara yapınız. Gargara yaptıktan sonra en az 1 saat herhangi bir şey yiyip içmeyiniz. Aynı şekilde taze hazırlanmış sıvı ile günde 5-6 defa gargara yapabilirsiniz. Boğaz ağrı ve yanmasına iyi geldiğini göreceksiniz. Çünkü adaçayının antimikrobiyal ve antiviral etkisi var. Buğu Küçük bir tencereye kaynar su koyup, üzerine 1 çay kaşığı okaliptus, 1 çay kaşığı da kekik yağı ilâve ediniz. Başınızın üzerini hemen büyükçe bir havlu ile kapatıp, 5 dakika kadar ağız ve burundan nefes alınız. Günde 2-3 defa yapabilirsiniz. Hem buharın hem de uçucu yağların etkisiyle daha rahat nefes alacaksınız. Yağların kaliteli olmasına dikkat ediniz. Eğer uçucu yağ yoksa, kaynar suyun üzerine nane yaprağı, kekik atıp çıkan kokulu buharlardan benzer şekilde yararlanabilirsiniz.

50

Şubat 2015 www.organikturkiye.com.tr



w w w.or vital.com.tr

/Or vitalOrganik


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.