Organik Hayata Önem Verenlerin Dergisi
MANİSA’DA ORGANİK HAMLE
ISSN2149-293X
Sayı
#17
ISSN2149-293X
KASIM 2015 Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti.
Editör
Adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Akif Dilmen Yayın Koordinatörü Eda Zortul Yazı İşleri Müdürü Seda Arslan
MEHMET AKİF DİLMEN
Marka Danışmanı Alara Üner Kurumsal İlişkiler Direktörü Çağla Gök Reklam Yönetmeni Nilüfer Özyiğit Art Direktör Deniz Germiyan
YERSENIZ...
Web Teknolojileri Müdürü Sinan Soydan Katkıda Bulunanlar
Çocuklarımızı organik şartlarda yetiştirilmiş, işlenmemiş gıdalarla beslemek iyi niyetli ve sağlıklı bir yaklaşım. Fakat bunu suistimal eden o kadar çok firma var ki...
D
ünyada organik tarım konuşulmaya 1930’lu yıllarda başlanmış, bitki sağlığı ve çevre koşullarında yaşanan olumsuzluklar ilk defa o yıllarda farkedilmişti. Doğanın gittikçe tahrip olmaya başlaması ve bunun dünyanın ekolojik dengesini altüst etmesi gittikçe hızlanmış ve bu durum bugün her ülkenin ciddi bir sorunu olarak şuan karşımızda... Ekolojik dengenin bu şekilde bozulmasında tarımsal üretimde bilinçsizce kullanılan kimyasal gübreler ve zirai ilaçların etkisi büyük. Bu durum, bir yandan çevreyi tehdit ederken, diğer yandan insan ve diğer canlıların sağlığını da tehdit eder boyutlarda artık... Bu ayın sonunda Paris’te toplanacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 21. Taraflar Konferansı’nda umarım bu konu görmezden gelinmez. Odak konumuza dönecek olursak, organik konusunu gayet iyi bilen bazı firmaların, organikteki iyi gidişattan nemalanmak adına, organik olmayan ve organik diyemedikleri ürünlerine, organik hissi yaratma güdüsünden hareketle... reklamlarda da göreceğiniz üzere, yemyeşil çayırlar, tertemiz çağlayan dereler, sarılmak isteyeceğiniz kadar bakımlı inekler, zıp zıp oynaşan kuzular mevcut… Markette ise durum biraz daha farklı, kapağına ekose bez geçirilmiş reçel- samana yatırılmış yumurta - çiftçiden kasaya, kasadan mutfağa çilek arıları kıskandıran petek doku - sonradan deriye sarılmış çakma tulum... gibi organik hissi yaratma çalışmaları hız kazanmış... Bu örnekler çoğalabilir fakat bunların tek sebebi biz sağlıklı besinleri yiyebilelim diyeymiş. Yerseniz tabi. Söylediklerime ilave olarak hiç bir belgesi olmayan doğal, natürel, köy ürünü gibi ifadeler de genelde aldatmaya yöneliktir. Organiktir diye almayınız. Tarım ürünleri genelde köylerde üretilmektedir. Yani ürünün köyde yetiştirilmesi katkısız, kalıntısız veya temiz olduğunu göstermez. Lütfen bu gibi algı yönetilmelerine kulak vermeyip, gerçekten organik bir ürün almak istiyorsanız, görüntüsünden ziyade, önceliği üzerindeki T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık bakanlığının logosu ile bağımsız sertifikasyon firmalarının logolarının olmasına dikkat edin.
Fatma Taş Funda Göker Rahmi Aydın Dilek İnce Özenel Temsilciler New York Jon Flavin Londra Reza Motevalli Tokyo Yasuaki Higashi www.organikturkiye.com.tr e-iletişim: info@1001ajans.com Abone Sorumlusu Ayşe Yaman Kemal Akıncı info@1001ajans.com YÖNETİM YERİ Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul 0 212 297 25 63 MATBAA TOR OFSET SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Osmangazi Mahallesi 3112 Sokak No: 2 Esenyurt/İstanbul Tel: 0212 886 34 74 Faks: 0212 886 34 80 © OrganikTürkiye Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. izin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. OrganikTürkiye basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ayda bir yayınlanır.
Ma Dilmen Bu derginin üretim aşamasından, elinize ulaşana kadar kullanılan kimyasallar için üzgünüz... Çabalarımız doğal hayata toplamda tükettiğimizden çok daha fazla yararlı olabilmek.
İÇİNDEKİLER Röportaj
KASIM 2015
16
12
MANİSA’DA ORGANİK HAMLE
Organik tarım yapmak 30
38
32 EGE’DE ORGANİK TARIMIN EN ESKİ ADRESİ:
GÜRSEL TONBUL ÇİFTLİĞİ
24 36
GERÇEKLER 40
17 MADDEDE ORGANIK ÜRÜNLER HAKKINDAKI EFSANELER VE GERÇEKLER
06
4 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Dünyanın ilk enerji üreten lagünü
isteyenler için yol haritası
İSTANBUL’UN ORTASINDA BIR ORMAN YARATTILAR
Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, 6 milyon dekarlık tarım arazisinin organik tarıma uygun hale getirilmesi ve Manisa’nın Organik Tarım ile anılan bir şehir haline gelmesi için öncü bir projeyi başlattıklarını duyurdu.
EZBERLERİ BOZDUK! Atıştırmalıkların farkını farket! Sen de organik olanını seç!
Çok beğenilen organik ürünlerimiz Macrocenter’dan sonra Migros mağazalarında... İlgili mağaza listemizi www.nustil.com sitesinde “Perakende Satış Ağı” menüsünde bulabilirsiniz.
ORGANİK TANITIM
Organik
MARKET ORGANİK PEYNİR
İYİ GECELER ÖĞÜNÜ
ORGANİK HEMŞİN ÇAYI
ORGANİK MÜSLİ
Elta-Ada
HİPP
ÇAYKUR
BJORG
Peynire sağlık ve lezzetini veren; içindeki sütün kalitesi, miktarı ve üretim tekniğidir. Organik süt Elta-Ada çiftliğinde yaşayan ineklerden sağıldıktan sonra bekletilmeden üretime alınarak işlenir. Hiçbir koruyucu ve katkı maddesi kullanılmamıştır.
Organik Yulaflı Elmalı Ek gıda, zengin vitamin içeriğiyle, bebekler uyurken karnı tok kalacak.. Anne sütü ilk 6 ay bebeğin bütün ihtiyaçlarını karşılarken, 6. aydan sonra, bebeğin günlük beslenme programına ek gıdalar da eklenir. Bu süreçte, bebeklerin annelerinden aldıkları doğal beslenmeyi, organik ürünleriyle sürdüren HİPP, İyi Geceler Yulaflı Elmalı Ek Gıda ile de destekliyor. Lif ve mineral yönünden oldukça zengin olan HiPP Organik Yulaflı Elmalı Ek Gıda güçlü kemik gelişimi için gerekli kalsiyumu da sağlıyor. Organik içerikli HiPP Yulaflı Elmalı Ek Gıda, içeriğinde organik devam formülü bulunduğundan su ile hazırlanabilir. Uyku öncesi yenilebilen bu ek gıda, bebeklerin uzun süre tok kalmasını sağlarken bebeklerin düzenli uyku uyumalarına yardımcı oluyor. Organik sertifikalı, GDO’suz ve sanayi bölgelerinden uzak özel organik çiftliklerde yetiştirilen ürünleriyle HiPP Joker, E-Bebek, Real,Rossman, Migros, Kipa, Carrefour yerel marketlerde ve eczanelerde.
Hemşin organik havzasında üretilen, üretimden tüketime kadar her aşaması sertifikalanmış, hiçbir aşamasında kimyasal kullanılmamış Türkiye’nin en kıymetli çaylarındandır. Sağlıklı yaşam ve kaliteye önem verenlerin ilk tercihidir. IMO sertifikası bulunmaktadır. 25’li 50gr’lık kutularda satılmaktadır.
Müsli (lapa), tahıl tanelerinin bazı işlemlerden geçirilerek yenilebilir forma getirilmesiyle elde edilen tahıl ürünüdür. Ana maddesi yulaf ezmesidir. İçerisine ek olarak kurutulmuş meyveler ve yağlı tohumlar vb. eklenir. Bu nedenle besleyiciliği yüksek bir besindir. Müsli, kahvaltı için iyi bir alternatiftir. Bu öğününüzde müsli gibi vitamin, mineral, protein, kaliteli karbonhidrat, yüksek lif gibi besin kalitesi açısından önemli içeriklere sahip besinler tüketmeniz, güne daha zinde başlamanızı ve iş performansınızın artmasını sağlamaktadır. Özellikle süt ve yoğurt gibi kalsiyum ve protein yönünden zengin besinlerle tüketilmesi hem lezzetini hem de yararlılığını arttıracaktır. Ayrıca ara öğün olarak tükettiğinizde lif oranı yüksek olmasından dolayı hem sizi tok tutar hem de kronik kabızlık sorunun giderilmesine yardımcı olur. Tok tutarak bir sonraki öğünde fazla yemenize engel olduğundan ve metabolizmayı hızlandırması bakımından kilo kontrolünde de önemli bir yeri vardır.
ORGANIK FINDIK EZMESI Grünn
Organik tarım esaslarına göre üretilen pekmez ve fındığın geliştirilen tarif üzerine karıştırılarak üretilen ekmek üzeri sürülebilen yeni fındık kremasıdır. Dışarıdan şeker ve yağ ilavesi yoktur. Şeker pekmezden gelen glukoz ve fruktozdur. Yağ fındığın kendi yağıdır.
6 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
SİYAH ÜZÜM SİRKESİ Ralila
Doğal yapım yöntemleri ile yapıldığından hiçbir katkı maddesi yoktur içilebilir niteliktedir. Yemeklerde, salatalarda, işkembe çorbası, kelle, paça gibi türlerde lezzet verici, turşularda uzun koruma yapar
ORGANİK TARIM NEDİR?
şunlar olmadan yetiştirilir
Organik olmayan yemler
Çiftlik hayvanları
Büyüme hormonları
İyi bir gelecek için sağlıklı ve iyi beslenmek gereklidir. Organik tarım size sağlıklı, temiz, güvenilir, GDO’suz ve hormonsuz ürünler sunar. Organik Tarım, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan sürede T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları tarafından kayıt altına alınarak izlenmekte ve denetlenmektedir. Tüketici aldığı ürüne ait sertifika ile ürünün kim tarafından nerde ve nasıl üretildiğini sorgulayabilir. Laboratuvar analizleri ile ürünün sağlıklı olduğu belgelenmektedir.
Antibiyotikler
NEDEN ORGANİK TÜKETMELİYİZ?
Ürün etiketleri Organik ürün
Organik ürün
Ürün içindeki bileşenlerin organik olması anlamına gelir. Tüm paketleme işlemlerinde T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın logosu kullanılmalıdır.
Ayrıca T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yetkilendirdiği sertifasyon kuruluşlarının logosunu taşıması zorunludur.
ORGANİK ÜRÜN ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER • •
•
•
Organik ürünler ile ilgili yasa bu ürünlerin ambalajsız satılamayacağını bildirir. Organik ürünlerin üzerinde, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Organik Tarım” logosu ve ürünü denetleyen bağımsız sertifikasyon kuruluşunun logosu olması zorunludur. Organik ürünlerdeki, Organik Tarım Logosu insan ve çevre sağlığını koruyan üretim tekniklerin kullanıldığının garantisidir. “% 100 Doğal, Hormonsuz, Hakiki, Köy ürünü, Saf, gibi tanımlanan ürünler Organik ürün değildir. Tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti vermez. Organik ürünlerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve benzerlerini içeremez. Bu nedenle organik ürün alırken mutlaka ürünlerin etiketi ve logosuna dikkat etmeliyiz.
GIDADAN, KIYAFETE, TEMİZLİKTEN, KOZMETİĞE KADAR YÜZLERCE ORGANİK ÜRÜNE ULAŞABİLİRSİNİZ
İyonlaştırıcı radyasyon
Arıtma çamuru
şunlar olmadan yetiştirilir
Suni gübreler
Meyve ve sebzeler
Genetik modifikasyon
Standartlar
Tarım ilaçları
Dünya’da havayı, suyu ve toprağı kirletmeksizin, erozyonu, toprağın tuzlulaşmasını, diğer hastalık ve zararlıların etkisini en aza indirecek tarımsal tekniklerin geliştirilmesine her geçen gün duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak, doğaya dost üretim metodu “Organik tarım” olarak nitelendirilmektedir. Organik tarım, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların ve doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemidir.
Ekilebilir arazinin organiklestirilmesi 1.Yıl
Gelecek 2 sene boyunca arazinin verimliliği arttırılır. Mahsül, organik olarak etiketlenemez.
2.Yıl
İkinci yılda, mahsül “Organikleşme Aşamasında” şeklinde etiketlenebilir.
3.Yıl
Üçüncü yıla kadar, mahsülün tam organik olduğu belirtilemez. Toprağın verimlileştirilmesi ve natürel verimliliğin arttırılması, organik tarımın önemli parçalarıdır.
Organik çiftlikler genellikle geleneksel çiftliklerden daha küçüktür Bu nedenle daha geniş araziye sahip olan yetiştiricilerin
faydalandığı ekonomik tasarruflardan yararlanamazlar.
Organik ürünler neden daha maliyetlidir? Geleneksel yöntemlerle tarım yapan çiftçiler devlet sübvansiyonlarından faydalanırken, organik tarım yapan çiftçiler devlet sübvansiyonlarından faydalanamaz. Bu nedenle organik besinlerin fiyatı, gerçek maliyet masraflarını yansıtmaktadır.
Organik tarım daha yoğun bir emek gerektirir Çünkü gübreleme uygulaması ve toprak erozyonu karşıtı çevre düzenlemesi gibi yöntemler çok yoğun bir çalışma ve emek gerektirir.
ORGANİK KOZMETİK
Sivilce izleri ile savaşan doğal yöntemler SIVILCE IZLERI KABUSUNUZ OLMASIN. EVINIZDE BULUNAN MALZEMELERLE BU IZLERE SAVAŞ AÇIN.
K
endinizi tutamadınız ve daha az dikkat çektiğini düşündüğünüz için sivilcenizi sıktınız. Peki, iz kalmaması için ne yapmalısınız? Düzenli uyku ve sağlıklı beslenme cildiniz için yapabileceğiniz belki de en iyi şeyler! Bunun dışında fondötenle sıktığınız sivilcenizi gizlemeden önce yapmanız gereken bir şey var. En az 30 faktör bir güneş koruyucuyu cildinize uygulamanız gerekiyor. Çünkü yaralar güneşe karşı çok hassas ve sıktığınız için de artık savunmasızlar. Onları sizin yerinize başka bir şeyin korumasını sağlamalısınız: Güneş kremi! Aksi takdirde bir sonraki yöntemlerin hepsini uygulasanız da bir faydası olmaz.
8 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Gelelim uygulayabileceğiniz yöntemlere...
Sabun otu Organik Elma Sirkesi
Elma sirkesi yöntemini elbette duymuşsunuzdur. Bir kez daha hatırlatalım. Elma sirkesi cildin ihtiyacı olan vitaminleri (A, C, E, P, B2) içerdiğinden, mucizevi bir destektir. Gün sonunda yıkayıp temizlediğiniz cildinize seyreltilmiş elma sirkesini uygulayın. Uygulanışı: 1 yemek kaşığı elma sirkesi ile 1 yemek kaşığı suyu karıştırın. Bir parça pamukla cildinize uygulayın ve yarım saat bekletin. O sizin yaptığınız hataları onarırken, siz keyfinize bakın. Sonra da yıkayın ve gece kreminizi uygulayıp misler gibi uyuyun.
Organik Bal
Cildin kaybettiği sıvıyı, cilde yeniden kazandırmak da lekelere iyi gelecektir. Bunu sağlayacak şey ise organik bal! Çünkü, 1 yemek kaşığı organik balı tüm yüzünüze uyguladıktan sonra 15-20 dakika bekletin ve etkisini izleyin...
Sinir Otu
Sinir otunun yaprakları akne ve sivilce gibi cilt lekelerinin giderilmesininde etkili. Aktardan aldığınız sinir otu yapraklarını bir havana koyarak ezin ve suyunu çıkarın. Bu su ile cildinize kompres yapın. Yarım saat kadar beklettikten sonra yıkayın. Bu yöntem sadece cilt lekelerinin gitmesine değil, aynı zamanda yeni çıkan sivilcenin çabuk sönmesine de yardım edecektir. İkili etki!
Ceviz Yaprakları
Uygulanışı: 1 avuç ceviz yaprağını, 1 bardak suda kaynatın ve demleyin. Çıkan suyu cildinize pamuk yardımı ile uygulayın ve yarım saat bekletin. Soğuk suyla yıkadıktan sonra, ceviz yaprağının iyileştirici gücünü düşünerek hayatınıza devam edin.
Sabun otu kökünü suyun içerisinde kaynatıp, demlenmeye bırakın. Çıkan suyu ılıdığında sadece lekeli olan bölgelere uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra yüzünüzü tamamen yıkayın. Uygulanışı: 25 gram marulu 3 su bardağı suda küçük parçalar halinde koyup kaynatın. Demlendikten sonra karışımı süzüp sabah ve akşamları cildinizi marul suyu ile silin.
Maydanoz
Elma sirkesinin cilt için mucizevi olduğundan bahsetmiştik. Aynı etkiyi onun kadar maydanoz da sağlıyor. Sirke kokusuna katlanamayan arkadaşları maydanozun toksin giderici yöntemine alalım lütfen... Uygulanışı: 1 litre suyu kaynatın ve maydanozları kaynamış suya ekleyip demlenmesini bekleyin. Ardından maydanozları iyice ezip lapa haline getirin ve karışımı cilde uygulayın. O lapayı 20 dakika boyunca cildinizde bekletin ve çıkan maydanoz suyu ile de cildinizi yıkayın. Bu yöntemi üç günde bir cildinize uygularsanız, kim bilir belki bir gün Şirine kadar pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz.
Maden suyu ve limon suyu karışımı
Ölü deriyi temizlemek için bir başka doğal yöntem de kahve telvesi, maden suyu ve limon suyu karışımı! Yine sivilceniz yokken, cilde masaj yaparak uygulayın.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
9
ORGANİK YÖNTEM
Dişleri beyazlatmada
5 organik yöntem Muz kabuğu Organik muz kabuğunun iç kısmı potasyum, manganez ve magnezyum gibi mineraller açısından oldukça zengindir. Bu mineraller diş minesi tarafından emilir ve beyazlatıcı etki gösterir. Dişlerinizi fırçaladıktan sonra muz kabuğunun içini dişlerinize sürün ve 2 dakika bekletin. Ardından iyice durulayın.
Aktif karbon Son zamanların çılgınlarından biri de aktif karbon ile diş beyazlatma furyası. New Jersey\’li diş hekimi Joseph Banker, aktif karbonun diş beyazlatmada inanılmaz etkili olduğunu belirtiyor. Az miktarda aktif karbon ve suyu karıştırıp dişleri fırçalarsanız beyazlatma etkisini göreceğinizi iddia ediyor. Tabii ki ağzınızı karbon tamamen gidene kadar durulamak ve asla yutmamak gerekiyor.
Çilek macunu Organik çilek, malik asit içerir. Bu asit, kahve, şarap ve çay lekelerine karşı muhteşem bir etkiye sahiptir. 2 çileği ezin ve karbonat ile karıştırıp 5-7 dakika dişlerinizi fırçalayın. Her gün kullanmamanızı öneririz.
Elma sirkesi gargarası Seyreltilmiş organik elma sirkesinin dişlerde inanılmaz bir etkisi olduğu söylenir. 3 ölçek su ve 1 ölçek sirkeyi karıştırıp gargara olarak kullanabilirsiniz.
Oksijenli su ve karbonat Oksijenli su ve karbonat evde diş beyazlatma yöntemlerinin en sık kullanılanıdır. Macun kıvamına gelene kadar her iki maddeden de karıştırın ve diş fırçanız ile her zamanki gibi dişlerinizi fırçalayın. Ancak bu karışımı 3-5 gün kullandıktan sonra tekrar kullanmak için 6 ay kadar beklemelisiniz. Aşındırıcı madde olan bu iki malzeme dişlerinize zarar verebilir. Ev yapımı tarifleri doktorunuza danışmadan denememenizi öneririz.
10 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Yörünge R A H M İ AY D I N
Organik Güvenilir Gıdalar Derneği Başkanı
Beslenmek için organik gıdaya ihtiyacımız var Tedavi olmak deyince sadece ilaçların insafına kalmak zorunda değiliz. Elbette ilaç olacak ama bütün hayatımızı ilaçların besleyeceği bir bünyede idame ettirmek sağlıklı yaşam için olası değildir.
B
ünyemizin yaradılışında beslenme ile ilgili tabii halini hatırlarsak önce anne sütünden başlayan bir beslenme süreci vardır. Demek oluyor ki yiyerek beslenmek suretiyle yaşatmamız gereken bir bünye var. Konuya bu yönde bir başlık atmamdaki etken bir gün muhabbet ederken; bir zaman gelecek 3-5 günlük yiyeceğimizi tablet olarak cebimizde taşıyacağız diyen bir arkadaşın düşüncesine katılmadığım için yazdım. Belki denilen gün sayısı ilaç olarak geçerli olabilir, ancak gıda için olamaz. Bugünkü birçok gıdanın da tablet kadar küçük olmasa da koruma maddeleriyle ömürleri uzatılmış birçok ürünü teknik olarak karın doyurma değil sanki vücudu besleme ürünü olarak görmekteyiz. Bu işin ticari yönünde basit yöntemlerle cazip yeme-içme kolaylığı getiren bir durumdur. Bugün iyi ürünler yani gıdalar olarak düşündüğümüzde de karşımıza başka bir teknik karın doyurma şekli çıkıyor. Bol ürün alma yöntemine dayalı bir çalışma insan sağlığına ne kadar faydalı olur düşünmek gerekir. Ne kadar bol ürün o kadar ucuz ve uygun fiyat politikasıyla
hormonlu, GDO’lu kromozom yöntemi ile yetiştirilmiş birçok ürün sofralarımızda yer alıyor. Acaba sağlığa fayda mı getirecek zarar mı getirecek, getirecekse bugün mü getirecek yarın mı sorusu halen muallâkta kalmıştır. Çünkü kar getirecekse 30 yıl sonra boy ve kilolarımızda % 20-25 fark mı olacak. Yoksa 30 yıl sonra mevcut halimizden ne kadar yoksun olacağız henüz belli değil. Bilimsel araştırmalar zaman mefhumundan yoksun değildir. Başlama ve bitiş arasındaki veriler doğru verilerdir. Bu tablolar içinde yapılması gerekenler tabii ki vardır. Öncelikle tabii halinin toprak, su, hava nimetlerinin önemle korunması gerekir. Bu varlıklarımızın kullanılması yaşamımızda aktif halde tutulması, kimyasallardan, pestisitlerden, atıklarla kirlilikten uzak durulması gerekiyor. En önemli gelecek neslimizin emaneti olan bu nimetlerimizi mutlaka korumak mecburiyetindeyiz. O nedenle organik ürünler, tabii olanlardan organik beslenerek bünyemizin doğal halini bozmadan korumamız gerekir. ORGANİK BESLENMEK VÜCUDA VERİLEN HÜRRİYETTİR.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
11
ORGANİK VALİ
MANİSA’DA ORGANİK HAMLE
MANISA VALISI ERDOĞAN BEKTAŞ, 6 MILYON DEKARLIK TARIM ARAZISININ ORGANIK TARIMA UYGUN HALE GETIRILMESI VE MANISA’NIN ORGANIK TARIM ILE ANILAN BIR ŞEHIR HALINE GELMESI IÇIN ÖNCÜ BIR PROJEYI BAŞLATTIKLARINI DUYURDU.
12 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
O
rganik tarım sektörünün gelişmesi için sadece üreticilerin ya da sanayicilerin çaba sarf etmesinin yeterli gelmeyeceğini biliyoruz. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın teşvikleri olsa da lokal desteklerin de önemi büyük. Bu noktada en önemli görev de yerel yöneticilere düşüyor. Manisa Valiliği de bu gerçekten yola çıkarak elini taşın altına koydu ve diğer kamu kurumlarına da öncü olacak bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Organik Türkiye olarak Valiliğin organik tarım projesini, projeye gönül veren Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’tan dinledik. Manisa’yı, organik tarım ile birlikte anılan bir şehre dönüştüreceklerini Vali Erdoğan Bektaş, 6 milyon dekarlık arazide organik tarım yapılmasını hedeflediklerini belirtiyor. Manisa’nın büyük ve güçlü ekonomisinin sanayi ve ticaretin yanında yüzde 60 pay ile halen tarıma dayalı olduğunu anımsatan Vali Bektaş, burada önemli bir potansiyel bulunduğunun altını çiziyor. Tarımın yanı sıra Manisa’nın lojistik olarak da yüksek imkanlara sahip olduğunu belirten Bektaş, şunları kaydediyor: “Bildiğiniz gibi organik tarımın gerekçeleri var. Daha sağlıklı yaşama doğru yol almak, sağlıklı beslenme, insanları hastalıklardan koruma. Her türlü ilaç, gübre vb. atıklardan doğayı, çevreyi ve her şeyden önce insanları korumak gibi gerekçelerle de öne çıkan organik tarım kavramına ulaştık. Biz Manisa’da yaklaşık 6 milyon dekar arazide tarım yapıyoruz. Tarımda gerçekten ciddi bir çeşitlilik yaşıyoruz. Muz hariç her türlü tarım ürününün yetiştiğini, zeytinden üzüme, domatesten kestaneye, tütünden pamuğa kadar her türlü tarım ürününün yetiştiği ve her türlü tarıma dayalı sanayinin geliştiği, ayrıca beyaz et, yumurta ve kırmızı et, diğer süt mamulleri konusunda Türkiye’de iddialı sayılabilecek potansiyellere sahip bir ilden bahsediyoruz. Şu
MANISA GIBI ÖZELLIK ARZ EDEN, CIDDI POTANSIYELI OLAN, REKABET AVANTAJI OLAN BÖLGELERDE ORGANIK TARIM BIR TERCIH OLMAKTAN ÖTE BIR ZORUNLULUK HALINE DÖNÜŞÜYOR.
an birinci sırada üzüm var. Sonra zeytin geliyor, domates pamuk tütün diğer tarla bitkileri… Organik tarım faaliyeti Manisalıların yabancı olduğu bir faaliyet değil. Burada daha önce başlamış. Göreceli belli bir gelişme de göstermiş. Yani 137 bin dekar alan 2014 yılı sonu itibariyle organik tarım ile buluşmuş. Manisalılara yeni bir şey söylüyor değiliz. Zaten aşikar oldukları bir konuyu biraz daha derli toplu biraz daha gelişebilecek pozisyona getirmeyi amaçlıyoruz.”
HEDEF 6 MİLYON DEKAR Şu an için organik tarıma uygun arazi büyüklüğünün 137 bin dekar olduğunu da sözlerine ekleyen Vali Erdoğan Bektaş, hedeflerinin 6 milyon dekar olduğunu kaydediyor. Üretimden, sanayiye, Pazar tarafından tüketim, tanıtım ve fuar taraflarına kadar tüm alanların eşit derecede ilerletileceği bir proje hedeflediklerini ifade eden Bektaş, “Doğrusu büyük bir hedef koyduk. Manisa’nın avantajlarına yakışır bir hedef koyduk. Türkiye şartlarında organik tarım ilk bakışta biraz lüks gibi biraz fantezi gibi gözüküyor ama gerçekten bize de başta öyle gözüküyordu. İşe girdiğimizde baktık ki bu aslında tabii iyi tarım uygulamaları falan da önemli.
Ancak aslında Manisa gibi özellik arz eden, ciddi potansiyeli olan, rekabet avantajı olan bölgelerde organik tarım gibi bir projeyi uygulamak baktık ki kaçınılmaz. Yani bir tercih olmaktan öte bir zorunluluk haline dönüşüyor. Çünkü bizim temel ürünlerimiz üzüm ve zeytin, özellikle üzüm konusunda ciddi anlamda uluslararası pazarlara satıyoruz. Yüzde 90’dan fazlasını ihraç ediyoruz. Uluslararası pazarlarda giderek daha sık kalıntı sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Kaldı ki uluslararası pazarlarda kalıntı sorunu ile karşılaşıyor olmak, iç pazarda böyle bir sorun olmadığı anlamına gelmiyor. Sorun burada da var fakat fark edilmiyor. Fark etmemiz gerekiyor. Sağlığımız, çocuklarımızın, gelecek nesillerin sağlığı her şeyden önemli ve hiçbir şekilde, hiçbir para ile ölçülemez” diyor.
“MANİSA OVASI’NDAYSA ORGANİKTİR” Bölgede üretilen başlıca organik tarım ürünlerinin üzüm ve zeytin olduğunu belirten Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Manisa Ovası’nda yürütülen bütün tarımsal faaliyetleri organiğe dönüştürmek istediklerini kaydediyor. Üretim organiğe dönüştüğünde organik gıdanın yanı sıra kozmetik,
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
13
ORGANİK VALİ
“SEKTÖRÜN SORUNU DİSİPLİNSİZLİK”
ilaç ve başka organik sektörleri de Manisa’ya çekebileceklerini ifade eden Bektaş “Hayallerimiz, hedeflerimiz oldukça büyük” diyerek, şöyle devam ediyor:
İSTANBUL’DA YA DA ANADOLU’NUN HERHANGI BIR YERINDE KURULACAK ORGANIK PAZAR TÜKETICININ IHTIYACI OLAN ÜRÜN ARZINI SAĞLAMAYA YETMEZ. ÇÜNKÜ INSANIMIZ IHTIYACI OLAN ÜRÜNLERI PAZARLARDAN ÇOK MAĞAZALARDAN SATIN ALIYOR.
14 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
“Manisa gibi 6 milyon dekarlık büyük bir potansiyelden bahsediyoruz. Bu potansiyelin hemen yanı başında yurtiçi ve yurtdışına ulaşabileceğimiz temel altyapılar var. Limanlar var, karayolları var, havaalanları var. Eksiğimiz yok. Çok önemli bir lojistik merkezde bulunuyoruz. Dolayısıyla bizim aslında bir eksiğimiz yok. Bu işi düşünüp, projelendirip organize etmek kalıyor. Bu yapıldığında otomatik olarak gerçekten büyük bir potansiyele ulaşmış olacağız. Bizim tabii ki hedefimiz Manisa’ya has daha üst klasmanda bir marka geliştirip, ‘Manisa ürünüdür’, ‘Manisa Ovası’ndaysa organiktir’, ‘Eğer siz organik bir şey üretecekseniz bunu Manisa’da bulabilirsiniz’ gibi bir imajı insanların kafasında şekillendirmek istiyoruz. Manisa’yı nasıl Mesir ile farklı, şehzadeleri ile geçmişi de farklı ise organiği ile de bilinen hemen hatırlanan bir yer haline getirmek istiyoruz. Organik tarım fuarları yapmak istiyoruz.”
Organik sektörüne ilişkin görüşlerini de aktaran Vali Bektaş, Türkiye’de organik tarım faaliyetinin iyi işlemeyen bir ayağının perakende sektörü olduğunun altını çiziyor. Organik ürüne ulaşmak, güvenli organik ürüne ulaşmak konusundaki yetersizlikler yaşandığını kaydeden Bektaş, “Belki ömrünüzde bir defa, haftada, ayda bir defa organik ürüne ulaşmak ayrı bir şey, ama düzenli rutin bir tüketim tarzı haline getirmek ayrı bir şey. Bunun oluşturulabilmesi için hem düzenli rutin sağlıklı bir üretim düzeni hem de bir Pazar düzeni tüketicinin ulaşabileceği düzen oluşturmamız lazım. Şu anda Manisa’da organik tarım ürününe ulaşmak istediğinizde çok rahat ulaşamıyorsunuz. Adı organik tarım olan köylü Pazar ürünlerine ulaşabiliyorsunuz. Fakat bizim kastettiğimiz o değil” diyor. Çiftçinin ve tüketicinin aynı paralelde bilgilendirilmesi gerektiğine de işaret eden Bektaş, şöyle devam ediyor: “Üretici ürettiği an ürününü satması lazım. Tüketicinin istediği an istediği ürüne ulaşabilmesi lazım. Bu bir bütünün iki yarısı. Doğru üreticiyi bir şeye teşvik etmek kolay. İkinci ayağı aksatma lüksünü nereden buluyoruz. Ürettiğimiz ürünler iç pazara satılamayınca dış pazara satılma imkanı var. Dolayısıyla üretici orada mağdur olmuyor. İstanbul’da ya da Anadolu’nun herhangi bir yerinde kurulacak organik Pazar tüketicinin ihtiyacı olan ürün arzını sağlamaya yetmez. Çünkü insanımız ihtiyacı olan ürünleri pazarlardan çok mağazalardan satın alıyor. Alışveriş merkezleri, marketlerden satın alıyorlar. Sağlıklı ürün arz yeri usulü bu tip işletmelerin gelişmesi lazım. Biz Manisa’nın üretim gücünü dikkate alarak sanayicilerimizin, pazarlamacılarımızın, perakendecilerimizin dikkatini Manisa’ya çekmek istiyoruz. Manisa’daki potansiyeli kullanmalarını sağlamaya çalışıyoruz.”
EKSİK OLAN İÇ PAZAR ORGANİZASYONU
“MANİSA PİLOT BÖLGE İLAN EDİLSİN” Organik tarım faaliyetinin denetlenebilen bir faaliyet olduğunu da anımsatan Vali Bektaş, gerektiği kadar denetlenip denetlenmediğini organik tarım sertifikasyon markalarının ortaya koyduğunu belirtiyor. İngiltere’de üzerinde organik damgası görünen hiçbir üründen vatandaşların şüphe etmediğinin altını çizen Bektaş, “Türkiye’de neredeyse her gönderilen ürün tekrar tekrar tahlil ediliyor ve buna rağmen bozuk ürünler çıkıyor. Biz burada bu bozuk güven ortamını iyileştirmek istiyoruz. Piyasadaki aktörler yani üretici üretmek istiyor, sanayici alıp işleyip satmak istiyor, tüketici en azından çocukları için organik sağlıklı ürünlere ulaşmak istiyor. Bütün bu düzenin oluşturulması gerek. Tabii ki zaman alacak tabii ki birden olmayacak. Devletin katkılarının olması gerekiyor. Bizimki bir özel proje. İstiyoruz ki Tarım Bakanlığı Manisa’yı
HASTANELER DOLUP TAŞIYOR “Bizim çok tüketmemiz, pahalı tüketmemiz değil önemli olan. İhtiyacımız olan besin maddelerini sağlıklı bir şekilde temin etmemiz lazım. Verdiğimiz paranın hakkını karşılığını alabilmemiz lazım. İnanın her geçen gün yeni hastaneler yapıyoruz ama hastaneler dolup taşıyor. Hastalıklar çoğalıyor. Bütün bunların kökenine indiğimizde hem psikolojik hem de fizyolojik bozukluklarda beslenme şeklinin beslenme kaynağının çok etkili olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu işler göründüğünden daha önemli.”
bir laboratuvar gibi bir pilot uygulama bölgesi olarak ilan etsin ve gelsin beraber el ele verelim” diyor. “Hedefimiz şu anda çok büyük” diyen Bektaş, 6 milyon dekarlık alanın 3 milyon dekarında bile organik tarım yapılabilirse büyük bir potansiyele ulaşılacağının da altını çiziyor.
“Asıl eksik olan iç pazar organizasyonu. Dış pazar organizasyonunda sorun yok. İç pazara da organizasyonu yaptığımızda geriye üretimin disipline edilmesi kalıyor. Üretimin disipline edilmesi gerekiyor. Gerçekte organik sertifikalı ürünün organik olup olmadığı konusunda kimsenin kafasında en ufak bir tereddüdün oluşmaması lazım. Sektörde organizasyon bozuklukları var. Üretici sanayiciye güvenmiyor, sanayici üreticiye güvenmiyor. Sanayici pazara güvenmiyor. Pazar yani tüketici ürüne güvenmiyor. Türkiye’nin sorunu her yerde organik belli bir süreçte gelişiyor da Türkiye’de niye gelişmiyor. Yurtdışındaki firmalar kontrol ederek, seçerek ürünleri alıyor. Eğer düzgün prensipli kurumsallaşmış bir firma ile iş yapıyorlarsa orada organik tarım faaliyeti kalıcı oluyor. Ama firmada bu özellik yoksa iki sene organik tarım yapıyor sonra vazgeçiyor. Bütün sorun disiplinsizlik. Yani üretici diyor ki ben organik ürün üretiyorum. Ürün tahlil edildiğinde organik olmadığı ortaya çıktığında bütün kurgu bozuluyor. Üreticiyi bu tür yanlışlıklara sevk eden sebeplerin ortadan kalkması lazım. Üretici niye o yollara sapıyor. Çünkü ya ilgisizlik var ya pazara güvenmiyor.”
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
15
ORGANİK ROTA
16 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Organik tarım
yapmak isteyenler için
yol haritası TÜRKIYE’DE ORGANIK TARIM YAPMAK ISTEYENLERIN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR. AMA HERKESIN AKLINDA BENZER SORU IŞARETLERI... BU IŞE NASIL BAŞLAMALIYIM? NEREDE, HANGI ÜRÜNÜ YETIŞTIRMELIYIM? PARA KAZANIR MIYIM? İŞTE ORGANIK TARIM YAPMAK ISTEYENLER IÇIN YOL HARITASI...
T
ürkiye’de organik tarım hızla büyüyor. Hem üretici hem de tüketici tarafında organik gıda ürünlerine talep her geçen gün artıyor. Bu güzel bir gelişme... Haliyle bu işe girmek isteyenlerin ve merak edenlerin sayısı da çoğalıyor. Ama herkesin aklında benzer soru işaretleri... Bu işe nasıl başlamalıyım? Nerede, hangi ürünü yetiştirmeliyim? Organik tarım sertifikası almak için nasıl bir süreç beni bekliyor? Bu işten para kazanabilir miyim? Organik tarımın zor tarafları neler? Soruları uzatmak mümkün.. Gelin isterseniz herkesin merak ettiği bu sorulara işin birebir içinde yer alan bir isimden yanıtlar bulalım. Türkiye’de ziraat eğitimi, ABD’de ise organik tarım eğitimi alan Ayerya Rüzgarlı Vadi Çiftliği sahibi Pelin Omuroğlu Balcıoğlu, Türkiye’de organik tarım yapmaya başlayan ilk isimler arasında yer alıyor. İlk etapta organik zeytin üretiminin yanısıra
küçükbaş hayvan çiftliği de kuran Balcıoğlu, organik tarıma hem bitkisel hem de hayvansal üretim tarafında bütünsel bir yaklaşım sergilediklerini söylüyor. Balcıoğlu, organik tarım yapmak isteyenler için yol haritası niteliğinde tavsiyelerde bulundu.
“ÖLÇEK ÖNEMLİ”
İzmir’in Urla İlçesi’nde 1998 yılında üretime başlayan Pelin Omuroğlu Balcıoğlu, organik tarımla uğraşmak isteyenlerin izleyeceği stratejide ilk sıraya üretim ölçeğini koyuyor. Balcıoğlu,
“Bu işi yapmayı planlayanların hangi ölçekte üretim yapacakları noktasında kendi sermaye ve toprak varlığıyla planlama yapmaları öncelikli sırada geliyor” diyor. Balcıoğlu, bu noktada organik üretim yapacak kişilerin bir karar vermesi gerektiğini söylerek, “Bunu küçük bir aile işletmesi, bir butik, kendi kendini çeviren bir ekoköy-eko turizm çerçevesinde mi değerlendirecekler, yoksa çok daha fazla ürün üreterek bunları başka kanallarda mı pazarlamayı hedefleyecekler?
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
17
ORGANİK HARİTA
İşçi istihdam edecekler mi yoksa kendi kendilerine yetebilecekler mi? Bence çıkış noktaları önce buradan olmalı” diyerek verecekleri kararın ileriki aşamalardaki önemine vurgu yapıyor. Küçük ölçekli işletme olunduğunda iki türlü karar mekanizmasının ortaya çıktığını kaydeden Balcıoğlu, “Ya tam bir aile işletmesi olmanız gerekiyor. Bu durumda dışarıdan istihdam almadan kendi aile fertlerinizle birlikte ayakta kalabileceğiniz bir yapı oluşturmanız lazım. Böylece giderin de gelirin de aynı çatı altında kalabileceği işletme yapısı oluşturulabilir. Ya da daha profesyonel, kurumsal bir işletme olmanız gerekiyor” diyor.
“MİSAFİR OLUN”
Tıpkı tarım sektörünün diğer alanlarında olduğu gibi organik tarımda da bu yoldan geçmiş kişilerin tecrübeleri rehber niteliğinde. Bunu da ancak bu işi yapan işletmeleri gezerek ve araştırarak elde edebilirsiniz. Zaten Balcıoğlu da “İllaki bu işe girmeden önce mevcut organik tarım yapan işletmelerde misafir olsunlar. İşin gerçekten içine girip organik tarım çiftliklerinde bir süre vakip geçirip kendilerine uygun bir iş olup olmadığına bakmalılar. Bu işin ne tür riskleri var? Ne tür finansal kaynak desteklerine ihtiyaç duyuyorlar? Hangi aşamalarında kendilerini yeterli hissedebilecekler ya da nereden destek alabilecekler, o noktalara nerelerde, nasıl ulaşabilecekler?” diyerek tüm bu soruların cevabının yaşanan tecrübelerde yattığını belirtiyor. Hemen belirtelim ki Türkiye’nin farklı bölgelerinde misafir kabul eden küçük ve orta ölçekli çok sayıda organik
18 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
tarım yapan işletme, çiftlik var. İsteyen 1 hafta isteyen 1 yıla kadar gönüllü ya da yardımcı olarak bu çiftliklerde çalışıp, işi tecrübe etme imkanına sahip. Buna en güzel örnek Buğday Derneği’ne bağlı TaTuTa çiftlikleri..
“BU İŞTE ROMANTİK OLMAYIN” Balcıoğlu, şehir hayatında yoğun iş temposu ve stresten bunalanların hayallerini süsleyen küçük bir sahil kasabasında tarımla uğraşma hayaline karşı ise bir uyarıda bulunuyor. Bu işin göründüğünden zor olduğunu ve yoğun emek istediğini hatırlatan Balcıoğlu, “Bilinmez iklim koşulları
ve tabiatla uğraşacakları için bu işte romantik olmasınlar. İşin içine girmeden önce gerçeklerle yüzleşsinler” uyarısında bulunuyor. Bu işe yatırım yapmayı, organik tarım yapmayı isteyen çok sayıda duyarlı, hevesli insan olduğunu hatırlatan Balcıoğlu, fizibilite çalışması yapılmasını öneriyor.
“ORGANİK TARIMI ETİK DEĞERLERLE YAPMAK GEREK” Organik tarım yapacakların aklında her ne kadar para kazanmak olsa da bu alana yönelecek olanlara şu çağrıda bulunuyor Balcıoğlu, “Organik tarımın
PAZARLAMA VE MARKALAŞMA SÜRECİNE DİKKAT etik değerleri içerisinde kesinlikle bir felsefesi var, bunu tamamen içinize sindirmeniz gerekiyor. Bu işi yapmayı düşünenler, organik tarımı gerçekten kendi etik değerleri içinde üretim ve tüketim ayağını birlikte yapabilmeli. Ancak o zaman bu işten para kazanabilir ve bu işi sürdürülebilir kılabilirler.”
“GİRDİ MALİYETLERİNE DİKKAT EDİN”
Balcıoğlu, organik tarımın en büyük girdi maliyetleri arasında işçiliği gösteriyor. Çoğu zaman elle hasat yapıldığını ve makine kullanımının organik tarımda çok yaygın olmadığını ifade eden Balcıoğlu, “Organik tarımda hedef, konvansiyonel tarımda ürün elde etmek gibi birim alandan maksimum verim almak yerine üretimi bütünsel bir yaklaşımla optimize etmek. Toprağı zayıflatmadan ve yeteri kadar ürün almak temel. Doğada herkesin beslenmeye hakkı var, kurda, kuşa, aşa yem vereceksiniz” diyor. Çok küçük ölçekli işletmeler için organik tarım yapma maliyetinin bazen yüksek olabileceği uyarısında bulunan Balcıoğlu, “Eğer bölgede birkaç işletme biraraya gelip ortak bir maliyet çıkarabilirse bu daha uygun olabiliyor. Ya da sözleşmeli üretim yapmak üzere daha büyük bir üretim yapan kişiye müracaat edilip onlar adına sertifika düzenletilmesi istenebilir” tavsiyesinde bulunuyor.
SERTİFİKASYON SÜRECİ KRİTİK
Organik tarım yapmak isteyenlerin en çok merak ettiği konulardan biri de sertifikasyon süreci. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sertifikalsyon kuruluşuna verdiği yetki çerçevesinde
sürekli bir denetim altında olan organik tarımda üretimin başlangıcından sonuna kadar toprak, yaprak, su ve ürün analizleri yapılıyor. Eğer konvansiyonel tarım yapan komşularınız varsa bazı tampon bölgeler oluşturma zorunluluğu olduğunu hatırlatan Balcıoğlu, “Bir ticari anlaşma sonrasında sertifikasyon şirketi organik tarım yapacağınız bölgeye bir kontrolör gönderiyor. Bu arada ciddi bir dökümantasyon süreci oluyor. Başvurduğunuz tarihten iki üç yıl öncesine kadar her türlü bilgi soruluyor, araştırılıyor ve toprak sahibinin bunları bilmesi bekleniyor. Daha sonra iş toprak analizine geliyor, kimyasal, pestisit kalıntı olup olmadığı araştırılıyor. Eğer bir yeraltı su kaynağı varsa ve ürünleri bu kaynaktan sulayacaksanız ağır metallere karşı su analizi isteniyor” diyor.
Tabii organik ürünü ürettikten sonra asıl önemli konu binbir emekle yetiştirilen bu ürünlerin hak ettiği değerde alıcı bulması. Bu noktada pazarın önemine dikkat çeken Balcıoğlu, “Pazarlama, bu işin en önemli kısmı diyebilirim. Ürünü artık herkes bir şekilde üretebiliyor ama pazar bulmak üretmekten daha kritik bir öneme sahip. Şimdi artık üreticiler pazar açısından çok daha şanslı ama fizibilite çalışması yaparken bu riskleri de göz önüne almaları doğru olur” diyor. Pazarlamada bir diğer kritik aşama olarak da katma değer yaratmak ve markalaşmayı gösteren Balcıoğlu, bir süre sonra markalaşma sürecinin oluşmasının zorunlu hale geldiğini söylüyor. Ayerya Rüzgarlı Vadi Çiftliği sahibi Pelin Omuroğlu Balcıoğlu’nun organik tarıma yönelik edindiği deneyim ve tavsiyeleri elden geldiğince sizinle paylaşmaya çalıştık. Artık bundan sonrasında karar sizin...
İŞİN ZORLUKLARINI GÖZ ARDI ETMEYİN
Her işin olduğu gibi organik tarımın da zor yanları var. Her şey gözüktüğü gibi toz pembe değil. İşte Balcıoğlu’nun bu noktadaki uyarıları: “Attığınız gübrenin dekar başına azot miktarını hesaplamak, analizini yapmak zorundasınız. Sulamanın, bitkinin istediği kadar değil bazen su kaynağınızın gidişatına göre tespit edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bitki bir stres yaşıyor ve bu stres yüzünden verim kaybı yaşanıyor. Bunları tolere edilebilecek misiniz? Bir de kağıt üzerinde, fizibilite çalışmalarında ortaya çıkmayan iklim faktörü söz konusu. İklimsel değişimin organik tarım üzerindeki etkilerini de düşünerek hareket edilmeli.”
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
19
ORGANİK VİTAMİN
Kış sebzeleri ile sağlıklı bir kış geçirin
Kış sebzelerinin mucizelerini hastalıklardan korunmak için kullanın 20 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
KIŞ AYLARINDA YETERSIZ BESLENME, VITAMIN VE MINERAL EKSIKLIĞI BAĞIŞIKLIK SISTEMIMIZIN ZAYIFLAMASINA VE HASTALIKLARA KARŞI VÜCUDUMUZUN ZAYIF DÜŞMESINE NEDEN OLUYOR. DIYETISYEN CANAN AKSOY, BAĞIŞIKLIK SISTEMIMIZI GÜÇLENDIREREK SAĞLIKLI BIR KIŞ GEÇIRMEMIZ IÇIN KIŞ SEBZELERININ TÜKETILMESINI ÖNERIYOR
G
ünlerin kısaldığı, kışın soğuk yüzünü gittikçe daha çok hissettirmeye başladığı bugünlerde vücudumuz hastalıklara karşı direnci azalıyor. Bu yüzden özellikle kış aylarında bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesi gerekiyor. Grip ve soğuk algınlığı gibi bağışıklık sistemimizin zayıf anını yakalamaya çalışan sinsi hastalıklara karşı durabilmek için beslenmemize dikkat etmemiz ve vücudumuz için gerekli vitamin ve minerallerden yeterince almamız gerekiyor. Canan Aksoy, güçlü bir bağışıklık sistemi ve sağlıklı bir kış geçirmek isteyenlerin aradıkları mücizeyi organik kış sebzelerinde bulabileceklerini belirtiyor. Aksoy, sağlıklı bir kış geçirmek isteyenlere şu önerilerde bulunuyor: Kış hastalıklarından korunmak ve savunma kalelerimizi güçlendirmek için A ve C vitaminlerini yeterince tüketmemiz gerekir. Kış sebzeleri ve meyveleri de bu vitaminler bakımından oldukça zengindir. Portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, karnabahar, lahana, brokoli, Brüksel lahanası, maydanoz, tere, ıspanak gibi sebzeler ve bitkiler A ve C vitamini açısından zengin besinlerdir. Salata ve sebze yemeklerini ana öğünlerimizde mutlaka bulundurmalı, günde 2-3 porsiyon mevsim meyvelerinden tüketmeye özen göstermeliyiz. Sebzeler günlük beslenmemizin vitamin ve mineral kaynağını oluşturur. Sebzeleri soframızda yemek ve salata olarak kullandığımızda günlük posa
ihtiyacımızın da karşılanmasına yardımcı oluruz. Posanın günlük olarak düzenli tüketimi bağırsak aktivitesinin düzenli olmasını sağladığı gibi, kan yağlarının düşürülmesine de yardımcı olur. Sebzeler hücrelerimizin hasara uğramasını engelleyen ve böylece kronik hastalıklara karşı bizi koruyan antioksidan öğelerden de zengindirler. Özellikle vitamin kaynağı meyveleri de düzenli olarak tüketmemiz gerekmektedir. Meyvelerin suyunu sıkıp içmek yerine katı olarak tüketmek C vitamininden daha fazla yararlanmamızı sağlar. Mevsimlerle beslenme şeklimiz arasında ciddi bir bağlantı var. Doğa mevsimlere göre ihtiyacımız olan besinleri bize sunuyor. Sebzeler yaz sezonuna göre daha çok çeşitlendi. Pırasa, karnabahar, ıspanak, lahana, Brüksel lahanası, kereviz, brokoli sonbahar sebzeleridir.
SONBAHAR SEBZELERİNİN BESİN DEĞERLERİ
Pırasa: Soğan gibi yapısında kükürtlü bileşikler içerir. Bu kükürtlü bileşiklerin antibiyotik, antiviral, tansiyon düşürücü gibi olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Lahana: Çiğ lahana çok iyi bir C vitamini ve karoten kaynağıdır. Pırasa gibi kükürtlü bileşiklerden zengindir ve histidin aminoasidini de içermektedir. Histidin vücudumuz için mutlaka dışarıdan almamız gereken bir aminoasittir. Histidin, hemoglobinin yapısına girmekte ve folik asidin işlevlerini görmesine yardımcı olmaktadır. Yemeğini pişirdiğimiz beyaz lahanın enerjisi çok düşük olduğu için zayıflama diyetlerinin de baştacıdır. İyi bir ödem söktürücüdür ve beyaz lahana suyunun ülsere oluşumuna engel olan faktörler içerdiği bilinmektedir. Brüksel Lahanası: Lahana familyasındandır. Özellikleri brokoliyle aynıdır.
Brokoli: C vitamininden ve beta karoten açısından zengindir. İyi bir kalsiyum ve demir kaynağıdır. Ayrıca brokolinin içinde bulunan sülforafan adlı maddenin antikanserojen bir özellik taşıdığı tespit edilmiştir. Karnabahar: Lahanagillerdendir. İyi bir C vitamini kaynağıdır, yapısında E ve B grubu vitaminleri de içerir. Kükürtlü bileşenlerden zengindir. Kükürtlü bileşenlerin diğer faydalarının yanı sıra antioksidan aktiviteleri de yüksektir. Kereviz: İçeriğinde yüksek oranda tuz içerir, bu yüzden pişirirken mümkün olduğunca az tuzla pişirmekte fayda vardır. İdrar söktürücü özellik gösterir. Enerjisi düşüktür, 100 gram kök kereviz 40 kaloridir, bu yüzden kilo verme ve koruma diyetlerinde rahatlıkla kullanılabilir. Ispanak: Demir içeriği yüksek olan ıspanağın, okzalat içeriği yüzünden içindeki demirden insan vücudunun faydalanma oranı düşüktür. Karoten, C vitamini açısından da zengindir. İyot içeriğinin yüksek olunduğu pek bilinmez, ama özellikle büyüme çağındaki çocuklar ve gebelerde alımı çok önemli olan iyot açısından değerli bir besindir.
Kışın D vitamini ihtiyacını balıkla karşılayın
Güneşin kendini daha az hissettirdiği kış aylarında D vitamini ihtiyacını da karşılamamız gerekiyor. Güneşli saatlerde 20-25 dakika kadar açık havada güneşin enerjisini almak D vitamini ihtiyacımızı karşılamamıza yardımcı olacaktır. Balık, omega-3 yağ asitlerini almamızı sağlarken, D vitamini acısından da tercih edilmesi gereken önemli bir besindir. Haftada 2 kez balık yemek kalp sağlığınızı korumaya yardımcı olurken, kemiklerimizin de güneşin eksikliğini (D vitamini yetersizliği) daha az hissetmesine sağlayacaktır.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
21
ORGANİK FİRMA
HİPP ve Minopolis sağlıklı ve mutlu çocuklar için bir arada... ÇOCUKLARIN PEK ÇOK MESLEĞI DENEYIMLEME ŞANSI BULDUĞU MINOPOLIS ILE ORGANIK BEBEK VE ÇOCUK MARKASI OLAN HİPP KEYIFLI BIR DOSTLUĞA IMZA ATTI..
S
ağlıklı beslenme istasyonunda çocuklarla buluşan marka, çocuklara, günümüzün öne çıkan mesleklerinden beslenme uzmanlığını deneyimleme şansı sunuyor. Minopolis’te Sağlıklı beslenme istasyonunda çocuklarla buluşan HİPP onlara, organik ve bilinçli beslenmeyi anlatıyor.
ÇOCUKLAR SAĞLIKLI VE DOĞRU BESLENMEYİ ÖĞRENECEK
Çocukların Minopolis’te 32 istasyonda 100 mesleği deneyimleme şansı bulduğunu söyleyen Minopolis Sponsor İletişim Direktörü Neşe Sedetmen, istasyonlarda yer alan tüm oyunların pedagojik yaklaşımlarla Türkiye’ye uyarlandığını belirtti. Minopolis’te bulunan meslek istasyonlarında çocuklara destek veren ve çocuk gelişimi konusunda eğitimli 100 kadar etkinlik koçunun olduğunu ifade eden Sedetmen, ‘’Burada çocukların gelişimine katkıda bulunarak onların hayatı deneyimlemelerini hedefliyoruz. Çocuklar meslekleri deneyimlerken birey olma, karar alma ve aynı zamanda tasarruf kavramlarını öğreniyorlar.’’ dedi. Şehirde pek çok sponsorun olduğunu dile getiren Sedetmen, ‘’Yeni ortağımız HİPP ile sağlıklı beslenme istasyonunu kurduk. Burada çocuklar, organik ve doğru beslenmenin önemini ve ne olduğunu öğreniyorlar. Sağlıklı beslenme istasyonumuz HİPP, buradaki tüm çocuklarımıza organik ve sağlıklı beslenmeyi öğretecek. Bu sebeple bu işbirliğini yaptığımız için çok mutluyuz’’ diye konuştu. HİPP markasının bebek ve çocuk
22 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
beslenmesinde oldukça hassas olduğunu ve çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimine katkı sağlayacak bir ortak arayışı sonucunda Minopolis ile çalışmaya karara verdiklerini belirten HİPP Pazarlama Müdürü Sayime Emine Arslan, ‘’Özellikle çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimleri ile ilgili attığı adımlar, Minopolis’te deneyimlettikleri projeler bizim için marka ortaklığı adına büyük bir adım oldu. Minopolis Çocuk Şehri’nde bulunan istasyonumuzu ziyaret eden tüm çocuklara hem organiğin ne olduğunu ve çocuk beslenmesindeki doğruları anlatabilmek hem de bunu bir oyunla kurgulayabilmek için bir marka ortaklığı oluşturduk’’ dedi. Çocuklara oyun kurguları ile birlikte organiği anlattıklarını vurgulayan Arslan, ‘’ Bunun için eğlenceli oyun kartları kullanıyoruz. Bunun dışında günlük beslenmelerinde neleri doğru yapıyorlar, meyvelerden, sebzelerden, karbonhidratlardan ne kadar tüketmeleri gerektiğini oyunlarla birlikte anlatıyoruz. İstasyonu ziyaret
etme zamanları içerisinde bunları anlattıktan sonra onlara küçük hediyeler vererek, boylarını ve kilolarını ölçerek minik beslenme uzmanları olmalarını sağlıyoruz’’ diyerek sözlerini noktaladı.
Rota FUNDA GÖKER funda.goker@hotmail.com
Kalbinin sesini dinle... Orta yaşları geçtiğimiz günlerden itibaren belki çoğumuz için sabah kalktığımızda birçok şey için kendimizi geç kalmış hissettiğimiz anlar vardır.
H
ayallerimizi yada ideallerimizi gerçekleştirmek için yaşın ve konumun önemli olmadığını bildiğimiz birşey aslında... Ama biz farkında olmaya başladığımız anda evren çalışmaya başlıyor ve bir bakıyoruz ki çok isteyip de gerçekleştiremediğimiz birçok şey sırasıyla karşımızda belirivermiş. Bunun en çarpıcı örneğini geçenlerde, İzmir’ de yaşadığım yıllarda çok iyi arkadaşım olan, birlikte birçok sosyal projede canla başla, uyum içerisinde olduğum sevgili Cumhure’yle yıllardan sonra buluştuğumuzda gördüm. Cumhure hep disliplinli, iradeli iyi bir eş ve iyi bir anneydi. Belki de onca yıl kendisi için gerçekten birşey yapmamıştı. Kırk yaşından sonra farkındalığının da artma noktasında gittiği spor salonunda yoga yapmaya başladı. O kadar başarılıydı ki yoga yaptığı bütün arkadaşları hocalarını bırakıp Cumhure ‘nin ışığının
etkisiyle şimdi çoğu O’nun öğrencisi oldu. Çünkü yoga yapmaya başlayınca o kadar güçlü olduğunu gördü ki hızlı bir şekilde üst seviyelere tırmanıverdi. Bu da yetmedi, bedeni o kadar güçlüydü ki koşmaya başladı, bir baktı ki O bir maraton koşucusu. Türkiye’de ve Avrupa’ da birçok yerde muhteşem birincilikler aldı. Şu anda Van gölünde nesli tükenmekte olan Van Üniversitesinin koruma altına aldığı inci kefal balığı için koşmaya devam ediyor. Tüm kalbimle kutluyorum kendisini. Görüşemediğimiz bu 10 yıldan sonra karşımda bambaşka ışıl ışıl, sıcacık, güzel ve mutlu başarıdan başarıya koşan bir dünya kadını vardı. Öyle gurur duydum ve umutlandım ki, hayata dair hiçbirşeyin, zamanla, maddeyle, sosyal konumla alakası yok. Sadece bu bir yürek işi. Kalbimizi dinleyelim o bize her zaman doğrusunu söyleyecek ve gösterecektir. Sevgiyle kalın.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
23
ORGANİK İNDİRİM
Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve Gıda Mühendisi Muharrem Doğan
A101 ALMAN PERAKENDE DEVI ALDI VE LIDL’IN IZINDEN GIDIYOR…
A101 SAYESINDE ORGANIK BESLENMEK HERKESIN HAKKI OLACAK AMERIKA’DAN SONRA 2. EN BÜYÜK ORGANIK PAZAR OLAN ALMANYA’DA ORGANIK TÜKETIM, INDIRIMLI ZINCIR MARKETLERIN ORGANIK SATMASIYLA IVME KAZANDI. ALMANYA’DA ALDI VE LIDL’IN ÖNCÜLÜK ETTIĞI BU ORGANIK HAREKET ÜLKE GENELINDE FARKLI BIR BILINÇ DE OLUŞTURDU.
24 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
YÜKSEK INDIRIM (HARD DISCOUNT) MODELININ TÜRKIYE’DEKI TEMSILCISI A101 DE, TÜRK ORGANIK MARKASI ORVITAL ORGANIK GIDA ILE YAPTIĞI ANLAŞMA NETICESINDE 22 EKIM 2015 ITIBARIYLE GREENVILLAGE MARKALI DONUK ORGANIK TAVUK SATIŞINA BAŞLADI.
O
rganik ürünlerin sanıldığı gibi pahalı olmadığının ve organik beslenmenin herkesin hakkı olduğunun bir kez daha altını çizen A101, organik pazarında rekabeti artıracak ve organik ürünlerin daha erişilebilir olmasına da zemin hazırlayacak. “Sürdürülebilir bir tarım politikası ve yerli tohumun desteklenmesi için organik tarım şart ve belki de geleceğimizin tek teminatı” diyen Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve Gıda Mühendisi Muharrem Doğan “Donuk organik tavuk markamız Greenvillage ile daha yaygın daha erişilebilir bir strateji izleyeceğiz. A101’in organik ürünlere kapısını açması toplum sağlığı için atılmış çok önemli bir adım hatta organik üreticiler için bir milattır” dedi. Organik üretim ve beslenme denince akla ilk sırada Amerika ondan hemen sonra Avrupa geliyor ki Avrupa’nın organik gıdada lokomotif ülkesi ise hiç kuşkusuz Almanya. Almanya’nın toplam organik pazar büyüklüğü 2014 yılı verilerine göre 7.90 milyar Euro. Organik gıdanın toplam gıda
içerisindeki payı ise yaklaşık %3.7 civarında. Almanya’da organik ürünlerin %60’ı zincir marketlerde bunun %20’si discount adı verilen indirim mağazalarında satılıyor. İndirim mağazalarının yıllık cirosu 1.58 milyar Euro ve bunun büyük bir kısmı Aldi ve Lidl tarafından yönetiliyor. Almanya’da 2.500 adet organik ürün satan mağaza bulunuyor ki organik satışlarının %28’sini bu mağazalar, %12sini ise online satış siteleri, çiftçiler, meyvesebze satan dükkanlar ve bakkallar yapıyor.
doğru bir iş yapıldığının rakamlarla ispatlandığı bir başarı öyküsüdür. A101’in organik ürünlere yer vermesi Türkiye’de de yeni bir başarı öyküsüne zemin hazırlayacaktır. Sürdürülebilir bir tarım politikası ve yerli tohumun desteklenmesi için organik tarım şart ve belki de geleceğimizin tek teminatı. Çocuklarımız bir yerden organik beslenmeye başlamalı ve ürün fiyatları buna engel olmamalı. Orvital de Greenvillage de bunun için çalışıyor. Unutmayalım ki; ne yersek oyuz, ne kadar sağlıklı beslenirsek o kadar sağlıklıyız” dedi.
Fiyat kilosu
9,95 TL
Türkiye A101 ile bir başarı öyküsüne imza atacak
Organik gıda üretmeye Almanya’da çalışırken karar veren Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve Gıda Mühendisi Muharrem Doğan “Almanya organik pazarının büyümesinde en önemli etken indirim mağazalarının konuya ilgi göstermesi ve raflarını organik ürünlere açması olmuştur. 2006 yılında Aldi ve Lidl’in organik ürünlere kapılarını açması, Avrupa organik pazarı ve Almanya adına atılmış iddialı ve önemli bir adımdı. Ve ne kadar
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
25
ORGANİK GIDA
Nedir bu ‘organiğin’ hikmeti?
ORGANIK ÜRÜNLER ÖZELLIKLE 2013 YILINDAN BERI HAYATIMIZDA DAHA BÜYÜK BIR YER KAPLAMIŞ DURUMDA. ARTIK SOFRALARIMIZDA DA ÇOK DAHA KOLAY YER ALMAYA BAŞLADILAR. LAKIN MARKETLERDE VE MANAVLARDA GÖRDÜĞÜMÜZ ÜRÜNLERIN MAALESEF ÇOĞU ORGANIK DEĞIL. ORGANIK GIDALARIN SOFRALARIMIZA GELMESINE KADAR GEÇEN SÜRECE GELIN BIRLIKTE BAKALIM...
26 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
O
rganik besin ürünlerin ekiminden büyümesine ve hasat edilmesine kadar geçen sürede, yapay gübrelerin, böcek ilaçlarının, hormonların, antibiyotiklerin, renklendiricilerin, katkı maddelerinin, kimyasal maddelerin ve parlatıcı maddelerinin kullanılmadığı gıda-besin maddeleridir. Organik gıdalar gün içerisinde tükettiğimiz bitkisel ve hayvansal gıdaları kapsamaktadır. Organik besin kimyasal maddeler, hormonlar, antibiyotikler ve tarım ilacına maruz kalmadan hayvan ya da bitki kökenli canlı organizmalardan elde edilen yiyecek demektir. Organik besinler, organik restoranlarda veya reyonlarda basit, sağlıklı ve doğaya yakın bir organik yaşam tarzı sunuşu manasına gelir.
ORGANİK ÜRÜNLERİN FAYDALARI 1. Daha sağlıklı
Günümüzde tarımcılık ve hayvancılık ciddi sorunlarla karşı karşıya. Su kaynaklarının bilinçsiz kullanılması ve kirletilmesi, yapay tarımcılık, çiftlik hayvanlarının insanlık dışı şartlarda yetiştirilmesi gibi son derece ciddi sorunlar bulunmakta. Satın aldığımız gıdanın gerçekten sağlıklı, doğal, besleyici, doğaya dost üretim teknikleri ile yetiştirilmiş olduğundan emin olmanın tek yolu ise üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Organik Tarım etiketini taşıyan, sertifikalı organik gıdaları tercih etmek. Bu sayede hızla büyüyen, dinamik bir organik gıda sektörü hem biz tüketiciler hem de çiftçiler için daha iyi bir gıda sistemine doğru güzel bir dönüşümün başlangıcı olacaktır.
eksikliği, hiperaktivite, otizm, obezite ve bazı kanser türleridir.
3. Besin değeri daha yüksek
Organik tarım ürünleri daha verimli ve daha sağlıklı topraklarda yetiştiriliyor ve konvansiyonel tarım ürünlerine göre daha çok vitamin, mineral ve antioksidan madde içeriyorlar. Meralarda dolaşan ve yeşil otla beslenen hayvanların eti, kapalı alanlarda yaşayan ve tahılla beslenen hayvanlara göre yüzde 60 daha fazla omega 3, yüzde 200 daha fazla E vitamini ve 2-3 kat daha fazla vitamin ve mineral içeriyor. Organik süt, standart süte göre yüzde 50 daha fazla E vitamini, yüzde 50 daha fazla beta-karoten, yüzde 50 daha fazla omega 3 yağ asidi ve yüksek miktarda antioksidan içeriyor. Organik yumurta ise standart yumurtaya göre yüzde 60 daha fazla E vitamini, yüzde 50 daha fazla A vitamini ve üç kat daha fazla omega 3 içeriyor.
4. Vücudumuza giren hormon ve antibiyotik miktarı azalıyor
Hayvancılık sektöründe küçükbaş ve büyükbaş hayvanların daha hızlı büyümesi, kesilebilecek büyüklüğe gelebilmesi, daha çok süt ve yumurta üretmesi için yetiştiricilerin çoğu büyüme hormonu, ilaçlar, sentetik takviyeler kullanıyor. Organik çiftliklerde ise sentetik ilaç kullanımı yasak olduğundan bu çiftliklerde sağlıklı şartlarda yaşayan, serbest dolaşan sağlıklı hayvanlar, sağlıklı et, süt ve yumurta üretebilmektedir.
5. Daha lezzetli
Organik tarımcılık ile üretilen meyve ve sebzelerde yapısal olarak daha az şeker, daha çok lezzet artırıcı besin maddeleri bulunur. Bu sebeple organik gıdaların lezzeti daha yoğun olur. Ayrıca olgunlaşmadan renklerini almasını sağlayan ya da parlak bir görüntü almasını sağlayan yapay gıda boyası ya da koruyucu madde gibi kimyasallar içermezler. Organik gıda sağlıklı bireylerin yetişmesi, sağlığımızı koruyup daha iyi bir konuma getirebilmemiz için olmazsa olmaz. Hem insanlar, hem de gezegende yaşayan diğer canlılar için organik gıda tüketimi teşvik edilmelidir. Bu sayede çok daha sağlıklı ve bilinçli bir toplum olabilir ayrıca sağlıklı besin tüketiminin yanı sıra daha besleyici ve daha lezzetli gıdalar tüketebiliriz.
2. Bizi yapay ve hormonlu ürünlerden, sentetik katkılardan uzak tutar
Günümüz tarımında çiftçiler birden fazla sentetik böcek ilacı kullanıyor. Tabağımıza gelen sebzeler, meyveler, kurubaklagiller ortalama 2-3 çeşit böcek ilacı kalıntısı içeriyor. Bu ilaçların ilerleyen yaşlarda çocuklara vereceği sağlık problemlerinden birkaçı dikkat
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
27
ORGANİK HAMİLE
Hamilelikte toksinlerden uzak durun HAMILELIKTE YEDIKLERINIZ BEBEĞINIZI ETKILIYOR
HAMILELIKTE ANNENIN YEDIĞI, IÇTIĞI, HISSETTIĞI, SÜRDÜĞÜ HER ŞEY BEBEĞI ETKILIYOR… ORGANLARI YENI OLUŞMAKTA OLAN BEBEĞINIZI TOKSINLERDEN KORUMAK IÇIN YAPABILECEĞINIZ ÇOK BASIT ÖNLEMLER VAR:
HER ŞEYİN ORGANİĞİNİ TERCİH EDİN
MAKYAJ DA DAHIL OLMAK ÜZERE KULLANDIĞINIZ KIŞISEL BAKIM ÜRÜNLERININ SAYISINI AZALTMAYA ÇALIŞIN, DIŞ MACUNU, DEODORANT GIBI ÜRÜNLERIN ORGANIK VERSIYONLARINI KULLANMAYA ÇALIŞIN.
YEMEĞİNİZİ KENDİNİZ PİŞİRİN
DIŞARIDA YEDIĞINIZDE YA DA IŞLENMIŞ PAKET GIDALAR TÜKETTIĞINIZDE YEDIKLERINIZIN IÇERIĞI KONUSUNDA ASLA EMIN OLAMAZSINIZ. YEMEĞINIZI, EVDE ORGANIK MALZEMELER KULLANARAK HAZIRLAMAK TABAĞINIZDAKILER ÜZERINDE MAKSIMUM KONTROL SAĞLAMANIZA OLANAK TANIR. BU YÖNTEM GÜVENLI VE SAĞLIKLI BIR BESLENMENIN EN GARANTI YOLUDUR.
28 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
MUTFAKTA PASLANMAZ ÇELİK VE DÖKME DEMİR TAVALAR KULLANIN
ÇOK YAKIN ZAMANA DEK BIRÇOK YAPIŞMAZ MUTFAK GERECI, KANSER, KALP HASTALIKLARI, KISIRLIK VE HAMILELIK KOMPLIKASYONLARI ILE ILIŞKILENDIRILEN BIR KIMYASAL MADDE IÇERIYORDU. İNSANLAR BU MADDEYE ÇIZILMIŞ TAVALAR YOLUYLA KOLAYLIKLA MARUZ KALDILAR. ŞU ANDA YAPIŞMAZ MUTFAK GEREÇLERINDE FARKLI BIR MADDE KULLANILMAYA BAŞLANDI; ANCAK BUNUN GÜVENILIRLIĞI DE TAM OLARAK ÖLÇÜLMÜŞ DEĞIL. DOLAYISIYLA MUTFAKTA DÖKME DEMIR VE PASLANMAZ ÇELIK KULLANMAK ÇOK DAHA GÜVENLI BIR YOL.
DENİZ ÜRÜNLERİNE DİKKAT EDİN
DENIZ ÜRÜNLERI TÜKETMEK METIL CIVA MADDESINE MARUZ KALMANIN EN BILINEN YOLUDUR. ANCAK NE OLURSA OLSUN BALIK, SAĞLIKLI BIR HAMILELIK IÇIN GEREKEN OMEGA3 YAĞ ASITLERINDEN BOLCA IÇERIR. DENIZ ÜRÜNLERINI KARARINDA TÜKETIN VE KIRLENME SEVIYESI DÜŞÜK OLACAĞI IÇIN DAHA KÜÇÜK BALIKLARI TERCIH EDIN.
SÖZ KONUSU PLASTİK OLDUĞUNDA DİKKAT EDİN
PLASTIK KULLANIŞLIDIR. ANCAK YAPISINAYIYECEKLERE DE GEÇEBILECEK ZEHIRLI BILEŞENLER BULUNDURABILIR – ÖZELLIKLE DE YIYECEK YA DA PLASTIK SICAK OLDUĞUNDA. HAMILELIK BOYUNCA PLASTIK KULLANIMINDA TEMKINLI OLUNMALI.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
29
ORGANİK GEZİNTİ
K
alın bağırsak (kolon) kanseri akciğer kanserinden sonra en sık rastlanan ikinci kanser türü ve yaklaşık %70 yanlış beslenmeye bağlanmakta, dolayısıyla önemli oranda engellenebileceği düşünülüyor. Organik tarım ürünlerinin önemi de tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Gelişmekte olan vücutların hassasiyeti nedeniyle gebelerde ve çocuklarda organik beslenmenin çok daha önemli olduğu biliniyor. Sağlığın her şeyden daha değerli olduğu düşünülürse, bu ürünlerin üretim maliyetinin yüksekliği, getirisi yanında küçük kalıyor. Toprağın kendini yenilmesi için dönüşümlü olarak farklı ürünlerin ekilmesi, toprağın dinlenmesi için nadasa bırakılması, hayvansal ve bitkisel organik gübre kullanılması, organik ürünlerin besin değerlerinin modern tarım ürünlerine göre daha yüksek olmasını sağlıyor. Buna rağmen gerçek anlamda organik tarım yapmak son derece zor! GDO’lu besinlerin ülkemize girişi yasak olsa da (özellikle soya ve mısır) hayvan yemi olarak giriyor. Hayvanların dışkısıyla doğal gübre (!) olarak önce toprağa, oradaki mikroplara, sonra da bitkilerin genetik yapısına oradan da otlayan hayvanlara geçiyor. Organik hayvancılıktan bahsedilebilmesi için ise hayvanın, sanayi tipi yemle beslenmeyip organik tarım arazilerinde serbestçe otlandırılması gerekiyor. Yeşillik yiyen hayvanın yağında, yosun tüketen balıktaki gibi Omega-3 oluşuyor! Kansere ve müzmin birçok hastalığa karşı korunmak için organik ürün tüketirken şunlara dikkat edilmesi öneriliyor: Kokusu, rengi, lezzeti kimyasal yapay
30 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
katlılarla çekici hale getirilmiş, saf şekerli, unlu, bayatlanması engellenmiş ambalajlı gıda tüketiminden uzak durmak gerekiyor. Organik beslenmiş hayvanın eti, sütü yağı, yoğurdu yumurtası faydalı maddeler içeriyor. Mevsiminde posasıyla tüketilmek şartıyla koyu kırmızı gıdalar, ahududu, çilek, yaban mersini, böğürtlen, karadut, şalgam, mantar, bölgenizde üretilen bal, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, romatizmal hastalıklara karşı da koruyor. Koyu yeşil yapraklı sebzeler kalın bağırsak kanserine karşı koruyor, kalp krizi ve felç riskini azaltıyor. Bayanlarda meme kanserine karşı, nar, havuç, domates (veya yaz salçası), brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, turunçgiller ve semizotu öneriliyor. Soya ve keten tohumu ölçüyü kaçırmamak kaydıyla kullanıldığında menopozdaki ateş basmalarına iyi geliyor, kemik erimesini yavaşlatıyor meme kistlerine karşı koruyor. Havuç aynı zamanda kalın barsak, böbrek, cilt kanserine karşı korunmayı sağlıyor. Açık denizlerde, soğuk suda yaşayan Omega-3’ten zengin (organik) balık tüketimi, kalp-damar hastalıkları, romatizma, alerji ve kansere karşı koruyucu etki gösteriyor. Ağır metal içerikleri yüzünden kıyılara yakın iç deniz balıklarından, büyük (yaşlı) balıklardan ve dip balıklarından kaçınmak gerekiyor. Kabak çekirdeği, brokoli, lahana, karnabahar, balık, domates (yaz salçası) tüketimi, prostat kanserine karşı koruyucu etki gösteriyor. T.C. Gıda, Tarım veHayvancılık Bakanlığı’nca sertifikalandırılmış organik ürünleri tercih etmeniz gerekiyor.
Organik dünyasına kısa bir gezinti BILIMIN INSAN ÖMRÜNÜ UZATTIĞI BIR GERÇEKSE DE ÖZELLIKLE GELIŞMIŞ ÜLKELERDE, KANSERE YAKALANMA ORANLARININ DA ARTTIĞI GERÇEĞI INSANIN YÜZÜNE BIR TOKAT GIBI ÇARPIYOR.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
31
ORGANİK FİRMA
32 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
R Ö P O R TA J : D İ L E K İ N C E Ö Z E N E L
EGE’DE ORGANİK TARIMIN EN ESKİ ADRESİ:
GÜRSEL TONBUL ÇİFTLİĞİ
BEYLER ALINMASIN AMA ORGANIK TARIMLA BIR KADIN ISMINI YANYANA GÖRÜNCE ÇOK MUTLU OLUYORUM. SÜRDÜRÜLEBILIR VE ORGANIK TARIMIN EN ÇOK DA ANNELERE YAKIŞMASINDAN DAHA DOĞAL NE OLABILIR ? İŞTE SAYILARI GIDEREK ARTMAKTA OLAN TÜRKIYE’NIN BU ÖNCÜ KADINLARINDAN BIRI DE ÇIFTLIĞE HEM ADINI HEM DE TÜM ENERJISINI VEREN SEVGILI GÜRSEL HANIM. AYDIN KUŞADASI’NDA DAVUTLAR YOLU ÜZERINDE YER ALAN ÇIFTLIĞI ZIYARETE GITTIĞIMDE , BAĞBOZUMU ZAMANIYDI VE GÜRSEL HANIM ÇIFTLIĞIN SAHIBINDEN ZIYADE ÇIFTLIK ÇALIŞANI GIBI KOŞTURMAKTAYDI.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
33
ORGANİK FİRMA
O
Park
yapısı kazandırma işini üstlendim. Hiç ysa ki karşımda alanı olan işletmenin içerisinde kendi tarım eğitimi almamıştım. İlk birkaç Türkiye’nin en buğdaylarımızı öğüttüğümüz bir su iyi organik tarım yılda, topraklarımızda uygulanmakta değirmeni, ekmeklerini pişirdiğimiz ORGANİK EVET ORGANİK. OLMASIN? uygulamasına sahip Mİ?olan tarım modelinde toprağaNEDEN ve bir kara fırın ve organik sertifikalı ilk 5 çiftliğinden kendimize zarar verdiğimizi gördüm. ürünlerimizin satıldığı bir bakkalımız ‘Organik tarım’ üreteni için de, tüketeni için de; Yaşamın adil sürdürülebilirliğini, İnsan&Hayvan&Bitki dostluğunu korur. Yerel biri seçilen, ürettiği zeytinyağları Alternatifleri araştırdım. Karşıma var. Küçük göletin kurulu çeşitliliğin zenginliğinden, bonkörlüğünden pay alabilmek, toprağın tadı, suyun lezzetine varabilmek, yaşamdan gerçeküzerinde tatlar almak, yurtdışından ödüllerle dönen bir ‘Organik tarım’ çıktı. Bir gecede ve çay ve gözleme evine asma köprüden kendinizle barışık yaşamak için, pozitif beden enerjisi ve zihinsel dinginlik için ORGANİK tüketmeyi seçin. Değirmen Restaurant size, ‘Yerlim organik çiftlik ürünleri’ veile geleneksel zeytinyağının ustalarının ellerinden çıkan menüsü hanım vardı. İngilizce öğretmenliği teksıkım başıma değişimyarattığı kararılezzetlerini, verdim. yıllanmışeğlenerek ulaşabiliyorsunuz. Çocuklar Ege’nin misafir severliğini, doğası Tadına doyamadığınız ekmeklerimizi, organik tazegençlerin meyve ve ata başlayan veileturizm sektöründe yermuhteşemİlk 5 yıliçerisinde çok zorsunuyor. ve meşakkatli oldu. için bir pony klübü, ile çiftlik ürünlerini satın alabileceğiniz bakkal dükkânına uğramalı, zeytin ve zeytinyağına saygıyla adanmış ‘OLEATRIUM’ alan aile sebzeler şirketlerindeki yöneticilik Tüm çevrem; çalışanlarım, ailem, binebilmeleri için de manej mevcut. zeytin müzesini ziyaret etmeyi ertelememelisiniz. kariyerlerinden sonra 2000 yılından arkadaşlarım ve hatta her konuda Bu arada gezerken çeşitli çiftlik bu yana kesintisiz sürdürdüğü destekçim olan eşim bile karşımdaydı. hayvanlarını da görebiliyorsunuz. sertifikalı organik tarımla bugünlere Toprak, bitki, ağaç; bağlar, bahçeler 100 yıllık İtalyan makinelerini çalıştırıp, uzanan bir başarı hikayesi var. karşı duruyorlardı. Dönüşüm sancılı el ustalığı gerektiren bu geleneksel Devamını kendisinden dinleyelim. ve zorlu oldu ama vazgeçmeyi üretim modelini yaşatmak hedefi aklımdan bile geçirmedim. ile günümüz gıda sağlığı tüzüğü Gürsel Hanım, turizmle Yaşamın adil sürdürülebilirliğine, standartlarında üretim yapan gayet güzel devam eden İnsan-Hayvan-Bitki dostluğuna en Değirmen yağhaneyi kurdum. kariyeriniz nasıl oldu da en yakın alternatif tarım modeli olduğunu Bir marka yarattım. Bizim zoru olan organik tarıma gördüğüm ve buna inandığım için çocukluğumuzda çok değer verilen döndü? Neden ve nasıl Organik tarımı seçtim. Yerli malı haftalarının coşkularından başladınız? esinlenerek markamın adını YERLİM Ben Toros dağlarından gelme bir Çiftlik büyüklüğü koydum. Logosu, hasat sonrası şükür Zeytin ve Tarihi Müzesi Yörük ailesi ile Balkanlardan gelme ne kadar veZeytinyağı neler dansı yapan yerlileri ifade ediyor. bir göçmen ailesinin torunuyum. üretiyorsunuz?Çiftlikte yer Taze meyve, sebzeye artı katma Çocukluğumu çok şanslı bir şekilde alan diğer işletme birimleri değer yaratmak için mamul üretimi büyükanne ve büyükbabalarımla neler? yapmak üzere; bir imalathane birlikte geçirdim. Hiç farkında Tarım alanlarımız 1500 dekarın kurdum. YERLİM markalı, organik olmadan onlardan yaşamın özüne üzerinde ve çok çeşitlilik üzerine sertifikalı, üretim izinli, en önemlisi dair temel bilgileri almışım. Bireysel üretim yapılıyor. Üretim, tüketim ise geleneksel üretim biçimlerinin eğitimimi aldıktan ve hayatımı birliğini oluşturması ve dışa vuran kullanıldığı imalathanede sadece kazandıktan sonra, kişisel tercihlerim yüzünü insanlarla da paylaşmak çiftliğin kadınları çalışıyor için seçim yapma şansı karşıma hedefiyle Değirmen işletmelerini çıkınca, tercihimi toprakla birlikte İmalathanemizdeki üretim modeli; kurdum. Değirmen Restoran, yaşamaktan yana yaptım. Toprak, bizden önceki nesillerden geleneksel zeytinyağına adanmış bir Ege mutfağı su, bitki, hayvan, besin, yaşam; üretim bilgisini almak, günümüz olmakla birlikte, asıl varlık sebebi yani yerleşik tarımın (çiftçilik ve sağlık kurallarının gerektirdiği fiziksel ardındaki organik üretim ve tüketim besin) insan hayatındaki önem ve koşullarla buluşturmak ve bizden felsefesinin yaşandığı çiftliğin dışa değerini fark ettiğimde henüz genç sonraki kuşaklara bu bilgiyi aktarmak vuran yüzü, bir numaralı tüketicisi, ama yeterince erişkin bir bireydim. üzerine kuruludur. buzdağının suyun üzerindeki kısmıdır. Genetik hafızam ve çocukluk Günübirlik bir gezi ve dinlenme Bu hedefi beslenmenin temel ilkesi yıllarımdan bu yana büyükanne ve Değirmen Park Davutlar Yolu 4. km Kușadası - AYDIN Tel: + 90 256 681 41 00 - 681 41 01 Fax: +90 256 681 21 49 büyükbabalarımın bana aktardığı bilgiwww.degirmenltd.com www.oleatrium.com www.yerlim.com seçtiğim yolda ilk rehberim oldu. Tarım alanlarına kurumsal bir işletme
‘GIDANIZ ILACINIZ, İLACINIZ GIDANIZ OLSUN’
34 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Organik tarımın olmazsa olmazı hayvancılıktır, 100 baş sağmal süt hayvancılığı işletmesini kurdum. Hastalıklardan arî sürü sertifikasını bölgemde ilk alanlardan biri olarak kesintisiz sürdürüyorum. Çiğ süt üretimi işletme için önemli bir iş ancak, organik tarımın en değerli girdisi katı ve sıvı gübre kaynağımız hayvancılık işletmesidir. Menşei Sakız adası ve ülkemizdeki gen kaynağı Çeşme olan, ticari değeri yeterli görülmediği için üretimi dar bölgede meraklısına kalmış, nesli tükenmekte olan Sakız kuzularından bir sürü oluşturdum. Serbest gezen ve doğal üreyen kümes hayvanları yetiştiriyorum. Atlar, Eşekler, Develer, daha pek çok çiftlik hayvanı besleniyor işletmede. Hem işletmenin süsü oluyorlar hem de bitki-insan-hayvan dostluğunun kurduğu doğal denge ile ortak yarar üzerine sürdürülebilir yaşamın paydaşları...
Organik Tarımın en büyük zorluğu nerde size göre? Küresel ısınmanın etkisi hissediliyor mu?
olarak sayıyoruz ve bilge köylü kadınlardan aldığımız bilgi ile üretim yapıyoruz. Organik olmanın yanı sıra, besin değeri, lezzet, yerellik bizim için çok önemli. Çok zor ve emek yoğun bir iş yapıyor, yaptığımız işi önemsiyor ve ürünlerimizi ilaç kadar değerli besinler olarak görüyoruz. Son beş yıldır etkilerini şiddetle hissetmeye başladığımız Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri beni alternatif kapalı alan tarımı olan seracılığa zorladı. Serada organik üretim oldukça zor ve yüksek maliyetli, düşük verim ve zararlı mücadelesinde yaşanan güçlükler çok zorlayıcı olsa da kış ve yaz aylarında
açık tarla tarımında yaşanan kayıplar, ilkbahar ve sonbahar aylarında serada üretimle giderilmeye çalışılıyor. Zeytin ağacı, zeytin ve zeytinyağına duyulan saygı ve sevgi ile, bir sosyal sorumluluk projesi olarak ‘Zeytin ve Zeytinyağının Anadolu’da bilinen tarihini gelecek nesillere aktarmak üzere ‘OLEATRIUM Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi’ kuruldu Oleatrium; Olea ve Atrium kelimelerinin birleşerek oluşturduğu zeytine ait geniş alan anlamına geliyor.
Bu büyüklükte bir çiftlik için hayvan gübresini nasıl temin ediyorsunuz?
Organik tarımda her şey zor, hangisinden söz etmeliyim bilmiyorum ama en zoru; tüketicinin organik ürün ve doğru beslenme konusundaki eksik, yanlış veya yetersiz demek daha doğru olacak bilgi eksikliğidir. Tüketicinin sisteme güvenini sağlayacak, (organik sertifikalı ürün ne kadar güvenilir üründür?) üretici ile tüketici arasında gereği kadar köprü kurulamamış olması en büyük sıkıntı. Oysa insanlar en azından çocukları için organik ürüne ulaşmaya çalışıyorlar. Bu konudaki düşüncem ve tüketiciye önerim; Her iş dalında olduğu gibi güncel önem kazanmaya başlayınca organikçi olduğunu söyleyenler de çoğaldı. Birkaç yıl öncesine kadar gerçek organikçilere ütopyacı diyenler birden en aslan organikçi kesildi. Organikle alakası olmayan pazarlarda, manavlarda, restoranlarda organik
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
35
ORGANİK FİRMA
söylemlerine, hatta etiketlerine rastlamak mümkün. Bu tür sahtekârlıkları engellemek yerel belediyelerin, tarım teşkilatlarının görev ve sorumluluğunda. Beyazsineklerle mücadele etmek, insanların ne yediğini bilmek hakkını korumak bu kurumların işidir. Gıda güvenliği konusunda ardı ardına patlayan sahtecilik haberleri haklı olarak insanları çok tedirgin ediyor. Ancak biliyoruz ki sahtecilik (tağşiş) asıl endüstriyel gıdada sorgulanması gereken boyutlara gelmiştir, öncelikle organikte değil. Bu durum elbette organik sorgulanmasın anlamına gelmiyor. En titiz sorgulanması gereken üretim biçimidir organik. Eğer bir bedel ödüyorsa, tüketicinin en temel hakkıdır sorgulamak, araştırmak. Araba veya ev almadan önce marka veya çevre seçiminde gösterdiğiniz titizliği organik üreticinizi, tedarikçinizi seçerken de gösterin. Belki de daha basite indirgemeliyim; saç bakımınızı yaptırdığınız berberi, diş bakımınızı yaptırdığınız dişçiyi, aile doktorunuzu, çocuğunuzun okulunuöğretmenini, içtiğiniz kahvenin, giydiğiniz ayakkabının markasını seçerken gösterdiğiniz özeni organik ürün seçiminizde de gösterin. Sorgulayın. Görsel, işitsel, duyusal, tatsal tüm algılarınızı organik ürünün
ayırdımına varabileceğiniz biçimde geliştirmeye çalışın. Organik tarım ve ürünlerinin üretiminde üretici, ulusal ve uluslararası standartlarda oluşturulmuş kontrol sistemine uymak zorundadır. Organik üretim bir sistem ve kurallar çerçevesinde yapılır. Kırmızı ışıkta durmak, yeşil ışıkta geçmek kadar açık ve net kuralları, şartları vardır. Bu sisteme uygun üretim yapan ve devlet adına yetkilendirilmiş kontrol kuruluşları tarafından kontrol edilerek, sisteme uygunluğu onaylanıp sertifikalanan üretici, ürün etiketlerinin üzerinde ‘Organik Ürün Logosu’nu kullanmak zorundadır. Her şeye rağmen, bu konuda %100 emin olmak ve içinizin rahat etmesi için en doğru kaynak üreticinin kendisi ile doğrudan kuracağınız ilişkidir. Çağımız iletişim çağı. Tedarikçinizle, üreticisi ile bireysel iletişim kurmalı, gerçekliği ve güvenilirliği hakkında son kararı siz vermeli, hem kendinizi hem de gerçek organik üreticisini korumalısınız. Kendisine güvenen insanlar, karşılarındakine de güvenirler. Evet, iklimsel değişiklikler, mevcut bilgi üzerine devam etmekte olan hareketi değiştirecek. Çünkü artık üreticiler, bir bölgede ısrarla incir üretmek istiyorum deseler bile,
üretemeyebilecekler. Örneğin, son yıllarda yazlar daha sıcak, ilkbahar ve sonbahar kalmadı, kışları ise henüz tarif edemiyoruz. Aslında, bizi korkutan en önemli şey, gece ile gündüz arasındaki ısı farkının açılıyor olması. Isı farkı, bahar dönemlerinde 18-20 derecelere kadar çıkabiliyor. Örneğin, gündüz 28 derece, gece 8-10 derece olabiliyor. Bitkiler ise bu farklılıktan çok ciddi şekilde etkileniyor. Bizim bulunduğumuz bölgede kabak, salatalık gibi ürünler, mart ayının ikinci yarısında toprağa atılırdı, şimdi cesaret edip tohumu atamıyoruz. Çünkü mart sonu nisan başında hiç beklenmedik gece soğuklarıyla karşılaşabiliyoruz. Bu ürünler 45 günde hasada geliyor. Ekimi 1 ay geciktirdiğimizde, hasat dönemine Mayıs sonunda giriyoruz ve Haziran başında yaşanabilen anormal sıcaklar, tam hasada gelmiş olan bitkiyi kurutabiliyor. Bu durumda, almamız gereken ürünün onda biri kadar ürün alıp, tarlayı sürmek zorunda kalabiliyoruz. Aynı sıkıntıyı sonbahar döneminde de yaşayabiliyoruz. Yaz ayında aşırı sıcakların olması, kışın beklenmedik fırtına dolu, kar gibi hava hareketlerinin daha sık rastlanır olması tarla bitkilerini çok olumsuz etkiliyor. Maalesef bu küresel iklim değişikliğine yapabilecek hiçbir şey yok.
Organik ürünler pahalı mı? Sadece belirli bir kesime hitap ediyor algısı var . Ürünleriniz nerelerde satılıyor? Bence hiç değil. Gerçek ihtiyaçlarınızın neler olduğunu sorgular, güçlükle kazandığınız paranızı harcarken gerçek ihtiyaçlarınıza(başta besin) bütçenizden ne kadar pay ayırdığınızı tekrar gözden geçirir, sağlık sorunlarınıza harcadığınız bedeli de üzerine eklerseniz toplam maliyet hesabı daha iyi çıkar. Organik üretim çok meşakkatli, yüksek risk taşıyan, bilgi gerektiren, emek yoğun bir iştir. Pazarı yeterince oluşmamış ve tedarik zincirindeki pek çok halka eksik olması nedeniyle de son tüketiciye
36 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi
ulaşıncaya kadar eklenen pek çok diğer maliyetlerle ne yazık ki pahalı bir ürün haline geliyor. Oysa üreticisi en çok yorulan,buna karşılık en az kazanan olmaya devam ediyor.
büyük bölümü çalışır konumda sergileniyor.
ÇIFTLIKLE ILGILI BAŞKA HAYALLERINIZ DE VAR MI?
Yaşadığımız toprakların Zeytin ve Zeytinyağı kültürünün; Zeytinin Anadolu ve Akdeniz tarihi ile bağını yansıtmak, paylaşmak, Organik ürünü sadece organik anlamlandırmak, geleceğe miras ürün satan butik mağazalardan Uygulamalı bir alternatif ‘Organik Tarım Okulu’ kurmak ve çiftçi bırakmak adına oluşturulan veya pazarlarından aramalısınız. çocuklar, gençler yetiştirmek Oleatrium’da 2500 yıl öncesinden Buğday derneğinin %100 Ekolojik istiyorum. Bir öğretmen olarak başlayan bir zaman tüneline girip Pazar yerlerinde (Şişli/Feriköyen büyük hayalim bu. Aslında ben tarım alanlarımda 100 yıl öncesinden çıkıyoruz. Bakırköy-Kartal pazarları)satılıyor. Perma kültür yapıyorum ve Oleatrium’da oluşturulan Zeytin ve Sadece organik ürün satan küçük gerektirdiği bireysel davranış Zeytinyağı Tarihi Müzesini dünyadaki butik mağazalarda ki sayıları giderek biçimini, felsefesini yaşıyorum denebilir. Yaşadığımız diğer müze ve sergi alanlarından artıyor son zamanlarda ve özgün topraklarda bugünün yasal ayıran en önemli özelliği sergilenen yerel ürünler satan şarküterilerde zorunlulukları ve ekonomik Zeytinyağı bulunuyor. Kuşadası’nda Değirmen Park Davutlar Yolu 4. kmişliklerin Kușadası -büyük AYDIN bölümünün Tel: + 90 256 681 41 00 - 681 41 01 Fax: +90 256olarak 681 21 49sürdürülmesi gereken bir işletme modelini yürütmekle üretilebilecek konumda olması. Değirmendeki kendi bakkalımızda ilgili sorumluluklarım bunu www.degirmenltd.com www.oleatrium.com www.yerlim.com Oleatrium’da 11 reyondan oluşan hem satılıyor hem de kargo ile ‘Organik Tarım’ olarak bir zaman tüneline giriyorsunuz. gönderim yapıyoruz. Kısacası gerçek nitelememi zorunlu kılıyor. Tüm çalışanlarımı da bu anlamda Zeytinyağının tarihin bilinebilir gıdayı aramak zahmetine katlananların eğitmeye, öğretmeye gayret dönemlerinde nasıl üretildiğine ulaşabildiği yerlerde bulunuyor ediyorum. Gıda sektöründeki ilişkin gerçek ebatlarda ve gerçeğe ürünlerimiz. Doğrudan bize ulaşmak mevcut sistem, benim tercihim ya da seçimim değil ama içinde yakın canlandırmalarla görsel anlatım isterseniz sitemizden ürünlerimizi yaşamak , var olmak zorunda yapılıyor. Böylece günümüz insanı inceleyebilir, sipariş verebilirsiniz. olduğum bir düzen. Kurduğum ve gelecek kuşaklar, varsayılan tarih sistemin ayakta kalması, yaşaması gerekli. Bunun için tüm boyunca farklı dönemlere ait işlik Belki de Avrupanın en zorluklarına karşın, kurduğum düzenleri, bu düzendeki mekanizma bu okulun başöğretmeni olma kapsamlı zeytinyağı ve gereçlerin nasıl işlediğiyle sorumluluğumu ve temel müzesini Oleatriumu değerlerinden hiç vazgeçmeden ilgili görsel ve kalıcı bilgi sahibi Kuşadası’na ve Türkiye’ye üretimi, bilgi aktarımını, adaletli olabilecekler. Müzede Zeytinyağının paylaşımı, saygı ve sevgiyi, kazandırdınız. Oluşum sadece üretim şeklini değil, kullanım toprağımızda barışı yaratmayı sürecinden biraz ve yaşatmayı sürdürebilmek tek alanlarını da görebiliyoruz
bahsedebilir misiniz?
Zeytin’in ve Zeytinyağının bilinen tarihini en kapsamlı ve kronolojik şekliyle yansıtan “Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi’’, Zeytinyağının 2500 yıl öncesinden başlayarak, erken sanayi dönemine uzanan süreci sergileniyor. Müzede orijinali Urla’da bulunan Klozemenai’nin bir örneği dahil, yüzlerce Zeytinyağı üretim aracının
isteğim. Bulduğum ilk fırsatta da deneyimlerimi(her anlamda) yazmak istiyorum. Ben çok şeyi tek başıma bulmak, keşfetmek ve çevremdeki insanları bu düşüncelerime ikna edebilmek için çok çabalamak zorunda kaldım. Belki tecrübelerimi aktarabileceğim insanlar bu yollardan daha az zahmetle geçerler, bir fayda sağlayabilirim.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
37
ORGANİK BİLGİ
Un, süt ve mayadan ‘seramik’
Bu da ‘organik’ seramik İKI ÜNIVERSITENIN SERAMIK BÖLÜMLERINDEN ÖĞRETIM GÖREVLILERI, KIMYASAL MADDE KULLANMADAN, UN, SÜT VE MAYADAN HAZIRLADIKLARI SERAMIK ESERLER ÜRETTI.
Ç
anakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ile Uşak Üniversitesinin seramik bölümlerinden öğretim görevlileri, kimyasal madde kullanmadan, un, süt ve mayadan hazırladıkları seramik eserler üretti. ÇOMÜ Güzel Sanatlar Fakültesinin bahçesinde düzenlenen etkinlikte bir araya gelen öğretim görevlileri ve öğrenciler, un, süt ve maya kullanarak hazırladıkları biblo, vazo, tabak, bardak, kase ve bazı figürlerin
38 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
yer aldığı eserleri oluşturdu. Fırında yaklaşık bir saat pişirilen eserler, sulu özel bir karışama batırıldı. Üzerilerine talaş basılarak şekil alması ve soğuması sağlanan eserler, detaylı temizliğinin ardından hazır hale getirildi. ÇOMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Öğretim Görevlisi Ergün Arda, etkinliği Çanakkale Savaşları’nın 100’üncü yılı dolayısıyla Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler anısına düzenlediklerini söyledi. Raku ve obvara pişirme teknikleri kullanılarak hazırlanan eserlerin, öğrenciler için ders niteliğinde olduğunu belirten Arda, “İki sanatçı arkadaşım uzman oldukları pişirim tekniklerini öğrencilere gösterdi” dedi. Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şirin Koçak Özeskici ise ÇOMÜ öğretim görevlilerinden gelen ortak etkinlik talebini değerlendirdiklerini ve oldukça verimli bir çalışma yaptıklarını dile getirdi. Obvara tekniğiyle ilgili yaklaşık 3 yıldır çalışmalar yürüten seramik sanatçısı Metin Ertürk, bu tekniğin Doğu Avrupa’da yaygın şekilde kullanıldığını söyledi.
Tarif DİLEK İNCE ÖZENEL dilekozenel@hotmail.com
ORGANİK KARNABAHAR PİZZASI (GLUTENSİZ)
ORGANİK NOHUTLU PAZI ÇORBASI (VEGAN)
Malzemeler
Malzemeler
1 orta boy organik karnabahar 1 çay bardağı kadar organik kaşar peynir 2 diş sarımsak (ezilmiş) 2 organik yumurta pul biber , tuz , karabiber üzeri için :her türlü sevdiğiniz sebze ,zeytin sos için : Salça ,2 diş sarımsak ve kekik
Yapılışı
Karnabaharları güzelce yıkadıktan sonra çiçeklerini ayırıp iyice süzün. Süzülen çiçekleri rondoda un haline getirin. Bir tülbent yardımıyla fazla suyunu sıkın. Yumurta ,peynir ve baharatlarla karıştırıp bir hamur yapın. Hafif yağlanmış tepsiye çok ince çok da kalın olmayacak şekilde güzelce yayın. Kenarların daha ince kalmamasına özen gösterin. Fırında 180 derecede 25 dk kadar pişirin. Bu arada bir kaseye domates ,biber salçasını koyun.1 kaşık su, biraz kekik, biberiye ve 2 diş ezilmiş sarımsakla karıştırın. Pişmiş karbaharların üzerine önce bu sostan sürün. Daha sonra sevdiğiniz sebzeleri dizin ve dilerseniz ilave peynir rendeleyin. 5 dk kadar peynirler eriyene dek fırında tutun .
500 gr pazı ( yıkanmış , ince doğranmış) 2 su bardağı nohut (haşlanmış) 1 orta beyaz soğan (küpler halinde doğranmış) 2 diş sarımsak (soyulmuş , minik minik doğranmış) 3 yk tereyağı (vegan : zeytinyağı) 2 orta domates (kabuklar soyulmuş ,küpler halinde doğranmış) 1 yeşil biber (minik doğranmış) 1 kırmızı kapya biber (minik doğranmış) 2 su bardağı ev yapımı et/tavuk suyu ( vegan :5 bardak su) 3 su bardağı su 1 çk taze zencefil (minik doğranmış) 1 tatlı kaşığı ev yapımı biber salçası 2 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
Yapılışı
Yağın 1 kaşık kadarıyla soğan ,sarımsak ve zencefili 1-2 dk şöylece çevirin. Salçayı, domatesi,biberleri ekleyin ve çevirin. Nohut ve suyu ilave edip orta ateşte 10 dk pişirin. Pazıyı ilave edin 5 dk daha kısık ateşte pişirin. Servisten önce çorba sıcakken yağda ısıttığınız pul biberi kaselerde gezdirin. İsterseniz limon da sıkın. Afiyet Olsun
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
39
ORGANİK MADDELER
MADDEDE ORGANIK ÜRÜNLER HAKKINDAKI EFSANELER VE GERÇEKLER HAYATIMIZ MODA ÜZERINE KURULUYOR. IN’LER, OUT’LAR, TRENDLER, POPÜLERLEŞME… TREND OLAN NE VARSA HEPSI HIZLA HALKA MÂL OLUYOR. VE HALKA MAL OLAN HAKKINDA KONUŞMAK DA KOLAY OLUYOR. HELE MEDYANIN BIR KÖŞESINDE TUTUNACAK KADAR KALEM OYNATABILIYORSANIZ, HER KONUDA KONUŞABILIRSINIZ DEMEKTIR. EKONOMI, SAĞLIK, KENTLEŞME, DIYET, TARIM…
40 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
V
e tarım deyince de popüler konulardan organik tarım. Enformasyon araçlarında bir köşeniz varsa, her popüler konuda söz söyleme hakkınız vardır. Araştırmanız, soruşturmanız gerekmez. Bilimsel olarak ifade edilenin naifliğinin karşısında gümbürdeyen manipülasyonun zaferi… Üretecek için, tüketecek için kafa karışıklığını çözelim diye bu listeye giriştik biz de…
1. ÜRÜN ÇEŞIDI ÖNEMLIDIR
Tarımsal ürünlerin görüntüsü, kokusu, lezzeti daha çok ürünün çeşidi ile ilgilidir. Ürünün üretim süreci kalitesini etkiler. Ancak bu sınırlı bir etkidir. Manav reyonlarında karşılaştığımız boyut ve görüntüleri ile cezbedici tarımsal ürünler, temizlenme ve standardizasyon işlemlerine tabii tutulmuş ürünlerdir. Standardizasyon, yüksek miktarda üretim veya alım yapılan işletmelerce gerçekleştirilir. Organik üretim genelde daha dar alanlarda ve daha az miktarlarda yapılmaktadır. Standart dışı ürünler gıda ürünlerine işlenmek üzere ayrılır.
2. SERTIFIKA VAR MI SERTIFIKA?
Yamru yumru, çarık çürük ürünler; sertifikası varsa organiktir. Ancak organik ürünler de görsel olarak daha kaliteli olabilmektedir. Organik tarım gerektiği gibi yapılırsa, birkaç yıl içerisinde ürünün çeşidine özgü kalite değerlerini sağlaması mümkün olacaktır.
3. İÇINDEN CANLI BÖCEK (LARVA, TIRTIL) ÇIKAN ÜRÜN
Kurtlu bir meyveyi sırf organik diye yemek ister misiniz? Bazı zararlılar yumurtalarını çiçek döneminde yapar. Larvaları dane oluşumundan sonra yumurtadan çıkar. Ve bundan sonra da atacağınız hiçbir ilaç dane içerisindeki larvayı etkilemeyecektir. Dolayısı ile bol kalıntılı bir ürünün içinden de canlı larva çıkabilecektir. Ve yine belirtelim, sertifikası varsa ürün böcekli de olsa organiktir.
4. PESTISIT TARAMA VE GDO ANALIZLERI ŞART
Organik üründe tarımsal ilaç ve GDO olmadığına dair analizler yapılmaktadır. Pestisit tarama analizleri ve GDO analizi yapılarak kalıntı ve GDO olmadığından emin olabiliriz. Yapılan denetimlerde organik üründe kalıntıların genelde depolama sırasında karışma veya bulaşmadan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Ancak üreticilerin hatalı uygulamaları, alışkanlıkları sonucu yanlış uygulamaları için ciddi idari para cezaları söz konusudur. Ancak bu analizler ve yanına ekleyeceğiniz başka analizler, organik üründe sorun olup olmadığını anlamak içindir. Bir ürünün organik olduğunun tek güvencesi sertifikadır.
5. DENETIM VE BILGILENDIRME SÜRECI
Tarımsal ürünlere organik diyebilmemiz için, mevzuata uygun davranıldığının güvence altına alınmasını gerektirir. Bu da denetim ve belgelendirme ile
sağlanabilir. Örneğin; bitkisel üretimde topraksız tarımla ya da hayvansal üretimde hayvan refahı, toprak ve su kirliliğinin önlenmesi gibi konulardaki tedbirler tam olarak alınmasa da, kalıntısız, GDO’suz et ve yumurta üretilebilir. Ancak, analizler bilinen maddelerle ilgilidir ve genelde olmaması gereken maddelere yöneliktir. Eksik olan veya özelliğini yitirmiş olan maddelerin analizlerle belirlenmesi hem çok uzun sürecektir, hem de maliyetli olacaktır.
6. ORGANIK ÜRETIMDE VERIM AZALMASI
Organik üretimde verim düşüşü toprak canlılığının yeterli olmayışı, toprak yapısının bozulması gibi nedenlerden kaynaklanır. Ancak ekim nöbeti, kompost, yeşil gübreleme, tuzaklama gibi uygulamaların zamanında ve doğru şekilde gerçekleştirilmesi ile üç ila beş yıl içerisinde üretim maliyetleri düşerken, elde edilen ürün miktarı konvansiyonel üretimle yarışır düzeye gelebilmektedir.
7. “ORGANIK ÜRÜN ÇOK PAHALI”
Organik ürünün fiyatı konvansiyonel ürüne yakın olmalıdır. Piyasada yeterli organik ürün olmadığından organik ürünün pazar fiyatı yüksektir. Tabii üreticilerin eksikliğinden kaynaklanan verim kaybı, küçük parsellerde üretim, yeterli organik girdi bulunmaması gibi unsurlar genelde maliyeti yükseltmektedir.
8. FIYAT FARKI DÜŞÜYOR
Başlarda çok yüksek olan fiyat farkı, organik üretimi ve organik ürün pazarı yaygınlaştıkça, % 50 civarına gerilemiştir. Uzun vadede maliyetin daha da düşebileceği ve fiyat farkının ortalama % 20 düzeyine gerileyeceği öngörülmektedir.
9. ORGANIK ÜRÜN TÜKETIM DOZUNU AYARLAYIN Organik ürün elbette sağlıklı bir üründür. Ancak ilaç niyetine organik ürün tüketilmez. Çünkü tarımsal ürünler ve gıdalardan beklenen
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
41
ORGANİK MADDELER
yararı azami derecede sağlayabilir ve sentetik kimyasal kalıntılardan kaynaklanan zararları önler.
10. ÇEVREYE DUYARLI ÜRETIM
Organik tarım çevreye duyarlı bir üretim tarzı olsa da, yalnızca organik üretim yaparak doğayı koruyamayız.
11. EKOLOJIK/BIYOLOJIK ÜRÜN
İngilizce konuşulan ülkelerde de kullanılan “ORGANİK ÜRÜN” yanında Fransa ve Güney Avrupa’da kullanılan “EKOLOJİK ÜRÜN” ve Almanya ve Kuzey Avrupa ülkelerinde kullanılan “BİYOLOJİK ÜRÜN” ifadeleri de yasal olarak organik ürün anlamına kullanılmaktadır. Bunun dışında hiçbir ifade organik ürün anlamında kullanılamaz.
42 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
12. TOPRAK OLMADAN ORGANIK TARIM OLUR MU? İyi Tarım Uygulamaları olur. Belki gezen tavuğu da kümes içerisinde gezdirirsiniz. Ama topraksız Organik Tarım ve de Organik Hayvancılık asla. Bu gibi üretimler ruhsatlı her tür (sentetik, biyolojik, madensel, mekanik vb.) girdinin izin verilen miktarlarda ve belli kurallarla kullanılabildiği üretim
kültürleridir. Ülkede izin verilen limitler dâhilinde bu ürünlerde kalıntı olması kabul edilir. Bu tip üretim toprak olmadan yapılabilir.
13. KÖYDE YETIŞTIRILMESI YETMEZ
Ürünün köyde yetiştirilmesi katkısız, kalıntısız veya temiz olduğunu göstermez.
14. ORGANIK DEMEK “DOĞAL” DEMEK DEĞILDIR
Tarımsal faaliyet, insan faaliyeti olduğundan tarlada veya köyde yetiştirilen bir ürün organik olsa da doğal olamaz. Bunun dışında doğal veya natürel ifadeleri sınıflandırma veya işleme şekli itibarı ile kullanılmaktadır. Örneğin; zeytinyağında kullanılan “natürel” ifadesi 0,8 ila 2,0 arasında olan asitlik düzeyini gösterir. Ya da “natürel incir” ifadesi şekillendirilmeden, işlemeden paketlenen kuru incir için kullanılır.
15. “ARILI ÜRÜN” ETIKETI
Arılı Ürün ifadesi veya etiketi, ürünün organik olduğunu göstermez. Arı çiçeklerden toz alırken bitkisel üründe döllenmeyi sağlar. “Sera üretiminde” kapalı koşullarda, rüzgâr gibi dış etkenler de olmadığından, hormonlarla sahte dölleme sağlanmaktadır. Özellikle domateslerde sahte döllenme, kestiğinizde içinden su akan, çekirdeksiz ürün oluşumuna neden olur. Bu durum sera içine arı kovanı yerleştirilerek giderilir. Arı kullanıldığında doğal olarak tarımsal mücadele konusunda da daha dikkatli davranmak gerekecektir. Yani hem daha kaliteli hem de normalden düşük kalıntılı bir ürün üretilmektedir. Serada yapılan organik üretimde de arı kullanılmaktadır. Ancak her arılı ürün organik değildir. Üstelik serada arılı üretimle ilgili bir belgelendirme sistemi yoktur. Ürünün serada değil de tarlada üretildiği dönemde kullanılan “arılı ürün” ifadesi de tüketicinin bilinçsizliğinden yararlanmak amaçlıdır.
Mermerden umudu kesti organik yumurta üretecek 2012’DE ÇIKAN GENELGEYLE TÜM ONAYLARIN BAŞBAKANLIK’TA TAKILDIĞINI BELIRTEN İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BIRLIĞI BAŞKANI ALI KAHYAOĞLU, “BILECIK’TE MERMER OCAĞI AÇMAK IÇIN MÜRACAAT ETTIK AMA BAŞBAKANLIK’TA BEKLIYOR. MADENDEN UMUDU KESTIK. ORGANIK YUMURTA ÜRETIMI IÇIN 5 BIN TAVUKLUK YATIRIM YAPACAĞIZ” DEDI.
T
16. ÜRÜNÜN TARLADA YETIŞTIRILMESI
ürkiye genelinde tahsislerin incelenmesi ve onaylanmasının ‘Başbakan’a bağlanması yüzünden çok sayıda mermer ocağının tahsis ve ruhsat işlemlerinin tamamlanamadığını söyleyen İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı Ali Kahyaoğlu, kendisinin de mağdurlar arasında olduğunu açıkladı. Bilecik’te mermer ocağı açmak için ortağı Taylan Cengiz ile müracaat ettiklerini ama işlemin Başbakanlık’ta beklediğini kaydeden Kahyaoğlu, “Artık madenden umudumuzu kestik. Şimdi bu arazinin yanında 300 dönümde organik yumurta üretimi için 5 bin tavukluk bir yatırıma karar verdik” dedi. Yatırımın kısa sürede 10 bin tavukluk olacağını anlatan Kahyaoğlu, “Ortağıma gerekirse kendim çıkar satarım dedim. Zaten eski işim pazarlamacılık. İlk başta 5 bin adet yumurta tavuğu alacağız. ” diye konuştu.
17. SEMT PAZARLARINDAKI ÜRÜNLER ORGANIK MIDIR?
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu
Serada üretilmeyen her ürün zaten tarlada üretilmiştir. Tarla ürünü ifadesi bir ürünün serada üretilmediğini anlatmak içindir. Belgesi yoktur. Eğer aynı dönemde aynı ürün hem tarlada hem serada üretiliyorsa, tarla ürünü tercih edilebilir. Bunun dışında anlamlı değildir.
Zaten ülkemizde gittiğiniz semt pazarlarında organik ürün satışına rastlanmamaktadır. Organik ürünleri bu ürünlerin satıldığı organik veya ekolojik ürün pazarlarında, büyük market zincirlerinde, şarküterilerde ve organik ürün satan marketlerde bulmak mümkündür.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
43
ORGANİK SAĞLIK
Sağlık sorunları organik talebini arttırdı İZMİR’IN ÖDEMIŞ İLÇESI’NDE ORGANIK ÜRETIM YAPAN EGE ÜNIVERSITESI ÖDEMIŞ MESLEK YÜKSEKOKULU’NUN MÜDÜRÜ PROF. DR. YILMAZ ŞAYAN, TOPLUMUN SAĞLIĞINA DAHA FAZLA ÖNEM VERMEYE BAŞLADIĞINI SÖYLEYEREK ORGANIK ÜRÜNLERE TALEBIN ARTTIĞINI DILE GETIRDI. HAYVANCILIKTA YENI YATIRIM YAPMAK ISTEYENLERIN KENDILERINDEN BILGI ALDIKLARINI KAYDEDEN ŞAYAN, “BU IŞI YAPANLAR KESINLIKLE PARA KAZANIR. İNSANLAR SAĞLIK SORUNLARINDAN BIKMIŞLAR, ORGANIK ÜRÜN ISTIYORLAR” DEDI.
44 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
E
ge Üniversitesi Ödemiş Meslek Yüksekokulu’nda organik yumurta yetiştiriciliğine ağırlık verdiklerini anlatan Ege Üniversitesi Ödemiş Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Yılmaz Şayan, sulanabilir 190 dekarlık alanda hem hayvansal, hem bitkisel üretim yaptıklarını söyledi. Hayvan refahına büyük önem verdiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Şayan, “Organik tarım, ürün kalitesinde sağlık kriterlerinin dikkate alındığı, hayvanlar yetiştirilirken çevrenin korunduğu ve hayvan refahının ön planda tutulduğu bir üretim şeklidir. Bizde kafes tavukçuluğu yok. Hayvanlar açık alanda tutuluyor, doğal davranışlarını yapabiliyor. Bu hayvan etiği açısından da önemli. Aynı zamanda bağışıklık sistemleri güçlü kalıyor, kolay hastalanmıyorlar. Organik yemle besleniyorlar. Böylece sentetik kimyasal maddeler, yumurtaya geçmiyor. Çevre kirliliğine de özen gösteriliyor. Tavuklar kafeslere değil folluklara yumurtluyor” diye konuştu. Organik ürün sertifikasına sahip olduklarını ancak ticari boyutta üretim yapmadıklarını belirten Şayan, organik üretimin yaygınlaştırılmasını hedeflediklerini söyleyerek “Müteşebbisler gelip, bizden bilgi alıyorlar. Tarım Bakanlığı ile proje çerçevesinde tavuk barınağı yaptık. Bu sektörde aslında bolca ekonomik kazanç var. Bu işi yapanlar kesinlikle para
kazanır. İnsanlar sağlık sorunlarından bıkmışlar, organik ürün istiyorlar. Ürünlerimiz Ödemişliler tarafından kapış kapış alınıyor” dedi.
ETLİK PİLİÇ DE ÜRETİLİYOR
Günde 200 tavuktan yaklaşık 150 yumurta elde ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Yılmaz Şayan, piyasada organik yumurtaların tanesinin 75 kuruş ile 1 lira arasında satıldığını hatırlatarak şöyle konuştu: “Bundan sonra fiyatları biraz daha artıracağız. Köy tavuklarının yediği yem konvansiyoneldir. Konvansiyonelde yemlerin yetiştirilme sırasında yoğun kullanılan gübreler ve ilaçlar var. Bizim yemlerimizde sentetik ve kimyasal kalıntılar olmadığı için organiktir. Organik etlik piliç de üretiyoruz. Etlik piliçlerin kilosunu toptan 15 liraya sattık. Yumurta her zaman oluyor fakat etlik piliçler yılın belli sürelerinde yetişiyor. Etlik piliç üretimini ileriki zamanlarda büyütmek istiyoruz.”
BUNDAN SONRA FIYATLARI BIRAZ DAHA ARTIRACAĞIZ. KÖY TAVUKLARININ YEDIĞI YEM KONVANSIYONELDIR. KONVANSIYONELDE YEMLERIN YETIŞTIRILME SIRASINDA YOĞUN KULLANILAN GÜBRELER VE ILAÇLAR VAR. BIZIM YEMLERIMIZDE SENTETIK VE KIMYASAL KALINTILAR OLMADIĞI IÇIN ORGANIKTIR.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
45
ORGANİK YEŞİL
İSTANBUL’UN ORTASINDA BIR ORMAN YARATTILAR
ÇEKÜL VAKFI, KENT IÇINDE NEFES ALACAK ALANLAR YARATMAK VE BETON YAPILAŞMAYA DIKKAT ÇEKMEK AMACIYLA, 1992’DE BEYKOZ KAVACIK’TA 22 BIN İSTANBULLUNUN KATILIMIYLA 100 BIN 250 FIDAN DIKMIŞTI. ŞIMDI O FIDANLAR BÜYÜDÜ, KOCAMAN BIR ORMAN OLDU
46 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
2
5’inci yılını kutlayan ÇEKÜL Vakfı, 1992 yılında Kavacık’ta oluşturdukları 92 Ormanı’na İstanbulluların katılımıyla 2 bin fidan daha dikerek, “Benim İzim Benim İmzam” kampanyasını duyurdu. Kampanya kapsamında, her bir ağacın bir sorumluluk olduğu vurgusu yapılırken, SMS desteğiyle yeni fidanların toprakla buluşması sağlanacak. Yapılaşmanın önüne geçilemediği İstanbul’da kurtarılmış bir bölge olan 92 Ormanı’ndaki fidan dikim etkinliğine kültür sanat dünyasının önde gelen isimlerinin yanı sıra, farklı okullardan gelen 150 öğrenci, geleceğe mektup yazarak, özel tasarlanan zaman kapsülüne, 25 yıl sonra açılmak üzere mektuplarını bıraktı. Zaman kapsülündeki mektuplar, ÇEKÜL Evi’nde ayrılan özel bir köşede saklanacak ve ÇEKÜL’ün 50. yaş gününde açılarak kamuoyunun bilgisine sunulacak.
Etkinlikte doğaseverlere hoş geldiniz konuşması yapan ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, “25 yıldır doğa ve kültürle varız diyoruz. Çünkü doğa olmadan ne insan ne de kültür olur. İstanbul gibi tarihi, kültürel ve doğal mirasıyla dünyanın gözünün üstünde olduğu bir kentte, değerlerimizi ortak geleceğimiz için yaşatmalıyız. Bunun yolu da tüm canlıların yaşam hakkını savunmaktan ve ‘miras’ değerlerimizi koruyarak geleceğe aktarmaktan geçer. O nedenle bugün 92 Ormanı’ndayız. Yıllar önce burada bir iz bıraktık; şimdi bu izi, İstanbullularla birlikte koruyarak, çoğaltarak, geleceğe taşımak istiyoruz” dedi. ÇEKÜL Vakfı’nın fidan dikim etkinliği sırasında “Bir ormanımız daha olsun” sloganıyla başlattığı “Benim İzim Benim İmzam” kampanyasıyla, doğaseverlere çağrı yapıldı. “ÇEKÜL Vakfı’na yapacağınız bağışlarla bir iz bırakın, geleceğe imzanızı atın” çağrısına cevap verenler, “ÇEKÜL” yazarak 9290’a SMS attıklarında, yeni fidanların toprakla buluşması için 10 TL bağışta bulunmuş olacak.
Her bir ağaç sorumluluğun imzası
ÇEKÜL Vakfı Genel Müdürü Yeşim Dizdaroğlu da yaptığı konuşmada; “92 yılında fidan diken çocuklar ağaçlarla beraber büyüdü. Ağaçlar büyüdü yeşillendi. Çocuklar o ağacı dikerek yeşil ile çevre ile tanıştı. Büyükler ise bir iz bırakmanın heyecanını yaşadı. Her biri o gün orada hayata ilişkin duruşlarına dair bir imza attı. O gün bu ağaçları dikenler aramızda. Onların artık birer ağacı var. Artık hepimizin bir ormanı var. Bu ormandaki her bir ağaç hayata dair sorumluluğun imzası gibi” dedi. ÇEKÜL Vakfı gönüllüsü İstanbullular; Mart 1992’de, gecekondulaşmayı önlemek ve kent içinde nefes alacak alanlar yaratmak amacıyla, beton yapılaşmanın tehdit ettiği Beykoz Kavacık’taki bir alanı ormana dönüştürmek için bir araya geldi. Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, Orman Bakanlığı Marmara Bölge Müdürlüğü ve Alemdağ Orman İşletmesi ile teknik işbirliği yapıldı. İstanbullular 30 gün boyunca her gün otobüslerle alana taşındı, 217 hektar alana 100 bin 250 adet akağaç, çınar, ceviz, akasya, fıstıkçamı, erguvan, kestane, meşe ve ıhlamur fidanı dikildi. ÇEKÜL Vakfı gönüllülerinin İstanbul Kavacık’ta oluşturduğu “92 Ormanı”ndaki fidanlar büyüdü ve bugün boyları 5 metreye ulaştı. ÇEKÜL Vakfı’nın Türkiye’nin dört bir yanında yürüttüğü ağaçlandırma çalışmalarına 900 bin doğasever destek verdi; dikilen fidanların sayısı ise 4 milyona ulaştı.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
47
ORGANİK YEŞİL
DÜNYANIN ILK ENERJI ÜRETEN LAGÜNÜ BU SUNI GELGIT HAVUZU 9,7 KILOMETRE UZUNLUĞUNDA VE BÜYÜK ORANDA SU TUTABILECEK. YÜKSEK DALGALARDA HAVUZ 11,7 KM² ALANDA DENIZ SUYUNU TUTACAK. DENIZ SEVIYESI AZALDIĞINDA HAVUZDAKI SU, HAVUZ DIŞINDAKI SUDAN 8 METRE YÜKSEKTE OLACAK.
48 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
S
wansea körfezinde gelgit lagünü temiz enerji üretmesinin yanı sıra, spor alanları sunacak ve deniz kenarı heykel bahçesi olarak da kullanılacak. Yelkenli, dalgıçlık, sörf, bisiklet, koşu gibi sporlara imkân tanıyacak alan heykellerle de donatılacak. İngiltere’de hayata geçirilmesi planlanan proje şimdiden heyecan veriyor. Gelgitlerin sıkça görüldüğü Swansea’de oluşturulacak lagün ile temiz enerji üretilecek. Med cezir olayının güçlü olarak göründüğü İngiltere de bu enerjiden faydalanmak için en uygun sayılan yerlerin başında geliyor.. Ayın çekim gücü sonucu ortaya çıkan gelgitler, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak literatürde yerini alıyor. Med cezir olayının güçlü olarak göründüğü İngiltere’de bu enerjiden faydalanmak için en uygun sayılan yerlerin başında geliyor ve bu sebeple öncü durumunda. Dünyada bir ilk olması beklenen Swansea körfezinde gelgit lagünü (deniz uzantısı şeklinde oluşturulan göl) okyanustaki med cezir sonucunda, yükselme ve alçalmaları kullanarak yenilenebilir enerji sağlayacak. Bu sayede 155 bin evi elektriklendirecek ve bunu 120 yıl sağlayacak. Üç yılda tamamlanması planlanan proje tamamlandığında oluşturulan elektrik, 250 bin varil petrolün yerini alacak. Öte yandan karbon salınımını oldukça düşürecek. 1966 yılından beri okyanus gelgitlerinden faydalanılıyordu, ancak Swansea lagünü yeni metodu kullanmada bir ilk olacak. Bu suni gelgit havuzu 9,7 kilometre uzunluğunda ve büyük oranda su tutabilecek. Yüksek dalgalarda havuz 11,7 km² alanda deniz suyunu tutacak. Deniz
seviyesi azaldığında havuzdaki su, havuz dışındaki sudan 8 metre yüksekte olacak. Bu tesis havuz ve deniz arasındaki potansiyel enerji farkını kullanıyor. Havuzdaki su seviyesi gelgitlerle yükseliyor ve türbinlerden geçerek denize akıyor. Bu işlem enerji üretecek su kalmayıncaya kadar, yani hem deniz hem havuz su seviyesi eşitleninceye kadar devam ediyor. Su seviyesi düşünce vanalar kapanıyor. Gelgitle yükselen deniz seviyesi belli bir seviyeye ulaştığında vanalar açılıyor ve bu sefer de türbinlerden geçen su denizden havuza doluyor. Havuz dolunca vanalar kapatılıyor. Gelgit sebebiyle düşen deniz seviyesi sayesinde yine seviye farkı oluşuyor, vanalar tekrar açılıp türbinler aracılığıyla denize su akışı sağlanıyor. Havuz ve deniz arasında 26 türbin aracılığıyla olan bu akış sürecinde elektrik üretiliyor. Günlük olarak türbinlerden geçen su 10 bin olimpik havuzu dolduracak suya denk geliyor. Swansea körfezinde gelgit lagünü temiz enerji üretmesinin yanı sıra, spor alanları sunacak ve deniz kenarı heykel bahçesi olarak da kullanılacak. Yelkenli, dalgıçlık, sörf, bisiklet, koşu gibi sporlara imkân tanıyacak alan heykellerle de donatılacak. İngiltere’nin bu bölgesinin seçilmesinin sebebi yüksek gelgit farklarının olması. Gelgitler türbinlere sağlanan su miktarını maksimize edecekler ve yılda 420 GW saat elektrik üretilmesini sağlayacaklar. İngiliz Enerji Bakanlığı’nın onayladığı 1 milyar pound ederindeki projenin inşasına 2017 yılı içinde başlanacak. Santralin 2021 yılında enerji üretimine başlayacağı umut ediliyor. Tesisin, işsizlik oranının yüksek olduğu bu bölgede yeni iş kapıları açması da bekleniyor.
www.organikturkiye.com.tr Kasım 2015
49
ORGANİK YEŞİL
1.5 MILYAR LIRALIK DEĞERI 500 MILYONA YOK EDIYORUZ TÜRKIYE’DE HER YIL ORTAYA ÇIKAN YAKLAŞIK 6 MILYON TONLUK KAĞIT ATIĞININ SADECE YÜZDE 45’I GERI DÖNÜŞÜM ENDÜSTRISINDE KULLANILABILIYOR
T
ürkiye’de her yıl 6 milyon tonluk kağıt atığı ortaya çıktığını söyleyen Değerlendirilebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği (TÜDAM) Başkanı Vedat Kılıç, “Bunun yüzde 45’ini değerlendirebiliyoruz. Yüzde 55’in piyasadaki değeri 1.5 milyar lira. Bu çok ciddi bir para. Bundan muaf kalıyoruz bir de 450- 500 milyon lira para harcayıp bu malzemeyi toplayıp toprağa gömüyoruz yerel yönetimler aracılığıyla. Bu şekilde çevresel sıkıntı da oluyor” dedi. Kılıç, 2004 yılında Avrupa Birliği’yle (AB) çevre faslının açıkladığını hatırlatarak, bu konuda birçok mevzuat hazırlandığına dikkat çekti. Mevzuatların genel amacının üretimden bertarafa kadar olan süreçte sorumlulukların paydaşlarının belirlenmesi olduğunu bildiren Kılıç, derneklerinin de geri dönüşümde paydaşlardan olduğunu ve kendilerini en çok ilgilendiren konunun ambalaj atıkları olduğunun bilgisini verdi.
işaret etti. Türkiye’de yıllık 6 milyon tonluk kağıdın kullanıldığını ve atık hale geldiğini belirten Kılıç, şunları söyledi: “Bunun yüzde 45’ini değerlendirebiliyoruz. Yüzde 55’in piyasadaki değeri 1.5 milyar lira. Bu çok ciddi bir para. Bundan muaf kalıyoruz bir de 450- 500 milyon lira para harcayıp bu malzemeyi toplayıp toprağa gömüyoruz yerel yönetimler aracılığıyla. Bu şekilde çevresel sıkıntı da oluyor.” Avrupa’da atıkların yüksek oranda toplanmasının en büyük nedeninin üretici sorumluluğu ilkesi olduğunu vurgulayan Kılıç, bir şişe su üreten firmanın, bunu piyasaya arz ettikten sonra atığını da toplamakla mükellef olduğunu aktardı. Maliyetlerin tamamını o şirketin karşıladığını söyleyen Kılıç, buna karşın Avrupa’da atık toplamada ton başına 200 Euro destek verilirken, Türkiye’de bu rakamın 10’da 1’i oranında destek verildiğini kaydetti.
Çevresel sıkıntılar doğuruyor
Endüstrilerde oluşan atıkların tamamını profesyonel şirketler topladığını ifade eden Kılıç, şöyle devam etti: “Geri kalanını da sokaklardaki toplayıcılar topluyor. 25 bin dolar GSMH’ya ulaşmadan
Türkiye’de 2012- 2013 rakamlarına göre 3 milyon 100 bin tonluk kağıt üretimi yapıldığını anlatan Kılıç, 3 milyon tonluk da ithalat yapıldığına
50 Kasım 2015 www.organikturkiye.com.tr
Almanya bertaraf etmeyi sıfırlıyor
bu sokak toplayıcıları bitmez. Onları da mevcut sistem içinde mutlaka değerlendirmeliyiz. Onlar tamamen fiyatlara göre toplama yapıyorlar. Kağıt fiyatları ton başına 200 liraya geldiğinde sokak toplayıcıları kağıt toplamıyor. Çünkü ona daha az yansıyor. Sokak toplayıcıları atık toplamaya pozitif katkı sunuyor. Türkiye’de atıkları yönetmek için binin üzerinde işletme lisans almış durumda. Almanya atıklarda toprağa gömme işini sıfırlıyor. Mesela atıkların yüzde 20’si ambalaj. Bunları ayrıştırıyor. Belli oranda da yanabilen ama geri dönüşümde kullanılamayın malzemeleri ayrıştırıyor. Diğer taraftan da organik atıklar var. Ambalajları geri dönüşüm endüstrisinde değerlendiriyor, yanabilenlerden enerji elde ediyor, organik atıklardan ise gazlaştırarak tekrar bir enerji kazanımında bulunuyor. Kalan postları da gübrede kullanıyor. Bakınca atığı yüzde 95 geri dönüştürdüğünü görüyoruz. Hem çevresel etkilerini azaltıyor hem de ekonomiye kazandırıyor. Biz ise ambalaj atıklarında tam olarak verim alamıyoruz ki bu en basit tarafı. Yani evlerde oluşan atıkların sadece yüzde 10- 15’ini değerlendirebiliyoruz. Geri kalanı depolanıyor.”
Organik aynı zamanda bir bütünün ayrılmaz parçalarından biri anlamına gelir. Tıpkı 2Z’iniz gibi…
www.2ziletisim.com