üzerinde deneyecekler, olmazsa uygun genetik yapıya sahip başka insanları araştıracaklardı. Başbaşkanın düşüncesine göre zaman yaklaşmıştı ve kesinlikle Ebru’da işe yarayacak olan mükemmel LED teknolojisi, Masa Lambaları Klanı’nın yükselişi olacaktı.
24
Ebru bir sesle uyandı. Biri ona “Uyanınııız!” diyordu. “Ya baba, beş dakika daha…” diye karşılık verdi Ebru. “Uyanın Ebru! Uyan ve tüm insanlıkları da seninle birlikte uyandır!” dedi ses. Ebru söylenenlerden bir şey anlamamıştı. Rüya gördüğünü düşündü ve “Tamaaam… Uyanıyorum… Ama hemen değil, birazdan…” diye yanıtladı. “Ebru, hemen kalkmazsanız ışıklarını patlatırız, deney yapıyorduk buralarda!” dedi cırtlak ses. Sonra toparladı, “Yani Ebrucığım, lütfen uyanırlar mısın artık? Bak kakaolu sıcak soğuk ılık süt hazırlattım sizlere…” diye en tatlı sesiyle fısıldadı.. Ebru “Üfff…” diyerek masada doğruldu. Masada doğruldu doğrulmasına da; konuştuğu sesin sahibini göremeyince, yattığı 25
ben bir başbaşkan lider olarak ama bağışlayıcıyım biz. — Teşekkür ederim size ey şanlı başbaşkan! Ey bağışlayıcı başbaşkan! Ey yücelerin yücesi, ey lambaların en parlağı! — Tamam tamam, yeter. Ama söyle bakalım, şu LED işi neden olmadı? — Olmadı mı? Olmalıydı ama! O biz masa lambalarının kurtuluşu! O bizim altın çağımızın başlangıcı! — Olmadılar. Sadece bizim ampullerin biraz değişiğiymiş LED. — Olacaktır efendim. Zamanı vardır belki biraz daha. — Peki ya bacaklarım? Ne zaman çıkacak bacaklar? — Çıkmak üzereler efendim. Bakın, şuranızda bir renk değişimi var gibi, biraz… — Peki ya dilimiz? Ne zaman düzelecekler? — Düzeldi ya efendimiz? Bakın, ne güzel konuşuyorsunuz… Bu konuşma dakikalar boyunca devam etti. KÂH12 kapıdan çıktığında başbaşkan çok mutluydu. KÂH12 temizlendi, parlatıldı, yağlandı…
44
Ebru ve ailesi, garip görünümlü kapağa bakıyorlardı. Yuvarlak, metal bir kapaktı bu. Üzerinde bir vana, bir de büyük yay vardı. Hep birlikte elektrikçi Bekir’in yanına gittiler. — Merhaba Bekir Abi. — Ooo… Erdinç, Gülşah, Ebru… Hayırdır, ailece gelmişsiniz? Misafirliğe geldiyseniz börek açayım hemen? 45
Kapaktan çıkan, derin bir nefes alıyordu. Yaşadıkları deneyim hepsini korkutmuştu. Gerçi Erdinç pek belli etmek istemiyordu ama onun da kalbi gümbür gümbür atıyordu. Daha bir saat önce kızına inanmazken, konuşan masa lambaları uygarlığının merkezine gitmişti. 62
— Aşağıda çok yürekliydin Ebru. — Asıl sen çok cesurdun baba! Bir de tabii Bekir Amca. Nasıl da sus pus oldular penselerden söz edince! — Bekir Abi, seni tanıyor mu o lamba? — Bilmem? Ben onu tanımıyorum. Ya da en azından sesini hatırlamıyorum. Gerçi ilk kez bir masa lambasıyla konuştum ama sesi tanıdık gelmedi. Ne bileyim yahu? Gördük mü sanki lambaları? — Onlar bizi gördü ama. Seni tanıdılar. — Belki elimden geçmiştir eski zamanlarda. Biliyorsun, tamir ettiğim lambaları üst üste koysam buradan Ay’a yol olur… — Peki şimdi ne yapacağız? — Yine inelim anne! Ne olur! — Kızım deli misin? Kendimizi zor attık dışarı zaten! — Tamam. Gülşah, Ebru… Bu olaydan şimdilik kimseye bahsetmiyoruz. Konuşan lamba her ne kadar bizi korkutmuş da olsa yukarı çıkmamıza izin verdi. Ebru’yu alacaklardı, almadılar. Onlara bunu borçluyuz. — Hey, ne zamandan beri onların tarafındasın sen? — Onların tarafında falan değilim Gülşah, sadece adil olmaya çalışıyorum. 63
Üstelik içlerinde yerimizi bilenler var… BAŞ27: Saçmalamayınız. Artık bütün güçler benim elimizde. Şimdii… Buraya yedi insan gelecekler. Onlarla görüşeceğim biz. Yuvarlak Masa’nın bütün lambaları. Onlar geldiğinde çatlak ses istemiyoruz, anlaşıldı mı? SAN80: Kendi adıma söz vermiyorum. BİL63: Ben de… DİL44: Ben de… KÂH12: Ben veriyorum kıymetli başbaşkanım! Hatta çatlak sesleri durduracak bir kehanet görmeyi umuyorum. Görebilirim, evet görebilirim! BAŞ27: BİL, DİL, SAN! Görüşmeden önce akrobatlar sizi hurdacıya atsın o zaman ha? Ne dersiniz? GÜÇ72: Akrobatlar masa başkanlarına dokunamaz efendim, klan yasası böyle. BAŞ27: Ama başbaşkanın emriyle… GÜÇ72: Ancak yedi masa başkanı bunu onaylarsa akrobatlar bunu yapabilir efendim. BAŞ27: Şimdi o zaman oylama yapsak… Hmmm… Neyse. Bizce bu işe akrobatları karıştırmaya gerek yoklar zaten. Burada biz bir birliğiz masalarım… Yuvarlak Masa’nın lambalarıyız… Yani birimiz hepimiiz, hepimiz birimiz; özellikle de başbaşkan için… 96
Erdinç, Gülşah, Ebru ve Bekir Usta; duyuru yapıldığında kent meydanındaydılar. Konuşan masa lambasını hemen tanıdılar. Ebru’nun hangi Ebru, Bekir’in hangi Bekir olduğunu anladılar. Bir taraftan heyecanlı, bir taraftan biraz korkuluydular. Ama özellikle Ebru, başbaşkan masa lambasıyla biraz daha fazla zaman geçirdiğinden olsa gerek, bu işi başarıyla yapabileceklerini düşünüyordu. 97
BAŞ27: Gelin bakalım geliniz, sizi insanlar… Ebru: Sen ne kötü bir lambaymışsın yahu! BAŞ27: Hey heey! Dur bakalım! Senin elinizdeki de ne öyle? Ebru: Kamera. Sizce sakıncası yoksa tüm dünya bizi izlemek istiyor. BAŞ27: E hakları varlar tabii. Tamam, izleyiniz dünya insanları. Ama ben onu sormadım ki. Lambayı diyorum. 104
Ebru: O da görüşmecilerden biri. Benim masa lambam o. BAŞ27: Hah hah hoii! Yani bütün dünyada insanlığı temsil edecekler beş kişi istedim sizden. Bulamadınız da mı o geldiler buraya? Masalarım, tanıyan var mı bu lambayı? BİL63: Ebru’nun gözlemcisiydi efendim GÖR24. BAŞ27: Neden konuşmuyorsun GÖR? BİL63: GÖR24’ün dünya dilleri modülü yüklenmedi. BAŞ27: Yükleyin. Yükleyiniz de adil olsun görüşmeler. Bir akrobat hemen Teknik Masa’dan birilerini çağırmaya gitti. Dünya dilleri modülü takmak basit bir işti. Gözlemci masa lambaları insanlara fazla yakınlaştığından, modülün takılmaması bir gelenek halini almıştı. Bir klan üyesinin gizliliği bozmasını istemiyorlardı. BAŞ27: Bekir? Beni hatırladın mı siz? Bekir: Hayır. Tanışıyor muyuz? BAŞ27: Elbette. Tanışmasalar adını nereden bilelim değil mi? Bekir: Ne bileyim ben yahu? Dünyayı yönetmek istiyorsun, televizyona çıkmayı biliyorsun, her şeyi biliyorsun… Adımı niye bilmeyesin ki? 105
BİL63’le birlikte İnsan-Masa Lambası Araştırma ve Bilim Merkezi’ni kurdu. LED, lazer, düşük enerji kullanımı ve bacaklı masa lambaları gibi pek çok araştırmayı birlikte yaptılar. 144
Dünyanın en zeki kızına sahip olmanın verdiği güçle, bir çocuk daha yaptılar. Adını Işık koydular.
elki bir gün bir çocuk şaşkınlıkla şunları soracaktır: — Masamda bu kadar çok lambanın işi ne? Yanıtı, lambalardan biri verecek: — Telaş ve gürültü etmesinler sen. Yuvarlak masamız bakımdalar. Geçici olarak burada toplantı halindeler biz. Hem çok cızırtı ampul yakar! O çocuk belki de siz olacaksınız! Kimbilir? Sahi masa lambanız var mı? Peki, onunla konuştuğunuz olur mu? Ya onun size yanıt verdiği? Belki sorular sorduğu? Bir gün masa lambaları, dünyaya egemen olmaya karar verirler. Kısa sürede enerji kaynaklarının denetimini ele geçirirler. İnsanoğlu şaşkınlık içindedir. Televizyonlar susar, bilgisayarlar çalışmaz olur, elektrikle çalışan her şey bir anda durur… Bu büyük sorunu çözmek Ebru’ya düşecektir…
ISBN 978-605-5742-46-
1
top.com.tr
9 786055 742461
top.com.tr