Postkolik Sayı: 20

Page 1

EYLÜL 2014

NO:20 www.postkolik.com

ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik

twitter.com/postkolik

instagram.com/postkolik

EYLÜL 2014

NO:20 www.postkolik.com

ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik

twitter.com/postkolik

instagram.com/postkolik

SUNAR

SUNAR BU SAYIDA GÜÇ SİZİNLE �GEZİ

�MÜZİK

� SİNEMA

� RÖPORTAJ

� ŞEHİR

� KOZMETİK

Gençlerin en gözde tatil mekanlarından biri haline gelen Kaş’ı mercek altına aldık ve bir Kaş dosyası hazırladık.

Son dönemde birbirinden önemli birçok konser ve festivale ev sahipliği yapan İstanbul’un kış takvimine göz attık. Bu kış sıcak geçecek!

Çocukluk kahramanlarımız Ninja Kaplumbağalar yeni filmiyle geri dönerken, sevimli dostlarımızın geçmişine baktık.

Kreatif dünyanın farklı disiplinlerinde çalışmalarına karşın dioramada harika işler çıkaran Hari ve Deepti çiftiyle görüştük.

Modanın “Retro” merakından her türlü eşya nasibini almışken, İstanbul’un popüler eskici dükkanlarını dolaştık.

Öyle her parfümeride göremeyeceğiniz, bol sıfırlarıyla dudak uçuklatan dünyanın en pahalı parfümlerini tanıttık.

ÜCRETSİZ İNDİRİN

BU SAYIDA

GÜÇ SİZİNLE �GEZİ

�FOTOĞRAF

� DİZİ

� RÖPORTAJ

� OYUN

� MODA

Yurtdışında şehrin stresinden uzak, doğayla iç içe tatil yapmak isteyenlere Avrupa’nın en önemli kamp merkezlerini tanıttık.

Evleneceklere dev hizmet! Yıllar sonra baktığınızda bile eğleneceğiniz düğün fotoğrafları için yaratıcı fikirleri topladık.

Ekranların en sert dizisi Sons Of Anarchy muhteşem bir final sezonuyla geri dönerken, SOA efsanesini mercek altına aldık.

Erken yaşta kaybettiği babasının karton figürüyle dünyayı dolaşarak babasının hayalini gerçekleştiren Jinna Yang ile görüştük.

Bir tarafta FIFA 15, diğer tarafta PES 15... Ezeli rekabet bu ay bir kez daha konsollara taşınırken, iki oyunu karşılaştırdık.

Ünlü markaların yeni koleksiyonlarına göz atarken, Manu Atelier markasını yaratan Manastır Kardeşler’i sayfalarımıza taşıdık.



EYLÜL 2014

03

POSTKOLİK.COM YENİLENDİ Postkolik keyfini sürekli yaşayabilmeniz için web sitemizi yeniledik. Birbirinden eğlenceli haberler için sizleri her gün Postkolik.com’a bekliyoruz.

EYLÜL 2014

NO:20 www.postkolik.com

ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik

twitter.com/postkolik

instagram.com/postkolik

EYLÜL 2014

NO:20 www.postkolik.com

ÜCRETSİZDİR facebook.com/postkolik

twitter.com/postkolik

SUNAR

instagram.com/postkolik

SUNAR

BU HABERLER SADECE BU SAYIDA GÜÇ SİZİNLE TABLET DERGİMİZDE! BU SAYIDA GÜÇ SİZİNLE

�GEZİ

�MÜZİK

� SİNEMA

� RÖPORTAJ

� ŞEHİR

� KOZMETİK

Gençlerin en gözde tatil mekanlarından biri haline gelen Kaş’ı mercek altına aldık ve bir Kaş dosyası hazırladık.

Son dönemde birbirinden önemli birçok konser ve festivale ev sahipliği yapan İstanbul’un kış takvimine göz attık. Bu kış sıcak geçecek!

Çocukluk kahramanlarımız Ninja Kaplumbağalar yeni filmiyle geri dönerken, sevimli dostlarımızın geçmişine baktık.

Kreatif dünyanın farklı disiplinlerinde çalışmalarına karşın dioramada harika işler çıkaran Hari ve Deepti çiftiyle görüştük.

Modanın “Retro” merakından her türlü eşya nasibini almışken, İstanbul’un popüler eskici dükkanlarını dolaştık.

Öyle her parfümeride göremeyeceğiniz, bol sıfırlarıyla dudak uçuklatan dünyanın en pahalı parfümlerini tanıttık.

�GEZİ

�MÜZİK

� SİNEMA

� RÖPORTAJ

� ŞEHİR

� KOZMETİK

Gençlerin en gözde tatil mekanlarından biri haline gelen Kaş’ı mercek altına aldık ve bir Kaş dosyası hazırladık.

Son dönemde birbirinden önemli birçok konser ve festivale ev sahipliği yapan İstanbul’un kış takvimine göz attık. Bu kış sıcak geçecek!

Çocukluk kahramanlarımız Ninja Kaplumbağalar yeni filmiyle geri dönerken, sevimli dostlarımızın geçmişine baktık.

Kreatif dünyanın farklı disiplinlerinde çalışmalarına karşın dioramada harika işler çıkaran Hari ve Deepti çiftiyle görüştük.

Modanın “Retro” merakından her türlü eşya nasibini almışken, İstanbul’un popüler eskici dükkanlarını dolaştık.

Öyle her parfümeride göremeyeceğiniz, bol sıfırlarıyla dudak uçuklatan dünyanın en pahalı parfümlerini tanıttık.

İ Ç İ N D E K İ L E R MÜZİK

12

14

DİZİ

GEZİ

Yurtdışında şehrin stresinden uzak, doğayla iç içe tatil yapmak isteyenlere Avrupa’nın en önemli kamp merkezlerini tanıttık.

29 Eylül’de yeni bir albüm çıkartacak olan Inspiral Carpets şerefine bir döneme damgasını vuran ‘Manchester Sound’ akımına göz attık.

Ekranların en sert dizisi Sons Of Anarchy muhteşem bir final sezonuyla geri dönerken, SOA efsanesini mercek altına aldık.

TASARIM

16

RÖPORTAJ

Erken yaşta kaybettiği babasının karton figürüyle dünyayı dolaşarak babasının hayalini gerçekleştiren Jinna Yang ile görüştük.

28

FOTOĞRAF

Evleneceklere dev hizmet! Yıllar sonra baktığınızda bile eğleneceğiniz düğün fotoğrafları için yaratıcı fikirleri topladık.

HAZIRLAYANLAR

Sorumlu Müdür: Pınar Özbakır pinar@postkolik.com Görsel Yönetmen: A. Erdal Şahin Enis Hazan, Erdem Tatar, Mehmet Erdoğan, Duygu Kaçar, Orhan Meriç, Ahmet “Başkan” Çatatuğ, Eda Yenivatan, Merve Akan , Emrah Gürkan Fotoğraf: Cihan Turhan / CT Photograpy Kapak görsel: © & TM 2014 Lucasfilm Ltd. All rights reserved.

18

OYUN

Teknolojinin de yardımıyla sınırları zorlamayı seven mimarların ortaya çıkardığı tuhaf görünümlü binaları tanıttık.

Bir tarafta FIFA 15, diğer tarafta PES 15... Ezeli rekabet bu ay bir kez daha konsollara taşınırken, iki oyunu karşılaştırdık.

32

BİYOGRAFİ MODA

Ünlü markaların yeni koleksiyonlarına göz atarken, Manu Atelier markasını yaratan Manastır Kardeşler’i sayfalarımıza taşıdık.

REKLAM

BASIM

IPAD REKLAM

Altın Kitaplar Yayınevi Tic. AŞ. Göztepe Mahallesi, Kazım Karabekir Caddesi, No: 32 Bağcılar-İstanbul Tel: 0212 446 38 88 Sertifika no: 107666

Yetkin Nural 0537 371 90 50 reklam@postkolik.com MEDYANET Özkan Kaya 0212 304 21 01 mobia@medyanet.com.tr

• Postkolik’te kullanılan tüm yazılar kaynak gösterilerek yayınlanır. • Postkolik 15 bin adet basılıyor. Postkolik’in dağıtıldığı yerleri görmek için www.postkolik.com/nerdeyiz adresini ziyaret edebilirsiniz. • Postkolik’i e-dergi olarak www.postkolik.com adresinden okuyabilirsiniz.

İLETİŞİM Kağıthane Cd. No:72 Çağlayan 34403 İstanbul Tel: 0532 437 26 38 info@postkolik.com

Geçtiğimiz ay aramızdan ayrılan ve ölümüyle hepimizi derin üzüntüye boğan Robin Williams’ın kariyerine baktık.

ŞEHİR

İstanbul’un popüler kokteyl mekanlarını dolaştık ve bu sıcak günlerde sizi serinletecek en güzel kokteylleri tanıttık.


04

EYLÜL 2014

NE DESEK BİLEMEDİK

HEM İÇECEĞİN HEM SEN SERİNLE İÇI BUZ GIBI içecekle dolu bir kutuya bu sıcak günlerde kesinlikle hayır demeyiz. Hele hele bu kutu sadece içecekleri değil aynı zamanda bizi de serin tutacaksa daha ne isteriz? O zaman tribünlerden yükselen alkış sesleri eşliğinde sizi IcyBreeze ile tanıştıralım. Dışarıdan bakınca elektrik süpürgesini andıran bu küçük keyif kutusu, klima özelliğini kullanmadığınız zaman içerisindeki buzu 7 gün boyunca koruyabiliyor. Kapağın üzerindeki esnek hortumu dilerseniz kendinize, dilerseniz çadırınıza ya da o anda her neredeyseniz oraya yönlendirebiliyorsunuz. Kızgın kumlardan serin sulara anı işte tam da böyle oluyor. Açık hava keyfini ikiye, hayır üçe hatta dörde katlamanın tam zamanı. Fiyatı 350 dolar.

FRUIT MOULD isimli Çinli bir şirket, henüz tomurcuk halindeki meyveleri, farklı şekillerde hazırlanmış plastik kalıplarda büyüterek şekilli meyveler haline getiriyor. Olgunlaşana kadar kalıp içerisinde kalan meyveler bir zaman sonra tamamen kalıbın şeklini alarak sanki meyvelerin suratı varmışçasına biçimleniyor. Üstelik şirketin yaptıkları sadece bununla da sınırlı değil. Furit Mould size; seksi kadın iç çamaşırları şeklinde şeftalilerden, küp şeklinde karpuzlar ve yıldız şeklinde salatalıklara kadar pek çok seçenek sunuyor. Ürünlerinde herhangi bir katkı maddesi kullanmadığını ve ürünlerinin sağlık açısından da bir sıkıntı yaratmadığını iddia eden şirketin kalıpları ve meyveleri internetten de satılıyor. Kalıpların fiyatı 3 dolardan başlayıp 16 dolara kadar çıkıyor. Bakalım bu sayfalarda daha neler göreceğiz?

Hwww.icybreeze.comH

ONE TOUR TO RULE THEM ALL LÜKS SEYAHAT ACENTESI ZICASSO, The Lord Of The Rings efsanesinin doğuşunun 60. yılı şerefine filmin çekildiği topraklara muhteşem bir tur düzenliyor. 11 gün sürecek turda yok yok. Zicasso bir L.O.T.R. hayranını çıldırtacak her şeyi ama her şeyi fazlasıyla düşünmüş. Bunun içinde helikopterlerle uzak diyarlara gitmekten tutun da filmde kullanılan orijinal kostüm ve silahlara erişime kadar ne ararsanız var. Şirket aradan Hobbit’i de çıkarmış ve turun birkaç gününü de Hobbit’e ayırmış. İçinde lüks otel konaklamalarıda olduğundan turun fiyatı doğal olarak ucuz değil. 10 gece konaklama ve üç öğün yemek dahil kişi başı ödemeniz gereken tutar 7000 doları buluyor.

Hwww.zicasso.comH

Hwww.fruitmould.comH


EYLÜL 2014

05

GERİ DÖNÜŞÜM BİR SANATTIR JAPONYA, mistik kültürü, gelenekleri, samurayları ve enteresan insanları ile dünya üzerindeki garip işlerin muhtemelen yüzde 75’inin çıktığı topraklar. Japon sanatçı Makaon da bu arkadaşlardan biri. Teneke kutudaki içeceği hüplettikten sonra ne yaparsınız? Ya çöpe ya da geri dönüşüm kutusuna atarsınız değil mi? Makaon, bu kutulardan pop kültürüne ait unutulmaz karakterlerin heykellerini yapıyor. Super Mario, abisi Luigi, Wall-E, Batman ve hatta Stormtrooper kaskı eserlerinden sadece birkaçı. Önce istediği renkleri yakalamak için uygun kutuları bulan sanatçı daha sonra da bu kutuları istediği şekillerde bükerek ortaya inanılmaz detaylı heykeller çıkartıyor. Mario için en uygun kırmızı Coca Cola kutusundan, Yoshi için en uygun yeşil de Heineken bira kutusundan oluyormuş.Denemesi bedava. H http://akikannkurafuto.web.fc2.com H

HAYDİ ZOMBİ AVLAMAYA

CESARETİ OLAN ÖNE ÇIKSIN! ADRENALIN tutkunuysanız, dünyanın en yüksek bungee jumping yeri olan Macau Tower tam da olmak isteyeceğiniz yer. Çin’in Macau bölgesinde 233 metre yüksekliğindeki kuleden yaklaşık 200 km hızla aşağı doğru süzülürken bildiğiniz tüm duaları sıralayacağınızı garanti ediyoruz! Dünyanın dört bir yanındaki adrenalin tutkunlarını kendisine çeken Macau Tower’da aynı zamanda sizi atlayış esnasında kaydeden ve atlayış sonrasında sertifika veren heyecanlı bir arkadaş da bulunuyor. Ölmeden önce yapılacaklar listesine ekleyin.

H www.macau.com H

ÇOCUKLUĞUMUZUN efsane karakteri, bizim cehennem dediğimiz yere evim diyen, bir kasatura ve birkaç ok ile ülke kurtaran John Rambo bu motosikleti görseydi yamuk ağzıyla sevinç çığlıkları atardı. Motoped, doğada ya da olası bir Rus ya da zombi istilasında hayatta kalmanız için gereken her şeyi bu canavara koymuş. Adını da özelliklerine gayet uygun bir biçimde Survival Bike: Black Ops edition koymuş. Pedala bastığınız anda kendinizi tek kişilik bir ordu gibi hissedeceğiniz bu cihazda yok yok. Aksesuarları arasında balta, kürek, tırmanma ipi, yedek benzin bidonu, zıpkın ve hatta ok bulunuyor. Hadi biraz zombi avlayalım! H www.motopeds.com H


06

EYLÜL 2014

DENİZE AÇILIYORUZ SADECE yelkenleri değil yelkenlinizi de şişirebileceğiniz bir çağda yaşıyoruz. Evet yanlış okumadınız. Arabayla sahilleri turlarken “Şurada bir durayım da iki satır yelkenli keyfi yapayım” cümlesini kurmanız artık mümkün. Tiwal 3.2, şişirilebilen yelkenli, tam da bunun için üretildi. Dümeni, yelkeni, aksesuarları ve kendisi sadece 50 kg olan bu mini yelkenli adından da anlaşılacağı üzere sadece 3.2 metre boyunda. Küçüklüğümüzden bildiğimiz Laser yelkenlilerin şişme versiyonu da diyebileceğimiz Tiwal 3.2, toplamda 190 kg yani iki yetişkin ya da bir yetişkin ve 2 çocuk taşıyabilme kapasitesine sahip. Ortalama 20 dakika içerisinde kurup maviliklere kendinizi salmanız mümkün. Tiwal 3.2 ile denizlerin yeni Kaptan Hadok’u siz olun. H www.tiwal.comH

EVİNİZE TARZ KATACAK

MİS GİBİ KAHVE KOKUSUYLA UYANIN

Şık bir tasarıma sahip ClockONE diğer saatlerin aksine çok farklı bir şekilde çalışıyor. Elektronik mürekkep teknolojisine sahip bu sıradışı duvar saati, çeşitli açılardan gelen ışığa göre kendini ayarlayıp, hiçbir okuma zorluğuna izin vermiyor. Bir sürü rengi bulunan ve mıknatıslı sistemi ile kolayca asılabilen ClockONE, evinizin en neşeli aksesuarlarından birisi olabilir. Tek bir düğme pil ile yaklaşık 1 sene çalışabiliyor olması da onu benzersiz yapan özelliklerinden biri. Ürünün satışına bu ay başlanacak ve site üzerinden ön siparişler hala devam ediyor.

BRITANYALI endüstriyel tasarımcı Joshua Renouf, sabah kahvesini içmeden ayılamayanlar için mükemmel bir tasarım yaptı. The Barisieur, alarmlı bir saat. Ancak onu benzerlerinden ayrılan özelliği zamanı geldiğinde sizi mis gibi taze kahve hazırlayarak uyandırması. Yapmanız gereken tek şey gece yatmadan önce saatinizin kahve bölümünü doldurmak. Artık sabahları uyanamamak ve ayılamamak gibi bir bahaneniz kalmayacak! Çalışma prensibinin indüksiyon ısıtmaya dayalı olduğu makine kafein bağımlıları için biçilmiş kaftan! Henüz seri üretime geçilmiş değil fakat fiyatının 250 Pound olacağı çoktan açıklandı. H www.joshrenoufdesign.com H

H www.twelve24clocks.com H


444 0 428 | www.bilgi.edu.tr


08

EYLÜL 2014

GÜÇ BİZİMLE! Star Wars efsanesi yeni üçlemesi ve daha pek çok sürpriziyle geri dönüyor. Şurası kesin ki, o çok uzaktaki galakside tahminimizden çok daha uzun süre vakit geçireceğiz! n Erdem Tatar

U

zun yıllardır beklenen, çekileceği dedikodularının sürekli çıktığı ancak bir türlü çekimi gerçekleşmeyen ve George Lucas tarafından da asla çekilmeyeceği söylenen üçlemeye artık gün sayıyoruz. Star Wars serisinin devam filmleri geliyor! Çok ama çok uzak bir galaksiye geri dönmeye az kaldı peki işler nasıl bu kadar hızlı rayına oturdu? Bu ve benzeri soruların cevabı olan yegâne isim: Disney. The Walt Disney Company, 2012 yılında Lucas Film’i satın alarak hem Star Wars’a hem de Indiana Jones’a sahip oldu. Yeni seride Star Wars’un yaratıcısı George Lucas’ı yalnızca danışman olarak kullanacağını açıklayan Disney, yeni üçlemenin ilk filmini J.J. Abrams’a teslim etti. Lost dizisiyle adını tüm dünyaya duyuran Abrams’ın yakın zamanda Star Trek serisinin iki yeni filminin yönetmeni olduğunu da hatırlatalım. Orijinal üçlemenin oyuncuları Harrison Ford (Han Solo), Mark Hamill (Luke Skywalker) ve Carrie Fisher’ın da (Leia) bu yeni filmlerde rol alacağının altını çizelim. Yeni üçlemenin başrolündeyse hiç tanınmamış bir İngiliz oyuncu olan Daisy Riley olacak. Daisy riskli bir seçim ancak filmin zengin kadrosu ve serinin efsanevi mitolojisiyle Daisy’nin bu işi kotarması zor gözükmüyor.

Kennedy ismi size ilk okumada pek bir şey ifade etmeyebilir ancak Hollywood’un eski kurtlarından olan Kennedy, bugüne dek Steven Spielberg’ün çektiği neredeyse tüm filmlerin de yapımcısı. Yıllar önce Steven Spielberg’ün George Lucas’a Star Wars’un başarısı için çok destek olduğunu ve ikilinin uzun süre adı konmamış çekişmesini düşünürsek (ki buna zaman zaman Indiana

Jones filmleri için düştükleri fikir ayrılıkları en büyük ispattır.) Star Wars, George Lucas’ın elinden alınıp Spielberg’ün kucağına kondu desek abartmış olmayız. Perde arkasından Kathleen Kennedy’i Spielberg’ün yönlendirdiği ve seriyi kendi istediği şeye dönüştüreceğiyse bu fantastik seri için ortaya atılan fantastik komplo teorilerinden biri sadece.

KOMPLO TEORİSİ Yeni filmlerin yapımcısı ve Lucas Film’in başına geçen isimse oldukça ilginç. Kathleen

J.J. Abrams


EYLÜL 2014

09

İşte efsane bir kare. Çekimine başlanan yedinci film için Pinewood Stüdyoları’nda tüm oyuncular bir araya toplanmış ve senaryoyu gözden geçiriyorlar.

ESKİ TOPRAKLAR Tüm zamanların filme ait ürünlerden en çok kazanan markası olan Star Wars, çizgi romanları, çizgi dizileri ve pek çok farklı medya platformunda devam eden hikayeleriyle zaten mitolojisini geliştiriyordu. Ancak hiçbir şey bu yepyeni üç film kadar global düzeyde bir etki yaratmaya yaklaşamaz. O yüzden Star Wars’un bir nevi dirilişine de geri sayıyoruz. Filme dair kesinleşmiş bilgiler olmasına rağmen adeti gereği J.J. Abrams ağzını çok sıkı tutuyor. Orijinal üçlemeden (Episode IV-V-VI) Han Solo, Luke Skywalker ve Leia ile C-3PO, R2-D2 ve Chewbacca’nın da dönecekleri kesinleşti. Film, Return of the Jedi’dan yaklaşık 30 sene sonrasını konu alacak. Eski kurtlara çok genç bir kadrodan oluşan yeni kahramanlar katılacak. Çekimler geçtiğimiz Nisan ayında İngiltere’de başladı. Aslında çekimlerin başlangıcı biraz talihsiz oldu. Çünkü ünlü oyuncu Harrison Ford sette geçirdiği kaza sonucu bacağını üç yerden kırdı. Ford’un çekim takvimi bu sakatlık sonrası üç ay askıya alındı. Bu süreçte Disney’den ardı ardına yeni açıklamalar geldi. Görünüşe göre sadece üç yeni devam filmi izlemekle kalmayacak, seriye dahil olmayan ancak seriden karakterlerin başrolü oynayacağı tek filmlik Star Wars maceraları da izleyeceğiz.

Fett, Star Wars galaksisinin en tehlikeli karakterlerinden biri ve anlatacak çok hikayesi var. Eminim aksiyon dolu ancak bir o kadar da karakter merkezli bir film yapacağız.”

BAYRAK YARIŞI Serinin dışında kalan Star Wars filmlerinden bir diğerinin yönetmeniyse Josh Trank olacak. Trank’in ilk filmi Chronicle’ı eğer izlemediyseniz tavsiye ediyoruz. Süper güçlerin her zaman bir kahraman yaratmadığına dair müthiş bir filmdir. Kendisi aynı zamanda 2015 yılında izleyeceğimiz yeni Fantastik Dörtlü filminin de yönetmeni! Trank, henüz hangi Star Wars karakterinin filmini çekeceğini açıklamadı ancak Han Solo’nun gençlik yıllarını anlatan bir film üzerinde çalışacağı kulağımıza gelen dedikodular arasında. Disney’in genç nesil yönetmenlere Star Wars’u emanet etmesi çok şey anlatıyor. Star Wars markasını baştan dizayn etmeye kararlı görünen Disney, geçtiğimiz milenyuma ait hiçbir şey istemiyor. Belli ki filmlerinde de cesur yönetmenlerle çalışmaya devam edecek.

TAZE KAN Star Trek’in ilk filminde oldukça iyi iş çıkaran ancak ikinci filmde beklediği başarıyı yakalayamayan J.J. Abrams’ın Star Wars macerası sadece tek filmde sürecek. Serinin yedinci ve sekizinci filmleriyse Rian Johnson’a emanet. The Brothers Bloom ve Looper adlı filmleriyle tanıdığımız Johnson özellikle de Breaking Bad dizisinin yönetmenlerinden biri olarak ünlendi. Efsane dizinin en beğenilen, hatta tüm zamanların en iyi televizyon dizisi bölümü olarak adlandırılan Ozymandias adlı bölümün yönetmeni olan Johnson eminiz ki Star Wars’a hak ettiği gücü fazlasıyla getirebilecek genç ve dinamik bir isim. Rian Johnson, J.J. Abrams’ın filmi vizyona girene dek sessizliğini koruyacağını ancak devam filmleri üzerinde şimdiden çalışmaya başladığını resmen duyurdu. Heyecanlanmamak elde değil!

DEV KADRO Yedinci filme geri dönecek olursak kadroya katılan oyuncular arasında oldukça önemli isimler var. Twelve Years a Slave’deki rolüyle Oscar ödülü kazanan Lupita Nyong’o

ÖDÜL AVI VE ÖTESİ Bu haberin ardından hayranlar arasında dedikodular yükselmeye başladı. Yoda, Darth Maul, Han Solo kendi filmini hak eden karakterlerdi ancak ilk talihli 2016’da gösterime girmesi kesinleşen filmiyle Star Wars evreninin ödül avcısı Boba Fett oldu! Bobba Fett filminin yönetmeni olarak seçilen isimse geçtiğimiz Mayıs ayında gösterime giren Godzilla’nın yönetmeni Gareth Edwards! Edwards’ın açıklamaları oldukça gaza getirici; “Bir Star Wars filmini yönetmek son 40 yılda doğmuş ve sinema sektörüne bulaşmış herkesin rüyasıdır! Çocukluğumun çok büyük bir parçası olan bu efsaneye dahil olmak benim için tarifsiz bir deneyim. Öte yandan herhangi bir Star Wars filminin değil de bir karaktere yoğunlaşan filmin başında olmak ve bunu yapacak ilk yönetmen olmak paha biçilemez bir gurur. Bobba

Han Solo

Boba Fett


10

EYLÜL 2014

ve Game of Thrones’un gözü pek kadın şövalyesi Gwendoline Christie artık Star Wars evreninin birer üyesi. The Butler filmiyle yıldızı parlayan David Oyelowo ve Girls dizisiyle üne kavuşan Adam Driver da karanlık tarafta yer alacağı söylenen iki yeni karakteri canlandıracaklar. Yüzüklerin Efendisi, Hobbit, Maymunlar Cehennemi gibi filmlerdeki Gollum ve Ceasar rolleriyle büyük övgü alan Andy Serkis de Star Wars’da rol alacak ancak kendi olarak mı yoksa dijital bir karakter olarak mı kamera önüne geçeceği henüz muamma, her halükarda onun gibi büyük bir yeteneği bu filmde görmek güzel olacak. Tabii Disney’in sürprizleri sadece Star Wars filmleriyle sınırlı değil.

İSYANCILAR Star Wars Rebels, Disney’in çok güvendiği yeni animasyon dizisi. Geçtiğimiz yıl finalini yapan Clone Wars kadar ses getirir mi bilinmez ancak internette bulunan fragmanları oldukça aksiyon yüklü bir yapım olduğunu gösteriyor. Rebels, Episode 3 ve Episode 4 arasındaki dönemde geçecek. Tam zaman vermek gerekirse Episode IV: A New Hope’tan tam beş sene önce anlatmaya başlayacak hikâyesini. Kanan Jarrus adlı bir Jedi ve arkadaşlarının Ghost adlı uzay gemileriyle İmparatorluk’a karşı verecekleri mücadeleyi konu edinen bu çizgi dizide tanıdık simalar da göreceğiz. Lando Calrissian, Obi-Wan Kenobi ve C-3PO 16 bölümlük ilk sezon içerisinde yollarımızın kesişeceği karakterlerden bazıları tabii Disney’in tüm sürprizleri ele vermediğine eminiz o yüzden dizide Star Wars evreninden tanıdık başka simaları görme ihtimalimiz bir hayli yüksek.

PARKA GİDELİM J.J. Abrams’ın projeleri konusunda ağzını ne kadar sıkı tuttuğundan bahsetmiştik. Episode VII’ın senaryosunu canı pahasına oyuncu adaylarından bile koruyan yönetmen,senaryosunu herkesten önce Imagineers ile paylaşmak zorunda kaldı. Imagineers dediğimiz kim mi? Disneyland’in tasarımcı ekibi elbette! Abrams endişelenmesin, sırrı Imagineers’la güvende. Anaheim’da bulunan Disneyworld, bünyesindeki Tomorrowland adlı devasa etkinlik alanını yıkıp onun yerine Star Wars

VANS x STAR WARS COLLECTION Star Wars temalı ürünlerin hastasıyız. Bütün paramızı Star Wars için harcayabiliriz. Geçen ay sizlere Vans’ın bu ay satışa sunacağı Star Wars koleksiyonundan söz etmiştik. Şimdi biraz daha detay verelim: Klasik Vans desenlerini Star Wars’un ikonik karakterleri ile kombine ederek bu gezegenin daha önce görmediği, tamamıyla benzersiz bir kapsül koleksiyon oluşturan Vans, koleksiyonda kadın ve erkek ayakkabılarından kıyafet ve aksesuara kadar birçok farklı ürün tasarlamış. Ayakkabılarda kullanılan motiflerin tamamının filmden esinlenildiği Vans x Star Wars koleksiyonu, 6 adet klasik parça içeriyor. Stormtrooper ve Boba Fett, klasikleri süsleyen şanslı karakterlerden. Efsane karakter Yoda ise Hawaii motifleri ile birlikte Vans’in diğer popüler modeli Sk8-Hi üzerinde kullanılmış. Orijinal filme bir gönderme olarak 1977 yılı poster tasarımını Classic Slip-On modeli üzerine taşıyor. Bu muhteşem ayakkabı koleksiyonun isimleri de tabii ki esinlenildiği karakterlerin isimlerini taşıyor. Stormtrooper Bandana, Yoda Aloha, A New Hope ve Classic Repeat gibi figürlerden esinlenilmiş isimlerle anılıyor modeller. Land yapacağını duyurdu! Çoğunlukla yeni üçlemeden öğeler barındıracak olan bu devasa oyun parkı herkesin tatil listesinde olmalı. Tabii 2017 yazında açılacağını da not düşelim! Star Wars her zamankinden daha güçlü geri döndü. En az altı film ve bir yeni diziyle yepyeni bir çağ başlıyor o çok uzak galakside, ışık hızında uçmamıza çok az kaldı!

STAR WARS IDENTITIES Star Wars Identities Exhibition, her faninin mutlaka görmesi gerektiğini düşündüğümüz bir şölen. İlki 2012 yılında Montreal’de gerçekleşen bu muhteşem etkinlik bu yıl Paris’te düzenleniyor ve 5 Ekim’e kadar ziyaretçilere açık olacak. Ne özelliği mi var? Hemen söyleyelim; Lucas Film arşivinden 200’e yakın özel parça, Star Wars’a ait çizimler, modeller, kostümler ve sahneleri etkinlikte sergileniyor. Bu zengin koleksiyonda ayrıca Star Wars’un klasik çizimleri (19771983), prequel üçlemeleri (1999-2005), Klon Savaşları ve televizyonda devam etmekte olan aynı isimli dizide yer alıyor. Star Wars severlerin favorilerinden Dark Vader, R2D2, Chewbacca, Boba, Fett, Yoda, The Millennium Falcon ve Anakin Skywalker’ın tam boyutlu Podracer’nın da tüm jenerasyondan ziyaretçilerin hoşuna gideceğinden eminiz. Özetle, ne yapın edin Star Wars Identies Exhibition’ı bir yerlerde izlemeye çalışın.



12

EYLÜL 2014

7 MUHTEŞEM KAMP YERİ Yurtdışında şehir stresinden uzak, doğayla iç içe, ekonomik bir tatil yapmak istiyorsanız, kamp en cazip seçeneklerin başında geliyor. Gelin çok farklı deneyimler yaşayabileceğiniz 7 muhteşem kamp yerine birlikte göz atalım. n Cem Cemal Çobanoğlu

FİYORTLAR, NORVEÇ Saffet Emre Tonguç bir yazısında Norveç için “Tanrının boş vaktine denk getirip detay çalıştığı, adeta dantel gibi bir ülke” diyordu. Gerçekten de bu dantel gibi ülkede kendinizi her an Yüzüklerin Efendisi filminin içinde sanabilirsiniz. Kamp ile ilgili forumlara girerseniz, Norveç Fiyortları’nın bir çok kişi tarafından da Avrupa’nın en iyi kamp bölgesi olarak tanımlandığını göreceksiniz. Wild camping (Vahşi doğa kampı) tutkunu insanların özellikle kış aylarında gitmeyi tercih ettiği bölgeye, bahar ve yaz aylarında gitmeniz, özellikle çok deneyimli bir kampçı değilseniz, çok daha iyi olabilir. Zira kış aylarında soğuk ve hemen hemen hiç aydınlanmayan hava ile mücadele etmek durumunda kalabilirsiniz. Yeterince şanslı bir insansanız, efsanevi kuzey ışıklarını da görmeniz mümkün. Bu şansı arttırmanız için, Mart, Nisan ya da Eylül, Ekim aylarını tercih edin. Kampçılar için oldukça önemli olan tesis özelliklerinin de, bu bölgede en üst seviyede olduğunu söyleyelim.

TREE CAMPING, ALMANYA Yerden onlarca, hatta yüzlerce metre yükseklikte, bir ağacın dalına ya da uçurumun kenarına asılı bir çadırda, ekstrem bir kamp yapmak istiyorsanız Almanya’nın Bavyera Eyaleti’nde, dağlık ve ormanlık bir bölgede yer alan Waldseilgarten Camping Resort sizin için çok iyi bir seçenek olacak. Profesyonel dağcıların uzun tırmanışlarda kullandıkları ve dik dağ yamaçlarına dahi kurulabilen çadırlarda konaklamadan önce, dağcılık ve kaya tırmanışı teknikleri hakkında temel bilgilerin öğretildiği kampta, sabah uyandığınızda düşmemiş olacağınızın da garantisi verilmekte. Aktiviteler bakımından da bir çok seçeneğinizin olduğu kamp alanında, okçuluk, kaya tırmanışı ve ağaç tırmanışı gibi pek çok farklı alanda ders alma şansınız bulunuyor. Dört mevsimde de gidebileceğiniz kampa yaz aylarında gittiğinizde yakınlardaki şelalede duş alma fırsatınız olduğu gibi, kışın giderseniz de kayak yapma fırsatınız bulunmakta. Bu arada ağaçlardaki

platformlarda kalmanın gecelik fiyatı 125 Euro’dan başlarken, uçurumun kenarındaki platformların gecelik fiyatı ise 900 Euro.

LAKE DISTRICT, İNGİLTERE İngiltere’nin kuzey batısında bulunan bölge, irili ufaklı yüzlerce gölden ve uçsuz bucaksız bir ormandan oluşan, koruma altındaki bir milli park. Ülkenin en yüksek dağı Scafell Pike ve en derin gölü Wastwater’ın da bulunduğu bölge, sadece İngiltere’den


13

EYLÜL 2014

edebileceğinizi düşünüyorsanız, bölgeye yakın yerlerde bağımsız olarak konaklamanız da mümkün. Özellikle bahar aylarında giderseniz, hem karın hem de yeşil bitki örtüsünün tadını çıkarabilirsiniz.

SARDİNYA ADASI, İTALYA Dağcıların ve yükseklerde kamp yapmayı sevenlerin size “çadırcı” demesine aldırış etmiyorsanız ve bir deniz tutkunuysanız, İtalya ile Afrika kıtasının tam ortasında bulunan, Sicilya’dan sonra Akdeniz’in en büyük ikinci adası olan Sardinya’da kamp yapmak sizin için çok güzel bir deneyim olacak. Özellikle adanın kuzey batısı,

değil, dünyanın bir çok ülkesinden gelen kampçıların, koşucuların, yürüyüşçülerin ve bisikletçilerin de favori mekanlarından. Oldukça sessiz ve huzurlu bir bölge olmasıyla birlikte, ziyaretçilerine kano, yelken, bisiklet, koşu, dağcılık gibi bir çok aktivite alanı da sunuluyor. Bölgede bir çok farklı kamp alanı bulmanız mümkün olduğu gibi, yanınızda çadırınızı götürmemeniz durumunda da cüzi ücretlere çadır kiralama olanağınız bulunuyor. Yabani hayvanlarla iç içe bir kamp yapacağınız Lake District’te, hayvanları beslemekten kaçınmalı ve özellikle de Kraliçe’nin hayvanları olarak adlandırılan kuğulardan uzak durmalısınız. Doğayla daha fazla iç içe olmak isteyenlerin, “wild camping” yapma fırsatı da bulunurken, bunun için özellikle zorlu kış şartlarını tercih etmeniz tavsiye ediliyor...

ideal bölgelerden. Yılın büyük bir kısmını karlar altında geçiren ve ülkenin en önemli kayak merkezlerine de ev sahipliği yapan Lapland’da, haskilerin ya da geyiklerin çektiği kızak turlarına katılabilir, sıcacık saunadan çıkıp buz gibi göllere atlayabilir, doğayla baş başa, saatlerce hiç araba ve insan görmeden bisiklet turları yapabilirsiniz. Bu arada bisiklet ya da araba kullanırken karşınıza geyik, hatta ayı çıkma olasılığı bulunduğu için hızınıza oldukça dikkat etmeniz gerekiyor.

PETIT PRAZ, İSVİÇRE Dağcılar ve yüksek rakımlarda kamp yapmayı sevenler, deniz kenarında kamp yapanlara, biraz da küçümseyerek, “onlar kampçı

deniz kenarında kamp yapmayı seven Avrupalılar’ın en çok tercih ettiği bölgelerden biri. Ağustos ayında gitmediğiniz takdirde, sizi çok da zorlamayacak koşullarda kamp yapabilir, adanın etrafındaki koylarda dalış yapabilirsiniz. Tarihe ve arkeolojiye meraklıysanız, bisiklet ya da scooter kiralayarak, geçmişi M.Ö. 250’lere dayanan, tarih boyunca bir çok farklı ülke ve korsanlar tarafından işgal edilmiş olan bölgedeki birbirinden farklı eserleri de gezebilirsiniz.

MYVATN GÖLÜ, İZLANDA İzlanda’nın büyük bir bölümü volkaniktir ve ülkede bulunan 200’e yakın yanardağın onlarcası hala aktif durumdadır. Kuzeyde yer alan Myvatn Gölü de, aktif yanardağların bulunduğu bir bölgede yer alır. Bununla birlikte, kampçıların güvenli bir şekilde konaklayabilecekleri yerler bulunmaktadır ve vahşi hayatla iç içe kamp yapmak isteyen bir çok turistin en çok tercih ettiği bölgelerden biridir. Uzun yürüyüşler ve tırmanışlar için oldukça fazla seçenek sunan bölgede, diğer yerlerden farklı olarak jeotermal göllerde yüzme fırsatınız da bulunuyor. Bu deneyimi yaşayabilmek için Myvatn Gölü’nün çok yakınında bulunan, sıcak çamur banyosu yapabileceğiniz Viti Jeotermal Gölü’nü tercih edebilir, ya da biraz mesafe kat ederek, İzlanda’nın en popüler yerlerinden olan “The Blue Lagoon”a gidebilirsiniz. Ayrıca kamp ruhuna biraz aykırı da olsa, araba kiralayarak, Avrupa’nın en güçlü akan şelalerini de gezebilirsiniz.

LAPLAND, FİNLANDİYA Finlandiya’nın kuzeyinde bulunan bölge, aynı zamanda Kuzey Kutup Dairesi’nin de içinde bulunuyor. Norveç Fiyortları ve Tromso civarı dışında, kuzey ışıklarını izleyebileceğiniz en iyi yerler de yine bu bölgede yer alıyor. Finlandiya’nın en yüksek bölgesi olan, dağcıların uğrak yeri Halti Dağı, Saana Dağı ve Kilpisjarvi Kasabası, hem kamp yapmak için, hem de kuzey ışıklarını görmek için en

değil, çadırcı” derler. Siz de buna benzer düşüncelere sahipseniz, İsviçre Alpleri kamp yapmak için tam size göre bir yer. 2000 metrelik yüksekliği ile, Avrupa’nın en yüksek kamp alanı olma özelliğini taşıyan Petit Praz’da tırmanış, yürüyüş, kayak yapabilir, tarihe meraklı iseniz, etraftaki eski kasabaları, yıkıntıları ve kaleleri gezebilirsiniz. İnsanlardan uzak bir şekilde kamp yapmak isterseniz ve kamp alanın sunduğu olanaklar olmadan da bölge şartlarıyla mücadele


14

EYLÜL 2014

SONS OF ANARCHY BAŞLIYOR

S

ons Of Anarchy’i anlatmaya Kurt Sutter babayla başlamak lazım herhalde. Efsaneyi The Shield’den de tanıyoruz. The Shield; 2002–2008 yılları arasında Amerika’da gösterilen, bugüne dek çekilmiş en iyi polisiye drama dizilerinden biri. Kötü polisleri ve çürümüş emniyet sisteminin suçlularla olan girift ilişkilerini bir karakolun özelinde anlatan The Shield, yayınlandığı dönemde hem sektörden kazandığı ödüller hem de hayranlarının bugün dahi süren desteğiyle 2000’ler sonrası televizyonculuğun mihenk taşlarından biri olarak anılıyor. The Shield’ın senaryo ekibinden bir isim kendisinden çok daha kariyerli meslektaşlarından daha öne çıkmıştı. Onun yazdığı bölümler The Shield’ın en azılı ve şiddetli bölümleri olarak dikkat çekmişti. Kurt Sutter adlı bu yazar aynı zamanda dizide küçük ama önemli bir rolde de oynamıştı. Sons of Anarchy dizisini yaratan, neredeyse tüm sezonlarını tek başına yazan ve dizinin kilit karakterlerinden Otto’yu da kamera önünde canlandıran isim Kurt Sutter’dan başkası değildir. Yönetmenlik yeteneklerini de konuşturan Sutter, Sons’ın tüm sezon finallerinde kamera arkasına geçti.

12 MİLYON İZLEYİCİ Kurt Sutter ciddi manada bir deli dahi. Sons of Anarchy’nin her sezon çılgınca yükselen aksiyon ve şiddetinin kurduğu sahnede muazzam bir Hamlet uyarlaması yazıyor. Kan ve kurşunun ötesine geçerek liderliğin, anneliğin, dostluğun ve ihanetin katmanlarını her yazdığı bölümde tüm çıplaklığıyla sergiliyor.

Sons of Anarchy sadece sert konusunun değil, iyi yazılmış karakterlerinin ve başarılı kurgusunun da sayesinde bugün olduğu yere geldi. İlk sezonlarında birkaç milyonu zorlayan izlenme oranları artık ortalama beş milyona sabitlendi. Bunlar tabii ki ilk gece yayınlandığı anda izleyicilerden alınan veriler. Tekrarlarla birlikte her Sons of Anarchy bölümünün ortalama on iki milyon seyirciye ulaştığı tahmin ediliyor.

Ekranların en sert dizisi Sons Of Anarchy muhteşem bir final sezonuyla 9 Eylül’de geri dönüyor. Biz de bu vesileyle televizyon fenomeni Sons of Anarchy’i sizler için mercek altına aldık. Bakalım efsane nasıl sona erecek? n Erdem Tatar

EN SERT DİZİ Önce SOA’yı hiç izlememiş okuyucularımız için olayı toparlayalım: Sons of Anarchy, California’nın Charming adlı kasabasında faaliyetlerini sürdüren Sons of Anarchy adlı motosiklet çetesini merkezine alıyor. Bu çete legal işlerini bir tamirhane işleterek yaparken, perde arkasından İrlanda bağlantıları sayesinde silah kaçakçılığı yaparak esas gelirini sağlıyor.


15

EYLÜL 2014

MÜZİKSİZ ANARŞİ DÜŞÜNÜLEMEZ! Draması ve şiddeti böyle yoğun olan bir dizinin elbette müzikleri de muazzam. Dizinin jenerik şarkısı This Life, Grammy ödüllü Velvet Revolver grubunun gitaristi Dave Kushner tarafından yazılmış. Şarkının beste ve sözlerine Curtis Stigers, Bob Thiele Jr. ve Kurt Sutter da katkıda bulunmuşlar. Dizinin piyasaya çıkan soundtrack albümleri de oldukça ilgi görüyor. Bu albümlerde Anvil, Battleme, The White Buffalo, The Black Keys, Dropkick Murphys ve Clutch gibi grupların yanı sıra başrol oyuncularından Katy Sagal’ı da pek çok şarkıda duymanız mümkün. Dizinin kendisi kadar müziklerini de tavsiye ederiz.

EFSANE KADRO

Sons of Anarchy’i Vietnam savaşı dönüşünde iki sıkı dost olan John Teller ve Clay Morrow kuruyor. The First Nine adı verilen üyeler ilk Sons üyeleri ve gruba liderlik ediyorlar. John Teller, şüpheli bir trafik kazasında öldükten sonra hem Sons hem Teller’ın karısı Gemma, Clay’in himayesine giriyor. Gemma’nın John Teller’dan olan oğlu adeta Clay’in elinde büyüyor ve onu babası gibi seviyor. Jax aynı zamanda kurucu üyenin oğlu olduğu için Sons of Anarchy “hanedanının” varisi olarak görülüyor. Sons of Anarchy oldukça hiyerarşik bir yönetime sahip. Misal çete için adam öldüren bir üye Men of Mayhem rütbesi alıyor ve bu rütbe çete üyelerinin asla çıkarmadıkları yeleklerine işleniyor. Bu sert ve maço makinenin ardında dönen asıl düzeniyse çetenin kadınları kontrol ediyor. Bunu zaten ilk birkaç bölümde çözüveriyor izleyici. Çözemeyeceği kısımsa işlerin ne kadar çığırından çıkabileceği. Sons of Anarchy bu konuda o kadar cömert ki izlerken yaşanan olaylar karşısında kalp ritminizde düzensizlikler gözlemlenmesi olası. Şu anda televizyonların en sert dizisi Sons of Anarchy ve tahtını da kaptırmaya hiç niyeti yok.

MARILYN MANSON’DAN ANARŞİK MESAJ Sons of Anarchy dizisinin en önemli transferlerinden olan Marilyn Manson hem dizi hakkındaki görüşlerini hem de final sezonuna dair ipuçlarını şu sözlerle veriyor: “Sons of Anarchy’i babam sayesinde izlemeye başladım. Dizinin büyük bir hayranıydı ve bana bir gün bu diziyle müziğimin çok uyumlu olduğunu söyledi. Turnede izlemeye başladım ve kısa sürede bağımlısı oldum. Babam haklıydı, Sons da ben de Amerika’nın ideal olmayan çehresine ayna tutuyorduk. Dizinin yapımcılarıyla görüşmeye başladığımda bana bir neo-Nazi rolünü teklif ettiklerinde oldukça sevindim. Daha önce oyunculuk deneyimlerim olmuştu ancak hiç bu kadar sert ve senaryoya etkisi olan bir rol üstlenmemiştim. Sette ilk günümde bana müthiş dostça davrandılar ve yıllardır bu güçlü dizinin bir parçasıymışım gibi hissetmemi sağladılar. Kurt Sutter tam bir dahi ve bu finali yıllarca unutamayacaksınız. İşler tahmin edemeyeceğiniz kadar karışıyor!”

Dizinin oyuncu kadrosu oldukça iddialı. Başroldeki Jax Teller rolünü yakışıklı oyuncu Charlie Hunnam oynuyor. Kendisini en son geçtiğimiz yıl çok ses getiren bilimkurgu filmi Pacific Rim’de izlemiştik. Jax’in hem üvey babası hem de Sons macerasının başında çetenin lideri olan Clay Morrow rolünde Ron Perlman’ı izliyoruz. Hellboy’dan tutun da Blade’e kadar oynamadığı aksiyon filmi kalmamış efsane bir aktör. Jax’in annesi Gemma rolündeyse Married with Children efsanesinde Peggy Bundy’i de canlandırmış olan Katey Sagal var. Dizinin ilerleyen sezonlarında kadroya katılan Jimmy Smits ise Nero rolüyle Sons tayfasına giriyor. Smits’i Star Wars’un yeni üçlemesinden ve Dexter’dan hatırlamanız mümkün. Elbette dizi sadece bu dört oyuncu üzerine dönmüyor ancak o kadar çok karakter ve girift ilişki mevcut ki hepsinden bahsetmemiz hem olanaksız hem de seyir zevkiniz açısından talihsiz olur. O yüzden daha fazla detay vermekten kaçınıyoruz.

HEYECAN DORUKTA Peki yedinci sezonda bizleri neler bekliyor? Evvela şunu belirtmekte fayda var, her sezonda oldukça artan şiddet dozu bu sezonda patlama yapacak zira çok büyük hesaplaşmalar Sons of Anarchy için artık kapıya dayanmış durumda. Final sezonu olacağı açıklanan sezonun en merak edilen olayı şüphesiz ki Jax Teller’ın akıbetinin ne olacağı. The Shield izlemiş olanlar Kurt Sutter’ın oldukça ilginç bir adalet anlayışı olduğuna aşinadırlar. O yüzden sezonun finalini şimdiden öngörmemiz oldukça zor. Tek söyleyebileceğimiz oluk oluk kan ve gözyaşı akacağı! Tabii dizi final sezonunda özel çok renkli konuk oyuncular da kattı kadrosuna. Çılgın rock müzisyeni Marilyn Manson, hapishanede bir neo-Nazi çetesinin lideri olarak kamera karşısına geçecek ve sezonun kilit isimlerinden biri olacak. Sezonun ilerleyen bölümlerindeyse bir başka rock yıldızı Courtney Love, ağırbaşlı bir öğretmen rolüyle çetemizin dünyasına girecek. Diziye konuk olacağı açıklanan en ilgi çekici isimlerden biriyse Glee dizisinin başrolü ve çiçeği burnunda pop yıldızı Lea Michele. Güzel yıldız dizide bir garsonu canlandıracak. Evet, Sons of Anarchy efsanesinin maalesef sonuna geldik. Dizinin bizim gibi müdavimiyseniz 9 Eylül günü yayınlanacak final sezonunun ilk bölümünü zaten iple çekiyorsunuzdur. Eğer hiç izlemediyseniz de elinizi çabuk tutun ve altı sezonluk maratona başlayın! Büyük final yayınlanmadan bize yetişebilirsiniz.


16

EYLÜL 2014

BABA KIZIN DÜNYA SEYAHATİ Babasının kartondan figürüyle dünyayı dolaşarak, hem kendi, hem de zamansız kaybettiği babasının hayallerini gerçekleştiren Jinna Yang ile içinizi ısıtacak öyküsünü konuştuk. n Eda Yenivatan

N

e zaman ki hayatımızın temel taşları sarsılır ya da bir başkasının hikayesi içimize dokunur; işte o zaman sahip olduklarımızın kıymetini biliriz. Bu her zaman böyle olmuştur. Bu kez dokunaklı hikayesiyle bizi uyandırarak, silkelenip hayata dönmemizi sağlayan kişi Jinna Yang oluyor. Jinna, 25 yaşında New York’lu bir fotoğrafçı. Bundan bir kaç yıl öncesine kadar ise; iyi bir şirkette düzenli bir işi olan, aynı zamanda birçok kişi tarafından takip edilen bir moda blog yazarıydı. Mutluydu, hayatında her şey yolunda gidiyordu. Ta ki çok sevdiği babasının kanser olduğunu öğrenene kadar. Babası Jay Kwan Yang, genç yaşında Amerikan rüyasıyla, Kore’den Birleşik Devletler’e göç eden, ancak işler umduğu gibi gitmeyince, ömrünü sahip olduğu kuru temizleme dükkanında geçirmek zorunda kalan biriydi. Jinna; yakalandığı hastalık sonucu zamansız bir şekilde aralarından ayrılan babası için, “Babam bütün ömrünü sevdiklerinin mutluluğu için harcadı. Ama ne yazık ki her zaman hayalini kurduğu dünya seyahatine çıkamadan uçup gitti” diyor.

GREASEANDGLABOUR.COM İLHAM VEREN PROJE Jinna Yang, babasını kaybettiğinde, hayatının kapılarını dış dünyaya tamamen kapatmış. Her sabah büyük bir keyifle yazdığı moda blogunu ihmal etmiş. Çalışma isteği, hatta yaşama isteği bile kaybolmuş. Jinna, neredeyse bir yılı bu kaybolmuşluk duygusu içinde geçirdikten sonra, “Babam hayalleri ile öldü, ama ben yaşıyorum ve hayallerimi gerçekleştirecek zamanım var” düşüncesiyle umudu yeniden bulmuş ve rüyalarını gerçekleştirmek için yola çıkmaya karar vermiş. İlk iş çalıştığı şirketten ayrılmış ve dolabındaki giysilerin bir çoğunu satarak, İzlanda’ya tek yön bir bilet almış. Giderken yanına bir de dünyayı gezme hayalleriyle ölen babasını da almayı ihmal etmemiş. Nasıl mı? Tabii ki babasının iyi günlerindeki halinin kartondan katlanabilir bir maketini yaptırarak. Bu sayede gittiği her ülkeye ‘babasını’ da götürebilmiş. Böylece, Avrupa’nın çeşitli şehirlerindeki ünlü sembol yapıların önünde, babasıyla poz verdiği maceralı yolculuğu başlamış. Daha önceden moda yazıları yazdığı blogunu da bu proje için kullanmaya karar verip, dokunaklı, ama ilham veren hikayesini dünyayla paylaşmaya başlamış. Paris’te Eiffel Kulesi’nin, İzlanda’da Gullfoss Şelalesi’nin ve Roma’da Colosseum’un önünde, babasının kartondan figürüyle çektirdiği fotoğraflar, yalnızca Jinna’nın ailesine huzuru getirmekle kalmamış. Bir çok insanın da yeniden umudu bulmasına da ön ayak olmuş. Projesi öylesine ilgi çekmiş ki CNN bile kendisini haberleştirmiş.

Her gün onlarca destek maili aldığını belirten Jinna, greaseandglamour adıyla Instagram hesabından ve aynı isimli bloğundan her hafta bir hikaye paylaşıyor. Gezdiği yerleri ve bu proje sayesinde tanıştığı insanları ve hayata dair keşfettiklerini yazıyor. Çocukluk hayalinin bir gezi foto muhabiri olmak olduğunu söyleyen Jinna, ‘For My Father’ projesi kapsamında 60 günde, 18 durağa gideceği bir gezi programı planlıyor. Uğrayacağı duraklardan biri de Türkiye olacak. Yani etrafta kartondan bir figürle kameralara poz veren birini görürseniz, bilin ki o Jinna Yang. Bilin ki o artık her dakikasının kıymetini biliyor ve yalnızca hayallerini gerçekleştirmek için yaşıyor. Hepimize de tavsiyesi; bu diyarlardan giderken, yanımızda anılarımızın olması, rüyalarımızın değil!


Dergisos21x32.pdf

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

1

23/06/14

10:01


18

Yılın heyecanla beklediğimiz ayı geldi çattı! Bir tarafta FIFA 15, diğer tarafta PES 15... Ezeli rekabet, bu ayın sonunda bir kez daha konsollara taşınacak. Biz de bunun şerefine iki oyunun geçmişine ve yeni versiyonuna göz attık. n Erdem Tatar

F

utbol oyunları 80’lerin son çeyreğinde pek çok gencin joystick kırmasına neden olacak kadar hırslı ancak bir o kadar da basit oyunlardı. Kick Off’un tahtını sallayan Sensible Soccer, adına gönderme yaparcasına aklımızı almıştı. Sonrasında Michael Owen Soccer’ından Manchester United Double’a varan pek çok oyun çıktı. Bilgisayarlar ve atari salonları, oyun trendleri bakımından taban tabana zıtlardı. Evdekiler bambaşka oyunlar oynarlarken, Super Sidekicks ve devam oyunları jeton canavarlarının gözdesi olmuştu. Gel zaman - git zaman, Actua Soccer’ın başı çektiği üç boyutlu futbol oyunlarının tahtına

FIFA 15

EYLÜL 2014

FIFA ve Winning Eleven oturdu. FIFA, 1993’ten beri her sene düzenli olarak çıkan versiyonlarıyla joystick krallarının gözdesiydi. Winning Eleven ise konsollardan aldığı güçle dalga dalga geldi. Ardındansa oyunun Avrupa versiyonu olan Pro Evolution Soccer, yani PES girdi hayatımıza.

MİLAT FIFA 99 PlayStation 1 ve 2 belki ülkemizde hak ettiği ilgiyi görmedi ancak PlayStation 3 ile birlikte Sony istediği çizgiyi oturttu. Artık 25 yaş üstü kullanıcılar da video oyunlarıyla haşır neşirdi. Bunu sağlayan en önemli etkenlerse hiç şüphesiz ki FIFA ve PES idi. Ancak PES, FIFA’ya göre konsol devriminde ipi çok önde göğüslemişti. Yavaş yavaş gelişmeye başlayan 3D teknolojisi, oyun dinamikleri, kendini tekrarlayan ve devrim niteliği taşımayan FIFA oyunları, Uzak Doğu’dan yükselen Konami’nin yıldızı PES’i cazip bir alternatife dönüştürdü. Konami, neredeyse her türden oyun yapan bir firmayken EA’in ¨yapımcılık¨ dinamikleri daha çok spor oyunlarıyla örülmüştü. Konami aradaki bu farkı, ürettiği farklı oyunların fizik dinamiklerini futbol oyunlarına yansıtarak kapatmaktaydı ve başarılı da oldu. PlayStation 3’ün gücü sayesinde, Konami’nin PES’i sanal

sahaların yeni şampiyonuna dönüşmüştü. FIFA senelerce nal toplarken PES, timsah yürüyüşüyle kutluyordu başarısını.

BİR DÖNEM KRALDI FIFA’nın elindeki tek kozu lisanslardı. Hakkını yememek lazım; FIFA ilk günden beri birçok takımın orijinal kadrolarını elinde bulunduruyor. ¨Kadrolar, formalar, stadyumlar, forma markaları¨ derken FIFA’nın “gerçeklik” dediğimiz, bir futbol oyununun en önemli özelliği olarak bellenen alanda hiçbir zaman rakibi olamadı. Ülkemizde oldukça yaygın olan PlayStation kafelerin nabzını ölçenler bilirler ki, 2000’lerin ortalarından sonuna dek PES neredeyse tek hakimiydi piyasanın. Varsın Chelsea yerine takımın adı London FC olsun, varsın bazı oyuncuların isimleri okunduğu gibi yazılmış olsun! Ne gam?! PES 15

PES öyle bir çılgınlıktı ki 2007’den sonra çıkan tüm versiyonlara (Türk mod’cular tarafından) Türkiye Ligi kopyalanır olmuştu. Hatta bununla da bitmiyor, spiker de Türkçe konuşuyordu! İşin aslı şu ki PES artık bizim bir parçamızdı ve kolay kolay bırakamazdık. Belki inanmazsınız ama Türkiye’deki PlayStation satışlarının artmasında bu PES mod’larının ve “Türkiye Lig’li” PES kopyalarının rolü vardır. Oyun satışlarına bakıldığında da konsolla direkt uyumlu bir ivme gözleniyordu; evine PlayStation alan


19

EYLÜL 2014

FIFA 15

herkes tıpış tıpış gidiyor, PES’ini de alıveriyordu. Derken bir deprem yaşandı.

FIFA 11 FENA VURDU FIFA neredeyse tüm ekibini değiştirmiş ve muazzam bir oyun geliştirmişti. 2010 sonbaharında yayımlanan FIFA 2011, adeta ¨kralın dönüşü¨nü müjdeliyordu! Oyuna yıllardır hasret kaldığımız o gerçekçi yerçekimi etkisi damgasını vurmuştu. O güne dek oynadığımız oyunlar içerisinde gerçek futbola en çok benzeyen oyun FIFA’ydı. Özellikle de aynı yıl, PES’teki o aşırı ¨atari oyunu havası¨ FIFA’ya dönüşümüzü meşru kılmıştı. FIFA’da attığımız goller, topun direkten dönüşü, yaptığımız fauller hissedilebilir kıvamdaydı. PES’te ise adeta ¨arkasından atlı koşturan¨ bir atmosfer vardı! Bir sonraki seneyse FIFA tamamen tahtı ele geçirmişti. Oyun o kadar akıcı ve bir o kadar gerçekçiydi ki PES’in güçlü rakibine diş geçirmesi adeta imkansızdı. FIFA’nın her geçen sene PES’le arasındaki fark açıldı. 2014’te FIFA, yeni nesil konsollara çıkarak rakibinden bir sene önce yeni konsol severlerle buluştu. Hem de ne buluşma... Pek çok yeni nesil oyun, önceki nesil için de hazırlandığı için aralarında görsellik dışında fark olmaz ve böylece önceki neslin oyuncuları küstürülmez. Electronic Arts ise FIFA’nın PS3 ve PS4 versiyonlarını gece - gündüz gibi birbirinden ayırmıştı. Yeni nesil konsollar için oyuna tam 1000 adet yeni hareket eklenmişti. Yıllardır birbirlerine yapışık gibi duran seyirciler gitmiş ve yerine ayrı ayrı tezahürat yapan, gerçeklerini aratmayan taraftarlar gelmişti. Grafikler ise göz yaşartıcı derecede iyiydi. Hava muhalefeti hiçbir oyunda bu kadar gerçekçi olmamıştı. Ayrıca

oynanış sisteminde de hatrı sayılır değişiklikler vardı. Anlayacağınız, yeni nesil FIFA, ikizinin bile kramponunu dama fırlatıvermişti.

TÜRKİYE LİGİ VAR Eylül ayının sonuna doğru FIFA da PES de yeni oyunlarını yayımlayacaklar. PES biraz kaçak güreşse de FIFA’nın çekinmeye hiç niyeti yok. Tüm takımlar ve oyuncular aslına uygun olarak lisanslılar ve bu senenin büyük sürprizi Türkiye Süper Ligi! Artık son birkaç yıl olduğu gibi sadece Galatasaray değil; Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor hatta bu sene lige yeni çıkan Mersin İdman Yurdu bile oyunda yer alacak! FIFA sırf bu bombasıyla bile ülkemizde PES’e nal toplatır, orası kesin ancak oyunda başka yenilikler de var. Oynanış sistemi başta olmak üzere... Öncelikle fizik modellemesi elden geçirilmiş, hatta bambaşka bir boyuta taşınmış. Artık top, daha gerçekçi şekilde hareket ediyor ancak daha önemlisi, futbolcuların birbirleriyle olan etkileşimleri tam da olması gerektiği gibi. Hatırlarsanız eskiden, özellikle ağır çekimlerde futbolcuların topa tam anlamıyla müdahale etmediğini görürdünüz. Yeni oyundaysa futbolcuların topla gerçekten temas ediyorlar ki bu aynı zamanda oyunun oynanış mekaniğini doğrudan etkiliyor. Bir diğer yenilikse oyundaki yeni duygu motoru. Bu motor sayesinde her bir oyuncu ayrı bir hafızaya sahip olacak ve girdikleri pozisyonları hatırlayacak. Örneğin bir futbolcu, bir pozisyonda sert bir müdahaleye maruz kaldığında bunu hatırlayacak ve sonraki pozisyonda aynı şekilde karşılık verebilecek. Bunlar aynı zamanda görsel yenilikler tabii ki. Yani oyunu ¨yaşamanızı¨ sağlayacak yenilikler... Son olarak, oyuna All

Attack modunun eklendiğini de belirtelim. Bu mod sayesinde son saniyelerde oyunu rakip sahaya tamamen yığabileceksiniz. (Hatırlarsanız Ultra Attack yetersiz kalabiliyordu bazen.) PES’e gelince... FIFA karşısında bu yıl da çok şansı yok gibi gözüküyor PES’in. Ancak görünen o ki oyun bu yıl toparlanmış. Özellikle animasyonlar ve -FIFA’da olduğu gibi- fizik modellemesi elden geçirilmiş. Bunlar da oyunun o arcade havasının biraz olsun kaybolmasını sağlamış. Şutlar ve vuruşlar da eskisine göre çok daha ¨tok¨. Eklenen lisanslı liglerle ve takımlarla oyuna yeni bir soluk geleceği kesin. Kısacası, bu yıl olmasa bile gelecek yıl PES, FIFA’yı iyiden iyiye zorlayabilir çünkü iyi yolda. Ancak dediğimiz gibi, favorimiz yine FIFA. Sonuçta iki oyuna da yıllarımızı verdik ve ikisinin de yeni versiyonlarıyla tanışmak için can atıyoruz. Ne demişler: İyi olan kazansın!

PES KAPAĞINA YENİ TRANSFER Futbol oyunları için kapakta yer alacak futbolcu da en az oyunun kendisi kadar prestij meselesidir. PES serisi Messi’yi üç yıl önce FIFA’ya kaptırmıştı. Bunun acısını Cristiano Ronaldo’yu renklerine bağlayarak çıkarmıştı. Portekizli yıldız iki yıl boyunca PES kapaklarını süsledikten sonra formasını bu sene itibariyle başka bir yıldız futbolcuya devrediyor. Bayern Munich’in yıldızı Mario Götze artık PES kapağının kaptanı! Bakalım bu yeni transfer, son yıllarını FIFA’nın gölgesinde geçiren seriye uğur getirecek mi?



move your lee Let’s celebrate 125 years of denim expertise


22

EYLÜL 2014

BAŞKA TOPRAKLARIN RENKLERİ Barış ve Simge Uzunhan çiftinin unutulmaya yüz tutan kartpostal kültürünü yaşatmak adına 3 yaşındaki oğulları Toprak için açtıkları siteye dünyanın dört bir tarafından kartpostal yağıyor. Siz de gittiğiniz yerlerden Toprak’a kartpostallar göndererek Uzunhan çiftinin projesine destek olabilirsiniz. n Duygu Kaçar

İ

nternetin eskiye dair birçok güzel alışkanlığı yok ettiğini düşünüyorsanız; nostaljik bir iletişim yoluyla teknolojiyi birleştiren ‘Başka Toprakların Renkleri’ projesi fikrinizi değiştirebilir. Barış ve Simge Uzunhan çifti yaklaşık dört yıldır oğulları Toprak için dünyanın dört bir yanından gelen kartpostalları topluyor. Genç çift bu sayede oğulları Toprak’a tecrübelerle dolu bir hazine bırakmayı hedeflerken, www. colorsofotherlands.com adresi üzerinden de ziyaretçileri bambaşka diyarlara sürüklemeyi amaçlıyor.

gönderme zorunluluğunda hissediyor. Halbuki güncel olaylar ve çevremizde olan bitenlerle ilgili de Toprak’a kartlar gelmesini istiyoruz. Bu tip hayata dair cümleler de bizim için çok değerli” diyor.

MALEZYA İLE BAŞLADI

AMSTERDAM HİKAYESİ

Sitenin yaratıcısı Barış, Toprak 40 günlükken gitmek zorunda kaldığı Malezya seyahatinde fikrin tohumlarını atmış. Barış o günü, “Malezya’dayken bir kartpostal aldım. Derken birden bu geleneğin yakında öleceğini düşündüm. O an aklıma oğluma bir koleksiyon bırakma fikri geldi. Zaten sitedeki ilk kartpostal da bu. Her şey Malezya’dan gönderdiğim kartpostalla başladı” diyerek anlatıyor. Barış ve Simge ilk olarak, yakın çevrelerinden gittikleri yerlerden Toprak’a kart yollamalarını rica ediyor. Fakat zaman içinde projeyi sadece arkadaşlarıyla sınırlandırmak yerine herkese açmaya karar veriyorlar. Bu düşünceyle fikir daha da büyüyor. Daha çok kişi kartpostal yollayabilsin diye www.colorsofotherlands.com adıyla hemen bir websitesi açıyorlar.

SAYI 400’Ü GEÇTİ! Uzunhan çifti şu ana kadar 400’ün üzerinde kartpostal toplamayı başarmış. Çift, Toprak’a gelen her kartı paylaşıp, yazılanları bir de İngilizceye çevirerek gelecekteki Topraklar’a hikayeler bırakmayı hedefliyor. Sitede Zanzibar’dan Şangay’a dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce kartpostal var. Tüm bu kartpostalların üzerinde gönderildikleri yerlere dair Toprak’a öneriler bulunuyor. Barış ve Simge gelen her kartpostalı heyecanla siteye yerleştirdiklerini belirtirken, Barış, “İnsanlar kendilerini nedense yalnızca gittikleri yerden, o yerle ilgili kartpostal

Barış, Toprak ve Simge

Bu arada siteye gelen en ilginç kartpostal hangisiydi diye merak ediyoruz. Barış ve

Simge’nin yanıtlarından bize en eğlenceli gelen Amsterdam hikayesi oluyor. Olay şöyle gelişiyor: Barış’ın annesi ve babası Amsterdam’a tura gidiyorlar. İlk iş hevesle Toprak’a kartpostal atmak oluyor. Kartpostalın üzerine “Torunum inşallah buralara da gelirsin” yazıyorlar. Kartpostalı gördüklerinde Barış ve Simge’nin yüzünde bir tebessüm oluşuyor çünkü farkında olmadan seçtikleri kartpostalda Amsterdam’ın “meşhur” bölgesi Redlight District’in fotoğrafı var :)

POSTACI DA TANIŞMIŞ Toprak’ın kendisi için oluşturulan bu harika koleksiyondan haberi var. Henüz yazılanları okuyamasa da her kartpostal geldiğinde kendisine gösteriliyor. Hatta Toprak’ın kartları postacının bile dikkatini çekmiş. Bir gün Toprak’a 11 tane kart birden gelince postacı merak edip Toprak ile tanışmaya eve çıkmış ve Toprak’ın daha yeni yürümeyi öğrenen bir bebek olduğunu görünce doğal olarak oldukça şaşırmış. Peki tüm bu kartpostallar ne olacak? Barış’ın bu konudaki yorumu, “Toprak 15 yaşına geldiğinde kartpostal kültürü bitmiş bile olabilir. Kim bilir elinde binlerce kartpostal olunca ‘Anne, baba manyak mısınız, bu ne?’ bile diyebilir. ‘Senin için bu kadar uğraştık, bunu devam ettir’ demek gibi bir lüksümüz yok. Biz şu anda Toprak’a bir tohum ekiyoruz ama alacağı kararlar tamamen ona ait” oluyor. Benim de gelecekteki Topraklar’a söyleyeceklerim var diyorsanız, Toprak Uzunhan Tophanelioğlu Cad. No:56 Köşk Sitesi B4/12 Koşuyolu, Üsküdar, İstanbul adresine kartpostallarınızı ulaştırabilirsiniz!


MÜZİK E

Y

L

Ü

L

2

0

1

4

AÇLIK OYUNLARI LORDE’A EMANET LORDE, çıktığı günden beri dünya müzik piyasasının gözbebeği olan şanslı müzisyenlerden. Geçtiğimiz yıl kazandığı Grammy ödülüyle haklı başarısını taçlandıran genç ve güzel yıldız, yakın zamanda Hollywood’un da gözbebeği olacağa benziyor. Yanlış anlaşılmasın, yeni bir filmde rol falan almayacak ama çok önemli bir projenin başına getirildi. Lorde artık The Hunger Games: Mocking Jay–Part 1 filminin soundtrack’inin patronu. Albümden yayımlanacak ilk single kendi imzasını taşıyacak. Bununla birlikte bir de sır gibi saklanan düet projesi olduğu da kulislerde konuşuluyor. Soundtrack albümünün geri kalanında hangi sanatçı ya da grupların hangi şarkıları ile yer alacağı da tamamen Lorde’un kontrolünde. Açlık oyunlarının ilk iki filminin soundtrack albümlerinde Arcade Fire, The National, The Decemberists, Patti Smith ve Coldplay gibi kalburüstü isimler yer almıştı. Bu defa da bir istisna olmayacağını umuyoruz. Şimdiden tüm müzik piyasasının merakla beklediği bu soundtrack albümü, filmin vizyon tarihiyle aynı gün olan 21 Kasım’da tüm dünyada satışa sunulacak. Lorde’un, filmin dünyanın dört bir yanında düzenlenen galalarına katılacağı da kesinleşti. Los Angeles ve Londra galalarında kısa birer Lorde konseri sürprizi var. Bakalım genç sanatçı bu önemli sorumluluğun altından kalkabilecek mi?

ÜÇ YENİ RENK İLE SATIŞTA DANIMARKALI teknoloji devi Bang & Olufsen’ın beğenilen B&O BeoPlay H6 kulak üstü kulaklıkları, üç yeni çeşidiyle satışa sunuldu. 3 yeni renk kahverengi ve bronzun buluşmasını, koyu mavi bulutlardaki gri ile mavinin birlikteliğini, grafit kırmızı ile gri eşleşmesini müzik tutkunlarına sunuyor. Bu ay Bang & Olufsen’ın Nişantaşı’ndaki şubesinde satışına başlanacak olan kulaklıkların fiyatı 450 Euro olacak. Seste herhangi bir kesilme ya da yoğun bas olmaksızın, neredeyse canlı müzik performansına eşdeğer ses kalitesine sahip olan B&O BeoPlay H6, tasarımlarıyla da dikkat çekmişti. Müzik paylaşımınızı sağlayan mekanizma ve tercihinize uygun olarak kulaklık kablosunu soldan sağa değiştirme imkanı sunan B&O BeoPlay H6, sadece 230 gram ağırlığında.


24

EYLÜL 2014

FOO’LARDAN 8 KATLI DÖNÜŞ ÜÇ YILLIK bekleyişin ardından 2011 çıkışlı Foo Fighters albümü Wasting Light’a kardeş geliyor. Hem de ne geliş! Foo Fighters oldukça uzun bir aranın ardından dev bir projeyle dönüyor. Merakla beklenen yeni Foo Fighters albümünün adı Sonic Highways. Sonic Higways, grubun sekizinci stüdyo albümü. Bu sebeple Amerika’nın sekiz ayrı bölgesinde yer alan sekiz farklı şehirde kaydedildi. Bu sekiz şehrin ikon olmuş müzisyenleri de albüme konuk oldular ancak şimdilik hangi şehirden kimin konuk olduğu sır gibi saklanıyor. Albüm 10 Kasım’da raflarda yerini alacak. Bu sekiz şehri merak ediyorsanız hemen sayalım; Chicago, Austin, Nashville, Los Angeles, Seattle, New Orleans, Washington DC ve New York. Her bir şehrin müziğine derin bir bakış atan ve tüm kayıt sürecini anlatan bir belgesel yapım da yolda. Foo Fighters: Sonic Highways adlı belgeselin yönetmeni ve sunucusu ise; Dave Grohl’dan başkası değil elbette. Bu kış Foo Fighters’la çok sıcak geçecek, sekiz şarkı özlem gidermeye yeter mi yetmez mi Kasım ayında göreceğiz.

BEATLE WEST? HER ŞEY geçtiğimiz sene The Beatles’ın efsane ismi Paul McCartney’in “Eğer bir gün bir rap ortaklığına gidersem bu Jay Z ya da Kanye West ile olur” sözleriyle başladı. Müzik piyasasında dedikodu kazanları kaynadı ve bu demecin altı her gün daha da harlandı. En son çıkan dedikodu ise Kanye’nin sonbaharda yayımlanacak albümünde ikilinin bir ortaklığa gittiği yönünde. Adının ‘Piss On My Grave’ olduğu söylenen şarkının gerçekten de bir McCartney düeti olup olmadığı ise soru işareti. İkilinin bir süredir Kanye’nin stüdyosunda zaman geçirdiği de biliniyor. Bu stüdyo sürecinden şarkı, şarkılar ya da bir albüm çıkar mı muamma ancak Paul ve Kanye dirsek temasını kesmiyorlar. Bir süre önce McCartney’nin Los Angeles konserini izlemeye giden West ailesi muhtemelen basına “hazır olun” mesajı vermek için oradaydı. Jay Z, daha önce Grammy ödüllerinde Paul’le aynı sahneyi paylaşmıştı. O yüzden Kanye’nin durumu eşitlemek adına bu işbirliğine daha ciddi yaklaştığı tahminlerimiz arasında. Umarız bu ortaklık gerçekleşir ve farklı tarzların iki efsane isminden şahane şarkılar dinleriz.

O, AŞKA DAVET EDİYOR

DİVA İLE SİNEMA KEYFİ İzlanda ve dünya müziğinin en önemli seslerinden Björk, 2011 yılında çıkmış olduğu turnesinde kaydettiği bir konseri müthiş bir kurguyla “Björk: Biophilia Live” adlı konser filmine dönüştürdü. Björk, dünyanın yaşam mimarlarına adadığı bu filmde hem şarkılarını renkli sahne performansıyla süslüyor hem de yaklaşık iki saatlik bir sürreal sinema deneyimiyle konserini birleştiriyor. Eylül ayında Amerika ve Avrupa’nın farklı noktalarında gösterime girecek olan filmin ülkemizde film festivallerinden birine de konuk olmasını umuyoruz. Aralık ayında da DVD formatında yayımlanacak olan “Björk: Biophilia Live” bir konser filminden fazlasını uman, Björk şarkıları eşliğinde yaşadığımız gezegenin ruhunun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkmak isteyen herkesi tatmin edecek, eminiz.

YEAH YEAH YEAHS’IN sevilen solisti Karen O, yepyeni solo albümünün tanıtımı için kolları sıvadı! Albümün adı Crush Songs olarak açıklandı. Karen O’ya göre albüm sapına kadar bir aşk albümü olmuş. Bu albümün çıkışı şerefine Karen O, New York, Los Angeles, Londra ve Berlin’de oldukça küçük mekanlarda çok samimi konserler verecek. Eylül ya da Ekim aylarında bu dört şehirden birindeyseniz kaçırmayın deriz. Karon O, aynı zamanda albümünün plak basımını da özel etkinliklerle kutlayacak ve bu kutlamaları dünyanın dört bir yanındaki hayranlarının evlerinde yapacak! Tam yirmi şehirde birden (maalesef ülkemizden bir şehir yok listede) eşzamanlı düzenlenecek etkinliğin farklı sürprizleri de olacak. Bu yüzden Karen O’nun sayfasını takip etmenizde fayda var, bir başka faydalı hareket de Crush Songs’u edinmek olacaktır!


25

EYLÜL 2014

BÜYÜK USTADAN DESTINY’E ŞARKI

KÜLT DEMO YENİDEN YAYIMLANACAK!

VIDEO oyunları artık, dünya çapında sansasyon yaratan fenomenler. Eskilerin o basit oyunlarının yerini milyon dolarlık prodüksiyonlar ve milyar dolarlık bir pazar aldı. Maliyetler ve prodüksiyon kalitesi arttıkça hiç şüphesiz oyun firmaları rakiplerine çelme takacak prestijli hamleler yapmak için birbirleriyle kıyasıya yarışıyor. 2014 yılının en merakla beklenen oyunlarından olan Destiny ise oyun severleri muazzam bir uzay aksiyonunun göbeğine fırlatırken onlara Paul McCartney dinletmeye de kararlı! Yanlış duymadınız! The Beatles’ın efsane ismi Paul McCartney, Destiny adlı video oyunu için sıfır kilometre bir şarkı kaydetti. Kayıtlar efsanevi Abbey Road stüdyolarında tam 120 kişilik bir orkestrayla kaydedildi. Aylardır sır gibi saklanan şarkıyı duymak için 9 Eylül’ü beklememiz gerekecek!

AMERIKAN yeraltı müziğinin en önemli gruplarından olan Fugazi’nin 1988 yılında yayımlanmış ve o dönem büyük ses getiren “First Demo” adlı kaydı yeniden yayımlanıyor. Fugazi’nin sadece on konser verdikten sonra stüdyoya kapanıp kaydettiği bu demo, plak, CD ve MP3 formatlarında yayımlanacak. Demoda, 1989 yılında yayımlanan State of the Union adlı toplama albümün yanı sıra, başka hiçbir resmi kayıtta bulunmayan In Defense of Humans ve First Demo kayıtları sırasında yazılıp kaydedilmemiş Turn off Your Guns adlı iki de ek şarkı yer alacak. Yirmi altı yıllık bu yeraltı zenginliği adeta kaynağından fışkırırcasına gün ışığına çıkıyor. Sonbaharda yayımlandığında kaçırmayın deriz.

GENÇ AKTÖRDEN ALBÜM SÜRPRİZİ

ŞAMATA GRUP FİLM OLUYOR AMERIKA’NIN en çok izlenen komedi programı olan Saturday Night Live’ın üç oyuncusu tarafından kurulan parodi pop grubu The Lonely Island, inanılmaz bir başarı yakalamış ve milyonlarca single satmıştı. Tamamen geyik şarkılardan oluşan üç albüm yayımlayan üçlü; Andy Samberg, Akiva, Schaffer ve Jorma Taccone’nin grubundan haberiniz yoksa ivedilikle dinlemenizi tavsiye ederiz. Grubun uluslararası hit olmuş Dick in a Box, Jizz in My Pants, Like a Boss, I Just Had Sex gibi şarkılarının klipleri de en az şarkılar kadar renkli. Tabii hemen her The Lonely Island şarkısında bir de konuk bulunuyor. Hugh Jackman, Solange, Adam Levine, Akon, Justin Timberlake ve Lady Gaga bugüne dek grupla düet yapmış isimlerden sadece birkaçı! The Lonely Island sıradaki adımı atıyor ve ünlü yapımcı / yönetmen / senarist Judd Apatow’un desteğiyle ilk uzun metrajlı filmlerine hazırlanıyor. Film gelene kadar grubun klipleri sizi oyalayacaktır, devasa şamataya hazır olun!

MICHAEL CERA, yakın dönem Amerikan sinemasının sevilen aktörlerinden . Özellikle de oynadığı bağımsız komedileri göz önüne alırsak bu alandaki en önemli oyunculardan olduğunu söylesek abartmış da olmayız. Hafızanızı tazeleyelim: Scott Pilgrim vs. the World, Youth in Revolt, Nick and Norah’s Infinite Playlist, Juno ve Superbad. Sinemayla değil de dizilerle arası daha iyi olan okuyucularımız ise kendisini Arrested Development dizisindeki rolüyle hatırlayabilirler. Cera’nın daha önce Mister Heavenly adlı grupla haşır neşir olduğunu biliyorduk da, solo bir albüm çıkaracağı aklımıza gelmezdi! Bandcamp adlı siteden ücretsiz erişebileceğiniz albüm indie tarzda sevimli bir yapım olmuş. Kendi imkânlarıyla kaydettiği albümü sevenleriyle ücretsiz paylaşan Cera’yı tebrik ediyoruz.


26

EYLÜL 2014

Hasan Kale

KÜÇÜCÜK TUVALLERDE KOCAMAN DÜNYALAR Bugüne kadar bu sayfalarda sizlere mikro art tekniği ile harika işler çıkaran birçok ismi tanıttık. Bu kez bizden biri ile tanıştırmak isteriz. Karşınızda ünlü minyatür ustası Hasan Kale... n Özge Gülsoy

1

959 doğumlu Hasan Kale, çocuk yaşta resim çizmeye gönül vermiş alaylı bir ressam. İlk zamanlar daha çok büyük boy tuvallere çalışmalar yapmış. Fakat zaman içinde çok küçük çizgileri de çizebildiğini fark edince, çok daha zor bir alt dal olan mikro sanata yönelmiş. Kale’nin ilk mikro çalışması ise 1996 yılında Meksika fasulyesi üzerine yaptığı İstanbul panoraması olmuş. Yaklaşık 20 yıldır bu alanda çalışmalar yürüten Kale, sınırları ne kadar zorlayabileceğini denerken, soğan zarından toplu iğne ucuna, sinek kanadından pirinç tanesine kadar bir çok minyatür objeye İstanbul portrelerini sığdırmayı başarmış. Kale’nin kullandığı en küçük tuval ise incir çekirdeği olmuş.

ÇIPLAK GÖZLE ÇİZİYOR Bugüne kadar 200’ün üzerinde minyatür çalışmaya imza atan Hasan Kale, minyatür sanatına geçişini hayatının dönüm noktası olarak niteliyor. Hiçbir akademik eğitim almadan bu yola çıkan Kale, yol göstericilerini ise çok eskilerden seçmiş. “Mehmet Siyah Kalem’den fırçanın

kıvraklığını, Levni’den renk ve ahengi, Osmanlı’nın baş minyatürcüsü Nakkaş Osman’dan sultan portrelerinin inceliğini gördüm” diyen Kale, kendi alanında Türkiye’de ve dünyada benzer çalışmalar yapan sanatçılar olsa da, çıplak gözle bu işi yapan ender isimlerden biri olduğunu dile getiriyor. Yani birkaç milimlik objelere çizdiği resimlerin detaylarını bizler büyüteç yardımıyla ancak görebilirken, o çıplak gözle bunu başarıyor. Böceğin bir kanadına Galata Kulesi’ni, diğer kanadına Süleymaniye Camii’ni sığdırabilmiş örneğin. Gerçekten bravo!

İSTANBUL AŞIĞI Çalışmalarının neredeyse tamamında İstanbul’u resmeden Kale, kolayca anlaşılacağı üzere tam bir İstanbul aşığı. İstanbul’u ‘’Aşk, yaşadığım şehir, mistik ve anlaşılamayan’’ diye ifade eden Kale, yüzyıllardır ressamlar, şairler ve yazarlar tarafından anlatılan şehrin hala tam olarak anlaşılamadığına vurgu yapıyor. Bu yüzden de sevdiği şehri kendince anlatmaya çalıştığını dile getiriyor. Mikro sanata gönül vermiş bir sanatçıdan bekleneceği gibi detaylar ve estetik Hasan Kale’nin olmazsa olmazlarından. NeoKlasik ve Neo-Oryantalist sanat akımları da sanatçının fırçasına en yakın hissettiği akımlar. Büyük sabır gerektiren mikro çizimler tahmin edebileceğimiz gibi pek kısa sürede yapılacak işler değil. Kale’nin çizimleri bazen 3 gün, bazense aylarca sürüyor. Örneğin arı kanadına gerçekleştirdiği bir çizim yaklaşık iki ayını almış. Diğer taraftan Kale’nin çalışmalarını incelediğimizde çizimlerini birbirinden oldukça farklı objeler üzerinde gerçekleştirdiğini görüyoruz. Çivi üzerine bir kayığı, çubuk tarçın

üzerine İstanbul panoramasını, levrek puluna Ayasofya Cami’ni, fırçaya saltanat kayığını, keçeye Galata Kulesi’ni, fasulye üzerine 1. Abdülhamit’in resmini, kabak çekirdeğine İznik çinisini ve mercimeğe vazoyu sığdırmayı başarmış.

BİRÇOK PROJESİ VAR Birçok sanat projesine dahil olan Hasan Kale, farklı tasarım alanlarında da çalışmalar yapmış. Örneğin mücevher markalarına Sur-u Sultani, Siyah Beyaz ve Esinlenmeler adı altında çeşitli koleksiyonlar hazırlamış. Hatta bununla yetinmeyip, mücevher tasarımcılığında 600’e yakın öğrenci yetiştirmiş. Hasan Kale farklı olmak, rekor kırmak ya da tek olmak gibi bir endişe içine hiç girmemiş. Aksine unutulan, es geçilen, her gün baktığımız ama görmediğimiz objelere farklı gözle bakmamızı amaçlayarak yola çıkmış ve bunda da başarılı olmuş. Yurt dışında Türkiye’den daha çok tanınıyor ve anlaşılıyor olmasına da hiç kafasına takmıyor. Bundan sonrası için önünde birçok projesi olan Kale, uzun zamandır planladığı saç teline İstanbul’u çizme projesini artık hayata geçirmeyi planlıyor. Bir Mikro Sanat Müzesi açmak. Eğer bu hayalini gerçekleştirebilirse, bu müze dünyada ilk ve tek olacak.


VANS X STAR WARS™

Vans takes off for a galaxy far, far away and joins forces with STAR WARS to create an iconic collection featuring artwork from the original films. Combining inspiration from the Vans archives and timeless STAR WARS characters, the two come together to create a truly classic collection. starwars.com

© 2013 Lucasfilm Ltd. & TM. All rights reserved.


28

EYLÜL 2014

EN YARATICI DÜĞÜN FOTOĞRAFLARI! Bir Postkolik güzelliği daha! Yıllar sonra baktığınızda bile eğleneceğiniz düğün fotoğrafları için, ilham alacağınız yaratıcı fikirleri bir araya getirdik. Dahası tablet dergimizde! n Eda Yenivatan

FİLM TEMALI FOTOĞRAFLAR Bu grupta, ışın kılıçlarının havada uçuştuğu, gelinlerin Prenses Leia olduğu Star Wars’tan tutun da, düğün ahalisinin T-Rex’ten kaçtığı Jurassic Park’a kadar bir çok çılgın örnek var. Sonuçta ortaya çıkan işlerin güzelliği tartışılabilir ama çekimlerde çok eğlenme garantili bir seçenek.Sonuçta ortaya çıkan işlerin güzelliği tartışılabilir ama çekimler de eğleneceğiniz garanti!

SÜRREAL ÇALIŞMALAR YARAMAZ GELİNLER Bu aralar düğün fotoğraflarında bir moda da, gelinleri hanım hanımcık moddan biraz çıkarıp, onları biraz muzur halleriyle görüntülemek. Damadı yerlerde süründürüp çekiştirirken, ya da nedimeleriyle ortalığı karıştırırken poz veren gelinler, bir hayli eğlenceli işler ortaya çıkarıyorlar.

SU ALTINDA MUTLULUK Diğer alternatiflerden bir tık daha maliyetli olan su altı teması, sonuçta ortaya çıkan etkileyici fotoğraflar açısından bir hayli tercih ediliyor. Gelinlikle suda durmak, gelinler için biraz zahmetli olsa da, su altında beyaz elbiseleriyle bir masal prensesine benzemeleri, bu alternatifi oldukça cazip kılıyor.

KAHRAMAN DAMATLAR Bir süper kahramanla evlenmek hangi kızın hayallerini süslememiştir ki? “Ee baktık gerçek dünyada onlardan yok, biz de bari düğün fotoğraflarında ‘mış’ gibi yapalım” diyen gelinlerin tercihi olan bu konseptte, gelin koluna takıyor bir Batman’i ya da bir Superman’i, birlikte kameralara gülümsüyorlar. Hayalleri, yıllar sonra çocuklarıyla düğün fotoğraflarına bakarken “Yavrum senin baban aslında bir süper kahraman!” demek.

Sürreal düğün fotoğrafları derken, aklınıza gelinin, minyatür damadı eline aldığı photoshop ‘harikası’ işler gelmesin. Bu grubun ilgi çeken işleri, dijital manipülasyonlar yapılarak, çok gerçekçi görünen fantastik sahnelerle yaratılan rüya ortamları aslında. Ellerindeki şemsiyelerle uçan sağdıçlardan tutun da, bir Dali tablosundan fırlamış gibi duran geline kadar farklı örnekler barındıran bu temada, başarılı bir sonuç almak için retouch konusunda uzman bir fotoğrafçı bulmanız şart!


MODA E

Y

L

Ü

L

2

LADY GAGA’DAN

EAU DE GAGA 16 EYLÜL akşamı İstanbul’da ağırlayacağımız çılgın şarkıcımız Lady Gaga sessizliğini güzel bir koku eşliğinde bozmaya hazırlanıyor. Daha önce FAME adını verdiği son derece karanlık ve gizemli görünümlü parfümünün ardında bu sefer daha kadınsı ve ağırbaşlı bir tercih yapmışa benziyor. Küçük canavarlarına Eau de Gaga adlı yeni parfümünün geldiği müjdesini Instagram hesabından duyuran Lady Gaga, lansmanın gizemini korumak için daha fazla açıklama yapmaktan kaçınıyor. Eau de Gaga köşeli hatlara sahip, koyu renk ve oldukça zarif görünümlü şişesinden de anlaşılacağı gibi unisex bir kokuya sahip. Kokunun son derece seksi olduğunu belirten şarkıcı, şişe seçiminde zamansız, elegan ve lüks bir tercih yapmış. Gaga’nın parfümü yaratırken esinlendiği ve aynı zamanda kampanyanın mottosu olarak kullandığı slogan ise ‘macera tutkunu bir kadın ve onu seven erkek’. Ünlü fotoğrafçı Steven Klein tarafından çekilen kampanya fotoğraflarında Lady Gaga, sapsarı saçları seksi elbisesi ile bir yığın çıplak erkeğin arasında hatta yer yer üzerinde görülüyor. Süper-photoshoplu halleri dikkatimizden kaçmayan Gaga seksiliğinin altını çizmeden duramıyor. Eau de Gaga No.1 olarak adlandırıldığı için devamının da geleceğini sandığımız parfümün önümüzdeki aylarda piyasaya çıkması bekleniyor.

ÖRDEK DUKAKLI DOSTUMUZ B.DUCK ile şimdiye kadar tanışmamış olabilirsiniz. Ama bu tanışır tanışmaz ona hayran olmayacağınız anlamına gelmez. Bu sevimli ördek, dünyanın en ünlü ördeklerinden biri. Neşeli ve eğlenceli ürünleri ile hepimizin hayatına renk katan B.Duck, şirin sırt çantası ile kalbimizde taht kurmuş durumda. Üç boyutlu dudakları ile süslediği bu sarı çanta ile ördek B.Duck her yerde yanımızda. Tüm dünyada fırtınalar estirecek kadar meşhur olan sarı dostumuz, her yaşa hitap eden ürün yelpazesine sahip. Birçok internet sitesinde bulabileceğiniz bu sevimli ürünün fiyatı ise 99 TL.

0

1

4


30

EYLÜL 2014

YENİ BİR FAVORİ DOĞUYOR GELIN SIZI Beyoncé ve Sky Ferreira’nın en sevdikleri markadan biri ile tanıştıralım: Obesity&Speed. 2003 yılında New York’ta kurulan marka, stil olarak ünlü Amerikan markası Urban Outfitters’a benziyor fakat çok daha havalısı! Motto olarak ‘koşuşturma hiçbir zaman ölmez’ cümlesini benimseyen Obesity&Speed, kendine özgü ve özgür çizgilere sahip. Genellikle koleksiyonlarında yazılı tişörtler, asi kombinasyonlar ve kullanışlı parçalar bulunuyor. Obesity&Speed Amerika sınırları içerisinde de gittikçe büyümeye başlıyor. Beyoncé ve Sky Ferreira’nın dışında Kesha’nın da favorisi olan marka sokak stilinde öncü tasarımlar barındırıyor. Küçük bir örnek vermek gerekirse, Beyoncé’nin Jay-Z ile birlikte çıktığı ‘On the Run’ turunda taktığı ikonik başlık da Obesity&Speed’den. Sadece kadın şarkıcı hayranları olduğuna bakmayın, aynı zamanda erkek ürünleri de üretiyor. Henüz Türkiye’de mağazası bulunmayan marka, online satış ile uluslararası gönderim yapıyor.

BILLUDI’NİN NEŞELİ BROŞLARI Fotoğraf makinenizi boynunuzda taşımaktan bıktınız mı? O halde yakanıza takın! Gazetenizi elinizde tutmaktan sıkıldınız mı? Onu da yakanıza kondurabilirsiniz. Ya da yerine ulaşmamış bir mektubu nereye koyacağınızı mı bilemediniz? Onun da yeri tam yakanızın üzeri! Billudi tasarımın ürettiği birbirinden yaratıcı ve sevimli broşlar adeta yakanızı neşelendirmek için üretilmiş. Önce hayal kurularak başlayan Billudi tasarımın hikayesi, bu hayallerin el emeği ile tasarlanıp rengarenk, çeşit çeşit neşe dolu broşlara dönüşmesi ile tamamlanıyor. Bu yaratıcı ürünlere shopthedesign.com web sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz. Hwww.shopthedesign.comH

BİRİ VINTAGE Mİ DEDİ? BU CLUTCH’A tam anlamıyla ba-yıl-dık! Bir çanta, bu kadar şirin, bu kadar retro ve bu kadar şık olabilirdi! Bu sevimli şey vintage esintili clutch çantaları ile ünlü Amerikalı tasarımcı Edie Parker’ın eseri. Tüm çantaları küçük birer kutu şeklinde ve farklı desenlerden oluşan Parker’ın oldukça yaratıcı çalışmaları bulunuyor. Tamamıyla akrilikten yapılan çantalar el yapımı ve Amerika’da üretiliyor. İçerisinde geniş bir ayna bulunan clutchlar, partilerin vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik minik kutucuğumuz olacak bir de karanlıkta parlama özelliğine sahip! Tek sorunumuz ürünlerin fiyatı. Bu güzelliğin bedeli ise tam 1.295 dolar!

KATE MOSS BU SEFER KAMERA ARKASINDA EFSANE model Kate Moss’u kamera önünde görmek bizleri hiç de şaşırtan bir olay değil. Fakat ünlü model bu sefer bir değişiklik yaparak kamera arkasına geçti ve bunu Vogue dergisinin İngiltere edisyonu için yaptı. Son zamanlarda yer aldığı kampanyalar ile ününden ve başarısından hiçbir şey kaybetmediğini gözler önüne seren İngiliz model, el attığı işlerle her geçen gün daha da başarılı bir kariyere sahip olduğunun mesajını veriyor. Vogue İngiltere’nin Eylül sayısı için kamera arkasına geçen Kate Moss, Lara Stone’un modellik yaptığı bir kısa film çekti. Arka plan müziği olarak eşi Jamie Hince’in the Kills grubundan bir parça seçen Moss, son derece başarılı ve özgün bir işe imza atmışa benziyor. Filmi izlemek için tablet dergimize göz atın. Üstelik orada çok daha fazla haber de bulacaksınız.


31

EYLÜL 2014

YENİLİKÇİ TAYT TASARIMI NIKE, yaratıcı isimlerle gerçekleştirdiği birlikteliklerle yenilikçi ürünler ortaya koymaya devam ediyor. Farklı alanlardan sanatçıların yorumladığı “Tight of the moment” serisi, bu kez São Paulo-Brezilya merkezli fotoğraf sanatçıları Flavio Samelo ve Jayelle Hudson’ın tasarımlarıyla yeniden yorumlanıyor. Sınırlı sayıda üretilen 3 farklı tayt tasarımına imza atan sanatçılar, insan ve doğanın yer aldığı ortak dünyaya yoğunlaşmış. 3 taytın yer aldığı koleksiyonun üç numaralı parçası NTM x Energía Vivaz Eylül’de spor tutkunlarıyla buluşmaya hazırlanıyor.

MÜZİK BÖYLE DİNLENİR! ŞU ANDA dünyanın ne büyük iPod’u ile karşı karşıyasınız! Çünkü bu sweartshirtle iPod’un ta kendisi sizsiniz! Sweatshirtün üzerindeki oynatma tuşuna bastığınızda kapüşonun içinden müzik dinleme imkanı sunan Blomor Felpa iPod, size yaşayan bir iPod olma şansını veriyor. Blomor 2000’lerin başında kurulmuş bir İtalyan markası. Tam anlamıyla bir giyilen teknoloji örneği olan bu eğlenceli sweatshirtü ortaya çıkarmak için İtalyan teknoloji şirketi Hi-Fun ile işbirliğine girişen marka, son derece dikkat çekici bir ürüne imza atmış. Sokak stilinde başarılı ürünler üreten Blomor’un ürün yelpazesinde birbirinden eğlenceli ve şaşırtıcı tişört ve elbiseler de bulunuyor. Bunların yanında şapka eldiven ve çanta gibi aksesuarlar da üreten markanın ürünlerine C-79 Showroom üzerinden ulaşabilirsiniz.

TREND ALARMI: KULAK AKSESUARLARI SON ZAMANLARDA moda bloggerlarının ve trend-setterlarının kulağında küpe dışında, farklı aksesuarlara da mı rastlar oldunuz? Ya da kırmızı halıda en şık kıyafetlerini bu asi küpeler ile tamamlayan ünlüler mi görüyorsunuz? Evet, tam da üzerine bastınız! Bu yepyeni bir trend alarmı. Londra tabanlı tasarımcı Maria Black de bu trendi es geçmeyenlerden. Maria, son derece modern görünüme sahip, hem sportif hem şık ürünler üreten yetenekli bir tasarımcı. Tamamıyla altın olan bu kulak aksesuarının fiyatı 94 Euro. Maria’nın tasarımlarına net-a-porter’dan ya da kendi sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

MODERN FES DEVRİ BAŞLIYOR BU KIŞ kafanızda bir fesle dolaşmak ister miydiniz? Ya da sevimli püsküllü bir başka fes versiyonu ile. Eğer sıkıcı aksesuarlardan bıktıysanız ve klişelerle yüzleşmeye hazır hissediyorsanız sizi Yazbükey’in SonbaharKış koleksiyona davet ediyoruz. Turkish Delights adını verdiği koleksiyonda gelecekten bahseden fallar, kara kedi uğursuzlukları ve nargile gibi Türk işi öğelere yer veren Yazbükey, bu klasiklerin başında gelen fesi de unutmamış. Değişikliğe hasret kaldıysanız ve birazcık cesaretten bir şey olmaz diyorsanız, buyurun favori aksesuarınızı seçin.


32

EYLÜL 2014

ARADIĞINIZ ÇANTAYI BULDUNUZ! Eğer hala tarzınıza uygun, sizi çok iyi anlatan ve özel tasarım bir çanta arayışındaysanız Manu Atelier ile henüz tanışmamışsınız demektir. İki kız kardeş tarafından yaratılan markayı onlarla yaptığımız çok keyifli bir sohbetle tanıtalım. n Pınar Özbakır

Beste Manastır

H

arika tasarımları ve kendinizi özel hissettiren ürünleri ile Manu Atelier’ın bir Türk markası olması göğsümüzü kabartıyor. Üstelik tasarımı ve üretimi ile iç ısıtacak kadar sıcak bir aile işi olduğunu da söyleyebiliriz. Alman ve Rum ustalarının yanında yetişen ve gerçek bir zanaatkar olan babaları Adnan Manastır’ın izinden giden kız kardeşler Beste ve Merve Manastır’ın yarattığı Manu Atelier markasının hikayesini onların Beyoğlu’ndaki atölyesine konuk olarak dinledik. Beste ve Merve, babalarının atölyelerinde deri kokusu ve taptaze çantalar arasında büyümüşler. Daha sonra iki kardeş bu zanaatı yeni nesillere taşımayı bir borç bilerek kendi atölyelerini kurmaya karar vermişler. Beste, üniversitede uluslararası ilişkiler okuduktan sonra ticaretle ilgili işlerde çalışırken, işletme eğitimi alan Merve’nin mezun olması ile birlikte artık kolları sıvamanın vakti geldiğine karar vermişler. Manu Atelier hikayesi de böylece başlamış. Piyasada özgün tasarımlar ve ulaşılabilir fiyatlara sahip olan bir çanta markasının çok fazla bulunmadığının farkında olan Manastır Kardeşler, Manu Atelier’ın bu

Merve Manastır boşluğu doldurmasını hedefleyerek işe koyulmuş. Çanta tasarımlarında özellikle zamansız, belirgin ve sade çizgiler üzerine giden Beste ve Merve elbette ki tasarımlarına kendi tercihlerini de yansıtıyor. Başlıca ilham kaynakları ise kadınlar. Son derece güçlü buldukları kadın figüründen yola çıkarak tasarladıkları ilk koleksiyonları da tarihte oldukça güçlü bir kadın olan Nene Hatun’dan esinlenerek NENE adını taşıyor. Koleksiyonun tek ilham kaynağı kadınlar değil elbette. Aynı zamanda mimariden de esinlenen Manastır Kardeşler, Mardin mimarisi ve kubbe mimarisini de tasarımlarında kullanmışlar. Koleksiyonun özel bir hedef kitlesi bulunmadığının altını çizen Beste ve Merve, yine de hitap ettikleri kadınların kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü ve ne istediğini bilen kadınlar olduğunun altını çiziyor.

SOSYAL MEDYA TANITTI Babalarının yıllardır edinmiş olduğu tecrübenin onlara ne kadar yardımcı olduğunun farkında olan kardeşler, kullandıkları malzemelere, modellerin detaylarına ve kullanım alanlarına kadar her konuda babalarının engin deneyimlerinden yararlanıyor. Deri fuarları, atölye araştırması ve diğer çalışmalar için İtalya gibi bu işin öncüsü olan ülkeleri de ziyaret eden Beste ve Merve,

üretim ve malzeme kalitesinde ise Türkiye’yi tek geçiyor. Manu Atelier’in başarısının nedeni aslında piyasaya çıkış tarihinin 1,5 yıl öncesinden başladıkları hazırlık çalışmaları. Şubat ayında piyasaya sürdükleri markalarında tamamıyla organik bir büyüme hedefleyen Manastır kardeşler, bu işi iyi başarmış. Hiçbir yerde reklamına rastlamadığımız marka, karşımıza sadece sosyal medya üzerinden tesadüfen bulmuş ve keşfetmiş etkisi yaratarak çıkıyor. Çantaların sosyal medya üzerinde oldukça ciddi fanları var. Billur Saatçi, 4fashionist ve İspanyol moda bloggerı Elisabeth Mass gibi isimler Manu Atelier’i takip edenler arasında. Manu Atelier çantaları V2K Designers & Vakkorama mağazalarında, markanın Beyoğlu’ndaki atölyesinde ve internet üzerinden satışa sunuluyor. Bunların yanında Bodrum ve Çeşme gibi yazlık mekanlarda da satılan çantalar Amerika’da da satışa başlamış durumda. Fiyatları 400 TL ile 1100 TL arasında değişen çantaların yeni sezon koleksiyonu ise Eylül ayı itibari ile raflarda yerini alacak.


facebook.com/Mudo

twitter.com/mudocomtr

instagram.com/mudocity

SONBAHAR KIĹž 2014/15


34

EYLÜL 2014

SONBAHARDA DİZİ KEYFİ BAŞKADIR The Last Ship, The Leftlovers, The Strain ve Extant gibi yaz dizilerini sevdiyseniz, bir de Sonbahar/Kış kadrosunu görün! Sıcaklar hafiflediğinde televizyon ekranları resmen coşacak. n Erdem Tatar GALAVANT Ortaçağda geçen bir komedi dizisi olan Galavant’ı rakiplerinden ayıran şey muhteşem müzikleri ve şarkıları olacak. Evet, Galavant, müzikal bir dizi! Kısa zaman içinde kült mertebesine yükseleceğini öngörüyoruz dizinin ve şarkılarına dizinin kahramanlarıyla beraber eşlik etmek için sabırsızlanıyoruz!

FOREVER Cinayet çözmeye meraklı bir adli tıpçının başından çok acayip bir olay geçer ve kahramanımız ölür. Ertesi gün kendisini Brooklyn kıyılarına vurmuş halde bulur. Bir defa daha ölmeyi dener ve yine aynı şey olur. Tuhaf bir döngü içinde kaldığını anlayan kahramanımız hem kendi gizemini çözmek, hem de çözülemeyen cinayetlerin yöntemlerini kendi üzerinde deneyip, ölüp, dirilerek cinayetleri aydınlatmak için kolları sıvar! 22 Eylül’de başlıyor.

Galavant

THE FLASH

THE LAST MAN ON EARTH

Çizgi roman kahramanları sinemaya yaradıkları kadar televizyona da yaradı. The Walking Dead ve Arrow’un adlı dizilerin başarıları ortada. Şimdi bu furyaya DC Comics’in en popüler kahramanlarından olan The Flash de katılıyor. Kırmızı kostümlü kahramanımız, yaşayan en hızlı insan olma özelliğine sahip. Süper kahramanımızın, süper kötülerle girişeceği mücadeleyi seyretmek için sabırsızız. The Flash 7 Ekim’de başlıyor.

Tanıdığınız en aylak, en fırsatçı, en vurdumduymaz kişiyi aklınıza getirin. Tamam mı? Şimdi o kişinin, sizi canınızdan bezdiren özelliklerini tam onla çarpın! İşte başroldeki kahramanımız öyle bir adam ve ne yazık ki kendisi, dünya üzerinde son kalan insan! Bu absürt komedi dizisi kesinlikle izleyenleri mest edecek! 2015’te başlıyor.

CONSTANTINE DC Comics’in karakterlerinden biri daha beyazcamda şansını deneyecek. Constantine karakterini belki Keanu Reeves’in başrolünde oynadığı 2005 tarihli filmden hatırlayabilirsiniz. Günlük hayatta aramızda gezinen kötü ruhlar ve iblislerle mücadele eden Constantine, oldukça yüksek bütçeli bir proje. NBC’nin yeni sezonda en büyük reklam kampanyasıyla gazladığı dizi muhtemelen ülkemiz televizyonlarında da eşzamanlı olarak yayınlanacak. İlk bölüm 24 Ekim’de.

WAYWARD PINES M Night Shyamalan’ın (6. His) yeni projesi bize George Lynch’in İkiz Tepeler’ini anımsattı. Matt Dillion (Wild Things), Terrence Howard (Iron Man) ve Juliette Lewis’in (Natural Born Killers) başrollerinde oynadığı dizi, geçirdiği bir kazanın ardından kendisini tuhaf bir kasabada bulan bir adamın hikayesini anlatıyor. Her bölümünde işler biraz daha tuhaflaşacakmış gibi bir his var içimizde! 2015’te başlıyor.

AMERICAN CRIME ABC kanalının bu yılki en iddialı yapımı olan American Crime, daha fragmanından bir başyapıt olduğunu hissettirdi. Amerika’daki Latin kökenli azınlıkların yaşadığı ikinci sınıf vatandaş muamelesine dikkat çeken dizi, aynı zamanda oldukça sıkı bir polisiye. Zengin oyuncu kadrosuyla da göz dolduran yapım, sonbahar sezonuna damga vuracağa benziyor.

Backstrom

BACKSTROM

GRACEPOINT Yeni diziler arasında en iddialı kadrolardan birine sahip olan da Gracepoint. Doctor Who’dan David Tennant, Breaking Bad’den Anna Gunn ve Nick Nolte’un başrollerinde oynadığı dizi, sapına kadar bir polisiye. Gracepoint adlı küçük kasabada işlenen bir çocuk cinayetinin ardından tüm dengeler değişir ve neredeyse kasabadaki herkes birer şüpheliye dönüşür. 10 bölüm sürecek olan bu mini dizi mutlaka “izlenecekler” listenizde olsun. İlk bölüm 2 Ekim’de.

Constantine

Polisiye sevenler bu sonbahar yaşadılar! The Office dizisinde herkesi gülmekten kırıp geçiren Rainn Wilson bu defa eksantrik bir dedektif rolüyle karşımızda. Listemizdeki diğer polisiye dizilere göre daha neşeli bulabileceğiniz Backstrom’da kahramanımız her bölüm farklı temaya sahip suç dosyalarını çözmeye çalışacak. Biraz gülmek, biraz da polisiye mevzulara kafa yormak isteyenlere ilaç gibi gelecek. 2015’te başlayacak.


AJANDA E

Y

L

Ü

L

2

7 EYLÜL GNCFEST’14 Bugünü gerçekten de çok uzun zamandır bekliyorduk. Daft Punk düetleri ile ortalığı kasıp kavuran, “Happy” şarkısı ile Grammy’e damgasını vuran sevgili Pharrell Williams ilk kez Türkiye’ye geliyor. GNCFEST’14, Pharell’in Avrupa turnesinin ilk ayağı olacak olan İstanbul konserine ev sahipliği yapacak. 20 yılı aşkın müzik kariyerinde, Chad Hugo ile birlikte kurduğu The Neptunes ile birçok şarkıcıya hit şarkılar kazandıran Williams, ‘Happy’nin de yer aldığı ikinci stüdyo albümü GIRL’ü geçtiğimiz Mart ayında piyasaya çıkarmıştı bildiğiniz gibi. Tek günlük festivalde Pharrell Williams tabii ki yalnız olmayacak. Aynı gün Rita Ora ve Inna gibi önemli isimleri de izleme şansımız olacak. Ayrıca Manga, Mabel Matiz ve Model’de festival kapsamında sahne alacak. Oradayız! Mekan: İTÜ Stadyumu, Fiyat: 75-300 TL

14 EYLÜL COLOR SKY 5K İSTANBUL Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan 5 km renkli koşusu şimdi Türkiye’de... Sports International sponsorluğunda yapılacak Color Sky 5K ile stresinizi bir kenara atacak, hayatınıza renk katacak, daha önce hiç yaşamadığınız bir deneyim yaşayacaksınız! Katılımcılar her bir kilometrede kurulu renk istasyonlarımıza ulaştığında, 5 farklı Color Sky renkleriyle dizayn edilen renkli toz yağmuruna tutulacak. Bitiş alanına varıldığında beyaz tshirtleriniz ve siz Color Sky renklerine bürünmüş olacaksınız! Matrak bir gün sizi bekliyor. Mekan: Yenikapı Şehir Parkı, Fiyat: 45 TL

0

1

4


36

EYLÜL 2014

VİZYONDA NE VAR? Sinema

5 EYLÜL

5 EYLÜL

KASET İŞİ

NİNJA KAPLUMBAĞALAR 3D

Yönetmen: Jake Kasdan Oyuncular: Cameron Diaz, Jason Segel, Rob Corddry Tür: Komedi, Yapım: ABD Süre: 97 dk.

Yönetmen: Jonathan Liebesman Oyuncular: Megan Fox, William Fichtner Whoopi Goldberg Tür: Aksiyon, Komedi, Yapım: ABD Süre: 87 dk.

New York şehrinin eski parlak günleri geride kalmak üzeredir. Zira Shredder ve Foot Clan örgütü, polisten politikacılara kadar her türlü resmi birimi tek elden kendi istedikleri gibi yönetmeye başlarlar. Bu şehri karanlıktan kurtaracak kahramanlara ihtiyaç vardır. Görünüşlerinden dolayı toplum dışına itilmiş 4 erkek kardeş şehrin diplerinden Ninja Kaplumbağalar olarak ortaya çıkar. Kimsenin beklemediği bu hamleyle kaplumbağalar, şehri Shredder’ın şeytani emellerinden kurtarmak için korkusuz muhabir April O’Neil ve sakar kameramanı Vern Fenwick ile işbirliği yapar.

Annie ve Jay iki çocuk sahibi, mutlu evlilik süren bir çifttir. Ama her uzun süreli ilişkide olduğu gibi cinsel hayatları durağanlaşmıştır, birbirlerine ilişkilerinin başındaki kadar yakın değildirler. Bir gün Annie, seks hayatlarına hareket katmak için sevişmelerini videoya kaydetmeyi teklif eder, Jay de kabul eder. Gece çok iyi geçer ama ufak bir sorun vardır: videoyu kaydettikleri tablet aynı programı kullanan diğer cihazlara da bu videoyu otomatik olarak yollar. Sabah uyandıklarında videoyu silmek için artık çok geçtir!

Sinema

5 EYLÜL

12 EYLÜL

WILD CARD

AÇIK PENCERELER

Yönetmen: Simon West Oyuncular: Jason Statham, Milo Ventimiglia, Michael Angarano Senaryo: William Goldman, Yapım: Hollanda, ABD Tür: Dram, Gerilim

Yönetmen: Nacho Vigalondo Oyuncular: Elijah Wood, Sasha Grey, Neil Maskell Senaryo: Nacho Vigalondo Tür: Gerilim, Süre: 78 dk.

Eski bir kompülsif kumarbaz olan Nick Wild bu alışkanlığını bırakıp yeni bir hayata başlamaya karar verir. Güvenlik görevlisi ve koruma olarak çalışmaya başlar ve hayatını sadece bu şekilde kazanır. Tek prensibi ise asla silah ya da benzeri bir mekanizma kullanmamaktır. Fakat yakın bir arkadaşı azılı bir çete tarafından ölesiye dövüldüğünde prensiplerini yeniden düşünecek ve intikam planları kurmaya başlayacaktır.
 Simon West’in yönetmenliğini yaptığı film William Goldman’ın romanından bizzat kendisi tarafından sinemaya uyarlandı. Filmin başrollerinde Jason Statham, Sofía Vergara ve Milo Ventimiglia yer alıyor.

Dönemin en heyecan verici oyuncularından biri olan Jill, internette yapılan bir yarışmada kendisiyle bir akşam yemeği kazanmış olan Nick ile yemek yemeği reddeder. Bunun üzerine Jill’in tanıtım kampanyasını yürüten Chord Nick’e yardım etmeyi teklif eder. Oyuncunun bilgisayarına ulaşarak her adımını izlemesini sağlar. Başta oldukça eğlenceli gibi görünen bu teklifin ilerleyen aşamalarında Nick kendisinin Chord’un hain planlarına ulaşmak için kullandığı bir kukla olduğunu anlayacaktır. Filmin başrolünde sevgili Frodo’muz Elijah Wood var.


37

EYLÜL 2014

VİZYONDA NE VAR? Sinema

12 EYLÜL

19 EYLÜL

THE NOVEMBER MAN

EĞER YAŞARSAM

Yönetmen: R.J. Cutler Oyuncular: Chloë Grace Moretz, Mireille Enos, Liana Liberato Tür: Dram, Yapım: ABD Süre: 106 dk.

Yönetmen: Roger Donaldson Oyuncular: Pierce Brosnan, Olga Kurylenko, Luke Bracey Tür: Aksiyon, Yapım: ABD Süre: 120 dk. Senaristliğini de Bill Granger’ın yaptığı The November Man, yazarın “There Are No Spies” adlı serisinin 7. kitabının hikayesinden oluşuyor. Yönetmenliğini Roger Donaldson’ın yaptığı November Man’in beyazperde uyarlamasında eski bir CIA ajanının bir görev için bir süreliğine emekliliğini kenara bırakması anlatılıyor. Bir katilin peşine düşen ajanın işi pek de kolay değildir. Zamanla topladığı ipuçlarıyla kendini Rusya’nın teşkilata köstebek soktuğu büyük bir komplonun içinde bulunur. Eski James Bond’dan aksiyon dolu bir film izlemek istiyorsanız The November Man tam size göre.

Başarılı bir müzisyen olma hayalleri kuran Mia Hall, müzikal kariyerine Juilliard Konservatuarı’nda devam etmek ile hayatının aşkı Adam’ın yanında olmak arasında bir karar vermek zorunda kalır. Fakat tam bu karar aşamasındayken ailesinde yaşanan önemli bir olay Mia’nın tüm dengelerini alt üst edecektir. Şimdi vereceği karar sadece geleceğini değil tüm kaderini etkileyecektir. Televizyon ekranlarında yapımcı ve yönetmen kimliği ile tanınan R.J. Cutler’ın sinemada dişe dokunur ilk uzun metrajlı işi olan yapım, Gayle Forman’ın romanından Shauna Cross tarafından senaryolaştırıldı.

Sinema

19 EYLÜL

GRACE OF MONACO

26 EYLÜL

ADALET

Yönetmen: Olivier Dahan Oyuncular: Nicole Kidman, Tim Roth, Frank Langella Tür: Biyografik, Dram, Yapım: Fransa, ABD, Belçika, İtalya Süre: 102 dk.

Yönetmen: Antoine Fuqua Oyuncular: Denzel Washington, Chloë Grace Moretz, Marton Csokas, Tür: Gerilim, Yapım: ABD

Hollywood’un Altın Çağı’nın en büyük yıldızlarından biri olan Grace Kelly, kariyeriyle ilgili her şeyin yolunda gittiği bir dönemde aşık olur ve Monako prensi, Prens 3. Rainier ile yaşadığı aşk, onu çok sevdiği mesleğine son vermek zorunda bırakır. İkili, Yüzyılın Düğünü olarak adlandırılan görkemli bir düğünle evlendikten sonra ünlü aktris resmi olarak Monako prensesi olur. Saray hayatına ve bu çevrenin kurallarına uyum sağlamaya çalışan ‘Monako Prensesi’nin karşılaştığı tek güçlük bu olmaz. Bu dönemde meydana gelen ve Fransa ile Monako arasında patlak veren politik krizler genç krallığı günden güne daha fazla yıpratmaya başlar.

McCall gizemli geçmişini geride bırakıp, sakin ve sessiz bir yaşama doğru yelken açar. Fakat acımasız Rus mafyasının kontrolü altındaki Teri isimli genç kızla tanıştığında onun içinde bulunduğu duruma kayıtsız kalamaz. Kendi kendisini emekli etmiş olan McCall, içindeki adalet duygusunun peşinden giderek Teri’ye yardım edecektir. Çünkü adaletin temsili olarak güçsüzün yanındadır. 80’lerde televizyonda gösterilen bir dizinin beyazperde uyarlaması olan yapımda başrolü deneyimli oyuncu Denzel Washington canlandırırken, ona Hollywood’un genç ve yetenekli ismi Chloë Grace Moretz eşlik ediyor.


38

EYLÜL 2014

AYIN ÖNE ÇIKANLARI Konser

6 EYLÜL

16 EYLÜL

BLONDIE

LADY GAGA

New wave, punk-rock, reggae, pop ve disco’nun birleşimiyle modern New York sound’unun öncü gruplarından olan Blondie, Rock ‘n’ roll tarihinin en iyi ve en seksi kadın şarkıcılarından Debbie Harry önderliğinde, İstanbullu hayranlarıyla buluşacak. Bugüne kadar One Way or Another, Atomic, Heart of Glass, Call Me gibi sayısız hite imza atan Blondie’nin hafızalardan kolay kolay silinmeyecek performansı kesinlikle kaçmaz! Bu sene müzikal kariyerlerindeki 40. yılını kutlayan grup, Haziran 2014’ün son haftasında Glastonbury Festivali’nde sahne önüne en büyük kalabalıklardan birini topladı.

Bugüne kadar gerçekleştirdiği turnelerle 4 milyon üzerinde konser bileti satan, zamanımızın en popüler isimlerinden biri olan Lady Gaga, Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball turnesi kapsamında ilk kez Türkiye’ye geliyor. 16 Eylül 2014’te İTÜ Stadyumu’nda gerçekleşecek İstanbul konseri Pozitif Live ve Live Nation tarafından gerçekleşecek. Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball turnesi, sanatçının multiplatinyum ve Billboard 200 listesinde birinci sırayı oturan son albümü ARTPOP’u albümünün ilk turnesi. İstanbul konseri 4 Mayıs’ta Ft. Lauderdale’de start alan turnenin Avrupa ayağının ilk konseri olacak.

20 EYLÜL

20 EYLÜL

Mekan: Black Box İstanbul Fiyat: 50-130 TL

ALL ORIGINALS İSTANBUL Mekan: Küçükçiftlik Park Fiyat: 50 TL

5. yaşını kutlayan adidas all Originals İstanbul parti serisinin bu yılki sürpriz ismi, müzik ve görsel sanatları bir araya getirerek kendine has bir tarz yaratan ve unutulmaz canlı performansları ile dünyanın en önemli festivallerinde headliner olarak sahne alan Woodkid. Grubun akıllara kazınacak performansının yanı sıra, gelmiş geçmiş en iyi DJ’lerden biri olarak kabul edilen Felix da Housecat, adidas all Originals İstanbul 2014’e gelenlere sıra dışı bir dans deneyimi sunacak. Etkinliğin bir diğer konuğu ise, Rumours adlı şarkısı ile milyonlarca kişiye ulaşan, modern müziğin en yeni temsilcilerinden Chlöe Howl olacak.

Mekan: İTÜ Stadyumu Fiyat: 150-750 TL

İLHAN İREM

Mekan: Harbiye Açıkhava Tiyatrosu Fiyat: 82-187 TL Cem Karaca, Barış Manço gibi değerleri kaybettikten sonra avucumuzda kaç tane çınar kaldı ki? Albümleri, kitapları, yazıları, kendine özgü müziği ve felsefesi ile 41 yıldır zirvede olan İlhan İrem, sayısız ödüller, altın plaklar, resim sergileri, hakkında yazılan kitaplar ve araştırmalarla müzik tarihinin yaşayan efsanelerinden biri. İlhan İrem, nadir olarak verdiği her biri değişik konseptlerdeki konserlerinden biri ile 20 Eylül’de bu kez BKM organizasyonuyla Harbiye Açıkhava Tiyatrosu sahnesinde olacak. İrem, ‘İyi ki Varsın’ isimli konserde zaman ötesi başyapıtlarını seslendirecek.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.