Antalya Dergisi 16. Sayı

Page 1

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE Yıl / Year: 3 Sayı / Issue:16

Mart - Nisan / March - April 2013

www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr

KEPEZ

XANTHOS

Antalya’nın terası The terrace of Antalya

Likya’nın anıtlar şehri The city of monuments



ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

1


İÇİNDEKİLER /

ANTALYA KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ

CONTENTS

ANTALYA CULTURE & TOURISM MAGAZINE

www.antalya.gov.tr - antalyakulturturizm.gov.tr

Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına İmtiyaz Sahibi / Genel Yayın Yönetmeni

Publisher / Executive Editor

İbrahim ACAR İl Kültür ve Turizm Müdürü

Provincial Director of culture and Tourism

Yayın Editörü ve Yayın Kurulu Başkanı

Publication Editor and Chairman of Editorial Board

Serdal KURT İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Assistant Director of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Managing Editor Birsen ÇEÇEN İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü

Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

DANIŞMA KURULU / CONSULTATIVE BOARD İlknur SELÇUK KÖKER İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Assistant Director of Culture and Tourism

Prof.Dr.Burhan VARKIVANÇ Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Literature

Prof.Dr.Nevzat ÇEVİK Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Archeology

macera 106 Beydağları’nda dolu bir keşif yolculuğu

Yrd. Doç. Dr. Cemali SARI Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Education

An exciting expedition in Beydagları

Osman AYIK TÜROFED Başkanı Chairman of Türofed

Sururi ÇORABATIR AKTOB Başkanı Chairman of AKTOB

Hüseyin ÇİMRİN Kent Tarihçisi, Araştırmacı ve Yazar Urban Historian, Researcher and Author

YAYIN KURULU / EDITORIAL BOARD Melike GÜL Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Director of Regional Committee of Cultural

Emine TUĞRUL İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü

Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Mesut ÖZEN İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü

YAPIM / PRODUCTION

Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Aysun ÇOBANOĞLU İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü

Ajans Başkanı / Chairman Özer KESTANE

Mustafa DEMİREL Antalya Müze Müdürü

Yayın Koordinatörü Editorial Coordinator Derya ŞAHİN

Selvihan KÖLEOĞLU Kültür ve Turizm Uzm./Mimar (Ant.Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü)

Haber Merkezi / Interviewer Özgür ÖNDER Elif Işıl BAŞKAYA Onur ŞAN

S.Hakan SEVEN İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Enformasyon Memuru

Grafik Tasarım / Graphic Design Rahşan AKSOY Neslihan EDİZ

Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Deputy Director of Antalya Museum

Culture and Tourism Spe./ Architect-(Mon.Rel. and Monuments Dir.)

Inf. Officer of Provincial Culture and Tourism Directorate

Serel ALPAY İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Mütercimi

Translator of Provincial Culture and Tourism Directorate

ISSN: 977-1309-890X

2

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Çeviri / Translation Roxanne Yurchak

Renkli Kalem Medya Grubu Antalya Temsilciliği REKLAM / ADVERTISING Reklam Koordinatörü Advertising Coordinator Derya ÇOLAK Reklam Direktörü / Advertising Director Güliz İLGEN Müşteri Temsilcileri Customer Represantatives İrfan IŞIK Yonca ANAR SAVAŞIR Selen SAĞSÖZ

Elmalı Mahallesi Hükümet Caddesi Sıdıka İş Merkezi Kat:2 No:18 Muratpaşa / ANTALYA 0242.242 03 05 www.renklikalem.com.tr e-posta:bilgi@renklikalem.com.tr Yayın Türü: Süreli Yerel Baskı Yeri / Printing : Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San. Tic. Ltd. Şti. Tel: 0 232 433 33 55 Baskı Tarihi / Printing Date:


T

r heserle aştan şa stone

Works

of art fr

om

Antalya’nın terası KEPEZ Kepez: the terrace of Antalya

46

58

14

Büyük hedefte tarih öne çekildi

20

Gıda sektörü Antalya’da görücüye çıktı

24

Lübnan’da Antalya dönemi

42

Yakın tarihin tanıkları bu müzede

72

Taş döşeli yollara adanan 30 yıl

80

Antalya’nın doğa harikası: Alakır Vadisi

86

Xanthos: Likya’nın anıtlar şehri

94

Dara düşenin umut kapısı: Hıdrellez Mağarası

The renovated Alanya Museum awaits its visitors

The food sector’s showcase in Antalya

Time for Antalya in Lebanon

The witnesses of the recent past are in this museum

30 years dedicated to stone covered roads

The wonder of nature of Antalya: Alakır Valley

Xanthus: The city of monuments

A gateway to hope for the fallen: Hıdrellez Cave

122 earning

varlar sıdığı du

in yan nt and y e ve özlem

ın citem Heyecanalls that reflect ex W

112

Spor turizmi zamanı

119

Following the footsteps of Saint Paul

128

It’s time for sports tourism

Hristiyanlığın mimarı Aziz Paul’un izinde

Arabadan in bisiklete bin

Get out of the car and ride your bike!

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

3


EDITORIAL

Panoramic Antalya The blue waters of the Mediterranean beat the cliffs as waves. The flatness that begins after the cliffs continue for kilometers like the vast blues. Another cliff rises at the entrance of Döşemealtı Plain and provides a panoramic view of Antalya. Those who watch Antalya from the cliffs dream just like Attalos, the king of Bergama, did centuries ago. The road that winds up to the Taurus Mountains between pine trees carries nomad tribes to the plateaus. Cisterns built over resources on stone covered roads quench the thirst of travelers like a mirage in the desert. Sources form streams, and the streams form Düden Creek, which flows into the Mediterranean with sheer force. The creek, which gives life to everything on its path, turns into an amazing waterfall that flows from 20 meters. In this geography, where fruitful lands are covered with colorful flowers, Lyrbotonkome, a village of Perge, stands the test of time with its olive oil workshops, monumental tombs and protected structure inside a pit. Kepez awaits its visitors with its unseen natural beauties, historical structures and new facilities shaped by social life. Our magazine, which aims to advertise Antalya’s historical heritage, natural beauties, museum and assets that are waiting to return to their previous glory, has now reached issue 16. In this issue, we introduced the borough of Kepez. We looked at Kepez, a borough that had some problems with urban planning after receiving dense immigrations, from a different point of view. We saw that Kepez, with its City Forest, cisterns that were built during the Seljuk period, antique city, modern facilities in health tourism, malls that shape social life, cultural center, Düden Waterfall and many other assets to many to mention here, wasn’t any different from other boroughs in Antalya in terms 4

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

if richness We decided that everyone should visit Kepez, a borough that improves with each day and dubbed the terrace of Antalya. Also in this issue, we visited the historical city of Xanthus, located on the Aegean border of Antalya and took a journey back in time. We couldn’t help but daydream under the shadow of the monuments in this city of proud people who preferred death over a life of servitude. We wandered around the halls of the newly renovated Alanya Museum and inspected the ship graffiti on the walls of the small Seljuk mosque. In order to prove that tourism in Kemer wasn’t limited to sea, sand and sun, we did off-road driving with the Kemer Adventure Team who organizes various activities in Beydağları. We passed through valleys and streams with 4X4 vehicles all day and tried to rescue team members who got stuck in the mud. We spoke to Giray Ercenk about the antique roads of Antalya which are waiting to be discovered. Summer is approaching and spring is almost here. We need to watch what we are eating during hot summer days. That is why we learned how to make a traditional dish called domates cive. This issue includes more topics that we couldn’t fit in the editorial. As we advertise our city’s cultural and touristic potential to the world as the Antalya Culture and Tourism Magazine, we will continue to open our pages to opinion leaders in order to create awareness for urban planning. We would like to thank our contributors and supporters. As you are reading the magazine, we have already begun working on our next issue. Who knows, maybe we will meet in the depths of the Taurus Mountains or in an antique city. Goodbye…


EDİTÖRDEN

Kuş bakışı Antalya Akdeniz’in mavi suları kırılarak dalgalar halinde falezleri dövüyor. Falezlerin ardından başlayan düzlük, engin mavilikler gibi kilometreler boyunca uzanıp gidiyor. Döşemealtı Ovası’nın başladığı noktada ikinci bir falez yükseliyor ve Antalya’yı kuş bakışı gözler önüne seriyor. Falezlerden Antalya’yı izleyenler, Bergama Kralı Attalos gibi farklı hayallere dalıyor. Çam ağaçlarının arasından kıvrıla kıvrıla Toroslara giden yol, Yörük aşiretlerini yaylalara taşıyor. Taş döşeli yollardaki kaynakların üzerine kurulu sarnıçlar, çöldeki vaha misali yaylacıların susuzluğunu gideriyor. Kaynaklar dereleri, dereler de büyük bir coşkuyla Akdeniz’e akan Düden Çayı’nı oluşturuyor. Geçtiği her noktaya hayat veren Düden Çayı, 20 metreden dökülerek, tabiat harikası bir şelaleye dönüşüyor. Verimli toprakların rengârenk çiçeklerle kaplandığı bu coğrafyada, Perge’nin köyü Lyrbotonkome, zeytinyağı işlikleriyle, anıt mezarlarıyla, çukurun içindeki korunaklı yapısıyla zamana meydan okuyor. Kepez, görünenin aksine doğal güzellikleri, tarihi yapıları, sosyal yaşamın şekillendiği tesisleri ile kuş bakışı Antalya için ziyaretçilerini bekliyor. Antalya’nın tarihi ve kültürel mirasının, doğal güzelliklerinin, müzelerinin yanı sıra bir köşede yeniden eski günlerine dönmeyi bekleyen değerlerini de tanıtmayı kendisine misyon edinen dergimiz 16.sayısına ulaştı. Bu sayıda ilçe tanıtımı bölümünde Kepez’e yer verdik. Yoğun göç sonrası bir dönem şehircilik anlamında sıkıntılar yaşayan Kepez’i farklı bir gözle inceledik. Kepez’in Kent Ormanı’yla, tarihi Selçuklu dönemine kadar uzanan sarnıçlarıyla, antik kentiyle, sağlık turizmine hizmet eden modern tesisleriyle, sosyal yaşamın şekillendiği alışveriş merkezleriyle, sanatın kalbinin attığı kültür merkezleriyle, doğa harikası Düden Şelalesi ve satırlarımıza sığdıramadığımız nice değeri ile Antalya’nın diğer ilçeleri kadar farklı ve zengin olduğunu

gördük. Her geçen gün daha da gelişen ve değişen Antalya’nın terası Kepez’i, kent halkının yanı sıra yerli ve yabancı misafirlerimizin de mutlaka ziyaret etmesi gerektiği kanısına vardık. Bu sayımızda ayrıca Antalya’nın Ege sınırında yer alan antik kenti Xanthos’u ziyaret edip, zamanda yolculuğa çıktık. Esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih eden bu gururlu insanların kentindeki anıtların gölgesinde hayallere dalmaktan kendimizi alamadık. Yenilendikten sonra yeniden ziyarete açılan Alanya Müzesi’nin salonlarında dolaşıp, kalede bulunan Selçuklu mescidinin duvarlarını kaplayan gemi graffitilerini sizler için araştırdık. Kemer’in turizm arenasında sadece deniz-güneş-kumdan ibaret olmadığını dünyaya anlatmak için, Beydağları’nda sayısız etkinlik düzenleyen Kemer Adventure Team ile birlikte off-road yaptık. 4X4 araçlarla gün boyu vadiler aştık, dereler geçtik, çamura saplanan ekip üyelerini kurtarmaya çalıştık. Giray Ercenk ile Antalya’nın keşfedilmeyi beklenen antik yolları üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. Malum yaz yaklaşıyor, bahar kendini iyiden iyiye hissettirdi. Sıcak yaz günlerinde beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Bu nedenle Antalya’nın sıcak yaz günlerinde keyifle yenecek domates cive yemeğinin hazırlanışını 7 Mehmet’in ustalarından dinledik. Bu satırlara sığdıramadığımız daha birçok konuyu sayfalarımızda bulabilirsiniz. Antalya Kültür ve Turizm Dergisi olarak şehrimizin kültür ve turizm potansiyelini dünya kamuoyuna tanıtırken, kentlilik bilinci oluşturma yönünde sayfalarımızı Antalya kanaat önderlerine açmaya devam edeceğiz. Katkı ve destek verenlere teşekkür ediyoruz. Siz dergimizi keyifle okurken, biz yeni sayının çalışmalarına başladık. Kim bilir belki Torosların derinliklerinde ya da bir antik kentte karşılaşabiliriz. Hoşçakalın…

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

5


Kardelenler açıyor Snowdrops are blossoming İbradı’nın Sülek Yaylası, kardelenlerin görsel şöleninin izlenebileceği noktalar olarak biliniyor. Kardelenler, Torosların zirvesine yakın noktalarda, yaklaşık olarak bir ay çiçeklerini sergileyecek. Öte yandan nisan ayının ilk günlerinde, İbradı ilçesinde her yıl olduğu gibi yine kardelen festivali düzenlenecek. Bilim insanları, öğrenciler, doğa tutkunları, ilçe halkı ve Türkiye’nin dört bir yanından İbradılıların katıldığı festival, renkli görüntülere sahne olacak. Festivalde düzenlenecek törenle elek altı olarak tabir edilen kardelenlerin dikimi yapılacak. Mart ayının gelmesiyle birlikte beyaza bürünen Akseki ve İbradı dağlarında karlar erimeye, kardelenler de boy göstermeye başladı. Akseki ilçe merkezindeki bahçelerde dikili olan kardelenler kısa

süre önce açtı. Dağlardaki doğal kardelenlerin ise havaların ısınması ve karların iyice erimesiyle mart ayı sonuna doğru açacağı kaydedildi. Akseki’nin Çimi, Geyran ve Çanakpınarı yaylaları ile

‘With the arrival of March, snow on the mountains in Akseki and İbradı is melting and snowdrops have begun to show themselves. Snowdrops, which have been planted in

the gardens in Akseki borough center, have just blossomed. It was announced that the snowdrops on the mountains will bloom at the end of March, after all the snow has melted. The plateaus of Çimi, Geyran and Çanakpınarı in Akseki and the Sülek Plateau in İbradı are the best places to see the visual festival of snowdrops. Snowdrops will be in bloom for approximately one month near the peaks of the Taurus Mountains. On the other hand, a snow drop festival will be organized in İbradı in the first days of April. The festival, which will be attended by scientists, students, nature enthusiasts, locals and people from İbradı who live outside the borough, will include colorful events. Snowdrops will be planted with a ceremony during the festival.

ATSO’dan kültür sanat merkezi A culture and art center from ATSO Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) kent merkezinde yer alan hizmet binası, yerine kültür sanat merkezi yapılması için yıkıldı. Binanın yıkımı, temel atma törenlerinde olduğu gibi ATSO Yönetim Kurulu, Meclis Üyeleri, Meslek Komitesi Üyeleri ve esnafın katıldığı sembolik bir törenle yapıldı. Binanın yerle bir edilmesinin ardından yerine yapılacak ATSO Antalya Kültür Sanat Merkezi’nin 2014 yılında tamamlanması ve hizmete açılması bekleniyor. ATSO Antalya Kültür Sanat Merkezi içerisinde müze, cep tiyatrosu ve sergi salonu olacak. Kültür sanat merkezi hizmete açıldıktan sonra Suna 6

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

İnan Kıraç Vakfı işbirliğiyle Pera Müzesi’nde sergilenen eserler, daha sonra Antalya’ya getirilecek. Bugüne kadar Antalya’ya gelmemiş önemli eserlerin kültür sanat merkezinde sergilenmesi, kentin prestijini daha da artıracak. Kültür sanat merkezinin her gün on binlerce misafirin gez-

diği Kalekapısı’na yakın olması ayrı bir avantaj. The service building of the Antalya Chamber of Commerce and Industry (ATSO) located in the center of the city was torn down for the construction of a new culture-art center. A symbolic ceremony

as organized before the demolition of the building that was attended by the ATSO Executive Board, members, members of the professions committee and local vendors. The ATSO Antalya Culture and Art Center which will be built instead, will be finished and opened in 2014. The center will include a museum, small theatre and an exhibition hall. After the center is opened, the artworks that are on display at the Per Museum will be transferred to Antalya. The exhibition of new items that have never been brought to Antalya will increase the prestige of the city. Another advantage is the closeness of the center to Kalekapısı, an area visited by thousands of tourists.


ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

7


Düden Çayı raftingcileri bekliyor Düden Stream awaits rafters Antalya’nın simgelerinden olan, tabiat harikası Düden Çayı, mayıs ayından itibaren Antalya’nın spor turizmine de hizmet etmeye başlayacak. Yıl boyu 17-18 derece su sıcaklığı ve sakin bir debiye sahip olan Düden Çayı, Antalya Valiliği’nin verdiği özel izinle spor turizmi çerçevesinde raftingcilere ev sahipliği yapacak. Cırnık Köprüsü’nden başlayıp, şelalenin denize döküldüğü noktaya kadar olan 6,5 kilometrelik parkurdan, raftingcilerin yanı sıra profesyonel kanocular da yararlanabilecek. Suyun sakince aktığı Düden Çayı’nda, rapit olarak adlandırılan çalkantılı noktalar

sayesinde sporcular heyecan dolu anlar yaşayacak. Düden Çayı, şehir merkezinde olması nedeniyle yıl boyu, rafting sporunu profesyonel olarak yapmak isteyenlere olanak sağlıyor. Ulaşımın kolaylığı, riskin yok denecek kadar az olması, suyun kış ayları dahil sıcak olması ve debinin fazla olmaması Düden Çayı rafting parkurunun bir diğer avantajları. Düden Stream, which is one of the symbols of Antalya, will be serving Antalya in sports tourism beginning of May. The stream, which has a water temperature of 17-18 degrees all year long and a

Antalya koştu Antalya ran ‘Öger Tur tarafından, bu yıl sekizincisi düzenlenen Runtalya Maratonu, profesyonel sporcuların yanı sıra Antalyalıların ve kentte tatil yapan misafirlerin de katılımıyla gerçekleşti. 7’den 70’e toplumun her kesiminin katıldığı Halk Koşusu’nda, çocukların mücadele ettiği Minik Adımlar ve kadınların hünerlerini sergilediği Yüksek Topuklar koşusu renkli görüntülere sahne oldu. 4 kilometrelik Halk Koşusu’na katılanlara günün anısına hediyeler verildi. Maraton, yarı maraton ve 10 kilometre kategorilerinde ise profesyonel atletler kıyasıya mücadele etti. Maratoncular, spor aracılığıyla kentin tanıtımına da katkı sağladı. Runtalya için yurt dışından koşmaya gelenlerin de olması dikkat çekti.

8

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

‘The Runtalya Marathon, organized for the 8th time by Öger Tur, took place with the participation of locals and guests vacationing in Antalya. During the Public Run, which included people from all ages and walks of life, Small Steps, where children competed and the High Heels run, where women showed their talents, were colorful events during the organization. Those who participated in the 4 kilometer Public Run received gift to commemorate the event. On the other hand, professional athletes competed in the marathon, half marathon and 10 kilometer categories. Marathon runners who passed though high points contributed to the advertising of the city. People also came from abroad to participate in the race.

calm flow rate, will be hosting rafters in sports tourism with a special permit given by the Governorship of Antalya. Professional canoe riders will also be able to use the 6, 5 kilometer course that starts at Cırnık Bridge and ends at the spot where the waterfall flows to the sea. Thanks to shaky parts called rapids on the relatively calm stream, sportsmen will experience exciting moments. Düden Stream is available for professional sports activities throughout the year because of its located in the center of the city. Easy access, minimum risk and the warm temperature of the water are other advantages.


ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

9


Kalkan’ın sesi The voice of Kalkan Matbaanın icadı sonrasında kurulmaya başlayan gazeteler, insanların yaşadıkları bölgelerde olup bitenlerden haberdar olmasını sağladı. Kültürel anlamda aydınlanmaya da katkı sağlayan gazeteler, yayın yaptığı bölgenin sesi oldu. Bugün Antalya’da çok sayıda gazete kent halkına yaşanan gelişmeleri sıcağı sıcağına aktarıyor. Antalya’nın turistik özelliği ve il genelinde çok sayıda yabancının yaşaması, farklı dillerde yayın yapan gazeteleri de kaçınılmaz kılıyor. Bu çerçevede Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Kalkan beldesinde yayın yapan Kalkan Times, 10 yıldır yörede yaşayan yabancıların gözü kulağı oluyor. Türkçenin yanı sıra İngilizce olarak da yayın yapan Kalkan Times, yörede yaşanan gelişmeleri

okuyucularına aktardığı gibi, özel çalışmalarıyla bölgede yaşayan yabancılara Antalya hakkında bilgi de veriyor. Yörenin tarihi ve doğal güzelliklerini okuyucularına aktaran, kültürü hakkında bilgi veren gazete, bu yanıyla kentin ve ilçenin tanıtımına da destek oluyor. Gazete öte yandan aynı isimdeki internet sitesi ile sanal alemden de gelişmeleri aktarıyor. Newspapers, which began to be established after the invention of the printing machine, enabled people to know what was happening in their regions. Newspapers, which also contributed to cultural enlightenment, became the voice of the region they were printed in. Today, many newspapers in Antalya

inform locals about current events. The fact that many foreigners live and vacation in Antalya, makes it necessary to publish multilingual newspapers. Kalkan Times, which is being published within this context, has been the eyes and ears of foreigners living in Kalkan for the past 10 years. The newspaper, which is being published in Turkish and English, cites the developments in the region while publishing special reports about Antalya for the benefit of its foreign residents. The paper, which publishes articles about the history, culture and scenic beauties of the region, also contrib-

utes to the advertising of the borough with these articles. In the meantime, the newspaper continues to inform its readers through its website.

Altın Portakal’da şiirli günler Poetry time at Altın Portakal Geçtiğimiz yıl Altın Portakal Şiir Ödülü’ne değer görülen Mahmut Temizyürek’in ‘Yalangezen’ adlı eseri, 23 Mart günü gerçekleşecek olan sempozyumda konuşulacak. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle düzenlenen program çerçevesinde kentin farklı noktalarında Türk ve dünya şiirinin ele alınacağı etkinlikler de gerçekleştirilecek. Bu etkinliklerde Türkiye’nin önde gelen şair, yazar ve eleştirmenleri şiir severlerle buluşacak. Öte yandan edebiyat dünyamızın önde gelen çok sayıda ismi sempozyumda bildiriler de sunacak. Bu yılın Altın Portakallı şairini belirleyecek jüri ise 21 Mart günü bir araya gelerek, geçen yıl basılan şiir kitapları arasından ödüle layık görülen şiiri belirleyecek. Ödüle layık görülen şiir, sempozyumda Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı 10

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

ve Antalya Kültür Sanat Vakfı Şeref Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akaydın tarafından açıklanacak. Jüriye bu yıl da Doğan Hızlan başkanlık yapacak.

The winner of last year’s Altın Portakal Poetry Award Mahmut Temizyürek’s new work called ‘Yalangezen’ will be discussed at a symposium

on March 23, 2013. During the event, sponsored by the Antalya Metropolitan Municipality and the Antalya Culture and Art Foundation, activities regarding Turkish and world poetry will be organized in different parts of the city. During these activities, famous poets, authors and critics will be meeting with poetry lovers. In the meantime, prominent literary figures from Turkey will read declarations during the symposium. The jury which will decide the winner of this year will convene on march 21 and select the award winning poem. The poem will be announced during the symposium by Antalya Metropolitan Chief Magistrate and the honorary member of the Antalya Culture and Art Foundation Prof. Dr. Mustafa Akaydın. This year, the jury will again be presided by Doğan Hızlan.


ANTALYA 11

Mart / Nisan - March / April 2013


Kongre turizmi gelişiyor Congress tourism is improving Antalya’da düzenlenen ulusal ve uluslararası katılımlı kongrelerin sayısı her geçen yıl artıyor. Özellikle dünyanın dört bir yanından katılımla gerçekleşen uluslararası kongrelerde artış yaşanıyor. Antalya Kongre Bürosu (ACB) verilerine göre, 2012 yılında uluslararası kongrelerin sayısında bir önceki yıla oranla yüzde 25 artış gerçekleşti. İstatistiklere göre 2011 yılında Antalya’da 56’sı uluslararası, 100’ü ulusal olmak üzere toplam 156 kongre düzenlendi. Bu rakam 2012 yılında 69’u uluslararası, 96’sı ulusal olmak üzere toplam 165 kongreydi. Geçen yıl düzenlenen kongrelere 68 binin üzerinde delege katılırken, organizasyonların en çok Eylül ve Nisan ayında ve tıp alanında gerçekleştiği görül-

dü. Antalya Kongre Bürosu tarafından yapılan araştırmada rakamlara bayi toplantıları, seminerler, incentive amaçlı toplantılar dâhil edilmedi. 2013 yılında bu rakamların daha da artması bekleniyor. The number of national and international congresses organized in Antalya is increasing each year. The increase is especially recorded in international congresses which are attended by people from all over the world. According to information received from the Antalya Congress Bureau (ACB), the number of international congresses increased by 25% in 2012 compared to 2011. According to statistics, a total of 156 congresses- 56 international and 100 nationalwere organized in Antalya in

2011. This number increased to 165 in total- 69 international and 96 national- in 2012. While over 68 thousand delegates attended the conferences last year, September and April was the busiest months and the majority of the congresses

were organized in the field of medicine. The report of ACB didn’t include franchise meetings, seminars and incentive meetings. The numbers are expected to increase further in 2013.

açıldı. Hikâyesel bir anlatımla sergilenen sobaların yanı sıra müzenin son katındaki çocuk bölümünde oyuncak sobalar yer alıyor. Soba Müzesi’nin yer aldığı Demirciler İçi’nde geçen ay Fikret Otyam Sanat Galerisi de hizmete açılmıştı. İsmet İnönü Kentsel Yaşam Alanı’nın da tamamlanmasıyla, bölge Antalya’nın yeni cazibe merkezleri arasında yer alacak. Vali Yardımcısı Recep Yüksel açılışta yaptığı konuşmada bu tarz cazibe merkezlerinin çoğalması halinde kente gelen turistlerin buraları gezmek için otellerden dışarı çıkacağına değindi.

tan Municipality in the district of Demirciler İçi. The museum was opened with the attendance of Antalya Metropolitan Municipality Chief Magistrate Mustafa Akaydın, Deputy Governor Recep Yüksel, invited guests and locals. In addition to stoves, which are displayed with their stories, there are toy stoves at the children’s section on the upper floor of the museum. The Fikret Otyam Art Gallery had also opened in the same district last month. The district will be one of the new attraction points in Antalya with the completion of the İsmet İnönü Urban Living Area. Vali Deputy Governor Recep Yüksel, who spoke at the opening, said that tourists would be more likely to leave their hotels if there were more attraction points like these.

Türkiye’nin ilk Soba Müzesi Antalya’da açıldı Turkey’s first Stove Museum opened in Antalya

19’uncu yüzyıldan sonra yaygın gale gelen sobalar, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Demirciler İçi’nde hizmete açılan Soba 12

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Soba Müzesi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Vali Yardımcısı Recep Yüksel, davetliler ve vatandaşların katılımıyla

Stoves, which began to be used in homes after the 19th century, are being displayed at the Stove Museum which was built by the Antalya Metropoli-


ANTALYA 13

Mart / Nisan - March / April 2013


Büyük hedefte tarih öne çekildi Göreve getirildikten kısa süre sonra Antalya’ya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, kentin ülke sınırlarını aşan turizm markasının daha da gelişmesi için çalışacaklarını kaydetti. Bakan Çelik, Türkiye’nin 50 milyar dolarlık turizm geliri hedefine 2023 yılından önce ulaşmak istediklerini ifade etti.

K

ültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, göreve atandıktan kısa süre sonra Antalya’ya gelerek, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) tarafından düzenlenen toplantıda turizm sektörünün temsilcileriyle bir araya geldi. Antalya Valisi Ahmet Altıparmak’ın da katıldığı toplantıda Bakan Çelik’e Antalya Milletvekilleri Menderes Türel ve Mevlüt Çavuşoğlu da eşlik etti. Toplantıda Vali Yardımcısı Recep Yüksel, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar ile birlikte protokol üyeleri de yer aldı. Bakan Çelik, toplantıda yaptığı konuşmada Antalya’nın turizm açısından Türkiye’nin sınırlarını aşan bir marka olduğunu vurguladı. Bakan Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu markanın daha da gelişmesi için çabalayacağını ve Kültür ve Turizm Bakanı olarak paralel makamının Antalya olacağını kaydetti.

Hedef 2023’ten önce 50 milyar dolar gelir Milli gelirin oluşmasında ve Türkiye’nin ekonomik standartlarının yükseltilmesinde turizmin öncü sektör 14

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

T

h e new Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik, who came to Antalya shortly after his appointment, attended a sector meeting and met with tourism professionals organized by the Mediterranean Touristic Hotels and Facilities Association. The meeting also included the Governor of Antalya Ahmet Altıparmak, and the minister was accompanied by Antalya MPs

Menderes Türel and Mevlüt Çavuşoğlu. Deputy Governor Recep Yüksel, City Culture and Tourism Director İbrahim Acar and protocol members also attended the meeting. Minister Çelik, who spoke at the meeting, said that Antalya was a brand that transcended the borders of Turkey in tourism. The Minister said that he was going to work to improve this brand and that his parallel office

was going to be Antalya as the Minister of Culture and Tourism.

The target: 50 billion dollars of revenue before 2023 Minister Çelik, who stated that tourism was a major sector in forming national revenue and raising the economic standards of Turkey, said, “Tourism has become a strategic sector in the


Time of the big target has been backdated The new Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik, who came to Antalya shortly after his appointment, said that they will be working to improving the touristic brand of the city which is now known all over the world. Minister Çelik said that they wanted to achieve the 50 billion dollar tourism revenue goal before 2023.

Vali Dr. Altıparmak, Antalya’nın bu yıl 11 milyon, 2020 yılında ise 20 milyon turist ağırlamayı hedeflediğini açıkladı. Governor Dr. Altıparmak announced that Antalya was targeting 11 million tourists this year and 20 million in 2020.

olmanın ötesine geçtiğini kaydeden Bakan Çelik, “Turizm Türkiye’nin geleceğinin stratejik sektörü haline gelmiştir” dedi. Bu çerçevede 50 milyar dolarlık turizm geliri hedefine 2023 yılından önce ulaşmak istediklerini vurgulayan Bakan Çelik, “Vizyonumuzu ortaya koyup, paylaşacağız ve önceliklerimizi belirleyeceğiz. Artık Kartaca’yı savunma zamanı bitti. Şimdi hep beraber Roma’ya saldıracağız” diye konuştu. Vali Dr. Ahmet Altıparmak ise konuşmasına Bakan Çelik’e ‘Hayırlı olsun’ diyerek başladı. Turizmde alkışı hak eden önemli bir başa-

rıya imza atıldığını kaydeden Vali Dr. Altıparmak, bu başarının sürdürülebilirliği için yasal düzenlemelerin de yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Gerekli hususlara dikkat çekti Gayrimenkul vergilerinden aktarılan paylarla oluşturulan fonun tescilli tarihi eserlerin restorasyonunda kullanıldığını ve bunun bir devrim yarattığını söyleyen Vali Dr. Altıparmak, yıkılmak üzere olan tescilli tarihi eserlerin mülkiyet sorununun yasal düzenlemelerle giderilmesini beklediklerini ifade etti. Vali

future of Turkey.” Minister Çelik, who added that they wanted to reach the goal of 50 billion dollars of revenue before 2023, said, “We will

put our vision out there, share it and prioritize. The time for defending Carthage is over. Now is the time to attack Rome.” Governor Dr. ANTALYA 15

Mart / Nisan - March / April 2013


Dr. Altıparmak, turizm alt yapı birliklerinin, içerisinde ağırlıklı olarak turizmcilerin bulunduğu bir yapıya dönüşmesi için revizyona ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Antalya’nın bu yıl 11 milyon, 2020 yılında ise 20 milyon turist ağırlamayı hedeflediğini açıklayan Vali Dr. Altıparmak, bu nedenle potansiyelin Anadolu’nun diğer bölgelerine kaydırılmasını sağlayacak demiryolu projesinin biran önce hayata geçirilmesini beklediklerini söyledi. AKTOB Başkanı Sururi Çorabatur ise ülkemizin turizm alanında ilk 6’ya yükseldiğini belirterek, Antalya’nın turizm gelirinden aldığı payın da yüzde 35 civarında olduğunu kaydetti. Çorabatur, Antalya’nın Türkiye turizminde önemli bir yeri bulunduğunu da söyledi.

16

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Bakan Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı olarak paralel makamının Antalya olacağını söyledi. Minister Çelik said that his parallel office was going to be Antalya as the Minister of Culture and Tourism.

Altıparmak began his speech by wishing the minister good luck on his new posting. Governor Dr. Altıparmak, who said that the achievements in tourism were very important, pointed out to the need of legal regulations for the continuity of this success.

Pointed out to the important events Governor Dr. Altıparmak, who stated that the fund established with money taken

from property taxes were used in the renovation of historical structures and that this was a revolution, added that the ownership problem of collapsed structures needed to be solved with legal regulations. Governor Dr. Altıparmak also added that tourism infrastructure teams needed to be reorganized and include more tourism professionals. Governor Dr. Altıparmak, who said that Antalya was targeting 11 million tourists this year and

20 million in 2020, added that they were waiting for the railway project that would transfer this potential to other cities in Anatolia to be concluded quickly. AKTOB President Sururi Çorabatur, who pointed out that Turkey was in the top 6 in tourism, said that turkey received 35% of tourism revenues. Çorabatur also said that Antalya was a very important city in Turkish tourism.


ANTALYA 17

Mart / Nisan - March / April 2013


Avrupa’nın en iyisi Sea To Sky Sea To Sky is Europe’s best Geçen yıl Ekim ayında düzenlenen ve Kemer sahillerinden başlayıp, ormanda devam eden, 2 bin 365 metre rakımlı Tahtalı Dağı’nın zirvesinde sona eren Red Bull Sea To Sky enduru yarışları, adından söz ettirmeye devam ediyor. Oldukça kırıcı bir parkurun yanı sıra etkileyici doğal güzelliklere sahip ortamlarda da gerçekleşen yarış, Red Bull tarafından dünya genelinde düzenlenen 800’e yakın etkinlik arasında Avrupa’nın en iyisi seçildi. Sea To Sky, dünya geneli değerlendirmede de ilk 20 etkinlik arasına girmeyi başardı. Yarışın üçüncü yılında adından bu kadar sık söz ettirmesi ve Avrupa’nın en iyi organizasyonu olması, etkinliğin oluşmasında büyük emeği olan Kemer Enduru Kulübü’nde sevinç yarattı. Plaj yarışı, orman yarışı ve dağ yarışı olarak 3 etapta 2 gün süren Sea To Sky, ilk kez 2010 yılında Kemer Enduru 18

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Kulübü tarafından düzenlendi. Kemerli sporcuların yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelen endurucuların katıldığı yarış 2011 ve 2012 yıllarında Red Bull sponsorluğunda yapıldı. Red Bull’un sponsor olmasıyla birlikte dünyanın en iyi endurucuları da yarışa katılmış ve Kemer sahillerinden Beydağları’na kıyasıya bir mücadele gerçekleşmişti. Geçen yıl Ekim ayında yarışa 86’sı yabancı 138 sporcu katıldı. Kemer Enduru Kulübü Başkanı Semih Özdemir, “Temelini kulübümüzün attığı yarışın Avrupa’nın en iyi organizasyonu seçilmesi bizi çok mutlu etti. Etapların zorluğu, parkurların doğal güzellikleri, işaretleme çalışmasındaki başarı, yarışın sahilden başlayıp dağın zirvesinde sona ermesi elde edilen başarıda önemli etkenler oldu. Disiplinden taviz vermeyerek aynı başarıyı sürdüreceğiz. Kemer’in adını spor ile de dünyaya duyuracağız” dedi.

Red Bull Sea To Sky Enduro Races, which were organized last October and started from the beaches of Kemer and ended at the peak of the 2365 meter high Tahtalı Mountain, are still the talk of the town. The race, which took place at a tough but beautiful course, was named the best European event among Red Bull’s 800 activities around the world. Sea to Sky managed to place in the top 20 among all the events. The Kemer Enduro Club, which contributed greatly to the organization, was very happy with the result. The 2-day Sea to Sky race, which includes three stages: beach race, forest race and mountain race, was first organized by the club in 2010. The race, which included sportsmen from Kemer and all around

Turkey, was sponsored by Red Bull in 2011 and 2012. With the sponsorship of Red Bull, many famous enduro racers attended the race last year which witness a relentless competition from the beaches of Kemer all the way to Beydağları. 138 sportsmen, 86 of them foreign, participated in the race last October. The President of the Kemer Enduro Club Semih Özdemir said, “We were very happy to hear that the event we started was named the best event in Europe. The toughness of the stages, the scenic beauties of the courses, success in marking and the fact that the race began on the beach and ended at the mountains were the main factors that led to this success. We will continue with the same discipline and advertise Kemer to the world with sports”


ANTALYA 19

Mart / Nisan - March / April 2013


Gıda sektörü

Antalya’da görücüye çıktı 20. Uluslararası ANFAŞ Food Product Gıda İhtisas Fuarı ve eş zamanlı olarak düzenlenen Bevex İçecek İhtisas Fuarı, 20-23 Şubat tarihleri arasında gerçekleşti. Gıda ve içecek sektörünün kalbinin 4 gün boyunca Antalya’da atmasını sağlayan fuar, 38 ülkeden 45 bine yakın profesyonel tarafından ziyaret edildi.

A

ntalya EXPO Center’de 20-23 Şubat tarihleri arasında bu yıl yirmincisi düzenlenen Uluslararası ANFAŞ Food Product Gıda İhtisas Fuarı, eş zamanlı olarak düzenlenen Bevex İçecek İhtisas Fuarı ile birlikte Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Asya’dan gelen sektör temsilcilerinin katılımıyla büyük bir buluşmaya dönüştü. Fuarın açılışı; Antalya Vali Yardımcısı Recep Yüksel, Hakkı Loğoğlu, Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Goran Taskovski, ATSO Başkan Yardımcısı Güray Parlak, Tüm Gastronomi Yöneticileri Derneği Başkanı Aydın Özdemir ve Anfaş Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalık tarafından yapıldı. Fuarı 38 ülkeden 45 bine yakın sektör temsilcisi ziyaret ederken, aralarında dünyaca tanınan şirketlerinde olduğu 350 firma, gıda ve içecek alanında 3 binin üzerinde markasını tanıttı. Fuarda; bakliyattan yağa, deniz ürünlerinden süte, etten ambalaja, alkollü içeceklerden meyve sularına, kokteyllerden soslara 20

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

The food sector’s showcase in Antalya The 20th International ANFAŞ Food Product Fair and the Bevex Beverage Fair took place on February 20-23, 2013. The fair, which was the meeting place of the food and beverage sector, was visited by 45 thousand sector professionals from 38 countries.


kadar bütün ürün grupları görücüye çıktı. Büyük zincir marketlerin toptan satış bölümleri ilk kez fuara toplu olarak katılırken, gıda toptancıları da Food Product ve Bevex’e büyük ilgi gösterdi. Sektör temsilcilerini bir araya getirip gıda ve içecek alanındaki son gelişmelerin yakından takip edilmesini sağlayan fuar, renkli organizasyonlara da ev sahipliği yaptı. Bu çerçevede Tüm Gastronomi Yöneticileri Derneği, kokteyl yapımı ve şov üzerine ‘Türkiye Yaratıcı Barmenler Yarışması’ düzenledi. Öte yandan özel dekorasyonlu ‘Şarap Sokağı’ ve ‘Profesyonel Tadım Günleri’ fuara renk kattı. Bu yıl fuarın konuk ülkesi Makedonya oldu. Fuara, Makedonya’dan 50 kişinin üzerinde bir alım heyeti katıldı. Bu yıl fuara Japon firmalarının büyük ilgi göstermesi de dikkat çekti. Japon gıda sektörünün öncü firmaları Antalya’ya gelerek,

T

h e 20th International ANFAŞ Food Product Fair and the Bevex Beverage Fair, which took place simultaneously on February 20-23, 2013 at the Antalya EXPO Center, turned into a giant gathering with the participation of sector representatives from Europe and Asia. The opening of the fair was realized by Antalya Deputy Governor Recep Yüksel, Hakkı Loğoğlu, Macedonia’s Ambassador to Ankara Goran Taskovski, ATSO Vice President Güray Parlak, the President of the Tüm Gastronomy Managers Association and Anfaş Fairs Chairman Mustafa Çalık. The fair, which was the meeting place of the food and beverage sector, was visited by 45 thousand sector professionals from 38 countries and 350 companies advertised over 3000 food and beverage brands. Products ranging from dried beans to oils, sea products to milk, meat to alcoholic drinks and fruit juices and from cocktails to sauces were advertised at the fair.

Bevex İçecek İhtisas Fuarı, bu yıl 20’ncisi düzenlenen Uluslararası ANFAŞ Food Product Gıda İhtisas Fuarı ile eş zamanlı olarak gerçekleşti. The Bevex Beverage Fair Bevex was simultaneously organized with The 20th International ANFAŞ Food Product Fair.

ANTALYA 21

Mart / Nisan - March / April 2013


Gıda ve içecek fuarından yüzünün akıyla çıkan Antalya Expo Center, bu yıl 17-19 Nisan tarihleri arasında dördüncüsü düzenlenecek olan ANFAŞ City Expo Uluslararası Şehircilik ve Teknolojileri fuarına hazırlanmaya başladı. Antalya Expo Center, which did an excellent job of hosting the food and beverage fair, is now getting ready to host the 4th ANFAŞ City Expo International Urban Development and Technologies Fair on April 17-19, 2013. fuar çerçevesinde görüşmeler gerçekleştirdi. Japon heyetin özellikle; atıştırmalık, şekerleme, baharat, dondurulmuş ve kurutulmuş gıdalar, şarap, bal, fındık, zeytinyağı gibi ürünlerle yakından ilgilendikleri görüldü. Gıda ve içecek fuarını geride bırakan Antalya EXPO Center, 17-19 Nisan tarihleri arasında dördüncüsü gerçekleşecek, ANFAŞ City EXPO Uluslararası Şehircilik ve Teknolojileri Fuarı’na hazırlanmaya başladı. 22

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

While the wholesale departments of large chain supermarkets attended the fair together for the first time, food wholesalers also were present at the fair. The fair, which enabled sector representatives to catch up on the latest developments in the sector, also hosted colorful events. One of these events was the “Turkish Creative Bartenders Competition” organized by the Tüm Gastronomy Managers Association. In

the meantime, the specially decorated Wine Street and Professional Tasting Days were also colorful attractions at the fair. Macedonia was the special guest of the fair this year. A purchasing team of more than 50 people came to the fair from Macedonia. Japanese firms also attended the fair in large numbers this year. The prominent firms of the Japanese food industry came to Antalya and held various meetings at the

fair. The Japanese board was especially interested in snacks, candies, spices, frozen and dried goods, wine, honey, hazelnuts and olive oil. Antalya Expo Center, which did an excellent job of hosting the food and beverage fair, is now getting ready to host the 4th ANFAŞ City Expo International Urban Development and Technologies Fair on April 17-19, 2013.


ANTALYA 23

Mart / Nisan - March / April 2013


Lübnan’da Antalya dönemi Lübnanlı seyahat acentelerinin üst düzey yetkilileri Vali Dr. Altıparmak’ı ziyaret etti ve tur operatörlerinin Antalya’yı kataloglarında ilk sıraya koyacaklarını açıkladı.

Time for Antalya in Lebanon The managers of Lebanese travel agencies visited Governor Dr. Altıparmak and said that they were going to put Antalya first in the catalogues of tour operators.

24

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


L

übnan Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı (ATTAL) Jean Abboud ve Lübnanlı seyahat acentelerinin üst düzey 18 yetkilisinden oluşan heyet, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) organizasyonu ile Antalya’ya geldi. Konyaaltı Otelciler ve Turistik Tesisler Birliği Derneği (KOTEB) ile Türk Hava Yolları’nın da Antalya’ya gelmesine destek verdiği heyet, kentte ilk olarak Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak’ı ziyaret etti. Heyetin ziyaretinde Vali Yardımcısı Recep Yüksel, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Acar, BAKA Antalya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Alaattin Özyürek de bulundu. Heyetin oldukça sıcak bir ortamda karşılanması ve yakın ilgi görmesi Lübnanlı turizmcileri oldukça mutlu etti. Vali Dr. Altıparmak, 3 yıldır Antalya’da görev yaptığını hatırlatarak, ilk kez Lübnanlı ve bu kadar kalabalık bir heyeti kabul ettiğini açıkladı. Kültürel yakınlığa rağmen turizm ve ticaret alanında ilişkilerin zayıf

göründüğünü ifade eden Vali Dr. Altıparmak, “Umuyorum bu ziyaretten sonra bir takım gelişmeler olur. Her alanda olduğu gibi turizm alanında da temel önceliğimiz kalite ve güven. Misafirlerimiz bir sıkıntı yaşadıklarında Alo 179 hattını arayarak, yardım isteyebilirler. Antalya’da 112 Acil Çağrı Merkezi var. Misafirlerimiz sağlık problemleri olduğunda da bu numarayı arayabilirler” dedi. Sıcak karşılama ve yakın ilgiden dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden ATTAL Başkanı Jean Abboud, son 5 yıldır ülkesindeki tur operatörlerinin Antalya’yı hedeflediğini belirterek, gerçekleştirecekleri geziler sonrasında daha iyi gelişmelerin yaşanacağına inandıklarını söyledi. Lübnan’ın önde gelen seyahat acentelerinin bundan sonra Antalya’yı broşürlerinde ilk sıraya koymaya başlayacaklarını ifade eden Abboud, “Antalya’ya yılda 3 bin Lübnanlı turist geliyor. Lübnanlı turistler kruvaziyer turizmi yoluyla Hatay ve Mersin

T

h e President of the Lebanese Travel Agencies Association (ATTAL) Jean Abboud and managers of Lebanese travel agencies were invited to Antalya by the Western Mediterranean Development Agency. The committee, which was also sponsored by the Konyaaltı Hotels and Touristic Facilities Association (KOTEB) and Turkish Airlines, first visited Governor Dr. Ahmet Altıparmak. The meeting was also attended by Deputy Governor Recep Yüksel, City Culture and Tourism Director İbrahim Acar, and BAKA Antalya Investment Office Coordinator Alaattin Özyürek. The warm welcome and friendly environment made the Lebanese committee very happy. Governor Dr. Altıparmak, who stated that he was stationed in Antalya for the past three years, said that this was the first time he was welcoming such a

crowded Lebanese committee. Governor Dr. Altıparmak, who pointed out to the lack of relationships between the two societies despite cultural closeness, said, “I hope there will be some developments after this meeting. Our basic priority is quality and safety then it comes to tourism. When our guests encounter a problem, they can call the 112 emergency help line and receive assistance. They can also call this line for medical emergencies.” ATTAL President Jean Abboud, who said that they were very happy about the warm welcome and close attention, stated that his country’s tour operators were targeting Antalya for the past 5 years and added that he was hoping for better developments after the meeting. Abboud, who stated that they were going to put Antalya first in the catalogues of tour operators, continued, “3000 Lebanese tourists visit Antalya

Vali Dr. Altıparmak, iki toplumun kültürel yakınlığına dikkat çekerek, turizm ve ticaret alanında ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Governor Dr. Altıparmak, who pointed out the cultural closeness of the two societies, said that relationships in tourism and trade between the countries needed to be improved.

ANTALYA 25

Mart / Nisan - March / April 2013


üzerinden Antalya’ya kolayca gelebilirler. Antalya çok iyi bir turizm destinasyonu ve biz de bunu değerlendirmek istiyoruz” diye konuştu. Ziyaret sırasında her yıl 2 milyon Lübnanlının ülkeleri dışında seyahate çıktığı ve kişi başı 2 bin dolarla toplamda 4 milyar

dolar harcama yaptıkları ifade edildi.

every year. Lebanese tourists can come to Antalya easily with cruise ships over Hatay and Mersin. Antalya is a great touristic destination and we want to take advantage of this.” During the meeting, it was stated that 2 million Leba-

nese people went abroad every year for vacation and spent 2 dollars per person and 4 billion dollars in total.

ATTAL Başkanı Jean Abboud, Antalya’nın çok iyi bir turizm destinasyonu olduğunu, bunu değerlendirmek istediklerini söyledi. ATTAL President Jean Abboud said that Antalya was a great touristic destination and that they wanted to take advantage of this.

26

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


ANTALYA 27

Mart / Nisan - March / April 2013


Kitap fuarına 98 bin 241 ziyaretçi The book fair visited by 98, 241 visitors A

ntalya 2’nci Kitap Fuarı, TÜYAP tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği, Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası katkılarıyla düzenlendi. 13 - 17 Şubat tarihleri arasında Cam Piramit Sakıp Sabancı Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara Antalyalıların ilgisi büyük oldu ve fuarı 5 gün boyunca 98 bin 241 kitap tutkunu ziyaret etti. Ziyaretçi sayısı geçen yıla oranla yüzde 20’ye yakın bir oranda artarken, 77 yayın evi ve kurumun katıldığı fuarda söyleşi, panel, şiir dinletisi ve imza günleri gibi etkinlikler de gerçekleşti. Antalyalı kitapseverler Cam Piramit’e sığmazken, alan darlığı fuara daha fazla yayınevinin gelmesini, etkinlikleri daha fazla ziyaretçinin takip etmesini sınırladı. Bu nedenle fuara destek veren Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak, daha büyük organizasyonlara ev sahipliği yapacak 5-10 bin kişilik bir fuar ve kongre merkezine ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

Tematik güzel sanatlar kütüphanesi projelendiriliyor Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Vali Yardımcısı Recep Yüksel, ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, yazar Doğan Hızlan, TÜYAP Kültür Fuarları Genel Koordinatö28

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

said that the city needed a bigger fair and congress center.

A project for the themed fine art library is being designed

rü Deniz Kavukçuoğlu ve davetlilerle birlikte fuarın açılışına katıldı. Vali Dr. Altıparmak, burada yaptığı konuşmada Antalya’nın kültür ve sanat alanında yeterince ön planda olmadığını ifade etti. Avrupa kentlerinin merkezlerinde kütüphaneler, büyük kitapevleri görüldüğünü belirten Vali Dr. Altıparmak, aynı durumun Antalya için söz konusu olmadığını söyledi. Antalya’da daha modern sanat galerileri, yeni kütüphaneler planlanması ve projelerinin hazırlanması gerektiğini ifade eden Vali Dr. Altıparmak, bu noktada en kısa zamanda Etnografya Müzesi’nin açılacağını, tematik bir güzel sanatlar kütüphanesinin ise projelendirildiğini açıkladı. Vali Dr. Altıparmak, Antalya’da ilköğretim okulu öğrencilerinin kitap okuma oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğuna da dikkat çekti.

T

h e 2nd Antalya Book Fair was organized by TÜYAP and sponsored by the Turkish Publishers Association, the Governorship of Antalya, Antalya Metropolitan Municiaplity and the Antalya Chamber of Commerce and Industry. The people of Antalya swarmed the fair which took place on February 13 - 17 at the Cam Piramit Sakıp Sabancı Fair and Congress Center and the fair was visited by 98, 241 visitors in 5 days. While visitor numbers increased by 20% compared to last year, panels, poetry readings and books signings were organized during the fair which was attended by 77 publishing houses and literary institutions. While visitors couldn’t fit into the venue, insufficient space limited participants and visitors. The president of the Antalya Chamber of Commerce and Industry Çetin Osman Budak

The Governor of Antalya Dr. Ahmet Altıparmak attended the opening of the fair with Metropolitan Municipality Chief Magistrate Mustafa Akaydın, Deputy Governor Recep Yüksel, ATSO president Çetin Osman Budak, author Doğan Hızlan, TÜYAP Cultural fairs General Coordinator Deniz Kavukçuoğlu and invited guests. During his speech, Governor Dr. Altıparmak said that Antalya wasn’t in the forefront when it came to culture and the arts. Governor Dr. Altıparmak, who stated that he had seen libraries and big bookstores in European cities, added that the same couldn’t be said about Antalya. Governor Dr. Altıparmak, who pointed out that Antalya needed more modern art galleries, new libraries and new projects, said that the Ethnography Museum would be opened soon and a project for the themed fine art library was being designed. Governor Dr. Altıparmak also added that the book reading ratio of elementary school students were higher than Turkish average.


ANTALYA 29

Mart / Nisan - March / April 2013


MACBETH Sezonun en iddialı yapıtı ADOB, Şubat ayında gerçekleşen üç prömiyerin ardından bu kez sezonun en iddialı yapıtı olan ‘Macbeth’i sahneliyor. İktidar hırsının neden olduğu ihaneti işleyen, Shakespeare’in 1606 yılında kaleme aldığı eserin prömiyeri 14 Mart Perşembe günü.

The most ambitious production of the season ADOB, after the three premiers staged in February, is performing Macbeth, the season’s most ambitious production. The premier of the play, written By Shakespeare in 1606, will take place on March 14, Thursday.

30

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Ş

ubat ayında bir dünya, bir Türkiye, bir de Antalya prömiyeri gerçekleştirerek, birbirinden önemli eserleri sahneleyen Antalya Devlet Opera ve Balesi (ADOB), Mart ayında da birbirinden önemli eserlerin prömiyerini gerçekleştirerek, sahneye koymaya devam ediyor. Lale Çıldınlığı operasının dünya prömiyerini, Umut balesinin Türkiye prömiyerini, çocuk oyunu Uyuyan Güzel’in de Antalya prömiyerini gerçekleştiren ADOB, bu kez William Shakespeare’in ölümsüz eseri Verdi’nin notalarıyla opera sahnesine aktarılan ‘Macbeth’i sahneliyor. İktidar hırsının neden olduğu ihaneti işleyen eserin prömiyeri, 14 Mart Perşembe günü, saat 20.00’de Haşim İşçan Kültür Merkezi Opera Sahnesi’nde gerçekleşecek. Eser, prömiyerin ardından yine Antalya seyircisiyle buluşmaya devam edecek.

Shakespeare 1606 yılında yazdı Shakespeare’in 1606 yılında kaleme aldığı yapıt, Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin bu sezon sahneleyeceği en iddialı yapıtlar arasında yer alıyor. Eserin rejisi, Macbeth’i 2006 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde, 2010 yılında da Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde sahneye koyan Yekta Kara imzası taşıyor. Gaetano Soliman, eserde orkestrayı yönetirken, Macbeth rolünde Çetin Kıranbay, Serhat Konukman ve Tamer Peker, Lady Macbeth rolünde Seda Ortaç ve Feryal Türkoğlu, Banco rolünde ise Erdem Baydar ve Engin Suna sahne alıyor. Eserde; Dama’yı Serap Çiftçi ve

Bilge Yılmaz, Macduff’u Koray Damcıoğlu ve Göksay Yaran, Malcolm’u Oben Bostancı ve Özhan Gümüş dönüşümlü olarak canlandırıyor. Alaaddin Ataseven, Mukhtar Malikov, Emre Aytekin, Yalçın Ünsal, Onur Alpaslan, Taner Ölçen, Sinem S. Baddal ve Heyecan G. Ceylan Yakan da başlıca rollerde yer alıyor.

T

he Antalya State Opera and Ballet, which organized a world, a Turkish and an Antalya premier in February, continues the tradition with yet another masterpiece in March. The Antalya State Opera and Ballet, which performed the world premier of the Lale Çılgınlığı opera, the

William Shakespeare’in 1606 yılında yazdığı ünlü eseri Macbeth operası, Antalya seyircisi ile buluşuyor. William Shakespeare’s famous play Macbeth is coming to Antalya in the form of an opera.

Turkish premier of Umut ballet and the Antalya premier of the children’s play Sleeping Beauty, is now getting ready to perform the Macbeth opera, based on William Shakespeare’s famous play. The premier of the opera, which is about the betrayals caused by political ambitions, will take place on March 14, Thursday at 20:00 at the Haşim İşcan Cultural Center. The opera will continue to be staged after the premier.

Written by Shakespeare in 1606 The play, written By Shakespeare in 1606, is one of the most ambitious productions if the season. The stage director of the opera is Yekta Kara, who also directed Macbeth in 2006 in Istanbul and in Ankara in 2010. While Gaetano Soliman will be conducting the orchestra, Macbeth will be played by Çetin Kıranbay, Serhat Konukman and Tamer Peker, Lady Macbeth by Seda Ortaç and Feryal Türkoğlu, and Banco by Erdem Baydar and Engin Suna. Dama will be portrayed by Serap Çiftçi and Bilge Yılmaz, Macduff by Koray Damcıoğlu and Göksay Yaran, and Malcolm by Oben Bostancı and Özhan Gümüş. Other artists in the opera are Alaaddin Ataseven, Mukhtar Malikov, Emre Aytekin, Yalçın Ünsal, Onur Alpaslan, Taner Ölçen, Sinem S. Baddal and Heyecan G. Ceylan Yakan.

ANTALYA 31

Mart / Nisan - March / April 2013


Antalya’da gitar tınısı Birbirinden önemli sanatçıların katıldığı 2’nci Uluslararası Antalya Gitar Festivali, konserlerin yanı sıra konferanslar, paneller, söyleşiler ve gençlere yönelik workshop çalışmaları ile gerçekleşti. Antalyalıların büyük ilgi gösterdiği festival, Antalya Kültür Merkezi’nin yanı sıra kentin farklı noktalarındaki salonlarda da sanatseverlerle buluştu. Yazı / Article: Özgür Önder - Fotoğraf / Photograph: Antalya Büyükşehir Belediyesi

Sounds of guitars in Antalya The 2nd Antalya International Guitar Festival took place with concerts, conferences, panels and workshops geared towards youngsters. The festival, which attracted a lot of attention from art lovers, took place in various spots across the city.

32

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


A

ntalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Antalya Gitar Festivali sona erdi. Bu yıl 12-16 Şubat tarihleri arasında düzenlenen festivale Anna Likhacheva, Johann Parlier, Ignacio Rodes, Özcan Dal, Soner Egesel, Eren Süalp, Bekir Küçükay, Kamil Çağatay Azat ve Prof. Dr. Ahmet Kanneci gibi birbirinden önemli sanatçılar katıldı. Antalya Kültür Merkezi’nin (AKM) yanı sıra Yenimahalle Kültür Merkezi, Akdeniz Üniversitesi ve Muratpaşa Belediyesi Kültür Salonu’nda gerçekleşen festival, sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Festival çerçevesinde konferans, söyleşi, panel ve gençlere yönelik workshop da gerçekleştirildi.

Açılış Konseri Ignacio Rodes’ten 2. Uluslararası Antalya Gitar Festivali, İspanyol müziğinin önemli gitaristlerinden Ignacio Rodes’in konseriyle başladı. Konser öncesinde AKM fuayesinde ‘Gitar, Tarihsel Gelişimi, Türk Gitar Yapımcılarının Tanıtım’ adlı bir de sergi açıldı. Sergide eski gitarların yanı sıra ünlü gitaristlerin fotoğrafları da sergilendi. Festival çerçe-

2’nci Uluslararası Antalya Gitar Festivali’nde, birbirinden önemli sanatçılar 5 gün boyunca sanatseverlere müzik ziyafeti sundu. During the festival, world famous guitar players performed concerts for 5 days.

vesinde Bekir Küçükay, AKM’de hayranlarıyla buluştu. Sevilen eserlerini resitalde seslendiren Bekir Küçükay, yaklaşık 1,5 saat süren performansında dinleyicilerden tam not aldı. Festivalin kentin değişik noktalarına taşınması amacı çerçevesinde genç sanatçı Eren Süalp, Kepez ilçesinde Yenimahalle Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Genç gitaristin çaldığı eserler salonu dolduran sanatseverlerden büyük alkış aldı.

Konser sonu öğrencilerle sohbet Klasik gitarın Türkiye’deki duayenlerinden biri olarak gösterilen Soner Egesel ise Akdeniz Üniversitesi’nde öğrencilerle buluştu. Klasik gitarıyla öğrencilere unutulmaz bir konser veren Soner

T

h e 2nd Antalya International Guitar Festival, organized by the Antalya Metropolitan Municipality, ended. Important guitarist such as Anna Likhacheva, Johann Parlier, Ignacio Rodes, Özcan Dal, Soner Egesel, Eren Süalp, Bekir Küçükay, Kamil Çağatay Azat and Prof. Dr. Ahmet Kanneci performed at the festival which took place on 12-16 February, 2013. The festival, which took place at the Antalya Cultural Center (AKM), Yenimahalle Cultural Center, Akdeniz University and Muratpaşa Municipality’s Cultural Hall, attracted a lot of attention from art enthusiasts. Conferences, panels and workshops geared towards youngsters were also organized during the festival.

The opening concert from Ignacio Rodes The festival began with a concert by Spanish guitarist Ignacio Rodes. An exhibition called “Guitar: Its historical development and introducing Turkish guitar makers’ was also opened before the concert. The exhibition included old guitars and photographs of famous guitar players. Bekir Küçükay gave a concert at AKM. The guitar player performed for 1, 5 hours. Young guitarist Eren Süalp gave a concert in the borough of Kepez, at the Yenimahalle Cultural Center. The young artist received a standing ovation after his performance.

Talking to students after the concert Soner Egesel, who is considered one of Turkey’s most important classical guitarists, met with students at Akdeniz University. Soner Egesel, who gave a memorable performance, enchanted the students. He then had a great talk with the students who came to see him perform. The festival, just like the previous year, ended with a concert by Turkish classical guitarist Prof. Dr. Ahmet Kanneci, who perANTALYA 33

Mart / Nisan - March / April 2013


Dereceye girdiler resitali verdiler Kapanış gecesinde genç gitaristler arasında düzenlenen yarışmanın sonuçları da açıklandı. Çavgın Çınkıt adlı genç gitarist, yarışmanın birincisi seçildi ve Türkiye’nin ünlü gitar imalatçısı Arif Türker Gündoğdu tarafından özel olarak yapılan klasik gitar ile ödüllendirildi. Yarışmada ikinciliği İmge Ceren Aydeniz elde ederken, üçüncülüğü ise Orçun Terzioğlu ve Umut Sümeroğlu paylaştı. Derece alan gitaristler gecede küçük resitaller de verdiler. Festival, sanatçıların hep birlikte salonu dolduran sanatseverleri selamlamasıyla son buldu.

Egesel, performansıyla büyüledi. Konser sonrasında sanatçı ile öğrenciler keyifli bir sohbetin içine daldı. Festival, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Türk klasik gitar sanatçısı Prof. Dr. Ahmet Kanneci’nin konseri ile sona erdi. Ağırlıklı olarak popüler ezgiler seslendiren Prof. Dr. Ahmet Kanneci’ye gitarıyla Özcan Dal da eşlik etti. Kanneci, konserinde müzik yaşamında ilk kez bir caz eserini de yorumladı. Ahmet Kanneci, konser sonunda seyircilerin yoğun alkışı üzerine iki kez bis yaptı.

34

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Festival çerçevesinde düzenlenen yarışmada dereceye giren gençler, dinleyicilere minik birer resital de sundu. Youngsters who placed during the competition that was organized within the context of the festival gave a mini concert for the audience.

formed popular songs accompanied by Özcan Dal on guitar. Kanneci also played a jazz song for the first time in his musical career. Ahmet Kanneci returned to the stage twice after popular demand.

Concert from the winners On the final night of the festival, the winners of the young guitar players competition were announced. Çavgın Çınkıt was announced as the winner and awarded with a classic guitar made by Arif Türker Gündoğdu, the most famous guitar manufacturer in Turkey. İmge Ceren Aydeniz became second, and third place was shared by Orçun Terzioğlu and Umut Sümeroğlu. Youngsters who placed during the competition that was organized within the context of the festival gave a mini concert for the audience. At the end of the night, all artists took to the stage and saluted the audience.


ANTALYA 35

Mart / Nisan - March / April 2013


Korolar için festival zamanı Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Koro Festivali, 3-6 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Festivale Türkiye, Almanya, Belarus, Makedonya, Bulgaristan ve Sırbistan’dan 350 korist katılacak.

Festival time for choirs The International Choir Festival, organized for the fifth time this year by the Antalya Metropolitan Municipality, will take place on April 3-2, 2013. 350 singers from Turkey, Germany, Belarus, Macedonia, Bulgaria and Serbia will the participating in the festival.

36

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Y

ılın her ayı farklı kültür sanat etkinliklerin gerçekleştiği Antalya’da festivallerin biri bitip, diğeri başlıyor. Gitar festivalinin ardından bu kez de yine Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından organize edilen Koro Festivali başlıyor. Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan festival 3 Nisan günü başlayacak ve 4 gün boyunca farklı koroların seslendireceği eserlerle son bulacak. Festival öncesi hazırlıklar tüm hızıyla sürerken, uluslararası etkinlik çerçevesinde geleneksel hale gelen kortej, koro üyelerinin katılımıyla Büyükşehir Belediyesi önünden başlayıp, Atatürk ve Cumhuriyet Caddeleri’nin geçilmesiyle Cumhuriyet Meydanı’nda son bulacak. Festivalin son gününde bütün koroların hünerlerini sergileyeceği bir de yarışma düzenlenecek.

350 korist katılıyor Beşinci Uluslararası Koro Festivali’ne Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Belarus, Makedonya, Bulgaristan ve Sırbistan’dan toplam 350 koristli koro katılacak. Festivalde Türkiye’yi, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası,

Boğaziçi Üniversitesi Çok Sesli Korosu, Boğaziçi Üniversitesi Kadınlar Korosu, Kültür Üniversitesi Çok Sesli Korosu, Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı Çok Sesli Korosu, TED Antalya Koleji Çok Sesli Korosu, Antalya Amadeus Müzik Okulu Çok Sesli Korosu temsil edecek. Festival çerçevesinde Türkiye, Almanya, Sırbistan, Bulgaristan korolarının katılımıyla Carmina Burana Konseri verilecek. Farklı ülkelerden gelen koro üyelerinin vereceği konserin renkli görüntülere sahne olması bekleniyor.

Renkli program

I

n Antalya, where various cultural events take place each month of the year, a festival ends and another begins. After the Guitar Festival, the city is getting ready to host the Choir Festival, organized by the Antalya Metropolitan Municipality. The festival, which is being organized for the 5th time this year, will begin on April 3 and end after concerts by different choirs for four days. The traditional parade, which will include dignitaries and attendees of the festival, will start in front of the Municipality Building and end at Cumhuriyet Square. A competition will be organized on the last day of the festival.

Antalya Kültür Merkezi’nde-

Farklı ülkelerden gelen koro üyelerinin vereceği konserin renkli görüntülere sahne olması bekleniyor. The concert, which will be given by choir members from different countries, is expected to be a very colorful event.

350 choir members will participate A total of 350 choir members will be participating in the festival, including singers from Turkey, Germany, Belarus, Macedonia, Bulgaria and Serbia. During the festival, Turkey will be represented by the Bosporus University Polyphonic Choir, the Bosporus University Women’s Choir, Kültür University Polyphonic Choir, Antalya Metropolitan Municipality’s İsmail Baha Sürelsan Conservatory Polyphonic Choir, TED Antalya High School Polyphonic Choir, and the Antalya Amadeus Music School Polyphonic Choir. All the choirs that will participate in the festival will perform Carmina Burana together. The concert, which will be given by choir members from different countries, is expected to be a very colorful event.

A colorful schedule On the first day of the festival, which will begin with a cocktail at Antalya Cultural Center, İstanbul Kültür University Polyphonic Choir, Antalya TED High School Children’s Choir, Bosporus ANTALYA 37

Mart / Nisan - March / April 2013


ki kokteylle başlayacak olan festivalin ilk gününde İstanbul Kültür Üniversitesi Korosu, Antalya TED Koleji Çocuk Korosu, Boğaziçi Kadınlar Korosu, Makedonya Stiv Naumov Karma Korosu ve Belarus Dabrevesk Kültür Sanat Üniversitesi sahneye çıkacak. Festivalin ikinci gününde ise, sahne Koro Boschorus, İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Korosu, Antalya Amedeus Müzik Okulu Çocuk Korosu, Sırbistan Obilic Akademi Korosu, Bulgaristan Angel Manolov Korosu ve Alamya Limburger Domsingknaben Gençlik Korosu’nun olacak. Festivalin üçüncü gününde korolar Carmina Burana Konseri verecek. Konserde Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Sanatçıları da sahneye çıkacak. 5 Nisan akşamı Antalya Kültür Merkezi’ndeki 38

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

konserde Vladimir Altschuler şefliğindeki koro C. Orff’un eserlerini seslendirecek. Soprano Feryal Türkoğlu, Tenor Murat Karahani, Bas Tuncay Kurtoğlu konserde solist olarak sahneye çıkacak. Uluslararası festival, koroların yarışması ve dereceye girenlerin ödüllerini alması ile son bulacak. Konserlerin tümü AKM’de verilecek.

University Women’s Choir, the Macedonian Stiv Naumov Mixed Choir and the Belarus Dabrevesk CultureArt University will take to the stage. On the second day of the festival, Choir Boschorus, the Bosporus University Polyphonic Choir, Antalya Music School Polyphonic Children’s Choir, Serbia’s Obilic Academy choir, Bulgaria’s Angel Manolov Choir

and Germany’s Limburger Domsingknaben Youth Choir will perform. On the third day of the festival, an ensemble will perform Carmina Burana. During the concert, the musicians of the Antalya State Symphony Orchestra will also perform. The choir, conducted Vladimir Altschuler, will perform pieces by C. Orff on April 5 at the by 5 Antalya Kültür Cultural Center. Soprano Feryal Türkoğlu, Tenor Murat Karahani, and Bassist Tuncay Kurtoğlu will perform.The international festival will come to an end after teams that have placed in the competition receive their awards. All the concerts will take place at AKM.


ANTALYA 39

Mart / Nisan - March / April 2013


Perde çocuklar için açıldı Minik izleyicilerini unutmayan ADT, Türkiye’nin içinde bulunduğu deprem gerçeğini öğretici ve eğitici bir yaklaşımla anlatan ‘Tıngır Mıngır Ülke’ adlı çocuk oyununu sahnelemeye başladı.

The curtains opened for the kids The Antalya State Theatre (ADT), who didn’t forget its younger audience, started staging a new play called ‘Tıngır Mıngır Ülke’ about the effect of earthquakes..

A

ntalya Devlet Tiyatrosu (ADT), geride kalan onca sezonda olduğu gibi bu sezon da çocukları unutmadı. ADT, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu deprem gerçeğini eğlenceli ve öğretici bir yaklaşımla anlatan ‘Tıngır Mıngır Ülke’ adlı çocuk oyununu sahneledi. Prömiyeri 29 Ocak tarihinde gerçekleşen oyun, çocuklardan ve ailelerinden büyük ilgi gördü. Tıngır Mıngır Ülke’nin ilk temsillerinde biletler günler öncesinden tükendi ve çok sayıda çocuk seyirci kapıdan geri dönmek 40

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

zorunda kaldı. ADT, Tıngır Mıngır Ülke’ye olan ilgiden dolayı memnun kalırken, oyunun Mart ayı sonuna kadar sahneleneceği açıklandı. Tahtını kaybetmek istemeyen bir kralın bilgisizliği ve korkularının gülünçlüğü üstüne kurgulanan oyunda, ülkemizin deprem gerçeği de anlatılıyor. Oyunda kralın yaşadıklarının yanı sıra, depremden korunmanın yolları, depremle yaşamaya alışmanın yöntemleri, çocukların algı düzeyi gözetilerek ortaya konmakta.

T

he Antalya State Theatre (ADT), didn’t forget about its younger audience, just like in previous seasons. ADT staged a play called Tıngır Mıngır Ülke, which is about the threat and realties of earthquakes commonly experienced in Turkey. The play, which was premiered on January 29, attracted a lot attention from children and families. Tickets for the premier were sold out days in advance and many people had to be turned away. ADT, which was happy about the attention received by the

play, announced that the play was going to be staged until the end of March. The play, which aims to educate the kids about the truth about earthquakes, is about an ignorant king who is afraid of losing his throne. The play also deals about ways of prevention from earthquakes and how to live with earthquakes.


ANTALYA 41

Mart / Nisan - March / April 2013


Yakın tarihin tanıkları

bu müzede

Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin Kaleiçi’ndeki cemiyet binasında açılan Basın Müzesi, gazetecilerin emektar ekipmanlarıyla ziyaretçilerini nostaljik bir yolculuğa çıkarırken aynı zamanda ‘gazetecilik zor zanaat’ deyimine de açıklık getiriyor. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

42

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


The witnesses of the recent past are in this museum The Press Museum, which opened inside the club building of the Antalya Journalists Association in Kaleiçi, both takes its visitors to a journey to the past with veteran journalism equipments and gives a clear meaning to the phrase ‘journalism is hard’.

G

azeteler, matbaanın icadıyla birlikte tarihe yazılı olarak not düştü. Okuyucularına yeryüzünde olup bitenleri günü gününe aktardı. Matbaanın yanı sıra fotoğraf makineleri, daktilolar, filmler, gazetelerin tarihe düştüğü her notta önemli rol oynadı. Değişen zamanla birlikte hayatın her alanında olduğu gibi gazetecilerin kullandığı ekipmanlar da gelişti. Daktilonun yerini dizüstü bilgisayarlar, filmli fotoğraf makinelerinin yerini dijital fotoğraf makineleri aldı. Gazetelerin kullandığı tüm araç ve gereçler meslek erbaplarının belleğinde birer nostalji olarak kaldı. Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) de gazetecilik mesleğinin

mihenk taşı bu ekipmanların zaman içindeki gelişimini ve gazetecilerin zorlu çalışma koşullarını gelecek nesillere göstermek, belki biraz da nostalji yapmak için ‘Basın Müzesi’ni kurdu. Müzede zamana meydan okuyan ve tarihe şahit olan araç ve gereçler sergileniyor.

Bir asırdır kullanılan emektar objeler AGC’nin Kaleiçi’ndeki binasının giriş katında bulunan Basın Müzesi’nde, gazetecilerin 100 yıla yakın zamandır kullandığı araç ve gereçler bulunuyor. Bilgisayarın icat olmadığı dönemde, muhabirlerin yazılarını kaleme aldığı daktilolar ve filmle çalışan

N

ewspaper became important historical objects with the invention of printing. They have been informing their readers for years, day by day. Besides printing machines, cameras, typewriters and films became important elements in writing history. In time, with the changing world, the equipments used by journalists changed. Typewriters were replaced by laptops; cameras were replaced with digital cameras. All these old tools became nostalgic object for veteran journalists. The Antalya Journalists (AGC) built the Press Museum in order to show these keystone elements and hard

working conditions to future generations and maybe for a little nostalgia. Equipments that defy time and have witnessed history are being displayed at the museum.

Veteran objects that have been used for a century Equipments used by journalists for nearly 100 years are displayed at the ground level of the association’s building located in Kaleiçi. Typewriters and old style cameras which were used in the past before electronic inventions are the most attractive objects inside the museum. Another equipment that attracts as much attention as those is the historical print-

ANTALYA 43

Mart / Nisan - March / April 2013


fotoğraf makineleri müzenin en dikkat çekici objelerinden. Onlar kadar ilgi çeken bir diğer unsur ise binanın girişinde sergilenen tarihi matbaa makinesi. AGC Basın Müzesi’ndeki objeler sadece fotoğraf makineleri ve daktilolardan ibaret değil. Müzede flaşlar, mikrofonlar, kameralar, radyolar, ortamın ışığını ölçmeye yarayan aletler, telefonlar, başka bir noktadan gazete merkezine fotoğraf geçmeyi sağlayan araçlar, onlarca yıl öncesinin önemli olaylarını aktaran gazete sayfaları da bulunuyor. Müzenin duvarlarını ise Antalyalı gazetecilerin çektiği önemli fotoğraflar süslüyor.

Milli Mücadele dönemine ışık tutuyor Basın Müzesi’ndeki araç ve gereçlerin en eskisi, binanın önünde yer alan Haidelberg marka matbaa makinesi. 1883 44

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

yılında üretilen bu makine, Antalya’nın basın tarihi kadar milli mücadele yılları açısından da önem taşıyor. Fabrikanın imal ettiği ikinci makine olan bu matbaa makinesi, İzmir’in işgal edilmesinden sonra gemiyle gizlice Antalya’ya getirilmiş, daha doğrusu kaçırılmış. Tekneyle matbaa makinesini Antalya’ya getiren Haydar Rüştü Bey, kentin ilk gazetesi olan Anadolu’yu kurmuş. Makine, 9 Eylül 1922 yılında kurulan Antalya Gazetesi’ne geçmiş ve 1978 yılına kadar bu gazetenin basılmasında kullanılmış. İleri teknoloji matbaa makinelerinin kullanılmaya başlamasıyla birlikte, aynı zamanda milli mücadelenin sesi de olan matbaa makinesi emekli edilmiş. Basın Müzesi’nde bu makinenin yanında kesme makinesi ile birlikte tipo dizgi sistemi de sergileniyor.

ing machine. There are other objects displayed at the museum besides cameras and typewriter such as flashes, microphones, cameras, radios, tools that measure the light in the room, telephones, tools that enable selecting photos from another source for the headquarters of the newspaper and pages of newspapers that depict important historical events. The walls of the museum are adorned with important photos taken by journalists from Antalya.

Sheds light on the national revolution period One of the oldest equipments inside the Press Museum is the Heidelberg brand printing machine. This machine, which was manufactured in 1883, is important for the press history of

Antalya as well as the national revolution period. The machine, which was only the second machine manufactured by the company, was brought secretly by ship to Antalya after the invasion of Izmir; in fact it was smuggled. Haydar Rüştü Bey, who brought the machine to Antalya via his boat, established the city’s first newspaper called Anadolu. The machine was then passed on to Antalya Newspaper which was established on September 9, 1922 and was used in the printing of this paper until 1978. After the use of high technology printing machines, this tool that was the voice of the national revolution was retired. A cutting machine and a typo composition system is also being displayed near this machine in the museum.


ANTALYA 45

Mart / Nisan - March / April 2013


Taştan şaheserler Eski dünyanın en zengin ve güzel şehrini kuran Pergeliler, mimaride ve heykel sanatında üstünlüklerini kanıtlamıştı. Taşa şekil vermedeki becerileri sadece heykellerle sınırlı kalmadı. Cenazelerini defnettikleri lahitlerde de ustalıklarını gösterdiler. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

46

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Works of art from stone The people of Perge, who built the richest and most beautiful city of the old world, had proven their talents in architecture and sculpturing. Their talents were not only limited to making sculptures; they also showed their talents in sarcophagi.

A

ksu Ovası’nın bereketli topraklarını ikiye bölerek, salına salına Akdeniz’e akan nehrin yanı başına kuruldu Perge şehri. Anıt çeşmeden akan suların sütunlu caddeden kanal boyunca ilerlediği bu şehir, stadyumu, tiyatrosu, kuleleri ve agorasıyla dönemin en güzel kentlerinden birisi olarak gösterildi. Perge, önemli ticaret yolları ve verimli topraklar üzerinde bulunması nedeniyle hızla gelişti ve çok önemli mimarlar, heykeltıraşlar yetiştirdi. Mermere şekil vermedeki ustalıkları bugün Antalya Müzesi’ndeki heykellerden de net olarak

görülen Pergeliler, aynı maharetlerini lahitlerde de gösterdi. Yaptıkları heykellerle şaheserler oluşturan Pergeliler, dönemin geleneklerine göre cenazelerin defnedildiği lahitleri de paha biçilemez sanat eserlerine dönüştürdü. Pergelilerin taşa şekil vermede ne denli usta olduklarını gösteren lahitlere verilecek en önemli örnek şüphesiz Herakles Lahdi’dir.

Antalya Müzesi’nde sergileniyor Herakles lahitleri Antalya Müzesi’nde lahitler salonunda sergileniyor. Herakles lahitleri diyoruz çünkü Antalya

T

he city of Perge is located near a river which divides the fruitful lands of Aksu Plain into two. This city, where the waters from the monumental fountain continue along the columned avenue via a canal, was one of the most beautiful cities of its period with its stadium, theatre, towers and agora. Because it was on important trade routes and fruitful lands, Perge developed quickly and educated many important architects and sculptors. The artists of Perge, whose talents in shaping marble are evident from the statues in Antalya

Herakles Lahdi, Pergelilerin taşa şekil vermedeki ustalıklarının en önemli örneklerinden biridir. The Sarcophagus of Heracles is one of the most important examples of stone workmanship of the people of Perge.

Museum, showed the same talent when making sarcophagi. These artists, who created magnificent pieces with their sculptures, turned sarcophagi into priceless art works. The Sarcophagus of Heracles is one of the most important examples of stone workmanship of the people of Perge.

On display at the Antalya Museum The sarcophagi of Heracles are displayed in the sarcophagi hall in the Antalya Museum. There are two sarcophagi of Heracles in the Antalya Museum. One of them was unearthed during the excavations in Perge and is being displayed in the museum since 1962. The other was found during illegal digs in 1974. The lid, base and small parts of the sarcophagus, which was being smuggled in seven pieces and was intercepted by the police, were found during the dig site. The broken pieces were taken to the museum in 1980 and reassembled. After the reassembly, it was discovered that more pieces were missing. One piece was retrieved from the Paul Getty Museum in 1983 and two other pieces from the Schwarzkopf collection. However, the fourth scene, a panel and the heads of three ANTALYA 47

Mart / Nisan - March / April 2013


Müzesi’nde iki adet Herakles Lahdi bulunuyor. Bu lahitlerden birisi Perge’de yapılan kazılar sonucu gün yüzüne çıkartılmış ve 1962 yılından bu yana Antalya Müzesi’nde sergileniyor. Diğer lahit ise 1974 yılında yine Perge’de yapılan kaçak kazılar sırasında bulunmuş. 7 parça halinde yurt dışına kaçırılmak istenirken güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen lahdin kapağı, taban kısmı ve küçük kırık parçaları, kaçak kazı yapılan alanda gerçekleşen çalışmada bulunmuş. Kırık parçalar 1980 yılında Antalya Müzesi’ne getirilmiş ve birleştirilmiş. Lahit teknesinin iki dar yanında ve bir uzun yanında eksik parçalar olduğu görülmüş. Uzun yan taraftaki parça 1983 yılında ABD Paul Getty 48

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Müzesi’nden, dar yanlara ait olan iki parça da Schwartkoph koleksiyonundan geri alınmış. Ancak lahdin bir panosu, Herakles’in dördüncü sahnesi ve figürlerden üçünün başları eksik.

Yaşlanan Herakles tasvirlerde görülebiliyor Her iki Herakles lahdi de ‘Küçük Asya Sütunlu Lahitleri’ grubundandır. Kapağı üçgen alınlıklı çatı biçiminde olan lahitlerin alınlıklarında, mezarı koruyan birer Medusa başı bulunur. Tepe ve köşe akroterleri palmet şeklinde olan lahitlerin kapaklarının üzeri yassı kiremitlerle süslüdür. Kiremitlerin uçlarında ise, aslan başlı antefiksler vardır. Lahdin teknesi üzerindeki yüksek kabartmalı figürler, lahdi dolanan burmalı sü-

figurines are still missing.

Heracles getting old Both sarcophagi belong to the Asia Minor Columned Sarcophagi group. There is a Medusa head on the pediments of the sarcophagi which have triangular pediments as lids that protect the tomb. The top part of the lids, which have palmetto style top and side acroters, are decorated with flat tiles. There are lion headed antefixes at the tips of the tiles. There are bas relief figures between twisting columns that surround the sarcophagus on the basin of the sarcophagus. One side of the sarcophagus depicts the door the underworld and the guards and the other three sides depict the 12

works of Heracles as told in mythology. Heracles physiologically changes from the beginning of the first scene. As the works are depicted in chronological order, Heracles as seen as an old man towards the end. According to legend, Heracles is the son of Zeus and Alcmene, a mortal. Hera is upset that her husband has cheated on her with a mortal and hates Alcmene and Heracles. That is why she makes Heracles crazy, which in return; he slaughters his wife and children. When Heracles realizes what he has done, he wants to be purged of his sins. The Oracle of Apollo tells him to serve King Eurystheus so that he can get rid of his sins and become immortal. The king, who has sworn


Antalya Müzesinde iki adet Herakles Lahdi var. Her iki Herakles Lahdi de ‘Küçük Asya Sütunlu Lahitleri’ grubundandır. There are two sarcophagi of Heracles in the Antalya Museum and they both belong to the Asia Minor Columned Sarcophagi group.

tunlar arasında yer alır. Her iki lahdin kısa yüzünde yer altı dünyasına açılan kapı ve muhafızları, diğer üç tarafında ise Herakles’in mitolojide anlatılan 12 işi betimlenir. Herakles’in 12 işinin sırayla anlatıldığı lahitte, Herakles ilk sahneden itibaren fizyolojik olarak da değişim gösterir. İşler sırayla dikkatli olarak incelendiğinde, son işlere doğru Herakles’in yaşlandığı görülür. İnanışa göre Herakles, Tanrı Zeus ile ölümlü Alkmene’nin oğludur. Baş tanrıça Hera, kocasının bir ölümlüyle kendisine ihanet etmesini içine sindiremez. Hera, Zeus ile Alkmene’nin oğlu Herakles’ten nefret eder. Bu nedenle Herakles’e cinnet geçirtip karısını ve çocuklarını öldürtür. Herakles kendine geldiğinde bu

günahlarından arınmak ister. Apollon Kâhini, Herakles’in Kral Eurystheus’un hizmetine girerek günahlarından kurtulacağını ve ölümsüz olacağını söyler. Hera’nın yandaşı olan kral, Herakles’e birbirinden zor 12 iş buyurur.

Herakles’in 12 işi 1- Herakles’in, postuna ok ve mızrak işlemeyen Nemea Aslanı’nı elleriyle boğarak öldürmesini tasvir eder. Aslanın postunu yüzerek kendine zırh yapan Herakles daha birçok heykelde de bu postla gösterilir. 2- Herakles’i, Lerna bataklığında yaşayan, başı insan biçimli Hydria adlı ejderin saçlarını kavrayıp kafasını koparmaya hazırlanırken tasvir eder. Efsaneye göre Herakles, ejderin kestikçe çoğalan kafalarını tek tek koparır, ölümsüz olan başını da bir kayanın altına gömer. 3- Herakles’i, Eurymanthos Dağı’nda yaşayan, korkunç yaban domuzunu omzuna almış götürürken tasvir eder. Herakles canavarı bir ağ ile yakaladıktan sonra Kral Eurystheus’a götürür. 4- Herakles’i, Tanrıça Artemis’e ait altın boynuzlu, tunç ayakkabılı geyiği diziyle bastırarak 4 ayağı üzerine çöktürmüş olarak tasvir eder. Geyiği ok ile yaralayan Herakles ardından onu krala götürür. Kaçak kazılarda bulunan lahitte bu bölüm yoktur. Ama diğer lahitte net olarak görülebilir. 5- Herakles’i, Gaga ve pençeleri tunçtan olan, insan etiyle beslenen Stymphalos Gölü kuşlarını oklarla öldürürken tasvir eder. Öldürdüğü kuşlar yerde, ayaklarının dibindedir. Bu canavar kuşları Athena’nın verdiği zille ürkütüp, okuyla öldürür. Kaçırılan lahitteki bu bölüm ABD Paul Getty Müzesi’nden iade edilmiştir. 6- Herakles’i, bir ejderin

his allegiance to Hera, gives Heracles 12 difficult tasks.

The 12 tasks of Heracles 1- Depicts Heracles killing the Nemea Lion, who has a skin that doesn’t penetrate arrows, with his bare hands. Heracles, who skins the lion and makes a shield for himself, is depicted wearing this shield in many other statues. 2- Depicts Heracles as he is about to sever the head of Hydria, a dragon that lives in Lerna swamp. According to legend, Heracles severs every head that pops out once he cuts one, and buries the immortal head under a rock. 3- Depicts Heracles carrying a horrible wild boar that lives on Mount Erymanthos in his shoulder. After Heracles captures the creature with a net, he takes it to the king. 4- Depicts Heracles as he subdues a deer with golden horns and bronze feet belonging to Artemis. Heracles, who wounds the deer with an arrow, takes it to the king. This depiction isn’t included in the sarcophagus found during the illegal excavation but it is clearly visible on the other sarcophagus. 5- Depicts Heracles killing the birds at Stymphalos Lake, creatures with beaks and claws made from bronze, with arrows. The birds that he has killed are laid beneath his feet. He scares the monsters with a bell given to him by Athena and kills them with his arrow. This section was returned from the Paul Getty Museum in the US. 6- Depicts Heracles as stealing the golden apples from the garden of Hespe-

rus, an enchanted garden protected by a dragon. He takes the apples by deceiving Atlas, the being that carried the earth on his shoulders and then gives the apples to Athena. 7- Depicts Heracles as he is changing the course of Alpheisos and Peneisos rivers with a shovel. In this scene, the rivers are symbolized by the water in the hands of the River of Gods. The King of Elis, Augios, commands him to clean the dirty stables in order to humiliate him. He cleans the stables by changing the course of the rivers. When he doesn’t receive the flock he was promised for finishing the task, he kills the king and his children. 8- Depicts Heracles as he subdues Minotaur. The bull, which belonged to King Minos of Crete and enraged by Poseidon, damages the crops and the island faces starvation. Heracles takes the bull by his horns and takes it to Greece. 9- Depicts Heracles killing Diomedes, who is on his knees. Heracles, who fights the king, the ruler of a cannibal tribe that owns wild horses, kills the king and feeds him to the horses. Horses which are tamed after eating the king’s flesh are depicted in the upper hand corner. 10- Depicts Heracles as he is about to kill Hippolyte, the Queen of the Amazons. His victory is symbolized with the quiver he steps on and the helmet on the ground. Admete, the daughter of Eurystheus, wants the enchanted belt that was given to the queen by Ares. Heracles kills the queen and takes the belt. 11- Depicts Heracles as he is about to kill the three ANTALYA 49

Mart / Nisan - March / April 2013


Herakles’in 12 işinin sırayla anlatıldığı lahitte, Herakles ilk sahneden itibaren fizyolojik olarak da değişim gösterir. On the sarcophagus which depicts the 12 works of Heracles in chronological order, Heracles physiologically changes from the beginning of the first scene

koruduğu büyülü meyvelerin bulunduğu Hesperidler’in bahçesinden altın elmaları çalarken tasvir eder. Bu elmaları dünyayı sırtında taşıyan Atlas’ı kandırarak elde eder ve daha sonra tanrıça Athena’ya verir. 7- Herakles’i, Alpheisos ve Peneisos ırmaklarının yönünü bir kazmayla değiştirirken tasvir eder. Bu sahnede ırmaklar, sağ üst bölümde uzanmış olan ırmak tanrısının elindeki kantharostan akan su ile sembolize edilir. Elis Kralı Augios, Herakles’i küçük düşürmek için ona uzun yıllardır temizlenmemiş ahırları temizlemesini buyurur. Herakles, ahırları suyun yönünü değiştirerek temizler. Bunun karşılığında vaat edilen sürüyü alamayınca kralı ve oğullarını öldürür. 8- Herakles’i, sağ diziyle sırtına basarak Minotaurus adlı azgın boğaya diz çöktürmüş olarak tasvir eder. Girit Kralı Minos’a ait olan ve Posei50

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

don tarafından kudurtulan boğa, ekinlere zarar vererek, adayı açlık tehlikesi ile karşı karşıya bırakır. Herakles, azgın boğayı boynuzlarından tutarak, Yunanistan’a götürür. 9- Herakles’i, diz çökmüş olan Diomedes’i öldürürken tasvir eder. İnsan eti yiyen yabani atların sahibi Trakya Kralı Diomedes ile çarpışan Herakles, kralı öldürüp, etlerini atlara yedirir. Diomedes’in ölümünden sonra ehlileşen atlar, sağ üst kısımda sembolize edilir. 10- Herakles’i, atın üzerindeki Amazonlar Kraliçesi Hyppolite’yi öldürmek üzereyken tasvir eder. Herakles’in zaferi, ayağıyla bastığı sadak ve yerdeki miğfer ile sembolize edilir. Eurystheus’un kızı Admete, Ares’in Amazonlar Kraliçesi Hyppolite’ye armağanı büyülü kemeri ister. Herakles, kraliçeyi öldürüp, kemeri alır. 11- Herakles’i, diz çöktürdüğü 3 başlı devin başından

tutmuş öldürmek üzereyken tasvir eder. Kral Eurystheus, dünyanın batı ucunda bulunan Okeiasos Irmağı’nın bir adasında yaşayan dev Geryoneus’un büyük sığır sürülerini getirmesini ister. Herakles, sığırları almak için Cebelitarık Boğazı’nı geçer. Daha sonra Okeiasos Irmağı’nı geçer ve devi öldürür. Ardından sığırları alarak krala götürür. Sığırlar sahnesi sağ üst kısmında sembolize edilir. 12- Herakles’i, 3 başlı köpek biçimindeki Kerberos’u başından tutarak oturtmuş olarak tasvir eder. Bu 12 işin en zorudur. Hermes ve Athena’nın yardımıyla Herakles, yer altı dünyasına iner. Orada bağlı bulunan Theseus’u kurtarır ve üçbaşlı Kerberos Köpeğini yeryüzüne çıkartır. Kral Eurystheus, bu köpeği görünce korkar. Herakles de, Kerberos’u Hades’e geri götürür.

headed monster, which is kneeling before him. King Eurystheus asks Heracles to bring him the giant flocks of cattle belonging to the giant Geryoneus that live on an island on Okeiasos River. Heracles crosses the Gibraltar Strait to take the cattle, which he then delivers to the king. The cattle are symbolized in the right hand corner. 12- Depicts Heracles as he holds the head of the three headed dog Kerberos. This is the most difficult task he is facing. With the help of Hermes and Athena, Heracles goes to the underworld. He saves Theseus, who is being held prisoner and brings the three headed dog to the world. King Eurystheus gets scared when he sees the dog so Heracles sends the dog back to Hades.


ANTALYA 51

Mart / Nisan - March / April 2013


Alanya Müzesi yeni yüzüyle

ziyaretçilerini bekliyor İlk çağdan günümüze sayısız medeniyete ev sahipliği yapan Alanya’nın tarihinin derin izlerini yansıtan Alanya Arkeoloji Müzesi; onarım, teşhir ve tanzim çalışmalarının ardından kapılarını yeniden ziyaretçilerine açtı. Müzenin yeni bölümleri ve ilk kez sergilenmeye başlayan eserleri tarih ve kültür meraklılarından yoğun ilgi görüyor. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

52

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


The renovated Alanya Museum awaits its visitors Alanya Archeology Museum, which displays Alanya’s profound history, reopened its door after undergoing an extensive renovation. The new halls of the museum and the historical objects that are being exhibited for the first time are attracting a lot attention from the visitors.

A

ntik çağda Pamfilya ile Kilikya arasında yer alan Alanya, tarihin her döneminde medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Mavi ile yeşilin kucaklaştığı topraklar ve bu manzaranın en iyi seyredildiği kale, tarihin derin izleriyle kaplandı; Kızıl Kule’den Tersane’ye, Leartes’ten Syedra’ya, Hamaxia’dan Iotape’ye...

Görenleri büyüleyen bu köklü tarihi yansıtan nadide parçalar, ilk gün olduğu gibi bugün de Alanya Müzesi’nde sergileniyor. Çamlıca Köyü’nde 1967 yılında gerçekleşen kaçak kazıda bulunan 51,5 santimetre boyundaki bronz Herakles Heykeli’nin ele geçirilmesi vesilesiyle kurulan Alanya Müzesi, o

A

lanya, which was located between Pamphylia and Cilicia in the antique age, was home to different civilizations throughout history. These lands where the blue meets the green and the castle which is the best place to view this amazing panorama were covered with the profound traces of history from Kızıl Kule to Tersane, from Leartes to Syedra, from

Alanya Müzesi, 2011 Haziran’ından 2012 Ekim’ine kadar süren onarım, teşhir ve tanzim çalışmaları ile baştan aşağı yenilendi. Alanya Museum was completely renovated during the works that began in June 11 and ended in October 2012.

Hamaxia to Iotape. Today, rare artifacts from this amazing geography are exhibited in the Alanya Museum. The museum, which was established after the 51, 5 centimeter bronze Heracles statue was unearthed during an illegal dig at Çamlıca village in 1967, then opened its door to its visitors after the addition of hundreds of artifacts that were stored away and artifacts from other museums. The museum, which reflects Alanya’s history from the antique ages to the present, closed its door for renovations in June 2011 after 44 years. The museum, which was renovated from top to bottom during works which lasted until October, now attracts attention from domestic and international tourists with its new face.

The ship and nautical wing is worth seeing As soon as you step into the museum, you can feel the profound change from the newly displayed artifacts. During the renovation, ethnographical objects were ANTALYA 53

Mart / Nisan - March / April 2013


Tarih boyu bir liman kenti olan Alanya’nın bu yönü, Alanya Müzesi’ne yeni eklenen gemi ve denizcilik seksiyonu ile işleniyor. Alanya’s identity as a port city throughout history is being displayed in the new ship and nautical wing. güne kadar depolarda duran eserlerin yanı sıra Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İslam Eserleri Müzesi’nden gelen onlarca eserlerle, tarih ve kültür meraklılarıyla buluştu. Antik çağdan günümüze Alanya’nın köklü tarihini yansıtan müze, aradan geçen 44 yılın ardından 2011 yılının Haziran ayında onarım, teşhir ve tanzim çalışmaları için kapılarını ziyaretçilerine kapadı. 2012 yılı Ekim ayına kadar devam eden çalışmalar sonucunda kelimenin tam anlamıyla 54

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

yenilenen müze, şimdilerde değişen çehresiyle yerli ve yabancı turistlerden yoğun ilgi görüyor.

Gemi ve denizcilik bölümü görülmeye değer Müzenin kapısından adım atılır atılmaz göze çarpan ve daha önce sergilenmeyen yeni eserlerle değişim hissediliyor. Onarım, teşhir ve tanzim çalışmaları sırasında etnoğrafik eserler Atatürk Evi Müzesi’ne gönderilmiş. Müzede şu anda sadece arkeolojik eserler sergileniyor.

sent to the Atatürk House Museum. Only archeological artifacts are displayed in the museum at the moment. Alanya’s identity as a port city throughout history is being displayed in the new ship and nautical wing. In this wing, where the crashing of the waves on the beach is reflected though a projection device, there is also a frame of a ship that includes amphorae. Fishing hooks, the Pegasus statue taken from s ship, stone ship weights, a fresco that depicts a ship, a mosaic that depicts two Eros figures fishing and a cannon from the Ottoman period are also exhibited in this section.

‘Love is always there’ After you exit the nautical wing, you will come to the grand hall which includes a themed exhibition. This hall includes rare artifacts which hold exhibitions with themes such as religion, mythology,


Müzeye yeni eklenen bölümlerden biri olan Alanya Kalesi ile ilgili bölümde, kalede gerçekleştirilen kazılarda gün yüzüne çıkan parçalar sergileniyor. In the new Alanya Castle section, artifacts that were unearthed during the excavations in the castle are on display.

ANTALYA 55

Mart / Nisan - March / April 2013


Tarih boyu bir liman kenti olan Alanya’nın bu yönü, müzeye yeni eklenen gemi ve denizcilik seksiyonu ile işlenmiş. Dalgaların sahile vurduğu anın projeksiyon cihazı ile perdeye yansıtıldığı denizcilik seksiyonunda, içerisinde amforaların yer aldığı bir de gemi iskeleti yer alıyor. Olta kancaları, gemi aksamı olan Pegasus heykeli, taştan yapılmış gemi ağırlıkları, üzerinde gemi tasvirinin bulunduğu filiz, iki Eros’un balık tutuşunu tasvir eden mozaik ve Osmanlı döneminden kalma top, müzede ilk kez sergilenen diğer eserler arasında yer alıyor.

‘Sevgi hep vardır’ Gemi ve denizcilik salonundan çıkıldığında temalı serginin yer aldığı büyük salona geçiliyor. Antik dönemde din ve mitoloji, ticaret, spor ve sağlık, kandiller, figüranlar ile takı temalarının işlendiği salonda bu yönde nadide eserler bulunuyor. Siteller, 56

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

sunaklar ve ölünün yakıldıktan sonra içerisine küllerinin konduğu ostotekler de büyük salonda sergileniyor. Müzenin yeniliklerinden birisi de Alanya Kalesi’ne ayrılan bölüm. Kalede gerçekleştirilen kazılarda gün yüzüne çıkan parçalar, bu bölümde sergileniyor. Alanya’nın çevresindeki antik kentlerden ve kaleden çıkan sikkeler de özel bir bölümde ziyaretçilerle buluşuyor. ‘Sevgi hep vardır’, Alanya Müzesi’nin mesajı. Bu mesaj, sevgiyi ifade eden bir kabartmanın bulunduğu kül kutusu ile tüm ziyaretçilere aktarılıyor. Büyük salonda Karamanlıca yazıtlar da sergileniyor. Rengârenk kuyruklara sahip tavus kuşlarının dolaştığı müzenin bahçesinde de teşhir yapılıyor. Bahçedeki galeride kül kutularının yanı sıra yazıtlar, mezar taşları, küpler, lahit ve sütun başlıkları yer alıyor.

trade, sports and health in the antique age, candelabrum, figurines and jewelry. Steles, altars and urns are also exhibited in the grand hall. One of the new additions to the museum is the Alanya Castle wing. In the new Alanya Castle section, artifacts that were unearthed during the excavations in the castle are on display. Coins which were unearthed during the excavations in antique cities around Alanya are displayed in a private section. ‘Love is always there’ is the museum’s message. This message is relayed to all the visitors with an ash box that has a bas relief depicting love. There are also epigraphs in the grand hall written in the Karaman language. Exhibition is also possible in the garden where colorful peacocks roam freely. Besides ash boxes, there are epigraphs, tomb stones, jars, sarcophagi and columns heads are exhibited in the gallery in the garden.


ANTALYA 57

Mart / Nisan - March / April 2013


Antalya’nın terası

KEPEZ

Antik çağdan günümüze her daim yaşamın hüküm sürdüğü toprakları, ziyaretçilerini zaman yolculuğuna çıkaran binlerce yıllık zeytinyağı işlikleri, anıt mezarları ve Selçuklu sarnıçları, tabiat harikası Düden Şelalesi, rengarenk çiçekleri, oksijen deposu kent ormanı ve büyüleyici bir manzara sunan seyir terası ile Kepez, Antalya’nın yeni cazibe merkezi...

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

58

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Kepez: the terrace of Antalya Kepez is the new attraction center of Antalya with its lands that have been inhabited since the antique age, historical olive oil mills, monumental tombs, Seljuk cisterns, the wonderful Düden Waterfall, colorful flowers, city forest filled with oxygen and an observation deck that presents an amazing view.

D

algaların dövdüğü falezlerin kilometrelerce gerisinde ikinci bir falez daha yükseliyor. Çam ağaçlarıyla kaplı doğal seyir terasının altında, engin maviliklerin yerine bu kez Kepez uzanıyor. Antalya’nın terası Kepez, sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış kente tepeden bakıyor. Antik çağdan günümüze her daim yaşamın hüküm sürdüğü bu topraklar, hızla gelişiyor ve değişiyor. Modern alışveriş merkezleri ilçenin sosyal

yaşamını da şekillendirirken, sanatın kalbi, temalı kültür merkezinde atıyor. Bunların yanı sıra hafta sonları kentin dört bir yanından insanın akın ettiği kent ormanıyla Kepez, Antalya’nın yeni cazibe merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Duacı Köyü’ndeki Türkiye’nin sağlık turizmine yönelik ilk oteli, ilçenin adını farklı bir yönde dünyaya duyururken, Altınova’yı beyaza bürüyen seralarda yetişen rengarenk çiçekler, önemli günlerde

A

second cliff rises behind the cliffs that are hit by waves. Kepez lies under the natural observation terrace covered with pine trees instead of vast blues. Kepez, the terrace of Antalya, overlooks the city that has been home to many civilizations. These lands, which have been settled on continuously since the antique age, are constantly changing and developing. While modern shopping malls are shaping the social life of the

Düden Şelalesi, kentin en güzel piknik ve mesire alanlarındandır. Düden Waterfall is one of the most beautiful picnic and excursion sites in town.

city, the heart of art beats in themed cultural centers. Kepez, on the other hand, is becoming the new attraction center of Antalya with its city forest. While Turkey’s first hotel built solely for health tourism in the village of Duacı advertises the town in a new manner, colorful flowers that are grown in the greenhouses of Altınova transforms into thousands of feelings on special days. The town, which undertakes 25% of the entire cut flower production in Turkey, advertises its name around the globe with companies that operate internationally. Cisterns, which are located on immigration routes, take you on a journey from the time of the Seljuk Empire to the present and Lyrbotonkome, a village of Perge during the antique age, is waiting to be discovered with its monumental tombs and historical olive oil mills. The waters of Düden Waterfall, which fall from a 20 meter height, call visitors to Kepez.

Water resources along immigration roads: Cisterns The entire town of Kepez, which is located along ANTALYA 59

Mart / Nisan - March / April 2013


Zeytinli Sarnıcı

Odabaşı Oğlu Sarnıcı Hacı Mestan Sarnıcı

Antalya Valiliği’nin verdiği destekle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca emlak vergilerinden aktarılan katkı paylarıyla Kepez Belediyesi tarafından restore edilen sarnıçlar. The cisterns that were restored by the Municipality of Kepez with support from the Governorship of Antalya and with the fund transferred from property taxes in accordance with the Protection of Cultural and Natural Assets Law. binbir duyguya tercüman oluyor. Türkiye’nin kesme çiçek üretiminin yüzde 25’ini karşılayan Kepez, uluslararası arenada faaliyet gösteren firmaları ile adını bu yönde de dünyaya duyuruyor. Atılan her adımda karşınıza çıkan ve göç yollarının üzerinde bulunan sarnıçlar Selçuklu’dan günümüze zamanda bir yolculuk yaptırırken, antik çağda Perge’nin bir köyü olan Lyrbotonkome, binlerce yıllık zeytinyağı işlikleri ve anıt mezarlarıyla 60

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

keşfedilmeyi bekliyor. Kentin içinde eşsiz bir tabiat harikası olarak karşımıza çıkan Düden Şelalesi’nin 20 metre yükseklikten dökülen suları, çağlayarak misafirlerini Kepez’e çağırıyor.

Göç yolları üzerindeki su kaynağı: Sarnıçlar Pamfilya’dan Likya’ya, Kaleiçi’ndeki antik limandan Pisidya’ya, göç yollarının üzerinde yer alan Kepez’in dört bir yanı sarnıçlarla kaplıdır. Yolcuların yanı

immigration roads from Pamphylia to Lycia and the antique port in Kaleiçi to Pisidia, is covered with cisterns. These cisterns, which were built to cater to the water needs of locals and animals, are the witnesses of history. There are a total 80 cisterns still standing in Kepez. The cisterns, which began to be built during the last years of the Seljuk Empire, continued to be constructed during the Ottoman and Republic periods until the 1950’s. Some of the cisterns were restored by the Municipality of Kepez and opened to visitors so that the historical richness of Antalya could be observed from a different view. There are three types of cisterns in Kepez. The first type only gathers rain water. The second has water resources beneath and the third type

has wells below. Each cistern includes a square or rectangular pool. These pools are covered with either domes made from rubble stone or vaults. The cisterns along the immigration road are usually type two cisterns while the cisterns in the villages are type three. The cisterns in Duacı, Varsak, Sütçüler, Habibler and Ferrochrome factory have been restored and are worth seeing.

Lyrbotonkome: A town that is waiting to be discovered Lyrbotonkome, which is located 15 kilometers north to the Antalya city center in Varsak, is a village in Perge. Lyrbotonkome was built on the edge of the second terrace on a pitted area and it is surrounded by a natural wall made from cliffs. The


Lyrbotonkome’nin önemli bir zeytinyağı üretim merkezi olduğu, kentteki kalıntılardan kolaylıkla anlaşılabilir. It is clear from the evidence in the town that Lyrbotonkome was an important olive oil production center.

Lyrbotonkome

sıra yerleşik halkın ve hayvanlarının su ihtiyacını karşılaması için inşa edilen sarnıçlar, Kepez’de zamanın canlı tanıklarıdır. Antalya’nın terası Kepez’de hala ayakta olan 80 civarında sarnıç bulunur. Selçuklu İmparatorluğu’nun son dönemlerinde inşa edilmeye başlayan sarnıçların yapımı Osmanlı İmparatorluğu’nun yanı sıra Cumhuriyet döneminde 1950’li yıllara kadar sürdü. Bugün bu sarnıçların bir kısmı Kepez Belediyesi tarafından restore edilerek, Antalya’nın tarihi zenginliğinin farklı bir açıdan gözlemlenebilmesi için ziyarete açılmıştır. Kepez’de 3 tür sarnıç bulunmaktadır. Bu sarnıç türlerinden birincisi sadece yağmur suyu toplar. İkincisinin altında su kaynağı vardır. Üçüncü tür sarnıç tipi ise altında su kuyusu bulunandır. Sarnıçlarda kare

ya da dikdörtgen planlı bir havuz bulunur. Bu havuzun üzeri moloz taşlarla kubbe ya da tonozla örtülüdür. Göç yolları üzerindeki sarnıçlar, genellikle su kaynaklıdır ancak köylerdeki sarnıçlar ağırlıklı olarak kuyuludur. Kepez’de, Duacı, Varsak, Sütçüler, Habibler ve Ferrokrom Fabrikası’nın bulunduğu noktadaki sarnıçlar, restore edilmiş haliyle görülmeye değerdir.

Keşfedilmeyi bekleyen kent: Lyrbotonkome Antalya kent merkezinin 15 kilometre kuzeyinde, Varsak’ta bulunan Lyrbotonkome, antik çağda Perge’ye bağlı bir köydür. Lyrbotonkome, kentin ikinci terasının kenarında, çukurca bir alana kurulmuştur ve etrafı kayalardan oluşan doğal bir surla çevrilmiştir. Kentin ana girişi, yapı kalıntılarının

main entrance of the town is via the pit in the southeast of the ruins. It is hard to tour the town because the entire area is covered in shrubbery but still, it is worth discovering. A tower built in the first centuries

of Roman Empire, two churches that are thought to have been built in the 5th century and tombs that date back to 2nd century A.D. are the important remains in town. The churches, which were used for a long ANTALYA 61

Mart / Nisan - March / April 2013


Ayka Vital Park

Ayka Vital Park

güneydoğusundaki çöküntüdedir. Günümüzde kentin her yerini çalılar kapladığı için Lyrbotonkome’yi dolaşmak biraz yorucudur ama kent yine de görülmeye değerdir. Kentin görülecek önemli eserleri; Roma İmparatorluğu’nun ilk yüzyıllarına ait bir kule, beşinci yüzyılda yapıldığı öngörülen iki kilise ve M.S. 2’nci yüzyıla kadar tarihlendirilen mezarlardır. Uzun süre kullanılan kiliseler zaman içinde değişiklikler geçirmiştir. Kilisenin birincisi 3 nefli bir bazilikadır ve semerdam 62

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

şeklinde bir çatı ile örtülüdür. İkinci kilisenin de 3 nefli bir bazilika olduğu anlaşılmaktadır. Kilisenin avlusunda direkli galeri kalıntıları göze çarpar. Lyrbotonkome’deki önemli bir eser de kapağında kör bir karı-kocayı tasvir eden mezar anıtıdır. Kentteki mezarların köşeleri akroterli, kapakları semerdam şeklinde ve sanduka kısmı kayalardan oyulmuştur. Lyrbotonkome’de Düden Çayı iki defa ortaya çıkar. Yukarı Düden’e kayalara oyulmuş basamaklarla, Aşağı Düden’e ise rampa

period, underwent changes in time. The first church is a basilica with three naves and is covered with a gable roof. The second church is also a basilica with three naves. The columned gallery ruins in the courtyard of this church attract attention. The most important relic in Lyrbotonkome is the monumental tomb that depicts a blind couple on the lid. The sides of the tombs in the town have acroters, their lids are in the shape of gable roof and the burial boxes are made from stone. Düden Stream appears in two spots in Lyrbotonkome. Access to Upper Düden is via steps carved into rocks and Lower Düden is via a ramp. Deep carvings made by cars traveling on this ramp are clearly visible. Water from the village was

provided from this stream, as it is the case today. It is clear from the evidence in the town that Lyrbotonkome was an important olive oil production center. The mill stone used to crush olives is still there.

The center of healthy living Turkey’s first healthy living hotel, Ayka Vital Park, is located behind the second terrace, inside a forest that stretches for kilometers. The environmentally friendly hotel, which is located in the village of Duacı in Kepez, is equipped with units and partitions that can cater to all the needs of its guests. The facility, which is 14 kilometers from the town center, has 35% less humidity compared to the center. The hotel, which has a total of 172 rooms, is an oasis of


ile inilir. Bu rampa üzerinde araba tekerleklerinin bıraktığı derin oyuntular hala görülebilir. Bugün olduğu gibi ilk çağlarda da köyün suyu bu düdenlerden sağlanmıştır. Lyrbotonkome’nin önemli bir zeytinyağı üretim merkezi olduğu kentteki kalıntılardan kolaylıkla anlaşılabilir. Zeytin sıkmaya yarayan değirmen taşı hala görülmektedir.

Sağlıklı yaşam merkezi Akdeniz’in doyasıya izlendiği falezlerin arkasında, bu kez Antalya’nın derinlemesine izlendiği ikinci terasın gerisinde, kilometrelerce uzanan ormanın içinde Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam oteli Ayka Vital Park yer alıyor. Türkiye’nin sağlık turizmine yönelik kapsamlı çalışması öncesinde Kepez’in Duacı Köyü’nde kurulan doğa ile uyumlu yapı, konaklayanların her türlü ihtiyacını

karşılayabilecek birim ve ünitelerle donatılmış. Kent merkezine 14 kilometre uzaklıkta bulunan tesis, konumu itibariyle şehir merkezinden yüzde 35 oranında daha düşük neme sahip. Toplam 172 odası bulunan Ayka Vital Park; SPA ve sağlık merkezi, rehabilitasyon havuzu, spor salonlarıyla dinçleşmek, sakinleşmek, sağlığın, ahengin, tam dengenin keyfini ve mutluluğunu keşfetmek için yaratılmış bir huzur vahası adeta. Orman içindeki tesiste kardiyoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, diyet, psikolojik destek, fizyoterapi, spor ve egzersiz hizmetleri uzman ekiplerce veriliyor. Sağlıklı yaşam programı, sağlıklı beslenme eğitimi, diyet programları, rehabilitasyon, geriatrik rehabilitasyon, denge koordinasyon egzersizleri, yaralanma sonrası rehabili-

calmness with its SPA and health center, rehabilitation pool and gyms. In the facility, cardiology, physical therapy and rehabilitation, dieting, psychological support, physiotherapy and exercise is provided by expert teams. Healthy living programs, healthy nutrition, diet programs, rehabilitation, geriatric rehabilitation, balance coordination exercises, rehabilitation after injury, quitting smoking therapy and many other programs are available at the facility. If you want to start living healthily in an environment surrounded by nature, you should visit Ayka Vital Park.

Malls, which sell everything from textiles to shoes, from cosmetics to electronics, from food to DIY products, are also the new address of social life in town. Malls, which attract all kinds of people who want to just browse the shops, eat, play bowling and see a movie, are also popular with people that come from other towns. Shopping malls, who receive over ten thousand visitors during the weekends, became a great addition of social life by hosting women’s events. Malls are quickly becoming the art and cultural center of the town with their exhibitions.

The new meeting place of locals

The heart of culture and art beats here

Many big shopping malls were built in Kepez recently. New mall are being built in different spots in Kepez.

Erdem Beyazıt Cultural Center is one of the milestones in making Kepez the new attraction point of ANTALYA 63

Mart / Nisan - March / April 2013


“Antalya’nın yeni cazibe merkezi Kepez”

Mehmet Ali Özyiğit Kepez Kaymakamı District Governor of Kepez

“Kepez, dünyayı güneş gibi aydınlatan Antalya’mızın 435 bin nüfuslu, 60 mahalle ve 6 köylü, nüfusunun yüzde 20’si tarımla uğraşan güzel bir ilçesidir. Antalya, ülkemizin kesme

çiçek üretiminde önemli bir yere sahiptir. Çiçek ihracatı ülkemize döviz kazandırdığı gibi ilçe nüfusunun da yaklaşık yüzde 20’sinin geçimini sağlamaktadır. Çiçek yetiştiriciliğinde çalışan insanların ilçemize yeni geldiği göz önüne alınırsa sektörün faydası daha iyi değerlendirilebilir. Çiçek, Türk Milleti’nin güzel yüzüdür, sıcaklığımızın, sevgimizin, misafirperverliğimizin göstergesidir. Bu nedenle 2016 yılında Çiçek ve Çocuk temalı EXPO Antalya’da düzenlenecektir. Bu sayede Antalya ve Kepez’in tanıtımının yanı sıra misafirlerimize geleneklerimiz, göreneklerimiz, sevgi ve şefkatimiz daha yakından gösterilerek onlarla kaynaşılacak ve daha kalıcı dostluklar kurulacaktır. Kepez, turizmin hizmet sektöründe çalışanla-

rın yerleşim yeri olması nedeniyle turizm sektörünün merkezinde yer almaktadır. Dünyanın en güzel şelalelerinden birisi olan Düden Şelalesi, Kepez’de yer almaktadır. Şelale, ilçe halkının yanı sıra her yıl milyonlarca yerli ve yabancı misafiri ağırlamaktadır. Doğa harikası şelale kent merkezine sadece 7 kilometre uzaklıktadır. Kepez’in çok sayıda yerli ve yabancı misafiri ağırlayan yeni cazibe merkezlerinden birisi de 140 dönüm alana sahip Kent Ormanı’dır. Kent Ormanı’nda Antalya şehri ve Akdeniz kuşbakışı izlenebilmektedir. Antalyalılar ve misafirlerimiz, cennetten bir köşe olan Kent Ormanı’nın muhteşem manzarası eşliğinde kahvelerini yudumlarken, doğayla baş başa bir ortamda dinlenmenin keyfini yaşamaktadırlar.

İlçemiz her alanda olduğu gibi eğitim alanında da hızlı bir gelişim süreci yaşamaktadır. Akademik alanda başarının yükselmesi, ilçe halkının okuryazar oranının yüzde 100 olması, meslek sahibi olmayanların meslek edinmesi için yoğun çalışmalar sürmektedir. Sağlık turizmine yönelik çok sayıda tesis, ilçemizde hizmet vermektedir. İhtiyaçların giderildiği, sosyal hayatın şekillendiği çok sayıda alışveriş merkezi de ilçemizde bulunmaktadır. Perge’nin bir köyü olan ve zeytinyağı işlikleriyle, anıt mezarlarıyla dikkat çeken Lyrbonkome, ilçemizin görülmeye değer zenginliklerindendir. Kepez Kaymakamlığı olarak, değerli misafirlerimizi Kepez’e bekliyoruz.”

“Kepez: The new attraction center of Antalya” “Kepez is a beautiful borough in Antalya which has a population of 435 thousand, 60 neighborhoods and 6 villages. 20% of the population works in agriculture. Antalya has an important place in our country’s cut flower production. Not only flower export brings our country foreign currency, but it also provides for 20% of our borough’s population. Flowers are the smiling faces of the Turkish nation and the token of our loves, warmth and hospitality. That is why the Flower and Children 64

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

themed EXPO will be organized in Antalya in 2016. While this organization will contribute greatly to the advertising of Antalya and Kepez, we will be able to show our guests our traditions, love and compassion and we will be able to make long lasting friendships. Kepez is the settlement area of those living in the tourism service sector so it is located in the center of the tourism sector. Düden Waterfall, one of the most beautiful waterfalls in the world, is located in Kepez. The waterfall

welcomes locals in addition to millions of domestic and international tourists. The wonder of nature is only 7 kilometers from the borough center. One of the new attraction spots in Kepez which welcomes many local and foreign tourists is the 140 acre City Forest. You can overlook the entire city and the Mediterranean from the forest. While our guests our enjoying their coffee in the forest, they enjoy a quiet day in nature. Our borough is also improving in terms of education, just

as it is developing in all areas. We are working very hard to increase academic achievements, increase the ratio of literacy to 100% and employ people without professions. There are many facilities in our borough devoted to health tourism. There are also many shopping malls where social life is shaped. Lyrbonkome, which is a village in Perge, is worth seeing with its olive oil workshops and monumental tombs. As the Office of the District Governor, we await our guests to discover Kepez.”


Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, Selçuklu mimarisini yansıtan özgün yapısıyla dikkat çekiyor. Erdem Beyazıt Cultural Center attracts attention with its unique Seljuk style architecture.

tasyon, sigara bırakma terapisi ve daha bir çok program merkezde sunulan hizmetler arasında yer alıyor. Siz de şehrin yanıbaşında doğa ile baş başa bir ortamda sağlıklı yaşama adım atmak istiyorsanız Ayka Vital Park’ı ziyaret edin.

Kepezlinin yeni buluşma noktası Antalya’nın değişen yüzü Kepez’de son dönemde önemli alışveriş merkezleri inşa edildi. Kepez’in alışveriş merkezleri zincirine yenilerini ekleyecek projeler de, ilçenin farklı noktalarında hız kazandı. Halkın tekstilden

ayakkabıya, kozmetikten elektroniğe, gıdadan yapı malzemelerine kadar her türlü ihtiyacını karşıladığı alışveriş merkezleri aynı zamanda sosyal yaşamın da yeni adresi oldu. Gezmek, yeni ürünleri görmek, yemek içmek, bowling oynamak, çocuklarını oyun parkında eğlendirmek ve sinemaya gitmek isteyen ilçe halkının tercihi olan alışveriş merkezleri ayrıca dışarıdan gelenlerin de uğrak noktalarından biri. Hafta sonları on binin üzerinde ziyaretçi kabul eden alışveriş merkezleri, özellikle Dokuma Semti’nde ev hanımlarının buluşmaları-

Antalya. The center, which was built by the Municipality of Kepez at Yeni Mahalle on Sakarya Boulevard, attracts attention not only as the place where the heart of culture and art beats, but with its unique Seljuk style architecture. Entrance to the building is provided through an eight pointed star and the windows are also in the shape of eight pointed stars. As you can see, the center was built with the 8 pointed Seljuk Star theme. The eight pointed star was the emblem of the Seljuk state, aling with the double headed eagle. The double headed

eagle symbolized power, while the star symbolizes justice. The eight pointed star also symbolizes the eight doors of heaven. The center, which is built on a 10 thousand square meter land, has a 500 capacity conference hall, a foyer and classrooms. Cultural and art activities, conferences and panels are being organized at the center which has Antalya’s biggest stage with 256 square meters. The Erdem Beyazıt Cultural Center, which acts as the cultural and art center of Kepez, also serves as an education

ANTALYA 65

Mart / Nisan - March / April 2013


“Antalya kent kültürü Kepez ile gelişiyor” harmanın içinde yerini almıştır. Bıçakla kesilmişçesine, Akdeniz’den 40 metre yükselerek eski Antalya yerleşimini meydana getiren traverten doğal düzlük; bir kat daha yükselerek Döşemealtı Ovası’nı oluştururken, Kepez her iki noktaya hakim konumuyla, şehrin kuzeyini boydan boya sarmalamaktadır.

Hakan Tütüncü Kepez Belediye Başkanı Kepez Chief Magistrate

“Antalya, dünyanın sayılı müstesna bir tarih ve kültür şehridir. İnsanoğluna belki de ilk ninniyi Antalya söylemiştir. Günümüzden 500 bin yıl önce Karain Mağarası ve civarında hayat izlerinin bulunduğu, üzerinde pek çok uygarlığın yaşadığı güzel Antalya’nın bir parçası olarak Kepez; bu kültürel

Kepez Belediyesi olarak, ilçenin imarlı geniş caddeleri, yolları, kaldırımları, yeşil dokusu, parkları, spor tesisleri, çocuk oyun alanları ve modern yapılarının yanında; kültür ve sanat alanında da kendini ortaya koyabilmesi için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bunun için önce mekânlar oluşturmak, sonra da bu mekânlarda sanatsal ve kültürel etkinlikleri hayata geçirmek gerektiği bilinciyle planladığımız mekânları arka arkaya inşa ederek hizmete açtık. Bu mekânlarda

düzenlediğimiz, sanatsal ve kültürel etkinliklerimize halkımızın her geçen gün ilgisinin ve katılımının artarak devam etmesi, attığımız adımların doğruluğunun en büyük göstergesi… Sakarya Bulvarı üzerinde bulunan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, bu planlama içinde yaptığımız en kıymetli yatırımlarımızdan bir tanesi. Selçuklu Yıldızı tarzında estetik dış cephe görüntülü Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’miz; sergiye elverişli fuayesi, 500 kişiyi aşkın kapasiteli çok amaçlı (konser, konferans ve tiyatro) salonu, tam donanımlı sahnesi, çalışma odaları ile binlerce kişiye ev sahipliği yapıyor. Kültürel ve sanatsal etkinliklerimizi, Erdem Bayazıt Kültür Merkezi(EBKM)’nin yanı sıra, Ahmet Hamdi Tanpınar Kütür Merkezi, Osman Gazi Semt Konağı, Orhan Gazi Semt Konağı,

Bilgi Evi ve 5 ayrı bölgede bulunan AKMEK merkezlerimiz ile Kepez Kent Ormanı Kanuni Otağı olmak üzere ilçenin dört bir yanında düzenliyoruz. Bu mekânların hepsi, Kepezli ve Antalyalı sanatseverlere daha kaliteli etkinlikler sunmaya yönelik çalışmalarımızın ürünleri. Yaptığımız binalar, sadece iç hacim ve kapasitesi ile değil, aynı zamanda özgün Selçuklu-Osmanlı mimarisi ve eski konak kültürümüze uygun tarzda dış cephe özelliklerine sahip. Gerçekleştirdiğimiz bu örneklerin, bölgemizde konak ve ev mimarimizin eski özgün çizgisine oturmasına model teşkil ederek, yeni yapılan inşaat ve konutlarda kullanılması en büyük dileğimizdir. Bu taktirde yeni gelişmekte olan Kepez bölgemiz, Antalya kent kültürüne de yeni bir kazanım getirmiş olacaktır. Bu duygularla sizlere kültür ve sanat dolu huzurlu günler diliyor, saygılar sunuyorum.”

“Antalya’s urban culture is improving with Kepez” “Antalya is a city of history and culture. Probably, the first lullaby was sung in Antalya. Kepez, a part of Antalya, where many civilizations lived throughout history, has taken its place inside this cultural mix. The natural travertine plain, which forms the old settlement of Antalya 40 meters above the Mediterranean, forms the Döşemealtı Plain with a second elevation while Kepez engulfs the northern part of the city and overlooks both spots. As the Municipality of Kepez, we are building wide avenues, sidewalks, green areas, parks, sports 66

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

facilities, playgrounds and modern buildings in addition to cultural and art centers to realize the full potential of Kepez. In order to do that, we have built necessary structures which were planned to host cultural and art events. We are happy to see that our people are attending these events and coming to these venues. The Erdem Beyazıt Cultural Center, which is located on Sakarya Boulevard, is one of our most precious investments. The center, which was built with the Seljuk star style,

hosts thousands of people with its large foyer also available for exhibitions, multifunctional 500 people capacity hall, fully equipped stage and offices. We are organizing our cultural activities at the Ahmet Hamdi Tanpınar cultural Center, Osman Gazi District Mansion, Orhan Gazi District Mansion, Bilgi Evi, AKMEK centers that are located in 5 different regions and the Kanuni Tent inside the Kepez City Forest in addition to the Erdem Bayazıt Cultural Center. All these venues are the fruits of our

labor to present art lovers with high quality events. All the buildings we have constructed attract attention not only with their capacity and interior volumes but with their SeljukOttoman style architecture and exteriors built with our traditional mansion culture. We hope that this architectural style will be used in all the new structures that will be built. If this happens, Kepez will have contributed to the urban culture of Antalya. With this sentiment, I wish you days filled with peace and art. With my warmest regards...”


na, günlerine de ev sahipliği yaparak sosyal yaşamın farklı bir yönüyle ön plana çıktı. Alışveriş merkezleri, fuayesinde açılan sergiler ile kültür ve sanatın da merkezi olma yönünde ilerliyor.

Kültür ve sanatın kalbi burada atıyor Kepez’in Antalya’da yeni cazibe merkezi olma yolunda en önemli kilometre taşlarından biri de Erdem Beyazıt Kültür Merkezi. Kepez Belediyesi tarafından Yeni Mahalle’de, Sakarya Bulvarı üzerine yapılan merkez, ilçede kültür ve sanatının kalbinin attığı nokta olmanın yanı sıra Selçuklu mimarisini yansıtan özgün yapısıyla da dikkat çekiyor. Binaya giriş 8 köşeli bir yıldızın içerisinden yapılırken, pencereler de 8 köşeli yıldız şeklindedir. Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, anlaşıldığı gibi 8 köşeli Selçuklu Yıldızı temasıyla yapılmıştır. Bunun

nedeni ise Antalya’nın Türkleştikten sonra Selçuklu’nun önemli bir merkezi olmasıdır. 8 köşeli yıldız Selçuklu’nun çift başlı kartal ile birlikte kullandığı devlet armasıdır. Çift başlı kartal gücü, kudreti, 8 köşeli yıldız ise adaleti temsil eder. 8 köşeli yıldız aynı zamanda cennetin 8 kapısını simgeler. Toplam 10 bin metrekare alan üzerine kurulan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, 500 kişilik bir salona, fuayeye ve sınıflara sahip. 256 metrekare ile Antalya’nın en büyük sahnesine de sahip olan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi’nde, kültür sanat ekinliklerinin yanı sıra konferanslar ve paneller de düzenleniyor. Kepez’in kültür sanat yaşamının merkezi olan Erdem Beyazıt Kültür Merkezi, aynı zamanda belediye tarafından açılan kurslarla ilçe halkının eğitildiği ve sosyalleştiği önemli bir noktadır.

center during workshops opened by the municipality.

Düden Waterfall: The therapy center of Antalya Düden Waterfall is like an oasis hidden inside the hustle and bustle of the town of Kepez. The waterfall is an ideal place for some coolness for the locals and those just visiting, during hot summer days. It is located 10 kilometers to the northeast of the town center. The main source of the waterfall is Kırkgöz Lake in Döşemealtı and its source is the Kepez Hydroelectric Plant. Waters that pass through the plant flow from a 20 meter height. These waters give life to many living creatures. The waterfall is also a therapy center with its greenery, birds and the sounds of water. It is also one of the most beautiful

picnic and excursion sites in town. People, who flock to the waterfall during the weekends early in the morning, get to spend an enjoyable day in nature. Düden waterfall is also known as İskender waterfall. It is believed that Alexander the Great passed through the region before conquering Pamphylia and watered his horses here. There is another waterfall in Lara, Antalya with the same name.

The colorful flowers of Kepez When summer ends and it is time for autumn, activity begins at the greenhouses in Kepez, Altınova. Flower seedlings unite with soil after careful works. And these seedlings are grown with the same care a mother’s unleashes on her child. When November comes, these seedlings have already turned into ANTALYA 67

Mart / Nisan - March / April 2013


Yaşam merkezi: Kepezpark Kepez’in yeni yaşam merkezi olma iddiasıyla başlayan Kepezpark projesinde sona yaklaşılırken heyecan daha da artıyor. Varsak’ta eski stadyumun bulunduğu 46 dönümlük alanda uygulamaya konulan proje hızla tamamlanıyor. Haziran ayında hizmete girmesi planlanan Kepezpark; spor, dinlenme, eğlence ve piknik alanlarını içeriyor. Proje çerçevesinde 46 dönümlük alanda 10 kulvarlı 25X50 metre boyutlarında bir olimpik kapalı yüzme havuzu ile 16X16 metre boyutlarında, güneşlenme te68

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

rasları da bulunan açık yüzme havuzu yer alıyor. Masal kahramanları temalı 5 bin metrekarelik Masal Park’ın da yer alacağı proje, 4 adet sinema salonu, dinlenme ve piknik alanları ile Kepez’in yeni yaşam alanı, Antalya’nın ise yeni cazibe merkezi olma yolunda oldukça iddialı. Antalyalıların sporla iç içe olmasını amaçlayan proje kapsamında TFF’nin kriterlerine uygun 704 kişi kapasiteli tribüne sahip 2 adet halı saha ile TBF standartlarına uygun 3 adet basketbol sahası da yapılıyor.

A life center: Kepezpark Excitement increases as the Kepezpark Project, which aims to be the new life center of Kepez, draws to a close. The project, which is being applied on a 46-acre land where the old stadium was located in Varsak, is almost complete. Kepezpark, which is scheduled to open in June, includes sports, entertainment and recreational areas. There is also an Olympic sized indoor pool and a 16X16 meter outdoor

pool with sunbathing decks. The project, which also includes a 5000 square meter theme park called Story Park, will be the new attraction point of Kepez with its four movie theatres and picnic areas. 2 miniature soccer fields with bleachers that can accommodate 704 people and 3 basketball courts are also being built within the project that aims for more locals to engage in sports activities.


Antalya’nın terapi merkezi Düden Şelalesi Kepez ilçesinin içerisine, kentin kalabalığı arasına gizlenmiş bir vaha gibidir Düden Şelalesi. Antalyalının ve yolu Antalya’ya düşenlerin sıcak yaz günlerinde nefes alabileceği noktalardan biri olan Düden Şelalesi, kent merkezinin 10 kilometre kuzeydoğusunda bulunur. Düden Şelalesi’nin ana kaynağı Döşemealtı’nda bulunan Kırkgöz Göleti, kaynağı ise Kepez Hidroelektrik Santrali’dir. Elektrik santralinden geçen sular şelalede 20 metre yükseklikten dökülür. Yıl boyu çağlayan sular, şelalede çok sayıda canlıya hayat verir. Düden Şelalesi, yemyeşil bir ortamda kuş cıvıltılarının şenlendirdiği suyun gürüldeyen sesi ile aynı zamanda bir terapi merkezidir. Bunun yanı sıra kentin en güzel piknik ve mesire alanlarındandır. Özellikle hafta sonları, sabah erken saatlerden itibaren Düden Şelalesi’ne gelen ziyaretçiler, gün boyu bu tabiat harikasının keyfini

çıkarır. Düden Şelalesi, İskender Şelalesi olarak da adlandırılır. İskender’in Pamphylia’yı fethi öncesi bölgeden geçtiği ve atlarını şelalenin suyuyla sulattığı söylenmektedir. Antalya Lara’da da aynı isimle, kaynağını Düden Çayı’nın ikiye ayrılan kolundan alan ve falezlerden denize dökülen bir şelale vardır.

Kepez’in rengarenk çiçekleri Sıcak yaz günleri sona erip de sonbahar kendini iyiden iyiye hissettirdiğinde, Kepez Altınova’daki seralarda bir hareketlilik başlar. Çiçek fideleri günlerce süren titiz çalışmalar sonrasında toprakla buluşur. Ve bu fideler, çocuğunu üzerine titreyerek büyüten bir annenin titizliğinde yetiştirilir. Takvimler ekim sonu, kasım ayının ilk günlerini gösterdiğinde fideler çoktan büyümüş ve rengarenk çiçeklere dönüşmüştür. Antalya’da üretilen kesme çiçeğin yüzde 75’i Kepez’de yetiştirilir. İlçe tek başına Türkiye’nin kesme çiçek üretiminin ise yüzde

25’ini karşılar. Sonbaharda başlayıp, yazın ilk günlerine kadar süren sezon içerisinde yaklaşık 4 bin dekar alanda, 400 milyon dal kesme çiçek yetiştirilir. Rengarenk kesme çiçekler Türkiye’nin dört bir tarafına gönderilmesinin yanı sıra Avrupa ve Asya’nın bir çok ülkesine de ihraç edilir. Kepez’de yetiştirilen kesme çiçekler İngiltere, Rusya, Ukrayna, Romanya, Hollanda, Almanya başta olmak üzere Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerinde de alıcı bulur. Karanfil, gerbera, gypsophilla, solidago, gül, frezya, krizantem, anemon, gladiol, lilium, lisiantus ve ronankulus Kepez’de yetiştirilen çiçeklerdendir. Son dönemde başlayan lale yetiştiriciliği de, kesme çiçek üretiminde şimdiden önemli pay almıştır. Kesme çiçek üretiminden yılda 50 milyon lira kazanç elde eden ilçede, yaklaşık 25 bin kişi sektörden geçimini sağlar. Özellikle sevgililer günü, kadınlar günü, anneler günü, babalar günü ve yeni yılda Kepez’den ihraç edilen çiçekler sevginin göstergesi olarak yakınlara sunulur.

full blown colorful flowers. 75% of the cut flowers produced in Antalya are grown in Kepez. The town undertakes 25% of the entire cut flower production in Turkey. 400 million branch cut flowers are produced on a 4000 decares of land in one season. These colorful flowers are sent all over Turkey and also exported many countries in Europe and Asia. Those flowers are also sold to Britain, Russia, Ukraine, Romania, Netherlands and Germany. Carnation, gerbera, gypsophilla, solidago, rose, freesia, mum, anemone, gladiola, lilies, lisiantus and ranunculus are some of the flowers grown in Kepez. Lately, tulips have been added to the roster. In the town where cut flower production brings in 50 million liras a year, 25 thousand people make their living from this sector. Flowers grown in Kepez are sent to loved ones during special days like Valentine’s Day, Mother’s Day and New Year.

In the town but far from it When you leave the hustle and bustle of the town behind and reach the second terrace of the city by following the winding road from Kepez detour, a road lies to the right, inside pine trees. When you turn to that road and go another 500 meters, the city forest filled with high pine trees greets it visitors. The city forest is frequented by those who want to spend time in nature and stock up on oxygen. The pathway inside the forest is ideal for walkers and joggers. The Ottoman Fountain inside the forest, built by the Municipality of Kepez, amazes everyone with its architecture and grandeur. As you head further south, you will ANTALYA 69

Mart / Nisan - March / April 2013


Kent ormanı, hafta sonu doğa ile baş başa bir gün geçirmek, kentin içinde ama kentten uzak bir noktada oksijen depolamak isteyenlerin uğrak yeri. Kentin içinde kentten uzak Şehrin kalabalığını geride bırakıp, Kepez varyantından çıkan dolambaçlı yol takip edilerek şehrin ikinci terasına ulaşılınca, sağa doğru çam ağaçlarının arasında bir yol uzanıyor. O yola sapılıp 500 metre ilerlendiğinde ise, gökyüzünü görünmez kılan upuzun çam ağaçlarıyla kent ormanı karşılıyor misafirlerini. Kent ormanı, hafta sonu doğa ile baş başa vakit geçirmek, kentin içinde ama kentten uzak bir noktada oksijen depolamak isteyenlerin uğrak yeri. Çam ağaçlarının arasında uzanıp giden patika ise yürüyüş yapıp, koşmak isteyenler için Antalya’nın ideal noktalarından. Kent ormanında ilerledikçe karşılaşılan ve Kepez Belediyesi tarafından 70

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

The city forest is where the town’s people gather during the weekends for some fresh air. yaptırılan Osmanlı Çeşmesi, mimarisi ile ziyaretçilerini büyülerken, görkemi ile de görenleri etkiliyor. Çam ağaçlarının arasından güneye doğru ilerlendiğinde, bu kez seyir terası ile öne çıkıyor kent ormanı. Akdeniz’in dalgalarıyla dövdüğü falezlerden sonra, kentin terası olan ikinci falezler, göz alabildiğince Antalya manzarası sunuyor. Seyir terasının üzerinde ise yapay şelalenin suları çağlıyor. Çocuklar için oyun alanlarının, adrenalin tutkunları için macera parkurunun, manzara meraklıları için ise seyir kulelerinin yer aldığı

kent ormanında Kanuni Otağı da yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın otağından esinlenerek yapılan çadır, Kepez Belediyesi’nin düzenlediği önemli kültürel etkinliklere, tanınmış isimlerin katıldığı söyleşilere ev sahipliği yapıyor. Kent ormanının alt tarafında ise meşe kapısı yer alıyor. İçerisinde anfi tiyatronun da bulunduğu meşe kapısı Kepez’in piknik ve mesire alanları arasında yer alıyor. Dileyenin piknik yapabileceği meşe kapısı, dileyenin de spor yapabileceği bir nokta.

see an observation deck. These secondary rocky cliffs offer an amazing panorama of Antalya. Waters of the artificial waterfall cascade over the deck. There is a Kanuni Tent in the forest which includes playgrounds, an adventure course for adrenalin junkies and observation towers for those who want to see the view. The tent, which was modeled after the tent of Suleiman the Magnificent, is home to cultural activities organized by the municipality. The oak door is located in the underside of the forest. The door, which includes an amphitheatre, is one of the picnic areas of Kepez. Some people enjoy their picnic while other train in this excursion site.


ANTALYA 71

Mart / Nisan - March / April 2013


Taş döşeli yollara

adanan

30yıl

Ömrünün otuz yılını, Antalya’nın dört bir yanındaki taş döşeli antik yolları bulmaya adayan Giray Ercenk, Gazipaşa’dan Kaş’a, Finike’den Elmalı’ya kadar, bin kilometreden fazla, 10’un üzerinde ana yol tespit etmiş. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

30 years dedicated to stone covered roads Giray Ercenk, who has dedicated 30 years of his life to finding the stone covered antique roads in Antalya, has discovered more than 10 main roads over 1000 kilometers from Gazipaşa to Ka, from Finike to Elmalı.

P

amfilya’dan Likya’ya ve Pisidya’ya kadar uzanan taşla örülü yollar; akarsular üzerine kurulu mühendislik harikası köprüler; dönemin üstün mimari anlayışının yansıması antik kentlerin yanı başında süren göçebe yaşam… Giray Ercenk’inki de o göçebe yaşamın izlerini taşıyan coğrafyaya adanmış bir ömür. Ortaokul öğrencisi iken sınava yetişme telaşıyla Kemer’den Antalya’ya yürürken karşılaşmış taş döşeli yollarla. Kıvrıla kıvrıla giden yollar, Ercenk’i o kadar çok etkilemiş ki hiç aklından çıkmamış. Eğitimini tamamlayıp iş hayatına atılınca, tarihi yollar üzerine araştırmalara başlamış. Tarihi yolların izini sürerek Antalya’nın dağını taşını dolaşmış. Gördükleri hakkında makaleler yazmış. Bu araştırmaların meyvesi olarak ‘Dünden Bugüne Döşemealtı’ kitabını kaleme almış. Antalya Kültür Turizm Dergisi olarak ömrünün 30 yılını taş döşeli yollara adayan Giray Ercenk ile keyifli 72

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

S

Giray Ercenk

tone braided roads from Pamphylia to Lycia and to Pisidia, bridges on rivers and migratory lives that continue right beside antique cities that reflect the period’s superior architecture… Giray Ercenk’s life is a one dedicated to this geography that carried the traces of this migratory life. The first time he saw these stone covered roads, he was trying to get to a test in Antalya from Kemer while in middle school. He was so impressed with these winding roads he never forgot them. Upon finishing his education and started working, he began researching these historical roads. He toured all over Antalya while tracing these antique roads. He wrote articles about his research and published a book called Döşemealtı: From past to present’. As the Antalya Culture and Tourism Magazine, we spoke to Giray Ercenk who dedicated 30 years of his life to stone covered roads. We learned


Döşeme Yolu

bir söyleşi gerçekleştirdik. Antalya’daki antik yol sisteminin sadece Likya ve San Paul yolu ile sınırlı olmadığını öğrendik. Biz dinledikçe çok keyif aldık; umarız sizler de okurken keyif alırsınız. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ercenk: Memur bir ailenin beş çocuğunun en büyüğüyüm. 50 yılı aşkın süredir Antalya’da yaşıyorum. Eskişehir’de yüksek öğrenimimi tamamladıktan sonra Portekiz’de bankacılık stajı yaptım. Ardından Türkiye’ye döndüm ve askerlik görevimi de tamamlayıp bugünkü Akdeniz Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturan Antalya Meslek Yüksek Okulu’nda turizm ve turizm işletmeciliği alanında ders vermeye başladım. Bu dersler daha sonra kültür ağırlıklı derslere döndü. 1978-2008 arası üniversitede ders verdim. O günden bu güne Antalya’yı yaşamaya devam ediyorum.

Mitoloji ve Anadolu uygarlıkları alanında dersler verdiniz. Antalya’nın dört bir yanını dolaştınız, incelemeler yaptınız. Sizi en çok etkileyen ne oldu? Ercenk: 1961 yılı idi, ortaokul öğrencisiydim. Bir sınava girmek için Finike’den Antalya’ya yola çıktım. Kemer’e kadar araçla geldim. Şimdiki tüneller, çift şeritli tek yön yollar o tarihte yoktu. Sınava yetişmek için Kemer’den Antalya’ya yürümek zorunda kaldık. O yolculuk sırasında en çok dikkatimi çeken, yol açma çalışmaları sırasında gördüğüm taş döşeli tarihi yollar oldu. Taş döşeli yollar zikzaklar çizerek ilerliyor, bazı noktalarda açılan yolu kesiyordu. Bu yollar çok ama çok ilgimi çekti, beni çok etkiledi. Hatta o taş döşeli eski yollar bende fikri sabit oldu. İş hayatına atılıp, ekonomik özgürlüğümü elde edince Antalya’nın tarihi yollarını araştırmaya başladım. Tam 30 yılımı buna adadım.

that the antique road system Antalya wasn’t just limited to Lycia and Saint Paul road. I hope you will enjoy this interview as much as we did. Can you tell us about yourself? Ercenk: I am the oldest of a middle class family of five children. I have been living in Antalya for over 50 years. After finishing college in Eskişehir, I did my internship in Portugal on banking. After returning to Turkey and finishing my military service, I started teaching at the Antalya Vocational College for tourism and tourism management. I taught at the university between 1978 and 2008. I have been living in Antalya ever since. You taught course on mythology and Anatolian civilizations. You visited the entire city and did researches. What impressed you most? Ercenk: It was the year

1961 and I was in middle school. I set out from Finike to go to a test in Antalya. I made it to Kemer with a car. Back in the day, there weren’t tunnels and double roads. I had to walk from Kemer to Antalya to make it to the test. During my trip, what attracted me most were the stone covered roads. These stone covered roads continued with zigzags and sometimes cut the road in certain places. This attracted me a lot; they impressed me. They even became an obsession. When I started working and gained financial independence I started researching Antalya’s historical roads. I dedicated 30 years to this. So what did you do during these 30 years? Which roads did you discover? Ercenk: I discovered more than 10 main roads over 1000 kilometers from Gazipaşa to Ka, from Finike to Elmalı. These stone covANTALYA 73

Mart / Nisan - March / April 2013


Taş döşeli yollar Antalya’daki yaşama tanıklık ettiği gibi bulunduğu alanı isimlendirmiş de. Döşemealtı bunun en iyi örneği. Stone covered roads, in addition to witnessing life in Antalya, also named the region they passed through and Döşemealtı is the best example of this.

Ariassos

Peki, neler yaptınız bu 30 yılda, hangi yolları tespit ettiniz? Ercenk: Antalya’nın dört bir yanında, Gazipaşa’dan Kaş’a, Finike’den Elmalı’ya kadar, bin kilometreden fazla, 10’un üzerinde ana yol tespit ettim. Taş döşeli olan bu antik yollar Antalya’da hayatın canlılığını gösteriyor. İnsanlar rahatça gidip gelsinler diye özenle taş döşenen bu yollar 2 bin senedir korunabildiği ölçüde varlıklarını sürdürüyor. Bu yollar bulunduğu alana adlarını da vermişler. Adını taş döşeli yolun altından alan Döşemealtı bunun en iyi örneği. Antalya’da 10’un üzerinde tarihi ana yol olduğunu söylediniz. Hepsini gördünüz mü? Ercenk: Evet. Bütün yolları gördüm. Görmediğim yolu yazmadım. Bu yollarla ilgili kaleme aldığım 20 sayfalık makalem Türk Tarih 74

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Kurumu’nun yayın organında yayınlandı. Günümüzde en popüler yol Likya Yolu. Bunun dışında başka hangi yollar var? Ercenk: Döşemealtı’ndan Korkuteli’ne giden Yeniceboğazı yolu bunlardan biridir. Termessos Kavşağı’nı geçince kale duvarları ve yapı kalıntıları görülür. İleride boğaza girerken dikkatlice bakıldığında o yol görünür. Oradan derenin içerisine girer ve ilerler. Döşemeboğazı, Aziz Paulos, Kesik Beli, Murtiçi, Alara Ali Köprüsü, Alara Kemerköprü, Kuş Yuvası, Karaman Beli, Samas Beli, İlengüme, Finike-Elmalı, Radiapolis yolları, Antalya’nın diğer tarihi ana yollarıdır. Bu yolların Antalya’nın çevresindeki kentlerle bağı var mıydı? Ercenk: Elbette vardı.

ered antique roads show the vividness of life in Antalya. These roads, which were covered with stone so that people could make easy journeys, have been partly preserved for the past 2000 years. Stone covered roads, in addition to witnessing life in Antalya, also named the region they passed through and Döşemealtı is the best example of this. You said that you spotted 10 historical main roads in Antalya. Have you seen all of them? Ercenk: Yes, I have seen all. I didn’t write about a road I didn’t see. My 20 page article about these roads was published in magazine of the Turkish Historical Institution. Today, the most popular road is the Lycia Road. Are these any others? Ercenk: Yeniceboğazı road

that runs from Döşemealtı to Korkuteli is one. You can see the castle walls and remains of structures after you pass the Termessos intersection. If you look closely while heading to the strait you can see the road. It enters the stream from there and continues. Döşemeboğazı, Aziz Paulos, Kesik Beli, Murtiçi, Alara Ali Bridge, Alara Kemerköprü, Kuş Yuvası, and Karaman Beli are the other main antique roads of Antalya. Were these roads connected to neighboring cities? Ercenk: Of course they were connected. For example, the Samas Beli road between Ürkütlü-Aziziye leads to Karamanlı and goes to Ephesus. The Karaman Beli road on the other hand goes to Elmalı while passing through Baltası Gedik.


This road, which passes from Bayındır village, goes to Izmir. The Finike-Elmalı road passes from Avlan Lake. Elmalı is the most important production center of ancient Lycia. These roads demonstrate the vividness of trade and political activity between cities. This activity in return brings development. Again, there is a 300 meter long bridge between Salur village in Kumluca and İncirağacı village in Finike on the Radiapolis road. Half of this bridge on Alakır Stream has been demolished. The rest is 300 meters long. As I said before, these roads show the life and the vividness behind this life. You don’t build a road if you don’t have anything to carry. When you put it like that, we can more clearly un-

derstand the importance of these roads in the improvement of civilizations Ercenk: Yes, you need roads to transport products. If you encounter a stream along the way you need to build a bridge so that leads to advancement in engineering. If there is no production you don’t need the road and engineering won’t advance. This is a process which affects all the elements of the cycle. Are there any more bridges besides the one between the villages of Salur and İncirağacı that you can call a wonder of engineering? Ercenk: We can say the same about the Aspendos Bridge below Aspendos Theatre. This bridge, which is from the Roman period,

Kırkgöz Han

Örneğin Ürkütlü-Aziziye arasındaki Samas Beli yolu Karamanlı’ya çıkar, oradan Efes’e gider. Karaman Beli yolu ise, Baltası Gedik üzerinden Elmalı’ya çıkar. Elmalı’nın Bayındır köyü üzerinden geçen bu yol da İzmir’e gider. Finike-Elmalı yolu da Avlan Gölü’nden geçer. Likya’nın en önemli üretim merkezidir Elmalı. Bu yollar kentler arasındaki ticaretin canlılığını ve siyaseti gösteriyor. Bu canlılık beraberinde gelişmeyi de sağlıyor. Yine Radiapolis yolunda Kumluca’nın Salur ile Finike’nin İncirağacı Köyü arasında 300 metre uzunluğunda bir Roma köprüsü vardır. Alakır Çayı üzerindeki bu köprünün yarısı yıkıktır. Geriye kalan yani ayakta kalan kısmı 300 metredir. Söylediğim gibi bu yollar yaşamı ve yaşamın arkasındaki can-

lılığı gösterir. Yük olmayan yerde yola ne gerek var ki? Anlattıklarınızdan yolların medeniyetin gelişmesine sağladığı katkı daha net bir biçimde ortaya çıkıyor. Ercenk: Evet. Üretilen ürünleri taşımak için yola ihtiyaç duyuluyor. Yol üzerinde ise akarsu sorunuyla karşılaşılınca bu engel mühendisliği ve inşaat tekniklerini geliştiriyor. Üretim olmasa, yol yapılmayacak; yol üzerinde akarsu olmasa inşaat teknikleri gelişmeyecek. Bu zincirleme şekilde birbirini etkileyen bir süreç. Salur-İncirağacı köyleri arasındaki köprü dışında mühendislik harikası tarihi köprülere verebileceğiniz başka örnek var mı? Ercenk: Aspendos Tiyatrosu’nun aşağısında bulunan Aspendos Köprüsü’nü de buna örnek

Döşemealtı

ANTALYA 75

Mart / Nisan - March / April 2013


olarak verebiliriz. Roma döneminden kalma olan bu köprüde başka bir köprünün ayağı vardır. Köprünün 1 metre kuzeyinde kalan bu ayak diğer köprünün 2 metre üzerindedir. Gemilerin direk kırmadan geçmesi için yüksektedir. Az ilerisinde, tiyatronun aşağısında gemi bağlama yerleri vardır. Bakıldığı zaman devasa bir köprü ortaya çıkıyor. Siyaset ve üretim bunu gerektirdiği için bu devasa köprü yapılmıştır. Bütün bu yolların içinde sizi en çok etkileyen hangisiydi? Ercenk: Coğrafya ile insanın özdeşleşmesi, insanın yaşadığı coğrafyaya el koyması beni çok etkiledi. İnsanoğlu, bu coğrafyaya el koyuyor ama sahiplenmesi için inanç temelinde manevi bağ kurması da lazım. 76

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Bunun için büyük kayaları, akarsuları, dağları kutsal sayıyor. Düldül Uçtu Kayası mesela. Yöre halkı o bölgede Hazreti Ali’nin savaştığı ve o savaştan zaferle çıktığına inanıyor. Aslında böyle bir şey olmamasına rağmen, yöre halkı bu olayı kendi hayallerinde yaşatıyor ve o kayayı kendisi için kutsal sayıyor. Bu duruma bir diğer örnek de Antalya çevresindeki pek çok dağın adının Eren Dağı olmasıdır. Antalya coğrafyasına baktığımızda temel karakter yaylacılıktır. Yaz aylarında dağlarda ot olduğu için dağa çıkan yaylacılar dağ ile aralarında manevi bir bağ kurar. Biraz da kitabınızdan, ‘Dünden Bugüne Döşemealtı’ndan bahsedelim. Ercenk: Çok garipsemiştim. Yanı başında 2 bin yıllık

has a leg from another bridge. This leg, which is located 1 meter north of the bridge, is two meters higher than the other leg. It is higher so that the ships can pass under it without having to lower their masts. There are places to tie the ships a little ahead. When you look at the entire thing, you will see a giant bridge. A bridge this big was constructed because of political and financial reasons. Which road impressed you the most? Ercenk: I was mostly impressed by the identification between geography and people while researching stone covered antique roads. People take control of this geography but in order for to identify with the land, they need spiritual connection. That is why they regard large

rocks, creeks and mountains sacred. Düldül Uçtu rock for example...The people in the region believe that the prophet Ali fought there and was victorious. Even though nothing like that happened they keep the legend alive and think that the rock is sacred. Another example for this kind of situation is that most of the mountains around Antalya are called Eren (saint) Mountain. If we look at the general geography of Antalya, the basic character is plateau life. Because there are plants and herbs in mountains during the summer, plateau people go up to the mountains in the summer establish a spiritual connection with the mountain. Let us talk about your book, ‘Döşemealtı: From past to present’ Ercenk: I always found it


Giray Ercenk, ‘Dünden Bugüne Döşemealtı’ kitabında Döşemealtı’nın yollarını, halkını, kültürünü ve suyunu anlatıyor Giray Ercenk talks about the roads, people, culture and water of Döşemealtı in his book ‘Döşemealtı: From past to present’

mimarisi, konutları, limanı, sanayisi olan bir kent varken insan neden göçebe yaşar; ev yerine neden çadırda yaşamını sürdürür. Ve döşeme yolunu da hep merak ettim. 1985 yılında gördüm ilk defa. Hayat doluydu ama eski canlılığı kalmamıştı. Bu yolun beslediği coğrafyanın özelliği nedir diye çıktım yola ve çalışmalarımı başlattım. 25 yıl süren çalışmaların sonucunda kitabımı yazdım. 2010 yılında yayımlanan bu kitapta Döşemealtı’nın yollarını, halkını, kültürünü ve suyunu ele aldım. Araştırmalarım sırasında inanılmaz verilere ulaştım. Bu verileri bizimle de paylaşır mısınız? Ercenk: Bir tarafta düzgün mimari ile kurulu bir kent, diğer tarafta göçebe yaşayan, hayvancılıkla uğraşan başka bir kültür var. Kırsal,

kentlerden doğar. Çünkü kent, kendi yiyeceğini üretemeyen yaşam yerleridir. Yaptığım inceleme ve araştırmalarda Döşemealtı’nı hayvancılığa, göçebeliğe kentin ittiğini gördüm. Çünkü Antalya o zaman dericilikle uğraşıyordu. İbni Battuta’nın da yazdığı gibi Antalya’da deri endüstrisi hayli gelişmişti. Ama 70 sene önce bu tablo değişmeye başladı. Antalya’da dericilik yok oldu, Döşemealtı da yerleşik hayata geçmeye başladı. Antalya’nın tüm ihtiyaçlarını Döşemealtı karşılamıştır. Döşemealtı’nın çadırdan çıkması çok yenidir. Döşemealtı tarih boyunca hep gözde olmuştur. Bu nedenle bölgede 40 tane ören yeri vardır. Karain Mağarası da Döşemealtı’nda her daim yaşam olduğunun en önemli göstergesidir.

strange that people chose to live a migratory life while they had a city right beside them which had a 2000 year old architecture, houses, port and industry. And I always wondered about the Döşeme road. I saw for the first time in 1985. It was full of life but lacking its past glory. I set out to find out about the characteristics of the geography and started researching. I wrote the book based on 25 years of research. I wrote about the roads, people, culture and water of Döşemealtı in the book which was published in 2010. I came across amazing information during my research. Can you share this information with us? Ercenk: On one hand we have a city established organized architecture and on the other hand we have

another culture that lives a migratory life and engages in live stock breeding. Rural is born from cities because a city cannot produce its own food. During my research I found out that the city had pushed Döşemealtı to live stock breeding and a migratory life. At that time Antalya was engaged in leather production. As İbni Battuta wrote, leather production was very advanced in Antalya but this changed 70 years ago. Making leather vanished in Antalya and Döşemealtı began settled life. Döşemealtı provided all of Antalya’s needs. Döşemealtı has just abandoned tents. Döşemealtı has been popular throughout history and that is why it has 40 ruin sites. Karain Cave clearly proves that there was life in Döşemealtı continuously. ANTALYA 77

Mart / Nisan - March / April 2013


Giray Ercenk, taş döşeli antik yolları araştırırken coğrafya ile insanın özdeşleşmesinin kendisini çok etkilediğini söylüyor. Giray Ercenk says that he was impressed by the identification between geography and people while researching stone covered antique roads.

Kırkgöz Han

Kırkgöz Antalya’nın doğal güzelliklerinden birisi. Araştırmalarınızda bu bölgeye ilişkin tespitleriniz oldu mu? Ercenk: M.Ö. 400’lerde Kırkgözden, Yukarı Karaman’a kanal ile su taşınırmış. Yaklaşık 13 kilometre olduğu düşünülen bu kanal zamanla kapanmış. 1930’lu yıllarda Hacı Osman Ağa arazisine su taşımak için kanal açarken, M.Ö. 400’de açılmış kanalı bulmuş. Buradan arazisine su getirmiş. Bölgenin önemi su gelince yeniden artmış. O tarihten önce Kırkgöz birkaç kilometre büyüklüğünde bir gölmüş, şimdi ise suyu azaldı. Eskiden dağın içerisinde bulunan şimdi ise kuruyan Kestel Gölü’nden Kırkgöz’e balık akarmış. Üstelik balı78

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

ğın yumurtası değil ta kendisi. Kestel Gölü’ndeki bir yarıktan giren su Kırkgöz’den çıkarmış. İnsanlar çuval çuval balık toplar, eşeklerine yükleyip, yöre halkına satarmış. Bu olay her zaman değil, armut ağaçları çiçek açtığında olurmuş. Şimdi ne yazık ki bu ilginç doğa olayı gerçekleşmiyor. Kestel Gölü de kurudu. Kitabınızın ortaya çıkmasına neden olan döşeme yol ne durumda? Ercenk: 9 kilometrelik bu yol Dağbeli kasabasına kadar gidiyor. Pamfilya ile Pisidya’nın bağlantı yolu. Yolun geçiş noktası, sarnıçları hala ayakta. İnanılmaz bir manzarası var; özellikle Döşemealtı’na inerken. Antalyalıların ve kentin misafirlerinin mutlaka bu yolda yürümesini isterim.

Kırkgöz is one of the scenic beauties in Antalya. Did you make any observations about the area during your research? Ercenk: In 400 B.C., water was carried from Kırkgöz to Upper Karaman via a channel. This channel, which is thought to have been 13 kilometers, closed in time. In the 1930’s when Hacı Osman Ağa was opening a canal to carry water to his land, he found this old channel. This is how he gets the water from his land. The importance of the land increased after the arrival of water. Before that, Kırkgöz was just a big large but now its water has lessened. In the past, fish flowed from Kestel Lake, which has dried up, to Kırkgöz and these were not just fish

eggs, the fish themselves. People would catch the fish by the loads and sold them to the people in the region. But this only happened when pear trees blossomed. Unfortunately this odd natural occurrence doesn’t happen anymore. And Kestel Lake has dried up. I am curious, what happened to the stone covered road that gave way to your book? Ercenk: This 9 kilometer road goes all the way to the town of Dağbeli. It is the connecting road between Pamphylia and Pisidia. Its passage point and cisterns still stand. It has an amazing view; especially as you head down to Döşemealtı. I would like to see locals and tourists walk on this amazing road.


ANTALYA 79

Mart / Nisan - March / April 2013


Antalya’nın doğa harikası

Alakır Vadisi Dağı bir bıçak gibi ikiye ayıran Alakır Vadisi, Beydağları’nın doruklardan Akdeniz sahillerine kadar kilometreler boyunca uzanıp gidiyor. Pınarlardan kaynayan sular ise kısa süre sonra gürüldeyen bir çaya dönüşüp, geçtiği her noktaya hayat vererek akıyor. Alakır Vadisi, şehrin kalabalığından sıkılanlara sunduğu alternatiflerle doğa ile baş başa bir tatil vaad ediyor.

80

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


The wonder of nature of Antalya: Alakır Valley Alakır Valley, which cuts the mountain into two like a knife, stretches from the peaks of Beydağları all the way to the shores of the Mediterranean. Waters that boil from hot springs turn into a gurggling stream and give life to everything around them. Alakır Valley offers a vacation in nature for those who are tired of the hustle and bustle of the city.

H

aftalardır aralıklarla devam eden yağmurun yerini güneşli bir Antalya sabahına bırakmasını fırsat bilerek, Alakır Vadisi’ne gitmek için yola çıkıyoruz. Finike Körfezi’nden yaklaşık 80 kilomete kadar iç kesimlere sokulan Alakır Vadisi, kıyıdan sıradağlarla ayrılan yapısı, antik yerleşim merkezleri, vadinin ortasından akan çayı, ormanları ve rengarenk kırçiçekleri ile uzun zamandır hayallerimizi süslüyordu. Kent merkezinden kısa sürede uzaklaşıp Çakırlar pazar yerini geride bırakıyoruz. Çandır Vadisi’nden önce Çitdibi’ne, sonra da zorlu bir yokuşu çıkarak Yarbaşçandır’a varıyoruz. Buradaki kahvede kısa bir çay molası verdikten sonra yeniden yola koyuluyoruz. Yol üzerinde kaynak suyunun bol

olduğu Muarbaşı mevkiini geçerken, Alakır Çayı’nın gürüldeyerek akışı geliyor aklımıza. İncebel mevkiine geldiğimizde yol üçe ayrılıyor ve biz Alakır Vadisi’ne ulaşacağımız Büyükalan Köyü yolunu takip etmeye başlıyoruz. Bir müddet sonra Alakır Çayı sularının toplandığı Karaağaç Mevkii’ne, dolayısıyla vadinin baş tarafına da ulaşmış oluyoruz. Burada gördüğümüz manzara, yolun ilerisinde karşılaşacağımız manzaranın habercisi ateda. Bir müddet daha yol aldıktan sonra Alakır Vadisi’nde buluyoruz kendimizi.

Yaban hayatı oldukça zengin Vadinin her iki yakasına serpilmiş köyler ve antik yerleşim noktaları ilk çağlardan beri Alakır Vadisi’nin insanoğluna

W

e head out to Alakır Valley as the sun comes out after rain that has countinued for weeks. The valley, which stretches 80 kilometers inside Finike Bay, was in our dreams with its geographical structure, antique settlements, stream, forests and colorful wild flowers. We quickly leave the town center and pass Çakırlar marketplace. Before Çandır Valley we first reach Çitdibi, then Yarbaşçandır after a steep incline. We continue our journey after making a stop at one of the cafes here. As we pass by Muarbaşı region, where water is abundant, we think about the flowing waters of Alakır Stream. When we reach İncebel region, the road divides intro three and ANTALYA 81

Mart / Nisan - March / April 2013


ev sahipliği yaptığının göstergesi. Kızılçam, sedir, göknar, ardıç meşe ağaçlarının oluşturduğu orman, zengin bitki örtüsüyle doyumsuz bir manzaraya sahip. Kıyı Beydağları ile Merkez Beydağları arasında uzanan vadinin yaban hayatı açısından da oldukça zengin bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Ancak tüm meraklı bakışlarımıza rağmen alageyik, yaban keçisi, tilki ve yaban domuzu gibi hayvanları göremiyoruz. İstesek de yabani hayvanları ilk bakışta göremeyeceğimizin farkındayız; yine de şehir yaşamından kilometrelerce uzakta, doğayla baş başa bir ortamda umutla çevremize bakınıyoruz. Vadi boyunca akıp giden çayın gürüldeyen sesi ve 82

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Vadinin her iki yakasına serpilmiş köyler ve antik yerleşim noktaları, Alakır Vadisi’nin ilk çağlardan beri insanoğluna ev sahipliği yaptığının göstergesi. The villages and antique settlements prove scattered on both sides of the valley prove that the valley was inhabited since the first ages.

we follow the Büyükalan village road which will take us to the valley. A while later, we arrive at Karaağaç region, which is the start of the valley. The view here is the harbinger of the amazing panorama we are about to witness. After a short while, we find ourselves at Alakır Valley.

Rich in wild life The villages and antique settlements prove scattered on both sides of the valley prove that the valley was inhabited since the first ages. The forest, which consists of Turkish red pine, cedar, fir, juniper and oak trees has an amazing view with its rich flora. We know that

the valley, which stretches between Kıyı Beydağları and Merkez Beydağları, is also rich in terms of wild life. But look as we may, we cannot see any deer, wild goat, fox or boars. We know that we will never be able to spot them but we still hope. The sounds of the water from the stream and the rich flora shows us how beautiful the valley is. The valley, which is covered in only green during spring, is also the home of many endemic plants.

The right address for alternative tourism The short trip we have taken to Alakır Valley have shown us that the region is the ideal place for nature sports and ecotourism in Antalya. The valley


zengin bitki örtüsü Alakır Vadisi’nin ne derece eşsiz bir yer olduğunu gösteriyor. Baharda sadece yeşilin hakim olduğu vadi, aynı zamanda rengarenk açan endemik bitkilerin de yaşam alanı.

Alternatif turizmin doğru adresi Alakır Vadisi’ne sınırlı bir zaman içerisinde yaptığımız gezi, bize bölgenin doğa sporları ve ekolojik turizm için Antalya’nın en önemli noktalarından birisi olduğunu gösteriyor. Vadi ve çay kenarı doğa yürüyüşleri, dağ bisikleti, safari, rafting, kamp ve dağcılık için oldukça elverişli. Bunların yanı sıra endemik bitki keşfi, kuş gözlemi ve foto safari de Alakır Vadisi’nin ziyaretçilerine sunduğu alternatifler arasında yer alıyor. Vadide uzun süreli kamp alanlarının yanı sıra günü birlikçiler için de piknik alanları da bulunuyor. Bu coğrafya, doğal ortamda pek çok alternatifi barındırdığı gibi kültürel anlamda da sayısız keşfe imkan tanıyor. Alakır Vadisi’nin çevresindeki Kuzca, Büyükalan ve Dereköy köylerinde konaklanarak, yöre insanının gelenek ve görenekleri de tanınabilir. Onların gündelik yaşamlarına şahit olarak kültürlerine tanıklık edilebileceği gibi, lezzetli yöresel yemeklerinin tadına bakarak, farklı damak tadları keşfedilebilir.

Yeniden Alakır Mevsimin kış olması ve güneşin çabuk batması nedeniyle, Alakır Vadisi’ne doyamadan, bölgenin güzelliklerine ucundan kıyısından şahit olarak dönüş yoluna geçiyoruz. Dönüş yolunda Alakır Vadisi ile ilgili ANTALYA 83

Mart / Nisan - March / April 2013


Alakır Vadisi, doğa sporları ve ekolojik turizm için Antalya’nın en önemli noktalarından biri. Alakır Valley is also an improtant spot in Antalya for nature sports and ecotourism.

hafızalarımıza kazınan en belirgin manzara, suyun geçtiği her noktanın hayat verdiği eşsiz güzellikler oluyor. Kilometreler boyunca uzanan çay, geçtiği noktaları tarifi imkansız bir coğrafyaya dönüştürüyor. Çay kenarında balık avlayan bir köylü, yanından geçerken dikkatli bir şekilde onu izlediğimizi görünce, beynimizi oku84

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

muşçasına bize tuttuğu balıkları gösteriyor. Kısa süren bu gezimizin sonunda, en yakın zamanda yeniden Alakır Vadisi’nde buluşmak üzere sözleşiyoruz. Bu kez daha erken yola revan olmaya ve Alakır Vadisi’ndeki köylerde konaklamaya karar veriyoruz. Şimdi dört gözle o günü bekliyoruz...

and the banks of the stream are ideal for nature walks, mountain biking, safari, rafting, camping and mountain climbing. Also, endemic plant discovery, bird watching and phot safari are other aletrnatives that the valley offers. There are long term camping sites along with picnic areas for daily visitors at the valley. This geography, in addition to harboring many alternatives in anture, is also rich in cultural assets. You can stay at the villages of Kuzca, Büyükalan and Dereköy located near the valley and discover the traditions of locals and sample the regional dishes.

Alakır, again We start heading back

since it is winter and the sun sets early, but we still haven’t had enough of the beautiful valley. The most important memory engraved in our brains on the return journey is the amazing natural beauties that came to life thanks to the waters. The stream, which runs for many kilometers, turns this geography into something undescribable. A villager, who is fishing near the stream, shows us his catch as when he sees us watching. At the end of our journey, we promise to come back to the valley in the near future. The next time, we decide to set out earlier and stay in one of the villages in the valley. And now, this is all that we are looking forward to…


Green Palace

KUYAB Kundu Turizm Yatırımcıları Birliği Yalıçam Mevkii Kundu Köyü Lara Posta Dağıtım Müdürlüğü Pk.5 Aksu/Antalya Tel:0242 431 24 24 - 431 24 71 Faks:0242 431 24 74

www.kuyab.com

KUNDU TURİZM YATIRIMCILARI BİRLİĞİ ANTALYA 85

Mart / Nisan - March / April 2013 KUNDU TOURISM INVESTORS ASSOCIATION


Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Xanthos

Likya’nın anıtlar şehri

Homeros’a göre, Troia Savaşına da katılan Xanthos’un tarihi M.Ö. 1200 yılına kadar uzanır; ancak eldeki verilerden kentin M.Ö. 1000’de kurulmaya başlandığı anlaşılır. Eşen Çayı’nın kenarındaki sarp kayalık ve tepe üzerine kurulan Xanthos, çok sayıdaki anıtı ile diğer Likya şehirlerinden farklı olduğunu gösterir. Günümüze ulaşan kalıntılar arasında dikkati çeken yerel gelenekteki çok sayıda kaya mezarı, lahit mezarlar ve dikme anıt mezarlar, kentin 1988 yılından itibaren UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmasında etken olmuştur. 86

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Xanthos: The city of monuments According to Homer, the history of Xanthos, which also participated in the Troy War, dates all the way back to 1200 B.C., but data suggests that the city was built in 1000’s B.C. the city, which is built on cliff and a hill near Eşen stream, differentiates itself from other Lycian cities with the many monuments it harbors. Many rock tombs, sarcophagi and monumental tombs made with traditional architecture, were crucial in adding the city to UNESCO’s World Heritage List in 1988.

A

ziz Nikolas’ın doğduğu topraklardan, Antalya’yı Akdeniz’den ayıran Eşen Çayı’na kadar uzanıyor Patara Sahili. Dalgaların dövdüğü sahilin hemen ardından başlayan altın sarısı incecik kumsal, biraz geride yerini kurumuş göl yatağındaki verimli topraklara bırakıyor. Akdağ’ın zirvesinden akıp gelen coşkun

suların bereket kattığı ovanın arkasında ise rengârenk endemik çiçeklerin açtığı, zeytin ağaçlarıyla kaplı kayalık tepe yükseliyor. Akdeniz ile Ege’yi birbirinden ayıran Eşen Çayı’nın yanı başındaki bu tepede ise, Likya Birliği’nin en önemli kentlerinden birisi olan Xanthos yükseliyor; diğer Likya kentlerinde görülme-

P

atara Beach stretches all the way from the lands where Saint Nicholas was born to Eşen stream, which separates Antalya from the Mediterranean. The clean beach which starts right behind the shore, gives way to fruitful lands on the dried lake bed that starts a little further. Right behind the fruitful plain that is blessed with flowing waters from the

Likya kenti olan Xanthos, birliğin diğer kentleri gibi ne deniz kenarında ne de dağdadır. Xanthus, which is a Lycian city, is neither near the city nor on the mountain, unlike other cities in the federation.

peak of Akdağ Mountain, there is rocky hill covered with olive trees where colorful endemic flowers blossom. Xanthos, one of the most important cities of the Lycian federation rises atop this hill with hundreds of monuments worth seeing. Homer tells that the soldiers of Xanthos commanded by Sarpedon participated in the war of Troy in 1200 B.C. During the Hittite period, Xanthos is mentioned in written documents. Although no scientific evidance supporting this theory has been found in archeological excavations so far, it is believed that settlements began in the city as late as 1000 B.C. Xanthos, which is a Lycian city, is neither near the city nor on the mountain, unlike other cities in the federation. The city is located atop a hill, behind the plain and across the sea.

One of the most beautiful monuments of the Classic Age Access to the city, a well protected city thanks to cliffs ANTALYA 87

Mart / Nisan - March / April 2013


yen çok sayıda anıtıyla. Homeros, M.Ö. 1200 yılında Sarpedon komutasındaki Xanthos askerlerinin, Troia ordusuyla birlikte Troia Savaşı’na katıldığını anlatır. Yazılı kaynaklarda ise Hititler döneminde Xanthos’tan bahsedilir. Kentte gerçekleşen arkeolojik kazılarda bu yönde bulgulara henüz rastlanmazken, en geç M.Ö. 1000 yılında kentte iskânın başladığı görülür. Xanthos’u diğer kentlerden ayıran bir diğer özellik de, kentin ne deniz kenarında ne de dağlık alanda kurulmasıdır. Kent, bir tepenin üzerinde, ovanın gerisinde, denize karşıdır.

Klasik çağın en güzel anıtlarından İki tarafı sarp kayalık olduğu için korunaklı bir yapıya sahip olan Xanthos Antik 88

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Kenti’ne kemerli bir yapıdan girilir. Kentin girişindeki Helenistik Kapı’nın ilerisinde Nereidler Anıtı bulunur. Nereidler Anıtı, klasik çağın en güzel anıtlarından birisidir. Ancak bugün yerinde sadece anıta ait birkaç blok durmaktadır. Anıtın heykeltıraşlık eserlerini; kabartmalar, akroterler, aslan başlı çörtenler ve Nereid heykelleri oluşturur. Kaide üzerindeki frizlerde; savaş sahneleri, şehir kuşatması, sıra halinde askerler, kline üzerinde uzananlar, vergi getirenler ve prens etrafında toplanan şehrin ileri gelenleri gibi çeşitli konular tasvir edilmiştir. Doğu alınlıkta; olasılıkla mezarın sahibi, eşiyle birlikte taht üzerinde karşılıklı oturmaktadır. M.Ö. 380 civarına tarihlendirilen anıtın, kesin olmamakla birlikte M.Ö.

surrounding both sides, is via an arched structure. A little further from the Hellenistic door at the entrance of the city is the Nereidler Monument. The Nereidler Monument is one of the most beautiful monuments of the Classic Age. Unfortunately, only a few blocks of the monument have survived to this date. The architectural elements of the monument consist of bas reliefs, acroters, gargoyles with lion heads and Nereid statues. War scenes, sieges, rows of soldiers, people presenting taxes and important people gathered around the prince have been depicted on the friezes of the pedestal. On the eastern pediment; probably the owner of the tomb, is sitting on a throne accompanied by his wife. The monument, which is

believed to be built around 380 B.C., is believed to be the tomb of Arbinas, the king of Xanthos at the start of 4th century B.C.

The shadow of Harpy Monument falls on the steps of the theatre The Lycian Acropolis surrounded by walls is located on the cliff near Eşen stream and to the north of the acropolis is the 2200 capacity theatre which was built in the Hellenistic period and renovated during the Roman period. Originally, the bleachers of the theatre were higher but they were taken out during Arab invasions and a wall was built instead. There are two monuments to the west of the theatre bleachers. The first of these monuments is the Harpy Monument which


Likya birliğinin en önemli kentlerinden birisi olan Xanthos, birliğe başkentlik de yapmıştır. Önemli bir inanç merkezi de olan Xanthos, aynı zamanda anıtlar kentidir. Xanthos, which was one of the most important cities of the Lycian federation, was also the capital for a time. Xanthos, which is an important religious center, is also the city of monuments.

4’üncü yüzyıl başlarında hüküm süren Xanthos hükümdarı Arbinas’ın mezarı olabileceği söylenmektedir.

Harpy Anıtı’nın gölgesi tiyatronun basamaklarında Eşen Çayı kenarındaki kayalık üzerinde, etrafı surlarla çevrili Likya Akropolü, kuzeyinde ise Helenistik dönemde yapılan ve Roma döneminde yenilenen 2 bin 200 kişilik tiyatro yer alır. Tiyatronun oturma sıraları daha yüksek iken, Arap akınları sırasında sökülmüş ve yerlerine sur duvarı yapılmıştır. Tiyatro sıralarının hemen batısında iki anıt yükselir. Bu anıtlardan ilki yüksek dikdörtgen kaide üzerindeki ölü ailesi ile yanındaki kadın gövdeli, kuşkanatlı yaratıklar ve ölülerin ruhlarını gökyüzü-

ne taşıdıklarına inanılan Harpy kabartmalarına sahip olan Harpy Anıtıdır. Toplam yüksekliği 8,87 metre olan anıttaki mezarın, M.Ö. 479’da Salamis Savaşı’nda ölen Kybernis’in mezarı olduğu sanılmaktadır. Anıtın kaçırılan kabartmalarında doğu, batı ve güney yüzlerde, oturan figürlere ayakta duranların ellerindekini takdim etmek isteyişleri, kuzey yüzde ise, koltuğunda oturan yaşlı bir kimseden, bir gencin miğfer alışı tasvir edilmiştir. Kuzey ve güney taraflara ait kabartmaların kenarlarında, Siren denilen, kuş vücutlu, kadın başlı, kanatlı yaratıklar yer almıştır. Ruhları bugünkü dünyadan diğerine taşıyan bu kadın başlı, kuş vücutlu Harpyler, ruhu simgeleyen çocuk taşımaktadırlar.

has the Harpy bas reliefs that consists of the family of the dead and winged creatures with female bodies that were thought to take the souls of the dead to heaven. The tomb in the 8, 87 meter high monument is believed to be the tomb of Kybernis, who died in 479 B.C. during the Salamis War. On the east, west and southern sides of the bas reliefs of the monument, figures sitting down and figures presenting them presents are depicted while on the north, a young man is receiving a helmet from an older man. On the sides of the reliefs on the north and south are sirens, winged creatures with female heads and bird bodies. These Harpys, which have bodies like birds and heads like a female and carry sould from this world to the next,

are carrying children that symbolize souls.

Epigraphs on all sides The square planned wide area next to the theatre is the agora, surrounded on three sides with columns. At the top of the agora is where the monument with epigraphs is situated. There are epigraphs on all sides of the monument written in Greek and Lycian. This is what it says on the epigraph in the northern side in Greek; “Since the sea parted Europe and Asia, he couldn’t erect an immortal monument that depicts victories, resembling the stele of the 12 Gods. Here, Gergis, the son of Harpagos, defeated all the young Lycians, took control of many acropolises with the help of Athena oğlu and divided his kingdom among his family. And in return, the immortals gave him the award he deserved. He, the same day, killed seven hoplites from Arcadia. He was the only one who erected this many victory monuments to honor Zeus and crowned the Karikas clan with successes.” Xanthos, unlike other Lycia cities, has many monuments. The other monument around the acropolis is the Lycia Tomb Monument, east of the theatre.

The columned avenue leads to the other agoras The columned avenue is located to the east of the main square that greets its current visitors. At the end of the avenue, you can see the remaining legs of the arch. There are two other agoras at the end of the avenue. A church was built to the east of these agoras during the Byzantine period. The mosaics inside the church are still glamorous despite the deANTALYA 89

Mart / Nisan - March / April 2013


hill covered with olive trees. People used to live here from the time the town was built until it was completely deserted. As you head north from the acropolis, monumental tombs become visible again. It is interesting that the tombs and houses are intertwined. There are walls a little further away from these monumental tombs. Some tombs are located outside the walls.

Monuments were taken to Britain In Xanthos, where there are five monuments around the agora and the entrance of the city, these monuments also introduce the dramatic side of the city.

Dört bir yanında yazıt var Tiyatronun bitişiğinde bulunan kare şeklindeki geniş alan ise, 3 yanı sütunlu galerilerle çevrili agoradır. Agoranın bittiği üst noktada, bu kez yazıtlı anıt yükselir. Grekçe ve Lykia yazısı ile yazılmış 250 satırlık anıtın dört bir yanında yazıt bulunmaktadır. Kuzey cephesinde yer alan Yunanca yazıtta; “Deniz, Avrupa’yı Asya’dan ayıralı beri, agoranın surlarına On İki Tanrı steline benzer, zaferlerini dile getiren ölümsüz bir anıt dikemedi. İşte Harpagos oğlu Gergis, bilek gücüyle, zamanının genç Lyk’lerin hepsine üstün geldi, kentleri kuşatan Athena’nın yardımıyla birçok akropolü ele geçirdi ve yakınlarına krallığından pay dağıttı. Bütün bunların üzerine, ölümsüzler, ona hak ettiği ödülü verdiler. O, aynı gün içinde yedi Arkadialı hopliti öldürdü. O, bütün ölümlüler arasında sadece o, Zeus adına en çok sayıda zafer abidesi dikti ve Karikas kavmini parlak başarılarla 90

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

taçlandırdı” denilmektedir. Likya’nın birçok kentinin aksine çok sayıda anıtın olduğu Xanthos, bu yönüyle ziyaretçilerine farklılığını gösterir. Likya Akropolü’nün çevresindeki bir diğer anıt ise, tiyatronun doğusundaki Likya Mezar Anıtı’dır.

Sütunlu cadde diğer agoralara uzanıyor Xanthos’un bugün ziyaretçilerini karşılayan meydanının doğusunda, sütunlu cadde yer alır. Sütunlu caddenin sonunda, iki gözlü takdan geriye kalan ayaklar görülür.

struction of time. There are cisterns and areas covered with mosaics in the south of the avenue. There are many structures from the Lycian period in the southeast of the avenue even though they are obstructed by plants and trees. While there are no shops around the agora in the west of the town, shops are located in the north of the agora that overlooks the theatre. The city’s acropolis, which was built during the Roman period, is located on a hill right across the theatre. There are many ruins in the

The town, which was built on 1000 B.C., became very important in time. The town, which has three votes in the Lycian federation, was the capital of the federation in 2nd century B.C. the fact that there are four churches in the city proves that the town was an important religious center. The town lost its importance in 7th century A.D. because of Arab invasions. Even though it remained a permanent settlement, it never went back to its glorious days. The town was completely forgotten when Anatolia became a Turkish region, until the 1800’s. Xanthos awoke from a long sleep after a Brit named Charles Fellows discovered the town in1838. However, this discovery, instead of revitalizing the town, started a period of pillaging. During this period, the Harpy and Nereidler monuments, the Lion Tomb, and the sarcophagi of Payava and Merehi were taken to Britain. The monuments that were taken by Charles Fellows


Caddenin sonunda iki agora daha bulunur. Bu agoraların doğusuna, Bizans döneminde kilise yapılmıştır. Kilisenin içerisindeki mozaikler, aradan geçen onca zamana rağmen, bugün bile hala ihtişamını korumaktadır. Caddenin güneyinde sarnıçlar ve mozaikli alanlar da bulunur. Bitki örtüsünden net olarak görülmese de caddenin güneydoğusunda çok sayıda Likya döneminden kalma konut görülür. Kentin batısında bulunan agoranın etrafında dükkânlar bulunmazken, dükkânlar tiyatroya bakan agoranın kuzeyinde yer alır. Kentin Roma döneminden kalma akropolü ise, tiyatronun tam karşısında yükselen tepenin üzerindedir. Bugün zeytin ağaçlarıyla kaplı, eğimli alanda çok sayıda yapı kalıntısı yükselir. Kentin kurulduğu günden terk edildiği döneme kadar, halk burada yaşamıştır. Akropolden kuzey doğuya doğru gidildikçe, yine anıt mezarlar görülür. Mezarlarla evlerin iç içe olması ilginçtir. Bu anıt mezarların hemen ilerisinde surlar bulunur. Bazı mezarlar surların dışına taşmıştır.

Anıtlar İngiltere’ye götürüldü Agoranın çevresinde ve kentin girişinde beş anıtın bulunduğu Xanthos’ta, bu yapılar kentin dramatik bir yönünü de ortaya koymaktadır. M.Ö. 1000 yılında kurulan kent, zaman içerisinde çok parlak bir konuma yükselmiştir. Likya birliğinde üç oyu bulunan kent, M.Ö. ikinci yüzyılda birliğin başkentliğini de yapmıştır. Kentte dört kilisenin bulunması, Xanthos’un dini bakımından da bir dönem merkez olduğunu gösterir. M.S. yedinci yüzyılda

Anadolu’ya Arap akınlarının başlamasıyla, kent eski gücünü, ihtişamını kaybetmiştir. Sonrasında ufak tefek yerleşimler olsa da, Bizans dönemindeki eski günlerine bir daha geri dönememiştir. Anadolu’nun Türkleşmesiyle kent tamamen unutulmuştur, ta ki 1800’lü yıllara kadar. 1838 yılında İngiliz Charles Fellows’un kenti keşfetmesiyle, Xanthos

asırlar süren uykusundan uyanmıştır. Ancak bu uyku kenti yeniden ihtişamlı günlerine götürmekten ziyade, yağmalama dönemine taşımıştır. Bu dönemde Harpy Anıtı ve Nereidler Anıtı, Aslanlı Mezar, Payava ve Merehi lahitlerinin kaidelerinden geriye kalan kısmı İngiltere’ye götürülmüştür. Charles Fellows tarafından İngiltere’ye

are displayed at the British Museum.

They died instead of surrendering Another tragedy that befell upon Xanthos occurred during the Persian invasion. Persian commander Harpagos besieges the town between the years 545546 B.C. The warriors of Xanthos, who realized that ANTALYA 91

Mart / Nisan - March / April 2013


götürülen anıtlar, bugün British Museum’da sergilenmektedir.

Teslim olmamak için öldüler Xanthos’un yaşadığı başka bir trajik olay ise Pers işgali sırasında yaşanmıştır. Pers komutanı Harpagos, M.Ö. 545-546 yıllarında Xanthos’u kuşatır. Direnmelerine rağmen kenti Pers işgalinden koruyamayacaklarını gören Xanthos savaşçıları, kadın, çocuk, yaşlı tüm yakınlarını akropolde toplar. Ardından yakınlarını öldürerek, kenti ateşe verirler; kendileri de savaşarak ölürler. Persliler yerle bir olmuş ve içerisinde bir tek insanın olmadığı kenti ele geçirirler. Xanthos, erken Roma döneminde de büyük bir yangın felaketi ile karşı karşıya kalmıştır.

Kazı ekibi değişti Savaşlarda yerle bir olan, yakın dönemde talan edilen Xanthos’un, bugün yeniden eski ihtişamlı günlerine dönebilmesi için 92

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

kazı çalışmaları aralıksız sürdürülmekte. Antik kentte 1950’li yıllarda Fransız bir ekip tarafından başlatılan kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tasarrufları ile 2011 yılında Akdeniz Üniversitesi’ne verildi ve kazı başkanlığına Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Varkıvanç getirildi. Çalışmalarını sürdüren ekip kenti kültürel ve tarihsel açıdan ziyade ziyaretçilerine kenti yansıtacak, kenti algılatacak bir çalışma gerçekleştiriyor. İlk etapta ziyaretçilerin karşılandığı alanın başka bir noktaya taşınarak, bu alanın altında kalan yolun gün yüzüne çıkartılması ve ayrı bir bölümmüş gibi algılanan tiyatro ve agorayla birleştirilmesi planlanıyor. Hazırlanan restorasyon projelerinin ise 2013 yılından itibaren aşamalı olarak uygulamaya geçmesi bekleniyor.

1800’lü yıllarda yeniden keşfedilen Xanthos, bugün Akdeniz Üniversitesi tarafından yürütülen kazılarla eski ihtişamlı günlerine döndürülmeye çalışılıyor. Xanthos, which was rediscovered in the 1800’s, will be returned to its glorious days thanks to excavations by the Akdeniz University.

they couldn’t protect the city against Persian invasion, gathered the women, children and elderly in the acropolis and killed them. Then they set the city on fire and fought until the last man was down. The Persians take over a destroyed city with no one alive. Xanthos was also plagued by a great fire during the early Roman period.

The excavation team changed Excavations continue incessantly to return Xanthos to its former glory. Excavations, which began in the 1950’s by a French team, were given over to Akdeniz University in 2011 with the order of the Ministry of Culture and Tourism and Academy Memeber Prof. Dr. Burhan Varkıvanç from Akdeniz Unviersity’s Archeological Department was named head of the excavation. The restoration projects that have been completed will be applied in 2013.


ANTALYA 93

Mart / Nisan - March / April 2013


Dara düşenin umut kapısı

Hıdrellez Mağarası Büyüleyici güzelliğe sahip Limanağzı Koyu’nda, kır çiçekleri ile çevrili patika ziyaretçilerini zeytin ağaçlarının arasında, kimsenin bilmediği bir mağaraya götürür. Dikey yönde ilerleyen 80 metre derinliğindeki mağara erken Hıristiyanlık döneminden günümüze yaşamın izlerini taşır. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

A gateway to hope for the fallen:

Hıdrellez Cave In the amazingly beautiful Limanağzı Bay, a pathway surrounded by wild flowers leads people to a secret cave nestled between olive trees. The 80 meter deep cave carried traces of life from the early Christianity period. 94

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Z

eytin ağaçları ve pıynarların yeşile bürüdüğü yamaçlar, kayalıkların hemen ardında yerini engin maviliklere bırakıyor. Tepenin üzerindeki Phellos akropolü, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan bu toprakların tüm güzelliğini cömertçe sergiliyor. İrili ufaklı koyların, adacıkların, anakaradan Akdeniz’e uzanan yarımadanın çarpıcı güzelliği, bu manzarayı tuvaline yansıtmayı hayal edemeyen ressamları kıskandırıyor. Tepenin üzerinden Kaş’ın büyüleyici manzarasını izlerken, turistik ilçenin sol tarafında bulunan Limanağzı Koyu, bütün güzelliklerin içerisinde ‘Ben de buradayım’ diye haykırıyor. Bahardan kalma bir günde, suyu yararak ilerleyen tekne Limanağzı Koyu’na yaklaştıkça, Likya döneminden kalma patika dışında karadan ulaşımın olmadığı bu koyun güzellikleri daha da belirginleşiyor. Denize dik yükselen kayalıktaki Likya mezarı, bardaktaki suyu aratmayan berraklıktaki sahili ile Limanağzı Koyu, daha ilk adımda ziyaretçilerini büyülüyor. Rıhtımdan hemen sonra başlayan ve yaban laleleriyle, çiğdemlerle, sütleğenlerle bezeli patika, başka bir dünyaya götürüyor ziyaretçilerini. Zeytin ağaçlarının arasına gizlenmiş, sadece varlığından haberdar olanların yerini bildiği Hıdrellez Mağarası’na…

S

lopes that are become green with olive trees and streams give way to a vast blueness right behind the cliffs. The Phallus acropolis which was home to many civilizations displays all the scenic beauties in this geography. The beauty of bays, islets and the peninsula that stretches all the way to the Mediterranean makes even the painters who want to transfer this panorama to their canvases jealous. While you watch the amazing panorama of Kaş from a hilltop, Limanağzı Bay on the left side of the borough screams as if to say I am here! As our boat floats along the water on a clear day reminiscent of spring, the beauty of the bay becomes clearer as we near Limanağzı, which is only accessible by land via a pathway from the Lycian period. The bay amazes its visitors from the start with Lycian tombs on the cliffs that are vertical to the sea and clear beach. The pathway that begins right after the pier, adorned with wild tulips and sunflowers, takes its visitors to another world; to Hıdrellez Cave hidden between olive trees… It is said that the cave takes its name from the people of Bayındır village who visited the cave on May 6th, the day of Hıdrellez. According to legend, the people in the region would go to the cave

ANTALYA 95

Mart / Nisan - March / April 2013


Rivayete göre yöre halkı Hıdrellez günü mağaraya gider, suya metal para atarak dilekte bulunurmuş.

hasn’t survived to this date. The paintings from the early Christianity period that were in the cave are no longer visible. In the 1950’s, the cave was used by the people living in Limanağzı. Back in the day, women used to wash their clothes with the water from the cave and people used to store their goods like cheese and butter in the summer because the cave was cool even in summer.

A striking beauty ormed by water drops

Mağaranın adını 6 Mayıs günü yani Hıdrellez’de, Kaş ve Limanağzı Koyu’nun üst kısmında bulunan Bayındır köyü halkının mağarayı ziyaret etmesinden aldığı söyleniyor. Rivayete göre yöre halkı Hıdrellez günü 96

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

teknelerle ya da patikada yürüyerek mağaraya gider, mağaranın içerisinden bir taş parçası alıp, suya metal para atarak dilekte bulunurmuş. Genelde mağarayı en çok çocuğu olmayanlar ya da sıkıntılı günlerden

by boats or on foot on May 6th and throw coins into the water to make their wishes come true. Usually, the cave was visited by those who couldn’t have children or those who were facing tough times but this tradition

Hıdrellez Cave, contrary to the other caves in Antalya, is an 80 meter deep vertical cave. Access to the cave is via a staircase carved into the rocks that begin from the 20 meter diameter mouth of the cave. It is believed that the steps were built by people who lived in the cave during early Christianity. After descending 50 meters from the stairs, you will come to a large hall. Traces


According to legend, people in the region used to go to the cave on May 6th and made wishes by tossing metal coins into the water.

kurtulmak isteyenler ziyaret edermiş. Ancak bu gelenek günümüze kadar ulaşamamış. Mağarada var olduğu bilinen erken Hristiyanlık döneminden kalma duvar resimleri de bugün görülemiyor. 1950’li yıllarda ise mağara Limanağzı’nda yaşayanlar tarafından kullanılmış. O dönemlerde kadınlar çamaşırlarını kaynaktan çıkan suyla yıkar, mağaranın yaz günlerinde bile serin olması nedeniyle peynir, tereyağı ve süt gibi gıda maddeleri bozulmaması için burada saklanırmış.

Su damlalarının yarattığı çarpıcı güzellik Hıdrellez Mağarası, Antalya’daki birçok mağaranın aksine yaklaşık 80 metre derinliğinde dikey bir mağara. Mağaraya, yaklaşık 20 metre çapındaki ağzından kayalara oyulmuş merdiven basamaklarından inerek giriliyor. Merdiven basamaklarının erken Hristiyanlık

döneminde mağarada yaşayanlar tarafından yapıldığı sanılıyor. Kayalara oyulmuş merdiven basamaklarından 50 metre inerek geniş bir salona varılıyor. Yaklaşık 500 metrekare genişliğindeki bu alanda yaşam izleri net

of life are clear in this 500 square meter area. Remains of some structures still stand inside the cave. The round shape inside the wall that is approximately 1 meter higher than the structure attracts attention. There are

no columns, stalactites or stalagmites inside the hall, which is 50 meters deep. There is a second hall that goes another 30 meters deep at the south corner of the main hall. Stalactites star at 10 meters of depth. At ANTALYA 97

Mart / Nisan - March / April 2013


olarak görülüyor. Mağaranın içerisindeki yapı kalıntıları az da olsa hala ayakta. Yapıdan kalan yaklaşık 1 metre yüksekliğindeki duvarın içerisindeki yuvarlak şekil ilgi uyandırıyor. Mağaranın 50 metre derinliğindeki ana salonunda sarkıt, dikit ve sütun oluşumu yok. Ana salonun güney ucunda 30 metre derine doğru giden ikinci bir bölüm bulunuyor. 10 metre ilerlendiğinde de sarkıt oluşumları başlıyor. Bu noktada, mağaranın tavanından damlayan suların düştüğü yerde görülmeye değer bir doğa oluşumu bulunuyor. Damlayan suların binlerce yılda kayayı oyduğu düşünülüyor. İçi su dolu bir bardağı anımsatan bu yapı, mağaranın en çarpıcı noktalarından birisi. Tam bu noktada batıya doğru bir 98

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

bölüm daha uzanıyor. Bu noktada da sarkıtlar bulunuyor. Ancak ortam karanlık olduğu için aydınlatma aracı olmadan bu güzelliklere şahit olunamıyor. Buranın 20 metre aşağısına inildiğinde, nereye kadar uzandığı bilinmeyen bir yer altı deresi ile karşılaşılıyor. Günümüzde bu su kaynağından borular ve dinamo aracılığıyla Limanağzı Koyu’ndaki turistik tesislere temizlik amaçlı su temin ediliyor. Hıdırellez Mağarası’na iki şekilde ulaşılabiliyor; birinci seçenek denizden tekne ile ulaşımı sağlamak iken ikinci seçenek ise Büyükçakıl Plajı’ndan başlayan Likya Yolu’nda yürümek.

1950’li yıllarda, yöre halkı gıda maddelerini serin olması dolayısıyla mağarada saklarmış. In the 1950’s, people used to store their food inside the cave because the cave was cool.

this point, there is a wonder of nature that was formed by the drops falling from the ceiling. It is believed that the drops carved the rock through millions of years. This structure, which resembles a glass full of water, is the most exciting part of the cave. Right at this point, another part stretches towards the west. There are also stalactites at this point but since there is no lighting you cannot see these

beauties. When descending another 20 meters from this point, there is an underground stream and its destination is unknown. Today, cleaning water is provided for touristic facilities in the bay via pipes. There are two ways to reach Hıdrellez cave; the first is by boat and the other is walking along the Lycian Road that starts at Büyükçakıl Beach.


ANTALYA 99

Mart / Nisan - March / April 2013


Alternatif turizmin parlayan yıldızı

Alanya yaylaları Sıcak yaz günlerinde Alanya halkının rahat bir nefes aldığı yaylalar, doğal güzellikleri ve kültürel değerleri ile alternatif turizminin de parlayan yıldızı. Alanya ve beldelerinde yaşayan halkın yaz aylarında göç edip, sonbahara kadar konakladığı yaylalar, son dönemde jeep safariler ve doğa yürüyüşleriyle ilçede tatil yapan yerli ve yabancı misafirlerin de uğrak noktası. Yazı / Article: Yrd. Doç. Dr. Cemali Sarı / Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi - Fotoğraf / Photograph: İlhami Yetkin

100

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


The shining star of alternative tourism: The Plateaus of Alanya Plateaus where the locals of Antalya can breathe some fresh air during the summer are the shining star of alternative tourism with their natural beauties and cultural assets. These plateaus where the people living in around Alanya immigrate during the summer and stay until fall attract attention from local and foreign tourists who are in jeep safaris and hiking.

D

oğal güzellikleri, gelenek ve görenekleri, tarihi ve kültürüyle Türkiye’nin önemli bir turizm merkezidir Alanya. Alanya bölgesinin turizm potansiyeli sadece deniz-güneş-kum olarak algılansa da kıyının gerisinde, tepelik alanın içerisinde de sektöre önemli katkılar sunacak alanlar mevcuttur. Dağlar, vadiler, platolar, tepeler alternatif turizme önemli katkılar sağlayacak potansiyele sahiptir. Turizm olgusundaki anlayışın değişmeye başlaması, günümüz turistinin sadece deniz değil, karada da çeşitli etkinliklerde bulunması alternatif turizme doğru yönelişi gösterir. Binlerce yıllık tarihe, sayısız doğal güzelliğe sahip Alanya, bu beklentiye cevap verecek önemli kaynaklara sahiptir. Alanya kıyılarını çevreleyen dağlık alanlar, oldukça belirgin eğim kırıklığıyla hızla yükselir ve kısa sürede deniz seviyesinden bin metrenin üzerine çıkılır. Torosların devamı olan bu dağların geniş yer kaplaması Alanya’da yaylacılığı, yayla turizmini de önemli kılar. Alanya’nın alternatif turizm çerçevesinde önemli yaylaları Çinoğlu Yaylası,

Dereköy Yaylası, Pınarbaşı Yaylası, Gedevet Yaylası, Mahmutseydi Yaylası ve Türktaş Yaylası’dır.

Yaylalar misafirlerin safari noktası Alanya’nın kuzeyinde, ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta 600 metre yüksekliğe sahiptir Çinoğlu Yaylası. Konaklı Belde halkı ile Alanya’nın Bektaş ve Şahap Mahallesi sakinleri Çinoğlu Yaylası’na çıkar. Aynı zamanda Alanya’nın sayfiye yeri olan ve günübirlik geziler için de tercih edilen Çinoğlu Yaylası, yazın bunaltıcı sıcaklarından kaçıp nefes almak, rahat bir gün geçirmek isteyen ilçe halkı tarafından da kullanılır. Diğer yaylalara ulaşımda ilk durak olan Çinoğlu Yaylası, safaricilerin de ilk durağıdır. Alanyalıların büyük ilgi gösterdiği yaylaların bir diğeri de Dereköy, diğer adıyla Türbelinas Yaylası’dır. Yine ilçenin kuzeyinde, bin metre yükseklikte bulunan yayla, yamaçlara serpilmiş küçük yerleşim birimlerinden oluşur. Yaylaya 30 kilometrelik bir yol geçilerek ulaşılır. Yaylanın nüfusu yaz aylarında oldukça yükselir.

A

lanya is one of Turkey’s most important tourism centers with its scenic beauties, traditions, history and culture. Even though Alanya is known for its potential in sea, sun and beach tourism, there are important areas inside the hills that are valuable to tourism. Mountains, valleys, plateaus and hills have enough potential that can contribute to alternative tourism. The notion of tourism has changed and more people are looking for alternatives in tourism. Alanya, which harbors thousands of years of history and countless scenic beauties, has important resources that could cater to these needs. Mountainous regions that surround the shores of Alanya rise quickly with an evident slope trajectory and reach 1000 meters above sea level in no time. This makes plateau tourism important for Alanya. The most important plateaus in Alanya in this regard are Çinoğlu, Dereköy, Pınarbaşı, Gedevet, Mahmutseydi and Türktaş.

Plateaus mean safari for guests Çinoğlu Plateau is located

ANTALYA 101

Mart / Nisan - March / April 2013


Alanya, kıyı şeridinin hemen ardında yükselen Toroslar, aynı zamanda önemli bir yayla diyarıdır. The Taurus Mountains which rise behind the shore are important plateau regions.

102

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Kargı çayının aktığı vadinin güney yamacında, çam ormanları içinde bulunan yayla, yerli ve yabancı turistlerin de ilgi odağıdır. Yaz aylarında, yaylaya yabancı turistleri taşıyan jeep safarileri düzenlenir. Yaylaya gelen turistler, buradaki kahvede yaylacılarla sohbet eder. Yöresel yiyeceklerin tadına da bakma imkanının bulunduğu yaylada, turistler en çok yaylacıların kültürünü yansıtan el sanatı ürünlerine ilgi gösterir.

Gövdesi oyulu çınarda tıraş Dereköy Yaylası’ndan dağların içine doğru devam eden yol takip edildiğinde, Pınarbaşı Yaylası’na ulaşılır. Dereköy sınırları içerisinde

to the north of Alanya, 20 kilometers from the borough center and has a height of 600 meters. People living in Konaklı town and Bektaş and Şahap Quarters go up to this plateau. The plateau, which is also regarded as a summer resort and frequented for daily trips, is used by locals who just want to get some fresh air during the summer. The plateau, which is the first stop when reaching the other plateaus, is also the first stop of safari enthusiasts. Another plateau frequented by the people of Alanya is Dereköy, also known as Türbelinas Plateau. The plateau, which is also located to the north of the borough at 1000 meters height, consists of

small settlements scattered on outskirts. Access to the plateau is via a 30 kilometer road. Population increases dramatically during the summer. The plateau, situated on the southern slope of the valley where Kargı stream flows into, attracts attention from both domestic and foreign tourists. During the summer, jeep safaris are organized for foreign tourists. Tourists who come here talk to the locals at the country café and sample local dishes. Tourists also pay a lot of attention to traditional handcrafted items.

Shaving under the carved oak tree When you follow the road from Dereköy into the


yer alan yayla, 900 metre rakıma sahiptir. Alanya ilçe merkezinde oturan halkın çoğunluğu yaz aylarında bu yaylaya göç eder. Yaz aylarında cıvıl cıvıl olan Pınarbaşı Yaylası’nda halk, çınar ağaçlarının gölgesinde, çardaklarda gün boyu oturur, sohbet eder. Dokuz oluğundan akan buz gibi kaynak suyu, ziyaretçileri kendine hayran bırakır. Bin 50 metre yükseklikteki Gedevet, Alanya’nın en popüler yaylalarındandır. İlçe halkının ikinci konutları buradadır. Oba, Konaklı ve Çitçili beldelerinden de gelenlerin olduğu yayla, sayfiye amaçlı olarak da kullanılır. Yaylacılar, 6 ay boyunca burada konaklarlar. Yaylanın merkezindeki çınar ağaçları görülmeye değerdir. Bir çınar ağacı vardır ki yay-

layı ziyaret eden herkesin ilgisini çeker. Çok yaşlandığı için içi boşalan ve büyük bir kovuk haline dönüşen çınar ağacının bu bölümü, berberlerin tıraş salonu olarak kullanılmaktadır. Bu tablo, özellikle yaylaya gelen yabancı turistlerin ilgisini çeker. Yaylada, çınarların gölgesindeki çardaklarda zaman geçirilirken, çinilerle süslü Gedevet Çeşmesi, buz gibi suyuyla görülmeye değerdir.

Çardakta sohbet keyfi Alanyalıların yaz aylarını geçirdiği en güzel yayladır Mahmutseydi. İlçe merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunan 750 metre yüksekliğe sahip yayla, kızılçam ağaçlarının içerisindedir. Alanya ve çevresinden gelen yaylacılar, sıcak yaz

depths of the mountains, you will reach Pınarbaşı Plateau. The plateau, which is located within the borders of Dereköy, is 900 meters above sea level. Most of the people who live in the borough center spend their summers here. People who come to the plateau, which is bustles with activity during the summer, sit under oak trees and gazebos all day long and enjoy their day. The cold springs attract a lot attention from the visitors. Gedevet at 1050 meters is one of the most popular plateaus in Alanya. The secondary homes of the locals are located here. The plateau, which receives visitors from the towns of Oba, Konaklı and Çitçili, is also used as a summer resort. People live here for

6 months. The oak trees in the center of the plateau are worth seeing. There is one oak tree that attracts attention from everyone. A part of the tree, which is now completely hollow and has turned into a large cove, is used as the shaving saloon of barbers. This especially seems interesting to foreign tourists. While people enjoy their day in gazebos under the trees, Gedevet Fountain, decorated with Turkish tiles, is another attraction.

Conversing in gazebos Mahmutseydi is the most beautiful plateau in Alanya. The plateau, which is 25 kilometers from the borough center and is at 750 meters height, is nestled inside Turkish red pine trees. Locals who come from

ANTALYA 103

Mart / Nisan - March / April 2013


günlerini Selçuklu döneminden kalma tarihi caminin çevresinde geçirir. Tekkeönü mevkiindeki meydanda bulunan çardaklar, çeşmelerden akan buz gibi sularla keyifli sohbetlere sahne olur. Serin bir ortamda buz gibi kaynak suyu içen yaylacılar, bu şekilde yaylanın tadını çıkartır. Selçuklular tarafından 1252 yılında inşa edilen cami, oyma ahşap minberi ile görülmeye değerdir. Yayla yolu üzerinde çok sayıda lezzetli et yemekleri yapan lokantalar da bulunur. Alanya halkının ilgi gösterdiği bir diğer yayla da ilçeye 29 kilometre uzaklıkta bulunan Türktaş Yaylası’dır. Yaylada zanaatkarların hünerlerini sergilediği dükkanlar zamana direnmektedir. Suyun 104

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

bol olduğu yayla, zeytini ve bademleri ile meşhurdur. Alternatif turizm kaynakları içerisinde akla gelen ilk yaylalar bunlardır. Yerli ve yabancı misafirlerin büyük ilgi gösterdiği doğa yürüyüşü ve safari turları bu yaylalarda gerçekleşir. Ancak Alanya’da daha birçok yayla vardır. Yaylada yaşayanların hayat tarzlarını izlemek, onlarla yemek yiyip, sohbet etmek, bu turlara katılanlar için önemlidir. Böylece bir taraftan yerli kültürü tanımaya çalışırken, diğer yandan genellikle ormanlık alanlardan geçen yollarda karşılaştıkları doğal güzellikler, dere kenarlarında verilen çay molası, karşılaştıkları bir yabani hayvan, misafirlere unutulmaz anlar yaşatmaktadır.

Alanya spend hot summer days around the historical mosque that was built during the Seljuk period. Gazebos in the square in Tekkeönü region, accompanied by fountains, are great places for conversations. The mosque, which was built by the Seljuk in 1252, is worth seeing with its carved wooden pulpit. There are many great restaurants that serve meat along the plateau road. Another popular plateau is Türktaş, 29 kilometers from the borough center. Small shops manufacturing handicrafts still stand the test of time in the plateau. Water is abundant and the plateau is famous for its olives and almonds.

These are the first plateaus that come to mind in terms of alternative tourism resources. Jeep safaris and nature walks preferred by local and foreign tourists are organized in these plateaus. But there are many more plateaus in Alanya. Observing the lifestyles of people living in plateaus and sharing a meal with them is important for tourists. This enables them to get to know local culture as well as scenic beauties with many surprises along the way.


Kalite ve kusursuz hizmet...

The Maxim Resort Hotel

Atat羹rk Bulvar覺 07980 No:31 Kemer / ANTALYA Tel: +90 242 814 70 00(pbx) Fax: +90 242 814 70 70 e-mail: info@themaximhotels.com

w w w.t h e m a x i m h o t e l s . c o m

ANTALYA 105

Mart / Nisan - March / April 2013


Beydağları’nda macera dolu

bir keşif yolculuğu Kemer’de bir araya gelen off-road tutkunları her ayın ilk hafta sonu, Beydağları’nın zor yollarında macera dolu bir yolculuğa çıkıyor. Çamurlu yolları, dereleri, vadileri ve zirveleri aşan offroad tutkunları, bir yandan doğayla ve doğal koşullarla mücadele ederken diğer yandan da Antalya’nın eşsiz güzelliklerini doyasıya yaşama imkânı buluyor. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

106

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


An exciting expedition in Beydağları Off-road enthusiasts who meet in Kemer the first week of each month go on an adventurous journey on the rough roads of Beydağları. While they compete against each other passing though muddy roads, streams and canyons, they also get to see the amazing scenic beauties of Antalya.

Ç

am ağaçlarının arasından kıvrıla kıvrıla giden orman yolları, yalnızca ardıç ağaçlarının hüküm sürdüğü karlı dağlar, zirveye düşen her su damlasının türlü engelleri aşarak engin maviliklere kavuşmak için oluşturduğu dereler ve yağmur suyu ile çamura bulanmış yollar… Şehrin kalabalığından kaçıp doğayla baş başa kalmak, macera dolu bir parkurda adrenalini en üst seviyeye çıkarmak, arazi araçları ile zorlu engelleri aşmak ve off-road tutkusunu sonuna kadar yaşamak. ‘Peki, nerede?’ sorusuna verilecek en doğru cevap ise mavinin yeşil ile kucaklaştığı, doğanın bütün güzelliklerini cömertçe sergilediği ‘Antalya’dır. Beydağları, Antalya’da bütün doğa sporları gibi off-road yapmaya da olanak tanır.

Derelerden zirvelere Beydağları’nın doğa sporları için en ideal yerlerden birisi olduğunu iyi bilen Kemerli macera tutkunları bir araya gelerek 2013 yılının ilk günlerinde Kemer Off-Road Grubu’nu kurdu. Sayıları hızla artan grup üyeleri etkinlik günü olarak belirledikleri her ayın ilk hafta sonunu Beydağları’nın derinliklerine direksiyon kırıyor. Sabah erken saatlerde yola çıkan Ke-

F

o rest roads that wind down between pine trees, snow covered mountains where juniper trees rule, streams formed by raindrops that are eager to meet up with the vast sea and mud covered roads… escaping the city and being alone in nature, raising your adrenalin on an exciting course, tackling obstacles with off road vehicles and living the experience to the fullest…And the best place to experience all of this is possible in Antalya where the blue meets the green and makes up an incredible scenery. Beydağları is an ideal spot for all nature sports, including off road.

From streams to peaks Adrenaline junkies in Kemer, who knew very well that Beydağları were the most ideal place for nature sports, got together in the early days of 2013 and established the Kemer Off Road Group. Group members meet and drive towards the depths of these mountains the first week of each month. Off road enthusiasts from Kemer who set out early in the morning pass through valleys, streams, muddy roads and peaks and get to spend an exciting day filled with adrenaline. Group

ANTALYA 107

Mart / Nisan - March / April 2013


merli off-road tutkunları gün boyu vadilerden, derelerden, çamurlu yollardan, zirvelerden geçerek macera dolu, adrenalinin en üst seviyeye ulaştığı dakikalar yaşıyor. Etkinlik sırasında zor yollarda off-road yapmanın tadına varan grup üyeleri, aynı zamanda Beydağları’nın muhteşem güzelliklerini de keşfediyor.

Geçit vermez yollar aşıldı Kemer Off-Road Grubu üyeleri, son olarak Gedelme-Ovacık-Ağlar-Gölcük-Altınyaka-Çalrı-Üçoluk-Beycik güzergâhında off-road yaptı. Kemer ilçe merkezinden yola çıkan grup üyeleri ilk olarak Gedelme Köyü’ne doğru yol aldı. Kanyonun içerisindeki tarihi köprünün solundan orman yoluna giren off-road tutkunları, önce Beydağları’nın zirvesine 108

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Geçtiğimiz günlerde kurulan Kemer Off-Road Grubu, Antalya’nın tüm ilçelerinden off-road tutkunlarını bekliyor. The Kemer Off-Road Group, which was established recently, await all off-road enthusiasts from all the boroughs in Antalya.

doğru tırmandı. Stabilize yolda çam ağaçlarının arasında uzun süre yol alan grup üyeleri, ilk zorluğu Sumakseniri Mevkii’nde bulunan Dutağacı Deresi’nde yaşadı. Günlerdir yağan yağmur nedeniyle coşan dere, offroad tutkunlarına zor anlar yaşattı. Ancak zorlu yollarda araç kullanmakta profesyonelleşen grup üyeleri, coşkuyla akan dereyi geçmeyi başardı.

members who enjoy off road activities in rough roads also get to discover the amazing beauties of Beydağları.

They passed through impassable roads Kemer Off-Road Group members competed on the Gedelme-Ovacık-AğlarGölcük-Altınyaka-ÇaltıÜçoluk-Beycik route. Group members who set out from Kemer borough center first

rode towards the village of Gedelme. The group who first entered the forest road by turning left from the historical bridge inside the canyon then rode towards the peak of Beydağları. The group, which continued along the stabilized road between pine trees for a while came across the first hurdle at Dutağacı Stream. The stream, which was overflowing due to heavy rain, was a tough challenge for the off roaders but the experience group managed to cross the stream.

Cars that were stuck in mud were rescued by cranes The group then continued their journey through the mountains and after a while they encountered another problem in the village of


Çamura saplanan araçlar vinçle kurtarıldı Dere geçişinin ardından dağların arasında yol almaya devam eden grup, günlerdir yağan yağmurun çamurla kapladığı Gölcük Köyü’nde bir başka büyük zorlukla karşılaştı. Burada bazı araçlar derinliği yarım metreyi bulan çamura saplandı. Tüm uğraşlara rağmen sürücüler aracını çamurdan çıkaramayınca devreye diğer araçlar girdi. Ön tamponunda vinç olan araçlar, çakılan araçları çekerek yollarına devam etti. Zirvelerden Akdeniz’e gürül gürül çağlayan Alakır Çayı’ndan da geçen grup üyeleri öğle saatinde Gödene Yaylası’nda yani Altınyaka’da mola verdi. Burada buz gibi sularda yetişen alabalıklarla öğle yemeğini yiyen grup üyeleri yorgunluk

Gölcük which was covered with mud because of the constant rain. Some vehicles got stuck in the mud which was half meters deep at some places. When all else failed, the vehicles were rescued by other vehicles which had cranes on their front bumpers. The group which passed through Alakır waterfall stopped for lunch at Gödene Plateau’s Altınyaka. The group had trout that was abundant in the cold waters and headed out again after finishing lunch with a cup of tea.

Beydağları from the peak Vehicles which passed through muddy roads and streams also made it to the peak which houses the fire observation tower at 1500 meters. Sportsmen who made it to the peak after a ANTALYA 109

Mart / Nisan - March / April 2013


çaylarını da içtikten sonra yola devam etti.

Zirveden Beydağları Çamurlu yolları, dereleri aşarak yola devam eden araçlar, Altınyaka’da yaklaşık bin 500 metre yüksekliğe kurulu yangın gözetleme kulesinin bulunduğu zirveye çıkmayı da ihmal etmedi. Zorlu bir yolu aşarak zirveye ulaşan sporcular, eşsiz manzara karşısında bol bol hatıra fotoğrafı çekerek, günü ölümsüzleştirdi. Altınyaka’daki yangın gözetleme kulesinin dört bir yanındaki manzara görenleri büyüledi. Bulutlarla yarışan katran ağaçları, göz alabildiğince uzanan yemyeşil orman, dağların karlı zirveleri, vadiler Kemer’in sahilleri kadar dağlarının da muhteşem olduğunu gözler önüne serdi. Eşsiz manzarayı doyasıya izleyen off-roadcular bir müddet 110

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Off-road tutkunları, her ayın ilk hafta sonu Beydağları’nın derinliklerine direksiyon kırıyor. Off-road enthusiasts drive towards the depths Beydağları during the first week of each month. sonra yeniden yola koyuldu. Beycik Köyü’ne gelindiğinde çam ağaçlarının arasından görünen Olympos, mutluluğu bir kat daha artırdı. 7 saat boyunca 100 kilometre yol alan grup üyeleri, yorucu bir etkinliğin ardından Beycik’ten inerek ana yola indi ve ilçe merkezine ulaştı. Kemer’in yanı sıra Antalya’nın tüm ilçelerinden off-road tutkunlarına kapılarını açan grup üyeleri, bir sonraki etkinliği iple çekmeye başladı.

tough journey took photos of the amazing panorama, immortalizing the day. The magnificent panorama all around the tower in Altınyaka amazed the drivers. Bitumen trees that were as high as the clouds, the vast forest, the snow covered peaks and the canyons showed that the mountains of Kemer were as beautiful as its beaches. Sportsmen who took in all these beautiful sights continued their journey after a while. Olympus, which became visible between the pine trees at Beycik vil-

lage, was another cause for celebration. Members who traveled for 100 kilometers for 7 hours came down from Beycik and headed for the borough center. The group is open for all off road enthusiasts from the other borough in Antalya and they can’t wait for the next event.


ANTALYA 111

Mart / Nisan - March / April 2013


Spor turizmi zamanı Şamil Yaşacan, Antalya’da spor turizmi denilince ilk akla gelen isimlerden biri. Kentte spor turizmine öncülük eden Yaşacan, tesis eksikliğinin giderilmesi ve daha fazla turnuva düzenlenmesiyle, her türlü branşta spor kulübünün hazırlıklarını yapmak için Antalya’yı tercih edeceğini belirterek, bu konuda devlet desteğinin önemine dikkat çekiyor. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

It’s time for sports tourism Şamil Yaşacan, is one of the first names that comes to mind when it comes to sports tourism in Antalya. Yaşacan, who has pioneered sports tourism in the city, says that more and more teams will come to Antalya if there are more tournaments and facilities and points out to the importance of government support.

112

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


S

porun insan hayatı üzerindeki önemi tartışılmaz; spor kulüplerinin de kitleler üzerindeki etkisi. Antalyalılar son yıllarda özellikle kış aylarında, kentin caddelerinde gezen yabancı futbol takımlarının oyuncularını görmeye alıştı. Yıllar önce bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda futbol takımı ile başlayan spor turizmi, bugün kabına sığmaz hale geldi. Biz de Antalya’da spor turizmi alanında önemli ilklere imza atan Enda Tur Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Yaşacan ile keyifli bir söyleşi yaptık. Spor turizmi alanında 17 yıldır faaliyet gösteren Şamil Yaşacan’dan sektörün gelişimi ve çıtayı yükselterek yoluna devam etmesi yönünde önemli bilgiler aldık. Şamil Yaşacan, spor turizminde tesisin ve turnuvanın önemine değindi. Antalya’nın bütün sporlar için uygun bir kent olduğuna dikkat çeken Yaşacan, farklı branşlarda binlerce spor kulübünün kamp dönemlerinde kente gelmesi için tesise ihtiyaç olduğunu belirtti. Büyük takımların katıldığı ödüllü turnuvaların ise Antalya’nın tanıtımı ve yeni takımların kente çekilmesi noktasında adeta sihirli bir değnek olduğunu ifade etti. Antalya’da spor turizmi denilince ilk akla gelen kişisiniz. Bu alanda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız? Yaşacan: 1996 yılında Antalyaspor, İnter Toto Kupası’nda Rusya’nın Volda Grad şehrinin Rotor takımı ile eşleşti. Antalya’nın sahası bakımda olduğu için maç Isparta’ya alındı. Rotor bizimle irtibata geçip, onların tüm ihtiyaçlarını karşılamamızı istedi; biz de kabul ettik. Takım başkanı

He added that tournaments were crucial in luring in new teams to Antalya.

Şamil Yaşacan

ile aynı araçta Isparta’ya gittik. Başkan bana Rus futbol takımlarının devre arasında kamp yapmak için Kıbrıs Rum Kesimi’ne gittiğini, Antalya’nın güzel iklimi, kaliteli otelleri ile lige verilen arada çalışmak için en uygun yer olduğunu söyledi. O güne kadar böyle bir olaydan haberimiz bile yoktu; klasik acentecilik yapıyorduk. Başkanın anlattıkları kafamıza yattı. Araştırmalarımızı ve hazırlıklarımızı yaptık ve bir sonraki sene takımlarla iletişime geçerek spor turizmine başladık. 2000-2001 yılına kadar 10-15 takım getirdik. Ne zamanki Kıbrıs Rum Kesimi Avrupa Birliği’ne girdi ve takımlar için vize problemi başladı, ibre Antalya’ya döndü. Sonuç olarak Antalya’da bu işi başlatan kişi benim diyebilirim.

S

port is important in a person’s life; just as the effect of sports clubs for masses. The people of Antalya are now accustomed to see foreign football players in the city during the winter. Sports, tourism, which began years ago only with a handful of teams, is now an immensely big attraction. We spoke to Enda Tur Chairman Şamil Yaşacan about this type of tourism. We received important information from him regarding the growth of the sector and the activities of his company. Şamil Yaşacan, pointed out to the importance of sports facilities and tournaments. Yaşacan, who stated that Antalya was suitable for all types of sports, said that new facilities were needed to accommodate thousands of sports club who participated in different categories.

You are the first person that comes to mind when sports tourism in Antalya is concerned. When and how did you start working in this field? Yaşacan: In 1996, Antalyaspor was drawn against Rotor in the Inter Toto Cup. When Antalya’s stadium was closed for renovations, the match was played in Isparta. Rotor contacted us and asked us to do all the organization for them. We went to Isparta with the president of the football club. He told me that Russian teams were going to Cyprus to train during the break and that Antalya would be a better place to train because of its climate and nice hotels. We didn’t even know about such a thing until that day; we were just classic travel agents. What he said made sense. We did our research and preparations and we began contacting teams. This is how we started sport tourism. Until 2000-2001, we brought in 10-15 teams. When Cyprus became a part of the EU and teams needed visas, Antalya became a hot spot. So, I could say that I was the one who started sports tourism in Antalya. We are in a sports tourism season now. How many teams have come to Antalya so far? Yaşacan: We will see the exact number in March but I can say that we have lost some foreign teams. Some big teams prefer Cyprus. What is the difference between a tourist that comes here for sports ANTALYA 113

Mart / Nisan - March / April 2013


Turnuvaların spor turizmindeki önemi çok büyük. Bir kentte ne kadar çok turnuva olursa, o kadar çok takım geliyor. Tournaments are vital in sports tourism. The more the tournaments, the more teams will come to that city.

Yine bir spor turizmi sezonundayız. Şimdiye kadar kaç takım geldi Antalya’ya? Yaşacan: Net rakamı sezon bitiminde yani mart ayının sonunda göreceğiz. Şimdilik bu senenin önceki seneler gibi olmadığını söyleyebilirim. Yerli takımlardan yana sıkıntımız yok ancak yabancı takım sayısında kayıplarımız var. Aralarında büyük takımların da olduğu kulüpleri Kıbrıs Rum Kesimi’ne kaptırıyoruz. 114

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Spor turizmi çerçevesinde gelen turist ile yaz aylarında gelen turist arasında ne fark var? Yaşacan: Adı turizm ama farklı bir durum söz konusu. Kamp organizasyonu diğer operasyonlara benzemez. Takımlar buraya tatile değil çalışmaya geliyor. Takım iyi bir hazırlık dönemi geçirecek ki ligde de iyi performans göstersin. Bu nedenle oteldeki konaklama hizmetinden transfere, antrenman sahasından hazırlık maçı yapacak ekibe kadar çok iyi çalışma ortamı sunmalıyız. Bundesliga’da oynayan takıma hazırlık maçı yapsın diye üçüncü lig takımı öneremeyiz. Güçlerini görmek istedikleri için denk takımlarla maç yapmak istiyorlar. Para kazanmak tabii ki önemli ama bu işi yapanların kazançtan çok takım memnuniyetini düşünmesi lazım. Takım en küçük aksaklıkta, bir sonraki sene gelmek istemiyor. Yıllarca kamp için Antalya’ya gelmesine rağmen artık gelmeyenler de var. Bu nedenle sektör çok sıkı denetlenmeli.

tourism and a tourist that comes during the summer? Yaşacan: They are both here in terms of tourism but the situation is different. Camp organizations differ from other operations. Teams come here to work, not to vacation. Teams need to be well prepared for the rest of the season so we need to provide them with great accommodation, transfer, fields and teams to play against. We cannot recommend a team from the 3rd division to a team playing the Bundesliga. They want teams as strong as they are. Of course making money is important but satisfying the needs of the team is even more important. If there is even a small glitch, teams don’t want to return for the next season. Some teams that have been camping in Antalya are no longer coming. The sector needs to be under constant inspection.

Who are Antalya’s rivals in sports tourism? Yaşacan: Cyprus, Spain and Dubai, are Antalya’s biggest rivals in sports tourism. Actually, a couple of years ago we were better than them but when these countries began organizing big tournaments things changed. There were very important tournaments in Spain and Dubai. Cyprus invited many national teams to the country during the winter break. So now they are doing better than u. Tournaments are very important in sports tourism, aren’t they? Yaşacan: Yes, they are because teams that train during the winter break want to test their strength against strong teams like themselves. That is why they go to countries that organize big tournaments. The more the tournaments, the more teams will come. We also organized tournaments but the most important one was cancelled due to some rea-


Antalya’nın spor turizmi alanında rakipleri kimler? Yaşacan: Kıbrıs Rum Kesimi, İspanya ve Dubai, spor turizminde Antalya’nın en büyük rakipleri. Aslında birkaç yıl öncesine kadar biz onlardan öndeydik. Ama bu ülkeler büyük turnuvalar düzenlemeye başlayınca tablo değişti. Özellikle İspanya ve Dubai’de çok büyük turnuvalar gerçekleştirildi. Kıbrıs Rum Kesimi, devre arasında çok sayıda milli takımı davetlisi olarak ülkesine getirdi. Dolayısıyla şu an bizden ilerideler. Turnuvalar spor turizminde büyük öneme sahip, öyle değil mi? Yaşacan: Evet, turnuvanın spor turizmindeki önemi çok büyük. Çünkü devre arasında hazırlıklarını sürdüren takım, gücünü kendi gücündeki takımlarla sınamak istiyor. Bu nedenle büyük turnuvaların olduğu yerlere gidiyorlar. Ne kadar çok turnuva olursa, o kadar çok takım geliyor. Biz de turnuvalar düzenledik; ancak

en önemli organizasyon bazı nedenlerden dolayı iptal oldu. Bu bize pahalıya patladı. Şu an Saran Grubu turnuva düzenliyor ama daha fazlası olmalı. Rakiplerde turnuvalarla ilgili durum nedir? Yaşacan: Rusya Futbol Federasyonu, Kıbrıs Rum Kesimi’nde turnuva düzenledi. Yıllardır Antalya’ya gelen Anji bu sene Kıbrıs Rum Kesimi’ne gitti. CSKA Moskova’da Antalya’dan başka yerde düzenlenmezdi ama bu sene gelmedi. Almanya’nın birçok takımı da başka yerlere gitti. İspanya, Baltık ülkelerinin federasyonlarıyla işbirliği yapıp para ödüllü 5 önemli turnuva düzenledi. Dubai çok büyük ödüllü turnuvalar ile dünyaca ünlü kulüpleri ağırladı. Bizim de önemli takımların geldiği büyük ödüllü turnuvalar düzenlememiz lazım. Turnuvanın ve büyük ödülün altını kalın çizgilerle çiziyorsunuz. Bu yönde talebiniz olduğu ortada.

sons. And this cost us a lot. The Saran Group is organizing a tournament now but we need more.

government to support us on this because we can only do so much on our own.

What is the state of the rivals in terms of tournaments? Yaşacan: The Russian Football Federation organized a tournament in Cyprus. Anji, which was training in Antalya for some years, went to Cyprus. CSKA Moscow preferred Antalya but they didn’t come this year. Spain cooperated with the football federations of Baltic countries and organized 5 important cash prize tournaments. Dubai organized big tournaments with high cash prizes and welcomed the world’s top clubs. We need to organize similar tournaments.

What do tournaments bring in terms of advertising? Yaşacan: Tournaments are crucial for advertising. The games are aired on important sports channels and on televisions of those countries. The channel shows footage from that city before the game begins. You can achieve a priceless advertising campaign with a 250 thousand dollar award tournament. Everyone that watches the game, not just the players and supporters, learns the name of the city. Our rivals have opened a gap by organizing tournaments. In order to close the gap, we need to be able to organize big tournaments.

You repeatedly stress on the importance of tournaments and big prizes. You seem to have a request about this. Yaşacan: Yes, we want the

Do we have the right conditions to organize such tournaments? Yaşacan: There are 130 soccer fields from one edge of Antalya to the ANTALYA 115

Mart / Nisan - March / April 2013


other. We have modern stadiums like Mardan and the Akdeniz University Stadium. We have everything we need to organize a big tournament. All we need is support from the government and the Turkish Football Federation.

Yaşacan: Evet. Devletimizden, bakanlığımızdan büyük turnuvaların düzenlenmesi ve ödül verilmesi yönünde destek bekliyoruz. Çünkü tek başımıza yapabileceklerimiz ortada. Turnuvaların kentin tanıtımına sağladığı katkı ne boyutta? Yaşacan: Turnuvanın en büyük katkısı bence tanıtımdır. Maçlar önemli spor kanallarında, takımın ülkesinde canlı olarak yayınlanıyor. Yayıncı kuruluş turnuva öncesinde maçın oynandığı kentin görüntülerini yayınlıyor. 250 bin dolar ödüllü turnuva ile milyonlarca liraya yapamayacağınız tanıtım yapılıyor. Futbol takımları ve taraftarların yanı sıra o maçı izleyenlerin beynine kentin ismini kazıyorsunuz. Rakiplerimiz turnuvalarla atağa geçti. Bizim kan kaybetmememiz için onlara büyük turnuvalarla cevap vermemiz lazım. Turnuva düzenlemek için gerekli şartlara sahip miyiz peki? Yaşacan: Alanya’dan 116

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Kemer’e yani Antalya’nın bir ucundan bir ucuna, 130 antrenman sahası var. Mardan gibi, Akdeniz Üniversitesi Stadı gibi modern statlarımız var. Yani turnuva düzenlemek için eksiğimiz yok. Tek ihtiyacımız devletimizin turnuva düzenlenmesi için destek olması ve federasyonumuz ile hakem komitesinin maçlarla yakından ilgilenip, hakem ataması yapması. Futbolun biraz dışına çıkalım. Antalya’ya futbol dışında başka branşlarda spor kulüpleri de getirilebilir mi? Yaşacan: Tesis ve turnuva olduğu sürece her türlü branşta spor kulübü hazırlıklarını yapmak için Antalya’ya gelir. Çünkü Allah bu coğrafyaya her şeyi vermiş. Deniz, dağ, doğa, güneş, uygun iklim, aklınıza ne geliyorsa Antalya’da var. Zaten biz ragbi ve beyzbol takımlarını da kente getiriyoruz. Onlara uygun saha yaptık. Şu an Antalya’da 5 rugbi takımı kamp yapıyor. Avrupa ve Rusya’dan gelmek isteyen çok sayıda

takım var. Ama en büyük sıkıntımız tesis. Anlattıklarınızdan tesis eksikliğinin spor turizminde Antalya’nın önündeki engellerden biri olduğu anlaşılıyor. Yaşacan: Kanarya Adaları’nda içerisinde tam 37 spor dalının yapılabileceği tesisi barındıran sadece spor üzerine kurulu bir otel var. Futbol sahalarından spor salonlarına, olimpik yüzme havuzlarından tenis kortlarına, boks ringlerinden golf sahalarına aklınıza ne gelirse otelde mevcut. Spor oteli olduğu için farklı etkinlikler düzenliyorlar. Örneğin dünyanın en önemli aerobik hocasını belirli bir tarihlerde otele getiriyorlar. 300-500 kişi o tarihte dünyaca ünlü hocayla aerobik yapabilmek için otele gidiyor. Bizim de sadece spor temalı otellerimizin olması lazım. İddia ediyorum Antalya’da bu tarz oteller olsun, 12 ayın bir ayı boş kalmaz.

Let us set football aside for now. Can other sport teams be brought to Antalya for training? Yaşacan: As long as there are facilities and tournaments, clubs who deal in all kinds of sports will come to Antalya because God has blessed Antalya with everything; sea, nature, mountains, sun and a great climate. We also bring rugby and baseball teams to Antalya. We have built sufficient fields for them. Today, 5 rugby teams are training in Antalya as we speak. Many teams from Europe and Russia want to come here but we have limited facilities. From the things you have mentioned, it is clear that lack of facilities is a big negative for Antalya in this matter. Yaşacan: There is a sports hotel that hosts facilities that can accommodate 37 different sports branches in the Canary Islands. It has everything from football fields to Olympic size pools, from tennis courts to boxing rings and golf courses. They organize different events because they are a sports hotel. For example, they invite the world’s leading aerobics teacher. 300-500 people go to the hotel to work out with that teacher. We need sports themed hotels. If that happens, they will be full throughout the year.


ANTALYA 117

Mart / Nisan - March / April 2013


Hristiyanlığın mimarı

Aziz Paul’un izinde Ömrünü Hristiyanlığı yaymaya adadı ve gece gündüz demeden binlerce kilometre yol katetti Aziz Paul. Bu yolculukların ilkinde Antalya’ya geldi. Gemiden indiğinde doğruca Perge’ye geçti. Ardından da 500 kilometrelik yolu aşarak Yalvaç’a ulaştı. Aziz Paul’un ayak izlerini takip eden yol, bugün 500 kilometre ile Türkiye’nin işaretlenmiş en uzun yürüyüş yolu...

Yazı / Article: Özgür Önder

118

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Following the footsteps of Saint Paul Saint Paul dedicated his life to spreading Christianity and walked thousands of miles to do so. He first came to Antalya. As soon as he got off the ship, he went to Perge. And after that, he went another 500 kilometers to reach Yalvaç. The road, which follows in the footsteps of Saint Paul, is Turkey’s longest marked walking track with 500 kilometers.

M

.S. 8 yılında dünyaya gelen Aziz Paul, Aziz Pierre ile birlikte Hristiyanlığı yayan isimlerin en ünlüsü ve en etkilisidir. Hristiyanlığın Kudüs’ten Anadolu’ya, Anadolu’dan da Avrupa’nın içlerine kadar yayılmasında büyük rol oynar. Bunun için Hazreti İsa’nın öğretilerini gece gündüz demeden korkusuzca anlatır, Roma’nın aşırı tepkisine ve öldürüleceğini bilmesine rağmen yolundan vazgeçmez. Zorluklarla dolu uzun yolculukları boyunca, başta Anadolu olmak üzere Akdeniz çevresinde Hristiyan toplulukları oluşturmayı başarır. Aziz Paul, M.S. 46 yılında, yolculukların dördüncüsüne yani sonuncusuna idamı için çıkar. Kudüs’te Roma askerleri tarafından tutuklanan Aziz Paul, yargılama sonrasında Roma’ya götürülür. Roma’da hapse atılan Aziz Paul, M.S. 64 veya 67 yılında idam edilir.

İlk yolculuğunda Perge’ye geldi Aziz Paul, Hristiyanlığı yaymak için çıktığı yolculukların ilkinde Antalya’ya da uğrar. M.S. 46 yılında Antakya’dan yola çıkan Aziz Paul, liman kenti Samandağ’a gelerek, buradan gemiyle Kıbrıs Adası’na geçer. Kıbrıs’ta, Salamis ve Paphus’u ziyaret

succeeds in forming Christian tribes in Anatolia and around the Mediterranean. He takes his last trip on 46 A.D., to his own execution. Saint Paul, who is captured by Roman soldiers in Jerusalem, is taken to Rome after his trial. He is imprisoned in Rome and executed in 64 or 67 A.D.

First trip was to Perge

eden Aziz Paul, ardından Antalya’ya gelir. Antalya Limanı’nda karaya ayak basan Aziz Paul, kara yolu ile dönemin en önemli kentlerinden Perge’ye ulaşır. Perge’den Aksu Vadisi’ni geçerek, Pisidia kenti olan Antiokheia’ya yani Yalvaç’a gelir. Yolculuğuna devam eden Aziz Paul, Yalvaç’tan Konya’ya kadar gider. Daha sonra aynı güzergahları

S

aint Paul, who was born on 8 A.D., was the most important person, along with Saint Pierre, in the spreading of Christianity. Saint Paul was crucial in spreading Christianity from Jerusalem to Anatolia and from Anatolia to Europe. He spread the wisdom of Christ relentlessly although he knew he would be executed by Rome. During his difficult trip, he

Saint Paul takes his first journey to spread Christianity to Antalya. Paul, who takes off from Antakya in 46 A.D., arrives at the port city of Samandağ and boards a ship to Cyprus. Saint Paul, who visits Salamis and Paphus in Cyprus, then goes to Antalya. After setting foot on the port of Antalya, he travels to Perge by road. After passing the Aksu Valley, he reaches Antiokheia, today known as Yalvaç. He continues his journey and reaches Konya. He then heads back following the same routes.

500 kilometers from Perge to Yalvaç During his trip, which includes boats and terrestrial roads, Saint Paul comes to Perge twice. Today, Saint Paul’s Road which starts in Perge and ends in Yalvaç is Turkey’s longest marked walking road. The 500 kilometer road, which starts in ANTALYA 119

Mart / Nisan - March / April 2013


takip ederek geri döner. Yalvaç ve Aksu Vadisi üzerinden yeniden Perge’ye gelen Aziz Paul, Antalya Limanı’ndan bindiği gemi ile önce Kıbrıs’a ardında da Antakya’ya ulaşarak yolculuğunu tamamlar.

Perge’den Yalvaç’a 500 kilometre Gemilerle denizleri, yürüyerek dağları aşan Aziz Paul’un yolculukları boyunca, gidişi ve dönüşü sırasında iki kez Perge’ye geldiği görülür. Günümüzde Perge’den başlayıp Yalvaç’ta sona eren Aziz Paul yolu, aynı zamanda Türkiye’nin işaretlenmiş en uzun yürüyüş yollarındandır. Perge’den başlayıp, Aksu Çayı’nı geçerek, dağlardan, vadilerden geçen toplam 500 kilometrelik yol, deniz seviyesinden başlar, Torosların zirvesinde 2 bin 200 metre rakıma kadar ulaşır. Güzergah üzerinde 2 bin 800 metre rakımlı iki zirve de bulunur. Aziz Paul Yolu, eski Roma yollarından, dağlardaki patikalardan ve orman yollarından oluşur. Doğanın uyandığı ilkbahar ve zorlu kış şartlarının henüz hissedilmediği sonbahar, Aziz Paul Yolu’nu yürümek isteyenler için en doğru zamandır. Aziz Paul Yolu’nda dağ bisikletçileri için de uygun parkurlar bulunur. Toplam 500 kilometrelik yol, yaklaşık 30 günde yürünebilir. İki ayrı dönemde yolu yürümek isteyenler ise iki haftada Perge’den Eğirdir’e ulaşabilir. Gündüzleri yürüyerek yol alanlar geceleri doğada kamp kurabilir ya da güzergah üzerindeki evlerde konaklayabilir.

Kırçiçeklerinin arkasında yükselen sedir ağaçları Aziz Paul’un Hristiyanlı120

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

ğı yaymak için zorluklara katlanarak geçtiği bu yol, aynı zamanda doğanın tüm güzelliklerini bahşettiği bir coğrafyadır. Aziz Paul Yolu’nda bahar geldiğinde rengarenk kır çiçekleri açar, kuşlar doğanın yenilenmesini cıvıldayarak kutlar. Antalya’yı geride bırakıp, Toroslar’ın derinliklerine doğru ilerledikçe, farklı bir ortama ayak bastığınızı da anlarsınız. Taştan yapılı evler, Yazılı Kanyon’un muhteşem manzarası, antik yollar, aradan geçen onca asra rağmen iyi korunmuş kentler, kır çiçeklerinin ardında yükselen sedir ağaçları, onlarca metre yüksekten çağlayarak dökülen şelaleler ve gürül gürül akan çay, tekneyle geçilen Turkuaz renkli göl ve su kemerleri, Aziz Paul Yolu’nu yürüyeceklerin karşılaşacağı manzaralardır.

Doğanın uyandığı ilkbahar ve zorlu kış şartlarının daha hissedilmediği sonbahar, Aziz Paul Yolu’nu yürümek isteyenler için en doğru zamandır. Autumn is the best time to walk along Saint Paul’s Road. Perge and runs through Aksu Stream, mountains and valleys, starts at sea level and reaches 2200 meters above sea level at the peak of the Taurus Mountains. There are two more peaks, both 2800 meters above sea level, on the route. Saint Paul’s Road consists of old Roman roads, pathways inside mountains and forest roads. Autumn is the best time to walk along Saint Paul’s Road. There are also courses along the road for mountain bikers. The 500 kilometer road can be walked in 30 days. Those

who want to walk the course in two different periods can reach Eğirdir from Perge in two weeks. Hikers can walks during the day and set up camp or stay in one of the houses along the road at nights.

Cedar trees behind wild flowers The route, which starts in Perge and ends in Yalvaç, is a beautiful geography blessed by nature. When spring comes, colorful wild flowers bloom along the road and birds celebrate the arrival of spring by chirping noisily. As you leave Antalya behind and head towards the depths of the Taurus Mountains, you realize that you are stepping into a whole new geography. Stone houses, the magnificent view of Yazılı Canyon, antique roads, well preserved antique cities, cedar trees that rise behind wild flowers, great waterfalls, streams, a turquoise colored lake and aqueducts are some of the things you will see on Saint Paul’s Road.


ANTALYA 121

Mart / Nisan - March / April 2013


Heyecanın ve özlemin

yansıdığı duvarlar Gemili Mescit’in dışarıdan bakıldığında Selçuklu dönemindeki benzerlerinden hiç farkı yoktur. Ancak kapıdan içeriye girdiğinizde sizi bir sürpriz karşılar. Küçük yapının duvarlarındaki sıvanın üzerinde çok sayıda gemi graffitisi yer alır. Kimi direk gözünüze çarpar, kimi ise dikkatli bir inceleme sonrası gizlendiği yerden çıkar. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

122

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Walls that reflect excitement and yearning When viewed from the outside, Gemili Mescit (small mosque) looks like a typical Seljuk period structure but when you step inside a surprise awaits you. On the plaster of the walls of the small structure, there are many ship graffiti. Sometimes you will see a mast and some reveal themselves if you only look closer.

D

algaların dövdüğü sahilde Kızıl Kule’yi ve Tersane’yi geride bırakıp Alanya Kalesi’nin içine doğru ilerledikçe Selçuklunun izleri daha da belirginleşir. Kıvrıla kıvrıla tepeye çıkan yol üzerinde, o dönemi yansıtan sarnıçlar, mescitler, cami, mezarlık, bugün ayakta olmayan yapı kalıntıları karşılar sizi. Hisariçi Mahallesi’ne geldiğinizde, caddenin sağında kare planlı, tek kubbeli ama kubbesi yükseltildiği için dışarıdan

A

s you head towards Alanya Castle by leaving Kızıl Kule and Tersane behind, traces of the Seljuk culture becomes clearer. Cisterns, small mosques, mosques, cemeteries and ruins greet you on the winding road. When you reach Hisariçi Quarter, a square planned, single domed small structure with a tile covered roof attracts attention on the right hand of the street. This is a small mescit that was commonly used in the

Seljuk period. The interior and exterior of this structure, which is also visible from Antalya, Kaleiçi, is quite simple. But what differentiates this mescit from the others are the ship graffiti on the plastered walls. There are graffiti on the plasters of this small mosque which depict ships.

From the 13th century Because this structure doesn’t have an epigraph its name is unknown and

ANTALYA 123

Mart / Nisan - March / April 2013


Bu mescidi diğerlerinden ayıran en belirgin özellik, duvarlarındaki gemi graffitileridir. What differentiates this mescit from the others are the ship graffiti on the walls.

domed structure which has two windows on the east and western exteriors was built in the 13th century. The structure, which is a typical Seljuk style building with its single dome above the cubic harim, was built with bricks and rubble stone. The body walls create a cubic mass in the mescit which was built with the masonry technique. Transition to the half circle dome with a 520 centimeter diameter is achieved by 4 squinches in the corner. The weight of the dome and roof are transferred to the body walls with squinches. Bricks were used in the corners and above and below the clearings of the building and the rest are stone. fark edilmeyen, tuğla ile örülü, çatısı kiremitli, küçük ve mütevazı bir yapı dikkat çeker. İlk örneği Karahanlılar döneminde görülen, Selçuklularda da yaygın olarak kullanılan küçük bir mescittir bu yapı. Alanya Kalesi’nin yanı sıra Antalya Kaleiçi’nde de görülen bu yapının dış ve iç cephesi oldukça 124

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

sadedir. Ancak bu mescidi diğer mescitlerden ayıran en büyük özellik, kireç ve kum ile sıvalı duvarlarındaki gemi graffitileridir. Küçücük mescidin içerisinde, dökülen sıvaların üzerinde, zamana meydan okurcasına hala varlığını koruyan ve dönemin gemilerini yansıtan graffitiler bulunur.

since it hasn’t been used for nearly 100, even the oldest residents of Alanya Castle don’t know its name. This structure, which was once used as an armory, was named Gemili Mescit because of the ship graffiti on the walls during restoration. It is believed that the square planned, single

A seal between the dolphins The first plaster of the structure, which has wood as original floorings, was mortar made with brick dust, sand and lime. The walls were plastered a second time with mortar made with lime and sand.


13’üncü yüzyıldan kalma Kitabesi olmadığı için özgün adı bilinmeyen bu mescit, 100 yıla yakın bir zamandır kullanılmadığı için Alanya Kalesi’nin en yaşlı sakinleri bile mescidin ismini bilmez. Bir ara cephanelik olarak kullanılan bu yapı, restorasyon projesi sırasında içerisindeki graffitiler nedeniyle gemili mescit olarak adlandırılmıştır. Kare planlı, tek kubbeli, dört köşesi tromplu, doğu ve batı cephelerinde ikişer penceresi bulunan mescidin diğer örneklerden yola çıkarak, 13’üncü yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kübik harimi üzerinde tek kubbesi ile tipik bir Selçuklu mescidi olan yapı, tuğla ve moloz taştan yapılmıştır. Yığma yapım tekniğiyle inşa edilen mescitte, beden duvarları kübik bir hacim oluşturur. Köşedeki 4 tromp ile yarım küre şeklinde ve 520 santimetre çapındaki kubbeye geçiş yapılır. Kubbe ve çatının yükü tromplarla beden duvarına aktarılır. Tuğla, yapının köşelerinde ve açıklıkların altında ve üstünde kullanılırken, geriye kalan kısımlar taştır.

Yunusların arasında bir fok Özgün döşemesi ahşap olan mescidin, ilk sıvası kiremit tozu, kum ve kireç ağırlıklı harçtandır. Daha sonra iç duvarlar ikinci kez, bu defa sadece kireç ve kum karışımı bir harçla yeniden sıvanmıştır. Mescidin duvarlarındaki gemi graffitileri de ikinci sıvanın üzerindedir. Mescidin güney duvarındaki mihrabın içinde siyah kök boya ile yazılmış ‘Allah-u Ekber’ yazısı bulunur. Mihrabın sağında ise iki yunus balığı, bir köpek balığı ve bir fok balığı kompozisyonunun olduğu graffiti ilgi çekicidir. Gemili Mescit’te yapılan inceleme-

lerde, kimi ilk bakışta belli olan, kimi de sıva dikkatlice incelendiğinde görülebilen ve kopan sıva parçaları ile sadece bir parçası kalmış 170 adet graffiti bulunur. Mescidin içerisindeki gemi graffitilerini kimin, ne zaman ve hangi amaçla çizdiği hakkında net bir bilgi yoktur. Ancak Alanya’nın önemli bir

The ship graffiti on the walls are over the second plastering. ‘Allah-u Ekber’ has been written with black madder inside the altar on the south wall of the mescit. Dolphin, shark and seal compositions to the right of the altar attract attention. There are a total of 170 graffiti in the

mescit. It is unclear when and why these graffiti were drawn and by whom. It is believed that these were made because Alanya was a port city and sea trade was very much alive in the city back in the day. The date of the graffiti will be clearer once the period of the ships is determined. ANTALYA 125

Mart / Nisan - March / April 2013


liman kenti olması, sürekli ticaret ve askeri gemilerin kente gelmesi ve şehirde denizciliğin canlı olması nedeniyle bu graffitilerin çizildiği düşünülmektedir. Graffitilerin çizildiği tarihin, duvardaki gemi modellerinin kullanıldığı dönemin tespit edilmesinden sonra belirlenmesi planlanıyor.

Hisariçi Mahallesi’nde Kale Caddesi’nin sağında bulunan mescidin ne zaman yapıldığı hakkında detaylı bilgi yoktur.

Gemilerin tüm detayları resmedilmiş Küçük mescidin duvarlarında yapılacak dikkatli bir inceleme sonrasında bu graffitiler net olarak görülebilir. Mescidin kuzey duvarındaki 8 gemi tasviri arasında, ana direkleri üzerinde bir babafingo cunda, gabya ve tirinket yelkenleri ile baş ıstralyasındaki flokları belirgin olarak çizilmiş, ayrıca kıç tarafındaki randa yelkenleri işlenmiş fırkateynler, yuvarlak karinalı, bordası ve borda kuşakları ile lumbozları, kıç tarafındaki kaptan kamarası resmedilmiş 3 direkli gemi bulunur. Doğu duvarındaki 11 graffiti arasında pruva, grandi ve mizani direkleri, serenleri ve yelkenleri detaylı işlenmiş; baş kısmında civadraya bağlı ıstralyası ve mizanaya ek olarak basılmış randa yelkeni ile bir brig tasviri dikkat çekicidir. Duvarlarda, kalyonlar, karaveller, fırkateyn tasvirlerine çok rastlanır. Bazı gemi tasvirlerinde bayrak ve flamalar, bazılarının bir köşesinde ise yazılar bulunur. Ancak bu yazılar ve bayraklarla flamalar nem nedeniyle bozulmuştur ve okunup, anlam çıkartılamaz.

Yitip giden zamanın şahitleri Asırlarca ticaret gemilerinin ve askeri gemilerin uğrak limanı olan bu kentteki küçük mescidin duvarlarına tasvir 126

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

The construction date of the mescit located in Hisariçi Quarter, on the right side of Kale Street it unknown.

jibs and spanker sails at the back and three masted ships that were depicted as having round hulls, ports, port belts and captain’s quarters at the back. Among the 11 graffiti on the east wall, there is brig showing its various masts and sails and jib. There are multiple depictions of galleons, caravels and frigates. Some drawings include flags and pennons and some have writing in the corner but these have been distorted and cannot be read. edilen gemi graffitilerinin, kimler tarafından, ne zaman ve hangi amaçla yapıldığı bilinmezliğini korumakta. Graffitilerle ilgili bugün için yapılan tek yorum ise uzaklardan gelen gemilerin heyecanını, keşfedilmek istenen uzakların hayalini, kimi zaman da yitip gitmiş zamanı yeniden bulmaktır.

Ships were depicted in detail These graffiti can be seen clearly after a careful inspection of the walls of the small mosque. Among the 8 ship depictions on the northern wall of the mescit, there are three frigates that were drawn in great details showing their topmast extensions, peak, topsail, trinket sails,

Witnesses to the past It still remains a mystery who painted these graffiti and why on the walls of a small mosque in a town that was a popular sea trade port for centuries. The only theory is that the people who drew these figures were probably expressing their excitement to be sailing to faraway lands.


ANTALYA 127

Mart / Nisan - March / April 2013


Arabadan in

bisiklete bin! Antalya’da perşembe akşamı aracınızla seyrederken karşınıza birden onlarca bisikletçi çıkarsa ve ‘Arabadan in bisiklete bin’ sloganlarıyla yanınızdan geçip giderlerse şaşırmayın. Onlar Perşembe Akşamı Bisikletçileri. Çağrılarına kulak verin ve aracınızdan inip bisiklete binin. Sağlıklı bir yaşam ve doğayla baş başa kalacağınız yeni keşifler için…

Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

128

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Get out of the car and ride your bike! Don’t be surprised if a pack of cyclists pass by you while you are riding in a car with the slogan ‘get out of your car and ride a bike’ on a Thursday evening. They are the Thursday Night Bikers. Listen to their call and get out of your car and get on a bike for a healthier life and new discoveries in nature…

H

afta sonu yaklaştıkça heyecanı kat ve kat artar Perşembe Akşamı Bisikletçileri’nin (PAB). Çünkü hafta sonu demek özgürlük demektir onlar için. Her pedalda Antalya’nın güzelliklerini doyasıya yaşarlar. Bu nedenle perşembe gününü iple çekerler. Beklenen gün geldiğinde mesaisi sona eren PAB üyesi hızla evinin yolunu tutar. Bisikletini aldığı gibi doğruca Atatürk Parkı’ndaki buluşma noktasına gider. Grup üyeleri tarafından belirlenen tur liderinin seçtiği güzergâhta, yaklaşık 1,5 saat boyunca kent caddelerinde pedallar çevrilir. Çevrilen her pedalda da bisikletin bir ulaşım aracı olduğuna ve trafikte bisikletlilerin varlığına dikkat çekilerek, şehrin araç yükünü hafifletmek ve sağlıklı bir yaşam sürmek için bisiklete binilmesi gerektiği haykırılır. Yaklaşık 1,5 saat süren 20 kilometrelik turun bitiminde, akıllarında hafta sonu turu, evlerinin yolunu tutarlar. Şimdi 2 günü daha geride bırakmaları lazımdır. Çünkü pazar günleri ‘Keyfe Pedal’ etkinliğinde onları daha büyük bir macera beklemektedir.

Doğayla baş başa bir gün Perşembe akşamları kent caddelerini turlayarak bisiklete dikkat çeken PAB üyeleri, pazar günleri ‘Keyfe Pedal’ etkinliği çerçevesinde Antalya’nın dört bir yanını dolaşır. Pazar günü nereye gidileceğine de yine grup üyeleri karar verir. Sosyal medya üzerinden gelen öneriler doğrultusunda oylama yapılır ve nereye gidileceği kararlaştırılır. Bazen antik bir kenttir rotaları, bazen gürül gürül çağlayan bir şelale. Bazen de Beydağları’nın gizemli güzellikleri. Gün boyunca 100–120 kilometre pedal çevirir PAB üyeleri. Yol üzerinde gördükleri bir kır kahvesinde durup, keyifle kahvelerini yudumlar, karşılarına çıkan ilk kaynaktan sularını doldururlar. Doğanın tüm güzelliklerini cömertçe sergilediği noktalarda, bisikletlerinden inerek, bu güzelliği doyasıya yaşarlar. Bazen Perge’de çıkarlar karşınıza, bazen Termesos’ta. Aracınızla gitmek için bile uzak bulduğunuz bir noktada onları görebilirsiniz. ‘Arabadan in, bisiklete bin’ nidalarıyla haykırırlar size.

A

s the weekend nears, Thursday Night Bikers (TNB) start growing more excited because the weekend means freedom for them. With each cycle, they are immersed in the beauties of Antalya. That is why they look forward to Thursday. When that day comes, members who get off from work quickly head home and upon picking up their bicycles, go to the meeting point in Atatürk Park. They ride through the streets in accordance with the route picked out by the team leader for 1, 5 hours. With each pedal, they try to remind people that bicycles are transportation vehicles and the existence of bikes in traffic and shout out that cycling is needed for good health and lessening traffic jams. After an approximately 20 kilometer tour, they head back home, thinking about the weekend. Now they only have two more days to go because on Sunday, even better adventures await them during the joy ride.

A day alone in nature Group members, who ride through the streets

ANTALYA 129

Mart / Nisan - March / April 2013


antique city and sometimes to a waterfall. And sometimes they discover the hidden beauties of Beydağları. They ride for 100-120 kilometers throughout the day. They stop at a country café for some coffee and fill their bottles with water from streams. They stop at points where nature is beautiful and take in the scenery. You will sometimes see them in Perge or Termessos. You can see them in far away spots, even to get to by car, screaming out ‘get out of the car and get on a bike’

Vacation means camping Tatil demek kamp demek Uzun süreli tatil ise PAB üyeleri için ‘Kampa Pedal’ demektir. Etkinliğin adından da anlaşılacağı gibi PAB üyeleri, uzun süreli tatillerde, kamp eşyalarını çantaların koydukları gibi başlar pedal çevirmeye. Yılda iki kez düzenlenen bu etkinlikte, önceden belirlenen bir doğal güzelliğe pedal çevrilir. Kamp noktasına çadırlar kurulur ve çevre yine bisiklet turları ile keşfedilir. 3-4 gün süren bu etkinlikte yaklaşık 400 kilometre yol katedilir. Tatil boyunca kamp kurup doğayla baş başa kalan grup üyeleri, tatil sona erince yine bisikletleriyle evlerinin yolunu tutar. Salda Gölü, Karacaören Barajı ve Çıralı PAB üyelerinin kamp için tercih ettiği yerlerin başında gelir. Uzun soluklu bisiklet turları ile sağlıklı bir yaşam süren PAB üyeleri bu etkinliklerle sosyalleşir, yeni yerler keşfeder ve doğal yaşama destek verir. Bu satırları okuduktan sonra eğer siz de PAB üyeleri ile 130

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

pedal çevirmek istiyorsanız onların facebook üzerindeki sayfasını beğenmeniz ve etkinliklerini takip etmeniz yeterli. PAB üyelerinin arasına katılmanız için ise kask, eldiven ve bisiklet aydınlatmasına sahip olmanız şart.

on Thursdays to increase awareness on bicycles, take a trip through the entire city as part of their ‘joy ride’ activity. The members of the group decide where to go on Sundays. They vote for the topic on social media and decide where to ride to. Sometimes they ride to an

Long vacation for group members means pedaling to camps. As the name suggests, members pack their camping gear and ride to camp sites. During this activity, which is organized twice a year, they start pedaling towards a naturally beautiful site that has been decided on beforehand. They set up their tents at the camp site and discover the area on their bicycles. Approximately 400 kilometers of ground is covered during this activity that lasts 3-4 days. After being alone in nature during the vacation, they ride back to their homes. Salda Lake, Karacaören Dam and Çıralı are their preferred camp sites. Members, who lead a healthy life by riding their bikes, socialize during this trip, discover new places and support natural life. If you want to ride with them, all you have to do is like their facebook page and follow their activities. In order to become a member of the group you need to have a helmet, gloves and lighting on your bicycle.


ANTALYA 131

Mart / Nisan - March / April 2013


Asırlardır süren bir geleneğin

son temsilcileri Bey Dağları’na baharın gelmesiyle başlar Yörük Ali’nin atalarından miras kalan ve asırlardır devam eden yolculuğu. Tekirova Cumayeri mevkiinden başlayan yolculuğun ilk durağı Kızılalan mevkiidir. Kızılalan’ın yeni yeşermiş otlarında yaydığı keçileri tek tek kırkan Yörük Ali’nin obası, doğa, kültür ve geleneği bir arada sunan ekotorizm açısından Antalya’daki en doğru adrestir.. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

132

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


The last representatives of a long standing tradition The journey that was left from the forefathers of Yörük Ali begins when spring arrives on Bey Dağları. The first stop of this journey, which begins at Tekirova, Cumayeri region, is the Kızılalan site. The life of Yörük Ali, who sheered the goats one by one in the pastures of Kızılalan, is the right address in Antalya in terms of ecotourism which offers nature, culture and tradition all together.

Ç

am ağaçlarının arasında, Akdeniz’in mavisiyle Beydağları’nın yeşilinin kucaklaştığı noktada, döne döne ilerliyor Antalya-Kemer yolu. Yolun aşağısındaki sahil boyunca uzanan oteller, misafirlerine unutulmaz bir tatil sunarken, yolun yukarısındaki ormanın derinliklerinde asırlardır süre gelen bir yaşam sessizce devam ediyor. Kendisine Antalya ve çevresini yurt edinen Karakoyunlu aşiretinin hayvancılıkla uğraşan, göçer hayatını sürdüren son temsilcileri, Beydağları’nda geleneklerini yaşatıyor hala... Son Yörükler; dağların karla kaplandığı, zirvelerde sıcaklığın sıfırın altına düştüğü kış aylarını Kemer’de, rengârenk kır çiçeklerinin açtığı, pınarların çağladığı, kuş seslerinin yankılandığı yaz aylarını ise doruklarda geçiriyor.

Bahar yolculuğun habercisi Kış aylarını, sürüsü ile birlikte Tekirova’nın çam ağaçları arasındaki Cumayeri mevkiinde geçiren ‘Yörük Ali’ lakaplı Ali Karakoyunlu’nun asırlardır devam eden yolculuğu, baharın gelişiyle tekrar başlıyor. Ocak ayında doğmaya başlayan kuzular sütten kesilip sürüye katılırken, mayıs ayında dağlar yeşillenmeye başlıyor. Haftalardır gözü dağlarda olan

Yörük Ali, yayla yolculuğunu alışkanlık edinen keçilerinin de huysuzlanmaya başlamasıyla bir sabah yola koyuluyor. Babası, dedesi hatta dedesinin dedesinin geçtiği patikalardan Tahtalı Dağı’nın eteğindeki Kızılalan mevkiine ulaşıyor. Daha yukarıdaki otlağın yeşereceği güne kadar yaklaşık 1 ay boyunca bu kez Kızılalan’ı kendine yurt belliyor Yörük Ali.

Keçilerini onlarla konuşarak kırkıyor

Yörük Ali’nin Honamlı ırkından gelen keçileri, Kızılalan’ın düzlüklerinde yayılarak, yeşeren otlarla besleniyor. Yörük Ali ise keçilerinin uzayan kıllarını kırklık adı verilen makasla ustaca kesmeye başlıyor. Önlerindeki yol uzun ve yol üzerindeki sarmaşıklar, çalılar, tıraş edilmeyen keçilere geçit vermiyor. Bu yüzden keçilerin uzayan kıllarının kesilmesi şart. Bir ay boyunca bir berber titizliğinde keçilerinin kıllarını düzgün bir şekilde kesiyor Yörük Ali. Bir yakını ayakta duran keçinin başını tutuyor; Yörük Ali ise yanında sanki bir arkadaşı varmış gibi hem keçisiyle konuşuyor hem de onu tıraş ediyor. Kırkıldığı günden bir ay sonra bile Yörük keçilerin kılları düzgün bir şekilde görülüyor. Bu da Yörük Ali’nin bu işte ne kadar usta olduğunu kanıtlıyor. Keçilerin kırkılmasıyla geçen

T

he Antalya-Kemer road proceeds in a winding state along pine trees on the spot where the blue of the Mediterranean meets the green of Beydağları. While the hotels on the beach offer amazing vacations to guests, a quiet life continues for centuries in the depths of the forest above the road. The last representatives of the Karakoyunlu clan, who have settled in and around Antalya and work in live stock breeding, continue to keep their traditions alive. The last nomads spend winters in Kemer as the mountains are covered in snow and summers on peaks that are covered in wild flowers.

Spring is the harbinger of the journey Ali Karakoyunlu, known as ‘Yörük Ali, who spends his winters in Cumayeri region in Tekirova with his herd, begins his journey with the arrival of spring. Sheep that were born in January are added to the herd while the mountains begin to be covered in green in May. Yörük Ali, who has had his eyes on the mountain for weeks, sets out in the morning when his goats become restless. He reaches Kızılalan site by following the paths his father, even his grandfather, has passed. He stays there for a month until the pasture sooths forth.

He talks to his goats while he trims them The goats of Yörük Ali, who come from the Honamlı breed, feed in the pastures of Kızılalan. In the meantime, Yörük Ali starts trimming the goats with special scissors called kırklık. They have a long way to go and the shrubbery along the way makes it hard for untrimmed goats to pass. That is why they have to be trimmed. He trims them carefully for a month, as if he is a barber shaving a customer. A friend of his holds the goat’s head while Yörük Ali talks to the goat the whole time he trims the goat. Even a month after the trimming, the hair on the goat looks great and this proves how good he is at his job. When June comes, they continue their journey.

Belen Plateau doesn’t withhold its generosity At the end of the very long road, the Altınyaka Belen Plateau greets them with all its generosity. Plants that have come to leaf and waters that burble from springs, give life to the Yörük Ali and his herd. Yörük Ali, who sets up his bristle tent, takes his herd to the peaks of the mountains to feed them after he fixes his pen which he had built in previous years. Yörük Ali adds a billygoat to his flock in August for the birth of new lambs. ANTALYA 133

Mart / Nisan - March / April 2013


günlerin sonunda, takvimler haziran ayını gösterdiğinde yeniden yola koyulma vakti gelip çatıyor.

Belen Yaylası cömertliğini hiç esirgemiyor Kilometrelerce yürünen yolun sonundaki Altınyaka Belen Yaylası her yıl olduğu gibi yine tüm cömertliği ile karşılar onları. Diz boyu yeşeren otlar, pınarlardan çağlayan sular Belen Yaylası’nda Yörük Ali ve sürüsüne hayat verir. Kıl çadırını kuran Yörük Ali, geçmiş yıllardan yaptığı ağılını onardıktan sonra keçilerini Bey Dağları’nın zirvesinde özgürce otlatır. Ağustos ayında sürüsüne teke sokar Yörük Ali, yeni kuzular doğsun diye. Havalar soğumaya, yayla durulmaz hale geldiğinde yeniden yola koyulma zamanı, yolculuğunun başladığı noktaya dönme zamanı gelmiştir. Önce Kızılalan’a inen Yörük Ali, oranında soğumasıyla birlikte Cumayeri’ne gelir.

Kıl çadır herkese açık Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, Yörük Ali ve onun gibiler asırlardır süre gelen, atalarından miras geleneklerini terk etmiyor. O da tıpkı baba134

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

sı ve dedesi gibi, çocuğu bellediği keçileriyle yayla yayla dolaşıp, yılın belirli dönemlerinde, yurt bildikleri dağlarda konaklıyor.Bugün sayıları yok denecek kadar az olan ve hayvancılıkla uğraşan göçebe Yörüklerin yaşantısı, ekolojik turizmde Antalya’nın önemli değerlerinden biri; Yörük Ali’nin obası da, unutulmaz bir tatil için en doğru adres. Siz de farklı bir tatil geçirmek için Yörük Ali’nin obasına giderseniz, bir lokma ekmeğini paylaşmaktan çekinmeyen sıcakkanlı Yörükler ile keyifli günler geçirebilirsiniz. Yörük Ali keçisini kırkarken siz keçinin başını tutabilir, sürüye koç katmasına yardımcı olabilir, tertemiz bir havada kuş seslerinin yankılandığı çayırlarda onun asırlardır süre gelen yaşamını gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca Beydağları’nda sürü otlatarak, farklı bir doğa yürüyüşüne imza atabilir, günün yorgunluğunu ise yıldızlar altına kurulu kıl çadırda, derin bir uyku çekerek atabilirsiniz. Yörük Ali’nin kıl çadırı onu ziyaret edip, kültürünü yakından tanımak isteyen herkese açık…

When the weather starts getting cold and the plateau is unbearable, it is time for them to head back. Yörük Ali first goes to Kızılalan and then to Cumayeri.

His tent is open to everyone No matter how advanced technology has become, Yörük Ali and others like him don’t abandon the traditions passed on to them by their forefathers. He, just like his father and grandfathers, takes his goats from plateau to plateau and stays in mountains in specific times of the year. The life of these nomads, who work in live stock breeding, is one of Antalya’s most important assets in ecotourism;

and the tent of Yörük Ali is the right address for an unforgettable vacation. If you choose to go to his tent for a different vocational experience, you can spend and enjoyable day with hospitable nomads who will share their brad with you. You can hold the goat’s head while Yörük Ali is trimming the goat, help him get a ram for his herd and observe his life that has been going on for centuries. In addition, you can participate in a different kind of nature walk while grazing the herd and sleep in a tent under the stars. His tent is open to everyone who wishes to meet him and get to learn about his culture.


ANTALYA 135

Mart / Nisan - March / April 2013


Antalya’nın denizi de

toprağı gibi cömert Tıpkı toprağı gibi denizi de bereketli olan Antalya’da olta balıkçılığı, kent halkının önemli hobileri arasında yer alır. Sabah erken saatlerde denize açılan Antalyalılar, gün boyu rengârenk balıklar tutar. Denize bırakılan her olta keyifli bir gün geçirmeye yeterken, akşam da ev halkına sunulacak ziyafetin habercisidir. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Antalya’s sea is as generous as its land Line fishing in Antalya, which has fruitful seas as well as fruitful lands, is one of the most popular hobbies of the locals. The people of Antalya, who set sail in the early hours of the morning, catch colorful fish. Every line that is cast to the sea is enough for an enjoyable day and the harbinger of a great meal that will be brought home for the evening. 136

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


K

aş’tan Gazipaşa’ya kadar mavinin her tonuyla göz alabildiğince uzanıp giden deniz, Antalya’nın görünümünü eşsiz kıldığı kadar, sayısız canlıya da ev sahipliği yapar. Akvaryumu aratmayan koyları, derinlere uzanan longozları, kayalık alanları ve mil tabakası onlarca balık türünün, deniz kabuklularının, mercanların ve süngerlerin daimi evidir. Antalya’nın turkuaz mavisi sularında daimi balık türlerinin yanı sıra yılın belirli dönemlerinde görünen göçmen balık türleri de yaşar. Toprağı kadar denizi de bereketli olan coğrafyada, olta balıkçılığı kent halkının önemli hobileri arasında yer alır. Falezlerin kıyısındaki kayalıklardan, kumsallardan, akarsuların denizle buluştuğu noktalardan ya da teknelerden oltalarını engin maviliklerin derinliklerine bırakan balıkçılar, hem keyifli bir gün geçirir hem de akşam yemeğinde aile-

sine ziyafet çeker. Sabah erken saatlerde başlayan ve akşam saatlerine kadar devam eden maceranın sonunda arkadaşlara anlatılacak sayısız anı ile dingin ve mutlu bir şekilde bir sonraki balık avının hayali kurulur.

Adeta akvaryum Antalya’nın denizlerinde barbunya, mercan, izmarit, lokum, mırmır, sokar, karagöz, sargoz, kefal, girida, hannoz, levrek, milanür gibi sürekli bu sularda yaşayan balıkların yanı sıra palamut, torik, lambuka gibi göç balıkları, kuzu gibi boyu 1 metreye kadar ulaşan gezici balıklar da bulunur. Bu balıklar ve daha fazlası, kıyılardan ya da teknelerden farklı teknikler kullanılarak yakalanabilir. Usta balıkçılar hangi dönemde, nerede, ne tür balık olacağını adları gibi bilirken, ilk defa balığa çıkanlar yanlarındaki diğer balıkçıları takip ederek ya da işin püf noktalarını

V

ast blues which stretch all the way from Kaş to Gazipaşa not only provide this geography with an amazing view but they also host countless sea creatures. Its bays that resemble aquariums, deep spots, rocky areas and shaft layer are the permanent homes of hundreds of species of fish, corals and sponges. Immigrant fish also live in the blue waters of Antalya in specific periods during the year. Line fishing in Antalya, which has fruitful seas as well as fruitful lands, is one of the most popular hobbies of the locals. Fishermen, who cast their lines from rocks near the cliffs, beaches, streams or boats, both enjoy their outing and bring home something for dinner. At the end the adventure that start early in the morning and ends with sundown, they start dreaming about their next fishing trip.

Resembles and aquarium Permanent residents such as red mullet, coral, pickerel, striped seabream, bream, white sea bream, gray mullet, and sea bass can be found in the seas along with immigrant fish such as skipjack tuna, bonito, and mahi-mahi and traveling fish such as leer. These types of fish and many more can be caught from the shore or from boats by using different techniques. While master fishers know where to find particular types of fish in particular spots and seasons, amateurs quickly learn the tricks of the trade

by following expert fishers. You can also catch fish from a boat with various fishing techniques. With the deep cast line technique, you can catch striped beam between October and May, bream in the spring, mahi-mahi and lokum after a storm in the winter. You can catch the fish with thorns called sokar can be caught from the cliffs. But you need to be careful when handling this fish because of the thorns. Don’t worry, it is not poisonous. Many fishermen have tasted the pain from these thorns before becoming some experts to no matter what you do you will be stung once.

Plenty of bonito in August During the summer, especially in August, pickerel and striped seabream start coming to Antalya. Line fishers, who are looking forward to this time, set out to sea in the wee hours of the morning. The time right before the sun comes out and the sea is a little shaky, is the ideal time to catch striped seabream. When the boat is slowly cruising, the line is cast for 50 meters between the foams made up by the engine. The bait is hopped on the sea surface to attract the fish. If you are lucky and near a seabream pack, exciting times begin. The fish are caught one by one or sometimes in groups. Nearly 50 fish were caught in a short period during seabream season. The shores of Gazipaşa, Side, Boğazkent, Kundu, MaviANTALYA 137

Mart / Nisan - March / April 2013


Antalya’nın denizlerinde palamut, torik, lambuka gibi göç balıkları ile boyu 1 metreye ulaşan kuzu balığı gibi gezici balıklar da bulunur. There are immigrant fish in the seas of Antalya such as skipjack tuna, bonito, and mahi-mahi and traveling fish such as leer.

öğrenerek, kısa sürede acemiliklerini atarlar ve hayal ettikleri balıkları yakalayabilirler. Antalya’da oltayı dibe salma, sırtı çekmek olarak adlandırılan seyir halindeki tekneden oltayı yüzeyde çekmeyle, dip sırtısı yöntemiyle balık yakalanabilir. Dibe salınan oltayla özellikle ekim-mayıs aylarında mercan ve barbunya, bahar aylarında izmarit, kışın fırtına sonrasında ise mırmır ve lokum yakalanabilir. Falezlerin kıyısındaki kayalıklardan atılan oltayla ise Antalya sahillerinin dikenli balığı olan sokar yakalanabilir. Bu balığa dokunurken dikkatli olmak gerekir zira balığın sırtındaki dikenler elinize batabilir. Ancak korkmanıza gerek yoktur, balık zehirsizdir. Antalya’daki olta balıkçıları işin püf noktasını öğreninceye kadar mutlaka sokarın iğnesinin acısını yaşamışlardır. Bu nedenle ne yaparsanız yapın ilk dönemde yakaladığınız bu balık sizi sokacaktır.

138

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Ağustos’ta palamut akını var Yaz mevsiminde, özellikle takvimler ağustos ayını gösterdiğinde, Antalya’ya palamut ve lambuka gibi göçmen balıkların akını başlar. Bu dönemi iple çeken olta balıkçıları, sabahın erken saatlerinde teknelerle denize açılır. Denizin hafif çalkantılı olduğu, güneşin henüz doğmadığı saatler, palamut avı için ideal zamanlardır. Tekne ağır bir hızla denizde turlarken, misinanın ucuna bağlanan rapala ya da çapari, motorun oluşturduğu köpüklerin arasına yaklaşık 50 metre bırakılır. Kamış sürekli ileri doğru çekip bırakılarak oltanın ucundaki rapala ya da çaparinin suyun üzerinde zıplaması sağlanır. Eğer şanslı bir gününüzde ve palamut sürüsünün yakınlarındaysanız heyecan dolu dakikalar başlar. Palamutlar, bazen tekli, bazen gruplar halinde oltaya takılır. Palamut döneminde kısa süre içinde 50’ye

yakın balığın yakalandığı çok görülmüştür. Gazipaşa, Side, Boğazkent, Kundu, Mavikent, Kaş ve Kemer sahilleri önemli balık avlama noktalarıdır.

Olta balıkçılarının hayallerini kuzu süslüyor Antalya sahillerine olta atan her avcının hayalinde ağırlığı 25 kiloya, boyu 1 metreye varan kuzu balığını yakalamak vardır. Kuzu balığı denince de akla mavi ile yeşilin kucaklaştığı, birbirinden güzel koyların bulunduğu Adrasan gelir. Adrasan’da devasa kuzu balıklarının yanı sıra, mevsime göre orfoz, sinarit, orkinos, torik, palamut, barakuda, levrek ve zargana da yakalanır. 5 ila 40 kilo arasında değişen ağırlıkları ile kuzu balıkları, yakalayana çekerken inanılmaz bir yorgunluğun yanı sıra adrenalin patlaması yaşatacaktır. Adrasan’da kuzu avlamak için mutlaka denizin dibini, kıyıdan evine giden yol kadar iyi bilen tekne sahipleri ile denize açılmak

kent, Kaş and Kemer are important fishing sites.

Mahi-mahi is the most important Every fisherman in the shores of Antalya dreams about catching mahi-mahi, which can weigh up to 25 kilos and be as big as 1 meter. Adrasan is the place to catch mahi-mahi. In addition to mahi-mahi, grouper, porgy, tuna, bonito, seabream, barracuda, sea bass and garfish can also be found in Adrasan depending on the season. Mahi-mahi, which range between 5 and 40 kilos, will make the fisher experience an adrenaline rush in addition to great tiredness. In order to catch mahi-mahi, you need to set out to sea with expert boatmen because you need a special technique since the bottom of the sea is rocky. If your line is caught in one of the rocks, not only you will not be able to catch fish but it will break and you will return home without any gear.


lazımdır. Çünkü Adrasan’da deniz dibinin kayalık olması nedeniyle dip sırtısı yöntemi uygulamak gerekir. Dibin yapısı bilinmezse olta takımlarınız kayalara takılarak kopar ve balık yakalamak bir yana malzemesiz kalıp evinizin yolunu tutmak zorunda kalırsınız. Bu nedenle Adrasan’da kuzu balığı yakalamak için internet arama motorlarına ‘Adrasan balık avı’ yazmanız yeterlidir. Karşınıza çıkacak sayfada sizi keyifli bir balık avına götürecek ismi bulabilirsiniz.

Ustasından kuzu yakalama teknikleri Emekli olduktan sonra Adrasan’a yerleşen ve her fırsatta kuzu balığı avına çıkan Menderes Yahşi’den işin inceliklerini dinledik.

Jigging, rapala ile dip sırtısı ve yemli olta ile dip sırtısını kullanarak avlandıklarını söyleyen Menderes Yahşi, “Yemli akya oltası ile dip sırtısı yönteminde önce palamut ya da zargana yakalarız. Çünkü bu balıklar kuzu yakalayabilmek için yem olarak kullanılacaktır. Palamut ya da zarganayı oltaya takıp, yaklaşık 4060 metre derinliklerde dip sırtısı yaparız. Yani oltayı denizin dibinde çekeriz. Bu yöntemle yüzde 90 oranında kuzu yakalanır. Çoğu zaman bu yöntemle avlanırken sinarit, fangri, trança, barakuda, lambuka, wahoo gibi başka büyük balıklar da gelebilir. Derinliğin 10 ila 30 metre arasında değiştiği noktalarda ise rapala ile dip sırtısı

That is why it is enough if you input ‘Adrasan fishing’ in you search engine before coming here. You will find the right name to take you to your dream fishing trip.

How to catch mahi-mahi We asked Menderes Yahşi, an expert on catching mahi-mahi who settled in Adrasan after retiring, the tricks to catching mahi-mahi. Menderes Yahşi, who stated that they were hunting with jigging, crank bait and the deep shouldering technique, said “First we catch seabream and garfish with bait using the deep shouldering technique because we use these as bait for the mahi-mahi. We place the seabream or garfish on the line and cast the line to

Antalya’da olta balıkçılarının yakalamaktan en zevk aldığı balık türü şüphesiz kuzudur. Kuzu denince de akla Adrasan gelir. No doubt the most sought out fish in Antalya is leer. And Adrasan is the place to catch leer fish.

ANTALYA 139

Mart / Nisan - March / April 2013


Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar uzanan engin mavilikler, bu coğrafyaya muhteşem bir görünüm kazandırdığı gibi sayısız canlıya da ev sahipliği yapar. Vast blues which stretch all the way from Kaş to Gazipaşa not only provide this geography with an amazing view but they also host countless sea creatures.

yöntemini kullanırız. Bu yöntemle genellikle sinarit ve lagos yakalarız. Yemlik balıklar azaldığında, yemlik balık yakalayamadığımız dönemde bu yöntemi kullanırız. Hava sert ve akıntı jigging yapmaya müsait olmadığı dönemde de bu yöntem kullanılır. Bu av yöntemiyle yüzde 95 oranında sinarit ve lagos yakalanır. Son av yöntemimiz ise jigging yöntemidir. 100 metre ve üzeri derinlikte bu yöntem kullanılır ama havanın düzgün olması gerekir. Olta bu yöntemde dibe gönderilirken, kamış yukarı doğru kaldırılarak misina sarılır. Bu nedenle yorucu bir yöntemdir. Ama hava güzel ise sonuç verir. Dev balık yakalamak istiyorsanız Adrasan en doğru adrestir” diye anlatıyor kuzu balığı yakalamanın tekniklerini...

140

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

40-60 meter depths using other weights. There is a 90% chance of catching mahi-mahi with this technique. Usually, we can catch bigger fish with this method. When the depth of the sea is between 10 and 30 meters, we use this method with crank bait. We usually catch porgy and grouper with this method. We use this method when we are low on fish for bait. We also use this method when the weather and current is rough and the jigging method cannot be used. Porgy and grouper are caught at a rate of 95% with this technique. Our last technique is jigging. This method is used for 100 meter or more depths but the weather must be clear. As the line is sent to the depth, the rod is elevated and the line is reeled in. That is why it is a tiresome job. It works if the weather is good. If you want to catch giant fish, Adrasan is the place.”


ANTALYA 141

Mart / Nisan - March / April 2013


From a stall to an empire Aunt Kezban The only thing that Kezban Kan wanted when she began making Turkish waffles called gözleme on the side of the road was to support her family. But her products became so popular that this small stall made her a boss. Her success was an example for other villagers. In the end, Antalya attained a ‘Gözleme Republic’ that became known all over Turkey and the world.

142

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013


Bir tezgahtan ‘Gözleme Cumhuriyeti’ne

Kezban Yenge Yol kenarında gözleme yapıp satmaya başladığında Kezban Kan’ın tek isteği ev ekonomisine destek olmaktı. Ancak gözlemeleri öylesine beğenildi ki, bir küçük tezgah onu ev hanımlığından patronluğa taşıdı. Kan’ın bu başarısı diğer köylülere de örnek oldu. Sonuçta Antalya, ünü kent sınırlarını aşıp Türkiye’nin hatta dünyanın dört bir yanına ulaşan ‘Gözleme Cumhuriyeti’ne kavuştu. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

Y

arbaşçandır Köyü’nde fakir bir ailenin dördüncü çocuğu olarak, 1967 yılında dünyaya geldi Kezban Kan, namı değer ‘Kezban Yenge’. İlkokul öğrencisi iken okula oluşmak için her gün dört saat boyunca orman içindeki patikalardan yürüdü. İlkokulu bitirdikten birkaç yıl sonra, henüz 16 yaşındanken evlendi ve öğretmen eşi Ömer Kan ile birlikte Anadolu’nun birçok kentini dolaştı. Eşinin son görev yeri Antalya olunca yıllar sonra memleketine geri döndü. Boş boş durmak yerine ev ekonomisine katkıda bulunmak için ailesinden kalan, az miktardaki araziyi ekip biçerek, sebze meyve yetiştirmeye başladı. Yetiştirdiği çilekleri, limonları, doğadan topladığı ısırgan otlarını, ebegümeçlerini, Hayıtlıgül mevkiinde bir tezgâha koydu. Kendisi tarlada çalışmaya devam ederken, ilkokul dördüncü sınıf öğrencisi oğlundan da bu ürünleri satmasını istedi. Feslikan Yaylası’na,

Çağlarca’ya gidip gelenlerin doğal köy ürünlerine büyük ilgi gösterdiğini görünce de, meyve ve sebzeleri, doğal otları sattığı Hayıtlıgül mevkiinde gözleme yapıp satmaya karar verdi.

Yoldan geçenlere gözleme ikram etti 1997 yılında bulutlu bir bahar günü erkenden uyanan Kezban Yenge, zaman kaybetmeden hamur yoğurdu. Ardından oklavasını, senidini ve hamur leğenini alarak yola koyuldu. Köydeki komşuları nereye gittiğini öğrenince onu durdurmak, engellemek istedi; bir kadının böyle bir girişimde bulunmasının köyde hoş karşılanmayacağını anlattı. Ama Kezban Yenge kafasına koymuştu bir defa; çilekleri, doğadan topladığı otlar nasıl satıldıysa, Hayıtlıgül mevkiinde birkaç saat sonra yapacağı gözlemeler de ilgi görecekti. Bundan adı gibi emindi. Feslikan Yaylası’na giden araçların güzergahı üzerin-

K

ezban Kan, also known as aunt Kezban, was born in 1967 in the village of Yarbaşçandır as the fourth child of a poor family. She walked through the forest for four hours to get to her elementary school. She got married at the young age of 16 and lived all over Anatolia with her husband who was a teacher. When his last posting was Antalya, she returned to her hometown many years later. To support her family, she began to plant vegetables in her family’s land. She sold strawberries, lemons and various herbs at a stall in Hayıtlıgül region. When she worked in the field, she asked her son to sell her products. When she saw that there was a lot of need for organic products, she decided to make gözleme and sell them in the same spot.

Offered her products to people passing by In 1997, after awaking to

a cloudy sky on a spring morning, she began making her dough. Then she gathered her tools and headed for the road. Her neighbors stopped her to say that what she was doing was dangerous and unheard of but she was determined; her waffles would attract attention as much as her vegetables and herbs. She was sure. Aunt Kezban, who set up shop on route to Feslikan Plateau, started making the waffles. She stooped the cars on the road and offered them waffles. They said that they would buy these waffles if she was a permanent fixture along the road. That was what she was waiting to hear.

Hayıtlıgül became Çakırlar Market Kezban woke up the next Sunday with excitement and headed to Hayıtlıgül region. She set up shop in the same spot and began ANTALYA 143

Mart / Nisan - March / April 2013


İsmi müşteriler buldu

de bir noktaya senidini koyan Kezban Yenge, başladı gözleme yapmaya. Yoldan geçen araçları durdurdu ve gözlemelerinden ikram etti. Yaylaya gidenler, yayladan dönenler Kezban Yenge’nin gözlemelerini afiyetle yediler. Kendisinin sürekli burada gözleme yapması halinde ürünlerinden satın alabileceklerini söylediler. Kezban Yenge’nin duymak istediği de buydu.

Hayıtlıgül oldu Çakırlar Pazarı Bir sonraki hafta pazar günü heyecanla uyanan Kezban Yenge, erkenden Hayıtlıgül mevkiine gitti. Bir önceki hafta gözleme yaptığı yere yerleşti ve beklemeye başladı. Buradan yarım saatte, bazen saate bir araçlarıyla geçenler Kezban Yenge’nin yol kenarında gözleme yaptığını görünce durdular. Gözlemelerinden afiyetle yediler. Kezban Yenge’nin 144

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

sıcakkanlı tavırları, güler yüzü, cana yakınlığı ve girişkenliği müşterilerinin de hoşuna gitti. Her müşteri, yeni müşterilerin önünü açtı. Bu arada Kezban Yenge’nin gözleme tezgahının yanına iki tezgah daha eklenmiş, Antalyalılar hafta sonları köy kahvaltısı yapılan bu noktaya daha çok ilgi göstermeye başlamıştı. 3 yıl böyle geldi geçti. Takvimler 2000 yılını gösterdiğinde Hayıtlıgül’e olan ilgi daha da arttı; hem işletme hem de müşteri sayısı arttı. Hayıtlıgül’ün ismi de kendiliğinden Çakırlar Pazarı oldu. Küçük bir tezgahla yola çıkan Kezban Yenge, büyük bir işletme sahibi oldu. Çakırlar Pazarı’ndaki gözlemeci sayısı 120, pazar tezgahı sayısı ise 300’e ulaştı. Sadece Pazar günleri 10 bine yakın kent sakini kahvaltı yapıp, köy ürünleri satın almak için Çakırlar Pazarı’nın yolunu tutar oldu.

Kezban Kan’ın işletmesine gelenler, her fırsatta mekanın bir ismi olması gerektiğini dile getirdiler. Kezban Kan isim konusunda bir türlü karar veremeyince müdavimi olan müşterileri mekan için aranan ismi buldu ‘Kezban Yenge.’ Müşteriler, Kezban Yenge türküsünün bilinirliği ve köy halkının ona bu şekilde hitap etmesi nedeniyle işletmeye en uygun ismin bu olacağını söyleyince, Kezban Kan’da bunu kabul etti. Zaman hızla aktı ve küçük bir tezgahtan büyük bir işletmeye ulaşan Kezban Yenge, bir zamanlar çilek yetiştirdiği araziye de yoğun talep nedeniyle gözlemeci açtı. Geyikbayırı’ndaki arazisine ise kaya tırmanışı için gelen dağcıların konaklama ihtiyacını karşılamak için bungalovlar yaptı. Gözlemede Antalya çapında bir marka haline gelen Kezban Yenge’nin ünü, Geyikbayırı’na tırmanmaya gelenler sayesinde Avrupa’ya kadar ulaştı. Yabancı müşterilerinin de olduğunu gören Kezban Yenge, daha fazla zaman kaybetmeden İngilizce öğrendi.

waiting. Cars that saw that she was there stopped and ate their waffles. Customers were very happy about her warmth and smiling face. Each customer brought in new customers. In the meantime, she had added two more stalls and the people of Antalya were paying more attention to her. 3 years passed. In 2000, Hayıtlıgül became more popular and customers increased. Hayıtlıgül became Çakırlar Market. Kezban, who began with a small stall, became the owner of a big establishment. The number of people selling waffles in the market increased to 120 and the total number of vendors to 300. Nearly 10 thousand people went to the market to have breakfast and shop on Sundays.

The name came from her customers Those who came to her establishment insisted that she needed a name. When she couldn’t decide, the decision was made by the customer, who called the place Aunt Kezban. When her customers said that the name made sense because the villagers were already calling her by


Kendi başarısından çok, köylülerinin işsahibi olmasına sevinen Kezban Kan, sıcak kanlı tavırları ve güler yüzü ile Çakırlar’ın Kezban Yengesi. Kezban Kan, who was happier to have provided work for many than her own success, is the aunt Kezban of Çakırlar village, with her warm attitude and smiling face.

Açılan her iş yeri en çok onu mutlu ediyor Ev ekonomisine katkıda bulunmak için küçük bir tezgahla çıktığı yolda ev hanımlığından patronluğa ulaşan Kezban Kan, köylülerin kendisini örnek alıp işyeri sahibi olmasından büyük mutluluk duyduğunu söylüyor. Kezban Yenge, “Köylülerimin, komşularımın da gözlemeci dükkanları oldu, yanımda çalışanlar kendilerine iş yeri açtı. Onları ilk önce ben destekledim. İyi ki 16 yıl önce yol kenarına senidimi koyup gözleme yapmışım ve gelip geçenlere ikram etmişim. Bu sayede köyümdeki herkes iş sahibi oldu. Yoksa ekonomik açıdan çok sıkıntı çekecektik. Ama şimdi durumumuz çok iyi. En büyük isteğim buraların hep böyle yeşil kalması. Çünkü buraya betondan kaçıp, doğayla baş başa kalmak isteyenler geliyor. Öğrencilere destek olmayı da çok seviyorum.

Bu nedenle hafta sonları üniversite öğrencileri buraya çalışmaya gelir. İki gün bana yardım eder ve giderler. Onlara destek olmak da beni mutlu ediyor. Herkesi köy kahvaltısı yapmaya, gözleme, bazlama yemeye, çayımızı içmeye bekliyorum” diyor. Kezban Yenge’nin davetine kulak verip Gözleme Cumhuriyeti’ne gitmek isteyenler için küçük bir uyarımız var. Bölgeye toplu taşıma araçları gitmiyor. Antalya merkezinden bu bölgeye ulaşmak için tek yol var. İller Bankası Kavşağı’ndan Çakırlar Yolu’na sapıp, yolu takip etmelisiniz. Saklıkent Kayak Merkezi’ne giden yola kadar, sağlı sollu kendin pişir kendin ye tarzı restoranlar bulunuyor. Cumhuriyet Meydanı’ndan 15 kilometre kadar gittikten sonra karşınıza ’Gözleme Cumhuriyeti’ çıkacaktır.

that name, she accepted. After some time passed, she opened a waffle restaurant to cater to increasing demand. She built bungalows for the mountain climbers on her land in Geyikbayırı. Her fame reached Europe thanks to the climbers that came to Geyikbayırı. When she found out that she had foreign customers, she began learning English.

Each new establishment makes her happy Kezban Kan, who became her own boss by starting out with a single stall, says that she is very happy to have become an example for the people in the village. Aunt Kezban says, “My friends and neighbors, even the people who used to work for me have opened shops, I supported them first. I am glad that I set up my stall 16 years earlier and gave waffles for free. Thanks to this, everyone in my village now has a job. We would have

been economically pressed otherwise. My biggest wish is for these lands to remain green because people who want to get away from the city come here to be alone in nature. I love supporting students. That is why college students come here to work during the weekends. They help me during the weekend and then leave. I await everyone to have a country style breakfast, eat waffles and drink our tea.” We have a small warning for those who wish to answer her call. There is no public transportation to the region. There is only one way to get to the region from Antalya center; you must turn to Çakırlar Road from the İller Bankası Intersection. There are restaurant on both sides of the road until Saklıkent Skiing Center. After 15 kilometres from Cumhuriyet Square, you will see ’Gözleme Republic’ ANTALYA 145

Mart / Nisan - March / April 2013


Sıcak yaz günlerinin hafif ve hızlı yemeği

Domates Cive Antalya’nın kavurucu yaz sıcakları başladığında sofraları süsleyen en hafif yemektir domates cive. Hafif olmasının yanı sıra kısa sürede hazırlanması ve soğuk da yenebilmesi nedeniyle yaz aylarının vazgeçilmezidir. Genellikle domates ve biber ile hazırlanan bu lezzet, isteğe göre patlıcanla da yapılabilir. Yazı / Article - Fotoğraf / Photograph: Özgür Önder

A light and quick dish for the summer Domates cive is the lightest dish that decorates tables in Antalya during hot summer days. It is a popular dish because it is quick to make and can be eaten cold. This dish, usually prepared with tomato and pepper, can be made with eggplant. Malzemeler

Ingredients

• Domates (1 kilogram) • Biber (5 Adet) • Pirinç (2 yemek kaşığı) • Sarımsak (10 diş) • Zeytinyağı (yarım çay bardağı) • Fesleğen (bir tutam) • Tuz (isteğe göre) • Şeker (isteğe göre)

• • • • • • • •

Hazırlanışı

Recipe

Tavaya konan zeytinyağı ısınınca sarımsak ilave edilir. Sarımsakların kokusunun gitmemesi için fazla kavrulmamasına özen gösterilir. Yaklaşık 1 dakika süren kavurma işleminin ardından biberler de tavaya eklenir, 1-2 dakika karıştırılır. Ardından iri doğranmış domatesler tavaya ilave edilir. Sarımsak, biber ve domates iyice karıştırıldıktan sonra tavaya ılık suda ıslatılmış pirinç eklenir. Yemeğe tuz ve şeker de katıldıktan sonra, tavanın kapağı kapatılıp biber, pirinç ve domatesin pişmesi için 3-5 dakika karıştırılarak beklenir. Bu esnada ocağın kısık ateşte olmasına özen gösterilir. Bu süre dolduktan sonra civeye fesleğenler de ilave edilir ve yemek tabağa alınarak servis edilir. Domates cive, Antalya sofralarında sıcak olduğu gibi soğuk da tüketilir. Hafif bir yemek olması nedeniyle sabah kahvaltısında bile yenilebilir. 146

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Tomatoes (1 kilogram) Pepper (5) Uncooked Rice (2 tablespoons) Garlic (10 cloves) Olive oil (half a tea glass) Basil (a pinch) Salt (optional) Sugar (optional)

Add garlic to a pot after hating some olive oil. Don’t brown the garlic too much. After a minute, add the peppers and mix for a couple of minutes. Then add the roughly diced tomatoes. After they are well incorporated, add the rice that has been soaked in warm water. After adding salt and sugar, put the lid on and wait for 5 minutes for the pepper, rice and tomatoes to cook. Make sure the gas is on low. After this, add the basil and serve. Domates cive can also be served cold and eaten during breakfast.


Lezzet te E saslı Marka

Türkiye’de ve dünyada referans noktası olacak bir marka yaratmayı hedefleyen Esaslı Gıda, sürekli gelişen kalite anlayışı ile sizlere en lezzetli ürünleri sunuyor. Kalite, gıda güvenliği ve hijyen konusundaki titizliği ulusal ve uluslararası belgelerle tescil edilen Esaslı Gıda, sofralarda yerini alıyor.

Akdeniz Organize Sanayi Bölgesi Akdeniz Bulvarı No:2 Antalya Tel: +90 242 258 18 80 - Fax: +90 242 258 18 85 - www.esasligrup.com.tr

ANTALYA 147

Mart / Nisan - March / April 2013

Ürünlerimiz Türk Gıda Kodeksi Et ve Et ürünleri Tebliği, uyarınca tekniğine uygun olarak, hijyenik koşullarda üretilmektedir.


Kültür Sanat Bülteni - Culture – Art Bulletın Antalya Devlet Senfoni Orkestrası -Antalya State Symphony Orchestra Tarih - Date Oyun - Play Saat - Time 15.03.2013 Periyodik Konser 20.00 Şef: Vakhtang Matchavariani Solist: Dag Jensen 22.03.2013 Periyodik Konser 20.00 Şef: Orhan Şallıer Solist: Domenico Nordio 29.03.2013 Periyodik Konser 20.00 Şef: Charles Olivieri-Munroe 20.00 Solist: Ruşen Güneş-Aydal Sargutan İşgören 05.04.2013 Uluslar arası Koro Festivali 20.00 Ortak Konseri 12.04.2013 Periyodik Konser 20.00 Şef: Vladimir Altschuller Solist: Rahşan Apay 19.04.2013 Periyodik Konser 20.00 Şef: Wojciech Rodek Solist: Stefan Milenkovish 23.04.2013 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve 20.00 Çocuk Bayramı Konseri 26.04.2013 Ertuğrul Karamenderes’i Anma Konseri 20.00 Antalya Devlet Tiyatrosu - Antalya State Theatre Tarih - Date Oyun - Play Saat - Time 13.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 14.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 15.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 16.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 15.00- 20.00 (Çocuk Oyunu) 19.03.2013 Şahmeran Hikayesi 11.00 (Çocuk Oyunu) 20.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 21.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 22.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 23.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 15.00-20.00 (Çocuk Oyunu) 24.03.2013 Tıngır Mıngır Ülke 14.00 (Çocuk Oyunu) 26.03.2013 Tıngır Mıngır Ülke 14.00 (Çocuk Oyunu) 27.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 28.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 29.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 20.00 (Çocuk Oyunu) 30.03.2013 Yol Ter Gül (Ahi Evran) 15.00-20.00 (Çocuk Oyunu) 31.03.2013 Tıngır Mıngır Ülke 14.00 (Çocuk Oyunu) Antalya Devlet Opera ve Balesi - Antalya State Oprta And Ballet Tarih - Date Oyun - Play 14.03.2013 Macbeth (Opera) 15.03.2013 Haydi Çocuklar Operaya (Çocuk Oyunu) 16.03.2013 Macbeth (Opera) 18.03.2013 Şehitleri Anma Konseri 19.03.2013 Don Kişot (Bale) 20.03.2013 Uyuyan Güzel (Çocuk Oyunu) 21.03.2013 Lale Çılgınlığı (Opera)

148

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

Gösterim Yeri - Location AKM

AKM

AKM AKM AKM AKM

AKM

AKM AKM

Gösterim Yeri - Location Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi Haşim İşçan Kültür Merkezi ABT Sahnesi

Saat - Time 20.00 14.00

Gösterim Yeri - Location Opera Sahnesi Opera Sahnesi

16.00 20.00 20.00 14.00 20.00

Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi


23.03.2013 28.03.2013 30.03.2013 03.04.2013 04.04.2013 06.04.2013 09.04.2013 13.03.2013 14.04.2013 20.04.2013 22.04.2013 25.04.2013 26.03.2013 27.04.2013 29.04.2013 30.04.2013

Verdi Gecesi (Konser) Umut (Bale) La Traviata (Opera) Uyuyan Güzel (Çocuk Oyunu) Lale Çılgınlığı (Opera) Türküyem (Müzikal) Macbeth (Opera) Figaro’nun Düğünü (Opera) Çocuk Korosu ve Orkestrası Umut (Bale) Piyanolu Konser Hercules (Opera) Haydi Çocuklar Operaya (Çocuk Oyunu) Hercules (Opera) Bir Yaz Gecesi Rüyası (Bale) Türküyem (Müzikal)

Kepez Belediye Tiyatrosu - Kepez Munıcıpalıty Theatre Tarih - Date Oyun - Play 13.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 15.03.2013 Aspendos Güzeli 16.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 16.03.2013 Aspendos Güzeli 22.03.2013 Buzlar Çözülmeden 23.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 23.03.2013 Hacıyatmaz 27.03.2013 Aspendos Güzeli 29.03.2013 Yunus Emre Aşk Ateşi 30.03.2013 Nasrettin Hoca Barışa Maya 30.03.2013 Hacıyatmaz

20.00 20.00 16.00 14.00 20.00 20.00 16.00 16.00 18.00 16.00 20.00 20.00 14.00

Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Sahnesi Opera Sahnesi Konser Opera Sahnesi Opera Sahnesi

20.00 20.00 20.00

Opera Sahnesi Opera Sahnesi Opera Sahnesi

Saat - Time 13.30 20.00 11.00 20.00 20.00 11.00 20.00 20.00 20.00 11.00 20.00

Gösterim Yeri - Location Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi

Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu - Antalya Metropolitan Municipality Theatre Tarih - Date Oyun - Play Saat - Time 13.03.2013 Savaş ve Yoksulluk Günlerinde 20.00 Bir ‘Tebeşir Dairesi Öyküsü’ 15.03.2013 Fehim Paşa Konağı 20.00 16.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 16.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 Esrarengiz Macerası 21.03.2013 Vatan Kurtaran Şaban 20.00 22.03.2013 Fehim Paşa Konağı 20.00 23.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 23.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 Esrarengiz Macerası 27.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 27.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 Esrarengiz Macerası 29.03. 2013 İnadına Yaşamak 20.00 30.03.2013 Sihirli Oyun (Çocuk Oyunu) 14.00 30.03.2013 Heccav Yahut Şair Eşref’in 20.00 Esrarengiz Macerası

Gösterim Yeri - Location ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi ABT Sahnesi

Film Gösterimi - Film Showings Tarih - Date Oyun - Play Saat - Time Gösterim Yeri - Location 14.03.2013 Çocuk Filmleri Gösterimi 09.30 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Konser - Concerts Date Activity Time Location 11.03.2013 Antalya Türküleri Konseri 20.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi 31.03.2013 Kepez Çocuk Senfoni 18.00 Erdem Beyazıt Kültür Merkezi Orkestrası Konseri Sergi - Exhıbıtıon Date Activity 12.03.2013 - 19.03.2013 Piri Reis Haritaları Sergisi Erdem Beyazıt Kültür Merkezi 05.03.2013 – 14.03.2013 Deri Mozaik Sergisi Yeni Mahalle Semt Evi Konferans - Conference Date 18.03.2013

Activit Bir Destandır Çanakkale Konferansı

Location Erdem Beyazıt Kültür Merkezi

ANTALYA 149

Mart / Nisan - March / April 2013


INFO İtfaiye / Fire Department Acil Servis / Medical Emergency Service Trafik / Traffic Polis İmdat / Police Department Jandarma / Gendarmerie Orman Yangını / Forest Fires ANTALYA MERKEZ / CENTER Valilik / Governorship Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı / Deputy Governor for Tourism İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü / Provincial Culture & Tourism Directorate Antalya Büyükşehir Belediyesi / Antalya Metropolitan Municipality İl Emniyet Müdürlüğü / Provincial Security Directorate İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şubesi / Provincial Security Directorate Passport Department Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi / Antalya Training And Research Hospital Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) / Mediterranean Association of Touristic Hoteliers DHMİ Santral / Central AKSEKİ Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

110 112 154 155 156 177

(242) 243 97 91 (242) 243 97 98

(242) 249 50 00 (242) 345 41 00

(242) 227 96 00 (242) 249 44 00

(242) 321 59 26 (242) 330 30 30

(242) 678 10 21 (242) 678 10 08 (242) 678 22 28 (242) 678 10 25 (242) 678 10 29

(242) 426 30 52 (242) 426 30 49 (242) 426 26 77 (242) 426 30 32

ALANYA Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 512 57 17 (242) 513 21 11 (242) 511 23 12 (242) 513 10 09 (242) 513 48 41

ANTALYA

Mart / Nisan - March / April 2013

(242) 513 12 40 (242) 511 94 98 (242) 514 34 74

DEMRE Kaymakamlık / District Governorship Jandarma / Gendarmerie Sahil Güvenlik / Coast Guard Emniyet Amirliği / Security Chief Office Belediye / Municipality Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 871 53 53 (242) 871 51 89 (242) 874 42 28 (242) 871 42 21 (242) 871 50 51 (242) 872 16 10

DÖŞEMEALTI Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie

(242) 421 44 41 (242) 421 30 55 (242) 421 27 56 (242) 421 30 07

ELMALI Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 618 10 08 (242) 618 67 01 (242) 618 62 51 (242) 618 63 01 (242) 618 83 00

FİNİKE Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 855 10 05 (242) 855 13 92 (242) 855 10 21 (242) 855 10 07 (242) 855 20 00

GAZİPAŞA Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 572 28 84 (242) 572 10 13 (242) 572 50 14 (242) 572 10 15 (242) 572 15 62

GÜNDOĞMUŞ Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie

(242) 781 20 06 (242) 781 20 11 (242) 781 21 88 (242) 781 20 14

(242) 247 76 60

AKSU Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie

150

Turizm Danışma / Tourism Information Liman Başkanlığı / Port Authority Alanya Turistik İşletmeciler Derneği ALTİD / Alanya Touristic Hoteliers Association


İBRADI Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie

(242) 691 22 94 (242) 691 20 04 (242) 691 23 01 (242) 691 20 15

KAŞ Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital Kaş Turizm Danışma

(242) 836 10 04 (242) 836 10 99 (242) 836 10 24 (242) 871 51 89 (242) 836 32 15 (242) 836 12 38

KEMER Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital Liman Başkanlığı / Port Authority Turizm Danışma / Tourism Information

(242) 814 44 81 (242) 814 15 03 (242) 814 15 46 (242) 814 10 16 (242) 814 15 50 (242) 814 52 62 (242) 814 11 12

KEPEZ Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie

(242) 335 41 11 (242) 310 58 58 (242) 344 44 75 (242) 221 28 02

KONYAALTI Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie

(242) 229 94 90 (242) 245 55 00 (242) 229 63 81 (242) 238 22 07

KORKUTELİ Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 643 60 01 (242) 643 60 11 (242) 643 22 38 (242) 643 62 60 (242) 643 64 44

KUMLUCA Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 887 10 01 (242) 887 27 00 (242) 887 73 00 (242) 887 10 05 (242) 887 14 80

MANAVGAT Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital Turizm Danışma / Tourism Information

(242) 746 10 04 (242) 746 10 82 (242) 746 30 44 (242) 746 10 06 (242) 746 44 80 (242) 753 12 65

MURATPAŞA Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate

(242) 244 75 50 (242) 324 46 46 (242) 243 90 68

SERİK Kaymakamlık / District Governorship Belediye / Municipality İlçe Emniyet / District Security Directorate İlçe Jandarma / District Gendarmerie Devlet Hastanesi / State Hospital

(242) 722 10 04 (242) 722 19 70 (242) 722 10 88 (242) 722 10 08 (242) 722 13 40

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES Devlet Güzel Sanatlar Galerisi / State Fine Arts Gallery (242) 248 70 76 Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür ve Sanat Evi – Kütüphane / Metropolitan Municipality Atatürk Culture and Art House– Library (242) 243 15 43 Muratpaşa Belediyesi Aydın Kanza Sanat Galerisi / Muratpaşa Municipality Aydın Kanza Art Gallery (242) 248 48 93 AKM Sanat Galerisi / AKM Art Gallery (242) 238 54 44 Büyükşehir Belediyesi Karikatür Sokağı - Sanat Galerisi / Metropolitan Municipality Comics Street - Art Gallery (242) 249 54 00 Olbia Sanat Galerisi / Olbia Art Gallery (242) 310 21 92 ANSAN Sanat Galerisi / ANSAN Art Gallery (242) 248 00 08 Orkun - Ozan Sanat Galerisi / Orkun - Ozan Art Gallery (242) 248 38 52 Salih Yön Sanat Galerisi / Salih Yön Art Gallery (242) 313 19 13 2000 Plaza Sanat Galerisi/2000 Plaza Art Gallery (242) 312 48 69 Haşim İşcan Kültür Merkezi Sergi Salonu / Haşim İşcan Cultural Centre Exhibition Hall (242) 247 87 27 Büyükşehir Belediyesi Yenimahalle Semt Evi Sergi Salonu / Metropolitan Municipality Yenimahalle District House Exhibition Hall (242) 325 91 31 Antalya Müzesi Sergi Salonu / Antalya Museum Exhibition Hall (242) 238 56 88 AHK Sanat Galerisi / AHK Art Gallery (242) 316 53 00 Desti Sanat Galerisi / Desti Art Gallery (242) 311 40 82 Sezen Sanat Merkezi / Sezen Art Center (242) 322 77 23 Mimarlar Odası Sanat Galerisi / Chamber of Architects Art Gallery (242) 237 86 94 Fırçakeş Sanat Evi / Fırçakeş Art House (242) 247 62 37 Lara Sanatevi / Lara Art House (242) 248 87 70 Fuat Ali Koç Atölyesi / Fuat Ali Koç Workshop (242) 244 37 26 Tömer Sanat Galerisi / Tömer Art Gallery (242) 312 50 14 Bohem Sanat Galerisi / Bohemia Art Gallery (242) 243 84 77 MÜZELER VE ÖNERİLEN DİĞER GEZİ MEKANLARI Antalya Müzesi / Antalya Museum (242) 238 56 88 Alanya Müzesi / Alanya Museum (242) 513 12 28 Side Müzesi / Side Museum (242) 753 10 06 Atatürk Evi Müzesi / Museum of Atatürk’s House (242) 241 15 27 Suna İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi / Suna Inan Kıraç Kaleiçi Museum ( 242) 243 42 74 Minicity (242) 230 46 30 Elmalı Müzesi (242) 618 44 42 Alanya Atatürk Evi (242) 513 32 54 Oyuncak Müzesi (242) 248 49 33-34 Antalya Akvaryum (0242) 245 65 65 Kum Heykeller (Mayıs - Ekim Dönemi) / Sand Sculptures (May - October) ANTALYA 151

Mart / Nisan - March / April 2013


ANTALYA GUIDE

KEMER RESORT HOTEL Atatürk Bulvarı Kemer - ANTALYA Tel: +90 242 814 31 00 Faks: +90 242 814 55 30 info@kemerresort.com www.kemerresort.com

BEST WESTERN KHAN HOTEL Elmalı Mah. Kazım Özalp Cad. No: 55 ANTALYA Tel: +90 242 248 38 70 Faks: +90 242 248 42 97 info@khanhotel.com www.khanhotel.com

MIRACLE RESORT HOTEL Güzeloba Mevkii Tesisler Cad. No:174 Lara / ANTALYA Tel:+90 242 352 21 21 Faks:+90 242 352 21 11 info@miracleotel.com www.miracleotel.com

KAYI ŞİRKETLER GRUBU Kayı Plaza Güzeloba Mah. Ay-1 Sok.No: 1 Lara / ANTALYA Tel: +90 0242 310 88 00 Fax: +90 0242 310 88 24 info@kayıgroup.com.tr www.kayıgroup.com.tr

TÜRKİZ KEMER Yalı Cd. No:3 Kemer - ANTALYA Tel:+90 242 814 41 00 Faks:+ 90 242 814 28 33 info@turkiz.com.tr www.turkiz.com.tr

Antalya’da İklim

ANTALYA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ Antalya-Burdur Karayolu 26. Km Tel: +90 242 258 11 00 Pbx Faks: +90 242 258 11 04 akorsan@antalyaosb.org.tr www.antalyaosb.org.tr

OLYMPOS TELEFERİK Fajos A.Ş. Tahtalı 2365 m. Pk.96 Tekirova - Kemer 07995 ANTALYA Tel: +90 242 242 22 52 www.olymposteleferik.com

SEVGİ HASTANESİ Antalta Cd. Eski Side Kavşağı Manavgat - ANTALYA Tel: +90 242 746 55 99 Fax: +90 242 742 83 53 info@sevgihospital.com www.sevgihospital.com

ÖZEL MEMORIAL HASTANESİ Zafer Mahallesi Beyazıt Cd. No.91 Kepez / ANTALYA Tel: +90 242 444 7 888 www.memorial.com.tr

ÖZDİLEK ALIŞVERİŞ MERKEZİ Fabrikalar Mah. Fikri Erten Cd.No:2 Kepez - ANTALYA Tel : +90 242 334 33 99 Fax : +90 242 34 33 60 www.ozdilekpark.com

ADOPEN

Organize Sanayi Bölgesi 2. Etap ANTALYA Tel: 444 24 24 Fab. Tel: +90 242 258 18 00 www.adopen.com

Antalya ilinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak geçer. Yazın öğleden sonra meltem rüzgarı ile sahiller biraz serinler. Kış bol yağışlı geçer. Dağlara kar yağar. Antalya, sahilinde denize girilirken, dağlarında kayak yapılan dünyanın sayılı şehirlerinden biridir. Sıcaklığı -4.3°C ile 43.4°C arasında değişir. Kışın 10 dereceden aşağı soğuk çok nadirdir. Yağış ortalaması metrekareye 1070 milimetredir. Antalya’nın topraklarının % 60’ı ormanlıktır. Ormanı en çok olan illerimizden biridir. Çam ağaçları çoğunluktadır (Kızılçam ve karaçam). Kaş ve Elmalı arasında sedir ağaçları bulunur. 500 m aşağılarda makiler vardır. Makilerle çam ormanları arasında meşe ağaçları bulunur. Maki bölgesinde sarmaşık, defne, yemiş, sarıağaç, mersin ağacı, çitlembike çok rastlanır. Ayrıca lavanta, kekik, nane ve veronika gibi bitkiler bulunur. Ovalarda her türlü Akdeniz ürünleri yetişir.

ANTALYA KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 90 TL YURTDIŞI ABONELİK 270 TL

Tarih:

/

/ 20..........

AD,I SOYADI

ADIMA FATURA EDİNİZ ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

KURUMU

GÖREVİ

ADRESİ ŞEHİR

ÜLKE

E-MAIL

POSTA KODU

TELEFON

VERGİ DAİRESİ

FAX VERGİ NO

.........Yıllık abonelik bedeli olan............................TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod. 0731 Hesap No.10260253 RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Tic. Ltd. Şti. hesabına havale ettim. Not : Lütfen havale dekontunuzu doldurduğunuz abone formu ile birlikte aşağıdaki faks numarasına gönderiniz.

ABONE TELEFON

152

ANTALYA

(0232) 463 75 40

Mart / Nisan - March / April 2013

ABONE FAX

(0232) 421 92 24

E-MAİL

bilgi@renklikalem.com.tr


Coming soon... www.delphinhotel.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.