KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TO URISM MAGAZINE MART-NİSAN / MARCH-APRIL 2013 YIL / YEAR: 4 SAYI / EDITION: 21
KEMALPAŞA
İzmir’in Anadolu’ya açılan kapısı
EXPO 2020 yolunda İzmir’de sağlık turizmi
İzmir’s gateway to Anatolia Kemalpaşa
Health Tourism in Izmir en route to EXPO 2020
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
1
İmtiyaz Sahibi / Publisher on Behalf İZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü / Director of Culture and Tourism
Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Cengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
32
Provincial Directorate of Culture and Tourism
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial Department
Ali AKSAKAL İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Provincial Directorate of Culture and Tourism
Yayın Kurulu / Editorial Board Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial Board Doç. Dr. Gözde EMEKLİ Prof. Dr.Şadan GÖKOVALI - Prof. Dr. Füsun BAYKAL Deniz SİPAHİ - Hamdi TÜRKMEN - Sirel EKŞİ M. Kaan ERGE - Talat AYDİLEK - İsmail GÖÇMEN Güzfent DİLEMRE - Nalân MELEK Zeynep GÜVERCİN GÖÇMEN Mehmet İŞLER ETİK Başkanı Presedent of ETİK
Bülent TERCAN ETİK Başkan Yardımcısı
14 /
İzmir sağlıktaki dev kongreye hazır
İzmir is ready for the giant health congress
16 /
Berlin’de EXPO için güç birliği
20 /
İzmir EXPO sınavını başarıyla verdi
28 /
İzmir’de caz rüzgarı
Jazz in Izmir
32 /
İzmir kuklalarla şenleniyor
İzmir is jazzed up with marionettes
34 /
“Her alanda üstünlüğümüz var”
“We are superior in every aspect”
42 /
EXPO 2020 yolunda İzmir’de sağlık turizmi
Health Tourism in Izmir en route to EXPO 2020
48 /
Bir kaplıca yöresi ve su cenneti Çeşme
Uniting for EXPO in Berlin
İzmir passed the EXPO test with flying colors
Vice Presedent of ETİK
Danışma Kurulu / Consultative Board Başkan: Güman KIZILTAN Prof. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMUR Prof. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİ Özer MUMCU - Veysi ÖNCEL İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www. izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz. You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.
Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.
ISSN: 977-1309 2642 İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70 E-Posta: iktm35@kulturturizm.gov.tr www.izmirkulturturizm.gov.tr Yayın Türü: Yerel, iki aylık
2
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
A region of thermal springs and an aquatic paradise
42
58
128
58 /
İzmir’in Anadolu’ya açılan kapısı Kemalpaşa
İzmir’s gateway to Anatolia Kemalpaşa
76 /
“İzmir’i müzeler kenti yapmak istiyorum”
“I want to make Izmir a city of museums”
Yayın Koordinatörü Editorial Coordinator Derya ŞAHİN
88 /
Kent Konseyi’nden birlik çağrısı
City Council calls for unity
Muhabir / Interviewer Elif Işıl BAŞKAYA Onur ŞAN
92 /
Antik Ege’nin izleri İzmir Atatürk Lisesi’nde
Traces of ancient Aegean at İzmir Atatürk High School
Ajans Başkanı / Chairman Özer KESTANE
Grafik Tasarım / Graphic Design Rahşan AKSOY Neslihan EDİZ
REKLAM / ADVERTISING Reklam Direktörü Advertising Director Güliz İLGEN Reklam Koordinatörü Advertising Coordinator İrfan IŞIK Müşteri Temsilcisi Customer Represantative Selen SAĞSÖZ Yonca ANAR SAVAŞIR Derya ÇOLAK
Çeviri / Translation Roxanne YURCHAK
100 / “Limandan sonraki en büyük hazinemiz Kemeraltı”
“Kemeraltı is our biggest treasure after the port”
128 / Antik çağlardan günümüze bir zeytinyağı cenneti: Gödence
An olive oil paradise from the antique ages to the present: Gödence
134 / Gizemli ve gösterişli: Pekin
Mysterious and swanky: Beijing
RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti. 1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 (pbx) Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr bilgi@renklikalem.com.tr Baskı Yeri /Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.Şti 5627 Sk. No:37 Çamdibi-İZMİR Tel: 0232 433 33 55
Baskı Tarihi /Printing Date:
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
3
İzmir: The center of healthy living The trend of healthy living, which we can describe as getting away from everything that is in conf lict with human nature, is becoming widespread as the population of the world gets older. This new way of thinking effects all the aspects of our life from the places we work to the food we eat, to the clothes we wear, from the search for cheap and quality health services to our understanding of vacationing. People, who want to preserve their health while on vacation, prefer regions and countries that offer various alternatives in this area. Izmir is a very rich city in this regard. Izmir, where famous doctors like Hippocrates and Galenos were raised and which houses Asklepion, the most important healing center of the antique age, has an immense potential in health tourism with its thermal hot springs, healthy cuisine, climate and modern health facilities. Our city, which is one of the candidates to host EXPO 2020 with the theme “New Roads for a Better World/Health for Everyone”, is reintroducing this potential to the world with its candidacy campaign.
4
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
In the 21st issue of the Izmir Culture and Tourism Magazine, we prepared a special dossier about the city’s health tourism assets and the ongoing projects regarding this type of tourism. We also evaluated the latest development regarding our EXPO 2020 with Governor Cahit Kıraç in this issue which was supported with articles from The Ministry of Health’s Health Tourism Office Director Dursun Aydın, Prof. Dr. Zeki Karagülle and Doc. Dr. Gözde Emekli. We introduced the developing borough of Kemalpaşa, İzmir’s gateway to Anatolia and spoke to Konak Chief Magistrate Hakan Tartan and opinion leaders Uğur Yüce and Güman Kızıltan about tourism in Izmir. While we are introducing our city’s cultural and touristic potential to the world, we will continue to open our pages to the opinion leaders of Izmir to increase urban awareness. We thank all our contributors and sponsors. Abdülaziz EDİZ Director of Culture and Tourism
Sağlıklı yaşam merkezi İzmir “İnsan doğasına ters olan her şeyden uzaklaşma” olarak tanımlayabileceğimiz “sağlıklı yaşam” trendi, yaşlanan dünya nüfusuyla birlikte giderek yayılıyor. Bu düşünce evlerimizden iş yerlerimize, yediğimiz yemekten giydiğimiz kıyafete, en ucuz ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşma arayışımızdan tatil anlayışımıza kadar yaşamımızın her alanına etki ediyor. Tatil yaparken sağlığını da korumak isteyenler, tercihini bu alanda farklı alternatif ler sunan ülke ve bölgelerden yana kullanıyor. İzmir bu açıdan oldukça zengin bir kent. Hipokrat ve Galenos gibi zamanın en ünlü hekimlerinin yetiştiği, antik dönemin en kutsal tedavi merkezi Asklepion’a ev sahipliği yapan İzmir, asırlardır şifa dağıtan termal su kaynakları, sağlıklı mutfağı, her türlü sportif aktiviteye imkân tanıyan elverişli iklimi ve modern sağlık kuruluşları ile sağlık turizmi alanında büyük bir potansiyele sahip. “Daha iyi bir dünya için yeni yollar / Herkes için sağlık” temasıyla EXPO 2020’ye aday olan kentimiz, bu vesileyle sahip olduğu potansiyeli tüm dünyaya bir kez daha duyuruyor.
İzmir Kültür ve Turizm Dergisi olarak biz de 21’inci sayımızda sağlık turizmi alanındaki değerlerimiz ve bu konuda yürütülen çalışmaları sizlere aktarmak adına özel bir dosya hazırladık. Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanı Dursun Aydın, Prof. Dr. Zeki Karagülle ve Doç. Dr. Gözde Emekli’nin yazılarıyla destek olduğu dergimizin bu sayısında ayrıca İzmir Valisi Sayın Cahit Kıraç ile EXPO 2020 sürecinde gelinen noktayı değerlendirdik. İzmir’in Anadolu’ya açılan kapısı Kemalpaşa’yı kültür ve turizm değerleriyle tanıttığımız dergimizde ayrıca Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, kentin kanaat önderleri Uğur Yüce ve Güman Kızıltan ile İzmir turizmini konuştuk. İzmir Kültür ve Turizm Dergisi olarak kentimizin kültür ve turizm potansiyelini dünya kamuoyuna tanıtırken, kentlilik bilinci oluşturma yönünde sayfalarımızı İzmir kanaat önderlerine açmaya devam edeceğiz. Katkı ve destek verenlere teşekkür ediyoruz. Abdülaziz EDİZ İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
5
Güncel / Actual
Dramalılar Köşkü kent müzesi olacak
Bornova Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan ve geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Dramalılar Köşkü, Bornova Kent Müzesi olarak hizmet verecek. TürkYunan dostluğunun güzel bir örneğinin yaşandığı açılışa, Yunanistan’ın Drama kenti Belediye Başkanı Kyriakos M. Charakidis de katılırken, etkinlikte Dramalı müzisyenlerin müzikleri eşliğinde halaylar çekildi. 100 yıla yakın Yunan, 100 yıla yakın da Türk bir ailenin yaşadığı Dramalılar Köşkü olarak bilinen tarihi yapının son sakinlerinden 94 yaşındaki Fatma Kadaster’in de katıldığı buluşmada Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır ve Drama Belediye Başkanı Kyriakos M. Charakidis, iki halkın birbirine olan benzerliğine ve yakınlığına dikkat çekti.
Dramalılar Mansion will be a town museum
Dramalılar Mansion, which was restored by Bornova Municipality and opened recently, will serve as the Bornova Town Museum. An excellent display of TurkishGreek friendship was dominant during the opening ceremony which was also attended by Drama chief magistrate Kyriakos M. Charakidis. The opening ceremony at the mansion, where a Greek family lived for 100 years and a Turkish family lived for the same duration, was also attended by the last owner of the mansion, 94 year old Fatma Kadaster. Bornova chief magistrate Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır and Drama B Drama chief magistrate Kyriakos M. Charakidis, pointed out to the similarities between the two societies.
Turizm sezonu açılıyor
İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 37’nci Turizm Haftası ve Turizm Sezonu açılışını kutlamaya hazırlanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 15-22 Nisan tarihleri arasında, sektör ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, çeşitli etkinliklerle kutlanacak olan Turizm Haftası’nın açılış töreni Foça’da yapılacak Toplumda turizm bilincini geliştirmek, iç turizmi canlandırmak, halkın turizm hareketlerine katılmasını sağlamak, turizm ve kültür değerlerini tanıtmak ve turizmi geliştirmek amacıyla kutlanan hafta süresince; üniversiteler işbirliğiyle panel ve konferanslar, ilköğretim okullarına yönelik müze gezileri, deniz ürünleri temalı yemek yarışması, doğa yürüyüşü, dağ tırmanışı ve geleneksel hale gelen İzmir Turizm Ödülleri töreni gerçekleştirilecek.
Tourism season begins
The Izmir City Culture and Tourism Directorate is getting ready to celebrate the 37th Tourism Week and Season Opening. The opening ceremony of Tourism Week, which will take place on April 15-22, 2013 with the participation of representatives from the sector and nongovernmental organizations, will be held in Foça. During the weeklong festival, which is being organized to increase awareness for tourism, revitalize domestic tourism, advertise touristic and cultural assets and improve tourism, panel and conferences by universities, museum trip for elementary schools, a sea food dishes competition, hiking, mountain climbing and the traditional Izmir Tourism Awards will be organized. 6
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
7
Güncel / Actual
Gelinlik Fuarı büyüledi
Türk gelinlik sektörünün tek ihtisas fuarı ve Avrupa’nın en büyük üçüncü fuarı olarak gösterilen IF Wedding Fashion İzmir – Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, yedinci kez sektörü biraraya getirdi. Fuar kapsamında düzenlenen defileler, bu yılın gelinlik ve abiye giyim modasını vitrinlerden önce podyuma taşıdı. Karma firma defileleri, fuar süresince ziyaretçilere moda şöleni yaşattı. Bu yıl yedincisi düzenlenen fuarı, 74 il ve 79 ülkeden, 2 bin 774’ü yabancı, toplam 18 bin 366 profesyonel kişi ziyaret etti. En çok ziyaretçi Suudi Arabistan’dan gelirken onu Almanya, Suriye, İran, İtalya ve Libya izledi. 25’i yabancı 187 firmanın katıldığı fuarda gelinlik, damatlık, abiye giyim ve aksesuarları sergilendi.
The Bridal Fair was a big success
IF Wedding Fashion İzmir – Bridal Gown and Smart Dress Fair, the only professional bridal wear fair in Turkey and the third biggest fair in Europe, was the meeting place of the sector for the 7th time this year. Fashion shows which were organized during the fair conveyed this year’s bridal fashion to the runways before the shops. Fashions shows were the highlight of the organization for fashion enthusiasts. 18, 366 sector professionals from 74 cities and 79 countries visited the fair this year. The majority of the visitors came from Saudi Arabia, followed by Germany, Syria, Iran, Italy and Lebanon. Bridal gowns, suits for grooms, smart dress and accessories were advertised at the fair which 187, 25 of them foreign, companies attended.
İzmir Körfezi rengârenk
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir Körfezi’ni temizleme çalışmaları sürüyor. Yapılan çalışmalar kapsamında iç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında ciddi artış olduğu gözlendi. Körfez’in eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğalırken, denizyıldızları, deniztavşanları, süngerler ve deniz çayırları ile mercanlar ve anemonlar, oksijen miktarı artan deniz dibinde rengârenk bir görüntü oluşturdu. DEÜ tarafından gerçekleştirilen “Büyük Kanal Projesi’nin İzmir Körfezi Denizel Ortamında Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik ve Mikrobiyolojik Etki ve Sonuçlarının İzlenmesi” başlıklı çalışma kapsamında hazırlanan 2012 yılı raporunda, Körfez’in su kalitesinde büyük bir iyileşme yaşandığı ve buna bağlı olarak da denizdeki biyolojik çeşitliliğin ve popülasyonun giderek arttığı açıklandı.
İzmir Bay is now very colorful
The İzmir Metropolitan Municiaplity continued to clean Izmir Bay. After oxygen levels increased thanks to latest efforts, a serious increase in species was recorded. While the number of the bay’s past favorites red mullet, seabream and shrimp increased starfish, sea slugs, sponges, corals and windf lowers created a colorful sight at the bottom of the sea. In the 2012 report that was created after a project called “The Chemical, Biological and Microbiological Effects of the Big Channel Project on the Izmir Bay Sea” by the Dokuz Eylül University, it was stated that the quality of the water in the bay had increased exponentially and that the population of species and biological diversity was increasing accordingly.
8
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
9
Güncel / Actual
Alman turizm elçilerine İzmir tanıtıldı
İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Denizli Umut Termal Tesisleri ortak organizasyonu ile Denizli ve Afyon’un ardından İzmir’e gelen Alman turizm elçilerini ağırladı.İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz öncülüğünde kentteki özel hastane ve termal tesislerin yetkililerinin de katılımıyla gerçekleştirilen tanıtım toplantısında, İzmir’in doğal ve kültürel varlıkları ile inanç turizmi, sağlık turizmi ve bunun genel turizm potansiyelindeki yeri hakkında bilgiler verildi. Toplantıda, İzmir’in bir çok turizm dalında sahip olduğu değerlerin altı çizilerek; antik çağın ilk sağlık merkezlerinden biri olan ‘Asklepion’un da Bergama’da kurulduğu ve İzmir’in sağlık sektörünün gelişmesinde önemli bir yere sahip olduğu vurgulandı. İzmir’de gerçekleştirilen sağlık operasyonları, termal otellerde tedavi edilen hastalıklar, suyun kimyasal değerleri, gerçekleştirilen terapiler ve Balçova, Çeşme, Seferihisar, Bergama ve Dikili gibi termal bölgelerdeki yatak kapasiteleri ile ileriye dönük sürdürülebilir turizm stratejilerinin konuşulduğu toplantıda EXPO 2020 adayı olan İzmir’in sloganlarından biri olan ‘Herkes için Sağlık’ temasına da dikkat çekildi.
Izmir was advertised to German tourism ambassadors
The Izmir Culture and Tourism Directorate welcomed German tourism ambassadors with a joint organization by the Ministry of Culture and Tourism and Denizli Umut Thermal Facilities after the group toured Denizli and Afyon. During the introductory meeting, headed by Izmir Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz and attended by the representatives of private hospitals and thermal facilities in Izmir, guests were introduced to the potential of Izmir in nature, cultural, religious and health tourism. During the meeting, all the touristic assets of Izmir were highlighted and guests were reminded that Asklepion, one of the first health centers in the antique age was built in Bergama and that Izmir was instrumental in the development of the health sector. During the meeting where the health activities conducted in Izmir, treatments available in thermal hotels, the chemical compositions of the water, available therapies, bed capacities in thermal regions such as Balçova, Çeşme, Seferihisar, Bergama and Dikili, and sustainable tourism strategies were discussed, one of Izmir’s slogans for EXPO 2020, “Health for Everyone” was repeatedly mentioned.
EXPO 2020’ye özel İzmir lezzetleri
İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Ege Üniversitesi işbirliği, İzmir İl Özel İdare desteği ile EXPO çerçevesinde hazırlanacak olan “İzmir Mutfağı Kitabı” ile ilgili ilk adım atıldı.Hazırlanacak olan yemek kitabı hakkında düzenlenen ilk toplantının ev sahipliğini Ege Üniversitesi yaptı. Yapılan toplantının proje grubunda İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Ege Üniversitesi, Şifa Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ekonomi Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden öğretim üyelerinin yanı sıra İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz ve halk kültürü uzmanları, Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, Gazeteci Nedim Atilla, araştırmacılar Yaşar Ürük, Aybala Yentürk ve Burçin Kipman yer aldı. Toplantının açılış konuşmasını Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Semih Ötleş yaptı. Konuşmasında bu oluşum içinde yer almaktan büyük haz ve mutluluk duyduğundan bahseden Prof. Dr. Ötleş “Ege Üniversitesi daima kültürel ve bilimsel olayların içince olmuş ve olmaya da devam edecektir” şeklinde konuştu.
Traditional Izmir dishes for EXPO 2020
Works for the production of the Izmir Cuisine Book, which will be prepared jointly by İzmir City Culture and Tourism Directorate and Ege University, sponsored by the Izmir City Special Management, have begun. The first meeting regarding the publication of the book was hosted by Ege University. The project group for the meeting included academy members from İzmir City Culture and Tourism Directorate, Ege University, Şifa University, Dokuz Eylül University, Economy University, and Çanakkale Onsekiz Mart University, experts from Directorate of Culture and Tourism Abdülaziz Ediz and folk culture expert, the president of the Turkish Restaurateurs and Pasty Chefs Federation Aykut Yenice, journalist Nedim Atilla, and researchers Yaşar Ürük, Aybala Yentürk and Burçin Kipman. The meeting began with a speech by Prof. Dr. Semih Ötleş, Vice chancellor of Ege University. Prof. Dr. Ötleş, who stated that he was very happy to be a part of this project, said, “Ege University has always participated in cultural and scientific activities and it will continue this tradition.” 10
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
11
Güncel / Actual
İskender’in mirası sağlamlaştırılıyor
Makedonya Kralı Büyük İskender’in inşa ettirdiği Kadifekale surları ile Namazgah Mahallesi’nde bulunan kentin önemli tarihi eserlerinden Emir Sultan Türbesi ve çevresindeki restorasyon çalışmaları devam ediyor. Kadifakele’de uzman bir ekibin yürüttüğü proje kapsamında bin 120 metre sur duvarı, 18 adet kule ve 5 adet destek duvarında sağlamlaştırma ve temizleme, bin 420 metrelik koruma duvarında da onarım ve tamamlama çalışmaları yapılıyor. Kadifekale surlarının onarılarak sağlamlaştırılması ve temizlenme çalışmalarının yaklaşık 2 yılda tamamlanması öngörülüyor. Emir Sultan Türbesi’ndeki çalışmalar kapsamında ise, türbenin kubbe bölümü orijinaline uygun olarak düzenlendi ve bahçe bölümünde bulunan ana girişteki eklenti duvarlar kaldırıldı. Dergah yapısında eksik olan duvarlar tamamlanırken, dergah ve misafirhane bölümlerinin sıva işlemleriyle çatısı bitirildi.
Alexander’s legacy is being strengthened
Restorations continue at the walls of Kadifekale, built by Alexander the Great and the Emir Sultan Mausoleum, one of the most important historical sites in the city. During the project carried out by an expert team in Kadifekale, the 1120 meters castle wall, 18 towers and 5 support walls are being strengthened and cleaned and the 1420 meters protective wall is being fixed. The renovations will be completed in two years. During the project regarding the Emir Sultan Mausoleum, the dome of the mausoleum was reconstructed in accordance to its original state and the additional walls at entrance of the garden were removed. While the missing walls of the dervish lodge were completed, the roofs of the lodge and guest quarters were plastered.
Aşk ve sanat dolu bir hayat sahnede
Modern Dans Lab, Müzeyyen Senar’ın aşk ve sanat dolu hayatını izleyicilerle buluşturmaya devam ediyor. Kültür Bakanlığı ve Karşıyaka Ege Sanat Merkezi’nin destekleri, kızı Feraye Işıl’ın da izinleriyle hazırlanan “Müzeyyen” adlı modern dans eserinin librettosu Arzu Söğüt’e, koreografisi Başak Güneş ve Fırat Neziroğlu’na, kostüm-dekor tasarımı Ayten Huzur Öğütçü’ye ve müzik tasarımı Fırat Tosun’a ait. “Müzeyyen” adlı eserin yönetmenliğini ise Fırat Neziroğlu yapıyor. Efsane Hanım Sema Moritz’in eşsiz sesi, Şirin Pancaroğlu’nun büyülü arpı ve Ünol Büyükgönenç’in yürekleri titreten yorumu da topluluk dansçılarına eşlik ediyor. Temeli 2011 yılında Fırat Neziroğlu’nun önderliğinde atılan ve İzmir’in ilk özel modern dans topluluğu olan Modern Dans Lab, hayatlarının bir döneminde dans etmiş ya da hiç dans etmemiş amatör dansçılardan oluşuyor. “Müzeyyen” 15-20-22 Mart 2013 saat 20.30’da Karşıyaka Ege Sanat Merkezi’nde izlenebilir.
A life filled with love and art
The Modern Dance Lab continues to stage Müzeyyen Senar’s life filled with love and art. The libretto of the modern dance performance called Müzeyyen”, which is sponsored by the Ministry of Culture and Tourism and the Karşıyaka Ege Art Center, is by Arzu Söğüt, choreography by Başak Güneş and Fırat Neziroğlu, costume design by Ayten Huzur Öğütçü and music by Fırat Tosun. The performance is directed by Fırat Neziroğlu. During this performance, the dance troop is accompanied by Sema Moritz on vocals, Şirin Pancaroğlu on harp and Ünol Büyükgönenç on vocals. “Müzeyyen” on March 15-20-22, 2013 at 20.30 at Karşıyaka Ege Art Center. 12
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Kızılcan’dan hamam ritüeli sergisi
Uluslararası sanat camiasında önemli bir yeri olan ve yurtdışında fahri doktora ünvanları verilerek onurlandırılan, Türkiye’de ise bütün Güzel Sanatlar Fakülteleri tarafından duayen hoca olarak benimsenen seramik sanatçısı Tüzüm Kızılcan, Kedi Kültür ve Sanat Merkezi’nde ‘Hamam Tası’ seramik sergisi ile sanatseverlerin ilgi odağı oldu. Geleneksel hamam anlayışını eserlerine yansıtan sanatçı, “Sırmalı peşkirlere, gelin hamamlarına göndermelerle hamam ritüelini günümüze taşımaya çalıştım. Porselenin özelliklerinin anlatımda bana yardımcı olacağını düşündüğüm için ünlü Herent porselen malzemesini kullandım” dedi. Kızılcan, sergisinin Macaristan- Budapeşte’deki Galeri 1’de açılan sergisinin devamı niteliğinde olduğunu ve Avrupalılara bir Osmanlı Türk olarak bellek tazelemesi yaptığını belirtti.
The bath ritual exhibition by Kızılcan
Ceramic artist Tüzüm Kızılcan, who is an internationally recognized artist honored with multiple honorary doctorates and known as the doyen of teachers, is receiving attention from art enthusiasts with his exhibition called “The Hamam Bowl” at the Kedi Culture and Art Center. The artist, who ref lected the traditional Turkish bath culture to his artworks, said, “I tried to project the bath ritual with gold embroidered towels and bridal baths. I used the famous Herent porcelain material because I thought porcelain was the best material to help me with this presentation.” Kızılcan stated that this exhibition was the follow up to his exhibition at Gallery One in Budapest and added that he had refreshed the memories of Europeans as an Ottoman Turk.
Köşebaşı artık İzmir’de
Dünyanın önde gelen seyahat rehberlerinden Zagat Survey tarafından ‘kaçırılmaz’, ‘modern’ ve ‘yerel favori’ olarak tanımlanan, Conde Nast Traveler dergisinin dünyanın en iyi 50 restoranı arasında gösterdiği, Hürriyet, CNBC-e Business ve Time Dergileri tarafından en iyi ocakbaşı restoranı olarak adını duyuran Köşebaşı artık İzmir’de. Türkiye çapında 22 şube ile hizmet veren Köşebaşı, lezzet zincirine en yeni halka olarak İzmir’in sosyal hayatının odak noktası Kordon’u ekledi. Merkezi konumu ile kolayca ulaşabilen Köşebaşı Kordon, öğle saatlerinde iş ve alışveriş molalarına lezzetli alternatif menüler sunuyor. Akşam saatlerinde ise ferah bahçesinde ya da ocakbaşında, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerini en özenli şekilde misafirlerine sunuyor. Pastırmalı humus, soslu patlıcan, abaganuş, çiğ köfte, terbiyeli şiş, dana şaşlık ve yüzde yüz bıçak kıymasıyla hazırlanan Tarsusi başta olmak üzere Köşebaşı lezzetleri, İzmirlilerle buluşmayı bekliyor.
Köşebaşı is now in Izmir
Köşebaşı, which described as modern and must see by Zagat Survey, one of the world’s most important travel guides, named one of the 50 best restaurants in the world by Conde Nast Traveler magazine, and called the best kebab restaurant by Hürriyet, CNBC-e Business and Time magazines, has now opened a new branch in Izmir. Köşebaşı, which has 22 branches in Turkey, has opened its latest branch in Kordon, the focal point of the city’s social life. Köşebaşı Kordon, which is easily accessible thanks to its location, offers alternative menus for lunch and offers meat and other traditional Turkish dishes in its spacious garden or by the barbeque. Dishes, which include humus with pastrami, eggplant with sauce, abaganuş, çiğ köfte, treated shish kebab and Tarsusi, made with 100% minced veal, are waiting to be served to the people of Izmir. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
13
Güncel / Actual
İzmir sağlıktaki dev kongreye hazır Dünyada ilk defa İzmir’de gerçekleştirilecek olan “Dünya Sağlık ve 3’üncü Yaş Turizmi Kongresi, ulusal ve uluslararası tüm sağlık ve turizm camiasını, kamu kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiriyor. Bin katılımcının beklendiği kongreye 54 ülkenin sağlık bakanları da davet edildi.
İzmir is ready for the giant health congress The World Health and 3rd Age Tourism Congress, which will be organized for the first time in the world in Izmir, will unite the national and international health and tourism sector, public authorities, the private sector and nongovernmental organizations. The Ministers of health from 54 countries were invited to the congress which is expected to attract 1000 participants.
D
ünya Sağlık ve 3’üncü Yaş Turizmi Kongresi, İzmir Sağlık Turizmi Derneği tarafından, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı himayesinde, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi işbirliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekleri ile 19–23 Nisan 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Türkiye’nin ve İzmir’in sağlık turizmi ile üçüncü yaş turizmi alanında, bölgesinde cazibe merkezi olduğu vurgusunun yapılacağı, toplumda ve dünyada farkındalık yaratılması amacını taşıyan Dünya Sağlık ve 3’üncü Yaş Turizmi Kongresi’nin teması; “Uluslararası Politikalar, Sağlıkta Küreselleşme ve Akreditasyon, Yatırım Alanları, Küresel İşbirliği, Teknoloji, İletişim ve Sosyal Medya.”
Kongre İzmir ve Türkiye için çok önemli
Kongre Genel Koordinatörü Özlem 14
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
T
he World Health and 3rd Age Tourism Congress will be organized in Izmir by the Izmir Health Tourism Association, the Ministry of Family and Social Politics, İzmir Katip Çelebi University, and with support from the Ministry of Culture and Tourism, the Ministry of Health and the Ministry of Technology on April 19–23, 2013. Theme of the congress, where Turkey and Izmir will be advertised as hot destinations in health tourism and 3rd year tourism, is International Policies, Globalization in Health and Accreditation, Investment Aras, Global cooperation, Technology, Communication and Social Media.
The congress is very important for Izmir and Turkey
Özlem Karakış, the General Coordinator of the congress, stated that Turkey aimed to be a leader in health tourism, the future of tourism as per the country’s
Karakış, Türkiye’nin 2010 – 2014 stratejik eylem planı ve 2023 sağlık vizyonunda belirtildiği üzere, sağlık alanında bölgesinde cazibe merkezi olma ve geleceğin hizmet şekli olan sağlık turizminde de lider konuma gelmeyi amaç edindiğini anımsattı. Sağlık turizmi ve üçüncü yaş turizminde hedef lerinin politikalar, deneyimler ve yeni arayışlar geliştirmek, yerleştirmek olduğuna işaret eden Karakış, “Bunun yanı sıra ulusal ve uluslararası tüm paydaşları bir araya getirerek planlama, uygulama, izleme, değerlendirme ve deneyimleri paylaşmak, girişimci ve yatırımcılara yeni imkânlar oluşturmak, bu alanda farkındalık yaratmak, bu farkındalığın işleyişinin bir parçası haline gelmesine destek vermek ve ‘sağlık turizminde lider ülke Türkiye’ amacına doğru ilerlemektir” şeklinde konuştu. Özlem Karakış, küreselleşen dünyada sağlık turizminin çeşitlenmeye, büyümeye ve önemli bir alternatif turizm olmaya doğru hızla ilerlediğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü; “Ülke ekonomisine, tanıtımına ve yeni istihdam alanlarının oluşmasına sağlayacağı yüksek katkı ve bunun uzun vadede sürdürülebilme potansiyeli nedeniyle sağlık turizmi stratejik öneme sahip bir sektör niteliğindedir. Toplumların nüfuslarının yaş yapısı, turizm talebini etkileyen önemli faktörlerden birisidir. Son yıllarda 55 yaş üstü grubunu kapsayan ve üçüncü yaş turizmi olarak bilinen olgu, turist çeken ülkelerin ve işletmecilerin önemle üzerinde durduğu bir pazar sekmendi durumuna gelmektedir. Üçüncü yaş grubu, büyüyen bu pazarı temsil etmektedir. Aynı zamanda pazarın zaman esnekliğine sahip olması, mevsimsel talep dalgalanmalarından muzdarip olan turizm sektörü için çekici yönünü oluşturmaktadır. Yüzyıllar boyu değişik kültür ve dinlerin yaşam merkezi olmuş, Avrupa ve Asya’nın doğal köprüsü, ülkemizin EXPO 2020’ye aday şehri İzmir’de dünyaca önemli davetli konuşmacıların yanı sıra, uydu sempozyumlar, forumlar, toplantılar ve benzer yeniliklerle zenginleşecek bir kongre tasarlanmıştır.”
2023 health vision and 2010-2104 strategic action plan. Karakış, who pointed out that their target in health tourism and third age tourism was to develop and implement new policies, experiences and ideas, said, “In addition, our aim is to share our plans, applications and experiences with all the national and international parties, present new opportunities to entrepreneurs and investors, create awareness in this field, supporting the implementation of these new investments and head towards a Turkey that is the leader in the health tourism sector” Özlem Karakış, who stresses that health tourism was quickly becoming an important alternative tourism activity in the global world by diversifying and improving, continued; “Health tourism is a sector with a strategic importance since it contributes to a country’s econ-
omy, advertising and employment numbers and its sustainable nature. The age structure of societies is one of the most important factors that effects demand in tourism. In recent years, the notion that is described as 3rd age tourism which consists of people with 55 or higher ages has become an important market that tourism professionals are concentrating on. This age group represents this growing market. The fact that the market has period f lexibility makes the group all the more attractive for the sector which is stricken by seasonal f luctuations. We have organized a congress in that will include keynote speakers, important guests, satellite symposiums, forums, meetings and other similar activities in our city of Izmir, which has been home to many different cultures and religions, the natural bridge between Asia and Europe.” İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
15
Güncel / Actual
Berlin’de EXPO için güç birliği İzmir, ITB Berlin Turizm Fuarı’na bakanlar, turizmciler ve yerel yöneticilerin de aralarında bulunduğu etkin bir lobi ile katıldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “İnşallah bu kez tüm gücümüzü kullanarak EXPO’yu İzmir’e getireceğiz” dedi.
Uniting for EXPO in Berlin İzmir attended the ITB Berlin Tourism Fair with a string lobby that included ministers, tourism professionals and local authorities. Deputy Prime Minister Bülent Arınç said, “I hope that we will bring EXPO to Izmir by doing everything in our power”
16
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
T
urizm sektöründe dünyanın en önemli fuarı olarak gösterilen Uluslararası Turizm Borsası (ITB) Berlin Turizm Fuarı, dünya turizmcilerine kapılarını 47’inci kez açtı. Bu yıl Endonezya’nın konuk ülke olduğu fuara, 190 ülke, 10 bin 644 katılımcı, 113 bin turizm profesyoneli ve 60 bin ziyaretçiyle 94 ülkeden 7 bin gazeteci katılım gösterdi. Global seyahat endüstrisinin, trendlerin, turizmle ilgili son gelişmelerin izlendiği, sektörü bir araya getiren fuara Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de katıldı. Türkiye fuarda, 3 bin 79 metrekarelik alanda 105 stand ve 122 katılımcıyla temsil edildi. ITB Berlin’de İzmir’in EXPO adaylığına ilişkin olarak özel bir tanıtım da gerçekleştirildi.Resmi yetkililerin, turizmcilerin ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin, EXPO’nun İzmir’e gelmesi için yaptıkları güç birliği fuara damgasını vurdu. Berlin’de İzmir’in yanı sıra ayrı bir stand ile EXPO 2020 için tanıtım da yapıldı. Karşıyaka ve Konak Belediyeleri de bu tanıtıma yerel yönetim olarak destek verdi.
Arınç: “EXPO’nun arkasındayız”
ITB’de konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Tüm gücümüzü kullanarak EXPO’yu İzmir’e getirmeye çalışacağız” derken, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ise, Türkiye’nin turizmi tüm yıla yayabilmesinin önemine dikkat çekti ve bu doğrultuda alternatif turizm olanaklarının tanıtımına öncelik verdiklerini ifade etti. Bakan Çelik, Türk standının açılışının ardından standları gezerek katılımcılar ve ziyaretçilerle sohbet etti. Fuarda alanlarında isim yapmış çok sayıda tur operatörü ve turizm şirketiyle görüşmeler gerçekleştirdi. EXPO’nun tanıtımının yapıldığı İzmir standına Başbakan Yardımcısı
ITB Berlin’de İzmir’in EXPO adaylığına ilişkin olarak özel bir tanıtım gerçekleştirildi.
A special advertising campaign regarding Izmir’s EXPO candidacy was initiated in Berlin.
I
TB Berlin, considered the most important tourism fair in the world, was organized for the 47th time. 190 countries, 10, 644 participants, 113 thousand tourism professionals, 60 thousand visitors and 7000 journalists from 94 countries attended the fair where Indonesia was the guest country. The fair, where global trends and latest developments in tourism were observed, was also attended by Deputy Prime Minister Bülent Arınç and the Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik. Turkey was represented by 105 stands on a 3,079 square meter area and 122 participants. A special advertising campaign re-
garding Izmir’s EXPO candidacy was initiated in Berlin. The united effort of local authorities, tourism professionals and nongovernmental organizations for Izmir’s EXPO candidacy made its mark on the fair. A separate advertising for EXPO 2020 was established with a stand at the fair. The municipalities of Karşıyaka and Konak supported the advertising as local authorities.
Arınç: “We are supporting EXPO”
Deputy Prime Minister Bülent Arınç, who spoke at the fair, said, “I hope that we will bring EXPO to Izmir by doing everything in our power” and the Minister of Culture İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
17
Bülent Arınç’ın yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Kuşadası Belediye Başkanı Esat Altıngün, ETİK Başkanı Mehmet İşler, ÇEŞTOB Başkanı Veysi Öncel gibi isimler katıldı.
Tartan: “Turizm pastasından aldığımız pay yeterli değil”
Fuarda değerlendirmelerde bulunan Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, İzmir’in tanıtımının iyi yapılması halinde önünün açık olduğunu belirterek şunları söyledi: “Turizmciler, sektör temsilcileri İzmir için her şeyi yapıyorlar. Ancak turizm pastasından aldığımız pay yeterli değil. Bu pastayı devlet, turizmciler ve yerel yöneticiler el birliği ile ileri bir noktaya taşıyacak. Bu anlamda dünya çapındaki turizm fuarları 18
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
önemli bir tanıtma fırsatı oluyor. İzmir olarak bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda EXPO için de el birliği içinde gerekli tanıtım çalışmaları yapılıyor. Turizm sektörünün değerli temsilcilerine katkıları nedeniyle teşekkür ediyorum.”
İşler: “Turist sayısının artmasında etkili olacak”
Berlin’deki etkinlikte turizmin nabzının attığı, trendlerin, yeniliklerin sergilendiğini belirten ETİK Yönetim Kurulu Başkanı, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler ise, “Dünyanın en büyük turizm ve seyahat fuarı organizasyonu ITB Berlin, Türkiye’ye 2013’te gelecek turist sayısının artmasında büyük rol oynayacak. Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısının yüzde 15,82’sine tekabül eden Almanya pazarında 5 gün
Türkiye, Uluslararası Turizm Borsası
(ITB) Fuarı’nda, hazırladığı stand ile “Avrupa’nın
En İyisi” seçildi.
Turkey was named Europe’s Best with the stand it set up
at the International Tourism Stock
Exchange Fair.
süren fuar boyunca, EXPO 2020’yi kazanacak aday şehrin belli olacağı Kasım 2013 öncesi dünyanın en büyük turizm borsasında İzmir’i temsil ettik. İzmir bu fuarda tek yürek olup, hedefe kitlenmiş durumda. Bu kadar yoğun ilginin olduğu bir sektörde, başarı biz istemesek de gelecektir. Turizmcilerin kentin kanaat önderlerini daha çok yanlarında hissettikçe başarıyı yakalaması kaçınılmaz olur.”
and Tourism Ömer Çelik pointed out to the importance of extending tourism in Turkey to 12 months and added that their priority was advertising alternative tourism options in Turkey. Minister spoke to visitors and participants at the stands after the opening of the Turkish stand and held meetings with various tour operators and tourism agencies.
En iyi stand ödülü Türkiye’ye verildi Türkiye, dünyanın önde gelen turizm fuarları arasında yer alan ve 190 ülkeden 10 bin firmanın katıldığı 47’inci Uluslararası Turizm Borsası (ITB) Fuarı’nda hazırladığı stand ile “Avrupa’nın En İyisi” seçildi. “Cologne Business Scholl” tarafından, ziyaretçilerin tercihleri dikkate alınarak düzenlenen, “En İyi Stand” yarışmasının Avrupa destinasyonu kategorisinde birincilik ödülüne layık görülen Türkiye, fuarda bu yıl ekolojik turizm alanındaki zenginliklerini ön plana çıkardı. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in açılışını yaptığı ve birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapan Türkiye standına ziyaretçiler yine yoğun ilgisi gösterdi. Dünyaca bilinen geleneksel tatlarımız lokum ve akide şekerinin ikram edildiği stantta el sanatlarımızdan ebru ile cam ve ahşap işçiliği konuklara tanıtıldı. Türkiye’nin dağlarındaki oksijen miktarının yüksekliğine dikkat çekmek üzere hazırlanan oksijen kubbesinin ziyaretçilere sanal dağ yolculuğu yaşattığı bu yılki Türkiye standında ayrıca kültürel zenginliklerimiz, farklı dönemlere ait 5 metre çapında 4 kubbede sergilendi.
Best stand award goes to Turkey Turkey was named Europe’s Best with the stand it set up at the International Tourism Stock Exchange Fair, which was attended by 10000 companies from 190 countries. Turkey, which was named the best stand in Europe with votes from visitors during a survey conducted by the “Cologne Business School”, highlighted its riches in ecotourism this year. The Turkish stand, which was opened by the Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik and where colorful events were organized, was again swarmed with visitors. Traditional handicrafts were advertised at the stand where traditional Turkish delight was served. Our cultural assets were advertised in four different domes at the stand where there was an oxygen tent that was set up for a virtual mountain trip to highlight the high oxygen levels in Turkish mountains.
The opening of the Izmir stand, where EXPO was advertised, was attended by Deputy Prime Minister Bülent Arınç, the Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik, Konak Chief Magistrate Hakan Tartan, Karşıyaka Chief Magistrate Cevat Durak, Kuşadası Chief Magistrate Esat Altıngün, ETİK President Mehmet İşler, and ÇEŞTOB President Veysi Öncel.
Tartan: “We are not receiving our fair from tourism”
Konak Chief Magistrate Hakan Tartan, who evaluated the fair, stated that Izmir had a good chance in improving tourism if there was sufficient advertising, said, ‘Tourism professionals and sector representatives are doing everything they can for Izmir but we are not receiving our fair share from tourism. We will improve the situation by working together. In this regards, international tourism fairs are very important. As the city of Izmir, we are trying to take full advantage of the fair. In the meantime, we are also advertising EXPO. I would like to thanks tourism professionals for their contributions.”
İşler: “It will help increase number of tourists”
ETIK Chairman Mehmet İşler, who pointed out that trends and developments in tourism were exhibited in Berlin, said, “ITB Berlin, which the world’s biggest tourism and travel fair, will help increase the number of tourists that will come to Turkey in 2013. Before November 2013, when the city that will host EXPO 2020 will be determined, we advertised Izmir at the German market during this fair that will last 5 days. Izmir’s eye is firmly fixed on the target. We will be successful because we have received a lot of attention. When tourism professionals have the backing of opinion leaders, success is inevitable.” İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
19
Güncel / Actual
İzmir EXPO sınavına iyi çalışıyor İzmir ve Türkiye geçtiğimiz günlerde Uluslararası Sergiler Bürosu’nun (BIE) 9 kişilik inceleme heyetini ağırladı. İzmir’de ve Ankara’da çeşitli ziyaretler ve incelemelerde bulunan İnceleme Heyeti’nin Başkanı Steen Christensen yaptığı açıklamada, İzmir’in EXPO için son derece uygun bir şehir olduğunu ifade etti.
İzmir is studying hard for its EXPO exam İzmir and Turkey welcomed the 9 person inspection committee of BIE. The president of the committee, which visited Izmir and Ankara, Steen Christensen, said that Izmir was an ideal city to host EXPO.
20
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
D
ünyanın en güzel ikliminde kurulmuş olan İzmir, uluslararası arenada daha iyi tanınmak için EXPO 2020 ile taçlanmayı bekliyor. Sadece İzmir değil bir Türkiye projesi olan EXPO 2020 adaylığına, 2015’teki adaylıktan daha azimli, daha iddialı ve tecrübeli olarak soyunan İzmir, yasal altyapıdan yer sorununa kadar pek çok eksiği de hükümet ile yerel yönetimin el ele vermesiyle tamamladı. Adaylığın resmileşmesinin ardından Paris’te, Uluslararası Sergiler Bürosu’nun iki ayrı genel kurulunda tüm dünyaya bu iddiasını duyuran İzmir ekibi, rakipler Sao Paulo (Brezilya), Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri), Ekaterinburg (Rusya) ve Ayutthaya (Tayland) karşısında sunumu ile de fark yarattı. “Daha İyi Bir Dünya İçin Yeni Yollar/ Herkes İçin Sağlık ” temasıyla 6 aylığına tüm dünyanın dikkatini üzerinde toplayacağı ve en az 40 milyon turisti ağırlayacağı tahmin edilen kente, başta sağlık olmak üzere pek çok alanda 40-50 milyar dolara yakın yatırımı çekecek ve kentin gelişiminde sıçrama tahtası olacak EXPO için, son Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) heyeti ziyaretinin ardından nefesler tutuldu. İzmir’de EXPO alanını ziyaret eden,
EXPO 2020’ye aday olan İzmir’e, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve bakanlardan hem övgü hem de destek geldi.
President Abdullah
Gül, Prime Minister
Recep Tayyip Erdoğan and minister expressed their support for
Izmir, a candidate to host EXPO 2020.
Ankara’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen heyet, ülkemizden memnun ayrıldı. İnciraltı’nda incelemelerde bulunan heyet, resmi ziyaretler de gerçekleştirdi. Danimarka BIE Delegesi Steen
I
zmir, established in one of the world’s most beautiful climates, is waiting to be crowned with EXPO in order the increase its recognition around the world. Izmir, which prepared for its candidacy for EXPO 2020, a Turkish project, with more experience and ambition compared to 2015, completed many of its inefficiencies from legal regulations to infrastructural issues with the cooperation of the government and local authorities. The Izmir EXPO team, which announced this ambition to the entire world during two general assembly of BIE in Paris, differentiated itself against its rival Sao Paulo (Brazil), Dubai (UAE), Yekaterinburg (Russia) and Ayutthaya (Thailand) with its presentations. In the city, which is expected to welcome at least 40 million tourists in 6 months during the event with the theme “New Roads for a Better World / Health for Everyone”, everyone is holding their breath after the visit of the BIE committee for EXPO, which will attract 40-50 billion dollars worth of investments in many sectors. The committee, which visited the EXPO site in Izmir and met with President Abdullah Gül, and Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan in Ankara, were very happy with the visit. The
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
21
Başbakan Erdoğan;
“İzmir’deki birlik ve beraberlikle oluşan
EXPO’yu sahiplenme
harekâtı, etkili biçimde tüm Türkiye’ye yayılıyor” dedi.
Prime Minister Erdoğan said; “The embracing
of EXPO by the entire
city of Izmir is spreading
throughout the entire country”
Christensen Başkanlığındaki 9 kişilik heyette, Gambia BIE delegesi Ousman Badjie, Kazakistan BIE Delegesi Serık Amırov, Pakistan BIE Delegesi Mrs. Suraiya Ahmed Butt, Slovenya Delegesi Alenka Ivancic, BIE Başkanı Ferdınnand Nagy, BIE Genel Sekreteri Vicente Gonzalez Loscertales, BIE Genel Koordinatörü Dimitri Kerkentzes ve BIE EXPO Koordinatörü Laurence Levy Toledo yer aldı.
Gül: “İzmir EXPO’nun felsefesine yakışıyor”
EXPO 2020’ye aday olan İzmir’e, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve bakanlardan hem övgü hem de destek geldi. Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) heyeti Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Gül, Başbakanlık’ta Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la görüştü. Delegasyonu Habercilik Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Binalı Yıldırım ağırladı. İzmir’deki incelemelerinin ardından BIE heyetini önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kabul etti. Cumhurbaşkanı Gül, inceleme heyetinin Türkiye’ye yaptığı ziyaretin, İzmir’in EXPO 22
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
adaylığı ile ilgili, ilk elden bilgi almak bakımından önem taşıdığına dikkat çekerek, İzmir’in EXPO adaylığının hem devlet hem de tüm Türk halkı tarafından kararlılıkla desteklendiğini ifade etti. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İzmir Valisi ve EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu Yürütme Komitesi Başkanı Mustafa Cahit Kıraç ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da yer aldığı kabulde Cumhurbaşkanı Gül, İzmir’in EXPO adaylığının hem devlet hem de tüm Türk halkı tarafından, kararlılıkla desteklendiğine dikkat çekti. Gül ayrıca, EXPO’nun aslında büyük bir Türkiye projesi olduğunu ve İzmir yerel yönetiminde, iş çevrelerinde, üniversitelerinde ve sivil toplum kuruluşlarında da EXPO konusunda büyük bir heyecan bulunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, tarih boyunca “Levant”in başlıca merkezlerinden olmuş İzmir’in, köklü geçmişi, çok kültürlü ve çoğulcu geleneği ve sunduğu turizm potansiyeli ile değerini daima yükselten bir metropol olduğunu hatırlattı. Dolayısıyla, tüm bu özellikleri içinde barındıran EXPO ruhunun İzmir’de zaten bulunduğunu ifade eden
committee, which inspected the town of İnciraltı, also held official meetings. The committee, headed by Danish BIE delegate Steen Christensen, included Gambian BIE delegate Ousman Badjie, Kazakh BIE Delegate Serık Amırov, Pakistani BIE Delegate Mrs. Suraiya Ahmed Butt, Slovenian BIE Delegate Alenka Ivancic, BIE President Ferdinand Nagy, BIE General Secretary Vicente Gonzalez Loscartales, BIE Genel Coordinator Dimitri Kerkentzes and BIE EXPO Coordinator Laurence Levy Toledo.
Gül: “İzmir is ideal for the philosophy of EXPO”
President Abdullah Gül, Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan and minister expressed their support for Izmir, a candidate to host EXPO 2020. The BIE delegation met President Gül at the Çankaya Mansion and Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan at the Premiership Office. The delegation was welcomed by the Minister of Transportation, Communication and Maritime Binalı Yıldırım. After the visit in Izmir, the delegation was first received by President Abdullah Gül.
Abdullah Gül, İzmir’in EXPO için seçtiği sağlık temasının da herkes için birinci öncelik taşıyan bir konu olduğunun altını çizdi. Seçimi Türkiye’nin kazanması halinde, İzmir EXPO 2020’nin dünya sağlık sektörüne ve bu kapsamdaki araştırmalara büyük katkı sağlayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bu anlayışla, Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile yakın bir işbirliğinin temellerinin de şimdiden atıldığını ifade etti. Gül sözlerini şöyle tamamladı; “İzmir gerçekten EXPO’ların felsefesine yakışan bir şehir. Gerçek anlamda çoğunluğun iyi temsil edildiği, geçmişten gelen bağlarıyla tarihsel zenginliğini harmanladığı enerjisi yüksek bir şehir. Yüksek binaların güçlü altyapıya sahip metropollerinde örneklerini görebilirsiniz. Ama İzmir’de ruh var. İnceleme heyeti de bu ruha ve heyecana oldukça yakından şahit olmuştur. İzmir’in EXPO adaylığının teması da insanlık için son derece önemli. Din, dil, ırk ayırt etmeksizin, sağlık herkesin birinci önceliğidir. Eğer İzmir EXPO’yu alırsa, bu sadece bir sergi olmaz. EXPO’ların tarihi içinde mirası uzun sürecek, insanlığa faydası ile konuşulacak bir
etkinlik olur. İzmir’e gelecek yatırımlar da bu projenin boyutlarıyla ilgili eminim İnceleme Heyeti’ne kayda değer bir izlenim vermiştir. Heyet olarak size projenin detayları ile ilgili bilgi vermekteki amacım devletimizin en üst düzeyde sürece nasıl hâkim olduğunu anlatmaktır.” İnceleme Heyeti Başkanı Steen Christensen ise, sunumların, geniş bir katılımcı yelpazesiyle hazırlanmasından etkilendiklerini, üniversite rektörlerinin eksiksiz olarak temsilini, projenin akademik olarak da destek gördüğünün önemli bir kanıtı olarak algıladıklarını belirtti.
Erdoğan: “EXPO’yu Türkiye sahiplendi”
BIE İnceleme Heyeti daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, EXPO 2020 sürecine başından beri hükümet ve muhalefetin en üst seviyede destek verdiğine işaret etti. Erdoğan; “İzmir’deki birlik ve beraberlikle oluşan EXPO’yu sahiplenme harekâtı, etkili biçimde tüm Türkiye’ye yayılıyor. Ülkemiz
President Gül, who stated that the visit of the delegation was important with regards to receiving information firsthand in terms of Izmir’s EXPO candidacy, said that the Turkish government and people were fully supporting Izmir’s EXPO candidacy. During the reception, which was also attended by Minister of Transportation, Communication and Maritime Binalı Yıldırım, The Governor of Izmir and the president of EXPO 2020 Orientation Board Mustafa Cahit Kıraç and İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, President Gül pointed out that EXPO was in fact a huge Turkish project and that the local authorities, businessmen, universities and nongovernmental organizations in Izmir very excited about the organization. President Gül reminded the delegation that Izmir was a rising metropolis with its deep rooted history, multicultural tradition and tourism potential. Abdullah Gül, who added that Izmir had all the elements that made up the core of EXPO within its structure with these characteristics, said that health, the chosen theme of EXPO, was a priİZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
23
Yabancı öğrencilerden EXPO’ya destek İzmir Valisi EXPO 2020 Yönlendirme Kurulu ve Yürütme Komitesi Başkanı M. Cahit Kıraç’la buluşan yabancı uyruklu üiversite öğrencileri, İzmir’in gönüllü EXPO 2020 elçisi oldular. İzmir’in adına kendi ülkelerinden oy isteyecek olan BIE üyesi ülkelerin öğrencileri, kendi devletlerinin başkanlarına e-mail göndererek İzmir’i anlatacaklar. Ülkemizde öğrenim gören binlerce öğrencinin kampanyaya katılması bekleniyor.
gerek ekonomik gücüyle gerekse insan kaynaklarıyla böylesine bir etkinliğin organizasyonu için yeterli potansiyele sahiptir. 2015 EXPO adaylığı sürecinde planlanan, İzmir’le ilgili tüm yatırımlar devam ediyor. 2020 yılına kadar bütün büyük altyapı projeleri tamamlanacak. Turizm kenti olan İzmir, Avrupa’dan Asya’ya, Kaf kaslardan Ortadoğu’ya kadar geniş bir coğrafyadan ziyaretçi çekmek için uygun bir konumda, ulaşılabilir bir kent. Tarihi, kültürü kadar iklimi de 6 ay boyunca açık alanda gerçekleşecek bir etkinlik için son derece uygun. EXPO 2020’nin İzmir’de düzenlenmesi için hükümet olarak biz üzerimize düşeni yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Heyet için verilen yemek sırasında konuşma yapan BIE İnceleme Heyeti Başkanı Steen Christensen de, İzmir’in EXPO teması olan ‘Daha iyi bir dünya için yeni yollar / Herkes için sağlık ’ temasına çok uygun bir kent olduğunu dile getirdi. Christensen, “Burada olmaktan mutluyuz. İzmir’de geçirdiğimiz günlerde İzmir’in EXPO için son derece uygun bir şehir olduğunu gördük. Önerilen temayı çok iyi şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye ve İzmir, EXPO için ev sahipliği yapmaya adaydır. İzmir’in adaylığının 24
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
mary issue for everyone. President Gül, who stated that Izmir EXPO 2020 would contribute greatly to the world health sector and medical research, if Turkey was to win the bid to host the organization, said that a joint cooperation with the World Health Organization for this purpose was already underway. Gül finished his speech as such; “İzmir is indeed a city that goes well with the philosophy of EXPO. It is a city that has a lot of energy where historical richness is incorporated with the present. You can see high buildings with strong foundations in every metropolis but Izmir has soul. The inspection committee has witnessed this excitement and soul closely. Izmir’s EXPO theme is also very important for humanity. Health is everyone’s priority, no matter which religion or race they are from. If Izmir wins EXPO, it will not only be an exhibition. It will be a monumental event that will be remembered throughout the history of EXPO. I am sure that the investments that will come to the city with this organization have given enough clues about the size of the project to the delegation. The reason that I am giving you the details of this project
is to show you that the government’s involvement at the highest level.” President of the Inspection Committee Steen Christensen said that they were impressed that the presentations were prepared by a wide range of participants and added that the fact that the project involved deans of universities had showed them that the project was also supported by the academic circles.
Erdoğan: “Turkey has embraced EXPO”
The BIE Inspection Committee was then received by Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan. Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan said that the government and the opposing party had supported the EXPO 2020 process from the beginning. Erdoğan said; “The embracing of EXPO by the entire city of Izmir is spreading throughout the entire country. Our country, with its economic power and human resources, has sufficient potential to host such a big organization. All the investments that were planned during Izmir’s candidacy for 2015 EXPO still continue. All the infrastructure projects will be completed by 2020. Izmir, a touristic city, is an easily accessible city that can attract tourist from Europe to Asia, from the Caucasus
devlet tarafından tam destek aldığını öğrendik. Bu da projenin yapılması için son derece önemli. Sağlam, sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam için mutlaka yeni yolların yaratılması gerekir. Bu yeni dünyada da sağlık, küresel diyalog ile tüm dünyaya yayılmalıdır. Başbakan ve Cumhurbaşkanının verdiği güçlü teminatlar bu projenin başarıyla uygulanmasını sağlayacaktır” diye konuştu.
“Çok iyi hazırlanmış bir proje gördük”
BIE Genel Sekreteri Vicente Loscartales ise, “Türkiye’ye dört günlük ziyaret gerçekleştirdik. Çalışmaları inceledik ve çok iyi hazırlık yapıldığını gördük. Harika hazırlanmış, çok iyi bir proje olduğunu gördük. Hem hükümet, hem vatandaşlar hem de toplumun tüm kesimleri tarafından desteklendiğini gördük. İzmir EXPO’sunun temasını ve bu temanın nasıl geliştirileceğini gördük, en iyi seçilmiş tema ve alanlardan olduğunu gördük. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ziyaretlerinden sonra bunun bir ulusal proje olduğunu anladık. Dünya için önem arz eden uluslararası bir proje olduğunu anladık. Kampanya devam ediyor. Türkiye’ye İzmir’e başarılar diliyorum” diye konuştu.
to the Middle East. Its history, culture and climate are ideal to host such an event for 6 months. We are doing everything in our power as the government to make sure Izmir hosts EXPO 2020” The President of the Inspection Committee Steen Christensen, who spoke during the lunch prepared for the delegation, said that Izmir was a well suited city for its chosen EXPO theme. Christensen said, “We are very happy to be here. During the time we spent Izmir, we saw that Izmir was an ideal city for EXPO. They are presenting their chosen theme excellently. Turkey and Izmir are candidates to host EXPO. We learned that Izmir’s candidacy was supported strongly by the government and this is crucial for the application of the project. New roads need to build for a strong, healthy and sustainable life. And in this new world, health should spread throughout the globe with cultural dialogue. Strong reassurances from the President and Prime Minister will make his project applicable.”
“We saw a well prepared project”
BIE General Secretary Vicente Loscartales said, “We were in Turkey for four days. We reviewed the works and saw that preparations were excellent. We
Foreign students support EXPO Foreign university students, who met with the Governor of Izmir and the president of EXPO 2020 Orientation Board M. Cahit Kıraç, became the volunteer ambassadors of EXPO 2020. Students from BIE member countries, who will ask for votes for Izmir from their countries, will send e-mails to their presidents about Izmir. Thousands of students who study in Turkey are expected to participate in the campaign.
saw a well manufactured project. We saw that the project was supported by the government, by citizens and people from all walks of life. We saw the theme of the event and how this theme would be improved. We saw that it was the best theme and area. After visiting the President and the Prime Minister, we saw that this was a national project. We understood that it was an international project that was crucial to the world. The campaign continues. I wish Turkey and Izmir the best of luck” İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
25
Güncel / Actual
Yeni nesil turizmcilere yatırım çağrısı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, ikisi Pamucak, birisi de Menderes’in Özdere beldesi Göztepe mevkiinde olmak üzere 49 yıllığına kiralanmak üzere ayırdığı 3 yere, 4-5 yıldızlı otel veya tatil köyleri yapılabilecek.
İzmir calls out to new generation investors 4-5 star hotels and resort villages could be built on the three spots, two in Pamucak and one in Özdere town in Menderes, which are being rented out for 49 years by the Ministry of Culture and Tourism.
İ
T
zmir’de Kültür ve Turizm Bakanlığı, 49 yıllığına ikisi Selçuk köyü Pamucak mevkii, birisi de Menderes’in Özdere beldesi Göztepe mevkiinde olmak üzere yeni 3 yeni tahsis çağrısında bulundu. Belirlenen bu yeni alanlarda, 49 yıllığına kiralanarak 4-5 yıldızlı otel veya tatil köyleri yapılabilecek. İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, yeni alanlarda son iki nesil turizmcilere yatırım imkânın doğduğunu vurguladı.
he Ministry of Culture and Tourism has announced that it was about to rent out three spots, two in Pamucak and one in Özdere town in Menderes, for 49 years for the construction of touristic facilities. 4-5 star hotels and resort villages could be built on the three spots. The Izmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz said that new generation investors could invest in these new spots.
Ediz, “Belirlenen İzmir Özdere Kesre turizm merkezlerindeki yeni tahsise konu parseller; İzmir’e 60 kilometre, Adnan Menderes Havaalanı’na ise yaklaşık 40-50 kilometre uzaklıkta. Tahsise konu parselin bulunduğu alanda merkezi arıtma sisteminin inşaatı bitmek üzere. 2013 yılı içinde alandaki tüm tesislerin kanalizasyonu bu sisteme bağlanacak. İhtiyaca cevap vermeyen veya yenilenmesi gereken kentsel altyapı hizmetleri belediye, ilgili kamu kurumları ve/veya yatırımcılar tarafından yapılacak veya gerekli maddi katkı sağlanacak. İzmir Selçuk Pamucak turizm
Ediz said, “The parcels at İzmir Özdere Kesre tourism centers are 60 kilometers from Izmir and approximately 40-50 kilometers from the Adnan Menderes Airport. The central purification system near the parcel is almost complete. In 2013, all the drainages of the facilities will be connected to this system. All the infrastructural services that need to be renewed will be fixed by the municipality, related local authorities and investors. The parcels in the İzmir Selçuk Pamucak tourism center are 9 kilometers from the Selçuk borough centers. Parcel number 10 is 130 meters from
26
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
the sea. Our ministry has built 3 wells, a 3000 cubic meter water depot, a 17, 200 meter distribution line, water sales service stations and pumps”
21 tourism centers
merkezindeki iki yeni alandaki tahsise konu parseller, Selçuk ilçe merkezine 9 kilometre uzaklıkta. 10 nolu özel parselin yaklaşık 130 metre denize cephesi bulunuyor. Bakanlığımızca 3 adet su kuyusu, 3 bin metreküplük su deposu, 17 bin 200 metrelik isale hattı, su satış servis istasyonu ve pompalar yaptırıldı” dedi.
21 turizm merkezi
Ediz, 23 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun Geçici 2. Maddesi gereğince; Selçuk ilçesinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verilmesi sonucunda Bakanlıkça gerçekleştirilen içme ve kullanma suyu tesislerinin işletmesinin İZSU’ya verildiğini söyledi. Ediz, “İZSU tarafından isale hattı yenilenmesi işi ile ilgili olarak ihale işlemleri tamamlanmış olup, sözleşme aşamasında bulunulmakta. Tahsise konu parsellerde mevcut bulunan kanalizasyon, telekomünikasyon vb. kentsel altyapı hizmetlerinden yararlanılacaktır. İhtiyaca cevap vermeyen veya yenilenmesi gereken kentsel altyapı hizmetleri belediye, ilgili kamu kurumları ve/ veya yatırımcılar tarafından yapılacak veya gerekli maddi katkı sağlanacak” diye konuştu.
Bu alanlara 5 veya 4 yıldızlı otel ile 4-5 yıldızlı tatil köyü izni verileceğini belirten Ediz, ayrıca İzmir’de 21 adet Turizm Merkezi ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi bulunduğunu da kaydetti.
Ediz stated that IZSU now had control of the management of the drinking water facilities built by the ministry in accordance to the temporary clause in the Metropolitan Municipality Law Number 5216. Ediz said, “The procedures regarding the renovation of the distribution line are complete and the deal is about to be signed. The existing drainage, telecommunication and other urban infrastructural services will be used in the related parcels. All the infrastructural services that need to be renewed will be fixed by the municipality, related local authorities and investors “ Ediz, who stated that investors would be able to built 4-5 star hotels and resort villages on these parcels, said that there were 21 Tourism Centers and Culture and Tourism Protection and Development Regions in Izmir.
Turizm merkezleri nerelerde?
Where are the tourism centers?
İzmir’de yer alan Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Alan ile Merkezleri şöyle: Alaçatı, Çeşme Altınkum, Selçuk Pamucak, Seferihisar, Selçuk Pamucak II Nolu Turizm Merkezi, İnciraltı, Balçova Termal, İnciraltı, İzmir Özdere Kesre, Dikili-Bademli Termal Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi, Seferihisar Doğanbey Termal Turizm Merkezi Sınır Genişletmesi, Bergama Alianoi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim, Çeşme Reisdere Turizm Merkezi, Alaçatı Çakabey Turizm Merkezi, Alaçatı Yumru Koyu, Alaçatı Güvercinlik, Çeşme Şifne Turizm Merkezi, Alaçatı Mersin Körfezi, Çeşme Altınkum, Çeşme Ayasaranda.
Here are the Culture and Tourism Protection and Development Regions in Izmir: Alaçatı, Çeşme Altınkum, Selçuk Pamucak, Seferihisar, Selçuk Pamucak II Tourism Center, İnciraltı, Balçova Termal, İnciraltı, İzmir Özdere Kesre, Dikili-Bademli Thermal Culture and Tourism Protection and Development Region, Seferihisar Doğanbey Thermal Tourism Center Border Extension, Bergama Alliaoni Culture and Tourism Protection and Development, Çeşme Reisdere Tourism Center, Alaçatı Çakabey Tourism Center, Alaçatı Yumru Bay, Alaçatı Güvercinlik, Çeşme Şifne Tourism Center, Alaçatı Mersin Bay, Çeşme Altınkum, Çeşme Ayasaranda. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
27
Sanat / Art
İzmir’de caz rüzgarı İzmir’in uluslararası platformlarda en fazla adını duyuran organizasyonlarından biri olan 20’nci İzmir Avrupa Caz Festivali, caz dünyasının birbirinden önemli isimlerini ağırlıyor.
Jazz in Izmir The 20th European Jazz Festival, which is an organization that puts Izmir in the international jazz platforms map, is welcomed famous jazz musicians.
İ
zmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği 20’nci Avrupa Caz Festivali, 4 Mart’ta başladı. Yirminci yılında Avrupa ölçekli, yapımcı, festival, konser organizatörlerinden oluşan, yaratıcı müzik, modern caz ve Avrupa perspektifinde üretilen emprovize müziği desteklemeye yönelik bir ağ olan Europe Jazz Network (EJN)’e kabul edilen festival 20 Mart’a kadar sürecek. Hollanda Kraliyeti Büyükelçiliği, Avusturya Kültür Ofisi, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği, Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu, Polonya Adam Mickiewicz Enstitüsü, Polonya Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosluğu, İzmir Goethe Enstitüsü, İzmir Fransız Kültür Merkezi ve İzmir İtalyan Konsolosluğu işbirliği ile düzenlenen İzmir Avrupa Caz Festivali’ne Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi(AASSM) evsahipliği yapıyor. 10 konser, 2 sergi ve iki seminer festival programında yer alıyor.
Festival Kerem Görsev ile başladı
20. İzmir Avrupa Caz Festivali, bu yıl programına 4 Mart 2013 Pazartesi 28
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Göze Ekim
Aykut Uslutekin
günü AASSM Konser Salonu’nda Kerem Görsev Therapy Project & Festival Yaylıları’nın konseriyle başladı. Otuz yıldan fazla süredir kendisini ülkemizde caz müziğinin sevilip yaygınlaşmasına adayan Kerem Görsev, son albümü “Therapy”i efsanevi ekip arkadaşlarıyla birlikte yorumladı. Açılış konserinde Görsev’e saksafonist Ernie Watts, basçı Kağan Yıldız, davulcu Ferit Odman ve Avrupa cazının yıldız isimlerinden şef Alan Broadbent yönetiminde otuz bir sanatçıdan oluşan Festival Yaylıları eşlik etti.
he 20th European Jazz Festival, organized by the İzmir Culture, Art and Education Foundation and the Izmir Metropolitan Municipality, began on March 4. The festival, which was accepted into the Europe Jazz Network, which supports jazz music from Europe, on its 20th anniversary, will continue until March 20.
T
The festival, sponsored by the Royal Netherlands Embassy, the Austrian Cultural Office, The US Embassy, the Polish Consulate in Istanbul, the Polish Adam Mickiewicz Institute, The
Polis Honorary Consulate in Izmir, İzmir French Cultural Center and the Izmir Italian Consulate, is hosted by the Ahmed Adnan Saygun Art Center (AASSM). There are 10 concerts, 2 exhibitions and two seminars in the festival schedule.
The festival began with Kerem Görsev
The festival began on March 4, 2013 with the Kerem Görsev Therapy Project & Festival Strings at AASSM. Kerem Görsev, who has dedicated himself to introducing jazz in Turkey, played songs from his latest album Therapy with his legendary band. At the concert, the famous pianist was accompanied by sax player Ernie Watts, bassist Kağan Yıldız, drummer Ferit Odman and a 30 piece string orchestra directed by conductor Alan Broadbent.
Young jazz musicians take to the stage
Sahne genç cazcıların
20’inci yılında gençlere yönelik etkinlikleriyle gençlik festivali özelliği kazanan İzmir Avrupa Caz Festivali programında caza meraklı genç müzisyenler için atölye çalışmaları düzenlendi ve iki yetenekli cazcıya Siena Yaz Ustalık Sınıf larında burs sağlandı. Festival kapsamında, 18 Mart ‘ta daha önce Siena Yaz Ustalık Sınıf ları’na burs kazanan genç cazcıların bir bölümü ‘Açık Sahne’ konserinde bir araya geldi ve spontane oluşturdukları gruplarla konser verdi. Tamer Temel saksafon, Tolga Bilgin trompet, Engin Recepoğulları saksafon, Evrim Özkaynak vokal, Devrim
Yeşilpınar piyano, Sercan Kerpiççiler trompet, Can Ercan gitar, Halil Çağlar Serin bas, Barış Tunçel bas, Olgun Açar davul ve İbrahim Azman davulda genç Türk cazcılarının ulaştığı müzikal yetkinliği sergilediler.
Ünlü cazcılardan müzik şöleni
20’nci İzmir Avrupa Caz Festivali’nin ilk gününde, Hollanda Kraliyeti Büyükelçiliği işbirliği ile Hollanda cazının gururu, eleştirmenlerin müziklerini yaratıcı, korkusuz ve özenli bulduğu Yuri Honing Akustik Kuartet, caz listelerini alt üst eden son albümleri “True” dan örnekler sundu.
The festival, which is also known as a youth festival with activities geared towards youngsters, also included workshops for young jazz musicians and two talented musicians won scholarships to the Siena Summer Master Class. During the festival, musicians who have previously won scholarships to this program got together at the open stage concert on March 18 and improvised. Tamer Temel on sax, Tolga Bilgin on trumpet, Engin Recepoğulları on sax, Evrim Özkaynak on vocals, Devrim Yeşilpınar on piano, Sercan Kerpiççiler on trumpet, Can Ercan on guitar, Halil Çağlar Serin on bass, Barış Tunçel on bass, Olgun Açar on drums and İbrahim Azman on drums demonstrated the musical abilities of young Turkish jazz musicians.
Concerts from famous musicians
On the first day of the festival, the Yuri Honing Acoustic Quartet, dubbed the pride of Dutch jazz and creative fearless and thorough by critics, performed songs from their latest album True during a concert sponsored by the Embassy İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
29
Edmar Castaneda
6 Mart’ta Avusturya geleneksel müziği, Balkan, klasik, rock müziği, ayrıca soul, caz, deneysel, serbest ve swing elementlerini de içeren repertuarlarıyla Avusturya cazının en iyi temsilcilerinden biri olmayı başaran David Helbock Trio, unutulmaz bir konser ile sanatseverlerle buluştu.
of Netherlands.
7 Mart’ta sahne alan Kolombiya doğumlu arpist Edmar Castaneda’ya trombonda Marshall Gilkes, davulda Rodrigo Villalon’dan oluşan üçlüsü ile ve vokalde dinleyenin kalbine işleyen sesiyle Andrea Tierra eşlik etti. Polonya caz tarihinin şu ana kadarki en iyi isimleri olarak anılan Marcin Wasilewski (piyano), Slawomir Kurkicwicz (bas) ve Michal Miskiewicz’den (davul) oluşan Marcin Wasilewski Trio da, 8 Mart akşamı “Fatihful” albümleriyle festivalde yer aldı. “Alman cazının en heyecan verici gruplarından birisi” olarak tanımlanan Pablo Held (piyano), Robert Landfermann (bas), Jonas Burgwinkel’den (davul) oluşan Pablo Held Trio, İzmir Goethe
Colombian harpist Edmar Castaneda who performed on March 7 was accompanied by Marshall Gilkes on trombone, Rodrigo Villalon on drums and Andrea Tierra on vocals.
30
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
On March 6, the David Helbock Trio of Austria gave a memorable concert with a repertoire that included traditional Austrian music, Balkan sounds, classic, rock, soul, jazz, experimental and swing.
The Marcin Wasilewski Trio, which consists of Marcin Wasilewski on piano- considered one of biggest named in Polish jazz, Slawomir Kurkicwicz on bass and Michal Mickiewicz on drums, performed songs from their album Faithful on March 8. The Pablo Held Trio, which is considered one of the most exciting groups of German jazz, including Pablo Held (piano), Robert Landfermann (bass),
and Jonas Burgwinkel (drums), gave an amazing concert on March 9, sponsored by the İzmir Goethe Institute. The next night, François Corneloup Trio, with François Corneloup on bass, Hélène Labarrière on contrabass and Simon Goubert on drums, performed for the jazz enthusiasts of Izmir. The festival will end with a concert by Italy’s legendary band, the Mauro Grossi Quintet. During the concert which will sponsored by the İzmir Italian Consulate, legendary jazz pianist Mauro Grossi , sultry vocalist Claudia Tellini, the amazing Nico Gori on clarinet, bass clarinet and alto sax, extraordinary bassist Ares Tavolazzi and Italy’s most talented drummer Walter Paoli, will take to the stage.
Notes from the festival
• Some of the musicians that won the Siena Summer Master Class scholarship got together during the open stage concert and performed with an improvised band.
David Helbock Trio Enstitüsü işbirliği ile 9 Mart’ta düzenlenen konserde, cazseverlere unutulmaz anlar yaşattı. Bir sonraki gün de saksafonda François Corneloup, kontrbasta Hélène Labarrière ve davulda Simon Goubert’den oluşan François Corneloup Trio, İzmirli caz severlerle buluştu. Festival, İtalyan cazının büyük ustası Mauro Grossi Quintet konseri ile kapanacak. İzmir İtalya Konsolosluğu işbirliği ile gerçekleştirilecek konserde, caz dünyasının en iyileriyle yapılmış otuzdan fazla kaydın sahibi piyanist Mauro Grossi, cümleleme ve tını konularında benzersiz bir tekniğe sahip vokalist Claudia Tellini, klarnet, basklarnet ve alto saksafonda mucizevi yetenek Nico Gori, sıra dışı basçı Ares Tavolazzi ile İtalya’nın en becerikli ve deneyimli caz davulcusu Walter Paoli sahne alacak.
Festivalden notlar
• Siena Yaz Ustalık Sınıf larına burs kazanan genç cazcıların bir bölümü ‘Açık Sahne’ konserinde bir araya geldi ve spontane oluşturdukları gruplarla kon-
ser verdi. • Mauro Grossi Quintet ile Açık Caz Atölyesi’ne katılan genç cazcılar, bu konserle kazandıkları yeni deneyimleri dinleyicileriyle paylaştı. • İzmir Avrupa Cez Festivali’nin af işi genç bir grafiker tarafından tasarlandı. İKSEV’in eğitim faaliyetleri içinde önemli bir yer tutan Caz Afişi Yarışması’nın on birincisini 1991 doğumlu İzmirli sanatçı Göze Ekim’in çalışması kazandı. • Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yüksek Lisans Öğrencileri 20. İzmir Avrupa Caz Festivali’nde dinleyici araştırması yaptı. • Festival Danışmanı, caz tarihçisi, gazeteci, yazar Francesco Martinelli, “Kontrbas- Hazine Sandığı” ve “İspanyol Rengi: Caz ve Latin –Amerikan Müziği” konulu seminerler verdi. • 20. İzmir Avrupa Caz Festivali programı iki sergi ile zenginleşti. 11. Caz Afişi Yarışması Sergisi’nin yanı sıra caz fotoğrafçılığında çığır açan Aykut Uslutekin’in “Cazın Büyüsü” konulu fotoğraf sergisi ilgi gördü.
• Young jazz musicians who attended the open jazz workshop with the Mauro Grossi Quintet shared what they learned from the workshop at this concert. • This year, the poster of the festival was designed by a young graphic artist. The 11th Jazz Poster Competition, organized by İKSEV, was won by graphic artist Göze Ekim, who was born in 1991. • Post graduate students from Yaşar University’s Communication Faculty carried out a survey during the festival. • The consultant of the festival, jazz historian, journalist and author Francesco Martinelli gave two seminars titled, “Contrabass- The treasure chest” and “The Color of Spain: Jazz and Latin – American Music” • The festival schedule was enriched with two exhibitions. The exhibition of the 11th Jazz Poster Competition and legendary jazz photographer Aykut Uslutekin’s photography exhibition called “The Magic of Jazz” attracted a lot of attention.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
31
Sanat / Art
İzmir kuklalarla
şenleniyor Dünyanın dört bir yanından gelen kukla ustaları, 31 gün boyunca İzmirli kuklaseverlerle buluşuyor.
İzmir is jazzed up with marionettes Puppet masters from all over the world will entertain the people of Izmir for 31 days.
D
T
ünyanın en büyük kukla festivallerinden birisi olan Uluslararası Kukla Günleri, 7’nci kez 7 Mart- 6 Nisan tarihleri arasında, Kültür ve Turizm bakanlığı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ana sponsorluğunda İzmir’de gerçekleşiyor. 23 ülkeden 41 kukla tiyatro grubunun 45 farklı gösterisiyle renklenen festivalde ayrıca, konferanslar, workshoplar sergiler ve çeşitli yarışmalar da düzenleniyor. 27 salonda 200’ün üzerinde gösterimle 50 bine yakın seyirciyle buluşacak festivalin seyirci sayısının açık alan etkinlikleri ile birlikte 200 bini aşması bekleniyor.
he International Marionette Days, one of the world’s biggest marionette festivals, sponsored by the Ministry of Culture and Tourism and the Metropolitan Municipality of Izmir, is taking place for the 7th time in Izmir between March 7 and April 6, 2013. Conferences, workshops, exhibitions and various competitions are also being organized during the festival which is jazzed up 45 shows from 41 marionette theatre groups from 23 different countries. The number of spectators is expected to exceed 200 thousand including open air activities. The festival is organized in 27 theatres and more than 200 shows will be staged.
Festivale bu yıl; Almanya, Amerika, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Japonya, Peru, Sırbistan, Slovenya, Türkiye, Yunanistan ve Yeni Zelanda katılıyor. Festivale katılan gruplar arasında, dünyanın en ünlü kukla tiyatrosu topluluklarından “Sandglass Theatre
Germany, United States, Argentina, Australia, Brazil, Bulgaria, BosniaHerzegovina, the Czech Republic, France, Britain, Ireland, Spain, Israel, Italy, Japan, Peru, Serbia, Slovenia, Turkey, Greece and New Zealand is participating in the festival this year. The most famous groups attending the festival are The Sandglass Theatre (USA), Hugo and Ines (Peru), Teatro
32
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
(ABD), Hugo ve Ines (Peru), Teatro Gioco Vita (İtalya), Theater Waidspeicher ve Familie Flöz de bulunuyor. Türkiye adına ise, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, İstanbul & Sakarya Karagöz Evi, İzmir Kukla Tiyatrosu, Kadro Pa, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tiyatroları, Oyak-Renault ve Zeytin Kostüm Evi katılıyor. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için tasarlanan gösterilerin de yer aldığı festival süresince, katılımcılar, kukla yapımı ve sahne sanatları alanlarında atölye çalışmalarına, seminerlere de katılabiliyor. Çocuklar, yetişkinler ve profesyoneller için açılan atölye çalışmalarında, kukla yapmak isteyenler ile bu alanla çalışanlar, en ünlü isimlerden ders alma fırsatını yakalıyor. Festival Direktörü Selçuk Dinçer, İzmir’in dünyanın en önemli kukla merkezlerinden biri olma yolunda hızla ilerlediğini ve kukla dünyasında her geçen gün daha sıklıkla adından bahsedilir bir duruma geldiğini söylüyor.
Gioco Vita (Italy), Theater Waidspeicher and Familie Flöz. Turkey is participating in the festival with the Eskişehir Metropolitan Municipality City Theatre, İstanbul & Sakarya Karagöz Evi, İzmir Marionette Theatre, Kadro Pa, Kocaeli Metropolitan Municipality City Theatre, OyakRenault and Zeytin Costume House. During the festival, which is designed for adults as well as children, guest can attend workshops regarding marionette production and theatre arts and seminars. During the workshops for children, adults and professionals, those who are interested in learning how to make puppets have the chance to learn from the best in the field. The director of the festival Selçuk Dinçer said that Izmir was quickly becoming one of the most important marionette centers in the world and that the art was becoming more popular with each day. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
33
Güncel / Actual
“Her alanda üstünlüğümüz var” İzmir Valisi ve EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu Yürütme Komitesi Başkanı Mustafa Cahit Kıraç, “İzmir’in arkasında 8 bin 500 yıllık tarih var. Kültür varlıkları, insan kaynakları, doğal güzellikleri ve kültür oluşturma özelliğiyle çok zengin bir kent İzmir. Biz burada 36 tane medeniyete ev sahipliği yapmışız. Hiçbir ülke bununla yarışamaz” diyor. Söyleşi / İnterview: Derya ŞAHİN Fotoğraflar / Photographs: Onur Şan / EXPO 2020 Bürosu Arşivi
“We are superior in every aspect” The Governor of Izmir and the President of the EXPO 2020 İzmir Orientation Board Mustafa Cahit Kıraç says, “İzmir has an 8500 year old history. Izmir is a very rich city with its cultural assets, human resources, natural beauties and culture establishment characteristic. We have hosted 36 civilizations here. No other country can compete with this”
E
XPO 2020 yarışında son viraja girildi. 2015 EXPO’suna adaylık sürecinden edindiği tecrübe ile yarışta rakiplerinden bir adım önde olan İzmir, 7 aylık titiz bir çalışmanın sonunda hazırlanan 656 sayfalık adaylık dosyasını Uluslararası Sergiler Bürosu’na (BİE) sundu. Geçtiğimiz günlerde de BIE İnceleme Heyeti’ni ağırlayan kent, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği güçlü teminatlar ile rüzgârı arkasına aldı. Adaylık sürecinin başından bu yana EXPO’nun ancak devlet-yerel yönetim-sivil toplum-halk birlikteliği ile kazanılabileceğini savunan İzmir Valisi ve EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu Yürütme Komitesi Başkanı Mustafa Cahit Kıraç, gelinen noktadan memnun. Dünyanın en büyük insanlık buluşması olarak nitelendirilen organizasyon için, medeniyetlerin 34
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
“Bu kentte sokağa çıktığınızda bütün semavi dinlerin mensuplarını, aynı sokakta, birbirlerini selamlarken görmeniz mümkün. Bunu başka bir yerde görebilir misiniz?”
“When you step out onto the street, you can members of all three major religions talking to each other. Can you see this anywhere else?”
T
he last stage for the EXPO 2020 race is right around the corner. Izmir, which is one step ahead of its rivals with its experience from the 2015 EXPO candidacy, submitted its 656 page candidacy dossier prepared in 7 months to BIE. The city, which welcomed the BIE Inspection Committee recently, received a boost after strong support from President Abdullah Gül and Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan. The Governor of Izmir and the President of the EXPO 2020 İzmir Orientation Board Mustafa Cahit Kıraç, who insisted from the beginning that the city could only secure the bid to host EXPO with the cooperation of the government, local authorities, nongovernmental organizations and the people, is happy with the latest developments. Kıraç, who says that Izmir is the most ideal place to host the organization, dubbed the world’s biggest gathering, isn’t afraid to be am-
kesiştiği bir noktada yer alan İzmir’in biçilmiş kaftan olduğunu belirten Kıraç, bu konuda iddialı konuşmaktan da çekinmiyor. İzmir’in EXPO yarışında mücadele ettiği Dubai, Rusya, Tayland ve Brezilya için “Coğrafi, medeni ve insan kaynakları zenginliği itibariyle bizimle yarışmaları mümkün değil” diyen Vali Kıraç, kentin her alanda rakiplerinden üstün olduğunun altını çiziyor. Geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen BİE heyetinin İzmir ve Ankara’daki incelemeleri nasıl geçti? Heyet ülkemizden nasıl izlenimlerle ayrıldı? Vali Kıraç: EXPO sürecinde üzerinde hassasiyetle durduğumuz konulardan bir tanesi EXPO adaylık dosyasını hazırlamaktı. Hazırladığımız 656 sayfalık dosyayı BİE genel sekreterliğine sunduk ve EXPO 2020’ye ev sahipliği yaptığımızda edimlerimizi nasıl yerine getireceğimizi tek tek açıkladık. 20 bini yabancı, 20 bini yerli toplam 40 bin ziyaretçinin bölgeye nasıl geleceği, nasıl ağırlanacağı, ilin turizm potansiyeli, ekonomik ve kültürel faaliyetlerinin ne olduğu konularında taahhütlerde bulunduk. EXPO’yu düzenleyeceğimiz 270 hektarlık alanı gördüler. Yani a’dan z’ye taahhüt ettiğimiz bütün işleri tek tek anlattık. Taahhüt ettiğimiz işlerin gerçek boyutlarıyla iyi tanımlandığını ve İzmir’in bunu başarıyla yapabileceğini sergileyen bir izlenimle ayrıldılar. Tabii bu bizim için önemliydi. EXPO dünyanın en büyük insanlık buluşması. Bu organizasyon her ne kadar bir il ile anılsa da bir devlet projesi. BİE heyeti İzmir ve Ankara’daki ziyaret ve incelemelerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve İzmir halkının EXPO’ya bakışını test etti. Sivil toplum örgütlerimiz, üniversitelerimiz, kamu kuruluşlarımız, mahalli idarelerimiz, milletvekillerimiz, basınımız ve halkımızla EXPO 2020’yi çok arzuladığımızı, EXPO’ya iyi bir ev sahibi olacağımızı kendilerine her vesileyle ifade ettik. Yerelde bütün bunları yaptıktan sonra devlet desteğini görmek için Ankara’ya gittik. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin başı olarak,
bitious about his claim. Governor Kıraç, who says that Izmir’s rivals Dubai, Russia, Thailand and Brazil can’t compete with the city in terms of geography and richness in urbane and human resources, adds that the city is superior to the others in every aspect. How did the meetings of the BIE delegation in Izmir and Ankara go? What was the impression of the delegation before leaving the country? Governor Kıraç: One of the things we concentrated during the EXPO process was preparing the candidacy dossier. We submitted the 656 page dossier to the BIE General Secretariat and explained in detail what we hoped to achieve. We assured them on issues such as how and where we would accommodate over 40 thousand visitors and told them about the touristic potential of the city and its cultural and economic activities. They saw the 270-hectare area where EXPO will be organized. In short, we detailed all the assurances we told them. I think they were convinced with these assurances and with the belief that Izmir could pull
this off. This was very important for us. EXPO is the world’s biggest gathering. Even though this organization is identified with a city, it is a government project. The BIE delegation tested the way the Turkish government and the people of Izmir see EXPO during their visits in Izmir and Ankara. We told them many times that nongovernmental organizations, universities, public offices, local authorities, MPs, press and locals were looking forward to hosting EXPO and that we would be excellent hosts. After these local activities, we went to Ankara to see governmental support. President Abdullah Gül, as the highest authority in the Turkish Republic, said that he found Izmir’s candidacy very meaningful and added that he was sure Izmir was going to be an excellent host while repeating the government’s continued support. Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan also declared the same sentiment. Prime Minister Erdoğan, who said that Izmir was the ideal place for an EXPO with the health theme, added that if Izmir was to host the event, the reforms İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
35
İzmir’in EXPO 2020 adaylığını çok anlamlı bulduğunu, kentin bu organizasyona en iyi şekilde ev sahipliği yapacağına inandığını ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de bu konuda İzmir’in arkasında olduğunu ifade etti. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da aynı yönde görüş bildirdi. Sağlık temalı bir EXPO’ya İzmir’in çok uygun olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, kentin EXPO 2020’ye ev sahipliği yapması halinde, Türkiye’nin son on yılda sağlıkta gerçekleştirdiği önemli reformların dünyaya dahi iyi anlatılacağını ifade etti. EXPO ile ilgili çalışmada çevre faktörleri, kentsel dönüşüm, deniz yolu, hava yolu ve karayolu ulaşım olanakları, İzmir’in şehirlerarası bağı ve yatırımları koordine eden Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım da, 2020’ye kadar bölgede yapılacak yatırımları izah etti. Aynı şe36
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
kilde Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu, Kültür ve Turizm Bakanımız Ömer Çelik, Kalkınma Bakanımız Cevdet Yılmaz ve Çevre ve Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar’ın da katıldığı bir toplantı yaptık. Burada da hükümetin büyük çaplı desteği en üst kademede dile getirildi. Ayrıca Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütleri ve basın mensuplarının katılımıyla bir resepsiyon gerçekleştirildi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ev sahipliğinde düzenlenen resepsiyonda işçi, çalışan, esnaf kesiminin en üst çatı örgütü liderleri yer aldı. Hep beraber İzmir’in 2020 EXPO’su adaylığına destek olacaklarını ve İzmir’in bu organizasyonun altından kalkacağını dile getirdiler. Sonuç olarak güzel bir tablo ortaya çıktı. Bu açıdan BİE heyetinin ülkemizden iyi duygularla ayrıldığını düşünüyorum. Heyet,
in health in the country would be better known by the entire world. The Minister of Transportation, Communication and Maritime Binali Yıldırım, who coordinates issues like environmental factors, urban renewal, transportation options, the intercity connections of Izmir and investments regarding EXPO, explained the investments in the region that would be concluded by 2020. We held a meeting with the Minister of Health Mehmet Müezzinoğlu, The Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik, Minister of Development Cevdet Yılmaz and the Minister of Environment and Urban Planning Erdoğan Bayraktar. During this meeting, other ministers extended the same support. In addition, there was a reception for NGOs and members of the press, which was attended by the presidents and high ranking officials of
“BİE heyeti İzmir ve Ankara’daki ziyaret ve incelemelerinde
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve İzmir halkının EXPO’ya bakışını test etti.”
“The BIE delegation
tested the way the Turkish government and the
people of Izmir see EXPO during their visits in Izmir and Ankara.”
diğer aday şehirleri de gördükten sonra yapacağı karşılaştırmada İzmir’in çalışmasının daha değerli olduğu anlaşılacaktır. Bu noktadan hareketle BİE heyetinin oy kullanacak ülkelere hazırlayıp sunacağı ve İzmir’in artılarını, eksilerini içerecek raporun artıları daha fazla mı olacaktır? Vali Kıraç: Bizim izlenimimiz bu yönde. Nihayetinde biz 2015 EXPO’su adayıyız, 2015’te de bu konuda çalışmıştık. Dolayısıyla rakiplerimizden daha tecrübeliyiz. O tecrübelerimize yenilerini de ekleyerek daha mükemmel bir dosya hazırladık. BİE İnceleme Heyeti Başkanı Steen Christensen’in Ankara’da olumlu açıklamaları oldu. Bu açıklamalar oylamaya nasıl etki edecek sizce?
chambers of commerce and trade. They all said that they were going to support Izmir’s EXPO 2020 and added that they believed Izmir could pull this off. In the end, everything turned out fine. I believe that the BIE delegate returned home very happy. They will realize the value of our work after they have visited the other cities. Do you think the report that will be prepared by the delegation and sent to voting countries will include more positive remarks compared to negative remarks? Governor Kıraç: This is my impression. We were a candidate in 2015 and we had worked hard for that. So we are more experienced compared to our rivals. We added new experiences to the old ones and prepared an excellent dossier.
The President of the BIE Inspection Committee Steen Christensen had very positive remarks in Ankara. How do you think these remarks will affect the voting process? Governor Kıraç: We believe that these remarks will have positive effects on the voting process. The delegates of 165 countries will be voting. During this process, our dossier was very important. We also put great importance on lobbying activities, which still continue. We have chosen nearly 25 businessmen and NGO representative as volunteer lobbyists who will advertise the city. Businessmen who have businesses in various countries around the world are talking to delegates and government personnel regarding our campaign. Our leaders are also talking to the delegates. We spoke to each of our ministers so that they could tell their counterparts about Izmir. Our President İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
37
“Şu ana kadar üç
tane sunum yaptık; dördüncüsünü
Haziran 2013’te,
beşincisini de Kasım 2013’te yapacağız.”
“We have done three presentations so
far; we will do the
fourth in June 2013 and the fifth in
November 2013.”
38
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Vali Kıraç: Bu açıklamaların oylamaya olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. 165 üye ülkenin delegeleri oy kullanacak. Bu süreçte dosyamız çok önemliydi, çok iyi bir dosya verdik. Lobicilik faaliyetlerine de ayrıca önem veriyor, bu çalışmaları birkaç koldan yürütüyoruz. İzmir’den 25’e yakın sivil toplum örgütü ve iş adamını bizim adımıza lobicilik yapacak, kenti tanıtacak elçiler olarak görevlendirdik. Aynı zamanda dünyanın değişik yerleriyle ticari ilişkileri olan, sanayi üretimi yapan bu kişiler, kendi çalışma bölgelerinde olan ülkelerin hem delegeleri hem de hükümet yetkilileriyle görüşüp İzmir adına gidip lobicilik faaliyeti yapıyor. Delegeler üzerinde tabii ki bizim ülke liderlerimizin faaliyetleri de var. Söz konusu ülkeleri bakanlar seviyesinde ziyaret edip, İzmir adına lobicilik faaliyeti yapmaları konusunda bütün bakanlarımızla tek tek görüştük. Zaten Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız yurtdışı seyahatlerinde
and Prime Minister always talk about EXPO during their international visits. We have done three presentations so far; we will do the fourth in June 2013 and the fifth in November 2013. In September 2103, we will hold a symposium with the attendance of all the delegates. After all these activities, the delegates will choose one of these five countries. I hope that will be us. Christensen also stated that Izmir had the full support of the government. You always said that the city could only secure the bid to host EXPO with the cooperation of the government, local authorities, nongovernmental organizations and the people. Do you think that happened? Governor Kıraç: EXPO is known as the Olympics of fairs; the biggest gathering in the world. So, it is impossible to win something like this without it being a country project. That is why we have secured the participation of local au-
her vesileyle İzmir EXPO’sunu gündemlerinin önemli bir maddesi haline getiriyorlar. Şu ana kadar üç tane sunum yaptık; dördüncüsünü Haziran 2013’te, beşincisini de Kasım 2013’te yapacağız. Eylül 2013’te de bütün delegelerin katılımıyla bir sempozyum gerçekleştireceğiz. Bütün bunları derli toplu değerlendiren delegeler, 5 aday ülkeden birini tercih edecekler. Bu tablo içerisinde en iyi seviyede olan inşallah biz olur ve neticede organizasyonu alırız. Christensen ayrıca İzmir’e devlet desteğinin çok büyük olduğunu açıkladı. Siz de başından beri başarı için devlet-yerel yönetim-sivil toplum-halk birlikteliğinin sağlanması gerektiğini savunuyordunuz. Bu isteğiniz gerçekleştiğini söyleyebilir miyiz? Vali Kıraç: EXPO fuarların olimpiyatı, dünyanın en büyük insanlık buluşması olarak anılıyor. Dolayısıyla böyle bir orga-
thorities and NGOs at the highest level and support from the government. For example last month, 225 ambassadors for different countries met in Izmir. Ambassadors who got to know Izmir will now continue lobbying activities in their countries. This is a very big achievement. If we were to look at our rivals; Dubai is trying to win votes with its economic power, Russia by being a super power, Brazil with its colorful culture and Thailand with its mysticism. What differentiates Izmir at this point? Governor Kıraç: İzmir has an 8500 year old history. Izmir is a very rich city with its cultural assets, human resources, natural beauties and culture establishment characteristic. We have hosted 36 civilizations here. No other country can compete with this. First of all, we are living on lands where civilization was born; world civilizations were born here and first medical applications began here. Hippocrates İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
39
and Galenos were raised here. We have great health system which is cheap and easily accessible, thanks to the developments in the last 10 years. So, we are superior in every aspect. EXPO is not a trade fair; it is an organization that brings civilizations together in every area. Izmir is located on the intersection of civilizations; at the westernmost point of east and the easternmost point of the west. When you step out onto the street, you can members of all three major religions talking to each other. Can you see this anywhere else? Today, if you go to Havra Street, you will see that a church, a synagogue and a mosque has been built all in the same area. There is no better richness than this. That is why our rivals can’t compete with the city in terms of geography and richness in urbane and human resources. The public thinks that we lost the bid in 2015 because we couldn’t fulfill the expectations of voting countries. Are there any special expectations for the race in 2020? Governor Kıraç: There are always expectations in these kinds of competitions but we want to be fair and ethical.
nizasyonu ülke projesi haline getirmeden kazanmak mümkün değil. Bu nedenle başından beri, sürece hem yerel yönetim birimlerimiz ve sivil toplum örgütlerimizin en üst seviyede katılımını sağlıyor hem de devlet kademelerinin desteğini alıyoruz. Örneğin geçen ay dünyanın farklı ülkelerinden 225 büyükelçi İzmir’de buluştu. İzmir’i gezip tanıyan ve çalışmalarımızı inceleyen büyükelçiler bundan sonra çalıştıkları bölgelere yapacağımız ziyaretlerde bizim adımıza lobicilik yapacaklar. Bu çok önemli bir adım. Rakiplerimize bakacak olursak, Dubai maddi gücüyle, Rusya süper güç oluşuyla, Brezilya renkli kültürü, Tayland ise mistizmi ile oy toplamaya çalışıyor. İzmir’i bu anlamda ön plana çıkaran 40
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
özellikler neler? Vali Kıraç: İzmir’in arkasında 8 bin 500 yıllık tarih var. Kültür varlıkları, insan kaynakları, doğal güzellikleri ve kültür oluşturma özelliğiyle çok zengin bir kent İzmir. Biz burada 36 tane medeniyete ev sahipliği yapmışız. Hiçbir ülke bununla yarışamaz. Bir defa uygarlığın doğduğu topraklarda yaşıyoruz; dünya medeniyetleri bu topraklardan doğmuş, ilk tıbbi tedaviler bu bölgede yapılmış. Hipokrat, Galenos bu bölgenin çocukları. Sağlık hizmetlerinde son 10 yıldır uygulanan dönüşüm ile erişimi en çabuk, en ucuz ve insana insan olarak bakıp değer veren bir sistemin sahibiyiz. Dolayısıyla bizim her alanda üstünlüğümüz var. EXPO bir ticari fuar değil, her alanda medeniyetleri buluşturan bir organizasyon. İzmir,
How are the preparations going for the presentation in June? Will there be surprise names in the presentation? Governor Kıraç: We are still preparing for the presentation in June. We still have time. The procession will be headed by a minister. We had the Minister of Transportation Binali Yıldırım, the former Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, and former Minister of Health Recep Akdağ was present during previous presentations. This time, we would like to have our Minister of Foreign Affairs with us. In addition, we are thinking about bringing a famous scientist or artists to the presentation. We haven’t decided on a name yet. We will ref lect the process both visually and thematically during the presentation. We are working very hard. We are raising the bar every time.
doğunun en batısı, batının en doğusunda, medeniyetlerin kesiştiği bir noktada yer alıyor. Bu kentte sokağa çıktığınızda bütün semavi dinlerin mensuplarını, aynı sokakta, birbirlerini selamlarken görmek mümkün. Bunu başka bir yerde görebilir misiniz? Bugün gidin Havra Sokağı’na, kilise, havra, cami hepsi iç içedir. Bundan daha güzel bir zenginlik olamaz. İşte bu yüzden rakiplerimizin coğrafi, medeni ve insan kaynakları zenginliği itibariyle bizimle yarışmaları mümkün değil. Kamuoyunda EXPO 2015 sürecinde oy kullanan ülkelerin beklentilerinin karşılanmadığı için kaybettiğimiz yönünde bir görüş hâkim. 2020 EXPO’su için de böyle özel beklentiler söz konusu mu? Vali Kıraç: Yarışın olduğu her yerde beklentiler olur, bunu kabul etmek lazım. Ama biz medeni ve etik kurallar çerçevesinde bir yarış yapıyoruz. Haziran 2013’te Paris’te yapılacak sunumun hazırlıkları nasıl gidiyor? Sunumda sürpriz isimler yer alacak mı? Vali Kıraç: Haziran ayındaki sunum için hazırlıklarımız sürüyor. Biraz daha zamanımız var. Kafile başkanımız bakan seviyesinde olacak. Daha önceki sunumlarımıza Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm eski Bakanımız Ertuğrul Günay, Sağlık eski Bakanımız Recep Akdağ iştirak etti. Bu sefer daha çok dış işleri ağırlıklı bir bakanımızın gelmesini arzu ediyoruz. Ayrıca bilim ve sanat dünyasından uluslararası alanda tanınırlığı olan bir yüzümüzü de götürmeyi düşünüyoruz. İsim konusunda henüz karar vermedik. Sunumda süreci hem görsel hem de tematik olarak yansıtacak çalışmalarımız olacak. Sıkı bir ekip çalışması içerisindeyiz. Her seferinde çıtayı biraz daha yükseltiyoruz. İnciraltı’na yapılması düşünülen abide eserle ilgili her hangi bir karar verildi mi? Vali Kıraç: Şu an için bir netlik kazanmadı. Çünkü henüz proje çalışmaları tamamlanmadı. Dünyanın en önemli üç mimarından biri olarak kabul edilen Zaha Hadid ile çalışıyoruz. EXPO sü-
Vali Kıraç’tan teşekkür
İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, 4 yıldır yayın hayatını sürdüren İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne ilişkin beğenisini dile getirdi. İki ayda bir Türkçe-İngilizce dillerinde yayımlanan derginin, ilk sayısından bu güne önemli merhaleler katettiğini belirten Vali Kıraç, “içi dolu güzel bir turizm dergisi” olarak nitelendirdiği derginin hazırlanmasında emeği geçen herkesi kutladı. recinde 270 hektarlık Avrupa’nın en büyük, dünyanın sayılı şehiriçi kent parkını İzmir’e kazandırmış durumdayız. Bu park üzerinde EXPO faaliyetleri yürütüldükten ve sökülür takılır cinsten yapılar ortadan kaldırıldıktan sonra, orada hemen hemen hiç yapı kalmayacak. Söz konusu bölgeye kültür sanat ağırlıklı veya İzmir’in dokusuna uygun bir eser kazandırmak istiyoruz. Emirates Havayolları’nın Dubai’nin EXPO adaylığının tanıtımın için yürüttüğü çalışmaya benzer bir çalışma Türkiye’de de Türk Hava Yolları tarafından yürütülebilir mi? Vali Kıraç: Türk Hava Yolları zaten bizim sponsorumuz ama rakam çok büyük boyutlu değil. THY, yolcularına hem tanıtım filmimizi hem de görsellerimizi sunuyor. EXPO logomuz uçak giriş çıkışlarında yer alıyor. İlerleyen dönemde tanıtım çalışmaları daha da artırılabilir. İzmir’in EXPO 2020 adaylığı, yurtiçi ve yurtdışı turizm fuarlarında da anlatılıyor. Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz? Vali Kıraç: Biz dünyanın önemli turizm fuarlarını, bir turizm ve kültür şehri olarak zaten önemsiyoruz. Ama 5 büyük fuarı ayrıcalıklı olarak takip ediyoruz. Bunlar; Londra, Brüksel, Berlin, Moskova ve Dubai’de gerçekleşen fuarlar. Söz konusu fuarlara ben de bizzat katılıyorum. Fuarları EXPO lobicilik faaliyetleri açısından çok önemsiyoruz ve çok olumlu geri dönüşler alıyoruz.
Governor Kıraç praises
The Governor of Mustafa Cahit Kıraç praises the İzmir Culture and Tourism Magazine which is being published for the past 4 years. The Governor, who stated that that magazine, which is being published in Turkish and English every two months, improved a lot since its first issue, thanked everyone involved in the magazine, which he described as a well rounded tourism magazine. Have any decision been made about the monument that will be erected in İnciraltı? Governor Kıraç: As of now, no decision has been made because this is an ongoing project. We are working Zaha Hadid, one of the three best architects in the world. We now have Europe’s biggest intercity park in Izmir. After EXPO activities are concluded and all the structures regarding the organization are taken out, the area will be empty. We want to build a worthy monument that goes well with the structure of Izmir. Emirates Airlines is advertising Dubai’s EXPO candidacy. Could a similar campaign be organized with Turkish Airline? Governor Kıraç: Turkish Airlines is already one of our sponsors but the number is not that big. Turkish Airlines shows our introductory film on board. Our EXPO logo is located at exits on planes. We could increase our advertising activities in the future. İzmir’s EXPO 2020 candidacy is being advertised at national and international fairs. How is the feedback? Governor Kıraç: As a tourism and culture city, all international fairs are very important to us but we especially follow 5 big fairs; London, Brussels, Berlin, Moscow and Dubai. I personally attend these fairs. These fairs are very important for us in terms of lobbying activities for EXPO and feedback has been very positive so far. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
41
Sağlık Turizmi / Health Tourism
EXPO 2020 yolunda İzmir’de sağlık turizmi Victor Hugo’nun “prenses”, Heredot’un en güzel iklim, en mavi gökyüzü olarak tanımladığı İzmir, yüzyıllardır Akdenizli yaşam tarzı, termal suları ve günümüz sağlık ve biyomedikal teknoloji alanındaki yatırımları ile EXPO 2020’nin en güçlü adayı. Bu nedenle bu sayımızdan itibaren bıkmadan usanmadan, dünyadaki sağlık turizmi eğilimleri ve örnekleri doğrultusunda İzmir’in sağlık turizmi olanaklarına yeniden dikkat çekecek ve bu değerleri tanıtacağız… Yazı / Article: Doç. Dr. Gözde EMEKLİ / E. Ü. Coğrafya Bölümü
42
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Health Tourism in Izmir en route to EXPO 2020 Izmir, described by Victor Hugo as “princess” and Herodotus as a place with the most beautiful climate and sky, is the strongest candidate to secure EXPO 2020 with its Mediterranean lifestyle, thermal resources and health and biomedical technology investments. So, in this issue, we will advertise the health tourism potential of Izmir with regards to the inclinations in the world health tourism sector.
S
on yıllarda, insanlar dinlenme ve tatil dönemlerinde sağlıklarını ön planda tutuyor. Kaplıca, ılıca, deniz ve dağ kürlerinin uygulandığı merkezlerde dinlenerek tedavi görme, sağlıklı kalma isteği giderek yaygınlaşıyor. Günlük yaşamdaki stres, yorgunluk ve gerginliklerden uzak bir ortamda, sadece fiziksel-bedensel açıdan değil, zihinsel-ruhsal açıdan da gerekli olduğu kabul gören “sağlık tatili” ya da “tatilde sağlık” kavramları artık daha çok gündeme geliyor. Yaşlanan dünya nüfusu, sağlıklı yaşlılık istiyor, hatta yaşlanmamayı tercih etmiyor. Sağlıklı olmak sosyo-kültürel anlamda “fit olmak” olarak algılanıyor. Bu değişen sağlık paradigması “wellness” kavramını da beraberinde getiriyor. Deniz-kum-güneş üçlemesi ile bağlantılı, klasik ve sağlıksız yaz tatili anlayışı, SPA ve wellness ile karakterize edilen çağdaş ve sağlıklı bir yaz ya da kış tatili ile yer değiştiriyor.
Sağlık turizminin en önemli halkası medikal turizm
Sağlık turizmi ve termal turizm, kavramları birbiriyle karıştırılmakla birlikte, sağlık turizmi termal turizmi de içine alıyor. Sağlık turizmi, insanın sağlığına kavuşması, zihnini, bedenini ve ruhunu dinlendirmesi için yaptığı her türlü etkinliği kapsarken; günü-
I
n recent years, people have put health first during their vacations. The need to stay and receive treatment in health centers has been widespread. Health tourism or health during vacation, which mean relaxing physically and mentally in places away from stress and the crowds, have become very popular. The population of the world, which is getting older, wants to age healthily or don’t want to age at all. Being healthy is perceived as being fit in the socio-cultural sense. The health paradigm that has changed today includes the notion
of wellness. The classic vacation, which involves sea, sand and sun, is giving way to a more modern style that includes SPA and wellness.
Medical tourism, the most important chain in health tourism
Not to confuse health tourism and health tourism, health tourism also includes thermal tourism. While health tourism includes all the activities for a person to lead a healthy life and relax the body and the mind, medical tourism is the most important chain in this type İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
43
Günümüzde
değişen sağlık
paradigması ‘wellness’
kavramını da beraberinde
getiriyor.
The health
paradigm that
has changed today
includes the notion
of wellness.
44
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
müzde bu turizm türünün en önemli halkasını “medikal turizm” oluşturuyor. Burada diş, göz, estetik, kalp-damar ve eklem protezleri gibi cerrahi girişimlerin ve tedavilerin, ekonomik bütçelerle ve son teknolojilerle yapılması önem taşıyor. Hastane giderlerinin bazı kuzey ülkelerinde olduğu gibi resmi veya özel sağlık sigorta kurumları tarafından karşılanması, medikal turizmin önünü açıyor.
Şifalı sular bin bir derde deva
Termal turizm; soğuk/sıcak mineralli suların, sağlık amacıyla içme ve fiziksel tedavi amaçlı kullanım için turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan turizm türü. Kaplıca, içme, deniz suları, çamur gibi maddeleri kullanarak, iklimden yararlanarak, elektrikli veya diğer mekanik gereçlerle masaj ve beden eğitimi uygulamaları ile insan sağlığını korumak amacıyla, doktor denetiminde tedavilerin yapıldığı tesisler “sağlık te-
of tourism. In this case, it is important that surgical procedures and treatments in teeth, eye, aesthetics, heart-vessels and prosthesis are done with a fair budget and latest technologies. r. The fact that hospital costs are covered by official or private insurance agencies paves the way for medical tourism.
Healing waters can treat almost anything
Thermal tourism involves providing transport, accommodation and servicing for the usage of cold/hot mineral waters for physical treatments either by bathing or drinking by guests. Facilities which use hot springs, sea water or mud for treating purposes and apply various techniques such as massaging or physical exercises to treat patients are called ‘health facilities’. The key here is using these waters without adding anything to them and in the care of experts. Mineralized hot waters that are used in the treatment of 10-15 different conditions
sisi” olarak adlandırılıyor. Burada anahtar nokta, şifalı suların hiçbir değişikliğe uğratılmaksızın uzman denetiminde kullanılması. 10-15 adet farklı hastalık grubunda endeksiyon (şifa) özelliği gösteren mineralize sıcak sular, sıcaklık ve fizikokimyasal özellikleriyle sağlık turizmi için önem taşıyor. • Sodyum klorür eriyik mineralini içeren termal sular; romatizma, deri hastalıkları, astım, bronşit, kalp, kan dolaşımı hastalıkları, bünye yorgunlukları, sinirsel yorgunluklar vb. hastalıkların tedavisinde yararlı sonuçlar veriyor. • Hidrokarbonatlı ve karbonatlı sular; beslenme bozukluğu, böbrek ve idrar yolları ile romatizmal hastalıkların iyileşmesinde tedavi amaçlı olarak kullanılıyor. • Sülfatlı sular; beslenme bozukluğu, böbrek ve idrar yolları ile romatizmal hastalıkların tedavisinde etkili. • Demirli sular; kandaki demir oranını düzenleme ve zayıf lığı gidermeye yöne-
are crucial for health tourism with their temperature and physiochemical compositions. • Thermal waters that include sodium chloride are used in the treatment of rheumatism, skin conditions, asthma, bronchitis, heart and circulatory conditions, tiredness and stress. • Hydro carbonated and carbonated waters are used in the treatment of eating disorders, kidney and urinary tract infections and rheumatism. • Water that include sulfate are used in the treatment of eating disorders, kidney and urinary tract infections and rheumatism. • Waters that include iron are used in the treatment of balancing the iron level in the blood and the prevention of weight loss. • Waters that include arsenic are used to stop weakening of the body and strengthen the organism. • Waters with iodine are used in the
treatment of respiratory tract illnesses, cardio vascular conditions and eye conditions. • Waters with brimstone are helpful in the treatment of rheumatism, skin conditions, women’s diseases, eye and respiratory tract problems. • Waters with radon stimulate the entire body and they are also used in the treatment of rheumatism, hormonal problems, women’s diseases and cardio vascular problems.
İzmir has important advantages in health tourism
İzmir’s thermal resources are important in terms of their rich and diverse content, geographical distribution and stream f low values. These waters, which are effective in the treatment of many conditions with their physical and chemical components, are used as drinking water or hot spring baths. Here are the most popular thermal reİZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
45
sources in Izmir: • In the İzmir metropolitan area Balçova (Agamemnon) thermal springs, • Çeşme-Ilıca and Şifne thermal springs • Urla Hot Springs: Malkaca thermal springs, Gülbahçe thermal springs, • Seferihisar Doğanbey thermal springs, • Seferihisar Cumalı and Karakoç Kelalan thermal springs, • Bayındır Dereköy thermal springs, • Bergama-Paşa, Cleopatra, Mahmudiye thermal springs • Dikili, Bademli thermal springs and Kaynarca mud, • Aliağa Deniz thermal springs, • Menemen Ilıcagöl thermal springs, • Tire Uzgur village Tavşan Island thermal springs, In short, the thermal resources of Izmir are concentrated in Balçova in the city center, Seferihisar in the south, Çeşme in the west, Urla, and in the boroughs of Dikili and Bergama in the north. There are also other potential thermal resources besides these that are waiting to be used. Izmir’s natural surroundings, shores, and agreeable climate support health tourism and thermal tourism. Our city, which is easily accessible thanks to its geographical location, transportation possibilities, İzmir Port-Alsancak, Çeşme and Dikili sea entrances, Adnan Menderes Airport and busy highways, has important advantages when it comes to health tourism.
lik tedavilerde kullanılıyor. • Arsenli sular; bünyesel zayıf lığın giderilmesinde kullanılıyor ve organizmayı güçlendiriyor. • İyotlu sular; solunum yolu hastalıkları, kalp, kan dolaşımı rahatsızlıkları ve göz hastalıklarının tedavisinde yaygın bir şekilde kullanılıyor. • Kükürtlü sular; romatizma, deri, kadın, göz ve solunum yolu rahatsızlıklarının tedavisinde yararlı sonuçlar veriyor. 46
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
• Radonlu sular; organizmanın tümünü uyarıyor, ayrıca romatizmal hastalıklar, hormonal rahatsızlıkların giderilmesi, kadın hastalıkları, kalp, kan dolaşımı rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılıyor.
İzmir sağlık turizminde önemli avantajlara sahip
İzmir’in termal kaynakları, zengin içerik ve çeşitlilik, coğrafi dağılış ve akım
Another fact that supports health and thermal tourism in Izmir is the existence of historical cultural assets. The fact that the city harbors antique cities, a rural and urban culture, universities, traditional bazaars, handicrafts, healthy Mediterranean cuisine and three of the seven churches mentioned in the Bible makes the city an ideal address for both religious tourism and health tourism. We will try to keep the topic alive by adding new information in each issue. In this issue, we will be sharing infor-
değerleri bakımından önem taşıyor. Fiziksel ve kimyasal bileşikleriyle çok çeşitli hastalıkların tedavisinde etkili olan bu sular, hem içme kaynağı hem de kaplıca tedavisinde kullanılıyor. İzmir’de bilinen termal kaynakları sıralamak mümkün: • İzmir metropoliten alanında Balçova (Agamemnon) kaplıcaları, • Çeşme-Ilıca ve Şifne kaplıcaları, • Urla İçmeleri: Malkaca içmeleri, Gülbahçe kaplıcaları, • Seferihisar Doğanbey kaplıcaları, • Seferihisar Cumalı ve Karakoç Kelalan kaplıcaları, • Bayındır Dereköy kaplıcaları, • Bergama-Paşa, Kleopatra, Mahmudiye kaplıcaları, • Dikili, Bademli kaplıcaları ve Kaynarca çamuru, • Aliağa Deniz kaplıcası, • Menemen Ilıcagöl kaplıcası, • Tire Uzgur Köyü Tavşan Adası kaplıcası, Özetle; İzmir’in termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşıyor. Bu bilinen ve kısmen kullanılan kaynakların yanı sıra potansiyel birçok termal kaynak da değerlendirilmeyi bekliyor. İzmir’in doğal çevre özellikleri, kıyıları, yılın bütün aylarında turizme olanak
sağlayan iklimi, sağlık turizmini ve termal turizmi destekliyor. Coğrafi konumu, ulaşım olanakları, İzmir LimanıAlsancak, Çeşme ve Dikili deniz giriş kapıları, Adnan Menderes Havalimanı, işlek karayolları ile erişebilirliği yüksek olan ilimiz, sağlık turizmi açısından önemli avantajlara sahip. İzmir’de sağlık ve termal turizmi destekleyen bir başka güç de, tarihi ve kültürel değerlerin varlığı. Prehistorik ve antik kentler, yaşayan kırsal ve kentsel kültür, üniversiteler, geleneksel çarşılar, el sanatları, sağlıklı Akdeniz mutfak ürünleri ve Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden üçünün il sınırları içinde bulunması, inanç turizminin olduğu kadar sağlık turizminin ve termal turizmin talep özellikleri ile de örtüşüyor. Yeniden açmaya çalıştığımız İzmir’de sağlık ve termal turizm dosyasına, her sayımızda bir yenisini ekleyerek konuyu sıcak tutmaya çalışacağız. Bu sayıda Çeşme’de sağlık turizmine ilişkin ilk ağızdan ve önemli bir kaynaktan aldığımız bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. “Daha iyi bir dünya için yeni yollar / Herkes için sağlık” çağrısıyla 2020’de dünyanın ihtiyaç duyduğu mesajın İzmir’den yükseleceğine inanıyor, bu konuda emeği geçen herkese şimdiden teşekkür ediyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.
10-15 adet farklı hastalık grubunda endeksiyon (şifa) özelliği gösteren mineralize sıcak sular, sıcaklık ve fizikokimyasal özellikleriyle sağlık turizmi için önem taşıyor.
Mineralized hot waters that are used in the treatment of 10-15 different conditions are crucial for health tourism with their temperature and physiochemical compositions. mation we have received an important source in Çeşme regarding health tourism. We believe that the message the world will need in 2020 will reach everyone from Izmir with our motto “New Roads for a Better World / Health for Everyone” and thanks everyone involved in this huge project. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
47
Sağlık Turizmi / Health Tourism
48
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Bir kaplıca yöresi ve su cenneti
ÇEŞME
Çeşme, şifalı suyu ve çamuru, sağlıklı deniz suyu-kumu, güneşli gün sayısının fazlalığı ve temiz-yüksek oksijenli havası ile dünyada eşi benzeri az bulunan bir kaplıca ve talassoterapi yöresi… Yazı / Article: Prof. Dr. M. Zeki Karagülle / İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
A region of thermal springs and an aquatic paradise Çeşme, with its healing waters and mud, healthy sea water-sand, countless sunny days and oxygen filled clean air, is a unique thermal hot spring and thalassotheraphy region…
K
aplıca güzel bir Türkçe sözlük. Kapalı ılıcadan geliyor. Ilıca doğal olarak yeryüzüne çıkan (kaynayan) sıcak ve mineralli su demek. Çeşme’nin Ilıca mevkii adını, buradaki zengin mineralli, sıcak sulardan alıyor zaten. Bu suyun sağlık amaçlı kullanımı için tesis yapılması, “kapalı” hale getirilmesi ise kaplıca anlamını taşıyor. Aslında günlük yaşamda kaplıca, kaplıcalar sözcüklerini kullanırken, yalnızca tesisleri kast etmiyoruz. Bizim için kaplıca denince, çoğu zaman kast edilen ılıcanın bulunduğu yöre de akla geliyor. İşte Çeşme bu anlamda tam bir kaplıca yöresi. Sadece sıcak suları ile değil, soğuk kaynak suları ile de Çeşme bir su cenneti. 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda sık yapılan bir çok çalışma, halen Çeşme’nin suyla anılan özelliklerini taşıyor. Çeşme’deki sıcak mineralli sular bin yıllardır var. Dahası var; Çeşme aynı zamanda bir sahil ve deniz kasabası. Yani,
Çeşme sahip olduğu
değerler ile ülkemizin en zengin doğal
sağlık ortamı ve
unsurlarına sahip.
Çeşme is our country’s richest natural
health region with its characteristics.
K
aplıca (which means thermal spring) in a nice Turkish word. It comes from ‘Kapalı ılıca’ which means closed hot spring. Ilıca (hot spring) is boiling water with minerals that naturally spurts out. The Ilıca district in Çeşme takes its name from the rich thermal springs in the region. Using this water for treatment purposes and building a facility means building a SPA. When we use the word hot springs in daily life, we don’t just mean the source alone, we mean the region where the waters come from. And in this regard, Çeşme is a thermal hot spring region and an aquatic paradise with its hot and cold water resources. The hot mineral filled waters in Çeşme have existed for thousands of years. There is more; Çeşme is also a beach and sea resort with its sea, sand and sun. It is also a thalassotheraphy center with its sea, sand and sun. It harbors a unique combination; it is both a thermal hot
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
49
Çeşme’de son
yıllarda modern
kaplıca otelleri ya da
kaplıca birimi olan
resort oteller açıldı.
Recently, modern
thermal spring
hotels and resort hotels with hot
spring units have
opened in Çeşme.
50
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
denizi, kumu ve güneşi ile bir dinlenme ve tatil cenneti. Ama, denizi, kumu ve güneşi ile aynı zamanda bir sağlık talassoterapi merkezi aynı zamanda. Dünyada eşi az bulunan bir kombinasyonu; kaplıca ve talassoterapi yöresi niteliklerini birlikte taşıyor. Çeşme’nin bu zengin doğal sağlık faktörlerine, bir de Şifre’nin “şifalı çamur”unu eklememiz gerekiyor. Çünkü, yörede Şifne’de bulunan “şifalı çamurun” kaynağı “Çeşme’nin diğer bir “şifa zenginliği.” Ülkemizin en zengin doğal sağlık ortamına ve unsurlarına sahip Çeşme’nin bu özelliklerini bir kez daha kısaca sıralayalım; • “Şifalı suları”; sıcak (termal) ve zengin mineralli doğal sular = ılıcalar = kaplıca suları, • Akarsu balçığı niteliğindeki “şifalı çamur”, • “Deniz ortamı”; özellikle deniz suyu ve kumu, • “Deniz iklimi” özellikle güneşi; yıllık güneşli gün ve saat sayısının fazlalığı, temiz ve yüksek oksijenli havası.
spring and a thalassotheraphy region. We need to add healing mud to Çeşme’s natural health resources because the mud found in Şifne’ is an additional richness when it comes to health and treatment. Let’s review the characteristics of Çeşme once more; • “Healing waters”; hot (thermal) and natural waters filled with minerals = thermal springs = spa waters, • Healing mud, • “Sea”; sea water and sand, • “Sea climate” especially sun; the high number of sunny days and hours, clean and oxygen filled air. These characteristics highlight the uniqueness of Çeşme and its characteristic as a spa and thalassotheraphy region. So, how can and should we use the naturally healthy assets of Çeşme through modern applications? First of all, we need hot spring facilities to use these resources for health pur-
Sıraladığımız bu özellikler, Çeşme’nin bir doğal “kaplıca ve talasso kür yöresi” olarak ön plana çıkmasını ve eşsizliğini sağlıyor. Peki Çeşme’de bu doğal sağlık ortamını amaca uygun, çağdaş yöntemlerle nasıl kullanabiliriz, nasıl kullanmalıyız? Öncelikle Çeşme’deki termal ve mineralli suyun sağlık amaçlı kullanılması için kaplıca tesislerine gereksinim var. Çeşme’de öncelikle termal suyun kullanıldığı değişik tipte tesisler yapılmalı. Kısaca üç tip tesis yapılabilir; • Kaplıca oteli veya otel kaplıcası, • Kaplıca kür merkezi veya kaplıca tedavi merkezi, • Kaplıca kliniği ya da hastanesi Son yıllarda bu yönde önemli adımlar atıldı, Çeşme’de modern kaplıca otelleri ya da kaplıca birimi olan resort oteller açıldı.
Çeşme’nin kaplıca suları
Çeşme’de doğal çıkışlı ya da sondajla elde edilen sıcak ve minerali suların temel özelliği “tuzla” niteliğinde olmaları. Yani, bunlar, tuzla – sıcak sular. Lit-
poses. Facilities where thermal waters are used in various ways must be built in Çeşme. In short, three types of facilities can be built; • Spa hotel or hotel with a spa, • Spa curing center or spa treatment center, • Spa clinic or hospital Important steps were taken in recent years regarding this. Recently, modern thermal spring hotels and resort hotels with hot spring units have opened in Çeşme.
Thermal hot springs of Çeşme
The basic characteristic of the hot and mineral waters obtained in Çeşme is that they are saline. In other words, they are saline-hot waters. They include over 15 grams of dissolved salt in a liter. Because of the geological structure of the region, sea water rises up as heated and filled with minerals. These saline waters are especially effective in the treatment of the muscle-skeleton system and skin conditions. That is why these types of waters are used a lot in the treatment of rheumatism and skin diseases.
Here are the scientifically proven effects of saline waters; • Elimination of pus, • Lessening pain, • Eliminating spasms in muscles, • Relaxing muscles, • Spiritual comfort, • Healing skin wounds, • Softening of the skin and rejuvenating, • Protecting the skin from the sun etc. Today, saline waters are used in the treatment of illnesses and protective cures. They are especially chosen in the treatment of stress, aging, obesity, extreme tiredness, better health, rejuvenation or for wellness purposes. The sea and weather of Çeşme Thermal hot springs also become important with their healthy and clean environments. Çeşme is also lucky in this regard. Here are the basic positive characteristics of the sea weather observed in Çeşme; • Plenty and strong sunlight, • The cooling effects of the atmosphere and agreeable hot days during the summer, İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
51
relerinde çözünmüş olarak 15 gramın üzerinde tuz (NaCl) içeriyorlar. Ayrıca, o o çıkış sıcaklıkları - C ile C arasında. Yörenin jeolojik yapısı nedeniyle, deyim yerinde ise deniz suyu, yer altında hem ısınarak hem de mineralce zenginleşerek, yeryüzüne çıkıyor. Kaplıca tıbbında “tuzla” diye adlandırılan bu suların özellikle kas - iskelet sistemi ve cilt hastalıkları üzerine yararlı etkileri vardır. Bu nedenle bu tip sular günümüzde özellikle romatizmal hastalık ve cilt hastalıklarında yaygın olarak kullanılır. Tuzlaların bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış olan başlıca etkileri şöyle sıralanabilir; • İltihap giderme, • Ağrıyı azaltma, • Kaslarda kasılmalarını giderme, • Kaslarda gevşeme, • Ruhsal gevşeme, • Cilt yaralarını iyileştirme, • Cildi yumuşatıcı ve dinçleştirici etki, • Cildi güneş ışığına duyarlı hale getirici etkisi vb. Günümüzün kaplıca tıbbında tuzlalar bu etkileri nedeniyle hastalıkların tedavisinde, doğru koruyucu kür uygulamalarında yaygın olarak kullanılıyor. Özellikle anti-stres, anti-yaşlanma, anti-obezite kürlerinde ya da aşırı yorgunluk, bitkinlik, durumlarında ya da daha sağlıklı olma – daha zinde, yenilenmiş, dinç ve rahatlamış olarak işe ve günlük yaşama geri dönme veya wellness amacıyla da etkin bir şekilde kullanılıyor.
Çeşme’nin deniz ortamı ve iklimi
Kaplıca ortamları aynı zamanda sağlıklı ve temiz çevreleriyle önem kazanıyor. Çeşme bu anlamda da şanslı ve öncelikli bir konuma sahip. Çeşme’deki hakim deniz ikliminin başlıca olumlu özellikleri şunlar; • Bol ve güçlü güneş ışığı, • Atmosferin serinletici etkisi ve buna bağlı olarak yaz aylarında bunaltıcı sıcaklık derecelerinin görülmemesi, • Hava kirliliği olmaması ya da temiz, allerjen ve polenleri olmayan bir atmosfer, 52
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
• Yıllık ve günlük sıcaklık oynamalarının az olması, • Kışların görece sıcak ve güneşli geçmesi. Sonuç olarak, özel suları, ılımlı ve güneşli iklimi ile her mevsim ideal bir kaplıca ve talasso kür yöresi olan Çeşme, sağlıklı insanların risk faktörlerinden arınıp, daha sağlıklı bir yaşama hazırlanmaları yanında, romatizmal ve cilt hastalıkları olanların da tedavi oldukları bir sağlık merkezi. Doğal ekolojik ortamı ve ikliminin olumlu ve yararlı etkileri ile, sıcak sularının ise sağlığı koruyucu ve hastalıkları tedavi edici etkileri, fiziksel ve ruhsal streslerden arındırıcı ortamı, Çeşme’yi ideal bir kaplıca talasso ve kür yöresi niteliğine yükseltiyor.
• No air pollution; a clean atmosphere without pollens or allergenic, • Few variations in yearly or daily temperatures, • Sunny and warmer winters. As a result, Çeşme, with its special waters and agreeable climate, is an ideal spa and thalassotheraphy region throughout the year. It is a region that can prepare people for a healthier life in addition to providing treatment for rheumatismal diseases and skin conditions. The natural ecologic structure of Çeşme and its vicinity and the positive effects of its climate, the healing and protective characteristics of its hot waters, make Çeşme the right address for thalassotheraphy.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
53
Sağlık Turizmi / Health Tourism
İzmir sağlık turizminde
çıtayı yükseltiyor İzmir’in sağlık turizminde sahip olduğu potansiyeli değerlendirip hayata geçirmesi ve Avrupa’nın sayılı şehirlerinden birisi haline gelmesi bir gereklilik. Yazı-Article: Dr. Dursun Aydın / Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanı
İzmir is raising the bar in health tourism İzmir needs to take advantage of its potential in health tourism and become one of the exceptional cities in Europe.
S
ağlık turizmi Türkiye’nin son yıllarda atak yaptığı, dünyada hızla en tepeye yükselmeye başladığı alanlardan birisi. Sağlık Bakanlığı’nın hem kısa hem de uzun vadeli planları arasında yer alan sağlık turizmi ve ilgili projeleri elbette sağlık turizmine olumlu yansıyor. Sağlıkta Dönüşüm Programları, Sağlık Serbest Bölgesi Projesi, Sağlık Turizmi Teşvikleri gibi sağlık turizmini destekleyici gelişmeler, Türkiye’nin hem bölgesinde sağlık turizminde en etkin ülke olmasının hem de dünyada yükselen bir yıldız olmasının önünü açıyor. Böylece Türkiye’nin, 2023 için Cumhuriyetin 100’üncü kuruluş yılına yakışır, 2 milyon hasta, 20 milyar dolar gelir hedefi giderek daha ulaşılır hale geliyor. Sağlık turizmini geliştirmek için Ekonomi Bakanlığı tarafından 25 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan tebliğ ile tanıtım, araştırma, raporlama, belgelendirme, yabancı hastaya yol desteği vb için 54
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İzmir’in EXPO 2020
temasının sağlık olması
hem İzmir, hem Türkiye hem de ülkemizin
sağlık turizmi için büyük bir avantaj.
The fact that İzmir’s EXPO 2020 theme is health, is a big
advantage for our
country’s health tourism.
H
ealth tourism is an area which is becoming very popular trend and a sector in which Turkey has improved lately. Projects concerning health tourism formulated by the Ministry of Health for the short and long term are ref lecting positively on health tourism. Development such as transition in health, the health free zone project and incentives in health tourism which support health tourism paves the way in making Turkey a shining star in the world and the most assertive country in health in its region. All these developments take Turkey one step closer to its goal of 2 million patients and 20 billion dollars of revenue in 2023. The health tourism is being financially supported for activities such as advertising, research, reporting, documentation and transport support for foreign patients as per the notification of the Ministry of Finance, issued on June 25,
sağlık turizmi sektörüne finansal destek verilmeye başlandı. Ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen ve 15 Haziran 2012’de yürürlüğe giren 6322 sayılı kanunun ilgili maddesi gereğince, sağlık turizminden elde edilen gelirlerden yüzde 50 vergi muafiyeti başladı. Sağlık Bakanlığı, sağlık turizmini üç ana başlıkta değerlendiriyor: Hastaların tedavi ve rehabilitasyon amaçlı sağlık kurumlarından hizmet aldığı ‘medikal turizm’; termal ve medikal spa gibi bazı tamamlayıcı tıp uygulamalarının dahil olduğu ‘termal turizm’; yaşlı ve engellilerin bakım ve rehabilitasyon tedavilerinin sunulduğu ‘yaşlı ve engelli turizmi.’ Ege’nin incisi güzel şehrimiz İzmir’in taşıdığı en büyük potansiyel, termal turizm ile yaşlı ve engelli turizminde. Gerek coğrafi ve iklimsel özelliklerinin büyük elveriş sağlaması, gerek uluslararası ulaşımdaki büyük kolaylığı, gerek tarihi
2012. In addition, 50% tax exemption is now available for revenues derived from health tourism as per law number 6322 formulated by the Ministry of Finance on June 15, 2102. The Ministry of Health is categorizing health tourism under three major headlines: medical tourism where patients receive services from treatment and rehabilitation from health facilities, thermal tourism which includes complementary medical applications such as thermal and medical spa and ‘senior citizen and disability tourism where care and rehabilitation treatments are geared towards senior citizens and patients with permanent disabilities. İzmir’s greatest potential lies in thermal tourism, senior citizen and disability tourism. The city’s geographical and climatic conditions, easy access in international transportation, historical
and cultural accumulation and the fact that it has hosted many international organizations and the attentiveness of local authorities to health tourism, makes Izmir a prime candidate for health tourism. İzmir needs to take advantage of its potential in health tourism and become one of the exceptional cities in Europe. And the way to achieve this requires the building of new health facilities and renovating existing ones, increasing bed capacity and local authorities adopting a more aggressive approach. According to 2011 statistics, Antalya has serviced 46, 583, İstanbul 14,735, and Muğla has serviced 8, 434 patients. Izmir is fourth in the list with 4479 patients but it has the potential to be higher up in the list. The fact that İzmir’s EXPO 2020 theme is health, is a big advantage for İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
55
İzmir’in taşıdığı en büyük potansiyel, termal turizm ile yaşlı ve engelli turizminde.
İzmir’s greatest potential lies in thermal tourism, senior citizen and disability tourism.
ve kültürel birikimi, gerek farklı milletlerle barış içinde birçok organizasyona ev sahipliği yapması gerekse de yerel yöneticilerin sağlık turizmine ilgisi, İzmir’i sağlık turizminde yukarı sıralara taşıyor. İzmir’in bu potansiyelini daha da artırması ve hayata geçirip Avrupa’nın sayılı şehirlerinden birisi haline gelmesi bir gereklilik. Bunun yolu da 2013 yılında tamamlanması planlanan Sağlık Serbest Bölgesi’yle ilgili mevzuat çalışmalarının sonucunda, termal turizm kapsamında kurulacak tesisler, mevcut tesislerin ve hastanelerin iyileştirilmesi, yatak kapasitelerinin artırılması ve yerel yöneticilerin bu alanda daha agresif olmasından geçiyor. 2011 yılı verilerine göre sağlık turizmi çerçevesinde Antalya 46 bin 583, İstanbul 14 bin 735, Muğla 8 bin 434 hasta ağırlarken, 4 bin 479 hasta ile bu tabloda dördüncü sırada yer alan İzmir, aslında daha üst sıralarda yer alacak bir potansiyele sahip. EXPO 2020 için en ciddi adaylardan birisi olan İzmir’in temasının sağlık olması hem 56
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İzmir, hem Türkiye hem de ülkemizin sağlık turizmi için elbette büyük avantaj. Kent EXPO 2020’ye ev sahipliği yapması durumunda zaten sahip olduğu potansiyeli bahsedilen yıla kadar artıracağı ve bu büyük organizasyona ev sahipliği yapacağı için gerek yatırımcılar, gerek Avrupa ve dünya kamuoyu gerekse de yabancı hastaların dikkatini çok ciddi şekilde çekecek. Sağlık Serbest Bölgeleri için aday şehirlerden birisi olan İzmir’in EXPO’ya ev sahipliği yapması şehrin şansını da artıracak. Zira SSB’lerden beklenen turist artışı, ülke tanıtımı, döviz girdisi, teknoloji girişi, kalite ve standartların yükselmesi gibi konular hem İzmir’e hem de ülkemize büyük katkılar sağlayacak.
our country’s and Izmir’s health tourism. If the city can host EXPO 2020, its existing potential will increase until 2020 and the city will attract more investments and patients from all around the world.
19-23 Nisan 2013 tarihinde İzmir’de düzenlenecek “Dünya Sağlık ve 3’üncü Yaş Turizm Kongresi” de, sürekli altı çizilen yaşlı ve engelli turizminde İzmir’in adını kulaklarda bir kez daha çınlatacak, hafızalara şehrin adının bu sağlık turizmi çeşidiyle birlikte anılmasına büyük oranda yardımcı olacak.
The World Health and 3rd Age Tourism Congress which will take place in Izmir on April 19-23, 2013 will increase the city’s recognition in senior citizen and disability tourism and will help the city to be identified with this type of tourism.
If Izmir can host this big organization, it will increase its chances in being selected as a Health Free Zone. In fact, the increase in tourist numbers, advertising, foreign currency revenues, technological advancements and higher standards expected from these zones will contribute greatly to the economy of Izmir and Turkey.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
57
KEMALPAŞA
İzmir’in Anadolu’ya açılan kapısı
KEMALPAŞA Sırtını efsanelere konu olmuş Nif Dağı’na yaslayan ve o dağın bağrından kopan çayın bereket kattığı bir ova üzerinde uzanır Kemalpaşa. Kışın yamaçları karla kaplanınca, bahar geldimi de onlarca çeşit meyve ağacı çiçek açınca beyaza bürünür. Asırlardır ‘gelin’ diye anılması bundandır. Fotoğraflar/ Photographs: Onur Şan – RK Arşivi
58
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İzmir’s gateway to Anatolia Kemalpaşa Kemalpaşa stretches on a fruitful plain watered by a creek that has its back to Nif Mountain. It is covered in white during the winter with snow and with flowers during spring. That is why it has been called a ‘bride’ for centuries. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
59
İ
K
Dünyanın en erken yetişen kirazlarının üretildiği, İzmir’in en önemli sanayi akslarından biri olan Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin bulunduğu ilçe son yıllarda adını turizmle de duyuruyor. Luwi savaşçı kabartmasından Laskaris Sarayı’na, Karamettepe ve Dağlıca nekropollerinden Ulucak Höyük’e birbirinden önemli tarihi esere ev sahipliği yapan ilçe, Nif Dağı yamacında sanat yapan Nazarköy ve Yeşilköy’ü, Orta Asya Türk kültürünü yansıtan Kımız Çiftliği, doğa tutkunlarının gözdesi Kuru Dere Kanyonu ve daha pek çok
Kemalpaşa, where the world’s best cherries are produced and harbors the Organized Industrial Region, is now making a name for itself in tourism. The borough, which harbors important historical assets such as the Luwian warrior bas relief, Laskaris Palace, the necropolises of Karamettepe and Dağlıca and Uluca Tumulus, is a nature, sports and ecotourism paradise with villages like Nazarköy and Yeşilköy, Kımız Farm that ref lects Asia Minor culture, Kuru Dere Canyon and many other assets.
zmir’in Anadolu’ya açılan kapısı Kemalpaşa, İzmir’in 29 kilometre doğusunda, İzmir-Ankara Karayolunun 8 kilometre güneyinde yer alır. Doğusunda Turgutlu, kuzeyinde Manisa, batısında Bornova ve İzmir merkez, güneyinde Torbalı ve Bayındır bulunur. İlçe, güney batısındaki Nif Dağları ile kuzeyindeki Manisa Dağları arasında yer alan oldukça verimli ovada kuruludur. Nif Çayı bu verimli ovaya bereket katar.
60
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
emalpaşa, İzmir’s gateway to Anatolia, is located 29 kilometer to the east of Izmir and 8 kilometers south of the İzmir-Ankara Highway. Turgutlu is located to its east, Manisa to its north, Bornova and Izmir city center to its west and Torbalı and Bayındır to its south. The borough has been built on a fruitful plain between İlçe, Nif Mountains and Manisa Mountains. Nif Creek adds abundance to this fruitful plain.
Nif Çayı
değeri ile, İzmir kent merkezinin yanı başında bir doğa, spor ve ekoturizm cenneti.
Nif’den Kemalpaşa’ya
Kemalpaşa, Smryna ile Sardes arasında bir geçiş noktası olması nedeniyle antik çağlarda birçok yerleşime sahne olmuştur. Tarih boyunca gelin anlamına gelen ‘Nif ’ adıyla anılan bölge özellikle Bizans ve Osmanlı dönemlerinde dikkate değer boyutta iskân görmüştür. Saruhan Baba Sultan Kutbeit zamanında, Hacı Emet Bey tarafından fethedilerek Saruhanlı Beyliği’ne katılan Kemalpaşa ve çevresi, Birinci Murat zamanında Osmanlılar tarafından fethedilmiştir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Kemalpaşa hakkında şu bilgilere yer vermiştir: “Kalesi yalçın bir kaya üzerinde, 5 köşeli, 2 kapılı, 200 adımlık içindeki ve altındaki kubbelerden akan soğuk sular vardır. İçinden elini uzatıp bir iki tas su çıkarmak mümkün değildir.” Kemalpaşa merkezinde yer alan Çarşı Camii’nin kapısındaki taşın üzerinde yazan “1306 sabahın hıfzı leyhinde
(gece yarısı) yandı bu çarşı” cümlesinden ilçenin 1890 yılında büyük bir yangın geçirdiği anlaşılır. Nif yerleşimi, Saruhanlı Sancağı’na bağlı bir bucak iken 1900 yılında İzmir iline bağlanmış, 1901 yılında kaza olmuştur. 16 Mayıs 1922 tarihinde Yunan işgaline uğrayan Nif şehri, 8 Eylül 1922 sabahı kurtarılmış, aynı gün Mustafa Kemal Atatürk ilçeye gelerek o zaman düşman karargahı olan ve halen Askerlik Şubesi olarak kullanılan binada geceyi geçirmiştir. O güne kadar ilçenin Nif olan adı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçede konaklaması nedeniyle Cumhuriyetin ilanından sonra Kemalpaşa olarak değiştirilmiştir.
Tarihi ve kültürel zenginlikler Batının Zeugması Geçtiğimiz aylarda Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde yapılan kurtarma kazıları sırasında bulunan mozaikler, tüm dikkatleri Kemalpaşa’ya çekti. Milattan sonra 4’üncü yüzyıla ait antik bir Roma kenti olduğu düşünülen alanda
From Nif to Kemalpaşa
Because it was a passage between Smyrna and Sardes, Kemalpaşa was home to many civilizations in the antique ages. The region, which was known as Nif, meaning bride, throughout history, was heavily settled during the Byzantine and Ottoman periods. Kemalpaşa and its vicinity, which were added to the Saruhanlı Seigniory during the reign of Saruhan Baba Sultan Kutbeit, were invaded by the Ottomans during Murat I. Here is what Evliya Çelebi wrote about the borough in his book, Seyahatname: “Its fortress is located on a steep cliff. It has 5 corners, 2 doors and there are cold waters that f low underneath the domes.” It was determined that the borough was plagued by a great fire in 1890 from the epigraph above the Çarşı Mosque. While Nif was a district of Saruhanlı County, it was affiliated with the city of Izmir in 1900 and became a town in 1901. Nif, which was invaded by the Greeks on May 16, 1922, was freed on İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
61
Batı’nın Zeugması
yapılan kurtarma kazılarında bulunan mozaikler bölgenin “Batı’nın Zeugması” olarak anılmasını sağladı. Bölgede yapılan çalışmalarda 550 metrekarelik alan içinde bir villa kompleksi bulundu. Duvar boyutları 103-105 santimetre yüksekliğinde olan villanın 11 odasının 6’sında da mozaiğe rastlandı. Anadolu Parsı ve Anadolu Kaplanı gibi şu anda nesli tükenen hayvanların ve çeşitli bitki türlerinin resmedildiği 57 metrekarelik mozaikte, renklendirmenin doğal malzemelerle yapıldığı tespit edildi.
risler Dönemi kilisesi ile yöreye ilişkin önemli arkeolojik veriler sunmuştur. Nif Dağı’nda özellikle gömme ve yakma geleneğine bağlı Klasik-Helenistik mezarlar bulunan Karamettepe ve Dağkızılca nekropolleri, yöreye ilişkin mezar tipolojisi ve ölü gömme gelenekleri konusunda araştırmalar için çok uygun alanlardır. Karamattepe’de bulunan metal eserler, özellikle çeşitli tiplerdeki ok ucu / namlular, M.Ö. 6-4’üncü yüzyıllara ait antik savaş aletleri teknolojisi konusunda yeni ipuçları vermektedir.
Nif Dağı Kazısı Yapılan araştırmalar, İzmir Körfezi’nin doğusunda, Kemalpaşa, Torbalı ve Buca ilçelerinin ortak sınırları çevresinde konumlanan Nif (Olympos) Dağı’nın, Prehistorik Çağlar’dan Bizans Dönemi sonuna dek önemli kültür varlıkları barındırdığını göstermiştir. Birinci Derece Arkeolojik sit ilân edilen Karamattepe, Ballıcaoluk, Dağkızılca ve Başpınar mevkilerinde, 2006 yılından bu yana Prof. Dr. Elif Tül Tulunay başkanlığında yürütülen kazılarda Nif Dağı’nın çeşitli kültürler barındırdığı kanıtlanmıştır. Yürütülen çalışmalarla iki kez arkeoloji literatürüne giren Nif Dağı Kazısı; Karamattepe’de ortaya çıkarılan hiç bilinmeyen bir yerleşim ve mezar kontekstleri; Dağkızılca’da bulunan mezarlar ve Beşpınar’daki Laska-
Ulucak Höyük Kemalpaşa’nın 7 kilometre kuzeybatısında yer alan Ulucak Höyüğü, ilk olarak 1960 yılında İngiliz araştırmacı David French tarafından bulunmuş ve yüzeyinden toplanan malzeme ışığında Neolitik Dönem’e tarihlenebileceği önerilmiştir. 1986 ve 1987 yıllarında Recep Meriç başkanlığındaki bir ekip de höyüğü ziyaret ederek, yüzeyinden malzeme toplayarak değerlendirmişlerdir. Höyükte sistematik kazı çalışmaları 1995 yılında Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Anabilim Dalı ve İzmir Arkeoloji Müzesi ortak katılımıyla, Altan Çilingiroğlu başkanlığında başlamıştır. Geç Roma- Bizans Dönemi kalıntıları, höyük yüzeyine yakın oldukları için, erozyon ve tarımsal etkinlikler sonucunda büyük ölçüde tahrip olmuştur.
62
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
September 8, 1922 and Mustafa Kemal Atatürk visited the borough the same day. Thus, the name was changed to Kemalpaşa after the declaration of the Republic.
Historical and Cultural Riches The Zeugma of the West Mosaics which were found during salvage excavations in the Kemalpaşa Organized Industrial Region have turned the world’s attention to the borough. The mosaics found in the area, which is believed to be a Roman city from 4th century A.D., made the region known as the Zeugma of the West. A villa complex was unearthed within a 550 square meter land during the digs. Mosaics were found in 6 of the 11 rooms which have 103-105 centimeter high walls. Coloring was achieved with natural materials on the 57 square meter mosaic which depicts almost extinct animals such as the Anatolian jaguar and the Anatolian tiger and various plants. Nif Mountain Excavations Research has revealed that Nif (Olympos) Mountain, located to the east of Izmir Bay and inside the joint borders of Kemalpaşa, Torbalı and Buca, harbored many important cultural assets from the prehistoric ages to the end
Arkeolojik değeri
yüksek olan Luwi
savaşçı kabartması, Ege Bölgesi’nde
Hititlerden kalma
bilinen tek örnektir.
The Luwian
warrior bas relief, an archeologically
important piece, is
the only Hittite relic
in the Aegean region.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
63
İkinci tabaka olarak adlandırılan yerleşmeden ise (Erken Tunç Çağı’ndan) günümüze ulaşmış bazı binaların izlerine rastlanmıştır. Bunların yalnızca taş temel duvarları korunmuştur. Orta/ Geç Kalkolitik tabakaya ait olabilecek mimariye ise çok kısıtlı alanlarda rastlanılmış ve herhangi bir bina planı ortaya çıkmamıştır. 2009 yılında başlayan höyükteki kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç Dr. Özlem Çevik tarafından yerli ve yabancı uzmanların katılımıyla yürütülmektedir. Luwi yapıtı savaşçı kabartması M.Ö. 13’üncü yüzyıla ait, arkeolojik değeri yüksek olan Luwi savaşçı kabartması, Ege Bölgesi’nde Hititlerden kalma bilinen tek örnektir. Bu anıt Hitit Krallığı’nın bölgedeki egemenliğini ve gücünü ifade etmektedir. Söz konusu eser, düzgün bir kaya üzerine oyulmuş bir niş içerisinde, sağ ayağını ileri uzatmış bir durumda, tipik Hitit giysileri içinde canlandırılmış bir erkek figürüdür. Sağ omzunda bir yay, sol elinde ucu yere bakan bir kılıç vardır. Yüksekliği yaklaşık 2,5 metre, eni ise 1,5 metre olan kabartmada hiyeroglif yazıyla yazılmış bir yazıt varsa da, aşınmış olduğu için anlamı çözülemediğinden, kabartmanın kesin olarak hangi kral tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Hitit Anıtı’nı dış etkenlerden korumak için Kemalpaşa Belediyesi relöve ve restorasyon çalışması yürütmektedir. Laskaris Sarayı (Kız Kulesi) Tarihte Nif ismiyle alınan ve önemli bir tarihi dokusu olan Kemalpaşa ilçesinin en önemli tarihi ve kültürel değerlerinden biri Kız Kulesi’dir. Bizans döneminde İkinci Tehedodoros Laskaris tarafından yaptırılan ve o zamanlar Laskaris Sarayı olarak anılan Kız Kulesi’nin tarihi önemi Bizans döneminde dilden dile dolaşan bir efsaneye dayanır. Efsaneye göre İyonya prensesi ile Sart kralı evlenecektir. Prenses krala 64
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Ulucak Höyük
of the Byzantine period. During the excavations that have been going on since 2006 headed by Prof. Dr. Elif Tül Tulunay at the protected archeological sites of Karamattepe, Ballıcaoluk, Dağkızılca and Başpınar, it was proved that Ni Mountain harbored various cultures. The Nif Mountain Excavations, which entered archeological literature twice, yielded important artifacts such as a never before known settlement and tombs, tombs found in Dağkızılca and a Laskaris period church and other important archeological data. The necropolises in Karamettepe and Dağkızılca, which include Classic-Hellenistic type tombs, yielded important information regarding cemetery typology in the region and burial traditions. Metal items found in Karamattepe, especially arrow heads and blades, give us new clues about antique war tools technologies during 6-4th centuries B.C. Ulucak Tumulus The Ulucak Tumulus, which is located 7 kilometers to the northwest of Kemalpaşa, was first discovered by British researcher David French in 1960 and dated to the
Laskaris Sarayı
Neolithic Age after compiled data. In 1986 and 1987, a team headed by Recep Meriç, visited the site and reevaluated the information by surface researches. Systematic excavations at the tumulus began in 1995 with a joint project by Ege University and the Izmir Archeology Museum, headed by Altan Çilingiroğlu.
Laskaris Sarayı
gelin giderken, o zamanlar Nif adıyla anılan bugünkü Kemalpaşa ilçesinde kralın öldüğü haberini alır ve bu üzüntülü haber sonrasında buraya bir saray yaptırıp hayatının geri kalan bölümünü burada geçirir. Beyaz ve kırmızı tuğlalardan yapılmış, üç katlı tarihi yapı, Kemalpaşa ilçesinin sembolü haline gelmiştir. Laskaris Sarayı da Kemalpaşa Belediyesi’nin yürüttüğü projeler çerçevesinde yenilenerek koruma altına alınmıştır.
Late Roman-Byzantine period remains were heavily destructed by erosion and agricultural activities because they were close to the tumulus surface. Some structure remains have been unearthed in the second layer from the Early Bronze Age. Only the stone foundation walls of these structures have made it to this date. Architecture that may belong to the Mid/Late Chalcolithic layer has been found in a limited area and no structures were unearthed.
Nif Kalesi Kemalpaşa’nın güneyinde Nif Dağı’nın eteklerinde tepe üzerine kurulmuş olan bu yapıtın çok az duvarı kalmıştır. Evliya Çelebi, halk arasında “Hamalı Kale” olarak anılan kalenin belde insanlarının korunması için yapıldığını anlatıır. Kalenin kalıntılarından yola çıkılarak Roma dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir.
Excavations in the tumuli still continue today under the supervision of the Ministry of Culture and Tourism by a local and foreign team headed by Docent Dr. Özlem Çevik from Trakya University’s Archeology Department.
Yedigöz Köprüsü Kemalpaşa’ya 15 kilometre uzaklıkta Çambel Köyü civarında bulunan Yedigöz Köprüsü, 16’ncı yüzyıl başlarında inşa edilmiştir. Roma dönemine ait
The Luwian warrior bas relief The 13th century Luwian warrior bas relief, an archeologically important piece from the Hittite period, is the only Hittite relic in the Aegean region. This monument depicts the power and sovereignty of the Hittite Kingdom in the region. This monument is inside a niche carved into a rock and depicts a
Laskaris Sarayı
olarak anılan Kız Kulesi’nin tarihi önemi, Bizans
döneminde dilden dile dolaşan bir
efsaneye dayanır.
The history of the
Maiden Tower, also known as Laskaris
Palace, is based on a Byzantine legend.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
65
“İzmir turizminin yükselen değeri Kemalpaşa”
Yüksel Topal
gibi avantajlarıyla sanayi yatırımları için cazip bir yatırım bölgesi olan ilçemiz, bozulmamış doğal yapısı ve verimli arazileriyle de ekolojik tarım için oldukça elverişlidir. Başta kiraz olmak üzere, ülkemizin meyve ve sebze üretiminde önemli bir payı olan Kemalpaşa, iç ve dış pazara yönelik büyük çapta üretim yapmaktadır. İlçemiz, büyük ölçekli hayvancılık işletmeleri ve kesimhaneleri ile gerek büyükbaş ve küçükbaş gerekse kanatlı hayvancılık bakımından İzmir’de merkez konumundadır.
Kabartması, Laskaris Sarayı, Alaş Kımız Üretme Çiftliği Kazak Otağı, Nazarköy, Kurudere Kanyonu ilçemizin en önemli turizm değerleridir. Kemalpaşa sınırları içerisinde, geçtiğimiz aylarda gün yüzüne çıkarılan ve ‘Batının Zeugması’ olarak nitelendirilen mozaikler, tarih ve kültür meraklılarının tüm dikkatini ilçeye çekmiştir. Kemalpaşa, sahip olduğu bu turizm değeriyle tarih ve kültür turizmi, ekoturizm, dağcılık ve doğa turizmlerine oldukça elverişli bir ortam sunmaktadır.
“Kemalpaşa; coğrafi konumu, bitki örtüsü, doğal güzellikleri ve iklimi ile bölgemizde önemli ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. İzmir-Ankara Karayolu üzerinde oluşu, İzmir Limanı’na yakınlığı, doğal gaz enerji kaynağına kavuşmuş olması
Sanayi, tarım ve hayvancılık alanındaki gelişmişliğinin yanı sıra, turizm alanında da büyük bir potansiyele ve avantajlara sahip olan ilçemiz, İzmir turizminin yükselen değeridir. İlçede bu yönde çok sayıda proje hazırlık, olgunlaşma ve gerçekleşme safhasındadır. Nif Dağı, Ulucak Höyük, Hitit Savaşçı
Bu değerlerin tanıtımını yapılarak ilçenin kent ve bölge turizminden hak ettiği payı alması yönünde önemli çalışmalar yürütülmektedir. Bu hedef doğrultusunda sürdürülen çalışmaların daha üst seviyede başarısı, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve kamuoyu desteğinin sağlanmasına bağlıdır.”
Kemalpaşa Kaymakamı District Governor of Kemalpaşa
“Kemalpaşa: the rising star in Izmir’s tourism” “Kemalpaşa; with its geographical location, f lora, scenic beauties and climate, has a special place in the Aegean region. Our borough, which is an attractive area for industrial investments with being on the İzmir-Ankara Highway, closeness to the port of Izmir and natural gas consumption, is also an ideal place for ecologic agriculture with its fruitful lands and untapped nature. Kemalpaşa, which has a big role in the production of vegetables and fruits, mainly cherries, in Turkey, realizes big amounts of production for the domestic and international market. Our borough is
66
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
also the center of live stock breeding and winged animal breeding with its big facilities and slaughterhouses. Our borough, which has big advantages and a huge potential in tourism as well as its development in industry, agriculture and live stock breeding, is Izmir’s rising star in tourism. Many projects regarding tourism are being formulated as we speak. Nif Mountain, Ulucak Tumulus, the Hittite warrior bas relief, Laskaris Palace, Alaş Kımız Production Farm Tent, Nazarköy, and Kurudere Can-
yon are the borough’s most important touristic assets. The mosaics, which have recently been unearthed within the borders of and dubbed the Zeugma of the West, have attracted attention from history buffs. With all these assets, Kemalpaşa is an ideal address for history and culture tourism, ecotourism, mountaineering and nature tourism. We are continuing our advertising efforts so that our borough can receive its fair share in tourism. In order for us to be successful, we need to better inform the public and receive their support.”
Yedigöz Köprüsü
olduğu tahmin edilen köprünün sadece dört gözü günümüze ulaşabilmiştir. Nif Çayı üzerinde kurulan bu yapıtın, kervanların geçmesi için yapıldığı tahmin edilmektedir. Köprü, dikkatli bakıldığında İzmir-Ankara yolundan görülmektedir. Emet Bey (Çarşı) Cami Saruhanlılar zamanında Emet Bey tarafından 14’üncü yüzyılda yapılmıştır. Cami, 1884 yılında yanmış, 1885 yılında, üslubuna uygun biçimde yeniden yaptırılmıştır. Halk arasında Emet Bey Camii olarak da tanınmaktadır. Kesme taş, moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak inşa edilen cami, içten antik başlıklı sütunların desteklediği tavan, üstten de kiremitli çatı ile örtülüdür. Cami içerisinde orijinal bir bezemeye rastlanmamaktadır.
Emet Bey (Çarşı) Camii
Halil Ağa Camii Halil Ağa Camii, Yukarıkızılca halkının yardımları ile Hacı Halil Ağa
man wearing traditional Hittite attire. He has a bow on his right shoulder and a sword in his left hand that points to the ground. The monument is 2, 5 meters high and 1, 5 meter wide. Although there is an epigraph written in hieroglyph text, it is eroded and we cannot tell which king commissioned such a monument. The Municipality of Kemalpaşa is restoring the monument to protect it from external effects. Laskaris Palace (Maiden’s Tower) The Maiden’s Tower is one of the most important historical and cultural assets in the borough. The history of the Maiden Tower, which was built by Tehedodoros Laskaris II and known as Laskaris Palace during the Byzantine period, is based on a Byzantine legend. According to legend, the Princess of Ionia is to marry the King of Sardes. On her way to meet her groom, the princess İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
67
tarafından 1311 yılında yaptırılmıştır. Kesme taş, moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak oldukça yüksek bir bodrum üzerine yapılan caminin önünde, beş bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânının üzeri, ahşap bir çatı ile örtülüdür. Mihrap, yuvarlak bir niş şeklindedir. Kemalpaşa Belediyesi Ümran Baradan Güzel Sanatlar Müzesi Kemalpaşa Torbalı yolu üzerinde, Çiniliköy Mahallesi’nde Ümran Baradan tarafından yaptırılan ve 2009 yılında Kemalpaşa Belediyesi’ne devredilen Çinili Köşk, günümüzde Ümran Baradan Güzel Sanatlar Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzede, Ümran Baradan tarafından yapılan tablo ve seramiklerle, çeşitli sanatçıların ödül almış ve müzayedeye girmiş eserleri bulunuyor. Bu eserlerin yanı sıra 49 ülkeden tanınmış sanatçıların seramik ve heykel çalışmaları da müzede sergileniyor. 520 metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 2 bin 500 metrekarelik alana kurulu olan Kemalpaşa Belediyesi Ümran Baradan Güzel Sanatlar Müzesi, haftanın yedi günü 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kımız Çiftliği (Kazak Vadisi) Nif Dağı’nın eteğinde, Türk boylarına ait otağ kültürünü tanıtma amaçlı kurulmuş olan Alaş Kımız Üretme Çiftliği Kazak Otağı, Orta Asya Türk Mutfağı ile ülkemizde bu alandaki ilk ve tek örnek. Kazak otağında kımız içip, Asya Türk yemeklerinden yenilip ata binilerek gezinti yapılabiliyor. Türk Çadırı özelliğini taşıyan (otağ) bir merkezde, konuklara Türk Müziği eşliğinde servis yapılan Kımız Çiftliği, otantik yapısıyla ilçeye gelen turistlerin uğrak yerlerinin başında geliyor. İzmir-Ankara yolundan devam ederken Kemalpaşa ayrımından sağa kıvrılıyor ve Torbalı-Selçuk istikametine doğru geçtikten yaklaşık 4 ilometre sonra, yine sağdaki toprak yoldan 800 metre daha içeri girip Kazak Vadisi-Kımız Çiftliği’ne ulaşılıyor. 68
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Nazarköy
Yarım asırdır boncuğun merkezi Nif Dağı’nın yamacında kurulu, eski adıyla Kurudere, yeni adıyla Nazarköy, yaşayan kültür hazinesi nazar boncuğunun Türkiye’deki son üretim yerlerinden biri. İlçe merkezine 6 kilometre uzaklıktaki bu köyün dar sokaklarında, evler arasındaki göz boncuğu atölyeleri dikkat çekiyor.
learns that the king has died in Nif, now Kemalpaşa, so she builds a palace in the borough and lives the rest of her life here. The three-storey historical structure, built with white and red bricks, has becomes the symbol of the borough. Laskaris Palace has been renovated and placed under protection by the municipality.
1950 yılından bu yana nazar boncuğu ocakları ile cam süs eşyalarının yapıldığı Nazarköy’de köylüler, bu mesleği Arap Selim lakabıyla tanınan Selim ustadan öğrendiklerini anlatıyor. 400 nü-
Nif Castle Few of the walls of the structure, situated on the outskirts of Nif Mountain, have survived to this date. Evliya Çelebi says that the castle, known as “Hamalı
Nazarköy, yaşayan kültür hazinesi
nazar boncuğunun Türkiye’deki son üretim
yerlerinden biri.
Nazarköy is one
of the only evil eye bead production facilities left in Turkey.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
69
“Kemalpaşa turizmde de adını duyuruyor”
Rıdvan Karakayalı
Kemalpaşa Belediye Başkanı Kemalpaşa Chief Magistrate
“İzmir’in girişinde yer alan Kemalpaşa, kent merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Sanayisi ve tarımıyla Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilçesi olan Kemalpaşa, son yıllarda geçirdiği değişim ve dönüşümle dikkat çekiyor. Türkiye’de kirazın başkenti sayılan ilçede üretilen kirazın yüzde 80’i dün-
yanın dört bir tarafına ihraç ediliyor. Kirazın yanı sıra pek çok tarımsal ürünün yetiştiği Kemalpaşa, aynı zamanda bir sanayi ilçesi. Türkiye’nin en büyük sanayi bölgelerinden biri olan Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi ilçemiz sınırları içerisinde yer alıyor. Bunun yanı sıra Bağyurdu’nda oto yan sanayi organize sanayi bölgesi kurulması planlanıyor. Bu da bölgenin ülke ekonomisindeki önemini artıracak. Türkiye’nin en büyük lojistik köyü, İzmir-İstanbul otoyolu ile İzmir-Ankara hızlı treni gibi projelerin hayata geçmesi ile ilçemiz daha da gelişecek. Tüm bu gelişmelerle Kemalpaşa yakın zamanda Türkiye’nin, belki de dünyanın parlayan yıldızı olacak. Ülkemizin en fazla göç alan bölgesi olmasına rağmen göçün yarattığı olumsuzlukların hızla üstesinden gelen ilçemiz, artık turizm değerleri ve potansiyeliyle de adını duyuruyor. Ümran Baradan Güzel Sanatlar Müzesi, odun ateşinde üretilen boncukları ve şenlikleriyle dikkat çeken Nazarköy, Orta Asya Türk kültürünü yaşatan Kımız Çiftli-
ği, Türkiye’de eşi benzeri olmayan Kız Kulesi, Hitit kabartması, tarihi hamam, Kemalpaşa Kalesi, Nif ve Ulucak Höyük kazıları ilçe turizminin önemli cazibe merkezleri arasında yer alıyor. İlçemiz bozulmamış doğası ve iklim yapısıyla da adeta İzmir’in Karadeniz’i niteliğinde. Alternatif turizm aktiviteleri açısından da elverişli bir konuma sahip olan Kemalpaşa’nın yürüyüş parkurları, özellikle hafta sonları, İzmir’deki dağcılık kulüplerinin akınına uğruyor. Amacımız tarım, sanayi ve turizmin iç içe geçtiği ilçemizde bu üç alanın birbirini etkilemeden gelişmesini sağlamak. Kemalpaşa’yı merak edenlerin öncelikle belediyemize gelmelerini istiyoruz. Belediye olarak ziyaretçilerimizin ilçemizin turizm değerleri ve doğasını keşfederek dolu dolu bir gün geçirmeleri için kendilerine bir rehberin eşlik etmesini ve böylece yolu Kemalpaşa’ya düşenlerin çok güzel anılarla ayrılmalarını sağlıyoruz. Bu güzelliklere ortak olmak isteyen herkesi Kemalpaşa’ya bekliyoruz.”
“Kemalpaşa is making a name for itself in tourism” “Kemalpaşa, which is located at the entrance of Izmir, is only 30 kilometers from the city center. Kemalpaşa, which is Turkey’s fastest growing borough with its industry and agriculture, attracts attentions with its development and fast transition. 80% of the cherry that is produced in the borough, known as the Turkish capital of cherry, is being exported. Kemalpaşa, where many other agricultural products are produced, is also an industrial borough. One of Turkey’s biggest industrial zones, the Kemalpaşa Organized Industrial Zone, is located within the borders of our borough. In addition, an automotive supplier organized industrial region is being planned in Bağyurdu. This will increase the importance of the region 70
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
in our country’s economy. Our borough will improve further with the constructions of Turkey’s biggest logistics village, the İzmir-İstanbul highway and the İzmir-Ankara fast train. After all these developments Kemalpaşa will soon be Turkey’s, maybe the world’s, shining star. Our borough, which has eliminated the problems rising from heavy immigration, is now making a name for itself with its touristic assets and potential. The Ümran Baradan Fine Arts Museum, Nazarköy, which attracts attention with its evil eye beads and festivals, the Koumiss farm that keeps Asia Minor traditions alive, Maiden’s Tower, the Hittite bas relief, the historical bath, Kemalpaşa Castle, Nif and Ulucak tu-
mulus are the attraction points in the borough. Our borough also attracts attention with its untapped nature and climate. The hiking trails in our borough, which is an ideal place alternative tourism activities are swarmed with mountain climbers during the weekend. Our goal is to improve agriculture, industry and tourism without the three affecting each other. We want those who are curious about Kemalpaşa to first visit our municipality. We want to provide a tour guide for our guests so that they can spend an enjoyable day in our borough and discover our historical and cultural assets and leave the borough with unforgettable memories. We invite all those who want to share these beauties to Kemalpaşa.”
fuslu köyde günümüzde 5 boncuk atölyesi bulunuyor. Atölye sahipleri, 2000’li yıllara kadar köyde doğan tüm çocukların nazar boncuğu üretimiyle yetiştiği ve 2-3 yıl öncesine kadar 12 ocağın bulunduğu köydeki ocak sayısının, Uzak Doğu menşeli süs eşyalarının ülkemize girmesinden ötürü 5’e düştüğünü belirtiyor. Haftanın üç günü üretim yapılan atölyeler, bu sanatı ve kültürü yaşatmaya çalışıyor. Yarım asırdan beri yapımına devam edilen nazar boncuğu ustalık gerektiren oldukça zor bir sanat. Sipariş üzenine çalışılan ocaklarda çeşitli boncuk imalatları yapılıyor. En çok üretilen boncuk çeşitleri ise göz boncuğu, karagöz, şekerlik, plaka ve zar boncuğu. Hammaddesi cam olan boncuğu renklendirmede özel boyalar kullanılıyor. Kemalpaşa Kaymakamlığı tarafından köyde boncuğun değerlendirilmesi ve zenginleştirilmesi amacıyla açılan
Kale” by the locals, was made for the protection of the citizens. It is believed that the castle was built during the Roman period. Yedigöz Bridge The bridge, which is 15 kilometers from Kemalpaşa near Çambel village, was built at the beginning of the 16ht century. Only a small portion of the bridge, built during the Roman period, remains today. It is believed that the bridge, built upon Nif Creek, was constructed as a passage for caravans. The bridge is also visible from the İzmirAnkara highway.
Emet Bey (Çarşı) Mosque It was built by Emet Bey during the reign of the Saruhan Seigniory in the 14th century. The mosque was burnt down in 1884 and restored to its original a year later. It is also known as Emet Bey Mosque. The structure, which has a rectangular plan and built with stone, rubble stone and bricks, is covered with a ceiling supported by antique columns on the inside and a tile roof on the outside. There are no original decorations inside the mosque. Halil Ağa Mosque The mosque was commissioned by Hacı Halil Ağa and built with support from the people of Yukarıkızılca in 1311. The five part last congregation hall is at the entrance of the mosque which has a rectangular plan and was built with cut stone, rubble stone and bricks. The prayer hall is covered with a wood roof. The altar is in the shape of a round niche.
Nazarköy boncuk ocağı
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
71
Kemalpaşa Municipality Ümran Baradan Fine Arts Museum Çinili Mansion, which was built by Turkish artist Ümran Baradan and donated to the municipality in 2009, now serves as the Ümran Baradan Fine Arts Museum.
Kemalpaşa’nın altını kiraz Türkiye’nin en kaliteli ve dünyanın en erken yetişen kirazlarının üretildiği İzmir’in Kemalpaşa ilçesi, kiraz üretiminde artık bir marka. İlçedeki 150 kiraz üreticisinin EUREPGAP (Avrupa Perakendecileri Birliği İyi Tarım Uygumaları) sertifikası almaya hak kazanması bunun en önemli kanıtı. Yıllık ortalama 55-60 bin ton kiraz üretilen ilçede üretimin önemli bir kısmı ihraç ediliyor. İlçede 1936 yılından bu yana bir de festival düzenleniyor. En iyi kiraz yetiştiricilerini özendirmek amacıyla yapılan Kemalpaşa Altın Kiraz Kültür ve Sanat Festivali Kemalpaşa Belediyesi öncülüğünde mayıs ayı sonu veya haziran ayı’nın ilk haftasında kültür ve eğlence etkinlikleriyle desteklenerek coşkulu bir şekilde kutlanıyor. Dere Mesire Yeri Amfi Tiyatro’da, Kemalpaşalılar ve çevre illerden gelen misafirlerin yoğun katılımıyla gerçekleşen festivalde birçok ünlü sanatçının konserlerinin yanı sıra çeşitli kültür ve sanat etkinlikleri de yapılıyor. Daha önceki yıllarda bir gün olarak kutlanan kiraz festivali, 2010 yılından bu yana ise dokuz gün olarak kutlanıyor.
Cherry: the gold of Kemalpaşa Kemalpaşa borough, where Turkey’s highest quality cherries are grown, is now a brand in cherry production. The fact the 150 cherry producers in the borough have managed to obtain the EUREPGAP certificate is the ultimate proof. Approximately 55-60 tons of cherries are being produced in Kemalpaşa every year and the majority is being exported. A festival is being organized in the borough since 1936. The Kemalpaşa Altın Kiraz Culture and Art Festival, which is being organized to reward the best cherry producers, is being organized by the Municipality of Kemalpaşa at the end of May or first week of June and includes cultural and fun activities. Many concerts are organized along with various cultural and art activities during the festival that takes place at the amphitheatre at Dere Excursion Site. The festival is celebrated for 9 days since 2010.
takı tasarım kurslarına katılan Nazarköylü kadınlar, boncuğu zarif takılara dönüştürüyor ve ürünlerini Boncuk Çarşısı’nda satışa sunuyor.
yöresel lezzetlerin tadına bakarken diğer yandan boncuk atölyesinde el emeği göz nuru boncukları yapan boncuk ustalarını seyredebiliyor.
Boncuğun yanı sıra kanyon da Nazar Köy’ün turistik açıdan çekici kılıyor. Hafta sonu ziyaretçi akınına uğrayan köyde, köy halkının yetiştirdiği organik ürünlerin yanı sıra Nif Dağı eteklerinden toplanmış şifalı bitkiler de Boncuk Çarşısı’nda satışa sunuluyor. Ziyaretçiler bir yandan doğal ve otantik mekânlarda
Köye özel araçla ulaşım, İzmir-Ankara asfaltı üzerinden Kemalpaşa’ya, Kemalpaşa içerisinden geçerek Torbalı yolu beşinci kilometre üzerinden sağlanıyor. İzmir’den Kemalpaşa dolmuşları veya belediye otobüsleri ile Kemalpaşa’ya, oradan da Kemalpaşa-Nazarköy dolmuşu ile köye ulaşmak da mümkün.
72
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Paintings and ceramics made by Ümran Baradan and valuable objects by other artists are on display at the museum. In addition, ceramics and sculptures of famous artists from 49 countries are exhibited at the museum. The museum, which was built on a 2500 square meter area, is open for visitation every day between 09.00 and 17.00. Kımız Farm (Kazak Valley) The Alaş Kımız Production Farm Tent, which was built on the outskirts of Nif Mountain to advertise the tent culture of Turkish clans, is the only Asia Minor Turkish restaurant in our country. You can drink koumiss in the tent, sample Asian Turkish cuisine and ride the horses. The tent, which exhibits the traits of traditional Turkish tents, has become one of the most popular touristic destinations in the borough. While on the İzmir-Ankara road, take a right after the Kemalpaşa exit. After passing the Torbalı-Selçuk sign for 4 kilometers, follow the dirt road another 800 meters and you will reach the farm. The center of evil eye beads for half a century Nazarköy, formerly known as Kurudere, located on the outskirts of Nif Mountain, is one of the last places that produce evil eye beads in Turkey. Evil eye bead workshops attract attention in the narrow streets of this village, which is 6 kilometers from the borough center. People of the village say that they learned how to make these beads from Selim Usta, known as Arap Selim. There are 5 evil eye bead workshops in the village which has a small population of 400. Owners of these workshops say that almost all the kids who were born in the village until 2000 were raised to
Yeşilköy
Nif Dağı yamacında sanat Yeşilköy, Nif dağı ile Mahmut dağı arasında bulunan dört tarafı ormanla çevrili, dağın eteğinde kurulmuş, ismi gibi yeşile bürünmüş bir orman köyü. 250 kişinin yaşadığı köyde geçim kaynağı kiraz, bağ ve zeytin. Ancak Yeşilköy son yıllarda adını antik mermer ve mozaik çalışmalarıyla duyuruyor. 2005 yılında Kemalpaşa Kaymakamlığı öncülüğünde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Torbalı Meslek Yüksek Okulu işbirliğiyle köyde başlatılan antik mermer mozaik çalışmalarına14-60 yaşlarındaki tüm köylüler büyük ilgi duyarak katılıyor. Çalışmalarda Gaziantep’in tarihi kenti Zeugma’dan, Torbalı Metropolis’ten, Antakya’dan, Ayasofya Müzesi’nden değişik mermer projeleri, madolyanlar, bordürler ve hat yazılarından göz kamaştırıcı eserler yapılıyor. Çalışmaların köylüler tarafından benimsenip, başarılı bir şekilde yürütül-
learn the art and that the number of facilities decreased immensely after ornaments from the Far East entered the market. Workshops, which produce evil eye beads three days a week, are trying to keep this art alive. Making evil eye beads is hard work. They only work after receiving orders and they can make various types of evil beads. Special paint is used in the beads, which are made with glass. The women of the village, who attend the courses opened by the municipality in order to develop and enrich the production of beads, turn the beads into elegant jewelry and sell their products at the Boncuk Market. The canyon also makes the village an attractive site for tourists. Organic foods and healing herbs collected by the villagers are sold at the market which is swarmed by visitors during the weekend. While guests sample local dishes, they visit the workshops and watch the masters at work.
If you are going to visit the village with your car, take the İzmir-Ankara highway to Kemalpaşa and after passing Kemalpaşa, go another 5 kilometers from the Torbalı road. Or you can get to the borough from Izmir by public buses or jitneys, then to the village with Kemalpaşa-Nazarköy jitneys. Art on the sloped of Nif Mountain Yeşilköy is a village surrounded by forests on the slope of Nif Mountain. Only 250 people live in the village and make a living by growing cherries and olives. But lately, Yeşilköy has made a name for itself with antique marble and mosaic works. All villagers between the ages of 14 and 60 attend the antique marble mosaic workshops which began in 2005 with the initiative of the Kemalpaşa District Governor’s Office and support from the Social Solidarity Foundation and Dokuz Eylül University Torbalı Vocational İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
73
Kemalpaşa ekoturizm güzergâhları
Ecotourism routes in Kemalpaşa
• Armutlu-Şelale-Mahmut Dağı • Bağyurdu-Dededağ • Bayramlı-Ören • Beşpınar-Spil Dağı Milli Parkı/Spil Zirve (Manisa) • Çambel-Çırpıcı-Beşpınar • Dereköy-Mahmut Dağı • Kemalpaşa (Taş Duvar)-Nif Karlığı Tepe/Nif Zirve • Nazarköy-Kurudere Kanyonu-Dede Dağı-Nif Balık Çiftliği-Kemalpaşa • Sinancılar-Ovacık • Vişneli-Babadağ • Yukarı Kızılca-Mahmut Dağı • Yukarı Kızılca-Dereiçi-Mahmut Dağı
• Armutlu-ŞelaleMahmut Mountain • Bağyurdu-Dededağ • Bayramlı-Ören • Beşpınar-Spil Mountain National Park/Spil Crest (Manisa) • Çambel-Çırpıcı-Beşpınar • Dereköy-Mahmut Dağı • Kemalpaşa (Stone wall)Nif Karlığı Tepe/Nif Crest • Nazarköy-Kurudere Canyon-Dede Dağı-Nif Balık Çiftliği-Kemalpaşa • Sinancılar-Ovacık • Vişneli-Babadağ • Yukarı Kızılca-Mahmut Mountain • Yukarı Kızılca-DereiçiMahmut Mountain
74
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
High School. During the workshops, various marble artworks inspired by the historical city of Zeugma, Metropolis in Torbalı, Antakya and Ayasofya museum, medallions and bordures are being produced. The workshop, which was turned into a permanent facility, now also receives orders. The marble mosaics of the Tunisian Airport were made at the workshops in the village. The workshop can also provide pieces for the f loors and walls of homes and businesses and big projects. Pieces for big projects are assembled at the site. Each mosaic, embroidered with colorful stones, has a story. The smaller the stone, the more beautiful the picture…
KOSBİ: One of İzmir’s most important industrial regions
Even though Kemalpaşa is known as an agricultural borough, it is one of Izmir’s most important regions in
mesi üzerine, Kemalpaşa Kaymakamlığı tarafından İl Özel İdaresi katkılarıyla kalıcı bir atölyeye dönüştürülen kurs binasında, sipariş üzerine çalışmalar da yapılıyor. Tunus Havalimanı’nın mermer mozaikleri, Yeşilköy’deki mermer mozaik atölyelerinde hazırlanmış. Atölyelerde, evlerin ve işyerlerinin bahçe, zemin ve duvarlarına işleme yapıldığı gibi büyük ebatta kaplama ve tabela çalışmalarına da cevap verilebiliyor. Demonte bir şekilde imalatı gerçekleştirilen bu çalışmalar, yerinde montaj yapılarak tamamlanıyor. Rengârenk taşlarla nakış gibi işlenmiş mozaiklerin her birinin birer öyküsü de bulunuyor. Kullanılan küçük taşlar, yani ‘teserra’lar ne kadar küçülürse, resmin güzelliği de o oranda artıyor.
İzmir’in en önemli sanayi akslarından KOSBİ
Kemalpaşa tarım ilçesi olarak anılmasına karşın, sanayide de İzmir’in önemli merkezlerinden biri konumunda. Limana olan yakınlığı nedeniyle tercih edilen İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi (KOSBİ), İzmir-Ankara karayolu sayesinde iç bölgelere ulaşım kolaylığı, ucuz arazi ve genişlemeye elverişli alan varlığı gibi nedenlerle 1970’li yıllardan bu yana İzmir’in önemli sanayi akslarından biri olarak gösteriliyor. Bin 300 hektar alana sahip olan ve Türkiye’nin en büyük sanayi bölgeleri arasında yer alan KOSBİ, İzmir kent merkezine 29 kilometre, İzmir Limanı’na 26 kilometre, Adnan Menderes Havalimanı’na 49 kilometre mesafede bulunuyor. İzmir-Ankara Karayolu’nun (E 96) içinden geçtiği KOSBİ’yi ulusal demiryolu hattına bağlayacak olan ek hat imalatı da tamamlanmak üzere. Bölgenin yakın bir zamanda ulusal demiryolu hattına bağlanması, kuzey sınırından İzmir-İstanbul otoyolunun geçmesi ve sınırına çok yakın bir alanda Lojistik Köy’ün kurulacak olmasının KOSBİ’nin önemini bir kat daha arttıracağı kaydediliyor. KOSBİ’de yoğunlukla makine imalat, otomotiv yan sanayi, gıda, kimya, elektrik – elektronik, yapı malzemeleri,
Türkiye’nin en büyük
sanayi bölgeleri arasında yer alan KOSBİ, bölgenin dış
ticaret açığı vermeyen ender sanayi bölgelerinden biri.
KOSBİ, which is one of
Turkey’s biggest industrial regions, is one of the rare
industrial regions in Turkey that hasn’t recorded an
international trade deficit.
plastik ve ambalaj sanayi alanlarında faaliyet gösteren 341 firma yer alırken, 21 bin 500 kişiye istihdam sağlanıyor. İmar planlarının devreye girmesi ile işletme sayısının 900’e, istihdamın ise 50 bine ulaşacağı ifade ediliyor. Bölgenin dış ticaret açığı vermeyen ender organize sanayi bölgelerinden biri olan KOSBİ’nin ihracatı 1,85 milyar dolar, ithalatı ise 1,70 milyar dolar seviyesinde.
industry. The Kemalpaşa Organizes Industrial Region, which is popular thanks to its closeness to the port, is being named one of the city’s most important industrial zones with traits like easy access to inner regions, cheap land and suitability for expansion. KOSBI, which is situated on 1300 hectares of land, is 29 kilometers from the Izmir city center, 26 kilometers from the Izmir Port and 49 kilometers from the Adnan Menderes Airport. The additional line that will connect the zone to the national railway line is almost complete. The fact that the region will be connected to the national railway line, that the İzmir-İstanbul highway passes from the north border of the zone and the construction of a logistics village near the zone in the near future, will further increase the importance of KOSBİ. There are 341 companies within the zone that mainly work in machine production, automotive supplies, food, chemicals, electronics, construction materials, plastic and packaging supplies. 21,500 people work at the industrial zone. It is believed that the number of firms will increase to 900 and employees to 50, 000 after zoning works are completed. KOSBI has recorded 1, 85 billion dollars worth of exports and 1, 70 billion dollars worth of imports. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
75
Turizm Söyleşisi / Tourism Interview
“İzmir’i müzeler kenti yapmak istiyorum” Kent merkezini yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan butik müzelerle donatan Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, İzmir’i bir müzeler kenti yapma hedefinde herkesten destek bekliyor. Söyleşi-Interview: Onur Şan Fotoğraflar/ Photographs: Konak Belediyesi
“I want to make Izmir a city of museums” Konak Chief Magistrate Hakan Tartan, who has adorned the city with boutique museums that are swarmed with local and foreign tourists, is waiting for everyone’s support in turning Izmir into a city of museums.
76
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
K
ordon, Kemeraltı, Kadifekale, Güzelyalı, Saat Kulesi… İzmir denilince ilk akla gelen değerlere ev sahipliği yapan, nüfusu gündüz 1,5 milyona yaklaşan İzmir’in kalbi Konak’ın belediye başkanı Hakan Tartan. Kültürel, sanatsal ve soysal alanlarda hayata geçirdiği öncü projelerle takdir toplayan Tartan, Konak’ı “İzmir’in gülen yüzü” haline getirmek için canla başla çalışıyor. Başkan Tartan’ın en dikkat çekici projelerinden biri de butik müzeler. İzmir’e butik müzecilik anlayışını getiren ve kent merkezine Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi, Necdet Alpar İzmir Mask Müzesi ile Neşe ve Karikatür Müzesi’ni kazandıran Tartan, bu zincire şimdi de Kadın Müzesi ile Radyo ve Demokrasi Müzesi’ni eklemeye hazırlanıyor. İzmir’e üçer ay arayla bir butik müze hediye etmeyi amaçlayan Tartan, “İzmir’i bir müzeler kenti yapmak istiyorum” diyor.
İzmir’in kültür ve sanat yaşamına kente kazandırdığınız butik müzeler ile çok önemli katkılar sağladınız. Butik müze kurma fikri nasıl oluştu? Bu alanda İzmir için örnek aldığınız bir kent var mı? Tartan: Butik müzecilik, Batılı ülkelerde ve “marka kent”lerde çok yaygın bir uygulama. Turistlerin geldikleri ülkede kısa süre içinde hem dinleneceği hem de ziyaret edebileceği butik müzeleri Avrupa’nın birçok kentinde görebilirsiniz. Bir yandan kahvenizi yudumlar, bir yandan tarihi kültür ve zenginlikleri izleyebilirsiniz. İtalya’da Floransa’ya giderseniz, neredeyse her semtte bir “butik müze” görebilir, gezebilirsiniz. Örneğin ünlü filozof Dante’nin yaşadığı ev orijinal olarak korunarak düzenlenmiş bir “butik müze”dir. Tıpkı İzmir Birinci Kordon’daki “Atatürk Müzesi” gibi... Bu müzenin kurulmasında milletvekili ve bakanlık yaptığım dönemlerde önemli katkılarım olmuştur. İzmir’i bir müzeler kenti yapmak istiyorum. Bu konuda herkesten destek bekliyorum.
Her alanda İstanbul ve Ankara ile yarışabiliriz. Ben onları bile geçecek bir İzmir düşlüyorum. Yeter ki; buna inanalım.”
“We can compete with Istanbul and Ankara in all areas. I am thinking of an Izmir that will be better. The only thing we need to do is believe.” Havayolu veya kruvaziyerle kente gelen yabancı turistlerin, İzmir’in merkezinde vakit geçirmeden direk Çeşme’ye, Kuşadası’na ya da Efes’e gitmesi İzmir turizminin en önemli sorunlarından biri olarak gösteriliyor. Turisti kent merkezinde tutabilmek açısından butik müzeler etkili oluyor mu? Kent merkezini turist için daha cazip hale getirecek yeni projeleriniz var mı? Tartan: Kente gelen turistler Alsancak Limanı’na birkaç adım ötede bulunan Mask Müzesi ile Neşe ve Karikatür
K
ordon, Kemeraltı, Kadifekale, Güzelyalı, the Clock Tower… Hakan Tartan is the chief magistrate of Konak, an area that houses many of the city’s symbols; the heart of İzmir. Tartan, who is appreciated by everyone with his pioneer projects in culture, art and social life, is working relentlessly to turn Konak into the ‘smiling face of Izmir’ One of his most striking projects is boutique museums. Tartan, who has built the Ümran Baradan Toy Museum, Necdet Alpar İzmir Mask Museum and the Entertainment and Caricature Museum, is now getting ready to add the Women’s Museum and The Radio and Democracy Museum to the roster. Tartan, who aims to build a museum in Izmir every three months, says that he wants to turn Izmir into a city of museums. You have contributed greatly to the culture and art life of Izmir with the boutique museums you built. How did the idea come to you? Is there a city you follow in this regard? Tartan: Boutique museums are widespread in western countries and brand cities. You can see these types of museums all around Europe. You can sip
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
77
“Dünyada 7 Kadın
Müzesi var. İzmir’deki Kadın Müzesi,
Türkiye’de bir ilk olacak.”
“There are seven Women’s Museums in the world. The one Izmir will be the first in Turkey.”
your coffee while watching cultural and historical riches. For example in Florence, you can see a boutique museum in almost all the neighborhoods. Dante’s house is a boutique museum. Just like the Atatürk Museum in Kordon. I contributed greatly to the building of this museum when I was an MP. I want to make Izmir a city of museums and I am expecting support from everyone.
Müzesi’ni ziyaret ediyor. Biz turistleri kenti yedi ayrı dilde anlatan broşürler ile karşılıyoruz. Gönüllü rehberlerimiz onları yönlendiriyor. Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi de dâhil olmak üzere butik müzelerimizi önemli sayıda kişi ziyaret ediyor. Bu müzelere; Kadın Müzesi ile Radyo ve Demokrasi Müzesi’nin eklenmesiyle birlikte bölge daha da cazip hale gelecek. Özellikle Arkeopark’ın tamamlanmasıyla birlikte zenginlik daha da artacak. 78
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Kemeraltı, Agora, İkiçeşmelik ve Oteller Sokağı bölgelerinde yürütülen çalışmalar ile ilgili bilgi verir misiniz? Bu bölgelerin gelecekte İzmir’in kültür ve turizminde oynayacağı rol ne olacaktır? Tartan: Altınpark’ta Arkeopark, Kadın Müzesi ile Radyo ve Demokrasi Müzesi ve oradan Kadifekale. Basmane semtindeki bu üç nokta, İzmir’e gelecek yerli ve yabancı turistler için yeni bir çekim alanı olacak. Artık turistler için konsept müzeler çok daha ilgi çekici. Biz de
The fact that people who come Izmir by air or cruise ships go directly to Çeşme, Kuşadası or Ephesus without stopping in the city center is regarded as one of most important problems in the city’s tourism. Are boutique museums effective in keeping tourists in the city center? Do you have any other projects that will make the city center more attractive for tourists? Tartan: Tourists who come to the city visit the Mask Museum and the Entertainment and Caricature Museum close to Alsancak Port. We greet our visitors with brochures prepared in seven different languages. Our volunteer tour guides help them. Our museums are visited by a lot of people. With the addition of the Women’s Museum and The
bu üç merkezi hızlı bir şekilde hizmete sokmak için çaba gösteriyoruz. Kadın Müzesi projenizde son durum nedir? Tartan: Basmane Oteller Sokağı’nda bulunan iki katlı eski bir binayı restore ederek Kadın Müzesi olarak düzenledik. Kadın Müzesi ile birlikte, binanın bulunduğu sokak da yepyeni bir görünüme kavuşacak. Kadın Müzesi, Arkeopark ve hemen karşısındaki Sarmaşıklı Ev, restorasyon sonrasında Radyo ve Demokrasi Müzesi olarak kente hizmet verecek. Bu üçlü sayesinde Basmane’nin çehresi değişecek. Dünyada 7 Kadın Müzesi var. İzmir’deki Kadın Müzesi, Türkiye’de bir ilk olacak. Yakında açılacak olan her iki müzemiz için de çok heyecanlıyız. EXPO 2020 aday kenti İzmir’de bir sağlık müzesi kurulmasını önermiştiniz. Bu konuda herhangi bir gelişme var mı? Tartan: İzmir’in turizmde marka kent olması konusunda bugüne kadar hep önemli adımlar attık ve atmaya da devam ediyoruz. Dünyada sağlık turizminin öneminin giderek arttığını ve İzmir’de bu sektörün üç bin yıl önce bile adından söz edildiğini daha dört yıl önce göreve geldiğim gün gerçekleştirdiğimiz ‘Turizm Zirvesi’nde anlattım. Tarihi, kültürü ve turizmi tam bir uyum içinde yaşama geçirmek için bir ortam
Radio and Democracy Museum, the area will attract more attention. This richness will increase further with the completion of Archeopark. Can you tell us about the projects involving Kemeraltı, Agora, İkiçeşmelik and Hotel District? What will be the roles these regions will play in Izmir’s future? Tartan: Archeopark in Altınpark, the Women’s Museum and the Radio and Democracy Museum and then Kadifekale… These three points in Basmane will be new destinations for local and foreign tourists. Concept museums are now more attractive for tourists. We
are working hard to quickly open these new destinations. What is the latest on the Women’s Museum project? Tartan: We have restored a two-storey building in Basmane Oteller Street and reorganized it as the Women’s Museum. With the addition of the museum, the street will have a whole new feel with the Women’s Museum, Archeopark and the Ivy House across, which will be the Radio and Democracy Museum after restoration. Basmane will have a new outlook after these three buildings. There are seven Women’s Museums in the world. The one Izmir will be İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
79
the first in Turkey. We are very excited about both these museums.
yarattık. Kısa sürede üç butik müzenin açılışını gerçekleştirdik. Kemeraltı’nın tarihi zenginliklerini yeterince kullanmak için etkinliklerimizin önemli bir bölümünü çarşıya yönlendirdik. Yurtdışından gelen konuklarımızı tarihi çarşıdaki mekânlarda konuk ettik. Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi, Necdet Alpar İzmir Mask Müzesi, Neşe ve Karikatür Müzesi… Sadece kruvaziyer turizm ile ya da diğer yollardan İzmir’e gelen yabancı turistler için değil, kent adına önemli kazanım. Kadının kültürel evrimini ve üretimini ortaya koyacak Türkiye’nin ilk Kadın 80
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Müzesi geliyor çok yakında. Restorasyonu hızlı bir şekilde tamamlandı. Butik müzelerimiz kentin parlak ışıkları. Turistler bir kentte öncelikle kültür, sanat etkinliği ile sağlık tesisi ve müze var mı diye bakıyorlar. Yakında Kadın Müzesi’nin ardından, Doğa Tarihi Müzesi, Kent Kültürü Müzesi, Radyo ve Demokrasi Müzesi de hizmete girecek. Sağlık Müzesi’nin kurulması konusunda bizden bir destek istenirse her türlü katkıyı vermeye hazırız. İzmir turizminin en önemli sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm öneri-
You had suggested a health museum in Izmir, a candidate to host EXPO 2020. Are there any developments regarding this? Tartan: We have taken great steps, in fact still taking, to make Izmir a brand city in tourism. I said four years ago during the Tourism Summit that health tourism was becoming very important in the world and that Izmir was active in this sector even 3000 years ago. We created an environment where history, culture and tourism can coexist in perfect harmony. We opened three boutique museums in a short time. We organized many of our events in Kemeraltı to take full advantage of the historical riches in the old bazaar. We hosted our foreign guests in venues in the historical bazaar. Ümran Baradan Toy Museum, Necdet Alpar İzmir Mask Museum and the Entertainment and Caricature Museum… These are all important additions to the city not just for tourist but for the city itself. Turkey’s first Women’s Museum, which will exhibit the cultural development and production of women, is coming soon. The restoration is complete. Boutique museums are the bright lights of our city. Tourists first check if a city has cultural and art activities, health facilities and museums. After the Women’s Museum, we will open the Natural History Museum, Urban Culture Museum and the Radio and Democracy Museum. If we are asked to support the establishment of a health museum, we would be more than happy to help. What do you think are the most pressing problems of Izmir’s tourism and your thoughts on eliminating these problems? Tartan: I was the one who came up with concepts like ‘Izmir, the capital of health tourism’, ‘Izmir, the capital of culture and art’, and ‘Izmir, the capital of modern education and technology’. You need to think big. Izmir is a pioneer city in Turkey with its lifestyle, female
lerine dair görüşlerinizi alabilir miyiz? Tartan: İzmir gündemine ilk kez ‘sağlık turizminin başkenti İzmir’, ‘kültür ve sanatın başkenti İzmir’ ve ‘çağdaş eğitim ve bilişimin başkenti İzmir’ söylemlerini yerleştirdim. Büyük düşünmek gerekir. İzmir yaşam biçimi, kadın ve gençlik gücü, vizyoner bakış açısı, girişimcilik ruhu ile Türkiye’ye önder bir kent. Kimse felaket tellallığı yapmasın. Kimse mazeret üretmesin. Kimse şikâyetlerle zaman geçirmesin. İzmir gelişiyor ve gelişecek. Gelişimi çoğaltmak gerekiyor. Bakın inşaat sektörü canlı. Sadece benim bölgemde 20 yeni otel açıldı, bir o kadarı sırada. Bunların hepsi bildik markalar. Ve yeni Hastaneler. Çağdaş, gelişmiş. Yenileri de sırada. Şikâyet ve mazeret üretenler bu kentin önünden çekilsin. Ben hep hizmet ürettim. Milletvekili olarak, bakan olarak, şimdi de Belediye Başkanı olarak. Ben mazeret değil, hizmet üretiyorum. Halkın beklentisi bu. Her alanda İstanbul ve Ankara ile yarışabiliriz. Ben onları bile geçecek bir İzmir düşlüyorum. Yeter ki; buna inanalım. Kültüre, sanata ve turizme olan duyarlılığınızda etkili olan faktörler neler? Tartan: Çeşitli gazetelerde muhabir-
“Arkeopark, Kadın Müzesi, Radyo ve
Demokrasi Müzesi, Kadifekale, İzmir’e
gelecek turistler için yeni bir çekim alanı olacak”
“Archeopark, Women’s
Museum, and The Radio and Democracy Museum will be new attraction points for tourists”
lik, yöneticilik ve yazarlık görevlerinde bulundum. 4’ü şiir olmak üzere 10 kitabım yayımlandı, 2 oyunum da Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi. Yazmakta olduğum bir kitabım var. Fırsat buldukça yazmaya devam ediyorum. Sanatçı bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya geldim ve o çevrede büyüdüm.
and youth power, vision and entrepreneur soul. No one should be negative and make excuses. No one should waste time complaining. Izmir is improving and it will continue to improve. We need to increase development. The construction sector is alive. 20 hotels opened in my region alone and 20 more are coming. All of them are well known brands. And new hospitals… Modern…Those who complain can get leave the city alone. I have always served the city; first as an MP, then as a minister and now as a chief magistrate, I don’t make excuses, I make projects. This is what the people want. We can compete with Istanbul and Ankara in all areas. I am thinking of an Izmir that will be better. The only thing we need to do is believe. What are the factors that make you sensitive towards culture, art and tourism? Tartan: I worked as a correspondent, manager journalist at various newspapers. I have published 10 books, 4 of them poetry. Two of my plays were staged at State theatres. I am currently writing a new book. My parents were artists and I grew up in that kind of environment. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
81
Nostalji / Nostalgia
Yorgun eşyalar artık dinleniyor
Müesser Aktaş’ın 20 yıldır topladığı ve “yorgun eşyalar” olarak nitelendirdiği objeler yörenin tarihine ışık tutuyor. Yazı-Article: Derya Şahin Fotoğraflar/ Photographs: Onur Şan
Tired pieces are now at rest Objects collected by Müesser Aktaş for the past 10 years and referred to as ‘tired objects’, shed light on the history of the region.
82
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
‘Eski’ ve ‘yeni’ kavramlarının giderek birbirine karıştığı günümüzde eşyaya anlam katan ne varsa bir bir yok oluyor. Hâlbuki o eşyalar yaşanmışlıklarla, çıplak ve soğuk bir nesne olmaktan uzaklaşıp ruhunu buluyor. Eskilerin yerine aldığımız yenilerle geçici mutlulukların peşinden koşaduralım, çöp kutularına atılan her eski ile birlikte belleklerimizin birer parçasını da yitiriyoruz farkında olmadan. Neyse ki bunun farkına varıp, hikâyesi olan eşyaların izlerini süren, onları geçmişin tozlu raf larında kalmaktan kurtaranlar da var. Tıpkı Müesser Aktaş gibi. Gelin olarak gittiği evin eski eşyalarını toplayıp çöpe atan Aktaş, kayınvalidesinin “kızım bir gün olur da bunlar sana lazım olmaz mı” şeklindeki uyarısıyla attıklarının kıymetli olduğunu idrak etmiş. O günden sonra etrafındaki eski eşyalara daha farklı bir gözle bakan Aktaş, çöpte dahi görse yaşanmışlık taşıyan eşyaları toplamaya başlamış. Mordoğan’daki evinin her bir köşesi topladıkları eşyalarla dolunca bir arkadaşının önerisiyle bunları Çeşme Müzesi’nde kayıt altına aldıran Aktaş, daha sonra topladıklarını oluşturacağı bir yerel müzede sergilemeye karar vermiş. Ancak yer sıkıntısı önüne engel olarak çıkmış. Önceleri evinin alt tarafını müze olarak kullanan Aktaş, 5 yıl sabrettikten sonra, bu sorunun da üstesinden gelmiş. 1932’de inşa edilen ve kendisinin de sıralarından geçtiği, yıkık dökük ilkokul binasını tamir ettirerek, kendi deyimiyle “yorgun eşyaları” için bir dinlenme mekânı yaratmış. Bu süreçte Karaburun Kaymakamlığı, Karaburun Belediye Başkanı H. Serdar Yasa, Mordoğan Belediye Başkanı Ahmet Çakır, kardeşleri ve dostları da kendisine destek olmuş. Müesser Aktaş’ın 20 yıldır topladığı ve yörenin tarihine ışık tutan eski eşyalar şimdi kendi ismiyle anılan etnografya ve tarih evinde sergileniyor. Resmi açılışı 4 Ağustos 2012 tarihinde yapılan Müesser Aktaş Etnoğrafya ve Tarih
In an age where concepts like ‘old’ and ‘new’ are blurry, memories that are attached to objects are slowly fading. However, these objects find their soul as time goes by and are more than cold and naked elements. While we keep on chasing temporary joys by replacing old thing with new ones, we throw away a part of our memories without even realizing it. Thankfully, there are people who are aware of this and track down and rescue old objects with history. One of these people is Müesser Aktaş. Aktaş realized how valuable the things she discarded were after a warning from her mother in law. Aktaş, who started looking at old objects with a different
Müesser Aktaş
sergilenen eşyalar
arasında kendisini en
çok etkileyenin sararmış siyah beyaz fotoğraflar olduğunu söylüyor.
Ms. Müesser says that her favorite items on
display are the black and white photographs.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
83
Mutfak eşyaları, dikiş makinesi,
yöresel giysiler ve gelinlikler
Müesser Aktaş
Etnografya ve Tarih
Evi’nde sergilenen eşyalar arasında.
Kitchen utensils,
sewing machines,
traditional clothes
and bridal gowns
are some of the
objects exhibited at the Müesser Aktaş
Ethnography and History House.
Evi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Mordoğan ve Yarımada Etnografya Müzesi Belgesi ile de ödüllendirilmiş.
perspective from that day on, started collecting old items even though they were dumped into the trash.
Bilinen tarihi bin 200 yıllarına dayanan Mordoğan’ın köklü mirasını gelecek nesillere aktarmayı amaç edindiğini belirten Müesser Aktaş, “Bu iş gönül işi. Köyüme, Mordoğan’a, Karaburun’a, İzmir’e, Türkiye’ye armağanım olsun” diyor.
Aktaş, who registered the items to when Çeşme Museum once her whole house in Mordoğan was filled with old stuff, decided to exhibit the next batch in a brand new museum. At first, finding a space was a problem. Aktaş, who used the ground f loor of her house as a museum in the beginning, eliminated the problem of space after waiting patiently for 5 years. She renovated and fixed the collapsed school building which
En eski parça 18’inci yüzyıldan kalma
Mutfak eşyalarından dikiş makinesine, 84
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
was constructed in 1932 and created a space for her tired items to rest. She was supported by the District Governor of Karaburun, Karaburun Chief Magistrate H. Serdar Yasa, Mordoğan Chief Magistrate Ahmet Çakır, her brother and friends during the process. Object collected by Müesser Aktaş for the past 20 years which shed light on the history of the region, are now on display at the ethnography and history house that was named after her. The Müesser Aktaş Ethnography and History House, which officially opened on
yöresel giysilerden gelinliklere kadar aklınıza gelebilecek her türlü eşyanın yer aldığı etnografya ve tarih evinde okula ait olan bir kampana da (zil) sergileniyor. Müzenin en eski parçası ise 18’inci yüzyıldan kalma bir gelin ceketi. Müesser Hanım sergilenen eşyalar arasında kendisini en çok etkileyenin sararmış siyah beyaz fotoğraf lar olduğunu söylüyor. Nice yaşanmışlıkların tanığı olan bu efsunlu eşyaların toplanması kadar bakımlarının da özen istediğine dikkat çekiyor Aktaş. Öyle ki sergilenen eşyaların rutubet ve tozdan korunması için
August 4, 2012, has received the Culture and Tourism Ministry Mordoğan and Peninsula Ethnography Museum Certificate. Müesser Aktaş, who aims to transfer the profound historical heritage of Mordoğan to future generations, says, “This is a project of love. I want to give it as a gift to my village, to Mordoğan, to Karaburun, to Izmir and to Turkey”
The oldest item from the 18th century
Kitchen utensils, sewing machines,
traditional clothes, bridal gowns and a bell belonging to the historical school are just some of the items exhibited at the ethnography and history house. The oldest piece in the museum is a bridal gown from the 18th century. Ms. Müesser says that her favorite items on display are the black and white photographs. Aktaş also points out to the importance of the maintenance of these valuable items that have witnessed many lives. The museum is ventilated every week and items are dusted regularly to proİZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
85
Müesser Aktaş kimdir? 1950 yılında Mordoğan’da doğan Müesser Aktaş, ortaokul mezunu, evli, iki çocuk ve dört torun sahibi. Aktaş çocuk denecek yaşta geldiği İzmir’de Olgunlaşma Enstitüsü’nden sonra birçok sosyal kuruluşlarda gönüllü olarak çalışmış. Türk Anneler Derneği İzmir şube üyeliği ve Mordoğan Şubesi Kurucu ve Onursal Başkanlığı, Cüzzam Savaş Derneği Kurucu Üyeliği yapan Aktaş, şimdi de KADER kurucu üyesi, Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi ve Tüketici Hakları koruma çalışmalarında aktif bir gönüllü olarak çalışıyor.
Who is Müesser Aktaş? Müesser Aktaş, who was born in 1950 in Mordoğan, is a middle school graduate; she is married ’with two kids and has four grandchildren. Aktaş has volunteered in many social facilities throughout her life. She was a Izmir branch member of the Turkish Mothers Association, the honorary president and founding president of the association’s Mordoğan branch and the founding member of the Fight For Leprosy Foundation. Aktaş is a founding member of KADER and works as a volunteer for consumer rights. 86
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
her hafta tozları alınıyor ve müze havalandırılıyor. Eserlerin temizliğinde sadece Mordoğan yöresine ait zeytinyağı sabunu kullanılıyor.
tect them from humidity and dust. Only olive oil soap produced in Mordoğan is used to clean the objects.
Yolunuz Mordoğan’a düşerse, bugüne kadar 2 bini kişiyi ağırlayan Müesser Aktaş Etnoğrafya ve Tarih Evi’ni siz de ziyaret edin. Böylece hem Mordoğan’ın geçmişine doğru bir yolculuğa çıkmış hem de Müesser Hanım’ın bunca uğraşını karşılıksız bırakmamış olursunuz.
If you are ever in Mordoğan, visit the Müesser Aktaş Ethnography and History House which has welcomed 2000 people so far. This will be an excellent way to learn about the history of Mordoğan and pay your respects to Ms. Müesser who has gone through all this trouble.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
87
Söyleşi / İnterview
Kent Konseyi’nden birlik çağrısı Kent yönetiminde katılımcı demokrasiyi sağlamak üzere kurulan ve hizmet veren İzmir Kent Konseyi, İzmir’in vizyonunun geliştirilmesi yönündeki faaliyetlerini sürdürüyor. Kent Konseyi’nin yeni Başkanı Güman Kızıltan, her fikre ve projeye açık olduklarını belirterek, “Katılın birlikte yönetelim” diyor. Haber-Fotoğraflar/ News- Photographs: Elif Işıl Başkaya
City Council calls for unity The Izmir City Council, which was established to provide participatory democracy in the city’s management, continues its activities to improve Izmir’s vision. Güman Kızıltan, the new president of the council, says that they are open to all projects and ideas and invites everyone to participate in the management process.
88
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İ
zmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yürüttüğü İzmir Kent Konseyi Başkanlığı’nı geçtiğimiz Aralık ayında devralan Güman Kızıltan, günümüz demokrasi anlayışında yeni eğilimin aktif katılımlı yurttaş profili olduğunu, vatandaşın işin merkezini teşkil ettiğini dile getiriyor. Kızıltan, İzmir Kent Konseyi’nin amacını ve görevini İzmir’in kent yaşamında, hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin ve mensuplarının hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması olarak özetliyor. Kent Konseyi’nin son derece geniş bir vizyona sahip olduğuna dikkat çeken Güman Kızıltan, konseyin işleyişini ise şöyle anlatıyor: “Şu anda 481 üyesi bulunan bir kuruluşuz. Belediyelerden muhtarlara, sivil toplum kuruluşlarından siyasi partilere ve noterlere kadar pek çok üyemiz var. Kent Konseyi’nin bünyesinde, 29 üyeli yürütme kurulu bulunuyor. Kadın, gençlik, engelli ve çocuk olmak üzere 4 alt meclisimiz var. Kadın Meclisi, kadına ait hak- hukuk faaliyetleri, kadın haklarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesine yönelik faaliyetleri barındırıyor. Lise ve üniversite öğrencilerine yönelik Gençlik Meclisi de gençliğin iletişim bilgilerini güçlendirmek, AB projeleri konusunda destek vermek, kültür-sanat, gençlik-siyaset çalışmaları ve gençlik sorunlarında farkındalık yaratmak adına faaliyetlerde bulunuyor. Çocuk Meclisi’nde, ilkokul ve ortaokul çocukları için kültürel ve kişisel çalışmalar hazırlanıyor. Engelliler Meclisi ise, engellilerin yaşadığı her türlü sorunu dile getirmek ve rahat bir yaşam sürmelerini sağlamak için çalışmalar yapıyor. Kadın Meclisi’nin 6, Gençlik Meclisi’nin 7, Engelli Meclisi’nin 5, Çocuk Meclisi’nin ise 3 alt çalışma gurubu var. Ortak akıl ve proje işbirliğiyle ortaya çıkan sonuçlar, ilgili mercilere iletiliyor. Bu sonuçların takipleri yapılıyor, gelişmeler şeffaf bir şekilde izleniyor. Bunun yanı sıra her hafta kadın hakları ve gençlere yönelik girişimcilik konularında eğitimler düzenliyoruz.”
G
üman Kızıltan, who took over the presidency of the Izmir City Council last December from İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, says that today’s democracy includes the active participation of the locals and that in fact the locals are at the center of the process. Kızıltan summarizes the job of the council as improving the identification awareness of locals, protecting the rights of locals and establishing sustainable progress. Güman Kızıltan, who points out that the city council has a very big vision, describes the workings of the council as such: “Right now, we are an institution that has 481 members. We have a wide variety of members from municipalities to NGOs, from political parties to notaries. There is a 29 member executive board within the council. We have four subcommittees; women, youth, disabled and children. The Women’s Council carried out activities regarding improving women’s rights and legal matters involving women. The Youth Council, geared towards high school and college students, works on strengthening their communication skills, supporting them on EU projects, art-culture, youth-politics and projects that involve creating awareness about youth problems. In the Children’s Council, cultural and personal works are completed for elementary and middle school children. The Disabled Council works to solve the problems of disabled citizens and make life easier for them. There are 6 subcommittees in the Women’s Council 7 in the Youth Council, 5 in the Disabled Council and 3 in the Children’s Council. Results that occur after joint projects are relayed to related authorities. Developments are tracked and improvements are evaluated. In addition, we organize workshops every week geared towards women’s rights and entrepreneurship for young adults.”
‘The introduction of drugs for the visually impaired project’ is initiated
Kızıltan says that the council especially
Güman Kızıltan,
İzmir’in sorunlarının çözümü için birlik
olunması gerektiğini dile getiriyor.
Güman Kızıltan says
that unity is crucial in
solving Izmir’s problems.
devises important projects for disabled citizens. Kızıltan, who points out that 12% of the people living in Izmir- 400 thousand in total- are disabled, says, “Only 3-4% of disabled people are seen in society. The rest live somewhat limited lives. The most important thing to consider is that we might be disabled in the future.” Güman Kızıltan, who adds that they will initiate the “Drugs without Obstacles” project for the first time in Izmir in the near future, describes the details of the project as such: “With İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
89
‘Görme engellilere ilaç tanıtım projesi’ hayata geçiyor
İzmir Kent Konseyi Başkanı Kızıltan, oluşumun özellikle engelliler konusunda çok önemli projelere imza attığını belirtiyor. Kızıltan, İzmir’de yaşayan 4 milyon kişinin yüzde 12’sinin yani 400 bininin engelli olduğuna dikkat çekerek “Engellilerin toplum içinde görünen kısmı yüzde 3-4 arasında. Kalan kısım, dar bir çerçevede hayatını sürdürüyor. En önemlisi de hepimiz engelli adayıyız” diyor. Önümüzdeki günlerde İzmir’de pilot uygulama ile ‘Engelsiz İlaç’ projesini hayata geçireceklerini kaydeden Güman Kızıltan, projenin ayrıntılarını şöyle özetliyor: “Sağlık Bakanlığı, Çevreci Eczacılar Kooperatifi ve bizim yürüttüğümüz proje ile engellilerin yanlış ilaç kullanımı, hatalı doz alımı ve son kullanma tarihi geçmiş olan ilaçları kullanmaları engellenecek. Dünyada ilk kez İzmir’de başlayacak uygulama ile eczaneler ilaç kutularına, programlanmış olan sesli barkodları 90
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
this project we will jointly initiate with the Ministry of Health, the Pharmaceuticals Cooperative, we will prevent disabled citizens from using the wrong medicine, over medication and the usage of expired drugs. With this first time project that will be initiated in Izmir, pharmacies will upload audio barcodes on boxes and visually impaired citizens will be able learn when and how many drugs they will have to take. As of now, the procedures for this imported technology are being handled. After they are finished, visually impaired citizens will be able to use this new technique.”
“Full support for EXPO”
Kızıltan, who states that EXPO 2020 is not only Izmir’s but Turkey’s issue, says, “As the City Council, we are fully supporting EXPO. We might have different ideas for particular subjects but we are all working together to bring the organization to Izmir. We continually inform decision making authorities
that Izmir is the ideal address for this organization. Our Tourism committee has focused on EXPO and our projects regarding EXPO continue. We will do everything we can until November”
Calling for unity
Kızıltan, who says that unity is crucial to solve the city’s problems, says that individual projects are seen in the city but what was needed was to solve problems with joint ideas and projects. Kızıltan, who says that it is difficult to get everyone together in Izmir, continues: “We have a city council so we let’s work together. Our slogan is “come, let’s manage together.’ Everyone can work with us. Everyone who has an idea or a project should come forward. Let us solve our problems together.”
İzmir has important issues
Güman Kızıltan, who points out that there are important issues to be dealt with to improve tourism in Izmir, says
yükleyecek ve görme engelli kişi, ilaçlarını günde kaç tane, hangi saatte ve ne kadar içmesi gerektiğini bilecek. Şu anda ithal edilen bu teknolojinin prosedürleri hallediliyor. Bu işlemler bittikten sonra görme engellilerin hizmetine sunulacak” ifadesini kullanıyor.
“Tüm gücümüzle EXPO’nun arkasındayız”
EXPO 2020’nin sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin sorunu haline geldiğini söyleyen Kızıltan, “Biz Kent Konseyi olarak bütün gücümüzle EXPO’nun arkasındayız. Bazı yöntemlerde ayrı düşünüyor olabiliriz ama genelde biz, tüm çalışanlarımız ve sivil toplum kuruluşları ile İzmir’e EXPO’nun getirilmesi için çabalıyoruz. Karar mekanizmalarına, İzmir’in bu organizasyon için uygun bir yer olduğunu bilgi bombardımanı ile anlatıyoruz. Turizm Çalışma Grubumuz EXPO’ya odaklandı, bu yönde projelerimiz sürüyor. EXPO için gelecek yılın Kasım ayına kadar ne yapabilirsek onu yapacağız” diyor.
İzmirlilere birlik çağrısı
İzmir’in sorunlarının çözümlenmesi için birlik olunması gerektiğini vurgulayan Kızıltan, kentte bireysel çalışmaların ortaya konulduğunu, asıl yapılması gerekenin ise toplumun bütün meselelerinin proje ortakları ile ortak akıl hudutları içinde çözülmesi olduğunu söylüyor. İzmir’de bunu gerçekleştirmenin zorluğuna da değinen Kızıltan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Madem Kent Konseyi diye bir kuruluş ortaya çıkmış, birlikte çalışalım. Bizim sloganımız ‘Katıl, birlikte yönetelim.’ İnsanların bizimle çalışması için bir mani yok. Projesi, fikri olan, ben şu konuda bireysel değil birlikte çalışmak istiyorum diyenler gelsin. Birlikte, dertlere derman olmaya çalışalım.”
İzmir için acil konular var
Güman Kızıltan, kentte turizmin gelişmesi için acil olarak gündeme alınması gereken konular olduğuna dikkat çekerek, İzmir’in kongreler, fuarlar, sergiler şehri olması gerektiğini, bu he-
defe ulaşmak için ise öncelikle altyapı sorunlarının giderilmesinin, ikinci olarak ise kentin cazibesini artıracak yöntemlere başvurulmasının önemini dile getiriyor. İzmir’deki otel ve konaklama tesislerinin kapasitesinin acilen şehrin potansiyeline uygun olarak artırılması gerektiğini belirten Kızıltan, “İzmir’in aşağı 10 tane 5 yıldızlı oteli olması gerekiyor. Bunun yanında İzmir’in bir diğer büyük ihtiyacı kongre merkezi. Fuarlar Kültürpark’tan Gaziemir’e taşındıktan sonra Kültürpark’a en az 10 bin kişilik, uluslararası standartlarda kongre merkezinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunun yanında şehrin cafe, retoran ve eğlence yerlerinin yenilenmesi şart. Ayrıca Efes dünyanın en büyük açık hava müzelerinden biri, ancak gece gezilemiyor. Depolardaki eserlerin de orada sergilenmesi ve Efes’in gece de ziyaret edilebilmesi için aydınlatılması sağlanmalı. Bunların yapılması İzmir turizmi için olmazsa olmazlardır. Sağlık turizmi konusu da çok önemli. Bölge önemli bir termal kaynağa sahip. Bu konudaki hukuki şartların da yerine getirilmesi gerekiyor” diyor.
that Izmir needs to be the city of fairs and congresses and that in order to do that first infrastructural problems need to be fixed and secondly applications to increase the allure of the city must be implemented. Kızıltan, who adds that the number of hotels and accommodations in the city should immediately be increased, says that the city needs at least 10 5-star hotels and a big congress center. He says, “When the fairs will be moved to Gaziemir from Kültürpark, an international congress center with at least 10 thousand capacity must be built in Kültürpark. In addition, the cafes, restaurant and entertainment facilities in the city must be renovated. Ephesus is one of the world’s biggest outdoor museums but you can’t visit it at night. Artworks that are in storage must be displayed there and we need lighting for night excursions. There are the musts for Izmir’s tourism. Health tourism is also an important issue. The region has substantial thermal resources. Legal regulations are needed to take advantage of them” İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
91
Mimari / Architect
92
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Antik Ege’nin izleri
İzmir Atatürk Lisesi’nde İzmir Atatürk Lisesi, 124 yıllık köklü geçmişinde yetiştirdiği sayısız diplomat ve sanatçıyla İzmir’in simgelerinden biri olduğu gibi, Antik Ege’nin izlerini taşıyan mimarisiyle de kentin önemli marka değerlerindendir. Yazı-Article: Salih Seğmen / Mimar Fotoğraflar-Photographs: Onur Şan
Traces of ancient Aegean at İzmir Atatürk High School İzmir Atatürk High School, as well as being one of the symbol’s of Izmir with its 124 year old history, is also one of the city’s most important brands with its architecture that carries traces of antique Aegean.
İ
zmir Mekteb-i İdadisi, 1888 tarihinde, bugünkü Vali Konağı’nın yan tarafında, eski İzmir Adliyesi’nin bulunduğu binada, 120 öğrenci ile 5 yıllık mekteb-i idadi (ilkokul) olarak eğitim-öğretime başlar. İlk müdürü Abdurrahman Efendi olan okul, 1890 yılında 7 yıllık idadiye, İkinci Meşrutiyet’ten sonra da (1910) sultani okullarına dönüştürülür. Yunan işgali sırasında Yunanlılar tarafından adliye binası olarak kullanılan yapı, Cumhuriyet’in ilanından sonra yine bir dönem adliye binası olarak hizmet verir. Cumhuriyet’in ilanından birkaç ay önce toplanan Birinci Heyet-i Milliye’de alınan karar ile ülkedeki sultaniler liseye çevrilince, 1922-1923 eğitim-öğretim yılında okul lise olur. Sırasıyla İzmir Erkek Lisesi ve İzmir Birinci Erkek Lisesi adlarını alan okul, 1942 yılında İzmir Atatürk Lisesi adını alır. İsmini Atatürk’ten alan okul, 1931 yılında
İ
zmir Mektebi İdadiye began its operations as an elementary school in 1888 in the old Izmir courthouse building with 120 students. The school, which had Abdurrahman Efendi as its first principle, was turned into a 7 year prep school in 1890 and an imperial school in 1910. The structure, which was used as a courthouse by the Greek during the invasion, served as a courthouse for a while after the declaration of the Republic. When all the imperial schools in the country were turned into high schools, the building became a high school in the 1922-1923 educational year. The school, which was first named Izmir Erkek Lisesi and İzmir Birinci Erkek Lisesi, finally got the name İzmir Atatürk High School in 1942. The school is visited by Gazi Mustafa Kemal Atatürk in 1931. Mustafa Kemal, who orders a test to ascertain the level of success in schools around Turkey, visits the İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
93
Cumhuriyetin ilanına kadar Adliye olarak kullanılan İzmir Atatürk Lisesi
yapısı, sıvasız taş duvar ile
özgünlüğünü korumaktaydı.
The school which was
used a courthouse until the Republic period,
preserved its originality with its stucco walls.
school and joins a math class after he finds out that students from this school have scored high grades.
Renovated by Behçet Uz
The existing İzmir Atatürk high School structure was built by the Greeks living in Turkey. During that period it was both used as a girl’s school and a nurse school. The high school, which moved to this building after the declaration of the Republic, was restored by Behçet Uz while new buildings were added and the old structures were renovated. The Izmir Atatürk High School Educational Foundation and the İzmir Atatürk High School Council have worked very hard to make the school one of the symbol structures of Izmir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından da ziyaret edilir. Türkiye genelindeki başarılı öğrencilerin tespiti için bir sınav düzenlenmesini isteyen Mustafa Kemal, sınavda İzmir Atatürk Sultanisi öğrencilerinin başarılı sonuçlar elde ettiğini öğrenince, İzmir ziyaretinde okula uğrar ve matematik dersine girer.
Behçet Uz Onardı
Günümüzdeki İzmir Atatürk Lisesi yapısı, Rumlar tarafından inşa edilmiştir. O dönemde gündüzlü Kız Okulu 94
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
hatta kısmen Hemşirelik Okulu olarak kullanılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra bu binaya taşınan Atatürk Lisesi, Behçet Uz tarafından onarılmış ve yıllar içinde yeni binalar eklenerek, eski tescilli binalar restore edilmiştir. Cumhuriyetin ilanına kadar dış sıvası dahi olmayan, duvarları taş örgülü okul binasının, İzmir’in simge yapılarından biri haline gelmesinde; İzmir Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı ile İzmir Atatürk Lisesi Okul Aile Birliği’nin büyük emeği vardır.
A typical 19th century structure
The building’s plan, which has 19th century architectural characteristics, consists of classrooms that are located on the right and left side of the main hall. The building has three f loors. The mezzanine f loor, which is supported by columns in the main hall, overlooks the space in the gallery and carries traces of the antique Aegean. There are monumental columns in interior spaces with high ceilings. The school was built with a mixture of the masonry system that consists of stone and bricks and a steel
Tipik bir 19’uncu yüzyıl yapısı
19’uncu yüzyılın mimari özelliklerini taşıyan bina planı, ana giriş holünden sağa ve sola dağılan dersliklerden oluşmaktadır. Bina üç katlıdır. Giriş holündeki sütunlar ile taşınan ara kat, galeri boşluğuna bakmaktadır ve Antik Ege’nin izlerini taşımaktadır. Yüksek tavanlı iç mekanlarında anıtsal kolonlar yer almaktadır. Atatürk Lisesi, ağırlıklı taş ve tuğladan oluşan yığma sistem ile çelik ve betonarme sistemin bir arada kullanılmasıyla inşa edilmiştir. Yapının çatı konstrüksiyonunda, doğramalarında ve derslik zeminlerinde ahşap malzeme kullanılmıştır.
Müdür lojman restorasyonuna ödül
Atatürk Lisesi’nin bahçesinde bulunan müdür lojman yapısı, İzmir ve çevresinde sıkça görülen iki katlı, cumbalı konut mimarisini belgeleyen bir yapıdır. Yapının plan ve cephe özellikleri, orijinal malzeme kullanılarak uygu-
and reinforced concrete. Wood was used in the roof construction, joinery and classroom f loors.
Restoration of the principle quarters received an award
The principle’s lodging in the garden of the school, is a two storey structure with a bay window, a common style that can be seen in and around Izmir. The plan and exterior characteristics, workmanship that was applied with original materials and unique structure have been preserved with their original state until this date. The fact that the bath, kitchen and dining hall have been preserved exactly as they were built makes it important for historical purposes. We have worked as technical application managers on the project initiated by The Izmir Atatürk High School Educational Foundation for the restoration of the building. The structure which was turned into the İzmir Atatürk High School Museum received the Full Res-
toration award by the Izmir Metropolitan Municipality within the context of the “2012 Respect for History Restoration Awards” Protecting our cultural and historical heritage, making them operational and increasing awareness for urban culture, are important activities we would like to see in Izmir in the future. These activities need to increase to keep our historical assets alive. The fact that the İzmir Atatürk High School Museum structure has received two awards, one based on project and the other in restoration application, proves us that we are on the right track.
A lot of effort went into the restoration
The lodging building hadn’t been used in 15 years and it was about to collapse. The sky was visible from the ground f loor because the roof was almost nonexistent. The original details were helpful in the restoration. Project and research continued for the restoration İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
95
for a long time. First of all, we restored the roof and insulated it to protect the structure from rain. While the roof was under construction, we cleaned the entire building. The rotten beams inside the walls were removed and new ones were added. The majority of the roof and the wooden staircase that led to the upper f loor were completely ruined. The alcove had completely disappeared and turned into a balcony; the f loor was covered with concrete and a gas depot was placed. The alcove supports were faulty and the wood ceiling of the basement had collapsed.
The interior spaces are magnificent and unique
The pencil decorations on the walls and ceilings have been restored by an expert team. The original colors used on the crown moldings and ceiling bases were determined and the necessary colors and painting techniques were applied. Everything has been done in accordance with its original. The interior of the building, which is included in the list of Cultural Assets Needing Protection, is as impressive and magnificent as the exterior. Its bath, laundry room, stoves, and marble sinks had retained their originality. They were renovated by protecting their architectural details. All the crown moldings, ceiling decorations and woodworking have been preserved with their original state.
lanan işçiliği ve özgün nitelikleri ile günümüze kadar korunarak gelmiştir. Özellikle müştemilat olarak tabir ettiğimiz, hamam, mutfak, yemek odası gibi mekânların ilk yapıldığı günkü gibi korunmuş olması, bu tür örneklerin İzmir’de azalması nedeniyle değerlidir. İzmir Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı tarafından önce projeleri yaptırılan, ardından da restorasyon inşaatı tamamlanan yapıda, biz de proje müellifi ve uygulama teknik sorumlusu olarak katkıda bu96
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
lunduk. Restore edilerek İzmir Atatürk Lisesi Müzesi’ne dönüştürülen lojman yapısı, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, “2012 Tarihe Saygı Genel Koruma Ödülleri” kapsamında, İzmir Atatürk Lisesi Müzesi restorasyonu, “Özgün İşlevin Değiştirildiği Esaslı Onarım” dalında ödüle layık bulundu. Tarihi ve kültürel mirasımızın korunması, işlev sağlanması ve en önemlisi kent kültürü bilincinin yaygınlaştırılması, İzmir için gelecekte görmek is-
In addition to the restorations, the wooden windows and toilets of the school were renewed and its exterior was repainted for general protection, extending the lifespan of a 125 year old building.
The old piano is in the museum
Items that prove that the museum building was previously used as the principle’s quarters, dining hall cabinets and kitchen cabinets have survived to this date. An old piano was discovered in the basement. The piano was fixed and placed in the hall on the ground f loor.
tediğimiz önemli bir adımdır. Tarihi değerlerin yaşaması için bu çabaların gösterilmesi gerekmektedir. İzmir Atatürk Lisesi Müzesi yapısının, hem proje dalında hem de inşaat uygulama restorasyon dalında iki ödül birden kazanması, bize yaptığımız işin doğruluğunu göstermektedir.
Restorasyon için uzun çalışmalar yapıldı
Lojman yapısı, yaklaşık 15 yıl kullanılmamış ve çökme noktasına gelmiş durumdaydı. Alt kattan bakıldığında çatının yıpranması nedeni ile gökyüzü görünüyordu. Yapı özgün detayları ile restorasyonu için yol gösterici oldu. Uzun dönem proje ve rölöve çalışmaları devam etti. Öncelikle yapıyı yağmurdan korumak maksadıyla çatı restorasyonu ile izolasyonları için çalışmalar yapıldı. Çatı yapılırken, temizlik faaliyetleri de gerçekleştirildi. Duvarların içerisindeki çürümüş kestane mertekleri teker teker söküldü, yerine yenileri konuldu. Çatının büyük bir kısmı ve üst kata çıkan ahşap merdiven tamamen çürümüştü. Cumba tamamen yok olmuş, balkona dönüştürülmüş, zeminine beton dökülmüş ve benzin deposu yerleştirilmişti. Cumba taşıyıcılarında eksik vardı. Bodrum ahşap tavanı tamamen çökük durumdaydı.
Yapının iç mekânları gösterişli ve özellikli
Yapıda duvar ve tavanlarda bulunan kalem işleri, ekibimizdeki uzmanlar ile restore edilmiştir. Kartonpiyerler ve tavan göbeklerinin içerisinde kullanılan özgün renkler tespit edilerek, gerekli çizim ve boyama teknikleri kullanılmıştır. Her şey aslına uygun yapılmıştır. Korunması Gerekli Kültür Varlığı niteliğindeki 2. Grup tescilli yapının, binanın cephesi gibi iç mekanları ile de etkileyici, gösterişli ve özelliklidir. Çok fazla tahrip edilmeyen hamamı, külhanı, çamaşırlığı, yer ocakları, maltızları, mermer evyeleri ile özgünlüklerini korumaktaydı. Mimari detayları aynen korunarak eksikleri onarılarak tamamlanmıştır. Tüm kartonpiyerler,
tavan süslemeleri ve ahşap işlemelerde özgün haliyle korunmuştur. Ayrıca yapılan çalışmalara ek olarak, Atatürk Lisesi binasının ahşap pencere ve tuvalet yenilemeleri, dış cephe boyanması gibi yapının korunmasına katkıda bulunacak bakım ve onarımlar yapılmıştır. Böylece yaklaşık 125 yıllık geçmişi olan bir yapının ömrünün uzatılması sağlanmıştır.
Eski piyano müzede yerini aldı
Müze yapısının, önceki müdür lojmanı olarak kullanılmasını belgeleyen eşyalar; yemek odası dolapları ve mutfak
dolapları günümüze kadar ulaşmıştır.
Bodrum katta ise eski piyano bulun-
muştur. Piyanonun bakım ve onarımı yapılarak zemin katta bulunan salona yerleştirilmiştir.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
97
Birbirinden ünlü mezunlar
Famous Graduates
Kurulduğundan bu yana pek çok ünlü isim yetiştiren okulun öğrencileri arasında kimler yok ki: Başbakan Şemsettin Günaltay (öğretmen), Başbakan Şükrü Saraçoğlu, eski Milli Savunma Bakanı İlhami Sancar, İçişleri eski Bakanı Hilmi Uran, Maliye eski Bakanı Sümer Oral, Adalet eski Bakanı Mahmut Esat Bozkurt ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Meclis Başkanı olarak görev yapan Halil Menteşe okulda eğitim gören ünlülerden. Ayrıca Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay ve Memduh Tağmaç, yazar Necati Cumalı, şair Attila İlhan, ünlü kalp cerrahı Siyami Ersek, müzikolog ve devlet sanatçısı Ahmet Adnan Saygun, yazar Samim Kocagöz, merdiven şiiri yazarı Ahmed Haşim, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Piriştina, neyzen ve şair Neyzen Tevfik, Dokuz Eylül Ünivertisesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Füzün, İzmir İktisat Kongresini toplayan İzmir Mebusu Mahmut Esat Bozkurt, yönetmen Mete Özgencil, şarkıcı Ali Kocatepe, futbolcu Hasan Kabze, Ressam Nafi Çil, Türk romancı, gazeteci, şair, diplomat Yakup Kadri Karaosmanoğlu, ünlü beyin cerrahı Cengiz Kuday, Gazeteci Yazar Yılmaz Özdil, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener bu okulda eğitim almış isimler arasında bulunuyor.
Here are some of the famous graduates of this historical school: Former Prime Minister Şemsettin Günaltay (teacher), former Prime Minister Şükrü Saraçoğlu, former Minister of Defense İlhami Sancar, former Minister of Foreign Affairs Hilmi Uran, former Minister of Finance Sümer Oral, former Minister of Justice Mahmut Esat Bozkurt, former Head of Senate Halil Menteşe, former Army generals Kazım Orbay and Memduh Tağmaç, author Necati Cumalı, poet Attila İlhan, famous heart surgeon Siyami Ersek, musicologist and state artist Ahmet Adnan Saygun, author Samim Kocagöz, poet Ahmed Haşim, former Chief Magistrate of the Izmir Metropolitan Municipality Ahmet Piriştina, poet Neyzen Tevfik, dean of Dokuz Eylül University Prof. Dr. Mehmet Füzün, İzmir MP Mahmut Esat Bozkurt, director Mete Özgencil, singer Ali Kocatepe, football player Hasan Kabze, painter Nafi Çil, author, journalist, poet and diplomat Yakup Kadri Karaosmanoğlu, famous neurosurgeon Cengiz Kuday, journalist Yılmaz Özdil, and the former President of the Turkish Football Federation.
98
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
99
Sanatçı / Artist İzmir Söyleşisi / Izmir Interview
“Limandan sonraki en büyük hazinemiz
Kemeraltı”
Uğur Yüce, Kemeraltı’nın 430 kilometreyi bulan sokak uzunluğu, bin 470 tescilli binası ve 85 hektarı kaplayan ticari alanı ile İzmir’in limandan sonraki en büyük hazinesi olduğunu belirtiyor. Söyleşi / İnterview: Derya ŞAHİN
“Kemeraltı is our biggest treasure after the port” Uğur Yüce says that Kemeraltı is Izmir’s biggest treasure after the Izmir Port with its 430 kilometer street length, 1470 registered buildings and trade areas that are spread to 85 hectares.
U
ğur Yüce, 1967’den bu yana 28 şirkette yöneticilik, çok sayıda sivil toplum kuruluşunda kurucu, yönetim kurulu başkanı ve genel müdür görevlerini yürüten, İzmir iş dünyasının duayen isimlerinden. Vaktinin çoğunu İzmir’i kalkındıracak projelere harcayan Yüce, şu sıralar en çok Kemeraltı için kafa yoruyor. Yüce’nin de aralarında bulunduğu, İzmir’in önde gelen 116 isminin kurduğu Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret Anonim Şirketi (TARKEM), dünyanın en eski ve en büyük açıkhava çarşısı olan Kemeraltı’nı, ihtişamlı günlerine döndürmek için çalışıyor. Tarihi çarşının İzmir’in limandan sonraki en büyük hazinesi olduğunu vurgulayan Yüce, Agora’dan Kadifekale’ye füniküler sistem kurulmasından antik tiyatronun ortaya çıkarılmasına, üniversitelerin arkeoloji bölümlerinin bölgeye taşınmasından tarihi hanların Kızlarağası Hanı örneğindeki gibi cazibe merkezi haline
100
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
U
ğur Yüce is a doyen businessman who has been manager at 28 companies, founder of many nongovernmental organizations and CEO since 1967. Yüce, who now spends most of his time on projects regarding the development of Izmir, has now concentrated on Kemeraltı. The Historical Kemeraltı Construction, Investment and Trade SA (TARKEM), established by 116 businessman including Yüce, works to revive the historical area. Yüce, who says that Kemeraltı is Izmir’s biggest treasure after the Izmir Port, says that they are working on multiple projects that include the construction of a subway system from Agora to Kadifekale, transferring the archeology departments of universities to the area and making the region a tourist attraction. You are the president of the Urban Assets Protection Committee. What are the
İzmir diğer kentlerle
karşılaştırıldığında sahip olduğu
değerleriyle rekabet üstünlüğüne sahip.
İzmir has an advantage
compared to its
rivals with the
assets its harbors.
getirilmesine kadar Kemeraltı’nın değerini artırmayı hedef leyen pek çok projeyi hayata geçirmek istediklerini söylüyor. İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) bünyesinde çalışmalarını sürdüren Kent Değerlerini Koruma Komitesi’nin başkanısınız. Sizce İzmir’in en önemli kent değerleri neler? Yüce: İzmir ve çevresinde kent değeri sayılabilecek varlıkları belirlemek için dünyaca ünlü bilim insanlarından destek alarak bir envanter hazırladık. İzmir’in 465 farklı değerinin girdiği listede Kadifekale, Agora, Kemeraltı gibi merkezlerin yanı sıra Meryemana, üniversiteler, boyoz, fayton gibi değerler de yer aldı. İzmir, diğer kentlerle karşılaştırıldığında sahip olduğu bu değerleriyle rekabet üstünlüğüne sahip. İzmir turizmi için olmazsa olmaz diye
nitelendirdiğiniz, mutlaka yapılması gereken şeyler neler? Yüce: Deniz Taner ve Ali Nail Kubalı, yedi senedir İzmir’e bir mega müze kurulmasını öneriyor, ancak maalesef bir proje olarak kaldı. Bu bir an önce gerçekleşmeli. Agora ile Kadifekale arasına öyle bir müze binası yapılmalı ki, kente gelenler müzeyi görünce şaşırmalı. Biz diyoruz ki “İzmir’e turist gelmiyor.” Türkiye’ye 2011 yılında 20 milyon turist, İzmir’e ise 1 milyon turist gelmiş sadece. Bunun 700 bini zaten kruvaziyerle gelip, Efes’e, Meryemana’ya gitmiş. Bunlara İzmir’e geldi bile diyemeyiz. Peki neden kent merkezinde durmuyor turist, bu sorunu aşmak için ne yapılmalı? Yüce: Çünkü turist kent merkezinde aradığını bulamıyor. İşte bu yüzden kültürel değerlerimize sahip çıkmalı, onları ayağa kaldırmalıyız.
most important urban assets in Izmir? Yüce: In order to determine the urban assets in and around Izmir, we prepared an inventory with the help various international scientists. The list, which consists of 456 different assets, we have included centers like Kadifekale, Agora, and Kemeraltı as well as The House of Virgin Mary, universities, Boyoz and horse carriages. İzmir has an advantage compared to its rivals with the assets its harbors. What more needs to be done for Izmir’s tourism? Yüce: Deniz Taner and Ali Nail Kubalı have suggested the construction of a mega museum in Izmir but unfortunately that is a project that hasn’t received any attention. This needs to be built as soon as possible. It must such a grand museum that people must be shocked when they see it. Tourists don’t come to Izmir. While Turkey received İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
101
20 million tourists in 2011, Izmir only welcomed 1 million. 700 thousand of them came by cruises and went on to see Ephesus. We cannot say that they came to Izmir. Why don’t tourists stop at the city center, and what do we need to do about this problem? Yüce: Tourists don’t stop in the center because they can’t find what they are looking for. That is why we need to revive our cultural assets. In addition, we need to present them with alternatives. Universities in this city have conservatory and theatre departments. We could call out to the students in these departments and ask them for street performances. We need to reorganize the existing street musicians. We need to stop people from taking their instruments randomly and performing on the streets. Students who are studying music should be supported and encouraged to perform on the streets.
Bunun yanı sıra kente gelen turiste farklı birşeyler sunmalıyız. Bu kentin üniversitelerinin konservatuar, tiyatro bölümleri var. Bu bölümlerde öğrenim gören öğrenciler teşvik edilip, kentin sokaklarında tiyatrocular, pandomimciler ve sokak müzisyenlerinin gösteri yapması sağlanabilir. Bu açıdan son zamanlarda artan sokak müzisyenleri işinin bir düzene sokulması lazım. Her önüne gelenin eline sazını alıp, kötü bir amfi koyup görüntü ve ses kirliliği yaratması önlenmeli. Mevcut sokak müzisyenleri akredite edilmeli, müzik eğitimi alan öğrencilere destek verilip onların sokakta müzik yapması sağlan102
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
malı. Bunları yapalım ki, İzmir’e gelen turist kendi ülkesine döndüğünde kenti anlatsın. Kemeraltı’nı geliştirmek üzere sizin de aralarında bulunduğunuz İzmir’in önde gelen 116 ismi Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret Anonim Şirketi’ni (TARKEM) kurdu. Nasıl bir Kemeraltı öngörüyorsunuz? Yüce: Dünyanın en eski ve en büyük açıkhava alışveriş merkezi olan Kemeraltı, 430 kilometreyi bulan sokak uzunluğu, bin 470 tescilli binası ve 85 hektarı kaplayan ticari alanı ile İzmir’in limandan sonraki en büyük hazinesi.
The Historical Kemeraltı Construction, Investment and Trade SA (TARKEM) was established to develop Kemeraltı with 116 businessmen, including you. What kind of Kemeraltı do you want to see? Yüce: Kemeraltı, which is the world’s oldest and biggest open air mall, is Izmir’s biggest treasure after the Izmir Port with its 430 kilometer street length, 1470 registered buildings and trade areas that are spread to 85 hectares. Hisar Mosque, The Clock Tower, Synagogue Street and Kızlarağası Inn are all located in Kemeraltı. Our aim is to increase the value of Kemeraltı. We are talking about nine different categories. There is food and beverage, entertainment and culture here. We are are working on multiple projects that include the construction of a subway system from Agora to Kadifekale, transferring the archeology departments of universities to the area, restoring some of the old houses and turning them into hostels for students, organizing handicraft workshops in old inns and improv-
Hisar Camii, Saat Kulesi, Havra Sokağı, Kızlarağası Hanı hep Kemeraltı’nda bulunuyor. Amacımız kentin değeri haline gelmiş, dış turizme sunulan Kemeraltı’nın değerini artırmak. Biz burada dokuz ayrı başlıktan bahsediyoruz. Bunun için de yeme-içme de var eğlence ve kültür de. Agora’dan Kadifekale’ye füniküler sistem kurulmasından, antik tiyatronun ortaya çıkarılmasından, üniversitelerin arkeoloji bölümlerinin bölgeye taşınmasından, bölgedeki bazı eski evlerin restore edilip üniversite öğrencilerine yönelik pansiyon haline getirilmesinden, tarihi hanlarda el sanatları kursları düzenlenmesinden ve Kemeraltı’nın ticari olarak iyileştirilmesinden bahsediyoruz. Oradaki eski hanları tarihi dokusuna uygun şekilde restore edip Kızlarağası Hanı örneğindeki gibi cazibe merkezlerine dönüştürmek istiyoruz. Havra Sokağı’nın, bir kaç yıl içinde Prag’daki gibi bir Yahudi mahallesine dönüştürülebileceğini düşünüyoruz. Sabetay
İzmir’in çok kültürlü bir yapısı var ama, lütfen herhangi bir orkestra şefi bunları bir araya
getirip ortaya uyumlu bir ses çıkartsın.
İzmir has a
multicultural structure but a conductor is needed to make a
harmony out of it.
ing the area in terms of trade. We want to restore the historical inns and turn them into tourist attractions. We think thar we can turn Synagogue Street into a Jewish quarter like the one in Prague in a couple of years. Sabetay Sevi could play a big role in Jewish tourism. There are many people that want to see the hosue he lived in. so the whole neighborhood could be turned into a touristic destination. There are 7 billion people in the world and we only want to attact 2% of that population. If only 2% of that population comes to Izmir in the next 10 years, that will be enough for us. In short, we want to bring more people to Kemeraltı. It is impossible to develop an area which is almost dead after six o’clock. We have heard from the press that the vendors in Kemeraltı had some concerns about TARKEM. Is there a misunderstanding there? Yüce: These concerns are totally unİZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
103
Sevi’nin Yahudi turizminde çok önemli bir rolü olabilir. Onun evini görmek isteyenler var. Dolayısıyla o mahalle bir bütün olarak ele alınıp, turistik bir yer haline getirilebilir. Dünyada 7 milyar insan var, biz sadece yüzde 2’sine talibiz. Önümüzdeki 10 sene içinde sadece yüzde 2’si merak edip gelse, yeter de artar bile. Kısacası insanları daha fazla Kemeraltı’na çekebilmeyi hedefliyoruz. Akşam 18.00 oldu mu dükkanların kepenklerini indirdiği, yaşamayan bir yeri kalkındırmak mümkün değil... Kemeraltı esnafının TARKEM ile ilgili endişeleri olduğu kamuoyuna yansıdı. Bir yanlış anlaşılma mı söz konusu? Yüce: Bu endişeler tamamen yersiz. Kemeraltı esnafı müsterih olsun. TARKEM olsa olsa onlar açısından dört elle sarılmaları gereken bir kurtarıcı olur. Buradaki amaç para kazanmak değil, amaç kente hizmet etmek. Bunu yaparken de herkesin üzerinde anlaştığı, politize edilmeyen bir master plan hazırlayalım istedik. Kemeraltı esnafı da buna katkı sağlayarak ne istediğini ortaya koymalı. İzmir’in fuarlar ve kongreler kenti olma 104
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
hedefi var. Siz bu konuda convention center’ın önemine değiniyorsunuz. Ne farkı var convention center’ın fuar alanlarından? Yüce: İzmir’in fuarlar ve kongreler kenti hedefinde de katetmesi gereken çok mesafe var. Bunun için uluslararası nitelikte kongre merkezlerimiz olmalı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gaziemir’de, 400 milyon TL harcayarak 115 bin metrekare kapalı alanı olan bir fuar alanı yapıyor. İki senedir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na dünyada artık fuar alanlarının kalmadığını, convention center denilen ve çevresinde fuar ile sergi alanlarının bulunduğu kongre merkezlerinin olduğunu anlatıyorum. Çok maksatlı olarak planlanan bu akıllı binalarda 20 bin kişilik kongre de yapabiliyorsun, konser de düzenleyebiliyorsun. Paris’te bulunan böyle bir merkezde tenis maçları bile yapılabiliyor. Birmingham’daki convention center geçtiğimiz yıl, 365 günde 415 tane aktiviteye ev sahipliği yapmış. Bizim yeni yapılan fuar alanı bu kadar aktif olarak kullanılabilecek mi diye soruyorum; “Yeni fuarlar yapacağız” diyor Sayın Kocaoğlu. Ancak bunun için şimdiden planlama yapmak gerekiyor,
warranted. The vendors in Kemeraltı should not be worried. TARKEM can only be their savior. We don’t aim to make money; all we want to do is serve the city. While doing that we wanted to establish a master plan that everyone agreed on. The vendors should contribute to the plan and voice their concerns. İzmir wants to become a city of fairs and congresses and you point out to the importance of a convention center. What is the difference between a convention center and a fair area? Yüce: İzmir needs to do a lot if it wants to become a fair and congress city. First of all, we need international congress centers. The Metropolitan Municipality of Izmir is constructing a 115 thousand square meter indoor fair area Gaziemir and spending 400 million Liras. For the past two years, I have been telling Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu that there are no more fair areas in the world and that convention centers, which include fair and exhibition, areas are more popular. You can organize 20 thousand people capacity congresses or concerts in the multifunctional centers. Even tennis matches are held in a similar center in
Amacımız kentin değeri haline gelmiş Kemeraltı’na daha fazla insan çekebilmek. Our goal is to fraw more people to Kemeraltı.
çünkü bir fuar zaten iki yılda planlanıyor. Diyelim ki 4 tane daha Marble Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı gibi fuar ayarladık, bu alanı bir ay aktif olarak kullandık, geri kalan 11 ay ne yapacağız? Dolayısıyla bu binaların çok maksatlı olması gerekiyor. Bu alanları uluslarası kongrelere açabildiğiniz taktirde, gelen misafirler kentte 2-3 gün konaklar; İzmir’i gezer. İşte o zaman kente bir katkımız olur. “Yaratıcı şehirler – İzmir üzerine bir değerlendirme” isimli bir rapor çalışmanız var. Sizce İzmir yaratıcı bir şehir mi? Yüce: İzmir yaratıcı bir kent diyemeyiz. Yaratıcı kentler, yaratıcı sermayeyi çeker. İzmir’de yatırımcı açısından yeterli arazi yok, olanlar da çok pahalı. Yatırımcı sermayesinin büyük bir kısmını toprağa yatırmak istemiyor. Bunun çözümü de faal olarak kullanılmayan organize sanayi bölgelerini cazip hale getirmekten geçiyor. Ege Bölgesi’ndeki planlanmış 26 organize sanayi bölgesinin 10 tanesi İzmir’de; şu anda 6 tanesi faal, 4 tanesi ise boş. Faal olanlarlarda da çok ciddi boşluklar var. Devlet organize sanayi bölgelerinin üçte birini
satın alıp ardından yatırım yapmak isteyen yabancı sermayeye makul bir fiyata 49 yıllığına kiraya vermeli. Bir kente yabancı yatırımcı gelmesi o kentin yalnızca sanayisini değil her şeyini etkiler. Yatırımcı ve onunla birlikte kente gelen kişiler, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını gidermek ister. Bu da o kentin toplumsal yapısını zenginleştirir. İzmir’i kent kimliği açısından değerlendirdiğinizde nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Yüce: İzmir’in çok kültürlü bir yapısı var ama lütfen herhangi bir orkestra şefi bunları bir araya getirip ortaya uyumlu bir ses çıkartsın. Sizin ayrı ayrı çok önemli ve değerli enstrümanlarınız olabilir ama onları bir arada herhangi bir şeyi icra edebilmeleri için mutlak suretle birbirleriyle uyumunu sağlamanız gerek. İzmir’in en önemli sorunu ne sizce? Yüce: İzmir son yirmi yılda çok büyük göç almış kentlerimizden biri. Dolayısıyla göçün getirdiği sorunlar var. İzmir göçün sürati ve yoğunluğu altında ezildi, o kadar ezildi ki; bugün İzmir’de yaşayan insanların üçte biri kendini hiçbir
Paris. The convention center in Birmingham has hosted 415 activities last year. I ask him this new fair area will be used as actively as these other examples and he tells me that new fair areas will be built. But we need to plan for them today because it takes two years of planning for a single fair. Let’s say that we are organizing four big fairs like the Marble Fair and we used this space actively for a month; what will we do with the remaining 11 months? So, these buildings need to be multifunctional. If you can open these spaces to international congresses, people stay in the city for a couple of nights and tour the city. That is how we can contribute to the city. You have a research report called “Creative Cities- Izmir.” Do you think Izmir is a creative city? Yüce: We can’t say that Izmir is a creative city. Creative cities attract creative investments. There aren’t enough lands for investments in Izmir and the ones available for investment are expensive. Investors don’t want to invest the majority of their capital to land. We need to make organized industrial zones more attractive. 10 of the 26 planned organized industrial İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
105
zones in the Aegean region are in Izmir; 6 of them are active and 4 of them are empty. The government should buy one thirds of the organized industrial regions and rent to international investors for 49 years. Foreign investors will affect not just the industry but everything in a city. Investors and the people who come to the city with him wants to cater to his social and cultural needs and that enriches the social life of the city. If you evaluate Izmir in terms of urbam identity, what do you see? Yüce: İzmir has a multicultural structure but a conductor is needed to make a harmony out of it. You may have different and very valuable instruments but in order to create a beautiful song you need harmonization.
şekilde İzmirli hissetmiyor, bir hemşehrilik bilinci yok. Bu insanlarda aidiyet hissinin, İzmirlilik bilincinin geliştirilmesi gerekiyor. Bundan yaklaşık 15 sene önce, “Ben İzmir’de doğdum” diyenlerin kent nüfusu içindeki oranı yüzde 17, “Babam İzmir’de doğdu” diyenlerin oranı ise yüzde 8’lerdeydi. Günümüzde bu durum daha iyileşmiş durumda ama yine de yüzde 20 yi geçmiyor, yani İzmir’in yüzde 80’i dışarıdan göçle gelmiş. Aslında bu çok önemli değil; dünyanın bir çok ülkesinde benzer bir durum söz konusudur. Buna verilecek en güzel örnekler Amerika ve 106
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Avustralya. Söz konusu ülkelerde de nüfusun çoğunluğu göçle gelmiş ama o insanlar uygulanan akılcı politikalarla kendilerini oralı hissederler. Bizde de göç ile gelen kitlenin kentle bütünleşmesi sağlanmalı. Bu durumla kültürün paralelliğini kurmaya çalışırsak; İzmir’e göç eden insanların kendi yörelerinden taşımış oldukları örf, adet, gelenek ve görenekler ile kentin kendine özgü kültürünün bir sentezi yapılmalı. Çünkü bu sentez bir sinerji yaratıyor, motif ler gittikçe zenginleşiyor. Bunu İzmir’de henüz yaratamadık. Bu İzmir’in en büyük eksiği bence.
Why do you think the most important problem of Izmir? Yüce: İzmir has received a huge amount of immigration in the last 20 years. There are problems that came with these immigrations. İzmir has been crushed under the velocity and density of the immigration such so that half the people living in the city can’t identify with Izmir. We need to increase urban awareness for these people. 15 years ago 17% of the population would say that they were born in Izmir and 8% said that their fathers were born in Izmir. Today, the situation is better but it is still at 20%, which means that 80% of the local population came from other cities. This is not a big problem; the same can be said about a lot of the countries in the world. America and Australia are good examples. The majority of the people in these countries have come from other places but they feel that they are from that country. The mass that comes to the city through immigrations must identify with the city. A synthesis of the urban culture and the culture of immigrants is needed because this synthesis creates a synergy and motifs are enriched. We haven’t been able to do that in Izmir yet and I think this is Izmir’s biggest flaw.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
107
İnanç Turizmi / Belief Tourism
Domeniken rahiplerin izinde
San Rosario Kilisesi
İzmir’de üç dinin sentezi en çok Alsancak semtinde hissedilir. Alsancak İskelesi’nin arka tarafında bulunan San Rosario Kilisesi, bu sentezin önemli öğelerinden biridir. Alsancak’ın en popüler Katolik kilisesi olan San Rosario, mimari özellikleri itibariyle Neoklasik stili anımsatır. Yazı/Article: Alex Baltazzi Fotoğraflar/Photographs: Derya Şahin - Onur Şan
In the footsteps of Dominican monks San Rosario Church In İzmir, the synthesis of the three big religions are deeply felt in only Alsancak. San Rosario Church, which located behind Alsancak Pier, is one of the most important elements of this synthesis. San Rosario, which is the most popular Catholic church in Alsancak, resembles the Neoclassic style with its architectural characteristics.
A
lsancak’ın merkezinde, 1481 Sokak 8 numarada bulunan ve Kıbrıs Şehitler Caddesi’nden de kolayca erişilen San Rosario, İtalyan Katolik Domeniken kilisesidir. Her zaman Alsancak’ın bu mevkiinde, ekseriyetle İtalyan olan, Katolik Levanten nüfusu diğer semtlere nazaran daha kalabalıktı. Bundan dolayı San Rosario Kilisesi İzmir’de en aktif olan, ayinlerin, vaftizlerin, nikahların yapıldığı, Alsancak’ın en iyi bilinen, en popüler Katolik kilisesidir. Kilise, İspanyol San Domenico di Guzman tarafından (1175-1221) 1216’da kurulan Domeniken rahiplerin kilisesidir ve İtalyanca adı da Madonna del Rosario’dur. Domeniken rahipleri, önemli bir transit limanı olan İzmir’de ilk olarak 14’üncü asırda görünürler, ancak kesin gelişleri 18’inci asrın başını bulur. 1755’de kurdukları küçük bir manastır 1845 yılında yanar. 1813’ten 108
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
S
an Rosario, which is located in the center of Alsancak, on 1481 Street, is an Italian Catholic Dominican Church which is easily accessible from Kıbrıs Şehitler Avenue. Catholic Levantines who were of Italian origin had always settled in this district in Alsancak. This is why San Rosario is the most popular catholic church in Alsancak where services , baptisms and weddings are organized. The church is the church of the Dominican monks established by San Domenico di Guzman in 1216’ and its Italian name is Madonna del Rosario’dur. Dominican monks are first seen in Izmir, an important transit port, in the 14th century but their permanent settlement happens at the start of the 18th century. The small monastery they built in 1755 burns down in 1845. Since 1813, the
Madonna del SS.Rosario (kutsal tespihli Meryem Ana) Kilisesi,
Luigi Rossetti’ nin projesi ile 4 Ekim 1903’de inşa edilir.
Madonna del SS.Rosario (Virgin Mary with the holy rosary)
Church was planned by Luigi Rossetti and built in October 4, 1903.
bu yana İzmir’deki Domeniken teşkilatını İstanbul rahipleri yönetir. Vicenzo Corpi ve Domenico Castelli bunların arasındadır. Nihayet 1857 yılında kilisenin bugün bulunduğu arsasını İzmirli İtalyan Mario ve Michelle Braggiotti’den satın alırlar. Ancak inşa edilen ve St.Pietro e Paolo ismini alan kilise, çok küçük ve yetersizdir. Daha büyüğünü kurabilmek icin cemaat önemli katkılarda bulunur ve nihayet mimar Luigi Rossetti’ nin projesi ile 4 Ekim 1903’de Madonna del SS.Rosario (kutsal tespihli Meryem Ana) adı ile yeni bir kilise inşa edilir. Yalnız kilisenin inşası, o dönemin 65 bin frankına mal olur. Buna çan kulesi, mermerden üç altar, vaftiz bölümü, bankolar, camekanlar ve Meryem Ana bölümü de ilave edildiğinde, masraf 120 bin franka yükselir. Kilisenin ibadete açıldığı 1904 yılında
Domincan office in Izmir is ruled by the monks in Istanbul. Vicenzo Corpi and Domenico Castelli are among them. Finally, they buy the land where the church is built today in 1857 from Mario and Michelle Braggiotti. But the church they build, called St.Pietro e Paolo, is very small and insufficient. The congregation makes donations for a bigger church and finally Madonna del SS.Rosario is built by architect Luigi Rossetti on October 4, 1903. The construction of the church alone costs 65 thousand francs. When the bell tower, three altars from marble, the baptism area, pews, display cases and the Virgin Mary unit is added, the cost soars to 120 thousand francs. When the population of the congregation is 1000 at the time of the opening, the congregation increases to 3000 with the addition of people coming from the
burnt down, but it finally stabilizes at 2100.
Neoclassic architecture
The most striking artwork in the church, which resembles a neoclassic structure with its architecture, is the painting of Madonna del Rosario. In this picture, Mary, who is holding baby Jesus, is presenting her rosary to San Domenico and Caterina di Sienna. The painting resembles Madonna del Rosario di Pompei, a painting by 19th century artist Mogari. In 1921, Giuseppe Marengo’s wooden Madonna del Rosario statue is added to the church. The interior decoration of the church is finished in 1930 by Italian citizens living in Izmir Riccardo Meli, Michele Tito and Giovanni Sponza. The organ, which jazzes up the services during religious holidays, is brought from Italy in 1931. The choir section of the church İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
109
cemaatin nufusu bin kişi iken, yangından sonra, yanan bölgeden gelenlerle bu sayı bir ara 3 bin kişiye yükselir, daha sonra ise 2 bin 100 rakamında sabit kalır.
Neoklasik mimari üslup
Mimari özellikleri itibariyle neoklasik stili anımsatan kilisede en göze çarpan sanat eseri Madonna del Rosario’nun resmidir. Burada yavru İsa’yı taşıyan Meryem Ana kutsal tespihini San Domenico ve Caterina di Sienna’ya sunar. Resim 19’uncu asır ressamlarından Morgari’nin eseri olan kutsal tespihli Pompeili Meryem Ana’nın (Madonna del Rosario di Pompei) resmini anımsatır. 1921’de Torinolu heykeltraş Giuseppe Marengo’nun eseri olan tahtadan yapılmış Madonna del Rosario heykeli de kiliseye kazandırılır. İzmirli İtalyanlar Riccardo Meli, Michele Tito ve Giovanni Sponza’nın çalışmalarıyla iç dekorasyon 1930’da tamamlanır. Özellikle bayram günlerin ayinlerine büyük bir katkı sağlayan org, Italya’dan 1931 yılında kiliseye getirilir. San Rosario Kilisesi’nin koro bölümü, tıpkı diğer Domeniken kiliselerinde olduğu gibi tarihi mimari özelliğiyle dikkat çeker. 1965 yılında yeni kilise nizanamesine uymak için, absid ve altar yeninlenmesini de kapsayan çalışmalar yapılır. 1970’de İzmirli İtalyan Christian Reggio’nun insiyatifi ile Ortisei ustaların eseri olan Santa Rita heykeli, San Rosario Kilisesi’ne kazandırılır. Kilisenin bahçesinde Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda ölen İtalyan subay ve askerleri için bir anıt da bulunur. 110
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
attracts attention with its historical architectural assets, like all other Dominican churches. In 1965, the altar and apsis are renovated to harmonize with new church regulations. In 1970, the Santa Rita statue is brought to the church with the help of Christian Reggio. There is a monument in the yard of the church to commemorate Italian soldiers who were killed during WW1 and WW2.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
111
Ören Yeri / Ruin
Efes’in öncesi
Çukuriçi ve Arvalya Höyükleri -1 Efes’in yakın çevresinde saptanan Çukuriçi ve Arvayla (Gül Hanım) Höyükleri, bölgenin bilinen tarihini biraz daha eskilere taşımaktadır. Anadolu insanının yaşadığı bu iki höyükteki kalıntı ve buluntular, Neolitik Dönem insanının Efes ve çevresinde oluşturdukları yaşamın izleridir. Yazı - Article / Fotoğraflar - Photographs: Adil Evren / Arkeolog
Before Ephesus Çukuriçi and Arvalya Tumuli The Çukuriçi ve Arvalya tumuli, which were discovered near Ephesus, take the known history of the region a little further. The findings in these tumuli, are the traces of life established by people in the Neolithic Age in and around Ephesus.
Höyükler, Küçük
Menderes Nehri’nin
Ege Denizi’ne ulaşan bölümlerinde, tarım
toplumunun izlerini
günümüze taşımıştır.
The tumuli have
transferred the traces of
agricultural societies in
the parts of the Küçük
Menderes River that
reach the Aegean Sea. 112
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
E
fes, antik dünyanın en ünlü kentlerinden biri olma özelliğini uzun bir zaman dilimi içinde sürdürmüştür. Küçük Menderes Nehri’nin Ege Denizi’ne ulaştığı körfezin hemen güneyinde kurulan ve dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, St. Jean Kilisesi ve İsa Bey Camisi’nin yer aldığı Efes Kenti, aynı zamanda M.Ö. 5’inci yüzyılda yapılmış olan Kral Yolu’nun da başlangıcında bulunmaktaydı. Efes’te başlayan ve Sardis’ten geçip Susa’ya kadar uzanan bu yol, yaklaşık 2 bin 699 kilometre uzunluğunda, standardı ve güvenirliği oldukça yüksek olan bir yoldu. Persli kuryeler bu yolu çok kısa bir süre içinde kat etmekteydiler. Yol, askeri, diplomatik ve kültürel amaçlar için de kullanılmaktaydı. Bu amaçla, yolun belirli uzaklıklarında konaklama yerleri yapılmıştı. İmparator Agustus, Efes’i Bergama’nın yerine Asia Eyaleti’nin başkenti yapmıştır. Böylece
E
phesus has been one of the world’s most famous antique cities for a long time. The city of Ephesus, which harbors the temple Artemis, built on the south of the bay where Küçük Menderes River reaches the Aegean Sea, St. Jean Church and İsa Bey Mosque, was also at the start of the King’s Road, built in 5th century B.C. This road, which began at Ephesus and stretched all the way to Susa, was a 2699 kilometer road and was very safe. Persian couriers used to travel along this road in a short time. The road was also used for military, diplomatic and cultural purposes. Accommodation structures were built along the road for this purpose. Emperor Augustus had made Ephesus the capital of the Asian State instead of Bergama, making Ephesus the permanent residence of the roman Governor and one of the five biggest cities in the Roman Empire. Ephesus, which was in important export and
Efes Roma Valisi’nin sürekli oturduğu bir yer ve Roma İmparatorluğu’nun beş büyük kentinden biri olmuştur. Döneminin çok önemli bir ithalat ve ihracat merkezi olan ve antik dönemde birçok savaşa sahne olan Efes, tarihinin değişik evrelerinde de birçok deprem ve diğer afetlerle (sıtma, malarya ve denizin dolması) karşılaşmış ve bu nedenle birkaç kez yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle Efes’i sadece bugünkü kalıntıların bulunduğu yer olarak düşünmemek gerekir. Efes Müzesi arkeologlarının son yıllarda yapmış oldukları kazılar sonucu ortaya çıkardığı buluntular, Efes ve yakın çevresinin tarihçesini yeniden değerlendirme gereği doğurmuştur. Çukuriçi ve Arvalya Höyük gibi kazı ve buluntu alanlarının dışında, 1996 yılı içinde bir mezarlık alanı saptanmıştır. Bu parsel Selçuk’un merkezinde ve Ayasuluk Tepesi’ne (St Jean) çıkan yolun başında yer almaktadır. İzmir-Aydın asfaltının 3 metre
import center during the time and had witnessed many wars, was plagued with many earthquakes and other natural disasters and had to move a couple of times. That is why we shouldn’t think of Ephesus as only the place where the ruins are located. Relics that were found during excavations headed by the archeologists of the Ephesus Museum, has made us reevaluate the history of Ephesus and its vicinity. Besides the Çukuriçi and Arvalya tumuli excavation areas, a cemetery was discovered in 1996. This parcel is located in the center of Selçuk and at the start of the road that leads to Ayasuluk Hill (St Jean). 8 tomb remains which were found 3 meters below the İzmir-Aydın asphalt, yielded relics that were dated back to 8 and 7th centuries B.C. Byzantine remains on the upper level, Hellenistic period relics below and earlier period relics were found on the third level. These findings suggest how widespread settlements were in İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
113
Ephesus in the early ages. As you know, excavations continue in Ephesus for the past 130 years. Remains that were found suggested that the earliest settlements in and around Ephesus were dated to 3rd century B.C.
The history of Ephesus is changing
Usually when tour guides start talking Ephesus, they start the history of the antique city at 2000 B.C. Findings that have been unearthed during excavations that have been going nearly for a century have not changed this dating. The research and excavations we have undertaken in 1995 and 1996 in the tumuli of Çukuriçi and Arvalya (Gül Hanım) have added a new dimension to this dating. In the light of these new findings, we will start dating the history of Ephesus to 5000 or 4500 B.C.
altında bulunan, biri kremasyon olmak üzere 8 adet mezar kalıntısı, M.Ö. 8 ve 7’nci yüzyıla tarihlenen buluntular vermiştir. En üst kodda Bizans (M.S. 11’inci yüzyıl), hemen altında Helenistik Dönem (M.Ö.3’üncü yüzyıl) onun altında ise daha erken buluntuların olduğu görülmüştür. Bu buluntular da bize Efes’in erken dönemdeki yayılma alanlarının ne denli geniş olduğunu kanıtlamaktadır. Bilindiği gibi, Efes Antik Kenti’nde yaklaşık 130 yıldan bu 114
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
yana kazı ve araştırma yapılmaktadır. Bu araştırma ve ele geçirilen buluntular ışığında, Efes ve çevresinin bilinen en eski tarihi M.Ö. 3 bin yılından öteye götürülmemekteydi.
Efes’in tarihi değişiyor
Çoğu kaynak ve genellikle rehberler Efes’i anlatmaya başladıklarında, antik kentin tarihi geçmişini M.Ö. 2 binden başlatmaktadır. Yaklaşık bir asırdan bu yana Efes’te yapılan kazılarda ortaya çı-
Both of these tumuli are very close to Ephesus. The tumulus of Çukuriçi is located just west of the Selçuk-Aydın highway and within the Meryemana intersection. It is 500 meters east of Magnesia and inside citrus gardens. The tumulus of Arvalya (Gül Hanım) is located to the west of the Selçuk-Kuşadası highway and inside Gül Hanım agricultural land which is 8 kilometers from Selçuk. These tumuli, which we have named in accordance of their regions, will enable us to re-date the history of the area. The fact that we have found cultural remains in the tumuli starting from the Neolithic Age all the way to the late Bronze Age have shown us traces of agricultural societies in the spot where the Küçük Menderes River reaches the Aegean Sea. From these findings, we have concluded that the people who lived in these tumuli lived a life based on agriculture and nutritional habits based on this type of life in addition to leading a life that involved the sea and river and nutritional habits involving these. The shelled fossils we have uncovered prove that this kind of life was also dominant in the tumuli.
karılan buluntular, bu tarihlendirmeyi pek fazla etkilememiş ve değiştirmemiştir. Özellikle 1995 ve 1996 yılında Çukuriçi ve Arvalya (Gül Hanım) Höyükleri’nde yapmış olduğumuz kazı ve araştırmalar, bu tarihlendirmeye yeni bir boyut getirmiştir. Buluntular ışığında, Efes’in tarihi geçmişini M.Ö. 2’nci bin olarak değil artık M.Ö. 5 bin veya 4 bin 500 olarak belirtmeye başlayacağız. Höyüklerin ikisi de Efes’in çok yakın çevresinde bulunmaktadır. Çukuriçi Höyük, Selçuk-Aydın karayolunun hemen batısında ve Meryemana yol üçgeninin içinde kalmaktadır. Efes Yukarı Kapıya (Magnesia) yaklaşık 500 metre doğuda ve mandalina bahçeleri içinde yer almaktadır. Arvalya Höyük (Gül Hanım), Selçuk-Kuşadası karayolunun batsında ve Selçuk’a 8 kilometre uzakta Gül Hanım tarlasının içinde yer almaktadır. Yörenin adları ile adlandırdığımız höyükler, bölgenin tarihine yeni eklemeler yapmamızı sağlayacaktır. Höyüklerde, Neolitik Dönem’den başlayarak, Geç Tunç Çağı’na kadar olan süreç içindeki kültür kalıntılarını bulmuş olmamız, Küçük Menderes Nehri’nin Ege Denizi’ne ulaşan bölümlerinde, tarım toplumunun izlerini günümüze taşımıştır. Höyüklerde yaşayan insanların, tarıma dayalı bir hayat ve beslenme alışkanlığının yanı sıra, nehir ve denize dayalı bir yaşam ve beslenme yolunu da seçtiklerini algılıyoruz. Ele geçirdiğimiz kabuklu fosilleri, Höyükler de bu yönde bir yaşam biçiminin de benimsemiş olduğunu kanıtlamaktadır.
Anadolu insanının yaşam izlerini taşıyor
Kaystros Nehri’nin Ege Denizi’ne ulaşan bu uç noktasında, Anadolu insanının yaşadığı bu iki höyükteki kalıntı ve buluntular, Neolitik Dönem insanının Efes ve çevresinde oluşturdukları yaşamın izleridir. Yerleşkelerin bu alanlarda kurulmuş olmaları bir tesadüf olmamalıdır. İklim ve doğa koşulları ilk çağlarda insanoğlunun buralara yerleşip yaşayabilmeleri açısından oldukça uygun olmalıydı. 1989 yılından itiba-
Yörenin adları ile
adlandırdığımız höyükler, bölgenin tarihine yeni eklemeler yapmamızı sağlayacaktır.
The tumuli, which we have named in
accordance with their
region, will enable us to add new information to the region’s history.
ren Panayır Dağı’nın (Solmissos) doğu eteklerinde ve Marnas Çayı (Derbent) yatağında, alüvyal dolgu seviyesini belirlemek amacıyla sondaj çalışmaları yapılmaktadır. Jeofizik yöntemlerle elde edilen yüzey altı bilgileri, denizin höyüklerin bulunduğu alanlara kadar yürüdüğü, Marnas Çayı (Derbent) ve Kaystros Nehri’nin (Küçük Menderes) taşıdığı alüvyonlar sonucu dolmuş olduğu kanıtlanmıştır. Bu çalışmalar ışığında, Anadolu’nun bu uç noktası-
Carries the traces of life of Anatolian people
Findings in these two tumuli are the traces of life of the people of the Neolithic Age who settled in and around Ephesus. It is no coincidence that settlements were built in this region. Climate and natural conditions must have been convenient for settlements. Probing works are being undertaken since 1989 in the eastern outskirts of Panayır Mountain and in the riverbed of Marnas Stream to ascertain the alluvium filling level. Underground data which is being gathered by geophysical methods have proven that the sea came all the way to the spot where the tumuli are located and were filled with alluviums carried by Marnas Stream and Küçük Menderes River. After concrete evidence, it will be easier to talk about the state of this region during the Chalcolithic and Bronze ages. One of the tumuli is located in the Selçuk-Çukuriçi site, and the second one is located in Arvalya site, inside the Gül Hanım agricultural land. No doubt these settlements had different names during their period. But when the time came to name these tumuli, we chose to name them after the regions they are located in. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
115
Yerleşkeler arasındaki ticarette obsidiyen, bakır, tuz, hasır ve bazı mayalandırılmış besinler, insanlar tarafından bir yerden başka bir yere taşınmıştır.
During trade between settlements, obsidian, copper, salt, reed and fermented foods were carried from one spot to another by people.
nın Kalkolitik ve Bronz Çağı hakkında daha net ve aydınlatıcı konuşmak olanaklı olacaktır. Höyüklerden biri, Selçuk-Çukuriçi mevkii olarak bilinen yerde, ikinci höyük ise Arvalya mevkii olarak bilinen yerde ve Gül Hanım tarlasında bulunmaktadır. Bu yerleşkelerin kendi dönemleri içinde birer isimlerinin olduğu kaçınılmazdı. Ancak; höyüklere birer isim verme gereği doğduğunda, bunun içinde bulundukları mevkii itibarı ile Çukuriçi ve Arvalya (Gül Hanım) adını vermeyi uygun bulduk. Bu amaçla 1995 yılı içinde Çukuriçi Höyüğü’nün güney kesiminde, 1996 yılı içinde de kuzey kesimde kazı çalışması yapılmıştır. 1996 yılı içinde özellikle kuzey bölümde yaptığımız kazıda açığa çıkardığımız kerpiç duvar, taş balta, bronz iğneler, ağırşaklar, se116
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
ramik parçaları, sileks ve obsidiyenler, Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı’nın en güzel örnekleridir. Höyüklerde, yüzey ve kazı alanlarında bu denli çok sayıda sileks (çakmak taşı) ve obsidiyen (volkanik cam) ele geçirmiş olmamız, yerleşke sakinlerinin bu malzemeyi çok sevdiklerini göstermektedir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu, ilk uygarlıkların başladığı ve kültürlerin geliştiği bir alan ve tarihsel anlamda sonsuz bir bereketin ve zenginliğin merkezi olmuştur. Mineral kaynaklarını incelediğimizde, Anadolu’nun oldukça zengin yataklara sahip olduğunu biliyoruz. Bu nedenle; Anadolu’da gelişen madencilik buradan komşu bölgelere yayılmıştır. Anadolu, doğal bakır yatakları açısından zengin yataklara sahiptir. Burada, maden ustalarının olağanüstü yaratıcılık ve üstünlük göstermiş oldukları, ele geçen buluntulardan anlaşılmaktadır. Bu nedenle, Anadolu’da bakır çok erken
In 1995, an excavation was undertaken in the south part of the Çukuriçi Tumulus and another one in 1996, this time in the northern part. The adobe wall, stone axe, bronze pins, ceramic pieces, disks and obsidians we have uncovered during the dig in the north in1996 are great examples of the Chalcolithic and Early Bronze ages. The fact that we have uncovered many firestones and obsidians during the digs suggests that the locals mostly preferred these materials. Anatolia was an area where the first civilizations began and cultures were developed and historically speaking, the center of abundance and richness. When we look at mineral resources, we know that Anatolia has very rich mineral beds. That is why mining which developed in Anatolia spread to neighboring regions. Anatolia also has rich copper mine beds. It is evident from findings that metal masters were very creative and superior. This is why copper was made into wire at a very early period in Anatolia. The indication of the earliest metal working activity is natural copper which has been heat-treated and forged. Many tools of this type have been uncovered during the excavations in the tumuli.
Mills shed light on the transportation network of the era
The fact that we have uncovered milled and half milled firestones and obsidians in these tumuli is important for the dating of these tumuli. The closest obsidian mills to Ephesus were located in mountains 1000 kilometers to the east of the city. Obsidian was manufactured in Anatolia in Cappadocia, (GüllüdağKaletepe), Bingöl, Van and Kars. During the researches around the city of Niğde, many bodkins were uncovered at the mills in Güllüdağ-Kaletepe. It is no coincidence that industrial products of Anatolian origin were uncovered in Jordan, Syria and Israel. And this shows us what route this type of material used and where it ended up in the Neolithic Age. We haven’t been able to the neces-
dönemlerde tel haline getirilmiştir. En eski madencilik faaliyetlerinin göstergesi ısıtarak tavlanmış ve dövülmüş doğal bakırdır. Höyüklerde yapılan kazılarda, bol miktarda bu tür eserin ortaya çıkarılması bunun en belirgin kanıtıdır.
İşlikler dönemin ulaşım ağına ışık tutuyor
Çukuriçi ve Arvalya Höyüklerde binlerce sileks ve obsidiyen “yarı işlenmiş ve işlenmiş” parçasını ele geçirmiş olmamız höyüklerin tarihlendirmesi açısından çok önemlidir. Efes’e en yakın obsidiyen işlikleri bin kilometre doğuda yer alan dağlarda bulunmaktaydı. Obsidiyen, Anadolu’da Kapadokya (Güllüdağ-Kaletepe), Bingöl, Van ve Kars yörelerindeki belli başlı işliklerde üretilmekteydi. Bu amaçla; Niğde ili çevresinde yapılan araştırmada Güllü Dağ-Kaletepe işliklerinde bol miktarda dilgiye rastlanmıştır. Ürdün, Suriye ve İsrail’de yapılan kazılarda Anadolu kökenli (Kapadokya) endüstriyel ürünlerin açığa çıkarılmış olunması bir tesadüf değildir. Bu da bize, Neolitik Dönem’de bu tür malzemenin hangi yolları izlediği ve nerelere kadar ulaştığı hakkında bilgi verir. Çukuriçi ve Arvalya Höyüklerinde bulduğumuz obsidiyenler üzerinde gerekli analizler yaptıramadık. Bu nedenle, bunların hangi işliklerden ve hangi yolları izleyerek buraya ulaştıklarını söyleyemiyoruz. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar, Batı Anadolu Bölgesi’nde herhangi bir obsidiyen işliği saptanamamıştır. Çukuriçi ve Arvalya Höyüklerdeki obsidiyenin de Anadolu’daki işliklerden getirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Toros Dağları’nın kuzeyinde bulunan işlikler, bu höyüklere oldukça uzaktır. Bu da bize, Neolitik Dönem’de bölgeler arasında bir iletişim, ulaşım ve ticaret yaşamının olduğunu göstermektedir. Sayın Prof. H.Çambel ve Prof. M. Özdoğan’a göre obsidiyen yatakları Kayseri’nin güney batısında, Melendiz ve Hasan Dağı ile Bingöl, Van Gölü ve Erivan ekseninde yer almaktadır. Aynı malzemeyi sadece, Ege Denizi’nde Melos Adası’nda
sary analysis on the obsidians we found in Çukuriçi ve Arvalya tumuli. That is why we cannot tell you which mill they came from and what route they followed. As far as we know, no obsidian mill has ever been found in Western Anatolia. We can assume that the obsidian found in these tumuli was brought from mills in Anatolia. The mills in the north of the Taurus Mountains are far from these tumuli. And this shows us
that there was some kind of trade and transportation between regions during the Neolithic Age. According to Prof. H.Çambel and Prof. M. Özdoğan obsidian mines were located in the southwest of Kayseri, in Melendiz and Hasan Mountain, and on the Bingöl, Van Lake and Erivan axis. We can only see the same material on Melos Island on the Aegean Sea. It is impossible for us to determine how this material, very popİZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
117
ular in the antique ages, found its way to the tumuli of Çukuriçi and Arvalya but what we can say that there was a road network between antique settlements by looking at this type of industrial material. We can clearly see the inf luence of the islands on some pot pieces we have uncovered at the tumuli. The existence of an obsidian of Melos Island origin in front of a cave in Paleppones Peninsula proves that sea transportation was also available in the antique ages. During trade between settlements, obsidian, copper, salt, reed and fermented foods were carried from one spot to another by people. While doing that, people have followed certain routes and built pathways and caravan roads. The standards of these roads were increased to accommodate carriages. The fact that materials of Anatolian origin were found in far away regions where pack animals weren’t domesticated, proves the existence of a healthy river or sea transport. As you, one of the most beautiful examples of these roads started in Ephesus and ended in Persepolis. It is known that Persian couriers traveled this road in just 7 days. Famous historian Herodotus says, “There is nothing in this world that travels as fast as a Persian courier”
The fast change brought on by the Neolithic Revolution görmekteyiz. Erken çağlarda, sevilerek kullanılan bu malzemenin, şimdilik nasıl ve hangi yolları izleyerek Çukuriçi ve Arvalya Höyüklerine ulaştığını söylememiz olanaksızdır. Ancak; bu tür endüstriyel malzemeye bakarak antik çağda yerleşkeler arasında bir yol ağının olduğunu söylemek olanaklıdır. Höyüklerde bulduğumuz bazı kap parçalarında adaların etkisini açıkça görmekteyiz. Peleponnes Yarımadası’ndaki bir mağaranın önünde Melos Adası kökenli obsidiyenin bulunması, eski çağlarda kara ulaşımının yanı sıra deniz ulaşımının da var olduğunu kanıtlamaktadır. 118
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Yerleşkeler arasındaki ticarette obsidiyen, bakır, tuz, hasır ve bazı mayalandırılmış besinler, insanlar tarafından bir yerden başka bir yere taşınmıştır. İnsan bunu yaparken belirli yolları izlemiş, bu amaçla patika ve kervan yolları oluşturulmuştur. Bu amaçla oluşturulan yolların, standardı yükseltilerek at veya büyükbaş hayvanların çektiği iki veya dört tekerlekli arabalarla ulaşım sağlanmıştır. Yük hayvanlarının evcilleştirilmediği dönemde, uzak bölgelerde Anadolu kökenli malzemenin bulunmuş olunması sağlıklı bir nehir ve kara yolu taşımacılığın olduğunu kanıtlamaktadır. Bilindiği gibi, bu yolların en gü-
The Neolithic Age is a period where profound changes took place regarding the way people lived and perceived life. This age, which brought about a revolution in production and development, is referred to as the Neolithic revolution by many researchers. Mankind underwent a profound change with the start of this era. The remains we found in the tumuli of Çukuriçi and Arvalya show that people living in these settlements kept up with rapid change. From the remains we have unearthed here, we understand that the people that settled here lived at the same spot for a long period of time. Strabo and Pau-
zel örneklerinden biri, Efes’te başlayıp Persopolis’te son bulmaktaydı. Persli kuryelerin, bu yolu 7 gün gibi çok kısa bir süre içinde kat ettikleri belirtilmektedir. Ünlü tarihçi Herodot ise “Dünyada Persli kuryelerden daha hızlı seyahat eden bir şey yoktur” der.
Neolitik Devrim’in getirdiği hızlı değişim
Neolitik Dönem, toplumun yaşam biçimi, hayata bakışı ve düzeninde köklü değişikliklerin gerçekleştiği bir süreçtir. Yaşamda devrim yaratan üretim ve gelişme anlayışının ana unsuru olan bu çağ, birçok araştırmacı tarafından “Neolitik Devrim” olarak adlandırılmaktadır. Bu çağla birlikte insanoğlu çok hızlı bir değişim süreci yaşamıştır. Çukuriçi ve Arvalya Höyüklerinde ele geçirdiğimiz buluntular da, yerleşkelerde yaşayan insanların bu hızlı değişime ayak uydurduklarını göstermektedir. Höyüklerde, ele geçirdiğimiz değişik dönemlere ait buluntulardan, buradaki insanların geniş bir zaman dilimi içinde hayatlarını sürdürdüklerini anlıyoruz. İlk çağ yazarlarından Strabon ve Pausanias, Efes’i Amazonların kurduğunu belirtmektedirler. Herodotos ise, buranın yerli halkının Karyalılar ve Lelegler olduğunu yazar. Bu düşünceler ışığında, Çukuriçi ve Arvalya Höyüklerinde yaşayan insanlar, belki de Karyalılar ve Leleglerin atalarıydı… 1995 yılı içinde, Efes’in yakın çevresinde saptadığımız iki höyük, bölgenin bilinen tarihini biraz daha eskilere taşımıştır. Bilindiği kadarıyla, Erken Tunç Çağı’nda, Ege Denizi kıyı şeridi bu günkü konumundan 6 kilometre kadar doğuda bulunmaktaydı. 1887 yılında A.Schındler’in çizdiği haritada bugünkü kimi düzlükler göl ve bataklık olarak görülmektedir. Sayın İ.Kayan’ın çizdiği haritada ise kıyı şeridi daha da içlere çekilmiştir. Çukuriçi ve Arvalya Höyükleri de bu batak alanların içinde Marnas (Derbent) Çayı ve Kenkerios (Arvalya) Deresi’nin hemen kıyısında yer almaktadır. Bu saptamalar ışığında
höyükler de, deniz kıyısında veya denize çok yakın alanlarda bulunmaktaydı. Bilindiği gibi, Selçuk-Efes’te ilk kazı ve araştırma çalışmaları 1894 yılında Carl Humann ve Otto Bendorf başkanlığında Artemis Tapınağı’nda yapılmıştır. Bunu takip eden yıllarda da kazı ve yenileme çalışmaları yaklaşık 115 yıldır sürdürülmektedir. Bu süreç içinde M.Ö. 3’üncü yüzyılda kurulmuş olan Efes’in büyük bir bölümü açığa çıkarılmış ve kimi yapıları restore edilmiştir. Hadrian Tapınağı 1957, Yamaçevler 1985, Mazaios ve Mithradates’e ait agora güney kapısı 1989, Celsus Kütüphanesi ise 1979 yılına kadar sürdürülen
sanias claim that Ephesus was built by the Amazons. Herodotus on the other hand says that the locals were Carians and Lelegs. The people living in the tumuli of Çukuriçi ve Arvalya were maybe the ancestors of Carians and Lelegs… The two tumuli we have uncovered in 1995 near Ephesus, has changed the known date of the region. As we know, in the Early Bronze Age, the Aegean shoreline was another 6 kilometers east compared to its current location. In the map drawn by A.Schindler in 1887 some of the current plains are shown as lakes or marsh. In the map drawn İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
119
yenileme çalışmaları sonucu bugünkü konumuna getirilmiştir. Yapılan kazılar sonucu Efes’in tarihçesi çok eskilere götürülmemiştir. Ta ki Efes Müze Müdürü Musa Baran’nın 1960 yılında Ayasuluk Tepesi güney yamacında yaptığı kazıya kadar. Kazı sırasında Miken Çağı’na tarihlenen bir mezarda ortaya çıkan buluntular ile Efes’in tarihi M.Ö. 2 bin yıllarına götürülmüştür. Yine 1990 yılından itibaren S. Erdemgil ve Mustafa Büyükkolancı başkanlığında Ayasuluk Tepesi güney doğu sur duvarı bitişiğinde yapılan kazı çalışmalarında Prehistorik Dönem’e tarihlenen buluntular ele geçirilmiştir. Bu buluntularla Efes’in tarihi M.Ö. 3 bin yıllarına çıkarılmıştır. Ancak; 1995 ve 1996 yılı içinde Çukuriçi ve Arvalya Höyük’te bulduğumuz eserler, Efes ve yakın çevresinin tarihini yeniden değerlendirmemiz gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Başlangıçta benim başkanlığım ile C.İçten ve F.Özen gözetiminde yürütülen kazı ve araştırmada ele geçirilen bronz ve taş baltalar, bronz iğneler, ağırşaklar, seramik parçaları, kabuklu fosiller, öğütme kazıma aletleri, sileks ve yüzlerce obsidiyen, Efes ve çevresinde Neolitik Dönem’den (M.Ö. 5 bin 500) itibaren yaşamın sürdüğünü kanıtlamaktadır. Her iki höyük de, Neolitik Çağ’dan Geç Tunç Çağı’na kadar uzanan bir zaman dilimini içeren buluntu vermiştir. 120
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Çukuriçi ve Arvalya
Höyüklerinde yaşayan insanlar, belki de
Karyalılar ve Leleglerin atalarıydı…
The people living in
the tumuli of Çukuriçi ve Arvalya were
maybe the ancestors of
Carians and Lelegs…
by İ.Kayan, the shoreline is closer to land. The tumuli of Çukuriçi and Arvalya are situated within these marshes, on the banks of Marnas (Derbent) Stream and ve Arvalya Creek. In light of all this information, the tumuli were probably either on the shore or in areas very close to the sea. As you know, the first researches and excavations in Selçuk-Ephesus were done in 1894 by Carl Humann and Otto Bendorf at the Temple of Artemis. Excavations have been going on for the past 115 years. During this process, the majority of the city, built in 3rd century B.C., was unearthed and some structures were restored. The Temple of Hadrian began to be renovated in 1957, Yamaçevler in 1985, the southern agora door belonging to Mazaios and Mithridates in 1989, and Celsus Library in 1979. The history of Ephesus wasn’t dated back during all these works until the excavation that was carried out in 1960 at the southern outskirt of Ayasuluk Hill by Musa Baran, the director of the Ephesus Museum. The settlement date of Ephesus was dated back to 2000 B.C. after the remains found in a tomb that was dated to the Miken Age. During the excavations headed by S. Erdemgil and Mustafa Büyükkolancı since 1990 at the southeastern city wall at Ayasuluk Hill, remains from the Prehistoric era were unearthed. With these findings, the history of Ephesus was dated back to 3000’s B.C. However, the remains we have found in the tumuli of Çukuriçi and Arvalya have shown us that we need to reconsider the date of Ephesus and its vicinity. During the excavations headed by me and my team, the bronze and stone axes, bronze pins, disks, ceramic fragments, shelled fossils, grinding tools, firestones and hundreds of obsidians prove that life continued in Ephesus since the Neolithic Age. Both tumuli have yielded findings from a very long period that stretches from the Neolithic Age to the Late Bronze Age.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
121
Sanat / Art
Yeni nesil Levantenler dedelerinin geleneğini yaşatıyor
Osmanlı döneminde Avrupa’dan gelerek İzmir’e yerleşen Levantenler, 1600’lü yıllara uzanan tiyatro geleneğini geleceğe taşıyor. Dedelerinin sahnelediği Fransızca ve İtalyanca oyunlardan ilham alan Amatör Levanten Tiyatrosu, 5 yıldır İzmir’de sanatseverlerle buluşuyor. Yazı/Article: Elif Işıl Başkaya Fotoğraflar/Photographs: Aykut Uslutekin - Amatör Levanten Tiyatrosu Arşivi
New generation Levantines continue their ancestors’ tradition Levantines, who came from Europe and settled in Izmir during the Ottoman period, carry their long standing theatre tradition to the future. The Amateur Levantine Theatre, which takes its inspiration from the French and Italian plays staged by their ancestors, has been performing in Izmir for the past 5 years.
122
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Febo De Andria’nın rol aldığı bir oyun
L
evantenlerin İzmir’deki tiyatro geleneği 1600’lü yıllara kadar uzanır. Asırlar boyunca devam eden, savaşlardan dolayı ara verilmesine karşın hiç bir zaman vazgeçilmeyen tiyatro geleneği, kurulan amatör toplulukların, Frenk ve Fassula Mahallelerinde, deniz kenarlarında, konsolosluklarda kendi dillerinde sergiledikleri oyunlar ile yaşatılır. Sokratis Solomonides bu durumu İzmir’de Tiyatro adlı eserinde, “Yıl 1657. İzmir’de Fransız Konsolosluğu’nda düzenlenen dinsel gösterilerin yanında, Corneille’in ‘Nicomede’inin oynandığı değişik kaynaklardan doğrulanmaktadır…” diyerek anlatır. Toplumsal hayatın renkliliğinin tiyatroya da yansıması ile İzmir, 17’nci yüzyıldan sonra ‘tiyatro kenti’ olarak ün yapar. İzmir’de düzenli gösterilerin yapıldığı ilk tiyatronun 1775 yılında kurulduğu anlaşılır. Herkesin masalları ile tanıdığı Andersen, 1838 yılında gezgin olarak geldiği İzmir’de gördüklerini A Poet’s Bazaar yapıtına aktarır, Gustave Flaubert, 16 Ekim 1850 tarihinde sabaha karşı 04.00’te Fransız Tiyatrosu’nda izlediği oyunları yazıya döker. İzmir’deki sayıları geçmişte 18 bini bu-
lan ancak bugün sadece bin kişi kalan levantenlerin dedelerinin başlattığı bu tiyatro geleneği, şimdi onların torunları tarafından sürdürülüyor. Dedelerinden kalan mirası yaşatıp gelecek nesillere aktarmak isteyen Levantenlerin kurduğu Amatör Levanten Tiyatrosu, beş yıldır ‘perde’ diyor. Kısa sürede İzmir’in en beğenilen tiyatro grupları arasına girmeyi başaran ve bugüne kadar Tuncer Cücenoğlu’nun ‘Boyacı’, Michael Cooney’in ‘Aman Karım Duymasın’, Ray Cooney’in ‘Karmakarışık’, Nicolai Gogol’ün ‘Müfettiş’ adlı oyunlarını sergileyen Amatör Levanten Tiyatrosu bu yıl ise Carlo Goldini’nin ‘İzmirli İmprezaryo’ adlı oyunuyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. İzmir Amatör Levanten Tiyatrosu’nun kurucusu Ugo Braggiotti, 1800’lü yıllarda Levantenlerin, kendi aralarında eğlenebilmek için evlerde ‘okuma tiyatrosu’ yaptığını, ancak savaşlar nedeniyle 1940’lı yıllara kadar bu etkinliklere ara verildiğini anlatıyor. Braggiotti o dönemde yaşananları şöyle özetliyor: “Uzun bir boşluktan sonra yeniden ezber tiyatrosu olarak Fransızca tiyatro
T
he theatre tradition of the Levantines in Izmir dates back to the 1600’s. This tradition, which has been going on for centuries and continued through wars, is being kept alive with plays in their own language through amateur groups who perform at Frenk and Fassula neighborhoods, sea shores and consulates. Socrates Solomonides mentions this situation like this in his book, Theatre in Izmir: “The year is 1657. It has been confirmed by various resources that Corneille’s Nicomedia is staged at the French Consulate besides religious performances.…” Izmir makes a name for itself as a theatre city after the 17th century. The first theatre to stage regular shows was built in 1775. Andersen, known for his stories, mentions the things he has seen in Izmir in 1838 in A Poet’s Bazaar and Gustave Flaubert and mentions the play he saw at the French Theatre on October 16, 1850. This tradition, which was continued by Levantines who used to be 18 thousand but now are down to only 1000 in Izmir, is being kept alive by the new generation. The Amateur Levantine Theatre, İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
123
Amatör Levanten
Tiyatrosu ekibinde,
endüstri mühendisinden mimara, ev hanımından psikologa kadar pek çok meslekten insan var.
The Amateur Levantine
Theatre has members
from all walks of life,
including engineers,
architects, housewives
and psychologists.
oyunları başlıyor. 1960’lı yıllarda kadar yine bir ara veriliyor ki ben o dönemi hatırlıyorum. Alsancak Garı’nın karşısındaki Anglikan Kilisesi’nin içinde bir sahne vardı. O dönemde bilinen Levanten aileler tiyatro yapmaya başladılar. Lucien Arkas, Pierre Caporal, Roger Caporal, Febo De Andria, Gilbert Epik, Reginald Gallia, Marie Lou Peartree, May Gallia, Lorraine Lochner, Enzo Sponza, Max Steinbuchel gibi isimler oyunlarda yer aldı. Komedi oyunları sahnelerlerdi. Bir dönem sonra bu kişiler de oynamayı bıraktı.” 2008 yılında İzmir’de Musevi cemaatinin sahnelediği bir tiyatro oyununu izledikten sonra, atalarından miras kalan bu köklü geleneği tekrar hayata geçirmeye karar verdiklerini söylüyor Braggiotti. Bu süreçte çevrelerindeki Levantenlere oyunculuk teklifinde bulunup, tiyatroyu çok seven 15 kişi bir araya gelmişler. Narlıdere Belediyesi’nin Tiyatro Bölümü yönetmenlerinden Aysel ve Vedat Güzel’den de ‘Biz amatör bir grubuz ve başka işlerimiz var. Herkes gündüzleri çalışıyor. Böyle bir şey 124
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
which was established to keep their ancestor’s legacy alive and transfer it to future generations, has been opening its curtains for the past five years. The Amateur Levantine Theatre, which has so far staged plays like Tuncer Cücenoğlu’s ‘Boyacı’, Michael Cooney’s ‘Murder in Mind’, Ray Cooney’s ‘Out of Order’ and Nicolai Gogol’s ‘The Government Inspector’, stages Carlo Goldini’s The Impresario of Izmir. The founder of the Amateur Levantine Theatre Ugo Braggiotti tells us that the Levantines organized theatres in their homes in the 1800’s for fun but stopped these kinds of activities because of wars until the 1941’s. Here is how Braggiotti summarizes the events at that time: “After a long intermission, French plays begin to be staged. There was another intermission in the 60’s which I remember. There was a stage inside the Anglican church across the Alsancak Railway Station. During that time, Levantine families started to perform. People like Lucien Arkas, Pierre Caporal, Roger Caporal, Febo De Andria,
Gilbert Epik, Reginald Gallia, Marie Lou Peartree, May Gallia, Lorraine Lochner, Enzo Sponza and Max Steinbüchel performed in those plays. They would stage comedies. After a while, they stopped acting.” Braggiotti states that they decided to revive this tradition after watching a play in 2008 staged by the Jewish community. During this time, they offered acting positions to Levantines and 15 people who loved the theatre united. They also enlisted the help of Aysel ve Vedat Güzel, stage directors from the Narlıdere Municiaplity Theatre. After they answered ‘yes’ to the question asked by Aysel ve Vedat Güzel, ‘do you love the theatre?’, they began working out of Ugo Braggiotti’s office.
From amateur to professional
They opened their curtains for the first time with Tuncer Cücenoğlu’s Boyacı play at the yard of the İzmir Atatürk High School. They were further motivated after Prof. Dr. Semih Çelenk from Dokuz Eylül University’s Theatre
Bu yıl Carlo
Goldini’nin İzmirli
İmprezaryo oyununu sergileyen Amatör
Levanten Tiyatrosu tüm gelirini çeşitli
kurumlara bağışlıyor. The Amateur Levantine Theatre, which has
staged Carlo Goldini’s
The Impresario of Izmir, donates all proceedings to various charities.
yapılabilir mi? Bize yardımcı olur musunuz?’ diye yardım istemişler. Aysel ve Vedat Güzel’in “Tiyatroyu seviyor musunuz?” sorusuna verdikleri “Evet” cevabıyla Ugo Braggiotti’nin ofisinde çalışmalara başlanmış.
Amatörden, profesyonelliğe geçiş
Tuncer Cücenoğlu’nun Boyacı oyunuyla İzmir Atatürk Lisesi’nin bahçesinde perde demişler. Büyük beğeni toplayan ilk performanslarının, başta Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Çelenk olmak üzere, işin ehli pek çok kişi tarafından ‘profesyonele yakın’ olarak değerlendirilmesi onları daha da motive etmiş. İkinci yıllarında bu kez ‘Aman Karım Duymasın’ adlı bir vodvil ile çıkmışlar sahneye. Sonraki iki sene de vodvil oynamışlar. Oyunların biletleri 10 gün öncesinden tükenir olmuş. Geçtiğimiz yıl, biraz daha ciddi bir komediye girişip, bir dönem komedisi olan Gogol’un ‘Müfettiş’i ile buluşmuşlar seyirciyle. Bu yıl ise Carlo Goldoni’nin ‘İzmirli İmprezaryo’ isimli komedisini
sahneliyorlar. Bu güne kadar yüzeysel değil ince komediler sahnelediklerini belirten Ugo Braggiotti, bu konuda yönetmenlerine çok şey borçlu olduklarını dile getiriyor. Braggiotti, “Beşinci yıla geldiysek yönetmenler sayesinde. Onlar bizi anladı. Yapabileceğimizden fazlasını istemediler. İlk sahneye çıktığımız zaman ile bugün karşılaştırıldığında artık bize amatör demenin zor olduğunu söylüyorlar. Bu bizim için çok mutluluk verici bir gelişme” diyor.
Eş durumundan gruba dahil oldular
Amatör Levanten Tiyatrosu oyuncularının ikisi dışında hepsi Levanten, bu iki oyuncu ise Türk. Braggiotti, Türk oyuncuların gruba katılma hikayesini şöyle anlatıyor; “Bir kural koyulduğunda onun açığı da bulunur. Biz de öyle yaptık. Grubumuzdaki iki Türk’ü eş durumundan dahil ettik. Arkadaşlarımız çok istekliydiler onları kırmadık.” En küçüğü 20, en büyüğü ise 70 yaşında olan grup üyeleri tam beş yıldır her pazartesi prova yapıyor. Braggiotti’ye göre endüstri mühendisinden sekretere, iç
Department called the performance more professional than amateur and the play received high praises from the audience. The second year, they performed the vaudeville called Murder in Mind. They also staged vaudevilles the next two years. Tickets began to sell out 10 days prior to the opening. Last year, they opted for a more serious comedy and staged Gogol’s The Government Inspector. This year, they are staging Carlo Goldoni’s The Impresario of Izmir Ugo Braggiotti, who says that they have opted for subtle comedy up to this date, adds that they owe a lot their directors. Braggiotti says, “If we have made it to year five, it is thanks to our directors. They understood us. They didn’t ask for more than we could give them. The people that watch us say that we cannot be called amateurs anymore and this makes us very happy.”
From the spousal quota
All the actors in the theater are Levantine, except for two, who are Turkish. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
125
mimardan ev hanımına, psikologdan öğrenciye farklı yaş ve mesleklerden grup üyelerini 5 yıldır bir arada tutan şey ekip ruhu.
Tüm gelir hayır kurumlarına
Tiyatroya başladıkları ilk senelerde tüm masraf ları kendilerinin karşıladığını belirten Braggiotti; grup üyelerinin dolaplarındaki elbiseleri küçük dokunuşlarla değiştirip kostüm olarak kullandıklarını söylüyor. Bu yıl sahneledikleri İzmirli İmprezaryo için gerekli kostümleri kendileri temin edemeyince İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürü Aytül Büyüksaraç gruba destek olmuş ve Venedik Taciri operasının kostümlerini kullanmalarını sağlamış. Geçmiş yıllarda sponsor bulmakta zorlanan ve masraf ların çoğunu kendi içlerinde karşılayan grup üyeleri, neyse ki bu sorundan da kurtulmuş. Bu yıl 100 sponsor ile çalışan grubun dekorları, ses düzeni, davetiyeleri hep sponsor firmalar tarafından karşılanmış. Zaten Amatör Levanten Tiyatrosu sergilediği tüm oyunlardan elde edilen geliri hayır kurumlarına bağışlıyor. Geçtiğimiz yıl gelirlerinin tamamını Van depreminden zarar görenlere bağışlayan ekip, bu yıl da Anadolu Otizm Vakfı, Ayşe Faruk Çelebi Vakfı, Piri Reis Denizcilik Derneği ve Buca Yaşlılar Evi yararına sahneye çıkıyor. 126
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Here is how Braggiotti describes the addition of the Turkish actors; “When you lay a law, there is always a way around it. This is what we did and included two Turkish people in the cast from the spousal quota. They were very passionate and we couldn’t turn them down.” Group members, the youngest 20 and the oldest 70, rehears every Monday for the past 5 years. The most important thing that keeps the group, which has members from all walks of life, including engineers, architects, housewives and psychologists, together, is team spirit, according to Braggiotti.
Proceeds go to charities
Braggiotti, who states that the group paid for all its expenses in the first years, says that members make small changes to their clothes and use them as costumes for the plays. When they couldn’t afford the clothes for their latest play, The Impresario of Izmir, they were sup-
ported by Aytül Büyüksaraç, the director of the Izmir State Opera and Ballet and lent them the costumes they used in the Merchant of Venice. Group members, who had difficulty securing sponsors in the past, finally got rid of this problem. The décor, sound system and invitations for this year’s play were done thanks to 100 sponsors. All proceedings from the plays are donated to various charities. The group, who donated all their earnings last year to victims of the earthquake in Van, is dividing this year’s proceeds to the Anadolu Autism Foundation, the Ayşe Faruk Çelebi Foundation, Piri Reis Naval Association and the Buca Almshouse.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
127
Ekoturizm-Ecotourism
An olive oil paradise from the antique ages to the present: Gödence Gödence is a village that has changed its fate with the cooperative that was established 40 years ago. The new target of the locals, who have managed to brand their organic products- mainly olive oil- is to become a brand in tourism. 128
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Antik çağlardan günümüze bir zeytinyağı cenneti:
Gödence
Bundan 40 yıl önce, ‘birlikten kuvvet doğar’ düşüncesiyle kurulan kooperatif ile kaderi değişen bir köy Gödence. Başta zeytinyağı olmak üzere onlarca çeşit doğal ürününü kendi ismiyle markalaştırmayı başaran Gödencelilerin yeni hedefi ise turizmde markalaşmak. Haber / Article: Derya ŞAHİN - Fotoğraflar / Photographs: Mustafa GÜNDAŞ
B
eş yıldızlı otellerin yerine butik otellerin inşa edildiği, yerel kültüre sahip çıkılarak sakin yaşam tarzının benimsendiği Cittaslow Birliği’ne kabul edilip, Türkiye’nin ilk sakin şehri olan Seferihisar’ın köyleri, doğaya ve kültürel kaynaklara zarar vermeden de kalkınmanın mümkün olduğunun kanıtı adeta. Bu köylerden biri de Gödence. Antik Çağ’ın 12 İyon kentinden biri olan şarap ve zeytinyağı üretim bölgesinde yer alan Gödence yöresi, asırlar öncesinden kalan bu mirası geleceğe taşıyor; üstelik daha da zenginleştirerek.
Dünya Bankası ‘en başarılı kooperatif’ seçti
İzmir’in akciğeri olarak anılan, Kızılçam ormanlarıyla kaplı Kızıldağlar’daki beş köyden biri olan Gödence’nin kalkınma öyküsü pek çok köye örnek olacak türden. Köy halkı, 1972’de ‘birlikten kuvvet doğar’ düşüncesiyle Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni kurmuş. İmece anlayışıyla bir araya gelen Gödenceliler, aradan geçen zamanda markalaşmayı da başarmış. Öyle ki Gödence deyinde artık sadece köy akla gelmiyor. Zeytinden zeytinyağına, üzümden pekmeze, tarhanadan bademe kurutulmuş domatesten incire, baldan zeytinyağı köy sabununa kadar köyde üretilen ne varsa hepsinin markası
T
he villages of Seferihisar, a borough where boutique hotels are built instead of five star hotels, a serene place that was added to the Cittaslow Union, prove that development without corrupting the environment and damaging cultural resources is possible. One of these villages is Gödence. The region of Gödence, which was one of 12 Ionian cities in the antique age known for wine and olive oil production, carries and enriches this long standing tradition.
The most successful cooperative
The development story of Gödence, one of the five villages in Kızıldağlar Mountains covered with Turkish pine trees, should be an example for all villages. In 1972, the villagers got together and established the Gödence Agricultural Development Cooperative. The people of the village, who first united for the purpose of helping each other, managed to become a brand in time. Such so that they have created brands for olive, olive oil, grapes, molasses, almond, dried tomatoes, figs, honey and soap, all with the name Gödence. It is no coincidence that the cooperative was named Turkey’s most successful cooperative by the World Bank. Of course achieving this task want easy. The president of the cooperative Çağatay İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
129
Çağatay Özcan Kokulu
‘Gödence.’ Köyde kurulan kooperatifin Dünya Bankası tarafından Türkiye’nin en başarılı kooperatifi seçilmesi boşuna değil yani. Elbette bunu başarmak o kadar kolay olmamış. Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Çağatay Özcan Kokulu, başlangıçta hem teknik alt yapıyı hazırlamak hem de köylünün alışkanlıklarını kırmakta biraz zorlandıklarını söylüyor. Kokulu o süreci şöyle anlatıyor: “Üretim kalitesini artırmadan markalaşmak mümkün değildi. Örneğin, zeytinin toplandıktan sonra çuvallara konulmaması gerekiyordu. Çünkü çuvalın kokusu zeytine geçiyor, zeytin fermente oluyor, dolayısıyla o zeytinden elde edilen zeytinyağının kalitesi düşürüyordu. Bu noktada köylüye zeytin hasadında kullanmaları için gözenekli plastik kasalar dağıttık. Alışkanlıklarını değiştirmeleri biraz zor oldu ama ürün kalitesindeki değişimi görünce çuvaldan vazgeçip kasa kullanmaya başladılar. Bir sonraki adım kurulan işleme tesisinin elektrik ihtiyacını karşılamaktı. Bunun için Bademler Köyü’nden Gödence’ye elektrik hattı çektik. Ardından tesise gelen zeytinin ilk on iki saatte işlenmesini sağlayan bir 130
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
teknoloji kurduk. Ancak bu sefer de depolama önümüze sorun olarak çıktı. Bir malı ne kadar kaliteli üretirseniz üretin, iyi saklayamıyorsanız, yaptığınız işin kıymeti yok. Bunun için depolama teknolojisini de değiştirip kapasiteyi yükselttik. Çabalarımız boşa gitmedi, kooperatif sadece Gödence’deki değil bölgedeki çiftçi için de çok önemli bir hale geldi ve diğer sanayi kuruluşlarını da disipline etmeye başladı. Yani biz sadece kendimizi değil, bizi rakip görenleri de iyi ve doğru bir çizgiye çektik. Yakın zamanda da yarımadada bir zeytinyağı yerel borsası kurmak istiyoruz.”
Çin ile ihracat görüşmeleri sürüyor
Başkan Kokulu anlattıkça şu anda 150 ortağı olan Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin köye çakılan her çivide emeği olduğunu anlıyoruz. Bu gün Çeşme’den Menderes’e kadar uzanan havzaya hizmet veren kooperatif, yılda ortalama 2 bin ton zeytin işliyor; bu da 700-800 ton yağ demek. Gödence zeytinyağının İtalya’da bile tanındığını dile getiren Başkan Kokulu, şu anda Çin ile ihracat konusunda görüştüklerini ve anlaşma sağlanırsa Gödence’nin ününün dünyaya yayılacağını söylüyor.
Özcan Kokulu says that it was difficult to establish the technical infrastructure and break the villager’s habits at first. Here is how Kokulu describes the process: “It wasn’t possible to become a brand before increasing production quality. For example, olives weren’t supposed to be placed inside sacks after being picked because the smell of the sack would penetrate into the olives, the olives would be fermented and the quality of the olive oil would be spoiled. At this time, we gave the villagers plastic cases. It was hard for them to change their habits but they stopped using the sacks. The next step was supplying the production facility with electricity. We built a power line from Bademler Village to Gödence. Then we applied a technology that enabled us to produce olive oil from olives in the first 12 hours. But then storage became a problem. No matter much quality products you make, it doesn’t matter if you can’t store them efficiently. So we changed the storage technology and increased capacity. Our work paid off and the cooperative became very important not only for the locals but other farmers in the region. It also disciplined other facilities. In the near future, we want to establish a local olive oil stock market in the peninsula.”
Butik şarap üretmek istiyorlar
Anadolu’da şarap tanrısı Dionysos adına inşa edilen en büyük tapınağa ev sahipliği yapan Seferihisar’in bir köyü olan Gödence, tarihsel olarak aynı zamanda bir şaraplık üzüm bölgesi. Köyde toplu bir üretim yapılmıyor ama ağustos-eylül aylarındaki bağbozumunda topladıkları üzümlerden şarap üreten Gödenceliler de yok değil. Şarap üretimi ile ilgili çalışmalarının sürdüğünü belirten Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Kokulu, köyde butik tarzda şarap üretimi yapılmasını istediklerini söylüyor.
Yeni hedef turizm
Ürettiği ürünleri kendi ismiyle markalaştırmayı başaran köyün yeni hedefi ise turizm. Kooperatif Başkanı Kokulu, şimdilerde insanların zeytinyağı ve yerel ürünlerden almak için ziyaret ettiği köyü, İzmir’in önemli ekoturizm merkezlerinden biri haline getirmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Kokulu, “Bu konuda İtalya’da gördüğüm örnekler var. Turistler İtalya’nın bazı köylerine düzenlenen gezilerde zeytinyağı fabrikasını geziyor, 12 euro’ya bir şişe zeytinyağı alıyor, köyde yemek yiyor, şarap içiyor, konaklıyor. Bunun neden Gödence’de
de yapmayalım ki? İnsanlar şu anda Gödence’ye zeytinyağı almak için geliyor. Bu ziyaretleri turizm aktivitelerine dönüştürebiliriz. Bunun için yöresel lezzetlerin sunulduğu ve konaklanabilecek tesislere ihtiyacımız var. Biz bu konuda planlama çalışmalarımızı yaptık ancak projeyi hayata geçirmek için desteğe ihtiyacımız var” diyor.
Köyde kurulan kooperatif,
Kültürel etkinlikler düzenleniyor
successful cooperative
Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi sadece ürettiği ürünler ile değil, düzenlediği kültürel etkinliklerle de köyün adını duyuruyor. 19 yıldır düzenlenen ve 5 sene önce ulusal nitelik kazanan Gödence Tarım Başarı Ödülleri kapsamında, tarımın gelişmesine katkıda bulunan kişi ve kurumlara bilim, eğitim, basın, çiftçi örgütlenmesi, tarıma dayalı sanayi ve çevre dallarında tarım başarı ödülleri veriliyor. Köyde düzenlenen bir diğer önemli etkinlik de Yarımadanın En Güzel Zeytinyağı Yarışması. Her yıl nisan ayında düzenlenen ve geleneksel hale gelen yarışmada, zeytin üreticileri tarafından kooperatife verilen zeytinlerden elde edilen zeytinyağı örnekleri, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin denetimin-
Dünya Bankası
tarafından Türkiye’nin en
başarılı kooperatifi seçilmiş.
The cooperative
was named Turkey’s most by the World Bank. Negotiations with China continues
As President Kokulu continues, we understand that the Gödence Agricultural Development Cooperative, which has 150 partners, has done everything for the village. The cooperative, which serves a basin that stretches all the way from Çeşme to Menderes, processes 2000 tons of olives every year, which equals 700-800 tons of oil. President Kokulu, who says that the olive oil of Gödence is even recognized in Italy, adds that they are negotiating with the Chinese for export and that if things go İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
131
as planned, the olive oil will be recognized all over the world.
They want to produce boutique wine
Gödence, a village in Seferihisar- a borough that houses the biggest temple erected in honor of Dionysus- the God of wine, is also a wine grape region. There is no mass production the village but there are some villagers who make wine after the harvest in August-September. The president of the cooperative Çağatay Özcan Kokulu, who says that works regarding wine production still continue, adds that that they aim to produce boutique style wine production. de değerlendiriliyor, dereceye girenler ödüllendiriliyor. Gödenceli kadınların kendi elleriyle hazırladığı, birbirinden lezzetli yöresel yemeklerle kurulan sofralar, her iki etkinliğe de renk katıyor. Doğal ve kaliteli ürünleriyle dikkat çeken Gödence’nin çevresi doğa yürüyüşleri ve hafta sonu dinlenceleri için de oldukça uygun. Köye, İzmir- Seferihisar yolunun 30’uncu kilometresinden sola dönüp, 11 kilometre ilerledikten sonra ulaşılabiliyor. Sadece ürün almak istiyorsanız Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne ulaşıp sipariş de verebiliyorsunuz. 132
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Tourism is the new target
The new target of the village, who has managed to turn its products into brands with its own name, is tourism. Cooperative President Kokulu states that they aim to turn the village into one of the most important ecotourism centers in Izmir. Kokulu says, “I have seen examples in Italy regarding this issue. Tourists visit the olive oil factories in certain regions in Italy, but olive oil, eat in the village, drink wine and stay the night. What shouldn’t we do the same in Gödence? People only come here to buy olive oil. We could turn these visits into touristic activities. In order to do that, we need accommodation
facilities and restaurants that serve local delicacies. We have drawn up the plans but we need support to realize these projects”
Organizes cultural activities
The Gödence Agricultural Development Cooperative also advertises the village with the cultural activities it organizes. They give various awards to people and institutions that help develop agriculture within the context of the National Gödence Agricultural Achievement Awards, which is being organized for the past 19 years. Another important activity which is being organized in the village is the Best Olive Oil Competition in the Peninsula. During the annual competition organized every March, olive oils sent to the cooperative are evaluated by the National Olive and Olive Oil Council and the ones who place are rewarded. Traditional dishes that are prepared by the women of Gödence are served at both activities. The vicinity of Gödence, which attracts attention with its natural and quality products, is also ideal for nature walks and weekend trips. You can reach the village by making a left from the 30th kilometer of the İzmir- Seferihisar road and going another 11 kilometers. If you only want to purchase their products you can call and order from the cooperative.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
133
Bir başkent
Pekin
Gizemli ve gösterişli
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de Çin Kültür Yılı olarak kutlandı. Bu yıl da Çin’de Türk Kültür Yılı olarak kutlanıyor. Köklü tarihlere sahip iki ülkenin birbirine daha çok yakınlaşması amacıyla düzenlenen kültür yılı etkinliklerini fırsat bilip, biz de bu sayımızda rotamızı Pekin’e çevirdik. Yazı / Article: Yeşim ARIKAN - Fotoğraflar / Photographs: Cem POLATOĞLU
Mysterious and swanky: Beijing Last year was celebrated as the Chinese Cultural Year in Turkey. And this year is being celebrated as the Turkish Cultural Year in China. We opted for Beijing in this issue, taking advantage of the cultural activities which aim to bring these two countries that have deep rooted histories.
134
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Ç
ağlar boyu kendini dışarıya kapatmış ve yabancılara yasaklı olan ülkeler, kentler… İpek yolları, Uzak Doğu ülkeleri hep gizemli gelmiştir bana, Hindistan, Çin, Hong Kong, Moğolistan, Filipinler… Değerli rehberimiz İhsan Bey, Çin için “Zaman yitirmeden gidip görülmesi gereken bir ülke” derdi. İhsan Bey, ilk kez 1985 yılının Mayıs ayında Pekin’e gitmiş. Bu dönemde Pekin Havalimanına indiklerinde, gruptaki arkadaşlarıyla donup kalmışlar. Berbat bir havalimanı terminali, herkesin üzerinde tek tip kıyafet ve üniforma, bakımsız, bezgin sarı yüzlü, çekik gözlü binlerce Çinli. Mutsuz ve bakımsız, yalınayak ve acınacak görünümde tozlu toprak sokaklarda koşuşan çocuklar… Tek tük otomobil, berbat durumdaki toplu taşıma araçları ve binlerce bisikletli. Taksi olarak kullanılan, başlarında konik şapkaları ile Çinlilerin koşarak çektikleri çekçek diye bilinen iki tekerlekli, üstü partal brandalı iki kişilik taşıma araçları, rehberlerin yetersiz İngilizcesi… Bunlar şimdilerde tarihin tozlu sayfalarında ve eski solgun resimlerde kaldı… Nihayet bir grubumla birlikte 2008 yılı Mayıs’ında benim de yolum Çin’e uzandı. Üstelik çok arzu ettiğim gibi, eski ve yeni Çin’i çok iyi bilen, tam 43’üncü kez Çin’e gelen değerli rehberimiz İhsan Kayacan’la… Pekin’e THY’nin her gün uçuşu var. Yaklaşık 9 saat süren yolculuktan sonra yerel saat ile 15.05’te Pekin’e vardık. Oldukça büyük ve modern, pırıl pırıl bir havalimanına iniyoruz. Belki 30 tane pasaport kontrol noktası var. Hiçbir ülkede görmediğim bir uygulama dikkatimizi çekiyor; pasaport kontrolü yapan bütün polis memurlarının bankolarında yanıp sönen bir cihaz ve üzerinde üç insan yüzü. Biri tebessüm ediyor, biri çatık kaşlı, biri ilgisiz. Sizlere hizmet veren polis memuru kibar davranıp gülümsüyorsa o düğmeye basıyorsunuz. Asık suratla iş yapıyorsa o düğmeye…
Böylece turizm bakanlığı polislerin turistlere davranışlarını kontrol ediyor. Düzgün giyimli, temiz yüzlü bir Çinli rehber bizi karşılıyor. Bagajlarımız çoktan başka bir araca yerleştirilmiş bile… Biz de otobüsümüze binip otelimize yöneliyoruz. Pekin’de yoğun bir insan seli, trafik ve bisikletliler insanı şaşırtıyor. Her yer yüksek binalarla dolmuş, her yer kalabalık. Eee ne de olsa dünyanın en nüfuslu ülkesi… Yüksek binaların arasında tapınaklar, eski Çin evleri adeta kaybolmuş. Günümüzün Çin’i, son derece modern görünümlü ve güvenli bir ülke. Modern binalar, tertemiz caddeler, parklar, istisnasız her apartmanın
C
ountries and cities that have closed themselves to the outside world and were forbidden for foreigners… Silk roads and Far Eastern countries had always seemed mysterious to me; India, China, Hong Kong, Mongolia, the Philippines… Our guide İhsan Bey used to say that China was a country that needed to be visited as soon as possible. İhsan Bey first went to China in May 1985. They were stunned when they touched sown on Beijing Airport; a terrible terminal, people with the same uniforms and thousands of tired and battered looking Chinese people…Unhappy and dirty
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
135
önü, yolların kenarları, orta refüjler, her taraf çiçek bahçesi. Nihayet otelimize ulaşıyoruz. Çok katlı muhteşem bir bina ve çok büyük bir lobi. Odalarımıza yerleşiyoruz. Bagajlarımız çoktan gelmiş bile. Kısa bir dinlenmenin ardından lobide buluşuyoruz. Akşam yemeği için restorana gidiyoruz. Masalar yuvarlak ve 10 kişilik. Masaların ortasında biraz yüksekçe, kendi miğferi etrafında dönen yuvarlak bir cam var ve yemekler buraya konuluyor. Sizler yuvarlak cam kısmını çevirerek istediğiniz yemekten alabiliyorsunuz. Tahta çubuklarla yemek zor gelirse size hemen çatal bıçak getiriyorlar. Masada üç beyaz yok; ekmek, tuz, şeker. Genelde haşlanmış sebze ve özel soslarla servis ettikleri dana eti, tavuk eti var, tabii ki ana yemek pirinç. 136
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
“Çin Seddi’ne çıkmayanlar gerçek adam sayılmaz”
Aslına bakarsanız Pekin’de turumuz gerçek anlamda ikinci gün başlıyor. Çocukluğumdan beri hayal ettiğim, hep kitaplarda okuduğumuz ve okuttuğum Çin Seddi’ne gidiyoruz. Yol üzerinde, bisikletleriyle ürettikleri ürünleri taşıyan Çinli çiftçileri görüyoruz. Ming Hanedanı’na ait 13’üncü yüzyıldan kalma mezarların da bulunduğu bölgeden geçerken rehberimiz ilginç bir şey aktarıyor bizlere. İmparator Zhu Di ölünce, 16 cariyesi de canlı canlı bu mezarlığa gömülmüş. 2 bin 500 senelik geçmişi olan Çin Seddi’nin temeli, 20’den fazla ayrı krallık tarafından atılmış. Qin Shi Huang adlı cesur bir komutan M.Ö. 221 yılında daha önceki krallıkların yaptırdığı duvarları birleştirerek uzatmış. M.Ö.
children running around town without shoes…Just a few cars, terrible public buses and thousands of people on bicycles and a guide that hardly spoke English. There are now things of the past. Finally I got to China in May 2008 with my group. And what’s more, we were accompanied by expert tour guide İhsan Kayacan, who had been to China 43 times. Turkish Airlines f lies to Beijing every day. After a nine hour f light, we arrived at Beijing at 15.05. This is a very big, modern airport. There are maybe 30 passport control booths. I see an application I have never seen in any other country; there is a blinking light on the counter’s of the policemen who check your passport along with three pictures; one is smiling, the other is angry and
Geçmişi 2 bin 500
yıl öncesine dayanan
Çin Seddi’nin temeli, 20’den fazla krallık tarafından atılmış..
The foundation of the Great Wall of China,
which was built 2500 years ago, was laid by
more than 20 kingdoms.
3’üncü yüzyıl M.S. 17’inci yüzyıl arasında Çinliler seddi uzatmaya devam etmişler. Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan son hanedan Ming Hanedanı (1368-1644) olmuş. Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 10 bin kilometreyi buluyor. Görülebilen uzunluğu ise yaklaşık 2 bin 500 - 3 bin kilometre. İlk yıllarda sadece suçlular, askerler ve köleler olmak üzere yaklaşık 1 milyon insan bu eserde çalıştırılmış. 300 bini çalışırken ölmüş. Duvarlar ortalama 6 metre yükseklikte ve 7 metre genişlikte. Kah dinlenerek kah oturarak çıkmaya başlıyoruz. Ancak, ben ikinci gözetleme kulesine kadar çıkabiliyorum. Manzara müthiş, insanoğlunun yaptıklarına hayran kalmamak mümkün mü? 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri seçilen Çin Seddi’nde bir hatıra çektirip tekrar yola koyuluyoruz. İstikamet, önce öğle yemeği ardından gezimizin ikinci durağı Blue Heaven (Mavi cennet).
Mavi Cennet Tapınağı
Bu mabet 16’ncı yüzyılda yapılmış. Yuvarlak olarak ve altıgen bir çatıyla örtülmüş. Mavi ve sarı renklerin hâkim olduğu beyaz mermer kaide üzerine oturtulmuş ahşap bir yapı. Yapılış nedeni çok ilginç.
Çin takviminin yeni yılının ilk günü imparator ülkesinin zaferleri ve başarıları için burada dua edermiş. Gelmeden mabet, buharlarla tütsülerle kutsanır sonra muhafız alayı ile birlikte cennet mabedine gelirmiş. Çin halkı asırlarca imparatoru Tanrı’nın gölgesi olarak kabul etmiş ve ona karşı gelmeyi Tanrı’ya karşı gelmek olarak değerlendirmiş. Günümüzde burası müze olarak kullanılıyor. Çinliler burayı çok seviyor. Her daim bir şölen havasına sahip olan yapı, halkın şarkılar söylediği dans ettiği bir festival yeri sanki.
Bir saray yemeği Pekin ördeği
Akşam Çin’in olmazsa olmazı ‘Pekin ördeği’nin tadına bakmak için özellikle devlet misafirlerinin ağırlandığı Pekin’in en iyi ördek restoranına gidiyoruz. Bir saray yemeği olan Pekin ördeği, önemli şölenlerde sunuluyor. Geçmişi bin 300 yılına kadar uzanan Pekin ördeği özel olarak
the third picture depicts someone who is indifferent. If the policeman who services you is warm, you press the button for the smiling picture and if he is angry looking, you press the other button. This is how the Ministry of Tourism controls how policemen treat tourists. A clean, well dressed Chinese guide greets us. Our luggage is already in another vehicle. We hop onto our bus and head for our hotel. People and traffic jams in Beijing surprise us. The place is filled with tall buildings and the city is crowded. This is the most crowded city in the world. Temples and old Chinese houses have disappeared between tall buildings. Today’s China is very modern and safe. There are modern buildings, clean streets, parks and there are f lowerbeds all around the city. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
137
yetiştirilir ve kıvama gelince pişirilir. Pişirilip, kızartılması nedenli hüner istese de, müşteriye sunumu adeta bir merasim. Nar gibi kızarmış Pekin ördeğini, Çinli şef, özel tekerlekli bir sehpada, yuvarlak masanın etrafında oturan müşterilerin yanına getiriyor. Masada küçük porselen tabaklarda iştah açıcılar ve diğer çeşitler yer alıyor. Servis şimdi başlıyor. Şef büyük bir ustalıkla, ince ince kestiği parçaları dürüm yapmanız için özel hazırlanmış yufkanın içine koyuyor. Ayrıca yeşil soğan sapları, acılı ve ekşili soslar, portakal marmelatı bulunan küçük tabaklar veriliyor. Yeşil soğan saplarını soslara ve marmelata batırıp ördek etinin üstüne sürerek, bir güzel sarıp afiyetle yiyoruz. Yemek sonrası, Kung-Fu Show’a gidiyoruz. Şovun ana teması asırlar önce Budist rahiplerin uzun çalışmaları ve gözlemleri sonucu yaratılmış bir yakın savunma dövüşüne dayanıyor. Rahipler, kaplan, ayı, yılan, aslan, turna kuşunun hareketlerinden esinlenerek bu tekniği geliştirmiş. Daha sonraları Konfüçyüs ve arkadaşları Lao Che Mo bunu bir felsefe haline ge138
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
tirmiş. Beş yaşını doldurmuş erkek çocukların manastırlarda yetiştirilmelerini konu alan bu gösteri; gerek dövüş teknikleri, gerek hareketleri ve gerekse fondaki Çin müziği ile sizleri de etkileyecektir. Yorucu bir günün ardından otelimize dönme zamanı.
Dünyanın en büyük meydanı Tiananmen
Kahvaltı sonrası otelimizden hareket ediyoruz. Tiananmen Meydanı yakınlarında 1850’lerde yapılan tren istasyonunun bir arka sokağında iniyoruz aracımızdan. İhsan Bey’in elinde uzunca bir sopanın ucunda dalgalanan Türk bayrağı. Grubu tekrar tekrar uyarıyor: “Lütfen bayrağı ve beni takip edin, grubu kaçırmayın. Beni kaybederseniz, doğruca otelinize gidin.” Meydan o kadar kalabalık ki siz deyin 80, ben diyeyim 90 bin kişi arasında yürüyeceğiz. Köşeyi döner dönmez 2 milyon kişinin toplandığı, oldukça görkemli anıtsal bir meydan çıkıyor karşımıza. Mao, dünyanın en büyük meydanı olan Tiananmen’de Çin halk Cumhuriyeti’ni
We finally reach our hotel. It is a tall, magnificent building with a huge lobby. We settle into our rooms. Our luggage has already arrived. After resting for a while we meet in the lobby. We head to the restaurant for dinner. The tables are round and can accommodate 10 people. There is a round disk in the middle of the table where the food rests. You can turn the disk and take the dish you want. If you are having trouble using the chopsticks, they immediately bring you fork and knives. The three whites are missing; bread, salt and sugar. Usually there is beef with steamed vegetables and of course rice as a main course.
“You can’t be called a real man unless you climb the Great Wall of China”
Actually, our real tour begins on the second day. We head for the Great Wall of China, a place I had dreamed about my whole life. Along the road, we see Chinese farmers carrying their products
Dünyanın en büyük meydanı olan
Tiananmen’in çevresinde önemli binalar
ortasında ise Mao’nun mezarı bulunuyor.
The tomb of Mao is
located among important buildings around
Tiananmen Square, the world’s biggest square.
ilan etti (1949). 40 yıl sonra da meydan, demokrasi isteyen göstericilerin merkezi oldu. Bu eylemler, kanlı bir biçimde bastırıldı. Meydan aynı zamanda Pekin’in tam ortası. Meydanın çevresinde 19581959 yılları arasında, devrimin onuncu yıl dönümü anısına yapılan Ulusal Halk Sarayı, Dev Kubbeli Büyük Çin Ulusal Tiyatrosu, Kahramanlar Anıtı, Çin Devrim Müzesi, Çin Ulusal Müzesi ve Çin Tarihi Müzesi gibi önemli binalar yer alıyor. Meydanın tam ortasında ise Mao’nun mezarı var. Ülkesini tam 27 yıl boyunca yöneten Mao’nun mezarını ziyaret etmek mümkün, ancak saatler süren kuyruk nedeniyle biz tam karşıdaki Yasak Şehir’e yöneliyoruz.
İmparatorların ‘Yasak Şehir’i
Rehberimizden aldığımız bilgiler ve çektiğimiz fotoğraf lardan sonra alt geçitten Yasak Şehir’e geçiyoruz. Ana giriş kapısının tam üstünde Mao’nun devasa portresi var. Bu kapının adı “Göksel Huzur Kapısı.” İhsan Bey, Çin Halk Cumhuriyeti kurulduğundan beri Mao Zedong’un 15 ton ağırlığındaki
with their bicycles. While we are passing by the cemeteries belonging to the Ming Dynasty, dated 13th century, our tour guide tells us something very interesting. When Emperor Zhu Di passes, his 16 concubines were buried alive in this cemetery. The foundation of the Great Wall of China, which was built 2500 years ago, was laid by more than 20 kingdoms. A brave commander by the name of Qin Shi Huang joined the walls previously built by other dynasties in 221 B.C. Between 3rd century B.C. an 17th century A.D. the Chinese continued to expand the wall. The last dynasty to fix and use the wall for defense purposes was the Ming Dynasty. The entire length of the wall, including the collapsed parts, is 10 thousand kilometers. Its visible length is approximately 2500-3000 kilometers. Nearly 1 million people, including criminals, soldiers and slaves, worked on the construction of the wall. 300 thousand of them died during construction. The wall is approximately 6 meters
high and 7 meters wide. We start climbing slowly, resting at certain areas. I can only make it to the second watchtower. The view is amazing. We take pictures on the wall, which was named one of Seven Wonders of the World on July 7, 2007 and continue our tour. First we will have lunch and then we are heading to Blue Heaven.
The Temple of Blue Heaven
This temple was built in the 16th century. It is round and covered with a hexagonal roof. It is wooden structure placed upon a white marble base. Blue and yellow are the prominent colors. The reason for its construction is very interesting. The Emperor used to pray for the victories of his country at this temple on the first day of the Chinese calendar. Before his arrival, the temple would be consecrated with vapors and incenses and the Emperor would arrive with his troops. The Chinese society viewed the Emperor as the shadow of God for centuries and viewed defying İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
139
portresinin burada asılı olduğunu; her yıl 1 Ekim günü portrenin yenisiyle değiştirildiğini söylüyor. Abanoz ağacından çift kanatlı devasa kapıdan geçip yıllarca hiç bir yabancının giremediği Yasak Şehir’e giriyoruz. Manzara oldukça etkileyici… Eski Çin imparatorları, Tanrının çocukları olduklarına ve dünyanın merkezinde yaşadıklarına, meridyen çizgisinin de bu kapıdan geçerek Yasak Şehir’e girdiğine inanırlarmış. Yasak Şehir, Ming ve Qing hanedanlarının yaşadığı, dünyadaki en büyük saray kompleksi. 70 bin hektarlık bir alana yayılmış. Saraylar, avlular, bahçelerden oluşan Yasak Şehir’in içinde tam 800 bina ve 9 bin 999 oda var. Gezmeye başlamadan önce sarayla ilgili bilgi alıyoruz. İnşaatına 1406 yılında başlanmış ve 420 yılında tamamlanmış. 700 yıl boyunca 24 imparator ve ailesine ev sahipliği yapan bu şehirde 14201644 yılları arasında Ming Hanedanı yaşamış. 1860’da İngiliz ve Fransız işgaline uğrayan Yasak Şehir, son Çin İmparatoru Puyi’nin 1911’de ülkeden gönderilmesiyle kapatılmış ve kamuya devredilmiş. Yasak Şehir, 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası 140
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
him as defying God. Today, the place is used as a museum. Chinese people love this place. The temple resembles a festival area where people sing and dance.
Peking duck: A palace dish
At night, we go to the city’s best Peking duck restaurant to taste this monumental dish. Peking duck, which is a palace dish, is served at important festivities. Peking duck, which dates back to the year 1300, is raised specially and cooked when the right time comes. The presentation is as impressive as the roasting. The Chinese chef brings the golden brown suck on a special cart. There are appetizers and other dishes in small porcelain plates on the table. Serving begins. Chef places the small portions of duck on thin dough. We are also given green onion strips, sauces and orange marmalade. We combine all these and make our burrito. After dinner we go to the Kung-Fu Show. The main theme of the show is based on a close defense technique devised by Buddhist monks. The monks created this technique after being inspired by the movements of the tiger, bear, lion and crane. Later on, Confucius and his
friend Lao Che Mo turned it into a philosophy. This show, which tells the story of boys past the age of five being trained in the monastery, will impress you with its fighting techniques and background music. It is time for us to head back to the hotel after a long day.
Tiananmen: The world’s biggest square
We head out again after breakfast. We exit the bus on a street behind the train station, built in the 1850’s, near Tiananmen Square. İhsan Bey is holding a Turkish f lag attached to a long stick. He warns the group to follow the f lag and never lose the group and to return to the hotel if we do. The square is immensely crowded; we will be walking among maybe 80 or 90 thousand people. As soon as we round the corner, we are faced with a monumental square where 2 million people gather. In 1949, Mao announced the establishment of the People’s Republic of China in Tiananmen. 40 years later, the square became the center of protestors who wanted democracy. Protests ended in bloodshed. The square is also the exact center of
Listesi’ne alınmış. İmparator ve imparatoriçe daireleri, Resmi kabul ve tören salonları, harem dairesi ve bahçesinin bulunduğu şehirdeki binaların tamamında ahşap, abanoz ve maun ağacı kullanılmış. Çatıların tamamı imparatorluğun simgesi olan sarı renk ile cilalı. Harem dairesinde gözdelere ayrılmış 860 oda yer alıyor. Cariye sayısının 4 bine çıktığı dönemler olmuş. Bu bilgiler bize çok yabancı gelmiyor…
Sarayı dolaşmamız yaklaşık 4 saat sürüyor. Arka kapıdan çıkıp bisikletle çekilen arabalarla Hutong’a, yani eski Çin mahallesine gidiyoruz. Eski çağlarda Yasak Şehir’de yüksek statüde ve hanedana yakın olan kişiler, aristokratlar, Hutong’da ise esnaf, sanatçılar, tüccarlar ve halk yaşıyormuş. Daha üst tabaka olan tüccar ve sanatkârların evleri ve bahçe tasarımları çok renkli ve özenli. Bu sayede kimin ne iş yaptığı da hemen anlaşılıyor.
Sarayın bir diğer özelliği, dünyanın en büyük ve görkemli saat koleksiyonuna sahip olması. Tablolar, mobilyalar tavan ve taban süslemeleri anlatmakla anlaşılmaz, görmek lazım.
Akşam yemeğini yediğimiz restoran adeta bir sanat galerisi; duvarlarındaki el işlemeli tablolar muhteşem. Hala bir tablo almadığıma yanarım...
Gelelim buraya Yasak Şehir denilmesinin nedenine: Çok sıkı güvenlik önlemleriyle korunan şehre sadece hanedan üyeleri, korumalar ve görevliler girebiliyormuş. Şehrin çevresi 9 metre yükseklikte 6,66 metre genişlikte duvarlarla çevrili. Duvarların hemen önünde, içinde timsahların bulunduğu 10 metre genişliğinde ve 2 metre derinliğinde su bentleri yer alıyormuş.
Tahta, demir ve taş hariç her şey yeniliyor
Şimdiki durağımız Gece Yemek Çarşısı. “Buraya sakın ola ki aç gitmeyin” diyor rehberimiz. Biz de zaten böyle yapıyoruz. Burayı gördükten sonra yemek yiyemezsiniz. Yalnızca akşamları hava karardıktan sonra kurulan bu çarşıda, geniş bir caddenin kaldırımında 150 civarında küçük tezgâhta, bembeyaz önlüklü ve şapkalı satıcıların önünde
Beijing. There are important buildings and structures around the square such as the national Palace, which was built to commemorate the 10th anniversary of the revolution, the Chinese National Theatre with a giant dome, the Heroes Monument, The Chinese Revolution Museum, the Chinese National Museum and the Chinese History Museum. The tomb of Mao is located in the middle of the square. It is possible to visit the grave of Mao, who rules his country for 27 years, but we decide to go to the Forbidden City instead because of the long queue.
The Forbidden City of Emperors
After taking pictures, we head to the Forbidden City via an underpass. There is a huge portrait of Mao above the entrance. This entrance is named the Celestial Peace Door. Our guide tells us that Mao’s 15 ton portrait has been here since the establishment of the republic and is being replaced on every October 1st. We enter the Forbidden City after passing through the giant ebony double İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
141
kömür ateşi olan mangallar ve üzerlerinde ızgaralar, tavalar… Tezgâhların üzerinde küçük kertenkeleler, siyah ve sarıakrepler, iri koyu kahverengi hamam böcekleri, yeşil-sarı kırkayaklar, derisi soyulmuş fareler, çekirgeler ve daha neler neler... Çinlilerin çöp şişe geçirilmiş hamamböceklerini çıtır çıtır nasıl iştahla yediklerine şaşıp kalıyoruz. Hani biz deriz ya “Denizden babam çıksa yerim” diye, Çin’de de şöyle bir deyim var: “Tahta, demir ve taş hariç, her şeyi yerim.” Uzun ve yorucu bir günün ardından artık yatma zamanı. Çok yorulduysanız size tavsiyem mutlaka masaj yaptırın. Çok ucuz ve kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.
Çin’in bahçe sanatının simgesi Yazlık Saray
Pekin’deki son günümüzde, önce Yazlık Saray’a yöneliyoruz. İmparatorların yaz aylarını geçirdiği Yazlık Saray, dünyanın en büyük meydanı olan Tiananmen 142
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
doors. The view is impressive… Old Chinese Emperors believed that they were the children of God, lived in the center of the world and they entered the Forbidden City by passing through these doors. The Forbidden City is the world’s largest palace complex where the Ming and Qing dynasties lived. It is spread on a 70 thousand hectare area. There are 800 buildings and 9999 rooms in the complex which consists of palaces, courtyards and gardens. Before we begin our tour, we receive information about the palace. Construction of the palace began in 1406 and finished in 1420. The Ming Dynasty lived in the palace, which hosted 24 emperors for 700 years, between 1420 and 1644. The Forbidden City, which was invaded by the French and British in 1860, was closed after the last emperor of China Puyi was exiled in 1911 and turned over to the public. The Forbidden City was added to UNESCO’s World Heritage List in 1987. Wood, ebony and mahog-
any was used in all royal suites, official ceremonial halls, the harem and structures in the garden. All the roofs are painted yellow, the color of the empire. There are 860 rooms for the concubines in the harem suite. At one time, there were 4000 concubines in the palace. Another characteristic of the palace is that it houses the world’s largest and most glamorous clock collection. There are now words to describe the paintings, furniture and ceiling decorations. And this is why the place was called the Forbidden City: Only members of the dynasty, bodyguards and servants were allowed into the city, which was heavily protected. The Forbidden City is surrounded with a 9 meter high, 6, 66 meter wide walls. In the past, there were 10 meter wide and 2 meter deep water jumps in front of the walls with alligators. It takes us 4 hours to tour the palace.
Yazlık Saray’da pagodalar, opera odaları ve köşkler dâhil 3 binden fazla oda bulunuyor. Yüksekliği 50 metreden fazla olan Wanshou Tepesi’nin görünüşü, bir yarasayı andırıyor. Kunming Gölü ise şeftali şeklinde. Çünkü Çinliler, yarasanın mutluluğu, şeftalinin uzun ömrü simgelediğine inanıyor. Kunming Gölü’nün ortasında bir ufak ada var. Adaya bağlanan taştan köprü, özel yapısıyla gelenlerin dikkatini çekiyor. 150 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğindeki köprü üstündeki parmaklıkta sırayla 500’i aşkın aslan oyması var.
siyle uyumlu bir birliktelik oluşturuyor. Burada hem feodalizm devrindeki imparator otoritesi hissediliyor hem de Çin’in tarih ve kültür izlerine rastlanıyor. UNESCO uzmanları, Yazlık Saray’ın Çin mimari özelliklerini taşıyan saray yavrusu olduğunu ifade etmişler. Nisan-Eylül arası imparatoriçe nedimeleri yazı burada geçirirmiş. Yazlık Saray’ın gölünde tekneler bugün dahi çalışıyor. Bahçeler, göl manzarasıyla birleşince nefes kesiyor. Sarayın içine girer girmez karşınıza yabancı elçilerin kabul salonları çıkıyor. Gezinti yolu, yol boyunca gül tarhları, ortada imparatorluk arması ve imparatoriçenin sarayı… O ne süs, o ne ihtişam o ne zenginlik ve ne güzel bir mimari. Çatıların tümünün köşeleri hafif yukarı kalkık ve tamamen seramik… Yüzlerce oda ve salonu olan Yazlık Saray’dan yaklaşık iki saat sonra ayrılıyoruz.
Çin tarihinde gelmiş ve geçmiş bütün hanedanların yetkilileri özel bahçe kurarken doğa ile sanatsal güzelliklerin birbirlerine uyum sağlanmasını amaçlamışlar. Yazlık Saray, doğa manzarası, imparator sarayları, tapınak ve bahçe-
Pekin Hayvanat bahçesindeyiz. Dünyadaki hayvanat bahçelerinden tek farkı onlarca pandayı minik yavruları ile tembel tembel dolaşırken veya arka üstü yatarken görmek. Oldukça bakımlı ve temiz bir park burası.
Meydanı’nın yedi katına eşit ve hala ilgi çekici eserlere sahip. Beijing’deki Yazlık Saray, Çin’in en iyi korunmuş ve imparatorun en büyük olan bahçesi. Çin’in bütün hanedanlığının bahçe sanatının bir simgesi olan Yazlık Saray, Çin ve hatta dünyanın sanat tarihinde önemli yer tutuyor.
We exit from the back door and head to Huatong. In the old ages, members of the dynasty and high ranking officials lived in the Forbidden City and vendors, artists and locals lived in Huatong. The houses of wealthier vendors and artists are nicely decorated and their gardens are more colorful. The restaurant where we have dinner is like an art gallery; the handcrafted paintings on the wall are amazing
Everything is edible except wood, iron and stone
Our next stop is the Midnight Food Bazaar. Our guide warns us not to come here on an empty stomach and this is what we do. You cannot possibly eat anything after seeing this place. The market, which is set up only after sunset, consists of 150 small stalls where vendors dressed in white are preparing barbeques. The stalls are crawling with bugs, centipedes, small lizards and even mice. You cannot believe how Chinese people enjoy eating cockroaches on a stick.
İnci çiftliğinin
Pekin’deki galerisinden
10 dolardan 30 bin
dolara kadar değişen
fiyatlarda inci gerdanlık
almak mümkün.
You can buy pearl
necklaces ranging from 10 to 30 dollars at the Pearl
farm’s Beijing gallery.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
143
İnciden kolye de var kremde
Şimdi alışveriş zamanı. Oldukça ünlü inci çiftliğinin Pekin’deki galerisine gidiyoruz. Önce, incinin istiridye içinde nasıl yetiştiğine dair kısa bir film izliyoruz. Daha sonra havuzlardaki istiridyeleri bıçakla açıp, oluşmuş bir inci tanesini avucumuza koyuyorlar… Artık alışveriş için serbestiz. Siz de buraya gelirseniz pazarlık yapmayı unutmayın, çünkü Çinliler pazarlığı çok severler. Her çeşit ve her fiyatta inci bulmak mümkün. İnci gerdanlığı 10 dolara da alabilirsiniz, 30 bin dolara da. Ayrıca burada hanımlar için yüzdeki kırışıklıkları önlemek için inci kremleri satılıyor. Sanırım hanımlar burada biraz daha fazla kalmak isteyecek. Eğer ilgilendiğiniz konular, taklit çantalar, taklit tekstil ürünleri, taklit saatler ve ucuz taklit telefonlar ise en meşhur yerlerden biri Silk Market denen pasaj. Burası 5-6
144
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
The Chinese eat everything except wood, iron and stone. It has been a long day and it’s time to sleep. If you are really tired, get a massage; it is very cheap and relaxing.
The symbol of Chinese garden art: The Summer Palace
On our last day in Beijing, we head to the Summer Palace. This palace, where emperors lived during the summer, is seven times bigger than Tiananmen Square and still has amazing artworks. The Summer Palace in Beijing is China’s best protected and largest garden of the empire. The palace, which is the symbol of Chinese garden art, has an important place in world art history. There are more than 3000 rooms inside the palace, including pagodas, opera rooms and mansions. The sight of
Wenzhou Hill, which is over 50 meters, resembles a bat. Kunming Lake is shaped like a peach. The Chinese believe that bats symbolize happiness and peach symbolizes long life. There is a small island in the middle of Kunming Lake. The stone bridge that connects the island to the land attracts attention with its architecture. There are over 500 wood carved lion statues on the 150 meter long, 8 meter wide bridge. All the emperors in the history of China aimed the harmonization of all artful beauties while building special gardens. The Summer Palace is a great work of harmony with its panorama, emperor palaces, temple and gardens. You can both feel the authority of the emperor during the feudalism era and traces of Chinese history and culture. UNESCO experts have said that the
katlı bir çok küçük mağazadan ve stanttan oluşan bir çarşı. Silk Market çok turistik bir yer olduğu için pazarlık ederek alışveriş yapmak çok önemli. Çünkü normal fiyatının çok çok üstünde fiyat söylüyorlar. Yine İngilizce sorun olduğundan pazarlık yaparken hesap makinesi kullanmak burada bir gelenek Onların söylediği fiyatın onda birini teklif etmekten çekinmeyin. Teklifinizi sürekli yükseltmeyin. Eğer kararlı olursanız 900-1000 yuanlık bir ürünü bile yaklaşık 100 yuana alabilirsiniz. Zaten istediğiniz fiyata vermezlerse oradan uzaklaşmaya kalktığınızda peşinizden gelip fiyatı indiriyorlar. Şehir merkezinde hareketli alışveriş bölgelerinin en ünlüleri Wangfujing bölgesi ve Xidan Market. Wangfujing, lüks mağazalarında bulunduğu trafiğe kapalı sokaklardan oluşan bir alan. Xidan market bölgesi biraz daha küçük Pekin’deki gezimizi tamamlayıp artık Xian’a uçuyoruz.
Summer Palace was a mansion that harbored all Chinese architectural traits. During April and September, the maids of honor of the empresses spent their summers here. Boats still run on the lake today. The combined panorama of the gardens and lake is breathtaking. As soon as you enter the palace, you see the receiving hall where foreign ambassadors were welcomed. The promenade rose beds, the emperor’s crest and the palace of the empress… The decorations, the richness and an amazing architecture… All the roofs are slightly elevated and ceramic. We leave the palace, which has hundreds of rooms and halls, after two hours. We are at the Beijing Zoo. The only difference compared to other zoos around the world is that you can see
pandas with their offspring lazily touring the grounds or napping. This is a very clean and well maintained park.
Pears and cream
Now it’s time for shopping. We head to the Beijing gallery of a very famous pearl farm. First, we watch a clip about how a pearl grows inside an oyster. Then they open the oyster shells inside the pool with a knife and place a pearl in our palm. Now we are free to shop. If you ever come here, don’t hesitate to haggle because Chinese people love haggling. You can find all types of pearls at various prices. You can buy pearl necklaces ranging from 10 to 30 dollars at the Pearl farm’s Beijing gallery. Also, pearl cream is sold here for wrinkles. I guess women will want to stay here a bit longer. If you are interested in fake purses, clothes, watches and phones, Silk Market is the place to go. This is a 5-6 storey bazaar with small shops. As Silk Market is a touristic spot, it is important to bargain because they always give you higher prices. Using a calculator while bargaining helps because they don’t speak English. Don’t be shy to lower the actual price by a ratio of 10 to 1. Never raise your offer. If you are determined, you can buy something that is sold for 1000 Yuan for 100. They will start to follow you as soon as you start walking away. The most famous shopping districts in the city center are Wangfujing and Xidan Market. Wangfujing is place where high end stores are located and it is closed to traffic. Xidan market is smaller. We end our tour in Beijing and f ly to Xian.
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
145
Mutfak / Cuisine
Sağlık deposu
Karışık ot kavurması Filled with health: Mixed herb roast Fotoğraflar / Photographs: Elif Işıl Başkaya
B
ahar gelince İzmir’in doğası gibi pazarları da bir panayır yerine döner. Tezgâhlarda yerini alan bin bir çeşit ot, hünerli ellerde damakları şenlendiren lezzetlere dönüşür. Tanımayanların ilk bakışta pek bir şeye benzetemediği o yabani otlar, şifalarıyla tabiatın birer mucizesidir adeta. Halis zeytinyağı ile buluşunca tam bir sağlık deposuna dönüşen yeşillikler, tüm Ege’de olduğu gibi İzmir’de de uzun yaşamın sırrıdır.
146
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
W
hen spring comes, the bazaars of Izmir become festive areas. Thousands of herbs sold at the bazaars turn into tasty dishes at homes. These wild herbs, unknown to many people, are miracles of nature with their healing qualities. Herbs, which turn into a health depot when mixed with extra virgin olive oil, are the key to a long, healthy life in Izmir and the Aegean region.
Malzemeler
• Arapsaçı (bir tutam) • Ebegümeci (bir tutam) • Isırgan otu (bir tutam) • Cibez (bir tutam) • Gelincik otu (bir tutam) • Su kazayağı (bir tutam) • Taze soğan (4 adet ince) • Paprika (1 adet küçük boy) • Sarımsak (2 diş orta boy) • Zeytinyağı (4 - 5 yemek kaşığı) • Tuz (bir tutam) • Karabiber (bir tutam)
Yapılışı
Bütün otları ayıklanıp iyice yıkandıktan sonra küçük parçalar halinde doğ-
rayın. Isırgan otunu plastik eldiven ya
yın. Zeytinyağını tavaya koyup ısıtın,
esas olarak arapsaçını alın çünkü en zor
tohumlarını da özenle ayıklayalın. Taze
kayı biraz çevirip ardından sarımsağı
ederek tuz ve biberi de ilave edin. Ka-
Havucu rendeleyin. Paprikayı ve sarım-
dından otları fazla ara vermeden ve önce
yın. Arapsaçını kavurmadan önce hem
çevirmeye devam edin. Çevirirken bir
için önceden 5 – 6 dakika kadar haşla-
kavurmaya devam edin. Bu kavurmada
da benzeri bir şey yardımı ile ayıklayın;
yağ kızınca önce taze soğanı ve papri-
soğanı iri parçalar halinde doğrayın.
ekleyin ve hepsini beraber çevirin. Ar-
sağı da küçük parçalar halinde doğra-
arapsaçından başlayarak tavaya atıp
iyi pişmesi hem de kokusunun azalması
kaşık zeytinyağı ilave edip orta ateşte
Ingredients
• Wild fennel (a bunch) • Hibiscus (a bunch) • Stinging nettle (a bunch) • Cibez (a bunch) • Poppy herb (a bunch) • Water pigweed (a bunch) • Spring onion (4, chopped) • Paprika (1 small) • Garlic (2 middle size cloves) • Olive oil (4 - 5 tablespoons) • Salt (one pinch) • Black pepper (one pinch)
Recipe
Cut all the herbs into small pieces after washing them thoroughly. Weed out the stinging needle with gloves and carefully separate the seeds. Roughly chop the spring onion. Cut the paprika and garlic into small pieces. Boil the wild fennel for 5-6 minutes to get rid of its smell. Place the olive oil in the pan and when it sizzles add the spring onion and
pişecek olan odur. Arapsaçını kontrol
rışık ot kavurması sıcak servis edilebileceği gibi soğuk ve isteğe göre sarımsaklı yoğurtla da yenebilir.
Afiyet olsun.
paprika; and then add the garlic. Stir the ingredients. Then add the herbs, starting with the wild fennel, and continue to mix. While mixing, add another table spoon of olive oil. Wild fennel will take longer to cook so be sure to stir it well. Add salt and pepper. The dish can be served warm or cold, with adding some yoghurt. Bon a petit!
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
147
Etkinlik / Activities
Etkinlikler Yeniden Sinematek
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Yeniden Sinematek’ etkinliğinin bu yılki Mart ve Nisan ayı teması; “Büyülü Fenerin Işığı.” İlki 2009 yazında düzenlenen ve gelenekselleşen etkinliklerde, gösterimlerin tümü halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Yaz aylarında tarihi Havagazı Fabrikası’nın bahçesinde düzenlenen etkinlik kış aylarında salonlara taşınıyor. Tüm filmlerin cuma günü saat 20.00’de başladığı etkinlikte gösterimler öncesi filme ilişkin sunumlar da yapılıyor. Giuseppe Tornatore’nin “Cennet Sineması”, Krzysztof Kieslowski’nin “Amatör”, Ahmet Uluçay’ın “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak”, Federico Fellini’nin “Sekiz Buçuk”, François Truffaut’un “Amerikan Gecesi”, Yeniden Sinematek’te gösterimi yapılan filmler.
7. İzmir Uluslararası Kukla Günleri (7 Mart – 6 Nisan)
Dünyanın en büyük kukla festivallerinden biri olarak gösterilen İzmir Uluslararası Kukla Günleri 7 Mart – 6 Nisan tarihleri arasında 27 ayrı salonda, 41 kukla tiyatrosunun katılımıyla gerçekleşecek. Festivale bu yıl 23 ülkeden birçok sanatçı katılacak. 45 ayrı oyunun 200’ün üzerinde gösteriminin yapılacağı festivalin 50 binin üzerinde izleyiciye ulaşması bekleniyor.
İzmir Kitap Fuarı
Bu yıl 18’incisi düzenlenen İzmir Kitap Fuarı 20- 28 Nisan tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar alanında ziyaretçilere açık olacak. Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. (TÜYAP) ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlenen fuarda imza günlerinden seminerlere kadar bir çok etkinlik düzenlenecek.
8. Dağ Filmleri Festivali (28 - 30 Mart)
Dağ Kültürü Derneği ile Mineral Event tarafından gerçekleştirilen ve bu yıl 8’incisi düzenlenen “Dağ Filmleri Festivali” İzmirli doğa, keşif ve macera tutkunlarını bekliyor. İstanbul ve Ankara’nın ardından İzmir’e de uğrayacak olan festivalde ‘Ülkemizden’, ‘Dünyadan’, ‘Keşif Ruhu’, ‘Su Dünyası’, ‘Doğa-Çevre-İnsan’, ‘Bisiklet’ ve ‘Kayak’ gibi çeşitli tema başlıkları altında onlarca film gösterilecek. Tüm gösterimlerin ücretsiz gerçekleştirileceği festival kapsamında fotoğraf sergisi ve söyleşiler de bulunuyor. 8. Dağ Filmleri Festivali 28 – 30 Mart tarihleri arasında Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde.
DebalFest 2013 – (15 – 19 Nisan)
Dokuz Eylül Üniversitesinin 30’uncu kuruluş yılı sebebiyle Dokuz Eylül Üniversitesi İstatistik Topluluğu Festival Ekibi tarafından 15-19 Nisan 2013 tarihleri arasında bu yıl ilki gerçekleştirilecek ve ilerleyen yıllarda da gelenekselleştirilecek olan DebalFest; kültür sanat ve eğlence içerikleriyle üniversite öğrencilerinin kültür ve sanat yaşantısını canlandırma ve bahar dönemi sınavları öncesi öğrencileri eğlendirme amacını taşıyor. Festival çerçevesinde konserler, söyleşiler, kitap tanıtımları, yarışmalar, film gösterimleri gibi çeşitli etkinlikler düzenlenecek. 148
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
Activities Cinematic Again
The March and April theme of the Cinematic Again activity organized by the Izmir Metropolitan Municiaplity is the Light of the Magical Lantern. The activity, which is being organized since 2009, is open to everyone and free of charge. The activity, which is being organized at the historical Natural Gas Factory during the summer, is being organized in movie theatres during the winter. Presentations are also organized before the showings which begin at 20.00 every Friday. Giuseppe Tornatore’s “Cinema Paradiso”, Krzysztof Kieslowski’s “Amateur”, Ahmet Uluçay’s “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak”, Federico Fellini’s “8, 5”, and François Truffaut’s “American Night” are the movies that will be shown.
The 7th Izmir International Marionette Days (7 March – 6 April)
The Izmir International Marionette Days, which is considered on the world’s biggest puppet festivals, will take place between March 7 and April 6 in 27 different halls and the participation of 41 marionette theatres. Many artists from 23 different countries will attend the festival this year. The festival is expected to draw over 50 thousand people with over 200 performances.
İzmir Book Fair
The 18th Izmir Book Fair will take place on April 20-28, 2013 at the International Izmir Fair Area. Book signings and seminars and various other activities will be organized during the fair jointly organized by Tüm Fuarcılık Yapım SA (TÜYAP) and the Turkish Publishers Association.
The 8th Mountain Films Festival 8 (28 - 30 March)
The Mountain Films Festival, which is being organized for the 8th time by the Mountain Culture Association and Mineral Event, awaits adventure enthusiasts. Hundreds of films with themes such as ‘From our Country”, “From the world”, “The spirit of discovery”, ‘Water world”, “The environmentnature-humanity”, “Bicycle” and “Kayak” will be shown during the festival. The festival, free of charge, will include photography exhibitions and seminars. The festival will take place at Türkan Saylan Cultural Center.
DebalFest 2013 – (15 – 19 April)
DebalFest, which will be organized to celebrate the 30th anniversary of Dokuz Eylül University by the university’s Statistics Group Festival Troop, aims to revitalize the culture and art life of students with colorful events and entertain the students before the spring term tests. Various concerts, panels, book introductions and film showings will be organized during the festival.
Konser
Concert
12 Mart, 20.00’de İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde. Konser halka açık ve ücretsiz.
On 12 March, at İsmet İnönü Art Center at 20.00. Open to everyone and free of charge.
“Türk Sanat Müziği Korosu”
“Turkish Classical Music Choir”
Rusya’nın Beyaz Geceleri
Russia’s White Nights
Birsen Tezer
Birsen Tezer
Erkan Oğur – İ.Hakkı Demircioğlu
Erkan Oğur – İ.Hakkı Demircioğlu
Türk Halk Müziği Korosu
Turkish Folk Music Choir
Kent Orkestrası – Yaşlılar Haftası Özel Konseri
City Orchestra – Elderly Week Special Concert
Geleneksel ve Modern İspanyol Ezgileri
Traditional and Modern Spanish Songs
Önder Focan ve Meltem Ege Group “Song Book”
Önder Focan and Meltem Ege Group “Song Book”
Tiyatro
Theatre
14-15-15-17-21-22-23-24 Mart, 20.30’da Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi’nde.
March 14-15-15-17-21-22-23-24, at 20.30 at Karşıyaka Ragıp Haykır Stage.
13 Mart, 20.00’de İzmir Sanat’ta. 16 Mart, 20:30’da İzmir AKM Yunus Emre Salonu’nda. 16 Mart, 20.30’da Narlıdere AKM’de. 17 Mart, Saat 18.00’de İzmir AKM Yunus Emre Salonu’nda. 19 Mart, 20.00’de İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde. Konser halka açık ve ücretsiz. 20 Mart, 20.00’de İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde. Konser halka açık ve ücretsizdir. 20 Mart Çarşamba, 20.00’de İzmir Sanat’ta. 26 Mart Salı, 20.00’de İzmir Sanat’ta.
Joseph ve Maria
On 13 Mart, at 20.00 at İzmir Sanat. On 16 March, at 20:30 at İzmir AKM Yunus Emre Hall. On 16 Mart, at 20.30 at Narlıdere AKM. On 17 Mart, at 18.00 at İzmir AKM Yunus Emre Hall. On 19 March at 20.00 at İsmet İnönü Art Center Open to everyone and free of charge. On 20 March, at 20.00 at İsmet İnönü Art Center. Open to everyone and free of charge. On 20 March, Wednesday, at 20.00, at İzmir Sanat. On 26 March, Tuesday, at 20.00, at İzmir Sanat.
Joseph and Maria
Don Kişot’un Maceralarının Dostları Tarafından Temsili
Don Kişot’un Maceralarının Dostları Tarafından Temsili
Harikalar Mutfağı
Harikalar Mutfağı
Küçük Prenses
Küçük Prenses
Mirasçılar
Mirasçılar
“Pinokyo”
“Pinocchio”
Sergi
Exhibition
17- 30 Mart 2013, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde.
17 and March 30, 2013, Ahmed Adnan Saygun Art Center
15-16-17-21-22-23-24 Mart, 20.30’da Konak Melek Ökte Sahnesi’nde.
19-20 Mart, 14.00’de Konak Melek Ökte Sahnesi’nde. 17-24 Mart, 14.00’de Konak Sahnesi’nde. 19-20-21-22, 20.30’da Konak Sahnesi’nde 23 Mart, 14.00 ve 20.30’da Konak Sahnesi’nde 25 Mart, 14.00’de İzmir Sanat’ta.
“Türkiye Jokey Kulübü 9. Resim Yarışması Sergisi”
March 15-16-17-21-22-23-24, at 20.30 at Konak Melek Ökte Stage.
March 19-20, at 14.00 at Konak Melek Ökte Stage. March 17-24, at 14.00 at Konak Stage. March 19-20-21-22, at 20.30 at Konak Stage March 23, at 14.00 and 20.30 at Konak Stage March 25, at 14.00 at İzmir Sanat.
“The Turkish Jokey Club 9th Painting Exhibition
Zehra Kurtuluş fotoğraf sergisi
Zehra Kurtuluş photography exhibition
İkinci İzmir Bienali Karma Sergisi
The 2nd Izmir Biennial Mixed Exhibition
28 Mart-6 Nisan, Kedi Kültür Sanat Merkezi 30 Nisan-5 Mayıs, Kedi Kültür Sanat Merkezi.
March 28 and April 6, 2013 at Kedi Culture and Art Center April 30- May 5, 2013 at Kedi Culture and Art Center. İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
149
Rehber / Guide
BALÇOVA TERMAL OTEL 35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02 Faks: +90 232 259 08 29 www.balcovatermal.com info@balcovatermal.com
HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİR Tel: +90 232 497 60 60 Faks: +90 232 497 60 00 www.İzmir.hilton.com sales.İzmir@hilton.com
ENGİN OTEL Gazi Mahallesi 25. Sokak No:65 Gaziemir/İZMİR 35410 Tel:+90 232 220 22 20 Faks:+90 232 220 22 23 www.enginhotelizmir.com
DenİzAtı Holiday Village Meryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİR Tel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com
EGE PALAS Cumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİR Tel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00 www.egepalas.com.tr
İZMİR PALAS OTEL Atatürk Bulvarı 35210 İZMİR Tel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.İzmirpalas.com.tr info@İzmirpalas.com.tr
KİLİM OTEL Atatürk Bulvarı 35210 İZMİR Tel: +90 232 484 53 40 Faks: +90 232 489 50 70 www.kilimotel.com.tr info@kilimotel.com.tr
MARLIGHT HOTEL Fevzipaşa Bulvarı 1367 Sk. No:3 Çankaya - İzmir Tel:+90(232) 484 12 13 info@marlightotel.com www.marlightotel.com
OTEL KÂYA Gaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİR Tel: +90 232 483 97 71 Faks: +90 232 483 97 73 www.otelkaya.com info@otelkaya.com
RESIDENCE BUTİK HOTEL Mürselpaşa Bulv. No:28 Fuar karşısı Kahramanlar / İZMİR Tel: +90 0 232 441 90 90 Faks: +90 232 441 60 40 www.residencehotel.com.tr info@residencehotel.com.tr
KARACA OTEL Necatibey Blv. 1379 Sokak No:55 Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 489 19 40 Faks: +90 232 483 14 98 www.otelkaraca.com
VİLLA SARAY İzmir Cad. Saray. Sk. Ilıca Çeşme / İZMİR Tel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72 www.villasaray-vip.com www.viltur.com
OĞLAKCIOĞLU PARK BOUTIQUE HOTEL 1366 Sokak No:6 Çankaya - İZMİR Tel: +90 232 425 33 33 Faks: +90 232 425 34 33 www.parkhotelizmir.com
DENİZ RESTAURANT İzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86 www.denizrestaurant.com.tr
BİZİM GAZİNO Dalyan Mah. 4218 sok. No:29/A DALYAN /ÇEŞME Tel: +90 232 724 70 11 Kumsal Sok. No:10 N.Dere/İzmir Tel: +90 232 238 30 49 www.bizimgazino.com
VERA PALAS OTEL 1488 sok. No:7 Alsancak - İzmir Tel:+90 232 421 1287-88 Faks:+90 232 421 0269 info@verapalas.com www.verapalas.com
ORTY AIRPORT HOTEL Adnan Menderes Havalimanı Gaziemir - İzmir Tel:+ 90 232 274 71 71 Faks: +90 232 274 76 15 www.ortyhotel.com
ALTINOLUK KAHVALTI & BALIK
BİR OPTİK Milli Kütüphane Cad.(Opera karşısı) B Blok No.14/C Konak İZMİR Tel: +90 232 445 45 75 e-mail: izzet@bblens.com www.biroptik.com
150
EGEFORM CLUB Kıbrıs Şehitleri Caddesi No 39/101 Mazhar Zorlu İş Merkezi Alsancak / İzmir Tel : +90 232 464 47 03 0232 464 24 24 www.egeformclub.com
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
ALTINOLUK RESTAURANT Mithatpaşa Cad. Limanreis Mah. No:606 Narlıdere / İZMİR Tel: +90 232 234 12 12 Faks: +90 232 234 53 43 www. altinolukrestaurant.com e-mail altinolukcaterin.com
GÜVERTE BALIK RESTAURANT Fish& Meat Balıkçı Barınağı Mevkii Özdere/İzmir Tel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36 www.guverterestoran.com
İPEKSİ TATLAR Cumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİR Tel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com
KORDONBOYU BALIK PİŞİRİCİSİ Atatürk Caddesi 196/A 1.Kordon Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 422 40 01 Tel: +90 232 422 15 90 www.kordonboyu.com.tr
LA CIGALE Cumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 86 lacigalealsancak@hotmail.com
ABC İŞİTME CİHAZLARI SATIŞ VE UYGULAMA MERKEZİ Şair Eşref Blv. 66/1-A Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 422 25 46 Fax: +90 232 422 25 47 www.abcisitmecihazlari.com
TAVACI RECEP USTA Atatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97 Faks:+90 232 422 61 71 www.tavacirecepusta.com
TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİR Tel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47 www.topcununyeri.com
VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/A Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 464 27 05 10 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİR Tel:+90 232 277 77 66 www.İzmirbalikpisiricisi.com
SAVAŞ YANGIN SÖNDÜRME ARAÇLARI 6171 Sokak No:4/B Işıkkent - İZMİR Tel:+90 232 472 17 59 Faks:+90 232 472 08 17 www.savasyangin.com.tr
A&A ÇİFTE KUMRULAR İnciraltı Cd:49-136 Balçova/İzmir Tel Plus: 0 232 259 75 85 Tel Merkez: 0 232 277 91 58 Fax: 0 232 277 04 77 ciftekumrularnet@gmail.com www.ciftekumrular.com.tr
Ümay İnşaat
GAYRİMENKUL DÜNYASI YATIRIM DANIŞMANLIK DÜNYASI Mithatpaşa Cad. No:1133/Z-1 Üçkuyular / İZMİR Tel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 71 www.gayrimenkuldunyasi.com.tr
ÜMAY İNŞAAT 1550 Sokak No:1 Doğanlar Mah. Bornova - İZMİR Tel: +90 232 479 42 52 Fax: +90 232 478 01 11 www.umayinsaatmalzemeleri.com
SİMMSAR GAYRİMENKUL Değerlendirme Yalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48 Faks: +90 232 368 95 97 info@simmsar.com.tr www.simmsar.com.tr
SEDEKO 1399 Sok. No.9 K.2 D.5 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 465 18 00 Fax: +90 232 465 29 39 sedeko@sedeko.com.tr www.sedeko.com.tr
Kedİ Kültür Sanat Merkezİ Atatürk Cad. No: 386/A 35220 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 99 35 Faks: +90 232 464 98 35 info@kedikultursanat.org www.kedikultursanat.org www.kedikultursanat.com
MAS
Gümrükleme YİĞİT GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ LTD. ŞTİ. 1479 Sk. No:16 Kenet Sitesi Kat:2 Daire:7 Alsancak/İZMİR Tel: 0(232) 464 99 00 (pbx) Tel: 0(232) 464 18 94 www.yigitgumruk.com info@yigitgumruk.com
DİKİLİ LİMAN VE TURİZM İŞLETMELERİ TİCARET A.Ş. Atatürk Caddesi No: 11 35980 Dikili – İZMİR Tel: +90 232 671 44 00 Faks: +90 232 671 20 29 info@portofdikili.com www.portofdikili.com
SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİR Tel :+90 232 463 65 16 (pbx) Faks: +90 232 463 65 20 www.solmaz.com.tr ismailt@solmaz.com
Dİ-AR TURİZM SAN.ve TİC.A.Ş./CBC TRAVEL 1421 Sok. No : 41/2 Alsancak - İZMİR Tel :+90 232 464 71 86 (pbx) Faks :+90 232 464 71 88 info@di-ar.com www.di-ar.com www.cbctravel.com.tr
MAS GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ 1471 Sokak No:45 Karabulut Apt. K:3 D:5 Alsancak - İZMİR Tel: +90 232 463 35 93 Faks: +90 232 463 98 00 www.masgumrukleme.net
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013
151
İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !
1 YILLIK ABONELİK 90 TL Tarih:
/
ADIMA FATURA EDİNİZ ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ
/ 20..........
ADI SOYADI
KURUMU
GÖREVİ
ADRESİ
ŞEHİR
FAX
VERGİ DAİRESİ/NO
....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim. POSTA KODU
ABONE TELEFON
TELEFON
(0232) 463 75 40
ÜLKE
Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.
ABONE FAX
(0232) 421 92 24
bilgi@renklikalem.com.tr
İZMİR’DE HAVA DURUMU Akdeniz iklim kuşağında kalan İzmir’de yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Dağların denize dik uzanması ve ovaların İç Batı Anadolu eşiğine kadar sokulması, denizel etkilerin iç kesimlere kadar yayılmasına olanak vermektedir. Ancak, İl bütününde yükseklik, batı ve kıyıdan uzaklık gibi fiziksel coğrafya farklılıkları, yağış, sıcaklık ve güneş açısından önemli sayılabilecek iklim farklılıklarına da yol açmaktadır. Yıllık ortalama sıcaklık, kıyı kesimlerde 14-18 ºC arasında değişmektedir. En sıcak aylar Temmuz (27.3 ºC ) ve Ağustos (27.6 ºC ), en soğuk aylar ise Ocak (8.6 ºC) ve Şubat (9.6 ºC)’tır. Yazın kıyı kesiminde sıcaklık, deniz melteminin (İmbat) etkisiyle iç kesimlere göre 1-2 ºC daha düşük olmaktadır. Kış mevsiminde ortalama 7 ºC olan sıcaklık zaman zaman kuzey ve kuzeybatıdan sokulan denizel hava kütlesi nedeniyle düşmektedir.
WEATHER CONDITION in İZMİR In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects spread through inner regions. However, physical geography differences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as important in terms of rainfall, temperature and sun. On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January (8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass coming from the north and the northwest.
152
İZMİR Mart - Nisan / March - April 2013