bir
Sakat
fanzin 1
içindekiler 3 • bilmiyorum, yapamıyorum • nazlı hamurcuoğlu 4 • kırk taksim altı • muhammet özmen 6 • esenler’de görünmez kaza • rıdvan gecü 8 • mu seansları • ali erbil 10 • hissini eylemini • neşe özdemir 11 • boyun fıtığı hatırası • abilmuhsin özsönmez 12 • son hıçkırık • cemşit karpatlar 13 • köşe gönderi • emre şahinler 14 • poligonda polifoni • ahmet keskinkılıç 16 • normalliğin icadı • enis akın
bilmiyorum, yapamıyorum nazlı hamurcuoğlu M harfinin aşırı düzeniyle yanımda yürüyüşün Renklerini suya batırsam kova kanatacak köpüklü bir bordo Bir daha görüşmemenin muşamba kokan katı gerçekliği Oraya gitmeyebiliriz, orası maymunların stresten tırnaklarını kemirdiği. Nasıl o kadar yabancı parmak yırtıkların Onlarla şeyden, tutabileceklerinden vazgeçip Onları saçında sürükleyip, bu adil değil Onları kaç kere açıp açıp gözüme dimdik tokat duası Nasıl şey, bir daha olmayacakların en az üç kereliği. Berbat şeyler oluyor, bittiğinde haber veririm. Hangi organlarımdan bahsedebileceğine ben karar veririm. Sevgili tablolarda yağ boyalarla örtülen ağaçlar Çok ısınan yuva duvarlarında tehlikelidir yasak güneş topları Datça’da herkesten nefret eden bir eşek Nefret eden bir eşek Acil serviste doldurulan pembe karton dosyalar acil serviste pembe dünya en sivri iğne Sonra camı özlemek, bunu hiç düşünmezdin Camı hiç düşünmek, bu dokunmak. Nasıl şey, şimdi o kollarının ucunda sallanan onlar Uzaktır, bu haksızlık bu dokunmak Oralara gitme, oralarda hiç renk alfabe Oralar hiç şey, kokmayan nasıl yerler Eşek kadar berbat şeyler Çok kötü.
3
kırk taksim altı muhammet özmen
ev arkadaşlarıma I üst komşu nuh amca oğlu her ölmediğinde aşure pişirtiyor eşine. eşinin kocaman memeleri var ama nuh amcanın ve eşinin sadece bir çocuğu var. erkek. kenan nuhilerin soyağacına ilk dalda katılacak olan. oğlan. kenan nuh amca yine aşure dağıtıyor. bizi yine es geçecek. s. geçti II bazen binayı dinliyorum. 6 nolu daire kapısından bazen nuh amca dışındaki sakinler de aşure dağıtıyor bazen bizim zile basılıyor. evden çok sessizlik geliyormuş karaltı yayıyormuş bizim ampüller. diyorum ki tamam teyzeciğim allaha bunun için ve kenanın çok yaşaması için yalvaracağım
4
III binanın zemin katında. 5 nolu dairede iki güzel kadın oturuyor tc kimliklerinde bekâr yazdığını umuyorum. bir köpekleri var. karanlık ve yağmurdan feci korkuyorlar. aşure onları da es geçiyor mudur. geçiyordur etiksiz turan bakkala inerken görüyorum ara sıra elleri şemsiye koleksiyonu. ve diyorum ki ıslanmayı korkan kadınla nasıl sevişilir allahım IV ben de sakınırım biraz mikail abinin çıldırdığı saatler alo mikail abi bize bir damacana dedim mi hemen damlar. sandıklı motoruyla sırf sandıklı motorunu duyulanmak için bile çağırdığım olur yoksa evde günlük beş litre sek su ancak tüketilir mikail abi çıldırırsa fena. ama ben yine şemsiye giymem yanarsa avcum yanar. sigaram ıslanmasın yeterdir
5
esenler’de görünmez kaza rıdvan gecü
bir el eksiğim, eksi beş parmak aşinayız tabelasına; gülüp geçenler gerçekmiş inansın. otomatik kapı, çarpar serçemi aldılar, gövdemi koru put yanına atel niyetine yüzük; kaldı mı üç dirsekten sarılınca alçı baş, işaret ve ortanca da boşluğa düş. az parmakla fazla mesai: birinci gün olay taze dakikası, sağımı solumu yan yana getirip önden arkadan kontrolörlük. görüntü korkunç: serçe parmağımın özerklik ilanı. meslektaşlarıyla doksan derece açılanmış uçmak istiyor put, gövdemi koru bu ara hastanelerle çok sık görüşmekteyiz, hayır.
6
ortopedi, plastik cerrahiye plastik cerrahi, ortopediye sonra hepsi bana. evet bu oldu kimsenin beni tedavi etmeyi denememesi üzerine oradan oraya koşturdum. nihayet, ikisinin de işe yarayacağı bir disiplinlerarasılıkla tedavime başladık: kimse yerinden memnun değil. yazık sağ el kuralı, fizikte öğretirler baş parmak akımın yönü olarak seçildiğinde diğer dördü bu parmağın etrafında kıvrılır. peki kıvrılıyor mu denedim, –ı ıh o halde kırılıp? –gidiyoruz. hı hım ay boyu alçılıyım, önümüzdeki sonraki ay, fizyoterapi. en verimli çağımda bir sargılığın içinde kaybolmuşum gibi içine hapsolmuşum hissi; eklemlerimi oynatamıyorum zayıf. ben bu acz halimle, tekparça gidegelmeyi yanlış ettim. ve serçemi eksik. ben beceremedim put, sen koru sen koru gövdemi.
7
mu seansları ali erbil
bana aşk deme muhittin abi, oğlum yaşını doldurmadı. bi’ saniyeni alacağım. cenazede çekirdek çitleyen adamda değişiklik yapacağız zira çekirdeğe sıcak bakmayan toplulukla sağlıklı ağlanmıyor. uzun kadınları anlamayı tilkinin boyun kırıklığında bıraktım, hatırla sen ellerimin ıslaklığından ağlamaklı hep o içimizdeki irlandalı uzun kadınları aldatmayı. beyaz gergedan kılığında nesli tükenen zürafayı hayvan etmek için kerhaneye uğradı, tembihte hata olmaz annem bize kadınlardan intikamımı alın diye örgüt. annem hep annem kaldı. bana öldürecek adam en zayıf halkası katlanıp padoğuna terk edilen atları bahse, tonuna reçel bulaşmış abilerimizden yanak almak giderek güçleniyor içim. ukraynalı dil diş etlerimi kanatırcasına gurbetliğini ağzıma doldu, bana konuşacak ağzımdan başka? yıllarca rusya’dan apart uzay mühendislerinde külot aradın, üniversiteden beklentini fazla yüksek AA çıktı.
8
robespierre okumuş olmakla fotokopi sabahın aymazlığına göz deme, aynı bizim hilmi abi robert pires. kanıma dokunmayı aç karnına sağlık ocağına benzetiyorum. hemşire güzel. şiir gitsin peygambere kul olsun başımdan şehirle anlaşılmıyor, 30 inç boru yürütüyorum akdeniz’i geçmek için ankara’dan istanbul’a soylu aklımdan. misal onikinci yüzyıldan haber getirse ulak ilgelikte sorun çıkar, adam hayatına hiç yaşam almamış mı olur sadece “sizin padişahı günümüze istiyorlar, azlık oğlanlıktadır” dedi, ah içim. aşağılardan fil oruç bozuyorsa ayak tabanlarında çimen, bana öyle bakma çünkü bu ev hiç yabancı gelmedi. geyiklerin bölünmez bütünlüğüne ses çıkarmaz aslan, geride kalan kütür kütür kürt. unuttunuz mu akşama ekmek alacağım ve kimseye kritik soruyu sorma: müslüm gürses öldüğünde üzülmüş müdür? bana aşk deme muhittin abi, herkesin içinde iyi huylu bir tümör vardır. kalırsın şairin söyleyemediği tarafta. ev sahibem öldü. kiralar iptal. kiralık katıiller iptal. herkesi elindeki silahı kafasını sıkıp düşünmeye davet ediyorum. 1’e karşı 0’ın hangi tarafında yer vereceksem evime. bana aşk deme muhittin abi, en fazla ankara’ya kadar biliyorum.
9
hissini eylemini neşe özdemir
Gündüzleri uykuya tutturuyorum Ve geceleri endüstrilerin sessizliğini Zannederken, vardiyalar hani şu verim işleri Ara sıra yaşamanın ömürden zarar ettireceği Doğrusu hiç aklıma gelmemişti. Böylece özgeçmişimi güncelledim Ölmek istiyorum ve kesinlikle Sitenizdeki şu kırmızı elbiseyi Üstelik hangisine reklamlar sebep? Finansörü kim bu isteklerin? Bir türlü kalbimde keşfedilmedi. Demek ki konuşurken duyduğum Bu sert dokunma hissini Bu parmaklık öpme, mutfak bıçakları hissini Sanki bir tarakla etimi eylemini Kardeşime bırakıyorum. İşte başlıyor kalbimizin pantolonları Eski günler gibi giyindiğimiz Kalbimizin sezon sonu pantolonları Gerçi bir de tülün arkasından Güneş maceramız var.
10
boyun fıtığı hatırası abilmuhsin özsönmez
3 tane su şişesi var bilgisayar çantasında 1’inde votka 63 yaşında rakamlar önemli 2 çocuğu üniversitede insan harfle yazılır 2 ay evvel açık kalp ameliyatı olmuş belinde fıtık ağzında votka bende burun bulgar karısı dövmekten usanınca Mustafa amcayı 10 sene evvelsi git bu sen iki çocuk kal Kısaca “biz” diyor olanlara biz harfle yazılıyor Siz okumuş beyefendi birine benziyorsunuz Muhsin bey normalde 3000 lira iyi para 2500 lira onlara 500 bana ama huzurevi zam yaptı iyi para da harfle yazılıyor ne güzel ama kız bulgara çekmiş der demez bir su istiyorum allah’tan doğru şişeyi uzatıyor
11
son hıçkırık cemşit karpatlar “Bak kimse yok bu kurgunun ardında” Cemşit Karpatlar kim bilebilir gürültüden incinmek belleğini boş vakitlerinde endülüs’ün beklemek belleğini kim yıl 974, pikapa değen iğne hangi belleği getirir bunu hiç sormuyorum kadın geldi, kadın gelir bunu da kadının gelmesi belleğini kim korkabilir omuzlarında bir dünü bir sokağın karşıya geçişini ruhunun endülüs’le bir çiçek arasında gelip gidişini kim dokunabilir 975’e geçildiği vakit, bağdat’ta trabluslu bir kestaneciye kestaneyi hamr ile katık yapmanın belleğine akşamı sabahla birleştirmek belleğine kim dokunabilir / kim dokunur yorgun annemin sabah namazında dudağını kıpırdatmak belleğine içini boşaltıp arzu haline getirdiğimiz birkaç kelime var şimdi boyuyorum bir melodikayı bir çift göz ve bir korku yerine kim bilir korkunun iki nefes arasında sıkışmasını ve arzumuzun arzuyu unutturup iki nefes arasında gidip gelişini kim okuyabilir benim sesimden kendi sesimden yorgun annemin sinirli babamla beni seslendirmek belleğini kim okuyabilir babamın son hıçkırığını ve sessizlik belleğini
12
köşe gönderi emre şahinler
I Cette Cette Re-çetesiz sokakların Keanu Reeves’ine rastladım. yedi ceddini sürüye vermiş kuşların, yok sevinmesine hacet! Frambuazlı köşklerin, turtalı kıyılarına asfalt çek! Pis burun vurmak yasssaaak! oh dear, haydi gagalarımızı Fındıklı yokuşunda tokuşturalım. Boooommm.. Mataramda vişneli votka. Jarrrrrttt… II Top atışlarına kulak asmayan, Osmanlı piyadesinde yok imiş gurur. Oyumu çatlak sesli travestilere verdim. Kalbimi balıkçı Cemal’in ağlarına taktım. İhtiras doldu röveşata… Direkte çatladı. Kahpe Bizans… Kahpe… Kahpe kapıkulları… Ladies and Gentlemen… goddamn… goddamn... Şlannnnnnnnk… Çok afedersiniz.
13
poligonda polifoni ahmet keskinkılıç
1. el Aklımda birtakım cümleler vardı metroda gelirken, metroyla geliyorum, ömrümün en verimli çağı metroyla gelerek durakları sayarak, duraksayarak ve aksayarak geçiyor bu böyle gitmez deyip bu çağı kapatmak savaşlar başlatmak ama boktan bahanelere sığınarak değil franz ferdinand’la mesela satranç oynayarak derken ben satranç oynamasını bilmem ki lili dama biliyorum, orman kanunlarına göre dama oynarım konuyu dağıttım, diyordum ki aklımda bir takım cümleler 11 tane, futbol takımı. Bu da değil. Onları birleştirip meramımı anlatan dizeler kurup sana sofralar kurmak yerine yani, neden böyle şeyler hep iyi insanların başına düşer ben seni çok sevdim, sen beni hiç sevmedin mesela şiirin hitabını değiştirebilecek gücün var benimse bir şeylerin bokunu çıkarabilme kabiliyetim.
14
Kabiliyetim ne tuhaf kelime. İçinde abil var, yetim var, kabil var, kök o gerçi, tim var, yeti var. Metroda gelirken düşündüğüm cümlelerin içinde kabiliyet yoktu ekseri kaybetmek vardı. Sen de yoktun, Freud vardı. Freud niye vardı sahi? Bana bakıp pis pis sırıtacaktı “sen tam bir orospu çocuğusun” diyecekti Freud, bana diyecekti sonra ben hayvani dürtülerimle onun ağzını burnunu eline verecektim. Ama bu sığlıkta kurmamıştım o cümleleri, keşke toplu taşıma araçlarında yazı yazmaktan utanmasaydım, ama toplu taşıma araçlarında yazı yazmak, kitap okumak gibi aktiviteler insanların sizden tiksinmesine sebep olur. O niye okumuyor da sen okuyorsundur? Ben konuyu çok dağıttım, metroda aklıma birkaç cümle sadece gelmişti, onları unuttum, seni unutamadım, hop hitap değişti, hitabı unutamadım radikal bir biçimde değişim, her değişiklik radikal değil midir bana öyle geliyor, ben kolay alışamıyorum aslında hiç kolay alışanların allah belasını veriyor mu, versin, vermeli ben şimdi gidiyorum umarım yolumu kaybederim üzgünüm cama vuran rüzgârı ölü sandım kahretsin metroda gelirken keşke uyusaydım.
15
normalliğin icadı enis akın Uyurken kulak kullanmıyorum Ve kulaklarımı örten şapkalar. Çünkü dinliyorum durmadan İçimde dönerek akan suyu. tetikteyim Ve ayarında bir korku İçinde denize Düşecek ilk çocuğu bekliyorum. Onu kim kurtaracak kim? Eğer odaya girer girmez konuşmaya başlarsam? Ya duymazsam kulağıma eğidiğini ya Noktalı yerleri birleştirmekte gecikirsem? Uyurken kulağıma fısıldanan bir kalp krizini kaçırırsam Dinlenecek raylar var daha ve gitar notaları. Sevdiklerim tarafından ağırlanmanın ağızda bıraktığı tad Uzun zamandır aranan bir kelimeyi Bulmanın. Yüzümü suya kaybediyorum kumarda, Yüzmek nasıldı sana çarpınca unutuyorum, Çünkü dinlemiyorum dinlemiyorum. Dinlemez yakalıyorum kendimi. hem oradayım hem benim Hem de hep orada biri olarak dinlemiyor Patlıyor saçlarım aşağıda dokundurmadığım ne varsa, Kar desen değil kopan bir tespih desen değil Radyoda sonuna yetişilen güzel bir şarkı gibi Döşeme aralarına saçılıyorum.
16
sakat fanzin 1. sayı 19.11.2015 editör • rıdvan gecü tasarım • fatih mutlu
17