Sakat Fanzin 6. Sayı

Page 1

altÄą

Sakat

fanzin 1


içindekiler 3 • onlar için ilki • ismail aslan 4 • soğuk zincir sistemi • aslı serin 6 • özet gürültüler • nazlı bahar 7 • yemin töreni • nazlı bahar 8 • soluk borumda is • meryem coşkunca 9 • masiva via rıdvan gecü • rıdvan gecü 12 • VIX • ozan can türkmen 13 • VIX • ozan can türkmen 14 • kontakt • sude öztürk 16 • son bir soru • özgür ballı 17 • not your barbie girl • naile dire 18 • yapılan araştırmalar -e göre • ilker şaguj 20 • tam olarak bir isim bulamadım • kaan koç 23 • devrilen levhalara • furkan güney 24 • ebedi ses verişlerimiz • adam clay (çeviren: seda ateş)


onlar için ilki ismail aslan

ilk kopuş ve ilk ıstırap denizi çektiğimizde ortaya çıktı onun anlayamadığı her şey tüm yaşama sirayet edecek sürekli ayakta kalacak burukluk rüzgârla kulağa dolan eski bir ezgi oyunda defaatle bir şehir kurmanın çaresizliği artık istenmediği düşüncesi oyunda bir şehrin içinde gidip muhakkak dönüp gelen trenleri yapma arzusu mutlak vedayı onarma çabasındaki insan; o sahih başarısızlık [onlar ayrıl/dılar bizler ayrıldıklarını anlattık]

3


soğuk zincir sistemi aslı serin

Talanına meftunum derken içini gıdıklayan o şeyin Sonun olacağını biliyorsun Seni bu ağrıdan her yerin ağrıdığında kurtaracağım Kileri temiz tut. Ki ve lerin doldurduğu o boşluk Değerini artırıyor Bağrımız dediğinde ateş alan yerlerin var Kursak der demez yutkunuyorsun Bilinir son düzlükte herkes kendi ahını alır Günaydın döndürmeyen döndürücü kopan halat Fabrika içindeki kuş, yağlanmayan dişli Vasat derken yüzümün aldığı vasatlık günaydın Haklılığından emin insanlar arasındayım Yürüyüşlerinden anlıyorum telaşsız Ellerini, gözlerini teslim etmişler de dönüşte alırım bak Gerekirse ahını eyvallahını Dönmeyi kimse beceremedi günaydın Hiçbir yerden gelmemişler Hiçbir yere gitmeyenler “kader diyemezsin sen kendin ettin” Onlar kader diyorlar, onlara da günaydın

4


Biri de mutsuzluğa, puştluğa, dolmayan boşluğa Kaldırsın elini kadehini bilmem nerelerini de Biri aldığında mikrofonu eline İşte burada ağaç kovuğuna yerleşmiş taşı düşün Ağaca aşılanmış taş. Ben gördüm hangisi canlı belli değil Suyun dağı patlatmasını, ağırlaşmış endişe kokusunu Sinmiş sinmiş sinmiş miss İhtiras ne demiştin bak Kimse kimse için bir şey yapmasın Bir Dağa tırmanırken zirveyi hedeflemek Çok şiirsel Dağa tırmanırken kendini gözden çıkarmak Bu

5


özet gürültüler nazlı bahar

-Bir Süre Görüşmeyelim, cüz 11/30“Yalan söylemekten saklanıyorum anne Yoksa kollarımı ısıracaklar” Elini ilk kaldırdığı gün, Dubon ha Dubon Akasya kucağımda paşa çayı içiyordu Uzun uğraşlar sonucu unutturabildim O günün ellerini canavar sanıyor Bazen yaşatmak için öldürmek gerekir Aravi Bazense yerimi vermiş olduğum kişiye aittim Belki başka yöntemler bulunabilirdi Belki de ben kendimimdir, 2061 İhlal ettiği tüm haklarımızın sahibidir Memor O koşar biz yoruluruz Acıkır, biz doyururuz Zehra büyür kalbimi besler Akasya yürür kollarını sakınır Mutluluk: yüzüme aktarılmadan önce, Defalarca provası yapılır. Beyefendiyle yollarımız buradan ayrılacak

6


yemin töreni nazlı bahar

-Bir Süre Görüşmeyelim, cüz 16/30Akasya, güzel göz Yaraların uzamış kırmızı mor İyileşmelerini izlemeliyim Yüzüne öpücükler Altına bir bez ekledim Küçük ama hiçbir şey Daha da kötüye gidiyor affet Uçaklar için zamanımız yok Yeterince gecikti yirmi yıl vade Uçma isteğini karşılayamadım Seni andım olsun bırakmak Beyefendisiz bir dünyaya Akasya, güzel göz Yalanlardan saklan kollarını sakın Evde sana hiç yer kalmadı

7


soluk borumda is meryem coşkunca

konuştum ve şiddetim başladı konuştum ve şiddetim başladı benimle ne yapılacağı bilinemiyor dediler: yaygara kopar. kalbin bozulsun ‘’ : al, bu balçık. kendini mayala ‘’ : kötülük. bir iç mekanizma ‘’ : sen şeytanını iyi kucakla şarkılar dinledim. uzuvlarımı sevdim dünyayla aramdaki gerilim gevşedi seni sevmelerim hiç geçmedi biz seninle etten ve kandan oluşan birlik biz seninle gerçekliğimizi yitirmiştik dediler: al, üzüm. bir salkım ağla ‘’ : insan açken güzel üzülemiyor. ye. ağla ‘’ : şiirsin artık, tarih oldun. yaz. ağla ‘’ : yüzünü duvarda rendele. gül. ağla ben susunca dilime sıcak bir kanca taktılar bu şiirde soğuttum soluk boruma is bıraktılar zarafete dönüştürdüm. yuttum bağırsak kurtlarım hareket ediyor bağırsak kurtlarım hareket ediyor benimle ne yapılacağı halen bilinemiyor

8


masiva via rıdvan gecü rıdvan gecü

XXI grafiğin tekiyle saatlerce bakıştık lineer bir eğri, güneydoğu yönlü ((anlam ve gerçeğin korelasyonuymuş)) X bir nokta seçtik; ordinat 5 apsis 15 hoşumuza gidince kartezyen, sistemin kendine dönüştük artık içerdeyiz, aynı doğru üstünde başka bir yer diyelim ki Y (9, 15) X ile Y arasındaki mesafeyi, yarınlar yokmuşçasına yürüdük (o orada kaldı, ben düşmüşüm) herkesin başına gelebilirdi, gerekli malzemeler 20 gr magic truffle yahut vr gözlük XXII birlikteliğimiz çürüyen bir ömür XXIII unutulma hakkı: kullanmak istedim ve kullandım mandela’yla kabul gören yeteneğim streisand’la kitlelere ulaşır sanıp taktik icabı disappear. plan patladı, kerem’in başına gelenin aynısı saklandığım yerde, hayırlısı.

9


XXIV kavramam uzun sürdü aitim öğretisiyle büyüdüğüm mahalleyi terk etmenin ihtişamı iyice artsın oyalanmalarını hesaba katsak bile. sokrates, platon’un hayal gücüdür; çok uzun sürdü. o orada kaldı, ben düşmüşüm XXV birlikteliğimiz yürüyen bir merdiven (tadilat dolayısıyla kapalı olan) XXVI geçtiğimiz otuz sene tanrının interpolasyonuyla meşguldük; elimizdeki veri kümesini kullanıp bulunduğu konumu tahmin etmekle. buralarda bir yerde olmalı, buralarda bir yerde biz aradıkça açıldı, X ile Y arasındaki mesafe. (anlam ve gerçeğin korelasyonuymuş) XXVII madde madde gidelim, mana mana döneriz hele şu 196’yı lychrel’den bir kurtaralım

10


XXVIII birlikteliğimiz sürüyen ayaklar ansiklopedisi el eleyken gönülsüz, ağır aksak ayrılınca koşaradım: yeniden gülmesi içinmiş asılmış bir suratın XXIX yaş aldıkça materyalim değişti artık daha bir kuş cıvıltısı, uğultusu rüzgârın üstünden hayvan çizilebilen asal sayılar, 19’dan koala mermer işçisinin silikon tabancasıyla valsi tadilat ve dekorasyon işi yapan mağazalardan tadilat dolayısıyla kapalı olan. insan anlam ve gerçeğin korelasyonuymuş; yaramaz. XXX birlikteliğimiz, içinde ben olmasam evdeki bitkiler üç gün yaşamaz

11


VIX ozan can türkmen

Kapıda dur sadece kötü fikirler Uygun ölçüdekiler, bir yaşını geçmemişler. Hepsi bir sabahta dizilene dek Mızrak tartarak parça gecelerde, Beni bir kere daha kurtar. Tekel ışıklarıyla caddelerden yürüyüp gelen Gençliğimiz mi her neyse, Önemi kim veriyor ki Bir adın var biliyoruz, Cevap vereceğini de Tekrar söyletme Artık çağırıldın. Yalnız tereddüt süz geçer Karga burga na talimat Kötü kokular kötü korkulardan.

12


VIX ozan can türkmen

Kapıda dur sadece iyi fikirler Uygun ölçüdekiler, bir yaşını geçmemişler. Bilirken ki bu, hayatında bir geceydi. Kadıköy’de konuşmadan rıhtıma doğru Son bir kezullahü rabbül alemin. Parmak uçlarında kav kavis sürtüşüp giden Gençliğimiz mi her neyse, Önemi kim veriyor ki Bir adın var biliyoruz, Cevap vereceğini de Tekrar söyletme Artık çağırıldın. Yalpalayan şey düşer Sorgu sual sız sadakat İyi kokular iyi korkulardan.

13


kontakt sude öztürk

avucumun içi kesik. ceplerin belini ağrıtır. bir taslağını çıkar yaşamanın. gece geç saatlere doğruydu, kafanın çok çalışmadığını anladın. senden önce kimse anlamamış gibiydi. bir titreme fark ettim gözlerinde. bu ilk değildi, bir kez daha fark ettiğinde de bu fark etmek midir? siyahlığını ayırt edemediğim göz bebeklerinden çekiniyorum. bir salıncağa bindirildiğimi, sallanmadığımı hatırlıyorum. heves ve kursak hep bir aradaydı. bunca yıl avucumun içi kanamış, ben o dikenli telleri sarmaşık sanmışım. babam ellerimi öpmüş. babam ellerimi öpünce geçer sanmışım. sakallar hep batar. denizde su arıyorum. beni görmek istemedin. aşağı baktın, yanımdan geçtin. elim havada kaldı. adımı da tarihimi yazdıkları gazetenin çengel bulmaca ekini de bir köşede bıraktın. bu dünya yusyuvarlak.

14


deniz tuzu saçlarımda. güzelliğimi bir tek senin görmeni istediğim sabahlardan. dile getiremediğimiz isteklerden en içteni. her şeyi nasıl da farklı yapabilirdik. bel bağladığın ipin ucu boşluk bir şarkı eksik eksik bir yaşamak bu yanlış yerde söze girmek gibi hayatım nasıl yaşadıysan öyle gelecek. kullan ve at bıçağı. bu hayatta anlamadıkların, büyük ihtimal başka hayatında anlamını bile aramadıkların olacak. köpeğe benzettiğin bulutlar ve buluta benzettiğin bulutlar olacak. belki de avuçlarımın asıl problemi, durmayan kanımın sorumlusu orada yerde, işin ne kullan at bıçağı. şarkılar kulaklarında, bana söyleme. ben miyopum. astigmat yok hayır sadece miyopum. nasıl yaşadıysam öyle gelecek. yanlış yerden söze girmemişim gibi yapalım.

15


son bir soru özgür ballı

bir soru daha alabilirim derine doğru indikçe insan nefessiz radyoyu açıyorum gençliğim anlatıyor şarkı aralarında ders çalışıyorum devamsızım, yoklamalarda en sonda adım attıkça elime taş, içime tortu, kül sonra benden alıp şuraya koyuyorum, birikmiş modern hayatın sıkışık vagonları nefesimin değdiği yerler soluyor el çizgilerimden adın çıkıyor günde yüz defa yıkıyorum dezenfektanlar yüzüme traştan sonra. temizlensin diye kötü el yazım silgiler biriktiriyorum, şiir okumaklar düzenli olarak kitaplarıma bakıyorum şairler kapaklarda hep sigaralı yeni bir sayfada yeni hatalar arıyorum kardeş hatalarımızdan şemsiye sonra “günaydın güzel bir gün dilerim” intihar notunda özenli bir el yazısı.

16


not your barbie girl naile dire

I am just a girl with a fucking heart. oh my dear, my dearest çok erkeksi, hırpanî, hırıldayan ve ruj sürdüğüme değmeyen bir yanın var oh sevgilim rengimin siyaha çalan yerinde duruyorsun ama bu öyle bir şiir değil my love oh my lovely love ne yazık ki erkeklere âşığım but not your barbie girl gürleyen bu acının ahengini dağıttım var gücünle bana kükreyen sen misin? ağlamaklı değilim, ki öyleyse bile bu şiir öyle değil, azı dişlerim gibi ısıracağım baby - oyunu böyle oynarım ve bir pençeyi severim nedense yumuşacık gelir nedense dişime göredir -oysa değil korkma o sevgisini böyle belli ediyor -değil gibi gibi sayıklamalarla uyandığımda anladım bu topuklularla sana koşamam NO BABY yes baby, savaş başladı –bir çığlığım dünyaya çünkü dudaklarım sadece öpücükle var değil

17


yapılan araştırmalar -e göre ilker şaguj

Konuşmak söz açamıyorum köpek korkmuyor, kulaç atıyorum geceleri kurt sürülerden bu Suriyelilerin Türkçe konuşan çocuklarıyla onlara karışıyorum broaster dükkânları boylu boyunca ilk elden şahidi, kayıtlara girdiğim çirkinliği yürüye izleye. Mermerlerin gömüldüğü mezarlık kompleksini, kediler beslemek için mama arakladığım süperma sokakta kalsam şuraya geçer uyurum dediğim felâfelci tezgâhını, bir prefabriğe girip dönüşen kentseli geçiyorum geçmesiyle akıp gidiyor hayat hayata götüne baktığım kadınlara gibi bakızlıyorum. aynı arzuyla ilişemeden. Başıboş it yine yürüdüğüm için kaldırım kenarlarına arada, cafe olmayan bi beton parçasına silkilecek konduruyor götümü kavşakları seyrediyorum, gece en boktan şehri bile güzelleştirmesi. Dolunayı bir dakikayla kaçırmış kurt adam gibi eve dönüyorum.

18


Bahsetmek de açamıyorum ne gerek var diyorum ağzıma içimden, sesimi yine ordada çıkarıyorum. Aynada kendini görmeyi bekleyen narsisist bir vampir gibi odada. Herkes Ortaokulu gerçeğin peşindeyken Böyük ünlü uyumu gibi benim biaklım zırvalıkta Çin’de yensin diye vakumlanmış tavukayaklarımla eşeliyorum tüpsüz dalıyorum içimdeki güneş ışığının erişemediği kesimlere karanlıkta sarı-parlayan iki göze ikram ediyorum gözlerimi. Çünkü gider gelir kafamda vırvırcı esnek birkaç trapez girişte portmantoya astıkları hediye straplez unutulursa burada durur. Evlerinde yok denmesin diye alınan masraf olmasınla hiç kullanılmamış bulaşık makinesi gibi çürür durduğu yeri çiğneyerek. Evde sürekli gürültü, yetişin komşular gürültüye galiba bişeyler oluyor dediğim bir gürültü. Sonra Wheel kick yine de Wheel kick daha çeneden çeneye Wheel kicklerden bir rüzgâr türbini yazdırıyorum kendimi gidip nüfusa, düz tornavidayla kazıyıp babamlaşan saçımı. Masada oturup susan biri olaraksa biri böyle dal gitse karşımda, ne olsam hissederdim aa, ne kadar bana benzeyen biri derdim, hadi konuşsak.

19


tam olarak bir isim bulamadım kaan koç

omzumu ben neye yaslarım dipte kökleriyle başka tohumları boğan çiçeklere bir şarkı hatırlar bir şarkı unuturum bilmediğim dillerde çok temiz konuşurum koşulduğum yerler vardır tıraşlandığım düşünceler bilseler kendimi hep bir uzaklığın uğultusuyla kuruturum saygı bile duyulmam yemek çöpleri kadar hayata daldıkça yaşamayı unuturum kurumuş nehirler vardır şehirler geçen içinden içinden şehirler geçen kurumuş nehirler vardır neyim benim vardır taşların yosunu sökülürken şikayetsiz çekilmem vardır kendi üzerimden

20


sevmem konuşmayı - sesimi duymak neden iyi gelsin ben keman mıyım ki çenem sızlar dişlerim eskir yorulur bende anlam nerde çok olmak geçse içimden orda bir köşe bulur sesimi keserim içimi çekerim bunu yapmak yanlış anlamayın maharet sayılmaz içimi çekerim çünkü içimden bir şey çıkacak zannederim hay allağm! tek bir kelime sunsun ki çöp suları eğilir içerim bilsem ki bir kara var vurulacak suya cebimde koskoca taşlarla girerim kime yaslarım omzumu ben havadaki güneşi yerdeki ölüden ayıran duvara boyası dökülmüş çocuk oyuncaklarından yatak örtülerine sızan plastiğe ya da saçma sapan bir şeyler aranırım bu da üstüme yapışmış semtin en konuşulan esnafıyım çünkü adımı daha bir kişi sormamış

21


her zaman coşkulu şeyler yazamam öylesi bütün pazar yerlerinde bulunur hayranlıkla bakadururum bütün insanlara hepsinin içinde bir parça gerçeklik muhakkak olur küfrünü ettikleri şeklini değiştirdikleri şeklini değiştirirken küfür ettikleri - galiba hayatı şu an çok iyi özetledim - galiba bir şeyler açıklığa kavuşuyor galiba bir şeyler ortaya çıkarken - onu da pek istemiyorum içim titriyor bu şiire birkaç saniye ara vermeliyim merhaba kendimden bahsediyor gibi görünmek de korkutucu çünkü ben de sizden yapılma bir mutfak bıçağıyım sonuçta bilemeden birbirimizi biledikleri lirik bir şiire başlamak isterim dilimindeki dolama çıkarır yolumdan, ama tespitim tespit: nehirler vardır kurumuş içinden kaos geçer şehir çöpleri bazen ceset cesetler vardır şehrin çöplerini karıştırsak kaostan içi geçer beni biri alsın kullansın artık başladığım gibi bitirmek istiyorum ben de her şeyi öyle atıp tutmak kolay şimdi hayata falan dair, oralara girmeme gerek yok, artık herkes oralarda diyorum ki tatlı tatlı naif naif başlayan şiir neden öyle bitmiyor, biri beni atsın kurtarsın artık ya da devlet bir düzenleme yapıp boşaltsın içinde uyku kaçan evleri

22


devrilen levhalara furkan güney

Lakırdımı düşürdüm. Timeline için beni gıdıkla Şeyi şey olarak bıraksalardı Şeyin dışarısı tınmazdı Gıdık rahatça büyüyecek Gıdığı bekleyen susma incinmeyecekti Vurkaçlar mesaide Vurkaçlara gün batmıyor Bense mesafe ölçücüyüm Hangisi dersen Yakınım pp’ye Videoda kayıbım Alınız Mor daha hızlı yayılıyor Kriminolojiye dikiz: Suçlunun gününe göre kafası işliyor Güzellik jürisindeki şairlerle Otel yanıklarının evvelindeki şairlerin Pastalara işlenen resmi İlki daha da kaçak tıklandıkça Diğeriyse gulyabaninin azınlıktan çekilmesini bekliyor Umarak bakıyor Fotoğraf gerçek

23


ebedi ses verişlerimiz adam clay (çeviren: seda ateş)

Bütün şarkılar neye meyledebilir? Bir bakmışsınız yumurta çırpıyorsunuz, hemen ardından yiyiveriyorsunuz kızarmış ekmek ve koyu kahveyle sessizce. Alelade günlerden birinde, sesiniz kendi sesiniz değil: çimen kesikleri aksatıyor bir narbülbülünün solucandan solucana gidişini, uçamayacak kadar irice. Neden konuştuğumuzu bilmiyoruz, yine de seslerimiz ısrarla devam ediyor, anlamdan yoksun olsalar bile— tıpkı bir rüya gibi gün boyu anımsamaktan hoşlandığınız,

24


ama yapmazsınız ya da yapamazsınız bir süre sonraysa, ebediyen kaybolur. Elbette seslerimiz bedenlerimizden yıllar evvel evrimleşti — ses tellerimiz nabız gibi titreşir, anlamsızca. Anlamlandırmaya gerek yoktur. Nihayetinde bütün diller birleşir. Her bir düşünce dökülür diğerlerine. Hangi düşünce karşı koyabilir kelimelerle inşa edilmeye? Belki bizi burada bu odada bir araya getiren korkudur: ateş korkusu bir noktada dönüşmüştür Tanrı korkusuna. Sonra da, tanrısızlık korkusuna, bir odadayız bir kelimeden önce gelen başka bir kelime ve başka bir

25


kelime ilkinden sonra, sırf bunlar var elimizde, sırf bunları hayal edebiliyoruz. Her nasılsa bir suret daha fazlasını ifade ediyor nesnenin kendisinden ama sebebi kelimelerden yapılması değil. Muhtemelen bunun sebebi yaratma eyleminin zihni tıpkı tarladaki bir kuş gibi yerleştirivermesi istilacının hızının var olamayacağı bir yere.

26


sakat fanzin 6. sayı 02.10.2020 editör • rıdvan gecü tasarım • fatih mutlu

27


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.