sayı 21
.
bülten
.
.
TMMOB Sehir Plancıları Odası Istanbul Subesi
Meslektaş Ziyareti: Mehmet Çubuk Röportajı TUPOB Öğrencileri Bitirme Projesi Yarışması Sonuçlandı Netcad Kampüs Eğitim Programı: 25 - 27 Kasım 2016
EKİM
/
2016
görsel: Belgrad Ormanı Su Bentleri Gezisi TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Adres: Cihannüma Mah. Akdoğan Sk. Başar Apt. No: 30 D:6-7 Beşiktaş/İstanbul Telefon: 0212 275 43 67 - 0212 288 99 60 Faks: 0212 272 91 19 e-posta: spoist@spoist.org.tr - spoistanbul@spo.org.tr Web adresi: www.spoist.org.tr - www.spo.org.tr
şubemizden mehmet çubuk röportajı........5
11. istanbul buluşmaları danışma kurulu toplantısı......15 kamulaştırma bilirkişiliği eğitimi......16
serbest şehir plancıları komisyonu toplantısı......17
gayrimenkul sektöründe çalışan şehir plancıları komisyonu toplantısı......18 öğrenci komisyonu toplantısı......18
kocaeli ve sakarya illeri temsilci atalamaları......19 kahvaltılı üye buluşması......20
tupob şehir ve bölge planlama öğrencileri bitirme proje yarışması......21 belgrad ormanı su bentleri gezisi......22
kent gündemi kumburgaz tem bağlantı yolu doğusu ve kartaltepe imar planı......24 beşiktaş, mecidiye mahallesi imar planı değişikliği......25
zeytinburnu,nakliyeciler sitesi imar planı değişikliği......26
duyurular 8. türkiye şehircilik kongresi programı......27 netcad kampüs eğitim programı......28 yeni üyelerimiz......29
SPO . bülteni . istanbul sube
Şubemizin Ekim ayı bülteniyle siz değerli meslektaşlarımızı selamlıyoruz. Etkinlikler ve üye faaliyetleri açısından oldukça yoğun bir ayı geride bıraktık. Her yıl ekim ayında gerçekleştirdiğimiz Kamulaştırma Bilirkişiliği Eğitimi bu yıl da tamamlanırken, Şubemiz bünyesinde gerçekleştirilen bir diğer eğitim programı olan Netcad GIS Tabanlı Kent Planlama Uygulamaları ve Kent Bilgi Sistemleri Projelendirme Eğitimi 25-26-27 Kasım 2016 tarihleri için ilan edildi. Bunlara ek olarak önümüzdeki dönemde farklı başlıklarda da eğitim faaliyetlerine yer verilmesi için yönetim kurulumuzun çalışmaları devam ediyor. *** Odamız faaliyetlerinin en fazla önem verdiğimiz alanlarından biri olan üye çalışma komisyonları açısından da Ekim ayı oldukça verimli geçti. Gayrimenkul sektöründe çalışan meslektaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz tanışma toplantısında yeni bir komisyon kurulması yönünde karar verildi. Diğer yandan, geçtiğimiz ay gerçekleştirdiğimiz XIV. Dönem II. Danışma Kurulu toplantımızda da Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu güzergahını yakın takibe almak, güzergah boyunca oluşacak imar hareketliliğini takip etmek, üçüncü köprüdeki ve diğer köprülerdeki ulaşım yoğunluğunu takip etmek ve bunlara ilişkin belli dönemlerde raporlar yayınlamak üzere bir çalışma grubu kurulmasına karar verildi. Meslektaşlarımızın komisyon çalışmalarına verecekleri kolektif katkılarla, çalışmaların verimliliğinin artmasını ve sonuçlarıyla birlikte etkinlik ve yayın olarak Odamıza kazandırılmasını temenni ediyoruz. *** Bültenimizin bu ayki meslektaş ziyaretleri bölümünde değerli meslektaşımız ve hocamız Prof. Dr. Mehmet Çubuk’u ağırladık. Meslek alanımızın Türkiye’de gelişiminde ve kurumsallaşmasında çok değerleri katkıları olan ve bu yıl 40. kez düzenlenecek olan Şehircilik Kolokyumunun başlangıcında, Dünya Şehircilik Günü daimi komitesinin içerisinde üstlendiği rol ile Kolokyumun bu günlere gelmesinde büyük pay sahibi hocamızla gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajı beğeneceğinizi umuyoruz.
*** Üyelerimiz tarafından sosyal etkinliklerin arttırılması yönünde gelen talepleri bu ay gerçekleştirdiğimiz iki farklı etkinlikle bir nebze olsun karşılamaya çalıştık. Kahvaltılı üye buluşması ve Belgrad Ormanı Su Bentlerine düzenlediğimiz gezi ile keyifli hafta sonu etkinliklerini meslektaşlarımızın katılımlarıyla gerçekleştirdik. Su bentleri gezimizden bültenimize yansıyan kareleri beğeneceğinizi umuyoruz. Bu vesileyle önümüzdeki dönemde de bu tip etkinliklere devam edeceğimizi müjdelemiş olalım. Detaylar için web sayfamızı ve e-duyurularımızı takip edebilirsiniz.
*** Acılardan uzak, bol güneşli günler dileriz. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu
SPO . bülteni . istanbul sube
MESLAKTAŞ ZİYARETLERİ: PROF. DR. MEHMET ÇUBUK 1935 yılında doğan Prof. Dr. Mehmet Çubuk, Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nden 1961 yılında Y.Mimar olarak mezun oldu. 1962 yılında sınavla Fransa’ya gönderilerek Paris-Sorbonne Üniversitesi’nin Beşeri Bilimler Fakültesi Şehircilik Enstitüsü’nde öğrenim gördü; 1966 yılında Türkiye’ye geri döndü. 1975 yılında Akademi’de Şehircilik Hareketine öncülük etti ve DGSA Şehircilik Araştırma Enstitüsünü kurdu, bu bünyede Prof.K.A.Aru ile DŞG Türkiye Daimi Komitesi’nin oluşturdu ve Kasım Kolokyumlarını başlattı. Enstitü’de bilimsel çalışmalar yaptı. 1966 yılında asistan, 1973 yılında doçent ve 1979 yılında profesörlük unvanını aldı. YÖK yasasıyla birlikte DGSA’nın MSÜ’ ne dönüşümünde Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü oluşturdu.1985’den itibaren 2002 yılında yaş haddinden emekli oluncaya dek Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü. Uzun yıllar DGSA/MSÜ/MSGSÜ’ de, Dünya Şehircilik Günü Daimi Komitesi içinde kurucu üye olarak yer aldınız; Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu deneyiminiz nasıl başladı? Fransa’da, Sorbonne’da Şehircilik eğitimi aldığım enstitüde ve eğitim aldığım yıllarda (1962 – 1966 yılları arası), o ülkedeki belirli sorumluluktaki makamların şehirciliğe nasıl yaklaştığını anlamak/ öğrenmek gibi bir çabam da oldu. Yani sadece Enstitü’deki dersleri izlemek değil, onun dışında, bazı toplulukların, kurumların yaptıkları toplantıları da izliyordum. Bu toplantılara önemli isimler davet ediliyordu. Örneğin Le Corbusier’in davet edildiği bir toplantıda yaptığı konuşma, şehirciliğe ilişkin araştırmaların tartışılması, bu toplantılara bir bakanın ya da bakanların davet edilmesi, onların konuşması ve dünyaca ünlü davetli bilim insanlarının ekonomi alanında, sosyoloji alanında vs konuşmaları beni çok etkilemişti. En çok etkileyen ise, aynı zamanda hocam olan, “Urbanisme” dergisini çıkaran Profesör Jean Royer’nin başında bulunduğu, ‘Dünya Şehircilik Günü’ anma toplantılarıydı. Bu toplantılar, Fransa’da her yıl başka bir kentte yapılırdı ve davetli konuşmacıların yer aldığı etkinlikler düzenlenirdi. 1966 yılında Türkiye’ye döndüğümde, Akademide Şehircilik Bölümü ya da kürsü gibi bir oluşum yoktu, ‘şehircilik dersleri’ okutuluyordu ve bu dersler mimarlara veriliyordu. Seyfi Arkan, kuramsal olarak Şehircilik dersleri veriyordu. Ben 1966 da yurda döndükten 1 hafta sonra Seyfi Bey vefat etti, dolayısıyla kadroda bir boşluk doğdu. Döndüğümde ben, Akademi’de ilk atanan Şehircilik asistanı oldum. Atandıktan sonra, rahmetli Seyfi Bey’in boşalan odasında adeta kamp kurdum ve diğer asistan arkadaşım Ersen Gürsel ile kürsü oluşumunun altyapısını oluşturmaya başladım. Sadece ders için gelip giden birisi olmadım, tüm zamanımı vererek çalıştım. Bunu yapacak zamanım da azmim de vardı. Böylece, bir şehircilik grubu oluşturduk. Ancak, girişimlerimizde asistan olarak çok etkili olamadığımız,
SPO . bülteni . istanbul sube sözümüzü gidip kurullarda söyleyemediğiniz için, hedefimizin gerçekleşmesi biraz uzun sürdü. O zamanlar, benimle birlikte şehircilik derslerinde asistan olan Ersen Gürsel ile birlikte, şehirciliği daha ciddiye alarak, öğrencileri heyecanlandırarak, Mehmet Ali Handan Hoca’nın izniyle derslerde etkili olmaya başladık. O dönem derslere katılan öğrencilerden bazıları, mezuniyet sonrası önemli kurumlarda önemli yerlerde görev aldılar. Yaptığımız şey, sıradan bir eğitim programı dışında öğrenciyi seçmeci kılan, araştırmaya yönlendiren bir tavırla şehirciliği aşılamaya çalışmaktı. Bu tavrımız, öğrencinin bir konu seçmesi, konu ile ilgili araştırma yapması, diğerlerine sunması ve üzerinde tartışılması şeklindeydi. Toplantılara bazen, konusunda uzman kişiler, konuyu aktarırken öğrenci tarafından davet ediliyordu. Çok ilginç konuları işliyorduk. Mesela bir kentin çöp sorununu merak eden bir öğrenci ile kentte ne kadar çöp çıktığını, nasıl değerlendirildiğini tartışıyorduk. Böylece, akademide bir Şehircilik Hareketinin ilk adımları atılmaya başlanmıştı. Bu hareket içinde, birtakım insanlar, dostlar bize katılmış oldu. Şehircilik Hareketi geliştiği zaman gördük ki, yaptıklarımızı, bir şekilde resmi ve daha paylaşılır bir noktaya getirebilmek ve Akademik ortamına başka alandan uzmanlar davet edebilmek ve devamlı olarak başka alanlardan faydalanmak için bizim farklı ve yeni bir yapıya bürünmemiz gerekiyordu. Böylece, Şehircilik Araştırma Enstitüsü kurulması fikrini geliştirmeye başladık ve enstitüyü 1975 yılında kurduk ve yerli ve yabancı, 400’e yakın üye kaydettik. Akademi’de yadırgamayacak biçimde, Enstitü’nün genel kurulunda ve ara toplantılarda, üyelerle birçok konuyu tartışmaya başladık. Bu bağlamda Şehircilik Hareketinin doğurduğu Şehircilik Araştırma Enstitüsü bünyesinde artık yavaş yavaş Akademi’de “Şehircilik Eğitimi” nasıl verilir? konusunu konuşmaya başladık. Bir taraftan da ‘Dünya Şehircilik Günü’ anmasının Fransa’daki uygulanmasından çok etkilenmem, beni bunun Türkiye’de nasıl yapılabileceğini araştırma noktasına getirdi. O zaman Fransa’daki hocam Prof. Royer’ye mektup yazarak ülkemizde de aynı etkinliği yapmak istediğimizi, nasıl yapmamız gerektiği konusunda yol göstermesini istedim. 1956 – 1960 yıllarında Buenos Aires’te DŞG oluşturulduğunda; kuruluşunda gönüllü olarak rol üstlenen önemli bazı kişiler, çeşitli ülkelerden çeşitli akademisyenlerle, üniversitelerde tanıdıkları kişilerle bağlantı kurarak, onlara DŞG etkinliğinin o ülkede sözcüsü, temsilcisi olmalarını önermişler.
SPO . bülteni . istanbul sube
Bu bağlamda rahmetli Kemal Ahmet Aru hocaya da böyle bir öneride bulunulmuş. O da “temsilci” olmayı kabul etmiş. Kemal Ahmet Aru Hoca o dönem İTÜ’de Dekandı. İşte Prof. Royer’in yanıt olarak yazdığı mektuptan sonra, konuyu Prof. Kemal Ahmet Aru Hoca ile konuşarak ortak noktada buluştuk. Kendisi DŞG-‘Türkiye Daimi Komitesi’ni oluşturdu, sonucu merkeze göndermek için de beni görevlendirdi. Komite olarak bir değerlendirme aşamasında anlattığım DŞG anma olayını bir eyleme dönüştürme önerimi kabul etti. Böylece 8 Kasım tarihini bir esenleşme telgrafı gönderilen konumdan çıkartıp, sisteme oturtma kararı aldık. Buenos Aires’teki Merkeze gönderdiğim raporda Dünya Şehircilik Günü Türkiye Daimi Komitesi üyeleri olarak; Kemal Ahmet Aru, Mehmet Ali Handan ve benim adım yazılı, 3 kişilik Komite heyeti bildirilmişti. Merkez tarafından kabul gören Komitenin çalışmaları için bir hizmet platformu oluşturmak gerektiğinden, bunun Enstitü bünyesinde biçimlendirebilmesi için Akademi Başkanı ve Enstitü Başkanı ile konuşarak izin aldık ve böylece resmi olarak Komitenin hizmet platformunu, sekretaryasını oluşturduk. Komitenin kabulüyle DŞG Anma programının en önemli etkinliği olan Kasım kolokyumları başlatılma koşulları oluşturuldu. Her yıl Kolokyumu yapmak ve Türkiye’nin her yerinden insanları buluşmaya davet etmek, hatta mümkün olduğunca da bu toplantılara ülke dışından davetle yapmak hedeflendi. 20 yıl kadar ekonomik olarak güç koşullarda, maddi manevi ve her birimizin kişisel fedakârlıklarıyla Kolokyum düzenlemelerini belli bir aşamaya getirmiş olduk. Kolokyumlarının sonuçlarını da bir şekilde yayınlamak ve hizmete sunmak noktasına geldik. Dünya Şehircilik Günü Anmaları ülkede büyük ilgi topladı, mayalandı. Herkes 8 Kasım tarihini bekler oldu. 8 Kasım’da eylemleri sadece bir gün değil 2 – 3 güne yaydık. Etkinlik o yıl hangi kentte ise, o kentteki üniversitelerin olanaklarından yararlanıldı. Böylece 20 yıl boyunca çok değişik konularda, planlama, şehircilik konuları çerçevesinde mesleğin tartışılması mümkün oldu. Benim eğitim aldığım, Fransa’da mimarların ve Şehir Plancıları Odası’nın karşılığı olan kurumların organizasyonlarıyla ilişki içinde, onları da takip ederek; Ankara’da, Ankara Üniversitesi’nin işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz 18. Toplantıda, şehircilik mesleğinin niteliklerini tartıştık. O birikimlerin hepsi yayına dönüştü. Kasım Kolokyumları herkesin heyecanla beklediği, özellikle genç akademisyenlerin bildiri sunarak referans elde etme fırsatlarının da bulunduğu etkinlikler haline geldi. Ancak 20. yılına geldiğinde, etraftaki duyumlardan, DŞG Anma ve etkinliklerinin Mimar Sinan Üniversitesi’nde yapılmasından rahatsızlık duyulmaya başlandığını da hissetmeye başladık. Bu dönemde ben, Daimi üye olarak icraattan sorumlu Genel Sekreterken, ikinci Başkan Daimi Üye Mehmet Ali Beyin vefatı üzerine, onun yerine İkinci Başkan olarak görev aldım Bu dönemde, ilk anmadan itibaren 20 yıl sonra, “şehircilik herkes içindir, sadece bir kurumun değil” diyerek, Hizmet Platformunun Şehir Plancıları Odası’na nakledilmesini Kemal Ahmet Aru Hocaya önerdim. Önerimi uygun bulmasıyla da bir protokol ile 1996 yılında 5.Kongre döneminde, “Dünya Şehircilik Günü Anma ve Kolokyumlarının bir sonraki durağı artık Şehir Plancıları Odası olsun” dedik ve böylece hizmet devrini güzel bir merasimle sağlamış olduk.
SPO . bülteni . istanbul sube Kolokyumun Oda’ya devrinden sonra, etkinlikte değişim oldu mu? Hizmet platformunun devrinden sonra yapılan tüm organizasyonlarda “Dünya Şehircilik Günü Daimi Komitesi”nin değişmezliği ilkesi vardı. Hizmet Platformunun naklinden sonra da Kemal Ahmet Bey ile ben hala Daimi Komitenin üyeleriydik. Hizmet Platformu ŞPO’ya geçtikten birkaç yıl sonra, Oda ile bağlantımız kesildi. Oda bağlantı kurmadan Anma ve etkinliklerin organizasyon işini yürüttü. Doğrusu biz biraz dışlandığımızı düşünmedik değil. Şu an Komitenin hayatta kalan tek Daimi üyesi benim ve hala temsilcisiyim. Sizin gelip benimle görüşme yapmanız dışında benimle ilişki kurulmadığı gibi tecrübemi aktarmamı isteyen kimse de olmadı. Hatta sizin bu röportaj için gelmenizi de önce şaşırarak karşıladığımı belirtmek isterim. Ama bu sözler eleştiriden çok, bir durum belirleme olarak anlaşılmalı. Şunu da belirtmek gerekir ki, Dünya Şehircilik Günü, ŞPO’da da 20. Yılından beri her yıl belirli temalar belirlenerek başarıyla yapılmaya devam ediliyor. Buradaki başarı yadsınamaz. Etkinliğin sürdürülebilir olması için olanakların olması lazımdı. Bizim üniversitelerle birlikte sağlamaya çalıştığımız olanakları, artık Oda kendi bünyesinde sağlıyor. Her yıl, tema belirlemek, konuşmacıları davet etmek, onlara bir yılın muhasebesini yaptırmak, dolayısıyla onlardan sonuç çıkartmak, bu birikimleri eğitimde kullanmak, yayına dönüştürmek çok değerli bir iş. İlk 20 yıl içinde organizasyon bakımından bir şeyin daha olması gerekmişti. Bu eksiklik, uluslararası toplantılara katıldığımda tanık olduğum ‘Genç Plancılar Panelleri’ idi. Özenerek; “acaba biz şehircilik öğrencileri ile birlikte, şehirciliğe ilgi duyan, sosyoloji, tarih, coğrafya alanlarında öğrencilerin de gelebileceği geniş kapsamlı bir öğrenciler arası şehircilik yarışması yapabilir miyiz?” diye düşündük. Böylece şehircilik öğrencileri arasında ilk yarışma düzenlendi. Şu anda da devam ettiğini görüyorum. Ama demin açıkladığım geniş çerçevede değil. Bu yarışma ile kolokyumda da gençleri de onore etme fırsatımız oldu. Kısacası sorunun yanıtı olarak diyorum ki, etkinliklerde önemli bir değişiklik olmadı, gelenek devam etti. Bunu da sevindirici buluyorum.
“Şehircilik her şeyden önce, bir kültür meselesidir.” Planlama disiplinini mesleki açıdan, dünden bugüne nasıl değerlendiriyorsunuz? DŞG etkinliklerinin başlamasından uzun zaman sonra Türkiye’de, Dünya Şehircilik Günü Kolokyumları’nda ulusal platformlarda, şehir planlama konularının, planlama mesleği ve plancı kimliği tartışmalarının sonucu olarak, planlamanın yeniden tanımlaması gerektiği ortaya kondu. Dolayısıyla, ortaya çıkan sonuçlara göre; Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda gerçekten planlamanın yetersiz olduğu görüldü. Ülkede yasal düzenlemelerle getirilen esaslar, mevcut imar yasası, yönetmeliklerle planlama sürecinin yönlendirilmesinde bütünleşme, çağdaşlaşma ve toplumsallaştırma gibi akılcılıklı kavramların eksik kaldığı ortaya çıktı. İmar kanunlarının çağdaş yaklaşımlı düzenlemelerden yoksun olduğu ve özdenetim mekanizmalarının bulunmadığı, planlamada etkinlik sağlanamadığı, topluma planlama güvencesinin verilemediği görüldü. Planlama mesleğinin planlamayı etkileme
SPO . bülteni . istanbul sube
gücünün zayıf kaldığını tespit etmişiz ve bunları tartışmaların sonucu olarak ortaya konmuş oldu. Şehirciliğin profesyonel faaliyet alanının oluşmadığı da böylece belirlenmiş oldu. Kent plancılarının, çoğu zaman politikacıların kararlarını uygulamaya geçirmek durumunda kaldığını ve sorunun sadece planlama ve plancının eksik tanımlanmasından kaynaklanmadığını; uygulamacılar ve halkın da bu konuda bilinçsiz olduğunu, 18. Dünya Şehircilik Günü Anma programı içinde Kolokyum toplantısında ortaya koyduk. Şehircilik her şeyden önce, aynı zamanda bir kültür meselesidir. Bu kültürün üst kademelerde oluşması sorunu çözmez, halkın bünyesinde de olması gerekir. Halkın bilinçlenmesi gerekiyor ki şehirciliğe ilişkin, bazı şeylerin hakkı olduğunu bilebilsin, peşinden gidebilsin ve eleştirebilsin. Bu bakımdan, toplumda kavram ve tespitlerin de aşağı yukarı bu dediğim çerçevede halka yansıtılması, yani genel bilinçlendirmenin yapılması gerektiği noktasına gelindiğini söyleyebilirim. DŞG etkinliklerinin bunun oluşmasında önemli bir payı olduğu kabul edilmelidir. Toplumda plan ve planlı yaşam görüşünün güvence altına alınmasını ve toplumsal görüşün belirlenmesi gerektiğini Kolokyum toplantılarında saptanmıştır. Burada temel yanlışlığın, ülkede kaynakları korumayı garanti edecek ne yeni bir anlayışın, ne yasal düzenlemelerin yapılamamış olmasıdır. Kısır döngü içerisinde, ülkede Şehircilik Bakanlığı kurulması beklentisinin üzerinde hiçbir şeyin yürümediği ve şehircilik yasasına kavuşmayı hayal ettiğimiz halde, maalesef bunun da gerçekleşmediği, devletin şehirciliğe ve planlamaya bakışının netleşmediği, yine 18. Dünya Şehircilik Kolokyumu toplantılarında tespit edilmiştir. Bu koşullarda, ülkede şehircilik mesleğinin uygulamasında bir başarı beklemenin olanaksız olduğu, başarının ancak gerekli koşullarda, mevzuat ve örgütlenmenin doğmasına bağlı kaldığı ve bunun da devletin politikası olduğunu yine saptanmıştır.
10 SPO . bülteni . istanbul sube O zaman, planlama sistemi içerisinde henüz sorumluluk alanları belirlenmemiş, netleşmemiş durumdaki ülkede planlamanın boyut zenginliğinin kazanılmadığını da görmüşüz. Örgütsel eşgüdümün olmadığını, üstelik ülkede ortak mekan tanımının yapılamadığı, zengin içerikli boyutlarıyla bir yasaya erişilemediği, planlamada dil birliğinin sağlanamadığı, değişik kaynaklardan doğan bilgi birikimlerinin de yapılanmadığını da açıklamışız. Uygulamada karar verme süreçlerinin geri beslemesinin olmadığı, bilgi teknolojileri yerleşmediği için de uygulama sonuçlarının çok başarılı olmadığı gibi bir sonuca gelmişiz. Bu durumda ülkemizde de, dünyada olduğu gibi, ülke şehirciliğine uygun planlama sisteminin kurulması, şehircilik ve şehircilik mesleğinin yeniden ve ülkeye özgü koşullarda tanımlanmasını; Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda, fizik düzenleme ağırlıklı planlama anlayışından vazgeçilmesini, ülke topraklarının tümünün değerlendirilebileceği ve belki de yeniden fethedilebileceği planlama anlayışına ve sistemine gelinmesi gerektiğini adeta haykırmışız. DŞG etkinliği olarak Kolokyumlarda çok önemli sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçlara bakıldığında önemli mesajlar da ortaya çıkmıştır. Örneğin; Kentsel politikalar üretilmesi, kazanılması gereken başka birtakım değerler etrafında toplanılarak bir ulusal strüktür oluşturulması ve eylem alanı yaratılmasını anlatmışız. Mesleki uygulama alanları tartışmalarına da son verilmesinin gerekli olduğunu belirtilmiş. Yani eskiden Kent Planlama eğitimi olmadığı zamanlarda, mimarlar kent planları yapmışlar, ama Şehir Plancıları Odası kurulunca bu insanlar, Odanın kuruluş düzeni gereği dışlanmak durumunda kalmışlar. Çok uzun süre bu konularda büyük tartışmalar olmuş. Son dönemde de, kent planlama, mimarlık, kentsel tasarım ve hatta peyzaj mimarisi arasındaki kavramı paylaşmada da tartışmalar yaşanmıştır. Bunlar Batı ülkelerinde de olmuş, ama oradaki kültür bu paylaşımı ortak hale getirmiş ve bütün bunları ortak dilde programlamış ve bunu aşmışlardır. Türkiye’de artık böyle bir tartışma yok, ama o zaman böyle bir tartışma vardı.
“Sayın politikacılar, bizlere politikalar üretiniz ve sizlere kentler yaratalım” Kanımca burada şu husus da önemli. Şehircilik misyonunun sadece şehirciler için tanımlanması yeterli değil. Yaşamın organizasyonuna katılan herkesin, halkın, yöneticilerin, seçilmişlerin, meslek adamlarının ve politikacıların da bir misyona sahip olmaları gerekmektedir. Tartışmalarda bunun da altı çizilmiştir. Şayet, iyi politikalar iyi kentler yaratmaya olanak veriyorsa, o zaman neden politikacılara dönüp; “Sayın politikacılar, bizlere politikalar üretiniz ve sizlere kentler yaratalım”ı yüksek sesle söylememiz gerektiğini bir makalemde de yazmıştım. Bu açıklamalar gösteriyor ki, meslek ile ilgili gelişmelerde çok önemli aşamaları geride bıraktık. Kent planlama ile ilgili bugün var olan sistem anlayışında ve planlamanın çok disiplinli yönü sayesinde, örneğin ekonomi dalında eğitimli birisi olarak, şehircilik üst eğitimi alıp bu alanda uzmanlaşabiliyorsunuz. Ama bu arada,üÜlkemizin içine girdiği planlama yaklaşımında, planlamanın aşamalarına göre sadece fiziksel düzenleme değil, onunla birlikte sosyal, ekonomik vb. diğer alanlarda da eğitimin nasıl olması konusuna eğilmek gerekiyor. Ben aslında, şehircilik eğitiminin sadece ‘kent planlama’ bilim dalı olarak yapılmasına karşıyım. Bu eğitim aslında onu da içine alan,” şehircilik alanı” olarak
SPO . bülteni . istanbul sube
yapılmalıdır diye düşünüyorum. Şehircilik olgusuna, kent planlama ve bu eğitimi veren programların ötesinden baktığımı başta söylemem gerekirdi ve elbette o zaman, kent planlamayı da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Yani yanlış anlaşılmasın. Bu bir dışlama değildir. Tam tersine, kent planlamanın bir üst yapısını oluşturan, planlama verilerinin de etkilendiği şehircilik olgusudur. Onun için şehircilik tanımı bence çok önemli. Peki o zaman, şehircilik tanımından hareketle, ne söyleyebiliriz? Bu hususta, şu an son hazırlığını yaptığım, henüz baskıya girmemiş, editörün incelemesinde olan “İnandığım Şehircilik” adını taşıyan kitapta yaptığım “giriş” metnini paylaşmak isterim doğrusu. Yeni hazırladığım kitabın adından da anlaşılacağı gibi, bugüne kadar 50 yılı aşan süre içinde hiç değişmeyen, düşüncede inandığım ve peşinden gittiğim bir şehircilik tanımlamam var. Daha önce de 1999 yılında Bölüm yayını olarak çıkan, ülkede imar sisteminden şehircilik sistemine geçilmesi konusunda yazdığım şeyler ve Bölümün eğitim anlayışı da bu temeldedir zaten. Bu kitapta, şehircilik tanımını vermeden önce de ilgi notu olarak, Piere Merlin’in bir ifadesi olarak şunu yazdım: “Şehirciliğin tanımı kolay değildir. 20. yüzyılın başından bu yana en son verilen tanım dâhil, hiçbiri etrafında tam olarak fikir birliği olmamıştır. Ancak bu tanımlar, çok sayıda kuramın ortaya çıkmasına zemin oluşturmuş, kaynak olmuşlardır. Esas olarak şehircilik 19. yy sonuna doğru sanayi toplumunun ortaya çıkardığı bir disiplin olmuştur.” Bu açıklamadan sonra kitapta yer alan şehircilik tanımını söyleyebilirim: “Şehircilik, evrensel karakterde ve bilimsel bir evrensellik iddiası içinde, planlama kavramını da içeren, toplumun gelişmesiyle de doğrudan ilgili, düşünmeye ve eyleme dönük karakterde bir olaydır. Bu söylem içinde, şehircilik ülke koşullarında, çağdaşlaşmayı, modernleşmeyi ve ilerlemeyi getirebilecek, uygulanabilir koşullar yaratabilecek toplumsal düzen ve huzur sağlanmasından; ekonomik düzenlemelere ve fiziksel oluşumlara kadar hem mekânsal, hem mekânsal olmayan nitelikte diğer meşguliyetlerin hepsini içeren bir düşünce ve eylem biçimine dönük güçlü bir araçtır. Bu yaklaşımda bakarsak şehircilik ülke, bölge ölçeklerinde ve kentsel/kırsa gelişmelerde devletin müdahalesine önem kazandıran ussal bir şehircilik sistemi içinde, disiplinler arası nitelikten, disiplinler ötesi çizgide planlama ve sürdürülebilirlikçi, çevreselci hareketin yeni bir yorum içerisinde kavramsallaşmasından doğan nesneler, araçlar ve mekanizmalar yaratılmasıdır.” Böylece sanırım, Planlamaya nasıl baktığımı belirtmiş oluyorum. Eğitime başladığınız yıllardan bugüne, sizce planlama eğitimi nasıl değişti? Yine geniş perspektiften konuyu ele almak istiyorum. Bugün, ülkenin içine girdiği çok hızlı bir değişim ve dönüşüm var. Genel anlamda, ülkedeki bu değişim - dönüşümler ve teknolojik ilerlemeler karşısında şehirciliğimizi ilgilendiren yönleri dikkate aldığımızda bana göre şehircilik eğitiminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Yani ülkedeki hızlı dönüşümün, yaşamı altüst eden yeni yaşam biçimlerinin ortaya çıktığı, doğanın zedelendiği ve yok edildiği, fırsatların kaçırıldığı bir ortamda, bugünkü mevcut bakışla bunların önüne geçilemeyeceğini görüyoruz. Bu nedenle, ülke genelinde eğitim alanında
11
12 SPO . bülteni . istanbul sube yüksek öğrenim genelinde de bir reform yapma gereksinimi var. UNESCO’nun 21. yy’daki, eğitimle ilgili hazırladığı raporlarda, bize yön verecek önemli işaretler var. Öyle ki; dünya değişiyor, eğitim de onu izlemek zorundadır. Her yerde toplumlar, bu değişimler karşısında yeni eğitim biçimleri araştırıyor” deniyor bu raporda; ve UNESCO, eğitimi “ortak mülk” olarak görüyor. Eğitimin esas olarak sürdürülebilir gelişme hedefleriyle bütünleşmesini hedefliyor. Dolayısıyla, dünyada eğitim peyzajı değişiyor ve değişirken büyük bir değişim – dönüşüm yaşanan ülkemizdeki eğitim peyzajının da, dünyadaki gibi değişmesi, ele alınması, değiştirilmesi gerekiyor. Yine UNESCO, raporunda “Dünya’da yüksek lisans eğitimi büyük bir karşı koyuşla karşı karşıya.” deniliyor. Mesleki niteliklerin, dünyadaki kitlesel isteklere ve gereksinimlere yanıt veremediğini, vermediğini söylüyor. Demek ki, eğitimin kitlesel isteklere ve gereksinimlere yanıt vermesi gerekiyor. Bu alanda, araştırmalar için mesleki formasyonlara sırt dönmeden, toplum ve yüksek öğretim kadroları arasında “toplumsal yeni bir sözleşmenin” tanımlanması gerektiğini belirtiyor bu rapor. Bu durum kuşkusuz, üniversite modelinin geleceğini de etkiliyor. Yine bu raporda, Yükseköğretimin takdim ettiği şeyin, uluslararası kurumların farklılaşması sebebiyle değişmesi gerektiği noktasında sektör ortaklığının çoğalması gerekliliğini de belirtiliyor. Bu durumun, geleneksel üniversite kuruluşu, akademik özgürlük ve otonomi ilkelerine bakışı da değiştirdiğini de görüyoruz. Ülkemizde bir takım endişeler var özerklik konusunda; üniversitelerin araştırması konusunda, üniversitelerin dünyadaki gelişmelere koşut bir durum göstermemesi konusunda. O zaman, bu endişelerin giderilmesi için “yükseköğretimin yönetilmesi” olayının yeniden ele alınması gerekiyor. Bu aynı zamanda -yıllardan beri üzerinde durulan- YÖK sisteminin değiştirilmesi, kaldırılması vb. konularını da tekrar gündeme getiriyor, ama ben bunu UNESCO’nun diliyle söylemeye çalışıyorum. Geleneksel yapıdaki yükseköğretimin yönetilmesi olayının yeniden yönetilmesinin ele alınması artık kaçınılmaz oluyor. Dünyadaki gelişmeler böyle, eğitim ve öğretime bakış bu. O zaman ülkemiz koşullarında biz buna nasıl bakıyoruz? “Bizim Yükseköğretime bakış açımız ve ülke yönetiminin üniversitelere yansıma şekli nasıl? Bununla ilgili devletin üretim politikaları ne; uygulamaya geçirilmesi nasıl oluyor?” soruları da benim zihnimi meşgul ediyor. Madem ki böyle endişeler var; sadece yüksek öğretim konusunda cevabını aradığım şeyi ben kişisel olarak şöyle açıklıyorum: Biraz önceki sorunun yanıtını verirken de belirttiğim ve epeydir düşünce olarak dile getirdiğim gibi, “Şehircilik Eğitimi”nin üniversitelerimizde, artık Şehir ve Bölge Planlama formatının ötesinde, mutlak şekilde bir “Şehircilik Fakültesi” formatı içinde alınması gerektiğini düşünüyorum. O zaman, “Şehircilik Fakültesi”nin bünyesinde; kent planlama, kentsel sosyoloji, kentsel antropoloji, kentsel coğrafya vb., araştırma tabanına dayalı bölümlerin fakülte bünyesinde oluşturulabileceğini düşünüyorum. Bu yaklaşımda bu bilim dalları arasında -yukarıda tanımını verdiğim– Şehircilik çerçevesinde bilgi alışverişinin yapılabilmesi, araştırma bağlamında gerekli ve daha sahici ilişkilerin kurulabileceğini düşünüyorum. Ben bu düşüncelerimi, Şehircilik Fakültelerinin kurulması gerektiğini 15 yıldır söylüyorum, yazıyorum. Örneğin 2013 yılında, bir günlük gazete de yayınlanan.“Yeni Şehirciliğin İlke ve Koşulları” başlıklı yazımda da böyle açıklamalar yapmıştım. Şehircilik eğitiminin geliştirilmesi hedefinde yeni bir akademik birim olarak Fakültenin kurulmasını; bununla kalmayıp bunun dışında şehircilikle ilgili, YÖK’e bağlı evrensel statüde bir Yüksek Şehircilik Enstitüsü’nün kurulmasını da önermiştim. Çünkü yıllar önce, Turgut Özal
SPO . bülteni . istanbul sube
zamanında, Türkiye’de bilimsel araştırmaların daha iyi yapılabilmesi, olanak sağlanabilmesi ve belli bir sistem içerisinde bunun sonuçlarından yararlanılabilmesi için, iki büyük kentte; İzmir’de ve Gebze’de olmak üzere “Yüksek Teknoloji Enstitüsü” kurulmuştu. Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ülkedeki bütün üniversitelerden çeşitli bilim dallarından mezun olanların gelip, üst düzey araştırmalar yapabileceği bir kurum olması amacıyla kurulmuştu. Ama ne yazık ki; güçlü bir düşünceyle kurulmuş olan bu enstitülerin, bir süre sonra, kadrolar olarak biz hazır gücüz, neden lisans eğitimi vermiyoruz? Düşüncesiyle, statülerinin değiştirilmesi ile üniversiteden farkı kalmadığı görülmüştür. Keşke ilk tanımlandığı çerçevede kalabilseydi, yüksek düzeyde ülkedeki araştırmaların yapılması yönünde ilerleyebilseydi. Bu kaçmış fırsat elbette ama hala değerlendirilebilir. Türkiye’de Şehircilik Enstitüsü oluşturulduğunda o zaman, Türkiye’nin her ilinde yetişen lisans düzeyindeki öğrenciler, böylesine iki büyük metropolde kurulmuş “Yüksek Şehircilik Enstitüsü” bünyesinde, araştırmalarını veya Yüksek Lisans eğitimini daha anlamlı yapmış olacak. Ben, bu alanda akademik dönüşümün gerekliliğin ötesinde zorunlu olduğunu düşünüyorum. Burada şunu da anımsamadan edemiyorum. Biraz önce anlattığım, UNESCO’nun eğitime ve Yüksek Öğretime bakışına paralel olarak; Fransa’da da beş- altı yıl önce sanıyorum, UNESCO raporunda belirtilen şekilde, yüksek öğretim planı devreye sokuluyor ve koşulların gerektirdiği ölçüde bir yüksek öğretim yasası yapılıyor ve “Yüksek Öğretim ve Araştırmalar Bakanlığı” kuruluyor. Bakanlık kurulduğu zaman büyük fonlar aktarılıyor, üniversitelerdeki rekabet gücü artırılıyor; ülkede belirlenen 10 bölgede ülke genelinde var olan 85 üniversitenin değerlendirilmesi çerçevesinde eğitimin, dünyada en ileri düzeyde eğitim veren, Amerika’daki veya İngiltere’deki üniversitelerin düzeyine çıkarmak için bir çaba sarf ediliyor. Bakanlığın yapmış olduğu şey; sağlanan olanaklarla eğitimin kalitesini ve eğitimcinin araştırma gücünü artırmak için bir ortamı sağlamak oluyor; restoranda çalışan personelinden, profesörüne kadar hepsine verilmesi gereken olanaklar, koşullar sağlanıyor. Fransa’dakinden farklı olarak örneğin Amerika’da da çok önemli üniversiteler arasında köklü gelenekleri veya parasal güçleri birleştirenler görülüyor. Bu sayede güçler birleşerek hizmet vermeye çalışıyor. UNESCO eğitimi önemli bir ortak mülk olarak ve her türlü gelişimin temel taşı olarak görmesinden hareketle de; bizim de özellikle Yüksek Öğretim peyzajının değişimini, Türkiye’de de gerçekleştirmemiz kaçınılmaz oluyor.
“hayatım boyunca genç kadrolara hep inandım.” Özellikle eğitim alanına yönelen veya yönelmek isteyen genç plancılara önerileriniz nelerdir? Biraz önce sözünü ettiğim, yayınlanmak üzere olan kitabımda bir “ithaf” kısmı var. Orada bu çalışmayı, 1930’dan bu yana şehircilik kavramının, anlamının yer etmesi, düşünce ve fikri yerleşmesi ve gelişmesinde öncülük eden, önemli rol oynamış ve şehircilik kültürünün geliştirilmesinde katkı sağlamış insanlara ve aynı zamanda yetiştirmekte olan genç şehircilere de ithaf ediyorum” diyorum. Bu şu demek oluyor; hayatım boyunca genç kadrolara hep inandım, geleceğin onlara ait olduğunu her zaman idrak ve ifade ettim; burada da, bizim bu görüşmede üzerine durduğumuz konularda; geleceğin, yani insanların yaşayacağı ortamların düzenlenmesinde, o insanlara yaşam zevkini aşılayacak
13
14 SPO . bülteni . istanbul sube çarelerin ve yöntemlerin bulunmasında, idealist gençlerin bulunacağını unutmadım. Dolayısıyla, şehircilik eğitimine yönelecek gençlere şunları söylemek istiyorum: Kent planlama formasyonu üzerinden şehirciliğin diğer ilgi alanlarına yöneliş sağlayan yüksek lisans programlarına girin, orada eğitime katılın, şehirciliğin çok disiplinli ve hatta disiplinler ötesi konularında araştırmalarının içinde olun diyorum. Kent planlamayı sadece mesleki çerçevede bırakmamalarını öneriyorum. Çünkü ülkemizde de, dünyada olduğu gibi, derin değişimler/ dönüşümler perspektifinde sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşturulması için arayışlara gereksinim duyuluyor. Bu açıklamamla, eğitim alanına yönelen veya yönelecek olan gençlerin, genellikle şehirciliğe alan oluşturan disiplinler ile ilgili araştırmaların içinde olmalarını, onlara yönelmelerini öneriyorum. Böylece değişimin mantığını, çevresel konularda kullanılacak gözlemlerde bulunmalarını, planlamanın gelişen olaylar karşısında sentez yapma yeteneğini kazanmalarını ve stratejiler ortaya koyabilmelerini; özetle daha mutlu insan yaşamının sağlanması ve insanların daha huzurlu, adaletli ve yaşam sevinci bulabilecekleri kentlerin yaratılması ve yönetilmesine katkı yapacak arayışların içerisinde olmalarını öneriyorum. Benim gençlere söyleyeceğim şey bu. İsteyen elbette ki mesleki kazanım sağladığı seviyede olayı bırakır; dolayısıyla da o çerçevede uygulamanın ve araştırmanın içinde olabilir. Son kitabınız olan, henüz editör aşamasında olduğunu belirttiğiniz Şehircilik”ten bahsetmek ister misiniz?
“İnandığım
Bu kitap benim uzun zamana yayılan, şehirciliğe ilişkin tüm çabalarımın artık çok ergin bir yaşta, yaptıklarımla, yazdıklarımla tarihe not düşmek istediğim bir kitap oldu. Yaşadığım, tanıklık ettiğim dönemlere ait belli ölçüde belge oluşturmak amacı da var bu kitabın.2000’den itibaren, özellikle bugünkü iktidarın sürekli görevde olduğu süre içindeki tüm şehircilik uygulamalarını objektif olarak değerlendirmek istedim. Başka bir ifadeyle bu kitabın, uzun zamana yayılan akademik faaliyetlerim çerçevesinde şehircilikte alan oluşturma çabalarımın doğal sonucu olarak ortaya çıktığını da söyleyebilirim. Kitapta, son dönemde ülkede olagelen şehircilikle ilgili gelişmeleri, genel çerçevede inceleyerek sentetik bir yaklaşımla sonuçlar çıkartmaya çalıştım. Ülkedeki gelişmeleri şehircilikte yeni açılımlar bağlamında inceledim. Bu yeni farklı dönemin Türk şehirciliğine ne getirdiğini görmek, göstermek istedim. Birinci Bölümde, yakın dönem şehirciliğimiz üzerine sentetik yaklaşımla değerlendirmeler yer alırken, İkinci ve üçüncü Bölümlerde 2000–2016 arasında Şehircilik ve Kentsel Tasarım üzerine yazdığım makaleler, yaptığım konuşma metinleri yer alıyor. Kitabın başlığı; “İnandığım Şehircilik: Yakın Dönemde Şehirciliğimiz Üzerinde Bir Değerlendirme, Şehircilik ve Kentsel Tasarım Üzerine Yazılar”. Kitap, bir döneme bakışın kaynağı olarak ta nitelenebilir. Kitapta sonuç gibi beliren ifadeyi de, sözlerimi bitirirken bir slogan olarak burada da belirtmek istiyorum:
“Toplumumuzda daha çok şehircilik, daha çok mimarlık, daha çok demokrasi kuralları olmalı; daha etkin sahiplenme duygusu yaratılmalıdır.”
SPO . bülteni . istanbul sube
11. İSTANBUL BULUŞMALARI DANIŞMA KURULU TOPLANTISI 11. İstanbul Buluşmaları Danışma Kurulu Toplantısı 14 Ekim 2016 Cuma günü saat 17.00’da Şubemizde gerçekleşti. Toplantı, İstanbul Buluşmaları etkinliğinin, İstanbul’da bulunan üç üniversitenin Şehir ve Bölge Planlama Bölümleri ve TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ortaklığında gerçekleştirildiğinin ve Danışma Kurulu toplantıları ile içeriğinin daha da zenginleştiğinin belirtildiği konuşmalar ile başladı. Toplantı kapsamında, Danışma Kurulu öncesinde yapılan, üyelerimizce doldurulan kısa anketin sonuçları paylaşıldı. Ankette bulunan ilk soru olan “2017 yılı Nisan ayında yapılması planlanan 11. İstanbul Buluşmaları etkinliğinin hafta içi mi yoksa hafta sonu mu düzenlenmesini tercih edersiniz?” sorusuna cevaben anketi dolduran 60 kişinin %65’inin hafta sonu, %35’inin hafta içi cevabı verdiği belirtildi. İkinci soru olan “11. İstanbul Buluşmaları teması için öneride bulunur musunuz?” sorusuna cevaben verilen cevapların genellikle Mega Projeler, Kent ve Demokrasi, OHAL, Afet, İstanbul ÇDP Revizyonu konularında yoğunlaştığı belirtildi. Anket sonuçlarının paylaşılmasının ardından önceki senelerdeki İstanbul Buluşmaları etkinliklerindeki temaların özetlendiği, hatırlatıcı bilgiler aktarıldı. Önceki senelerde sırasıyla; • • • • • • • • • •
2007: İstanbul’da Büyük Projeler 2008: Belirsizlik Ortamı’nda İstanbul 2009: Kriz ve İstanbul 2010: İstanbul Kültür Başkenti 2011: Planlama ve Siyaset 2012: Afet ve dönüşüm kıskacında İstanbul ve Planlama 2013: Altüst İstanbul 2014: Bizim İstanbul 2015: 2000’li Yıllarda İstanbul’da Birlikte Yaşam 2016: İstanbul’u Paylaşmak
Bahsedilen anket sonuçları ve önceki temalar ışığında, 11. İstanbul Buluşmaları etkinliği için bu seneki tema önerileri değerlendirildi.
15
16 SPO . bülteni . istanbul sube
KAMULAŞTIRMA BİLİRKİŞİLİĞİ EĞİTİMİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ Odamızca her yıl düzenli olarak; kamulaştırma davalarında bilirkişi olmak, kamulaştırma mevzuatı ve temel eğitim konularında eğitime katılmak isteyen üyelerimizin başvuruları doğrultusunda gerçekleştirilen Kamulaştırma Bilirkişiliği Eğitimi, 8-9 Ekim tarihlerinde, Şubemizde gerçekleştirildi. Eğitimin 1. Günü, Akif Burak Atlar’ın “TMMOB ve Oda Mevzuatı ile Bilirkişilik İlkeleri” başlıklı sunumuyla başladı. Ardından Av. Koray Cengiz tarafından “Hukuksal Çerçeve” ve “Bilirkişilik Mevzuatı”; Erhan Demirdizen tarafından “TMMOB Şehir Plancıları Odası’na Özel Eğitim Programı” ve “Bilirkişilik Raporlarının Hazırlanması” konulu sunumlar yapıldı. Eğitimin 2. Gününde, Nur Özgül Eruzel tarafından “Taşınmaz Değerleri ve Esasları” anlatıldı. Gün sonunda yapılan sınav ile birlikte eğitim sona erdi. *2011 yılında Kamulaştırma Bilirkişilik Eğitimini başarıyla tamamlayarak sertifika (yetki belgesi) alan üyelerimizin “Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacak Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Nitelikleri, Belgelendirilmesi ve Çalışma Koşullarına İlişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliği”nin 11. Maddesi ve Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik”in 13. Maddesi gereği sertifikalarının (yetki belgesinin) 5 yıllık geçerlilik süresinin 2016 yılı sonu itibariyle tamamlanması nedeniyle; 2017 yılı listelerinde yer almak isteyenlerin yeniden eğitime katılmaları gerekmektedir.
SPO . bülteni . istanbul sube
SERBEST ŞEHİR PLANCILARI KOMİSYONU TOPLANTISI Serbest Şehir Plancıları Komisyonu Toplantısı, 11 Ekim 2016 tarihinde Şubemizde gerçekleştirildi. Üyelerimizin ve mesleğimizin gereksinimleri doğrultusunda Odamız ile serbest şehircilerin işbirliğinin artırılması, iletişim ve katılımın güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen toplantıda mesleğe ilişkin sorunlar ve hedefler değerlendirildi. Toplantı kapsamında, Mesleki Denetim Uygulaması’na ilişkin mahkeme kararı ve güncel durum paylaşıldı, onay kurumlarına konuya ilişkin bilgilendirme yazısı yazma İmar Planı Yapımı Yeterlilik Belgesi Yönetmeliği ve İBB Ücret Tarifesi uygulaması değerlendirilerek konuya yönelik çözüm önerileri tartışıldı. İBB Ücret Tarifesi ile ilgili, Serbest Şehircilik Bürolarının görüşüne göre yasal işlem başlatılmasına karar verildi. Ücretli çalışan meslektaşlarımız için TMMOB’un belirlediği Brüt Ücret Tarifesi ve konu ile ilgili yaptırımlar hatırlatıldı. Staj döneminde stajyerlerin mesleki açıdan gelişimini artıracak öneriler değerlendirildi.
Toplantıya katılan üyelerimizden, Meclis Gündemlerinin oda tarafından takibi, katılımı ve ihalelerin Oda tarafından duyurulması yönünde öneriler geldi. Gelecek etkinlik programının katılımcılarla paylaşılmasının ardından toplantı sona erdi.
17
18 SPO . bülteni . istanbul sube
GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN ŞEHİR PLANCILARI KOMİSYONU TOPLANTISI Gayrimenkul sektöründe çalışan meslektaşlarımızla Odamız arasındaki iletişimi güçlendirmek ve Şubemiz bünyesinde kurulacak olan çalışma komisyonu hakkında bu sektörde çalışan meslektaşlarımızın görüş ve önerilerini almak üzere 12 Ekim Çarşamba günü, Şubemizde bir tanışma toplantısı düzenlendi.
ÖĞRENCİ KOMİSYONU TOPLANTISI TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Öğrenci Komisyonu, 20 Ekim Perşembe günü Şubemizde toplantı gerçekleştirdi. Toplantı kapsamında, bu yıl “Şehircilik ve Eğitimi” temasıyla 40.sı düzenlenen Şehircilik Kolokyumu; 6 Kasım günü gerçekleştirilecek olan Öğrenci Kurultayı ve öncesinde yapılacak Öğrenci Çalıştayı için yapılacaklar değerlendirildi. Dönem içi etkinlik programı hazırlanmasına yönelik çalışmaların ardından toplantı sona erdi.
SPO . bülteni . istanbul sube
KOCAELİ VE SAKARYA İLLERİ TEMSİLCİ ATALAMALARI YAPILDI Oda etkinliklerinin ülke genelinde yaygın olarak sürdürülmesi, üyeler ve yerel kuruluşlarla Oda arasında karşılıklı etkin iletişimin sağlanması amacı ile yapılan; Odamız 29. Dönem il temsilciliklerinin belirlenmesi kapsamında, Şubemiz faaliyet alanı içerisinde yer alan Kocaeli ve Sakarya İl Temsilciliği seçimi 15 Ekim Cumartesi günü gerçekleştirildi. Odamız İl Temsilcilikleri Yönetmeliği’ne göre Şubemize bağlı Kocaeli ve Sakarya illerinde 29. Dönem temsilci, temsilci yardımcıları ve mesleki denetim görevlilerinin atamaları TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu’nun 18.10.2016 tarihli toplantısında yapılmış olup liste aşağıda yer almaktadır. Yeni dönemde görev alan meslektaşlarımızı tebrik eder, başarılar dileriz. Kocaeli: Temsilci: Rahmi Erdal TÜMPALAY Temsilci Yardımcıları: Ömer Tarık DUMAN, Ömer SOYDAL, Arzu YİĞİT, Cüneyt ÇETİNTAŞ Mesleki Denetim Görevlisi: Sümeyye SÜMBÜL Sakarya: Temsilci: Oya ARAPOĞLU Temsilci Yardımcıları: Selma CİVCİOĞLU, Melike KARA
Kocaeli Temsilcilik Seçimi, TMMOB Mimarlar Odası Kocaeli Şubesi
Sakarya Temsilcilik Seçimi, Ofis Sanat Merkezi
19
20 SPO . bülteni . istanbul sube
KAHVALTILI ÜYE BULUŞMASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ 23 Ekim Pazar günü TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Kahvaltılı Üye Buluşması düzenlendi. Maçka, Fua Cafe/Restaurant’da saat 10.30’de başlayan buluşma etkinliğimize meslektaşlarımız, aileleri ile birlikte katılım gösterdi.
SPO . bülteni . istanbul sube
TUPOB ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJE YARIŞMASI SONUÇLANDI Toplam 20 projenin katıldığı TUPOB Şehir ve Bölge Planlama Öğrencileri Bitirme Projesi Yarışması sonuçlandı. 26.10.2016 tarihinde Şubemizde gerçekleştirilen juri değerlendirmesi “özgün katkı, iç tutarlılık, kavramsallaştırma, yaratıcı çözüm/öneri ve görsel sunum” ölçütlerine göre yapılmıştır.
Değerlendirmenin sonucunda ; 66342 rumuzlu proje sahibi Cansın Selin Özen (İYTE) birincilik ödülü, 13809 rumuzlu proje sahibi Ecem Kutlay (ODTÜ) ikincilik ödülü, 10206 rumuzlu proje sahibi Çiğdem Horoz (DEÜ) üçüncülük ödülü, 82860 rumuzlu proje sahibi Fatma Tekin (DEÜ) mansiyon ödülü, almasına karar verilmiştir. Ödül alan projelere buradan ulaşabilirsiniz.
21
22 SPO . bülteni . istanbul sube
BELGRAD ORMANI SU BENTLERİ GEZİSİ TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve Kuzey Ormanları Derneği işbirliğiyle 30 Ekim Pazar günü, Araştırmacı Hüseyin Irmak rehberliğinde Belgrad Ormanı Su Bentleri Gezisi düzenlendi. Güzergahı Topuzlu Bendi’nde başlayan ve Neşet Suyu, Büyük Bent, Kirazlı Bent, Başhavuz’da devam eden gezi, Mağlova Kemeri’nde sona erdi.
Topuzlu Bent
SPO . bülteni . istanbul sube
Sultan Mahmud Bendi
Kırık Kemer
Mağlova Kemeri
23
24 SPO . bülteni . istanbul sube
KUMBURGAZ TEM BAĞLANTI YOLU DOĞUSU VE KARTALTEPE REVİZYON NAZIM İMAR PLANI GÜZELCE ETABI’NA ŞUBEMİZCE İTİRAZ EDİLDİ 1/5000 ölçekli Büyükçekmece İlçesi Kumburgaz TEM Bağlantı Yolu Doğusu ve Kartaltepe Revizyon Nazım İmar Planı Güzelce Etabı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce 07.09.201606.10.2016 tarihleri arasında askıya çıkarılmış olup, 06.10.2016 tarihinde Şubemizce itiraza konu edilmiştir. Planın revizyon gerekçelerinde, bölgenin karakteristik yapısı, 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları belirtilmiş ve 10.12.2012 tt’li 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve meri 1/1000 Ölçekli İmar Planları doğrultusunda revize edildiği ifade edilmiştir. Oysa plan incelendiğinde, üst ölçekli planlara uygun olarak hazırlanmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu plan üst ölçekli planlara aykırı olarak nüfus yoğunluk artışı getirmektedir. Planda bölgenin hali hazır durumunun dikkate alındığı ifade edilmesine rağmen nüfus yoğunluğu olmayan, yapılaşma oranının düşük olduğu bölgede planla nüfus yoğunluğu yaratılmaktadır. Planla mutlak tarım arazileri üzerine baskı yaratılmakta, nüfus yoğunluğu artırılarak tarımsal alanların kullanılması ve korunması da imkânsız hale getirilmektedir. Söz konusu imar planı ile, tarımsal nitelikli alanlara yakın olan ve fiilen boş olan ve halen tarımsal faaliyet yapılan alanlar, yaratılan yoğunluk ile yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bahsedilen hususlar çerçevesinde; kamu yararı, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve imar mevzuatına aykırı olarak hazırlanan, 1/5000 ölçekli Büyükçekmece İlçesi Kumburgaz TEM Bağlantı Yolu Doğusu ve Kartaltepe Revizyon Nazım İmar Planı Güzelce Etabı, Şubemizce itiraza konu edilmiştir.
SPO . bülteni . istanbul sube
BEŞİKTAŞ, MECİDİYE MAHALLESİ’NDE İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ YARGIYA TAŞINDI İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanarak 15.07.2016 - 15.08.2016 tarihleri arasında askıya çıkarılan; İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Mecidiye Mah., 42 pafta, 637 ada 150,151,197,198,199 parseller ve tescil harici alana ilişkin Nazım İmar Planı Değişikliği, 14.10.2016 tarihinde Şubemizce yargıya taşındı. Dava konusu nazım imar planı değişikliği ile 16.07.2005 onanlı 1/5000 ölçekli Beşiktaş Dikilitaş – Balmumcu Nazım İmar Planı’nda Katlı Otopark Alanı olarak belirlenmiş alan iptal edilmiş, Park Alanı küçültülerek Ticaret + Hizmet Alanı olan fonksiyon Turizm Alanına dönüştürülmüştür. Meri imar planı ve mevcut yapılaşma incelendiğinde genel yapı düzeninin 5 kat olduğu görülmektedir. 40 metre olarak belirlenen yapı yüksekliği mevcut yapılı çevre ile uyumsuz olacağı gibi emsal teşkil edici ayrıcalıklı bir hak tanımaktadır. Planlamanın eşitlik ilkesine aykırı dava konusu nazım imar planı değişikliği yükseklik kararı, aynı zamanda jeolojik açıdan söz konusu bölge için getirilmiş olan kat sınırlamasını aşmaktadır. Söz konusu nazım imar planı, 2011 yılı sonrasında taşınmazlara edinen şahısların yapılaşma alanı miktar ve büyüklüğünü artırma amacı ile hazırlanmıştır. Plan değişikliği; plan bütünlüğünü bozucu, birlikte inşaat alanı ve hareketli nüfus yoğunluğunu arttırıcı, Boğaziçi Silüetini olumsuz etkileyici nitelikte olup kamu yararına, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve imar mevzuatına aykırıdır. Yukarıdaki hususlar çerçevesinde, İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Mecidiye Mah., 42 pafta, 637 ada 150,151,197,198,199 parseller ve tescil harici alana ilişkin Nazım İmar Planı Değişikliği; 3194 sayılı İmar Kanunu ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği, kamu yararı, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı hükümler içermesi nedeniyle, öncelikle yürütmesinin durdurulması ve takiben iptali talebiyle Şubemizce dava konusu edildi.
25
26 SPO . bülteni . istanbul sube
ZEYTİNBURNU, NAKLİYECİLER SİTESİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ YARGIYA TAŞINDI İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, Seyitnizam Mahallesi, Nakliyeciler Sitesi Nazım İmar Planı Değişikliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 29.07.2016-29.08.2016 tarihleri arasında askıya çıkarıldı. Plan değişikliği, 25.10.2016 tarihinde Şubemizce yargıya taşındı. Dava konusu nazım imar planı değişikliği kapsamındaki alan, Zeytinburnu ilçesi sınırları içinde, E-5 Karayoluna cepheli konumdadır. Söz konusu imar planı değişikliğiyle Açık Otopark, Kültürel Tesis, Yönetim Alanı gibi teknik ve sosyal donatı alanları kaldırılmış, Ticaret Alanı ve Yönetim Merkezi’nin bulunduğu bir kısım alanın Park ve Zemin Altı Otopark olması öngörülmüş, Kültürel Tesis ve Yönetim Merkezi altyapılarının eşdeğeri sağlanamamıştır. Böylece toplamda donatı alanları azaltılmış, mer’i 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında teklife konu alanda yer alan Ticaret Alanında ve diğer fonksiyonlar içerisinde Konut kullanımı bulunmadığından teklif plan ile getirilmesi öngörülen Konut ve Rezidans kullanımları ile nüfus yoğunluğu arttırılmıştır. Arttırılan nüfus yoğunluğunun ihtiyacı olan donatı alanlarının karşılanması öngörülmediğinden, davaya konu plan değişikliği nüfus-donatı dengesini bozucu niteliktedir. Dava konusu nazım imar planı değişikliği bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanmamakta, ayrıcalıklı ve emsal teşkil edici haklar tanımlamakta olup kamu yararına, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve imar mevzuatına aykırıdır. Plan değişikliğin gerekçesi alan mevcut olan nakliyeciler sitesinin taşınması olarak görülmektedir. Ancak bu alanda meri nazım imar planıyla belirlenmiş ticari fonksiyonunun yapılaşma koşulları ile devam edemeyeceğini gösterir bilimsel, nesnel ve teknik gerekçeler sunulmamıştır. Öte yandan dava konusu nazım imar planı değişikliği kapsamındaki bölgede, konut alanı ihtiyacı bulunduğuna yönelik bir çalışmanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava nazım imar planı değişikliği, imar mevzuatı ile belirlenmiş olan nazım imar planı tanımına uygun olarak hazırlanmamakla birlikte, belirlenen yapılaşma koşulları ile ayrıcalıklı haklar tanınmış olup eşitlik ve hakçalık ilkelerine aykırıdır. Yukarıdaki hususlar çerçevesinde; İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, Seyitnizam Mahallesi, Nakliyeciler Sitesi Nazım İmar Planı Değişikliği, 3194 sayılı İmar Kanunu ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği, kamu yararı, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı hükümler içermesi nedeniyle; yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle, Şubemizce yargıya taşındı.
SPO . bülteni . istanbul sube
8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ 8. TÜRKİYE ŞEHİRCİLİK KONGRESİ’NİN PROGRAMI BELİRLENDİ Her yıl 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen Dünya Şehircilik Günü Kolokyumunun bu yıl 40.sı aynı zamanda 8. Türkiye Şehircilik Kongresi olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenecektir. Odamız Ankara Şubesi sekretaryasında 7-8-9 Kasım 2016 tarihlerinde, ODTÜ-Mimarlık Fakültesi`nde gerçekleştirilecek olan Kongrenin ana teması “Şehircilik ve Eğitimi” olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu kongre programı dahilinde, 6 Kasım 2016 tarihinde tüm şehir ve bölge planlama bölümlerinde eğitim gören öğrencilerin katılacağı “Şehir Plancıları Odası 2. Öğrenci Kurultayı” da yapılacaktır. Kongre programına buradan ulaşabilirsiniz.
27
28 SPO . bülteni . istanbul sube
NETCAD KAMPÜS EĞİTİM PROGRAMI 25-26-27 KASIM 2016 Netcad GIS Tabanlı Kent Planlama Uygulamaları ve Kent Bilgi Sistemleri Projelendirme Eğitimi 25-26-27 Kasım 2016 tarihlerinde Şubemizde gerçekleştirilecektir. Eğitimin detaylı içeriğine buradan ulaşabilir, kayıt işlemleri için Şubemizle iletişime geçebilirsiniz. Eğitim Ana Başlıkları: · “Kent Planlama” ve “Kent Bilgi Sistemleri” projelerinin gerektirdiği temel harita ve projeksiyon bilgi ve Coğrafi Bilgi Sistemi- GIS yapısında proje üretim süreçleri · Planlama alanına ilişkin ver üretimi, vektör ve raster verilerin bütünleşik olarak kullanılması · Arazi modelinin 2 ve 3 boyutlu oluşturulması · “Analiz” ve “Sentez” haritalarının GIS yapısında oluşturulması ve birbiri ile değerlendirilerek kent fonksiyonları için en uygun alanların mevzuatların gerektirdiği standartlarda oluşturulması, · Tüm analizlere, sentezlere ve planlara ilişkin tematik haritalama, sorgulama, raporlama, web ve pafta bazında çıktıların oluşturulması, · Kent karakter tabloların, alan dağılımları ve nüfus hesaplarının yapılması ve raporlamaları, · 3194 Sayılı İmar Kanunu’na uygun imar planlarının oluşturulması ve mevzuata uygun yapıda paftalanması, · Gerçek Kent Bilgi Sistemi projelerin web üzerinden yönetilmesi, · Projelerin 3 boyutlu olarak modellenmesi ve sunumu · Projelerin Google Earth’e aktarımı Başvuru ve Ücretlendirme: TMMOB Şehir Plancıları Odası üyesi (Çalışan) katılımcılar için: 500 TL TMMOB Şehir Plancıları Odası üyesi (İşsiz veya öğrenci) katılımcılar için: 300 TL TMMOB Şehir Plancıları Odası üyesi olmayan katılımcılar için: 750 TL Ödeme Bilgileri; Garanti Bankası Ümitköy Şubesi IBAN: TR31 0006 2000 4830 0006 2962 49 Eğitim Kodu: nk719 Alıcı: Netcad Yazılım A.Ş. Son Ödeme Tarihi: 11 Kasım 2016
SPO . bülteni . istanbul sube
YENİ ÜYELERİMİZ Geçtiğimiz ay içerisinde Şubemize üye olmak için başvuran meslektaşlarımız; Mehmet Emin Çakır Bozok Üniversitesi, 2016 Emine İlay Kadakal İstanbul Teknik Üniversitesi, 2016 Nur Şentürk İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, 2015 Münir Berkmen Marmaralı Yıldız Teknik Üniversitesi, 2013 Vildan Karakaş Erciyes Üniversitesi, 2014 Ayça Saygılı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, 2016 Elif Özışık Süleyman Demirel Üniversitesi, 2014 Tunahan Tosunoğlu Süleyman Demirel Üniversitesi, 2011 Cansu Demirağ İstanbul Teknik Üniversitesi, 2016 Meslektaşlarımızı tebrik eder, çalışma hayatlarında başarılar dileriz.
29
30 SPO . bülteni . istanbul sube
YENİ ÜYELERİMİZ Eylül ayında Şubemize üye olan meslektaşlarımız:
Hanife Ahsen Özdemir
(Yıldız Teknik Üniversitesi, 2014)
Tuğçe Zorlu
(Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 2012)
Eray Candan
(Bozok Üniversitesi, 2014)
Cansev Rakipsiz
(Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2014)
Ceren Çınar
(Yıldız Teknik Üniversitesi, 2014)
Meslektaşlarımıza çalışma hayatlarında başarılar dileriz.
EKÄ°M
/
2016