Arsız akrostiş

Page 1

1


2


SERKAN ENGĐN

—Șiirler—

ARSIZ AKROSTĐȘ Emegin Sanatı E-Yayınevi Emeğin Sanatı E-Kitaplığı Şiir Dizisi – 2 (II. BASKI) Mayıs / 2013

3


ARSIZ AKROSTĐŞ

Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Dergisinin yan kuruluşudur.

Serkan ENGĐN

Kapak Fotoğrafı: Anonim Kapak Düzeni: A. Z. ÇAMUR

Đlgili web adresleri: http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.com

Yayın, Tasarım ve Düzenleme: A. Z. ÇAMUR

http://emeginsanati.blogspot.com

Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Kitaplığı 38. E-Kitap

http://issuu.com/emeginsanati

Şiir Dizisi:2 II. BASKI Mayıs 2013 Emeğin Sanatı E-Yayınları e-posta adresi: emeginsanati@gmail.com

© Bu e-kitabın tüm hakları Serkan Engin’e aittir.

Serkan Engin’in izni olmadan hiçbir biçimde taklit edilemez, kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir. 4


Ailesinin, aşiretinin ölüm tehdidine, yüksek öldürülme olasılığına rağmen, sevdiği gence kaçan kahraman köylü kızlarına atfolunur… Çöpten karton toplayarak, merdiven silerek, evlere temizliğe giderek ailesine bakan kahraman kadınlara atfolunur… Bunca vandallığın istila ettiği dünyada, bir köpekle kendi nafakasını paylaşabilen tüm güzel insanlara atfonulur…

5


6


Ön ve Son Söz :

BÜTÜN ÖTEKĐLER BENĐM

Alevi Eşcinsel bir Zenciyim Ateist Travesti bir Mohikanım Dersimli bir Laz , Lazistanlı bir Kürdüm Berlinli bir Pigme, Kongolu bir Germenim

SERKAN ENGĐN

7


8


k覺r覺k 癟覺rak

9


“Marcos, San Francisco'da bir eşcinsel, Güney Afrika'da bir karaderili, Avrupa'da bir Asyalı, San Ysidro'da bir Chicano yerlisi, İspanya'da bir anarşist, İsrail'de bir Filistinli, San Cristobal sokaklarında bir Maya kızılderilisi, Ulusal Üniversite'de bir rockçı, Almanya'da bir Yahudi, Savunma Bakanlığı'nda bir halk temsilcisi, soğuk savaş sonrası dönemde bir komünist, galerisi veya mevkii olmayan bir sanatçı, Bosna'da bir barış taraftarı, Meksika'daki herhangi bir şehrin herhangi bir mahallesinde bir cumartesi gecesi evde yapayalnız bir ev kadını, arka sayfalara yer dolduracak haber yazmak zorunda bırakılan bir muhabir, gece saat 10'da metroda yalnız başına bir kadın, topraksız bir köylü, işten atılmış bir işçi, mutsuz bir öğrenci, serbest piyasa ekonomisinin tam ortasında bir muhalif, ne kitabı ne de okuyucusu olan bir yazar ve tabii ki Meksika'nın güneydoğusundaki dağlarda bir Zapatistadır. Yani Marcos bir insandır, bu dünyadaki herhangi bir insan. Marcos; bütün sömürülenler, kenara itilmişler ve ezilen azınlıklar, direnenler ve yeter diyenlerdir.“

Subcomandante Marcos

10


genelev travması

çürümüş düş kokulu odalarda ıslak bir hayal kırıklığına açılır kapıların köhneliği duvarlara sinmiş sahte orgazm senfonileri arabesk sloganlar hecelenir aynalarda sımsıkı utanca susar pencereler kirli bir nehir akar buruşuk yatakta 11


kadın ki acının asi cambazı dikenli teller üzerinde dirimle ölüm arasına gerili yırtık hevesleri diker kasıklarında içinden geçer kezzaplı gecelerin yaslayarak başını umudun omzuna kirli banknotlar işgâl eder hoyrat coğrafyasını şehvetin

serkan engin

12


kız Veysel

Veysel ki geberesi(!) kangren babasının zürriyetinde fazla kuzusu anasının sokağa düşmüş düşleri gecenin kirli pençesinde Veysel ki ıssız bir monolog kendini ezberleyen karşı kıyısında hayatın umudunun sırtında nal izleri yılkı atlarının

13


Veysel ki kahrolası(!) ıskartası mahallenin sokağın utanç hanesinde iliklerine sinmiş dik açılı acılar elleri kederin ceplerinde Veysel ki sağır bir sandal şiddet denizinin dibinde kendine sıkılmış bir mermi intiharı heceleyen : ki Veysel bir imlâ hatası ömrünün önsözünde

serkan engin

14


kırık çırak kalbimi çekiç yaptım da düzeltemedim hayatımın eğri büğrü kaportasını ezikliğini bana kusuyor ustam üstüpü gibi harcıyor çocukluğumu kaynak tutmuyor heveslerim dünden yarına kırılmışım ‘senin failin devlettir’ diyorlar ‘üreme bonkörü ailen bir de’ - sahi devlet‟e nasıl gidilir abi?

15


dövüyorlar düşlerimin misket mavisini küfre ve tütüne bulandı masumiyetim bir işbaşı bile almadılar abimin küçüklüğüdür giydiğim egzoz dumanı siniyor umutlarımın körpeliğine tebeşir tozu ağartacağına aklımı acının çelik dikenleri batıyor kalbime avuçlarım zaten nasır tarlası - doğru söyle abi bana yakışırdı di‟mi ? okul önlüğü mavisiyle kırmızı sırt çantası

serkan engin

16


evsizliğin çocukluğu kedere bıçak çekip jilet atarlar cehenneme tinerle ovarak cesaretlerini mideleri tenha düşleri lâl acıya sallanmış bir çift zardır gözbebekleri intihar marşıyla geçerler önümüzden şiddet emzirir deve dikeni ömürlerini hayatın ıskartasıdırlar kan revan okunur tarihçeleri 17


kazınmış tenlerinden masumiyetleri umutları alabora olmuş daha açılmadan denize omuzlarına kimsesizlik kuşları konar her dilde italik yazılır boyunları : goncayken çürür evsizliğin çocukluğu

serkan engin

18


gün delik Gülizar günün deliğini kalbiyle yamar gündelikçi Gülizar yoksulluğun bodrum katında üşür düşleri rakı rampasını tırmanırken gün boyu kocası akşam dayak dağları karşılar gündelikçi Gülizar’ı mülkiyeti aklayamaz silmekle açlığa barikat avuçları yatamaz bir gece huzurun koynunda düşlerini tartaklar mıh gibi ömrüne saplanmış acı günün deliğini kalbinle yamar gündelikçi Gülizar hüznün minör notalarıyla çağrılır adı

serkan engin 19


20


tenha tezgahtar saçlarım upuzun bir yalnızlığa kararıyor dudaklarım lâv değdi siz ruj belleyin yasladım kalbimi vitrinlerin ışıklarına raflara asılı kaldı incecik düşlerim yıldız kayıyor gece desenli gözlerimde hangi dileği tutsam yere düşüp dağılıyor yoksulluğu üşüyor otobüs duraklarında ayaklarım ıskalanmış gençliğim damlıyor kirpiklerimden : çeyizim ertelenmiş heveslerim

serkan engin 21


22


itirazlı işporta

herkesin cehennemi kendine yanıyor kimsenin nârı karışmıyor yanındakine herkes gün boyu koşuşturuyor da kimse yetişemiyor kendine ah ki tutunamadım önümden akıp giden kalabalık düşlere 23


sürtünüp geçiyor hayat’a yalnızlığın bu ufak tablasına tıkıştırdığım umutlar ağır tonajlı hüzünler taşıyor ceplerimden unutulmuş bir şemsiye gibiyim kaldırımlarda ıskalanmış çocukluğunu bekleyen sokağın seyir defterinde kalır gündüz telaşlarının parmak izleri gece olunca sırtlanırım Ay’ı çıkarım yalnızlığın teras katına beklemek için eski sevda hayaletlerini

serkan engin

24


beyaz şirret

ahh çocuk! çek elini damarlarından cehenneme açılan kapılardan zerketme artık düşlerine beyaz şirreti ahh çocuk! yetmedi mi takas ettiğin etini gizlenmek için uyuşuk kuyulara sömürtme artık umutlarını beyaz kıskaca ahh çocuk! çek elini eteğini

serkan engin

25


26


yüzün güneş öpücüğü

27


Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek Adnan Yücel

28


gecenin G noktası

gecenin G noktasına değdi tenimiz kırmızı bir zelzele tenin tenha yerlerinde dilbaz oldu şehvet nefesin örtününce bedenime nefesin ki önsözüdür yağmurlu devinimlerinin 29


kâşifi benim gövdenin saklı şehrinin ellerimle heceleyerek kat ettim boydan boya beyaz atlasını teninin yüzünün güneyindeki minik gelincik tarlasına konuyor eşek arıları dilimin ah yarim, ömrümün gizli öznesi ah o memelerin Çanakkale Geçilmez gibi uzanıyor Çin Seddi gibi bir omzundan ötekine bu imlâsı şaşı gecede egemenlik kayıtsız şartsız memelerinde

serkan engin

30


her dilde Aşk

dünyanın bütün dillerinde sev beni ama Lazca sevişelim horon tepsin dilimin dalgaları kuzey kayalıklarında gövdenin 31


dünyanın bütün dillerinde sev beni ama Kürtçe bakışalım doğu kanatlı şahinler uçsun Aşk’ın mor dağlarına gözlerimizden dünyanın bütün dillerinde sev beni ama Türkçe yaz kalbimi

serkan engin

32


yüzün güneş öpücüğü

feci halde kadın yüzün güneş öpücüğü sen ki düşlerime teyellediğim sarı papatya harbi söyle hiç yüreğin kekelemeden: sahi kaç amperdir kalbinin akım şiddeti kaç desibel susar kırmızısı umudunun bulutları öperken tenindeki ince kuşlar 33


fena halde ela gözlerin uçurtma şenliği sen ki ömrüme yağan umut sağanağı harbi söyle hiç yüreğin kekelemeden: sahi kaç kırlangıç silindi göğünün seyir defterinden kaç baharı ıskaladın elinde ölüm çiçekleri karanlığa koşarken içindeki masumiyet tayları

serkan engin

34


teninin cümlesi

- Yeis ölüyor biz sevişirken

yana yana dönüyor kalbim yörüngende harf harf okuyorum teninin cümlesini serbest stilde yüzüyorum engin denizlerinde teninin dişi kokun kalbime sinmiş terin ağzımın ezberinde yüzüme kanatlanan bir çift beyaz güvercin memelerin

35


bir yağmurlu gonca gül açıyor gövdenin güneyinde bana ben bir kara trenim o gülün içinden geçip giden bahar’a bahar ki ömrüme bulaşmış güneş terin senden gayrısına tenim lâl öptüğün yerlerimde gül devrimi koşar adım sorarım evrene : bir daha nasıl eklerim Aşk’a iyelik eki

serkan engin

36


Çünkü

sol yanım Đstanbul ağrıyor çünkü mazeretim var çünkü kör köpek aşığım içimde çığlık çığlığa hasretin ela kuşları memleketimdir gözlerinden dökülen ıslak ülkeler saçların kızıl bir rüzgar durmadan ömrüme esen bende temize çek yarim örselenmiş düşlerini 37


sol yanım istanbul ağrıyor çünkü mazeretim var çünkü kör köpek aşığım hasretin lâv kuşları gagalıyor yüreğimi yeni bir lisanla sev beni her harfiyle kalbinin öpe öpe ömrümün satır aralarından Aşk’a teyelle tenimin her hecesini sol yanım istanbul ağrıyor çünkü mazeretim var çünkü kör köpek aşığım

serkan engin

38


arsız akrostiş

Ay’ın ayak izleri doldu avuçlarıma devrilirken düşlerime dev memelerin ciğerlerime dadandı ölümün puslu manifestosu uyanıp dayayınca ağzıma 100 mm’lik bir tütün namlusu arsız bir akrostiş gibi dizildim yukardan aşağıya beyaz sayfasına bedeninin yokluğunda ağzım tenha ellerim lâl şehvet’e açılıyor dar sokakları gövdenin

39


iki nokta üst üste gibiyiz şimdi seninle yeni tanımlara kulaç atan ölüme terli bir isyandır örgütlenen tenimizde bir kardelen başkaldırır gibi beyaz istilanın içinden tam da kanatırken düşlerimi ömrüme teğet geçen umutlar kedere doğru taranmışken saçlarım Troya Atı gibi girdin kanıma yar tek tek düştü gamlı kaleleri kalbimin hep böyle dalgalansın göğsümün gökyüzünde haylaz uçurtması nefesinin

serkan engin

40


peralı güzele gazel

şimdi Aşk yırtılan bir kağıt deniz mavisi eksik sormuyorum nereden tutuşur bir çift ela göz silemediğin gök yıkılır ömrümüze üstümüze ince harfler bulaşır kanar durur aksak kuşlar sol anahtarına yalnızlığın şimdi dirim yıkık bir duvar düşlerime usturayla çizdiğim kim susar bunca hayal kırıklığını bilemediğim

41


lâl ömrüme teyellediğim flu şiirler aklar beni ancak ne kadar dönsem de çevremde kekeler tarumar günlerim şimdi tenim kafiyesiz bir dize ellerin olmayınca sormuyorum nereden tutuşur bir çift ela göz silemediğin

serkan engin

42


halklar ve aşklar

sen bana Kürtçe bir gül(ü)ver ben seni Türkçe seveyim gel kaydol ömrüme haylazistan işçi partisi yüreğim herkesim ol! hiç kimsem çok yalnızlığın sokak köpeğiyim sen bana Kürtçe bir gül(ü)ver ben seni Türkçe seveyim

serkan engin 43


44


serçelerle öptüm seni

Aşk’a çarpa yalpalaya öpüşüyoruz ancak duvarlar barikat şehvetimize nemli bir alfabeyle başlıyor ağzın ağzın ki kırmızı bir kelebek konmuş yüzüne ah ki serçeler kanat çırpıyor can kafesimde serçelerle öptüm seni düşlerinin ince yerinden

45


iki demet papatyadır koynunda memelerin açar ansızın ağzımın göğüne karşı sonra memelerin dalgın bir nehir ağzımın denizlerine dökülen ağzımla çizerim tenine mor haritasını şehvetin ah ki serçeler kanat çırpıyor can kafesimde serçelerle öptüm seni düşlerinin ince yerinden

serkan engin

46


kentin Aşk gerillası

bir gelincik tarlasıyla bir molotof kokteylini karıştırırsak aynı cezvede fincana dökülen ben oluyorum öfke’ye yaslanarak dik durabiliyor hayatın ortasında kalbim parmaklarımın arasından sızan uçurtma gölgeleri, mor bir düğme gibiyim yalnızlığa ilikli bu gece kadehlere bölüştürdüğüm Güzel şarabın Marmara’lı Nilgün’ü Ömer Hayyam ve ben şarâbi rubailer okuyoruz hüznün yüzüne karşı Aşk yakamızdan düşsün için ( aslında her Aşk yanmaya bir bahanedir kendine dönen bir pervaneyim nârım özümdedir )

47


bu gece dalgın gemiler geçiyor yine kıyılarından gözlerimin gene de tek başıma Çin ordusuyum karşısında kederin keder ki acı’nın ağır abisi kim hesaplayabilir ki hayal kırıklığımın hacmini ( yüklemi hep aynı nesnesi çok bir cümle Aşk dediğin aslında ben nâra aşıkım Aşk bana nâr ) bu gece buruk bir anons olup geçiyorum haber ajanslarının sarhoşluğundan : - dikkat ! kederden kanayan ağır bir yalnız için acele Aşk aranıyor... ( aslında her Aşk „görülmüş‟ eski bir mektuptur, kalbimin köhne çekmecelerinin dibinde hangi birinize ağlayayım ne çok terk ettiniz beni be ! )

serkan engin

48


direnç çiçeği

kalbimi Kürtçe’ye çevir öyle öp sen ki umuduma sardığım direnç çiçeği seninle başlıyor hergün ömrümün alfabesi ah bilsen… ağzımda acılı anne şekeri yalnızlığa kulaç attım çok kaldırımlara vura vura eskittim kalbimi

49


ah bilsen… ceketimde açlık arması işsizlik kuşları havalanıyor içimden geceye düşlerimi parçalıyor yoksulluğun sıradağları yarim, direnç çiçeğim kalbinde temize çekiyorum ömrümü

serkan engin

50


kadehi adam eden

- kadehim hayattır şarabım sen kalbimi ne yana çevirsem sana çarpıyor senin dışında kalamıyorum nereye gitsem - kadehim tenindir şarabım şehvet dövüyor ağzımın kumsalını bağrındaki çifte gürbüz dalga dörtnala koşuyor ellerimin atlıları teninin bozkırlarında

51


- kadehim aklındır şarabım devrim devrim düşleriyle boyuyoruz dünyanın yanağını hayatı halklar boyu seviyoruz - kadehim hayattır şarabım sen şaraptır kadehi adam eden

serkan engin

52


ten yazın eski bir mektup ağzım çoktandır okunmadık susuzluk kuşları sekiyor tenimden geceye sustuğum kimsesizliğim çöl uykusu kalbimin kılavuzu avuçlarımda : temize çek artık ten yazını gövdemdeki

serkan engin 53


54


voltalı ağzım ipek bir şal gibi ser saçlarını göğsümün dağlarına ben beklerim uyku kuşlarını volta atarken ağzım gül gecelerine Lazistan yaylası memelerinde

serkan engin 55


56


Turist Ömer’i Türkçe’nin

kalbim ki Turist Ömer’i Türkçe’nin sakallarımın arasına karışmış dikiş tutmaz dizeler ince bir itirazdır var oluşum yeis’e acı’nın karşısına dikilmiş bir ünlem işaretiyim yıldız yağar usulca yalnızlığıma yıldızlar ki birer papatyadır gecenin saçlarına taktığı ben şarapla çizerim gecenin altını hüzün gökyüzünden sıyrılsın için

57


şen şakrak bir Laz takası ellerim horon tepe tepe dolaşan dalgalı denizlerinde Aşk’ın saçlarının hacmim kalmaz evrende çıkartırsak benden Aşk’ı Aşk ki anlam giydirmektir hiçliğe kalbim ki Turist Ömer’i Türkçe’nin

serkan engin

58


Cinnet Ä?zmit

59


Kocaman bir yalnızlıktı Đzmit

Behçet Aysan

60


annem ve ömrüm

ben anne bilmedim annem yakamda bir kangren çiçeği yaslatmadı başımı huzurun dizlerine saçımı şefkat burcunda okşamadı bir öfke denizidir annem dalgaları çocukluğumu döven 61


kendime giden yolda bir barikattı annem tartaklayıp tercihlerimi yarınıma çelme takan bir namlu gibi dayadı egosunu ömrüme bir ünlem işaretiydi annem düşlerimin önünde içimde zonklayan ilk gençliğimde annemin ıskartasıyım italik yazılmıyorum mülk’ün ve erk’in önünde hazin bir yanılgıdır annem eşya tıkıştıran ömrüne ben anne bilmedim annem yakamda bir kangren çiçeği

serkan engin

62


Cinnet Đzmit

“Kocaman bir yalnızlıktı Đzmit” Behçet Aysan uzun metrajlı bir işsizliktir Đzmit bana cinnet gömleği giydiren elimde kötürüm bir diploma ağır tonajlı yoksulluk ömrümün derisini yüzerken yokannemin evidir Đzmit salonuna gençliğimi halı yapıp ezdiği kendimden eksildiğim dar(ağacı) odam izmaritlerin ve depresyonun istila ettiği 63


kimsesizliğin izdüşümüdür Đzmit kırbaçtır gecesinin ayaz dili garında parklarında cami avlularında ben ve yalnızlığa havlayan sokak köpekleri açlık bir sustalı gibi şahdamarımızda kederin kara yorganı altında sabahlarken iç kanamalı bir Aşk travmasıdır Đzmit iğneli fıçılara sokan kalbimi kendimi ıskaladığım yıllar ve isyan gençliğimin ince yerinde – beni bir daha doğurma anne! … en azından Đzmit‟te

serkan engin

64


ailem(!) ve diyalektik

kendime koştukça azaldığımdır babam donanıp tepeden tırnağa güneş çiçekleriyle kıvrımsız beyninde serbest salınım yapan meşin yuvarlak ve bira polis’ten ve allah’tan eşdeğer korkulu kendini hiçliğe büyüttüğünü bile bilmeyen - ulan burası Nasıra mı yoksa Đzmit gençliğimi çarmıha geren babam ve pragmatizm

65


mor bir dikendir annem batan ömrüme buruşuk kalbinde yatan mülkiyet oburluğu ve pusulasız öfke para’ya allah’tan daha çok imanlı kendini hiçliğe büyüttüğü bile bilmeyen - ulan burası Nasıra mı yoksa Đzmit gençliğimi çarmıha geren annem ve kapitalizm

serkan engin

66


mor intiharlar mor intiharlar dolduruyorum ömrümün şarjörüne yalayıp geçiyor yüzümü ölüm senfonileri kapkara bir kahkaha düşüyor saçlarımdan önüme kimseler görmüyor içimden sökülen nehirlerin gürültüsünü kurşuna diziliyor düşlerim dolanınca boynuma kederin elleri sözcüklerim üşüyor kimsesizlik paçalarıma sürtününce mor intiharlar dolduruyorum ömrümün şarjörüne yalayıp geçiyor yüzümü ölüm senfonileri

serkan engin 67


ĐÇĐNDEKĐLER

Ön ve Son Söz/7 genelev travması/11 kız Veysel/13 kırık çırak/15 evsizliğin çocukluğu/17 gün delik Gülizar/19 tenha tezgahtar/21 itirazlı işporta/23 beyaz şirret/25 gecenin G noktası/29 her dilde Aşk/31 yüzün güneş öpücüğü/33 teninin cümlesi/35 Çünkü/37 arsız akrostiş/39 peralı güzele gazel/41 halklar ve aşklar/43 serçelerle öptüm seni/45 kentin Aşk gerillası/47 direnç çiçeği/49 kadehi adam eden/51 ten yazın/53 voltalı ağzım/55 Turist Ömer’i Türkçe’nin/57 annem ve ömrüm/61 Cinnet Đzmit/63 ailem(!) ve diyalektik/65 mor intiharlar/67

68


SERKAN ENGĐN KĐMDĐR? 29 Eylül 1975'te Đzmit'te doğdu. Deniz Lisesi'nden mezun oldu (1993). Deniz Harp Okulu'ndan disiplin bozukluğu nedeniyle atıldı (1995). Kocaeli Üniversitesi'nden tekniker olarak mezun oldu (1999). Şiirleri ve poetik yazıları başta Berfin Bahar, Güney, Şiir Ülkesi, Damar, Ünlem, Emeğin Sanatı olmak üzere birçok dergide yayımlandı. "Đmgeci Toplumcu Şiir Manifestosu" (Eylül 2004, Şiir Ülkesi) ile son dönemdeki bireysel manifesto yazan şairlerden biri olarak anıldı (Necmi Selamet, Şiirimizde Manifestolar, Đlya Yayınları 2007). Şiirleri, Japonca’ya çevrilerek, Japonya’daki seçkilerde ve dergilerde; şiir ve edebiyat üstüne görüşleriyle birlikte yayınlandı. Yine şiirleri, Kanada’daki bir seçkide yayınlandı. Serkan Engin, salt bir şair olmanın ötesinde, şiire, edebiyata, hayata, halkların özgürlük mücadelesine de kafa yoran bu konularda onlarca yazılar yazan bir edebiyat gerillasıdır. Serkan Engin "ilke kararı gereği asla matbu şiir kitabı yayımlatmayacaktır; dolayısıyla imza günü yapmayacak, şiir ödüllerine ne yarışmacı ne de jüri üyesi olarak katılmayacak, şiir dinletisi, paneli, kongresi vs. gibi etkinliklerde katılımcı olmayacaktır"... Bu e-kitap, ilk yayını 10.140 kez okunması nedeniyle yeniden düzenlenerek 2. kez yayınlanmaktadır. Bir anlamda 2. Baskıdır. Şairin, Emeğin Sanatı Yayınevi yayınevinde yayınlanan e-kitapları: Her Şiirin Uyaksızı: http://issuu.com/emeginsanati/docs/her__iirin_uyaksizi-serkan_engin?mode=window

Erotik Şiirler Atlasım: http://issuu.com/emeginsanati/docs/serkan_enginerotik__iirler_atlasim?mode=window

Dilbaz Şiirler: http://issuu.com/emeginsanati/docs/dilbaz__iirler_-_serkan_engin?mode=window Uysal Cinayetler (Roman): http://issuu.com/emeginsanati/docs/uysal_cinayetler.serkan_engin?mode=window

Arsız Akrostiş 1. Baskı: http://issuu.com/emeginsanati/docs/arsizakrostis?mode=window

69


70


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.