Gazetetıp Haziran 2011 Sayı 7

Page 1

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayınıdır

Yıl:1 Sa14 yı:1Haziran Nisan 2011 2011

Yıl: 3 Sayı:7

Sağlık alanında dev işbirliği Sağlık sektörünü bir araya getiren Sağlıkta İnovasyon Zirvesi’nde Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis firması arasında, üç yıllık bir işbirliği protokolü imzalandı. EGE Üniversitesi ile SanofiAventis ilaç firması ortaklığında İzmir Grand Efes Swiss Otel’de düzenlenen Sağlıkta İnovasyon Zirvesi, “Sağlık sektöründe araştırma geliştirme projeleri” temasıyla üniversite, sanayi, kamu ve özel sektörü bir araya getirdi. Buluşmada Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis firması arasında, araştırma geliştirme ve inovasyon çalışmalarını kapsayan üç yıllık bir işbirliği protokolü imzalandı. E.Ü Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, “Bu topraklardan dünyaya yayılan tıbbi alandaki gelişmeleri yeniden İzmir merkezli, öncü bir kuruluş olarak dünyaya aktarmak istiyoruz. Bir başka deyişle tıbbın ruhunu İzmir’e döndürüyoruz.” diye konuştu. >> 2

Ege Tıp Eğitimi UTEAK tarafından Akredite edildi

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Programı, Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK - www.uteak.org ) tarafından akredite edildi.

2

Bilgisayarınız güvende mi? Birçoğumuzun günlük hayatı artık bilgisayar ve internet olmadan aksayacak hale geldi. Her gün hastalarımızın laboratuar sonuçlarına web üzerinden bakmadan, internet bankacılığı ile faturalarını ödemeden ve mail ile haberleşmeden hayatımızı devam ettirmek bazılarımız için düşünülemez hale geldi.

Bilgisayar teknolojisi hayatımızı bu kadar kolaylaştırırken verilerimizin güvenliği de o kadar önem kazandı. 12

Yeşil

papağanların farkında mısınız? 16

Eyvah Eyvah’ın Ege Tıplı yönetmeni Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde aldığı tıp eğitimi sebebiyle Türk sinemasında "doktor" olarak tanınan Gökhan Atılmış, son dönem çok izlenen “Eyvah Eyvah” filminin görüntü yönetmeni.

15

Ege Tıp’ta Oryantirig heyecanı

5

Performans sistemi ne getirir ne götürür

77

Hemşireler Günü’nü Medikal İllustratörün öyküsü 14 kutladık 10


HABER

gazet tıp

2

Ege Tıp Eğitimi Akredite Oldu ekan Prof. Dr. Serhat Bor, Akreditasyon Belgesi’ni TEPDAD ve UTEAK Başkanı Prof. Dr. İskender Sayek’ten aldı. Düzenlenen törende konuşan EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Tıp Fakültesi’nin amacının eğitim, araştırma ve uygulama olduğunu söylerken, “Bu belge bunun ne kadar haklı olduğunun göstergesidir. Burada emeği EÜ Tıp Fakül- geçen herkese çok teşekkür ederiz.” diye konuştu. tesi Mezuni- Prof. Dr. İskender Sayek ise “Türkiye’de tıp eğitiyet Öncesi minin akreditasyon süreci Tıp Eğitimi birçok zorlukla gerçekleşProgramı tirilmektedir. Bu süreçte UTEAK tara- 14 bin kilometre yol kat Türkiye’nin çeşitli fından akre- edilip yerlerinde toplantılar düdite edildi. zenlendi ve bu toplantılara toplamda 2 bin 300 kişi katıldı. Bu süreç sonunda EÜ Tıp Fakültesi’nin akredite edilmesine karar verildi.” dedi. EÜ Tıp Fakültesi’nin özgün bir modeli olarak geliştirilen Araştırma Eğitimi Programı, EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor’un yaptığı bir sunumla tüm akademik personele tanıtıldı. Araş-

D

A.BUĞRA TOKMAKOĞLU / MUSTAFA GÜLSEREN ge Üniversitesi ile Sanofi-Aventis ilaç firması ortaklığında İzmir Grand Efes Swiss Otel’de düzenlenen Sağlıkta İnovasyon Zirvesi, “Sağlık sektöründe araştırma geliştirme projeleri” temasıyla üniversite, sanayi, kamu ve özel sektörü bir araya getirdi. Buluşmada Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis firması arasında, araştırma geliştirme ve inovasyon çalışmalarını kapsayan üç yıllık bir işbirliği protokolü imzalandı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ve Sanofi Aventis İlaçları Türkiye Başkanı Olivier Guillaume’nin ev sahipliğinde gerçekleşen “Sağlıkta İnovasyon Zirvesi”nin açılışına İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden öğretim üyeleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı temsilcileri, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Devlet Planlama Teşkilatı Daire Başkanlığı temsilcileri, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden gelen öğretim üyeleri ve çok sayıda konuk katıldı.

E

Toplantı sonunda EÜ Tıp Fakültesi’nde geçmiş dönemlerde dekanlık ve Ege Üniversitesi Rektörlüğü görevlerinde bulunan Prof. Dr. Necati Akgün, Prof. Dr. Hakkı Bilgehan, Prof. Dr. Refet Saygılı, Prof. Dr. Ülkü Bayındır, Prof. Dr. İlhan Vidinel, Prof. Dr. Mehmet Ali Özcel, Prof. Dr. Münir Büke, Prof. Dr. Ata Erdener ve Rektör Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’a plaketleri verildi. tırma Eğitimi Programı’nın öğrencilerin gönüllü olarak katılıp bilimsel düşünce, tutum, davranış ve bilgilerini pekiştirecekleri bir eğitim programı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Serhat Bor, “Bu eğitim programı bir grup seçkin öğrencinin eğiti-

lip, diğerlerinin ise ihmal edildiği, bütün Tıp Fakültesi’nin biricik odağı olan bir program değildir. Katılan öğrencilere süre giden eğitim programında bir değişiklik öngörmez ve bir ayrıcalık tanımaz. Tıp eğitimi temelde uygulamaya yönelik bilgi ve

becerilerin kazanıldığı bir süreçtir. Öğrenciler bilim üretmenin yöntemlerini el yordamıyla ve kendi çabalarıyla öğrenmek yerine yapılandırılmış ve yönlendirilmiş araştırma eğitimini bu programla tamamlayacaklardır.” dedi.

Sağlık alanında dev işbirliği Sağlık sektörünü bir araya getiren Sağlıkta İnovasyon Zirvesi’nde Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis firması arasında, üç yıllık bir işbirliği protokolü imzalandı.

“Güçlü Ege güçlü Türkiye” İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç açılış konuşmasında, “Yenilikçi, rekabetçi, sürdürebilir piyasada tutunabilmek adına Ege Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği bu işbirliği oldukça önemli. Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’te güçlü bir Türkiye’de hiç kuşkusuz güçlü bir Ege Üniversitesi’nin de payı olacaktır.” dedi. E.Ü Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ise, Türkiye’de yeni yeni dillendirilmeye başlayan ArGe alanındaki çalışmaların her sektörde olduğu gibi sağlık alanında da öneminin kavrandığını belirterek, çizilen yol haritasında gelinen noktada Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis arasında yapılan sağlık alanındaki gelişmelerde karşılıklı işbirliği anlaşmasının öneminin altını çizdi. Prof. Dr. Yılmaz, “Bu topraklardan dünyaya yayılan tıbbi alandaki gelişmeleri yeniden İzmir merkezli, öncü bir kuruluş olarak dünyaya aktarmak istiyoruz. Bir başka deyişle tıbbın ruhunu İzmir’e döndürüyoruz.” diye konuştu.

Ar-Ge Yasası Dünyada sürekli iletişim halinde olan üniversitelerin, nitelikli bilgileri ile sanayinin girişimciliğini ve maddi kaynaklarını bir türlü Türkiye’de bir ara-

Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis firması arasında, araştırma geliştirme ve inovasyon çalışmalarını kapsayan üç yıllık bir işbirliği protokolü imzalandı. ya getiremediklerini söyleyen TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl, “Üniversitelerin talepleri ve beklentileri doğrultusunda geleceğe güvenle bakabilmek için mücadele ediyoruz.” diye konuştu. Teknoparklarla sağlık alanına can geldiğini savunan Prof. Dr. Erdöl, “2020 EXPO’ya sağlık temasıyla aday olmayı bekleyen bir İzmir var.” dedi.

California’dan sonra Ege ile işbirliği Dünyada saygın olan birçok üniversite ile akademik tabanlı işbirliği projeleri gerçekleştirdiklerini söyleyen Sanofi Aventis firmasının Ülke Başkanı Olivier Guillaume, California Üniversitesi’nden sonra Ege Üniversitesi ile başlayacakları bu işbirliği projesi ile firmanın kaynakları ile üniversitenin bilgi gücünün bir araya getirileceğini söyledi. Guillaume, şu bilgileri verdi: “Türkiye, patentli ürün üretiminde dünya orta-

lamasının gerisinde kalan bir ülke… Özellikle sağlık alanında yapılacak araştırma geliştirme projelerinin gelişen ve her geçen gün değişen dünyaya tutunabilmek açısından önemi büyük. Bu yüzden Türkiye’nin sağlık alanında teşvik edici, yeni ufuklar açıcı projelere önem vermesi gereklidir. Türkiye genelinde ilaç sektöründe yapılan tüm Ar-Ge yatırımının yüzde 25’ini bizim firmamız gerçekleştirmiştir. Alanımızda lider olarak geliştirdiğimiz projelerimizde yine akademik alanda lider olan Ege Üniversitesi ile işbirliği yapmanın ne kadar olumlu sonuçlar doğuracağını biliyoruz.” diye konuştu.

1 milyon Euro’luk protokol Açılış konuşmalarının ardından Ege Üniversitesi ile Sanofi-Aventis firması arasında inovasyon alanında bir protokol imzalandı. Protokolü, EÜ Rektörü Candeğer Yılmaz, EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, Sanofi-Aventis

Türkiye Başkanı Olivier Guillaume ve SanofiAventis Türkiye Medikal Direktörü Dr. Edibe Taylan imzaladı. Protokol ile üç yıl boyunca akademik çalışmaların desteklenmesi konusunda işbirliği yapılacak. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor ise, “Tıp Fakülteleri Sağlıkta İnovasyonun Neresinde?” başlıklı konuşmasında Sanofi-Aventis’le üç yıllık yapılan protokolün 1 milyon Euro değerinde olduğunu belirtti. Bor, “İnovasyon süreci, bilimsel bilginin, pazar değeri taşıyan ve hastaya olumlu geri dönüşü olan ürünlere dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. İnovasyonda araştırma, üretim ve pazar ilişkilerinin gözetilmesi, ürünün kullanımına sunulmasını ve ulaşabilirliğini sağlar. Ulaşılabilirlik, sosyal politikaların temel ilkelerindendir ve sağlık sisteminin en önemli amaçlarından biridir. Sağlık sektöründe inovasyon, sürdürülebilir ekonomiye katkıda bulunur.” dedi.


HABER

gazet tıp 3

Ege Tıp’ın yenilikçi yapısı güçleniyor Son bir yılın değerlendirmesini yapan EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necil Kütükçüler, hastanedeki yenilikler hakkında bilgi verdi.

Dekan Prof. Dr. Serhat Bor

Yenilenerek Ege Tıp Ailesinin Değerli Üyeleri, Gazetemiz yepyeni bir formatla karşınızda. Öğrencilik yıllarından beri bu konularda emek vermiş iki hekim arkadaşımız Sevgili S. Ayhan Çalışkan ve Seyfi Durmaz sorumluluğu üstlenerek Halkla İlişkiler Şefimiz Beyhan Tuna ve ekibi ile Ege Ajans’ın katkılarıyla bu iletişim aracımızı tümüyle yenilediler.

Ege Tıp Ailesi algımıza yönelik çok sayıda aktivite düzenledik

EMEL OTURAK - ECE ERCEĞİZ ge Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necil Kütükçüler son bir yılın çalışmalarını içeren sunumun üçüncüsünü gerçekleştirdi. Sunumda EÜ Tıp Fakültesi’ndeki faaliyetler ve yapılan yenilikler sonuçları ile birlikte Tıp Fakültesi öğretim elemanlarına ve personele anlatıldı.

E

Sunumu izleyen EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz yaptığı konuşmada, “Ege Üniversitesi’nin bu sonuçları Türkiye’de tek örnektir. Performans ile ilgili uygulamalar en doğru biçimde EÜ’de uygulanır. Pek çok uygulamada örnek alınıyoruz. Biz bir eğitim kurumuyuz. Bu bizim kültürümüzdür. Ege Üniversitesi geleneği olan bir kültürdür. Başından bu yana stratejimizi ‘kaynağını en iyi şekilde kullanan bir üniversite olmak’ şeklinde planlamıştık. Planlarımızın bu denli eşgüdümlü ilerlemiş olması tamamen bir ekip çalışmasının sonucudur. Ege Üniversitesi’nin yeni, yenilikçi, yarışabilir bir üniversite olması için çalışıyoruz. Vizyonel olarak geliştirdiğimiz projelerimiz gelecek on yılı içeren bir modernleşme projesidir. Bundan sonrası için de yenileşme planlarımız olacaktır. EÜ Tıp Fakültesi ne kadar çok çalışmamız gerektiğinin farkındalığıyla bu konuma gelmiştir. Yapılan ekip çalışması için katkısı olan herkese çok teşekkür ederim.” dedi. EÜ Tıp Fakültesi Başhekim Prof. Dr. Necil Kütükçüler, şeffaf yönetim anlayışı gereği yaptıkları çalışmaları belirli periyotlarda çalışanlarla paylaştıklarını ifade etti. Hastanenin daha verimli bir çalışma şekline bürünmesi için çaba sarf ettiklerini belirten Prof. Dr. Kütükçüler, şöyle konuştu: “Son bir yıl içinde Hastaneye kazandırılan kayıt, kodlama, örnek alma ve sonuç verme gibi dört temel işlevin merkezileştirildiği Laboratuvar Örnek Toplama Merkezi açıldı. Örneklerin hızlı ve güvenli şekilde sonuçlandırılmasını sağlayan merkez, günde ortalama 1500 kişiye hizmet etmekte. Diğer yandan Türkiye’de ilk kez

Ege Üniversitesi’nde oluşturulan Oksijen Üretim Tesisi’nin açılışı Temmuz ayında gerçekleştirildi. Bu amaçla kurulmuş dünyadaki en büyük tesis olan Oksijen Üretim Tesisi, dakikada 3000-3400 lt oksijen üretme kapasitesine sahip. İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda Kök Hücre Nakil Ünitesi hizmete açıldı. Son bir yıl içinde açılışı gerçekleştirilen diğer birimler ise; Çocuk Hastanesi Kök Hücre Nakil Ünitesi, İç Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesi, Psikiyatri, Gündüz Hastanesi…” Sunumda, yenilenen birçok birimin yanında yatak kapasitesi artırılan birimlere son teknoloji cihazlar kazandırıldığı belirtilirken, Prof. Dr. Kütükçüler “Yeni yapılan Nükleer Tıp binasına

PET-CT cihazı alındı. Bu yıl içinde hastanemize kazandırılan MR (3 Tesla) cihazı hizmete devam ederken, Radyasyon ve Onkoloji alanında kullanılacak olan lineer hızlandırıcının da yakın bir zamanda açılışı gerçekleştirilecek. 100 yatak kapasiteli, hasta yakınlarının barınabileceği konuk evi inşaatı devam ediyor ve yakın zamanda tamamlanacak.” dedi. EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yeni online hizmetlerin de geliştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kütükçüler, “Online ilaç ve malzeme isteği, laboratuvar isteklerinin hekim tarafından online olarak yapılması ve internetten randevu sistemi gibi hizmetler ile uzun saatler sıra beklemeyi, sona erdirmek planlanıyor” diye konuştu. (Ege Ajans)

Kanser hastalarına dört dörtlük bakım SİMGE DENİZ DEMİREL SONGÜL YILDIRIM Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi Nigar Dinleten Palyatif Bakım Ünitesi törenle açıldı. Kanser hastalarına ve yakınlarına hizmet verecek olan ünitede hastalar ve yakınlarının tedavi sürecinde bir arada olabilmeleri, kanser tedavisinin yanında psikolojik desteklerin de sağlanması amaçlanıyor. Açılış törenine Ege Üniversitesi’nin önceki rektörlerinden Prof. Dr. Refet Saygılı, EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Silkü, Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, Palyatif Bakım Ünitesi yapımına bağışta bulunan Nigar Dinleten ve ailesi katıldı.

EÜ Tıp Fakültesi Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, Başhekimliğe, Dinleten Ailesine ve Özdemir İnşaat’a maddi ve manevi desteklerinden ötürü teşekkürlerini sundu. Prof. Dr. Göker, kanser hastalığının önemini vurgulayarak, “Kanser ciddi bir hastalıktır ve bu hastalık maddi ve manevi açıdan desteklenmelidir” diye

konuştu. Palyatif Bakım Ünitesi’nin yapımını üstlenen hayırsever Nigar Dinleten, birimin yapımı için çaba gösteren herkese teşekkür ederek, bu bölümde tedavi görecek hastalara şifa dileğinde bulundu. Bağışlarıyla Palyatif bakım ünitesine en büyük desteği veren Nigar Dinleten’e Prof.Dr. Refet Saygılı tarafından plaket verildi.

Üç yıllık görev süremizin sonuna yaklaşırken Ege Tıp Ailesi algımıza yönelik çok sayıda aktivite düzenlediğimizi hatırlatmak isterim. İlk mezunlarımızdan başlayarak düzenlediğimiz “50. yıla doğru mezunlar” toplantılarımız, akademik yükseltme törenlerimiz, anabilim dalları ziyaretlerimiz, asistan ve birinci sınıf öğrencileri uyum programları, hizmet misyonumuzun önemli bir uzantısı olan Halk Kitapları, yeni bir formata ve aktivasyona kavuşan Ayın Kitapları bunların bazıları. Ayrıca kurumumuzu daha sıcak ve sizlere daha yakın hale getirmek için kitapçı ve kitapkafe, kuaför, kantinler, 24 saat açık market hizmetinize sunuldu. Ege Tıbbiyeliler Derneği gibi çok önemli bir yapıyı destekledik ve derneğimiz logolu ürünlerimizin satışına başladı. Ege Mezunlar Derneğimiz kuruluyor. Tıp eğitimimizin akredite edilmesi, yeni integre staj sistemimiz, Araştırma Eğitimi Programımız, yabancı dil eğitimindeki değişiklikler de önemle vurgulanmalıdır.

Ekip çalışmasıyla Rektörlük, Dekanlık, Başhekimlik ekiplerinin çabalarıyla ortaya koyulan bu çabalar sizlerin katılımıyla anlam kazandı ve zenginleşti. Gazetemizin de aile içi haberleşmeyi artırarak, sizlerin katkılarıyla güzelleşerek keyifle okunur bir noktaya tırmanacağını umuyoruz. Emek verenlere teşekkürlerimle, sağlıcakla kalın…


HABER

gazet tıp 4

Kan Alma Ünitesi yenilendi HALİL GERMİYENOĞLU / ABDURRAHMAN FIRAT

İzmir 4. İleri Yaş Sempozyumu MESUT ALGAN / DİLEK ÖZARGARUN EKREM A. KOCATÜRK

olduğuna dikkat çekti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan ise dördüncüsü düzenlenen sempozyumda yaşlılar için faydalı çalışmalar yapılacağına inandığını ifade ederek, Balçova’nın sosyal hizmet konusunda tüm ilçelere örnek olduğunu dile getirdi. İzmir nüfusunun yüzde 24’ünün 55 yaş ve üstü olduğuna dikkat çeken Aydoğan, “Yaşlılarımızı mutlu etmek için herkes kendine düşen görevleri yerine getirmeli” dedi. Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya ise “Sosyal devlet olgusuna yaklaşmak için, ülkeyi bugünlere taşıyan yaşlılarımıza hizmet etmek bizim görevimizdir. Evinde oturan yaşlıyı yaşamın içine çekip, onları mutlu etmek için birçok

proje oluşturuyoruz.” dedi. Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panelde konuşan Doç. Dr. Sibel Eyigör ileri yaşta egzersizin faydaları konusunda bilgi verdi. Doç. Dr. Eyigör; “Yaşlılık insanlarda bir takım fizyolojik problemlere neden oluyor. Ayrıca kalp yetersizliği, obezite, inme, parkinson gibi hastalıklar en çok yaşlılık döneminde ortaya çıkıyor. Yaşlılıkta doğru egzersiz yapılması daha kaliteli bir yaşamın anahtarıdır.” dedi. İzmir 4. İleri Yaş Sempozyumu kapsamında “İleri yaş ve değişim, ileri yaş ve egzersiz, yaşlanan cilt, yaşlanan kulak işitme ve denge problemleri, evde yaşlı bakımında çalışanlar” gibi konular ayrı oturumlarda değerlendirildi. (Ege Ajans)

Bilim halkla buluştu

tedavisinde sürekli bir ilaç kullanmak her zaman işe yaramaz. Yaşam tarzımızı düzenleyerek sağlıklı kalabiliriz. Fastfood ve diğer hazır gıdalarda bulunan tuz miktarının yüksekliği tansiyonumuzu tetikleyebilir.”

ge Geriatri Derneği öncülüğünde, İzmir Valiliği, Ege Üniversitesi, İl Sağlık Müdürlüğü, Balçova Belediyesi ve Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu katkılarıyla İzmir 4. İleri Yaş Sempozyumu gerçekleştirildi. Balçova Termal Otel’de gerçekleştirilen sempozyumda alanlarında uzman isimler yaşlılık dönemine ilişkin bilgi verdi ve önerilerde bulundu. Sempozyumun açılışında konuşan İzmir Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek yaşlıların saygınlıklarının korunması ve farkındalığın artması için çalışmalar yapılması gerektiğine ve bu çalışmaları yapanlara teşekkür edilmesinin bir borç

E

EMEL OTURAK - ABDURRAHMAN FIRAT ge Üniversitesi’nde üretilen bilimsel bilginin halkla buluşması amacıyla düzenlenen halk kongrelerinin dokuzuncusu Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirildi. Kemik erimesi, hipertansiyon, kolesterol, şeker hastalığı, obezite, kalp krizi gibi yaygın hastalıkBu yıl dokuzun- olan lar konusunda cusu gerçekleş- halkın bilgi eksikliğini gidertirilen Sağlık meyi hedefleHalk Kongreyen EÜ Sağlık si’nde yaygın Halk Kongresi hastalıklar hak- dokuzuncu kez kapılarını kındaki en gün- İzmirlilere açtı. Kongrecel bilgiler açılışında halkla paylaşıldı. nin konuşan EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, “Halkımız günümüzde üretilen bilgi kirliliğine karşı, üniversitede üretilen bilimsel bilginin peşinde olmalıdır. Bilgilerin en iyi paylaşıldığı alanlar kongrelerdir. Yaygın hastalıklar hakkındaki en güncel bilgilerimizi halkımızla paylaşacağız. Hastalıklarda gerçekleşen yüksek orandaki artış bize bu konudaki bilgiye olan ihtiyacımızın da arttığını gösterdi.” dedi. Prof. Dr. Yılmaz, “Bundan 10 yıl önce hekimler olarak bil-

E

ginin halka aktarılmasının hastalıkların henüz oluşmadan önlenmesi konusunda önemli olduğunu düşünerek, bu kongreyi başlattık. Doğru bir karar verdiğimizi bugün artık görebiliyoruz. Tıp Fakültesi çatısı altında gerçekleştirdiğimiz kongreye, hastanemizde yatan hasta yakınlarının ve polikliniklere gelen diğer hastaların katılımını sağlamayı amaçladık. Bilimsel bilgi peşinde daha iyi yerlere gelebilmek için halkla buluşmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

Eyvah tansiyonum çıktı! Açılış konuşmasının ardından kongrenin ilk panelinde “Eyvah tansiyonum çıktı!” başlığıyla EÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Başçı konuştu. Kan basıncının, kanı hayati oranda beyne taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Ali Başçı, şu bilgileri verdi: “Giderek yaygınlaşan hipertansiyon, herkes için ciddi bir problem. İnsanların büyük çoğunluğu tansiyon rahatsızlığının farkında değil. Kan basıncının ne zaman, ne sıklıkta ve ne şekilde ölçüleceği önemli bir konu. Bazı hastalarımızın tansiyon değerleri doktor muayenesinde bile normalden daha yüksek çıkabiliyor. Tansiyon kadınlarda daha sık görülebiliyor. Tansiyon

Hipertansiyondan nasıl korunuruz? Hipertansiyona karşı alınacak tedbirlerden bahseden Kardiyoloji Anabilim Dalı (ABD) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehdi Zoghi, “Sigara kullanımını sona erdirmek, haftada en az üç gün egzersiz yapmak, tuzu azaltıp fastfood tarzı beslenmeden uzak durmak hipertansiyonu önlemede önemli faktörlerdir” dedi. Kardiyoloji ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemil Gürgün de tansiyon yüksekliğinin zararları ve takibi konusunda bilgi verdi. Prof. Dr. Gürgün “Diyeti bozmak, aşırı tuzlu yemek tüketmek, stres üzüntü, sigara, alkol, gribal enfeksiyon yüksek tansiyona yol açabilir. Burun kanaması, huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösteren yüksek tansiyon, doğru şekilde takip edilmeli. Yüksek tansiyon, beyin kanaması kalp krizi, kalp yetmezliği, inme, damarlarda yırtılma, göz girişinde kanama gibi tehlikeli rahatsızlıklara yol açabilir.” diye konuştu. Kongre boyunca gerçekleşecek panellerin öncesinde, oturumun konusuyla bağlantılı skeçlere yer veriliyor. EÜ Tiyatro Topluluğu oyuncuları sergiledikleri skeçlerde, hastalığın günlük yaşantımızda nasıl ortaya çıktığını anlatan durumları mizahi bir dille sergilediler. (Ege Ajans)

ge Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yenilenen Kan Alma Laboratuvarı’nın açılışı EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necil Kütükçüler ve Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Alper Tünger tarafından yapıldı. Açılışta konuşan Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, “Bugün EÜ Tıp Fakültesi’nde köklü değişiklik gerçekleştiriyoruz. Amacımız insana hizmet. Stratejik amacımız sağlık hizmetini en mükemmel şekilde vermek. Bilişim teknolojisinin en yeni olanaklarını kullanarak en iyi hizmeti vermeye çalışıyoruz. Bu açıdan yapılan ünitenin hepimiz için çok mutlu edici ve tamamlayıcı olduğuna inanıyorum. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Burası sadece hastalar için değil çalışanların mutluluğu içinde düşünülmüş bir ünite. Çalışanlarımız mutlu oldukça verimlilikleri artacaktır.” dedi.

E

EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necil Kütükçüler ise, “Hasta sayısındaki artış ve hasta kuyruklarının uzaması nedeniyle bu ünitenin yenilenmesi hastanemizin en önemli ihtiyaçlarından biriydi. Bizim prensibimiz bu tür görüntüleri ortadan kaldırıp hastanemizi daha çağdaş, daha insancıl bir hale getirmektir. Birimin dizaynında Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Alper Tünger’in büyük emeği geçti.” diye konuştu. Amaçlarının hastaların işlerini tek bir noktadan halledip gitmelerini sağlamak oluğunu söyleyen Prof. Dr. Alper Tünger, “Hastalarımızı karşılayacağız ve bir kod numarası vereceğiz. Altı tane kod merkezimiz var. Bu sayede işlemlerimiz daha hızlı olacak. Bu ünitede 19 güler yüzlü hemşiremiz var. Ayrıca bu ünitemizdeki son teknoloji bir program sayesinde gelen hastalarımızı tanıyoruz, bu da işleri büyük ölçüde kolaylaştırıyor” dedi.

EÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği yenilendi

ge Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Kliniği yenilenerek donanımlı şekilde hizmete açıldı. Açılış töreninde konuşan EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Ege Üniversitesi’nde yapılan yeniliklerde kökten değişimleri hedeflediklerini belirtti. EÜ Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke ise, “Bugün son derece modern, fiziki koşulları iyi bir hale getirilmiş kliniğe kavuşmanın mutlulu-

E

ğunu yaşıyoruz. Hastaların odalarında hijyenik tuvalet ve lavabolar bulunuyor. Klinikte 32 tane yatak var, bu yatakların 28 tanesi motorlu ve dört farklı şekilde pozisyon verilebiliyor. Doktorların, hastaların, hemşirelerin, asistanların ve personelin odaları da bağışçıların katkısıyla hijyenik yapıya dönüştürüldü. Katkıları bulunan bütün hayırseverlere teşekkür ederim.” dedi. Törenin sonunda, kliniğin yenilenmesine katkı sağlayan hayırseverlere teşekkür belgesi verildi.


SPOR

gazet tıp 5

EGE TIP’TA

Oryantiring heyecanı Oryantiring sporu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde her geçen gün daha çok ilgi görüyor.

ge Üniversitesi Oryantiring Topluluğu tarafından düzenlenen etkinliğe katılan Türkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Mehmet Genç, bu spor dalının Türkiye’de hızlı bir şekilde geliştiğini ifade etti. EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Muhittin Erel Amfisi’nde gerçekleşen sunumda

E

konuşan Türkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Mehmet Genç, “Oryantiring her yaştan insanın yapabileceği, kolay öğrenilen ve vazgeçilemeyen bir spordur. Çabuk karar verebilme, hızlı düşünerek kısa yoldan hedefe ulaşma gibi günlük hayatta da karşılaşabileceğiniz pek çok sorun bu spor dalı ile aşılabilir hale gelir.” dedi. Oryantiringin her mevsim rahatça yapılabilecek, tehlikesiz bir spor olduğunu vurgulayan Genç, şöyle devam etti: “Oryantiringde

Oryantiring nasıl oynanır? Oryantiring, harita yardımıyla yön bulmayı içeren, zamana karşı yapılan bir spor dalıdır. Farklı arazi koşullarında yapılabilse de, genellikle ormanlık arazide yapılması tercih edilmektedir. Çoğu ülkede federasyonlar halinde örgütlenmiştir ve belirli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilir. Oryantiringde sporcular kendilerine verilen yarışma bölgesinin haritasında belirtilmiş hedeflere sırasıyla ve en kısa zamanda ulaşmaya çalışırlar. Kontrol noktalarında turuncu beyaz

bayraklar bulunur. Yarışmacılar bayrağın yanındaki kontrol kartına ellerindeki fişi ya da dijital yüzlüğü okutarak kontrol noktasına ulaştıklarını kanıtlarlar. Amaç, hedefleri en kısa sürede tamamlamaktır. Tüm hedeflere ulaşamayanlar genellikle diskalifiye edilir. Yarışmacıların birbirlerini izlememesi için genellikle birkaç dakika arayla çıkış verilir. Yarışmacılar, parkur boyunca karşılaşsalar dahi birbirlerini izlemeleri yasaktır.

kaybolma yoktur, geç kalma vardır. Çünkü insan doğayla baş başa kalınca, kuşların sesi, doğanın güzelliği ile karşılaşınca bu güzelliğe kapılır gider. Kaybolmaz ama gecikir. Ayrıca yalnızca ormanlık alanda değil, oryantiring her yerde yapılabilecek bir spor; parklarda, sokaklarda, kampuslarda, okul bahçelerinde, her yerde… Bu bir doğa sporu; sizi günlük yaşamın stresinden, işten, dersten bilgisayardan alır doğaya götürür.” Oryantiring Federasyonu Başkanı Mehmet Genç, Türkiye de 2 bin 500 oryantiring sporcusunun olduğunu, Balkanlarda dereceler alındığını, ülkemizde yeni tanınan bir spor dalı olmasına rağmen oryantiringin gelişiminin iyi olduğunu kaydetti. Oryantiringle ilgilenmek isteyenlere çağrıda bulunan Genç, “Hiçbir ücret talep etmiyoruz, eğitmen, harita vb. tüm ihtiyaçları biz karşılıyoruz. Gelin birlikte spor yapalım, sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” dedi. Oryantiring Topluluğu kurucularından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi

İdil Akdemir de, “Bu sporu beş yıl önce ilk yaptığımızda çok heyecanlandık. Kendimizi bilgisayar oyununun içinde sandık. Bu sefer Süper Mario bizdik. İki yıldır kulüp çalışmalarımız devam ediyor. Artık sadece Tıp Fakültesi öğrencilerini değil, Ege Üniversitesi’ndeki tüm ilgilileri bekliyoruz.” dedi. Toplantının ardından Ege Üniversitesi Kampusu içinde belirlenen parkurda bir oryantring yarışması düzenlendi. Yarışmada dereceye girenlere ödül olarak kitap verildi.

Ülkemizde oryantiring Ülkemizde oryantiring sporu, 1970’li yılların başlarından beri Silahlı Kuvvetler’e bağlı kurum um kur u kam er diğ lar ve or. ılıy yap e ind yes bün ları 1999 yılında İstanbul ve Ankara’da halka açık ola rı rak oryantiring grupla kurulmuştur ve faaliyete geçmişlerdir. Türkiye’de resmi olarak faaliyete geçmesi bu sporun 2001 yılında olmuş ve 2002 yılının ortalarında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Dağcılık Federasyonu’na bağlı Or yantiring Asbaşkanlığı kurulmuştur. 2004 yılında oryantiring İzcilik Federasyonu çatısı altına girmiştir. 19 Haziran 2006’da ise Oryantiring Federasyonu kurulmuştur. 2007 yılında ise bu federasyon özerk duruma geçmiştir.


HABER

gazet tıp

İzmirli yardımseverler geleceğe yatırım yaptı EÜ Çocuk Hastanesi’nde hizmete giren kök hücre nakil ünitesi için hayırseverler 150 bin lira, Ege Çocuk Vakfı 150 bin lira, Başhekimlik de 600 bin lira katkıda bulundu.

Mevlana Mahallesi’nde “sağlık taraması” yapıldı ge Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri kapsamında Bornova Belediyesi ile birlikte Mevlana Mahallesi sakinlerini Mevlana Toplum ve Bilim Merkezi’nde sağlık taramasından geçirdi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, “Biz tıp haftasını Bornova halkına adıyoruz. Bu hafta Tıp Bayramı değil halkın bayramıdır. Bornova Belediyesi ile birlikte bu tür işbirliklerine devam edeceğiz.” dedi. Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ise şöyle konuştu: “Kan basıncı, hipertasiyon ve kan şekeri dü-

E

zeyleri ölçülüyor ve onlarla konuşularak hipertansiyon ve şeker hastalığına yönelik kişilerin riskli özellikleri tespit ediliyor. Bu riskli özelliklerin sağlıklarını nasıl etkilediği konusunda eğitim veriliyor. Broşür veriliyor. Ayrıca gelenler sigara içiyorlarsa karbonmonoksit düzeylerini ölçüyoruz. Sigara içenlere nasıl bırakabilirler konusunda yardımcı oluyoruz. Sağlık riski olanları yönlendiriyoruz.” Bornova Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. Doğan Demir, “Belediyemizin yıl boyunca sürdürdüğü sosyal sorumluluk projesi kapsamında evde yaşlı bakımı, yoksul aileleri yardım, yaşlı bakımı ve risk guruplarına yönelik hizmetlerine kesintisiz olarak devam ediyor.” diye konuştu.

ge Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi düzenlenen törenle tam donamlı bir kök hücre nakil ünitesine kavuştu. Ünitenin kurulması için uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini belirten EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necil Kütükçüler, “10 yataklı kök hücre nakil merkezinin en önemli özelliği enfeksiyon açısından üst düzeyde olan havalandırması. Yoğun bakımlarda saatte dokuz olan havalandırma sistemi burada saatte 28 kez devreye giriyor. Merkez için hayırseverler 150 bin lira, Ege Çocuk Vakfı 150 bin lira, Başhekimlik de 600 bin lira katkıda bulundu. Önümüzdeki aylarda Türkiye’nin en büyük ve en modern çocuk yoğun bakım ünitesini de hizmete açacağız.” diye konuştu. EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ise üniversitenin eğitim sisteminin Avrupa programıyla entegre olduğunu, üniversite öğretim kadrosunun Ege Üniversitesi’nin yayın ve atıf sayısı göstergeleriyle dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına girmesine neden olduğunu, amaçlarının ilk 300’lere girmek olduğunu kaydetti. Yıl-

E

6

maz, kök hücre nakil ünitesinin çocukların yeniden sağlıklarına kavuşabilmesi için büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Son yıllarda kök hücrenin büyük önem kazandığını belirten EÜ Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Savaş Kansoy da, “Kök hücre nakli lösemili hastalar başta olmak üzere kanserli ve bazı önemli hastalık türleri için önemli bir tedavi yöntemidir. Türkiye’de şu anda kayıtlı 13 pediatrik transplantasyon merkezi bulunmaktadır.” şeklinde konuştu. Özellikle son beş yılda yapılan çalışmalarıyla Ege ve Akdeniz Üniversitesi’nin ön plana çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Kansoy, “Türkiye’de yapılan 200-220 pediatrik kök hücre naklinin yarısını EÜ ve Akdeniz Üniversitesi Hastanesi yapıyor. Bu ünite, Türkiye’deki pediatrik transplantasyon açısından çok büyük önem taşıyor.” dedi. Ege Çocuk Vakfı Başkanı Prof. Dr. Sevgi Mir, ünitenin açılmasının büyük önem taşıdığını belirterek, önümüzdeki yıllarda kök hücre anabilim dalının kurularak merkezde bilimsel araştırmalar yapılabilmesi için altyapı kurma çalışmalarının olacağını söyledi. Açılış töreni Rektör Prof. Dr. Yılmaz’ın ünitenin açılmasında katkıda bulunan hayırseverlere plaket takdim etmesiyle son buldu. (Ege Ajans)

Çocuk Hastanesi Hemodiyaliz Merkezi’ne destek A. BUĞRA TOKMAKOĞLU ge Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi Hemodiyaliz Merkezi, çocuk diyaliz hastalarının vücut sıvılarını ölçmeye yarayan ve Türkiye’de sadece beş adet bulunan cihaza bağış yoluyla kavuştu. Hayırsever Gülten Küçükboyacı tarafından merkeze hediye edilen cihazın teslim töreninde konuşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevgi Mir, hayırseverler ile kurulan yakın ilişkiler dolayısıyla Türkiye’de sadece beş adet olan sıvı ölçüm cihazını ilk kez bir çocuk hemodiyaliz merkezine kazandırdıklarını söyleyerek, ço-

E

Hemodiyaliz hastası çocukların tedavisinde büyük avantaj sağlayacak “Sıvı Ölçüm Cihazı” İzmirli hayırsever Gülten Küçükboyacı tarafından bağışlandı cuk böbrek hastalarının çok daha iyi şartlarda tedavi imkanına kavuştuğunu belirtti. Prof. Dr. Mir, “Yeni cihaz hastaların vücut sıvılarını iki dakika gibi kısa bir sürede ve yanılma payı olmadan ölçecek. Bu biz hekimler için tedavi sürecinde çok önemli bir avantaj. Bugüne kadar vücut sıvısını klasik yöntemlerle uzun süren bir çalışmayla ölçebiliyorduk. Bu nedenle yapılan bağış biz hekimler ve hastalarımız için hayati değer

taşıyor.” dedi. Çocuk hemodiyaliz merkezinde tedavi gören çocuk hastalar ile sıvı ölçüm cihazını bağışlayan Gülten Küçükboyacı arasında duygusal anlar yaşandı. Hemodiyaliz hastası çocuklardan 13 yaşındaki Cansel Bulut ile 18 yaşındaki Ali Kama bağışçının elini öperek teşekkür ettiler. Küçükboyacı, “İmkanı olan herkesin bağış yapması sağlıklı bir nesil için çok önemli” diye konuştu.


GÜNCEL FORUM

Performans ne getirir sistemi ne götürür?

gazet tıp

7

Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bir süredir uygulanan performans sistemi üniversite hastanelerinde de uygulanmaya başladı. Performansa dayalı ücret uygulamasını hekim, sağlık çalışanlarımız ve hastalara sorduk.

Prof. Dr. ABDULLAH SAYINER Göğüs Hastalıkları AD: Çalışma disiplinini etkileyeceğini düşünüyorum. Bakılan hasta sayısı ile ölçülürse hiç mantıklı değil. Sağlık sayı ile ölçülemez. Çalışma barışını tamamıyla bozan bir uygulama. Doç. Dr. BAŞAK DOĞANAVŞARGİL \ Patoloji AD: Hekimlik mesleği özel bir meslek, ben genel olarak bu durumun maddiyata dökülmesinden rahatsızım. Üniversite hastanelerinde yapılan tek iş hastalara yönelik hizmet değildir. Aynı zamanda araştırma da yapılmaktadır. Üniversite hastanelerinin sadece hizmet hastanelerine dönüştürülmesine karşıyım. İsteğim hastanenin genel politikasını etkilememesi yönünde. Bunu hizmet yarışına dönüştürmeme konusunda da hastanemizin kararlılığı var. Daha çok hasta bakalım daha hızlı hasta bakalım gibi bir yarışa dönüşmemesi umudu ile. SELÇUK YETİK \ Çocuk Cerrahisi AD Sekreteri: Performans sistemi hekimleri, hastaları, öğrencileri, tüm sağlık çalışanlarını birer puan olarak görmenin diğer adıdır. Performansın olduğu bir yerde nitelikli sağlık hizmetinden bahsedilemez. Bu yüzden sürdürülebilir ve akılcı bir yanı yoktur. SÜLEYMAN ÖZKAN \ Sağlık Teknisyeni: Performans Sisteminin Sağlık hizmetlerinde uygulanmasını olumlu bulmuyorum. Sağlık Hizmeti sunumunun olumsuz yönde etkileneceğine inanıyorum. Çalışanları da aynı şekilde olumsuz etkileyecektir . Çalışma disiplinine de ters bir uygulama diye düşünüyorum.

MİNE YETMİŞBEŞ \ İdari Memur: Bu konu hakkında tam bir bilgi verilmedi; neye göre hesaplanacak, nasıl uygulamaya girecek, amirler tarafından bir puantaj mı yapılacak, çalışmanın karşılığında alınan ücret olarak değerlendiriyorum. Üniversite hastanesi içerisinde çalışma koşullarını çok etkileyeceğini düşünmüyorum. BURCU KOÇ \ E.Ü Tıp Fak. 6. Sınıf Öğrencisi: Eğitimde zaten sorunlar yaşıyoruz,uygulanacak performansın sağlık hizmetlerini önceleyerek eğitimi aksatacağını düşünüyorum. İSMAİL KOCAMAZ \ E.Ü Fak. 6. Sınıf Öğrencisi: Yapılacak olan işlere bir teşvik ama yanlış bir teşvik olduğunu düşünüyorum. Performansa dayalı ücret uygulamasının, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) tercihlerini dahi etkileyeceğini düşünüyorum.

Tıp fakülteleri ülkemizin geleceğidir em dünyadaki hem de ülkemizdeki deneyimler böylesi bir ücretlendirme yönteminin sağlık alanında büyük tahribatlar yarattığını açıkça göstermektedir. Performans uygulamaları nedeniyle kağıt üzerinde verimlilik artmış gibi görünse de asıl artan maliyet ve sağlık harcamalarıdır. Nitekim Sağlık Bakanlığı da yıllardır kendi hastanelerinde bu uygulamayı, ürettiği hizmetin gerçek karşılığını alarak değil “global bütçe antlaşması” yoluyla genel bütçeden aldığı fazladan kaynakla yürütebilmektedir. Bu fazla kaynağın üniversitelere verilmeyeceği aşikardır. Bu durumda zaten mali açıdan zor durumda olan üniversite hastaneleri ayakta kalabilmek için bütün enerjilerini “performans puanı getirecek” işlemlere harcayacaktır. Böylesi bir ortamda tıp fakültelerinde hekim yetiştirmeye, bilimsel çalışmalar yapmaya ön-

H

celik verilmesi ve özen gösterilmesi mümkün olamayacaktır. Üniversitelerde eğitim ve araştırma faaliyetleri genel bütçe kaynaklı bir finansal güvence altında olmalıdır. Performans uygulaması ise ancak bu kaynağı tamamlayan ve çalışanları motive etmek üzere iyi tanımlanmış ve hizmetin niteliğini geliştirecek parametreler üzerinden yeniden düzenlenmelidir. Tıp fakülteleri ülkemizin geleceğidir. Türk Tabipleri Birliği (TTB)

Dr. Eriş Bilaloğlu TTB Başkanı

BARIŞ İLKAY \ Hasta: Ben sistemi olumlu buluyorum. Tam Gün Yasası’na da onay veriyorum. Hastalar açısından herhangi bir soruna yol açacağını sanmıyorum. YÜKSEL ATMACA \ Hasta Yakını: Performans hem olumlu hem olumsuz etkileyebilir. Gerekli olan bir uygulamaya tabi tutuluyorsam tamam ama performans nedeniyle gereksiz yere uygulanan işlemlerde elbette uygun bulmuyorum. Bu nedenle Türk doktorlarına güvenmek istiyoruz.

Çok Ses Tek Ders GÖZDE ÇELİKSÖZ \ 4. Sınıf Öğrencisi Hekimler ve sağlık çalışanları, performans uygulamasının başlamasıyla çeşitli ortamlarda kaygılarını dile getirmeye başlamışlardı. Geleceğin hekimleri olarak performans sisteminin biz de karşısındaydık. 19 Nisan’da da herkesi bir arada görmek istiyorduk. Böylece fakülte tarihinde görülmemiş bir derse imza atmış olduk. ‘Çok

Ses Tek Ders’ etkinliği başladığında B Amfisi hınca hınç doluydu. Ayaktakilerle birlikte sanırım 600 kadar kişi vardı. Kalabalığın büyük bölümünü akademik kadro ve öğrenciler oluşturuyordu. Kolaylaştırıcılığını benim yaptığım bölümde 15 hocamız, TTB’nin 15 talebini dile getirdi. Ardından fakültemizin emekli hocalarından Prof. Dr. Veli Lök destek konuşması yaptı. Bu dersin bir parçası olmak benim için hala heyecan verici.


HABER

8

En yeni anabilim dalımız:

Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Temel Tıp Bilimleri Bölümü bünyesinde kurulan Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı donanım ve yazılım alt yapısı ile üstüne düşen görevleri başarıyla yerine getiriyor.

ilgi Çağı” olarak tanımlanan bir dönemi yaşıyoruz. Bilimde, teknolojide, sağlıkta, eğitimde, ekonomide ve akla gelebilecek tüm alanlarda “bilgi çağı” deyince, alanı ilgilendiren verilerin toplanması, düzenlenmesi, depolanması, güncellenmesi, uygun yöntemlerle analizi, analiz sonuçlarının yorumlanarak sonuçlarının insanlığın yaşam kalitesini yükseltecek “bilgi”ye dönüştürülmesi anlaşılmaktadır. Bu tanımın dikkatlice incelenmesinden istatistiğin, bilgi ve iletişim teknolojilerinin bu kapsamda oynadığı rol yadsınamayacak bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

B

Anabilim Dalı kısa sürede altyapı gereksinimlerini gidererek 2006 yılından itibaren akademik bir birimden beklenen “eğitim-öğretim”, “araştırma-geliştirme” ve “hizmet” fonksiyonlarını yerine getirmeye başlamıştır. Eğitim-öğretim kapsamında; Üniversitemiz Tıp ve Diş Hekimliği Fakülteleri lisans

öğrencilerine Biyoistatistik, Tıp Fakültesi öğrencilerine Bilgisayar, Eczacılık, Diş Hekimliği ve Hemşirelik lisansüstü öğrencilerine Bilgisayar Uygulamalı Biyoistatistik dersleri verilmektedir. Anabilim Dalımızın Sağlık Bilimleri

Enstitüsü bünyesinde yürüttüğü Biyoistatistik Yüksek Lisans programı bulunmaktadır. 2007 yılında açılan bu programa bugüne kadar sekiz öğrenci kayıt yaptırmış ve bunlardan ikisi 2011 yılında mezun olmuştur.

Araştırma-geliştirme kapsamında; Anabilim Dalımızda üç tür faaliyet yürütülmektedir: Kendi alanlarında uzmanlık ve doktora tezleri dahil araştırma yapan araştırıcılara verilen “biyoistatistik” danışmanlığının bir fonksiyonu olarak yapılan AR-GE çalışmaları. İstatistik, biyoistatistik ve bilişim alanlarında yapılan temel ve uygulamalı araştırmalarla ve Biyoistatistik Yüksek Lisans programında yapılan tezlerde yürütülen AR-GE faaliyetleri. Uluslararası akademik işbirliği çerçevesinde İngiltere Reading Üniversitesi Matematik ve İstatistik Bölümü ile yapılan ortak araştırmalar.

Ayaktakiler soldan sağa: Sekreter Emine Eroğlu, Öğr. Gör. Dr. Ergun Konakçı, Öğr. Gör. Kamil Liv, Öğr. Gör. A. Murat Ergin, Sekreter Fatma Doğan, Bilgisayar Laboratuvarı Sorumlusu Ergin Türkseven. Oturanlar soldan sağa: Yrd. Doç. Dr. Timur Köse, Uzm. Dr. Gül Kitapçıoğlu, Prof. Dr. Fikret İkiz, Araş. Gör. Hatice Uluer, Doç. Dr. Mehmet N. Orman.

Hizmet açısından; Anabilim Dalımızda başlıca iki konuda akademik hizmet verilmektedir: 1-1- Biyoistatistik ve Bilişim alanında danışmanlık hizmeti: Bu hizmet üniversitemiz içi ve dışı kurumlarda yürütülen araştırmaların tasarımından yayınlanmasına kadarki süreçte verilen danışmanlıkları içermektedir. Üniversite dışı kurumlar arasında diğer üniversiteler, TUBİTAK-MAM, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü gibi kurumlardan söz edilebilir. Kuruluşumuzdan 2010 yılı sonuna kadar verilen danışmanlık hizmetlerine ilişkin


HABER

9

EÜ Tıp Fakültesi teknolojide yeni adımlar atıyor

TIBBİ BİLİŞİM KURUMSALLAŞTI Ülkemizde ve dünyada yüksek öğretimle ilgili kurumlar, konu ile ilgili işlevleri yerine getirmek üzere “Bölüm”, “Anabilim Dalı”, “Merkez” gibi isimler altında yapılanmışlardır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de böyle bir yapılanma, o zamana sayısal değerler aşağıdaki tabloda verildiği gibidir: 2- Biyoistatistik hizmet içi eğitim hizmeti: Bu hizmet başta Üniversitemiz Tıp Fakültesi’nin değişik anabilim dalları olmak üzere resmi ve özel sağlık kurumlarına değişik düzeylerde verilen biyoistatistik kursları ile İngiltere Reading Üniversitesi Matematik ve İstatistik Bölümü ve İstatistik Servisler Merkezi ile ortaklaşa düzenlenen yaz okullarını kapsamaktadır. Anabilim Dalımız hizmet içi eğitim dahil, eğitim-öğretim kapsamında yürütülen faaliyetlerin büyük bir bölümü, işletim sorumluluğu Anabilim Dalımıza verilen, Dekanlığımız Bilgisayar Laboratuvarlarında gerçekleştirilmektedir. Yıl Laboratuvarlar olanaklar 2006 ölçüsünde Fakültemizin 2007 diğer anabilim dallarımız 2008 ile Üniversitemizin bazı yüksekokul ve meslek 2009 yüksekokullarının kullanı2010 mına açıktır.

kadar Üniversite bünyesinde dağınık bir şekilde verilen hizmetleri yürütecek şekilde, 2005 yılında Temel Tıp Bilimleri Bölümü bünyesinde “Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Anabilim Dalı”nın kuruluşu ile kurumsallaştırılmıştır.

Bu kapsamda Anabilim Dalımızda her birinde 35’er bilgisayarın yer aldığı iki laboratuvar vardır. 2010 yılına kadar her biri kendine ait disk birimlerinin yer aldığı kasaları bulunan kişisel masaüstü bilgisayarlardan oluşan laboratuvarlar 2009 yılında yapılan bir Bilimsel Altyapı projesi ile Türkiye’de pek az Üniversitede bulunan bir mimari ile değiştirilmiştir. İnce istemci (Thin Client) sistem olarak bilinen bu sistem daha az bakım gerektiren, daha az enerji kullanan, daha kolay kurgulanan ve kullanıcı hasarlarını en aza indirgeyen bir sistemdir. Sistemde kişisel bilgisayar kasaları yoktur ve ekranlar, sadece

Toplam

terminal niteliğinde olup, birbirlerini yedekleyebilen iki güçlü sunucuya bağlıdır. İstenen yazılımlar sunucuya yüklenmekte, kullanıcılar bu yazılımlara terminallerinden erişmektedirler. Donanım ve yazılım alt yapısı ile üstüne düşen görevleri yürüten Anabilim Dalımız hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.biyoistatistik.med.ege.edu.tr adresine başvurulabilir. Ayrıca özel olarak danışmanlık hizmeti almak isteyenler belirtilen web sayfasının yanı sıra 0 (232) 390 1985 – 390 1991 – 390 1992 ve 390 1993; dahili 1985, 1991, 1992 ve 1993 no’lu telefonlara başvurabilirler.

Danışmanlık Hizmet Tablosu

Tıp Fakültesi ñçi 69 76 83 131 171 530

Tıp Fakültesi Dıíı 117 99 87 76 107 486

Toplam 186 175 170 207 278 1016

GÜLSÜM BAŞ / HALDUN LENGER Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Ana Bilim Dalı’nın kullanımı için düzenlenen Bilgisayar Laboratuarı törenle açıldı. Açılışı EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor ve EÜ Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fikret İkiz yaptı. İstatistiksel danışmanlık bilgi sisteminin ayakta tutulması için ince istemci HDD ve işlemci bulundurmayan ağ üzerinden çalışan bu yeni sistemde işletim sistemi iki sunucudan alınıyor. EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor konuşmasında teknolojinin önemine değinerek, “Bu sistemin çoğu fakültede kullanılması gerekir.

Geleceğimiz elektronik ortamda, her şeyimiz teknolojik olacak.” dedi. Sistemle ilgili bilgi veren EÜ Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıbbi Ana Bilim Dalı Öğr. Gör. Ali Murat Ergin, sistemin kolaylığı ve güvenliğine vurgu yaptı. Ergin, “Bilgisayarların bir tanesi monitör dahil 800 TL. Toplam 70 bilgisayar ve iki sunucu 78 bin TL’ye mal oldu. Bu yeni sunucu sayesinde 150 işletimciyi kaldırabilecek seviyeye getirildi. Bu sistemle elde edilmek istenen amaç en az bakım gerektiren ve kullanıcının verebileceği hasarı en aza indirecek bir sistem oluşturmak. Sistemde iki sunucu, yedekleme ve yük dengeleyicisini sağlamak için kullanıldı.” diye konuştu.


HEMŞİRELER GÜNÜ

Hemşire ÇİÇEK AKTAŞ izler bugüne kadar 1954 tarihinde çıkarılmış bir kanunun içine hapsedilmiş, görev ve yetki sınırları belli olmayan, sürekli mesleki kimlik arayışı ile geleneksel bakış arasındaki bir yerde görev yapmaya çalışan bir meslek grubuyuz. Uzunca bir uğraş sonucunda 1954 yılında çıkarılmış Hemşirelik Yasası değiştirildi. Çok yeterli ve tatmin edici olmasa da görev yetki ve sorumluluklar açıklandı. (8 Mart 2010) Tüm bunlar olumlu bir gelişme ve ileri bir adım olarak düşünülürken hükümetin çıkardığı ve çıkarmayı düşündüğü, adına da “Sağlıkta Reform” dediği yasaların hiçbir yerinde hemşire adı geçmemektedir. Oysa hemşirelik mesleği ve hemşirelik hizmetleri sağlık sisteminin vazgeçilmez ana disiplinlerindendir. Tam Gün Yasası adı altında bir yasa çıkarılmış, performansa dayalı ücretlendirme sistemi benimsenmiştir. Bu yasa çıkarılırken sağlık hizmetinin bir ekip hizmeti olduğu göz ardı edilmiştir. Halbuki, performansa dayalı ücretlendirme sisteminde en mağdur olacak kesim hemşire arkadaşlardır, hemşirelerdir. Performansa dayalı ücretlendirme sisteminde adil olmasa da hekimin yaptığı işin bir karşılığı var fakat hemşirenin yoktur. Kamu hastane birlikleri yasası rafta beklemektedir. Bunda da hemşirenin ve hemşirelik hizmetlerinin adı geçmemektedir. Bu yasada; hizmet birimleri içinde ‘bakım hizmetleri’ adı geçmektedir fakat içeriği belli değildir. Aile hekimliğinde de şöyle bir deyim geçmektedir: “Aile hekimleri yanların-

B

gazet tıp 10

12 Mayıs Hemşireler Günü’nü kutladık da sağlık elemanı çalıştırır” der. Bunun ne anlama geldiğini düşünebiliyor musunuz? Bu bana göre “Aile hekimleri yanında vasıfsız, düşük ücretle, herhangi bir eleman çalıştırır” demektir. En son kamuoyunda “Torba Yasa” diye nitelendirilen yasa değişikliğinde iş güvenliğimiz de tehdit altına alınmıştır. Bunun yanında aynı okul mezunu olup aynı işi yapan hemşire arkadaşlar 657, 4B, 4C taşeronda çalışma

gibi çeşitli kadro ve unvanlarla çalıştırılmaktadır. Tabii ki farklı da ücretler almaktadırlar. Bu durum meslektaşlar arasında büyük huzursuzluklara neden olmakta, iş verimini düşürmekte, iş barışını bozmaktadır. Hemşire arkadaşlarımız emeklerinin karşılığı olan ne maaş ne de ek ödemelerini, hak ettikleri düzeyde almaktadırlar. Hemşirelerden beklenen; her koşulda sessiz kalmaları, verilen her görevi hiç karşı çıkmadan kabul etmeleri, ne-

Aradaki Mesafeyi Kapatmak! 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü, Uluslararası Hemşireler Konseyi’nin bu yıl için belirlediği “Aradaki Mesafeyi Kapatmak: Sağlık hizmetinin herkes için eşit ve ulaşılabilir olmasını sağlamada hemşirelerin rolü” temasıyla kutlandı. 2 Mayıs Dünya Hemşireler Günü ve Haftası programı çerçevesinde birçok aktiviteler yer aldı. 13 Mayıs 2011’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Muhittin Erel Amfisi’nde düzenlenen törene Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, E.Ü.T.F.H. Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Kubilay Demirağ, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Çiçek Fadıloğlu ve E.Ü.T.F.H. Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Yüksek Hemşire Serpil Kır yer aldı. Yüksek Hemşire Serpil Kır törende yaptığı konuşmasında, hemşirelikle ilgili birçok sorunu ve bu yılki ICN temasını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Türk Hemşireler Derneği’nin üyesi olduğu Uluslararası Hemşirelik Konseyi her yıl olduğu gibi bu yıl içinde tüm ülkelerde tartışılmak üzere bir tema belirlemiştir. Bu yılın teması,

1

‘Aradaki Mesafeyi Kapatmak: Sağlık hizmetinin herkes için eşit ve ulaşılabilir olmasını sağlamada hemşirelerin rolü’. Uluslararası Hemşirelik Konseyi’nin bu temayı belirlemesinde en önemli etken, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi önemli örgütlerin dünyada yaşanan birçok sorun arasından önemi ve önceliği olan sorunu o yıl içinde dikkate almasıdır. Belirlenen temalar her zaman her ülkenin öncelikli teması olmayabilmektedir. ICN’nin bu yıl için belirlediği konu da diğer yıllarda olduğu gibi Türk Hemşireler Derneği tarafından önemi nedeniyle doğrudan benimsenmiş ve bu nedenle haftanın tartışılan konusu olmuştur. Tema; dünya sağlık hizmetinin herkes için eşit ve ulaşılabilir olmadığını ve sorunun giderek büyüdüğünü ifade etmektedir. Tema sadece bunu ifade etmekle kalmayıp sağlık çalışanları arasında yer alan hemşirelerin sağlık hizmetinin herkese eşit ve ulaşılabilir olması için etkin olmasına, olması gerektiğine, olabileceğine vurgu yapmaktadır. Global düzeyde sağlık eşitsizliklerinin ekonomik, siyasal, sosyal ve çevresel

rede boşluk varsa onu doldurmasıdır. Hemşirelik mesleği değersizleştirilmiş, hemşireler mutsuz, güvensiz, kaygılı, öfkeli, tükenmişlik duygusunu derinden yaşayan insanlar haline getirilmiştir. Artık bunlara dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Hiç kimse hemşirelere “Arkadaşlar, tüm özverinizle çalışıyorsunuz, bir derdiniz var mıdır, sorununuz var mıdır” diye sormaz. Her 12 Mayıs Hemşireler Günü’nde olduğu gibi bu yıl da birkaç merkezi

etkenler olmak üzere birçok nedeni bulunmaktadır. Hemşirelik bakımı tüm dünyada gereksinilen evrensel bir hizmettir. Sosyal, bilimsel, ekonomik, politik ve demografik değişimler sağlık sektöründe belirli yüklemeler gerektirirken hemşirelik insan gücü eksikliği de hemen hemen her ülkede, evrensel boyutta yaşanan bir olgudur. Ülkemizde genel olarak çalışma hayatı incelendiğinde, iş gücünün verimli ve etkin kullanılması yönünde uygun şekilde düzenlenmemiş olduğu görülmektedir. Çalışma koşulları, çalışma saatleri (7/24) dinlenme saatleri, ücret, iş sağlığı ve iş güvenliği gibi konularda hali hazırda yaşanan pek çok olumsuzluk vardır. Bununla birlikte benzer koşullarda çalışanlara uygulanmakta olan kanun ve yönetmelikler, bugünkü haliyle bile hemşirelik mesleği için uygulanmamaktadır. 8 Mart 2010’da Hemşirelik Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlanmış, 19 Nisan 2011’de de revize edilmiş, yeni değişikliklerle hemşirelik mesleğinin kimliği iyiden iyiye açıklık kazanmıştır. Çalışılan Birim / Servis / Ünite alanlara göre Hemşirelerin Görev-Yetki ve Sorumlulukları belirlenmiş, Hemşirelik Girişimleri yönetmeliğe eklenmiştir. Ayrıca hemşireliğin dört temel görevi kabul edilmiştir (Bakım-Araştırma-Eğitim-Yönetim). Tüm bunlar olumlu gelişmelerdir. Fakat sağlık politikası doğrultusunda çıkarılan diğer yasa ve yönetmeliklerle paralellik göstermemektedir.

etkinlik, toplantı ve alışık olduğumuz söylemler yapılacak devletin yetkili erkanı birkaç açıklama yapacak, kutlama mesajları yayınlayacak bir sonraki Hemşireler Gününe kadar. Sağlık hizmeti üreten biz hemşirelerin dağ gibi sorunları var. Bunların bir kaçını burada sıralamak istiyorum. Fazla iş yükü ile yıpranmak, olması gerekenden uzun saatler çalışmak, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri nedenlerle sağlığımızı ve hayatımızı kaybetmek istemiyoruz. Emekliliğe dahi yansımayan performans ücretlendirme sistemine mahkum olmak istemiyoruz. İnsanca yaşanabilir ücret ve iş güvenliği, iş güvencesi istiyoruz. 4A, 4B gibi sınıflara ayrılmak istemiyoruz. Taşeronda çalışmak istemiyoruz. Tüm bu sorunlarla baş edebilmemiz için çözüm yolu bellidir. Yapılacak tek iş örgütlenmektir. Tüm bu sorunlara rağmen özveriyle çalışan meslektaşlarımın 12 Mayıs Hemşireler Günü’nü kutluyorum.

Bakım – Araştırma – Eğitim – Yönetim görevi tanımlanmış hemşirelik kimliğinin sorunları hala devam etmektedir. Bunlar, istihdam sorunu = kalıcı istihdam olmaması, hemşireliğin dört temel görevinden biri ve en önemlisi olan hasta bakımını, bakımın kalitesini, devamlılığını, ulaşılabilirliğini zorlaştırmaktadır. Ayrıca çalışanların 657, 4B, taşeron gibi değişik kadrolarda çalışması, iş barışını bozmakta - kurum aidiyetini engellemektedir. İstihdam sorunu; zor olan çalışma koşullarını daha da zorlaştırmakta meslekten ayrılmalara, tükenmişlik sendromuna, nitelikli eleman kaybına, neden olmaktadır. 7/24 çalışılan bir meslekte nitelik ve sayı eksilmesinin yükü diğer çalışanlara yansımaktadır. Bu 12 Mayıs’ta tüm meslektaşlarımın her şeye rağmen mesleğimize, meslek onurumuza, meslek etiğine, meslek bilincine sahip çıkmalarını kutluyor, farklı sorunları konuşacağımız nice 12 Mayıslara diliyorum.” Açılış konuşmalarının ardından Hemşirelik Yüksekokulu ve Hastanemiz hemşirelerinin katılımıyla "Sağlık, İnsan Gücü ve Eşitsizlik" başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelden sonra Ege Üniversitesi Hastanesi Zeybek Ekibi erişkin ve minikler grubu olarak nefes kesen gösterilerini sergilediler. Emekli olan hemşirelerimiz bir plaketle onore edilmiştir. Öğleden sonraki programda Doç. Dr. Azmi Varan tarafından sunulan "Kurbağalar ve Prensler" konferansı herkes tarafından büyük bir beğeni ile izlendi.


HABER

gazet tıp 11

49 yıl sonra yeniden ge Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 1962 mezunları, tam 49 yıl sonra bir araya geldi. Büyük buluşmada mezunlar adına konuşan Prof. Sezen Koşay, “49 yıl önce üniversite yaşamı şimdi olduğu

E

gibi rahat değildi. Beslenme ve spor faaliyetleri bu kadar gelişmemişti. Bizim dönemimiz 1960 İhtilali’ne de tanık olduğu için üniversite hayatımız unutulmaz geçti.” dedi. Dekan Prof. Dr. Serhat Bor ise EÜ Tıp Fa-

kültesi’nin 9 Mart 1956’da kurulduğunu hatırlatarak, bugünün aynı zamanda resmi açılış günü olduğunu belirtti. Gece, mezunların hayat öykülerinden oluşan film gösteriminin izlenmesiyle sona erdi.

Durmaz’dan Ege’ye veda ge Üniversitesi’ne 42 yıl hizmet veren Prof. Dr. İsa Durmaz (65), ayakta alkışlanarak, gözyaşları arasında emekliliğe uğurlandı. Durmaz için arkadaşları “O, idealist bir tıp adamıdır çalışmadan duramaz. Üretkenliğine yeni yerinde devam edecektir. İsa Durmaz, durmaz” dedi. Bir çok ilklerin adamı olan Durmaz, 1989’da kadavradan alınan kalp kapakçığı nakli, 10 yılda

E

110 nakil, bir günde iki kalp ameliyatı gibi önemli başarıların altına adını yazdırdı. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, “Fakülteyi kurumsallaştıran, kendilerinden sonra sapasağlam durmasını sağlayacak insanlar vardır. İsa Hocam bu rol modellerden bir tanesidir. Ülkemizdeki üniversite hastanelerinde yaşanan bu tür kan kayıpları bizlerin aleyhine sürecektir.” dedi.

Tekno Fikir Yarışması'nın İşyeri hekimliği yenileme eğitimi verilmeye başlandı Galibi Ege Tıp’tan enç beyinlerin yeni ürünler ortaya koymasını amaçlayan Tekno Fikir Yarışması’nın sonuçları belli oldu. Toplam 230 başvuru arasından finale kalan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Halil Elden ve İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Beyza Çizmeci’den oluşan ekip “Mobil

G

Solunum” projesiyle yarışmanın birincisi oldu. Proje Türkiye’de erkeklerde yüzde 4, kadınlarda yüzde 2 oranında rastlanan apne hastalığının yarattığı kritik etkilere erken müdahaleyi hedefliyor. Fikir ve bu fikre uygun iş tasarımı ile ekip 15 bin TL nakit para ödülü ve Turkcell PAF Staj Programı’na katılım hakkı elde etti.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı bünyesinde, işyeri hekimliği yenileme eğitimleri başladı. Şu ana kadar 200 işyeri hekiminin katıldığı eğitimler hafta içi sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki grup şeklinde düzenleniyor. Bilindiği gibi 27 Kasım 2010 tarihinde çıkan yönetmeliklerle 2003 tarihinden önce sertifikalı işyeri hekimlerine

6 ay içinde “yenileme” kursuna katılma zorunluluğu getirilmişti. İşyeri hekimi olarak çalışan hekimlerin; mesleki becerilerini işyerlerinde uygulayabilmeleri ve mevzuatta öngörülen görevlerini yerine getirebilmeleri için iş sağlığı ve güvenliği bilgilerini güncellemek amacıyla 2 Mayıs 2011 tarihinden itibaren 20 Mayıs Amfisi’nde verilmeye başlandı.

Radyo Ege Kampüs’te Ege’den Sağlık Programı adyo Ege Kampüs’te, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi öğretim üyeleri ile birlikte Öğr. Gör. Yeliz Tuna’nın hazırlayıp sunduğu program hafta içi her sabah saat 10.30’da canlı yayınlanıyor. “Ege’den Sağlık” isimli radyo programında her gün farklı bir öğretim üyesi ile birlikte sağlık ile ilgili farklı bir konu ele alınıyor. Radyo Ege Kampüs’teki sağlık programına katılan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Türkiye’de son on yılda şeker hastalığının iki kat arttığına dikkat çekti. Radyo Ege Kampüs’te yayına başlayan “Ege’den Sağlık” programının ilk konuğu Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz oldu. Öğr. Gör. Yeliz Tuna’nın hazırlayıp sunduğu programda konuşan Rektör Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, aşırı beslenme ve obezite konularında dinleyicileri bilgilendirirken, ülkemizde şeker hastalığındaki artışa dikkat çekti. Türkiye’de bulunan üniversiteler ile Sağlık Bakanlığı’nın 2000 yılında şeker hastalığı ile ilgili yaptığı araştırmada her 100 kişiden 7.2’sinde şeker hastalığı tespit edildiğini söy-

R

leyen Rektör Prof. Dr. Yılmaz, “2010 yılında bu oranın 13.5’a çıktığını gördük. On yılda Türkiye’de şeker hastalığı iki kat artmış. Bu durum kalp hastalığı ve onun uzantılarının da iki kat artacağını işaret ediyor. Bunlar çok pahalı hastalıklar. Yaşamı kısaltan özellik gösteriyorlar ve de bu hastalıkların maliyeti çok yüksek. Hem toplumu hem de ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Bu yüzden ABD’ye benzememek için, obez hastası sayısının artmaması için kansere de yol açtığını hatırlayarak tedbir almamız gerekiyor.” diye konuştu. Dinleyicilerden gelen soruları da yanıtlayan Prof. Dr. Yılmaz, gençlere sınav zamanında fastfood yiyecekler yerine salataları tercih etmelerini, makarnaları ise tavuk, peynir ve sebzelerle zenginleştirerek tüketmeleri önerisinde bulundu. Ege Üniversitesi’nin sesi Radyo Ege Kampüs’te yayınlanan, “Ege den Sağlık” programında hafta içi her gün yeni bir öğretim üyesi ile birlikte sağlık ile ilgili farklı bir konu ele alınıyor. Radyo Ege Kampüs 100.8 frekansından yayın yapıyor. (Ege Ajans)


HABER

gazet tıp 12

“Tıp bedel ödenen bir meslektir” EMEL OTURAK / RACİ SEYMEN ge Üniversitesi Tıp Fakültesi Şenliği kapsamında birçok liseli üniversiteyi ziyarette bulundu. EÜ Kampusü, Tıp Fakültesi, Öğrenci Köyü ve kongre merkezlerini gezen öğrenciler tur sonunda “Hayatımız Sınav” programı sunucusu Cihat Şener'le Tıp Fakültesi'ndeki söyleşide buluştular. Liseli öğrencileri hayatlarına dair tercihleri yapmaya hazırlandıkları süreçte ağırlamaktan duyduğu memnu-

E

niyeti anlatan EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, "Tıp eğitimi zorlu bir eğitimdir. Gerçekten Tıp Fakültesi'nde olmak istiyorsanız tercihinizi o yönde kullanın. Son derece kritik bir meslek olan hekimlik ancak seviyorsanız yapılır. Tercih edeceğiniz tıp fakültesini önce araştırın. Eğitim sistemini, alt yapısını, öğretim üyesi kadrosunu sorgulayın ve size uygun olan yeri tercih edin." dedi. Liseli öğrencilerle EÜ Tıp Fakültesi'nde bir araya gelen Cihat Şener ise

"Tıpla sadece hastalıklarım yoluyla ilgiliyim. Bu yaşıma kadar doktora gitmekten kaçtım ama bir süre sonra bu durum kaçınılmaz oldu ve yolum tıpla kesişti. Bildiğim bir şey var ki o da hekimlik çok kutsal bir meslek. Tıp eğitimi dünyanın en zorlu eğitimidir. Tıp bedel ödenen bir meslektir.” dedi.

İstemek yapmaının yüzde biridir “Hayatımız Sınav” programında rehberlik hizmeti verdiklerini vurgulayan Şener, şöyle konuştu:

“Ben bir matematikçiyim, sınav sürecinde siz öğrencilere en doğru yolu göstermek için sizlerle buluşuyorum. Çok iyi takip edilen bir programım var. Bu durum beni sanılanın aksine üzüyor. Bana bu kadar ihtiyaç duyulmasının sebebi siz çocuklarımıza eğitim süreçlerinizde sistem içinde yeterli danışmanlık hizmetinin verilmiyor olmasıdır. Okullardaki rehber öğretmen sayısı yetersiz. Bu noktada doğru tercihler yapabilmek için keşke bana ihtiyaç duymasaydınız. Prog-

Psikiyatri duayenini kaybetti Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin eski dekanlarından, psikiyatrinin duayeni emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Turan Örnek 4 Nisan sabahı saat 07.30’da evinde geçirdiği kalp kriziyle hayata gözlerini yumdu. rof. Dr. Turan Örnek için EÜ Tıp Fakültesi Muhittin Erel Amfisi’nde düzenlenen törende konuşan EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, “Ege Üniversitesi köklü bir çınar ağacıdır. Ancak bu ağaç büyük bir yaprağını kaybetti. Prof. Dr. Turan Örnek kitap tutkunu bir bilim adamıydı. Her görüşümüzde en son okuduğu kitaptan bahseder ve önerilerini söylerdi. Hepimizin başı sağ olsun.” diye konuştu. Ege Üniversitesi’nin önceki Rektörlerinden Prof. Dr. Refet Saygılı ise Prof. Dr. Turan Örnek’in soyadına layık bir insan olduğunu ifade etti. Örnek’in bilimsel çalışmalarından bahseden Saygılı, bilim dünyasına önemli katkılarının olduğunu vurguladı. EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor da kendisine örnek aldığı bilim

P

adamlarından birinin Prof. Dr. Örnek olduğunu belirterek, “O fiziksel olarak aramızdan ayrıldı ama manevi olarak hep birlikteyiz” diye konuştu. Prof. Dr. Turan Örnek’in Kızı Lal Örnek ise tüm ailesi adına babasıyla gurur duyduğunu belirterek, acısını paylaşanlara teşekkür etti. Prof. Dr. Turan Örnek’in cenazesi törenin ardından Alsancak Hocazade Camii’ne götürüldü. Burada kılınan öğle namazının ardından Prof. Dr. Örnek’in cenazesi Karşıkaya Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi adına İmtiyaz Sahibi: Prof. Dr. Serhat Bor Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Yrd. Doç. Oğuzhan Kavaklı,

ramda sınava dair her şeyi anlatmaya çalışıyorum. Hayatınızdaki birkaç önemli tercihten ilki sizi bekliyor. Tercih dönemi sınava hazırlık döneminden daha zorlu bir süreç. İstemek yapmanın yüzde biridir; “Gerek şarttır, yeter şart değidir.” Bilgi ise, bilinç ve aklı destekler. Ege Üniversitesi bilginin en çok desteklendiği üniversitelerdendir. Burada bilgiye ulaşmak için dolaylı yollar yoktur. İyi eğitim en iyi öğrenciyle, en iyi ortamda mümkündür. (Ege Ajans)

Prof. Dr. Sabiha Cura Özgür son yolculuğuna uğurlandı YALÇIN ŞADAN Şubat’ta hayatını kaybeden Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı kurucusu Prof. Dr. Sabiha Cura Özgür EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Muhittin Erel Amfisi’nde düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, Başhekim Prof. Dr. Necil Kütükçüler, öğretim üyeleri, hastane personeli ve aile yakınlarının yer aldığı veda töreninde EÜ Tıp Fakültesi öğretim üyeleri tarafından Prof. Dr. Özgür ile ilgili anılar ve bilgiler paylaşıldı. Prof. Dr. Özgür’ün naşı düzenlenen veda töreninden sonra Alsancak Hocazade Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Çeşme’deki Yeni Çeşme Mezarlığı’nda toprağa verildi.

3

Prof. Dr. Turan Örnek’in özgeçmişi 1928 yılında İzmir’de doğan Turan Örmek, ilkokul öğreniminden sonra orta öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1954 yılında mezun oldu. 1959 yılında Ege Üniversitesi’ne uzman olarak atandı. 19601961 yılları arasında Paris Üniversitesi Çocuk Nöro-Psikiyatri Kliniği’nde burslu olarak çalışan Örnek, 1968 yılında üniversite doçentliği unvanı kazanarak EÜ Tıp Fakültesi’ne Psikiyatri Doçenti olarak atandı. 1966’da Psi-

Yayına Hazırlayanlar: S. Ayhan Çalışkan, Seyfi Durmaz, Beyhan Tuna

kiyatri Kürsüsü Başkanlığına, 1968’de Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu Üyeliğine, 1969’daUNESCO Türkiye Milli Komisyonu Üyeliğine seçilen Örnek, 1970’de profesörlüğe yükseltildi. Bu arada fakültenin Senato Üyeliği ve EÜ Milli Eğitim Şurası temsilciliği görevlerinde bulunan Örnek, 04.04.1991 - 04.04.1994 yılları arasında EÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı görevi yaptı. 1994 yılında emekli olan Prof. Dr. Turhan Örnek evli ve üç çocuk babasıydı. (Ege Ajans)

kadrajmedya@gmail.com Görsel Yönetmen: Selami Özcan Redaksiyon: Sabriye Mercan Bolulu, Ferzan Yapkuöz

Adres: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 35100 Bornova İzmir E-Posta gazete@mail.ege.edu.tr Tel: 0 (232) 390 45 84- 390 43 39 Faks: 0 (232) 342 21 42

Yayın Türü: Yerel Yıl: 3 Sayı: 7 Baskı Tarihi: 14 Haziran 2011


TEKNOLOJİ

gazet tıp 13

Bilgisayarınız ? İ M E D GÜVEN BİLGİSAYAR KULLANICILARINA BİR KAÇ İP UCU Bilgisayar teknolojisi hayatımızı kolaylaştırırken verilerimizin güvenliği de önem kazandı. Bazı noktalara dikkat ederek kişisel bilgilerinizin güvenliğini sağlayabilirsiniz. Dr. Ergun Konakçı

irçoğumuzun günlük hayatı artık bilgisayar ve internet olmadan aksayacak durumda. Her gün hastalarımızın laboratuar sonuçlarına web üzerinden bakmadan, internet bankacılığı ile faturalarını ödemeden ve mail ile haberleşmeden hayatımızı devam ettirmek bazılarımız için düşünülemez hale geldi.

B

Bilgisayar teknolojisi hayatımızı bu kadar kolaylaştırırken verilerimizin güvenliği de o kadar önem kazandı. Kullandığımız bilgisayardaki bir güvenlik açığı ile özel fotoğraflarınızın, kişisel yazışmalarınızın, banka şifrenizin ya da hastalarınızın bilgilerinin istenmeyen kişilerin eline geçmesini hiçbirimizi istemeyiz. Birçoğumuzun yaptığı, bu istenmeyen durumdan kaçınmak için hiçbir şey yapmamak ya da en fazla bir antivirüs programı kurup her şeyi o programın halletmesini beklemektir.

ilgisayarlarımızın ve verilerimizin istenmeyen kişilerin eline geçmesine engel olmak, verilerin güvende olmasını ve bilgisayarın çalışır durumda kalabilmesi için akılda bulunmasında yarar olan birkaç ipucu:

B

Kullanıcı özen göstermiyorsa bilgisayar güvende değildir. Güvenilir bir kaynaktan gelmeyen uygulamaları çalıştırmamak bilgisayarınıza virüs bulaşma ihtimalini yüzde 90 oranında azaltır.

kurma hakkı olan kullanıcı dışında (Administrator) daha az yetkili kullanıcılar tanımlayın, bu kullanıcılarla çalışın. Herhangi bir program kurmak istediğiniz zaman windows sizden Administrator şifresini girmenizi ister ve şifrenizi yazarak istediğiniz programı kurabilirsiniz. Virüsler şifrenize giremez. Tanımadığınız kişilerden gelen ma-

Antivirüs kullanmak zorunluluktur. Hastanemizde antivirus.med.ege.edu.tr adresinden kaspersky programını lisanlı olarak kurabilirsiniz. Farklı bir antivirüs programı kurmak isterseniz mutlaka lisans ücretini ödeyin ve güncellemeleri otomatik yapmasını sağlayın. Lisans ücreti ödemek istemeyenler avira antivir programını kullanabilirler.

Internet Explorer kullanırken Activex uygulamalarını otomatik olarak çalıştırması ya da bazı zararlı uygulamaların size sormadan Activex çalıştırabilmesi sizin fark edemeyebileceğiniz bazı programların çalışmasını sağlayabilir. Firefox ve Chrome bu açıdan çok daha güvenlidir. Şifrelerinizin bir post-ite yazılıp ekranın yanına yapıştırılması hastanemizde en yaygın güvenlik açığıdır. Güvendiğiniz bir iş arkadaşınız ya da personeliniz şifrenizi biliyorsa hastanede herkes biliyor olabilir. Her şifre soran yer için tek bir şifre belirleyip sürekli aynı şifreyi kullanırsanız, bir yerden şifrenizi ele geçiren her yere ulaşabilir Şifreleriniz tahmin edilebilir kelimeler olmamalı, mutlaka rakam, mümkünse özel karakterler içermeli. Windows işletim sistemleri bilinen ve en çok saldırı alan, en çok açığı olan sistemlerdir. Linux veya MacOs kullanmak birçok sorun için kökten çözümdür. Özellikle tek bir yazılımın kullanılması istenen ve çok kullanıcısı olan bilgisayarlarda (asistan odaları, laboratuarlar vb) Linux ya da MacOs kullanın. Bilgisayarınızda kesinlikle tek bir kullanıcı tanımlanmamalı. Program

illere kesinlikle güvenmeyin, tanığınız kişilerden gelen maillere de sıklıkla güvenmeyin. Özellikle Türkçe yazıştığınız birisi İngilizce mail attıysa... Windows gezginindeki ayarlardan “bilinen dosya tiplerinin uzantısını gösterme” seçeneğindeki işareti kaldırıp dosya uzantılarını görünür hale getirin. (windows gezgini>araçlar>klasör seçenekleri>view). Bu jpg ya da rar uzantılı gibi görünen ama aslında çalıştırılabilir bir dosyayı fark etmeyip virüs kapmaktan koruyacaktır.

Windows firewall mutlaka açık tutulmalıdır. Kişisel bilgisayarlarınızdaki lisanslı Windowslar için Microsoft Security Essentials antivirüs yazılımını kullanabilirsiniz. Ek bir antivirüs programının taramasına ihtiyaç duyduğunuz durumlarda (örneğin bilgisayarınıza bir başkasının flash diskini her taktığınızda) on demand antivirus programları (örneğin Clamwin) ile taramanız ek koruma sağlamanız yararlı olacaktır.


SÖYLEŞİ

gazet tıp

Bilimi sanatla buluşturuyor - Medikal illüstrasyon nedir? MERVE EVREN: Medikal İllüstrasyon yaşam bilimlerine ait her türlü bilginin görsel hale getirilmesi ile ilgili yapılan çalışmaları kapsayan bir bilim-sanat dalıdır. Son yıllarda bu mesleğin ülkemizde tanınmaya başlaması ile birlikte ‘tıbbi ressamlık’ olarak da anılmaya başlandı ancak olay sadece resim yapmakla sınırlı olmadığı için biz tüm dünyada kabul gördüğü şekilde isimlendirmeyi tercih ediyoruz. - Neden sadece resim değil? MERVE EVREN: Resim denince akla sadece karakalem, suluboya gibi geleneksel yöntemlerle kağıt üzerine yapılan çalışmalar geliyor. Bu iş için de elbette resim yeteneği gerekiyor ama teknolojinin nimetlerinden de yararlanmak lazım. Günümüzde kalemle kağıda resim yapmak gibi, çalışmanın direkt dijital ortamda hazırlanmasını sağlayan grafik tabletler ve çizim programları var. Dijital ortamda çizim yaparken renklerin kullanımı, çeşitli efektlerden yararlanma ve boyut kısıtlamasının olmaması gibi çok sayı-

da avantajdan yararlanabiliyorsunuz. Ayrıca bir de üç boyutlu bilgisayar programları ve o programlarda yaratılan üç boyutlu modellerle hazırlanan animasyonlar var. Animasyonların hazırlanma süreci daha zahmetli ve uzun olsa da, özellikle moleküler mekanizmaların ve cerrahi işlemlerin anlaşılmasında daha etkin. - Medikal illüstratör ne yapar? MERVE EVREN: Yapması gereken öncelikle işini çok sevmesi... Başarılı bir ressam, grafik ya da animasyon sanatçısı olabilirsiniz ancak canlının yapısı, yaşamsal dinamikler, sağlık ya da hastalıkla ilgili mekanizmalar ilginizi çekiyorsa bu işe kalkışabilirsiniz. Bilimsel eğitim süreci bu mesleği diğer sanat dallarından farklı kılıyor. Bir fotoğraf makinesi ya da kamera sadece gözle görülebileni ve var olanı aktarabilirken; bir medikal illüstratör bilimsel birikimini de kullanarak görsel bir hikaye oluşturur ve görülebilenin ötesinde bilinmesi gerekeni göstermeye çalışır. - Siz bu işe nasıl başladınız? MERVE EVREN: Aslında bilinçli bir şekilde ‘Ben medikal

Merve Evren’in otoportresi.

Dr. SEYFİ DURMAZ

lı doktora a D m ili b a n A ji lo o n k Biyote Teknolojim şi ti İle ve i ilg B ve i is öğrenc ırma Merkeşt ra A ve a m la u yg U leri törü Merve zi’nin Medikal İllüstra l gösteriyor. e yo Evren’in çizimleri bilim illüstratör olacağım’ diye başlamadım bu işe. Sanata olan eğilimim, eğitimim ve farklı bir iş yapma isteğim beni bir şekilde yönlendirdi. - Eğitiminiz nedir? MERVE EVREN: 2003 yılında Anadolu Üniversitesi Biyoloji Bölümü'ne başladım. Aslında hayalim güzel sanatlar fakültesinde animasyon okumaktı ama hayat her zaman hayallerimizdeki gibi olmuyor. Her laboratuar dersinde, mikroskopta gördüğümüz her şeyi çizmekle görevlendiriliyorduk. Mecburiyetim zaman içinde bana keyif vermeye başladı. Canlıların gözle göremediğimiz yapılarını görmek beni heyecanlandırıyor ve alışkın olduğumdan çok başka şeyleri resmediyordum. Zamanla bilimin sanat ile iç içe olduğunu fark ettim. - Biyoloji eğitiminiz dışında sanat alanında bir eğitim aldınız mı? MERVE EVREN: Bölümümde notlarım yükseldikçe seçmeli derslerimi güzel sanatlardan alma şansım oldu. Üçüncü sınıftan itibaren güzel sanatlar animasyon bölümünde bilgisayar animasyon, üç boyutlu modelleme, dijital görüntüleme, animatik desen gibi dersler aldım. 2007 yılında biyoloji eğitimim ve teknoloji-sanat birikimimi bir arada kullanmamda ilk ciddi adım olan yüksek lisans eğitimime başladım. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoteknoloji Anabilim Dalı'nda sürdürdüğüm yüksek lisansımı, Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı ile ortak yürütülen 'İnsan İşitme Sisteminin Yapısal ve İşlevsel Özelliklerinin Üç Boyutlu Modelleme ve Animasyonu ile Gösterilmesi' isimli tez çalışması ile tamamladım.

- Şu anda çalışmalarınız ne aşamada? MERVE EVREN: Yaklaşık bir senedir yine biyoteknoloji anabilim dalında doktora yapıyorum. Danışmanım Ege Tıp Fizyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ersin Koylu ile üç boyutlu medikal animasyon üzerine çalışıyoruz. Ayrıca iki seneyi aşkın zamandır üniversitenin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde medikal illüstratör olarak görev yapıyorum. Burada özellikle akademik yayınlar, tıp kitapları ve dergiler için iki boyutlu dijital çizimler yapıyorum. - Türkiye’de durum nedir? MERVE EVREN: Ne yazık ki henüz ülkemizde bu alanda eğitim veren akademik bir kurum yok. Amerika’da yaklaşık 100 sene önce üniversitelerde bu alanda lisansüstü diploma veren birimler üniversitelerde kurulmaya başlanmış. Yine Amerika’dan köken alan ve 1945 yılında kurulmuş olan Association of Medical Illustrators üyesi dört kişi varız Türkiye’de. Ülkemizde bu işin akademik platformda kabul görmesini umut ediyorum ve bunun için çalışıyorum. - Çalışmalarınızı nereden görebiliriz? MERVE EVREN: Çalışmalarımı paylaştığım bir kişisel web sitem var. Ayrıca Üniversite hastanesi içinde BİTAM’dan da bana ulaşabilirsiniz.

Merve Evren’in The Journal of Clinical Investigation Temmuz 2010 sayısı için hazırlamış olduğu, jetlag ile biyolojik saat bağlantısını konu alan üç boyutlu kapak çalışması

Yaptığım işi en iyi anlatan görsellerden biri dediği ‘Sanat hayat verir ’isimli çalışması

katılarak, olgu sunumlarına ve makalelere çizimler hazırlayarak ve afişlerin grafik tasarımlarını oluşturarak kendimi bu konuda geliştirdim. Son olarak 2011 yılı Nisan ayında düzenlenen EÜTF Tıp Öğrenci Çalıştayı’nın afiş ve tasarım sorumluluğunu üstlendim. Halen amatör olarak medikal illüstrasyonlar yapmaya ve elimden geldiğince yeni teknikler öğrenmeye devam ediyorum. Geleneksel yöntemlerin özellikle de karakalem çalışmalarının dijital platformda güncel tekniklere uyarlanmasında yardımları olan Merve Ablam’a(Evren) ayrıca teşekkür ederim. İlerideki hedefim; medikal ilüstrasyon alanında kendimi daha da geliştirerek profesyonel anlamda bir çok çalışmaya imza atmak… Diğer çalışmalarımı incelemek isteyenler için kişisel blog sayfam: ozansarikaya.blogspot.com

Öğrencimizin Kaleminden Ege Tıp 5. sınıf öğrencisi Ozan Fatih Sarıkaya; almakta olduğu tıp eğitimini resim yeteneğiyle birleştirerek başarılı bir medikal illüstratör olma yolunda hızla ilerliyor OZAN FATİH SARIKAYA

Ozan Fatih Sarıkaya

14

Medikal illustrasyon ile uğraşmaya; anatomi öğrenme amacıyla basit çizimler yaparak tıp fakültesine girdiğim yıl başladım. Daha sonra bu ilgim; anatomi derslerinin yoğunlaşmasıyla birlikte, atlaslar düzeyinde daha detaylı çizimlere yönelerek arttı. Benim için yönelimin asıl kaynağı ise medikal illustrasyonun; bilim ile sanatı harmanlayarak tek alanda toplamaya izin vermesi oldu. Geçtiğimiz 5 yıl boyunca; gerek cerrahi gerekse medikal alanlarda bir çok illustrasyon çalışması yaparak, poster sunumları ile kongrelere

Ozan’ın EÜTF Tıp Öğrenci Çalıştayı afişi için hazırladığı çalışma


KÜLTÜR-SANAT

gazet tıp

15

Eyvah Eyvah’ın Ege Tıplı yönetmeni Tıp Ege Üniversitesi rt yıl Fakültesi’nde dö p boyunca aldığı tı eğitimi sebebiyle a Türk sinemasınd nı"doktor" olarak ta ış, nan Gökhan Atılm izleson dönem çok h” nen “Eyvah Eyva yöfilminin görüntü netmeni.

Eyvah Eyvah filminde bir de kısa rolü var, Firuzan'ı dinlemeye gelen mafya babası Samatyalı Haldun Eskiciler'i canlandırıyor. Tıp Fakültesi’ni yarım bırakıp Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Görüntü Yönetmenliği Bölümü’nü bitiren Gökhan Atılmış, şöyle anlatıyor bugüne kadar yaptıklarını: “Profesyonel sette ilk kez 92'de öğrenciyken bulundum. Sonra yazları İstanbul'a geldim, Yavuz Özkan filmlerinde asistanlık yaptım. Dokuz yıl boyunca da yaklaşık 19 uzun metraj filmde kamera asistanlığı yaptım, tabii sayısız reklam filmi de var asistanlık dönemimde. İlk görüntü yönetmenliği yaptığım uzun metrajlı film 98'de Kudret Sabancı'nın yönettiği

Laleli'de Bir Azize. Bu arada 2003'e kadar reklam çektim görüntü yönetmeni olarak. Sonra uzun metraj filme yeniden döndüm: Sen Ne Dilersen, Balans ve Manevra, Beynelmilel, Çinliler Geliyor, Sis ve Gece, Ara, Yaşamın Kıyısında, Eyvah Eyvah, Mahpeyker: Kösem Sultan, Saklı Hayatlar...” Gökhan Atılmış’ın 18. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde Sis ve Gece'yle En İyi Görüntü Yönetmenliği, 14. Adana Altın Koza Film Festivali’nde de hem Beynelmilel hem de Sis ve Gece'yle, iki filmde birden En İyi Görüntü Yönetmenliği Ödülü var.

Minikler önerileriyle göz doldurdu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan, Başhekim ve Yardımcıları 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında koltuklarını miniklere devretti FATMA EFE / FATİH YILMAZ ge Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi yönetimi görevlerini miniklere bıraktı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor, Başhekim Prof. Dr. Necil Kütükçüler, Başhekim Yardımcıları Prof. Dr. Sadık Akşit ve Mehmet Demiray ile Hemşirelik Hizmetleri Yüksek Hemşire Yöneticisi Serpil Kır koltuklarını sembolik olarak çocuklara bıraktı. EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Bor Emine Çelik’e, Başhekim Prof. Dr. Necil Kütükçüler Elif Türker’e ve Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Sadık Akşit Mehmet Demiray’a, Hemşirelik Hizmetleri Yüksek Hemşire Yöneticisi Serpil Kır ise Ebru Bacak’a görevlerini teslim ettiler. Dekan,

E

Sergi gelirini kanser araştırmalarına bağışladı ABDURRAHMAN FIRAT ge Üniversitesi (EÜ) Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü ve EÜTF Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu’nun “Kalbim” adlı resim sergisi Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sergilendi. Yedinci kişisel resim sergisini açan Prof. Dr. Haydaroğlu, sergiden elde edilecek olan geliri Ege Üniversitesi’nde yürütülen kanser araştırmaları yararına kullanacağını açıkladı.

E

Resim sergisinin açılış törenine Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr.

Atilla Silkü, EÜ Genel Sekreteri Prof. Dr. Bülent Özkan, EÜ önceki rektörlerinden Prof. Dr. Refet Saygılı ve öğretim üyeleri katıldı. Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Silkü, “Hocamız bu akşam bizi farklı duyarlılıklarla burada buluşturdu. Hem sosyal sorumluluğun sağlık hizmetlerini yerine getiriyor hem de sanatı Ege Üniversitesi içerisinde kentle buluşturan bir görev üstleniyorlar. Kendilerini kutluyoruz.” diye konuştu. Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, “Resme vakit ayırdığımda adeta beynim dinleniyor. Küçük zaman dilimlerinde resme vakit ayırabiliyorum. Resimlerime baktığınız zaman değişik ülkelerden şehirler göreceksiniz. Sık sık uzun yurtdışı seyahat-

lerine çıkıyorum. Uzun seyahatlerde uyuyamadığım için hemen resim defterimi çıkarıp eskiz çiziyorum. Sonra da zaman bulduğumda bu eskizleri tuvallere geçiriyorum.” dedi. Ortak zaman dilinimde yer alan resimlerinde ağırlıklı olarak kalp şekilleri yer aldığı için sergiye “Kalbim” adını verdiğini anlatan Haydaroğlu, “Bu serginin gelirini Ege Üniversitesi Kanser Araştırmaları yararına kullanacağım. Ben bütün kalbimi kanser araştırmalarına verdim. Kanserle ilgili yapacağımız araştırmalarda laboratuarlara ihtiyacımız var. Ben de toplumsal sorumluluk anlayışıma göre küçük bir katkıda bulunmak istiyorum.” diye konuştu. (Ege Ajans)

Başhekim ve yardımcılarının koltuklarına oturan ve onlardan görevlerini teslim alan minikler, çok heyecanlı da olsalar oturdukları koltuklardan önerilerini dile getirdiler. Çocuklara yöneltilen “Siz olsaydınız o koltukta ne yapardınız?” sorusuna çocuklar anlamlı cevaplar verdi. Çocuklar taleplerini şöyle sıraladı: “Kantinde sağlıklı yiyecek bulundurulmalı, hastanede ekmek israfı yapılmamalı, kalan ekmekler hayvanlara verilmeli, bir sinema salonu yapılmalı, ziyaretçilerin kalabileceği bir bekleme salonu olmalı ve tüm odalarda televizyon ve buzdolabı bulundurulmalı.” Çocuk parkından memnun olduklarını söyleyen çocuklar daha fazla kitap okumak istediklerini söylediler.


BU KÖŞE KUŞ KÖŞESİ

Dişi bir yeşil papağan (Erkeklerin boynundaki belirgin halka, dişilerde bulunmaz) Fotoğraf: Kazım Çapacı

Dr. RAİKA DURUSOY / Halk Sağlığı Anabilim Dalı.

Hastane bahçesindeki yeşil papağanların farkında mısınız? Kimine göre Körfez Savaşı’ndan kaçıp geldiler, kimine göre de kaçakçıların elinden kurtulmayı başardılar. Her ne olduysa o günden beri hastane bahçemizde her akşamüstü yaygara kopararak uçuşuyor yeşil papağanlar…

Bir yeşil papağan da bizim konuğumuz oldu Papağanlar neden konuşur?

u aralar her akşamüstü ‘cak cak cak’ seslerini duyuyor musunuz? Biraz meraklıysanız ya da algınız doğaya biraz açıksa gün batımına doğru olan bu hareketliliği fark etmiş olmalısınız. Evet, hastane bahçemizde her akşamüstü böyle yaygara kopararak uçuşuyor yeşil papağanlar (Psittacula krameri). Özellikle tespih ağacı olmak üzere çeşitli ağaçlarda gruplar halinde tohumlardan oluşan akşam yemeklerini yiyiyorlar, bu arada da sürekli birbirleriyle ‘cak cak’ sesleriyle iletişim kuruyorlar. Küçük de değiller: boyları yaklaşık 40 cm ve adlarının belirttiği gibi yemyeşiller. Bugüne dek görmediyseniz, bugünden itibaren bu özelliklere dikkat ederek onları fark edebilirsiniz.

Ş

Peki papağanların ne işi var burada? Ben bu papağanları ilk kez 1994 yılında, fakültemizde 2. sınıf öğrencisiyken gördüm: Belki 100 bireyden oluşan kalabalık bir sürü halinde EBAT binasının üzerinden geçiyorlardı, ‘cak cak cak’ diye çığırtarak! O zamanlardan beri sürekli buralarda yaşıyorlar, daha küçük gruplar halinde. O dönemde onların buraya gelişiyle ilgili rivayet, Körfez Savaşı’ndan kaçmış olmalarıydı… Sonradan başka bir rivayet daha çıktı: Bu kuşların kaçakçılığını yapanlar kamyonlarıyla bir kaza yapmış ve kamyon kasasından kurtulan kuşlar buralara yayılmışlar. Birden o kadar kalabalık bir sürüyü görmem, her iki durumla da ilişkili olabilir. Buraya nasıl gelmiş olurlarsa olsunlar, adapte olabilmelerinin nedeni küresel iklim değişikliği. Üniversitemizin Biyoloji Bölümü’nde Ornitolog

olan eşimin yardımcı danışmanlığını yaptığı bir tez, küresel ısınmanın kuşların coğrafi dağılıma etkisini inceliyor ve yapılan modellemelere göre farklı türlerin yıllar ilerledikçe dağılımlarının nasıl değiştiğini görmek benim için çok çarpıcı ve açıklayıcı oldu. Doğal yayılım alanı tropikal Afrika ve Hindistan ağırlıklı olmak üzere güney Asya olan bu subtropikal kuşlar 1994’ten beri burada kışı da geçiriyorlar. Baharda ürüyorlar da: Rektörlüğün karşısındaki mor salkımlı evin bahçesindeki büyük çınarda ve Rektörlük bahçesindeki yaşlı ve büyük ağaçlarda yıllardır aktif yuvaları var. Yine Bornova merkezinde, Peterson köşkünün olduğu parkta bir ağaçtaki eski ağaçkakan yuvalarını da kullandıklarını gördüm. Yeşil papağanlar, Türkiye’de sadece İzmir’de değil, İstanbul, Bursa gibi başka büyük şehirlerde de barınıyorlar.

Papağanların konuşmasının nedeni, sosyal canlılar olmalarıdır. Doğaları gereği sürü halinde yaşarlar, bireysel olarak yaşayamazlar, sosyal gereksinimleri vardır. Dolayısıyla bir eve kafesle gelen bir papağan, yeterince ilgi görürse uzun bir süre sonunda o evdeki kişileri kendi sürüsü olarak kabul eder ve sürüsüyle iletişim kurabilmek için onların çıkardığı sesleri taklit eder. Hatta bazı ülkelerde terk edilmiş, evden gönderilmiş papağanlar için özel rehabilitasyon merkezleri bulunmaktadır çünkü ‘sürüsünden’ dışlanmış, kovulmuş bir birey olarak psikolojik travma yaşayabilmektedirler. Hastanemizde görev yapan birçok kuş gözlemcisi/doğasever var. Onların da katılımıyla bu köşeyi devam ettirmek dileğiyle…

Hastanemiz bahçesinin bitişiğinde yakalanmışlar! Yeşil papağanların yakalanması ve ticareti yasak. Ancak papağanları keşfeden herkes, onları masum masum seyretmekle kalmayabiliyor: İzmir Milli Parklar çalışanlarından öğrendiğime göre, hastanemiz bahçesinin bitişiğindeki bahçede yaşayan biri, bu papağanlardan çok sayıda yakalamış ve bahçesinde kafeste tutuyormuş. Bu nedenle ona yüklü bir ceza kesmişler ve kuşları salmışlar. Bu kişinin bu kadar çok papağanı yakalayabilmesinin nedeni, yakalanan papağan(lar)ın diğerlerini çağırmaları olsa gerek.

Konuğumuz olan papağan, başımın üzerinde elmasını yerken …

Eylül 2009’da genç bir yeşil papağan, balkonumuza gelip mutfak kapısından içeri girerek konuğumuz oldu! Sadece bize değil, yan binadaki öğrenci evi dahil komşularımıza da uğruyordu. Böyle cüretkâr ve insana yakın olmasını çok yadırgadık, ama tabii ki çok da sempatik bulduk. Tropik, bolluk içinde yaşamaya alışmış bir kuş edasıyla kendisine sunduğumuz meyvelerin çoğunu döküp saçarak yiyordu. Başımızın tepesine konuyordu! Sosyal doğası nedeniyle, biz ona yemek verdiğimiz için o da bize bakım uyguluyordu: eşimin kafasındaki seboreik dermatit lezyonlarındaki pullanmış derileri temizliyordu. Evde çok eğlenceli sahnelerimiz oldu onunla. O geldiğinde küçük oğlumuzla ilgilenmeyi bırakıp onunla ilgilenmeye başlıyorduk. Bizde yarım saat kadar kalıyor, sonra özgür yaşamına devam ediyordu. Bu ziyaretler iki hafta boyunca sürdü. Muhtemelen ziyaret ettiği bir başkası onu yakaladı, belki de sahibine geri döndü? Onun kafes kaçkını mı, doğal mı olduğunu anlayamadık. Kuyruğunun henüz tam uzamamış olması ve boynundaki halkasının bize uğradığı günler içinde belirginleşmesi, onun o yıl yumurtadan çıkmış bir erkek birey olduğunu gösteriyordu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.