ya işçi - yoksul köylü hükümeti, ya kıyamet!
İSCİ . . . KARDESLİĞİ www.iscikardesligi.org
İşçi Kardeşliği Partisi merkezi gazetesidir
mazluma dini, milliyeti sorulmaz!
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) BOS’a (Büyük Ortadoğu Savaşı) Dönüşürken!
Bombardımanın ardından Gazze
T
Sayı 56 • Şubat 2012 • 2 TL
ürkiye’de cereyan eden hâdiseleri sırf Türkiye’den bakarak değerlendirmeye çalışmak emekçi sınıfları ve tabii onlar adına hareket ettiklerini sananları siyasi olarak oldukça körleştiriyor. Kuşkusuz bu, tersinden de doğru, şöyle ki: Türkiye’de olup bitenin iç dinamiğini yakalamadan sadece dış gelişmelere bakarak değerlendirme yapmak da oldukça yanıltıcı sonuçlara varabilir. Bununla birlikte, Türkiye’nin yıllar içinde büyük bir hızla Washington-Brüksel eksenine bağlanması ve bu çerçevede söz gelimi, parlamentosunun kısmi egemenliğini (1 Mart 2003 tezkeresini reddeden bir parlamentodan, Libya’ya müdahalenin kendisine haber bile verilmeden gerçekleştirilmesini sorgulayamayan bir parlamentoya geçiş) yitirmesi dış dinamiğin et-
kisinin giderek artmasının açık bir hassas olmaya” ve TSK’yı bir an evgöstergesi olsa gerek. vel müdahalede bulunmaya itmişti. Bu yüzden de, ABD’den hesap sor12 Eylül 1980’i önceden madan Kenan Evren’den hesap sorgörmek için falcı ma anlayışı büyük bir ikiyüzlülüktür. olmaya gerek yoktu Ya da onun sırasının da böylece geleKenan Evren ve şürekâsının gerçek- ceğini sanmak ikiyüzlülük değil, olsa leştirdikleri askeri darbeyi önceden olsa safdillik olabilir – meğer ki art görebilmek için sadece Türkiye’deki niyetli bir yaklaşım değilse. gelişmelere bakmaya gerek yoktu Günümüzde Türkiye’de (kuşkusuz Türkiye’deki sınıf mücadelelerinin gelişimi, bu darbeyi, ege- olan biteni anlamak men sınıflar açısından bir zorunlu- Günümüzde Türkiye’de olan biteni luk haline getirmişti, ama zaman- anlayabilmek için 1980’de bile oldulamasının Türkiye’nin iç politik ge- ğundan çok daha fazla dış gelişmelelişmelerine göre ayarlandığı olduk- re bakmanın anlamlı olduğunu göreça su götürür). Gerçekten de, önce bilmek için allame olmaya hiç gerek İran Devrimi ve hemen ardından ge- yok. Büyük Ortadoğu Projesi’nin len Afganistan’ın Sovyetler Birliği ta- (BOP) mantıki sonucu Büyük Ortarafından işgâli ABD’yi Türkiye ko- doğu Savaşı’nın (BOS) patlatılmasınusunda “her zamankinden daha dır. Ve maalesef bu savaşa doğru ko-
şar adım gidildiğinin farkında olmamak için de kör olmak gerekir. Çöküş halindeki emperyalizmin can havliyle her tarafa saldırmaya başladığı açıkça görülüyor: Mağripten Maşrıka, Yunanistan’dan Portekiz ve İrlanda’ya, oradan ABD’ye dünya devriminin hızlı bir yükseliş içine girdiği, bunu görmemek için inat edenler hariç herkesçe tespit edilebiliyor. Tabii bu, aynı zamanda karşı-devrimin de eşzamanlı saldırısı anlamına geliyor. Türkiye’deki gelişmelere bu açıdan bakmak işçi sınıfının öncüleri için hayati bir önem taşıyor. Dolayısıyla bırakalım bazıları (özellikle “Yetmez ama Evet”çiler) AKP hükümetinin herkese karşı yürüttüğü (işçi sınıfına ve Kürt halkına karşı) saldırılardan şaşkına dönsünler! Nerede referandumdan önceki “demokrat” AKP desinler! Ne oldu da AKP “milliyetçileşti” desinler!
Emperyalizmin dünyada İzlediği politika neyse AKP’nin de Türkiye’de izlediği odur!
Şaşkınlık AKP’yi emperyalizmin politikalarından bağımsız düşünmek olduğu kadar, bizzat emperyalizmin çok doğal olan savaş politikalarının vahşeti karşısında da duyulan şaşkınlıktır. Evet, emperyalizm dünyayı olduğu gibi içinde yaşadığımız bölgeyi de daha büyük bir kan gölüne çevirmenin çok ciddi bir hazırlığı içindedir. Libya’dan sonra, şimdi de Suriye ve İran tehdit altındadır. Eğer emperyalizmin bu savaş politikalarına karşı sadece içinde bulunduğumuz bölgede değil, başta Avrupa ve ABD olmak üzere tüm dünyada kapsamlı bir barış ve “halkların kardeşliği” politikası yürütülemezse karşıdevrim zafere ulaşacak ve bölgemizden başlayarak barbarlık ya da bizim deyimimizle KIYAMET hızla yaklaşacaktır.
Cezayir Konferansı doğru yolu gösteriyor
Gazetemizin bu sayısında ayrıntılı haberini bulacağınız Uluslararası Cezayir Konferansı ve onun sonuç bildirgesi emperyalizmin savaş politikalarına karşı nasıl bir mücadele yürütülmesi gerektiğini en yalın biçimiyle ortaya koyuyor. Türkiye işçi sınıfının kurtuluş mücadelesiyle ezilen Kürt halkının özgürlük mücadelesinin hangi zeminde birleştirilebileceğinin de yolunu gösteriyor bu konferans.
GÜNCEL DİSİPLİN
AKP Yargının Yükünü Hafifletmek için Yeni Bir Yol Buldu:
“Gider Avansı” ile Yargıda Peşin Para Dönemi Başladı Özlem Ayata
H
ukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’ndaki (HMK) değişiklik 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu kanunla birlikte Hukuk, Aile, Ticaret, Kadastro, Tüketici, Fikri ve Sınaî Haklar mahkemelerinde açılacak ve görülecek davalarla ilgili giderler de “gider avansı” başlığı altında düzenlendi. Buna göre, her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutar, “gider avansı” olarak dava açarken mahkeme veznesine yatırılmak zorunda. Amaç, taraflarca aksatılan giderler nedeniyle uzayan dava sürelerini kısaltmak, böylece yargıyı hızlandırmak ve yüküne azaltmak olarak açıklandı. Ancak bu “avansı” yatıramayanlar hakkını aramak için hukuk yoluna başvuramayacak. Yasa yürürlüğe girdiğinden bu yana Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) verilerine göre Ankara İş Mahkemelerinde açılan dava sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 oranına azalmış. 1 Bunun nedeni memleketimiz işverenlerinin insafa gelmesi değil elbet. Dava sayılarının azalmış olmasının nedeni, uygulamadaki sorunlar ve belirsizlikler bir yana dava açılırken taraflarca karşılanması gereken maddi yükün artmış olmasıdır. Bu kanun ile getirilen en önemli değişikliklerden biri, muhtemel yargılama giderlerinin (tebligat, tanık dinletme, delil sunma, keşif, bilirkişi vd.) hesaplanarak henüz dava açılırken peşin olarak ödenecek olmasıdır. Bunun anlamı şu-
dur: adalet arayan vatandaş neredeyse bir asgari ücret kadar avansı mahkeme veznesine yatırmaksızın dava açamayacak, yani parayı veren düdüğü çalacak! Kanun yürürlüğe girmeden önce 30 veya 40 TL masrafla açılan davalar için şimdi dosyanın içeriğine göre 300-1000 TL arasında ödeme yapıldıktan sonra açılabilecek. Örneğin, bu değişiklikten önce açılan bir işe iade davasında başlangıçta yaklaşık 100 TL harç ödenirken şimdi dava açılırken peşin olarak ödenmesi gereken gider avansı yaklaşık 700-800 TL olarak hesaplanıyor. Yeni HMK’nin en çok vurduğu kesimlerin ise özellikle yoksullar ve şiddet gören kadınlar olacağı ortada, zaten bunu görmek için uzun süre beklemeye de gerek kalmadı. Geçtiğimiz günlerde Gebze’de bunun bir örneği yaşandı. 700 TL net maaşla çalışan bir işçi, işvereninden almış olduğu sözlü izin ile bir akrabasının cenazesine katıldığı için işe gitmedi ve verilen izne rağmen ertesi gün “mesaiye gelmediği” gerekçesiyle iş akdi feshedildi. İş akdi haksız ve hukuka aykırı olarak feshedilen işçi, işe iade davası açmak istese de yeni Kanun nedeniyle davayı açabilmesi için 616 TL masraf çıkarılınca dava açamadı. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, yatırılamayan “gider avansı” nedeniyle açılamayan bu dava üzerinden uygulamanın “adalete erişim hakkını ortadan kaldırdığı” gerekçesiyle iptali için Danıştay’a başvurdu. 2 Hiçbir geliri olmayan, şiddet gören kadınlar da yaşadıkları mağduriyeti yargıya taşıya-
1 Şahin Çil, Bektaş Kar, 6100 Sayılı HMK’ye Göre İş Yargısında Belir- 2 Ayça Söylemez, http://bianet.org/ siz Alacak Davası ve Kısmi Dava, bianet/insan-haklari/133466-istenYetkin Yayınları, 2012, s.7 cikarilan-hakkini-arayamayacak.
2 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
mayacaklar. Örneğin, şiddetten korunmak isteyen kadından mahkeme veznesinde 110 TL talep ediliyor. Dosya üzerinden incelenen ve duruşmasız olarak karar verilen bu dosyalarda 110 TL olarak tahsil edilen gider avansının nerede kullanılacağı merak konusu. Bu parayı bulamayan ve yatıramayan kadın ise evdeki şiddete boyun eğmek zorunda. Yargıda peşin para dönemi ile birlikte “tahsilat”ın artacağı aşikar, peki ama parası olmayanlar adalet için mahkemeye başvuramayınca çözümü nerede arayacaklar? Hükümetin bu soruya yanıtı yok! Barolar Birliği, bazı barolar ve çeşitli hukukçu ve tüketici dernekleri tarafından yeni düzenlemenin adalete erişim hakkına engel olduğu, adaleti paralı hale getirdiği ve Anayasaya aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile iptali için dava açılmış olsa da düzenleme halen yürürlükte. Açılan davalar ile mevcut düzenlemenin, Anayasanın başlangıç hükümlerine, “Sosyal Hukuk Devleti”’ başlıklı 5. maddesine, “Hak Arama Özgürlüğü” başlıklı 36. maddesine ve “Mali yükümlülüklerin adaletli ve dengeli dağılımını” öngören 73. maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptali istendi. Dilekçelerde ayrıca düzenlemenin İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre de “Adil Yargılama” ve “Etkin Hukuk Yoluna Başvurma” haklarına aykırı olduğuna yer verildi. 3 3 http://www.chd.org.tr/haber_detay.asp?haberID=597, http://www.istanbulbarosu.org.tr/detail.asp?CatI D=1&SubCatID=1&ID=6169,http:// www.adaletvehukuk.org/iverik/haber_detay.php?id=809.
Yargının özgürlüğünün, etkinliğinin ve etkililiğinin tartışıldığı bugünlerde AKP hükümeti, yargılamayı hızlandırma ve yargının yükünü hafifletme bahanesiyle ezilenlerin ve işçilerin zaten zar zor ulaştığı adaleti haraca bağlıyor. Hak arama özgürlüğünü ve adalete erişim hakkını engelleyen; evrensel insan haklarına, uluslararası sözleşmelere ve anayasaya aykırı bu durumun derhal düzeltilmesi gerekiyor.
Kıdem tazminatı davalarına yeni engel
Y
eni HMK’nin getirdiği “gider avansı” zorunluluğunu anlatmak için somut bir örnek verelim: 4 yıldır asgari ücretle çalıştığı işinden çıkarılan bir işçinin, yaklaşık 6.000 TL tutarındaki kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsili istemiyle dava açabilmesi için; • Taraf sayısının 5 katı tutarında 2 x 5=10 x 6 TL = 60 TL tebligat gideri • En az 3 tanık için 3 x 6 TL= 18 TL tebligat gideri • En az 3 tanık için 3 x 30 TL= 90 TL tanıklık ücreti • Bilirkişi için 300 TL bilirkişi ücreti • Keşif için 300 TL keşif ücreti • Diğer iş ve işlemler için 50 TL • Peşin nispi harç için 90 TL • Başvurma harcı olarak 18,40 TL Toplam 926,40 TL, yani neredeyse alacağının 1/6’sı kadar avans yatırması gerekiyor. İşten çıkarılan birinin bu kadar yüksek bir avans ödemek zorunda bırakılması, üstelik bunun davayı açmak için şart koşulması, o kişiyi davayı açamaz hale getiriyor.1 1 Örnek hesap ÇHD’nin sitesinden alınmıştır: http:// www.chd.org.tr/haber_detay_ asp?haberID=597
DİSİPLİN GÜNCEL
Sağlığı özelleştiren ve sağlık çalışanlarının köleleştirilmesini hedefleyen saldırılara karşı
21 Aralık’ta G(Ö)REVDEYDİK!
Birsen Yeşilkanat
• Türk Diş Hekimleri Birliği’nin tün hastane çalışanları gibi sözleşmeasgari ücret belirleme yetkisi kal- li çalışacak. dırılıyor! ağlık Bakanlığı ve Bağlı KuruluşlaGenel sekreter, idari ve mali hizrının Teşkilat ve Görevleri hakkınmetler başkanı, hastane yöneticisi, Özetle; 633 saylı KHK, sadece Sağda 633 sayılı Kanun Hükmünde Kalık Bakanlığı’nı değil, bütün sağlık or- müdür ve müdür yardımcısı olabilrarname (KHK) yangından mal kaçımek için herhangi bir sağlık mesleğitamını yeniden şekillendiriyor. rırcasına 2 Kasım 2011’de gece yarıne mensup olmak gerekmeyecek. İş633 sayılı KHK’yle birlikte kamu sı kabul edildi ve Resmi Gazete’de yaletme, mühendislik, arkeoloji vs. dört sağlık örgütlenmesindeki en önemyınlandı. yıllık yükseköğretim kurumlarından li düzenlemeler devlet hastanelerinmezun olmak ve kamu veya özel sek663 sayılı KHK sağlık örgütlerince de gerçekleşecek. KHK’ye göre bir yıl törde genel sekreterlik için sekiz yıl, hazırlanan greve çağrı metninde* şöyiçinde bütün illerde birer (büyük illerhastane yöneticiliği için beş yıl iş tecle anlatılıyor: de daha fazla) Kamu Hastaneler Birli• Üniversite hastanelerine Sağlık Bakanlığı tarafından el konuluyor!
S
• Yurtdışından hekim ve hemşire ithalatının önü açılıyor! • Serbest sağlık bölgeleri kuruluyor! • İlaçta reklam serbest bırakılıyor! • Özel hastane/sağlık kurumlarının lisansları açık artırmaya çıkartılıyor! • Mevcut klinik şef ve şef yardımcılarının unvanları iptal ediliyor! • Bütün sağlık mesleklerinin etik ilkeleri Sağlık Bakanlığı tarafından belirleniyor!
İşçi Kardeşliği Sayı: 56 • Şubat 2012
• “Meslek yetersizliği tespit edilen” sağlık meslek mensupları meslek icrasından men ediliyor! • Sağlık çalışanlarını meslekten (geçici veya sürekli) men etme yetkisi Sağlık Bakanlığı’na verili- ği (KHB) kurulacak. O şehirdeki büyor! tün devlet hastaneleri ve işbirliği pro• Sağlıkta yerli ve yabancı sermaye- tokolü çerçevesinde tıp fakültesi hasli konsorsiyumların önü açılıyor! taneleri de bu KHB’ye bağlanacak. • Meslekten sürekli men edilen sağ- KHB’leri “genel sekreter”, hastanelelık meslek mensuplarının diplo- ri “hastane yöneticisi” yönetecek. Kamaları, uzmanlık veya meslek bel- muda şimdiye kadar olmadığı kadar geleri Bakanlık tarafından imha geniş yetkilere sahip olacak genel sekreter ve hastane yöneticisi de diğer büediliyor!
Abone Formu
İşçi Kardeşliği gazetesine abone olmak istiyorum. İsim, Soyisim: Görev: Adres: Posta Kodu: İlçe, İl: Telefon, Faks: E-Posta: Abonelik Bedeli (Asgari 20 TL): İmza: Ziraat Bankası Kadıköy Şubesi TR46 0001 0006 2558 4384 7550 01 hesabına yatırdığınız abonelik ücreti dekontunuzu bu formla beraber faks veya posta yoluyla bize ulaştırın. (Bilgiler künyededir.)
REVDEYDİK!!! Sabahın erken saatlerinde Çapa Tıp Fakültesi’nde toplanmaya başladık. Hastane bahçesine kurulan grev çadırı etrafında toplanan öğrenciler, asistanlar, hocalar, hemşireler, laborantlar, kayıt elemanları, taşeron işçileri ve hasta yakınları tarafından oluşturulan coşkulu kalabalık hastane içinde sloganlar atarak yürümeye başladı. Daha sonra Haseki Hastane’si önünde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden gelen grupla birleşerek Beyazıt Meydanı’na doğru yürümeye başladık. Yürüyüş boyunca yapılan konuşmalarda AKP’nin yıkım politikaları dile getirildi. KESK ve DİSK’e bağlı sendikalar ve Anadolu yakasından gelen emekçilerle yaklaşık 10 bin kişi Beyazıt Meydanı’nı doldurduk. Büyük bir coşkuya sahne olan meydanda İstanbul Üniversitesi’nin kapısına “Bu İş Yerinde Grev Var!” yazılı pankart asıldı. Yapılan konuşmalarda AKP hükümetinin sağlık politikaları sert bir dille eleştirildi. Konuşmaların ardından miting Grup Yorum’un konseriyle sona erdi.
rübesine sahip olmak yeterli olacak. Kamu hastaneleri tıpkı özel hastanelerde olduğu gibi “tıbbi ve mali kriterler ile kalite, hasta ve çalışan güvenliği ve eğitim kriterleri çerçevesinde” A, B, C, D, E sınıflarına ayrılacak. Bu sınırsız yetkili, güvencesiz, çoğunluğu özel sektörden transfer edilecek yöneticilerin işlerini koruyabilmek için başta bakanlığın koyduğu mali kriterleri tutturabilmeleri şart. Bunun için de maliyetleri kısmak, giderleri azaltmak, kârı arttırmak, hastaların sağlığını değil müşteri memnuniyetini öncelemek gerekecek, yani hastaneler birer şirkete dönüştürülecek! Biz sağlık çalışanları sağlığı piyasalaştıran, sağlık hizmetlerini ticarileştiren, kamu sağlık kurumlarını özelleştiren, sağlık çalışanlarını köleleştirmeyi amaçlayan 633 sayılı KHK’ye karşı KESK ve TTB’nin çağrısıyla ülke genelinde 21 Aralık 2011 günü G(Ö)
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: İşçi Kardeşliği Partisi adına Engin Bodur Yönetim Yeri: İKP Genel Merkezi Öncebeci Mh. İncesu Cd. Doğan Apt. 7/B Çankaya/Ankara Telefon: (312) 430 32 68 İstanbul İl Merkezi: Osmanağa Mahallesi, Nüzhet Efendi Sokak, 20/5 34714 Kadıköy, İstanbul Telefon: (216) 700 16 30 Eskişehir İl Merkezi: İstiklal Mahallesi, Demirciler Sokak, Verem Savaş İşhanı, No:10, Kat:2, Daire:30. Telefon: (222) 233 55 46 İnternet: http://www.ikp.org.tr iletisim@ikp.org.tr Hesap Bilgileri: PTT Posta Çeki: 1051319 Ziraat Bankası, Kadıköy Şubesi: TR46 0001 0006 2558 4384 7550 01 Baskı: Ofis Matbaa Yayın Kağıt Sanayii Ltd. Davutpaşa Kışla Cd. Güven Sanayi Sitesi No: 388 Topkapı, İstanbul. Telefon: (212) 576 47 15 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
3
ULUSLA
İşgallere ve Ülkelerin İçişlerine Müdahaleye Karşı, Halkl
Uluslararası Acil Durum Ko
Cezayir, 10-12
B
izler; Mağrip, Sahra-altı Afri- şıyayız; bir işgal savaşıyla Irak’ı parka ve Afrika kıtasının diğer böl- çalayan, hâlihazırda Afganistan’da sagelerinden, Avrupa, Amerika ve vaşı sürdüren, Haiti’yi askeri işgal alAsya’dan siyasiler ve sendika tem- tında tutan ve dünyanın çeşitli bölgesilcileri, akademisyenler, avukatlar lerinde askeri üslerini dikte eden Büve insan hakları savunucuları ve di- yük Güçler, şimdi de NATO çatısı alğer mesleklerden katılımcılar olarak tında Libya’ya askeri müdahalede buaşağıdaki bildiriyi kaleme almış bu- lunma kararı alarak bölgede güvensizlunuyoruz. lik ve istikrarsızlığın yolunu açmış ve Bizler, UGTA (Cezayir İşçileri Ge- Sahra-altı Afrika ülkelerinin bütünlünel Sendikası) ve PTA (Cezayir İşçi ğünü tehlikeye atmış bulunmaktalar. Partisi) çağrısıyla “İşgallere ve ülkeleBizler, Libya’da aşiretler arası, etnik rin iç işlerine müdahaleye karşı, halk- ve toplumsal şiddetin altyapısını haların bütünlüğünün ve bağımsızlığının zırlayacak olan, Libya halkını özgürsavunulması için” 10-12 Aralık 2011 leştirmekten uzak bu askeri müdahatarihlerinde Cezayir Konferansı’nda leyi kınıyoruz. bir araya geldik. Birçok Afrika ülkesinin silahlı çaDünyanın son durumunu ve tüm tışma ve borç yükü altında yabancı takıtalarda yaşanan güncel gelişmeleri lanla perişan edildiği bir dönemde, bu tartıştık. Halkların, işçilerin ve genç- müdahale bölge halklarının içerisinlerin sosyo-ekonomik ve demokratik de bulunduğu güvenlikten yoksun ve haklarıperişan nı savundurumu ma ve geri daha kötü kazanma hale getirmücadelemektedir. lerine verGerdiğimiz çek amadesteği cı halklakonferans rın kayboyunca naklarına v u rg u l a el koymak dık. ve onlara Şunu baskı uyaçık bir gulamak şekilde olan bu deklare emperyaediyoruz: list müdahaleyi kıEvet, bir acil Konferans’a Türkiye’den Korkut Boratav (kürsüde), Gençay nıyoruz. d u r u m l a Gürsoy, Ahmet Tonak ve İKP Genel Başkanı Şadi Ozansü B i r katıldı karşı karyandan
İmzalayanlar:
ABD: Colia CLARK, Haiti-Guadeloupe Dayanışma Komitesi; Nellie HESTER, Harlem Savaşa Karşı Yeniden Mücadele, Harlem’i İşgal Et; Omowale CLAY, organizatör, 12 Aralık Hareketi Uluslararası Sekreterya; Alan BENJAMIN, delege, SF İşçi Konseyi ; Nancy WOHLFORTH, ABD Savaş Karşıtı İşçi Birliği; AFGANİSTAN: Mohammad Khan, Radikal Sol Örgüt üyesi; AZANIA/GÜNEY AFRİKA: MABASA Lybon, Azania Sosyalist Partisi Genel Başkanı; BENİN: SETONDJI AHOUNOU Florentine, sendika üyesi; ASSOGBA Innocent, sendika üyesi; KOUNOUHOU G. Marcel, sendika üyesi; BREZİLYA: Shakespeare Martins de Jesus, temsilci, CUT Ulusal Sendika Merkezi; BURKİNA FASO: DIALLO Moussa, CGT-B sendika üyesi; NAMA MAMADOU, USTB genel sekreteri;
4 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
BURUNDİ: Paul NKUNZIMANA, İşçi ve Demokrasi Partisi (PTD) Genel Başkanı; Fabrice NIKUZE, PTD üyesi; CEZAYİR: Sidi Said Abdelmadjid, Genel Sekreter, UGTA; Louisa HANOUNE, Genel Sekreter, İşçi Partisi (PT); BENMOHAMED Mustapha, PT Cezayir; Mohamed MECHATI, ulusal militan; Zohra Drif Bitat, Senato Başkan Yardımcısı; Mbarek SERAI, uluslararası uzman; TELLI Achour, Ulusal Sekreter UGTA; BOUHAMIDI Mohamed, filozof ve tarihçi; Ramdane TAZIBT, PT milletvekili, Başkan Yardımcısı/Ulusal Halk Meclisi; MESSOUS Abd El Kader, Ulusal Sekreter, UGTA; Djelloul Djoudi, PT; ZARAT Rachid, eski PT milletvekili; KHERBACHE Zoubida, PT milletvekili, BEDRAOUI Malika, PT miletvekili; KOUADRIA Smain, Genel Sekreter , Arcelor Sendikası; DAIFFALLAH Mourad, Arcelor Sendikası üyesi; Brahim DJEBAR, Ulusal Sekreter UGTA ; EL MALTAOUI Ahmed, Genel Sekreter, UW UGTA Tamanrasset; DJOUDI Mohamed, Genel Sekreter, UW Biskra; ZEGH-
Cezayir İşçi Partisi başkanı Louisa Hanoune açılış konuşmala
hakları ve bağımsızlıkları için savaşan halkları korkutma, diğer yandan da onların geleceklerini tayin etme haklarına el koyarak yabancı himayesini dayatma amacı taşıyan bu müdahaleyi kınıyoruz. ABD’nin başını çektiği Büyük Güçlerin, yağma ve baskı ile ulusları aşiret, etnisite ve din temelli parçalamayı amaçlayan planlarını kınıyoruz. Her ne bahaneyle olursa olsun – ister AFRICOM ister bir başkası tarafından– Sahra-altı Afrika bölgesinde kurulacak tek bir askeri üsse bile karşıyız ve tüm dünyada bulunan yabancı askeri üslerin kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Bir acil durumla karşı karşıyayız; Büyük Güçler Maşrık bölgesinde geniş çaplı bir savaşın koşullarını hazırlarken, aynı zamanda Filistin halkının elinden alınamayacak tarihi haklarını ve mültecilerin evlerine geri dönüş haklarını görmezden geliyor, yaptığı baskı ve ardı ardına saldırılarla bu insanları Gazze ve Batı Şeria’da abluka
altında tutuyor. Bizler, Suriye halkının demokrasi ve eşitlik özlemlerini sonuna dek destekliyoruz. Ancak “rejimi değiştirecek” bir askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla emperyalist güçlerin ve taşeronlarının halkın bu özlemlerini sömürmelerini şiddetle kınıyoruz. Suriye ve İran da dahil olmak üzere dünyanın herhangi bir bölgesinde, Birleşmiş Milletler desteğini arkasına alarak veya almadan gerçekleştirilecek her türlü yabancı askeri müdahaleye karşıyız. Bahreyn’de yabancı askeri müdahaleye karşı çıkıyoruz. Bahreyn halkına yapılan baskıyı kınadığımızı, talepleri ve siyasi hakları uğruna verdikleri mücadelede onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz. Bir acil durumla karşı karşıyayız; aynı emperyalist güçler ve uluslararası kuruluşlar spekülatörleri, bankaları ve sigorta şirketlerini kurtarmak için
DI Abdelhalim, UW El Oued; Zerougui SAHRAOUI, UGTA birlik üyesi-El Oued; ZOUAOUI Ahmed, Genel Sekreter UGTA Hazine Bakanlığı sendikası; CHOUITEM Nadia, PT milletvekili; KOUIDRI Dalila, Genel Sekreter, Ulusal Kayıp Aileleri Derneği; Ali Bendhob, Genel Sekreter, UW Laghouat; LABATCHA Salim, Genel Sekreter UGTA Tarımsal Sanayi Birliği; ALOUANE Mohamed, Devrim ve İşçi Sınıfı baş editörü; ARFOUTNI Abderahmane PT Cezayir; LABCHRI Karim, PT Cezayir; Abdelhamid Boubeghla, PT ; DERRADJI Abdelhamid, GS Demiryolu İşçileri Birliği; Amira BAYA, FNTR; BEL-KHODJA Mouloud, FNTR; Abderahmane BASSALEM, UGTA sendika üyesi; ZITOUNI Lemtaï, Afrika Maden, Elektrik, Kimya Sendikaları Birliği Genel Sekreteri; Ali GHALEM, Cezayir Müslüman Birliği; Mohamed MOKHTARI, Genel Sekreter, UW UGTA El Bayadh; BOUCHERMA Ahmed, Genel Sekreter, UW UGTA Jijel; BAROUDI Souad, UGTA sendika üyesi; ALLOUA Fatiha, mimar; MEGHRABI Sofiane, danışman;
BENDJE- DOU Nassima, PT belediye danışmanı; DJOUAMBI Amar, PT; MECHAAL Samia, PT; BENBESSA Rahima, İnşaat ve Kamu İşleri Sendikası militanı; Nassira BOUDRICHE, UGTA sendika üyesi; Ahmed El MELTAOUI, UGTA sendika üyesi; FAS: Karim ELKHEMLICHI, sendika militanı, Informations Ouvrières gazetesi editörü; Khalid HOUIR, Demokratik İşçi Federasyonu (CDT) temsilcisi; Khalid El ADJBARI, Ulusal Öğretmenler Federasyonu militanı; FİLDİŞİ SAHİLLERİ: OUATTARA Mamadou, sendika üyesi (CNEC); YAO K. Francois, SYNASEC-Fildişi Sahilleri; EDIA Oi Edia, CNECFildişi Sahilleri; FİLİSTİN: SALAH Mohamed, PFLP; Salah Salah, Filistin Ulusal Konseyi üyesi; FRANSA: Daniel GLUCKSTEIN, POI ulusal sekreteri, ILC koordinatörü; Clément Robert, POI; HEBERT Patrick, sendika üyesi ; GAUTHIER Lu-
ARARASI
ların Bütünlüğünün ve Bağımsızlığının Savunulması İçin
onferansı Sonuç Bildirgesi
2 Aralık 2011
arından birini yaptı
adeta ölüm saçan kemer sıkma politikalarıyla, Avrupa ve ABD’de sosyal savaşın patlak vermesine neden oluyor. Bir acil durumla karşı karşıyayız; Büyük Güçler ülkelerin içişlerine müdahale ederek ulusların ve halkların geleceklerine karar veriyorlar.
Bir dünya yok oluyor
Bazılarımız NATO üyesi ülkelerin yabancı askeri müdahalelerinin doğrudan veya dolaylı kurbanları olan, bazılarımızsa bu müdahalelere karşı olan ülkelerden geliyoruz. Cezayir’de toplanan siyasiler ve sendika temsilcileri, akademisyenler, avukatlar ve insan hakları savunucuları olarak şunları deklare ediyoruz: Ulusların varlığı, demokrasi için bir önkoşul olup çağdaş medeniyetimizin kazanımlarından biridir. Bu kazanımların yok edilmesini reddediyoruz. Sebep oldukları savaş, açlık ve toplumsal yıkımlar nedeniyle Büyük Güçler ve onların hizmetindeki kuruluşları insanlığın devamını tehlikeye atmakla
suçlamakta sonuna kadar haklıyız. Büyük Güçleri barbarlığı tüm dünyaya yaymakla, siyasi demokrasinin temellerini oluşturan devletleri, siyasi partileri ve bağımsız sendikaları yozlaştırarak totaliter rejimlerin zeminini hazırlamakla suçlamakta sonuna kadar haklıyız. Uluslararası işçi sınıfı ve sendika hareketinin sorumluluğu; uluslararası kuruluşların, emperyalist hükümetlerin ve G20’nin ölüm saçan plan ve politikalarına karşı sosyal hakları, sendikal hakları ve ulusların egemenlik haklarını savunacak birleşik dayanışmayı örgütlemektir. Bizler, halklarımızın, ulusal kaynaklarını barış ve huzur içinde kullanabilmeleri için, bugünleri ve gelecekleri hakkında özgürce karar verebilmeleri için mücadele eden bireyler olarak; ulusların ve halkların egemenliğine yönelik saldırılara ve doğal kaynakların talanına karşı mücadele etme kararlılığımızı ilan ediyoruz. Hangi ülkede olursa olsun, politik ve sosyo-ekonomik hakları için mücadele eden halklara ve militanlara yönelik baskıları kesinlikle kınıyor, beraberinde barbarlığı, çürümüşlüğü, yıkımı ve kaosu getiren tüm emperyalist işgal ve talan savaşlarını reddettiğimizi duyuruyoruz. Halk egemenliğinin önüne set çeken tüm yabancı müdahalelere karşı olduğumuzu ilan ediyoruz. Bağımsızlığının 50. yıldönümü kutlamalarından birkaç hafta sonra, 10-12 Aralık tarihlerinde Cezayir’de bir araya gelen Afrika, Asya, Amerika ve Avrupalı siyasiler ve sendika tem-
silcileri, akademisyenler ve avukatşim, sağlık, dünya genelinde yaygınlaşan açlık ve kıtlıkla mücadele lar olarak; herhangi bir dış müdahale olmaksızın Cezayir halkının kengibi alanlara kanalize edilmesi için seferberlik örgütlenmesi. di geleceğine karar verebilmesinin ayrılamaz hakları olduğunu tekrar edi- 4. IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği gibi kuruluşların ölümcül politiyoruz. Çağdaş medeniyetin kazanımkalarına ve işçilerin ve halkların larında ve halkların mücadelelerinin boyun eğmeye zorlandıkları yapıgelişmesinde payı olan Cezayir halkısal uyum planlarına karşı seferbernın sosyo-ekonomik kazanımlarını ve lik örgütlenmesi. Cezayir’in egemenliğini yabancı baskı ve şantajlara karşı savunacağımızı deklare ediyoruz. Panel: Emperyalist güçler tarafından kontrol edilen ülkelerin insanları olarak bizler, kendi hükümetlerimizin Cezayir’in içişlerine karışma hakkını reddediyoruz. Açıkça farkındayız ki, Cezayir’in egemenlik ve bağımsızlığını savunarak, diğer bölge ülkelerinin kendilerini emperyalist tehditlere karşı savunabilmelerine katkıda bulunuyoruz. Acil Durum Konferansı’nda kararlaştırdığımız önerileri uygulamak amacıyla “Uluslararası Daimi Göze- Konuşmacılar*: tim Komitesi” kurulması kararını almış bulunuyoruz. İlk aşamada komite Prof. Dr. Korkut Boratav tarafından uygulanacak öneriler şunProf. Dr. Gençay Gürsoy lar: 1. İşgal, talan ve ulusların yıkımı suç- Prof. Dr. Ahmet Tonak larını işleyen ve azmettirenlere Şadi Ozansü karşı uluslararası bir kovuşturma * 10-12 Aralık tarihleri arasında Cezayir’de başlatacak, Bertrand Russell ben- düzenlenen “İşgallere ve Ülkelerin İçişlerine zeri uluslararası bir mahkemenin Karışılmasına Karşı, Milletlerin Birliğini ve kurulması için hazırlıkların yapıl- Egemenliğini Savunmak İçin Acil Uluslararası Konferans”ın Türkiye delegasyonu ması. 2. Ulusların bütünlüğü ve bağımsızlı- 19 Şubat Pazar 13:00-16:00 ğını korumak üzere harekete geçe- Makine Mühendisleri Odası cek birleşik eylem gücünün koordiİstanbul Şubesi Büyük Salon ne edilmesi. 3. Savaşa karşı çıkılması ve savaş büt- İstiklal Cd. İpek Sk. 9/2 çelerinin sosyo-ekonomik geli- Beyoğlu/İstanbul
Ortadoğu’da Emperyalist Savaşı Durdurmanın Bir Aracı Olarak Uluslararası Cezayir Konferansı
cien, Informations Ouvrières POI editörü ; HAYON Samy, sendika üyesi; RAGUIN Hubert, sendika üyesi; Majed NEHME, Afrique-Asie gazetesi;
başkanı;
NİJER: HAMANI Harouna, milletvekili;
GABON: Joseph MENGARA, UTG uluslararası dayanışmadan sorumlu genel sekreter yardımcısı;
LİBYA: Mohamed Said Ben Abdelhamid, yazar; Aissa Hassan Ismail, militan; MALİ: ISSA DIAKITE, sendika üyesi; DAO Baba, sendika üyesi; Guissé Ibrahima, sendika üyesi synacome EDMSA/UNTM; Nouhoum Keita, Afrika Demokrasi ve Özgürlük için Dayanışma Partisi (SADI) genel sekreteri; KONARE BALLA, akademisyen, activist ve SADI merkez komite üyesi;
NİJERYA: Promise ADEWUSI, Nijerya İşçi Kongresi (NLC) Başkan Yardımcısı; BELLO ILIYAS Abdulraoof, Senior staff, Nijerya Üniversiteler Sendikası (SSANU) yöneticisi;
GİNE: DIALLO Abdoulaye Lelouma, Afrika Sendikaları Örgütü Cenevre temsilcisi (OUSA); HAiTi: St-CYR Fignole, Ge, Haiti İşçileri Özerk Konfederasyonu (CATH) Genel Sekreteri; İSPANYA: Luis GONZALEZ, CC.O.O Federal Konseyi üyesi ; Xavier ARRIZABALO, Madrid Üniversitesi Ekonomis profesörü; Angel TUBAU, Informaciones Obreras; Myriam JOSA, La vanguardia gazetesi (Barselona); İTALYA: MONASTEROLO Andrea, fabrika işçisi, CGIL üyesi; GRANAGLIA Dario, fabrika işçisi, CGIL üyesi; CIGNA Alessandra, öğretmen, CGIL üyesi; KAMERUN: Ruth EKOUT ABOUI, CSTC genel sekreteri; NTONE DIBOUTI Maximilien, CSTC
MISIR: Zeinab SALEM, militan ; Ibrahim ESSAYED Ali Kamal, El Amal El Watani dernek üyesi; Mohamad Abdellah Enahas, işçi sınıfı militanı / sendika üyesi; Mohamad Hassen Khalil, Mısır Sosyalist Partisi; MORİTANYA: SIDI Ould Ahmedou Ould Boyé, Moritanya Bağımsız Sendikalar Kongresi (USLM) genel sekreter yardımcısı; Boumediene Ahmed Salem, Moritanya İşçi Sendikası dış ilişkiler sekreteri; MORİTYUS: M. Haniff PEERUN, Morityus İşçi Kongresi Başkanı;
ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ: ZAKARIA Patrice, Genel Sekreter, SNECASV, Chad, BASSOU Rakis Singa, sendika üyesi; PORTEKİZ: AIRES Rodrigues, Sosyalist Birlik İşçi Partisi (POUS) ; RUSYA: Mark VASILIEV, Rusya Sosyalist Hareketi; SENEGAL: MAMADOU Diouf, CSA Genel Sekreteri; Malick SY, Yoonu Askan Wi Halk Özerklik Hareketi; SIRBİSTAN: VELICKOVIC Djuro, Elektrik Sendikası; IMSI- ROVIC Pavlusko, Siyasi İşçiler Birliği; SOMALİ: Mohamed Maié, yönetici, Tools for Humanity;
İSVEÇ: CARLSTEDT Marcus, sendika militanı, anti-emperyalist blok; Annika BLOMBERG, işçi militan. anti-emperyalist blok; TOGO: DJISSENOU Yawo Marius, MTRP militan; KIFALANG TE Marguerite, UFESYL Başkanı; GBIKPI-BENISSAN Tetevi, Genel Sekreter, Togo Bağımsız İşçi Sendikaları Ulusal Birliği (UNSIT); TUNUS: DHIBI Kheireddine, öğrenci; GUESMI Lotfi, İlkokul Öğretmenleri Sendikası üyesi UGTT; Mohamed EL HADDAD, Arapça öğretmeni; BEN LARBI Mohamed, Sawt Al Oumal gazetesi; Amar Amroussia, Tunus İşçileri Komünist Partisi (PCOT) merkez komitesi üyesi; Tahar Mohamed CHEGROUCHE, militan; TÜRKİYE: Korkut BORATAV, akademisyen; Gencay GÜRSOY, akademisyen; Şadi OZANSÜ, İşçi Kardeşliği Partisi (İKP) Genel Başkanı; Ahmet TONAK, akademisyen; VENEZUELA: Saul ORTEGA, Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi.
İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
5
ULUSLARARASI
Yunanistan: GENOP-DEH Sendikası Başkanı Nikos Photopoulos ve arkadaşlarının adli kovuşturmasına derhal son verilsin!
“Hükümet ve Troyka’nın defterleri sokakta dürülecek, ya onlar ya biz!” Bu röportaj, Yunanistan Ulusal Elektrik Kurumu işçilerinin sendikası olan GENOP-DEH’un başkanı Nikos Photopoulos ile 1 Aralık’ta, Atina’da ILC Uluslararası Bülten tarafından yapılmıştır.
Ağır cezaya çarpıtılmanız ihtimali karşısında uluslararası işçi hareketine seslenen geniş bir kampanya yürütmemiz, bugünden 10 Ocak’a dek tüm davaların iptalini talep etmemiz gerekmez mi? Öneri için teşekkür ederim. Zira hükümet üzerinde baskı kurabilmek için böyle bir kampanyaya ihtiyaç var. İşçilere yalnız olmadıklarını göstermeliyiz. Hükümet ve Troyka (İMF, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası) sonu çok acı olacak bir savaş açtı. Hiçbir şey onları durdurmayacak. Hükümet ve Troyka’nın tüm defterleri artık açık. İşte o defterler sokakta dürülecek. Ya onlar ya biz... Zenginleri daha da zenginleştirmenin faturasını işçilere kesen politikalara daha fazla katlanamayız. Borçlanan biz işçiler değiliz, bu yüzden borçları ödemeyeceğiz. Bugün Yunanistan’da bir sınıf savaşı yürüyor. Bu, bizim için bir varoluş mücadelesi çünkü geleceğe çıkan tüm yolları kapattılar. Ama tüm engelleri aşacağız. Bizden çalınan hayallerimizi geri alacağız. Yunanistan’da bir buçuk milyon işçi yoksulluk sınırının altında ve bir milyon işsiz var. Bir buçuk yılı aşkın bir süredir bizleri ülkemizde yaşananlardan sorumlu olduğumuza inandırmaya, beynimizi yıkamaya çalışıyorlar. Ama nafile. Halk uyandı ve mücadeleleri gündemin merkezine oturdu. Bu yüzden onların karşısına dikilmekten çekinmiyor, korkumuz olmadığını gösteriyoruz. Bilimcimiz açık, yolu
6 İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
Nikos Photopoulos (solda) geçtiğimiz yaz bir protesto yürüyüşüne önderlik ediyor
açıp ilerleyeceğiz. Dün, eğer hapis kararı çıkarsa, yaptıklarının tüm sorumluluklarıyla yüzleştirmek için kolektif olarak itiraz etmeme kararı aldık. Kahraman veyahut şehitmiş gibi yapmıyoruz, tüm farkındalığımızla, kafamızı öne eğmiyoruz. Vicdanımız temizdir. Bizi yargılayanlar hapis cezasına karar verirlerse onları sorumluluklarıyla karşı karşıya bırakmak için temyize gitmeyeceğiz. Bu kararı çok bilinçli olarak aldık, bunu bir kahramanlık taslama eylemi olarak değil başımızı önümüze eğmeyeceğimizin göstergesi olarak yapacağız. Ve böyle bir kararı uygulayacağımızı huzur içerisinde ilan ediyoruz. Kholargos bölgesinin merkezini işgal etme kararı nasıl alındı? Bunda sendikanın payı ne oldu? Bizler faturalarını ödeyemeyen işsiz ve fakirlerin elektriklerinin kesilmesini engellemek için işgale giriştik. Bu eylem hükümete katlanılamaz geldi ve bizi dağıtmak için polis yolladı. Elbette yaptıklarımızın bu şekilde sonlanacağını biliyorduk. Yasanın iptalini istiyoruz. Elektriğe erişim,
toplum üzerinde baskı kurmanın aracı olamaz. Bu yasaya “evet” diyen vekillerin hiçbiri bir saat bile elektriksiz yaşayamaz. Ama mesele başkalarının elektriksiz kalması olunca bu umurlarında bile olmuyor. Sizi ve arkadaşlarınızı yargılayan hâkim kararın alınmasını dün, yani GSEE ve ADEDY konfederasyonlarının genel grevi-
nin arifesinde, 10 Ocak’a erteledi. Neyle suçlanıyorsunuz, cezanız ne olabilir? Kanun ve asayişin işleyişini engellemek ve kamu hizmetlerinin işleyişini engellemekle suçlanıyoruz. 6 aydan 5 yıla kadar hapsimiz isteniyor. Ama hükümet suçlu bulunmamızın yaratacağı sonuçlardan korkuyor. Bu yüzden kararı ertelettiler.
Uluslararası sınıf dayanışmasının basıncıyla GENOP-DEH davası bir kez daha ertelendi
1
0 Ocak’taki duruşma, dava bir günde bitecek denmesine karşın sadece iddia makamının tanıklarının dinlenmesinin ardından 20 Ocak’a ertelendi. Yunan işçi hareketinden önemli isimler, Yunan Sendikaları Konfederasyonu başkanı Ployzogopulos, 1941’de Parthenon’dan Nazi bayrağını indiren ünlü direnişçi Glezos dayanışma amacıyla duruşmaya katıldı. İspanya ve Fransa’daki Yunanistan konsoloslukları üst düzey işçi örgütü temsilcilerince ziyaret edildi. İngiltere Sendikalar Konfederasyonu ve Polonya’dan Dayanışma Sendikası Yunan yetkililerine mektup gönderdi. 4 Ocak’ta Yunan Sendikaları Konfederasyonu bir dayanışma mesajı gönderdi ve bu baskının nedeninin AB’nin kemer sıkma programı olduğunu belirtti. Aynı zamanda eğer kemer sıkma önlemleri geri çekilmezse Pire, Elefsina ve Lavrio limanlarında greve gidileceği deklare edildi. Türkiye’den de Hava-İş ve Petrol-İş sendikaları destek verdi. İşte bu dayanışma ve sınıf mücadelesi karşısında dava ertelenmek zorunda kalındı. Mücadeleyi daha da yükseltmek ve bu cesur sendikacıların beraat etmesini sağlamak zorundayız ve bunu yapabiliriz. ILC’nin bu konuda başlattığı kampanya çağrı metnini yan sayfada bulabilirsiniz, kampanya hâlâ devam ediyor, destek mesajlarınızı gönderebilirsiniz.
ULUSLARARASI
İşçiler ve İşçi Örgütleri Engin Bodur
Kan Bedelinin Adı: “Bedelli Askerlik”
G
Nikos Photopoulos (sağda) ve tutuklu bulunan arkadaşları
İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı Komitesi’nden (ILC) Çağrı GENOP-DEH sendikasından Nikos Photopoulos ve arkadaşları için açılmış olan adli takibe son verin!
2
4 Kasım 2011’de çevik kuvvet birlikleri, Atina’da Mesogeion Bulvarı’nda elektrik şirketi tesislerine hücum etti ve birkaç gündür oturma eylemi yapan işçileri ve sendikacıları vahşi bir şekilde dağıttı. Bu şirketler, Troyka’nın (IMF-Avrupa Komisyonu–Avrupa Merkez Bankası) talimatı üzerine Yunan Hükümeti tarafından dayatılan ve elektrik faturalarıyla zorla toplanan yeni mülk vergisini reddeden binlerce emekçi ailelerin elektriğini kesmekle sorumludurlar. Aynı ofisler, kriz yüzünden faturalarını ödeyemeyen binlerce ailenin de elektriğini kesmekten sorumludur. 30 Kasım 2011’de GENOP-DEH genel sekreteri Nikos Photopoulos’un da aralarında bulunduğu 15 sendika üyesi “verilen emrin yerine getirilmesinde güçlük çıkarmak” ve “toplum hizmetinin doğru bir şekilde işletilmesine engel olmak” gerekçesiyle mahkeme karşısına çıkartıldı. Ve 6 aydan 5 yıla kadar kefaretsiz, şartlı tahliyesiz hapis cezasıyla karşı karşıya kaldılar. İşçi sendikaları konfederasyonları GSEE ve ADEDY tarafından çağrılan genel grevin (1 Aralık) arifesinde hükümet buna dayanarak, ateşkes imzalar gibi, akıllıca bir karar verdi ve duruşmayı 10 Ocak 2012’ye erteledi. Tüm dünyada işçiler ve halklar Yunanlı işçi kardeşlerimizle ve onların sendikal örgütleriyle omuz omuza durmaktadır. Çünkü onlar, Yunan hükümeti tarafından uygulanan Troyka’nın barbarca planlarına karşı savaşmaktadırlar. İşçilerin eylemleri meşrudur, elektrik kesintilerini önlemek ve hükümet tarafından dayatılan vergilerin iptalini sağlamak amacıyla Yunan Elektrik Şirketlerinde çalışan işçiler ve sendikacıların yaptıkları eylemler de meşrudur. Hiçbir işçi, hiçbir emekçi militan, hiçbir işçi
örgütü, işçi haklarına ve demokratik haklara darbe vuran bu baskı tehdidini kabul edemez. İşte bu yüzden, İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı Komitesi (ILC) dünyanın her tarafından işçi örgütlerini bu son derece ciddi konuda bilgilendirmeye karar vermiştir. ILC tüm işçi örgütlerini, Yunan otoritelerin bu kararı geri çekmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri yapmasında kendi üstüne düşen rolü oynamaya davet etmekte ve işçi kardeşlerimize beraberlik mesajını bildirmektedir. İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı Komitesi Koordinatörleri: Louisa Hanoune, Cezayir İşçi Partisi Genel Başkanı Daniel Gluckstein, Fransa Bağımsız İşçi Partisi Genel Sekreteri Mesajlarınızı aşağıdaki adreslere gönderebilir ya da faks çekebilirsiniz: • Yunanistan Başbakanı Papademos: internationalmediaoffice@primeminister. gr • Yunanistan Çalışma Bakanı: Çalışma Bakanlığı 40 Pireos Str. 10182 Athens Yunanistan Faks: 00 30 210 5295 186 E-Posta: info@ypakp.gr • Yunanistan Adalet Bakanı: Adalet Bakanlığı 96 Messoghion Avenue 11527 Ambelopiki Athens – Yunanistan Faks: 00 30 210 7755835 Lütfen tüm destek mesajlarınızın birer kopyasını aşağıdaki adreslere iletin: • GENOP-DEH Sendikası: main@genop.gr ve press@genop.gr • İşçilerin ve Halkların Uluslararası Bağlantı Komitesi (ILC): eit.ilc@fr.oleane.com ve ilcinfo@earthlink.net
elin kardeşler olan biteni yeniden gözden geçirelim. Deprem oldu, çürük ve denetimsiz binalarda öldü binlerce insanımız. Kurtulan canlarımız açlık ve soğuktan ölmeye devam ediyor. Sığınacak yazlık çadır verdikleri için ise çoluk çocuk yanarak ölüyor. Onlar her yerde evlerimize el koyup iyi yerlerde lüks konut yaparak zenginleri yerleştirecekler, kötü yerlerdeki kötü konutları ise 20 yıl vadeyle biz yoksullara satma derdindeler. “Demokratik açılım” dediler, hangi operasyondan kimin ne zaman hapse atılacağını kimse bilmiyor artık. Kulüp mafyası dışında ancak Deniz Feneri sanıkları ile Hizbullah katilleri bırakıldı. “Kürt açılımı” dediler, altından tarihimizin en büyük Kürt seçilmişlerini tutuklama dalgası çıktı. Sadece Kürtleri değil onları düşman görmeyen ve halkların kardeşliğini savunan aydınlar, bilim insanları ve gazeteciler tutuklanmaya başladı. Komşularımızla “sıfır sorun ve vizesiz geçiş” dediler, altından Amerika’nın İran’a karşı füze kalkanı çıktı. Yetmedi Suriye ile savaş naraları atıyorlar. Zalim Esed Suriye halklarına eziyet ediyormuş ve emperyalistlerse ülkeye barış ve demokrasi getireceklermiş(!) Peki, kimlerle beraber: Suudi Kralı, Birleşik Arap Emiri, Ürdün Kralı gibi ortaçağ zalimlerinden oluşan, ABD uşağı Arap Birliği ile. Birleşmiş Milletler kararı ile Afganistan’a ve Irak’a, NATO kararı ile Libya’ya getirdikleri “barış ve demokrasi” adlı filmin kanlı bilançosunu unutmadan aynı oyunu oynamak istiyorlar. “Özelleştirme ile yük olan kamu işletmelerinden kurtulacağız” dediler, altın yumurtlayan kârlı işyerlerini yağmaladılar. Ama yetmedi iç ve dış borcumuz tarihin en büyük rakamlarına ulaştı, şimdi orman alanlarını ve kıyıları yağmalıyorlar. “Darbe yapan orduyu düzenliyoruz” dediler, altından profesyonel ve iyi eğitilmiş savaş gücü çıktı. Amerikan askeri “pahalı” olduğu için “ucuz asker” lazım. Bugünlerde “parçalanan Yugoslavya’da askerlerimizi Rum komutanın emrinde bırakmayız” gibi laflar ediyorlar. İsrail sınırındaki, Afganistan veya Libya savaşındaki Türkiye birliklerini ve gemilerini kim yönetiyor acaba? Artık kalabalık bir ordu değil paralı, iyi eğitilmiş ordu istiyorlar, askerde ölmeyecek olanlardan da kan parası almak fikri geldi akıllarına. Biz insanca yaşamak için mücadele ederken onlar “Neyi satarız?” derdinde. Sıra kan parasına geldi. Eğer ölmek istemiyorsan ödersin parasını bir gün bile askere gitmezsin. Bizler yıllarca “askerde angarya olmasın” derken, “herkese asgari ücret ve sigorta” isterken vatan, millet ve kutsallık nutukları atanlar şimdi “öde parayı, satın al özgürlüğünü” diyorlar. Biz işçilere ise her zamanki gibi ölümlerden ölüm beğenme özgürlüğü düşüyor. Artık takkeniz düştü ve keliniz görünüyor. Baskı ve zulüm sizleri kurtaramayacak. Daha Başbakan Erdoğan bağırsak kanseri olur olmaz ortaya çıkan iktidar kavganız ise sonunuzun ne kadar yakın olduğunu gösteriyor. İşçiler, kardeşlerim haydi birleşelim ve bu kirli düzeni yıkalım. Gerçek demokrasi ancak işçilerin mücadelesi ile gelir. İŞÇİ KARDEŞLİĞİ
7
Sendikal Güç Birliği Platformu girdiği yolun sonuna kadar devam etmelidir!
Türk-İş Genel Kurulu ve Sendikal Güç Birliği Platformu Doğan Fennibay
T
ürk-İş 21. Genel Kurulu’nu 8-11 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirdi. İşçi Kardeşliği olarak yakından takip ettiğimiz Genel Kurul sürecine Sendikal Güç Birliği Platformu’nun (SGBP) yürüttüğü kampanya damgasını vursa da SGBP Genel Kurul seçimlerini 227’ye karşı 123 oyla kaybetti.
SGBP’nin Genel Kurul’a olumlu etkileri oldu
SGBP seçimleri kaybetse de beklediğinden fazla oy aldı ve Genel Kurul’u olumlu yönde bir miktar etkilemeyi başardı. Kumlu yönetimi Genel Kurul’u şehir dışında düzenleyerek, özel güvenlik güçleri kullanarak işçileri dışarıda tutmaya çalışsa da az sayıda işçi Genel Kurul’a girmeyi başardı ve 21. Genel Kurul’un tarihe hükümetin protesto edildiği bir Genel Kurul olarak geçmesini sağladı. Öte yandan, kıdem tazminatının fona devrinde dahi genel grevi öngören karar, uygulanıp uygulanmayacağı su götürür olsa da olumlu bir karardı. Uzun tutukluluk sürelerini eleştiren karar da benzer nitelikte. Kıdem tazminatına karşı saldırı Genel Kurul’da alınan net karar sebebiyle ve SGBP basıncını sürdürdüğü için bir süre ertelenmiş gözüküyor. Bu erteleme işçi mücadelesinin başarısı olsa da kıdem tazminatının imhasının patronlar ve hükümet için eskisi kadar önemli olmadığını unutmamalıyız. Zira taşeronlaştırma vasıtasıyla zaten işçi sınıfının büyük kesimi kıdem tazminatına hak kazanamıyor. Büyük birkaç fabrikadaki işçilerin kıdem tazminatı ise patronlar için bir eylem dalgasını göze almaya değmeyecek kadar ufak bir meblağ oluşturuyor. TÜSİAD Başkanının temmuz ayında kıdem tazminatıyla ilgili hakların hem bugün hem de ileriye dönük olarak korunması gerektiğini ifade etmesi de bu sebeple idi.
Fırtınalı bir dönem bizi bekliyor
Kıdem tazminatındaki durum bu olmakla beraber önümüzdeki dönem Türk-İş için hiç de sakin bir dönem olmayacak. Şeker-İş Başkanı, Genel Kurul’da sendikasının özelleştirmelere karşı başarılı bir mücadele vermiş oldu-
ğunu söylese de Özelleştirme İdaresi ülke çapında otuz iki fabrikayı ve Şeker Enstitüsü’nü özelleştirme kapsamına almış durumda. Danıştay’ın aralık ayı ortasında ihaleyi iptal etmesi süreci yavaşlatsa da kasım ayı sonunda altı şeker fabrikası özelleştirildi. Öte yandan, Kumlu’nun geldiği işkolu olan enerjide yaşanan özelleştirmelerin ardından, bu dönem sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma saldırıları beklenmeli. Yine bazı sendikacıların umutla beklediği yeni sendikal yasalar aslında yeni saldırıları bağrında taşıyorlar. Örneğin, işkolu yetki barajının düşürülmesi ya da barajın yerine “her işkolunda en büyük iki sendikaya yetki verilir” hükmünün yürürlüğe girmesi doğrudan hâlihazırda Hak-İş’in henüz
mesinden geçiyor. Mustafa Kumlu konuşmasında hükümetin saldırılarından vazgeçmeyeceğini söylemekle beraber, kendilerine önceki Genel Kurul’da işçi sınıfının iktidarını kurma gibi bir görev verilmediğini söyleyerek muhalefetle alay ediyor. İşçileri daima patron hükümetlerine tabi olmaya mecbur sanan Kumlu’ya karşı SGBP’nin “partiler üstü sendikacılık” anlayışına karşı çıkan tavrı çok olumlu. Öbür yandan, bundan CHP gibi alternatif patron partilerinin altında sendikacılık yapma anlamı çıkarılmamalı. Ayrıca, SGBP’yi siyasi olarak etkilemeye çalışan Aydınlık grubunun işçi sınıfı ve “milli burjuvazi” arasında ittifak arzulayan politik hattının etkisine girilmemeli. İşçi sınıfının kendi bağımsız siyasal ifadesini oluşturma hattına girilmeli.
Uluslararası korporatist saldırıya karşı mücadele şart
örgütlü olmadığı işkollarında örgütlenmesiyle mevcut sendikalardan üye kaydırma operasyonlarına zemin hazırlayacaktır. Patron dostu bu hükümetten sendikal örgütlenmeyi kolaylaştıracak yasalar beklemek saflık olur. Önümüzdeki dönemde sendikal alanda öngörebildiğimiz saldırılar bunlar, daha da fazlasına hazırlıklı olmak durumundayız.
SGBP’nin önerdiği politikaları tutarlı bir şekilde gerçekleştirmesinin tek yolu bağımsız bir işçi sınıfı siyasetinin inşasından geçiyor
SGBP bu etkiyi birkaç kitlesel bölge toplantısı örgütleyerek elde etti, büyük bir miting örgütleme imkânı olmadı. SGBP’nin önünde duran en önemli mesele işçi kitlesiyle olan güven ilişkisini sağlamlaştırmak ve sokağa inme imkânı elde edebilmektir. Bunun yolu kuşkusuz SGBP’nin dile getirdiği çizgisini tutarlı biçimde sürdürmesinden ve eyleme dök-
Son olarak, SGBP uluslararası alana gözünü daha çok açmalıdır. Bunun birinci ayağı, yanı başımızda haklarını savunmak için ayağa kalkmış Tunus, Mısır, Yunanistan işçileri ve halklarıdır. Aynı mücadeleyi vermek istediğini söyleyen SGBP’nin bölge toplantılarında bu ülkelerdeki durumlara değinilmemiştir. Oysa örneğin Tunus’ta gerçekleşen, Türk-İş gibi köhneleşmiş bir yapıdaki sendikal konfederasyonun, örgütün basıncıyla devrimin iskeletini oluşturması olmuştu. SGBP’nin bu benzerlikleri görmesi ve çevre ülkelerdeki mücadelelerle dayanışma göstermesi gerekir. Uluslararası alanın ikinci ayağı ise sermayenin dünya çapında sürdürdüğü korporatizm, yani sendikal hareketi bütünüyle teslim alma saldırısıdır. Sosyal tarafların yerine sosyal ortakların, toplu pazarlığın yerine sosyal diyalogun geçirildiği bu anlayış sınıf mücadelesinin değil, sınıf işbirliğinin yoludur. Avrupa ölçeğinde ETUC (Avrupa Sendikaları Konfederasyonu) ve dünya ölçeğinde ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) bu çizgiyi temsil etmekte ve üyesi olan sendikalara bunu dayatmaktadırlar. SGBP bu hattı incelemeli ve neden halen ITUC ve ETUC üyelikleri konusunda Kumlu yönetimi ve Hak-İş’le aynı hattı paylaştığını sorgulamalıdır.