FRANSA’NIN YEN‹ CUMHURBAfiKANI IRKÇI SARKOZY
Demokrasi flovlar›n› eksik etmeyen AB’nin en güçlü üyelerinden Fransa’n›n Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri ›rkç› Nikolas Sarkozy’nin ‘zaferi’ ile sonuçland›.
15 Günlük Siyasi Gazete
10 DÜNYA
DEN‹Z GEZM‹fi VE YOLDAfiLARI ETK‹NL‹KLERLE ANILDI 68 gençlik hareketi önderlerinden Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan, idam edilifllerinin 35’inci y›ldönümünde birçok ilde gerçeklefltirilen kitlesel eylemlerle an›ld›lar.
‘D‹N ELDEN G‹D‹YOR’DAN ‘LA‹KL‹K ELDEN G‹D‹YOR’A... (F. BAfiKAYA) 12 Eylül 1980 öncesinde “din elden gidiyor” slogan›yla Müslüman kitle korkutulmak isteniyordu. Amaç söz konusu kesimleri sola karfl› seferber etmekti.
16 GÜNCEL
Y›l: 5 • Say›: 111 • 18-31 May›s 2007 • Fiyat›: 1 YTL
www.halkingunlugu.org
Klikler aras› dalafl ve iktidar oyunlar›
13 GÜNCEL
e-mail:devrimcidemokras@superonline.com
Yarg›tay ‘iyi çocuklar’› sevindirdi
Kemalist klik, köflk için etten kalkan örmeye çal›fl›yor. Halka karfl› bir köflk için kalkan olunmaz. Halk kitleleri hakim s›n›flar aras› klik ç›karlar›nda taraf olmaya zorlanamaz AKP’nin hükümette oldu¤u süre içinde ç›kard›¤› yasalardan, K‹T’lerin özellefltirilmesinden, emperyalist tekellere sundu¤u yeni yeni olanaklardan, devlet içindeki kadrolaflmalar›ndan, halk kitlelerine karfl› asker-polisin “orant›s›z güç kullanmas›ndan” dolay› bugüne kadar Tando¤an’da, Ça¤layan’da, ‹zmir’de vb. yerlerde oldu¤u gibi mitingler düzenlendi mi, ülke emperyalizme peflkefl çekiliyor, parça parça sat›l›yor, yaflad›¤›m›z topraklarda yabanc›-s›¤›nmac› durumuna düflüyoruz, sömürgelefliyoruz, halk gittikçe yoksullafl›yor, borç bata¤›nda ç›rp›n›yoruz denerek “fark›nda m›s›n›z”, “vatan elden gidiyor”, “yar›n çok geç olabilir” diyerek mitingler düzenlendi mi, devletin y›lmaz koruyucusu olarak boy gös-
teren ordu muht›ra verdi mi, peki tüm bunlara ra¤men ne ABD, ne AB, ba¤›ms›z bir ülkede özgür yaflamak istiyoruz diyen devrimci-demokratlara her türlü bask›, fliddet reva görülmedi mi? Egemen s›n›flar›n ve bu s›n›flara mensup kliklerin, o kliklerin temsilcisi CHP, ANAP, DYP, DSP, MHP gibi düzen partilerinin, ordunun, MGK’n›n bu konularda kayg›lar› yoktur, aksine ortaklaflmaktad›rlar. AKP ya da bir di¤eri bu konuda birbirini aratmayacaklard›r. Baflka seçenekleri de yoktur, aksine var olufl sebepleri “halk› kand›rmak” olan bu parlamenter düzen partilerinin biri veya di¤eri olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmiyorde¤ifltiremez de.
18 May›s
Kad›nlar ve ev içi emek
komünizmi
Kad›nlar›n görünmeyen eme¤i, kad›nlar›n varolan ezilme ve sömürülme iliflkileri içerisindeki konumunu anlamak için son derece kritik bir noktad›r. Biz kad›nlar eme¤imizin görünmemesiyle ezilmiflli¤imiz aras›ndaki nedenselli¤i kurdu¤uz ölçüde anlaml› bir mücadele verebiliriz. SAYFA 7
kazanma bayra¤›d›r
Zindanlarda, iflkencehanelerde devrimciler “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin takipçisi olagelmifller ve ‹brahim yoldafl direnmenin ›fl›¤› olmufltur. Ancak bu, ‹brahim yoldafl›n görüfllerinin içini boflaltman›n da bir vesilesi olagelmifltir. Zira O, yukar›da da ifade etmeye çal›flt›¤›m›z gibi, sadece “direnifl” kavram›yla aç›klanamaz. ‹brahim Kaypakkaya, bu co¤rafyan›n devrimci savafl tarihinin dönüm noktas› olmufltur; Maoist kitle çizgisinin, Halk Savafl› stratejisinin, halkla birleflerek halk› birlefltirme ve halk› savaflarak savaflt›rma fliar›n›n, baflka deyiflle co¤rafyam›z özgülünde halk›n demokratik iktidar›n› tesis ederek, oradan kesintisiz olarak sosyalizme ve komünizme ulaflmak için devrimin-halk›n üç temel silah› olan Komünist Partisi, komünist partisi önderli¤indeki Devrimci Halk Ordusu ve Halk›n Birleflik Cephesi'nin teorisyeni, stratejik ve ilk taktik önderli¤i ve de ilk ikisinin bizzat kurucusu ve uygulay›c›s› olmufltur. SAYFA 8
Son iki y›l içerisinde flekerpancar› fiyat› yüzde 10.1 oran›nda düflerken, maliyet giderleri ise sadece 2006 y›l›nda yüzde 15.8 art›fl gösterdi! 1998 y›l›nda 504.493 hektar alanda 22 milyon 282 bin 539 ton flekerpancar› üretilirken, 2006 y›l›nda pancar ekim alan› 247.154 hektar alana elde edilen ürün miktar› da 14 milyon 500 bin tona geriledi. Bu gerilemenin temelinde uygulanan yanl›fl tar›m politikalar› ve üretim deste¤inin kesilerek, 2001 y›l›nda 4634 say›l› fieker Yasas›’n›n yürürlü¤e konmas› baflat rol oynam›flt›r. SAYFA 6
1970 bunal›m› ile ikame edilen ve üretim sürecine bütünlüklü müdahale olan esnek üretim ve bunun organizasyonu, iflçi ve emekçilerin ortak örgütü olan sendikalar› büyük oranda etkilemifl-geriletmifltir. Ancak böyle bir süreç, iki karfl› s›n›f aras›ndaki çeliflkinin de derinleflmesine nesnel zemin haz›rlam›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistem, kendi sürecine uyum salamayan sendikalara ciddi anlamda sald›rm›fl, kendisine entegre olan teslimiyetçi kurumlara dönüfltürmeye çal›flm›flt›r. SAYFA 11
ADHK 17. Kongresi’ni yapt›
‹brahim yoldafl, ülkemiz tarihinde ilk kez, devletin ve sistemin s›n›rlar›n› aflarak -bunlara dönük tüm elefltirileri de yads›y›p köklü elefltirilerini formüle etmek suretiyle, proletarya ve emekçi halka, muhalif olman›n ötesinde alternatif olman›n en billur ifadesi olmufltur. Dolay›s›yla O'nun görüfllerinin ve özellikle de yaflam›n›n sahiplenilmesi temelsiz de¤ildir.
fiekerpancar›n da kritik tablo
Nas›l bir sendikal anlay›fl? (1)
Daha önce Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin “çete kurmak, adam öldürmek ve adam öldürmeye teflebbüs etmek” suçlar›ndan 39 y›l 5’er ay hapis cezas›na çarpt›rd›¤› fiemdinli davas› san›klar›ndan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniz’in temyize gönderilen ve Yarg›tay 9. Dairesi’nde görülen mahkeme kararlar› san›klar›n lehine bir kararla bozuldu. SAYFA 4
Dersim’de çat›flmalar fliddetleniyor Dersim'de geçti¤imiz aylarda bafllayan, binlerce askerin kat›ld›¤› ve aral›ks›z olarak sürdürülen operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerinde operasyonlar devam ediyor. Devletin kolluk güçlerinin binlerce askerle yürüttükleri operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerine askeri birlikler sevk edilirken, Ovac›k ve Hozat ilçesi da¤l›k ve ormanl›k alanlar› ise Kobra helikopterlerince bombalan›yor. SAYFA 5
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK), 12-13 May›s tarihlerinde “Emperyalist terör ve hak gasplar›na karfl› direnen halklar kazanacakt›r” fliar›yla Almanya’n›n Frankfurt kentinde 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdi. “Emperyalist terör ve hak gasplar›na karfl› direnen halklar kazanacakt›r” fliar›yla gerçeklefltirilen ADHK 17. Kongresi, emperyalist sömürgeci güçlerin tarihsel kökenini irdeleyip, emperyalist iflgal ve terörün bugüne özgü olmad›¤›n› vurgulayarak, ezilen mazlum uluslar ve halklara karfl› yap›lan sald›r›lar›n emperyalist sistemden kaynakland›¤›n› belirtti. SAYFA 2
KONUK YAZAR Ali TAfiYAPAN
Kaypakkaya’n›n an›s›na Tan›flmam›z 1966 y›l› Eylül ay› bafllar›nda oldu. Kayseri Mimar Sinan ‹lkö¤retim Okulu’ndan bir grup arkadafl, ‹stanbul Yüksek Ö¤retmen Okulu’na gönderildik. ‹brahim bizlerden bir y›l önce Hasano¤lan’dan ‹stanbul’a gönderilmiflti.. SAYFA 14
2
GÜNCEL
16-31 May›s 2007
ADHK 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdi Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK), 12-13 May›s tarihlerinde “Emperyalist terör ve hak gasplar›na karfl› direnen halklar kazanacakt›r” fliar›yla Almanya’n›n Frankfurt kentinde 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdi
Devrimci Demokrasi’den Genel seçimlerin tarihinin belirlenmesiyle birlikte ülkemiz seçim havas›na girmifl oldu. Bir taraftan da Genelkurmay kumandal› mitinglerle zaten halk içerisinde böyle bir hava yarat›lmak isteniyordu. Kemalist kli¤in (Genel-
uygulamalar›n sonucunda sosyal haklar›n budanaca¤› tespiti yap›lan 17. Kongre’de, Avrupa’da demokratik kitle örgütleriyle birlikte sald›r›lara karfl› durufl sergilenmesi gerekti¤inin alt› bir kez daha çizildi.
kurmay, üniversite yönetimleri, çeflitli siyasi partiler, çeflitli dernekler) örgütledi¤i bu mitinglerin temel konusu ‘tehlikenin fark›nda m›s›n›z’ slogan›yla uzun süredir Cumhuriyet gazetesi üzerinden sürdürülen ve AKP’ye karfl› bir kampanya fleklinde ele al›nan ve Kemalist kli¤in bel kemi¤i olan Genelkurmay’›n kumandas›nda oldu¤u yönelimdir. AKP’ye karfl› örgütleniyor olmas› boyutuyla k›z›l elmac›lar›n ve CHP gibi partilerin seçimlere haz›rl›k çal›flmalar›na dönüflen bu mitingler, bir taraftan da son zamanlarda yolsuzluklar,
Kongre’de Türk devletinin askeri
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu, 12-13 May›s tarihlerinde gerçeklefltirdi¤i 17. Kongresi dolay›s›yla bir bildiri yay›mlad›. ADHK 17. Dönem Genel Konseyi’nin emekçilere, iflçilere, ö¤rencilere ve gençlere hitaben kaleme ald›¤› bildiride, 17’nci Kongre’nin emperyalist ve kapitalist sistemin dünya halklar›na karfl› azg›nca sald›rd›¤›, emekçi halklar›n örgütlülü¤ünü zor ve bask›yla yok etmeye çal›flt›¤› bir dönemde baflar›yla sonuçland›r›ld›¤› belirtilerek, emperyalist sömürü ve iflgallere tav›r al›nd›¤› vurguland›. “Emperyalist terör ve hak gasplar›-
na karfl› direnen halklar kazanacakt›r” fliar›yla gerçeklefltirilen ADHK 17. Kongresi, emperyalist sömürgeci güçlerin tarihsel kökenini irdeleyip, emperyalist iflgal ve terörün bugüne özgü olmad›¤›n› vurgulayarak, ezilen mazlum uluslar ve halklara karfl› yap›lan sald›r›lar›n emperyalist sistemden kaynakland›¤›n› belirtti. Emperyalistlerin sahte demokrasisi iflas etmifltir Emperyalistlerin demokrasi kisvesi ad› alt›nda iflgaller gerçeklefltirdi¤i, an-
cak Afganistan, Irak gibi ülkelerde ‘özgürlük operasyonlar›’ yalanlar›n›n ortaya ç›kt›¤›, yap›lanlar›n esas›n›n azami kar ve büyük tekellerin ç›karlar› do¤rultusunda gerçekleflti¤inin dünya halklar› taraf›ndan bilindi¤i belirtilen bildiride, emperyalistlerin sahte demokrasi söylemlerinin Avrupa’n›n göbe¤inde de iflas etti¤i belirtildi. Bildiride, Avrupa’da yerli, yabanc› ve göçmen halklar›n faflist bask›lara maruz kald›klar› ve bu sald›r›lar›n temelinde de Avrupal› emperyalist tekellerin ekonomi alan›nda uygulad›klar› gerici reformlar›n yatt›¤› belirtildi. Bu
çete iliflkileri, J‹TEM faaliyetleri vs ile imaj› gittikçe zedelenen TSK’n›n imaj tazelemesine vesile oluyor. Bir taraftan mitingler örgütlenirken bir taraftan da Genelkurmay darbeci gelene¤ini konuflturmaya, tehdit unsuru olarak öne
operasyonlar› da k›nand›
sürmeye bafllad›. Bunu yaparken de sanki alanlar› dolduran yüz binlerce,
ADHK 17. Kongresi’nde, dünyan›n de¤iflik parçalar›nda geliflen anti-emperyalist ve anti-faflist hareketler baflta olmak üzere, ulusal kurtulufl hareketlerinin desteklenerek, bir kez daha uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› vurgusu yap›ld›.
milyonlarca insan TSK’n›n arkas›ndan “hadi darbe yap” fleklinde tezahurat-
Kongre’de, Türk devletinin Kuzey Kürdistan’da gerçeklefltirdi¤i operasyonlar ile Güney Kürdistan’a sald›r› haz›rl›klar› yapmas› da k›nand›. Ayr›ca son zamanlarda geliflen laiklik ve anti-laiklik tart›flmalar›n›n hakim s›n›flar›n kendi içindeki çeliflkilerin bir yans›mas› oldu¤unun alt› çizildi.
olunca bu sonuç normal görülebilir. Ancak mitinglere kat›lan milyonlar›n ta-
Bildiride son olarak kongreye, Almanya Demokratik Haklar Federasyonu, Fransa Demokratik Haklar Federasyonu, ‹sviçre Demokratik Haklar Federasyonu, Avusturya Demokratik Haklar Federasyonu, Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi, Avrupa Demokratik Kad›n Hareketi’nin kat›ld›¤› ve kongrenin, “Birlik, mücadele, zafer” ve “Yaflas›n ADHK! ADKH! ADGH!” sloganlar›yla kapand›¤› bildirildi.
mitinglerde Alevileri de kendine ba¤lamay› maalesef baflar›yor. Özellikle
lar yap›yormufl gibi bir yan›lsama yarat›yorlar. Oysa mitinglerde at›lan sloganlar “Ne fleriat, ne darbe” fleklinde olurken, ekranlara yans›yanlar ve miting kürsülerinden kin kusar gibi yüksek sesle yap›lan ajitatif konuflmalarda bunlar yokmufl gibi davran›larak, k›z›l elmac›lar›n emperyalizmin ufla¤› orduyu göreve ça¤›rd›klar› sloganlar ön plana ç›kart›l›yor. Mitingi örgütleyenler bu e¤ilimde olunca ve direkt Genelkurmaya ba¤l› “sivil” örgütler lebi tam olarak onlar›n yans›tt›¤› gibi de¤il elbette. Bu mitingler öz itibariyle de kitlelerin ilerici taleplerinin maniple edilerek gerici ç›karlara alet edilmesine yaramaktad›r. Kuruluflundan bugüne kadar gerek örgütsel flekilleniflinde ve bunun sonucu olarak tercihlerinde, gerekse de tertipledi¤i katliamlarla Alevili¤i bask› alt›nda tutmaya çal›flt›¤› aflikar olan Türk devleti, egemen sisteme yak›n duran ve sistemin insanlar› olan sözde Alevi liderlerinin arac›l›¤›yla bu CEM Tv kanal›n›n ve onun sahibi olan ‹zzettin Do¤an’›n bu yönlü çabalar› en göze çarpanlar aras›nda. Aleviler’i Sünni a¤›rl›kl› olan AKP’ye karfl› k›flk›rt›p, bugüne kadar kendilerine zulmeden egemen sisteme, onun siyasal kumandas›nda yer alan Kemalizm’e sahip ç›kmaya kadar götürdüler ifli. Türk kökenli Aleviler aras›nda bu yön zaten kuvvetli olmakla birlikte, Kürt kökenli Aleviler’in bu yönelimin peflinden sürüklenmesi kendi tarihine Türk kökenli olan Alevilerden daha çok yabanc›laflt›klar›n›n göstergesidir. Mitingler Türk devleti için bir taflla birden fazla kufl vurma fleklinde ele al›n›yor. Devletin s›n›rlar› d›fl›nda yaflanan geliflmeler, özellikle Güney Kürdistan’da ABD eliyle meydana gelen de¤ifliklikler ve devletin bu de¤iflikliklerden duydu¤u rahats›zl›k nedeniyle bunlara müdahale etmek istemesinin araçlar›ndan birini oluflturuyor mitinglerin yaratt›¤› ortam. Son süreçte yaflad›klar›m›z, Ortado¤u gibi iç çat›flmal› ülkelerin bollukta oldu¤u bir co¤rafyaya komflu olan Türk devletinin ülke s›n›rlar› içerisinde istikrar› korumak
‘Çeteleflmeye karfl› birilik olal›m’
için çeliflkileri dengelemeye çal›flmas›ndan ileri geliyor. Devlet, halk› Kemalizm potas›nda daha da pekifltirmek istiyor. Bu çabalar ise en nihayetinde emperyalistlerin ifline geliyor. Söz gelimi gelecekte ABD emperyalizminin muhtemel bir ‹ran sald›r›s›-
‹stanbul’un Kartal ilçesi’nin Samand›ra Beldesi'ne ba¤l› Akp›nar Mahallesi halk›, geçti¤imiz y›l çeteler taraf›ndan katledilen ‹flçi Köylü Gazetesi okuru Hüseyin Özcan’› anarak, çetelere karfl› birlik ça¤r›s› yapt›. Akp›nar Mahallesi'nde geçti¤imiz y›l 19 May›s tarihinde mahalle halk›n› rahats›z eden ve uyuflturucu ticareti ile de u¤raflan çete üyeleri taraf›ndan öldürülen Hüseyin Özcan, öldürüldü¤ü yerde an›ld›. “Mahallene sahip ç›k, çetelerden hesap sor” pankart› açan Akp›nar Mahallesi sakinleri, sloganlar ve alk›fllar eflli¤inde Hüseyin Özcan'›n öldürüldü¤ü yere gelerek sayg› duruflunda bulundu. "Hüseyin Özcan ölümsüzdür", "Çeteler halka hesap verecek" ve "Halk›m›z saflara hesap sormaya" sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde, Akp›nar halk› ad›na aç›klama yapan Erzade Barut, çeteleflme ve yozlaflman›n sistem taraf›ndan desteklendi¤ini ifade etti. Fuhufl, esrar ticareti ve mafya yap›lan-
malar› içinde devlet kurumlar›ndan insanlar›n yer ald›¤›n› ifade eden Barut, "Özellikle son 5-6 y›ldan beri uyuflturucu, fuhufl ve mafyalaflma had safhaya ulaflm›flt›r. Mahallemizdeki gençlerin uyuflturucu, k›zlar›n fuhufl bata¤›na
na ülkemizden verilecek tepki, maniple edilerek t›rmand›r›lan sözde laiklik dürtüleriyle, olumlu olabilir. Zira flimdiki AKP hükümeti sözde laiklerin eylemlerinde ‹ran mollalar›yla efl de¤er olarak gösteriliyor. Örne¤in, kad›nlara gelecekte ‹ran’daki gibi bafllar›n›n örtülmesinin zorunlu k›l›naca¤› gibi gerici propagandalar yap›larak halk›n tepkisi t›rmand›r›lmak isteniyor.
düflmesini engellemek bize ba¤l›. E¤er birlik olursak verdi¤imiz mücadelede baflar›l› oluruz" dedi. Hüseyin Özcan, geçti¤imiz y›l çete üyelerinin silahl› sald›r›s› sonucu 19 yafl›nda hayat›n› kaybetmiflti. Olaydan sonra bir araya gelen mahalle halk›, çetecilerin oturduklar› evleri tafllam›fl ve gecenin ilerleyen saatlerinde bir ev
ABD emperyaliziminin böyle bir sald›r›s›na ülkemizde tepki verecek potansiyelde olanlar (özellikle dini tercihleri dolay›s›yla) bugün do¤rudan Türk devletinin örgütledi¤i mitinglerle sindirilmifl olacaklar› için tepkilerini d›fla vurmayabilirler. Bu kitle psikolojisi ile ilgili bir durum. ABD emperyalizmi de gerçeklefltirece¤i sald›r›lar öncesinde bu unsura dikkat etmeyi ihmal etmiyor. Kemalistlerin örgütledikleri mitingler bir yönüyle de kitlelerin artan an-
atefle verilmiflti. Çetelerin faaliyetlerine ve cinayetine göz
ti-emperyalist yönelimlerinin törpülenmesi olarak öne ç›k›yor. Kitlelere “ba-
yuman jandarma ise olay›n ard›ndan ve sonras›ndaki gün-
¤›ms›z Türkiye” slogan› att›r›l›yor, ancak bunun için ba¤›ml› olan kurumlar
lerde mahallede yo¤un ‘güvenlik önlemleri’ alm›flt›.
göreve ça¤r›l›yor. Göreve ça¤r›lan TSK emperyalizmin hizmetinde olan bir ordudur ve emperyalistlerin denetiminde modernleflmektedir.
Kazan›lacak Dünya Yay›nlar›’ndan yeni bir kitap ‹stanbul’da faaliyet gösteren ve baflta Kazan›lacak Dünya Dergisi olmak üzere yapt›¤› çevirilerle uluslararas› komünist hareketin mücadele ve sorunlar›n› bizlere tafl›yan Kazan›lacak Dünya Yay›nlar›, ‘Nepal’deki Devrimin Sorunlar› Ve Olas›l›klar’ bafll›¤› alt›nda Nepal devriminin önderlerinden baflta Prachanda olmak üzere birçok önderin makelelerinden yapt›¤› bir derlemeyi bizlere sunuyor. Kitab›n içeri¤i flu bafll›klardan olufluyor: 1-Maoizm Üzerine (Prachanda) 2-Nepal Halk Devriminde ‹deolojik Sapma Sorunu (Prachanda) 3-Marksizm-Leninizm-Maoizm mi Yoksa Revizyonizm mi? (Prachanda) 4-Halk Savafl›’n›n Ortaya Ç›kard›¤› ‹deolojik Mücadele Sorunu (Prachanda) 5-Prachanda Yolunun Felsefi Anlay›fl› (Kiran) 6-Nepal’deki Halk Savafl›’n›n Politik–Ekonomik Temeli (Baburam Bhattarai)
YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314
17-Yeni Tipte Bir Parti ‹nfla Etme Sorunu (Baburam
7-Kahrolsun Parlamentarizm! Yaflas›n Yeni Demokrasi! (Prachanda)
Bhattarai)
8-UML Hükümeti: Kriz Sürecinde Feodalizm ve Emperyalizmin Yeni Bir Kalkan› (Prachanda)
(Prachanda)
9-Tasfiyecili¤e ve Reformizme Karfl› Mücadelenin Önemi (Prachanda) 10-Yeni Demokratik Devrim ve Halk Savafl› Teorisi (Prachanda) 11-Halk Savafl›’n›n ‹ki Önemli Y›l›n›n De¤erlendirilmesi (Prachanda)
18-Kad›nlar›n Ba¤›ms›zl›k Sorunu ve Bugünün ‹htiyac›
19-Nepal’deki Halk Savafl›nda Kad›nlar›n Önderlik Sorunu (Com. Parvati) 20-Halk Savafl› ve Birleflik Cephenin Geliflim Sorunu (Prachanda) 21-Nepal’de Ulusal Sorun (Hisila Yami ve Yoldafl Baburam
12-Halk Savafl›’n›n Üçüncü Çalkant›l› Y›l›: Genel Bir De¤erlendirme (Prachanda)
Bhattarai)
13-Evrensel Halk Savafl› Teorisinin Gelifliminde Mao Zedung’un Katk›s› (Prachanda)
(Gaurav)
14-Halk Savafl›’n›n Gündeme Getirdi¤i Baz› ‹deolojik ve Askeri Sorunlar (Prachanda)
tarai)
15-21. Yüzy›lda Halk Savafl› ve Prachanda Yolu (Ananta) 16- Örgütsel Problemlerin Baz› Teorik Yönleri (Prachanda)
YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699
22-Nepal Devrimi: Dünya Devrimi ‹le Nas›l ‹liflkilendirilir?
23-Yeni Tipte Bir Devlet ‹nflaa Etme Sorunu (Baburam Bhat-
24-Prachanda ile May›s 2006 tarihli röportaj 25-Prachanda ile Mart 2007 tarihli röportaj
ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT
Abone Süresi Yurtiçi 6 AYLIK 12 YTL 1 YILLIK 24. YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
GÜNDEM
16-31 May›s 2007
Klikler aras› dalafl ve iktidar oyunlar› Kemalist klik, köflk için etten kalkan örmeye çal›fl›yor. Halka karfl› bir köflk için kalkan olunmaz. Halk kitleleri hakim s›n›flar aras› klik ç›karlar›nda taraf olmaya zorlanamaz Bir süredir yüksek tansiyonda seyreden, Genelkurmay’›n muht›ras› ile kapsama alan› geniflletilerek en genifl halk kitlelerinin dahi bu tart›flman›n içine çekilmeye çal›fl›ld›¤› geliflmelere tan›k oluyoruz. Tansiyon hala düflmüfl de¤il, kolay kolay düflece¤e de benzemiyor. fiimdi ne olacak diye bir beklenti de var. Acaba hay›r m›, fler mi?
dörtte birini, Yarg›tay, Cumhuriyet Baflsavc›s› ve Yarg›tay
Hay›r’›n da, fier’in de en genifl emekçi kitleler aç›s›ndan bir anlam ifade etmedi¤i, geçmifl örneklerde yafland›¤› üzere etmeyece¤i de aç›kt›r. Fakat kitleler öyle bir kuflatmaya al›nd› ki, komprador gazete ve televizyonlar›n hücumundan kurtulmay› baflaramayan kitleler, bu geliflmeler kars›s›nda, dayat›lan iki seçenekten birini tercihe zorlan›yor.
AKP’nin devlet içindeki kadrolaflmas›n› engellemek için
Bu atmosfer, 1960’lar öncesini hat›rlatm›yor de¤il. Tek partili dönemin, tek bask› alt›nda tutulmufl “demokrasi” savunucular›, nas›l ki kula¤a hofl gelen “özgürlük” sloganlar›yla ç›k›fl yap›p halk kitlelerini pefline takmay› becerdi ise, flimdilerde de “rejim tehlikede” denerek (fleriat ve ‹slami yapt›r›mlar›n gelece¤i havas› yarat›larak) kitleler panik halinde bir taraf›n yörüngesine çekilmeye çal›fl›l›yor. Ama o tarih ki; içi bofl “demokrasi” söylemlerinin pefline tak›lanlar› nelerin bekledi¤ini, “demokrasi”yi bu kadar çok hararetle savunanlar›n nas›l bir sonla karfl›laflt›¤›n› da gösterdi.
runsuz ve uyum içinde gerçeklefltirmenin planlar›n› yap-
Cumhuriyet Baflsavc› Vekilini, Askeri Yarg›tay üyelerini,
10 y›l evvelinde de böyle bir sonuçla karfl› karfl›ya idik. “Yeflil kuflak” projesinin yaratt›¤› taban üzerinde hem siyasi, hem de ekonomik olarak palazlanan “milli görüfl”ün hâkim kliklere rakip olacak, onlarla rekabet edecek, dahas› ç›karlar›n› zedeleyecek bir hal almas› ancak post-modern bir ayarla engellendi-denetime al›nd›. Bu ayar hat›r› say›l›r bir kitle deste¤ine ulaflan “milli görüfl”ün “gelenekçiler-yenilikçiler” diye ikiye ayr›lmas›na, dahas› hükümet olman›n avantaj›yla palazlanarak kompradorlaflan kesimin ABD emperyalizmini k›ble eyleyenle-k›ble eylemeyen aras›nda bölünmesiyle sonuçland›. Ki, ABD emperyalizmine uflakl›kta sorun ç›kartan kesimin maliye kay›tlar›n›n, hesap dokümanlar›n›n nas›l incelendi¤ine, ani bask›nlarla birçok belge ve mali kay›tlar›na el konuldu¤una ve ekonomik olarak zay›flatmak için yürütülen hem ekonomik, hem siyasi-propaganda çal›flmalar›na tan›k olduk. Bununla birlikte “gelenekçiler” RP yerine kurulan ve milli burjuvazinin sa¤ kanad›n› temsil eden Saadet Partisi üyelerinin hat›r› say›l›r bir k›sm› da, “yenilikçiler” de bir k›s›m komprador bürokrat burjuvazi ve toprak a¤alar›n› temsil eden “muhafazakâr-demokrat” ›l›ml› ‹slamc› AKP’de yerlerini ald›lar. “Milli Görüfl” gelene¤inden geliyor olmalar›, yads›namayacak bir taban› da pefllerine takmalar›, siyasette “yeni-denenmemifl ve teflhir olmam›fl”l›klar›, “demokratiközgürlükçü” söylemlerinin yan›nda ma¤dur rolünü iyi oynamas›, en önemlisi de ABD emperyalizmine uflakl›kta yeminli olmas› AKP’yi tek bafl›na 58–59. hükümete tafl›m›flt›r. fiuras› aç›kt›r ki di¤er kurulan hükümetlerin on y›llard›r yapamad›¤›-uygulayamad›¤› birçok emperyalist ekonomik politikalar› emperyalizmden ald›¤› destek ve hükümetteki tek parti olma avantaj›yla AKP baflarm›flt›r. AB emperyalizmiyle gelifltirilen ba¤›ml›l›k iliflkilerinden yerli pazar›n emperyalizme s›n›rs›zca aç›l›m›na, ifl gücünün en ucuz flekilde kullan›lmas›ndan bugüne kadar özellefltirilmesi baflar›lamayan K‹T’lerin özellefltirilmesine, hak gasplar›n›n yasallaflmas›na kadar etkili bir muhalefet görmeden bu günlere gelindi. Bu AKP’nin ne kötü niyetiyle, ne de “Milli Görüfl”ün siyasi-ekonomik yönelimiyle aç›klanabilir. Hükümetin büyük ço¤unlu¤unu tek bafl›na CHP, ANAP ya da DSP veya DYP de oluflturmufl olsayd› da bu emperyalist ekonomik-siyasi politikalar gündeme gelecek-uygulanacak-uygulanmaya çal›fl›lacakt›. En nihayetinde emperyalizmden (hakim olan ABD emperyalizminden) icazet al›nmadan, desteklerini kazanmadan hiçbir düzen partisinin hükümete tafl›nmayaca¤›na, es kaza tafl›nd›¤›nda ise çok rahat indirilebilece¤ine b›rak›n görev süresi dolmadan düflen hükümetleri, bir y›l› dahi dolmadan gerçekleflen erken genel seçimler flahittir. AKP, ABD emperyalizminin çizdi¤i “yeflil kuflak” projesiyle döllenen, BOP stratejisi kapsam›nda ihtiyaç duydu¤u TC devletine ‹slam dünyas›nda örnek olmas› için biçti¤i “›l›ml› ‹slam” misyonu gere¤i do¤umu gerçeklefltirilerek piyasaya sürülen devflirilmifl-yeminli çocu¤udur.
SINIF TAVRI ‹smail Uçar
Önderlik üzerine
Askeri Yüksek Mahkeme üyelerini, Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek. YÖK üyelerini ve rektörleri seçmek. Kamuoyuna yans›d›¤› kadar›yla bile,
hükümetin önemli kurumlara yapt›¤› atamalar›n cumhurbaflkanl›¤›nca veto edildi¤i, bundan dolay› da bofl olan makamlar›, geçici olarak vekillerin yürüttü¤ü bilinmektedir. AKP süresi dolmak üzere olan cumhurbaflkan›n›n yerine geçecek olan 11. cumhurbaflkan› ile bu atamalar› so-
maktad›r ki k›yametin sebebi de budur. Bu yüzdendir ki, cumhurbaflkanl›¤› makam›na asker-sivil Kemalist kli¤in ç›karlar›n› kollayan, Kemalist devlet politikalar›n›n sad›k bir savunucusu ve kollayan› olan, Kemalist kli¤in ç›karlar›na uygun gelen kiflilerin atamas›n› sorunsuz onaylayan (YAfi toplant›lar› sonucu ordudan uzaklaflt›r›lan askerler için flerh kullanan Baflbakan’›n yaratt›¤› hoflnutsuzluk hat›rlanmal›) dahas› Kemalist kesimin uygun buldu¤u-önerdi¤i birinin cumhurbaflkanl›¤›na gelmesi istenmektedir.
De¤iflen bir fley yok! Dünyay› bir ahtapot gibi sar›p sarmalayan, hangi ülkenin ne üretip ne üretmeyece¤ine, dahas› ne kadar üretece¤ine, ne tüketece¤ine, ne ithal edip ne ihraç edece¤ine, hangi sanayiyi kurup hangisini kapataca¤›na, televizyonlarda hangi programlar›n yap›l›p, gazetelerde hangi yaz›lar›n-haberlerin yay›nlanaca¤›na, dahas› hangi ülkede hangi partilerin hükümete tafl›n›p hangilerinin düflürülece¤ine, hangi ülkelere müdahale edilip hangi egemen kliklerin desteklenece¤ine karar veren ve o karar do¤rultusunda stratejik-taktik politikalar üreten emperyalizmin, ‹slamiyet’in hâkim oldu¤u ülkeler için düflündü¤ü ve ülkemiz özgülünde devrim-komünizm tehlikesine karfl› gelifltirdi¤i 1980 AFC’si sonras› uygulamaya giren “yeflil kuflak” projesinin, gelinen aflamadaki do¤al sonucu ile karfl› karfl›yay›z. Bu durum emperyalizm taraf›ndan beklenmeyenbeklenilmeyen (uflakl›kta kusur edilmedi¤i sürece) bir durum olmad›¤› gibi, hedeflenen bir geliflmedir de.
3
80’ AFC’si sonras› 82’ anayasas› yap›l›rken 61’ anayasas›nda görev ve yetkileri nispeten dar olan cumhurbaflkanl›¤›na yeni yetki ve görevler verilirken, amaç; orducu Kemalist iktidar›n zaafa düflmemesi, iktidar›n ve ›rkç›-floven Kemalist devlet politikalar›n›n devletin temel kurumlar› vas›tas›yla garantiye al›nmas›, toplumun ve sistemin faflist Kemalist bürokrasi taraf›ndan denetimde tutulmas› idi. Devletin temel kurumlar›n›n, devletin kendisinin ordu, polis, mahkemeler, yarg› gibi kurumlar oldu¤u düflünülürse klikler aras› dalaflta hakimiyet kurma, hakimiyetini garantileme ad›na “rejim tehlikede” diyerek kitleler kand›r›larak Kemalist devlete sahip ç›kmalar›n›n istenVe bugün, iyi bir uflak, iyi bir kap›kulu, iyi bir pazarlama flirketi ve de siyaset sahnesindeki iyi bir oyuncu olarak emperyalizm taraf›ndan halen gözden ç›kart›lm›fl de¤ildir.
Kopart›lan f›rt›na nedir? AKP’nin hükümette oldu¤u süre içinde ç›kard›¤› yasalardan, K‹T’lerin özellefltirilmesinden, emperyalist tekellere sundu¤u yeni yeni olanaklardan, devlet içindeki kadrolaflmalar›ndan, halk kitlelerine karfl› asker-polisin “orant›s›z güç kullanmas›ndan” dolay› bugüne kadar Tando¤an’da, Ça¤layan’da, ‹zmir’de vb. yerlerde oldu¤u gibi mitingler düzenlendi mi, ülke emperyalizme peflkefl çekiliyor, parça parça sat›l›yor, yaflad›¤›m›z topraklarda yabanc›-s›¤›nmac› durumuna düflüyoruz, sömürgelefliyoruz, halk gittikçe yoksullafl›yor, borç bata¤›nda ç›rp›n›yoruz denerek “fark›nda m›s›n›z”, “vatan elden gidiyor”, “yar›n çok geç olabilir” diyerek mitingler düzenlendi mi, devletin y›lmaz koruyucusu olarak boy gösteren ordu muht›ra verdi mi, peki tüm bunlara ra¤men ne ABD, ne AB, ba¤›ms›z bir ülkede özgür yaflamak istiyoruz diyen devrimci-demokratlara her türlü bask›, fliddet reva görülmedi mi? Egemen s›n›flar›n ve bu s›n›flara mensup kliklerin, o kliklerin temsilcisi CHP, ANAP, DYP, DSP, MHP gibi düzen partilerinin, ordunun, MGK’n›n bu konularda kayg›lar› yoktur, aksine ortaklaflmaktad›rlar. AKP ya da bir di¤eri bu konuda birbirini aratmayacaklard›r. Baflka seçenekleri de yoktur, aksine var olufl sebepleri “halk› kand›rmak” olan bu parlamenter düzen partilerinin biri veya di¤eri olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor-de¤ifltiremez de. Veya üzerinde f›rt›nalar kopart›lan tart›flman›n sahnedeki görüntüsü olan cumhurbaflkanl›¤›n› ele alal›m. AKP elinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek” (104. madde) gibi bir yetkiye dahi sahip olmas›na ra¤men, emperyalizmin ekonomiksiyasi politikalar›n›n uygulanmas› noktas›nda di¤er düzen partilerinin düflündü¤ünden farkl› düflünmemektedir. Halbuki, ‘82’ anayasas›nda cumhurbaflkan›na verilen görev ve yetkiler düflünüldü¤ünde sorunun kayna¤›n›n rejim kayg›s› olmad›¤› ortaya ç›kmaktad›r. Yasalarla yetkileri “s›n›rl›” oldu¤u söylenen, “sembolik” bir kurum olarak de¤erlendirilen cumhurbaflkanl›¤› üzerine kopart›lan bu f›rt›nan›n sebebi nedir o zaman?
Cumhurbaflkanl›¤› ne anlama geliyor? Devletin tepesinde süregelen dalafl›n yaratt›¤› gerilim toplumu germekle kalm›yor, parçalara ay›rarak karfl› karfl›ya da getiriyor. Halk kitleleri AKP’yi destekleyen ve “rejim”i de¤ifltirmek isteyenler ile laik cumhuriyeti sahiplenenler diye ikiye bölünüyor. Bu suni kutuplaflma sonuçlar› a¤›r olacak tahribatlar› da birlikte getirirken, kitleleri birbirine düflmanlaflt›rma ve k›flk›rtmalara da zemin haz›rl›yor. Sonuçta ise kaybeden ve faturan›n a¤›rl›¤› alt›nda ezilen kitleler olacak.
Yarat›lan bu gergin ortamdan faydalanmak isteyen ise koyu Kemalist kesimdir. Devletin ideolojik temeli olan Kemalizm üzerinde flekillenen ve devlete hakim olan Kemalist kli¤in, devletin bafl› olarak de¤erlendirilen ve cumhuriyetin kuruluflundan beri rengini de¤ifltirmeden varl›¤›n› sürdüren, ayn› zamanda Kemalist kli¤in hakimiyetinin de sembolü olan cumhurbaflkanl›¤›na, koyu Kemalist klik taraf›ndan onay almayan birinin (Milli Görüflçü, ›l›ml› ‹slamc›, muhafazakar demokrat vs, ne denirse densin) oturmas›; Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar›n›n, yer alt›yer üstü kaynaklar›n›n, tüm de¤erlerinin sat›lmas›ndan, ya¤malanmas›ndan daha önemlidir. Parlamentoda ço¤unluk olunmas›na ra¤men sorun olarak görülmeyen, fakat mesele cumhurbaflkanl›¤› olunca k›yameti kopartanmuht›ra veren faflist kafatasç›-floven Kemalist kesimin bu ç›k›fl› bofla de¤ildir. Emperyalist ekonomik-siyasi politikalar›, halka bask›, fliddet uygulamada ortak davrananlar›n mesele cumhurbaflkanl›¤› olunca k›l›çlar›n› çekmeleri, kalkan olarak da kitleleri kullanmaya çal›flmalar›n›n laik rejimin muhafaza edilmesiyle aç›klanmas› mümkün de¤ildir. Bu durumda geriye kalan ve bir türlü Kemalist klik taraf›ndan kabul edilmeyen mesele paylafl›md›r. Cumhurbaflkanl›¤›n›n “yetkilerinin” paylafl›m›. Her ne kadar s›n›rl› olarak söylense de, mesele, devletin bizzat kendisi ve Kemalist niteli¤inin garantisi olan kurumlar›n-makamlar›n cumhurbaflkanl›¤› nezdinde bu dalafl›n konusu olmas›d›r. “Yeflil kuflak” projeleriyle gündeme getirilen politikalar›n bugün “muhafazakâr demokrat”lar› gündeme getirmesinde flafl›lacak bir fley yoktur. Dün halk kitlelerini uyuflturmak için mantar gibi ülkenin dört bir yan›na imam hatiplerin, “ilim” yuvalar›n›n aç›lmas›na, tarikatlar›n örgütlenmesine birlikte onay verip, devlet taraf›ndan desteklenmesine ses ç›kartmayanlar›n bugün “rejim”den bahsetmesi ikiyüzlülükten baflka bir anlam ifade etmez. ‹ktidara ortak olan klikler aras›ndaki dalaflta Kemalist devlet politikalar›n›n korunmas›nda ve klikler aras› dengenin sa¤lanmas›nda önemli bir misyona sahip olan cumhurbaflkanl›¤› ayn› zamanda Kemalist floven-kafatasç› e¤itimin de garantörüdür.
mesi daha bir iyi anlafl›l›r. Üstelik kitlelere ça¤r› yapanlar›n Kemalist devletin kendisi oldu¤u ortadad›r. Emperyalizm (ABD emperyalizmi) klikler aras› bu dalafl›n kendisine-ç›karlar›na zarar vermeye bafllad›¤›n› gördü¤ü anda ya da zarar verece¤ini hissetti¤i anda müdahalesini -ac›k tavr›n› gecikmeden gösterecektir. Bu müdahalenin ad› darbe olur, muht›ra olur, milletvekili transferi ya da istifalar olur ya da baflka bir fley. Ama kendisine-ç›karlar›na zarar verecek bir dalafla ya da gidiflata sessiz kalmyaca¤› aflikard›r.
Filler tepiflirken olan çimenlere oluyor Sonuçta halk kitleleri için de¤iflen bir fley olmayacakt›r. Biri gidip di¤eri gelecek, ama mesele bask›, sömürü, hak gasplar›, kitlelerin hoflnutsuzlu¤u olunca birlikte hareket edeceklerdir. Sonuç olarak bir süredir izlemekte oldu¤umuz geliflmeler hakim s›n›flar aras› klik-iktidar dalafl›ndan baflka birfley de¤ildir. Nedeni her ne olursa olsun halk kitleleri bu dalaflta taraf de¤illerdir. TC’nin kuruluflundan bu güne hükümetler de¤iflse de devlette hakim olan güçklik Kemalist kesimdir. Dolay›s›yla bu güne kadar nas›l ki hükümetlerin de¤iflmeleri sözde “demokrasi” oyunlar› emekçi halklar aç›s›ndan yeni bir kazan›m veya demokratik haklar kapsam›nda bir olumluluk yaratmad› ise bundan böylede yaratmayaca¤› ortadad›r. Onun için emekçi kitleler klikler aras› bu dalaflta taraf olmaya zorlanamaz. “…Bir komünist hareket için elbette iki gerici klikten birini tercih etmek söz konusu olamaz. Komünist hareket, ikisini de düflman olarak görür; ikisini de devirmek için mücadele eder; ama bunlar aras›ndaki mücadeleye
‹ktidar›n hakim orta¤› olan Kemalist kli¤in devletin tepesinde bulunan sembolünün görev ve yetkilerine bak›ld›¤›nda kopart›lan k›yametin nedeni daha iyi anlafl›l›r:
de gözlerini yummaz; bu bo¤uflmadan kendi hesab›na
Genelkurmay Baflkan›’n› atamak, Devlet Denetleme Kurulu üyelerini ve Baflkan›n› atamak, ç›kan her yasa ve kararnamenin uygulamaya konabilmesi için onun onay› gerek. Vali ve Emniyet Müdürü atamalar› için onun onay› gerekiyor.
eder, ilk ve en fliddetli sald›r›lar›n› ona yöneltir, bu ara-
Herhangi bir bakanl›ktaki bir daire baflkan› ya da daire baflkan yard›mc›s›n›n göreve bafllamas› için onun onay› gerek.
lar aras›ndaki bu bo¤uflma her an halka karfl› bir birlefl-
Bunlarla birlikte cumhurbaflkanl›¤›n›n as›l yetkileri hükümetle do¤rudan irtibatl› olmayan, ama devletin temel kurumlar›yla ilgilidir. Örne¤in yüksek yarg› üyelerinin ço¤u cumhurbaflkan› taraf›ndan seçiliyor. Anayasa Mahkemesi üyelerini, Dan›fltay üyelerinin
azami derecede fayda sa¤lamak için, bunlar›n birbirine göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olan› tecrit
da di¤er gerici kli¤in mahiyetini teflhir etmekten, onunla kendi arasindaki düflmanl›k çizgisini s›k› s›k›ya muhafaza etmekten de geri kalmaz. Bilinirki, hakim s›n›f-
meye dönüflebilece¤i gibi, bugün en gerici olan kli¤in yerini, yar›n di¤eri de alabilir. Bu, gericiler aras›nda durmadan de¤iflen kuvvet dengesine, iktidara hangi kli¤in hakim oldu¤una, iktisadi ve siyasi buhran›n mevcut olup olmamas›na ve benzeri flartlara ba¤l›d›r…” (‹brahim Kaypakkaya-Ocak 1972)
Y›llard›r Türkiye-Kuzey Kürdistan ve dünya komünist, devrimci hareketinin, nesnel gerçekli¤in bir sonucu olarak, bafll›ca tart›flma konular›ndan birini kadro sorununun merkezinde duran önderlik sorunu teflkil etmifltir. En genel anlam›yla ideolojik-politik-örgütsel olarak yetkinleflmifl, stratejik amaçlar› günlük geliflmelere uyarlayarak, kadrolar›n ve aktivistlerin bu politikalar üzerinden halk kitlelerine partinin program›n› tafl›malar›n›n, baflka bir ifade ile partinin kitleler ile buluflturulmas›n›n önünü açmak, bu do¤rultuda araçlar gelifltirmek fleklinde ifade edilebilecek olan önderlik sorunu; bir partinin çizgisinin yaflamla buluflmas›n›n olmazsa olmaz koflullar›ndand›r. Partinin önünde duran; partinin teorik düzeyini yükseltme, partinin tüm organlar›nda ideolojik çal›flmay› güçlendirme, her bir kadroyu ve sempatizan› MLM ideoloji ile donatma, parti içinde ortaya ç›kan MLM’den her türlü sapmaya karfl› amans›z bir iki çizgi mücadelesi yürütme ve bu hatal› çizgiye sahip yoldafllar› dönüfltürme, partinin devrim sürecinde ve sonras›nda izleyece¤i yönelimi belirleme (ideolojik önderlik) vb görevleri yerine getirebilmesi ideolojik-politik önderli¤in tesis edilmesine ba¤l›d›r. Örgütsel çal›flmalar›m›z› gelecekte de, partinin politik çizgisinin gerekleriyle uyumlu hale getirmek, örgütsel önderli¤i politik önderlik düzeyine tafl›mak, örgütsel önderli¤in, partinin politik fliar ve kararlar›n›n uygulanmas›n› bütünüyle garantilemesini gerçeklefltirmek, bu do¤rultuda; elefltiri-özelefltirinin gelifltirilmesini, faaliyetlerdeki eksikliklerin ortaya ç›kart›l›p çözümlenmesini, partinin önderli¤inde kurumlar›n ahenk içinde seferber edilmesini, partinin halk kitleleriyle buluflmas›n›, her alanda parti örgütülüklerinin oluflturulmas›n›, faaliyetlerin denetlenmesini sa¤lamak ise; stratejik önderli¤e ba¤l› olacak örgütsel önderli¤in tesisi ile mümkündür. Ki önderlik olarak ifade edilen de; ideolojik-politik önderlik ile örgütsel önderli¤in bileflkesidir. MLM ideoloji rehberli¤inde infla edilmifl, kolektif bir niteli¤e bürünmüfl etkin bir ideolojik-politik ve örgütsel önderlik. ‹flte bir partinin kitlelerle buluflmas›n›n anahtar› budur. Bu nedenle öncünün, gerçek Maoist önderlik seviyesine getirilmedi¤i zaman, teorik düzlemde do¤ru bir siyasal çizgiye sahip olunsa da, pratik mücadelede üzerine düflen önderlik görevini yerine getiremeyece¤i aç›kt›r. Burada dikkat çekilmesi gereken bir baflka önemli husus da; Maoist parti anlay›fl›n›n asla evet diyemeyece¤i önderli¤in elit bir gruba, “kutsanm›fllar” birkaç kifliye indirgenmesi hastal›¤›d›r. Daha önce de çokça üzerinde durulan ve 1. Kongre’nin belirledi¤i gibi Maoist parti önderli¤inin merkezinde kolektif önderli¤in yarat›lmas›, baflka bir deyiflle “her aktivistin birer önder” olarak konumland›r›lmas› yer almal›d›r. Dikkat çekme ve ete kemi¤e büründürme çabas› içerisinde oldu¤umuz; kollektif önderlik kurumunun yarat›lmas›, yani her kadro ve aktivistin bir önder olarak biçimlendirilmesidir. Faaliyetin bulundu¤u her alandaki kadro ve aktivist, proletarya partisinin birer vitrini durumundad›r ve her yeni bir alanda yürütülen faaliyet kapsam›nda örgüt gibi davranarak, bulundu¤u alan özgülünde örgütün çizgisini lay›k›yla temsil ederek çal›flmalar› yürütüp, örgütü yaratmakla mükelleftir ve pratik mücadele içinde örgütünü kal›c›, y›k›lmaz bir tarzda infla etmeyi önüne temel bir görev olarak koymal›d›r. Çünkü unutulmamal›d›r ki; iktidara ulaflma çabas›ndaki bir parti için esas olan çizgi (ideoloji) olmakla birlikte, bu çizgiyi yaflamla buluflturacak olan, bu çizgiye hayat verecek olan, o partinin kadrolar› ile aktivistleridir. Stalin yoldafl SBKP(B) 17. Kongresi’ne sundu¤u raporun 3. bölümünde ele ald›¤› Parti bafll›¤› alt›nda yer verdi¤i Örgütsel Önderlik yaz›s›nda bu konuda flunlar› ifade etmektedir: “Baz›lar›, do¤ru parti çizgisini haz›rlaman›n, bunu tüm dünyaya ilan etmenin, genel tezler ve kararlar biçiminde ortaya koyman›n ve oybirli¤iyle kabul etmenin, zaferin kendi kendine, deyim yerindeyse kendili¤inden gelmesi için yeterli oldu¤una inan›yorlar. Bu tabii ki do¤ru de¤ildir. Bu büyük bir yan›lg›d›r. Yaln›zca iflah olmaz bürokratlar ve k›rtasiyeciler böyle düflünebilirler. Gerçekte bu baflar›lar ve zaferler kendili¤inden gelmedi, bilakis parti çizgisinin uygulanmas› u¤runa amans›z mücadele içinde kazan›ld›. (…) Do¤ru bir çizgi verildikten sonra, bir sorunun do¤ru çözümü bulunduktan sonra, meselenin baflar›s› örgüt çal›flmas›na, parti çizgisinin uygulanmas› u¤runa mücadelenin örgütlenmesine, insanlar›n do¤ru seçimine, yönetici organlar›n kararlar›n›n uygulanmas›n›n denetimine ba¤l›d›r”. Görüldü¤ü gibi Stalin yoldafl, baflar›n›n elde edilmesinin ilk koflulu olarak do¤ru bir çizginin rehberli¤ine iflaret etmekte –ki bu tart›flmas›zd›r-, hemen ard›ndan ise bu çizgiyi yaflamla buluflturacak olan kadrolar›n önemine vurgu yapmaktad›r. 1. Kongre gerek kavray›flta yetersiz kald›¤›m›z Maoizm konusunda yakalad›¤› berrakl›k, derinlik, nitel ilerleme ile, gerekse de Kaypakkaya yoldafl›n önümüze koydu¤u stratejik önderlik kurumunun tesis edilmesi noktas›nda belirledi¤i do¤ru yönelim ve perspektif ile bizlere ›fl›k tutmaktad›r. Her bir Maoist kadro, aktivist bu noktada 1. Kongre çizgisine karfl› sorumludur ve bunu gelifltirmekle mükelleftir.
4
GÜNCEL
16-31 May›s 2007
Yarg›tay fiemdinli karar›n› bozarak ‘iyi çocuklar’› sevindirdi fiemdinli davas›nda ‘çete kurmak’ suçlamas›yla ceza alan J‹TEM’ci astsubaylar›n temyize gönderilen davas›, Yarg›tay taraf›ndan bozuldu. Zorlama gerekçelerle korunan astsubaylar, ‘terörle mücadele eden bu kifliler örgüt üyesi gibi yarg›lanamaz’ denilerek bir kez daha ‘kahraman’ ilan edildiler d›¤›n› belirterek eksik soruflturma yürütüldü¤üne de hükmetti.
men, eksik soruflturma bahanesiyle korunmak isteniyor. PKK itirafç›lar›n›n J‹TEM ya da M‹T taraf›ndan yazd›r›lan ifadelerine dayan›larak, ye-
Mahkemede çarp›c› sözler Mahkemede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutan› olan ve flimdi Genelkurmay Baflkanl›¤› görevi yapan Yaflar Büyükan›t’›n ‘iyi çocuktur’ dedi¤i astsubay Ali Kaya ve astsubay Özcan ‹ldeniz hakk›nda Büyükan›t’›n sözleri kadar çarp›c› olan de¤erlendirmeler yap›ld›. Bozma karar›n›n gerekçesinde, “Asker olan san›klar›n, terör örgütünün iflledi¤i suçlarla ayn› suçu iflledikleri fleklindeki nitelendirme hayal gücünün de çok ötesinde tamamen varsay›mlara dayal›, hukuki de¤erden yoksun düflünceye dayanmaktad›r” ifadelerine yer verildi.
ni ‘tan›klar›n’ dinlenmesine hükmediliyor. Olay›n meydana geldi¤i saatin tam olarak bilinmedi¤ini, olay yerinde bilirkifli incelemesi yap›lmad›¤›n›, bu nedenle yürütülen soruflturman›n flaibeli oldu¤unu belirten Yarg›tay, yeni ortaya ç›kan ‘tan›klar›n’ flaibesini tart›flm›yor.
J‹TEM’cilerin avukat› sevincini gizlemedi Temyiz duruflmas›na kat›lan san›k astsubaylar Kaya ve ‹ldeniz'in avukat› Vedat Gülflen, Yarg›tay’›n bozma karar›yla ilgili olarak flunlar›
Daha önce Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin, “çete kurmak, adam öldürmek ve adam öldürmeye teflebbüs etmek” suçlar›ndan 39 y›l 5’er ay hapis cezas›na çarpt›rd›¤› fiemdinli Davas› san›klar›ndan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniz’in temyize gönderilen ve Yarg›tay 9. Dairesi’nde görülen mahkeme kararlar› san›klar›n lehine bir kararla bozuldu. Yarg›tay 9. Ceza Dairesi’nde görülen fiem-
dinli Davas›’n›n temyiz duruflmas›nda, karar›n eksik soruflturma yürütülerek al›nd›¤› belirtildi ve asker kifliler olan Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniz için de, “Terörle mücadele eden bu kiflilerin örgüt üyesi gibi yarg›lanamayaca¤›na” hükmedilerek, davan›n askeri mahkemede görülmesi gerekti¤i belirtildi. Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin karar›n› bozan Yarg›tay 9. Ceza Dairesi, yarg›laman›n
yeniden yap›lmas›na ve görevsizlik karar› verilerek davan›n askeri mahkemede görülmesi gerekti¤ine hükmetti. Yarg›tay, sonradan ortaya ç›kan ve PKK itirafç›s› olan kiflilerin, fiemdinli’deki olaylar› PKK’nin tertipledi¤i yönündeki ifadeleri nedeniyle, eksik soruflturma yürütüldü¤ünü, bu kiflilerin de ifadelerinin al›nmas› gerekti¤ini, ayr›ca olay yerinde bilirkifli incelemesi de yap›lma-
Ferhat Tunç’a ‘örgüt propagandas›’ yapmaktan dava aç›ld› Sanatç› Ferhat Tunç hakk›nda, Alanya’da verdi¤i bir konser s›ras›nda, “Öldürülen her gerilla için yüre¤im kan›yor, Türkiye’de bir Arap'›n davas› Kürt’ün davas› olmal›” fleklinde konufltu¤u için ‹zmir 10. A¤›r Ceza Mahkemesi'nce ‘örgüt propagandas›’ yapt›¤› iddias›yla dava aç›ld›. Konuya iliflkin 15 May›s’ta ‹nsan Haklar› Derne¤i ‹stanbul fiubesi’nde bas›n aç›klamas› düzenleyen sanatç› Ferhat Tunç, ezilenlerin, horlananlar›n, haks›zl›¤a u¤rayanlar›n sesi olmaya çal›flmas› nedeniyle hakk›nda davalar aç›ld›¤› ve tehditlere maruz kald›¤›n› belirterek, Alanya'da verdi¤i bir konser esnas›nda söyledi¤i sözler nedeniyle hakk›nda 15 y›la kadar hapis istemiyle dava aç›ld›¤›n› söyledi. Davan›n seçimler öncesi bir döneme denk geldi¤ine dikkat çeken Tunç, Özgür Gündem gazetesinde, DEP'lilerin yarg›lanma biçimlerini elefltiren bir yaz›y› kaleme ald›¤› ve 2005'te PKK ta-
raf›ndan al›konulan Er Coflkun K›randi'nin serbest b›rak›lmas› için oluflturulan heyet içerisinde yer ald›¤› için hakk›nda aç›lan davalar›n halen sürdü¤ünü belirterek, Hrant Dink'in ölümünün ard›ndan, ald›¤› tehditlerin say›s›nda ise ciddi bir art›fl oldu¤unu kaydetti. Aç›klamada Kürt sorununun varl›¤›n› ve sorunun çözümünün onurlu bir bar›fltan geçti¤ini söylemeye devam edece¤ini, Alevilerin demokratik taleplerinin mücadelesinin yan›nda olaca¤›n› ve bütün ezilenlerin, ma¤durlar›n mücadelesine destek vermeye devam edece¤ini belirten Tunç, bas›n mensuplar›n›n seçimlere iliflkin sorular›na karfl›l›k DTP'nin istemesi halinde ba¤›ms›z adayl›k önerisini kabul edebilece¤ini söyledi. Aç›klamaya birçok kurum ve kifli de kat›larak Tunç’u desteklediklerini belirttiler.
Birinci Paylafl›m Savafl› ile birlikte ortaya ç›kan ve ülkemizde de yank› bulan vicdani ret kavram›, son zamanlarda vicdani retçi oldu¤unu duyuranlar›n say›s›n›n artmas›yla daha örgütlü bir olgu halini almaya bafllad›. Son olarak Ahmet Aslan adl› genç yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla vicdani retçi oldu¤unu duyurdu.
Hukukun üstünlü¤ü safsatas›
söyledi: “Karar adaletin yerini bulmas› aç›s›n-
bir kez daha yerle bir oldu
dan çok önemlidir. Terörle mücadele eden mü-
Yaflar Büyükan›t’›n yarg›y› etkiledi¤i gerekçesiyle haz›rlad›¤› iddanamede paflan›n ismine yer veren ve fiemdinli’de meydana gelen olay› “örgüt suçu” kapsam›nda de¤erlendiren Van Cumhuriyet Savc›s› Ferhat Sar›kaya bu nedenle Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu taraf›ndan görevinden al›nm›flt›. Savc›y› koltu¤undan eden fiemdinli Davas›’nda yukar›dan gelen talimatlar›n koruyuculu¤u kendini iyice hissettiriyordu. ‹kiyüzlü bir flekilde inkar edilen bu etki, sonuçlar›yla hukuk devleti safsatas›n› bir kez daha yerle bir etti.
vekkillerimiz ve emsal çal›flan arkadafllara bir
Halk›n suçüstü yakalad›¤› J‹TEM’ci astsubaylar, kendi üzerlerinden ç›kan kan›tlara ra¤-
adaletin taraf›n›n ne oldu¤u bir kez daha a盤a
askeri güçlerin bu görevleri dolay›s›yla ifllenmifl suçlara da emsal bir karar ç›km›flt›r. Bu çok önemlidir”. Bu demek oluyor ki, bundan sonra biraz daha dikkat edip, en az›ndan halk taraf›ndan enselenmemeye dikkat ederek ayn› icraatlar› daha rahat gerçeklefltirecekler. Verilen kararla bu mahkemelerde yerini buldu¤u belirtilen
ç›kt›.
Harmandal› çöplük olmas›n ‹zmir’de Harmandal› halk›, beldelerinde kurulu olan çöp alan›n›n sa¤l›klar›n› tehdit etti¤ini ifade ederek çöp kamyonlar›n›n yolunu kesti ve alan›n kapat›lmas›n› istedi. 7 May›s’ta çöp kamyonlar›n›n yolunu keserek oturma eylemi yapan halk, "Harmandal› Ümraniye olmas›n. Çöplük kaderimiz de¤ildir. Çöple yaflamak istemiyoruz. Temiz hava, temiz su, sa¤l›kl› yaflam. Harmandal› kokmas›n, Harmandal›l›lar koklamas›n” yaz›l› pankart tafl›rken, s›k s›k, "Harmandal› halk› hesap soracak", "Harmandal› Ümraniye olmayacak", "Çöp ölümdür, ölmek istemiyoruz", "Çöple birlikte yaflamak istemiyoruz", "‹çme suyu yerine zehir içiyoruz" fleklinde sloganlar att›. Harmandal› halk› ad›na bas›na bir aç›klama yapan Hüseyin Öz-
Vicdani ret yayg›nlafl›yor
den, yaflam alanlar›nda çöp istemediklerini, y›llard›r bu taleplerini ilgili makamlara iletmelerine karfl›n bir yan›t alamad›klar›n› söyleyerek; "Biz karar verdik, bu çöp buradan kald›r›lacak. Buras› temizlenecek. Biz burada sa¤l›ks›z koflullarda yaflamaya çal›fl›yoruz. Halk›n sorunlar›n› çözmeyene oy yok art›k" dedi. Aç›klaman›n ard›ndan jandarma halk›n da¤›lmas›n› isterken, halk ise yetkililerin gelip kendileri ile görüflmeden eylemlerini bitirmeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine ‹zmir Kat› At›k Temizleme Sorumlu Müdürü’nün gelmesi ve Harmandal› halk›na; “En yak›n zamanda sizlerle bir araya gelip çöp sorunun çözümü için görüflece¤imize söz veriyorum” fleklinde aç›klama yapmas›n›n ard›ndan eylem sonland›r›ld›.
Vicdani ret hakk› tan›nmal›d›r ‘15 May›s Dünya Vicdani Redçiler Günü’ nedeniyle aç›klama yapan Çanakkale ‹HD üyeleri de, vicdani reddin yasal hak olarak meflrulaflmas› gerekti¤ini belirtti. Bar›fl An›t› önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda konuflan ‹HD Çanakkale fiube Baflkan› Kenan Döner, vicdani reddin ya-
Son zamanlarda s›kça tart›fl›lan bir konu olan vicdani ret olgusu vicdani retçilerin kat›ld›¤› seminerde tart›fl›ld›. Mezopotamya Kültür Merkezi’nde, 12 May›s’ta “Türkiye’de Vicdani Ret Hareketi” ad›yla düzenlenen seminere kat›lan vicdani retçiler, bu hakk›n› kullanan bireylerin, medeni haklardan yoksun b›rak›ld›klar›na dikkat çektiler. Vicdani retçi O¤ur Sönmez ve Mehmet Tarhan’›n konuflmac› olarak kat›ld›¤› seminerde vicdani ret olgusunun giderek yayg›nlaflt›¤› belirtildi.
sal hak olarak meflrulaflmas› gerekti¤ini belirterek, “Ülkemizde vicdani ret yasak. Öncelikle y›llard›r, yüzy›llard›r maruz b›rak›ld›¤›m›z militarist koflullanmalardan kurtulmam›z gerekti¤ini, baz›lar›m›z›n böyle bir tercihi olabilece¤ini kabul etme kararl›l›¤›n› göstermemiz gerekir. Vicdani ret bir hak olarak tan›nm›yor ülkemizde” dedi.
Eski ve yeni vicdani retçiler
‘Özgürlük mücadelesi verenlere
bulufluyor
kurflun s›kamam’ ‹stanbul Taksim Galatasaray Lisesi önünde 13 May›s günü bas›n aç›klamas› düzenleyen Ahmet Aslan adl› genç de, “Eli silahl› da olsa özgürlük mücadelesi veren insan›ma kurflun atamam. Hiçbir Kürt’ün atmas›n› da istemem” fleklinde konuflarak vicdani retçi oldu¤unu aç›klad›. Çeflitli gençlik örgütlerinin de destek verdi¤i bas›n aç›klamas›nda konuflan Aslan, vicdani retçi olma karar›n›n hem mant›ksal hem de duygusal bir sonuç oldu¤unu ifade ederek, “Militarist bir gelenekten gelen bu faflist diktatörlükte adaletin olmamas›, 12 yafl›ndaki bir çocu¤un muhalefetinden korkup onun bedenine 13 kurflun s›¤-
moral olacakt›r. Çünkü terörle mücadele eden
Vicdani Ret Platformu taraf›ndan ‘15 May›s Dünya Vicdani Retçiler Günü’ dolay›s›yla yap›lan yaz›l› aç›klamada, say›lar› 60’› bulan eski vicdani retçiler ile yenilerinin 20 May›s günü Taksim Gezi Park›’nda bir araya gelecekleri duyuruldu. Avrupa Konseyi üyesi 46 ülkede anayasal hak olarak kabul gören d›r›lmas›, Cizre'de Yeflilyurt köylülerine d›flk› yedirilmesi, Diyarbak›r'da simit, pamuk helva satan boyac› çocuklar›n uzun namlulu silahlarla öldürülmesi, 400'ün üzerindeki rütbeli askerin bir kad›na tecavüz etmeleri, fiemdinli'de suç üstü yakalanan rütbeli askerlerin iyi çocuk olmalar›, birazc›k vicdan›
olan yarg›çlar›n mesleklerinden men edilmeleri, Musa Anterler'in, Mehmet Sincarlar'›n, Vedat Ayd›nlar'›n, Hrant Dinkler'in alçakça katledilmeleri, askeri mafyac›l›k, askeri derin devletçilik, askeri kiflisizli¤in bir sonucudur benim vicdani retçi olmam” fleklinde konufltu.
vicdani ret hakk›n›n ülkemizde bulunmad›¤›na iflaret edilen aç›klamada, 1997 y›l›ndan itibaren her y›l ‘15 May›s Dünya Vicdani Retçiler Günü’ nedeniyle çeflitli biçimlerde kutlama yap›ld›¤› belirtilerek, bu y›l da vicdani retçilerin çeflitli etkinliklerde bir araya gelece¤i duyuruldu.
GÜNCEL
16-31 May›s 2007
5
Dersim’de çat›flmalar fliddetleniyor Devletin kolluk güçlerinin yürüttükleri operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerine takviye askeri birlikler sevk edilirken, Ovac›k ve Hozat ilçesinin da¤l›k ve ormanl›k alanlar› ise Kobra helikopterlerince bombalan›yor Gabar Da¤lar›'nda operasyonlar düzenleyen devletin
Dersim'de geçti¤imiz aylarda bafllayan, binlerce askerin kat›ld›¤› ve aral›ks›z olarak sürdürülen operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerinde operasyonlar devam ediyor.
kolluk güçleri, Güney Kürdistan s›n›r›nda da yeni mevziler oluflturarak, s›n›r› ablukaya ald›. Operasyonlar kapsam›nda 3 ayd›r bölgeye Bolu ve Kayseri'de bulunan ko-
Devletin kolluk güçlerinin binlerce askerle yürüttükleri operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerine askeri birlikler sevk edilirken, Ovac›k ve Hozat ilçesi da¤l›k ve ormanl›k alanlar› ise Kobra helikopterlerince bombalan›yor. Yap›lan operasyonlarda çat›flmalar›n yafland›¤› ö¤renilirken, HPG yapt›¤› aç›klamayla operasyon bölgesine asker sevk eden bir helikopterin gerillalar›n açt›¤› atefl sonucu düflrüldü¤ünü duyurdu.
mando tugay›na ba¤l› birlikler baflta olmak üzere yap›lan asker ve araç sevkiyat› devam ediyor. Güney Kürdistan’daki gerilla kamplar› ile Haftanin, Sihant, Kanimas›, Sindi ve Begova yerleflim yerlerinin karfl›s›nda yer alan bölgelere y›¤›nak yaparak gerillalar›n kuzeye geçifllerini engellemeyi hedefleyen Türk devleti, ayr›ca s›n›r kesiminde yer alan yüzlerce köy korucusu ile özel harekat timlerinin ve havadan kobra heli-
Öte yandan Ovac›k ilçesinde aralar›nda belediye baflkan› yard›mc›s› ve DTP ilçe baflkan›n›n da bulundu¤u birçok kifli PKK’ye yard›m ettikleri gerekçesiyle gözalt›na al›nd›.
kopterlerin destekledi¤i operasyonlar düzenliyor.
S›n›r bölgesindeki köyler
Operasyon düzenleyen
askeri birliklerce bombaland›
TSK Amed’de de kay›p verdi
Kürdistan Yurtseverler Birli¤i (YNK) Bas›n Merkezi, 14 May›s tarihli haberinde Türk devletinin kolluk güçlerinin
Halk Savunma Güçleri (HPG) Amed’in Dicle ilçesi k›rsal›nda devletin kolluk güçlerinin operasyonu s›ras›nda 15 May›s’ta ç›kan çat›flmada 1 Te¤men, 1 Uzman Çavufl ve 1 Onbafl›’n›n öldürüldü¤ünü bildirdi. HPG Bas›n ve ‹rtibat Merkezi (B‹M) yapt›¤› aç›klamada 15 May›s günü Dicle ilçesine ba¤l› Heredan Köyü çevresine devletin kolluk kuvvetleri taraf›ndan düzenlenen operasyonda ç›kan çat›flmada 1 Te¤men, 1 Uzman Çavufl ve 1 Onbafl›’n›n öldürüldü¤ünü, 4 askerin de a¤›r yaraland›¤›n› duyurdu.
Gerillalar Bingöl’ün Genç ilçesini bast›lar
Partiler seçim öncesi kasalar› doldurdular
s›n›r bölgesindeki Ketse ve Hiror köylerini rastgele bombalad›¤›n› bildirdi. Güney Kürdistan’›n Zap, Metina ve Haftanin s›rada¤Amed ve Hatay’da meydana gelen çat›flmalar ve Türk ordusunun verdi¤i kay›plar›n ard›ndan 12 May›s’ta YJA STAR güçleri Bingöl’ün Genç ilçesinin merkezine bask›n düzenledi. ‹lçedeki devlet binalar›na atefl açan gerillalar kay›p vermeden bölgeden çekilirken, panikleyen asker ve korucular aras›nda ç›kan çat›flma sonucunda bir özel harekat timi öldü, iki özel harekat timi de yaraland›. Amed, Dersim ve Bingöl’de devlet güçleri operasyonlar›n› sürdürürken, Mufl, fi›rnak ve Siirt’te de ç›kan çat›fl-
malarda devletin kolluk güçleri kay›plar verdi. Bu illerde de operasyonlar aral›ks›z devam ederken, zaman zaman çat›flmalar›n yafland›¤› bildiriliyor.
lar› ile kuzey aras›ndaki s›n›r hatt›n›n s›f›r notas›nda askeri y›¤›na¤› bulunan Türk devletinin güçlerinin, 13 May›s’ta Duhok'un Berwari bölgesinde yer alan Batufa ile Begova kasabalar›na ba¤l› Ketse ve Hiror köylerine ha-
Güney Kürdistan s›n›r›na y›¤›nak Aylard›r Güney Kürdistan s›n›r›na askeri y›¤›nak yapan Türk devleti, s›n›r bölgesindeki asker say›s›n› yükseltti. fi›rnak’›n Bestler-Dereler Mevkii'nin yan› s›ra, Cudi ve
Milletvekilleri genel seçiminin 22 Temmuz’da yap›laca¤›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan, Maliye Bakanl›¤› da siyasi partilere yap›lacak seçim yard›m›n›n miktarlar›n› aç›klad›. 4 May›s’ta seçim tarihinin aç›klanmas›n›n ard›ndan prosedüre göre 10 gün sonra, yani 14 May›s tarihinde de siyasi partilere yap›lacak olan seçim yard›mlar›n›n miktar› aç›kland›. Buna göre pastadan en büyük pay› AKP al›rken, onu s›ras›yla, CHP, DYP, MHP ve GP izledi. Aç›klanan rakamlara göre AKP 94 milyon 100 bin (94 trilyon 100 milyar), CHP 53 milyon 200 bin, DYP 26 milyon 200 bin, MHP 22 milyon 900 bin ve GP 19 milyon 900 bin YTL hazine yard›m› alacaklar. Yüksek Seçim Kurulu’na da seçim öncesi 100 milyon YTL ödenek ayr›ld›¤› aç›kland›.
YTL, adaylar milletvekili seçilirse de art› 3 bin YTL daha al›yor. Yani CHP’den milletvekili olman›n bedeli tam 6 bin YTL. CHP ayr›ca kontenjan adaylardan 5’i aday adayl›¤› baflvurusu s›ras›nda 5’i ise milletvekili seçildikten sonra olmak üzere toplam 10 bin YTL alacak. 4 bin aday›n baflvuru yapt›¤› AKP, tüm adaylar›ndan 2 bin YTL al›rken, Genç Parti erkek aday adaylar›ndan bin YTL, kad›nlardan ise 100 YTL talep ediyor. MHP’nin de adayl›k baflvuru ücreti 500 YTL ola-
naklar, sald›r›lar sonras›nda herhangi bir can kayb›n›n yaflanmad›¤› bildirirken, Türk devletinin sald›r›larla olas› bir güney operasyonu öncesi bölgede yaflayan halk›n köyleri boflaltmas›n› amaçlad›¤›n› belirttiler.
Meclis DTP’ye karfl› birleflti Meclis'te aylard›r görülen uzlaflmaz tav›r tablosundan bir süreli¤ine de olsa DTP sayesinde eser kalmad›. Cumhurbaflkanl›¤› seçimi, Anayasa de¤iflikli¤i ve seçim sistemi gibi kritik konularda ateflli tart›flmalara sahne olan TBMM, yaklaflan seçimlere ba¤›ms›z adaylarla girece¤ini aç›klayan Demok-
rak belirlendi. DYP’ye adayl›k baflvurusunun
ratik Toplum Partisi (DTP) sayesinde sakin bir otu-
bedeli erkekler için 2 bin YTL, kad›nlar için 500
rum yüzü gördü.
YTL, Anavatan’da ise erkeklerden 500 YTL al›n›rken, kad›nlardan ise hiç para al›nm›yor. Her
CHP adaylar›ndan en yüksek
van topu sald›r›s› düzenledi¤i bildirildi. Bölgedeki kay-
bir partiye binlerce aday›n baflvuru yapt›¤› düflünüldü¤ünde, partilerin bu flekilde bile kasala-
DTP'nin ba¤›ms›z adaylarla seçime girmesinin kesinleflmesinin ard›ndan iktidar ve muhalefet partileri seçimle ilgili bir de¤ifliklik üzerinde beraber hareket etmeye karar verdiler. DTP'nin seçim-
ücreti alan parti
r›n› doldurmak için iyi bir yol buldu¤u göz önü-
lerde önünü kesmek için ba¤›ms›z adaylar›n birle-
CHP milletvekili aday adaylar›ndan 3 bin
ne ç›k›yor.
flik oy pusulas›nda yer almas›n› öngören teklif, 429 oyla kabul edildi. Bu teklif uzun zamand›r ilk kez 400'ü geçen oy alan bir yasa de¤iflikli¤i oldu.
Tezkere karfl›tlar› serbest b›rak›ld›
Esenler’de faflist sald›r› protesto edildi Tohum Kültür Merkezi'nin 20 May›s günü düzenleyece¤i etkinli¤in afifllerini asan 3 Partizan okuru 10 May›s tarihinde Birlik Mahallesi Meydan'›nda ülkücü faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. B›çak ve sopalarla sald›ran faflistler 3 Partizan okurunu yaralad›lar. Sald›r›n›n ard›ndan tedavi gören devrimcilerden birinin kafas›na 9 dikifl at›ld›¤› bildirildi.
Geçti¤imiz y›l›n Eylül ay›nda mecliste oylanan Lübnan’a asker gönderme tezkeresine iliflkin yap›lan eylemde gözalt›na al›narak tutuklanan anti-emperyalistler serbest b›rak›ld›. Ankara’da 5-6 Eylül 2006 tarihlerinde Lübnan'a asker gönderme tezkeresini protesto ettikleri için ‘yasad›fl› örgüt
Faflist sald›r›, ayn› gün ESP, DHP, HÖC ve Partizan taraf›ndan etkinlik afifllerinin tamam›n›n semtin farkl› yerlerine yayg›n biçimde yap›lmas›yla yan›tland›. Ayn› gün akflam saatlerinde ise ortak bir eylem yap›larak faflist sald›r› k›nand›. Esenler PSAKD, ESP, DTP, Partizan, DHP, HÖC, SDP, HKM, Odak ve SODAP taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda ülkücü çetelerin halka hesap verece¤i belirtildi.
propagandas›’ yapt›klar› gerekçesiyle tutuklanan ve sekiz ayd›r mahkemeye ç›kart›lmayan 18 anti-emperyalist, 11 May›s’ta görülen ilk duruflman›n ard›ndan tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. 11. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görülen davan›n ilk duruflmas›nda savunma yapan avukatlar, 5 Eylül'de gerçeklefltirilen tezkere karfl›t› eylem ile 6 Eylül eylemlerinin hiçbir fark›n›n olmad›¤›n› belirttikleri savunmada, 6 Eylül eylemindeki polis sald›rganl›¤›ndan bahsettiler. Müvekkillerinin, yasad›fl› örgüt propagandas› yerine, 2911 say›l› Gösteri ve Yürüyüfl Kanunu kapsam›nda yarg›lanmalar› talebinde bulundular. Duruflma sonras› anti-emperyalistler tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›l›rken, mahkeme 12 Temmuz 2007 tarihine ertelendi. Ayn› gün duruflma öncesinde Emperyalizme ve Siyonizme Karfl› Ankara Platformu bilefleni kurumlar, Toros Sokak’tan Ankara Adliyesi’ne yürüyerek, burada yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla anti emperyalistlerin serbest b›rak›lmas›n› istediler.
‹stanbul Esenler’de, Tohum Kültür Merkezi'nin düzenleyece¤i etkinli¤in afifllerini asan 3 Partizan okuruna bir
grup faflist sald›rd›. Sald›r› sonras› devrimci demokratik kurumlar bir araya gelerek ortak afifl çal›flmas› yapt›lar.
Mahalleye y›¤›nak yapan polis ise yürüyüflü engellemek için sald›r› tehditlerinde bulundu. Buna ra¤men Birlik Mahallesi Otobüs Dura¤›’nda bir araya gelen kitlenin yapt›¤› aç›klama ile faflist sald›r› protesto edildi. Aç›klamada ülkücü faflist çetelerin polisle iflbirli¤i halinde olduklar›na dikkat çekildi.
Uflak YDKD’nin çal›flmalar› devam ediyor Uflak Yeni Demokratik Kültür Derne¤i bir ayl›k çal›flma program›n› baflar›yla gerçeklefltirdi. “Yüz çiçe¤in rengi ve bilgeli¤i ile yeni bir dünyaya” bafll›¤›yla ele al›nan etkinlikler, dünyada ve ülkemizde yaflanan geliflmeler ve sistemin halklar aras›nda yaratmaya çal›flt›¤› çat›flmalara karfl› Yeni Demokratik Halk Kültürü’nü yayg›nlaflt›rma vurgusu ekseninde gerçeklefltirildi. Yeni Demokratik Kültür Derne¤i, 27 Nisan tarihinde Banaz ilçesinde düzenledi¤i tiyatro gösterimi ve müzik dinletisi etkinli¤inde, 6 May›s tarihinde Uflak Kapal› Spor Salonu’nda düzenledi¤i Grup Munzur, Onur Ak›n konseri ve halk danslar› etkinli¤inde ve son olarak da 12 May›s tarihinde Eflme ilçesinde düzenledi¤i tiyatro gösterisi, semah ve müzik dinletisi etkinliklerinde binlerce kifliyle bulufltu. Sistemin yo¤un engelleme çabalar›na karfl›n, kampanya olarak ele al›nan etkinlikler kapsam›nda yeni demokratik halk kültürü vurgusu öne ç›kart›l›rken, etkinlikler Yeni Demokrasi mücadelesi aç›s›ndan somut kazan›mlarla baflar›l› bir flekilde sonuçland›.
6
EMEK-HABER
16-31 May›s 2007
fiekerpancar›nda kritik tablo 1998 y›l›nda 504.493 hektar alanda 22 milyon 282 bin 539 ton flekerpancar› üretilirken, 2006 y›l›nda pancar ekim alan› 247.154 hektar alana, elde edilen ürün miktar› da 14 milyon 500 bin tona geriledi Binlerce kiflinin geçim kayna¤› olan fleker pancar›; 1998 y›l›nda kotalar›n uygulamaya konmas›, kamu elindeki fleker fabrikalar›n›n özellefltirilmesi, fleker ithalat›n›n sürekli teflvik edilmesi ve her y›l artan üretim giderleri nedeniyle üreticisinin cebeni boflalt›yor. Son iki y›l içerisinde flekerpancar› fiyat› yüzde 10.1 oran›nda düflerken, maliyet giderleri ise sadece 2006 y›l›nda yüzde 15.8 art›fl gösterdi! 1998 y›l›nda 504.493 hektar alanda 22 milyon 282 bin 539 ton flekerpancar› üretilirken, 2006 y›l›nda pancar ekim alan› 247.154 hektar alana elde edilen ürün miktar› da 14 milyon 500 bin tona geriledi. Bu gerilemenin temelinde uygulanan yanl›fl tar›m politikalar› ve üretim deste¤inin kesilerek, 2001 y›l›nda 4634 say›l› fieker Yasas›’n›n yürürlü¤e konmas› baflat rol oynam›flt›r. Ülkemizde flekerpancar› üretiminin oldukça büyük oranda gerçekleflmesine
karfl›n bunun iç pazarda tüketiminin ve ihracat›n›n teflvik edilip önünün aç›lmamas›, aksine fleker ithalat› önündeki pürüzlerin kald›r›lmas› (gümrük vergilerinde yap›lan indirim), üretimdeki anarfli ve plans›zl›k; “ihtiyaç fazlas›” flekerpancar›n›n depolarda çürümeye terk edilmesi sonucuna yol açt›. Emperyalist tekellerin kendi ç›karlar›n› gözeterek haz›rlad›klar› ve devlete dayatt›klar› tar›m politikalar›n›n bir sonucu olarak yaflanan bu durum, 2001 y›l›nda yaflanan krizle birleflince, yine emperyalist tekellerin dayatmas› ile 4634 say›l› fieker Yasas› ç›kart›larak flekerpancar› üretimine kota uygulamas› getirilerek, üretim k›s›lm›flt›. Yine uyum çerçevesinde ad›mlar›n at›ld›¤› AB’nin yapt›¤› baz› düzenlemeler de bu tablonun ortaya ç›kmas›nda büyük rol oynam›flt›r. Zira 2006 y›l›nda yürürlü¤e giren ve 2015 y›l›na kadar hiçbir de¤iflikli¤in yap›lmayaca¤› taahhüt alt›na al›nan
EME⁄‹N KÜRSÜSÜ Dursun Bafltu¤
‹lan edilen zaferler ve yan›lg›lar
AB fieker Reformu ile; fleker fiyatlar›n›n düzenlenmesi, üretim vergisi gibi bir dizi konuda üreticinin aleyhine ad›mlar at›lm›flt›. Bu mutabakat uyar›nca; ülkemizde beyaz flekerin fiyat›nda yüzde 39 oran›nda bir düflüfle gidilmesi öngörülmekteydi. Bu da AB ülkelerindeki fleker ve flekerpancar› fiyatlar›na kar›fl di¤er geri ülkelere rekabet flans› b›rakmamak anlam›na geliyordu.
fleker-flekerpancar›n›n elde kalmas›n› ve
fiekerpancar› üretiminin ve fiyat›n›n
koydu¤u performans, ezilen s›n›f›n kaderini belirleyecek nok-
Kabaca ifade etmek gerekirse; ülkemizde flekerpancar› ve fleker üretiminin maliyeti AB ülkelerine k›yasla oldukça yüksek bir seviyede ve AB fieker Reformu ile AB’de üretilen fleker-flekerpancar› fiyatlar›n›n yüzde 39 oran›nda düflürülmesi ile birlikte AB mal› flekerin fiyat›, ülkemizde üretilen flekerin fiyat›ndan yaklafl›k yüzde 50 oran›nda daha ucuz bir hal almas›n›n, bu da ithal flekerin ülkemiz pazar›n› iflgal etmesinin önü aç›lm›flt›r. ‹thal flekere yönelimin artmas› ise ülkemizdeki
düflmesinde, son y›llarda niflasta bazl› fle-
tada olmasa da, özellikle son otuz befl y›ld›r iktidar mücadele-
artan maliyete karfl›n fiyatlar›n düflmesini
S›n›f mücadelesinde, hedeflenenin iktidar olmad›¤› bir du-
beraberinde getirerek, flekerpancar› üreti-
rumda, olgular karfl›s›nda yapt›klar›n›z›n ister taktiksel, isterse
minde hat›r› say›l›r bir y›k›ma yol açm›flt›r.
stratejik olsun, egemenlerin belirledi¤i s›n›rlar dahilinde geli-
Devlet elindeki fleker fabrikalar›n›n kapa-
flip flekillenmesi kaç›n›lmazd›r. Ancak koydu¤unuz ç›tan›n
t›lmas› ya da özellefltirilmesi ise bu iflin adeta tuzu biberi olmufltur.
ker üretiminin yayg›nl›k kazanmas› da etkili olmufltur. Ancak esas y›k›m› yaratan kotalar olmufltur. 2002 y›l›nda 12 milyon
yüksekli¤ine göre; mücadelenin kapsam› geniflleyerek, bir o kadar da iktidar› hedefler. Sisteme karfl›, emekçi kitlelerin ve örgütlülüklerin ortaya
sinde ödenen bedeller aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Mücadelenin devaml›l›¤› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, bu ödenen bedeller, olmas› gerekenin ötesinde anlam ifade ediyor. Ülkemiz emekçileri ve onlara ideolojik ve politik önderlik
123 bin 400 ton olan flekerpancar› kotas›,
eden hareketler tarihsel olarak baz› önemli kesitlerde ciddi ka-
2006 y›l›nda 7 milyon 290 bin tona çekil-
zan›mlar elde etse de, bu kazan›mlar›n muhafaza edilmesini
mifltir. fiekerpancar› üreticisinin y›k›m›n›
ve iktidar mücadelesinde kilometre tafl› etmede yeterince ba-
fliddetlendiren di¤er bir nokta ise; fleker
flar›l› olundu¤u söylenemez. Ancak bu durum üzerinden hiç-
kotas› de¤iflmezken fleker pancar› üretiminin her y›l biraz daha azalmas›d›r!
bir fley mi yap›lmad›? demenin de do¤ru olmayaca¤› kan›s›nday›z. Fakat iktidar mücadelesini veren kimi örgütlülüklerin en ufak bir geliflme karfl›s›nda zafer ilan etmeleri, s›n›f mücadelesine kataca¤› ve s›n›f› ileriye götürecek bir mahiyette ol-
Toplu sözleflmede ilk tur yap›ld›
Kamuda çal›flan 320 bin memurun ücret art›fllar›n›n masaya yat›r›ld›¤› Toplu Sözleflme Görüflmeleri’nin ilk turu; iflveren temsilcisi olarak Devlet Bakan› Mehmet Ali fiahin ve memurlar› temsilen Türk-‹fl’in kat›l›m› ile gerçeklefltirildi. Yaklafl›k bir saat süren görüflmenden ç›kan Türk-‹fl Baflkan› Salih K›l›ç, hükümetten ilk alt› ayl›k dönem için yüzde 15+ yüzde 5 refah pay›; 2, 3 ve 4’üncü alt› ayl›k dönemler
içinse enflasyon hedefi+yüzde 5 refah pay› istediklerini aç›klad›.
mad›¤› gibi subjektif niyetlerin nesnelli¤in önüne geçmesinden baflka birfley de¤ildir. Bir prati¤i de¤erlendirirken, zafer mi yenilgi mi, söylemleri üzerinden bir de¤erlendirme yapa-
Bakan fiahin ise, 15 A¤ustos’tan itibaren bafllamas› gere-
cak olursak, öncelikle hedeflenenin ne oldu¤una bakman›n
ken Toplu Görüflmelerin seçimler nedeni ile ertelenebilece-
daha anlaml› olaca¤›na inan›yoruz. Emekçilerin mücadelesine
¤ini söyledi. Görüflmelerin ikinci turu 30 May›s’ta Türk-‹fl Genel Merkezi’nde yap›lacak.
bir faydas› olmayan abart›l› söylemlerin yarataca¤› sübjektif flekillenifl oldukça tehlikelidir. Bu genelde bir çizgi sorunu olmakla beraber, kimi dönemlerde iktidar ufkunun zay›flamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Nas›l ki her baflar›s›zl›k yenligi de¤il ise tersinden her baflar› da kazan›lm›fl zafer de¤ildir. Son dönemlerde baz› eylemler üzerinden, kimi çevrelerin
Geçici
zafer ilan etmeleri ve gerçekli¤in ötesinde subjektivizme düflmeleri, ezilenler aç›s›ndan bugüne birfley katmad›¤› gibi, gelecek aç›s›ndan da tehlikeli bir gidiflat›n habercisi olarak önümüzde durmaktad›r. Bugün iktidar mücadelesi veren devrimci-komünistlerin, tek tek olaylar üzerinden yapt›¤› de¤erlendir-
iflçiler
melerde, sübjektif yaklafl›mlarla kitlelerin motivasyonunu yükseltme anlay›fl› do¤ru olamaz. Mücadele içerisinde adaptasyonun sa¤lanmas› için bir tak›m söylemleri öne ç›kartmak gerekiyorsa, bu olmayan›n olmufl gibi gösterilmesi demek de-
eylemde
¤ildir. Öncelikle gerçekçi olup imkans›z› yaratmaya cüret etmek gerekir. Aksi taktirde her gün ilan edilen zaferlerden sonra, mevcut tabloyu okumakta zorluklar yaflanacakt›r. Bunun kitlelere izah› yap›l›rken tutukluluk yaflanacakt›r. Geliflen bu süreçte, egemen güçlerin klik çat›flmalar›yla birlikte seçim sürecine girilmesi, emekçiler aç›s›ndan oldukça önem tafl›maktad›r. E¤er bu süreç do¤ru tarzda iflletip deflifre
Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’nde çal›flan geçici iflçiler, sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan arkadafllar›n›n ifle iadesi için eylem yapt›lar
Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’nde çal›flan geçici iflçiler, sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan arkadafllar›n›n ifle iadesi için eylem yapt›lar. Yaklafl›k üç ayd›r Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’nde çal›flan geçici iflçiler aras›nda örgütlenme faaliyeti yürüten D‹SK’e ba¤l› Dev Sa¤l›k-‹fl sendikas›n›n, 750 iflçiyi sendikaya üye yaparak, iflyeri temsilcilerini seçmesinin ard›ndan, sendika tem-
silcisi olan iki kifli 7 May›s günü iflten ç›kart›ld›. ‹flten ç›kart›lan iflçiler için 8 May›s sabah› Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi önünde destek eylemi yapan Hastane çal›flan› emekçiler, “‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z”, “Baflhekim istifa”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek”, “Yaflas›n s›n›f mücadelemiz” fleklinde sloganlar atarak, iflten ç›kart›lan arkadafllar›n›n tekrar ifle al›nmas›n› istediler.
Eylemde konuflan SES Diyarbak›r fiube Baflkan› Saliha Aydeniz, iflçilerle beraber olduklar›n›, sonuna kadar da yanlar›nda kalacaklar›n› belirtti. ‹flçilerin eylemine, Diyarbak›r SES flube yöneticileri, Demokrasi Platformu temsilcileri de kat›larak destek verdi. Rektörle görüflemeyen iflçiler, eylemlerini arkadafllar› ifle dönene kadar geniflleterek sürdüreceklerini söylediler.
edilerek yaflananlar karfl›s›nda birlik olunursa, önemli bir kazan›m getirecektir. Aksi halde mevcut gidiflat›n seyrine göre politikalar yap›larak, popüler siyasetin peflinden sürüklendi¤inde, mevcut tasfiyenin daha da h›zlanarak devam etmesi sa¤lanacakt›r. Kitlelere taraf olmalar› dayat›lan bu kamplaflmada, kitlelerin zorunlu tercih yapmalar›n› sa¤layan anlay›fllara karfl›, s›n›f›n birli¤ini, ortak refleks göstermesini ve bunun üzerinden iktidar bilincinin geliflmesi hedeflenmelidir. Sadece istemlerle yetinen bir kitle hareketinin kal›c› haklar elde etmesi dünyan›n hiçbir yerinde görülmedi¤i gibi, sadece istemlerle yetinen bir nicel gücün belli bir dönemden sonra tasfiyesi de h›zlanacakt›r.
Gerileyen iflsizli¤in
Bundan dolay› yaflanan klik çat›flmas›nda, kimi çevrelerin üçüncü cephe olarak ifade ettikleri fley popüler siyaset olarak
komik grafi¤i
karfl›m›zda durmaktad›r. Ezilenler aç›s›ndan sadece iki cephe
Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K), Ocak-fiubat-Mart 2007 dönemini kapsayan üç ayl›k iflsizlik oran›n›n geçen y›l›n ayn› ay›na göre gerileyerek yüzde 11.4’e düfltü¤ünü öne sürdü.
Ekim 2001, NTV: ‹flsizlik geriledi, yüzde 8.5'e düfltü.
lir. Sömürücü düzenin kendi içlerindeki klik çat›flmas› bizleri
Aral›k 2002, Takvim Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 9'a düfltü.
ru tarzda de¤erlendirip mücadele etmemizi güçlendiren an-
TÜ‹K üçer ayl›k dönemler itibar›yla her ay aç›klad›¤› Hanehalk› ‹flgücü Anketinin “Ocak-fiubat-Mart 2007” dönemini kapsayan fiubat 2007 sonuçlar›na göre, bu dönemde iflgücüne kat›l›m oran› ise yüzde 46.3 olarak hesapland›. ‹flsizlik oran› kentlerde yüzde 13, k›rsal kesimde yüzde 8.8 olarak belirlendi. Peki gerçekten de iflsizlik düfltü mü? 2000 y›l›ndan günümüze dek TÜ‹K taraf›ndan aç›klanan ve bas›nda yay›nlanan rakamlara bakt›¤›m›zda iflsizlik oran›nda yaflanan düflüfl sizleri de flafl›rtacak! ‹flte y›l y›l iflsizlik rakamlar›: Aral›k 2000, Hürriyet Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 5.6'ya düfltü.
vard›r. Bunlar ezenle ezilen, burjuvaziyle proletarya, aras›ndaki cephelerdir. Emekçinin kavgas› ancak bu flekilde sürebitaraf ve üçüncü cepheye sürükleyen de¤il, bu çeliflkileri do¤lamda olmal›d›r. Bu durumda kitlelerin üçüncü bir cepheye ihtiyaçlar› yoktur. Onlar emekçilere karfl› tek cephedir. Ara-
Eylül 2004, Milliyet Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 9.3'e düfltü.
m›zdaki çeliflki üretim iliflkileri üzerinden belirlendi¤inden, onlar›n böylesi bir sorunu yoktur. Onlar daha fazla söz sahibi
May›s 2005, Vatan Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 9.5'e düfltü.
ve daha fazla sömürme ihtiyac› üzerinden iktidarda söz sahibi olmak istiyorlar.
Temmuz 2005, Radikal Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 10'a düfltü.
Tümbel-Sen üyeleri sürgünleri protesto etti
Aral›k 2005, Zaman Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 10.3'e düfltü.
Ankara Yeni Mahalle Belediyesi çal›flanlar›, bir ay önce Belediye taraf›ndan Mamak Çöplü¤ü’nde araç saymak üzere sürgün edilen arkadafllar›n›n, yeniden eski ifllerine al›nmas› talebiyle 14 May›s günü bas›n aç›klamas› yapt›lar.
Aral›k 2006, Sabah Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 10.4'e düfltü. Mart 2007, Referans Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 10.5'e düfltü. Nisan 2007, Yeni fiafak Gazetesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 11'e düfltü. May›s 2007, CNNTÜRK: ‹flsizlik geriledi, yüzde 11.4'e düfltü.
Yenimahalle Belediyesi önünde Tümbel-Sen üyeleri ad›na Tümbel-Sen Ankara 2 No’lu fiube Baflkan› Sat› Buruncu Çal› bir bas›n aç›klamas› yaparak Yeni Mahalle Belediye Baflkan› Ahmet
Duyar’›, belediyede yaflanan antidemokratik uygulamalar› ve çal›flanlar›n üzerindeki bask›lar› elefltirdi. Çal›, “Sendikal faaliyetimize yönelik yasalar› ve demokratik temayülü hiçe sayan belediye yönetimi, kurum içinde ve kurum d›fl›nda sürgünlere devam ederken, partizan kadrolar› olan sözleflmeli iflçiler ya da flirket iflçileri ile çal›flmay› tercih ediyor” dedi ve Tümbel-Sen ‹flyeri Bafl Temsilcisi Hüseyin Bekar ile sendika üyeleri Hatice Deveci ve Ömer
Alada¤’›n emeklili¤e zorlanarak, sendikal faaliyetleri engellemek amac›yla Mamak Çöplü¤ü’ne sürüldü¤ünü belirtti. Mamak Çöplü¤ü’nde görev yapmak için uygun çal›flma koflullar› bir tarafa, sa¤l›k koflullar›n›n bile uygun olmad›¤›na dikkat çeken Çal›, Belediye Baflkan› Duyar’› bu ifli yapmaya davet etti. Çal›, arkadafllar›n›n sürgünlerinin derhal durdurulmas›n› ve eski görevlerine gönderilmesini istedi.
Bu klik çat›flmalar›n› derinlefltiren neden hükümetin, yani meclisin ne ifade etti¤idir. Y›llarca parlamentonun halk›n iradesini temsil etti¤ini söyleyenler, bu iradenin asl›nda kimlerin elinde oldu¤unu ve mevcut meclisin ne ifle yarad›¤›n› daha aç›ktan görmüfl oldular. Feodal burjuva güçler kendi koyduklar› yasalar› dahi iflletmezken, meclisin halk›n iradesi oldu¤unu ve temsiliyet sahibi oldu¤unu söylemek gerçekçi de¤ildir. Hala demokrasinin temeli olarak gösterilen yerin, sadece önüne konan görevleri yapmaya yarayan ve bunun ötesinde halk›n taleplerini dikkate almaktan yoksun bir yer oldu¤u, bu süreçte daha da net ortaya ç›km›flt›r. Y›llarca demokrasi aldatmacas›n›n bu kadar su yüzüne ç›kt›¤› bu dönemde, kitlelere hala buna inand›rmak yerine, bu meclisin halk›n iradesinden yoksun oldu¤unu ve sadece formaliteden ibaret oldu¤unu anlatmak uzun vadede avantajl›d›r.
GÖRÜNEN KÖYÜN
KADIN
GÖRÜLMEYENLER‹
16-31 May›s 2007
7
ÖNCÜ KADIN Rojda Demir
Kad›nlar ve ev içi emek
Kad›n›n iktidar ve eflitlik mücadelesi-1
Kad›nlar›n görünmeyen eme¤i, kad›nlar›n varolan ezilme ve sömürülme iliflkileri içerisindeki konumunu anlamak için son derece kritik bir noktad›r. Biz kad›nlar eme¤imizin görünmemesiyle ezilmiflli¤imiz aras›ndaki nedenselli¤i kurdu¤uz ölçüde anlaml› bir mücadele verebiliriz
Kad›n olmakla birey olmak aras›ndaki ba¤lar kopar›larak kendisine yabanc›laflan kad›n›n yüzy›llard›r devam eden bu trajedisi mümkün mertebe gözlerden saklan›yor. Bu gizlilik perdesinin aksine kad›n› afla¤›layan, metalaflt›ran, cinsel bir objeye dönüfltüren bas›n ve medya gibi en güçlü araçlar vas›tas›yla kad›nlar ac›mas›zca kullan›larak teflhir ediliyor, eziliyor, sömürülüyor.
Meral Apak * Yedi kap›l› Teb flehrini kuran kim? Kitaplar yaln›z krallar›n ad›n› yazar. Yoksa kayalar› tafl›yan krallar m›?
Egemen sistemlerin kad›nlara yönelik tutarl› ve insanc›l bir politika beklemiyoruz elbet. Ancak bu kadar ikiyüzlü bir iktidar olgusu içerisinde kad›n›n yaflad›¤› kimlik bunal›m›n› do¤ru sorgulamak ve do¤ru çözüm yöntemleri uygulamak için öncelikle bu sald›r›r›n›n bizde, mücadelemizde yaratt›¤› hastal›klar› apaç›k görmek ve alg›lamak zorunday›z. Özellikle iktidar anlay›fl›m›z› sistemin iktidar anlay›fl›ndan farkl› k›lman›n can al›c› önemi bu kadar ortadayken yaflad›klar›m›z›, yaflan›lan güncel ve politik geliflmeleri yeterince sorgulamadan izlemek sadece kad›nlar›n ve toplumun genelinin sorunu de¤ildir. Devrimcilerin, demokratlar›n ve bazen komünistlerin de ayn› hatal› tutum içerisine düfltükleri görülmektedir. Devrimci-demokratik kesimlerin demokrasi mücadelesini sistem içi bir çizgiye hapsetmeleri nedeniyle bazen egemenlerin söylemleriyle, vaatleriyle ve mücadele yöntemleriyle örtüflen bir görüntü dahi ortaya ç›kmaktad›r.
Bir de Babil varm›fl boyuna y›k›lan. Kim yapm›fl Babil’i her seferinde?” -B. Brecht- Halk›n Ekme¤i
Dönemlere iliflkin de¤erlendirmeler yap›l›rken “büyük” olaylar›n “büyük” sonuçlar›ndan, “büyük” sald›r›lar›n “büyük” hasarlar›ndan, “büyük adamlar›n” “büyük” ifllerinden söz edilir. Ben size bu “çook büyük adamlar›n” “çoook mühim iflleri”nden bahsetmek istemiyorum. Bu y›k›c›l›¤›n “büyük”lü¤ü aras›nda yaflam› “küçük küçük” hanelerde bütün bu “büyük flahsiyetler”e inat üreten ve yeniden üreten, “büyük” kelimesiyle uzaktan yak›ndan özdefllefltirilmeyen, yapt›klar› “önemsiz” görülen kad›nlar›n “önemsiz” ifllerinden bahsetmek istiyorum. Ürettikleriyle görülmeyen, yetenekleriyle görülmeyen, büyük olaylardan bahsedilirken nerede olduklar› düflünülmeyen, “görünen köy”lerin k›lavuzla bile göremedi¤i kad›nlar›n yapt›klar›ndan… Dünyada ev ifllerini kimin yapt›¤› meselesi, çok fazla kimseyi ilgilendiren, ilgisini çeken bir konu de¤ildir. 1970’lerin sonunda kad›nl›k durumuyla ilgili olarak Avrupa ve Amerika’da yap›lan feminist tart›flmalar›n d›fl›nda bu konu kimsenin ilgisini cezbetmeyi baflaramam›flt›r. 1980 sonras›nda tüm dünyada kad›n hareketinin durgunlaflmas› ve dünya düzeninin ve toplumsal hareketlerin yeni bir forma bürünmeye bafllamas›yla bu konu toplumsal mücadele sahnesinden akademik polemikler sahnesine geçifl yapm›fl ve konu olarak “görünürlü¤ünü” toplumsal yayg›nl›k aç›s›ndan kaybetmifltir. ‹fl böyle olunca, kad›nlar›n kad›nl›k durumlar› bir tak›m mücadele alanlar›n›n konusu olarak ifllenmeye ve görünür hale getirilmeye devam etmekle beraber, kad›nlar›n evde yapt›klar› ifller salt erkeklerle kad›nlar aras›ndaki arkaik bir ifl bölümü olarak “geleneksellik”ten kaynakl› bir ma¤duriyetmiflçesine toplumsal sa¤duyuda yerleflmifltir. Oysa do¤urma iflini do¤all›¤›nda kad›n›n yapmas›yla birlikte neden “annelik” denen toplumsal ifli ille de kad›n›n yapmakta oldu¤unu soran Nancy Chodorow akademik camiadan baflka kimselere sesini pek duyuramam›flt›r.
SISYPHUS’UN SORU TAfiI “Neo-liberalizm” ve onun kafadan yap›fl›k siyam ikizi “yeni muhafazakarl›k”›n, eski de¤erlerin alt›n ça¤›na dönüfl fliar›, bugün bu “modern” hatta “modern-sonras›” bile dedikleri ça¤da kad›nlar› giderek daha fazla ilgilendirmeye bafll›yor. ‹flte bu kritik dönemde bu “çok önemsiz” ve “do¤al” kad›nl›k durumu, bir sürü de¤iflkenin ve bileflenin üzerinde durdu¤u önemli bir denge tahtas› konumuna geliyor. Ve iflte o zaman “bütün dünyada ev ifllerini neden kad›nlar yapar?” sorusu san›ld›¤› gibi safdil bir soru olmaktan ç›k›p, verilen her bir cevapla içinde yaflad›¤›m›z sosyal ve ekonomik sistemin nas›l bir gayya kuyusu oldu¤unu kad›nlar cephesinden deflifre eden bir anahtar haline geliyor. Gerçekten de bu soru bir bafllad› m›, Sisyphus’un tafl› gibi devam›nda gelen sorular her cevapland›¤›nda yeni sorularla tepeye yeniden ç›kar›lmaktad›r kad›nlar›n s›rt›nda. Dünyadaki bütün çocuklara neden kad›nlar bakmaktad›r? Yafll›lara, hastalara ve sakatlara neden hep kad›nlar bakmaktad›r? Neden kad›nlar evle, özel alanla tan›mlanmaktad›r? Neden kad›nlar bofland›klar›nda onca y›l çal›flt›klar›n›n karfl›l›¤›n› alamadan kendilerini kap›n›n önünde bulmaktad›r? Neden kad›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤u yar›-zamanl›, düflük ücretli, güvencesiz ve esnek ifllerde çal›flt›r›lmaktad›r? Neden ö¤retmenlik en okumufl kad›n için bile ideal bir meslektir? Neden onca üretimin aras›nda bir de d›flar›da çal›flt›¤›m›zda kazand›¤›m›z para “aile bütçesine katk›” say›l›r? Neden kad›nlar savafllarda tecavüze u¤rar? Neden kad›nlar namus cinayetlerine kurban gider? Neden gözalt›nda taciz ve tecavüz bu kadar yayg›n? Neden evde yiyecek bir fley kalmad›¤›nda evdekilerin karn›n› doyurma derdi en çok kad›nlar› sarar? Kürtaj neden bu aralar dünyadaki muhafazakâr aktivizmin çabas›yla yasaklanmaya çal›fl›l›yor? Ve neden bu sorular› sorarken son soruyu bulam›yoruz?
KUTSAL ANA, HAMARAT AVRAT, VEFALI BACI, HAYIRLI KIZ EVLAT Erkek egemen ideoloji ve tüm toplumun zihninde her gün her aktiviteyle yeniden üretilen erkek egemen bak›fl bu sorular› sormam›z› engelliyor, ya da sorsak bile bildik al›flkanl›klarla geçifltirmemizi sa¤l›yor. Bir ideolojinin kendisine karfl› olan sorulara yapabilece¤i en iyi fleylerden birisi o soruyu “önemsiz”lefltirmektir çünkü. Kad›nlar›n evde yapt›klar› ifller de bir üretimdir. Bunlar› kad›nlar kendileri için yapmazlar. Annelik, ev kad›nl›¤›, iyi efl olma gibi ideolojilerle “seve seve” yapt›¤›m›z bu ifller asl›nda karfl›l›¤› verilmeyen ve istense bile bu sistem içerisinde verilmesi imkans›z olan ifllerdir. Günlük olarak evde yap›lan ifller piyasada krefl, lokanta, çamafl›rhane, psikolojik dan›flma merkezi, huzurevi,
Kad›nlar›n görünmezli¤i ve edilgenli¤i, güncel yaflam›n her an›nda s›kl›kla karfl›laflt›¤›m›z bir sorun. Buna dair yüzlerce örnek verilebilir.
hastane gibi profesyonel ifl yerlerinde para karfl›l›¤› üretilen ve “piyasada karfl›l›¤› olan” ifllerdir. Ancak, ayn› ifller kad›nlar taraf›ndan evlerde yap›ld›¤›nda piyasa d›fl› bir statüye kavuflurlar. Sanki yap›lan ifl farkl›d›r. Sanki bunlar do¤all›¤›nda “kendi kendine” olan ifllerdir. Sanki çocuklar saks›larda bitkiler gibi kendi kendilerine büyürler. Sanki yafll›lar elden ayaktan düflünce kendi kendilerine bak›l›rlar, sanki kad›nlar zaten iyi bir efl, anne ya da k›z evlat olduklar› için kendili¤inden insanlar› doyurur, temizler paklar ve hizmetlerler. Bu ifllerin piyasadaki karfl›l›¤›n›n paraya vuruldu¤unda inan›lmaz rakamlara ulafl›ld›¤›n› biliyor muyuz? Peki ya e¤er bu ifller kad›nlar›n s›rt›na yüklenmezse ucuz iflgücü diye bir fleyin mümkün olmayaca¤›n›?... Halbuki koskoca neo-liberal kapitalizm flu anda bütün varl›¤›n› bu iflgücü ucuzlu¤una ba¤lam›flt›r. ‹flte bu nedenle “özel alan”, “kamusal alan” ayr›m›, gören gözleri perdeleyen bir ideolojik yan›lsamad›r. Ortada koskocaman bir “alan” vard›r. Bu alan içerisinde üretim denen fley yap›l›r ve bu üretimin birçok yönü ve bilefleni vard›r. Ev içindeki üretim olmadan “kamusal” alandaki “görünür” ve “de¤erli” fleylerin üretilmesi mümkün müdür? Ayn› habitat içerisinde birbirine göbekten ba¤l› olan hatta daha da ötesi birbirini tamamlayarak bir bütünü oluflturan bu üretimleri “alan”lara bölüp sonra da bu alanlardan birisinin üzerine “kutsal” bir tak›m anlamlar yükleyip, her fleyin piyasada döndü¤ü bir ortamda piyasa hükümlerinden ay›rmak bir araban›n motorunu gizleyerek “bu fley, benzin koyunca çal›fl›r. Araba ayr› fleydir, motor ayr› fleydir” diyerek o arac›n nas›l çal›flt›¤›n› gizlemeye benzer.
KAZANANI OLMAYAN B‹R ‹DEOLOJ‹K S‹STEM Erkek egemen ideoloji, kad›nlar› kad›nl›k durumunda (feminenite), erkekleri de erkeklik durumunda (maskülenite) sabitler. Bu üretim biçiminin bekas›n›n sa¤lanmas› aç›s›ndan erkeklik ve kad›nl›k kodlar›n›n üretilmesi ve yeniden üretilmesi flartt›r. Kad›nlara “kad›n gibi” olmak, erkeklere de “erkek gibi” olmak ö¤retilmeli ve bunlara göre yaflamalar› sa¤lanmal›d›r. Kad›nlar›n “erkek gibi kad›n” olmalar›, belli koflullarda ve “hep istisna kalmak kayd›yla” kabul edilebilir bir fleydir. Asl›nda kad›nlar›n aleyhine olan bu durum erkeklerin de o kadar lehine de¤ildir. Erkek egemen ideolojinin de her ezen ideoloji gibi kazanan› yoktur. Erkekli¤e yüklenen de¤erler de asl›nda insan kal›b›na ayk›r› kurgulard›r ve erkekler de kamusal alan›n erkeklik kurgusunun yükü alt›nda ezilirken hiç de öyle “aslanlar gibi” ma¤rur de¤ildir ço¤u kez. Örne¤in ‹stanbul Kad›n Platformu’nun düzenledi¤i sempozyumda aç›klanan, intiharlar üzerine yap›lan bir araflt›rmada erkeklerin borç, geçim ve sorumluluklar›n›n üstesinden gelemedi¤i için intihar ettikleri ortaya konmufltu. Yani maskülenite erkeklere de bir yüktür. Asl›nda kad›nlar›n ma¤lup olduklar› ama yine ortada gerçek bir kazanan›n olmad›¤› için karfl›l›kl› ma¤lubiyet oldu¤u do¤rudur. Eflitsiz ama karfl›l›kl› bir ma¤lubiyet. Bu davran›fl ve varolufl kodlar›n›n üretildi¤i ve baflka yerlerde üretilmesinin teminat› olan yer de evlerimizdir. Bu nedenle de o günlük olarak hiç üzerine düflünmeden yapt›¤›m›z ifllerin anlam› yaflad›klar›m›z ve tüm dünyada kad›nlar olarak yaflayacaklar›m›z aç›s›ndan son derece anlaml›d›r.
KAP‹TAL‹ZM VE ERKEK EGEMENL‹⁄‹N‹N
li¤inden ayr› olarak düflünülemez. Erkek egemen olmayan bir kapitalizm, kapitalizmin flu ana kadar gelmifl haliyle mümkün de¤ildir. Kapitalizm, ev içi üretimi üretimden ay›rarak yani üretimin bir k›sm›n› ücretlendirmenin tamamen d›fl›nda b›rakarak önemli bir birikim sa¤lam›flt›r. Kapitalizmin kriz dönemleri, kad›n eme¤inin aç›k ya da örtülü bir biçimde, flu veya bu flekilde devreye sokuldu¤u dönemlerdir. Kapitalizmin son girdi¤i kriz nedeniyle gelifltirdi¤i neo-liberal ve yeni-muhafazakar politikalar›n yald›z› kaz›nd›¤›nda, alt›nda kad›n›n eme¤ine yönelik çok ince politikalar oldu¤u görülecektir. Esnek üretim modellerinin ve ev eksenli çal›flman›n yayg›nl›k kazand›¤› son dönemde bu tür güvencesiz iflleri yapanlar›n ço¤u kad›nlard›r. Art›k birçok montaj ifli evlerde kad›nlar taraf›ndan yok pahas›na yap›lmaktad›r. Yok pahas›na yap›lmaktad›r çünkü kad›nlar bu ifli “eve katk›” olarak görmektedirler. “Eve katk›” olarak görmektedirler çünkü kad›nlar›n asli ifli olarak özel alandaki, yani evdeki ifller tan›mlanm›flt›r. Sigortalar› bile yoktur, çünkü talep edecek güçleri yoktur. Çünkü kendilerini iflçi olarak görmemektedirler. Örne¤in, Kad›n Araflt›rmalar› ve Dayan›flma Merkezi (KADMER)’in 2002 y›l›nda Esenyurt’ta esnek çal›flan kad›nlar üzerine yapt›¤› araflt›rmaya göre, araflt›rma yap›lan grupta aralar›nda 15 y›ld›r d›flar›ya ayn› ifli yapan kad›nlar›n da oldu¤u % 55’lik bir kesim kendisini aslen “ev kad›n›” olarak görüyor. (KADMER Dergisi, say›: 3, Eylül 2002, sf.16) Di¤er yandan neo-liberal “küçük” devlet, kamusal harcamalar› k›sarak, sosyal hizmetler alan›ndan iyice çekilerek küçülmektedir. Neo-liberal devlet, özel alandan çekilerek çocuklar›n e¤itimini, sa¤l›k alan›ndan çekilerek yafll›, hasta ve sakatlar›n bak›m›n› kamusal alandan özel alana devretmektedir. Kendileri bunu “kamu sektöründen özel sektöre devretmek” olarak nitelerken biz bunu “kamusal alandan özel alana” yani ev içi üretim alan›na devretmek olarak anlamal›y›z. Çünkü, bu ve benzeri temel ihtiyaçlar› piyasadan karfl›lamaya gücü yetecek kesim, dünya nüfusunun az bir k›sm›n› oluflturmaktad›r. Kapitalizm bunca yükü kad›nlar›n s›rt›na y›kabilmek için elbette ki bunun ideolojisiyle müthifl bir ittifak içinde bulunmal›d›r. Bu nedenle, erkek egemenli¤iyle kapitalizm bir “yüzük kardeflli¤i” içerisindedir. Buna “yüzük biraderli¤i” de denebilir. Bu yüzük derin bir ittifak›n alyans›d›r. Ve bu iki sistem fena halde evlidir.
TAR‹H DAHA YEN‹ BAfiLIYOR! Bu yüzden de; nelerin de¤iflti¤i, hangi geliflmelerin oldu¤u ve neden bu geliflmelerin oldu¤u sorular›na cevap bulmaya çal›fl›rken kad›nlar için bu soruyu tersine çevirmekte fayda var. Kad›nlar için neler de¤iflmeden kald›? Mesela, kad›nlar›n “do¤al” bir görev olarak yapt›klar› ifllerin mahiyetinde ve bu ifllere bak›flta bir de¤iflikli¤in olmamas› bir gündem olmal›d›r. Kad›nlar›n görünmeyen eme¤i, kad›nlar›n varolan ezilme ve sömürülme iliflkileri içerisindeki konumunu anlamak için son derece kritik bir noktad›r. Biz kad›nlar eme¤imizin görünmemesiyle ezilmiflli¤imiz aras›ndaki nedenselli¤i kurdu¤uz ölçüde anlaml› bir mücadele verebiliriz. Nedensellik iliflkisini “yürürlükten kald›rmay›” öneren, olup bitenler aras›nda her hangi bir ba¤ kurmamay› sal›k veren, zalimle mazlumu, ezenle ezileni eflit ölçüde “politik olarak do¤ru” gören postmodern düflünce sistemi bize “tarihin sonunun geldi¤ini” söylüyor. Biz kad›nlar, bu kutsal ittifak›n ve kafadar müttefiklerin tarihine son vermeyi önümüze koydu¤umuzda birilerinin tarihi bitecek, ama bizim tarihimiz kald›¤› yerden yepyeni bir sayfayla devam edecektir.
“YÜZÜK KARDEfiL‹⁄‹”N‹N ESASLARI Erkek egemenli¤inin kökü, kapitalizm gibi henüz 400 küsur y›ll›k bir iktisadi sisteme göre çok daha derinlere dayanmaktad›r. Ama her hal ve karda kendisine yaflam olanaklar› ve eklemlenecek sistemler bulmufltur. Bugün kapitalizm erkek egemen-
(*) Kad›n Araflt›rmalar› Uzman› (*) ‹mece Kad›n Dayan›flma Kooperatifi Kurucu Üyesi
‹ktidar dedi¤imiz olgu, kad›n› d›fllar. Zaman zaman iktidar›n içerisinde kad›nlar›n da yer almas›, hatta nicelik olarak a¤›rl›kta olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmez. Egemenlerin tan›mlad›¤› çerçevelere s›k›flan cinsel kimli¤i üzerinden toplumsal ve politik bir kimlik edinmek, kad›n› iktidarlaflt›rmaz. Tam tersine iktidardan en çok d›flland›¤› halde siyaseten en çok üzerine oynanan kesim olarak köleli¤inin tapusunu alm›fl olman›n yan›lsamal› mutlulu¤u içerisinde kaybolur, rengini yitirerek ayn›lafl›r. Sorun sadece köle olmak de¤il. Kendi köleli¤imizin bekçileri olma çabas› çok daha vahim bir durum olmaktad›r. Meclisteki kad›nlardan tutal›m da ünü “first lady”lerimizden baflar›l› TÜS‹AD”c› ifl kad›nlar›m›zdan “laiklik elden gidiyor, temel sars›l›yor” 盤l›klar›yla sokaklara dökülen, miting alanlar›n› dolduran milyonlarca kad›n›n, “ça¤dafl” memleketimizin medeni ve ayd›n kad›nlar›n›n gerçekten de kendi özgür iradeleriyle, yaflamlar›n›n ve dolay›s›yla siyasi durufllar›n›n tek belirleyicileri oldu¤unu gerçekten inan›yor muyuz? Peki her ne hikmetse sadece seçim dönemlerinde ve iktidar sahiplerinin çat›flmal› dönemlerinde ortaya ç›kan bu inisiyatifli kad›nlar geri kalan zaman dilimlerinde ne yap›yor, güncel, siyasal geliflmelerin belirlenmesinde nas›l bir rol oynuyor? Kad›n›n insan olma mücadelesi, sistem içi mücadeleyi d›fltalamaz. Ama as›l dinami¤ini devrimci özünden al›r. Kad›n, sistemin yan›lsamal› iktidar›na karfl› kendi özgün iktidar mücadelesini yükseltti¤inde kendisindeki egemenden kopar. Ki asl›nda kad›n›n sistem içi baz› demokratik kazan›mlar› da asl›nda bu bilincin bir ürünüdür ve baflar›s›n› sadece demokratik alan›n bir ürünüymüfl gibi tan›mlamak do¤ru olmaz. Kad›n›n özgürlük mücadelesi gerçek eflitlik mücadelesine dayan›r. Gerçek eflitlik mücadelesi de ancak sistemden köklü kopufla dayanan mücadeleyle bulufltu¤unda zorlay›c›, de¤ifltirici ve dönüfltürücü olur ve tüm insanl›¤›n kurtulufluna giden yolda en güçlü mevzilerden biri olur. ‹flte tam da bu noktada kad›nlar›n eflitlik ve özgürlük mücadelesi yan›lsamal› iktidar ve güç anlay›fllar›yla bo¤ularak sisteme yedeklenmeye çal›fl›lmaktad›r. Özellikle seçim dönemlerinde tart›flmaya aç›lan ve kad›nlar›n eflitlik mücadelesiyle özdefllefltirilerek yükseltilen tüm partilerde kad›nlar›n lehine “pozitif ayr›mc›l›k” uygulanmas› talebi, bas›nda ve medyada oldukça genifl yer buldu. Eski milletvekili kad›nlar da dahil olmak üzere meclisteki birçok kad›n›n yan›nda ünlü ve medyatik kad›nlar›n da dahil oldu¤u bir kampanya çerçevesinde objektiflere “takma b›y›k”larla poz veren kad›nlar, politika yapman›n erkek ifli olarak alg›lanmas›n› protesto etmeye ve seslerini duyurmaya çal›flt›lar!!! Ezilen cins olman›n gölgesi sinmifl yaflamlar›n›n kuytuluklar›nda kaybolmamak için direnen her kad›n›n en ilkelinden en bilimseline her türlü mücadelesi özünde ilericidir. Özellikle yar›-feodal, yar›-sömürge ülkelerde bu gerçek çok daha ç›plak bir flekilde kendisini hissettirir. Kad›n›n sistem içi mücadele içerisinde dahi olsa yürüttü¤ü eflitlik mücadelesi, kad›n›n bireyleflme sürecinde önemli bir yerde durmaktad›r. Bunun kabul etmek gerekir. Ancak kad›n›n bireyleflme ve iktidar özlemi, geleneksel kad›n kimli¤i üzerinden yürütülmeye çal›fl›ld›¤›nda b›rakal›m kad›n› özgürlefltirmeyi, onda var olan yan›lsamal› iktidar anlay›fl›n› pekifltirerek güçlendirir.
8
16-31 May›s 2007
PERSPEKT‹F
18 May›s komünizmi kazanma azminin bayra¤›d›r Kaypakkaya, verili koflullar›n de¤erlendirmesini, bir tek k›rman›n hesab›n› yapabilecek kadar; tek tek yoldafllar›n›n çal›flma tarzlar›n›n üzerinde en büyük titizlik ve hassasiyetle duracak kadar; kiminle olursa olsun konuflmalar›na, t›pk› yaz›lar›nda oldu¤u gibi noktas›na-virgülüne var›ncaya kadar dikkat edecek kadar ustaca yapan bir esneklik kabiliyetine sahip bir çekim merkezi, bir ideolojik çekim gücü olabilmifltir
18 May›s’’a yaklaflt›¤›m›z bugünler, tarihi önemdedir. Tarihi önemdedir, çünkü Maoist partinin kurucu önderi Kaypakkaya yoldafl›, O'nun komünizmi kazanma azmi ile bayraklaflt›¤› an'› anlamak, anlay›p kavrayabilmek ve dolay›s›yla yaflamsallaflt›rabilmek için tarihi f›rsatlardan biridir. Komünizmi kazanma azmi, stratejik konumlaman›n ad›d›r. Bu konumlanman›n mimar› ve yönlendiricisi olan politik önderlik-örgütsel önderlik esast›r. Stratejik konumlanma ancak stratejiyi do¤ru kavray›fl› ifade eder ve dolay›s›yla ancak do¤ru ve bilimsel olan stratejik hatt› ayn› flekilde do¤ru ve bilimsel tarzda kavray›flla olanakl›d›r. Bu olanak, ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizmi kazanma iddias›nda olan herkes için ayn› zamanda bir zorunluluktur, esas halkad›r. Bilmek gerekir ki Kaypakkaya’y› anmak-anlamak, iktidar bilinçli savafl ve zafer manifestosuna, düflman› kahreden ve tüm dünya proletaryas›na ve ezilen halklar›na umut olan Maoizm'in bu co¤rafyan›n özgün koflullar›nda nesnelleflmifl enternasyonal paroletaryan›n Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki k›z›l bayra¤›n› dalgaland›ran Maoist parti silah›na sar›lmak ve bu silah›n stratejik rolünü anlamakla mümkün olabilir. Kaypakkaya, Ocak 1972'de kaleme ald›¤› "T‹‹KP Program Tasla¤› Elefltirisi”ne, komünizmin büyük önderi ve ö¤retmeni Marks'›n flu sözleriyle bafllam›flt›: ''‹leriye do¤ru at›lan her ad›m, her gerçek ilerleme bir düzine programdan daha önemlidir." Bu sözleriyle önder yoldafl daha bafl›ndan, bilimsel görüfl ve düflüncelerinin; sözde savunmak ad› alt›nda dar görüfllü bir flekilde idealistçe kutsanmamas›na ve yaflamdan kopart›lmadan, bizzat pratik içinde yaflamsallaflt›r›lmas›na iflaret ediyor ve ilk talimat›n› veriyordu: ‘Bizzat geldi¤im yer olan yaflamdan kopararak kuru bir laf kalabal›¤› haline getirip, etsiz-kans›z ve ruhsuz bir iskelete dönüfltürmeyin beni; ben tekrar yaflama dönmek, yaflamsallaflt›r›lmak ve en radikal de¤iflim ve de¤ifltirme eyleminin silah› olmak için, gelece¤i kazanmak için var›m’ diyordu. "Bu sözler, hiçbir zaman de¤erini ve geçerlili¤ini yitirmeyen temel kanun niteli¤indedir, ileriye do¤ru ad›mlar bafll›ca amac›m›z olmal›d›r. Öte yandan yeni bir program›n büyük önem tafl›d›¤›n› da ak›ldan ç›kartmamal›y›z: 'Genel olarak bir partinin resmi program›n›n, o partinin hareketlerinden çok daha az önemli oldu¤u do¤rudur. Ama her yeni program, herkesin gözü önünde yükseklere çekilen bir bayrak gibidir ve herkes, parti hakk›nda hükmünü buna göre verir.' (Engels) fiimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyoruz. Bu bayrak proletaryan›n k›z›l bayra¤› olacaksa, onun k›z›ll›¤›n› bozan bütün lekeler, ciddi ve titiz bir çabayla silinip at›lmal›d›r." (‹brahim Kaypakkaya) ‹brahim yoldafl, gerçekten de sadece T‹‹KP elefltirisi yapm›yordu. Bilakis, T‹‹KP Program Tasla¤›n›n Elefltirisi ile, bu co¤rafyada yaflam bulmufl tüm ideolojik ak›mlar›n, her türlü sa¤-sol oportünizmin, parlamentarizmin, legalizmin, revizyonizmin... vb. bilimsel bir elefltirisini yap›yor, alternatifini koyuyordu. Evet; yükseklere proletaryan›n k›z›l bayra¤›n› çekiyordu, çünkü bu hesaplaflmas›n›, esasen egemen s›n›flar›n, devlet gerçekli¤inin bilimsel tahlili ve elefltirisine; en önemlisi de ülke demokratik, devrimci hareketinin bir türlü aflamad›¤› Kemalizm’in gerçek s›n›f karakterini ortaya koyan bilimsel analizlere dayand›r›yordu. ‹brahim yoldafl, ülkemiz tarihinde ilk kez, devletin ve sistemin s›n›rlar›n› aflarak -bunlara dönük tüm elefltirileri de yads›y›p köklü elefltirilerini formüle etmek suretiyle, proletarya ve emekçi halka, muhalif olman›n ötesinde alternatif olman›n en billur ifadesi olmufltur.
Dolay›s›yla O'nun görüfllerinin ve özellikle de yaflam›n›n sahiplenilmesi temelsiz de¤ildir. Zindanlarda, iflkencehanelerde devrimciler “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin takipçisi olagelmifller ve ‹brahim yoldafl direnmenin ›fl›¤› olmufltur. Ancak bu, ‹brahim yoldafl›n görüfllerinin içini boflaltman›n da bir vesilesi olagelmifltir. Zira O, yukar›da da ifade etmeye çal›flt›¤›m›z gibi, sadece “direnifl” kavram›yla aç›klanamaz. ‹brahim Kaypakkaya, bu co¤rafyan›n devrimci savafl tarihinin dönüm noktas› olmufltur; Maoist kitle çizgisinin, Halk Savafl› stratejisinin, halkla birleflerek halk› birlefltirme ve halk› savaflarak savaflt›rma fliar›n›n, baflka deyiflle co¤rafyam›z özgülünde halk›n demokratik iktidar›n› tesis ederek, oradan kesintisiz olarak sosyalizme ve komünizme ulaflmak için devrimin-halk›n üç temel silah› olan Komünist Partisi, komünist partisi önderli¤indeki Devrimci Halk Ordusu ve Halk›n Birleflik Cephesi'nin teorisyeni, stratejik ve ilk taktik önderli¤i ve de ilk ikisinin bizzat kurucusu ve uygulay›c›s› olmufltur. Devrimin f›rt›na merkezleri olarak belirledi¤imiz yar› sömürge-yar› feodal ülkelerdeki zafer tohumlar›n›n yeflermesi ile ilerleyecek olan enternasyonal proletaryan›n zaferi tüm dünyay› sar›p sarmalayacakt›r. Bugün apaç›k ortaya ç›km›fl olan gerçeklikleri iyi-kötü görebiliyor olmak yetmez; meseleye her yönüyle vak›f olabilmek gerekir. Baflka deyiflle, kaba, yüzeysel tahlillerle yetinmemek, meseleleri köklü kavrayabilmek gerekir. Bugün her zamankinden daha fazla bir teorik titizli¤e, buna karfl›l›k her zamankinden daha yal›n ve somut, berrak politikaya ihtiyaç vard›r. Karfl›m›zdaki devlet gerçekli¤ine bakal›m: Bugün onlar›n içinde bulundu¤u t›kan›kl›¤› tek gören biz de¤iliz, kendileri de fark›ndad›rlar. Halklar›m›za, her zamankinden daha pervas›z, vahfli ve hesaps›zca sald›r›rlarken; ideolojik yönelimlerinde meseleleri en ince ayr›nt›lar›na kadar hesaplayan bir tarzla, "psikolojik savafl yöntemleri” diye tabir edilen özel politikalarla ideolojik hakimiyetlerini pekifltirmeyi; proletarya ve ezilen halklar›m›z› topyekün teslim almay› hedeflemekteler. Emperyalizmin, tüm dünya gericili¤inin ve özelde Türk devletinin tüm bu sald›rganl›klar›na karfl› durufl gelifltirebilmek ve bununla da kalmayarak ekonomik, politik, ideolojik hakimiyetlerine son verecek bir dizi devrimi gerçeklefltirebilmek; kuflkusuz ki onlar›n gerçekliklerini do¤ru ve somut bir teorik titizlik ve ciddiyetle inceleyip anlamay› ve elefltiride de, elefltirinin yaflamsallaflt›r›lmas›nda da Moist siyasal çizgiye sar›lmay›, en önemlisi de ideolojide ayr›flt›r›c› olabilmeyi, baflka deyiflle dost ile düflman, do¤ru ile yanl›fl aras›na kesin bir ayr›m koyabilecek ideolojik berrakl›¤› ve de ancak bu berrakl›kla mümkün olabilecek ideolojik kapasite, genifllik ve esnekli¤i gerektirir. Tüm bu sayd›klar›m›z›n toplam›, en yal›n haliyle stratejik konumlanabilmektir. Stratejik konumlanmak, taktikte esnek, yarat›c› ve hareketli olabilmenin önünde engel teflkil eden her türlü tutuculu¤u, dogmatizmi, politikada k›s›rl›¤› ve ideolojide darl›¤› ve t›kan›kl›¤› aflabilmenin de ön kofluludur. Zira ancak sa¤lam bir zemin üzerinde esnek ve hareketli olabiliriz. Zay›f, iddias›z durufllar, meselelerin köküne inemeyen, güdük ve hakim olan›n etki alan›ndan kurtulamam›fl elefltirilerle, yaflam ve gerçeklikler karfl›s›nda esneklik kabiliyetine sahip olmak mümkün de¤ildir. Bu durufl, sürekli de¤iflen ve ak›p giden yaflam karfl›s›nda, kaskat› kal›fl›yla süreç içerisinde t›kan›r ve çürür. Ne kadar iyi niyetle yola ç›km›fl olursa olsun karfl›t›na dönüflür. 15 Eylül 2002, tarihimizde Kaypakkaya yoldafl›, onun rehber edindi¤i MLM dünya görüflünü, Halk Savafl›’n›, O’nun izledi¤i bilimsel yönelimi nitel olarak daha da ileri tafl›mas› boyutuyla bir dönüm noktas›d›r. Bu dönüm noktas›; 24 Nisan iktidar bilinçli savafl ve zafer manifestosunu ve 18 May›s komünizmi kazanma azmi ve stratejik konumlan›fl fliar› ve talimat›n› kavramak ve eylemlefltirmek anlam›nda ileriye yönelik at›lm›fl nitel bir ad›md›r. Ve bu noktada geçen 5 y›l zarf›nda
epey mesafe kat edilmifl oldu¤unu belirtmek abart› olmayacakt›r. Stratejik önderlik belirleyicidir, taktik önderlik ise onun hizmetinde olmal›d›r ve stratejik önderlik ile taktik önderli¤in birlikteli¤i esas halkad›r. Yaz›m›z›n bafl›nda, ‹brahim yoldafl›n, teorik görüfllerini flekillendirirken ve formüle ederken sahip oldu¤u teorik titizli¤i ortaya koymaya çal›flt›k. Görüldü¤ü üzere önder yoldafl›n tarz›, kaba ve dar bir politikleflmeye de¤il, esasen güçlü bir ideolojik durufla ve ç›k›fla yaslanan bilimsel elefltiri tarz›d›r. Kaypakkaya bunu yaparken meseleleri, koflullar›, olgular› en ince ayr›nt›s›na kadar ve her yönüyle bütünlüklü bir incelemeye tabi tutmufl, bu ideolojik ç›k›fl›n, duruflun do¤al sonucu olarak da bugün de bilimselli¤ini koruyan ve üstelik yaflam taraf›ndan büyük oranda s›nanm›fl ve kan›tlanm›fl olan bir siyasal program ortaya ç›kartm›flt›r. Yoldafl›n 1972'de kaleme ald›¤› befl temel belge ve on bir ilke ile somutlanan Maoizm biliminin ülke koflullar›na ustaca uygulanmas›ndaki teorik titizlik ve her yönlü araflt›rma-incelemeye dayal›, tüm olanaklar› ve olas›l›klar› hesap edecek esneklikte bilimsel öngörülerle bezeli bu tarz› son derece çarp›c›d›r. ‹brahim yoldafl›n, ülke devriminin yolu ve hedeflerine iliflkin ortaya koydu¤u görüfller ve Kürt, Türk, çeflitli milliyetlerden halklar›m›za devrimin yolunu gösterirken izledi¤i bu araflt›rma, inceleme ve çözümleme tarz›, siyasal yarat›c›l›¤› ve canl›l›¤›n›n yan› s›ra; güçlü bir tarih bilinciyle donanm›fl ideolojik netli¤i de ayr›ca üzerinde durulmas› gereken noktalardan biridir. Daha Kürecik Bölge Raporu'nu kaleme ald›¤› süreçte, "Bölgedeki S›n›f Mücadelesi ve Köylü Kitlesinin Siyasi Bilinç Düzeyi"ni çözümlerken, öncelikle alan›n devrimci geçmiflini de¤erlendiriyor ve Osmanl›lar döneminden al›p bugüne uzan›yor. Ancak burada dikkat çekmek iste¤imiz nokta, yoldafl›n MLM tarihsel materyalizmi uygulay›fl tarz›d›r. Yoldafl›n ç›kard›¤› sonuçlarda, tarihi ve geçmifl isyanlar› inceleyip de¤erlendirmesindeki amac›n bugünü anlamak ve dersler ç›kartmak, gelece¤e bu diyalektik materyalist bilinçle ›fl›k tutmak oldu¤u net bir flekilde anlafl›l›yor. Bu gerçekli¤i, yoldafl›n özellikle yak›n siyasal tarih üzerinde yo¤unlaflmalar›nda ve Marksist bir tarih bilinciyle, bugünü anlamak ve gelece¤e yön verebilmek amac›nda, berrak prati¤inde somutlanmaktad›r. Tarih bilinci nettir: Bugünü anlamaya hizmet etmeyen tarihi inceleme vb. "teorik" çal›flmalar ve bilinç buland›rmalar karfl›s›nda ‹brahim yoldafl bir meydan okuyufl, bir ›fl›kt›r. Anlafl›lmas› ac›s›ndan yukar›daki örne¤e ek olarak bir di¤er örnekle tamamlayal›m: K›z›l siyasi iktidarlar›n do¤up yaflamas› koflullar›ndan biri olarak "sa¤lam bir kitle temeli” zorunlulu¤unu aç›mlarken, bundan "bölgede daha önce köylü isyanlar›n›n olmas›”n› anlayan revizyonistleri flöyle elefltiriyor: “… Bu flart›n özü fludur: K›z›l siyasi iktidar, sa¤lam bir kitle temeline sahip olan bölgelerde var olabilir. Köylü hareketinin oldu¤u bölgelerde kuvvetli bir kitle temeli mevcut oldu¤u için buralarda k›z›l iktidar var olabilmektedir. Revizyonist yazar, meselenin özünü bir yana itiyor, flekle ba¤l› kal›yor. Ta Selçuklular ve Osmanl›lar döneminin köylü ayaklanmalar›n› bir tarih yazar› gibi s›ral›yor, ama bu köylü hareketlerinin meydana geldi¤i yerlerde bugün kuvvetli bir kitle temelinin mevcut olup olmad›¤›n›, yani meselenin özünü ele alm›yor…” (‹brahim Kaypakkaya, Seçme Yaz›lar, C 2, SF: 340) Bütün bunlar Kaypakkaya’n›n diyalektik ve tarihsel materyalist bak›flla flekillenen yönteminin, Maoist çizgideki ›srar›n›n göstergeleridir. K›sacas›, halka yabanc›l›¤›n ve "öncü savafl›” teorilerinin tahribatlar›, karfl›t›na muazzam bir popülizm ve çoktan tarihin karanl›klar›nda kalm›fl "geleneklere" sar›lma fleklinde tutuculuklar olarak dönüflürken, di¤er yandan, do¤u mistisizmi tüm dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de, üstelik "Marksistler" aras›nda alabildi¤ine popüler duruma gelmifltir. Evet, ülkemiz devrimci hareketi, kendini sorgulama sürecine girmifltir ve bu süreçte MLM ile idealizm aras›nda keskin bir ayr›flma
dönemecinde olundu¤u görülüyor. ‹brahim Kaypakkaya'y› do¤ru anlayal›m diyoruz. O'nun ideolojik kapasitesine, teorik titizli¤ine bunun için iflaret ediyoruz. O'ndaki ideolojik berrakl›¤› bunun için vurguluyoruz. Kaypakkaya '72'de, iflçiler ve köylüler kurtulufllar›n› silahl› mücadelede görmüfllerdir dedi¤inde, bunu nereden ç›kartm›flt›? Yoksa o dönem öyle bir pratik mi vard›? Hay›r, o dönem öyle bir fley yoktu. Ve tam da bu yoksul Kürt köylüsü prati¤inde Kaypakkaya’y› do¤rulay›ncaya, bu gerçekli¤i ispatlayana kadar Kaypakkaya’n›n bu tespiti O’nun ütopyas› say›ld›. Do¤ru, bu bir ütopyayd›, ama mutlaka gerçekleflecek olan bir ütopyayd›… Peki bu hangi kitapta yaz›yordu? Kaypakkaya bunu geçmifl köylü isyanlar›ndan m› bulup ç›kartm›flt›? Bu hem hiç bir kitapta yazm›yor, hem de okumas›n› bilene, tüm MLM klasiklerde ve dünya devrim tarihinde yaz›yordu. Bu bilgi geçmifl köylü isyanlar›ndan da devflirilmemiflti, ancak tarihsel materyalizmi uygulamas›n› bilene, onlar da böyle söylüyordu. Evet, Kaypakkaya tüm bunlar› incelemifl, tüm bunlardan yararlanm›flt›. Ancak O, esasen, bugünü anlamaya çal›fl›yordu ve yak›n siyasi tarihi bilimsel bir analize tabi tutmay› bildi. Kaypakkaya, nas›l teoriyi muazzam bir devrimci yarat›c›l›k ve bilinçle, en büyük olanaks›zl›klar ve yokluklar içinde, herkesin O'nun ''ütopya”s› sand›¤›, o gün her gözün göremedi¤i bir zemin üzerinden infla edip göklere k›z›l bir bayrak olarak çektiyse; yaflam›nda ve prati¤inde de her fley t›rnakla sökülüp al›nm›fl gibidir. O'nun gibi devasa ütopyalar› olan bir teorisyenin, teorik titizli¤ini ve ideolojik berrakl›¤›n› en basit bir yaflam prati¤inde de bulabilmek baz›lar›na flafl›rt›c› gelebilir. Kaypakkaya, devasa bir halk ordusu ütopyas›n›, faflizmin en koyu terörünü estirdi¤i bir dönemde, bir avuç yoldafl›yla da¤lara ç›k›p Halk Savafl›’n› bafllatma cüretiyle bütünlefltirmeyi baflarm›fl gerçek bir Maoist önderdir. Çünkü O, stratejik konumlan›fl›n ad›d›r ve Halk Savafl› stratejisinin bu özüne; uzun süreli bir direnme, savaflma ve kazanma fliar›na, baflka deyiflle bu co¤rafyan›n devrimcisinin, komünistinin, bu topraklar ve bu topraklarda yaflayan halk kadar sab›rl›, dayan›kl› ve uzun erimli bir direngenli¤in sahibi olmas› zorunlulu¤una, zaferin t›rnakla sökülüp al›naca¤›na bizzat prati¤iyle de iflaret etmifltir. Kaypakkaya, verili koflullar›n de¤erlendirmesini, bir tek k›rman›n hesab›n› yapabilecek kadar; tek tek yoldafllar›n›n çal›flma tarzlar›n›n üzerinde en büyük titizlik ve hassasiyetle duracak kadar; kiminle olursa olsun konuflmalar›na, t›pk› yaz›lar›nda oldu¤u gibi noktas›na-virgülüne var›ncaya kadar dikkat edecek kadar ustaca yapan bir esneklik kabiliyetine sahip bir çekim merkezi, bir ideolojik çekim gücü olabilmifltir. Bugün ülkemizde devrim için tek ihtiyaç da böylesi bir çekim merkezidir. Ancak böylesi bir tarz, böyle bir ideolojik kapasite; yaflamla, halkla böylesi bir bütünleflme ile mümkün olabilir. Ve ancak bu temelde yap›lan, üretilen politika kitlelerin bir yandan temel taleplerine cevap olurken, ayn› zamanda onlar›n beynine ve yüre¤ine hitap edebilir. Dolay›s›yla ancak bu tarz, halk› devrimci savafl içerisinde savaflarak yönetme; savaflarak savaflt›rma; halk›n devrimci savafl›n› zafere tafl›ma gücüne sahip olabilir. Devrimin, ideolojide derin, berrak, kararl› ve politikada basit, sade, anlafl›l›r olabilen; tahlil yetene¤i geliflkin ve somut duruma cevap verebilen, en önemlisi halk kitlelerine hitap edebilen önderlere ihtiyac› var. Öyleyse stratejik konumlanal›m; Kaypakkaya’n›n sözünü eylemlefltirelim, tarz›n› yaflamsallaflt›ral›m. Halk Savafl› stratejisinin hem siyasi, hem de ideolojik özünü zafere kilitlenmifl uzun erimli ve sebatkar, esnek, hareketli, inisiyatifli ve tempolu, halk›n içinde suda bal›k misali halkla birleflerek ve halk› birlefltirecek bir çekim gücü olan çizgisini yaflam›n her an›nda ve her koflulda uygulayal›m.
9
GENÇL‹K
16-31 May›s 2007
GENÇ YORUM
Polis bahar flenliklerine sald›rd›
Sinan ÇAKIRO⁄LU
Ne yapmak gerekir? Özellikle iflçi ya da iflsiz semt gençli¤inin izah ederek sordu¤u bir soru var; "Gençlik sorunu sadece ö¤renciler ile s›n›rland›r›l›yor, oysa semtlerde de oldukça yo¤un bir genç nüfus var. Üstelik kendi sosyal taban›m›za daha yak›n olan bir gençlik. Gençlik hareketinden bahsediliyor, ama bu hareket içerisinde semt gençli¤inin yeri ya da neyi, nas›l yapaca¤› tespit edilmiyor, edilemiyor. Bunu aflmak için ne yapmak gerekir?" Özgün nitelik ve çeliflkilerinden dolay› özerk bir statüye sahip olan gençlik, kendi hareketini yaratabilmek için komünist partisinin rehberli¤inde kendi sorunlar›na kendisi çözüm aramak durumundad›r. Bunu sa¤layabilmek için de hangi alanda olursa olsun ve hangi toplumsal kategoride bulunursa bulunsun halk gençli¤i kendi içerisinde bir paralellik kurarak eflgü-
‹TÜ ve ‹nönü Üniversiteleri’nde ö¤rencilerin düzenlemek istedikleri ‘Bahar fienlikleri’ne Rektörlük, Özel Güvenlik Birimleri, polis ve jandarma sald›rd›
düm içerisinde hareket etmek durumundad›r. Aksi hal-
‹stanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ) ö¤rencilerinin düzenledi¤i alternatif ö¤renci flenliklerine rektörlü¤ün ‘davet’ etti¤i polisler sald›rd›.
ler, olaylar›n sorumlusu olan ‹TÜ Rektörü Faruk Karado¤an’› sloganlar atarak istifaya ça¤›rd›lar.
‹TÜ ö¤rencilerinin, 21’incisini düzenledikleri Alternatif Bahar fienlikleri çerçevesinde yapmak istedikleri konser etkinli¤ine sald›ran polisler onlarca ö¤renciyi gözalt›na ald›. Rektörlü¤ün talebiyle üniversiteye giren polisler ilk olarak 7 May›s günü üniversite içerisinde çad›r kurmak isteyen ö¤rencilere sald›rarak 17 ö¤renciyi gözalt›na al›rken 8 May›s günü de ‹TÜ Ayaza¤a Kampusu’nda ö¤rencilerin düzenlemek istedikleri konser etkinli¤ine sald›rarak 83 ö¤renciyi gözalt›na ald›. fienliklerin son günü olan 11 May›s’ta ise, bir araya gelen ö¤renciler, polis sald›r›lar›nda 100 arkadafllar›n›n gözalt›na al›nmas›n› ve polisi üniversiteye ‘davet’ eden rektörlü¤ü protesto ettiler. ‹TÜ 75. Y›l Yemekhanesi önünde bir araya gelen ö¤renciler halaylar çekip, türküler söylediler. Müdahaleye ra¤men flenliklerin her y›l oldu¤u gibi önümüzdeki y›llarda da devam edece¤ini belirten ö¤renci-
‹nönü Üniversitesi’nde de alternatif flenlik gerginli¤i Malatya’da ‹nönü Üniversitesi’nde bu y›l yap›lan bahar flenlikleri devrimci demokrat ve yurtsever ö¤renciler taraf›ndan protesto edildi. DGH, YDG, SGD, Gençlik Dernekleri ve DÖDER taraf›ndan flenlikleri protesto etme ve alternatif flenlik örgütlemek için bir çal›flma da bafllat›ld›. Bahar flenliklerinin ilk günü bir araya gelen ö¤renciler alternatif etkinlik düzenlediler. Ba¤lama çal›p türkü söyleyen ö¤renciler halay çektiler. K›sa bir süre sonra gelen özel güvenlik birimleri ve jandarma bahar flenliklerini protesto eden ö¤rencilerin da¤›lmas› için uyar›da bulundu. Ö¤renciler uyar›ya türkülerle karfl›l›k verince bu kez de sivil faflistler provokasyon yaratmak için toplanmaya bafllad›lar. Ö¤renciler bu provokasyonu bofla ç›karmak için baflka bir yerde tekrar bir araya geldi.
Özel güvenlik birimleri ve rektörlük burada da ö¤rencilerin yan›na gelerek, uzun süre sorumlu ö¤rencilerle konuflarak yap›lmak istenen alternatif flenli¤e izin verilmeyece¤ini, ›srar edildi¤i
takdirde müdahale edilece¤ini belirterek tehdit savurdular. Tüm tehditlere ra¤men etkinlik coflku ile sürdürülerek noktaland›.
de ister illegal komsomol bir örgütlenme olsun, isterse de yar›-legal demokratik bir gençlik hareketi olsun, at›lacak her ad›m, yap›lacak her örgütlenme lokal kalacakt›r. Bu ise gençlik hareketinin daha ilk ad›mda güdük kalmas› anlam›na gelecektir. Oysa mevcut nitel potansiyel orta vadeli hesaplarla büyük projeler üzerine düflünmektedir. Bugün Maoist gençli¤in de oldukça s›k› takip etti¤i Nepal deneyiminden de görmekteyiz ki büyük projelerin baflar›s› soruna çok yönlü bir yaklafl›m ve sorunu her alan›, her boyutuyla ele alan de¤erlendirmeler sonucunda ortaya ç›kar›lan sentez planlarla mümkündür. Bu yüzden halk gençli¤inin kitlesel bir hareketi için gençli¤in bütününe vak›f olan araflt›rma ve incelemeler yapmak durumunday›z. Bu araflt›rma ve incele-
Ankara Üniversitesi'nde çat›flma Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu'nda, Genelkurmay’›n muht›ras›n› destekleyen içerikli bildiriler da¤›tan Atatürkçü Düflünce Dernekleri’ne ba¤l› Türkiye Gençlik Birli¤i (TGB) üyesi ö¤renciler ile devrimci demokrat ö¤renciler çat›flt›lar. Çevik kuvvet polislerinin de müdahale ettikleri çat›flmada yaklafl›k 30 ö¤renci yaraland›. Bas›n mensuplar› çat›flman›n ard›ndan okul güvenli¤i taraf›ndan d›flar› ç›kart›l›rken, bir süre sonra kampustaki fakültelerde ö¤renime ara
verilerek ö¤renciler de kampus d›fl›na ç›kart›ld›. Ertesi gün de gerginli¤in devam et-
Ö¤renciler medikolar›na sahip ç›kt›
ti¤i Cebeci Kampusu’nda çevik kuvvet polisleri de y›¤›nak yapt›lar. Slogan atarak polisi protesto eden ö¤renciler, polisin sald›rmas›yla okullar›n›n içine girdiler. Polisler okullar›na gelen ö¤rencileri de durdurarak kimisini gözalt›na ald›. TGB’li ö¤rencilerin yanlar›nda özel haz›rlanm›fl bezbol sopalar› getirdi¤i görüldü.
Küresel Eylem Grubu, çeflitli illerinden gelen üniversite ö¤rencilerinin kat›ld›¤› mitingle sa¤l›kta özellefltirmeyi ve medikolar›n kapat›lmas›n› protesto etti. Ankara’da 12 May›s günü Toros Sokak’ta toplanan ‹zmir, ‹stanbul, ‹zmit, Bursa, Kütahya ve Eskiflehir'den gelen üniversite ö¤rencileri, sloganlarla Abdi ‹pekçi Park›'na yürüdüler. Sa¤l›kta özellefltirme ve üniversite ö¤rencile-
rine sa¤l›k hizmeti veren medikolar›n kapat›lmas›na karfl› taleplerin dile getirildi¤i mitingde konuflan Küresel Eylem Grubu sözcüsü Damla Çimen, medikolar›n kapat›lmas›n›n sa¤l›k hizmetlerinin paral› hale getirilmesi, sa¤l›k hakk›n›n sermayenin ellerine b›rak›lmas› oldu¤unu söyledi. Medikolara yönelik sald›r›n›n GSS'nin bir parças› oldu¤unu vurgulayan Çimen, “Biliyoruz ki, binlerce üniversite ö¤rencisinin medikolardan baflka ulaflabilece¤i bir sa¤l›k hizmeti yok. Medikolara ayr›lan bütçe kesildi¤inde, hastal›klar›m›zla bafl bafla kalaca¤›z. Ne kadar param›z varsa, o kadar sa¤l›k hizmeti alaca¤›z. Üstüne üstlük harç ödemeye devam edece¤iz” fleklinde konufltu.
melerin birinci önemli aya¤› konuya iliflkin olarak Marksist-Leninist-Maoist teoriyi ve di¤er devrimci deneyimleri, özellikle Maoist kitle çizgisini ve kitle çal›flmas›n› incelemek iken ikinci önemli aya¤› da halk
1- Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri sürecinde z›t kutuplar fleklinde hareket eden CHP ve AKP’nin yaklaflan genel seçimler öncesinde DTP’nin önünü kesmek için kendi kavgalar›n› bir tarafa b›rak›p, ayn› cephede yer almalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
HALKIN
gençli¤inin tüm parçalar›n› ayr›nt›yla incelemektir. Gonzalo yoldafl›n analiz ve sentezi izah ederken belirtti¤i gibi; saati parçalar›na ay›r›p inceleyerek üst boyut-
GÖZÜYLE
SORULAR
ta bir kavray›fl ile yeniden birlefltirmektir. Bu boyutuyla ö¤renci gençli¤in kendi içerisinde önemli bir çal›flma temposu yakalad›¤› aç›kt›r. Ancak
Genel Seçimler
2- Ülkemizde siyasi partilerin s›n›rlar› biraz zorlamalar› sonucunda rahatl›kla kapat›labildiklerine birçok kere tan›k olduk. Bu grupta en çok Kürt sorunu ve inançlar temelinde siyaset yapan partiler bulunuyor. Arkalar›na milyonlarca kiflinin deste¤ini alan partilerin bu flekilde engellenmeleri hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
semt gençli¤inin böyle bir tempoyu yakalad›¤›n› söyleyebilmek flu an için pek mümkün de¤ildir. Semt gençli¤i daha çok içe kapan›k durmakta ve çözüm noktas›nda özerk yap›s›n› unutarak alternatifler üzerine düflünmektense rehber olacak komünist partisinin do¤rudan önderli¤ini beklemektedir. Komünist partisi ile gençlik aras›ndaki önderlik iliflkisi örgütsel bir iliflkiden önce ideolojik ve politik rehberlik iliflkisidir. Bu yüzden içe kapan›k bir halde beklemek zamanla körelmeyi ve çözülmeyi beraberinde getirecek olan at›l ve edilgen bir tutumdur; semt gençli¤i bu tutumdan vazgeçip, kendi sorumlulu¤u çerçevesinde atak ve etken olmak durumundad›r. Ki üzerinde durdu¤umuz konu semt gençli¤ini daha direkt ilgilendiren bir sorun oldu¤u için esas olarak semt gençli¤i sorunun afl›lmas›nda özne olma cüretini ve becerisini göstermelidir. Çünkü nesne olarak beklemek sorunun köklü olarak afl›lmas›n›n önündeki en büyük engeldir. Dolay›s›yla semt gençli¤i de özne olma bilinciyle sorunlar›na sahip ç›kmal› ve bu çerçevede nispeten bir geliflkenlik sa¤lam›fl olan ö¤renci gençlik ile eflgüdüm içerisinde çal›flmak durumundad›r. Komünist hareketin, içinden geçilen dönem itibariyle, s›radan savaflç›lar ve s›radan taraftarlardan çok nitelikli, kadro özellikleri tafl›yan politik devrimcilere ihtiyac› oldu¤unu ve gençli¤in en temel görevinin ise halk gençli¤inin sorunlar›na sahip ç›k›p, örgütlü bir seferberlik içerisinde komünist partisine kadro, halk ordusuna savaflç› yetifltirmek oldu¤unu unutmadan, ifllenmeyi bekleyen bir nesne de¤il, ifllemeye haz›r bir özne bilinciyle ad›mlar›m›za yön vermeliyiz. Bu daha bugünden eflgüdümlü bir çal›flma içerisinde gençli¤in bütününe vak›f olmakla mümkündür. Bu eflgüdümü sa¤lamak bizlere, süreci gö¤üslemifl ve yar›na dönük ad›mlar atmaya çal›flan nitel potansiyele düflüyor.
Deniz SALMAN Deniz SALMAN 1- CHP’nin DTP’yi engelleme gibi bir çabas› oldu¤unu düflünmüyorum. CHP kendinden baflka bir parti tan›maz ve DTP’nin meclise girmesi CHP’yi etkilemez. AKP’nin ise bafl›ndan beri DTP vb partileri engelleme çabas› var. AKP daha örgütlü, daha sinsi bir yap›lanma içerisinde. Bunlar kendi yanl›fllar›n› örtmek için baflka yap›lar› bast›rmak istiyorlar. 2- Ülkemizde yüzde 10 baraj›n›n afla¤›ya çekilmemesinin tek sebebi, Kürtlerin meclise girmelerini engellemektir. Kürtler meclise girerse oray› zapt eder korkular› var. Zihniyet ise belli, bunlar› ortadan kald›rmak. Bunun için yüzde 10 baraj›n› düflürmezler. AKP’den önce CHP’nin böyle bir politikas› var. Geçmiflte Necmettin Erbakan ve milli görüflçüler geldi¤i için halk bunlardan b›kt›. Oy veren kifliler dahil bu oylar›n nereye gitti¤ini bilmiyorlar. Erbakan gitti ama yan›ndakiler biraz demokrat biraz li-
H›d›r (...) beral bir maske ile iktidara geldiler. Çizgi ayn› çizgi, de¤iflen hiçbir fley yok.
AL‹ K›nayo¤lu 1- Ba¤›ms›z girmeleri daha do¤ru olur. En az›ndan oylar bofla gitmez. Yoksa oylar onlara gidiyor, ama bir birleflmenin olmas› flart. 2- Meclise girmelerini istiyorum. Baraj›n afla¤› çekilmesi laz›m. Zaten bütün partilerin tek derdi DTP’nin önünü kesmek.
H›d›r (...) 1- AKP’nin siyasi politikas› bellidir. CHP ise zaten sol bir parti de¤il. Amaçlar› Kürt halk›n›n temsil hakk›n›n engellenmesi. Gerekli say› yakalanabildi¤inde, mecliste parti kurulabilir. Bunun engellenmesi için böyle bir iflbirli¤i yap›yorlar. Burada as›l olarak CHP’yi elefltirmek laz›m. AKP’nin tavr› zaten belli ama CHP neden böyle bir
Nejat GÜVEN fley yap›yor bilmiyorum. 2- Baraj›n afla¤›ya çekilmesi gerekiyor. AKP’nin ç›karlar› ile uyuflmad›¤› için, kendisine rakip partilerin meclise girmemesi için baraj›n s›n›r›n› de¤ifltirmek istemiyor. Bugün ülkede var olan yüzde 10’luk seçim baraj› bile sözde demokrasinin çi¤nenmesidir. Cumhuriyette halk kendini yönetmelidir. E¤er cumhuriyet varsa Kürt halk›n›n da kendisini temsilen meclise girmesi gerekiyor. Baraj düflürülmelidir, seçimler daha adil bir flekilde yap›lmal›, her kesimin kendisini ifade edece¤i bir sistem istiyoruz. AKP ve CHP de¤il, bütün yap›lar›n orada olmas› laz›m.
Tekin Korkmaz 1- Bir cephe olarak de¤erlendiriyorum. Kürtlere karfl› al›nm›fl bir tav›r. Temelde Türk oldu mu farketmiyor, ama Kürt oldu mu birlikte olup bask› oluflturuyorlar.
Baver AKTAR 2- Bir hukuksuzluktur. Kendi aç›lar›ndan ülkede her hukuksuzlu¤u hukuka çeviriyorlar. Kürtlere geldi¤inde de hiçe sayabiliyorlar.Türkiye’de laikli¤i savunan, dilimizi, dinimizi istemeyen, Kürt sorununu çözmek istemeyen kesimdir.
Murat Ayd›n 1- ‹lk defa ortak karar almalar› güzel bir fley, ama ne kadar do¤rudur tart›fl›l›r. AKP ve CHP z›t kutuplard›r. Siyasette rant vard›r, o yüzden oyu alacak partiyi engellemek için birlikte hareket ederler. 2- Türkiye’de temsili demokrasi uygulanmaktad›r. Sonuçta halk›n temsil ette¤i kifliler meclistedir. Halk kendini ifade edecek kiflileri meclise seçip gönderdiyor. Bu nedenle partilerin iç tüzü¤ü, yap›s›, da¤›l›fl› ve taban›n› daha iyi analiz ederek kapatmaya veya feshetme çal›flmalar›n›n daha uygun olaca¤› görüflündeyim.
Tekin KORKMAZ Baver Aktar 1- Türkiye’yi DTP’nin eline b›rakmamak ve Kürt sorunu yüzünden. 2- Bunlar hep böyle ifline gelmeyeni kapat›yorlar
Nejat Güven 1- Kendi aralar›nda ç›karlar› uyfltumu birlik olurlar, ç›karlar› ters düfltü mü birbirlerine düflerler. S›rf DTP’nin Meclise girmemesi için, Kürt oldu¤umuzdan bizleri kabul etmemelerinden dolay› ittifak kuruyorlar. 2- Bir nevi bizi parlementoya almamak için kapat›yorlar partileri. TSK’n›n etkisi alt›ndalar. Demokrasi ile yönetildi¤imiz söyleniyor, ama alakas› yok. Milyonlarca kiflinin deste¤ini alan partilere söz hakk›n›n olmad›¤› yerde demokrasi ne arar.
10
DÜNYA
16-31 May›s 2007
YÖNEL‹M Kaz›m Cihan Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤› için yay›mlayam›yoruz
ABD’nin emireri Sorkozy’e halk öfkesi
Hindistan’da köylü intiharlar› art›yor Hindistan’da “ekonomik reform” ad› alt›nda uygulanan program sonucu bugüne kadar yüzlerce köylü intihar ederken, sömürünün daha da katmerleflmesi sonucu intihar vakalar› ciddi boyutlara ulaflm›fl durumda
1990'da Hindistan'›n "ekonomik reform" program›n›n uygulanmaya bafllamas›ndan bugüne kadar çiftçilik para kaybettiren bir alan olmaya bafllad› ve bu durum gittikçe yükselen say›da köylünün büyük bir borç yükü alt›nda ezilmesine neden oldu. Bugün ise bu politikalar›n sonucunda yüzlerce köylü intihar etti ve bu intihar giriflimleri her geçen gün yay›l›yor. Bu korkunç olaylar› gizlemek için yerel hükümet eyaletleri birçok hikaye uydursa da bu fenomen gizlenemeyecek kadar aç›k bir durumdad›r. Köylülerin intihar›n›n yükselen trendi Hindistan k›rsal›n› etkisi alt›na alan sefaletin ve çaresizli¤in boyutuna iflaret etmektedir. ‹ntihar olaylar›n›n en çok yafland›¤› eyaletler Karnataka, Andhra Pradesh, Maharashtra and Madhya Pradesh, Punjab, Kerala, Uttar Pradesh, Rajasthan, West Bengal, Tamilnadu, Gujarat, Orissa, Himachal Pradesh eyaletleridir.
Uluslaras› flirketler gitti¤i her yere açl›k, se-
Fransa’da 44 milyon seçmenin yüzde 84’ünün sand›¤a gitti¤i cumhurbaflkanl›¤› seçimini, merkez sa¤›n aday› UMP lideri Nicolas Sarkozy kazand›. Sarkozy oylar›n yüzde 53’ünü al›rken, rakibi Segolene Royal’in oy oran› ise yüzde 47’de kald›.
Fran sa so kak la r› is ya n› bi le di Fransa’da ›rkç› aç›klamalar›yla dikkat çeken Nicolas Sarkozy’nin cumhurbaflkan› seçilmesinin ard›ndan bafllayan protestolarda binlerce araç yak›ld›. Geceleri, Sarkozy karfl›tlar›n›n yakt›klar› araçlarla ayd›nlanan sokaklardaki eylemler, ülkenin dört bir yan›nda devam ederken, baflkent Paris’teki ünlü Sorbonne Üniversitesi ö¤rencileri ise Elsyee Saray›’na sa¤c› lider Sarkozy’nin oturmas›n› protesto etmek amac›yla boykota ç›kt›. Tolbiac Kampusü’ndeki ö¤rencilerin, sa¤c› liderin yapmay› planlad›¤› ‘üniversite reformlar›’n› protesto ediyor. Hat›rlanaca¤› üzere Fransa’da yeni ifle bafllayan gençlerin iflveren taraf›ndan kolay flekilde iflten ç›kart›lmas›n› öngören yasa tasar›s›, yine Sorbonne Üniversitesi’nde bafllayan ve daha sonra di¤er Frans›z üniversitelerine yay›lan toplu boykotlar ve iflçi grevlerinin ard›ndan hükümet iki y›l önce geri çekilmek zorunda kalm›flt›. Sarkozy’nin planlad›¤› e¤itim, sa¤l›k ve ekonomi alan›ndaki ‘reform’lar, ülkedeki sendikalar ile muhalif partileri alarma geçirmiflti. E¤itim ‘reform’una öncelik verdi¤i bilinen Sarkozy, bu yazdan önce yasalaflt›rma amac›nda oldu¤u tasar›yla özellefltirmelerin önünü açmas›n›n yan› s›ra, üniversite yönetimlerinin elini güçlendiriyor, yönetimlerin okuldan atma ve iflten ç›kartmalar› daha kolay yapmas›n› sa¤l›yor ve ücretlere de baz› s›n›rlamalar getiriyor.
falet ve ölüm götürüyor
Patnaik'e göre "Nüfusun 1/6 veya 1/7'lik en zengin
Köylülerin bu intihar vakalar›, uluslaras› flirketlerin k›rsal ekonomiye daha fazla nüfuz etmesine neden olan ekonomik reformlar program›n›n sonucudur. Uluslararas› flirketlerin ve hakim s›n›flar›n ac›mas›z sömürüsü artt›kça, köylülerin büyük ço¤unlu¤unun kötü durumu her geçen gün daha da çekilmez hale gelmektedir. ‹flsizlik, borç bata¤›, açl›k, kötü beslenme, çaresizlik Hindistan'›n k›rsal alanlar›n› sarmalam›fl durumdad›r.
kesimi günlük besin çeflitlili¤ini gelifltirdikleri için nü-
‹ntihar olaylar›n› yak›ndan takip eden Profesör Utsa Patnaik yapt›¤› bir araflt›rmada, bu ülkenin 4 kiflilik bir ailesinin 1997-98 ile k›yasland›¤›nda 20002001'de 93 kilo daha az hububat tüketti¤ini belirtti. Bu, al›nan günlük yiyece¤in boyutunda veya al›nan kalori miktar›nda düflme oldu¤u anlam›na gelmektedir. Bu düflük tüketim düzeyi 1943 y›l›nda Bengal’de bafl gösteren k›tl›k durumu ile eflde¤erdedir. Profesör
fusun en yoksul 1/3'ü için beslenme konusundaki gerileyifl ola¤an›n çok üzerinde meydana gelmektedir. Bugün Hindistan’da gerçekte yoksul ve topraks›z köylüler ve köylülü¤ün %60'›n› oluflturan ücretli iflçiler açl›k, kötü beslenme ve geçim s›k›nt›s› çekmektedirler. Yetersiz ifl imkanlar› daha da azalm›flt›r, topra¤›n ifllenmesi ekonomik bir çözüm olmaktan ç›km›fl durumdad›r. Çiftçiler, özelikle de küçük çiftçiler faizlerle ve borçlarla her geçen gün daha da fazla tefecilere ba¤›ml› hale gelmektedir. Tüm bu tablo bizlere bu intiharlar›n gerçek sahiplerinin emperyalistler oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Onlar gittikleri her yere ölüm, açl›k, sefalet ve zulümden baflka bir fley götürmezler.
eylemlerine ça¤r›
G8 zirvesi öncesi gözda¤› veriliyor
Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi 15. Merkezi Komisyonu yay›mlad›¤› bir genelgeyle 6-7-8 Haziran tarihlerinde Almanya’da yap›lacak olan G8 zirvesini protesto için tüm aktivistlerini görev bafl›na ça¤›rd›. ADGH yay›mlad›¤› bildiride; “haz›rl›klar›na iki y›l önce start verilen G8 protesto zirvesi için oluflturulan platformun büyük ço¤unlu¤unu reformistler ve pasifistler oluflturmakta. Bu platforma ba¤l›, içerisinde bizimde bulundu¤u-
Haziran ay›nda Almanya’da yap›lacak ve sanayileflmifl 8 ülkenin liderlerini biraraya getirecek olan G-8 zirvesi öncesi güvenlik önlemleri flimdiden artmaya bafllad›. Alman polisi ise bu çerçevede Almanya’daki bir çok demokratik kurum ve kurulufla yönelik bask›nlar gerçeklefltiriyor. Sald›r›lara yönelik baflta Berlin, Hamburg ve Bremen olmak üzere birçok kentte halklar alanlara ç›karak protesto eylemleriyle tepkilerini ortaya koydular. Bu y›l G8 zirvesi Almanya’da gerçeklefltirilecek. Bu zirveye kat›lanlar, dünyay› nas›l kontrol edeceklerini, halk› nas›l bast›racaklar›n› ve sömüreceklerini, ezilen ülkeleri nas›l ya¤malayacaklar›n› ve dünyan›n ço¤unlu¤unun temel yaflamsal ihtiyaçlar›n› nas›l bir tarafa atacaklar›n› tart›flacaklar. Tümü kana susam›fl sistemlerini sürdürme telafl›nda olan bu emperyalist güçler aras›nda keskin çeliflkiler olsa da askeri, politik ve ekonomik güçleri temelinde dünyay› kendi aralar›nda bölüflmektedirler.
muz "G8’e Karfl› Anti-faflist Anti-emperylist Eylem Birli¤i" blo¤u oluflturuldu. Yine ayn› platform içerisinde baflka devrimci bloklar mevcut. Tüm zirve boyunca genel programlara ra¤men kendi özgüllü¤ümüz dahilinde, Kar elde etmekten baflka hiçbir fleyi önemsemeyen dünya gericili¤i daha ne kadar insanl›¤› ve gezegenimizi tehdit edecek? Afganistan ve Irak’tan sonra ‹ran, emperyalist savafl›n bir sonraki hedefi mi olacak? Daha ne kadar çiftçi borç bata¤›ndan kurtulman›n tek yolu olarak intihar edecek? Vahfli mali sermayenin iflleyiflinden kaynakl› emperyalizmin hakimiyetindeki ülkelerde ve bizzat emperyalist ülkelerde daha kaç yaflam yok edilecek? Emperyalist müdahaleler ile birlikte daha ne kadar etnik, dinsel savafl veya çekiflme körüklenecek ve fliddetlendirilecek? Bu sorular ve çok daha fazlas›, her y›l toplanan, en güçlü emperyalist ülke liderlerinin G8 zirvesi ile do¤rudan veya dolayl› olarak iliflkilidir.
G8 zirvesinin önemli gündemle rinden biri de ‹ran olacakt›r Bu y›lki zirvenin en önemli gündemlerinden biri ‹ran’a karfl› bir savafl olas›l›¤› olacakt›r. ABD emperyalizmi bu meselede di¤erlerini kendi taraf›na çekmek veya nötralize etmek için yo¤un çaba harcamaktad›r. Emperyalist güçler BM Güvenlik Konseyi üzerinden daha flimdiden ilk yapt›r›mlar konusunda uzlaflt›lar ve bu yapt›r›mlar›n daha da ilerisine geçme konusundaki niyetlerini aç›kça ortaya koydular. Emperyalistler aras›nda, ayr› ayr› ç›karlar›ndan kaynakl› baz› çeliflkiler mevcut olsa da ‹ran’a karfl› bir savafl tehdidi güçlü bir flekilde mevcuttur.
ADGH’ten G8 zirvesini protesto
içinde bulundu¤umuz blo¤un kendi planlamas› olacakt›r. Bu blok içrisinde Anti-Emperyalist Gençlik Koordinasyonu, ADGH ve ADHK olarak yer almaktay›z” açaklamas›na yer verdi. Bildiride ayr›ca; “Gençli¤in devrimci dinamizminin dalgalanaca¤› bir G8 zirve protestosunu hakim k›labilmek için, var olufl özgünlü¤ümüzü dalga dalga yaymak için, tüm güçlerimizi Rostock’a seferber edelim. Güzel yar›nlara yürüyüflümüzde anti-emperyalist dalgay› halka halka yayal›m. Gençlik gelecek, gelecek ellerimizde” açaklamas›na yer verildi.
Sar kozy Fran s›z hal k› n›n de ¤il, ifl gal ci kat li am c› ABD’nin em rin de dir Sarkozy seçimden sonraki konuflmas›nda kendisinin seçilmesinin May›s 1968 devrimci ayaklanmas›n›n uzun zamand›r süren etkisine son verdi¤ini deklare etti. Sarkozy “çal›flmaya, otoriteye, sayg›ya ve erdeme daha fazla de¤er verece¤i”nin sözünü verdi. Frans›z politikas› ba¤lam›nda bu kelimeler 2. Dünya Savafl› sürecinde Nazi iflgali alt›nda Petain hükümetinin “ifl, aile, anayurt” slogan›n›n bir kombinasyonu olarak herkese tan›d›k gelmektedir. Sarkozy, “kendinden nefret etmenin bir biçimi olan piflmanl›¤a son vererek Frans›zlarda, Frans›z olmaktan gurur duymay› geri getirmek istiyorum” diye ilan etti. Bu, Fransa’n›n geçmiflteki sömürgeci geçmiflini elefltiren Frans›z halk›n› hedef almaktad›r. Sarkozy ayr›ca “Amerikal› dostlar›m›za, dostlu¤umuza güvenebileceklerini söylemek isterim” dedi. Bu, Fransa’n›n Irak savafl› ba¤lam›nda ABD’ye yönelik dile getirdi¤i elefltirilerden geri ad›m ataca¤› ve ABD’nin ‹ran ile olas› bir savafl›n da ABD’yi destekleyece¤i fleklinde alg›land›. Seçim gecesi faflist Milliyetçi Cephe’nin lideri Jean-Marie Le Pen’in zafer kazanm›fl edas› bu seçimin büyük ironilerinden biridir ve seçim sisteminin nas›l iflledi¤inin ac› bir deneyimidir. Sonuçlar aç›kland›¤›nda ve medya Le Pen’e seçim sonuçlar›n› nas›l de¤erlendirdi¤ini sordu¤unda Le Pen, her iki partinin de kendi fikirlerini dile getirmifl olmalar› nedeniyle bu seçimin kendi partisi için büyük zafer oldu¤unu düflündü¤ünü, Sarkozy’nin sözlerinin iyi oldu¤unu fakat sorunun, bu sözleri yerine getirip getirmeyece¤i oldu¤unu söyledi. Baflka bir ironi ise Royal ve Sosyalist Parti’nin, bu seçimin May›s 1968’in sonunu sembolize eden bir seçim oldu¤unu ilan etme konusunda Sarkozy kadar istekli oldu¤udur. Bu, 30 y›l önce devrimci politikalar› terk eden ilk ö¤renci liderlerinden biri olan Sosyalist lider Bernard Kouchner taraf›ndan aç›kça ifade edildi. Kouchner, Royal kaybetmifl bile olsa Sosyalist Parti’nin “normal” bir Avrupal› sosyal demokrat partiye dönüflmesinin büyük bir zafer oldu¤unu söyledi. Royal’in, seçim kampanyas›nda hiçbir zaman sosyalizm kelimesini kullanmam›fl oldu¤u dikkate de¤erdir. Royal’in Sarkozy ile farkl› düflündü¤ü konular daha çok küçük ve önemsiz meselelere iliflkindi. Televizyonda canl› yay›nlanan konuflmalar›nda Royal, Sarkozy’nin en çok nefret edilmesine neden olan baz› meseleler üzerinde hiç konuflmamay› tercih etmiflti.
El Fetih ve Hamas kendi halk›na düflmanl›k yap›yor Bundan k›sa bir süre önce Mekke’de var›lan “bar›fl” anlaflmas›n›n ard›ndan El Fetih ve Hamas aras›ndaki çat›flmalar yeniden alevlendi.
yandan ‹srail bu çat›flmal› süreci yeni sald›-
Olaylar Baha Ebu Cevad adl› El Fetih liderinin öldürülmesinden Hamas’›n sorumlu tutulmas› üzerine bafllad› ve Tevfik El Boudi’nin de ayn› yerde öldürülmesiyle iyice t›rmand›. Hamas bu cinayetle bir alakas› olmad›¤›n› belirtirken, Ebu Cevad’›n cenazesinde çat›flmalar yafland›.
mifltir. Bu fiili sald›r›larla yetinmeyen ‹srail
Çat›flmalar›n yay›lmas›yla birlikte 40’a yak›n kifli hayat›n› kaybederken, Filisitin son dönemlerin en kanl› günlerini yafl›yor. Çat›flmalar›n Filistin’de ulusal birlik hükümetinin onaylad›¤› güvenlik plan›n›n devreye girmesinin ard›ndan gelmesi kafalarda birçok soru iflareti b›rakm›fl durumda. El Fetih ve Hamas aras›nda yaflanan bu çat›flmalar hiç kuflkusuz baflta ‹srail siyonizmi olmak üzere emperyalistlerin ifline gelmektedir. Ve El Fetih ve Hamas Filistin halk›na büyük bir düflmanl›k yapmaktad›r. Öte
r›larla t›rmand›rma niyetini aç›kça ilan etmifltir. Ve Kassam roketlerini bahane ederek, Gazze’ye yönelik operasyona onay verflimdi de Do¤u Kudüs’te 20 bin konutluk yeni bir Yahudi yerleflim birimi infla etmeyi planl›yor. Yaklafl›k olarak 230 bin Filistinli ve 200 bin kadar da ‹srailli’nin yaflad›¤› Do¤u Kudüs’te yap›lmas› planlanan yerleflim birimleri ‹srail siyonizminin 1967 Savafl›’n›n ard›ndan ilhak etti¤i yerlerden olufluyor. Uluslararas› yasalar›n, ilhak edilen topraklarda inflaat› yasaklamas›na karfl›n ‹srail siyonizmi bu yasalar› da hiçe sayarak bölgede 3 yeni Yahudi mahallesi daha kurmay› amaçl›yor. Filistin halk› için büyük öneme sahip olan bu topraklarda 1967’den itibaren Bat› fieria’da dahil olmak üzere 500 bin konut infla edildi
KDP genel merkezine intihar sald›r›s› Kürdistan Demokratik Partisi (KDP)’nin genel merkezine düzenlenen bombal› sald›r›da onlarca kifli hayat›n› kaybetti. Güney Kürdistan’›n Mahmur kentinde 13 May›s günü bir intihar bombac›s›, içinde bulundu¤u patlay›c› yüklü kamyonu KDP’nin genel merkez binas› yak›n›nda infilak ettirdi. Sald›r› sonucunda aralar›nda belediye baflkanl›¤›n›n da bulundu¤u bina-
larda büyük hasar oluflurken, sald›r›da 30 kiflinin yaflam›n› yitir-
sonlar›nda yap›laca¤›n› yineledi. Barzani’nin bu söylemlerine
di¤i, 100 kiflinin de yaraland›¤› bildirildi.
ra¤men Irak hükümetinin referandumu 2008 y›l›na ertelemek için harekete geçti¤i öne sürülüyor. ‹ddiaya göre; Irak Bakanlar
Referandum bilmecesi
Kurulu, Anayasa Komisyonu’na yaz›l› talimat göndererek, Ker-
Son zamanlarda Güney Kürdistan’da artan bombal› sald›r›la-
kük’ten ayr›lmak için baflvuran ve tazminat ödenecek Arap ai-
r›n Kerkük’te bu y›l sonunda yap›lmas› planlanan referandumla iliflkili olabilece¤i belirtilirken, Güney Kürdistan’daki özerk Kürt yönetim bölgesi baflkan› Mesud Barzani, 7 May›s günü bir gaze-
lelerinin isim listesini istedi. Talimatta, Araplara tazminat›n hükümetin 2008 y›l› bütçesinden ödenece¤i belirtilirken, bir süre
teye verdi¤i demeçte Kerkük’te anayasal çözüm d›fl›ndaki tüm
önce da¤›t›lmaya bafllanan tazminat ödenek formlar›n›n da¤›t›-
seçenekleri reddettiklerini belirterek, referandumun bu y›l›n
m› da durduruldu.
GÜNCEL
16-31 May›s 2007
11
Nas›l bir sendikal anlay›fl? (1)
G‹R‹fi
1940’lardan 1970’lerin sonuna kadar Avrupa’da “sosyal devlet” anlay›fl›yla uyumlu sendikal model (hakim olan model) ülkemizde de yayg›nl›k kazanm›fl ve hakim hale gelmiflti. Temel felsefesi devlet ve iflverenlerle çat›flmaya girmeden, sömürü sistemini ve bunun yafland›¤› ülkelerdeki düzeni sarsmadan uzlaflmay› tercih eden, sosyal kontrol arac› görevini üstlenmeyi benimseyen, ekonomik istikrar› hedefleyen, bürokratik-tekçi ve merkezci olan bu sendikal anlay›fl ülkemizde merkez sendikalar› aç›k bir flekilde kendisini göstermifltir
20. yy’l›n bafllar›nda sermayenin (ticaret ve sanayi sermayesinin) yo¤unlafl›p-merkezileflerek tekelleflmesi kapitalizmi, emperyalizme ulaflt›rm›flt›r. Bu dönemin ay›rt edici özelli¤i üretimin ve sermaye birikiminin yo¤unlafl›p tekelleflmesi ve tekelleflen sermayenin dünya genelinde özellikle az geliflmifl ülkelere ihraç edilmesi idi. Bu sürecin ilerleyen bir süreklilik arz etmesi kapitalizmin yap›sal bozuklu¤unun temelini oluflturur. Emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› ‘bunal›mlar’, ‘krizler’ tam da bu bahsetti¤imiz özsel sebepten kaynakl›d›r; üretimin yo¤unlaflmas› ve bununla beraber yo¤unlaflan ve tekelleflen sermaye, sömürüye dayal› sistemin yaflad›¤› krizleri aflmak için üretimin bütünlüklü organizasyonuna çeflitli yöntem ve araçlarla müdahale etmeye çal›fl›r. Bu yöntem ve araç de¤ifliklikleri tarihsel ilerleyifl itibar›yla kayna¤›n› üretemin daha da yo¤unlaflt›r›lmas› ve sömürünün artt›r›lmas› esas bak›fl›ndan al›r-almak zorundad›r. ‹flte tam da bu yüzden kapitalizm ‘kriz’den kurtulmak için daha büyük krizlerin maddi zeminini oluflturur. 1880-90’l› y›llardan 1929 buhran›na kadar uygulanan Taylorizm yukarda bahsetti¤imiz yöntem ve araçlardan birisidir. “Bilimsel ifl yönetimi iliflkileri” ilkesinden hareket eden bu yöntem iflçileri kat› kurallarla denetim alt›nda tutarken kafa ile kol eme¤ini birbirinden tamamen ay›rm›flt›r. ‹flçiyi fazla çal›flt›r›p buna göre fazla ücret vermeyi öngören bu yöntem 1920’lerde bafllayan krizi (büyük buhran) aflmak amac›yla yerini yine Taylorizm’in ilkelerini esas alan Fordist yönteme terk etmifltir. Kitlesel ve standartlaflm›fl seri ürün üretmek, di¤er ad›yla ‘bant sistemi’ denilen Fordizm 1970’lerin sonuna kadar uygulanm›flt›r. Fordist yönetim biçimi Keynes’in ‘tam istihdam’, ‘sosyal devlet’, ‘refah devleti’ anlay›fl›yla uyum sa¤lam›fl, 1950-1960’larda kapitalizmin ‘alt›n ça¤›n›’ yaflamas›na neden olmufltur. Keynesyen teori, arza göre talebin her zaman geri kalaca¤› belirlemesinden hareket eder ve bilinçli bir müdahale ile dengeyi kuracak gizli bir ele (devlet müdahalesi) ihtiyaç olaca¤›n› söyler. Ayr›ca kitlesel olarak üretilen ürünlerin kitlesel olarak tüketilmesi anlay›fl› esas al›nm›fl bu çerçevede üretimi sürekli k›lacak tüketicilerin yarat›lmas› öngörülüyordu. 1970’lere gelindi¤inde kapitalizmin yap›sal karakteri olan kriz yeni liberal politikalar›n uygulanmas›n› zorunlu k›lm›flt›r. Bu uygulamalar dünyan›n ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel alanlarda de¤iflimini beraberinde getirmifltir. Bilindi¤i üzere 1970’lere gelindi¤inde ‘ithal ikameci’ ve ‘korumac›’ politikalar iç pazarda birikimin artmas›na ve yeni pazar aray›fllar›na neden olmufltur. Afl›r› üretim yapan bu sistemde uluslararas› sermaye ve flirketlerin pazarlar›n› geniflletmesinin tek yönü az geliflmifl ülkelerin iç ekonomilerini parçalayarak yeni tüketici pazarlar› yarat›lmas›ndan geçiyordu. Bunun için gerekli olan düzenlemelerin tümü s›kça duydu¤umuz ‘neo-liberal politikalar’d›r ve yine s›kça dillendirilen ‘küreselleflme’ bu politikalar›n toplumsal bütünde yaratt›¤› de¤iflimlerin ifadesidir. Emperyalist ya da kapitalist sistemin içinde bulundu¤u bunal›m süreci, Yeni pazarlara aç›l›mda tekeller aras› rekabet, geliflen ve yenilenen teknoloji vb. nedenler, 1970’lerden itibaren üretim sürecinde yeniden bir yap›land›rmay› do¤urmufltur. Mevcut Fordist üretim yap›s› yerini esnek üretime yani post-Fordist yap›ya terk etmifltir. Esnek üretim neticesinde gerçekleflen de¤iflim emek sürecinde (ifl ve üretim) kendini göstermifltir. Buna göre iflyeri ve iflçiler küçük parçalara ayr›lm›fl ve her bir parça hareketi ve süresi keskin bir flekilde belirlenen üretim sürecinin tamamlayan› haline gelmiflti. Bu durum beraberinde afl›r› uzmanlaflmay› ve esnekleflmeyi do¤urmufltur. Statü farl›laflmas› yaratan post-Fordizm üretim sürecini uzmanlaflm›fl alanlara bölmüfltür, dolay›s›yla buna
lerinin ve ücretlerin azalt›lmas›, sendikalar›n etkisizlefltirilmesi, iflyeri tan›m›nda yap›lan de¤ifliklikle beraber özel istihdam bürolar›n›n oluflturulmas›, üretimin esneklefltirilmesi, tafleronlaflt›rma ve k›sa süreli çal›flman›n yayg›nlaflt›r›lmas› gibi birçok uygulama yasallaflt›r›lm›flt›r. Yasada emek örgütlerine ciddi sald›r›lar olmakla birlikte, emek örgütlerinin örgütlenmesi ve ortak karfl› duruflunu da engellemeye yönelik tedbirleri bar›nd›rmaktad›r. 4857 say›l› yasayla benzerlik tafl›yan di¤er bir düzenleme de Kamu Personeli Rejimi Yasas›’d›r. Hizmet Ticareti Genel Antlaflmas› (GATS) ile do¤rudan iliflkili olan bu yasa ile, merkezi yap›lar›n yerellere da¤›t›lmas›, merkezin personel say›s›n›n düflürülmesi, tüm mal ve hizmet alanlar›n›n sermayeye aç›larak kamusal alan›n tasfiye edilmesi amaçlanm›flt›r. Bu özellefltirme sald›r›lar› sadece kamu emekçilerine de¤il, toplumun tüm kesimlerine yönelik olmufltur. Bu düzenlemelerle birlikte, kamuya yap›lan harcamalar ve kamu personelinin ücretleri azalmakta, kamusal haklar da yine eflit flekilde faydalanma kavram›n›n yerini “paran kadar hizmet” almaktad›r. Zorunlu emeklilik ile birlikte yeni personel al›nmayarak ifl yükü artt›r›lmakta, esnek çal›flma uygulanarak performansa dayal› sözleflmeli personel al›m› esas hale getirilmektedir. Kamu emekçilerinin örgütsüz ve sendikas›z olmalar›n›n önü de aç›lmaktad›r.
uygun oluflturulan iflletme örgütlenmeleri ayn› ifl sürecinde birden fazla ifl kolunun iflçilerini bu tarz bir organizasyona dahil etmifltir. fiüphesiz ki bahsetti¤imiz bu durum uzmanlaflmaya ve statülere dayaSEND‹KALARIN TAR‹H‹NE nan, ayn› alanda faaliyet gösteren emek örgütlerinin ortak mücadele düzleminde bir araya gelmesi KISA B‹R BAKIfi gibi önemli bir sorunu ortaya ç›kartm›flt›r. Kitlesel Yukar›da özetledi¤imiz kapitalizmin geliflme süüretim yapan firmalar›n baz› üretim aflamalar›n› reci sendikal alanda da çeflitli de¤iflikliklere sebep fabrika d›fl›nda fason iliflkilerle veya eve ifl verme olmufltur. Sendikalar›n tarihi, kapitalizmin sosyouygulamalar›yla sa¤lamas›, küçük ve orta büyükekonomik formasyon oluflturup belirginleflmesine lükteki firmalar›n pazardan pay kapabilmek için denk düfler. ‹lk defa Avrupa’da oluflan sendikalar, kendi aralar›nda üretim aflamalar›n› paylaflarak mesleki sendikalar, yard›mlaflma ve dayan›flma oluflturduklar› örgütlenme ve dayan›flma gibi dernekleri biçiminde kurulmufltur. Serbest modeller bahsetti¤imiz bu üretim sürekabetçi kapitalizm, iflçiyi kat› ku1970 reci içinde (esnek üretim) yer al›r. rallarla kontrol alt›na alan “bibunal›m› ile ikame Neo-liberal politikalar› üç telimsel ifl yönetimi” organimel özelli¤iyle tan›mlayaedilen ve üretim sürecine zasyonu, yo¤un çal›flt›rbiliriz. Serbestlefltirme, ma ve sömürü karfl›s›nbütünlüklü müdahale olan esnek kurals›zlaflt›rma ve da sendikalar yaflam özellefltirme. Neo-liüretim ve bunun organizasyonu, iflçi ve ve çal›flma koflullar›beralizmin üzerine n›n düzeltilmesi taemekçilerin ortak örgütü olan sendikalar› oturdu¤u bu üç salepleri ile yo¤un caya¤›, emperya- büyük oranda etkilemifl-geriletmifltir. Ancak bir flekilde mücalist ülkeler taraf›nböyle bir süreç, iki karfl› s›n›f aras›ndaki delesini yürütmüfl, dan az geliflmifl ülk›sa zamanda çeliflkinin de derinleflmesine nesnel zemin kelere ya do¤ruekonomik olan dan ya da Dünya haz›rlam›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistem, mücadele politik Bankas› (DB), Uluslakendi sürecine uyum salamayan bir boyut kazanm›flraras› Para Fonu (IMF), t›r. Bu dönemin kasendikalara ciddi anlamda sald›rm›fl, Dünya Ticaret Örgütü rakteristik sendika (DTÖ) gibi kurumlar arakendisine entegre olan teslimiyetçi modelleri trade-unioncuc›l›¤›yla dayat›r. Bu politiluk, anarko-sendikalizm ve kurumlara dönüfltürmeye kalar özünde uluslararas› ansendikal ço¤ulculuk 1930’larçal›flm›flt›r lamda sermayenin mallar›n ve dan 1970’lere kadarki Fordist yönhizmetlerin s›n›r tan›madan rahat dotemle uygulanan kitlesel ve standartlafllafl›m›, ulusal s›n›rlar içerisinde devletin küçülm›fl seri üretim ve bunun do¤urdu¤u “tam istihtülmesi dene kamusal alan›n tasfiyesiyle sermayedam”, “sosyal devlet” anlay›fl› bu dönem içinde haye muazzam yat›r›m ve kar alanlar› açmakt›r. kim hale gelen sendika modelinin do¤mas›na etki etmifltir. Kitlesel olarak üretilen ürünlerin, kitlesel olarak tüketilmesi, iflçilerin fazla çal›flt›r›p fazla ücret NEO-L‹BERAL‹ZM VE verme anlay›fl›na uyum sa¤layan bu model, kapitaBU POL‹T‹KALARIN lizmin “alt›n ça¤›”n› yaflad›¤› Avrupa’da refah›n yaÜLKEM‹ZDE UYGULANIfiI fland›¤›, sendikalar ile devletin bir uyum içinde olEmperyalist-kapitalist sistemin karakteristik du¤u döneme tekabül eder. Devlet müdahelesinin özelli¤i olan bunal›m›n› aflmak için gelifltirdi¤i (asl›n- aç›kl›¤›, a¤›r bürokratik örgütlenme tarz›n›n hakim da daha büyük krizlere davetiye ç›kartan) yöntem oluflu, demokrasiden yoksun merkezci, korporatist ve araçlara yukar›da de¤inmifltik. Özellikle 1970’ler e¤ilim bu sendika modelinin karakteristik özelleklesonras›nda yaflanan neo-liberal politikalar emper- ri dir. Böyle bir sendikal yap›da iflçilerin karar verme yalizme göbekten ba¤›ml› ülkemizde de çok geç- süreci ve söz hakk› yoktur. Sendikal politika ve kameden uygulanmaya bafllanm›flt›. Ülkemizde neo- rarlar, iflçilerin d›fl›nda merkezileflmifl yönetim meliberal politik aç›l›mlar›n en büyük hamlelerinden kanizmalar›nda verilir. Devletle bir uzlaflma ve kapibirisi 24 Ocak 1980 Kararlar›’d›r. “‹thal-ikameci kal- talist sistemle uyum sa¤lama mant›¤› vard›r. Devlet k›nma politikalar›” ve “sosyal devlet anlay›fl›ndan” “ de siyasal ve ekonomik istikrar›n› sa¤layabilmek, ihracata ve büyümeye dönük ekonomi” politikalar›- toplumsal düzeni sürekli k›labilmek amac›yla sendina geçifl olarak tan›mlanan bu kararlar 12 Eylül kalar›n bahsetti¤imiz karakteristik özelliklerinin AFC’si ile uygulanabilmifltir. Serbest piyasa ekono- kendisi ile iflbirli¤i ve uzlaflma yönünde formülize misinin daha da ayaklar› üzerine oturtulmas› de- etmifltir. mek olan bu durum, ülkemizi emperyalist ya¤maya daha da aç›k bir pazar haline getirmifltir. 24 Ocak Kararlar›’n›n uygulanmas› beraberinde sendikalar›n gücünü azaltmay›, ücretleri dondurmay›, iflçi-emekçilerin çeflitli sosyal haklar›n›n da gasp›n› beraberinde getirmifltir. devletin küçültülmesi ad› alt›nda özellikle en yüksek gelir getiren Kamu ‹ktisadi Teflekkülleri’nin (K‹T) özellefltirilmesi, e¤itim, sa¤l›k gibi temel kamusal alanlar›n tasfiyesi gibi ç›kart›lm›fl olan neo-liberal politikalar ülkemizde fliddet ve bask›n›n en üst düzeyde uyguland›¤› s›k› yönetim ortam› alt›nda uygulanabilirdi. Bu sürecin ana belirleyeni, ülkemizin emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤›d›r. Eski haliyle 1475, yeni haliyle 4857 say›l› ifl yasalar›, AB’ye uyum ad› alt›nda ç›kart›lan yasalar, Kamu Reformu Yasas›, tar›msal üretimin s›n›rlanmas› olan tütün, fleker yasalar› vb; bütün bunlar 24 Ocak Kararlar› ile somutlanan neo-liberal politikalar›n günümüzdeki ve yak›n geçmiflteki uygulamalar›d›r. Özellikle 4857 say›l› ifl yasas› ile beraber ifl gücü maliyet-
Avrupa’da olgunlu¤a eriflmifl iflçi hareketi ve sendikal mücadele ülkemizde (Osmanl›) sosyo-ekonomik yap›dan kaynakl› oldukça zay›f ve ilkel bir flekilde yaflanm›flt›r. Bu dönemde iflçi hareketinin nüveleri, Balkanlar’da (gayri Müslim örgütlenmeler) olmufltur. 1908’lerde ‹ngiliz ve Frans›z flirketlerde çal›flan iflçilerin gerçeklefltirdikleri grevlerle, ifl koflullar›n›n düzeltilmesi ve iflçi birliklerinin tan›nmas›n› talep etmifllerdi. Osmanl› ordusu, grevleri bast›rmak için, ‹zmir ve Karadeniz E¤re¤lisi’ne birlikler ç›kart›r, ard›ndan iflçi birliklerini da¤›tan ve grevi yasaklayan “Tatil-i Eflgal Kanunu Muvakkati”ni ç›kart›r ve yürürlü¤e koyar. Demir yollar›, tütün, maden ocaklar› gibi alanlarda mevcut iflçilerin oluflturduklar› birlikler, sendikal örgütlerden çok yard›mlaflma sand›klar›, emekli sand›klar›, kooperatif ve dernek niteli¤ini tafl›maktayd›. Mülksüzleflmemifl yar›-iflçi k›ra ba¤›ml› özelli¤ini tafl›yan iflçi nüfusu gerek sosyo-ekonomik yap›, gerekse de iflçi hareketinin deneyiminin olmay›fl› bu dönemde hak kazan›m›n›n oldu¤u örgütlü-bilinçli bir sendikal mücadele önünde engel teflkil ediyordu. 1924 y›l›nda kabul edilen anayasa ile birlikte iflçi ve memurlar›n cemiyet kurma hakk› tan›nm›fl, angarya yasaklanm›flt›. Fakat, hemen ard›ndan 1925’te 578 say›l› “Takrir-i Sükun Yasas›” ç›kart›lm›fl, bu yasa ile iflçi örgütleri kapat›larak yasaklanm›flt›. 1936’da 3008 say›l› ifl yasas› ile bir tak›m düzenlemeler yap›lm›fl, ancak grev yasa¤› geçerlili¤ini korumufltur. Bu zamanlarda yap›lan bir tak›m düzenlemeler, iflçi-emekçilerin örgütlü-bilinçli mücadelesinden ziyade devletin kendi eliyle müdahale ederek hem iflgücü ihtiyac›n› karfl›lamak, hem de ç›kabilecek toplumsal sorunlar› önleyebilme mant›¤› yat›yordu. 1946’da 4919 say›l› yasa ile Cemiyetler Yasas›’n›n baz› maddeleri de¤ifltirilerek s›n›f esas›na dayal› cemiyet kurma konusundaki yasak kalkm›flt›. Bunu takiben 1947’de iflçi ve iflveren sendikalar› ve sendikal birlikleri hakk›nda yasa kabul edilmiflti. 1946’daki yasan›n kabulü ile kurulan ilk sendikalar olan Ere¤li Kömür Havzas› Maden ‹flçileri Sendikas› ile ‹zmir Tütün ‹flçileri Sendikas›’n› 1952’de merkezi bir sendika olan Türk-‹fl izledi. 1967 y›l›nda genifl bir emekçi kesimi devrimci söylemle kucaklayan ve ülkemiz iflçi hareketi mücadelesinde önemli bir yer iflgal eden D‹SK kurulmufltu. Bu dönem içerisinde iflçi hareketi ve sendikal mücadele en iyi dönemini yaflam›fl, yine bu dönemde Toplu Pazarl›k hakk› elde edilmiflti. 1980 darbesi ile birlikte k›smi olarak elde edilen haklar ve çeflitli kazan›mlar yok edilmifl, sendikal faaliyet büyük oranda durdurulmufl, bütünlüklü y›k›m politikalar›na geçilmiflti. 1940’lardan 1970’lerin sonuna kadar Avrupa’da “sosyal devlet” anlay›fl›yla uyumlu sendikal model (hakim olan model) ülkemizde de yayg›nl›k kazanm›fl ve hakim hale gelmiflti. Temel felsefesi devlet ve iflverenlerle çat›flmaya girmeden, sömürü sistemini ve bunun yafland›¤› ülkelerdeki düzeni sarsmadan uzlaflmay› tercih eden, sosyal kontrol arac› görevini üstlenmeyi benimseyen, ekonomik istikrar› hedefleyen, bürokratik-tekçi ve merkezci olan bu sendikal anlay›fl ülkemizde merkez sendikalar› aç›k bir flekilde kendisini göstermifltir. Bu modelin karakteristik özellikleri flöyledir: -Merkezileflme; devletin çok say›da ve benzer nitelikteki gruplar› ortadan kald›rmas› ile gerçekleflir. -Zorunlu üyelik; bask› ve yasalar yoluyla dayat›l›r. -Hiyerarflik düzen; yasa yolu ile merkezileflme, zorunlulu¤un ve devletle yönetsel ba¤›ml›¤›n bir sonucu olarak oluflur. -Sendikalar aras›ndaki ifllevsel aç›dan farkl›laflma; devletin yerlefltirdi¤i meslek ve zanaat ayr›mlar›n›n ürünüdür. -Devletçe tan›nma; örgüt kurman›n koflulu olarak devletçe tepeden olur. -Sendikalar›n temsil hakk›; devletçe tan›n›r.
12
KÜLTÜR-SANAT
16-31 May›s 2007
Zemheride geçen ama yüreklerimizde hep kalacak olan 47 partizan›n destans› yürüyüflü:
Zemheride Yürekler Geçti ‹BRAH‹M ASLAN er da¤›n›n ayr› bir direnifle, her kayas›n›n, a¤ac›n›n ayr› bir ac›ya flahitlik etti¤i, sarp da¤lara kurulmufl, her toprak daml› evinde yüzlerce y›ld›r ayn› a¤›tlar›n yükseldi¤i Dersim denen bir co¤rafyada yaflamak, ac›lar› ancak Munzur’un berrak sular›na b›rakarak rahatlat›r insan›.
H
1992 y›l›n›n sonbahar›nda ülkemin her bölgesinden bilincine eflit ve özgür bir dünya düflünü yüklemifl, yüreklerine yoldafl sevgisini ak›tarak, sarp kayalar› aflan, zifiri karanl›kta atefl böcekleri gibi çevresini ayd›nlatan 47 can, yanlar›na enternasyonal kad›n Barbara Anna Kistler’i de ‹sviçre’nin Alpleri’nden alarak çekiliyorlar, Munzur’un Yel Da¤› denen kartal yuvas›na. Da¤lar›nda isyan edenlerin eksilmedi¤i Kürdistan’›n Dersim denen
co¤rafyas›nda, ellerinde silahlarla doruklar› mesken tutanlara ne bu co¤rafya ne de bu co¤rafyan›n insan› yabanc›d›r. Ama gerilla için sonbaharda s›¤›na¤a çekilmek rutin bir ifl iken; 1993’ün Ocak’›, Yel Da¤›’na çekilen 47 Partizan ve gelece¤e akan insanl›k için s›n›rlar› aflan ve tarihe Yel Da¤› Efsanesi olarak geçecek destans› bir yürüyüflün bafllang›c›d›r. 47 Parzitan’›n tarihe mal olan Yel Da¤› Efsanesi’nin üzerinden 14 y›l geçti. 13 yafl›nda köylerimize gelen gerillalardan dinledi¤imiz Yel Da¤› Efsanesi, yazar Muzaffer Oruço¤lu’nun yazd›¤› ‘Uçurum Geyikleri’ roman›n›n ard›ndan, bu efsanenin yarat›c›lar›ndan olan Murat Sezgin’nin kaleminden ‘Zemheride Yürekler Geçti’ roman›yla tüm ç›plakl›¤›yla görmek isteyenlerin önüne seriliyor. Kardelen Yay›mc›l›k’tan ç›kan ‘Zemheride Yürekler Geçti’ roman›, Yel Da¤› Efsanesi’ni yaratan Partizan yüreklerin, insan iradesinin devrimci bilinç ile bütünleflti¤inde nelere kadir oldu¤unun aç›k bir göstergesi. ‘Zemheride Geçen Yürekler’ ile yolculu¤a ç›kt›¤›n›zda ezileni, isyan edeni; karargahlarda, flatolarda oturan zebanilerin ordular›ndan koruyan, gerillaya dost olan Munzur
Da¤lar›’n›n ba¤r›na bast›¤› çocuklar›na nas›l amans›z davrand›¤›n› göreceksiniz. Munzur’un ba¤r›na bast›¤› çocuklar›n› zemherinin donduruculu¤unda, zebaniler ordusunun gözetiminde nas›l bir s›nava tabi tuttu¤unun ac›mas›zl›¤› ile yüzlefleceksiniz. 47 can›n dondurucu so¤ukta, nas›l atefle verilip yak›ld›¤›n› ve bunlar›n içersinde alt›s›n›n y›ld›zlara olan yolculuklar›n›, donan ayaklar›n›z›n, kesilen parmaklar›n›z›n ac›s›n› hissederek ama gözyafl› dökmeden yaflayacaks›n›z.
görecek, da¤lar›n fierif’i, bat›n›n Aris’i olan Alaattin
Zemheride Geçen Yürekler ile yolculu¤a ç›kt›¤›n›zda devrimcili¤in, yoldafll›¤›n, iradenin ne oldu¤unu ve ‘devrimcilik’ dendi¤inde çürüyen kemikleriniz ve etleriniz ile silkelenmeniz gerekti¤i hissine kap›lacaks›n›z. Yoldafll›k, irade, halk sevgisi, eflit ve özgür bir dünya ve “Padiflahlar› tahtlar›ndan alafla¤› etmek için bin k›l›ç darbesiyle param parça olmay› göze alan” Zemheride Geçen Yürekler ile yolculu¤a ç›kt›¤›n›zda, Yel Da¤›’n›n bilgesi Dr. Hüseyin’in, f›rt›naya kar›flan ve esmeye devam eden hayallerinin anlam›n› iliklerinizde hissedeceksiniz. Barbara’y› Alpler’den Munzurlar’a getiren bilincin berrakl›¤›n›
için kesik ayaklar› ile Mercan Da¤lar›’n› mesken ey-
Küreselleflme, Kad›n ve “Yeni”-Ataerki “Belki sonda söylenmesi gerekeni baflta söylemekte yarar var: Bu kitapta yer alan yaz›lar ‘feminist’ bir bak›fl aç›s›yla kaleme al›nmad›. Evet, her biri, kad›nlar› boyunduruk alt›nda tutan binlerce y›ll›k ataerki ve onun ‘postmodern’ versiyonu neo-liberal ataerkiyle hesaplaflmay› hedefliyor; ama ‘feminist’ bir perspektiften kalk›nm›yorlar. Çünkü feminizm tan›m› gere¤i, ‘s›n›f/etnisite/toplumsal cinsiyet’ eflitsizliklerinin (belki birbirleriyle iliflkili, ama) farkl› nedensellik ve dinamiklere yasland›¤› yolundaki bir önkabulden kalk›nmaktad›r; dolay›s›yla (‘postmodern’ olarak tan›mlanabilecek) ‘parçal›’ bir tasar›ma içkindir. Bu kitapta yer alan yaz›lar ise, s›n›f, etnisite/ulus ve/ile toplumsal cinsiyet iliflkilerindeki eflitsizlikler ve hiyerarflik dizilimin ortak bir kaynaktan türedi¤i kavray›fl›na yaslan›yorlar. Ve bu ortak kayna¤›, ‘ataerki’ olarak sapt›yorlar. Bize göre ataerki nihai olarak ‘iktisadi’ (güçlülerin güçsüzleri ve/veya erkeklerin kad›nlar› ‘sömürmesi’, ürettikleri art› de¤ere el koymas›) olarak aç›klanabilecek bir kategori de¤ildir. Ataerkinin, daha çok, her türlü sömürü iliflkisini olanakl› k›lan, payandalayan ve kendini her türlü sömürü formuna esnekçe uyarlayabilen iktidar/tahakküm, bir baflka deyiflle gelmifl geçmifl tüm iktidar biçimlerinin asli tan›mlay›c›s› olarak kavramsallaflt›r›lmas› gerekti¤i düflüncesindeyiz. Tahakküm (iktidar) ve sömürü aras›nda bir öncelik/öndelik-sonral›k iliflkisi kurgulanmas›ndansa, bu ikisinin, madalyonun birbirini mümkün k›lan iki yüzü olarak alg›lanmas› gere¤ini vurguluyoruz.” Sibel Özbudun, Temel Demirer ve Cahide Sar›, böyle sunuyorlar ‘Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’-Ataerki’ bafll›kl› yeni ortak kitaplar›n›. Gerçekten de kitab› oluflturan yirmi üç yaz›, a¤›rl›kl› olarak neo-liberalizmin ataerkini yeniden-üretme
YÜZ F‹K‹R Muzaffer Oruço¤lu muzafferorucoglu@hotmail.com www.muzafferorucoglu.com
Devlet ve Demokrasi
tarzlar› üzerinde duruyor. Yaz›larda ataerkinin ‘ça¤dafllaflma/modernleflme’ süreci içerisinde üstesinden gelinecek bir ‘gelenekler dizilimi’ ya da, Birleflmifl Milletler ve ba¤l› kurulufllar›n ‘yeni söylemi’ do¤rultusunda yoksullukla mücadele programlar› (örne¤in mikro kredi benzeri uygulamalar) çerçevesinde çözümlenecek bir ‘azgeliflmifllik sorunu’ olmad›¤›, tam tersine, bizatihi neo-liberal kapitalizm taraf›ndan yeniden üretilen bir görüngü oldu¤u vurgulan›yor. Günümüz kapitalizminin bir avuç çok-uluslu flirketin tüm yeryüzü üzerinde, hem do¤al hem de insani kaynaklar üzerinde s›n›r tan›mayan bir ya¤maya dönüfltü¤ü biliniyor. Gerçekten de neo-liberal kapitalizm, b›rak›n kad›nlar›n durumunu düzeltmeye yönelik yeni sosyal harcamalar› göze almay›, emekçilerin kazan›lm›fl haklar›n› s›f›rlamak, özellefltirmeler arac›l›¤›yla istihdam› daraltmak, çal›flmay› esneklefltirerek, örgütsüzlefltirerek ve informellefltirerek maliyetini daha da düflürmek peflindedir. Kitap, bu koflullar›n günümüz dünyas›nda kad›nlar›n durumunu daha da k›r›lganlaflt›rd›¤›n› saptamakta.
zeni”nde “Yeni Ataerki”; 3-) “Küresel Cehennem”in Dibi: Dünya’dan ve Türkiye’den Kad›n Manzaralar›!; 4-) Jan, Jin, Jiyan/ Ac›, Kad›n, Yaflam; 5-) Ataerkinin “Zaman”›; 6-) “Önce Kad›nlar ve Çocuklar..” ya da “Yeni” Ataerkinin Timsah Gözyafllar›; 7-) Kad›n Sorunundan Kareler; 8) Neo-liberalizm, Kad›nlar ve Yoksulluk; 9-) Erkekler Kad›nlar› “Sömürüyorlar” m›?; 10-) “Tafl F›r›n” Devletin “Tafl F›r›n” Toplumu; 11-) Bir Egemenlik Alan› Olarak Kad›n Bedeni; 12-) Toplumsal-Cinsel Hiyerarfli Mekân› Olarak ‹nsan Bedeni; 13-) Anneler Günümüz Kutlu (mu) Oluyor?; 14-) Gözalt›nda Taciz/ Tecavüz; 15-) Demogojinin S›n›r› Yok (mu?); 16-) Bir “Cumhuriyet Kad›n›”n›n 8 Mart Güncesi’nden; 17-) Bir 8 Mart Daha ve Durum(umuz); 18-) Kad›nlar›n “Vaadedilmifl Topraklar”›: Üniversiteler; 19-) Kad›n ve Ayd›n Olmak; 20-) “Kad›nlar›n Milenyum’u” Kof (Uçan Süpürge ‹le Söylefli); 21-) “Babal›k”; 22-) “Kad›n Sorunu”nda Sorulara Yan›tlar; 23-) Kad›n Sorunu Üzerine... Güncel verileri, çarp›c› kareleri ve dikkate de¤er elefltirileriyle, ‘Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’Ataerki’, ‘kad›n sorunu’nun büyük ölçüde ‘AB kriterleri’ ve ‘sivil toplum giriflimleri’ne terk edilmifl göründü¤ü ülkemizde, sosyalist alternatife vurgusu ve muhalif durufluyla ilgiyi hak ediyor.
Di¤er toplum biçimlerini bir kenara koyarsak, gerek sosyalist gerekse kapitalist toplumlarda, demokrasinin de¤iflik biçimlerine rastl›yoruz. Tekel öncesi demokrasi, mali-oligarflinin e¤emen oldu¤u dönemlerin demokrasisi yani tekel sonras› demokrasi. Sosyalist demokrasi, bürokratik devlet demokrasisi, komün demokrasisi bu ve benzeri demokrasilerin kurulufl, sevk ve idaresinde devletin rolü aslidir. Devletsiz bir demorasi demokrasi olabilir mi? Bunun üzerinde kafa yormak gerekiyor. Devlet, ordu, kulis ve bürokrasiden oluflan bir cihazd›r. Bütün sosyalist devrimler bu
si’ne getiren iradenin anlam›n›, elindeki silah›yla zemherinin karlar›nda kitaba kapak olan ve Karadeniz da¤lar›na yol almaya devam eden komutan Pala ‹smail’in engellenemeyecek yürüyüflü ile yüzlefleceksiniz. 2005’in Haziran’›nda Zemheride Geçen Yürekler ile bafllad›¤› yolculu¤una devam etmek
leyen Ökkefl Karao¤lu’nun (Bar›fl) dedi¤i gibi “Doksanüç’ün Ocak’›nda, bahara gebe da¤lar›n›n lanet okunas› k›fl›nda, öfkemiz dorukta, bilincimiz k›z›l bir ufukta, k›rkyedi can, k›rkyedi partizan hain bir kuflatmadayd›k” dizelerinin yarat›c›lar›n›n zemheride geçmeleri ama yüreklerimizde geçmemeleri için ‘Zemheride Geçen Yürekler’i kaleme alan Murat Sezgin’e 47 partizan ve yürüyüfle devam edenler ad›na teflekkürler.
Kardelen Yay›mc›l›k’tan ç›kan yeni kitaplar Murat Sezgin -Roman-
Fiyat›: 15 YTL
556 syf
ZEMHER‹DE YÜREKLER GEÇT‹
Remzi Ayd›n
Fiyat›: 12 YTL
-Roman398 syf
GÖÇEBE RUHLAR
Fetih Koç
Fiyat›: 5 YTL
-fiiirKünye: Sibel Özbudun, Temel Demirer, Cahide Sar›, Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’-Ataerki, Ütopya Yay›nevi, Mart 2007.
‘Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’-Ataerki’nde yer alan yaz›lar ve yazarlar› flöyle: 1-) Neo-Liberalizm ile Ataerkinin “Dans›”; 2-) “Yeni Dünya Dü-
Demokrasi, insan›n, insan zannetti¤i bir sistemin yönetim biçimidir. Kontrol ve bask› biçimlerinden birisi de diyebiliriz buna. ‹lgisizli¤in, yoklu¤un, inanc›n ve ihtiyac›n zirvesinde yaflayan insan yönetemiyor kendi kendini. Bir baflka insan›n yönetmesine ihtiyaç duyuyor. Dünyan›n Tanr› taraf›ndan yönetilmesini, yönetilme iflinin kutsanmas› olarakta de¤erlendirebiliriz. Yönetici kutsan›r, onaylan›r ve itaatla güçlendirilir. Bu güç, yönetilenin yöneticiye yabanc›laflmas›n› daha bir derinlefltirir. Tanr› otoritesinin güçlenmesi ile yönetici insan otoritesinin güçlenmesi birbirine ba¤l›d›r. Yani dünyevi otorite, uhrevi otoritenin güçlenmesini ister.
Atafl’› kesik ayaklar›yla 2005 y›l›nda Mercan Vadi-
84 syf
fi‹LAN ÇOCUKLARI
c›ihaz› parçalayarak iktidar oldular. Ve buna benzer bir cihaz kurdular ve bu cihaz taraf›ndan ortadan kald›r›ld›lar. Devrimleri devrilen s›n›flar de¤il, devrilen s›n›flar›n ruhu, yani devlet ortadan kald›rd›. Her devlet kendi varl›k flart›n› özgürlü¤ün k›s›tlanmas›, zincire vurulmas› veya tamamen ortadan kald›r›lmas› üzerine kurar. Devleti y›kan devrim e¤er devletin varl›¤›na karfl› bir yürüyüfl içinde de¤ilse kendi yaflama flart›n› kendi çabas›yla ortadan kald›racakt›r. 20. yüzy›l bunu kan›tlad›. Avrupa ve Asya’da patlayan devrimler, büyük devletleri y›kt›lar ve büyük devletler kurdular ve kurduklar› devletler taraf›ndan y›k›ld›lar. Gelece¤in sosyalist devrimlerini, devletsiz toplumlar fleklinde düflünebilir miyiz? Bence düflünebiliriz. Sosyalist devrimler hiç kuflku yok ki yine s›n›fl› toplumlar olarak ortaya ç›kacakt›r. Devletsiz bir s›n›fl› toplum ak›l d›fl› gibi görünmektedir. O zaman durum t›pk› Paris Komünü’nde oldu¤u gibi, devletin görevlerini y›¤›n örgütlerine devretmek fleklinde bir sisteme indirgenebilir mi? Devlet iktidar›n› ele geçiren mülksüz s›n›f, kendisini toplumun ilelebet yöneticisi ve devletin sahibi olarak hisseder. Mülkün tüm topluma ait oldu¤u egemen olan devlette ise alt›n kudretini elinde tutan s›n›f temsilcileri, bu mülkiyete karfl› yönelen her
muhalefeti t›pk› bir kapitalistin kendi mülkünü savunma psikozuyla savunur. Devlet dünyas›nda kendisi için bir demokrasi vahas› yarat›r ve bunu tüm halk›n demokrasisi olarak ilan eder. Hatta bazen devlete yönelen muhalefetin ezilmesi konusunda, 'doymufl' kapitalistten daha h›rsl› ve daha terörcü bir davran›fl sergiler. O zaman iflçi s›n›f›n› ve onun temsilcilerini i¤fal eden böyle bir mekanizmadan kurtulman›n yolu üzerinde düflünmek laz›m. Önümüzde Paris Komünü, Sovyetler ve Çin komünleri gibi deneyler vard›r. Y›¤›nlar komünlerde do¤rudan devlet iktadarlar› fleklinde örgütlenebilir. Devletin savunmaya ve bürokratik ifllere dair temel görevleri çal›flan y›¤›nlara devredilebilinir. Bu demektir ki devrim, la¤vetti¤i profesyonel merkezi orduyu ve bürokrasiyi yeniden bir devrim devleti olarak infla etmiyor. Bürokratik devlet görevlerini halka da¤›t›lmas›na ve düzenli ordunun la¤vedilmesine yol aç›yor. Bu durumda merkezi görevleri yerine getirecek bir mekanizmaya, bir koordine örgütüne ihtiyaç duyulabilinir. Komünler aras›ndaki iliflkileri koordine edecek, merkezi hizmet görevlerini yerine getirecek bir mekanizmaya, ad›na klasik anlamda devlet diyemeyece¤imiz bir koordine örgütüne ihtiyaç duyulabilinir.
Bu bir halk demokrasisidir. Halk›n, do¤rudan iktidar olmas›na ve demokrasiyi do¤rudan yaflamas›na kap› aralayan bir durumdur. Bu durumun sömürücü s›n›flar›n iktidar›na yol açmayaca¤›n›n hiç bir garantisi yoktur. Devrimin iktidar› kaybedip etmemesi sorunu ekonominin yo¤unlaflmas›na ve merkezileflmesine önemli ölçüde ba¤l› bir sorundur. Ama insan¤›n devleti y›kan ve onun görevlerini halka devreden bir devrim gelene¤ine ihtiyac› vard›r. Bu geleneklerin yayg›nlaflmas› bizi çok daha ileri, bugün dahi düflünemeyece¤imiz demokrasi biçimlerine ve giderek de komünizme tafl›yacakt›r. Paris Komünü hariç flimdiye kadarki devrimler mülksüzleri devlet mülkiyetiyle s›n›fs›z topluma do¤ru tafl›maya kalk›flt›. Merkezileflmifl en büyük mülkiyetin, yani devletin 'kurtar›c›' rolünü iflçi s›n›f› inisiyatifi olarak halisane bir niyetle lanse etti. Gerçekte yap›lan dev bir k›z›l ordu, dev bir bürokrasi ve komünist partisinden oluflan bir cihaz›n tüm toplumsal zenginli¤i kendi mülkiyetine geçirmesi olay›d›r. Devrim böylesi bir maceraya tarihin bu saatinden sonra kalk›flamaz. Kalk›flmas› halinde devrimi de¤il tekerrürü ve komediyi yaflar.
GÜNCEL
UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bak›fl CAN
Nepal devrimi, dünya gericili¤ini atefle veren bir k›v›lc›md›r! Ona kararl›l›kla sahip ç›kal›m! Nepal devrimi konusunda, ülkede ve uluslararas› alanda baz› hatal› tutumlar söz konusudur. Hatal› tutuma sahip yoldafllar, devrimin sosyalizm yolundan sap›p burjuva demokratik bir rotaya girdi¤ini ileri sürerek NKP(M)’yi elefltiriyorlar. Baflkan Gonzalo’nun tutsak düflmesinden sonra beliren hatal› tutum, bu kez de Nepal konusunda ortaya ç›kt›. Sa¤ oportünist çizgiye karfl› PKP(M) yeterince desteklenmemiflti. Bugün Nepal’de uygulanan anlaflma nedeniyle, dayan›flman›n zay›flamas› da benzer ciddi bir olumsuzluktur. Elefltiriler hofl karfl›lanmal›d›r; fakat dayan›flman›n zay›flat›lmas› affedilemez bir hatad›r. Nepal’in yoksul halklar›n›n flimdi, her zamankinden daha fazla deste¤e ihtiyac› vard›r. Peki, Nepal devriminin burjuva demokratik bir rotaya girerek sosyalizm yolundan sapt›¤› kayg›s› ne kadar gerçekçidir? Nepal devrimi bu aflamada zaten proletarya önderli¤inde bir burjuva demokratik devrimdir. Fakat bu zorunlu bir geçifl aflamas›d›r. Baflkan Prachanda’n›n belirtti¤i gibi yeni bir fley de¤il, Çin’deki geçifl ile özünde ayn›. Kendisine ait karakteristik özellikleri de olan bir demokratik devrim. Di¤er burjuva demokratik devrimleriyle aras›ndaki fark; bunun, aynen Çin’deki gibi, proletaryan›n önderli¤inde olmas› ve sosyalizmin yolunu düzlemesidir. Sosyalist devrim ondan sonra gelir. Burjuva s›n›flar›n baz› kanatlar› da bu devrimde yer alabilir. Bu gayet normaldir. NKP(M)’nin sosyalizm yolundan sapt›¤› elefltirisi, onun burjuva partileriyle son ittifak ve anlaflmas›ndan sonra ortaya at›ld›. Bu de¤erlendirme elbette ki gerçekçi de¤ildir. NKP(M)’nin uygulad›¤› taktik, 2005 y›l›nda‚ Güneydo¤u Asya Maoist ve Devrimci Partilerinin Ortak Konferans›’nda kararlaflt›rd›¤› bir siyasettir. O gün yanl›fl de¤ildi, flimdi birdenbire neden yanl›fl oldu? Bu siyaset sayesinde NKP(M), bafl düflman kraliyet yönetimini yaln›zlaflt›rd›, ona karfl› toplumun yüzde 95’ini birlefltirmeyi baflard›. Onu taviz vermeye zorlad›. Sonra da iktidara ortak oldu. Asl›nda iktidar› almak istiyordu, fakat bu deneyler s›ras›nda kitle zeminin yeterince güçlü olmad›¤›n› gördü. Gerçekten de flehirlerde zay›f oldu¤u bellidir. Bu birli¤i baflard›ktan sonra, flehirlerde de taban›n› geniflletmeye ve kuvvetlendirmeye bafllad›. Acelecilikten kaç›nmas› do¤ruydu. fiehirlerdeki nisbeten zay›f durumu, kitlelerin savafl yorgunlu¤unu, ABD emperyalizminin sald›rgan tutumunu ve Hindistan yay›lmac›l›¤›n› da hesaba koydu. Bu durum onun gerçekçi bir siyaset izledi¤ini gösteriyor. Cepheyi geniflletirken hedefi daraltt› ve zay›flatt›. Bugün art›k iktidara ortakt›r. Bu elbette ki geçici bir durumdur. Silahl› güçlerinin bir k›sm› BM’nin denetimi alt›ndad›r. Bu da geçici bir durumdur. fiehirler esas al›nm›fl durumda. Kitle taban› kuvvetlendi¤i gibi, çok say›da ayd›n› da kazand›. Ayd›nlar Nepal devrimini öyle bir anlat›yorlar ki, san›rs›n›z NKP(M) liderleridir konufluyor. Bu ciddi bir geliflmedir. Büyük flehirlerin al›nmas› mümkün hale geliyor. Halk, savafl yorgunlu¤unu at›p güç biriktiriyor. Düflman s›n›flar, provokasyonlar düzenleyerek onlarca devrimciyi katlediyor ve erken bir savafl bafllatarak devrimin önüne geçmek istiyor. Ulusal çat›flmalar körükleniyor. Bütün bunlar halk›n gözü önünde cereyan ediyor. Halk›n kendi savafl›n› yeniden bafllatmas› gecikmeyecek. 100 bin kiflilik bir gençlik örgütü örgütlendi. Bu örgüt hem seçimlere hile kar›flt›r›lmas›n› önlemek üzere, hem de büyük kap›flmaya göre haz›rlanm›fl durumdad›r. NKP(M), bu do¤ru siyasetle “terörist” yaftas›n› da y›rtm›fl, resmi ve meflru bir parti oldu¤unu gerici hakim s›n›flara, ABD ve di¤er emperyalistlere ve Hindistan gericili¤ine kabul ettirdi. ABD bundan müthifl rahats›z oluyor ve Nepal gerici s›n›flar›n› bu ittifak› bozmaya zorluyor. Gaurav yoldafl›n Hindistan konuflmas›ndaki bir sözünü de kullanarak, NKP(M)’nin taktik yapt›¤›n›, fakat öte yandan savafla haz›rland›¤›n› söyleyerek gerici s›n›flar› uyar›yor. Bu taktik, elbette ki ABD’nin emperyalist ç›karlar›na ayk›r›d›r. Bu taktik, ABD emperyalizminin ve Hindistan gerici yönetiminin sald›r› zeminini de zay›flatt›, d›fl sald›r› tehlikesini aza indirdi. Neresinden bak›l›rsa bak›ls›n bu, ak›ll›ca ve siyaset bilimine uygun bir taktiktir. Savafl›n zamans›z bafllat›lmas›, ABD emperyalizminin ve Nepal gerici s›n›flar›n›n ifline gelen bir hata olurdu. DEH ve devrimci hareket içindeki bütün haks›z suçlama ve bask›lara, gerici s›n›flar›n bütün provokasyonlar›na ra¤men NKP(M) yönetiminin serinkanl› bir flekilde takti¤ini sürdürmesi, ciddi bir devrimci tutumdur. Ona sonuna kadar güveniyoruz. NKP(M) de elbette ki taviz verdi. Silahl› güçlerinin bir k›sm›n›n BM denetimi alt›nda bulunmas› ciddi bir tavizdir. Buna her parti cesaret edemezdi. Bu her ülkede birebir uygulanamaz. Demek ki orda, o somut durumda uygulanabilir bir politikad›r. Kazand›¤› fleyler bu tavize de¤di mi? Elbette ki, sonuç ortada. Ayr›ca komünistler ciddi olmak zorundad›r. ‹ki yüzlülük ise burjuvazinin yaklafl›m biçimidir. Komünistler gerici s›n›flar› kand›rm›yor da. Anlaflmada ileri sürülen dönüflümleri yapal›m deniyor, buna yanaflmazsan›z halk buna engel olan sizleri alafla¤› ederek yapacak. Bunu daha bafltan söylüyor, amaçlar›n› aç›kça ilan ediyor. Yani iki yüzlü ve komplocu de¤il. Nepal’de devrim saflar›nda as›l tehlike flimdi de¤il, daha çok demokratik devrimden sonra, sosyalizme giriflirken belirecektir. Çünkü parti saflar›na kat›lan burjuva demokratlar›, burjuva demokrasisini sosyalist demokrasiye tercih edebilir. Partide bir bölünme ve iç savafl tehlikesi belirebilir. Emperyalistler için bu bulunmaz bir f›rsat olur. NKP(M) bu tehlikeyi gözard› etmemelidir. Asl›nda NKP(M)’nin devrimi ve onu komünizme kadar sürdürme iflini ciddiye ald›¤›na inan›yoruz. O, sosyalizmin sorunlar›n› daha demokratik devrimi tamamlamadan tart›flt› ve bir sentez ç›kard›. Baz› önlemler de gelifltirmifl. Parti merkezi bu noktada alçakgönüllü davranm›fl, bunlar yeni ve ilginç örneklerdir. Bütün bu somut veriler gösteriyor ki NKP(M) do¤ru bir çizgi izliyor. ‹flte bizim güvenimiz bu istikrarl› devrimci çizgi gerçe¤inden ileri geliyor. Onun için Nepal devrimi konusundaki kayg›lar› yersiz, dayana¤›n› zay›f buluyoruz. Kayg›lar›n›n dile getirilmesi normaldir. Fakat bundan hareketle NKP(M)’ye deste¤ini azaltmalar› veya kesmeleri kabul edilemez ciddi bir hata olur. Elbetteki tarihte baz› devrimler, yanl›fl önderlik çizgileri nedeniyle korkunç bir flekilde yenildi. Bu nedenle NKP(M) oldukça dikkatli, ilkeli ve esnek davranmal›, zaman› geldi¤inde harekete geçmesini bilmelidir. Devrimi yar› yolda b›rakmak isteyenlere karfl› dikkatli olmal›d›r. Fakat bir tarihsel olgu, bir baflka do¤ruyu çürütmek için kullan›lamaz. Bu anlamda kayg› afl›r›d›r. Bir iflte geri olanlar›n, o iflte ilerleyenleri suçlad›¤›, ifl baflar›lana kadar onu kuflkuyla karfl›lad›¤› ender raslanan bir durum de¤ildir. Saflar›m›zda da buna s›k s›k raslar›z. Devrimi baflar›l› bir flekilde ilerletmek suç olamaz herhalde. ‹fl baflar›ld›ktan sonra onu kabul etmek de marifet de¤ildir. Öngörü ve Maoizm ad›na bir devrim tersyüz ediliyorsa, bu eylem Maoist olamaz. Maoizm somut olgulardan hareket eder. Bir olaydan yola ç›karak de¤erlendirmez. Ele ald›¤› fleyi, tarihsel geliflimi, meydana geldi¤i iç ve d›fl koflular›, di¤er bütün fleylerle ba¤› ve neden sonuç iliflkisi içinde inceler. Var›lacak sonuç, ondan sonra gerçe¤e uygun olabilir. Uzaktan de¤erlendirmek ve kolayca damgalamak, bilimsel bir tutum olamaz. Nepal devrimi bugün kritik bir noktadan geçiyor. Revizyonistler, NKP(M)’nin DEH’in deste¤ini almadan bu takti¤e baflvurdu¤unu yayarak onu küçük düflürmeye ve saflar›nda kar›fl›kl›k yaratmaya çal›fl›yorlar. DEH tam da flimdi onu desteklemelidir. Geriye dönüfllerden sonra, komünist partilerinden birinin, Maoist bir partinin önderli¤inde bir devrimin gerçeklefliyor olmas›, çok önemli bir geliflmedir. Bu, enternasyonal proletaryaya ve ezilen dünya halklar›na ümit ve güven veriyor. Bütün dünyay› ayn› ölçüde etkilemese de, Güneydo¤u Asya devrimlerine daha flimdiden h›zland›r›c› bir etki yapt›. Ordaki etkisi daha büyüktür. Evet o bir k›v›lc›md›r, Güney Asya’y› sarabilir. Güney Asya kurtulursa, hemen Ortado¤u’ya, Afrika’ya, Balkanlar’a ve Güney Amerika’ya s›çrar. Dünya devrimi bu kez farkl› gelecektir. Nepal devriminin bu anlamda bütün dünya için tafl›d›¤› önem ortadad›r. NKP(M) ve Nepal halk› bunun bilincinde ve bu sorumlulukla hareket ederse, çok büyük bir ifli baflarm›fl olur. Fakat bu sadece ona ba¤l› de¤ildir. Devrimci Enternasyonal Hareket’in de daha büyük ve içten bir çabayla deste¤ini sürdürmesi gerekir. NKP(M) kaybederse, sadece Nepal halk› de¤il bütün dünya halklar› ve enternasyonal proletarya kaybedecektir. Bu nedenle yanl›fl tutumlar terkedilmeli; Nepal devrimi sonuna kadara desteklenmelidir.
16-31 May›s 2007
13
‘Din elden gidiyor’dan ‘laiklik elden gidiyor’a veya aldat›lm›fllar›n hezeyanlar›... Fikret BAfiKAYA 12 Eylül 1980 öncesinde “din elden gidiyor” slogan›yla Müslüman kitle korkutulmak isteniyordu. Amaç söz konusu kesimleri sola karfl› seferber etmekti. fiimdilerdeyse “laiklik elden gidiyor” slogan› revaçta ve bu sefer de Türkiye’deki rejimin laik oldu¤unu sananlar korkutuluyor. Korkutulanlar farkl› ama korkutanlar ayn›... Nas›l 1980 öncesinde ‘dinin elden gitmesi’ asla mümkün de¤il idiyse, bu gün de laikli¤in elden gitmesi diye birfley yok. E¤er öyleyse orduyu aç›k veya örtülü darbe yapmaya ça¤›ran flu ‘Cumhuriyet Mitingleri’, darbe söylentileri, e-darbe uyar›lar› ne anlama geliyor? Ve e¤er ‘laikli¤in elden gitmesi söylemi bir kuruntudan ibaretse, gerçekten elden gitmesinden korkulan nedir?
1. Elde olmayan fley elden gitmez Mitinglerde en çok ‘Türkiye laiktir laik kalacak’ slogan› at›l›yor. E¤er bu mitinglere kat›lanlar›n gerçekten laiklik diye bir sorunlar› olsayd›, uygun slogan : ‘Devlet dinden elini çeksin...’ fleklinde olabilirdi. Gerçek anlamda laiklik, birincisi vicdan özgürlü¤ünü; ikincisi de politika alan›yla din alan›n›n birbirinden ayr›lmas›n› varsayar. Bu da demektir ki, devlet hiçbir dinî otorite kullanmayacak, din de hiçbir politik güce ve etkinli¤e sahip olmayacak. Türkiye’de din politik alan›n d›fl›nda de¤il tam da göbe¤indedir. Bu bak›mdan Osmanl› ‹mparatorlu¤unda oldu¤u gibi din devlete kar›flm›fl durumdad›r. E¤er bir rejimde politika dine kar›fl›rsa, dinin de politikaya kar›flmas› kaç›n›lmazd›r. Ya da visa versa... Bu yap›ya itiraz etmeyenlerin ‘laiklik flampiyonlu¤unun’ bir k›ymet-i harbiyesi olabilir mi? Yüz bine yak›n din adam›na maafl veren laik bir cumhuriyet olabilir mi? Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› [do¤rusu Din ‹flleri Bakanl›¤›] diye bir kuruma sahip olan ve söz konusu kurumun genel bütçeden ald›¤› pay›n üç-dört bakanl›¤›n bütçesinden daha fazla oldu¤u bir rejim laikli¤in timsâli say›labilir mi? Mitinglerde laiklik sloganlar› atanlar›n devlet radyo ve televizyonlar›nda düzenli dinî programlar ve yay›nlar yap›lmas›na, devlet taraf›ndan düzenli Kur’an kurslar› aç›lmas›na bir itirazlar› var m›? Herfleyden önemlisi, mitinglere kat›lanlar›n cunta anayasan›n dine iliflkin hükümlerini sorun etmeleri söz konusu mudur? E¤er öyleyse bugüne kadar neden ses ç›karmad›lar? Hem ‹mam Hatip okullar›, liseleri aç›p hem de bunlar› ‘irtica yuvalar›’ say›p suçlamak, flikayet etmek ikiyüzlülük de¤il midir? Açanlar da flikayet edenler de Atatürkçüler oldu¤una göre...
2. TC iki dinlidir Türkiye’de hiçbir zaman eski rejimden gerçek anlamda bir kopufl söz konusu olmad›. Eski rejim baz› önemsiz rötufllarla varl›¤›n› sürdürdü. Buna ra¤men afl›r› bir modernlik vurgusu yap›lageldi... Cumhuriyeti ilan eden ekip toplumsal yap›ya dokunmad›. Zaten daha önce defaaten yazd›¤›m gibi, Cumhuriyet bir hükümet darbesi sonucu ilân edilmiflti ve darbeyle yeni bir fley kurulamazd›... Emekçi halk ço¤unlu¤u lehine hiçbir önlem ve düzenlemeye giriflilmedi. Yap›lan ink›lâplar halk kitlelerini de¤il, devleti angaje ediyordu. Amaç halk üzerinde devlet egemenli¤ini tahkim etmekti. E¤er ‘yeni oldu¤unu’ iddia eden bir rejim, toplum yaflam›nda kayda de¤er dönüflümler, iyilefltirmeler yapmazsa, yapamazsa, ideolojisinin kitlelerin bilincine nüfûz etme flans› yoktur. Baflka türlü söylersek, gönüllü kabullenme yaratacak bir egemen ideoloji üretmek mümkün olmaz. Böylesi bir durumda Mustafa Kemal’in kiflili¤i etraf›nda bir kült yaratt›lar. Mustafa Kemal’i putlaflt›rarak a盤› kapmaya yöneldiler. Velhas›l rejimin resmi ideolojisi olan Kemalizm [Atatürkçülük] bir tür ‘laik din’ statüsüne, rejimin bafll›ca tabular›ndan biri mertebesine yükseltildi. Resmi ideoloji, yalan, tahrifat, yok sayma, ad›yla ça¤›rmamaya, vb. dayand›¤› için, inand›r›c›l›¤› kaç›n›lmaz olarak s›n›rl›d›r. Modernitenin [ça¤dafll›k diyorlar] timsâli oldu¤u iddias›ndaki rejim, kendi uyduruk resmi ideolojisine dayanarak yönetemez, egemen olamazd›. Geleneksel ideolojinin en önemli yap›c› unsuru olan dini imdada ça¤›rmak zorundayd›. ‹flte yaflanan s›k›nt›lar›n ve gerilimlerin gerisinde yatan budur. Dini kullanmaya ve ihtiyaca göre manipüle etmeye mecburdular. Kullananlar›n kullan›lmas›, ruhlar› ça¤›ranlar›n her zaman geri gönderememesi çeliflik olsa da sosyal yaflam›n bir gerçe¤idir... Böylesi koflullarda resmi ideoloji üreticileri kendi yalanlar›na inand›lar ve
oldukça genifl bir e¤itilmifller [diplomal›lar] kesimini de inand›rd›lar. Elbette yapt›klar› sadece kendilerini angaje eden birfley de¤ildi, ürettikleri ba¤naz resmi ideoloji maalesef toplumun ‘kendisi hakk›nda düflünme’ yetene¤ini, entellektüel ve estetik yanat›c›l›¤› duruma u¤ratt›.
3. As›l söz konusu olan laik/anti-laik karfl›tl›¤› ve çat›flmas› de¤il... Halk kitlelerinden gelen taleplerin ezilmesinde ‘irtica hortlad›’ söylemi, yüzy›ldan daha eskilere uzanan iflah olmaz bir saplant› olsa da, “memleketin sahiplerinin” as›l derdi laiklik de¤ildir. As›l korumak istedikleri ne laikliktir ne de kendinden menkul “cumuhuriyetin temel ilkeleridir”... Ayr›cal›klar›n›, statülerini ve dokunulmazl›klar›n› korumak, s›n›rl› da olsa muhtemel bir demokratikleflmenin önünü kesmek istiyorlar. fiimdilerde ‘Cumhuriyet Mitinglerine” kat›l›p laiklik sloganlar› atanlar›n, ülkeyi 780 bin kilometre karelik bir k›fllaya çeviren 12 Eylül askerî cuntas›n› ve onun getirdi¤i anayasay› ve kurumsal yap›y› protesto etmek üzere hiç soka¤a döküldü¤ü oldu mu? ‘Okullarda zorunlu din dersi istemeyiz’ diye bir talepleri oldu mu? Son günlerde Cumhuriyet Mitingilerini düzeleyenler/ düzenletenler sadece demokratikleflmenin ve özgürlüklerin de¤il, gerçek laikli¤in de düflman›d›rlar. Zira laiklikle demokrasi aras›nda vazgeçilmez bir belirleyicilik iliflkisi vard›r. Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz›d›r ve demokrasiye önceli¤i vard›r. Ba¤naz özgürlük ve demokrasi düflmanlar›n›n laiklik diye bir sorunu olabilr mi? Elbette laikli¤i dini manipüle edip, kullanmaktan, ya da türbanla u¤raflmaktan ibaret saym›yorsan›z... Öyleyse sorun nedir? Son dönemde Kürt hareketi, politik islam ve neoliberalizm, rejimin tabular›n› sarst› ve tart›fl›l›r hale getirdi. Rahats›zl›¤›n birinci nedeni budur. ‹kincisi, ilk defa Anadolu kökenli sermaye hem ekonomik bir güç olarak sahnedeki yerini ald› hem de gücü oran›nda siyasi iktidara ortak olmak istiyor. Türkiye’de siyasetin hazineyi ve bütçeyi ya¤malamak fleklinde yürüdü¤ü hat›rlan›rsa, as›l kavgan›n laiklikle bir ilgisinin olmad›¤› kolayl›kla görülecektir. Fakat istedikleri kadar ç›rp›ns›nlar rejimin tabular› afl›nmaya devam edecektir.
4. Militarizmin ve otokrasinin hizmetinde “sivil toplum örgütü” olmaz Ordu, asker emeklileri dernekleri ve resmi ideolojinin ve “memkeletin sahiplerinin” hizmetindeki kimi odaklar ve kurumlarca düzenlelen mitingler, “sivil toplumun” flahlan›fl› olarak sunuluyor. E¤er her kavram›n bir içeri¤i olmas› gerekiyorsa, bu “sivil toplum örgütü” söylemi için de geçerlidir. Bir örgütün gerçekten sivil toplum örgütü say›labilmesi için bir kere devletten ve onun resmi ideolojisinden ba¤›ms›zlaflmas› gerekir. Devlet ve egemenler karfl›s›nda toplumun belirli kesimlerinin ç›kar›n› savunmayan, devlet ve sermaye taraf›ndan kurulan/kurdurulan ve manipüle edilen örgütlerin ‘sivil toplum’ örgütü say›lmas› mümkün de¤ildir. Bu tür örgütler için uygun düflen isim, sivil toplum örgütleri de¤il, sivil topluma karfl› örgütler olabilir. Askeri darbe ça¤r›s› yapan, rejimin tabular›n› koruma yemini eden örgütlerin sivil toplum örgütü say›lmas›, ancak Türkiye’ye özgü bir ironidir... Elbette akademisi militarizmi özümlemifl, medyas› apoletli, beyinleri resmi tarih ve resmi ideoloji taraf›ndan i¤difl edilmifl diplomal›lar›n harman oldu¤u bir ülkede, kavram ve kafa kar›fl›kl›¤› istisna de¤il, kurald›r... S›n›rl› demokrasi k›r›nt›s›na ve özgürlüklere bile tahamülsüz bir ‘sivil toplum örgütü’ olabilir mi? Mitinglerde ‘devletin temel ilkelerine sahip ç›kmaktan’ söz ediliyor. Devletin temel ilkeleri denilenden kim ne anl›yor? Kendinden menkul temel ilkelerin ne oldu¤u mutlaka tart›fl›lmalad›r ama bu söylemde demokrasiye ve özgürlüklere yer olmad›¤› kesindir... Küresel kapitalizm ça¤›nda sermaye ve devlet taraf›ndan araçlaflt›r›lan, misyonlar› toplumu depolitize etmek, apolitize etmek olan örgütleri “sivil toplum örgütü” saymak egemenlerin oyununa gelmektir.
5. Anti-emperyalizm: “her söz her a¤›za yak›flmaz” denmifltir Mitinglerde emperyalizm karfl›t› sloganlar da at›l›yor ama Türkiye NATO’dan ç›ks›n diyen yok. Neden? NATO, baflkomutan› Amerikal› bir general olan askeri bir pakt›r ve misyonu baflta ABD olamak üzere kollektif emperyalizmin ç›karlar›n›
gerçeklefltirmektir. Dünyan›n her yerinde özgürlükleri, demokarisiyi ve sosyal talepleri ezmektir. Emperyalizm karfl›t› slogan atan ‘ulusalc›lar›n’ NATO’yu sorun etmiyor olufllar› rahats›z edici de¤il mi? Laikli¤i ve ‘cumhuriyetin temel de¤erlerini’ korumak için göreve ça¤›rd›klar› ordunun bir NATO ordusu oluflu da tuhaf de¤il mi? ABD So¤uk Savafl döneminde sola ve demokratikleflmeye karfl› kullanmak üzere politik ‹slam› peydahlay›p, silahland›r›p, finanse edip, desteklerken,Türkiye’de dini sola karfl› seferber eden hangi odakt›? Okullara zorunlu din dersini kim, neden ve ne zaman sokmufltu? O halde iki fley: 1. Kapitalizme karfl› olmayanlar›n emperyalizme karfl› olmalar› mümkün de¤ildir; 2. Ulusal kapitalizm diye birfley mümkün de¤ildir, sermayenin vatan› yoktur. Öyleyse iflçilerin de vatan› olmamal›d›r. Yurtseverlik ahmaklar› aldatmaya yarayan bir afyondur. Solun kimi kesimlerinin dahi bu afyonun müptelas› oluflu büyük bir talihsizliktir. E¤er sermayenin yerlisiyle yabanc› aras›nda fark yoksa, bunlar tek ve ayn› fleyse, ulusalc›lar ve yak›n akrabalar› yurtseverler neyi, hangi “ulusal ç›karlar›” korumaktan söz ediyorlar? Ulusun ç›karlar› diye birfley yok. Ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen, afla¤›layan ve afla¤›lanan var. Velhas›l sorun s›n›flar› ve temel s›n›flar ar›sandaki uzlaflmaz çeliflkileri angaje eden birfleydir. E¤er sorunlar› çözmeye niyetliyseniz, fleyleri ad›yla ça¤›rman›z gerekir, zira ad›yla ça¤›rmamak bir yalan söyleme yöntemidir. Kapitalizmi, emperyalizmi, NATO’yu, vb. dert etmeyenlerin emperyalizm karfl›tl›¤›n›n bir k›ymet-i harbiyesinin olmas› mümkün de¤ildir. Bofluna ‘her söz her a¤›za yak›flmaz’ denmemifltir...
6. Dipten gelen dalga m›, yükseklerden estirilmeye çal›fl›lan rüzgar m›? Mitinglerin niteli¤ine dair kafalar› kar›flt›rmak ve önemini abartmak için ‘dipten gelen’ dalga söylemi ye¤leniyor... Militarizmin ve ‘sivil’ uzant›lar›n›n yüksek gayretleriyle gerçekleflen mitinglerin dipten gelmesi mümkün olmad›¤› gibi, böyle bir fley eflyan›n tabiatine da ayk›r›d›r. Diptekilerin militarist amaçlar için gönüllü seferber olmalar› ola¤an birfley de¤ildir. Mitinglere kat›lanlar dipten de¤il ‘ortadan’ geliyorlar ve toplum ço¤unlu¤una göre ‘ayr›cal›kl›’ konumdad›rlar. Ekseri e¤itimden geçmifl bu kesim, rejimin resmi ideolojisini en çok içsellefltirmifl, bu niteli¤i itibariyle de ‘memleketin sahipleri’, militarizm ve sivil uzant›lar› taraf›ndan en kolay harekete geçirilebilen kesimdir. Bu ‘e¤itilmifl orta s›n›f’, egemen ve resmi ideolojiyi içsellefltirmifl, gönüllü kabullenmifl toplum kesimini oluflturuyor. Bunlar demokrasi ve özgürlük gibi kayg›lara yabanc›d›r. ‘Diptekilerin’ toplumsal sürece dahil olmas›ndan her zaman rahats›zd›rlar. Böyle bir fley onlar›n korkulu rüyas›d›r... Yegane do¤runun kendileri taraf›ndan temsil edildi¤ine samimiyetle inan›rlar... Onlara göre halk bilmez, yapamaz, yaparsa da yanl›fl yapar... Halk›n yerine düflünmeye, onun ad›na karar vermeye hakk› oldu¤undan asla flüphe etmezler... Halk›n belirli haklara sahip olmas›na karfl› ç›kar, zira halk cahildir, e¤itilmesi gerekir, e¤itecek olan da kendisidir... Mümkün olsa yüksek okul diplomas›na sahip olmayanlar›n oy kullanmas›n› yasaklamaktan yana olanlar› az de¤ildir. 27 May›s 1960 darbesi sonras›nda askeri cuntan›n ‘demokratik anayasas›’ için referandum yap›ld›¤› günlerde, lise mezunu olmayanlar›n referanduma kat›lmas›n›n engellenmesi hareretle savunuluyordu... Bunlar hiçbir zaman “e¤itenlerin de e¤itilmeye ihtiyac› olabilece¤ini” ak›llar›ndan geçirmezler... Zaten böyle birfley kendi varl›k nedenini tart›flma konusu yapmak olur ki, asla kabul edilebilir de¤ildir.
7. Önemli olan bir protesto mitingine kat›lanlar›n say›sal çoklu¤u de¤il, mitingin kimler taraf›ndan ne amaçla yap›ld›¤›, ne tür taleplerin dillendirildi¤idir ‘Cumhuriyet Mitingleriyle’ ilgili öne ç›kar›lan bir fley de mitinglere kat›lanlar›n say›s› ve say›n›n abart›lmas›yla ilgili. Elbette say› önemsiz de¤ildir ama sadece say›sal çokluk bir mitingi önemli
yapmaz. Veya kimin için önemli ve etkili oldu¤u sorusunu d›fllamaz... Dolay›s›yla bir bafl›na mitinge kat›lanlar›n say›sal çoklu¤u san›ld›¤›ndan çok daha az önemlidir. Önemli olan say›dan çok kimler taraf›ndan düzenlendi¤i ve neyin amaçland›¤›d›r. Besbelli ki, bu mitinglerin arkas›nda milliyetçi/militarist unsurlar, aç›kça özgürlük ve demokrasi düflmanlar› var. Bunlar demokrasi, özgürlük, sosyal eflitlik, insan haklar› gibi kavramlar›, bölücülük, y›k›c›l›k, devlet düflmanl›¤› say›yorlar, kitleleri oyunun d›fl›nda tutmaktan yanad›rlar. Yap›lan ve yap›lmak istenen, rejimin tabular›n›n afl›nmas›ndan rahats›z olanlar›n bir k›s›m orta s›n›f unsurlar›n› tabu bekçili¤i için seferber etmekten ibarettir. Elbette bu mitinge kat›lanlar›n ço¤unlu¤u rejimin gerçekten tehlikede oldu¤una ‘samimiyetle inanan›yor’ olabilir. ‹nanmalar› için de korkutulmufllard›r... Kesin olan birfley varsa, bu mitingler daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok hak, daha büyük sosyal eflitlik için yap›lmad›. Kimse Kürt sorununa demokratik çözüm istiyoruz, cunta anayasas› çöpe at›ls›n, iflkenceciler, cunat›c›lar yarg›lans›n demedi. Bunlar devlete sahip ç›kma mitingleridir. Oysa sorun özgürlüklere, demokrasiye ve sosyal eflitli¤e sahip ç›kmakla ilgili olmal›d›r... Askeri ve 12 Eylül kurumlar›n› göreve ça¤›ranlar›n yapt›klar› bu mitingler, san›ld›¤› gibi, AKP’ye karfl› olmaktan çok özgürlüklere, demokratikleflmeye karfl›d›r. Bugün politik islam, milyonlar› harekete geçiriyor, dün faflizm daha fazlas›n› harekete geçiriyordu. Bu karanl›kç›, özgürlük, demokrasi ve hak düflman› hareketlerin genifl kitleleri harekete geçirmesinin ne anlama geldi¤i ortada de¤il mi? Kitlelerin cunta anayasas›na ve cuntan›n dayatt›¤› kurumlara sahip ç›kmaya davet ediliyor oluflu ibret verici de¤il mi?
8. “ Halk›n yanl›fl yapmas›na izin yok!” Son üç dört haftada Türkiye’de olup bitenlere flahit olan bir yabanc›, Türkiye’deki rejimin niteli¤i, ‘Türk demokrasisi’ denilenin ne mene birfley oldu¤u, YÖK üniversitelerinin sefaleti, medyan›n kepazeli¤i, vb. hakk›nda fikir sahibi olabilirdi. Genelkurmay Baflkan›’n›n apoletli medya önündeki konuflmas›, Cumhurbaflkan›’n›n halka k›flladan seslenmesi, 12 yafl›nda bedeni kurflunlarla delik deflik edilen U¤ur Kaymaz davas›nda katillerin beraat ettirilmesi, bir siyasi parti de¤il, devlet ayg›t›n›n bir bilefleni olan ve tarihsel misyonu demokrasinin ve özgürlüklerin önünü kesmek olan CHP’nin hummal› çal›flmalar›, Cumhuriyet Mitingleri, geceyar›s› e-muht›ras›n›n ard›ndan Anayasa Mahkemesi’nin “hukuka ayk›r› ama memleketin yarar›na” karar› ve cumhurbaflkanl›¤› seçiminin engellenmesi, Türk demokrasisi denilenin nas›l bir sirk oyunu oldu¤unu göstermiyor mu?... Bofluna vatan elden gidiyor, din elden gidiyor, laiklik elden gidiyor denmiyor. Kitlelerin sürece dahil olmas›n› engellemek üzere korkutulmas› esas. Bu yüzden 84 y›ld›r hep birfleyler elden gidiyordu... ‘Memleketin sahipleri’ halk için neyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤unu ay›rdediyor, neyin ne zaman lâz›m oldu¤una da karar veriyor ve gere¤ini yap›yor. Bu yüzden bizde gerçek anlamda ne parlamento oldu ne de siyasi partiler... Söz konusu olan tam bir ‘k›flla demokrasisiydi’, velhas›l kitleleri oyalamaya yarayan sefil bir sirk oyunu... Bu kepazelik, k›flla bilinci tafl›yan akademi taifesi, resmi ideolojinin rahle-i tedrisinden geçti¤i için düflünme yetisi dumura u¤ram›fl ‘ayd›nlar’ [do¤rusu diplomal›lar] ve sefil halleri anlatmakla bitmez medya [hür bas›n diyorlar] taraf›ndan meflrulaflt›r›l›p/kabullendirildi, sürecin tart›fl›lmas› ve anlafl›lmas› engellendi... Öyleyse sorun nedir? Sorun, ‘memleketin sahiplerinin’ ayr›cal›klar›n›n, dokunulmazl›klar›n›n ve statülerinin korunmas›, bu amaçla da kitlelerin sürece müdahil olmas›n›n engellenmesiye ilgilidir, laiklikle de¤il... Bakal›m halk rüfltünü ne zaman ispat edecek, ‘yanl›fl yapma hakk›n›’ ne zaman kullanacak!...
14
ANMA-OKUR
16-31 May›s 2007
KONUK YAZAR Ali TAfiYAPAN
Kaypakkaya’n›n an›s›na Tan›flmam›z 1966 y›l› Eylül ay› bafllar›nda oldu. Kayseri Mimar Sinan ‹lkö¤retim Okulu’ndan bir grup arkadafl, ‹stanbul Yüksek Ö¤retmen Okulu’na gönderildik. ‹brahim bizlerden bir y›l önce Hasano¤lan’dan ‹stanbul’a gönderilmiflti. O y›llarda Türkiye ‹flçi Partisi sol söylemle kitlelere sesleniyor, sosyalist düflünce ülke genelinde maya tutuyor, kitlesellefliyordu. ‹stanbul yolcusu gruptan baz›lar›m›z sol düflünceliydik, “yeni okulumuzda acaba durum nas›l?” merak›yla ‹stanbul’a vard›k ve ‹brahim Kaypakkaya adl› de¤erle bulufltuk. Böyle bir de¤erin yak›n›na düfltü¤ümüz için flansl›yd›k. ‹brahim keskin zekal›yd›, çal›flkand›, yetenekliydi, arkadafl canl›s›yd›. Eminim onunla tan›flan her solcu, “iflte do¤al önderimiz!” demifltir içinden. Bu yarg›; ‹brahim’i zeki, sempatik, mütevazi, öngörülü, güvenilir görme olgusuna dayan›yor ve sessiz dil vas›tas›yla kendili¤inden insanlar› sarmal›yordu. ‹brahim önder havas›nda olmad› hiçbir zaman. Gayretle, ak›ll›ca etkinli¤in en çok koflturan› oldu; ama bunu daima s›radan bir görüntü içinde yapt›. ‹brahim’i gönüllere bafl konuk eden neden, onun öylesine bilge olmas›na karfl›n, bir o kadar s›radan olufluydu. Her Çapa’l› devrimcinin gönül huzuru içinde onu önder görmesinin nedeni tam da buydu. Bahar aylar›, 68 önderlerinin an›ld›¤› aylard›r. Gönüllerde yer eden önderlerin hepsi meziyetli, de¤erli devrimcilerdir. Güzel bir gelecek için mücadele eden
Kaypakkaya’y› anma programlar›
herkes bunda hem fikirdir, ama ben ‹brahim Kaypakkaya’n›n yak›n›nda bulundu¤um için onu daha iyi anlatma noktas›nda avantajl›y›m. fiunu tüm içtenli-
ALMANYA
‹NG‹LTERE
Program
Program
Grup Munzur Ferhat Tunç Emekçi Beser fiahin Delil Dilanar Partizan Müzik Toplulu¤u Sinevizyon Enternasyonalist Delegasyonlar
Mehmet Özcan
‹STANBUL
¤imle söyleyebilirim ki, ‹brahim’in meziyetlerini anlatmaya sayfalar yetmez. Gelecek devrimci kuflaklara
Program
›fl›k tutmas› aç›s›ndan bir kaç tanesine de¤inmek is-
Grup Munzur Vardiya
tiyorum.
Emre Salt›k Arzu
Çok okuyan bir devrimciydi. Bilgiye doymazd›, susam›flcas›na okurdu. Bu gayretiyle çevresine, “okumadan, bilgilenmeden hedefledi¤imiz yere varamay›z” mesaj›n› verirdi. Rastgele de¤il, elefltirel okurdu. Ona göre devrimci saflar› köreltecek sürü zihniyetinin panzehiri elefltirel okuma ve ö¤renmeydi. Buna çok önem verirdi.
Ozan Haydar Erdo¤an Ferhat Tunç Birol Topalo¤lu Nurettin Güleç Grup Lizge Babil Halk Sahnesi
Her devrimci militan›n, kapasitesi ölçe¤inde birer teo-
Konuflmac›lar
Konuflmac›lar
risyen olmas›, olgulara elefltirel bakmas› en arzulan›r
Nihat Behram, Cafer Y›ld›z, Ercan Kanar
Haluk Gerger, Muzaffer Oruço¤lu, Nihat Behram, Celalettin Can
Yer: Sibel Yalç›n Park› (Fatma Girik Park›) Okmeydan› 19 May›s Cumartesi Saat: 17.00
Yer: Leverkusen 26 May›s Cumartesi Saat: 16.00 Adres: W›lhelm Dopatka Halle B›smarkcstr. 123 51373
idealiydi. Çok ince mesajlarla mücadele arkadafllar›n› buna yöneltmeye özen gösterirdi. Araflt›r›c›yd› ‹brahim. Eldeki kaynaklarla yetinmezdi. Birikimiyle toplumu analiz etmek, düflünsel sürece bir kaç katre eklemek, yüre¤inde ve beyninde yan›p tutuflan iste¤iydi. Ona göre nesnel sürecin karmaflas›na yutulmaman›n yegane yolu araflt›rmak, in-
Muzaffer Oruço¤lu Sinevizyon Enternasyonalist Delegasyonlar
Yer: G‹K-DER LOKAL‹ Adres: Un›t C1 3/19 V›ctor›an Grove, London N16 8 EN Tarih: 19 May›s Cumartesi Saat:17.00
celemek ve yeni sentezlere varmaktan geçerdi. Tabii ki, ‹brahim’in devrime tutkunlu¤u, yi¤itli¤i, iflkenceye meydan okuyuflu müthifl devrimci erdemlerdir, her devrimci bunu takdir ediyor, yürüyüflüne esin kayna¤› yap›yordur. Bu devrimci bafl e¤mezlik;
Yi¤it komutan Lenko’ya
Yi¤itler yürüyor ayd›nl›¤a
kesintisiz okuma, elefltirel ö¤renme, araflt›rma ürünü
seni. Biliyordum bu bir savaflt›. Ayr›l›k-
yeni sentezlere varma ›fl›ldaklar›yla harelenirse nes-
lar, flehitlikler olacakt› elbette ve ben
nel karmaflan›n mahflerinde kaybolunmaz ve özlenen
bu haberi ald›¤›mda sen o savafl›n
sinde yoldafl› Süleymen Aç›kel ile beraber flehit dü-
gelece¤e yürüyen kervan yoluna devam eder.
içinde en güzel yeri kazanm›flt›n za-
flen kardeflimiz Hüseyin Özalp’› ölümsüzlü¤ünün 2.
ten.
Ölümsüzlü¤ünün otuz dördüncü y›ldönümünde
y›l›nda sayg›yla an›yoruz...
arkadafl›m, yoldafl›m, önderim ‹bahim Kaypakkaya’y›
Cesaretin, cüretin, yi¤itli¤in an an
sayg›yla anar, devrimci erdemleri günümüze ve ge-
tarihe kanla yaz›ld›¤› o günün üzerin-
lece¤e ›fl›k tutsun derim!
den tam 7 y›l geçti. 7 y›l önce Munzur7 y›l önce May›s’›n o k›z›l öfke dolu günlerinden birinde ald›k flehitlik haberini. ‘Lenko yoldafl flehit düflmüfl
Yaflam›n onurlu, yaflam›n yüce
dediler”, inanam›yordum yan›nda ola-
1991 y›l›nda Tokat’›n Almus ilçesine ba¤l› Mescit köyünde ç›kan çat›flmada flehit düflen Hasan Toy yoldafl›m›z› ölümsüzlü¤ünün 16. y›l›nda sayg›yla an›yoruz...
mek bilmiyordu sanki. Gülüflün gözle-
Dersim’den yoldafllar›
mad›¤›ma. Haberini ald›¤›mda yoldayd›m. Bir saatlik yol zindan gibiydi, bit-
rimin önüne geliyordu, o da¤lara ve partine olan sevdan› düflündükçe, yüre¤imin üzerini kara bulutlar kapl›yor-
18 Nisan 2005’de Ovac›k K›rkmerdiven bölge-
Dersim’den Kardefllerin
lar bir yi¤itli¤e daha ev sahipli¤i yap›yordu. Kurflun ya¤murlar› alt›nda can pahas›na direnilerek yine o da¤larda destan yaz›l›p, kahramanl›k sergileniyordu. Senin yaratt›¤›n o güzellikleri
Tokat’›n k›z›l gülüne
ve kahramanl›klar› asla unutmayaca-
K›fl boyu rüzgars›z
¤›z. Sevgili yoldafl›m, sen bizim yüre¤i-
ve çiçeksiz
mizde daima düflmana korkulu bir rü-
Ne gün kal›r güneflin yüre¤inde
ya, eli tetikte bir gerilla olarak yaflaya-
Uyand›rmak istedin halk›n› o sessiz derin uykusundan, ama yar›m kalmad› kavgan, sürdükçe bu köhne düzen, y›kacak elbette bu düzeni ard›ndan gelen savaflç›lar.
ne flafak, ne sabah
caks›n.
Kar alt›nda dilsiz ve sessiz
du. Öfkem da¤ gibi büyüyordu, bir an önce sana gelmeliydim, bulmal›yd›m
Bahar› müjdeleyen en güzel zamanda sensiz uyand›k.
Elaz›¤’dan bir yak›n›
bir tohum gibi bekler bahar›.
Senin mücadelenle büyüyen ve umudu büyüten ailen ve ye¤enin Ezgi
GÜNCEL
16-31 May›s 2007
15
MAYA Arif B‹LG‹N
Höttirit Demokrasi
Yak›n Tehlike: ‹RT‹CA Ahmet HACALO⁄LU K.
Bugün ülkemizin karfl› karfl›ya bulundu¤u yak›n tehlike dini irtica de¤il siyasal irticad›r. Dini irtica ba¤r›fllar› aras›nda zaten yar›m yamalak olan demokrasimiz kuflatma alt›na al›nmak istenmektedir. ‹rtica geliyor, ülke bölünmek isteniyor gibi sahte sloganlarla ulusalc›milliyetçi bir dalga kabart›l›p içinde emekli askerlerin de bulundu¤u paramiliter yap›lanmalar›n oluflturuldu¤u gerçe¤i gözlerden kaç›r›lmamal›d›r
Hangi ‹rtica? Cumhurbaflkanl›¤› seçimleriyle ba¤lant›l› olarak 2006 A¤ustos’undan itibaren ivmesi yükselen aç›klama-yay›nlara bak›l›rsa ülkede laiklik güme gidiyor, fleriat geliyor. Cumhurbaflkan›, komutanlar, askerin parlamentodaki sözcüsü CHP ve bafl›n› Cumhuriyet Gazetesi’nin çekti¤i birtak›m yaz›l›-görsel bas›na göre Türkiye'de laik cumhuriyet tehlike alt›nda. Önemli bir bölüm insan da gerçekten böyle bir tehlikenin varl›¤›na inan›yor. Bu görüfl sahiplerine göre Çankaya elden giderse; Tayyip Erdo¤an oraya gelecek, ad›m ad›m ‘‹slami yaflam’ egemen k›l›nacakt›r. Bu sebeple de askeri müdahaleyi davet edip asker kaynakl› psikolojik savafl›n gönüllü aleti olmakta sak›nca görmüyorlar. Onlara göre özgürlüklerin bir k›sm›ndan feragat edilerek demokrasinin k›rp›lmas›n› istemenin iki nedeninden biri irtica tehlikesinin varl›¤›d›r. 28 fiubat benzeri bir uygulaman›n sahneye konulmakta oldu¤u izlenimi veren konuflmalarda ülkeyi bekleyen en büyük tehlike olarak irtica ve ona ba¤l› olarak laikli¤in la¤v› tehlikesi vurgulan›yor. Malum çevrelerce yak›n tehdidin irtica tehlikesi oldu¤u iddia edildi¤ine göre, irtica kavram›n› sözlük karfl›l›¤›ndan kalkarak irdelemek yararl› olacakt›r ‹rtica kelimesi dilimize Arapça 'rücu' kökünden türetilerek girmifltir. Sözlük anlam›, geri dönmek, eskiyi istemektir. (Büyük Osmanl› Lügati, Ali R›za Alp) ‹rtica kelimesi Hz. Ebubekir döneminde, ‹slam öncesi cahiliye dönemine dönmek isteyenler için kullan›lm›flt›r. Ülkemizde geçerli olan yayg›n anlam›n›n kayna¤› ise 31 Mart vakas›d›r. ‹rticai giriflimlerde bulunanlar için kullan›lan mürteci kelimesi de 1908 ‹kinci Meflrutiyet rejimine karfl› ç›k›p ‹kinci Abdülhamit rejimine dönüflü arzulayanlar› belirtmek için ‹ttihat ve Terakki çevrelerince kullan›ld› ve zaman içerisinde daha genifl bir anlam kazanarak, ‹ttihat ve Terakki cemiyetine karfl› ç›kanlar›n tümü irticac› olarak tan›mland›. Bunu izleyen dönemde de sadece dinsel nedenlerle de¤il siyasi ve toplumsal nedenlerle, cumhuriyet rejimine karfl› olan bütün muhalefet odaklar› irtica hareketler olarak damgalan›p siyasal olarak gayr-i meflru ilan edilmeleri sa¤land›.
Ayd›nlar asker muht›ras›na karfl› bildiri yay›nlad›
Dini olan ve olmayan irtica Cumhuriyet döneminde muhalefet edenlerin bir k›sm› gerçekten eski düzene dönme iste¤i tafl›yorlard›. Bugün de ülkemizde ‹slami kurallar›n toplumsal ve siyasal yaflamda egemen olmas›n› isteyen çevreler vard›r. Ancak bu çevrelerin cumhuriyeti ortadan kald›rmaya yetecek güçlerinin oldu¤u hususu son derece tart›flmal›d›r. Türkiye'de yak›n bir irtica tehlikesi oldu¤unu dillendirenler, bu çevrelerin uzun vadeli bir planla kamu ve e¤itim kurumlar›na s›zma, ekonomik olarak güçlenme hedefiyle hareket ettiklerini, demokrasiyi araç olarak gördüklerini (tahkiye yapt›klar›n›n) ileri sürüp irtica tehlikesini toplum gözünde paranoya haline getirerek otoriter demokrasiyi meflrulaflt›r›yorlar. Din merkezli normlar›n topluma empoze edilmesinin d›fl›nda, irtican›n dini olmayan versiyonlar› da vard›r. Geriye dönüfl-eskiyi özleme anlam›na gelen bu kelime örne¤in,1930'lar Türkiye'sini özleyip (hala 10. Y›l Marfl›’n› söyleyerek) vah vahlarla 'alt›n ça¤a' dönmeyi arzulayanlar için de rahatl›kla kullan›labilir. Demokratikleflme ad›mlar›n› vatana ihanet olarak tan›mlama, asker-sivil bürokrasinin iktidar›n› özleme, kendisini devletin do¤al sahibi olarak görüp demokratikleflmeyle beraber bu konumlar›n› kaybetmeye bafllamalar› karfl›s›nda tepki duyma, ordulaflm›fl millet rejimi gelene¤ine geri dönüfl ça¤r›lar› siyasi irtica giriflimi, irtica tehlike olarak tan›mlanabilir. Türkiye'de dini ve seküler dogmalarla bilinci yo¤rulmufl, feodal aile gelenekleri ve otoriter e¤itim anlay›fl›yla kal›ba dökülmüfl önemli bir kesim vard›r. Bu genifl kesim içerisinde dinsel naslar›n egemenli¤ine geri dönüflü arzulayan mürteciler yan›nda otoriter devletin 1930’lar›na, güdümlü demokrasiye dönüflü özleyen siyasal mürtecilerde mevcuttur.. K›sacas› ülkemizde irtican›n her iki tehlikesi de gündemdedir.. Ancak yak›n tehlikenin hangisi oldu¤unu gözlemleyebilmek için devletin niteli¤ine ve yaflananlara bakmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti kuruluflundan itibaren yar› askeri niteliktedir. Zaman zaman kesintiye u¤rasa da parlamentosu aç›k, partileri serbest ve seçilmifl bir hükümeti iflbafl›nda olmas›na karfl›n, iktidar erki bk
Gazeteci, yazar, akademisyen, hukukçu, hekim ve sanatç›lar›n da aralar›nda bulundu¤u birçok ayd›n Genelkurmay’›n yay›nlad›¤› muht›raya karfl› bildiri yay›nlad›. Makine Mühendisleri Odas› ‹stanbul fiubesi'nde 8 May›s günü Genelkurmay'›n yay›nlad›¤› bildiriyi protesto etmek amac›yla bir araya gelen ayd›nlar ad›na bildiriyi okuyan yazar Haluk Gerger, askeri darbelerin halklara karfl› yap›ld›¤›n› ve kazan›lm›fl özgürlükleri ortadan kald›rmaya yönelik oldu¤una dikkat çekerek, ülkede beflinci askeri müdahalenin yafland›¤›n› söyledi. “Genelkurmay Baflkanl›¤›'n›n muht›ras› demokrasiye yönelik aç›k bir tehdit ve yasalara göre suçtur” fleklinde konuflan Gerger, bugün yaflanan sorunlar›n temelinde 1982 Anayasas›’n›n oldu¤unu, ülkenin içinde bulundu¤u durumdan kal›c› biçimde ç›k›labilmesi için 1982 Anayasa'n›n kald›r›lmas› gerekti¤ini belirtti. Aralar›nda Fikret Baflkaya, Perihan Ma¤den, Halil Ürün, Rag›p Duran, Ahmet Altan, Ahmet ‹nsel, Murat Belge ve Oral Çal›fllar’›n da bulundu¤u 205 ayd›n›n im-
bütün olarak parlamentodan ç›kan hükümetin tasarrufunda de¤ildir.. Parlamentonun içinden ç›kan hükümet, iktidar› asker-sivil bürokrasiyle paylafl›r. Bu da facto durum darbe Anayasas› ve ç›kar›lan yasalarla hukuki zemine oturtulmufltur.. Ayr›ca derin devletin yönetim ve denetimi hiçbir yasayla s›n›rlanmam›fl, kendi kurallar›na göre organize olan bir iç mekanizmas›-örgütlenmesi de vard›r. Bu kontra-gerilla örgütlenmesidir. Gelinen süreçte, siyasal iktidar›n ortaklar› aras›nda, önemli bir mevzi olan cumhurbaflkanl›¤› seçimleri nedeniyle iç çat›flma ç›km›flt›r. Bir yanda burjuvazi rejimin yar› askeri niteli¤ine son verip tek bafl›na iktidara sahip olmak isterken di¤er yanda asker-sivil bürokrasi, hem kendi içerisindeki çatlaklar› giderebilmek ve hem de d›fl dinamiklerin etkisiyle son senelerde kaybetmifl oldu¤u mevzileri yeniden kazanabilmek, devlet yönetme ayr›cal›¤›n› yitirmemek için k›yas›ya bir savafl içine girmifltir. Silahl› gücü elinde bulunduran asker-sivil bürokrasi, inisiyatifi elinde tutma çabas›ndad›r. Bir yandan, kaz›y›nca alt›ndan ›rkç›l›k ç›kan 'milliyetçi' söylemlerle kitleler ajite edilirken, di¤er yandan 2005-2006 y›l› boyunca ülkede derin devletin bombalama, cinayet, bask› ve linç operasyonlar›yla korku-panik havas› yarat›l›p ›rkç›-faflist ideolojik politik rüzgar estirilmifltir... Bugün ülkemizin karfl› karfl›ya bulundu¤u yak›n tehlike dini irtica de¤il siyasal irticad›r. Dini irtica ba¤r›fllar› aras›nda zaten yar›m yamalak olan demokrasimiz kuflatma alt›na al›nmak istenmektedir. ‹rtica geliyor, ülke bölünmek isteniyor gibi sahte sloganlarla ulusalc›-milliyetçi bir dalga kabart›l›p içinde emekli askerlerin de bulundu¤u paramiliter yap›lanmalar›n oluflturuldu¤u gerçe¤i gözlerden kaç›r›lmal›d›r. Yeni ulusalc›l›k diye bir ideoloji ortaya atarak mevcut gayr› nizami yap› ve çeteleflme meflrulaflt›r›l›p, Avrupa Birli¤i’nden, Kürt sorunundan, Ermeni meselesinden bahsedenler, K›br›s'ta çözüm diyenler hemen vatan haini damgas› yiyerek kuflatma harekat› tamamlanmak istenmektedir. Her gün gözümüze sokulan birçok belirtiye bakarak ülkenin gelece¤ini rehin almak isteyen bir zihniyetin gitgide berraklaflt›¤›n› söylemek kehanet olmayacakt›r. Evet; gelinen noktada Türkiye 1930'lar›n Almanya's›n› hat›rlat›yor. Devlet yetkililerinin de katk›s›yla, düflmanlarla çevrildi¤imize inand›r›lan toplumun önemli bir kesiminde zaten var olan faflizme yatk›n ruh halinin, faflizme yak›n bürokratik-otoriter devlet gelene¤iyle birleflmesi halinde aç›k faflist bir dönemin do¤mas› olas›d›r. Evet; Cumhuriyet Gazetesi’nin dedi¤i gibi tehlikenin fark›nday›z. Ama bir farkla, dini irtica de¤il, faflizm tehlikesinin fark›nday›z.
zas›yla yay›nlanan bildiride, bugün yaflanan krizin Cumhurbaflkan›’n›n halk taraf›ndan seçilmesiyle de afl›lamayaca¤› belirtilerek, “Cumhurbaflkan› seçiminde oy veren seçmenlerin yar›ya yak›n›n›n siyasi tercihlerinin mevcut seçim yasalar› ile parlamentoya yans›mayaca¤› bir sistemde kriz devam edecek, yeni bir genel seçim de krizi çözmeyecek ve sadece k›sa bir süre için erteleyecektir” denildi. 1980 Anayasas›’n›n kald›r›lmas› ve özgürlükçü, ço¤ulcu, bar›flç›, demokratik, laik anlay›fl ortak paydas›nda, hukukun uluslararas› ilkeleri ve de¤erleri ile örülmüfl yeni bir anayasan›n oluflturulmas› gerekti¤i vurgulanan bildiride, “'Ne mutlu Türk’üm demeyenler düflmand›r' diyebilenlere yan›t›m›z aç›kt›r: Bizler bu ülkenin sorumlu, duyarl› yurttafllar›y›z ve yarat›lan bu ortamda asla mutlu de¤iliz. Özgür, demokratik, laik Türkiye'yi korumaya kararl› yurttafllar olarak demokrasiyi yok etmeye yönelen her türlü müdahaleye karfl› direnme hakk›na sahip oldu¤umuzu aç›kça belirtiyoruz” fleklinde ifadeler yer ald›.
Genelkurmay'a dava açt› barodan at›ld› Ankara’da ise Ankara Barosu'nda Hukuk Müflaviri olarak çal›flan avukat Kemal Vuraldo¤an, Genelkurmay'›n yay›mlad›¤› muht›raya karfl› tazminat davas› açt›¤› için baro taraf›ndan ifline son verildi. Avukat Kemal Vuraldo¤an, Genelkurmay'›n yay›mlad›¤› muht›ra ile ilgili Milli Savunma Bakanl›¤›'na tazminat davas› açt›¤› için barodan at›ld›. Ankara Barosu'nda 3 y›ld›r sürdürdü¤ü Hukuk Müflavirli¤i görevine son verilen Vuraldo¤an, Genelkurmay'›n bildirisi ile ilgili suç duyurusunda bulundu¤u için, baro yönetimi taraf›ndan ‘Baro yönetiminin bilgisi ve onay› d›fl›nda Genelkurmay'a izafeten MSB'ye tazminat davas› açmas›, davay› bas›na bildirmesi suretiyle reklam yasa¤›na ayk›r› davrand›¤›’ gerekçesiyle oybirli¤i ile barodan at›ld›.
Bizim demokrasimiz ötekilerinden biraz farkl›. Mesela ‹sviçre’den 41 y›l önce kad›nlara seçme ve seçilme hakk› tan›nd›¤› halde, kocalar “höt” deyince hizimkiler “fleriat isterük” diye turbanlar›n› ve karaçarflaflar›n› kapt›¤› gibi sokaklara dökülürler, çünkü halifenin höttirisini kald›rm›fl›z ama hocan›n ve kocan›n höttirisini güçlendirmifliz, f›kara kad›nlar fleriat›n ve tehdiyat›n feodal ya¤l› kemendi içinde ç›rp›n›r dururlar. Mesela do¤ru düzgün bir yaz›l› anayasas› bile olmayan ‹ngiltere’nin tersine bizde herfley yaz›l›d›r, hatta daha da ileri gidilmifl bir de tersini yazm›fllar ki “herkes istedi¤ini yapabilsin”. ‹steyen darbe yapar, isteyen molla düzeni kurar, isteyen çete düzeni... “‹steyen” dediysek tabii herkes de¤il, flans› olanlar flans›n› dener iflte. Baflard›ysa ne’ala, baflarmad›ysa daha güçlü olanlar›n höttirisi ile ötelenir, öteki gelir. Cumhurbaflkan› seçimi için toplant› yeter say›s› olarak 367 mi yoksa 184 mü gereklidir? Valla bana sorarsan›z her ikisi de “anayasal”d›r. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 2’si de öyle dedi zaten, dört tanesi daha 184 toplant› için yeterli deseydi Kayserili Abdulah Gül, flimdi gül gibi Cumhurbaflkan› olmufltu memlekete. Yabanc›lar bizim politikac›lar› “höt”tiricilerin düdü¤üne pürdikkat kulak kabartt›¤› için yad›rgar, ben taktir ederim. Çok iyi terbiye edilmifl politikac›lar›m›z var. “Höt” denince föterini, turban›n› kapt›¤› gibi meclisi terk eder, bazan Amerika’ya, bazan Zincirbozan veya Yass›ada’ya, bazan da sine-i millete giderler. Vatandafl›n % 10’una “höt” denmiflse, meclise temsilci gönderemez, gönderirse yaka paça, karga tulumba meclisin kap›s›na, oradan da kodese b›rak›l›verilir veya bi acayip oy pusulas›n›n dipnotunda ara ki bulas›n! Bu demokratik anayasam›z›n bazan acayip demokratik sürprizleri de olur, mesela sadece vatandafl›n yüzde 10’una “höt” dendi¤i halde geçen seçimde yüzde 52’si meclis d›fl›nda kald›; filien vatandafl›n ço¤unlu¤u “höt”lenmiflti. Meclise kapa¤› atan höt terbiyesi alm›fl politikac›lardan hiç kimse “Yahu flu 12 Eylül höttiricilerinin anayasas›n› de¤ifltirelim” diye k›l›n› bile k›p›rdatmad›. Sonra da onlara ra¤men Cumhurbaflkan› seçmeye kalkt›lar, tabii ki “höt” diyecekler, say› ahmakl›¤›na bak›p insan kendi velinimetlerine bu kadar nankörlük etmez! Erbakan hocan›n densiz ö¤renciligi iflte. Üstelik, taktir etmeli ki bizim “hötcüler” de art›k postmodern, öyle eskisi gibi faflist terör felan yayg›nlaflt›r›p kendilerine ortam haz›rlam›yorlar, görkemli “cumhuriyet mitingleri” ile “ayd›nl›k için bir dakika karanl›k” (›fl›k söndürme) eylemleri ile, 28 fiubat ve 14 Nisan harekatlar›yla son derece ça¤dafl höttiri metodlar› uyguluyorlar. Neyse, umal›m bu kez vatandafl oylar›n›n % 51’i meclise yans›r da hiç de¤ilse höttirit demokrasimizin meflriyet sorunu yaflanmaz. Daha da kötüsü, beklenmedik aksi bir seçim sürprizi yarat›p, cumhurbaflkanl›¤› seçim krizi muazzam bir toplumsal çalkant› krizine dönüflmez, ülke görülmemifl bir kargafla, kamplaflma ve çat›flma içine düflmez! Ben “laik, demokratik, sosyal hukuk devleti”ni tehlikede görme nisab›na sokaklara dökülen milyonlarca yurttafl gibi çok kayg›l›y›m, ya bu kez oylar›n daha büyük bir k›sm› çöpe gider de, mesela % 40 oyla üstelik hötlenmifl parti meclisi tek bafl›na doldurursa ne olacak! Örne¤in % 9,9 CHP/DSP, % 9,9 MHP, % 9,9 DP, % 1 ‹P, % 2 ÖP, %1 EMEP, % 3 BBP, % 3 RP, % 5 ba¤›ms›zlar›n dipnotlad›¤› oylarda, % 5’i de bu acayip oy pusulas› sayesinde iptal edilirse, seçmenin % 10’u da bu pusula yüzünden kabin kuyru¤unda beklerken sand›klar kapan›rsa ne olacak? En az vatandafl›n % 57’sinin tercihleri meclis d›fl›nda kalmayacak m›, bu durumda % 43 oy alan AKP TBMM’nin %100’ünü iflgal etmez mi? Yok can›m bu kadar› da fazla, kötü senaryolar düflünmeye gerek yok, höt terbiyesine sahip vatandafl ta, politikac› da ne yapaca¤›n› bilir. BOP çerçevesine memleketi ortadan çatlat›p müdahale etme senaryolar› üzerinde düflünen müttefiklerimiz de art›k bizi anlamal›, bu halk yeni bir Irak trajedisine izin vermez. Bütün demokratik sol meclis d›fl› b›rak›lm›fl olsa da, höttirit demokrasimizin can› sa¤ olsun, eninde sonunda müttefiklerimiz gibi “cumhuriyetçi” ve “demokrat islamc›” iki partili sisteme do¤ru ilerleyece¤iz, onlar›n istedi¤i de bu de¤il mi zaten? Hottiri demokrasiden duttiri demokrasiye. Bu yaz›m›zda biraz seçim mizah› yapt›k, gelecek yaz›da devrimcilerin ve komünistlerin durumu üzerinde durmaya çal›flaca¤›z. fiimdilik “bask›n seçim”e u¤rayan vatandafla sab›r diliyor vede tanr› daha kötü sürprizlerden sak›ns›n diyoruz.
BÜROLAR
KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTERİ ORGANİZASYON LİMİTED ŞİRKETİ • Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Hakan ERTEN Yayın Türü:Yaygın Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyoğlu/İstanbul Tel: (0212) 243 91 92
ADANA : Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA ‹ZM‹R : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 KARTAL : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 MERS‹N : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 ELAZI⁄ : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 MALATYA : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 KONYA : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55 D‹YARBAKIR : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:3 No: 109 Da¤kap›/Diyarbak›r Tel: (0412) 228 22 92 AT‹NA : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: yunanistan_devrimcidemokrasi@yahoo.com.tr YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹ : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: devrimcidemokrasiyurdisi@hotmail.com
Teknik Hazırlık: Kardelen Yayımcılık Adres: Mahmut Şevket Paşa Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydanı/İSTANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Baskı: Gün Matbaacılık Adres: Sefaköy Telsizler Mev.Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/İST.Tel( 0212) 580 63 75• DAĞITIM:YAY-SAT
Deniz Gezmifl ve yoldafllar› an›ld› püsü’ne ait Cumhuriyet alan›nda bir etkinlik düzenledi. Anma boyunca kampüs içerisindeki sivil polisler ö¤rencileri sürekli olarak taciz ederken, ö¤renciler okunan fliir ve at›lan sloganlar›n ard›ndan da¤›ld›lar.
Malatya Soykan Park›’nda bas›n aç›klamas› yapan DGH, SGD, YDG, HÖC, Emek Gençli¤i, DÖDER ve Yurtsever Cephe üyeleri Denizler’i and›. ‹HD önünde toplanarak, “Devrim flehitleri ölümsüzdür, fiehit Nam›r›n”, "Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i", "Faflizme karfl› omuz omuza" sloganlar›yla Soykan Park›’na yürüyen kitle, “Denizler yafl›yor” yaz›l› pankart tafl›d›. Soykan Park›’nda yap›lan aç›klaman›n ard›ndan eylemin bitimine do¤ru sivil faflistler taraf›ndan provakasyon yarat›lmaya çal›fl›ld› fakat kitlenin so¤ukkanl› ve kararl› duruflu bunu bofla ç›kard›.
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ö¤renci Platformu'nun Sa¤l›k Emekçileri Sendikas› (SES) binas›nda gerçeklefltirdi¤i anma etkinli¤i,
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya an›ld›
Mahir Çayan, ‹brahim Kaypakkaya, Deniz Gezmifl ve Mazlum Do¤an flahs›nda tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. 12 Mart faflist cuntas› taraf›ndan idam edilen Türkiye Halk Kurtulufl Ordusu (THKO) ve ‘68 gençlik hareketi önderlerinden Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan, idam edilifllerinin 35’inci y›ldönümünde birçok ilde gerçeklefltirilen kitlesel eylemlerle an›ld›lar.
‹stanbul Gebze’de bir araya gelen ESP, DHP, Partizan, SDP, Odak ve HKM aktivistleri, düzenledikleri etkinlikle May›s ay›nda flehit düflen tüm devrimcileri and›lar. Sayg› durufluyla bafllayan anmada, “May›s flehitleri kavgam›zda yafl›yor”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” fleklinde sloganlar at›ld›. Anma polis ablukas› ve tehditleri alt›nda gerçekleflti. Eflit Özgür Yurttafl Hareketi de, Okmeydan›’nda Sibel Yalç›n Direnifl Park›’nda düzenledi¤i etkinlikte May›s flehitlerini and›. Mazlum Do¤an, Haki Karer, Mahir Çayan, Deniz Gezmifl ve ‹brahim Kaypakkaya'n›n foto¤raflar›n›n yer ald›¤› etkinlikte “fiehit nam›r›n” sloganlar› at›ld›.
yalizme ve flovenizme karfl› flimdi Deniz olunmal›” yaz›l› pankart arkas›nda eski Sümerbank önüne yürüdüler. S›k s›k “Emperyalistler, iflbirlikçiler, 6. Filo’yu unutmay›n”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Deniz, Yusuf, Hüseyin ölümsüzdür” fleklinde sloganlar atan kitle, Sümerbank önünde tüm devrim flehitleri için sayg› duruflunda bulundu. Burada aç›klama yap›ld›ktan sonra sloganlarla anma sona erdi.
Konak Pier önünde bir araya gelen Al›nteri, BDSP, ESP, Devrimci Hareket, DHP, HÖC, ‹C‹, Kald›raç ve Partizan üyeleri “Emper-
rimcilere yönelik katliam politikalar› anlat›ld›. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan s›ras›yla Mahir Çayan, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan, ‹brahim Kaypakkaya ve Mazlum Do¤an'›n hayatlar› okundu. Türkülerin söylendi¤i, fliirlerin okundu¤u etkinlik geçmiflten günümüze flehit düflenlerin anlat›ld›¤› slayt gösterisinin ard›ndan sona erdi.
Adana Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan, 7 May›s günü Çukurova Üniversitesi’nde devrimci demokrat ö¤renciler taraf›ndan düzenlenen etkinlikte an›ld›lar. Denizler için sayg› duruflunda bulunan ö¤renciler, “Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in miras›na sahip ç›kaca¤›z” dediler. Etkinlik, yap›lan aç›klaman›n ard›ndan verilen müzik dinletisi ile sona erdi.
Ankara Karfl›yaka Mezarl›¤›'nda bir araya gelen binlerce kifli Denizler’i mezarlar›n›n bafl›nda and›. SDP, EMEP, ÖDP, TKP, ESP, SHP, CHP, 68'liler Vakf›, 78'liler Vakf› ve D‹SK üyelerinin kat›ld›¤› anma etkinli¤inde 'Kürt-Türk-Ermeni, yaflas›n halklar›n kardeflli¤i', 'Eflitlik, kardefllik, Kürt ulusuna özgürlük' gibi sloganlar at›l›rken, Gezmifl, ‹nan ve Aslan’›n posterleri tafl›nd›. Gezmifl ve yoldaflla-
Mersin
ler bu flanl› tarihin yüreklerimize ve bilinçlerimize serpti¤i devrim tohumunu, çeli¤e verilen su ile yeflertip
büyütüyoruz.
‘Türki-
ye’nin gelece¤i çelikten yo¤ruluyor. Belki biz olmayaca¤›z ama bu çelik ald›¤› suyu unutmayacak’ diyen ‹brahim Kaypakkaya, kavgam›z›n yaflayan savafl siperidir. Onlar›n devrimci an›lar›n›n önünde sayg› ile e¤iliyor ve ideallerini zafere tafl›yaca¤›m›za and içiyoruz” denildi. Metnin okunmas›ndan sonra etkinli¤e fliir ve müzik dinletisiyle devam edildi.
ganlar eflli¤inde da¤›ld›.
7 May›s günü ise, DGH, YDG, DSG, DPG ve YÖGEH üyelerinden oluflan bir grup ö¤renci Mersin Üniversitesi Çiftlik Köy Kam-
Eskiflehir’de de Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri kampüs içinde Migros karfl›s›nda yapt›klar› etkinlikle Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan, Yusuf Aslan, ‹brahim Kaypakkaya, Fikri Sönmez ve Haki Karer’i and›lar.
F tipi hapishanelerde de¤iflen birfley yok Tecrit, tredman, iflkence, hak ihlalleri ve ölümler ile özdeflleflen F tipi hapishanelerdeki uygulamalar, Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan sürekli dile getirilen “iyilefltirmeler yapt›k” söylemine karfl›n ayn› flekilde devam ediyor birkaç y›l önce verilmifl ve okumufltuk. Duruma bak›l›rsa o zaman bu toplatma karar› gözlerden kaçm›fl. *16.04.07 tarihinde 91 No’lu hücrede kalan ‹smail Y›lmaz, Coflkun Akdeniz ve 88 No’lu hücrede kalan Caner Uluç, Özgür Ertürk ve Yaflar Erifl isimli arkadafllar›m›za “elektrik sayac› endekslerinin okunmas› s›ras›nda baz› odalardan elektrik harcamalar›n›n normalden az oldu¤u görüldü¤ü’ (bu durum elektri¤i kaçak kulland›klar›na yorulmufl olmal›) gerekçe gösterilerek disiplin kurulu taraf›ndan soruflturma aç›lm›fl ve 3 gün içersin-
Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan tutsaklar, yazd›klar› mektupta kendilerine yönelik hak gasplar›na yazd›klar› mektupta yer vererek, hapishanelerdeki son durum hakk›nda bilgi verdiler
olan ‹brahim Kaypakkaya’d›r. Biz-
r›n›n mezarlar›na karanfil ve sigara b›rakan kitle daha sonra slo-
6 May›s günü ‹HD önünde toplanan DGH, YDG, Gençlik Federasyonlar› ve DSG üyeleri Mersin Belediyesi önüne kadar yürüyerek burada bir bas›n aç›klamas› yapt›.
‹zmir
Etkinlikte Mercan fiehitleri’ne de de¤inilerek, devletin dev-
Çukurova Üniversitesi ö¤rencileri, 16 May›s günü bir etkinlik düzenleyerek ölümsüzlü¤ünün 34. y›l›nda komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› and›lar. Devrimci demokrat ö¤rencilerin düzenledi¤i ve R-1 alan›nda yap›lan anma etkinli¤i sayg› duruflu ile bafllad›. Ö¤rencilerin ortak bir metin okudu¤u etkinlikte, “18 May›s 1973 tarihi, ezilen halklar›n kurtulufl mücadelesinde büyük bir anlam› ifade etmektedir” denildi. Okunan metinde, “Bugüne kadar devam edegelen s›n›f mücadelesinde emekçi halklar›m›z binlerce yi¤it evlad›n› bu kavga u¤runda yitirmifltir. Onlardan biri de 1971 devrimci ç›k›fl›n›n önderlerinden
Ad› hep tecrit, iflkence, hak ihlalleri ve ölümler ile an›lan F tipi hapishanelerdeki uygulamalar, aradan geçen 7 y›l›n sonunda Adalet Bakanl›¤›’n›n yay›nlad›¤› ve koflullar› iyilefltirece¤i san›lan genelgeye ra¤men deyim yerindeyse eski tas eski hamam sürüyor. 122 devrimci ve komünistin yaflam›n› yitirdi¤i F tiplerine karfl› mücadelede 600’den fazla kifli de yap›lan zorla ve yanl›fl müdahaleler sonucunda sakat b›rak›ld›. Son olarak Av. Behiç Aflç› ile birlikte, Adana’da Gülcan Görüro¤lu ve F tipi hapishanede tutulan Sevgi Saymaz isimli tutuklunun sürdürdü¤ü ölüm orucu eyleminin yaratt›¤› bask›lanma sonucunda bir genelge yay›nlamak zorunda kalan Adalet Bakanl›¤›, ilk önce tecrit uygulamalar›n›n kald›r›laca¤› yan›lsamas›n› yaratt›ysa da, bugün hala hapishanelerde tutsaklar›n karfl› karfl›ya kald›klar› uygulamalar, de¤iflen bir fley olmad›¤›n› gösteriyor. Ço¤u hapishane yönetimi bu genelgeyi dahi uygulamaktan kaç›nd›¤› gibi uygulad›klar› hak ihlallerine de fütursuca devam etmekteler.
Tecrit uygulamalar› sürüyor Yaflad›klar› hak ihlallerinin rapor halinde sunuldu-
¤u bir mektup gönderen Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi tutuklu ve hükümlüleri, mektuplar›nda yaflad›klar›n› özetle flöyle s›ral›yorlar: “*B -1 blokta tekli hücrede kalan Alaattin Ö¤et isimli arkadafl›m›z tecrit ve onun uygulamalar› sonucunda flizofrenik belirtiler gösteren psikolojik rahats›zl›klar yaflamaktayd›. Giderek boyutlanan rahats›zl›¤›n›n bilinmesine ra¤men bu rahats›zl›klarla ilgili hastaneye sevk ettirmek yerine tekli hücrelerde tutularak mevcut rahats›zl›¤›n artmas›na sebep olunmufltur. Ve bu rahats›zl›¤› daha da ilerlemifltir. Bu rahats›zl›k neticesinde Alaatin Ö¤et kald›¤› tekli hücrede, hücresiyle birlikte kendini yakm›fl, hücre camlar›n› k›r›p vücudunun çeflitli yerlerini kesmifltir. *Ferdi Ayd›n’a d›flar›dan ad›na yat›r›lan Dimitrov’un “Faflizmin Yarg›lanmas›” adl› kitap toplat›lmas› var denilerek verilmedi. 24 y›l önce verilen toplatma karar› hapishane idaresi için kitab› vermeme noktas›nda önemli bir gerekçe oluyor. Bu denli hassas olan hapishane idaresi zahmet edip de kitap hakk›nda verilen toplatma karar›n›n kald›r›l›p kald›r›lmad›¤›na bakma gere¤i duymuyor. ‹flin bir ilginç yan› da fludur ki, bizlere bu kitap
de sözlü ya da yaz›l› savunma verilmesi tebligat› yap›lm›flt›r. Ad› geçen ‹smail Y›lmaz, Coflkun Akdeniz, Yaflar Erifl, Özgür Ertürk’e 5 gün hücre cezas› Caner Uluç’a ise 10 günlük hücre cezas› verilmifltir. *Cihan Kahraman’›n 24.01.2007 tarihinde Can Dündar’a göndermek istedi¤i mektuba, Aligül Akkaya’n›n TES (Türkiye Sinema Emekçileri Sendikas›)’na yollamak istedi¤i bir adet taahhütlü mektuba, Ali R›za Kaplan’›n DTP’ ye yollamak istedi¤i bir adet taahhütlü mektuba, Metin Yamalak’›n DTP ve TUAD’ a yollamak istedi¤i 2 adet taahhütlü mektuba ve 1 adet faksa, 4 Nisan 2007 tarihinde tüm PKK’li tutsaklar›n Abdullah Öcalan’a yollamak istedikleri mektuplara hapishane idaresince el konuldu. El koyma gerekçesi ise yine bildik ‘mektuplar›n içeri¤inde yalan yanl›fl beyanlar olmas›d›r”. Mektupta ayr›ca çeflitli dergi ve yay›nlar›n toplat›lma karar› olmad›¤› halde toplat›ld›¤›, verilmedi¤i, çeflitli k›rtasiye araçlar›n›n önce hapishane kantinlerinde kendilerine sat›ld›¤›n›, daha sonra da yasak denilerek toplat›ld›klar›, keyfi disiplin cezalar› verildi¤i belirtiliyor.
1 May›s’ta terör estirenler yarg›lans›n u y›l ‹stanbul Taksim’de yap›lmak istenen 1 May›s kutlamalar› nedeniyle ‹stanbul’da al›nan ola¤anüstü önlemler ve kutlamalar› engellemek için polisin yapt›¤› sald›r›lar›n sorumlular› olan ‹çiflleri Bakan›, ‹stanbul Valisi ve ‹stanbul Emniyet Müdürü hakk›nda suç duyurusunda bulunan D‹SK, KESK, TTB ve TMMOB baflta olmak üzere çeflitli demokratik kitle örgütleri, sendika ve siyasi parti temsilcileri, bu kiflileri istifa etmeye ça¤›rd›lar.
bulundu.
9 May›s günü Sultanahmet Adliyesi önünde bir araya gelen grup ad›na aç›klama yapan Türk Tabipler Birli¤i Genel Baflkan› Gençay Gürsoy, polis yürüyüfllerinden, lale bayram›na, konserlerden, ralli yar›fllar›na kadar her türlü etkinli¤e aç›k oldu¤unu belirtti¤i Taksim Meydan›'n›n 1 May›s ‹flçi Bayram›'nda iflçilere kapat›ld›¤›n› söyledi. 1 May›s günü ‹stanbul'da s›k›yönetim ilan edildi¤ini, 1 May›s kutlamalar›na kat›lmak isteyenlerin dövülerek, coplanarak gözalt›na al›nd›klar›n›, ifle gitmek isteyen yurttafllar›n ise bütün gün trafikte kald›¤›n›, polis taraf›ndan at›lan gaz bombalar› nedeniyle 75 yafl›ndaki ‹brahim Sevindik adl› vatandafl›n hayat›n› kaybetti¤ini belirterek, “‹stanbul'da terör estiren, hukuku ayaklar alt›na alan, tüm olaylar›n sorumlusu olan vali ve bu suça ortak olan ‹stanbul Emniyet Müdürü derhal istifa etmelidir” dedi.
ya, her türlü maç sonras›nda kulla-
Aç›klaman›n ard›ndan D‹SK, TMMOB, TTB ve KESK temsilcileri, alk›fllar eflli¤inde Sultanahmet Adliyesi'ne yürüyerek, ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na suç duyurusunda
aç›klamas›na kat›lan kurum temsil-
B
1 May›s’taki polis terörü protesto edildi ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi (‹C‹) geçti¤imiz 1 May›s kutlamalar› s›ras›nda ‹stanbul Taksim Meydan›'nda yaflanan polis sald›r›s›n› protesto etmek amac›yla Konak Kemeralt› giriflinde bir bas›n aç›klamas› yapt›. ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi ad›na konuflan ‹C‹ sözcüsü Mihriban Karakan›m›na izin verilen bu alan›n emekçilere on y›llard›r bir devlet uygulamas›yla kapat›ld›¤›n› belirtti. Aç›klama s›ras›nda s›k s›k, "Susma sustukça s›ra sana gelecek" ve "‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek" fleklinde sloganlar at›ld›.
Bir suç duyurusu da Ankara’dan Sendika ve demokratik kitle örgütleri üyeleri, Taksim’de yap›lacak 1 May›s kutlamalar›na kat›lmak için Ankara’dan yola ç›kt›ktan sonra yol boyunca jandarmalar taraf›ndan engellemelerine ve ‹stanbul giriflinde maruz kald›klar› sald›r›lara iliflkin suç duyurusunda bulundular. Ankara Adliyesi önünde yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan bas›n cileri Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na sorumlular hakk›nda soruflturma aç›lmas› için suç duyurusunda bulundu.