dd_123

Page 1

KEMAL KUTAN ALMANYA’DA GÖZALTINA ALINDI

ALEV‹LER KAYGILI “SÜNN‹LEfiT‹R‹L‹YORUZ”

EMEK

Kemal Kutan 29 Ekim tarihinde Almanya’da polis taraf›ndan gözalt›na al›narak tutukland›. Devrimci fikirlerinden dolay› Türk devletinin hedefinde olan ve hakk›nda uluslararas› yakalama emri ç›kart›lan Kutan’›n Türk devletine iade edilmesini engellemek için Avrupa’da kampanya bafllat›ld›.

Tayyip Erdo¤an Alevilik sorununda siyasi flov amaçl› giriflimde bulundu. "Alevilerle toplu iftarda buluflaca¤›z" diyen Baflbakan, bu giriflimini biraz acemice gerçeklefltirdi. Zira Alevi örgütleri inan›fllar›nda böyle bir uygulamaya yer olmad›¤›n›, tuttuklar› Muhharem orucunun bir matem orucu oldu¤unu belirterek, Erdo¤an’a tepki gösterdiler.

2

15 Günlük Siyasi Gazete

Y›l: 6

GÜNCEL

Say›: 123

5

TELEKOM ‹fiÇ‹S‹N‹N D‹REN‹fi‹ SONA ERD‹ Türk Telekom’da 16 Ekim’de bafllayan grev, 28 Kas›m günü gerçeklefltirilen görüflmelerde uzlaflma sa¤lanmas›yla sona erdi. Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m, Türk-‹fl Baflkan› Salih K›l›ç ve yönetim kurulu üyelerinin de haz›r bulunduklar› ve bas›na kapal› olarak gerçeklefltirilen görüflmelerin ard›ndan ya-

2-16 Aral›k 2007 • Fiyat›: 1 YTL

EMEK

6

e-mail:devrimcidemokras@superonline.com

Emperyalist “çözüm” çözümsüzlüktür Ortado¤u’da geri dönüflü olmayan bir sürecin içerisine girildi. Onlarca y›ll›k arka plan› olan bu sürecin fitili, ABD’deki Dünya Ticaret Örgütü’ne (‹kiz Kuleler) gerçeklefltirilen 11 Eylül sald›r›lar› ile atefllendi. Birbirinin pefli s›ra Afganistan ve Irak iflgaline, Lübnan-Hizbullah savafl›na, Filistin-‹srail sorunun yeni boyuta ulaflmas›na, Darfur krizine, ‹srail-ABD ile ‹ran-Suriye aras›ndaki gerilime tan›kl›k eden Ortado¤u, gelinen aflamada emperyalist güçler aras›ndaki dalafl›n ringine dönüflmüfl durumda. Kabul etmek gerekir ki ringin ortas›nda durmasa da, savaflan taraflar›n (ABD-AB eksenli

güçler ile Rusya-Çin eksenli güçler) özenle üzerinde durduklar› meseleler aras›nda Kürt ulusal sorunu hat›r› say›l›r bir yer iflgal etmektedir. Kürt ulusal sorununun sahip oldu¤u bu pozisyon, Ortado¤u’daki emperyalist politikalar merkezli süren dalaflta Kürt ulusal hareketlerinin pozisyonlar›n› ve olas› hamlelerini bizler aç›s›ndan da –gerek bölgedeki geliflmeleri do¤ru okumak, gerekse de bu geliflmeler karfl›s›nda do¤ru bir flekilde konumlanabilmek için- hassasiyetle üzerinde durulmas› gereken hususlar haline getirmektedir. Bizler aç›s›ndan oldukça önemli olan bu mese-

le ABD, ‹ran, Suriye ve TC taraf›ndan hali haz›rda masaya yat›r›lm›fl, çeflitli biçimlerde formüle edilmifl ve bu formülasyonlara uygun bir konumlan›fl›n içerisine girilmifl vaziyette. Zira ABD, Irak iflgalinde en çok deste¤i ald›¤› Barzani ve Talabani önderli¤indeki Güney Kürdistan Kürt ulusal hareketlerinin “Kürt Bölgesel Yönetimi” çerçevesinde konumlanmas›na yol vermiflken, ‹ran’a karfl› kullanmak istedi¤i PJAK’a dönük de yer yer örtülü, yer yer ise aç›ktan destek faaliyeti yürütmektedir. Yine Suriye içerisindeki Kürt oluflumlar›na karfl› da ABD’nin izledi¤i politikan›n benzer bir rota izledi-

¤ini söylemek mümkün. Elbette ABD’nin Barzani, Talabani, ‹ran ve Suriye’deki Kürt oluflumlar›na dönük politikalar›, ‹ran, Suriye, TC ve Irakl› güçlerin belirli bir bölümü taraf›ndan kayg›yla izlenmektedir. ‹ran, Güney Kürdistan’daki Bölgesel Kürt Yönetimi ile ipleri germemek, olas› ABD sald›r›s›nda bu güçleri karfl›s›na almamak için oldukça hassas davran›rken, kendi s›n›rlar› içerisinde silahl› mücadele veren PJAK’a karfl› ise güçlü bir imha sald›r›s› içerisinde. Suriye aç›s›ndan da durum benzer bir tabloya sahip olmakla birlikte ‹ran’dan ayr›flt›¤› noktalar da söz konusu.

Kürt ulusu ve az›nl›k milliyetler üzerindeki milli bask› ve ulusal eflitsizlik burjuva feodal sistem devam etti¤i sürece varl›¤›n› koruyacakt›r

Ekonomi balonu patlad›, bütçe aç›klar›

Bütün uluslara tam hak eflitli¤i

2006 y›l› boyunca ülkemizdeki kilit kurulufllar› yabanc› tekellere ve onlar›n ülkemizdeki piyonlar›na peflkefl çekerek bütçede geçici bir fliflkinlik yaratan AKP’nin, ekonomide ilan etti¤i “bahar” havas› rakamlar›n so¤u¤una dayanam›yor. Yat›r›ma dönüfltürülmemifl olan s›cak paraya dayal› ekonomi, bir yandan d›fl ve iç borç ç›kmaz›na hapsolmuflken, öte yandan bütçe ve d›fl ticarette oluflan aç›klarla kan kaybetmeye devam ediyor. ‹thalat (d›fl al›m) giderleri ile ihracat (d›fl sat›m) gelirleri aras›ndaki uçurum kapanmak bilmiyor. IMF,

Dünya Bankas› gibi uluslararas› mali kurulufllar›n dayatt›klar› politikalar›n uygulanmas› sonucu gerek ülkemizdeki sanayi üretiminde ve gerekse de tar›msal üretimde yaflanan kronik düflüfl, ithalat›n her geçen gün artmas›na yol aç›yor. Üretimde yaflanan bu düflüflün, yine ayn› politikalar nedeni ile üretime dönük yat›r›m›n hayli s›n›rl› kalmas› ve daha ziyade ara mal, montaja dayal› üretim yap›lmas›, ithalat›n flahlanmas›na yol açarken, d›fl ticaret a盤›n›n ise giderek kapat›lamaz bir hal almas›na neden oluyor. SAYFA 6

DTP’ye yönelik linç kampanyas› kapatma davas› ile sürüyor

Polis cinayet iflliyor emniyet ‘flanss›zl›k’ diyor ‹zmir'de polis ekibinin sözde "dur" ihtar›na uymad›¤› için aç›lan "uyar› atefli" sonucu tek kurflunla kafas›ndan vurulan Baran Tursun yaflam›n› yitirdi. Polisin yetkisinin Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yap›lan de¤ifliklikle art›r›lmas›n›n ard›ndan daha bir h›z ka-

Devlet terörü DTP üzerinde estirilmeye devam ediyor. DTP hakk›nda kapat›lma davas› aç›ld›. Yarg›tay Baflsavc›s› Abdurrahman Yalç›nkaya taraf›ndan haz›rlanan DTP'nin kapat›lmas›na iliflkin dava dosyas› Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'n›n, Demokratik Toplum Partisi (DTP) hakk›nda açt›¤› kapatma davas›na gerekçe olarak, DTP'nin, "devletin ba¤›ms›zl›¤›, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤üne yönelik eylemlerin oda¤›” haline geldi¤i gösterildi. Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t'›n DTP'yi hedef haline getiren sald›rgan aç›klamalar›n›n ar-

d›ndan harekete geçen Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› DTP'nin kapat›lmas› hakk›nda iddianame haz›rlad›. Baflsavc›l›k taraf›ndan haz›rlanan iddianamede "DTP'nin eylemlerinin ve üyelerinin beyanlar›n›n devletin ba¤›ms›zl›¤›na, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤üne ayk›r›l›k oluflturdu¤u tespit edilmifltir" ifadesi kulland›. ‹ddianamede 8'i milletvekili 221 DTP'li hakk›nda 5 y›l süreyle siyasi yasak getirilmesi istendi. Anayasa Mahkemesi'nin kabul etti¤i savc›l›k iddianamesindeki kapatma istemi mahkemenin 11 as›l üyesinden en az 7'sinin oyu ile mümkün olabilecek.

Her türlü toplumsal meselenin kendisini varetti¤i ekonomik-siyasi-kültürel vs bir öz vard›r. Kapitalizmin flafa¤›nda tarih sahnesindeki yerini alan ulus ve bununla beraber ulusal sorunun da iktisadi temeli meta üretiminin gereklilik duydu¤u pazar birli¤idir. Bat› Avrupa'da genel olarak tek uluslu yap›lanma gerçekli¤inin de sonucu olarak, burjuvazinin iç pazar› oluflturma sürecinde önündeki temel engel feodalizmdi ve demokratik devrimlerle tasfiye edildi, böylece ulusal sorun da esasta çözüme ulaflt›. Do¤u Avrupa ve Asya'da ise milli hareketlerin özgün bir baflka özelli¤i de çok uluslu yap›lanmas›n›n sonucu olarak egemen ulusun burjuvazisine karfl› mücadeleyi de bar›nd›rmas›yd›. Hem Bat› Avrupa'da hem de Do¤u Avrupa ve Asya'da milli meselenin ekonomik özü hep ayn› kalm›flt›r; pazar. Fakat, kapitalizmin serbest rekabetçi dönemden tekelci aflamaya, yani emperyalizme ulaflmas›, milli meselenin siyasalsosyal içeri¤inin de de¤iflmesini beraberinde getirmifltir. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda ve esasen 1917 Ekim Devrimi sonras›nda ulusal sorun siyasi alanda emperyalizme karfl› savafl›n bir parças› haline gelmifltir. Ulusal sorunun de¤iflmeyen ekonomik özüne karfl›n de¤iflen siyasi ve s›n›fsal özü, bu çeliflkinin gerçek anlamda çözümünü günümüzde tek tutarl› anti-emperyalist politik hatta sahip proletaryan›n omuzlar›na yüklemifltir. Kapitalizm, serbest rekabetçi döneminin karakteristik özelli¤i olan ulusal pazarlar biçimindeki örgütlülü¤ünü, en yüksek aflamas› olan emperyalizm ile birlikte dünya çap›nda bir yap›lanland›rmaya ulaflt›rm›flt›r. SAYFA 8

PERSPEKT‹F

dikifl tutmuyor

zanan polis terörü ölüm saç›yor. Yetkileri artan polis uyar› ateflini insanlar›n direk kafas›n› hedef gözeterek yap›yor. Son olarak 'uyar› atefli' sonucu kafas›ndan a¤›r yaralanan Baran Tursun'un babas› Mehmet Tursun'un anlat›mlar› polis törörünün hangi noktalara vard›¤›n›

Peflinizdeki polis ‘flanss›z’sa ölebilirsiniz

belgeliyor. Emniyet Genel Müdürü O¤uz Ka¤an Köksal ise olayla ilgili olarak yapt›¤› aç›klamada, olay› "flanss›zl›k"

Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yap›lan son de¤iflikliklerle yetkileri art›r›lan polis terör estirmeye devam ediyor. Nijeryal› Festus Okey'in ‹stanbul Beyo¤lu'ndaki polis karakolunda öldürülmesinin ard›ndan ‹stanbul'da ve ‹zmir'de iki kifli daha polisin sald›rgan uygulamalar› sonucunda yaflam›n› yitirdi

olarak niteledi. Köksal, "fianss›zl›k iflte. Bazen polisin flans› yaver gider ve suçlular› yakalar. Bazen de böyle flanss›zl›klar olur. Ne yaz›k ki son dönemde bu olaylar üst üste geldi" fleklinde aç›klama yapt›. Olaylar›n s›kl›kla meydana geldi¤ini "üst üste geldi" sözleriyle kabullenen Köksal, bunlar›n Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yap›lan de¤ifliklikle olan alakas› hakk›nda her hangi bir aç›klama yapmad›.

SAYFA 4

9 Aral›k Ça¤layan mitinginde buluflal›m Ülkemizi de kapsayan Ortado¤u co¤rafyas› üzerinde yo¤unlaflan emperyalist

Tarih: 9 Aral›k 2007

sald›rganl›¤a karfl› halklar›n birli¤i ve kardeflli¤i fliar›n› yükseltmek için bütün halk›m›z›, 9 Aral›k’ta ‹stanbul Ça¤layan Abide-i Hürriyet Meydan›’nda

Yer: Ça¤layan Abide-i Hürriyet Meydan›, fiiflli/‹STANBUL

yap›lacak mitinge, DHP kortejinde kat›lmaya ça¤›r›yoruz.

Saat: 11.00

SINIF TAVRI

‹smail UÇAR

Burjuva hümanizmi... Feodal toplum içerisinde filizlenen burjuvazi bu toplumsal yap›n›n ...

sf 3


2

GÜNCEL

2-16 Aral›k 2007

Kemal Kutan, 29 Ekim tarihinde Almanya’n›n Stutgart-Donaus›ngen treninde yolculuk yapt›¤› s›rada Alman polisi taraf›nda gözalt›na al›narak tutukland›. Devrimci fikirlerinden dolay› Türk devletinin hedefinde olan ve hakk›nda uluslararas› yakalama emri ç›kart›lan Kutan’›n, Türk devletine iade edilmesini engellemek için Avrupa’da kampanya bafllat›ld›

Devrimci Demokrasi’den

Ortado¤u dünya düzeni de¤ifltirecek geliflmelere gebe. Çeliflkiyi tetikleyecek olan da, ABD emperyalizmi ile bunlar›n pazar›na girmeye çal›flan di¤er emperyalist güçlerin bölge üzerindeki stratejik konumlan›fllar›na ba¤l› olacak. Bu emperyalist talan ba¤r›nda Ortado¤u halklar›n›n em-

Kemal Kutan Almanya'da gözalt›na al›nd›

peryalizme karfl› yürütecekleri savafl› güçlendirecek tohumlar› da tafl›maktad›r. Güncel geliflmeleri takip etmek ve okumak, emperyalizmin stratejik sald›r›lar›na karfl› konumlan›fl›m›z› ve stratejik savafl›m›z›n kitleler üzerindeki

Devrimci gazeteci-yazar Kemal Kutan, Alman polisi taraf›ndan gözalt›na al›nd›. Devrimci fikirlerinden dolay› Türk devletinin hedefinde olan ve hakk›nda uluslararas› yakalama emri ç›kart›lan Kutan, Türk devletine iade edilmek isteniyor. Türk devletinin tutuklama, iflkence ve ölüm tehditine maruz kalan gazeteci-yazar Kemal Kutan bu sebeple yurt d›fl›na ç›kmak zorunda kalm›flt›. 29 Ekim tarihinde Almanya’n›n Stutgart-Donaus›ngen treninde yolculuk yapt›¤› s›rada Alman polisi taraf›ndan gözalt›na al›nan Kemal Kutan halen Almanya'da tutuklu bulunuyor. Türk devletinin iddialar› nedeniyle ‘k›rm›z› bültenle’ aranan Kemal Kutan’›n gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan demokratik kitle örgütleri de Kutan'›n Türk devletine iade edilmemesi ve serbest b›rak›lmas› amac›yla kampanya bafllatt›lar.

demokratik bask› ve zulüm ortam›n› desteklemek anlam›na gelmektedir. Baflta Alman devleti olmak üzere, birçok Avrupa Birli¤i’ne üye ülkenin, özgürlük, demokrasi ve ba¤›ms›zl›k talebiyle mücadele eden Kürt, Türk ve her milliyetten devrimci, ilerici, yurtsever, demokrat ayd›nlara yönelik Türk devleti taraf›ndan yap›lan dizginsiz sald›r›lara paralel hareket etmeleri ve bu politikalara destek sunmalar›, emperyalizmin gerçek niteli¤idir” denildi. Devrimcileri, demokratlar› Kemal Kutan'› sahiplenmeye ça¤›ran aç›klamada son olarak flunlar söylendi; “Kemal Kutan yoldafl flahs›nda siyasi s›¤›nmac›lara, hak ve özgürlüklere yönelik sald›r›lara karfl› mücadele etmeye ve enternasyonal bir bilinçle Kemal Kutan’la dayan›flmaya ve bu yönlü yap›lacak eylemlere aktif kat›lmaya ça¤›r›yoruz”.

Kemal Kutan’la dayan›flma büyüyor

“Kemal Kutan serbest b›rak›lmal›d›r” Kemal Kutan'la Dayan›flma Komitesi bir aç›klama yay›mlayarak, Kutan’›n Türk devletine iade edilmemesini ve serbest b›rak›lmas›n› istedi. Kemal Kutan’la Dayan›flma Komitesi’nin yapt›¤› yaz›l› aç›klamada devrimci gazeteci-yazar Kemal Kutan’›n, 12 Eylül askeri faflist cuntas›n›n iflkenceli sorgular›ndan geçti¤i ve uzun dönem tutsakl›k yaflad›¤› hat›rlat›larak, “Türkiye’de siyasal görüfllerinden ve aktif siyasal kimli¤inden dolay›, faflist Türk devletinin ve onun eli kanl› cellatlar›n›n hedefi halindedir. Alman yetkililerinin faflist Türk devletinin as›ls›z iddialar› temelinde 'k›rm›z› bültenle' aranmas›n› bahane ederek gerçeklefltirdi¤i bu tutuklama, Kemal Kutan yoldafl flahs›nda siyasi s›¤›nmac›lar›n hak ve özgürlüklerine yönelik son dönemlerde artarak devam eden bask›lar›n devam› niteli¤indedir” denildi. Türk devletinin komünist ve devrimcilere yönelik sürdürdü¤ü bask› politikas›n› düzmece iddialarla devam ettirdi¤i kaydedilen aç›klamada, “Faflist Türk devletinin iddialar› ve talepleri do¤rultusunda bir devrimciyi tutuklamak Türkiye’deki anti

tav›r almaya ça¤›r›yoruz. 1951 Cenevre Politik S›¤›nma Protoko-

de¤ifltirme gücünü belirleyecektir.

lü'ne göre, yasal hak olarak iltica talebi kabul edilmeli ve oturum hakk› verilmelidir. Bu sald›r›, Kemal Kutan flahs›nda politik iltica

Ortado¤u’da güç dengelerini kimlerin belirleyece¤ini,

hakk›na bir sald›r›d›r. Kemal Kutan’›n iadesi bu hakk›n ortadan

buna kimlerin hizmet edece¤ini emperyalist devletlerin

kald›r›lmas›n›n önünü açacakt›r. Bu sald›r›ya enternasyonal daya-

güncel politikalar›na bakarak öngörmek ve bunun karfl›-

n›flma, birlik ve mücadele anlay›fl›yla karfl› dural›m”.

s›nda Ortado¤u’da güç olarak bilinen hareketlerin, gruplar›n önümüzdeki dönemde izleyecekleri rotay› tahmin et-

Londra'da Alman Konsoloslu¤u

mek mümkün. Öncelikle buna ba¤l› olarak ABD emperya-

önünde protesto

lizmi taraf›ndan stratejisine göre konumland›r›lan Türk

Kemal Kutan'la Dayan›flma Komitesi ‹ngiltere'nin Baflkenti

devletinin süreç içerisinde bir dizi yeni geliflmelere gebe

Londra'da Alman Büyükelçili¤i önünde protesto eylemi yapt›.

kald›¤›n› daha önce gazetemizin Gündem sayfas›nda be-

Konsolosluk önünde "Kemal Kutan'a özgürlük", "Alman devleti

lirtmifltik. Özellikle ABD, TC ve PKK aras›ndaki gerilimin

Kemal Kutan'› serbest b›rak" fleklinde ‹ngilizce sloganlar›n at›ld›-

yaratt›¤› sorunlara kendisine hizmet edecek minvalde ‘çö-

¤› eylemde yap›lan aç›klamada Kutan'›n yaflam› ile ilgili bilgiler

Yurtd›fl›nda bulunan yüze yak›n devrimci demokratik kurum Kemal Kutan’›n serbest b›rak›lmas› için ortak bir aç›klama yay›mlad›. Yap›lan aç›klamada Kemal Kutan’›n serbest b›rak›lmas› ve oturum hakk›n›n verilmesi istendi.

verildi. Grubun yapt›¤› aç›klamada, "Türk devletinin iddias›n›n

Aç›klamada, son dönemlerde uluslararas› insan haklar› bildirgesinin çi¤nenerek politik iltica talebinde bulunanlar›n iade edilmesinin yayg›nlaflt›¤› vurgulanarak, “Göçmenlere yönelik ç›kar›lan yasalar çerçevesinde, özellikle politik faaliyetlerde bulunanlar›n oturum haklar› elinden al›narak s›n›rd›fl› edilmekteler. ‹sviçre’de yeni iktidar partisinin yabanc›lar› “kara koyun“ olarak adland›rmas›, Almanya’da NPD’nin ›rkç› sald›r›lar›n› Alman olmayan herkese yöneltmesi bu yasalardan ba¤›ms›z de¤ildir” denildi. Din, dil, ›rk ayr›m› yapmadan, yaflam hakk› elinden al›nmak istenen herkesin sahiplenilece¤i belirtilen aç›klamada flunlar söylendi: “Tüm devrimci, demokrat ve ilerici kamuoyunu Kemal Kutan flahs›nda devam eden faflist politikalar› bofla ç›karmak için, aktif ve acil olarak

aksine Kemal Kutan ezilen halklar›n ve uluslar›n yan›nda yer al-

züm’ gelifltirme gayreti içerisinde. Kuflku yok ki bu çözüm bizzat Ortado¤u pazar›na sorunsuz hakim olmaya çal›flan

m›fl bir devrimcidir. Terörizm suçlamas› Türk devletinin kendi fa-

ABD emperyalizmine hizmet edecektir. Bilindi¤i gibi

flist terörünü gizlemek için Kemal Kutan ve benzeri insanlara at-

PKK’nin yürüttü¤ü gerilla savafl› Türk devletinin oturdu¤u

t›¤› çamurdur. Kemal Kutan ezilen halklar›n devrimci önderidir.

koltu¤u sarst›¤› gibi bu sars›nt› durumu, TC’nin, bölge üze-

O, yaflam›n› her türden gericilikle mücadeleye adam›flt›r ve bu ne-

rinde rahat hareket etmesinin, efendilerine iyi ve sorunsuz

denle sadece Türkiye'nin de¤il, tüm dünya gericili¤inin de boy hedefi durumuna gelmifltir. fiimdi Türk devletinin iste¤i do¤rultusunda onu tutuklayan Alman devletinin tutumu söylediklerimizi

bir biçimde hizmet etmesinin de önüne geçiyor. Bu durum Türk devletine hat›r› say›l›r darbeler vurdu¤u gibi ABD em-

do¤rulamaktad›r" ifadelerine yer verildi. Eylemde Alman Büyü-

peryalizmine de darbeler vurmakta. Sonuçta geliflen sü-

kelçili¤i'ne konu ile ilgili bir dosya sunuldu. Kemal Kutanla Da-

reçte bu durumu iyi tahlil eden ABD emperyalizmi, PKK ve

yan›flma Komitesi'nden bir kifli ve Kutan'›n k›z kardeflinin sundu-

Türk devleti aras›ndaki çeliflkileri yok edebilmek için poli-

¤u dosyay› kabul eden Büyükelçilik yetkilisinin, "Olay› sizin bu-

tikas›n›n yönünü PKK’yi silahs›zland›rmaya dönük bir “yol

raya gelmenizle ö¤rendim. Henüz bilgi sahibi oldum ve talepleri-

haritas›”na çevirmifl görünüyor. Bu süreç, yeni bafllat›lm›fl

nizi hükümete iletece¤im dedi¤i ö¤renildi. Eyleme Tohum Kültür Merkezi ve G‹K-DER üyeleri de kat›larak destek verdiler.

de¤il. Ulusal hareketin yaratt›¤› devrimci rüzgar›n kendisine düflman oldu¤unu iyi bilen ABD emperyalizmi, koflullardan ötürü bugüne de¤in PKK’ye karfl› yönelimini bu rotaya

Güler Karatafl: "Bülent onurlu ve yard›mseverdi"

sürüklememiflti. fiimdi önümüzde duran temel sorulardan biri; PKK’nin emperyalizme karfl› nas›l bir tav›r tak›naca¤›d›r. ABD emperyalizminin ve kuklas› Türk devletinin dayatm›fl oldu¤u tasfiye politikas›na karfl› PKK, süreci devrimci

Bülent’in katledilmesi bölge halk›na dayat›lan bask›n›n

savafl›n› sürdürerek, ezilen ulus kimli¤inin hakl›l›¤›yla,

bir sonucuydu. Ancak bölge halk› Bülent’i yaln›z b›rakma-

namlusunun ucuna tasfiyecili¤i koyarak siyasetini belirle-

d› ve binlerce kifli onu omuzlar›n›n üstünde u¤urlad›. Bu sa-

mesi gerekmektedir.

hiplenme hakk›nda neler söyleyeceksiniz? Bülent y›llardan beridir halk taraf›ndan sevilen biriydi. Bu anlamda bu kadar büyük bir kat›l›m bizleri de onurland›rd›. Y›llardan beri oldu¤u gibi halen de bu Dersim halk›, y›llad›r bask›, zulüm ve iflkence görmelerine ra¤men Bülentleri sahiplendi. Kat-

Eylül ay›nda Hozat'ta katledilen okurumuz Bülent Karatafl da "terörist" denilerek askerler taraf›ndan katledildi. Arkadafl› R›za Çiçek ile birlikte k›fll›k ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için gitti¤i Ho-

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

di¤er yandan gizli gizli yeni yasalarla emekçilerin haklar›n› gasp ediyor. Savafl 盤›rtkanl›¤› alt›nda, hapishanelerde siyasi tutsaklara iflkenceler devam ediyor, emekçilerin grev

ve katledenlerin karfl›s›nda oldular ve bundan sonra da olacak-

hakk› ad›m ad›m ellerinden al›n›yor, polise verilen ölüm

lar›na inan›yorum. Bülent, katledenlerin dedi¤i gibi ‘terörist’ bir

yetkileriyle halk üzerinde terör estiriliyor.

insan de¤ildi. Ve halk›m›z›n cenazeyi sahiplenmesi de Bülent’in

Devrimcilere ve muhalif kesime karfl› yetkileri artt›r›lan

‘terörist’ olmad›¤›n›n bir göstergesidir. fiu bilinsin ki Bülent’i kat-

polis, bu yetkilerini halka karfl› tereddütsüzce kullan›yor:

kay›p oldu. zat'a ba¤l› Boydafl Köyü civar›nda öldürülmüfltü. R›za Çiçek ise yaral› olarak kurtulmufl ve o da "terörist" denilerek tutuklanm›flt›. R›za Çiçek'in daha sonra anlatt›klar› ise olay› aç›kl›¤a kavuflturmufltu: Askerler aç›k aç›k yarg›s›z infaz gerçeklefltirmifllerdi.

ya devam ediyor. Bir yandan savafl 盤›rtkanl›¤› yaparken

ledenlere baflkald›rd›lar. Hep zulmün, sömürücünün, ezenlerin

ledenlerin hep karfl›s›nda olaca¤›z. Bülent Dersim için büyük bir

Dersim'de bask› alt›nda yaflayan bölge halk›, artan askeri operasyonlar nedeniyle tehdit alt›nda yaflamlar›n› sürdürmek zorunda b›rak›l›yor. Yerleflim yerlerinden biraz uzaklaflmak askerler taraf›ndan öldürülme riskine bir ad›m daha yaklaflmak anlam›na geliyor. Y›llarca OHAL nedeniyle daralt›lm›fl alanlarda yaflam sürdüren Dersimliler, zaman zaman yakacak ihtiyaçlar›n› karfl›lamak amac›yla ya da hayvanc›l›kla u¤rafl›yor olmalar›ndan dolay› OHAL döneminde yasakl› olan bölgelere OHAL'in kalkmas›yla yeniden gidebilmeye bafllad›lar. Ancak yasak kalkm›fl olsa da buralarda ölüm tehditi hala kol geziyor. Köyden biraz uzaklafl›ld›¤› an "terörist" bahanesiyle öldürülme riski var. Dersim'de öldürülmek için köyden uza¤a gitmeye de gerek kalm›yor bazen. J‹TEM elemanlar› köy yerinde de ölüm saçabiliyorlar. 2003 y›l›nda okurumuz ‹mam Boztafl Mazgirt'in Alanyaz› Köyü'ndeki evinin kap›s›na kadar gelen J‹TEM elemanlar› taraf›ndan katledilmiflti. Yine 2005 y›l›nda, Dersim Merkez'e ba¤l› Aktuluk Köyü'nün Meytan Mezras›'nda Hasan fiahin J‹TEM elemanlar› taraf›ndan öldürülmüfltü. Bu flekilde pervas›zca insanlar› öldürenler, halk›n içinde korku yaymak için zaman zaman insanlar› "terörist sand›k" bahanesiyle ve köyleri de "teröristler vard›" gerekçeleriyle kurflunluyor, bombal›yorlar.

AKP hükümeti sosyal haklar› emekçilerin elinden alma-

Bülent’le birlikte paylaflt›¤›n›z yaflamda onu katledenle-

Sokak ortas›nda infazlara yenilerini eklerken, iflkencede h›z kesmiyor. Halk›n tepkisine yol açan bu durum karfl›s›nda kimi polislere ceza verilse de, polislerin halka kar-

rin bask›lar›yla siz de birçok kez yüz yüze geldiniz. Bölge-

fl› iflledi¤i bu suçlar›n özünde bilinçli bir devlet politikas›-

de sizin özgülünüzde yaflananlardan yola ç›karak halk›n

n›n yatt›¤›n› unutmamak gerekir. Birkaç polisin cezaland›-

Bülent Karatafl t›pk› yoldafl› ‹mam Boztafl gibi Demokratik Halk ‹ktidar› mücadelemizin bir taraf› olarak yaflam›n› sürdürüyordu ve bu yüzden ölüm tehditinin hedefi olmufltu. Yaflamdaki duruflu, bu temelde çevresinde yaratt›¤› etkinin bir sonucu olarak katledilmesi Demokratik Halk ‹ktidar› mücadelesine büyük emek vermifl Hozat halk›ndan büyük tepki gördü ve halk›n›n omuzlar›nda ölümsüzlü¤e u¤urland›.

yaflad›klar›ndan biraz bahseder misiniz?

r›l›p, halk›n gözünde polislerin ‘flirin’ gösterilmesi yönün-

Bu katliam›n en çok etkiledi¤i kiflilerden biri de efli Güler Karatafl oldu. Hozat'ta ziyaret etti¤imiz Güler Karatafl, Bülent'i ve katliama duydu¤u öfkesini gazetemize anlatt›.

l›k teklif ediliyordu, tehdit ediliyordu. Bülent bu bask›lar› kabul

Bülent halk sevgisiyle bütünleflmifl, yüre¤ini, yaflam›n› halk›n sorunlar›na kapal› tutmayan bir yoldafl›m›zd›. Gazetemiz okurlar›na en yak›nlar›ndan biri olarak onu biraz tan›t›r m›s›n›z? Bülent dürüst, kiflilikli bir insand›. Bugüne kadar hep onuruyla yaflad›. Onurlu bir insand›. Çal›flkan, evine ba¤l›, yard›msever bir insand›. Ve halktan bir insand›. Geçmiflten beri çok bask›lar, zulümler ve iflkenceler gördü. Bunlar›n tek nedeni halk›n›n yan›nda onurlu olarak kalmas›yd›.

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Geçmiflten beridir halk›m›z bu bask›lar›, zulümleri yafl›yor.

deki politika bugün de aynen sürdürülmektedir. Emniyet

Son süreçte bunun en büyük örne¤i de Bülent’in katledilmesiy-

Genel Müdürü O¤uz Ka¤an Köksal’›n ‹zmir’de polis taraf›n-

di. Bu bask›lar›, zulümleri sadece Bülent ve Karatafl ailesi olarak

dan vurulan Baran Tursun olay› için, “Bazen polis flansl› ol-

biz yaflamad›k. Bu co¤rafyada yaflayan herkes yaflad›. Daha ön-

mayabiliyor” demesi devletin halk› sindirmek için polise

celerde ve 1994 y›l›nda köylerin yak›l›p y›k›lmas›nda, ola¤anüs-

verdi¤i yetkiyi kald›rmayaca¤›n›n en çarp›c› ifadesidir. Po-

tü hal zaman›nda çok ezildik, sömürüldük. Bülent’e sürekli ajan-

lisin yetkilerini geniflleterek cinayet ifllemelerinin önünü

etmeyip hep halk›m›z›n yan›nda oldu¤u için katledildi. Bugün halen de halk›m›z ajanl›¤a sürüklenmeye çal›fl›l›yor. Bask› görüyor, ölüm tehditleri al›yorlar.

açan devlete göre hepimizin yaflam› karfl›m›za ç›kan polisin “flans”l› olup olmad›¤›na ba¤l›. Ve maalesef bugüne de¤in yaflanan pratikler polislerin ço¤unun “flanss›z” oldu¤unu bizlere gösteriyor. Bu trajikomik durumun kabul

Son olarak gazetemiz okurlar›na neler söylemek istersiniz?

edilmesi mümkün de¤il. Bu cinayetleri “flans” olgusu ile geçifltirmeye çal›flanlar, kendilerini ve tetikçilerini aklama

Sonuç olarak Bülent’i daha fazla tan›tmama gerek yok.

çabas› içerisinde olanlardan baflkalar› olamaz! Ancak bu

Bülent’i dostlar› da, düflmanlar› da çok iyi tan›r. Ayr›ca Dev-

çabalar›n beyhude oldu¤u ortad›r, sorumlular aflikard›r:

rimci Demokrasi Gazetesi'ne ve bizleri yaln›z b›rakmayan, ce-

Baran Tursun ve Feyzullah Ete’nin katili bir bütün olarak

nazemizi sahiplenen ve katliama tepki gösteren tüm dostlar›-

bu devletin kendisidir!

m›za teflekkürlerimizi sunuyoruz.

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


GÜNDEM

2-16 Aral›k 2007

Ortado¤u, de¤iflen dengeler ve ulusal hareket flu beyanlar› dikkate flayand›r: “DTP’nin kapa-

PKK ve bölgedeki di¤er Kürt

min meali; DTP ve PKK’nin, ABD-TC ikilisinin

dünya emperyalist güçlerinin ça-

plan›n›n fark›nda oldu¤u ve haz›rl›klar›n› buna

t›flmas›n›n gizli oldu¤u, yap›lm›fl

göre yapt›¤›, bu plan› kendi lehine çevirmek için u¤raflt›¤›, bu süreci mümkün oldu¤unca en

mevcut hamleler ile bir sürecin

bak›ld›¤›nda PKK, kendisine dayat›lan bu pla-

bari ile taraflar›n atacaklar›

na karfl› bir dizi taktik manevray› devreye sok-

ad›mlar›n geri dönülmez nitelikte

ma aflamas›nda görünüyor. Kald› ki PKK aç›s›ndan silah b›rakma meselesinin masaya yat›-

olaca¤› aç›k. Buraya kadar aç›k-

r›labilinece¤i söylenebilir ki, komünist ideoloji-

lad›klar›m›z flu gerçekli¤i ortaya

den beslenmeyen ulusal hareketler için bu, fev-

sermektedir: ABD emperyalizmi

kalade-beklenmeyen bir fley de de¤ildir. Daha-

Ortado¤u’da yaflad›¤› t›kan›kl›¤›

s› onun karakteri ve niteli¤i ile örtüflmektedir. KCK (PKK) Yürtüme Konsey üyesi Sozdar

yeni dengeler oluflturarak, yeni

Avesta’n›n, “Somut bir proje olmadan yap›la-

yönelimler sa¤layarak, çekip dü-

cak ateflkes ça¤r›s› anlaml› de¤il, hele flarts›z si-

zenleyerek gidermek istemektedir

lah b›rakma Kürt halk›n›n davas›na hakarettir. Bizim meselemiz da¤› tercih etme meselesi de¤il, siyasal alandaki temsilcileri dahi kabul etmeyen bir devletle karfl› karfl›yay›z” söylemi, yine Karay›lan’›n Nesweek’e verdi¤i röportajda:

Ortado¤u’da, geri dönüflü olmayan bir sürecin içerisine girildi. Onlarca y›ll›k arka plan› olan bu sürecin fitili, ABD’deki Dünya Ticaret Örgütü’ne (‹kiz Kuleler) gerçeklefltirilen 11 Eylül sald›r›lar› ile atefllendi. Birbirinin pefli s›ra Afganistan ve Irak iflgaline, Lübnan-Hizbullah savafl›na, Filistin-‹srail sorunun yeni boyuta ulaflmas›na, Darfur krizine, ‹srail-ABD ile ‹ranSuriye aras›ndaki gerileme tan›kl›k eden Ortado¤u, gelinen aflamada emperyalist güçler aras›ndaki dalafl›n ringine dönüflmüfl durumda.

“düz ovada siyaset” hamlesi PJAK, Suriye’deki Kürt oluflumlar›, Güney Kürdistan Bölgesel Kürt Yönetimi, Suriye, ‹ran ve ABD eksenli tablo bu flekilde belirirken, tablonun deyim yerindeyse kör noktas›n› oluflturan mesele ise PKK realitesi ve bu realite karfl›s›nda ABD-TC’nin nas›l bir politik hat izleyece¤idir. Bu konu tam manas›yla ayd›nl›¤a kavuflmam›fl olsa da, meselenin ABD-TC yönünden izleyece¤i seyrin genel hatlar› ile belirdi¤ini söylemek mümkün. Hat›rlanaca¤› üzere 5 Kas›m’da Erdo¤an ile Bush aras›nda yap›lan görüflme –bu görüflmenin ayr›nt›lar› aç›klanmam›fl olsa da- sonras›nda PKK’ye karfl› ortak hareketin “yol haritas›”n›n belirlendi¤i aç›klanm›flt›. Akabinde ABD komutanlar›n›n Ankara’da hükümet ve or-

Burjuva hümanizmi ve “bar›fl” algas›

karl› flekilde sürdürmek istedi¤idir. Bu aç›dan

iflleyeme bafllad›¤› ve bu saat iti-

Bir kez daha

‹smail UÇAR

haz›rl›¤›na girme gere¤i duymad›k”. Bu söyle-

lenen oyunun perde arkas›nda

Bizler aç›s›ndan oldukça önemli olan bu mesele ABD, ‹ran, Suriye ve TC taraf›ndan hali haz›rda masaya yat›r›lm›fl, çeflitli biçimlerde formüle edilmifl ve bu formülasyonlara uygun bir konumlan›fl›n içerisine girilmifl vaziyette. Zira ABD, Irak iflgalinde en çok deste¤i ald›¤› Barzani ve Talabani önderli¤indeki Güney Kürdistan Kürt ulusal hareketlerinin “Kürt Bölgesel Yönetimi” çerçevesinde konumlanmas›na yol vermiflken, ‹ran’a karfl› kullanmak istedi¤i PJAK’a dönük de yer yer örtülü, yer yer ise aç›ktan destek faaliyeti yürütmektedir. Yine Suriye içerisindeki Kürt oluflumlar›na karfl› da ABD’nin izledi¤i politikan›n benzer bir rota izledi¤ini söylemek mümkün. Elbette ABD’nin Barzani, Talabani, ‹ran ve Suriye’deki Kürt oluflumlar›na dönük politikalar› ‹ran, Suriye, TC ve Irakl› güçlerin belirli bir bölümü taraf›ndan kayg›yla izlenmektedir. ‹ran, Güney Kürdistan’daki Bölgesel Kürt Yönetimi ile ipleri germemek, olas› ABD sald›r›s›nda bu güçleri karfl›s›na almamak için oldukça hassas davran›rken, kendi s›n›rlar› içerisinde silahl› mücadele veren PJAK’a karfl› ise güçlü bir imha sald›r›s› içerisinde. Suriye aç›s›ndan da durum benzer bir tabloya sahip olmakla birlikte ‹ran’dan ayr›flt›¤› noktalar da söz konusu. Bu ayr›flma noktas›n›n bafl›nda TC’nin, Güney Kürdistan’da PKK’ye yönelik dillendirdi¤i s›n›r ötesi operasyona ‹ran’›n aksine zay›f da olsa bir yeflil ›fl›k yakmas› geliyor…

SINIF TAVRI

t›lmayaca¤›na olan inanc›m›zla yedek bir parti

ulusal hareketleri üzerinden flekil-

Kabul etmek gerekir ki ringin ortas›nda durmasa da, savaflan taraflar›n (ABD-AB eksenli güçler ile Rusya-Çin eksenli güçler) özenle üzerinde durduklar› meseleler aras›nda Kürt ulusal sorunu hat›r› say›l›r bir yer iflgal etmektedir. Kürt ulusal sorunun sahip oldu¤u bu pozisyon, Ortado¤u’daki emperyalist politikalar merkezli süren dalaflta Kürt ulusal hareketlerinin pozisyonlar›n› ve olas› hamlelerini bizler aç›s›ndan da –gerek bölgedeki geliflmeleri do¤ru okumak, gerekse de bu geliflmeler karfl›s›nda do¤ru bir flekilde konumlanabilmek için- hassasiyetle üzerinde durulmas› gereken hususlar haline getirmektedir.

3

“ABD bizi hep düflmanlar›m›z›n gözüyle gördü. Oysa biz, dost olarak alg›lanmak istiyoruz. 7000 silahl› savaflç›m›z ‹slâmi köktencili¤e karfl› ABD’nin müttefiki olabilir. (…) Türklerin aksine, Kürtler fazlas›yla ABD sempatizan›d›r. E¤ilimleri, Amerikanc›l›k yönündedir” beyanat› da onun bu karakterinin bir ürünüdür… Bilindi¤i gibi PKK, üzerinde tart›fl›lacak bir planla kendilerine gidilirse bunu müzakere edeceklerini ilan etti. Bu ilanla atbafl› olarak DTP Genel Baflkanl›¤›’na Nurettin Demirtafl getirildi ve DTP deste¤ini alabilece¤i her kesime giderek ülkenin bir dizi yerinde “Edi Bese” (Art›k Yeter) fliar›yla mitingler gerçeklefldu yetkilileriyle üst üste görüflmelerinin de bu minvalde cereyan etti¤i kaydedilmiflti. Bu geliflmelerden yans›yan yol haritas› ise; PKK’den ziyade devletin kabul edebilece¤i bir güzergah izlemesi kofluluyla DTP merkezli bir Kürt siyasi hatt›n›n belirlenmesi, Kürt ulusuna bir dizi “hak”lar verilerek PKK’nin marjinallefltirilmesi biçiminde… Daha aç›k bir ifadeyle ABD-TC el ele vererek “düz ovada siyaset”i bask›n hale getirmek istemektedirler. Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an’›n, “Terörle mücadelede önceli¤imiz her fleyden önce ülkemiz s›n›rlar› içerisinde silahlar›n b›rak›lmas›n› sa¤lamakt›r” fleklindeki söylemi, biraz evvel sözünü etti¤imiz plan›n uygulamaya konuldu¤una iflaret ediyor görünmektedir. Yine bu paralelde, özellikle son günlerde hükümet taraf›ndan ön plana ç›kart›lan “piflmanl›k yasas›”n›n daha etkin-kapsay›c› hale getirilmesine dönük düzenlemelerin yap›laca¤› aç›klamalar› da, Mehmet A¤ar taraf›ndan ifade edilen “düz ovada siyaset” yapt›rma plan›na dönük bir haz›rl›k olarak yorumlanmaya aç›kt›r. Buradan bak›ld›¤›nda; flu s›ralar DTP’nin kapat›lmas› üzerinde sürdürülen tart›flmalar içerisinde ABABD’nin, hükümetin, hükümetin arkas›ndaki sermaye çevrelerinin ve onlar›n sözcüsü olan “ayd›n”c›klar›n “Parti kapatmak siyasi bir linçtir, bunu do¤ru bulmuyoruz. Bu Meclis Türkiye için bir flans Meclisi’dir. Bu flans› da çok iyi kullanmak suretiyle milletimize çok güzel fleyler yapabiliriz. Bütün bu hedefleri b›rak›p flu anda kimsenin ifline yaramayacak ifllerle de u¤raflmamam›z laz›m” biçimindeki beyanlar›n›n hedefi daha bir anlafl›l›r olmaktad›r. Burada Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eflbaflkan› Lagendijk, Avrupa’n›n PKK’nin çözüm istemedi¤ini anlamaya bafllad›¤›n› belirterek; “Reformlar var, DTP de parlamentoda. PKK’n›n bu flartlarda terör uygulamas› kabul edilemez. Dedi¤im gibi DTP meclise girmifltir ve böyle bir ortamda fliddete baflvurma, silah kullanma konusunda hiçbir mazeret kalmam›flt›r” demesi, ‹ngiltere Adalet Bakan› Jack Straw’un, “Türkiye’nin PKK terörüne karfl› içinde bulundu¤u duruma, özellikle Kuzey Irak bölgesinde bulundu¤u duruma dair asl›nda görmek istedi¤imiz; Kuzey Irak’›n art›k PKK’n›n ve PKK sald›r›lar›n›n üssü olmamas›” fleklinde konuflmas› da gözleri ayn› plana çevirmektedir. ABD’nin belirledi¤i bu plan ile TC’ye dönük PKK tehdidinin minimize edilmesi ya da tümden kald›r›lmas› ön görülmekle birlikte elbette bu plan›n TC’ye bir faturas› da olacakt›r. Görünen o ki bu faturan›n ad› ABD’nin ‹ran ve Suriye baflta olmak üzere Ortado¤u’da ataca¤› kritik ad›mlarda TC’yi daha etkin kullanmas› olacakt›r! Türk hakim s›n›flar›n›n belirli noktalardaki farkl›l›klar›na karfl›n bu sürece haz›r ol-

duklar› ve bu süreçte aktif olarak yer almak istedikleri söylenebilir. Zira Cumhurbaflkan› Abdullah Gül; “Y›llard›r dünyada önemli roller oynad›k. Yine önemli roller oynayaca¤›z” diyerek bunu teyit etmektedir.

tirdi. On binlerce Kürt’ün bir araya getirildi¤i bu mitinglerle karfl› tarafa (ABD-TC) güç gösterisinde bulunuldu. Buna paralel Ahmet Türk de partisinin grup toplant›s›nda “PKK’ya silah b›rakt›rma süreci, ortaklaflaca¤›m›z bir projeyle kamuoyunun, bas›n›n ve siyasi par-

PKK-Hamas-Hizbullah cephesine do¤ru mu?

tilerin deste¤iyle elbette ki pozitif bir sonucu oluflturabilir. (…) Biz elimizi tafl›n alt›na koydu¤umuzu, de¤iflim ve geliflim projesinde gö-

ABD-TC cephesinden plan bu flekilde iflletilmek istenmekte, PKK’nin silahlar›ndan ar›nd›r›larak –bir bütün olarak olmasa dahi TC’yi hedef al(a)mayacak biçimde- DTP’nin, devletin-ABD’nin belirleyece¤i çerçevede yol alarak ülkemizdeki Kürtlerin yegane temsilcisi haline getirilmesi ön görülmektedir. Böylesi bir siyasi tablonun gerçekleflmesinde, hiç kuflku yok ki PKK’nin tak›naca¤› tutum belirleyici bir etkiye sahip olacakt›r. Daha aç›k bir ifadeyle bu plan›n gelece¤ini; PKK’nin, ABD’nin bölgesel ç›karlar› do¤rultusunda de¤iflip de¤iflmeyece¤i, bu ç›karlar ekseninde rol al›p almayaca¤›, ABD karfl›t› olarak yola devam edip etmeyece¤i belirleyecektir. E¤er PKK, ABD politikalar›na entegre olur ise, ya bir bütün olarak silahlardan ar›nd›r›lacak, silahs›z bir siyasi zemine çekilecek ve Türk devletinin üniter yap›s›na –bir dizi “haklar” vererek- monte edilecek ya da PKK’nin silahl› varl›¤› s›n›rland›r›lacak, TC’ye zarar vermesi –süresi belli olmamakla birlikteönlenecek, s›n›rland›r›lan silahl› PKK güçleri ‹ran’a dönük sald›r› için konumland›r›lacak, TC s›n›rlar› içerisinde ise silahs›z bir siyasi faaliyet yürütmesinin önü aç›lacak –elbette belirli bir çerçeve içerisinde s›n›rl› tutularak-.

rev almaya haz›r oldu¤umuzu çok defa ifade

PKK’nin bu plana entegre olmamas› ve ABD’nin bölgedeki politikalar›n› kabul etmemesi durumunda ise PKK’nin zorla silahs›zland›r›lmas›n›n sa¤lanmas›, Güney Kürdistan’daki varl›¤›n›n hedef al›nmas› söz konusu olabilir. Böylesi bir durumda, bombalara hedef yap›lmak istenen PKK, TC s›n›rlar› ve Güney Kürdistan içerisinde karfl› sald›r›lar›n› daha da fliddetlendirebilir. PKK’yi bu flartlarda silahs›zland›rma giriflimlerinin, bu nedenlerden ötürü ABD-TC taraf›ndan göze al›n›p al›nmayaca¤› tart›flmaya aç›kt›r! Bu seçene¤i riskli k›lan bir di¤er neden de ABD-TC taraf›ndan zorla silahs›zland›r›lmak istenmesi durumunda PKK’nin, ABD’nin karfl›s›nda yer alan ‹ran-Hizbullah ve Hamas cephesine yakanlaflmas›n›n güçlü bir olas›l›k olarak görülmesidir…

d›klar›m›z flu gerçekli¤i ortaya sermektedir:

‘Demokratik Cumhuriyet Çözüm

ettik. Bugün yine bu noktada oldu¤umuzu belirtmek isteriz. Partimize yönelik, siyasi, etik d›fl› sald›r›lar devam ettikçe, rolümüzü oynamam›z giderek zorlaflacakt›r” demesi de dikkate de¤erdir. Zira bilinir ki, iki güç aras›ndaki diplomasi süreçlerinde, masadaki taraflar ellerini güçlendirmek bab›nda bu tür giriflimlerde bulunurlar. Dolay›s›yla PKK’nin, üzerinde tart›fl›lacak bir planla kendilerine gidilmesi halinde bunu müzakere edeceklerini duyurmas›n› müzakerelerin bafllad›¤› fleklinde mi okumak gerekir sorusu kendili¤inden ak›llarda beliriyor… Zira müzakere teklifi, asl›nda PKK’nin uzun süredir tekrarlay›p stratejisi haline getirdi¤i ‘Demokratik Cumhuriyet Çözüm Plan›’ teklifine yap›lan karfl› teklifi ‘gördüm’ fleklinde de okunmaya müsaittir. PKK ve bölgedeki di¤er Kürt ulusal hareketleri üzerinden flekillenen oyunun perde arkas›nda dünya emperyalist güçlerinin çat›flmas›n›n gizli oldu¤u, yap›lm›fl mevcut hamleler ile bir sürecin iflleyeme bafllad›¤› ve bu saat itibari ile taraflar›n atacaklar› ad›mlar›n geri dönülmez nitelikte olaca¤› aç›k. Buraya kadar aç›klaABD emperyalizmi Ortado¤u’da yaflad›¤› t›kan›kl›¤› yeni dengeler oluflturarak, yeni yönelimler sa¤layarak, çekip düzenleyerek gidermek istemektedir. Do¤al›nda oluflan her geliflme, yap›lan her hesap, görüflme dönüp ayn› noktada birleflmektedir. Son olarak Annapolis’te Filistin-‹srail bar›fl› ad›yla gerçeklefltirilen “Ortado¤u konferans›” esas›nda Ortado¤u’ya yönelik uzun vadeli hedef ve politikalar›n belirlenmesini teflkil etmektedir; somut ad›m ise ABD karfl›s›ndaki cepheye karfl› kendisine yedeklenmifl bir hat -ki esas›nda bir Arap hatt›- oluflturmak. Bugünden itibaren yo¤un geliflmelere ve çat›flmalara sahne olacak Ortado¤u co¤rafyas› dünya gündemin merkezi olacakt›r. Emperyalistlerin oluflturdu¤u bu efendi-uflak iflbirli¤i bölge emekçi halklar›na ve ezilen uluslar›na savafl, sömürü ve iflgal niteli¤i tafl›y›p bu sald›r›ya kar-

Plan›’, silahlara veda m›?

fl› yine bölge emekçi halklar›n›n ve ezilen ulus-

PKK’nin de bütün bu geliflmelerden, üzerine yap›lan planlardan bihaber olmad›¤› aflikard›r. Bu ba¤lamda DTP’ye aç›lan kapatma davas›na iliflkin Genel Baflkan Nurettin Demirtafl’›n

lar›n›n anti-emperyalist, devrimci ve demokratik temeldeki mücadelesi hayati bir öneme sahiptir. Kürt ulusal sorununun gerçek çözümünün yolu da buradan geçmektedir.

Feodal toplum içerisinde filizlenen burjuvazi bu toplumsal yap›n›n y›k›m› üzerine yeni bir toplumu, kapitalizmi infla etmiflti. Ayd›nlanma, akl›nbilimin-bireyin önemi, eflitlik, özgürlük, insan haklar› gibi söylemler döneme damgas›n› vurdu¤u gibi burjuva egemen s›n›f›n ve toplumun niteli¤ini de oluflturmufltu. Dönemin ilerici-devrimci s›n›f› olan burjuvazi sosyal, ekonomik, siyasi ve düflünsel alanda kendisini varedecek ve yeniden üretecek bir ak›m› da eksik etmeyecekti. Bu ak›m bugün de s›kl›kla kulland›¤›m›z “hümanizm” kavram›d›r. Gerçek anlam›ndan uzaklaflan hümanizm/insanc›l›k vurgusu burjuvazinin s›n›f gerçekli¤ine perde çekme, egemenlik ve devlet düzenini rasyonellefltirme ve kendisini meflru göstermekten baflka birfley de¤ildir. Demokrasi-devrim hatta komünizm mücadelesi hümanizm alg›s›n› s›n›fsal ve tarihsel gereçekli¤inden uzak burjuva ideolojisinin dar s›n›rlar›nda alg›land›¤›n› ve savunuldu¤unu s›kl›kla görmekteyiz. Burjuvazinin dilinden düflürmedi¤i hümanizm, bu s›n›fla uzlaflmaz bir karfl›tl›k oluflturan proletaryan›n ideolojisine çöreklenmifl yan›lsamalara neden olmaktad›r. Küçük burjuva s›n›f çizgisi olan bu durum ister istemez burjuva idelojisiyle ayn› noktada birleflmektedir. Demokratik-devrimci mücadele içerisinde bugün için bu düflünce “sivil toplum” ad› alt›nda teorilefltirilmektedir. Burjuva/kapitalist toplumun kendini idame ettirme ad›na üretti¤i “sivil toplum” anlay›fl› tam da s›n›f ve devlet gerçekli¤ini yok saymak yine burjuva toplumdan soyut-ba¤›ms›z görmek ve burjuva egemenli¤inin teorilefltirilmifl halidir. “Sol” içinde bunun temsilcili¤iyle mükellef olan, reformist ve revizyonist ideolojiler ve küçük burjuva devrimci hareketler bu anlay›fltan nasibini almaktan kurtulamamaktad›rlar. G›das›n› burjuva ideolojisinden alan bu anlay›fl politik yaflam›n her alan›nda, pratiklerde, söylemlerde kendisini a盤a ç›kartmaktad›r. Bugün için çokça karfl›laflt›¤›m›z söylemlerin bafl›nda “bar›fl” söylemi yer almaktad›r. Özellikle Kürt ulusal mücadelesinin bu günlerde yaratm›fl oldu¤u içteki ve d›fltaki yank› karfl›s›nda çeflitli kesimlerin hep bir a¤›zdan dillendirdikleri “kan dökülmesin”, “silahlar b›rak›ls›n”, “demokratik çözüm”, “bar›fl istiyoruz” ifadeleri bunun en somut ve güncel halini oluflturmaktad›r. Bu tutum ve alg› dünyan›n her yerinde verilen özgürlük ve kurtulufl mücadeleleri karfl›s›nda da sergilenmektedir. “Savafl karfl›tl›¤›”nda da görülen bu çeliflki “savafla hay›r”, “savafla karfl› bar›fl” söylemleriyle neyin bar›fl, neyin savafl ya da hangi savafl, hangi bar›fl konusunda toplumsal ve s›n›fsal gerçekli¤inden kopuk, de¤erlendirmeler ve bunlar›n siyasi-politik yönelimi tayin etmesi basit bir yan›lg›dan öte ideolojik-siyasi çizgi sorunudur. Do¤al›nda egemen-gerici s›n›flar›n de¤irmenine su tafl›yan bir nitelik arzetmektedir. Her bireyin, örgütün vb. savafl ve bar›fl alg›s› ve ona karfl› tutumu o bireyin, örgütün idelojik çizgisinin ve ona rengini veren s›n›f›n yap›s›yla do¤rudan ilgilidir. Dolay›s›yla birden fazla alg› geliflecektir. Ne var ki do¤ru alg›lay›fl›n birden çok de¤il, tek olma zorunlulu¤u vard›r. Bunu da belirleyen ne bizim “iyi niyet ve isteklerimiz” ne de “bar›fl tutkumuzdur.” belirleyecek olan tarihsel-s›n›fsal gerçeklik ile özneler olarak bizlerin bu bilimsel gerçeklik karfl›s›ndaki praksisimizdir. Bu da ancak ve ancak Marksist-Leninist-Maoist bilimsel bak›fl ile mümkündür. S›n›fsal gerçeklikten kopuk bir bar›fl ya da savafl tan›m› yap›lamaz. Savafl› yaratan, s›n›flar›n varoldu¤u, her daim birbirleriyle çat›flt›¤› ve birbirlerine karfl› egemenlik kurdu¤u gerçekli¤idir. Savafl s›n›fl› toplum yap›s›n›n ve bunun bu gün ald›¤› dünya ölçe¤indeki örgütlenmesinin yani emperyalizmin zorunlu sonucudur. Bundan hareketle, en ufak bir hak al›m› ile bunu da kapsayan özgürlük ve kurtuluflun sa¤lanmas› mücadelesinde öz olarak hiçbir fark yoktur. Her ikisi de savaflt›r. Savafl› sadece silahl› çat›flma ve kan dökme olarak alg›lamak ciddi yan›lg›d›r. Aradaki fark› kan ve ölüm olarak alg›lamak, buna göre tutum sergilemek gerçekli¤i görmede engelleyici bir faktör olabilece¤i gibi içine girilen yan›lg›y› yeniden üretecektir. Zira haks›zl›¤a karfl› adalet istemi, insanca yaflam için ücret ve benzeri talepler gibi “silahs›z” mücadele biçimlerinin insan ölümüne ve kan›n›n akmas›na engel olamad›¤› tarih boyunca ve hatta en yak›n tarihi tecrubelerde de yaflanm›flt›r. Görüldü¤ü gibi böylesi bir ideolojik anlay›fl›n akademik-demokratik-sendikal vb. mücadelelerde s›n›f uzlaflmac›l›¤›na, sömürünün devam›na ve ezen s›n›flar›n varl›¤›n› korumaya hizmet etmedi¤i söylenemez. Dolay›s›yla gerçekli¤i gözönünde bulundurularak amaç ve araç iliflkisi do¤ru bir flekilde kavranarak bir savafl ve bar›fl alg›s› yarat›lmal›d›r. fiu soruyu sormal›y›z: “hangi bar›fl” ya da “hangi savafla karfl›y›z?” Haks›z, emperyalist, ezen s›n›flar›n savafl›na m›, bunun karfl›s›nda onurlu ve hakl› mücadele yürütenlerin savafllar›na m› yoksa “ne olursa olsun her türlü savafla m› karfl›y›z?” Her fley z›tt›yla vard›r ve anlam içerir. fiayet idalize edilmifl ve gerçeklikten kopuk bir flekilde “savafla karfl›y›z” deniliyorsa; iflgal edilen, sömürülen, katledilen ezilen bir halk›n, ulusun ya da iflçinin, köylünün, emekçinin savaflma zorunlulu¤unu hiçe sayd›¤›m›z› görmek durumunday›z. ‹flgal alt›nda katledilen ve sömürülen Afganistan, Irak, Filistin, Kürt halklar› ve uluslar›n›n bu katliamlar karfl›s›nda bar›fl güvercinleri uçurmas›n› istemek ne kadar do¤ru ve gerçekçidir? Ya da onun için yan›p tutuflulan bar›fl kimden istenmektedir. Ki bar›fl istenilen hakim s›n›flar yapt›klar› her fleyi zaten “bar›fl, demokrasi ve özgürlükler” ad›na yapt›klar›n› söylemiyorlar m›? Savafl ve bar›fl diyalekti¤ini do¤ru bir flekilde bilince ç›kartmak zorunday›z. Savafl bar›fltan, bar›fl da savafltan ba¤›ms›z de¤ildir. Gerici-sömürücü s›n›flar›n var etti¤i savafllar kendi egemenliklerini yeniden üretti¤i gibi hiçbir zaman gerçek bar›fl› varedemez. Maoistler savafl› yaratan tarihsel ve s›n›fsal gerçekli¤in bilincindedirler. Bunu ortadan kald›racak bilimsel bir ideolojiye sahip ve bunun için mücadele etmektedirler. Maoistler hiçbir zaman savafl ve silah› kutsamaz, amaç olarak görmez; savafl ve bar›fl› hümanist niyetlere göre de¤erlendirmez. Maoistleri vareden silah ve namlusu de¤il ona yön veren bilimsel ideolojisi ve siyasi çizgisidir. Her koflulda her fleyi silahla, savaflla çözmez. Silahla, savaflla çözece¤i fleyler uzlaflmaz s›n›f karfl›tl›¤›n›n zorunlu k›ld›¤› hallerdir. Dolay›s›yla dünya emekçi halklar›n›, ezilen uluslar› kurtulufl ve özgürlü¤e götürecek, s›n›flar› ortadan kald›racak savafl, zorunlu ve onurlu bir savafl olup gerçek bar›fl da bu hakl› savafltan do¤acakt›r. Bu bizim proleter dünya görüflümüzdür. Burjuva-feodal gerici s›n›f iktidar›n› yeniden üretmekle mükellef “burjuva hümanizmi”nden bizi kal›n çizgilerle ay›ran, tarihsel ve s›n›fsal gerçeklik içerisinde anlam kazanan “proletarya hümanizmidir.”


4

GÜNCEL

2-16 Aral›k 2007

Polis öldürüyor, emniyet “flanss›zl›k” diyor

Dikkat! Peflinizdeki polis ‘flanss›z’sa ölebilirsiniz Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yap›lan son de¤iflikliklerle yetkileri art›r›lan polis terör estirmeye devam ediyor. Nijeryal› Festus Okey'in ‹stanbul Beyo¤lu'ndaki polis karakolunda öldürülmesinin ard›ndan ‹stanbul'da ve ‹zmir'de iki kifli daha polisin sald›rgan uygulamalar› sonucunda yaflam›n› yitirdi. Artan polis terörüyle ilgili aç›klama yapan Emniyet Genel Müdürü O¤uz Ka¤an Köksal ise polisin iflledi¤i cinayetleri "flanss›zl›k" olarak nitelendirdi

Polis ajanlaflt›rmak için bask› yap›yor Faflist sald›r›lar›n artt›¤› bu günlerde sald›r›lar›n en çok yafland›¤› yerlerden biri olan Eskiflehir'de bu sald›r›lara paralel olarak polisin kanun d›fl› uygulamalar› da artt›.

Polis yarg›s›z infaz ediyor ‹zmir'de polis ekibinin sözde "dur" ihtar›na uymad›¤› için aç›lan "uyar› atefli" sonucu tek kurflunla kafas›ndan vurulan Baran Tursun yaflam›n› kaybetti. Polisin yetkisinin Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yap›lan de¤ifliklikle art›r›lmas›n›n ard›ndan daha bir h›z kazanan polis terörü ölüm saç›yor. Yetkileri artan polis uyar› ateflini insanlar›n direk kafas›n› hedef gözeterek yap›yor. Son olarak 'uyar› atefli' sonucu kafas›ndan a¤›r yaralanan Baran Tursun'un babas› Mehmet Tursun'un anlat›mlar› polis terörünün hangi noktalara vard›¤›n› belgeliyor. O¤lunun yaflam destek ünitesine ba¤l› tutuldu¤u Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi önünde gazetecilere aç›klama yapan Mehmet Tursun o¤lunun polis kurflunuyla bu hale geldi¤ini söyledi. Baba Tursun olay gecesi, polisin direk Baran'›n kafas›na atefl etti¤ini ve sonra araban›n arkas›ndaki ihale dosyalar›n› Baran'›n kuca¤›na koyduklar›n› belirterek, "polisler 'trafik kazas› geçirip öldü' diyerek o¤lumu hastaneye b›rakt›lar" dedi. Baba Tursun geliflmeleri flöyle anlat›yor: "Resmi tutanakta o¤lumun trafik kazas› geçirip öldü¤ü yaz›yor. Sonradan doktorlar kalp masaj› yap›p kalbini çal›flt›r›nca bir de tomografi çekiyorlar. O zaman kafas›ndaki kurflun ortaya ç›k›yor. Doktorlar›n dikkati sayesinde bu olay ortaya ç›km›flt›r". ‹zmir Emniyet Müdürlü¤ü yetkililerinin, o¤luna atefl açan polisin daha az ceza almas› için adliye koridorlar›nda u¤rafl verdi¤ine dikkat çeken Tursun, "Çocu¤uma 'dur' ihtar› çekilmemifltir. Barikat kurulmam›flt›r. Sadece selektör yap›lm›flt›r" dedi. Olay s›ras›nda Baran Tursun'la birlikte jipte bulunan iki arkadafl› Atilla Do¤an ve Emre Ökçelik de o gece yaflananlar› anlatt›. Atilla Do¤an, bir el silah sesi duydu¤unu, sonras›nda ise araban›n rejüfe çarpt›¤›n› söyledi. Olay s›ras›nda Baran Tursun'un yan›ndaki koltukta oturan Emre Ökçelik ise, kendilerine

'dur' ihtar›nda bulunulmad›¤›n›, önlerinde barikat kurulmad›¤›n›, sadece selektör yap›ld›¤›n›, ilerde bir polis arac› gördüklerini, polis arac›n› geçer geçmez arkalar›ndan tek el silah sesi duyduklar›n› söyledi. Silah sesinden sonra yan›nda oturan Baran Tursun'a bakt›¤›n› belirten Ökçelik, "Baran vurulmufltu. Üstüme do¤ru düfltü. Sonra araban›n hakimiyetini kaybetti ve orda rejüfe ç›kt›k" diye konufltu.

Emniyet Genel Müdürlü¤ü "flanss›zl›k" dedi Emniyet Genel Müdürü O¤uz Ka¤an Köksal olayla ilgili yapt›¤› aç›klamada olay› "flanss›zl›k" olarak niteledi. Köksal, "fianss›zl›k iflte. Bazen polisin flans› yaver gider ve suçlular› yakalar. Bazen de böyle flanss›zl›klar olur. Ne yaz›k ki son dönemde bu olaylar üst üste geldi" fleklinde aç›klama yapt›. Olaylar›n s›kl›kla meydana geldi¤ini "üst üste geldi" sözleriyle kabullenmifl olan Köksal, bunlar›n Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda yap›lan de¤ifliklikle olan alakas› hakk›nda her hangi bir aç›klama yapmad›.

Feyzullah Ete polisin tekmesiyle öldü ‹stanbul Avc›lar'da, akflam saatlerinde Feyzullah Ete, arkadafl›yla birlikte parkta otururken bir polisin "buralar›n hakimi biziz" diyerek tekme atmas› sonucu hayat›n› kaybetti. Olay s›ras›nda Feyzullah Ete'nin yan›nda bulunan arkadafl› Ali Oturakç› bas›n mensuplar›na olay› flöyle anlatt›: "Akflam saat 19.30 s›ralar›nda parka geldik. Oturup muhabbet ediyorduk. Daha sonra yan›m›za 3 kifli geldi. Kimliklerini göstermeyen kiflilerden biri direk yan›m›za gelerek 'burada oturamazs›n›z' diyerek yüzüme tokat att›. Ben 'ne oluyor? Siz kimsiniz' dedim. Arkadafl›m Feyzullah da biraz geri çekilerek 'ne yap›yorsunuz? Niye vuruyorsunuz?' dedi. Önümüzde birer adet bira vard› ve birfleyler yiyorduk. Onu al›p çöpe att›lar. Bu s›rada biz de 'tamam gidiyoruz' diyerek aya¤a kalkt›k. Bize yak›n olan sivil polis me-

Mahkeme suçsuz bulup “beraat” dedi ama askere göre “f›rsat buldu¤u her an terör örgütüne yard›m ve yatakl›k yapmaya meyilli” Dersim merkeze ba¤l› Geyiksuyu Beldesi'nde ikamet eden Bar›fl Rüzgar'›n haks›z yere tutuklan›p serbest b›rak›ld›ktan sonra tazminat talebiyle dava açmas›n›n ard›ndan yaflad›klar›, bölge halk›na ordunun nas›l potansiyel “suçlu” gözüyle bakt›¤›n› bir kez daha gözler önüne serdi. 13 fiubat 2006'da Adana'da yap›lan bir operasyonda yakalanan ve daha sonra yap›lan yarg›lama sonras› ömür boyu hapse mahkum olan Ahmet Yalç›n isimli PKK itirafç›s›n›n be-

yanlar› üzerine 18 Mart 2006 tarihinde Geyiksuyu Beldesi'nde gözalt›na al›nan Bar›fl Rüzgar, 20 Mart 2006 tarihinde "yasad›fl› örgüte yard›m ve yatakl›k etmek" iddias›yla tutuklanarak hapishaneye gönderildi. Yaklafl›k 6 ay Malatya E Tipi Kapal› Hapishanesi'nde tutuklu kalan Rüzgar, 24 A¤ustos 2006 tarihinde ç›kar›ld›¤› Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan tahliye edildi. Tutuksuz yarg›lanan Rüzgar yarg›lama sonucunda da 5 Mart 2007'de beraat etti.

muru, Feyzullah'a küfrederek direk gö¤süne do¤ru tekme att›. Feyzullah sendeleyerek yere düfltü. Ben de bir daha vurmas›nlar diye hemen arkadafl›m›n üzerine kapakland›m. Bakt›m hareketsiz yat›yor. Onlar da Feyzullah'›n nabz›na bakt›lar. Daha sonra flah›slar›n geldi¤i araca tafl›d›k. Park›n yak›n›nda bulunan hastaneye götürdük ancak, yolda hayat›n› kaybetti". Y›llard›r ayn› mahallede oturdu¤unu ve Feyzullah Ete ile yaklafl›k 6 y›ld›r tan›flt›¤›n› belirten Ali Oturakç›, "Kimseyi rahats›z etmedik, burada zaten kimse yoktu. Gelip oturduk, milli maç› konufluyorduk. fiah›slar›n polis oldu¤unu daha sonra silahlar›n› görünce anlad›k" diye konufltu.

Emniyetten ilginç aç›klama: “F.E memurla bir-

Eskiflehir Emniyet Müdürlü¤ü'ne ba¤l› siyasi flube polisleri hem ö¤renci hem de iflçi olan Veysel Tepeli adl› Ekim Gençli¤i dergisinin okurunu 12 Kas›m tarihinde iflten ç›kt›¤› s›rada kaç›rarak tehdit edip, ajanl›k yapmas› için bask› yapt›. Bu olayda ölümle tehdit edilen Tepeli, 14 Kas›m tarihinde, yine ifl ç›k›fl›nda siyasi polisler taraf›ndan kaç›r›ld›. Tepeli'ye "Biz sana yard›mc› olmaya çal›fl›yoruz, okulunu bitirmene de yard›mc› oluruz, çal›flmana gerek yok, ne ihtiyac›n varsa biz karfl›lar›z" diyen polisler, baz› konularda bilgi vermesi karfl›l›¤›nda Tepeli'ye 200 Ytl vermeyi teklif ettiler. Polisin Veysel Tepeli'ye yönelik bu sald›r›s› Eskiflehir'de ‹HD, BDSP, DGH, ESP, Mücadele Birli¤i, Odak, Gençlik Derne¤i, EHP, Emekli-Sen ve ÖDP taraf›ndan Adalar Migros önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. Eylem, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenencek”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”, “‹flkenceci polis hesap verecek” ve “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› ile sona erdi.

likte yere düfltü, aya¤a kalkamad›” Son süreçte artan polis fliddetini her defas›nda gülünç flekilde aç›klamaya çal›flan Emniyet Müdürlü¤ü yine yalan beyanlar›yla polislerini aklamaya çal›flt›.

Ankara'da okurlar›m›za ajanl›k

Olay›n bas›na yans›mas›n›n ard›ndan 'zorunlu' bir aç›klama yapan ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü, olay› çarp›tarak polislerini aklamaya çal›flt›. Aç›klamada Feyzullah Ete ve yan›ndaki arkadafl›n›n alkollü oldu¤u, polisin uyar›s›na tepki gösteren Feyzullah Ete ile bir polis memurunun yere düfltü¤ü belirtildi. Polis memurunun yerden kalkt›¤› ancak Feyzullah Ete'nin kalkamad›¤› ifade edilen aç›klamada, Feyzullah Ete'nin hayat›n› kaybetmesinin sebebinin kesin olmad›¤› belirtilerek, kesin sonucun Adli T›p raporundan sonra belirlenece¤i belirtildi. Festus Okey'in Taksim'deki polis karakolunda öldürülmesi olay›n›n ard›ndan Feyzullah Ete'nin de öldürülmesiyle sab›kas›n› kabartan ‹stanbul polisi, ilginç aç›klamalar›yla kendini aklama çabalar›n› sürdürse de bunun bir inand›r›c›l›¤› kalmad›¤› gibi, polisin çevresine korku saçan imaj›n› iyice kuvvetlendirmektedir.

Geçti¤imiz Haziran ay›nda 6 DHP aktivistinin Dersim'de katledilen 17 devrimci-komünist için yapt›klar› bas›n aç›klamas› nedeniyle gözalt›na al›n›p aylarca tutuklu kald›klar› Ankara'da flimdi de okurlar›m›z ajanl›k yapmalar› için polis taraf›ndan s›kl›kla rahats›z ediliyor. Devletin Türkiye-Kuzey Kürdistan'da flovenizmi-›rkç›l›¤› körükleyerek artt›rd›¤› sald›r›lar› Ankara'da da kendisini gösteriyor. Bir süredir çeflitli yöntemlerle rahats›z edilen okurlar›m›z, iflyerlerinden siyasi polisler taraf›ndan gözalt›na al›n›p saatlerce sorguya çekilmifl, tehdit edilmifl ve okurlar›m›za psikolojik bask› uygulanm›flt›r.

Rüzgar 22 Mart 2007 tarihinde "haks›z gözalt› ve tutuklama" nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebiyle Tunceli A¤›r Ceza Mahkemesi'ne baflvuruda bulundu. Mahkeme, Rüzgar'›n sosyal, ekonomik ve içtimai durumunun araflt›r›lmas› amac›yla Geyiksuyu Jandarma Karakolu'ndan bilgi istedi.

Karakoldan mahkemeye ilginç yan›t Mahkemenin istedi¤i bilgi yaz›s›, Geyiksuyu Jandarma Karakol komutan› Mehmet Bilgin imzal› bir tutanakla 2 ay sonra mahkemeye gönderildi. Jandarman›n mahkemeye gönderdigi bilgi notu bölgedeki halka nas›l potansiyel “suçlu” gözüyle bak›ld›¤›n›n çok aç›k bir kan›t› oldu. Karakolun verdi¤i yan›tta Rüzgar'›n seceresi s›ralan›rken, Rüzgar'›n a¤abeyinin bir süre hapishanede kald›¤› fleklinde hususlara da yer verildi. Karakol'un mahkemeye gönderdi¤i bilgi notunda, "...kendisi ve ailesi f›rsat buldu¤u her an terör örgütüne yard›m ve yatakl›k

bask›s› yap›l›yor

yapmaya meyilli bir kiflili¤e sahip" ifadesine yer verildi.

"Tutanak uluslararas› hukuka ve iç hukuka ayk›r›" Rüzgar'›n avukat› Bar›fl Y›ld›r›m, askeriyenin tuttu¤u tutana¤›n masumiyet karinesini ihlal etti¤ini belirterek, "gerek Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi, gerekse de iç hukukta kiflilerin masumiyet karinesinin ihlal edilemeyece¤i gayet aç›k belirtilmifltir. Ama bu tutanak kiflinin sosyal ve ekonomik durumunu aç›klamaktan ziyade ailesini afifle ediyor ve suçlu olarak gösteriyor. Kifliler kesinleflmifl bir mahkumiyet karar› olmaks›z›n suçlanamaz. Amaç d›fl› bir cevap olmufltur. Ayr›mc›l›k yasa¤›na iliflkin bir durum var. Müvekkilim haks›z flekilde tutuklanm›fl ve sonras›nda beraat etmifl, tazminat talep etme hakk› vard›r. Ama bu tutanak amaç d›fl› ve aile yaflam›n›n özelli¤ini, gizlili¤ini ihlal ediyor ve hukuka ayk›r›d›r" dedi.

TUDEF “operasyonlara ve siyanürlü alt›n aramaya hay›r” dedi Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) Dersim'de artan askeri operasyonlar› ve do¤ay› katledecek olan siyanürlü alt›n arama çal›flmalar›n› protesto etti. 17 Kas›m tarihinde Galatasaray Postanesi önünde bir araya gelen TUDEF üyeleri, "Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i", "Dersim halk› yaln›z de¤ildir", "Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k", "Munzur'da baraj istemiyoruz", "Siyanürlü alt›n aramaya hay›r" fleklinde sloganlar att›lar. TUDEF üyeleri ad›na bas›na aç›klama yapan TUDEF Genel Baflkan› Özkan Tacer, "Operasyonlar, bölge halk› üzerinde korku ve endifleyi derinlefltirmektedir. Yak›n tarihte Hozat ilçemizde devlet güçlerince gerçeklefltirilen yarg›s›z infaz, bölge halk› üzerinde estirilen tetör ve artan bask›; halk›n yaflad›¤› korkuya, duydu¤u endifleye kaynakl›k etmekte-

dir. Bölgede ve yöremizde operasyonlarla, artan bask› ve yarg›s›z infazlarla, anti-demokratik uygulamalarla oluflturulan bu kara tablo yeni katliamlar›n ve halk›m›z›n yüz yüze kalaca¤› sald›r›lar›n habercisidir" dedi. Yapt›¤› aç›klamada çevre ile ilgili sorunlara da de¤inen Tacer, "Operasyonlar yöre halk›n›n yaflam›n› yak›ndan tehdit ederken, ormanlar›m›z ve do¤a güzelliklerimiz pervas›zca yok edilmektedir. Bahar aylar›ndan bu yana ormanlar›m›zdan yükselen alev ve duman hiç durmam›flt›r" dedi. Tacer, konuflmas›n›n devam›nda flunlar› söyledi: "Yöremize yap›lan barajlar›n yan› s›ra 2001'den beri vadide alt›n arayan maden flirketleri, arad›klar›n› bulduklar›nda Dersim, siyanürle zehir solumaya bafllayacakt›r. Yöre insan›m›z uluslararas› alanda katillikleri tescillenmifl maden flirketlerinin

hedefi olacakt›r. Bunun ilk ad›mlar› Ovac›k ve Hozat'ta aramalar›n bafllamas›yla at›lm›flt›r. Böylece do¤an›n ve insan›n katledilmesi projesi hayata geçirilecektir. Dersim'de 82 bin hektarl›k alanda Ovac›k ilçesinin Sin ve K›z›lviran köylerinde yerin 600 metre derinli¤inde sondaj çal›flmalar› bafllat›larak zehirleme faaliyetinin start› bugünden verilmifltir. Ovac›k ilçesinde bulunan baz› su çeflmelerinde daha flimdiden siyanürden ötürü yüksek oranda zararl› maddeler tespit edilmifltir". TUDEF üyeleri 1938 y›l›nda gerçeklefltirilen Dersim katliam› ile birlikte Elaz›¤'da Bu¤day Meydan›'nda idam edilen Seyit R›za'y› da ölümünün 70. y›ldönümü olmas› sebebiyle anarak, "Seyit R›za ölümsüzdür" slogan› att›lar.


GÜNCEL

2-16 Aral›k 2007

5

Siyasi tutsaklardan devlete: Çabanız nafile! F Tipi hapishanelerinde artan sald›r›lar nedeniyle ortak aç›klama yapan siyasi tutsaklar, "Ne 19 Aral›k katliam›nda, ne Diyarbak›r'da, ne Ulucanlar'da taviz vermedik, vermeyece¤iz. 122 ölüm orucu flehidimiz ve yüzlerce gazimiz bunun son süreçte en net belgeleridir” diyerek sald›r›lara karfl› ayn› kararl›l›kla direneceklerinin mesaj›n› verdiler Son süreçte Türkiye-Kuzey Kürdistan'da t›rmand›r›lan ›rkç›-flovenist-faflist sald›r›lar ülkedeki hapishanelerde de kendisini yo¤un bir flekilde göstermektedir. Türk devleti bir taraftan Kürtçe'nin serbest oldu¤unu söylerken, hapishanelerde Kürt tutsaklar ve aileleri kendi aralar›nda Kürtçe konufltuklar› için sald›r›ya maruz kal›yorlar.

sald›r›n›n bahanesi olmufltur. O günden

Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde tutuklu bulunan Ayhan Güngör, Ulvi Yalç›n, Erkan Altun, Murat Karayel, Hasan Polat ve Resul Kocatürk'ün yapt›¤› ortak aç›klamada, bu hapishanede ve di¤er hapishanelerde genel olarak tutsaklar›n maruz kald›klar› sald›r›lara yer verildi.

lar› ve ziyaret yasaklar› getirildi¤i belirtilen

Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan tecrit uygulamas›n›n hafifletilmesi amac›yla yay›mlanan 45/1 No'lu genelgenin uygulanmad›¤› belirtilen aç›klamada, Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin ile ilgili olarak da flu ifadelere yer verildi: "Son süreçte Kürt halk›na yönelik estirilen floven-›rkç› faflist sald›r› dalgas›n› f›rsat bilen hapishane yönetimi tecriti koyulaflt›rarak tredman› yaflama gerçirmek için yeni bir sald›r› dalgas› bafllatm›flt›r. 22 Temmuz seçimlerinden sonra, yeni kabinede Adalet Bakan› olan Mehmet Ali fiahin'in gelifliyle birlikte, yönetim kademesinin de¤iflmesiyle birlikte buna uygun yeni bir sald›r› paketi haz›rland›¤› aflikard›r. Esir düflen 8 askerin sa¤ olarak teslim edilmesi karfl›s›nda 'b›rak›lmalar›na sevinemedim' diyecek kadar insani de¤erleri yozlaflm›fl bir kiflinin 'terörist' olarak gördü¤ü tutsaklara nas›l bir yaklafl›m içinde olaca¤›, hapishanelere yönelik yaklafl›m›n›n ne olaca¤›n› görmek hiç zor olmayacakt›r".

ailesiyle görüflmesini engellemektedir.

Tutsaklar›n aç›klamas›nda son süreçte hapishanelerde pet flifleler nedeniyle tutsalar›n sald›r›ya u¤ramas›yla ilgili olarak da, "Paras›n› ödeyerek ald›¤›m›z içme sular›n›n boflalan pet fliflelerini 'amaç d›fl›' kulland›¤›m›z gerekçe yap›l›yor. 7 y›ld›r sorun olmayan bir sorun icat edilerek, 3 Ekim'de yap›lan genel aramada fiziki sald›r›ya da baflvurarak pet flifleleri toplamaya bafllad›lar. Sular›n düzenli akmamas› nedeniyle kiflisel temizli¤imiz ve hücre temizli¤ini yapabilmek için su stoklad›¤›m›z pet flifleler

beri kantinden paras›n› vererek ald›¤›m›z

F Tipi’nin

içme sular› taraf›m›za verilmeyerek, çamurlu kuyu suyu içmeye zorlanmaktay›z " ifadelerine yer verildi.

tan›klar›

Pet flifleler nedeniyle sal›d›r›ya u¤rayan tutsaklara, sald›r›lar› protesto ettikleri için de soruflturmalar aç›ld›¤›, hücre ceza-

yaflad›klar›

aç›klamada, "Siyasi tutsaklara geçen y›l

sorunlar›

ortalama 1'er y›l kapal› görüfl-ziyaretten men cezalar› mevcuttur. Ve hala da bu cezalar aral›ks›z bir flekilde sürmektedir. Bu

anlatt›

yeni disiplin cezas› furyas›yla idare bir kaç y›l daha disiplin cezas› vererek tutsaklar›n Amaç çok aç›kt›r, sessiz ölüm de denilen tecriti koyulaflt›rmak, siyasi tutsaklar› gözden uzak tutmaya çal›flarak F tipi bask› ve iflkenceleri pervas›zca yaflama geçirilmektedir" denildi. AKP hükümetinin 'demokrasi mücahidi' maskesiyle pozlar vererek Kürt sorunu ile ilgili aç›klamalar yapt›¤› flu günlerde, AKP hükümetinin Adalet Bakan›’n›n yönetimindeki hapishanelerde hala Kürtçe konuflmak rahatl›kla engellenmektedir. Tutsaklar›n aç›klamas›nda bu sorunla ilgili olarak flu ifadelere yer verildi: "Türkçe bilmeyen tutsaklar ve ailelerine, ziyaretler baflta olmak üzere genel olarak telefon görüflmelerinde Kürtçe konuflmak yasaklanm›flt›r. Konuflanlara ise an›nda müdahale edilerek konuflmas› kesilmeye bafllanm›flt›r. Bu dönemde floven-›rç› ve faflist anlay›fl›n tezahürü olarak telefon görüflmelerinde Kürtçe konuflmay› yasaklamalar›, zihniyetlerini ve yap›lmak istenenleri ortaya koymaktad›r". Tutsaklar aç›klamalar›n› flu sözlerle bi-

Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi ve Gebze M Tipi hapishanelerinden tahliye edilen 4 kifli, hapishanelerde yaflanan sorunlar› anlatt›. Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi'nden tahliye edilen Hüseyin Irmak, hapishane idaresinin görüfle gelen ailelere, "örgüt talimat verdi, çocuklar›n›z sizinle görüflmek istemiyor" fleklinde aç›klamalar yapt›¤›n› söyledi. Demokratik Haklar Platformu (DHP), Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC), Partizan, ODAK ve Özgürlükler ‹çin Mücadele Platformu (ÖMP) F tipi hapishanelerde yaflanan hak ihlallerine dikkat çekmek için, hapishaneden yak›n zamanda tahliye edilenlerle birlikte ortak bir bas›n toplant›s› düzenledi. ‹stanbul Beyo¤lu'ndaki Makine Mühendisleri Odas›'nda düzenlenen toplant›ya, kurum temsilcileri, hapishaneden yak›n zamanda tahliye edilen 4 kifli ve Av. Ebru Timtik kat›ld›.

tirdiler: "Ne 19 Aral›k katliam›nda, ne Di-

'Sald›r›lar yo¤un olarak

yarbak›r'da, ne Ulucanlar'da taviz verme-

PKK'li tutuklulara yönelik'

dik, vermeyece¤iz. 122 ölüm orucu flehidimiz ve yüzlerce gazimiz bunun son süreçte en net belgeleridir. Böyle bir gelene¤in oldu¤u ülkemiz hapishanelerinde bu tarz sald›r›larla baflar› kazan›laca¤› san›l›yorsa, buna diyece¤imiz tek fley; çaban›z nafiledir".

Toplant›da ilk sözü alan Av. Ebru Timtik, Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'ndeki tutuklu ve hükümlüler üzerindeki bask›lar›n, sald›r›lar›n ciddi boyuta ulaflt›¤›n› kaydetti. ‹çerideki sald›r›lar›n son dönemde artan milli-

Alevilik sorununa el atan AKP olunca kayg›lar artt› Son süreçte Türkiye-Kuzey Kürdistan'da ‹slam dininin Sünnilik'ten sonra ikinci büyük mezhebi olan Alevilik ile ilgili tart›flmalar yeniden yükselmeye bafllad›. Avrupa Birli¤i'ne üyelik süreci nedeniyle bu tip tart›flmalar›n s›kl›kla gündeme geldi¤i Türk devletinde inançlar aras›ndaki eflitsizlik sorunlar› sürüyor. Türk devletinin kuruluflu s›ras›nda da mevcudiyetini koruyan bu sorun, AB'nin zorlamalar› olsa da hala do¤ru bir flekilde ele al›nm›yor. Sorunun devam etmesinde birincil derecede Kemalizm'in yap›sal etkisi bulunurken, Kemalizm’le problemleri olsa da Alevilerle ilgili Sünni ‹slam'a yak›n duran ve bugün hükümette olan AKP gibaz› aç›l›mlar bi emperyalizmin ufla¤› s›n›flayapaca¤›n› r›n temsilcilerinin de rolü gözard› edilemez. Cem Vakf› gibi aç›klayan Kemalizm'in savunuculu¤unu AKP'ye Alevi yapan Alevi gruplar› da çözüm örgütleri siyasi için önlerine laiklik temelinde talepler yerine, laik olmayan flov yap›yor feodal burjuva Türkiye Cumhuriyeti devletinin ç›karlar›n› diyerek tepki koyduklar› için sorunun çözügösterdi. münde kendileri de engel oluflturmaktad›rlar. Tepkiler kullarda okutulan içerisinde ve yaln›zca Sünni Alevili¤in ‹slam'›n anlat›ld›¤› zorunlu din dersleri nedeniyle Sünnilefltirbu süreçte gündeme tafl›nan ilmek istendi¤i Alevilik sorununda hükümetteki AKP'nin baflkan› Tayyip Erkayg›s› da öne do¤an siyasi bir flov yapma ç›k›yor amac›yla giriflimde bulundu. "Alevilerle toplu iftarda buluflaca¤›z" diyen Baflbakan, bu giriflimini biraz acemice gerçeklefltirdi. Zira Alevi örgütleri inan›fllar›nda böyle bir uygulamaya yer olmad›¤›n›, tuttuklar› Muhharem orucunun bir matem orucu oldu¤unu belirterek, AKP'nin bu acemi siyasi flovuna tepki gösterdiler.

O

yetçi, ›rkç› sald›r›lardan ba¤›ms›z olmad›¤›n› vurgulayan Timtik, sald›r›lar›n yo¤un olarak PKK'li tutuklu ve hükümlülere yönelik oldu¤unu söyledi. Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde kalan siyasi tutuklular›n, arama gerekçesi ile hücreye gelen gardiyanlar›n s›k s›k sald›r›s›na maruz kald›¤›n› belirten Timtik, ailelerin de bask› ve engellemelerle karfl› karfl›ya oldu¤unu, ailelerin yak›nlar› ile görüfl yapamad›¤›n› söyledi. Timtik, F tipi hapishanelerini 'iyilefltirmek' amac›yla Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan 22 Ocak 2007'de yürürlü¤e konulan 45/1 say›l› genelgenin de halen uygulanmad›¤›n› söyledi.

Siyasiler art›nca genelge uygulanmad› Hapishaneden yak›n zamanda tahliye olan Ayten Öztürk, ‹nan Do¤an, Hüseyin Irmak ve Özgür Ertürk de tek tek söz alarak hapishanede yaflanan s›k›nt›lar› anlatt›. Gebze M Tipi Hapishanesi'nde kalan ve k›sa bir zaman önce tahliye edilen Ayten Öztürk, en s›k karfl›laflt›klar› sorunun "soyarak arama" oldu¤unu söyledi. Öztürk, Gebze M Tipi Hapishanesi'nde az say›da siyasi tutuklu oldu¤u için ilk dönemlerde 45/1 say›l› genelgenin uyguland›¤›n›; ancak siyasi tutuklu ve hükümlü say›s› artt›¤› için son zamanlarda bask›lar›n artt›¤›n› ve genelgenin de eskisi gibi uygulanmad›¤›n› kaydetti.

Tutsaklar su ihtiyaçlar›n› bile karfl›layam›yor Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde kald›¤›n› ve 13 Kas›m'da tahliye edildi¤ini belirten ‹nan Do¤an ise arama gerekçesi ile s›k s›k keyfi sald›r›lara maruz kald›klar›n› söyledi. Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nde yaflanan di¤er bir sorunun ise su s›k›nt›s› oldu¤unu belirten Do¤an, tutuklu ve hükümlülerin ihtiyac› olan içme suyunu bile karfl›layamad›klar›n› söyledi. Tutuklular›n, su ihtiyac›n› pet fliflelerini doldurmakla çözmeye çal›flt›klar›na dikkat çeken Do¤an, hapishane idaresinin pet fliflelerine de tahammül edemedi¤ini ifade etti.

Aileler çocuklar›na karfl› k›flk›rt›l›yor Hüseyin Irmak ise, Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi idaresinin, görüfle gelen aileleri çocuklar›na karfl› k›flk›rtt›¤›n› söyledi. Hapishane idaresinin ailelere "örgüt talimat verdi, çocuklar›n›z sizinle görüflmek istemiyor" fleklinde aç›klamalar yapt›¤›na dikkat çeken Irmak, uygulamalar›n yasal dayana¤›n›n olmad›¤›n› vurgulad›. Tekirda¤ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden 6 Kas›m'da tahliye edilen Özgür Ertürk de "‹çerideki sald›r›lar d›flar›daki faflist sald›r›lardan ba¤›ms›z de¤ildir" dedi.

“Kürt halk› yaln›z de¤ildir”

AKP kafl yaparken göz ç›kar›yor "Alevilik asimile edilmek isteniyor" AKP hükümeti Alevi mezhebi ile ilgili baz› düzenlemeler yapaca¤›n›n sinyalini verdi. Bunu parti içindeki Alevi bir milletvekili duyurmufl oldu. Ancak önerilenler Alevi örgütleri taraf›ndan tepkiyle karfl›land› ve Alevili¤in asimile edilmek istendi¤i kayg›lar› dile getirildi. AKP hükümeti zaman zaman bu tip siyasi flovlar yapmaya soyunsa da, her defas›nda kafl yapay›m derken göz ç›kar›p Alevilerin tepkisini ald›. Zaman zaman da husumet içeren aç›klamalar›yla bu tepkiyi derinlefltirdi. Alevilerin inanç merkezleri olarak bilinen cemevlerinin "cümbüflevi" olarak nitelenmesi ve "Alevilere hak verirsek Satanistler de ister" sözlerindeki gibi yaklafl›mlar›n olmas› tepkileri iyice artt›rmaktad›r. AKP hükümetinin Alevi dedelerine t›pk› cami imamlar› gibi devlet memurlu¤u statüsü verilece¤ini aç›klamas› da Alevilerin tepkiyle yaklaflt›¤› bir mesele.

Alevi örgütleri AKP’ye tepkili Alevi örgütlerinin temsilcileri, Baflbakan Erdo¤an'›n Muhharem orucunun tutulaca¤› Ocak ay›nda

‹stanbul'un Maltepe ‹lçesi'ne ba¤l› Gülsuyu Mahallesi'nde bir araya gelen ve aralar›nda DHP'nin de bulundu¤u kurumlar, son dönemde artan Kürt halk›na yönelik sald›r›lar› k›nayarak, bu sald›r›lara sessiz kalmayacaklar›n› duyurdular. 26 Kas›m tarihinde Gülsuyu son durakta toplanan kurumlar›n üyeleri, "Operasyonlara son verilsin, flovenist-faflist sald›r›lara karfl› yaflas›n halklar›n kardeflli¤i ve birlikte mücadelesi" yaz›l› pankart açarak yürüyüfl eylemi düzenledi. Sloganlarla Heykel Meydan›'na yürümek isteyen kitleye polis engel oldu. Okul dura¤›na gelen kitle polis barikat› nedeniyle burada bas›n aç›klamas› yapt›.

‹kitelli'de polis ve sivil faflist terörü ‹stanbul ‹kitelli'de PKK'nin 29. kurulufl y›ldönümünü kutlamak amac›yla eylem yapan PKK militanlar›n›n ard›ndan toplanan ülkücü faflist grup; silah, sat›r, balta gibi araçlarla ‹kitelli Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i'ne sald›rd›. Bu sald›r›n›n ard›ndan 27 Kas›m tarihinde bir araya gelerek sald›r›lar› protesto etmek isteyen demokratik kitle örgütü üyelerine ise polis sald›rd›. Daha eylemin bafllamas›na f›rsat vermeden sald›ran polis ile kitle aras›nda çat›flma ç›kt›. Gaz bombalar› ile sald›ran polise barikat kurarak direnen kitle bir süre çat›flmay› sürdürdükten sonra eylemi sona erdirdi.

kat›laca¤›n› aç›klad›¤› toplu iftar organizasyonunu, yeni bir 'Sünnilefltirilmifl' Alevi mezhebi oluflturma giriflimi olarak de¤erlendirdi. Baflkanl›¤›n› ‹zzettin Do¤an'›n yapt›¤› Cem Vakf› gibi a¤›rl›kl› olarak Kemalist ve devletçi olan gruplar ise bu eflitsizli¤i yaratan Türk devleti de¤ilmifl yan›lsamas› yarat›p, Alevileri Türk devletine yamamaya çal›flmaya devam ediyorlar. Ülkede Aleviler ile ilgili bir eflitsizli¤in oldu¤unu kabul eden ve hak talebinde bulunan bu gruplar, bu hakk›n önündeki engel yaln›zca AKP'ymifl gibi propaganda yap›yorlar. Türk devletinin tekçi, inkarc› anlay›fl›n› tafl›yan ve Türk devletini "laik cumhuriyet" olarak tan›mlayan bu gruplar öncelikle kendi söyledikleri ile çeliflki içerisindeler. Zira laik bir devlette bu tip sorunlar kesinlikle olamaz, yoksa devletin laikli¤i tart›flma konusu olur.

Mollaköylüler'den baz istasyonuna isyan Erzincan'a ba¤l› Mollaköy Beldesi'nin sakinleri, yerleflim yerlerine yak›n bir bölgeye kurulmak istenen baz istasyonlar› nedeniyle bas›n aç›klamas› yap›p tepkilerini dile getirdiler. 5 Kas›m tarihinde, baz istasyonlar›n›n kurulaca¤› Cumhuriyet Mahallesi'ndeki belediyeye ait arsada bas›n aç›klamas› yapan Mollaköylüler, baz istasyonunun yerleflim yerlerine yak›n olan bu bölgede kurulmamas›n› istediler. Bas›n aç›klamas›nda, kavak polenlerinin kanserojen etkisi yapt›¤› gerekçesiyle yerleflim yerlerindeki tüm kavak a¤açlar›n›n kestirilmesine ra¤men baz istasyonu-

nun bu kadar yak›n bir bölgeye kurulmak istenmesinin düflündürücü oldu¤u belirtildi. Baz istasyonunun kurulaca¤› bu bölge ‹lkö¤retim okuluna 100 metre, yerleflim yerlerine ise 50 metre uzakl›kta. Belediyeye ait arsay› GSM flirketine 3 y›ll›¤›na 16 bin 500 YTL karfl›l›¤›nda kiralayan CHP'li Belediye Baflkan› Yüksel Turan'›n Mollaköylülerin kendisine gösterdi¤i tepki karfl›s›nda, "Baz istasyonu bir hizmettir. Telefonlar›m›z evlerde çekmiyor. Sa¤l›k aç›s›ndan sorun oluyorsa, devletimiz çaresini bulacakt›r" dedi¤i ö¤renildi.


6

EMEK-HABER

2-16 Aral›k 2007

Ekonomideki aç›klar dikifl tutmuyor 2006 y›l› boyunca ülkemizdeki kilit kurulufllar› yabanc› tekellere ve onlar›n ülkemizdeki piyonlar›na peflkefl çekerek bütçede geçici bir fliflkinlik yaratan AKP’nin, ekonomide ilan etti¤i “bahar” havas› rakamlar›n so¤u¤una dayanam›yor. Yat›r›ma dönüfltürülmemifl olan s›cak paraya dayal› ekonomi, bir yandan d›fl ve iç borç ç›kmaz›na hapsolmuflken, öte yandan bütçe ve d›fl ticarette oluflan aç›klarla kan kaybetmeye devam ediyor.

D›fl ticaret a盤› yama tutmuyor ‹thalat (d›fl al›m) giderleri ile ihracat (d›fl sat›m) gelirleri aras›ndaki uçurum kapanmak bilmiyor. IMF-Dünya Bankas› gibi uluslar aras› mali kurulufllar›n dayatt›klar› politikalar›n uygulanmas› sonucu gerek ülkemizdeki sanayi üretiminde ve gerekse de tar›msal üretiminde yaflanan kronik düflüfl, ithalat›n her geçen gün artmas›na yol aç›yor. Üretimde yaflanan bu düflüflün, yine

700 YTL’si olmayan aç

Türk-‹fl taraf›ndan yap›lan hesaplamalara göre, Kas›m ay› itibariyle 4 kiflilik bir ailenin açl›k s›n›r› geçen aya göre yaklafl›k 40 YTL artarak 697.16 YTL’ye yükseldi.

ayn› politikalar nedeni ile üretime dö-

çosuna yans›tmayan, yap›lmas› gere-

Ekonomi Politikalar› Araflt›rma Vak-

nük yat›r›m›n hayli s›n›rl› kalmas› ve

ken borç ödemelerini bir sonraki y›l›n

f›’n›n konuya iliflkin verileri oldukça çar-

daha ziyade ara mal›-montaja dayal›

bütçesine erteleyen AKP hükümeti,

üretim yap›lmas› ithalat›n flahlanmas›-

özellefltirmelerden elde edilen paran›n

na yol açarken, d›fl ticaret a盤›n›n ise

coflkusuyla; 23 y›l aradan sonra bütçe-

giderek kapat›lamaz bir hal almas›na

nin ilk defa fazla verdi¤i yalan›na sar›l-

nemindeki bütçe a盤›ndan 400 kat faz-

neden oluyor. ‹thalata flartland›r›lan ül-

m›flt›. “2006 y›l› bütçesi 23 y›l aradan

la oldu! TEPAV araflt›rmas›; Telekom

ke ekonomisinin durumu bu nedenlerle

sonra ilk kez fazla verdi. 64 milyon YTL

hisse sat›fl›, özellefltirme kapsam›ndaki

trajikomik bir hal al›yor. Geçti¤imiz y›-

olan bu fazla ile bir rekor k›r›ld›” diyen

l›n ilk 9 ay›nda d›fl ticaret a盤› 44. 2

AKP’nin sözünü etti¤i bütçe “rekor”u,

milyar dolar olarak gerçekleflirken,

bu y›l yine bütün ayak oyunlar›na kar-

bütçe gelirleri d›fl›nda tutulmas› halinde

2007 y›l›n›n ilk 8 ay›ndaki d›fl ticaret

fl›n bütçenin zarar gösterece¤inin ke-

geçen y›lki 3.8 milyar YTL'lik a盤›n yüz-

a盤› 45.3 milyar dolara ulaflm›fl durum-

sinleflmesi ile tersine bir “rekor”a dö-

de 400'lük bir s›çrama ile 19.1 milyar

da. Baflka bir deyiflle bu y›l›n ilk sekiz

nüflecek gibi görünüyor. Zira 2007’nin

YTL'ye ç›kt›¤›na iflaret ediyor.

ay›nda ihracattan (d›fl sat›m) 76 milyar

ilk 10 ay›nda bütçe a盤› 12.3 milyar

201 milyon dolarl›k gelir elde edilirken,

YTL’ye ulafl›rken, bu a盤›n 102 milyon

AKP hükümeti, bu y›l›n bütçesin-

ayn› dönem içerisinde ithalat (d›fl al›m)

YTL’si sadece Ekim ay› içerisinde ger-

den yap›lmas› gereken ödemeleri 2008

için yap›lan giderler ise 121 milyar 506

çekleflti. AKP hükümeti taraf›ndan

y›l› bütçesine devrederek bütçeyi den-

milyon dolar olarak gerçekleflti.

aç›klanan 2007 bütçesi tahmini sonuçlar› içerisinde bütçenin 16.7 milyar YTL aç›k verece¤i de utangaçça ifade

“Rekor” bütçeden eser kalmad›

edilmektedir.

2006 y›l›nda yerel yönetimlerin gi-

Bu y›l›n bütçesi ile 2006 y›l› bütçesi-

derlerini, kamu giderlerini bütçe bilan-

nin verilerinin karfl›laflt›r›ld›¤› Türkiye

kavfla¤›ndan B kap›s›na kadar yap›lan yürüyüflle protesto edildi. ‹flçiler ad›na bir aç›klama yapan Petrol-‹fl Sendikas› Alia¤a fiube Baflkan› Salih Mehmet Ayd›n, sat›fl karar›n›n sürpriz olmad›¤›n› belirterek, “Çünkü ÖYK; Baflbakan ve dört bakandan oluflmaktad›r. AKP hükümeti ifl bafl›na geldi¤i günden bu tarafa, IMF’nin özellefltirme politikalar›n› s›k› s›k›ya uygulayarak, ülkemizin ne kadar birikimi, stratejik önemde kuruluflu varsa hepsini

ay›ndaki bütçe a盤› geçen y›l›n ayn› dö-

arsa sat›fl› gibi özellefltirme gelirlerinin

gede gösterme oyununu oynar m› bilinmez, ancak 2007 y›l› bütçe sonuçlar›n›n AKP’ye ekonomide toz pembe tablolar çizme imkan› vermesi bir hayli güç görünüyor.

satmaya, talan etmeye, yabanc› sermayeye peflkefl çekmeye devam etmektedir” dedi. Özellefltirme Yüksek Kurulu’nun bafllatt›¤› ihale karar›n›n iptali için aç›lan davan›n sürdü¤ünü belirten Ayd›n, “Aç›lan davalar sürerken, bafltan beri skandallarla dolu Petkim’in özellefltirme sürecinin devam ettirilmesi büyük yanl›fll›kt›r” diyerek Petkim’in sat›fl karar› için de yeni bir dava açacaklar›n› belirtti.

Telekom iflçilerinin direnifli sona erdi

4 kiflilik ailenin g›da harcamalar›n›n yan› s›ra kira, ulafl›m, giyim, e¤itim, kültür gibi temel ihtiyaçlar› için harcamas› gereken asgari tutar› gösteren yoksulluk s›n›r› ise ayn› dönemde 2 bin 140 YTL’den 2 bin 270 YTL’ye ç›kt›. Bu y›l›n ilk 11 ay› itibar› ile g›da harcamas› tutar›ndaki art›fl, yüzde 13.32 oldu. G›da harcamas›ndaki art›fl oran›, bir önceki y›l›n ayn› ay›na göre yüzde 15.19, y›ll›k ortalama art›fl ise yüzde 11.63 olarak hesapland›. Araflt›rmada, so¤uk hava koflullar›n›n etkiledi¤i meyve-sebze fiyatlar› ile uzun zamand›r gündemde olan ekmek zamm› ve bakliyattaki dönem art›fl›n›n enflasyonu tetikledi¤i de ifade edildi.

50 bin mevsimlik tar›m iflçisi grevde

Demokratik Haklar Platformu üyeleri 18 Kas›m günü Telekom iflçilerini ziyaret ederek direnifle destek sunmufltu Türk Telekom’da 16 Ekim’de bafllayan grev, 28 Kas›m günü gerçeklefltirilen görüflmelerde uzlaflma sa¤lanmas›yla sona erdi.

görüflmelerin ard›ndan yap›lan aç›klama-

melerin t›kand›¤› noktalardan biri olan

da taraflar›n anlaflmaya vard›klar› ifade

kapsam içi ve kapsam d›fl› personelin üc-

edildi. Aç›klamada, Telekom iflçilerinin

retleri aras›ndaki dengesizli¤in giderilmesi

Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m, Türk-‹fl Baflkan› Salih K›l›ç ve Yönetim Kurulu üyelerinin de haz›r bulunduklar› ve bas›na kapal› olarak gerçeklefltirilen

ayl›k ücretlerine ilk y›l için yüzde 10, ikin-

konusunda da taraflar›n anlaflmaya var-

ci y›l ise yüzde 6.5+enflasyon oran›nda

d›klar› ve 2008 y›l›n›n Mart ay›ndan itiba-

zam yap›lmas› hususunda görüfl birli¤ine

ren bu dengesizli¤in giderilmesine baflla-

var›ld›¤› belirtilirken, daha önceki görüfl-

naca¤› aç›kland›.

Çukurova bölgesinde yevmiyeleri ödenmedi¤i için greve ç›kan 50 bin mevsimlik tar›m iflçisinin mücadelesi sonuç vermeye bafllad›. Adana ve Antakya bölgesinde grevdeki iflçilerin taleplerinin kabul edilmesi sonucu anlaflma sa¤lan›rken, Mersin ve Tarsus’ta ise ifl b›rakma eylemleri devam ediyor. 23 Kas›m tarihinde Adana, Ceyhan, Erzin, Dörtyol, Tarsus ve Mersin’de 50 bin mevsimlik tar›m iflçisi 21.1 YTL olarak belirlenen yevmiyeleri 3 ayd›r verilmedi¤i için greve ç›km›flt›. Geçti¤imiz A¤ustos ay›nda iflçiler yevmiyeleri az oldu¤u için ifl b›rakma eylemi yapm›fl, Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›, Adana Valili¤i ve ‹fl Bulma Kurumu temsilcilerinin bulundu¤u Tar›m Komisyonu taraf›ndan yevmiyeler 21.1 YTL’ ye ç›kart›lm›flt›. Buna karfl›n toprak sahipleri 3 ayd›r iflçilere kararlaflt›r›lan ücretin alt›nda para ödüyordu. ‹flçilerin s›rt›ndan geçinen firmalar, iflçileri 15–16 YTL’ye çal›flt›r›yorlard›.

olan önemli bir gün” diye dursun, E¤itimSen taraf›ndan ö¤retmenlerin sosyal ve ekonomik durumlar›na iliflkin yap›lan araflt›rma bu söylemi yalanlar durumda. E¤itim ve Bilim Emekçileri Sendikas›’n›n (E¤itim Sen) 2 bin 104 ö¤retmenin kat›l›m›yla yapt›¤› anket, ö¤retmenlerin yüzde 88’inin borçla geçindi¤ini ortaya koydu. Yine ayn› anket sonuçlar›na göre ö¤retmenlerin yüzde 38’in ek ifl yaparken, yüzde 48’i ise f›rsat oldu¤unda ek ifl yapabilece¤ini belirtti Bir tak›m elbise alman›n

Ö¤retmenler 24 Kas›m’da yapt›klar› eylemlerle insanca bir yaflam istedi

bütçelerini “çok fazla” etkileyece¤ini söyleyen ö¤retmenlerin oran› ise yüzde 49.

Ö¤retmenler borç k›skac›nda Bir yandan y›llard›r uygulanan ekonomik-sosyal programlar sonucu ülkemizdeki ö¤retmenlerin yüzde 88’i borçla geçinmek durumunda b›rak›lm›flken, öte yandan devlet, e¤itim emekçilerinin içine düflmüfl olduklar› bu borç ç›kmaz›n›

gözlerden saklamaya çal›flarak pembe tablolar çizmeye ve 24 Kas›m Ö¤retmenler Günü’nü süslü laflarla geçifltirmeye devam ediyor. AKP hükümeti, “24 Kas›m, ö¤retmenlerin de¤erini düflünüp anlamam›za vesile

Dursun BAfiTU⁄

p›c›. Araflt›rmaya göre bu y›l›n ilk 9

Petkim’in sat›fl›na iflçilerden tepki 24 Kas›m’da ‹zmir Alia¤a ilçesinde bir araya gelen Petrol-‹fl üyesi iflçiler Petkim’in Özellefltirme Yüksek Kurulu (ÖYK) taraf›ndan Socar-Turcas-Injak Ortak Giriflim Grubu’na 2 milyar 40 milyon dolara sat›lmas›n› onaylayan karar› protesto etti. Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤›’dan yap›lan aç›klamada Petkim’in sat›fl›n›n yüzde 51’lik k›sm›n›n sat›fl›n›n onayland›¤› duyuruldu. Petkim’in özellefltirilmesine ÖYK’dan onay verilmesi, iflçiler taraf›ndan Pektim

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Ald›¤› maafllar nedeniyle yüzde 30’unun hiç tatil yapamad›¤›na yer verilen ankette, ö¤retmenlerin yüzde 57’sinin kirada oturdu¤u, yüzde 82’sini bankalara borçlu oldu¤u, yüzde 36’s›n›n ise sosyal etkinliklere ayda 25 YTL ya da daha az para ay›rabildi¤ine dikkat çekiliyor. Anketin çarp›c› sonuçlar›ndan bir di¤eri ise ö¤retmenlerin yüzde 47’sinin, çocuklar›n›n ö¤retmen olmas›n› istememeleri…

Taraf olmayanlar bertaraf olur Genel olarak dünyada yaflanan geliflmeler, bu geliflmeler içerisinde Büyük Ortado¤u Projesi’nin iflgal etti¤i yer ve bu kapsamda gerek ülkemizde, gerekse de dünyada kapsam› geniflletilen sald›r›lara karfl› geliflmeleri do¤ru okuyarak, iflçisi, köylüsü ve emekçisiyle tüm halk katmanlar›n› kordine ederek, birlikte mücadeleyi örgütlemek durumunday›z. Pasta büyüdükçe verilen mücadelenin kendisi de biçim de¤ifltirerek, zay›f›n güçlüye entegre olmas›n› h›zland›r›yor. Bu yaflananlarla birlikte, emperyalistlerin kurdu¤u tahakküm, sömürge ve yar›-sömürge ülkelerin kendi iç dinamiklerini peflkefl çekerek, kurtlar sofras›ndan k›r›nt› kapma hevesine girdikleri göstermektedir. Dünyada hakim olan gücün ABD emperyalizmi oldu¤u ifadelendirilse de, bunun d›fl›nda belli güçlere eriflmifl ve ABD ile karfl› karfl›ya gelmektense kendi pazarlar›n› geniflletmeye çal›flan emperyalist güçlerin oldu¤u bilinmektedir. ‹flte bu durum zay›f kimi ülkelerin uflakl›k tercihlerini yeniden gözden geçirmesine neden olabilmektedir. Bu gelifltirilen iliflki a¤›n›n, ezilen emekçilerin ç›karlar› temelinde de¤il, bir avuç iflbirlikçi-uflak kesimin istemleri dahilinde olufltu¤u tart›flma götürmez bir gerçektir. Emperyalizmin piyonu olan Türk hakim s›n›flar›; efendi-uflak iliflkisini allay›p pullayarak “stratejik ortakl›k” olarak emekçi halk›m›za anlatmakta ve kand›rmaya çal›flmaktad›rlar. ABD'nin BOP (Büyük Ortado¤u Projesi) ile birlikte gelifltirdi¤i sürecin ülkemizdeki yans›malar›yla birlikte daha aktif uygulanmaya bafllanm›flt›r. AKP hükümeti üzerinden uygulamaya çal›fl›lan politikalar›n Kürt sorunu etraf›nda ordu merkezli klikle çat›fl›r hale gelmesi ve bu kesimi de çok d›fltalamadan kendilerine yedekleme anlay›fl› mevcuttur. Yeni dönem itibar›yla verilen mücadelenin önümüzdeki dönemde daha hissedilir boyutlara varmas› ve öngörülen yeni senaryolar›n önümüzdeki süreçte ortaya ç›kmas› muhtemel bir durum de¤ildir. D›flar›da daha etkili ve kendisine güvenle hareket edebilmeleri için, içte belli ölçülerde liberal politikalar gerekmektedirler. Bu çerçevede at›lan ad›mlara bak›ld›¤›nda, esasta Kürt ulusal hareketinin tasfiyesini hedefleyen, ancak geri bir uzlaflma noktas› da diyebilece¤imiz girifliminin olabilece¤i, geriye kalan ve uzlaflmaz olarak gördükleri kesimlere yönelik bir savafl›n bafllat›lmas› kaç›n›lmazd›r. Tüm yap›lan plan ve programlara bak›ld›¤›nda sald›r›lar›n hedefinde olan genifl halk y›¤›nlar›d›r. Faflizmin hukuksuzlukta s›n›r tan›mad›¤›n›, önündeki tüm engelleri zorla kald›rmaya çal›flt›¤›n› geçmifl dönemlerden gayet iyi bilmekteyiz. Bugün ise yapt›klar›n› belli bir hukuk etraf›nda kal›c›laflt›rarak daha etkin sonuçlar almaya çal›flmaktad›rlar. Son dönemlerde ç›kart›lan yasalarla dar kesimin ihtiyaçlar› üzerinden hareket edildi¤i ve yeni olarak sunulmaya çal›fl›lan›n, esasta eskinin bir tak›m rötufllarla tekrar kitlelere sunuldu¤u, ancak temelinde emekçilerin ihtiyaçlar›n› gidermekten uzak oldu¤u görülmektedir. Hiç bir flekilde emekçinin ç›karlar› ile örtüflmeyen ve emekçiye aç›ktan savafl ilan eden bu yasalar, siyaset odakl› yap›lm›fl ve geliflecek olumsuz süreçte üst tabakaya sus pay› olarak sunulurken, yaflanan bask› ve sömürüye karfl› haklar›n› arayanlara yönelik a¤›r yapt›r›mlar içermektedir. TBMM adalet komisyonunda kabul edilen, Toplu ‹fl Sözleflmesi Grev ve Lokavt Kanunu’ndaki flartlar gerçekleflmeden grev veya lokavt karar› verenlerle, bunu teflvik edenler, zorlayanlar veya propagandas›n› yapanlar, grev veya lokavt›n sürekli ya da geçici olarak yasakland›¤› iflyerlerinde bu karar› verenler, teflvik edenler, zorlayanlar veya propagandas›n› yapanlar, böyle bir karar›n verilmesine veya uygulanmas›na veya bunlara kat›lmaya ve devama zorlayanlara, teflvik edenlere, bu yolda propagandas›n› yapanlara, çeflitli düzeyler hapis cezalar› verilecektir. Yine Grev uygulanan iflyerinde, ''Bu iflyerinde grev vard›r'', lokavt uygulanan iflyerinde de ''Bu iflyerinde lokavt vard›r'' ibareleri d›fl›nda, afifl, pankart gibi araçlar›n› asan veya yaz› yazanlarla iflyeri ve çevresinde grev nedeniyle kulübe, baraka, çad›r gibi bar›nma yerleri yapanlar veya yapt›ranlar, çeflitli hapis cezalar›na çarpt›r›l›rken, özellefltirme program›nda bulunan kurulufllarla ilgili, özellefltirme uygulamalar› hakk›nda kanunda yer verilen yasaklara ayk›r› hareket edenlere de hapis ve para cezalar› verilmektedir. Kanuna ayk›r› toplant› veya gösteri yürüyüflleri düzenleyen veya yönetenlerle bunlar›n hareketlerine kat›lanlara, toplant› veya gösteri yürüyüfllerine iliflkin belirtilen, görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyelerine cezalar verilirken, güvenlik kuvvetlerine, hükümet komiserine veya yard›mc›lar›na, hükümet komiseri taraf›ndan toplant› veya yürüyüfl için görevlendirilenlere, bu görevlerini yapt›klar› s›rada engel olanlara çeflitli düzeyler hapis cezalar› verilecektir. Bu de¤iflikliklere paralel olarak; Türkiye Cumhuriyeti'nin varl›k ve ba¤›ms›zl›¤›na, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤ü aleyhine yay›n yapan kurulufllar›n iflletenleri, yay›n yönetmeni, sorumlu müdürü, haber müdürü, program yap›mc›s› ve sunucular›na, TCK'da yer alan suçlardan ifltirak hükümlerine göre verilecek cezalar, yar› oran›nda art›r›larak uygulanacakt›r. Yukarda da iflaret etti¤imiz gibi Ortado¤u’yu kapsayacak bir hareket sahas› üzerinden yürünmek istendi¤inden, içte uzlaflmaz olarak gördükleri kesimlerin üzerine daha sert gidilerek, hem yasal, hem de fiili statüde sald›r›lar›n katlanarak artmas› kaç›n›lmazd›r. Kendi potas›na çekebilecekleri çevrelere karfl› yürütecekleri liberal politikalarla, onlar› daha da etkisizlefltirme giriflimleri muhtemelken, buna direnen ve savafl yürütenlere karfl› her türlü hukuksuzluk denenecektir. TELEKOM'daki grevin sürdü¤ü günlerde, birçok iflçinin sabotaj yapmakla suçlan›p sonras›nda tutuklanmas›, yine tafleron firmalar›n yer yer geliflen sald›r›lar› bundan sonra uygulanacak metodun bir parças›d›r. Eylem içerisindeki taktikler itibar›yla telefon kablolar›n›n kesilmesi tart›flma yaratsa da, bu eylem biçimlerinin hiç bir zaman devreye sokulamayaca¤› yönlü tart›flma do¤ru de¤ildir. Sadece taktiksel olarak hangi aflamada baflvurulmas› gerekti¤i noktas›nda de¤erlendirilebilinir. Bu eylemler greve olan ilgiyi azalt›yor söylemiyle birlikte, eylemi pasifize etmeye çal›flan kesimlerin savundu¤u biçimiyle elefltiri yapmam›z mümkün de¤ildir. Karfl›m›zda demokratik bir yap› yoktur. Tuzla tersanesinde peflpefle gerçekleflen iflçi ölümleri (ifl cinayetleri) karfl›s›nda sesiz kalarak üç maymunu oynayanlar›n, telefon kablolar›n›n kesilmesi karfl›s›nda bu denli “duyarl›” davranmalar›n›n kendilerince bir nedeni olsa gerek. Kuflku yok ki, o neden de bu eylemi baflar›s›zl›¤a sürüklemektir. Bu sebeple iflçinin, köylünün ve emekçinin hak istemleri karfl›s›nda uygulanacak yapt›r›mlar›n kendisine bak›ld›¤›nda, sistemin istemleri d›fl›nda geliflebilecek fiili herhangi bir eylemin, yapt›r›mlarla bast›r›lma e¤iliminin güçlendi¤i görülmektedir. Bu gelifltirilmek istenen tavr›n kendisi, mevcut hak istemlerinin bar›flç›l yollara sevk edilmesini sa¤lamakt›r. K›sacas› sivil toplum örgütleri yaratarak itaatin geniflletilmesini ve geliflmesini istiyorlar. Uzlafl› içerisinde yürütülen siyasetin s›n›f›n ç›karlar›na hizmet etmeyece¤i, daha do¤rusu taraf olmayan›n bertaraf olaca¤›, faflizmin oldu¤u ülkelerde istenilenlerin s›n›rl› da olsa verilmedi¤i, haklar›n ancak verilen çetin bir mücadele ile al›naca¤›n›n bilinmesi gerekmektedir.


KADIN

2-16 Aral›k 2007

DKH’den fliddet ve kad›n konulu panel “25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü” vesilesiyle bir ayd›r sürdürdü¤ü kampanyan›n bir parças› olarak 11 Kas›m Pazar günü, Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi’nde ‘fiiddet ve Kad›n’ konulu bir panel gerçeklefltiren Demokratik Kad›n Hareketi, kad›n sorununu ve fliddeti tart›flt› Demokratik Kad›n Hareketi, “25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü” vesilesiyle bir ayd›r sürdürdü¤ü kampanyan›n bir parças› olarak 11 Kas›m Pazar günü, Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi’nde ‘fiiddet ve Kad›n’ konulu bir panel düzenledi. DKH’yi anlatan k›sa bir sinevizyonun ard›ndan bafllayan panele DKH’dean bir temsilcinin yan› s›ra Emekçi Hareket Partili Kad›nlar'dan Zeynep Özdal, Emekçi Kad›nlar Derne¤i’nden Emine Güngör ve Avukat Züleyha Gülüm kat›ld›. DKH temsilcisinin 25 Kas›m’›n tarihine iliflkin yapt›¤› konuflman›n ard›ndan söz alan Zeynep Özdal, fliddetin türlerine de¤inerek cinsel, fiziksel, psikolojik fliddetin kad›n üzerindeki etkilerini aç›klad›. Özellikle son dönemlerde muhalif ve politik kad›nlar üze-

rinde yo¤unlaflan bask›lara da dikkat çeken Zeynep Özdal, kamusal alandaki fliddetin ve devlet fliddetinin de kad›nlara yönelik erkek egemen anlay›fl› a盤a ç›kard›¤›n›, erkeklerin de bu fliddetin uygulay›c›s› oldu¤unu dile getirdi. Söz alan ikinci konuflmac› Emine Güngör ise fliddetin artarak devam etti¤ini ancak bir taraftan da kad›nlara yönelik fliddetin eskisinden daha görünür hale geldi¤ini dile getirdi. fiiddetin daha görünür hale gelmesinde kad›n kurumlar›n›n mücadelelerinin etkili oldu¤unu dile getiren Güngör, kad›n›n fliddete karfl› sessiz kalmamas›n›n en önemli etken oldu¤unu vurgulad›. Güngör’den sonra söz alan Av. Züleyha Gülüm ise fliddetin bir yönetme biçimi oldu¤unu, medeni ülkeler dahil

her yerde kad›na, fliddet karfl›s›nda sessiz kalmas›n›n ö¤retildi¤ini söyleyerek bafllad›¤› konuflmas›nda yasal mücadelenin önemli oldu¤unu, ancak fliddeti çözümlemede yetersiz oldu¤unu, fliddetin kayna¤›na yönelmek gerekti¤i gerçekli¤i üzerinde durdu. Kad›nlara yönelik fliddete karfl› mücadelenin ülkemizde 80’li y›llardan sonra bafllayarak yükseldi¤ini dile getiren Gülüm, ba¤›ms›z kad›n mücadelesinin gereklili¤ini vurgulad›. Son y›llarda kad›nlar›n aleyhine olan baz› yasalar›n kad›n mücadelesiyle de¤iflti¤ine dikkat çeken Gülüm, tüm bu de¤iflikliklere karfl›n yetersizlikler oldu¤unu, yasalarda kad›nlar›n lehine pozitif ayr›mc›l›¤›n gerekli oldu¤unu, yeni anayasal düzenlemelerde yer alan de¤iflikliklerin kad›nlar› ma¤dur olarak tan›mlad›¤›n› dile getirdi.

Son olarak söz alan DKH temsilcisi, kad›na yönelik fliddete karfl› mücadelede as›l önemli olan›n fliddet alg›s› oldu¤unu ve bu yönüyle fliddetin sonuçlar› üzerinden bir mücadeleden ziyade fliddeti yaratan unsurlar› a盤a ç›kararak sebep-sonuç iliflkisine dayanan bir mücadele yönteminin ve biçiminin çözüm için zorunluluk oldu¤unu dile getirdi. Ancak genel anlamda bu iliflkinin kurulamad›¤›n› ve kad›n mücadelelerinin kad›n› fliddetin ma¤duru ve fliddeti yaratan unsurlar›n çok d›fl›nda tan›mlamalar›n›n, yürütülen mücadelenin de kad›n›n ma¤duriyeti ile s›n›rl› dar bir k›s›r döngüye hapsetti¤ini dile getirdi. Son olarak panele kat›lanlar›n sorular› üzerinden k›sa bir söylefli gerçeklefltirildi. Sanatç› Nurgül Atefl’in seslendirdi¤i türkülerin ard›ndan etkinlik sona erdi.

Kad›n kurumlar›ndan Arena program›na suç duyurusu

Uğur Dündar yönetimindeki Arena programının “29 Ekim Cumhuriyet Özel” adlı bölümünde DTP yöneticisi, Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin aktivisti Yıldız Aktaş’ın terörist olarak adlandırılarak hedef gösterildiği gerekçesiyle Kadına Yönelik Şiddete Dur De İnisiyatifi, 13 Kasım Salı günü saat 13:00’te İstanbul Adliyesi’ne suç duyurusunda bulundu

Bas›n aç›klamas›nda son olarak Y›ld›z Aktafl’a ve DTP’li kad›n milletvekillerine yönelen bu linç kampanyalar›n›n onlar›n flahs›nda emekten, özgürlüklerden ve kad›nlar›n kurtuluflundan yana olan tüm güçlerin sesini bast›rmay› hedefledi¤i ve kad›nlar›n DTP’li kad›n milletvekillerinin yan›nda yer alaca¤›, ›rkç›, milliyetçi sald›r›lara karfl› mücadele edecekleri dile getirildi. Bas›n aç›klamas› at›lan sloganlar eflli¤inde sona erdi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ‹stanbul Adliyesi’ne gidilerek suç duyurusunda bulunuldu.

ÖNCÜ KADIN Rojda DEM‹R Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz

‹ngiltere'de "Yeni Kad›n ve DKH" konulu panel yap›ld› Britanya Demokratik Kad›n Hareketi, 4 Kas›m tarihinde "Bugünden Yar›na Yeni Kad›n› Yaratma Cüretiyle Demokratik Kad›n Hareketi Gecesi" ad›yla bir etkinlik gerçeklefltirdi. Demokratik Kad›n Hareketi onur üyesi Berna Sayg›l› Ünsal ve tüm devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› duruflu ile bafllayan etkinlikte yap›lan aç›l›fl konuflmas›nda, DKH'nin amac›n›n cins bask›s›na, dinsel, geleneksel, s›n›fsal, ekonomik, politik her türlü cins ayr›mc›l›¤›na, kad›n›n bask› görmesine, ezilmesine, afla¤›lanmas›na, kölelefltirilmesine, cinsel meta olarak pazarlanmas›na karfl›, kad›n›n kad›n olmaktan kaynaklanan tüm sorunlar›na karfl› özgün, ortak mücadelesini oluflturmak oldu¤u belirtildi. Kad›n hareketlerinin mücadelelerini aktaran sinevizyon gösteriminin ilgiyle izlendi¤i etkinlikte, kurumlar›n gönderdikleri mesajlar da okundu. Avrupa Demokratik Kad›n Hareketi'nin mesaj›nda; kad›n›n yaflad›¤› sorunlara dikkat çekilerek, “Özgürlü¤ümüzü, dilimizi ve kimli¤imizi kazanmak için bilincimizi örgütlü bir güce çevirerek gelece¤imizi hep birlikte infla edelim. ‹nsanca yaflam için, demokrasi ve ba¤›ms›zl›k için kad›n›n enternasyonal dayan›flmas›n› ve toplumsal dönüflümünü örgütleyelim” ifadelerine yer verildi. Aç›klamada ayr›ca Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalist güçlerin komutas›nda, Kürt ulusuna dönük bafllatt›klar› yeni sald›r›lara da de¤inilerek, bu sald›r›lara karfl› Kürt ulusu ile dayan›flma ça¤r›s› yap›ld›. P›nar Sa¤'›n sahne alarak seslendirdi¤i türkülerle kat›l›mc›lara güzel anlar yaflatt›¤› etkinlik, coflkuyla sona erdi.

Demokratik Kad›n Hareketi’nin de yer ald›¤› Kad›na Yönelik fiiddete Dur De ‹nisiyatifi, 13 Kas›m Sal› günü ‹stanbul Adliyesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Yap›lan aç›klamada son haftalarda ordu ve hükümet taraf›ndan k›flk›rt›lan sald›rgan milliyetçili¤in medya eliyle Kürtlere, örgütlü kurumlar›na ve mücadelesine yönelik linç kampanyas›na dönüfltü¤ü, U¤ur Dündar yönetimindeki Arena program›n›n “29 Ekim Cumhuriyet Özel” adl› bölümünde DTP yöneticisi, Demokratik Özgür Kad›n Hareketi’nin aktivisti Y›ld›z Aktafl’›n terörist olarak adland›r›larak hedef gösterildi¤i, ayn› söylemin ertesi gün Flash TV haberlerinde de tekrarland›¤› dile getirildi. Ayr›ca hedef gösterme iflleminin bir itirafç›n›n ifadelerine dayand›r›larak yarg› sürecinin etkilenmesine çal›fl›ld›¤› dillendirilerek, tüm bu sald›r›lar›n DTP’li milletvekillerinin meclise girmesinin hemen ard›ndan yo¤unlaflt›r›ld›¤› ifade edildi. Ordu, hükümet ve medyan›n el ele vererek yürüttü¤ü kampanyada “önce kad›nlar› vurun” fliar›yla hareket edildi¤i, DTP’li Sebahat Tuncel’in milletvekilli¤inin hukuka ayk›r› yarg› kararlar›yla düflürülme çabas›n›n, Y›ld›z Aktafl ile birlikte terörist olarak teflhir edilmesinin, PKK taraf›ndan kaç›r›lan 8 askerin sa¤ salim teslim al›nmas›n› sa¤layan DTP milletvekillerinden Fatma Kurtulan’›n eflinin politik tercihleri nedeniyle özel hayat›n›n medya taraf›ndan ya¤malanarak linç sürecinin en önemli ma¤duru haline getirilmesinin, flovenist linç kampanyalar›n›n erkek egemenli¤in kad›na yönelik fliddetiyle bulufltu¤unu gösterdi¤i vurguland›.

7

Kad›na yönelik fliddet ve ayr›mc›l›k protesto edildi 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü, ülkenin çeflitli yerlerinde kad›n örgütlülükleri taraf›ndan gerçeklefltirilen eylem ve etkinliklerle karfl›land›.

‹stanbul ‹çinde Demokratik Kad›n Hareketi'nin de yer ald›¤› 25 Kas›m Kad›n Platformu kitlesel bir eylem düzenledi. Beyo¤lu'ndaki Galatasaray Postanesi önünde bir araya gelen kad›nlar, kad›na yönelik fliddeti konu edinen gazete küpürlerini yere sererek etraf›nda topland›lar. Burada bir bas›n aç›klamas› yapan kad›nlar›n eylemi z›lg›tlarla sona erdi.

‹zmir

fliir dinletisi gerçeklefltirilerek, bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Di¤er bir etkinlik ise ‹zmir Halk Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nde Demokratik Kad›n Hareketi taraf›ndan gerçeklefltirildi. Etkinlikte 25 Kas›m’›n tarihçesi anlat›ld›. Ard›ndan kad›na dönük fliddeti iflleyen bir sinevizyon gösterisi yap›ld› ve Taliban rejimi alt›nda ezilen, erkeklerin gölgesindeki kad›nlar›n yaflamlar›n› konu edinen 'Osama' adl› film gösterildi.

Konya 25 Kas›m Pazar günü gerçeklefltirilen etkinlikte, kad›n sorunu ve çözüm yollar›na de¤inildi. Etkinli¤in aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan “Güldünya’ya” adl› mektup okundu. DKH’nin haz›rlad›¤› sinevizyon gösteriminin ard›ndan müzik ve fliir dinletisi de verilen etkinlik, kad›na yönelik fliddet konulu söylefliyle sona erdi.

Novamed Greviyle Dayan›flma Kad›n Platformu, Novamed Fabrikas›'nda yaklafl›k 450 gündür grevde olan kad›n çal›flanlarla dayan›flma amac›yla Beyo¤lu ‹stiklal Caddesi'nde yürüyüfl düzenledi. Aralar›nda Demokratik Kad›n Hareketi’nin de bulundu¤u kurumlar 17 Kas›m Cumartesi günü, Taksim Tramvay Dura¤›'nda bir araya geldi. "Erkek egemenli¤e, kapitalizme kad›nlar direniyor" yaz›l› pankart açan kad›nlar, "Yaflas›n kad›n dayan›flmas›", " "Görünmeyen emek sesini yükselt", "Novamedli, Telekomlu iflçiler yaln›z de¤ildir" sloganlar› eflli¤inde Galatasaray Meydan›'na yürüdü. ‹stiklal Caddesi'nde yap›lan yürüyüfle çevredeki kad›nlar da alk›fl ve z›lg›tlarla destek verdi.

Yürüyüfle Telekom iflçileri

25 Kas›m’da ‹zmir’de iki ayr› etkinlik gerçeklefltirildi. ‹lk olarak Demokratik Kad›n Hareketi’nin de aras›nda bulundu¤u kurumlar Karfl›yaka münibüs duraklar›nda "Emperyalizme, kapitalizme, flovenizme ve kad›na yönelik fliddete karfl› örgütlü mücadeleye" yaz›l› pankart açarak sloganlarla yürüdü. S›k s›k "Kad›na yönelik fliddete son", "Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son", "Yaflas›n kad›n dayan›flmas›" fleklinde sloganlar atan ve bildiriler da¤›tarak yürüyen kitle Karfl›yaka ‹fl Bankas› önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›na aç›klamas›nda, "Mücadele sonucu kazan›lan 8 Mart, 25 Kas›m gibi tarihsel günlerin yarat›c›lar› olan emekçi kad›nlar, gerçek kimliklerini ancak sömürünün ve fliddetin kayna¤› olan bu sisteme karfl› mücadele içinde bulacaklard›r. Bu nedenle emekçi kad›nlar›, gerçek kurtulufllar› için bir ad›m öne ç›kmalar›, örgütlü mücadeleye kat›lmalar› için ça¤›rmaya devam edece¤iz" ifadelerine yer verildi. Aç›klaman›n ard›ndan

Kad›n platformundan Novamedli kad›nlarla dayan›flma yürüyüflü

Dersim Aralar›nda Demokratik Kad›n Hareketi’nin de bulundu¤u kurumlar Yeralt› Çarfl›s› üzerinde 25 Kas›m'a iliflkin ortak bas›n aç›klamas› yapt›. 25 Kas›m’›n tarihçesine yer verilen aç›klamada; son günlerde özellikle bas›n eliyle k›flk›rt›lmaya çal›fl›lan flovenist dalgaya ve bunun kad›nlar üzerindeki etkisine de¤inildi. “Kad›n›n özgürlük mücadelesi elbetteki erkek karfl›t› de¤il, tam tersine onurlu insanlar›n özgürce yaflad›¤› bir toplumsal yaflam düzeyi içindir” ifadelerine yer verilen aç›klamada, "Faflizme karfl› omuz omuza", "Yaflas›n özgürlük mücadelemiz", "Yaflas›n kad›n mücadelemiz", "Jin, jiyan, azadi" fleklinde sloganlar at›ld›. Eylem Cumhuriyet Meydan›'nda bulunan Özgürlük An›t›'na karanfil b›rak›ld›ktan sonra sona erdi.

destek verdi Telekom iflçilerinin de destek verdi¤i yürüyüfl Galatasaray Meydan›'nda son buldu. Platform ad›na Türkçe ve Kürtçe yap›lan aç›klamada, 81 kad›n›n Novamed Fabrikas›'nda sürdürdü¤ü grevin 448. gününe girdi¤ine vurgu yap›l›rken grevle birlikte ö¤le yemeklerinin de¤iflmesi, do¤um s›ras›n›n kald›r›lmas› gibi k›smi olumlu de¤iflikliklere gidildi¤i belirtildi. 28 Ekim'de Petrol-‹fl'te örgütlü Novamed iflçileri ve iflveren aras›nda yap›lan görüflmelere de de¤inilen aç›klamada, ikinci görüflmenin ise 28 Kas›m'da yap›laca¤› kaydedildi. Aç›klamada, grevde olan iflçilerin talepleri kabul edilene kadar eylemlerine devam edecekleri de belirtildi. Grevde olan Telekom iflçileri de Novamedli kad›nlar›n yan›nda olduklar›n› ifade ettiler. Aç›klama alk›fl ve z›lg›tlarla son buldu.


8

PERSPEKT‹F

2-16 Aral›k 2007

Bütün uluslara tam hak eflitli¤i rakteri gere¤i yaflad›¤› her bir ekonomik bunal›m, emperyalizmin dünya halklar› ve ezilen uluslar›na dönük siyasi-ekonomik-askeri alandaki sald›r›lar›n› artt›rmas›n› da beraberinde getirmifltir. Bugün itibariyle, emperyalistler cephesinden ekonomik egemenlikte stratejik öneme sahip olan petrol ve enerji kaynaklar› üzerindeki hakimiyet esas belirleyendir. Emperyalizmin, özellikle ABD emperyalizminin, yak›c› flekilde hissetti¤i yeni pazar ihtiyac›n›n hedefi bu sebeple Ortado¤u'dur. Afganistan ile bafllay›p Irak ile devam eden emperyalist iflgal ve sald›rganl›k, bo¤ulma durumuna sürüklenen ABD emperyalizminin nefes alabilme hamleleridir.

Komünist hareket taraf›ndan daha da bayraklaflt›r›lmas› gereken bu hakk›n kimi çevrelerce "reel politik durum" gerekçesi ile esas›nda sosyal flovenizmin etkisinde kal›narak inkar edilmesi, halklar ve ezilen uluslar aras› kardeflli¤i, dayan›flmay› ve birlikteli¤i zay›flatacak, ezilen uluslara mensup proletaryan›n milliyetçi burjuvazinin bayra¤› alt›nda toplanmas›na hizmet edecek ve böylelikle emperyalizmin ve gerici iktidarlar›n sözde çözüm projelerine de maddi zemin haz›rlanm›fl olacakt›r. Yani emperyalizmin oyununa gelmeyelim derken, dolayl› yönden bu oyunun parças› haline gelmifl olacakt›r.

Tüm bu geliflmeler, ezilen dünya halklar› ve uluslar› ile emperyalizm aras›ndaki çeliflmenin dünyan›n bafl çeliflmesi oldu¤unu, emperyalistler aras› eflitsiz geliflmenin bir sonucu olarak da ABD emperyalizminin bafl düflman oldu¤unu gösterir. Dünyan›n ezen-ezilen ülkeler ve uluslar biçimindeki bölünmüfllü¤ü emperyalizmin bafll›ca özelliklerinden birisidir ve bu çeliflki bugün daha da derinleflmifltir. Yar›-feodal, yar›-sömürge ve sömürge ülkelerin dünya proleter devriminin f›rt›na merkezleri olmas›, dünyan›n k›rlar› olarak tan›mlayabilece¤imiz bu ülkelerde yükselen ulusal ve sosyal kurtulufl mücadeleleri do¤rudan bu bafl çeliflki ile ilgilidir. Mao'nun; "Do¤u rüzgar›, bat› rüzgar›n› yenecektir" söylemi, emperyalizm ile ezilen dünya halklar› ve uluslar› aras›ndaki çeliflmelerin en keskin yafland›¤› ve bu sebeple de en zay›f halkas›ndan kopaca¤› gerçe¤ine iflaret etmektedir.

Ulusal burjuva karakterli savafl›mlar›n s›n›f bilinçli proletarya taraf›ndan desteklenip desteklenmemesi tamam›yla söz konusu ulusal savafl›n önderli¤inin karakterine ba¤l›d›r. E¤er önderlik devrimci ulusal bir karakter tafl›yorsa, yani emperyalizme darbe vuruyor ve proletaryan›n ajitasyon-propaganda ve örgütlenme faaliyetini engellemiyorsa bu savafllar› destekleriz. Tersi durumlarda ise desteklemeyiz. Ekonomik ve siyasi ba¤›ms›zl›¤a sahip olmayan ve bu yönüyle de çözümde d›fl güçlere bel ba¤layan burjuva karakterli ulusal hareketler emperyalizm ile ya da ezen ulus burjuvazi ile flu ve ya bu boyutta bir anlaflmaya, uzlaflmaya gidecektir. Kendi ideolojilerinin emretti¤i milliyetçi program ve çizgi sonuçta emperyalizmin dalgaland›rd›¤› beyaz bayrak alt›nda saf tutmas›n› getirecektir. Günümüz tek kutuplu dünya gerçekli¤i ise bu sonucu kaç›n›lmaz k›lan di¤er etkenlerden birisidir.

Emperyalist yay›lmac›l›k karfl›s›nda direnen anti-emperyalist, ba¤›ms›zl›kç› ulusal ve sosyal kurtulufl hareketleri dünya çap›nda geliflen devrimci mücadelenin filizlenme alanlar›d›r. Dünyan›n çehresi çevre ülkelerden de¤iflecektir. Asya-Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde yükselen ve yükselmekte olan s›n›f mücadelesi, gelece¤in Alt›nça¤'›n›n habercisidir. Bu belirlemenin do¤rudan iflaret etti¤i Ortado¤u bölgesi ve yine bununla do¤rudan ilgili olan ülkemizdeki s›n›fsal ve ulusal kurtulufl mücadelesi, ad›n› etti¤imiz bölgenin dünyadaki siyasi geliflmeleri büyük oranda belirlemesi nedeniyle oldukça önemlidir.

K

ürt ulusu ve az›nl›k milliyetler üzerindeki milli bask› ve ulusal eflitsizlik burjuva feodal sistem devam etti¤i sürece varl›¤›n› koruyacakt›r. Zira bu milli bask› kendisini ekonomik ve siyasal eflitsizlik zemininden var etmektedir Her türlü toplumsal meselenin kendisini varetti¤i ekonomik-siyasi-kültürel vs bir özü vard›r. Kapitalizmin flafa¤›nda tarih sahnesindeki yerini alan ulus ve bununla beraber ulusal sorunun da iktisadi temeli meta üretiminin gereklilik duydu¤u Pazar birli¤idir. Bat› Avrupa'da genel olarak tek uluslu yap›lanma gerçekli¤inin de sonucu olarak, burjuvazinin iç pazar› oluflturma sürecinde önündeki temel engel feodalizmdi ve demokratik devrimlerle tasfiye edildi, ulusal sorun da esasta çözüme ulaflt›. Do¤u Avrupa ve Asya'da ise milli hareketlerin özgün bir baflka özelli¤i de çok uluslu yap›lanmas›n›n sonucu olarak egemen ulusun burjuvazisine karfl› mücadeleyi de bar›nd›rmas›yd›. Hem Bat› Avrupa'da hem de Do¤u Avrupa ve Asya'da milli meselenin ekonomik özü hep ayn› kalm›flt›r; Pazar. Fakat, kapitalizmin serbest rekabetçi dönemden tekelci aflamaya, yani emperyalizme ulaflmas›, milli meselenin siyasal-sosyal içeri¤inin de de¤iflmesini beraberinde getirmifltir. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda ve esasen 1917 Ekim Devrimi sonras›nda ulusal sorun siyasi alanda emperyalizme karfl› savafl›n bir parças› haline gelmifl-

tir. Ulusal sorunun de¤iflmeyen ekonomik özüne karfl›n de¤iflen siyasi ve s›n›fsal özü, bu çeliflkinin gerçek anlamda çözümünü günümüzde tek tutarl› anti-emperyalist politik hatta sahip proletaryan›n omuzlar›na yüklemifltir. Kapitalizm, serbest rekabetçi döneminin karakteristik özelli¤i olan ulusal pazarlar biçimindeki örgütlülü¤ünü, en yüksek aflamas› olan emperyalizm ile birlikte dünya çap›nda bir yap›lanland›rmaya uluflt›rm›flt›r. Afl›r› yo¤unlaflan ve ulusal s›n›rlara s›¤mayan sermaye, yeni pazarlara aç›lma ihtiyac›n›n sonucu olarak o güne de¤in ulusal pazarlar biçiminde örgütlenmifl-örgütlenmekte olan ekonomik yap›lar› y›km›fl, kendisine ba¤lam›flt›r. Uluslararas› tekeller boyutuna ulaflan afl›r› merkezileflmifl sermaye bu özelli¤i sebebi ile yaflad›¤› t›kan›kl›¤› ve afl›r› üretim sonucu oluflan ekonomik bunal›mlar›n› aflabilmek için özellikle dünyan›n az geliflmifl ülkelerini bir ahtapot misali sar›p sarmalam›flt›r. Bu pazarlar üzerindeki emperyalistler aras› paylafl›m ve yeniden paylafl›m mücadelesi ise bir çok ulusal, bölgesel ve dünya ölçe¤inde savafllara neden olmufltur. Uluslararas› kapitalist sistemin kendi öz ka-

Birçok yaz›m›zda dikkat çekti¤imiz üzere, ulusal sorunun do¤ru analizi ve buradan do¤ru ulusal hareketlerin do¤ru tahlili, anti-emperyalist mücadelenin stratejik ve taktik politikalar›, bunlar›n s›n›f mücadelesinde iflgal etti¤i yerin ve kapsam›n›n belirlenmesi iktidar mücadelesinde hayati önem tafl›maktad›r. Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› (UKKTH) Leninist ö¤retisinin evrenselli¤inin kavranmas›, emperyalizm ça¤›nda ald›¤› özgün biçimin anlafl›lmas› önemlidir. Özellikle Irak iflgalinde bölge siyasetinde belirleyici önemi artan, tarihsel geliflimi ve bugün ulaflt›¤› durum itibariyle kendisine özgü nitelikler tafl›yan ve de ülkemiz s›n›f mücadelesinin önemli sorunlar›ndan olan Kürt ulusal meselesine iliflkin do¤ru programatik ve staretjik yaklafl›m, yukar›da aktard›¤›m›z UKKTH evrensel ö¤retisi içerisinde kendisine cevap bulmaktad›r. Yoldafl Kaypakkaya'yla ülke devrimci hareketine nitel katk› sa¤lam›fl teorik belirlemelerimiz bugünün geliflmelerine ›fl›k tutmakta, do¤ru devrimci siyasi duruflun sa¤lam temelini teflkil etmektedir. Günümüzde bir dünya sistemi olan emperyalizmin daha da yo¤unlaflan ve merkezileflen sermayesinin ihtiyaçlar›na göre ulusal olan ne varsa y›kma u¤rafl›nda, UKKTH'n›n savunusu bilimsel sosyalist teorinin güne cevap olacak pratik politikalar› üretmesinde temel dayana¤› durumundad›r. Emperyalizmin sözde "bölme" politikalar›na alet olma anlam›na kesinlikle gelmeyen UKKTH'n›n savunusu bizzatihi emperyalizm karfl›t› halklar›n ve ezilen uluslar›n birleflik devrimci mücadelesinin temel dinamiklerindendir. Emperyalizmin temel karakteristik özelli¤i olan ezen-ezilen ülke ve uluslar bölünmüfllü¤ü ve bunun günümüzde gittikçe derinleflmesi gerçekli¤i, ulusal sorunun ald›¤› özgün biçimi do¤ru kavramay› oldukça önemli k›lmaktad›r. fiöyle ki; emperyalizm ve proteler devrimler ça¤›nda ve günümüz tek kutuplu dünya gerçekli¤inde ulusal meselenin alm›fl oldu¤u özgün siyasal-sosyal içerik, yani emperyalizme karfl› savafl›n bir parças› oldu¤u gerçekli¤i do¤ru okunmad›¤› takdirde, UKKTH'n›n savunulmas› ya da bu hakk›n görmezden gelinmesi öz itibariyle herhangi bir farkl›l›k tafl›mayacakt›r, sonuç itibariyle do¤rudan ya da dolayl› olarak emperyalizmin politikas›na hizmet etmifl olacakt›r.

Bizimki gibi ülkelerde sosyo-ekonomik yap›dan ötürü anti-feodal mücadele ile anti-emperyalist mücadele iç içedir, demokratik yön ile milli yönün bileflkesi olan Milli Demokratik Devrim ülkemiz proletaryas›n›n asgari devrim program›d›r. Emperyalizmin ve feodalizmin hakimiyeti sebebiyle burjuva demokrasisinin yaflam bulmad›¤› ülkemizde siyasi iktidar›n yap›s› faflizmdir. ‹ki ulus ve onun üzerinde fazla az›nl›k milliyetin yaflad›¤› co¤rafyam›zda, Kürt ulusu ve az›nl›k milliyetler üzerindeki milli bask›n›n esas uygulay›c›lar› Türk hakim s›n›flar›d›r. Emperyalizmin bu milli bask›y› desteklemesi de kendi ç›karlar› gere¤idir. Ulusal sorun ba¤lam›nda ezilen ulus burjuvazisinin ilericidemokratik yönü varken, Türk milli burjuvazinin ise bu anlamda ilerici-demokratik yönü esas olarak yoktur. Kürt ulusal sorunu karfl›s›nda floven çizgiye sahip Türk ulusal burjuvazisinin ise ezilen ulus burjuvazisine göre anti-emperyalist duruflu çok daha ileridir. Birçok kez belirtti¤imiz üzere ulusal ve s›n›fsal hareketler farkl› niteliklere sahiptirler. Milli hareketler ile halk hareketleri ve bunlar›n ülkemiz özgülünde temel yönelimi olan kendi pazar›n› kurma ile özü toprak devrimi olan Yeni Demokratik Devrim hedefi birbirinden tamamen baflka fleylerdir ve bu ayr›mda bizim saf›m›z proletaryan›n saf›d›r. Kürt ulusu ve az›nl›k milliyetler üzerindeki milli bask› ve ulusal eflitsizlik burjuva feodal sistem devam etti¤i sürece varl›¤›n› koruyacakt›r. Zira bu milli bask› kendisini ekonomik ve siyasal eflitsizlik zemininden var etmektedir. Bu eflitsizli¤in ortadan kald›r›laca¤› siyasal sistem ise Yeni Demokratik Cumhuriyet Program› etraf›nda örgütlenmifl Demokratik Halk ‹ktidar›'d›r. Bütün milletlerin ve dillerin tam hak eflitli¤inin garanti edildi¤i, hiçbir zorunlu resmi dilin tan›nmad›¤›, herhangi bir milletin imtiyaza sahip olmad›¤› az›nl›klar›n haklar›n›n anayasal güvence ile teminat alt›na al›nd›¤›, her ulusa kendi kaderini tayin hakk›n›n tan›nd›¤› ve bunlar›n gerçekleflmesi için Türk ve Kürt uluslar›na bölgesel özerklik, az›nl›k milliyetler için ise özerklik ve tamamen demokratik yerel kendini yönetim sistemi proletaryan›n ulusal soruna iliflkin program›n›n özetidir. Örgütlenmede uluslar ve milliyetleri de¤il s›n›flar› baz alan proletaryan›n devleti, ulusal eflitsizli¤i sadece siyasal alanda de¤il daha da önemlisi ekonomik alanda çözmek için u¤rafl›r. Kruflçev revizyonizminin iktidar› sonras› Rus ulusu ile di¤er uluslar aras›ndaki ekonomik ve bununla koflut olarak siyasal eflitsizlik artarak sürmüfl ve nihayet 1990'l› y›llar›n bafllar›nda ise 16 ulusun bölgesel özerkli¤inin merkezi devleti olan SSCB da¤›lm›flt›r. Keza Yugoslavya ve Çekoslovakya gibi ülkelerin da¤›lmas›nda da bu esas neden etkili olmufltur. Uluslar›n ayr› devlet kurarak da¤›lmalar›n›n ana nedeni ekonomik ve bununla beraber siyasi alandaki eflitsizlik olmakla birlikte emperyalist ve gerici

devletlerin klasik böl-parçala-yönet politikalar›yla da ilgilidir. Tabii ki emperyalistler için çok uluslu, birleflik-büyük ülkeleri yönetmekten ise küçük parçac›klar› yönetmek ve denetim alt›nda tutmak daha tercih edilendir. Komünistlerin ulusal topluluklar için kendi programlar›nda savunduklar› bölgesel özerkliktir. Yani genifl tabanl› bir öz yönetim ve özerklik. Bu yönüyle bölgesel özerklik bir hak de¤il komünistlerin ulusal topluluklar için savunduklar› çözüm plan›d›r. Co¤rafyam›zda ulusal özellik tafl›yan Türkler ve Kürtler için bölgesel özerklik tan›nacakt›r. Bu durum, merkezi yap›lanmay› d›fltalamad›¤› gibi, aksine onu daha da güçlendiren bir siyasi organizasyondur. Ülke genelinde geçerli olacak Demokratik Merkeziyetçilik ilkesi ›fl›¤›nda Halk Meclisleri arac›l›¤›yla yönetim ile ulusal haklar›n eflitli¤inin sa¤lanmaya çal›fl›lmas› birbirine kar›flt›r›lmamal›d›r. Ulusal devlet-ulusal bayrak hiçbir zaman Maoistlerin anlay›fl› olmam›flt›r, olmayacakt›r. Tutarl› demokratik tav›r, her ayr›cal›k gibi ulusal eflitsizliklere de kararl› bir flekilde karfl› durmay› gerektirir. Bizler, her millet ve milliyetten iflçi-emekçilerin birli¤inin eflitlik-özgürlük ve gönüllülük temelinde sa¤lanabilece¤inin bilincindeyiz ve bu birli¤in çimentosu da UKKTH, yani siyasal ayr›lma hakk›n›n kay›ts›z flarts›z tan›nmas›d›r. Proletarya enternasyonalizminin ulusal ölçekte alaca¤› biçim, mücadele yürütülen siyasi co¤rafyan›n tümünü kapsar. Bu sebeple milliyetlere göre örgütlenme enternasyonalist de¤il burjuva ulusçu yaklafl›md›r. Marksizm'i özümseyemeyenlerin aksine, UKKTH'n›n savunulmas› ezilen ulusa mensup iflçi ve emekçiler ile ezen ulusa mensup iflçi ve emekçilerin s›n›f dayan›flmas›n› ve mücadelesini bölmemekte, bilakis bu hakk›n savunulmas› oran›nda birlik kuvvetlenmektedir. B›rakal›m emperyalizm ça¤›n›n ezen-ezilen uluslar gerçekli¤inde, Yeni Demokratik ‹ktidar ve Sosyalizm'de dahi UKKTH'den vazgeçilemez. Sosyalizm'de ulusal eflitsizlikler ve bask›lar yoktur denilerek bu hakk›n varl›k gerekçesinin ortadan kalkt›¤›n› söylemek tarihi tecrübelerden ö¤renmeyi bilmemek oldu¤u gibi, inceltilmifl sosyal flovenizmin etkisinde kalmak demektir. Bu hakk›n yads›nmas› uluslar›n eflit birli¤ini d›fltalar ve kaynaflmay› geciktirir. UKKTH; siyasal ayr›lma hakk›, yani ayr› devlet kurma hakk› demektir. Bu mutlak ayr› devlet ile özdefllefltirilemez. Bizim karfl› ç›kt›¤›m›z, kabul etmedi¤imiz zorunlu evliliktir, eflit ve özgür birlikteli¤i tehdit eden imtiyazlard›r. Ulusal sorunda halkç›-köklü çözüm proletaryan›n devrim program›ndad›r. ‹ki eflit cumhuriyetin gönüllü birli¤i olan Yeni Demokratik Halk Cumhuriyeti'dir. Ka¤›t üzerinde çözüm projelerini, görevleri art arda s›ralamak tabii ki yeterli de¤ildir. Bunlar› yaflamsallaflt›racak stratejik ve taktik politikalar›n gelifltirilmesi gerekliliktir. Do¤ru önderlik, do¤ru bir siyaset ve taktikle orant›l›d›r. Ulusal soruna iliflkin berraklaflm›fl MLM bak›fl aç›s› ve çözüm projemiz olmas›na karfl›n bu, Kürt ulusuna mensup iflçi, köylü ve emekçiler içerisinde yeterli düzeyde varedilememifl, proletaryan›n mücadele bayra¤› alt›nda kardefllik temelinde s›n›f mücadelesi olmas› gerekti¤i biçimde örülememifltir. Ezilen ulus içerisinde programatik düzlemde yukar›da aktard›¤›m›z bu politikalar ›fl›¤›nda ba¤›ms›z siyasi duruflumuzu koruyarak faaliyet yürütmek her zamankinden daha da önemlidir. Ezilen Kürt ulusuna karfl› görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmeyen komünist hareket objektif olarak bir yandan sosyal flovenizme hizmet ederken, öte yandan da Kürt iflçi, köylü ve emekçilerinin ezilen ulusun bayra¤› alt›nda toplanmas›na, onlar›n ideolojik ve siyasi etki alan›na kaymas›na neden olacakt›r. Özellikle devrimimizin temel gücü olan köylülü¤ün az›msanamayacak bir bölümünü oluflturan Kürt köylüsünün programatik düzlemde tafl›d›¤› stratejik de¤erin berrak bir flekilde kavranmas› büyük öneme sahiptir. Söz ve eylemin diyalektik birli¤i içerisinde kitleler ile bütünleflmek; devrimci proletaryan›n mücadele çizgisi budur. Küçükten büyü¤e, basitten karmafl›¤a do¤ru ad›m ad›m, siyasi iktidar› lokma lokma yutar misali örgütsel güçleri birlefltirmek, kurumsallaflt›rmak, stratejik planlamalar dahilinde güncel ve yerel siyasi geliflmelere müdahil olmak devrimci mücadelenin temel örgütsel mant›¤›d›r.


9

GENÇL‹K

2-16 Aral›k 2007

GENÇ YORUM Sinan ÇAKIRO⁄LU Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz

Y›lmaz Güney Gençlik Kültür-Sanat Festivali Sona Erdi

Üniversitelerde anti-bilimsel e¤itimin kurumsallaflmas›n›n temel tafllar›ndan olan YÖK, birçok yerde yap›lan eylemlerle protesto edilirken, 12 Eylül darbesinin ürünü olan bu kurumun kald›r›lmas›, herkese bilimsel-eflit-ücretsiz-anadilde e¤itim talebi dile getirildi

YÖK protestosuna polis sald›rd› Çanakkale'de YÖK'ü protesto eden DGH, YDG, SGD, Ö¤-

tutuldu¤u ve kötü muameleye maruz kald›klar› ö¤renildi.

renci Kollektifleri, Gençlik Derne¤i, YGH, ‹HD, E¤itim-Sen, Tüm Bel-Sen ve Genel-‹fl sendikas› üyeleri bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra polis sald›r›s›na u¤rad›. 11 Kas›m Pazar günü Cumhuriyet Meydan›'nda bir araya gelen kitle burada bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra belediye sosyal tesislerinde yap›lacak olan etkinli¤e kat›lmak üzere marfl

Paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim Uflak’ta Yeni Demokratik Kültür Derne¤i, YÖK'ün kuruluflunun y›ldönümü dolay›s›yla dernek binas›nda 'üniversiteler ve YÖK' konulu söylefli etkinli¤i düzenledi.

birlikte gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar›n bir gün nezarette

Tüm Bel-Sen “ZamlaraHay›r” dedi

Tüm Bel-Sen ‹stanbul flubeleri AKP hükümetinin zam furyas›n›n suç teflkil etti¤ini aç›klayarak, su ve ‹ETT ücretlerinde yap›lan zamm›n derhal geri al›nmas›n› istedi. Saraçhane’de bulunan ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünde toplanan Tüm Bel-Sen üyeleri son zamanlarda yap›lan zamlara dikkat çekerek, “zamlara hay›r” dediler ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünde toplanan grup ad›na aç›klama yapan Tüm Bel-Sen 4 No’lu fiube Baflkan› Halim Gürbüz, hükümetin ABD, AB ve IMF'nin istekleri do¤rultusunda kararlar ald›¤›n› hat›rlatarak, e¤itim, sa¤l›k, elektrik, su, ulafl›m gibi temel ihtiyaçlar›n lüks haline geldi¤ini ifade etti. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin, suyu al›n›p sat›labilir bir mal olarak gördü¤ünü aç›klayan Gürbüz, “Bu yaklafl›m halk›n de¤il, flirketlerin yarar›nad›r. Yap›lan zamlar as›l olarak dar gelirlileri hedef almaktad›r. Zamm›n gerekçesi olarak sunulan su k›tl›¤›n›n sorumlusu halk de¤ildir” dedi. Gürbüz, suyun insan için yaflamsal bir hak oldu¤unu

söyleyerek, su ve toplu tafl›ma araçlar›na yap›lan zamlarla emekçilerin daha fazla yoksullu¤a itildi¤ini belirtti. Toplu tafl›ma araçlar›nda kullan›lan “akbil”e yap›lan gizli zamma da de¤inen Gürbüz, “Ulafl›m araçlar›nda ‘bilete zam yapmad›k' diyen ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ikinci aktarmaya tam biletin yar›s› oran›nda aktarma ücreti koyarak gizli bir zam yapm›flt›r” dedi. Gürbüz, ulafl›m araçlar›n› kullananlar›n zorunlu olarak en az iki aktarma yapt›klar›na dikkat çekerek, insafs›zca yap›lan bu zamlar geri al›n›p, emekçi ve yoksul halk›m›za kaliteli, temiz, içilebilir su; kaliteli, güvenli, ucuz toplu ulafl›m hizmeti verilene kadar mücadelemize devam edece¤iz" dedi. Sendika üyeleri, Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’›n istifas›n› istediler. Ayr›ca eylem s›ras›nda, “Su‹ETT zamlar› geri al›ns›n”, “Topbafl istifa”, “Zamla tasarruf olmaz”, “Büyükflehir çal›fl(m)›yor, zam yap›yor” dövizleri tafl›nd›. Eyleme, sendika örgütleri ve devrimci kurumlar destek verdiler.

engel olan polis kitleye sald›rarak DGH'li Berivan Dinler adl› ö¤renciyi yaralad›. Birçok kiflinin darp edildi¤i sald›r›ya ra¤men sosyal tesislere yürümeyi sürdüren kitle Çanakkale Emniyet Müdürü Orhan Okur taraf›ndan tehdit edildi. Okur kitleye "Okullar›n›zdan ceza alacaks›n›z", "teröristler", "bu vatan› size böldürtmem" fleklinde tehditler savurarak bir taraftan da halk› eyleme kat›lanlara karfl› k›flk›rtmaya çal›flt›. Polis sald›r›s›nda kafas›ndan yaralanan DGH'li Berivan Dinler ise arkadafllar› taraf›ndan hastaneye kald›r›ld›. Dinler daha sonra flikayette bu-

HALKIN GÖZÜYLE Polis

SORULAR

lunmak için gitti¤i Anafartalar Polis Karakolu'nda arkadafl›yla

Her y›l geleneksel olarak Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi (ADGH) taraf›ndan düzenlenen Y›lmaz Güney Gençlik Kültür-Sanat Festivali Almanya’n›n Frankfurt kentinde baflar›yla gerçeklefltirildi. Festivale Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinden gelen gençlerin tiyatro, müzik, halk oyunlar›, fliir, resim ve el sanatlar› dallar›nda bir birinden güzel kültür-sanat çal›flmalar› be¤eniyle izlendi. Egemen emperyalist hegemonyan›n, genifl emekçi kitlelerin hakl› mücadelesini manipüle etmek, kendi hakimiyetini derinlefltirmek için yapt›¤› sald›r›lar ideolojik bir ayg›t olarak gördü¤ü kültür emperyalizmi, yaflad›¤›m›z yüzy›lda egemen s›n›flar›n önemli bir bask› arac› olarak kullan›lmaktad›r. Sanat ve kültürün tüm araçlar›n› elitistlefltirip, bir zümrenin ç›kar› için kullamaya sevk eden kültür emperyalizminin yozlaflt›r›c› sald›r›lar›na karfl› halklar›n demokratik kültürünü yayg›nlaflt›r›p egemen kültüre karfl› güçlü durufl sergileyebilmek için gelece¤in sanatç›lar› bir araya gelerek her y›l kültür-sanat festivali düzenlemektedirler. Y›lmaz Güney’e atfen yap›lan festivaller, tesadüfi bir vurgunun kendisi de¤il bilakis geçmiflten günümüze halk saflar›nda demokratik kültür mücadelesinin önemli bir üstad›n›n olmas›n›n ürünüdür. Y›lmaz Güney flimlerinde “hünerli beyinlere”, “do¤ufltan yeteneklere” inanmayarak halktan insanlara da yer verip, halk›n kültür-sanatla iç içe oldu¤u de¤erler yaratabilmifltir. Y›lmaz Güney, “sanat için sanat” anlay›fl›n›n yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› günümüzde ‘Halk›n Sanatç›s›, Halk›n Savaflç›s›d›r’ diyebilmektir. ADGH’nin düzenlemifl oldu¤u bu festivaller, büyük ustaya atfen yap›larak, gençli¤i kültür-sanat cephesinde onun yaratm›fl oldu¤u de¤erlere kanalize etmenin önemli araçlar›ndan biridir. Festival’de müzik, halk oyunlar›, fliir ve tiyatro dallar›nda ödüller verilirken; Festival Özel Ödülü, Hrant Dink flahs›nda AGOS gazetesine verildi. Ülkemiz özgülünde flovenistmilliyetçi politikalar›n h›zla t›rmanmas› sonucunda Ermeni az›nl›¤›n ilerici bir ayd›n› olan Hrant Dink’in katledilmesinin demokrasi mücadelesini engelleyemeyece¤i, onun ard›llar›n›n Hrant’›n b›rakt›¤› bayra¤› yükseltece¤ini simgeleyen bu ödül, Festival’in siyasi mesaj› olan ‘Halklar›n Birli¤i ve Kardeflli¤i fiiar›n› Yükseltelim’le bütünlefltirilerek AGOS gazetesine verildi. Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu (AT‹K) bünyesinde çal›flmalar›n› yürüten Gök Kufla¤› Sanat Atölyesi Korosu da Festival’e güzel bir sunum yaparak devrimci dayan›flman›n önemini vurgulad›.

Dersim Demokratik Gençlik Hareketi (DGH), Dersim Kültür Derne¤i'nde 'üniversiteler kimindir' bafll›kl› panel düzenleyerek YÖK'ü elefltirdi. 10 Kas›m Cumartesi günü düzenlenen panele H›d›r Y›ld›z, Bar›fl Metin, Taner Gökbafl ve Deniz Coflkun konuflmac› olarak kat›ld›. YÖK'ün tarihsel geliflimi ve üniversitelere etkisi üzerine konuflma yapan H›d›r Y›ld›z YÖK'ün ö¤renciler üzerindeki etkisine de¤indi. Taner Gökbafl ise, 80'li y›llarda gençli¤in duruflu ve günümüzde ö¤rencilerin duruflunu k›yaslayarak e¤itimde f›rsat eflitsizli¤i üzerine görüfl belirtti. Bar›fl Metin de bilginin metalaflt›r›lmas›, harçlar, kay›t paralar›, bar›nma sorunlar›, üniversitelerde ö¤rencilerin yaflad›klar› ekonomik, sosyal s›k›nt›lar ve maruz kald›klar› anti-demokratik uygulamalar› ele al›p de¤erlendirdi. Neo-liberal sald›r›lar ve üniversitelerin içinde bulundu¤u durum üzerine konuflan Deniz Coflkun da, bu durumun e¤itim üzerindeki etkilerini anlat›rken e¤itimin sosyal hak olmaktan ç›kar›l›p

söyleyerek yürümek istedi. Kitlenin marfl okuyarak yürümesine

Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi (ADGH) taraf›ndan düzenlenen Y›lmaz Güney Gençlik Kültür-Sanat Festivali Almanya’n›n Frankfurt kentinde baflar›yla gerçeklefltirildi. Festivale Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinden gelen gençlerin tiyatro, müzik halk oyunlar›, fliir, resim ve el sanatlar› dallar›nda birbirinden güzel kültür-sanat çal›flmalar› be¤eniyle izlendi

Dersim’de YÖK paneli

piyasan›n ihtiyac›na göre biçimlendirildi¤ini ve paras› olan›n e¤itim alabilece¤ini, bu ba¤lamda üniversitelerin kap›lar›n›n halk gençli¤ine kapat›ld›¤›n› belirtti. Panel müzik dinletisinin ard›ndan sona erdi.

Ali Ekber Coflkun

Ali Ekber Coflkun

4 Kas›m tarihinde düzenlenen etkinlikte genel olarak ülkedeki üniversitelerin tarihi irdelenerek, YÖK kurulmadan önce üniversitelerin genel durumu ile YÖK sonras› durum k›yasland›. 12 Eylül askeri faflist darbesinin ürünü olan YÖK'ün üniversitelerin üzerinde bir balyoz etkisi yapt›¤› belirtilirken, üniversitelerin bilim yuvalar› olmaktan ç›kart›larak birer k›fllaya dönüfltürüldü¤üne dikkat çekildi. Söylefli etkinli¤inde son olarak 'nas›l bir üniversite ve nas›l bir e¤itim' sorusuna aç›kl›k getirilerek, demokratik halk üniversitelerinin bunun tek arac› olaca¤›na dikkat çekildi. Etkinlik k›sa bir fliir ve müzik dinletisi ile sona erdi.

1- Birkaç gün önce, dur ihtar›na uymad›¤› gerekçesi ile Baran Tursun isimli bir genç polisler taraf›ndan öldürüldü. Daha önce de polis taraf›ndan benzer nedenlerle öldürülenler olmufltu. Böylesi bir durum içerisinde, “güvenlik”ten sorumlu olan polisler sizlere güven veriyor mu? 2- Yasayla artt›r›lan yetkinin, polisin rahat davranmas›na yol açt›¤›n› düflünüyor musunuz?

Altan Koçyi¤it

Do¤an Genç

Nilüfer Koçak

2- Tabii ki cesaret veriyor. Yasa

2- Yasa de¤il de, silah› ateflleyen

2- Evet, bir anlamda polislerin

ç›kmadan önce de bu tarz

polis memurunun flahsi dav-

yetkileri art›nca insanlar üs-

öldürme kast› tafl›yan eylem-

olaylara flahit olduk. Göster-

ran›fllar›d›r.

tünde daha bask›c› oluyorlar

leri ilk de¤il maalesef. Ne ya-

melik yarg›lamalar›n nereye

1- Güvenlik kuvvetlerinin bu tür

z›k ki ülkemizde bu tür sald›r›lar geçmiflten beri yaflan›-

vard›¤›n› da biliyoruz. Bu yasa onlar› daha da rahat dav-

yor. Temel sorun ülkemizi

ranmaya iter. Belki tekrar ola-

yönetenler. Bu tarz ölümlü

cak ama toplum ciddi bir tav›r

olaylar karfl›s›nda yarg›yla

se¤rilemezse ülkemiz ve top-

iflbirli¤i içerisinde sorunu

lum yaflam› aç›s›ndan riskli

çözmek yerine failleri koru-

dönemlerden geçebiliriz.

may› tercih ettiler. Ayn› zamanda yarg›y› da bask› alt›nda tuttular. Bu yaklafl›m da güvenlikten sorumlu bu insanlara cesaret veriyor. Son süreçte yaflananlara bak›nca da uzun süre çözülecek gibi görünmüyor sorun. As›l mesele toplumun kendi sorunlar›na sahip ç›kmas›nda.

Altan Koçyi¤it 1- Polislerin bu davran›fllar› gü-

ve asayifli sa¤lamakla görev-

yasalar›yla koruyor, yeniden üretiyor.

Seycan Turan Do¤an Genç

Nilüfer Koçak

1- Hay›r güven vermiyor, çünkü

1- Güvenlikten sorumlu olan

1- Böyle olaylar sonras›nda po-

sorgusuz, sualsiz çekip vuru-

polis güçleri bana güven

lislerin kimlerin güvenlikleri-

yorlar. Havaya atefl ettikleri-

vermiyor.

ni sa¤lamakla görevli olduk-

ni söylüyorlar. Peki havaya

2- Son ç›kan yasa demokratik bir

lar›n› sorguluyorum. Polisle-

aç›lan atefl nas›l bir insan›n

yasa de¤ildir. Polise fazla

rin, halk›n güvenli¤ini sa¤la-

yetkiler verilmifltir. Son dö-

mak yerine devletin ve ikti-

si yalan, bilerek insanlar› öl-

nemlerde polisin yapt›¤› ha-

dar›n güvenli¤i için var oldu-

dürüyorlar.

karetler ve sald›r›lar kabul

¤unu düflünüyorum. Polisler

2- Ç›kart›lan yasadan haberim

edilebilecek gibi de¤ildir.

bana güven vermekten çok,

yok. Ama öyle, sizin de dedi-

korkutuyorlar.

¤iniz gibi onlara cesaret ve-

ven ortam›n› sarsacak davran›fllard›r. Halk› korumakla

Seycan Turan

Naz›m Özdemir

2- Polislerin suçlar› örtbas edili-

li olmas› gerekirken, insan-

1- Polislerin bu davran›fllar› ba-

yor veya yasalarla koruyor-

lar›n onlara karfl› farkl› göz-

na güven de¤il korku veriyor,

lar. Bu onlara cesaret veriyor.

lerle bakmas›na neden ola-

bu yüzden polislere karfl› bir

Yolsuzluklar›, hortumcular›

biliyorlar.

sempati duymuyorum.

koruyan da ayn› yasalar de¤il mi zaten. Devlet iktidar›n›

ölümüne sebep oluyor. Hep-

ren bir yasa varsa neden bu yasa hala bekletiliyor. Bir de onlara cesaret veren o yasan›n karfl›s›nda bizim güvenli¤imizi sa¤layacak bir yasa yok mu?


10

DÜNYA

2-16 Aral›k 2007

PKP gerillalar›ndan sald›r›

YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz

B‹R B‹LGEN‹N ANISINA! ‹. Çelik

Paris sokaklar› bir kez daha alev ald›

Peru’da önderlik kademesinin tutsak düflmesinin ard›ndan güçlerini toparla-

Paris’te gettolar olarak tabir edilen göçmenlerin yaflad›¤› bölgede iki gencin ölmesi, bölgede

ma sürecinin içine giren Peru Komünist Partisi, ülkedeki faaliyetlerinde yeniden

yeniden çat›flmalar›n patlak vermesine yol açt›. Frans›z medyas›, olaylara yol açan iki gencin ölü-

yo¤unlaflmaya bafllarken, partinin önderli¤indeki Halk Kurtulufl Ordusu da ey-

münün, gençlerin motosikletle polis arabas›na çarpmalar› sonucu gerçekleflti¤ini öne sürerken

lemlerini sürdürüyor. 15 Kas›m günü Huancavelica bölgesinde devriye geçen

ölen gençlerin göçmen olmas› ve olay›n göçmenlerin yo¤un olarak yaflad›klar› bölgede gerçeklefl-

polis birliklerine pusu atan Halk Kurtulufl Ordusu gerillalar› taraf›ndan polis bir-

mesi dikkat çekti. Gençlerin ölümünü protesto eden onlarca kifli polisle çat›flt›. Gençlere plastik

li¤ine yönelik gerçeklefltirilen sald›r›da 4 polis ölürken, 5 polis de yaraland›. Ça-

mermi ve göz yaflart›c› bombayla sald›ran polislere karfl› gençler de molotof kokteylleri ve fiflek-

t›flman›n ard›ndan bölgede genifl çapl› operasyon bafllat›l›rken, HKO gerillalar›n-

lerle karfl›l›k verdi. Olaylarda onlarca polis yaralan›rken, birçok araba ve bir polis karakolu da ate-

dan herhangi bir kay›p olmad›¤› duyuruldu.

fle verildi. Paris’te 2005 y›l›nda da benzer bir olay sonucu günlerce süren çat›flmalar yaflanm›flt›.

ABD, Lübnan’› ‹ran savafl›na haz›rl›yor Ortado¤u kazan› bir kez daha kaynamaya

kullanmak isteyen 14 martç›lar( sunni El

yor. Ne var ki ‹ran ve Suriye’de Lübnan’daki

terdi ve 30 Kas›m’da yap›lacak 6. tur seçim-

bafllad›. Amerika’n›n ‹ran ve Suriye’ye dönük

Müstakbel partisi-Haririler-, baflbakan Fuad

söz konusu seçimin kendilerini yak›ndan il-

lerinde cumhurbaflkan›n›n seçilmesini umut

Neredeyse 700 y›l›n› doldurmaya on y›l bile kalmad›. Yani fieyh Bedrettin aram›zdan fiziken ayr›lal› 691 y›l oldu. Ama onun, o ça¤daki insanl›¤›n en ileri düflüncesini temsil etmesi, bugün de bizim için paha biçilmez bir devrimci mirast›r. Demek ki “insan ölür fikir yaflar” diye bofluna söylenmemifl.

sald›rgan söylemleri ile paralel bir flekilde böl-

Sinyora, Dürzi lider Velid Canbolad, Maruni

gilendirdi¤i ve geleceklerinin belirlenmesin-

ettiklerini beyan etti.

gedeki bir dizi ülkede kritik geliflmeler cereyan

Lübnan güçleri lideri Semir Caca)’in karfl›s›n-

de etkili olaca¤› gerçekli¤inin fark›nda. Bu

ABD-AB yanl›s› Sinyora hükümetinin ve

ediyor. Bas›nda kendisine çok fazla yer bula-

da ‹ran ve Suriye’nin destekledi¤i 8 martç›lar(

fark›ndal›k do¤al›nda bu iki ülkenin, Lüb-

onun arkas›ndaki güçlerin 6. kez sand›k ba-

mayan bu geliflmelerden bir tanesi de Lü-

Hizbullah, fii Emel, meclis baflkan› Nebih

nan’daki seçimlerde Hizbullah’›n baflar›l›

fl›na gidilecek olan 30 Kas›m’da cumhurbafl-

nan’da krize yol açan Cumhurbaflkanl›¤› seçi-

Berri, cumhurbaflkan› Emil Lahud, Maruni

ç›kmas› için pozisyon almaya zorunlu k›l›-

kan›n›n seçilece¤i yönlü umutlar›n›n pek de

mi. Yaflanan kriz 5. kez toplanan ve henüz se-

ulusal özgürlük lideri general Michael Aoun)

yor. Yine ABD ile çak›flan ç›karlar›ndan do-

bir gerçekli¤inin olmad›¤›n›, mevcut tabloya

‹nsanl›k tarihi nice yi¤it fikir evlatlar›n› bu flanl› kavgada vermifl, hala da veriyor. De¤erli flairimiz Can baban›n dedi¤i gibi, “Yeryüzü aflk›n yüzü oluncaya kadar” da verecek. Bundan dolay› da ne yaz›k ki dünyam›z fieyh Bedrettin ve benzerlerini kolay yaratam›yor. Yani insanl›¤›n dahileri, yeryüzünün en çok k›tl›¤›n› çekti¤i kiflilerdir. O de¤erli kiflilerden olan Libya devrim lideri (halk tabirinde çöl aslan›) olan Ömer Muhtar’› yakalayan ‹talyan generali bak›n ne diyor: Odama girdi¤i andan ç›k›p gitti¤i ana kadar onun vakar ve haysiyetine son derece hayranl›kla bak›p durdum. Onun tavr› ve davran›fllar›n› çok be¤endim ve hayran kald›m”. Saluk’ta as›lan Ömer Muhtar nas›l mücadelesiyle, durufluyla, düflmanlar›n› bile kendine sayg› duyacak hale getirdiyse, yüce bilge fieyh Bedrettin de as›l›rken kendisiyle “neden benzin sarard›” diye alay etmek isteyen Osmanl›n›n kan dökücü o¤lu Çelebi Mehmet ve yalakalar›na flunu söyler: “Sen bunu anlamazs›n. Günefl de batarken sarar›r Osmanl›n›n o¤lu”.

çilmeyen cumhurbaflkanl›¤› koltu¤unun dol-

yer al›yor. Dolay›s›yla Lübnan’daki çat›flma

lay› ‹ran ve Suriye’yi perde arkas›ndan des-

bakarak söylemek mümkün. Zira ‹ran ve Su-

durulmas› üzerine kurulu. Lübnan anayasas›

esas›nda ABD-‹srail ve ‹ran-Suriye aras›nda-

tekleyen Rusya ve Çin’in de bu sürece belir-

riye’nin, ABD taraf›ndan topun a¤z›na yer-

gere¤i cumhurbaflkanl›¤›na Hristyan biri seçil-

ki çat›flma olarak görülmelidir.

li düzeylerde etkilerde bulunmas›, Cumhur-

lefltirilmek istendikleri böylesi bir ortamda

mek zorunda. Bu aray›fl ülke hakim s›n›flar›-

‹srailli iki askerin Hizbullah taraf›ndan

baflkanl›¤› seçimlerinin t›kanmas› sonucunu

Lübnan’da kendilerinin etkileri alt›nda bulu-

n›n daha do¤rusu baflat iki kli¤in birbirlerine

kaç›r›lmas›n›n ard›ndan patlak veren ve ‹sra-

do¤urmufl durumda. Zira 5 kez sand›k bafl›-

nan Hizbullah’›n uzlaflma vb tutumlara gir-

k›l›ç kuflanmas›n› sal›k veriyor. Mevcut gergin

il’in ma¤lubiyeti ile sonuçlanan savafl›n ar-

na gidilmesine karfl›n halen cumhurbaflka-

mesine izin vermeleri oldukça zay›f bir ihti-

ve çat›flmal› durum Lübnan’da etnik ve mez-

d›ndan ABD-AB’nin Lübnan’daki yönetimi

n›n seçilemedi¤i ülkede, görev süresinin dol-

mal. Bir süre önce Hizbullah güçlerinin ko-

hepsel çeflitlilik üzerinden yap›lan siyasetin

kendi ç›karlar› do¤rultusunda yeniden dü-

mas›na 4 saat kala, cumhurbaflkan› Emil La-

mutanl›k kademesinde de¤ifliklikler yap›lma-

gözünü buruya dikmifl, ABD ve AB emperya-

zenlemeye dönük giriflimleri h›zlanm›fl görü-

hud taraf›ndan al›nan Ola¤anüstü Hal kara-

s›, yine bu örgütün askeri kanad› taraf›ndan

listlerinin politikalar›na zemin sundu¤u gibi

nüyor. ‹ran ve Suriye’ye sald›rmay› planla-

r›, Sinyora hükümeti taraf›ndan kabul edil-

düzenlenen “tatbikat”, öte yandan hüküme-

f›rt›na öncesi sessizlik görüntüsü veriyor. Kri-

yan ABD, bu iki ülke ile yak›n iliflkilere sahip

medi. Sinyora hükümeti, OHAL karar›n›n

tin ve ordunun kriz nedeniyle alarm pozisyo-

zi somutlaflt›ran ise, 8 ve 14 Martç›-

olan Lübnan’daki Hizbullah güçlerini etkisiz

ancak meclis taraf›ndan al›nabilece¤ini be-

nuna geçmifl olmalar› asl›nda ülkedeki taraf-

lar.ABD’nin ve baz› AB’li emperyalistlerin

hale getirmek için bu kez ülkedeki cumhur-

lirterek, cumhurbaflkan› taraf›ndan ordunun,

lar›n, giderek güçlenen iç çat›flma ihtimaline

destekledi¤i ve hükümetteki güç avantaj›n›

baflkanl›¤› seçimlerinden yararlanmak isti-

yönetimi devralmaya ça¤r›lmas›na tepki gös-

haz›rland›klar›n› iflaret ediyor.

‹flgalden en çok kazanan: Dick Cheney

600 y›l› aflk›n bir zaman diliminde insanl›¤›n, Avrupa, Asya ve Afrika'da bafl belas› olacak olan, Osmanl›n›n 4. padiflah› Y›ld›r›m Beyaz›t’›n 28 Temmuz 1402'deki yenilgiyle sonuçlanan Ankara Savafl›’ndan sonra 13 y›ll›k bir Fetret Devri (devletsiz da¤›n›k bir ortam) yaflanm›fl, Çelebi Mehmet’in kardefllerini bo¤azlamas›yla süreç sonlanm›flt›. Osmanl› devletinin kurulmas›nda birinci dereceden rolü olan bir kökenden gelen fieyh Bedrettin de, bu kanl› düzene karfl› ç›kt›¤› için onurlu baflkald›r›n›n bedelini onurlu bir flekilde bafl›yla ödedi ve ard›ndan gelen insanl›¤a flu mesaj› b›rakt›: Her flart alt›nda insanl›¤›n eme¤ini gasp eden zorbalara karfl› direnmeli, bafl e¤ilmemeli.

Mihail Saakaflvili

fieyh Bedrettin’in öne ç›kan en önemli taraf›, yüzy›llar öncesinde insan› insanlaflt›ran al›nterinin de¤erini ortaya koymas›d›r. O dönemde iktidar›n bir köflesinden tutanlar›n bu f›rsat› kendi özel ç›karlar› do¤rultusunda kulland›klar› bir ortamda fieyh Bedrettin ve arkadafllar› bin y›llar›n birikimini yeniden bir sentezden geçirip kökeni fiamanizm'e dayanan “yarin yana¤›ndan gayr› her fleyin” ortakl›¤›n› savunma düflüncesine yeniden hayat buldurma cesaretini ortaya koydular. Herkesin sultana kul oldu¤u, köle gibi çal›flt›¤›, gerekti¤i zaman sultan›n yeni iflgalleri için asker oldu¤u bir dönemde ç›k›fl yapan Bedrettin ve arkadafllar› da insanlara flunu anlat›yorlard›. “Buna karfl›l›k fieyh Bedrettin ve müritleri; halk›n aras›na kar›fl›yor, topraklar›n, onu iflleyenin, ona al›nterini kar›flt›ranlar›n oldu¤unu, insanlar›n kardeflli¤ini ö¤ütlüyorlard›. fieyh Bedrettin bir ortaça¤ köylü sosyalizmini ortaya koymufltu. Bu konudaki görüflleriyle, kendinden iki as›r sonra gelecek olan ütopik (hayali) sosyalizmin kurucusu Thomes Moore’den daha ileri görüfllü ve gerçekçiydi". (H. K›v›lc›ml›) “Hep bir a¤›zdan türkü söyleyip Hep beraber sulardan çekmek a¤, Demiri oya gibi iflleyip hep beraber Hep beraber sürebilmek topra¤› Ball› incirleri yiyebilmek hep beraber

Dick Cheney 2000 y›l›nda Halliburton’daki baflkanl›k görevini b›rakmas›na karfl›n maafl almaya devam etmifl ve 2001 y›l›nda Bush’un seçimleri kazanmas›n›n ard›ndan ABD Baflkan Yard›mc›s› olan Cheney, Halliburton flirketiyle ABD’nin Irak’ta verece¤i hizmetler konusunda antlaflma imzalam›flt›

flgalin her gün onlarca kiflinin yaflam›na mal oldu¤u, iflkence, tecavüz ve katliamlar›n rutin bir hal ald›¤› Irak’ta, ABD ve ‹ngiliz flirketleri akan kanlar üzerinden kasalar›n› doldurmaya devam ediyorlar. Kamu Bütünlü¤ü Merkezi adl› kuruluflun yapt›rd›¤› araflt›rmaya göre Irak ve Afganistan’da, iflgalin ard›ndan ihalelerde en büyük pay›, ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney'nin 1995-2000 y›llar› aras›nda baflkan› olarak görev yapt›¤› Halliburton flirketi ve ona ba¤l› bir flirket olan Kellogg, Brown and Root (KBR) ald›. Araflt›rman›n ortaya ç›kartt›¤› veriler, Dünyan›n petrol yataklar›n› iflleten en büyük ikinci flirketi olan Halliburton ve ona ba¤l› KBR flirkenin Irak iflgalinden elde etti¤i kar›n 2004-2006 y›llar› aras›ndaki dönemde 16 milyar dolar› aflt›¤›n› gösteriyor! Hat›rlanaca¤› üzere Dick Cheney 2000 y›l›nda Halliburton’daki baflkanl›k görevini b›rakmas›na karfl›n maafl almaya devam etmifl ve 2001 y›-

l›nda Bush’un seçimleri kazanmas›n›n ard›ndan ABD Baflkan Yard›mc›s› olan Cheney, Halliburton flirketiyle ABD’nin Irak’ta verece¤i hizmetler konusunda antlaflma imzalam›flt›. Antlaflman›n en çok dikkat çeken yönü ise, antlaflman›n 11 Eylül sald›r›lar› öncesi imzalanm›fl olmas›yd›… Irak iflgalinin üçüncü ay›nda, Halliburton’a büyük destek sunan Cheney’in, eflinin ve çocuklar›n›n hesaplar›na bu flirketin milyonlarca dolar yat›rd›¤›n›n ortaya ç›kmas› ABD’de büyük bir tart›flma yaratm›flt›. Irak'ta, Amerikan D›fliflleri Bakanl›¤› personeline güvenlik hizmeti sa¤layan iki özel flirketten biri olan DynCorp International, savafl ihalelerinden en çok kazanan flirketler aras›nda 1.8 milyar dolar ile ikinci oldu. KBR'›n rakibi Washington Group International adl› inflaat ve mühendislik flirketi 1 milyar dolarla üçüncü s›rada yer al›rken, ABD D›fliflleri Bakanl›¤› personelini korumakla görevli

özel güvenlik flirketi Blackwater, 485 milyon dolarla 12'inci s›rada yer ald›. Blackwater, çal›flanlar›n›n Irakl› sivillere atefl açarak ölümüne sebep oldu¤u ve Amerikan hükümetinden afl›r› para ald›¤› suçlamalar›yla gündeme gelmiflti. Irak’taki emperyalist iflgal ve masum insanlar›n kanlar› üzerinden kasalar›na dolduran flirketler bunlarla s›n›rl› de¤il. Dünya petrol tekelleri olan ABD’li Exon Standart Oil, Gulf, Toxano, Standart Oil, Mobil flirketleri, ‹ngiliz BP flirketi ve ‹ngiliz-Hollanda ortakl›¤› olan Shell flirketi de Irak iflgalinden karl› ç›kan tekeller aras›nda ilk s›ralarda yer al›yorlar. Bunlar›n yan› s›ra savafl tekelleri olan Lockeed Martin ve Boing firmalar›, 500 milyon sterlin kazanan ‹ngiliz inflaat ve mühendislik flirketi AMEC, 246 milyon sterlin kazanan ‹ngiliz özel güvenlik flirketi Aegis de kanl› paran›n en büyük ortaklar›ndan…

Yarin yana¤›ndan gayri her fleyde Her yerde Hep beraber Diyebilmek için On binler verdi sekiz binini…” 18.12.1416'da Serez Çarfl›s›’nda Osmanl› despotizmi taraf›ndan dara çekilen insanl›¤›n büyük dehas›n› aram›zdan ayr›l›fl›n›n 691. y›l›nda anarken, genelde dünyada, özelde ülkemizdeki ça¤dafl Bedrettinleri selaml›yorum.

ABD'den Ermenistan'a nükleer destek

ABD, 20 Kas›m günü Ermenistan'la yeni ve modern bir nükleer santralin yap›lmas›na iliflkin antlaflmay› imzalad›. Erivan ABD Büyükelçili¤i taraf›ndan konuya iliflkin bir aç›klama yap›larak, “Ermenistan'da 1976'dan bu yana faal olan nükleer santralin yerine yeni bir nükleer santral infla etme projesi var. Washington da çevreye zarar vermeyecek modern bir santralin kurulmas›nda gerekli deste¤i verecek. Bunun için ifl-

birli¤i anlaflmas› imzalad›k” denildi. ‹ran, Kuzey Kore gibi ülkelerle, nükleer reaktörlere sahip olmalar› nedeni ile savafl›n efli¤ine gelen ABD’nin Ermenistan’a nükleer santral yapmak için kollar› s›vamas›, Ermenistan’› Rusya ve onunla birlikte hareket eden ülkelerden kopartarak yan›na alma ve Hazar bölgesinde kendisine alan yaratma hamlesi olarak görülürken, söz konusu santral için Fransa ve AB ülkelerinin de destek sunacaklar› belirtiliyor.

Gürcistan’da “gül devrimi” soluyor 2003 y›l›nda aç›k bir biçimde ABD-AB ittifak› ile Rusya aras›ndaki emperyalist dalafla sahne olan Gürcistan, flu günlerde yine benzer bir durum ile karfl› karfl›ya. Rusya’n›n karfl› ç›kmas›na ra¤men ABD ve AB’nin deste¤i ile, halk› da bu dalafla kald›raç yaparak hükümete gelen Saakaflvili, bugünlerde kendisinin silah›yla “taht›ndan” indirilmek isteniyor. 2 Kas›m 2003 tarihinde yandafllar›yla birlikte Gürcistan parlamentosunu basan ve fievardnadze’nin istifas›n› sa¤layan Saakaflvili’nin “gül devrimi”, muhalefetin eylemleri ile solmaya yüz tutmufl vaziyette. Hükümetin yolsuzluk yapt›¤›n› ve ülkedeki muhalif patronlar› hedef ald›¤›n› öne süren muhalefet partilerinin 2 Kas›m’da parlamento binas› önünde bafllatt›klar› eylemler, Saakaflvili hükümetini topun a¤z›na koymufl durumda. Devlet baflkanl›¤› ve parlamento seçimlerinin ayn› tarihte yap›lmas›na karfl› ç›kan muhalefet partileri, gerçeklefltirdikleri eylemlerle hedeflerine ulaflm›fl görünüyorlar. Muhalefet partilerinin hükümete karfl› gerçeklefltirmek istedikleri eylemlere izin vermek durumunda kalan Saakaflvili yönetimi, 7 Kas›m’da eylemlerin arkas›nda Rusya’n›n oldu¤u gerekçesi ile ülkede ola¤anüstü hal ilan etmiflti. Yüzlerce kiflinin yaraland›¤›, bir o kadar›n›n da gözalt›na al›nd›¤› eylemlerle köfleye s›k›flan Saakaflvili hükümeti, 16 Kas›m’da OHAL’i kald›r›rken, seçim tarihlerinin de de¤ifltirildi¤ini duyurdu. Devlet baflkanl›¤› seçimlerinin 2008’in Ocak ay›nda yap›laca¤›n› duyuran Saakaflvili hükümetinin bu karar› muhalefet partileri taraf›ndan da olumlu karfl›land›.


Bush’un Üçüncü Dünya Savafl› fl›n korkunç sonuçlar›n›n anlafl›lmas›, ABD ile Sov-

Michel Chosudovsky

yetler Birli¤i aras›nda bir savafl›n engellenmesine katk›da bulunmufltu. Bugün, So¤uk Savafl sonras›nda ise, art›k öyle bir anlay›fl ortada yok. Dünya-

“‹ran’da ‹srail’i yok etmek isteyen bir baflkan var. Bu nedenle insanlara flunu söyledim: E¤er üçüncü dünya savafl›n› engellemek istiyorsan›z, o zaman, bunlar›n nükleer silah üretebilecek bilgiyi ele geçirmelerini de engellemelisiniz. Nükleer silahlara sahip olan bir ‹ran tehdidini çok ciddiye al›yorum.” (George W. Bush, 17 Ekim, 2007).

y› yar›m yüzy›l boyunca tehdit etmifl olan nükleer cehennem hayaleti, art›k ‘collateral damage’ yani ‘yan etki’ statüsüne indirildi. Neocon’lar›n yönetimindeki ABD’nin d›fl politikas›, suçlu ve fleytani bir gündeme dayan›yor. “Terörizme karfl› savafl” bir yalandan ibaret. Geçenlerde IAEA raporunun da kan›tlad›¤› gibi, ‹ran dünya-

m›ndan vazgeçmezse, istemeyerek de olsa bir Üçüncü Dünya Savafl›’na sürüklenece¤imizi ima ediyor. Bush, baflkumandan olarak, Üçüncü Dünya Savafl›’na yol açacak olan ‹ran sald›r›s›n› gerçeklefltirebilece¤ini de ç›tlatt›. Tümüyle i¤ri bir mant›kla, Dr. Strangelove geri dönüyor ve Baflkan Bush, Üçüncü Dünya Savafl›’n›, “collateral damage”in, yani yan etkilerin engellenmesi için çare olarak ortaya koyuyor. Bu mant›¤a göre, savafl dünya toplumlar›n›n akla yak›n isteklerine karfl› koyan ‹ran taraf›ndan bafllat›lacak… Gerçekler i¤riltilerek bafl afla¤› çevriliyor. Yani ‹ran Üçüncü Dünya Savafl›’n› istemekle suçlan›yor.

‹flte Bush’un Üçüncü Dünya Savafl›’ndan söz edifl biçimi: “inan›yorum ki... inan›yorum ki, (11 Eylül 2001’de kaç›r›lan uçaktaki) yolcular›n isyan›, üçüncü dünya savafl›na bir karfl› sald›r›yd›.” (George W. Bush, 6 May›s, 2006)

n›n güvenli¤ine karfl› bir tehdit oluflturmuyor. ‹ran,

li¤ine korkunç bir tehdit olarak tan›mlan›rken,

Medya Sansürü

“Bu ABD’nin ‹ran’a sald›raca¤› söylentileri çok saçma. Ancak belirteyim ki, bütün seçenekler masadad›r...” (George W. Bush, fiubat 2005.)

ABD’de üretilen taktik nükleer silahlardan, Penta-

ABD baflkan›n›n korkunç sonuçlara yol açabilecek olan kararlar›n›, o sonuçlar›n bilinciyle verdi¤i, rasyonel, sa¤lam bir dünyada yaflam›yoruz. Üçüncü Dünya Savafl›, art›k uzak bir hipotez olmaktan ç›kt›.

kullanma karar› verecek olan kifliler, kendi propa-

Dünya kamuoyunun gözleri “küresel ›s›nma” felaketine kilitlenmifl durumda. “Üçüncü Dünya Savafl›” konusu, gazetelerin bafl sayfalar›nda yer alm›yor. Burada, önleyici nükleer silahlar›n kullan›m›n› da içeren ABD askeri gündeminin sonucunda on binlerce kiflinin ölebilece¤inden, bu gündemin çok aç›k bir biçimde insanl›¤›n gelece¤ine oluflturdu¤u tehditten söz ediyoruz.

So¤uk Savafl s›ras›nda, ‘birbirini yok etme garantisi’ kavram› ortaya ç›km›flt› ve bir nükleer sava-

tik konusunda da anlay›fl› s›n›rl› olan ABD Devlet

‹srail’e karfl› bile bir tehdit oluflturmuyor. ABD baflkan›, kendi yalanlar›na inanan bir yalanc›. ‹ran’›n olmayan nükleer silahlar› dünya güven-

gon belgelerinde, “etraftaki sivillere zarars›z,” diye söz ediliyor. Burada ac› bir ironi var: Nükleer silah gandalar›na inan›yorlar. ‹ran’a karfl› önleyici bir nükleer sald›r›, dünya güvenli¤ine katk›da bulunacak insani bir giriflim olarak öne sürülebiliyor. fiimdi de, co¤rafya bilgisi flöyle dursun, jeopoliBaflkan›, ‹ran zaten olmayan nükleer silah progra-

fiu anda ABD koalisyonunun NATO ve ‹srail’i içeren silahl› kuvvetleri, ‹ran’a sald›r› için ileri de-

11

2-16 Aral›k 2007

FORUM-ANAL‹Z

recede haz›rl›k durumundalar. Komutanlar, böyle bir sald›r›n›n Üçüncü Dünya Savafl› senaryosunu bafllataca¤›n› çok iyi biliyor. Savafl›n büyüme senaryolar› Pentagon taraf›ndan düflünüldü ve analiz edildi bile. ABD’nin savafl manevralar› da, Çin ve Rusya’n›n ifle kar›flmas› olas›l›¤›n› göz önünde tutarak yap›ld›. Üçüncü Dünya Savafl›, Bush rejiminin ilk günlerinden beri, ABD’nin Neocon mimarlar›n›n a¤z›ndan düflmedi. 2000 y›l›n›n Eylül ay›nda yay›nlanan “Yeni Amerikan Yüzy›l› Projesi” (PNAC) belgesinde de yeri var. PNAC’›n aç›klanan amaçlar›, “uzun savafl” ve “s›n›rlar› olmayan küresel bir savafl” kavramlar›n› içeriyor.

“Amerikan vatan›n› savunmak. Önemli ve çeflitli savafl alanlar›nda savaflmak ve zaferler kazanmak. Kritik yörelerde güvenlik çevresini oluflturmakla ilgili “bekçilik” görevleri yerine getirmek, ABD güçlerini, “askeri ifllerde devrim” oluflturacak flekilde yeniden yap›land›rmak.” Eski Savunma Bakan› Yard›mc›s› Paul Wolfowitz, eski Savunma Bakan› Donald Rumsfeld ve Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney, PNAC belgesini 2000’deki baflkanl›k seçimlerinden önce haz›rlatm›fllard›. PNAC, bir fetih program›n›n ana hatlar›n› çiziyordu. Nükleer Tav›r Gözden Geçirilmesi’nde (Nuclear Posture Review) yer alan önleyici nükleer vurufl doktrini, hem Bush’un partisi taraf›ndan hem de Washington’daki muhafazakar düflünce kuruluflla-

r› (think tanks) taraf›ndan kabul ediliyor. George Bush, büyük ekonomik ç›kar çevrelerinin kulland›¤› bir araç. Hem ABD Kongresi, hem de ABD’nin önemli müttefikleri, ‹ran’a karfl› bir “önleyici” vuruflu destekliyorlar. Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelenleri ve Amerika’n›n Avrupal› dostlar› ve müttefikleri, “önleyici” bir Üçüncü Dünya Savafl› senaryosunu desteklediklerini aç›klad›lar. Cumhuriyetçi Parti’den, eski meclis baflkan› Newt Gingrich, 2006’da, ‹srail’in Lübnan’› bombalamas› doruktayken aç›kça flöyle konuflmufltu: “Üçüncü Dünya Savafl› olarak tan›mlayaca¤›m sürecin bafllar›nday›z, ve aç›kças›, bürokrasimiz yeterince çabuk davranm›yor, tavr›m›z da do¤ru de¤il. ‹srail’i yok etme savafl›n›n 58’inci y›l›na geldik. ‹srail, en son füzenin bile Güney Lübnan’› terk etmesi için ›srar etmekte hakl›. ABD de Lübnan’a Hizbullah’› bir askeri güç olarak, Parlamento’da politik bir güç olarak de¤il de Güney Lübnan’da bir askeri güç olarak, yok etme çabas›nda yard›mc› olmal›. ” ABD yönetimi, Kongre’nin de onay› ile, “ilk vurufl” ve “önleyici vurufl” kavramlar›n› kabul etmifl durumda. Art›k, nükleer silahlar, So¤uk Savafl s›ras›nda oldu¤u gibi “en son çare” de¤il. 2002’de Senato’ya sunulan, Nükleer Tav›r Gözden Geçirilmesi, (Nuclear Posture Review) adl› gizli Pentagon belgesine göre, ABD yönetimi yaln›z “axis of evil” (fler ekseni) olarak tan›mlad›¤› (Irak, ‹ran, Libya, Suriye ve Kuzey Kore) ülkelere karfl› de¤il, Çin’e ve Rusya’ya karfl› da nükleer silahlarla “ilk kullan›m” sald›r›lar›n› kabul eden “beklenmedik durum” planlar› yapm›fl bulunuyor.

Putin ne istiyor? Immanuel Wallerstein Putin’in ne istedi¤ini sormakla Rusya’n›n ne istedi¤ini sormak eflanlaml› m›d›r? Bu iki sorunun cevab›n›n birbiriyle epeyce yak›n olaca¤›n› söyleyebiliriz. Öyle ya da böyle Putin, Rusya ad›na istediklerini söylemekten hiç geri durmuyor. Kayg›lar›n› aç›klamak için Avrupa’da yap›lan iki üst düzey konferans› f›rsat olarak kulland›. ‹lki 2 Ekim 2007’de, fiansölye Angela Merkel’in kat›l›ml›yla Münih’te yap›lan 43. Güvenlik Politikas› Konferans›’yd›. ‹kincisi ise 26 Ekim’de Lizbon’daki Avrupa Birli¤i zirvesinin ard›ndan yap›lan bas›n toplant›s› oldu. Münih’te sözlerine bafllarken “haddinden fazla kibar olmaktan” kaç›naca¤›n› ve “uluslararas› güvenlik sorunlar› hakk›nda gerçekten ne düflünüyorsa onu söyleyece¤ini” belirtti. Konuflmas›na yapt›¤› bir tahminle ve ABD d›fl politikas›n›n elefltirisiyle bafllad›. Tek kutuplu dünya fikrini sadece di¤erleri için de¤il, “hükümran›n kendisi” için de “ölümcül” olarak tan›mlad›. Tek kutuplu model “bugünün dünyas›nda kabul edilemez olman›n yan›nda imkans›zd›r” dedi. Uluslararas› hukukun temel kurallar›na gittikçe daha çok dudak büküldü¤ünden bahsederek hepsinden önce Birleflik Devletler’in ulusal s›n›rlar›n› kapsayan yetkisini her bak›mdan aflt›¤›n› söyledi. Bunun “afl›r› derecede tehlikeli oldu¤unu” ekledi. Güç kullan›m›m›n yaln›zca “BM taraf›ndan teyit edilmesi” durumunda kabul edilebilir olaca¤›n› ve hiç kimsenin “BM’yi NATO ve AB ile ikame edemeyece¤ini” vurgulad›. Özellikle de “uzay›n askerilefltirilmesi” konusunda uyard›. Özellikle NATO genel sekreteri Manfred Goerner’in 17 May›s 1990’da Rusya’da yapt›¤› konuflmada NATO’nun, “Almanya topra¤›n›n d›fl›na NATO silah› yerlefltirmeyece¤ini” söyledi¤ini, “Rusya’ya kesin bir güvenlik garantisi” verdi¤ini hat›rlatt› ve “bu garantiye ne oldu?” diye sordu. Bunlardan sonra dünyada yoksullu¤a karfl› mücadeleye de¤indi. Bu amaçla da¤›t›lan kaynaklar›n, hibeyi veren ülkenin flirketlerinin gelifltirilmesine ba¤land›¤›na iflaret etti: “Oldu¤u gibi ifade etmek gerekirse; bir el hay›rseverlikle bu yard›m› da¤›t›rken di¤er el ekonomik gerili¤i koruyor ve oradaki kâr›n semeresini topluyor”. Putin, Birleflik Devletler’in Avrupa’daki politikas›n›n, özellikle de füze yerlefltirme tasar›lar› olmak üzere, Küba füze krizini hat›rlatt›¤›n› söyledi¤i Lizbon’da daha da provokatif konufltu: “S›n›rlar›m›zda kurulan bir tehdit var”. Bu benzerli¤i dillendirerek, Rusya’n›n Avrupa Birli¤i ve Birleflik Devletler’le de¤iflen iliflkileri yüzünden bugün böyle bir krizin olmad›¤›n› söyledi. (Belki de b›y›k alt›ndan gülerek) “Bu, baflkan Bush’la aram›zda bir güven iliflkisidir. Kendisinin t›pk› onun bana dedi¤i gibi flahsen dostum oldu¤unu söyleyebilirim” dedi. Putin, Birleflik Devletler’e ve Avrupa’ya Avrupa’da yeni bir askeri y›¤›nak istiyorlarsa, bunu yapabileceklerini aç›kça söyledi. Aksi halde halihaz›rdaki politikalar›n› yeniden gözden geçirmelilerdi. Ne var ki Putin umutlar›n› buna ba¤lam›yor. Güvendi¤i bir fley varsa o da, jeopolitik durumun sürekli de¤ifliyor olmas›d›r ki bu da dünya ekonomisinin dönüflümünden kaynaklan›r. Putin, Hindistan ve Çin’in sat›n alma gücü paritesine göre gayrisafi yurtiçi has›las›n›n toplam›n›n çoktan Birleflik Devletler’i geçti¤ine iflaret etti. BRIC ülkeleri olarak tan›mlanan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin için de ayn› hesap yap›l›rsa Avrupa Birli¤i’nin toplam gayrisafi yurtiçi has›las›n› geçti¤i görülür. Putin, uzmanlara göre bu a盤›n gelecekte de yükselece¤ini ekledi. Dedi¤ine göre bu ekonomik potansiyel “kaç›n›lmaz olarak politik etkiye dönüflecek ve bu da çok kutuplulu¤u güçlendirecek.” Putin ekonomide, havuç politikas›n› da elden b›rakmad›. Yabanc› flirketlerin Rusya’daki tüm büyük enerji projelerinde yer ald›klar›na iflaret ederek, petrol ç›kar›m›n›n %26’s›n›n yabanc› flirketler taraf›ndan yap›ld›¤›n› söyledi ve flöyle devam etti: “Rus ifladamlar›n›n bat› ülkelerindeki anahtar ekonomik sektörlerde genifl rol oynad›¤› benzer bir örnek var m›? Hay›r yok! Böyle bir örnek yok!” Putin, t›pk› Ruslar›n yüzy›llard›r istedi¤i gibi dünya sisteminde bafll›ca oyunculardan biri olarak kabul edilmek istiyor. Putin aç›kça Birleflik Devletler’in ve hatta bat› Avrupa’n›n Yeltsin dönemini Rusya’y› d›fllamak için kulland›¤› görüflünde. Esasen dünya ekonomisindeki de¤iflimlerden dolay› ekonomide rüzgar›n kendilerinden yana esti¤inden emin görünüyor. fiartlar›n› ortaya koydu¤u gelecekten de emin. Bunu yaparken Avrupa’n›n aktif iflbirli¤ine ve Birleflik Devletler’in fiili askeri ateflkesine baflvuruyor. Bu politikalar›n ne derece baflar›l› olaca¤›n› önümüzdeki on y›lda görece¤iz.

Söz tükenirken mayenin yer ald›¤› bir gölge oyunudur.

Temel Demirer “‹nsanlar üç s›n›fa ayr›lm›flt›r: Hareket ettirilemeyenler, hareket ettirilenler ve hareket edenler.” (Benjamin Franklin.)

“K›sa olsun, dört bin vuruflu geçmesin” dedi ahizedeki ses: “S›n›r ötesi harekât” ve ç›lg›n(laflt›r›lan) milliyetçilik hummas› konusunda yaz› isterken... “Uzun” yaz›lar yazan birisi olsam da, bu kez mümkün de¤il bu! “Neden” mi? “Türkiye” diye an›lan co¤rafyada söz bir kez daha tüketildi ya da tüketilmek üzere de onun için. Sözün yerine fliddeti, kardeflli¤in yerine sald›rganl›¤› ikame etme söz konusu oldu¤unda yang›na körükle koflan apoletli medyan›n Türkiye’sinde, tekelci sermaye yeni bir serüvene haz›rlan›yor. Neo-Enverist ya da yeniOsmanl›c› bir kâbus bu! “S›n›r güvenli¤i” (hem bu neyin s›n›r›?) için “zorunlu kal›nan” (o da neden?) operasyon dedikleri askeri harekât›n esbab-› mucibesi Ortado¤u’daki yeniden paylafl›ma taraf olmak ya da en az›ndan Kerkük petrollerinde “pay sahibi” olabilmektir. “Ç›lg›n(laflt›r›lan) Türkler” hezeyan› tam da bunun içindir! Burjuvazi için bir pazar sorununun getirisi olarak devreye sokulan milliyetçilik, nihayetinde bir siyasal iktisat sorunsal›d›r. Ve de bugün Türkiye’de yükseltilen ›rkç› milliyetçilik, geri planda boylu boyunca tekelci ser-

Söz konusu gölge oyunu, “içerideki (Kürt) sorunu”nu “d›flar›da” çözemeyece¤ini bilse de, bunu bahane ederek, tafllar›n yerinden oynad›¤› ve art›k hiçbir fleyin asla eskisi gibi olmayaca¤› Ortado¤u’da “aktör” olmaya soyunuyor. Bunu yaparken de “d›fla yönelik harekât›”, bir iç bast›rma (muhalefeti yok etme!) ile efl zamanl› olarak yürütece¤inin iflaretlerini de veriyor. (Evet, hava parçal› bulutlu; “kudurmufl kurt(lar)” da böyle havay› sever...)

pek çok fleyin iyi bir hâlde oldu¤unun söylenemeyece¤i güzergâhta... Özelden genele durumun daha da a¤›rlaflaca¤› gidiflatta, ne desek, ne etsek “nak›s” (yani eksik) kal›r... Görünen odur ki, “faflist t›rman›fl” daha da irtifa kaydedecek... Kimse “duvara yasland›k” demesin... Bu böyle olsa da, önemli olan yasland›¤›m›z duvar›n önünde diz çökmemektir... Evet, evet enternasyonalist radikal sosyalizmin ülkülerinden geri ad›m atmadan, asla diz çökmeden “Bunlar da geçecek!” demek, bunu herkese anlatmak, umudu diri

Bugünlerde bir kez daha yak›n tarihin kaydetti¤i Bosna, Kosova trajedilerindeki (insan haklar›) emperyalizmin rolünü an›msay›n.

tutup, örgütlemek gerek...

“Emperyalizm” dedim... fiu an, bu sat›rlar kaleme al›n›rken, Rice ile “Pax-America”n›n Ortado¤u dizayn› konufluluyor. ‹ran’a yönelik yeni hamle için T.“C”nin “Büyük Oyun” satranc›n›n neresinde oldu¤unun/ olaca¤›n›n pazarl›¤› yap›l›yor. Ve “Türk milliyetçileri” kadar, onlardan yap›sal hiçbir fark› olmayan “ulusal solcular” da bu tezgâh›n içindeler.

izi siper etmeliyiz... Bar›fl ve haklar›n kardeflli¤i ancak

fiimdi iki kamp var; sald›rgan savaflç›lar ve halklar›n kardeflli¤inden yana olan bar›flç› emekçiler. Gün saflar›m›z› seçip, seçti¤imiz saf›n sanca¤› alt›nda mücadele günüdür...

yere bas›p, derin derin soluk alma vaktidir. Hani teoride,

Bugünlerde s›k s›k Murathan Mungan’›n, “ve her ça¤›n hurafeleri vard›r

Hay›r, hay›r sadece umut etmekle yetinemeyiz; flimdi umudu yaratmal› ve umudu yaratmak için de gövdelerimböyle kazan›labilecek... Demem odur ki, ayd›nl›k tam da bu karanl›¤›n içinden ç›kacak ya da hep beraber bu karanl›kta (faflisti de dâhil) “bo¤ulaca¤›z”, yani o “kara delik” her fleyi yutacak... Yani söz tarihin, tarihi yaratan insanlar›n! Bunun ötesini yaflayarak görece¤iz. fiimdi ayaklar›m›z› s›k›ca “zor günler” ya da “gericilik dönemi” derken anlat›lan tam da buydu, flimdi teorinin prati¤ini yaflayarak ö¤renece¤iz. Evet flimdi, evet evet as›l flimdi teorideki yolumuzu açma ve açarak büyüme zaman›... Rastgele... O hâlde flimdi, hemen Nazi sürülerine karfl›

kurban al›r, kurban verir

Leningrad’›,

geçer devran, takvimler el de¤ifltirir.

hayk›r›fllar›yla Madrid önündeki barikatlarda dövüflen/

gün gelir zulüm de göçer zaman örter her fleyin üstünü uza¤› gören çocuklar bilir gelecek uzun sürer...” dizelerini durman ve yüksek sesle terennüm etmem bofluna de¤il... Hele hele mevcut ahvâlde... Hani bir fleylerin, hatta

Frankistlere

karfl›

“No

Passaran!”

direnen cüreti an›msay›n... Zor günler için dostlar›n›z› kucaklay›n, el ele tutuflun, omuz omuza saf ba¤lay›n... Sonra korkunç bir Balkanizasyon projesinin y›k›m› olarak Yugoslavya’y› unutmadan, “az ve az›nl›k da olsak da” yüksek sesle hayk›r›n: Ben de Kürdüm, hepimiz Kürdüz... fiimdilik bu kadar... Yolumuz aç›k olsun... Yolumuzu açaca¤›z... Rastgele...


12

KÜLTÜR SANAT

2-16 Aral›k 2007

Avustralya’dan Anadolu’ya resim sergisi Ertu¤rul Kürkçü; siyasi iktidar namlunun ucundad›r diyen

Muzaffer Oruço¤lu'nun yüzleri s›rl› resimleri

bir örgütün lider kadrosuydu ve buralarda da kalm›flt›. "Siverek,

Anadolu co¤rafyas›nda dolan›yor

Diyarbak›r onu tan›r" diyerek bafllad› konuflmaya. "Ama ruhu-

Avustralya ve Avrupa'da toplam 40'a yak›n resim sergisi açan Muzaffer Oruço¤lu ikinci sergisini Karfl› Sanat ve Babek Yay›n arac›l›¤›yla ‹stanbul'daki Karfl› Sanat'ta açt›. Yaz s›caklar›na ra¤men serginin aç›l›fl› görkemli oldu. Bas›n ordusunun yan› s›ra gazetemizin yazar› Muzaffer Oruço¤lu için Devrimci Demokrasi de oradayd›. ‹nsana ve yaflama dair olan resimler ilgi oda¤› haline geldi. Konular› yine parçalanma, yabanc›laflma, iflsizlik olan resimlerde sanat severler bir baflka derinli¤e konuk oluyorlard›. Muzaffer Oruço¤lu Karfl› Sanat'ta üç kufla¤›; 68, 78 ve 80 kufla¤›n› birlefltirdi. Denemeleri, romanlar›, fliirlerinden sonra ikinci kez resimleriyle de büyük bir kitleyi yan yana getirmiflti Oruço¤lu. 10 yafl›nda bir çocuk hat›ra defterine flunlar› yazm›flt›: "Bu büyük devrimciye annem babamla kofla kofla geldim. Masallar›n› okumufltum. Ama burada de¤ilsin, ne kadar buruk kald›m". Mahir Çayan'a benzeyen kendi ye¤eni Sinan: "Bilincini Yiyen Cin ve Nedajda'l› Sar› ‹brahim'den sonra Tohum'la büyüttün bizi. Bugün burada yoksun. Oysa ne kadar buruk kald›k. Senin gibi insanlara ne kadar çok ihtiyac› var bu ülkenin. Bu ülke utanc› ve lanetiyle ne zaman hesaplaflacak" diye yazm›flt›. Dizi oyuncusu bir bayan da flunlar› yazm›flt›: "Bu adam ne kadar çal›flt› acaba madenlerde diye düflündüm ama okuyucusuyum. Tüylerim dikenlendi. ‹yi ki vars›n". Devrimci Demokrasi okuru Sinan: "Putlar› y›kan adam, tabular›n üstüne üstüne yürüyen adam. Romanlar›n› okudu¤um üniversitedeki insanlara veriyor, okutuyor ve onlar› da örgütlüyorum. Daha çok üret, daha çok" diye yazm›flt›. Mücadele arkadafl› mimar Hasan Zengin: "Yoldafl›m, bu kadar derinleflip entellektüelleflmen yüz ak›m›z oldu" diye yazm›flt›. Denizli'den ressam bir bayan: "F›rças› güçlü, derinli¤i ise muhteflem" demiflti. Hat›ra defterini tekrar tekrar okuduk, olumsuz yönde elefltiren yoktu. Yeni bir stil, yeni bir f›rça darbesi. 20 gün boyunca ressamlar, sanat severler, bas›n ordusu Karfl› Sanat'› bofl b›rakmad›. Medya, nedendir bilinmez, üzerine ölü topra¤› serpilmifl, 30'a yak›n roman›yla ortal›kta dolaflan bir yazar› sanki yeni keflfetmiflti. "Sergisine gelemeyen yazar", "Resim yapamayan ya da sanatla u¤raflmayan› Komünist partileri üye yapma-

nun derinliklerini baflka fleyler, romanlar ve resimlerle de süsledi. Ve sizler de görüyorsunuz, Oruço¤lu basit ifllerle u¤raflm›yor. 50'nin tavan›n› zorlayarak resim okullar›nda okuyor. Bu aflk› anlamak laz›m, bu sevday› anlamak laz›m" diyerek bitirdi konuflmas›n›. Yaflar Büyükan›t iflgal ordular›n› Amed ve sessiz, nazl› akan Dicle'nin k›y›s›na y›¤d›¤›nda, Muzo resimlerini Diyarbak›r Sanat Merkezi'nden emektar eflekle kendi do¤du¤u topraklara do¤ru, Kars'a götürüyordu, yüzü s›rl› resimlerini. Ses sese dönüflmüfltü. Ci¤erciler, karpuzcular soka¤›, ev yapan sokak çocuklar› el sallad›lar. Emektar eflflek yüzleri s›rlarla dolu resimlerle Kars'a girdi¤inde, Kars bir flenli¤e dönüfltü. Köylüleri flafl›rd›lar, resimlerde bekledikleri kendi köyleri Zavot'tu. Hatta kimileri "bu nedir yaaa" diyerek afallad›lar. Ama hepsi, köylüleri olan Muzo için gelmiflti. Artan milliyetçilikten nasibini fazlas›yla alan Kars, geçmiflini unutmufltu ama yeni bir nostaljiyle sanki uyan›yordu. Belediye Baflkan› Naif Alibeyo¤lu, "Kars'›n ender yetifltirdi¤i Muzaffer Oruço¤lu için buraday›m. Hemflehrimizle, de¤erlerimizle gurur duyuyoruz. Kars böyle insanlar yetifltirdi¤i için gururludur. Muzaffer'in arkadafl› sevgili Ertu¤rul Kürkçü de bizi onurland›rd›" dedi. Kürkçü de, "Muzo'yu dünyay› de¤ifltirme çabalar›n›n bafl›ndan beri tan›yorum. O dünyan›n yaln›z silahla de¤ifltirilemeyece¤ini, f›rçayla da büyük de¤iflikliklerin olaca¤›n› biliyor. Benim iliflkilerim Muzo ile hiç bitmedi. Avustralya’da yan›na giderim. Biz zamanla yenilgiye u¤rat›ld›k. ‹liflkimiz bitmedi. Bu iyi bilinmeli, Muzo resimle art›k bilinenin ötesinde iliflki kuruyor. Pazusu fliflmifl devrimciler ya da proleterler

s›n", "Resmin muzaffer ressam› Karfl› Sanat'ta" bafll›klar›yla duyur-

Kürtün 盤l›¤›n› duyumsamaya bafllars›n›z. Sessizlik, aray›fl ve 盤-

dular. Eksiksiz bütün TV kanallar›, serginin haberini yapt›lar. Oru-

l›kt›r kente egemen olan. Kas›rlar, saraylar sizi büyüler. Tarih sa-

ço¤lu'nun, kangurunun kesesinden sessizce gelen resimleri art›k

natla süslenirken, günümüzde kan sinmifl kültürlerin kucaklaflt›¤›

derinliklerle karfl› karfl›yas›n›z. ‹nan›yorum o daha çok üretecek

emektar efle¤in s›rt›na yüklenerek Anadolu’nun parçal›, kanam›fl,

o flehre. Say›lar› resmi rakamlarca 5 binlere varan sokak çocukla-

ve daha çok onu görmek istemeyenlere ra¤men kendinden söz

kanat›lm›fl yerlerine do¤ru yola ç›kt›lar. Uçakta bir dönemin tan›¤›

r›, savafl›n açt›¤› yaralar, Afganistan'a çevirmifl Amed'i. Kahvelerde

ettirecek" dedi.

Muzaffer Oruço¤lu'nun hapishane arkadafl› Ertu¤rul Kürkçü ve

konufluluyordu. Sivereklilerin kahvesinde ne de çok seviyorlarm›fl

Eserler yeniden göç yollar›na, Anadolu’nun en bilinmez di-

biz, Amed'e, di¤er ad›yla Diyarbak›r’a do¤ru yola ç›kt›k. Evet, ön-

Muzo'yu. Eski masallar gibi, ürkütücü, büyüleyici bir flehir Amed.

yarlar›na do¤ru seyehate devam edecek. Ellerine sa¤l›k Muzo.

derinin öldürüldü¤ü bir flehre gidiyordu Muzo. Uçak bu Kürt diya-

Muzo'ya açt› kap›s›n›. Savafl yorgunu insanlar›n ço¤u anlamadan

Gazete olarak seni destekledik ve hala da yan›nday›z. Bir baflka

r›na yaklaflt›kça, kartallar›n dahi konamayaca¤› da¤lar› gördükçe

seyretti yüzü s›rl› resimleri buruk buruk.

sergi ve yeni üretimlerde birlikte olmak dile¤iyle.

yoktur karfl›n›zda, baflka imgeler, da¤›lma, parçalanma ve daha

YILMAZ GÜNEY KÜLTÜR VE SANAT FEST‹VAL‹ BAfiLIYOR! ETK‹NL‹K DALLARI VE JÜR‹ ÜYELER‹ K›sa Film Oktay Güzelo¤lu (K›sa filmciler Derne¤i Bflk. / Yazar-Yönetmen) Ahmet Yüzüak (Sinema Kooperatif Bflk. - Yönetmen) Rabia Gülsün Toker (Belgesel Sinemac›lar Birli¤i - Ressam Yönetmen) Ahmet Soner (Yönetmen Senarist)

Öykü Ömer Levento¤lu Vecdi Erbay Özcan Karabulut Semih Gümüfl Cemil Kavukçu fiiir Sezai Sar›o¤lu Mehmet Çetin fiükrü Erbafl Lal Lalefl

Mehmet Özer Hicri ‹zgören Adil Okay Nesimi Aday Karikatür Aflk›n Ayranc›o¤lu Seyit Saatçi Kamil Yavuz Canol Kocagöz Erhan Yaflar Babal›k Mete Göktürk

Tiyatro Tamer Levent Cezmi Bask›n Ali Erkazan Altan Erkekli Altan Gördüm

Türküler) Nurgül Atefl Emre Salt›k Birol Topalo¤lu

Müzik Cahit Berkay Sezar Avedikyan (Kardefl Türküler) Vedat Y›ld›r›m (Kardefl

Halk Danslar› Ali Metin Erdem K›l›ç Özcan Urtekin Okan Gürbüz Yalç›n Urtekin

Ayr›nt›l› bilgi için iletiflim www.yilmazguneyksf.org yilmazguneyfestivali2007@gmail.com Tel: YÇKM * 0212 256 74 68 Tel: Özgür Düflün * 0212 243 91 94 FEST‹VAL TERT‹P KOM‹TES‹

DEMOKRAT‹K GENÇL‹K HAREKET‹

YÜZ F‹K‹R Muzaffer Oruço¤lu

muzafferorucoglu@hotmail.com www.muzafferorucoglu.com

Komün cumhuriyetinde e¤itim, kültür ve sanat

fiimdiye kadarki tüm cumhuriyetlerde, e¤itim güdük kald›, kültür ve sanat ise özel bir ihtisas alan› olarak ortaya ç›kt›; kültür ve sanat›n kitleye yay›lmas› yolunda ciddi bir çaba içine girilmedi. Komün bu iki alan› ciddiye al›r. ‹lk okuldan üniversiteye kadar olan e¤itim sürecini, herkese flart koflar. Ve komün, belli bir süre sonra, üniversite mezunlar›n›n bir toplumu olarak ortaya ç›kar, e¤itim ile üretimi, iç içe geçen ve birbirlerini güçlendiren iki önemli alan olarak ele al›r. Komün, zengin bir kültürel ve sanatsal zemine dayanmayan bir yaflam›, bir politikay› tehlikeli bulur; okuyan, düflünen, yaratan bir kitlenin ortaya ç›kmas›, kitlesel yetene¤in tüm yönleriyle kendini ifade etmesi yolunda politikalar gelifltirir. Bunun için, e¤itimde kültür ve sanata önem verir. Her okulun bünyesinde, edebiyat, resim, heykel, müzik, tiyatro ve benzeri sanat dallar›n›n yer almas›n› flart koflar. Yeteneklerin a盤a ç›kmas›nda pratik temel bir yoldur. Sanat›n tüm alanlar›nda, ö¤renciyi pratik içine sokar. S›rf yazma yetene¤ini gelifltirmek için kompozisyon dersi kor; her e¤itim y›l› sonunda, ö¤rencilerden, s›n›f› geçmenin temel flartlar›ndan birisi olarak, konular›n› kendilerinin belirleyece¤i birer tez haz›rlamalar›n› ister. Kitleyi en genifl flekilde düflünmeye, tart›fl-

maya ve yazmaya hangi araçlarla çekebiliriz? Bunun için ilk flartlardan birisi, Komün Cumhuriyeti’nde e¤itim gibi, elektronik medyan›n, ç›kan her gazetenin, derginin ve kitab›n da paras›z olmas› gerekiyor. En küçük yerleflim biriminden en büyük kente kadar, tüm cumhuriyet çap›nda duvar gazetelerinin ciddi bir flekilde örgütlenmesi gerekiyor. Tiyatrolar›n, sinemalar›n, sergilerin, sanat ve edebiyat söyleflilerinin komün yaflam›na derinlemesine girmesi gerekiyor. Kültürsüz kitleyi büyük bela olarak gören bir sistemdir komün. Herkese üniversiteden mezun olma flart›n› dayatt› m›, toplumu ister istemez, kitap okuyanlar›n, hiç de¤ilse, ömrünün 14 y›l›n› (okul y›llar›) kitap okuyarak geçirenlerin toplumu haline getirmifl oluyor. Her evde bir kitapl›k, her komünde bir kütüphane ve kitapevlerini yaflam›n vazgeçilmez bir ekmek ilkesi olarak kavrar. Gücünü tevekkül sisinde m›fl›l m›fl›l uyuyan, boyun e¤en bir kitleden de¤il, ayd›nlanm›fl akl›, bilgiyi ve karfl› ç›k›fl› yaflam›nda gülümseten bir kitleden al›r. Kitlenin iç kargaflas›n›, yarat›c› yetene¤ini, elefltirel gücünü tüm ayr›nt›lar›yla izlemekten kaynaklanan güçlü bir kiflili¤e sahiptir bu sistem. Temel çabas›, insan baflta olmak üzere, herfleyi ›srarla özgürlefltirmedir. ‹n-

YÜZ Ç‹ÇEK AÇSIN KÜLTÜR MERKEZ‹

san› derinlemesine de¤ifltiren bir hayat ve hayat› derinlemesine de¤ifltiren bir insan.. De¤iflik dilleri, kültürleri, düflünce ve görüflleri bir zenginlik olarak görür komün. Bunlar›n ö¤renilmesine, gelifltirilmesine, bunlardaki zenginli¤in yaflama aktar›lmas›na önayak olur, olanak sunar. Çal›flma saatlerinin, kademeli olarak önce alt›ya, sonra da giderek dörte indirilmesi, kültür tüketimi için kitleye yeterince zaman kazand›racakt›r. Komün, medya baflta olmak üzere, en etkin araçlarla, çok yönlü kültür tüketiminin tüm olanaklar›n› kitleye sundu¤u zaman, kitle ister istemez kaliteye aç›lacakt›r. Bu durum, kitlesel yetene¤in uyan›fl›n› ve gönüllü, büyük yarat›c›l›¤› beraberinde getirecektir. Yaflam alanlar›n›n, parklar›n, kent meydanlar›n›n, caddelerin, duvar resimleriyle, heykeller ve rölyeflerle estetize edilmesi, kültür merkezlerinin ad›na uygun bir flekilde infla edilmesi, ço¤alt›lmas› bu bak›mdan önem kazan›yor. Yaflad›¤› yeri kültür ve sanatla donatmayan bir sistem, bireyi kültür ve sanatla donatamaz. Yeryüzünde kurulacak bir komün cumhuriyeti, özgürlü¤ün, bar›fl›n, kültür ve sanat›n kalesi olarak ortaya ç›km›yorsa, do¤an›n ve onun rahminde yaflayan canl›lar›n y›lmaz bir savunu-

cusu olarak ortaya ç›km›yorsa, özgürlü¤ü s›n›rlayan, ezen tüm yap›lara karfl› kararl› bir durufl içinde de¤ilse, o cumhuriyette bir sorun var demektir. Bu temel bir meseledir. Kültür ve sanat tüketicili¤inin ve yarat›c›l›¤›n›n özel bir imtiyaz alan› olmaktan ç›k›fl›, tüm kitleye yay›l›fl› meselesi, bu temel meseleye ba¤l›d›r. Komün Cumhuriyeti, hem klasik, hem de güncel ve kaliteli Dünya kültürünü s›k› bir flekilde izlemek, onu y›¤›nlara yaymak, özümlenmesini sa¤lamak zorundad›r. Y›¤›nlar› enternasyonal de¤erlerle donatmayan, kendi yerelindeki evrenselli¤i ve Dünya kültürünü y›¤›nlara sistemli bir flekilde özümletmeyen bir komün cumhuriyeti, enternasyonal bir temele oturtamaz. Gerçek enternasyonalizm, dünya politikas›nda, flu ya da bu ideolojide de¤il, befl bin y›ll›k klasik Dünya kültüründedir. Enternasyonalin ruhunu burada aramak gerekiyor. Enternasyonalizmi, bu kültüre te¤et geçerek infla etmek mümkün de¤ildir. Yönetimi, enternasyonalizmi savunan, ama taban› tek yönlü ideolojik flartlanmayla s›n›rl› ve cahil kalan y›¤›nlar›n cumhuriyeti, ad› ve program› ne olursa olsun, enternasyonal de¤ildir. Cumhuriyetin niteli¤i, gerçek yarat›c›lar›n, tarihi yapanlar›n, y›¤›nlar›n niteli¤ine ba¤l›d›r; gerisi yan›lsamad›r.


ANAL‹Z

2-16 Aral›k 2007

13

“Genel tekrar” veya “ s›n›r berisi” operasyon ve operasyon baflar›l› oldu. Dolay›s›yla, yaz›n›n bafll›¤›nda ifade edildi¤i gibi, s›n›r ötesi operasyondan çok söz edilse de, as›l söz konusu olan s›n›r berisi operasyondu...

Fikret BAfiKAYA

E

¤er birfleyi, bir sorunu, bir sosyal olguyu vb ad›yla ça¤›rmaz, yalan söylerseniz, bir zaman sonra o yalan sizi rehin al›r. Zira, ilk yalan› sürdürmek için her seferinde yeni yalanlar söylemek gerekecektir. ‹flte Kürt sorununa dair gerçe¤i söylememek böyle birfleydi. Kürt sorununun seksen y›l sonra hâlâ çözümsüz kalmaya devam etmesinin nedeni budur; ad›yla ça¤›rmamak... Bundan seksen y›l önce söylenen yalan, bugün de rejimi ve toplumu rehin almaya devam ediyor ve ne tuhafd›r ki, yalan cephesinde ‘yeni birfley yok’. Koçgiri hareketi hariç 1920’li, 1930’lu y›llarda üç büyük Kürt ayaklanmas› oldu [fieyh Sait, A¤r›, Dersim] isyanc›lara flaki, isyana da flekâvet dediler [haydut ve haydutluk anlam›nda]. ‹flte, do¤as› gere¤i etnik-ulusal-politikkültürel bir sosyal zatiyetin haydut, yol kesen, haydutluk gibi kelimelerle ifade edilmesi, ad›yla ça¤›rmamak, yalan söylemekti. ‹syanc›lar eflkiya say›l›nca yaflad›klar› bölgeye de önce fiark dendi. Daha sonra o bölgenin ad› Do¤u oldu. Türkiye’nin “planl› ekonomi” dönemi olan 1960 ve 1970’l› y›llarda Kalk›nmada Öncelikli Yöreler [KÖY] dendi ve 12 Eylül askeri darbesinden sonra art›k Ola¤anüstü Hâl Bölgesi’ydi... Her halde bir bölgenin ola¤anüstü hal bölgesi olmadan önce, kalk›nmada önceli¤e sahip olmas› gerekiyor... 1980’lere 1990’lara gelindi¤inde 1920’lerin, 1930’lar›n flâkîleri, yol kesenleri de art›k terörist olabilirdi... PKK eylemlerinin artt›¤› son aylarda s›n›r ötesi operasyonun gündeme gelmesi, yalanda ›srar›n ne demeye geldi¤ini bir kere daha gösterdi. ‹nsanlar sorunun kayna¤›n›n ‘s›n›r›n ötesinde’ oldu¤una inand›r›lmak istendi ve do¤rusu bunda oldukça baflar›l› olduklar›n› teslim etmek gerekir. E¤er hâlâ soru sorma yetene¤ini kaybetmemifl birileri kalm›flsa, ortaya ç›k›p yüksek sesle: “E¤er sorunun kökü d›flardayd›ysa, neden daha önceleri s›n›r ötesi operasyon yap›lmad›?” sorusunu ortaya atmas› gerekmez miydi. Acaba neden 1920’lerde, 1930’larda s›n›r ötesi operasyon akla gelmemiflti? Tabi bunun ard›ndan ikinci bir sorunun da sorulmas› gerekirdi: “Son onbefl-yirmi y›lda yap›lan yirmi kadar s›n›r ötesi operasyonun bir ifle yaramamas› hakk›nda ne buyrulur?” Oysa, Kürt sorunu denilen do¤as› gere¤i ve kaç›n›lmaz olarak ‘d›flar›ya da taflan’ bir iç sorundur, velhas›l kökü içeridedir. E¤er sorunun kayna¤› içerideyse, çözümün de içerde, s›n›r›n bu taraf›nda aran›p-bulunmas› gerekirdi ve gerekiyor. Elbette öyle bir niyet varsa... O halde son dönemde militarizmin, milliyetçili¤in, flövenizmin t›rmand›r›lmas›, tam bir terör ve linç atmosferi yarat›lmas› nas›l aç›klanacak. Kuzey Irak’a yönelik bir akseri hareketi gündeme getirenlerin ‘as›l amac›’ ne olabilir?

‹ttihatç›lar›n torunlar›n›n ve ‘Neo-Osmanl›lar›n kuruntular› ABD’nin yeni küresel jeostratejisinin bir parças› olan Büyük Ortado¤u Projesi [BOP] dahilinde Irak’›n çökertilmesi ve bu y›k›nt› üzerinde Irak Kürtlerinin özerk bir statü kazanmalar›, ba¤›ms›z bir Kürt devletinin kurulmas›n› potansiyel bir olas›l›k haline getirdi. Böyle bir durumun ortaya ç›kmas› karfl›s›nda yönetenler kat›nda iki tutumun ortaya ç›kt›¤›n› tespit etmek mümkün. ‹ttihatç› gelene¤in devam› ve devlet ayg›t› üzerindeki etkinli¤i tart›flmas›z olan militer ve “sivil bürokrasinin” bir kesimi [as›l devlet partisi dedi¤im güç ve iktidar oda¤›n›n flahin kanad›] bu durumdan vazife ç›karman›n mümkün ve gerekli oldu¤unu düflünüyor. Hem kendileri için ilerde sorun olaca¤›n› düflündükleri muhtemel bir Kürt devletinin kurulmas›n› engellemek, mâlûm k›rm›z› çizigi- hem de Mondros Mütarekesine göre Osmanl› Devleti s›n›rlar› dahilindeyken, antlaflma hilaf›na o zamanki ad›yla Musul Vilayetinin ‹ngilizler taraf›ndan iflgal edilip daha sonra Milletler Cemiyetine [Tabii Milletler Cemiyeti demek esas itibariyle ‹ngiltere demekti] b›rak›lan söz konusu bölgeyi geri alma, böylece zengin petrol bölgelerine kavuflma arzusuyla hareket ediyor. Bir de Eski Osmanl› co¤rafyas›yla yeni bir iliflki biçimi gelifltirmek isteyen Yeni-Osmanl›lar var ki, onlar da duruma göre fliddet kullanarak veya daha yumuflak yöntemlerle [din kardeflli¤i, vb] Irak Kürtlerini TC hegemonyas› alt›na almak, de¤ilse bir tür nüfûz bölgesi haline getirmek istiyorlar. Fakat, Irak Kürdistan› sadece bu ikisinin ilgi alan›na girmiyor. Bir kere, ‹ran ve Suriye kaç›n›lmaz olarak soruna dahil. Elli y›ld›r Siyonist ‹srail de Irak’›n Kürt bölgesiyle ilgileniyor ve Irak’›n kuzeyini, yay›lmas›n›n önemli bir oda¤› haline getirmek için yo¤un çaba harc›yor. Tabii bu arada Kürtlerin ne istedi¤ini, ne yapmak istedi¤ini soran pek yok gibi... Onlar da tam bir siyasi basiretsizlikle, ABD ve bölgedeki ‘uzant›s›’ Siyonist rejim sayesinde özgürlüklerini kazanabileceklerini,

Dünyan›n en büyük teröristiyle teröre karfl› ‘ortak mücadele’ veya “stratejik müttefik” safsatas›... Kiminle çuvala girdi¤ini bilmek önemsiz de¤ildir. Dünyan›n dört buca¤›ndaki tüm fliddet, terör, savafl, katliam, cinayet, velhas›l barbarca eylemlerin ve y›k›mlar›n bafl aktörü ABD, varl›¤›n› teröre, fliddete, dolay›s›yla istikrars›zl›¤›n ve çat›flmalar›n devam›na borçluyken, ABD’nin yard›m› ve deste¤iyle terörle mücadele etmek de ne demek oluyor? Bir de yerli yersiz ABD’nin Türkiye’nin stratejik müttefiki oldu¤u söyleniyor. Bu dünyada ABD gibi hegemonik-emperyal bir gücün müttefiki olmaz ama vasali, uydusu, kuklas› olabilir. Emperyal gücün müttefiki de¤il de ç›karlar› olur. Baflka türlüsü mümkün mü? Bu ç›karlar do¤rultusunda araçlaflt›r›l›p-kullan›lanlara da müttefik, daha da ötede ‘stratejik müttefik’ vb denmesi, onlar› aldatmak, gönüllerini almak, gerçek durumlar›n›n ve pozisyonlar›n›n anlafl›lmas›n›, iliflkinin mahiyetinin anlafl›lmas›n› engellemek içindir. Emperyal güç anl›k ç›karlar› için kimi nas›l kullanaca¤›n› bilir ve kullanma ve kullan›lma sadece anl›k ç›karlarla s›n›rl›d›r. Dostun düflman›n tan›m› tek yanl› olarak emperyal güç taraf›ndan yap›l›r. Ç›karlar›n bir gere¤i olarak, bugün “dost” dedi¤ine yar›n “düflman” der ve dün dost olan›n nas›l olup da bugün düflman oldu¤unu aç›klama zahmetine katlanmaz. Türkiye’nin, ABD’nin stratejik müttefiki oldu¤unu söylemek, yüksek düzeyde yalan söyleme yetene¤ine sahip olanlara mahsus birfley olabilir... Esasen asgari muhâkeme yetene¤ine sahip biri, bunun neden mümkün olmad›¤›n› bilir. Bunun için uluslararas› iliflkiler veya diplomasi uzman› olmaya ya da Nobel ödüllü bir profesör olmaya gerek yoktur. Oysa, dizi dizi “konunun uzmanlar›” televizyonlarda söze “Türkiyenin stratejik müttefiki ABD” diye bafll›yorlar. Aldatmaya memur edilmifllerin önce kendilerinin aldat›lm›fl olmas›, iflin do¤as› gere¤i oldu¤una göre... ba¤›ms›z bir devlet kurabileceklerini san›yorlar... Tabii ba¤›ms›z devletten ve ‘ba¤›ms›zl›ktan’ ne anlafl›ld›¤› ayr› bir tart›flma konusu olmak kayd›yla... ABD söz konusu bölgeyi Büyük Ortado¤u Projesi’nin [BOP] ve küresel hegemonyas›n›n genel karargâh› olarak kullanmakta kararl› görünüyor. Böyle bir tablo söz konusuyken, ‹ttihatç› torunlar›n›n ve Yeni- Osmanl›lar›n projesinin bir k›ymet-i harbiyesi olmas› mümkün de¤il. Bir NATO üyesi olan Türkiye’deki tepeden t›rna¤a kompradorlaflm›fl rejiminin, NATO’nun patronuyla savafl› göze almas› mümkün müdür? Bu komprodor rejimin kendi temelini dinamitlemesi gibi birfleydir. Siz bakmay›n ‘vatan için herfley yap›l›r’ safsatas›na... Böyle bir savafl›n sonuçlar› ne olabilir? Buras› bunlar› tart›flman›n yeri de¤il. Fakat flu kadar›n› söylemek yeterli: ABD’nin hegemonik stratejisi ve emelleri ve TC’nin niteli¤i ortadayken, s›n›r ötesi operasyon söylemi, s›n›r›n ötesine yönelik olmaktan çok s›n›r›n berisine yöneliktir. Dolay›s›yla as›l amaç balkondaki seyirciyi oyalamakt›r...

Genel tekrara devam... Türkiye’deki yar›-otokratik rejim [ki, kimi demokratik söylem, kurum ve mekanizmalar›n varl›¤›na ra¤men, hâlâ tuhaf bir otokrasi olmaya devam ediyor] varl›¤›n› sürdürmek, otokrasinin gücünü ve statüsünü takviye etmek, resmi ideolojideki afl›nmay› durdurmak, “saflar› s›klaflt›rmak” toplumu depolitize etmek, muhtemel demokratik aç›l›mlar›n önünü kesme konusunda oldum olas› köklü bir komplo, provokasyon ve linç atmosferi yaratma yetene¤ine ve gelene¤ine sahip. Ya da kendi d›fl›nda ortaya ç›kan bir ‘durumu’ bu amaçlarla kullanmakta son derecede baflar›l›d›r. Ekseri kendi peydahlad›¤› ‘flüpheli’ bir durumu, mesela bir siyasi cinayeti rejimi ve onun resmi ideolojisini takviye amac›yla kullan›r. Bununla baz› kesimleri korkutup-sindirirken, baflkalar›n› kendi safhalar›na çekmeyi amaçlar. Ya da tam› tam›na kendisi taraf›ndan peydahlanmayan, kendi d›fl›nda ortaya ç›kan bir ‘olay›’, otokrasiyi takviye için kullan›r. Mesala fieyh Sait Ayaklanmas› irtica ile iliflkilendirilerek muhalefetin her türlüsüne savafl aç›l›r ve tasfiye edilir. ‹zmir Suikasti bahane edilerek, muhalif flahsiyetler etkisizlefltirilir, Menemen olay› da benzer amaçlarla ‘araçlaflt›r›lm›flt›r’ ve hâlâ ayn› amaç için kullan›lmaya devam ediyor. Türkiye’nin seksen y›ll›k tarihi, ayn› zamanda komplolar, provakasyonlar ve darbeler tarihidir. Son dönemde as›l devlet partisi dedi¤im güç ve iktidar oda¤›, dayand›¤› zeminin kaymakta oldu¤u korkusuna kap›ld›. Güç kazanmak için bir dizi hamle yapt›. “Laiklik tehlikede” bahanesiyle Cum-

huriyet Mitingleri düzenlendi. Oysa laiklik diye bir kayg› söz konusu de¤ildi. As›l amaç tehlikede olan laikli¤i kurtarmak de¤il, kendilerini “memleketin sahibi” olarak görenlerin, iktidar›n›, dokunulmazl›klar›n›, ayr›cal›klar›n›, statülerini korumakt›. Kald› ki, Türkiye’de laiklik bir gerçekli¤e tekabül etmekten çok insanlar› aldatmaya yarayan bir söylemdir, dolay›s›yla reel bir karfl›l›¤› yoktur. Daha sonra Cumhurbaflkanl›¤› seçimini bir siyasi krize dönüfltürdüler. Bu iki hamle tam baflar›l› olamad›, sadece k›smî ve s›n›rl› bir baflar›dan söz edilebilirdi. ‹flte nas›l t›rmand›r›ld›¤› flimdilik s›r olarak kalacak olan çat›flmalar, asker kay›plar›n›n h›zla yükselmesi, üçüncü bir hamleyi mümkün hale getirdi. Zira, Cumhuriyet Mitingleri s›n›rl› bir kitleyi araçlaflt›rmaya imkân vermiflti dolay›s›yla etkisi de s›n›rl› olmufltu. Cumhurbaflkanl›¤› kriziyse, kapsanan kitleyi büyütmedi¤i gibi, tam tersine, karfl› taraf› büyütmüfltü ve bu rahats›z edici bir durumdu. Laikli¤i koruma kozunun etkisiz kald›¤›, Cumhurbaflkanl›¤› krizinin de ters tepkiye neden oldu¤u koflullarda, kendini laik sananlar›, milliyetçileri [ki laikler zaten milliyetçidir] ve neoliberal küreselleflmeye ayak uydurmak müthifl baflar›l› mukattesatç›lar› kapsay›p harekete geçirici bir “fleye” bir “gerekçeye”, ihtiyaç vard›. ‹flte PKK eylemleri ve asker kay›plar›ndaki art›fl, bu üç kesimi birlefltirip, soka¤a dökmek için bir f›rsata dönüfltürüldü... Bu amaçla militarizm, milliyetçilik ve flovenizm olabildi¤ine pompalanarak, bir linç atmosferi yarat›ld›. Terörü protesto eylemlerinin kendisi baflkalar› üzerinde teröre dönüfltü. Tabii, bu sokak eylemlerine kendili¤inden ortaya ç›kan, spontane halk tepkisi, “milli duyarl›l›k”, “mili hassasiyet” vb denecekti. Oysa bu ülkenin tarihinde kitlelerin kendili¤inden soka¤a döküldü¤ü görülmüfl birfley de¤ildir. Her zaman bafllatan da, durduran da ayn› odakt›r... Ne zaman nas›l bafllatacaklar›n›, ne zaman durduracaklar›n› iyi bilirler. En az›ndan bugüne kadar hep öyle oldu. Mesela 6-7 Eylül olaylar› kendili¤inden soka¤a dökülen bir halk tepkisi miydi? Yoksa bafltan sona, en ince detaylar›na var›ncaya kadar üzerinde itina ile çal›fl›lm›fl devlet taraf›ndan sahneye konan bir senaryo mu? Bir de Teröre karfl› tepkinin Türkiye’nin diplomatik alanda elini güçlendirdi¤i söylendi. E¤er her söylenene inanmak gibi bir al›flkanl›¤›n›z varsa, ne söylenebilir? Nas›l Cumhuriyet Mitinglerinin laiklikle ilgisi tam bir tevatür idiyse, son sokak gösterilerinin de terörle ilgisi san›ld›¤› gibi de¤ildi. Elbette bir duyarl›l›k oluflmufltu ama duyarl›l›kla, duyarl›l›¤› araçlaflt›ranlar› ay›rdetmek kayd›yla... Zira, yap›lan ve yap›lmak istenen, “terörün kökünü kaz›maktan” çok, otokrasinin kendini takviye etmesiyle ilgiliydi

ABD d›fliflleri bakan› Condolezza Rice’in verdi¤i rakamlara göre ABD önümüzdeki on y›lda Ortado¤u ülkelerine [Suudi Arabistan, M›s›r, Kuveyt, Bahrein, Katar, Umman ve Birleflik Arap Emirlikleri] 46 milyar dolarl›k silah satacak. Tabii dengeyi gözetmek gerekir... Amerikanc› Arap devletlerine 46 milyar dolar silah sat›nca, ‹srail’in pay›na da 30 milyar dolarl›k silah düflüyor. ABD birilerine bu ölçüde silah satarsa, baflkalar› da Rusya’dan, Fransa’dan, Çin’den vb ihtiyac›n› karfl›layacakt›r elbette... Devletlere silah satmak ve her seferinde daha fazlas›n› satabilmek için, bunlar›n kullan›lmas› gerekir. Tabi kullan›lmas› için de savafllar, çat›flmalar ç›karmak gerekir... ‹flte ABD bir taraftan devletleri silahland›r›rken, bir yandan da etnik, dini, mezhepsel vb farkl›l›klar› kafl›y›p, çat›flmalar› t›rmand›r›yor. Bir taraftan bir rejimi ‘istikrars›zlaflt›rmak’ için kimi gruplar› silahland›r›rken, öte yandan da demokrasinin ve insan haklar›n›n gelifltirilmesi için kesenin a¤z›n› aç›yor. ‹ran’da ifade özgürlü¤ünü gelifltirmek ve ‹ran halk› için çal›flanlar› desteklemek üzere 75 milyon dolar ödenek ayr›l›yor. D›fliflleri bakan yard›mc›s› Nicholas Burns: “Tabii, bu tür paralar› do¤rudan vermiyoruz, ülke içindeki demokratik gruplar› desteklemek için, Avrupal› ve Arap örgütlerle birlikte çal›fl›yoruz” diyor... ABD daha önce Irak’da demokrasiyi, ifade özgürlü¤ünü ve insan haklar›n› gelifltirmek için hayli para harcam›flt›. Asl›nda harcamalar ifle yarad› ve Irak’a nihayet beklenen demokrasi ve insan haklar› geldi! ‹flte rakamlar: 800 bin masum insan öldü [kad›n, erkek, çocuk, yafll›, genç], 1 milyon insan yaraland›, 2 milyonu göç etti. Hastaneler ‘propoganda yuvas› haline geldi’ denilip bombaland›, kentler yok oldu, on bin y›ll›k tarihî miras ya¤maland›, ortada devlet diye birfley kalmad› ve hergün onlarca insan öldürülüyor... Herfleyin bir bedeli vard›r denir, Amerikan marka demokrasinin bedeli de iflte böyle... Baflkan Bush, TC Baflbakan› Recep Tayyip Erdo¤an’la bas›n önünde yapt›¤› konuflmada: “PKK Amerikan›n düflman›d›r, Türkiye’nin düflman›d›r, Irak’›n düflman›d›r” dedi. Acaba oradaki gazetecilerden biri ak›l edip: “Say›n baflkan, daha A¤ustos ay›nda PKK’nin kardefl örgütü olan ve ‹ran rejimine karfl› mücadele eden PJAK’›n baflkan› Rahman Hac› Ahmedi Washington’da kabul edildi. Bu durumda neden bir örgütün yar›s›n› düflman say›p di¤er yar›s›n› ‘dost’ say›yorsunuz, bu çeliflkiyi nas›l aç›klayacaks›n›z” demifl midir? Yukarda da k›saca de¤indi¤im gibi, kimin ne oldu¤u ve nas›l adland›r›laca¤›n›n kriteri, ABD’nin, tabii onun egemenlerinin, “yüksek ç›karlar›d›r”... Üstelik onlar›n ç›kar› da Amerika’n›n ‘ulusal ç›kar›’ say›l›yor... Asl›nda bu her yerde öyle-

dir. Her devlette sömürücü/egemen/ayr›cal›kl› s›n›flar›n ç›kar› “ulusal ç›kar” say›l›r... ‹nsanlar da “ulusal ç›karlar” ad›na birbirlerini bo¤azlar. Bu yüzden ünlü Frans›z flair Paul Eluard, hakl› olarak: “Savafl; birbirlerini tan›yan ama öldürmeyenler için, birbirlerini tan›mayanlar›n birbirlerini öldürmesidir” demiflti. Netice itibariyle efendiler birbirini öldürmez, onlar› birçok vesileyle iliflki içinde veya bir arada görebilirsiniz. Mesela “bar›fl masas›nda” birbirlerine pek iltifatkârd›rlar... ABD ‹ran’da bir “rejim de¤iflikli¤i” yapmaya kararl›yken, bu amaca hizmet eden herkes neden “dost” olmas›n? O zaman ‹ncirlik Üssünü Irak’ta katliam yapmak için kullananlar ve muhtemel bir ‹ran sald›r›s› için de kullanacak olanlar, elbette Türkiye ABD’nin “dostudur” diyecekler, daha da ileri gidip “stratejik müttefik” bile diyeceklerdir... Ne demelerini bekliyordunuz...

Politik kültüre sinmifl nekrofili ve “mehmetçik” retori¤i Türkiye’de rejim, muhalifi düflman, farkl› düflüneni hâin sayar. ‹htiyac› olan muhalefeti de kendisi yarat›r. ‹flte “modern Türkiye” böyle birfleydir. Bu kadar› bile “yurttafl” kavram›n›n nas›l içi bofl bir kavram oldu¤unu göstermeye yeter. O halde yurttafl olmak istiyorsan; itiraz etmeyeceksin, “devletliler” gibi, “memleketin sahipleri” gibi düflüneceksin... Kritik anlarda, as›l niyetler ve zihniyet daha kolay deflifre olur. Sekiz askerin PKK taraf›ndan kaç›r›lmas› üzerine siyaset erbab›n›n ve medyan›n ortaya koydu¤u tutum, Mehmetçik söyleminin ne demeye geldi¤ini gösterdi. Neden Mehmet de¤il de ‘mehmetçik’ dendi¤i üzerinde durulmas› gereken birfley. Belli ki, orada bir tür ac›ma, küçümseme, önemsizlefltirme, d›fllama imâs› var. Ayfle de¤il de “ayflecik” denmesi gibi. Mehmetçik de mütevaz› ve yoksul kesimden gelen askerlere yak›flt›r›lm›fl bir isim. Savafla giden bir asker için her zaman befl olas›l›k vard›r: Ölmek, yaralanmak, esir düflmek, kaybolmak ve sa¤ sâlim eve dönmek. Belli ki, Türkiye’nin egemenleri için bunlardan muteber olan› ölmek... Di¤erlerini muteber saym›yor. Zira flehit söylemi politik-ideolojik ranta imkân veriyor. fiehitler üzerinden rant sa¤lamak mümkün, oysa esir düflen asker böyle bir ranta imkân vermedi¤i gibi, bir de sorun yarat›yor. Nekrofili, ölü sever anlam›nda bir kavram ve Türkiye’deki yönetici-politik s›n›f›n nekrofiliye yatk›n oldu¤unu söylemekte bir sak›nca yok. Nitekim Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin’in kaç›r›lan askerlerle ilgili demeci söylendi¤i gibi bireysel bir görüflü yans›tm›yor. fiahin flöyle diyor: “Türk silahl› Kuvvetleri’nin hiçbir mensubu böyle bir duruma düflmemeliydi. Dolay›s›yla kendilerinin kurtulmufl olmas›ndan fazla bir sevinç duymad›¤›m› ifade etmek isterim”. Bunun baflka türlü ifadesi keflke ölselerdi olabilir ki, bunu söyleyen herhangi biri de¤il, Adalet Bakan›. Bir baflka siyasetçi Do¤u Perinçek de “keflke tabutlar›yla gelselerdi. Askerler flehit olsalard›, tabutlar› gelseydi bu manevi zarara u¤ramazd›k. Çünkü bu durum ülkemize zarar vermifltir” diyor... ‹flte rejimin insana verdi¤i de¤er bu kadar. Velhas›l ölümü kutsayan bir zihniyet, nekrofil bir yönetici –politik elit...

Çözüm mümkün Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin bu batakl›ktan ç›kmas› bir “bilinç devrimine”, baflka türlü söylersek, bilincin özgürleflmesine ba¤l›. ‹nsanlar›n bilinci sömürgelefltirilmeye devam ettikçe, sömürü, bask›, savafllar, çat›flmalar, bo¤azlaflmalar, fliddet, terör, açl›k, sefalet, afla¤›lanma, onursuzluk, do¤a tahribat›, velhas›l insana dair ne kadar kötü fley varsa sürüp gidecek. Fakat bu durumun devam› demek, insanl›¤›n gelece¤inin problemli hale gelmesi demektir. Bir durumu aflman›n yolu onu anlamaktan geçiyor. Anlamak için de fleylere, sosyal olgulara sizi ezenlerin, sömürenlerin, dünyan›n efendilerinin gözüyle bakmamak, ideolojik köleli¤i aflmak gerekiyor. Bu dünya’da hiç birfley kendili¤inden ortaya ç›km›yor. Ne olup-bitiyorsa daima birilerinin “bilinçli eyleminin” sonucu olarak tezahür ediyor. Dünyan›n bugünkü sefil tablosu, saçmal›k ve anlams›zl›k, efendilerin iradesinin eseri. O zaman yap›lacak fley karfl›-iradeyi ortaya koyabilmekle ilgili. Kapitalizmden, emperyalizmden kurtulman›n yolu bölgedeki büyük ço¤unlu¤u Amerikanc›, kollektif emperyalizmin oyunca¤›, çürümüfl tüm rejimlerin y›k›lmas›ndan geçiyor. Bölgedeki otokratik, Türkiye gibi yar›-otokratik, teokratik rejimler tasfiye edilmeden bir arpa boyu yol almak mümkün de¤ildir. Bunun için de ifle unutulanlar› hat›rlayarak bafllamak zorunlu: Sermaye, mülkiyet, kapitalizm, emperyalizm, sömürü, s›n›f mücadelesi, enternasyonalizm, sosyal eflitlik, kardefllik... Zira, as›l güç sahibi olan gücünün fark›na vard›¤›nda, dünya’ya efendilerin gözüyle bakma aymazl›¤›ndan kurtuldu¤unda, bilinci özgürleflti¤inde, perspektifin ve herfleyin de¤iflmesi mümkün hale gelecektir.


14

OKUR

2-16 Aral›k 2007

KONUK YAZAR

SEY‹T RIZA’NIN ‹DAM ED‹LMES‹N‹N 60. YILI ANISINA

Erhan Etgü* 12- Ekim ay› ortalar›nda bafllayan sözde yarg›lama 15 Kas›m 1937’de biter. Yarg›lanan 58 kifliden 14 kifli beraat eder. Seyit R›za dâhil toplam 7 kifli idama mahkûm edilir. 37 kifli a¤›r hapis cezas›na mahkûm edilir. ‹dam karar› al›nan Seyit R›za ve 6 kifli 17 Kas›m 1937’de flafakla birlikte Elaz›¤ Bu¤day Meydan›’nda idam edilirler. Bu idamlarla birlikte 1937 direnifli de sona erer. 1937 direnifli idamlarla sona erer ama Dersimlileri bekleyen en büyük felaket 1938 de ayyuka ç›kar. 1938’deki 2. harekât çevre illerden ordu güçlerinin aktar›lmas› ve di¤er haz›rl›klar nedeniyle, ya da di¤er ülkelerin çok fazla tepkisine maruz kalmamak için ancak 1112 Haziran 1938’de bafllat›labilmifltir. Bu durum devlete destek olmufl ya da tarafs›z kalm›fl kesimler aras›nda büyük bir flaflk›nl›k ve korku yaratt›. Oysa Seyit R›za y›llarca tüm afliret toplant›lar›nda devlete güvenilemeyece¤ini, bunun kendi ipini çekmek anlam›na geldi¤ini anlat›p durmufltu. Aldat›ld›klar›n› anlayan afliretler yeniden toparlan›p direnifl karar› ald›lar.

H›d›r Eren*

Zafer direnen emekçinin olacak Merhaba dostlar. Ben Telekom’da çal›flan yaklafl›k 26 000 sendikal› iflçiden biriyim. Arkadafllar, emekten yana olan bas›n› az da olsa takip ediyorsan›z bugün Telekom’un sendikal› iflçilerinin grevde oldu¤unu az çok biliyorsunuzdur. Arkadafllar, Telekom iflçisi bugün itibari ile 43 gündür grevde. Biraz bu süreçten konuflal›m istiyorum; bu grev boyunca neler yafland›, beklentilerimiz neler, dilim döndü¤ünce size biraz ayr›nt› vermek istiyorum. Haber-‹fl Sendikas› çok radikal bir karar alarak 16 Ekim 2007 tarihinde grev karar› ald›. fiahsi fikrimi söylüyorum böyle bir fley beklemiyorduk. 16 Ekim sabah› geldik ve ifl yerlerimizin kap›s›na "BU ‹fi YER‹NDE GREV VAR" pankart›n› ast›k. Neydi sendikam›z› bu karar› almaya iten sebep, biraz bundan bahsedeyim. Benim önemli olarak de¤erlendirdi¤im sebepler; kazan›lm›fl haklara sald›r›, esnek çal›flman›n dayat›lmas› ve en önemlisi örgütlü yap›m›z›n ortadan kald›r›lmas›, yani sendikam›z›n bitirilmesi idi. Ve hakl› olarak greve gidildi. Greve gidildi¤i ilk günden ifl verenin sald›r›lar› bafllad›. Önce sabotaj olay›n› gündeme getirdiler. Halbuki iflveren sabotaj› kendisi yapt›, sonra bunu sat›lm›fl medya vas›tas› ile haber yapt›r›p halka duyurup, grevin meflruiyetini tart›flt›rmak için halk› kand›rma yoluna gitti. Sat›lm›fl medya da iflverenin yalakal›¤›n› yaparak Telekom iflçisini vatan haini, halk düflman› ilan etti. Çok önemli de¤il, halk zaten bunun do¤ru olmad›¤›n› biliyordu. Tabii bundan birfley ç›karamay›nca bu sefer de valileri ve emniyeti arkas›na alarak tafleronlar› karfl›m›za dikti. Bizim yapt›¤›m›z iflleri taflerona yapt›r›p grevi k›rmak istedi. Tabii ki baflar›l› olamad›. ‹flveren birfleyi gözden kaç›rd›; Telekom iflçisinin bu ifle girerken ne kadar inançl› ve kararl› oldu¤unu unutmufltu. Tutuklamalar, gözalt›lar ve iflten ç›karmalarla sand› ki bu kararl› insanlar›n gözünü korkutacak ve grevden vazgeçirecek. Halbu ki iflveren bunu yaparken iflçiler daha bir s›k› birbirine sar›ld›, davas›n› daha bir sahiplendi ve bu iflin bilincine daha bir vak›f oldu. Yani iflveren grevi k›ray›m, kötülük yapay›m derken bu kararl› toplulu¤u birbirine daha çok ba¤lad›. Tabii biz böyle fleylerle u¤rafl›rken o büyük konfederasyonumuz (Türk-‹fl) hiç yan›m›zda olmad›. Ad› vard› ama kendisi yoktu. Tabii ki fazla birfley beklemek yanl›fl olur. Hükümet koridorlar›nda sendikac›l›k yapan, hükümetin yalakal›¤›n› yapan bir konfederasyondan da baflka bir fley beklenmez. Ama art›k yeter! Çok yak›nda kurultay› olan bu konfederasyonun kendini sorgulamas› gerekiyor, kimden yana oldu¤unu belirlemesi gerekiyor. Ben emekten yana m›y›m yoksa sermayeden yana m›? Art›k tavr›n› netlefltirmeli ve kendine gelmelidir. Ben bile bunu sorgulayabiliyorsam bu iflte bir yanl›fll›k var demektir. Silkelen ve kendine gel Türk-‹fl. Sermayenin emek üstündeki bask›s› gün geçtikçe yo¤unlafl›yor ve bunu da az önce bahsetti¤im gibi devletin bütün kanallar›n› kullanarak yap›yor. Bugün onurlu Telekom iflçisi örgütlü yap›s›n› da¤›tt›rmamak için, eski kazan›mlar›n› elinde tutmak için, çocuklar›na daha onurlu bir gelecek b›rakmak ve bu bilinçle yetifltirmek için grevde. Bu grevi de sonuna kadar götürme kararl›¤›nda. Telekom iflçisinin kavgas› art›k sadece onlar›n kavgas› de¤il, bütün iflçi s›n›f›n›n kavgas›d›r. Art›k herfleyi daha net görebiliyor, daha bilinçli hareket ediyor ve daha net kararlar verebiliyoruz. Dostumuzu düflman›m›z›, tabiri caizse sapla saman› ay›rabiliyoruz. Grevin bize katt›klar› küçümsenecek fleyler de¤il, her akl› bafl›nda insan mutlaka bu grevden birçok fley kazanm›flt›r. ‹flveren bofluna heveslenmesin. Hele bu saaten sonra karfl›s›nda bütün iflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele, zafer nidalar›yla yükselen sesinin içinde kaybolup gitmeye mahkumdur. Bunu çok iyi anlamal›d›r. Zaten Telekom iflçisi bu greve bafllad›¤› andan itibaren kazanm›flt›. Zafer direnen emekçinin olacak slogan› flimdi daha da netlefliyor kafam›zda ve birlikte hareketle hiçbir gücün karfl›m›zda duramayaca¤›n› daha da özümsedik. Asl›nda anlatacak o kadar çok fley var ki, belki imkan olursa, f›rsat olursa neden olmas›n! Sizleri en derin duygular›mla selaml›yor ve diyorum ki; iflçilerin birli¤i sermayeyi yenecek, bugün bunu çok aç›k yafl›yoruz. Görüflmek üzere. * Bir Telekom iflçisi Not: Bu yaz› Telekom grevi ermemiflken kaleme al›nm›flt›r.

henüz

sona

25 Aral›k 1935 de Tunceli Kanunu denilen bir kanun ç›kar›ld›. Bu kanun sadece Dersim isminin Tunceli olarak de¤ifltirilmesini ön görmüyor, ad›m ad›m gelen felaketin de habercisi oluyordu. Dersim Yavuz Sultan Selim döneminde di¤er Kürt idareleri ile birlikte Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na ba¤land›. Ne var ki Osmanl› ‹mparatorlu¤u burada hiçbir zaman tam bir hâkimiyet kuramad›. Dersim bölgesi yar› ba¤›ms›z ve otonom statüsünü korudu. Dersim bölgesi iktidarlarla anlaflam›yor ve uyuflam›yordu. Çünkü oray› sömürgelefltirmeye çal›flan Osmanl› ve sonras›nda TC Hükümetiyle derin çeliflkiler vard›. Bunlar›n en önemlileri: 1- Kullan›lan dil Dersimlilere yabanc›yd›. 2- Zerdüflt ö¤retisinin egemen oldu¤u Dersim’de ‹slam-din çeliflkisi Dersimlilere yabanc› geliyordu.

Dersim’de as›l katliamlar da Laç Deresi direniflinin sona ermesiyle bafllad›.

3- Sömürgeci ve iflgalci iktidarlar›n kültürü ve hukuku farkl›yd›. Ayr›ca uygulanan a¤›r vergi ve y›llarca süren askerlik kabuledilir fley de¤ildi.

Genel Müfettiflli¤in önerisi ve ‹çiflleri Bakan›’n›n onay› ile yerleflime yasaklanan, sürgün ve iskân› kararlaflt›r›lan bölgeler flunlard›r:

Yüzy›llar boyunca yar› ba¤›ms›z ve otonom yaflayan Dersim bölgesi için bunlar kabul edilebilecek fleyler de¤ildi. fiimdi kronolojik olarak bu sürece bir göz atal›m. 1- Osmanl› ‹mparatorlu¤u y›k›l›p yerine TC devleti kuruldu¤unda Dersim için de¤iflen bir fley olmad›. Aksine ‹mparatorlukta padiflah›n istedi¤i vergiler ödendikten sonra çok da sorun ç›km›yordu. Ama TC devleti kurulduktan sonra ve di¤er ç›banlar›ndan da kurtulduktan sonra Dersim sorununu en önemli ve temel sorunu olarak ele ald›. Nitekim çal›flmalar›na 1925’li y›llarda bafllanan ve 25 Aral›k 1935’de meclisten ç›kar›lan Tunceli Kanunu adl› yasan›n görüflmelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yapt›¤› konuflmadan küçük bir al›nt›: “Ebedi fief (‹smet ‹nönü kastediliyor) dâhili ifllerimizden en mühim bir safha varsa o da Dersim meselesidir. Dâhilde bulunan ifl bu yöreyi bu korkunç ç›ban› ortandan temizleyip koparmak ve kökünden kesmek ifli her ne pahas›na olursa olsun yap›lmal› ve bu hususta en acil kararlar›n al›nmas› için hükümete tam ve genifl yetki verilmelidir”. Bu bile yeni kurulan Cumhuriyet ve kurucu lideri M. Kemal Atatürk ve kabinesinin Dersim’e nas›l bakt›klar›n›n aç›k bir ifadesidir. 2- General Abdullah Alpdo¤an, TBMM yetkilerine sahip k›l›narak “Genel müfettifl” s›fat›yla Elaz›¤’a yolland›. 3- Abdullah Alpdo¤an ilk ifl olarak genel af ilan edildi¤ini, silah›n› teslim eden afliretlerin kendi topraklar›nda rahatça yaflayabileceklerini ilan etti. Bunun ne vahim bir yöntem oldu¤unu Dersimliler, özellikle bu yalana inanan Dersimli afliretler çok büyük bedeller ödeyerek anlad›lar. 4- Devlet 1937’ye kadar Dersim Harekât›n› bafllatamam›flt›r (ki haz›rl›klar ta 1925’lerde bafllam›flt›). Bunun nedenleri flöyleydi: Devlet di¤er Kürt bölgelerindeki isyanlarla u¤raflmaktayd›. Bu ayaklanmalar›n bast›r›lmas› ile Kürt bölgelerindeki konumunu iyice güçlendirmiflti. Ve d›flar›dan Dersim’e destek gelmesini hemen hemen önlemiflti. Askeri harekât›n baflar›ya ulaflabilmesi için gerekli haz›rl›klar ancak tamamlanabilmiflti. Devletin içten, yani Dersimlilerden baz› afliretleri kazanmas› Dersimliler aras›ndaki

a) Kutudere-K›rm›z›da¤ hatt›ndan Mercan Da¤lar› ete¤indeki Karacakale’ye kadar olan bölge b) Ali Bo¤az› ve çevresi, yani Koçan Aflireti bölgesi.

"Mı zur u buxtananê tode basnêkerd, no mırê bi derd. Mı ki verva to çhok nênaro, vo no ki torê derd bo.* Sêyd Rıza birli¤in zay›flamas›na neden oldu. Büyük bir hareket haz›rl›¤› içinde olan 60 bin kiflilik orduya bu durum iyi bir moral olmufltur. 5- Nihayetinde 1937 ilkbahar›n›n sonlar›na do¤ru iflgal ve soyk›r›m hareketi bafllam›flt›r. Her ne kadar iflgale neden olan olaylar Pax Köprüsü’nün yak›lmas› ve baz› karakollara yap›lan sald›r›lar gösterilse de bunun içi bofl bir yalan oldu¤unu hepimiz bilmekteyiz. 6- 26 Nisan 1937: Seyit R›za’n›n o¤lu ‹brahim babas›n›n harekât›n durdurulmas› talebini iletmek üzere Hozat’a gider. Dönüflte Deflt Bölgesi’nde misafir oldu¤u evde uyurken öldürülür. Bu infaz› General Alpdo¤an’›n adamlar›n›n örgütledi¤i Nuri Dersimi’nin kitab›nda geçmektedir. Seyit R›za misilleme olarak K›r¤an Aflireti’nin merkezi Sin Buca¤›’n› ve karakolunu basar. Ordu da K›r¤an Aflireti eflli¤inde sald›r›ya geçer ve fiilen çat›flmalar bafllar. Tüm afliretler aras›nda birlik sa¤lanamaz. Sadece 7 afliret kendi aralar›nda birlik kurup Halvori-Venk civar›nda yemin ederler ve toplu direnifle geçerler. 7- Baflbakan ‹nönü 18 Haziran 1937’de Elaz›¤’a gelerek sürmekte olan harekât› görüflür. 8- 1938 harekât›n›n as›l amac› iç Dersim’i ele geçirmektir. Yani Kalman Oca¤›’d›r. Gecikmeli de olsa yerinden yurdundan edilmek istenen Dersimliler bir ölüm kal›m savafl›na giriflir.

SONBAHAR HALK KONSERLER‹NDE BULUfiALIM Ag›re Jiyan

Grup Hivda

Nurettin Güleç

HOZAT 7 Aral›k Cuma 17.00-23.00 Belediye Dü¤ün Salonu

PERTEK

DERS‹M/MERKEZ

OVACIK

8 Aral›k Cumartesi 17.0023.00 Gündo¤anlar Dü¤ün Salonu

10 Aral›k Pazartesi 17.0023.00 Belediye Dü¤ün Salonu

9 Aral›k Pazar 17.00-23.00 Kardelen Dü¤ün Salonu

TERT‹P KOM‹TES‹

Devletin burada uyguland›¤› vahflet ak›llara s›¤maz. 37–38 savunmas›nda en büyük direnifl Laç Deresi ve Ali Bo¤az›’nda yaflanm›flt›r. Laç Deresi ve çevresi direniflin yürütüldü¤ü en önemli bölgedir, daha do¤rusu semboldür. Yaklafl›k bir buçuk y›l süren çat›flmalardan sonra ancak 21 Temmuz 1938 günü Laç Deresi direnifli k›r›labilmifltir. Türk ordusu hiçbir ayr›m yapmaks›z›n binlerce Dersimliyi Laç Deresi’nde katletmifltir. Laç Deresi direniflinin k›r›lmas› esas olarak ‘38 direniflinin de k›r›lmas› olmufltur. 9- Temmuz 1937: Dersim direniflinin Seyit R›za’dan sonraki en önemli lideri Alifler, efli Zarife ve Dersim direniflinin önemli önderlerinden fiahan A¤a 28 A¤ustos 1937 de General Abdullah Alpdo¤an taraf›ndan sat›n al›nan üvey kardefli taraf›ndan öldürülür ve kesilen bafllar› Hozat’ta hareketi yöneten Türk kumandan›na gönderilir. Hozat dönüflünde fiahan A¤a’n›n kardefli ve amcas›n›n o¤lu taraf›ndan bu hain öldürülür. 10- Yaflanan katliam›n durdurulmas› için Seyit R›za 13 ya da 15 Eylül 1937’de Erzincan’a giderken yakalan›r. Seyit R›za’n›n Erzincan’a gitme karar› çok yönlü tart›fl›lmaktad›r. 11- Ekim ay› ortalar›nda Seyit R›za Erzincan’dan Elaz›¤’a götürülür. Ve di¤er Dersimli esirlerle birlikte toplam 58 kifli askeri mahkemede Dersim ‹syan›’n›n örgütleyicisi ve yöneticisi suçlamas›yla yarg›lan›rlar.

Bu s›rada Dersim’in her bölgesinde ac›lar üstüne ac›lar yaflan›r. 12 A¤ustos’ta bir uçak filosu Ali Bo¤az›’n› bombalar. 13 A¤ustos’ta K›rm›z› Da¤ çevresindeki çat›flmalarda 300 direniflçi öldürülür. Ayn› gün Ali Bo¤az› ve Ta¤ar Deresi taban›ndaki harekâtta köyler ve komlar yak›l›r. 14 A¤ustos’ta 80 kadar Demananl› ve Haydaranl› direniflçi öldürülür. 15 A¤ustos’ta Laç Deresi’ne yeni bir sald›r› düzenlenir. Dersim’i yok etmek üzere yürütülen harekât›n en trajik katliam› burada yaflan›r. Haydaran ve Demenan afliretlerinden yaklafl›k 300 kifli burada katledilir. Bat›daki sürgün bölgelere gönderilmek üzere toplat›lan Yusufan afliretinden 150 kifli öldürülür. Bat›ya sürülmek üzere insan av›na ç›kan 41. Tümen, Deflt bölgesindeki köylerde direniflle karfl›lafl›r. Direndikleri ve direniflçilere yard›m ettikleri gerekçesiyle Z›meq, Xeç, Kirnik ve Bornek köylerinden 395 kifli öldürülür. Yine 15 A¤ustos’ta Çukur ve Pah civar›ndaki taramada çok say›da Haydaranl› öldürülür. 31 A¤ustos’ta Dersim genelinde yeni bir tarama harekât› bafllat›l›r ve esir edilen binlerce kifli kafileler halinde, Bat›da önceden belirlenen bölgelere sevk edilirler. Ve böylece harekât tamamlanm›fl olur. Dersim bölgesi yüzy›llar boyunca sömürgeci yönetimlerin ç›ban› oldu ve günümüzde de bu durum devam ediyor. Dersim, 38’de ‹smet Paflan›n deyimi ile ard›nda büyük ac›lar ve trajediler b›rak›larak belki ‘devflirildi’. Tarih tüm yaflanan bu ac›lar› bir yerlere kaydetmifltir. Unutmayaca¤›z, unutturmayaca¤›z. 37–38 katliam›nda yaflam›n› yitiren tüm insanlar›m›z›n önünde sayg›yla e¤iliyorum. *Senin yalanlar›nla, hilelerinle bafl edemedim, bu bana dert oldu; ben de senin önünde diz çökmüyorum , bu da sana dert olsun!

*(TUDEF YÖNET‹M KURULU ÜYES‹)

Kemal Güzel (fiefik)'in an›s›na Hani çiçe¤in günefle Munzur'un özgürlü¤e Gücün umuda hasreti vard›r ya ‹flte öyle birfley seni özlemek Hani topra¤›n bir avuç su için Delinip çatlamas› vard›r ya ‹flte böyle birfley seni özlemek Çiçek güneflsiz Dersim Munzur'suz Güç umutsuz olmaz ya ‹flte öyle birfley seni özlemek

Kardefli Özgül Güzel


GÜNCEL

Dünya genelinde emperyalist sald›rganl›¤›n yo¤unlaflt›¤›, emperyalistler aras›ndaki dalafl›n ayyuka ç›kt›¤› ve halklar›n sindirilmek istendi¤i bir dönemden geçiyoruz. Böylesi bir tablo içerisinde, dünya halklar›na umut veren ve onlara kurtulufl yolunu gösteren Maoist komünistler önderli¤indeki devrim yürüyüfllerine dikkat çekmek, bu güçlerin

2-16 Aral›k 2007

mücadelelerini kitlelere tafl›mak her zamankinden daha bir önem arz ediyor. Bu gerçeklikten hareketle geçen say›m›zda Bhutan Komünist Partisi (MLM) üzerine yaz›lm›fl olan bir analiz yaz›s›na sayfalar›m›zda yer vermifltik. Bu say›m›zda ise BKP (MLM)’nin Genel Sekreteri olan Vikalpa ile yap›lm›fl olan bir röportaj› sizlerle paylafl›yoruz…

Bhutan'daki Halk Savafl›’n› hiçbir güç durduramayacak mekteyiz. Kendilerini k›rtasiye iflleriyle s›n›rlam›fl ve monarflinin korkusuyla Halk Savafl›’ndan kendilerini izole etmifl kesimlerle bir ittifak oluflturman›n bir anlam› yok.

Bhutan Komünist Partisi hangi ihtiyac›n sonucu olarak kuruldu? Bask›n›n oldu¤u her yerde isyan da vard›r ve isyan, her zaman zulmün imparatorlu¤unu parça parça y›karak, özgür toplumu kurmaya muktedirdir. Ancak, bu isyan› bafllatmak için devrimci bir parti zorunludur. Devrimci bir parti yaratmak için ise devrimci bir ideoloji zorunludur. Devrimci bir partinin kurulmas› için zorunlu olan ideoloji ise 21.yüzy›l için Marksizm-Leninizm-Maoizm’dir. Bu sebeplerden ötürü Bhutan Komünist Partisi (MLM)’yi kurmaya karar verdik. Partimiz kurulmadan önce de ülkede çeflitli partiler vard›. Ancak söz konusu partiler, iradelerini d›fl güçlere teslim etmifl olup, insanlar›n salt politik olarak istihdam edildi¤i bir hal alm›fl durumdalar. Biz, iradelerini d›fl güçlere teslim etmifl, insanlar›n politik olarak istihdam edildikleri alanlar olman›n ötesine geçemeyen bu partilerin aksine; özgürlük özlemi ve sevgisi içinde olan Bhutan halk›n›n ve sürgün edilmifl devrimci Bhutanl›lar›n, yani bu topraklara ait insanlar›n yüzde 95’lik kesimi için MLM ideolojiyi kendisine rehber edinen komünist partisini kurmaya karar verdik.

fiunu aç›kça söyleyelim ki; BKP (MLM) d›fl›nda hiçbir siyasi partinin Bhutan’da mevzisi yok ve biz mücadelelerini yaln›zca sürgün faaliyetleriyle s›n›rl› tutan kesimlerle bir ittifaktan yana de¤iliz. E¤er BHYK, Bhutan’daki halk›n davas› için mücadeleye haz›rsa; BKM (MLM) ile aras›ndaki mesafeyi azaltmak ve hem legal, hem de illegal mücadele için haz›rlanmak zorundad›r. Bhutan’›n objektif koflullar›ndan ötürü, güç kullanmaks›z›n herhangi bir ilerleme sa¤lanamaz. BKP (MLM) ile BHYK aras›ndaki ittifak›n anlam kazanabilmesi için BHYK’nin biraz önce ifade etti¤imiz konularda ad›m atmas› gerekir. 2008’de yap›lmas› planlanan seçimlere yaklafl›m›n›z nedir? Halk›n karfl›s›nda olan ve halka zorla kabul ettirilen bir anayasaya dayanan seçimlerin meflrulu¤unun olamayaca¤›-olmad›¤› aç›kt›r. Daha anayasa yokken yasad›fl› bir otokrasi vard›, ancak 2008’den sonra anayasal monarfli örtüsü alt›nda (halk üzerinde) yasal bir otokrasi yarat›lacak. Bu seçim, kamuoyunun gözünü boyamaktan baflka bir anlam ifade etmemektedir.

Partinizin faaliyetleri nelerdir? Partimizin flu anki faaliyetinin merkezinde; ülkeyi elinde tutan yüzde befllik feodallere karfl› yüzde 95’lik kesimin özgürlü¤ü için verilen mücadele yer almaktad›r. Baflka bir deyiflle partimiz, yüzde 5’lik feodal s›n›flar›n elinde olan devleti-iktidar›n› zapt ederek, yüzde 95’lik kesimi oluflturan köylülere ve çal›flan s›n›flar›n hizmetine sokmak için çal›fl›yor. Kuflkusuz ki bu, politik bilinç temelinde “dünyay› sarsacak devasa bir devrimle” mümkün olacakt›r. Bu ba¤lamda, politik bilinci yükseltmek ve devrimin gereklerini süratle yerine getirmek konusunda kapsaml› bir haz›rl›k içindeyiz.

rerek gerici iktidar›n sonunu yak›nlaflt›rmaktad›r.

BKP (MLM) neden sürgün edilmifl Bhutanl›lar›n yaflad›¤› kamplarda sorun yarat›yor?

Sürgündeki parti kadrolar›n›n Bhutan’a dönmesi mümkün mü?

Kamp bölgelerinde partimiz taraf›ndan sorun yarat›lmas› söz konusu de¤il. Bhutan hakim s›n›flar›n›n temel yöntemi, sessiz bir devlet terörü uygulay›p adalet özlemi içinde olan insanlar› “terörist”likle suçlamak, yine ayn› yolla halk›n ulusal hareketinin karfl›s›nda anti-ulusal bir hareket örgütlemek ve ulusal hisler tafl›yanlar› terörist ilan etmektir. Çünkü onlar halk›n düflman›d›r ve kulland›klar› bu metod düflük yo¤unluklu savafllar›n›n sembolüdür. Bu güçler, baz› medya organlar›n› da kullanarak kafa kar›fl›kl›¤› yarat›yorlar. Bhutan halk› onlar› ba¤›fllamayacakt›r.

Bizde eski bir deyim vard›r: “Niyet varsa, yol da vard›r”. E¤er karar›n› yürekten inanarak alm›fl isen, onu gerçeklefltirmeni hiçbir güç engelleyemez. Üstelik BKP (MLM) ülkenin içinden örgütlenmifl ilk ve tek partidir. Kadrolar›n›n büyük bir ço¤unlu¤u Bhutan içindedir. Bu, devrimimizin bask›n yönüdür. Sürgün kamplar›nda yaflayan Bhutanl›lar, devrimimizin tali yönüdür.

ABD’nin, Bhutanl›lar›n yaflad›klar› kamplara dönük politikalar› konusunda partinizin görüflü nedir? Kamplarda yaflanan olaylar oldukça dramatiktir. BKP (MLM)’nin kurulmadan önce hiç bir parti sürgün Bhutanl›lar ve onlar›n sorunlar› ile ilgilenmemifltir. Fakat partimiz, kuruluflundan bu yana, yaln›zca Bhutan’daki kraliyet rejimine darbeler vurmakla kalmam›fl, Hindistan’da ve Amerika’da Bhutan konusunda yaflanan üzüntü verici olaylarla da ciddiyetle ilgilenmifltir. Birleflik Devletler’in Güney Asya diplomat› Julia Taft ile Hindistan Güvenlik Yüksek Komiseri Brajesh Mishra’n›n Bhutan üzerine bir dizi görüflmelerde bulunmas› ise, dünya emperyalistlerinin ve Bhutan feodalizminin sürgün Bhutanl›lar konusuna olan ilgisini, dahas› bu konuda nas›l da kolektif irade birli¤i için çabalad›klar›n› ve partimiz önderli¤indeki Bhutan halk›n›n mücadelesinin etraf›n› sar›p parçalamak için oynad›klar› oyunlar› göstermektedir. Dünya emperyalist güçlerinin kuklas› durumundaki Bhutan feodalizmi, BKP (MLM)’nin halka yönelik politikalar› ve çal›flmalar›ndan büyük bir korku duymaktad›r. Onlar, kamplar›, BKP (MLM)’nin temel örgütlenme alanlar› olarak görüyorlar. Ancak, bu yan›lg›l› tespitleri, onlar›, partinin Bhutan içindeki faaliyetlerini görememe zaaf›na düflürmektedir. Kamplar› sökmek istemeleri ve kamplarda yaflayan Bhutanl›lara ülke d›fl›nda ifl ve dolar gibi tamamen gerçek d›fl› vaatlerde bulunmalar› bu hatal› düflünceden kaynaklanmaktad›r. Ne var ki kampta yaflayan baz› insanlar, ifl ve yüksek bir ücret vaatlerine aldan›p kompradorlar›n himayesine girerek, kampta olay ç›kartmakta ve feodal güçler bu olaylardan partimizi sorumlu tutmaya çal›flmaktad›r. Yaflanan tam olarak budur. Bu yapt›klar› Bhutan devriminin dost ve düflmanlar›n›n aras›na kal›n bir çizgi çekmekte, saflar›n netleflmesini sa¤lamakta ve partinin savafl yönelimini kesinleflti-

Bhutan’daki demokrasi hareketinin sürekli baflar›s›z olmas›n›n nedeni nedir? Partiniz Bhutan’da demokrasinin kurulaca¤›na inan›yor mu?

Partiniz, Bhutan halk›n›n gelece¤ini nas›l görmektedir? Bhutan halk›n›n gelece¤i, monarflinin y›k›lmas›ndan geçiyor. Güney Bhutan nüfusunun yüzde ellisini oluflturan ve Sadhri ile Tshangla dillerini konuflanlar› kapsayan büyük bir kesim birkaç ay önce uygulanan yeni seçim program›ndaki F-4 ve F-5 planlamalar› ile özel bir kay›t alt›na al›nm›fl ve böylece vatandafll›k haklar›ndan mahrum edilmifllerdir. Bu, hakim s›n›flar›n, devlete dönük herhangi bir talebi olmayan bu kesimleri ülkeden tahliye etme niyetlerini gösteriyor. Partiniz “‹ç Savafl”› ne zaman bafllatacak? Partimiz BKP (MLM), “‹ç Savafl” için de¤il, “Uzun Süreli Halk Savafl›” için haz›rl›k yürütüyor. Ancak ulusun özgürlük hareketi ile s›n›f mücadelesini birlefltirme politikas›, etkili bir ilerleme göstermesi amac›yla kamuya aç›klanm›flt›r. E¤er bir yabanc› müdahalesi söz konusu olursa, yabanc› unsurlara karfl› bütün di¤er parti ve örgütler de dahil olmak üzere devlet iktidar›yla (monarfliyle) bile bir ulusal cephenin oluflturulabilece¤i bir ulusal savafl halini alacakt›r. Fakat devlet iktidar› (monarfli) bir ihanet içine girerse, son noktada, Bhutan’›n ve Bhutan halk›n›n egemenli¤ini muhafaza etmek için “‹ç Savafl” d›fl›nda bir seçenek kalmayacakt›r. Partinizin, Nepal ve Hindistan’daki radikal güçlerle iliflkisi var m›? BKP (MLM) kendi yarat›c›l›¤› içinde örnek sunan ba¤›ms›z bir partidir ve kendi gücüne dayanmay› esas almaktad›r. Nepal ve Hindistan’daki ad› geçen güçlerle iliflkimize gelince, bu güçlerle örgütsel olarak bir ba¤›m›z yok. Bununla birlikte komünist güçler aras›nda ortak ideolojiye dayal› manevi bir destek iliflkisi her zaman vard›r. Ülkede, sizin denetiminiz alt›nda olan kaç bölge söz konusu? Partimiz, 22 Nisan 2003’te kendisini kamuoyuna ilan etmesinden bu yana Bhutan’daki 20 bölgenin 16’s›nda ve sürgün bölgelerindeki yedi kamp›n tamam›nda aç›k ve kapal› alan toplant›la-

r› düzenlemekte, çeflitli siyasi faaliyetlerini baflar›l› bir flekilde yürütmektedir. Bunlar proletaryan›n öncü kurmay› olan partimizin nüfuzunu ve yeterlili¤ini göstermektedir. Dahas› partimiz, yaklafl›k dört y›ld›r yürüttü¤ü siyasal faaliyetler ile hem nitel, hem de nicel olarak kitleler içerisinde sa¤lam bir yer edinmifltir. Ancak kaç bölgede mevzilerimizin bulundu¤unu aç›klamak için do¤ru zaman oldu¤unu düflünmüyorum. fiartlar olgunlaflt›¤› zaman bunu aç›klamak daha do¤ru olacakt›r. Hindistan’›n Bhutan’›n iç ifllerine yönelik müdahaleleri konusunda partinizin tutumu nedir? Ezilen Hindistan halk› bizim ve bizim mücadelemizin yan›ndad›r. Ne var ki Hindistan yay›lmac›l›¤› ve dünya emperyalistleri Bhutan’daki feodal monarfliyi desteklemektedirler. Partimiz, bunun fark›nda ve parti kadrolar›n›n monarfliyle savafl›n ileriki dönemlerinde bu iki gücün karfl›s›nda durabilmeleri ve buna düflünsel bazda haz›rl›kl› olmalar› için flimdiden onlar› e¤itiyor. Biraz önce de ifade etti¤imiz gibi, mücadelenin belirli bir aflamas›nda savafl, ulusal savafl biçiminden ‹ç Savafl biçimine dönüflebilir. Hepimiz 21. yüzy›l MLM’nin bilimsel savafl sanat›yla donanm›fl durumday›z; bu nedenle de bir ‹ç Savafl patlak verdi¤inde karfl›-devrimci cephenin ne pahas›na olursa olsun ma¤lup olaca¤› kesindir. Bhutan halk›n›n özgürlük ve devrim mücadelesine müdahale planlar› yapan güçler; Vietnam’›, Çin’i, Küba’y› ve daha pek çok tarihi tecrübeyi unutmamal›d›r. Bhutan halk›n›n devrim mücadelesini engellemek isteyen bütün güçler Bhutan halk›n›n öfkesine maruz kalacaklard›r. Sürgünde kurulan partiler de BKP (MLM)’ye karfl› ç›k›yorlar. Neden partiniz Bhutan Hareketini Yönlendirme Komitesi (BHYK) içinde yer alamad›? Demokratik bir birli¤in yarat›lmas› için bu partilerle defalarca görüfltük, ancak sonuç alamad›k. Hatta teklif etti¤imiz önerinin bir kopyas›n› sizlere de sunabiliriz. Fakat sürgündeki siyasi parti ve örgütler, gerçekte, kitleler için ter dökmek istemiyor. ‹stedikleri tek fley, meselenin özüne dokunmadan onun çevresinde dönüp durmak. Bizi kendi cephelerine almad›klar› gibi girmemizi de istemiyorlar. Ne var ki karakterlerinde var olan bu e¤ilime bir son vermek zorundad›rlar. ‹lk olarak flunun alt›n› çizmek gerekir ki, BHYK’nin ideolojik temeli net de¤ildir. Bunun yan› s›ra, halk›n duyarl›klar›n› korumuyor. Biz BHYK’yi sürgündeyken kendilerini sadece k›rtasiye iflleriyle s›n›rlam›fl olan, tahliye edilmifl Bhutanl›lar›n bir örgütlenmesi olarak gör-

Bhutan’daki demokrasi hareketinin baflar›s›zl›¤›na iliflkin birçok neden s›ralanabilir; ancak bunlardan esas olan› ideolojik sefaletti. Baflkan Mao Zedung, ideolojinin do¤rulu¤u ya da yanl›fll›¤›n›n her fleyi belirledi¤ini söylemifltir. E¤er ideoloji do¤ruysa, ihtiyaç duyulan her fley elde edilebilir; e¤er yanl›flsa elde bulunanlar bile zamanla kaybedilir. Bu, Bhutan devriminde de yans›mas›n› bulmaktad›r. Di¤er parti ve örgütler, do¤ru ideoloji ve taktiklere sahip olmad›klar› için baflar›s›z oldular. Ne halk›n deste¤ini alabildiler, ne de askeri bir güce sahip oldular. Bhutan devriminin bileflenlerini do¤ru bir flekilde saptayamad›lar ve yollar›n› kaybettiler. Fakat Marksizm-Leninizm-Maoizm’in bilimsel temeli üzerinden yükselen BKP (MLM) bu hatalara bir son vermek ve Bhutan devrimine do¤ru flekilde önderlik etmek için kurulmufltur. 9. Merkezi Konferans’›m›zda oluflturulan “Bhutan Devrimi Üzerine Befl Sentez ve Üç Direktif”e bak›ld›¤›nda her fley aç›k biçimde anlafl›lacakt›r. Söz konusu belge, durumun do¤ru bir flekilde de¤erlendirilmesine bir örnektir. Partimiz do¤ru bir ideolojik temele dayand›¤› ve halktan kitlesel bir destek gördü¤ü için halk iktidar› kurulmas›nda ve halk›n ülkenin gerçek sahibi olmas›nda öncü bir rol oynayaca¤›na dair inanc›m›z tamd›r. Nas›l oluyor da zafer kazanaca¤›n›zdan bu denli emin olabiliyorsunuz? Bhutan’daki devrim tek bir partinin sorumlulu¤u de¤ildir. Özgürlü¤üne ba¤l›, halk›n yan›nda ve monarflinin karfl›s›nda olan bütün siyasi partiler, örgütler ve bireyler bu dönemde bir platformda birleflmek durumundad›rlar. Geçmiflin siyasi ve örgütsel hatalar› do¤ru bir flekilde tahlil edilir ve güçlü bir birlik yarat›l›rsa; Bhutan’›n küçük kukla kral› bir mum gibi eritilebilir. Böylesi bir mücadele, yabanc› provokasyonlar› engelleyebilecektir. Devrimci bir ruhun yan› s›ra do¤ru bir ideolojiye ve örgüte sahip olmayan di¤er siyasi parti ve örgütlerin Bhutan’da demokratik bir birleflik cepheyi yaratmas› mümkün de¤ildir. Bu cephe ancak BKP (MLM) öncülü¤ünde yarat›labilir. Siyasi partilerden baz›lar› partimiz taraf›ndan önerilen bu konu hakk›nda henüz bir yan›t vermemifl olsa da, BKP (MLM) ad›na onlara bütün samimiyetimle Bhutan topraklar›nda devrim yolunda böylesine flanl› bir bafllang›ç için ad›m atmalar› ça¤r›s›nda bulunuyorum. BKP (MLM) yak›n bir geçmiflte Bhutan kral›na çok esnek bir talep mektubu yollam›flt›r. Ben, bir kez daha, kendisine sorunu ciddiyetle ele almas›n› ve mektubun hükümete yönelik olan nüshas›n› bir an önce yay›nlamas›n› öneriyorum. E¤er bu bizim zay›fl›¤›m›z olarak de¤erlendirilirse, o zaman “devlet iktidar›” gereken her türlü durumla karfl› karfl›ya kalmaya haz›rl›kl› olmal›d›r. Hiçbir güç halk›n adalet ve de¤iflim mücadelesini durduramaz. Bütün gerici kuvvetler halk mücadelesinin yaratt›¤› kas›rgayla süpürülüp temizlenecektir.

15

MAYA Arif B‹LG‹N (Seyr-i Seyyaremizin Tan›kl›¤›nda-IV)

S›n›f mücadelesinin ac›mas›z do¤as› komünizmin insanc›l özünü lekelememeli Bizim kufla¤›m›z› sosyalizmle tan›flt›ran 68’in büyük gençlik hareketi oldu. Ben onun bizim “Birinci Büyük Kültür Devrimimiz” oldu¤unu düflünürüm. Gerçekten de ilk kez her fley o dönem amans›z bir elefltiriye u¤rad› ve halk›n devrimci aray›fllar› ola¤anüstü bir h›z kazand›. Bugün bile iyilik ad›na ayakta duran ne varsa 68’in damgas›n› tafl›r. Bu hareketin temelinde Çin Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin apaç›k etkisi vard›. Dolay›s›yla 68 hareketi tek tek ülkelerin reel burjuva ve geleneksel rejimlerini elefltirmekle kalmad›, ayn› zamanda reel sosyalizmi de elefltiri bombardman›na tuttu. Bütün dünya halklar› gibi biz de orada ifllerin hiç de iyi gitmedi¤ini Büyük Proleter Kültür Dervimi sayesinde ö¤renmifltik. 68 kufla¤›n›n en e¤lenceli siyasal portreleri Kruflçev, Brejnev gibi revizyonist Sovyet liderleriydi. Sovyetler Birli¤i’nde 1989’daki büyük kaos ve parlamento katliam›ndan sonra görüfltü¤ümüz popüler devrimci akademisyen bir Rus kad›n›n ilk talebinin Mao’nun kitaplar›n› istemek olmas› bizi flafl›rtm›flt›. Me¤er koca Sovyetler Birli¤i’nde Mao’nun kitaplar› yokmufl ve düflünceleri bilinmiyormufl! Öyle ya, bütün bas›n yay›n kurulufllar›n›n devlete ait oldu¤una ve baflkaca da muhalif eserleri yay›nlayacak kurumlar bulunmad›¤›na göre, nas›l olsun ki? Mao’nun kendisi de kendi ülkesinde “yeni burjuvaziye karfl›” kültür devrimini bafllatacak makalesini basacak matbaa bulmakta inan›lmaz zorluklarla karfl›laflmam›fl m›yd›! Ne var ki bu acayip durumdan sadece Sovyetlerin ve Çin’in revizyonist liderlerini sorumlu tutmak do¤ru olamaz. Do¤rusu bafl›ndan beri “sosyalist rejimi korumak” ad›na ve “s›n›f mücadelesinin ac›mas›z do¤as›” mazeretiyle komünist toplum projesine uygun olmayan ifllem ve uygulamalar vard› ve onlar hergün biraz daha komünizmin özüyle çat›flma noktas›na do¤ru ilerliyordu. Bizim kufla¤›m›z, bunlar› arkadafl sohbetlerinde, evlerinde konuflurdu, ama parti içinde ve teorik platformlarda gündeme getirmeyi hiç kimse göze alamad›. Çünkü bu elefltiri mevcut sosyalist uygulamalar›n tümünü, dolay›s›yla Lenin’i, Stalin’i ve hatta bir ölçüde Mao’yu da muhatap alabilirdi. Oysa onlar büyük ifller baflarm›fl, dünyay› sarsan gerçekten büyük devrimcilerdi, bizim “yanl›fl” diye içimize sindiremedi¤imiz devlet uygulamalar›n›n belki de henüz kavrayamad›¤›m›z nedenlerden ileri geldi¤ini düflünürdük. Halbuki bu bizimki gibi ülkelerin devrimcilerini aktüel politik çal›flmada ikiyüzlülü¤e ve tutars›zl›¤a sürüklüyor, güdüklefltiriyor, inand›r›c›l›¤›n› mahfediyordu. Komünist ö¤reti gere¤i bizler “s›n›rs›z bir dünya”y› savunuyorduk, yeryüzünün bütün insanlara ait oldu¤unu, bütün halklar›n kardeflçe birbirleriyle temas kurmas›n› ve bu yeryüzü cennetinden özgürce birlikte yararlanmalar›n› savunuyorduk, ama mevcut sosyalist devletler s›n›rlar› öyle pekifltirdiler ki “demirperde ülkeleri” oluverdiler ve biz baflka ülkelerin devrimcileri bile o “demir perdeyi” aflam›yorduk, hatta ülke içinde bile yurttafllar özgürce seyahat edemiyorlard›. Komünist ö¤reti gere¤i, bizler her yerde idamlara, hapishanelere, cezaland›rarak suçlar› önleme düflüncelerine karfl› ç›k›yorduk, hakl› olarak bunlar›n çözüm olmad›¤›n› savunuyorduk, fakat sosyalist ülkelerde, kapitalist ve gerici rejimlerle yar›fl›rcas›na ayn› fleyler fazlas›yla yap›l›yordu. Bizler iflkenceye, insan onuruna ayk›r› afla¤›lama ve rencide edici, ilkel, intikamc›, feodalizmden miras vahfli uygulamalara hakl› olarak atefl püskürtürken, sosyalist ülkelerde karfl›-devrimcilerin boynuna tasma ve afla¤›lay›c› yaftalar as›larak sokaklarda dolaflt›r›l›yorlard›. Bizler, karfl›-devrimci rejimlerde düflünce özgürlü¤ü, siyasal örgütlenme özgürlü¤ü gibi temel insan haklar› için can verirken, sosyalist ülkelerde hiç bir muhalif düflünceye aman verilmiyor ve Komünist Parti’den baflka hiç bir parti bulunmuyordu. Bizler komünist ö¤reti gere¤i, devlet bürokrasisi, ordu, polis ve gizli istihbarat örgütlerini gereksiz, asalak, toplumsal ilerlemeye ve özgürleflmeye ayk›r› kurumlar olmalar› nedeniyle bir program dahilinde tasfiye edilmelerini savunurken, sosyalist ülkelerde dünyan›n en büyük ordular›, en a¤›r devlet bürokrasisi, CIA ve FBI gibi istihbarat ve polis örgütleriyle yar›flan bask› ayg›tlar› yükseltiliyor ve amans›z ölüm araçlar› (silahlanma) yar›fl›na giriliyordu. Bizler ekonomik geliflme ve sanayinin dünyan›n do¤al dengesini ve insan sa¤l›¤›n› bozmama kofluluyla gelifltirilmesini savunur, havan›n, suyun, yeflil alanlar›n korunmas› için mücadele ederken, Çernobil’de oldu¤u gibi en büyük çevre felaketleri sosyalist ülkelerde yaflan›yordu. Bizler lider kültüne, lider tap›n›s›na, kifli egemenli¤ine, diktatörlere karfl› mücadele ederken, sosyalist ülkelerde nerdeyse tam bir hanedanl›k kuruluyor ve büyük “flefler” ölünce flanl› devrimlerimiz de ölüveriyordu! ... Ve daha nice ayk›r›l›klar! Bütün bunlar niye yap›ld›? “Sosyalist” ve “demokratik halk cumhuriyetlerini korumak için”, öyle mi? Ah, ne muhteflem koruma tedbirleriymifl me¤er! Öylesine bir koruma ki, korunan›n ruhunu öldürüyor, içten çürütüyor ve onu d›fltan fiske vurulmaks›z›n kapitalist canavara çeviriveriyor ve geriye komünizmi lekeleyen ahmakl›k kal›veriyor sadece! Görülüyor ki reel sosyalizme yönelik eski elefltiriler çok yetersiz ve iflin ayr›nt›lar›na iliflkindir..... fiimdi elefltiri zaman›d›r ve bu kez baflka facialara savrulma tehlikesi vard›r, onu da bir sonraki yaz›m›za b›rakal›m...


BÜROLAR

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ • Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Hakan ERTEN

ADANA ‹ZM‹R KARTAL MERS‹N ELAZI⁄ MALATYA KONYA D‹YARBAKIR AT‹NA YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹

: Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55 : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Diyarbak›r : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: yunanistan_devrimcidemokrasi@yahoo.com.tr : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

Yay›n Türü: Yayg›n Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel( 0212) 580 63 75• DA⁄ITIM: YAY-SAT

Maoistler kabinenin yeniden düzenlenmesini istedi Nepal’de Maoistler, Geçici Kabine’de acil de¤ifliklik yap›lmas›n›, Bar›fl Bakanl›¤›’n›n kald›r›lmas›n› ve HKO’nun Nepal ordusu ile bütünlefltirilmesini istedi. 16 Kas›m’da baflkent Katmandu’da düzenlenen ve farkl› politik partilerin de kat›ld›¤› bir toplant›ya konuflan NKP (M) baflkan› Prachanda’n›n anlay›fl›n› dile getiren Maoist lider Dr. Baburam Bhattarai, kabinenin, temsil durumunun daha kapsay›c› olabilmesi için mümkün oldu¤u kadar erken bir tarihte yeniden düzenlenmesi gerekti¤ini söyledi. Bhattarai, Bar›fl Bakanl›¤›’n›n yerine, bar›fl sürecine kat›-

lan tüm partilerin temsil edildi¤i güçlü bir bar›fl komisyonunun kurulmas› gerekti¤ini söyledi. Bahattarai ayr›ca en k›sa zamanda HKO’nun (Halk Kurtulufl Ordusu) Nepal ordusu ile bütünlefltirilmesini istediklerini söyledi ve daha önce parlamentoda kabul edilen cumhuriyet sisteminin kurulmas›na ve nispi seçim sisteminin kabul edilmesine yönelik sürecin bafllat›lmas› gerekti¤ini sözlerine ekledi. 1. toplant›da konuflan UML lideri Raghuji Panta, yedi parti ittifak›n›n yürütme erki olarak ortaya ç›kmas› gerekti¤i önerisinde bulundu. Raghuji

Panta, yedi parti aras›nda konsensüs oluflmas› durumunda hükümet liderli¤inde bir de¤iflikli¤e UML’nin haz›r oldu¤unu söyledi. Toplant›ya kat›lan Nepal Kongre Partisi Genel Sekreteri Dr. Ram Baran, Maoistlerin hala koalisyon kültürünü tam olarak benimsemediklerini ve s›k›flt›rma taktiklerini durdurma konusunda kendilerini zorunlu b›rakt›klar›n› söyledi. Dr. Ram Baran ayr›ca yedi partinin konsensüs sa¤lamas› durumunda kabine de¤iflikli¤inin yap›labilece¤ini söyledi.

Pakistan krizini do¤ru okumak Son elli y›ll›k tarihi darbelerle geçen Pakistan, bir kez daha darbe ve ard›ndan gelen siyasi krizle çalkalan›yor. 1999'da askeri darbeyle yönetime gelen ABD’nin sad›k ufla¤› Pervez Müflerref, 3 Kas›m'da "ülkedeki afl›r› dincilerin isyan›n› ve yarg›n›n müdahaleleri"ni bahane ederek ola¤anüstü hal ilan etmifl ve anayasay› ask›ya ald›¤›n› aç›klam›flt›. Birkaç ay önce ABD, AB gibi ülkelerin bask›s›yla “demokratik bir seçimin” yap›lmas› gündeme gelmiflti. Bundan hareketle sürgündeki eski baflbakan Benazir Butto ABD öncülü¤ü ve iste¤iyle Müflerref ile görüfltürülmüfl, pazarl›klar yap›lm›fl, ülkedeki muhalefet harekete geçirilmiflti. Müflerref karfl›t› ve seçim yanl›s› muhalefet özellikle Butto'nun ülkeye dönmesiyle yo¤un protesto gösterilerine girmifl, seçimlerin en k›sa zamanda yap›lmas›n› ve Müflerrefin Genelkurmay Baflkanl›¤› ve Devlet Baflkanl›¤›’n› b›rakmas›n› istemiflti. Gösterilere sert bir flekilde müdahale edilmifl, binlerce kifli tutuklanm›fl, anayasa ask›ya al›nm›fl, ola¤anüstü hal ilan edilmiflti. ABD'nin diplomatik yollarla olaya müdahalesi ile Müflerref, 9 Ocak 2008'den öncesine seçim sözü vermifl, seçim öncesinde Federal Meclis’i feshedece¤ini, kendisinin de istifa edece¤ini aç›klam›flt›. Büyük Ortado¤u Projesi’yle bölgede, Pakistan’dan azami ölçüde faydalanmak isteyen Amerika; y›llard›r ekonomik, siyasi ve askeri (nükleer silah tesisleri ve üretimi) konularda aç›ktan destekledi¤i Müflerref eliyle gerçeklefltirdi¤i son darbe vas›tas› ile ülkenin iplerini iyice eline ald›. Kuflkusuz ki ABD’yi bu hamleye iten temel faktör, Pakistan’daki nükleer silahlar›n korunmas› ve bu silahlar üzerindeki ABD egemenli¤inin sürdürülmesidir. ABD’nin stratejik kuklal›¤›n› yapan Müflerref, bu gerçekli¤in bir sonucu olarak efendisinin Afganistan ve bölgeye iliflkin politikalar›na destek vermifl, “terörle mücadele”de birlikte hareket etmifl, Pakistan s›n›r›ndaki El Kaide ve destekçilerine karfl› savaflm›flt›. Ne oldu da ABD'ye yaslanan Müflerref’in hakimiyeti sallan›r oldu, ülke siyasi krizle çalkalan›r oldu? fiüphesiz ki bunda iki belirleyici faktör söz konusudur: Birincisi; ABD'nin bölgedeki ç›karlar› ve hesap etti¤i politikalar, ikincisi; Pakistan hakim s›n›flar› aras›ndaki çat›flmalard›r. Zira “‹slamc›-milliyetçi” ABD karfl›t› klik ile ABD yanl›s› klik aras›nda yo¤un bir çat›flma söz konusu. Bu çat›flman›n somutlaflt›¤› meseleler ise Belucistan ve Kuzey Veziristan bölgesi ile ABD'nin üzerine titredi¤i nükleer silahlar›n kimin denetimine girece¤i meselesi. Bilindi¤i üzere ABD Müflerref’ten El Kaide’yle mücadele taahhüdü alm›flt›. Yine k›sa bir süre önce Pakistan yönetiminin Afliretler (Kuzey Veziristan) bölgesinde üslendi¤i söylenen El Kaide unsurlar›n› ortadan kald›rmad›¤› ya da bafllataca¤› bir operasyonu baflaramad›¤› takdirde Amerikan ordusunun bu bölgelere sald›rma ihtimalini dile getirmiflti. Bu y›l›n bafl›nda Pakistan Kuzey Veziristan’daki Taliban destekçisi afliretlerle Miranflah Anlaflmas›’n› yapm›flt›. Buna göre bölgedeki afliretlerin Taliban’a deste¤ini s›n›rlamas› karfl›l›¤›nda Pakistan ordusunu bölgeden çekmiflti. Bu bölge ayn› zamanda Afganistan’› iflgal eden “özgürlük

Pakistan’›n nükleer faaliyetleri y›llard›r ABD taraf›ndan destekleniyor ve finanse ediliyor

ve demokrasi” havarisi ABD’nin Taliban ve El Kaide’ye karfl› sald›r›s›nda kilit bir öneme sahip. ABD’nin “terör” listesinin bafl›nda gördü¤ü bu örgütlere karfl› Müflerref’in böylesi bir anlaflmaya girmesi flüphesiz efendisini k›zd›racak, Müflerref’in gözden düflmesine sebep olacakt›. Görünen o ki, Pakistan’daki bu

tabloyu ABD kendisine tehdit olarak görmüfl durumda. Tam da bu zamanda ABD Benazir Butto kart›n› devre sokmufl, ülkeye dönmesi ve yap›lacak seçimle ilk etapta Müflerref’in iktidar›na ortak olma, daha sonra ise onu düflürme plan›n› “Pakistan’da demokrasiyi tesis etme” ad› alt›nda uygulamaya koymufltu. Yap›lan pazarl›klar neticesinde Butto, iktidardan pay ald›¤› takdirde Kuzey Veziristan’daki afliretleri ezece¤i, nükleer silahlar› ‹slamc›lara ve ordu içindeki flahinlere karfl› koruyaca¤› vaadinde bulunarak efendisine ba¤l›l›¤›n› kan›tlamak istemifltir. Bilindi¤i üzere Butto, 1999’daki askeri darbe öncesinde Müfleref’le iflbirli¤ine gitmifl böylece üzerindeki yolsuzluk iddialar›ndan ve yarg›lanmaktan kurtulmufltu. Akabinde ise ülke d›fl›na kaçm›flt›. Bugünse gerek siyasi kriz, gerek Müflerref yönetiminin ç›rp›n›fllar› karfl›s›nda “demokrasi kahraman›” ilan edilmifltir. ABD’ye uflakl›k noktas›nda gerek Butto’nun naralar›, gerekse de devrik lider Navaz fierif’in ülkeye dönüp “demokrasi” için savaflma nutuklar› atmas› flüphesiz ki sahte bir kahramanl›¤›n ötesinde mana tafl›mamaktad›r. Pakistan’da yaflananlar›n sorumlusu konumundaki ABD emperyalizmi için Pakistan ve sahip oldu¤u nükleer silahlar kilit bir öneme sahiptir. Nükleer silahlar›n kendisine karfl›t güçlerin eline geçmesi ihtimali Amerika’y› tedirgin etmekte, ki bu tedirginli¤in arkas›nda yatan neden ise; nükleer silahlar›n ‹slamc› kesimin eline geçmesi durumunda Pakistan’›n ikinci bir ‹ran olma rotas›na girebilecek olmas›d›r. Bu da her türlü müdahaleyi hatta iflgali “meflru”laflt›rmaya zemin haz›rlamaktad›r. Dolay›s›yla ABD nükleer silahlar›n denetiminin kendine ba¤l› kukla yönetimlerin elinde olmas› için her türlü “demokrasi” oyununu oynayacakt›r. Zira ABD’nin Pervez Müflerref'e ülkesinin nükleer silahlar›n› güvence alt›nda tutmas›na yard›m için son 6 y›lda 100 milyon dolar civar›nda para harcad›¤› iddia edilmektedir. Öte yandan ABD, Pakistan’›n Belucistan sorununu elinde koz olarak tutmaktad›r. Bilindi¤i üzere ABD taraf›ndan da desteklenen Özgür Belucistan Hareketi, bölgede dengeleri sarsabilecek öneme sahip olmas›n›n yan› s›ra Pakistan’› ciddi bir krize sürükleyebilecek ayr›lma talebinde de bulunmaktad›r. Sonuç olarak; Pakistan, ABD için bölgedeki planlar› içerisindeki pozisyonundan ötürü Amerika için “bulunmaz bir Hint kumafl›”. Bu devletin 1 milyon kifliden oluflan dünyan›n 7. büyük ordusuna ve nükleer silahlara sahip olmas› da bu önemi perçinlemektedir. ABD karfl›nda Rusya ve Çin emperyalistlerinin de bölgedeki ülkeleri denetimleri alt›na almak, bölgede hakim güç olmak için yapt›klar› k›sa-orta-uzun vadeli hamleler ve ileriki dönemde bu hamlelerin artaca¤› ihtimali; Pakistan’n›n bu tabloda önemli bir yer oluflturmas›n› sa¤lamaktad›r. Rusya ve Çin’e karfl› ABD, Pakistan’› elinde tutmak isteyecektir. Mevcut tabloya bu aç›dan bak›ld›¤›nda, Pakistan’daki darbenin bölge ve dünya dengeleri aç›s›ndan tafl›d›¤› anlam daha net görülecektir. Ötesinde Pakistan’daki geliflmelerin, ilerleyen günlerde bölgede artç› geliflmeleri beraberinde getirecektir…

Annapolis Konferans›, bitmeyen yol haritalar› ve çözümsüzlük

mas’›n kontrolündeki Gazze fieridi’ne yönelik hava ve kara sald›r›lar›n› sürdürdü. Sald›r›larda 5 kifli öldürüldü. Annapolis, Ürdün ve Bat› fieria’da konferans protesto edilirken, Bat› fieria’daki protestoya poli-

30 Nisan 2003'te Ortado¤u Dörtlüsü ta-

mü için öngörülen iki devletli çözüme yönelik yol haritas›n›n yükümlülüklerini bir bar›fl anlaflmas› yap›lana kadar yerine getirmeyi taahhüt etti. Kabul edilen “yol haritas›”na göre gerek Filistin gerekse de ‹srail’den gelecek sald›r›lara engel olunacak, her iki ülke iki haftada bir görüflecek, oluflturulacak Yönlendirme Komitesi, ortak çal›flma plan› gelifltirecek ve müzakere taraflar›n› denetleyecek. Yönlendirme Komitesi’nin ilk oturumu 12 Aral›k 2007'de gerçeklefltirilecek, bunun denetimi ABD taraf›ndan sa¤lanacak.

raf›ndan Filistin-‹srail sorununun çözü-

“Önemli bir toplant›”, “bar›fl için son

kentinde 2000 y›l›ndan sonra toplanan ilk Ortado¤u Konferans›'ndan ABD emperyalizmi ve ‹srail siyonizmi için Ortado¤u’yu tahakküm alt›na alma ve ‹ran’a karfl› bir hat oluflturma karar› ç›karken; Filistin için çözümsüzlük, iç savafl ve bölünmeyi ön gören kararlar ç›kt›. Toplant›da ‹srail ve Filistin, 2008’in sonuna do¤ru “nihai çözüm için ilke anlaflmas›na” vard›. Buna göre ayda iki kez bir araya gelmeyi taahhüt eden Olmert ve Abbas,

umut”, “tarihi bir f›rsat” gibi gerçek d›fl› nitelemelerin yap›ld›¤› toplant›ya iliflkin ABD Baflkan› Buh daha “temkinli” konuflarak amaçlar›n›n bir antlaflma imzalamak olmad›¤›n› ve bu toplant›n›n sadece bir bafllang›ç oldu¤unu söyledi. Filistin ve ‹srail aras›nda “bar›fl”›n sa¤lanmas› amac›yla gerçeklefltirildi¤i öne sürülen Annapolis toplant›s› ana gündeminden ziyade; Ortado¤u’daki direnifl örgütleri olan Hamas, Hizbullah ve ‹ran üzerine tart›flmalarla geçti. ABD, ‹srail ve Filistin lideri Annapolis’te “bar›fl flark›lar›” söylerken, ‹srail Ha-

Toplant›ya ayr›ca farkl› parti temsilcileri ile insan haklar› aktivistleri ve sivil toplum ileri gelenleri de kat›ld›. NKP (M) kaynaklar›, bu tür toplant›lar›n parti taraf›ndan gündeme getirilen meselelerde, özellikle de parlamento kararlar›n›n uygulanmas› konusunda destek sa¤lamay› hedefledi¤ini söylediler.

Almanya’da makinistlerin zaferi Alman Makinistler Sendikas› (GDL) üyesi demiryolu iflçilerinin 14 Kas›m’da bafllatt›klar› grev ülkede demiryolu ulafl›m›n› durma noktas›na getirdi. Almanya Ulusal Demiryolu fiirketi’nde (Duetsche Bahn) binlerce makinistin, ücretlerine yüzde 31 oran›nda zam yap›lmas› talebine karfl›n devletin yüzde 10 zam önermesi sonucu yaflanan anlaflmazl›k nedeniyle bafllatt›klar› grev günde 5 milyondan fazla kiflinin trenle seyahat etti¤i Almanya’da hayat› durdurdu. Ülkedeki birçok firman›n, ürünlerinin trenlerle ülke d›fl›na ve içine naklinin durmas›na yol açan grev, Alman Makinistler Sendikas›’n›n Alman Demiryollar› yetkilileri ile yapt›klar› görüflmelerin ard›ndan geçici olarak ask›ya al›nd›. Görüflmede, demiryollar› yetkilileri makinistlere yeni bir teklif sunarken, GDL sendikas› teklifin öncekine nazaran daha kabul edilebilir oldu¤unu duyurarak, teklifi de¤erlendirmek üzere grevlerine ara verdiklerini aç›klad›.

Fransa'da grev hükümeti sall›yor Sosyal devlete örnek olarak gösterilen AB üyesi ülkelerde uzun süredir iflçi-emekçilerin sosyal haklar›n›n budanmas›, ücretlerinin afla¤› çekilmesi, emeklilik yafl›n›n uzat›lmas› gibi bir dizi alanda sald›r›lar birbirinin ard› s›ra gerçeklefliyor. Almanya’da demiryolu iflçilerinin daha iyi ücret ve sosyal haklar›n›n korunmas› talebi ile gerçeklefltirdikleri grevlerin ard›ndan bu kez Fransa’da on binlerce iflçi, ö¤retmen ve ö¤renci, Sarkozy hükümetinin “sosyal güvenlik reformu” sald›r›s›na karfl› greve bafllad›. Hükümetin “sosyal güvenlik reformu” ad› alt›nda yürürlü¤e sokmak istedi¤i uygulamalar ile emeklilik yafl›n›n uzat›ld›¤›n›, ücretlerde ve sosyal haklarda gasplar›n öngörüldü¤ünü ve özel emeklilik haklar›n›n ellerinden al›naca¤›n› belirten demiryolu iflçilerinin 13 Kas›m günü bafllatt›klar› grev; otobüs, metro çal›flanlar›, enerji iflçileri, havayolu iflçileri, ö¤retmen ve ö¤rencilerin de kat›l›m›yla ülkede hayat› felç etti. Tren, metro ve di¤er toplu tafl›ma araçlar›n›n büyük oranda çal›flmamas› nedeniyle ülkede hayat durma noktas›na gelirken, havayolu çal›flanlar›n›n da greve kat›lmalar› uluslararas› seferlerde aksamalara yol açt›. Ö¤retmenler ve ö¤renciler de greve destek vererek derslere girmezken, üniversite ö¤rencileri ülkedeki baz› üniversiteleri iflgal etti. Grev nedeni ile zor günler yaflamas›na karfl›n “reform”da ›srarl› oldu¤unu dile getiren Sarkozy’nin bu sözleri, enerji sektöründeki iflçileri de harekete geçirdi. ‹flçilerin uyar› amaçl› ifl b›rakmalar› sonucu ülkenin çeflitli yerlerinde elektrik kesintileri yafland›.

Hindistan köylüleri yine ayakta

sin sald›rmas› sonucu 1 kifli yaflam›n› yitirdi 4 kifli de yaraland›. Hamas, Annapolis

ABD’nin öncülü¤ünde Annapolis

Daha sonraki konuflmac› Daman Nath Dhungana ise partilerin 22 Kas›m’a kadar Kurucu Meclis seçiminin tarihini belirlemeyi baflaramamalar› durumunda anayasal bir kriz ç›kaca¤› uyar›s›nda bulundu.

konferans›n› tan›mad›¤›n› ifade ederek, al›nan kararlar›n kendileri için hiçbir ba¤lay›c› hükmünün olmad›¤›n› duyurdu. Bu arada Annapolis’e karfl› en etkili hamle ise Rusya ve ‹ran’dan geldi. ‹ran k›sa zaman zarf›nda Hamas ve Hizbullah’›n da kat›laca¤› bir Ortado¤u konferans›na haz›rland›¤›n› aç›klarken, Rusya’n›n da kendi ev sahipli¤inde, ABD’de düzenlenen zirvenin devam› niteli¤inde, “bar›fl çabalar›na yo¤unlaflacak kapsaml› bir konferans “düzenlemeye haz›rland›¤›” iddia ediliyor.

Hindistan’da bir süre önce büyük flirketlerin devletle ortak hareket ederek zorla topraklar›na el koydu¤unu, de¤erinin çok alt›nda ücretlerle topraklar›n› satmaya zorland›klar›n› söyleyerek baflkente yürüyen köylülerin ard›ndan bu kez Chhattisgarh eyaletindeki Bastar köylüleri, sanayi faaliyetleri için kullanmak üzere köylülerin topraklar›n› Hükümet’in yard›m› ile iflgal eden TATA Demir Çelik’e karfl› sokaklara döküldü. Hindistan’›n önde gelen çelik ve otomotiv firmalar›ndan biri olan TATA’n›n kuraca¤› fabrika için Chattisgarh eyalet yönetimi taraf›ndan topraklar›ndan sürülen köylülerin bafllatt›klar› eylemler sürüyor. Devletin kolluk güçlerinin bölgeye girifline engel olan köylüler, korkmad›klar›n› ve mücadelelerini sürdüreceklerini, topraklar›nda yaflamaya devam edeceklerini söylüyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.