dd_146

Page 1

’den 2009 y›l›n›n, tüm ezilen halklar, az›nl›klar ve uluslar için, zulmedenlere, sömürenlere karfl› mücadelenin daha da yükseldi¤i bir y›l olmas› umuduyla, tüm okurlar›m›za yeni bir y›l›n ilk say›s›nda merhaba diyoruz. Bu say›m›zda, geride b›rakt›¤›m›z y›l›n ön plana ç›km›fl olan geliflmelerini k›saca aktaraca¤›m›z bir panorama haz›rlamak istedik, fakat dünyada ve ülkemizde sürekli olarak yaflanan geliflmeler, buna imkan tan›mad›. Panoramay› haz›rlayamad›k, ancak, bu köflede el verdi¤i kadar›yla bu ihtiyac› gidermeye çal›flaca¤›z Sayfalar›m›z› yine, emperyalist-kapitalist sistemin egemenlerinin dünya halklar›na ve ezilen uluslar›na yönelik sald›r›lar› iflgal ediyor. Fakat fluna inan›yoruz; bu sayfalar, dünya ezilenlerinin hakl› mücadelelerinin dünyay› kas›p kavuraca¤› günleri de yazacak. Bu, bizlerin elinde! Bafllarken, 2008’in bafl›ndan de¤il de, tersten, yani hepimizin, içimizde daha fazla tepki verme hissi uyand›ran, ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i katliamla bafllamak istiyoruz. ABD’de geçti¤imiz Kas›m ay›nda kesinleflen seçim sonuçlar› ile birlikte, tüm dünyaya yenilenmifl ABD’li bir dönemin pembe hayallerini kurdurmak isteyen emperyalist-kapitalist sistem, Filistin’deki pencereden, “hiçbir fley de¤iflmedi” dedi... Devam› Sayfa 2’de

2008 PANORAMASI 15 Günlük Siyasi Gazete

Y›l: 7

Say›: 146

• 3-16 Ocak 2009 • Fiyat›: 1 YTL

e-mail:devrimcidemokras@ttmail.com

B‹R M‹LAT: 19-22 ARALIK 2000 HAP‹SHANELER D‹REN‹fi‹

Emperyalistlerin yeni y›l mesaj›

GÜNCEL

‘Hamas hedeflerini vurmak’ gerekçesiyle ‹srail’in, abluka alt›ndaki Gazze’ye sald›rmas› sonucunda 400’ü aflk›n Filistinli katledildi. Kentin yerle bir edildi¤i hava bombard›man›n›n ard›ndan ‹srail, ‘flimdi savafl zaman›’ diyerek, karadan da sald›raca¤›n› aç›klad›.

IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII

SAYFA 4

DHF: Filistin halk› kazanacak

ABD destekli ‹srail siyonizminin iflgal ve zulmüne karfl› Filistin halk›n›n verdi¤i hakl› ve meflru mücadele, bundan önceki katliamlarla bitirilemedi¤i gibi, Gazze katliam›yla da bitirilemeyecektir. Demokratik Haklar Federasyonu olarak Filistin halk›n›n hakl› mücadelesini destekliyor, direnen Filistin halk›n›n zaferi kazanaca¤›na olan inanc›m›z› bir kez daha yineliyoruz.

Emperyalizmin dünyaya yeniden flekil vermek maksad›yla bafllatt›¤› "terörle mücadele", "demokrasi", "özgürlük" sald›r›lar›n›n arifesinde, sistemin ülkemizdeki uflaklar› da, 19 Aral›k katliam›yla egemenliklerini sa¤lamlaflt›rmak istediler. Bu bak›mdan 2000 ölüm orucu direnifli ve bunun içinde 19 Aral›k direnifli, devrimci mücadele aç›s›ndan da önemli bir dönüm noktas› oluflturdu. Emperyalist sald›rganl›k, düflmanlar›n› ‘›slah’ etme amac›yla, önce 1999’da Ulucanlar’da ‘düflürmek’ istedi, baflaramad›. Ard›ndan devrimci, komünist iradenin yeniden s›nand›¤› 19 Aral›k direnifli yaz›ld› tarihin sayfalar›na...

DEVLET‹N ZEH‹RL‹ fiEKER‹: TRT fiEfi GÜNCEL

IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII

SAYFA 5

Bu zamana kadar Kürtçe konuflulmas›n›, Kürtçe yay›n yapan gazete, TV ve radyo kanallar›n› yasaklayan ve bu ‘geleneksel çizgisinden’ vazgeçmeyen devlet, Kürtçe yay›n yapan bir kanal› faaliyete soktu. Kürtçe kanal meselesini, kimileri olumlu ve devletin Kürt ulusuna yönelik ‘demokratik aç›l›mlar›’ fleklinde yorumlasa da, iflin özü kanal›n hangi tart›flmalar›n ve hangi sürecin ürünü olarak ortaya ç›kt›¤›yla do¤rudan ilintili. Ve ileride daha da netleflecek olan kanal›n izleyiciye sunaca¤› programlar, kanal›n hangi amaca hizmet etti¤ini çok daha somut olarak ortaya koyacakt›r.

DEMOKRAS‹ GÜÇLER‹ ‘YEREL SEÇ‹MLERDE B‹Z VARIZ’ DED‹ GÜNCEL

IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII

Baflkan seçilir seçilmez, “‹srail’in ald›¤› önlemler do¤ru ve gerekliydi. ABD baflkan› olarak ‹srail’in güvenli¤i için her fleyi yapaca¤›m” diyen Obama, yeniden yap›land›r›lmak üzere, Ortado¤u’da sald›r› ve katliamlara yeflil ›fl›k yakm›flt›. ‹srail de Filistin’e sald›rarak, efendisine ‘haz›r›m’ dedi. Emperyalist politikalar›n hayat bulmas› için hedef, Hamas, Hizbullah gibi ‘ç›ban’lar›n yok edilmesidir. M›s›r’la pazarl›¤› s›ras›nda ‹srail D›fliflleri Bakan› Tzip Livni, Hamas yönetimine son vereceklerini aç›ktan ifade etmiflti. Gazze’ye gerçeklefltirilen sald›r›, emperyalist devletlerin planlad›¤› ‘Ortado¤u bar›fl ve istikrar’ konferanslar›n›n bölgeyi tahakküm alt›na almak ve halklar›n direniflini yok etmek için gerçeklefltirildi¤ini gösterdi.

Filistin’e yap›lan sald›r›, sadece engel görülen Hamas’› de¤il, esas olarak Filistin halk›n›n hakl› direniflini hedefliyor. ‹srail, kendisine yaklaflan El Fetih ile anlafl›p, Hamas’› yok etmek amac›yla Filistinlilerin üzerine bomba ya¤d›r›yor. Burada Filistinlilere, Hamas yerine El Fetih gibi ‘›l›ml›’larla yola devam etmeleri için büyük siyonist terör uygulan›yor. ABD emperyalizmine hizmette ‹srail’den geri kalmayan Türk devleti, pazarl›klar ve oluflturulan mutabakat sonucunda, Kürt ulusal sorununun ‘çözümü’ ad› alt›nda, PKK’yi ve Kürt ulusunun hakl› direniflini yok etmek için ‘›l›ml›’ Kürtlerle birlikte seferber oldu. Tüm bunlar, emperyalistlerin Ortado¤u projesinde birlefliyor. Sayfa 16

Patronlar›n kriz sald›r›s›na karfl› iflçilerin direnifli yay›l›yor SAYFA 2

‹çerisinde siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin yer ald›¤› 24 kurum, Taksim’deki Square Otel’de gerçeklefltirilen bas›n toplant›s›yla, 2009 Mart’›nda yap›lacak olan yerel seçimlerde birlikte hareket edeceklerini deklare etti. Toplant›ya DTP Efl Baflkan› Emine Ayna, ÖDP Genel Baflkan› Ufuk Uras, EMEP Genel Baflkan› Levent Tüzel, TKP Genel Baflkan› Aydemir Gürel, D‹P Giriflimi temsilcisi Sungur Savran, Sosyalist Parti Genel Baflkan› Sevim Belli, Demokratik Haklar Federasyonu temsilcisi Ozan Do¤an ve ESP temsilcisi Figen Yüksekda¤’›n da aralar›nda bulundu¤u parti ve kurum temsilcileri kat›ld›.

PERSPEKT‹F

Obama dönüflümü katliam getirdi Halklar›n direnifli hedefleniyor

Devletin görmezden gelme tutumuna karfl›n, dünyay› etkisi alt›na alan ekonomik kriz, ülkemizde de etkisini artt›r›yor. Krizi kendisi için kar etme arac›na dönüfltürmek için kollar› s›vam›fl olan ve krizin yükünü iflçi ve emekçilerin omuzlar›na bindirmeye çal›flan patronlar, bir yandan iflçileri iflten ç›kartarak çok daha az iflçiyle çok daha fazla üretim yapmay› hedeflerken, öte yandan geliflebilecek tepkileri engellemek için ifl yerlerindeki sendikal örgütlülükleri etkisizlefltirmek istiyor. Bunun için büyük çaba sarf eden patronlar, ifl yerlerine hiçbir sendikay› sokmamak için yo¤un bir çaba sarf ediyor. Bütün engellemelere karfl›n haklar› için sendikalarda örgütlenen iflçiler bir bir iflten ç›kart›l›rken, iflçiler, patronlar›n bu sald›r›lar›na, fabrika iflgalleri, grevler ve bir dizi eylemle karfl› duruyor. Sayfa 13

Kriz ve Biz

SAYFA 8

‹flçiler fabrika iflgal etti Kocaeli’nde bulunan BR‹SA fabrikas› iflçileri, ekonomik kriz ge-

Y

AZARLAR

SINIF TAVRI/‹smail Uçar

3 Emperyalizmin Ortado¤u bar›fl›! EME⁄‹N KÜRSÜSÜ/Dursun Bafltu¤

6 Kriz kas›p kavuruyor

rekçe gösterilerek iflten ç›karmalar›n bafllamas› üzerine, fabrikay› iflgal etti. ‹stanbul Ümraniye’ye ba¤l› Dudullu’da da üretimin durdurulmas› ve iflten

KADIN/Rojda Demir 7 ÖNCÜ Yönetme, yönetilme ve kad›n -2YÖNEL‹M/Kaz›m Cihan

10 Sermaye, devlet ve ç›k›fl yolu

ç›kartmalar üzerine, yaklafl›k 500 iflçi Simter Metal fabrikas›n› iflgal etti. Yine ‹stanbul’da iflten

ulusal sorunu 11 FORUM/Kürt ve yerel seçimler...

at›lan, maafl, fazla mesai ve

Mahsun Turan:

Sendikalar›n, DKÖ’lerin ve emekten yana siyasi partilerin, bas›na ve kamuoyuna faks metinleri yay›mlayarak, Oleyis Örgütleme Uzman› tepki gösterme al›flkanl›klar› terk edilmelidir... 16’da

IIIIIIII

GÜNCEL

tazminat ödemeleri yap›lmayan Ünsa Çuval iflçileri, fabrika

F‹K‹R/Muzaffer Oruço¤lu 12 YÜZ Nepal’de devlet ve devrim -I-

önünde direnifle getçi.

‘Özür’ ile ‘Çözüm’ aras›na s›k›flan gündem SAYFA 3


güncel

2008 PONORAMASI

2 3-16 Ocak 2009

’den Sayfa 1’den devam... Tersten gitmeye devam ediyoruz… Önceki hükümet dönemini ‘sivil anayasa’ tart›flmalar›yla kapatan AKP, 2007 Temmuz’unda tekrar tek bafl›na hükümet olarak, emperyalist efendisinin kendisi için belirledi¤i rolünü ifa etmeyi sürdürüyor. ‘Sivil anayasa’ tart›flmas› geride kal›rken, geçti¤imiz y›l çokça tart›fl›lan konular, türban sorunu, AKP’ye kapatma davas›, Ergenekon operasyonu, polis cinayetleri, tersanelerdeki iflçi ölümleri, Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Alevi sorunu ve ekonomik kriz oldu. Türk devletinin geleneksel çizgisi olan, Türk-‹slam sentezi ve Kemalist kabuk; türban sorunu, Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi konular›n tart›fl›lmas›yla, geçti¤imiz y›l bir hayli ‘çat›rdad›.’ Bu süreçte göze çarpan önemli ayr›nt›, ülkede yaflanan bu geliflmelerin öncelikle liberaller taraf›ndan oldukça rahat flekilde tart›fl›l›yor olmas› oldu. Liberal çizgideki günlük bir gazetenin, Kemalizm’e faflizm demesi, Genelkurmay Baflkan›’na ‘indir o parma¤›n›’ diyebilecek bir cesarete sahip olmas›, arkas›ndaki güçlerden elde etti¤i rahatl›¤› gösterdi.

AKP’ye KAPATMA DAVASI- 2008 fiubat’›nda yürürlü¤e giren, üniversitelerde türban› serbest b›rakan Anayasa de¤iflikli¤i ile birlikte, Mart ay›nda Yarg›tay Cumhuriyet

Baflsavc›s› AKP hakk›nda iddianame haz›rlayarak Anayasa Mahkemesi’ne partinin kapat›lmas› talebiyle baflvurdu. ‹ddianame Mahkeme taraf›ndan kabul edildi ve dava aç›ld›. ‹ddianamede Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün de, D›fliflleri Bakan› oldu¤u dönemde büyükelçiliklere gönderdi¤i Fethullah Gülen’in okullar›n›n desteklenmesi yönündeki talimat› gibi sebepler nedeniyle yarg›lanmas› isteniyordu, fakat Mahkeme, Gül’ü Cumhurbaflkan› olmas›ndan ötürü davan›n d›fl›nda tutma karar› ald›. 2008 Haziran ay›nda Anayasa Mahkemesi, üniversitelere türban serbestisi getiren Anayasa de¤iflikli¤ini iptal etti. Temmuz ay›nda ise, AKP hakk›nda karar›n› aç›klayan Mahkeme, AKP’yi kapatmayarak, yüklendi¤i iflleri yerine getirmesi için ‘yola devam’ dedi.

ERGENEKON- 2007 Haziran’›nda ‹stanbul/Ümraniye’de bir gecekonduda ortaya ç›kan cephaneli¤in ard›ndan bafllayan Ergenekon operasyonu ile, aralar›nda eski Jandarma Genel Komutan› ve Kara Kuvvetleri Komutan›’n›n da bulundu¤u birçok emekli asker, Cumhuriyet Gazetesi Baflyazar› ‹lhan Selçuk, ‹flçi Partisi Genel Baflkan› Do¤u Perinçek, eski ‹stanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaro¤lu, Ankara Ticaret ve Sanayi Odas› Baflkan› Sinan Aygün gibi isimler gözalt›na al›nd›. Ayn› süreçte hükümete yönelik darbe planlar›, Ergenekon örgüt flemalar› gibi türlü türlü belge, Amerika menfleli liberallerin gazetesi Taraf’ta sayfa

sayfa yaz›ld›. Bununla ilgili yarg›lama hala sürüyor. Ergenekon operasyonu ile birlikte, AKP hükümeti büyük bir ‘demokratiklefliyoruz’ yalan›na sar›ld›, liberaller ise bu yalan›n ön cephe koflucusuydu. “Hükümet, Jitem’in, kontrgerillan›n, karanl›klar›n üzerine gidiyor” havas› bir yana, 2005’de gerçekleflen fiemdinli olay› ortada kald›. O dönemde Genelkurmay Baflkanl›¤›’na aday Yaflar Büyükan›t, Jitem üyeleri için, “tan›r›m, iyi çocuktur” diyerek sahiplenmifl, mahkemeye tepeden müdahale etmifl ve fiemdinli savc›s› meslekten at›lm›flt›. Jitem üyeleri ise göstermelik yarg›laman›n ard›ndan tahliye edilmiflti. Bu süreçte yine Baflbakan olan Erdo¤an, “ucunda kim olursa olsun, sonuna kadar gidece¤iz” demiflti, fakat sonraki süreçte yap›lan sözde çete operasyonu Ergenekon’dan, ne Büyükan›t ne de fiemdinli ç›kt›. Devlet kademelerine yerleflmifl, askeri gücü bulunan, genifl propaganda olana¤›na sahip bir kesim (de¤iflimin önünde ayak direyecek olan) tasfiye edilirken, Ergenekon ile as›l olarak, Türk devletinin ABD eli ile giriflti¤i reorganizasyon süreci sa¤lama al›nmak istendi.

KÜRT ULUSAL SORUNU- Kürt ulusal sorununda gelinen aflamada, askeri yöntemlerin sonuç al›c› olmayaca¤› yönündeki görüfl a¤›rl›k kazanm›fl durumda. 2007 sonu ve 2008 bafl›nda bafllayan s›n›r ötesi sald›r›lar, kara sald›r›s›, sonuç al›c› olamazken, PKK’nin gerçeklefltirdi¤i ve büyük yank› uyand›ran askeri eylemler, sorunun art›k baflka tür-

Demokrasi güçleri ‘yerel seçimlerde biz var›z!’ dedi

lü tart›fl›lmas› yönündeki fikirlere ortam yaratt›. Fikirlerin tart›fl›lmas› görevi yine liberallerin üzerindeydi. ABD’nin bölgede yapmak istedikleri, bir çerçeve halinde devletin önüne sunuluyor ve herkes üzerine düfleni yap›yor. Gerek AKP, gerek ordu, daha sonra da CHP ve di¤er güçler aras›nda bu yolda devam edilecek bir mutabakat yarat›ld›. K›rm›z› çizginin bir basamak afl›lmas› pahas›na pürüzler giderildi. Hükümet, sözde çözüm paketleri ile hareket ederken, liberaller de, ‘çözüm paketlerinin’ etkisini hep üstte tutman›n çabas› içinde tart›flt›lar, tart›flt›lar... Devlet, Kürt ulusal hareketi ile mücadelede yeni yöntemlerle hareket etmeye bafllad› bile. Roj Tv’ye alternatif olsun diye, büyük bir bütçe ile Kürtçe yay›n yapacak olan TRT fiefl yay›n hayat›na bafll›yor. Baflbakan kanal›n aç›l›fl› için verdi¤i mesaj›nda, Kürtçe konuflarak, “TRT fiefl bi xer be” (TRT 6 hay›rl› olsun) dedi. Bakal›m, “bilinmeyen bir dil”le konuflan Baflbakan’› ve bu dille yay›n yapacak olan TRT 6’y› TBMM anlayabilecek mi? Zira Kürtçe, hala mahkemelerde, hapishanelerde, TBMM’de ‘bilinmeyen’, yasakl› bir dil. Belediye hizmetlerini Türkçe’nin yan› s›ra Kürtçe de vermek isteyen belediye baflkan› görevden al›nabiliyor hala. Devlet, geleneksel inkar politikas›n› ihmal edip, kendi Kürt’ünü yarat›rken, asl›nda temkinli ad›mlar at›yor. Kürt ulusal sorununun çözümü için, Kürt ulusal hareketini bofla düflürerek hareket etmeyi terk etmeyen Türk devleti, bu sorunla ilgili Güney Kürdistan’da ABD’nin aktif destekçisi Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile yak›n temasa geçmifl durumda. ABD’nin öncülü¤ünde arka arkaya yap›lan görüflmelerde, PKK’nin silahs›zland›r›larak tasfiye edilmesi, Kürt sorununun ‘çözümü’ ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sürecin aktörü olmas› karar› ç›kt›. Bu karar ise proje haline getirilerek, hayata geçirilmeye çal›fl›lmakta.

ALEV‹ SORUNU- Ankara’da geçti¤imiz y›l›n ilk ay›n›n ilk haftas›nda AKP’liler taraf›ndan düzenlenen ‘Alevi iftar›’ ile art›k s›k s›k duyulmaya bafllayan ‘Alevi aç›l›m›’, Alevilerin tepkisini çekti. Sözde aç›l›m, Aleviler taraf›ndan ‘asimilasyon tehlikesi’ olarak yorumland›. Bunun ard›ndan, “Cem evleri tan›ns›n”, “Zorunlu din dersleri kald›r›ls›n”, “Mad›mak müze yap›ls›n” talepleriyle Ankara’da miting düzenleyen Alevilerin için AKP’liler ve devletçi Alevilerden ‹zzettin Do¤an, ‘provokatör’ diyerek, demokratik talepleri görmezden geldiler. Alevilerin taleplerine, Türk-‹slam sentezini kurumsallaflt›ran Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’ndan da bildik yan›t gecikmedi: “Cem evleri camilerle efl de¤er tutulamaz”. Alevili¤i bir mezhep olarak tan›mad›¤›n› aç›klayan Diyanet, Alevili¤in Diyanet’te temsil edilmesi durumunda, 85 y›ll›k Cumhuriyet’in devlet yap›s›n›n ve siyasal sisteminin tehlikeye girebilece¤ini ima etti.

Demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerden oluflan 24 kurum, uzun zamand›r yapt›klar› tart›flmalar› sonland›rarak, önümüzdeki yerel seçimlerde ‘bat› illerinde’ ortak hareket edeceklerini kamuoyuna deklare etti.

EKONOM‹K KR‹Z- Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist-kapi-

Deklarasyona imza atan kurumlar

Anti-Kapitalist, Demokratik Haklar Federasyonu, Demokratik Toplum Partisi, Devrimci ‹flçi Partisi Giriflimi, Devrimci Sosyalist ‹flçi Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Emek Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Halkevleri, Halk Kültür Merkezleri, Kald›raç, Özgürlük ve Dayan›flma Partisi, Proletaryan›n Kurtuluflu, Sosyalist Dayan›flma Platformu, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Emek Hareketi, Sosyalist Parti, Teori ve Politika, Toplumsal Özgürlük Platformu, Türkiye Gerçe¤i, Türkiye Komünist Partisi, Yefliller Partisi, 78’liler Giriflimi.

‹STANBUL - ‹çerisinde siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin yer ald›¤› 24 kurum, Taksim’deki Square Otel’de gerçeklefltirilen bas›n toplant›s›yla, 2009 Mart’›nda yap›lacak olan yerel seçimlerde birlikte hareket edeceklerini deklare etti. Toplant›ya DTP Efl Baflkan› Emine Ayna, ÖDP Genel Baflkan› Ufuk Uras, EMEP Genel Baflkan› Levent Tüzel, TKP Genel Baflkan› Aydemir Gürel, D‹P Giriflimi temsilcisi Sungur Savran, Sosyalist Parti Genel Baflkan› Sevim Belli, Demokratik Haklar Federasyonu temsilcisi Ozan Do¤an ve ESP temsilcisi Figen Yüksekda¤’›n da aralar›nda bulundu¤u parti ve kurum temsilcileri kat›ld›.

‘AKP hükümeti de krize ortakt›r’ 24 kurum ad›na haz›rlanan ortak aç›klamay› Sevim Belli okudu. Ülkenin 29 Mart 2009 yerel seçimlerine kriz ortam›nda girildi¤i kaydedilen aç›klamada, “Kapitalizmin merkezi ABD’de bafllayan kriz, dünya çap›na yay›l›yor. Krizin kayna¤›, halk kitlelerini yoksullaflt›-

ran, neo-liberal politikalar› uygulayan, afl›r› kar h›rs›na dayanan kapitalizmdir” ifadelerine yer verildi. Ülkemizin, krizden en çok etkilenen ülkelerden olaca¤› belirtilen aç›klamada, “AKP hükümeti bu krizin sorumlulu¤una ortakt›r” denildi.

‘Demokratik ve kat›l›mc› yerel yönetim anlay›fl›n› savunaca¤›z’ “Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde, bugüne kadar uygulad›klar›, krizi yaratan sömürü politikalar›na, piyasac› politikalar›na bir kez daha onay istiyor” denilen aç›klamada, Kürt ulusal hareketine yönelik sald›r›lar›n ise, DTP’nin yönetti¤i yerel yönetimlerin ele geçirilmesiyle sürdürülmek istendi¤ine dikkat çekildi. Emperyalizme, kapitalizme ve sistemin üretti¤i gericiliklere karfl› 2009 yerel seçimlerinde bir araya geldiklerinin alt› çizilerek, “Yerel yönetimlerin halk yarar›na tüm unsurlar›n› tasfiye eden, böylece halk ku-

rumu olmaktan ç›kart›p piyasa kurumlar› haline dönüfltüren ve halk›n temel kamusal haklar›n› gasp eden neo-liberal politikalara karfl›, halk›n haklar›n› kazanma hedefiyle çabalar›m›z› ortaklaflt›r›yoruz” denildi. Mümkün olan tüm yerel yönetimlerde halk›n ç›karlar›n› temel alan programlar çerçevesinde, ortak adaylar›n halk›n kat›l›m›n› içeren demokratik yöntemlerle belirlenece¤i vurgulanarak, “Emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çal›flaca¤›z” denildi. Aç›klama, “Halk›n, karar süreçlerinde örgütlü bir biçimde yer alarak, söz, yetki, karar sahibi oldu¤u demokratik ve kat›l›mc› bir yerel yönetim anlay›fl›n› savunaca¤›z. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçlar› do¤rultusunda merkezi bütçeden kaynak aktar›lmas›n› ve yerel hizmetleri piyasalaflt›ran, tafleronlaflt›ran, özellefltiren, paras› olan›n hizmet alaca¤› yerel yönetim anlay›fl›na son verecek kamucu-sosyal bir yerel yönetim anlay›fl›n› savunaca¤›z” sözleriyle sonland›r›ld›.

DHF: Bütün eksikli¤ine karfl›n bu birlikteli¤i önemsiyoruz 24 kurum içerisinde yer alan Demokratik Haklar Federasyonu temsilcisi, bu birlikteli¤in ülke genelinde de¤il, sadece belli bir bölgede sa¤lanm›fl olmas›n›n kendi içerisinde eksik, ancak yine de önemli oldu¤unu söyledi. Bu ortak giriflime iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z DHF temsilcisi, ülke genelinde demokratik kesimlerin ortak bir çal›flma etraf›nda bir araya gelifllerinin önemi ve ayn› zamanda bunun eksikliklerine iliflkin sorumuza flu cevab› verdi: “Yerel yönetimleri, halk›n kendisine ait bir iktidar için verdi¤i mücadeleye katk› yapabilecek önemli araçlar olarak görüyoruz. Bu nedenle 2009 yerel seçimlerine dönük pratik çal›flmam›z› May›s ay›ndan bu yana merkezi olarak yürütmeye gayret ediyoruz. Kendi özgün çal›flma-

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

m›z›n yan›nda, devrimci, demokratik kesimlerin bu süreçte ortak bir mücadele hatt› oluflturmas›n› da önemsedik. DHF olarak yaklafl›k 3 ayd›r tüm devrimci, demokratik kesimlerin, süreci ülke genelinde ortak bir yaklafl›m ile karfl›lamas› için üzerimize düfleni azami ölçüde yerine getirdi¤imizi düflünüyoruz. Bu birlikteli¤in bütün ülkede, tüm alanlarda sa¤lanamam›fl olmas› tabii ki önemli bir eksiklik. DTP’nin Kürt illerindeki politikas›n›n birlikteli¤e aç›k olmamas›, destek ça¤r›s› ile s›n›rl› olmas›, bu eksikli¤in temel nedenlerinden biri olarak öne ç›kt›. Bunun yan›nda, birlik içerisinde yer alan hareketlerin önemli bir k›sm›n›n Kürt illerinde örgütlenme perspektifinin olmamas›, bu konuda sonuç alabilecek bir tart›flma yürütmemiz önündeki engellerden bir di¤eriydi. DTP’nin kendi

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

belirledi¤i adaylarla seçimlere kat›laca¤› Kürt illerinde ortak bir tutum belirlenmesi ve birli¤in tüm illerde ortak adaylar ile sürece müdahalesi bu nedenlerle mümkün olmad›. Bu nedenle birlik, ‘Bat› illeri’ ile s›n›rl› olarak tan›mland›. Hakim s›n›flar›n DTP nezdinde Kürt ulusuna dönük sald›r›lar›na karfl› duraca¤›m›z› deklarasyon metninde ortak tutumumuz olarak ilan ettik. Bu ortak tutumun yan›nda bu yerellerde her bileflen kendi örgütsel kararlar›n› yaflama geçirecek, aday gösterip göstermeyece¤ine karar verecek. Sonuç olarak DTP’ye dönük enternasyonal dayan›flma ça¤r›lar›n›n yap›ld›¤› bir zeminde, ‘Bat› illerinde’ fleklinde ifade edilen bir çerçevede birliktelik sonucuna var›lm›fl olmas› tüm eksikli¤ine ra¤men ileri bir ad›md›r diye düflünüyoruz.”

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

talist sistem, bu y›l›n sonunda, içine girdi¤i ekonomik krizi ilan etti. Tüm dünyada halklar›n sömürülmesine dayanan bu ekonomik sistem, ilan etti¤i kriziyle birlikte ülkemizdeki sömürüsünü de daha fazla derinlefltirmeye bafllad›. Y›lsonuna do¤ru yüz binlerce kifli iflsiz kal›rken, ülke pazar› da, küçük ve orta ölçekteki iflletmelerin iflas›yla emperyalizmin denetimine daha fazla girdi. Yaflanan ekonomik krizin, sistemin son yüz y›lda yaflad›¤› en büyük kriz oldu¤u, emperyalistler taraf›ndan da kabul ediliyor. Buna ra¤men, Baflbakan Erdo¤an, “bizi te¤et geçti” dedi ve asgari ücrete sadece 22 YTL’lik bir art›fl yapma gere¤i duydu. 2009’la birlikte ekonomik krizin ülkeye daha fazla etki etmesi bekleniyor. Yukar›da, yer s›k›nt›s› nedeniyle s›n›rl› olarak yazabildi¤imiz 2008 panaromas› için daha eklenecek epey geliflme mevcut asl›nda. Bafllarken dedi¤imiz gibi, sayfalar›m›z› yine egemenlerin ezilen halk, ulus, inançlara yönelik sald›r›lar› ve oyunlar› iflgal etti. Emperyalist iflgaller, haks›z savafllar, ekonomik krizler ile s›n›f çeliflkilerinin daha da yo¤unlaflt›¤› dünyada, ezilenlerden yana geliflen mücadelelerin muzaffer olmas› çabas› içinde olal›m.

NEPAL ve DEVR‹M- Emperyalist-kapitalist sistemi yerle bir edecek komünist ç›k›fl Nepal’de iktidara gelmeyi baflard›. 10 y›l gibi bir sürede büyük bedellerle iktidara el atan Nepal yoksullar›, ‘ka¤›ttan kaplan’lar› tarihin çöplü¤üne gönderecek mücadelede, dünyan›n di¤er komünistleri için önemli bir örnek teflkil edecek iktidar mücadelelerini sürdürüyorlar. Öldü denilen komünizmin Nepal’deki hayaleti, dünyan›n, emperyalist iflgaller, katliamlar, sald›r›lar ve ekonomik krizle dalgaland›¤› bir süreçte, dünya halklar›na kurtuluflun yolunu iflaret ediyor.

ANMA De¤erli dostumuz Hasan Bafltu¤’u yakaland›¤› kanser hastal›¤› sonucu kaybettik. Ailesine ve yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.

DEMOKRAT‹K HAKLAR FEDERASYONU

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


güncel ‘ÖZÜR’ VE ‘ÇÖZÜM’ ARASINA SIKIfiAN GÜNDEM

3-16 Ocak 2009 3

leri üzerine çekiyor. Bildiride “Osmanl› Ermenileri” ve “Büyük Felaket” kavramlar›n›n nas›l ortaya ç›kar›ld›¤›na bakal›m. Bask›n Oran, konuyla ilgili yazd›¤› Ahmet ‹nsel, Ali Bayramo¤lu, Cengiz Aktar ve Bas- bir yaz›s›nda, “Osmanl›’n›n alfabesini bile reddeden k›n Oran’›n öncülü¤ünde haz›rlanan “Özür Diliyo- bu ülke, Osmanl›’n›n bu en büyük günah›na sahip rum” kampanyas›, bir dizi tart›flmay› da berabe- ç›kmas›n art›k” diye belirterek, Türk devletinin harinde getirdi. Bildiride yer alan “1915'te Osmanl› Er- kim s›n›flar›na göz k›rp›p, ‘sizi yaratt›¤›n›z bu ideolomenilerinin maruz kald›¤› Büyük Felâket'e duyar- jik tabulardan, yara almadan kurutabiliriz’ fikrini sus›z kal›nmas›n›, bunun inkâr edilmesini vicdan›m narak, ‘akl› selimli¤ini’ gösteriyor. Böylesi bir istekabul etmiyor. Bu adaletsizli¤i reddediyor, kendi min stratejik politikalarla –mesela enerji kaynaklapay›ma Ermeni kardefllerimin duygu ve ac›lar›n› r›n›n denetimi aç›s›ndan Ermenistan gibi bir kap›paylafl›yor, onlardan özür diliyorum” ifadeleri, ister bir münasebetinin olmad›¤› iddia edilebilir mi? Niteistemez kafalar›n kurcalanmas›na vesile oluyor. kim ABD’deki Ermeni lobileri soyk›r›m›n tan›nmas› Özür dileme kampanyas› üzerinden oluflan tart›fl- yönünde bask› yap›yor ve pazarl›k söz konusu. Bir ma korosuna, Genelkurmay’dan, düzen partilerinin müddet sonra Türk devletinin efendisi taraf›ndan liderlerine, medyaya ve çeflitli kesimlere kadar s›k›flt›r›l›p, Ermeni soyk›r›m›n› tan›mas› pekâlâ hayat herkes kendi cephesinden dahil oldu. Liberallerin bulabilir. En az›ndan soyk›r›m›n Osmanl›’ya mal edison süreçteki ç›k›fllar›n›n, sadece içlerindeki ‘ayd›n’ lerek ‘flu leke’ temizlenebilir, TC aklanabilir. Zaten TC olma güdüsünden ya da demokratikleflme heves- kendini kurarken, kendisine meflruiyet kazand›ralerinden ileri gelmedi¤i kuflku götürmez. Emperya- cak bir tarih yarat›p, eskiyi reddetmemifl miydi? Ellizmin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi kapsam›nda bette bunu kabul etmek Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan öyle kolay de¤il. Çünkü istedikleri kadar tarihi reddetsinler, Osmanl›’n›n miras› üzerinden yükseldiler ve miras›n› devralarak ‘cumhuriyet’ kuruyorlar. Bu ifl Osmanl›n›n ifli demekle olmuyor. fiimdi de meflum liberallerimiz, ‘her fleyi Ermeni katlidenedik, her fleye yatt›k, bir de flu Ermeam›n› yapan ni meselesinin çözülmesine el atal›m. ‹ttihat ve TeBelki bir parça demokrasi gelir, hem rakki iktidar› toplumun vicdan› da rahatlar’ fikrini geve ideolojisi lifltirdiler. Kuflkusuz politika niyetlerle Kemalist olmuyor. Farz edelim ki böylesi bir kamkadronun panya ayd›n sorumlulu¤u, demokrasi gekendisi de¤il reklili¤inden, vicdan vb ileri gelsin. Lakin bu miydi yoksa? Ya bir fleyi ifade etmez ve böyle bir niyetin neye da ‹ttihat ve Terakki tekabül edece¤ini, neye hizmet edece¤i görülmek kadrolar› Mustafa Kemal’in gezorundad›r. Dolay›s›yla mesele devletlerin sömürü misine geçmedi mi? Türk hakim anlay›fllar› ve ç›karlar› gere¤i tarih boyunca gerçeks›n›flar› bunun fark›ndad›r ve lefltirdikleri katliamlardan ötürü özür dilemek de¤ilhandikaplar› da bu gerçeklikle dir. Kiflilerin vicdan›ndan hareketle yapacaklar› taryüzleflmedir. Ya da flöyle diyelim; ihsel de¤erlendirmeler ve özürler bir de¤er anlam madem Ermeni sorunu diye bir oluflturmay›p abesle ifltigaldir. Özür meselesinde fley yok! Neden devletin k›rm›z› esas olan ezilenlerin hak ve talepleri ile bunun için çizgilerinin listesinde Ermeni meverilcek mücadeledir, bu mücadelenin niteli¤idirselesi yer al›yor? ideolojik zeminidir. Ötesi, tarihi aklamac›l›¤a, tarihi 2002’den itibaren ivedi bir flebilimsel temellerden görmeyerek, çarp›tmaya denk kilde yaflanan gerilimler, AKP’nin düfler. Yine bundan hareketle özür kampanyas›n›n, hükümete gelmesi, Kemalizm’in demokratikleflmek, halklar›n ezen s›n›flardan hesap tart›fl›lmas›, türban sorunu, ordu sormak ve kurtulufl mücadelesini yükseltmekten vesayetinin eflelenmesi, yeni hareketle gerçekleflti¤i söylenemez. Kimin ad›na anayasa tart›flmas›, Kürt sorunuözür dilenmekte, Ermeni halk›n›n özür ihtiyac› m› nun daha aç›k bir flekilde tart›fl›lvar, yoksa baflka ihtiyaç ve talepleri mi var? Devlet mas› ve ‘çözüm’ taleplerinin yükve tarihini aklamaya ne hacet. sek sesle dillendirilmesi vb. kuflkusuz konjonktürel bir sürece devletin etrafl›ca yap›land›r›lmas› ve yeni dengele- denk geldi. Ve bu süreç ciddi yan›lsama yaratmakrin oluflturmas› çerçevesinde liberallerimize haylice la kalmay›p, ideolojik sald›r› bombard›man› yarat›lbir ifl düfltü¤ü, bu iflin yerine getirilmesi noktas›nda d›. Sürecin esas›, sürecin bir demokratikleflme, AB pek de baflar›s›z olunmayan ifllerin ç›kar›ld›¤› ma- kriterlerini yakalama, ilerleme, tortulaflm›fl devlet lum. Ergenekon meselesinden tutun da Kürt ulusal mekanizmas›yla hesaplaflma ad› alt›nda manipüle sorununa, oradan 12 Eylül’le hesaplaflma kampan- edildi. Liberaller bu konsepte tav olarak, devletin yas›na kadar ‘sola’ ak›l verip, bir yandan “devlet de- sanc›s›na hemflirelik yapt›lar. Oysaki ne demokrarinli¤iyle yüzleflilmeli” gibi söylemleri sarf eden Bur- tikleflme, ne ilerleme ne ordunun vesayetinin kaljuva demokrasisi afl›¤› bu kesim, bir yerde AKP hü- d›r›lmas›, askeri devlet-anayasas›n›n sivilleflmesi ne kümetinin gönüllü atefleleri olmaktan da geri dur- devletin derinliklerinin yok edilmesi söz konusuymad›. Zira burjuva demokrasisinin ülkedeki tesisi du. Devlet yap›land›r›ld›ktan ve pürüzler giderildikiçin emperyalist güçlerin ekonomik-sosyal ve kül- ten sonra liberaller de bunu çok iyi gördüler. ‘Vutürel yönelimine kucak açan liberallerimiz ya da rulduk ey halk›m’ misali s›zlanmaya bafllad›lar. ‘AB solcular›m›z’, bu ‘özür diliyoruz’ kampanyas› ile Çünkü misyonlar› tamamlanm›flt›. Ve o çok istediksalt masumane bir düflünceyle toplumsal güç ya- leri Burjuva devlet ve demokrasisinin hayali bile ratmak, demokratik refleksleri gelifltirmek düflün- yoktu. cesiyle hareket etmediler. Türk hakim s›n›flar›n›n tarihi gün gibi ortadad›r. Öncelikle bildirinin içerisindeki “Osmanl› Ermenileri- Uluslara, milliyetlere ve az›nl›k inanç gruplar›na uynin maruz kald›¤› Büyük Felaket” meselesi dikkat-

Tarihte ‘Özür Dileme’, halklar›n de¤il, devletlerin sorunudur!

Ayd›nlar ve liberaller ‘büyük felaket’ özürü

gulanan imha-inkar-asimilasyon politikas›, bu tarihin ta kendisidir. Ermenilere uygulanan katliam›n ta kendisidir. Ve bunu uygulayanlar Türk hakim s›n›flar›n›n da karakteridir, ideolojisidir. ‹ttihat ve Terakki kaç›n›lmaz olarak girdi¤i ulus-devletleflme sürecinde ‘Türklük’ inflas› üzerinden bir ulus ve bu ulusun burjuvasini-sermayesini yaratma politikas› izlemiflti. Bu hedef Ermenilerin, Rumlar›n, Yahudilerin, Süryanilerin sanayisine ve topraklar›na el konularak sa¤lanacakt›. Bu proje gere¤i Ermeni ulusu imha edilecek, Rumlar sürelecek, Yahudilerin sermayesine el konulacak, Kürtler, gayri müslümler, Aleviler ve farkl› milliyet-az›nl›klar inkar edilerek asimile edilecekti. Dönemin konjonktürü bu projenin hayata geçmesi için (1. emperyalist paylafl›m savafl› yaflan›yordu) f›rsatlar da tan›yordu. Nihayetinde bu proje kararl› bir flekilde hayata geçirilmiflti. TC’nin kuruluflunun arifesinde uygulanm›fl, TC’nin yeni ‹ttihat’ç›lar› taraf›ndan devral›narak devam ettirilmifltir. Katliam cumhuriyetten sonra ç›kar›lan yasalarla, farkl›l›klara karfl› tutum oluflturdu¤u resmi politikalarla sahiplenilmifl, korunmufl ve devam ettirilmifltir. Varl›k vergisi Ermenilerin ülkeden sürülmesinin yasas› olmufltur. Ermenilerin mallar›na el konulmas›d›r, vak›flar yasas›d›r, Ermenileri vatandafl olarak kabul etmeme yasalard›r vb. Alevilere, Süryanilere, Kürt ulusuna uygulanan bask›lar zorla Türklefltirme; kültürlerini, kimlerini imha-inkar-asimile etme, k›sacas› kendinden olmayan› yok etme ideolojisi neyin nesi? Tarihe gitmeye gerek yok, geçmiflte uygulananlar bugün de canl› bir flekilde yaflanmakta. Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›, Alevilerin taleplerinin yok say›lmas›, farkl› kimlikler ve düflüncelere yönelik bask›lar vb… Hangi tarih lanetlenip, hangi tarih aklanabilir. Aklanamaz, ayr›flt›r›lamaz. Çünkü bir bütün ve istikrar oluflturuyor. Devletin yap›s› ve Kemalizm’i delinmiyor, tasfiye de edilmiyor, merak edilmesin. Demode olan›n zamana uydurulmas› ve bir tak›m tadilatlar bir fleyi ortadan kald›rmaz. Sonuç olarak; tarihte özür dileme diye bir fley yoktur. Halklar›n birbirlerinden özür dileme gerçekli¤i de olmaz. Özrü, kendi ç›karlar› için devletler ve o devletlerin sömürücü hakim s›n›flar› diler. Dilemesinde de herhangi bir problem yoktur. Katliamlar› yapan da onlar, sömüren de…. Gayet tabii gerekti¤inde özür diler. Fransa’n›n, ABD’nin, ‹ngiltere’nin yok ettikten sonraki özürleri gibi, vicdan rahatlat›r iman tazeler ve ayn› uygulamalar için yoluna devam eder. Halklar, ezen s›n›flara karfl› kurtulufl mücadelesi, iktidar mücadelesi vererek tarihle hesaplafl›r. Tarih özürlerle de¤il, ezen s›n›flara karfl›, katliamlar›, sömürüleri, y›k›m ve iflgalleri ortadan kald›racak mücadelelerle ifller, anlam oluflturur.

ma zaman›” demesi at›ft›; birlik mesajlar› iletimiydi.

SINIF TAVRI ‹smail UÇAR

Emperyalizmin Ortado¤u bar›fl›! Emperyalistlerin ve beslemelerinin ‘insanl›¤›’, ‹srail taraf›ndan temel ihtiyaçlardan mahrum bir flekilde haftalard›r abluka alt›na ald›¤› Gazze’ye iki gün önce geçifl kap›lar›n› aç›p daha sonra kenti yerle bir etmesi kadard›r. ‘Hamas hedeflerine operasyon’ ad› alt›nda Filistin halk›na savafl nidalar›yla sald›ran ‹srail siyonizmi, gün ortas›nda ve hiçbir ay›r›m yapmadan gerçeklefltirdi¤i bombard›manda 400’e yak›n Filistinliyi katletti, 2000’den fazlas›n› da yaralad›. Dini bayramlar›n›n kutland›¤› günde ‹srail bayram havas› yaflarken, Filistin halk›na düflen katledilmek oldu. Di¤er yandan ‹srail bu katliamla Ortado¤u’da y›k›m stratejilerini ortaya koyaca¤›n› belirten ABD’nin yeni baflkan› Obama’ya ‘hofl geldin’ inceli¤inde bulundu. Ayn› flekilde Bush’un, halefi Obama’ya ayr›l›rkenki hediyesi bu katliam oldu. Zira ABD, sald›r›dan sonra bu marifete halel getirecek herhangi bir aç›klamadan imtina ederek, eserini takdirle onaylad›. Nitekim Obama baflkanl›¤a do¤ru giderken, “‹srail’in ald›¤› önlemler do¤ru ve gerekliydi. As›rlar süren bir mücadeleden kaynaklanan sonuçtan geri gidemeyiz. ABD baflkan› olarak, ‹srail’in güvenli¤i için gereken her fleyi yapaca¤›m” dememifl miydi? Sald›r›dan sonra ‹srail Baflbakan› ve Savunma Bakan›’n›n a¤z›ndan “flimdi savafl-

‹srail’in Hamas’la süren 6 ayl›k ateflkesinin ard›ndan gerçeklefltirdi¤i sald›r›ya, haftalard›r süren diplomasi trafi¤inde zaten iflaret edilmiflti. Hamas’›n ‹srail’e roket f›rlatmas› ya da ‘terör’ faaliyetleri içerisinde bulunmas›, sald›r› için sadece bir bahane. Geçti¤imiz günlerde ‹srail D›fliflleri Bakan› Tzipi Livni’nin, M›s›r’a giderek Geyt ve M›s›r istihbarat yetkilisi Ömer Süleyman ile görüflmesinin, muhtemel Gazze sald›r›s›yla ilgili oldu¤u görülüyordu. Sald›r›n›n ‹srail’deki iç çekiflmeler ile Obama iktidar›na denk düflen zamanlamas› tesadüf olmasa gerek. Dolay›s›yla yeni bir yönelim ve hedefler çerçevesinde bir sald›r› gerçeklefltirildi¤ini söylemek yanl›fl olmayacak. Sald›r› ve katliam karfl›s›nda, emperyalistlerin kap›s›n› mesken belleyen El Fetih lideri ve Filistin devlet baflkan› Mahmut Abbas’›n Hamas’› sebep görmesi, aylard›r yap›lan görüflmelerin ve çizilen yolun iflleme kondu¤unu iflaret ediyor her haliyle. Zira bu Ortado¤u plan› Yaser Arafat’›n hemen akabinde gelifltirilmeye bafllanm›flt›. ABD, ‹ngiltere ve ‹srail öncülü¤ünde El Fetih ve Abbas ehlilefltirilerek uyumlu, uzlaflmac› bir yönetim oluflturuldu, çeflitli pazarl›klar dâhilinde. Demokrasisiyle övünen emperyalistler 2006 y›l›nda seçimleri kazanan Hamas’› tan›mad›lar, Filistin yönetiminin muhatab› olarak görmeyip, Hamas’› ‘terörist’ ilan ettiler. Abbas, Hamas’›n seçimlerini ve baflkanl›¤›n› kabul etmedi. Yo¤un çabalar neticesinde El Fetih ile Hamas aras›nda çat›flmalar bafllam›fl, Filistin siyasi ve fiili olarak Bat› fieria-Gazze olarak ikiye bölünmüfltü. Bir zamanlar El Fetih’in güçlenmesini engellemek için Hamas’›n güçlenmesine göz yuman ABD ve ‹srail, bugün El Fetih’i de yanlar›na alarak Hamas’› yok etmenin u¤rafl›ndalar. Haftalard›r yürütülen görüflmelerin eksenini oluflturan da bu amaç. ‹srail sald›r›s›n›n ard›ndan Türk devlet yetikililerinin “üzgün” olduklar›n› beyan ederek kendilerine “arabulucu” bir rol biçmeleri ve bu para-

Bu günlerde üzerinde en çok tart›fl›lan konular, bir grup ayd›n ve liberalin bafl›n› çekti¤i “özür diliyorum” kampanyas› ve sürekli güncelli¤ini koruyan, Kürt ulusunu imha ve inkar, mücadelesinin teslim al›nmas›n› hedefleyen emperyalizm patentli, devletin ‘Kürt aç›l›m›’

Kürt ulusal sorununun çözümü ne emperyalistlerde ne de uflaklar›ndad›r! ABD emperyalizminin öncülü¤ünde sa¤lanan uzlaflma ve yap›lan pazarl›klar neticesinde Kürt ulusal sorununa yönelik imha ve inkâr politikalar› yaflamsallaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Bu çerçeve ekseninde Türk hâkim s›n›flar› bir tak›m aç›l›mlarla bu politikalar› icra edemeye çal›flarak kendi Kürt’ünü ve kendi çözümünü (emperyalizmin çözümü) dayatmaya çal›fl›yor. Stratejik ç›karlar› do¤rultusunda ABD, Kürt ulusal sorunu üzerinden TC baflta olmak üzere, bölgedeki güçlere diz çöktürürken, ‘nas›l bir çözüm’ün projelerini çiziyor. Türk hakim s›n›flar›n›n son zamanlarda PKK’nin silahs›zland›r›larak tasfiye edilmesi için gelifltirdi¤i politikalar bu icazetle ilerliyor. Türk hakim s›n›flar› bu icazet karfl›l›¤›nda k›rm›z› çizgisinden feragat etme pahas›na Kürt yönetimiyle stratejik iliflkiler gelifltirmeye s›k› bir flekilde sar›lm›fl görünüyor. Nitekim ABD, bu güçlerin bir araya gelerek oluflturacaklar› iliflkiye stratejik de¤erde bak›yor. ABD’nin Irak’tan olas› çekilifli durumunda ciddi bir bofllu¤un ç›kmas› bir kayg› oluflturuyor. Oluflabilecek bofllu¤un Türk devleti taraf›ndan doldurulabilece¤i ya da istendi¤i, ABD’nin hesaplar›n›n aras›nda. Ne var ki böylesi bir stratejik belirlenim bir tak›m pürüzlerin giderilmesini flart kofluyor. Can al›c› sorun ise, PKK ve Kürt sorunu. Do¤al›nda bu sorun ‘uzlafl›’ noktas›n› oluflturuyor. Son dönemlerde içine girilen yönelim de bu projenin sonuçlar›n› oluflturuyor. M‹T Müsteflar› Köksal Sönmez’in son günlerde haz›rlad›¤› rapordaki flu belirleme dikkate de¤erdir: “Bölgenin gelece¤ine iliflkin olarak gerek Washington gerek Londra gerekse Tel Aviv'in Türkiye'nin Kuzey Irak vizyonuna yaklaflt›rmas›na çal›flmak…” ABD-TC-Kürt Bölgesel Yönetimi-Merkezi Irak yönetimi aras›nda gerçekleflen mutabakat paralelinde PKK’nin tasfiyesi noktas›nda somut proje ç›km›fl ve bu projenin uygulanmas› için yo¤un bir çaba içerisine girilmifltir. Talabani ve Barzani’nin demeçleri, Merkezi Irak Yönetimi Baflbakan› Nuri El Maliki ile Cumhurbaflkan› Yard›mc›s› Tar›k El Haflimi’nin Ankara ziyareti, bu plan›n yürürlü¤e geçti¤ini m›r›ldanm›flt›r. CIA’n›n eski üst düzey yöneticisi Graham Fuller’in yapt›¤› de¤erlendirme meselenin özüne denk düfler nitelikte: “Türkiye Kürt sorununun rehini haline gelmifltir. Türkiye bölgesel güç olmak istiyorsa Kürt sorununu çözmesi gerekiyor. Ancak, Türkiye do¤ru yönde ilerlemeye bafllad›. fiimdi art›k Irakl› Kürtlerle diyalog kurmalar› gerekti¤ini anl›yorlar. Türkiye sorunu anlad›¤›n› göstermeye bafllad›. E¤er Türkiye Irakl› Kürtlerle diyalo¤unu art›rabilirse, PKK sorununu çözebilir. Türk ordusu dahi, PKK üzerinde askeri bask›-

lelde diplomatik ataklarda bulunacaklar›n› söylemeleri ‹srail’in sald›r› ve katliamlar›nda rollerinin olmad›¤› sonucuna varmayaca¤› gibi, onlar› aklamaz da. Nitekim, Türk devleti sadece ‹srail’in Filistin halk›na yönelik katliamlar›nda de¤il, Ortado¤u’daki y›k›m, iflgal ve katliamlar›n da orta¤›d›r. ABD öncülü¤ündeki Ortado¤u stratejik yönelimlerinin listesinde Türk devleti yer almakla beraber, aç›ktan misyon üstlenmifltir. Türk devletinin ‘d›fl politikay› gelifltiriyoruz, bölgede sayg›nl›¤›m›z art›yor’ övüncü, bu misyonun tezahürleridir. ABD ad›na Suriye’yle, Lübnan’la, Irakla, ‹ran’la, Körfez ülkeleriyle gece gündüz diplomasi gelifltiren Türk devleti, dolay›s›yla sald›r› ve katliamlar›n da mutfa¤›nda yer almakta. Hat›rlatmadan geçmeyelim ki, Türk devleti, efendisi ABD’den dolay› ‹srail’le ciddi stratejik iliflkilere sahiptir. Türk ordusunun silah modernizasyonunun sponsoru ‹srail’dir. Bu akid, 23 Aral›k’ta Ankara’ya gelen Ehud Olmert’in elinin s›k›larak TBMM’de konuflturulmas›yla reklam edilmifltir. ABD’nin onay›yla ‹srail’in Filistin’e sald›r›s›n›n arka plan›na bak›ld›¤›nda emperyalizmin yeni süreçle birlikte (kriz dönemi de dahil) dünyaya flekil verme yönelimi rahatl›kla görülebilir. Dolay›s›yla Gazze sald›r›s›, 60 y›ld›r ‹srail ile Filistin aras›nda yaflanan ola¤an çat›flmalar›n ötesinde bir zemine iflaret etmektedir. Kriz sürecinde Obama baflkal›¤›nda ABD’nin Ortado¤u’yu yeniden biçimlendirmesi plan› ‹srail’in Filistin sald›r›s› sonucuyla do¤ru bir orant› oluflturuyor. Bu biçimlendirme projesinde (Ortado¤u Bar›fl› kamuflaj›yla) Hamas, Hizbullah gibi ‘ç›banlar›n yok edilmesi yer al›yor. Bu ‘ç›banlar’ üzerinden de ‹ran’a, Suriye’ye mesajlar gönderiliyor. ‹fl bununla da kalm›yor. Meselenin bütünlü¤ünde Ortado¤u’yu, bugüne kadar kuklas› olan, ABD denetiminde enerji kaynaklar›yla sermaye birikimi yaratan körfez ülkelerinin siyasal ve iktisadi ola-

n›n yan› s›ra siyasi bask› yaratman›n önemini anlam›fl gibi görünüyor.” PKK’nin silahs›zland›r›l›p tasfiye edilmesi ve Kürt sorununda birtak›m aç›l›mlar› öngören proje, PKK’nin siyasal yönelimleri ve taktiklerini etkilemekte. PKK her ne kadar bu politikalara temkinli yaklaflsa da, do¤acak f›rsatlar› kazan›ma çevirmek için politika gelifltirmektedir. Ateflkes önerisi, sorunun diyalogla çözümü, demokratik-ulusal haklar›n tan›nmas› söylemlerini dillendirmekte. Yan› s›ra Kürt ulusal hareketinin TC’nin Kürt yönetimiyle görüflmesini, Kürt sorununda bir tak›m proje ve aç›l›mlar gelifltirmesini olumlu karfl›lad›¤›n›, bunun çözüm için f›rsatlar sunaca¤›n› düflündü¤ünü söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Hatta bu yönelimini, ‘Demokratik Özerklik’, ‘Federatif yap›lanma’ gibi söylemlerini çeflitli kanallar ve vesilelerle dillendirmekte PKK silahs›zland›rma projesine, baz› siyasal taleplerini kazan›p güvence at›na almadan olumlu cevap vermeyece¤inin yan›nda; 1993’ten beri silahl› mücadele döneminin bitti¤ini, 1999’dan itibaren stratejilerinin Demokratik Özerklik oldu¤unu ve bunun için çaba sarf ettiklerini aç›kça ilan ediyor. Bunun için bu dönemde Türk devletinin anayasal bir düzenlemeye giriflmesinin çözümün halkas› oldu¤unu ifade ediyor. Neticede önümüzdeki günler Kürt ulusal sorunu noktas›nda önemli geliflmelerin yaflanaca¤›n›n iflaretini vermekte. ABD menfleli Kürt sorununa ‘çözüm’ stratejisi paralelinde Türk hakim s›n›flar›n›n gelifltirdi¤i politikalar, yapt›¤› aç›l›mlar, ‘tan›yaca¤›n›’ belirtti¤i bir tak›m kültürel haklar, Kürtçe televizyon açmas› vb. Kürt ulusal sorununun çözülece¤i ya da böyle bir amaç tafl›d›¤› anlam›na gelmiyor. Her fleyden önce Türk devletinin Kürt ulusal sorununa yönelik izledi¤i geleneksel imha ve inkar politikalar›nda bir de¤ifliklik, bir vazgeçifl söz konusu de¤ildir. Kültürel aç›l›mlar›n bu çizgiyi y›prataca¤› da söz konusu de¤ildir. Bilakis devletin bu aç›l›mlar›, yeni imhainkar ve asimilasyon politikalar›n›n devreye sokulmas›d›r. Türk hakim s›n›flar› ‘çözümü’, silahs›zland›rmay› konuflurken, Kürt Yönetimi’yle saadet devri yaflarken, Kürt ulusal hareketine uçaklar›yla, tanklar›yla imha sald›r›lar› gerçeklefltirmeyi ihmal etmiyor. Sonuç olarak Kürt ulusal sorununun ‘çözümü’ noktas›nda yap›lan aç›l›mlar, ABD’nin stratejik ç›karlar› özlüdür. Kürt ulusal sorunun imhas› ve inkar›n› dayatan bu politikalar, Kürt ulusunun ve mücadelesinin teslim al›nmas›n› da hedeflemektedir.

rak yap›land›r›larak emperyalizme eklemlenmesi yat›yor. M›s›r’la yürütülen ‘iyi’ iliflkiler de bu çerçevededir. fiunu iyi görmek gerekir ki, dünya genelinde yaflanan ve kriz kriz diye art›k kan›ksat›lmaya çal›fl›lan süreç, emperyalist kapitalizmin kendisini yeniden flekillendirdi¤i/flekillendirece¤i (tüm alanlarla birlikte) bir süreç. Özellikle Ortado¤u, Afrika, Kafkasya gibi bölgelerdeki geliflmeler, müdahaleler bu yap›lanman›n birer yans›mad›r. Emperyalistlerin eliyle Ortado¤u için çizilen yol haritalar›, yap›lan sahte konferanslar›n, gerek Filistin gerekse de Ortado¤u ‘bar›fl›’, sorunlar›n çözümü gibi bir derdi yoktur, olamaz da. Yap›lan konferanslar, çizilen yol haritalar›, tam da bölgeyi bütünüyle tahakküm alt›na almak, halklar› k›rd›rmak ve iflgaller gerçeklefltirmek içindir; emperyalistlerin stratejik ç›karlar› için tiyatro sahnesine oyun ç›karmakt›r. ‘‹srail ile Filistin aras›nda bir sorun vard›r, bu sorun bar›flç›l yollarla çözülmeli’ üzerinden emperyalistler kendilerini bu sorundan azade ederek, havarili¤e soyunmaktalar. Evvela sorunu yaratan 20. yüzy›l›n bafl›ndan bugüne emperyalistlerdir. Sorunun müsebbibi kendileri de¤ilmifl gibi, küskünleri-darg›nlar› bar›flt›rma pervas›zl›¤› sergilemektedir. ‹srail siyonizmi emperyalistlerin Ortado¤u’yu denetim alt›na almalar› için bizzat kendileri taraf›ndan kurdurulmufl, iflgalci ve karakol bir devlettir. Bu gerçeklikten hareketle hangi bar›fltan, hangi anlaflmadan söz edilebilir? ‹srail zaten iflgaller için, sald›r›lar, katliamlar için, bölge istikrars›zl›¤a sürüklenmek için dikilmifl bir devlet de¤il mi? Peki 60 y›ld›r bar›fl giriflimleri, çözüm u¤rafllar› veriliyor da, bu sorun neden çözülmüyor? Ya da bu sorunun ‘çözümü’nde neden y›llard›r ABD bafl› çeker? Sonuç olarak emperyalistlerin bar›fl dedikleri tam da bölgeyi tam bir denetim alt›na almak, sömürmek için, yeniden paylaflmak, yap›land›rmakt›r. ‹stedikleri çözüm ise, bölgenin emperyalizme riayet etmesi, buna çomak sokacak güçlerin, direnifllerinin yok edilmesidir, baflka bir fley de¤il.


güncel

4 3-16 Ocak 2009

B‹R M‹LAT: 19 ARALIK D‹REN‹fi‹ Devletin egemenlik araçlar›ndan olan hapishanelerde önemli bir dönüm noktas› olan 19 Aral›k katliam›, emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillendirmek istedi¤i devrim mücadelesinin de s›nand›¤› büyük bir direniflti. Devlet, yaflananlar› unutturmak istese de, “Bu katliam ve direnifl halk›n belle¤inde asla zaman afl›m›na u¤ramayacak”

19 Aral›k katliam›n›n 8. y›l dönümü dolay›s›yla Türkiye-Kuzey Kürdistan’da birçok eylem, etkinlik yap›ld›. Aralar›nda Demokratik Haklar Federasyonu’nun da bulundu¤u kurumlar, 19 Aral›k katliam›n› k›narken, ‘Devrimci Kahramanl›k Haftas›’n›’ ve bunu yaratan tutsaklar›n direnifllerini selamlad›lar

Emperyalizmin "terörle mücadele", "demokrasi", "özgürlük" ad›yla bafllatt›¤› ve dünyaya yeniden flekil verece¤i yeni sald›r› dalgas›n›n arifesinde, emperyalizmin uflaklar› ülkemizde de bunu hayata geçirmek için kollar› s›vad›lar. F Tipi hapishaneler projesi ile ad›m› at›lan sürece karfl›l›k, devrimci ve komünistler de hapishanelerde büyük bir direnifl bafllatt›lar. Direnifle sald›ran egemen s›n›flar›n, ölüm kusan makineli silahlar› alt›nda, devrimcilik s›nan›yordu 19 Aral›k 2000'de. Katliam›n ard›ndan mekanlar› ele geçirebilen devlet, bilinçlerdeki iktidar› ise y›kamad›.

F Tipi projesi hayata geçirilmek isteniyordu ve mimari yap›s› Avrupa ülkeleri ile k›yaslanan hücre sistemine dayal› F Tipi hapishanelerin yap›m› sürüyordu. Önceki katliamlar›yla deneyimli olan devlet, ölüm timleriyle sald›r›ya haz›rlan›yordu.

Katliam emperyalistlerin ihtiyaçlar› içindi - Egemenli¤ini sa¤lam-

200 kifli ölebilirdi- 19 Aral›k günü Bayrampafla Hapishanesi'ne yap›-

laflt›rmak isteyen devlet, hapishaneler için milat kabul edilebilecek büyük savafla haz›rlan›yordu. Egemenlik araçlar›ndan biri olan hapishanelerdeki iktidar kuvvetlendirilmeye çal›fl›l›rken, bir yandan da di¤er bir egemenlik arac› olan medya ile, yap›lacak katliam meflru gösterilmeye çal›fl›l›yordu. Hapishanelere yönelen devlet, Baflbakan Bülent Ecevit'in a¤z›ndan, "hapishaneler sorununu halletmeden, IMF program›n› hayata geçiremeyiz" diyecek kadar aç›k konufltu bu süreçte. Emperyalist politikalar›n selameti için, halk›n tepkisinin katliamlarla, bask›larla sindirilerek, bilinçlerin hücrelere hapsedilmesinin projesi hayata geçiriliyordu. Emperyalizmin ülkenin önüne koydu¤u

lan sald›r›da 12 devrimci tutsak yaflam›n› yitirdi. Sald›r›da kullan›lan gazlar, yak›c› etkiye sahipti ve sald›r›da yer alan emekli Binbafl› Zeki Bingöl'ün itiraf›nda da yer ald›¤› gibi, "...ateflli silahlarla ölenlerin say›s› sadece 4'tür. Geri kalanlar yanarak ölmüfltür". Burada 200 kiflinin ölebilece¤ini hesaplad›klar›n› itiraf eden Bingöl, ölümlerin 12 kifli ile s›n›rl› kalmas›n›, operasyon için yapt›klar› haz›rl›klara, profesyonelliklerine ba¤l›yor. Bingöl'ün itiraflar› aras›nda flu sözler de dikkat çekiyor:

19 Aral›k 2000 günü bafllayan sald›r›larda yer alan ve bu katliamda yaflananlar› daha sonra yazd›¤› kitab›nda anlatan emekli Binbafl› Zeki Bingöl, sadece Bayrampafla Hapishanesi'ne yap›lan sald›r›da 200 kiflinin ölebilece¤ini hesaplad›klar›n›, buna göre 'ceset torbalar›' getirdiklerini itiraf etmiflti.

"Operasyonda ne oldu¤unu bilmedi¤imiz bombalar kullan›ld›..." "Bombalar Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›'ndan gelmiflti..." "Ko¤ufllara at›lan gaz bombalar› öldürücü düzeyin çok üzerinde idi..."

Bingöllü diye mezarl›¤a götürüp iflkence yapt›lar ‹STANBUL- 17 Aral›k’ta kuzeninin niflan›ndan dönerken dü¤ün konvoyunu durduran polisler taraf›ndan Üsküdar’daki bir mezarl›¤a götürülerek iflkence gören Mehmet Tahir Yenilmez, 27 Aral›k günü ‹nsan Haklar› Derne¤i’nde bir bas›n toplant›s› düzenleyerek yaflad›klar›n› anlatt›. Ailesi de polis fliddetine maruz kalan Yenilmez’in anlat›mlar›, Üsküdar Do¤anc›lar Karakolu’nda çal›flan polislerin flebekevari iflleyifllerini de a盤a ç›kard›.

‘Kolluk, vatandafl› tedirgin eden bir güce dönüfltü’ Toplant›ya kat›lan ‹nsan Haklar› Derne¤i ‹stanbul fiubesi yöneticilerinden Avukat Abdulbaki Bo¤a, ‹HD ad›na bas›n aç›klamas›n› okudu. Bo¤a, “2006 y›l›nda Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasas›’nda de¤ifliklik yap›lmas›n›n ard›ndan kolluk güçlerinin keyfi olarak durdurma, kimlik sorma, kötü muamele ve fliddet uygulamalar› ölçüsüzce baflvurulan bir yöntem haline gelmifltir” dedi. Bu gibi uygulamalar›n yayg›nlaflt›¤›na dikkat çeken Bo¤a, güvenli¤i sa¤lamakla yükümlü kollu¤un, vatandafl› tedirgin eden bir güce dönüfltü¤ünü kaydetti. “Yap›lan baflvurularda polisin yasal bir gerekçe olmaks›z›n, keyfi uygulamalarla vatandafl› darp ederek hakaret ve tehdit etti¤i görülmektedir” diyen Bo¤a, kamuoyunun buna tepki göstermesine ra¤men yetkililerin hiçbir önlem almad›¤›n› vurgulad›. Bo¤a, son bir y›lda binlerce insan›n polis taraf›ndan darp edilmesinin, 38 kiflinin yaflam›n› yitirmesinin, hükümetin polisi tam teflekküllü donatt›¤›n› gösterdi¤ini belirtti. ‹nsan haklar› savunucular› olarak tedirgin olduklar›n› söyleyen Bo¤a, “Polisin fliddetine dayanak olan PVSK’n›n ilgili hükümleri derhal de¤ifltirilmelidir” dedi.

Polisin son dönemlerde art›fl gösteren kötü muamele uygulamalar›na geçti¤imiz günlerde bir yenisi daha eklendi. ‹stanbul’da polis taraf›ndan mezarl›¤a götürülerek iflkence yap›lan Mehmet Tahir Yenilmez, “Bunun tek sebebi kimliklerimiz” dedi.

yeni yerimize, mezarl›¤a götürüyoruz” diyerek Üsküdar’daki bir mezarl›¤a götürüldü¤ünü kaydetti. Burada yaklafl›k 15–20 dakika boyunca hakaretlerle dövüldü¤ünü aktaran Yenilmez, “O s›rada karakoldan telefon gelince, seni biraz da karakoldakiler dövmek istiyormufl diyerek, beni karakola götürdüler” dedi. “Karakolda ellerimi arkadan kelepçeleyerek yerde dizlerimin üzerinde oturttular” diyen Yenilmez, 2 saat kadar da burada dövüldü¤ünü belirtti. Ancak flark›c› olan kuzeni Aliflan karakola geldikten sonra kelepçelerinin aç›ld›¤›n› ve daya¤›n bitti¤ini kaydeden Yenilmez, “Ailem karakolu aramasayd›, beni o mezarl›kta öldürebilirlerdi” dedi.

“‹flkencenin tek sebebi kimliklerimiz” Mehmet Tahir Yenilmez’in ard›ndan söz alan babas› Aliflan Yenilmez, “Amac›m›z, o¤lumuzun durumunu de¤il, daha evvel baflka yerlerde yap›lan iflkencenin bugün tabutluklarda, baflka köflelerde yaflanmamas›, Yunanistan’daki kadar olmasa da toplumca hareket etmemiz” dedi. Kamera oldu¤u için karakollarda iflkence yerine buralara yak›n olan baflka yerlerde iflkencenin yap›ld›¤›na dikkat çeken Yenilmez, “Bunun tek sebebi kimliklerimiz” dedi. Yenilmez, dü¤ün konvoyuna kimlik kontrolü yap›ld›¤› s›rada, nüfusa kay›tl› oldu¤u bölümde Bingöl yazan fieref Albayrak’a polislerin “Yakalad›k PKK’l› teröristleri” demesinin bunu gösterdi¤ini belirtti. Üsküdar’daki Do¤anc›lar Karakolu’nda yasal haklar›n›n da engellendi¤ini kaydeden Yenilmez, taleplerine ra¤men CMUK’tan avukat

ça¤r›lmad›¤›n›, iflkence gören o¤lunun savc›l›¤a ç›kart›lmad›¤›n› söyledi. Olay günü konvoydaki 4 arabada bulunan kad›n erkek, yafll› genç herkesin darp edildi¤ini belirten Yenilmez, “Herkes polislerden flikâyetçi oldu” dedi.

'Do¤anc›lar flebekesi' Aliflan Yenilmez’in aktar›mlar›ndan Do¤anc›lar Karakolu’ndaki polislerin hastane ve dü¤ün salonu sahibiyle birlikte neredeyse bir flebeke kurarak uzun bir süredir bu gibi uygulamalarda bulundu¤u anlafl›ld›. Kendilerini darp eden polis ekibinin sürekli ayn› yerde bulundu¤unu belirten Yenilmez’in, “O ekip dü¤ün ç›k›fllar›n› takip ediyor. Çünkü dü¤ünlerden alkollü ç›kan insan çok oluyor, isteklerini yerine getirmeyince de bizim yaflad›klar›m›z yaflan›yor” sözlerinden ise, polislerin asayifl ad› alt›nda rüflvet avc›l›¤› yapt›¤› ortaya ç›kt›. Ayn› polislerin karakolda kendilerini flikâyet edece¤ini anlay›nca, “Bofl ver, 28 tane davam›z var, 29 olsun” dediklerini belirten Yenilmez, Do¤anc›lar Karakolu’nda bu gibi olaylar›n sürekli bir hal ald›¤›n› vurgulad›. Ayr›ca karakolun 300 metre civar›nda 3 tane devlet hastanesi olmas›na ra¤men, o¤ullar›n›n muayene için karakola 6–7 kilometre uzakl›ktaki Ümraniye Devlet Hastanesi’ne gönderildi¤ine dikkat çeken Yenilmez, alkol raporu için gönderilecek kiflilerin ise, daha yak›n olan hastanelerden Haydarpafla Numune Hastanesi’ne gönderildiklerini belirtti. Hastane kay›tlar›n›n incelenmesi gerekti¤ini belirten Yenilmez, “Mezarl›ktaki çocu¤umuzun hakk›n› istiyoruz” dedi.

'‹nsani amaçlarla' gelen katliam- Adalet Bakanl›¤›, ‹çiflleri Bakanl›¤› ve Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan oluflturulan 3'lü protokol, hapishanelerde devlet egemenli¤inin sa¤lanmas› için, F Tipi projesinin hayata geçirilmesi için planlar›n› yaparken, bu büyük sald›r›ya karfl› önce Süresiz Açl›k Grevi bafllatan ve bu eylemi ölüm orucuna çeviren tutsaklar, talepleri aras›nda 3'lü protokolün kald›r›lmas›na da yer veriyorlard›. 96 y›l›nda yap›lan ölüm orucu eylemi gibi bir yenilgi yaflamak istemeyen devlet, burjuva bas›n›n› da kullanarak meflruluk elde etmeye çal›fl›yordu. Tutsaklar›n talepleri ise kabul edilemez bulunuyordu. Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kald›r›lmas›, hapishane katliamlar›n›n sorumlular›n›n cezaland›r›lmas›, sa¤l›k durumu iyi olmayan tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› ve F Tipi hapishane projesinden vazgeçilmesini de içeren tutsaklar›n taleplerine karfl›l›k, katliam haz›rl›klar› yap›l›yordu. Ölüm orucu eylemi karfl›s›nda üstünlük elde etmeye çal›flan devlet, önce F Tipi hapishanelerin durduruldu¤unu aç›klam›fl, böylece ölüm orucu eyleminin gereksiz oldu¤unu göstermeye çal›flm›flt›. Fakat tutsaklar›n talepleri sadece bununla s›n›rl› de¤ildi ve talepler devlet için bir iktidar meselesiydi. Artan protestolar› da dikkate alarak, F Tipi'nin 'toplumsal mutabakat' sa¤lanana kadar ertelendi¤ini aç›klayan dönemin Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk, 19 Aral›k günü efl zamanl› olarak 20 hapishaneye yönelik bafllayan sald›r› için hemen kameralar›n karfl›s›na geçip, ölüm orucunun kritik bir aflamaya geldi¤ini ve 'hayat kurtarmak' için müdahale etmek zorunda kald›klar›n› söylüyordu. Türk, "Mahkum ve tutuklu ailelerine sesleniyorum. Çocuklar›n›za devletin flefkatli eli uzanm›flt›r. Bu müdahale tamamen insani amaçlarla yap›lm›fl olup, onlar› kurtarmaya yöneliktir. Devlete güveniniz" diyordu ve can kay›plar› duyulmaya bafllad›kça da flunlar› söylüyordu: "Operasyonlar baflar›l› geçti, sonuç benim tahminlerimin alt›nda az zayiatla gerçeklefltirilmifl bir operasyon."

Bunlar› Afganistan'da, Irak'ta duyduk-

'Hayata Dönüfl', 'insani

amaçla yap›lm›fl müdahale', 'tahminlerin alt›nda zayiat'... 19 Aral›k katliam›nda bu sözler sarf edildikten yaklafl›k bir y›l sonra, emperyalist efendi ABD, "bar›fl ve özgürlük" için Afganistan'a sald›rd›. Dünyada, "demokrasi, bar›fl, özgürlük, istikrar" sözleri ile kamufle edilmifl yeni sald›r›lar dönemi aç›ld› böylece. 'fiefkat Operasyonu', 'Hayata Dönüfl' sald›r›s› ile Türk devleti büyük bir katliam› gerçeklefltirdi. Bu katliama giriflmeden önce devlet, t›pk› ABD'nin 2003 y›l›nda yine "demokrasi götürüyoruz" maskesiyle Irak'a sald›rma gerekçesi yapt›¤› kitle imha silahlar› gibi, hapishanelerdeki tutsaklar›n silahl› olduklar›n› iddia etti. "Bu cezaevleri cephaneli¤e dönüflmüfl olabilir. ‹çeride her türlü silah olabilir. Operasyon s›ras›nda neyle karfl›laflaca¤›m›z belli de¤il."

28 devrimci yaflam›n› yitirdi- ‘‘Operasyona kat›lacak jandarma özel

Mezarl›kta iflkence Bo¤a’n›n ard›ndan söz alan Mehmet Tahir Yenilmez, ailesiyle birlikte kuzeninin niflan›ndan ayr›l›rken, abisinin kay›npederinin 25–30 polis taraf›ndan dövüldü¤ünü görmesi üzerine olaya müdahale etmek istedi¤ini ve bunun üzerine polislerin, “Sen kim oluyorsun lan, bizim elimizden adam al›yorsun” diyerek kendisini gözalt›na ald›klar›n› söyledi. Yenilmez, ailesinin müdahale etmesi üzerine, polislerin “karakola götürüyoruz” dediklerini, arabaya bindikten sonra “Seni

Mad›mak katili evlendi, ehliyet ald›... Devlet hala bulam›yor!

Bayrampafla'daki sald›r›n›n ard›ndan yanm›fl bir flekilde hastaneye kald›r›lan Gülten Kars adl› tutsa¤›n, "bizi diri diri yakt›lar. Alt› arkadafl›m yand›" dedi¤i görüntüler hala haf›zalardaki yerini koruyor.

1993 y›l›nda Sivas Mad›mak Oteli’nin yak›lmas› sonucu 37 kiflinin yaflam›n› yitirmesine neden oldu¤u için ‘yarg›lanan’ 7 kiflinin devam eden duruflmalar›nda polis, savc› ve hâkimin davay› zaman afl›m›na u¤ratabilmek için gösterdikleri yo¤un çaba, trajikomik sonuçlara neden oldu. Hakk›nda yakalama emri olan san›klardan birinin evlendi¤i, çocuklar›n› nüfusa kaydettirdi¤i ve ehliyet ald›¤› ortaya ç›kt›. Avukatlar soruflturma talep etti Dosyalar› ayr›lan 7 san›¤›n bir önceki du-

ruflmas›nda Cumhuriyet Savc›s› Mustafa Bilgili, 2 Temmuz 2008 tarihinde zaman afl›m›n›n dolmas› sebebiyle san›klar hakk›ndaki kamu davas›n›n düflmesine karar verilmesini talep etmiflti. Ankara 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmas›nda flikâyetçilerin avukatlar›ndan fienal Sar›han, anayasal düzene karfl› suç iflledikleri iddia edilen san›klar›n bugüne kadar mahkemeye ç›kart›lmad›klar›na dikkat çekerek, “San›k ‹hsan Çakmak'›n, hakk›ndaki yakalama emrine karfl›n evlendi¤ini, çocu-

¤unu nüfusa kaydettirdi¤ini ve ehliyet ald›¤›n›” söyledi. Sar›han, bu kadar ciddi bir olay›n mutlaka soruflturulmas› gerekti¤ini belirtti. ‹ddia makam›n›n esas hakk›ndaki görüflünü sunmas›n›n, soruflturman›n geniflletilmesi yönündeki taleplere engel olmad›¤›n› ifade eden Sar›han, kendilerine soruflturman›n geniflletilmesine iliflkin taleplerini haz›rlamalar› için süre verilmesini talep etti. Bunun üzerine flikayetçilerin avukatlar›na süre veren mahkeme, duruflmay› ileri bir tarihe erteledi.

timleri bir y›ldan beri, müdahalede bulunacaklar› cezaevlerinin maketleri üzerinde uygulamal› e¤itim al›yordu. Cezaevlerine nereden girilece¤i, operasyon s›ras›nda nas›l davran›laca¤› bir y›ld›r kendilerine ö¤retiliyordu’’ sözleriyle dönemin ‹çiflleri Bakan› Sadettin Tantan'›n anlatt›¤› sald›r›da, 28 devrimci tutsak yaflam›n› yitirdi. 19-22 Aral›k günlerinde tüm ülkede toplam 20 hapishaneye yap›lan sald›r›larda, Bayrampafla Hapishanesi'nde 12, Ümraniye Hapishanesi'nde 5, Çanakkale'de 4, Çank›r›'da 2, Ayd›n'da 1, Bursa'da 2 ve Uflak'ta 2 tutsak yaflam›n› yitirdi. Ölüm orucunda oldu¤u halde hastanelere kald›r›l›p zorla müdahale edilen yüzlerce tutsa¤›n vücudunda da kal›c› rahats›zl›klar meydana geldi. Sald›r›da iki de asker yaflam›n› yitirmiflti, ancak bunlar tutsaklar taraf›ndan atefl edilerek öldürülmüfl gibi bilinçli bir yalana baflvurdu devlet. ‹çiflleri Bakan› Tantan'›n kameralar karfl›s›nda söyledi¤i yalan flöyleydi: "Çanakkale'de flehit olan Jandarma Uzman Çavufl, çelik yele¤inin kurban› oldu. Mahkûmlar›n silah›ndan ç›kan tek mermi, çelik yele¤in birleflme yeri olan yan taraftaki boflluktan vücuduna saplanm›fl. Ümraniye Cezaevi'nde flehit olan jandarma erimiz, kendisini yakan bir kad›n militan› kurtarmak isterken, yine mahkûmlar›n açt›¤› atefl sonucu vurularak flehit edildi." Yapt›¤› katliam› hakl› göstermek için baflvurduklar› bu yalan, Adli T›p kurumu taraf›ndan yalanland›. Askerler yine sald›r› s›ras›nda tutsaklar›n üzerlerine atefl eden askerler taraf›ndan vurulmufllard›.

Katliam davas› zaman afl›m›na u¤rat›ld›- 19 Aral›k'ta Bayrampafla Hapishanesi'ne gerçeklefltirilen ve 12 devrimcinin yaflam›n› yitirdi¤i sald›r› ile ilgili aç›lan dava 19 Haziran 2008'de zaman afl›m›na u¤rat›larak, düflürüldü. Yarg›lanmas› istenilen 1460 askerle ilgili bilgiler hiçbir zaman mahkemeye ulaflmad›. Davay› A‹HM'e götüreceklerini söyleyen avukatlar, böylesi davalarda zaman afl›m›n›n olamayaca¤›n› kaydederek, "Bu katliam halk›n belle¤inde asla zaman afl›m›na u¤ramayacak" dediler.


güncel Binlerce kifli ‘Marafl katliam›n› unutmayaca¤›z’ dedi emperyalizme karfl› savaflta” pankart›yla kat›ld›¤› mitingde, "Faflizme karfl› omuz omuza”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”, “Marafl’›n hesab› sorulacak”, “Marafl, fiemdinli, iflte devlet gerçe¤i” fleklinde sloganlar at›ld›. Mitingde konuflan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Adana fiubesi Baflkan› Metin Çelik, “Derin güçlerin yönlendirmesi ve kollamas›yla gerici faflist güçler taraf›ndan Marafl’ta insanl›k d›fl› bir sald›r› sonucu yüzlerce insan katledildi. Katliam›n üzerinden 30 y›l geçti. Bu katliamda sorumlulu¤u bulunanlar ya hiç yarg›lanmadan kurtuldu ya da göstermelik yarg›lan›p beraat ettirildi.” dedi. Mitingdeki konuflmalarda, katliamc›lar›n as›l amac›n›n, yükselen devrimci hareketi susturmak ve 12 Eylül’de yap›lan askeri darbeye zemin haz›rlamak oldu¤u ifade edildi.

DHF’nin, “Dün Marafl’ta, bugün Sivas’ta, çözüm

Mitinge kat›lanlar anlat›yor rada bu insanlar suçlular›n yeniden yarg›lanmas›n› ve cezaland›r›lmas›n› istiyorlar. Burada bulunma nedenimiz budur. Bundan dolay› mutluyum. 30 y›l önce yak›nlar›m›, arkadafllar›m› kaybettim, onlar› an›yoruz. Bu nedenle mutluyum.

buluyorum, onun için alanday›z. Sadece

bir Alevi katliam› olarak geçmifltir Marafl

Sakine Duman

Ben, 1985 y›l›nda, Kanl›dere’ydi tahmin

katliam›. Bugün bu alanda on binlerce kifli

Burada bulunma amac›m›z birlik olmak, beraber olmak ve böylece ezilmemek. Bizler bar›fl içinde yaflamak istiyoruz. Bu katliam› gerçeklefltirenler faflistlerdir. Kahrolsun faflizm.

ediyorum, orada katledilen Alevilerin y›¤›l-

uzant›lar› taraf›ndan Marafl’ta gerçeklefltirilen katliam› lanetlemek, hayatlar›n› kaybeden yurtseverleri ve devrimcileri anmak için buraday›z. Tarihe kara bir leke olarak,

bu katliam› k›namak için toplanm›fl durumda. Duydu¤umuz sloganlar devrimcilere, Alevilere yarafl›r sloganlard›r. Katillerin yarg›lanmas› isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu organizasyonda olmas› k›nan›yor. Alevilerin haklar›n›n iade edilme-

Marafl de¤il, Çorum, Sivas, Dersim gibi yerlerde de çok insan katledildi. Bir insan olarak, kad›n olarak bundan utanç duyuyorum. Bu nedenle tepkimi göstermek için sokaktay›m.

d›¤› yeri gördüm. ‹lk sorgulamam da o zaman bafllad›. Gördü¤üm o manzaray› hala unutam›yorum. Hem insan, hem kad›n duyarl›l›¤›yla bugünün insan›n›n art›k Türkiye’de, bütün Türkiye halklar›, inanan inan-

Cemre Topal

mayan, Alevi Sünni, dini inanc› ne olursa

Marafl ve daha sonraki y›llarda gerçekleflen katliamlar sivillere yönelik olmufltur. Hala da öyle devam etmektedir. Ve flimdi krizle birlikte bu uygulamalar›n daha da artaca¤›ndan kayg› duyuyorum. Bu anlamda herkesin bir araya gelip, dayan›flma içinde olmas›n› önemli buluyorum. Marafl gibi katliamlar› unutmad›¤›m›z›, unutturmayaca¤›m›z› ve hesaplar›n›n sorulaca¤›n› bilmeleri gerekir diye düflünüyorum.

olsun, insanlar›n tek yumruk olup katliam-

g›s› olmayan, demokrasi karfl›tlar› vard›r.

Semra K›r›kç›

ne inmek gerek. Ben 95’de Gazi’deydim.

Ortaça¤ despotizminin Anadolu insan›na

Bugün Marafl katliam›n›n 30. y›l dönümü. Asl›nda hesap sorma noktas›nda daha güçlü ses getiren eylemlerin yap›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Eylemi anlaml›

Sünni mahallesinde oturuyordum. Gazi

si isteniyor. K›sacas›, son derece demokratik talepler dillendiriliyor. Benim de halen seyahat yasa¤›m devam ediyor. Yine 2 haftal›k bir izinle buraday›m. Yar›n Türkiye’yi terk edip önce Londra ve sonra da Paris’te yap›lacak Marafl katliam› protestolar›na kat›laca¤›m. Marafl katliam›n›n arkas›nda emperyalist güçlerin Türkiye’deki uzant›lar›n› görebiliriz. Bunun arkas›nda insan haklar›na say-

dayat›lmas› vard›r. Bu katliam karfl›s›nda 30 y›ld›r sessiz duran herkes, her resmi kurum, tarih karfl›s›nda suçludur. Bugün bu-

Sakine Duman

Bundan 30 y›l önce Ortaça¤ despotizminin

lar›n hesaplar›n› mutlak suretle sormalar› gerekti¤ini düflünüyorum. Bu katliamlar›n arkas›nda yatan, kendinden farkl› olan› yok etme, asimilasyona ta-

Cemre Topal

Ozan Emekçi

Ozan Emekçi

Meydan›’nda düzenlenen mitinge çok say›da demokratik kitle örgütü de kat›ld›.

bi tutma anlay›fl›d›r. Türkiye Cumhuriyeti tarihine, Osmanl› tarihine, insanl›k tarihine bakt›¤›m›zda hep katliamlarla dolu oldu¤unu görürüz. Kendine benzetemedi¤ini yok etme anlay›fl› vard›r. Bunun tarihi kökleri-

olay›n› Alevi-Sünni olay› olarak gösterdiler ama öyle de¤ildi. Bunun arkas›nda Ergene-

Semra K›r›kç›

AKP hükümetinin sözde Alevi “aç›l›m”›n›n tart›fl›ld›¤› bu dönemde, Adana’da toplanarak Marafl katliam›n› protesto eden on binlerce Alevi, devletin ilk önce Marafl katliam›n›n hesab›n› vermesi gerekti¤ine iflaret etti. Aleviler, Marafl katliam›n›n sorumlular›ndan biri olan Abdulkadir Aksu’nun hala AKP’de milletvekili olarak görev yapt›¤›n› hat›rlatt›lar

"Marafl’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z" fliar›yla Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri ve Alevi Bektafli Federasyonu taraf›ndan Adana U¤ur Mumcu

Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan, ülkeye ancak özel izinle girebilen Ozan Emekçi sahneye ç›kt›. Marafl katliam›n›n ma¤durlar›ndan ve davac›lar›ndan biri olan Ozan Emekçi, Marafl’›n katillerinin mükafatland›r›ld›¤›n› ve bunlar›n bugün mecliste olduklar›n› belirtti.

kon denen hiyerarflik devlet anlay›fl› vard›r.

3-16 Aral›k 2009 5

TRT, Marafl katliam›nda Ermenileri hedef gösterdi Marafl katliam›nda provokatörlük yapan eski MHP milletvekili Ökkefl fiendiller’in konufltu¤u bir belgesel haz›rlayan TRT, milli lince maruz b›rak›l›p katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink’i, Marafl katliam›n›n sorumlusu olarak ekrana getirdi. Belgeselde konuflan fiendiller, bu kadar da olmaz dedirten iddialar›nda, Marafl katliam›n›n Hrant Dink, Gabris Alt›no¤lu ve Orhan Bak›r (Ohannes Bak›rciyan) gibi Ermenilerin de içerisinde faaliyet yürüttükleri TKP(ML) ile di¤er sol örgütler taraf›ndan planland›¤›n› savundu.

‘Hrant Dink ve arkadafllar›n›n ifli’- Ermeni soyk›r›m›n› Agos gazetesinde sorgulad›¤› için milli lince maruz b›rak›larak katledilen Hrant Dink, milli televizyon kanal› TRT’de bir kez daha milli lincin hedefi haline getirilmek istendi. TRT’nin 24 Aral›k Çarflamba günü yay›mlanan ‘fiahlar›n Labirenti’ adl› program›nda, 1978 y›l›nda yaflanan Marafl katliam›na yer verilirken, katliamda rol alan ülkücü faflist Ökkefl fiendiller, s›k›yönetim askeri mahkemesinin kararlar›n› dayanak göstererek yapt›¤› anlat›m›nda, katliamla ilgili yarg›lanan bir tek ülkücünün olmad›¤›n›, tersine solcular›n yarg›lanarak idam cezas› ald›klar›n›, bunlar›n aras›nda Gabris Alt›no¤lu’nun da bulundu¤unu söylüyor. fiendiller’in anlat›mlar›nda, Marafl’›n sorumlusu olarak gösterdi¤i Gabris Alt›no¤lu ile birlikte, 13 May›s 1980’de Elaz›¤ Karakoçan’da askerlerin katletti¤i MKP –önceli TKP(ML)- üyesi Ohannes Bak›rciyan (Orhan Bak›r) ve 19 Ocak 2007’de ‹stanbul fiiflli’de katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink’in de isimleri an›l›rken, ekrana Hrant Dink’in foto¤raf› yans›t›ld›. Dink’in foto¤raf› ekrandayken, Ökkefl fiendiller de, “Hrant Dink ve arkadafllar›n›n örgütleri bu iflleri yapt›” diyor. TRT’nin belgeselini BBP’liler haz›rlad›- TRT taraf›ndan haz›rlanan ve fiahlar›n Labirenti adl› programda yay›mlanan belgeselin konsept dan›flmanlar› olan Hakk› Öznur ve Zülfü Canpolat’›n BBP’li olduklar› ortaya ç›kt›. Öznur, BBP’de Genel Baflkan Yard›mc›l›¤› görevi yapt›, ülkücülerin yay›n organlar›nda makaleler yazd›. Canpolat ise, BBP’nin, ad› ‘Alperen Ocaklar›’ olarak de¤ifltirilen eski gençlik kolu Avrupa Nizam-› Alem Federasyonu Kurucu Genel Baflkan›’yd›. Provokasyonu fiendiller bafllatm›flt›- Ülkücü faflist fiendiller, Marafl olaylar›n›n bafllang›c› kabul edilen, Çiçek Sinemas›’na ülkücülerin içeride bulundu¤u s›rada bomba at›lmas› olay›n› gerçeklefltiren kifliydi. Daha sonra bu olay solcular taraf›ndan yap›lm›fl gibi lanse edilmifl ve bu flekildeki propagandayla tüm flehirde provokasyon bafllat›lm›flt›. Alevilerin bulunduklar› mahallelere yap›lan sald›r›larda 111 kifli yaflam›n› yitirmiflti. fiendiller, “Kanl› Oyun-Marafl Olaylar›n›n Perde Arkas›” adl› bir kitap ç›kartarak, benzer iddialar›na kitab›nda da yer vermiflti. Marafl olaylar›n›n Alevi-Sünni çat›flmas› olmad›¤›n› da savunan fiendiller, olaylar›n arkas›nda “Marksist-Ermeni iflbirli¤i”nin bulundu¤unu savunuyor. Oysa, ölmeden önce DSP Genel Baflkan› Bülent Ecevit’in (Marafl olaylar› s›ras›nda Baflbakan’d›) aç›klad›¤› gizli M‹T belgesinde, Marafl olaylar›n›n bizzat M‹T taraf›ndan planlad›¤› aç›klanm›flt›.

DEVLET‹N ZEH‹RL‹ fiEKER‹: TRT fiEfi Çokça bahsedilen devletin yeni ‘aç›l›mlar›na’ bir yenisi daha eklendi. Devlet taraf›ndan aç›lan Kürtçe yay›n yapacak olan TRT fiefl test yay›nlar›na bafllarken, feodal-burjuva bas›n-yay›n organlar›nda bölge halk›na bu kanal› pohpohlamay› sürdürüyor. Bölge halk›ndan, ‘ayd›nlardan’ ve sanatç›lardan kanal için yorumlar al›n›rken, Roj TV gibi Kürt ulusunun kendi dinamiklerinden güç alan bas›n yay›n organlar›na da göndermeler yap›l›yor. Özelikle devletin Kürtçe kanal aç›l›m›yla kimi liberal kalemler, ikiyüzlü elefltiriler getirerek devletin, Kürt ulusunun yaflad›¤› sorunlar› parça parça çözece¤inden bahseder oldu. Bu kalemflorlar taraf›ndan Kürt ulusunun devrimci ve demokrat kesimlerine, bu ‘aç›l›m›’ iyi anlamalar› gerekti¤i ve ad›mlar›n› buna göre atmalar› gerekti¤i tembih ediliyor. Kürtçe kanal meselesini kimileri olumlu ve devletin Kürt ulusuna yönelik ‘demokratik aç›l›m›’ fleklinde yorumlasa da, iflin özü kanal›n hangi tart›flmalar içerisinde yay›na bafllad›¤›yla a盤a ç›k›yor. Ve ileride daha da netleflecek olan kanal›n izleyiciye sunaca¤› programlar da kanal›n, hangi sürecin ürünü oldu¤unu gösterecektir. Bölgede Kürt ulusal hareketinin yay›n faaliyeti, Roj TV üzerinden flekilleniyor. Ve yap›lan devlet patentli anketlerde bile bölge halk›n›n yüzde 60’›n›n bu kanal› izledi¤i sonucu ç›k›yor. Buradan hareketle Kürt ulusal hareketinin bu gücünü azalt›p kendi inisiyatifini kurabilmek ad›na devlet, görsel iletiflimin güçlü bir

Kürtçe’yi halen ‘bilinmeyen bir dil’ kabul eden devlet TRT6’y› kurarak ‘beyaz Kürt’ yaratmaya çal›fl›yor arac›n›, TRT fiefl ad›yla devreye koymay› amaçl›yor. Devlet, sözde demokratikleflme gibi gösterdi¤i bu ‘aç›l›mla’ hem insanlara ‘güven vermeye’ çal›flacak, hem de Kürt ulusunun asimilasyonuna yeni bir biçimde h›z vererek, Kürt ulusunun devrimci-demokrat dinamiklerine Kürtçe kanal üzerinden sald›rarak sonuç almaya çal›flacak.

TRT Heflt Kürt ulusuna ne vaat ediyor? Bu zamana kadar Kürtçe konuflulmas›n›, Kürtçe yay›n yapan gazete, TV ve radyo kanallar›n› yasaklayan ve bu ‘geleneksel çizgisinden’ vazgeçmeyen devlet, Kürtçe yay›n yapmaya bafllad›. Hat›rlanaca¤› üzere DTP fi›rnak Milletvekili Hasip Kaplan Meclis kürsüsünde yapt›¤› konuflmas›nda Kürtçe deyim kullanm›fl, ancak bu deyim Meclis tutanaklar›na “Bilinmeyen dil olarak” yaz›lm›flt›. Evet, devlet daha Kürtçe’yi kabullenmezken, di¤er yandan Kürtçe kanal kurdu. Devlet bir yandan de¤iflmeyen statükolar›n› sürdürerek Kürtçe, yay›nlar› ve harfleri yasaklarken öte yandan ise Kürt ulusuna flirin gözükmek ad›na Kürtçe bir kanal açarak, Kürt ulusunun ana diline yönelik yay›n yapacak. Deneme yay›n›na bafllayan ve 24 saat Kürtçe program yapacak olan kanal, yay›n politikas› ile Türk devletinin bugüne dek Kürt ulusuna yönelik uygulad›¤›

inkar ve asimilasyon siyasetinin d›fl›na ç›kacak m›? Mesela TRT 6, Kürt ulusunun hangi kültürel ve sosyal ihtiyac›na cevap olacak. Sadece Kürtçe’nin akademik olarak kullan›ld›¤› bir kanal m› olacak, yoksa haberlerde ve programlar›nda Kürt ulusunun ruhi, sosyal ve ekonomik flekillenifline hizmet mi edecek? Örne¤in ismi Kürtçe oldu¤u için hava alan›nda ailesinden kopart›l›p geri gönderilen küçük çocuk yer alacak m›? Kürt oldu¤u için polisler taraf›ndan dövülen genç yer alacak m›? Anadilde e¤itim görmek isteyenlerin eylemlerine yer verilecek mi? ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n içerisinde Kürtçe’nin de yer ald›¤› "hizmetlerinde çok dilli belediyecilik karar› alan" Abdullah Demirbafl’›n görevden almas›n› hat›rlatacak m› ya da olas› böyle bir geliflmeyi nas›l verecek? Devlet taraf›ndan katledilen Musa Anter gibi nice Kürt ayd›n›n›n belgeselleri nas›l verilecek? Kürtçe, katliamlar› anlatan s›tranlar izleyiciye sunulacak m›? Zilan katliam› nas›l anlat›lacak mesela. 7 köyün bas›l›p insanlar›n topluca katledildi¤i rahatça söylenip, geri kalanlar›n Mufl, A¤r› ve Do¤ubeyaz›t’ta iflkence kamplar›nda ömür törpüledikleri belirtilecek mi? Evet, kullan›lacak akademik Kürtçe dilin alt›nda ne anlat›lacak? Bir programda Kürtçe sunulan flu bilgiyi mi dinleyece¤iz, “ilk kad›n pilotumuz, yüce önderimizin manevi k›z›, Türk devletinin bölün-

mez bütünlü¤ünün yi¤it savaflç›s› Sabiha Gökçen bugün, Dersimlilerin bafl›na bombalar atm›flt›. Bu özel günde ekran bafl›ndaki Kürt izleyicilerimizle, o güzel günleri tan›klar›ndan dinleyerek hat›rlayal›m” m› denecek? Ard›ndan Sabiha Gökçen’in resimleri ile Kürtçe bir s›tran ekranda dönecek herhalde. Sonra ana haberlerde Kürtçe konuflan spiker bize, Mecliste “bilinmeyen bir dil”le konuflan Hasip Kaplan’› kimse anlamad›’m› diyecek. Bir tart›flma program›nda “Kürt sorunu” ele al›n›rsa Kürt ulusunun kendi zenginliklerini koruyabilmeleri ve etnik kimliklerini sürdürebilmeleri için Türk devletinin dayatt›¤› asimilasyona ve sosyalkültürel-ekonomik-siyasal y›k›ma karfl› ‘mücadele et’ ça¤r›s›na izin verilecek mi? Fazla ironiye gerek yok san›r›z. Kürt ulusal sorunu devletin bir kanal›n›n Kürtçe yay›n yapmas› ile çözülemez. Hele ki bu devletin bafl›nda halen bizi iliklerimize kadar sömüren, tek ulusçulu¤u dayatan ve faflizmle yöneten hakim s›n›flar oldu¤u sürece, bunlar› yapmayaca¤› aç›k. Öyleyse TRT fiefl ile Kürt ulusu aras›ndaki ba¤ sadece Türk devletinin yaflama geçirmek istedi¤i yeni asimilasyon politikalar› oluflturacak.

fiimdi “Beyaz Kürtler” kamp›na kimler kat›lacak Kürt ulusal sorununa k›rm›z› çizgileri (asimilasyon, katliam, bask›, inkar) ile yaklaflan devletin, bölgede

geliflen ve ABD emperyalizminin yeni talepleri do¤rultusunda bu kal›plaflm›fl siyasetinde bir dizi biçimsel de¤iflikliklere giderek, inkara ve asimilasyona dayal› yeni ‘çözüm’ politikalar›n› bu kanal üzerinden hayata geçirmeye çal›flaca¤› aç›kt›r. Geliflen süreçte, Kürt ulusuna yönelik uygulad›¤› inkar ve yok etme siyasetinde bir dizi de¤iflikliklere giden devlet, art›k daha ‘siyasi’ politikalar ile Kürt ulusunu kendisine eklemlemeye çal›flaca¤› aç›k ve buna göre de Kürt ulusunun içerisinde ç›kan ‘ayd›n ve sanatç›lara’ ihtiyaç duyacak. Kendi Kürt’ünü yaratmak isteyen devletin, kanalda program yap›lmas› için arad›¤› kriterler ise yukar›da belirtti¤imiz yönelimini ifade ediyor. Roj TV’ye ç›kmam›fl olma, temiz sicile sahip olma, devletin uzatt›¤› zehirli flekeri Kürt ulusuna sunacak yönelime sahip olma özelli¤i kanalda program yapacaklarda aranan ilk özellikler. Bu kritere uygun kifliler bulunduktan sonra devlet, bu kriterlerle sahip olanlarla beraber ilerde daha da netleflecek yay›n politikas›yla, Kürt bölgelerinde güç olan ulusal hareketi köfleye s›k›flt›rmaya çabalayacak, ileride kendi “beyaz Kürtler”ini yaratt›ktan sonra, Kürt bölgelerinde daha da güçlü ‘tek ulusçuluk’ bekas›n› savunan, “beyaz Kürtler kamp›” oluflturacak. Son olarak Kürtçe TV, devletin silahs›z beyaz Kürtleri yaratma politikas›n›n bir parças› olarak bize uzatt›¤› sözde demokratik özlü zehirli bir flekerdir. Bu zehirli fleker, Kürt ulusuna yönelik yeni bir sald›r›d›r.


emek

6 3-16 Ocak 2009

Bakan (abart›lacak bir iflsizlik) görmüyormufl! Devlet, dünyay› etkisi alt›na alan ekonomiz krizin ülkemiz yoksul halklar›, iflçi ve emekçileri üzerinde yaratt›¤› y›k›m› görmezden, y›¤›nlar›n 盤l›klar›n› duymazdan gelmeye devam ediyor. ABD, AB, Rusya, Çin gibi dünyan›n önde gelen ekonomileri üzerinde dahi y›k›c› etkileri olan ekonomik krizin, d›flar›ya milyar dolarlarca borcu olan ülkemizi “te¤et geçece¤ini” söyleyen Tayyip Erdo¤an’›n ard›ndan bu kez Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› benzer bir aç›klamayla sahneye ç›kt›. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› olan, ancak çal›flan›n de¤il, patronun yan›nda oldu¤unu her seferinde aç›kça ortaya koyan Çelik, iflsizli¤in abart›lacak düzeyde olmad›¤›n› söyledi. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik, TBMM Genel Kurulu'nda bakanl›k bütçesinin görüflülmesi s›ras›nda, halktan yükselen “iflsizlik had safhada” elefltirilerinin hat›rlat›lmas› üzerine, “O boyutta de¤il, konuyu abartmayal›m. S›k›nt›l› bir süreç ama ah-vah ettirecek tablo yok” karfl›l›¤›n› verdi. Hükümet hep bir a¤›zdan krizin y›k›c› etkisinin bizlere yans›mayaca¤›n› söyleyedursun, rakamlar yalanc›lar korosu olan AKP hükümetinin yüzüne bir tokat gibi vurmaya devam ediyor. Devletin resmi kurumu ‹flkur’a

göre sadece kas›m ay› içerisinde ifl bulmak için baflvuruda bulunanlar›n say›s› yüzde 146 oran›nda artt›. Sendikalar›n rakamlar› ise durumun çok daha yak›c› oldu¤unu gözler önüne seriyor: Kriz nedeniyle 200 bin dolay›nda kifli iflten ç›kart›ld›. D‹SK’ten yap›lan yaz›l› aç›klamada, son bir y›l içerisinde Trakya’da 40 bin, Bursa’da 25 bin ve Kayseri’de ise 16 bin kiflinin iflten at›ld›¤› belirtildi.

Koyunlu Hal›lar›’n› üreten Birko fiirketler Gurubu’nun Ni¤de Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikalar›nda çal›flan toplam 1.500 iflçiden 400’ü ekonomik kriz nedeniyle iflten ç›kart›ld›.

Ya flu rakamlara ne demeli?

Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde toplam 2.000’in üzerinde iflçi ç›kart›ld›.

Kas›m ay›na kadarki süreçte gazetelere yans›yan iflten ç›kartma haberleri oldukça karanl›kbir tabloya iflaret ediyor. Buna göre: Koç Holding’in Tuzla’daki RMK Marine Tersanesi’nde 270 iflçi iflten ç›kar›ld›. Viking K⤛t 32 kifliyi iflten ç›kard› MAKO bir ayda 250 iflçiyi ifltan att›. Elegant firmas›n›n batmas› nedeniyle 1.800 kifli iflsiz kald›. Yaz›l›m sektöründeki bafll›ca firmalardan biri olan LOGO Yaz›l›m 32 kifliyi iflten ç›kard›. 14 Kas›m itibariyle Akbank’ta çal›flan 1.724 personel iflten ç›kar›ld›. Philips’in Gebze fabrikas›nda 150 kifli üretimin durdurulmas› nedeniyle iflsiz kald›.

ED‹P ‹plik Sanayi ve Ticaret A.fi. 304 personeli ç›kard›, di¤erlerini ç›kartarak üretimi durduraca¤›n› aç›klad›. Krizin “u¤ramad›¤›” Vestel 1.000 kifliyi iflten ç›kard›.

Akkök Grubu’na ba¤l› Aksu ‹plik taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre 300 kifli iflten ç›kart›lacak. Elaz›¤ ET‹-Krom fabrikas› ekonomik kriz nedeniyle ihracat›n durdu¤unu iddia ederek 68 iflçiyi iflten ç›kard›. Cavit Ça¤lar’a ait Nergis Holding bünyesindeki Sifafl Sentetik ‹plik Fabrikalar› Afi 377 iflçinin ifl akitlerinin feshedildi¤i aç›klad›.

ç›kart›lan, k›fl›n so¤u¤unda açl›¤a ve yoksullu¤a itilenlere iliflkin rakamlar. Üstelik bu rakamlar nispeten büyük olan iflletmelerin bilinen iflten ç›kartmalar›. Ülkemizde, küçük ölçekli iflletmelerin say›s›n›n büyük ölçekli iflletmelerin say›s›ndan yüzlerce kat fazla oldu¤u ve büyük flirketleri vuran krizin bu küçük iflletmeleri çok daha y›k›c› bir flekilde vurdu¤u gerçekli¤ini göz önünde bulundurdu¤umuzda, iflsizler ordusunun ne denli büyüdü¤ünü rahatl›kla görebiliriz. Hükümetin, patronlar›n, boyal› bas›n›n ya da devletin bunu yalanlamas› gerçekleri gizleyemiyor.

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ Dursun BAfiTU⁄

Kriz, u¤rad›¤› son duraklar› kas›p kavuruyor Her sistemin üretti¤i siyaset, kendi ihtiyaçlar›n› gidermeye dönüktür. Kimi zaman yap›lan esnemeler, onun kendi yörüngesi d›fl›na ç›kt›¤› anlam›na gelmez. Bugün emperyalist-kapitalist güçlerin, geliflmekte olan kitle hareketlerine karfl› dönem dönem “toleransl›” davranmalar›, onlar›n esasa dönük baz› de¤iflimlere gidecekleri manas›na gelmez. ‘Demokrasi’ havarili¤ini yapan birçok ülkenin geçmiflte veya bugün hala katliamlara giriflti¤i, sömürü ve bask› politikalar›nda baz› de¤iflikliklere gitti¤i görülmektedir. Hal böyle olunca burjuva demokrasisinin dahi olmad›¤› bizimki gibi ülkelerde yaflanmakta olan sorunlar›n s›radan görülmesi do¤al say›lmaktad›r. Çünkü tarihler boyu imha ve inkar üzerinden sürdürülmüfl olan bir siyasi gelene¤e sahip olan hakim güçler, bugünde bunun devamc›lar›d›rlar. Yoksul kitlelerin ihtiyaçlar›n› gideremeyen siyasi iktidar, emperyalistlerle yap›lan görüflmelerde, çal›flanlar›n eme¤ini emperyalistlere pazarlamaktad›r. Bu sistemin emperyalistler-

Evet, iflte iflten

den ba¤›ms›z hareket edemeyece¤i, dün oldu¤u gibi bugün de IMF ile yap›lan pazarl›klarla kendisini güncellemektedir. Baflbakan Erdo¤an ABD`ye giderken, ‘‘Ne krizi, bize kriz falan sökmez.

N

Telefon vergisi 31 YTL oldu

ECZACILAR: ARTIK YETER “6197 Say›l› Yasa Güncellensin”

HABER MERKEZ‹

Yeni y›lda vergiler A'dan Z'ye zamland›. Telefon vergisi yüzde 12 artt›. Pasaport, ehliyet ve trafik tescil belgeleri de zaml› tarifede... Emlak vergisine tabi de¤erler, 1 Ocak 2009 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 6 oran›nda artacak. Cep telefonu kullan›c›lar›n›n ilk hat al›fllar›nda ödedikleri vergi, 1 Ocak 2009'dan itibaren yüzde 12 oran›nda artacak. Buna göre, bu y›l ilk kez cep telefonu hatt› alan abonelerden al›nan 27.80 YTL’lik vergi yeni y›lda 31.1 YTL olarak al›nacak. Konsolosluklar›n 2009 y›l›nda yapaca¤› ifllemlerde uygulayaca¤› harç miktarlar›n›n hesaplanmas›nda esas al›nacak dolar kuru 1.55 YTL olarak belirlendi.

Ford Otosan üretime ara verdi N

En fazla bizi te¤et geçer. IMF’ye de ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z. Kim

‹STANBUL

Türk Metal Sendikas› Gölcük fiube Baflkan› Yücel Yücel taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Ford Otosan Kocaeli fabrikas›n›n, kriz nedeniyle piyasalarda yaflanan olumsuz geliflmeleri gerekçe göstererek 6 bin 400 iflçiyi ücretli izne ç›kartt›¤› ve üretime ara verdi¤i belirtildi. ‹flçilerin y›ll›k izin haklar›n›n sakl› kald›¤› ifade edilen aç›klamada, personelin ücretlerinin yüzde 76’s› ödenerek “flirket izni”ne ç›kart›ld›klar› söylendi. Fabrikadaki tafleron iflçilerin iflten ç›kart›laca¤› ima edilen aç›klamada ayr›ca, Eskiflehir ‹nönü fabrikas›nda 29 Aral›k’tan itibaren 300 iflçinin iflten ç›kart›ld›¤›na yer verildi.

TEB Merkez Üyesi Sabih Tekin Ça¤lar, Genel Sa¤l›k Sigortas›’n›n özüne karfl› ç›kmak için alanda olduklar›n› söyledi. Eczac›lar›n insanca yaflamas›n› engelleyen uygulamalar›n oldu¤unu hat›rlatan Ça¤lar, mevcut 6197 say›l› eczac›lar hakk›ndaki yasan›n güncellenmesini ve kendileri d›fl›nda de¤iflikliler yap›lmamas›n› istediklerini belirtti. Ça¤lar, eczac›lar›n talepleri olarak da flunlar› s›ralad›: “Yasada eczac›lar›n ve örgütümüzün istedi¤i düzenlemelerin yap›lmas› ve halk›n ilaca ulaflmas›n› engelleyecek uygulamalardan kaç›n›lmas›n› istiyoruz.”

ANKARA- Türk Eczac›lar Birli¤i (TEB) Ankara Kolej Meydan›’nda ‘art›k yeter’ slogan›yla bir miting gerçeklefltirdi. 81 ilden gelen eczac›lar, 20 Aral›k sabah› erken saatlerinde Kurtulufl Meydan›’nda toplanarak mitingin yap›laca¤› Kolej Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti Sa¤l›kta dönüflüm ad› alt›nda devletin hastalardan alaca¤›n› eczaneler üzerinden tahsil etmesine karfl›l›k eczac›lar, kamu kurum iskontosu kamburunun üzerlerinden al›nmas›n› istedi. Sa¤l›k hizmetinin ilk ve son basama¤› olduklar›n› söyleyen eczac›lar, halk›n sa¤l›kta dönüflüme kurban edildi¤ini hayk›rd›lar. IMF ve neo-liberal politikalar›n eczaneleri yang›n yerine çevirdi¤ini ifade eden eczac›lar, eczanelerin büyük flirketler zincirine dönüfltürüldü¤ünü ve flirketlerin sa¤l›¤› metalaflt›rd›¤›n›n alt›n› çizdiler. Toplum sa¤l›¤›n›n de¤il, sermayeyi temel alan bir zihniyetin hakim oldu¤unu aktaran eczac›lar, kendi mesleklerini art›k icra edemez duruma geldiklerini ifade ettiler. Genel Sa¤l›k Sigortas› (GSS) ile hastaya, de¤iflen prosedürler, ç›kan fiyat farklar›, sistem hatalar›, muayene ücretleri gibi uzun aç›klamalarda bulunmak zorunda b›rak›lan eczac›lar, sa¤l›¤›n geri plana, ticari kayg›lar›n ön plana ç›kar›ld›¤› bir sa¤l›k sisteminin ancak rekabeti ve reklam› getirece¤ini vurgulad›lar.

Halk sa¤l›¤›n›n, kamu yarar›n›n, mesleki etik de¤erlerin, insan hayat›n›n rekabete yenildi¤i, ilaçta reklam ve rekabetin h›z kazand›¤› sa¤l›k sisteminin giderek sermaye lehine dönüflmesine tepki göstermek ve dur demek için alanlara ç›kan Türk Eczac›lar Birli¤i yönetimiyle taleplerini ve amaçlar›n› sorduk.

“Tahsildar olmak istemiyoruz” TEB Genel Baflkan› Erdo¤an Çolak, eczac›lar›n sa¤l›k dan›flan› ve ilaç uzman› olduklar›n› ifade ederken, bilgisayar bafl›nda saatte bir de¤iflen uygulamalar› kontrol etmekten ve tebli¤leri ezberlemekten yorulduklar›n› belirtti. Sa¤l›kta rekabetin arac› olamayaca¤›n› söyleyen Çolak, ülkemizin büyüyen ilaç pazar›nda pay›n› artt›rmak isteyen çok uluslu flirketlerin sa¤l›¤›n “dönüfltürülemsi”nde elleri oldu¤unu söyledi. Meslek haklar›n›n ellerinden al›nd›¤›n› aktaran TEB Baflkan› Erdo¤an Çolak, eczanelerin yang›n yeri oldu¤unu ile getirdi ve flöyle devam devam etti: “Mesle¤imizi yaparken gereksiz bürokrasiyle u¤raflmak istemiyoruz, tahsildarl›k yapmak istemiyoruz. Her ekonomik yükün faturas›n› bize ç›kart›lmas›na karfl› durmak istiyoruz. Her gün de¤iflen tebli¤ler, her gün de¤iflen uygulamalar, her gün yaflanan ekonomik kay›plar eczanelerden tahsil edilmesin, art›k yeter diyoruz.

Devletin, kamu hastanelerindeki muayene ücretlerini hastanede tahsil etmeyip ilaç fiyatlar›na ekleyerek eczaneler arac›l›¤›yla tahsil etmesine ve eczaneleri büyük tekellere yem yapacak yasal düzenlemeye tepki gösteren binlerce eczac› Ankara’da “b›çak kemi¤e dayand›” mesaj› verdi

oluyormufl bu IMF’’ diye, efelenerek gitti. Gerçi R. Tayyip Erdo¤an’›n bu kabaday› ç›k›fllar›n› köylüye, iflçiye, gazeteciye, doktora, ö¤retmene, kad›na, ö¤renciye, yani toplumun tüm kesimlerine karfl› olan gürlemesinden bilmekteyiz. Ancak bu son gürlemesinin IMF ile olan iliflkilerinde halk› aldatmaya dönük oldu¤u daha Erdo¤an’›n ilk efelenmesinde dahi bilinmekteydi. Hakim güçler, 1961’den beri çeflitli dönemlerde IMF ile 19 stand-by anlaflmas› yapt›. Her anlaflma sonras› yeni dayatmalar gündeme getirilirken, iflin ekonomik boyutu emekçilere yüklendi. fiimdi ise 20. stand-by anlaflmas› için, IMF fleflerinin Ocak’ta gelmesi bekleniyor. Geçmiflte verilen kredilerin karfl›l›¤›nda daha fazla ekonomik ve siyasi ba¤›ml›l›k gelifltirildi. Bugün yaflanmakta olan da bunun bir örne¤ini teflkil etmektedir. Daha fazla iç siyasete müdahale gelifltirilerek, emekçilerin ekonomik haklar› gasp edilecektir. Emekçinin ümü¤ünü s›kt›rmayaca¤›z diyenler, kemerleri öyle bir s›kt›rd›lar ki, ümü¤e gerek duyulmamaktad›r. Son üç ayda 300 binden fazla iflçi iflten at›ld›. Binlercesi de ücretsiz izne ç›kar›ld›. IMF ile yap›lan anlaflmalarda patronlar›n

Ankara Eczac› Odas› Baflkan› O¤uz ‹kincio¤lu ise, muayene ücretlerinin devlet hastanelerinde al›nmad›¤›n›, bunun ilaçlarla birlikte eczanelerde tahsil edilmesi gibi bir uygulaman›n hükümet taraf›ndan yürürlü¤e kondu¤unu ve böylece sa¤l›¤›n paral› hale getirildi¤i gerçekli¤inin gizlendi¤ini belirterek, “Bizler tahsildar memurlar de¤iliz. Devletin bizleri tahsildar olarak görmesini istemiyoruz.” fleklinde konufltu.

ifl güvenli¤i sa¤lanmaya çal›fl›l›rken, milyonlar› aflan iflsizlerin

‘B›çak kemi¤e dayand›’

olan yaklafl›mlardan kaynakl›d›r. Bu yaklafl›m sahipleri genel an-

durumu görmezlikten geliniyor. Çünkü onlar için önemli olan bu çark›n dönmesidir. Gemiyi yürütürken içindekilerin yaflay›p yaflamad›¤› onlar için sorun de¤il. Onlar için önemli olan ‘imtiyazl›’ zengin kesimin yaflad›¤› ekonomik kay›pt›r. Tüm gayretleri bu ‘imtiyazl›’ kesimin ihtiyaçlar›n› giderip, kay›plar›n› aza indirmektir. Sistemin yap›sal durumundan kaynakl› her daim önümüze ç›kacak olan bu sorunlar› k›sa vadeli mücadele biçimleriyle aflman›n olanakl› oldu¤unu düflünmek, esasta sistemin niteli¤ine lamda reformist bir çizgiden beslenerek, sorunlar›n sistem içi

‹zmir Eczac› Odas› Baflkan› Tuncay Say›lgan, eczanelerde yaflanan s›k›nt›lar›n sadece eczanecilerin de¤il, vatandafl›n da yaflad›¤› s›k›nt›lar oldu¤unu ifade etti. Say›lgan, mitinge dair flu yorumda bulundu: “‹laç firmalar› ya da hastanelerin para tahsilatlar› gibi gereksiz angarya ifllerinin eczac›lara y›k›lmas› ve tutars›z, dayatmac› sa¤l›k politikalar›yla ilgili gelinen noktan›n art›k katlan›lamaz oldu¤unu gösteren, art›k yeter dedirten bir son noktad›r buras›.” Bunun yan› s›ra eczac› olarak art›k sa¤l›k dan›flmal›¤› yapmak istediklerini aktaran Say›lgan, 24-25 bin eczaneyi yabanc› sermaye guruplar›na peflkefl çekecek ve flirketlefltirerek teslim alacak olan yasal düzenlenmenin önünün aç›ld›¤›na vurgu yapt›. Son olarak Afyon Karahisar Eczac› Odas› Baflkan› Müjgan Ayd›n, eczac›lar›n baz› kaybetti¤i haklar›n› geri almak amac›yla Ankara’da topland›klar›n› söyleyerek, eczac›lar›n sa¤l›k zincirinin bir halkas› olarak kabul edilmelerinin temel talepleri oldu¤unu söyledi.

çözülebilece¤ini düflünmektedirler. Halbuki koskoca bir tarihe bak›ld›¤›nda, sistem içi baz› aray›fllarla bir arpa boyu yol al›nmad›¤› çok aç›k görülmektedir. Bu krizin etkilerine karfl› verilen mücadelenin yetersizli¤i bir yana, bizlerin esasta yapmas› gereken bu krize karfl› daha tutarl› bir mücadele çizgisi gelifltirmektir. Ancak tutarl› bir mücadele çizgisiyle bu süreçten daha güçlü ç›kabiliriz. Sürecin ihtiyaçlar›n› giderme ad›na üç-befl bas›n aç›klamas› daha fazla yapmak, gerçek manada ihtiyaçlar› giderecek yerde durmamaktad›r. Bu tür krizlerin sistemin yap›sal durumundan kaynakl› oldu¤unu belirtmemizin temel nedeni, geçici müdahale yöntemleriyle sonuç al›nmayaca¤›ndand›r. E¤er kökten çözüm yöntemleri gelifltirilmezse, buna benzer sorunlar›n sürekli önümüze gelmesi kaç›n›lmaz olacakt›r. Her eylemin kendi içerisinde bir k›ymetinin oldu¤unu söylemek elbette do¤ru oland›r. Ancak bu eylemlerin hangi anlay›fl etraf›nda flekillendi¤i ve süreçsel ihtiyaçlar› giderip gidermedi¤i de bir o kadar önemli yerde durmaktad›r. Sonuç olarak; emperyalist-kapitalist merkezli yaflanan kriz yay›larak devam ederken, bu krizlerin son dura¤› bizimki gibi ülkelerdir. Yak›n süreçte bu krizin daha boyutlu yaflan›lmas› kaç›n›lmaz olacakt›r. Bugün milyonlarla tarif edilen iflsizler ordusunun sokaklarda sessiz dolaflmas›, yar›n da böyle olaca¤› anlam›na gelmez. Nesnel koflullar›n yaratt›¤› bu nicelik içinde sakl› duran bir nitelik var. Bizlerin görevi bu niteli¤i a盤a ç›karmakt›r. Kitlelerin yaflad›¤› ani yoksullaflma dönemlerinde, her fleyin bir barut f›ç›s› gibi oldu¤unun bilinmesi gerekir. E¤er önderlikten

Üretici köylü icral›k!

Kredi borcunu ödeyemeyen küçük ve orta ölçekli üretici köylüye icra karar› ç›kart›ld›. Ald›klar› kredileri geri ödeyemeyen üretici köylülerin tarlalar›n› icra yolu ile sat›fla ç›kartan Çanakkale Bayramiçi Ziraat Bankas› fiubesi, sat›fllar›n k›sa sürede gerçekleflmesi için listeyi flubenin cam›na ast›. Ülkemizde birçok alanda oldu¤u gibi tar›mda da uygulanan yanl›fl politikalar›n ve yaflanan eko-

nomik krizin etkileri kendisini iyiden iyiye hissettirmeye bafllad›. Devletçe bankalar›n ellerine terk edilen üretici köylüler, yaflanan son krizle daha büyük bir darbo¤az›n içerisine girdi. Çanakkale’de borçlar›n› ödeyemedikleri için banka taraf›ndan topraklar›na icra getirilen üretici köylülerin durumu buna çarp›c› bir örnek. Banka, borçlar›n› ödeyemedikleri için 11 köylünün topra-

¤›n› sat›fla ç›kartt›. Bayramiçi ‹cra Müdü-

bahsediyorsak, bu barut f›ç›s›n› patlatman›n görevi de devrimci-

rü Firdevs Kayg›nok’un aç›klamalar›na

komünistlere aittir. Bu aç›dan sürecin ihtiyaçlar›na cevap olab-

göre, 2007 y›l›nda 325 kifli hakk›nda icra takibi bafllat›ld› ve bu rakam 2008’de ilçe genelinde 650’ye yükseldi. Kayg›nok’a göre daha çok k›rsal alanlarda yaflayanlar için aç›lan icra davalar›, önümüzdeki zaman içerisinde daha da artacak.

lecek bir eylem çizgisinin gelifltirilmesi önemli bir ihtiyaçt›r. Böylesi dönemler, sorunlar›n en derinden hissedildi¤i süreçlerdir. Bu kitleleri uzun erimli iktidar mücadelesine çekmenin alt yap›s› bugün oluflturulmazsa, yar›n daha zor olaca¤› kesindir. Çünkü her fleyin zamanla kan›ksanaca¤›, yani s›radan bir hal alaca¤›, kitleleri örgütlemenin f›rsat›n›n daha da güçlendi¤i böylesi dönemlerin, e¤er müdahalesiz kal›n›rsa, zamanla kan›ksanaca¤› gözard› edilmemelidir.


kad›n

3-16 Ocak 2009

MOR ÇATI KADIN SI⁄INAKLARI KAPATILIYOR ‹stanbul Beyo¤lu Kaymakaml›¤›’n›n 31 Aral›k 2008 tarihinden sonra mali destek vermeyece¤ini aç›klad›¤› Mor Çat› Kad›n S›¤›naklar›, kapanmakla yüz yüze. Baflta Mor Çat› olmak üzere birçok kad›n örgütü, kad›n s›¤›naklar›n›n kapanmamas› için imza kampanyas› bafllatarak, toplad›klar› dilekçeleri meclise sundu

Kad›n s›¤›naklar› hangi sorunu çözer? Yasa uygulanm›yor Belediyeler Yasas›, nüfusu 50 bini geçen belediyelere s›¤›nak açma yükümlülü¤ü getirmekte, Baflbakanl›¤›n 2007/16 say›l› genelgesi ise bu konuda özel idarelere de sorumluluk yüklemektedir. Bu gibi yasal düzenlemelerde de yer almas›na ra¤men çok az say›da belediye, s›¤›nak açm›fl, ço¤u belediye ise gereken maddi kaynak ve bütçeyi ay›rmam›flt›r. Ancak ülkemizde flu an toplam 36 kad›n s›¤›na¤› bulunmakta. Kapanmakla yüz yüze olan Mor Çat› ise günde 20 kad›ndan baflvuru al›yor. S›¤›nak d›fl›nda kad›nlara hukuki ve psikolojik destek gibi çal›flmalar› da olan Mor Çat› s›¤›na¤›ndan bugüne kadar 106 çocuk ve 152 kad›n faydaland›.

3500 imza mecliste Kad›na yönelik her türlü cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› mücadele yürüten kad›n örgütleri, Mor Çat›’n›n öncülü¤ünde zaten çok zor ve s›n›rl› koflullar alt›nda çal›flmalar›n› sürdüren s›¤›naklar›n kapanmamas› için imza kampanyas› bafllatt›. 19 Aral›k’ta gerçeklefltirilen bir eylemle meclise verilen 3500 dilekçede, “Erkek fliddetine karfl› mücadele edebilmek, kad›n-erkek eflitsizli¤ini, erkek egemenli¤ini güçlendiren mekanizmalara karfl› da mücadeleyi gerektirir” diyen kad›nlar, kad›nlar›n fliddetten uzak bir yaflam sürdürebilmeleri için desteklenmeleri gerekti¤ine vurgu yapt›. Kad›n örgütleri, s›¤›naklara aktar›lan ödene¤in kesilmesini, “Devletin fliddete karfl› mücadeleyi bu bütünlük içinde ele almad›¤›, Mor Çat›'n›n s›¤›na¤›na iliflkin tutumun da s›¤›naklar konusunda kad›n hareketinin y›llard›r sürdürdü¤ü mücadele ile elde etti¤i kazan›mlara karfl› bir tutum oldu¤u görüflündeyiz” fleklinde de¤erlendirdi. Dilekçede geçen, “Bu çal›flman›n sona erdirilmesi, s›¤›naklar›n içinin boflalt›l-

mas›, kad›n örgütlerinin bu konudaki hassasiyetinin, varl›¤›n›n, politikalar›n›n tasfiye edilmesi, kad›n hareketinin mücadelesinin, kad›na yönelik fliddete karfl› mücadelenin öznesi olarak görülmemesi anlam›na gelmektedir” ifadeleri, finans sorunuyla birlikte s›¤›nak çal›flmalar›n›n fiilen tasfiye edildi¤ine dikkat çekiyor. Dilekçede son olarak kad›n s›¤›naklar›yla ilgili protokolün imzalanmas›, çal›flmalar›n desteklenmesi ve s›¤›naklara bütçe aktar›lmas› yönlü talepler s›raland›.

“Kazan›mlar›m›zdan geri ad›m atmayaca¤›z” Mor Çat› ise bas›n aç›klamas› yaparak “Bar›nak de¤il, s›¤›nak istiyoruz” dedi. “S›¤›naklar kad›na yönelik fliddete karfl› mücadelenin en önemli araçlar›d›r. Kad›n ve çocuklar›n fliddetten uzak yeni yaflam alternatifleri oluflturabilmelerini, bunun için güçlenmelerini sa¤lar” ifadeleriyle, s›¤›naklar›n fliddet gören kad›n ve çocuklar için önemli bir yer teflkil etti¤i belirtildi. Aç›klamada Beyo¤lu Kaymakaml›¤› ile imzalanan protokol sürecine iliflkin bilgilendirmelerde bulunuldu ve “Kad›na yönelik fliddetle mücadelenin önemine inan›l›yorsa, as›l olan devletin bunun için gerçekçi kaynak ay›rmas›d›r” denildi. S›¤›naklar›n aç›lmas›n›n kad›nlar›n 20 y›l boyunca sürdürdükleri mücadelenin sonucunda gerçekleflti¤ine dikkat çekilerek, kazan›mlardan geriye ad›m at›lmas›na izin verilmeyece¤i vurguland›. 3 farkl› kaymakam›n döneminde de s›¤›na¤›n çal›flmalar›nda birçok sorun yafland›¤› hat›rlat›larak, “Kad›nlar›n güçlenmelerinin, kurumsal mekanizmalar›n›n sa¤land›¤› s›¤›nak çal›flmalar›n›n var olabilmesi için; kad›n örgütlerinin çal›flmalar›na, denetimine aç›k olmas›n› savunmaya devam edece¤iz” denildi.

Azerbaycan kad›n haklar› savunucusu açl›k grevinde Son zamanlarda üniversite ö¤rencileri, gazeteciler, insan haklar› savunucular› gibi farkl› birçok kesim üzerindeki bask›lar›n yo¤unlaflt›¤› ‹ran’da, Kas›m ay›nda tutuklanan kad›n haklar› savunucusu Gazeteci Sehnaz Gulami, açl›k grevine girdi. ‹ran Kad›n Gazeteciler Birli¤i üyesi ve "Azerwomen" adl› internet sitesinin de yazarlar›ndan olan Gulami, ‹ran yönetimine muhalifli¤iyle biliniyor. Özellikle de ‹ran Azerbaycanl›lar›n›n ve ‹ranl› kad›nlar›n haklar›n› savunan birçok makale ve habere imzas›n› atan Gulami, daha önce de birkaç kez tutuklanm›flt›. 15 Kas›m’dan beri Tebriz Hapishanesi’nin kad›nlar bölümünde kalan Gulami, geçti¤imiz hafta hapishanede fiziki ve psikolojik bak›ya maruz kald›¤› için açl›k grevine girdi.

Kerkük’te kad›nlar derne¤i sorumlusu öldürüldü Kürdistan Komünist Partisi’ne ba¤l› Kürdistan Kad›nlar Derne¤i Kerkük sorumlusu Gelavej Hüseyin Ali öldürüldü. Kürdistan Kad›nlar Derne¤i Kerkük sorumlusu Gelavej Hüseyin Ali, 18 Aral›k’ta Kerkük’te bulunan evinde ölü bulundu. Polisinin yapt›¤› bilgilendirmeye göre Ali’nin, sabah efli evden ç›kt›ktan sonra b›çakl› sald›r›ya u¤rad›¤› düflünülüyor. Polisler ayr›ca Ali’nin kalbinde ve yüzünde say›s›z b›çak darbesi oldu¤unu tespit ettiklerini kaydetti. Ali’nin kim taraf›ndan ve neden öldürüldü¤üne iliflkinse herhangi bir bilgi yok.

Mor Çat› Kad›n S›¤›na¤› Vakf›’na verilen bütçenin kesilmesi üzerine kad›n örgütlerinin bafllatt›klar› kampanyay› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Demokratik Haklar Federasyonu Kad›n Komisyonu temsilcisinden, kad›n s›¤›naklar› ve buna iliflkin yürütülen çal›flmalar hakk›nda görüfl ald›k

Bu kampanyan›n hem olumlu hem de olumsuz taraflar› bulunmakta. Kampanyan›n sahiplenilmesi gereken taraf›, egemen sistemlerin yasalarla tan›d›klar›n› ve yükümlülüklerini belirledikleri haklar›n göstermelik oldu¤unun ve uygulanmad›¤›n›n a盤a ç›kar›larak, bu ikiyüzlülü¤ün teflhir edilmesi boyutudur. Bugün kad›n sorununu egemen sistemin ve onun yasalar›n›n çözmeyece¤i, çözemeyece¤i aç›k olmakla birlikte, sistem içi de olsa, tan›nm›fl baz› demokratik hak ve taleplerin uygulanmas› noktas›nda mücadele yürütmek gereklidir. Bugüne kadar Dünya Bankas› gibi emperyalist kurumlarca desteklenen bu tür araçlar›n her an bu deste¤i yitirebilecekleri aç›kt›r, ki Mor Çat› örne¤i bunun ispat›d›r. Yürütülen kampanya bu nedenle esasta s›¤›naklar›n devlet taraf›ndan desteklenmesi ve yönetiminin kad›n kurumlar›na devredilmesi talebi üzerine kurgulanmaktad›r. Ancak devletin ve belediyelerin de bu talebi karfl›lamayacaklar›, karfl›lasalar dahi bu deste¤in her an yitirilmesi gerçekli¤inin oldu¤u göz ard› edilmektedir. Mevcut sorunun çok daha kapsaml› incelenmesi ve kad›nlar›n sorununa çok yönlü müdahale eden ve çok yönlü mücadele yürüten bir zeminden yükselen kampanyalara yönelmek hedeflenmelidir. Ayr›ca kad›nlar› sadece fliddet alan›ndan uzaklaflt›rmakla s›n›rl› olan bu ortamlarda kad›nlar› yaflama haz›rlayarak onlar› e¤itecek, gelifltirecek, çeflitli sorunlar›na kapsaml› olarak e¤ilecek araçlar ve hizmetleri de içermemektedir. Bu sorun, feminist kad›n kurular›n›n kendi imkan ve olanaklar› ile çözülmeye çal›fl›lmakta ve kal›c› ve yeterli bir çözüm olmamaktad›r. Kampanyan›n s›¤›naklar›n yayg›nlaflt›r›lmas›na hizmet etmekte çözüm olmamas› bir yana, s›¤›naklar›n da kad›n sorununu çözebilecek mekanizmalar olmad›¤› aç›kt›r. Ancak aç›kça ifade etmek gerekir, ki bu çözümsüzlü¤ün en büyük sorumlulu¤u feminist kad›n ve kurumlar› de¤il, alternatif olan devrim ve demokrasi güçlerine aittir. Devrim ve demokrasi güçlerinin kad›n sorununa bugünden güncel-somut projelerle yaklaflam›yor olmas›, kad›n mücadelesini farkl› çözüm aray›fllar›na itmekte ve çö-

zümsüz bir durum yaratmaktad›r.

Kad›n örgütlerinin, kad›nlara yönelik fliddete karfl› mücadelede bir araç olarak gördü¤ü kad›n s›¤›naklar› hakk›nda görüflleriniz nelerdir? Kad›na Yönelik fiiddet öyle çok yönlü ve birbiriyle ba¤lant›l› çeflitleri bar›nd›rmaktad›r ki, tüm bu sorunlara karfl› mücadelede kad›n mücadelesine ve kad›n kurumlar›na, onlar›n özgün faaliyetlerine ihtiyaç duyulmas›n›n nedeni bu somut ve nesnel durum olmaktad›r.

Egemen sistem kendi eliyle bir taraftan kad›n› ezerken ve ma¤durlaflt›r›rken, di¤er taraftan da onlara ‘yard›m etmek’, ‘ma¤dur’ olan bu cinsi hep bu kimlik içerisinde tan›ml› tutmak ve bireyleflme mücadelesinden uzaklaflt›rmak için, onu sistem içilefltiren ve görünürde demokrasinin ve insan haklar›n›n gere¤i olan çeflitli politikalar ve uygulamalar gerçeklefltiriyor. Egemenler, kad›n sorununu çözmeyi b›rakal›m, bu sorunu sürekli canl› ve kal›c› k›lmak için elinden geleni yap›yor. ABD, AB gibi emperyalist hükümdarlar›n neo-liberal politikalar›n›n araçlar› olan Dünya Bankas›, IMF gibi kurumlarla ekonomik, sosyal ve politik alanda çok yönlü sald›r›lar planlan›p uygulan›yor. Bu kapsamda Dünya Bankas› gibi kurumlar›n kad›n kurumlar›na sundu¤u mali deste¤in amac›n›n kad›nlar› özgürlefltirmek olmad›¤› çok aç›kt›r. S›¤›naklar›n kad›nlar› geçici olarak fliddet ortam›ndan uzaklaflt›rmaya yaramas› fliddeti yok etmiyor, fliddetin kayna¤›na yönelik bir mücadele alan› da yaratm›yor. Ancak bunu söylemek, bu tür giriflimlerin yetersizli¤ini ve niteli¤ini tart›flmak da kad›nlar›n her gün yüz yüze yaflad›¤› fliddeti ve ölüm tehlikesini çözmüyor. Bugünden somut ad›mlar›n at›lmas› gere¤ini, özellikle devrim ve demokrasi güçlerinin mutlaka alternatif yol ve yöntemler gelifltirmelerini zorunlu hale getiriyor. Devrim ve demokrasi güçlerinin bu konudaki duyars›zl›¤› ve sorunu ertelemeleri, özelefltirel yaklafl›lmas› ve tart›fl›lmas› gereken bir mesele. Alternatif toplumsal mücadelelerin alternatif toplumsal projelerine bu soruna yönelik somut araçlar› eklemeleri ve feminist örgütler de dahil olmak üzere bu meseleye yönelik tüm mücadeleleri do¤ru bir zeminde birlefltirerek çözüm üretmek için çaba sarf etmeleri gerekmektedir.

Emine Arslan ve arkadafllar›n›n direnifli kazand› Desa patronunun, sendikal› olduklar› ve sendikal çal›flmalar yapt›klar› gerekçesiyle iflten ç›kartt›¤› 41 iflçiden, Sefaköy’deki fabrikan›n önünde 175 gün boyunca direnen Emine Arslan ve Düzce’de 240 gün boyunca direnen 4 iflçi, açt›klar› ifle iade davas›n› kazand›. Mahkeme karar›na göre Desa patronu, iflçilerin ödenmeyen ücretlerini ve tazminatlar›n› ödemek ve iflçileri ifle almak zorunda.

‹fle iade davas› kazan›ld› Emine Arlan ve iflten at›lan di¤er iflçiler, direniflin yan› s›ra ifllerine geri dönebilmek ve haklar›n› alabilmek için yasal süreç de bafllatm›fllard›. Davan›n 24 Aral›k’ta görülen duruflmas›nda, iflten ç›kar›lma nedeninin sendikaya üye olunmas› oldu¤una kanaat getiren mahkeme heyeti, bunun yasalara ayk›r› oldu¤u gerekçesiyle, Sefaköy’de iflten ç›kart›lan Emine Arslan’›n ve Düzce’de iflten ç›kart›lanlardan Meltem Sine, Mustafa So¤an, Hakan Evlio¤lu ve Levent Akdo¤an’›n ifle iadesine karar verdi. Karara göre iflveren, Arslan’a iflsiz kald›¤› dönemdeki 4 ayl›k ücretiyle, ifl akdi sendikal faaliyetleri nedeniyle feshedildi¤i için bir y›ll›k

maafl› tutar›nda tazminat ödeyecek. Mahkeme karar›n› de¤erlendiren Deri ‹fl Sendikas› Örgütlenme Uzman› Nuran Gülenç, yasal düzenlemelere göre, Desa iflvereninin karar› uygulamak için 10 gün süresi oldu¤unu belirtti.

DESA patronu, sendika düflmanl›¤›na devam ediyor Mahkemenin direnen iflçiler lehine verdi¤i bu karar›n ard›ndan DESA’ya karfl› yürütülen ulusal ve uluslararas› kampanyay› durdurmak için sendikayla görüflmeyi kabul eden DESA patronu ise, görüflmeler sürerken sendikal› 5 iflçiyi daha iflten ç›kard›. Bununla da yetinmeyerek direniflte ön plana ç›kan Emine Arslan ve Düzce’deki iki iflçiyi sendikal mücadeleleri nedeniyle ifle almayaca¤›n› söyleyen DESA patronu, sendika düflmanl›¤›n› flimdi de kriz k›l›f›yla örtmeye çal›fl›yor. Patronun bu söylemlerine sendikal› iflçilerin ve Desa Direnifliyle Dayan›flma ‹stanbul Kad›n Platformu’nun yan›t› ise gecikmedi. Desa patronunun bu tavr›na karfl› bafllat›lan çal›flman›n, ancak at›lan iflçilerin tamam› tekrar iflbafl› yapt›r›l›n-

ca ve sendikan›n tüm talepleri koflulsuz kabul edilince sonland›r›laca¤› duyuruldu.

ÖNCÜ KADIN Rojda DEM‹R

Yerel yönetimler ve kad›n -2‹ktidar ve devlet iliflkisi merkezi yönetimler ile yerel yönetimler iliflkisi, egemen sistemlerin güçlü ve zay›f oldu¤u durumlarda farkl› flekillenir, farkl› nitelikler tafl›r. Devrimci ve komünist hareketlerin zay›flad›¤› dönemlerde devlet ve ona flekil veren merkezi yönetimlerin yerel yönetimleri kontrol mekanizmalar› çok daha güçlü bir hal al›r ve üstten alta do¤ru ezilenlerin tüm yaflam alanlar›n› kuflatarak nefes alacak boflluk b›rakmaz. Düzen partileri, merkezi seçim süreçlerinden çok daha kapsaml› bir sald›r› ile yerel seçim süreçlerinde halk›n yaflam alanlar›na ‘inerler’. Bu inme durumu, ezilen s›n›ftan halklar›n kendi yaflamlar›na yönelik zay›f da olsa karar alabilecekleri, inisiyatif gelifltirebilecekleri olanaklar› bertaraf etmek tam olarak hakim olunmayan yerelleri içten kuflatarak tafl›m›fl olduklar› dinamizmi baltalamak için topyekun bir iflgal komutundan baflka bir fley de¤ildir. Oy avc›l›¤›na dönüflen bu faaliyetlerde kitle, büyük bir oy potansiyeli bar›nd›ran bir ‘sürü’ olarak kendisine de¤er biçilen ve öyle de tutulmak istenen kesimi ifade eder. Kitlelere gidilirken asl›nda ifade edilenler flunlard›r: ‘Bak›n, sizlere geliyoruz, siz özgürsünüz, kendinizi sömürecek olanlar› seçmekteki flans›n›z›n yeterince fark›nda de¤ilsiniz, bizler tek tek sizlere ulaflarak bu hakk›n›z› sizlere hat›rlat›yoruz. Minnettarl›¤›n›z› bize oy vererek gösterebilirsiniz.’ Torba torba kömürler ve yiyeceklerin yan›nda torba torba da¤›t›lan bol vaatlerin her biri, asl›nda ezilenlerin kendi kaderini belirleyebilme iradelerine s›k›lan birer kurflun gibidir. Bu ‘karfl›l›ks›z iyi niyetin’ karfl›l›¤› sat›n al›nan sadece oy de¤il, halk›n kendi iradesi, onu var eden en temel söz, yetki ve karar hakk›d›r. Ancak yerel yönetimler, devrimci ve komünist hareketlerin zay›flad›¤›, genifl halk kitlelerinden koptu¤u süreçlerde halk›n kendi kendini yönetmesine dayanan alternatif toplumsal projelerin kitlelerle buluflturularak onlar taraf›ndan sahiplenilmesini ve güncel sorunlarla ba¤› kurularak somut bir politikaya dönüfltürülmesine hizmet eden güçlü bir araç olmaya devam eder. Bu süreçlerde yerel yönetimler merkezi yönetimlerin kontrolünde olsa da kitlelerle dolays›z bir iletiflim ve ba¤ kurulmas›n›n zorunlu k›lan araçlar oldu¤u için sistemin zay›f karn› olma gerçe¤ini de bar›nd›rmaktad›r. Bu nedenle yerel seçim süreçleri merkezi yönetimlerle ezilen y›¤›nlar›n çeliflkisini, uzlaflmazl›¤›n› kavraman›n-kavratman›n ve kitleleri örgütlü mücadeleye yönlendirmenin somut-pratik ve güçlü bir arac› olarak devrimci-komünistlere çok büyük f›rsatlar sunar. Egemenlerin yerel yönetim anlay›fl› o kadar içselleflmifltir ki baflka, farkl›, alternatif bir yerel yönetim program› ve politikas› olabilece¤i unutulmaktad›r. Emekçi halk›n inisiyatifiyle oluflturulan yerel yönetimler program›, halk›n kendi iktidar program›n›n çok küçük iktidar hücreleri gibidir ve tarihte bu süreçler de yaflanm›flt›r. Fatsa örne¤inin hala haf›zalarda bu kadar canl› olabilmesinin nedeni, bu süreçlerin halk›n devrim oldu¤unda var olabilecek toplumsal düzenin küçük nüvelerini canl› canl› hissetmelerine olanak tan›yan bir prati¤in, alternatif bir yerel yönetim anlay›fl›n›n yarat›c›lar› ve uygulay›c›lar› olmas›na dayal›d›r. Bu pratik, devrimci bir pratiktir ve kitlelerin bizzat içerisinde yer ald›klar› kitleselleflmifl bir devrim mücadelesinin hiç de küçümsenemeyecek birer halkas›n› oluflturmaktad›r. Kendi iktidar›na ve onun yönetim anlay›fl›na yabanc› olanlar için küçük de olsa bu yönde hayata geçen her küçük uygulama, büyük de¤iflimlere yol açar. Yüzy›llard›r yönetilen ve yönetilme kültürüyle inisiyatifsiz-iradesiz k›l›nan ezilenlerin kendi sorunlar›n› tan›mlamas›, çözüm aramas›, somut yollar bulmas› ve programlamas›, üstelik bunu egemenlerin de¤il, kendisi gibi olan yüzlerce insan›n aktif kat›l›m›n›n oldu¤u, eflit, demokratik, kat›l›mc› ortamlarda belirlemesi, ezilenlerin s›n›f bilincini gelifltirecek, kendi gerçekli¤ini apaç›k görmesini sa¤layacakt›r. Bu pratik faaliyetin sonucunda en kötü ihtimalle, halk›n kendi adaylar›n› yönetim kademelerine tafl›yamamas›, düzenin s›n›rlar› dâhilinde yürütülen demokratik hak ve talepler mücadelesinde düzen ile ezilen y›¤›nlar aras›ndaki çeliflkinin uzlaflmazl›¤›n› bir kez daha ispatlayacak ve alternatif-toplumsal mücadelelerin meflrulu¤una olan inanc› pekifltirerek düzenin s›n›rlar›n› aflma cüretine dönüflebilecektir. Bu mücadele sürecinin kendilerine ve belirli yönleriyle sistemin gerçek yüzüne yabanc›laflm›fl olan kad›nlar için çok güçlü bir tecrübe olaca¤›n› söylemek abart›l› bir yaklafl›m olmayacakt›r. Ve kad›n mücadelelerinde çok somut taleplerin dillendirilebilece¤i, halk›n genel talepleriyle bütünlefltirilebilece¤i bu zeminde mücadele yürütmek, kad›nlara gerçek ve somut veriler sunacakt›r. Düzenin s›n›rlar› içerisinde ne merkezi yönetimler, ne de yerel yönetimler kad›n› inisiyatifli k›lar. Çünkü sorun sadece bu yönetimlerde yer almak de¤ildir. Bu yönetimlerin kimin menfaati için ve hangi nitelikte oluflturuldu¤u, kad›nlar için esas mesele olmaktad›r. Ezilenlerden yana olmayan bir yerel yönetim program› kad›nlardan da yana olamaz.

7


perspektif

8 3-16 Ocak 2009

Emperyalizmin krizi yap›sald›r 2008’in son aylar›n› ekonomik kriz tart›flmalar›yla geride b›rakt›k. ‘Küresel mi, de¤il mi’, ‘bizi te¤et geçer mi, geçmez mi’ tart›flmalar› ve bir y›¤›n kavram kargaflas› içerisinde bulunmaya çal›fl›lan ‘çözüm’ yollar›, bu tart›flmalarda en çok öne ç›kanlar oldu. Hatta bu tart›flmalarda h›z›n› alamayanlar yeniden Marks’› keflfederek ‘yoksa Marks hakl› m›yd›’ diyerek, ‘derin’ analizler yapt›lar. Sonuç, dedi¤imiz gibi bir sürü kavram kargaflas› içerisinde yabanc› ekonomistlerin, akademisyenlerin söylem ve makalelerinden devflirme kad›nl›-erkekli, sendikac›-politikac› bir y›¤›n göbeklinin TV ekranlar›ndaki teorik gevezelikleri aras›nda süreç ak›p giderken, 200 bine yak›n çal›flan içten ç›kart›ld›, yüzlerce küçük ve orta ölçekli iflletme daha flimdiden üretimi durdurma noktas›na geldi. Mevcut tabloya bakarak krizin önümüzdeki süreçte daha da derinleflerek etkisini gösterece¤i konusunda ortak bir söylem oluflturulmufl olsa da “çözüm” ad› alt›nda yap›lan tart›flmalar›n bu süreçten ‘en az etkilenmeyle ç›k›lmas›’ yönünde oldu¤u görülmektedir. Patronlar hükümete de bask› yaparak en az›ndan bu süreçten mevcut sermaye birikimlerini muhafaza ederek ç›kman›n gerekli önlemlerinin al›nmas›n› isterlerken, çal›flan y›¤›nlar ise iflten at›l-

mayla karfl› karfl›yalar. Emek örgütleri, sendikalar her ne kadar ‘krizin faturas›n› çal›flanlar ödemeyecek’ deseler de, asl›nda kendilerince bir nevi ara bulucu rol üstlenerek, esas durduklar› yer, ‘gelin bu faturay› sadece çal›flanlara kesmeyin; iflveren, devlet ve çal›flanlar birlikte ödesin’ noktas›ndad›r.

risyenlerinin söyledi¤i gibi ne ça¤ de¤iflmifltir ne de bu söyleme yaslan›larak büyük bir tespit olarak göstermeye çal›fl›ld›¤› gibi, “küreselleflme” emperyalizmin yeni bir aflamas›d›r. “Küreselleflme” ad› alt›nda yap›lan tespit ve tart›flmalar ne emperyalizm aç›s›ndan “yeni bir durumdur” ne de gelinen “yeni bir aflamad›r.”

sermaye sistemini, eme¤i, meta üretimini yeni bir organizasyona tabi tutmaya çal›flmaktad›r. Güne cevap veremeyen kurum-kurulufllar›n›, stratejik yönelimlerini, siyasal araçlar›n› vb. revize ediyor. Sivrilen ne varsa, onu törpülüyor ve yeni dönemine uyumlu hale getiriyor.

Nerdeyse içerisinde iflçi s›n›f› kavram› geçmeyen bir cümle kurmayan komünist-devrimci hareket ise, mevcut durumundan fazlas›yla memnun misali kendisinin görevini izleyici ve destekçilikle s›n›rland›rarak, kendili¤inden geliflen eylem, grev, iflgallere kat›lma yönünde pozisyon belirlemifl durumda.

Emperyalizmin krizi bir yönüyle y›k›mlar› ve sömürüyü artt›r›rken, di¤er bir yönüyle de infla süreci yafl›yor. Tarihte de görülmüfltür ki, emperyalist kapitalist sistem yap›s› gere¤i nitel krizler yaflarken ve y›k›mlar türetirken, ayn› zamanda bu anlar› f›rsatlara çevirmeye çal›fl›r. Yeni y›k›mlar› ve sömürüleri yaratmak için gerek kendisini, gerekse de dünyay› her alanda yeniden infla eder. Bugün ekonomik, siyasal, sosyal anlamda yaflananlar tam da bu sürecin iflletilmesine tekabül ediyor. Evet, krizle birlikte ezilen-sömürülen emekçilere yans›yan iflsizlik, yoksulluk, zamlard›r. Fakat bu sadece bir yöndür. Bunun siyasal boyutu vard›r ki, Ortado¤u’yu, Kafkaslar›, Afrika’y›, enerji kaynaklar›n›, ulusal sorunlar›, bu bölgelerin flekillendirmesini öngörür. Dolay›s›yla emperyalizmin krizi k›sa bir sürede görülecek, anl›k etkileriyle de¤erlendirilecek bir durum de¤ildir. Emperyalizm önümüzdeki on y›llar›n tablosunu oluflturmak için yaflad›¤› krizin verilerinden hareketle de¤ifliklikler yapmakta,

Krizle birlikte dünya ekonomisinde düflüfllerin, y›k›m ve sald›r› fleklindeki yans›malar›n yafland›¤› bariz görülüyor. Durum, hakim s›n›flar›n sözcülerinin “kriz te¤et geçer, kriz psikolojik” söylemlerinin aksine gelifliyor. En basitinden iflten ç›karmalar›n, üretimin düflmesi ya da durdurulmas› somut flekilde yaflan›yor. Kitlesel iflten ç›karmalar günlük haberlerin ola¤anlar› aras›na girdi. Son günlerde OECD’nin haz›rlad›¤› rapor, dünya genelinde ekonomik dengesizli¤in yafland›¤›na, gelir da¤›l›m›nda bozulma oldu¤una ve bu nedenle siyasi istikrars›zl›klar›n ve çat›flmalar›n filizlenece¤ine dikkat çekiyor. Krizin en aç›k belirtisi de iflsizli¤in önümüzdeki günlerde daha da artacak olmas›, demokratik-ekonomik haklar›n s›n›rland›r›lmas›d›r. Bilhassa bu etki emperyalizme ba¤›ml› yar› feodal yar› sömürge, sömürge ülkelerde esas halkay› oluflturacak.

Evet, ister 1929’larla, ister 1970’lerle, isterse di¤erleriyle karfl›laflt›r›ls›n. Yaflanan sadece bir ekonomik kriz de¤il, emperyalist-kapitalist sistemin krizidir ve dönemsel de¤il, yap›sald›r. 1929’lar, 70’ler ve di¤erleri, emperyalist-kapitalist sistemin yap›sal olan krizinin dönemsel olarak daha bir derinleflmesiydiler. Ancak burada alt› çizilmesi gereken di¤er bir nokta ise, emperyalist-kapitalist sistem bütün bu yaflad›klar›ndan sonuçlar ç›kararak derinleflen krizi kontrol alt›na almay› baflarabilmifltir. Bir anlamda sistem kendi reflekslerini güçlendirerek, krizini yönetebilmifltir. Yoksa burjuva teo-

Süreci devrimin lehine çevirmek Önümüzdeki süreç yeni dalgalanmalara, devrimci savafl aç›s›ndan muazzam f›rsatlara yol açacakt›r. Daha flimdiden grevler, eylemler, ifl yeri iflgalleri kendili¤inden de olsa yaflanmaya bafllam›flt›r. Kriz derinlefltikçe, toplumun bütün ezilen-sömürülen kesimleri derinden etkilenecektir. ‹flçi s›n›f›, köylülük, memurlar, küçük ve orta ölçekli iflletme sahipleri, ekonomik anlamda sars›lacak kesimleri oluflturmaktad›rlar. Bununla birlikte iflsizlik, yoksulluk, açl›k oranlar› her geçen gün büyüme seyri izleyecek. Buradaki temel soru bu derinleflen kaosun, çeliflkinin hangi yan›n› güçlendirece¤idir. Bizler elbette ki kitlelerin felaketi üzerinden siyaset yapman›n teorisini yapamay›z. Ancak kitleleri felakete sürükleyen esas müsebbibe karfl› kitlelerle birlikte mücadele yürütmeyi ve bu mücadeleyi devrimci savafl›n hizmetinde ele almay› görevimiz olarak kabul ederiz. Dolay›s›yla flimdiden üzerinde önemle durulmas› gereken ve sürece cevap olabilecek bir eylem çizgisinin gelifltirilmesi esas görev olarak kabul edilmelidir. Bu eylem çizgisi de ana mücadeleye güç katan ve onun direkt hizmetinde olan yönelimi içermelidir. Ana yönelimin ekseninde ele al›n›p, yaflamla ba¤› kuruldu¤u oranda, hem sürecin ihtiyaçlar›na uygun davranm›fl olunur hem de gelece¤e uzanman›n köprüsünün temelini sa¤lam biçimde örülmüfl olacakt›r.

Sinter Metal fabrikas›n› iflgal eden iflçiler süreç de¤erlendirmesi yap›yor

KR‹Z VE B‹Z Kriz sadece emperyalist-kapitalist sistemde mi? Son zamanlarda emperyalizmin sömürü ve y›k›m politikalar› do¤al›nda ezilen-sömürülen emekçilerin tepkisine neden oluyor, niteli¤ini bir kenara b›rakarak, dipte bir memnuniyetsizli¤in, öfkenin oluflmas›na yol aç›yor. Ülkemizde genifl emekçi kesimlerin krize, iflsizli¤e, zamlara ve yoksullu¤a karfl› tepkisi çeflitli flekillerde dile getiriliyor. Fabrikalarda direnifller sergileniyor, ifl yerleri iflgal ediliyor. Ama alt›n›n çizilmesi geren bir gerçeklik var ki, bu da, tepkilere, direnifllere ra¤men güçlü, sonuç al›c› eylemlerin yarat›lamamas›, direnifllerin anl›k olmas›, siyasal hedefe ulaflacak güçlü bir örgütlülü¤e dönüflememesidir. Kuflkusuz bunun, ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›, demokratik haklar mücadelesinin zay›fl›¤› ve devrimci s›n›f mücadelesinin zay›fl›¤› gibi birçok nedeni olabilir. Bu nedenle emperyalizmin krizinin yan›na ne yaz›k ki emek mücadelesinin krizini koymak laz›m gelir. ‹flçilerinemekçilerin öz örgütlülükleri olan sendikalar›n, bugün emperyalist krizin-sald›r›lar›n karfl›s›ndaki halleri periflan durumdad›r. ‹flçilerin, emekçilerin ekonomik, siyasal, sosyal hak taleplerinin platformu sendikalar, ne yaz›k ki emek örgütünden çok, ezilen-sömürülen emekçilerin tepkileri ve taleplerini bast›ran, emek mücadelesini basit maafl art›fl› talepleri ile s›n›rlayan, emekçiyi apolitiklefltiren, hakim s›n›flar karfl›s›nda uzlaflt›ran, sistemin havuzunda biriktiren, bürokratik, memur zihniyetli bir mekanizmadan baflka bir fleyi ifade etmemekte. AB fonlar› ve kaynaklar›yla kendisini var eden, bu kriterler çerçevesinde sendikac›l›k yapan böylesi bir anlay›fl, adeta sivil toplum kuruluflunun misyonunu üstlenmektedir. D‹SK, KESK gibi sendikalar›n emekçilerin tepkisi-talepleri karfl›s›nda yapt›¤› tek fley, bu tepkiyi dizginlemek; krizi atlatmalar› için hakim s›n›flara tavsiye raporlar› haz›rlamak, bir iki miting düzenlemek oluyor. ‹flçilere, emekçilere dair bir program-politika üretmekten aciz sendikalar›n bu kötürüm hali, adeta emekçi y›¤›nlar› örgütsüzlük içinde örgütleyen bir iflleve dönüflmüfltür. Emperyalizmin ve uflaklar›n›n krizlerine, sald›r›lar›na karfl›, güçlü, örgütlü, devrimci, siyasal talepleri olan bir mücadele oluflturma noktas›nda merkezi bir birlikteli¤in, ortak taleplerin ve program›n oluflturuldu¤u söylenemez. Devrimcilerin de bu anlamda cevap oldu¤u, iflçi-emekçilere yön verdi¤i, ortak ç›karlar etraf›nda birleflik bir müca-

dele oluflturdu¤u söylenemez. Tüm bu nedenlerle iflçilerin-emekçilerin tepkileri somutlanamamakta, direnifller kendili¤inden olmakta ve sönümlenmektedir. Haliyle sömürü ve y›k›m politikalar›n›n yaflam bulmas› yönünde hakim s›n›flar›n önünü de aç›yor.

Tasfiyecilik zehrinin etkileri Etkisinin öncekilerinden daha az olmayaca¤› krizin, çok aç›k ki esas etkileri önümüzdeki süreçte, yol açaca¤› sonuçlar ise sonraki y›llarda kendisini olumlu ve olumsuz olarak gösterecektir. Dolay›s›yla krizin yar›nki sonuçlardan hareketle (e¤er krizin en çok etkileyece¤i ezilen, sömürülen kesimler ve bunlar›n de¤iflik biçimlerdeki temsilcileri bugünden üzerlerine düflen görevi yerine getiremezlerse, sonuçlar›n olumsuz olaca¤› ortada) geç kal›nm›fl bir ‘durum tespiti’ yap›lmak istenmiyorsa, o zaman bugünden duruma müdahale edilmesi gerekmektedir. Mevcut tabloya bakt›¤›m›zda, evet emperyalist-kapitalist sistem derin bir kriz içerisindedir diyebiliriz. Zira ayn› flekilde komünist-devrimci hareketin krizini de görmek durumunday›z. Sorun sadece daralmayla, güç kayb›yla aç›klanamaz. E¤er tek bafl›na böyle olsayd› böylesi buhran dönemleri h›zla komünist-devrimci hareketlerin toparland›¤›, kitleler içerisindeki etkilerinin kuvvetlendi¤i dönemler olurdu. Oysa kitlelerin giderek yoksullaflmas›na, çeliflkilerinin derinleflmesine karfl›n bir alternatif olunamamaktad›r. Daralma, güç kayb› gibi dönemsel faktörler bu durumu etkileyen sebeplerdir, ancak bundan daha önemli olan tasfiyeci bir dalgan›n etkisi alt›nda kal›nd›¤› gerçe¤idir. Güç kayb›, daralma, kadro yetersizli¤i vs. gibi olumsuzluklar, tasfiyeci dalgan›n etkisi alt›na daha fazla girilmesini beraberinde getirmifltir. Böylesi dönemlerin esas panzehiri, sa¤ tasfiyeci dalga ve bu dalgan›n etkisinde kalan çizgilere karfl› etkin bir ideolojik mücadeledir. Ve bu tasfiyeci dalgan›n kuvvetlendirdi¤i zeminden yükselen ve ‘dünya gerçe¤ine gözlerin kapat›lmamas›’ k›l›f›yla, ‘yenilik’ flerbetiyle sunulan sa¤c›-tasfiyeci zehirli fikirlere ra¤bet etmeden, do¤rulu¤u s›n›flar mücadelesi tarihinde ispatlanm›fl olan proletaryan›n bilimsel ö¤retisi Marksizm-LeninizmMaoizm silah›na sar›larak, devrimci savaflta ›srard›r. Komünist-devrimci hareketlerin krizi iflte tam da bu noktadad›r. Giderek MLM ö¤retiden, proletaryan›n s›n›f partisinden ve onun stratejik hedefine uygun örgütlenmeden uzaklafl›larak tasfiyeci

dalgan›n kuflatmas› alt›nda kal›nmaktad›r. Son y›llarda tasfiyecili¤e ve zehirli fikirlere karfl› gerçek anlamda bir ideolojik mücadele yap›labilmifl midir? Burjuva ideologlar, sa¤dan ve soldan liberaller ortaya çeflitli gündemler atmaktad›rlar. ‘Sol’un yapt›¤› ise bu gündemleri sa¤a-sola çekifltirmek ve bu basit dairenin içerisine hapsolmaktan ibarettir. Liberallerin bir nevi bu ‘ak›l hocal›¤›’ komünist-devrimci yelpazedeki sa¤ tasfiyecilerin heyecanl› alk›fl›yla karfl›lanmaktad›r. Bu durum komünist-devrimci hareketi olumsuz anlamda kuflatan ve giderek kitleler içerisinde de etkisi güçlenen önemli bir faktördür.

‹ktidar bilinci ve esas-tali ayr›m› Faflizmin devlet ve iktidar biçimi oldu¤u toplumsal bir sistemde mücadele yürütüyor olmam›z gerçekli¤i bir an dahi de olsa gözden ›rak tutulamaz. Bu niyetlerden ba¤›ms›z, nesnel bir gerçekliktir. Tepeden t›rna¤a faflizmin zor ve fliddet ayg›t›yla örgütlenmifl bir devlet örgütlenmesiyle karfl› karfl›ya kal›nd›¤› gerçe¤i yads›namaz. Bu da flu demek oluyor: Çiviyi çiviyle söken bir yaklafl›m ve ana hatlar›yla bunun yaflamla ba¤›n› kurmak anlam›na gelmektedir. Bu ayn› zamanda, örgüt, mücadele biçim ve araçlar›n öncelik sonral›k iliflkisi, do¤ru ve bilimsel olarak birbiriyle iliflkilendirilmeyi de zorunlu k›lar. Di¤er bir ifadeyle bafl›ndan beri silahl› ve illegal mücadeleyi baz almay› gerektirir. Esas mücadele ve örgütlenme biçimine uygun bir savafl›m örgütlenmedi¤i sürece, yakalanan nicelik büyüme ne kadar kabar›k olursa olsun her an bir fiskeyle tozla buz olan bir güç olarak karfl›m›zda durmufl olacakt›r. Nitelik sa¤laml›¤›n felsefi yaklafl›m› üzerinde nicelik bir büyümeyi ana merkezine koyan diyalektik anlay›fl bütünlü¤ü, ancak, önüne ç›kan ve ya ç›kacak olan her türden engeli aflabilir ve zorlu¤un da üstesinden gelebilir. Nesnel gerçeklik yok say›l›p at›lan ve ya at›lacak olan her bir ad›m ta ilk anda sendelemeye mahkumdur. Yap›lmas› gereken silahl› mücadele ve illegal örgüt biçimine daha bir derinlik kazand›ran araç ve örgütlenmelerin, beklenmeksizin devreye sokulmas›d›r. Esas tali iliflkisi do¤ru kurularak ve özgünlükleri bu ana eksene tabi biçimde, gerçekçi, bilimsel analiz-sentez iliflkisi temelinde bunlar› okuyup ve yine buna uygun güçlü yöntem ve araçlar› ustaca devreye sokmak anlam›na gelmektedir.

Kan›ksanan tezatl›k

Uzun süreli silahl› savafl›m›n esprisi, parti ve ordu örgütlenmesini halk savafl›n›n keskinli¤i içinde infla edip büyütmeyi dayat›r. Her alanda, t›pk› bir üzüm salk›m› gibi, partinin kitlelerin derinliklerine kadar kök salmas›n› sa¤layacak örgüt biçimi ve araçlar gelifltirildi¤i oranda, genifl halk kitleri politik iktidar mücadelesi içine çekilip seferber edilmifl olur. Parti örgütlenmesini, askerileflmifl politik bir yap›, ordu örgütlenmesini ise politikleflmifl askeri bir örgütlenme haline getirip, bu her alanda yaflamsal k›l›nd›¤› oranda politik iktidar mücadelesi derinli¤ine kökleflmifl olur. Parti ve ordu örgütlemesini, bunun felsefi zemini üzerinde ele almak hayati derecede önem arz etmektedir. Bundan en ufak bir k›r›lma, politik iktidar bilincinde ciddi anlamda uzaklaflmay› beraberinde getirecektir. Tepeden inmeci de¤il, halk kitleleriyle birlikte ve onlar›n bilincini ve yüre¤ini kazanmay› kendisine rehber alan bir anlay›flla ve kitlelerin, devrimin bir öznesi haline getirilip ileri tafl›nmas›yla ancak bu yap›labilir. Tersi yaklafl›m, politik iktidar mücadelesinde ciddi bir k›r›lmay› ifade eder. Yani s›n›f mücadelesinin nesnel gerçekli¤inden kopuk, fokocu ve elitist bir silahl› savafl›m› gündemine alan yanl›fl bir siyasetin pratikle ba¤›n›n kurulmas› anlam›na gelecektir. Kitleler içerisinde örgütlenme, onlar›n her türlü çeliflkilerini onlarla birlikte çözme gayreti, hangi alan ve parçada olursa olsun, iktidarlaflma mücadelesinin hizmetinde olmad›¤› sürece, hiçbir kal›c› kazan›m yarat›lamaz. ‹flte bugün eksik olan ve genifl kitleler aç›s›ndan alternatif olarak görülüp, güven duyulmayan, esasta bunlard›r. Yoksa ki birilerinin yüksek sesle dillendirdi¤i gibi, ne tarih de¤iflti ne de bu tarihin yarat›c›lar›n›n pratikte s›nanm›fl mücadele örgüt ve araçlar›. Bugün komünist ve devrimci hareketler kitleler içerisinde etkin de¤illerse, sadece kendili¤inden geliflen eylemlere destekçilikle yetiniyorlarsa, bunun sebepleri buralarda aranmal›d›r. Her türlü daralmay›, güç kayb›n› ve kitlelerin biriken öfkesini örgütleyerek nesnel bir güce dönüfltürecek olan, devrimci savafl›n kendisi ve bunun ihtiyaçlar›na cevap olacak örgütlenmelerdir. Komünistler bu nesnel gerçeklikten hareketle stratejik bir konumlanmay› ve bunun etraf›nda örgüt biçimi ve arac›n› örgütleyip, yerinde ve zaman›nda müdahalelerle süreci devrimin lehine pekala çevirebilirler.

E¤er bugün sa¤ tasfiyeci bir dalgan›n kuflatmas› alt›nda kal›n›yorsa, bilinmelidir ki bu, tasfiyecili¤in gücü de¤il, komünist, devrimci hareketlerin yanl›fllar›n›n sonucudur. Yine ayn› flekilde reformist ak›m ve emek örgütü ad› alt›nda AB’nin birer flubeleri gibi çal›flan sendikalar bu kadar etkinlerse, ayn› flekilde devrimci hareketin bunlar›n çöreklendi¤i mücadele alanlar›n› terkettikleri içindir. Sendikalar içerisinde s›n›f sendikac›l›¤› yapan tek tek bireyler ve flubeler elbette ki vard›r. Lakin ‘fon’ ad› alt›nda AB’den al›nan, yani emperyalistlerden al›nan fonlarla sömürücülere yan› emperyalistlere ve onlar›n uflaklar›na karfl› iflçi s›n›f›n›n haklar› paralelinde bir s›n›f sendikac›l›¤› yap›lmas› ne kadar mümkündür. Bu büyük bir tezat de¤il midir? Yine istisnalar hariç bütün iflçi eylemleri kendili¤inden gelifliyorsa, bu yine komünist, devrimci hareketin kendi programlar›na dahi ba¤l› kalmayarak, buna tezat bir mücadele hatt›yla s›n›rl› say›da semt içerisinde s›k›fl›p kalmalar›n›n sonucudur. Ayr›ca flunu söyleyelim ki, s›n›flar mücadelesi tarihinde mücadelenin esas›n› oluflturan ‘semt faliyeti’ diye bir çarp›k mücadele biçimi yok. Bu tamamen Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist, devrimci hareketinin büyük açmazlar›ndan birisidir. Emekçi semtlerinde illegal-legal örgütlenme, ilgili semtin özgün sorunlar› eksenli bir mücadele reddedilemez ancak, mücadelenin yekününü buralar›n oluflturmas› tam bir tezat durumun ifadesidir. Hele ki iflçi s›n›f›n› üretim iliflkileri içerisinde fabrikada de¤il, illa da semtte örgütlmeye çal›flmak, bu tezatl›¤›n doruk noktas› kadar, s›n›flar mücadelesine Türkiye-Kuzey Kürdistan komünisit, devrimci hareketinin katk›s› olsa gerek!!! ‹flçi s›n›f›n›n ve genifl kitlelerin kendili¤inden geliflen küçük, büyük eylemlerine seyirci kalman›n ve sadece bunlarla olan iliflkinin destekçili¤in ötesine geçmemesinin nedenleri genel olarak buralarda aranmal›d›r. Proletarya onun s›n›f örgütü, bu örgütün mücadelesi, mücadelenin esas tali biçimi, örgütlenme araçlar›, bunlar içerisinde esas, tali ayr›m›, birer keyfi icat de¤il, tamamen s›n›f mücadelesinin nesnel ihtiyaçlar›n›n bilimsel ve güncel sonuçlar›d›rlar. Bunlar keyfi bir flekilde ele al›nmamal›d›rlar. Bu, mücadeleyi suland›rmad›r, devrimin, kitlelerin kaderiyle oynamad›r. Komünist-devrimci hareket, semtlere s›k›fl›p kalmay› kabul etmemelidir. Buralardaki kültürün nas›l da bu hareketleri kuflatarak, neredeyse kendisine dönüfltürdü¤ü nas›l görmemezlikten gelinmektedir. Pankart yar›fl›, slogan yar›fl›, hangi eylemde ‘kim daha çoktu’ yar›fl› ve bu yar›fl›n flekillendirdi¤i mücadele gerçekli¤i kitleler aç›s›ndan alternatif olamaz, devrimci iktidar›n tesisini sa¤layamaz. Yukar›da özetledi¤imiz tablodan hareketle karamsarl›k içerisinde olunmamal›d›r. Aksine gerçekleri görmek, bizim kazanma zeminimizi güçlendirecektir. Komünistlerin, devrimcilerin sihirli de¤nekleri yoktur, olmayacakt›r da. Tek seçenek, örgütlü mücadeledir. Mücadelenin araçlar›, bu araçlar›n, belirlendi¤i gibi do¤ru zeminlerde ifllevli hale getirilmesi, baflar›lar kazand›racakt›r.


gençlik

Rektörlük seçimi sonras› bilindik tablo

stanbul Üniversitesi’nde 16 Aral›k’ta yap›lan ve ö¤rencilerin ‘söz, yetki, karar hakk›m›z› istiyoruz’ diyerek tepki gösterdi¤i Rektörlük seçimleri sonras›nda bilindik tablo yafland›.

Yap›lan seçimde, ilk s›ray› 483 oyla Prof. Dr. Ali Akyüz, ikinci s›ray› 467 oyla Prof. Dr. Yunus Söylet, üçüncü s›ray› 365 oyla Prof. Dr. Melih Boydak, dördüncü s›ray› 328 oyla Prof. Dr. Ahat Andican, beflinci s›ray› 250 oyla Prof. Dr. Faruk Erzengin, alt›nc› s›ray› ise 181 oyla Prof. Dr. Erhun Eyüpo¤lu ald›. YÖK, 6 aday içinde 2. s›ray› alan Prof. Dr. Yunus Söylet’i, yani Tayyip Erdo¤an’›n aile doktorunu, ne hikmetse Cumhurbaflkan›’na 1. s›rada gönderdi. Ve Cumhurbaflkan› taraf›ndan Söylet, rektör olarak atand›. Ortaya YÖK’ün kurulufl felsefesine ters olamayan uygun bir sonuç ç›kt›.

Cumhurbaflkan›’n›n yapt›¤› atamaya durdurma karar› Fakat geçti¤imiz günlerde Ankara 15'inci ‹dare Mahkamesi bir ilke imza atarak, Cumhurbaflkan›’n›n Dokuz Eylül Üniversitesi’ne atad›¤› rektör için yürütmeyi durdurma karar› verdi. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül'ün Dokuz Eylül Üniversitesi seçimlerinde oylar›n yüzde 47’sini alarak birinci s›rada yer alan, yine ayn› flekilde YÖK taraf›ndan da 1. s›raya yerlefltirilen Prof. Dr. Sedef Gidener’in yerine oylar›n yüzde 15'ini alan ve ikinci s›rada bulunan Prof. Dr. Mehmet Füzün'ü rektör atamas›na idari mahke-

N

‘Etkinlik yapmak yasakt›r’ ‹STANBUL

‹stanbul Üniversitesi Ö¤renci Kültür Merkezi’nde faaliyet yürüten kulüpler-topluluklar ve ö¤rencilerin etkinlik yapmas› rektörlük taraf›ndan yasakland›. ‹nsan Haklar› Haftas› nedeniyle ö¤renci kulüplerinin düzenlemek istedi¤i etkinlikleri yasaklayan rektörlük, bununla da yetinmeyerek, Ö¤renci Kulüpleri Merkezi’ni iki günlü¤üne kapatt›. Bunun üzerine protesto eylemi yapan ö¤renciler, ard›ndan fiili olarak ÖKM önünde etkinliklerini gerçeklefltirdiler. 18 Aral›k’ta Av. Taylan Tanay, Engin Çeber ile birlikte gözalt›na al›nan Özgür Karakaya’n›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen panelde, ülkemizde iflkenceye karfl› aç›lan davalar iflkencecilerin korundu¤una dikkat çekildi. 19 Aral›k’ta yap›lan fiili panelde ise “Dünyada ve ülkemizde insan haklar›” konulu bir etkinlik gerçeklefltirdi. Etkinli¤e ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD)’den Ümit Efe ve TUYAB’dan Tekin Y›ld›z kat›ld›. Burada ise, bu katliam›n devrimci tutsaklar özgülünde toplumun ileri kesimini teslim almak isteyen bir sald›r› oldu¤u belirtildi. 24 Aral›k günü ise “Türkiye’de ve Dünyada kriz” bafll›kl› panel yine rektörlük taraf›ndan yasaklanca, yine fiili olarak yap›ld›. Yaklafl›k 50 ö¤rencinin izledi¤i panele konuflmac› olarak araflt›rmac› yazar Volkan Yarafl›r, At›l›m gazetesi yazar› Alp Alt›nörs ve tersane iflçisi Zeynel Nihadio¤lu kat›ld›. Panelde krizin sebeplerine dikkat çekilerek krizin ezilen halklara nas›l yans›yaca¤› üzerinde duruldu.

N

Liseliler Yunanistan’daki direnifli selamlad› ANKRA

‘Yunanistan halk›n›n faflist cinayetine karfl› kabaran devrimci öfke hareketini coflku ile selaml›yoruz’ diyen lise ö¤rencileri, 26 Aral›k günü Yüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Liseliler ad›na bas›n metnini okuyan Ard›ç Sahaf, Yunanistan’da yaflanan olaylar›n tek sebebinin Alexis’in öldürülmesi ve polisin olmad›¤›n› vurgulayarak, Yunan halk›n›n öfkesinin devlet zulmüne, polis fliddetine, açl›¤a, yoksullu¤a, iflsizli¤e ve krize karfl› tav›r tak›nan insanlar›n soka¤a taflan tepkisi oldu¤unu söyledi. Ülkemizde bu y›l, sadece polis daya¤›, iflkence ve kurflunuyla 38 kiflinin öldürüldü¤ünü söyleyen Sahaf, bu katliamlar›n son örne¤inin Engin Çeber’in oldu¤unu ifade ederek, “Polis taraf›ndan ak›t›lan kanlar durmal›, göz k›rpmadan adam öldüren katiller halk taraf›ndan yarg›lanmal›d›r” diye konufltu. Demokratik Gençlik Hareketi, Ba¤›ms›z Liseliler, Genç-Sen Lise Platformu, Liseli Hareket’in de destek verdi¤i eylem, Yunanistan direnifliyle dayan›flma ça¤r›lar›yla son buldu.

me yürütmeyi durdurma karar› verdi. Yürütmeyi durdurma karar›n› ise Prof. Dr. Mehmet Füzün'ün ‘k›smi statüde’ olmas› olarak gösterildi. Cumhurbaflkanl›¤› ise kendisini, Yusuf Ziya Özcan öncesi YÖK Baflkan› olan Erdo¤an Teziç döneminde Marmara Üniversitesi T›p Fakültesi Dekanl›¤›’na Prof. Dr. Tolga Da¤l›’n›n ayn› flekilde atand›¤›n› belirterek savundu.

“Cumhurbaflkan›’n›n yapaca¤› ifllemler yarg› denetiminin d›fl›nda” Mahkemenin verdi¤i karar›n uygulanmas› neredeyse imkâns›z. ‹mkâns›zl›¤›n› görmek için Cumhurbaflkanl›¤› Genel Sekreterli¤i’nin yürütmeyi durdurma karar›n›n ard›ndan yapt›¤› savunmaya bakmak yeterli. Savunmada, üniversite rektörlerini seçme’nin Cumhurbaflkan›’n›n görev ve yetkileri aras›nda say›ld›¤›, yine Anayasan›n ‘sorumluluk ve sorumsuzluk hali’ bafll›kl› 105'inci maddesinde, Cumhurbaflkan›'n›n resen (kendi bafl›na) imzalad›¤› kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dâhil, yarg› mercilerine baflvurulamayaca¤› ve 125'inci maddesinin ikinci f›kras›nda da, ‘Cumhurbaflkan›n›n tek bafl›na yapaca¤› ifllemler ile Yüksek Askeri fiura'n›n kararlar›n›n yarg› denetiminin d›fl›nda oldu¤u’ hükümlerinin yer almas› durumu ortaya seriyor. Bu tabloda da görülüyor ki ne kendi hukukuyla çeliflen Yarg›tay’›n karar›, ne de birtak›m uygulamalar YÖK ve devlet gerçekli¤ini ortadan kald›rabiliyor.

Kriz, iflten ç›karmalar ve zamlar protesto edildi

Üniversite ö¤rencileri yapt›klar› eylemlerle yaflanan ekonomik krizin faturas›n›, iflçi ve emekçilere ç›kar›lmas›n› protesto ettiler. Yap›lan eylemlerde üniversite ö¤rencilerinin de krizden büyük oranda etkilendi¤i belirtilerek, “Yaratmad›¤›m›z krizin faturas›n› ödemeyi reddediyoruz” denildi.

“Kriz var, ya¤(ma) yok” ‹STANBUL- Ö¤renci Kültür Merkezi (ÖKM) önünden Beyaz›t Meydan›’na yürüyen ‹stanbul Üniversitesi ö¤rencileri, “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz”, “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k”, “‹flten ç›karmalar yasaklans›n”, “Kredi de¤il, burs istiyoruz”, “Kömür bedava, e¤itim parayla” yaz›l› dövizlerle birlikte, faturalardan yapt›klar› “Kapitalist krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” pankart›n› tafl›d›lar. Yaflanan krizden dolay› faturalar›n› ödeyemediklerini belirten ö¤renciler, üzerinde “kriz var, ya¤(ma) yok” yazan ya¤ tenekesi içinde faturalar›n› yakarak ›s›nd›lar. Faturalar yak›ld›ktan sonra, Bush ve Erdo¤an maskesi takan 2 ö¤renci için temsili nikah töreni yap›ld›. ‘Damat’ Bush ve ‘gelin’ Erdo¤an için tak› merasimi yapan ö¤renciler, tak› olarak faturalar›n› takt›lar ve faturalar›n›n ödenmesini talep ettiler. Ö¤renciler ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda, son günlerde herkesin krizden bahsetti¤i, tüm dünyan›n krizle bo¤ufltu¤u vurgulanarak, buna karfl›l›k Tayyip Erdo¤an’›n “kriz bizi te¤et geçecek” dedi¤i hat›rlat›ld› ve “Siyasi ve ekonomik olarak ABD’ye ba¤›ml› olan TC’nin ekonomik krizden etkilenmemek gibi bir flans› yok” denildi. Yaflanan ekonomik krizin, etkisini birçok alanda gösterdi¤i ifade edilen aç›klamada, “Bu süreçten en fazla etkileneceklerden birisi de üniversiteliler. Bu dönem harç paras›n› ödeyemeyen 15 bin üniversitelinin kayd› hiç ac›madan silinirken, AKP ‹tanbul’da 50 bin ö¤renciye verdi¤i 3 kurufl bursla utanmadan övünebiliyor” denildi. Aç›klama, “Bizler yaratmad›¤›m›z krizin faturas›n› ödemeyi reddediyoruz ve hakk›m›z› istiyoruz. Bu krizin faturas›n› bize ödetemeyecekler” sözleriyle bitirildi.

“Toplumsal muhalefeti örgütlemeliyiz” ANKARA- Ankara’da bulunan çeflitli üniversitelerden bir araya gelen ö¤renciler, Cebeci Kampusu’nda protesto eylemi yapt›lar. Ö¤renciler, yapacaklar› bas›n aç›klamas› öncesi yaflan›lan kriz sürecini anlatan bir tiyatro skecini canland›rd›lar. Ülkede neredeyse on y›lda bir benzeri iktisadi krizlerin yafland›¤›n› vurgulayan ö¤renciler, “Emperyalizmin boyunduru¤u alt›nda olan ülkemizde, piyasan›n yabanc› sermaye lehine” düzenlendi¤ini belirttiler. AKP eliyle yürütülen neo-liberal politikalar›n ülkeyi yaflanmaz hale getirdi¤inin aktar›ld›¤› aç›klamada krizin, üniversiteleri de etkiledi¤i vurguland›. Üniversite kap›lar›n›n iflçi ve emekçi çocuklar›na kapat›lmak istendi¤ini dile getiren ö¤renciler, “Krizin hemen beraberinde harçlara %8 zam yap›lm›flt›r. Birçok üniversitede yemekhane ve ulafl›m ücretlerine zamlar

yap›lm›flt›r ve yap›lmaktad›r. Birçok üniversite ö¤rencisi, yemekhanelerde ucuz ve nitelikli yemek yiyememekten dolay› flikâyetçidir” dediler. Yoksul, iflçi ve emekçi ailelerden gelen gençlik ve onlar›n ailelerinin krizin a¤›r bedelini ödediklerine dikkat çeken ö¤renciler, acil ihtiyaç olarak sorunun çözümü için birleflik ve kitlesel bir toplumsal muhalefet örgütlenmesi gerekti¤ine vurgu yapt›lar. Nitelikli üniversite ve e¤itim koflullar›n›n yarat›lmas› için ö¤renciler; harçlar›n ve geri ödemeli katk› paylar›n›n kald›r›lmas›, ücretsiz, sa¤l›kl› beslenme koflullar›n›n sa¤lanmas›, elektrik-do¤algaz-ulafl›m zamlar›n›n geri çekilmesi, yemekhanelerde iflçileri iflsiz, ö¤rencileri aç b›rakan tafleronlaflt›rma sisteminin kald›r›lmas›” gibi taleplerde bulundular.

Ege’de de direnifl bafllad› ‹ZM‹R- Ankara Üniversitesi Tadal direniflinden sonra Ege Üniversitesi yemekhanesinde de direnifl bafllad›. Ekim ay›ndan beri Ege Üniversitesi’nde tafleron firmaya ba¤l› olarak çal›flan iflçiler, keyfi iflten ç›karmalar, SSK primlerinin ödenmemesi ve maafllar›n›n yat›r›lmamas›ndan kaynakl› ö¤rencilerle birlikte bir direnifl bafllatt›lar. Bafllat›lan direnifl Ege Üniversitesi Meclisi’nin kurulmas›yla daha da ileri bir aflamaya tafl›nd›. Rektörlü¤ün eylemi etkisizlefltirmek için d›flar›dan tafl›mal› olarak getirdi¤i yemek da¤›t›m› ö¤renciler taraf›ndan engellendi. 24 Aral›k günü ise ö¤renciler taraf›ndan Ege Üniversitesi’nde yap›lan eylemde, maafllar›n› alamad›klar› için direniflte olan yemekhane iflçileri de yer ald›. “Patrona de¤il iflçiye güvence” ve “Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz” pankart› arkas›nda yürüyen iflçi ve ö¤renciler rektörlük önünde bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamada, emperyalistlerin ve uflaklar›n›n krizin faturas›n› ezilen emekçilere ç›karmaya çal›flt›klar› belirtilerek, “Bizler ise bu sald›r›y› püskürterek mücadelemizi daha da art›rarak sürdürece¤iz” denildi. Ard›ndan rektörlük ile Ege Üniversitesi Meclisi aras›nda görüflme yap›ld›. Yap›lan görüflmede iflçi ve ö¤rencilerin talepleri iletildi. Sunulan talepler ise; iflçilerin maafllar›n›n ödenmesi, iflçilere ifl garantisi verilmesi, yemek ücretlerinin 1.80 YTL’den 1 YTL’ye düflürülmesi ve yemekhane koflullar›n›n düzeltilerek sa¤l›kl› yemek üretilmesi oldu. Rektörlük, iflçilere Kas›m ay› maafllar›n› hemen ödeyece¤ini, Aral›k ay› maafllar›n›n ise birkaç gün içerisinde ödenece¤ini aç›klad›. Rektör, iflçilerin ifl güvencesi için de ihaleyi alan flirketlerle bir mutabakat oluflturulaca¤›n› belirtti. Eylemden sonra rektörlük iflçilere maafl ödenmesi yapt›.

3-16 Ocak 2009

Ege Serkan’› unutmad› ‹ZM‹R- 11 y›l önce polisler taraf›ndan gözalt›na al›nd›¤› Ege Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’nde as›l› olarak bulunan Ali Serkan Ero¤lu, Ege Üniversitesi ö¤rencileri taraf›ndan an›ld›. 1 No’lu yemekhane önünden ‹letiflim Fakültesi’ne yürüyüfle geçen ö¤renciler, G›da Fakültesi önünden geçerken bir grup faflistin toplanmas› üzerine çevik polisler taraf›ndan provoke edilmeye çal›fl›ld›. Fakat devrimci ö¤renciler bu tarz giriflimlerin kendilerini y›ld›rmayaca¤›n› belirtip yolu çift yönlü tafi¤e kapatarak yürüyüfle devam ettiler. ‹letiflim Fakültesi önünde tüm devrim flehitleri ad›na yap›lan 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllayan anma etkinli¤i, yap›lan aç›klamayla devam etti. Aç›klamada “A. Serkan Ero¤lu, Kenan Mak, Birtan Altunbafl ve di¤er katledilen devrimci ö¤rencilerin katledilme nedeni sadece ve sadece duyarl› olmalar› ve örgütlü mücadele etmeleridir. Ve bu sald›r›lar onlar›n nezlinde tüm muhalif kesime yap›lan sald›r›lard›r. Bizler onlar›n ard›llar› olarak onlar›n mücadelelerine sahip ç›k›yor, Atina’daki direnifl ruhunu selamlayarak yeni Serkanlar›n ölmesine izin vermeyece¤imizi belirtiyoruz” denildi. “Katil devlet hesap verecek”, “Katil polis üniversiteden defol”, “Yürek, umut, isyan Atina’ya bin selam” sloganlar›n›n at›ld›¤› anma, Duvara Karfl› Tiyatro Toplulu¤u’nun düzenlemifl oldu¤u oyunun gösterilmesiyle anma son buldu. Anma s›ras›nda sloganlar› at›ld›.

Ö¤renciler faflist sald›r›lar› protesto etti KOCAEL‹- Kocaeli Üniversitesi’nde devrimci-demokrat-yurtsever ö¤rencilere yönelik bask› ve gözalt›lar, yap›lan bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. 27 Aral›k günü Kocaeli Üniversitesi An›tpark Merkez Kampusu önünde bir araya gelen ö¤renciler, yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda, ‘demokrasiden taviz vermiyoruz’ naralar› atanlar›n ö¤rencileri tek tiplilefltirerek üniversiteleri postal alt›ndaki k›fllaya çevirdiklerini belirttiler. Kocaeli Üniversitesi ö¤rencisi 11 kiflinin jandarma ve polis fliddetine maruz kald›¤›n›n belirtildi¤i aç›klamada, “Ö¤renci evlerine bask›nlar yap›lm›fl, arama bahanesiyle eflyalar› k›r›lm›fl ve da¤›t›lm›flt›r. Ayn› gün içerisinde yurtlara bask›n yap›larak arkadafllar›m›z terörist ilan edilmifltir. Bu olaylarla efl zamanl› olarak Köseköy Meslek Yüksek Okulu’nda ö¤renim gören bir arkadafl›m›z Kürt olmas›ndan kaynakl›, faflist bir grubun sald›r›s›na maruz kalm›flt›r” denildi. Yap›lan bu sald›r›lara sessiz kalmayacaklar›n› vurgulayan ö¤renciler, “Bizler Kocaeli Üniversitesi ö¤rencileri olarak yap›lan bu sald›r›lar› fliddetle k›n›yoruz. Ö¤renci gençlik olarak uygulanan fliddet karfl›s›nda eflitlik, adalet ve özgürlük mücadelemizden vazgeçmeyece¤iz, yap›lan bu sald›r›lar› bofla ç›kartaca¤›z’’ dediler. Yap›lan aç›klama, “Soruflturmalar, bask›lar, gözalt›lar bizleri y›ld›ramaz”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar›yla son buldu.

Genç-Sen’liler burslar›n› istediler ‹STANBUL- Mahkeme karar›yla iptal edilen belediye burslar›n›n geri verilmesini isteyen GençSen’liler, 26 Aral›k günü ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne yürüdüler. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi burslar›n›n kald›r›lmas›n› protesto eden ö¤rencilerin yürüyüflü polis taraf›ndan engellenmek istendi, fakat ö¤rencilerin karal› durufllar› karfl›s›nda yürüyüfle devam edildi. Burslar›n ak›betine iliflkin net bir bilgi isteyen ö¤renciler, belediye yetkilileri ile görüfltü. Belediye yetkililerinin, “Bundan sonra ‹BB bursu ödenmeyecek” aç›klamas›na tepki gösteren ö¤renciler, karar›n geri çekilmesini istedi. Genç-Sen MYK üyesi Ulafl Tafltekin’in okudu¤u aç›klamada, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin, burslar›n iptaline iliflkin yasay› f›rsat bildi¤i ve paralar›n üzerine yatt›¤› belirttildi. Aç›klama, “Hem ö¤rencileri burslarla yaflamaya mahkûm hale getirip, hem de burslar›m›z› yat›rmayanlar› uyar›yor, bunu yanlar›na b›rakmayaca¤›m›z› belirtiyoruz” sözleriyle sonland›r›ld›.

GENÇ YORUM

Direnifl Sürüyor! Ege Üniversitesi Meclisi ise iflçilerin maafllar›n›n verilmesine karfl›n mücadelelerini sürdürüyorlar. Meclis, “31 Aral›k’tan itibaren resmen de¤iflecek olan tafleron flirketle beraber iflçiler iflsiz kalacak. Bu yüzden yap›lan toplant›larda iflçilerin ifllerine tekrar devam etmeleri için direnifl yayg›nlaflarak büyüyecek” diyerek, mücadeleyi sürdüreceklerini aç›klad›.

9

Sinan ÇAKIRO⁄LU Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.


10

dünya

3-16 Ocak 2009

Zeydi: ‘Al sana veda öpücü¤ü köpek’

5 y›l önce ülkesini iflgal eden ve halen iflgalci varl›¤›n› sürdüren, her gün yüzlerce insan› katleden, sakat b›rakan, bir o kadar›na tecavüz ve iflkence eden ABD’nin Baflkan› Bush, 14 Aral›k’ta Irak’tayd›. “Bu gezi benim Irak halk›na veda öpücü¤üm” diyen Bush, Irak halk›ndan duydu¤u korku ve olas› bir sald›r› nedeniyle yo¤un güvenlik alt›nda ve Irak halk›ndan gizli bir veda tasarlam›flt›. Ne var ki evdeki hesap çarfl›ya uymad›. Ço¤unlu¤unu ABD’nin iflgaline destek veren Irakl› uflaklar›n oluflturdu¤u davetliler didik didik aranarak toplant› salonuna al›nd›lar. Gazeteciler de. Ancak Irak halk›n›n da Bush’a bir veda öpücü¤ü vard› ve bu öpücük hiç beklenmeyen bir flekilde geldi. Bush’un, yardakç›s› Irak Baflbakan› Nuri El Maliki ile birlikte konuflma yapt›¤› esnada aya¤a kalkan Zeydi, “Al sana veda öpücü¤ü köpek” diye hayk›rarak Bush’a ayakkab›lar›n› f›rlatt›.

geçirildi¤ini, önce kaba daya¤a maruz kald›¤›n›, ard›ndan kulaklar›n›n yak›ld›¤›n› ve daha bir dizi iflkenceye tabi tutuldu¤unu söyledi. A¤abey Uday Zeydi, “Baflbakan, kardeflimin iflkence görmedi¤ini ve görmeyece¤ini söyledi¤i anda güvenlik yetkilileri ona iflkence ediyordu. Dün onu gördü¤ümde yüzünde ve vücudunda yaralar vard›. Bas›n toplant›s›n›n yap›ld›¤› salondan ç›kart›l›rken demir çubuk kulland›klar›n› söyledi. Ba¤›rmaya bafllad›¤›n› ve toplant›daki herkesin sesini duydu¤unu düflündü¤ünü söyledi” dedi.

Bush’a k›rm›z› hal›, Zeydi’ye iflkence

“Zeydi’nin hayat›ndan endifle ediyoruz”

Salondaki korumalar taraf›ndan apar topar gözalt›na al›nan Zeydi, Ba¤dat Hapishanesi’ne kondu. Zeydi’nin a¤abeyi, kardeflinin gözalt›ndayken ve hapishanede büyük bir iflkenceden

Zeydi’nin tutuldu¤u hapishane önünde eylem yapan ailesi ve akrabalar›, Zeyidi’nin hayat›ndan endifle ettiklerini söyleyerek bir an önce b›rak›lmas›n› istediler. Zeydi’nin k›z kardefli

Hazar’a k›y›s› olan ülkeler denizdeki petrol yataklar›n›n paylafl›lmas› konusunda uzlaflma sa¤layamad›. 25 Aral›k günü Kazakistan’›n Astana flehrinde gerçeklefltirilen Hazar Denizi’nin statüsünü belirleme görüflmelerinde 2007 Tahran Anlaflmas› çerçevesinde yap›lacak de¤ifliklikler konusunda Azerbaycan, ‹ran, Kazakistan, Rusya ve Türkmenistan yüzde 70 oran›nda anlaflma sa¤lad›. Ancak, ‹ran ve Türkmenistan’›n bafll›ca sorunu olan Kepez petrol yata¤›n›n statüsü netli¤e kavuruflturulamad›. ‹ran, 50 milyon varil petrol rezervinin bulundu¤u tahmin edilen Kepez bölgesi üzerinde Türkmenistan ile eflit pay istiyor.

Krize 3 bin 300 kurban daha ABD'de patlak veren ve dünyay› etkisi alt›na alan ekonomik kriz bahanesiyle yaflanan iflten ç›kartmalar yo¤unlafl›yor. ABD'de Ph›ladelph›a merkezli Sovereign Bancorp bankas›, ekonomik yavafllamay› gerekçe göstererek bin kifliyi iflten ç›kartaca¤›n› aç›klad›. Banka, 12 bin iflçi çal›flt›r›yor. Bu arada Citizens Financial Group da 900 kifliyi iflten ç›kartaca¤›n› bildirdi. fiirketin sözcüsü Mike Jones yapt›¤› aç›klamada, istihdam azaltma karar›ndan ABD'de 13 eyaletteki çal›flanlar›n etkilenece¤i ve iflten ç›karmalar›n gelecek y›l yap›laca¤›n› söyledi. Citizens Financial Group, 24 bin 500 kifli çal›flt›r›yor. Daha önce ABD'li Citigroup, gelecek y›la kadar 75 bin, Bank of America da 30-35 bin kifliyi iflten ç›kartaca¤›n› aç›klam›flt›.

Kaz›m C‹HAN

Sermaye, devlet ve ç›k›fl yolu

Irakl› Gazeteci Muntazar El Zeydi, ABD Devlet Baflkan› George W. Bush’a ayakkab›s›n› f›rlat›rken milyonlarca Irakl› ve dünya halklar› ad›na böyle seslendi

Hazar Denizi paylafl›lam›yor

YÖNEL‹M

Ümmü Saad, “Kendisinden haber alam›yoruz, durumu nedir bilmiyoruz. O kötü bir fley yapmad›, tam tersine herkesi sevindirdi” diyerek flunlar› ekledi: “Bush iflgalcinin teki; kad›nlar›n dul, çocuklar›n yetim kalmas›n›n yegane müsebbibi. Kim olsa Muntazar’›n yapt›¤›n› yapard›” fleklinde konufltu.

Zeydi: Piflman de¤ilim Gözalt›nda ve hapishanede yo¤un iflkenceye maruz b›rak›lan Zeydi’nin piflmanl›k belgesi imzalad›¤›n›n iddia edilmesi üzerine a¤abeyi bir aç›klama yaparak, kardefliyle görüfltü¤ünü ve kardeflinin piflman olmad›¤›n› söyledi.

“Biz de piflman de¤iliz” ‹flgalci ABD’nin baflkan› Bush’a “veda öpücü¤ü”

konduran Zeydi için dünyan›n birçok yerinde destek eylemleri yap›ld›. Eylemlerde Zeydi’nin Filistin’de, Lübnan’da, Afganistan’da, Afrika’da ve dünyan›n daha birçok yerinde ABD’nin zulmüne u¤rayan milyonlarca insan›n yapmak istedi¤i fleyi yapt›¤› ifade edildi. Zeydi için internetteki haberlere yap›lan yorumlar ise bir yandan insanlar›n ABD ve Bush’a öfkelerini ortaya koyarken, öte yandan eylemin meflrulu¤unu net bir flekilde gösterdi: “Ben de piflman de¤ilim... Onun elleriyle ben de o ayakkab›lar› atm›fl oldum... Zeydi’nin elleri asl›nda ölen ve hayatta kalabilen milyonlar›n elleriydi... Sadece Zeydi’nin eli atmad› o ayakkab›y›... Asl›nda milyonlarca insan› hapse atmalar› gerekiyor, çünkü bizlerin elleri de onun eliyle birlikteydi.”

De¤iflen koflullara ba¤l› olarak sermaye birikim süreçleri de de¤iflik biçimler al›r. Siyasal yap›lanma da buna ba¤l› olarak flekillenir. Kapitalist birikim süreçleri, dünya koflullar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Serüvenini anlaman›n iktisadi temelidir. Üretim ve onunla iliflkili toplumsal iliflkilerin, mülkiyet iliflkilerinin, s›n›flar aras› mücadele biçimini, (hukuk ve siyasi yap›n›n biçimleniflini) bu iktisadi temel d›fl›nda, kendi bafl›na, ba¤›ms›z ele alamay›z. Osmanl›’dan faflist Türk devletine ordunun inisiyatifi elde tutan devaml›l›¤›na vurgu yaparken, her bir özgül dönemin koflullar›yla alakal› sermaye birikim süreçlerinin özgün nitelikleri gere¤i özgün yap›lanmalar› da özel olarak inceleyerek anlamak durumunday›z. Osmanl› feodal-despot bir ümmet imparatorlu¤uydu. 1838 Britanya anlaflmas›yla Osmanl›’n›n yaflad›¤› k›r›lganl›k 1881 sürecine götüren zemini derinlefltirerek Osmanl›’y› emperyalizmin çiftli¤i haline getirdi. Emperyalist boyunduru¤a ba¤l› mülkiyet yap›s› ve üretim tarz› biçimlendi. Tanzimat Ferman›, emperyalist kapitalizmin ihtiyaçlar›na entegrasyondu. ‹mparatorluk “yeni”den yap›land›r›lmak durumundayd›. Meflrutiyet vb ilanlar emperyalizme boyun e¤mifl imparatorlu¤un dünya koflullar›na uyarlanmas› giriflimleriydi. Emperyalist sermaye Osmanl›’y› “aç›k pazar” haline getirmiflti. Egemen-sömürenler aç›s›ndan uflakl›k d›fl›nda bir yol yoktu. “Bat›c›l›k ve muas›r medeniyet” böbürlenmesinin özü emperyalizme uflakl›kt›. ‹ttihat ve Terakkiciler bu çerçevede var oldular. 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sürecinde Osmanl›, emperyalizmin do¤rudan hegemonya alan›yd›. TC, emperyalist sermayenin yeni birikim sürecinde gerici emperyalist dünyaya bir adaptasyon projesiydi. “Millilefltirme” dedikleri politikalar, tamam›yla emperyalizme hizmet politikalar›yd›. Zaman›n gerektirdi¤i “devletçilik” politikas›n›n özü buydu. ‹thal ikameci, liberalizm gibi tan›mlanan tüm politikalar, emperyalist dünya gerçe¤inin tarihsel zorunluluklar›na göre hayat bulmufllard›r. ‹ktisadi temelin belirleyicili¤inden bahsederken siyasal üst yap›ya edilgen bir rol biçemeyiz. Alt yap›-üst yap› iliflkisi diyalektik bir iliflkidir. Baz› durumlarda üst yap› belirleyici bir rol oynar. ‹ktisadi-sosyal hayata darbeler fleklinde müdahale ve zorla biçimlendirme Türk devlet gerçekli¤inde önemli bir yer tutar. 1923-1945,1960,1971 ve 12 Eylül bunun aç›k örnekleridir.

NATO RUSYA’SIZ YAPAMAZ Rusya D›fl iflleri Bakan› Sergey Lavrov, bakanl›¤›n resmi internet sitesinde yay›nlanan röportaj›nda, 2008 y›l›n›n uluslararas› iliflkiler aç›s›ndan çok önemli bir y›l oldu¤unu belirtti. Kafkasya krizinin, Avrupa sorunlar› ile ilgili Rusya ve Avrupa aras›ndaki ifl birli¤inin artmas›na, NATO ile olan iliflkilerin ise gerginleflmesine yol açt›¤›n›n alt›n› çizen Lavrov, “Kafkasya krizi s›ras›nda NATO, sald›ran taraf olan Gürcistan’›n yan›nda yer ald›. NATO’nun bu ad›m› ile Avrupa’da NATO merkezli politika güncelli¤ini yitirirken, AB merkezli d›fl politika daha güncel hale geldi” diye konufltu. Tüm bu geliflmelerin, NATO’nun Rusya ile pozitif iliflkiler kurmadan Avrupa üzerinde otorite kurmas›n› zorlaflt›rd›¤›n› kaydeden Lavrov, NATO’nun da bu nesnel süreci anlamaya bafllad›¤›n› sözlerine ekledi.

Yuflenko: NATO Rusya’dan korktu Ukrayna Devlet Baflkan› Viktor Yuflenko, NATO’nun Ukrayna ile üyelik görüflmelerine bafllamamas›n›n nedeninin NATO’nun Rusya’dan korkmas› oldu¤unu söyledi.

Ukrainskaya Pravda Gazetesi’ne verdi¤i mülakatta, “NATO, Rusya’dan korktu¤u için mi, Ukrayna ile üyelik görüflmelerine bafllamad›?” sorusunu cevaplayan Yuflenko, “Benim için cevap çok aç›k. Evet korktu” dedi. Ukrayna’n›n NATO’ya üye olmas› durumunda ülkenin ba¤›ms›zl›¤›n›n garanti alt›nda olaca¤›-

n› belirten Yuflenko, “20. yüzy›lda Ukrayna alt› defa ba¤›ms›zl›k ilan etti, befl defa ba¤›ms›zl›¤›m›z› kaybettik. Bir daha ba¤›ms›zl›¤›m›z› kaybetmek istemiyoruz” diye konufltu. 2-3 Aral›k tarihlerinde Brüksel’de yap›lan NATO toplant›s›nda, Ukrayna ve Gürcistan NATO üyeli¤i aksiyon plan›na dahil edilmemiflti.

Liselilerin öfkesi Fransa’y› vurdu Fransa’da, Cumhurbaflkan› Nicolas Sarkozy’nin ‘reform’ sald›r›lar›na ve üniversitelerin özellefltirilmesine karfl› direnen üniversite ö¤rencilerine liselilerden destek geldi. Liseli ö¤renci sendikas› FIDL, 10 bin lisenin ve çok say›da üniversitenin özellefltirilmesi plan›n›n geri çekilmesi için soka¤a ç›kt›. Frans›z hükümetinin “reform” olarak nitelendirdi¤i özellefltirmelere karfl› 8 Aral›k’ta alanlara ç›karak tepki gösteren ö¤renciler, hükümetin ›srar›n› sürdürerek özellefltirmeden vazgeçmemesi üzerine 16 Aral›k günü yeniden öfkelerini soka¤a tafl›d›lar. Paris, Marsilya, Bordeux ve Toulon baflta olmak üzere bir dizi yerde eylemler gerçeklefltiren lise ö¤rencileri, liselerde özellefltirmelere geçit

ABD'den Afganistan'a 30 bin asker daha

vermeyeceklerini hayk›rd›lar.

20 lisenin iflgal edildi¤i Paris’te, binlerce lise ö¤ren-

On binlerce liseli direndi, hükümet geri ad›m att›

cisi tarihi Bastille Meydan›’nda toplanarak direnifl

8 Aral›k eylemlerinin ard›ndan hükümetin geri ad›m atarak söz konusu yasay› bir y›l erteledi¤ini aç›klamas›na karfl›n bunun bir çözüm olmad›¤›n›, hükümetin sürece yayarak uygulamaya karfl› gösterilen tepkileri bo¤may› hedefledi¤ini söyleyen ve yasan›n tamamen iptal edilmesini isteyen ö¤renciler, 16 Aral›k günü yeniden sokaklara ç›kt›lar. Ülkedeki yüzlerce lisede e¤itimi durduran on binlerce ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemlerde polisin kitleye sald›rmas› nedeniyle yer yer çat›flmalar yafland›.

Ö¤renciler yüzlerce liseyi iflgal ettiler ABD Genelkurmay Baflkan› Oramiral Mike Mullen, iflgal ettikleri Afganistan'a gelecek y›l 30 bine yak›n takviye asker gönderebileceklerini söyledi. Mullen, Kabil'i ziyareti s›ras›nda yapt›¤› aç›klamada, Afganistan'a yaza kadar 20 bin ile 30 bin aras›nda takviye asker gönderebileceklerini kaydetti.

ça¤r›s› yapt›. Ülke genelinde yüzlerce lisede iflgal eylemleri yap›ld›. FIDL, Bordeaux kentinde 8 bin, Mans kentinde 2 bin ö¤rencinin yürüyüfllere kat›ld›¤›n› bildirdi. Bat› kentlerinde de çok say›da eylem düzenlendi. Bat›daki en büyük gösteri polise göre 6 bin ö¤rencinin kat›ld›¤› Rennes’de gerçekleflti. Geçti¤imiz günlerde fliddetli çat›flmalar›n yafland›¤› Brest kentinde de yine ö¤renciler sokaklara ç›karken, Nantes ve Lorient kentlerinde de ö¤renciler tepkilerini sokaklarda dile getirdi.

Afganistan'da halen 31 bin askeri bulunan ABD, Ocak ay›nda 3 bin, baharda da 2 bin 800 takviye asker gönderecek. Yetkililer, Amerikan yönetiminin onay›yla gelecek 12-18 ay içinde Afganistan'a gönderilecek takviye asker say›s›n›n 30 bin civar›na ulaflabilece¤ini kaydediyor.

Devletçilik, liberalizm, ithal ikameci, ihracata yönelik diye adland›r›lan tüm projeler keyfi de¤il, tarihsel zorunluluklar›n sonucu ve uluslararas› sermayenin ihtiyaçlar›na göre devlet sopas›yla düzenleme ad›mlar›d›r. 1930’lar dünyas›nda “devletçilik” tarihsel koflullar›n sonucuydu. Nazizm, ‹talya, TC faflizmi bu tarihsel koflullara ba¤l› iktisadi-siyasi flekillenmelerdi. Çok parti dönemi ya da “demokrasi” diye lanse edilen Demokrat Parti hükümeti döneminde sermayenin, o günün uluslararas› merkezleflme biçimine göre düzenlenmelerdir”. Kalk›nma, ithal ikameci, 24 Ocak kararlar›” bu tarihsel çerçeve içerisinde anlafl›labilirler. Dünya emperyalist-kapitalist sisteminin ihtiyaçlar›na göre TC, faflist diktatörlü¤ünün biçimlendiriliflini anlat›rlar. Ne var ki bu gerçek çarp›t›lm›fl, ezilen-sömürülenler aldat›lmaya çal›fl›lm›flt›r. fiimdi de Ergenekon “yarg›lama”lar› oyunlar›, “Kemalizm’in tasfiyesi”, “ordu’nun s›n›rland›r›lmas›”, “demokrasinin tesisi” gibi gösterilmektedir. Dünya koflullar›na göre faflist Türk devletinin biçimlendirilmesidir söz konusu olan. Sistemin niteli¤i ve özü ayn›d›r. Yap›lanlar, koflullara adaptasyondur. Türkçülük, siyasal ‹slam her biri sermayenin ihtiyaçlar›na göre öne ç›kmaktad›rlar. Tümü de emperyalist patentlidir. “Türk-‹slam Sentezi” projesi Kemalist “laik” denilen 12 Eylül Askeri faflist darbesi konsensüsü de¤il miydi? Zorunlu din dersleri böyle gelmedi mi? K›sacas› tüm mesele, emperyalist sermayenin ihtiyaçlar›na cevap olma meselesidir. “Siyasal ‹slam”, “muhafazakar demokrasi”, “üniter devlet”, “liberalizm” hepsi emperyalist pragmatizm temelinde gündemlefltirilmektedirler. “Marshall Plan›”n›n da, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› ortaya at›lan “kalk›nmac› ulusal devlet” projeleri de, Kemalist “milli iktisat politika”lar› da, “ihracata yönelik sanayi” laflar›n›n da, hepsinin anlatt›¤› bu gerçektir. Sermayenin uluslararas› yap›lanmas›n›n ihtiyaçlar›na cevap olamay›p, eskiyen ve t›kanan biçimlerin yerine “yenilerinin” ikame edilmesini, koflullarla iliflkili izah edemeyenler, cuntac›l›¤›, serbest piyasa ekonomisini “devrim” diye alk›fllad›lar. “At›l›mc› kalk›nma” diye secde ettiler. Özal’lar› bayraklaflt›rd›lar. Menderes aflk›na. fiimdi de Tayyip’e biat ediyorlar. Ya da orduya!.. Bunlar halklar›n tercihi olamaz. Sermayenin uluslararas› flekillenmesine cevap olan bu uflakl›k projelerini savunmay› halka sal›k veren gericilik iyi anlafl›lmal›d›r. Dünya çap›ndaki emperyalist-kapitalist sistemin iflbölümüne göre flekillenen faflist Türk devletinin tek alternatifi Demokratik Halk Devrimi’dir. Sonuçlar, nedenleriyle kavranmazsa, yan›lsamalara aç›k hale gelinir. Sermayenin nesnel bir yürüyüflü vard›r. Her fleyi metalaflt›ran, insan› kendisine yabanc›laflt›ran bu olgunun “halkç›l›k” varyant›yla popülist pazarlanmas›, s›n›f mücadelesini gölgelemeye hizmet etmifltir, etmektedir. Amerikanc› 27 May›s darbelerinden, “zinde kuvvetler” denilen ordu-sivil aristokrasisinden, Perinçek’çi, YÖN’cü, T‹P’çi “milli’ci cephe”ci Kemalist siyasetlerden köklü kopman›n ad› Maoist komünist güzergaht›r. Neo-liberalizmi ve yine Amerikan markal› Ergenekon harekat›n› anlamaya, proletarya ve halk›n ba¤›ms›z alternatifini Halk Savafl› ile konuflturmaya komünist donan›m olmadan ç›k›lamaz. “Hür teflebbüs”çü sözde “demokrat”lar›n, “K‹T”çi sözde ilericilerin payandas› olmamak için komünizm perspektifli halk cumhuriyetinin yaflamla ba¤›n› kurmadaki engelleri bir bir ortadan kald›racak olan Halk Savafl›’n› her alanda içsellefltirmek ve pratik görevlerini yerine getirmek temel meseledir. Maoist parti önderli¤i alt›nda Halk Savafl›’n› y›kma-yapma diyalektik bütünlü¤ü içinde ele al›p derinlefltirmek ve yayg›nlaflt›rmak gereklili¤i önümüzde somut bir görev olarak durmaktad›r. Tüm ad›mlar›m›z ve yönelimlerimiz bu merkezli olmal›d›r.


forum

3-16 Ocak 2008 11

YEREL SEÇ‹MLER VE KÜRT SORUNU Haluk Gerger

DTP’nin “demokratik özerklik” kavram›n› güçlü bir biçimde gündeme tafl›mas›ndan, Erdo¤an’›n (özünde Devlet ad›na) “Bölge’yi istiyorum” mesaj›na; Baflbu¤’un buna koflut yaklafl›mlar›ndan, Kerkük’te stratejik karar noktas›na yaklafl›lmas›na; Obama’n›n seçilmesiyle Irak’ta ortaya ç›kan beklentilerden, iktidar›n Güney’e iliflkin aç›l›mlar›na; fiiddetin t›rmand›r›lmas›ndan, Öcalan’›n durmunun yeniden tart›flmaya aç›lmas›na, pek çok iç ve d›fl nedenden ötürü Kürt illerinde yap›lacak yerel seçimler bir tür referandum özelli¤i tafl›ma noktas›na geldi. Bu “referandum”un sonuçlar›, Kürtler aç›s›ndan, hem moral hem uluslararas› meflruiyet hem de psikolojik denge bak›mlar›ndan önemli olacak. Buna karfl›l›k, bir bütün olarak “egemenlik sistemi” bak›m›ndan da, büyük önem tafl›yor seçimler. Bana göre, Türkiye’deki “iktidar odaklar›”n›n üzerinde anlaflm›fl göründükleri “fliddet-reform” çerçevesinin bafllang›c›n› oluflturacak olas› bir fliddet ve bast›rma dalgas› için yerel seçimlerde elde edilecek stratejik mevziler ikili misyon tafl›yacaklar. Bunlar, öncelikle, fliddet harekat›n›n psikolojik savafl altyap›s›n›, öncü bombard›man harekat›n› oluflturacaklar, ve ikinci olarak da, sonras›ndaki “ac›y› bal eyledik” türün sözde “reform”lar›n vitrini olacaklar. Sistem

bak›m›ndan, “yenilgi” durumunda ise, “reform” ögesi denklemden düflecek ve ç›plak fliddet kendi bafl›na hükmünü icra etmeye sürülecektir halk›n üzerine. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, yerel seçimler, “egemenlik sistemi” bak›m›ndan, her koflulda sald›r›, Kürtler içinse, esas olarak savunma özelli¤i tafl›yor. “Egemenlik sistemi”nin Kürtlere yönelik sald›r›s›, iflkence gibi, hep yayg›n ve sistematik olagelmifltir. Ç›plak fliddetten psikolojik savafl›n tüm unsurlar›na uzanan ve her zaman ideolojik-kültürel derinlikler tafl›yan bu topyekün sald›r› konsepti, Cumhuriyet’in kurulufl felsefesinde mevcuttur; onun, tabiri caizse, “raison d’etre”ine “do¤um lekesi” olarak ifllenmifltir. Dolay›s›yla, seçimler de, bu ba¤lamdaki di¤er her fley gibi, araçlardan, yöntemlerden bir tanesidir. Onu özel k›lan, içinde olufltu¤u iç ve d›fl geliflmelerin kesiflti¤i momenttir. Baflbakan Erdo¤an, sürecin bafl›nda, yani “Diyarbak›r’› isteme”yi dillendirdi¤inde, flahinlerin yan›nda “iyi polis” rolünü üstlenmiflti. DTP’nin kapat›lmas› ile seçeneksizlefltirilecek, sürekli askeri harekat ve bombard›manlarla militarizmin sopas›yla korkutulacak, “reform” beklentileriyle uyuflturulacak seçmene böyle yaklaflacakt› Devlet. Ne var ki, Kürt-

lerin her alandaki “s›k› durufl”u, Erdo¤an’›n dengesini bozdu ve sertlefltirerek “iyi polis” rolünü zora soktu. fiu s›ralar yaflanmakta olan “IMF krizi” de, “iyi polis”in imkanlar›n› daralt›c› riskler tafl›yor, Erdo¤an’›n so¤ukkanl›l›¤›n› teste tabi tutuyor. Bu arada, “Obama bilinmiyeni”nden önce Bush ekibinin çöpçatanl›¤›nda Güney ile bir “modus vivendi” yarat›lmas›na ve bunun Kuzey’e yönelik fliddet dalgas›n›n s›çrama tahtas›na ve “cephe gerisinin lojistik deste¤i”ne dönüfltürülmesinin hesaplar› yap›l›yor. Bütün bu hesaplar tutar m› elbette flimdiden bilinmez. Asl›nda çok da önemli de¤iller, çünkü sonuçta gelip geçicidirler. Kal›c› olan, öncelikle, Kürtlerin inkar edilen Varl›¤›d›r. O gerçektir, inatç›d›r, devrimcidir. Ikinci olarak, inkar ya da manipüle edilmesi, hele buharlaflt›r›lmas›, devredilmesi, vazgeçilmesi art›k mümnkün olmayan ve do¤rudan “Kürdün Varl›¤›”ndan kaynaklanan haklar›d›r. fiiddetin de, bar›fl›n ve çözümün de anahtar› bu noktada yatmaktad›r. Yerel seçimler, bu anahtar›n, paslanm›fl vicdanlardan, inkar ve imha ile betonlaflt›r›lm›fl bilinçlerden sökülüp gün yüzüne ç›kart›lmas›nda önemli ifllev görebilir. Burjuva demokrasilerinde seçimler her zaman anlaml› olmasalar da,

bazen tarihi itici hamlelere denk gelebilirler. ‹flte “burjuva demokrasisi”ne bile sahip olmayan Türkiye’de dahi, özellikle de “demokratik haklar” çerçevesindeki bir ana konuda ve bugünkü tarihsel momentte, yerel seçimler istisnai bir anlam tafl›yor olabilirler. Kürt milletinin, ac›l› ayd›nlanma serüveninin ard›ndan, bugün, tarih sahnesine öteki milletlerle eflit koflullarda onurlu biçimde yeniden ç›kmas›n›n Kuzey co¤rafyas›ndaki bafllang›c›n› kimlik ve kültürüne sahip ç›kabilmesi; onu yaflamas›; gelifltirmesi; ve kurumlar›n› infla etmesi oluflturmaktad›r. Buna koflut olarak, kendi yazg›s› üzerinde kontrol ve özyönetim mekanizmalar›n› kurabilmesi gerekmektedir. Giderek, kimli¤ine, tarihine ve gelece¤ine, toplumsal gerçekli¤ine iliflkin simgelerini, temsili kurumsal organlar›n›n hayatiyetini gerçeklefltirmesi temel hakk› olarak öne ç›kmaktad›r. Elbette, bütün bunlar›n anayasal güvencelere kavuflturulmas› esast›r ama, flimdilik, yerel seçimler, bu yolda olanaklar yaratmaya adayd›r. Halk›n oylar›yla, bir tür “referandum intifadas›”yla, yarataca¤› böylesi bir “fiili durum” çok önemli sonuçlar do¤urabilir...

«DEVLET-ULUS»TAN FEDERASYONA M. fiEHMUS GÜZEL

Fikret Baflkaya Son günlerde ‘aç›l›m’ kelimesi neredeyse herkesin a¤z›nda. ‹flte Kürt aç›l›m›, Alevi aç›l›m›, K›br›s aç›l›m›, “çarflaf aç›l›m›’... Aç›l›mlar neden gündemde ve kimin için, ne anlama geliyor? ‹ç ve d›fl faktörlerin bir gere¤i ve/veya dayatmas› olarak belirli zamanlarda rejimin kendini takviye etmesi gerekiyor. ‹flte bu amaçla ideolojik, politik, retorik, kurumsal planda baz› düzenlemeler yapma gere¤i ortaya ç›k›yor veya kendini dayat›yor. Türkiye’nin yak›n tarihine bak›ld›¤›nda, rejimin yaklafl›k 25-30 y›ll›k aralarla bu tür düzenlemelere baflvurdu¤u görülecektir. 1946-50 aç›l›m›, 12 Eylül 1980 aç›l›m›, flimdilerde dillendirilen aç›l›mlar. Elbette bu tür ‘aç›l›mlar’ veya düzenlemeler, eski tabirle ‘Tanzimatlar’, egemen blo¤un iste¤iyle, istedi¤i gibi ve istedi¤i zaman yapt›¤› düzenlemeler de¤il. Do¤rudan iç ve d›fl faktörlerin diyalektik bir bütünlü¤ü ve gere¤i olarak gündeme geliyor, netice itibariyle s›n›flar mücadelesinden ba¤›ms›z de¤il. Böylece rejim zaman kazanmay›, ideolojik bulan›kl›k yaratarak s›n›f mücadelesini siliklefltirmeyi amaçl›yor. Eski olan, yeni bir söylem ve görüntüyle yeni bir fleymifl gibi sunuluyor. Bu amaçla kimi ‘yeni’ kurumlar, hukukî düzenlemeler ve mekanizmalar devreye sokuluyor. Gözden kaçmamas› gereken bir husus da, söz konusu düzenlemelerin mutlaka ‘d›flar›y›’ , emperyalizmi ilgilendiren bir veçhesinin de bulundu¤u, bulunmak zorunda oldu¤udur. Zira iktidar olman›n ve sürdürmenin bir de d›fl unsuru var veya ayn› anlama gelmek üzere, emperyalizmle uyumlanma gere¤i var... Bu durum, Türkiye’nin emperyalist dünya sisteminde iflgal etti¤i ‘yer’ ve hegemonik güçle iliflkisinin niteli¤inden kaynaklan›yor. Esasen herhangi bir düzenlemenin kendisi kadar, arkas›nda kimin durdu¤u, kimin iradesinin belirleyici oldu¤u da önemlidir... Bu bak›mdan herhangi bir yasal veya kurumsal de¤iflikli¤i veya düzenlemeyi arkas›nda kimin bulundu¤undan ba¤›ms›z de¤erlendirmek yeterli de¤ildir. Kürt hareketi s›n›fsal bir hareket olmaktan ç›kt›¤›nda ve ‘Birleflik Sosyalist Kürdistan” perspektifine yabanc›laflt›¤›nda, TC ile aras›ndaki çeliflki sistem aç›s›ndan art›k ciddi bir sorun olmaktan da ç›km›flt›. Böyle bir durumda “Kürt sorunu” denilen art›k Kürt kapitalistlerinin, Kürt burjuvazisinin ve e¤itimli Kürt elitlerinin elinde bir pazarl›k arac›na dönüflecekti ve dönüfltü. Zira s›n›fsal temelli olmayan her türlü muhalefet, rejim taraf›ndan kolayl›kla ‘hazmedilebilir’, ‘özümlenebilir’, manipüle edilebilir

“Aç›l›mlar›n mant›¤›” mahiyettedir. Rejimin kabullenemeyece¤i, hazmedemedi¤i yegane muhalefet, ücretli kölelik rejiminden baflka bir fley olmayan, kapitalizmi aflma perspektifine sahip, s›n›fsal temelli sosyalist/komünist muhalefettir. Kürt hareketi 1999 sonras›nda hem sosyalist perspektiften uzaklaflt›, hem de resmi ideolojiye yönelik elefltiriden vazgeçti. Dolay›s›yla rejim bak›m›ndan çözümü pek de zor olamayan bir durum söz konusuydu. Buna ra¤men bu zaman zarf›nda taraflar› az-çok tatmin edecek bir ‘uyumun’ henüz sa¤lanamamas› veya aradan bu kadar zaman geçmesine ra¤men sorunun henüz sürüncemede kalmaya devam etmesi nas›l aç›klanabilir? Asl›nda bu sorunun cevab›n› rejimin niteli¤inde aramak gerekiyor. Zira Türkiye’de bafltan beri bir “iktidar ikili¤i” geçerli. Baflka türlü ifade edersek, görünen iktidar gerçek iktidar de¤il. ‹flte bu ikilik sorunun hâlâ sürüncemede kal›fl›n›n bafll›ca nedenidir. Seçimle gelen hükümetle benim as›l devlet partisi dedi¤im odak aras›nda henüz Kürt sorunuyla ilgili bir ‘uyum’ sa¤lanabilmifl de¤il. Fakat son bir kaç y›ld›r çeflitli çevrelerde dillendirilenlere bak›l›rsa, ‘aç›l›ma’ uygun koflullar›n art›k oluflmakta oldu¤unu, söz konusu iki odak aras›nda ‘uyumun’ gerçekleflmekte oldu¤unu söylemek mümkün. Elbette sorun sadece ‘içeriyi’ angaje etmiyor. Irak’taki durum, hegemonik güç olan ABD’nin ve bir bütün olarak ‘kolektif emperyalizmin’ [ABD, AB, Japonya...] Ortado¤u’ya yönelik politika ve beklentileri de, TC’nin art›k Kürt sorununu çözüyor yan›lsamas›n› yaratmas›n› gerektiriyor. ‹flgal güçlerinin Irak’tan muhtemel bir çekilmesi durumunda ortaya ç›kabilecek ‘bofllu¤u’ Türkiye’nin doldurabilmesi için Kürt pürüzünün pürüz olmaktan ç›kar›lmas› gerekiyor. Elbette flimdilik veya yak›n bir gelecekte emperyalist güçlerin Irak’tan çekilmesi mümkün de¤il. Çekiliyormufl gibi yapacaklard›r. Onlar›n çekilmesi için Irak halk›n›n politik mücadelesi ve bir sosyal devrim gerekiyor. Ancak anti-kapitalist, anti-emperyalist bir mücadele emperyalist iflgalcileri bölgeden atabilir. Dolay›s›yla, kolektif emperyalizm, iflbirlikçi Irak iflgal rejimi ve TC’nin ortak ç›kar›, Kürt pürüzünü pürüz olmaktan ç›karmay› gerektiriyor. Nitekim Kuzey Irak Kürtleri de bu amaçla devreye sokulmufl durumda... Çözümden anlafl›lan da PKK’nin silahs›zland›r›lmas›, etkisizlefltirilmesi, karfl›l›¤›nda da Kürtler bak›m›ndan pek bir k›ymet-i harbiyesi olmayan kimi tavizlerin verilmesi... ‹flte Kürtçe televizyon

yay›n›, anayasada ve yasalarda muhtemel bir kaç de¤ifliklik... Bu tür muhtemel de¤iflikliklerin ne anlama geldi¤ini anlamak için özel Kürtçe kurs aç›lmas›na izin verilmesi hat›rlanabilir... Siz hiç anadilini özel kurslara para ödeyerek ö¤renen bir halk gördünüz mü? Asl›nda güya bir hak veriliyormufl gibi yap›l›rken Kürtlerle alay ediliyor ve bu büyük bir demokratik aç›l›m olarak sunulabiliyor... Elbette demokrasinin ne oldu¤u, nas›l olabilece¤i hakk›nda fikir sahibi olmayanlara bu tür manipülasyonlar› ‘demokratik aç›l›m’ olarak satmak mümkündür. Öyleyse sorun ne? Göz boyay›c›, seyirciyi aldatmay› amaçlayan kimi muhtemel aç›l›mlara ra¤men, TC cephesinde sorunun çözümü bak›m›ndan kayda de¤er bir yaklafl›m de¤iflikli¤i söz konusu de¤il. TC’nin Kürt sorununa yaklafl›m›n›n özünü bafltan itibaren tam asimilasyon perspektifi oluflturdu. Bu gün de bu perspektifte kayda de¤er bir yenilik ve esneme söz konusu de¤il. Kürt muhalefetinin dili ve üslubu da TC’nin iflini kolaylaflt›racak nitelikte. Kürt muhalefeti, PKK ve Kürt siyasi partileri [kimi s›n›rl› istisna d›fl›nda] yaklafl›k son on y›lda önüne bir niteleme s›fat› gelemeyen bir kavram kullanm›yor: iflte demokratik cumhuriyet, demokratik özerklik vb... Asl›nda böyle bir üslûbun benimsenmesi demek, biz burjuva demokrasisi dâhilinde bir çözüm peflindeyiz, daha fazlas›nda gözümüz yok demektir. Böyle bir çözüm kimin çözümü olur? TC ile Kürt kapitalistlerinin, Kürt burjuvazisinin ve e¤itimli Kürt elitlerinin çözümü olur... Bir de emperyalistlerin... Ama Kürt iflçi s›n›f›n›n, Kürt emekçilerinin çözümü olmaz... ABD öncülü¤ünde gerçekleflmesi muhtemel bir ‘Kürt Konferans›’ gündemde. Kürt sorununun çözümü bu tür konferanslar ve giriflimlerle çözülebilir bir sorun de¤il. Bu tür konferanslardan ç›kacak çözüm, olsa olsa emperyalist çözüm olabilir ve Kürtler aleyhine yeni bir statünün dayat›lmas› demeye gelir. Oysa nerdeyse yüzy›la yak›n bir zamand›r ezilen ve sömürülen, ak›l almaz k›y›m, katliam ve bask›lara maruz kalan, dili, kimli¤i, tarihi, kültürü inkâr ve tahrip edilen Kürt halk›n› bu hale getirenlerden, bu durumu ›srarla devem ettirmek için her yola baflvuranlardan flimdilerde çözüm beklemenin bir mant›¤› ve k›ymet-i harbiyesi olabilir mi? O zaman yap›lacak fley, sorulmas› gereken soruyu gerekti¤i gibi sorabilmek ve cevab›n› verebilmekle ilgili... Aksi halde bir fleyi olmad›¤› yerde arama aymazl›¤›ndan kurtulmak mümkün olmayacak...

1960’lardan itibaren ve hele özellikle 1970’lerin bafl›ndan bugüne bütün devlet modelleri sorgulan›yorlar. En baflta ise en çok sorunlu ve bizzat kendisi de yeni sorunlar›n do¤urucusu ve bu sorunlar› çözümlemekten âciz devlet-ulus. Çünkü, ilk kurulmaya bafllad›klar› 18. yüzy›l›n sonundan günümüze, aradan geçen onca zamana ra¤men devlet–uluslar bizzat saptad›klar› ifllevleri (fonksiyonlar›) yerine getiremedier. Getiremiyorlar ve art›k geçen zaman›n da gösterdi¤i gibi getirmeleri mümkün de¤ildir. O halde bu devlet modelinden ya tümüyle vazgeçilimledir ya da ciddi bir biçimde ve a’dan z’ye düzeltilmesi zaruridir. Çünkü her devlet kurulduktan sonra kendi kendine saptad›¤› hedeflere ulaflmak için çabalar. Çal›fl›r. Ve bu hedeflere ulaflmak için de makul (kabul edilebilir) bir zamana ihtiyac› oldu¤u genellikle benimsendi¤inden belli ölçülerde yap›lan afl›r›l›klara, yanl›fllara tahammül edilebilir. Ama aradan geçen örne¤in bir veya iki yüz y›l sonra hala ilk kuruluflundaki hedeflerine ulaflamam›flsa ve hala ‘o hedeflere ulaflaca¤›m’ diye söyleniyorsa, ortada bir sorun var demektir. Bu öyle s›radan da bir sorun de¤ildir. Bu koskocaman bir sorundur. Ve bu sorunun mutlaka sonuçland›r›lmas›, çözümlenmesi de gereklidir. Çünkü art›k bu kadar zamandan sonra hala ‘Biz hakl›y›z, fakat hava kötüydü, hakem taraf tuttu, hele bize biraz daha zaman verin, göreceksiniz’ türünden fleyler söylemeye, bahaneler yaratmaya hiç kimsenin hakk› yoktur. Yani kötü iflledi¤i, ne ifllemesi kardefllerim, resmen ‘top attt›¤›’, sorun üstüne sorun yaratt›¤› ispatl› bir modele yeniden kimse iki yüz y›l de¤il, iki y›l bile tahammül edemez. Yetti gayri! Ya basta! Eyyy hudeyyy êdî bes e! Bu düzeltme iflini, bu bak›m ve onar›m›, ya o devletlerin ak›ll› yöneticileri yaparlar ya da devlet-ulusun yanl›fllar›nda ›srar eden yöneticilerin âcizli¤i karfl›s›nda ‘‹fl bafla düfltü’ diyerek kollar›n› s›vayan, o devletin yurttafl› ve de¤iflik halklardan oluflan insan topluluklar› ifle koyulurlar. Bunun baflka çaresi de yoktur. Avrupa’da, özellikle devlet-ulus modelinin yarat›c›s› Fransa Cumhuriyeti de içinde olmak üzere, bütün devletler ak›ll› yöneticilerinin zaman›nda ifli farketmeleri ve yurttafllar›n, halklar›n gerekli uyarmalar› sonucu devlet modellerini bak›m ve onar›ma ald›lar. Çünkü hiçbir devlet yap›s› sonsuza kadar sürecek diye bir kural da yoktur. Hele düfle kalka giden devlet modellerinin böyle bir fleyi isteme haklar› da yoktur. Yurttafllar›na, de¤iflik halklar›na, de¤iflik dil, kültür, gelenek k›sacas› de¤iflik uygarl›klardan yararlanan insanlar›na eziyetin de bir s›n›r› vard›r. Ve bu s›n›r afl›l›nca o devlet modelinin acele olarak garaja çekilmesi, bak›m ve onar›ma al›nmas› flartt›r ‹flte son elli veya altm›fl y›ld›r Avrupa’da ve özellikle Avrupa Birli¤i (AB) üyesi devletlerde saptanan budur: Devlet-ulus modelinin kilitlendi¤i noktalarda yeni çarelerin, yeni yöntemlerin, yeni formüllerin üretilmesi, gelifltirilmesi, yani k›sacas› daha çok adalet, eflitlik ve özgürlük ve toplumun refah› ve kalk›nmas› için yeni ve daha çok çözüm gereklili¤i. Her devlet kendini denetime soktu, düzeltime tabi tuttu. ‹flte ‹talya Cumhuriyeti ile Fransa Cumhurieti örnekleri. Her ikisi de ‘BÖLGE’ ismini verdikleri, siyasi, idari, mali ve ticari aç›lardan özerklik sahibi ve bölge düzeyinde seçimle iflbafl›na gelen yerel yönetimlere (bir baflkan, bakanlar kurulu denilebilecek bir ‘yürütme kurulu’ ve bir meclisle) o bölgenin sorunlar›n› çözmek, sorunlar›na çare bulmak yetkileriyle donatt›lar. Böylece bölge kalk›nmas›n›n sa¤lanmas›, bölge halklar›n›n kendi dillerinde e¤itim ve ö¤renim, bas›m ve yay›n yapabilmeleri, ticaret yapabilmeleri, yat›r›m gerçeklefltirebilmeleri ve kimi durumlarda d›fl ticari iliflkilerini bizzat saptamalar›na olanak sa¤lad›lar. ‹spanya Krall›¤›, bafl belas› diktatör Franko’nun 20 Kas›m 1975’te ölmesinden hemen sonra, Belçika Krall›¤› da 1970’lerde çok bölgeli federal yap›l› devlet modelini tercih ettiler. Almanya Federal Cumhuriyeti’ni, Avusturya Federal Cumhuriyeti’ni, ‹sviçre Konfederasyonu’nu saym›yorum bile. Daha sonra 1 May›s 1997’de seçimleri kazanan Tony Blair’in baflbakanl›¤› döneminde Büyük Britanya Krall›¤› da federal yap›y› benimsedi. Fransa’da, evet, devlet-ulusun yarat›c›s› bu devlette, Mart 2003’te Anayasa’da de¤ifliklik yap›larak ‘Fransa yerinden yönetilen bir cumhuriyettir’ ilkesi kabul edildi. ‹spanya Krall›¤›, Belçika Krall›¤› ve di¤erlerinden sonra en merkezi devlet yap›s›n› 18. yüzy›l›n sonundan beri savunan ve uygulayan Fransa Cumhuriyeti’nin bile, 1980’LER‹N BAfiINDAN BU YANA, ayn› yolu benimsemesinin bilinmesinin yararl› olaca¤›n› san›yorum. Özellikle bu devlet yap›s›n› 20. yüzy›l bafl›nda veya daha sonra örnek alan ve bu örnekte aradan geçen onca zamana ra¤men hala ›srar eden bölgemiz devletleri ve bu devletlerin AKILLI YÖNET‹C‹LER‹ AÇISINDAN. Bütün bu örnekler Avrupa’da ve AB üyesi devletlerde devlet-ulus modelinin terkedildi¤ini ve fedaral yap›l› devlet modelinin tecih edildi¤ini ispat ediyorlar. ‹flte bu ba¤lamda kimi aç›lardan birbirlerine çok benzeyen Akdeniz adalar›ndaki durumu burada k›saca irdelemek hepimizin ifline yarayabilir. Bugün veya yar›n. Ama bir gün mutlaka.


kültür-sanat

12 3-16 Ocak 2009

Yang›n Yeri Marafl ANKARA- Serdar Do¤an’›n yazd›¤› ve Cengiz Sezgin’in yönetti¤i 'Yang›n Yeri Marafl' adl› oyunun ön gösterimi yap›ld›. Canlar Tiyatrosu 'Yang›n Yeri Marafl' isimli tiyatro oyunuyla, Marafl katliam›n›n yeniden hat›rlanmas› ve karanl›kta kalan sorular›n

ayd›nlat›lmas› amac›yla katliam›n 30. y›l›nda oyunun ön gösterimini Ekin Sanat Merkezi'nde yapt›. Ön gösterime E¤itim Sen Genel Baflkan› Zübeyde K›l›ç ve Genel Sekreter Mehmet Bozgeyik, oyun yazar› Serdar Do¤an ile çok say›da kurum temsilcisi ve tiyat-

Bahoz filminin ekibi YÇKM’de izleyicisiyle söyleflti ‹STANBUL- Kürt ulusal mücadelesi veren Kürt gençli¤ini konu alan Bahoz (F›rt›na) filmi ekibi, 28 Aral›k Pazar günü Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi (YÇKM)’nde yap›lan söylefliyle izleyicileriyle bulufltu. YÇKM’nin sinema salonunda yap›lan söyleflide, film yönetmeni Kaz›m Öz, Helin karakterini canland›ran Asiye Dinçsoy, Özcan karakterini canland›ran Engin De¤er ve Rojda’y› canland›ran Funda Saç kat›ld›.

‘Bahoz’da, yükselen mücadeleyle birlikte 90’l› y›llar› aktarmak istedim’ Etkinli¤in aç›l›fl konuflmas›n› yapan YÇKM temsilcisi Özlem Gerçek, film yönetmeni Kaz›m Öz hakk›nda bilgiler vererek, yönetmenin “Ax”, “Foto¤raf”, “Dür” gibi film ve belgesellerinin oldu¤unu ifade etti. Film ekibine ilk soruyu yönelten Gerçek, Bahoz’un çekilmesindeki amac› sordu. Soruya cevaplayan Kaz›m Öz, Bahoz’un konusunun 90’l› y›llar›n sonuna do¤ru yükselen ulusal harekete dayand›¤›n› ifade etti. Dönemin tan›klar›ndan biri oldu¤unu ifade eden Öz, yaflanan dönemi aktarmak istedi¤ini belirtti. Daha sonra ise izleyicilerden biri, ulusal hareket d›fl›ndaki di¤er gruplara yaklafl›m tarz›n›n uç boyutta oldu¤unu, yaflananlar›n bir gerçeklik tafl›mas›n›n yan›nda, abart›l› biçimde verilmesinden dolay› insanlar›n ‘Türk Solu’ olarak tabir edilen devrimci harekete bak›fl aç›s›n›n de¤iflebilece¤ini belirtti. Film hakk›nda yap›lan yorumu Öz, filmde gerçekçi boyutlar›n sahnelendi¤ini, fakat sinema aç›s›ndan bir örgütün propagandas›n›n yap›lmas›n›n yanl›fl olaca¤›n› ve bundan kaç›n›ld›¤›n› vurgulad›.

‘Ülkede sinema yapman›n zorluklar› var’ Di¤er bir izleyici de, yine Türk Solu olarak ifade edilen devrimci kurumlara yönelik filmde kaba aç›klamalar›n oldu¤unu ifade etti. Böylesi bir süreçte Bahoz’un olmas›n›n anlaml› oldu¤unu belirten izleyici, filmin genel olarak güzel oldu¤unu fakat, komedi unsurlar›n›n fazlal›¤› yerine daha yak›c› sorunlar›n dile getirilmesinin anlaml› olaca¤›na dikkat çekti. ‹zleyici filmde Kürt ulusal hareketine yönelik elefltirilerin de yer almas›n›n önemli oldu¤una dikkat çekti. Yap›lan yorumlar› de¤erlendiren Öz, ülkede sinema yapman›n, özellikle böyle bir konuda film yapman›n zorluklar›n› ifade etti. Herfleyi oldu¤u gibi gösteremediklerini dile getiren Öz, filmdeki eylem sahnelerinin, film bitmeden son 2-3 gün içinde çekildi¤ini, “Kürdistan faflizme mezar olacak” pankart›n› açarken karfl›laflt›klar› zorluklar› anlatt›.

“Filmin Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan yasaklamas›n› bekliyorduk” diyen Öz, bunun Kürtlerin bir kazan›m› oldu¤unu ifade etti. Filme sadece politik kimli¤iyle bak›lmas›n›n yanl›fl oldu¤unu dile getiren Öz, teknik olarak da iyi bir film odu¤una dikkat çekti. Ayr›ca Antalya ve Adana’da düzenlenen festivallere Bahoz’un kabul edilmedi¤ini belirten Öz, burada ‘ayd›n’ denilen kesimin de s›nava tabi tutuldu¤unu söyledi. Bir di¤er soru da, Helin karakterini canland›ran Asiye Dinçsoy’un, Türk olmas›ndan dolay› rolüne nas›l haz›rland›¤›na iliflkin oldu. Asiye Dinçsoy, Kürtlerin yaflay›fl tarz›n› gözlemledi¤ini ve Öz’ün yönlendirmesinin etkili oldu¤unu söyledi. Karakterin hangi s›n›fa, ulusa ait oldu¤una bak›p gözlemleyerek, rolünü yakalamaya çal›flt›¤›n› belirtti. ‘Böylesi bir süreçte filme izin verilmesini nas›l de¤erlendiriyorsunuz?’ sorusuna cevap veren Öz, filme izin verilmesine ra¤men fiili bir sansürün uyguland›¤›na dikkat çekerek, filmin Van’da kapal› gifle oynarken kald›r›ld›¤›n› belirtti.

‘Muro’ gibi filmler ülkenin trajikomedisidir’ Bahoz’la Avrupa’ya aç›lacaklar›n› ifade eden Öz, filmin ülkede yasaklanmas›ndan sonra Avrupa’da ödül almas› durumunda bir krizin yaflanaca¤›n› belirtti. DTP faktörünün de etkili oldu¤unu söyleyen Öz, TRT’nin Kürtçe kanal açmas›n›n ard›ndan filmin yasaklanmas›n›n küçük kalaca¤›n› aktard›. “Muro gibi Kürtleri afla¤›layan bir filmin izleyicilerinin ço¤unlu¤u Kürt. Muro sahiplenildi¤i kadar Bahoz sahiplenilmiyor. Bunu neye ba¤l›yorsunuz?” sorusuna ise Öz, seyircilerin Muro gibi filmlere ilgisinin trajikomik oldu¤unu, yap›lan reklamlarla izleyicilerin bu tarz filmlere koflulland›r›ld›¤›n› söyledi. Kendilerinin ise, yapt›klar› reklamlar› borçla gerçeklefltirdiklerini ifade etti. Di¤er bir soru da, “TRT’den teklif gelirse kabul eder misiniz?” fleklinde oldu. Öz, teklif geldi¤ini, ancak kabul etmediklerini belirtti. Film ve TRT’nin açt›¤› Kürtçe kanal üzerine yap›lan farkl› ve keyifli sohbetin ard›ndan söylefli son buldu. Yaflanan fiili sansür nedeniyle seyirciye ulaflmakta zorlanan filmin gösterimi YÇKM’de sürüyor. Her gün saat 14.00 ve 17.00’da filmi YÇKM Sinema Salonu’nda izlemek mümkün.

K›sa bir süre önce gösterime giren Bahoz (F›rt›na) filmi ekibi, 28 Aral›k Pazar günü Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi (YÇKM)’nde yap›lan söylefliyle izleyicileriyle bulufltu. YÇKM’nin sinema salonunda yap›lan söylefliye, film yönetmeni Kaz›m Öz, Helin karakterini canland›ran Asiye Dinçsoy, Özcan karakterini canland›ran Engin De¤er ve Rojda’y› canland›ran Funda Saç kat›ld›

Bir Silah, Bir “Bar›fl” ve NOBEL!!! Kara listede bulunan bir silah flirketinin Nobel Ödülleri’ne sponsor olmas› tepkiler ve flaflk›nl›kla karfl›land›. Bas›nda, bizim de Orhan Pamuk’la “gö¤sümüzü kabartan” Nobel’e, ABD silah firmas› Honeywell’in sponsorluk yapaca¤› haberleri yer ald›. Nobel’in yans›t›lan görüntüsüne bak›nca, bu tam da bir ‘rezalet’! Çünkü, Honeywell nükleer silah dahil olmak üzere çeflitli alanlarda silah üreten ve çeflitli kitle örgütleri ve insan haklar› kurulufllar› taraf›ndan kara listeye al›nm›fl bir flirket. Nobel ise, ‹sveçli mucit Alfred Nobel’in vasiyeti ile oluflturulan Vak›f taraf›ndan her y›l edebiyat, t›p, fizik, kimya, ekonomi ve bar›fl alanlar›nda ‘sayg›n, alan›nda baflar›l› kiflilere’ ödüller da¤›tan, oldukça ‘ahlaki ve olgun de¤erlere sahip’ bir Vak›f! Görüntü alg›s›nda yarat›lan yüksek derecedeki miyoplukla Nobel, birçok insanda a¤›z suyu ak›tan bir “ödül.” Asl›nda flirketin Nobel deste¤ine flafl›ranlara flafl›rmak laz›m, çünkü bir silah flirketinin Nobel’i desteklemesi hiç de öyle garipsenecek ya da yad›rganacak bir fley de¤il!

Nobel ödülleri nereden gelir? Nobel’e Honeywell’in sponsor olmas›na çok say›da sivil toplum örgütünün tepki göstermesi üzerine, Nobel Vakf› Müdürü Michael Sohlman bir aç›klama yaparak, bunun bir sorun olmad›¤›n› belirtti ve “Biz Honeywell’in vak›f kurulufluyla iflbirli¤i yap›yoruz, flirketle bir ba¤lant› kurmuyoruz" dedi. Peki, Honeywell’in sponsor olmas› ile deyim yerinde ise ‘kuyru¤unu tutuflturan’ bu Nobel ödülleri nereden geliyor? Alfred Nobel’in ölümünün ard›ndan vasiyeti ile 27 Kas›m 1895 ve 30 Aral›k 1896 tarihinde Stokholm’de kurulan Nobel Vakf›’n›n ödülleri, “insanl›¤a hizmet edenleri ödüllendirmek amac›” ile veriliyor. ‹lk ödülleri de 1901 tarihinde verilmeye bafllanm›fl. Ve o günden buyana Vak›f “insanl›¤a faydas› dokunanlar›” onur ödülü ile taçland›rm›fl. Ve ödüllerin nereden geldi¤ine dönecek olursak; dinamitten, ölümlerden geliyor. Vakf›n kurucusu Alfred Nobel, ölümünde vasiyet etti¤i bu Vakf›n kuruluflu için milyon dolarlar b›rakt›. Babas› da silah üreticisi olan Nobel, buldu¤u dinamit barutu ve benzeri patlay›c› madde çeflitlerini Avrupa’daki savafllarda taraflara satarak, milyonlarca dolar kazand›. Nobel, Avrupa silah sanayinin kurucular›ndan birisi... Geçen yüzy›lda 20 ülkede 90’dan fazla silah fabrikas›n›n sahibi olan Nobel’in bir di¤er para kayna¤›n› da petrol oluflturmufl. Bu tabloda, dinamit ölümlerinden elde edilen paran›n kayna¤›n› oluflturdu¤u Nobel ödüllerine, bugün de bir silah flirketinin daha kaynakl›k yap›yor olmas› oldukça normal de¤il mi?

‘‹nsanl›¤a faydas› dokunanlara’ bir adet Nobel! “‹nsanl›¤a faydas› dokunanlara verilen” Nobel ödülünün da¤›t›m›n› iki ülke üstlenmifl. Bar›fl ödülünü, silah sanayisinin üstünde oturan Norveç, edebiyat ödülünü de, yine dünyaya silah ihrac›nda önemli misyonerlerden birisi olan ‹sveç veriyor. Her iki ülke de bu konuda Amerika ile yar›fl›yor. Amerika ve ‹ngiltere’ye en çok silah sat›fl›n› gerçeklefltiren ‹sveç ve yüzde 80’lik üretimi ile büyük silah tüccarlar›ndan Norveç, Ortado¤u halklar›n›n kan› ile “insanl›k onur ödülleri” da¤›t›yor. Nobel komitesi, her y›l sadece edebiyat dal›nda bir buçuk milyon Euro ödül da¤›t›yor. Di¤er 4 dal›n ödülü de bundan afla¤› kalm›yor! Peki, bu para nas›l sa¤lan›yor? ‘Vak›f’ gelirlerinden bir k›sm›, Amerika'n›n dev silah flirketleri Lockheed Martin ve Honeywell International’›n hisselerine yat›r›l›yor. Büyük silah pazarlar› için yarat›lan haks›z savafllar dünyan›n her yerinde yoksul haklara kan a¤lat›yor. Ve bu pazarlar› beslemek için de yarat›lan haks›z savafllardan birisi olan ‹srail’in Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliam için Nobel kime ödül verecek?

Nobel ödülü kazanmak! Yine bas›nda yer alan bir haberden de görülebilir. Nobel ödüllerinin ikiyüzlülü¤ü. Nobel’in taçland›rd›¤› Japonya’n›n Nobel eski ödüllü baflbakan›n›n, ABD’den Çin’e atom bombas› atmas›n› istedi¤i ortaya ç›kt›. Ülkenin resmi arflivlerinden edinilen kaynaklar bunu söylüyor. Kaynaklara göre, Ama Sato 1965’de baflbakan olarak gitti¤i ABD ziyaretinde dile getirmifl bu iste¤ini. 1945 y›l›nda ABD’nin Japonya’y› neredeyse yok eden bombalar›n›n ard›ndan, bomban›n tüm kötülüklerini gören bir insan olarak, bu sald›r›n›n yap›lmas›n› isteyen Sato’nun, hangi kriterlerin sonucunda ödüle lay›k görüldü¤ünü anlamak zor de¤il. Keza 1958’de ödül alan Rus yazar Boris Pasternak’›n ödül almas› da, Nobel’in amaçlar›n›, çal›flma alanlar›n› oldukça iyi anlat›yor. 2007 y›l›n›n bafl›nda ‹ngiliz gazetesi The Sunday Times, Moskoval› araflt›rmac› Ivan Tolstoy’un yeni kitab›na dayand›rd›¤› haberinde, Pasternak’›n Nobel Ödülü almas›nda ‹ngiliz ve Amerikan gizli servislerinin rolü oldu¤unu belirtmiflti. Doktor Jivago ad› ile Sovyetleri karalamak amaçl› ç›kart›lan kitap, CIA taraf›ndan ABD ve Avrupa’da efl zamanl› olarak bast›r›ld›. Kitab›n bir nüshas›n› da Nobel jürisine gönderen CIA, kitab›n bask›lar›n›n Rusya’da yap›ld›¤› ve olay›n kendileriyle hiçbir ilgisi olmad›¤› izlenimini vermek için, kitab› Bat›’da kullan›lmayan bir k⤛da, Rusya’da s›kça kullan›lan karakterlerle bast›rd›.

“Kürt sinemas›n›n dünyaya aç›lmas›, Kürtlerin kazan›m›d›r” Di¤er bir izleyici ise, Bahoz’u Kürt sinemas›n›n kilometre tafllar›ndan biri olarak gördü¤ünü ifade etti ve Bahoz’un Kürt ve Türk halklar›na nas›l bir getirisi oldu¤unu sordu. Soruya cevap veren Öz, Kürt filmlerinin son dönemde h›z kazand›¤›n›, art›k Kürt filmlerinin dünyaya hitap etti¤ini ve kendilerinin dünyaya hitap eden Kürt sinemas›n›n ülkemizdeki aya¤› olduklar›n› dile getirdi. Bahoz’u önemli bulduklar›n›, film için yaklafl›k 1 milyon YTL harcad›klar›n› ifade eden Öz, Bahoz’un ülkede gösterilmesini flaflk›nl›kla karfl›lad›klar›n› belirtti.

YÜZ F‹K‹R

NEPAL’DE DEVLET VE DEVR‹M -1-

Muzaffer ORUÇO⁄LU Nepal Devrimi, kendinden önceki devrimlerden, baz› noktalarda farkl› bir yol izledi. Parlamentoyu terkedip k›ra çekildi. Kararl› savafl ve genifl ittifaklar politikas›yla sekiz y›l k›rda savaflt›. On üç bin insan›n ölümüne yol açan bu savafl, devrimi, yirmi bin kiflilik bir düzenli ordu ve yar›m milyonluk bir milis gücü haline getirdi. K›rda ve flehirde, halk›n güçlü deste¤ini alan devrim, merkezi iktidar› alabilecek bir duruma gelmiflti. Buna ra¤men, merkezi iktidara yüklenerek ifli bitirme yolunu izlemedi. Bunun yerine devrim, Prachanda’n›n deyimiyle, “uluslararas› durum ve ülke içinde hakim güçler dengesini gözeterek, oldukça esnek politik taktikler” yolunu izlemeyi uygun buldu. Daha do¤rusu, ABD destekli bir Hint müdahalesini ciddiye almak zorunda kald›. Nüfusunun yüzde otuzunu, dil ve kültür olarak Hintli bir kitlenin (Madhesiler) olufl-

ro severler kat›ld›. Oyun, 25-26 Aral›k tarihlerinde ‹stanbul Muammer Karaca Tiyatrosu'nda ve 27-28 Aral›k tarihlerinde de ‹zmir'in Narl›dere Belediyesi Kültür Saray› ve ‹smet ‹nönü Kültür Merkezi'nde sahnelendi.

turdu¤u yoksul Nepal’i, Hindistan, hem de, kendi ordusundaki Nepal’li, kiral›k Gurka alaylar›n› m›zrak bafl› gibi kullanarak iflgal etmeyi planl›yordu. Gurkalar›n, sömürgeci ‹ngiliz ordusunun en vurucu k›talar› oldu¤unu biliyoruz. Bir iflgal, devrimi, kitle ve kan kayb›na u¤ratarak, kaplan, fil ve gergedanlar›n dolaflt›¤› Terai cang›llar› gibi yerlere s›¤›nma zorunda b›rak›r m›yd› bilemiyoruz. Devrimin izledi¤i “Prachanda Yolu”, hedefi alabildi¤ine daraltma ve en genifl ittifaklar politikas›yla iktidarda söz sahibi olma, halk deste¤ini güçlendirerek, söz sahipli¤ini “halk egemenli¤ine” dönüfltürme yoluydu. Bu aflamal› ilerleyiflin ilk aflamas›, Federal Demokratik Cumhuriyet’ti. Bafl düflman, kral›n bafl›nda bulundu¤u feodal askeri diktatorya, yani monarfli idi. Monarfliye karfl› cumhuriyeti savunan bütün güçler ise, dost güçler idi. Devrim, hal-

k›n monarfliye karfl› nefretinin bilincinde idi. Narayanhiti saray katliam› ve 4 Ekim 2002’deki gerici yükselifl, halk›n krala ve monarfliye karfl› nefretini doru¤a ç›karm›flt›. Parti, buna ra¤men, eski rejimle, “yeni bir anayasa için Kurucu Meclis” önerisini iki kez görüfltü ve bir sonuç alamad›. Bu, halk›n karfl›s›nda, iki düflman gücün bir s›nav›yd›. Parti, gücünü, burjuva ve küçük burjuva partilerinden oluflan yedi partiyi, monarfliye karfl› birlikte hareket etme yolunda seferber etti ve onlara iki nokta üzerinde tart›flmak için yuvarlak masa konferans› önerdi. Bu noktalar: 1- Geçici bir hükümet ve yeni bir anayasa için Kurucu Meclis seçimleri. 2- ‹ki ideoloji, iki ordu ve iki devletin oldu¤u koflullarda, Birleflmifl Milletler kurumlar› ve uluslararas› insan haklar› örgütlerinin denetimi alt›nda, Kurucu

Meclis seçimlerini gerçeklefltirmek için her iki ordunun da da¤›t›lmas›. Görüflmeler uzun ve çetin geçti. Partiler, Halk Ordusu’nun da¤›t›lmas› ve sistem ordusunun kalmas›n› dayatt›lar NKP’ye. NKP buna raz› olmad› ama anlaflmay› gerçeklefltirip, monarfliyi devirmek için önemli bir taviz verdi. Buna göre, sistem ordusu oldu¤u gibi kalacak, Halk Ordusu ise, silahlar› stilize edilmifl konteynerlere konularak, Birleflmifl Milletler Saha Misyonu taraf›ndan idare edilen, hükümet denetimindeki kantonlarda bar›nd›r›lacakt›. Bu anlaflma, seçime ve monarflinin y›k›lmas›na yol açt›. NKP, seçimlerden en büyük parti olarak ç›kt›. Amerika ve Hindistan, sonucu tan›mak zorunda kald›lar. Hindistan, bunu biraz da, kendi içinde savaflan komünistlerin, NKP’yi örnek alarak, silahl› mücadeleye son verip, parlamenter mücadeleye kat›lmala-

r›n› teflvik için yapt› ve NKP ile iliflkileri gelifltirdi. Nepal’de flu an ikili bir iktidar var. Burjuvazinin elinde bulunan devlet iktidar› (ordu ve bürokrasi); Halk›n yoksul kesimlerine ve yar›m milyonluk Komünist Gençler Birli¤i’ne dayanan ve de parlamentonun önemli bir bölümü ile hükümeti elinde tutan Komünist “iktidar”. Burjuvazi, komünistleri devlet iktidar›n›n d›fl›nda tutmak, Halk Kurtulufl Ordusu’nu tamamen da¤›tmak istiyor. Komünistler ise, ilk ad›mda, HKO’yu sistem ordusuyla birlefltirerek, devlet iktidar›nda burjuvazi ile birlikte yer almak ve giderek devlete tamamen hakim olmak takti¤ini izliyorlar. Durumun nas›l sonuçlanaca¤›n› zaman gösterecektir. Eski devlet cihaz›n› parçalamadan, onu devrim ordusuyla birlefltirerek, “devrimin hizmetine sokma” gibi garip bir tutuma tarihin ruhsat verebilece¤ine pek inanm›yorum.


güncel Rus petrol flirketlerinden rekor kar aç›klamalar› Rusya’n›n en büyük petrol flirketlerinden Rosneft, Lukoil ve Gazprom Neft 2008 y›l›n›n ilk üç çeyre¤inde elde ettikleri kar rakamlar›n› aç›klad›lar. Gazprom Neft’ten yap›lan aç›klamada, flirketlerinin 2008 y›l›nda kar oran›n›n geçen y›l ayn› döneme göre, %85.4 artarak 5.2 milyar dolar olarak gerçekleflti¤i, 2008’in ilk 9 ay›nda elde edilen cironun ise %86 artarak, 27.32 milyar dolara ulaflt›¤› belirtildi. Gazprom Neft 5.2 milyar

kar oran› ile en çok kar eden Rus petrol flirketleri s›ralamas›nda üçüncü s›rada yer al›rken, Rosneft 10.7 milyar dolar kar aç›klamas› ile birinci s›rada, Lukoil ise 10.3 milyar kar aç›klamas› ile ikinci s›rada yer ald›. Rosneft, Lukoil ve Gazprom Neft, TNK-BP ve Surgutneftgaz ile birlikte Rusya’n›n en büyük befl petrol flirketi aras›nda yer al›yor.

Bir ayda 400 bin kifli iflini kaybetti Enerji tekellirinin rekor kar rakamlar› aç›k-

lad›¤› Rusya'da, bir ayda 400 bin kifli iflini kaybetti. Kas›m ay› verileri Rusya ekonomisi için resesyon uyar›s› yap›yor. Endüstriyel üretim yüzde 10.8 düfltü. 400 bin iflçi iflsizler ordusuna kat›ld›. Aral›k ay›nda bu rakam›n artmas› bekleniyor. Sadece 10-16 Aral›k tarihlerinde 70 bin kiflinin iflini kaybetti¤i Rusya’da, ayn› dönemde 207 bin iflçi de part-time çal›flt›r›lma ya da ücretsiz izne ç›kart›lma gibi nedenlerle üretimden

uzaklaflt›r›ld›. Aç›klamalara göre en çok iflsizlik makine sanayi, demir çelik endüstrisi, inflaat ve kargo ulafl›m›nda yaflan›yor.

20 bin iflçi Rusya'dan döndü Küresel finansal krizden en çok etkilenen ülkelerden birisi olan Rusya'da, inflaat faaliyetlerinin yavafllat›lmas›, durdurulmas› veya flantiyenin tümüyle kapat›lmas› gibi gerekçelerle 2 ay içinde ülkemize geri dönen iflçi say›s›n›n 20 bini buldu¤u belirtiliyor.

Krizin etkisi artt›kça eylemler yay›l›yor Giderek derinleflme e¤ilimi gösteren krizin yükünü iflçi ve emekçilerin omuzlar›na bindirmeye çal›flan patronlar, buna karfl› geliflebilecek tepkileri engellemek için ifl yerinde sendikal örgütlülüklerin önünü almak için büyük bir çaba sarf ediyor. Sar› sendikalar da dahil ifl yerlerine hiçbir sendikay› sokmamaya kararl› olan patronlar, sendikaya üye olan iflçileri iflten ç›kart›rken, iflçiler ise fabrika iflgalleri, grevler ve bir dizi eylemlerle bu sald›r›lara karfl› duruyor

T

ayyip Erdo¤an’›n “bizi te¤et geçecek” dedi¤i ekonomik kriz, iflçi ve emekçileri vurmaya devam ediyor. Krizi bahane ederek iflçi ve emekçileri kölece çal›flma koflullar›na ve açl›k s›n›r›n›n alt›nda ücretlerle çal›flmaya zorlayan patronlar, bu dayatmalar› kabul etmeyen iflçileri “kriz var” bahanesi ile iflten ç›kart›yor.

“Kazanan, direnen iflçiler olacak” ‹STANBUL- Ümraniye’ye ba¤l› Dudullu’da bulunan Sinter Metal fabrikas›nda çal›flan yüzlerce iflçi, fabrikay› iflgal etti. 500 iflçinin çal›flt›¤› fabrikada, sendikaya üye olduklar› ve sendikal faaliyet yürüttükleri için 450 iflçinin iflten ç›kart›lmas› ve üretimin durdurulmas› tepkilere neden oldu. 22 Aral›k günü fabrikay› iflgal eden iflçiler, sendikal örgütlenmenin önündeki engellemelerin kald›r›lmas›n› ve ifl haklar›n›n geri verilmesini istediler. Halen fabrika önünde direnifllerini sürdüren iflçiler, taleplerini kabul ettirmekte kararl› olduklar›n› belirttiler. Simter iflçisi Arif Cengiz, 1 y›ld›r Simter Metal’de çal›flt›¤›n› ve hiçbir sosyal haklar›n›n olmad›¤›n› belirterek, “Bizler flu an hakk›m›z› ar›yoruz. Fabrikaya sabah geldik, kap›lar kilitliydi ve iflçileri içeri almad›lar. ‹flveren taraf›ndan ça¤r›ld›k. Fabrika önünde topland›¤›m›zda iflveren ta-

Krize yem yap›lmak istenen milyonlar eylemlerini artt›r›yor KESK, D‹SK, TMMOB ve TTB’nin ça¤r›s›yla 27 Aral›k’ta birçok ilde krize, iflsizli¤e, yoksullu¤a ve zamlara karfl› meflaleli eylemler gerçeklefltirilerek ‘Yaratt›¤›n›z kriz bizim de¤il, krizin faturas›n› sermaye ödesin’ denildi.

Binlerce emekçi krize, iflsizli¤e tepki gösterdi ‹STANBUL- Sendikalar ve meslek odalar›n›n düzenledi¤i yürüyüfle kat›lan binlerce emekçi, iflten ç›kartmalara ve zamlara tepki göstererek krizin bedelini ödemeyeceklerini hayk›rd›. Taksim Tramvay Dura¤›’ndan Galatasaray Postanesi’ne yürümek isteyen kitleye polis engel olmak istedi. ‘Krizin faturas› patronlara’: “Krizin bedelini sermaye ödesin, iflten at›lmalar yasaklans›n” denilen eyleme maafllar› ve tazminatlar› ödenmeden iflten at›lan Samandra ÜNSA fabrikas› önünde direnen ÜNSA iflçileri ile Dudullu’daki fabrikada direnen Sinter Metal iflçileri de kat›ld›. ‘Krizin faturas› patronlara’ slogan›n› atan ÜNSA iflçileri, haklar›n› al›ncaya kadar mücadele edeceklerini hayk›rd›. KESK Baflkan› Sami Evren’in okudu¤u aç›klamada, emperyalizmin krizinin emekçilere ödenmesine izin verilmeyece¤i ifade edildi. Kapitalizmin krizinin dalga dalga yay›ld›¤›, 100 binleri bulan iflten ç›kartmalar›n Baflbakan›n, ‘kriz psikolojik’ söyleminin tersini ifade etti¤inin alt› çizildi. ‹srail’in Gazze’ye sald›r›s›n›n protesto edildi¤i eylem, krize önlem ve taleplerin s›ralanmas›yla sonland›r›ld›.

‘Krizin faturas› patronlara’

raf›ndan 350 kiflinin tek tek isimleri okunarak, kriz nedeniyle ifllerine son verildi¤i söylendi. Ama bu fabrikada kriz yok. Kriz olsayd› iki vardiya ve Cumartesi, Pazar günleri çal›flmazd›k. Biz de haklar›m›z için sendikal› olduk ve bu yüzden, yani hakk›m›z› arad›¤›m›z için iflten kovulduk. Bizler bu duruma karfl› fabrikay› iflgal ettik. ‹flveren sendikal haklar›m›z› kabul edene ve bizleri ifle geri alana kadar mücadelemiz devam edecek. Bizler yasa d›fl› hiçbir fley yapm›yoruz, bütün haklar bizden yana oldu¤u için sonuna kadar direnece¤iz” dedi. Bir di¤er Simter Metal iflçisi olan ‹brahim Yalç›n ise, gece saat üç sular›nda 5 y›ld›r çal›flt›¤› fabrikan›n kapat›ld›¤› haberini ald›klar›n› söyleyerek, “fiu anda buraday›z, direniyoruz. Moralimiz çok iyi, hiç kimse karamsar de¤il. Bizler bu durumu buraya kadar getirdik ve kazanaca¤›z, sendikay› bu fabrikaya sokaca¤›z. Amac›m›z insan gibi yaflamak.” fleklinde konufltu. Yalç›n, fabrikan›n paras›zl›k veya kriz gibi bir sorunun olmad›¤›n›n alt›n› çizerek, “Bize para yok diyen patron Olgun Tamberk, 2009’da Meksika’da ve Çin’de fabrika açmaya haz›rlan›yor. Art›k b›çak kemi¤e dayand›. Buradaki herkes ekmek kavgas›nda. Gerekirse 2-3 ay burada aç-susuz kalaca¤›z, ama bütün taleplerimizi elde edece¤iz. Kazanan direnen iflçiler olacak” ifadelerinde bulundu.

BR‹SA’da iflçilerin direnifline sendika darbesi KOCAEL‹- Bridgestone Sabanc› Lastik Sanayii ve Ticaret Afi.’de (BR‹SA), ekonomik kriz gerekçe gösterilerek iflten ç›karmalar›n bafllamas› üzerine yaklafl›k bin 300 iflçinin bafllatt›¤› fabrika iflgali, sendikal ihanet nedeniyle sona erdi. ‹flçilerin, iflten at›lan 64 arkadafllar›n›n ifle al›nmas› talebi ile bafllatt›klar› direnifl, 19 Aral›k’ta sendika yönetimi ve iflverenin ‹stanbul'da yapt›¤› toplant›dan sonra bitirildi. Patronun, fabrikay› jandarma zoruyla boflaltaca¤› tehditlerinde bulunmas›n›n ard›ndan mücadele etmekten imtina ederek iflçilere ihanet eden Lastik-‹fl Sendikas›, patronla el s›k›flt›. ‹flten at›lan 64 iflçinin ifle al›nmamas› kararlaflt›r›lan görüflmede, tüm iflçilerin 7 günü y›ll›k izinden kullan›lmak üzere 9 gün ücretli izne ç›kmalar› karar› al›nd›. Karardan sonra, fabrikada bekleyen iflçiler fabrikay› boflaltt›.

DHF'den ÜNSA iflçilerine destek ziyareti

“Sendikaya muhalif iflçiler tasfiye ediliyor”

‹STANBUL- Samand›ra'da bulunan ÜNSA Ambalaj fabrikas› önünde günlerdir devam eden direnifllerini sürdüren iflçilere Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyeleri dayan›flma ziyareti gerçeklefltirdiler.

‹flten ç›karmalar›n, ekonomik krizden kaynaklanmad›¤›n› belirten iflçiler, patron ve sendikan›n el ele vererek iflçilerin iflveren karfl›s›nda birlikte hareket etmesi için u¤rafl veren ve sendika yönetimine muhalif tutumlar›yla bilinen iflçileri tasfiye ettiklerini söylediler. BR‹SA’n›n iflten ç›kartt›¤› iflçiler ad›na konuflan Adnan Özkanl›, iflten ç›kartmalarda sendika yönetiminin de patronla birlik oldu¤unu dile getirdi. Özkanl›, “Biz sendikaya muhalif olan taraf›z. ‹flten ç›kart›lanlar›n hepsi de muhalif olanlar. Bu tesadüf olamaz” dedi.

“ÜNSA iflçisi yanln›z de¤ildir” slogan› ile fabrika önünde toplanan DHF'lileri iflçiler de sloganlar atarak coflkuyla karfl›lad›lar. DHF ad›na yap›lan konuflmada, “‹ktidar taraf›ndan te¤et geçece¤i söylenen kriz her geçen gün etkisini daha da artt›rarak iflçileri ve ezilen kitleleri bo¤maya bafllam›flt›r. Bu krizin faturas› ancak birçok fabrika ve sanayi kuruluflunda kriz bahanesiyle iflten ç›kart›lan iflçilerin dayan›flmas› ve mücadelesi ile patronlara ödettirilebilir. Bizler eme¤imize, ekme¤imize sahip ç›kanlar olarak hep beraber daha güçlü flekilde mücadele etmeli, bu krizin faturas›n›n bizlere ödettirilmesini engellemeliyiz” denildi.

3-16 Ocak 2009 13

Toplant›n›n ard›ndan fabrikay› boflaltan iflçiler sendikaya sert tepki gösterdi. Sendikadan bu ihaneti beklediklerini belirten iflçiler, 64 iflçinin tekrar ifle al›nmamas›na da tepki gösterdiler.

Konuya iliflkin aç›klama yapan Lastik-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesi Baflkan› Hüseyin Çakar ise üretimin durduruldu¤u ve 64 iflçinin ifle geri al›nmad›¤› anlaflmay› savunarak, çabalar› sayesinde en az kay›b›n al›nd›¤›n› öne sürdü!

ÜNSA’da y›lg›nl›k yok direnifl var ‹STANBUL- Kriz gerekçe gösterilerek iflten at›lan; maafl, fazla mesai ve tazminat ödemeleri yap›lmayan ÜNSA iflçileri haklar›n› istiyor. ‹stanbul’un Samand›ra Beldesi’nde bulunan ÜNSA Çuval Fabrikas›’nda çal›flan ve kriz gerekçe gösterilerek maafllar› ve tazminatlar› ödenmeden iflten at›lan iflçiler, 10 Aral›k’tan bu yana haklar› için fabrika önünde direniyorlar. Ülkenin birçok yerinde patronun kara dönüfltürdü¤ü “kriz var” söy-

lemi Samand›ra’da bulunan ÜNSA Çuval Fabrikas›’nda çal›flan iflçileri de iflinden etti. ‹flçinin eme¤ini sömüren ÜNSA, iflçilerin maafllar›n› ödemeyi kabul etmek zorunda kalsa da, tazminatlar›n› ödemek istemiyor. ‹flten at›lan 85 iflçi ise “hakk›m›z› alaca¤›z” diyerek fabrika önündeki direnifllerini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade ediyorlar. Yurt d›fl›nda birçok flirketi olan ve alan›nda ülkemizdeki en büyük isim olan ÜNSA, iflçileri krizi bahane ederek iflten atarken köle gibi çal›flt›rd›¤› iflçilerin maafllar›n›, birikmifl fazla mesailerini ve tazminatlar›n› ödemiyor.

“Mücadelemizi sürdürece¤iz” ÜNSA’daki çal›flma koflullar›n›n zorlu¤una ra¤men fabrikay› kendilerininmifl gibi kabullenerek çal›flt›klar›n› ifade eden iflçi Melehat Kumafl da sonuna kadar haklar›n› alrayacaklar›n› ifade etti. Kumafl, iflten at›lmalar›na iliflkin kendilerine herhangi bir gerekçe gösterilmedi¤ini dile getirerek, “Bize, kriz oldu¤u için bizim fasonu kapatmak zorunda olduklar›n› söylediler. Oysa biz sabah 8.00’da oraya gidip normal çal›flma saati 17.00 olmas›na ra¤men hiçbir zaman 17.00’da ç›kmam›fl›zd›r. Saat 23.00’a kadar çal›flt›¤›m›z zamanlar olmufltur. En erken de saat 19.00-20.00 gibi ç›km›fl›zd›r. Ben 10 y›ld›r bu fasonda çal›fl›yorum. Biz her türlü koflul alt›nda iflimizi sahiplendik, bizim kendi iflimiz gibi çal›flt›k ve sonunda bu duruma düflürüldük” dedi. ÜNSA’n›n daha önce de 4-5 fasonu kapatarak 300-400 kadar iflçiyi ma¤dur etti¤ini dile getiren Kumafl, “Herkesten, ‘para verece¤iz’ diyerek imza ald›lar ve teker teker eriterek bu duruma getirdiler. Yaln›z bizim fasonumuz en son kapanan fason. Biz durumu bildi¤imiz için oyuna gelmedik, buradaki direniflimizi sürdürüyoruz” dedi. Haklar›n› alana kadar mücadele edeceklerinin alt›n› çizen Kumafl, “Çünkü bize herhangi bir hak verilmedi. Verilmesi gerekirken bizi iflten att›lar. Bunca direnmemizin ard›ndan maafllar›m›z› ödemelerini bile zor kabul ettirdik. Biz mücadelemizi sürdürece¤iz, gerekiyorsa buraya çad›r da kuraca¤›z” fleklinde konufltu.

ÜNSA’da zorunlu mesai Tafleron firma ile anlaflmal› olarak çal›flan ve iflçileri ortak bir sömürüye tabi tutan ÜNSA’da, iflçiler pazar günleri zorunlu mesaiye b›rak›l›yor. Hafta içerisinde sürekli mesaiye b›rak›lan, mesailerinin karfl›l›¤› ödenmeyen, sigortalar› yat›r›lmayan iflçiler, bir de tehditle pazar günleri de çal›flmak zorunda b›rak›l›yor. Yedi y›ld›r ÜNSA’da çal›flt›¤›n› ifade eden Ekrem Y›lmaz, gece gündüz burada emek harcad›¤›n› belirterek, “Bize kapanma nedenini söylemediler. Krizi bahane ediyorlar. Bizi çok yo¤un çal›flt›r›yorlard›, art› pazar günleri de zorla mesai yapt›r›yorlard›. Pazar günleri gelmezsek iflten atacaklar›n› söylüyorlard›, biz de mecburen geliyorduk” dedi. Patronun kriz bahanesi ile kendilerini aldatt›¤›n› ifade eden Y›lmaz, “Kriz olsa bütün fasonlar› kapat›r. Bizim çal›flt›¤›m›z fasonu kapat›yor, baflka fasonlarda 40 olan iflçi say›s›n› 90’a ç›kart›yor. Kriz olsa böyle bir fley olur mu? Bizim üzerimizden baflka oyunlar oynuyorlar” ifadelerinde bulundu.

ÜNSA’da iflçi k›y›m›! Maafllar›n› almak için fabrika önünde direnen 85 iflçi, ÜNSA’n›n iflten ç›kartarak ma¤dur etti¤i ilk iflçiler de¤il. Bünyesinde bulundurdu¤u di¤er ifl yerlerinde de iflçi k›y›m›na giden ÜNSA, iflçileri kand›rarak imza att›r›yor ve birikmifl maafllar›n›, mesailerini ya da tazminatlar›n› ödemiyor. Baran Tekstil de bunlardan bir tanesi. Fabrika önündeki iflçilere destek vermek amaçl› orada bulunan Bülent Körtafl, Ekim ay›nda ÜNSA’n›n 90 iflçiyi birden iflten ç›kartt›¤›n› belirterek, bu iflçilerden sadece 10’una ödeme yap›ld›¤›n› ifade etti. Körtafl, “ÜNSA’dan bize senet verdiler, ‘ödeme yapaca¤›z’ dediler. Hatta ÜNSA’dan birisi geldi, ‘siz imzay› at›n, paralar›n›z verilecek’ dedi. ‹mzadan sonra ço¤u arkadafllar›m›z›n tazminatlar› verilmedi. Yani 90 kiflinin içinde sadece 10 kifli tazminat›n› alabildi” dedi.

ANKARA- ‘Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bütün dünyay› ucu belirsiz karanl›¤a sürüklüyor’ diyen, sendikalar ve kitle örgütleri Yüksel Caddesi’nden Sakarya Caddesi’ne do¤ru meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas›n› okuyan TMMOB Yönetim Kurulu Baflkan› Mehmet So¤anc›, “Neo-liberal politikalar›n insanl›¤› yoksullaflt›ran, adaletsizli¤i ve eflitsizli¤i katmerlendiren, farkl› olan› d›fllayan ve ötekilefltiren sonuçlar›yla bir kez daha yüzleflecektir” dedi. “Bu kriz bilgisayar ekranlar›ndan bir tak›m rakamlar›n oluflturdu¤u sanal bir kriz de¤ildir, bizzat küresel kapitalizmin krizidir. fiimdiden dünyan›n her yerinde yüz binlerce iflçi iflten ç›kar›ld› ve daha çok say›da insan› iflten ç›karmaya devam edeceklerini utanmadan söylüyorlar” diyen So¤anc›, “Bir yandan ‹MF’ ye ‘ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z’ deyip day›lan›yormufl gibi yapan iktidar, daha dün IMF emriyle bütçede, e¤itim ve sa¤l›k baflta olmak üzere 3.6 milyar YTL kesintiye giderek ümük s›kmaya bafllam›flt›r” dedi. Son olarak So¤anc›, “Biz kararl›y›z ümü¤ümüzü s›kt›rmayaca¤›z! Baflta hükümet olmak üzere ülkenin egemenleri 29 Kas›m mitinginde 100 bini aflan emekçinin büyük bir kararl›l›kla meydanlarda ortaya koydu¤u tablodan gerekli ders ç›kartmal›d›r” sözlerine yer verdi.

AKP'nin 2009 sadaka bütçesi protesto edildi ADANA- Aralar›nda Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun da yer ald›¤› sendikalar ve kitle örgütleri bir araya gelerek, AKP’nin 2009 bütçesini meflaleli yürüyüflle protesto etti. Halk›n ilgisinin yo¤un oldu¤u eylemde “Herkese ifl, herkese afl, insanca yaflamak istiyoruz”, “Paras›z sa¤l›k, paras›z e¤itim”, “Ne AKP, ne CHP, kurtulufl devrimde, sosyalizmde” sloganlar› at›ld›. Kitle ad›na aç›klamay› yapan Sinan Tunç, 2009 bütçesinin ‘mali disiplin’ ad› alt›nda bir faiz ve borç ödeme, sadaka ve emekçi düflman› oldu¤u kadar militer, anti-demokratik bir bütçe oldu¤unu vurgulad›. Tunç, “Piyasa dostu, militer, emekçi düflman›, hayalperest bütçeye hay›r diyoruz” dedi. Aç›klaman›n devam›nda, “2009 bütçesi, krizin faturas›n› emekçilere, yoksul halka kesmektedir. 29 Kas›m mitingimizde de dedi¤imiz gibi, biz emekçiler bu krizin bedelini ödemeyece¤iz, size ödetece¤iz, biz bu krizi ‘milletçe gö¤üslemeyece¤iz. Krizi yaratanlar gö¤üslesin” vurgusu yap›ld›. Eylem, ‹srail siyonizminin Gazze’de gerçeklefltirdi¤i katliam›n k›nanmas› ve ‹srail,-ABD karfl›t› sloganlar›n at›lmas›yla sonland›r›ld›.

Krize karfl› meflaleli yürüyüfl GAZ‹ANTEP- KESK fiubeler Platformu, D‹SK, Gaziantep-Kilis Tabipler Odas›, TMMOB, Tüm-Tis öncülü¤ünde Gaziantep’te ekonomik krize karfl› meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirildi. Kurumlar ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Büro Emekçileri Sendikas› (BES) fiube Baflkan› Aynur Ak bas›n aç›klamas›nda flunlara de¤indi; “Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bütün dünyay› ucu belirsiz bir karanl›¤a sürüklüyor. Anlafl›lan o ki, emekçiler neo-liberal politikalar›n insanl›¤› yoksullaflt›ran, adaletsizli¤i ve eflitsizli¤i katmerlendiren, farkl› olan› d›fllayan ve ötekilefltiren sonuçlar›yla bir kere daha yüzleflecek. Daha flimdiden dünyan›n her yerinde yüz binlerce iflçi iflten ç›kar›ld› ve daha çok say›da insan› iflten ç›karmaya devam edeceklerini söylüyorlar. Baflbakan meseleyi hafide alan yaklafl›m›n› sürdürmekte ›srarl›, flimdi de krizin ‘psikolojik’ oldu¤unu söylüyor.” Eylem, yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sloganlarla bitirildi.

‘Zamlar›n faturas›n› biz ödemeyece¤iz’ DERS‹M- Dersim'de kriz, iflsizlik ve zamlara karfl› protesto eylemi gerçeklefltirilerek, “Zamlar›n faturas›n› biz ödemeyece¤iz” denildi. Sey Hufle heykelinin bulundu¤u alanda yap›lan bas›n aç›klamas›na sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler kat›ld›. Yap›lan aç›klamada, ''Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bütün dünyay› ucu belirsiz bir karanl›¤a sürüklüyor. Anlafl›lan o ki, emekçiler neo-liberal politikalar›n insanl›¤› yoksullaflt›ran, adaletsizli¤i ve eflitsizli¤i derinlefltiren farkl› olan› d›fllayan ve ötekilefltiren sonuçlar›yla bir kez daha karfl› karfl›yad›r'' denildi. Aç›klaman›n devam›nda '' Baflbakan›n, ‘her biriniz bir iflsizi ifle alsan›z, iflsizlik sorunu kalmaz’ sözleriyle iflsizlik sorununun çözümünü hay›rsever ifl adamlar›na havale etmesi, hükümetin iflsizlik sorunu karfl›s›nda havlu att›¤›n›n resmidir'' ifadelerine yer verildi.

UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bak›fl CAN Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.


14

güncel

3-16 Ocak 2009

Yeni Borçlar Kanunu’yla kirac› olmak da zorlaflacak TBMM Adalet Komisyonu’nda yaklafl›k 2 ayd›r görüflülmekte olan Türk Borçlar Kanunu’nda de¤ifliklik öngören 649 maddelik Borçlar Kanunu Tasar›s›, geçti¤imiz günlerde komisyondan geçti. Özellikle ev sahibikirac› iliflkilerinde önemli de¤ifliklikler içeren tasar›, Meclis Genel Kurulu’ndan da geçerse, evden ç›karman›n kolaylaflt›r›lmas› nedeniyle kirac›lar› zor günler bekliyor le kap› d›flar› edilmeye mahkum b›rak›l›yor.

Tasar› kimi kolluyor? TBMM Adalet Komisyonu’nda yaklafl›k 2 ayd›r görüflülmekte olan Borçlar Kanunu Tasar›s›, kirac›lar aleyhine ciddi de¤ifliklikler içeriyor. Tasar› hakk›nda, Komisyon Baflkan› ‹stanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Nevzat Koç, “kirac›n›n korunmas›” ilkesini benimsediklerini söyledi. Ancak de¤ifliklikler irdelendi¤inde, özellikle ev sahibine sözleflmeyi sonland›rma konusunda genifl haklar tan›yan tasar›n›n hiç de kirac›lar› koruma gibi bir amac› olmad›¤› a盤a ç›k›yor. Ayr›ca de¤ifliklikleri elefltiren kesimlere düzeltme mesaj› verip tepkileri yumuflatmak isteyen hükümetin, görüflmelerin son gününde tasar›dan ‘biriken kira borcuyla ilgili ceza ödenmesi’ ibaresini kald›rarak, bak›m

Hidayete eren revizyonistler

ve onar›m giderlerinin ev sahibine ait olmas›n› yamamas› ise tasar›n›n bütününde kollanan kesimi gizlemeye yetmiyor.

Faturalar› ödeyemeyen, komflusunu k›zd›ran kap› d›flar› edilecek Borçlar Kanunu Tasar›s›’nda belirgin olarak kendisini gösteren de¤iflikliklerden biri, ev sahibinin kirac›y› evden ç›kartabilme durumlar›n›n geniflletilmesi ve kolaylaflt›r›lmas› olarak karfl›m›za ç›k›yor. Özellikle yasal düzenlemelerde yan giderler olarak ifade edilen ›s›nma, ayd›nlanma, su gibi giderlerin ödenmemesinin, evden ç›kartma nedeni olarak kabul edilmesiyle, arka arkaya yap›lan zamlar sonras›nda faturalar›n› ödeyemeyen ve bu nedenle saatleri mühürlenen birçok ai-

314. maddede “Kirac›n›n temerrüdü“ bafll›¤›yla düzenlenen bölüme göre ev sahibi, kira bedelini ya da elektrik, su, ›s›nma gibi yan giderleri öde(ye)meyen kirac›ya en az 60 gün süre tan›yarak kira sözleflmesini tek tarafl› olarak feshedebilecek. 315. maddede belirtilen “Özenle kullanma ve komflulara sayg› gösterme borcu” maddesine göre ise, kirac›ya, “kiralanan›, sözleflmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralanan›n bulundu¤u tafl›nmazda oturan kifliler ile komflulara gerekli sayg›y› göstermek” yükümlülü¤ü getiriliyor. Kirac›n›n bu yükümlülü¤e ayk›r› davrand›¤›n› düflünen ev sahibine, en az 30 gün süre tan›yarak sözleflmeyi feshetme yetkisi tan›n›yor. Ancak tasar›da kirac›n›n komflular› ne zaman rahats›z etmifl say›laca¤›na dair objektif bir ölçüt getirilmeyerek, bu durumun olufltu¤una kanat getirme yetkisi ev sahibinin takdirine b›rak›l›yor. Yine ayn› tasar›n›n 351. maddesinde, “Kirac›, bir y›ldan k›sa süreli kira sözleflmelerinde kira süresi içinde; bir y›l ve daha uzun süreli kira sözleflmelerinde ise bir kira y›l› veya bir kira y›l›n› aflan süre içinde

Muaviye ile Ali’nin aras›nda ne fark var?

1) ( N I S LA fi A B K TI R A A A S M fi I K T AR T O N A Y L O , Z A M N L ‹ I S ‹ KAÇIN M M‹?

Bilmem, R›za Yörüko¤lu’nu hat›rlar m›s›n›z? Kendisi, 70’lerin sonunda, ‹smail Bilen’in TKP’sinden koptu ve TKP (‹flçinin Sesi) grubunu kurdu. Yörüko¤lu, sosyal emperyalizmin, Türkiye’de silahl› savunucular›ndand›. 90’larda sahte komünizm çökünce; Yörüko¤lu, silah›, külah› b›rak›p, k›blesini siyaseten SHP’ye, kabesini de, sosyal taban olarak gözüne kestirdi¤i Alevilere çevirdi. Anl› flanl›, Marksizm-Leninizm’den dem vuran ‹flçinin Sesi gazetesi gitti, yerini, ezilenlerin kafas›n› demlemek için ç›kart›lan Kervan dergisi ald›. R›za Yörüko¤lu öyle bir "erdi" ki, Emperyalizmin Zay›f Halkas› Türkiye (‹flçinin Sesi Yay›nlar›, Londra, 1978) adl›, iddial› revizyonist kitab›n "büyük teorisyen"i gitti, yerine, Alevili¤i, komünizm ile ayn› seviyede gören, Okunacak En Büyük Kitap ‹nsand›r (Alev Yay›nlar›, ‹stanbul, 1990) adl› saçmal›¤›n yazar› ç›kageldi. Hazret, eline saz› kap›p, cem ve semahlar›n bafl müdavimli¤ine soyundu. Yörüko¤lu’nun bu buram buram pragmatizmi, siyasal gruplar aras›nda alay konusu oldu. Alevi çevreler ise, "yenilgi al›nca nas›l da bizim yan›m›za t›p›fl t›p›fl geliyorsunuz" dercesine, zaten anadan do¤ma Sünni olan Yörüko¤lu’na itibar etmedi. Uzun laf›n k›sas›, Yörüko¤lu, "dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan oldu" misali, hem örgütünü hem de sa¤l›¤›n› yitirdi. 2001’de, yaln›zl›klar içinde öldü.

‹slamiyet, Avrupa ile Asya aras›ndaki ticaret yollar›n›n kesiflti¤i Ortado¤u’da do¤du. Muhammed, Arap kavimlerini bir araya getirmeyi baflard› ve bir devlet kurdu. Her sosyal hareketin bafllang›çta taahhüt etti¤i baz› özgürlükleri, ‹slamiyet’te dile getirdi. ‹slamiyet, bafllang›çta, o güne kadar, toplumda pasif kalan kad›nlar›n, erkeklerle birlikte, ortak cenge girmesini onaylad›. Ganimetin, ortak oluflturulan flüralarda paylafl›lmas›n› sa¤lad›. Ticaret ve zanaat› elinde bulunduran Musevilerle iyi geçinmek için, ortak yaflam› bir sözleflmeyle ("Medine Sözleflmesi") garantiledi. Fakat ne zaman ki devlet yerli yerine oturdu, bütün bu her bir tarafa gül da¤›tma faaliyeti son buldu.

‹ T V S ‹ E N AL Ü M ASUN O L ‹ C K h Emra

Yörüko¤lu’ndan evvel, bir baflka revizyonist lider; nam-› di¤er Enver Hoca, 1979’da ‹ran’da fiah’›n devrilmesinin ard›ndan, Ortado¤u’da fiiili¤in önemi üzerine kalem oynatt›. Tamam, Hoca efendi, Yörüko¤lu gibi ne saz› kap›p Tiran’da Bektaflilere yanaflt› ne de parti yay›n organ› Zeri Popullit’i kapat›p, yerine Sufi dergisi ç›kard›. Sezar’›n hakk›n› Sezar’a verelim. Hoca efendi, Üç Dünya Teorisi’nin Arnavutça versiyonu Emperyalizm ve Devrim (Y›ld›z Yay›nevi, ‹stanbul, 1979) kitab› yerine, bir kitab› mukaddes de yazmaya kalk›flmad›. Fakat kim bilir?! Belki 1985’de ölmeseydi, onu da yazabilirdi. Zira, 1984’de ‹ngilizce ve Frans›zca, 1990’da da Türkçe yay›mlanan Ortado¤u Üzerine Düflünceler (Evrensel Bas›m Yay›n, ‹stanbul) adl› kitab›nda Hoca efendi, Humeyni hakk›nda aç›ktan, "O, inançl› bir dini lider ve idealist bir Filozoftur. O bir fanatik bile olabilir, fakat ayn› zamanda onu, ‹ran halk›n›n devrimci ruhuyla birleflmifl ve uyum içinde görüyoruz" (age, s. 244) diyordu. Asl›na bak›l›rsa, Hoca efendinin bu tespiti afla¤›daki flu pragmatist siyaset üzerine bina edilmekteydi: "Bu ülkelerde din direkt olarak, keskin slogan ve hatal› çözümlemelerle oratadan kald›r›lamaz. Gerçe¤i bulmak için, flimdiki koflullarda var olan güçlerin faaliyetlerini analiz etmek zorunday›z, çünkü gerçek ya da de¤il, Humeyni için oldu¤u gibi onlar hakk›nda da her fley söyleniyor. Do¤rudur, Humeyni de bir dincidir, fakat buna bakmaks›z›n, onun antiemperyalist tutum ve eylemleri çözümlenmelidir, bu durumda, bu tutum ve eylemlerin ister istemez devrimin yarar›na oldu¤u görülür." (abç) (age, s. 255) Hoca efendi, sözkonusu siyasetine kaç›n›lmaz olarak tarihsel bir kulp bulmak zorundayd›. ‹slamiyeti irdeledi¤i bölümde fiii’leri epey bir övdükten sonra, Hoca efendinin tarihsel kulbunu görmek mümkündür. "‹mamc› fiii’ler ve Mutezilizm, Sünni halifelerin iktidara gelifline karfl›yd›lar. Bunun için, onlar Sünni halifelerin hedefleri oldular. Kerbela’daki ‹mam Hüseyin’in trajedisi ortaça¤ do¤usunun tutkular›n›n trajedisine iflaret eder... " (abç) (age, s. 319) Yörüko¤lu’nun Aleviler’de, Enver Hoca’n›n da fiii’ler’de, "ilericilik", "anti emperyalistlik" ya da "devrimcilik" bulmalar›, tarihin alenen çarp›t›lmas›n›n ötesinde, kendi revizyonistliklerini din ile kar›flt›r›p, devrim ve komünizm diye yutturmaya çal›flmaktan baflka birfley de¤ildi.

Bu sorunun muhatab›, kendini Alevi olarak gören de¤il, kendini komünist olarak görüp de, Aleviler’in taleplerini, Aleviler’den daha fazla dile getirerek, akl› s›ra onlar› kazanaca¤›n› sanan, pragmatizmdir. Buradaki kitap kapa¤›na iyi bak›n. fiayet bir ‹bocu olarak bu kitap kapa¤›ndan gocunmuyorsan›z, sizde bir sorun var demektir. Yok, e¤er bu kitab›n kapa¤›ndan gocunuyorsan›z, o zaman, aç›k aç›k geleneklerinizi, göreneklerinizi sorgulamak zorundas›n›zd›r

‹slamiyet’te, özel mülkiyetten, günlük yaflam›n kurallar›na kadar, toplumu ilgilendiren bütün konular Kuran taraf›ndan tanzim edilmifltir. "Allah kelam›" olan Kuran de¤ifltirlemez ve "Allah›n yer yüzündeki elçisi Muhammed"in otoritesi tart›fl›lamazd›r. Kuran, 7. yüzy›l›n de¤er yarg›lar› ile yaz›lm›flt›r. ‹ncil ve Tevrat’ta oldu¤u gibi Kuran da, erkek egemenli¤ine hitap eder ve kad›na karfl›d›r. Yoksuldan de¤il zenginden yanad›r. Muhammed’in ölümünden sonra, ‹slamiyet’te bafl gösteren ve günümüze kadar uzanan çeliflkiler, ‹slamiyet’in, (yukar›da özetin özeti anlatt›¤›m) niteli¤ine iliflkin de¤ildir. Muaviye ile Ali aras›ndaki çeliflki, Marksist tabir ile söyleyecek olursak, ‹slam devletinin, o günkü hakim s›n›flar› aras›ndaki bir çeliflkiydi. Ali hiçbir zaman, ‹slam devletinin anayasas› olan Kuran’› sogulamad›. Zenginleri y›k›p, yoksullu¤u ortadan kald›racak bir toplum projesi önermedi. Erkek egemenli¤inin yaz›l› garantisi olan Kuran’›n, o kad›n karfl›t› surelerini tart›flmad›. ‹slamiyet’i ve onun devletini devirmek niyetinde de¤ildi. Pastan›n, hakim s›n›flar aras›nda adil da¤›t›lmas›n› öneriyor, onun için, flüra sistemini talep ediyordu. Ali’nin derdi, ‹pek Yolu üzerindeki bu güçlü devleti yeniden yap›land›rmakt›. (Daha genifl bilgi için bkz. Abdülbaki Gölp›narl›, Tarih Boyunca ‹slam Mezhepleri ve fiiilik, Der Yay›nlar›, ‹stanbul, 1987)

kira bedelini ödemedi¤i için kendisine yaz›l› olarak iki hakl› ihtarda bulunulmas›na sebep olmuflsa, kiraya veren, kira süresinin ve bir y›ldan uzun süreli kiralarda ihtarlar›n yap›ld›¤› kira y›l›n›n bitiminden bafllayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleflmesini sona erdirebilir…” denilerek, 2 ay kiray› ödeyemeyen kirac›n›n evden ç›kart›lmas›na kap› aralan›yor.

Kirac›lar, büyükbaba veya torun için bile evden ç›kar›labilecek Kirac›lar›n evden ç›kart›lmas›nda s›kça baflvurulan ve halk aras›nda “Almanya’dan o¤lum geldi, k›z›m evlenecek” vb. gibi bahanelerle bilinen zorlama gerekçelere de art›k gerek kalmayacak. Mevcut Gayrimenkul Kiralar› Hakk›nda Kanun’da kiraya verenin, kendisinin, eflinin ve çocuklar›n›n konut ve ifl yeri ihtiyac› ileri sürülerek tahliye davas› açabilece¤i fleklinde öngörülen düzenlemeye karfl›n tasar›da bu durum "kendisinin, eflinin, alt soyunun, üst soyunun ve kanun gere¤i bakmakla yükümlü oldu¤u di¤er kiflilerin gereksinimi sebebiyle, kira sözleflmesini dava yoluyla sona erdirebil-

mesine" biçiminde formüle ediliyor. Böylelikle ev sahibinin üst soyunun (örne¤in, babas›n›n veya büyükbabas›n›n) ve alt soyunun (torunlar) konut veya ifl yeri gereksinimini ileri sürerek tahliye davas› açabilmesi olanakl› oluyor. Tasar›da dikkat çeken baflka bir düzenleme ise, ev sahibinin 10 y›ll›k uzama süresinden itibaren bu süreyi izleyen her uzama y›l›n›n bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak kofluluyla ve hiçbir neden göstermek zorunda olmaks›z›n, tazminat ödemeden sözleflmeyi tek tarafl› olarak sona erdirebilme yetkisi tan›mas›.

Tacize göstermelik tedbir Tasar›n›n iflçi-iflveren iliflkilerini düzenleyen bölümüne de, ifl yerinde tacizin ‘önlenmesine’ iliflkin bir düzenleme eklendi. “‹flveren, yan›nda çal›flt›rd›¤› kad›n ya da erkek iflçilerin cinsel tacize u¤ramamalar› için gerekli önlemleri almak zorunda olacak. ‹flveren, bu amaçla, iflçilerin yard›m isteyebilecekleri güvenlik sistemi kuracak, güvenlik personeli bulunduracak ve iflçilerin cinsel tacizle karfl›laflma tehlikesini ortadan kald›rmaya yönelik çal›flmalar yapacak” fleklinde yer alan maddede, ifl görüflmelerinde ya da ifl yerinde s›kl›kla karfl›lafl›lan patronun iflçisine tacizine dair tek bir kelime yer alm›yor. Kad›n iflçilerin çal›flma yaflam›nda yayg›n olarak karfl›laflt›klar› sorunlardan biri olan ifl yerinde tacize iliflkin yap›lan düzenlemede, sorunda büyük pay sahibi olan patronun tacizinin atlanm›fl olmas›, maddenin tacizin sözde önlenmesi olarak tasarland›¤›n› gösteriyor. Nitekim kad›n örgütleri ve hukukçular da bu düzenlemeyle ifl yerinde tacizin önlenemeyece¤ini belirtiyor.

Komünistler, ateisttir

bu noktaya nas›l gelindi¤ine flafl›lmamas› gerekir.

Anadolu Alevili¤i, Selçuklu ve Osmanl› bask›lar›ndan ötürü ve az›nl›kta kal›p iktidar olamad›¤› için, ‹ran, Suriye ve Lübnan fiiili¤inden farkl› olmakla birlikte, hiçbir zaman Ali’nin yukar›da izah etmeye çal›flt›¤›m siyasi ve iktisadi hatt›n› sorgulamam›flt›r. Zaten sorgulam›fl olsayd› ne Alevilik ne de Aleviler olurdu.

Kahredici sorular

O nedenle, kaç›n›lmaz olarak, di¤er din ve mezheplerde oldu¤u gibi, Aleviler’de de bugünün dünyas›nda, toplumsal üretimle flahsi gasp aras›ndaki çeliflki ne görülmek istenir ne de telafuz edilir. Keza gene o nedenle, Alevilik ve Alevi kanaat önderleri, mesela, komprador Alevi Adnan Polat’›n, Ulusoylar›n, Ali Haydar Veziro¤lu’nun kompradorluklar›n› sorgulamazlar. Neden? Çünkü mülkiyet iliflkileri, her dinde ve mezhepte oldu¤u gibi, Alevilik’te de kutalsald›r. Kad›n, di¤er dinlerde oldu¤u gibi Alevilik’te de bir metad›r. Haliyle, çok do¤al olarak, Cumhuriyet Türkiyesi’nde, Aleviler’in rejime karfl› muhaliflikleri, -kimilerinin iddia etti¤i gibi- düzeni de¤ifltirmek isteyen bir isyanc›l›k de¤ildir. Hiçbir zaman böyle bir misyonu olmam›flt›r, olamaz da. Komünistler, toplumda var olan dini duygular›, münakafla etmeyi, eylem planlar›n›n en öncelikli meselesi yapmazlar ama, ‹brahim Kaypakkaya’n›n da dedi¤i gibi, fikirlerini de aç›kça söylemekten çekinmezler. ‹ster az›nl›k ya da ma¤dur, ister ço¤unluk ya da hakim, hangi konumda olursa olsun, din, üst yap›n›n bir parças›d›r. Din’in ya da bir az›nl›k mezhebin lehinde söylenecek her söz, üst yap›n›n desteklenmesinden baflka bir fley de¤ildir. Komünistler, H›ristiyanlara ya da Musevilere nazaran Müslümanlar›n, Sünnilere nazaran Alevilerin daha ilerici olduklar›n› iddia edemezler. Tüm bu din ve mezheplerin aras›nda hiçbir niteliksel fark olmad›¤›n›, aç›kça söylemek ve bilimsel olarak ortaya koyup tart›flmak, komünistlerin boynunun borcudur. Böyle davranmad›klar› taktirde, t›pk› rejimin, Sünnileri himaye eden sözde laikli¤ine, komünistler de, Alevileri himaye eden sözde ateistlikleri ile karfl›l›k vermifl olurlar. Son tahlilde böylesi bir tablo, burjuva dünya görüflünü hakl› ç›kart›r. Ateist olan komünist düflüncenin, bir dine ya da bir mezhebe, üstü aç›k ya da gizli kol kanat germesi demek, kendisini inkar etmesi anlam›na gelir. Zira, geçmiflte izlenen bu hay›rhah tutumdan ötürü, say›lar› küçümsenmeyecek oranda Kaypakkaya gelene¤inden insan, bugün, kimi Alevi TV’lerinde, Alevi kurulufllar›nda aktif yeralmaktad›rlar. Son otuz seneden kimi kesitleri tekrardan hat›rlayacak olursak,

‹flte size son otuz seneden baz› kesitler ve kaç›n›lmaz sorular: -70’lerin sonlar›nda, rejim, iç savaflla bafledemez hale geldi¤inde, mezhep çeliflkilerini körüklemek için, sivil faflist güçlerini harekete geçirmifl ve Marafl’ta, Alevi mezhebine mensup insanlar› katletmiflti. O katliamda babas›n› yitiren, Kaypakkaya camias›n›n sevilen ozan› Emekçi, katliam› teflhir eden türküsünün de yerald›¤› kasette, "bu kavga Alevi-Sünni kavgas› de¤ildir, bu kavga, s›n›f kavgas›d›r" derken, o y›llar›n tan›nm›fl kadrolar›ndan birinin, Erzincan’›n Alevi köylerine gidip, "biz, Sünnileri de¤il, Alevileri destekliyoruz" demesi neyle aç›klanabilir? (Bu bilgi, kendisiyle 1998’de görüfltü¤üm Ali Yavuz Çengelo¤lu’ndand›r.) -Cemal fiener’in, flu gördü¤ünüz kitab›n›n kapa¤›nda, Hüseyin’in, Seyit R›za’n›n ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n kafalar› nas›l yanyana gelebiliyor? Bu münasebetsizli¤e ortam sa¤layan kim? (Cemal fiener, Bihatay›k Evlad› Kerbelay›k, Ant Yay›nlar›, ‹stanbul, 1995) -Ta Fransa’daki sosyologlar›n, ölüm oruçlar›ndaki devrimci tutsaklar›n bafllar›na ba¤lad›klar› k›rm›z› bantla, Kerbela’da dövüflenlerin bafllar›na ba¤lad›klar› k›rm›z› bant aras›nda paralellikler kurmalar›na hangi fotoraf kareleri ideolojik f›rsat tan›yor? (1997’de, Paris-L’ Ècole des Hautes Etudes En Scinences Sociales’de yap›lm›fl bir doktora tezinden) -Ölen devrimcilerin, cenazelerinin cemevlerinde yap›lan ibadetler sonras› gömülmeleri komünizmle nas›l izah edilebilir? -Türkiye’de, din de dahil, bütün gelenek ve görneklere karfl›, gerçek komünist ekolün kurucusu olan ‹brahim Kaypakkaya’y› anma gecelerinde, ne hakla ve hangi zihniyetle Alevi kurulufllara kürsü verilebilir?

‹ki cevap, bir soru Bu sorular ço¤alt›labilir. Fakat, eninde sonunda verilebilecek sadece iki tür cevap vard›r. Birnci cevap, Yörüko¤lu ve onun gibi düflünenlerin cevab›d›r. Mesela, onlara göre Alevilik, "Komünistik kavramlar, tohumlar içeren bir ö¤retidir. Tarihimizde ezilen y›¤›nlar›n haks›zl›¤a, zorbal›¤a karfl› baflkald›r› bayra¤›d›r. Siyasal otoriteye ve onun ayr›lmaz parças› resmi ‹slama (Sünnili¤e) karfl› insan›, insan sevgisini, genifl görüfllülü¤ü ve kavgay› temsil etmifltir." (age, s. 167) fiayet bu ak›llara durgunluk veren deli saçmas›n›n, farkl› mezheplerden ezilenleri, zinhar birlefltirmeyip, bilakis, onlar›n aras›na daha fazla suni nifak tohumlar› ekece¤i kan›s›ndaysan›z, o zaman, ikinci cevap için, Lenin’e avdet etmek zorundas›n›z. "Din halklar›n afyonudur” Marx’›n bu yarg›s›, din konusunda tüm Marksist anlay›fl›n›n kilit noktas›d›r. Marksizm her zaman için dini ve kiliseleri, mevcut her türlü dini kurum ve kurulufllar›, sömürüyü savunmaya ve iflçi s›n›f›n› sarhofl etmeye yarayan gerici burjuva organlar› olarak görmüfltür. "...Rusya’da ise flartlar bambaflkad›r. Proletarya, burjuva demokratik devrimimizin öncüsüdür. Partisi, bütün ortaça¤ kal›nt›lar›na karfl› verilecek savafl›n ideolojik öncüsü olmal›d›r. Bu kal›nt›lar›n içine ise, eski resmi din gibi, onu yenilefltirmeye, de¤ifltirmeye, baflkalaflt›rmaya yönelik bütün çabalar da girer... "...Parlamento kürsüsünden dinin halklar›n afyonu oldu¤unu söylemekle fraksiyonumuz son derece isabetli hareket etmifltir" (Yaaa! Bu arada, parlamento kürsüsünün de, ille kullan›lacak olunursa, devrimci bir parti taraf›ndan nas›l kullan›lmas› gerekti¤ini ö¤renmifl bulunuyoruz. E. C) "bu suretle, din konusunda bütün Rus sosyal-demokratlar›na örnek olmas› gereken bir davran›flta bulunmufltur" (Lenin, Karl Marx ve Doktrini, Bilim ve Sosyalizm Yay›nlar›, Ankara, 1975, s, 118, 128-129) (abç) fiimdi, bafll›ktaki soruya geri dönelim. Alevi misin, yoksa komünist mi?


dünya

3-16 Ocak 2009 15

YUNAN‹STAN’DA EYLEMLER SÜRÜYOR Yunanistan’da, 6 Aral›k’ta bir gencin polis taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan bafllayan kitlesel eylemler sürüyor. Medya, halk›n sokaklara taflan öfkesinin sönümlenmesini beklerken, ülkedeki 700’ü aflk›n okuldaki iflgaller ve sokak eylemleri h›z kesmiyor. 18 Aral›k'ta Atina merkezinde genifl kat›l›ml› bir eylem gerçeklefltirildi. On bini aflk›n kiflinin kat›ld›¤› eylem, polisin sald›r›s›na hedef oldu. Sald›r›n›n kitle taraf›ndan güçlü bir direniflle karfl›lanmas›yla saatler süren çat›flmalar yafland›. Çat›flmalarda 8 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› aç›kland›. Yunanistan’da, özellikle akflam ve gece saatlerinde yap›lan eylemlerde çok say›da banka, uluslararas› flirket ve devlet dairesi hedef al›nd›.

Polise silahl› sald›r› Dinmeyen çat›flmalarla zor günler yaflayan Yunanistan devleti, umudunu 24 Aral›k’ta bafllayan "x›r›stougenna"ya ba¤lam›fl idi.

Fakat hesaplad›klar› gibi olmad›. ‹flgaller bitmedi, eylemler halen sürüyor. Devlet flimdi de polis ve askerin ünüversitelere girme yasa¤›n› kald›rarak, buralara sald›rmay› gündeme getirdi. Böylesi bir yasan›n ç›kart›lmas›n›n daha büyük eylemlere yol açmas›na kesin gözüyle bak›-

l›yor. Eylemciler bugüne kadar molotof, tafl ve sopa kullan›rken, 23 Aral›k’ta polise karfl› silahl› eylem gerçeklefltirildi. Sabah saat 4.30’da çevik kuvet (MAT) polisine kaleflnikofla atefl aç›ld›. Polis araçlar›n›n lastiklerini hedef alan eylem polise uyar› olarak yorumland›. 25 Aral›k günü de Pire

MKP: Yunanistan halk›n›n hakl› isyan›n› selamlad› Maoist Komünist Partisi Merkez Komite Siyasi Büro, yapt›¤› 81 No’lu aç›klamada, Yunanistan halk›n›n faflist cinayete karfl› kabaran devrimci öfke hareketini coflkuyla selamlad›klar›n› duyurdu Yunanistan’daki devrimci halk kitlelerinin kendili¤inden gelme hareketini devrimci geliflme ad›na sevindirici buldu¤unu belirten Maoist parti, Yunan polisinin iflledi¤i cinayetin ard›ndan Yunanistan halk›n›n geliflen ilerici-devrimci hareketini sahiplendi¤ini ve destekledi¤ini aç›klad›. Savunmas›z, silahs›z ve suçsuz bir gencin hiçbir gerekçe olmadan ve kendi burjuva hukuklar›na bile ayk›r› bir flekilde katledilmesinin, kimlerin terörist oldu¤unu bir kez daha kan›tlad›¤›na vurgu yap›lan aç›klamada, çözümün “Devrimci Demokrasi ve Proleter Sosyalist Demokrasi, en nihayetinde ise komünizmde oldu¤u” ifade edildi. Maoist partinin aç›klamas›n›n devam›nda Yunanistan’daki geliflmelere kay›ts›z kal›nmamas›, her türlü devrimci geliflmenin desteklenmesi, enternasyonalist ruhla s›n›f dayan›flmas› ve birli¤iyle görevlere sahip ç›k›lmas› gerekti¤i belirtildi.

ÇEV‹R‹

Nepal devrimi kritik bir dönüm noktas›nda Bir süredir ülkedeki devrimci mücadelenin nas›l bir rota izleyece¤ine dair önemli tart›flmalar gerçeklefltiren Nepal Komünist Partisi (Maoist), geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi¤i ulusal kongresinde bu meseleyi teferruatl› bir flekilde masaya yat›rd›. Kongre sonras› yay›nlanan NKP(M)’ye ait K›z›l Y›ld›z (Red Star) dergisi, sayfalar›n›n büyük bölümünü kongre sonuçlar›na ayrm›fl bulunuyor. Nepal’deki tart›flmalar›n güncelli¤inden ve ö¤reticili¤inden ötürü K›z›l Y›ld›z’›n 19. Say›s›nda yer alan, yoldafl Basanta taraf›ndan kaleme al›nm›fl afla¤›daki yaz›y› sizler için çevirdik Nepal halk›n›n devrimi flu an imkanlar ve zorluklarla dolu kritik bir dönüm noktas›nda. Bir tarafta; partinin bilimsel, ideolojik ve politik bir çizgi gelifltirmesinin a盤a ç›kartt›¤› ve Nepal halk›n›n devrimini zafere tafl›mas›n› sa¤layabilecek kadar uygun nesnel koflullar yer al›yor. Bu ayn› zamanda 21. yüzy›l›n bafl›nda proleter dünya devrimi için yeni bir ç›k›fl olabilir. Di¤er tarafta, bu devrimin baflar›s›zl›¤a u¤ramas› yaln›zca Nepal halk›n› de¤il, dünyan›n tüm ezilen halklar›nda büyük bir moral bozuklu¤una neden olacakt›r. Bu iki nedenden ötürü, partimiz NKP(M)'nin ulusal kongresi, uluslararas› bir öneme de sahiptir.

N

fiuras› aç›k ki, partimizin Chunwang toplant›s›nda belirledi¤i Anayasa Meclisi ve demokratik cumhuriyet takti¤i baflar›ya ulaflm›flt›r. Bu do¤ru taktik yönelimin sonucunda partimiz, Kurcu Meclis seçimlerinden en büyük parti olarak ç›km›fl, 240 y›ll›k monarfli y›k›lm›fl, Nepal, federal demokratik bir cumhuriyete evrilmifltir. Dahas› NKP(M) flu an Nepal hükümetine liderlik etmektedir. Kuflku yok ki, bütün bunlar büyük baflar›lard›r. Di¤er taraftan, bu baflar›lar ülkemizin yar›-feodal ve yar›-sömürge sosyo-ekonomik yap›s›nda hiçbir köklü de¤ifliklik yaratmam›flt›r. Komprador burjuvazi halen devletin tepesinde yer almaktad›r, emperyalist ve yay›lmac› güçler bir yükselifl içerisindedir, Nepal’in ba¤›ms›zl›¤› ve toprak bütünlü¤ü tehlike alt›ndad›r, k›sacas› Nepal’in bafl çeliflkisi olan feodalizm ve emperyalizm ile genifl Nepal kitleleri aras›ndaki çeliflki çözülmemifltir ve halen bafl çeliflki olmay› sürdürmektedir. Tüm bunlar, partimizin ve Nepal devriminin önümüzdeki güçlüklerdir ve çözmeyi beklemektedir. Do¤rusu, yukar›da bu bahsini etti¤imiz sorunlar› köklü flekilde de¤ifltirebilmifl de¤iliz. Partimiz bu meseleler üzerinde ilkesel düzeyde mutabakata varm›flt›r. NKP(M), 17-26 Kas›m

2008’de parti tarihimizin tan›k oldu¤u en keskin iki çizgi mücadelelerinden birisini yaflam›flt›r. Bu tart›flman›n, Halk Savafl›’n›n bafllamas›ndan bu yana yaflanan en keskin ideolojik ve politik çizgi mücadelesi oldu¤u söylenebilir. Bu mücadelenin bu denli keskin olmas›nda Nepal devriminin zaferini ya da yenilgisini partimizin çizgisinin belirleyecek olmas› gerçekli¤i de etkili olmufltur. Baflkan Prachanda ve Kiran yoldafl bu sorumluluk duygusu ile merkez komite toplant›s› öncesi kendi savunular›na dair belgeleri ortaya koydular. Bu belgelerde temel farkl›l›k, Marksizm-LeninizmMaoizm’in ve Prachanda yolunun daha derin bir kavran›fl›n›n yarat›lmas› için Halk Savafl›’n›n bafllamas›ndan bugüne kadar elde edilen deneyimlerin nas›l sentezlenece¤i üzerine yo¤unlafl›yordu. ‹kinci olarak, halk devriminin tüm güçlerinin birlefltirilmesi ve böylece düflman›n kuflat›lmas› için nas›l bir taktik politika ve taktik slogan›n belirlenece¤i üzerineydi. Üçüncü olarak ise, partimiz önderli¤indeki sokaklar, Kurucu Meclis ve hükümet aras›ndaki koordinasyonun ne flekilde sa¤lanaca¤› ve bu alanlardan hangisinin esas olaca¤› meselesiydi. Komünist hareketin tarihinde, taktik politika ve sloganlar üzerine yap›lan tart›flmalar›n merkezinde iki çizgi mücadelesi yer alm›flt›r. E¤er tart›flmalar›n merkezinde stratejik (ülkenin sosyo-ekonomik koflullar›na ba¤l› olarak yeni demokrasi veya sosyalizm) sorunlar yer al›yorsa, bunun anlam› çizgilerden birisinin gerçek anlamda komünist olmad›¤›d›r. Böyle oldu¤u koflullarda herhgangi bir birlik mümkün de¤ildir ve devrimciler devrimin devam etmesi için bölünmeleri de göze alarak ilerlemek zorunda kalabilirler. Partimiz içindeki farkl›l›klar›n stratejik meselelere iliflkin olmad›¤› çok aç›kt›r. Ancak, devrimi, bulundu¤umuz noktadan ileriye tafl›man›n taktik yol ve yöntemleri üzerine ayr›l›klar›m›z söz konusudur. Yani tart›flmalar›m›z ideolojik sentez, taktik politikalar ve uygun mücadele biçiminin seçilmesi üzerinedir. Tüm bunlar aras›nda temel nokta taktik politikalar›n belirlenmesi sorunudur. Çünkü oluflturulacak siyasal program ya stratejimizin baflar›ya ulaflmas› için ihtiyac›m›z olan yolu açacakt›r ya da ondan önce gerçekleflecek olan yeni bir bur-

kentinde Pire belediyesi iflçler taraf›ndan iflgal edildi. Ünüversite ve okullar›n d›fl›nda Yunanistan’da 30 belediye iflgal edilmifl durumda. Kitle eylemine kat›lanlar, y›lbafl› ile birlikte eylemlerini sona erdirmeleri ça¤r›lar›na karfl›l›k, eylemlerini süreceklerini duyurdular.

juva devlet aflamas›na girmemizi beraberinde getirecektir. Partimiz, yeni demokratik devrimden bir burjuva diktatörlü¤ünün do¤mamas› için çok büyük bir dikkatle hareket etmeli. ‹flte, çizgi mücadelesinin yo¤unluk merkezinde bu mesele bulunmaktad›r. Daha önce de dikkat çekti¤imiz üzere, önümüzde çok büyük f›rsatlar var. Ancak bu olanaklar› devrimin lehine etkin bir flekilde kullanman›n yegane yolu do¤ru bir ideolojik, politik çizgi ve örgütsel birlikteli¤i yakalamaktan geçmektedir. Bunun içindir ki, merkez komite toplant›m›z, iki temel sorunun üstesinden gelmek zorundayd›: ‹lk olarak, mevcut çeliflkiyi çözmek için do¤ru bir ideolojik ve politik rota belirlemek, ikinci olarak ise, partimizin birli¤ini sa¤lamlaflt›rmak. Komünist hareketin tarihinde, iki çizgi mücadelesinin görüldü¤ü her anda, parti içinde örgütsel birli¤in korunmas› noktas›nda sorunlar ortaya ç›km›flt›r, ki bu partimiz için de belirli düzeylerde geçerlidir. Ne var ki bu sorunu çözmenin en birincil yolu iki çizgi mücadelesinin tüm dünya proletaryas› ve ezilenlerinin ç›kar›na yürütülmesi zorunlulu¤unun bir an dahi unutulmamas›d›r. Parti içi demokrasi ve iki çizgi mücadelesi, parti içi birli¤in korunmas›nda kilit silahlard›r. Bu kavray›flla, merkez komite toplant›s›, Baflkan Prachanda ve Kiran yoldafl›n sundu¤u belgeler üzerinden devam eden keskin bir tart›flma bafllatt›. Ancak, partinin ortaya koydu¤u tek resmi belge bunlar olmad›. Merkez komite, bu belgeler üzerinden kesin bir sonuca ulaflmak yerine ulusal bir kongrede tüm parti kitlesini bu tart›flmaya dahil etmek suretiyle daha yüksek bir kavray›fl düzeyinin yakalanaca¤› bir yöntemi seçti. Bu yüzden, her iki belge ulusal kongre öncesinde parti kitlesine resmi belgeler olarak sunuldu. Bu da, partimiz için demokrasi mücadelesinde yeni bir kazan›m› ifade etmektedir. Kongrenin her bir kat›l›mc›s›n›n devrimin gelece¤ini göz önüne alarak çok büyük bir dikkat ve sorumlulukla yerini ald›¤›n› söylemek bir abart› de¤il bir gerçe¤i ortaya koymakt›r. MLM’nin anlafl›lmas› ve kav-

ranmas›ndaki belirgin farkl›l›klara karfl›n tüm kongre salonu, partinin devrimci bir ideolojik ve politik çizgi gelifltirmesi ve bu temelde partinin güçlendirilmesi konusu üzerinde tek yürek olmufltu. Salonun ruhunun getirdi¤i ›fl›kla, merkez komite, kongre aras›nda ald›¤› toplant› ile afla¤›da belirtilen karara vard›. ‹lk olarak, salondaki birlik tutumu göz önüne al›narak, bir sonraki merkez komite toplant›s›nda tek bir belgenin ortaya konulmas›na karar verildi ve bir sonraki büyük parti kongresi öncesi Leninist “ifade özgürlü¤ü ve eylemde birlik” ilkesi temelinde iç tart›flma aç›lmas›na ve böylece on y›ll›k Halk Savafl›’n›n, 19 gün kitle hareketinin, mevcut bar›fl sürecinin deneyimlerinin, ideolojik, politik durufllar›n analiz edilerek sonuçlar ç›kart›lmas›nda karar k›l›nd›. Böylece partinin önümüzdeki süreçte izleyece¤i temel yönelim bir sonraki büyük parti kongresine devredilmifl oldu. ‹kinci olarak, Prachanda ve Kiran yoldafllar taraf›ndan ulusal kongre ve merkez komite toplant›s› öncesinde ortaya konulan belgeler halihaz›rdaki politik program›n iskeletini oluflturacakt›. Yeni politik slogan “Federal Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti” olarak, k›saca Halk Cumhuriyeti olarak belirlendi. Prachanda ve Kiran yoldafllar›n ortaya koydu¤u “Federal ve Rekabetçi Pro-popülist Cumhuriyet” ile “Ulusal Federal Halk Cumhuriyeti” sloganlar› sentezlenmifl oldu. Üçüncü olarak, merkez komite toplant›s›nda, sokaklar› temel mücadele alan› olarak ele alacak ve di¤er mücadele sahalar› ile koordinasyonunu sa¤layacak bir örgütlenme kuruldu ve parti önderli¤ine ba¤land›. Merkez komitenin bu kararlar› kongre salonundaki birlik ruhunu daha da pekifltirdi. Politik program›n gelifltirilmesi ve buna uygun mücadele biçimlerinin ortaya konulmas› tart›flmalar›nda keskin söylemlerin yan› s›ra yoldafll›k duygular›n› besleyen flakalaflmalar da oldu. Özcesi, ulusal kongremiz tüm kadrolar›m›z›n yoldafl Prachanda önderli¤indeki yeni demokratik devrim yürüyüflümüze dair sorumluluklar›n›n ve zafere olan inançlar›n›n artt›¤› bir geliflme oldu. Elbette bu zorlu s›nav ve ard›ndan gelecek olan baflar›, yaln›zca Nepal proletaryas›n›n de¤il, tüm dünya ezilenlerinin bir zaferi olacakt›r.

Rusya'dan ‹ran'a füze sat›fl› ‹ran'›n resmi haber ajans› ‹RNA, Rusya'n›n ‹ran'a hava savunma sistemi S-300 füzelerinin teslimine bafllad›¤›n› duyurdu. Ajansa göre, ‹ran Meclisi’nin D›fl ‹liflkiler ve Ulusal Güvenlik Komisyonu baflkan yard›mc›s› Emayl Kasori, "Rusya ile birkaç y›l süren görüflmelerin ard›ndan flimdi S-300 sistemini ‹ran'a teslim ediliyor" dedi. Kasori, Rusya'n›n satt›¤› S-300 füzelerinin tesliminin ne zaman bafllad›¤›n› ise belirtmedi. ‹ran D›fliflleri Bakanl›¤› ise haberle ilgili aç›klama yapmad›. S-300 savunma sistemlerinin, ‹ran'›n nükleer tesislerine yönelik olas› ‹srail ve ABD sald›r›s›n›n püskürtülmesine destek sa¤layaca¤› belirtiliyor. Rusya D›fliflleri Bakanl›¤›, ekim ay›nda yapt›¤› aç›klamada, Moskova'n›n ‹ran'a geliflmifl S-300 sistemleri sataca¤›n› yalanlam›flt›. Aç›klamada, Moskova'n›n "sorunlu bölgelere" silah satma niyeti olmad›¤› belirtilmiflti. Ancak Rus haber ajanslar›ndan RIA Novosti, geçen hafta, "güvenilir kaynaklara" dayanarak, Moskova'n›n ‹ran ile S-300 sat›fl› anlaflmas›n› tamamlad›¤›n› duyurmufltu. ABD, Avrupal› müttefikleri ve ‹srail, ‹ran'›n nükleer enerji program›n›n nükleer silah gelifltirmek amac›nda oldu¤u iddias›nda bulunuyor. ‹ddialar› reddeden ‹ran ise nükleer program›n›n enerji elde etmek üzere sivil amaçl› oldu¤unu savunuyor. ABD’nin, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne füze savunma sistemi kurmak istedi¤i ve çembere almaya çal›flt›¤› Rusya, ‹ran'a yapt›¤› silah sat›fl› ile ABD karfl›s›ndaki cepheyi güçlendirmeyi ve kendisinin yan›nda tutmay› hedefliyor.

Tamil Kaplanlar›: 60 asker öldürdük Sri Lanka'da Tamil Kapanlanlar›, yaklafl›k 60 askeri öldürdüklerini aç›klad›lar. Aç›klamada, Kilinochchi bölgesinin güneyindeki ‹ranamadu köyünde bask›na haz›rlanan askerlere sald›r› düzenlendi¤i ve askerlerin geri püskürtüldü¤ü sald›r›da 60 askerin öldürüldü¤ü ve 150 askerin de yaraland›¤› ifade edildi. Ordu sözcüsü ise çat›flmada askerler aras›nda “birkaç” can kayb› oldu¤unu ve baz› askerlerin kayboldu¤unu bildirdi. Sözcü, bölgeden çekilmediklerini ifade etti.

ABD’den Pakistan'a füze sald›r›s› Pakistan’›n Afganistan s›n›r›ndaki bölgesine ABD ordusu taraf›ndan yap›lan füze sald›r›s›nda 7 kifli hayat›n› kaybetti. ABD ordusuna ait insans›z uçaktan Pakistan’›n Güney Veziristan bölgesine at›lan 2 füze sonucunda 7 kifli hayat›n› kaybetti. Hindistan’da yaflanan bombal› sald›r›lar›n ard›ndan durumu gerekçe göstererek Pakistan içlerine yapt›¤› sald›r›lar› meflrulaflt›rma aray›fl›na giren ABD, daha önce de Kuzey Veziristan’a ba¤l› köylere sald›r›lar yapm›flt›. 22 Aral›k günü, Güney Veziristan’da meydana gelen füzeli sald›r›lara iliflkin Pakistan istihbarat kaynaklar› ‘uça¤a iki ayr› mahalden atefl aç›ld›¤› ve uça¤›n da atefl aç›lan araçlara füze att›¤›’ aç›klamalar›nda bulundu. ‹stihbarat yetkilisi ilk füze sald›r›s›n›n Kari Hel bölgesinde meydana geldi¤ini ve 3 kiflinin öldü¤ünü aç›klad›. Di¤er sald›r›n›n ise Sin Varsak bölgesine yap›ld›¤›n› aç›klayan yetkili, burada da 4 kiflinin öldü¤ünü, sald›r›larda ölenlerin 6’s›n›n Taliban üyesi, bir kiflinin de o s›rada bölgeden geçmekte olan bir sivil oldu¤unu belirtti.


Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

BÜROLAR

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 KONYA: B. Hekim Mah. Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

KONUK YAZAR Mahsun Turan* Kriz, iktidarla afl›l›r Küresel krizi de¤erlendiren tüm ciddi iktisatç›lar, bu krizden en çok etkilenecek birkaç ülkeden biri Türkiye olacak derken hükümet yetkilikleri flafl›lacak bir umursamazl›kla tüm dünyay› kas›p kavuran krizin ülkemizi pek fazla etkilemeyece¤ini söylemektedirler. Bu umursamazl›¤›n temelinde elbette ki, iktisat biliminin temel amac›na iliflkin farkl› bir de¤erlendirme yatmaktad›r. ‹ktisat biliminin amac›, insanlar›n temel ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› ve refah›n›n art›r›lmas›d›r. Ancak kapitalist sistem içinde krize çare arayan hükümetler, iktisat biliminin amac›n›n insanlar›n ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› oldu¤unu de¤il, ulusal veya uluslar aras› büyük flirketlerin yaflamas›n›n sa¤lanmas› ve sürekli kâr elde edebilecekleri sistemin kurulmas› ve korunmas› oldu¤unu düflünmektedirler. Krizin Türkiye’yi te¤et geçece¤ini iddia edenler elbette ki, yüz binlerce iflsizin evine ekmek götüremeyiflinin yaratt›¤› ac›y›, kar›n toklu¤una çal›flanlar›n iflsiz kalma korkusuyla katlanmak zorunda kald›¤› kölelik koflullar›n› düflünerek konuflmuyorlar. Onlar, kredi kartlar›yla tüketici kredileriyle memuru, iflçiyi, esnaf› sömürerek kârlar›na kâr katan bankalar batmad›klar› için, Sabanc›lar, Koçlar pefl pefle iflas etmedikleri için “hamdolsun” demektedirler.

‹srail, efendisinin icazetiyle Filistin halk›na siyonist ‘kurflunlar›n› döktü’ ‹srail ile Hamas aras›nda 6 ayl›k ateflkes sürecinin bitmesi, El Fetih-Hamas aras›nda günlerdir süren gergin görüflmeler, Filistin’de seçim tart›flma-tehditleri, Obama’n›n da alt›n› çizdi¤i ABD’nin ‘‹srail’den vazgeçmeyece¤i’ sözleri ‹srail’in bilindik bahanelerle Gazze’ye sald›raca¤›n›n mesaj›n› veriyordu adeta. Mahmut Abbas’›n haftalard›r sürdürdü¤ü aman dileme diplomasisi kuflkusuz Hamas üzerinden birtak›m senaryolar›n haz›rland›¤›n› iflaret veriyordu. Abbas, yaklaflan seçimleri iflaret ederek, Hamas’a koltu¤unu kapt›rmayaca¤›n›, seçimleri gerekirse bast›rabilece¤ini ve baflkanl›¤›n› kapt›rmayaca¤›n› vurgulayan tehditler savuruyordu her f›rsatta. Son olarak geçti¤imiz günlerde M›s›r’da temaslarda bulunun ‹srail D›fliflleri Bakan› Tzipi Livni ve Baflbakan Ehud Olmert, Gazze’ye sald›racaklar›n›, Hamas yönetimine son vereceklerini aç›kça ifade etmifllerdi. Gazze’de aç›k kap› b›rakmayan, en temel insani ihtiyaçlar›n karfl›lanmas›n› engelleyen, dünya ile iletiflimi kesen ve 1,5 milyon Filistinliyi felakete sürükleyen, Gazze’yi aç›k hava hapishanesine çeviren ‹srail, nihayetinde Gazze’ye bombalar ya¤d›rd›. Hanuka-Ifl›klar dedi¤i ‘bayram›n›n son gününde Filistin halk›na cehennemi yaflatt›. Filistin halk›na siyonist kurflunlar›n› döktü, bayram›ndan esinlenerek ismini koydu¤u ‘dökme kurflun’ sald›r›s›yla. 1967 savafl›ndan beri en büyük sald›r› ve katliam› gerçeklefltiren ‹srail, “Hamas’› ve güvenlik noktalar›n› hedef al›yoruz” dedi¤i sald›r›s›nda, mülteci kamplar›n› da bombalayarak 300’den fazla Filistinliyi katletti, yüzlercesini yaralad› ve kenti adeta harabeye çevirdi. Zira ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i sald›r›n›n gündüz ortas›nda yap›lmas›, Hamas binalar›n›n ve sivil

ABD himayesindeki siyonist ‹srail, Filistin topraklar›ndaki katliamlar›n› sürdürüyor. ‹srail’in Gazze’ye yönelik yapt›¤› sald›r›da ölü say›s› 360'› geçerken, yaral› say›s› da 2 bine yaklaflt› halk›n bulundu¤u toplu alanlar›n ayr›m yap›lmaks›z›n hedef seçilerek bombalanmas›, bu sald›r›n›n Hamas’a de¤il, Filistin halk›na oldu¤unu aç›kça gösteriyor. Emperyalist efendiler sesini ç›karmayarak eserlerini seyretmenin keyfini sürmekteler. ‹kiyüzlülüklerini tekrar gösterip yeni ‘bar›fl konferanslar›’ düzenleyecek, yeni ‘yol haritalar›’ çizecekler. Böylece Ortado¤u’ya ‘bar›fl getirme’ ad› alt›nda yeni y›k›m ve tahakküm sald›r›lar› ortaya koyacaklar.

söyleyerek, Hamas yöneticilerinin vurulabilece¤inin mesaj›n› verdi. Öte yandan ‹srail, sald›r›s›n› yo¤unlaflt›rmak için karadan sald›r› haz›rl›klar›na bafllad›. Orduya kat›lmalar› için bütün yedek askerlere ça¤r› yapt›. 4500 yedek askerin silâhalt›na al›nmas› için Olmert’in onay verdi¤i bildiriliyor.

‹srail: fiimdi savaflma vakti geldi

ABD katliama onay veriyor, Abbas efendisinin dilinden konufluyor

Sald›r›lar›n› her f›rsatta kendi güvenlikleri için gerçeklefltirdi¤ini iddia eden ‹srail, son sald›r› ve katliam›n› daha da geniflletece¤ini ve uzun süreye yayaca¤›n› aç›klad›. ‹srail Savunma Bakan› Ehud Barak, “Gazze’de savaflma zaman› geldi, operasyon k›sa ve kolay olmayacak. Sükûnet zamanlar› vard›r, savafl zamanlar›. fiimdi savaflma vakti geldi” aç›klamalar›yla Filistin halk›n› katletmeye devam edece¤inin mesaj›n› verdi. Hamas’la ateflkesin sürdürülebilmesi için elinden gelen her fleyi yapt›¤›n› iddia eden Baflbakan Ehud Olmert, sald›r›n›n uzun soluklu olabilece¤ini, bunun için Hamas’la ateflkesin mümkün olmad›¤›n› ve sald›r›n›n karadan devam edece¤ini belirtti. Ordu sözcüsü ise, sald›r›lar çerçevesinde Hamas’a ait her fleyin hedef olabilece¤ini

‹srail’in Ortado¤u’daki varl›¤›n› varl›k sebeplerinden gören ve müttefikinin güvenli¤i için her fleyi yapabilece¤ini aç›klamaktan kaç›nmayan ve Ortado¤u’daki y›k›mlar›n, katliamlar›n bafl aktörü olan ABD, ‹srail’in sald›r› ve katliam›na yönelik bir aç›klama getirmedi. Sald›r›y› k›namad›¤› gibi, durdurulmas› ve katliamlar›n engellenmesi için herhangi bir giriflimde bulunmayarak bu sald›r›n›n arkas›nda oldu¤unu gösterdi. ABD’nin sald›r›ya dönük aç›klamas›, Hamas’›n “‹srail’e yönelik roket sald›r›lar›n› ve terörist faaliyetlerini durdurmas› yönünde oldu. ‹ran, sald›r›y› fliddetle k›nad›¤›n›, katliamlardan dolay› ‹srail’in cezaland›r›lmas› gerekti¤ini aç›klayarak, katledilenler için genel yas ilan etti. Rusya, sald›r›lar›n derhal durmas›n› isterken, AB, sivil ölümlerinin

KAZANAN F‹L‹ST‹N HALKI OLACAK

srail’in Filistin Gazze fieride yönelik gerçeklefltirdi¤i sald›r› ve katliam iliflkin yaz›l› bir aç›klama yapan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), sald›r›lar› k›nayarak, Filistin halk›n›n yan›nda olduklar›n› belirtti.

“ABD bu katliam›n sorumlusudur” DHF’nin 27 Aral›k 2008 tarihli aç›klamas›nda “ABD’nin Ortado¤u’daki tetikçili¤ini yapan ‹srail Siyonizmi, sahip oldu¤u her türlü teknolojik imkân ve “güçlü” silahlar›na karfl›n, tafllar ve derme çatma silahlarla mücadele eden Filistin halk›n›n direniflini yenmeyi baflaramad›” denilerek Siyonist ‹srail devletinin Filistin halk›na yönelik on y›llard›r süren sald›r›lar›n›n tüm olanaks›zl›klar›na ra¤men direnen Filistin halk›n›n öfkesinin hedefinde oldu¤u belirtildi. “‹srail’in uzun süredir abluka alt›nda tuttu¤u; g›da, ilaç, temizlik, elektrik, petrol gibi temel ihtiyaçlar›n ulaflmas›n› engelledi¤i Gazze’de bugün gerçeklefltirilen katliam, ABD eliyle Filistin’de yürütülen “böl-parçala-yönet” siyasetinin önemli bir sonucudur” denilen aç›klamada Gazze’de yaflanan sald›r›lar›n ABD’nin ç›kar ve planlar› do¤rultusunda gerçeklefltirildi¤i vurguland›. Aç›klamada, ABD’nin ‘yeni’ baflkan› Obama’n›n “Kudüs ‹srail’in bölünmez baflkenti olarak kalacak. Çünkü ‹srail bizim Ortado¤u’da en önemli ve gü-

venilir müttefikimiz” sözleri, bugünkü sald›r›s› için ‹srail’e yak›lan bir yeflil ›fl›k niteli¤indeydi” sözlerinin de ABD’nin bu katliam›n sorumlusu oldu¤unu gösterdi¤i belirtildi.

devlet yetkilileri Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsülerine ç›kart›larak konuflma yapt›r›l›p alk›fllan›rken, Gazze katliam›nda Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlulu¤u olmad›¤›n› kim söyleyebilir?” ifadeleriyle sald›r›y› k›nad›¤›n› aç›klayan Baflbakan Erdo¤an’›n ikiyüzlü davrand›¤› belirtildi.

Türk devleti ve Baflbakan› ikiyüzlü davran›yor

“Kazanan mutlaka hakl› olan Filistin halk› olacakt›r”

“Eline Filistin halk›n›n kan› bulaflan ‹srail Baflbakan› Ehud Olmert 23 Aral›k günü Ankara’dayd›. Baflbakan Tayyip Erdo¤an ve Cumhurbaflkan› Abdullah Gül ile görüflen Olmert, kameralar önünde el s›k›flt›¤› ikiliyle samimi pozlar verirken, Türkiye Cumhuriyeti, ‹srail’le birlikte her y›l Konya Ana Jet Üssü’nde savafl jetleri ile e¤itim yaparken, kulland›¤› tanklar› ‹srail’den alarak ve ‹srail’de yenileyerek her y›l milyonlarca dolar› bu Siyonist devlete ak›t›rken, eli kanl› birer katil olan ‹srailli

ABD destekli ‹srail siyonizminin sald›r›lar›n›n Filistin halk›n›n hakl› ve meflru mücadelesini bitiremeyece¤inin belirtildi¤i aç›klama, “Zulmün oldu¤u her yerde isyanlar da olacakt›r. Tarihin her döneminde oldu¤u gibi sonunda kazanan mutlaka hakl› olan Filistin halk› olacakt›r. Demokratik Haklar Federasyonu olarak Filistin halk›n›n hakl› mücadelesini destekliyor, direnen Filistin halk›n›n zaferi kazanaca¤›na olan inanc›m›z› bir kez daha yineliyoruz” ifadeleriyle son buldu.

derhal durdurulmas›n›, Hamas’›n roket at›fllar›na son vermesini ve ateflkes için derhal devreye girilmesi gerekti¤ini aç›klad›. M›s›r ise sald›r›ya Hamas’›n sebep verdi¤ini aç›klad›. Arap Birli¤i, sald›r›n›n durdurulmas› için, birkaç gün içinde Kahire’de ola¤anüstü toplanaca¤›n› aç›klad›. Filistin sorununun çözümünde emperyalistlere yamanan ve özellikle Hamas’›n seçimleri kazanmas›ndan sonra Hamas’›n yok edilmesi için iflbirli¤ine dahi giriflen Filistin Devlet Baflkan› ve El Fetih lideri Mahmut Abbas ‹srail’in sald›r›s›ndan Hamas’› sorumlu tuttu. Kahire’de bulunan Abbas, “Hamas ateflkesi sonland›rmayarak bu sald›r›ya engel olabilirdi”dedi.

Filistin halk›ndan ‹ntifada ça¤r›lar› yükseliyor ‹srail’in sald›r›lar›yla güvenlik noktalar› ve binalar› yerle bir edilen Hamas, ‹srail’e karfl› direneceklerini aç›klad›. Hamas’›n ça¤r›s›na Filistin’deki di¤er örgütler de kat›larak, “kan›m›z›n son damlas›na kadar direnifli sürdürece¤iz” dedi. Hamas’›n Suriye’de sürgündeki lideri Halid Meflal, El Cezire televizyonuna yapt›¤› konuflmada, Filistin halk›na üçüncü ‹ntifaday› bafllatmalar› ça¤r›s›nda bulundu. Meflal, “Siyonist düflman ‹srail’e karfl› sizleri askeri intifadaya ça¤›r›yorum. Filistin Devlet Baflkan› Mahmut Abbas’a karfl› içeride de bar›flç›l intifadaya ça¤›r›yorum” dedi. Filistin Baflbakan› ve Gazze Yönetimi’nin lideri ‹smail Haniye ise, ‹srail’e meydan okuyarak, asla boyun e¤meyeceklerini aç›klad›. 3. ‹ntifada ça¤r›s›na Hizbullah da eklendi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, yapt›¤› aç›klamada ABD’yi sert bir flekilde elefltirirken, Gazze halk›n›n yaln›z olmad›¤›n›, sald›r›lar karfl›s›nda Filistin halk›n›n 3. ‹ntifadaya kalk›flmalar›n› istedi.

‹srail sald›r›s› devam ediyor Gazze’ye sald›r›s›n› savafla dönüfltüren ve karadan sald›r› gerçeklefltirmeye haz›rlanan ‹srail’in hava bombard›man› kesintisiz devam ediyor. Buna karfl›l›k Hamas, ‹srail’e roketlerle karfl›l›k veriyor. Roket sald›r›lar›nda 4 ‹srail askerinin öldü¤ü belirtildi. Ölü ve yaral› say›s›n›n her gün artt›¤› sald›r› Lübnan s›n›r›na dayanm›fl durumda. Aktar›lan geliflmelerde ‹srail uçaklar›n›n Lübnan hava sahas›n› ihlal etti¤i kaydediliyor. ‹srail önerilen ateflkes flartlar›n› uygun bulmad›¤›n› ve sald›r›lara devam edece¤i aç›klamas›nda bulunurken Hamas, sald›r›n›n önkoflulsuz sonland›r›lmas›, Gazze kuflatman›n kald›r›lmas› ve tüm geçifllere izin verilmesi kofluluyla ateflkese evet diyece¤ini ifade etti. BM ve Arap Birli¤i’nin toplanarak oluflturdu¤u tasar› ABD taraf›ndan reddedilerek sald›r›n›n durmas› yönünde karar al›namad›.

Katliama tepkiler büyüyor ‹srail’in Filistin halk›na yönelik sald›r› ve katliam› dünyada ve ülkede tepkiyle karfl›lan›yor. Dünyan›n birçok ülkesinde ‹srail siyonizmi ve ABD emperyalizmi karfl›t› gösteriler düzenlenerek, katliam protesto edildi. Ülkemizde birçok ilde gerçekleflen protesto eylemlerinde katliama öfke ya¤d›. Demokratik kitle örgütleri, insan haklar› kurulufllar›, sendikalar ve siyasi partilerin bir araya gelerek gerçeklefltirdi¤i eylemlerde ‹srail siyonizmi ve ABD emperyalizmi karfl›t› sloganlar ön plana ç›kaken, Filistin halk›n›n yaln›z olmad›¤›n› ve Filistin halk›n›n hakl› direniflinin desteklendi¤i vurguland›. Eylemlerde, ‹srail’le stratejik iliflkiler gelifltiren Türk devletinin bu katliama ortak oldu¤u ile AKP hükümetinin ikiyüzlülü¤ü ifade edildi. Yap›lan eylemlerde ‹srail sald›r›s› ve katliam›n›n haks›zl›¤›na ve insanl›k suçu oldu¤una vurgu yap›larak, Filistin halk›yla dayan›flma ça¤r›lar› yap›ld›.

Oysa küresel kriz, Türkiye halk›n› can evinden vurmaya bafllam›flt›r. Son aylarda krizin dolays›z sonucu olan iflsizlik ve yoksulluk görülmedik bir h›zla artmaktad›r. ‹flsizlik oranlar›na iliflkin olarak Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) taraf›ndan aç›klanan ve konuyla ilgilenen hiç kimsenin ciddiye almad›¤› veriler, durumun ciddiyetini gizlemekten baflka bir ifle yaramamaktad›r. TÜ‹K taraf›ndan 15 Aral›k 2008 tarihinde ülkemizdeki iflsizlik oran› yüzde 10,3 olarak aç›klanm›flt›r. Oysa bu kurum taraf›ndan hesaplara dâhil edilmeyen çal›flmaya haz›r oldu¤u halde umudu kalmad›¤› için ifl aramaktan vazgeçen 1 milyon 682 bin kifli ile mevsimlik çal›flan 209 bin kifli de hesaplamaya dâhil edildi¤inde, iflsizlik oran›n›n yüzde 22–25 oldu¤u tahmin edilmektedir. Bu oran bu haliyle bile Cumhuriyet tarihimizin en yüksek iflsizlik oran›d›r. AKP hükümetinin görülmedik bir pervas›zl›kla uygulad›¤› neoliberal politikalar nedeniyle özellikle k›rsal kesimde yaflanan mülksüzleflmenin sonucu olarak, tar›mda istihdam edilen insanlar da iflsizlerin aras›na kat›lmaya devam etmektedir. Küresel krizin etkileri somut olarak ortaya ç›kt›kça yüzlerce iflçi çal›flt›ran birçok fabrikayla birlikte küçük ölçekli çok say›da iflletme kapanmaya ve böylece buralarda çal›flan iflçilerle birlikte bu iflletmelerin sahipleri de mülksüzleflerek iflsizler ordusuna kat›lmaya bafllam›flt›r. Zaten istihdam yaratmaya yönelik bir politikas› olmayan AKP iktidar›n›n, küresel kriz nedeniyle art›k istese bile üretime yönelik yat›r›m yaparak istihdam yaratmak için d›fl borç bulma imkân› da ortadan kalkm›flt›r. Uzun y›llard›r uygulanan “devleti küçültme”, özellefltirme ve “özerklefltirme” politikalar› yüzünden, hükümetlerin elinde para ve maliye politikas› oluflturma araçlar› da al›nm›fl durumdad›r. Topluma krizden kurtulman›n en önemli araçlar›ndan biri olarak anlat›lan IMF ile yap›lan anlaflmalar›n gerçek amac› ise, Türkiye’nin d›fl borç ödemelerini garantiye almakt›r. Bu genel durum karfl›s›nda genifl halk kitlelerinin kendi sorunlar›na sahip ç›karak kendi iktidarlar›n› yaratmas›ndan, üretim ve bölüflüm iliflkilerini emekçilerden yana düzenleyecek bir program› hayata geçirmesinden baflka ç›kar yol bulunmamaktad›r. Bunu sa¤lamak elbette ki, flimdiye kadar yürütülen toplumsal muhalefetin yeni bir mücadele anlay›fl›yla ve yeni bir ittifaklar politikas›yla mümkün olacakt›r. Küresel kriz karfl›s›nda halk›m›z› savunacak güç odaklar› mevcuttur, ancak ne yaz›k ki bir program etraf›nda bir araya gelerek sonuç al›c› ortak bir mücadele örgütleyememektedirler. Ancak yak›n gelecekte toplumsal bir kargaflaya yol açma potansiyeli de içeren iflsizlik ve yoksullaflma süreci karfl›s›nda, emek mücadelesi veren tüm örgütlerin flapkay› önlerine koyup düflünmeleri gereklidir. Çeflitli iflkollar›nda çal›fl›rken kriz bahane edilerek ifllerinden at›lan, ücretsiz izinlere ç›kar›lan yoksulluk içinde k›vranan iflçiler, fabrika iflgalleri, yürüyüfller ve eylemler yapmaktad›rlar. ‹flsizlik ve yoksulluk artt›kça toplumdaki öfke ve tepkiler de artacakt›r. Birkaç mücadeleci sendikan›n ve bir avuç militan sendikac›n›n yürüttü¤ü mücadeleler, elbette yol gösterici ve umut vericidir. Bu umuda sahip ç›k›lmal›d›r. Ancak bu mücadeleler, hem yeterli kitleselli¤e ulaflamad›klar› için hem de yerel taleplerle s›n›rl› olmalar› bak›m›ndan, kriz karfl›s›nda kapsaml› bir çözüm için model oluflturamazlar. Bu koflullarda, sendikalar›n, Demokratik Kitle Örgütlerinin ve emekten yana siyasi partilerin, bas›na ve kamuoyuna faks metinleri yay›mlayarak tepki gösterme al›flkanl›klar› terk edilmelidir. Emekçilerin sendikalarla ilgili güvensizliklerinin afl›lmas› gereklidir. Bunun için sendikac›lar, günlük mesailerini, iflçilerin aras›nda iflyerlerinde fabrikalarda geçirmeye bafllamal›d›rlar. Ülkemizdeki sendikal› iflçi say›s›n›n azl›¤› da göz önünde bulundurularak, sadece sendikal örgütlülü¤ün bulundu¤u iflyerleriyle s›n›rl› kal›nmamal›d›r. Sendikas›z iflyerlerinde kendili¤inden bafllayan eylemlere önderlik edecek ve bu eylemleri eflgüdümlü hale getirecek bir anlay›flla çal›fl›lmal›d›rlar. ‹flsizler ordusu kitlesel eylemlerin önemli bir parças› haline getirilmelidir. Sendikalar, iflsizleri de mücadelenin ön saflar›na tafl›yacak bir çal›flma bafllatmal›d›rlar. En yak›n zamanda, her türlü siyasi e¤ilimi içinde bar›nd›ran iflçi konfederasyonlar›, meslek örgütleri bir araya gelerek krize karfl›, ülkeyi ve halk› savunacak bir program ve mücadele stratejisi oluflturma çal›flmalar›na bafllamal›d›r. Bu çal›flmada haz›rlanacak program›n, flimdiye kadar yap›ld›¤› gibi, ABD ve AB’den icazet alarak iktidara gelen ve kapitalizmin bekas› için politikalar üreten ve uygulayan hükümetlerden taleplerin yer ald›¤› bir program olmamas› gereklidir. Sendikalar, meslek örgütleri ve sol/sosyalist siyasi örgütler bir araya gelmek zorunda olduklar›n›, haz›rlayacaklar› program› uygulayacak iktidar seçene¤inin oluflturmak sorumlulu¤unu da tafl›d›klar›n› unutmamal›d›rlar. *D‹SK Ankara fiubesi Örgütleme Uzman›


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.