dd_152

Page 1

15 Günlük Siyasi Gazete

•Y›l: 7

•Say›: 152

Devletin Kürt sorununda hem alg› hem de siyaset de¤iflikli¤i yaflad›¤›n› söyleyen ODTÜ Ö¤retim Üyesi Mesut Ye¤en, devletin reform siyasetinin s›n›rlar›n›n henüz çok dar ve dolay›s›yla bu siyasetle Kürtlerin taleplerini karfl›lamaktan henüz çok uzak oldu¤unun alt›n› çiziyor.

•3-16 Nisan 2009

• Fiyat›: 1 TL

11

12

YAfiAMIN BAfiLADI⁄I YER Açl›¤a yatan ‹RA liderlerinden Bobby Sands ve arkadafllar› kararl› inançl› ve cesaretlidir. Tutuklu bulunduklar› hapishanede tüm bask›lara ve dayatmalara karfl› eylemdeler. Sands sadece gözlerini oynatabiliyor bedeninde. Gözler ›fl›¤a duyarl› ve yanan lambaya bak›yor. Bir çatlak var lamban›n yan›nda. Göz, son enerjisini yakarak izlemekte ve aramakta tavanda bafllayan çatla¤›n bafllang›c›n›.

• e-mail:devrimcidemokras@ttmail.com

KÜLTÜR

‘KÜRT SORUNUNDA DE⁄‹fi‹M YAfiANIYOR’

ROPÖRTAJ

5510 say›l› SSGSS kanunu ve di¤er yönetmeliklerde, ö¤renciler için herhangi bir düzenleme getirilmedi¤inden, ülke genelinde üniversitelerin çeflitli bölümlerinde yar›m zamanl› olarak çal›flan 20 bin ö¤renci iflten ayr›l(t›l)mak zorunda kald›. Çal›flan ö¤rencilerin ald›klar› maafl›n yüzde 2’lik k›sm› prim olarak kesilirken, yeni düzenlemeyle birlikte bu oran yüzde 33,5 olacak.

9 GENÇL‹K

20 B‹N Ö⁄RENC‹ ‹fiS‹Z KALACAK

• www.devrimcidemokrasi.net

Milyonlarca emekçi soka¤a ç›kt› Fransa’da hükümet ile sendikalar aras›nda yap›lan görüflmelerden sonuç ç›kmamas› üzerine ülke genelinde eylemler gerçekleflti. Gittikçe zorlaflan yaflam koflullar›n›n iyilefltirilmesi talebiyle tüm iflkollar›ndan milyonlarca emekçinin kat›ld›¤› protesto yürüyüflleri ülkenin 213 yerinde ayr› ayr› gerçeklefltirildi. Krizle birlikte halk›n yaflam koflullar›n›n vahim duruma sokuldu¤unu ifade eden emekçiler, taleplerinin karfl›lanmamas› durumunda eylemlerini büyütecekleri uyar›s› yapt›. SAYFA 10

Sömürü sisteminin bir bütün gözden geçirilece¤i G20 zirvesine, teknik deste¤in NATO zirvesinde sa¤lanmas› bekleniyor. Zirvede, emperyalist sald›rganl›¤›n derinlefltirilece¤i konsepte uygun bir askeri yap›lanma sa¤lanmas› için ›srar edilecek. NATO yeni kat›l›mlarla çap›n› ve gücünü artt›racak. Rusya’ya karfl› Kafkaslar’da ki bofllu¤u doldurmak ve bölgeyi denetimine almak için yo¤un çaba sarf eden ABD, ‹srail’le birlikte Gürcistan’› haz›rl›yor. Askeri güçlerini Gürcis-

tan’a yerlefltirmeyi amaçlayan ABD, Gürcistan ile ‘Ortak Güvenlik Anlaflmas›’ imzalam›flt›. Bat›’ya ulaflacak enerji kaynaklar›nda önemli bir kap› olarak görülen Ermenistan sorununa el atarak Türk devletinin bölgede rol almas›na kap› aral›yor. ABD yeni Afganistan stratejisini ‘El Kaideyi yok etmek ve Pakistan’› adam etmek’ yönünde belirledi. Irak’› yap›land›rmay› sürdüren ABD, PKK’nin tasfiye edilmesi plan›n› iflleterek de Ortado¤u’da soluklanmay› istiyor.

BARACK OBAMA

Emperyalistler yeni dönemin yol haritas›n› ve sald›r› stratejilerini, somutlaflt›rmak için G-20 ve NATO zirvelerini toplad›. Obamal› yeni dönemin ilk kapsaml› toplant›s› olan ve krizden ç›k›fl yollar›n›n aranaca¤› G-20 zirvesi için ünlü spekülatör Gerge Soros ‘son flans’ derken, zirveye ne derece önem atfedildi¤ine iflaret etti. Emperyalizm karfl›tlar› ise sokaklara dökülerek tepkisini gösterdi

Obama yeni görevler vermek için geliyor

GÜNCEL Halk›n örgütlü gücü ve iradesi esas oland›r SAYFA 5

G-20 ve NATO zirvesinin ard›ndan ABD Baflkan› Obama’n›n 6 Nisan’da ülkeye gelmesi bekleniyor. Emperyalist sald›rganl›¤›n derinlefltirilmesi için haz›rlanan yeni planlarda Türk devletine düflen görevlerin çizilmesini amaçlayan ziyarette baflta Irak’›n gelece¤i ve PKK’nin tasfiyesi olmak üzere Ermenistan, Kafkaslar, Enerji kaynaklar›, Afganistan-Pakistan ve Ortado¤u görüflülecek. ABD emperyalizmine daha iyi uflakl›k yap›labilecek olanaklar›n zorlanaca¤› ziyarette Türk devletine yeni görevler verilecek.

GÜNCEL Bu halk h›rs›zl›k yapmay› bilmiyor SAYFA 15

Düzen partileri teflhir edildi Dersim’deki yerel seçim süreci, Dersim dışında yaşayanların da yoğun ilgisi ile Dersim’i Kuzey Kürdistan’ın en çok tartışılan ili haline getirdi. ‘Beyaz eşya yardımı’ ile Dersimlilerin oylarının AKP’ye gideceği yönündeki ‘kaygılar’ burjuva basınının da ilgisi ile yaratılmak istendi. Ancak DDHD, düzenin yarattığı dengeleri ve beklentileri alt üst etti. DDHD, yalnızca tek bir siyasetin rengini taşımamaya büyük özen göstererek, kapsayıcı, birleştirici olma kaygısıyla hareket etti ve masa başı pazarlıklarına karşı çıkarak, ‘söz, yetki, karar halka’ ilkesini savundu.

Yoksullu¤a de¤il sermayeye önlem Yerel seçim mitinglerinde ‘övünülerek’ aç›klanan 5. paketin marifeti, halk›n al›m› teflvik edilerek iç talebi canland›rmay› amaçlayan ÖTV ve KDV gibi vergi indirimleriyle s›n›rl›. Öngörülen indirim ise 3 ayl›k süreyi kapsayacak. KOB‹’lerin finansman s›k›nt›s›n› çözmesi öngörülen vergi indirimi, halk›n temel ihtiyaçlar›nda herhangi bir indirim sa¤lam›yor. Söz konusu pakette sermaye sahiplerine garantili kredi verilirken, ev kiras›n› bile karfl›layamayan asgari ücretliden al›nan vergilerde bir indirim yok! SAYFA 6

Kürt ulusu iradesini ortaya koydu

Bursa emniyetinde Guantanamo iflkencesi Bursa Kestel’de tutuklanan Ender Bulhaz Aktürk’e Bursa emniyetinde Guantanamo usulü iflkence yap›ld›. Gözalt›na al›nd›¤› polis taraf›ndan kabul edilmeyen Aktürk, bu süre içerisinde gördü¤ü a¤›r iflkenceler sonucu hastaneye kald›r›ld›. Aktürk'ün, kaburga kemiklerinin k›r›lmas›n›n yan› s›ra; vücudunun pek çok yerinde yara ve ezikler olufltu¤u ö¤renildi. Adliye önünde Aktürk’ü linç etmek isteyen kitleye polis alk›fl tutarken, ‘vatandafl hassasiyeti’ aç›klamas› yapt›. SAYFA 2

TAYY‹P ERDO⁄AN

Yeni sald›r› planlar› görüflülüyor

Dersim halk› kazand› Dersim halk›n›n iradesini demokratik bir zeminde a盤a ç›karmas›n› sa¤layan Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›, demokrasi mücadelesi için büyük bir siyasal kazan›m sa¤lad›. Bu ba¤lamda, demokrasi güçleri aç›s›ndan en büyük kazan›m, yanl›fllar›n, kitlelerin iradesinin a盤a ç›kar›lmas› ile afl›lma yoluna gidilmesi oldu. Kitlelerin demokrasi mücadelesine olan sempatilerinin, do¤rudan kitlelerin özne haline getirilmesi ile taçland›r›lmas›, kitlelere tepeden yaklaflan, dayatmac›, bürokratik anlay›fl›n da y›k›lmas›n› sa¤layarak, demokrasi mücadelesine ka-

zan›m sa¤lad›. Seçim sonuçland›¤›nda DDHD bir ‘koltuk’ kazanamad›, fakat ilkeli duruflu ve halk›n ç›karlar›n› merkeze alan anlay›fl›yla DDHD, Dersim halk›yla birlikte büyük ve anlaml› bir baflar› kazand›. Do¤ru çizgisi ile DDHD, bugüne kadar AKP ve CHP gibi düzen partileri taraf›ndan dayat›lan burjuva siyasetinin hayat bulmas›na zemin b›rakmad›, kitlelerin Dersim’de bunlar›n peflinden sürüklenmesini engelleyen güç oldu. Dersimlilerin, DDHD’ye gösterdikleri ilgi, burjuva medyas›na kadar hiçbir çevrenin görmezden gelemeyece¤i bir boyut ald›.

Sinan Çak›ro¤lu sf9 Kaz›m Cihan sf10 Muzaffer Oruço¤lu Bak›fl Can sf13 Emrah Cilasun sf13 Yüksel Akkaya sf16

Genel seçim havasında geçen bir tartışmalı yerel seçimler süreci daha geride bırakıldı. Bu süreçte yaşanan gelişmeler, düzen cephesindekilerde olduğu kadar, demokrasi güçleri arasında da tartışmaları devam ettirecek yoğunluğa sahip. Düzen partilerinin bin bir türlü çirkefliğine tanıklık ettiğimiz bu süreçte, demokrasi güçlerinin bir araya gelemeyişi ve bunların sebepleri ile ilgili de daha net tablolar gün yüzüne çıktı. Tüm ülkede düzen partilerine karşı etkili bir karşı çıkış yakalanamazken, Kuzey Kürdistan’ın birçok ilinde ise düzen partilerinden yalnızca AKP varlık gösterebildi. Kürt ulusal hareketi burada AKP’yi ‘geriletmeyi başararak önemli kazanımlar elde etti.

DHF’den ‹fiS‹ZL‹⁄E VE YOKSULLU⁄A KARfiI KAMPANYA GÜNCEL

IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII

SAYFA 13

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), ‘‹flsizli¤e, Zamlara ve Yoksullu¤a Karfl› Eme¤imize ve Gelece¤imize Sahip Ç›kal›m’ fliar›yla 1 ayl›k kampanya bafllatt›¤›n› duyurdu. Nisan ay›n›n ilk haftas›ndan 1 May›s’a kadar sürecek olan kampanya boyunca esas yönelimi, halk kitlelerini derinden etkileyen ve derinleflecek olan iflsizlik, yoksulluk, emperyalist sald›rganl›k ve hak gasplar›na karfl› emek cephesinden yükselecek olan mücadele içerisinde yer almak oldu¤unun alt› çizildi.

1 MAYIS PLATFORMU’NDAN TAKS‹M ÇA⁄RISI TMMOB'da bir aç›klama gerçeklefltiren Devrimci 1 May›s Platformu, bu sene de 1 May›s kutlamalar› için Taksim Meydan›'nda ›srar edilece¤ini belirtti. Platform ad›na aç›klamay› yapan Melek Alt›ntafl, emperyalist sald›rganl›¤a, iflsizli¤e, açl›¤a, yoksullu¤a ve bask›lara karfl› 1 May›s'›n Taksim'de kutlanaca¤›n› belirtti. Taksim konusunda net olduklar›n› söyleyen Alt›ntafl flunlar› ifade etti: “Sorun 1 May›s'›n Taksim'de kutlan›p kutlanmama sorunu de¤ildir art›k. Yer tart›flmas› yoktur. Sorun, emekten ve halktan yana tüm devrimci, ilerici güçlerin bir araya gelip Taksim 2009 1 May›s'›n› birlikte örgütlemesi sorunudur. Bu sorumluluk hepimizindir. Sendikalar, meslek odalar›, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, devrimci güçler k›sacas› tüm emek güçleri bu sorumlulu¤un alt›na girip, 2009 Taksim 1 May›s'›n› bir an önce örgütleme çabas›na bafllamal›d›r.”

‘Kriz var’ sald›r›lar›na karfl› kad›nlar mücadele ediyor SAYFA 7

EMEK Liman iflçileri mücadeleyi büyüterek sürdürüyor

SAYFA 6


güncel

2 3-16 Nisan 2009

’den Emperyalizm yaflad›¤› ekonomik ve siyasal krizi, dünya halklar›na ödetmek için yeni sald›r› planlar›n› haz›rlama telafl›nda. Bunu hayata geçirmek için G20 ve NATO zirvesinde bir araya gelen emperyalist devletler ile onlar›n yeminli uflaklar› devletler, emperyalist-kapitalist sistemin içine düfltü¤ü yaray› iyilefltirmek, sömürü sistemlerinin ömürlerini uzatabilmek ad›na bir dizi kararlar ald›lar. Bu kararlar do¤rultusunda dünya halklar›na ve ezilen uluslara yeni sald›r›lar› reva görecekler. Di¤er yandan ülkemizde ABD patentli planlar devlet taraf›ndan uygulamaya sokuluyor. ABD’nin öncülü¤ünde haz›rlanan, emperyalist çözümü öngören tasfiye plan›yla Kürt ulusal hareketi imha edilmeye çal›fl›l›yor. Tasfiye ve teslimiyet plan›n›n h›z verildi¤i bu günlerde, buna paralel ‘Kürt Konferans›’ gerçeklefltirilecek. Kürt ulusal hareketinin tasfiyesi noktas›nda süreç, ABD emperyalizmi ve ufla¤› Türk devletinin mutabakat›yla örülmüfltür. Devrimci-komünist güçlerin önünde duran ilk görev tamamen ikdidara yönelik altarnatif politikalar›na var güçüyle sar›lmakt›r. Özelikle ikdidar mücadesindeki kimi politikalar, kimi reformist taleplere kurban edilmemeli. Devletin giriflti¤i bu türden tasfiye sald›r›lar›na karfl› Maoist önücünün dikkat çekti¤i görev önemlidir; tasfiye süreci-

ne karfl›, halk ikdidar› için genel siyasi çizgimizi daha bir güçlü flekilde kitlelerle buluflturmal›y›z. Zira sorunun gerçek çözümü Yeni demokratik devrimidir. Bir di¤er plan ise devletin karanl›k geçmiflinden ‘aklanma’ çabalar› dâhilinde yap›lan tutuklamalar. Son ‘temizlenme’ harekât›na göstermelik olarak bu sefer bir korucu bafl› ile albay eklendi. Zira bu tutklamalarda bugüne kadar oldu¤u gibi, devlet yoktu. Üstelik F›rat’›n do¤usuna da geçilmiflti(!) Devletin önem verdi¤i katillerinden ikisinin bu flekilde san›k sandalyesine oturtmas› ile kitleler üzerinde yaratt›¤› “derinli¤in temizlenmesi” aldatmacas›n› güçlendirecek bir noktada duruyor. Bu zamana kadar dokunulmayan bu flah›slar, flimdi kamuoyu önünde aç›k bir flekilde tutuklan›yor, suçlan›yor ve hapishaneye gönderiliyor. Son bir kaç ayd›r “F›rat›n ötesinde” tutuklamalar›n yap›lmas› ve “ölüm kuyular›n›n” aç›lmas› ile devlet, “F›rat›n ötesi”e mi geçti? Devlet, ne F›rat’›n ötesinde ne de berisinde halka uygulad›¤› katliamlardan sömürüden ve faflist uygulamalardan vaz geçmifl de¤il. Kamil Atak ve Albay Cemal Temizöz'ün Abdülkadir Aygan'›n “Ölüm kuyular› itiraflar›n›n ard›ndan yap›lan kaz›larda tutukland›” fleklinde bir hava estirilmesi senaryodur. Bilindi¤i üzere Aygan bu

itiraflar› seneler önce bir çok kez kamuoyuna aç›klam›fl ve muhalif bas›nda bu itiraflar› haberlefltirerek halk›n gündemine tafl›m›flt›. Ölüm kuyular› bölge halk› taraf›ndan y›llard›r bilinen bir gerçekliktir. fiimdi bilinen bu gerçekli¤i devlet, kendi üzerinden atmak için bir kaç tetikçisini feda ederek, geçifltirmeye çabal›yor. De¤iflen siyasi konjonktürel olgularla birlikte devlet yeni döneme uygun yap›land›r›l›yor, art›k eski silahlar› üzerinde bir dizi de¤iflikli¤e ve düzenlemeye gitti¤i aç›kça görülüyor. Bölgede devrimci hareketleri özelikle Kürt ulusal hareketini köfleye s›k›flt›r›p etkisiz hale getirmek isteyen devlet, bu türden tutuklamalar› yapmaya devam ederek, bölge halk› üzerinde ‘güven kazanma’ya oynayacak. Özelikle bölgede devletin, tetikçierini tutuklmas›yla kendisini aklayamayaca¤›n› ve Kürt ulusal sorununu emperyalistlerin ve uflaklar›n›n çözemeyece¤i noktas›nda kafalar net olmal›d›r. Ülke genelinde özelde de Dersim’de yaflanan yerel seçim sürecine k›saca de¤inmek gerekirse; seçim süreci yerel seçimden çok genel seçim havas›ndayd›. Hem düzen hem de demokrasi güçleri aç›s›ndan yo¤un tart›flmalarla geçen seçim süreci, bir çok yönüyle ö¤retici oldu, der ç›kar›lmas› yönünde de y›¤›nca materyal b›rakt›. Düzen partilerinin türlü aymazl›klar›n›, halk› umursamazl›¤›n› ve çirkefliklerini gördük. Devrimci, komünist güçlerin düzen

partileri karfl›s›nda halka yeterince alternatif olamad›¤› bu süreç, kuflkusuz halk› düzen partilerine zorunlu b›rakt›. Bir önemli noktaysa, devlet karfl›s›nda Kürt ulusunun hat›r› say›l›r bir oranda birlik ve beraberli¤i yakalamas› ve ulusal talepleri do¤rultusunda iradesini koymas› oldu. AKP’yi Kuzey Kürdistan’da istenilen düzeyde olmasada geriletmeyi baflarm›flt›r. Yerel seçim sürecinde özel bir yer edinen Dersim oldu. Yo¤un çal›flmalar›n ve tart›flmalar›n geçti¤i Dersim Seçim süreci her fleyden önce Dersim halk›na ve demokrasi kültürüne kazand›rm›flt›r. Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD)hakl› olarak sürece damgas›n› vurmufltur. Dersim halk›n›n iradesini demokratik bir zeminde a盤a ç›karmas›n› sa¤layan DDHD, demokrasi mücadelesi için büyük bir siyisil kazan›p sa¤lad›. AKP ve CHP gibi grici düzen partilerini teflhir etti. Masa bafl› pazarl›klar, dayatmac› tutumlar ve halk› esas almayan anlay›fllara tamah göstermeyerek hem devrimci de¤erlerin seçim hesaplar›na, k›r›nt›lara feda edilemeyece¤ini gösterdi hem de devrim ve demokrasi güçlerine ö¤retici oldu. ‹lkeli durufluyla, halk› eses alan ve ‘söz, yetki, karar halka’ anlay›fl›yla DDHD, Dersim halk›yla birlikte kazand›. Dersim’de kazanan koltuk üzerinden hesaplar de¤il, sadece ve sadece Dersim halk› ve onu kucaklayan anlay›fl oldu.

“Hak gasplar›ndaki bu durum devam ettikçe direnifl yayg›nlaflacak” Hapishanelerde artan iflkence ve tecrit uygulamalar› siyasi tutsaklar›n yaflam koflullar›n› her geçen gün a¤›rlaflt›r›yor. Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden DHKP/C, Direnifl Hareketi, MKP, MLKP, T‹KB, TKEP/L ve TKP/ML davas› tutsaklar›n›n ortak olarak yazd›¤› mektup, hapishanelerde yaflanan bask› ve sald›r›lar› birinci a¤›zdan aktar›yor. Tutsaklar, hapishanelerdeki hak ihlalleri ve hak gasplar› devam ederse direnifllerini yayg›nlaflt›racaklar›n› bildirdiler. Hapishanedeki devrimci tutsaklar›n konuya iliflkin aç›klamalar›n› oldu¤u gibi yay›ml›yoruz 19 Aral›k 2000 tarihinde gerçeklefltirilen “Hayata Dönüfl” adl› operasyonla aç›lan hücre esas›na göre yap›lm›fl olan F Tipi hapishanelerin aç›lmas›yla birlikte tretman uygulamalar› infaz rejiminin esas›n› oluflturmaya bafllad›. Devrimci tutsaklar› ve genel olarak mapuslar›, iyilefltirilmesi gereken hastalar olarak gören ve-

ya “iyilefltirmek” ya da “toplumdan tecrit etmek, olmad›¤› yerde yok etmek” anlay›fl›na dayanan tretman uygulamalar› nedeniyle bugün hapishaneler sorunlar yuma¤› haline getirilmifltir. ‹nsana ve insanl›¤a ayk›r› olan bu anlay›flla dayat›lan yapt›r›mlar nedeniyle 2000 y›l›ndan günümüze yüzlerce insan hapishanelerde yaflam›n› yitirdi, sakat kald›, ruh sa¤l›¤› bozuldu. Bu sorun her geçen gün daha da katmerleflerek ço¤almaktad›r. Tecrit sistemine dayanan bir ve üç kiflilik hücrelerden oluflan F Tipi hapishanelerde tutukluhükümlü ayr›m› gerçeklefltirilmifltir. 13-032009 tarihinde hükümlü tutsaklar, istekleri d›fl›nda kald›klar› hücrelerden zorla al›narak baflka hücrelere götürülmüfllerdir. Bu flekilde mevcut tecrit sistemi daha da a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. Hastalanan tutuklu, hükümlü olmas› nedeniyle tedavisini gerçeklefltirmeyen tutsaklar te-

davileri için tahliye edilmemekte, adeta ölüme terk edilmektedir. Hapishanelerde tedavileri engellendi¤i, tahliye edilip tedavi olmalar›na olanak sa¤lanmad›¤›, iflkence ve kötü muameleye maruz kald›¤› nedeniyle 2008 y›l› içinde 45 tutuklu, hükümlü yaflam›n› yitirmifltir. Tutsaklar›n ailelerine yak›n olan illerdeki hapishanelere sevk talebi vs. gibi nedenlerle baflvurular› reddedilirken, istekleri ve iradeleri d›fl›nda zorla farkl› hapishanelere sürgün sevkleri gerçeklefltirilmektedir. Ailelerinin bulundu¤u flehirlerden yüzlerce km. uza¤a sürgün edilen tutsaklar›n ziyaret haklar› bu flekilde gasp edilmekte, yaln›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Dilekçelerin yerine ulaflt›r›lmamas›, kaybedilmesinden tedavilerin engellenmesine, zorla sürgün sevklerinden tutuklu, hükümlü ayr›m›na, ziyaret, görüfllerin keyfi olarak engellenmesinden mektuplar›n imha edilmesi, kaybe-

dilmesine, her hakk›n bir dayatmaya tabi tutulmas›ndan keyfi olarak verilen disiplin cezalar›na kadar istisnas›z her gün mutlaka keyfi uygulama, dayatma ve bask›larla karfl›laflmaktay›z. Bu bask›larla, her söylenene itirazs›z itaat eden, otoriteye koflulsuz boyun e¤en, kimliksiz, kifliliksiz mahkumlar haline getirilmemiz amaçlanmaktad›r. Kimli¤imiz, kiflili¤imiz, düflüncelerimizi sahiplenmemiz, korumam›z ve otoritenin keyfi yapt›r›m ve bask›lar›na koflulsuz boyun e¤mememiz karfl›s›nda tüm bu bask›lar çok daha sert bir biçimde hayata geçirilmektedir. ‹lgili mahkemeler taraf›ndan hakk›nda herhangi bir toplatma karar› verilmeyen onlarca yay›n için “e¤itim kurullar›” sak›ncal› karar› vermekte, tutsaklar›n bu yay›nlar› okumas› keyfi bir biçimde engellenmektedir. Tüm bu yasaklamalara ek olarak son süreçte

Hapishanelerde insan haklar› talebine ‘tolerans’ yok! Gönderdikleri mektupta hapishanede yaflad›klar› sorunlar› aktaran Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nden devrimci tutsaklar, hak ihlallerinin her geçen gün artt›¤›n› bildirdi. Mektupta, hapishanede yaflanan hak ihlallerine karfl› A¤›r Ceza Mahkemesi’ne yaz›lan dilekçelerin reddedildi¤ine, idarenin bu yolla itirazlar›n önünü kesmeye çal›flt›¤›na dikkat çekiliyor.

Tutsaklar›n eflyalar›na ‘yasak’ diye el konuluyor Tutsaklar, hapishanenin kantininde sat›lan çeflitli eflyalara daha sonra ‘yasak’ denilerek hapishane idaresince el konuldu¤unu belirtiyor. Tutsaklar›n kantinden parayla sat›n alarak kulland›¤›, makas,

demlik, çeflitli boya kalemleri, resim malzemeleri, ayna gibi eflyalara keyfi bir flekilde el konulurken, “Hapishane idaresi her defas›nda yeni bir fley için yasak karar› ç›kar›p uygulamaya koyuyor. Önce sat›yor, sonra ‘yasak’ deyip el koyuyor ve el konulan sat›n ald›¤›m›z eflyay› depoya emanete kald›r›yor…”

‘Su adeta iflkence arac›’ Tutsaklar, hapishanelerde suyun uzun zamand›r yaflanan en önemli sorunlardan birisi oldu¤unu ifade ediyor. Su sorunu ile ilgili yap›lan suç duyurusuna ise Cumhuriyet Savc›l›¤›'ndan, “kovuflturmaya yer olmad›¤›” karar› veriliyor. “Savc›n›n kara-

r› her zamanki gibi yanl› ve sorunu görmezlikten gelme do¤rultusunda oluyor. ‘Motor ar›zal›’, ‘yenisi gelmedi’, ‘tek motor yeterli de¤il’ gibi benzer türden ayn› hikâyeler anlat›l›yor. Çözüm yönünde bir giriflim, çaba yok. Bu da mevcut durumun maksatl› olarak sürdürülmek istendi¤i kan›s›n› getiriyor. En do¤al hak olan suyun adeta iflkence arac› olarak kullan›ld›¤›na dikkat çeken tutsaklar, özellikle k›fl aylar›nda so¤uk suyla banyo yapmak zorunda kald›klar›n› dile getiriyor.

Devrimci-muhalif yay›nlar sürekli ‘yasak’ ya da ‘sak›ncal›’ Hapishane idaresinin tutsaklar›n taleplerine sürekli

olumsuz yan›tlar verdi¤i, birço¤una da cezalar verildi¤i bildirilen mektupta, çeflitli gazete ve dergilere yasaklar getirilerek, keyfi bir flekilde el konuldu¤u, kendilerine ulaflt›r›lmad›¤› ifade ediliyor. Bu yasaklara karfl› yap›lan itirazlar ise ‹nfaz Hâkimli¤i’nce geri çevriliyor. ‹flçi-Köylü, At›l›m, K›z›l Bayrak, Devrimci Demokrasi, Agos (Ermenice olan k›s›mlar›), Yeni Demokrat Gençlik, Azadi, K›rmanciya Beleke, Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri Bülteni gibi gazete ve dergilere ‘sak›ncal›’ ya da ‘yasak’ denilerek tutsaklara ulaflt›r›lm›yor. Baz› kitaplar ile Socialist Worker, Northstar Compss gibi yabanc› dilde yay›n yapan dergilere benzer gerekçelerle ya da ‘yabanc› dilde yay›n’ olmas› gerekçesiyle el konuluyor.

a¤›rl›k kazanan bir uygulama da ajanlaflt›rma, itirafç›laflt›rma dayatmas›d›r. Bu amaçla tutsaklara çeflitli dayatmalarda bulunulmakta, tehdit edilmekte, di¤er tutsaklara karfl› kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Tutsaklar›n ailelerine de ayn› flekilde bask›lar uygulanmakta, ziyaretlerde “damgalamaya çal›fl›lmakta”, tehdit edilmektedir. Bu keyfi uygulama, dayatma ve bask›lara karfl› Erzurum E Tipi ve Van F Tipi hapishanelerinde açl›k grevleri ve farkl› direnifller gerçeklefltirilmektedir. Hak gasplar›ndaki bu durum devam ettikçe protesto ve direnifl eylemliliklerinin yayg›nlaflaca¤›ndan kesinlikle flüphe duyulmamal›d›r. Tüm bu keyfi dayatma ve bask›lar›n yan› s›ra hapishanelerde meydana gelen iflkence olaylar›nda da ciddi art›fl yaflanmaktad›r. Kand›ra ve K›r›klar F Tipi Hapishaneleri’nde yaflanan iflkence olaylar› bas›nda yer ald›. Engin Çeber’e Metris Hapishanesi’nde iflkence yaparak ölümüne sebep olduklar› gerekçesiyle Erzurum Hapishanesi’ne sürgün edilen gardiyanlar›n oradaki tutsaklara, “Engin Çeber’i öldürdük, s›ra sizde” dedikleri de bas›nda yer ald›. Tutsaklar›n yaflamlar›n›n tehlikede oldu¤u flartlarda her türlü direnifl yöntemine baflvurmalar› en do¤al ve meflru haklar›d›r. Devrimci geliflmelerin önünü kesmek için F Tiplerinde, genel olarak tüm hapishanelerde yaflanan sald›r›, hak gasplar› ve dayatmalara karfl› baflta demokrat ve duyarl› kesimler olmak üzere tüm halk›m›z› duyarl› olmaya ve yaflananlar›n takipçisi olmaya davet ediyoruz. Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden DHKP/C, Direnifl Hareketi, MKP, MLKP, T‹KB, TKEP/L ve TKP/ML davas› tutsaklar› Fikret Akar, Murat Karayel, Ayhan Güngör, Hasan Polat, Erkan Polat, Nurettin Temel ve Ulvi Yalç›n

Bursa ‘Emniyetinde’ Guantanamo uygulamas› Bursa Kestel’de polis vurdu¤u ve MLKP üyesi oldu¤u iddia edilen Ender Bulhaz Aktürk’e Emniyet Müdürlü¤ü Terörle Mücadele fiubesi’nde Guantanamo usulü iflkence yap›ld›. Guantanamo kamp›nda uygulanan ve direk öldürmeye yönelik iflkence yöntemleri uygulayan Bursa polisi, yapt›¤› ‘gösteri’lerle de iflkenceyi meflrulaflt›rma yöntemi izledi. 18 Mart’ta Bursa polisi taraf›ndan gözalt›na al›nan ve gözalt›na al›nd›¤› inkar edilen Aktürk’e gözalt› süresince a¤›r iflkenceler uyguland›. Hapishanelerde ve polis karakollar›ndaki “klasik” iflkence yöntemlerini yeterli bulmayan polis, Guantanamo Kamp›'nda uygulanan a¤›r iflkence yöntemlerine baflvurdu. 20 Mart’ta avukat› ile görüfltürülen Aktürk'e; ters ask›, falaka, kaba dayak, buza yat›rma, tazyikli su ve direk öldürmeye yönelik olan ci¤erlere su doldurma gibi iflkence yöntemleri uyguland›¤› ö¤renildi. Adliyeye ç›kar›l›rken yüzünün tan›nmayacak halde olmas› ve ayakta duramayacak bir halde zorla yürümesi Aktürk’e a¤›r iflkencelerin yap›ld›¤›n› gösterdi. A¤›r iflkence hastanelik etti: Aktürk, günlerce gördü¤ü a¤›r iflkenceler sonucu hastaneye kald›r›ld›. Aktürk'ün, kaburga kemiklerinin k›r›lmas›n›n yan› s›ra, vücudunun pek çok yerinde yara ve ezikler olufltu¤u ö¤renildi. Aktürk’ün sistematik iflkence gördü¤ünü, sa¤l›k durumunun ciddi oldu¤unu be-

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

lirten avukat› Özlem Gümüfltafl, Aktürk’ün nefes almakta zorland›¤›n›, dik duramad›¤›n›, ayaklar› ve ellerinin fliflti¤ini, yürüyemedi¤ini belirtti. Bursa polisi ‘gözalt› yok’ dedi: Bursa polisi, Aktürk’ün gözalt›nda oldu¤unu iki gün boyunca kabul etmedi. Buna karfl›n Aktürk’ün gözalt›na al›nd›¤› gün Vali fiehabettin Harput, “söz konusu kiflinin sorgusu sürüyor” aç›klamas› yapm›flt›. Bu aç›klaman›n ard›ndan Ezilenlerin Hukuk Bürosu’ndan avukat Özlem Gümüfltafl ile Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i üyesi baz› avukatlar, Kestel ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü, Bursa Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› Terörle Mücadele fiube Müdürlü¤ü ve ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü TMfi Müdürlü¤ü’ne baflvuruda bulunarak, Aktürk’ün durumunu sordu. Her üç polis biriminin yan›t›, “bizde böyle biri yok” fleklinde oldu. Bursa Barosu’na Aktürk için avukat talebinde bulunup bulunmad›¤›n› soran avukatlar, mevzuat gere¤i barodan avukat istemesi gereken polisin, bunun için baflvuruda da bulunmad›¤›n› ö¤rendiler. 2 gün sonra (20 Mart) polis, avukatlar› arayarak ö¤le saatlerinde ifadeye gelebileceklerini belirtti. Gümüfltafl, müvekkilinin gözalt›nda oldu¤unun iki gün boyunca kabul edilmemesinin, ‘kötü muamele gördü¤ü’nün bir kan›t› oldu¤unu belirtti. Polis ‘flehidinin’ intikam›n› m› ald›!?: ‹flkenceye ‘s›-

f›r tolerans’, ‘demokrasi’ söylemlerinin, söz konusu devletin polisinin ‘ölümü’ oldu¤unda hiçbir anlam ifade etmedi¤i, aldatmacadan ibaret oldu¤u Aktürk’e yap›lan iflkence ve verilmek istenen mesajla aç›kça görüldü. Tutukland›ktan sonra 2 gün boyunca iflkence yap›lan Aktürk’e, ‘klasik iflkencelerin’ yan› s›ra “waterboarding” ad› verilen su iflkencesi de uyguland›. Bu yöntem, Guantanamo’nun gizli iflkence merkezlerinde tutuklulara uygulanan bir yöntem olup, bu iflkence yönteminde kiflinin yüzüne sürekli su s›k›larak, nefessiz kalmas› ya da nefes almaya çal›fl›rken suyun ci¤erlerine dolmas› amaçlan›yor. Aktürk’ü kasten öldürmeye yönelik yap›lan bu iflkencelerle gözda¤› verilmek istendi¤i ve yap›lan bu iflkencenin intikam alma güdüleri ile yap›ld›¤› aflikâr. Aktürk, ‘polis katili’ olarak gösterilerek, her türlü iflkencenin mubah say›labilece¤i, buna meflruluk kat›lmas› hedeflendi. Polis linç giriflimi örgütledi: Trabzon’da ve daha birçok yerde demokratik haklar›n› kullanarak eylem yapan, bildiri da¤›tan kiflilere polisin k›flk›rtmas›, halk› galeyana getirmesi ile defalarca linç giriflimlerinde bulunulmufltu. Gerek Baflbakan, gerekse de vali ve emniyet müdürleri yapt›klar› aç›klamada bunu ‘vatandafl hassasiyeti’, ‘milletin duyarl›l›¤›’ fleklinde göstermifllerdi. Benzer bir olay

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Bursa Kestel Adliyesi’nde yafland›. Karakolda yap›lan iflkence sürecinin ard›ndan Bursa Kestel Adliyesi'ne ç›kart›lan Aktürk, avukat› ile burada 10 saat mahsur kald›. Adliyenin önüne Aktürk’ü linç etmek isteyen kifliler y›¤›lmaya bafllad›, akflama do¤ru ise yaklafl›k bin kifli ‘kan’ istedi! Polis ise durumdan gayet memnun bir flekilde seyre durdu. Polis linç giriflimini ‘polis hassasiyeti’ fleklinde aç›klayarak ve kitleyi engellemeye, teskin etmeye çal›fl›r gibi görünerek ikiyüzlülü¤ünü sergiledi. Bir y›¤›n polisle ve panzerlerle kitleyi ‘bir türlü da¤›tamayan (zira devrimci-demokratlar yoktu karfl›s›nda) polisin uyar›s› flu flekildeydi: “Biz sizinle ayn› taraftay›z.” Adliyede 10 saat boyunca mahsur kalan Aktürk'ü polis d›flar› ç›kartabilmek için imam getirerek, kitlenin ‘imana’ ve ‘vicdana’ gelmesi için flov sergiledi. Adliye önüne getirilen imam ‘flehit polis’ için sald›rgan gruba dua okuturken, Aktürk d›flar› ç›kart›ld›. Bir k›s›m polis sald›rganlarla birlikte imam›n duas›na ellerini açarak efllik ederken, bir k›s›m› da Aktürk'ü hapishane arac›na bindirdi. Kameralar önünde yap›lan bu gösteri ise devletin faflist karakterini ve linç kültürüne nas›l çanak tuttu¤unu bir kez daha ortaya koydu. Pek al›fl›k oldu¤umuz bu flov ‘be¤enilere’ sunularak, geleneksel Türk ›rkç›l›k ve flovenizm festivali bir kez daha yaflat›lm›fl oldu.

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


güncel

3-16 Nisan 2009 3

Yanl›fl do¤runun yerine geçirilerek bir yere var›lamaz Biz “‹flçi Köylü” ile daha esasa iliflkin ideolojik bir tart›flma zemini yakalamaya çal›fl›p, seviyeli bir fikir çat›flmas› yakalamak isterken, “‹flçi Köylü” ›srarla tart›flmay› s›¤laflt›rmakta ve bizim siyasal çizgi tart›flmam›z›n d›fl›nda durarak, kendince “avantaj” gördü¤ü, idelojik tart›flmada de¤il, ancak genifl kitlelerin reflekslerine oynarcas›na, “‹bo’nun partisi”, “partizan biziz” ataklar›yla deyim yerindeyse yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketi alt›nda siyaset yapmaya çal›flmaktad›r. Oysaki (kendilerini ‘yoldafl’ olarak gördü¤ümüz için bize her ne kadar k›zsalar da) yoldafllar›m›za hat›rlatmak isteriz ki, ‘marifet’ yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketinde de¤ildi, O’nun MLM çizgisindeydi. Yoldafllar›m›z› bu çizginin referansl›¤›nda, bilimsel bir zeminde ideolojik tart›flmaya ve her birimizde olan hatalardan ar›nmayaar›nd›rma gayretiyle yoldafllaflmaya ça¤›r›yoruz Geride b›rakt›¤›m›z yerel seçim süreci ard›nda tart›fl›lmay› gerektiren birçok esasl› konuyu b›rakm›flt›r. Devrimci s›n›f çizgisinin tavr›n›n ne oldu¤u ve ne olmas› gerekti¤i, komünistlerin böylesi süreçlerde etkin bir propaganda ve örgütlenme sürecine ne ölçüde girebildi¤i ve bunun ne zaman, ne kadar mümkün olabildi¤i gibi tart›flma bafll›klar› ço¤alt›labilir, ço¤alt›lmal›d›r. Ancak biz bu yaz›m›zda ne yaz›k ki bunlara de¤inmekten ziyade “‹flçi Köylü” gazetesinin 3-16 Nisan 2009 tarihli say›s›ndaki “Dersim’de yerel seçimler vesilesiyle ortaya ç›kan tart›flmalar üzerine…” bafll›kl› yaz›s›ndan hareketle kimi noktalar üzerinde duraca¤›z.

sim halk›ndan öte süreci d›flar›dan takip eden ilgili kesimlerinde sürece iliflkin çarp›tmalardan ar›nd›r›lm›fl bir bilgilenmenin ihtiyaç oldu¤una inanmaktay›z. Bu çarp›tmalar›n neler oldu¤una birazdan de¤inece¤iz, ama önce biz yerel seçim özgülünde tart›fl›lmaktan kaç›n›lan noktalar üzerinde k›saca dural›m.

Siyasal çizgi siliklefliyor

Kürt Ulusal Hareketi’nin devrimimizin ve genel olarak yürüttü¤ümüz mücadelenin dost gücü oldu¤u bilinen bir gerçekNe yaz›k ki “‹flçi Köylü”de yay›mlanan yaz›n›n etrafl›ca bir tir. Ulusal hareketin demokratik muhtevas› da her f›rsatta yanl›fl aktar›mlardan ar›nd›r›lmas› gerekti¤inden dolay› yaz›- vurgulad›¤›m›z bir konudur. Ancak “‹flçi Köylü”nün ay›rd›n› m›z›n esas›n› “‹flçi-Köylü”nün bu yanl›fl ve çarp›tmalar›n› dü- yapamad›¤› konu; ulusal hareketin demokratik muhtevas›zeltmeye ay›raca¤›z. Bunu da esasta Dersim’de sürecin par- n›n desteklenmesi ile ba¤›ms›z siyasal çizginin ulusal hareças›-takipçisi olanlar ya da Dersim halk› için de¤il, Dersim’de ketin taktik yönelimine tabi k›l›nmas› aras›ndaki ayr›md›r. yaflanan süreci d›flar›dan takip eden genifl bir kesimi bilgi- Komünist hareketin ulusal sorun karfl›s›ndaki siyasal çizgisi lendirmek için yapaca¤›z. Keza Dersim halk› seçim sürecinin ve kendini bu sorunun karfl›s›nda muaf görmeyen yaklafl›bafl›ndan sonuna kadar yaflananlara bizzat tan›k oldu¤un- m› ba¤›ms›z siyasal çizgimizin do¤rular› etraf›ndaki genel dan ve hangi çevrenin nas›l bir tutuma sahip oldu¤unu gör- yönelimimizi elden b›rakmamay› gerektirmektedir. Bu, uludü¤ünden, böyle bir düzeltmeye ihtiyaç da yoktur. Dersim sal hareketle ittifak kurulamayaca¤›n› de¤il, her f›rsatta bu halk› neyin ne oldu¤unu ve kimin ne zaman ne yapt›¤›n› ittifak›n ilkeler ›fl›¤›nda kurulmas›n› gerektirir. Ama ne yaz›k bizzat görüp, esasen bir hükme varm›flt›r. Dolay›s›yla Der- ki Dersim’de yaflanan süreç daha önce yap›lan aç›klamalardan da bilindi¤i gibi ilkelerin yak›n›ndan geçmeyen bir tutumla bizzat ulusal hareket taraf›ndan baltalanm›flt›. Bu durumda bizim hareket tarz›m›z elbette ki bize yap›lan dayatmaya ve örgütsel varl›¤›m›z› hiçe sayan yaklafl›ma karfl› kendi do¤rular›m›za ve kitle çizgimizin esaslar›na dayanarak ba¤›ms›z politikam›z› yürütmek olmufltur. Üstelik ba¤›ms›z politik çal›flmam›z› yapmam›z yaln›zca “Güç Birli¤i”nin d›fl›nda olmam›zla alakal› bir durum da de¤ildir. Biz her koflulda ba¤›ms›z politik “‹flçi Köylü” DHF’nin “Partizan biziz” yönünde bir ispatçal›flmam›z› önemseriz. Bu bizim varl›k koflululama çabas›nda oldu¤unu söylemektedir. Böyle bir ‘ismuzdur. “‹flçi Köylü”nün, “1 y›l öncesinden bafllapatlama’ gayreti içerisinde de¤iliz. Aksine Kaypakkaya, yarak haz›rl›¤›n› yapt›klar› süreç” fleklindeki ifadepartizan gelene¤inin esas temsilcilerinden biriyiz. “‹flçileri, tam da anlatmaya çal›flt›¤›m›z fleye iflaret etköylü” ister bunu kabul etsin ister etmesin. Veyahut mektedir. “‹flçi Köylü” DHF’yi yerel seçim sürecine bu süreçte yapt›¤› gibi ard arda bildiriler yay›mlayarak 1 y›l önceden haz›rlanmakla “suç”larken, kendisi“Gerçek Partizan biziz” gayretini ne kadar sürdürürse nin genel olarak süreçlere haz›rlanmama e¤ilimisürdürsün faydas› yoktur. Dolay›s›yla yoldafllar›m›z›n nin al›flkanl›¤›yla hareket etmektedir. Herhangi söyledi¤i gibi “bir ispat” peflinde olan biz de¤iliz kendibir sürece herhangi bir örgütün, de¤il 1 y›l, 5 y›l leridir ve bu yine yoldafllar›m›z›n pratiklerinde sabittir. önceden de haz›rlanmak gibi bir tercihi olabilir. Zira yoldafllar›m›za hat›rlatmak isteriz ki bize karfl› böyDHF bu haz›rl›¤› (iddia edildi¤i gibi 1 y›l olmamaklesi bir “ispat” gayretine gerek yoktur. Biz zaten sizi la birlikte) yapm›fl olmay› ortak hareket etmenin kaypakkaya ve Partizan gelene¤inin önemli bir parças› önüne engel olarak ç›karmam›flt›r. Ayr› hareket olarak görmekteyiz. Onun için bize karfl› bu “ispat”tan etmeyi gerekçelendiren konular› daha önce devazgeçerek kitleleri ikna etmeniz gerekir. Bu ise ard arfalarca yaz›ld›¤› ve halk›m›z›n da gayet iyi bildi¤i da bildiriler yay›mlayarak olmaz, olmuyor, olmad›. Buiçin burada tekrarlam›yoruz. “‹flçi Köylü”nün sinun için ba¤›ms›z, paragmatizmden, ve oportinizimden yasal çizgisinin gereklerini yerine getirmekten ar›nd›r›lm›fl siyaset yeterlidir. Yoldafllar›m›z as›l enerjiziyade bu çizgiyi ulusal hareketin taktik yönelilerini buralara harcarlarsa eminiz ki “gerçek partizanc› mine kurban etme siyaseti izlemifl olmas›, biziz” isbat› için ar arda bildiriler yay›mlama küfletinDHF’nin ise aksini yapt›¤›nda tart›flma konusu olden kurtulacaklard›r. mas›, esas›nda “‹flçi Köylü” için tart›flmal›d›r. KayYeri gelmeflken flunu da belirtmek gerekir ki “Partizan” pakkaya gelene¤inin parças› olan bir hareketin ifadesini dostlar›m›zca bu denli tart›fl›l›r k›lan ve DTP’yi Kuzey Kürdistan co¤rafyas›ndaki hareket tarz›nde bu ifadeye sar›lmaya iten fley, Partizan gelene¤inin da önceli¤i; her türlü dayatma, örgütsel varl›¤›n› Dersim’de tan›nmas› ve halk üzerinde olumlu bir etkiyok sayma ve ilkesizlik ortam›nda ulusal hareye sebep olmas›d›r. Ancak ne yaz›k ki sadece bu ismi ketin taktik politikas›na vermesi, “Güç Birli¤i”nin kullanmak, Dersim halk›n›n deste¤ini almaya yetmeflu veya bu bilefleni için de¤il, sadece “‹flçi Köylü” mektedir. Çünkü Dersim halk› bu gelene¤i ve ifadesi için tart›flmal›d›r. Bu tart›flmay› Komünist ideoloolan Partizan’› isminden de¤il, siyasetinden tan›maktajiden uzak her türlü küçük burjuva revizyonist d›r. “‹flçi Köylü”nün dedi¤i gibi DHF temsilcisinin “kitle ve reformist çevre için yapman›n gere¤i yoktur. DHF ismine yabanc›” vb. söylemi olmam›flt›r. Kald› ki idAncak Partizan gelene¤inin bir parças› olarak bu dia edildi¤i gibi böyle bir söylemde bulunulmufl olsa bitart›flma dostlar›m›z›n önünde durmaktad›r. (Söz le bunda yanl›fl bir yan görmemekteyiz. Kendi tarihimikonusu yaz›da “dostlar›m›z” ve “yoldafllar›m›z” zin bir parças›na, devamc›s› oldu¤umuz bir harekete ifadeleri garipsenmifltir. Dost ve düflman›n birbiiliflkin söz söylemek için bir “olur” almam›z gerekti¤ini rine kar›flt›r›lmas› Dersim’de vahim bir flekilde düflünmemekteyiz. Yaflananlar› tahrif etmenin gere¤i yap›lm›fl, Güç Birli¤i temsilcileri DHF’yi düflman yok. Partizanc›l›¤›n neye tekabül etti¤ini Dersim halk› yönlendirmesi olarak ifade etmifltir. Ayn› hatay› iyi bilmektedir. Daha önce söylemifltik, tarihi kendinyapmam›z beklenemez.) den ibaret görmek ve “Partizanc› o de¤il, benim” yar›-

Bir kez daha “Partizan” ismi üzerine

fl›na girmek de¤erlerimizin alt›n› boflaltmakta, Partizan alg›s›n› zay›flatmaktad›r. Daha önce bu konu hakk›nda ayr›nt›l› durdu¤umuz için uzun uzad›ya yazma gere¤i duymuyoruz. Ancak belirtmek isteriz ki, dostlar›m›z benzer bir tart›flmay› bir dönem “‹bonun Partisi” fleklinde yürütmüfl, isabetli olarak bu söylemden de bir süre sonra vazgeçmiflti. Maoistlerin parti ö¤retisini ayaklar alt›na al›rcas›na tutturulan bu söylemin geri kitleler üzerinde ne gibi bir etkisi oldu, yoldafllar›m›za politik ne getirisi oldu, bilemiyoruz. Bildi¤imiz ise komünist partilerini burjuva partilerden ay›ran önemli ayr›m noktalar›ndan biri olan, partinin kiflilerin de¤il s›n›f›n oldu¤u gerçe¤ini altüst etmesidir. “‹bonun Partisi” söylemi bizzat Kaypakkaya yoldafl›n “Partimiz, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünüdür” söylemini dahi çarp›tmaktad›r. Çarp›tmalarla, meselenin esas›n› tart›flmaktan kaçmakla var›lacak yer olmad›¤› görülmelidir. “‹flçi Köylü”, meseleleri ideolojik düzlemde, siyasal çizgiyi esas alarak tart›flmak yerine biçimsel ö¤elere ve tarihin tahrifat›na dayal› kliflelere tutunmay› siyasette bir tarz haline getirmektedir. fiunu da belirtelim ki, biz “‹flçi Köylü” ile daha esasa iliflkin ideolojik bir tart›flma zemini yakalamaya çal›fl›p seviyeli bir fikir çat›flmas› yakalamak isterken, “‹flçi Köylü” ›srarla tart›flmay› s›¤laflt›rmakta ve bizim siyasal çizgi tart›flmam›z›n d›fl›nda durarak kendince “avantaj” gördü¤ü idelojik tart›flmada de¤il ancak genifl kitlelerin reflekslerine oynarcas›na “‹bo’nun partisi”, “partizan biziz” ataklar›yla deyim yerindeyse yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketi alt›nda siyaset yapmaya çal›flmaktad›r. Oysaki (kendilerini ‘yoldafl’ olarak gördü¤ümüz için bize her ne kadar k›zsalarda) yoldafllar›m›za hat›rlatmak isteriz ki ‘marifet’ yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketinde de¤ildi O’nun MLM çizgisindeydi. Yoldafllar›m›z› bu çizginin referansl›¤›nda bilimsel bir zeminde ideolojik tart›flmaya ve her birimzde olan hatalardan ar›nmayaar›nd›rma gayretiyle yoldafllaflmaya ça¤›r›yoruz.

“Her fleye ra¤men” ulusal hareketi destekleme çizgisi de bahsini etti¤imiz siyasal çizginin belirsizleflmesiyle ilintilidir. “Kendi güçlerine güvenmek esas, dostlar›na güvenmek talidir.” ilkesi bir kez rafa kald›r›l›nca, dostlar›m›z “her fleye ra¤men” desteklenebilmektedir. Hatal› yaklafl›mlara karfl› alternatif do¤ru bir yaklafl›m› hayata geçirebilme koflulu varken, hatal› yaklafl›m›n gölgesinde kalmak do¤ru yaklafl›m›n filizlenmesine de ket vurmakt›r. DHF ve bilefleni oldu¤u DDHD Dersim’de özetle bu do¤ru yaklafl›m›n yaflat›labilmesi için önemli bir deneyim yaflam›flt›r. Halk meclisi oluflturulmufl, kitleler, söz, yetki ve karar hakk›n› ellerine alm›fl, sürecin her aflamas›nda halk inisiyatif sahibi olmufl, k›sacas›, y›llard›r savunusunu yapt›¤›m›z ancak uygulama alanlar› yaratamad›¤›m›z bir hareketlilik yarat›lm›flt›r. Bu süreçte ne “tart›fl›lmaz parti kararlar›” olmufltur, ne de “her fleye ra¤men”lerimiz… Bahsini yapt›¤›m›z durum esas›nda politikas›zl›k fleklinde kendini gösteren ve süreçlerin peflinden sürüklenen, kendine ve kitlelere güvensizlik durumudur. Bu yaln›zca Dersim veya yerel seçimler için de¤il, genel olarak söylenebilir. Alan› birçok devrimci çevreyi kapsamaktad›r ve kendimizi de bunun d›fl›nda tutamay›z. Ve bugün tart›flt›¤›m›z fleylerin çok daha önemli bir yan›n› temsil etmesi gereken de budur. E¤er Dersim özgülünde yürütülen tart›flmalardan soyutlamalar yap›p bu eksende bir tart›flma yürütemezsek yapt›¤›m›z tart›flma da gereksiz olacakt›r. Ancak görmek gerekir ki bu durumu reddeden bir yaklafl›m Dersim’de yarat›labilmifltir. Buradan hareketle do¤rular daha net ifade edilmeli ve genel bir yaklafl›m olarak benimsenmelidir.

Genel Seçim-Yerel Seçim “‹flçi Köylü” gazetesi yaz›s›nda sormufl, DHF’nin genel seçimlerdeki DTP’yi destekleme tavr›n› yerel seçimlerde de göstermesi gerekmez miydi, di-

ye. Aç›klayal›m. Öncelikle genel seçimlerle yerel seçimlerin bir ve ayn› fley olmad›¤›n› ve bu ikisi aras›ndaki ayr›m› ayr›nt›lar›yla daha önce ifade etti¤imizi söyleyelim. 2007 genel seçimlerinde ise komünistler aç›s›ndan genel seçimlere kat›lman›n dönem itibariyle gerekli bir taktik politika olmayaca¤›n›, ancak Kürt hareketinin toptan tasfiyeye sürüklendi¤i ve s›n›r ötesi harekâtla yok edilmek istendi¤i bir dönemde DTP’nin parlamentoda temsilinin önemli oldu¤unu ve buradan hareketle Kürt hareketinin ba¤›ms›z adaylar›n›n desteklenece¤i söylenmiflti ve bu do¤rultuda hareket edildi. Parlamentoda temsil edilmenin s›n›f hareketi için dönem koflullar›nda taktik bir yönelim olarak görülmedi¤i ve bunun karfl›s›nda ulusal hareket için ayn› fleyin söylenemeyece¤inden hareketle ulusal hareket desteklenmiflti. Bugün yaflanan ise daha farkl› bir durumdur. S›n›rl› da olsa yerel seçimlerde komünistlerin de faydalanabilece¤i ve etkili olabildi¤i alanlarda kitle çizgisine uygun bir zeminde yerel yönetimler yaratabilece¤i ifade edilmifl ve bu taktik politika do¤rultusunda hareket edilmifltir. Dolay›s›yla genel seçimler ve yerel seçimler bir ve ayn› fley olmamakla birlikte, 2007 genel seçimleri ve 2009 yerel seçimleri de bir ve ayn› fleyler de¤ildir. Strateji ve taktik üzerine uzun uzad›ya yazmaya gerek yok, ama belirtmek gerekir ki ayn› stratejik hedefe giderken onlarca de¤iflik taktik politika izlenebilir ve taktik politika de¤il, 2 y›lda (2007-2009) Lenin yoldafl›n da dedi¤i gibi bu gecenin sabah›nda bile de¤iflebilir. Dolay›s›yla birçoklar›n›n yapt›¤› gibi DTP’yi her koflulda ve her zaman desteklemek tutarl›l›k anlam›na gelmemektedir.

DDHD’yi küçük görme tutumu üzerine “‹flçi Köylü”nün ilgili yaz›s›nda s›ralad›¤› çarp›tmalara de¤inece¤imizi belirtmifltik. Bafllamadan önce bir temennimizin alt›n› çizmek isteriz. Gazetemizin sayfalar›nda önemli denebilecek bir alan›, bu tür çarp›tmalara cevap vermek için ay›rmaktan hoflnut de¤iliz. Meselelerin, yaflananlar e¤ilip bükülmeden ve siyasal çizgiler ortaya konarak bu düzlemde tart›fl›lmas› gereklili¤ini bir kez daha hat›rlat›yoruz. ‹lgili yaz› dikkatle okunursa ithamlarla dolu tespitler yap›ld›¤›, ancak bu tespitleri somutlaflt›rma zahmetine katlan›lmadan, söylenenlerin havada as›l› b›rak›ld›¤› görülecektir. fiimdi “‹flçi Köylü”den al›nt›lar yaparak belli bafll› yanl›fllar› düzeltelim. “Bu birlik d›fl›nda duran ve kendisini seçimler özgülünde DDHD (Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›) diye tan›mlayan DHF…” (‹.K.) Bu cümleye yabanc› de¤iliz. DTP’li arkadafllar baflta olmak üzere hemen tüm “Güç Birli¤i” bilefleni uzun süre bu argüman› kitle içerisinde kulland›. DHF, giriflilen çal›flma içerisinde karar alma organlar›n›, halktan bireyler de dâhil olmak üzere halk saflar›ndaki tüm kesimlerle birlikte geniflletmek için çaba harcarken bu ça¤r›ya kulaklar›n› kapatanlar, halktan insanlara bu çal›flman›n asl›nda ‘genifl olmad›¤›n›’, ‘sadece DHF’lilerden olufltu¤unu’ anlatma yar›fl›na girdiler. “‹flçi Köylü” de bu koroya kat›lmakta gecikmedi. Bu tahammülsüzlü¤ün nedeni nedir? Dersim’de da¤›tt›klar› bildiride de ayn› yaklafl›m ortaya konmufltu: “Demokratik Haklar Federasyonu, Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› ad› alt›nda çal›flma yürüterek yerel seçimlere ba¤›ms›z aday ile girme karar› alm›flt›r.” (‹.K.) Yani yoldafllar sürecin bafllar›nda oldu¤u gibi bugün de DDHD’nin asl›nda yaln›zca DHF oldu¤unu kan›tlama çabas› içerinde görünüyorlar. Aç›kças› bu süreçte aktif olarak yer alan binlerce Dersimlinin DHF’li olmas› bizim de arzumuzdur ancak ne yaz›k ki mevcut durum bu de¤ildir. Söz veriyoruz, yoldafllar›n da iflaret etti¤i bu durumu yaratmak için çal›flaca¤›z. DDHD ad›n›n geçti¤i her cümlede ortaya ç›kan “küçültme” çabas›, “küçük görme” tutumu, DDHD içerisinde yer alan ve aylarca yo¤un bir çal›flma temposunun parças› olan Dersimlileri görmezden gelmektir.

“‹flçi Köylü” sald›r›, yalan ve iftiralar› sahiplenmekte ›srar ediyor “Yaflanan ayr›flman›n yaratt›¤› olumsuzluk ve gerginlik ciddi boyutlara ulaflm›fl, seçim sonras›na da taflacak bir hal alm›flt›r. Bu noktaya gelinmesinde DTP’nin dayatmac› (aday ve parti ismi tart›flmama) tutumu etkili olmakla beraber esas›nda DHF’nin dayatmac›, benmerkezci, sorumsuz tutumu belirleyici olmufltur.” (i.K.) Dersim’de yaflanan süreci ve DHF ile DDHD’ye, dahas› gelene¤imize dönük pervas›zca sald›r›lar›, yalanlar›, iftiralar› daha önce yapt›¤›m›z aç›klamalar ile duyurmufl ve yaflananlardan sessiz kalan tüm “Güç Birli¤i” bileflenlerinin sorumlu oldu¤unu ilan etmifltik. Beklentimiz bir özelefltiri yap›lmas›, kurumlar›m›z ve kurumlar›m›zla birlikte olan binlerce Dersimliden özür dilenmesi idi. Anlafl›lan “‹flçi Köylü” süreci ve bir parças› olduklar› “Güç Birli¤i”nin tutumunu bütünlüklü olarak sahiplenmekte ve konunun bahsini açmaya dahi gerek görmemektedir. Kurumlar›m›z devletle ve AKP ile iflbirli¤i içerisinde olmakla, insanlar›m›z ajanl›kla suçlanm›fl, aday›m›z›n validen para ald›¤› iddia edilerek, “tecavüzcü” ilan edilmifltir. Bunlar gibi birçok çirkin yalan, DHF ve DDHD taraf›ndan teflhir edilmiflti. Susarak tüm bunlar› üstlenmekten çekinmeyen “‹flçi Köylü”, bununla da yetinmeyerek DHF’nin süreç boyunca DTP ile birlikte kendilerini hedef tahtas›na oturttu¤unu, karalama ve sald›r›larda bulundu¤unu iddia edecek kadar ç›plak gerçeklerden kaçabilece¤ine dair özgüven tafl›maktad›r. Neye dayanarak? DHF hangi karalama ve sald›r› prati¤inin mesulüdür, kim, nas›l gerginlik yaratm›fl ve t›rmand›rm›flt›r? DHF’nin “dayatmac›, benmerkezci, sorumsuz tutumu” hangi somut prati¤i ile ortaya ç›km›flt›r? Daha önce de söyledik, “‹flçi Köylü” ortaya bir iddia atarken dayana¤a ihtiyaç duymamaktad›r. Bizleri “k›r küçük burjuvazisinin radikal kesimi” olarak tan›mlayan yoldafllar›n gerçekleri tersine çevirmedeki bu ustal›klar›, bahsi geçen “k›r küçük burjuvazisinin en uyan›k kesimi”nin siyaset yap›fl tarz›n› akla getiriyor.

“Arka bahçe” edebiyat›, dostluk, yoldafll›k… “‹flçi Köylü” bir yandan DDHD’yi asl›nda DHF olan bir ‘tabela’ gibi sunarken (ki Dersim’de yaflanan süreci d›flar›dan da olsa takip edip hala bunu iddia etmek abesle ifltigaldir) di¤er yandan DDHD’yi tam tezat olacak flekilde flöyle suçluyor: “Gerçek flu ki DDHD denilen oluflum DHF, Dersim Kültür Derne¤i ve TUDEF kurumlar›n›n birlikteli¤inden oluflmaktad›r. DHF, Dersim Kültür Derne¤i ve TUDEF’te hangi anlay›fl›n hâkim oldu¤u da herkes taraf›ndan bilinmektedir.” (i.K.) Sadece DHF’lilerden oluflan tabela örgüt DDHD, bir anda geniflleyiverdi. Ama tabii ki bu, genifl oldu¤unun, halktan, farkl› fikirlerden birçok insan›n var oldu¤unun kabul edilmesi ve olumlanmas› için yap›lm›yor. Birinci cümledeki hatay› düzelterek bafllayal›m. TUDEF, DDHD’nin bilefleni de¤ildir, yerel seçimler gündemi etraf›nda yapt›¤› toplant›da, kat›lan tüm bileflen derneklerinin oybirli¤i ile Dersim’de DDHD ile birlikte hareket etme karar› alm›fl ve bunun gerekçelerini de aç›klam›flt›r. “‹flçi Köylü” kendisinin de yönetim düzeyinde ve bileflen derneklerinde var oldu¤u bir kitle örgütüne dönük “arka bahçe” anlay›fl›n› ça¤r›flt›ran bu y›k›c› tutumunu gözden geçirmelidir. Ne yaz›k ki “‹flçi Köylü” DHF’nin hanesine yaz›lan her olumlulu¤u kendisi ad›na olumsuzluk, DHF’nin kazan›m›n› ise kay›p kabul etmektedir, pratik tutumu buna tekabül etmektedir. Biz ise yoldafllar› elefltirirken her zaman eksikliklerini aflmalar›, geliflmeleri ve gelifltirmeleri hedefiyle hareket ettik, ayn› tutumu da onlardan bekledik.

“‹flçi Köylü” geri kitlelerin duygular›na oynuyor “Kimi ba¤›ms›z, örgütsüz, DTP ve Kürt karfl›t› unsurlar› da içinde bar›nd›ran ve esas›nda Dersim halk› içinde Ulusal Hareket’e yönelik tepkili kesimleri bir araya getiren, ‘Dersim/Zaza kimli¤i’ vb. teorileri savunanlar› da içinde bar›nd›ran flekilsiz bir birlikteliktir bu. (…) Çünkü dayatmac›, benmerkezci tutum, yurtsever güçlere karfl› sergilenen tahammülsüzlük ancak bu flekilde perdelenebilirdi.” (‹.K.) “‹flçi Köylü” aymazca, DHF’nin, “Kürt karfl›t› unsurlar›” ve “Ulusal Hareket”e yönelik tepkili kesimleri bir araya getirdi¤ini iddia ederek, bir yandan kendisine yönelik tepkileri so¤uracak bir alan yaratma gayretine giriflmekte di¤er yandan da daha önce susarak üstlendi¤i “Kürt düflmanl›¤›” iddias›n›n sözcülü¤üne soyunmaktad›r. “‹flçi Köylü” samimi bir flekilde süreci muhasebe ederek, hatalar›n›n üstüne gitmedi¤i sürece bu provokatif, faydac› yaklafl›m derinleflecek ve siyasal çizgide onar›lmaz yaralar açacakt›r. DDHD içerisinde birçok farkl› fikre sahip birey vard›r ancak DDHD’nin niteli¤i deklarasyon ve program gibi yay›mlad›¤› temel belgeler, temsilcileri arac›l›¤› ile ifade edilen yaklafl›m›, aktif faaliyetçileri ile prati¤i üzerinden de¤erlendirilmelidir. Bu çerçevede “Kürt karfl›tl›¤›” örnekleri verebilir mi? DDHD temel ilkelerini kabul eden, program›n› benimseyen halk saflar›ndaki her bireyle yürümüfltür, bundan sonra da yürüyecektir. Bu bireylerin kendi etnik kimliklerini nas›l tan›mlad›klar› DDHD aç›s›ndan k›stas kabul edilmemifltir, böyle gereksiz bir tart›flma gündem dahi olmam›flt›r. Kast edilen, Dersim’in diline, kültürüne, tarihine sahip ç›kma vurgusu ise, evet, bu DDHD’nin söylemlefltirdi¤i ve arkas›nda duraca¤› bir hedeftir. “‹flçi Köylü”nün, ‘TKP’nin propaganda CD’lerini da¤›tt›¤›m›z fleklindeki yalanla harmanlanm›fl TKP de¤erlendirmesi ise DTP yönetiminin de¤ilse bile, DTP kitlesinin TKP’ye dönük reflekslerini DHF’yle olan hesaplaflmalar›na malzeme yapma kurnazl›¤›ndan baflka bir fley de¤ildir. Öyle ya, “Biz Var›z” platformunun kurucu bileflenlerinden biri DTP iken di¤eri de TKP oldu¤una göre, TKP ile ayn› platformun ilkeleri zemininde yan yana olmay› DTP’ye ve ezilen ulusun demokratik haklar›na karfl› ezen ulus flovenizmini tercih olarak sunmak baflka nas›l aç›klanabilir? Sahi, “‹flçi Köylü TKP’yi karfl› devrim saflar›nda m› görmektedir? “‹flçi Köylü”, DHF’nin bütün süreci ‘DTP ve Kürt karfl›tl›¤›’ üzerine kurdu¤unu kan›tlama çabas›n›n karfl›l›¤› olarak ne ummaktad›r, nas›l bir ödül beklemektedir?

DHF-DTP ‹liflkisi DHF Merkezi Yerel Seçimler Komisyonu temsilcileri aylar önce, ayn› zamanda seçim komisyonunda sorumlu konumda olan DTP genel merkez yöneticileri ile Dersim yerelini ayr›nt›l› olarak tart›flm›flt›r. Bu görüflmede, DTP’nin ve Kürt hareketinin Dersim politikas›ndaki temel hatalar› kendi yaklafl›m›m›z içerisinde aç›k olarak ifade edilmifltir. ‹fade edilen elefltiriler, bu elefltirileri somutlayan temel örnekler DTP’li arkadafllarla paylafl›lm›fl, yerel seçim sürecinde herhangi bir dayatman›n yap›lmamas›n›n önemine bu çerçevede vurgu yap›lm›fl, aday da dâhil sürecin kitlelerin kat›l›m› ile yürümesi gerekti¤i savunularak aksi durumda DHF’nin her koflulda ba¤›ms›z çal›flmas›n› sürdürece¤i ilan edilmifltir. Oldukça samimi ve dostça geçen bu görüflme iyimser bir beklenti yaratm›flsa da, ilerleyen süreç tam aksi istikamette iflletilmifltir. DHF sorumluluk sahibi flekilde hareket etmifl, ancak karfl›s›nda ayn› sorumluluk sahibi duruflu görememifltir.

Ba¤›ms›z siyasal faaliyeti olanlar “birlik karfl›t›” ba¤›ms›z siyasal faaliyet öngörmeyenler “birlikçi” “Bir yandan birliktelik sa¤lama söylemleriyle toplant›lara kat›l›p görüfl beyan ederken di¤er yandan alternatif güç oluflturman›n çal›flmalar›n› yapm›fllard›r.” (‹.K.) “‹flçi Köylü” ciddi bir kurumsal haf›za sorunundan muzdariptir. Zira suçlama olarak dile getirdikleri yaklafl›m (bir yandan demokrasi güçlerinin birli¤i için çaba harcarken öte yandan ba¤›ms›z çal›flmas›n› sürdürme yaklafl›m›) Haziran 2008’de kaleme al›nan ve herkesten önce kendileri ile paylafl›lan “YEREL SEÇ‹MLER, OLANAKLAR VE TAVRIMIZ” bafll›kl› belgede olmazsa olmaz bir ilke olarak ifade edilmiflti. Dahas› sürece iliflkin merkezi yaklafl›m›m›z kendileri ile paylafl›l›rken “demokrasi güçlerinin birli¤i” hedefini gerçeklefltirmenin en önemli ad›m›n›n yeni demokrasi güçlerinin ortak bir yaklafl›m içerisinde sürece yo¤unlaflmas› olaca¤› ifade edilmifl ve Dersim dâhil olmak üzere her alanda bu sürece birlikte önderlik etme ça¤r›s› yap›lm›flt›r. DHF, sadece Dersim için de¤il tüm alanlarda geçerli olmak üzere DDHD niteli¤inde kitle hareketleri yaratma hedefini yani kitlelerin her aflamada etkin olarak var oldu¤u yerel inisiyatifleri en temel yaklafl›m olarak tart›flt›rm›fl ve bu düzlemdeki ›srar› sonucu “Biz Var›z” platformunun deklarasyonunda bu temel vurgu, adaylar›n demokratik yollarla ve halk›n kat›l›m›yla belirlenmesi de dâhil olmak üzere yer alm›flt›r. Sürece birlikte önderlik etme önerimiz “‹flçi Köylü” taraf›ndan reddedildi¤i gibi, yoldafllar›n “Biz Var›z” platformu tart›flmalar›na kat›lmalar›na dönük çabalar›m›z da sonuçsuz kalm›flt›r. “DHF’nin DTP’li adaylar› T. Kürdistan› illerinde destekleme tavr› konu Dersim olunca neden de¤iflmifltir? Dersim’in özgünlü¤ü nedir? (‹.K.) Bütün çabalar›m›za ra¤men “‹flçi Köylü”nün “Biz Var›z” platformuna veya tart›flmalara kat›lmad›¤›n› belirtmifltik. Dolay›s›yla Kürt illerinde DTP’nin desteklenmesi fleklinde DHF’ye atfedilen tavr›n ne flekilde ifade edildi¤ine dair niyetten ba¤›ms›z bir bilgi eksikli¤i olabilir. Özet olarak aktaral›m… DHF, bilinen yaklafl›m›n› “Biz Var›z” tart›flmalar›nda tüm ülkede geçerli olmak üzere önermifl ancak DTP’nin tavr› üzerine bu ilkeler sadece ‘bat› illeri’ için geçerli kabul edilmifltir. Bunu eksiklik olarak elefltiren DHF, var oldu¤u illeri ve varl›k düzeyini ifade ederek bölge illerindeki yaklafl›m›n› flu flekilde ilan etmifltir: “Savundu¤umuz ilkeler tüm ülkede bizim için geçerli olmal›d›r. …Esasta süreçte etkin belirleyen güçlerden biri oldu¤umuz alan Dersim’dir. Bu özgülde savundu¤umuz görüfller paralelinde çal›flmam›z› etkin olarak sürdürece¤iz.” Benzer flekilde DTP temsilcileri de Dersim’de özgün bir durum ve baz› s›k›nt›lar oldu¤unu ifade etmifltir. Keza EMEP de benzer bir tutum ifade etmifl ve ortak yaklafl›m olarak Dersim’in Dersim’de var olan kurumlarca tart›fl›lmas› gereklili¤i kabul görmüfltür. Yani DTP’nin merkezi temsilcileri Dersim’in özgün durumunu merkezi toplant›larda dillendirir ve kabul ederken “‹flçi Köylü” gibi Partizan gelene¤inin önemli bir parças› hiddetlenerek ‘ne özgünlü¤ü’, ‘destekleyecekseniz her yerde destekleyin’ diyebiliyor. “Destek tavr›, güçlü olunan yerde daha anlaml› ve somut” olur diyor “‹flçi Köylü”. Niteli¤i destekçilik olanlar için bu formül geçerli olabilir, ancak bizler kendimizi böyle tan›mlamad›¤›m›z gibi tavr›m›z› da bu flekilde ifade etmifl de¤iliz. Biz sürece önderlik edebilecek gücümüz olan alanlarda ve ba¤›ms›z, siyasal çizgimizin tahakküm alt›na al›nmaya çal›fl›ld›¤› koflullarda bu formülün tükenifle götürece¤ini söylüyoruz. Dersim özgülünde DHF, merkezde ve Mazgirt’te sürece önderlik edebilece¤i gücü ve potansiyeli yaratmay› baflarm›fl ve demokratik, ilkeli birliktelikler reddedilerek tabi olma ça¤r›s› yap›ld›¤› için ba¤›ms›z çal›flmas›n› sürdürmüfltür. Hozat’ta da benzer bir durum geçerli olmufltur. DHF Hozat’ta da birden fazla aday önerisi olmas› durumunda kendi aday önerisi net olmas›na ra¤men kitle toplant›lar›nda halkla birlikte sonuca gidilmesini ilke olarak benimsemifl ve dillendirmifltir. Ancak Hozat ile birlikte Pertek’te de geçmifl dönemdeki olumlu yönetimler ve halk›n aç›k deste¤i nedeniyle buna gerek duyulmam›fl, genel olarak tüm kurumlar mevcut yöneticilerin ismi üzerinde anlaflm›flt›r. Ovac›k’ta ise DHF, istenen düzeyde varl›k gösterememifl, ilan edilmifl olan iki demokrat aday›n ortaklaflmas› için çaba sarf etmifltir. Bu mümkün olmay›nca bir tercih yapmak ile yüz yüze kal›nm›fl ve kitle tart›flmalar›nda sonuca gidilerek DTP aday› desteklenmifltir. Bat› illerinde de DHF, pazarl›k fleklinde yürüyen birçok platformdan çekilmifltir. Bütün bir yaz›da görüldü¤ü gibi, aday›n halkla birlikte belirlenmesi anlay›fl›n› savunan ama bunu uygulamayan “‹flçi Köylü” bu yaklafl›m›nda sonuna kadar ve tart›flmas›z olarak “samimi” iken ayn› anlay›fl› savunan ve tek kalmas›na ra¤men uygulayanlar “samimiyetsiz” olmaktan kurtulamam›fllard›r. Söz konusu yaz›da bunlara benzer daha birçok çarp›tma vard›r. Ne var ki sayfalar›m›z bunlar› düzeltmeye yetecek kadar de¤ildir. O yüzden flimdilik bu kadar›yla yetiniyoruz…


güncel

4 3-16 Nisan 2009

Dersim’de koltuk de¤il, ba¤›ms›z irade kazan›ld›

Düzen partilerinin bin bir türlü çirkefli¤ine tan›kl›k etti¤imiz seçim süreci geride kald›. Tüm ülkede, düzen partilerine karfl› etkili bir karfl› ç›k›fl yakalanamazken, bu ortamdan faydalanan AKP, CHP, MHP gibi partiler, halk›n oylar›na ‘çantada keklik’, ‘ceketi koysak al›r›z’ muamelesi yapabildi. Kuzey Kürdistan’›n birçok ilinde ise düzen partilerinden yaln›zca AKP varl›k gösterebilirken, Kürt ulusal hareketi, burada AKP’yi ‘geriletmeyi’ baflard›. AKP hükümetinin ‘beyaz eflya yard›m›’ ile ülkenin seçim gündemindeki yerini alan Dersim’de ise, demokrasi mücadelesi için oldukça tart›flmal› bir seçim süreci yafland›. Demokrasi güçlerinin ülkenin bat› illerinde, baflta ‘Biz Var›z’ platformu ile bir araya geldi¤i, ancak ilkesizlikler nedeniyle parçal› birlikteliklere evrildi¤i 2009 yerel seçimler süreci içerisinde, Dersim en fazla tart›fl›lan il oldu. DTP ve onun etraf›nda birleflen çevreler, ülkenin do¤usu için (Kuzey Kürdistan) demokratik bir süreç iflletmeyi düflünmedi bile! Kuzey Kürdistan’da neredeyse bütün demokrasi güçleri, genel bir yaklafl›mla, Kürt ulusal hareketini destekleme politikas› izlerken, bu genel politikaya ra¤men özgül durumlar›n sakl› tutulaca¤› yönündeki politikalar ise ço¤u siyasi çevre taraf›ndan hayata geçirilemedi.

Dersim halk› DDHD ile ba¤›ms›z duruflunu kazand› Dersim’deki yerel seçim süreci, Dersim d›fl›nda yaflayanlar›n da yo¤un ilgisi ile, Dersim’i Kuzey Kürdistan’›n en çok tart›fl›lan ili haline getirdi. ‘Beyaz eflya yard›m›’ ile Dersimlilerin oylar›n›n AKP’ye gidece¤i yönündeki ‘kayg›lar’ burjuva bas›n›n›n da ilgisi ile yarat›lmak istendi. Ancak, aylar öncesinden yerel yönetimde birliktelik yakalamak için DHF’nin öncülü¤ünde oluflturulan Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›, ‘beyaz eflya yard›-

m›’na oldukça kitlesel bir tepki örgütledi. Dersim halk›n› yan›na alan DDHD, yaln›zca tek bir siyasetin rengini tafl›mamaya büyük özen göstererek, kapsay›c›, birlefltirci olma kayg›s›yla hareket etti ve Dersim’in yerel seçimlere böyle girmesi için elinden gelen çabay› gösterdi. Dayatmac›, dar grupçu, halk› dikkate almayan anlay›fllarla mücadele eden DDHD, bu çizgisi ile her çevreden Dersimlinin sempatisisini kazand›. Birey olarak tüm Dersimlilerin kendi tercihleri için söz söyleyebildi¤i bir platform haline gelen DDHD’yi, kurumlar›n birlikteli¤i sa¤lanamamas› sonucu, gelgitleri yok sayarsak, DHF, TKP ve TUDEF d›fl›nda hiçbir kurum desteklemedi.

Halk DDHD’ye büyük ilgi gösterdi Dersimlilerin, yerelden geliflen bir demokrasi ç›k›fl› olan DDHD’ye gösterdikleri ilgi, burjuva medyas›na kadar hiçbir çevrenin görmezden gelemeyece¤i bir boyut ald›. AKP’nin ‘beyaz eflya yard›m›’na gösterdi¤i kitlesel tepki ile ilk eylemini gerçeklefltiren DDHD, ertesi gün bütün gazetelerin sayfalar›nda genifl yer bularak, tüm ülkeye sesini duyurabildi. Dersim halk›n›n büyük bir coflku ile sahiplendi¤i DDHD, bundan sonraki bütün etkinliklerini miting havas›nda gerçeklefltirdi. Dersimlilerin, dayatmac› anlay›fllar karfl›s›nda, kendi sözünü söyleyebildi¤i bu platform, demokrasi mücadelesinde, anlay›fl ve pratik bak›m›ndan anlaml› bir yol ayr›m› do¤urdu. Halk›n sahiplendi¤i DDHD, mahallelerde gerçeklefltirdi¤i kitlesel büro aç›l›fllar›yla, kitelerin coflkusunu gittikçe artt›r›yordu.

‹lkesiz siyaset ayr›l›¤› derinlefltirdi Yerel seçimler süreci, anlay›fl düzeyinde anlaml› bir yol ayr›m›n› dayatt›ysa da, pratik olarak da ayr›l›klar, dar grupçu yaklafl›mlar nedeniyle kaç›n›lmaz olarak yafland›. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü ve 21 Mart Newroz Bayram›’nda yaflanan ayr›flma, burjuva bas›n›na bile konu oldu. DDHD taraf›ndan, halk için önemli olan böylesi günlerin, seçim gündemine ‘kurban edilmemesi’ için çaba gösterilirken, DTP, ESP, Partizan gibi güçlerin içerisinde yer ald›¤› Güç Birli¤i ise, birleflme için çaba yürütmek bir yana, ayr›flma ile ilgili baya¤› bir aç›klama yapmakla yetindi. Bu tablo içerisinde, DDHD’nin 8 Mart kutlamas›, Dersimlilerin yo¤un ilgisi ile, coflkulu bir mitinge dönüfltü. Emekçi Kad›nlar Günü’nü, çevre illerden getirdi¤i partilileri ile 1 Mart’ta erkenden Dersim’de kutlayan DTP ise, 8 Mart’ta Güç Birli¤i ile yapt›¤› ‘miting’te, ayn› kitleselli¤i yakalayamad›. Newroz’da ise, mahalle ziyareti gerçeklefltiren DDHD, yine oldukça kitlesel bir etkinlik gerçeklefltirmifl oldu. Güç Birli¤i ad›na DTP ‹l Baflkan› Murat Polat, Newroz’da birleflmeme gerekçelerini, “DDHD’nin teklifini kabul etmeyiflimizin nedeni, onlar biz de dahil olal›m dediler ama biz kendi aday›m›z› konuflturaca¤›z. Mutlaka onlar da kendi adaylar›n›n konuflmas›n› isteyecekler. Bu da s›k›nt› yaratacak. Bu nedenle kabul etmedik” fleklinde bir aç›klama ile savundu.

DDHD’yi karalayanlar, Dersim halk›n› karfl›s›na ald› Düzen partilerinin seçim oyunlar›na yönelik etkin tav›r al›fl›, dayatmac› ve halk› dikkate almayan anlay›fllarla uzlaflmamas›, DDHD’yi halkla daha çok bütünlefltirirken, yap›lan etkinliklerin kitleselli¤i ve etkinliklerde ortaya ç›kan coflku, bunun en somut yans›mas› oldu. Bu coflkuyu ve sahiplenmeyi kabul edemeyen kimi geri anlay›fl sahipleri ise, DDHD’nin kitleselleflmesi karfl›s›nda, karalamalara baflvurma yoluna gitti. Ba¤›ms›z aday Murat Kur için yap›lan karalamalar›n en ciddi olan›, ‘düflman yönlendirmesi’ iftiras›yd›. DDHD ile birlikte hareket eden, demokrat, devrimci tüm Dersimlilere bu iftiray› atanlara, ne yaz›k ki, 2007 y›l›nda bu insanlar›n oylar› ile seçilmifl olan ‘milletvekili’ fierafettin Halis ve partisi DTP öncülük yapt›. DDHD için yap›lan karalamalardan birisi de, Murat Kur’un Vali’den para ald›¤› iftiras› oldu. Buna karfl›l›k DDHD’nin ba¤›ms›z aday› Murat Kur, “Bu iftiray› kan›tlas›nlar, can›mdan vazgeçerim. E¤er kan›tlayamazlarsa istifa etsinler” diye tepki gösterdi, ancak karfl› tarafta kan›t gösterme yönünde en ufak bir çaba gözlemlenemedi. “Çamur at izi kals›n” halk deyimi ile birebir özdefl olan bu durum, en çok, DDHD ile ba¤›ms›z iradesi a盤a ç›kan Dersim halk›n›n tepkisini çekti.

Karalamalara ve iftiralara binlerce Dersimli’den yan›t: ‘Biz kazanaca¤›z’ mitingi DDHD ve ba¤›ms›z aday› Murat Kur için karalamalar ve bununla birlikte yarat›lmak istenen AKP korkusu tüm mahallelerde aral›ks›z sürdürülürken, Dersim halk› bu yap›lanlara en etkili yan›t›n› K›flla Meydan›’ndaki ‘Biz Kazanca¤›z’ mitinginde verdi. Mitingte, DDHD’yi karalayan, küçümseyenlere, “Biz, Dersim halk›n› küçümseyenlere karfl› sessiz kalmamak için Murat Kur’u

aday ç›kard›k. Çal›flmalar›m›zla AKP ve CHP soka¤a ç›kamaz hale geldi. Bize kara çald›lar. AKP ve Vali ile çal›flt›¤›m›z› söylediler. Ama Dersim halk›, bugün, burada gereken cevab› vermifltir” diye yan›t verildi. Mo¤ollar›n coflkulu parças› ‘Bir fley yapmal›’ eflli¤inde daha da coflkulanan Dersimliler, yafll›s›yla, genciyle adeta ‘yerinde duramad›’. Burada ba¤›ms›z aday Murat Kur, “Halk belirlemez ise Murat Kur hiçtir. Belediyeyi ben de¤il, halk meclisleri yönetecek. Tüm belediye gelirleri halk için kullan›lacak. Mahallelerde validen para ald›¤›m›z›, halka ihanet etti¤imizi söylüyorlar. Sisteme karfl› mücadele verenler, flimdiki politikalar›yla sistem içi olmufllard›r. Para al›nd›¤›n› ispatlay›n, Murat Kur adayl›ktan çekilsin, e¤er almam›flsa, siz çekilin” diye konufltu.

DDHD Dersim halk›n›n sorunlar›na sahip ç›kt› “Onlar bir koltuk kazand›, bizse halk›” diyen DDHD, seçim süreci boyunca Dersimlilerin her kesiminden insan› bir araya getirebildi. ‹radesini hayata geçirebilen Dersimliler, bu coflku ile etkinliklerde göz doldururken, Dersim’in en büyük sorunlar›ndan biri olan ve sistem taraf›ndan dayat›lan yozlaflman›n bata¤›na düflmüfl Dersimli gençler bile, bu umut ›fl›¤›n›n alt›nda yer bulabildi kendisine. Seçim çal›flmalar›ndaki coflku, DDHD’de birleflen yediden yetmifle tüm Dersimliler’de böylesine yo¤un yaflan›rken, görüfllerini ald›¤›m›z lise ö¤rencisi Sevim, gazetemize flunlar› söylemiflti: “Ben bu derne¤e ezilen halk için bir fleyler yapmak için geldim. Tabii tek kifliyle olacak ifl de¤il bu. Murat abi ile yapaca¤›m›za eminim. Buradaki yapaca¤›m›z fleyi sadece Murat Abi yapmayacak zaten. Hepimiz yapaca¤›z. Murat Abi halkla iç içe olmak için madde ba¤›ml›lar›n›n bile aras›na girmifl. Zaten bizim liselilerin ço¤u madde ba¤›ml›s›. Bunlara yard›m etmek gerek, içine girmek gerek.”

DDHD, seçim sürecini kamuoyuna de¤erlendirdi DERS‹M- Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD), yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla seçim sürecine iliflkin görüfllerini kamuoyuyla paylaflt›. Bas›n aç›klamas›na ba¤›ms›z aday Murat Kur, DHF temsilcisi Ozan Do¤an, DDHD yürütme üyesi Haydar Beltan, DDHD’nin il genel meclis üyesi aday› Bedri Es ve Grup Munzur’dan Özlem Gerçek kat›ld›. Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›, seçim sürecinde yaflanan olumsuzluklara, DDHD’ye yönelik hakaret ve iftira boyutuna ulaflan karalamalara dair de¤erlendirmede bulundu.

‘Düzen partileri DDHD’nin yaratt›¤› etkiyle kaybetmifltir’ Sanat Soka¤›’nda, kalabal›k bir kitle ile birlikte yap›lan aç›klamay›, ba¤›ms›z aday Murat Kur okudu. Halk›n, yo¤un alk›fl ve sloganlar› eflli¤inde bas›n metnini okumaya bafllayan Kur, öncelikle DDHD’ye ve ba¤›ms›z adaya sahip ç›kt›¤› için Dersim halk›na teflekkür etti. DDHD’nin seçimlerde 3.366 oy ald›¤›n› söyleyen Kur, ad›ndaki ‘ba¤›ms›z’ kelimesinden dolay›, DDHD’ye verilmek istenen 446 oyun Ba¤›ms›z Türkiye Partisi’ne verildi¤ini ve yine DDHD’ye verilmek istenen 200 oyun mührün do¤ru bas›lmamas› nedeniyle iptal edildi¤ini ifade etti. DTP, ESP, HKM, EMEP, ‹flçi-Köylü ve ÖDP’den oluflan ‘Güç Birli¤i’nin 4035 oy ald›¤›n› kaydeden Kur, aç›klamas›na flöyle devam etti: “Peki bu sonuçlar nas›l okunmal›d›r? AKP ve CHP gibi düzen partileri DDHD’nin çal›flmalar›n›n yaratt›¤› etkiyle kaybetmifltir. Bu baflar› DDHD’ye ve onu var eden Dersim halk›na aittir. Halka ve kendi programlar›na güvenmeyerek ‘Güç Birli¤i’ içerisinde ilkesiz ve tutars›z bir flekilde grup-parti ç›karlar› için bir araya gelenler de kaybetmifltir. Dersim halk›n›n beklentilerini ve ç›karlar›n› merkeze alarak kendi program›yla çal›flmalar›n› yürüten ve çal›flman›n bütün kaynaklar›n› yine bu süreç içerisinde yaratan DDHD ise kazanm›flt›r.”

‘Sand›k bafllar›nda oyunlar oynand›’ Sand›k bafllar›nda görevli olan ‘Güç Birli¤i’ üyelerinin belediyeyi kazanmak için her yolu mübah gördü¤ünü söyleyen Kur, “Sand›k bafl› görevlisi olma ayr›cal›klar›n› ‘oy’a çevirmek için türlü giriflimlerde bulunan ‘Güç Birli¤i” görevlilerinin bu tutumlar› nedeniyle neredeyse tüm sand›klarda gerginlikler ç›km›fl, tart›flmalar yaflanm›flt›r. 29 Mart öncesi yap›lan anti-propagandalar yeterli görülmemifl olmal› ki dostlar›m›z tüm s›n›flar› ablukaya alarak ‘Murat Kur’a oy verilirse AKP’nin kazanaca¤›’ propagandas› yapm›fl, seçmenleri bask› alt›na alma tutumu benimsemifllerdir. Okuma-yazmas› olmayan yafll›lar›m›za akrabalar›nca yard›m edilmesine izin verilmemifl, sand›k bafl› görevlilerinin DTP’den olmas› avantaja çevrilmeye gayret edilmifltir” dedi.

‘AKP korkusu yaratarak, AKP’yi güçlendirdiler’

HOZAT

29 Mart seçiminin sonuçlar›n›n demokrasi güçleri aras›ndaki ayr›flman›n görülmesi için de önemli oldu¤unun alt›n› çizen Kur, “Dostlar›m›z, halk›n söz hakk›n›n dahi olmad›¤› 5 y›ll›k prati¤in yaratt›¤› güvensizli¤i aflmaya dönük ortaya koydu¤umuz tüm önerileri reddedip halk›n kat›ld›¤› karar alma zeminlerinden ›srarla kaçmay› tercih ettiler. Ve bir AKP korkusu ve paranoyas› yaratarak AKP’yi oldu¤undan daha büyük bir güç haline getirdiler, beslediler” diye konufltu.

‘Devrimci güçler seyirci kalm›flt›r’

Mazgirt ve Hozat’ta halk yönetimi kazand› DERS‹M/Hozat/Mazgirt- Hozat'ta, ‘söz, yetki, karar’ fliar› ile yola ç›kan Yerel Demokrasi Platformu’nun ba¤›ms›z aday› Cevdet Konak, tekrar belediye baflkan› seçildi. DHF, Hozat Halk Dayan›flmas›, Partizan, DTP ve ÖDP’nin oluflturdu¤u Hozat Yerel Demokrasi Platformu, Hozat’›n köylerinde, mahallelerinde yapt›¤› seçim çal›flmas›ndan güçlü bir baflar›yla ç›kt›.

Düzen partilerine tokat gibi yan›t

Mazgirt Belediye Baflkan› Tekin Türkel

AKP ve CHP gibi düzen partilerinin seçim sürecinde oluflturduklar› gerici rekabet ortam›na, karalamalara ra¤men, can bedeli mücadeleler ile yarat›lan de¤erlere sad›k kalan Hozat halk›, bu mücadelenin taraf› olan kurumlar›n ortak aday›n› yeniden seçti.

AKP ve CHP gibi partiler, seçimleri kazanabilmek için, ifl vaatleri, karalama gibi yöntemlerle halk›n mücadele ile ortaya ç›km›fl de¤erlerini yenmeye çal›flt›larsa da, baflar›l› olamad›lar.

de Han›m Lisesi’nden, “Söz, yetki, karar Hozat halk›na” sloganlar› eflli¤inde Cumhuriyet Meydan›’na yürüdü. Burada Belediye Baflkan› Cevdet Konak bir konuflma yapt›. Konak, “Kazanan Hozat halk› olmufltur” dedi.

Düzen partileri, Hozat gibi, kimli¤i belli olan bir yerelde, ‘devrimcilik’ maskesine de büründüler.

Mazgirt halk› kazand›

“Bedel ödeyenlerin, devrimcilerin, halk olma bilinci ve onuruyla yaflayan insanlar›n yeri CHP gibi düzen partileri de¤ildir” anlay›fl› ile hareket eden Hozat Yerel Demokrasi Platformu, düzen partilerine ciddi bir ders vermifl oldu. Hozat’ta sand›klar›n aç›lmas›yla birlikte, say›m sonlanana kadar merakla bekleyen halk, sonuçlar›n gelmesiyle birlikte, Zübey-

Dersim’in bu ilçesi, önceki befl y›ll›k dönemde AKP’li belediye taraf›ndan ‘yönetildi’. Bu seçim döneminde Mazgirt Demokratik Halk Dayan›flmas›’n›n ba¤›ms›z aday› olan Tekin Türkel, ittifak çabalar› sonucunda EMEP’den aday oldu. “Düzen partileri Mazgirt’e bir tek çivi bile çakmad›” diyerek, önceki belediye yönetimini elefltiren Margirt’teki ittifak, karalama çabalar›na ra¤men, Mazgirt halk›n›n deste¤iyle belediye yönetimine geldi.

Seçim sürecindeki karalama politikas›n›n, belediyenin nas›l yönetilece¤iyle ilgili ipuçlar› sundu¤unu söyleyen Kur, “Kendisinden olmayan› d›fllamak ve ötekilefltirmek, kendisine benzeyene kadar ‘terbiye’ etmek, devletin çok iyi bildi¤i bir politikad›r. Ancak bu politika halka yabanc›d›r, halk›n güvenini de alamaz. Ama ne yaz›k ki dostlar›m›z seçim sürecinde farkl› do¤rular› oldu¤u için kendilerinden ayr› düflmüfl bir oluflumu tereddüt etmeden ‘öteki’ ilan etmifl ve daha da vahimi ‘devlet yönlendirmesi’ ithamlar›yla ak›llara ziyan aç›klamalarda bulunmufllard›r. Ve ne yaz›k ki DTP d›fl›ndaki kurumlar›n temsilcileri ç›k›p olanlara ‘dur’ diyememifl, sessiz kalarak devrimci dayan›flmada benzeri görülmemifl gedikler aç›lmas›na seyirci kalm›fllard›r” dedi.

‘DDHD, önümüzdeki y›llarda Dersim’i yönetmeye adayd›r’ DDHD’nin tüm gücüyle çal›flmalar›na devam edece¤ini söyleyen Kur flöyle devam etti: “DDHD, Dersim halk›ndan ald›¤› güçle çal›flmalar›n› kurumsallaflt›rarak, ulafl›lan seviyeyi daha da ileri tafl›yacakt›r. DDHD önümüzdeki y›llarda ‘Dersim’in her yerini yönetmeye aday’ olacakt›r. Halk›m›z, DDHD ve ba¤›ms›z aday› Murat Kur flahs›nda kazanm›flt›r. Halk›m›z, eme¤i ve al›nteriyle yaratt›¤› DDHD etraf›nda daha fazla kenetlenerek, açt›¤› yolun devam›n› getirecek ve yenilemez en büyük gücün örgütlü bir halk gerçekli¤i oldu¤unu gösterecektir.”


güncel

3-16 Nisan 2009 5

Halk›n örgütlü gücü ve iradesi esas oland›r HABER MERKEZ‹-Maoist Komünist Partisi (MKP), Dersim’de yerel seçim sürecinde yaflananlara iliflkin yapt›¤› aç›klamada, “Dost güçler aras›nda karalama, sald›r›, tehdit gibi kabul edilemez yöntemlere son verilmeli” dedi. Ba¤›ms›z siyasi çizgiden taviz verilemeyece¤inin ve halk›n örgütlü gücünün esas oldu¤unun alt›n› çizen Maoist Parti, yaflanan olumsuzluklara iliflkin de¤erlendirme yaparak, “Tüm enerjimizle Dersim halk›n›n ba¤›ms›z iradesinin yan›nda oldu¤umuzu aç›kça beyan ediyoruz” dedi. rikli aç›klamalarla hedef gösterilmektedir. Bu geliflmeleri kayg› verici buluyor ve kabul edilemez olarak de¤erlendiriyoruz” denilen aç›klamada, “Halk›n örgütlü dev“Dersim özgülünde ba¤›ms›z belediye baflkan aday› ve rimci güçlerinin düflmanla ayn›laflt›r›lmas›n›n, sorumsuzDDHD flahs›nda Dersim halk› ve DHF, ulusal hareket tara- ca duygusal bir tepkiden ibaret oldu¤unu ve bunu k›naf›ndan yap›lan karalama, mesnetsiz itham ve tehdit içe- d›¤›m›z› beyan ederek, geliflebilecek olumsuzluklardan sözünü etti¤imiz aç›klama ve tehditkâr tutum sahiplerinin sorumlu olaca¤›n› belirtelim. Bu tehditlere flu veya bu flekilde destek olan her çevre de ayn› biçimde sorumlu olacakt›r” diye belirtildi. Aç›klamada, “Dost güçler aras›nda, karalama, sald›r›, tehdit gibi kabul edilemez yöntemlere son verilmelidir. En küçük bir olumsuzluk, ezilen ulus ve halka de¤il, gerici faflist hâkim s›n›fHaber Merkezi- Maoist Komünist Parlara hizmet edecektir. Unutulmatisi (MKP), Obama’n›n ülkemize mal›d›r ki halk kitlelerine ve devrigelifline iliflkin bir aç›klama yapt›. min örgütlü güçlerine karfl› her türEmperyalist sald›rganl›¤›n derinden bask› ve zor unsuru, kimden gelirse gelsin gericidir ve asla da lefltirilmesi için yeni planlar›n yakabul edilemezdir. Tüm ilgili kesimp›ld›¤› vurgulanan aç›klamada, leri sorumlu ve duyarl› olmaya daABD’nin Baflkan› Obama’ya karfl› vet ediyoruz.” denildi. tepki gösterilmesi ça¤r›s› yap›ld›.

‘Mesnetsiz aç›klamalar, karalama ve tehditler gericidir, kabul edilemez’

‘Emperyalist haydutun topraklar›m›z› kirletmesine izin vermeyelim’

‘ABD emperyalizmi sald›r›lar›n› derinlefltirecek’ Emperyalist-kapitalist sistemin derinleflen krizini aflmak için farkl› seçenekleri uygulamay› öngördü¤ü belirtilen aç›klamada, “ABD emperyalizmi, son süreçte yapm›fl oldu¤u seçimler üzerinden daha birkaç ay geçmeden baflkanl›k seçiminde galip ç›kan ‘Demokrat Parti’nin temsil etti¤i tekellerin ç›karlar› temelinde Barak Obama’n›n baflkanl›¤›nda yay›lmac›, ya¤mac›, ilhakç›, katliamc› kabinesini oluflturur. Sömürgeci ve katliamc› kabine oluflur oluflmaz hemen d›fl politikada ata¤a geçip mevcut boflluklar› doldurman›n gayreti içine girer. Dünya kamuoyuna verdi¤i beyanlarda da anlafl›laca¤› üzere ABD emperyalizminin d›fl politikaya dair bir önceki yöneliminden hiç de farkl› olmad›¤›n› ve aksine mevcut bu yönelimin daha bir derinlefltirilece¤i gerçekli¤ini de bir kez daha iffla etmifl olur” denilerek, ziyaretin birçok aç›dan halklar›m›za karfl› ekonomik, siyasi, askeri, kültürel aç›dan sald›r›y› içerece¤inin alt› çizildi.

‘Türk devletinin daha iyi uflakl›k yapmas› sa¤lanacak’ Afganistan ve Irak iflgalinde düfltü¤ü bataktan ç›kmak için Türk devletinden çok daha etkin bir görev almas› sa¤lanaca¤› ifade edilen aç›klama flöyle devam etti: “Yine faflist Türk devletine, Kafkaslara ve orta do¤uya aç›lman›n basama¤› olarak daha etkin tetikçilik misyonu biçeceklerdir. S›kça a¤›zlar›na pelesengek ettikleri ‘Il›ml› ‹slam Modeli’ ile faflist Türk devletini bölgede ABD emperyalizmine daha iyi uflakl›k yapabilmesinin olanaklar›n› her bak›m›ndan zorlay›p, bu rolü daha etkin icra edebilmesi amaçlanmaktad›r.” Aç›klama flu ifadelerle sonland›r›ld›: “Maoist aktivistler, bafl haydut devletin baflkan› olan Obama’ya tav›r al›p tepkimizi ortaya koymal›y›z. Ezilen-sömürülen mazlum halklar›n oluk oluk kan›n› döküp maddi ve manevi de¤erlerini hoyratça talan eden bu kan emici yarat›klar›n topraklar›m›z› kirletmesine asla izin vermeyelim. Ortaya koyaca¤›m›z tepki, sokaklar› tutuflturup, meydanlarda hesap sorma biçimde olmal›d›r. Halk savafl›n›n par›ldayan siperlerine güç katmak için üstümüze düflen görev ve sorumluluklarla ileri at›lal›m.”

‘Devrimci yap›lar›n yaklafl›mlar› s›¤’ Baz› devrimci yap›lar›n ilkelere ba¤l› olmadan ve stratejik bak›fl aç›s›ndan yoksun olarak sürece yaklaflt›¤› ifade edilen aç›klama, günübirlik

ve anl›k ç›karlarla hareket eden anlay›fllar elefltirilerek, flöyle devam etti: “Dahas›, d›fl›ndaki devrimci yap›lanmalar›, devrimin ve kendisinin de bir kazan›m› oldu¤unu göremeyecek kadar s›¤ bir yaklafl›m sergilemektedirler. Kendi d›fl›ndaki devrimci-demokrat güçlerin, bütün farkl›l›klar›yla birlikte ayn› cephenin bileflenleri oldu¤u, dolay›s›yla bunlar›n güçlenmesinin kendisinin de güçlenmesi anlam›na geldi¤i gerçe¤ini kabul etmeyerek, siyasal aç›dan mücadele edilip zay›flat›lmas› gereken güçler olarak ele almaktad›r. Hâlbuki dostlar›n›n zay›flat›lmas›n›n, bizzat kendisinin de zay›flamas› anlam›na gelece¤ini görememektedirler.”

‘Devrimci politika pragmatizme kurban edilemez’ Dersim’de yerel seçimler özgülünde yaflanan ayr›flma hakk›nda baz› devrimci, demokrat çevrelerin, ‘düflman yönlendirmesi’ yorumu yapt›¤›na dikkat çekilen aç›klaman›n devam›nda flu elefltirilere yer verildi: “Bu dostlar›m›z ‘siyasette her fley mubaht›r’ anlay›fl›yla hareket ettikleri için, bir türlü bu ayr›flmada, kendi yanl›fl politikalar›ndan kaynaklanan yanlar›n› göremeyerek, devrimcidemokrat güçler aras›nda bir ilke olan devrimci yaklafl›m›n s›n›rlar›n› aflarak, tan›mlamalar› oldukça hoyrat kullanmaktad›rlar. Üstelik bunu da pragmatist, tutars›z bir flekilde, ‘dün dündür, bugün bugündür’ anlay›fl›yla sürdürmektedirler. Dostlar›m›z, Dersim merkezdeki ba¤›ms›z aday› ‘düflman yönlendirmesi’ olarak tan›mlay›p, bunun üzerinden siyaset yapmay› tercih ederlerken, ayn› yeni demokrasi güçlerinin Dersim merkez d›fl›nda birçok alanda kendileriyle birlikte hareket ettikleri gerçe¤ini önemsememektedirler. Bu siyasette tutars›zl›kt›r, gerçekleri çarp›tarak burjuvaziye ait yöntemleri ilkesizce kullanma çizgisidir.”

‘Tüm ilgili kesimleri duyarl› olmaya davet ediyoruz’ “Demokrasi talebiyle mücadele eden Kürt ulusal hareketinin, çeflitli yerellerde faflist düzene alternatif temelde ve ayn› zamanda siyasal olarak ba¤›ms›z inisiyatif biçiminde ortaya ç›kan halk iradesinin tercihine ve bu demokratik hakka tahammül etmeyip sindirememeleri, karalama, hakaret gibi demokratik normlara s›¤mayan tutumlar›n› aç›k tehditlere vard›rarak, Dersim halk iradesi ve halk›n örgütlü güçlerini sindirmeye çal›flmas› kayg› verici ve olumsuz bir geliflme olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Özellikle Kürt ulusal hareketinin merkezi düzeyde, komünist ve devrimci halk güçlerini düflmanla özdefltiren aç›klamalarda bulunmas›, ortam› provoke etme de¤erinde olup, negatif bir sorumluluk sergilenmektedir. KCK üyesi Bozan Tekin’in aç›klamas›, sa¤l›ks›z ve duygusal tepkiden ibaret, talihsiz bir aç›klamad›r. Halk›n örgütlü devrimci-demokrat güçlerini ve Dersim halk› ile belediye baflkan aday›n› düflmanla ayn›laflt›ran pervas›zl›kla hedef göstermesi asla kabul edilir olamaz. Bu olumsuz yaklafl›m› k›nad›¤›m›z› aç›ktan beyan ediyoruz. Komünist ve devrimci güçler, Kürt ulusal hareketinin hakl› mücadelesi ve tüm demokratik mücadelesini desteklemektedir. Devrimci-demokrat ve ilerici güçler aras›ndaki sorunlar›n elefltiri-özelefltiri ve dostane iliflkiler içinde çözülmesinden yana oldu¤umuzu, bunu ilkesel yaklafl›m›m›z olarak beyan ederiz. Dost güçler aras›nda, karalama, sald›r›, tehdit gibi kabul edilemez yöntemlere son verilmelidir. En küçük bir olumsuzluk, ezilen ulus ve halka de¤il, gerici faflist hâkim s›n›flara hizmet edecektir. Tüm ilgili kesimleri sorumlu ve duyarl› olmaya davet ediyoruz.”

‘Emperyalist çözüm plan›na karfl› ç›kal›m’ HABER MERKEZ‹- Maoist Komünist Partisi (MKP) bir bildiri yay›mlayarak, ABD öncülü¤ündeki PKK’nin tasfiyesi plan›na iliflkin de¤erlendirmede bulunarak, bu plan do¤rultusunda önümüzdeki günlerde yap›lmas› düflünülen ‘Kürt Konferans›’ aldatmacas›na dikkat çekti. Kürt ulusal hareketinin tasfiyesini öngören ve emperyalist çözümü dayatan bu plan için, bölgedeki uflak devletlerin ABD öncülü¤ünde mutabakat sa¤lad›klar›n›n alt› çizilen aç›klamada, bu sald›r›lara karfl› PKK’nin tarihten ald›¤› ulusal devrimci özü ile karfl› koymas› gerekti¤i vurguland›. Ulusal ve devrimci hareketlere birleflme ça¤r›s› yapan Maoist Parti, aç›klamas›nda, “Emperyalist patentli, bilumum uflak, yerli feodal yönetim ve feodal-faflist burjuva devletlerin gerçeklefltirece¤i Kürt Konferans›n›n kay›ts›z-koflulsuz teslimiyet ve tasfiye manevralar›na hizmet etme içeri¤i ve amac›na karfl› uyan›k olunmal›d›r” dedi.

‘PKK’nin devrimci niteli¤i emperyalistleri kayg›land›rmakt›r’ Aç›klamada flu ifadelere yer verildi: “Kürt ulusal hareketinin devrimci niteli¤i, baflta emperyalistler olmak üzere, onlar›n iflbirlikçi, uflak rejimlerini kayg›land›rmaktad›r. Çün-

kü y›llarca devrimci silahl› mücadelenin ürünü olarak geliflen PKK, bu sömürücü zalimlerin konseptlerine uymamakta ve kay›ts›z, koflulsuz teslimiyete ve tasfiyeye karfl› direnmektedir. PKK’nin siyasi alanda kendini meflrulaflt›rma ya da kabul ettirmeye dönük politikalar›n› anlamakla birlikte; emperyalist patentli, bilumum uflak, yerli feodal yönetim ve feodal-faflist burjuva devletlerin gerçeklefltirece¤i Kürt Konferans›n›n kay›ts›z-koflulsuz teslimiyet ve tasfiye manevralar›na hizmet etme içeri¤i ve amac›na karfl› uyan›k olunmal›d›r.”

‘Kürt ulusunun emperyalist sisteme yedeklenmesi amaçlan›yor’ “Dünya halklar› ve ezilen uluslar›n›n bafl düflman› ABD emperyalizminin bafl›n› çekti¤i emperyalist sald›r› blo¤unun yeni dünya düzeni eksenindeki Ortado¤u Projesi kapsam›nda yürüttü¤ü iflgal ve sömürü politikalar› iflbirlikçi-uflak gerici faflist rejimler eliyle de boyutlu olarak gerçeklefltiriliyor. Yeni sald›r› konseptine uygun olarak, Güney Kürdistan’da emperyalizme biat etmifl Kürt yönetimi ve Türk devleti aras›ndaki çeflitli senaryolarla gerçeklefltirilecek ‘Kürt Konferans›’; bilinmeli ki, Kürt

ulusal hareketinin tasfiye edilerek, Kürt ulusunun emperyalist dünya sisteminin bir parças› haline getirilmesini amaçlamaktad›r.”

‘Kürt Konferans›’na karfl› ilerici güçler bir araya gelmelidir’ Aç›klama flu sözlerle sonland›r›ld›: “Yurtsever devrimci Kürt ulusal hareketi, bugüne kadar binlerce flehitle ve oldukça zor süreçlerden geçerek yaratt›¤› de¤erleri, küçük k›r›nt›lara feda etmemelidir. Kanla yaz›lan devrimci Kürt ulusal hareketinin tarihi miras› ve tecrübeleri, emperyalist oyunlara peflkefl çekilemez. Kay›ts›z-koflulsuz tam köleli¤i hedefleyerek, tasfiye ve marjinallefltirme politikalar›yla yeni manevra ve senaryo konseptlerine karfl› tüm noktalarda alternatif teorik-pratik politikalar gerçeklefltirilmelidir. ABD emperyalizminin organizesiyle gerçeklefltirilecek olan Kürt Konferans›na karfl› bütün demokrat, yurtsever, devrimci ve komünistler bu perspektifle hareket ederek, halklar›n kardeflli¤i fliar›yla mücadelesini ortaklaflt›rarak, yeni direnifl mevzileri yaratmal›d›rlar. Kürt ulusu özgülünde Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar›n›n devrim mücadelesini de hedefleyen sözde ‘Kürt Konferans›’na karfl› tüm ilerici güçler ortak ideolojik mücadele yürütmelidirler.”

NATO’ya karfl› halk kurtulufl ordular›n› yaratal›m Haber Merkezi- Maoist Komünist Partisi (MKP), 1-5 Nisan tarihlerinde toplanan NATO zirvesine karfl› bir aç›klama yapt›. “Emperyalist tekeller yaflad›¤› derin kriz nedeniyle yeni çareler arama pefline düflmüfl durumdad›rlar” denilen aç›klamada, “Dünya halklar›na sömürü ve katliam politikalar›yla sald›ran emperyalist tekellerin ordusu NATO'yu halklar›n kurtulufl ordular›n› yaratarak yenelim” ça¤r›s› yap›ld›.

‘NATO dünya halklar›na karfl› haz›rl›k yapmaktad›r’ Emperyalistlerin yaflad›¤› krizi halkalara fatura etmek istedi¤i, halklar›n örgütlenmesine karfl› haz›rl›k yap›ld›¤› belirtilen aç›klamada flöyle denildi: “Emperyalistlerin yapt›¤› planlamalara bak›l›rsa flimdiden dünya halklar› yaflanan yeni krizin sonuçlar›n› daha fazla iflsizlik, daha fazla yoksullaflma, daha fazla açl›k, sald›r›, katliam ve yozlaflma olarak yaflayacaklard›r. Bu gerici sald›r›lara karfl› halklar›n hakl› ve meflru tepkilerinin güçlü olaca¤›n› bilen emperyalistler bir yandan krizlerini atlatmak için yeni ekonomik sald›r› paketleri haz›rlarken bir yandan da ilerici güçlerin örgütlenmesini engelleyecek güvenlik yasalar›n› hayata uygulamaktad›rlar. Uluslararas› alanda kurulan di¤er gerici emperyalist kurumlara ek olarak askeri örgütleri NATO vb. kurumlar› arac›l›¤›yla sürekli tecrübelerini paylaflarak dünya halklar›na karfl› haz›rl›k yapmaktad›rlar.”

‘Bir halk›n ordusu yoksa yenilmekten kurtulamaz’ Emperyalizme ve savafl örgütü NATO’ya karfl› halk ordular›n›n yarat›lmas›n›n önemine vurgu yap›lan aç›klama flu sözlerle sonland›r›ld›: “Gelinen aflamada sistem içi çözüm aray›fllar›, dünyan›n kapitalist-emperyalist sistem taraf›ndan düzeltilebilece¤i hayalleri pratikte tamamen bofla ç›km›flt›r. Dünya halklar›n›n tek kurtuluflunun devrimle olaca¤› daha da kan›tl› ve yak›c› hale gelmifltir. Türkiye Kuzey Kürdistan co¤rafyas›ndaki tüm ilerici, yurtsever, demokrat, devrimci ve komünistler olarak, görevimiz, dünya halklar›n›n kurtuluflunun co¤rafyam›zdaki görevinin üzerimize yükledi¤i sorumluluklar› yerine getirebilmek için çaba harcamakt›r. Tarih bize, ‘bir halk›n ordusu yoksa, emperyalist gerici ordular karfl›s›nda yenilmekten kurtulamaz’ prati¤ini kan›tlamaktad›r. Güçlü bir komünist partisi ve onun önderli¤inde bir k›z›l ordu ve s›n›f ittifak›na dayal› devrimin dostlar›n›n birlefltirilmesi NATO vb. tüm iflgalci ve katliamc› güçleri yenerek kazanmam›z›n tek anahtar›d›r. Komünist partileri önderli¤indeki halk kurtulufl ordular›n› destekleyerek halk›n kendi kaderini eline alabilmesi için ordulaflmas›n› sa¤lamal›y›z.”


emek

6 3-16 Nisan 2009

Hükümetin ‘önlem’ paketi yoksula de¤il, sermayeye Krizin etkisi her geçen gün derinleflirken, iflsizlik milyonlarla ifade edilirken, yoksulluk artarken hükümetin aç›klad›¤› kendinden menkul ‘önlem’ paketleri, halkla dalga geçer nitelikte. Baflbakan Erdo¤an ve flürekâs› bir yandan ‘Kriz bizi te¤et geçecek’ derken, di¤er taraftan krizin etkisini görmüfl olacak ki paket aç›klayarak deli¤i büyüyen ekonomiyi yamamaya çal›fl›yor. 5. paketi yerel seçim mitinglerinde ‘övünerek’ aç›klayan Erdo¤an, “gerekirse baflka paketler de” açar›z dedi. Halk›n al›m› teflvik edilerek iç talebi canland›rmay› amaçlayan paketin marifeti ÖTV ve KDV gibi vergi indirimleriyle s›n›rl›. ÖTV ve KDV’de öngörülen indirim ise 3 ayl›k süreyi kapsayacak. Yani indirimler geçici bir süre için. ‹ndirimler KOB‹’lerin stoklar›n› eritmek için: Aç›klanan pakete göre mobilya, büro makineleri, bilgisayar, ifl makineleri ve ticari gayrimenkullerden al›nan KDV 3 ay süreyle yüzde 8’e çekiliyor. Konut, iflyeri ve di¤er tüm emlak al›m sat›mlar›nda al›c› ve sat›c›lardan al›nan

binde 15’lik tapu harc› binde 5’e indiriliyor. KOB‹’lerin ifl makinelerindeki yüzde 18’lik KDV, yüzde 8’e indiriliyor. Pakette ayr›ca Hazine ve TOBB taraf›ndan KOB‹’lere garantili kredi veriliyor. Bu önlem sayesinde finansman s›k›nt›s› çeken flirketlerin iflyerlerine imkân sa¤land›¤› gibi, KOB‹’lerin elindeki stoklar›n eritilmesi amaçlan›yor. Halk›n arabaya de¤il, ekme¤e ihtiyac› var: Aç›klanan paket krizi yamamaya çal›flmaktan bir anlam ifade etmemekle birlikte, yoksul halk›n yarar›na yönelik herhangi bir fley yok. Zira aç›klanan vergi indirimi otomobil, emlak, büro malzemeleri, beyaz eflya, KOB‹’lerin ifl makineleri vb noktalarda indirim getiriyor. ÖTV ve KDV’deki geçici indirim, en temel tüketim maddelerinde geçerli de¤il. Yani paketin içinde yoksul halk›n, yoksullu¤un, iflsizli¤in esamesi yok. Krizle de birlikte iflsizli¤in had safhada oldu¤u, yoksullu¤un giderek t›rmand›¤› bir durumda arabalara, ifl makinelerine, gayrimenkullere geçici indirim getirilmesi e¤reti

duruyor. Oysa her geçen gün yoksul ve yoksunlaflan halk›n temel g›dalar› alacak imkâna, ifle, ekme¤e ihtiyac› var.

Sermayeye indirim var, asgari ücretten al›nan vergiye yok!: Yüz binlerce iflçi ve milyonlarca yoksul günlük yaflam›n› idame etmede zorlan›rken, temel g›da ihtiyac›n› karfl›layamazken araba ve ev al›m›n› teflvik etmeye çal›fl›lmas› vergi indirim önleminin kimin ifline yarayaca¤› sorusu oldukça aç›k. Üstelik yüz binlerce iflçinin araba ya da ev alma koflulunun imkans›z oldu¤u gerçekli¤i ortadayken. Eve, arabaya vergi indirimi getirilirken, halk›n ödemekte zorland›¤› ve onlar için ciddi bir sorun olan elektrik, su, do¤algaz ve temel g›da ürünlerinde herhangi bir indirim söz konusu de¤il. Söz konusu pakette sermaye sahiplerine garantili kredi verilirken, ihtiyaç al›m› kolaylaflt›r›l›rken; ev kiras›n› bile karfl›layamayan iflçilerin bir arpa boyundaki asgari ücretinden al›nan vergilerde bir indirim yap›lm›yor!

Liman iflçileri mücadeleyi büyüterek sürdürüyor etmeyi ö¤rendiklerini alt›n› çiziyorlar. “Bu direniflin kendisine has bir yan› var; birçok ifl yerinde örgütlenme çal›flmas›, birçok iflyerinde direnifl örgütleyen bir sendika olarak burada, özellikle çal›flan üyelerimizin, hala, iflten ç›kar›lan bizlere-üyelerimize sahip ç›k›yor olmas› bu kadar tehdit ve s›rf sahip ç›k›ld›¤› için bu kadar arkadafl›m›z›n iflten ç›kar›lm›fl olmas›na ra¤men hala her akflam 17:30’da bizler ve içeride çal›flan üyelerimiz yumruklar›n› s›karak sloganlarla Liman’›n içinden ç›k›yor, direniflte olan üyelerimizle bulufluyor ve burada ortak talepler hayk›r›l›yor ve birlikte da¤›l›yoruz. Ayn› fley sabah ifl bafl› yaparken de gerçeklefliyor. Patronun en çok hazmedemedi¤i, ortadan kald›rmaya çal›flt›¤› görüntü bu. Biz de ›srarla ve inatla bunu devam ettiriyoruz. Bu kararl›l›¤›m›z› sürdürüyoruz.”

‘E¤er baflar›rsak di¤er limanlara da s›çrayacak’

MERS‹N- Neo-liberal y›k›m politikalar› çerçevesinde egemenler taraf›ndan ülkemizde pervas›zca uygulanan özellefltirme sald›r›s› her alanda oldu¤u gibi limanlar› da vuruyor. Her geçen gün artan bu sald›r›larda iflçilerin ekonomik-sosyal ve demokratik haklar› gasp ediliyor. Bu sald›r›lardan nasibini alan Mersin Liman› bunlardan sadece bir tanesi. Sendikal› olduklar› için iflten at›lan Mersin Liman› iflçileri, Ocak ay›ndan beri aileleri ve demokratik kitle örgütlerinin deste¤iyle demokratik haklar› için, ifllerine geri dönebilmek için direnifllerini büyüterek sürdürüyor.

‘Sendika bu limana halaylarla girecek’

Her sabah liman kaps› önünde bir araya geliyorlar ‹flten ç›kar›lan iflçi say›s›n›n 124’e yükseldi¤i Mersin Liman›’nda direniflteki iflçiler, her sabah liman kap›s› önünde bir araya gelerek, çal›flmay› sürdüren iflçilerle beraber akflam saatlerine kadar çal›flma haklar› için mücadele veriyor. Mersin Liman›’n›n 2007’nin May›s ay›nda özellefltirildi¤ini ve 36 y›ll›¤›na uluslararas› liman iflletmesi tekeli olan Singapur kökenli PSA ile Akfen’in ortakl›¤›nda kurulan MPI adl› firmaya verildi¤ini kaydeden iflçiler, yükleme-boflaltma ve nakliye ifllerini alan AKAN-SEL adl› bir tafleron firmada çal›flt›klar›n› belirtiyorlar. Çal›flt›r›ld›klar› koflullar› ise flöyle anlat›yorlar: “Gerçekten AKAN-SEL bünyesinde çal›flan iflçiler köle koflullar›n› arat›r derecede çal›flt›r›yorlar. Gece, özellikle floför arkadafllar›n, yedi buçuk saatten fazla çal›flmalar› yasakken, fazla mesai yapt›rmak bile yasakken, 13 saate vard›r›lan çal›flmalar yapt›r›l›yor arkadafllar›m›za. Tabii gittikçe iflçiler içerisinde sesler yükselmeye bafll›yor, bir araya gelme ihtiyac› duymaya bafll›yorlar ve hatta geçti¤imiz y›l›n Eylül ay›nda yükleme ve boflaltmada çal›flan arkadafllar›m›z koflullar›n›n düzeltilmesi ve ücretlerinin yükseltilmesi talebiyle iki gün ifl b›rakma eylemi yapt›lar.”

Mücadelede kararl› olduklar›n› ve sendikay› limana halaylarla getireceklerini vurgulayan iflçiler, direniflte yazd›klar› flu marfl› hep birlikte hayk›r›yorlar: Ya¤mur çamur demeden her gün direnece¤iz Sendika hakk›m›zd›r bunu isteyece¤iz Vur vur inlesin MPI dinlesin Vur vur inlesin AKAN-SEL dinlesin Sendika hakk›m›zd›r bunu engelleyemezsin Sendika limana halaylarla girecek ‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek Sendika bu limana halaylarla girecek Vur vur inlesin MPI dinlesin Vur vur inlesin AKAN-SEL dinlesin Sendika hakk›m›zd›r bunu engelleyemezsin ‹flçiye uzanan eller k›r›ls›n!

‘Örgütlü emek, özgür bas›n; yaflas›n örgütlü mücadelemiz’

‘Sokak sokak, ev ev dolaflt›k’ ‹fl yerindeki huzursuzlu¤un kendilerini sendikaya yönlendirdi¤ini ifade eden iflçiler, sendikal örgütlen-

‹STANBUL-

Sendikal haklar› için 13 fiu-

bat’ta Ahmet Çal›k (Turkuvaz Medya Grubu)

yönetimindeki Sabah-ATV’de grev

bafllatan bas›n emekçileri eylemlerini sürdürüyor. Türkiye Gazeteciler Derne¤i (TGD) üyeleriyle birlikte Taksim Tramvay Dura-

meye nas›l gittiklerini ve greve gitme nedenleri flöyle aktar›yorlar: “Sendikam›z ile tan›flmam›z geçti¤imiz y›l Haziran ay›nda oldu; iki arkadafl›m›z gidip ifl yerindeki huzursuzlu¤u sendikam›zla paylaflt›. Bunun üzerine sendikam›z gerekli çal›flmalar› bafllat›yor. Tabii ki liman da bir ifl yeri, bir ifl kolu oldu¤u için ve ileride bir sorun yaflanmamas› için öncelikli olarak iflkolu tespiti istendi. Bakanl›k incelemesi 25 Eylül’de resmi gazetede yay›nlamd›. Yasaya göre itiraz süresini de bekleyerek ekim ay› sonlar›na do¤ru burada bir örgütlenme çal›flmas› bafllatt›k. Sokak sokak, ev ev dolaflarak arkadafllar›m›z›n mahallelerine öncü arkadafllar›m›z› bu iflin örgütleyicileri olarak sorumlu ve görevlendirmeler yaparak k›sa süre içinde yasalar›n arad›¤› say› ço¤unlu¤unu sa¤layarak 30 Aral›k tarihinde ço¤unluk tespit baflvurusu yapt›k.”

‘Sendikal çal›flmay› duyan patron bizi tehdit etti’ Sendikal çal›flman›n duyulmas›ndan sonra patronun, önce tehditlerle iflçileri sendikadan koparmaya, iflten istifa ettirmeye çal›flt›¤›n› söyleyen iflçiler, buna karfl› direndiklerini flu sözlerle anlat›yorlar: “Bunda baflar›l› olamay›nca 5 Ocak tarihinde 61 arkadafl›m›z›-üyemizi iflten ç›kard›. 6 Ocak’ta hemen Liman’›n A-Kap›s› önünde, çal›flan, iflten ç›kar›lan arkadafllar›m›z efl ve çocuklar›yla birlikte, emek ve demokrasi güçlerinin kat›l›m› ve deste¤iyle buradaki örgütlenme mücadelesine sald›r›y› ve örgütlenme mücadelemizin sürecini bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek kamuoyu ile paylaflt›k. Bunun arkas›ndan da burada direnifl bafllat›ld› ve direnifli kararl›l›kla birbirimizden çok fley ö¤renerek sürdürüyoruz.”

‘Ortak hedeflerimiz için yan yana mücadele etmeyi ö¤rendik’ Arap, Kürt ve Türk kökenli iflçilerin oldu¤unu belirten iflçiler, daha önce aralar›nda rekabet oldu¤unu, direniflle birlikte ortak hedefleri için yana yana mücadele

çekti. Eylemde, “Örgütlü emek, özgür bas›n”, “Sabah’a boykot, greve destek”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar› at›l›rken, grup ad›na aç›klama yapan Alper Tunga Çatal, tüm olumsuzluklara karfl› mücadele etmenin kazan›mlar›na vurgu yapt›.

¤›’ndan Galatasaray Meydan›’na yürüyüfl eylemi gerçeklefltiren Sabah-ATV çal›flan-

‘Emekçilerin dayan›flmas› bize umut verdi’

lar›, Çal›k’›n sendika düflmanl›¤›na dikkat

Greve bafllad›klar› zaman patronlardan,

“Bu mücadelede örgütleme sürecini direnifl boyunca sendikam›zla birlikte yap›yoruz; her karar› birlikte al›yoruz, her fleyi birlikte paylafl›yoruz. Deneyimlerimizi, deneyimlerimizden biriktirdiklerimizi, arkadafllar›m›zla iflyerinin özgün koflullar›n› birlikte harmanlayarak sorunu çözecek araçlar yarat›yoruz ve mücadeleyi büyüterek sürdürüyoruz” diyen iflçiler, mücadelenin baflar›ya ulaflmas›n› istiyorlar. Özellefltirilme sonucunda örgütlülüklerinin da¤›t›ld›¤›n›, direniflle birlikte örgütlenme seferberli¤i içine girdiklerini ifade eden iflçilere, direnifllerine dair beklentilerini sordu¤umuzda flu cevab› al›yoruz. “Atefl buradan yak›ld› ve e¤er baflar›ya ulaflacaksa bu Mersin’in baflar›s› olacakt›r. E¤er baflar› olacaksa bu ilk Mersin Liman›’nda bafllayacak ve giderek di¤er limanlara da s›çrayacakt›r.”

‘Çocuklar›m›z o günkü derslerini direnifl çad›r›nda ald›lar’ Kundaktaki bebekleriyle, 85 yafl›ndaki dedeleri-nineleriyle direnifllerini güçlendirdiklerini büyük bir heyecanla ve güvenle ifade ederken; mücadelelerinin ne kadar onurlu oldu¤unu flöyle ifade ediyorlar: “Biz hep flunu söylüyoruz. Buradaki baflar› sadece AKAN-SEL iflçilerinin, sendikam›z›n bir baflar›s› olmayacakt›r. Buradaki baflar› demokrasi baflar›s› olacakt›r; buradaki baflar› Türkiye iflçi s›n›f›n›n bir baflar›s› olacakt›r; baflar› emek ve demokrasi güçlerinin baflar›s› olacakt›r. Çünkü gerçekten çok onurlu bir mücadele bu; gerçeklefltirdi¤imiz eylemler üyelerimizin kundaktaki bebekleriyle, 85 yafl›ndaki dedeleri-ninelerinin kat›l›m›yla güçleniyor. Efllerimiz, ailelerimiz ve bizim ‘küçük generaller’ ad›n› takt›¤›m›z çocuklar›m›z özellikle direniflin en önünde, en kararl› sloganlar hayk›ran bir tutum içerisindeler. Geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi¤imiz eyleme çocuklar›m›z önlükleri ile kat›ld›lar. O günkü derslerini direnifl çad›r›nda ald›lar. ‹flverene buradan seslenmemiz fludur: Bugün buradan bu direniflten ö¤reniyor çocuklar. Yar›n senin s›rt›ndakilerin yakas›na, burada ö¤renen çocuklar daha güçlü yap›flacaklar! ‹flçileri onursuzlaflt›rmaya gücünüz yetmeyecek. Çal›flan iflçi ile iflten ç›kar›lan iflçinin dayan›flmas›n› engellemeye gücünüz yetmeyecek. Biz kazanana kadar ki hep sloganlar›m›zla hayk›r›yoruz sendika limana halaylarla girecek diye. Evet, Liman’a halaylarla girene kadar mücadelemizi devam ettirmekte kararl›y›z.”

“Di¤er medya patronlar› ile anlaflt›k. Buradan sendikal sebeplerle kovulanlar hiçbir gazetede çal›flamayacak” fleklinde tehditler ald›klar›n› dile getiren Çatal, “Bu grevde bize umut veren çok güzel fleyler de ö¤rendik. Hiçbir medya grubu grevimize tek sat›r bile ay›rmazken bizleri yaln›z b›rakmayan yürekli ‘alternatif medya’ mensuplar›n›n bulundu¤unu… ‘Turkuvaz iflçisi yaln›z de¤ildir’ hayk›r›fllar›yla çal›flt›¤›m›z pla-

zan›n önünü inleten emekçilerin dayan›flmas›n›n, umutsuzlu¤a kap›ld›¤›m›z günlerde halen çal›flanlara bir umut ›fl›¤› verebildi¤ini de ö¤rendik” dedi. Çatal, mücadele ettikleri için rahat ve gururlu olduklar›n› söyleyerek flunlar› dile getirdi: “Sonunda kazanaca¤›m›za inan›yoruz. Çünkü düzen ne kadar aksini dayatsa da baflka bir dünyan›n mümkün oldu¤una inan›yoruz. Yaflas›n örgütlü mücadelemiz.”

Ö¤retim üyelerine tam gün çal›flma uygulamas› geliyor Yüksek Ö¤retim Kurumu (YÖK), 2547 Say›l› Kanunu’nda de¤ifliklik öngören bir taslak haz›rlad›klar›n› belirterek, ö¤retim üyelerinin art›k k›smi statüde çal›flmayacaklar›n› bildirdi. Tüm ö¤retim görevlilerini kapsayacak ve tam gün çal›flmas›n› öngören bu düzenlemeye göre, ö¤retim görevlileri art›k kendi iflini yapacak. Böyle bir düzenleme daha önce Sa¤l›k Bakanl›¤›’nca düflünülmüfl ve sadece t›p fakültelerini kapsamaktayd›. YÖK, ö¤retim üyesinin tam gün statüsüyle çal›flmas›n› sa¤laman›n döner sermaye üzerinden bu kiflinin d›flar›ya hizmet verebilmesine imkân tan›mak ve bu hizmet karfl›l›¤›nda da kendisini tatmin edecek bir ücret alabilmesi flart›yla ancak mümkün olabilece¤ini belirtiyor. Dolay›s›yla ö¤retim görevlilerinin d›flar›ya hizmet vermesi, döner sermaye iflletmesi üzerinden mümkün olacak. YÖK, ö¤retim üyelerinin sadece maafla ba¤l› olarak çal›flmayacaklar›n›, performansa dayal› gelir elde etme imkân›n›n ortaya ç›kaca¤›n› ifade ediyor. Tam gün çal›flman›n dayatma oldu¤unu, ö¤retim sürecinde s›k›nt›lar yarataca¤›n› ifade eden ö¤retim görevlileri, bu uygulamayla üniversitelerin özellefltirme zihniyetiyle ticaretlefltirilmek istendi¤inin alt›n› çiziyor.

Kriz bahanesiyle Erdemir de iflçilerin ifline son veriyor ‹ZM‹R- Özellefltirilen Erdemir demir çelik fabrikas›, zarara u¤rad›klar› krizden etkilendikleri bahanesiyle iflçilerin ifline son veriyor. Türk Mimarlar ve Mühendisler Odalar› Birli¤i Makine Mühendisleri Odas› Yönetim Kurulu Baflkan› Emin Korkmaz konuya iliflkin yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda iflten atmalar›n durdurulmas›n› istedi. Korkmaz, Erdemir’in 3 ayda bir y›ll›k zarara u¤rad›¤›n› ve Erdemir yöneticilerinin ‘kriz f›rsatç›l›¤›’ yaparak çal›flanlar› iflten ç›kartt›¤›n› belirtti. Erdemir iflletmesinin zarar›n›n ve kötü yönetim faturas›n›n iflçilere ç›kar›ld›¤›n›n alt›n› çizen Kormaz, aç›klamas›na flöyle devam etti: “Erdemir yöneticileri, gönüllü emeklilik diyerek 35 y›ll›k çal›flanlar›n› bile iflten atmaya çal›fl›yor. Erdemir’in özellefltirilmesini engellemek ad›na yürüttü¤ümüz hukuki mücadelede hakl›yd›k ve gün geçtikçe hakl›l›¤›m›z daha çok ortaya ç›k›yor. Yarg› karar›na karfl›n gerçeklefltirilen Erdemir özellefltirmesi, ülkemiz sanayi çöküfl sürecinde iken durdurulmal›, kamu yönetimine devredilmeli ve iflten ç›karmalara son verilmelidir.”

AKP’nin ‘kalesi’ Kayseri’de iflçiler öfkeli KAYSER‹- AKP’nin en ‘güçlü’ oldu¤u ve kalesi olarak görülen Kayseri’de krize ve hükümete tepki var. ‘Kriz bizi te¤et geçer’ diyen Baflbakan ve hükümetine öfkeli olan iflçiler, geçim s›k›nt›s› çektiklerini belirttiler. Baflbakan mitinglerde s›k›lmadan ‘evet yüzde 13 iflsizimiz var’, Maliye Bakan› Kemal Unak›tan ise bildik piflkinli¤iyle, ‘Kriz dünyan›n krizi. Di¤er ülkeler inim inim inliyor’ ya da utanmazca ‘torbada yoksa bir fley yapm›yorum’ derken, Kayseri’de kendi kat›l›mlar›yla aç›lan fabrikalar›n iflçileri iflinden oluyor.

‘Hani kriz bizi etkilemeyecekti ey baflbakan’ Krizin kendilerini iflsiz b›rakt›¤›n› ve geçim s›k›nt›s› yaflad›klar›n› ifade eden Kayserili iflçiler, kurduklar› serbest kürsüde hükümete tepkilerini dile getirdiler. Baflbakana seslenen iflçiler, “‹ntihar m› edelim, h›rs›zl›k m› yapal›m, hani kriz bizi etkilemeyecekti, ey baflbakan duyuyor musun bizi” diyerek öfkelerini dile getirdiler. Eylemde konuflan iflçiler, “Art›k ekmek aslan›n midesinde bile de¤il ki alal›m, aslan yok art›k, bizler ne yapacaksak kendimiz yapaca¤›z örgütlenmekten baflka çare yok” diyerek birlik ça¤r›s› yapt›. ‹flçi ve emekçi olarak kendilerinin birçok fleyi üretmelerine ra¤men neden bunlar›n sahibi olamad›klar›n› ifade eden bir iflçi, “O zaman birleflip bu haramzadelere ders verelim, hepsi flimdi kap› kap› oy peflindeler niye flimdi yan›m›zda de¤iller” dedi. Tepkilerini dile getiren iflçiler, eylemlerine devam edeceklerini belirttiler.


kad›n

3-16 Nisan 2009

Do¤al bir sömürü a¤› “ev han›ml›¤›(!)” ‹ngiltere'de yap›lan bir araflt›rma, ev içinde yap›lmas› gereken ifllerin ‘sorumlusu’ olarak de¤erlendirilen kad›nlar›n eme¤inin nas›l bir sömürü a¤› içerisinde oldu¤unu ortaya koyuyor. Kad›n›n ‘ikinci cins’ olarak de¤erlendirildi¤i erkek egemen sistem içerisinde evler, kad›nlar›n ilgilenmekle yükümlü oldu¤u bir alan olarak görülüyor. Bu durum kad›nlar›n ev içerisinde harcad›¤› eme¤i görülmez hale getiriyor. Kad›nlar evde yapt›klar› ifller için hiçbir ücrete ya da sosyal güvenceye tabi tutulmazken, emekleri ise sömürü cenderesine al›n›yor. ‹ngiltere'de yap›lan bir araflt›rmaya göre iflsiz kad›nlar ev ifllerine haftada 74 saat vakit harc›yorlar.

E¤er bu ifl ücretli olarak bir iflçiye yapt›r›lm›fl olsayd› bu kifliye 32 bin 812 sterlin (yaklafl›k 80 bin lira) ödenmesi gerekecekti. D›flar›da tam zamanl› çal›flan bir kad›n›n ise haftada 55 saati ev ifli yapmakla geçiyor. Kad›nlar çocuk bak›m›na ise haftada 33 saatlerini ay›r›yor. Araflt›rmaya göre, kad›nlar›n yapt›¤› ev ifllerinin y›ll›k de¤eri ise 2005’te yap›lan benzeri bir araflt›rmadakine göre 8 bin sterlin (yaklafl›k 20 bin lira) artt›. Kad›n eme¤inin en çok sömürüldü¤ü dünya ülkelerinden birisi olan ülkemizde yap›lacak olan benzeri bir araflt›rma ise, bu rakamlar›n çok daha üzerine ç›kacakt›r.

7

Önce yak›l›yorlar sonra intihar deniyor Erkek egemen sistem içerisinde a¤›r bask›lara maruz kalan kad›nlar›n u¤rad›¤› fliddet ve ölümler her geçen gün art›yor. Kad›na uygulanan fliddetin neredeyse hiçbir cayd›r›c› cezaya tabi tutulmad›¤› Federe Kürt Bölgesi'nde fliddete maruz kalan ve hayat›n› kaybeden kad›nlar›n say›s› her geçen gün art›yor. Gerici egemenlerin geleneksel fliddet ve bask› uygulamalar› ile besledi¤i bölgede kad›nlar bedenlerini yakarak intihar ediyor. Savafl ve katliamlar›n yo¤un yafland›¤› bölgede 'intihar' olarak aç›klanan kad›n ölümleri toplu k›y›ma dönüflmüfl durumda. Resmi rakamlara göre, geçen y›l›n ilk sekiz ay›nda 215 kad›n gördü¤ü bask› ve fliddet sonucu bedenini yakarak hayat›n› kaybetti. Ayn› dönemde 80 kad›n ise aileleri veya yak›nlar› taraf›ndan öldürüldü. Resmi rakamlar böyle iken, bölgedeki kad›n haklar› savunucular› ise bu rakamlar›n daha fazla oldu¤unu belirtiyor. Her geçen gün art›fl gösteren kad›n ölüm rakamlar›ndaki intihar olaylar›n›n ise hastane kay›tlar›na göre intihar olmad›¤› kaydediliyor. Kaynaklara göre intihar etti¤i ileri sürülen bu kad›nlar›n ço¤u öldürülerek intihar süsü verilmifl. Yasal yapt›r›mlar›n hayli yetersiz kald›¤› bölgede hükümet ise artan bu katliamlara karfl› idari hiçbir önlem alm›yor ve rakamlar her geçen gün art›yor.

‘Kriz var’ sald›r›lar›na karfl› kad›nlar mücadele ediyor, direnerek ö¤reniyor

Her gün bir biri ard›na aç›klanan istatistik veriler, iflçi ve emekçilerin derin yoksulluk içerisine girece¤inin sinyallerini verirken, iflçiler ise uzun zamand›r duymad›klar› bir kavram› hat›rl›yorlar; ‘Direnifl!’ Bir tarafta Baflbakan Erdo¤an “krizin te¤et geçmeyece¤iz” konusundaki ›srarlar›n› “iflini bilenlere kriz yok!” sözleriyle devam ettiriyor. Ülkenin birçok yerinde kad›nlar haklar› için, at›ld›klar› ifllerine geri dönebilmek için, verilmeyen maafllar›n› almak için, sendikal haklar› için mücadele veriyor, verdikleri mücadele onlar› bir araya getiriyor, direnifllerini büyütüyorlar. DESA’da, Günsafl’ta, Simtel’de, K›z›lay’da, ATV-Sabah’ta, MEHA’da ve daha birçok iflyerinde-fabrikada direnen kad›nlar, hakl› olduklar›n›n fark›na vararak baflkald›r›yor. Haklar› konusunda bilinçlenen kad›n iflçiler, örgütlenmenin, birlikte mücadele etmenin öneminin fark›na var›yor. Ve mücadeleden ö¤renen kad›nlar, sermayenin, sermaye sahiplerinin, sömürünün, bask›n›n ne oldu¤unu görüyor; daha da önemlisi devletin, egemenlerin yan›nda oldu¤unu, sermayeden, patronlardan yana oldu¤unu daha aç›k bir flekilde görüyor.

Gülenci MEHA patronu ‘ifli bilenlerden’ MEHA Giyim patronu da krizde ‘iflini bilen patronlardan!’ Fetullah Gülen'ci ve Gülen dershanelerinden olan Anafen’de yönetim kurulu üyesi olan MEHA patronu Habib Kuruahmet, “kriz var, iflas ettim” diyerek 117 iflçisini hiçbir

DHF Kad›n Komisyonu direniflteki iflçilerle bulufluyor

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), ekonomik kriz ekseninde ikinci kampanyas›n› bafllad›. Yaflanan ekonomik kriz sonras›nda iflten at›lan, maafllar› düflürülen, ‘kriz var’ tehditleri ile daha fazla sömürülmek istenen iflçi ve emekçi kesimlerle daha çok bir araya gelme, direnifl alanlar›nda daha etkin bir rol oynama hedefi ile bafllat›lan kampanya 1 Nisan tarihinde bafllad›. 1 May›s’ta da sona erecek kampanya çerçevesinde; direniflteki iflçi kad›nlarla, çal›flan, iflsiz ve köylü kad›nlarla daha yo¤un bir iliflki ve örgütlenme süreci yaratmay› hedefleyen DHF Kad›n Komisyonlar› da kampanya haz›rl›klar› içerisine girdi. Kad›n Komisyonlar› üzerinden yürütülecek olan faaliyetlerde, kad›nlar› daha derinden etkileyen ekono-

haklar›n› vermeden iflten att›. ‹flten at›lanlar›n 80’i 4 Mart'tan buyana fabrika önünde direniflteler. Direniflte olanlar›n büyük ço¤unlu¤u ise kad›n. 50 kadar kad›n›n MEHA patronuna karfl› kararl› ve azimli duruflu ise, ‘sessiz, korkak’ olarak tan›mlanan kad›nlar›n ekme¤i için nas›l mücadele edebilece¤inin ifadesi. MEHA fabrikas›n›n önün-

de kurulan çad›rda haklar›n› almak için direnen evli, bekâr, çocuklu, türbanl›, bafl› aç›k kad›nlar, erkek iflçilerle omuz omuza verdikleri mücadelede sonuna kadar gitmenin kararl›l›¤›ndalar. Görüfllerini, direnifllerini yürüttükleri çad›rlarda ald›¤›m›z kad›nlar, bu mücadeleden çok fley ö¤rendiklerinin alt›n› çiziyor.

‘Hakl› oldu¤um her yerde bafl kald›rabiliyorum’ Selma Do¤duay 46 yafl›nda ve MEHA’n›n en eski iflçilerinden. 14 y›ld›r MEHA’da çal›flan Do¤duay ilk kuruldu¤u y›llarda MEHA patronunun iflçilere iyi davrand›¤›n›, fakat yaflad›¤› 1997 ve 1998 sonras›ndaki ekonomik s›k›nt›lar›n›n ard›ndan, LC Waikiki ile anlaflt›ktan sonra sömürüyü artt›rd›¤›n› geçti¤ini aktar›yor. “Doktordan istirahat iznimiz oldu¤u durumlarda dahi ‘kesinlikle istirahat kabul etmiyoruz, çal›flacaks›n›z’ diyorlard›” diyen Do¤duay, ifl yerinin yeri de¤ifltirildi¤inde de kendilerine girdi ç›kt› yap›ld›¤›n› söylüyor. Çal›flma koflullar›n›n zaman içerisinde özellikle son dönemlerde a¤›rlaflt›r›ld›¤›n›, 6 ayda bir verilen zamlar›n da y›lda bir verilmeye baflland›¤›n› söyleyen Do¤duay, “Son zamanda da 3 ayl›k mesailer, 6 ayl›k asgari geçim indirimi ve 1 ayl›k maafllar›m›z içerideydi. Biz bunlar› ne zaman alaca¤›m›z› sormaya bafllad›¤›m›zda da toplant› yaparak bize, ‘‹flas ettim. Kapat›yorum’ dedi. ‹flçiler çal›flmak zorunda olduklar› için 3 ay mesai almadan çal›flma teklifinde bulundular. Fakat patron bunu 9 aya ç›kartt›. Biz de

mik kriz ve bunun yans›malar› gündemi; ifl yerlerinde, evlerde, tarlada ulafl›labilecek her yerde kad›nlarla tart›fl›lmas› ve Kad›n Komisyonlar›’nda örgütlenmeye ça¤r›s› yap›lacak.

‘Kad›n iflçilerin direnifl alanlar›nda bulunaca¤›z’ Direniflte olan DESA, Günsafl, Simtel, K›z›lay, ATV-Sabah, MEHA gibi yerlerde mevcut hak gasplar›na karfl› direniflteki kad›nlarla buluflmay› öngören Kad›n Komisyonlar›’n›n, özellikle kampanya süresince önüne koydu¤u hedeflerden birisi de direniflleri sadece desteklemek de¤il, ayn› zamanda yol ve yöntemler gelifltirerek somut

kabul etmedik. 4 Mart günü de bizi toplad›lar ve patron bize hakaretler etmeye bafllad›” dedi. 4 Mart günü polis taraf›ndan fabrikadan d›flar› ç›kart›ld›klar›n› ve o günden bu yana da direniflte olduklar›n› aktaran Do¤duay, “Bu art›k hakk› geçti, onur mücadelesine dönüfltü. 4 Mart'tan beri bekliyoruz, direnifller yap›yoruz. Bizim muhatab›m›z

art›k LC Waikiki’dir” dedi. Do¤duay, bir kad›n olarak bu direniflin kendisine hakk›n› aramada daha cesur davranma gücünü kazand›rd›¤›n› belirterek, mücadelesine ve kazand›klar›na iliflkin flunlar› söyledi: “14 y›l boyunca çal›flt›m. Fakat bir kez olsun patronlar›ma gidip haklar›mla ilgili hiçbir talepte bulunmad›m. Ama flu an art›k hakl› oldu¤um her yerde bafl kald›rabiliyorum. Bu çad›rda yakalad›¤›m›z dostluk ve iliflkiler de çok güzel. Habib Kuruahmet bizim da¤›laca¤›m›z› bekliyordu ama biz da¤›lmad›k, haklar›m›z için birbirimize daha da kenetlendik.”

‘Art›k haklar›m konusunda daha bilinçliyim’ 4 y›ld›r MEHA’da çal›flan ve son süreçte MEHA’da çok zor flartlarda çal›flmak zorunda b›rak›ld›klar›n› söyleyen Naime fielen, “Yemeklerimiz bozuk ç›k›yordu, mesailerimizi çok uzatt›lar ve davran›fl flekilleri çok kabayd›. Sabah 8’de ifl bafl› yap›yorduk, normalde mesai bitimimiz 6, fakat akflam 11’e kadar uzat›ld›¤› oluyordu. Özellikle Ramazan aylar›nda çok daha uzun mesailer yap›yorduk” diyor. “MEHA patronu kesinlikle krizden etkilenmedi. Son aylarda bize sürekli ‘yeni anlaflmalar yapt›m, çok çal›flman›z laz›m’ diyordu” diye belirten fielen, daha sonra patronun kriz var diyerek haklar›n› gasp etmeye bafllad›¤›na dikkat çekiyor. fielen, kendilerine dayat›lan 9 ay mesai paras› almadan çal›flmay› kabul etmedikleri için iflten at›ld›klar›nda polisi ça¤›rd›klar›n›, fakat polisin patronla anla-

kazand›rd›. ‹fl yerinin içinde herkes tek bafl›nayd›. Hiç kimse durup birisiyle do¤ru düzgün sohbet etmiyordu. Fakat burada yakalanan iliflkiler çok güzel. Herkes birbirini daha yeni tan›yormufl gibi. Orada 5 senedir çal›flanlar birbirini bilmiyordu ama flu an herkes dost oldu. Erkek bayan fark etmiyor. Ben de art›k haklar›m konusunda daha bilinçli ve temkinliyim. Çevremdeki insanlar› dahi art›k uyar›yorum ‘patronunla konufl, sigortan› kontrol programlar üretmek. Görüfl ald›¤›m›z Kad›n Komisyonu et’ diye. Çünkü birçok ders ald›m ve bilmedi¤im üyesi, direnifl alanlar›ndaki kad›nlarla kad›n komisyonlar› fleyleri ö¤rendim.” üzerinden iliflkiler kurulaca¤› ve çal›flmalar yürütülece¤ini belirterek flu ifadelerde bulundu: “Direnifllerin oldu¤u ‘Devletin zenginden yana oldu¤unu gördüm’ ifl yerlerinin büyük bir k›sm› özellikle emek-yo¤un sekBir çocuk annesi Sevda Özkan ise MEHA’da 3 y›l çatörler oldu¤undan ve bu sektörlerdeki iflçiler içerisinde l›flm›fl. O da MEHA’n›n iflçilerini nas›l sömürdü¤ünü iflçi kad›nlar›n yo¤un oldu¤u için iflçi direnifllerine yöneanlat›yor. 460 TL maaflla çal›flan Özkan, saat 11’lere lik pilot alanlar belirleyerek grevlerin, direnifl alanlar›n›n kadar mesailerde kald›klar›n› fakat paralar›n› alaziyaretleriyle yetinmeden bizzat bu direnifl alanlar›nda, mad›klar›n›, maafllar›n›n ise parça parça ödendi¤ini çad›rlar›nda belirli bir süre düzenli olarak kalmay› düflüifade ediyor. Tüm bunlara karfl› haklar›n› aramak nüyoruz. Bu Faaliyetler bize, iflçi kad›nlarla çok güçlü ve istediklerinde de iflten ç›kart›ld›klar›n› belirten Özkal›c› iliflkiler kurmam›z›n yan›nda çok büyük tecrübeler kan, mücadele etmenin kendine katt›klar›ndan ise kazand›racakt›r.” flöyle bahsediyor: “Bu mücadelenin bafl›ndan buyana çok fley ö¤rendim ve gördüm. Polisin bizim yan›m›zda de¤il, patronun yan›nda oldu¤unu anlad›m. flarak kendilerini fabrikadan d›flar› att›¤›n› dile getirdi. Di- Önceden devlet bizden yana diyordum, fakat makineler renifllerinin ise özellikle kad›nlar için zor oldu¤unu belirten ç›kart›l›rken onlar patrondan yana olunca anlad›m ki onfielen flu flekilde konufltu, “Evli olan arkadafllar›m›z var. lar zenginden yana. Buras› bana çok fley ö¤retti. Kendimi Herkesin efli, ailesi anlay›fll› olamayabiliyor. Çok s›k›nt› ya- burada gelifltirdim. Burada bütün s›k›nt›lara burada ki arflayanlar oluyor. Belki benim ailem de ileride sorun ç›kar- kadafllar›m›zla direnmeyi ö¤rendik. Ben bu iflin sonunu t›r ama flu an destekliyorlar. Ama mücadele bize çok fley getirebilece¤imize inan›yorum.”


8 3-16 Nisan 2009

perspektif

Yerel seçimler ve ö¤rettikleri Ba¤›ms›z tutum ve demokratik hakk›m›z› kulland›¤›m›z için haks›zca yad›rganmam›z abes oldu¤u gibi, haks›z ve a¤›r ithamlarla sald›r›ya u¤ramam›z, devrimci çizgimizden ödün vermeyi de¤il, ›srarla savunma görevini a盤a ç›kararak sahiplenmemizi gerektirmektedir. ‹lkelere ba¤l› kalarak hareket edip, çal›flman›n; at›l ama gerçek dinamik güçleri nas›l a盤a ç›kararak diriltti¤i, DDHD çal›flma prati¤inde parlak bir flekilde kan›tlanarak, ö¤retici olmufltur. Proleter ideoloji ve proleter devrimci çizgi ›fl›¤›nda, ufkunu küçük kazan›mlarla s›n›rlay›p daraltmadan, stratejik hedef ve genel amaçtan kopmadan, halk kitlelerine dayanan politik devrimci çal›flman›n, daha muazzam potansiyele ulaflarak büyük kazan›mlar›n alt›na imza atmas› rastlant› de¤il, kaç›n›lmaz eser olacakt›r Hakim s›n›flar›n düzenleyerek belirledi¤i bir demokrasi oyunu daha sonuçland›. Demokrasinin temel ö¤esi olarak sunulan seçimlerin, nas›l paran›n ve burjuva ç›kar›n ahlak eflli¤inde yürütülüp tamamland›¤›na hepimiz tan›kl›k yapt›k. Yerel seçimler, bildik ve beklenen burjuva s›n›f siyaseti kirlili¤inin hükmünde tamamlanarak sonuçland›. Seçim ve sonuçlar›n› birkaç aç›dan de¤erlendirmek mümkün. Birincisi, hakim s›n›f ve di¤er düzen partilerinin durumu. ‹kincisi Kürt ulusal hareketinin durumu, ve üçüncüsü Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci hareketinin durumu. Öte yandan yerel yönetimlerin devrimci politikayla ele al›nmas› da ayr› ve önemli bir meseledir.

AKP emperyalizmin hala tercihi Düzen partilerinden AKP, hükümette olman›n getirdi¤i avantajla birçok imkan ve olana¤› istedi¤i biçimde kullan›p, bu avantaj›n›, her türlü hile ve çirkef yöntemle de destekleyerek; belirledi¤i hedeflere ulaflamay›p oy kaybetmifl olsa da, birinci parti olarak yerel yönetimlerin ezici ço¤unlu¤unu alarak, seçimi kazand›. Di¤er düzen partilerinden özellikle ana muhalefet partisi CHP ve MHP ile di¤erleri ise, her ne kadar eski oy düzeylerini bir miktar yükseltmifl olsalar da, hedeflerine ulaflmaktan geri kalarak, kaybettiler. Faflist düzen partileri aras›ndaki bu boy gösterisi ve güç yoklamas›nda, AKP’nin etkisini pekifltirerek oturttu¤u, yeniden a盤a ç›kmakla birlikte, di¤er partilerin her fleye karfl›n hezimete u¤rad›¤› ve yerel yönetimlerdeki nüfuzlar›yla hükümet etme kabilinde ciddi bir varl›k gösteremedikleri rahatl›kla söylenebilir. Bu tablodan ç›kan sonuç; emperyalizmin AKP hükümetini tercih etti¤i ve bir dönem daha bununla idare edece¤idir. Yan› s›ra, hâkim s›n›f kliklerinden AKP’nin iktidara küçümsenemez flekilde oturdu¤unu da göstermektedir. Yerel seçimlerin, düzen partileri aras› yar›fl boyutuyla, AKP için bir güven oyu manas› tafl›d›¤› da aç›kt›r.

Kürt ulusal hareketi talepleri do¤rultusunda iradesini koymufltur AKP’nin ikinci s›navda, yani Kürt ulusunun iradesi karfl›s›nda a¤›r bir flamar yiyerek hezimete u¤rad›¤› da bir o kadar kesin ve aç›kt›r. Bu da göstermektedir ki, sistem ve iktidar sahibi olmak her fley için yetmemekte ve faflist politikalarla kal›c› sonuçlara ulafl›lamamaktad›r. Hakim s›n›flar›n imha, inkar ve yok saymaya dayal› faflist milli bask› politikas› ters tepmifl, Kürt ulusu birlik ve bütünlü¤ünü ulusal talepleri noktas›nda kararl›l›kla ortaya koymufltur. DTP’nin Kuzey Kürdistan’da ezici oy ço¤unlu¤uyla ald›¤› yerel yönetimlerle, tart›flmas›z olarak ezen ulus burjuvazisi ve onun düzen partilerine gereken dersi vererek ortaya ç›kard›¤› irade son derece sevindiricidir. Türk hakim s›n›flar›n›n bin bir türlü hile ve sahte aç›l›m politikalar›yla Kürt ulusunu bölerek yedekleme siyasetinin tutmad›¤›, en az›ndan bu seçimler flahs›nda görülmüfltür. Dolay›s›yla Kürt ulusal hareketi bu süreçten baflar›yla ç›km›flt›r.

Devrimci ve komünist güçler altarnatif olmada yetersiz kald› Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci hareketi, Kürt ulusal hareketi d›fl›nda, esasta varl›k gösteremeyerek müzmin zay›fl›k, keflmekefllik ve da¤›n›kl›¤›n› devam ettirmifltir. Birkaç belediyenin kazan›lmas› son derece yetersiz ve genel anlamda düflündürücüdür. Varl›k gösteremeyen devrimci hareketin kendisini sars›p ö¤renmesi art›k zorunludur. Yeni Demokrasi güçlerinin mütevazi kazan›mlar› diyebilece¤imiz az say›daki ilçe belediyesinin kazan›lmas› ve bir ilde görülen göz al›c› büyük potansiyeli oldukça anlaml› ve küçük de olsa umut vericidir. Bunun yetmedi¤i ise, asla unutulmamal›d›r. Daha çok çal›flman›n gereklili¤iyle birlikte, çal›flman›n geliflmelere yol açt›¤› somut tecrübeyle ders edinilmelidir. Kuzey Kürdistan d›fl›nda kalan yerlerde, faflist düzen partileri esasta birbiriyle yar›flarak yerel yönetimleri güçleri oran›nda paylaflm›flt›r. Oylar düzen partileri aras›nda paylafl›lm›fl, tercihler burada yap›lm›flt›r. Halk kitleleri, kendilerini ezip sömüren, her türlü zulmü uygulayan faflist düzen partilerinin adaylar› ve yönetimleri aras›nda tercih yapmak zorunda kalm›flt›r. Durum budur. Bundan tüm devrimci ve komünist güçler sorumludur. Ne var ki, hakim s›n›f partilerinin halk düflman› gerçekliklerine ra¤men halk›n oylar›yla elde ettikleri bu zafer kof olup, devrim ile karfl›devrimin geçici güç dengesine ba¤l› olarak gündeme gelen kaygan matematiksel bir sonuçtur. Bir taraftan öncü güçlerin zay›fl›k ve basiretsizli¤inin, di¤er taraftan halk kitlelerinin çaresizlikle itilmifl oldu¤u ve ölümün gösterilerek sürünmeye raz› edilmesi flantaj oyunlar›yla zorunlu b›rak›ld›¤› ehveni fler bir tercih durumudur. Bu bak›mdan, halk kitlelerinin gerçek iradesini yans›tmamaktad›r. Halk kitleleri, düzen partilerinden ciddi beklentiler içinde olmasa da, baflka alternatiflerinin maddi olarak bulunmamas› ile birlikte, manipülasyon ve oyunlarla yapay bir flekilde düzen partilerine yedeklenmifltirler. Böyle olsa da seçimleri kazanan faflist düzen partileri bir dönem daha yerellerde, yönetme “hakk›n›” halktan ald›klar› oylarla elde etmifl oldular. Bu bir gerçektir. Ama gerçek her zaman do¤rudur anlam›na gelmez. Bilinmelidir ki bu, pratik bir realite ama s›n›f mücadelesi aç›s›ndan ve karfl›s›nda izafi bir sonuçtur. Bunun kan›t›, devrimci-demokrat ba¤›m-

s›z adaylar›n gösterildi¤i yerlerde ortaya ç›kan lehteki tablodur. Dahas›, Kürt ulusunun berrak olarak ortaya ç›kan iradesidir. Yani alternatif güçlerin oldu¤u koflullarda o gerçek tersyüz olmaktad›r. Demek ki, seçim oyununda ortaya ç›kan tablonun her bak›mdan ve derin do¤ruyu yans›tmad›¤›, bu tablonun baflka esas nedenleri ve teorik ölçülerinin oldu¤u ve bunlar›n atlanamaz de¤erde oldu¤u önemsenmelidir. Zira gelece¤in kazan›lmas› oralarda sakl›d›r. Olgu ve gerçe¤i Maoist felsefeyle tahlil etmek, günü ve gelece¤i do¤ru okumak için gereklidir. Hemen söyleyelim ki, devrimci güçlerin alternatif olmad›¤›-olamad›¤› koflullarda, halk kitlelerinin yönlendirilerek düzen partilerinin pefline tak›lmas› ve tercihlerini bunlar aras›nda yapmas› kolaylaflacak ve hatta kaç›n›lmaz olacakt›r. Devrimci alternatifin güven verici yere oturamad›¤› ve güçlerini birlefltirip umut olamad›¤› flartlarda, yani halk kitlelerinden kopuk kalan siyaset tarz› ve kitleleri örgütleme yetene¤inin c›l›z kald›¤› koflullarda; mesele düzen partileri aras›nda gelip gidecektir. Devrimcilerin bundan flikayet etme hakk› yoktur-olamaz da.

Yerel yönetimler iktidar mücadelesine tabi olmal›d›r Gerici hakim s›n›flar›n belirledi¤i flart ve ölçülerde, yani hakim s›n›flara ra¤men faflist düzen partilerinden kopar›l›p al›nm›fl olan her yerel yönetim kuflkusuz ki, önemli bir baflar›d›r. Hakim s›n›flar›n bilumum avantaj›na ve kendilerinin belirledikleri demokrasi oyununun kurallar›na ra¤men, yasa boflluklar›n›n de¤erlendirilerek devrim ve halk ad›na bunlardan yararlanmak küçümsenemez bir olanakt›r. Tabii ki, kurallar›n› gerici faflist s›n›flar›n tayin etti¤i ve ayn› iktidarlar›n flemsiyesi alt›nda bulunan ama belli bir özerkli¤i ifade eden yerel yönetimlerle ve bunlar›n ele geçirilmesiyle, ne tam ba¤›ms›z yönetimler oluflturulabilir, ne de halk kitlelerinin en temel sorunlar› ortadan kald›r›labilir. Halk kitlelerinin gerçek kurtuluflunu sa¤layacak olan politik iktidar sorunu kuflkusuz ki sistem içinde yerel yönetimlerin ele geçirilmesiyle olacak bir ifl de¤ildir. Yerel yönetim ve seçimlere daha farkl› anlamlar yükleyip, daha ileri roller atfetmek, yan›lg›l› dar bak›fl aç›s›d›r. Faflist düzen partilerinin hangilerinin kazand›¤›-kaybetti¤i elbette ki halk›n ve Maoist Komünistlerin sorunu olamaz. Zira bunlar›n herhangi birinin üstünlü¤ü veya yer de¤ifltirme durumu, halk kitlelerinin lehine bir geliflmeyi ifade etmez. Bunlardan herhangi birinin varl›¤›, halklar›n kurtuluflu aç›s›ndan sadece afl›lmas› gereken koca bir engeldir. Bunlar›n halk kitlelerinin ç›karlar›n› temsil etmedikleri, tarihsel, s›n›fsal ve her bak›mdan aç›kt›r. Öte yandan, egemen s›n›flar›n siyasi egemenli¤i alt›nda da olsa, halk›n yerel yönetimlerde söz-yetki-karar sahibi olarak etkin k›l›nmas›, buralar›n halk kitleleriyle buluflman›n araçlar› ve devrimci mücadelenin birer soluk borusu olarak kullan›lmas› mümkündür. Halk›n yerel yönetimlerde kendi yönetim modellerini ortaya koyarak gelifltirmesi, buralar› gerici faflist düzen partilerinin arpal›¤› olmaktan ç›kararak, halka hizmet eden, halk›n kendi kendisini yönetti¤i öz yönetimlerine çevrilmesi ve düzene alternatif örgütlemelerin gelifltirilerek, politik iktidar mücadelesinin birer arac› olarak kullan›lmas› aç›lar›ndan; yerel yönetim veya seçimler politikas›, devrimci politika aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. ‹lgilenmemiz gereken yan bu oldu¤u için, bu hedeflerimizin önündeki tek engel olan düzen partilerinin her bak›mdan teflhir ve tecrit edilmesi, yerel yönetimlerden uzaklaflt›r›lmas› anlam›nda da olsa yenilgilerini sa¤lamak do¤ru politikad›r. Yerel yönetimlerde ortaya koyaca¤›m›z temel farkl›l›klar›m›zla, sistemi ve sistem partilerinin gerçek yüzünü somut olarak ortaya koyup halk kitlelerine pratik olarak gösterebiliriz. Yeni Demokrasi modelinin basit düzeylerde de olsa buralarda gelifltirilerek, daha güçlü tesis edilmesinin olanaklar›n› güçlendirebiliriz. Yerel yönetimlerde örgütlü çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rarak, düzen partilerini geriletip, sisteme karfl› mücadelemizi halk kitleleriyle birlefltirmenin arac› haline getirebiliriz. Kuflkusuz ki, bu yerel iktidarlar gerçek halk iktidarlar› de¤ildir. Hakim s›n›flarca, ekonomik, siyasi vb. aç›lardan kuflatma ve yasal s›n›rlamalar alt›ndad›rlar. Yasal düzenlemelerle önemli oranda merkezi yönetim ve iktidarlara ba¤lanm›fl olup, özerk yap›lar› da t›rpanlanm›fl durumdad›rlar. Devlet, merkezi iktidar ve yönetimin gerici faflist karakterde oldu¤u flartlarda, yerel yönetimde de olsa gerçek halk yönetiminin yaflayabilmesi tasavvur edilemez. Tüm bu gerçekliklerden hareketle; isterse devrimci-demokrat baflkan ve meclislere sahip olunsun, bu yerel yönetimler gerçek bir halk iktidar› olmaktan uzakt›r. Dolay›s›yla mevcut koflullardaki mevcut yerel yönetimlerin devrimci-demokrat güçler taraf›ndan ele geçirilmesi, ancak, gerçek halk iktidarlar› mücadelesinin bir parças› ve araçlar› olarak ele al›nmalar›, de¤erlendirilmeleriyle olanakl›d›r. Maoist Komünistler ve Yeni Demokrasi güçleri, yerel yönetimlere bu bak›fl aç›s›yla yaklaflmaktad›rlar. Bu bak›fl aç›s›yla yerel seçimlerde do¤ru ve ilkeli bir politika izlemifl, mütevazi ama güçleri oran›nda taktir edilecek bir performans ortaya koymufllard›r. D›fl›m›zdaki devrimci güçlerin, Dersim özgülünde ortaya koyduklar›, ba¤›ms›z irademizi çi¤neyen, anti-demokratik ve ilkesiz tutumlar›, tasvip etmedi¤imiz

ama zorunlu hale gelen bir ayr›flmay› gündeme getirmifltir. Burada aday›m›z›n seçimi kaybetmesini yenilgi olarak alg›lamad›¤›m›z gibi, siyasi sonuçlar› itibariyle önemli kazan›mlar da elde edilmifltir.

Dersim Demokrasi Güçlerinin Mihenk Tafl›yd› Çarp›k ve sahte demokrasinin gere¤i olarak Dersim sokaklar›nda havalarda uçuflan beyaz eflyan›n gücü, Dersim halk›n›n onurlu duruflunu afl›nd›ramad›. Hakim s›n›flar›n bu edepsizli¤i, karakterlerine uygun olan, anlafl›l›r bir s›n›f davran›fl›yd›. Demokratik, ahlaki ve dürüst bir yar›fla girme onlardan beklenemezdi. Zira dayand›klar› tek güç para, hile ve gerici faflist zorun gücüdür. Halk kitlelerinden yal›t›k olanlar, onlara güvenemezlerdi. Halk kitlelerini küçümseyerek onlar›n onur ve iradesini sat›n alabilece¤ini düflünen burjuvazi, bu tarihsel yan›lg›s›n› Dersim halk› karfl›s›nda bir kez daha yeniledi. Dersim halk›, ›rkç›-floven, faflist düzen partilerine parlak bir yan›t vererek, gösterdi¤i duruflla Dersim sokaklar›n› nümayifl alanlar›na çevirip, faflist partilere kapatt›. Unutulmamal›d›r ki, hakim s›n›f partilerinin Dersim sokaklar›na ç›kma cesaretini k›ran ve onlar›n ipli¤ini pazara ç›karan en önemli güç ve etkinlik rolünün bafl›nda, yeni demokrasi güçleri gelmekteydi. Bu gerçekli¤in ilgili kimi çevrelerce göz ard› edilerek pervas›zca ve sorumsuzca atfedilen a¤›r ithamlar dostluk s›n›rlar›n› çoktan aflm›fl durumdad›r. Özellikle Kürt ulusal hareketinin bas›n yay›n organlar›nda ayn› aymaz de¤erlendirmelerin yap›l›yor olmas›, dostluk iliflkilerini yaralayan tahrikçi ve k›nanmas› gereken bir çizgiyi iflaret etmektedir. Bu sorumsuz ve gayri ciddi iftiraya dayal› de¤erlendirmelerin devrimci güçler aras›nda provokasyonun geliflmesine hizmet eden uygun zemin sundu¤unu önemle hat›rlatmak isteriz. Kendi ad›m›za, devrimci olmayan bu üslup ve yaklafl›ma girmeyece¤imizi, ayn› flekilde devrimci olmayan bu tarz› muhatap almayarak ayn› düzeye düflmeyece¤imizi, bugüne kadarki pratikte ortaya koydu¤umuz gibi, bundan sonra da ayn› tutumumuzu Maoist devrimci sorumlulu¤umuzun gere¤i olarak sürdürece¤imizin alt›n› çizmeyi gerekli görüyoruz. Ne var ki, yap›lan bunca karalama, iftira, politik kimli¤e sald›r›, tahrik ve baya¤›laflt›r›lm›fl mücadele yöntemlerini devrimci-demokratik eti¤e s›¤d›rmad›¤›m›z› da ifade etmeliyiz. Yeni demokrasi güçleri ve Dersim halk›n›n aç›k iradesini “düflman oyunu” olarak de¤erlendirip iftirada bulunmak, bizlere oldu¤u gibi Dersim halk›na da büyük bir sayg›s›zl›k ve haks›zl›kt›r. Tüm kamuoyuna aç›k olarak yaflanan bu burjuva siyaset tarz› ve tahammülsüzlü¤ün vard›¤› boyut, baflta Kürt ulusal hareketinin olmak üzere, onunla ortak hareket eden devrimci yap›lar›n demokrasi anlay›fl›n›n ve ilkesel tutumlar›n›n ne oldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Bütün bu kara çalma, iftira, hakaret, tehdit ve düflmanla ayn›laflt›rma gibi sald›r› siyasetinden dolay› muhatap olan güçlerin, baflta Dersim halk› olmak üzere, isimleri zikredilen kifli, ilgili kurum ve örgütlerimize özelefltiri vermesi gerekmektedir. Özelefltiri verilmedi¤i taktirde, devrimci halk kitleleri nezdinde ve taraf›m›zca, olan sayg›nl›k ve itibarlar›n› yitirmifl olacaklard›r.

Dersim’de ki pratik devrim ve demokrasi anlay›fl›n› s›nam›flt›r Evet, Dersim’de ba¤›ms›z belediye bakan aday› ve di¤er aktivistleri baflta olmak üzere, DDHD ve onun bir bilefleni olan DHF flahs›nda yap›m›za yönelik yaflanan ve hala devam ettirilen kirli sald›r› siyaseti, her kesimin peçesini indirerek gerçek demokrasi anlay›fl› ve demokratik kültürünü gözler önüne sermektedir. Dolay›s›yla, Dersim, salt demokrasiden sahtekarca söz eden faflist düzen partilerinin gerçek yüzünü a盤a ç›karan il olarak kalmam›fl, ayn› zamanda, özellikle Kurt ulusal hareketi olmak üzere, devrimci-demokrat güç birli¤i flemsiyesi alt›ndaki yap› ve tek tek kiflilerin, ayd›n kimli¤i ve devrimci demokrasinin neresinde olduklar›n›, ayn› flekilde demokrasi kavray›fllar›n›n ne kadar s›¤ oldu¤unu bizzat gösteren bir denek tafl› olmufltur. Dersim seçim prati¤i, tutarl› ve ilkeli demokratlar› da demokrasi mücadelesi yü-

rüttükleri halde demokrasiyi sindirememifl olanlar› da aç›kça iffla ederek, kimlerin demokrasi karfl›s›nda nerede durdu¤unu kan›tlam›flt›r. Demokrasi kültürü sakat ve demokratik de¤erleri zay›f olan ilgili güçlerin handikap içinde olduklar› somuttur. fiöyle ki, Dersim özgülünde, aciz içine girip dostluk normlar› d›fl›na ç›karak; “düflman yönlendirmesi” dedikleri bizlerle, baflka özgüllerde ortakl›k içinde olmalar›n›n yan› s›ra, Dersim somutunda yarat›c›lar› olduklar› ayr›flma yaflanmadan önce ortak çal›flmay› öngörüp yürütüyorlard›. Dahas›, bat› illerinde ortak çal›flma içinde oldu¤umuz inkar edilemez. Bu durumda sormak gerekir; “düflman yönlendirmesi” dedi¤iniz güçlerle neden bu ortakl›klar› kabul ettiniz-ediyorsunuz? Ve neden bu güçlerin gösterdi¤i ba¤›ms›z aday› Hozat ilçesinde destekliyorsunuz? Ayn› flekilde Ovac›k ilçesinde, çirkince itham etti¤iniz güçlerle ortak aday sahibi bulunmaktas›n›z. Bu çeliflkiniz, ilkesiz ve pragmatist siyaset tarz›n›z› aç›klad›¤› gibi; “her fley benim dedi¤im-belirledi¤im gibi olur” fleklindeki demokratik birlik ve ortakl›k de¤erlerine ayk›r›, herkesi ba¤›ms›z siyasi iradelerini çi¤neme kayd›yla kuyru¤una tak›p yedeklemeyi amaç edinen ve bunu ortak hareketin olmazsa olmaz ölçütü olarak gören anti-demokratik anlay›fl›n›z› da deflifre etmektedir. Bu noktalarda pratikleflen ve ayr›flmay› koflullayan anlay›fl ve yaklafl›m›n›zla, varl›k gerekçemiz olan ba¤›ms›z siyasi irademiz ve ilkelerimizi bir kenara b›rakarak ya da çi¤neyerek birleflemezdik, birleflmedik, birleflmeyiz de. Politik iktidar mücadelesi, hedefi ve çizgilerinde k›r›lganl›k tafl›yan kimi yap›lar›n (ÖDP, ESP, EMEP, HKM, ‹flçi Köylü), öne ç›kard›¤› gerekçelerle ba¤›ml› siyaset gütmeyi benimseyip ve her fleye ra¤men uzlaflmac› kalmalar› bizler aç›s›ndan flafl›rt›c› olmay›p, kendi sorunlar›d›r. Ancak söylemeliyiz ki, küçük hesaplar peflinde koflup pragmatistçe ilkeleri atlayanlar, günü kotarma ad›na siyasi iradelerini gölgeleyerek kaybetmifltirler. ‹lkesizlik ve siyasi basiretsizli¤in utanc›, ba¤›ms›z iradelerini koruyamayanlara aittir. An›n ç›karlar› ve günübirlik kayg›lar güdümünde do¤rultu belirleyen, maddi kazan›mlar› ilkelerin üstünde tutan ve kazanmak için her yolu mubah görerek kabul eden politika; oportünizmin takatsiz ve tipik pragmatist politikas›d›r.

DDHD prati¤i önemli bir siyasal kazan›md›r Bizler, politik iktidar mücadelesine kenetli olan devrimci çizgimizi ve devrimci hedeflerimizi, güdük bir ortak hareket ve belediye baflkanl›¤›na s›k›flt›r›p feda edemez, buraya indirgeyemeyiz. Genel amaç ve ilkelerimizle uyum içinde olmayan araç, taktik ve yöntemlerden özenle sak›n›r›z. Devrimci örgütlenme ve amaçlar›m›z› zay›flatan geri birliktelik ve politikalara kay›ts›z-flarts›z dahil olmam›z kesinlikle söz konusu olamaz. Bunun gibi, ba¤›ms›z irademizi tan›mayan anti-demokratik her hangi bir ortakl›k içinde bulunamay›z. Ba¤›ms›z tutum ve demokratik hakk›m›z› kulland›¤›m›z için haks›zca yad›rganmam›z abes oldu¤u gibi, haks›z ve a¤›r ithamlarla sald›r›ya u¤ramam›z, devrimci çizgimizden ödün vermeyi de¤il, ›srarla savunma görevini a盤a ç›kararak sahiplenmemizi gerektirmektedir. ‹lkelere ba¤l› kalarak hareket edip çal›flman›n; at›l ama gerçek dinamik güçleri nas›l a盤a ç›kararak diriltti¤i, DDHD çal›flma prati¤inde parlak bir flekilde kan›tlanarak ö¤retici olmufltur. Proleter ideoloji ve proleter devrimci çizgi ›fl›¤›nda, ufkunu küçük kazan›mlarla s›n›rlay›p daraltmadan, stratejik hedef ve genel amaçtan kopmadan halk kitlelerine dayanan politik devrimci çal›flman›n, daha muazzam potansiyele ulaflarak büyük kazan›mlar›n alt›na imza atmas› rastlant› de¤il, kaç›n›lmaz eser olacakt›r. Ödev, iktidar bilinciyle donan›p Halk Savafl›’n›n gelifltirilmesi u¤runa ileri at›lma start› alm›fl ayn› çal›flma temposunu, her alan ve tüm çal›flmalar›m›za yay›p süreklilefltirmektir. Sergilenen devrimci çal›flma ruhu daha flimdiden hakl› bir etki yaratarak kazan›mlara yol açm›flt›r. Mesele, özlenen ama tabii olan bu kararl› dinamizmi, bilimsel zeminde kesintisiz k›lmak ve istikrarl› temelde infla edip oturtmakt›r.


gençlik

Üniversitelerde 20 bin ö¤renci iflten ç›kar›l›yor sal alanda do¤acak boflluklar olacak. Ve bu bofllu¤u doldurmak için devlet, talepleri karfl›layabilmek ad›na özellefltirmeye gidecek. Yani yasa tasar›s› geçirilirken ifl koluna dair hiçbir ibare konulmuyor, düzenleme yap›lm›yor, YÖK’e gönderiliyor, YÖK ‘hiçbir sorun yoktur’ diyor. Ard›ndan bu yasadan hareketle do¤acak bask›yla ö¤renciler iflten ç›kar›l›yor. Böylece devlet bunu f›rsata çevirip özellefltirmeye gidiyor. Görüldü¤ü üzere bu senaryo oldukça bilindik ve iyi iflletilmekte, amaca ulaflmakta.

Çal›flan ö¤rencilerin haklar› gasp ediliyor

‘Mezarda emeklilik yasas›’ olarak bilinen SSGSS (Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›) yasas›, yürürlülü¤e girdi¤i 1 Eylül’den bu yana, etkilerini yavafl yavafl göstermeye bafllad›. SSGSS yasa tasar›s›n›n yürürlü¤e girdi¤i süre zarf›ndan günümüze kadarki süre içerisinde zaten normal flartlar içerisinde yaflam›n› sürdürmekte zorlanan insanlar bu yasayla beraber daha büyük bir y›k›ma u¤ruyor. Egemenler taraf›ndan neredeyse her gün “gelifliyoruz, sanayimiz çok iyi, milli gelirimiz art›yor, kriz bize u¤ramayacak’ gibi sözlerle uyutulmaya çal›fl›lan halk, uygulanan zamlarla beraber büyük bir yoksullu¤a sürüklendi¤inin fark›na varmaya bafllad›. Ülkemiz yoksul emekçi kesimleri üzerinde ciddi tahribatlara yol açacak bu yasan›n -dünya ölçe¤inde yaflanan kriz de hesaba kat›ld›¤›nda- flimdiki hedefinde de üniversitelerde yar›m zamanl› çal›flan ö¤renciler var. 5510 say›l› SSGSS kanunu ve di¤er yönetmeliklerde, bu ö¤renciler için herhangi bir düzenleme getirilmedi¤inden, ülke genelinde üniver-

DGH: Hakl› mücadelemizi yükseltelim HABER MERKEZ‹- Ülkenin birçok üniversitesinde meydana gelen sald›r›lara iliflkin aç›klama yapan Demokratik Gençlik Hareketi (DGH), gerçeklefltirilen sald›r›lar›n halk gençli¤inin mücadelesini engellemek aç›s›ndan devreye sokuldu¤unu kaydetti. Mart ay› içerisinde Ankara, ‹stanbul, Çanakkale, Eskiflehir, Adana, Kocaeli, Edirne, Mersin ve Uflak’ta onlarca sald›r›n›n gerçeklefltirildi¤i belirtilen aç›klamada, “Mevcut sald›r›lar›n, yeni olaylar olmad›klar› gibi, içerisinden geçmekte oldu¤umuz süreç ve dahas› yak›n gelece¤in tafl›d›¤› ekonomik ve siyasi çalkant›lar de¤erlendirildi¤inde, varl›klar›n› ve fliddetini artt›rarak ülke genelinde yayg›nlaflaca¤›n› öngörmek zor de¤ildir” denildi. Halk gençli¤inin, gerçeklefltirilen sald›r›lar›, kendi programlar›na dayal› faaliyetlerini yükseltmekle gö¤üsleyece¤inin alt› çizileni aç›klamada, “Sald›r›lar karfl›s›nda geri çekilmek, geçici süreyle faaliyeti durdurmak veyahut da en tehlikeli flekilde ‘gizli mücadele’ yöntem ve araçlar›na baflvurmak; do¤rudan sald›r›lara davetiye ç›karman›n ve egemenlerin zor ayg›tlar›n›n temelsiz ithamlar›na zemin haz›rlaman›n da ötesinde; halk gençli¤inin demokratikmeflru mücadele çizgisinin mu¤lâklaflmas› gibi bir sonuca yol açacakt›r” denildi. Halk gençli¤inin tüm dinamizmini kitleler içerisinde harcamas› gerekti¤inin vurguland›¤› aç›klamada, son olarak flu ifadelere yer verildi: “Ö¤renci gençli¤in acil taleplerini örgütlemek ve yerellerimizde süregiden emekçi mücadeleleriyle birleflmek için varolan politik yönelimimize sar›lal›m. Halk gençli¤inin dinamik, at›lgan ve yarat›c› gücünü örgütlemek için seferber olal›m!”

sitelerin çeflitli bölümlerinde yar›m zamanl› olarak çal›flan (kütüphane, yemekhane, laboratuarlarda, meslek yüksek okullar›ndaki çeflitli bölümlerde, ö¤renci ifllerinde, idari yap›n›n birçok bölümünde, bölüm asistanlar› gibi alanlar) 20 bin ö¤renci iflten ayr›lmak zorunda kald›. Neden mi?

Ald›¤› para GSS ödemesine gidiyor, sa¤l›k hizmeti alam›yor Bu yasa tasar›s› yürürlülü¤e girmeden önce, üniversitelerin çeflitli bölümlerinde çal›flan ö¤rencilerin maafllar›ndan sadece ‘ifl kazas›’, ‘mesleki hastal›k’, ‘sigorta primi’ kesilirken, (maafllar›n›n % 2’si) flimdi bu yasayla beraber maafllar›ndan GSS pirimi kesintisi yap›larak (maafllar›n›n %33,5’i) ö¤renciler ‘iflçi’ statüsüne al›nm›fl olacaklar. Yani ö¤rencinin çal›fl›p kazand›¤› para GSS primini karfl›layacak ve elinde hiçbir fley kalmayacak. Yar›m zamanl› çal›flma oldu¤u için; diyelim ki ö¤renci ayda 5 gün çal›flt›; GSS yasas› nedeniyle 30 günün alt›nda prim ödedi¤inden, sa¤l›k hizmetlerinden

yararlanmas› mümkün olmayacak. Ö¤renci geriye kalan 25 günlük a盤› kapatabilmek için yaklafl›k 6 ay çal›flmak zorunda kalacak ve prim günü doluncaya dek ilaç yard›m›ndan yararlanamayacak.

YÖK yasay› uygun görmüfl! Yasa daha tasar› halindeyken YÖK’e yollanm›fl ve YÖK ne tesadüftür ki yasada hiçbir olumsuz yan bulamam›flt›r. Onlara göre bütün ülke özellefltirme f›rt›nas› yaflarken, üniversitelerinde bundan nasibini almal›. Bundand›r ki üniversite ö¤rencileri üzerinde egemenlerin maflal›¤›n› yapan YÖK, ö¤renci ve asistanlar› bu derece zor duruma düflürecek bir yasa tasar›s›nda olumsuz bir yan bulamam›fl. Bundan sonraki süreçte de egemenlerin ç›kar›n› koruyacak olan her yasa tasar›s› YÖK’ten olumlu bir flekilde geçecek.

Amaç özellefltirmek Üniversitedeki kurumsal yürürlü¤ün 4’te 3’lük k›sm›nda yar›m zamanl› çal›flan ö¤renciler bulunuyor. Söz konusu ö¤rencilerin iflten ç›kmalar› (ç›kar›lmalar›) sonucunda, bu kurum-

Peki, bu düzenlemeyle birlikte yar›m zamanl› çal›flan ö¤rencilerin kay›plar› ne oluyor? Daha çok haklar›n gasp edilmesi olan bu kay›plara k›saca de¤inelim. SSGSS yasas›yla birlikte üniversitelerin çeflitli bölümlerinde yar›m zamanl› çal›flan ö¤renciler iflçi statüsüne al›nd›klar› için bütün burslar› kesilecek. Ö¤renciler tüm sigorta kollar›na tabi (normal iflçi) olarak çal›flt›r›labilecek. ‹flçi pozisyonunda ifle al›m ve iflçi çal›flt›rmak ise Maliye Bakanl›¤›’n›n izni ile yap›lacak. Ö¤rencinin ifle al›m› Türkiye ‹fl Kurumu arac›l›¤› ile yap›lacak ve her ö¤renci için talep masraf karfl›l›¤› 2008 y›l› için 60 TL. Ö¤renci, iflçi statüsünde göründü¤ü için anne babas› üzerinden sa¤l›k sigortas›ndan faydalanamayacak. Yar›m zamanl› çal›flmalar› nedeniyle Genel Sa¤l›k Sigortas› kapsam›na al›nd›klar› için ay içerisinde eksik kalan çal›flma günlerinin tamamlanmas›, ‹zin, rapor, sosyal haklar, k›dem tazminat› gibi çal›flma konusudaki düzenlemeler, SSGSS yasas›ndaki iflçi statüsüne göre uygulanacak. Yeni prim oran› uygulamas› sonucunda ö¤rencilerin eline geçen net ücret azalacak. Ö¤renciler, prim gününü doldurmad›¤› takdirde sa¤l›k hakk›ndan yararlanamayacak. Bu yasan›n uygulanmas› ve mevcut haklar›n gasp› sonucunda ö¤rencilerin yar›m zamanl› çal›flma olanaklar› ortadan kald›r›l›yor. ‹stanbul Teknik Üniversitesi, ‹stanbul Üniversitesi, Ege, Marmara Üniversitesi, ODTÜ, Ankara ve Çukurova gibi istihdam›n fazla oldu¤u üniversiteler bu uygulamadan en çok etkilenen üniversiteler. Uygulama nedeniyle birçok ö¤rencinin iflten ç›kt›¤› ve maafllar›n› uzun süredir alamad›¤› da gelen haberler aras›nda.

Çanakkale’de ö¤rencilere yönelik sald›r›lar art›yor ÇANAKKALE- Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nde demokratik hak ve taleplerini dile getiren ö¤rencilere yönelik sald›r›lar art›yor. Ö¤rencilere yönelik üniversite idaresi-polis bask›s›na; sindirme, tehdit, fiziki sald›r› fleklinde sivil faflistlerin sald›r›lar› ekleniyor. Sald›r›lara karfl› hiçbir önlem yok, faflist gruplar idare ve jandarma taraf›ndan korunuyor, ma¤dur ö¤renciler üniversite idaresince ‘ceza’ al›yor.

Programda söz alan ö¤renci sald›r›ya u¤rad› Ö¤rencilerin kald›¤› yurtlar faflist ö¤rencilerce bas›l›rken, birkaç gün önce fakülte içinde yay›n yapan ‘Genç Bak›fl’ program›nda söz alan demokrat bir ö¤renci sald›r›ya u¤rad›. Sald›r› üzerine devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler fakülte içerisinde toplanarak tepkilerini dile getirdiler. Devam›nda, faflist bir grup ö¤renci, küfür ve sözlü sataflmalarla tepkisini dile getiren ö¤renci-

leri tehdit etmifl, ev takibi yapm›flt›.

Bir ö¤renci derste sald›r›ya u¤rad› Benzer bir sald›r› da 24 Mart’ta ders esnas›nda yafland›. ‹ki ö¤rencinin dersle ilgili tart›flmas›na dâhil olmak isteyen devrimci bir ö¤renci, faflistlerin fiziki sald›r›s›na u¤rad›.

Faflistler sald›r›yor, polis-ÖGB koruyor Sald›r›n›n ertesi günü fakültede toplanan faflist grup, silah, b›çak ve sat›rlarla devrimci-demokrat-yurtsever ö¤rencilere sald›rmak istedi. ÖGB ve jandarman›n gözü önünde silah ç›karan faflist grup, ö¤rencilerin tepkisi karfl›s›nda jandarma ve ÖGB’lerce koruma alt›na al›nd›. Sald›r› üzerine bir araya gelen ö¤rencilerin su ürünleri fakültesine yürümek istemeleri jandarma taraf›ndan engellendi. Bunun üzerine ö¤renciler fen-edebiyat fakültesine do¤ru yürüdü.

Bilinmesine ra¤men idare önlem almad› Fakülte idaresine, sald›r›lar›n olaca¤› yönünde defalarca uyar›larda bulunulmas›na ra¤men hiçbir güvenlik önleminin al›nmad›¤›n› ifade eden ö¤renciler, faflist grubun deste¤ini bizzat fakülte yönetiminden ald›¤›n› belirttiler. Son zamanlarda kendilerine yönelik idare-jandarma-sivil faflist bask›s›n›n artt›¤›n› vurgulayan ö¤renciler, onlarca arkadafllar›n›n darp edildi¤ini, tehdit edildi¤ini ifade ettiler. Buna karfl› gerek idarenin, gerekse de jandarman›n hiçbir önlem almad›¤›n›, aksine sald›r›ya u¤rayan ö¤rencilerin ‘ceza’ ald›klar›n› belirttiler. Sald›r›lara karfl› tepki gösteren ö¤renciler, demokratik hak ve talep mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini, sald›r›lara geçit vermeyeceklerini ve bu sald›r›lar›n hesab›n› soracaklar›n› vurgulad›lar.

Grevdeki ö¤rencilerden 1000 eylem ça¤r›s›

Fransa’da hükümetin e¤itim reformu projelerine karfl› 2 fiubat’ta grev bafllatan ö¤renciler, grevlerinin 8’inci haftas›nda ‘1000 eylem’ ça¤r›s› yapt›. 25 ö¤renci birli¤inin içinde yer ald›¤› ‘Bir Okul, Sizin Gelece¤iniz Kolektifi’ 2 Nisan’da ülke genelinde 1000 eylem yapma ça¤r›s›nda bulundu.

FSU, SGEN-CFDT, FERC-CGT, FAEN, SUD, UNSA, UNEF, FIDL, UNL ve FCPE gibi e¤itimci, lise ve üniversite ö¤rencileri sendikalar›ndan oluflan “Bir Okul, Sizin Gelece¤iniz Kolektifi’, “Bu kriz ortam›nda e¤itim ve gençlik formasyonlar› hiç olmad›¤› kadar bir gelecek yat›r›m›d›r, bir fiyat de¤il. ‹flsizli¤e karfl› en iyi kalkand›r” diyerek, 2 Nisan Perflembe günü ülke genelinde 1000 eylem yapmaya ça¤›rd›. Kolektif, kamu e¤itim hizmetlerini korumak ve en iyi ö¤renci baflar›s›n› sa¤layan bir kuruma dönüfltürmek için seslerini güçlü bir flekilde yükseltmeye ça¤›rd›. Üniversite iflgalleri sürüyor: Ö¤renci ve e¤itimcilerin bafllatt›¤› eylemler 8’inci haftas›nda sürüyor. Eylemler süresince birçok okul iflgal edilirken, birçok flehrin üniversitelerinde e¤itim yap›lm›yor. Perflembe günü 100 kadar araflt›rmac› ö¤renci, Paris’teki Ulusal Bilimsel Araflt›rmalar Merkezi’ni iflgal etti. Paris’teki birçok

üniversitenin çal›flanlar› ise Sorbonne Üniversitesi’ni iflgal etti. ‘Üniversiteler sat›l›k de¤il’: Öte yandan üniversite hocalar›yla birlikte 300 ö¤renci Bat› Brotonya Üniversitesi’ni iflgal etti. ‘Üniversiteler sat›l›k de¤il’ diyen ö¤renciler, hükümetin reformlar›n› protesto etti. Üniversite baflkanlar›n›n y›ll›k konferans›n› yapmay› planlad›¤› Brest kentinde ise, ö¤rencilerin üniversiteyi iflgal etmesi nedeniyle toplant› ask›ya al›nd›. Daha birçok kentin üniversitesinde iflgal sürerken, binlerce üniversite ve lise ö¤rencisi hükümeti protesto eden eylemler gerçeklefltirdi. Üniversite ö¤rencileri ve e¤itimciler, 900 ifl alan›n›n ortadan kald›r›lmas›n› istiyor; e¤itimci araflt›rmac› statüsündeki reforma karfl› ç›k›yor. Üniversitelere ‘otonomi’ sa¤layan projenin geri çekilmesini talep eden ö¤renciler, Ulusal E¤itim Bakan› ve Yüksek E¤itim Bakan›’n›n istifas›n› da istiyor.

3-16 Nisan 2009

GENÇ YORUM Sinan ÇAKIRO⁄LU

Dersim Yerel Seçimler Çal›flmalar›ndan Ö¤renelim! Halk Gençli¤ini, Ekonomik ve Sosyal Hak Talepleri Mücadelesinde ‹lerletelim, Örgütleyelim! Dersim’de, bir y›ldan az bir zaman zarf›nda bafllayan ve bugün art›k rahatl›kla binlerle ifadelendirebildi¤imiz bir halk gerçe¤ine dönüflmüfl bulunan Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD) prati¤i, bugünden dahi de¤erlendirildi¤inde, devrimci mücadelemizde bizlere ›fl›k tutacak son derece önemli dersler bar›nd›rmaktad›r. Halk gençli¤i, bu zeminde kimi de¤erlendirmelerde bulunmufl olmas›na karfl›n konu özgülündeki mevcut tart›flmalar›n daha derinlefltirilmesi ve Dersim özgülündeki somut baflar›n›n ülke genelinde her yereldeki faaliyetçilerin elinde kuvvetli bir kavray›fla dönüfltürülmesi bir gerekliliktir. Öncelikle DDHD’nin bugün somut olarak tespit etti¤i bir gerçe¤i yinelemekte büyük fayda vard›r: Belediye seçimlerinin kazan›l›p kazan›lmamas›n›n çok ötesinde, DDHD flahs›nda, Dersim halk› ve onun ba¤r›ndaki yeni demokrasi güçleri; Dersim’in sokaklar›nda, alanlar›nda ve mahallelerinde yüzlerle, binlerle yeni bir dönemi bafllatm›fllard›r. Bu süreç, esas olarak, kazan›lm›flt›r. Kuflku yok ki, bu kazan›m›n devaml›l›¤›n› sa¤lamak, kitlelerin içerisine girdi¤i bu özne olma durumunu ileri bir aflamaya tafl›mak önümüzde duran ve bu kazan›m› taçland›racak olan esas görevdir. Ancak burada, yaz›m›za konu etti¤imiz tart›flmam›z özgülünde, bir kitle hareketi içerisinde var olmak ve “destekçi” de¤il, “örgütleyici” ve “önder güç” konumuna ulaflabilmek için hangi kavray›fla ve buna denk düflen tutarl› bir faaliyete ihtiyac›m›z oldu¤unu irdeleyece¤iz. DDHD, bugün art›k bir halk gerçe¤idir; çünkü temelinde halk›n acil talepleri ve bu hak taleplerinin devrimci bir bilinçle bulufltu¤u “programatik” bir belgedir! Halk gençli¤inin kendi ekonomik ve sosyal haklar› için ortaya koydu¤u mücadelesi içerisinde örgütlenmesinde de bu koflul olmazsa olmazd›r. Her koflul ve özgül durumda temel programatik belgeden kalk›nan ve dönemsel olarak halk gençli¤inin taleplerini ele alarak, bu talepleri tek tek maddelendiren ve bunlar› bildirilere, broflürlere dökebilen, bütünlüklü, örgütlü bir mücadele esast›r. Gençlik hareketi, kendi programatik zemininde, ülkenin güncel somut durumu içerisinde gençlik kesimlerinin acil taleplerini belirledi¤i ve bu maddelendirilen talepleri için varolan veyahut da son derece c›l›z durumda olan halk gençli¤inin kendili¤inden hareketi veyahut taleplerini somut eyleme dökebildi¤i oranda gençlik kitlelerinin somut faaliyetini örebilecektir. DDHD, bugün art›k bir halk gerçe¤idir; çünkü halk için belediyecilik program›n›, halk kitlelerine tafl›yan sebatkâr ve yarat›c› bir örgütlü güce yaslanmaktad›r. Gençlik hareketi, var olan örgütlü zeminine ne derece kuvvetle vurgu yapar ve eksikliklerini aflma noktas›nda ne derece samimi ve cüretkâr tutum tak›n›rsa, halk gençli¤inin kendili¤inden mücadelesi içerisinde bu mücadelenin belirli bir hedefe kilitlenmifl yürüyüflü içerisinde önder bir siyasi güç olma misyonunu gerçeklefltirmeye muktedir olacakt›r. As›l olan, örgütsel çizgide tutarl› ve süreklili¤i sa¤lanm›fl bir faaliyet ortaya koyabilmektir. Zira, ancak böylelikle do¤rular›n› ve hatalar›n›, somut faaliyetin içerisinde muhasebe etme ve aflma zeminine sahip olunabilir. Böylesi bir zemin olmada, birkaç senede bir kendisini tekerrür eden, s›¤ bir örgütsel ve siyasi çizgiye saplan›p kalan ve kendisini kemiren sosyo-kültürel bir yap›dan uzaklafl›lamaz. Ülke genelinde, belirli özgül bir hedefe kilitlenmifl, dönemsel kampanyalar özgülünde, halk gençli¤inin somut taleplerini eksene alan bütünlüklü bir faaliyet; orta ve uzun vadede üniversitelerde, liselerde ve mahallelerde halk gençli¤inin kitlesel hareketinin ortaya ç›kar›lmas›nda sa¤layaca¤› ortak bilinç aç›s›ndan son derece önemlidir. Bunun içinse gerek bu aflamada gerekse gerçek bir kitle hareketi niteli¤i kazand›¤› aflamada halk gençli¤inin politik öncülü¤ünü yapabilmek, do¤rudan tutarl› ve süreklili¤i sa¤lanm›fl bir örgütsel faaliyetle mümkündür. DDHD’nin baflar›s›n›n temelinde yatan birincil etmen, yeni demokrasi güçlerinin örgütsel çizgide sergiledikleri tutarl›l›k ve bütünlüklü bir faaliyettin siyasal kabiliyetidir. ‹flte bu, en önemli derstir. Gençlik hareketi, bu iki bafll›kta, ›srar etti¤i ve cüretini yükseltti¤i ölçülerde, kavgas›n› kitlesellefltirememesinin önünde hiçbir engel yoktur. Yeni demokrasi güçlerinin demokratik haklar için mücadelede uzun y›llar› bulan örgütsel da¤›n›kl›¤›n›n afl›lmas›yla birlikte, flu gerçek art›k bilinçlerde daha rahat tart›fl›labilmekte ve görülebilmektedir: halk›n ekonomik ve sosyal hak talepleri ve bunlar için mücadelesi bizim d›fl›m›zda hâlihaz›rda var olan bir olgudur. Görev, desteklemek, kuyru¤una tak›lmak de¤il, halk›n içerisinde, bu kavgay› siyasal perspektifle, halkala birlikte örgütlemektir!

9


10

dünya

3-16 Nisan 2009

‘Gürcistan Karadeniz’in ‹srail’i olacak’ Le Monde Diplomatique gazetesinde yay›mlanan makalede, ABD-‹srail ekseninin AKP yönetimindeki Türk devleti ile iliflkilerinin kötüye gitme ihtimaline karfl› Gürcistan’› haz›rlad›klar› ve ‹srailli uzmanlar›n Gürcistan’da bu yönlü çal›flmalarda bulundu¤u belirtildi. Makalede yap›lan de¤erlendirmeye göre, Washington-Tel Aviv ekseninin, Kafkas bölgesini ele geçirme hususunda ›srarc› olmas›, Orta Asya ve Hazar Denizi bölgelerinden gelen petrol ve do¤algaz boru hatlar›n› ele geçirmek istemesinden kaynaklan›yor. Genel olarak uzmanlar›n tahminlerine göre Saakaflvili Rejimi, Washington-Tel Aviv ekseni ile çok büyük güvenlik-askeri yard›mlaflma içerisine girmeyi planl›yor. Bununla da Gürcistan’a Kafkaslar’›n Israil’i olma misyonu verilece¤i kaydediliyor. De¤erlendirmede Gürcistan’›n gelecekte ‘Karadeniz Polisi’ olaca¤› ifade ediliyor. Öte yandan Türk devletinin, ya ABD-‹srail eksenine uç noktada bir yard›m sa¤lamak ya da ABD’nin ç›karlar› do¤rultunda Gürcistan’a yönelmek zorunda oldu¤unun alt› çiziliyor.

ABD-Gürcistan Ortakl›k Anlaflmas› imzaland› Rusya ve Gürcistan anlaflmazl›¤›n›n hala sona ermedi¤i, iki taraf aras›nda yeni bir çat›flman›n yak›n oldu¤u belirtilen de¤erlendirmelerde Obama’n›n göreve gelmeden bir hafta öncesinde Condoleezza Rice’nin Gürcistan’la görüfltü¤ü ve ‘Ortak Güvenlik Anlaflmas›’ imzaland›¤› kaydediliyor. “Her ne kadar yak›n gözükmese de, Gürcistan-Rusya iliflkilerine hakim anlaflmazl›k varl›¤›n› sürdürdükçe, eninde sonunda yeni bir

askeri çat›flma tekrar yaflanacakt›r. Cumhuriyetçi Bush idaresi 9 Ocak 2009 tarihinde, Barak Obama’n›n göreve gelip Beyaz Saray’a yerleflmesinden bir hafta önce alelacele zaman›n D›fliflleri Bakan› Condoleezza Rice’›, Gürcistan D›fliflleri Bakan› Grigol Vafladze ile bir görüflme yapmaya gönderdi. Bu görüflmede AmerikaGürcistan Ortakl›k Anlaflmas›’na imza at›ld›. Bu belge flu maddeleri içeriyor: Gürcistan güvenlik kavram›n›n Amerikan güvenlik kavram›n› da zorunlu olarak kapsayacak flekliyle sa¤lanmas›... Gürcistan-Amerika Güvenlik ilkesine ba¤l› kal›nmas›... Amerika-Gürcistan aras›nda güvenlik ve savunma alanlar›yla s›n›rl› üst düzeyli özel yard›mlaflman›n sa¤lanmas›...”

‘Stratejik Ortakl›k’ta arac› ülke ‹srail Rusya-Gürcistan savafl›ndan önce ‹srail’in Gürcistan’da rahatça dolaflt›¤›n›, bu ülkeye askeri mühimmat, askeri e¤itim gibi destekler noktas›nda ABD’nin ‹srail’i kulland›¤› ifade edilen de¤erlendirmede flöyle denildi: “GürcistanRusya askeri çat›flmas›n›n patlak vermesiyle Tel Aviv, hemen Gürcistan’daki askeri uzmanlar›n› çekti. Eldeki bilgiler gösteriyor ki ‹srail’in ‘‹srail-Gürcistan iliflkilerine bak›fl›’, ‘‹srail kuzey s›n›r›n›n güvenli¤inin sa¤lanmas› plan›’n›n ayr›lmaz parçalar›ndan bir tanesidir. Uzmanlara göre ‹srailli uzmanlar›n Gürcistan’dan çekilmeleri, ‹srail’in hayati önem tafl›yan kuzey güvenlik alan›nda büyük boflluklara yol açt›. Ancak Gürcistan-Rusya s›n›r›nda ateflkese var›lmas›n›n ve muhalefet her ne kadar askeri hezime-

te u¤ram›fl olmas› sebebiyle düflürülmesi için elinden geleni yapm›fl olsa da Mihail Saakaflvili rejiminin, iktidarda kalmay› baflarabilmesinin ard›ndan ‹srailli uzmanlar Gürcistan topraklar›na tekrar döndüler.”

ABD Karadeniz üslerini, ‹srail güvenli¤ini hedefliyor “Tel Aviv, Gürcistan’›n imkânlar›n› kapsaml› olarak elden geçirecek. ‹srailli uzmanlar, Gürcistan’›n imkânlar›n›n yeniden inflas› için gerekli plan› yapacaklar. ‹srailliler, Tiflis-Washington hatt›nda var›lacak antlaflmalar› gözetleyecek ve Amerikan yönetimini, ‹srail’in kuzeyden stratejik güvenli¤i aç›s›ndan hayati önem tafl›d›¤›, bu hususta temel unsur oldu¤u gerekçesiyle Gürcistan’› desteklemesinin zorunlu oldu¤una ikna etmeye çal›flacak. Buna ek olarak Washington da, Gürcistan’› Rusya’y› abluka alt›na alma plan›nda özellikle de Rusya’n›n dünyaya aç›lan penceresi say›lan Kafkas kap›s›n› kontrol alt›na alabilmek için esas nokta olarak görüyor. Yine Washington, Gürcistan topraklar›n› Amerikan kuvvetlerini a¤›rlamaya haz›rlamak için u¤rafl›yor. Amerikal›lar Gürcistan hava üslerine ve Karadeniz’e aç›lan deniz üslerine yerleflmek istiyorlar.”

‘Türk devleti ABD ve ‹srail eksenine yard›m etmek zorunda’ Gürcistan-Amerika-‹srail aras›ndaki bu stratejik ittifak›n, kuzey ve güney Kafkas ve Karade-

niz bölgesel durum dengeleri ve ‹srail’in güvenli¤i aç›s›ndan afl›r› önem tafl›yor. Bu denklem ayn› zamanda Ortado¤u stratejisine kilitleniyor. Yaz›da flu noktalar›n alt› çiziliyor: “Washington-Tel Aviv ekseni, Gürcistan’› Rusya ile olas› bir çat›flma için de¤il, asl›nda baflka sebepler için haz›rl›yor. ‹flte bu sebeplerden en önemlisi Türkiye ile iliflkilerin kötüye gitme ihtimali. AKP’nin varl›¤› devam ettikçe Ankara ile Washington-Tel Aviv iliflkileri kötüye gidebilir. Washington-Tel Aviv ekseni Ankara’ya bask› yapmakta imkânlar›n› zorlayabilir. Böylece Ankara’n›n önünde iki seçenek olacak. Ya Washington-Tel Aviv ekseni ile en uç noktada yard›mlaflmay› kabul edecek ya da Amerika’n›n stratejik-askeri ve güvenlik ç›karlar› nedeniyle Gürcistan’a yönelmesi seçene¤iyle karfl› karfl›ya kalacak.”

‘ Gürcistan ‘Karadeniz Polisi’ olacak’ “Washington-Tel Aviv ekseninin, Kafkas bölgesini ele geçirme hususunda ›srarc› olmas›, Orta Asya ve Hazar Denizi bölgelerinden gelen petrol ve do¤algaz boru hatlar›n› ele geçirmek istemesinden kaynaklan›yor. Genel olarak uzmanlar›n tahminlerine göre Saakaflvili Rejimi, Washington-Tel Aviv ekseni ile çok büyük güvenlik-askeri yard›mlaflma içerisine girmeyi planl›yor. Bu da Gürcistan’a Kafkaslar›n ‹srail’i olma f›rsat› verecek. Yani Gürcistan gelecekte, ‘Karadeniz Polisi’ olacak.”

Obama: Amaç El Kaide’yi yok etmek Günler öncesinde güçlerin Afganistan’a kayd›r›laca¤›n› dillendirilen ABD’nin yeni dönem Afganistan-Pakistan stratejisi, Obama taraf›ndan resmilefltirildi. Buna göre Afganistan ve Pakistan yeni sürece uygun olarak yap›land›r›lacak. Afganistan’a 4 bin asker göndereceklerini, Pakistan’a ise 5 y›l süresinde 7,5 milyar dolar para ak›tarak yap›land›racaklar›n› aç›klayan Obama, amaçlar›n›n El Kaide’yi yok etmek oldu¤unu kaydetti. Afgan polis ve askerinin e¤itimi için 4 bin asker daha gönderilece¤ini aç›klayan Obama, amaçlar›n›, “Pakistan ve Afganistan'daki El Kaide'yi bölmek, da¤›tmak ve imha etmek ve gelecekte herhangi bir ülkede yeniden faaliyet göstermesini engellemektir” fleklinde belirtti.

Obama’dan ‘ikinci Vietnam’ itiraf› Yeni Afganistan-Pakistan stratejisi aç›klamas›nda sert mesajlar veren Obama, Afganistan’da içine düfltükleri vahim durumu itiraf eti. Bölgedeki asker say›s›n› artt›rarak, ‘bölgedeki El Kaide’yi bitirme’yi amaçlad›klar›n› söyleyen Obama, yeni stratejilerinin gerekçelerini flu flekilde aç›klad›: “Afganistan ve Pakistan'daki durumlar, giderek daha vahim bir hal al›yor. Bölgedeki radikal güçler, ABD ve dünyaya büyük bir tehdit unsuru oluflturuyor. Bombalar ve kurflunlar El

Kaide ve Taliban’a karfl› mücadelede yeterli olmaz. Bu nedenle, Pakistan'a önümüzdeki befl y›l boyunca toplam 7,5 milyar dolar kaynak aktar›lacakt›r.”

kilmesiyle sa¤lanaca¤› ve çat›flmalar›n en yo¤un oldu¤u Afganistan’›n güney eyaletleri ile Pakistan s›n›r boylar›nda konuflland›r›laca¤› ifade ediliyor.

Pakistan için tedbir!

ABD destek için bask› yap›yor

Pakistan’a do¤rudan 1,5 milyar dolarl›k yard›m tasar›s›na onay vermesi için Kongre’ye ça¤r›da bulunan Obama, söz konusu yard›m›n Pakistan’da ‘demokrasinin’ gelifltirilmesi ile yol, okul ve hastanelerin yap›m›nda kaynak olarak kullanmak için oldu¤unu belirtti. Daha önceki aç›klamas›nda Obama, Afganistan ve Pakistan’› tek bir stratejide toplayacaklar›n› ve buna göre bir plan çizeceklerinin alt›n› çizmiflti. Aç›klanan yeni stratejide de Taliban militanlar›na s›¤›nak vazifesi gören Pakistan topraklar›nda istikrar sa¤lanmas› için ‹slamabad yönetimine ekonomik yard›m yap›laca¤› ve baz› hususlarda yap›land›r›laca¤› belirtiliyor.

17 bin asker daha takviye edilecek Afganistan’a bu y›l içerisinde gönderilecek 4 bin asker d›fl›nda, ülkeye 17 bin askerin gönderilece¤i aç›kland›. Böylece bölgede mevcut olan 38 bin ABD askeri ile 30 bin NATO askerine 17 bin asker daha eklenmifl olacak. Bu güçlerin Irak’taki güçlerin geri çe-

Obama aç›klamas›nda, NATO’daki müttefiklerinden Afganistan için destek isterken, birkaç gün önce Türk devleti Afganistan’a asker takviye edece¤ini aç›klayarak Obama’n›n ça¤r›lar›na cevap veren ilk devlet oldu. ‹ran ise, nisan ay›n›n bafl›nda ABD’nin organize etti¤i ‘Afganistan’›n gelece¤i’ konferans›na kat›laca¤›n› aç›klad›. Afganistan-Pakistan konusunda Rusya ve ‹ran’a ihtiyaç hisseden ABD, bu ülkelerin deste¤ini almak için ‘s›cak mesajlar’ gönderiyor. Öte yandan nisan ay›n›n ilk haftas›nda yap›lacak olan NATO zirvesinde Afganistan stratejisi etrafl›ca masaya yat›r›laca¤› gibi, ABD’nin NATO müttefiklerine bask› uygulamas› bekleniyor.

Obama’dan ‹ran’a ‘düflmanl›k bitsin’ mesaj› Obamal› dönemle birlikte ABD’nin ‹ran’a yönelik uzlaflma ça¤r›lar› yüksek sesle dillendirilmeye baflland›. Baflkanl›k seçiminden önce ‹ran’a elini uzatan ve geri çevirmemesi gerekti¤ini belirten Obama, Newroz Bayram› öncesinde ‹ran’a yönelik yay›nlad›¤› mesajda ‹ran ile aras›ndaki 30 y›ll›k güvensizli¤in ve sorunlar›n sona ermesi ça¤r›s›nda bulundu. Obama yapt›¤› aç›klamada, ‹ran ile ‘dürüstlü¤e’ ve karfl›l›kl› sayg›ya dayal› bir iliflki kurmak istedi¤ini, eski görüfl ayr›l›klar›n›n giderildi¤i, daha çok ortakl›¤›n ve daha fazla ticaretin mümkün oldu¤u bir gelece¤e bakma arzusunda oldu¤unu belirtti. Önümüzdeki günlerde dolayl› ya da dolays›z yollardan ‹ran ile s›k› görüflme ve pazarl›klar›n yaflanaca¤›n›n sinyalini veren Obama, öte yandan ‹ran’›n uranyum zenginlefltirme program›na son vermesini istedi. Bu konuda Obama’n›n pazarl›ktan önce nab›z ölçtü¤ü ve zemin oluflturmaya çal›flt›¤› anlafl›l›yor.

‹ran ça¤r›ya ‘mesafeli’ Obama’n›n aç›klamas›na ‹ran’dan gelen yan›t mesafeli olup, her zamanki gibi ihtiyatl›. ‹ran Cumhurbaflkan› Ahmedi Nejad’›n üst düzey dan›flman› Ali Ekber Cavanfekr yapt›¤› aç›klamada, Obama’n›n mesaj›n› memnuniyetle karfl›lad›klar›n›, bunun yan›nda sözlerin ötesinde somut ad›mlar›n at›lmas› gerekti¤ini belirtti. Cavanfekr, “Baflkan Obama, ‹ran'a uranyum zenginlefltirme program› nedeniyle uygulanan yapt›r›mlar ya da ‹srail'e verilen destek konular›nda ad›m atmaya istekli olursa, ‹ran ona s›rt çevirmez” aç›klamas›nda bulundu. En üst düzey yetkili Ayetullah Hamenei ise, ABD’nin ‹ran’a yönelik 30 y›ll›k düflmanl›¤›na dikkat çekerek, ‘de¤iflimin’ sözde de¤il, özde olmas›n› ve bunun sa¤l›ks›z bir niyete dayanmamas› gerekti¤ini aç›klad›. Hamenei, ABD gerçek bir de¤iflim peflindeyse bunu pratikte göstermesi gerekti¤ini belirtti.

Rusya ve AB memnun Obama’n›n ‹ran’a dönük ça¤r›s› AB ve Rusya taraf›n-

dan olumlu karfl›land›. AB d›fl politika temsilcisi Javier Solana, Obama’n›n mesaj›n›n çok yap›c› oldu¤unu, ‹ran ve ABD aras›nda yeni bir sayfan›n aç›lmas›na do¤ru ad›m at›labilece¤ini, Tahran’›n bu mesaj› dikkate almas› gerekti¤ini ifade etti. ‹ran’a kanat geren Rusya ise D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Sergey Ryabkov arac›l›¤›yla yapt›¤› aç›klamada, diyalogun bafllamas›n›n, ‹ran'›n nükleer program›n›n bar›flç›l amaçl› oldu¤u konusunda güveni art›raca¤›n› söyledi.

ABD ile ‹ran aras›nda yeni bir sayfa aç›labilir! ABD ile ‹ran aras›nda 30 y›ld›r diplomatik iliflki olmamas›na ra¤men gayr› resmi ve arac›l›k yoluyla çeflitli iliflkiler yürütülüyordu. Son dönemlerde arabuluculuk noktas›nda ABD’nin iste¤iyle Türk devlet de devreye girdi, bu paralelde Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün geçti¤imiz günlerde ‹ran’a stratejik bir ziyaret gerçeklefltirmiflti. Obama ile yeni bir döneme girildi¤ini belirten Gül’ün, ‹ran’dan bu süreci de¤erlendirmesi gerekti¤i yönünde telkinlerde bulundu¤u bilinen bir durum. Sonuç olarak ABD ile ‹ran aras›nda yeni dönemde görüflme, uzlaflma yönünde geliflme-

lerin yaflanma olas›l›¤› yüksek. Nitekim Obama’n›n daha önceki ça¤r›lar›na Ahmedi Nejad, karfl›l›kl› sayg›ya dayanmas› halinde, ülkesinin ABD ile görüflmeler yapmay› memnuniyetle karfl›layaca¤›n› aç›klam›flt›.

‹ran Afganistan konferans›na kat›l›yor Afganistan meselesinde ABD taraf›ndan ihtiyaç duyulan ve uzlaflt›r›lmaya davet edilen ‹ran, 31 Mart’ta Lahey’de yap›lacak olan “Afganistan’›n gelece¤i’ konulu konferansa kat›laca¤›n› aç›klad›. Konferansta Afganistan’da istikrar ve güvenlik sa¤lanmas› konular ele al›nacak olup, ABD’nin Afganistan stratejisi masaya yat›r›lacak. Öte yandan konferansta, Afganistan’a yönelik somut politikalar noktas›nda bir tak›m kararlar›n al›naca¤› bekleniyor.

YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN

Devrim, "seçim hakk›" ve demokrasi Siyasal iktidar her devrimin temel sorunudur. Devrimci zor ile sömürücü devlet mekanizmas› paramparça edilmeden, örgütlenmifl egemen güç olarak proletarya ve emekçilerin iktidar› tesis edilemez. Tarihsel koflullara ba¤l› olarak her ekonomik yap› özgül bir birikim sürecini ve bu temelde yükselen devleti ifade eder. Her devlet, içinde bulunulan tarihsel koflullar›n üretim iliflkileri sistemini ifade eder. ‹nsanlar›n bunlar› keyfi seçme durumlar› yoktur. Üretim araçlar›n›n kimin taraf›ndan kontrol edildi¤i önemli bir meseledir. Sömürücü egemen s›n›flar sisteminde kontrolü elde tutan egemenlerin demokrasi, hak, hukuk 盤›rtkanl›¤› gerçe¤i gizleme çabas›d›r ve kitleleri aldatma, yan›lsamalara sürükleme eylemidir. Evet, burjuva düzenler demektedirler ki, bar›nma, giyinme, yemek yeme ve seçimlere girme ve herfley sizin hakk›n›zd›r. Üretim araçlar›n›n mülkiyetini kontrol eden ve bu temelde halk üzerinde bir diktatörlük olan sömürücü devlet cihazlar›n›n gerçe¤inde seçim ve benzeri hak, hukuk hikayeleri kitleleri aldatma araçlar›d›rlar. Sokaklar› evsizlerin, açlar›n, metalaflt›r›lm›fl sa¤l›k ve e¤itim durumundan yararlanamayan emekçilerin doldurudu¤u gerçekli¤inde demokrasi örtüsü, gerici diktatörlü¤ün yüzüne geçirilmifl bir maskeden baflka bir anlam tafl›maz. ‹nsanlar aras› ve s›n›flar aras› iliflkiler ve bunlar›n dayand›¤› temel incelenmeden, üretim iliflkileri yani üretim araçlar›n›n mülkiyet biçimi, insanlar›n üretimdeki yeri ve karfl›l›kl› iliflkileri ve ürünlerin da¤›l›m biçimi konu edilmeden, gerçe¤i keflfedilmeden hangi demokrasi oltas› durumu kurtarabilir ki? Sömürücü e¤emen s›n›flar sisteminde gerçek ile temas halinde olan ve onu kavramaya bafllayan herkes gericili¤in halk üzerindeki diktatörlü¤ü ile do¤rudan yüzyüze gelecektir. Dolay›s›yla devrimin ve devrimci savafl›n neden zorunlu bir ihtiyaç oldu¤unu, emekçiler aç›s›ndan özgürlü¤ün penceresinin aç›lmas›n›n buradan geçti¤ini sebepleriyle anlayacakt›r. Devrim keyfi bir tercih de¤il, objektif dünyan›n yine objektif kanunlar›n›n gündeme getirdi¤i bir meseledir. Yaflan›lan maddi dünyan›n hem bir sonucu hem de onu de¤ifltirmenin eylemidir. Bu bofl bir idealist düflünce de¤il, bizzat gerçe¤in kendi temellerinde yükselen bir sonucudur. Elbette maddi dünyan›n gerçekleri, bilincin önderli¤ini, öncü partinin rolünü yads›yarak, kendi kendine devrimci iktidara götürmez. ‹flte burada dünyay› daha derinilkli kavramak için ideoloji ve teorinin rolü meselesi ortaya ç›kar. Komünist ideolojik rehberlik alt›nda gerçe¤i iki-çizgi mücadelesi yoluyla kitlelerin keflfetmesine yard›mc› olmayan, onu amaçlar›m›z do¤rultusunda dönüfltürmelerinin öznesi durumuna gelmelerine hizmet etmeyen bir önderlik kitleleri komünizm do¤rultusunda seferber edemez. Bu bir talimat verme meselesi de¤il, kitleleri do¤ru bir önderlik alt›nda bilinçli eylemleriyle seferber etme sorunudur. Belli bir amac›n (komünizm) rehberlik etti¤i, rastgele de¤il, o amac›n icra edilmesinin birleflik devrimci bir plan›n›n kitleler içerisinde maddilefltirilmesi, kitlelerin, birleflik devrimci bir eylemde kazanma bilinci ile tüm alanlarda ve tüm biçimlerin merkezi bir görev dinamizminin parças› olarak kavran›p seferber edilmesi hayati bir sorundur. Mesele teorik bir lafazanl›k de¤il, rehberlik etti¤i kitlelerin birleflik, politik eyleminin de yarat›lmas›n› kapsar. Burada dikkat edidlecek husus, k›sa vadeli hesaplar›n, politikalar›n, taktiklerin teoriyi yememesi, teorinin dar, küçük hesaplar› örten bir maske olarak kullan›lmamas›d›r. Komünist ideoloji ve teorinin bafltan itibaren prati¤e ve her bir dönemde izlenen politik çizgiye mutlaka rehberlik etmesi gereklili¤idir. Burjuva haklar›n dar ufkunu aflamam›fl bir devrimci eylem, komünizme götürmez, komünist hareket yaratamaz. Demokrasi bir hakimiyet biçimidir. Bir iktidard›r. Do¤as› gere¤i halk ve sosoyalist demokrasi anlay›fl› di¤er ezen-sömüren demokrasi anlay›fllar›ndan temelden ayr›fl›r. Niteligi ve içeri¤i farkl›d›r. Di¤er bir deyiflle ço¤unlu¤un az›nl›k üzerindeki diktatörlü¤üdür. Bu yan görülmeden hak, hukuk, adalet eflitli¤inden bahsetmek gerçe¤i çarp›tmakt›r. Meselenin özü kavranmadan eflitlik, özgürlük, hak ve hukuka tav olanlar demokrasi denilen diktatörlü¤ün s›n›f içeri¤ini, niteli¤ini, yöneldi¤i hedefler ve eylemini karartmakta, haklar lapas›yla kitlelerin bilincini dejenere etmektedirler. Biz daha az›n› de¤il, komünizme gitmek istiyoruz. Yeni demokratik devrim mücadelemiz bunun hizmetindedir. Yeni demoktratik iktidar, komünizme gitmede proletarya ve emekçi kitlelerin örgütlenmifl egemen güç olmalar› ve parti önderli¤inde iktidar› icra etmeleri, toplumu komünizm do¤rultusunda de¤ifltirmede bu silah› bilinçli olarak kullanmalar› demektir. Bugünden itibaren komünist amaçlar ve buna ulaflmada komünist ideoloji stratejiye, taktiklere, siyasete yön vermezse gelecek tesis edilemez. Komünizmi söyleyip, yürürken unutmak olmaz. Komünizm do¤ru önderlikle birleflmifl kitlelerin bilinçli eylemini gerektirir. Bu bir yetenek, uzmanl›k, ihtisas meselesi de¤il, öncelikle k›z›l bir çizgiyi gerektirir. Bizim yönetmek diye bir ihtiras›m›z, özel bir tutkumuz yoktur. Bir tarihsel zorunluluk olarak örgütlenmifl egemen güç olarak proletarya ihtidar› hedefimiz vard›r. Ama bu iktidar yine bizzat devrimi devam ettirip komünizme ulaflman›n, bunun için devrimi sürdürmenin, kitleleri iktidarlaflt›rma ve öncülefltirmenin arac›d›r. Geleneksel mülkiyet iliflkilerinden ve geleneksel fikirlerden köklü olarak kopufl, insanlar› eflitsizliklere mahkum eden toplumsal koflullar›n bilinçli devrimci bir eylemle dönüfltürülmesini içerir. Tam da burada nas›l bir devlet ve demokrasi sorununun önemli bir tart›flma konusu oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Tart›flmaya devam edece¤iz.


röportaj

3-16 Nisan 2009 11

‘Devlet, Kürt sorununda hem alg› hem de siyaset de¤iflikli¤i yafl›yor’ Mesut Ye¤en: Orta Do¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü ö¤retim üyesidir. Türk milliyetçili¤i, Kürt sorunu ve Türkiye’de yurttafll›k meseleleri üzerine çal›flmaktad›r. Yay›mlanm›fl çal›flmalar›: Müstakbel-Türk’ten “Sözde Vatandafla”: Cumhuriyet ve Kürtler (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2006), “Yurttafll›¤›n Diyalekti¤i, Yurttafll›¤›n Trajedisi”, Amme ‹daresi Dergisi, c.38, n.1, 2005, “Yurttafll›k ve Türklük”, Toplum ve Bilim, No. 92, Güz 2002, “Kemalizm ve Hegemonya: ?”, Modern Türkiye’de Siyasi Düflünce: Kemalizm, (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2001), “Liberal Demokrasiden Radikal Demokrasiye: Geçifl(sizlik)ler”, Toplum ve Bilim, No. 87, 2000, Devlet Söyleminde Kürt Sorunu (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 1999).

K

ürt sorunu üzerine akademik çal›flmalar› olan ve konuyla ilgili kitaplar›, makaleleri bulunan ODTÜ Sosyoloji Bölümü Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Mesut Ye¤en’le devletin Kürt sorununa yaklafl›m› ve aç›l›mlar›, Kürt ulusal hareketi, Abdullah Gül’ün aç›klamalar›, siyasal konjonktür ve ‘Kürt Konferans›’ üzerine söylefli gerçeklefltirdik

‘Hem alg›da hem siyasette çift do¤rultulu de¤ifliklik oldu’ Öncelikle çal›flmalar›n›zdan bahsedelim. “Müstakbel Türk’ ten Sözde Vatandafla”, “Devlet Söyleminde Kürt Sorunu” gibi, devletin Kürt sorununa nas›l yaklaflt›¤›yla ilgili yo¤un çal›flmalar›n›z oldu. Bildi¤iniz üzere 23 Mart’ta cumhurbaflkan› Abdullah Gül Irak’a bir ziyarette bulundu ve öncesinde ‹ran’a giderken “Kürt sorununda iyi fleyler olacak” aç›klamas›n› yapt›. Sizce Türk devletin Kürt sorununu alg›lama biçimi mi de¤ifliyor? Devlet

oldu mu? Kürt ulusal hareketi ‘ekolojik toplum’, ‘demokratik konfederalizm’ flimdi de ‘demokratik özerklik’, ‘demokratik cumhuriyet’ diyor. Bana sorarsan›z PKK ve DTP çizgisini esas olarak 60’lar›n ortas›nda flekillenen sol bir hareket olarak görmek gerekir. Demem o ki, ulusal bir pazar etraf›ndan örgütlenmifl ba¤›ms›z bir Kürdistan fikri altm›fllardan bu zamana süren Kürt muhalefeti içerisinde hiçbir zaman çok güçlü olamad›. Bir sembol olarak hep orada oldu; ama daha ziyade güdümleyici bir sembol olarak. Ba¤›ms›z bir Kürdistan fikri, reel bir programatik hedef olarak ne Kürt kitleleri ne de siyasetçileri aras›nda güçlü oldu. Dolay›s›yla, ba¤›ms›z Kürdistan fikrinden özerklik ya da konfederalizme do¤ru bir ‘gerileme’ yafland› fleklindeki bir kanaatin çok da do¤ru olmad›¤›n› düflünüyorum.

‘Devletin reform siyaseti dar ve Kürtlerin taleplerini karfl›lamaktan uzak’ Peki, Kürt hareketinin, Kürt sorununu tan›mlama biçimiyle demokratik özerklik projesinin karfl›l›k geldi¤i çözüm yolu ile AKP hükümetinin so-

Bütün bir Cumhuriyet dönemi boyunca devlet Kürtleri, daha ziyade Türklefltirilebilir, müstakbel Türklerden sayd›. Bir süredir devlet flunu anlam›fl görünüyor: 70-80 y›l boyunca takip edilen bu alg› ve siyaset Kürt meselesini halletmekte ifle yaramam›flt›r.

Kürt sorununu bundan sonra nas›l tan›mlayacak? ‹lk çal›flmayla yapmaya çal›flt›¤›m devletin Kürt meselesini Cumhuriyet dönemi boyunca nas›l alg›lad›¤›n› anlamakt›. ‹kinci çal›flma bir itibarla bunun devam› olmakla beraber, Kürt meselesi etraf›nda takip edilen yurttafll›k siyasetlerini de çözümlemeyi amaçl›yordu. De¤indi¤iniz üzere, Abdullah Gül’ün Ortado¤u gezisi, bir fleylerin de¤iflmekte oldu¤unu gösteriyor. De¤iflimin ne oldu¤unu k›saca izah etmeye çal›flay›m. Bütün bir Cumhuriyet dönemi boyunca devlet Kürtleri daha ziyade Türklefltirilebilir, müstakbel Türklerden sayd›. Bu alg› afla¤› yukar› 1990’lar›n sonuna kadar devam etti. Buna efllik eden yurttafll›k siyaseti de tan›m gere¤i asimilasyonist siyasetler oldu. Bir süredir devlet flunu anlam›fl görünüyor: 70-80 y›l boyunca takip edilen bu alg› ve siyaset Kürt meselesini halletmekte ifle yaramam›flt›r. Bu gerçe¤in kesinkes idrak edilmesiyle hem alg›da hem de siyasette bir de¤ifliklik ihtimali hâs›l oldu. Ancak de¤ifliklik tek do¤rultulu bir yola düflmek fleklinde de¤il, çatall› bir yola düflmek fleklinde oldu. Bu çatall› yolun bir taraf›nda, “Kürtleri farl›l›klar›yla kabul edelim, onlar› farkl›l›klar›yla bu ülkenin yurttafllar› olarak tan›yal›m” patikas›, di¤er taraf›ndaysa “mademki Kürtler Türkleflmeye niyetli de¤iller, o zaman onlara lay›k olduklar›n› verelim; ulusal toplulu¤un d›fl›na sürelim” patikas› yer al›yor. ‹lk patika, çok kültürcülü¤ü esas alan bir yurttafll›k siyasetini öngörürken, ikincisi daha çok d›fllamaya, ayr›mc›l›¤a dayanan bir alg›y› ve yurttafll›k siyasetini öngörüyor. fiimdi bu iki patika bir müddettir sarmallaflm›fl bir biçimde devletin önünde duruyor ve devlet de her iki patikaya birden ayak basarak ilerliyor. Ancak son zamanlarda olan biten; TRT 6, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin meflruiyetinin kabul edilmesi vb. bu iki patikadan ikincisinin tercih edilece¤ine iflaret ediyor. Devlet alg›s›nda ‘Kürtleri farkl›l›klar›yla kabul etme’ yönünde bir de¤iflim oldu¤unu söylediniz. Peki, geçmiflten günümüze Kürt ulusal hareketinin Kürt sorununu tan›mlama biçiminde bir de¤iflim

riletece¤i zehab›na kap›ld›. Bu olursa, rejimin mevcut hali Kürtler taraf›ndan da onaylanm›fl olacakt›. Dolay›s›yla, yerel seçimlerin Güneydo¤u aya¤›n› bir referanduma çeviren evvela düzen ve medya oldu. Hesap basitti: DTP kaybedecek ve AKP dolay›s›yla da rejim kazanm›fl olacakt›. Fakat Baflbakan›n zaman zaman yapt›¤› d›fllay›c› aç›klamalar ama çok daha önemlisi, DTP’nin kararl› tutumu ve yapt›¤› yo¤un siyasi faaliyet, durumu tam tersine çevirdi. Referandum k›sm› kald› ve fakat referandumu göründü¤ü kadar›yla DTP kazanacak. Durum bu olursa flu aç›kça anlafl›lm›fl olacak: Kürt meselesinin hallinde ana siyasi aktör DTP’dir.

‘PKK silahs›zlanmaya her zamankinden daha fazla haz›r görünüyor’ Gazetemizin bir önceki say›s›nda Abdullah Demirbafl’la yapt›¤›m›z söyleflide Demirbafl, ‘Demokratik Özerklik’ projesini kazand›klar› tüm belediyelerde uygulama gibi merkezi bir karar ald›klar›n› belirtti. Çünkü bu projenin Kürt sorununun çözümünde temel oldu¤unun alt›n› çizdi. Ancak devletin önerdi¤i çözümün daha çok ulus-

me düflen sorumlulu¤u yerine getirmeye haz›r›m” dedi. ABD öncülü¤ünde gelifltirilen ve ‘tasfiyeyi’ öngören ‘Kürt Konferans›’ nisan ay›nda Erbil’de yap›lacak. Sizce bu konferans Kürtlerin beklentilerini karfl›layacak m›? fiimdi ben burada meseleye pozitif taraf›ndan bakmay› tercih ediyorum. Meselenin pozitif taraf› da bir müzakerenin bafllam›fl olmas›d›r. Yani müzakere halinde olunmas› bence yeterli derecede önlemli bir fleydir. Taraflar aras›ndaki mesafe henüz çok büyüktür ama bir yola da girilmifltir. Bu yola girilmesini dayatan çok temel ve acil nedenler var. Nedenlerin ilki tabii ki Irakla ilgili. Bilindi¤i üzere, ABD Irak’tan çekilecek ve çekildi¤inde de Kürdistan Bölgesel Yönetimi, fiii ve Sünni Araplar›n ve Türkiye’nin s›k›flt›rmas› alt›nda kalacak. Bu, ABD’nin bölge için önerdi¤i ya da düflündü¤ü fley de¤il. ABD, belli ki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) yani Irak’›n federal yap›s›n›n devam›ndan yana. Bu çerçevede, KBY’nin selametini Türkiye’ye emanet etmek istiyor. ‹kinci nedense ulusal. Ulusal düzlemde de rejim flunun fark›na varm›fl durumda: Türkiye’de Kürt meselesini geçmiflte niyetlenildi¤i gibi halletmenin imkân› kalmam›flt›r. Geçmiflte arzuland›¤› biçimde halletmekte ›srar etmenin bizi gö-

ABD’de her ne olursa olsun, PKK’yi bölgeden tasfiye etmek gerekir önermesini o kadar kay›ts›z koflulsuz desteklemeyebilir. Yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ve ABD’nin Türkiye’nin PKK’nin bölgeden tasfiye edilmesine yönelik talebini ya da diyelim ki niyetini desteklemeleri için dönüp Türkiye’ye “sen de zemin olufltur” demesi sürpriz olmaz.

runu tan›mlad›¤› çok kültürlülük, çok kimliklilik yani Kürtleri farkl›l›klar›yla kabul etme biçimi aras›nda bir benzerlik ya da çak›flma var m›? Yok, sanm›yorum. Aradaki makas henüz çok genifl. ‹lk sorunuz etraf›nda ilerleyerek yan›t vermeye çal›flay›m. Dedim ki, bir tan›ma siyasetinin iflaretleri mevcut. Bu tabi ki yeni bir durum. Fakat beri yandan da biliyoruz ki, Milli Güvenlik Kurulu çok uzun zamandan beri bu tan›ma siyasetinin niha s›n›rlar›n› da belirlemifl durumda. Tan›ma siyasetinin e¤itim haklar›na kadar ilerleyemeyece¤i ve bireysel haklar olarak kalaca¤› söyleniyor. Bu da gösteriyor ki, Cumhuriyetin ya da AKP hükümetinin ya da Ordu-AKP ittifak›n›n Kürt meselesi etraf›nda yapmaya koyuldu¤u reform siyasetinin s›n›rlar› henüz çok dar ve dolay›s›yla bu siyasetle PKK-DTP çizgisinin taleplerini karfl›lamaktan henüz çok uzak.

‘Yerel seçimlerin referandum olaca¤› havas›n› devlet yaratt›’ Geçti¤imiz günlerde Bianet’e verdi¤iniz demeçte ordu ve de devletin Kürt sorununu tan›mlama konusunda ilk defa bu kadar ileri gitti¤ini ayn› zamanda yerel seçimlerin referandum niteli¤i kazanaca¤›n› belirttiniz. Bunu biraz açar m›s›n›z? fiundan eminim: Kürt meselesinde, ilk kez yaflad›¤›m›z bir durumla karfl› karfl›yay›z. ‹lk kezdir ki, siyasi iktidar ve Ordu Kürt sorununda reformist bir çizgide buluflmufltur. Geçenlerde yap›lan Genelkurmay aç›klamas›nda da gördük ki Ordu TRT 6’y› onayl›yor. Bu da gösteriyor ki, yap›lan reformlar AKP’nin Ordu’ya ra¤men yapt›¤› fleyler de¤il ve fakat Ordu’yla uzlaflma içerisinde yap›lan fleyler. Referandum meselesine gelince… Bana sorarsan›z, yerel seçimlerin Güneydo¤u aya¤›n› bir tür referanduma çeviren asl›nda Kürt siyaseti olmad›. Esas olarak Türkiye’de düzen ve medya bunu böyle kurdu ve bana sorarsan›z flimdi yapt›klar›ndan epey bir piflmanlar. Yerel seçimler ilk kez gündeme girdi¤inde, düzen ve medya AKP’nin DTP’yi ge-

lar aras› boyutun dayatt›¤› bir denklem oldu¤unu görüyoruz. Kürtler aç›s›ndan AKP hükümeti ile Kürt siyasilerin çözümü karfl› karfl›ya gelmeyecek mi? Siz bu konuda ne düflünüyorsunuz? fiimdi dedi¤iniz flu aç›dan do¤ru. Asl›nda ortadaki plan, az önce de¤indi¤im 2007’den beri takip edilen siyasetin uluslararas› aya¤›n› oluflturuyor. ‹kisini birlefltirdi¤imizde yap›lmak istenenin flu oldu¤u anlafl›l›yor: Ulusal düzeyde, AKP’yi Kürt meselesinin hallinin esas aktörü k›lmak; uluslararas› düzlemde ise PKK’yi tasfiye edip Kürdistan Bölgesel Yönetimini esas aktör k›lmak. fiimdi plan›n ilk aya¤› ifllemeyecek görünüyor ama henüz vazgeçilmifl de¤il. ‹kinci aya¤›nda ise neler yaflanacak henüz belli de¤il. Bana sorarsan›z bu ikinci ayak da çok sa¤lam görünmüyor. Birkaç sebepten ötürü. Birincisi PKK’nin buna nas›l mukavemet edece¤ini bilmiyoruz. PKK’nin bu plana kolayl›kla uyum göstermeyece¤ini tahmin edebiliriz. Bunun kadar önemlisi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi de PKK’yi buradan zor yoluyla tasfiye etmek konusunda o kadar hevesli olmayabilir. Kald› ki, ABD’de her ne olursa olsun, PKK’yi bölgeden tasfiye etmek gerekir önermesini o kadar kay›ts›z koflulsuz desteklemeyebilir. Bu flu demek: bir pazarl›¤›n aç›lmas› demek. Yani Kürdistan Bölgesel yönetiminin ve ABD’nin Türkiye’nin PKK’nin bölgeden tasfiye edilmesine yönelik talebini ya da diyelim ki niyetini desteklemeleri için dönüp Türkiye’ye “sen de biraz esneklik göster ve PKK’nin silahs›zland›r›lmas› için gerekli zemini olufltur” demesi sürpriz olmaz. Bana sorarsan›z bu minvalde gidecektir bu ifl. Ve benim edindi¤im izlenim, flu ana kadar ald›¤›m iflaretler bunun olabilece¤i fleklinde. PKK silahs›zlanmaya ve bir siyasi harekete dönmeye her zamankinden daha fazla haz›r görünüyor.

‘Kürt sorunun halledilmesinin önü aç›lm›flt›r’ Abdullah Öcalan, Gül’ün aç›klamalar›na atfen “Abdullah Gül’ün ziyaretini önemsiyorum üzeri-

‘Kapsaml› bir genel af kamuoyunun kald›rabilece¤i olgunlukta de¤il’ AKP hükümeti genel siyasi aff›n gündemde olmad›¤› yönünde aç›klamalar yap›yor. Sizce ‘genel af’ ya da ‘eve dönüfl yasas›n›n Kürt sorununun ‘çözümünde’ nas›l bir etkisi olabilir? Bu konuda hem Kürt kamuoyunun hem de Türk kamuoyunun hassasiyetlerini bir arada düflünmek gerekiyor. Ortada konuflulan Kürt meselesi ama bu sadece Kürtlerin meselesi de¤il. Dolay›s›yla bu konuda genel af ya da Öcalan’›n durumu gibi meseleleri konuflurken, sadece Kürt kamuoyunun de¤il, Türkiye’deki genel kamuoyunun hassasiyetlerini gözetmek zorunday›z. Bu çerçeve içerisinden bakt›¤›m›zda k›sa vadede Öcalan’› da kapsayan bir genel aff› beklemek gerçekçi görünmüyor. Yak›n vadede kapsaml› bir genel aff› Türkiye kamuoyunun kald›rabilecek olgunlukta olmad›¤›n› düflünüyorum.

‘Ergenekon’un F›rat’›n do¤usuna uzanmas› kaç›n›lmaz’ Ergenekon ile Kürt sorunu noktas›nda çeflitli

Cumhuriyetin ya da AKP hükümetinin ya da Ordu-AKP ittifak›n›n Kürt meselesi etraf›nda yapmaya koyuldu¤u reform siyasetinin s›n›rlar› henüz çok dar ve dolay›s›yla bu siyasetle PKK-DTP çizgisinin taleplerini karfl›lamaktan henüz çok uzak.

türece¤i tek ihtimalin bir iç çat›flma oldu¤u art›k iyice idrak edilmifltir. Bu iki sebep de, Kürt meselesinin hallinde yeni bir evreye girmeyi zorunu k›lm›fl olup, bana sorarsan›z, uzun vadede Türkiye Kürtlerinin meselelerinin demokrasi içerisinde halledilmesinin önünü açm›flt›r. Öyle görünüyor ki çok uzak olmayan bir gelecekte Kürt sorununa dair yeni geliflmeler bekliyor bizi. TRT fiefl, Silopi’de kuyular›n aç›lmas›, üst düzey rütbelilerin tutuklanmas› hamleleri sadece bir seçim yat›r›m› olarak m› düflünmek gerekiyor? Devlet, Kürt meselesinin çözümü noktas›nda Kürt siyasileri siyasi aktör olarak muhatap alacak m›? Hükümet, devlet düzeyinde DTP’yi ya da PKK’yi geçerli muhatap almama e¤ilimi çok aç›k. Ama öte yandan da medyaya bakarsan›z Kürt siyasetçiler medyada muhatap al›n›yorlar. Yani kamuoyu nezdinde herkes biliyor ki asl›nda DTP bu iflin meflru temsilcisi. Bu, uzun vadede muhakkak ki reel siyasete de aksedecektir. fiimdi Silopi, TRT 6 gibi olgulara gelince… Burada 2007’de olan biteni iyi de¤erlendirmek gerekiyor. Görünen odur ki, devlet kendi ölçülerinde bir büyük temizlik harekât›na girmifl durumdad›r. Bunu herkesin kabul etmesi ve herkesin buna göre oyun plan›n› kurmas› gerekiyor. 2003-2007 aras›nda zirve yapan ulusalc›l›¤›n asl›nda cürümünün pek de büyük olmad›¤› anlafl›lm›flt›r. Bu aktörün Türkiye’nin gelece¤ini flekillendirme ihtimali kalmam›flt›r. Bütün bu hale, ‹slamc› oldu¤u rivayet edilen AKP, Ordu ve ABD aras›ndaki uzlaflmayla ulafl›lm›flt›r. Bu flu demek: Türkiye’de bundan böyle Orduyla AKP aras›nda din ya da laiklik etraf›nda bir büyük çat›flma art›k beklememek gerekir. Her iki aktör de ötekinin s›n›rlar›n› tan›m›fl, kabul etmifltir. Bununla beraber, yine devlet, esas olarak Kürt meselesinde 90’lar boyunca takip etti¤i siyasetin yanl›fll›¤›na kani olmufl durumda ve bu yanl›fll›ktan bir k›sm›yla vazgeçip Kürt vatandafllar nezdinde yitirdi¤i prestijini yeniden kazanmak istiyor. Bütün bunlar, eskinin parametrelerinin bir süre daha dolafl›mda kalabilece¤ini ve fakat art›k kullan›lamayaca¤›n› gösteriyor.

iliflkilendirmeler yap›l›yor. Ergenekon’u Kürt sorununda nereye koyuyorsunuz? Ya da F›rat’›n öteki yakas›nda geçildi¤inde Kürt sorununa dair çözüme daha m› yaklafl›lacak? Ergenekon tarz› zihniyetin ortaya ç›kmas›n›n tek sebebi Kürt meselesi de¤il. Ama Ergenekon’un bu kadar büyük bir gövdeye kavuflmufl olmas›n›n ve bu kadar pervas›zlaflmas›n›n ard›ndan Kürt meselesi var bunu biliyoruz. Dolay›s›yla Kürt meselesi etraf›ndaki k›sm›n› deflmeden Ergenekon’la hesaplaflmak mümkün de¤il; bu aç›k. Bana sorarsan›z hesaplaflmak imkâns›z da zaten. Kim ne yaparsa yaps›n, hangi düzeyde engellenmeye çal›fl›l›rsa çal›fl›ls›n, Ergenekon’un F›rat’›n do¤usuna uzanmas› kaç›n›lmaz.

‘Gerilimli bir süreç olaca¤› aç›k’ Bundan sonra sizce Kürt ulusal meselesinde dair bizi ne bekliyor, sizce neler olacak? Falc›l›k yapamam, sonuç flu olacak diyemem; ancak genel bir e¤ilim analizi yap›labilir. Böyle bir yerden bakt›¤›m›zda, yeni bir döneme girdi¤imiz aç›k. ‹lk kez bu mesele bu düzeyde konuflulabilir hale gelmifl durumda ve ilk kez PKK dolayl› yoldan, KBY vas›tas›yla olsa da meselenin konuflulmas›nda müzakerenin parças› haline gelmifl durumda. Bu böyle olmakla beraber, meselenin hallinin de epeyce uza¤›nday›z. Bir müddet daha PKK’nin silahs›zland›r›lmas› iflini konuflaca¤›z gibi. Bütün bu süreç yaflan›rken flunu unutmamam›z gerekiyor: Kürt meselesinin çözümü dendi¤inde, bu meselenin siyasi gündemin tümden d›fl›na ç›kar›lmas›n› de¤il, aksine Kürt meselesinin demokratik müzakerenin konusu haline getirilmesi anlafl›lmal›d›r. Bu bir kez becerilebilirse, muhtemelen Kürt meselesi etraf›nda konuflmaya daha y›llarca devam edebiliriz. Yani, çözümden anlafl›lmas› gereken esas olarak PKK’nin silahs›zland›r›lmas›, siyasi bir aktöre çevrilmesi ve Kürt meselesinin müzakere konusu k›l›nabilmesidir. Bu olacak m› diye sorarsan›z, evet umutluyum. Gerilimli bir süreç olaca¤› aç›k. Konuflulmas› gereken halledilmesi gereken epey bir mesele var.


kültür-sanat

12 17-31 Mart 2009

‘Tiyatro sadece bir etkinlik de¤ildir, bir yaflam biçimidir’

‹NSAN VE AÇLIK Kimi zaman bir köle oldu insan; özgürlü¤e kavuflman›n savaflç›s›yd›, kimi zaman bir filozof oldu insan; do¤ru bilginin tek savunucusu, giyotin sehpas›nda. Kimi zaman bir gerilla oldu insan, halk›n sömürgeci devletlerden kurtuluflu için halk ordusunda. Kimi zaman bir devrimci tutsak oldu insan; gökyüzünün alt›nda kalanlar›n özgürlü¤ü ve haklar› için, gökyüzünün yasak oldu¤u hücresinde karanl›kta tek bafl›na hiç kimse duymadan dövüflen.

Derinli¤e uzanman› sa¤layan bu yolculuk, kolay kolay b›rakmaz peflini; gitgide içine, yüre¤ine ve oradan bilincine do¤ru, tüm iç çat›flmalar› ateflleyerek ilerler. Art›k önünde duran, yaflama tutunman› engelleyen, yaflam içerisinde en büyük engelin, körleflen 'vicdan›n', köfleye s›k›flm›flt›r. Bilincin, hürriyet kavgas›nda üstüne düflen yaflamsal görevleri, kurdu¤un özgürlük düfllerinde seni taraflaflt›rarak yüklenmeni bekler.

‹nanç ritüelleri olarak var olan tiyatro, ilk kez MÖ. 6. yüzy›lda Yunan toplumunda özerkleflebildi. Bugün sanat olarak adland›rd›¤›m›z birçok alan gibi o da çeflitli inanç ve ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› ihtiyac› ile var oldu uzun zaman. Atefl bafl›nda yap›lan ayinlerde kötü ruhlar› kovmak ad›na yap›lan taklitler, gücüne, büyülü oldu¤una inan›lan hayvanlar›n k›l›¤›na girerek ona yaklaflma, güçlü olma ya da onu alt etme güdüleri ile yap›ld› ve benzer fleylerle yaflam sürdürdü. Ve bu esnada benzemek için yap›lan boyamalar, maskeler, posttan k›yafetler, tiyatronun evrimini iflledi. Estetik ölçütlerle de¤erlendirilmeye bafllayan tiyatro, sanat›n önemli bir kolu haline gelmiflti art›k.

Düfllerinin enerjisi tükendi¤inde ve gözlerini derinliklerden kopard›¤›n an; karfl›ndad›r gerçekli¤in.

‹ç çat›flma Bir anda bafl›n› kald›r›r, düz ovalara bakar ve çay›rlar› okflayan rüzgâr› hissedersin. O an, o rüzgâr bütün h›rç›nl›¤› ve geçmiflin izleriyle yüre¤ine dolmaya bafllar. Ve sen, bafl›n› kald›r›p, gökyüzünün oval biçiminde saklanan mavi bofllu¤unda bir düfl kurmaya bafllars›n. Zaman derin bir uçurumdur; derinli¤ine do¤ru korkmadan yol al›rs›n. Bu yolculukta geçmifl hesaplanacak, tart›lacak ve gelecekle ölçülecek.

“Açl›k”

Düfllerin, düflüncelerin, yapabildiklerin, yapamad›klar›n sorgulanacak. Bu bir mahkemedir. Yaflam ak›p gitmifltir, sorular ve sorgular, korkular›nla yüzlefltirmeye bafllar seni.

Açl›¤a yatan ‹RA liderlerinden Bobby Sands ve arkadafllar› kararl›, inançl› ve cesaretlidir. Tutuklu bulunduklar› hapishanede tüm bask›lara ve dayatmalara karfl› eylemdeler.

Kurgulu ve bir o kadar da de¤iflken sorular, ans›z›n köfleye s›k›flt›r›r seni, kaçamazs›n ve alg›lar›n çat›rdamaya bafllar. Yüre¤ini parçalayan ve cevaps›z b›rakamayaca¤›n sorular karfl›s›nda savunmas›zs›nd›r. Gerçe¤in sorguland›¤› ve cevaps›z b›rakamayaca¤›n bir düfl metaforunda ilerlersin. Bu metafor gerçektir.

Bobby Sands sadece gözlerini oynatabiliyor bedeninde. Gözler ›fl›¤a duyarl› ve yanan lambaya bak›yor. Bir çatlak var lamban›n yan›nda. Göz, son enerjisini yakarak izlemekte ve aramakta tavanda bafllayan çatla¤›n inini. Çatlak zik zaklar çiziyor ve göz enerjisini yitirmek üzere. Sonsuz uykuya dalacak göz, çatla¤›n üzerinde ilerliyor, çatlak zik zaklar çiziyor. Son bir çaba derken duvarda yol alan catllak küçük bir çocuk oluyor. fiimdi o çocuk ormanda ve gelece¤i için koflmakta özgürce.

O an yaflamak, hissetmek, a¤lamak, gülmek, paylaflmak, sevmek, sevilmek, dövüflmek, yenilmek, yenmek, ilerlemek, geride kalmak, üretmek, üretememek, özgürlük, tutsakl›k gibi yaflama dair insana ait hislerin yüre¤inde b›rakt›¤› iç çat›flman›n neresinde durdu¤unun fark›na var›rs›n. Sen her fleyinle yabanc›laflt›¤›n› anlars›n yaflama, yaflam ise hiç durmadan her fleyiyle sarm›flt›r seni. Sorular›n› ans›z›n yaflama yöneltirsin. Nedir yaflamak ve neresindeyim ben. Bulmaya çal›fl›rs›n bir dal, yaflamda yer edinebilecek.

27 Mart ise, Uluslararas› Tiyatro Enstitüsü'nün karar› ile 1961 y›l›ndan beri Dünya Tiyatro Günü olarak kutlan›yor. Ve bu gün vesilesi ile Ezilenlerin Tiyatrosu'nun yarat›c›s› Agusto Boal bir bildiri yay›mlad›. Yaflam›n› tiyatro ile bütünlefltiren Boal’›n, Dünya Tiyatro Günü için kaleme ald›¤› bildirideki ifadelerinden özet aktar›yoruz :

Yaflam bedende tükenmeye dönüktür, bilinç yaflama s›ms›k› tutunmufltur. Dar, karanl›k, so¤uk bir hücrede geçen ilk günlerin ard›ndan flimdi bir hastanede... Açl›k ve bilinç çat›flmakta bedende. Beden bilincin zaferi karfl›s›nda günden güne erimekte.

fiimdiki zaman geçmifle ba¤lan›yor ve bir köprü oluyor yaflam›n k›y›s›na do¤ru. fiimdiki zaman sorgulardan, suallerden bafl› dik ç›k›yor. Yaflaman›n anlam›na varabilmenin ve sevebilmenin erdemli¤inde, bask›c›lara, zorbalara karfl› mücadele eden bilinç, girdi¤i eyleminde düflman taraf›ndan bedenini yok ederken, kendini muazzam bir huzura b›rak›yor. Bobby Sands ve yoldafllar› bir tarihtir insanl›¤›n

“Fark›nda olmasak bile insan iliflkileri teatraldir; mekân kullan›m›, vücut dili, sözcüklerin seçimi, ses tonlar›, duygu ve düflüncelerin çat›flmas›, sahnede kulland›¤›m›z her fley yaflant›m›zda da vard›r: insan›n özü tiyatrodur. Dü¤ünler, cenazeler birer etkinliktir, fakat ayn› zamanda son derece aflina oldu¤umuz için fark›nda olmad›¤›m›z günlük ritüellerdir. Resmi bir devlet töreni, fakat ayn› zamanda bir sabah kahvesi, günayd›nlaflmak, ürkek aflklar, tutkular›n büyük f›rt›nalar›, bir senato toplant›s›, diplomatik bir görüflme, hepsi tiyatrodur.

insanca yaflama kavgas›nda. T›pk› ülkemizde, insanl›k daha iyi bir yaflam koflulunda özgürce yaflas›n diye ölüm orucuna yatanlar gibi. Evet, insan'›n körleflen vicdan›nda bir 盤l›kt›r 'açl›k' filmi. Sars›c›d›r, çat›flmal›d›r, duyguludur, sadedir ve en önemlisi bütün öyküsüyle gerçektir. Bu film izleyenleri koltu¤unda rahat b›rakmaz. Perdeden akan görüntü ‘özgür insan›n’, ‘devrimci insan›n’ de¤erini anlat›r size, flimdiki zaman›, durdu¤unuz noktay› ve sizi sar›p sarmalayan düflman› sorgulata-

rak. Steve McQueen’in yönetti¤i Açl›k filmi, insanl›¤› körlefltirenlere, kölelefltirenlere ve sömürenlere karfl› dövüflenlerin, düflman zindanlar›nda kendilerine dönük yaflam›n tüketildi¤i yerde yeflertikleri yaflam› aktar›yor. Son olarak solu¤u güçlü Sands filmde sesleniyor bize: ‹nsan olabilme yolunda, k›rlarda, tarlalarda, vardiyalarda koflanlar›n önünde özgürlü¤e giden upuzun bir yol var; bu yol engebeli, dikenli, düflman pusulu. Anlamal›, zay›fl›¤a yer yok. Mücadele bafllad› bir kez, durduramazs›n...

Valizini Kar›s›na Haz›rlatan Erkek 'Faflist' Say›l›r M›? Yazar Adil Okay'›n yeni kitab› Yo¤un Yay›nlar›'ndan ç›kt›. “Valizini kar›s›na haz›rlatan erkek 'faflist' say›l›r m›” ismiyle ç›kan kitapta, yazar›n son y›llarda kad›n sorunu üzerine yazd›¤› fliir, makale ve araflt›rma yaz›lar› yer al›yor. Yazar, “Valizini kar›s›na haz›rlatan erkek faflist say›l›r m›”n›n ortaya ç›k›fl fikrini kitab›n›n ön sözünde flu cümlelerle aktar›yor, “Kad›n arkadafllar›m›n, ‘kad›n sorununda’ duyarl› oldu¤umu ve bu konuda yazd›¤›m yaz›lar›m› derleyip bir kitap haline getirmenin yararl› olaca¤›n› söylemeleri, ben-

de bu düflünceyi do¤urdu. Asl›nda kad›n sorununu en iyi kad›nlar›n yazaca¤›n› (ve yazd›¤›n›) biliyordum. Bize, yani erkeklere gelene kadar, sadece Türkiye’de adlar›n› sayabilece¤im yüzlerce kad›n yazar-araflt›rmac› vard›. Ancak bir erke¤in de bu konuda kelam edebilece¤i, hatta bu çal›flman›n kad›n mücadelesine katk› olarak de¤erlendirilebilece¤i söylendi. Ben de kad›n arkadafllar›mdan ald›¤›m bu cesaret üzerine, daha önce yay›nland›¤›nda tart›flmalara yol açm›fl bir makalemin ad›n› tafl›yan bu kitab› haz›rlamaya ka-

YÜZ F‹K‹R ‹nsan sonsuzluk evreninde, sonsuz çeflnide var olan organik türlerden sadece bir tanesidir. ‹nsan›n kendisini evrenin merkezine yerlefltirmesi, evrenin en bilinçli ve en üstün yarat›¤› olarak ilan etmesi ve evreni kendisine tabi k›lmaya çal›flmas›, onun darl›¤›ndan ve dizginlenemez korkunç egosundan kaynaklanmaktad›r. ‹nsan›n Tanr›’y› yaratmas›, onun sadece zorluklar ve felaketler karfl›s›nda s›¤›nma, güvenlik arama, kendine olan güveninden kopup, cüceleflerek kullaflma güdüsünden kaynaklanm›yor; ayn› zamanda ve as›l olarak, onun ölümsüzleflme, tanr›laflma e¤iliminden de kaynaklan›yor. Tanr›n›n, toplum için ne derecede vazgeçilmez bir obje oldu¤unu anlamam›z, O’nun ait oldu¤u toplum sisteminde gördü¤ü ifllevi anlamam›za ba¤l›d›r. ‹nsan zaten omurgas› ya da hiyerarflisi küçük tanr›larla infla edilmifl bir sistemin hücresidir. Bu sadece inanç sisteminde de¤il, ekonomik, siyasal, toplumsal, sistemlerde de böyledir. Ekonominin, siyasetin ve toplum düzeninin de piramit fleklinde örgütlenmifl kendi tanr›s›, peygamberi, Vatikan’› ve kalabal›k bir ruhban s›n›f› vard›r. Biçimi nas›l olursa olsun, insan›n sahip oldu¤u sermaye, insan›n hem d›fl›nda hem de içindedir. ‹nsan sermayeye, sermaye de insana üfler kendi ruhunu. Her ikisi de egemenlik ve tebaa aray›fl› içine girer. Bu, insan›n tanr›laflma egosudur. Ezilen, horlanan, soyulan, fakrü zaruret iklimine savrulup at›lan cahil insan›n tanr›laflma egosu, refah içinde yaflayan bilgili insan›n tanr›laflma egosundan daha güçlüdür. Birincisinin ölümsüzlük ya da sonsuzluk saltanat› h›rs› daha güçlüdür. Mülke sahip olma, mülk arac›-

rar verdim.” Okay, kitab›n›n erkek okuyucular üzerinde bir fark›na varma durumu yaratmas› temennisini ise flu cümleler ile dile getiriyor: “Belki erkek okuyucular, bir erke¤in yazd›¤› bu kitab› okuduklar›nda empati yaparlar ve do¤al sayd›klar› davran›fllar›n›n kad›nlar üzerinde dolayl›-dolays›z bir fliddet oldu¤unun ayr›m›na var›rlar. Ya da bu güne kadar suskun kal›p, ataerkinin nimetlerinden yararlanmaya devam edenler, dolayl› suç ortakl›¤›n›n utanc›n› yaflarlar… Hatta yaflamalar› dile¤iyle…”

KOMÜN VE ‹NSAN l›¤›yla tanr›laflma umudunu gerçek hayatta tamamen yitiren insan, manevi dünyas›nda yaratt›¤› ölümsüzlük iktidar›na, yani tanr›ya sar›l›r ve gerçek dünyan›n mülkünü, mülk iktidar›n› küçümser. Tanr›laflma arzusunun bu biçimi, mülk aray›fl›ndan baflka bir fley de¤ildir. ‹nsan, içinden ç›k›lmayacak derecede karmafl›k, zengin bir yarat›kt›r. Onu tek bafl›na mülk dünyas›n›n gerçekli¤i ile aç›klayamay›z. Mülk dünyas›ndan önceki insan›n do¤as›n›, karmafl›k iç zenginli¤ini çözümlemek, bu iç zenginli¤in mülk dünyas›nda ne tür de¤iflimlere u¤rad›¤›n› tespit edebilmek. ‹nsan› anlaman›n yolu biraz buradan geçiyor. Mülk dünyas›ndan önceki insan da, mülk dünyas›n›n insan› gibi hem cinsini ve di¤er canl›lar› öldüren bir yarat›kt›. Mülkü yoktu, y›¤m›yordu. Ac›k›nca gidip öldürüyor, yiyor, doyunca öldürmeyi düflünmüyordu. ‹nsan›n, tanr›laflma, insanlar üzerinde egemenlik kurma, onlar› çal›flt›rma, yönetme diye bir sorunu yoktu. Modern insan gibi o da ölümsüzlük düflleri kuruyordu. Ama onun ölümsüzlük düflü, modern insan›n, envai çeflit yiyecek ve hizmetlerden ve hizmetçilerden oluflan görkemli bir cennette sonsuza kadar yaflama düflünden daha gerçekçi, daha sadeydi; öldükten sonra de¤iflik hayvan ve bitki biçimlerinde yeryüzüne dönmekten ibaretti. Egemenli¤i ve hizmeti d›fltalayan bu düfl, ilkel insan›n iç dünyas›n›n bir özetidir asl›nda. ‹lkel insan›n, do¤a ve insan üzerinde egemenlik kurma çabas›n›n hiç olmad›¤›n› da söyleyemeyiz. ‹nsan›n do¤a üzerinde egemenlik kurma çabas› ile insan üzerinde egemenlik kurma çabas› birbirine ba¤l› fleylerdir. Üreme, bes-

lenme ve korunma , alet kullanma, güçlü olan› daha çok dikkate alma, izleme ve giderek atefli kullanma gibi var olufl çabalar›, bilinçsiz ve zay›f da olsa egemenlik çabalar›d›r. Anan›n egemen oldu¤u anaerkil toplumu, insan›n insan üzerinde egemen olmad›¤› bir toplum olarak sunamay›z. Komün, köklü bir devrimin ad›d›r. ‹nsan›n insan üzerindeki egemenlik araçlar›na, egemenlik üreten çabalar›na, iliflkilerine sald›r›r. Komün, devrimci insan›n, devrime kat›lan, devrime itaat eden veya devrilen, suçlanan insan üzerinde kuraca¤› egemenlik araçlar›na, amaçlar›na ve duygular›na sald›r›r. Komünün idealleriyle donanan insan›n çabas›, y›¤›nlar›n yarat›c› inisiyatifinin a盤a ç›kmas›, do¤rudan demokrasiye dönüflmesi yönünde ifller. Profesyonel devletin veya kadro örgütlerinin, toplumu kendi cemaatleri haline getirmesine karfl› ç›kar. Birey, komünün ana kalesidir. Bireyin özgürleflme serüveni, onun mülkten, mülk duygusundan azade olma, çok yönlü bilgiyle donanma ve yaratma çabas›d›r. Üretim, baflta olmak üzere her fley, bireyin özgürleflme serüvenine tabidir. Türkiye’de komünün görevleri, di¤er ülkelere nazaran daha zordur. Selçuklu, Osmanl› ve Cumhuriyet tarihi, dört bafl› mamur devlet tarihidir. 600 y›ll›k Osmanl› devleti, topraklar›n mülkiyet hakk›na sahip, sadrazaml›k ve harbiye naz›rl›¤›ndan oluflan, muazzam bir fütuhat, bir savafl makinesidir. Bu devletin tepesindeki sultan, Tanr›n›n yeryüzündeki gölgesidir. Bu gölgenin azameti karfl›s›nda bendeleflen ahali, gölgeyi ve gölgenin devletini baba veya ata olarak görmüfl, benimsemek zorunda kalm›flt›r.

Sanat›m›z›n temel amaçlar›ndan biri, seyircilerin oyuncu da oldu¤u dünya sahnesinde, insanlar› günlük hayat›n etkinliklerine karfl› duyarl› k›lmakt›r. Hepimiz oyuncuyuz; tiyatro yaparak, bakmaya al›flk›n olmad›¤›m›z için göremedi¤imiz, asl›nda aflikâr olan fleyleri görmeyi ö¤reniriz. Kan›ksanm›fl olan fley görünmez olur; tiyatro yaparak günlük hayat›n sahnesini ayd›nlat›r›z. Geçti¤imiz Eylül teatral bir oyunla flaflk›na döndük: Uzak ve yabanc› diyarlarda ortaya ç›kan savafllara, soyk›r›mlara, katliamlara ve elbette iflkencelere ra¤men güvenli bir dünyada yaflad›¤›n› düflünen ve sayg›de¤er bir bankaya ya da güvenilir bir borsa simsar›na yat›rd›¤› paras›yla güvenlik içinde yaflayan bizler bu paran›n asl›nda var olmad›¤›n› ve bunun kendileri hiç de sanal olmayan, üstelik ne güvenilir ne de sayg›de¤er olan baz› ekonomistlerin kötü bir icad› oldu¤unu ö¤rendik. Tüm bunlar kimilerinin çok kazand›¤›, baz›lar›n›nsa her fleyini yitirdi¤i karanl›k bir öyküden, kötü bir tiyatro oyunundan baflka bir fley de¤ilmifl. Ve onlar›n kararlar›n›n kurban› olan biz seyirciler balkonun en arka s›ras›nda oturuyormufluz. Etraf›m›za bakt›¤›m›zda tüm toplumlar›n, etnik gruplar›n, s›n›flar›n ve kastlar›n içinde ezen ve ezilenleri görürüz, adaletsiz ve merhametsiz bir dünya görürüz. Baflka bir dünya yaratmak zorunday›z çünkü bunun mümkün oldu¤unu biliyoruz. Fakat hem sahnede hem de hayat›m›zda oynayarak bu dünyay› kurmak bizim elimizde. Az sonra bafllayacak etkinli¤e kat›l›n, eve döndü¤ünüzde arkadafllar›n›zla kendi oyunlar›n›z› oynay›n ve daha önce göremedi¤iniz apaç›k olana fleye bak›n: Tiyatro sadece bir etkinlik de¤ildir, bir yaflam biçimidir. Hepimiz oyuncuyuz: vatandafl olmak bir toplumun içinde yaflamak de¤il onu de¤ifltirmektir.”

MUZAFFER ORUÇO⁄LU www.muzafferorucoglu.com Ya devlet bafla ya kuzgun lefle kültürünün egemen oldu¤u böylesi bir savafl makinesinin kendi yaz›l› tarihinin anlat›m› veya tahlil örgüsü de, iyi veya kötü, dirayetli veya dirayetsiz sultanlar, sadrazamlar, paflalar üzerine bina edilmifltir. ‘Kanuni’nin vefat›yla ifller…”, “Sokullu Mehmet paflan›n ifl bafl›na gelmesiyle ifller…” , “Vahdettin’in ihanetiyle ifller…” diye bafllayan resmi tarih, deyim yerindeyse, gerçek tarihi cin çarpm›fla çevirmifl, tepeleyip geçmifltir. Biz, as›rlar› kat ederek gelen ve bizi sar›p sarmalayan bu acuze gerçekli¤in rahle-i tedrisat›ndan kendimizi ne derecede uzak tutabildik? Proletarya diktatörlü¤ü dedi¤imizde, akl›m›za hep, güçlü bir partinin yönetti¤i, güçlü bir k›z›l orduya sahip, güçlü bir devlet geldi. Bu yetmezmifl gibi bir de proletarya diktatörlü¤ünün pekifltirilmesinden, hem de tepeledi¤i düflmanlar›n›n tepesinde pekifltirilmesinden söz etmeye bafllad›k. Yenilgileri fark etmeye, y›k›nt›lar karfl›s›nda geri çekilmeye bafllad›¤›m›zda ise kendi tarihimizi yazmaya girifltik. Yöntemimiz, yaklafl›m›m›z, Naime’den, ‹smail Hakk› Uzun Çarfl›l›’ya kadar uzayan tarihçilerin yönteminden pek farkl› de¤ildi. “Stalin’in ölümünden sonra geriye dönüfl…”, “Kruflçev’in ihanetiyle geriye dönüfl…”, “Enver Hoca’n›n ölümünden sonra geriye dönüfl…”, “Mao’nun ölümüyle geriye dönüfl…” Komünün, güçlü özgürlük ateflini biz Türkiyeli devrimcilere dayatmas› güzeldir. Ama bizim bu ateflle biçimlenmemiz oldukça zordur. Güzellik bu zorluktan kaynaklan›yor. Kurtar›c›l›k, kahramanl›k ve güçlü devlet hayali, devrimci ruhumuzun vazgeçilmez metafizi¤idir. Tahlilci de¤iliz, gelenekçi ve do¤mac›-

y›z. Feda ruhumuz güçlüdür. Dünyaya sa¤›r de¤iliz. Bazen isabetliyiz. Bazen da tek yönlü nedensel etkilerin su s›zd›rmaz savunucular›, vulger Marksist kurbanlar›y›z. Hegel’in diyalekti¤ini, bütünle parça aras›ndaki diyalektik iliflki çerçevesinde, ayaklar› üzerine oturtarak devrim atefline dönüfltüren Marks›n cesur, y›k›c› maharetini, kendi devrimci geçmiflimize, idollerimize karfl› göstermeyi akl›m›z›n ucundan dahi geçirmeyiz. Devrimin sisteme sald›r›s›n›n çap›n›, sadece özel de¤il, mülkiyetin tüm biçimlerine; sadece klasik kapitalist devlete de¤il, devletin tüm sosyalist biçimlerine; sadece sistem insan›na de¤il, devrimci insana; sadece muhas›m›na de¤il, ayn› zamanda kendisine yöneltece¤i sald›r›n›n çap› tayin edecektir. Devrimci insan, kapitalist sistemin, dinin, en az befl alt› bin y›ll›k s›n›fl› toplum geleneklerinin, al›flkanl›klar›n›n flu veya bu derecede malulü olan insand›r. Kendimize flöyle bir bakal›m. Sünnet olmadan, nikâhl› dü¤ünlü evlilikler yapmadan, yani canl›lar âleminden bir kad›na veya bir erke¤e sahip olmadan, cans›zlar âleminden ise bir menkule veya gayrimenkule sahip olmadan; partimize, reisimize, devletimize, bize yol gösteren teorimize, o teoriyi yaratan peygamberimize biat etmeden; de¤iflmez en son cennet ütopyam›z› yani komünizmimizi hayalimizin merkezine yerlefltirmeden yaflayam›yoruz. Sistemin kendisi oldu¤umuzun ve sistem gibi düflündü¤ümüzün fark›nda bile de¤iliz.


güncel

Milyonlar Öcalan’›n özgürlü¤ünü istedi seslendi. DTP Eflbaflkan› Emine Ayna yapt›¤› konuflmas›nda, Kürt ulusal sorununun ABD ve AB ile çözülemeyece¤ini, çözümün Abdullah Öcalan'la olaca¤›n› söyledi. Ayna, "Ulusal sorunlar o halk›n liderleri ile çözülür. Güney Afrika'da Mandela ile çözüldü. Daha önce Celal Talabani ve Mesut Barzani'ye terörist diyorlard›. fiimdi onlarla masaya oturuluyor. Türkiye'de de sorun çözülecekse Say›n Öcalan'la oturulup çözülmeli. Siz hala bir halk›n önderine terörist diyemezsiniz. Çözüm Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la sa¤lanacakt›r. Muhatap Öcalan'd›r. Terörist demekten vazgeçin. Bir halk›n lideri olarak ele al›n›p, bu sorun çözülmeli" dedi. Newroz kutlamas›nda Demokratik Haklar Federasyonu üyeleri de, “Kürt ulusuna özgürlük halk savafl›yla gelecek”, “Newroz piroz be”, “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “A¤a patron devletini y›kaca¤›z, halk iktidar› kuraca¤›z”, “Kahrolsun faflist Kemalist diktatörlük” sloganlar› atarken, ‹brahim Kaypakkaya, Muzlum Do¤an, Mustafa Suphi, Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan'›n fota¤raf›n›n bulundu¤u pankart› tafl›d›lar.

Amed'de yüz binler Nevroz ateflini yakt› Newroz Park›'nda düzenlenen ve 500 bin kiflinin kat›ld›¤› Newroz kutlamas›, çoflkulu bir flekilde geçti. Newroz kutlamas›nda Zozan, Xero Abbas, Diyar ve Aram Tigran sahne ald›. DTP Eflbaflkan› Ahmet Türk ve Amed Büyükflehir Belediye Baflkan› Osman Baydemir Newroz'a kat›lanlara seslendi.

'Öcalan'›n özgürleflmesi gerekiyor' Newroz tüm ülkede coflkuyla kutland›. DTP'nin organize etti¤i Newroz kutlamalar›nda 'Öcalan’a özgürlük' ça¤r›s› yap›ld›. Amed'de 500 bin Kürt Newroz alan›n› dolduruken, ‹stanbul'da ise 200 bin kifli Kazl›çeflme'de bir aradayd›.

‹stanbul'da Kazl›çeflme'de toplanan 200 binin üzerinde kifli Newroz'u kutlad›. DTP ‹stanbul Belediye Baflkan Aday› Ak›n Birdal, Esenyurt Belediye Baflkan Aday› Tuncer Bak›rhan ve DTP Eflbaflkan› Emine Ayna Newroz kutlamalar›na kat›lan kitleye

Newroz kutlamas›nda konuflan DTP Eflbaflkan› Ahmet Türk, "Kürtler bar›fl istiyor. Dünyada ayn› sorunu yaflayan birçok ülke örne¤i var ve bar›flla sonuçlanm›flt›r. Çözümü Kürtlerin d›fl›nda arayan bir mant›kla karfl› karfl›yay›z. E¤er çözüm isteniyorsa, Kürt mücadelesiyle diyalog kurulmal›d›r. Mandela örne¤i vard›r. Y›llard›r terörist denilerek yarg›lan-

d›. Kürt halk›n›n önderi olan Abdullah Öcalan'›n özgürleflmesi gerekiyor. Ancak o zaman bar›fl diyebiliriz" dedi. Osman Baydemir ise, “Dünyan›n bütün dikkati bugün bu Newroz alan›ndad›r. Washington, Ankara, Brüksel'in kula¤› bu Newroz alan›ndad›r. Dünya bilsin ki bar›fl›n, özgürlü¤ün, yüre¤in att›¤› bu alanda dünya bilsin ki bar›fl›n, özgürlü¤ün yüre¤idir bu alan, Newroz alan›. Özgürlük yak›nd›r ey halk›m. Afrin, Hewlêr, Mahabad ve Ortado¤u'nun Newroz'u ve Kürdistan'›n halk›n›n Newroz'u kutlu olsun. Halk›m›z›n Newroz'u kutlu olsun” dedi

‘Newroz, bayram de¤il, mücadele günüdür’ ‹zmir’de bir araya gelen binlerce kifli Newroz’u coflkulu bir flekilde kutlad›. Demokratik Haklar Federasyonu, DTP, ESP, Partizan, SDP, ÖDP, KÖZ, D‹P Giriflimi gibi devrimci, demokrat kurumlar ile siyasi partiler kat›l›m sa¤lad›. Tertip Komitesi ad›na aç›klama yapan Günefl K›rm›z›gül, CHP’nin, ‘Newroz bayram ilan edilsin’ yaklafl›m›na tepki göstererek, “Newroz salt bir bahar bayram› de¤ildir, bedellerle kazan›lm›fl özgürlük ve mücadele günüdür” dedi. K›rm›z›gül, Kürt sorunu karfl›s›ndaki resmi tutumu elefltirdi. Dersim'de ise Newroz çoflkuyla kutland›. Iki ayr› alanda kutlamalar yap›ld›. Demokratik Halk Dayan›flmas›, coflkulu bir Newroz kutlamas› gerçeklefltirdi. DDHD'nin ba¤›ms›z aday› Murat Kur ve meclis üyesi adaylar›n›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen kutlamalarda, çoflku hakimdi. DDHD seçim irtibat bürosu önünden Yeni Mahalle ve Ali Baba Mahallesi’ne do¤ru yürüyüfle geçen kitle, s›k s›k, “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k”, “Söz, yetki, karar Dersim halk›na”, “Newroz pîroz be” sloganlar› att›. Yürüyüfl güzergâh›ndaki kat›l›mlarla iyice kalabal›klaflan kitle, Newroz kutlamalar› için, Yeni Mahalle’deki alanda topland›. Alanda ise kitle davul zurna eflli¤inde halaylar çekerek Newroz'u kutlad›.

DHF iflsizli¤e, zamlara ve yoksullu¤a karfl› kampanya bafllatt› Haber Merkezi- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), ‘‹flsizli¤e, Zamlara ve Yoksullu¤a Karfl› Eme¤imize ve Gelece¤imize Sahip Ç›kal›m’ fliar›yla 1 ayl›k kampanya bafllatt›¤›n› duyurdu. Konuya iliflkin yap›lan aç›klamada, “ekonomik ve siyasal planda h›zla derinleflen ekonomik krizinin genifl kitleleri açl›¤a ve kölelik koflullar›na sürükledi¤i dönemde 1 Nisan 2009-1 May›s 2009 tarihleri aras›nda yeni bir kampanya bafllatma karar› alm›flt›r” denildi.

‘Örgütleyici bir niteli¤e kavuflmak hedefimiz’ Aç›klamada, daha önce ‘Tan›t›m ve Örgütlenme’ ad›yla ilk kampanyan›n geride b›rak›ld›¤›, DHF’nin, bu kampanyan›n sonucunda sa¤lanan birikimle demokratik haklar mücadelesinin as›l zemini olan emek eksenli faaliyetlere haz›r oldu¤u belirtildi. Demokratik haklar mücadelesinde destekleyici konumdan örgütleyici bir niteli¤e kavuflman›n hedeflendi¤i vurgulanan aç›klamada flu ifadelere yer verildi: “Bugün önümüzdeki acil görev; Demokratik Haklar Federasyonu flahs›nda bir araya getirilen demok-

ratik haklar için mücadele kuvvetlerinin, s›n›f eksenli ba¤›ms›z politikalar kapsam›nda, halk›n ekonomik ve sosyal hak talepleri mücadelesine kat›lmas› ve bu mücadeleye siyasi ve örgütsel olarak önderlik edebilmesi, ba¤›ms›zl›k ve yeni demokrasi mücadelesi içerisinde, halk hareketini yaratabilecek siyasi ve örgütsel seviyeye tafl›nabilmesidir.”

‘Ezilen kesimler çaresiz de¤ildir’ Nisan ay›n›n ilk haftas›ndan 1 May›s’a kadar sürecek olan kampanya boyunca esas yönelimlin, halk kitlelerini derinden etkileyen ve derinleflecek olan iflsizlik, yoksulluk, emperyalist sald›rganl›k ve hak gasplar›na karfl› emek cephesinden yükselecek olan mücadele içerisinde yer almak oldu¤u kaydedilen aç›klamaya flöyle devam edildi: “En temel insani haklar›m›za sald›r›ld›¤›, bu sald›r›lar›n uzanmad›¤› hiçbir yaflam alan›n›n kalmad›¤› koflullarda; genifl halk kitlelerinin en temel demokratik hak ve talepleri, sosyal hak ve güvenceleri pervas›zca gasp

‘Kampanyam›z emekçi kitlelere yönelecek’ “Ezilen kesimleri ‘çaresizlefltirmeye’ çal›flanlara karfl›, genifl halk kitlelerine ‘çare sizsiniz!’ demenin somut-pratik ayaklar›n› örmek için kampanyam›z› bu amaç do¤rultusunda ifllevli bir araca dönüfltürmek, faaliyetlerimizin merkezine ‘halk inisiyatifini’ koymak için; tüm gücümüzü, faaliyet yürüttü¤ümüz her alan›n özgünlü¤ünü, kendi ba¤r›nda tafl›m›fl oldu¤u dinamizmi ve mücadele zenginli¤ini a盤a ç›karmak için seferber olal›m!” denilen aç›klamada kampanyan›n hedefleri flöyle ifade edildi: “II. kampanyam›z›n, öncelikli hedefi gerek gençlik ve kad›n hareketlerimizin var olan örgütlülüklerini kendi özgül siyaset alanlar›nda genifllete-

bilmek gerekse profesyonel faaliyetçiler nezdinde ilerleyen yerel faaliyetlerimizde iflçi ve memur kesimleri içerisinde ‘örgütlü’ ba¤lar kurabilmek; toplam sonucunda ise var olan genel örgütlü yap›m›z› yayg›nlaflt›rabilmektir. ‹kincil hedefimiz, kampanya süresince bu temel hedefe ba¤l› olarak, kendi öz-gücümüze yasl› örgütsel faaliyetimizi gerçeklefltirdi¤imiz alanlarda genel kitleyi ifadelendirebilecek imzalar alt›nda, kampanyam›z›n hedefleri do¤rultusunda kitleleri harekete geçirebilmek ve eylemsellik alanlar›m›z› bu genel toplamla birlikte görünür k›lmakt›r. Üçüncü hedefimiz ise, bu iki bafll›kta ortaya ç›kan kitleyi, kampanyam›z›n siyasal ve örgütsel çizgisi paralelinde ortaya koyaca¤›m›z ittifak zeminini zedelemeyecek flekilde, dostdevrimci kurumlarla birlikte, var oldu¤umuz yerellerde di¤er demokratik kitle örgütlerini kapsayacak flekilde geniflletebilmek ve bu yerellerdeki genel emek ve demokrasi mücadelesini, siyasal öncülü¤ümüzde, ilerletebilmek, gelifltirebilmek ve sa¤l›kl›, sa¤lam yereller oluflturabilmektir.”

Kaç›n›lmaz Olan Tart›flma Art›k Bafllas›n (4) Erkek flovenisti misin, yoksa Komünist mi?

Emrah C‹LASUN Afla¤›da okuyaca¤›n›z yaz›n›n muahatab› kad›nlar de¤il, erkeklerdir. Türkiye toplumu, erkek egemendir. Erkek egemenli¤inin siyasi, ideolojik tezahürü, erkek flovenizmidir. Kad›n olarak, Türkiye'de yaflamak, bir zulümdür. Kad›n›, soyan da, kad›n› kapatan da erkek egemenli¤idir. Türkiye'de, kad›n olmak demek, her gün, gözle, elle, sözle ya hakarete veya tacize ya da fliddetin her türlüsü dâhil tecavüze u¤ramakt›r. Hiç laf› doland›rmadan, flu gözlemimi paylaflmak isterim. Böylesi bir toplumun parças› olarak, Kaypakkaya gelene¤i, muazzam bir erkek egemenli¤i alt›ndad›r. Bu durum, esef vericidir. Bu durum, utanç abidesidir. Ve bu durumun hafife al›nmas›na zerre kadar tahammül edilemez. Çünkü burjuva-feodal toplum, bask›s›n› çeflitli kanallar yoluyla uygulamaktad›r. Erkek, bu kanallardan birisidir. Devlet, sömürü ve bask› düzenini, aile içersinde erke¤e uygulatmaktad›r. Sadece aile içersinde mi? Sokakta, iflte, her yerde, erke¤in sözü geçmekte, erkek her fleyi belirlemektedir. Kendine Komünist diyenlerin, bu durumun tamamen fark›nda olup, bu konuda tavizsiz ve aktif bir bilinçli tavr› benimsemeleri flartt›r. Görüfl ve yaklafl›mlar›n› b›k›p usanmadan sürekli dönüfltürmedikleri, devrimcilefltirmedikleri takdirde, sömürü ve bask› zincirinin k›r›lmamas›na, göz yummufl olurlar. Bunun ad›, suça ortak olmakt›r. Çünkü kad›n›n ezilmesi, parçalanmas› gereken zincirler içersinde en kökleflmifl, en al›fl›lm›fl, en kat› yerleflmifl halkas›d›r. ‹brahim Kaypakkaya, Türkiye'de, komünizmin yeni ekolünü oluflturuken, hem cinslerine ve yafl›tlar›na oranla, nispeten, kad›n sorunun önemini, bir miktar fark›n› idrak etmekteydi. Enine boyuna, kad›n sorununa iliflkin yaz›lar kaleme al-

edilirken, halk›n bu hakl› kavgas›na siyaseten öncülük eden devrimci, ilerici, demokratik örgütler hiçbir maddi kan›ta dayanmayan iddialarla ve flemalarla örülü ‘terör operasyonlar›’yla etkisizlefltirilmeye, halktan kopar›lmaya çal›fl›l›rken, ezilen milyonlara, mevcut sorunlar›na karfl› ‘çaresiz’ olduklar› dayat›lmaktad›r.”

mad›. Fakat Kürecik araflt›rmas›nda da görülebilece¤i gibi, genç kad›nlar›n, gelin ve k›zlar›n ço¤unun devrimci mücadeleye kuvvetli bir sempati gösterdiklerini, hatta bunlar›n bir k›sm›n›n, ileride kat›lmay› düflündükleri devrimci mücadeleye engel teflkil etmemek için evlenmeyi bile düflünmediklerini saptad›.1 Baflka bir halk› ezen halk, nas›l özgür olamazsa, baflka bir cinsiyeti ezen cinsiyet de özgür olamaz. Bu, diyalekti¤in kanunudur. Kad›n› ezen erkek, özgür olamad›¤› için, kendisinden güçlü olan›n karfl›s›nda, el pençe duran bir zavall›d›r. Dudaklar›nda, Burçak Tarlas›'n› m›r›ldanan Kaypakkaya, düflün dünyas›nda, gerçek anlamda özgür oldu¤u için, Yaflar De¤erli'nin karfl›s›nda el pençe durmam›flt›r. Fakat “Eflref Kolçak'lar›n temsil etti¤i mülksüz ama mert ve namuslu erkek tipi”ne hayran olanlar solu¤u Ergenekon'da alm›flt›r.2 Maalesef, Kaypakkaya'n›n, kad›n meselesinde rüfleym halinde att›¤› küçücük ad›m›n devam›, Kaypakkaya'dan sonra gelmedi. Ne hazindir ki, kad›n meselesi, Kaypakkaya camias›nda, her zaman devrimden sonraya ertelenen, yan bir mesele olarak telakki edildi. Hâlbuki devrimci demokratl›kla devrimci komünistli¤i b›çak gibi birbirinden ay›ran k›staslar›n en önemlilerinden birisi de, kad›n›n ezilmesi sorununa tepeden t›rna¤a tutarl›, komünist bir yaklafl›m›n benimsenip benimsenmedi¤idir. ‹lginçtir. Halk›n m› yoksa bütün bir ulusun mu ezilmekte oldu¤u tart›fl›l›nca, cengaver kesilenler, kad›nlar›n de¤il, sadece emekçi kad›nlar›n ezilmesinden bahsederler. Çünkü devrimci demokratlar, kad›n meslesinin, toplumun s›n›flara bölünmüfllü¤ü ile alakal› oldu¤unu, kad›n›n, sadece s›n›fsal olarak de¤il, ayn› zamanda, cinsel olarak da çifte bas-

k› ve sömürüye maruz kald›¤›n› bir türlü kabullenmezler. Her ne flart alt›nda olursa olsun, kad›nlar›n kendi kaderlerini kay›ts›z flarts›z desteklemezler. Mesela, kad›n meselesinin bile, neden proletarya diktatörlü¤ünü gerekli ve kaç›n›lmaz k›ld›¤›n› kabullenmeye yanaflmazlar. T›pk›, proletarya diktatörlü¤üne ne gerek var deyip, kapitalizmi restore eden Teng Siao Ping'ler gibi... B›rakal›m devrim sonras›n›, gelelim bugüne. Kaypakkaya camias›nda, ideolojisi, devrimci demokratl›kla s›n›rl› olan erkek egemenli¤i, kendi ç›kar›na göre 80 öncesi, feodal de¤er yarg›lar›yla, “bac›” diyerek tahkküm alt›na ald›¤› kad›n›, 80 sonras›, modaya uyup, “bayan” diyerek tahakküm alt›na alm›flt›r. Asl›nda arada hiç fark yoktur. Kad›na, cinsiyle hitap etmekten dahi korkan, “bac›” derken de bayan derken de, asl›nda kendi iktidar›n› pekifltiren erkek egemenli¤i, sadece siyasi yaz›larda de¤il, romanda, fliirde, müzikte, bir kad›n modeli oluflturmufltur. A¤lamakl› kad›n sesleriyle kad›nlara söyletilen devrimci türkülerde, öptü¤ü k›zlar› hat›rlayan flairin dizelerinde, karlar içinde tasvir edilen seviflme sahnelerinin yer ald›¤› roman sayfalar›nda, bilinçalt›nda, derinden infla edilen bir kad›n modeli yarat›lm›flt›r. Tabii ayn› zamanda bir erkek modeli de. Pos b›y›kl›, “bac›” diyen devrimci erke¤in yerini, flimdi, saçlar› jöleli, ruhunun derinliklerini, flarap kadehi ve mum ›fl›¤› eflli¤inde, bir “bayan”a dökmekle meflgul erkekler alm›flt›r. “Bayan”a flirin gözükmek için büyük bir incelikle hünerlerini döktüren, fakat terslendi¤i takdirde de bütün flirretli¤ini a盤a veren, bu erkekler, ak›llara, Avrupa Yakas›'n›n, Burhan Alt›ntop tiplemesini getirmektedirler. Zira bir çeflit ‹brahim Tatl›ses

ile Okan Bayülgen kar›fl›m› diyebilece¤imiz Burhan Alt›ntop, cahildir ama çok ak›ll› oldu¤unu san›r. Feodaldir ama flehir küçük burjuval›¤›na özenir. Kad›n›, son tahlilde de¤il, bafl›ndan itibaren, bir sex objesi, mutfak kölesi, ikinci s›n›f bir varl›k olarak görür. ‹fline gelince, ciddiye al›yor mufl gibi yapar. Ama asl›nda onun için kad›nlar›n zerre kadar de¤eri yoktur. El s›k›fl›rken bile onlar›n gözünün içine bakmaktan acizdir. Ac›d›r ama gerçektir. Bu erkek ideolojisi, Kaypakkaya camias›n› da çoktan sarmal›na alm›flt›r. Üç maymunu oynamay› b›rakt›¤›m›z takdirde, sicilimizdeki suçlar›n haddi hesab› olmad›¤› görülecektir. B›rakal›m toplumu, bu camian›n içinde, kad›n›n ezilmesini, horlanmas›n›, fliddete maruz kalmas›n›, evet evet, tecavüze dahi u¤ramas›n› görmemezlikten gelmek, adeta bir kural haline gelmifltir. fiikâyet s›ras›na giren, sesini ç›kartmak isteyen, destek arayan nice kad›nlar, sadece suçlu ilan edilmekle kal›nm›yor ayn› zamanda, ya kocalar›n›n ya da babalar›n›n evlerine geri yollan›yorlar. Tablo, insan› çilen ç›kartacak kadar bu denli hazindir. Üçüncü sayfa konusu olmaya isyan eden, kendi kaderini, kendi eline almaya muktedir kad›nlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuldu¤u kesindir. Ya erkekler? Onlara, erkek flovenistli¤iyle komünistlik aras›nda tercih yapmak düflmektedir. 1 Bkz. Ethem Direhflan, F›rt›nal› Y›llarda ‹brahim Kaypakkaya, Belge Yay›nlar›, ‹stanbul, 1997, s. 200-201 2 Do¤u Perinçek, Eflcinsellik ve Yabanc›laflma, Kaynak Yay›nlar›, ‹stanbul, 2000, s. 47

20-28 fiubat 2009 13

UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bak›fl CAN

Kazananlar›n gerçe¤i ‹lkelerde tavizsiz kat›l›k, siyasette esneklik ilkesinin tutarl› savunucular› ve sahipleri oldu¤umuz su götürmez gerçektir. Hangi bahane ve zorlama izahatla suland›r›lmaya çal›fl›l›rsa çal›fl›ls›n bu do¤ru karart›lamaz. Söz konusu olan, ilkeler ve ba¤›ms›z siyasi irademizin çi¤nenmesi ise, bayra¤›m›z›n çekilmesi vazgeçilmez olacakt›r. Siyasi devrim çizgisi tayin edicidir, hiçbir ba¤lay›c›l›k bunun üstünde tutulamaz. Ne ad›na olursa olsun, devrim perspektifi zay›flat›l›p feda edilemez. Her çal›flma, politik iktidar hedefine hizmet etti¤i oranda desteklenir ve bunun için yürütülür. Maoistlere has olan bu üstün özellik, oportünizm bata¤›nda bocalayan siyaset tarz›ndan beklenemez. ‹lkeyi siyasete/stratejiyi takti¤e/devrimi reforma ikilemlerinde amac› araca kurban eden ideolojik bunal›m ve basiretsizlik hali; Maoist damardan uzak olup, pragmatizme saplanm›fl bilumum oportünist ve burjuva dokunun yetmezlik hüneridir. Güce tapma e¤ilimiyle ben merkezci dayatma ve dikte etme tutumlar›n›n kabul gördü¤ü, ideolojik-politik-örgütsel inisiyatifin yok say›larak, bunu tek taraf›n ele ald›¤› ba¤›ml›l›k iliflkisi biçimi bizlerden fersah fersah uzakt›r. Geride b›rakt›¤›m›z mevcut yerel seçimlere iliflkin, ‘’hem birlik-hem mücadele’’ fleklindeki özgün tutum ya da duruflumuz ve genel politikam›z ile her koflulda ve her fleye ra¤men, ‘’mücadele yok-salt birlik’’ prensibiyle hareket eden uzlaflmac› ve özü teslimiyetçi olan politika sahiplerinin prati¤i; iki tutum aras›ndaki nitel farkl›l›¤›n iyi bir tan›¤›d›r. Dersim yerel seçimleri özgülünde yaflananlar, bununla kalmam›fl, ulusal hareketin ideolojik doku itibar›yla tafl›d›¤› negatif iç e¤ilimini de d›fla vurmufltur. Hiçbir kural ve etik de¤er tan›madan kirli burjuva siyasetiyle, halka ve kurumlar›m›za yönelik hakaret, karalama, itham ve tehditler eflli¤inde hayas›zca yürüttükleri sald›r› furyas›, büyük bir aczin ürünü oldu¤u gibi, demokratik kültür ve de¤erlerden ne denli yoksun olduklar›n› da gözler önüne sermifltir. Dersim prati¤i her aç›dan bir ayna olmufltur. ‹lkeli siyaset; toptanc› yaklafl›m ve tekçili¤i öteleyerek, analize dayal› diyalektik yaklafl›m temelinde do¤ru ile yanl›fl› bir birinden ayr›flt›rmay› gerektirir. Maoist Komünistler bunu önemseyerek ihmal etmez. Ba¤›ms›zl›¤›na gölge düflüren hiçbir ittifak, birlik ve ortakl›ktan yana olmayacaklar› gibi, kendi bayra¤› d›fl›nda yedeklenmeyi asla benimsemezler. Kendi d›fl›ndaki ba¤›ms›z siyasi iradelere karfl› demokratik davran›p sayg›l› olmay› kabul eder. Siyaseten, anti-emperyalist, anti-faflist, anti-feodal tüm halk s›n›f katmanlar› ve bunlar›n devrimci, demokrat, ilerici, ayd›n yap›daki siyasal temsilcileri baflta olmak üzere, ayn› nitelikteki tek tek kiflilerle ittifak, anlaflma, birliktelik ve ortakl›klar kurmay› aç›k yüreklilikle öngörür ve uygular. Tüm bunlarda, demokratik ilkeye uygun, karfl›l›kl› sayg›, eflit hak ve ba¤›ms›zl›k ilkesi temelinde ortak de¤erleri zedelemeden hareket eder. Halk kitlelerinden beslenen güçlü örgütsel çizgisi ve ba¤›ms›z devrimci siyasetiyle ilkeli duruflunu kararl›l›kla muhafaza eden Maoistlerin, özellikle Dersim ölçe¤inde ortaya koyduklar› pratik, son derece e¤itici ve ö¤retici olup, devrimci siyaset dersi vermifltir. Kazanman›n ölçütü, baflkanl›k kürsüsü ya da günü kotaran maddi kazan›mlar de¤il, halk kitlelerine sirayet ederek gelece¤e hükmeden devrimci ruh ve ›fl›¤›n kal›c› tesiridir. ‹flte bundand›r ki, seçimleri matematiksel olarak kazananlar, ‘’kim kazand›’’ sorusuna yan›t veremezler. Aç›k ki, tavr›m›za sald›r›p çarp›tmaya çal›flanlar›n, bu haz›ms›zl›k refleksi yerine, tavr›m›zdan ö¤renmeleri daha do¤ru ve yerinde bir yaklafl›m olacakt›r. Kürt ulusal hareketinin hakl› mücadelesinin ve tüm demokratik muhtevas›n›n desteklenmesi konusunda her hangi bir tereddüdümüz yoktur. Bu, ilkesel olarak böyledir ve teorik bak›mdan oldu¤u gibi, göreli pratik aç›s›ndan da flartl› olarak geçerlili¤ini koruyan bir do¤rudur. Ancak, bu genel ve teorik do¤ru, her pratik somutta birebir geçerli kal›r denemez. Bilakis, genel do¤ru ayn› kalmakla birlikte, baflka tarihsel flart, somut koflul ve de¤iflen pratik süreçler karfl›s›nda farkl› biçimlere bürünüp özgün haller alarak geçerlili¤ini tart›flt›r›r. Mutlak ve kesin do¤ru yaklafl›m›, bilim ve de¤iflimi reddeden idealist felsefi mant›¤a aittir. Kürt ulusal hareketinin genel olarak desteklenmesi do¤rusu, onun kay›ts›z-flarts›z ve her koflulda mutlak biçimde desteklenmesi manas›na gelmez. T›pk› ulusun kendi kaderini tayin etme hakk›n›n kay›ts›z flarts›z tan›nmas›na ra¤men, ama ayr›lma tavr›n›n daha farkl› bir fley oldu¤u gerçe¤inden hareketle, bunun desteklenmesinin flartl›-flartlara ba¤l› oldu¤u gibi… Desteklemenin tafl›d›¤› içerik, onun tarihsel olarak tamamen hakl› ve meflru olan ulusal demokratik talepleri vb. üzerinde yükselen demokratik-devrimci yan› ya da siyasal olarak tafl›d›¤› devrimci pozisyon ve özellikleridir. Bu destekleme, onun geri yanlar›yla uzlaflma ve geri yanlar›n› destekleme geniflli¤ine vard›r›l›p burjuva milliyetçi uyuma terfi edilemez. O halde ulusal hareketin desteklenmesinin belli ölçüleri ve ilkelerinin oldu¤u; desteklemenin flart ve koflullara ba¤l› oldu¤u; tart›flma götürmez bir do¤ru olarak kabul edilmelidir. Hele hele ulusal hareketin, ‘’burada benim sözüm geçer, sizler ancak hizmet erleri olabilirsiniz’’, ‘’beni desteklemekten öteye geçemez, baflka bir hak iddia edemezsiniz’’ vb. vs. fleklindeki yaklafl›m› asla kabul edilip birleflilemezdir. Devrimci halk kitlelerinin örgütlenip devrime seferber edilmesi ve devrimci kurtulufllar›n›n gerçeklefltirilmesi u¤runa yürütülen s›n›f mücadelesine, her ne sebeple olursa olsun ipotek koymalar›, ‘’Kürdistan benimdir, kimse benim iradem d›fl›nda burada ad›m atamaz’’ anlay›fl› ve prati¤iyle, ba¤›ms›z devrimci çal›flmalar› engelleyip kendisine tabi k›lma e¤ilimi kesinlikle uzlaflma noktam›z olamaz. Ezilen Kürt ulusu ve devrimci halk›na karfl› sorumluluklar›n›, Kürt ulusal hareketinin desteklenmesiyle s›n›rl› gören ve ora devrimini ay›rarak kendi sorunu olmaktan ç›kar›p Kürt ulusal hareketine havale edenler, sosyalist ve Komünist olma iddialar›na karfl›n, dar milliyetçi çizgi ve bunun etkisindeki bak›fl aç›s›na saplanm›fl ve elbette ki, tek devlet s›n›rlar› içinde geçerli olan ortak s›n›f devrimi ve proleter s›n›f siyasetinden kopmuflturlar. Ulusal hareketin bu çerçevedeki koflullar›n› kabul ederek, mutlak destekçi rolüyle ortaklaflmalar› yapt›¤›m›z de¤erlendirmeyi do¤rulamaktad›r. Kim kazand›-kim kaybetti bir kez daha sorulmal›d›r.


tarih-okur

14 3-16 Nisan 2009

Darwin de nerden ç›kt›? UNESCO ve Uluslararas› Biyolojik Bilimler Birli¤i (IUBS) taraf›ndan 2009 y›l›, Darwin Y›l› olarak ilan edildi. Darwin’in do¤umunun 200, Türlerin Kökeni isimli eserinin yay›mlan›fl›n›n 150. y›l›na denk gelmesinden dolay› 2009 y›l› bu iki kurulufl taraf›ndan Darwin Y›l› olarak belirlendi. Ülkemizde 2009 y›l›n›n Darwin’e atfedildi¤i pek öne ç›kar›lmad›. Daha çok devrimcilerin ve sosyalistlerin gündeminde Darwin vard›. As›l olarak Darwin’in sosyalistlerin gündeminde olmas›n›n birçok sebebi var. Bu sebeplerden biri de Darwin’in fark›nda olmadan Türlerin Kökeni isimli eseriyle diyalektik ve tarihsel materyalizme büyük katk› yapm›fl olmas›yd›. Bu sebepledir ki Marks ve Engels bu eseri büyük bir heyecanla karfl›lad›lar. Darwin ise onlar›n bu heyecan›na pek anlam veremedi. fiimdilerde ise tersinden bir heyecan yaflan›yor. Bu heyecana neden olan durum ise, bilimin yerine hurafeleri geçirmeye çal›flan anlay›fl sahiplerinin giderek kendilerini hissettirmeye bafllam›fl olmalar›d›r. Egemenler taraf›ndan Darwin Y›l› sessizlik içinde geçifltirilmeye çal›fl›l›rken, ayn› çabalar içine giren TÜB‹TAK, baflvurdu¤u yöntemi eline yüzüne bulaflt›r›nca, Darwin’den sözedilmeye baflland›. TÜB‹TAK bünyesinde ayda bir yay›mlanan Bilim ve Teknik Dergisi’nin Mart say›s›n›n Darwin’e ayr›lmas› ve son anda bu yaz›larin iptal edilerek, baflka bir konuyla yay›mlanmas›, tart›flmalar› bafllatt›. Bilim ve Teknik Dergisi’nin Mart say›s›n›

Darwin’in Evrim Teorisi’ne ay›ran derginin genel yay›n yönetmeni Dr. Çi¤dem Atakuman ve ekibinin yaz›lar›n›n iptal edilmesi, bununla da kalmayan TÜB‹TAK yönetiminin Atakuman’› istifaya zorlamas›, tart›flmalar› daha da alevlendirdi. Bu olanlar, Serol Teber’in ‘Do¤an›n ‹nsanlaflmas›’ isimli kitab›nda anlatt›¤› bir öyküyü an›msatt› bize. Öykü flöyle: “Ortaça¤’›n, düflün dünyas›na, deneysel bilimler üzerine karabasan gibi indi¤i günlerde, öyküye göre üst düzeyde bir rahip bilgeler kurulu, atlar›n a¤z›ndaki difllerin say›s›n› saptamak amac›yla toplanm›fllar... Tart›flmalar yo¤unlam›fl, çeflitli öneriler getirilmifl, kitaplar taranm›fl, Aristo’nun tüm kitaplar›na yeniden baflvurulmufl, fakat sonuç yok. Bu büyük toplant›, böyle bir sonuç ile bitmekte iken, odaya giren genç bir papaz, biraz ürkek ve çekingen bir tav›rla, flimdiye de¤in bofluna tart›fl›ld›¤›n›, bunu bilebilmek için d›flar›da duran atlardan birinin a¤z›n› aç›p içine bakman›n yeterli olaca¤›n› önermifl... Do¤aya, deneye baflvurmay› öneren bu ‘sap›k düflünce’ karfl›s›nda toplant› odas› kar›flm›fl, ustan›n yap›tlar›nda bulunmayan bir fleyi ö¤renmek için ‘tanr› yap›s›’ do¤ay› kurcalamaya kalkan bu bafltan ç›km›fl papaz›n fliddetle cezaland›r›lmas›na ve de atlar›n a¤z›nda kaç diflin bulundu¤unun bilinemeyece¤ine karar verilmifl...” (age Sf. 20) Ne dersiniz, TÜB‹TAK yönetim kurulu da rahipler kurulunun genç papaz hakk›nda ald›¤› karara benzer bir kararla Atakuman’› cezaland›rm›fl ola-

Erdal GÜLER-Amasya Hapishanesi

bilir mi? Durum onu gösteriyor. Zira Atakuman’›n istifa ettirilmesi çok fley anlat›yor. Öyle ya, yeri gö¤ü yaratan tanr› varken, ne gerek var Türlerin Kökeni’ni ö¤renmeye. Ne gerek var do¤an›n ve canl›lar›n geçirdi¤i evrimi ö¤renmeye. ‹ktidarda AKP/ Herfley güllük gülistanl›k/ Ruhumuzu saran bir huzur/ ve hamdolsunlarla geçiyor zaman... Hal böyleyken, insan›n fliir yazas› gelmiflken, ne gerek var keyfimizi kaç›ran konular› tart›flmaya. Artan iflsizlik sorunu mevsimlerle alakal›yd›. Bu mesele de çok k›sa bir sürede çözülecek. Hele flöyle bahar gelsin, toprak yeflersin, çiçekler açs›n, o zaman iflsizlik sorunu da kalmayacak. Davos ç›karmas› baflar›yla sonuçlanm›flken, “One Minute” takti¤iyle fiimon Perez pes ettirilmiflken, nerden ç›kt› bu Evrim Teorisi ve Türlerin Kökeni. Hassasiyetimizi gözönünde bulundurmayan Dr. Çi¤dem Atakuman da nerden ç›kt›. Neyse... Çek oradan yeni dalga operasyon, dertler unutulsun, gündem de¤iflsin. Kuflkusuz bu yaflananlar sonuçlar› öngörülmeden yap›lm›fl hatalar de¤il. Niyetten ba¤›ms›z tutumlar hiç de¤il. ‹dealistler bilimin önüne hep set öreceklerdir. Bu tutumlar›n AKP iktidar› döneminde yo¤unlaflmas› anlafl›l›r bir durumdur. AKP’nin bilim karfl›t› tutumuna Kemalistlerin büyük tepki göstermeleri onlar›n bilime sahip ç›kt›klar›n› de¤il, olsa olsa ikiyüzlülüklerini gösteriyor. AKP ise Darwin’in düflüncelerini sansürlemekle de¤iflme-

di¤ini seçmenine anlatmak istiyor. Zira AKP, yüzeyde durarak tutunamayaca¤›n›n fark›nda. Zihinlerin de derinliklerine inmek istiyor. O yüzden derinlere nüfuz ediyor. Bir yandan pratikte derinliklere kulaç atarken, di¤er yandan da bu yönelimine uygun bir teoriyi zihinlere afl›lamaya çal›fl›l›yor. Bu ba¤lamda din faktörünü elden b›rakmayacaklar› kesin, ama politikalar›n› tamamen din olgusu üzerine kurmayacaklar› da kesin. Kendilerine “Muhafazakarlar” denmesinden pek rahats›z de¤iller. Ama daha çok kendilerine “Yeni Muhafazakarlar” denmesinden hofllan›yorlar. AKP aç›ktan bir ideolojiyi savunmadan ayakta duramayaca¤›n›n da fark›nda. “milli görüfl gömle¤i”ni ç›kard›klar›n› her f›rsatta dile getiren AKP’liler, din, ahlak, hukuk, demokrasi vb. anlay›fllar›n› netlefltirerek, ideolojik bir çerçeveyi oluflturman›n zaman›n›n da geldi¤ini düflünüyorlar. Çünkü zaman eskiye nazaran bu flekilde ortaya ç›kmalar›na daha müsait. (Tabii ki bu ideolojik flekillenifl, emperyalistlerin hofluna gidecek tarzda olacakt›r. Daha da önemlisi ABD’nin Ortado¤u’da tutunmas›na hizmet edecektir.) Ders kitaplar›na yap›lan müdahaleler, TÜB‹TAK’ta meydana gelen olaylar ve benzerleri, bu çaban›n bir sonucu olarak d›fla vuruyor. Daha da ileri gidip, Bilim ve Teknik Dergisi’nin Nisan say›s›n› ‘Cin Ça¤›rman›n Yöntemleri’ne ay›rabilirler mi? F›rsat›n› bulduklar›nda niye yapmas›nlar!

Halk Savafl›’nda yitirdiklerimiz Ali Uçar- Dersim’in Ovac›k ilçesi Çakperi köyünden olan Ali Uçar, 1976 y›l›nda mücadeleye kat›larak aktif görevlerde bulundu. Askeri organlarda görev yapan Uçar, 1. Konferans’tan hemen sonra Maoist Parti’nin üyesi oldu. Do¤u Anadolu Bölge Komitesi’nde görev yapan Uçar, 1982’de Marmara bölgesine askeri komutan olarak atand›. ‹stanbul, Bak›rköy’de, kulland›klar› evin polis kuflatmas›nda oldu¤unu tahmin etmesine ra¤men, parti mal›n› kurtarma tavr›yla, evi boflaltmak için gitti¤inde, pusuya düfltü ve 6 Nisan 1983’te, çat›flarak ölümsüzleflti. Adil Kaplan- Dersim’in Mazgirt ilçesi Kafltun köyünden olan Adil Kaplan, TDKP taraftar› iken, 1988’de Baba Erdo¤an öncülü¤ünde gerçeklefltirilen Kand›ra bask›n›ndan etkilenerek, Maoist Parti’nin saflar›na kat›ld›. Fransa’da kitle faaliyeti yürüttükten sonra ülkeye geri dönerek, 1994 Nisan’›nda Halk Kurtulufl Ordusu’na kat›ld›. Üç y›ll›k gerilla faaliyetinden sonra Çukurova’ya atanan Kaplan, 94’ün sonbahar›nda tutsak düfltü. Edirne F Tipi Hapishanesi’nde, 2000 y›l›ndaki ölüm orucu direnifline kat›lan Kaplan, eyleminin 170. gününde, 6 Nisan 2001’de ölümsüzleflti.

Celal Alpay- Dersim’in Mazgirt ilçesi, Örs köyünden olan Celal Alpay, genç yafllarda Maoist Parti ile tan›flt› ve bu do¤rultuda faaliyet yürüttü. Alpay, iflçi olarak ‹zmir’de ve Rusya’da çeflitli ifllerde çal›flt›. 1998’de ‹zmir’de gözlat›na al›narak, hapse at›ld›. Bergama ve Buca hapishanelerinde kalan Alpay, 2000 ölüm orucu eyleminin 176. gününde, 12 Nisan 2001’de ölümsüzleflti.

Celal Alpay'›n k›zkardefli: … Celal'in bana en son söyledi¤i söz, “seni seviyorum, kendine iyi bak"; benim ona söyledi¤im son sözlerim, ‘seni seviyorum, görüflürüz’ olmufltu. Evet, Celal'len bir kez daha görüflme flans›m oldu. Ama görüfltü¤ümüz yer bu sefer çok farkl›yd›. Aram›zda ne tel örgü, ne demir parmakl›k, ne de tafl duvarlar vard›. Ve taa... Dersim'deydik. Evet Celal tek bafl›na direnmiflti. Ve aram›zdaki bütün engelleri parçalay›p y›km›flt›. Yaflam› ve onuru büyütüp, küçültmüfltü ölümü. Evet Celal'i en son Dersim'deki evimizin bahçesinde, tahta divan›n üstünde uyurken gördüm. Kirpikleri hafif nemliydi. Burnunun yan›nda hafif bir su damlas› vard›. Yüzünde en ufak bir morart› yoktu. Öylece uyuyordu. Onun o güzel yüzünü ömrüm boyunca unutmayaca¤›m. Sonra yüzünü kapat›p Celal'i omuzlara ald›lar. Ve sesimin ç›kt›¤› kadar ba¤›rd›m. "Celal Yoldafl ölümsüzdür"...

Bayra¤› Yükselt Doruklara, S›zlamas›n Yoldafllar›n Kemikleri! “Elbette ki bir bildi¤i var bu çocuklar›n Kolay de¤il öyle genç ölmek Yeflil bir yaprak gibi yüre¤i Kopar›p atefle atmak Pek kolay de¤il Hem öyle bir a¤aç ki flu yaflamak denilen fley He bahar yeniden yeniden tomurcuklan›r da Yaln›z bir bahar çiçeklenir A benim gülüm” H. Hüseyin On dört koca y›l oldu. 95’in 15 Nisan’›nda Erzincan Kemah’a ba¤l› T›m›h› köyünde yoldafllar› Halil ve Munzur’la birlikte fethetmiflti günefli. Ailemizin Süheyla’s›, halk›n Dr. Meral’i. On dört koca y›l oldu, fiziken aram›zdan ayr›lal›. Bugün, o günün matemini tutmuyoruz elbette. Ailemizin sekizinci ferdiydi Süheyla’m›z. 1965 y›l›nda Naz›miye’de do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini Naz›miye’de tamamlad›ktan sonra, Diyarbak›r Sa¤l›k Meslek Lisesi’ni 1986’da baflar›yla bitirdi. ‹lk görev yeri olan Erzurum Numune Hastanesi’nde dört y›l çal›flt›ktan sonra kendi istedi¤i ile Ankara Yüksek ‹htisas Hastanesi’nde görevini devam ettirdi. Bu arada hem çal›fl›p hem de mesle¤ine olan sevdas›ndan ötürü Yüksek Hemflirelik okulunu bitirerek, Genel Cerrahi alan›nda uzmanl›k kazand›. Bu dönemde TMLGB içerisinde aktif faaliyet yürüttü. 1990 y›l›nda P. Partisi saflar›na kat›ld›. Her zamankinden daha çok, an ve an onlar›n s›cakl›¤›n›, coflkunlu¤unu, a¤›z dolusu kahkahalar›n› duyumsuyor, yafl›yoruz. Yaflarken de onlar› yüre¤imizde, yan›bafl›m›zda tafl›yoruz. Hayat› onlarla soluyoruz. Onlar hem geçmiflimiz hem de gelece¤imizdir. Gelece¤i kazanma azmi ve and›d›rlar. Dr. Meral kendi kaleminden mücadelenin do¤as›n›, flehitlere olan ba¤l›l›¤›n› flöyle ortaya koyuyordu. “Kolay de¤il buz kesmifl ellerle, silah› s›k› s›k›ya kavramak, donmufl parmakla tetik çekmek. ‹flte bütün bunlar› inanç, azim ve davaya olan ba¤l›l›k ile biçimlenmifl, kararl›l›k bilinci ve mücadele ruhu belirler. S›n›f mücadelesi çetin ve kanl›d›r. Kan dökülmeden, bedel ödemeden, hiçbir savafl kazan›lmad›¤› gibi, hiçbir analamda halklar›n kurtuluflu gerçekleflmez. ‹flte bundand›r ki, henüz çekirdek durumunda olan partimiz mücadelesinin ilk basama¤›ndayken, onlarca, yüzlerce flehit vermifl ve bu flehitler kervan›na yenileri kat›lmadan ilerleme olmayaca¤›n› iflaret etmifltir, devam edecektir. (...) Ve zaten flehitlerimizin mücadelesini alaml› k›lan fley de onlar›n feda ve özveri ruhuyla ta-

fl›y›p bize devrettikleri bayra¤› daha da yükseltmek ve yüksek doruklarda kuraca¤›m›z k›z›l mevzilerde dalgalanmas›n› sa¤lamakt›r. Bunu yapamad›¤›m›z takdirde, yapt›¤›m›z fley, flehitlerimizi anmaktan ziyade, onlar›n kemiklerini s›zlatmak olacakt›r.” Bizim tarihimiz halklar›m›z›n tarihi kadar eski ve köklüdür. Devrimci Kawalar›n, Hallac-› Mansurlar›n, Pir Sultanlar›n, fieyh Bedrettinlerin, Mustafa Suphilerin miras›n› devralan komünist önder ‹brahim Kaypakkaya, proletarya partisini 72’nin 24 Nisan flafa¤›nda arma¤an etmifltir halk›m›za. 72 Nisan güneflinin k›z›l ›fl›lt›lar›yd› onlar. Meral Yakar’›n ça¤r›s›yla Alpler’den Munzurlar’a yürüyen halk›n Kinem’i, Alpler’in asi k›z› Barbara Anna Kistler’den 93’ün zemherisinden devralm›flt› k›z›l sanca¤› Dr. Meral. Ne de özdeflleflmifl ismiyle Dr. Meral. Sa¤l›kç›yd›. Ama s›radan de¤il, iflin hakk›n› veren, mesle¤ine afl›k biriydi. ‹nsan sevgisiyle yo¤urmufltu yüre¤ini. Erzurum Numune Hastanesi’nde 86/87 y›llar›nda görev yap›yordu. Nöbetçi oldu¤u bir gece doktor hastanede yoktu. Apandist sorunuyla gece hastaneye gelen acil bir vakayla karfl› karfl›ya kalm›flt›. Doktor yok. Hasta ölümle savafl›yor. Dr. Meral meslekten men olma pahas›na iki arkadafl›yla hastay› ameliyata al›yor ve hasta hayata dönüyor. Sonraki süreçte birçok soruflturma ve takibat. Tüm bunlar v›z geliyor Dr. Meral’e. ‹nsan sevgisini bu kadar yo¤un tafl›yordu yüre¤inde. K›rsal alanda olarca yoldafl›n›n yaras›na merhem olmufltu. Gidilen köylerde halk›n yaralar›n› sarmaktan geri kalmam›flt›. Ayr› bir taht kurmufltu halk›n gönlünde. Analar, “Allah senden raz› olsun k›z›m, iyi ki senin gibi bir yoldafllar› var. Ne mutlu onlara” diyorlard›. “Maflallah, maflallah, Allah vermifl yahu. Okumufl, doktor olmufl, sonra da¤a gelmifl. Bu insanlar bofl de¤il valla. Hiçbir doktor bu kadar becerikli olamaz” diyordu yafll›lar. Rahats›zl›klar› olanlar, çocuklar› hastalananlar Meral’e haber gönderiyor, onun tedavilerini, yiyecek, giyecek hediyeleriyle karfl›lamaya çal›fl›yorlard›r. “Partiye vermelisiniz yard›mlar›n›z›. Yaral› yoldafllara sunun yard›mlar›n›z›. Biz karfl›l›k için halk›m›za bakm›yoruz” diyordu. Bir uçtan bir uca uzan›yordu partizan doktora yap›lan övgüler. Yine geçirdi¤i kaza sonucu a¤›r yara alan Cüneyt Kahraman yoldafl›n›n yaralar›n› o sarm›flt›. Traktörün alt›na düflen Kahraman yoldafl›n›n kafa derisi bafltan bafla soyulmufltu. Tüm k›t imkanlara karfl›, imkans›z› baflar›yordu Dr. Meral. Bir cerrah titizli¤iyle sar›yordu yoldafllar›n›n yaralar›n› ve sa¤l›¤›na kavuflturuyordu. Bir kad›n›n do¤um serüveni kadar sanc›l›, meflakatli anne

Metin Karatafl-

Dersim’in Çemiflgezek ilçesinden olan Karatafl, ortaokul y›llar›nda mücadeleye kat›ld›. Lise döneminde daha da aktifleflti. En son bir köyde çal›flma yaparken, ihbar üzerine yakaland›. Karakoldayken, bir f›rsat›n› bulup, ba¤l› oldu¤u sandalye ile birlikte kaçt›. 1979’da Halk Kurtulufl Ordusu’na kat›ld›. Bir ihbar sonucu, Hozat’›n Sövge yöresinde ç›kan çat›flmada yaraland›. Yoldafllar› çemberi yar›p ç›karken, o yaral› oldu¤u için ç›kamad›. Yaral› halde tam bir gece askerleri yan›na yaklaflt›rmad›. Karatafl burada kan kayb› sonucu ölümsüzleflti.

Seyit Külekçi- Marafl’›n Elbistan ilçesi, Gücük köyünden olan Külekçi, 1980 y›l›nda faaliyete kat›ld›. ‹flçi komitesi, askeri komite alanlarda faaliyet yürüten Külekçi, 1990 y›l›nda tutsak düfltü. 1996’daki ölüm orucu direnifline kat›lan Külekçi, hapishaneden ç›kt›ktan sonra T‹KKO’ya kat›ld›. Külekçi, 14 Nisan 1999’da Tokat’ta flehit düfltü¤ünde, TKP/ML üyesiydi. olma umudu ve sevinci kadar büyüktür devrimin bir s›ra neferi olmak. Onlar Alt›nça¤’a giden uzun yürüyüflün y›lmaz s›ra neferleriyli. Onlar› bir kez daha sayg›yla anarken, son sözü Dr. Meral’e b›rak›yoruz. “Kolay de¤ildir zora karfl› zoru örgütleyip, difle difl cenkleflmeyi sürdürmek. Kolay de¤ildir, uzun tarihlerden beri, insanl›¤›n üzerine bir karabasan gibi çöreklenmifl, zulme ve sömürüye dayal›, koca bir tarihi bir ç›rp›da söküp atmak. Kolay de¤ildir bu zorlu yolda sa¤a sola yalpalamadan MLM biliminin bilinçlerde yaratt›¤› enerjiyle sonona dek yürüyebilmek. Kolay de¤ildir, özgürlük tohumunu ülkenin dört bir yan›na serptirebilmek ve bu mücadeleyi di¤er halklar›n mücadelesiyle bütünlefltirebilmek. Kolay de¤ildir, Munzurlar›n, Toroslar›n, Caniklerin, Cudilerin, Nurhaklar›n yak›c› so¤u¤unu iliklerine dek solumak ve öylesine mevziye oturmak. Kolay de¤ildir, karl›, f›rt›nal› k›fl günlerinde, buz kesmifl aya¤a leken tak›p yol yürümek. Kolay de¤ildir, açl›¤›n, susuzlu¤un, uykusuzlu¤un yan›nda ölümü yaflamak ve yaflamak için ölümü güzel k›lmak. Kolay de¤ildir, anadan, yardan, o¤uldan, k›zdan ›rak yaflay›p da özlemini duyumsamak ve bütün bunlar› özgürlük savafl› için feda etmek...

DA⁄DEV‹REN A‹LES‹

Do¤an Altun- Erzincan’›n Tercan ilçesi, K›z›lma¤ra köyünden olan Altun, 93 y›l›nda ‹stanbul’da TMLGB ile iliflkiye geçti. 96’da T‹KKO’ya kat›lan Altun, Seyit Külekçi ile beraber, 14 Nisan 1999’da, Tokat merkeze ba¤l› Arho¤ köyünde girdikleri çat›flmada ölümsüzleflti. Nergis Gülmez- “Belki yüzümü parçalayabilirsiniz ama yüzümdeki tebessümü asla yok edemezsiniz” diyen Gülmez, 92’de bafllayan birlik döneminde Özgür Gelecek gazetesinde çal›flt›. Ekim 1993’te Muzaffer Oruço¤lu’nun Newroz isimli kitab›ndan dolay› yay›nevi sorumlusu olarak tutuklan›r. 94’te Sa¤malc›lar Hapishanesi’nden tahliye olan Gülmez, gazetede çal›flmaya devam eder. 94’teki ayr›l›ktan sonra, gazeteden ayr›larak, TKP/ML saflar›nda mücadele etmeye bafllayan Gülmez, 96 y›l›nda tekrar tutuklan›r. Ekim 2000’de bafllayan ölüm orucu direnifline, TKP/ML üyesi olarak kat›lan Gülmez, 17 Mart 2001’de, eyleminin 123. gününde ölümsüzleflti. Halil Çak›ro¤lu-

Marafl’›n Elbistan ilçesinden olan Çak›ro¤lu, 1990’da ‹stanbul il askeri komitesinde yer ald›. Birçok eylemde yer alan Çak›ro¤lu, 3 Ekim 90’da bir kamulaflt›rma eylemi s›ras›nda ç›kan çat›flmada yaral› olarak yakaland›. ‹flkencehanelerde ismini bile aç›klamayan Çak›ro¤lu, tutuklanarak Bayrampafla Hapishanesi’ne konuldu. 1993 fiubat’›nda hapishaneden firar eden Çak›ro¤lu, daha sonra gerillada siyasi komiser olarak görev ald›. 15 Nisan 1995’te, Erzincan’›n Kemah ilçesinde, yoldafllar› Süheyla Da¤deviren ve Munzur Keskin ile beraber ölümsüzleflti.

Süheyla Da¤deviren-

‘Dr. Meral’ kod ismiyle tan›nan Süheyla, hemflirelik mesle¤ini, gerillada sa¤l›kç› olarak sürdürdü. 1990’da gerilla faaliyetine kat›lan Da¤deviren, 94’teki ayr›l›kta TKP/ML saflar›nda yer ald›. TKP/ML üyesi olan Da¤deviren, 15 Nisan 1995’te, Erzincan’›n Kemah ilçesinde ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.

Do¤an Altun’un an›s›na Sözlerime bafllarken zorlan›yorum. Abimi anlat›rken nereden bafllasam diye düflünüyorum. O, kardefller aras›nda daha farkl› bir kiflilik ve durufla sahipti. ‹nsanlara bak›fl› daha farkl›, daha inceleyici, daha hoflgörülüydü. Devrimci düflünceyle tan›flmas› 1993’tü san›yorum. O zamanlar biz bilmezdik devrim-Partizan mücadele. Fark›nda de¤ildik. ‹nsanlar, do¤ar, yaflar, ölür diye bilirdik. Hapishane falan bilmezdik. Onunla beraber biz de daha farkl› düflünmeye baflla-

d›k. Ailece, annem, babam, kardefllerim, onunla beraber tan›d›k hayat›, gerçekleri, mücadeleyi, en önemlisi de insan olmay›. Bütün bunlar için ona sonsuz teflekkürler diyorum. Bugün hayatta bir o¤lum var, ona daha farkl› bak›yorum, onun ad›n› tafl›yor ve temennim o¤lumun da onun gibi onurlu, namuslu, hakl›dan yana olmas›d›r. Onun flahs›nda bütün devrim flehitlerimizi sevgi ve sayg›yla an›yorum. Sözlerimi, yoldafl›m›z Ersin Kantar’›n, ölümsüzleflen yolafllar›n ard›ndan yazd›¤›

fliiriyle bitirmek istiyorum: Onlar yüreklerindeki sevdayla geldiler Elleri günefle ulaflm›fl Ve al›p götürdüler bizi bizden Yürüdükçe güzellefltiler Yürüdükçe engin Yürüdükçe coflkun Geride kalanlara dönüp bakamad›lar Çünkü bak›fllar›, tak›lm›flt› günefle

Kardefli Gönül Bakar

Munzur Keskin- Dersim’in Pertek ilçesinden olan Keskin, TKP/ML aday üyesi ve 1 No’lu Gerilla Bölge Komutanl›¤› üyesiydi. 15 Nisan 1995’te ç›kan çat›flmada, yaral› yoldafllar›n› çat›flma d›fl›na ç›kard›ktan sonra, tekrar kalan yoldafllar›n› almak için çat›flma alan›na döndü¤ünde ölümsüzleflti. 2000 Ölüm Orucu flehitleri- Bülent Çoban (7 Nisan 2001, DHKP/C), Fatma Ersoy (11 Nisan 2001, DHKP/C), Tuncay Günel (12 Nisan 2001, T‹KB), Abdullah Bozda¤ (12 Nisan 2001, DHKP/C), Erol Evcil (13 Nisan 2001, DHKP/C), Murat Çoban (14 Nisan 2001, DHKP/C), Sedat Gürsel Akmaz (16 Nisan 2001, DHKP/C).


güncel

3-16 Nisan 2009 15

"Ergenekon terör örgütü", devlet, medya ve liberal söylem Yrd. Doç. Dr. Gülseren Adakl› Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Ö¤retim Üyesi

M

edya en genel anlam›yla bir temsil sistemidir. Verili bir co¤rafyada ve zamanda medyan›n neyi, neden, nas›l temsil etti¤i sorusu ise, yayg›n olarak yap›ld›¤› gibi s›n›rl› bir "iletiflim" çözümlemesinden ziyade, kapsaml› bir politik analizle yan›tlanabilir. Bu ba¤lamda, 2008 y›l›nda bafllayan "Ergenekon" yarg›lamalar›n›n medyadaki görünümleri, günümüz koflullar›nda Türkiye siyasetinin genel yap›s›yla do¤ru biçimde iliflkilendirilerek çözümlenmelidir. Peki ama nas›l? Bu k›sa yaz›da bir güncel politika analizi yapmam mümkün de¤ilse de, bu "iliflkilendirme" ile neyi kastetti¤imi, Ergenekon bahsinde yo¤unluk kazanan liberal yaklafl›mlar üzerinden aç›klamaya çal›flaca¤›m. ‹lk olarak, yine en genel anlam›yla bu olay›n sa¤dan ya da soldan temsilinde güçlü bir liberal söylemin hâkim oldu¤unu görüyoruz1. Gerek AKP yanl›s›, gerekse karfl›t› (?)2 medya organlar›nda devlet, hükümet, ordu, sermaye, vb. gibi hâkim güçlerin birbirinden hakikatte apayr› oldu¤u ve olmas› gerekti¤i efsanesi sürdürülüyor. Hal böyle olunca da, bu güçlerin tarihsel olarak bir tür symbiosis iliflkisi, yani biri olmadan ötekinin olamayaca¤› içsel bir iliflkiyle var olduklar› gerçe¤i perdeleniyor3. Hükümetin kendili¤inden müdahil oldu¤u Ergenekon soruflturmas›n› bütün sorunlu taraflar›na ra¤men savunan liberallerin ortak yan›lg›lar›ndan biri kan›mca, bu simbiosis iliflkisini hak etti¤i ölçüde de¤erlendirmelerine almamalar›nda, "hiç olmazsac›" bir tav›rla ilk kez "omzu kalabal›klar›n" mahkeme heyetlerinin karfl›s›na ç›k›fl›n› tek bafl›na önemli saymalar›nda. Gerçekten de harika olurdu, gündelik hayat›nda bunca ezilen, afla¤›lanan, hor görülen, yani iktidar›n bir biçimde parças› ol-a-mayan insanlar e¤er gerçekten onlar› yoksullaflt›ran, çaresizlefltiren, en küçük isyanlar›nda bellerini büken iktidar›n gölgesini art›k içlerinde hissetmeyecek olsalard›... Bütün arzumuz budur, insanlar›n özgürlü¤ü salt bir fikir olarak de¤il, bir yaflam biçimi olarak içlerinde hissedebilecekleri, "generalsiz" bir dünya... Oysa o generallerle devlet erkân›n›n kalan k›sm› ve elbette sermayenin irik›y›mlar› aras›nda öteden beri var olan ortak ç›karlar, flimdi suyu ç›km›fl olan sola ve iflçi s›n›f›na karfl› yükselmektedir hâlâ. Ve hâlâ bu

kesimlerin en ufak isyan›nda kafalar›na ayn› balyoz iner, tek bafl›na ne ordunun ne de hükümetin balyozudur bu, o alanda "meflru tekel sahibi devlet"in fliddetinden baflka bir fley de¤ildir... Bütün bunlara ra¤men, a¤›rl›kl› olarak Kürtleri hedef alan kontrgerilla faaliyetlerinin ortaya ç›kmas›, toplumda dokunulmazl›k imaj›yla konumlar›n› pekifltiren yüksek rütbeli subaylar›n, generallerin yarg› önüne ç›kar›lmas›, yak›n geçmiflin cinayet flebekelerine, planlad›klar› yeni cinayetleri ifllemeye f›rsat kalmadan dokunulmas› insan›n içini rahatlat›yor. Ama bilimsel çal›flma, geçmiflte bir sol partinin hedefleri aras›nda sayd›¤› "kendini iyi hissetmek" için yap›lmaz, esas motivasyonu bu de¤ildir en az›ndan. Tam da tersine, baz› bilimsel aç›klamalar, insan›n kendisini feci flekilde kötü hissetmesine neden olabilir. Ünlü sosyal bilimci Anthony Giddens'›n devlete dair baz› gözlemleri bu cinstendir örne¤in. Giddens, bir So¤uk Savafl ideolojisi olarak "totalitarizm"i irdelerken, bu terimin "herhangi bir devlet tipine verimli flekilde uygulanabilecek bir s›fat olmad›¤›n›" söyler ve ekler: "Totaliter terimi bir yönetim tipine gönderme yapar. Tüm ulus-devletler totaliler yönetimin uygulamaya geçirilmesi potansiyeli tafl›r. Totaliter yönetimin bafll›ca ö¤esi ise, devlet otoritelerinin acil siyasal seferberlik gerekti¤ini varsayd›klar› siyasal hedefleri gözetme amac›yla toplumu gözalt›nda tutma üzerinde afl›r› bir yo¤unlaflmay› içerir."4 Ne yaz›k ki ülkemiz, gözle görülen ve zihinlerde meflru k›l›nan çeflitli derecelerde iflkence metotlar›n›n hâkim oldu¤u bir yönetim tipine sahiptir. Ancak bu durum, flu yal›n gerçe¤in üzerini örtmemelidir: ‹ster Bat›l› demokrasiler olsun, isterse bizimki gibi Do¤u ile Bat› aras›nda duran, ordunun ve zor ayg›t›n›n daha görünür oldu¤u yerlerde olsun ulus-devlet yap›sal olarak, Weber'in "meflru fliddet tekeli" tan›m›na uygun davran›r. Konjonktürel olarak devletin "toplumu gözalt›nda tutma" görevi daha fazla ordu ya da daha fazla hükümet eksenli yürütülebilir, bunlar›n birinin ya da di¤erinin daha fazla görülür olmas› apayr› kendilikler olduklar› anlam›na gelmez. Temel hedefleri ortakt›r, egemenli¤i paylafl›rlar, "istisnalar›" belirlerler, egemenin tan›m› budur5. Bir baflka deyiflle, liberallerin iddias›n›n tersine, yönetim tipinin farkl›l›¤›, ulus-devletin özsel niteli¤ini bütünüyle de¤ifltirmez. E¤er "halka", "halk iradesine" karfl› antidemokratik

müdahalelerden yak›n›l›yorsa (ki AKP'liler ordu'yu, di¤erleri ise AKP'yi "antidemokratik müdahale" oda¤› olarak iflaretliyor!), kapitalist devlet ve ordunun esas gayesinin bu ulvi prati¤in (halk iradesi) tesisiyle alakas› olmad›¤› hat›rlanmal›d›r6. Baz› kavramlar yerli yerinde kullan›lmal›d›r, demokrasiye ihtiyac› olanlar, bizler, burjuvazinin de¤il, emekçilerin demokrasisi için mücadele etti¤imizi an›msamak durumunday›z, ötekisi bize yetmez, ne epistemolojik tutarl›l›k, ne de pratik politika bak›m›ndan iflimize yarar... Bu ba¤lamda örne¤in "burjuva demokrasisi" kavram›n›n yeniden solun diline yerleflmesinde sonsuz fayda var... Demokrasi isteyenlerin ço¤u liberal yazar› tatmin eden, iflte bu tip bir demokrasidir. Üstelik bizimki gibi ülkelerde kolayca eriflilebilir bir durum da de¤ildir, ama sanki mümkünmüfl gibi üzerine bolca belagat ürettirir. ‹flte medya, Türk medyas› tam da bu belagatin hegemonik bir yap›yla eklemlendi¤i özgül bir temsil sistemi olarak anlam kazan›r. Türk medyas›nda liberallerle AKP karfl›tlar›n› ayn› söylem düzene¤inde birlefltiren fley, devlet merkezcilik ve s›n›ftan kaç›flt›r. Burada sorun, devlete karfl› ya da devletçi olmak de¤il, analizi salt devlet denilen soyutlama üzerine infla etmenin kendisidir. Ergenekon merkezli tart›flmalara kimlerin kat›ld›¤›n› yak›ndan izlerseniz, bunlar›n tekelleflmifl ve siyaset oyununun özsel bir parças› olmufl medya gruplar›n›n bir biçimde onay verdi¤i, "sen konuflabilirsin" dedi¤i bir seçkinler grubuyla karfl›lafl›rs›n›z. Haber zaten akredite kaynaklara ba¤›ml› bir söylem oldu¤undan, toplumdaki birtak›m yönetici seçkinlerin, bürokratlar›n, vb. "ad›m›za" konuflmas› da do¤ald›r. Ama medyan›n kendisine bakt›¤›n›zda köfle yazarlar› bu seçkinlerin önemli bir yüzdesini oluflturur. Öncelikli görevi haber vermek olan gazetelerin, aktif r›za üretimi için ihtiyaç duydu¤u fleyin haberden ziyade köfle yaz›s› olmas›, bu seçkin grubun misyonunu ortaya koyar. Fark›nda olsunlar ya da olmas›nlar, bugün Türk bas›n›nda öne ç›kan baz› köfle yazarlar›n›n, bütün muhalif tutumlar›na ra¤men medya holdingleri taraf›ndan istihdam edilmesi, Türk medyas›n›n demokrasiyi içsellefltirmesinden de¤il, bir ölçüde "ço¤ulculuk" yan›lsamas›na hâlâ ihtiyaç duyuyor olmas›ndand›r. Bu ihtiyaç ortadan kalkt›¤›nda o muhalif yazarlara da yol verilece¤ini düflünmek mümkündür, daha önce örnekleri çokça görülmüfltür.

12 Haziran 2007'de Ümraniye'deki bir gecekonduda 27 el bombas›, TNT kal›plar› ve fünyelerin ele geçirilmesiyle birlikte bafllayan Ergenekon soruflturmas›, önemli gerçeklerin günyüzüne ç›kmas› için bir f›rsat yaratm›flt›r. Bu ülkede sivillerin ilk kez darbe giriflimini yarg›lamas› önemlidir7. Ama onun kadar önemli olan baflka bir fley, bu yarg›lama sürecinin kimler taraf›ndan ve hangi saiklerle yürütüldü¤üdür. AKP, di¤er cephe olarak kurgulanan Türk ordusunun da benimsedi¤i ölçüde, buz gibi neoliberaldir ve gerçekte "sadece kendine" demokrasi istemektedir (E¤er bunun "karfl› cephesine" bir önerme yazacaksak o da flöyle olabilirdi: "Türk Ordusu da sadece kendine vatanseverdir") Öyle olmasayd› üç kuruflluk güvenli¤in sa¤lanmay›fl› yüzünden ekmek paras› u¤runa can veren Tuzla iflçisine, Güneydo¤u'da hiç u¤runa ölenlere, en küçük hak talebinde coplarla karfl›laflan eski ve yeni iflsizlere, sadece anadilini konufltu¤u için zindanlara mahkum edilenlere, sokakta ya da kimsesizler yurdunda sistematik iflkence gören binlerce çocu¤a, bununla iliflkili biçimde çocuk ve/veya seks makinesi olarak görülen kad›nlara, iflsizli¤in cenderesinde mafyan›n, cinayet flebekelerinin ucuz emek gücüne dönüflen binlerce genç insana, kendisine sunulan tek "e¤lence" ve haber kayna¤› olarak televizyon ekran›na m›hlanan yoksul milyonlara daha özgürlükçü ve eflitlikçi bir yap› önerir ve haz›r iktidardayken bunlar u¤runa radikal ve samimi ad›mlar atard›... 1

Bu tip temsillerin son tipik örneklerinden biri, Ahmet ‹nsel'in flu yaz›s›d›r: "Ergenekon, teflhir ve yüzleflme", Radikal, 22 Mart 2009. Yak›n zamanda kaleme al›nm›fl benzer bir yaz›, Oral Çal›fllar’a aittir: "Solculuk, devrimcilik, liberallik" Radikal, 25 Mart 2009. Çal›fllar'›n bu yaz›s›, Ergenekon davas›yla birlikte yeni bir çehre kazanan "solcu prototiplefltirmesinin" bir örne¤i olarak da okunabilir. Bu yaklafl›ma göre Türkiye'de sol, üç afla¤› befl yukar› ayn› politik çizgidedir ve bu çizgide mesela orduculuk önemli bir yer kaplar ve e¤er birisi Ergenekon süreciyle ilgili bir elefltiride bulunuyorsa, onun Kemalist ve gerici solu temsil etti¤ini söylemeye 5 kalm›flt›r... Türkiye'de hâkim siyaset bugün yo¤un biçimde dost-düflman tan›mlar›na dayand›r›l›yor. ‹slamc›-laik gibi ikili z›tl›klar üzerinden kurulan egemen söylem, demokrasi isteyen bu çevreler taraf›ndan da yeniden üretilmifl oluyor. Böylelikle Türk siyasetinin açmazlar›n›

çözmede, belki de hiç niyetlenmedikleri halde Çal›fllar ve ‹nsel gibi liberal solcular önemli bir kulvar aç›yor... Bu kesimlerin, egemen medyada temsil olana¤› bulamayan ama gerçekten de demokrasi isteyen az›nl›klar›n sesinin k›s›lmas›na hiç katk› sa¤lamad›¤›n› söylemek mümkün mü? 2 Bu yaz› boyunca da kullan›lacak olan ikili karfl›tl›klar (laik-islamc›, orducu-AKP’li, vb.), egemen blo¤un oldu¤u ölçüde hakim medya söyleminin de temel besin kayna¤›d›r ve temelde manifleist ideolojiye dayan›r. Perslere ait dinsel bir inanç sistemi olan manifleizm, dünyay› iyi ile kötü aras›ndaki mücadeleden ibaret sayar. Manifleizm, sosyal bilimlerde de hayat› bütün karmafl›k iliflkilerinden ve çeflitlilikten ç›kar›p basitçe ikili karfl›tl›klarla (iyi-kötü, güzel-çirkin, siyah-beyaz, do¤u-bat›, liberal-totatiler, vb.) aç›klayan yaklafl›mlar için de kullan›lmaktad›r. (Örne¤in Umberto Eco'nun James Bond romanlar›ndaki so¤uk savafl söylemini irdeledi¤i 1965 tarihli çal›flmas› böyledir.) Ergenekon süreciyle birlikte Türkiye'de manifleizm, hakim medya kanal›yla gerçek hayattaki olas› çeflitlili¤e geçit vermeyen, dünya görüfllerini, yarg›lama sürecine yaklafl›mlar› tam ortas›ndan ikiye bölen hâkim bir ideoloji olarak ivme kazanm›flt›r. Bu ba¤lamda okundu¤unda, "‹slamc›" ya da "liberal" yazarlar›n darbe-demokrasi (askerler-demokratlar) ikili¤i de, özellikle Cumhuriyet Gazetesinde kümelenen zevat›n alt›n› çizdi¤i ‹slamc›-laik (hatta AKP-CHP) karfl›tl›¤› da ayn› ideolojinin yans›malar› olarak görülebilir. 3 Grekçe "ortakyaflam" anlam›na gelen symbiosis terimi, "farkl› biyolojik türler aras›ndaki yak›n ve uzun dönemli etkileflim" olarak tan›mlan›yor. Bu etkileflim çeflitli biçimlerde yaflanabiliyor. Elbette bütün metaforlar ve benzetmeler için oldu¤u ölçüde bu biyoloji terimi için de, sosyal hayatta tam bir denklik arama kolayc›l›¤›na düflmemek gerekti¤ini belirtmek isterim... 4 Giddens, 1985: 303'ten aktaran: Philip Schlesinger (1994) Medya, devlet ve ulus. Siyasal fliddet ve kolektif kimlik, çev. M. Küçük, ‹stanbul: Ayr›nt›, s.38 5 Carl Schmitt (2005) Political Theology, Four Chapters on the Concept of Sovereignty, çev. George Schwab, Chicago: University of Chicago Press, s. 5. http://pdflibrary.files.wordpress.com/2008/02/schmitt_polittheology.pdf 6 Mustafa Kemal Coflkun'un bu konuda kaleme ald›¤› yaz›n›n bafll›¤› bu bak›mdan çarp›c›d›r: "Ergenekon devlettir" (Radikal, 18 Ocak 2009) 7 "Siviller ilk kez darbe giriflimini yarg›l›yor", Radikal, 26 Mart 2009, http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=928053&Date=30.03.2009&CategoryID=97

Büyük bir tepkiye hedef olsa da Erdo¤an’›n bu tespiti, ülkemiz için oldukça isabetli bir tespittir!!! Öyle ya; ifli bilenlerin devlet ve hükümetle güçlü ba¤lar› var, ifli bilenlerin p›rlanta dükkanlar›-gemicikleri-likit yumurta fabrikalar›-dan›flmanl›k firmalar›-halk›n paras›yla al›nm›fl medya kurulufllar›-hayali asfalt flirketleri var. ‹fli bilenlerin bankalarda trilyonlar› var ve bu trilyonlara yenilerini eklemeye devam ediyorlar. ‹fli bilenler, bin bir hile ve devlet-hükümet deste¤i sayesinde deveyi hamuduyla götürüyor. ‹fli bilmeyenler; çalmay›, ç›rpmay› bilmeyenler, Baflbakan’›n, Cumhurbaflkan›’n›n, bakanlar›n çocu¤u, efli, akrabas› olmayanlar, Fetullah Gülen’in çana¤›n› yalamayanlar, halk›n paras› ile vole üzerine vole vurmayanlar ise iflyerlerini ayakta tutma mücadelesi veriyorlar. Bilecek bir ifli olmayanlar ise ya iflsizli¤in ve açl›¤›n pençesinde k›vran›yorlar ya da günlük bir simit paras›na canlar›n› difllerine takarak, ifli bilenlerin servetlerini artt›rarak yaflamaya çal›fl›yorlar. Böylesine bir manzaran›n ve ülkemiz gerçekli¤inin ç›plak, ç›r›lç›plak bir tarifi ve itiraf›d›r, Tayyip’in sözleri…

“‹fli bilmeyen” 4 bin flirket iflas bayra¤› çekti “Hamdolsun bizi te¤et geçecek” dense de kriz, te¤et geçmek flöyle dursun, yoksul ve orta halli kesimin üzerinden bir silindir gibi geçiyor. ‹flçisinden iflsizine, yoksul ve orta halli üretici köylüsünden memuruna kadar halk›n hemen tüm kesimlerini vuran ekonomik kriz, küçük ve orta ölçekli iflletmelerin de birbirinin ard› s›ra iflas bayra¤› çekmelerini beraberinde getiriyor. TÜ‹K’in 2008 y›l›nda aç›lan ve kapanan flirketlere iliflkin haz›rlad›¤› rapora göre, sadece 2008 y›l›n›n Ekim ay›nda “ifli bilmeyen” 1930 flirket kapand›. Baflka bir deyiflle 2008 y›l› ekim ay›nda kapanan ticari flirketlerin say›s› bir önceki y›l›n ayn› ay›na oranla yüzde 64.5 artt›. 2009 y›l›n›n fiubat ay›nda, 2008'in ayn› ay›na göre kurulan flirket ve kooperatif say›s› yüzde 30.8 azalarak 4900'den 3392'ye düfltü. Kapanan ticaret unvanl› iflyerlerinin say›s› ise geçen y›l›n ayn› ay›na göre yüzde 45.1 oran›nda artarak, 2479’dan 4516'ya yükseldi. Baflka bir deyiflle fiubat 2008’den fiubat 2009’a kadar geçen sürede 2037 flirket kepenk indirdi.

Abdullah Unak›tan

Fettah Tamince

Emrullah Turanl›

“Kriz var, iflsizlik t›rman›yor, halk yoksullafl›yor” diyenleri “kriz 盤›rtkanl›¤› yap›yorlar” diyerek azarlayan, bir süre sonra ise “Bu kriz bizi hakikaten vurdu” diyerek ‘u’ dönüflü yapan Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, seçim çal›flmalar›nda ibretlik yeni aç›klamalara imza att›. Partisi AKP'nin Bolu'da düzenledi¤i yerel seçim mitinginde yapt›¤› konuflmada, “Kriz bizi te¤et geçecek” söylemini elefltiren ve kapanan ifl yerlerinin çoklu¤una de¤inen muhalefet partilerine yüklenen Erdo¤an, “Yine söylüyorum; kriz bizi te¤et geçecek. Krizi en az zararla atlataca¤›z. Kapanan iflyerleri, ifli bilmeyenlerin yerleri” diyerek, kendisini bir kez daha yalanlamay› baflarman›n yan› s›ra, “ifli bilenler kim, bilmeyenler kim” tart›flmas›n› da bafllatm›fl oldu.

Ahmet Çal›k

Maalesef halk h›rs›zl›k yapmay› bilmiyor Rixos Grup: Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik’in hemflehrisi ve Rixos Grup’un sahibi olan Vanl› Fettah Tamince’nin bugün 500 milyon dolarl›k bir ciroya ulaflt›¤› kaydediliyor. Turizm ve inflaattaki h›zl› büyümesiyle dikkat çeken Rixos Grubu’nun sahibi Tamince’nin ismi Antalya Beldibi’nde, Kazakistan Devlet Konukevi yap›ls›n diye D›fliflleri’ne verilen 50 bin metrekare orman arazisine otel kurmas›yla gündeme gelmifl ve Say›fltay Raporu’na girmiflti. Baflbakan Erdo¤an Antalya’ya gitti¤inde kamu ihalelerine girerek AKP’nin nimetlerinden yararlanan Tamince’nin Belek’teki 7 Y›ld›zl› Rixos Premium Oteli’nde tatil yap›yor. KC Grup: ‹nflaat sektöründe AKP’nin deste¤iyle yükselen bir baflka isim ise KC Grup. En son Ankara Eryaman TOK‹ ihalesini alarak s›çrama yapan KC Grup’un patronu H›z›r Demir, 2004’te 50 milyon dolar olan cirosunu 2007’de 600 milyon dolara yükseltti. KC Grup, “Kurtlar Vadisi” dizisinin sponsorlar› aras›nda da yer almas›yla tan›n›yor. Abdullah Unak›tan: Maliye Bakan› Kemal Unak›tan’›n o¤lu

“‹fli bilenler” ald› yürüdü Kapanan flirketlere iliflkin Tayyip Erdo¤an’›n söylemleri ve “ifli bilenlerin” hayali flirketlerle vole üstüne vole vurmalar›, vurgun üstüne vurgun yapmalar›, ticarette çokça kullan›lan bir sözü an›msat›yor: “‹fli bileceksin, ifle gitmeyeceksin”! Sorumlusu olmad›¤›m›z, sistemin yaratt›¤› bir ekonomik kriz nedeniyle iflsiz kal›yor, simit paras›na çal›fl›yor, küçük dükkânlar›m›z› kaybediyoruz. Devleti ve hükümetiyle büyükbafllar ise, bizlerin omuzlar›na basarak ve bizlerin emeklerini yutarak krizi kendileri için karlar›n› artt›rman›n bir f›rsat›na dönüfltürmeyi baflar›yorlar.

Serdar Kepenek Olay›: Ofisinde kimsenin bulunmad›¤›, kap›s›nda sadece ad› yazan Kepenek’in ‘uzman’ flirketi Eurasfalt, tam da ‹salt’›n ‘dan›flman’ arad›¤› 2007’de kuruldu. Melih Gökçek’in o¤lunun sahibi oldu¤u Berlin Ankaraspor’a yöneticilik yapan Kepenek, Ankara Büyükflehir’e de ‘asfalt dan›flmanl›¤›’ yapm›fl! ‹stanbul Büyükflehir Belediye’sine ba¤l› ‹sfalt A.fi.’nin, Serdar Kepenek’e ait hayali Eurasfalt flirketine bir y›lda 3 milyon 785 bin 500 Euro’luk dan›flmanl›k hizmeti verdi¤i belgeleriyle a盤a ç›kt›. Ancak Kepenek’in, dan›flmanl›k hizmetinin, ‹stanbul ile s›n›rl› kalmad›¤› anlafl›ld›. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› ‹sfalt A.fi.’den 1

y›lda 3 milyon 785 bin 500 Euro alan Eurasfalt fiirketi’nin sahibi Serdar Kepenek’in, GRC adl› bir baflka flirketiyle de, Ankara Büyükflehir Belediyesi’ne ait Belko firmas›na asfalt konusunda dan›flmanl›k hizmeti verdi¤i ortaya ç›kt›. Ankara Belediyesi’nin, ayn› Eurasfalt flirketi gibi Almanya merkezli görünen GRC’ye, bu hizmet karfl›l›¤› kaç para ödedi¤i ise meçhul! Sivas katliam› san›klar›ndan Yalç›n Kepenek’in kardefli olan Serdar Kepenek’in dan›flmanl›k hizmeti verdi¤i –en az›ndan flu an bilinen- iki belediye olan ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ile Ankara Büyükflehir Belediyesi’nin Fetullahç› ve AKP’li olmalar› tesadüf olmasa gerek!

Albayraklar: 28 fiubat sürecinde mimlenen “yeflil serma-

Çal›k: AKP hükümeti döneminde y›ld›z› parlayan bir di¤er isim Ahmet Çal›k. En son Sabah ve ATV ihalesini alan Çal›k, birkaç y›l öncesine kadar çok fazla ad›ndan söz ettiren bir iflveren de¤ildi. Son y›llarda kat›ld›¤› kamu ihalelerini pefl pefle alan Çal›k’›n sahibi oldu¤u Çal›k Holding’in 2.5 milyar dolarl›k ciroyu kontrol etti¤i belirtiliyor. Tekstil, enerji, inflaat, bankac›l›k ve pazarlama gibi sektörlerde faaliyet gösteren Çal›k Grubu, Ceyhan-‹srail boru hatt› fizibilite çal›flmalar› için ‹srail’de kulis yürütmüfltü. Çal›k Holding’in Kürt illerindeki faaliyeti ise, tekstil üzerine. GAP Güneydo¤u Tekstil ‹flletmeleri, Çal›k Grubu’na ait. Baflbakan Erdo¤an’›n damad› Berat Albayrak, Çal›k Holding’de Genel Müdür.

ye” aras›nda yer al›rken, AKP hükümeti döneminde “yakalad›¤› f›rsatlarla” önemli bir s›çrama yapan Albayraklar Grubu, 2001’de 150 milyon dolar olan cirosunu 2007’de katbekat artt›rarak 750 milyon dolar seviyesine yükseltti. Holdinge dönüflen Albayraklar Grubu, inflaattan traktör sanayine, tekstilden filoculu¤a kadar 20’den fazla flirketi bünyesinde bulunduruyor. Albayraklar kal›plar›n› öyle k›rd› ki, ordu ihalelerini bile alabiliyor. Ordunun askeri k›yafetleri Ere¤li Tekstil’de dikiliyor. Ere¤li Tekstil iflletmesini Albayraklar, Sümer Holding’den sat›n alm›flt›. Albayraklar Grubu’nun ‹cra Kurulu Baflkan› Mustafa Albayrak, ayn› zamanda Baflbakan Erdo¤an’›n yak›n arkadafl›.

TAfiYAPI: AKP iktidar›n›n omuz verdi¤i bir baflka isim ise TAfiYAPI ‹nflaat’›n sahibi Emrullah Turanl›. Turizm, enerji inflaat sektöründe faaliyet gösteren TAfiYAPI’n›n 250 milyon dolar ciroyu yönetti¤i belirtiliyor. Turanl› ayn› zamanda Baflbakan Erdo¤an’›n hemflehrisi. Turanl› Türkiye’nin en zenginleri aras›nda 34. s›rada bulunuyor. ‹stanbul Mecidiyeköy’deki ikiz kule inflaat›n›n sahibi yine Turanl›. TAfiYAPI ‹nflaat’›n yat›r›m faaliyetlerinin uzand›¤› bir baflka adres de Güney Kürdistan. Turanl›’n›n Güney Kürdistan’daki en büyük inflaat ihalelerini almas›nda AKP’nin Kürt yönetimiyle olan ba¤lant›lar›n›n etkili oldu¤u belirtiliyor.

Abdullah Unak›tan, g›da sektöründen sonra flimdi de otomotive girdi. Unak›tan, distribütörlü¤ünü Do¤ufl Otomotiv’in yapt›¤› Alman otomotiv devi Volkswagen’in yetkili bayii oldu. VW Grup bünyesindeki Volkswagen, Audi ve Seat marka otomobil ve hafif ticari araçlar›n ‹stanbul Giyimkent bölgesindeki yetkili sat›c› ve servisi olan Abdullah Unak›tan, AVEK Otomotiv flirketini Kare ‹nflaat ile birlikte kurdu. Kare ‹nflaat, Giyimkent, Halkal› Olimpiyat Park›, ‹zmir Atatürk Organize Sanayii gibi inflaat projelerinin müteahhitli¤inin yan› s›ra ‹stanbul Gaziosmanpafla’da Do¤ufl Otomotiv Afi yetkili bayili¤ini yürütüyordu. Yeni kurulan AVEK Otomotiv’in, ‹stanbul At›flalan› bölgesinde yeni yap›lan tesislerinde her marka için araçlar›n ayr› ayr› sergilenece¤i show roomlar, yine her marka için farkl› servis istasyonlar› ve elemanlar bulunuyor. Tamamen cam cepheli dev kompleks, Volkswagen’in flart kofltu¤u mimariye sahip. Sat›fl, sat›fl sonras› hizmetler ve yedek parça bölümlerinin farkl› bölümlerde topland›¤› AVEK Plaza, 15 milyon dolarl›k bir yat›r›mla gerçeklefltirildi. Abdullah Unak›tan, daha önce pastörize yumurta ticareti, m›s›r ticareti ve fosforik asit yat›r›m› gibi alanlarda faaliyet gösteriyordu. Son olarak otomotiv sektörüne giren Unak›tan, ticari yaflam›nda büyümeye devam ediyor. M›s›r ithalat›yla ifl yaflam›nda ilk önemli ad›m› atan o¤ul Unak›tan, 2005 y›l› may›s ay›nda da rafine fosforik asit yat›r›m› için yüzde 100 Gümrük Vergisi teflviki ve KDV’den muafiyet gibi avantajlar elde etmiflti. Unak›tan’›n pastörize s›v› yumurta pazar›na girmesinin ard›ndan likit yumurtada KDV oran› yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmiflti. Bütün bu isimlere Koç, Sabanc›, Zorlu, Tara, Özye¤in, fiahenk, Özilhan, Il›cak gibi holdingleri ve ismini sayamad›¤›m›z daha nicelerini de eklemek mümkün. ‹fli bilenler al›p yürürken, “ifli bilmeyen”lerin rahats›zl›klar› da büyüyor.


Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

BÜROLAR

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: B. Hekim Mah. Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

KONUK YAZAR

Kültürleri sentezleyen kent

Yerel Yönetimler, Yerel Seçimler Ve Kent Yoksullar›

Antep ve evleri

A

ntep, bütün ça¤larda dikkat çeken bir kültür ve sanat merkezi. F›rat'›n yerleflim havzas› üzerinde bulunan kent, kimleri a¤›rlamam›fl ki, verimli topraklar›nda: Asurlular, Persler, Makedonlar, Seleukoslar, Kommanege Krall›¤›, Romal›lar, Bizansl›lar, Emevîler, Abbasîler, Selçuklular, Eyyûbiler, Haçl›lar, Memlûkler ve Osmanl›lar. Bütün bu imparatorluklar, kendileriyle birlikte farkl› kültürel formlar ve iliflkiler getirmifller Antep'e. Antep'teki mimarî yap›lar da, onun tarihsel serüveniyle ilgili olarak flekillenmifl. Bu yap›lar, de¤iflik kültürlerden harmanlanm›fl “özgün” bir kültürle tasarlanm›fl. fiehrin göbe¤inde Romal›lardan kalma dev Antep kalesi ve bu kalenin etraf›nda, daha çok yoksullar›n yaflad›¤› betonarme, derme-çatma binalar... Ancak bunlar›n aras›nda, art›k tek-tük kalsalar da direnebilen, müthifl mimarisiyle göz kamaflt›ran eski yerleflim alanlar› dikkat çekiyor. Farkl› dinlerin ibadet yerleri, meflhur Antep hamamlar›, konaklar ve daha birçok tarihî, özgün yap›...

Tarihî Antep evleri Bütün bu yap›lar›n içinde, en fazla olan ve en dikkat çekenleri, tarihî Antep evleri. Hakk›nda pek araflt›rma bulunmayan Antep evleri'yle ilgili en sistemli araflt›rma, Ali Atalar'a ait. “Osmanl› Dönemi Antep evleri” adl› kitapta, Antep evlerinin tarihi, sanatsal de¤eri ve mimarîsi hakk›nda, ayr›nt›l› bilgilere yer verilmifl. Antep'in MÖ 4000 y›l›ndan beri, birbirinden farkl› uygarl›klara ev sahipli¤i yapm›fl olmas›, Antep evlerinin yap›s›ndan da anlafl›labiliyor. Antep evleri, bütün bu uygarl›klardan az veya çok bir fleyler kapm›fl. Öyle ki, Zeugma kaz›lar› s›ras›nda gün ›fl›¤›na ç›kar›lan ve bugün sular alt›nda kalan Roma villalar›nda görülen pencere demirlerinin, çat› kiremitlerinin, banyo kurnalar›n›n ve avlulu ev mimarisinin benzerleri, yüzy›llar sonra Antep evlerinde de karfl›m›za ç›k›yor. Antep evlerinin bafllarda genifl bahçeli olmas›, flehrin de genifl bir alana yay›l-

YÜKSEL AKKAYA Türkiye’nin kapitalistleflme sürecine ba¤l› olarak kentlerin ve kentlerde yaflayanlar›n say›s› h›zla artt›¤› için kapitalizmin yaratm›fl oldu¤u tüm çeliflkiler ve eflitsizlikler buralarda daha yo¤un yaflan›r, tüm ç›plakl›¤› ile görünür. Bu çeliflkilerden en çok etkilenenler kent yoksullar› ile emekçiler olur. Türkiye’nin son çeyrek yüzy›lda yaflad›klar›, bu süreçlerin daha belirgin olarak ortaya ç›kmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Böylesi bir ortamda toplumsal yaflam›n merkezi haline gelen kentlerde hizmet veren yerel yönetimlerin de önemi ve görevi artm›flt›r. Bu durum, kentlerde yerel yönetimlere yeni roller yüklemektedir. Toplumsal s›n›f ayr›mlar›n›n iyice a盤a ç›kt›¤›, ezilenler ile kent yoksullar›n›n yeni tehlikeli kesimler olarak ortaya ç›kt›¤› kentsel mekânlar, ayr›mc›l›¤›n da ç›plak gözle görüldü¤ü yerler olma özelli¤ini her geçen y›l daha da pekifltirmifltir. Zenginlerin ve yoksullar›n yaflad›¤› semtler, s›n›fsal farkl›l›¤›n belirgin olarak ay›rt edildi¤i yerler olman›n yan› s›ra, çat›flman›n a盤a ç›kt›¤› yerlerdir. Özellikle günümüzde kentlerin çeperlerine tutunmufl olan yoksullar›n, yeni rant merkezleri olarak de¤erlendirilerek, eski kent halk›n›n buralardan püskürtülme¤e çal›fl›lmas› bu durumun en önemli göstergesi olarak karfl›m›za ç›kmakta, bar›nma hakk› üzerinden yeni bir mücadele hatt› için olanaklar yaratmaktad›r. Yerel yönetimlerin bugüne kadar zengin semtlere götürdükleri alt yap› hizmetleri ile, burada yaflayanlar›n e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m ve di¤er hizmetlerden dilediklerince yararlanma olanaklar› sa¤lan›rken, kent nüfusunun büyük ço¤unlu¤unu oluflturan emekçiler ve kent yoksullar›n›n yaflad›¤› semtlerde tersine bu hizmetler en alt düzeyde, ancak çal›flabilmelerini sa¤lamaya yeterli, kelimenin tam anlam› ile en asgari düzeyde yerine getirilmektedir. Böylece, emekçiler ve kent yoksullar›ndan, farkl› adlar alt›nda toplanan paralar ile zenginlere lüks düzeye varan hizmet sunulurken, emekçilere asgari düzeyde mal ve hizmet sunulmas› ile merkezi siyasal iktidara ek olarak yerel yönetimler arac›l›¤› ile de sömürü üst düzeye ç›kar›lmaktad›r. Emekçiler ve kent yoksullar› devlet harcamalar›n›n da büyük ölçüde yükünü çekerek çifte sömürüye tabi tutulmufltur. Dün oldu¤u gibi bugün de sermaye kentlerin bugünkü yap› ve durumlar›ndan büyük ç›kar sa¤lamaktad›r. Bugünkü yap› ve iflleyiflleriyle yerel yönetimler küçük bir az›nl›¤›n de¤irmenine su tafl›maktan baflka bir fley yapmamaktad›r. H›zla ilerleyen kentleflme ve kurulan yeni belediyeler onlar›n bu olanaklar›n› daha da artt›rmaktad›r. Kentlerin ve yerel yönetimlerin say›s›n›n artmas› ve bunlar›n büyümesine paralel olarak buralarda yaflayan emekçiler ile kent yoksullar›n›n da say›s› artmakta, buralar›n en kalabal›k toplumsal kesimini oluflturmaktad›r. Böyle oldu¤u için de yerel seçimler, buralarda yaflamakta olan kent yoksullar› ile emekçilerin toplumsal mücadeleye, politikleflmeye elveriflli ortam yarat›r. Kuflkusuz, devrimciler ve sosyalistler için de olanaklar yarat›r. Bu nedenle seçim sürecide kentsel çeliflkiler, yerel yönetimlerdeki ayr›mc›l›klar a盤a ç›kar›lmal›, bu yap›lar›n emekçilerin sorunlar›n› çözemeyece¤i, ihtiyaçlar›n› karfl›layamayaca¤› gösterilmelidir. Bu nedenle seçimler boyunca her türlü talepte bulunmaktan kaç›n›lmamal›, ancak, burada, bu sistemin, bu yap›lanman›n bu talepleri karfl›layamayaca¤› da gösterilmelidir.

mas›n› sa¤l›yor. Ancak buna ra¤men, Antep'in eski yerleflim yerlerinin sokaklar› dar. Bir de bu sokaklar aras›nda dinsel bir gruplaflma söz konusu. Bir mahallede ‹slam, bir mahallede H›ristiyan kültürüne ait, baflka bir mahallede -çok s›n›rl› da olsa- Yahudilere ait motiflere rastl›yorsunuz. Bu dinler... insanlar onlar üzerinden savaflt›r›l›yordu. ‹nsanlar›n sadece dinleri yüzünden olmaz ac›ya muhatap b›rak›ld›¤›, sabun yap›ld›¤›, iflkence tezgâhlar›ndan geçirildi¤i dönemlere bu kadar yak›nken, böyle bir tablo hüküm sürüyormufl Antep sokaklar›nda. Oysa flimdilerde gözümüzde bile canland›ram›yoruz bu kardefllik ortam›n›. Dahas›, bu ortam› gözümüzde canland›rmak bile, “aleyhimizde delil olarak” kullan›l›yor.

Yüzüstü b›rak›ld›lar Daha pek çok fley s›ralanabilir Antep evleri hakk›nda. En baflta da içlerinde beslenen umutlar, heyecanlar, sevdalar... Fakat flimdilerde bu evler, çürümeyle baflbafla. Bu evler S‹T alan› olmas›na ra¤men, gerekli özen gösterilmiyor. Son zamanlarda baz› giriflimlerde bulunuluyorsa da, bunlar da ticarî faaliyetler amaçlanarak yap›l›yor. Halen Antep'te 500 civar›nda tarihi ev var. Ancak ev sahipleri bir an önce bunlar› y›kman›n derdine düflmüfl. Çünkü evleri y›kabildikleri takdirde, yerlerine apartmanlar, ifl merkezleri dikme flans›na sahip olacaklar. ‹flte böylece koskoca bir tarih, paran›n, ticarî iliflkilerin önünde diz çökmek zorunda b›rak›l›yor. Tabii Anteplinin evlere sahip ç›kmay›fl› da tuz biber oluyor buna. ‹nsan›n do¤as›nda m› vard›r bilinmez, Antep insan›, M›s›r Piramitleri'ne, Efes'e, Kapadokya'ya merakla yaklafl›rken, yan›bafl›ndaki evleri görmezden geliyor. Bu, Antep'teki ayd›n camia için de geçerli. Sular alt›nda b›rak›lacak olan Hasankeyf'e gösterilen duyarl›l›¤a, bugün, Antep evleri de muhtaç. Böylece yitip gidiyor koskoca bir tarih. Ve y›llarca “kahr›n› çekti¤i” bizden, halktan yard›m bekliyor. Birileri kurtarmal› onlar›. Peki, kim gösterecek bu duyarl›l›¤›? Komflu flehirlerin, komflu ülkelerin insanlar› m›?

Antep evlerinin baz› mimarî özellikleri Antep evlerinde kullan›lan tafllar›n uzunluklar› yar›m metreye kadar ulafl›yor. Bahçe duvarlar› bunlara “süyük” deniyor) en az üç metre oluyor. Hatta bu baz› evlerde yedi metreye kadar yükseliyor. Bu durum, mahremiyet kavram›yla birebir iliflkili. Her ailenin kendine ait kona¤›n›n oldu¤u bu dönemde, “mahrem”in gizlenmesine büyük önem veriliyor. Kullan›lan tafllar›n yap›m› ve yerlefltirilmesi de bir hayli zor. Bu tafllar bölgedeki tafl ocaklar›ndan ç›kar›l›p, Antepli ustalar taraf›ndan iflleniyor. Sonra da bin bir zahmetle evlere yerlefltiriliyor. Antep evlerini incelerken önemle ele

al›nmas› gereken bir konu da, üzerlerindeki kitabelerdir. Hemen hemen bütün konaklarda, evin yap›l›fl tarihinin, sahibinin, sahibine ve içinde oturan aileye dair bilgilerin yaz›ld›¤› kitabeler bulunuyor. Bu kitabeler, dönemin sosyolojik/kültürel yap›s›, ekonomik durumu ve hatta edebiyat›yla ilgili baz› ipuçlar› veriyor. Antep evlerinin giriflinde (flimdilerde kafe veya restoran olarak kullan›lan) büyük bir bahçe bulunur. Antepliler bu bahçelere “hayat” derler. Bu hayatlar›n çevresi, kona¤›n bölümleriyle, odalar›yla çevrilidir. Bir de komflu evle s›n›r› çizen yüksek

duvar bulunur. Bu duvar iki s›ra halindedir. Yan yana olan iki evin duvar› ayr›d›r ve aralar›nda bir tafl aral›¤› boflluk vard›r. “Hayat”lar, Antep evlerinin belki de en önemli bölümleridir. Hayat›n büyük olmas›, evin de büyük ve ihtiflaml› olmas› anlam›na gelir, “ele karfl›” bu ayr›nt›ya çok önem verilirdi. Bu hayatlarda çamafl›r y›kamak, ekmek yapmak gibi günlük ifller yap›l›r, ayr›ca yaz günlerinde misafir a¤›rlan›rd›. Mevsimi geldi¤inde ise pekmezler, üzüm flireleri, salça, f›st›k kurutmas› gibi ifller bu bahçelerde görülürdü.

Marx’›n Kapital’i müzikal oluyor! Yaflanan ekonomik krizle birlikte Marx'a da ilgi büyüyor! Kitaplar› raflara dizilen, tiyatro oyunu yap›lan Marx, son olarak da bir müzikale konu oluyor. Daha do¤rusu meflhur kitab› “Kapital”. Krizin tart›flmalar› ve yans›malar›n›n sürdü¤ü bu dönemde Çinli prodüktörler de Marx'›n “Kapital”ini müzikal yapma karar› ald›. Komünist usta Karl Marx'›n kapitalizmin elefltirisini yapt›¤› Kapital'den bir bölümü müzikal olarak sunacak olan Çinli podüktörler, haz›rl›klara bafllad›lar. Oyunla ilgili bir aç›klama yapan fianghay Fudan Üniversitesi Ekonomi Profesörü Zhang Jun, oyunun, sokaktaki insanlar›n ekonomik krizin neden ortaya ç›kt›¤›n› daha iyi anlamalar›na yard›mc› olaca¤›n› dile getirdi. Kendi rolünü, Marx’›n düflüncelerine sayg›l› kal›nmas›n› sa¤lamak olarak aç›klayan Zhang, bu ifli yapacak olan ekibe haz›rl›k toplant›s›nda bilgiler verdi¤ini ve ekibin hala yaz›l› metin üzerinde çal›flt›¤›n› belirtti. Komedi müzikal olarak uyarlanan oyunda; bir büroda çal›flan bir grup iflçinin patronlar›n›n kendilerini sömürmekte oldu¤unu keflfetmeleri sahnelenecek. Haz›rl›klar› devam eden oyunun önümüzdeki y›l›n bafl›nda fianghay’da gösterilmesi bekleniyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.