Solfasol23 mart2013

Page 1

Biz şimdi ş alçak sesle konuşuyoruz ya Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya Sess Anamız çay demliyor ya güzel günlere Ana Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa Sevg Saba Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız Bu, b böyle gidecek demek değil bu işler Biz şimdi ş yanyana geliyor ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz. Cem Cemal Süreya

Aylık Gazete Mart 2013 Yıl: 2 Sayı: 23 gazetesolfasol.com

%ú5 ú+7ú0$/ '$+$ 9$5

$.h1 YH ûú1$6ú .(17/ú/(5ú1 2/$%ú/ú5 0ú" Ankara bundan iki ay önce bir haber ile çalkalandı: Eski Lale Sitesi, bugün bilinen adıyla Akün ve Şinasi Sahneleri’nin de bulunduğu bina kompleksi satılıyor. Ankara kent merkezinde zaten çok az olan ve son yıllarda gittikçe de azalan tiyatro salonlarından ikisini daha kaybetme ihtimali çok umut kırıcı. Bu kaygı ile bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, meslek odaları sahnelerin satılmaması için bir girişim başlattılar. Bu amaçla düzenlenen protesto gösterilerine binin üzerinde Ankaralı katıldı. Sahnelerin satılmaması için çağrı yapıldı. İlk ihale 5 Şubat’taydı ama gelen tekliflerin düşüklüğü nedeniyle satış 3 ay ertelendi. Sürecin yavaşladığı bu noktada Solfasol olarak, konunun tarafı olan herkese bir çağrımız var. Başta binanın sahibi olan Emek İnşaat’a ve sahnelerin korunmasını isteyen meslek odalarına, sendikalara, sivil toplım kurumluşlarına ama aynı zamanda Ankaralı tiyatro izleyecilerine de ve tabi ki Devlet Tiyatroları’na. Akün ve Şinasi sahnelerinin korunması ve hatta geliştirilerek bölgeyi canlandıracak bir işlevle Ankara’ya kazandırılması için herkesin yapabileceği bir şeyler var. Çünkü, biliyoruz ki Emek İnşaat’ın ‘satıyorum’ deyip geri çekilmesi tek yol olmadığı gibi, Akün ve Çağdaş Sahneye sahip çıkmanın tek yolu ‘sattırmıyoruz’ demek değil. >> s.3

Küçük Hanımlar Küçük Beyler

Kentlerin Dirençliliği ve AOÇ

Solfasol >> s.3

Son zamanlarda, gittikçe popülerlilik kazanan, sürdürülebilirlik kavramının tahtına göz koyan bir kavram var: Kentsel Dirençlilik. Güncel planlama konularını tema olarak ele alan bu yıl düzenlenecek Avrupa Planlama Okulları Birliği (AESOP) uluslararası konferansının da teması ‘Dirençli Kentler ve Bölgeler için Planlama’. Bu kavram özellikle çevre ve ekoloji konuları ile ilişkili birçok ortamda tartışıldı. Bölge ile ilişkili konularda tartışılması da 1990’lara kadar gidiyor. Mevcut yapıyı bozacak bir dış etken gerekiyor dirençliliğin tartışılması için. Bu dış etken sonrasında sistemin yeniden denge sağlayabilmesi için kendini yenilemesinden, yeniden keşfetmesinden bahsediliyor.

Ankara'da Afet Riskli Alanlar Mehmet Onur Yılmaz >> s.4

Ankara’da “Queer Çalışmaları” Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları >> s.7

Benim Ankara’m; Kuşlar Ferdi Akarsu >> s.9

Kafanızı Kaldırın Özgür Cengiz >> s.10

Yunanistan VIO.ME Fabrikası İşçileri İbrahim Özkurt >> s.11

Film Sahnesi (Van Gogh) Gözdem Üner Tubay >> s.20

Şeyh Bedreddin Destanı Murat Tangal >> s.22 DOSYA: Kentten Kadınlar-2 s.14-19

Namık Kemal Mahallesi Namık Kemal (Saraçoğlu) Mahallesi, Müdafaa Caddesi, Kumrular Sokak, Necatibey Caddesi ve Yahya Galip Caddesi’nin kuşattığı bir alanda konumlanmıştır. Kentin yeni merkezinin (Yenişehir) tam ortasında üst düzey bürokrat ve askerlerin ikameti için 1940’larda planlanıp hayata geçirilmiş cumhuriyetin ilk toplu konut projesidir. 1945 yılında Paul Bonatz’ın beraberindeki bazı Türk mimarlarla birlikte projelendirdiği bir alan.1939’da niyetlenilmiş, 2. Dünya Savaşının başlamasıyla ertelenmiş. 29 Ekim 1944’de başlanmış ve 1946’da tamamlanmış. Yapımı üstlenen 1946 yılına kadar adı Emlak ve Eytam Bankası olan o yıl adı değişerek Emlak Kredi Bankasına değişen kurum. Dolayısıyla Emlak ve Eytam Bankasının son, Emlak Kredi Bankasının da ilk büyük işi olarak görülüyor. Emre Madran >> s. 12-13

Ankara’nın Dereleri Erman Tamur, çok ilginç bir çalışma yapmış. Ankara, ne de olsa akarsularıyla bilinen bir kent değil. Dünyanın birçok büyük kenti gibi, ne bir okyanusun/denizin kıyısında, ne de ortasından bir ırmak akıyor. Oysa bütün büyük kentlerin ortasından bir ırmak akar. Limanları olur, irili-ufaklı iskeleler sıralanır suların üzerinde… Akın Atauz >> s.2

Burcu Özüduru >> s.5

Umut Nerede? Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nda görevli bir albayın bir erkekle birlikte yaşadığı için silah zoruyla kaçırdığı eşcinsel oğlu Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği ve İHD Üyesi Umut *|Ntuù 6 ’den 22 Şubat’tan bu yana haber alınamıyor. Umut’un birlikte yaşadığı sevgilisi Ramazan K. da Umut’u kaçıranlar tarafından ağır bir şekilde darp edildi. Gazetemiz yayına hazırlandığı son dakikalara kadar henüz Umut’tan bir haber alamadık. Hakkında verilen koruma kararına rağmen babası ve amcası tarafından kaçÕUÕODQ Umut¶OD, tehdt ve darp edilen Ramazan’ın can güvenliklerinin sağlanmasını istiyoruz ve sağlanana kadar da takipteyiz. / Solfasol >> s.6

2 Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma(!) Kanunu Tasarısı .FDMƌT :ƌOF )BS M )BS M Çalışıyor! 2003’te Dünya Bankası fonu GEF destekli Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal ,BZOBL :ÚOFUƌNƌ 1SPKFTƌZMF HàOEFNF gelen, fakat geçirdiği başkalaşımın ardından bugün bambaşka bir amaca hizmet eder hale gelmiş bulunan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı”, ülke yüzölçümünün sadece %4-5 ini oluşturan “korunmakta olan doğal alanları” tehdit eden haliyle Meclis gündeminde. Türkiye, “BM Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”, “Ramsar Sözleşmesi” ve “AB yaklaşımına” göre, koruma alanlarını artırmak, olanları etkin olarak korumak yönünde sözleşmelere taraf olduğu halde, bu tasarıyla düşüncesi bile ürperten bir doğa kıyımının önünü açmak üzere. 86 STK, 2003’te birleşerek “Tabiat Kanunu İzleme Girişimi“ kurmuştu. Özellikle bu yasanın doğa yararına şekillenebilmesine katkı verebilmek için komisyonlara katılma talebinde bulunmuştu; ancak, sürece ender olarak dahil edilmişlerdi.

solfasol :BTBO O HFÎNFTƌ EVSVNVOEB PMBT tehlikeler neler?

:BTB UBTBS T OB LBSǵ LƌNMFS OF yapıyor?

Başlangıçta “Doğa Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik Kanunu” olarak bilinen yasa tasarısının bu haliyle TBMM’den geçmesi durumunda;

-Tabiat Kanunu İzleme Girişimi tarafından, dağcı ve fotoğrafçı Nasuh Mahruki “change.org” üzerinden tasarının geri çekilmesi için bir imza kampanyası başlattı. Bir hafta içinde Türkiye’den yaklaşık 30.000 kişi katıldı. Bu yazı yazılırken imza sayısı 35.187’e ulaşmıştı, ama halen imza gerekmekte. -Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İzmir İl Örgütü, geçtiğimiz ay düzenlediği basın toplantısında tasarıyı protesto etti. / Gamze Güzen

- Ülkemizde bugüne kadar ilan edilmiş bütün korunan alanlar bir cümleyle “yeniden değerlendirmeye” alınabilecek. Bu süreçte birçok alanın mevcut koruma statüsünü kaybetmesi kuvvetli bir olasılık. - Doğa koruma konusundaki en önemli yasal düzenlemelerden 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu yürürlükten kalkacak. - Tasarı geçerse, “Doğal Sit” statüsü de ortadan kalkacak, ilan edilmiş 1200 civarında doğal sit alanı, bu statüsünü kaybedecek.

Ankara’nın Gayriresmi Gazetesi

Ayrıntılı Bilgi için: Tabiat Kanunu İzleme Girişimi Sözcüsü Hüsrev Özkara 0533 394 47 11 Change.org/tabiatkanunu Twitter: @tabiatkanunu Facebook: Facebook/ TabiatKanunuİzlemeGirisimi

Mart 2013

Minikler Basketbol Ligi Başladı Ülke genelinde spor denildiğinde aklımıza ilk olarak futbol gelir. Ata sporumuz dediğimiz güreşin bile esamesi okunmaz futbolun yanında. Şimdilerde futbolun tahtı biraz biraz sallanmaya başladı. Nasıl mı? İlköğretim okulları farklı spor dallarıyla çocukların tanışması ve okulların daha aktif hale gelmesi için yepyeni projeler üretiyorlar. Bu projelerden hayata geçirilen "basketbol" konusunda oldu ve Ankara pilot bölge seçildi. Minikler Basketbol Ligi maçları Şubat ayı itibariyle başladı. İlk maç Büyük Kolej ile Bilkent İlkokulu arasında kıran kırana yapıldı. Sonuçtan ziyade miniklerin çabası, basketbola olan sevgileri dikkati çekti. Bu ligi diğerlerinden ayıran en önemli unsur ise seyirci kotasının olması. Amaç basketbolu tanıtmak ve sevdirmek olduğundan ev sahibi okul maça en az 100 seyirci ile çıkmak zorunda. Eğer rakip takımdan istek gelirse 25 koltuk yabancı saha takımının oyuncuları için tahsis edecek. Bölge hakemlerinin resmi olarak yönetecekleri maçların çok çekişmeli ve keyifli geçeceği ilk maçtan belli oldu. Ne diyelim darısı diğer spor dallarının başına. / Şebnem Soysal Aca

-“Üstün kamu yararı” sözünün içeriği net olmadığından, bu gerekçeyle koruma altındaki doğal alanlar yatırıma açılabilecek. Örneğin, bir milli park içerisine nükleer santral; kurmak ya da denizi/gölü yol yapabilmek için doldurmak mümkün olabilecek.

(UPDQ 7DPXU·GDQ« $QNDUD·Q×Q 'HUHOHUL Akın Atauz Erman Tamur, çok ilginç bir çalışma yapmış. Ankara, ne de olsa akarsularıyla bilinen bir kent değil. Dünyanın birçok büyük kenti gibi, ne bir okyanusun/denizin kıyısında, ne de ortasından bir ırmak akıyor. Oysa bütün büyük kentlerin ortasından bir ırmak akar. Limanları olur, irili-ufaklı iskeleler sıralanır suların üzerinde… Ankara, akarsuları bakımından yoksul bir kent. Dışarıdan gelenlerin üzerine, zaten, bozkır kasveti çökmüşken, bir de, hiçbir biçimde su görememek, akan bir suyun sesini işitememek, Ankaralı olmayanların içini büsbütün karartır. “Su yok. Su sesi yok, tamam. Ama bir göl, bir havuz da mı yok?” diyecek olanlar için, bazı şeyler düşünmüş Ankara. O zamanlar çok uzak olan Gölbaşı ve Eymir ile ilgili değil de, önce AOÇ’deki Marmara ve Karadeniz havuzlarıyla, sonra Gençlik parkında, o zamanın mühendislik harikasıyla muazzam bir havuza dönüşen eski bataklıkla ve hemen o dönemlerde, Çubuk Barajı çevresindeki düzenlemelerle, yapay olarak da olsa, Ankara 1950’lerin başlarında, su oyunları bakımından durumu idare etmeye çalışıyordu. Ancak o zamanlar, dereleri de hala doğal güzergahlarına çok yakın bir mecrada, kentin içinden- kıyısından, sere serpe geçip gidiyordu. Tamur, başlıca üç akarsuyun adını veriyor: kuzeydoğudan gelen Çubuk, doğudan gelen Hatip çayı ve güneydoğudan şehre yaklaşan İncesu. Bu suların hepsi de açıktan akıyordu, sadece İncesu’yun bazı bölümleri, açık kanal biçiminde düzenlenmişti. En azından 500 yıldır bu adlarla anılan, üzerlerinden köprüler geçen, bazılarının üzerine bentler kurulan bu sular artık yok… Sadece kuzeyde, Çubuk Suyu’nun bir bölümünü görebiliyoruz biraz. Üzerlerindeki su yapılarını da kaybettik ne yazık ki. Hatta Romalıların yaptığı ve 1930’lara kadar gelebilen, onca yüzyıl işlevini de yerine getirmeye devam eden (ama fotoğraflarda üzeri biraz yıpranmış gibi görünen) bent de yok artık. O bent ki, Hatip Çayı’nın o bölümüne, bulunduğu yere ve Ankara’nın Tabakhane mahallesine sığınmış genelevlerine bile adını vermişti… Hermann Jansen, 1928’de yaptığı planında, Romalılardan aldığı ilhamla belki, oradaki bendi ve çevresini, üzerine bir tramplen ekleyerek, büyük bir yüzme ve rekreasyon bölgesi olarak düzenlemişti. Bir dereyi kanalizasyon yapmak bir suç mudur? Evet, artık bu tür şeyleri “doğaya karşı işlenmiş suçlar” kapsamında düşünebiliriz. Ama Ankara bu suçu çok işledi. Ankara’nın dereleri, bozkırın yağış rejimine uygun bir biçiminde düzensiz akış rejimleri olan derelerdi. Evet, bazı yıllar taşkın yaptıkları oluyordu. Özellikle İncesu (diğer iki dere, pek de içinden akmıyordu Ankara’nın),

1900’lü yılların ikinci yarısında, kendisini hiçe sayarak üstüne doğru gelmiş olan konut dokusuna zarar verebiliyordu. Bazı baharlarda, taşkınlar, Yenişehir’deki evlerin bodrum katlarının sel sularıyla dolmasına neden oluyordu. Ama bunların, derelerin suçu olduğunu kim söyleyebilir ki? Ancak cezalandırılanlar, Ankara’nın dereleri oldu. Teknelerden yaptığı köprü, bir fırtına ile darmadağın olunca, Çanakkale Boğazı’nı sopalarla dövdüren Pers Kralını gülümsemeyle anıyoruz da, Ankara derelerini, taştıkları için kanalizasyon olmakla cezalandıran mühendislere, politikacılara karşı, bu hafifsemeyi bile, nedense çok görüyoruz. Acaba şöyle bir Ankara düşünebilir miydik? Ortasından, bazı mevsimlerde çok incelmiş, iplik gibi de olsa akmaya devam eden, bazı mevsimlerde çağıldayan temiz bir suyun aktığı, (Eskişehir’deki gibi, içinde gondolların filan yüzmesi de gerekmez) doğa verilerinin, dere yataklarının saygıyla karşılandığı/ varlığını koruduğu, ırmak kıyılarının, yaya ve bisiklet yolları; parklar, bahçeler, bostanlar olarak düzenlenmiş olduğu bir kent olamaz mıydı Ankara?

Ankara kentinin doğası ve onun geçmişi hakkında yapılmış çalışma sayısı o kadar az ki, Ankara Tamur’a, bu kitap için ne kadar teşekkür etse azdır. Nüfusu 3,5-4 milyon olmakla övünen Ankara için bu kitap, sadece 500 adet basılmış. Kitabın tam bibliyografik künyesi şöyle: Ermur, 2012, Suda Suretimiz Çıkıyor-Ankara’nın Dereleri Üzerine Tarihi ve Güncel Bilgiler, Kebikeç Yayınları, Ankara Küçük Not: Kentsel alanlar ile yeşil alanlar biçiminde bir sınıflamayla ele alınabilecek bu haritada, t :FǵƌM BMBO PSBO O O ÎPLMVǘVOB t %PǘBM WFSƌMFSƌO LPSVONBT ƌÎƌO HÚTUFSƌMFO Ú[FOF t :BZB ZPMMBS O O WF ZFǵƌM BMBOMBS BSBT OEBLƌ CBǘMBOU MBS O nasıl özzenle haritaya işlenmiş olduğuna ve yeşil koridorlara / rüzgar koridorlarına verilen özene, dikkat ediniz

Roma Bendi restore edilmiş ve iyi korunmuş olarak, suyu hafif bir barajlamayla tutsa, oradaki dolmuş denizi yerine biraz taze su görebildiğimiz bir küçük göl olsa, köprüler, rüküş olmayan onarımlardan geçirilerek hala kullanımda tutulabilse, dere boylarındaki parklarda, pastaneler, çay içilebilecek kafeler, restoranlar, biracılar filan olsa, yazları gölgelik ve yeşil alanlarda dolaşılabilse, şöyle “Seymenler Parkı kıvamında…” doğanın bazı parçalarının izlerini sürebilseydik, “suda suretimiz çıksaydı” zaman zaman, nasıl olurdu? Bunu şimdi düşünmek bile zor. Bununla beraber, Tamur’un kitabı, bunları düşünebilmemize olanak sağlıyor. Kitap 6 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, Ankara’nı topografyası ve yerleşimi anlatılıyor. Bundan sonraki üç bölümün her biri bir dereye ayrılmış: Hatip Çayı, Bent Deresi, İncesu Deresi ve Çubuk Çayı. Beşinci bölüm, Ankara Çanağına doğru akmakta olan küçük dereleri ele alıyor: Bülbülderesi, Kavaklıdere, Hoşdere, Dikmen Deresi, Kirazlıdere, Cevizlidere ve Kutuğun Deresi. Artık bu derelerin her birini, sadece bir asfalt cadde, ya da semt adı olarak koruyor Ankara. Sonuncu bölüm, bütün bu derelerin birleşmesiyle oluşan Ankara Çayı’nı anlatıyor. Kitabın sonunda bir de kaynakça ve dizin yer alıyor. Tamur, yaptığı işi her bakımından son derece ciddiye almış. Kaynaklarını bulmuş, görüşmeler yapacağı, ya da arşivlerini kullanacağı kaynak kişileri saptamış, fotoğraf ve kartpostal arşivlerini incelemiş ve 170 büyük boy sayfadan oluşan bu kitabı oluşturmuş. Kitapta çok sayıda fotoğraf, kartpostal yer alıyor ve bazı eski haritalar da var.

Kitabın 13. sayfasından Akın Atauz eliyle

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

3

Mart 2013

%LU ĂşKWLPDO 'DKD 9DU $N Q 9H dDĂšGDĂź 6DKQH ĂťLQDVL .HQWOLOHULQ 2ODELOLU PL" Ankara bundan iki ay Ăśnce bir haber ile çalkalandÄą: Eski Lale Sitesi, bugĂźn bilinen adÄąyla AkĂźn ve Ĺžinasi Sahneleri’nin de bulunduÄ&#x;u bina kompleksi satÄąlÄąyor. Ankara’nÄąn en gĂźzel iki sahnesi olan AkĂźn ve Ĺžinasi’nin bu durumdan etkilenebileceÄ&#x;i, binanÄąn yeni sahibinin olasÄą olumsuz tutumu ile Devlet TiyatrolarÄąnÄą AkĂźn’den çĹkarÄąp Ĺžinasi Sahnesi’ni de kapatabileceÄ&#x;i ihtimali o bĂślgede yaĹ&#x;ayan ve sahnelerin Ankara için deÄ&#x;erinin farkÄąnda olan herkesi endiĹ&#x;elendirdi. Gerçekten de, Ankara kent merkezinde zaten çok az olan ve son yÄąllarda gittikçe de azalan tiyatro salonlarÄąndan ikisini daha kaybetme ihtimali çok umut kÄąrÄącÄą. Bu kaygÄą ile bir araya gelen sivil toplum kuruluĹ&#x;larÄą, meslek odalarÄą sahnelerin satÄąlmamasÄą için bir giriĹ&#x;im baĹ&#x;lattÄąlar. Bu amaçla dĂźzenlenen protesto gĂśsterilerine binin Ăźzerinde AnkaralÄą katÄąldÄą. Sahnelerin satÄąlmamasÄą için çaÄ&#x;rÄą yapÄąldÄą. Protestolar bir yandan sĂźrerken ihale sĂźreci de devam etti. Ancak, 5 Ĺžubat’ta dĂźzenlenen ihaleye gelen teklifler maummen bedelin çok altÄąnda kalÄąnca ihale ertelendi. Sahnelerin satÄąlmasÄąnÄą istemeyenler geçici de olsa rahatladÄą. Ama sĂźreç devam ediyor. 3 ay sonra yeni bir ihale ile binanÄąn satÄąĹ&#x;ÄąnÄąn yapÄąlacaÄ&#x;Äą sĂśyleniyor. Neden OlmasÄąn?

1FLĆŒ "NB /BT‘M SĂźrecin yavaĹ&#x;ladÄąÄ&#x;Äą bu noktada Solfasol olarak, konunun tarafÄą olan herkese bir çaÄ&#x;rÄąmÄąz var. BaĹ&#x;ta binanÄąn sahibi olan Emek Ä°nĹ&#x;aat’a ve sahnelerin korunmasÄąnÄą isteyen meslek odalarÄąna, sivil toplÄąm kurumluĹ&#x;larÄąna ama aynÄą zamanda AnkaralÄą tiyatro izleyecilerine de ve tabi ki Devlet TiyatrolarĹ’na. AkĂźn ve Ĺžinasi sahnelerinin korunmasÄą ve hatta geliĹ&#x;tirilerek bĂślgeyi canlandÄąracak bir iĹ&#x;levle Ankara’ya kazandÄąrÄąlmasÄą için herkesin yapabileceÄ&#x;i bir Ĺ&#x;eyler var. Birçok meslek ĂśrgĂźtĂź mekan ihtiyacÄąnÄą karĹ&#x;Äąlamak için bina yaptÄąrÄąyor, satÄąn alÄąyor, tadilatlar yapÄąyor. SĂśz konusu kompleksin Ăźst kÄąsÄąmlarÄąnÄą (kule) bu amaçla kullanabilirler. Tiyatro salonlarÄąnÄą ise kamusal kullanÄąma tahsis edebilir ve kaynaklarÄąnÄą kent kĂźltĂźrĂźne katkÄą için kamusal amaçlÄą olarak kullanabilirler. SĂźreçte Devlet TiyayrolarÄą da kendine, geleneÄ&#x;ine ve misyonuna en uygun Ĺ&#x;ekilde rolĂźnĂź kendisi tanÄąmlamalÄądÄąr. Ancak ÇaÄ&#x;daĹ&#x;(Ĺžinasi) Sahne ve AkĂźn kesinlikle toplantÄą salonuna dĂśnĂźĹ&#x;tĂźrĂźlmemeli, (endiĹ&#x;eliyiz, çßnkĂź benzeri durumlar yaĹ&#x;andÄą) Ĺ&#x;imdiki iĹ&#x;levleriyle ama daha etkin ve yoÄ&#x;un kullanÄąmÄą hedeflenmelidir. Tam bir kent odaÄ&#x;Äą, kĂźltĂźr ve sanat merkezi, çok aktiviteli bir gĂśsteri merkezi olarak geliĹ&#x;tirilmelidir. Bu yĂśndeki baĹ&#x;arÄąsÄązlÄąÄ&#x;Äąn bedeli aÄ&#x;Äąr olacaktÄąr.

BaĹ&#x;arabilir miyiz, bilmiyoruz. Ama AkĂźn ve ÇaÄ&#x;daĹ&#x;(Ĺžinasi) Sahnenin kentlilerin olmasÄą gerektiÄ&#x;inden eminiz. EÄ&#x;er normal bir iĹ&#x;leyiĹ&#x;imiz olsaydÄą, bu konunun gĂźndemimizde bile olmasÄą gerekmezdi. Neredeyse 40 yÄąldan beri kent kĂźltĂźrĂźne/sanatÄąna katkÄą veren ortamlarÄą ‘’mĂźlk sahipleri’’ satÄąlÄąÄ&#x;a çĹkarÄąyorsa, baĹ&#x;ta o kentin belediyesi/belediyeleri kentleri adÄąna konuya sahip çĹkarlardÄą, bir Ĺ&#x;ekilde edinirlerdi ve kentlilerin kullanÄąmÄąna tahsis ederlerdi. Bizim bu yolda kat edeceÄ&#x;imiz mesafe ne yazÄąk ki hala çok fazla. KaldÄą ki belediye mĂźlkiyetine geçse bile aynÄą iĹ&#x;levlerini sĂźrdĂźrĂźp, sĂźrdĂźremeyecekleri, kentlilerin olup olmamayacaÄ&#x;Äą da ciddi ciddi tartÄąĹ&#x;Äąlabilir bir konudur. Birçok Ĺ&#x;eyde olduÄ&#x;u gibi AkĂźn ve ÇagdaĹ&#x; Sahneye sahip çĹkmak yine bizlere, doÄ&#x;rudan kentlilere, meslek ĂśrgĂźtlerine, sivil toplum kuruluĹ&#x;larÄąna dĂźĹ&#x;tĂź. Ankara her zamanki gibi bu ortamlarÄąna sahip çĹkÄąyor.

Meslek ĂśrgĂźtleri ve sivil toplum ĂśrgĂźtleri bu yapÄąlara kamu/ kent/kentliler adÄąna talip olurlarsa, ciddi bir fiat indirimi talebi de meĹ&#x;rudur. Ä°ptal edilen ihalede tekliflerinmuammen bedelin yarÄąsÄą mertebesinde kaldÄąÄ&#x;Äą dĂźĹ&#x;ĂźnĂźldĂźÄ&#x;Ăźnde bu hem meĹ&#x;ru hem akÄąlcÄądÄąr.

4PMGBTPM 5Ă N ,FOUMĆŒMFSĆŒ 7F ,FOUĆŒO ½SHĂ UMĂ :BQ‘MBS‘O‘ "LĂ O Ve ÇaÄ&#x;daĹ&#x; Sahneye (Ĺžinasi) Sahip Çikmaya ÇaÄ&#x;iriyor.

Ayhan Çelik, M. Onur YĹlmaz / Solfasol

ÂąPDVLMBS‘O 'FTUĆŒWBMĆŒ :‘M‘OEB “Kßçßk HanÄąmlar Kßçßk Beylerâ€?

Devlet TiyatrolarÄą Genel MĂźdĂźrlĂźÄ&#x;Ăź Refik Ahmet Sevengil KĂźtĂźphane Salonunda festival için dĂźzenlenen basÄąn toplantÄąsÄąnda sĂśz alan Ankara Devlet Tiyatrosu MĂźdĂźrĂź Akif YeĹ&#x;ilkaya dĂźnya ĂślçeÄ&#x;inde bu denli uzun soluklu ve geniĹ&#x; katÄąlÄąmlÄą baĹ&#x;ka bir çocuk oyunlarÄą festivali bulunmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą sĂśyledi. Devlet TiyatrolarÄąnÄąn 15 yÄąldÄąr “Her okul bir tiyatroâ€? ve “ Tiyatroya gitmeyen çocuk kalmasÄąnâ€? projeleriyle çocuklarÄą tiyatroyla buluĹ&#x;turduÄ&#x;unu anlatan YeĹ&#x;ilkaya çocuk seyircilere geleceÄ&#x;in bĂźyĂźkleri olmasÄą dolayÄąsÄąyla çok Ăśnem verdiklerini vurguladÄą. DÄąĹ&#x; Ä°liĹ&#x;kiler ve Festivaller Birim Sorumlusu SĂźkun IĹ&#x;Äątan da DT›nin kendi seyircilerini yetiĹ&#x;tirmek ve onlara kßçßk yaĹ&#x;ta bu vizyonu kazandÄąrmakla yĂźkĂźmlĂź olduÄ&#x;unu ifade etti. Yurt dÄąĹ&#x;Äąndan ve içinden çok Ăśnemli tiyatro topluluklarÄąnÄąn çeĹ&#x;itli gĂśsteriler, atĂślye çalÄąĹ&#x;malarÄą sunacaÄ&#x;ÄąnÄą anlatan ÄąĹ&#x;Äątan, festivale yurt dÄąĹ&#x;Äąndan gĂśzlemcilerin de katÄąlacaÄ&#x;ÄąnÄą, bu sayede TĂźrkiye›deki tiyatro alanÄąndaki kĂźltĂźrel geliĹ&#x;menin de yabancÄąlar tarafÄąndan gĂśrĂźlĂźp, tanÄąnarak reklamÄąn yapÄąlacaÄ&#x;ÄąnÄą dile getirdi. :FSMĆŒ WF ZBCBOD‘ PZVOMBS CĆŒS BSBEB Festival bĂźnyesinde SÄąrbistan, Endonezya, Hollanda, Ä°talya, Ä°srail, ABD, Brezilya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Singapur, Bulgaristan ve Polonya’dan gelen yabancÄą çocuk oyunlarÄą kßçßk izleyicilerle buluĹ&#x;acak. “Masalâ€? temasÄąndan hareketle Ankara Devlet Tiyatrosunun Karlar Kraliçesi, Pal SokaÄ&#x;Äą ÇocuklarÄą, Ăœç Ĺžehzade, BoÄ&#x;aç Han, Konya Devlet Tiyatrosunun Nasreddin Hoca Bir GĂźn, Adana Devlet Tiyatrosunun Define AdasÄą, DiyarbakÄąr Devlet Tiyatrosunun Oz BĂźyĂźcĂźsĂź adlÄą oyunlarÄą minik

Devlet TiyatrolarÄąnÄąn bu yÄąl dokuzuncusunu dĂźzenlediÄ&#x;i Kßçßk HanÄąmlar Kßçßk Beyler UluslararasÄą Çocuk TiyatrolarÄą Festivali için geri sayÄąm baĹ&#x;ladÄą. 24-29 Nisan tarihleri arasÄąnda gerçekleĹ&#x;tirilecek festivalde Ankara Devlet Tiyatrosunun 11 sahnesinde yerli ve yabancÄą tiyatro oyunlarÄą ve atĂślye çalÄąĹ&#x;malarÄą kßçßk seyircilerle buluĹ&#x;acak.

Bu sĂźrece kapÄą açacak ilk yaklaĹ&#x;ÄąmÄąn kuĹ&#x;kusuz Emek Ä°nĹ&#x;aat’tan gelmesi Ăśnemlidir ama bu arada sivil talep de oluĹ&#x;malÄą ve ‘sattÄąrmÄąyoruz’ yerine ‘istiyoruz’ denmeye baĹ&#x;lanmalÄądÄąr. Bunun nasÄąl olacaÄ&#x;ÄąnÄą sĂźrece katÄąlanlar belirleyecektir. Biliyoruz ki Emek Ä°nĹ&#x;aat’Ĺn ‘satÄąyorum’ deyip geri çekilmesi tek yol olmadÄąÄ&#x;Äą gibi, AkĂźn ve ÇaÄ&#x;daĹ&#x; Sahneye sahip çĹkmanÄąn tek yolu ‘sattÄąrmÄąyoruz’ demek deÄ&#x;il. Biz AkĂźn’ß De, Ĺžinasi’yi De Ä°stiyoruz! Çok Ĺžey Mi Ä°stiyoruz?

Emek Ä°nĹ&#x;aat Kimdir? Emek Ä°nĹ&#x;aat, kurulduÄ&#x;u 1958 yÄąlÄąndan bu yana Ăźlkenin en nitelikli yapÄąlarÄąna imzasÄąnÄą atan, TĂźrkiye’de inĹ&#x;aat sektĂśrĂźnĂźn geliĹ&#x;tirilmesi sĂźrecinde bir okul gibi hem insan yetiĹ&#x;tiren hem de TĂźrkiye’yi yeni inĹ&#x;aat teknikleri ile tanÄąĹ&#x;tÄąran ĂśncĂź bir kuruluĹ&#x;. Emek Ä°nĹ&#x;aat’Ĺn sahipleri ise TĂźrk KÄązÄąlayÄą, AOÇ, THY ve SGK. Yani ne kamu ne Ăśzel ama Ăśzerk bir kuruluĹ&#x; Emek Ä°nĹ&#x;aat. KuruluĹ&#x; amacÄą da kar etmek deÄ&#x;il Ăźlkenin imarÄąna katkÄąda bulunmak. Sadece Ankara’da 80’in Ăźzerinde bĂźyĂźk kamu yapÄąsÄą ve bina Emek Ä°nĹ&#x;aat tarafÄąndan inĹ&#x;a edildiÄ&#x;ini, ilk gĂśkdeleni, ilk kule vinci, ilk mobilya fabrikasÄąnÄą, ilk iĹ&#x; merkezini ve ilk alÄąĹ&#x;veriĹ&#x; merkezi gibi Ăśnemli ilklerin sahibinin Emek Ä°nĹ&#x;aat olduÄ&#x;unu sĂśylersek ne demek istediÄ&#x;imizi anlatabiliriz. Ä°Ĺ&#x;te aynÄą Emek Ä°nĹ&#x;aat, bugĂźn AkĂźn ve Ĺžinasi Sahnelerinin de bulunduÄ&#x;u ilk adÄąyla Lale Sitesi’nin de sahibi.

seyircilerle buluĹ&#x;acak. Festivalde ayrÄąca EskiĹ&#x;ehir BĂźyĂźkĹ&#x;ehir Belediyesi Ĺžehir TiyatrolarÄą, Bulancak Sanat Tiyatrosu, Uçan Eller Kukla Tiyatrosu, Hayali Ahmet Aksoy, Van GĂźzelsu YatÄąlÄą BĂślge Ä°lkĂśÄ&#x;retim Okulu da oyunlarÄąnÄą sahneleyecek. Çocuklar için 8 farklÄą atĂślye çalÄąĹ&#x;masÄą, GĂśrme engelli çocuklar için “Pasta Yapma SanatÄąâ€? isimli okuma tiyatrosunun yer aldÄąÄ&#x;Äą etkinlikler içinde her yÄąl olduÄ&#x;u gibi bu yÄąl da atĂślye çalÄąĹ&#x;malarÄą Ăśnemli bir yer kaplÄąyor. Bu yÄąl Çin OperasÄąnÄą EÄ&#x;lenerek Ă–Ä&#x;renmek, Çocuk GĂśzĂźyle Mask YapÄąmÄą, Yerli Oyun Okuma, Hareketini KeĹ&#x;fet, Bana GĂślgeni GĂśster, Ramayana DestanÄą, Ortaouyunu Tipleri Ăœzerine ve HayalgĂźcĂźnĂź Harekete Geçir baĹ&#x;lÄąklarÄąyla birbirinden farklÄą 8 atĂślye çalÄąĹ&#x;masÄąna yer verilecek. / Solfasol

4

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

$QNDUD ´$IHW 5LVNOL $ODQÂľGD ĂşVWDQEXO¡D )DUN $WWĂ—

<RNVD 'HSUHP %HNOH\HQ ĂşVWDQEXO 'HĂšLO GH $QNDUD PĂ—" 4BZ‘M‘ "GFU :BTBT‘ ĂŽFSĂŽFWFTĆŒOEF iSĆŒTLMĆŒ BMBOw ĆŒMBO FEĆŒMFO bĂślgelerin sayÄąsÄą Ĺžubat ayÄą baĹ&#x;Äą itibariyle 23’ß buldu. Ä°lan edilen riskli alanlara bakÄąldÄąÄ&#x;Äąnda Ankara, bĂźyĂźk deprem beklenen Ä°stanbul’u geride bÄąraktÄą. Solfasol’u Ä°stanbul’dan takip eden sevgili Ă–zlem Ăœnsal’Ĺn bize ilettiÄ&#x;i araĹ&#x;tÄąrmaya gĂśre Ĺžubat ayÄą baĹ&#x;Äą itibariyle Bakanlar Kurulu KararÄą ile Resmi Gazete’de “riskli alanâ€? ilan edilen 23 bĂślge var. Ă–zlem, bu 23 bĂślgenin en az 39 mahalle ve civar alanÄą kapsadÄąÄ&#x;ÄąnÄą belirtiyor. Bu 23 alan 9 ayrÄą ilde bulunuyor. ĹžaĹ&#x;ÄąrtÄącÄą olan merkez ilçeleri aÄ&#x;ÄąrlÄąklÄą olarak ßçßncĂź ve dĂśrdĂźncĂź derece deprem bĂślgesi olmasÄą sebebiyle gĂśrece gĂźvenli bildiÄ&#x;imiz Ankara’nÄąn 9 adet afet riskli alan ile birinciliÄ&#x;i elde tutmasÄą. Kentsel alanÄąnÄąn %70’i birinci ya da ikinci derece deprem bĂślgesi olan Ä°stanbul’da sadece 5 alan afet riskli bĂślge ilan edildi. Afet riskli alan ilan edilen mahalle sayÄąlarÄąnda ise Ankara ve Ä°stanbul eĹ&#x;it. Son Ä°ki Ayda Oniki Mahalle, En Son NamÄąk Kemal Mahallesi Sadece AralÄąk 2012 –Ocak 2013 tarihleri arasÄąnda Ankara’nÄąn 12 mahallesinde kimi alanlar afet riskli ilan edilmiĹ&#x;, yani dĂśnĂźĹ&#x;Ăźme açĹlmÄąĹ&#x;. En son afet riskli alan ilan edilen mahalle AnkaralÄą sivil inisiyatiflerin de tepkisine neden olan tarihi NamÄąk Kemal (SaraçoÄ&#x;lu) Mahallesi.

Ä°Ĺ&#x;te son iki ayda Ankara’nÄąn “riskli alanâ€? ilan edilen mahalleleri: AralÄąk 2012: AltÄąndaÄ&#x; > AtÄąfbey, HÄądÄąrlÄąktepe, Ä°smetpaĹ&#x;a Mahalleleri Çankaya > Ä°lker, Metin AkkuĹ&#x;, YukarÄą Dikmen Mahalleleri Ocak 2013: Mamak > Araplar, Derbent, Dostlar, KĂśstence Mahalleleri Ă‡ankaya > AkpÄąnar Mahallesi, NamÄąk Kemal Mahallesi(SaraçoÄ&#x;lu) / Mehmet Onur YÄąlmaz

Dur demek için “MesleÄ&#x;imize ve meslektaĹ&#x;larÄąmÄąza yĂśnelik saldÄąrÄąlara dur demek için, hak kayÄąplarÄąmÄązÄąn dĂźzeltileceÄ&#x;i gĂźne kadar eylemde olacaÄ&#x;Äązâ€? ifadesini kullanan AltuÄ&#x;gil, pazartesi gĂźnĂź yapÄąlacak eylemin yalnÄązca Aile ve Sosyal Politikalar BakanlÄąÄ&#x;Äą bĂźnyesinde çalÄąĹ&#x;anlarÄąn deÄ&#x;il, Ăźlkenin tĂźm sosyal hizmet uzmanlarÄąnÄąn eylemi olduÄ&#x;unu belirterek, bu nedenle SaÄ&#x;lÄąk, Adalet, İçiĹ&#x;leri BakanlÄąÄ&#x;Äą ve baÄ&#x;lÄą kuruluĹ&#x;larda çalÄąĹ&#x;an sosyal hizmet uzmanlarÄąnÄą, akademisyenleri ve ĂśÄ&#x;rencileri eyleme destek vermeye çaÄ&#x;ÄąrdÄą. / Emrah KÄąrÄąmsoy

Sosyal Hizmet UzmanlarÄą Alanlara ÇĹktĹ‌ Sosyal Hizmet UzmanlarÄą, sosyal hizmeti hayÄąrseverlik anlayÄąĹ&#x;Äą ile sunulan bir lĂźtufa dĂśnĂźĹ&#x;tĂźren politikalara karĹ&#x;Äą 25.02.2013 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar BakanlÄąÄ&#x;Äą ĂśnĂźnde toplandÄą. TĂźrkiye’nin dĂśrt bir yanÄąndan yola çĹkan, sosyal hizmet uzmanlarÄą, mesleklerine, Ăźrettiklerine sahip çĹkmak için Aile ve Sosyal Politikalar BakanlÄąÄ&#x;Äą ĂśnĂźnde eylem yaptÄą. Sosyal Hizmet UzmanlarÄą DerneÄ&#x;i (SHUDER) tarafÄąndan dĂźzenlenen ve binlerce kiĹ&#x;inin katÄąldÄąÄ&#x;Äą eyleme, TĂźrk Psikologlar DerneÄ&#x;i, Çocuk GeliĹ&#x;imciler DerneÄ&#x;i, Sosyoloji MezunlarÄą DerneÄ&#x;i, GĂźndem Çocuk DerneÄ&#x;i, Çocuk Ä°stismarÄąnÄą ve Ä°hmalini Ă–nleme DerneÄ&#x;i, KAOS GL DerneÄ&#x;i, TĂźrk Tabibler BirliÄ&#x;i, TĂźrk DiĹ&#x; Hekimleri BirliÄ&#x;i, TĂźrk HemĹ&#x;ireler DerneÄ&#x;i, TĂźm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri DerneÄ&#x;i, SaÄ&#x;lÄąk ve Sosyal Hizmet Emekçileri SendikasÄą ve sosyal hizmet ĂśÄ&#x;rencilerinin de aralarÄąnda bulunduÄ&#x;u çok sayÄąda kiĹ&#x;i ve kurum destek verdi. SHUDER Genel BaĹ&#x;kanÄą Murat AltuÄ&#x;gil, Aile ve Sosyal Politikalar BakanlÄąÄ&#x;Ĺ’nÄąn hizmetlerdeki deÄ&#x;iĹ&#x;im ve dĂśnĂźĹ&#x;Ăźm iddiasÄąyla Sosyal Hizmet Merkezleri YĂśnetmeliÄ&#x;i’nde yaptÄąÄ&#x;Äą deÄ&#x;iĹ&#x;ikliklerin sosyal hizmetin temel deÄ&#x;erlerini, etik ilkelerini, felsefesini ve mesleÄ&#x;in uygulayÄącÄąlarÄą sosyal hizmet uzmanlarÄąnÄą yok saydÄąÄ&#x;ÄąnÄą ifade etti. Sosyal hizmetlerin siyasi bir araç olarak kullanÄąldÄąÄ&#x;Äąna iĹ&#x;aret eden AltuÄ&#x;gil, baskÄą ve duygusal saldÄąrÄąlarÄąn ĂśnĂźnĂźn kesilmediÄ&#x;ini, sosyal hizmet uzmanlarÄąnÄąn hizmet verdikleri alanlarda gĂśrev yapamaz hale geldiklerini sĂśyledi. Sistematik baskÄą uygulanÄąyor. AltuÄ&#x;gil, “Sosyal hizmet uzmanlarÄą, Ăźzerlerinde sistematik baskÄą yaratÄąlarak, ahlak dÄąĹ&#x;Äą yaklaĹ&#x;Äąmlarla kendilerinin iĹ&#x; performanslarÄąnÄą ve dayanma gßçleri yok edilerek, iĹ&#x;ten ayrÄąlmaya ya da

Sosyal Hizmet UzmanlarÄą DerneÄ&#x;i Genel Merkezi Sezenler Caddesi No: 20/13 SÄąhhiye/Ankara * Tel: 0312 232 52 38 www.shudernegi.org Genel BaĹ&#x;kan Murat ALTUÄžGÄ°L 05302001886 0etkisizleĹ&#x;tirilmeye zorlanÄąyorâ€? diye konuĹ&#x;tu. Ä°nsan haklarÄą ihlal ediliyor YĂśnetmelikle insan haklarÄąnÄąn da ihlal edildiÄ&#x;ine iĹ&#x;aret eden AltuÄ&#x;gil, sosyal hizmetin bir hayÄąrseverlik anlayÄąĹ&#x;Äą ile lĂźtuf gibi sunulamayacaÄ&#x;Äąna vurgu yaparak, bu hizmetin hak temelli yaklaĹ&#x;Äąmla sunulmasÄą gerektiÄ&#x;ini sĂśyledi. SĂźreçten en çok çocuklar etkilenecek AltuÄ&#x;gil, sĂźreçten en çok çocuklarÄąn etkileneceÄ&#x;ine iĹ&#x;aret ederek, Ĺ&#x;Ăśyle konuĹ&#x;tu: “TĂźrkiye, BirleĹ&#x;miĹ&#x; Milletler Çocuk HaklarÄąna dair SĂśzleĹ&#x;me’ye taraf olmasÄąna raÄ&#x;men yeni yapÄąlanma; hiçbir çocuÄ&#x;un ayrÄąmcÄąlÄąÄ&#x;a maruz kalmamasÄąnÄą, tĂźm çocuklarÄąn yaĹ&#x;ama ve geliĹ&#x;mesinin desteklenmesini, hakkÄąnda verilen kararlara katÄąlÄąmÄąnÄą ve her konuda, her dĂźzenlemede çocuÄ&#x;un yĂźksek yararÄąnÄąn korunmasÄąnÄą gĂźvence altÄąna almak konusunda bĂźtĂźncĂźl bir yaklaĹ&#x;Äąm sergilemiyor!â€?

Berfo Ana’yÄą Kaybettik! Ă–mrĂźnĂźn son 32 yÄąlÄąnÄą iĹ&#x;kencede ĂśldĂźrĂźlen oÄ&#x;lu Cemil KÄąrbayÄąr'Äąn kemiklerini arayarak geçiren Berfo KÄąrbayÄąr, Ä°stanbul'da hayatÄąnÄą kaybetti. 12 EylĂźl 1980 darbesinin ertesi gĂźnĂź oÄ&#x;lu Cemil KÄąrbayÄąr’Ĺ evinden alan gĂźvenlik gßçleri, Cemil’i bir daha annesine geri vermedi. OÄ&#x;lunu kaybeden Berfo Ana, ĂśmrĂźnĂźn geri kalanÄąnÄą, Cumartesi Anneleriyle birlikte oÄ&#x;lunun cenazesini bulmaya ve oÄ&#x;lunu katleden 12 EylĂźlcĂź generallerden hesap sormaya adadÄą. Berfo Ana için ilk tĂśren, kendisinin Ăśnayak olduÄ&#x;u Cumartesi Annelerinin Galatasaray Lisesi ĂśnĂźnde dĂźzenlenen vedasÄąydÄą. Berfo Ana’nÄąn cenazesi, Ä°stanbul’da yapÄąlan uÄ&#x;urlama tĂśrenlerinin ardÄąndan karayoluyla Ardahan’Ĺn GĂśle ilçesine getirildi. Berfo KÄąrbayÄąr’Ĺn cenazesine, yakÄąnlarÄą ve çok sayÄąda seveni katÄąldÄą. Cenazede bĂźyĂźk oÄ&#x;lu Mikail KÄąrbayÄąr, annesinin vasiyetini yerine getirmek Ăźzere Berfo AnanÄąn mazerÄąnÄąn yanÄąbaĹ&#x;Äąna, kemikleri bulunmayan kardeĹ&#x;i Cemil için de bir mezar kazdÄąrdÄą. / Abo - Solfasol

Ostim ve Ä°vedik Ä°Ĺ&#x;çi KatliamlarÄą Unutulmayacak 3 Ĺžubat 2011’de OSTÄ°M ve Ä°VEDÄ°K Organize Sanayi BĂślgelerinde 20 iĹ&#x;çinin ĂślĂźmĂźne yol açan patlamalarÄąn Ăźzerinden 2 yÄąl geçti. Mahkeme hala sonuçlanmadÄą. 27 Nisan’a ertelenen mahkeme hala bilirkiĹ&#x;i raporlarÄąnÄą bekliyor. 23 Ĺžubat’ta Ankara Adliyesi ĂśnĂźnde toplanan kayÄąp iĹ&#x;çi yakÄąnlarÄą, katliamlarÄąn faillerinin hesap vermesi için yine adalet arayÄąĹ&#x;ÄąndaydÄąlar... 3 Mart’ta TMMOB’dan açĹklama TMMOB, 3 Mart i Ä°Ĺ&#x; Cinayetlerine KarĹ&#x;Äą MĂźcadele GĂźnĂźnde, Ankara’da Madenci AnÄątÄą ĂśnĂźnde, basÄąn açĹklamasÄą yapacak. TMMOB’nin Haziran 2012 tarihinde yapÄąlan 42. Genel Kurulu’nda; iĹ&#x;çi saÄ&#x;lÄąÄ&#x;Äą ve iĹ&#x; gĂźvenliÄ&#x;i konusunda toplumsal duyarlÄąlÄąÄ&#x;Äą arttÄąrmak, kamuoyunu bilinçlendirmek, siyasi otoriteyi uyarmak amacÄąyla her yÄąl belli bir gĂźnde etkinlik dĂźzenlenmesi kararlaĹ&#x;tÄąrÄąlmÄąĹ&#x;tÄą. Bu karar çerçevesinde bu yÄąldan itibaren her yÄąl 3 Mart‘ta "Ä°Ĺ&#x; Çinayetlerine KarĹ&#x;Äą MĂźcadele GĂźnĂź" dĂźzenlenecek. Ankara’daki etkinlik saat 13:00’te Madenci AnÄątÄą ĂśnĂźnde basÄąn açĹklamasÄą Ĺ&#x;eklinde gerçekleĹ&#x;tirilecek.

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

5

Mart 2013

.HQWOHULQ 'LUHQoOLOLĂšL YH $WDW UN 2UPDQ dLIWOLĂšL Burcu Ă–zĂźduru Son zamanlarda, gittikçe popĂźlerlilik kazanan, sĂźrdĂźrĂźlebilirlik kavramÄąnÄąn tahtÄąna gĂśz koyan bir kavram var: Kentsel Dirençlilik. GĂźncel planlama konularÄąnÄą tema olarak ele alan bu yÄąl dĂźzenlenecek Avrupa Planlama OkullarÄą BirliÄ&#x;i (AESOP) uluslararasÄą konferansÄąnÄąn da temasÄą ‘Dirençli Kentler ve BĂślgeler için Planlama’. Bu kavram Ăśzellikle çevre ve ekoloji konularÄą ile iliĹ&#x;kili birçok ortamda tartÄąĹ&#x;ÄąldÄą. BĂślge ile iliĹ&#x;kili konularda tartÄąĹ&#x;ÄąlmasÄą da 1990’lara kadar gidiyor. Mevcut yapÄąyÄą bozacak bir dÄąĹ&#x; etken gerekiyor dirençliliÄ&#x;in tartÄąĹ&#x;ÄąlmasÄą için. Bu dÄąĹ&#x; etken sonrasÄąnda sistemin yeniden denge saÄ&#x;layabilmesi için kendini yenilemesinden, yeniden keĹ&#x;fetmesinden bahsediliyor. Son yÄąllarda, bu dÄąĹ&#x; etkenin 2008 ekonomik krizi olarak atfedilmesiyle, bu kavram sosyal ve ekonomik konular ile de iliĹ&#x;kili olarak konuĹ&#x;uluyor, tartÄąĹ&#x;ÄąlÄąyor. AslÄąnda sĂźrdĂźrĂźlebilirlikten daha farklÄą bir içeriÄ&#x;i var. SĂźrdĂźrĂźlebilirlik hakkÄąnda dĂśngĂźsel sĂźreçlerden bahsedilebilirken, dirençlilik kendini yenileme alternatifleriyle karĹ&#x;ÄąmÄąza çĹkÄąyor. Ă–te yandan, plancÄą kendisiyle çatÄąĹ&#x;mak zorunda. ÇßnkĂź kentsel dirençlilik adaptasyon ve kendini yeniden keĹ&#x;fetmeyi gerekti-

Orman ÇiftliÄ&#x;i (AOÇ) de bu taĹ&#x;Äąnmazlardan birisi. Oysa ilk plan/ tasarÄąm aĹ&#x;amasÄąnda Bahçe Kent, GĂźzel Kent gibi kamu yararÄą gĂśzeten akÄąmlarÄąn prensiplerinin izlerini gĂśrebildiÄ&#x;imiz yegane yer(di) AOÇ. BatÄąlÄąlar bu tip gĂźzel Ăśrnekleri korumak için strateji geliĹ&#x;tiriyor. BugĂźn GĂźzel Kent akÄąmÄą prensipleri taĹ&#x;Äąyan Washington D.C.’nin orijinal planÄąnÄą bozmamak için her tĂźrlĂź taviz veriliyor. Bahçe Kent Ăśrneklerinden Ä°ngiltere’deki Welvyn, Letchworth korunuyor. AOÇ ise deÄ&#x;iĹ&#x;iyor, deÄ&#x;iĹ&#x;tirilmek isteniyor, savunuluyor, yeniliyor, kaybediliyor. Bu sĂźreç gerçekten çok moral bozucu oluyor. Bilinçli vatandaĹ&#x; ve plancÄą durumun farkÄąnda. Tarihin ve geleceÄ&#x;in Ăśnemli bir deÄ&#x;eri ekonomik taleplerle yok ediliyor. Sonuçta, kimin elinde ne kalacak belli deÄ&#x;il.

riyor. BelirsizliÄ&#x;i, insanlarÄą ve kenti yĂśnlendirmenin zorluÄ&#x;unu kabul ediyor. Gittikçe karmaĹ&#x;ÄąklaĹ&#x;an kent yapÄąsÄąnda, aslÄąnda her Ĺ&#x;ey belirsiz olarak atfediliyor. Her aktĂśr bir tarafÄąndan tutmaya çalÄąĹ&#x;Äąyor. PolitikacÄą, kentli, mĂźteahhit, kiracÄą. BazÄą aktĂśrler rant, oy, popĂźlarite, bazÄą aktĂśrler ise hayatta kalma peĹ&#x;inde. Oysa planlama bir disiplin olarak en baĹ&#x;tan beri, belirsizliÄ&#x;i yok etmek ve kendini organize edebilen yapÄąyÄą yĂśnlendirmek Ăźzere gßçlĂź bir konumda durmak hedefinde. KapsamlÄą planlama eski popĂźlaritesini yitiriyor; her yapÄąlanma planÄąn delinmesiyle ortaya çĹkÄąyor. Bu durumda, planlamanÄąn araçlarÄą gittikçe kÄąsÄątlanÄąyor. PlancÄą da baĹ&#x;taki hedefinin arkasÄąnda durmakta zorlanÄąyor. BugĂźn yapÄąlÄą çevremizde de farklÄą bir kendini yenileme sĂźreci gĂśrĂźyoruz. Ekonomik kriz, telaffuz edilmese de maddi yararÄąn Ăśnemini iyice ortaya çĹkardÄą. AslÄąnda birçok sektĂśr sÄąkÄąntÄą içinde. Ä°nĹ&#x;aat sektĂśrĂźnde, bĂźyĂźme ve kentsel dĂśnĂźĹ&#x;Ăźm gibi cazip sĂźreçlerle ekonominin çarklarÄą dĂśndĂźrĂźlmeye çalÄąĹ&#x;ÄąlÄąyor. Bu da en çok korumasÄąz kalan kamu mĂźlkiyetindeki taĹ&#x;ÄąnmazlarÄą etkiliyor. Ankara’nÄąn en keyifli, ‘Bu hafta sonu nereye gidelim?’ denildiÄ&#x;inde cevap olabilecek yerlerinden biri olan AtatĂźrk

Belki bir on-yirmi yÄąl sonra anlaĹ&#x;Äąlacak ne olduÄ&#x;u. BugĂźn deÄ&#x;iĹ&#x;imi isteyen, rantÄą isteyen tĂźm politikacÄąlar, mĂźteahhitler bile Ĺ&#x;aĹ&#x;Äąracak. Yeni yapÄąlan, ĂślçeÄ&#x;i kaçmÄąĹ&#x; yol/viyadĂźk çevresi gĂśkdelenler ile dolacak. Tekel binasÄą uzaktan gĂśrĂźlĂźp, yanÄąna gidilemeyen bir yer olacak; belki de yÄąkÄąlacak. Eskiden sÄąmÄąlÄąnca ferah bahçesine gidebildiÄ&#x;imiz, soluk alabildiÄ&#x;imiz Merkez LokantasÄą yerine gĂźzel, bĂźyĂźk bir yapÄą yapÄąlacak. En çok da her AnkaralĹ’nÄąn geçmiĹ&#x;inin bir parçasÄą olan hayvanat bahçesine ĂźzĂźleceÄ&#x;iz gibi geliyor. BugĂźn 32 hektar olan hayvanat bahçesi Ăśnerilen 200 hektar için yer bulamadÄąÄ&#x;Äąndan, sonra da gĂśkdelenlerin arasÄąnda hayvanat bahçesi olur mu denilip, kent dÄąĹ&#x;Äąnda yeniden konumlandÄąrÄąlacak. +BOTFO 1MBO‘ OEB :Ă DFM 6ZCBEĆŒO 1MBO‘ OEB WF TPOSBLĆŒ QMBOlarda Ăśzenle korunmaya çalÄąĹ&#x;ÄąlmÄąĹ&#x; AOÇ kentli tarafÄąndan bilinmeyecek. Ä°Ĺ&#x;te o zaman, sorgulayacaÄ&#x;Äąz kendimizi bilinçli vatandaĹ&#x; ya da plancÄą olarak. AOÇ dirensin, kendini yenilesin, keĹ&#x;fetsin diye ne yaptÄąk, ne yapabildik diye. :PLTB LFOEĆŒ ĂŽBU‘ǾNBN‘[ WF ZFUFSTĆŒ[MĆŒÇ˜ĆŒNĆŒ[ ĆŒĂŽĆŒOEF LBZCPMVQ gittik ve AOÇ’yi belirsizliÄ&#x;in içinde mi bÄąraktÄąk?

2UGD %LU dLIWOLN 9DU 8]DNWD Aktan Acar DĂźnyada Ăśyle Ăźlkeler var ki, hĂźkĂźmetleri emekli aylÄąklarÄąna zam yapÄąlÄąp yapÄąlmamasÄąnÄą bile halk oylamasÄąna sunuyor ancak katÄąlÄąm inanÄąlmaz derecede dĂźĹ&#x;Ăźk. Bizim memlekette ise kahvehaneler, otobĂźs duraklarÄą ve hastane kuyruklarÄą Merkez BankasĹ’ndan ve Siyaset Bilimi bĂślĂźmlerinden daha Ăźretken ve dahi idaalÄą. Herkes her konuda “fikirâ€? sahibi. Ancak bilgi yok. Zaten yerelinden merkezisine idarecilerin bilgi verip gĂśrĂźĹ&#x; sorduÄ&#x;u da yok. Ama “Beyin bedavaâ€? nasÄąl olsa. Fikirlerin ne akla ne de dile dĂźĹ&#x;mesine engel yok. Ă–rneÄ&#x;in Ankara’da sokaktan herhangi bir vatandaĹ&#x; çevirip “AtatĂźrk Orman ÇiftliÄ&#x;i neresidir, içinde ne var?â€? diye sorsanÄąz alacaÄ&#x;ÄąnÄąz cevap basit, kÄąsa ve kendinden emin olacaktÄąr (ĂśnĂźmĂźzdeki sayÄąlarda kamuoyu yoklamamÄązÄąn sonuçlarÄąnÄą ayrÄąntÄąlÄą olarak yayÄąnlayacaÄ&#x;Äąz): “Gazi Mahallesi’nin orda.â€? (Memleketim insanÄą yer tarif ederken “ordaâ€? demezse olmaz. “KavĹ&#x;aÄ&#x;Äąn orda ineceÄ&#x;im.â€? AkkĂśprß’nĂźn ordayÄąmâ€?, “Ahmet’in ordayÄąm.â€? Bir aidiyet travmasÄą herhalde.)â€? İçinde kokoreç yerler, bir de hayvanat bahçesi var. (YanÄąt gerçek!) Ä°nsan bilmediÄ&#x;i Ĺ&#x;eyi anlayamaz, anlamadÄąÄ&#x;ÄąnÄą takdir de tenkit de edemez. Ĺžimdi biz kalkmÄąĹ&#x; Ankara’nÄąn yeĹ&#x;ilinden, havasÄąndan, doÄ&#x;asÄąndan, ĂźtopyasÄąndan, modernleĹ&#x;mesinden bahsediyoruz. NeymiĹ&#x; efendim, Çiftlik kent ile kÄąr arasÄąnda bir kĂśprĂźymĂźĹ&#x; de; memleketin tarÄąmÄąnÄąn hayvancÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄąn geliĹ&#x;mesine katkÄąda bulunacak araĹ&#x;tÄąrmalar yapÄąlÄąrmÄąĹ&#x; da; Çiftlik kendi kendimize yetmemizi saÄ&#x;layacak tarÄąm ve hayvancÄąlÄąk Ăźretimi için modelmiĹ&#x; de; hem o kadar bĂźyĂźk yeĹ&#x;il alanÄą, ormanÄą, yaratacaÄ&#x;Äą rĂźzgârÄą ile Ankara’nÄąn dumanÄąnÄą pusunu siler sĂźpĂźrĂźrmĂźĹ&#x; de; bizim deÄ&#x;erimizmiĹ&#x;, mirasÄąmÄąz, umudumuz, geleceÄ&#x;imizmiĹ&#x;; miĹ&#x;, miĹ&#x; miĹ&#x;... Ă–nĂźmĂźzdeki sayÄąlarda ayrÄą ayrÄą bunlara da deÄ&#x;ineceÄ&#x;iz. Ama Ĺ&#x;imdi eÄ&#x;ri oturup doÄ&#x;ru konuĹ&#x;alÄąm. Bize ne bĂźtĂźn bunlardan. Biz eskiyi, ecdadÄą ve yaptÄąklarÄąnÄą çok sever, yan bakanÄąn yakasÄąna

yapÄąĹ&#x;ÄąrÄąz, ama iki daha fazla kat çĹkmak için gĂźzelim tarihi yapÄąlarÄą yÄąkarÄąz. YeĹ&#x;ili çok sever, betonlaĹ&#x;an kentlerden Ĺ&#x;ikâyet ederiz, ama okul bahçelerimize ibadullah beton dĂśkeriz Ăźzerinde tek sÄąra hazÄąrolda dursun çocuklar diye. AçgĂśzlĂźlĂźk en bĂźyĂźk gĂźnahtÄąr ama evimiz hep daha bĂźyĂźk olsun isteriz, balkonu kapatÄąr eve katarÄąz, bu yĂźzden de mĂźteahhitler daha bĂźyĂźk evler yaparlar hem kapatÄąlacak bĂźyĂźk balkonlu hem“gĂśzâ€? kadar kßçßk balkonlu. Severiz biz açĹk havayÄą, gĂźneĹ&#x;i, doÄ&#x;ayÄą. Sonra bizim aklÄąmÄąz hep kĂśydeki baÄ&#x;ÄąmÄąz bahçamÄązdadÄąr. Ah o tarlalarda karga kovaladÄąÄ&#x;ÄąmÄąz gĂźnler... HaftasonlarÄą kaçĹp gidebileceÄ&#x;imiz, kaysÄą, armut, BrĂźksel lahanasÄą yetiĹ&#x;tirebileceÄ&#x;imiz bir bahçemiz olsa diye yakÄąnÄąr, az ilerideki ormana baÄ&#x;a bahçeye kim ne yapmÄąĹ&#x; dĂśnĂźp bakmayÄąz. Biraz tutarsÄąz mÄąyÄąz neyiz? Yoksa bu kadar “muhafazakâr, tarih ile gelecek, Asya ile Avrupa arasÄąnda kĂśprĂźâ€? olmakla ĂśvĂźnĂźp, avuçlarÄąmÄązÄą ovalayÄąp yÄąktÄąÄ&#x;ÄąmÄąz kĂśĹ&#x;klerin kĂśtĂź, ucuz ve dahi eni boyu birbiriyle orantÄąsÄąz tuhaf kopyalarÄąna koĹ&#x;arak gidip taklit gĂśzlemeleri midemize indirmemizin, “ucuzâ€? hediyelik eĹ&#x;yalarÄą kapÄąĹ&#x;mamÄązÄąn baĹ&#x;ka bir açĹklamasÄą olabilir mi? (HamamĂśnß’nde ve HacÄąbayram’da yÄąkÄąlÄąp yeniden yapÄąlan tarihi evler bir yana, Ankara’nÄąn çeĹ&#x;itli yerlerine kurulan maket evleri gĂśrdĂźkçe insanÄąn içi sÄązlÄąyor.) Bir açĹklama var aslÄąnda. Korunan Ĺ&#x;ey aslÄąnda sadece biçimi. O biçimin, yĂźzyÄąllar sĂźrmĂźĹ&#x; deneyim ve birikimle ortaya çĹkmÄąĹ&#x; bir içeriÄ&#x;in sonucu olduÄ&#x;unu unutuyoruz herhalde. O içerik de elle tutulamayan gĂśzle gĂśrĂźlemeyen bir Ĺ&#x;ey sonuçta. Bir deÄ&#x;er. Ĺžehir dediÄ&#x;in deÄ&#x;erler toplamÄą deÄ&#x;il mi aslÄąnda. SonrasÄą o deÄ&#x;ere bir biçim vermek. Temiz havaya, ulaĹ&#x;Äąm hakkÄąna, engelsiz sokaklara – binalara ve daha nice hak ve hizmete dĂśnĂźĹ&#x;tĂźrmek. Ama Ăśnce o içeriÄ&#x;i, deÄ&#x;eri anlatabilmek. Yoksa kimin umurunda Ankara’nÄąn ortasÄąnda, içinde tiyatro sahnesi olan, ticari deÄ&#x;eri yĂźksek bir bina satÄąlmÄąĹ&#x; ya da satÄąlmamÄąĹ&#x;. AtatĂźrk Orman ÇiftliÄ&#x;i’ne baĹ&#x;bakanlÄąk bina yaptÄąrmÄąĹ&#x; yaptÄąrmamÄąĹ&#x;. Gerzeliler, Arhavililer, derelerine, yaylalarÄąna, otlaklarÄąna sahip çĹkanlardan ĂśÄ&#x;reneceÄ&#x;imiz ilk Ĺ&#x;ey bu. HayatÄąndaki yerini kavramadan, kaybettiÄ&#x;inde oluĹ&#x;acak boĹ&#x;luÄ&#x;u ĂśngĂśrmeden “sahip çĹkmakâ€? diye bir Ĺ&#x;ey yok. Ama bu boĹ&#x;luk kÄąrda ve kĂśyde Ăśylesine

hÄązlÄą, doÄ&#x;rudan ve yÄąkÄącÄą ki! Ama Ĺ&#x;ehirde Ăśyle mi? Burada iĹ&#x;ler baĹ&#x;ka tĂźrlĂź. Temas etmiyorsanÄąz, orda bir Çiftlik, sinema, park, otobĂźs var, ama uzakta. Kentte boĹ&#x;luklar hem gĂśrĂźlmĂźyor, hem de çok çabuk doluyor. Siz “sattÄąrmam, yaptÄąrmamâ€? diye boÄ&#x;az patlatÄąrken bir de bakmÄąĹ&#x;sÄąnÄąz kent baĹ&#x;ka Bir Ĺ&#x;ey olmuĹ&#x; bile. Kentte baĹ&#x;ka tĂźrlĂź dĂźĹ&#x;Ăźnmek, hareket etmek gerekiyor. KentleĹ&#x;mek yetmiyor, kentlileĹ&#x;mek de gerekiyor. Yolda çevirip soran olursa iyi dĂźĹ&#x;ĂźnĂźn ne cevap vereceÄ&#x;inizi: Siz bizim kentlileĹ&#x;tirebildiklerimizden misiniz?

6 Dikmen Vadisi HalkÄą, Ne Villa Ne Saray, Sadece BaĹ&#x;ÄąnÄą Sokacak Ev Ä°stiyor... Dikmen Vadisi HalkÄą, gecekondularÄąnÄą yÄąkmaya gelen taĹ&#x;eron firmanÄąn saldÄąrÄąsÄą Ăśncesi, 1 Ĺžubat 2007’de baĹ&#x;layan Dikmen Vadisi’ndeki yÄąkÄąm olaylarÄąnÄąn 6’ncÄą yÄąldĂśnĂźmĂźnde, barÄąnma haklarÄąnÄą savunarak, BĂźyĂźkĹ&#x;ehir Belediyesi ĂśnĂźne siyah çelenk bÄąrakmÄąĹ&#x;tÄąlar “GĂśkçek defol vadi bizimdirâ€? sloganlarÄąnÄąn ardÄąndan yapÄąlan basÄąn açĹklamasÄąnda Ĺ&#x;u ifadelere yer verilmiĹ&#x;ti: “Bundan 6 yÄąl Ăśnce belediye baĹ&#x;kanÄąnÄąn emri ile mahalleye gelen binlerce polis, panzerler ve kepçe bizi evsiz bÄąrakÄąp sokaÄ&#x;a atmak istedi. Marifet yÄąkmak deÄ&#x;il yapmaktÄąr, bizler de hala evimizi yuvamÄązÄą savunma derdindeyiz.â€? 12 ve 13 Ĺžubat’ta yÄąkÄąm için geldiler... Dikmen Vadisinde gecekondularÄąn yÄąkÄąm iĹ&#x;ini aldÄąÄ&#x;ÄąnÄą sĂśyleyen Genka

solfasol Ä°nĹ&#x;. isimli taĹ&#x;eron firmanin yetkilileri, yÄąkÄąm için fizibilite çalÄąĹ&#x;malarÄą yaparken, farkedildiler ve 12 Ĺžubat’ta mahalleli tarafÄąndan mahalleden kovuldular. Ĺžirket yetkilileri, 13 Ĺžubat’ta elliyi aĹ&#x;kÄąn Ăśzel gĂźvenlik elemanÄą ve yÄąkÄąm için dozerlerle yine geldiler. Ellerinde coplar ve dĂśner bĹçaklarÄąyla gelen Ăśzel gĂźvenlikçileri ve Ĺ&#x;irket yetkililerini korumak için Çevik Kuvvet Polisleri de gĂśrevlendirilmiĹ&#x;ti. Ă–zel gĂźvenlikçileri ve iĹ&#x; makinalarÄąyla gelen taĹ&#x;eron firma yetkililerini, mahalleliler karĹ&#x;ÄąladÄą. BirgĂźn gazetesinin haberine gore, taĹ&#x;eron firma yetkilileri, bu yÄąkÄąmÄą ihale ile aldÄąklarÄąnÄą, yÄąkÄąmÄą yapmak için teminat yatÄąrdÄąklarÄąnÄą, bu yÄąkÄąmÄą gerçekleĹ&#x;tirmek zorunda olduklarÄąnÄą ifade ettiler. Mahalleli, ise yÄąkÄąma izin vermeyeceklerini dile getirdi. Firma yetkilisi olduÄ&#x;unu sĂśyleyen kiĹ&#x;i, geçiĹ&#x;lerini engellemek isteyen mahallelileri tehdit etmeye baĹ&#x;ladÄą ve emrindeki Ăśzel gĂźvenlikçilere mahallelinin engellemesini kaldÄąrmasÄą için saldÄąrÄąya geçmeleri talimatÄą verdi. :‘L‘N JĂŽJO HFMFOMFS TJMBIM‘ZE‘ GĂśrgĂź tanÄąklarÄą, firma yetkililerinin araçlarÄąnda, silah ve bĹçaklarÄąn bulunduÄ&#x;unu aktardÄą. SilahlarÄąn farkedilmesi Ăźzerine, mahallelide tedirginlik arttÄą. YÄąldÄąz Polis Karakoluna da haber verildi. Arabalarda silah olduÄ&#x;unu ĂśÄ&#x;renen mahalleliler, araçlara yĂśneldiler, Ĺ&#x;irket yetkilileri ise arabalarÄąn içindeki silah ve bĹçaklarÄą alarak kaçtÄąlar.

BarÄąĹ&#x;a DoÄ&#x;ru Bir DĂźÄ&#x;Ăźm Daha ÇÜzĂźldĂź 4‘SBEB 1FL ÂąPL #BÇľLB ;PSMVL 7BS HĂźkĂźmet, Oslo gĂśrĂźĹ&#x;meleri ile baĹ&#x;layÄąp sonrasÄąnda kesintiye uÄ&#x;rayan “Demokratik AçĹlÄąmâ€? sĂźrecini Ä°mralĹ’ya taĹ&#x;ÄądÄą. SĂźreci izleyenler, bu kez barÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;melerinin daha kararlÄą adÄąmlarla yĂźrĂźdĂźÄ&#x;ĂźnĂź sĂśylĂźyorlar. Ä°kinci barÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;melerinin daha baĹ&#x;Äąnda, barÄąĹ&#x; sĂźrecini sekteye uÄ&#x;ratabilecek birçok mĂźdahale olmasÄąna karĹ&#x;Äąn, gĂśrĂźĹ&#x;meler kararlÄąlÄąkla sĂźrdĂźrĂźlĂźyor. Daha gĂśrĂźĹ&#x;melerin baĹ&#x;langÄącÄąnda PKK’nÄąn kurucularÄąndan Sakine CansÄąz, Fidan DoÄ&#x;an ve Leyla SĂśylemez isimli KĂźrt Ă–zgĂźrlĂźk hareketine destek veren kadÄąnlar Paris’te KĂźrdistan Enformasyon BĂźrosunda Ĺ&#x;Ăźpheli bir Ĺ&#x;ekilde ĂśldĂźrĂźldĂźler. BarÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;melerinde en bĂźyĂźk saldÄąrÄą ise TĂźrk milliyetçisi

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

BĂźrosunun emektarÄą TarÄąk A., BarÄąnma BĂźrosunda bir toplantÄą yapÄąlmasÄą için karar aldÄąklarÄąnÄą açĹkladÄą ve mahalle dÄąĹ&#x;Äąndan gelenlere ise Dikmen Vadisi halkÄąnÄąn barÄąnma problemini, hemen her platformda dile getirmeleriyle kendilerine destek olabileceklerini bir kez daha hatÄąrlattÄą.

:‘L‘N JĂŽJO HFMJQ NBIBMMFMJZF TBME‘SBOMBS‘ kovaladÄąlar... Bu sÄąrada Ăśzel gĂźvenlikçilerle, yÄąkÄąma direnen vadi halkÄą arasÄąnda çatÄąĹ&#x;ma baĹ&#x;ladÄą. Ă–zel gĂźvenlikçlerin mahalleliye saldÄąrÄąsÄą sÄąrasÄąnda, polislerin herhangi bir mĂźdhalede bulunmadÄąÄ&#x;Äą gĂśrĂźldĂź. Ă–zel gĂźvenlikçiler, kendilerini geçirmek istemeyen bir kadÄąnÄą yaraladÄąlar. Bunun Ăźzerine çevrede bekleĹ&#x;en diÄ&#x;er mahalleliler de saldÄąrÄąya karĹ&#x;ÄąlÄąk verdi ve Ĺ&#x;irket yetkilileri ile Ăśzel gĂźvenlikçileri, yÄąkÄąma gelen Ĺ&#x;irketin merkezinin olduÄ&#x;u Turan GĂźneĹ&#x; BulvarÄąna kadar kovaladÄąlar. Mahalleliler, sloganlarla Ĺ&#x;irketin yÄąkÄąm için getirdiÄ&#x;i iĹ&#x; makinalarÄąnÄąn da camlarÄąnÄą kÄąrdÄąlar. YÄąkÄąm için gelen Ĺ&#x;irket yetkilileri ve Ăśzel gĂźvenlikçilerin ardÄąndan, polis ekiplerinin de gitmesi için daÄ&#x;Äąlmayan mahalleli, barÄąnma haklarÄąnÄąn ellerinden alÄąnamayacaÄ&#x;Äąna iliĹ&#x;kin sloganlar attÄąlar. Polis ekipleri de gittikten sonra, BarÄąnma

kesimlerden gelmekte. Ĺžubat’Ĺn ikinci yarÄąsÄąnda barÄąĹ&#x; sĂźrecini bir Karadeniz gezisi ile anlatmak isteyen ve destek aramaya çĹkan BDP’li vekiller ile onlarÄą destekleyen sol kesimler, Sinop ve Samsun’da ayrÄąmcÄą bir kalabalÄąÄ&#x;Äąn saldÄąrÄąsÄąna uÄ&#x;rayarak linç tehlikesi atlattÄąlar. Sinop’ta Ă–Ä&#x;retmenevi, Samsun’da TKP ile YeĹ&#x;iller ve Sol Gelecek Partisinin binalarÄą saldÄąrÄąya uÄ&#x;radÄą. BarÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;meleri için AKP ve BDP çaba verirken, meclisteki partilerden CHP ve MHP, barÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;melerine destek vermeye yanaĹ&#x;mÄąyor. BarÄąĹ&#x; SĂźrecine Avrupa’dan KoĹ&#x;ulsuz Destek BarÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;meleri için Avrupa’dan da tam destek geliyor. Avrupa Komisyonunun geniĹ&#x;lemeden sorumlu Ăźyesi Stefan Fule ile DĂśnem BaĹ&#x;kanÄą, Ä°rlanda heyetinden Lucinda Creighton, barÄąĹ&#x; mĂźzakerelerine koĹ&#x;ulsuz ve tam destek verdiklerini açĹklamÄąĹ&#x;tÄą. Ä°ngiliz Financial Times gazetesi de, Adalet BakanlÄąÄ&#x;Ĺ’nÄąn Altan Tan, SÄąrrÄą SĂźreyya Ă–nder ve Pervin Buldan’dan oluĹ&#x;an Ä°mralÄą heyetine onay vermesini “TĂźrkiye hĂźkĂźmeti ve KĂźrt muhataplarÄą, barÄąĹ&#x; gĂśrĂźĹ&#x;meleri ile ilgili uzun bir sĂźredir devam eden dĂźÄ&#x;ĂźmĂź çÜzdĂź, bu da son 30 yÄąlda 35 bin kiĹ&#x;inin hayatÄąnÄą kaydettiÄ&#x;i bir ihtilafÄąn çÜzĂźmlenmesine yĂśnelik ĂśzlĂź mĂźzakerelerin yakÄąnda baĹ&#x;layabileceÄ&#x;i beklentilerini artÄąrdÄąâ€? sĂśzleri ile deÄ&#x;erlendirdi. “Beklentileri tatmin etti.â€? Ankara’nÄąn gĂśzleri, çatÄąĹ&#x;malarÄą durdurmaya yĂśnelik açĹklamalarÄą için Ă–calan’da iken birçok KĂźrdĂźn Ă–calan’Ĺn KĂźrt hareketini diÄ&#x;er kÄąsÄąmlarÄąyla koordine etmesi gerektiÄ&#x;ini

UMUT

Mart 2013

NEREDE ?

CumhurbaĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Äą MuhafÄąz AlayĹ’nda gĂśrevli bir albayÄąn bir erkekle birlikte yaĹ&#x;adÄąÄ&#x;Äą için silah zoruyla kaçĹrdÄąÄ&#x;Äą eĹ&#x;cinsel oÄ&#x;lu Pembe Hayat LGBTT DayanÄąĹ&#x;ma DerneÄ&#x;i ve Ä°HD Ăœyesi Umut GĂśktuÄ&#x; S.’den 22 Ĺžubat’tan bu yana haber alÄąnamÄąyor. Umut’un birlikte yaĹ&#x;adÄąÄ&#x;Äą sevgilisi Ramazan K. da Umut’u kaçĹranlar tarafÄąndan aÄ&#x;Äąr bir Ĺ&#x;ekilde darp edildi. Gazetemiz yayÄąna hazÄąrlandÄąÄ&#x;Äą son dakikalara kadar henĂźz Umut’tan bir haber alamadÄąk. HakkÄąnda verilen koruma kararÄąna raÄ&#x;men babasÄą ve amcasÄą tarafÄąndan kaçĹrÄąlan Umut’la, tehdit ve darp edilen Ramazan’Ĺn can gĂźvenliklerinin saÄ&#x;lanmasÄąnÄą istiyoruz ve saÄ&#x;lanana kadar da takipteyiz. / Solfasol

Dikmen Vadisi halkÄąna destekler çoÄ&#x;alÄąyor‌ 12 ve 13 Ĺžubattaki saldÄąrÄąlar sonrasÄą, Halkevleri ve Meslek OdalarÄą, kentsel yÄąkÄąmlara ve rantçĹlara karĹ&#x;Äą Dikmen HalkÄąnÄąn yanÄąnda olduÄ&#x;unu duyurdu. Halkevlerinden yapÄąlan açĹklamada, taĹ&#x;eron Ĺ&#x;irketin mafyatik tutumlarÄąna iĹ&#x;aret edilerek kentsel yaÄ&#x;macÄąlÄąÄ&#x;a karĹ&#x;Äą çĹkÄąldÄą. TMMOB Ankara Ä°l Koordinasyonu da, barÄąnma hakkÄą için direnen Dikmen Vadisi HalkÄąnÄąn haklÄą taleplerine ve bunun karĹ&#x;ÄąsÄąnda bir avuç rant için uygulanan hukuksuzluk ve mafyatik Ĺ&#x;iddete dikkat çekti. birgĂźn/barÄąnmaburosu/abo/solfasol

savunduÄ&#x;unu kaydeden gazete: “TĂźrk BaĹ&#x;bakanÄą Recep Tayyip ErdoÄ&#x;an, haftalarca KĂźrt yanlÄąsÄą BarÄąĹ&#x; ve Demokrasi Partisi’nce Ăśnerilen isimlere itiraz etmiĹ&#x;ti. Bu hafta ise, SayÄąn ErdoÄ&#x;an’Ĺn “beklentileri tatmin etti’ diyerek tutumunu ĂśvdĂźÄ&#x;Ăź Ă–calan, BaĹ&#x;bakanÄąn kabul edilebilir bulduÄ&#x;u isimleri Ăśnererek dĂźÄ&#x;ĂźmĂź çÜzdĂźâ€? diye baĹ&#x;lÄąk attÄą. Birçok yorumcunun analizlerine de yer veren gazeteye gĂśre, yapÄąlan mĂźzakerelerde, “ihtilafÄąn uzun yÄąllardÄąr devam etmesi ve ErdoÄ&#x;an’Ĺn, kendisine daha çok yetki verebilecek yeni bir anayasa konusunda daha geniĹ&#x; bir uzlaĹ&#x;ÄąnÄąn bir parçasÄą olarak anlaĹ&#x;ma yapmak istemesi nedeniyleâ€? de zorlu bir yol ile karĹ&#x;Äą karĹ&#x;Äąya bulunulduÄ&#x;u Ăśne sĂźrĂźldĂź. Ä°ngiliz gazetesi, beklenen engellerin iĹ&#x;aretleri olarak, yeni bir ankette halkÄąn yĂźzde 55’inin terĂśr ile ilgili mĂźzakerelere karĹ&#x;Äą çĹkmasÄąnÄą, KĂźrt heyetine karĹ&#x;Äą Karadeniz’de dĂźzenlenen Ĺ&#x;iddetli gĂśsterileri ve TĂźrk savaĹ&#x; uçaklarÄąnÄąn Kuzey Irak’taki PKK mevzilerini bombalamayÄą sĂźrdĂźrmesini gĂśsterdi. Ancak bir TĂźrk uzmanÄąna atfen TĂźrk hĂźkĂźmetinin Ă–calan ile bir uzlaĹ&#x;ÄąyÄą, TĂźrkiye etrafÄąnda olup bitenler nedeniyle de aradÄąÄ&#x;Äą gĂśrĂźĹ&#x;ĂźnĂźn yansÄątÄąldÄąÄ&#x;Äą analizde “Ankara’nÄąn Ä°ran, Irak ve Suriye ile iliĹ&#x;kileri kĂśtĂźleĹ&#x;irken bazÄą TĂźrk yetkilileri, Tahran’Ĺ PKK’ya yardÄąm etmekle suçladÄąlarâ€? ifadeleri yer aldÄą. #%1 i#BS‘Ǿ TĂ SFDĆŒOEFO VNVUMVZV[ w Bu arada Ada’dan dĂśnen BDP’li vekiller, Abdullah Ă–calan’Ĺn barÄąĹ&#x;a dĂśnĂźk dileklerini basÄąna ilettiler. Ă–calan mesajÄąnda, PKK'nÄąn ve Devletin TĂźrk ve KĂźrt tutsaklara iyi davranmasÄą yĂśnĂźndeki dileklerini iletti. Bu arada BDP eĹ&#x;baĹ&#x;kanÄą, Selahattin DemirtaĹ&#x; da, Hatay Ä°l Kongresinde yaptÄąÄ&#x;Äą konuĹ&#x;mada, barÄąĹ&#x; sĂźrecinden umutlu olduklarÄąnÄą açĹkladÄą. BDP’nin Hatay kongresi, dÄąĹ&#x;arÄądaki milliyetçi kalabalÄąk tarafÄąndan saldÄąrÄąya maruz kaldÄą. / AydÄąn Bodur

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

7

Mart 2013

$QNDUD hQLYHUVLWHVL .DGĂ—Q dDOĂ—ĂźPDODUĂ— QGDQ

$QNDUD¡GD ´4XHHU dDOĂ—ĂźPDODUĂ—Âľ Ankara Ăœniversitesi KadÄąn ÇalÄąĹ&#x;malarÄą Ankara Ăœniversitesi KadÄąn ÇalÄąĹ&#x;malarÄą Ana Bilim DalÄą :Ă LTFL -ĆŒTBOT 1SPHSBN‘ ĆŒLĆŒ ZFOĆŒ ĆŒMLF ĆŒN[B BUU‘ #ĆŒSĆŒODĆŒTĆŒ yĂźksek lisans programÄąnda yer alan derslerden bazÄąlarÄąnÄą, programa katÄąlan ĂśÄ&#x;renciler dÄąĹ&#x;Äąna da açtÄą. Bunlardan ilki geçen yÄąl bu tarihlerde programa giren ve uygulanan “Toplumsal Cinsiyet ve Ĺžiddetâ€? dersi. %FSTĆŒO ĂšÇ˜SFUĆŒN Ă ZFTĆŒ #FUĂ M :BSBS HFĂŽFO Z‘M CBÇľMBZBO CV dersi, bu yÄąl da aynÄą Ĺ&#x;ekilde dÄąĹ&#x;arÄąya açmÄąĹ&#x;. Dersi dÄąĹ&#x;arÄąya açmak derken kastedilen, her boyutuyla dÄąĹ&#x;arÄądan LBU‘M‘NB BĂŽNBLy :BOĆŒ EFST E‘ǾBS‘EBO HFMFO LPOVLMBSMB oturumlar Ĺ&#x;eklinde ve yine dÄąĹ&#x;arÄądan katÄąlmak isteyen dinleyicilere açĹk biçimde yĂźrĂźtĂźlĂźyor. BetĂźl Yarar, dersin bu Ĺ&#x;ekilde yĂźrĂźtĂźlmesinin sebebini Ĺ&#x;u Ĺ&#x;ekilde açĹklÄąyor: “A.Ăœ. KadÄąn ÇalÄąĹ&#x;malarÄą Anabilim DalÄą bilimsel olduÄ&#x;u kadar, politik iddiasÄą da olan bir program yĂźrĂźtĂźyor. Politik olma iddiasÄą, cinsiyetçi politikalara karĹ&#x;Äą duyarlÄąlÄąÄ&#x;Äą, genel olarak toplumsal ve kurumsal dĂźzeyde yĂźkseltmek. Bu uygulama, geçen yÄąl çok etkili oldu ve her derse yaklaĹ&#x;Äąk 60 kiĹ&#x;i katÄąldÄą. Her ders, yeni deneyimlerin ve fikirlerin ÄąĹ&#x;ÄąÄ&#x;Äąnda tartÄąĹ&#x;malarla dolu geçtiâ€?. Yarar, dersin genel çerçevesini ve amacÄąnÄą Ĺ&#x;Ăśyle anlatÄąyor: â€œĹžiddet denilince gĂźnĂźmĂźzde neredeyse ilk akla gelen kadÄąna yĂśnelik aile içi Ĺ&#x;iddet. Bu da, genellikle kocanÄąn karÄąsÄąna yĂśnelttiÄ&#x;i fiziksel Ĺ&#x;iddet Ĺ&#x;eklinde yorumlanÄąyor. Uzun mĂźcadelelerden sonra feministlerin

politikleĹ&#x;tirdiÄ&#x;i kadÄąna yĂśnelik Ĺ&#x;iddet meselesini yeniden dĂźĹ&#x;Ăźnmemiz gerek. KadÄąna yĂśnelik Ĺ&#x;iddetin tek biçiminin, fiziksel Ĺ&#x;iddet olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą, psikolojik ekonomik, cinsel Ĺ&#x;iddet gibi pek çok farklÄą biçimlerinin olduÄ&#x;unu, yine kadÄąn hareketinin ve uluslararasÄą kadÄąn ĂśrgĂźtlerinin etkisiyle bir dĂźzeyde algÄąlar olduk. Ancak Ĺ&#x;u konuda henĂźz bir geliĹ&#x;me olduÄ&#x;u sĂśylenemez: KadÄąna yĂśnelik Ĺ&#x;iddetin tek boyutu aile içi Ĺ&#x;iddet deÄ&#x;il. Devletin kurumlarÄąnÄąn da, kadÄąna yĂśnelttiÄ&#x;i tĂźrlĂź Ĺ&#x;iddet biçimleri olduÄ&#x;u gibi, kadÄąnlarÄąn toplumsal konumlarÄąna gĂśre deÄ&#x;iĹ&#x;en dĂźzeyde, ekonomik Ĺ&#x;iddet maÄ&#x;duru olduklarÄą da bilinmelidir. AyrÄąca kadÄąnlar tekil bir kategori deÄ&#x;ildirler. KadÄąnlarÄąn içlerinde bulunduklarÄą koĹ&#x;ullar ve Ĺ&#x;iddeti nasÄąl yaĹ&#x;adÄąklarÄą, onlarÄąn diÄ&#x;er toplumsal konumlarÄąyla, ĂśrneÄ&#x;in etnik, dini, sÄąnÄąfsal konumlarÄąyla iliĹ&#x;kili olarak da deÄ&#x;iĹ&#x;mektedir. BunlarÄąn Ăśtesinde, Ĺ&#x;iddet denilince akla gelen hep kadÄąn oluyor. ErkeÄ&#x;in erkeÄ&#x;e uyguladÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;iddetten veya erkeklik kĂźltĂźrĂźnĂźn yarattÄąÄ&#x;Äą yapÄąsal Ĺ&#x;iddet biçimleri, ĂśrneÄ&#x;in devlet Ĺ&#x;iddetinin eril yĂźzĂź hiç sorgulanmÄąyor. KÄąsaca derste, Ĺ&#x;iddetin cinsiyetle olan bu çok yĂśnlĂź iliĹ&#x;kisini ortaya koymak hedefleniyor. BĂśylesi bir kapsama, farklÄą konular ve konuklarla ulaĹ&#x;mak çok daha anlamlÄą olacaÄ&#x;Äą için, bu yaklaĹ&#x;Äąm tercih edilmiĹ&#x;. Bu yeni algÄąyÄą yaygÄąnlaĹ&#x;tÄąrmanÄąn yolu olarak, dersi dÄąĹ&#x;arÄąya açma fikri geliĹ&#x;miĹ&#x;. KadÄąn ÇalÄąĹ&#x;malarÄą YĂźksek Lisans ProgramÄą ekibi de, bu yaklaĹ&#x;ÄąmÄą desteklemiĹ&#x;. Dersin bu zengin içeriÄ&#x;inin, yakÄąnda daha geniĹ&#x; kitlelere bir

kitap biçiminde ulaĹ&#x;acaÄ&#x;ÄąnÄą da bildiren Yarar, bu yÄąl, aynÄą dersi yeni temalar ve konularla yeniden iĹ&#x;liyor. BazÄą haftalar hariç hemen her hafta ÇarĹ&#x;amba gĂźnĂź saat 16:30’da A.Ăœ. Siyasal Bilgiler FakĂźltesi ATAUM 15 no.’lu sÄąnÄąfta baĹ&#x;layan dersin, herkese açĹk olduÄ&#x;unu bir kez daha hatÄąrlatalÄąm. AyrÄąca dersin bu ikinci yÄąlÄą da, ikinci bir derleme kitaba konu olacak. A.Ăœ. KadÄąn ÇalÄąĹ&#x;malarÄąnÄąn baĹ&#x;lattÄąÄ&#x;Äą ikinci yenilik, “Queer ÇalÄąĹ&#x;malarÄąâ€? adÄą altÄąnda açĹlan ve yine dÄąĹ&#x;arÄąya açĹk olarak yĂźrĂźtĂźlen bir ders. Bu yÄąl ilki gerçekleĹ&#x;ecek olan ders, KAOS GL’nin desteÄ&#x;iyle oluĹ&#x;turuluyor ve BetĂźl Yarar tarafÄąndan koordine ediliyor. Ders 12 Ĺžubat 2013 tarihindeki ilk haftasÄąnda, Esmeray’Ĺn “YÄąrtÄąk Bohçaâ€? adlÄą performansÄąyla açĹlÄąĹ&#x;ÄąnÄą yaptÄą. CoĹ&#x;kulu bir kalabalÄąkla baĹ&#x;layan ders, 14 hafta sĂźrecek. Derste toplumsal cinsel yĂśnelim ve cinsiyet kimliÄ&#x;i ayrÄąmcÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄąn, toplumsal cinsiyet ile iliĹ&#x;kisi tartÄąĹ&#x;maya açĹlacak. Bu kapsamda eĹ&#x;cinsel, biseksĂźel, trans varoluĹ&#x;un tarihsel sĂźreci, politize olma biçimleri konu edilecek. Heteroseksizmin LGBT bireylerin hayatlarÄąna yansÄąmasÄą ve heteroseksizm karĹ&#x;ÄątÄą mĂźcadele, queer yoldaĹ&#x;lÄąÄ&#x;Äą gibi konularÄąn ele alÄąnacaÄ&#x;Äą derse, TĂźrkiye’de LGBT ve Queer konusunda çalÄąĹ&#x;an birçok akademisyen katÄąlacak. Akademisyenlerin sunumlarÄą, ders katÄąlÄąmcÄąlarÄąnÄąn makalelerinden oluĹ&#x;an kitap sene sonunda “Queer ÇalÄąĹ&#x;malarÄąâ€? adÄąyla kitaplaĹ&#x;acak. Her hafta SalÄą gĂźnĂź saat 17:00-20:00 arasÄąnda Ankara Ăœniversitesi ATAUM 15 no.’lu sÄąnÄąfta gerçekleĹ&#x;ecek. Ders hakkÄąnda daha fazla bilgi almak için egitim@kaosgl.org’a mail atabilirsiniz veya KAOS GL’nin web sayfasÄąnÄą inceleyebilirsiniz.

(OHQH (OHQH Ĺžahika D. 20-24 Ĺžubat arasÄą ANKAmall 2. El Film Festivali’nin yedincisi dĂźzenlenmiĹ&#x;. “DĂźzenlenmiĹ&#x;â€? diyorum çßnkĂź sesiz sedasÄąz, gĂśnĂźllĂźlĂźk enerjisi ve parasÄązlÄąÄ&#x;Äąyla, mazbut ve çekingen hem de o halleriyle de insana deÄ&#x;en bir biçimde AnkaralÄąlarÄąn ĂśnĂźne çĹktÄąklarÄą için. Filmlerin “ikinci elâ€? olmasÄą en az bir festivale katÄąlÄąp elenmiĹ&#x;lik koĹ&#x;ulunda yatÄąyor. Bu yÄąlki çaÄ&#x;rÄą “ritimâ€? kavramÄą ĂźstĂźne yapÄąlmÄąĹ&#x;, hem de notalarla: DO- Denedin OlmadÄąysa, RE- Reddettiler Elendiysen, ‘MÄ°- MantÄąÄ&#x;Äąna Ä°nanmadÄąlarsa’, ‘FA- FarkÄąnÄą AnlamadÄąlarsa’ SOLSinemaya Odaklanmak LazÄąmsa, LA- LafÄąna AldÄąrmadÄąlarsa, SÄ° -SĂśylediklerini Ä°Ĺ&#x;itmedilerse, sen yine kalbinin sesini dinle, katÄąl diyorlar. Sitelerinde (http://www.ikincielfestivali.org) festivalin amacÄą, hikayesi ve koĹ&#x;ullarÄą yazÄąyor ama 20 Ĺžubat açĹlÄąĹ&#x; akĹ&#x;amÄą, plaket verme tĂśreni Ăśncesi konuĹ&#x;ma yapan arkadaĹ&#x;ÄąmÄązÄąn sĂśyledikleri festivalin ruhunu çok iyi yansÄątÄąyordu: [‌] biz filmimizi çektik, filmi festivale yolladÄąk‌ bekledik bekledik, hiçbir sey olmadÄą, bize cevap da vermediler, bizi ciddiye de almadÄąlar, bize inanmadÄąlar da. Ve biz de dedik ki; biz, bizim gibi filmleri elenen insanlarÄą bir araya getirirsek, bir kafede, salonda, restoranda, nerede olursa olsun, filmimizi bir yerde, bir Ĺ&#x;ekilde gĂśstermiĹ&#x; oluruz. ÇßnkĂź biz bunu çektik, emek verdik, niye boĹ&#x;a gitsin diye dĂźĹ&#x;ĂźndĂźk. Ve biz ilk yÄąlÄąmÄązda, yani 2007’de, cumartesi gĂźnĂźne denk geldiÄ&#x;i için tesadĂźfi bir Ĺ&#x;ekilde 19 MayÄąs’ta filmimizi gĂśsterdik. Bizim gibi olan o kadar çok insan varmÄąĹ&#x; ki, 150’ye yakÄąn film gĂśsterdik. ArtÄąk sabahlara kadar biz sÄąkÄąldÄąk gĂśstermekten, filmler -hani biraz elenmiĹ&#x; olduÄ&#x;u için- sÄąkÄąntÄąlÄą, [‌] Ĺ&#x;eyler var, Ĺ&#x;imdi doÄ&#x;ruya doÄ&#x;ru, derken bĂśyle bir festival oldu. BaktÄąk gĂźzel, evet, o zaman devam edelim gibi bir hal aldÄą. Bu yedinci yÄąl. Yedi yÄąldÄąr biz baĹ&#x;ka festivallerde elenen, sloganÄąmÄąz “ellenenâ€? filmleri gĂśsteriyoruz ve gĂśstermeye devam edeceÄ&#x;iz. [...]Kar amacÄą gĂźtmeyen, genelde zararla bitiren filmleri gĂśsteriyoruz. Yani farklÄą bir festival olduÄ&#x;unu anlatmak adÄąna vurguluyorum, yoksa bir Ĺ&#x;ikayetimiz olduÄ&#x;u

için deÄ&#x;il, yanlÄąĹ&#x; anlaĹ&#x;ÄąlmasÄąn. Ă–zet olarak bĂśyle bir festival yapÄąyoruz, yapmaya devam edeceÄ&#x;iz umarÄąm. Ama Ĺ&#x;Ăśyle bir Ĺ&#x;ey vardÄąr, ikinci el film festivali bir gĂźn sonlanacaktÄąr, ne zaman ki film festivalleri biraz daha elenen filmlere Ăśnem vermeye baĹ&#x;larsa “biz sizin filminizi Ĺ&#x;u sebepten dolayÄą eledikâ€?, ya da “filminizi gĂśstermedikâ€?, ya da “jĂźri [tÄąrnak içinde] “kaprisiâ€? olduâ€? falan gibi Ĺ&#x;eyler demeye baĹ&#x;ladÄąklarÄą an bu festivalin de dĂźzenlenme amacÄą ortadan kalkÄąyor zaten. Bu bir tepki festivalidir, bu Ĺ&#x;ekilde de devam edecektir. Etki tepki bir Ĺ&#x;ey doÄ&#x;uracaktÄąr diye dĂźĹ&#x;ĂźnĂźyoruz....â€? AçĹlÄąĹ&#x;a benim gibi çok ayrÄąntÄą bilmeden Bertan BaĹ&#x;aran’Ĺn Barbaros ErkĂśse -Sensiz YaĹ&#x;anmaz- belgeselini gĂśreceÄ&#x;im diye giden insanlar Barbaros ErkĂśse’ yi konuklarÄąn arasÄąnda gĂśrĂźp sevindiler, ama Sanatolia’nÄąn dolmamÄąĹ&#x; koltuklarÄą filmi izlemeden Ăśnce bile Ĺ&#x;aĹ&#x;ÄąrttÄą kimimizi. Ben az kiĹ&#x;inin haberi olmuĹ&#x; herhalde diye dĂźĹ&#x;ĂźndĂźm. Arada insanlarÄąn “keĹ&#x;ke Facebook’ta paylaĹ&#x;saydÄąmâ€? dediklerini duydum. Film sonrasÄąnda pek resmi olmayan bir kokteyl vardÄą. Bir baktÄąk Barbaros ErkĂśse’nin çevresinde toplanmÄąĹ&#x; epey bir insan var ve herkes birbirine yapmacÄąksÄąz bir biçimde “ben aslÄąnda Ăśyle ĂźnlĂź birisiyle resim çektirmeye meraklÄą biri deÄ&#x;ilim ama Barbaros ErkĂśse baĹ&#x;ka bir his veriyorâ€? babÄąndan Ĺ&#x;eyler

sĂśylĂźyor. Plakat vermek için orda bulunan Ĺžafak Pavey’le de resim çektirenler de vardÄą. Festival organizatĂśrleri ve gĂśnĂźllĂźlerinin gĂśsteriĹ&#x;siz ruhu buraya da yansÄąmÄąĹ&#x;tÄą. Daha Ăśnce bĂśyle bir Ĺ&#x;ey yapmamÄąĹ&#x; genç insanlar sevgi ve hayranlÄąkla Barbaros ErkĂśse’nin omuza dayanarak resim çektirdiler. Bir yandan koskoca salonlarÄą doldurabilen Barbaros ErkĂśse gibi bir sanatçĹyÄą anlatan filmi daha çok seyreden olsaydÄą diye hayÄąflandÄąk, belki hafifçe utandÄąk arkadaĹ&#x;larÄąmla, Ăśte yandan aslÄąnda kßçßk ve saygÄądeÄ&#x;er etkinliklerin kendine dair bir nezihliÄ&#x;i olduÄ&#x;unu gĂśrĂźp keyifle AnkaMall’dan kapÄąlarÄą kapanma saatinde ayrÄąldÄąk. Ertesi gĂźn yine festivalin etkinliÄ&#x;i olan Barbaros ErkĂśse konseri vardÄą. OÄ&#x;lu viyolensel,

bir torunu gitar ĂśbĂźrĂź de kanun çalÄąyordu. Barbaros ErkĂśse’nin gĂśzleri boncuk boncuk ve hafif kÄąrmÄązÄąydÄą, nezle olmasÄąnÄąn verdiÄ&#x;i nemlilikle iyice parÄąldayan gĂśzleri canlÄą havalar çalarken bile derin bir sakinlik ve yumuĹ&#x;aklÄąk taĹ&#x;Äąyordu. Barbaros ErkĂśse bu festivale çok yakÄąĹ&#x;tÄą, festival de ona. Filmler ikinci el diye teknik kaliteleri dĂźĹ&#x;Ăźk sanmasÄąn kimse, belli ki gerçekten sĂśyledikleri gibi emek verilip hem de inanÄąlan projelerinin daha çok insana ulaĹ&#x;masÄąnÄą amaçlamÄąĹ&#x;lar ve baĹ&#x;armÄąĹ&#x;lar. KatÄąlmadÄąm ama kapanÄąĹ&#x; tĂśrenine geleceklerin listesine bakÄąnca gĂśrĂźyorsunuz ki yaptÄąÄ&#x;i iĹ&#x;i iyi yapan ciddi insanlar da bu kßçßk ve deÄ&#x;erli festivali ciddiye almÄąĹ&#x;. Ben bir gĂźn bu festivale ihtiyaç kalmamasÄą dileÄ&#x;ini anlÄąyorum ama belki de ciddi bir geleneÄ&#x;in baĹ&#x;langÄącÄą olur bu festival. ĂœstĂźne yeniden dĂźĹ&#x;ĂźnĂźlmesi gereken biraz daha az tĂźketici ve ticari emek isteyen ne çok Ĺ&#x;ey var zaten çevremizde.

8

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

5DKDWVĂ—] (UNHNOHUGHQ

.RFDPDQ (JRODU .RPSOHNVOL 3HQLVOHU YH )DOOXVX 5HGGHGHQOHU Mehmet Emin BoyacÄąoÄ&#x;lu – mehmeteminb@gmail.com – odtĂź, sosyoloji Eylemlerin, protestolarÄąn çok bĂźyĂźk oranda hedefine ulaĹ&#x;amadÄąÄ&#x;Äą, anlaĹ&#x;ÄąlamadÄąÄ&#x;Äą, marjinalleĹ&#x;tirildiÄ&#x;i hepimizin mâlumu. “EĹ&#x;it, parasÄąz, bilimsel, anadilde eÄ&#x;itimâ€? sloganÄąyla yaptÄąÄ&#x;ÄąmÄąz bir eylem Oda TV kitlesinin ciddi bir kÄąsmÄą tarafÄąndan “Bu çocuklar terĂśrist deÄ&#x;il. KĂźrtçe eÄ&#x;itimi kast etmiyorlar. ODTĂœâ€™de eÄ&#x;itim Ä°ngilizce, TĂźrkçe okumak istiyorlar.â€? yorumuyla desteklenmiĹ&#x;ti ĂśrneÄ&#x;in. Elbette her anlayamama durumu bu denli trajikomik olmuyor, genelde yalnÄązca trajik oluyor. ODTĂœâ€™de Felsefe TopluluÄ&#x;u, Libido ve DĂźĹ&#x;Ăźnbil Dergileri tarafÄąndan organize edilen, Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn da konuĹ&#x;macÄą olarak çaÄ&#x;rÄąldÄąÄ&#x;Äą 1. Teoloji Sempozyumu bĂśyle bir trajediyle sonuçlandÄą. Libido ve DĂźĹ&#x;Ăźnbil Dergileri etkinlik boyunca homofobik, heteroseksist tutumlarÄąndan dolayÄą protesto edilmiĹ&#x; olsalar da yalnÄązca Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn protesto edilmesi gĂźndeme geldi. Protestodan rahatsÄąz olan birçok kiĹ&#x;i sĂźreçten bĂŽhaber olmalarÄąna raÄ&#x;men bol keseden atÄąp tutmaktan, feministleri ve LGBTleri hakaretlere boÄ&#x;maktan çekinmedi. (YazÄąyÄą uzun tutmamak adÄąna, etkinlik ilan edilmeye baĹ&#x;landÄąÄ&#x;Äą andan itibaren neler olup bittiÄ&#x;ini ĂśÄ&#x;renmek isteyenlere www.siddethikayeleri.com/portfolio/ homofobiye-ve-cinsiyetci-siddete linkindeki rĂśportajÄą okumalarÄąnÄą tavsiye ederim.) Protestoya yĂśneltilen en içten ve en az kavgacÄą sitem Ĺ&#x;Ăśyle dile getirildi: “Tamam da biz Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺ dinlemek istiyorduk.â€? KonuĹ&#x;macÄąnÄąn konuĹ&#x;ma hakkÄąndan ziyade dinleyicinin dinleme hakkÄąna vurgu yapan bu naif itirazÄąn ĂźstĂźndeki topraÄ&#x;Äą biraz eĹ&#x;elersek karĹ&#x;ÄąmÄąza – itirazÄą dillendirenlerin fark edemedikleri Ĺ&#x;ekilde

– tam da protestonun yapÄąlma sebebi çĹkar. Eski eĹ&#x;ine uyguladÄąÄ&#x;Äą eril Ĺ&#x;iddetten sonra – ki birçok kiĹ&#x;inin sandÄąÄ&#x;ÄąnÄąn aksine protestoda bu konu yine eski eĹ&#x;inin hassasiyetleri gĂśzetilerek hiç dile getirilmemiĹ&#x;tir – ĂśzĂźr dilemesi, ĂśzeleĹ&#x;tiri vermesi gereken NiĹ&#x;anyan, aksine feministlere saldÄąrmÄąĹ&#x;, feminizmi (her ne demekse) ÄąrkçĹlÄąk olarak tanÄąmlamÄąĹ&#x;tÄąr. Basitçe ifade etmek gerekirse; NiĹ&#x;anyan, tam da bu noktadan, cinsiyetçiliÄ&#x;e gereken Ăśnemin verilmediÄ&#x;i, hegemonik erkeklikten hesap sorulmadÄąÄ&#x;Äą ve hâlâ onu dinlemek isteyen bir kitle var olduÄ&#x;u için protesto edilmiĹ&#x;tir. Bu noktada yine birçoklarÄąnÄąn ifade ettiÄ&#x;i saldÄąrgan olmayan ikinci bir argĂźman ortaya çĹkÄąyor: “NiĹ&#x;anyan etkinliÄ&#x;e kadÄąn sorunu (bu da ne demekse) hakkÄąnda konuĹ&#x;maya gelmedi ki; teoloji hakkÄąnda konuĹ&#x;maya geldi.â€? Psikanaliz dergisi olma iddiasÄąndaki bir oluĹ&#x;umun da bileĹ&#x;enleri arasÄąnda olduÄ&#x;u bu etkinliÄ&#x;e katÄąlanlarÄąn, sanki Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn etkinliÄ&#x;e kadÄąn dĂźĹ&#x;manÄą personasÄąnÄą bir kenara bÄąrakÄąp gelmesi mĂźmkĂźnmĂźĹ&#x; gibi bir tutum takÄąnmasÄą mânidardÄąr. Yine de burada biraz yavaĹ&#x;lamak gerekir. Ă–ncelikle yukarÄądaki Ăśnermede Ĺ&#x;Ăśyle alt metinler sezilebilir: “NiĹ&#x;anyan’Ĺn eski eĹ&#x;ine yaptÄąklarÄąnÄą / feminizm ile ilgili sĂśylediklerini biz de tasvip etmiyoruz.â€? ve/veya “NiĹ&#x;anyan kadÄąn sorunu(!?) hakkÄąnda konuĹ&#x;maya gelse biz de protesto ederdik.â€? BunlarÄąn bĂźyĂźk bir çoÄ&#x;unluk için zerre kadar doÄ&#x;ruluk payÄą olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą anlamak için âlim olmak gerekmez. Birçok kiĹ&#x;inin Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺ – ne hakkÄąnda konuĹ&#x;tuÄ&#x;unu falan umursamadan – dinlemeye gittiÄ&#x;i gerçeÄ&#x;i, hem NiĹ&#x;anyan orta Ĺ&#x;iddette bir ego ejakĂźlasyonu yaĹ&#x;ayÄąp hedef Ĺ&#x;aĹ&#x;ÄąrdÄąÄ&#x;Äąnda, feminizmi aĹ&#x;aÄ&#x;Äąlarken hÄązÄąnÄą alamayÄąp

sosyalizme de sĂśvmeye baĹ&#x;ladÄąÄ&#x;Äąnda dahi kendisine verilen gazÄąn sĂśnĂźmlenmemesinde hem de ßç gĂźn boyunca sorunsuz devam eden sempozyumun yalnÄązca bir oturumunu dinleyemeyen insanlarÄąn bu denli galeyana gelmesinde, paralarÄąnÄą geri istemesinde fark edilebilir. (Para meselesi Ăźzerine iki kelam etmemek de çok içimde kalacak ama yerimiz dar...) Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn Ermeni, anti-Kemalist, dinsiz olduÄ&#x;u, bu yĂźzden ezilen bir kesimden olduÄ&#x;u doÄ&#x;rudur. Kendisi tarafÄąndan dahi ciddiye alÄąnmamÄąĹ&#x; da olsa aslÄąnda bu yĂźzden protesto edildiÄ&#x;i bile iddia edilmiĹ&#x;tir ki aklĂŽ melekeleri yerinde olan bir kiĹ&#x;i Sevan NiĹ&#x;anyan TĂźrk milliyetçiliÄ&#x;ine ya da dine yĂśnelttiÄ&#x;i eleĹ&#x;tiriler sebebiyle protesto edilseydi herkesten Ăśnce bizim tarafÄąmÄązdan savunulacaÄ&#x;ÄąnÄą tahmin edecektir. Ä°lk Ăśnerme doÄ&#x;ru olsa da bir adÄąm daha atÄąp Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn asla muktedir olamayacaÄ&#x;Äą ve bu yĂźzden ona yĂśnelik bir protesto yapÄąlmamasÄą gerektiÄ&#x;i dillendirildiÄ&#x;inde iĹ&#x;in rengi deÄ&#x;iĹ&#x;ir. Kendisini protesto edenleri hedef gĂśstererek maruz bÄąrakabildiÄ&#x;i linç, Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn da kimi baÄ&#x;lamlarda pek tabii muktedir olabildiÄ&#x;ini gĂśstermiĹ&#x;tir. Feministler hakkÄąnda atÄąp tutulurken gĂśrmezden gelinen bir nokta sahnede Sevan NiĹ&#x;anyan’Ĺn cinsiyetçiliÄ&#x;ini protesto eden birçok erkeÄ&#x;in de olmuĹ&#x; olmasÄądÄąr. Bu erkekler Christine Delphy’nin “vebadan kaçar gibi kaçtÄąÄ&#x;ÄąnÄąâ€? sĂśylediÄ&#x;i “kadÄąnlar yerine konuĹ&#x;anâ€? ve “feministlere feminizm ĂśÄ&#x;retmeyeâ€? kalkan erkekler deÄ&#x;ildir. Aksine “kadÄąnlara nasihat etmek yerine kendileriyle,

kendi cinsiyetçilikleriyle uÄ&#x;raĹ&#x;an (...) kadÄąnlara seslenmek yerine kendilerini sorgulayan (...) kadÄąnlara kÄąlavuzluk edermiĹ&#x; gibi yapacaklarÄąna kendi yollarÄąnÄą arayan (...) gĂźndelik hayatlarÄąnda patriyarkaya karĹ&#x;Äą mĂźcadeleyle doÄ&#x;rudan ilintilenebilmenin çarelerini arayanâ€? erkeklerdir. Biz, ataerkiden rahatsÄąz olan ve kendilerine lĂťtfettiÄ&#x;i ayrÄącalÄąklÄą konumu reddeden erkekler, az sayÄąda olsak da buradayÄąz. HenĂźz “olmadÄąkâ€? ve belki hiç “olamayacaÄ&#x;Äązâ€? ama LFOEĆŒ LPOVNVNV[V TPSHVMVZPSV[ :BMO‘[DB eril Ĺ&#x;iddeti, tacizi, tecavĂźzĂź deÄ&#x;il, çaylarÄą kimin koyduÄ&#x;unu da sorunsallaĹ&#x;tÄąrÄąyoruz. AtĂślyeler yapÄąyor, deneyimlerimizi paylaĹ&#x;Äąyor, ĂśrgĂźtlenmeye çalÄąĹ&#x;Äąyor ve cinsiyet eĹ&#x;itliÄ&#x;i hayaliyle deÄ&#x;iĹ&#x;imin parçalarÄą olmaya çalÄąĹ&#x;Äąyoruz. Sorunun deÄ&#x;il çÜzĂźmĂźn parçasÄą olmak isteyen erkekleri aramÄązda gĂśrmek istiyoruz. (Bize katÄąlmak isterseniz, benimle iletiĹ&#x;ime geçebilirsiniz. ) (Es geçtiÄ&#x;im konularda-içeriklerine tamamen katÄąlmasam da-ek okuma Ăśnerileri: istifhanem.com/2013/02/22/feminazi, hkubra. org/?p=1014 ve antikapitalisteylem.org/ makaledetay.php?&id=439)

1RWDEHQH¡GHQ

9HMHWDU\HQ . ONHGLVL h]HULQH KĂźbra Ceviz Bir varmÄąĹ&#x;, bir yokmuĹ&#x;, Vejetaryen bir KĂźlkedisi yaĹ&#x;armÄąĹ&#x;‌ son kez sevdaya tutulduÄ&#x;umda ĂśldĂźrdĂźm adamÄą ama bu eski bir yĂźzyÄąlda baĹ&#x;ka bir Ăźlkede daha sÄącak bir iklimdeydi ve ĂślĂźm kanÄątladÄą onun gelip geçici bir yabancÄą olduÄ&#x;unu diÄ&#x;erleri gibi alice walker (feminist-insan haklarÄą aktivisti) Bir zamanlar ĂśzgĂźr kadÄąnlar varmÄąĹ&#x; ve keklikler ĂśzgĂźrce uçarlarmÄąĹ&#x;‌ Biz kadÄąnlar, arzularÄąmÄązÄą yĂśneten kĂśtĂź kalpli perilerin hayatÄąmÄąza hangi anda girdiÄ&#x;ini bilemeyiz. KĂśtĂź kalpli perilerin bir ismi yoktur çßnkĂź. AslÄąnda içten içe onlarÄą çaÄ&#x;ÄąrmadÄąÄ&#x;ÄąmÄązda yanÄąmÄązda bitiverirler. Zira bir varmÄąĹ&#x;, bir yokmuĹ&#x;, diyerek uydurulan bir oyunun kahramanlarÄądÄąr bu periler, kulaktan kulaÄ&#x;a fÄąsÄąldayarak bizi de oyuna dâhil etmek isterler: â€œĂ‡ocukluÄ&#x;un bir gece kanayarak bitecek, sonra sĂźrekli kanayacaksÄąn. KanadÄąkça eksileceksin. ÇßnkĂź sen tamamlanmak için var oldun. Bir kurtarÄącÄą gelecek, onun saçlarÄą senden kÄąsa olacak. Seni dudaÄ&#x;Äąndan Ăśpecek

ve sen kadÄąn olacaksÄąn. Ä°Ĺ&#x;te o zaman senin yokluÄ&#x;un varlÄąÄ&#x;a evrilecek.â€? MasallarÄąn en belirgin ĂśzelliÄ&#x;i, zaman ile mekânÄąn belirsizliÄ&#x;i ve gerçekĂźstĂź olmalarÄądÄąr. Oysa çocukluÄ&#x;umuzda anlatÄąlan ve nesillerden nesillere aktarÄąlan bu anlatÄąlar tam da tĂźm zamanlarÄą ve mekânlarÄą dâhil etme iddiasÄąnda “gerçeklerâ€? kurmaya çalÄąĹ&#x;Äąrlar. Bu gerçekliÄ&#x;in en Ăśnemli vurgusu ise “cinsiyetlendirmeâ€? Ăźzerinedir. AyrÄąca bu anlatÄąlarÄą anlatma gĂśrevi de genellikle “kadÄąnlaraâ€? verilerek bir nevi “doÄ&#x;rulamaâ€? mekanizmasÄą da oluĹ&#x;turulur. Uyumadan Ăśnce annemizin sesi ile bizi kurtarmasÄąnÄą dĂźĹ&#x;lediÄ&#x;imiz “beyaz atlÄą prensiâ€? rĂźyamÄązda gĂśrme umuduyla uykumuza dalarÄąz. Orta-alt sÄąnÄąf kÄąz çocuklarÄą olarak “annemizâ€? gibi olmaktan kurtulmamÄązÄąn yegâne yolu budur çßnkĂź. GĂźzel ve becerikli fakat ezilen KĂźlkedisi olduÄ&#x;umuzun altÄąnÄąn çizildiÄ&#x;i metinler ufacÄąk yaĹ&#x;ta belleÄ&#x;imize kazÄąnÄąr. KadÄąn, edilgen ve bu dĂźnyada olma misyonunu “erkeÄ&#x;ini bulmaâ€? Ăźzerine kurmuĹ&#x; olma dÄąĹ&#x;Äąnda bize anlatÄąlan bir baĹ&#x;ka masal, bir baĹ&#x;ka dĂźnya hatÄąrlÄąyor musunuz? Peki ya beyaz atlÄą prensin aslÄąnda olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą fark eden kadÄąnlarÄąn hayal kÄąrÄąklÄąklarÄą size hiç yabancÄą gelmiyor deÄ&#x;il mi? Nunila’ya, kitabÄąn hikâyecisine kulak verelim, mealen diyor ki; iflah olmaz bir romantik olup

hayatÄąmÄąn Ăśnemli bir kÄąsmÄąnda bekledim âĹ&#x;Äąk olacaÄ&#x;Äąm adamÄą. TÄąpkÄą masallardaki gibi; evlenip, mutlu olup ve sĂźrekli keklik yiyerek‌ AyaÄ&#x;Äąna yakÄąĹ&#x;an o gĂźzel ayakkabÄąnÄąn aslÄąnda dar olduÄ&#x;u gerçeÄ&#x;ini kendine itiraf ettiÄ&#x;i anda keklik yemeyi sevmediÄ&#x;ini de fark ediyor. Ve hayatÄąnÄąn geri kalanÄąnÄą bĂśyle geçirmek istemediÄ&#x;ini de: “Bundan on yÄąl kadar Ăśnce, Barselona’nÄąn Horta mahallesinde kadÄąna yĂśnelik Ĺ&#x;iddete karĹ&#x;Äą ĂśrgĂźtlenen bir grup kadÄąn, bu acÄąmasÄąz mesajÄąn kurbanÄą olduÄ&#x;umuz dĂźĹ&#x;Ăźncesinden yola çĹkarak, benden geleneksel masallarÄą sorgulayacak bir masal veya ĂśykĂź yazmamÄą istediklerinde, mesajÄą ‘kendini sev’ olan, Vejetaryen KĂźlkedisi fikri geldi aklÄąma. Ä°Ĺ&#x;te o zaman, yani kendini seversen fark etmez yalnÄąz olman, bir hatta iki sevgilinin olmasÄą, ya da bir grupla yaĹ&#x;ama Ĺ&#x;ansÄąna sahip olman; çßnkĂź sen kendini sevdiÄ&#x;inde ne biri tarafÄąndan kurtarÄąlmaya ihtiyaç duyarsÄąn, ne de sen birisinin kurtarÄącÄąsÄą olmaya kalkarsÄąn (amma da misyon yĂźkleniyor canÄąm Ĺ&#x;u KĂźlkedilerini kurtaran prenslere deÄ&#x;il mi!‌)â€? KadÄąnlara fÄąsÄąldanan bu mutluluk tablosunu hepimizin bildiÄ&#x;i bir masal ile sorguluyor kitap. AslÄąnda ayaÄ&#x;ÄąnÄązÄą sÄąkan ayakkabÄąlarÄą, bedeninizi saran elbiselerinizi‌ Ve “YETERâ€? perisi ile tanÄąĹ&#x;tÄąrÄąyor bizi. SĂśylemeyi unuttuÄ&#x;umuz en sihirli kelime ile‌ Sonra birden kĂźlkedisinin

aslÄąnda vejetaryen ve feminist olduÄ&#x;unu ĂśÄ&#x;reniyoruz. Gerçek dostlarÄąnÄązÄą, “uyanmakta olan gĂźzeliâ€? ve aÄ&#x;laya aÄ&#x;laya kalbini bulan “teneke adamÄąâ€? tanÄąyacaÄ&#x;ÄąnÄąz ve aynÄą zamanda uyumadan Ăśnce okuyacaÄ&#x;ÄąnÄąz çok Ăśzel bir kitap bu. KitabÄąn muhteĹ&#x;em çizimini yapan Miriam’Ĺn Barcelona’da Nunila’yla karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;ma ve kitabÄą yazma serĂźveni de kitapta feyz alacaÄ&#x;ÄąmÄąz bir diÄ&#x;er hikâye olacak. Yeniden yeniden okuyacaÄ&#x;ÄąnÄąz kitap bize, zaman zaman kaybettiÄ&#x;imiz umudu, yeniden ve her gece yeniden yazabileceÄ&#x;imizi de hatÄąrlatacak. “Prensleri terk etmek o kadar zordur ki, bazen onlarÄą bÄąrakabilmek için iki veya ßç prens daha eskitmek gerekirâ€? (kitaptan) edebiyathaber.net’ten

solfasol

Ankara’nın Gayriresmi Gazetesi

9

Mart 2013

%HQLP $QNDUD·P .XüODU

Bu yazı Doğa Derneği tarafından hazırlanmıştır.

Ferdi Akarsu Kent ve kuşlar. Kent nedir? Ankara’nın kuşları, Ankara’nın park ve bahçelerindeki kuşlar. Kafamda dönüp dolaşan anahtar sözcükler. Nereden mi çıktı? Doğa Derneği’nden arkadaşlarım eski bir Ankaralı olan benden Ankara’nın kuşlarını yazmamı istediler. Ama bir terslik var! Belki birçok şehir hakkında yazılar yazdım, tam da bu konuda. Hani denir ya, bir çırpıda çıkıverirdi hepsi. Ankara’ya gelince çıkıvermedi ama. Akabinde hızlıca, rastgele ve bilgisayarımdaki müzik çaların yinele tuşuna basılmış gibi aynı anahtar sözcükler. “Kent ve kuşları”, Kent nedir?”, “Ankara’nın kuşları”, “Ankara’nın park ve bahçelerindeki kuşlar”. Aslında sıkıntının kaynağı belliydi. İnsanı kente ait hissettiren nedir? Bir kenti kent yapan ruh, bazen coğrafi bir farklılık, meydanlar, tarih, ortak kültürel miras bazen doğa bazen de hepsi demek. Aslında hissetmek için o ruhu, bir parçasına kendini ait hissetmek gerek. Kentin bir parçasını almak ve yerine kendinizden bir parçayı vermek demek. Bir şeylerinin size özel, size ait olduğunu hissetmek gerek. İşte size, sizden başka kimseye ait olmayan parayla pulla alınıp satılamayacak kadar değerli, size özel Ankaralı; kızılgerdan kuşu. Benim Çankayalı dostum. Kışın Ankara’da, gelişi ve gidişini takip ettiğim başka bir varlık yoktu sanırım. Uzun süre yukarıdaki anahtar kelimelerle boğuştuktan sonra beni Ankara’ya bağlayan ve düşününce gülümseyip özlediğimi hissettiren ne Kızılay’dı, ne de herhangi bir sokağı Ankara’nın. Orada doğmamış, büyümemiş, okul okumamış, âşık olup aşk acısı çekmemiştim. Beni de bu kente ait hissettiren Seğmenler Parkı’nın kızılgerdanlarıydı. Nede olsa kenti kent yapan insanı olduğu kadar taşı toprağı canlısı da aynı zamanda. Benim gibi sonradan Ankara’ya gelmiş ve alışmakta zorluk çekmiş Ankaralılara reçete olsun isterim bu yazı. Elbette Ankara’nın ruhunu derinden hisseden, uzaklarda bile olsalar Ankara başkadır diyen arkadaşlarıma da Ankara’yı sevmeleri için bir neden daha.

Kızkuşu © Melih Özbek Ankara, İstanbul gibi kıtalar arasında siyasal anlamda bir köprü vazifesi görmese de, tam kavşağında yer alıyor Akdeniz, Avrupa-Sibirya ve İran-Turan bitki kıtalarının. Güneyinde Orta Asya’ya kadar uzanan bozkırlar, kuzeyinde ise Sibirya’ya uzanan ormanlara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Beypazarı gibi Ankara’ya kıyasla daha alçak rakımlı bazı mikro-klima özelliği gösteren alanlarda Akdeniz bitki coğrafyasına ait canlılara yaşam alanı sağlıyor. Bir nevi Dünya’nın Newyork’u, Avrupa’nın Berlin’i, Orta doğunun İstanbul’u ve Beyrut’u gibi bitkiler ve kuşların da yer aldığı canlılar aleminde. Aynı kentte Akdenizliyi, Orta Asyalıyı ve Sibiryalıyı görebilirsiniz. Hal böyle olunca çok sayıda canlıyı ve yazının konusu olan kuş türlerini gözlemlemek için ideal bir yer halini alıyor Ankara’nın park ve bahçeleri. Günümüze değin Anadolu’da gözlenen 463 farklı kuş türünden 126 ötücü kuş türü gözlendi Ankara’nın park, bahçe ve kampüslerinde. Gökdoğan, kızıl şahin ve kerkenez ise gözlenebilen 20 farklı yırtıcı kuş türünden sadece üçü. Bu kuş türlerinden bazıları sadece kış aylarında, bazıları sadece yaz aylarında bazıları ilkbahar ve sonbahar göç döneminde saksağan ve karatavuğun içinde olduğu bazı kuşlar ise yıl boyu Ankara’da gözlenebiliyor. Gelin şimdi bu kuşları nerelerde görebileceğimize bir bakalım.

Kerkenez © Melih Özbek

,VǘVMV 1BSL Ankara’nın sembol parklarından biri olan Kuğulu Park, adını aldığı kuğular ile bilinir olmuşsa da park bünyesinde yer alan kavak ağaçları çevresinde çok sayıda kuş türü görülebilmektedir. Parkta görülen kuş türleri içerisindeki ağaç serçeleri özellikle dikkati çekmektedir. Anadolu’da yaygın olarak görülen serçe türüne kıyasla daha küçük ve yanağında bulunan bir benek ile kolayca fark edilebilen tür, parka gelecek kuş gözlemcilerini şaşırtacak türlerden biridir. Buna ek olarak özellikle ilkbahar göç döneminde halkalı sinekkapan gibi kuş türleri ilgi çekici renkleriyle parkı özel kılan türler arasındadır.

tür, kış aylarında alçak irtifalara inebilmektedir. Kış aylarında kampüste görülebilecek diğer özel tür ise dağ ispinozlarıdır. (àWFO 1BSL o .FDMƌT 1BSL Büyük binaların ve insan kalabalığının ortasında, hayatın telaşı almış başını giderken tek bir ses sizi tüm o kalabalıktan çekip alabilir. Güven Park’ta otobüs dolmuş kuyruklarında alabildiğince uzanan kuyruklarda birini havaya gözlerini dikmiş olarak görürseniz bilin ki o sesi duymuştur; yeşil papağan. Ülkemizde 90’lı yılların başından itibaren özellikle eski parklarda gözlenebilen tür, kafeslerden kaçıp ülkemizde yaşamayı başarabilmiş tropik bir kuş türüdür. Çok uzaklardan dikkatinizi çekecek sesi ve uzun kuyruğu ile kendini size göstermek için elinden geleni yapar. Meclis Parkı ve Güven Park’ta çok sayıda ötücü kuş türünü görebileceğiniz gibi özellikle yaz akşamlarında sesiyle dikkatinizi çekecek ishak kuşunu görebileceğiniz önemli alanlardır.

Kuğulu Park Altınpark Ankara’nın park ve bahçeleri içerisinde en çok kuş türü görülen ve en çok araştırılan park olma sıfatını üzerinde bulundurmaktadır. Özellikle kış aylarında Anadolu için kış göçmeni olan kızıl ardıç, tarla ardıcı, sarı çinte ve kocabaş gibi türleri rahatça görebileceğiniz parkta, kış aylarında bozdoğan, gökdoğan göç dönemlerinde ise aladoğan, karaçaylak ve arı şahini gibi 15’e yakın yırtıcı kuş türünü yıl boyunca görebilirisiniz. ODTÜ Kampüsü Ankara da şehir içerisinde kuş gözlemciliği açısından en önemli alan şüphesiz ODTÜ kampüsüdür. Kampüs içi doğal peyzajı ve eski Yalıncak Köyü mevkiindeki farklı habitat tipleri yıl boyu alanı kuş gözlemciliği açısından cazibe merkezi haline getirmektedir. 100’den fazla kuş türünü görebileceğiniz kampüste bazı yıllarda kızkuşu gibi sukuşları görebileceğiniz gibi Eymir Gölü’nde özellikle kış aylarında çok sayıda sukuşunu görebilirsiniz. Odtü’yü kuş gözlemcileri açısından özel kılan ve gelmeleri dört gözle beklenen asıl kuş türü şakraktır. Ülkemizde Kuzey Anadolu’da Karadeniz ormanlarında üreyen

Kızılgerdan © Melih Özbek

Karaçaylak © Melih Özbek 4FǘNFOMFS 1BSL Kızılgerdanların Ankara’daki kalesi olan park çok sayıda ötücü kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında yaşlı ağaçların gözdelerinde görebileceğiniz alaca ağaçkakan dikkatinizi en çok çekecek kuş türleri arasındadır. Meyve ağaçlarında göreceğiniz büyük baştankara ve mavi baştankara, yerlerde ve çalıların içende ise kara kızılkuyruk, karatavuk, dağ kuyruksallayanı ve ak kuyruksallayan size kendini kolayca gösteren kuş türleri arasındadır. Yaz aylarında ise boynunuzun tutulmasına neden olabilecek ebabil ve kırlangıç türleri park çevresinde görülebilecek güzel türlerden bazılarıdır.

Şakrak © Melih Özbek

10

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

ĂşNL %XOYDUĂ—Q +LNk\HVL

ĂşNL 5HVLP $UDVĂ—QGDNL <HGL )DUNĂ— %XOXQ Ali SĂśkmen her iki Ĺ&#x;ehirde de onlarca bulvar varken neden bu ikisinin karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrmak için en uygun olduklarÄąna deÄ&#x;inelim. Tarihsel olarak, iki bulvar da siyasi liderleri Ĺ&#x;ehir dÄąĹ&#x;Äąndaki konutlarÄąndan Ĺ&#x;ehir merkezindeki idari mekânlarÄąna baÄ&#x;lamak için yapÄąlmÄąĹ&#x;. KurfĂźstendamm, imparatorlarÄą Ĺ&#x;ehir dÄąĹ&#x;Äąndaki Ĺ&#x;atolarÄąndan Ĺ&#x;ehir merkezindeki ana Ĺ&#x;ato olan Stadtschloss’a ve parlamento binasÄąna baÄ&#x;layan yolun merkezi bir parçasÄą iken AtatĂźrk BulvarÄą, Çankaya KĂśĹ&#x;kß’nĂź Ulus’taki 2. TBMM binasÄąna baÄ&#x;lamakta. Her iki bulvarÄąn da etrafÄą yabancÄą temsilcilikler, anÄątsal yapÄąlar ve yeĹ&#x;il alanlarla çevrili olup, her iki yol da Ĺ&#x;ehrin ekonomik ve sosyal hayatÄąnÄąn Ăśnemli birer parçasÄądÄąr. Mimari açĹdan her iki yolda da eski ve modern yapÄąlar iç içe geçmiĹ&#x;tir. Ä°Ĺ&#x;in ilginci, AtatĂźrk BulvarĹ’nÄąn planÄąnÄą Hermann Jansen adÄąnda Alman bir Ĺ&#x;ehir planlamacÄąsÄą yapmÄąĹ&#x;tÄąr.

Kaynak: Trekearth.com

Her ne kadar bugĂźnkĂź gĂśrĂźnĂźmleri oldukça farklÄą da olsa, bu iki bulvar çok deÄ&#x;il, 10-15 sene Ăśnce birbirlerine benziyorlardÄą. Berlin’de bulvarÄąn ortasÄąndaki yeĹ&#x;il alan o zamanlar araç trafiÄ&#x;ine açĹk iken Ankara’da daha alt geçitler yapÄąlmamÄąĹ&#x;tÄą. Her iki bulvar da gidiĹ&#x; geliĹ&#x; 6 Ĺ&#x;eritti ve gĂźnĂźn her saati trafik yoÄ&#x;unluÄ&#x;una sahne oluyordu. Ä°ki tarafta da geniĹ&#x; kaldÄąrÄąmlarÄą dolduran yayalar trafik gĂźrĂźltĂźsĂź ve kirliliÄ&#x;i ile mĂźcadele etmek durumundaydÄą.

YukarÄądaki iki fotoÄ&#x;raf, Almanya ve TĂźrkiye’nin baĹ&#x;kentlerindeki iki Ăśnemli bulvardan çekilmiĹ&#x;tir. Ä°lk fotoÄ&#x;raf, Berlin’in merkezinden geçen KurfĂźstrendamm, ikinci fotoÄ&#x;raf ise Ankara’nÄąn merkezinden geçen AtatĂźrk BulvarĹ’nÄą gĂśsteriyor. Bu fotoÄ&#x;raflarÄą yorumlamadan Ăśnce,

ZamanÄąnda birbirine bu kadar benzeyen bu iki bulvarÄąn bugĂźnkĂź durumlarÄą daha farklÄą olamazdÄą. KurfĂźstendamm, geçtiÄ&#x;imiz sene orta bĂślĂźmĂź tamamen araç trafiÄ&#x;ine kapatÄąlÄąp yeĹ&#x;il alan yapÄąlmak suretiyle baĹ&#x;tan aĹ&#x;aÄ&#x;Äą yenilenerek daha yaya ve bisiklet dostu bir hale getirildi. Berlin halkÄą, yoÄ&#x;un araç trafiÄ&#x;ini veya yolun Ăśnemli bir aks oluĹ&#x;unu bahane ederek bu projeye karĹ&#x;Äą çĹkmadÄą, aksine geniĹ&#x; destek verdi. Zaten bu bĂślgede iĹ&#x;i olanlar için yolun tam altÄąndan geçen 100 yÄąllÄąk bir metro hattÄą da mevcut.

.DIDQĂ—]Ă— .DOGĂ—UĂ—Q AmatĂśr Astronom - Ă–zgĂźr Cengiz ozgurcengiz2008@hotmail.com

,*4" ,*4" Ćľ6#"5 ":*/*/ ½/&.-Ćž "4530/0.Ćž, 0-":-"3* WF ."35 (½;-&. 5"74Ćž:&-&3Ćž

Ă–zgĂźr Cengiz - Ankara 2013 :BLMBÇľNBMBS Ĺžubat ve Mart aylarÄąnda Ay ve KĂśpek TakÄąmyÄąldÄązÄąnÄąn parlak yÄąldÄązÄą Spika birbirlerine yakÄąn konumda oldular. 7 Ĺžubat tarihinde ise uydumuz Ay dĂźnyamÄąza en yakÄąn konuma geldi (365,300 km) 19 Ĺ&#x;ubatta ise yĂśrĂźngesinin en uzak konumuna ulaĹ&#x;tÄą. (404.500 km) 17 Mart'ta ise Ay- JĂźpiter ve Aldeberan yaklaĹ&#x;ÄąmÄą gĂśkyĂźzĂźnde TĂźrk bayraÄ&#x;Äą gĂśrĂźntĂźsĂź oluĹ&#x;turacak. Ekinoks: 20 Mart tarihinde gece-gĂźndĂźz eĹ&#x;itliÄ&#x;i yaĹ&#x;anacak. ArtÄąk mevsim (en azÄąndan astronomik olarak) bahar. KÄąĹ&#x; takÄąmyÄąldÄązlarÄą yerini bahar ve yaz takÄąm yÄąldÄązlarÄąna bÄąrakmaya baĹ&#x;ladÄą.

Asteroid Tehditi: Astronomlarca 2012 DA14 olarak adlandÄąrÄąlan, olimpik yĂźzme havuzu bĂźyĂźklĂźÄ&#x;Ăźndeki asteroid 15 Ĺžubat'ta dĂźnyayÄą adeta yalayarak geçti. YeryĂźzĂź ile arasÄąnda sadece 27 bin 500 kilometre kadar bir mesafe kalan asteroid, yeryĂźzĂźne DĂźnya yĂśrĂźngesindeki suni uydulardan bile daha çok yaklaĹ&#x;tÄą. Tekrar aynÄą asteroidle yaklaĹ&#x;ma ise 100 yÄąl sonra bekleniyor.

Hava KoĹ&#x;ullarÄą: Çok bulutlu, sÄącaklÄąk 0° C (gece saat 03:00'teki sÄącaklÄąk) Teleskop: 5" Maksutov - Casegrain Tipi

Eskiden çok ortak yĂśnĂź olan bu bulvarlarÄąn bugĂźnkĂź fotoÄ&#x;raflarÄąnÄą karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąrdÄąÄ&#x;ÄąmÄązda bir tarafta geniĹ&#x; kaldÄąrÄąmlar, bisiklet yollarÄą, toplu taĹ&#x;Äąma Ĺ&#x;eritleri, birer Ĺ&#x;eritlik Ăśzel araç yolu ve hepsinin ortasÄąnda geniĹ&#x; bir yaya bĂślgesi varken; diÄ&#x;er tarafta daracÄąk kaldÄąrÄąmlar, iĹ&#x;aretlemesi olmadÄąÄ&#x;Äąndan bir mi yoksa iki Ĺ&#x;erit mi olduÄ&#x;u belli olmayan bir yan yol ve ortadan geçen koca bir battĹçĹktÄą bulunmaktadÄąr. Bir tarafÄąn sahibi yayalar, diÄ&#x;er tarafÄąn hâkimi arabalardÄąr. YĂźksek kentleĹ&#x;me oranÄąna sahip bir Ăźlke olarak ekonomimizin geleceÄ&#x;i ile Ĺ&#x;ehirlerimizin geleceÄ&#x;ini birbirlerinden ayÄąrmak imkânsÄąz. Ekonomik ve toplumsal hedeflerimizi tutturmak istiyorsak, Ĺ&#x;ehirleĹ&#x;me açĹsÄąndan yanlÄąĹ&#x; yolda gittiÄ&#x;imizi fark etmemiz gerekiyor. YukarÄądaki iki bulvara baktÄąÄ&#x;ÄąnÄązda; hangisinde deÄ&#x;erli enerji kaynaklarÄą ulaĹ&#x;Äąmda daha verimli kullanÄąlmakta, hangisinde dĂźkkân açmak daha mantÄąklÄą, hangisi arabasÄą olmayan bir kadÄąnÄąn iĹ&#x;e gitmesi açĹsÄąndan daha kolay ve hangisinde ßç çocuklu bir aile bebek arabalarÄą ile rahat ve gĂźvenli bir biçimde dolaĹ&#x;Äąp biraz hava alabilir? Peki, hangisinde yaĹ&#x;amak isterdiniz? Ă–nĂźmĂźzdeki yÄąllarda Ĺ&#x;ehirlerimizin çehresini deÄ&#x;iĹ&#x;tirecek olan kentsel dĂśnĂźĹ&#x;Ăźm projesini bir de bu açĹlardan ele almakta fayda var.

Ĺžubat ve Mart aylarÄąnda Ankara'da hava sÄącaklÄąklarÄąnÄąn normallerin Ăźzerinde seyretmesiyle, bulutsuz yakaladÄąÄ&#x;Äąm bir kaç gĂźn gĂśzlem yapma Ĺ&#x;ansÄą yakaladÄąm. KÄąĹ&#x; takÄąmyÄąldÄązlarÄąndan Orion, ve KĂśpek takÄąmyÄąldÄązlarÄą Ăźzerinde 3 gĂźn inceleme yapma Ĺ&#x;ansÄąm oldu.

Gezegenler: KÄąĹ&#x;Äąn tĂźm gece boyunca izlenebilen JĂźpiter artÄąk daha erken batmaya baĹ&#x;ladÄą ve gĂśzlem sĂźremizi azalttÄą. GĂźneĹ&#x; sistemimizin incisi SatĂźrn ise artÄąk daha uzun gĂśzlem sĂźrelerine olanak saÄ&#x;lamaya baĹ&#x;ladÄą. MerkĂźr, Mars ve VenĂźs, Ĺžubat ayÄąnda gĂźneĹ&#x;e çok yakÄąn konumda veya doÄ&#x;rultuda olduklarÄąndan gĂśzlem yapmaya olanak vermediler. Mart ayÄą için de durum aynÄą olacak.

Ćž;-&/Ćž.-&3Ćž

AtatĂźrk BulvarÄą'nda ise 2000’li yÄąllarda Ăśnce Akay, sonra da KuÄ&#x;ulu kavĹ&#x;aklarÄą inĹ&#x;a edildi. Bu amaçla kimi yerlerde kaldÄąrÄąmlar yĂźrĂźnemeyecek kadar daraltÄąldÄą. Ä°Ĺ&#x;in ilginç tarafÄą, trafiÄ&#x;i rahatlatmak Ăźzere yapÄąlmÄąĹ&#x; olan bu deÄ&#x;iĹ&#x;ikliklere raÄ&#x;men bugĂźn bu hatta trafiÄ&#x;in hiç olmadÄąÄ&#x;Äą kadar yoÄ&#x;un olmasÄądÄąr. Buna ilaveten bu kavĹ&#x;aklarÄąn inĹ&#x;asÄą çeĹ&#x;itli protestolara neden olmuĹ&#x; olup, haklarÄąnda -sonradan gelen- yĂźrĂźtmeyi durdurma ve iptal kararlarÄą vardÄąr.

Kamera: Canon 60Da, H-alpha ve IV/IR Cut filtresi ile

JĂźpiter, Ankara,Çankaya,6-7.02.2013, ETX-125, Canon 60Da, 50 fotoÄ&#x;rafÄąn birleĹ&#x;tirilmesiyle elde edildi. Ă–zgĂźr Cengiz - Ankara 2013

. :FOHFĂŽ $SBC #VMVUTVTV Yengeç nebulasÄą BoÄ&#x;a takÄąmyÄąldÄązÄąndaki eski bir sĂźpernova patlamasÄą kalÄąntÄąsÄądÄąr. Eski derken Arap, Çin ve Japon kaynaklardan edindiÄ&#x;imiz bilgilere gĂśre 1054 yÄąlÄąnda dĂźnyadan gĂśzlenmiĹ&#x; bir patlamadÄąr. Ă–yle ki, GĂśkyĂźzĂźnde dolunay parlaklÄąÄ&#x;Äąna ulaĹ&#x;an bir patlamadÄąr. DĂźnyadan 6500 ÄąĹ&#x;Äąk yÄąlÄą uzaktaki bu nebula 11 ÄąĹ&#x;Äąk yÄąlÄą çapÄąndadÄąr. Benim teleskobumdan daha gßçlĂź (En az 8 inçlik) teleskoplarla muhteĹ&#x;em detaylarÄą izlenebilir. NebulanÄąn merkezinde bir pulsar mevcuttur. . '‘S‘MEBL 1ĆŒOXIFMM WFZB ĂƒĂŽHFO (Triangulum) Galaksisi : Andromeda gĂśkadasÄąna yakÄąn bir konumda Ăœçgen takÄąmyÄąldÄązÄąndaki M33 FÄąrÄąldak gĂśkadasÄą, sarmal bir gĂśkadadÄąr. Samanyolu'muzla birlikte en net gĂśzlenebilen 3 bĂźyĂźk

M42 BĂźyĂźk Orion Bulususu, Ankara, Çankaya, 03.02.2012, Canon 60Da, Meade ETX-125, GSO X0.5 Focal Reducer, Baader UHC-S filtre, 40 adet 30" RAW, 50 adet dark, 50 adet bias kalibrasyonu, iso 6400, rehbersiz çekim Ă–zgĂźr Cengiz - Ankara 2013 galaksiden biridir. 3 milyon ÄąĹ&#x;Äąk yÄąlÄą uzaklÄąktaki bu gĂśk adanÄąn Andromeda'nÄąn uydu galaksisi olduÄ&#x;u da iddia edilmektedir. Ekseni tam dĂźnyaya doÄ&#x;ru olduÄ&#x;undan seyirlik bir gĂśrĂźnĂźĹ&#x;Ăź vardÄąr. M42 BĂźyĂźk Orion NebulasÄą: Daha Ăśnceki sayÄąlarda Orion ile ilgili detaylÄą bilgi vermiĹ&#x;tim. O yĂźzden açĹklama yapmayacaÄ&#x;Äąm. Kuzey yarÄąm kĂźrenin en gĂźzel gĂśk objelerinden bu bulutsuyu bir daha fotoÄ&#x;raflamamak imkansÄązdÄą benim için. Her gĂśrdĂźÄ&#x;Ăźmde bĂźyĂźleniyorum. Herkese açĹk bir gĂśkyĂźzĂź dileklerimle.

solfasol

Ankara’nın Gayriresmi Gazetesi

11

Mart 2013

7X]OXoD\×U·GD 7L\DWUR .XUPDN Akın Atauz Sadık Şahin’i, onun hakkında bir yazı yazacak kadar tanımıyorum. Ancak bu yazıyı mutlaka yazmalıyım. Onunla ilgili olarak öğrendiğim küçük şeyler, beni bu yazıyı yazmaya zorluyor. Ve düşüncelerim, “eğer yazamazsam, bu büyük bir kayıp olacak benim için ve Sadık Şahin’i tanımayanlar için” diye beni zorluyor. Onu ilk olarak, Makine Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “Kent Konseyi” çalışmaları sırasında tanımıştım. Sanıyorum, 1990’lı yılların en sonuydu, Makine Mühendisleri Odası’nın Ankara kenti üzerine düzenlediği bir sempozyumun hazırlık çalışmaları sırasında tanıştık. Sonra da yollarımız, hep kesişti ve son günlere kadar, bu hep böyle sürdü. Kolayca görülebileceği gibi, çok fazla bir tanışıklık değil bu. Ölüm haberi çok şaşırtıcıydı. Hiç beklemediğim bir şeydi. Ailesine taziye için evine gittiğimde, yavaş yavaş, onunla tanışmış olduğum dönemde, Sadık Şahin ile ilgili gerçeğin ne kadar azını bildiğimin farkına varmaya başladım. Eve gelince, son zamanlarda alışık olduğumuz gibi, internet üzerinde neler bulabileceğime baktım ve bütün bunları yaptıkça, giderek daha fazla şaşkınlığa uğradım. Sadık Şahin Ankara’da doğmamış bir Ankaralı ve bu kente katkıda bulunmak için, inanılmaz bir çaba ve inatla neredeyse bütün ömrünü cömertçe harcamış… Aslında sadece kente de değil, siyasete, örgütlenmeye, kültüre, inanca, insanlığa, her şeye, olağanüstü bir gözle bakmış ve bu konularla yakın bir ilişkiye girmiş, kendini geliştirmiş… Yapabilme olanaklarının olup-olmadığına hiç bakmaksızın, hemen bir şeyler yapmaya girişmiş. Ben, büyük bir olasılıkla, yaptıklarının çok küçük bir kısmını görmüş olabilirim. Ama görebildiğim kadarı bile, beni çok şaşırttı. Bunlardan sadece, tiyatro bölümü ile ilgili görebildiklerim hakkında yazacağım. O gece, taziye için Sadık Şahin’in evine doğru yürürken, yokuş üzerindeki üç-dört katlı, tipik bir 2000’li yıllarda gecekondudan apartmana dönüşmüş bir binanın önünden geçtik. “Burası da işte, tiyatrosu olacaktı” dediler. Bu binada bir tiyatro olabileceğini düşünmek oldukça güçtü. “Neresi?” dedim. Apartmanın bir yanından, arka bahçeye doğru inen ve sonra da tekrar yükselmeye başlayan bir rampayı gösterdiler. Rampanın en alçak noktasında, apartmanın büyük bir demir kapısı vardı. “İşte orası kapısı olacaktı” dediler.

Anlaşılan, bu apartmanın bodrum katında bir tiyatro yaratmayı düşünmüştü Sadık. Ama düşünmekle kalmamış, gelecek yıllar için kira sözleşmeleri yapmış, binanın içinin tiyatro olarak düzenlenmesine girişmiş. Bu inşaat işleri için elindeki-avucundaki bütün parayı harcamış ve belki de borçlanmış, ama daha da kötüsü, sağlığı/ astımı hiç elvermese de, o soğukta ve nemde, yalın bir işçi olarak çalışmış. Doktor onu, bu ortamda ciğerine sıçrayabilecek mantarlar konusunda uyardığı halde, o hiç aldırmamış ve çalışmasına ara vermemiş. Eşi “bütün kabloları kendi eliyle çekti” dedi. Durup düşündüğümde, “bir kentte bir tiyatro yapmayı kim ister?” diye soruyorum. Üstelik 2013 yılının Ankara’sında. Üstelik dönüşüme uğramakta olan Mamak, Tuzluçayır’da. Üstelik televizyonun, internet dünyasının, genç olan herkesi giderek daha çok çektiği, sanal dünyada kurulan ilişkiye, herkesin daha çok zaman ayırmaya başladığı bir dönemde. Devlet buraya bir tiyatro yapmayı göze alabilir miydi? Belediye, böyle bir şeyi göze alabilir miydi? Ankara’da tiyatro denilince ilk akla gelen bu kurumların, göze alamayacağı bir işi, Sadık nasıl ve hangi cesaretle düşündü ve uygulamaya girişti tek başına? Üstelik parası yok. Sponsoru yok, örgütü yok. Tiyatro eğitimi almış, tiyatronun akademisinden geçmiş de değil. Ona bu müthiş gücü veren neydi acaba? Eşi, Sadık’ın yazdığı oyunlardan bahsetti. Kaç tane oyun yazdığını sormaya cesaret bile edemedim. Elbette hiçbiri basılmamış. Ayrıca bazı oyunlarda oyunculuk da yapmış. Bazı oyunları kendi yönetmiş. Besbelli ki, tiyatroya derin bir ilgiyle bağlıymış. İlgi duyduğu bu alanda kendi kendini yetiştirmiş. Yaşam öyküsüne bakarsanız, çok sade: Gece Ortaokulunda ve Giresun Akşam Ticaret Lisesinde okumuş, Giresun Fiskobirlik'te Paketleme ve Entegre Bölümü ustalığından emekli olmuş. Bu kadar olanağa sahip olan biri, kentsel mücadelelerle, kendi çevresindeki insanlara, kültürel çalışmalarla, kente neler iletebileceği ve nasıl iletebileceği konusunda, nasıl bu kadar girişken, nasıl bu kadar umutlu ve mücadeleci ve yapıcı olabiliyor? Nasıl? Elinde hiçbir şey yok. Dönüşmekte olan bir gecekondu çevresinde yaşıyor. Bir anlamda her şey elinden kayıp gidiyor…

Sadık, kentin tiyatroyla ilgili, kültürle ilgili, mimarlıkla ilgili kurumlarının hiçbirinden bir yardım, bir destek almadan, böyle bir şeyin söz konusu bile olmayacağını zaten bilerek, nasıl kendisini, böyle güzel bir hayale kaptırarak, ömrünün son dakikasına kadar, bu kadar güçlü bir inatla uğraşabiliyor? Kaç başka kişi var Ankara’da, onun gibi? Kaç başka Ankaralı, onun yaptıklarının bir bölümünü yapmaya cesaret edebilir? Kaç kişinin fiilen işe girişebileceğini, sormuyorum bile. Karanlıkta gördüğüm, o çirkin apartmanın bodrum katından, bu kadar büyük ve renkli, ömrünü uğruna feda etmeye değen bir rüya üretebilen Sadık Şahin’e aşk olsun. Neden kendisini daha çok tanımak için çaba göstermemiş olduğuma verebilecek bir yanıtım yok. Bu kentin de yok. Belli ki, kentin insanlarını tanımakta ilgisiz, yetersiziz. Vefa duyguları bakımından hele, ne durumda olduğumuz çok açık. Artık akıma takılan tek soru: Acaba Sadık Şahin’in o tiyatro binası, kültür merkezi için kurduğu hayali de öldürmemek için, Ankara’nın, Ankaralıların, Ankara’daki kurumların filan, yapabileceği bir şeyler olabilir mi? Karmaşık ve zor bir problem. Ama imkansız mı?

.UL]GHNL <XQDQLVWDQ 9,2 0( )DEULNDV×QGDNL úüoLOHUGHQ 0HVDM 9DU

<RNVD 'HYULP +DOD 0 PN Q 0 " İbrahim Özkurt - Emekli İşçi 1789 da Fransız Baldırı Çıplakları'nın önceden kurdukları Halk Meclisleri ve çeşitli seksiyonları vasıtası ile başlattıkları isyan devrimleşir ve Jakobenlerin iktidarı ile ilk evresini yaşar. Ne var ki, Baldırı Çıplakların oldukça radikal arayış, istem ve talepleri, iktidarı ele geçiren Jakobenlerce yerine getirilmez. Aradan dört yıl geçer. Paris'in Baldırı Çıplakları, bu kez 1793’te Jakoben iktidara karşı isyan ateşini yeniden alevlendirirler. Ne var ki Jakoben iktidar, bu yeni isyanı askeri güçle ezip geçer ve Paris varoşlarını kan gölüne çevirir. Yıl 1917. Aylardan Şubat. Bu kez İsyan ateşi Rusya'da alevlenir. Önceden “Sovyetler” adı altında fabrikalarda, yoksul semtlerde ve mahallelerde son derece düzenli bir tarzda kurup işlettikleri örgütleri kanalı ile işçiler Petrograd'da başlatırlar isyanı. Askeri garnizonun da isyana katılımı ile devrimin ilk ayağı Kerenskiy'nin iktidara geçirilmesi ile sonuçlanır. Devrim tamamlanmamıştır. Aylardan Ekim. Bu kez isyan süresince hızla örgütlenen Bolşeviklerin öncülüğünde devam eden isyan ateşi devrimle sonuçlanır. Ve Kerenskiy iktidarı bırakmak zorunda kalır. Aradan dört yıl geçer. Yıl 1921. İşçi-Köylü-Asker Sovyetlerinin beklenti ve istekleri, Bolşeviklerce gerçekleştirilmeyince, tıpkı Fransa'da olduğu gibi isyan,

bu kez Kronstadt denizcileri ile yeniden başlatılır. Bir kez daha iktidar, eline geçirdiği devlet aygıtını kullanarak gereğini yapar. Bastırır isyanı. İktidar, artık tek başına Bolşeviklerin elindedir. Tek parti rejimi şeklinde 70 küsur yıl sürer ve çöker. Yıl 2011. Hiç kimsenin beklemediği bir yerde, bu kez Tunus'ta isyan başlar. Yerine seçimle yeni bir iktidar oturur. Bir yıl sonra Mısır'da, Tunus'tan daha kararlı ve yoğun bir isyan baş gösterir. Ne tesadüftür ki, bu kez ne Tunus'ta ve ne de Mısır'da yeni iktidarlar isyancıların istek ve taleplerini yerine getirmezler. Bu kez emperyalist devletlerin de desteği ile önceki yıkılan iktidarlardan daha da baskıcı uygulamalara girer yeni iktidarlar. İsyancılar, dört yıl bekleyemezler. Tunus'ta iki, Mısır'da bir yıl geçmiştir ki: yeniden alevlenir isyan ateşi. İsyan ateşi bu, sönmez. İnsanlık özgürleşene kadar da söz konusu ateş, hiç sönmeyecek. Geçen ay, Özgür Gündem gazetesinde bir haber, yayınlandı: Yunanistan'da Vio.Me fabrikası işçileri, fabrikayı işgal ederek yönetmeye başlar ve şu mesajı iletirler. Duymak isteyenlere elbette.... "İşçileri, işsizleri ve krizden etkilenen herkesi doğrudan demokratik prosedürlerle ve bürokratlar olmaksızın mücadeleye katılmaya ve kendi iş yerlerinde kendi kavgalarını örgütlemeye çağırıyoruz".

İşçilerin, işsizlerin ve krizden etkilenen herkesin yaşam ve çalışma alanlarında (Yunanistanlı işçilerin dediği gibi) doğrudan demokratik prosedürlerle örgütlenmesi fikri heyecan verici. Böyle bir örnek başarıya ulaşabilirse, öylesine örgütler örülebilir ki: ilk hedefleri yerel yönetimleri halkın öz yönetimine geçirmek ve bölgesel/ evrensel koordinasyon ağları kurarak; bir yandan fabrikaları ve tarlaları halkın öz yönetimine geçirirken, bir yandan da, anamalcı merkezi devlet aygıtını ortadan kaldırmaya yönelik çalışma ve mücadeleyi hedefleyen… Böylece geçmişte yaşananlar yaşanmasın; devrimler, iktidar olup devleti ele geçiren partilerle yıkılmasın.

1DPĂ—N .HPDO 6DUDoRĂšOX 0DKDOOHVL

1.0 gQHPL 'HĂšHUOHUL Emre Madran TanÄąm ve Konum NamÄąk Kemal (SaraçoÄ&#x;lu) Mahallesi, MĂźdafaa Caddesi, Kumrular Sokak, Necatibey Caddesi ve Yahya Galip Caddesi’nin kuĹ&#x;attÄąÄ&#x;Äą bir alanda konumlanmÄąĹ&#x;tÄąr. Kentin yeni merkezinin (YeniĹ&#x;ehir) tam ortasÄąnda Ăźst dĂźzey bĂźrokrat ve askerlerin ikameti için 1940’larda planlanÄąp hayata geçirilmiĹ&#x; cumhuriyetin ilk toplu konut projesidir. 1945 yÄąlÄąnda Paul Bonatz’Ĺn beraberindeki bazÄą TĂźrk mimarlarla birlikte projelendirdiÄ&#x;i bir alan olduÄ&#x;u gĂśrĂźlĂźyor. 1939’da niyetlenilmiĹ&#x;, 2. DĂźnya SavaĹ&#x;ÄąnÄąn baĹ&#x;lamasÄąyla ertelenmiĹ&#x;. 29 Ekim 1944’de baĹ&#x;lanarak 1946’da da tamamlanmÄąĹ&#x;. YapÄąmÄą 1946 yÄąlÄąna kadar adÄą Emlak ve Eytam BankasÄą olup adÄą o yÄąl Emlak Kredi BankasÄą olarak deÄ&#x;iĹ&#x;tirilen kurum ĂźstlenmiĹ&#x;. DolayÄąsÄąyla bu ilk toplu konut projesi, Emlak ve Eytam BankasÄąnÄąn son, Emlak Kredi BankasÄąnÄąn da ilk bĂźyĂźk iĹ&#x;i olarak olmuĹ&#x;. LojmanlarÄąn bulunduÄ&#x;u bloklar iki, ßç ve dĂśrt katlÄą olarak planlanmÄąĹ&#x;tÄąr. YapÄąlar, Ä°kinci Ulusal MimarlÄąk Ăœslubu’nun Ăśzelliklerini taĹ&#x;Äąr. Geleneksel TĂźrk Konut MimarlÄąÄ&#x;Ĺ’nÄąn Ăśnemli Ăśgelerinden olan çĹkmalarÄąn, saçaklarÄąn ve kafeslerin kullanÄąldÄąÄ&#x;Äą dÄąĹ&#x; cepheler gereÄ&#x;inden fazla ĂśnemsenmiĹ&#x;tir. AyrÄąca genel planlama açĹsÄąndan bakÄąldÄąÄ&#x;Äąnda tĂźm mahallede Jansen’in bahçeli ev anlayÄąĹ&#x;ÄąnÄąn izleri gĂśrĂźlĂźr. Kaynaklara gĂśre SaraçoÄ&#x;lu Mahallesi aslÄąnda bir “Bonatz senaryosuâ€? deÄ&#x;il bir “Jansen senaryosuâ€?dur. Ankara’nÄąn ilk kullanÄąlan kent planÄąnÄąn hazÄąrlayan Herman Jansen “Ulus semtini koruyunuz, Ĺ&#x;ehrin tacÄądÄąr, buna karĹ&#x;Äąn ben size yeni Ĺ&#x;ehir kuruyorum, orada yeni modernite projenizi geliĹ&#x;tirinizâ€? temel fikriyle, Ankara’nÄąn yeni geliĹ&#x;imini gĂźneye YeniĹ&#x;ehir’e doÄ&#x;ru ĂśngĂśrĂźr. Bunun bir parçasÄą GĂźvenpark’la baĹ&#x;layan ve kamu yapÄąlarÄąnÄąn Meclise kadar uzamasÄą, hemen yakÄąnÄąnda da bu baÄ&#x;lamda bir konut olgusunun yer almasÄądÄąr. Jansen buna bir “SaraçoÄ&#x;lu Mahallesiâ€? Ĺ&#x;eklinde deÄ&#x;il, Ăźst dĂźzey bir konut olgusu, Cumhuriyetin “Vekaletler Kartiyesiâ€?ne hizmet veren bir alan olarak gĂśrĂźr ve tanÄąmlar. Yeni baĹ&#x;kentin SÄąhhiye Ăźzerinden gĂźneye doÄ&#x;ru kayacaÄ&#x;ÄąnÄą gĂśren spekĂźlatĂśrler, derhal yeni Ĺ&#x;ehrin arazilerini ucuz fiyatlarla kapatmaya giriĹ&#x;irler. Bu baÄ&#x;lamda, Ăśzellikle kamu yapÄąlarÄą için gerekli arazinin kamulaĹ&#x;tÄąrÄąlmasÄą sorun yaratÄąr. Bu araziler devlete cazip fiyatlarla bu spekĂźlatĂśrler tarafÄąndan satÄąlmaya baĹ&#x;lanÄąyor. Ancak, bugĂźnkĂź BakanlÄąklar bĂślgesi ve bu konut alanÄąnÄąn bulunduÄ&#x;u yer için bu açmaza dĂźĹ&#x;ĂźlmemiĹ&#x; ve yaklaĹ&#x;Äąk metrekaresi ortalama 1 liradan 118 bin liraya kamulaĹ&#x;tÄąrÄąlan alanda BakanlÄąklar ve SaraçoÄ&#x;lu Mahallesi kurulmaya baĹ&#x;lanmÄąĹ&#x;tÄąr. Mahallenin en Ăśnemli niteliÄ&#x;i sadece konutlardan oluĹ&#x;mamÄąĹ&#x; olmasÄądÄąr. 435 lojmanÄąn yanÄą sÄąra okullar, sosyal amaçlÄą binalar, dĂźkkânlar, dinlence ve oyun sahalarÄą ile bir sosyal proje olarak dĂźĹ&#x;ĂźnĂźlmelidir. Halen NamÄąk Kemal Ä°lkĂśÄ&#x;retim Okulu olarak kullanÄąlan mahallenin okulu, kulĂźp olarak, yani sosyal bir merkez olarak tasarlanan, ama Adnan Ă–tĂźken’in giriĹ&#x;imiyle 1948 tarihinden itibaren doÄ&#x;ru bir kararla Milli KĂźtĂźphane olarak kullanÄąlan bĂślĂźm, kĂźtĂźphanenin arkasÄąnda yer alan

yeri ve niteliÄ&#x;i az bilinen bir çocuk bakÄąmevi, halen Çankaya KaymakamlÄąÄ&#x;Äą olarak kullanÄąlan ve bazÄą belgelere gĂśre mahallenin ilk yĂśnetim yapÄąsÄą olan yapÄą, basketbol sahalarÄą, tenis kortlarÄą ve voleybol sahalarÄą hakikaten bir “kartiyeâ€?, bir “quarterâ€? oluĹ&#x;turmuĹ&#x;tur. YapÄąldÄąÄ&#x;Äą dĂśneme gĂśre mahallenin getirdiÄ&#x;i Ăśnemli yeniliklerden bir tanesi merkezi ÄąsÄątma sistemine sahip olmasÄądÄąr. NamÄąk Kemal Mahallesi’nin DeÄ&#x;erleri Bir taĹ&#x;ÄąnmazÄąn kĂźltĂźr varlÄąÄ&#x;Äą olarak tanÄąmlanabilmesi ve korumayla ilgili yasal dĂźzenlemeler kapsamÄąna alÄąnabilmesi için belli deÄ&#x;erler taĹ&#x;ÄąmasÄą ve bu deÄ&#x;erlerin ona belli nitelikler kazandÄąrmasÄą gerekmektedir. DeÄ&#x;iĹ&#x;ik kaynaklarda, deÄ&#x;iĹ&#x;ik sÄąnÄąflamalar altÄąnda verilen bu deÄ&#x;erler iki ana baĹ&#x;lÄąkta toparlanabilir. Bunlardan birincisi kĂźltĂźr varlÄąÄ&#x;ÄąnÄąn kendi yapÄąsÄąndan, Ăśzelliklerinden kaynaklanan tasarÄąm, malzeme kullanÄąmÄą ve iĹ&#x;çilikle ilgilidir. GeçmiĹ&#x;in dĂśnemsel deÄ&#x;iĹ&#x;imlerini de taĹ&#x;Äąyan bu kaynaklarÄąn yaĹ&#x;anmÄąĹ&#x;lÄąklarÄą da geçmiĹ&#x;in sosyal, kĂźltĂźrel yapÄąsÄąnÄąn verileri olduÄ&#x;u için içsel deÄ&#x;erlerin bir bĂślĂźmĂźnĂź oluĹ&#x;tururlar. BugĂźn bu kaynaklara gĂźnĂźn yaklaĹ&#x;ÄąmÄąyla baĹ&#x;kalarÄą tarafÄąndan atfedilen deÄ&#x;erler ise dÄąĹ&#x;sal deÄ&#x;erler olarak tanÄąmlanabilir. Bu deÄ&#x;erlerin bir ya da birkaçĹ bir araya gelerek, o taĹ&#x;ÄąnmazÄąn korunmasÄąnÄą ve uygulamayÄą etkilerler.

yaĹ&#x;amÄąnda Ăśnemi olan bir olaya ev sahipliÄ&#x;i yapmak, geçmiĹ&#x;te kalmÄąĹ&#x; ve toplumda iz bÄąrakmÄąĹ&#x; bir etkinlikle beraber anÄąlmak o taĹ&#x;Äąnmaza tarih boyutu gßçlĂź bir deÄ&#x;er katacaktÄąr. Tarihi deÄ&#x;erin diÄ&#x;er boyutu “eskiâ€? olmakla ilgilidir. Bir diÄ&#x;er deyiĹ&#x;le bir kĂźltĂźr varlÄąÄ&#x;ÄąnÄąn yaĹ&#x;Äą arttÄąkça deÄ&#x;eri de çoÄ&#x;almaktadÄąr. NKM, bu baÄ&#x;lamda incelendiÄ&#x;inde çok eski olmamakla beraber, Ankara’nÄąn yaĹ&#x;amÄąnda bir ilk olmasÄą nedeniyle deÄ&#x;er taĹ&#x;ÄąmaktadÄąr. AyrÄąca bir “Emlak Bankâ€? projesi olmasÄą da, Emlak BankasÄą tarihi açĹsÄąndan Ăśnemlidir. AnÄą DeÄ&#x;eri Her toplumun geçmiĹ&#x;teki olaylarla ilgili anÄąlarÄą vardÄąr. Bu anÄąlar kimi hallerde bir yapÄąyla ĂśzdeĹ&#x;leĹ&#x;ir. Ă–rneÄ&#x;in, bir kiĹ&#x;inin doÄ&#x;up bĂźyĂźdĂźÄ&#x;Ăź yapÄą o kiĹ&#x;i için Ăśnemli bir deÄ&#x;er taĹ&#x;Äąyabilir. BazÄą yapÄą ya da yapÄą gruplarÄą da tarihteki bir olayÄąn canlÄą tanÄąklarÄą olduÄ&#x;u için o yĂśre ya da tĂźm Ăźlke halkÄą tarafÄąndan o olaylarla birlikte anÄąlÄąrlar. YukarÄąda da deÄ&#x;inildiÄ&#x;i gibi, NKM sivil ve askerin oturduÄ&#x;u bir lojmanlar topluluÄ&#x;udur. Mahallenin planlanmasÄą sĂźrecinde , açĹk hava oturma yerleri, kßçßk parklar vb. mahalle sakinlerinin bir araya gelmesini ĂśngĂśren mekanlar yaratÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Mahalle sakinleri gĂźnlĂźk alÄąĹ&#x;veriĹ&#x;lerini (Kumrular SokaÄ&#x;Äąn bugĂźnkĂź ticari yoÄ&#x;unluÄ&#x;unun 1960’larda olmadÄąÄ&#x;Äą dĂźĹ&#x;ĂźnĂźldĂźÄ&#x;Ăźnde) Mahalle için tasarlanmÄąĹ&#x; dĂźkkanlardan yapmÄąĹ&#x;lardÄąr. Bu dĂźzen doÄ&#x;al olarak bir çok kiĹ&#x;inin “mahallesiyleâ€? ilgili anÄąlarÄąnÄąn oluĹ&#x;masÄąna neden olmuĹ&#x;tur.

E A Y

N d ta d

B B y y n b k a iĹ&#x; a y

N

1 Ăź

2

3

Bir Cumhuriyet DĂśnemi projesi olan NamÄąk Kemal (SaraçoÄ&#x;lu) Mahallesinin DE, korunmasÄą, yeniden kurgulanmasÄą ve kentle giderek kopan iliĹ&#x;kilerinin istenen dĂźzeye gelmesi için hangi deÄ&#x;erleri taĹ&#x;ÄądÄąÄ&#x;ÄąnÄąn irdelenmesi gerekmektedir. AĹ&#x;aÄ&#x;Äąda bu konuda gerçekleĹ&#x;tirilen bir irdeleme yer almaktadÄąr: Tarihsel DeÄ&#x;er Bu deÄ&#x;er iki deÄ&#x;iĹ&#x;ik biçimde tanÄąmlanabilir. Bunlardan ilki, o yapÄą ya da yapÄą grubunun o yerleĹ&#x;menin tarihindeki bir olayla, bir deÄ&#x;iĹ&#x;imle ilgisinden kaynaklanÄąr. O kentin ya da Ăźlkenin

Ă–zgĂźnlĂźk DeÄ&#x;eri EÄ&#x;er bir yapÄą ya da kapÄą, pencere vb. mimari ĂśÄ&#x;eler, yapÄąldÄąÄ&#x;Äą dĂśnemin mimari anlayÄąĹ&#x;ÄąnÄą, sĂźsleme anlayÄąĹ&#x;ÄąnÄą, yapÄą malzemesinin kullanÄąm biçimini, bir diÄ&#x;er deyiĹ&#x;le tĂźm niteliklerini gĂźnĂźmĂźze deÄ&#x;in bozulmadan ve deÄ&#x;iĹ&#x;meden sĂźrdĂźrmĂźĹ&#x;se, ĂśzgĂźn bir yapÄą olarak tanÄąmlanmaktadÄąr. Ă–zgĂźnlĂźk deÄ&#x;erine iliĹ&#x;kin olarak yapÄąlan araĹ&#x;tÄąrma ve deÄ&#x;erlendirmelerde, ilk tasarÄąmÄąn gĂźnĂźmĂźze ne Ăślçßde gelebildiÄ&#x;i belirlenmeye çalÄąĹ&#x;ÄąlÄąr. Ă–zgĂźnlĂźk deÄ&#x;eri alanlar için de sĂśz konusu olmaktadÄąr. NamÄąk Kemal Mahallesi, eldeki belgeler incelendiÄ&#x;inde vaziyet planÄąnÄą, 5 gurupta toplanan lojman tiplerini, yapÄąlarÄąn mimari biçimlenmesini hemen tĂźmĂźyle korumuĹ&#x;tur. Ara mekanlar, çevresindeki yapÄąlaĹ&#x;ma ve alan kullanÄąmlarÄą deÄ&#x;iĹ&#x;miĹ&#x; olsa da Mahalle’nin ĂśzgĂźn olarak yaĹ&#x;amÄąnÄą sĂźrdĂźrdĂźÄ&#x;Ăź sĂśylenebilir.

4

5 d

6 Ăś

7 d

E Y v b o b y b k Y k d

N ka ya m

Ä°Ĺ&#x; B Ăś u iĹ&#x; d

n

n

ni a

Mahalle bu yönüyle üst düzey bir değer taşımaktadır. Bunlardan ilki işlevsel değerini 65 yıllık yaşamında hiçbir koşulda yitirmemiş olmasıdır. Bu husus tasarımcının giderek çağdaşlaşan Türk toplumunun gereksinmelerini iyi tanımladığını ve uygulamaya aktardığını göstermektedir. Mahallenin her tür “lojistik” hizmeti içeren bir yaşam alanı olarak tasarlanması ise, işlevsel değerini (günümüzde, bu düzeye ulaşmış ”lojman-site” lerin neredeyse olmadığı düşünüldüğünde) bir kat daha arttırmaktadır.

Enderlik Değeri Az bulunan, örneği az olan hemen her şey daha değerlidir. Yapılar ve sit alanları için de bu böyledir. Namık Kemal Mahallesi, bir “lojmanlar” topluluğu olarak düşünüldüğünde, yapıldığı dönemin ender tasarımlarından bir tanesidir. Tasarımcının kimliği, finansman modeli vb. hususlar döneminin ender projelerinden biri olduğunu göstermektedir.

Süreklilik Değeri: Bu değer o kültür varlığının kullanımının sürmesi ve kendisine çağdaş toplumda bir yer bulmasıyla ilgilidir. Böylece yapının kullanılarak korunması temel ilkesinin gereği yerine gelecek, yapı günümüzün bir etkinliğine hizmet vererek ve böylece “geçmişimiz için bir gelecek” olarak tanımlanan önemli bir koruma söyleminin gereği yerine gelmiş olacaktır. Özellikle özgün işlevini günümüzde de sürdürebilen yapılar “süreklilik” değerinin önemli temsilcileri olmaktadır. Yukarıda da değinildiği gibi Mahalle, yapıldığı günden bu yana varlığını sürdürmüş, her dönemde kimliğini korumuş, daha sonra inşa edilen kimi devlet sitelerine örnek olmuş bir yaşam alanıdır. Kendisine duyulan ilgi kesilmemiş, beklentilere sürekli olarak yanıt vermiştir.

Belge Değeri Bu değer, diğer tüm değerlerle ilişkilidir. Çünkü her yapı ya da yapının avlusunda yer alan ocak, tandır evi, kuyu vb. elemanlar, yapıldıkları dönemin yapı sanatı, o yapıda yaşayanların nitelikleri ve yaşam biçimini anlamamıza yarayan en önemli belgelerdir. Bu yapıların bir araya gelerek oluşturdukları kentsel sit alanları da, yine oluştukları dönemin şehirleşme anlayışını, yürütülen ticari etkinliklerin niteliği ve bunların işlevsel dağılımını, komşuluk ilişkileri gibi birçok bilgiyi bize anlatabilmektedir. Bu belgelerin yitirilmesi, kent kimliğinin yitirilmesi ile eşdeğerdir.

4. 6306 sayılı yasa uyarınca çıkarılması beklenen :BQ MBS O : LU S MNBT OB İlişkin :ÚOFUNFMƌL Taslağı' nda da taşınmaz kültür varlıkları ile ilgili hiçbir hüküm yer almamaktadır. 5. 6306 sayılı afet yasasında 2863 ve 5366 sayılı koruma yasalarının , afet yasasını engelleyen hükümlerinin geçerli olmayacağı belirtilmektedir. Bu durumda : a. Hangi hükümlerin engelleyici olduğuna kim karar verecektir ? b. Bir diğer deyişle bu ülkenin kimliğini oluşturan, evrensel ve ulusal değerlere sahip olan kültür mirasımızın bir başka mevzuatı engellediği gerekçesiyle koruma statüsü değiştirilecek ve yok mu edilecektir ?

NKM’nin en baskın değeri belge değeridir: 1. Cumhuriyet Mimarlığının modernleşmeye başladığı dönemin ürünüdür, 2. Bir devlet lojmanı mahallesinin kurgusuna sahiptir, 3. Herman Jansen’in planlama tasarımı içinde yer almıştır, 4. Mimar biçimlenmesi Paul Bonatz tarafından gerçekleştirilmiştir, 5. 1940’lardaki üst düzey bürokratların nasıl bir “konut” a gerek duyduğunu göstermektedir. 6. Yine aynı dönemin yapım teknolojisi ve malzeme kullanımının özgün örneğidir, 7. İlk kez hemen tüm hizmetleri (barınma, eğitim, alış-veriş, kültür, dinlence vb.) içeren bir “yaşam alanı” oluşturulmuştur. Ekonomik Değer Yeryüzündeki her toprak parçasının bir ekonomik değeri vardır. Bu toprak parçası insan eliyle düzenlenmiş, yaşamın belli gereksinmelerini karşılayacak hale gelmişse sağladığı olanaklar çerçevesinde değeri giderek artar. Bu gereksinmeler, bir tasarım ve yapım süreci sonunda oluşan bir yapı ya da yapı grubu tarafından karşılanıyorsa, o toprağın değeri de bu oranda artmaktadır. Ekonomik değer sadece parasal karşılığı olan, ölçülebilir bir değer olarak anlaşılmamalıdır. Yapının, kültür varlığı olmasından ya da koruma eylemine konu olmasından kaynaklanan değer de bu bağlamda düşünülmelidir. Namık Kemal Mahallesi yukarıda sırlanan iki ölçütü de karşılamaktadır. Kent içindeki konumu önemli bir ekonomik değer yaratmakta, bir dönemin anlayışını yansıtması nedeniyle kültürel miras kapsamında olması bu değeri daha da çoğaltmaktadır. İşlevsel Değer Bu değer, ekonomik değerle yakından ilgilidir. Yapı ya da alanın özgün işlevinin devamı öngörülebildiği gibi, yeni bir kullanıma uyarlanması da düşünülebilir. Kimi yapılar bugün özgün işlevlerini yitirmiş olarak görülebilir. Yine de bir yapı stoku olarak değerlendirilmeleri gerekir.

3. “Uygulanmayacak mevzuat” başlığı altında yer alan 9. madde’nin 1. fıkrasında yer alan ve “bu kanunun uygulanmasını engelleyici hükümleri olan mevzuat “ arasında “2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” da bulunmaktadır. Bir diğer deyişle koruma kavram ve araçları devre dışı bırakılabilecektir,

Sonrası………… Ülke’nin değerlerini ranta dönüştürmeyi amaçlayan günümüzün popüler(!) mekansal belgeleri arasına , adıyla koşut afet şeklinde yeni bir yasa girmiştir. 2012 yılında kabul edilen 6306 sayılı bu yasa “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” adını taşımaktadır. Kanunun amacı 1. maddesinde “afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanıma ilke olarak karşı çıkmak olası değildir. Ülkemizde başta deprem olmak üzere afet riski vardır, bunun ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesi için gerekli araçlar kullanılmalıdır. Bu amaçla “iyileştirme, tasfiye ve yenilemeler” yapılmalıdır. Bu düzenleme hakikaten masum ve kamu yararını öne alan, herşeyden önemli olan “insanın insanca yaşaması” nı ilke edinen ülkenin ve yerleşmelerin kimliklerine ve değerlerine saygılı bir tutum mu sergilemektedir ? Bunu irdeleyebilmek için ilgili mevzuatın kısaca irdelenmesinde yarar görülmektedir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında yasada ve bu yasaya dayandırılarak çıkartılan 2 yönetmelikte taşınmaz kültür varlıkları açısından bazı olumsuz noktalar bulunmaktadır. Konuya yasa ve yönetmelikler açısından bakıldığında şu hususlar ön plana çıkmaktadır: 1. Yasanın “Tanımlar” başlığı taşıyan 2. maddesinde riskli yapı, “Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı“ olarak tanımlanmıştır. 2. Yasanın taşınmaz kültür varlıklarını olumsuz etkilemesi olası ve “Tahliye ve yıktırma” başlığı taşıyan 5. maddesinin birinci fıkrasında “Riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda” sözcüğü ile başlayan bölümde riskli yapılar arasında herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Bir diğer deyişle kültür varlıkları da doğrudan riskli yapı sayılabilecektir,

6. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği” Kültür ve Turizm Bakanlığına görüş sorulduğunda “alanın sit statüsünün gözetilmesi” ni öngörmektedir. Bu noktada iki soru akla gelmektedir: t Sit statüsü gözetilirken, o alanı sit yapan değerler ya da sit alanı için oluşturulan koruma plan kararları da gözetilecek ve yeterince değerlendirilecek midir ? t Bakanlığın görüşü ne kadar geçerli olacaktır ? Bu bağlamda Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ve Bölge Kurullarının görüş ve yaklaşımları devre dışı mı bırakılacaktır? ……..Ve Namık Kemal Mahallesi Bakanlar Kurulu’nun,8 Şubat 2013 tarihli Resmi Gazetede ilan edilen 28 Ocak 2013 tarihli kararı ile “AFET RİSKİ ALTINDA BULUNAN ALAN “ ilan edilmiştir, …….dolayısıyla Mahallenin çevresindeki diğer alanların afet riski altında olmadığı memnuniyetle görülmüştür…. …….böylece Namık Kemal Mahallesinin içerdiği yapıların “ ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı” lar olduğu nihayet anlaşılmıştır…… ……… Ankara’nın bu coğrafyasındaki diğer yapıların ise “ekonomik ömürlerini tamamlamadıkları ya da yıkılmış veya ağır hasar görme riski taşımadıkları ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edildikleri” düşünülerek yüreklerimize bir miktar su serpilmiştir…. ………yaşadığımız kentle ilgili olarak yaptıkları “ilmi ve teknik “araştırmalar ve ulaştıkları verilerle yaşamlarımızı koruma bağlamında önlem alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve onun Ülkenin kültürel kimliğinin korunmasını ön planda tuttuğu anlaşılan Sayın Bakanına olan şükran borçlarımız giderek birikmektedir…. ….edep yahu…

14

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

'26<$ .(177(1 .$',1/$5 ĂŻ EditĂśrler: Burcu BallÄąktaĹ&#x;, Demet GĂźlçiçek, Funda Ĺženol Cantek, KĂźbra Ceviz, Selda Tuncer, Sibel Durak KatkÄą Verenler: Aydan AkÄąn, Aysun Ă–ner, BeyzagĂźl Benli, Cansu ĹžengĂźr, Cemile Gizem Dinçer, Deniz Lodos, Elif Ekin AkĹ&#x;it, F. Ĺžule BalcÄą, Figen Uzar Ă–zdemir, Ä°nan Ă–zdemir, Melda Onur, Nurcan TĂźfekçi, NurĹ&#x;en GĂźllĂźoÄ&#x;lu, Ă–zlem KÄąnal, Selcan Kula, Selen DoÄ&#x;an, Tuba Ă–zkan, Zeynep Ceren Erem TeĹ&#x;ekkĂźrler: Aksu Bora, Ayizi Kitabevi, Ayten Kaya GĂśrgĂźn, Deniz Ä°nci Yenilmez, Ebru Hanbay ÇakÄąr, Filiz YÄąlmaz, Ä°nci GĂźrbĂźzatik, KadÄąn DayanÄąĹ&#x;ma VakfÄą, Şßkran YiÄ&#x;it

.DGĂ—Q 'RVWX .HQWOHU ĂşoLQ <HUHO (ĂźLWOLN (\OHP 3ODQODUĂ— Kentsel Hizmetler t ,FOUJO LBZĹŚĆš sisteminin, cinsiyet ayrÄąmlĹŚ verilerin toplanmasÄąna olanak tanÄąyacak ƔĞŏĹ?ůĚĞ iyileĹ&#x;tirilmesi t ,BE‘OMBS‘O LFOUTFM IJ[NFUMFSF ZĂšOFMJL HFSFLTJOJNMFSJOJ WF taleplerini ortaya Ä•ĹŚĹŹÄ‚ĆŒÄ‚Ä?Ä‚ĹŹ Ä•Ä‚ĹŻĹŚĆ”ĹľÄ‚ĹŻÄ‚ĆŒĹŚĹś yapÄąlmasÄą t ,BE‘OMBS‘O LFOU WF ĂŽBM‘ǾNB ZBÇľBN‘OB EBIB GB[MB katÄąlabilmesi için kreĹ&#x;, gĂźndĂźz bakÄąmevi, yaĹ&#x;lÄą bakÄąmevi olanaklarÄąnÄąn saÄ&#x;lanmasĹŚ t ,FOUMFSEF LBE‘OMBS‘O CJSBSBZB HFMFDFǘJ NFSLF[MFSJO sayÄąlarÄąnÄąn arttÄąrÄąlmasÄą t ,BE‘OMBS‘O LFOU JÄ•Ĺ? hareketliliklerini arttÄąrmak ĆşÇŒÄžĆŒÄž toplu taĹ&#x;Äąm araçlarÄąnda Ć‚ÇŒÄžĹŻ indirimler yapÄąlmasÄą t (FDFMFSJ LBSBOM‘LUB UPQMV UBǾ‘N BSBĂŽMBS‘O‘O TĂ SĂ DĂ MFSJOJO durak dÄąĹ&#x;Äąnda durmasÄąnÄąn saÄ&#x;lanmasÄą t 5PQMV UBǾ‘N EVSBLMBS‘OB LBE‘OMBS‘O BDJM ZBSE‘N IBUU‘O‘ arayabilecekleri dĂźÄ&#x;melerin konulmasÄą t 5PQMV UBƔŌm araçlarÄąnÄąn sĂźrĂźcĂźlerinin insan haklarÄą ve kadÄąnÄąn insan haklarÄą konusunda eÄ&#x;itilmesi t :PM HĂšTUFSFO MFWIBMBS‘O IFSLFT UBSBG‘OEBO PLVOBCJMJS WF anlaĹ&#x;Äąlabilir hale getirilmesi t :PM QBSL PUPCĂ T EVSBǘ‘ WC BMBOMBS‘O EBIB JZJ BZE‘OMBU‘MNBT‘ t &OHFMMJ ZBÇľM‘ LBE‘OMBSB WF FOHFMMJ CBL‘N‘O‘ ĆşĆ?ƚůĞŜĞŜ kadÄąnlara yĂśnelik kentsel hizmet dĂźzenlemelerinin yapÄąlmasÄą

t 5PQMVNTBM DJOTJZFUF EVZBSM‘ ZFSFM CĂ UĂŽF IB[‘SMBONBT‘ t ,FOUTFM IJ[NFUMFSJO NBIBMMF ƂůĕĞŒinde verilmesi ve yaygÄąnlaĹ&#x;tÄąrÄąlmasÄą ,BE‘OB :ĂšOFMJL ĆľJEEFU t bĹ?ĚĚĞƚ konusunda farkÄąndalÄąk arttÄąrma Ä•Ä‚ĹŻĹŚĆ”ĹľÄ‚ĹŻÄ‚ĆŒĹŚ yapÄąlmasÄą t bĹ?ĚĚĞƚ maÄ&#x;duru kadÄąnlar için 7 gĂźn 24 saat hizmet verebilecek acil telefon hattÄą kurulmasÄą t bĹ?ĚĚĞƚ maÄ&#x;duru kadÄąnÄąn acilen korunmaya alÄąnmasÄą için, acil eylem birimi oluĹ&#x;turulmasÄą t ,BSBLPMMBSEB LBE‘O CĂ SPMBS‘O‘O LVSVMNBT‘ t ,BE‘O EBO‘ǾNB NFSLF[MFSJ BSB JTUBTZPO WF T‘ǘ‘ONB FWMFSJ açĹlmasÄą Ekonomik Gßçlenme ve ÇalÄąĹ&#x;ma HayatÄą t :FSFM ZĂšOFUJNMFSJO LSFÇľ ZBÇľM‘ WF IBTUB CBL‘NFWMFSJ WC olanaklar sunarak, kadÄąnlarÄąn ĕĂůŌƔžĂ hayatÄąna katÄąlÄąmÄąnÄą desteklemesi t 7Ć?ĆšĹ?ŚĚĂž garantili meslek eÄ&#x;itimi, beceri ve kapasite geliĹ&#x;tirme programlarÄąnÄąn artÄąrÄąlmasÄą, bu programlardan kadÄąnlarÄąn yararlanmasÄąnÄąn saÄ&#x;lanmasÄą t ,BE‘OMBS‘O FM FNFǘJ ĆşĆŒƺŜůÄžĆŒĹ?ĹśĹ? deÄ&#x;erlendirmeye yƂŜĞůĹ?ĹŹ Ä•Ä‚ĹŻĹŚĆ”ĹľÄ‚ĹŻÄ‚ĆŒ yapÄąlmasÄą

t ,BE‘OMBS‘O TPTZBM HĂ WFOMJL TJTUFNJOEFO ZBSBSMBONBT‘O‘O saÄ&#x;lanmasÄą (ÚÎ WF :PLTVMMVL t (ÚÎ FUNJÇľ LBE‘O WF L‘[ Ä•Ĺ˝Ä?ƾŏůÄ‚ĆŒĹŚna, dil bilmeyenler de dikkate alÄąnarak, kenti ve kentsel kurumlarÄą tanÄątma amaçlÄą eÄ&#x;itim ve gezi Ä•Ä‚ĹŻĹŚĆ”ĹľÄ‚ĹŻÄ‚ĆŒĹŚ yapÄąlmasÄą t #V LBE‘OMBSB ZĂšOFMJL FǘJUJN WF JTUJIEBN QSPHSBNMBS‘ dĂźzenlenmesi, kÄąz Ä•Ĺ˝Ä?ƾŏůÄ‚ĆŒŌŜŌŜ liselere, açĹk liselere devamÄąnÄąn saÄ&#x;lanmasÄą ve YaĹ&#x;am Boyu EÄ&#x;itim Merkezleri ve Halk EÄ&#x;itim KurslarÄąndan Ć‚ÇŒÄžĹŻĹŻĹ?ĹŹĹŻÄž bu kadÄąn ve kÄąz Ä•Ĺ˝Ä?ƾŏůÄ‚ĆŒŌŜŌŜ yararlanmasÄąnÄąn saÄ&#x;lanmasÄą t #V CĂšMHFMFSEF ZBÇľBZBO LBE‘OMBSB UFL FCFWFZO WF WFZB Ć‚ÇŒĆşĆŒĹŻĆş, yalnÄąz yaĹ&#x;ayan, yaĹ&#x;lÄą, evden atÄąlan ya da aile içi Ć”iddet nedeniyle evinden kendi isteÄ&#x;iyle ayrÄąlan kadÄąnlara Ć‚ĹśÄ?ĞůĹ?ĹŹ vermek ĆşÇŒÄžĆŒÄž, TOKÄ° veya belediye konutlarÄąndan kota ayrÄąlmasÄą t ,FOUJO HÚÎ BMN‘Ǿ ZPLTVM LFTJNMFSJOEF ZBÇľBOBO TPSVOMBSB iliĹ&#x;kin Ä•Ä‚ĹŻĹŚĆ”ĹľÄ‚ĹŻÄ‚ĆŒÄšÄ‚ kadÄąnlarÄąn sorunlarÄąnÄąn ayrÄąca ele alÄąnmasÄą ve buna dayanarak Ć‚ÇŒÄžĹŻ Ä•Ć‚ÇŒƺžůÄžĆŒ geliĹ&#x;tirilmesi t (ÚÎ FEFO LBE‘O WF L‘[ Ä•Ĺ˝Ä?ƾŏůÄ‚ĆŒĹŚĹśÄ‚ yĂśnelik olarak kenti tanÄąma ve hizmet almak için hangi kurumlara baĹ&#x;vuracaklarÄąna iliĹ&#x;kin bilgilendirici eÄ&#x;itim Ä•Ä‚ĹŻĹŚĆ”ĹľÄ‚ĹŻÄ‚ĆŒĹŚ yapÄąlmasÄą

&LQVL\HWOL %LU 6HUJLQLQ +LNk\HVL Aysun Ă–ner Umumi BakÄąĹ&#x;: “Onlar da seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapmasÄąn canÄąm, Ăźniversite okusun, normal bir iĹ&#x;te çalÄąĹ&#x;sÄąn. Kolay para kazanmak için kadÄąn oluyorlar.â€? â€œĹžimdi Ăśncelikle bĂźtĂźn transseksĂźel bireyler ‘trans kadÄąn’ deÄ&#x;ildir, ‘trans erkekler’ de var. AyrÄąca seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;ini kadÄąn ve erkek seks iĹ&#x;çilerinin bir kÄąsmÄą gibi isteyerek tercih eden trans kadÄąn bireyler olabilir, ancak trans kadÄąn bireylerin pek çoÄ&#x;u toplumun her alanÄąndan dÄąĹ&#x;landÄąklarÄą ve para kazanacak baĹ&#x;ka bir alan bulamadÄąklarÄą için seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapmak zorunda kalÄąyorlar. DĂźĹ&#x;Ăźnsenize, mĂźhendislik yahut iktisat mezunu, yĂźksek lisans yapmÄąĹ&#x;, ancak seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapan trans kadÄąn bireyler var. Bir mĂźhendis neden seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapmayÄą tercih eder? HissettiÄ&#x;i gibi kadÄąn olarak yaĹ&#x;ayan bir trans kadÄąn mĂźhendisi hangi firma iĹ&#x;e alÄąr? Ä°Ĺ&#x;e alÄąnsa dahi, tĂźrlĂź sĂśzlĂź, fiziksel taciz, damgalanma, dÄąĹ&#x;lanma ve ayrÄąmcÄąlÄąÄ&#x;a ne kadar sĂźre ve nasÄąl dayanabilir?“ “TransHayatâ€? fotoÄ&#x;raf projemde trans bireylerin ‘seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i’ ve ‘eÄ&#x;lence sektĂśrß’

gibi var olmalarÄąna tahammĂźl gĂśsterilen alanlar dÄąĹ&#x;Äąnda ĂśÄ&#x;retmenlik, avukatlÄąk, garsonluk, taksi Ĺ&#x;ofĂśrlĂźÄ&#x;Ăź vb. toplumun farklÄą kesimleriyle gĂźndĂźz saatlerinde yĂźz yĂźze olabilecekleri meslek kollarÄąnda çalÄąĹ&#x;abildikleri bir dĂźnya dĂźĹ&#x;ĂźnĂź fotoÄ&#x;raflamaya çalÄąĹ&#x;mÄąĹ&#x;tÄąm. Çekim için mekân arayÄąĹ&#x; sĂźrecimde, gĂśrĂźĹ&#x;tĂźÄ&#x;Ăźm farklÄą siyasi gĂśrĂźĹ&#x;lerden, eÄ&#x;itim dĂźzeylerinden, sosyal tabakalardan, meslek gruplarÄąndan yĂźzlerce insanla yukarÄąda alÄąntÄąladÄąÄ&#x;Äąm diyaloÄ&#x;a benzer transfobik bir diyaloÄ&#x;u tekrar tekrar deneyimledim. Ancak her defasÄąnda inatla projemi ve transseksĂźellere dair sahip olduklarÄą Ăśn yargÄąlarÄąn yanlÄąĹ&#x; olduÄ&#x;unu anlatmaya çabaladÄąm. 2009 yÄąlÄąnda, Cihangir Daire Sanat’ta Ali ĹžimĹ&#x;ek’in kĂźratĂśrlĂźÄ&#x;Ăźnde yapÄąlan “Klasikâ€? baĹ&#x;lÄąklÄą sergi için bir fotoÄ&#x;raf projesi yapmak Ăźzere çĹktÄąÄ&#x;Äąm yolculukta mekân mekân gezip transfobi karĹ&#x;ÄątÄą mĂźcadele veren bir trans aktivisti olup çĹkmÄąĹ&#x;tÄąm. YĂźzlerce diĹ&#x;çi muayenehanesi, okul, kafe, hastane, taksi duraÄ&#x;Äą gezdikten sonra çekim için kÄąsÄątlÄą sayÄąda mekândan, kÄąsÄątlÄą sĂźreler verilerek ve genel olarak ‘lĂźtfetme’ yahut ‘tahammĂźl gĂśsterme’ duygusu hissettirilerek destek aldÄąm ve projeyi bĂśylelikle gerçekleĹ&#x;tirdim. Kent yaĹ&#x;amÄą içinde varlÄąklÄą, meslek erbabÄą, Ĺ&#x;Ăśhretli, memur, iĹ&#x;çi, iĹ&#x;siz yahut Ĺ&#x;arapçĹ olmanÄąz Ăźzerinden sizin ait olduÄ&#x;unuz bir sosyal tabakanÄąz vardÄąr. ĹžarapçĹysanÄąz, birileri sizi aĹ&#x;aÄ&#x;Äąlayabilir, acÄąyabilir yahut â€œĂ‡ok Ĺ&#x;ĂźkĂźr ben her Ĺ&#x;eye raÄ&#x;men ayaktayÄąmâ€? deyip kendine bir mutluluk payÄą çĹkarabilir. Ancak Ăśzel bir nedeni yoksa size karĹ&#x;Äą bir nefret beslemez. Ancak transseksĂźelseniz,

hele ki trans kadÄąnsanÄąz ‘erkeklik’ denilen Ăśnemli mertebeyi bÄąrakÄąp ikinci sÄąnÄąf bir cinsiyete ‘kadÄąnlÄąk’ mertebesine inmiĹ&#x;sinizdir. DĂźnyanÄąn iĹ&#x;leyiĹ&#x;inin Ăźzerine kurulduÄ&#x;u pek Ăśnemli erkeklik kurumunu bedensel performansÄąnÄązla alaĹ&#x;aÄ&#x;Äą etmiĹ&#x;, siz artÄąk sistem için ayaklÄą bir tehlikesinizdir. DamgalarÄąnÄąz sokaÄ&#x;a adÄąmÄąnÄązÄą atar atmaz Ăźzerinize basÄąlmaya baĹ&#x;lar: “Seks iĹ&#x;çisiâ€?, “sapkÄąnâ€?, “eli falçatalÄąâ€?, “saldÄąrganâ€?, “tehlikeliâ€? vs. vs. Erkeklik toplumun her kesimine Ăśylesine nĂźfuz etmiĹ&#x;tir ki, bir iĹ&#x;siz de olsanÄąz, bir Ĺ&#x;irkette CEO da olsanÄąz, Ĺ&#x;Ăśhretli de olsanÄąz, transseksĂźelseniz hemen hiçbir sosyal tabaka sizi içine almaz, hatta kusar, sizi hayat mĂźcadelesinde yapayalnÄąz bÄąrakÄąr. Bir trans kadÄąn kimliÄ&#x;ini kabul ettikten sonra, hissettiÄ&#x;i kimlikte yaĹ&#x;amak istediÄ&#x;inde onu belli iĹ&#x; alanlarÄą dÄąĹ&#x;Äąnda hiçbir iĹ&#x; alanÄą kabul etmez. O da her birey gibi evinin kirasÄąnÄą vermek, marketten alÄąĹ&#x;veriĹ&#x; yapmak zorundadÄąr. Her trans bireyin Ĺ&#x;arkÄącÄąlÄąÄ&#x;a, oyunculuÄ&#x;a kabiliyeti olmasÄą mĂźmkĂźn olmayacaÄ&#x;Äą için erkek egemen kĂźltĂźr trans kadÄąnlar için geriye seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapmaktan baĹ&#x;ka çare bÄąrakmaz. Bunun yanÄą sÄąra bugĂźn cinsiyet deÄ&#x;iĹ&#x;tirme operasyonu geçirip, açĹk kimliÄ&#x;iyle Milli EÄ&#x;itim’de ĂśÄ&#x;retmenlik yapan, pvc pencere iĹ&#x;iyle uÄ&#x;raĹ&#x;an yahut kimliÄ&#x;ini iĹ&#x; yeri dÄąĹ&#x;Äąnda yaĹ&#x;amayÄą tercih edip, iĹ&#x; yerinde kimliÄ&#x;ini gizleyerek var olan trans bireyler var. Trans erkekler “Erkek Fatmaâ€?, “delikanlÄą kÄązâ€? gibi tanÄąmlandÄąklarÄąndan, kimlikleri trans kadÄąnlar kadar gĂśrĂźnĂźr olmadÄąÄ&#x;Äąndan ve

*FotoÄ&#x;raflar Aysun Ă–ner’in “TransHayatâ€? adlÄą fotoÄ&#x;raf sergisindendir.

kadÄąn bireylerin cinsellikleri toplumca çok da ciddiye alÄąnmadÄąÄ&#x;Äąndan, genelde kent yaĹ&#x;amÄą içinde ‘yok’lar. Bu da sorunlu bir baĹ&#x;ka konu olmakla birlikte, trans kadÄąnlar için ister seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapsÄąn, ister baĹ&#x;ka bir meslek alanÄąnda olsun, kentin herhangi bir alanÄą her an tacize, tecavĂźze uÄ&#x;rayabileceÄ&#x;i, tĂźrlĂź rencide edici hakaretle karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;abileceÄ&#x;i, fiziksel Ĺ&#x;iddete maruz kalabileceÄ&#x;i, hatta nefret cinayetine kurban gidebileceÄ&#x;i bir ‘korku’ alanÄądÄąr. Hele ki seks iĹ&#x;çiliÄ&#x;i yapÄąyorsa kent mecralarÄąnÄąn risk ve korku derecesi artmaktadÄąr. Ä°Ĺ&#x;te kiĹ&#x;isel sergi haline getirip, Ä°stanbul’dan sonra geçtiÄ&#x;imiz yÄąl Ankara’da Uçan SĂźpĂźrge UluslararasÄą KadÄąn Filmleri Festivali kapsamÄąnda açtÄąÄ&#x;ÄąmÄąz, Anadolu’nun farklÄą illerinde de açmayÄą planladÄąÄ&#x;ÄąmÄąz “TransHayatâ€? adlÄą fotoÄ&#x;raf projem, transseksĂźel bireylerin korku içinde yahut kimliklerini gizleme baskÄąsÄą altÄąnda yaĹ&#x;adÄąklarÄą kent yaĹ&#x;amÄąna alternatif olmasÄąnÄą dĂźĹ&#x;lediÄ&#x;im, korkularÄąn var olmadÄąÄ&#x;Äą bir kent ĂźtopyasÄąndan filizlendi.

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

15

Mart 2013

)DWPD 7DQHU (JH 1XUKD\DW )DUĂ—PD] 1XUWHQ úßoL

.HQWLQ 0XKWDUODUĂ— Burcu BallÄąktaĹ&#x; KadÄąn dosyamÄązda bu ay da kent muhtarlarÄąndan bahsedelim dedik. Ankara’daki 47 kadÄąn mahalle muhtarÄąndan 26’sÄą Çankaya, 8’i Mamak bĂślgesinde gĂśrev yapÄąyor. Bunlardan ßçßnĂź Solfasol adÄąna ziyaret ettik. Sokullu Mehmet PaĹ&#x;a Mahallesi MuhtarÄą Fatma Taner Ege, General Zeki DoÄ&#x;an Mahallesi MuhtarÄą Nurhayat FarÄąmaz ve GĂźzeltepe Mahallesi MuhtarÄą Nurten Ä°Ĺ&#x;çi’yle aday olma hikayelerinden mahallenin sorunlarÄąna, kadÄąn muhtar olmanÄąn zorluklarÄąndan aldÄąklarÄą tepkilere kadar birçok konuda sohbet ettik. GĂśrĂźĹ&#x;melerin hem Solfasol’u tanÄątmak hem de yereldeki sorunlara iliĹ&#x;kin bilgi edinmek açĹsÄąndan oldukça yararlÄą geçtiÄ&#x;ini belirtmeliyim. Bu ziyaretlerin yaygÄąnlaĹ&#x;masÄą ve çoÄ&#x;almasÄą dileÄ&#x;iyle‌

okullarÄą, aile hekimleri ve hatta “TebligatÄąnÄąz varâ€? diye bir uyarÄą sistemi bile var. VatandaĹ&#x;a bir tebligat ulaĹ&#x;tÄąÄ&#x;Äąnda bu uyarÄą sistemi sayesinde takip edebiliyor. “Bu bir masa iĹ&#x;i deÄ&#x;ilâ€? diyerek hizmet yerlerinin oturma yerleri olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą sÄąk sÄąk vurgulayan Ä°Ĺ&#x;çi’nin bu anlayÄąĹ&#x;Äą ne kadar benimsediÄ&#x;ini yerinde gĂśrme fÄąrsatÄąmÄąz oldu. GĂśrĂźĹ&#x;me esnasÄąnda gelen Enerji-SA ekiplerini bizzat karĹ&#x;ÄąlÄąyor ve gidecekleri sokaÄ&#x;a yĂśnlendiriyor. HayÄąr hayÄąr, tarif etmiyor onlara eĹ&#x;lik ediyor arÄązanÄąn olduÄ&#x;u sokaÄ&#x;a hep birlikte gidiyoruz. Mesele mĂźhim: Sokak lambasÄąnÄąn asfaltÄąn yĂźzeyinde kalan kablolarÄą içeri alÄąnacak.

Nurhayat FarÄąmaz

iki konunun Ăźzerinde durmuĹ&#x;: kreĹ&#x; ve sÄąÄ&#x;Äąnma evi. Sonuçta mahalledeki kadÄąnlarla birlikte terk edilmiĹ&#x; bir kreĹ&#x;i açtÄąrmayÄą baĹ&#x;armÄąĹ&#x;lar. “Biz 10 kadÄąn basÄąn açĹklamasÄą yaparken 40 polis vardÄą. Belki Ĺ&#x;imdi en az 4 polis çocuÄ&#x;unu o kreĹ&#x;e gĂśnderiyorâ€? diyor.

DiÄ&#x;er muhtarlarla gĂśrĂźĹ&#x;tĂźÄ&#x;ĂźmĂźzde de Ăśne çĹkan sorunlardan bahsediyor Ä°Ĺ&#x;çi. Ofisin kÄąrtasiye, telefon, elektrik, internet vb tĂźm masraflarÄą kendilerine ait ve yapÄąlan Ăśdenek oldukça kÄąsÄątlÄą. “Biz de seçilmiĹ&#x;iz ama maddi olarak çok zayÄąf muhtarlÄąklar. Oysa tĂźm sorumluluklar sizde. LambasÄą yanmayan bize gelir, evini bĂścek basan bize gelir, ayrÄąlan boĹ&#x;anan bize gelir...â€?. “Biz de size geldik!â€? diyoruz Ona gĂśre muhtarlÄąklar yerel yĂśnetimlere baÄ&#x;lanmalÄą, muhakkak gençleĹ&#x;tirilmeli ve kadÄąn aÄ&#x;ÄąrlÄąklÄą olmalÄą ki herkes rahatça iĹ&#x;birliÄ&#x;i yapabilsin. KadÄąn olmanÄąn mahallelinin her tĂźr sorununu paylaĹ&#x;mada bir avantaj olduÄ&#x;unu dĂźĹ&#x;ĂźnĂźyor.

“Mamak Ĺ&#x;iddet gĂśren kadÄąnlarÄąn çok olduÄ&#x;u bir yerâ€? diye vurguluyor ki zaten bunun Ăźzerinde ne kadar durduÄ&#x;u ofisin genel gĂśrĂźnĂźmĂźnden de anlaĹ&#x;ÄąlÄąyor. Duvarlarda asÄąlÄą duyuru ve afiĹ&#x;lerde Ĺ&#x;iddete uÄ&#x;rayan kadÄąnlarÄąn yardÄąm alabileceÄ&#x;i kurumlarÄąn telefon numaralarÄą yazÄąlÄą.

Fatma Taner Ege

4PLVMMV EB ,BE‘O &M &NFÇ˜ĆŒ 1B[BS‘ Fatma Taner Ege emekli ĂśÄ&#x;retmen. 1976’dan beri oturduÄ&#x;u Sokullu Mehmet PaĹ&#x;a Mahallesi’nde ßç dĂśnemdir muhtarlÄąk gĂśrevini yĂźrĂźtĂźyor. Son seçimlerde “Koskoca mahalleyi bir kadÄąndan kurtaramadÄąnÄązâ€? denildiÄ&#x;i kulaÄ&#x;Äąna geldiÄ&#x;inde çok ĂźzĂźlmĂźĹ&#x;, tepki duymuĹ&#x;. Ama “Mahallelim beni kabullendiâ€? diyor. En bĂźyĂźk desteÄ&#x;i de eĹ&#x;inden aldÄąÄ&#x;ÄąnÄą belirtmeden edemiyor. 2000 yÄąlÄąnda mahalle meclisi kurmuĹ&#x; Fatma Taner ve o dĂśnem HĂźrriyet’ten gelen bir muhabir haberine “Mahallede Devrimâ€? diye baĹ&#x;lÄąk atÄąnca, onun için epey sorun olduÄ&#x;unu anlatÄąyor. Yeni yasalarla belediyeler nezdinde kent konseylerinin kurulmasÄą gerekince hemen diÄ&#x;er mahallelerdeki arkadaĹ&#x;larÄąyla kollarÄą sÄąvayÄąp Sokullu Semt Meclisi’ni oluĹ&#x;turmuĹ&#x;lar. Ĺžu an baĹ&#x;kanlÄąÄ&#x;Äą kendisi yĂźrĂźtĂźyor. Sokullu’da bir KadÄąn El EmeÄ&#x;i PazarÄą açmÄąĹ&#x;lar. “Havalar soÄ&#x;uduÄ&#x;u için insanlar pek gelemiyor artÄąk. Baharda tekrar canlandÄąracaÄ&#x;Äązâ€? diyor. Mahalleliyle birlikte ilk ciddi mĂźcadelesini baz istasyonuna karĹ&#x;Äą vermiĹ&#x;. DĂśrt ay sĂźrdĂźrdĂźkleri mĂźcadeleyi kazanmÄąĹ&#x;lar ve baz istasyonunu kurdurmamÄąĹ&#x;lar. En son olarak da mahallenin ciddi bir ulaĹ&#x;Äąm sorunuyla uÄ&#x;raĹ&#x;maktalar. BĂźyĂźkĹ&#x;ehir Belediyesinden Ĺ&#x;ikayetçi: “OtobĂźslerimizi kaldÄąrdÄąlar. SalkÄąmsĂśÄ&#x;Ăźt ve Ahmet HaĹ&#x;im sokaklarÄąnÄąn bulvara çĹkÄąĹ&#x;ÄąnÄą kapattÄąlar. Çetin Emeç bulvarÄąnÄąn hemen altÄąna o kapattÄąÄ&#x;Äą sokak da dahil Ahmet HaĹ&#x;im’in hemen altÄąna bir stadyum yapÄąlÄąyor. VerdiÄ&#x;im dilekçeyle Ăśnerimi sundum, bir alt ya da Ăźst geçit ya da gĂśbek yapmalarÄąnÄą istedim. Aynen kabul etmiĹ&#x;ler ama ya zaman? Ä°ki aydÄąr yollar kapalÄąâ€? diyerek mahallelinin maÄ&#x;dur edildiÄ&#x;ini belirtiyor. (FOFSBM ;FLĆŒ %PǘBO EB 4‘ǘ‘ONB &WĆŒ 5BNBN Ä°kinci duraÄ&#x;ÄąmÄąz Mamak General Zeki DoÄ&#x;an Mahallesi. AdaylÄąk sĂźrecinde kadÄąnlara ve emekçilere dĂśnĂźk bir çalÄąĹ&#x;ma yĂźrĂźten Nurhayat FarÄąmaz muhtarlÄąÄ&#x;Äą sĂźresince

“KadÄąn Ĺ&#x;iddet gĂśrmĂźĹ&#x;, ĂślĂźm korkusuyla geliyor. Ne yapabilirim? Ancak sÄąÄ&#x;Äąnma evine yĂśnlendirebilirim. SÄąÄ&#x;Äąnma evi yoktu Ăśnceden.â€? O yĂźzden gittiÄ&#x;i bĂźtĂźn platformlarda bu talebi dillendirmiĹ&#x; FarÄąmaz, milletvekillerine kadar gĂśtĂźrmĂźĹ&#x; meseleyi ve sonunda belediye bĂźnyesinde ßç ay Ăśnce bir sÄąÄ&#x;Äąnma evi açĹlmÄąĹ&#x;. MuhtarlÄąk çalÄąĹ&#x;malarÄąnÄą mahalle sakinleriyle birlikte yĂźrĂźtmek için altÄą komisyon kurmuĹ&#x;lar. Bunlardan en aktifi KadÄąn Komisyonu. KĂźrtaj yasaÄ&#x;Äąna dair çalÄąĹ&#x;malar yapmÄąĹ&#x;lar ayrÄąca her 8 Mart ve 25 KasÄąm’da çeĹ&#x;itli etkinlikler dĂźzenliyorlar. Zaman zaman “Hep kadÄąnlara yĂśnelik çalÄąĹ&#x;malarâ€? var Ĺ&#x;eklinde tepkiler alsa da orada bulunduÄ&#x;umuz sĂźrece gĂśrĂźĹ&#x;memizi bĂślen hikayeleriyle o kadar çok kadÄąn uÄ&#x;ruyor ki muhtarlÄąÄ&#x;a‌ Belli ki mahallenin buna ihtiyacÄą var. FarÄąmaz’Ĺn Ĺ&#x;u sĂśzleri de doÄ&#x;ruluyor bu kanÄąmÄązÄą: â€œĂ–ldĂźrĂźlme korkusuyla yaĹ&#x;ayan Ĺ&#x;u anda 5 tane kadÄąn var iletiĹ&#x;imde olduÄ&#x;um. AramadÄąÄ&#x;Äąm yer kalmadÄą. Herkes sÄąÄ&#x;Äąnma evine gidecek diye bir Ĺ&#x;ey yok. O diyor ki, ben çalÄąĹ&#x;Äąyorum sÄąÄ&#x;Äąnma evine gitmek istemiyorum. ÇocuklarÄąmla, ailemle yaĹ&#x;amak istiyorum. O zaman bu adama bir ceza olmalÄą. 8 kere uzaklaĹ&#x;tÄąrmasÄą var ama içeri almÄąyorlar. Aile veSosyal Politikalar BakanlÄąÄ&#x;ÄąnÄą bile aramÄąĹ&#x;lar. Kim için yapÄąlÄąyor yasalar? Kimler yaĹ&#x;asÄąn diye yapÄąlÄąyor?â€? Bir baz istasyonuna karĹ&#x;Äą mĂźcadele hikayesi de General Zeki DoÄ&#x;an’da var. Onlar da tĂźm mahalleli kenetlenip kurdurmamayÄą baĹ&#x;armÄąĹ&#x;lar. Son zamanlarÄąn en mĂźhim sorunlarÄąn baĹ&#x;Äąndaysa sokak lambalarÄąnÄąn yetersizliÄ&#x;i ve yanmamasÄą geliyor. “Ben bĂźtĂźn toplantÄąlarda aydÄąnlÄąk sokaklar istiyorum. Milletvekillerinin bakanlarÄąn olduÄ&#x;u toplantÄąlarda da bar bar baÄ&#x;ÄąrÄąyorum ‘AydÄąnlÄąk sokaklar istiyorumâ€? diye. Bir muhtar olarak saat 22:00’de sokaÄ&#x;a çĹkamÄąyorsam bu Ăźlkede hiçbir kadÄąn sokaÄ&#x;a çĹkamÄąyordur, deÄ&#x;il mi?â€? diye soruyor. “MuhtarlÄąklar GençleĹ&#x;tirilmeli Ve KadÄąn AÄ&#x;ÄąrlÄąklÄą OlmalÄąâ€? “BĂźtĂźn sokaklarÄą Ĺ&#x;air isimliâ€? GĂźzeltepe Mahallesi MuhtarÄą Nurten Ä°Ĺ&#x;çi mahalle sakiniyken ikametgâh almaya geldiÄ&#x;i muhtarlÄąkta halen bilgisayar kullanÄąlmamasÄąnÄą “AlacaÄ&#x;Äąm bu gĂśrevi sendenâ€? diyerek esprili bir yolla eleĹ&#x;tirmiĹ&#x;. Derken bu gerçek olmuĹ&#x;! Sahiden de Ä°Ĺ&#x;çi, teknolojiyi her dĂźzeyde kullanmaya Ăśzen gĂśsteren bir muhtar. KurduÄ&#x;u internet sitesinde mahallenin sokaklarÄą,

Nurten Ä°Ĺ&#x;çi

Adrese dayalÄą sisteme geçilmesiyle muhtarlÄąklarÄąn gereksizleĹ&#x;tiÄ&#x;i gibi bir tartÄąĹ&#x;ma olduÄ&#x;unu hatÄąrlatÄąyoruz, bu sistemi olumlu gĂśrĂźyor ama “MuhtarlÄąklarÄąn kaldÄąrÄąlmasÄą deÄ&#x;il deÄ&#x;iĹ&#x;tirilmesi lazÄąm. Bizler hizmet yeriyiz, o zaman belediye gibi çalÄąĹ&#x;acaÄ&#x;Äąz. Biz burada mahallelerimize hakimiz. Fuzuli makamlar kaldÄąrÄąlsa çok daha iyi olur.â€? diye eklemeden de geçemiyor. ÇßnkĂź “Bir belediye baĹ&#x;kanÄą, vali ya da kaymakamÄąn kimsenin evinin içine giremez.â€? Bu yĂźzden yereldeki sorunlara hakim olan muhtarlÄąklar belediyeye baÄ&#x;lanmalÄą ve daha fazla inisiyatifli kÄąlÄąnmalÄą. ÇoÄ&#x;u kimse bu “inisiyatifiâ€? para karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;Äąnda belge vermek olarak algÄąladÄąÄ&#x;Äąndan muhtarlÄąÄ&#x;Äąn gereksiz bir kurum olduÄ&#x;unu dĂźĹ&#x;ĂźnĂźyor. Ancak bu kadar hayatÄąn içinde bir kurumun daha iĹ&#x;levsel hale getirilmesi mĂźmkĂźn deÄ&#x;il mi acaba?

16

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

$QNDUD¡\Ă— <D]DQ .DGĂ—QODU Ankara ile birlikte anÄąlan birkaç kadÄąn yazarÄąmÄąz var: Sevgi Soysal, NazlÄą Eray‌ AnkaralÄą kadÄąnlar olarak istiyoruz ki, Ĺ&#x;ehrimizi iyi ve kĂśtĂź yanlarÄąyla, kafeleri, çĹkmaz sokaklarÄą, ev içleri, konfeksiyon atĂślyeleri, bayÄąrlarÄą, gecekondularÄąyla anlatan kadÄąn yazarlar çoÄ&#x;alsÄąn. Son yÄąllarda yĂźzĂźmĂźzĂź gĂźldĂźren, hikâyelerimizi dillendiren AnkaralÄą ßç kadÄąn yazardan daha sĂśz edebiliyoruz artÄąk: Şßkran YiÄ&#x;it, Ä°nci GĂźrbĂźzatik ve Ayten Kaya GĂśrgĂźn. Ăœç kadÄąn da Ankara’da geçen çocukluklarÄąnÄąn peĹ&#x;ine dĂźĹ&#x;erek baĹ&#x;lamÄąĹ&#x;lar yazmaya. Derken ergenlikleri ve kadÄąnlÄąklarÄą çĹkmÄąĹ&#x; karĹ&#x;ÄąlarÄąna sokak aralarÄąnda. TÄąpkÄą bizim gibi. BĂźyĂźk Ĺ&#x;ehirde, Ăśzellikle de Ankara’da kadÄąn olarak var olma hikâyelerini okuduktan sonra, onlara kendi Ankara’larÄąnÄą soralÄąm istedik. SĂśyleĹ&#x;irken, hem kitaplarÄąnÄąn serĂźvenini anlattÄąlar, hem de Ĺ&#x;ehirlerinin. BugĂźnkĂź Ankara’yÄą da konuĹ&#x;tuk, nasÄąl bir Ankara hayal ettiklerini de‌

(YOHUGHQ 6RNDNODUD 6RNDNODUGDQ ĂťHKLUOHUH SĂśyleĹ&#x;i: Selda Tuncer Ayten Kaya GĂśrgĂźn ile sĂśyleĹ&#x;i Selda Tuncer: Siz “ArÄąza BabalarÄąn Çatlak KÄązlarÄąâ€? romanÄąnÄązda Ankara’nÄąn farklÄą bir yĂźzĂźnĂź anlatÄąyorsunuz.. Bu romanda otobiyografik Ăśgeler var mÄą? Varsa romanda anlattÄąÄ&#x;ÄąnÄąz semtle iliĹ&#x;kiniz sĂźrĂźyor mu? Ayten Kaya GĂśrgĂźn: Kitaptaki â€œĂ–denmiĹ&#x; Bedeller Kolyesiâ€?nin tÄąlsÄąmÄąyla yĂźrĂźyen kadÄąnlardan biri de benim. AnlattÄąÄ&#x;Äąm bir ‘gÜç’ hikayesi, o hikayedeki sokaklarda bĂźyĂźdĂźm, bedelleri Ăśdeyen kadÄąnlarÄą tanÄądÄąm, hikayesini anlattÄąÄ&#x;Äąm PaĹ&#x;a Amca’yÄą, Fincan Teyze’yi, Sakine’yi aÄ&#x;larken, gĂźlerken gĂśrdĂźm. YalnÄąz hayatÄą da birebir yazÄąya dĂśkmedim. Katip deÄ&#x;ilim. KÄąrk yÄąldÄąr hayatÄąn bana verdiÄ&#x;ini, bende kalanlarÄą, en iyi bildiÄ&#x;im hikayeleri bir kurgu etrafÄąnda topladÄąm. Hikaye Natoyolu-Mamak’da geçiyor. Hala ailemin bĂźyĂźk bir kesmi, arkadaĹ&#x;larÄąm orada yaĹ&#x;Äąyorlar. Haftada bir kez ben de oralardayÄąm. YalnÄąz artÄąk ne ben o sokaklarda koĹ&#x;an kÄąz çocuÄ&#x;uyum, ne de toprak yollu sokaklar, gecekondular ne de mavi çÜp bidonlarÄą var ortada. KeĹ&#x;ke yok olan sadece toprak yollar, gecekondular, çÜp bidonlarÄą olsaydÄą... KitabÄąnÄązda da çok Ăśn planda yer alan bu semtin kadÄąnlarÄąnÄą ve yaĹ&#x;adÄąklarÄą Ĺ&#x;ehirle kurduklarÄą iliĹ&#x;kiyi biraz anlatÄąr mÄąsÄąnÄąz? KamyonlarÄąn tepesinde gelirken çoktan çoluÄ&#x;a çocuÄ&#x;a karÄąĹ&#x;mÄąĹ&#x; kadÄąnlar ne yazÄąk ki Kßçßk Sivas, Kßçßk Erzurum’dan Ăśtesine geçemediler. Erkekler ‘ekmeÄ&#x;in’ ya da kÄąymet verdikleri, ellerinde tuttuklarÄąnÄą zannettikleri deÄ&#x;erleri koruma derdindeyken kadÄąnlar Ĺ&#x;ehri daha çok çocuklarÄąnÄąn, kocalarÄąnÄąn anlattÄąklarÄą Ăźzerinden bildiler. AynÄą kĂśylerindeki gibi kadÄąnlar ancak hastane ya da resmĂŽ bir iĹ&#x;ten dolayÄą aĹ&#x;aÄ&#x;Äąlara (Ĺ&#x;ehre) indiler.

Ă–zellikle kÄąz çocuklarÄąnÄąn bĂźyĂźmesi, mahalle okullarÄąndan Ĺ&#x;ehrin merkezine daha yakÄąn okullara geçmesiyle kadÄąnlar sonradan kurduklarÄą kßçßk kĂśylerinden çĹkabildiler. “Aman eksik eteklerin baĹ&#x;Äąna bir Ĺ&#x;ey gelmesinâ€? niyetiyle ilkin bir bĂźyĂźk olarak kÄązlarÄąnÄąn yanÄąnda yĂźrĂźdĂźler. SonrasÄąnda o kadÄąnlar kÄązlarÄąnÄąn da desteÄ&#x;iyle bu kez gĂźndelikçi olarak belediye otobĂźslerinin kĂśrĂźk kÄąsmÄąnda buluĹ&#x;tular. Bu kez Ĺ&#x;ehre, gittikleri evlerin bĂźyĂźk camlarÄąndan baktÄąlar. Bu kadÄąnlarÄąn kÄązlarÄą da genç erkekleri de asi çĹktÄą, bir kez sokakla buluĹ&#x;an bir daha içeri girmedi. Sizin romanÄąnÄązda kadÄąnlar için evler sokaklara, sokaklar Ĺ&#x;ehre ve hatta sonunda baĹ&#x;ka Ĺ&#x;ehirlere açĹlÄąyor. Bu yĂśnĂźyle sizin Ĺ&#x;ehirle olan iliĹ&#x;kinizi ĂśzgĂźrleĹ&#x;tirici bir alan olarak yorumlayabilir miyiz? Kitapta PaĹ&#x;a Amca diyor ki: “Benim çocuklarÄąm kßçßkken çok akÄąllÄą da bĂźyĂźdĂźkçe deliriyorlarâ€? Evet sokaÄ&#x;Äąn bir ĂśzgĂźrleĹ&#x;tirici yanÄą var. GĂśrĂźyorsun, soru soruyorsun, kÄąyaslÄąyorsun, aynÄą zaman diliminde seninle birlikte yolda yĂźrĂźyenlerle buluĹ&#x;uyorsun. SancÄąlÄą bir dĂśnem, etrafÄąna çizilmiĹ&#x; daireden dĂśne dĂśne, yaralanarak da olsa çĹkmaya çalÄąĹ&#x;Äąyorsun. Serde gençlik var, kabuÄ&#x;u kÄąrmaya niyetleniyorsun. BĂźtĂźn bunlar karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą en yakÄąnÄąndakilerin kurduklarÄą iktidara karĹ&#x;Äą çĹkmakla alÄąyor. BĂźyĂźyĂźp sokakla buluĹ&#x;an, babanÄąn karĹ&#x;ÄąsÄąna çĹkan çocuk bĂźyĂźklerin gĂśzĂźnde “deliâ€? gibi bir Ĺ&#x;ey oluyor. PaĹ&#x;a Amca’nÄąn kurduÄ&#x;u cĂźmlenin altÄąnda da bunlar var. Bana gelecek olursak, bĂźtĂźn bu anlattÄąÄ&#x;Äąm hikayenin içinde ben de varÄąm. Sokaklar Ĺ&#x;ehre, Ĺ&#x;ehirler baĹ&#x;ka Ĺ&#x;ehirlere baÄ&#x;landÄąkça, Ăźretime katÄąlÄąp elim ekmek tutunca benim de hareket alanÄąm geniĹ&#x;ledi.

EdebiyatçĹlarÄąn mekânlarla, Ĺ&#x;ehirlerle çoÄ&#x;u zaman Ăśzel baÄ&#x;lar kurduÄ&#x;unu sĂśyleyebiliriz. Misal, Sevgi Soysal veya NazlÄą Eray ilk anda bir çok insana Ankara'yÄą çaÄ&#x;rÄąĹ&#x;tÄąrÄąyor. Siz bir kadÄąn olarak, bir edebiyatçĹ olarak Ankara Ĺ&#x;ehriyle iliĹ&#x;kinizden biraz bahseder misiniz? Ara ara kesintilere uÄ&#x;rayÄąp Ankara’yÄą baĹ&#x;ka Ĺ&#x;ehirlerle aldatsam da, AnkaralĹ’yÄąm. Sohbete baĹ&#x;larken sÄąkça sorulur ya “Nerelisin?â€? diye, ben o vakitler ailemin gÜçßp geldiÄ&#x;i Sivas’Ĺ sĂśylemekten çok “AnkaralÄąyÄąmâ€? diye cevap veririm. ÇßnkĂź kendimi gerçekten de Ankara’ya ait hissederim. Hiç bir Ĺ&#x;ehri Ankara’nÄąn sokaklarÄąnÄą bildiÄ&#x;im kadar bilemem, yaĹ&#x;anmÄąĹ&#x;lÄąklarÄąm en çok bu Ĺ&#x;ehrin sokaklarÄąnda, binalarÄąnda. Pek çok tanÄądÄąÄ&#x;Äąm bu Ĺ&#x;ehrin topraklarÄąnda gĂśmĂźlĂź. Hani bazen sevdiÄ&#x;inizle çok yapÄąĹ&#x; yapÄąĹ&#x; olursunuz, bir soluklanmak, bir sĂźre ayrÄą kalmak, Ăśzlemek, tekrar buluĹ&#x;manÄąn zevkini yaĹ&#x;amak istersiniz ya Ankara’yla iliĹ&#x;kim aynen Ăśyle. Size gĂśre kadÄąn dostu Ĺ&#x;ehirler nasÄąl olmalÄądÄąr? En bĂźyĂźk sorun gĂźvenlik, ne yazÄąk ki hergĂźn sokakta en az bir iki kadÄąn ĂśldĂźrĂźlmekte. Hem de onlarÄą sevdiklerini sĂśyleyen erkekler tarafÄąndan. En gĂźvenilir yerlerden biri olduÄ&#x;u dĂźĹ&#x;ĂźnĂźlen evlerin içinde kadÄąn sÄąk sÄąk fiziksel ya da duygusal Ĺ&#x;iddet gĂśrmekte. Belki de kadÄąna en dost Ĺ&#x;ehir, kadÄąna herĹ&#x;eyden Ăśnce “İNSANâ€? olarak bakabilen erkeklerin çoÄ&#x;unlukta olduÄ&#x;u bir Ĺ&#x;ehir. Sonraki sÄąkÄąntÄąlar, trafik, Ăźst geçitlerin bu kadar çok olmasÄą, binalarÄąn iç içe geçmesi, kaldÄąrÄąmlarÄąn darlÄąÄ&#x;Äą, park yeri bulamayan araçlarÄąn çĹkardÄąÄ&#x;Äą sÄąkÄąntÄąlar sadece kadÄąnlarÄąn hayatÄąnÄą etkilemiyor çocuk, engelli, yaĹ&#x;lÄą herkesi bir yerinden yakalÄąyor. Bir Ĺ&#x;ehir kadÄąnÄąn hayatÄąnÄą kolaylaĹ&#x;tÄąrÄąyor

onun zenginleĹ&#x;mesine fÄąrsat tanÄąyorsa kadÄąn dostudur. EÄ&#x;er yeterince kreĹ&#x; varsa ve kadÄąnlar bu hizmete kolay ulaĹ&#x;Äąyorsa; canlarÄąnÄąn istedikleri saatlerde, istedikleri kÄąyafetlerle sokaÄ&#x;a çĹkabiliyorlarsa; o Ĺ&#x;ehrin yĂśnetiminde sĂśzlerini sĂśyleyebiliyorlarsa; sevip elinden tutarak yĂźrĂźyecek adamlarÄą kendileri seçebiliyorsa; eÄ&#x;itimde iĹ&#x; olanaklarÄąnda cinsiyet ayrÄąmcÄąlÄąÄ&#x;Äą gĂśrmĂźyorlarsa; yarÄąn çocuÄ&#x;umu tok yatÄąrabilecek miyim diye kaygÄąlanmÄąyorlarsa bu Ĺ&#x;ehir kadÄąn dostu deÄ&#x;il Ä°NSAN dostudur. Ankara'nÄąn en sevdiÄ&#x;iniz, kendinizi ait hissettiÄ&#x;iniz, uzaktayken ĂśzlediÄ&#x;iniz yerleri sizin için nerelerdir? SanÄąrÄąm sokaklarÄą, kentleri sevdiren doÄ&#x;al gĂźzelliklerinden çok yaĹ&#x;anmÄąĹ&#x;lÄąklarÄą, sende bÄąraktÄąklarÄą izler. Bu anlamda KurtuluĹ&#x; ParkĹ’nÄąn yeri baĹ&#x;ka. Orada çok tĂźrkĂź sĂśyledik, peynir, domates, ekmekli piknikler yaptÄąk. Çok da aÄ&#x;ladÄąk. BugĂźnkĂź Mamak-Çankaya arasÄąndaki viyadĂźÄ&#x;Ăźn olduÄ&#x;u, binalarÄąn, alÄąĹ&#x;veriĹ&#x; merkezlerinin yĂźkseldiÄ&#x;i yerler bizim kaçamak alanlarÄąmÄązdÄą. SÄąkça kÄąsÄąr yapÄąp, çay demleyerek o tepelere çĹkardÄąk. KÄązÄąlay, Ăśzellikle Gima’nÄąn ĂśnĂźnĂźn buluĹ&#x;ma yeri olarak verildiÄ&#x;i zamanlara yetiĹ&#x;tik. Konur Sokak, YĂźksel Caddesi, Sakarya her daim renkli geldi. Kale’nin dar sokaklarÄą, ÇĹkrÄąkçĹlar YokuĹ&#x;u, Opera’nÄąn çevresi eskiden beri gezmekten keyif aldÄąÄ&#x;Äąm yerler.

)"$&55&1&-Ćž ,"%*/-"3 H.Ăœ. KadÄąn SorunlarÄą AraĹ&#x;tÄąrma ve Uygulama Merkezi (www.huksam.hacettepe.edu.tr), ) Ăƒ ƞƞ#' ,BE‘O 1MBUGPSNV(www.kadinplatformu.hacettepe.edu.tr) Ăœniversiteli KadÄąn Kollektifi 8 Mart Etkinlikleri (4-8 Mart 2013) 8 Mart 8 Mart 1957 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma iĹ&#x;çisi daha iyi çalÄąĹ&#x;ma koĹ&#x;ullarÄą istemiyle bir tekstil fabrikasÄąnda greve baĹ&#x;ladÄą. Ancak polisin iĹ&#x;çilere saldÄąrmasÄą ve iĹ&#x;çilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasÄąndan da çĹkan yangÄąnda iĹ&#x;çilerin fabrika ĂśnĂźnde kurulan barikatlardan kaçamamasÄą sonucunda çoÄ&#x;u kadÄąn 129 kiĹ&#x;i can verdi. 26-27 AÄ&#x;ustos 1910 tarihinde Kopenhag 2. Enternasyonale baÄ&#x;lÄą kadÄąnlar toplantÄąsÄąnda 8 Mart 1957 tarihindeki tekstil fabrikasÄą yangÄąnÄąnda Ăślen kadÄąn iĹ&#x;çiler anÄąsÄąna 8 Mart’Ĺn DĂźnya KadÄąnlar GĂźnĂź olarak anÄąlmasÄą Ăśnerisi kabul edildi. TĂźrkiye’de ise 8 Mart DĂźnya KadÄąnlar GĂźnĂź ilk kez 1921 yÄąlÄąnda “Emekçi KadÄąnlar GĂźnĂźâ€? olarak kutlanmaya baĹ&#x;ladÄą.

130(3". 4 Mart 2013 10:00 FÄ°LM GĂ–STERÄ°MÄ° KurtuluĹ&#x; Son Durak Yer: TuÄ&#x;rul Çubukçu Salonu, Ä°Ä°BFBeytepe "5½-:& Âą"-*Ćľ."4* SloganÄąnÄą Kap Gel Yer : TuÄ&#x;rul Çubukçu Fuaye Salonu 5 Mart 2013 1"/&i4PTZBM #ĆŒMĆŒNMFSEF ,BE‘O :BOT‘malarÄąâ€? Nebahat TanrÄąverdi (ORSAM) Burcu ĹžimĹ&#x;ek (H.Ăœ. Ä°letiĹ&#x;im Bilimleri) Kevser Peker (Ăœniversiteli KadÄąn Kollektifi) Yer: TuÄ&#x;rul Çubukçu Salonu, Ä°Ä°BFBeytepe

,"%*/-"3 :Ăƒ3Ăƒ:036; “GĂźvenli KampĂźs, Ă–zgĂźr Ăœniversiteâ€? BaĹ&#x;langĹç: Edebiyat FakĂźltesi Ă–nĂź 14:00 OKUMA KadÄąndan Kentler, Murathan Mungan Yer : TuÄ&#x;rul Çubukçu Salonu, Ä°Ä°BFBeytepe 6 Mart 2013 1"/&“KadÄąn ve BaĹ&#x;arÄą Ă–ykĂźleriâ€? Nebahat TanrÄąverdi (ORSAM) Aylin NazlÄąaka (CHP Ankara Milletvekili) Tennur Yerlisu Lapa (DĂźnya Ĺžampiyonu Milli Sporcu) Yer: TuÄ&#x;rul Çubukçu Salonu, Ä°Ä°BFBeytepe 1"/&-

“KĂźrtajÄą TartÄąĹ&#x;Äąyoruzâ€? Ĺževkat Bahar Ă–zvarÄąĹ&#x; (HĂœKSAM) Ĺžebnem Korur FincancÄą (Ä°.Ăœ. Adli TÄąp) AyĹ&#x;e Ă–mĂźr Atmaca (Ä°Ä°BF KadÄąn Platformu) Yer : H. Ăœ. KĂźltĂźr Merkezi YeĹ&#x;il Salon, SÄąhhiye 7 Mart 2013 10:00 FÄ°LM GĂ–STERÄ°MÄ° Araf :½/&5.&/-& 4½:-&ƾƞ :ĂšOFUNFO :FÇľĆŒN 6TUBPǘMV Yer : TuÄ&#x;rul Çubukçu Salonu, Ä°Ä°BFBeytepe 14:00 OKUMA KadÄąndan Kentler, Murathan Mungan Yer : TuÄ&#x;rul Çubukçu Salonu, Ä°Ä°BFBeytepe

19:30 KONSER “KadÄąn ĹžarkÄąlarÄąâ€?, Aysun TĂśngĂźr Aytimur Yer : H. Ăœ. KĂźltĂźr Merkezi M Salonu, SÄąhhiye Servis; 17:30’da BAM’dan hareket edecektir. 8 Mart 2013 .&:%"/-"3%":*;y BugĂźn biz kadÄąnlar, ĂśldĂźrĂźlen kÄąz kardeĹ&#x;lerimiz için, kĂźrtaj hakkÄąmÄązÄą savunmak için, tecavĂźze, Ĺ&#x;iddete, bize ĂślĂźmden baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;ey getirmeyecek savaĹ&#x; sĂśylemlerine karĹ&#x;Äą çĹkmak için tĂźm kadÄąnlarÄą 8 Mart DĂźnya KadÄąnlar GĂźnß’nde alanlara çaÄ&#x;ÄąrÄąyoruz.

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

17

Mart 2013

<Ă—NĂ—ODQ dRFXNOXN hONHVLQLQ 3HĂźLQGH %LU <D]DU

ĂşQFL * UE ]DWLN SĂśyleĹ&#x;i: NurĹ&#x;en GĂźllĂźoÄ&#x;lu NurĹ&#x;en GĂźllĂźoÄ&#x;lu: KitabÄąn giriĹ&#x;inden anladÄąÄ&#x;Äąm kadarÄąyla Misket'in yazÄąlÄąĹ&#x; ĂśykĂźsĂź ilk kez kÄązÄąnÄąza doÄ&#x;up bĂźyĂźdĂźÄ&#x;ĂźnĂźz yerleri gezdirirken Ĺ&#x;ekillenmiĹ&#x;. Ä°nci GĂźrbĂźzatik: Bir yazarÄąn en bĂźyĂźk esin kaynaÄ&#x;Äą çocukluÄ&#x;u ve hayal gĂźcĂźdĂźr. ÇocukluÄ&#x;um Ulus’taki o eski mahallelerde Ăśyle zengin Ăśyle dolu dolu geçti ki bilemezsiniz. O yĂźzden yazdÄąÄ&#x;Äąm, ĂśykĂźlerin, oyunlarÄąn, senaryolarÄąn çocukluÄ&#x;umdan beslendiÄ&#x;ini biliyorum. Gerçekten de Misak-Äą Milli Mahallesi’nin tarihini yazmaya cĂźret edeceÄ&#x;imi aklÄąma bile getirmemiĹ&#x;tim. Zaten ‘MÄ°SKET’in ilk sayfasÄąnda da bunu itiraf ediyorum okuruma; ’Misket’i yazacaÄ&#x;ÄąmÄą sĂśyleselerdi inanmazdÄąm’ diyorum. KÄązÄąmla birlikte o gĂźn tamamen rastlantÄąsal olarak girdiÄ&#x;im çocukluk dĂźnyam olan Ulus’taki o eski mahalle, o sokaklar aÄ&#x;Äą, o evler beni sĂśktĂź sanki. AnÄąlarÄąmÄąn daÄ&#x;ÄąlÄąp gitmesinden korkuyor birinden diÄ&#x;erine geçiyordum. Çocukluk Ăźlkemde sanki yine çocuktum. KÄązÄąm beni dinlerken Ĺ&#x;aĹ&#x;kÄąndÄą. Bu coĹ&#x;kun, bu esrik halime sanÄąrÄąm ilk kez tanÄąk oluyordu. Tam Tayyare Sokak’tan Gazi Lisesi’ne açĹlan yolun sonunda sessizliÄ&#x;ini bozdu, “Yaz anne. YazÄąk olmuĹ&#x; buralara. LĂźtfen bĂźtĂźn bu anlattÄąklarÄąnÄą yaz!â€? GĂźldĂźm elbet. Yazmak kolay deÄ&#x;ildi çßnkĂź. Misket çocukluÄ&#x;unuzun geçtiÄ&#x;i semtin romanÄą. Bu semtin hikayesi yÄąllar içinde nasÄąl Ĺ&#x;ekillendi? Uzun sĂźre uzak kaldÄąnÄąz, geri dĂśnĂźp bugĂźnkĂź halini gĂśrdĂźÄ&#x;ĂźnĂźzdeki duygularÄąnÄąz nasÄąldÄą? Tayyare Sokak sokaklÄąktan çĹkmÄąĹ&#x;tÄą. Evler yÄąkÄąlÄąp çÜkmĂźĹ&#x;, ßç duvarlÄą yĂźzsĂźz arsalar oluĹ&#x;muĹ&#x;tu. GĂśrdĂźklerim acÄą vericiydi. Tarihin yok ediliĹ&#x;iydi. YÄąllardÄąr o evler, o sokaklar yÄąlkÄąya

bÄąrakÄąlmÄąĹ&#x;tÄą iĹ&#x;te. Yok oluĹ&#x;u planlanmÄąĹ&#x; bu sonuç beklenir gibiydi. Hiç bir biçimde onarÄąlma, restore edilme, kurtarÄąlma umudu yoktu artÄąk, Ăśzellikle yapÄąlmÄąĹ&#x;tÄą bu, yÄąkÄąlacaktÄą besbelli. AraĹ&#x;tÄąrmaya baĹ&#x;ladÄąm. SokaklarÄąn izi haritadan bile silinmiĹ&#x;ti. Korktum, anladÄąm ki buralarÄąn kaderi birileri tarafÄąndan Ăśnceden belirlenmiĹ&#x;ti. Yazmaya o anda karar verdim iĹ&#x;te. â€?Buralar yÄąkÄąlacak, tarih yok edilecek, uydudan bile silinmiĹ&#x;â€? dedim kendi kendime. YitirdiÄ&#x;im çocukluk Ăźlkemin yok oluĹ&#x;tan Ăśncesini bĂźtĂźn içtenliÄ&#x;imle belgelemeye, yazmaya baĹ&#x;ladÄąm. En saÄ&#x;lam ĂśykĂź Arap MenekĹ&#x;e Teyze’nin ĂśykĂźsĂźydĂź. Ă–nĂźne geldiÄ&#x;imde ironik bir biçimde evi menekĹ&#x;e rengine boyalÄąydÄą Ăźstelik. ÇakÄąlÄąp kalmÄąĹ&#x;tÄąm karĹ&#x;ÄąsÄąnda. Onu yazarken hikayeler sĂśkĂźn etmeye baĹ&#x;ladÄą. MenekĹ&#x;e Teyze sanki onunla birlikte yaĹ&#x;amÄąĹ&#x; bĂźtĂźn o yitik insanlarÄą birer birer mezarlarÄąndan çĹkartÄąp diriltmiĹ&#x;, capcanlÄą getirmiĹ&#x;ti karĹ&#x;Äąma. TanÄądÄąÄ&#x;Äąm bĂźtĂźn o yitik insanlarÄąn ruhlarÄąnÄąn o evlerde o semtte dolandÄąÄ&#x;Äąndan emin gibiydim. HesapsÄąz, kitapsÄąz, plansÄąz, zamansÄąz, yĂśnsĂźz tek baĹ&#x;Äąma gĂźnlerce bir mazoĹ&#x;ist gibi dolaĹ&#x;tÄąm o sokaklar aÄ&#x;Äąnda. AçĹlmayacaÄ&#x;ÄąnÄą bile bile tokmaklarÄą, çĹngÄąraklarÄą sĂśkĂźlmĂźĹ&#x;, gĂźzellikleri yaÄ&#x;malanmÄąĹ&#x; boĹ&#x; evlerin kapÄąlarÄąnÄą çaldÄąm. YanÄąt oradaydÄą o evler o sokaklar o mahallelerdeydi anlamÄąĹ&#x;tÄąm. Ankara'nÄąn yÄąllar Ăśncesini bilen biri olarak Ĺ&#x;ehrin bugĂźnkĂź haliyle aranÄąz nasÄąl? Olumlu ve olumsuz geliĹ&#x;meler neler sizce? Yeni oluĹ&#x;turulan Ankara estetikten yoksun bir Ĺ&#x;ehir gĂśzĂźmde. Eski Ankara Ăśyle deÄ&#x;il. Estetik var, Ăźstelik tarih kokuyor, ruhunu da koruyor. Ulus’taki Cumhuriyet DĂśnemi mimari eserlerinin olduÄ&#x;u ‘AçĹk Hava MĂźzesi’ni gezerken duyumsuyorsunuz bunu. Bilmeyene bile tarihini fÄąsÄąldÄąyor, anlatÄąyor geçmiĹ&#x;ini, gĂśrkemini, gĂśzler ĂśnĂźne seriyor. Ama oralar da yÄąlkÄąya bÄąrakÄąlmÄąĹ&#x;, binalar dĂśkĂźlĂźyor iĹ&#x;te.

Kentsel dĂśnĂźĹ&#x;Ăźm adÄą altÄąnda Ankara’nÄąn tepelerindeki gĂźzelim gecekondular yÄąkÄąlÄąyor, tepeler kazÄąnÄąyor kepçelerle. GĂśkdelen misali yapÄąlar yĂźkseliyor çirkin mi çirkin. Hava alanÄąna giderken içim acÄąyor, “Bari bir tepeyi olsun Ăśylece bÄąrakÄąp korusalar, geçmiĹ&#x;i anÄąmsatan iz olarak. Restore etseler o evlerle Ăśrnek bir kĂźltĂźr tepesi oluĹ&#x;tursalarâ€?diyorum sÄązlanarak. Yapmazlar biliyorum çßnkĂź o geride bÄąrakÄąlan, acÄąyla anÄąmsanan ‘yok edilenin gĂźzel bir izi’ olur. Her geçiĹ&#x;imde umutla bir tepenin korunuyor olmasÄąnÄą umut ediyorum yine de. Her Ĺ&#x;eyi yok ediyorlar. Bellek kazÄąmasÄą bu, baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;ey deÄ&#x;il. HamamĂśnß’nde de Bendderesi’nde de, Kale’de de yapÄąlan aynÄą Ĺ&#x;ey. YÄąllarca doÄ&#x;anÄąn, insanÄąn tahribine bÄąrakÄąlÄąp mezbeleye dĂśnĂźĹ&#x;tĂźrĂźldĂź o evler. Sonra da soruldu’ “BĂśyle viran mÄą kalsÄąn?â€?“Tabii Ăśyle kalmasÄąnâ€? yanÄątÄą beklendi yÄąllarca. Sonra da eski evleri kepçelerle yÄąkÄąp eskiymiĹ&#x; gibi yeni evler yaptÄąlar. YaĹ&#x;ayanlarÄąn ruhunu, sÄącaklÄąÄ&#x;ÄąnÄą taĹ&#x;Äąmayan ruhsuz evler bakalÄąm onlar ne kadar dayanacak?

Ý NUDQ <LÚLW

.HQW 6DNLQOHUL 7HN %Dß×QD 9DURODQ .DGĂ—QODUD $OĂ—ĂźPDOĂ— 2QODUĂ—Q .D\JĂ—ODUĂ—QĂ— $QOD\DELOPHOL SĂśyleĹ&#x;i: Funda Ĺženol Cantek belli deÄ&#x;il. Bunun yanÄąnda Ĺ&#x;ehir sizi binalarÄąyla, insanlarÄąyla, sokaklarÄąyla çok az Ĺ&#x;aĹ&#x;ÄąrtÄąyor. TekdĂźzelik hakim. Bir kentin ya da kentlerin benim için en çekici taraflarÄąndan birisi anonimlik duygusu ile yaĹ&#x;anmÄąĹ&#x;lÄąk duygusunu içlerinde bir arada barÄąndÄąrabilmeleri. Ankara’da anonim olabilirsiniz ama yaĹ&#x;anmÄąĹ&#x;lÄąk duygusunu - ya da kiĹ&#x;isel tarihi - besleyecek kĂśĹ&#x;e taĹ&#x;larÄą çok azalmÄąĹ&#x; durumda. Hala doÄ&#x;duÄ&#x;u evi bulabilen, otuz senedir aynÄą sinemaya gidebilen, aynÄą bakkaldan alÄąĹ&#x;veriĹ&#x; eden kaç kiĹ&#x;i bulabiliriz Ankara‘da? Bir eski AnkaralÄą olarak yÄąllar içinde Ĺ&#x;ehirle olan ĆŒMĆŒÇľLĆŒOĆŒ[ OBT‘M HFMĆŒÇľUĆŒ :VSUE‘Ǿ‘OEB ZBǾ‘ZPS PMNBL OPTUBMKĆŒ duygusunu besliyor mu?

'VOEB ĆľFOPM $BOUFL 4ĆŒ[ĆŒO ĆŒĂŽĆŒO "OLBSB :FOĆŒNBIBMMF NĆŒ EFNFL :PLTB "OLBSB O‘O CBÇľLB TFNUMFSĆŒOĆŒ EF kalbinizde taĹ&#x;Äąyor musunuz? ƾà LSBO :ĆŒÇ˜ĆŒU Yenimahalle biraz da çocukluÄ&#x;umu geçirdiÄ&#x;im, dĂźnyayÄą o gĂśzle gĂśrdĂźÄ&#x;Ăźm yer olduÄ&#x;u için Ăśnemli. Sakarya ve Tunus caddeleri civarÄą, Bahçelievler ve ODTĂœ gibi Ăśzellikle Ăźniversite hayatÄąmÄą geçirdiÄ&#x;im yerleri de seviyorum. Ama bir Ĺ&#x;ehri sevmek daha çok orada ne yaĹ&#x;adÄąÄ&#x;ÄąnÄązla, o Ĺ&#x;ehre hangi gĂśzlerle baktÄąÄ&#x;ÄąnÄązla iliĹ&#x;kili. Siz bir Avrupa Ĺ&#x;ehrinde yaĹ&#x;Äąyorsunuz. Oradan bakÄąnca Ankara nasÄąl gĂśrĂźnĂźyor? Biraz renksiz ve zor gĂśrĂźnĂźyor. Mesela bazÄą bĂślgelerde hala bir yerden baĹ&#x;ka bir yere ne kadar saatte ulaĹ&#x;acaÄ&#x;ÄąnÄąz

Tabii besliyor. Ankara'ya çok az gidebiliyorum. Ankara'yÄą dĂźĹ&#x;ĂźnĂźnce de hala eski hali geliyor aklÄąma. AklÄąma gelen ilk gĂśrĂźntĂźler hep Sakarya Caddesi, balÄąkçĹlar, Piknik, eski Bilgi Kitabevi, Soysal ÇarĹ&#x;ÄąsÄą civarÄą ve tabii pastaneler. Sizce kadÄąn dostu kent nasÄąl olmalÄą? Ankara’yÄą bu bakÄąmdan deÄ&#x;erlendirir misiniz? Burada sabah otobĂźse bindiÄ&#x;imde neredeyse sadece kadÄąnlar oluyor. Bazen bir kafeye gidiyorum, sekiz tane kadÄąn tek baĹ&#x;Äąna ayrÄą ayrÄą masalarda oturuyorlar. Frankfurt’taki toplam hane sayÄąsÄąnÄąn yarÄąsÄąnÄą tek baĹ&#x;Äąna yaĹ&#x;ayanlar oluĹ&#x;turuyor. O yĂźzden tek baĹ&#x;ÄąnalÄąk TĂźrkiye'deki gibi gĂśze çarpan ve hatta bazen tedavi edilmesi gereken bir durummuĹ&#x; gibi gĂśrĂźnmĂźyor. Geçen gece sokakta yĂźrĂźrken arkamdan gelen ayak sesinden rahatsÄąz olduÄ&#x;um için yavaĹ&#x;layÄąp kaldÄąrÄąmÄąn saÄ&#x;Äąna doÄ&#x;ru çekildim ki, arkamdan gelen ĂśnĂźme geçsin. Adam, yanÄąmdan geçerken 'Ă–zĂźr dilerim, korkuttum ama korkmayÄąn lĂźtfen" dedi. Anlatmak istediÄ&#x;im, Ăśncelikle Ăśnemli olanÄąn kentin sakinlerinin toplumsal hayatta tek baĹ&#x;Äąna yaĹ&#x;ayan, dolaĹ&#x;an, varolan

kadÄąnlara alÄąĹ&#x;Äąp, onlarÄąn kaygÄąlarÄąnÄą anlayabilmesi. Ankara'nÄąn bu noktada birçok konuda olduÄ&#x;u gibi çok heterojen, yani hem bir Avrupa Ăźlkesinin rahatlÄąÄ&#x;ÄąnÄą hem de geleneksel bir anlayÄąĹ&#x;Äą bir arada sergilediÄ&#x;ini tahmin ediyorum. Ä°nsanlarÄąn algÄąsÄą dÄąĹ&#x;Äąnda fiziksel koĹ&#x;ullar var bir de. Mesela sokaklarÄąn aydÄąnlÄąk olmasÄą, otobĂźs, metro, parkyeri gibi yerlerde gĂźvenliÄ&#x;in bir zil uzaklÄąÄ&#x;Äąnda olmasÄą gibi. Ĺžehir planlamasÄąna kadÄąnlarÄąn deneyimlerinin yansÄątÄąlabilmesi de çok Ăśnemli. Ama yalnÄąz yaĹ&#x;ayanlardan, çok çocuklu ailelere ya da emeklilere kadar farklÄą hayatlar koĹ&#x;ullarÄąnÄą bir arada kucaklayabilecek, çocuk yuvasÄąna, okula, kent merkezlerine yakÄąn ve sadece fonksiyonelliÄ&#x;in deÄ&#x;il aynÄą zamanda estetik kaygÄąlarÄąn gĂśz ĂśnĂźnde tutuluduÄ&#x;u yaĹ&#x;ama alanlarÄąnÄąn oluĹ&#x;turulmasÄą kilit nokta gibi geliyor bana. Ankara’nÄąn yeni kitaplarÄąnÄązda da boy gĂśstermesi Ăźmidini taĹ&#x;Äąyabilir miyiz? Tabii. Ankara benim yazdÄąklarÄąmda hep bir Ĺ&#x;ekilde varoluyor zaten ama bundan sonraki ikinci kitapta daha yoÄ&#x;un yeralacak. Bir bĂślĂźmĂź yine Yenimahalle ve ODTĂœ olmak Ăźzere.

KitaplarÄąn KĂźnyeleri: Şßkran YiÄ&#x;it, Ankara Mon Amour, Ä°letiĹ&#x;im YayÄąnlarÄą, Ä°stanbul, 2009. Ä°nci GĂźrbĂźzatik, Misket, Goa BasÄąm YayÄąn, Ankara, 2009 Ayten Kaya GĂśrgĂźn, ArÄąza BabalarÄąn Çatlak KÄązlarÄą, AyrÄąntÄą YayÄąnlarÄą, Ä°stanbul, 2011.

18

solfasol

Ankara’nın Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

.DG×Q 'D\DQ×üPD 9DNI×

(EUX +DQED\ LOH 5|SRUWDM Zeynep Ceren Erem Solfasol kadın ve kent temalı bir dosya hazırlamaya karar verdi. Bu bağlamda vakfınız ile görüşmek istedik. Çünkü kadın hareketinde ilk örneklerden biri olduğunu biliyoruz. Öncelikle, böyle bir vakıf kurma fikri nereden çıktı, nasıl gerçekleştirdiniz? Aslında vakfın kökeni 1987’de Ankara’da oluşturulmuş olan Kadın Tartışma Grubu’na dayanıyor. Özellikle 12 Eylül’den sonra, sol hareket içerisinde bulunan kadınlar –kimisi cezaevi tecrübesi yaşamış, kimisi kendi örgütünde sorunlar yaşamış- 12 Eylül’ün o durgun atmosferinde bir araya gelmeye başlıyorlar. Konuşmaya başlıyorlar ve 80 öncesi hiç konuşmadıkları konular gündeme geliyor: Kadın kimliği, kadın bedeni, örgüt içerisinde yaşadığı şeyler –hatta işkence deneyiminde kadın olmak- kendilerine ve birbirlerine itiraf etmedikleri şeylerin aslında ne kadar ortak olduğunu anlıyorlar. Bu tartışma grupları giderek daha kalabalık bir hale geliyor ve tartışmalarını sürdürüyor. Kadın bedeni, özel alanın politikliği tartışmalarından sonra özellikle kadına şiddet üzerinde durmaya başlıyorlar. Şöyle bir şeyi fark ediyorlar: Aslında toplumun kurtuluş mücadelesinde yer alıp kendini diğer kadınlara göre kurtarılmış gören kadınların bile hareketin içerisinde, kendi özel ilişkilerinde, ailelerinde şiddet yaşadığının; bunun aslında hiç de bireysel bir problem olmadığının, pek çok kadının bunu yaşadığının farkına varıyorlar ve aile içi şiddeti sorgulamaya başlıyorlar. Fakat bu sorgulamanın ötesinde, sadece bunu tartışmış olmak, bunu ortaya çıkarmak değil, bir şeyler de yapmak gerekiyor. Bu farkındalığı hem yaygınlaştırmak lazım, hem de bu durumdaki kadınlar için bir dayanışma ağı kurmak gerekiyor. Böylelikle şunu düşünüyorlar: Dünyada nasıl mekanizmalar var? İşte bunlardan bir tanesi kadın dayanışma merkezi, bir diğeri sığınma evi. Türkiye’de maalesef bu mekanizmaların olmadığını görüyorlar, kadın örgütlerinin de gündeminde çok olmadığını fark ediyorlar. Bunun üzerine ilk defa Ankara’da kadınlar, 1991 yılında Kadın Dayanışma Merkezi’ni açıyorlar. Bu noktada yerel yönetimler ile ilişkileniyorlar mı? Bu çalışmayı yaparken bunu bir yerel yönetimle yapmak istiyorlar. Çünkü o zaman şu da gündemde: Aslında merkezi yönetimler olsun, yerel yönetimler olsun kadın sorununu hep öteliyor –hala- ikincilleştiriyor, oysaki hizmet sunduğu nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların sorunları var, buna yönelik hizmet üretmek zorundalar, kaynak ayırmak zorundalar. Bu bağlamda Altındağ Belediyesi ile bir işbirliğine gidiyorlar. Belediye Meclisi üyesi kadınlar ile başkanın eşi ile iletişim kuruyorlar. Belediye sosyal demokrat bir yapıda, yeni bir belediye anlayışı ile seçilmiş olması gibi faktörler de bu işbirliğinde etkili oluyor. Fakat kadın danışma merkezini açtıktan sonra şunu fark ediyorlar, sadece merkez yetmiyor çünkü bu kadınlar şiddete uğruyor, çıkıp terliği ile gelen kadınlar var. Bu kadınların bir yerde kalmasını, güçlendirilmesini sağlayacak bir mekanizma yok, sığınma evleri yok. Böylece, 93 yılında bağımsız bir kadın örgütü ile yerel yönetimin ilk işbirliğini oluşturan sığınma evini Ankara’da açıyorlar. Bunu açarken bir takım protokoller gerekiyor. Bu da o güne kadar bağımsız kadın örgütü olan kadınların kurumsallaşmasını gerektiriyor. Bunun sonucunda vakfı kuruyorlar. Sonrasında sığınma evi çalışmaları, danışma merkezi çalışmaları belediye ile beraber yürütülüyor ama belediye iç işlerine hiç karışmıyor. Kaynağını veriyor. Tamamen Kadın Dayanışma Vakfı’ndaki gönüllü kadınların emeğiyle gidiyor bu işler. Finansman olarak mı belediye destek oluyor? Evet. Binayı veriyor, ısınmasını, elektriğini, suyunu karşılıyor. Kadınlar bu deneyimi yaşarken şunu da fark ediyorlar: Çevremizdeki yerel kaynakları biz nasıl lehimize kullanabiliriz? Gidip büyükşehirden buradaki kadınların ücretsiz ulaşımı için ego kartları alınıyor, eczanelerle görüşülüp kadınlar için ilaç sağlanıyor, hastane ile görüşülüp kadınlar ve çocukları için tedavi protokolü sağlanıyor, çevre kreşlerle görüşülüp sığınma evinde kalırken çalışan kadınların çocukları için kreş hizmeti alınıyor. Bunun gibi, kadınların etraflarındaki yerel kaynaklara farklı gözle baktığı, bunları kullanmaya yönelik farklı bir süreç gelişiyor.

1FLƌ ZFSFM ZÚOFUƌNMFSMF ƌMƌǵLƌ OBT M CƌS TFZƌS ƌ[MƌZPS Birkaç yıl sonra yerel yönetim seçimleri geliyor. O yönetim gidiyor, Refah-Yol döneminde oraya bağlı bir belediye başa geliyor. Protokolü tek taraflı fesh ediyor, desteğini kesiyor, sığınağın elektriğini, suyunu kesiyor. Kadınlar bunu kendi üzerlerine alarak açtırmaya çalışıyorlar. Bu defa da binadan çıkmaya zorlanıyorlar. Kadınlar binadan çıkmak istemiyor, belediye de yayınlarında sığınağın yerini ifşa ediyor. Bunun üzerine kadınlar can güvenliği tehdidi ile binadan çıkılması gerektiğini düşünürken, belediye görevlileri bir gece vakti çatıdan görevliler indirerek binaya girmeye çalışınca orada kalınamayacağı düşünülüyor. Kadınların kendi gayretleri ile bir bina satın alınılıyor. Bu binaya taşınılıyor ve bir yıl kadar böyle gidiyor sığınma evi. 97’ye kadar Kadın Dayanışma Vakfı tek başına sığınma evi çalışmasını yürütmeye çalışıyor. Bu çalışmanın içinde olanlar bilir, bu çalışmayı yürütmek çok zordur, hem mali hem manevi bakımdan. Çünkü şiddete uğramış kadınlar zaten bir travma ile geliyorlar, pek çok hizmet alanı gerekiyor: Psikolojik destek, hukuksal destek, güçlendirme hizmetleri, davalarının takipleri, çocuklarının okulu, hastalıklar, hamile kadınlar oluyor. Ayrıca sığınma evinde çalışacak personel gerekiyor. Oysa ki kadın örgütlerinin/vakıflarının parası yoktur –hala öyledirhep gönüllü hizmeti ile gider. O dönemde de dışarıda çalışıp, mesai dışında orada kalan kadınlar sığınma evini gönüllü yürütüyorlar. Bir süre sonra maddi ihtiyaçları karşılayamıyorlar ve “ne yapalım?” diye düşünüp, bir işletme açıp, oradan gelen parayı sığınağa aktarmayı düşünüyorlar. Emek Mutfağı diye bir restoran açıyorlar. Fakat orası da bir yıl sonra iflas ediyor. Topladıkları harçlıklarla, kermeslerle 97’e kadar açık tutuyorlar. 97’e geldiklerinde ise vakıftaki kadınlar madden ve manen tükendiklerinden sığınma evini kapatmak zorunda kalıyorlar. Sonrasında 2001 yılında Yenimahalle Belediyesi ile birlikte kendi binamızda sığınma evi deneyimini tekrar yaşatmaya başladık. Fakat yine aynı senaryoyla bir yıl sonra tekrar yerel seçimler oldu, Ak Parti geldi. O da tek taraflı protokolü feshetti. Biz kalan kadınları güvenli bir yerlere yerleştirinceye kadar açık kaldık, sonra da kapandık. Sığınma evinin kapanmasından sonra vakfın çalışmaları devam ediyor tabii ama bunun verdiği büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü var. Fakat yapılması gereken birçok iş var. Özellikle aile içi şiddet konusunda çalışmalar yapıyorlar. Türkiye’de aile içi şiddetle ilgili ilk istatistik çalışmalarından bazılarını Kadın Dayanışma yapmıştır. Sosyo-ekonomik düzeyi orta ve alt-orta gruplardan kadınlarla şiddet algısı üzerine araştırmalar yapıyorlar. Mahalle toplantıları düzenliyorlar. Ankara’nın hangi mahallerinde yapılıyor bu araştırma? Altındağ, Mamak, Yenimahalle gibi gecekondu mahallerinde yapılıyor. Buralarda kadınların % 97 oranında şiddet gördüğü ortaya çıkıyor. Tabii bu rakam çok yüksek bir rakam ve birçok resmi kurum bunu tanımıyor. Bugün biraz sarsılmış olsa da eskiden daha güçlü olan şöyle bir inanç var: Şiddet sadece okumamış, yoksul kadınların sorunudur ama kendini kurtarmış kadınlar şiddet görmez. Oysa ki vakıf danışma başvurularında şunu görüyor: Hiç de öyle değil. Aslında ben de bunu soracaktım, hangi gruptan kadınlar başvuruyor size, hangi mahallelerden aşağı yukarı? Şimdi şöyle, daha çok sosyo-ekonomik düzeyi orta ve ortanın altında olan kadınlar. Ama polis bir kadın, hakim bir kadın, milletvekili eşi gibi başvuran kadınlar da var. Zaten bu algıyı ortaya çıkartmak için daha sonra bu araştırma sosyo-ekonomik düzeyi orta ve orta üstü kadınlar arasında da yapıldı. Orada da şiddet görme oranı % 70lerde çıkıyor. Ama şöyle bir fark var: sosyoekonomik düzeyi düşük kadınlar bunu çok daha rahat ifade edebiliyorlar. “Kocam beni dövdü, bana tokat attı körolasıca” diyor, sürekli küfür ediyor. Ama sosyoekonomik düzey yükseldikçe bunu konuşabilme çok

daha azalıyor. Şimdiki başvurularda da görüyoruz bunu, kadınlar sanki bunu yakınlarındaki birinin başına gelmiş gibi anlatıyorlar. Daha bir saklama eğilimi içinde oluyorlar. Gidilen mahalleler nasıl seçiliyor, daha çok hangi mahallelere gidiyorsunuz? Bir proje bağlamında maalesef yapabiliyoruz. Hedef grubumuz eğer gecekondu mahalleleriyse, sosyoekonomik düzeyi düşük kadınlarsa bu mahalleleri seçiyoruz. Orta sınıf ya da karışıksa farklı mahallelere gidiyoruz. Ya da halk eğitim kurslarına, toplum merkezlerine gidiyoruz, kadınların yoğun olarak toplandığı alanlara. 1FLƌ WBLGB OBT M HFMƌZPSMBS 5BO E LMBS OEBO N duyuyorlar? En çok bilinmeyen numaralardan (operatörler)gelen kadınlar oluyor. Sığınma evi denildiğinde bile vakfa yönlendiriyorlar. Polis merkezleri yönlendiriyor buraya. Bunların dışında yıllardır var olan bir kurum olduğu için tanınıyor, diğer kurumlar bize yönlendiriyor. Daha önce bize başvuran kadınlar çevrelerinde aynı durumda olan kadınlara buranın adresini veriyor. Bazen görsel/yazılı medyada iletişim bilgilerimiz çıkıyor, oralardan ulaşıyorlar. Son dönemlerde internetten arayıp başvuranlar da çok. Son olarak şunu sormak istiyorum, kadına yönelik şiddetle mücadelenin güçlendirilmesini yerel yönetimler bazında düşünürsek, önerileriniz nedir? :B EB OFMFSF ƌIUƌZBÎ PMEVǘVOV EàǵàOàZPSTVOV[ Mesela sığınma evine yerel yönetimler sıcak bakmıyor çünkü reklamını yapabilecekleri bir şey değil. Seçim yatırımı gibi görmüyor. Geçmişte de vardı, bugün de devam ediyor, sığınma evleri sanki aileleri parçalayan, boşanmaları arttıran bir yermiş gibi algılanıyor. Daha -tırnak içinde- ahlaksız kadınların kaldığı bir yer. Belediyeler bu yüzden açmak istemiyor. Yasalarla şimdi mecburiyet konuldu ama daha öncesinde de vardı. Durum ortada. İleride bilmiyorum neler olacak ama daha kesin yaptırımların gelmesi gerekiyor. Sadece sığınma evlerinin de açılması yetmiyor, öyle evler açılıyor ki kadınlar için cezaevi gibi. Oysaki sığınma evleri yaşam alanları olmalı kadınlar için. Güçlenerek çıktığı, savaşmayı öğrendiği… O yüzden ev açma değil, bunun denetlendiği, sadece devlet tarafından da değil bağımsız sivil toplum örgütleri, üniversiteler tarafından oluşan denetleme mekanizmalarının oluşması gerekiyor ki, gerçek sığınma evleri olsun. Tablo kötü ama şunu da unutmamak lazım, bugün bunlar konuşulabiliyorsa, devlet istese de istemese de bazı şeyler yapmak zorunda kalıyorsa bunda Türkiye’deki kadın hareketinin, kadın örgütlerinin tek tek bağımsız kadınların çok emeği var. Evet, yapılacak çok şey var ama kadın tarihi mücadele tarihi.

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

19

+HP $QNDUDOĂ— +HP GH )HPLQLVW %LU <D\Ă—QHYL

$\L]L

"ZĆŒ[ĆŒ :BZ‘OFWĆŒ OĆŒO ĂšOĂ NĂ [EFLĆŒ TĂ SFĂŽUF QMBOMBS‘ nelerdir, ne tĂźr yayÄąnlar var sÄąrada bekleyen? Aksu Bora: Çok planlÄą programlÄą deÄ&#x;iliz, sĂźrprizler, beklenmedik engeller‌ bu iĹ&#x;in parçalarÄą. Ama ĂśnĂźmĂźzdeki sonbahara iki derleme çĹkacak, hazÄąrlanÄąyor Ĺ&#x;imdi: Biri çeviri: Voices of the Women’s Health Movement, birinci cilt. Ä°kincisini de seneye yapacaÄ&#x;Äąz. DiÄ&#x;eri de buradan bir envanter: Ä°kibinli yÄąllarda kadÄąnlar neler yaptÄą sorusuna kÄąsmi bir cevap: Siyasette, gĂźndelik yaĹ&#x;amda, sanatta‌ Eski kadÄąnlÄąk bilgilerine, kadÄąnlarÄąn saÄ&#x;altÄącÄą becerilerine iliĹ&#x;kin bir kitap var, iki ĂśykĂź kitabÄą, “hayat bilgisiâ€? dizisi için hazÄąrlanan bir kitap‌ Birçok kĂśklĂź yayÄąnevi, okurlarÄąn/yazarlarÄąn/ editĂśrlerin buluĹ&#x;ma mekanÄą olarak da iĹ&#x;lev gĂśrĂźyor. Ayizi de bu tĂźr bir sosyalleĹ&#x;me imkanÄą sunuyor mu? Bundan birkaç yÄąl Ăśnce yayÄąncÄąlÄąk dĂźnyasÄąna ama en çok da biz kadÄąnlarÄąn ruhuna bir feminist yayÄąnevi sÄązdÄą: Ayizi. Ayizi ekibini Amargi Dergi’den tanÄąyorduk çoÄ&#x;umuz. Aksu Bora, Ä°lknur ĂœstĂźn ve Selma Acuner. Hem AnkaralÄą, hem de feminist bu muhteĹ&#x;em ßçlĂź zoru baĹ&#x;ardÄąlar ve erkek egemen yayÄąncÄąlÄąk piyasasÄąnda kadÄąnlarÄąn sĂśzĂźnĂź dillendirdiler. Onlardan biriyle, Aksu Bora’yla Ayizi’nin macerasÄąnÄą konuĹ&#x;tuk. :BZ‘OFWĆŒOĆŒO LVSVMVÇľ IĆŒLBZFTĆŒOĆŒ BOMBU‘S N‘T‘O‘[ /BT‘M CĆŒS fikirle ve kimlerle baĹ&#x;ladÄą bu macera? Aksu Bora: Tam olarak ne zaman baĹ&#x;ladÄąk bir yayÄąnevi hayali kurmaya, emin deÄ&#x;ilim- sanÄąrÄąm kadÄąnlarla çok konuĹ&#x;tuÄ&#x;umuz, çok hikaye dinlediÄ&#x;imiz bir zamandÄą. Birbirimize bu hikayeleri aktarÄąyorduk, yazmaya istekli ve anlatacak Ĺ&#x;eyleri olan kadÄąnlardan bahsediyorduk. Sonra Amargi Dergi Ankara’ya taĹ&#x;ÄąndÄą ve biz Ä°lknur’la editĂśrlĂźk dÄąĹ&#x;Äąndaki iĹ&#x;leri de, muhasebesinden daÄ&#x;ÄątÄąmÄąna kadar her Ĺ&#x;eyi Ăźstlendik. Çok korkmuĹ&#x;tuk nasÄąl kalkarÄąz altÄąndan diye ama kalkabildiÄ&#x;imizi gĂśrĂźnce, biraz cesaret bulduk herhalde‌ Ä°lknur ĂœstĂźn ve Selma Acuner’le baĹ&#x;ladÄąk. Ama etrafÄąmÄąz da boĹ&#x; deÄ&#x;ildi, yakÄąnÄąmÄązdaki kadÄąnlardan bir de yayÄąn kurulu oluĹ&#x;turduk: Eser KĂśker, Simten CoĹ&#x;ar, Handan ÇaÄ&#x;layan, Nebahat Akkoç, Melek GĂśregenli, Neslihan CangĂśz, Ece GĂśztepe, Hatice Meryem, NilgĂźn Toker, PÄąnar Selek‌ 1FLĆŒ ZPMB ΑLBSLFO OBT‘M IBZBMMFSĆŒOĆŒ[ WBSE‘ WF ZBLMBǾ‘L iki yÄąl gibi bir sĂźreyi ardÄąnÄązda bÄąrakÄąrken neleri gerçekleĹ&#x;tirdiniz? Aksu Bora: Çok bĂźyĂźk hayallerimiz yoktu aslÄąnda. Biraz “ne yapabiliyoruz, bakalÄąm birâ€? havasÄąndaydÄąk. Sonuçtan çok sĂźreçle ilgili bir Ĺ&#x;eyler hayal ediyorduk, iki yÄąl geçtikten sonra, fena olmayan bir zaman yaĹ&#x;adÄąÄ&#x;ÄąmÄązÄą sĂśyleyebiliriz: Ă–Ä&#x;rendik, derinleĹ&#x;tik, eÄ&#x;lendik, yeni iliĹ&#x;kiler kurduk, kendimizle ve birbirimizle uÄ&#x;raĹ&#x;tÄąk. Sonucu çok ĂśnemsememiĹ&#x;tik ama 20 kitap yayÄąnladÄąk, bu da azÄąmsanacak bir rakam deÄ&#x;il. Ăœstelik bu kitaplarÄąn Ăśnemli bĂślĂźmĂź yeni yazarlar, ilk kitaplar. Ä°ki seminer gerçekleĹ&#x;tirdik: Feminist Biyografi semineri (Eser KĂśker yĂźrĂźttĂź) ve Digital Hikayeler atĂślyesi (Burcu ĹžimĹ&#x;ek yĂźrĂźttĂź). Amargi Dergi’nin hazÄąrlÄąk ve daÄ&#x;ÄątÄąm iĹ&#x;leri de yayÄąnevinden yĂźrĂźtĂźldĂź. Tabii henĂźz ortaya çĹkmamÄąĹ&#x; birkaç proje de geliĹ&#x;tirdik, çalÄąĹ&#x;maya devam ediyoruz onlar Ăźzerinde. Fena deÄ&#x;il, ha? En temel ĂślçßtĂźnĂźzĂźn feminist bir yayÄąnevi olmak olduÄ&#x;unu sĂśylĂźyorsunuz, bunu biraz anlatÄąr mÄąsÄąnÄąz? NasÄąl bir Ĺ&#x;ey feminist yayÄąnevi olmak, ne yapar neyi ister feminist bir yayÄąnevi? Aksu Bora: KurulduÄ&#x;umuzdan beri bize bunu soruyorlar: ĂślçßtĂźnĂźz nedir? Ne kadar zor bir soru. Feminist kime denir, feminist yayÄąncÄąlÄąk nedir falan gibi uzuuun açĹklamalar, uzuuun tartÄąĹ&#x;malar gerektiriyor. Bir ara bunu tartÄąĹ&#x;mak Ăźzere bir feminist yayÄąncÄąlÄąk konferansÄą gibi bir Ĺ&#x;ey yapalÄąm diye kurmuĹ&#x;tuk- kitap ve dergi yayÄąncÄąlarÄąnÄą bir araya getirecek, dertleĹ&#x;meyi de içeren bir toplantÄą. Feminist bir yayÄąnevi, en azÄąndan bu feminist yayÄąnevi, kadÄąnlarÄąn seslerinin daha gĂźr çĹkmasÄąnÄą, kendi hikayelerimize sahip çĹkabilmemizi ister her Ĺ&#x;eyden Ăśnce. Birbirimizin anlattÄąklarÄąna kulak vermeyi, bunlarÄą kendimiz için gßçlenme kaynaÄ&#x;Äą olarak gĂśrebilmeyi. DertleĹ&#x;ebilmeyi. DayanÄąĹ&#x;abilmeyi‌ HayatlarÄąmÄąza yakÄąndan bakmayÄą, onu anlamayÄą, bu anlayÄąĹ&#x;la ve bilgiyle baĹ&#x;ka hayatlara da bakabilmeyi‌ Eski sorularÄą hatÄąrlamayÄą, yenilerini sorabilmeyi‌

Aksu Bora: Bu hem istediÄ&#x;imiz hem de biraz tedirgin olduÄ&#x;umuz bir iĹ&#x;lev. SosyalleĹ&#x;me gibi bir iĹ&#x;levi Ăźstlenmek bizi aĹ&#x;ar galiba ama hayal ettiÄ&#x;imizi gerçekleĹ&#x;tirebilirsek, yĂźrĂźmekte olan atĂślyelere ve seminerlere ek olarak yayÄąnevi ve dergi faaliyetlerine yĂśnelik atĂślyeler de yapacaÄ&#x;Äąz, belki oradan bir geniĹ&#x;leme olabilir. :BZ‘OFWMFSĆŒOĆŒO ĂŽPǘV ĆžTUBOCVM EB UPQMBON‘ǾLFO siz Ankara’da faaliyet gĂśsteriyorsunuz. AnkaralÄą yayÄąnevi olmanÄąn ne gibi avantaj ve dezavantajlarÄą var? Mesela daÄ&#x;ÄątÄąmda, tanÄątÄąm ve pazarlamada sorun çĹkÄąyor mu? Aksu Bora: Bu zamanda “merkezâ€? iĹ&#x;i eskisi gibi deÄ&#x;il sanki. Ankara’da olmak bizim için kaçĹnÄąlmazdÄą, burada yaĹ&#x;Äąyoruz çßnkĂź ama pek bir dezavantajÄąnÄą gĂśrmedik. Kitaplar Ä°stanbul’da basÄąlÄąyor ve daÄ&#x;ÄątÄąmcÄąmÄąz da orada, dostlarÄąmÄąz dĂźnyanÄąn çeĹ&#x;itli yerlerinde yaĹ&#x;Äąyorlar‌ Pek bir sorun yaĹ&#x;amÄąyoruz galiba. :BZ‘OD‘M‘L DBNĆŒBT‘OEBO OBT‘M CĆŒS UFQLĆŒ BM‘ZPSTVOV[ Aksu Bora: Ha, belki bu merkezde olup olmamakla iliĹ&#x;kili olabilir. Ä°letiĹ&#x;im YayÄąnlarÄąyla baĹ&#x;tan itibaren yakÄąn bir iliĹ&#x;kimiz var (seviyorum merkez!), bize yayÄąncÄąlÄąk alanÄąnda kanallar açan onlar oldu. Ama bir “yayÄąncÄąlÄąk camiasÄąâ€? varsa da biz henĂźz orada deÄ&#x;iliz, arada yayÄąncÄąlÄąk Ăźzerine toplantÄąlar falan oluyor, gidiyoruz ama biraz amatĂśr kalÄąyoruz herhalde. :BZ‘O QPMĆŒUĆŒLBO‘[‘ OBT‘M tanÄąmlarsÄąnÄąz? Ă–ncelik verdiÄ&#x;iniz yahut “kapÄądan sokmayÄązâ€? dediÄ&#x;iniz tĂźrler, tarzlar, yazarlar var mÄą? Aksu Bora: Birkaç diziyi oturtmayÄą Ăśnemsiyoruz: “KadÄąnlar, Hayatlarâ€? ve “Hayat Bilgisiâ€? baĹ&#x;ta olmak Ăźzere. Diziler çerçevesinde dĂźĹ&#x;Ăźnmek, yayÄąn politikasÄą için de kolaylaĹ&#x;tÄąrÄącÄą oluyor. Her birini birer mecra olarak dĂźĹ&#x;ĂźndĂźk, yani hoĹ&#x;luk olsun, yahut herkes yapÄąyor biz de yapalÄąm diye deÄ&#x;il, baya tartÄąĹ&#x;arak, politik arka planÄąna kafa yorarak oluĹ&#x;turduk. DolayÄąsÄąyla, ĂśrneÄ&#x;in “Ohal’de Feminizmâ€? gibi bir kitap tasarlamak, bizim varlÄąk sebebimize uygundu yahut da edebiyat dizisinde “DĂźnyanÄąn BĂźtĂźn Pastaneleriâ€? gibi bir ilk kitaba yer vermek. Her dizinin kendi gerekleri ve mantÄąÄ&#x;Äą var, ince ince kurmuĹ&#x; olduÄ&#x;umuz bir mantÄąk. Ayizi’nin Ăśncelikleri de bu mecralar içinde belirleniyor. KapÄądan sokmayÄąz dediÄ&#x;imiz bir Ĺ&#x;ey yok galiba- bazÄą Ĺ&#x;eylerin bizim kapÄąmÄąza zaten gelmeyeceÄ&#x;ini umuyoruz, demiĹ&#x;iz iĹ&#x;te açĹk açĹk: feminist bir yayÄąneviyiz biz! Bazen deneysel iĹ&#x;ler de yapabiliriz, kapÄądan kovsak bacadan girip bize kendini kabul ettirecek dosyalar olabilir. Hata yapmaktan fazla korkmamak lazÄąm.

Ĺžimdiye dek karĹ&#x;ÄąnÄąza çĹkan zorluklar ve tatmin hissettiren geliĹ&#x;meler nedir? Aksu Bora: ZorluklarÄą saymayayÄąm, çok fazla. Ăœstesinden gelmiĹ&#x;iz de eski Ĺ&#x;eyleri anlatÄąyormuĹ&#x;um gibi yapmak da istemem: Tabii ki baĹ&#x;ta mali sÄąkÄąntÄąlar olmak Ăźzere, bĂźtĂźn kßçßk yayÄąnevlerinin yaĹ&#x;adÄąklarÄąnÄą yaĹ&#x;Äąyoruz, kendi tecrĂźbesizliÄ&#x;imizden kaynaklananlar da bunlara ekleniyor‌ BunlarÄą biraz bekliyorduk herhalde, çok Ĺ&#x;aĹ&#x;ÄąrtmadÄą bizi, beklediÄ&#x;imizden daha çetin olsa da. AĹ&#x;ÄąrÄą iĹ&#x; yĂźkĂźnden, aceleden veya tecrĂźbesizlikten yaptÄąÄ&#x;ÄąmÄąz hatalar bizim için Ăśteki gßçlĂźklerden daha aÄ&#x;ÄąrdÄą. Ama geride bÄąrakmakta en fazla zorluk çektiklerimiz, feministlerden ve dostlardan gelen bazÄą “gĂźlâ€?ler oldu, herhalde gĂźnĂźn birinde bunlarÄą yazmak ilginç olacaktÄąr.

20

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

)LOP 6DKQHVL GĂśzdem Ăœner Tubay Geçen gĂźn, kocaman yeĹ&#x;il bir çĹnar yapraÄ&#x;Äąyla nefis bir sergi gezdik‌ Ĺžehre Van Gogh gelmiĹ&#x;ti ve serginin bitmesine az kalmÄąĹ&#x;ken yakaladÄąk‌ YÄąllar Ăśnce ilk gerçek Picasso resmi gĂśrdĂźÄ&#x;Ăźmde ne yapacaÄ&#x;ÄąmÄą, resme neresinden bakacaÄ&#x;ÄąmÄą Ĺ&#x;aĹ&#x;ÄąrmÄąĹ&#x;tÄąm; kitaplardan yĂźzlerce kez tekrar tekrar baktÄąÄ&#x;Äąm bir resime çĹplak gĂśzle baktÄąÄ&#x;Äąmda bulabildiÄ&#x;im en iyi fikir boyanÄąn dokusunu, derinliÄ&#x;ini, tekniÄ&#x;ini incelemeye çalÄąĹ&#x;maktan ibaretti. Bu hafta sonu da -Sezen’in GĂźlĂźmse Ĺ&#x;arkÄąsÄąnda sĂśylediÄ&#x;i gibi- “belki Ĺ&#x;ehre bir film gelir‌â€? misali bizim Ĺ&#x;ehre de Van Gogh gelmiĹ&#x;ti ve ona gitmek için heyecanlÄąydÄąm ama bu sefer reprodĂźksiyon olmayan gerçek yapÄąta bakmanÄąn dayanÄąlmaz hayal kÄąrÄąklÄąÄ&#x;Äąna hazÄąrdÄąm. Gerçi bu sefer, en azÄąndan Van Gogh sarÄąsÄąnÄąn gerçeÄ&#x;ini gĂśrmek için deliriyordum‌ Serginin adÄąnda geçen bir alive lafÄą vardÄą ama Ăśn bilgi almadan gitmek istemiĹ&#x;tim. EÄ&#x;er siz de benim gibi Ăśncesinde, o sergiyle ilgili bilgi almadan gezmekten hoĹ&#x;lanÄąyorsanÄąz bilirsiniz; bazen hayal kÄąrÄąklÄąklarÄą olur ama bazen de bĂśyle Ĺ&#x;ahane bir “sĂźrpriz sergiâ€?yle karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;ÄąrÄąm!

Vedat GĂźn

Bir kere alÄąĹ&#x;ÄąlagelmiĹ&#x; resim sergileri gibi deÄ&#x;il, bu bir ‘yerleĹ&#x;tirme-sergi’ kendi adlandÄąrmalarÄąyla, dijital sanat sergisi. 40 kadar projektĂśrden yansÄąyan gĂśrĂźntĂźlere eĹ&#x;lik eden nefis senkronize mĂźziklerle Van Gogh’un yazÄąlarÄą ve resimlerinin farklÄą yerleĹ&#x;tirmelerinden oluĹ&#x;an bu sergi, içeri girdiÄ&#x;inizde hem hayal gĂźcĂźnĂźze hitap ediyor; sizin yeni kurgular yapmanÄąza imkân tanÄąyor, hem de Van Gogh’un hayatÄąndan, sĂśzlerinden, eserlerinden kesitlerle gayet ĂśÄ&#x;retici aslÄąnda... İçeride kâh mĂźzikle dans ederken buluyorsunuz kendinizi kâh Van Gogh’un ruh halinin derinliklerinde hĂźzĂźnlenmiĹ&#x; ve yerde otururken... Ä°lk girdiÄ&#x;imde sanatçĹnÄąn zihninde dolaĹ&#x;ÄąyormuĹ&#x;um gibi geldi‌ MĂźthiĹ&#x; bir klasik mĂźzik, dev ekranlarda el yazmasÄą notlar ve kendi sĂśzlerinin aktÄąÄ&#x;Äą yazÄąlar sarÄąp sarmaladÄą beni. ÇizdiÄ&#x;i portrelerin yan yana mekânÄą kapladÄąÄ&#x;Äą veya resimlerinden detaylarÄąn yan yana, Ăźst Ăźste getirildiÄ&#x;i, çarpÄąlÄąp bĂślĂźnĂźp yeniden sergilendiÄ&#x;i çoÄ&#x;u sahne çok etkileyiciydi... Ama benim için unutulmaz olanÄą; beni bir aĹ&#x;k filminin en romantik sahnesinde baĹ&#x;rol gibi hissettiren, benim adÄąnÄą “yÄąldÄązlarÄąn altÄąndaâ€? koyduÄ&#x;um sahneydi. EÄ&#x;er MesajÄąnÄąz Var filmindeki gibi ona âĹ&#x;Äąk olduÄ&#x;unuzdan habersiz olan kÄąz arkadaĹ&#x;ÄąnÄąza aĹ&#x;kÄąnÄązÄą ilan etmek için bir film karesi arÄąyorsanÄąz maalesef sergiyi Ankara’da gezme fÄąrsatÄąnÄązÄą kaçĹrdÄąnÄąz. Yaaaa gittim gidecem derken gĂźnler aylar akÄąp geçti... Neredeyse 3 aydÄąr orda Ĺ&#x;ehrin gĂśbeÄ&#x;inde CerModern' de duruyordu sergi... Hayat, belli mi olur bir yerlerde karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;ÄąrsÄąnÄąz, hem belki bir daha gelir‌ ‌ geceye açar akĹ&#x;am sefalarÄą, ĂślĂźme benzer gĂźne vedalarÄą, deli dolu bir macera bir Ĺ&#x;Ăślen bir EĂ Ç˜Ă O 4FSUBC &SFOFS o .BTBM ÇľBSL‘T‘ F[HĆŒTĆŒZMF PLVOBDBL

Nur YÄąlmazlar

MeraklÄąsÄąna Notlar: 1) Van Gogh sarÄąsÄąnÄąn gerçeÄ&#x;ini gĂśremedim belki ama çok farklÄą Van Gogh’larla tanÄąĹ&#x;tÄąm. 2) Bu tip sergilere hazÄąr olun, yeni nesil sergi‌ YalnÄąz hepsi bĂśyle gĂźzel olur mu emin deÄ&#x;ilim, burada biçim ve içerik acayip uyuĹ&#x;muĹ&#x; bence, çok iyi kurgulanmÄąĹ&#x;. 3) Masal Ĺ&#x;arkÄąsÄąnÄąn sĂśzleri: Sezen Aksu, Meral Okay-mĂźzik Giancarlo Bigazzi, Marco Falagiani’ye ait. GĂźlĂźmse ise Ĺ&#x;iir: Kemâl Burkay, mĂźzik: Arto TunçboyacÄąyan.

7RUXQ 6DQDW *DOHULVL QGHQ ĂşNL 6HUJL Derleyen: Onur Mat Torun'da Ĺ&#x;u anda Bora BaĹ&#x;kan'Äąn "Hiç bu kadar yakÄąn hissetmemiĹ&#x;tim" sergisi var. Ä°ktidar, varlÄąÄ&#x;ÄąnÄą her geçen gĂźn daha da kuvvetle hissettirip, niyetini bir sevgili kadar yakÄąndan kulaÄ&#x;ÄąmÄąza fÄąsÄąldarken, Bora BaĹ&#x;kan, bu sergide, iktidar temsilleri ve bio-iktidar Ăźzerine dĂźĹ&#x;Ăźnen sosyal kuramcÄąlardan aldÄąÄ&#x;Äą cĂźmleleri, grafik bir dille, popĂźler gĂśrsel ifadelerin içine yerleĹ&#x;tirerek, iktidar karĹ&#x;ÄątÄą sĂśylemi gĂśrĂźnĂźr kÄąlmayÄą amaçlÄąyor. 15 Nisan'dan itibaren ise, “Bir birey olmanÄąn, kimlik oluĹ&#x;turmanÄąn ve baĹ&#x;kalarÄąnÄąn varlÄąÄ&#x;ÄąnÄąn farkÄąna varmanÄąn ilk aĹ&#x;amalarÄąndan biri, kendi içinde kßçßk bir demokratik yapÄąnÄąn; bir ĂśzgĂźr deneyim alanÄąnÄąn parçasÄą olmakla baĹ&#x;lar. Okul bu deneyim alanÄąnÄąn kendisidir ancak okulda Ăśncelikle “iyi ĂśÄ&#x;renciâ€? ve “iyi yurttaĹ&#x;â€? olmanÄąn koĹ&#x;ullarÄą ĂśÄ&#x;retilirâ€? diyen Seher Uysal'Äąn 7VSEVǘVO :FSEF (Ă M #ĆŒUFS sergisini gĂśrebilirsiniz. Daha geniĹ&#x; bilgi için: http:// torun-web.com

solfasol

Ankara’nın Gayriresmi Gazetesi

21

Mart 2013

hONH )XWEROXQGDNL 6LVWHPVL]OLN YH úVWLNUDUV×]O×ùD 7H]DW úVWDQEXO +HJHPRQ\DV× Mehmet Ali Çetinkaya Ülke futbolunun sahne arkası ve geçmişiyle biraz haşır neşir olunca, önce bakış açınız değişiyor sonrasında da sahnelenenlerle ilgili oldukça farklı şeyler görmeye başlıyorsunuz. Hele bir de diğer ülkelerde sergilenen futbolun sahne arkalarını okumaya/ öğrenmeye başlarsanız... İşte o zaman tüm algılarınız değişiyor. Ve sorgulamaya başlıyorsunuz. Türkiye’de futbolun geçmişi 100 yılı devireli uzun zaman oldu. Ama benim asıl ilgimi çeken profesyonel futbol ligi 55 yaşında. 195'da emekleyerek sahneye çıkan profesyonellik, çok kısa sürede yürümeye ardından da temposunu her geçen gün arttırarak koşmaya başladı. Bu süre zarfında, devletin kıyak vergi afları, futbolu yönetenlerin “kontrolsüzlüğü” ve görmezden gelişleri, paralı başkan ve yöneticilerin taşıdıkları paralar, sponsor, yayın ve Avrupa Kupaları gelirleri ve taraftarların harcamalarıyla birlikte futbola aktarılan para miktarı da sürekli çoğalıyordu. Bu büyüme aynı zamanda Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın kasalarına aktarılan paraların da doğru orantılı olarak artması demekti. Çünkü bu takımlar ülke futbolunun iplerine her geçen gün biraz daha sıkı bir şekilde ellerinde tutuyorlardı. Kurallar adeta onların isteği ve çıkarları için koyuluyor, değiştiriliyor ya da duruma göre görmezden geliniyordu. 1FLƌ /BT M #V ,BEBS (àÎMFOEƌMFS Ülkede futbolun yeşerdiği günlerden bu yana (çeşmenin yanı başında) bulunan, 1923'den beri Türk Milli takımının çok büyük bölümünü oluşturan, 1956'dan beri Avrupa Kupaları’na katılma haklarını ellerinde tutan ve bu yüzden arkalarına milli duygular eşliğinde ülkenin tamamının desteğini alan bu takımlar, büyük bir tekele dönüşmüşlerdi. Onlara karşı durmak adeta vatan hainliğine eşdeğerdi. Elbette bunda siyasilerin takım taraftarlarını daimi olarak “oy” potansiyeli ve kriz dönemlerinde kulüpleri “unutturucu/ uyuşturucu” potansiyeli olarak görmesinin ve onları sürekli korumasının/beslemesinin de büyük etkisi vardı. Kısacası, başlarda sadece küçük bir kartopu olan 3 İstanbul takımı,Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), basın, yayıncı kuruluş, taraftarlar ve hatta hükümetlerin “çıkarları doğrultusunda” verdikleri desteklerle birlikte önüne gelen herkesi yutan bir çığa dönüştüler. Kendilerine rakip olarak gördükleri diğer takımların büyümelerini, güçlenmelerini ve rekabet ortamının oluşmasına asla izin vermediler.

hegemonyalarının desteği ile parayı kontrolleri altına aldılar. Muslukları kendileri için sonuna kadar açarken diğerlerine sadece damlatmakla yetindiler. Kendi temellerini attıkları oyun alanlarında istedikleri gibi top koşturdular. 4ƌTUFNTƌ[MƌǘƌO :BSBUU ǘ ƞTUƌLSBST [M L Arşivciliğin ve rakamların olmadığı ya da eksik tutulduğu, bu yüzden sorunların asla “gerçek” bir şekilde ortaya koyul(a)madığı ve çözümlerin derinlikli, orta ve uzun vadeli olması yerine, günü kurtarmaya yönelik, yüzeysel ve kısa vadeli olduğu ülkemizde, sistemsizlik en güzel işleyen sistem haline dönüştü. O da kısa bir süre sonra istikrarsızlığı doğurdu. Böylece, hataları tespit etmek, ayıklamak ve bir daha olmamaları için önlemler almak yerine, tüm yapılanları yerle bir edip, her şeyi sıfırdan başlamak ya da en temizi üç maymunu oynamak yeğlendi durdu. Böyle bir ülke ortamında futbol da kendi payına düşeni fazlasıyla aldı. Çeşmenin başında oturan İstanbul takımları, her geçen gün kasalarına daha fazla para girmesine rağmen, bu parayı orta-uzun vadede yapısal değişiklikler için kullanıp zamanla meyveleri toplamak yerine kısa vadede dışarıdan yüklü paralarla (göz boyayıcı) futbolcu almayı doğru buldular. Bunların neredeyse tamamının bir ya da birkaç yıl içinde zararına ellerinden çıkmasını başarısızlık olarak değil, “dünyaca ünlü bir futbolcuyu”Türkiye’ye getirmenin başarısı olarak lanse ettiler. Altyapılarına gerekli önemi vermediler. Daha düşük bütçeli takımlardan yüklü paralarla gelecek vaad eden genç futbolcular transfer edip, as takımlarına uyumlarını sağlamadan “aç kurtların” arasına atıp hayatta kalmalarını beklediler. Birçoğu ilk maçlarında yuhalanarak yok oldu gitti. “İçerideki” rekabetsiz ortamda kazandıkları kupaları, dışarıdaki başarısızlıklarını örtbas etmek için kullandılar. En ufak sıkıntıda günah keçileri yaratıp onların peşine düşerek kendi hatalarının izlerini kaybettirmeye çalıştılar. Balık Baştan Kokar Ülkenin paralı üç takımı istikrardan, kalıcı hamlelerden, plandan programdan bu kadar uzak olunca, onların neredeyse 10’da 1 bütçesine sahip, ligin diğer takımları da benzer şekilde yönetildiler. İstikrar ve sistem kurmak yerine en ufak başarısızlıkta teknik direktörlerini kovdular. Parlayan genç futbolcularını, yerine oynatacakları oyuncuyu hazırlamadan sattılar. Ve belki de en önemlisi, üç İstanbul takımına karşı “aman ortamımız bozulmasın!” diye sürekli el pençe divan durup sistemin devam etmesine büyük katkı sağladılar. Gelişmiş Futbol Ülkelerinin Sahne Arkası

Bunu sağlamak için de tüm ülkede yarattıkları

Hacı Bayram Caddesi No:4 312 311 41 73 312 310 70 71 online siparişleriniz için: www.gulkahve.com

Oysa, sistem ve istikrar deyince Avrupa’nın birçok ülkesinde durum oldukça farklı; Bundan 16 yıl önce (1996-97) sezonluk geliri 85 milyon Euro olan Real Madrid, geçen sezon (2011-2012) sonunda tam 525 milyon Euro gelir elde etmiş durumda. Hem de astronomik rakamlarla dünyanın en sükseli futbolcu bonservislerini ödemesine rağmen. İspanya’da bir kulübün transfere harcayacağı toplam para, kulübünün gelirlerinin %50’sini aşamıyor. Bu kural sayesinde futbol kulüpleri ayakta kalmak için orta ve uzun vadeli planlarla gelirlerini arttırmaları gerektiğini biliyorlar. Oysa bizde, kulüp başkanının, yöneticilerin “şov” yaparak ceplerinden ödedikleri paralarla ya da elde olmayan “hayali” paralarla transferler yapılıyor. Bu arada kulübün gider hanesine yazılan meblağların nasıl ödeneceği de hep muallâkta kalıyor. İngiltere’de birçok kulüp transfer ettiği genç futbolcuları en az bir yıl rezerv liglerde oynatıp, ülkeye, kulübe, as takıma ve oyun sistemlerine ayak uydurmasını sağlıyor. Bu arada eksik gördüğü yerlere takviyeler yapıyor ve oyuncunun as takıma çıktığında hazır olmasını sağlıyor. Ajax gibi takımlarda oyun sistemi ve transferleri tamamen kulüp belirliyor. Teknik direktör sadece (isim vermeden) istediği oyuncunun fiziksel ve teknik özelliklerini söylüyor. Kulübünün yetenek arayıcıları (scout) ekibi en uygun futbolcuları buluyor ve transfer çalışmalarına başlanıyor. Böylece teknik ekip değişse bile oyun sistemi ve futbolcuların seçimlerinde istikrar ve uyum sağlanıyor. Porto ve PSV Eindhoven gibi, kendi ülkelerinde daima üst sıralarda yer alan takımlar, sezon içinde “parlattıkları” futbolcuları, sezon sonunda çok yüklü rakamlara, daha büyük takımlara satıyorlar. Elbette bu oyuncuların yerine koyacakları futbolcuyu da önceden hazırlamış oluyorlar. Böylece bir yandan oyun sistemleri değişmemiş oluyor, bir yandan da kasaya giren parayı yeni futbolcular bulmak ve kurdukları sistemin devamında kullanıyorlar. İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa’da kulüpler yaptıkları transferlerde devlete %40 ile %50 arasında vergi ödüyorlar. Oysa bizde bu oran sadece %15. Bununla da yetinmeyip özellikle 3 İstanbul kulübünün öncülüğünde devlet, (biraz da göz kırpmak amacıyla) zaman zaman vergi borçlarını siliyor. Ama hep göz

ardı edilen nokta, bol keseden yapılan kısa vadeli transferlerin orta ve uzun vadede kulüplerin geleceğine prangalar vurması. Bizdeki Tek Sistem ve İstikrar Ülkemizdeki futbol dünyasında yaşanan sistemsizliğe ve istikrarsızlığa “tezat” olarak, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, bir yandan “rekabetsiz futbol ortamının” devamını sağlamak, bir yandan da gelirlerini sürekli arttırarak, ipleri daha fazla ellerinde tutmak için oldukça sistemli ve istikrarlı davranıyorlar. Örneğin; 1960'ların başında kötü yönetimlerinin faturasını Türk hakemlerine kesip, yabancı hakem isteyen ve federasyonun tüm “hayır”larına rağmen istediklerini yaptıran, hatta “diğerlerinin maçlarını bilemeyiz ama bizim maçları Türk hakemler yönetmeyecek!” diyenler onlardı. Yeni bir takımın şampiyon olmasının mucizelere kaldığı ülkede, şampiyonluk sayılarına göre havuzdaki paranın büyük bir bölümünün dağıtılmasını sağlayanlar, yayın gelirlerinden kasalarına daha fazla para aktarabilmek için, yıllarca diğer takımların maçlarının canlı olarak yayınlanmasının önüne geçenler de onlardı Her türlü çıkarlarına göre TFF’yi, Profesyonel Disiplin Kurulu’nu, Futbol Disiplin Kurulu’nu, Mavi Kokartlı Hakemler Kurulu'nu yok sayıp, istedikleri yapılmazsa, başındakileri değiştirmekle tehdit edenler de onlardı. 1960’ların sonlarında 4. bir takım şampiyonluk yarışına girince, “tüm ezeli rakiplerimizi bizi desteklemeye ve kupanın İstanbul dışına çıkmamasını sağlamaya çağırıyorum” diyen kulüp başkanı da, 3 Temmuz 2010 şike sürecinde “onlar da şampiyon olursa bir daha önlerini kesemeyiz” diyen başkan da onlardandı…

22

solfasol

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

Mart 2013

<DULQ <DQDÚ×QGDQ *D\U× +HU ÝH\GH +HU <HUGH +HS %HUDEHU 'L\HELOPHN úoLQ

ĂťH\K %HGUHGGLQ 'HVWDQĂ— Murat Tangal Ankara Deneme Sahnesi yeni bir oyunla AnkaralÄą seyircilerin karĹ&#x;ÄąsÄąna çĹkÄąyor. NazÄąm Hikmet’in 1936 yÄąlÄąnda Bursa Cezaevi'nde yazdÄąÄ&#x;Äą “Simavna KadÄąsÄą OÄ&#x;lu Ĺžeyh #FESFEEĆŒO %FTUBO‘w BEM‘ ÇľĆŒĆŒSTFM BOMBU‘T‘ 1SPG Dr.Nurhan KaradaÄ&#x; rejisi ile sahneliyor. Ĺžeyh Bedreddin 14.yĂźzyÄąlÄąn ilk yarÄąsÄą ile 15. yĂźzyÄąlÄąn ilk çeyreÄ&#x;inde yaĹ&#x;amÄąĹ&#x; Ä°slami ilimler baĹ&#x;ta olmak Ăźzere Ä°slam hukuku ve matematik eÄ&#x;itimi almÄąĹ&#x;, eserleri ders kitaplarÄą olarak okutulmuĹ&#x; ilim adamÄą, OsmanlĹ’nÄąn Fetret Devri'nde Musa Çelebi’nin KazaskerliÄ&#x;ini yapmÄąĹ&#x; devlet adamÄądÄąr. Musa Çelebi’nin kardeĹ&#x;i Mehmet Çelebi'ye yenik dĂźĹ&#x;mesiyle birlikte Bedreddin Ä°znik’e sĂźrĂźlĂźr. Burada dĂźĹ&#x;Ăźnceleriyle ve yazdÄąÄ&#x;Äą eserleriyle ezilen halklarÄąn temsilcisi ve umudu haline gelir. YoldaĹ&#x;larÄą BĂśrklĂźce Mustafa ve Torlak Kemal’le birlikte OsmanlÄą zulmĂźne karĹ&#x;Äą isyan eder. BĂśrklĂźce Mustafa ilk baĹ&#x;ta zafer kazansa da sonunda OsmanlÄą ordusuna karĹ&#x;Äą bĂźyĂźk bir kayÄąpla yenik dĂźĹ&#x;er. BĂśrklĂźce Mustafa çarmÄąha gerilir, Torlak Kemal de Manisa’da maÄ&#x;lup olur ve ĂśldĂźrĂźlĂźr. Ĺžeyh Bedreddin Deli Orman taraflarÄąnda kaçĹrÄąlÄąr gĂśstermelik bir mahkemede sĂśzde yargÄąlanÄąr ve idam edilir. NazÄąm Hikmet tĂźm bu tarihsel gerçeklikleri nakÄąĹ&#x; nakÄąĹ&#x; iĹ&#x;leyerek anlatmÄąĹ&#x; Ĺžeyh Bedreddin DestanĹ’nÄą. Oyun, gĂśstermeci bir Ăźslupla danslÄą mĂźzikli bir anlatÄąm Ăźzerine kurulu.

FotoÄ&#x;raflar: Tamer Sezan

Venedik Taciri (Ankara DT)

01 02 02 03 03 04 05 06 07 08 09 09 10 10 11 12 13 14 15 16 16 17 17 18 19 20 21 22 23 23 24 24 25 26 27 28 29 30 30 31 31

CVNB

%Â \Â N 7L\DWUR

&Â QH\W *|NoHU 6DKQHVL

ĂŚLQDVL 6DKQHVL

. o N 7L\DWUR

$NÂ Q 6DKQHVL

$OWĂ—QGDä 7L\DWURVX

CYRANO DE BERGERAC

DOLORES CLA*BORNE

*ćRKćN

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

BćR HćLAL UąRUNA

DOLORES CLA*BORNE

ćRKćN

DOLORES CLA*BORNE

ćRKćN

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

ćRKćN

CYRANO DE BERGERAC

CVNBSUFTJ S

Oyun her pazartesi saat 20.00’de Ankara Halk OyuncularĹ Sahnesi'nde izlenebilir.

Ankara Deneme Sahnesi geçtiÄ&#x;imiz gĂźnlerde kaybettiÄ&#x;imiz Erol Kardeseci baĹ&#x;ta olmak Ăźzere, tiyatro sanatÄąna gĂśnĂźl vermiĹ&#x; tiyatro sevdalÄąlarÄą tarafÄąndan 1957 yÄąlÄąnda Tiyatro Sevenler Gençlik Cemiyeti olarak kuruldu. Zaman içinde Ankara Deneme Sahnesi adÄąnÄą alan oluĹ&#x;um TĂźrkiye’nin en eski amatĂśr tiyatrosu olarak çalÄąĹ&#x;malarÄąnÄą devam ettiriyor. Tiyatro sanatÄąnÄą amatĂśr olarak icra etmesine karĹ&#x;Äąn farklÄą meslek gruplarÄąndan amatĂśrler ile mesleÄ&#x;i tiyatro olan akademisyen, yĂśnetmen, yazar ve sanatçĹlar yÄąllardan beri el el ele, gĂśnĂźl gĂśnĂźle Deneme Sahnesi çatÄąsÄą altÄąnda tiyatro için bir araya geliyor, aynÄą sahneyi paylaĹ&#x;Äąyor. TĂźrk ve DĂźnya tiyatrosu adÄąna Ăśnemli çalÄąĹ&#x;malara imza atan Ankara Deneme Sahnesi 1960’lÄą yÄąllarda AnkaralÄą seyircileri Bertolt Brecht’in (Carrar AnanÄąn TĂźfekleri) Albert Camus’ßn (YanlÄąĹ&#x;lÄąk) J.Poul Sarter’Ĺn (Gizli Oturum) Jean Tardieu ‘nĂźn (GiĹ&#x;e) oyunlarÄąyla tanÄąĹ&#x;tÄąrdÄą. Ankara Deneme Sahnesi ulusal ve uluslararasÄą festivaller ve dĂźnya birinciliÄ&#x;ini de kapsayan ĂśdĂźlleriyle alanÄąnda TĂźrk Tiyatrosu'nda Ăśnemli bir yere sahip.

HĂœRREM SULTAN

CVNBSUFTJ M

Ĺžeyh Bedreddin’i anma tĂśreni aÄ&#x;ÄątÄą, yeniden varoluĹ&#x;u, ayaÄ&#x;a kalkmayÄą ve zalimin zulmĂź karĹ&#x;ÄąsÄąnda boyun eÄ&#x;meden insanca yaĹ&#x;amayÄą imleyen bir tĂśren. Oyunun mĂźzikleri Nedim YÄąldÄąz’a ait. Nedim YÄąldÄąz birçok oyun mĂźziÄ&#x;i bestelemiĹ&#x; bu alanda rĂźĹ&#x;tĂźnĂź ispat etmiĹ&#x; bir mĂźzisyen. Bu oyunda da mĂźzikleri destanÄąn Ĺ&#x;anÄąna yakÄąĹ&#x;Äąr bir Ăźslupla bestelemiĹ&#x;. Ĺžeyh Bedrettin dĂźĹ&#x;Ăźncesini, NazÄąm Hikmet’in Ĺ&#x;iirini çok sesli-koral-ezgilerle Anadolu halklarÄąnÄąn melodi ve ritmiyle buluĹ&#x;turuyor. Oyunun dans dĂźzeni Ă–zgĂźr Adam Ä°nanç ve Ziver ArmaÄ&#x;an AçĹl’a ait. Danslar halkÄąn inancÄąnÄą, yoksulluÄ&#x;unu, çaresizliÄ&#x;i ve zalimin zulmĂźnĂź abartÄąya kaçmadan sade, yalÄąn halk danslarÄąyla ve semah motifleriyle ĂśrĂźlĂź bir Ĺ&#x;ekilde anlatÄąyor. IĹ&#x;Äąk tasarÄąmÄą Mehmet YaĹ&#x;ayan’a ait. KostĂźmler Zeze kostĂźm tarafÄąndan tasarlanmÄąĹ&#x; ve realize edilmiĹ&#x;. Hem amatĂśr hem profesyonel oyuncularÄąn aynÄą sahneyi paylaĹ&#x;tÄąÄ&#x;Äą oyunda GĂźndĂźz Turan, Umut KaradaÄ&#x;, TaĹ&#x;kÄąn ErmiĹ&#x;oÄ&#x;lu, HĂźseyin Baylan, Arzu YolgĂśsteren, Ă–zlem GĂźr, Hanife Birben, Yasin Ă–ksĂźz, Filiz Can, UlaĹ&#x; KaradaÄ&#x;, BaĹ&#x;ak Polat, Sevgi Yavuz, Berk LiĹ&#x;esivdin, GĂźher YĂśrĂźk, Murat Tangal, Ă–zgĂźl YÄąldÄązel, Hatice ErdoÄ&#x;an, BĂźlent BektaĹ&#x;, Zelal DoÄ&#x;an, Seza Toraman, Fulya Akyol, Ä°brahim KayÄąm rol alÄąyor.

6WÂ G\R 6DKQH

2GD 7L\DWURVX

JERRY VE TOM

KONTRABAS

BćR HćLAL UąRUNA

JERRY VE TOM

KONTRABAS

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

BćR HćLAL UąRUNA

JERRY VE TOM

*KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER

BćR HćLAL UąRUNA

üUIDQ ÌDKLQEDç 6DKQHVL

YAST*K ADAM

1B[BS M

1B[BS M

HĂœRREM SULTAN

CYRANO DE BERGERAC

AĈK HASTAS*

1B[BSUFTJ HĂœRREM SULTAN

SOąUK BćR BERLćN GECESć

7ENEDćK TACćRć

FOSFORLU CEVRćYE

BSĉBNCB

HĂœRREM SULTAN

SOąUK BćR BERLćN GECESć

7ENEDćK TACćRć

FOSFORLU CEVRćYE

1FSĉFNCF

HĂœRREM SULTAN

SOąUK BćR BERLćN GECESć

7ENEDćK TACćRć

FOSFORLU CEVRćYE

HĂœRREM SULTAN

SOąUK BćR BERLćN GECESć

**TAHSćS

*TAHSćS

CVNBSUFTJ M

HĂœRREM SULTAN

*TAHSćS

7ENEDćK TACćRć

FOSFORLU CEVRćYE

CVNBSUFTJ S

HĂœRREM SULTAN

TAHSćS

7ENEDćK TACćRć

FOSFORLU CEVRćYE

SBMÂ?

CVNB

AĈK HASTAS*

JERRY VE TOM

HĂœZZAM HĂœZZAM

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLR*

HĂœZZAM

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLR* JERRY VE TOM

HĂœZZAM

JERRY VE TOM

HĂœZZAM

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLR*

1B[BS M

1B[BS M

AĈK HASTAS*

KAR* KOCA ARAS*NDA UFAK TEFEK CćNAYETLER

TAHSćS

JERRY VE TOM

1B[BSUFTJ BEN Ă–DĂœYORUM

YAST*K ADAM

***DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK

NÂZ*M HćKMET ćN iMEMLETćMDEN ćNSAN MANZALAR*uDAN ONBćR TABLO

BSĉBNCB

BEN Ă–DĂœYORUM

YAST*K ADAM

DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

1FSĉFNCF

BEN Ă–DĂœYORUM

YAST*K ADAM

DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK

**TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

YAST*K ADAM

DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

SBMÂ?

CVNB

CYRANO DE BERGERAC

CYRANO DE BERGERAC

BEN Ă–DĂœYORUM

CVNBSUFTJ M

BEN Ă–DĂœYORUM

CVNBSUFTJ S

DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK

NÂZ*M HćKMET ćN iMEMLETćMDEN ćNSAN MANZALAR*uDAN ONBćR TABLO

SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN

DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN

DAR AYAKKAB*YLA YAĈAMAK YAST*K ADAM

JERRY VE TOM

KREM KARAMEL KREM KARAMEL

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLAR*

KREM KARAMEL

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLAR* JERRY VE TOM

KREM KARAMEL

JERRY VE TOM

KREM KARAMEL

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLAR*

1B[BS M

1B[BS M

CYRANO DE BERGERAC

JERRY VE TOM

1B[BSUFTJ CYRANO DE BERGERAC

JERRY VE TOM

DĂ–NĂœLMEZ AKĈAM*N UFKUNDAY*Z DĂ–NĂœLMEZ AKĈAM*N UFKUNDAY*Z DĂ–NĂœLMEZ AKĈAM*N UFKUNDAY*Z DĂ–NĂœLMEZ AKĈAM*N UFKUNDAY*Z

YOSUNLAR

JERRY VE TOM

DĂ–NĂœLMEZ AKĈAM*N UFKUNDAY*Z

YOSUNLAR

JERRY VE TOM

JERRY VE TOM

HĂœRREM SULTAN

*TAHSćS

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

YOSUNLAR

HĂœRREM SULTAN

TAHSćS

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

YOSUNLAR

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLAR*

HĂœRREM SULTAN

DOLORES CLA*BORNE

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

YOSUNLAR

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLAR*

HĂœRREM SULTAN

DOLORES CLA*BORNE

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

YOSUNLAR

CVNBSUFTJ M

HĂœRREM SULTAN

DOLORES CLA*BORNE

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

YOSUNLAR

CVNBSUFTJ S

HĂœRREM SULTAN

DOLORES CLA*BORNE

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

7ENEDćK TACćRć

33 VARYASYON

SBM� BSĉBNCB 1FSĉFNCF CVNB

CYRANO DE BERGERAC

CESARET ANA 7E ÂŹOCUKLAR*

1B[BS M

1B[BS M

CYRANO DE BERGERAC

HĂœRREM SULTAN

***TAHSćS

1B[BSUFTJ CYRANO DE BERGERAC

**TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

BSĉBNCB

CYRANO DE BERGERAC

TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

1FSĉFNCF

CYRANO DE BERGERAC

TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

CYRANO DE BERGERAC

TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN

**TAHSćS

BEN Ă–DĂœYORUM

BćR DELćNćN HAT*RA DEFTERć

SćNEK KADAR KOCAM OLSUN BAĈ*MDA BULUNSUN

*SADRć AL*Ĉ*K K M **ETHOS TćYATRO FESTć7ALć

*ćSTANBUL DT **CUMHURćYET KAD D DER ***DćYARBAK*R DT

*ANAÇEV **ANKARA FćLM FESTćVALć ***ETHOS TćYATRO FESTćVALć

*BURSA DT

SBMÂ?

CVNB

KERBELĂ‚

KERBELĂ‚

CVNBSUFTJ M

CYRANO DE BERGERAC

CVNBSUFTJ S

BEKLEYćĈ KAR*NCALAR

EUR*D*CE NćN ELLERć

YAST*K ADAM BEKLEYćĈ KAR*NCALAR

KERBELĂ‚

EUR*D*CE NćN ELLERć

YAST*K ADAM EUR*D*CE NćN ELLERć

1B[BS M

1B[BS M

EUR*D*CE NćN ELLERć EUR*D*CE NćN ELLERć

YAST*K ADAM

BEKLEYćĈ KAR*NCALAR

01 02 02 03 03 04 05 06 07 08 09 09 10 10 11 12 13 14 15 16 16 17 17 18 19 20 21 22 23 23 24 24 25 26 27 28 29 30 30 31 31

solfasol

SOLFASOL’u Nerede Bulabilirsiniz?

Ankara’nĹn Gayriresmi Gazetesi

23

Mart 2013

0DUW WD $QNDUD 2 Mart

Konser, ‹ŽŽ‹ ‡„‡Â?ÇĄ ‘ŽŽ› ‘Â?‡”ǥ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽĂ‡Â”Â?ƒÂ? ‘Â?ƒÂ? Â‘ÇŁÍ•Í˜ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ÇĄ Í–Í–Ǥ͔͔

15 Mart-6 Nisan

Sergi, ƒŽ‡”‹ Â‡Â˜ÇĄ „‹†‹Â? ‹Â?‘ ͕͔͔ ƒçÇÂ?Â†ÂƒÇĄ

‡œ‡‰‡Â? ‘Â?ƒÂ?ÇĄ ‘ǣ͙ ƒœ‹‘•Â?ƒÂ?’ƒçƒ

14-24 Mart

24Ǥ ANKARA S ARARAS G M ES G A G

Ankara SatÄąĹ&#x; NoktalarÄą: Ada Kitabevi (Gordion AVM), Anadolu Kitabevi (TunalÄą Hilmi Ă–nal PasajÄą), AĹ&#x;iyan Kitabevi (BayÄąndÄąr Sok. Adil Han KÄązÄąlay), Bahar Kitabevi (Karanfil Sok. Birlik PasajÄą), Dost Kitabevi (Konur Sokak), Devr-i Alem Sahaf (TunalÄąhilmi Cad. KuÄ&#x;ulu PasajÄą), Evrensel Kitabevi, GĂźlden Kitabevi (Karanfil Sok. Birlik PasajÄą), GĂźven Kitabevi (Bahçelievler 7 Cad. 32. Sok.), Ä°mge Kitabevi (Konur Sok.), Leman KĂźltĂźr Konur Sokak, Leylim Kitap (Esat Cad. Pamuk PasajÄą), NazÄąm HĂźkmet KĂźltĂźr Merkezi, ODTĂœ Ă–ykĂźcĂź Kitabevi (ODTĂœ ÇarĹ&#x;Äą), ODTĂœ MimarlÄąk FakĂźltesi KÄąrtasiye, Oku-yorum Kitabevi (Konutkent 1 ÇarĹ&#x;ÄąsÄą), Orhun Kitabevi (TunalÄąhilmi Cad. TunalÄą PasajÄą), Turhan Kitabevi (Konur Sok.). Ä°stanbul SatÄąĹ&#x; NoktalarÄą: Mephisto Kitabevi: (BeyoÄ&#x;lu & KadÄąkĂśy Ĺžubeleri) Parmakizi Kitabevi (KadÄąkĂśy Akmar PasajÄą No: 70/25) Semerkand Kitabevi (BeyoÄ&#x;lu SĂźslĂź SaksÄą Sok.No: 5) Solfasol MekânlarÄą: Solfasol’ß okuyabileceÄ&#x;iniz mekânlar da var! AST, BeyoÄ&#x;lu Cafe, Cafe Lins, ÇSM, EskiYeni, Nefes, OrtadĂźnya, Ĺžirin Çay Evi Ulus AltKat ÇarĹ&#x;Äą, MĂźlkiye, Roxanne Cafe, ArkadaĹ&#x; Kafe HamamĂśnĂź, Tayfa Kitapkafe, Tenedos, Sarkaç Cafe ve Sakal’da, ayrÄąca Siyasal KÄąrtasiye, Ä°HD, AhlatlÄąbel, Lozanpark, BĂźyĂźlĂźfener SinemalarÄą, ODTĂœ Sunshine’da; Kaleye yolunuz dĂźĹ&#x;erse Kirit Kafe’de (KoyunpazarÄą Sokak No:60), ÇarĹ&#x;Ĺ’da (AyrancÄą Ali Dede Sokak) Solfasol bulabilirsiniz.

AFSAD

Č‹ ‡•–‡Â?ƒ” ‘Â?ƒÂ? ‘ǣ Í–ÍœČ€Í–Í• ƒ˜ƒÂ?ÂŽĂ‡Â†Â‡Â”Â‡ČŒÇĄ ™™™Ǥ ƒˆ•ƒ†Ǥ‘”‰Ǥ–”

AS

Č‹GÂœÂ?‹” ĠǤ ŠŽƒÂ?—” ‘Â?ƒÂ?ÇĄ ‘ǣ͛ǥ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ČŒ ™™™Ǥƒ•–Ǥ…‘Â?Ǥ–” 11-12-13-1Íœ-1Í?-25-26-27 Mart, Â?ƒ†‡Â?‹ Íœ-Í?-1Í”-14-22-31 Mart, ƒŽÂ?–ƒÂ? ‹”‹ 2-15-2Í?-3Í” Mart, ‡ŽƒÂ?òÂ? ƒ˜Ž‡Â? ƒ”ƒÂ?‘Ž— 3-17-23 Mart, ò„òÂ? 16 Mart, ‹†‡”ƒ›ƒÂ?

3 Mart

Ankara GODARD GĂźnleri, ƒ Š‹Â?‘‹•‡ȋ͕Í?ÍšÍ›ČŒÇĄ ƒˆ‡ ”–ƒ†òÂ?Â›ÂƒÇĄ Í–Í•Ǥ͔͔

5 Mart

Ankara GODARD GĂźnleri, ‹‡””‘– ‡ ‘—ȋ͕Í?ÍšÍ™ČŒÇĄ ›ŽƒÂ? ƒçƒÂ? òŽ–ò” ˜‹ Í•Í?Ǥ͔͔ Konser, Â‹Â‹ÂœÇĄ ‡”ˆ‘”Â?ƒÂ?…‡ ƒŽŽ —Â?—• ƒ††‡•‹ Í•Í˜Č€ ÇĄ Â•ÂƒÂƒÂ–ÇŁ Í–Í–Ǥ͔͔ Panel, Dz ‘•– ‹Ž ‹–›dzǥ ÂŽÂ?ƒÂ? òŽ–ò” ‡”Â?Â‡ÂœÂ‹ÇĄ –ƒ–ò”Â? Â—ÂŽÂ˜ÂƒÂ”Ă‡ ‘ǣ Í•Í—Í•

6 Mart

Ankara GODARD GĂźnleri, Â‡ÂŽÂˆÇŚ ‘”–”ƒ‹– ‹Â? ‡…‡Â?„‡”ȋ͕Í?Í?Í˜ČŒ ˜‡ ‡”‡ ƒÂ?† Ž•‡™Š‡”‡ȋ͕Í?Í›ÍšČŒÇĄ ƒ›ˆƒ Â?‹–ƒ’Â?ÂƒÂˆÂ‡ÇĄ Í•ÍœǤ͔͔ Konser, ‡Â?–ƒ‰”ƒÂ?ÇĄ ‘ŽŽ› ‘Â?‡”ǥ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽĂ‡Â”Â?ƒÂ? ‘Â?ƒÂ? Â‘ÇŁÍ•Í˜ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ÇĄ Í–Í•Ǥ͔͔

7 Mart

Ankara GODARD GĂźnl GĂźnleri, ƒ•…—Ž‹Â? ÂąÂ?‹Â?‹Â? ‹Â? Â? òÂ? Í” Č‹Í•Í?ÍšÍšČŒÇĄ ò­òÂ? Â?ÂˆÂ‹ÇĄ ͕͙ǣ͔͗ RD GĂźnleri, ڛŽ‡ç‹ǥ ‘†ƒ”† ˜‡ ƒ”† ˜‡ ƒ”† ‡ Ankara GODARD Ǥ ‡Ž‹Šƒ Â–ĂšÂœÇĄ ò­òÂ? Â?ÂˆÂ‹ÇĄ ͕͛ǣ͗ ­ Â? ͕͛ǣ͗ ÂƒÂ†Ă‡Â?ÇĄ ”‘ˆǤ ”Ǥ ‡Ž‹Šƒ Â–ĂšÂœÇĄ ò­òÂ? Â?ÂˆÂ‹ÇĄ ͕͛ǣ͔͗ ”–ƒ­Â‰Â‹ÂŽÇĄ ‡”ˆ‘”Â?ƒÂ?…‡ ƒŽŽ ƒŽŽ Konser, òŽ‡Â?– ”–ƒ­Â‰Â‹ÂŽÇĄ ‡”ˆ‘”Â?ƒÂ?…‡ ƒŽŽ Í•Í˜Č€ —Â?—• ƒ††‡•‹ Í•Í˜Č€ ÇĄ Â•ÂƒÂƒÂ–ÇŁ ͔͔Ǥ͔͔

11-12-13 Mart rt

Etkinlik, Í?Ǥ o ‘•›‘Ž‘Œ‹ òÂ?Ž‡”‹ǥ ÇŚÍ–Í™ ‘•›‘Ž‘Œ‹ òÂ?Ž‡”‹ǥ ÇŚÍ–Í™ ÇŚÍ–Í™

21-22 Mart

CSO Konseri, Dz ‡˜•‹Â?Ž‡”dzǥ DzÍ—Í?Ǥ ‡Â?ˆ‘Â?‹ Â?‹ „‡Â?‘Ž Â?ÂƒÂŒĂšÂ”dzǥ Í–Í”Ǥ͔͔

22 Mart

Konser, ‡Â? †”‹ƒÂ?ÇĄ ‘ŽŽ› ‘Â?‡”ǥ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽĂ‡Â”Â?ƒÂ? ‘Â?ƒÂ? Â‘ÇŁÍ•Í˜ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ÇĄ Í–Í–Ǥ͔͔

23 Mart

Konser, K—çaklar —l—ç—›or Ankara Sڛlߛor, Č‹ ƒŽÂ?‡˜Ž‡”‹ ͕͜Ǥ —”—Ž—ç f‡Â?ÂŽÂ‹ÂşÂ‹ČŒ ‡ˆ‡• ƒÂ?• ˜‡ òœ‹Â? ‘’Ž—Ž—º—ǥ ÂƒÂ”Â•Â‹Â•ÇĄ ‹ŽÂ?‹ ÂƒÂ”ÂƒÂ›Ă‡Â…Ă‡ÇĄ ƒ˜—œ ‹Â?‰ÚŽ ˜‡ ƒŽÂ?‡˜Ž‡”‹ .‘…—Â? ‘”‘•—ǥ ‡˜…ƒÂ? ”ŠƒÂ?ÇĄ ›Ž‹Â? •ŽÇÂ?ÇĄ G•Â?ƒ‹Ž Ž–—Â?Â•ÂƒÂ”ÂƒÂ›ÇĄ ‡”‹†—Â? òÂœÂƒÂşÂƒ­ǥ —ŠƒŽ ÂŽÂ…ÂƒÂ›ÇĄ Â?—” Â?ÇÂ?ÇĄ ‡”‘ „„ƒ•

15 f—„at-Í? Mart

‡”‰‹ǥ ƒŽ‡”‹ Â‡Â˜ÇĄ ƒÂ?ƒÂ? ÂƒÂşÂ†Â‡ÂŽÂ‡Â?ÇĄ Dz ‡Â?‹†‡Â? —”ƒÂ? ‡ŽŽ‡”Â?dzǥ ‡œ‡‰‡Â? ‘Â?ƒÂ?ÇĄ ‘ǣ͙

15 f—„at-13 Mart

‡”‰‹ǥ ƒŽ‡”‹ ‹›ƒŠ Â‡Â›ÂƒÂœÇĄ f‡˜Â?‡– ӂÂ?ÇĄ Dz ‡”燛 ‡Â?‹Â? G­Â‹Â?†‡dzǥ ƒ˜ƒÂ?ŽÇ†‡”‡ ‘Â?ƒÂ?ÇĄ ͗Ȁ͕nj͖ǥ ƒ˜ƒÂ?ŽÇ†‡”‡

CERMODERN

Č‹ Ž–ÇÂ?•‘› ÂƒÂ†Â†Â‡Â•Â‹ÇĄ ‘ǣ Í— Ă‡ÂŠÂŠÂ‹Â›Â‡ČŒ ™™™Ǥ…‡”Â?‘†‡”Â?Ǥ‘”‰ ™Ǥ…‡”Â?‘†‡”Â?Ǥ‘”‰ 22 OÂ…ak-3Í” Mart, ‡”‰‹ǥ ŠÂ?‡– òÂ?‡ç–‡Â?‹Â?ÇĄ Dz òœŽ‡çÂ?‡dz 8-11 Mart, Â?‹Â?ƒ•›‘Â? ‹ŽÂ?Ž‡”‹ ‡•–‹˜ƒŽ‹ 1Í” Mart-28 Nisan, ƒÂ?ÂƒÂ–Ă‡ Â?ŽƒÂ?ƒÂ? Her Cumartesi-Pazar, ›—Â?ÇĄ ‘Œ‘

DOK SANA GA ERGSG

Č‹ ‹Â?Â?ƒŠ ĠǤ Â?‹• ‡Š‹­ ‘”›ò”‡Â? ‘Â?Ǥ Í•Í• ÇŚ ÇĄ .ƒÂ?Â?ÂƒÂ›ÂƒČŒ ™™™Ǥ†‘Â?—•ƒÂ?ƒ–Ǥ…‘Â? Í”5-25 Mart, Í•Ǥ ƒŽ‘Â? ÇŁ ƒ•ƒÂ? ƒç†‡Â?‹”ǥ Í–Ǥ ƒŽ‘Â?ÇŁ ƒ”Â?ÂƒÇŚÍ–ÇŚ 26 Mart-11 Nisan, Í•Ǥ ƒŽ‘Â?ÇŁ ‹Ž‹œ Â”ÂƒÂŽÇĄ Í–Ǥ ƒŽ‘Â?ÇŁ ò›òÂ? ƒ”Â?ƒ ÇŚÍ–ÇŚ 16 Nisan-Í”6 -Í”6 Ma› Ma݂s, Í•Ǥ ƒŽ‘Â? ÇŁ ”ŠƒÂ? ”•‘›ǥ Í–Ǥ ƒŽ‘Â? ÇŁ ÂŽÂ’ ƒ”–— Í–Ǥ ƒŽ‘ Í–Ǥ ƒ ƒŽ ÇŁ ÇŁ ÂŽÂ’

ESKG ENG ESKG K KG

Č‹GÂ?Â?ǎ Â’ Č‹GÂ?Â?Ă‡ÂŽÂƒÂ’ ‘Â?ƒÂ? ͚Ȁ ČŒ ™™™Ǥ‡•Â?‹›‡Â?‹„ƒ”Ǥ…‘Â? Č‹GÂ?Â?Ă‡ÂŽÂƒ 4 Ma 14 Mart, .‡Â?‹”†‡Â? ‹”–‘ǥ Í–Í–Ǥ͔͔ Her Perçem„e, ‘Â?•‡”ǥ ˆ”ƒ ÂƒÂˆÂ”ÂƒÇĄ Í–Í—Ǥ͔͔

KA FO O;RAF A Y ESG

Č‹ òÂ?‡ç ‘Â?ƒÂ?ÇĄ ͕͛Ȁ͙ .ƒÂ?Â?ÂƒÂ›ÂƒČŒ ™™™ǤÂ?ƒƒ–‘Ž›‡Ǥ…‘Â? 2 Mart, ƒ”ƒÂ?ŽÇÂ? †ƒ ÂƒÂ”Â–Â‹Â•Â‹ÇĄ ͕͘ǤÍ”Í”ÇŚÍ–Í˜Ǥ͔͔ 16 Mart, ‡ŠÂ?‡– ڕ‡ ƒŽ‹Ž —”— ڛŽ‡ç‹•‹

NEFES

Č‹ ƒÂ?ƒ”›ƒ ÂƒÂ†Â†Â‡Â•Â‹ÇĄ o•– ‰‡­Â‹Â– ÂƒÂ›ÂƒÂşĂ‡ÇĄ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ČŒ ™™™ǤÂ?‡ˆ‡•„ƒ”Ǥ…‘Â? 3 Mart, Masala, Í–Í•Ǥ͔͔ 13 Mart, Si›a Si›a„en†, Í–Í•Ǥ͔͔ 28 Mart, Ezginin GĂźnlߺß, Í–Í•Ǥ͔͔ Her Cuma ve Cumartesi, —”ƒ– ‡”‹­ ‹Ž‡ •Â?‹͙͘Ž‹Â?Ž‡”

OR A DoN A

Č‹ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽĂ‡Â”Â?ƒÂ? ‘Â?ƒÂ?ÇĄ ‘ǣ͙͗Ȁ͗ǥ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ČŒ Her Cuma, ‡Šœƒ– .Ǥ ڕ–‡”‹Â?Ž‡”‹ǥ Í–Í–ǤÍ—Í”

PA

Č‹ ‡”ç‡Â?„‡ Â?çƒÂ?Ç ‹•‹Â?Ž‡–­Â‹ÂŽÂ‡Â”‹ǥ Â?Â?ÂƒÂ”ÂƒČŒ Her Perçem„eÇĄ ò˜‡Â?’ƒ”Â?ÇĄ Í•Í?ǤÍ—Í”

SARKAÇ cafe

Č‹ ÂƒÂ›Ă‡Â?†Ç”nj͖ ‘Â?ƒÂ? ‘ǣ͚͖ Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ČŒ

A FA kitapkafe

Č‹ ‡ŽƒÂ?‹Â? ƒ††‡•‹ ÍœÍ–Č€Í—Í– Ă‡ÂœĂ‡ÂŽÂƒÂ›ČŒ ™™™Ǥ–ƒ›ˆƒǤ…‘Â?Ǥ–” Her Pazartesi (4-11-18-25 Mart), ƒ›ˆƒ ‹Â?‡Â?ƒ

òÂ?Ž‡”‹ǥ Í•Í?ǤÍ—Í” Her Perçem„e (7-14-21-28 Mart), òÂ?Ž‡”‹ǥ Í•ÍœǤ͔͔ Her Cuma (1-8-15-22 Mart), ‹›ƒ–”‘ ‡”ˆ‘”Â?ƒÂ?•ǥ ƒçƒÂ? ‡Â?Â‹Â”ÂƒÂŽÇĄ Í•Í?Ǥ͔͔ Cumartesileri, ‡”Â?ƒÂ?òŽ–ò” —Ž—çÂ?ÂƒÂŽÂƒÂ”Ă‡ÇĄ ͕͘Ǥ͔͔

SOLFASOL Ankara’nÄąn Gayriresmi Gazetesi Mart 2013 23. SayÄą Ayda Bir YayÄąmlanÄąr. EditĂśrler Mehmet Onur YÄąlmaz, Murat Dirican, Tanju GĂźndĂźzalp GĂśnĂźllĂź Alan EditĂśrleri: Haber: AydÄąn Bodur, Efecan Tan, Ă–zge AltÄąnyayla KĂźltĂźr-Sanat: Sibel Durak, Ă–zgĂźr Ceren Can Spor: KĂźbra Ceviz Web SayfasÄą: Can MengilibĂśrĂź, Onur Mat :BZ‘OB )B[‘SMBZBOMBS A. Ĺžebnem Soysal, AkÄąn Atauz, Aktan Acar, Aydan Çelik, Ayhan Çelik, Burcu BallÄąktaĹ&#x;, Besim C. ZÄąrh, Birol Ă–zdemir, Can MengilibĂśrĂź, Cemre Kutluay, Demet GĂźlçiçek, Deniz Enli, Dijle KÄąlÄąnç, DoÄ&#x;aç Mirza, Ebru Baysal, Efecan Tan, Emrah KÄąrÄąmsoy, Emre B. AltÄąnok, Enver Arcak, Erhan MuratoÄ&#x;lu, Eren AksoyoÄ&#x;lu, Ezgi Koman, Funda Ĺženol Cantek, GĂśzdem Ăœner Tubay, GĂźlistan AydoÄ&#x;du, HĂźlya Demirdirek, M. Ä°hsan DoÄ&#x;an, Mehmet Ă–z, Mert Renkmen, Nermin AtÄąlkan, Nur YÄąlmazlar, Onur Bolat, Ă–zge AltÄąnyayla, Ă–zgĂźr Ceren Can, Ă–zgĂźr YalçĹn, Ă–zlem MengilibĂśrĂź, Ă–zsel Beleli, S. Erdem TĂźrkĂśzĂź, Selcan Kula, Selda BancÄą, Selda Tuncer, SĂźmeyra ErtĂźrk, Ĺžehnaz Azcan, TuÄ&#x;ba Dirican, Umut GĂźner, Umut KoĹ&#x;an, Vedat GĂźn, Zeynep Ă–. YÄąlmaz KatkÄą Verenler A. AkÄąn Akyol, Ahmet Çinici, Alper Fidaner, Alper Ĺžen, Asena Ayhan, Aydan Balamir, AyĹ&#x;e Uslu, AyĹ&#x;egĂźl Çelik, BarkÄąn Sinan, Burcu Ă–ztĂźrk, Burcu Ă–zĂźduru, Canberk GĂźrer, Celal MusaoÄ&#x;lu, Ceyhan TemĂźrcĂź, Cuma Hikmet, Dilem Koçak, Ebru Basa, Eloise Dhuy, Erhan Akça, Ezgi Tuncel, Faruk Ĺžahin, Ferdan Ergut, Fethi YÄąldÄąrÄąm, Gamze GĂźzen, GĂśkçer TahincioÄ&#x;lu, Ä°brahim E. Celal, Ä°lke DĂźndar, Mahir Ăœnsal EriĹ&#x;, Maksut Uzun, M. Ali Çetinkaya, M. Atakan Foça, M. Emin BoyacÄąoÄ&#x;lu, Mehmet Zeki, Metin Solmaz, Mithat Sancar, Murat Ayvaz, Murat Meriç, Murat Sevinç, Murat Tangal, MĂźge YÄąldÄąrÄąm, Necati Koçak, Nihal Poyraz TemĂźrcĂź, Olcay KoĹ&#x;an, Ozan Kßçßkusta, Ă–zgĂźr Cengiz, Ă–zhan DeÄ&#x;irmencioÄ&#x;lu, Petek Çiftçi, Rabia Ç. Çavdar, Remzi Altunpolat, RuĹ&#x;en Ă–. Ă–zcan, Sebati Ladikli, Sefa KĂśksal, Selçuk Atalay, Serap GĂźnay, Sevda Ă–ndĂźl, Sevinç BaĹ&#x;kĂśy, Sinan YusufoÄ&#x;lu, Sine Çelik, T. Tolga Ă–zçelik, Ufuk AltÄąnay, YaĹ&#x;ar Seyman, YÄąlmaz Angay, Zeynep YaÄ&#x;mur TeĹ&#x;ekkĂźrler Ali SĂśkmen, Avareler, Ankara Ăœnv. KadÄąn ÇalÄąĹ&#x;malarÄą, DoÄ&#x;a DerneÄ&#x;i, Emre Madran, Erman Tamur, Ferdi Akarsu, Ä°brahim Ă–zkurt Logo TasarÄąm Aydan Çelik Grafik TasarÄąm Aktan Acar, ÇaÄ&#x;rÄą ĂœrĂźnay, Ezgi Koman, GĂźlru HĂśyĂźk, Volkan Uysal TasarÄąm ve Uygulama ÇaÄ&#x;rÄą ĂœrĂźnay 4BIĆŒCĆŒ WF 4PSVNMV :B[‘ ƞǾMFSĆŒ .E Mehmet Onur YÄąlmaz :BZ‘O ĆžEBSF .FSLF[ĆŒ KavaklÄądere Mah. TunalÄąhilmi Cad. No:54 Kat:4 Daire: 8 06660 KavaklÄądere / ANKARA Tel - Faks: 0 312 437 76 41 bilgi@gazetesolfasol.com Abonelik İçin www.gazetesolfasol.com abone@gazetesolfasol.com 0 536 956 64 26 0 533 653 32 75 Ä°stanbul Temsilcisi Alper Ĺžen Ä°stiklal Cad. 116 DanÄąĹ&#x;man Geçidi Han ÇĹkmazÄą Sok. No: 1 BeyoÄ&#x;lu – Ä°stanbul: Tel: 0 537 683 94 70 #BT‘N :FSĆŒ Mattek MatbaacÄąlÄąk Bas. Yay. Tan. San. Tic. Ltd. Ĺžti. AÄ&#x;aç Ä°Ĺ&#x;leri San.Sit. 1354.Cd (21.Cd) 1362.Sk (601.Sk) No:35 Ä°vedik/Ankara Tel: (0312) 433 23 10 Fax: (0312) 434 03 56 mattekmatbaa@yahoo.com BasÄąm Tarihi: 28.02.2013 ISSN: 1301-8655 :FSFM 4Ă SFMĆŒ :BZ‘O 4.000 Adet BasÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr

$QNDUD¡QĂ—Q úÚGHOHUL %X <Ă—O GD 'DOODUĂ—QGD .DOGĂ— Ayhan Çelik

Arka Sayfa Gßzeli: Kasvetin Resmi Bu Olabilir mi..? Funda Şenol Cantek, Pilot Sokak/Çankaya (Ocak.2013)

Nefret Cinayetine “HaksÄąz Tahrikâ€? Ä°ndirimi Bu fotoÄ&#x;raf UÄ&#x;ur Mumcu’nun SokaÄ&#x;Äąndan. Ä°Ä&#x;de aÄ&#x;acÄąnÄąn tam çapraz karĹ&#x;ÄąsÄąnda da bir ilkokul var. Aradan bir kÄąĹ&#x; geçmesine, yapraklar resimdeki gibi iÄ&#x;deleri gizlemekten çoktan vazgeçmiĹ&#x; olmalarÄąna raÄ&#x;men iÄ&#x;deler dallarÄąnda duruyor hala. Ä°htimal çocuklarÄąn çoÄ&#x;u tanÄąmÄąyor, yenilebilir bir Ĺ&#x;ey olduÄ&#x;unu bilmiyordur iÄ&#x;denin. Bahar gelmesine, yeniden yapraÄ&#x;a ve çiçeÄ&#x;e durma zamanÄą olmasÄąna raÄ&#x;men, meyvesini tĂźketememiĹ&#x;, toprakla ya da bizlerle buluĹ&#x;turamamÄąĹ&#x; bu iÄ&#x;de aÄ&#x;acÄą yalnÄązlÄąÄ&#x;Äąnda tek deÄ&#x;il. Ankara’nÄąn birçok sokaÄ&#x;Äąnda yĂźzlercesine rastlarÄąz ama fark etmeyiz çoÄ&#x;unlukla.

SOLFASOL’E ABONE OLMAK ƞ45&3 .ƞ4ƞ/ƞ;

KokladÄąÄ&#x;ÄąmÄązda zihnimizi açan çiçeÄ&#x;iyle, baÄ&#x;Äąrsak dĂźzenleyici, sÄąfÄąr kolesterollĂź, dĂźĹ&#x;Ăźk kalorili meyvesiyle, kĂśkĂźnde azot depoladÄąÄ&#x;Äą için kurak ortamda bile yaĹ&#x;ama tutunan, gßçlĂź kĂśkleriyle erozyon Ăśnleyici olan bu gĂźzelim aÄ&#x;aç bunca ilgisizliÄ&#x;i hak ediyor mu sizce. Ä°Ä&#x;deye iliĹ&#x;kin sĂśylenecek çok sĂśz var ama Hasan HĂźseyin’in sĂśylencelerdeki, baĹ&#x;ka bir ĂśzelliÄ&#x;ine dikkat çektiÄ&#x;i, bir dizesiyle nokta koyalÄąm. ..iÄ&#x;deler kadÄąnlarÄą delirtecek de saçlarÄąma konacak kavak pamukçuklarĹ‌

2 yÄąl Ăśnce Ä°stanbul’da, Ahmet Ă–.’yĂź bĹçaklayarak ĂśldĂźren Tolgahan GĂźrsoy’un cezasÄąnda “haksÄąz tahrikâ€? indirimi yapan yerel mahkemenin LBSBS‘OB ZBQ‘MBO ĆŒUĆŒSB[ :BSH‘UBZ UBSBG‘OEBO SFEEFEĆŒMEĆŒ YargÄątay 1. Ceza Dairesi, geçen yÄąlÄąn AralÄąk ayÄąnda verdiÄ&#x;i kararla, yerel mahkemenin “cezayÄą azaltÄącÄą haksÄąz tahrik ve takdiri indirim nedenleriniâ€?ni oybirliÄ&#x;i ile kabul etti. YargÄątayÄąn kararÄąnÄąn ardÄąndan Tolgahan GĂźrsoy’un “kasten insan ĂśldĂźrmekâ€? suçundan mĂźebbet cezasÄą, ĂśldĂźrdĂźÄ&#x;Ăź kiĹ&#x;i eĹ&#x;cinsel olduÄ&#x;u için “haksÄąz tahrikâ€? indirimi ile 12 yÄąla, bu ceza da “takdiri indirimâ€? ile 10 yÄąla dĂźĹ&#x;tĂź. Kararla ilgili açĹklama yapan AvukatÄą FÄąrat SĂśyle, Ahmet Ă–. cinayetinin nefret suçu olarak tanÄąmlanmasÄą gerektiÄ&#x;ini vurguladÄą. “SÄąradan adli bir vaka olarak deÄ&#x;erlendirildi.â€? kaosgl.org’dan Ali Erol’a konuĹ&#x;an Avukat FÄąrat SĂśyle, sanÄąÄ&#x;Äąn maÄ&#x;duru 9 yerinden bĹçakladÄąÄ&#x;Äąna dikkat çekti ve savcÄąlÄąÄ&#x;Äąn “sÄąradan adli bir vakaâ€? olarak deÄ&#x;erlendirmesinin kabul edilemez olduÄ&#x;unu sĂśyledi. SavcÄąlÄąÄ&#x;Äąn iddianamesini karar olarak kabul eden Ä°stanbul 1. AÄ&#x;Äąr Ceza Mahkemesi’ni eleĹ&#x;tiren Avukat SĂśyle, sanÄąk Tolgahan GĂźrsoy’un Ahmet Ă–. ile bir gey barda tanÄąĹ&#x;tÄąklarÄąnÄą ve seks yapmak amacÄąyla Ahmet Ă–.’nĂźn evine gittiklerini dile getirdi. SavcÄąnÄąn ve Mahkemenin, “haksÄąz tahrik olduÄ&#x;uâ€? sonucuna varmalarÄąna tepki gĂśsteren Av. SĂśyle, itirazlarÄąnÄą Ĺ&#x;Ăśyle sÄąraladÄą: “SavcÄąnÄąn cinayet için ileri sĂźrdĂźÄ&#x;Ăź ‘cinsel iliĹ&#x;ki teklifi karĹ&#x;ÄąsÄąnda onurunu kurtarma’ gerekçesi doÄ&#x;ru olamaz çßnkĂź sanÄąk Tolgahan GĂźrsoy, Ahmet Ă–. ile bir gey barda tanÄąĹ&#x;mÄąĹ&#x; ve cinsel iliĹ&#x;ki amacÄąyla Ahmet Ă–.’nĂźn evine gitmiĹ&#x;tir. Ahmet Ă–.’yĂź 9 yerinden bĹçaklayarak ĂśldĂźrmesini gerektirecek bir durum yoktur.â€? “HaksÄąz tahrik indirimi ayrÄąmcÄąlÄąktÄąr.â€? Mahkemenin “haksÄąz tahrikâ€? indiriminin ayrÄąmcÄąlÄąk yaratan bir durum olduÄ&#x;unu belirten Av. SĂśyle, “İnsanlarÄąn cinsel yĂśnelimlerinin farklÄą olmasÄą ĂśldĂźrĂźlmelerini, ayrÄąmcÄąlÄąÄ&#x;a maruz kalmalarÄąnÄą gerektirmemektedirâ€? dedi. Avukat FÄąrat SĂśyle, sanÄąklarÄąn ifadelerinin ve cinayete dair Ăśzelliklerin pek çok olayda benzerlik taĹ&#x;ÄąmasÄąnÄąn altÄąnÄą çizdi ve ekledi: “Cinayetlerin ortak Ăśzellikleri bĹçaÄ&#x;Äąn kullanÄąlmasÄą, onlarca bĹçak darbesi, savunmalarÄąn aynÄą yĂśnde olmasÄądÄąr. Mahkemeler hĂźkĂźm verirken aÄ&#x;ÄąrlÄąklÄą olarak sanÄąklarÄąn beyanÄąnÄą gĂśz ĂśnĂźnde bulundurmakta ve kararlar sanÄąklar lehine olmaktadÄąr.â€? kaosgl/abo/solfasol

Solfasol, doÄ&#x;rudan satÄąĹ&#x; yanÄąnda destekçi abone ve abonelerinin katkÄąlarÄąyla yayÄąn hayatÄąna devam etmeyi, tĂźm AnkaralÄąlara, Ankara’nÄąn sokaklarÄąna, meydanlarÄąna, Ăźniversitelerine, kahvelerine, parklarÄąna, kitapçĹlarÄąna; en uzak kĂśĹ&#x;esine kadar; sonra sesimiz ve gĂźcĂźmĂźz nereye kadar yeter ise oraya kadar ulaĹ&#x;mayÄą hedeflemektedir. Solfasol’e kiĹ&#x;isel ya da kurumsal destekçi ve abone olmak için e-postanÄązÄą bekliyoruz: abone@gazetesolfasol.com KatkÄą, gĂśrĂźĹ&#x; ve Ăśnerileriniz için bize yazÄąn: bilgi@gazetesolfasol.com www.gazetesolfasol.com

Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.