yc_69_09

Page 1

v

YENIÇAG •

An Mikoyan: Devrimci ve devlet adamı .

olarak Lenin'in

dehôsı

Jivko Jivkof: Leninizmin Bulg ari st an da kazandığı zafer

Sosyalizm köylülere neler verdi

T. Endruşçek: Ikinci Dünya Harbi otuz yıl önce başlamıştı

Ho Şi Min yoldaşın hôtırası önünde saygı ile eğiliyoruz

'

özel sayfalarımız

A. S.: TKP 49 yaşında

Türkiye Koınünist Partisi Merkez Komitesinin Seçim çağrısı

Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesine

Viyetnam Emekçi Partisi Merkez Komitesine

9

(63) Eylül

1969

BARIŞ VE SOSYALIZM PROBLEMLERI


Bu sayıdaki bazı imza/arın kimlik/eri:

Anaslas Mikoyan: Sovyetler Birliği eski Prezidyum Başkanı ve SBKP MK Politbüro Oyesl

Jivko l;vkol

Bulgaristan Komünist Pa rtisi MK Politbüro üyesi ve Bakanlar Kurulu Bi r inc i Başkan Yardımcısı


Bütün ülkelerin proleter/eri, bir/eşiniz!

YENI

9

(63) Eyl ü l

v'

CAG

1969

Komünist ve işçi partilerin i n teori ve enformasyon dergisi

Cağdaşları V. I. Lenin'i anlatıyorl'ar «Barış ve Sosyalizm Problemleri.. dergisi Yazı Kurulu, m i lletler­ a rası komünist ve işçi hareketin i n emektar savaşçılarının V. ı. lenin'e d a i r anılarını yayı nlamaya deva m ediyor. Bu sayıda, 1 915 yılından beri SBKP üyesi olan ve Komünist Enter­ nasyonali'nin III. ve iV. Kongrelerine katılmış bulunan Sovyet parti ve devl et adamı .Anastas Ivanoviç M i koya n'ın anıl a rını yayı n lıyoruz.

Devrimci ve devlet adamı olarak Lenin'in Dehôsı ANASTAS MIKOYAN v. ı. len i n için bi rçok inceleme, monografi ve makale yazıl mıştır. Bu yazılarda, daha ziyade, lenin'in ça lışmalariyle ilgili belirli olaylara ve g erçekıere dair a n ı lann vesile teşkil ettiği bazı d üşünce ve yargılar ortaya konma ktadır.

Lenin'de insanı en çok hayrete düşüren ve hayran eden taraf, onun devri mci l iğ i mi, bilg i n ve devlet adamı kişiliği midir? Sanıyorum ki, her şeyden evvel, öngörme kabiliyetidir. Burada sözkonusu olan, toplu msal hayat o layları n ı n daha sonra nasıl gelişeceğ ini, hangi yönü alacağ ını, şu veya bu parti nin n e g i bi bir evrim geçi receğini ön gör­ mektir. Büyük dohide bu kabiliyet öyle basit ve doğuştan bir vergi değ ildi. lenin'in öngörüsü, bu sezg i, a labildiğine m uazza m ve fedakorea bir çalışmanın sonucu, ürünü idi. Bu, aynı za manda, toplumsal hayattaki oluşumları çözümleyen ve bu çözümlemelerden doğru sonuçlar çıkara bilen bir devrimci ka biliyeti, bir bilim adamı kabiliyetiydi. Peki, len i n bu öngörmeyi nasıl ve hangi araçla başa rıyordu ? Bu sorunun cevabı şudur: lenin, bunu, Marks ve Engels' i n fiki rlerini benimsemiş olması sayesinde başarıyordu. Materyalist diya lektik

kavrayıp

637


metodunu çok iyi bi liyor ve kullanıyordu. lenin, hayatın gelişmesini belirl iyen olgu ve eğ i l i m lerin özünü kavrayıp açıkla manın en iyi aracı olan bu metod u, çağdaş koşullara göre geliştirmeyi ve daha yetkin hale getirmeyi de başardı. O, toplumsal olg u ları incelerken, pratik hayat ve çal ışmaları bili msel teori nin ıŞığı ile ayd ı nlatıyor, teoriyi pratikle ve deneyle yokluyordu. Va rdı ğ ı sonuçlar da daima teoriyi zenginleştiriyord u . işte bundan ötürü, olaylar . .len i n'e göre. ., y a n i kendisinin öngörüsü üzre gel işiyordu. lenin hiçbir zaman boş ve tumtura kıı lôf etmezdi. Böylesi onun işi değ i ldi. O öngörme ustalığı sayesinde, enine-boyuna düşünerek, bil msel sonuçlar çıkarırdı. lenin, 1 902 yılında, .. . . . verin bize devri mciler örg ütünü, Rusya'nın altın ı üstüne getiriverel i m !.. sözünü sadece söylemekle ka l madı; aynı zamanda çal ış ma a rkadaşlariyle b i rl i kte, yen i tipten partiyi, komünistlerin partisini eğitip gel iştirdi. B u niçin yeni tipten bir partiydi ? Çünkü b u parti, her üyesinden, yalnız tam inanmışlık ve sonsuz b i r sadakat değil, aynı zamanda, çalışmaya ve emekçi yığ ı n larını parti nin peşi nden götürürken devrim adına hayatı nı esirgemeden savaşmaya içten l i kle hazır ol mayı da istiyord u. Işte, pek büyük olmıyan, 1 9 1 7'de hepi-topu 24 bin kadar üyesi bulunan, sonra a ltı ay içinde üye sayısı 350 bine çıkan b u parti işçi ve köylü yığınlarının başına geçti, onları a rdından götürdü ve 1 50 m i lyon n üfuslu memlekette zaferi de sağlıyabildi. B u partinin, Ça rlık isti bdadı yıllarında ne kadar kurban verdiğini, ne büyük fedakôrlıklara katlandığını tasavvur etmek bile zordur. Parti, akla hayale sığ maz baskı ve terör koşulları içinde ça lışıyordu. Ve ni hayet, a radan 1 5 yıl geçtikten sonra, yan i 1 91 7 Ekim ayında, lenin'in öngörüsü gerçekleşmiş, Rusya'n ı n a ltını üstüne getiren bir dönü­ şüm başla mış, insa n l ı k tarihinin tekerleği yeni b i r yöne, sasyal izme doğru dönmeye koyu lmuştu. lenin, her boydan ve soydan oportünistlerin Ma rksizme karşı g i riştikleri hücumları bir dalgakıran gibi karşılayıp kırıyor, püskürtüyordu. Bundan başka, toplu msal gelişmeye dair yeni verileri, Marksist öğreti nin doğ rulu­ ğunu ortaya koyan kanıtlar olara k kullanmayı ustaca başarıyordu. Devrimci len i n aynı zamanda bilgindi. Ama kendini tümüle bilime vermiş bir bilginden fa rklıydı . O, bili me, devrimci mücadeleye en büyük katkı gözüyle bakıyordu. Parti safları na idealist felsefenin sokulduğunu ve Partiye zara r verdiğini, bundan ötürü de, bilimler içinde bu alanın parti-içi mücadelede önemli bir halka haline geldiğ ini gördüğü zaman, len i n, derhal ve harıl harıl felsefi eserler aktarmaya koyuldu ve doğa638


b i l i m a lanındaki en yeni buluşlara anlam kaza ndırdı. Onun eserleri, Marksizmi savunduktan başka, Ma rksist felsefe a l a n ı nda yeni bir başarı te�kil ediyordu. Kautski, felsefenin parti üyesi için şahsi bir ilgi alanı olduğ u n u ve üyenin felsefi görüşlerine partin i n karışmaması gerektiğini söylüyordu. leni n ise, felsefeyi politikadan ayı rman ı n a kı ıdan geçiril mesine bile razı değ i ldi. �Avrupa B i rleşik Devletleri şiarına dair» başlıkı küçük makalesinde ( 1 9 1 5) , Leni n, devri mcilerin bilinci nde şi mşek g i bi çakan ve en ka ra n l ı kta

kalmış nokta la rı da ayd ınlata n dôhice bir fikir i leri sürdü. Bu fikir şuydu: Sosyal i st devri m, başlangıçta bi rkaç memlekette ve hattô tek ve ayrı bir memlekette zaferi kazanabilir; devri m bundan sonra daha da genişleyi p yayı lacak ve öteki ü lkeleri de saracaktır. Ve şu da var ki, Len i n sosya list devrimin tek ve ayrı bir memlekette gerçekleştiri l mesi nin mümkün olduğ unu söylerken, Rusya'yı gözönünde bulunduruyordu. Rusya o za man bu i mkônı gerçekleştirmeye en yaklaşık memleketti. Ve söz yok, Rusya'yı da Leni n en iyi tanıyordu. Bu, gerçek d u ru mun, yakından değ il, uzaktan daha iyi göründü ğ ü ender hal lerden bi riydi . O sıralarda ısviçre'de bulunan Len i n, Rusya'daki toplu msal hayatın nabzını d i n liyebiliyor, Rus toplumunu kıvrandıra n çelişki lerin g ü n den güne nasıl kenkinleştiğini, memleket içindeki a rkadaşları ndan daha açık olara k görebi liyordu. Onun dehôsı da buradaydı. Ve 1 9 1 7 Şubatında Ça rl ı k saltanatı yıkıldığı zaman, Rusya n ı n mutlaka ilk sosya list memleket olabil mesinin gerçekleşti ril mesi yakın bir imkôn olduğ u düşüncesi Len in'in kafasında hazır bulunuyordu. Len i n' i n memle­ kete dön mezden önce yazd ı ğ ı meşhu r mektupların (<<Uzaktan mektuplar.­ Mart 1 9 1 7) dördünün mu htevası (ya rıda ka lmış olan beşinci mektubu da eldedi r) onun kafası nda bu fikrin yerleşmiş bulunduğunu doğ rulamak­ tadır. Zira bu mektuplarda, Rusya'da burjuva devri minin başarıldığı, bunun ancak biri nci aşama olduğu ve artı k sıra n ı n i ki nci aşamaya, yan i sosyal ist devrim aşamasına g e l d i ğ i beli rtil mektedi r. Şimdi inanılması zordur, a mma gerçek odur ki, bu dört mektubun, lenin'in Petrograd'daki Parti merkez basın organına gönderdiği dört mektubun - yalnız bi ri, biri nci mektup - o da kısaltmala rla ve bazı önemli yerleri d eğ iştirilerek - yayınlanmıştır. Oteki mektuplarise, Lenin'in sağl ığ ı nda hiç yayı nlanma mıştır. Ve bu rasgele değ i ldir . . . Ben o za manlar bir genç Marksist olara k Kafkaslar'da çal ışıyordum. Ve o dönemde pa rti çevrelerindeki zih n iyet ve tutumu şimdi iyi hatırlı­ yorum. Demem o ki, bizi m düşünceleri miz hôlô 1 905 Devri mi'nin şiarları etrafında dolanıyordu. Gerek merkezde, gerekse taşra parti öbekleri nde, Şubat burjuvacdemokratik devri mi nden sonra sosya l ist devrime hemen . 639


geçilmesinin mümkün olduğunu kavrıyacak bilinç yoktu. Bunun böyle olduğunu anlamak için, o günlerin Bolşevik gazetelerine şöyle bir göz atmak yeter. Menşeviklere yaklaşma eğilimi de buradan doğuyordu. Birçok şehirde onlarla gerçekten birleşmeler bile olmaktaydı. Ve ancak lenin'in emigrasyondan memlekete dönmesiyle, partide teori ve pratik alanındaki tereddütler sona erdi. Kendisinin karşılandığı Fin­ landa Garı'nda 3 (16) Nisan 1917 günü yapılan mitingte, Vladimir iliç açık ve kesin olarak şunları söyledi: Devrimin birinci aşaması başarıl­ mıştır; şimdi ikinci aşamaya, sosyalist devrime girişmeliyiz. lenin'in daha sonra meşhur " Nisan Tezleri»nde esaslandırıp geliştirdiği bu fikir, Rusya'da Çarlığın alaşağı edilmesini izliyen dönemdeki gerçek durumun en etraflı şekilde tahlilinin bir ürünü idi. Ver bu fikir, memlekette sanayiin göze çarpar ölçüde gelişmesini, üretimde yoğunlaşmayı ve sermayenin bir dereceye kadar merkezleşmesini, tekellerin ve konsernlerin doğuşunu ve bütün bunların sonucu olarak da proletaryanın yoğunlaştığı güc!ü öbeklerin meydana gelmesini yansıtıyordu. Petregrad, Moskova, Donbas, Varşova, Ural, Baku, Nijni Novgorod (şimdiki Gorki), Riga vb., sözü geçen proletarya öbekleri arasındaydı. Memleketin nice kavşok merkezlerinde büyük işçi yığınlarının birikmesi, politik yaşantıda bu işçilerin devrimci azim ve gücünü, onların bütün memlekete serpilip dağılmış bulundukları anvaldekinden çok daha fazla artırıyordu. Gerçi, lenin, Rusya'nın genellikle ekonomik bakımdan geri kalmış bir memleket olduğunu biliyor ve bunu tekrar tekrar söylüyordu; fakat öte yandan, onun, kapitalizm gelişmesinin yarı düzeyinde bulunduğuna da dikkati çekiyordu. lenin'in bu tezi, Rus toplumunu perişan eden ağır askeri yenilgiler ve Çarlığın iktisadi çöküntüyle başa çıkmaktan ôciz kalması yüzünden son derece keskinleşen sosyal ve politik çelişkilerin alabildiğine gerilimini de yansıtıyordu. lenin Menşeviklere, elbette, kesinlikle karşıydı. Onların devrim hak­ kındaki «teori»sinin hiçbir tereddüde düşmeden reddedilmesi ve Menşe­ vizmle her türlü ilişkinin kesilmesi gerektiği kanısındaydı. Bu da tabiiydi. Ama hayrete değer olan şey başkaydı. Bize, devrimin ancak silôhlı ayaklanmayla zafere ulaşabileceğini öğretegelmişlerdi. Ve şimdi lenin, yani bize bunu öğretegelen önder, 1917 yılında, zaman zaman, işçi sını­ fının iktidarına doğru barış yoluyle geçiş olanağını ileri sürüyordu. 1917 Şubatından sonra, Rusya'da işbaşında ikili iktidar, yani burjuva geçici hükümeti ile Işçi ve Asker Milletvekilleri Sovyetleri vardı. Işçiler ve askerler kendi sovyetlerine itaat ediyorlardı; bundan ötürü de, fiili kuvvet, Menşeviklerin ve Es-er'lerin çoğunlukta oldukları Sovyetlerin elindeydi. 640


o zaman Lenin, iktidarın, hattô, bu sovyetlerin eline geçmesinden yana çıkıyordu. Ve bunu yaparken, devrim seyrinde bu sovyetlerden çoğunun Bolşeviklerin tarafına geçeceğini gözönünde bulunduruyordu.

işte, bu dönemde, Lenin, barış yoluyle geçişi mümkün gördüğünü, zira meydana gelen yeni durumun buna elverişli olduğunu belirtti. Lenin güclü atılımlarla zafere yönelen ateşli bir devrimciydi. Fakat daha Mayıs (Haziran) ayında, Petrograd'da Askeri Teşkilôtlar Konfederas­ yonu'na katılanlardan bazıları derhal silôhlı ayaklanma hazırlığına girişiI­ mesinde ısrar ettikleri zaman, Lenin bu yoldan iktidarı elde etme dene­ mesine girişmekten yana olmadığını açıkladı ve gerekçe olarak da, arzu edilen gelişme yönünde barışçı olanakların henüz tükenmediğini, hem böyle bir denemede ordunun da işçileri desteklemeye hazır olmadığını ileri sürdü. Daha sonra, Temmuz ayında, Petrograd'da işçi gösterisinin, Kerenski ve diğer «sosyalist» bakanların emriyle Geçici Hükümet tarafın­ dan ateş açtırılarak kana boyanması üzerine, Lenin, Sovyetlerin barış yoluyle iktidarı elde etmesi şiarını bıraktı ve Parti ile işçi sınıfına, prole­ tarya egemenliğini silôhlı ayaklanma ile kurmak üzere hazırlığa giriş­ melerini teklifini etti. işte bu esneklik, bu prensipçilik, durumdaki değişikliği sıcağı sıcağına kavrayıp hesaba katma ve yeni durum için eskimiş olan şiarı gecikmeden bırakarak, gelip çatan yeni politik durum içinde sınıf kuvvetlerinin oranına en uygun yeni şiarı bulma hüneri, Lenin'in, devrim savaşı taktiğinin doğru olarak tesbiti alanındaki dôhiyane kabiliyetini teşkil eder. Bu bakımdan, Lenin'in 24 Ekim 1917'de, yani devrimin arifesinde, Mer­ kez Komitesi üyelerine yazdığı mektup çok ilginçtir. Vladimir i1iç'in, parti ve işçi sınıfı kuvvetlerine güveni, tarihin kesin eylem için sunduğu en elverişli fırsatı sezme ve tam zamanında yakalama hüneri bizleri hayretten hayrete düşürmektedir. Durumun bütün dramatik yönü, uzun yıllardan beri yürütülegelen yıpratıcı savaşın bilônçosunun bir gece içinde yapılması zorunluluğunun gelip çatmış olmasıydı. Evet, bu bilônço tam da o gece yapılmalıydı, zira ertesi gün geç kalınmış olabilirdi. Lenin gayet metin, kararlı, ısrarlı ve sebatlıydı. Bu bir kapris değil, zamanın buyruğu idi. Merkez Komitesi'ne, daha bir süre beklenmesini, kuvvetlerin toparlanmasını ve bundan sonra eyleme geçilmesini salık veren teklifler geliyordu. Bazıları, ayaklanma başlan­ gıcının ilônı için Sovyetler Kongresinin beklenmesini teklif ediyorlardı. Ne \tar ki, bu arada düşman da kuvvet toplıyobilir ve devrim güclerinin davranmasından önce bir sürpriz darbesi indirebilirdi. Işte asıl bu sebe­ pledir ki, Lenin şu uyarmoda bulunuyordu: .. Devrimcilerin, düşmanı bugün yenmeleri mümkündür. Tarih, gecikmelerini affetmez!» 641


Ve 24 Ekimi 2S'e bağlıyan gece i ktidar elde edil mişti. 2S Ekim gunu toplantıya çağ rı l a n Rusya Sovyetleri Ikinci Kongresi'nde, Işçi ve Asker M i lletvek i lleri Petrograd Sovyeti'nin i ktidarı ele a ldığı b i ldiriliyordu. Böyleli kle, lenin'in, sosyal i st devrime yönelme gereğ i n i ilan ettiğ i 1 9 1 7 Nisanın üzerinden aşağı-yukarı yedi a y geçtikten sonra , E k i m ayında , ş a n l ı devri m , zafere u laştırıimış bulunuyordu. leni n işte böylesine büyük bir devri mci ve bilgindi. ilginç bir nokta da ha var. Rusya'da Marksizmi n emektan Plehanof (kendisi leni n'den 14 yaş büyüktü, ve len i n , yetişmesin i n ilk yıllarında onu öğretmeni sayardı) emigrasyondan hemen hemen len i n'le beraber dön müştü. lenin'in «Nisan Tezleri"ne karşılık, Plehanof da, 1 9 1 7 Hazira ­ nı nda, sosya list devrim hakkı ndaki Menşevik görüşünü gazetede şöyle formüle ediyordu : «Rusya tari hi, i leride sosyalizm ekmeğ i n i n yapılacağı unu henüz elemiş değildir... Bu söz üzerinde bir düşünün! Plehanof, Rusya tarihinin, 1 91 7 Kası mında a rtık sosyal ist ekmeğ i n i n yapılacağı u n u elemiş bulunduğunu, hamuru n u d a yoğurduğunu görmüyor ve hissetmiyordu. Bu, Rus Menşevikleri için ölüm demekti ; zira Pleha nof'un bu sözü üzerinden dört ay geçmeden, Rusya'da sosyalist devrim başarıl­ mıştı. Avrupa sosyal-demokrasisi n i n lideri Kautski ise çok da ha budalaca bir duruma düşmüştü. Petrograd'da sosyal i st devrim başarı l ı rken, Kautski, Bolşeviklerin i ktida rda iki haftadan fazla tutu namıyacaklarını söylüyordu. Böyleli kle, gerçekte, da ha sonraki gel işmelerin de gösterdiğ i g i bi, sağcı ve merkezci sosyal -demokrasi kendi ifıası n ı ilan etmiş oluyordu. ' Ş i mdi Len i n ' i n devlet adamlığı yön ü üzerinde de biraz dura l ı m. Oktobr Devri m i arifesi nde, i ktidar tarafından durmadan a ranı lan ve hep g izlen mek zorunda kalan len i n, bir yandan , «Devlet ve Devrim" adlı meşhur eseri üzeri nde çal ışıyordu. Ve bu kitabı nda, bunun basit bir b i l i m ­ sel problem değ il, yarın bizi m yapacağımız i ş , yığınların pratik eylemi sorunu olduğ unu yazıyordu. lenin bu kitabını ta mamlıyamadı ; çünkü Oktobr Devri mi başl a mıştı. Ve kendisi bu hususta şun ları yazmıştı : «Böyle bir �engel" in çikmasına sevin mekten başka ne yapabiliriz? «Devrim tecrübesi» ni uygul a mak, ona dai r eser yazmaktan da ha hoş ve daha fayda l ı olsa gerektir. .. Onun, Devrimci Sovyet Hükümeti Başka n l ı ğ ı na getirildiği g ü n , «Barış Buyrultusu» ve «Toprak Buyrultusu» gibi tarihsel önemde iki belgeyi Sovyetler' i n ikinci Kongresi'ne sunma kla devlet yönetimi görevine baş!.a mış olması büyük bir a n l a m taşır. Barış Buyrultusu'nda, «Harbe son verin artık! ilhaksız ve tazminatsız ba rış!» çağ rısiyle bütün dünyaya h itap eden Leni n , 642


harp ha lindeki bütün halkıara ve onları n tik bir barış imzalonmak üzere, hemen ediyordu. Toprak Buyrultusu'na do, vastasiyle memleketin dört bucağ ından ono hatlariyle yerleştirmiş bulunuyordu.

hükümetlerine, ôdil ve demokra ­ görüşmelere başla n mosını teklif köylülerin kendi m i l letvekilleri ulaştırd ı kları 242 d ilek ve teklifi

Bütün bunlar, yurtta ve d ü nyada çok olumlu izlenim ve yo nkılar uya n d ı rm ıştı. 1 9 1 9 yılı g üzünde Kafkasya'dan Moskova'ya gitt i m. 24 yaşındayd ı m . Lenin, vereceğ i m raporu d i n lemek üzere beni k a b u l etmişti. Tek sözle, ona hayra n d ı m . Düşünün. ü l kenin dörtte üçü karşı-devrimin pençesi a ltı ndayken; bütün kömür havza la rı, petrol yatakları, başlı ca pamuk ü retim ve huhubat bölgeleri karşı-devrim tarafı ndan kesilip alınmışken. lokomotifler içi n yakacak bulunamazken, evler ı stıla mazken, tahıl tüken­ mişken. Beyazordu birl i kleri Petrog rad'dan beş kilometre uzakta bulunur­ la rken, Deni kin Moskova'ya doğru i lerlemeye başla mış ve Moskova ' n ı n burnu dibi ndeki Orel'i ele geçirmişken, Lenin'in zaferden. zaferin bizim olacağ ından bir zerre bile şüphesi yoktu! Bana Kafkasya'daki d u ru m hakkı nda çeşitli sorular soruyor. her şeyle ilgileniyor, cevaplarımı büyük bir dikkatle dinliyor, gerçek d urumu deliller ve raka m la rla b i l mek istiyordu. Sonra bu deliilere ve raka mlara tekrar dön üyor, bunların anlamını deşiyor ve çözümlemeye çal ı şıyord u . Onun, 1 9 1 9 yı l ı Ara l ı k ayında Rusya Sovyetleri Oçüncü Kong resi kürs ü .. sünde yaptığı konuşmayı asla u n utamam. Vatandaş Harbi artık Sovyet­ lerin ya ra rına dön meye başla mış olsa da, durum hôlô ağırd ı . Len i n, Rusya Sovyetleri Yürütme Komitesi ve Sovyet Halk Komiserliği adına sunduğu raporunda, artık geçiimiş bulunulan yolda elde edi lmiş tecrübeler ve dersler üzerinde dikkatleri topluyor ve daha sonraki çalış­ malar içi n bundan sonuçlar çıka rıyord u. Ve içinde bulunduğu muz d u ­ rumda, başlıca ü ç g üçlükten, ü ç sorundon s ö z ediyordu. B u üç sorun u çözebildiği miz ta kdi rde, zaferin bi�i m olacağını söylüyordu. B i rincisi, ekmek sorunu idi. Buğday stoku yapılabilir ve işçi merkezleri­ ni'f1 ekmek i htiyacı giderilerek, a çlığa son verilebi l i rse, zafer bizimdi. Ikincisi, yakacak bulma soru n u idi . Bu sorun çözülmeden, demir­ yollarında lokomotifieri yürütmek ve sanayii canlandırmak imkônsızdı. Oçüncüsü de, cephede ve cephegerisinde askeri birlikleri kırı p geçiren lekeli h u m ma salgı n ı n ı önleme soru nuydu. Leni n bu konuda bir konuşma yapmış, - şimdi burada n akletmek uygun düşmese de - bizim en büyük d üşmanımızın bitler ve lek , e li koymuştu : "Ya bitler sosyalizmi yenecek ya da sosya lizm bitleri de yenecekti r!.. 643


Bu söz boşuna değildi. Ord u, o dönemde, lekeli humma yüzünden , Vata ndaş Harbi cephelerinde askeri harekat içinde verdiği telefattan daha çok kurban veriyordu . Sa bun yoktu. Ça maşır yetmiyord u. Pisl i k paçadan akıyord u. Doktor azd ı . Moskova'da cepheye gön ü l l ü g itmek i stiyen 1 50 doktor bulun ması bile lenin'i alabildi ğ ine sevindirmişti. B u kadar ağır bir durumda, devri m i n hangi maddi kuvvetler tarafından ve nasıl koruna bileceği n i kestirrnek kolay değ i l d i . Ama leni n zafere inanıyordu, üstün geleceği mizden zerrece ş üphesi yoktu. Ve yaratılan mucizenin kaynağ ı , proleta rya n ı n örgütl ü l üğünden, devrime içtenlikle bağlılığından, burjuvaıiye karşı d uyduğu n efretten , pomeşçiklerden çekmedi ğ i kal ma mış olan köylü lerle kurulan ittifa kta n, birçok bölgenin Sovyet Rusya'dan koptuğ u o zamanlarda üye sayısı Oktobr kertesindeki g i bi 300 bini zor geçen Partin i n yine de g üclü o l masından ve lenin'in d6hiyane yöneti m inden i ba retti. len i n Rus köyl ülerini iyi ta n ıyordu. Daha Volga boyu köylerinde geçen gençlik yı llarında, Sibiry'a'da sürg ünde geçird i ğ i yılla rda, köylülerin nası l çalıştıkları ve yaşadıklariyle, köydeki ekonomik ilişkilerle çok yakından ilgi leniyor, genel l i kle köyün töresini ve ekonomik koşul la rı nı uzun uzun incel iyordu. Esasen, köy sorunu, Rus Devri mi'nin en karmaşık ve çözül mesi güç sorunuydu. Ve işte bu köylüler, işçi sınıfı ile birli kte sosya lizmi kurmal ıydılar. On lar, işçi sınıfiyle, sosya l izmle nasıl bağ la nacak, bu dôva i l e nasıl i lg i lendiri lecekti ? Pomeşçiklere karşı savaşılırken köylüler, hal iyle, bizimle beraber yü rüyorlardı; amma a rtı k durum başkaydı, ş i mdi kendi leri için çalışmak istiyorlardı. leni n , bu durumda, Vatandaş Harbi bittikten sonra köylülerle yeni ekonomik i lişkiler kurul ması ve onları maddeten ilgilen­ d i recek koşullar yaratı lması gerektiği kanaatine vard ı . B u maksatla, bir ayniyat vergisi kon masını, yani bel li miktarda hububatın köyl üden vergi olarak a l ı n masını, geri ka lan ü rünün kendisine b ı ra kı l masını ve köylü n ü n bunu istediği g i bi kul lanmasına, örneğ i n i sterse mal ka rşılığında devlete satmasına, isterse serbest pazara çıkarmasına izin veril mesin i teklif etti ve bu teklif parti tarafından kabul edildi. Ama bu, gerçekte, daha önce ortadan ka ldırı l mış olan özel sermayeye yen iden faa liyet alanı açı l ması demekti. Bu karar, bir kısım işçi ler arasında hoşnutsuzl uk ve bir kısı m komünistler a rası nda hayal kırıklığı yarattı. Bunlar «kapital izme mi dönüyoruz?" d iye homurda nıyorlard ı . len in açı kça diyordu ki : Evet, bu bir gerilemed i r ; fakat başka çıkış yolu yoktur. Ozel sermaye ve yabancı i mtiyazlı müesseseler elbette teh likelidir. Ama bu, kendisine karşı mücadele edebileceğ i miz soydan bir teh l i ked i r; zira siyasal i ktidar proletarya n ı n eli nde, büyük bankalar, demiyolu ulaştı rma ağı. büyük işletmeler ve bütün topra kl a r da devletin 644


eli ndedir. Ve işte bu kuvvet sayesinde özel sermeye yönetilebi l ir, belirli bir çerçeve içinde tutulabilir. Proletarya diktatörlüğü döneminde, özel sermaye ve köy ekonomisi, devlet kapitalizmi mecrasında birleşmelidir. Böyle olunca, özel sermaye ve yabancı i mtiyazlı müesseseler, kendileri için bazı avantajlar sağlasalar bile, istiyerek veya i stemiyerek sosya lizme yard ı m edeceklerdir. Ve Len i n haklı çıktı. Yeni Ekonomi Pol itikası (NEP) uygu laması n ı n ilk y ı l ı nda karş ı laşılan güçlükler, Volga boylarındaki kuraklık ve kıtlı kla kat kat artmıştı. Köy işletmeleri yıkıma uğra m ıştı. B undan başka, güneş bütün ekinleri kasıp kavurmuştu. Köylüler açl ı kta n ölüp gidiyor, telefat mi lyonları buluyord u. B u koşul lar a ltında Yen i Ekonomi Politikası uygulamak daha da zorlaş­ mıştı. Ama bu güçlükler de yen i/di. Ertesi yıJ, köylüler bellerin i doğruıtocak gücü bulabildi ler. Hububat rekoltesi ümit verici bir artış göstermiş, köyde­ kentte hayat normalleşmişti. NEP' i n i kinci yı l ı olan 1 922'de Komintern' i n LV. Kongresi yapıldı. Lenin bu komünistler forumunda okuduğ u raporunda, öteki memleketlerden gelen yoldaşlara Yeni Ekonomi Pol itikasının a n l a m ve önemini anlattı; bu uygula mayla birbuçuk yıl içinde elde ettiği miz başarıları belirtti ve yakın geleceğ i n vaadettiği i mkanları gösterdi . o zamanlar Leni n artık hastayd ı. 1 3 Kasım 1 922'de yaptığı bu konuş­ madan sonra, 20 Kasımda Moskova Sovyeti' n i n oturumunda verdiği n utuk onun son konuşması oldu. Daha sonra hiçbir konfera nsta konuşmadı , a m ma çok önemli yazılar bıraktı. Parti, kendi iç birliği ni, proletarya i l e köylülerin ittifak ı n ı sağ l a mlaştırma v e soya lizmi kurma yolunda Lenin'in bu yazılarındaki hüküm ve öğütleri ni kı lavuz ediniyordu.

Leni n , Komintern' i n LV. Kongresinde, ü l kemizde hafif endüstrinin artık ca nlandığına ve üreti len malların köylülere satılarak, karşıl ı ğ ı nda onlardan ekin ve ham maddeler satın a lındığına işaret ediyordu. Ne var ki, ağır endüstride buzlar haıa çözü l memişti; duru m çetin l iğ i n i koruyor ve ki mse bize sermaye vermiyord u. Len i n , ağır sanayii donukluktan kurtarı p i lerletebil mek için m u htaç olduğu m uz a ra ç ve olanakları ken d i ülkemizde b u l ma m ız gerektiğini söylüyor, iki yıl içinde 20 milyon ruble tutarı nda aitın biriktirebi ldiğ i mizi ve bunun ağ ır endüstriyi canlandırmakta kul­ l a n ı lacağ ı n ı açıklıyordu. Yirmi mi lyon ruble ! Düşünün ki, Sovyetler Birliği şi mdi büyük kurucu luğun tümüne yılda 60 milyar rubieden fazla yatırım yapmaktadır. Daha Sovyet i ktidarı n ı n sallantı l ı a n lar yaşadığı, düşmanlarımızın kaleme sarıJı p da, Moskova'nın yakında düşeceğ ini ve Sovyet i ktidar ı n ı n sona ereceği n i yazdıkları o ağır Vatandaş Harbi günleri nde, Len i n , Rusya'nı n elektrikle donatı lması işiyle uğraşocak bir Devlet Komisyonu 645


kurdurdu ve bu komisyona Rusya'yı 1 0- 1 5 yıl içinde elektrikleştirmeyi öngören bir plan (GELRO) hazırlama görevi veri l d i . Ve 1 920 yılı Ara l ı k ayında, Vata ndaş Harbi bittikten sonra, Sovyetlerin VI II. Kongresinde b u p l a n ı tanıtan ateşli b i r konuşma yaptı . Ben o za man da Lenin'in öngörü kabiliyeti karşı sında hayretten hayrete d üşüyordum. Zira öylesine ağır bir durumda, yan i elde avuçta bir şey . yokken, memlekette yakıt yetersizliğinden trenler bile işliyemezken, sanayii n büyük bir kısmı da aynı ya kıt yetersizl iği ve ham madde yokluğu yüzünden donup kal mışken, bütün Rusyanın çel i k ü reti mi o yı l 1 94 bin tonu geçmemişken (şimdi yalnız Magnitka bir haftada bundan fazlası nı ü retmekted ir), Len i n her şeye rağ men sanayiin gelişti ril mesini öngören muazzam bir plan i leri sürebiliyordu. O bizi m geleceğ i mizi açık-seçik görüyor ve kendisi bu gelecekte yaşıyordu. işte onun o zaman önceden gördüğü geleceğ i n içinde, yani şi mdi, bizim enerji üreti m i gücü müz o G ELRO Planı'nın üç mislini bir yıl içinde uygu lıyabi lecek kadar a rtmış bulu nuyor. Len i n i şte böyle bir devlet ada mıydı. O bir bi lgin ve devrimci, her şeyden önce ve her şeyiyle devrimciydi. Ben Kom i ntern'in ııı. ve IV. Kongrelerine katılan bir delege o larak, Lenin' in, bu çalışmala rda ne büyük yükümleri olduğunu ve gece-gündüz didi nerek bunla rı nası l yüzakı ile başa rdığını ya kından görm üşümdür. Dörd ü ncü Kongre üzerinde bi raz daha durmak isteri m : O za man Lenin hatal a r da yaptığ ı mızı ve güçlüklerle karşılaştığ ı m ızı söylüyordu. Zaten Parti nin, Sovyet i ktida rın ı n hatalarını daima cesaretle tenkit ederdi. Bunu da sadece tenkit olsun d iye değil, hata l a r vaktinde tesbit edilsin, d üzel­ tilsin, tekra rl a n masın, en aza i nd i rilsin ve bunlardan gerekli i bret dersleri de çıka rı lsın diye yapardı. Lenin anca k h içbir i ş yapmıyanın hatasız olacağ ını bi l iyordu. Ve onun, hata ları mızı bulup gösterme cesaret ve hünerine d iyecek yoktu. Fakat, diyord u Lenin, emperya l i stler ben i m bu konuşma mı ya rı n okuyacak ve işte görüyorsunuz ya, Bolşeviklerin saçmaladığını Len i n d e itiraf ed iyor, d iyeceklerd i r. A m a onlar da bilsinler k i , kendi saçmalıkla rı ve hata ları alabildiğine daha büyük ve ta mamen başka cinstendir. Ve Lenin bu hususta bir karşılaştırma yaparken, Turgenief'i n bir romanından i lginç bir noktaya da di kkatleri çetki . Turgenief burada, kad ı n ı n mantı klı d üşünemiyeceğ i kanısında olan bir kadı n düşmanının, erkeği n şu veya bu hesa p hatasının kad ı n tarafı ndan bütün hesabı hiçe indiren bir ya nlışlık sayı lacağı nı iddia etmesinden söz ediyordu. Ve Len i n işte buna dayanarak, bizim hatalarımızı, yan i Bolşevi klerin işledikleri hata ları emperyalistlerin hata ları i le ka rşı laştırıyor ve şöyle diyordu: Bolşevik .. iki kere iki, beş . . . diyerek saçma ladığ ı zaman, onun hası mları »

646


kapitalistler ve ıı. Enternasyonal'in sözümona kahra ma nları «iki kere iki, elinin körü!» deyip büsbütün saçmalıyorlar. Bakın hele bir şunların ne yaptı kları na: Bu emperyal i stler, i lerisin i -gerisini pek düşünmeden Kolçak'a yardım vaadettiler ve onu Rusya'nın en yüksek yöneticisi saydı la r. E ne oldu sonu ? Tam fiyasko! Lenin, Versay Barış Antlaşması'na değ inerek bir örnek daha verd i . Bu rnünasebetle, daha başka konuşmalarında da beli rttiği gibi, e mperyalist­ lerin Rusya'ya ordulariyle nasıl girdikleri ne, a mma planlarını gerçekleşti re­ meden nasıl eliboş döndü klerine de işa ret edebi l i rdi. Ve ya lnız bunu değ i l, emperyalistlerin daha nice büyük a ptallıklarını da sayıp dökebilirdi. Lenin, Komi ntern' in LV. Kongresine katı lan diğer komünist parti lerine, esas ödevlerinin, gerçek bir devri mci parti, yeni tipten partiyi kurmayı, devrimci eylem örgütünü, sistem ve metodunu yaratmayı, bu partinin devrimci olabil mesi, partisiz yığın lara etki ya pabil mesi ve onları peşi nden götürebilmesi için de Bolşevik Partisinin tecrü besini kendi koşulla rına göre uygulamayı öğrenmek olduğunu söylüyordu. Ve böyle partiler kuruldu: Onların yaratıl ması çalışmalarına Lenin de katı l d ı . Komintern' i n dört kongresi n i n de hazırlanmasında ve yap ı l masında Lenin'in büyük payı va rdı r. O kend isine dünya komünist hareketinin organizatör ve önderi unva nını kazandıra n büyük dehasını bu kongrelerde bütün yönleriyle ortaya koydu. Geçenlerde, Moskovada, 75 ülkenin komünist ve işçi partileri tem­ silci lerinin u l uslara rası danışma toplantısı ya pildı. Bunlar a rası nda, kur­ tul muş memleketlerde daha Len i n za manında kurul muş eski komünist pa rti lerinin etkisi a ltında doğ muş genç komü nist ve işçi parti leri de vardı. B u danışma toplantısı da, çalışmaları ve sonuçlariyle, Ma rks, Engels, len i n fikirlerin i n yen i bir zaferi oldu.

647


Bulgaristan Halk Cumhuriyeti 25 yaşında

Leninizmin Bulgarıstan Halk Cumhuriyetinde Kazandığı Zafer JI V K O J i V K OF

Bütün ilerici insanlık, ta rihsel bir jübileyi, Vladi m i r lIiç Lenin'in 100. doğu m yıldön ü m ü n ü kutlamaya hazırlanıyor. Bu bayram ı n büyüklüğü, Len i n'in adına ve faaliyetine doğ rudan bağ l ı olan B üyük Oktobr Sosyal ist Devri minin zaferinden son ra insa n l ı k toplumunun g elişi minde meydana gelen büyük dönüşü mün ürünleriyle ölçülmektedir. Rus proleterleri nin yoksul köylüler ve devrimci asker yığınlariyle birlikte, Sovyetler Birliği Komünist Partisinjn, lenin'jn partjsinin yönetjmjnde, kapjtaljst sjstemde

açtı kları devrimci gedik, sonradan diğer ü l kelerd e sosyal i st devri m lerin zaferiyle genişleyip derin leşmiştir. Kapita l izmin bir toplum sistemi olara k yokolacağ ı v e yeni toplumsal düzeni, komünizmi kurmakla ilgili tarihsel görevi işçi sınıfı n ı n gerçekleştireceği hakkındaki Marksizm-Leninizmin bi­ limsel öngörüsü doğ rulanmıştır. Lenin, emperya lizm koşullarında Marksizmin temel h ükümleri n i geli�ti rip zeng i n leştirmiştir. Lenin, siyasal egemenl i ğ i ele geçirme, prole­ tarya di ktaturasını sağla mlaştı rma ve sosyal ist toplum kurma savaşı nda SBKP'nin devrimci tecrübesini genell eştirirken, sosyal ist devri m i n ve sosyalizm kuruculuğunun ortak kanunlarını keşfetmiştir. Böylece o, Rusya ve d ü nya proletaryasına etkili bir fikir si lôhı olan Leni nizmi vermiştir. Hayat ta mo miyle doğ rulamıştır ki, Leni nizm, çağdaş devirde Ma rksizm demektir. Ma rksizm-Leninizm bayrağı a ltında uluslararası komünist ve işçi ha reketi, d ünyada en kudretli devrimci bir top l u m g ücü haline gelmiştir. Onun başlıca kaza n ı m ı d ünya sosyal ist sisteminin meydana getiri l mesidir. Vlad i m i r iliç Lenin'in 1 00. doğum yıldönümü arifesinde Bulgari stan Halk Cumhuriyeti'nde emekçiler Bulgari sta n Komünist Partisi'nin yöneti m i nde, Sovyet Ordusunun çözümleyici yard ı m iyle ulaşılan sosya l ist devrim za­ ferinin 25. jübile yılını kutlayacaklad ı r. Dokuz Eylü l 1 944 zaferi, Oktobr'un yüce dôvası n ı n deva m ı , Ma rksizm-Leninizmin Bulgaristan'da zaferidir. 25 y ı l l ı k sosya list gelişme içinde Bulgaristan ha lkı, yeni toplumu kurmoda önemli başarılara ulaşmıştır. Bu başarılar, Lenin'in adiyle, Leni nizmle sıkı sıkıya bağlıdı r. Onun için biz, tamamiyle haklı olara k, Vladimir lIiç aynı za manda bizi mdir, Bulgarların da Lenin'idir, deyeb i l i riz. Onun adı ve yüce dôvası her Bulgar vata nseveri n i n kal 648


Bulgaristan Hal k Cu m huriyeti'nde sosya lizmin ta m ve kesin zaferi, Bulgarista n'ın 25 y ı l l ı k sosyal i st gel işi minin başlıca ürünüdür Memleketi­ miz, kapita lizmden sosyal izme geçiş yolunu oldukça kısa denebil ecek bir süre içinde aşmıştır. B ulgaristan h a l kı n ı n yeni bir döneme, gelişmiş bir sosya list toplumu kurma dönemine geçmesine jmkôn veren sosya lizm düzeninin sağ l a m temelleri atı l mıştır. Bu yenileştirici süreci esinleyen, bütün zaferlerinde emekçileri yöneten, onlara önayak olan B ulgaristan Komünist Partisidir. Partin i n yöneticiliğinde geçen 25 yıl i çi nde Bu lgaristan'da ekonomik temelde, politik üstyapıda, ideoloj i k ve kültürel a landa esaslı yeni l i kler yapılmıştır. Sosyalizm kurucu l uğ u n u n sosya l-sınıfsa l, ekonomik, politik ve başka sorunları n ı n karmaşıklığı, on ların, sınıfsal-bilimsel açıdan ve konkre koşu llara göre, hem de daima n i h a i gayeye, ya ni sosya l izm ve komün iz­ min başariyle kurul ması a macına uygun olarak yaratı cılıkla ele a l ın-­ ma larını gerektirmektedir. Bu yüzden, siyasal egemenliğin kaza n ı l masın­ dan sonra parti n i n , işçi sınıfı, emekçiler, u l uslararası komü nist ve işçi hareketi önünde soru m l u l u ğ u artmaktadır. Bu da, parti n i n yönetici rolünün daimi olara k sağ lamaştırıl masını gerektirmektedir. Sosyal izmin kaderi p"arti n i n sosya lizm ve komünizmi kurmoda emekçi lerin savaşını düzen­ leme, birleştirme ve yönetme usta l ı ğ ı na bağ l ıdır. Proletarya diktaturası, sosyalist devri min temel sorunu, genel kan unudur. Len in ci öğretiyi klavuz edin en Bulgar Komünist Partisi, proletarya diktaturasının kendine özgü bir biçimi olan halk demokrasisi devletini kurmak suretiyle cesurane bir siyasal yaratıcı l ı k göstermiştir. işçi sınıfının yönetiminde gerçekleştiri len işçi sı nıfı ile emekçi köylüler arasındaki ittifak, proleta rya d i ktaturasının bel kemiğidir. Bu genel ka nuna uyan Bu lgaristan Komünist Partisi, deva m l ı olarak Bulgaristan Çiftçi Halk Birli ğ i ile kardeşçe işbirliğini sağ l a mlaştırma politikası yürütmektedir. BKP i l e BÇHB arasındaki sıkı işbirliği, geniş halk yığı nlarını birleştiren örgütün, Vatan Cephesinin temelidir. Bizde sosyal i st d üzen vatandaşa geniş demokratik hak ve özgürlü kler sağ lamaktadır. Fakat bu hak ve özgürlükler toplum çıkarlarının, mem­ l ekette asayiş ve güvenliğin zararına kullanılamaz. Sınıflar-üstü demokrasi, toplumsal norm ve kanunlar tarafından kısıtlanmayan «başıbaş" özgürl ük­ ler hiç bir topl u mda yoktur. Eğemen liğin halktan gel i p halka ait bulun­ duğu, devlet örgütünün en yüksek bir biçimi olan sosya list toplu mda ise bunun sözü bile edil mez. Hal k egemenl ığı, demokratik yoldan seçilen temsil organ lariyle, yani Halk Meclisi ve devletin maha l l i orga nları olan halk şura larıyle (halk sov649


yetleriyle) gerçekleştiril i r. Bunlara bağl ı , çalışmalarına gen i ş b i r uzmanlar ve toplu mcu çevrenin katıldığı komisyonlar bulun ur. Topl u m umuzda idare mekanizması nın yapısını karakterize eden temel doğrultu, sosya l i st demokrasinin gelişti ril mesidir. Sosyal idare sisteminin olgunlaştırı l ması meselesi, BKP Merkez Komitesi n i n 1968 yılı Temmuz Plenumunda, BKP Merkez Kom itesi Birinci Sekreteri Todor jivkov yoldaşın raporu esas tutularak bütün yönleriyle gözden geçiril miştir. Plen u m, gel işmemizin olgunlaşan sorunlarını çözmüştür. Ald ığı kararlar, geliş­ memizde beliren çelişmeleri, Parti nin, vaktinde görüp çözümleme, eskiyen biçi m leri daha i lerici biçi mlerle değiştirme ustalığının, meseleleri yaratıcı l ı kla ele a l ışının yeni bir örneği d i r. Sosyal idare sistemini olgunlaştırmak için, en başta, sosyal i st demokrasiyi yaygın bir hale getirmek gerekir. Bu sayede, bir yandan, temsili devlet organlarının ve topl umsal örgütlerin rol ü yükseltil mekte, yeni işlere göre fonksiyonları değişmekte, öte yandan da, emekçilerin devlet ve ü retim yöneti mine gittikçe daha gen iş ölçüde katıl maları sağ lan ma ktad ı r. Idare sisteminin bu olgunlaşma sürecinde, Sanat ve Kültür Faaliyetçileri Kongresi nde seçilen Sanat ve Kültür Komitesi, Komsomol ve gençli k soru nlariyle i lgisi olan d iğer toplumsal örgütler temsi lcileri nin ödeneksiz olarak katı ldı kları Gençli k ve Spor Komitesi gibi yeni biçim toplu msal­ devlet orga nları meydana getirilmiştir. Son yı llarda memlekette ta rım kooperatifleriyle tüketi m kooperatiflerin i bi rleştiren Merkez Kooperatif Birl i ğ i kurulm uştur. Em ek-Clretim Kooperatifleri Birl i ğ i de yıllard ı r başarıyle ça lışmaktad ı r. Bu i k i b i rlik, kooperatif demokrasisi n i n gel i ştiri l ­ mesinde ö n e m l i b i r rol oynamaktadır. Işletmelerde e m e k kollektiflerin i n temsi l orga n ları olara k ekonomi kom iteleri meydana getiri l miştir. Bu komiteler, ekonom i k çalışmaların yönetimine katı lmakta d ı r. Işletmelerin yönetiminde kollektif metotla tekşefliğin doğru bir şekilde uygunlaştırıl ması sağ lanmaktadır. Memleketin toplu msa l - politik hayatı nda, Vatan Cephesi, sendi kalar, Komsomol, sanat örgütleri, yazarların, bestekôrların ve ressa mları n birli kleri gibi toplumsal örgütler önemli rol oynamaktadır. Send i kalara, önemli sosyal sorunların çözümlen mesinde, kollektif i ş sözleşmesi a n laş­ malarının i mza lan ması nda geniş haklar veri l miştir. Onlar ça lışma koşul­ ları ve emeğin ödenmesi ile ilgi l i bütün meseleleri n çözümlenmesine aktif olara k katı lmaktad ı rlar. Parti miz V. i. len i n' i n gösterdi ğ i yolda i lerleyerek, memleketin top/. u m­ sal-politik, ekonom i k ve kültürel hayatına emekçi lerin gittikçe daha aktif olara k katı l ma larını sağla maktadır. Sosya l i st demokrasi sosyalizmi kur­ mada yığınların yaratıcı girişimlerine geniş olanaklar açmaktadır. 650


ii

BKP, geçen yıllar i çinde politik meseleleri çözümlerken bütün ekonomik sorunlar üzerinde de dikkatle duruyordu. Yeni d üzeni n ekonomik alanda da zafere ulaşması, sosya l i z m i n gel işmiş maddi -tekn i k teme l i n i n kurul ması için de güçlüklerle dolu bir savaş vermek gerekiyordu. Bugün Bulgaristan Halk Cumhuriyeti, sosyalist üretim ilişkileri kesinlikle zafere ulaşmış, sanayii. hızla gelişen ve köy ekonomisi irileştirilip makineleştirilmiş bir memlekettir. Parti miz, bu temel üzerinde, halkın yaşayış seviyesi n i dur­ madan yükseltme ödevin i başarıyle gerçekleşti rmekted i r. Parti, bu başarıla rı, Ma rksizm-le n i nizm teorisini hiç şaşmadan kılavuz edi nerek koşu l la rı mıza göre yaratıcı lıkla uygulaya ra k kazan mıştır. SBKP' n i n büyük ta rihsel tecrübesi ve d iğer sosyal i st ü l kelerdeki kardeş parti leri n deneyleri parti m i z için esi n kaynağıdır. BKP, memleketin özel ul usal gelişme koşullarını sosya lizm kurucu luğunun genel ka n u n la riyle daima a henkleştirmiştir. Parti, B u lga ristan'ın u l usal koşullarına göre çözüm yolları bulmak suretiyle sosya l iz m tecrübesin i n zengin leşmesine katkıda bulun ma ktadır. Memlekette siyasal egemenl iğ i kazanma savaşı sırasındc-ki spesifik koşullar ve yi ne o zamanın iç ve u luslara rası karmaşık duru mu, ka pita­ l izmden sosya lizme geçiş dönemindeki temel mesele n i n çözü m ü n ü de, yan i ü retim a raçlarının toplumlaştırıl ması i ş i n i de etk i le miştir. Egemenl i ğ i n ele geçirilmesinden hemen sonra, burjuvazinin sadece faşist idaresi ile sıkı işbirl i ğ i yapmış en gerici kısmının mallarına el konmuştur. Fa brika­ l a rda kapital istlerin egemenl i ğ i n i sınırlamak ve ekonomi k çalışmalarda belirli bir d üzenleme sağlaya bilmek için işçi kontrolü kuru l muştur. Buna rağ men ekonomik mevzileri el lerinde tutan kapita l i stler, halk idaresi n i n i ktisadi a la ndaki ça lışmala rını du rmadan baltala mışlardır. Karşı-devr i m muha lefetin i n yeni lgisinden, Bulga ristan'la barış antlaş­ ması i mzalan masından ve emekçi lerin kazanı mları n ı n yeni a nayasa kabul edi lerek kan u n yoluyla da güvence a ltına a lın masından sonra, memlekette büyük kapitalist m ü l kiyeti n kamulaştırılmasına elverişli şartlar yaratıl­ mıştır •

1 947 yılı sonlarında kapita l i st işletmelerin m i l l i leşti ril mesi, memleketi­ mizin sosya l i z m yol u nda plônlı gelişmesi n i kesin olara k sağ laya n, ekonomimizde en devrimci b i r ted birdir. M i l l i l eştirme, halk ekonomisinin en önem l i a la nı olan sanayide sosyal ist üreti m i l işkileri n i n egemenl i ğ i n i sağla mıştır. Bu a rada bankalar, toptancı i ç v e dış ticaret devlet tekel ine veri l miştir. Burjuvazi bu önemli mevzilerden iti l m i ş ve sı nıf olara k ortadan kalkmıştır. Sosya list ü reti m i l işkilerinde ta m zaferin sağ l a nması için kapita l i st m ü lkiyeti n m i l l i leştiril mesiyle birlikte küçük ü reticilerin de sosya l ist 651


temel ler üzerine geçirilmesi gerekiyordu, ki Bulgaristan'da bunların çoğunluğunu emekçi köylüler teşkil ediyord u . Bunun yapı lması lôzımd ı , çünkü, tecrübemizin de gösterd i ğ i g i bi, ayrı iki temel üzerine, yani i ri, toplumlaştırılmış sanayi temeli i le parçabuçuk, geri kalmış küçük köy ekonomisinin temeli üzerine sosya l i st toplum başariyle ku rulamazd ı . Devrimci bir metot o l a n v e ü retim a raçlarını sömürücü sınıflardan a l ı p bütün topluma ma l eden sosyal ist m i l l i leşti rme, k ü ç ü k ma l ü reticilerine uygulanamazdı . Sömürücü bir sınıf olmayan geniş köylü yığınları na ve esnafa, kapital istlere yapılan muamele ya pı lamazdı, çünkü onlar işçi sınıfı n ı n müttefikleriydi . Köylüleri özel mül kiyetten mah rum etmek, işçi­ köylü ittifakına darbe i n d i rmek demekti . Bulgaristan'ın özel koşul ları yüzünden köy ekonomi sinde, üretim tarzı reformunun bazı esaslı özel l i k leri vard ı . Bu, özell i k leri, her şeyden önce, köylülerin, b i r ya ndan emekçi, öte yandan da özel mülkiyet sa h i bi olarak i ki l i ta biatıarından doğon iki zıt faktörün hôkim olduğu küçük sosya l­ ekonomik ya pı doğu ruyordu. özel mülkiyet esası üzerine kurulu küçük tarım ü retici l i ğ i n i n çoğ u n l u k oluşu, Bulgaristan'da sosyal ist köy ekonomisi reformu nun, toprak millileşti rilmeden ya pı lmasını gerektiriyordu. Dokuz Eyl ü l halk zaferinen sonra, Partimiz, köy ekonomisini sosyalist temeller üzerinde kurma çalışmaları nda, Bulgar köylüsü a rasındaki eski kooperatifçilik geleneklerinden maharetle faydalandı. Georgi Dimitrof'u n yöneticiliğ i nde parti (kısaca TKZS denen) emek-kooperatif ta rım işlet­ meleri biçiminde, emekçi köylülerin gönüllü olara k e n kolay kabul edebi lecekleri kooperatifleşti rme yolunu buldu. özel toprak mülkiyeti n i n korunduğu TKZS-Ierde köylü l er, kooperatifteki çalışmalarına karşılık aldıkları mükôfattan başka, kooperatife kattı kları toprağın büyüklüğüne göre de rant a lıyorlardı. Sonra ları, güçlü köy iktisadiyatı işletmeleri meydana getiri l i nce, köylüler rantta n, kend i kararlariyle vazgeçti ler. Ya pılan işe ve işin kal itesine göre sosyal ist gelir bölüşüm prensibi TKZS'Ierde tamamiyle yerleşti. Bulgari stan Komünist Partisinin bu büyük sorunu yaratıcı l ı kla ele a larak çözümlemesi ve Bulgari stan köyl üsünün sosya l izm yoluna g i rmesi böyle oldu. Köy ekonomisinin sosyal i st temeller üzeri nde kuruluşu hakkındaki Leninin kooperatifçi l i k plônı, Bulgaristanda böylece tamamiyle gerçekleştiri ldi. B u lgaristan köylülerinin sosya l ist d ü zene g i rmesi, kardeş sosyalist ü l kelerin ve öze l l i kle SSCB'ni n büyük yardımları ve onlarla işbirliği sayesinde mümkün oldu. B u lgaristan, kooperatiflere gerekl i tarım makine ve ôletleri ni en başta Sovyetler Birliği'nden a lıyordu. Emek-kooperatif tarım işletmeleri, kişisel tarımdan büyük üstün l üklerini kısa zamanda gösterd i ler ve kooperatiflere g i rmemiş köl üler için çekici bir güc oldula r. Bu sayede ve partin i n büyük siyasal ve örgütsel çalışma ları ve devletin mali yardımı i le sosyal ist köy ekonomisine dönüşme süreci 1 958 yı l ı 652


sonlarında ta mamlanmış oldu. Bulga ristan'da kooperatifç i l i k düzeni ta m zafere ulaştı. Diğer üikelerin tecrübesi gibi Bu lgarista n'ın tecrübes i de, memleketin ekonom i k kal kı nmasında en doğru, en kestirme yolun, endüstrileşme yolu olduğunu doğruladı. Onun için de sosya list endüstrileşme BKP'n i n ekonomi politikasında başlıca yeri a ldı. Sanayi i n h ızla gel işmesi, birçok önemli ekonomik ve sosyal sarunların çözü mlenmesine i m kan verdi. Maddi-üreti msel temelin genişletil­ mesi, ulusal emek kaynakla rından tom olara k faydal a n ı lmasına yol açtı. Şehirlerdeki işsizl ikle beraber köylerdeki o r.:uazzam gizli işsizli k de yokedi l miş oldu. Hızla gelişen sanayi, inşaat, u laşı m ve diğer kollar köy ekonomisi nde serbest kalan işgücünü aldılar. sosya l izmin getirdiği çal ışma hakkına gerekli maddi tem inatı sağ ladı lar. Lenin, sosyalizmin tek maddi temel i n i n, ta rı mı da yeni baştan düzenleyebilecek gücte olan a ğ ı r makine sanayii olduğunu söylemişti. Onun bu tô l i matı nı kı lavuz edi nen parti miz, emekçi lerin ça balarını, metal u rju ve elektri k enerji kaynaklarının yüksek tempolarla kurulmasına, makine ya pımına, ağır sanayie ve ki mya sanayiine yöneltti. Memlekette büyük sanayi işletmeleri ve kombi nalar kuruldu. Böylece. tüm halk i ktisadiyatı nın süratle çağdaş teknoloji düzeyine yükselti l mesi koşu l la rı ya ratı lmış oldu. B ulgaristan, uluslara rası sosya l ist işbölümüne a ktif olarak katı ldı. Bugün Bu lga ristan'da sosya l i st sayanide 1 mi lyon 1 00 bi nden fazla i nsan çalışma ktadır. Bu rakam 1 939 yı l ı nda 1 00 bindi. Sanayi ürünleri 30 misli a rttı. Şi mdi memleketi n ulusal gel iri n i n ya rı sından çoğu sanayiden gelmektedir. Köy ekonomisi ürün leri dışı nda, sanayi malı i h racatı kat kat a rttı. Hô len sanayi malla rı , i h racatı mızın ya rısı ndan fazlasını kaplamaktadır. Yal n ız makine ya pımı malları % 27' sini a l maktadır. Düne kadar dışa rıdan satın oldığı maki neleri, başlıca , tarım malları ve ham madde i h raciyle ödeyen B ugaristan, bugün ithal ettiği maki ne ve donatı mın büyük bir kı smını makinecilik ya pınları i h raciyle ka rşılamaktadır. Sosyal i st devri min 25. yı ldön ü m ü n ü Bulgaristan köylüsü de önemli başarıla rla karşıla maktadır. Köy ekono misinde, güclü devlet ve kooperatif köy ekonomisi işletmeleri meydana getiri lmiştir. Bunlar geniş ölçüde makineleşti ri lmiş ve modern agroteknik bilimle donatı l mıştır. Hô len memleketimizde 795 TKZS (emek-ta rı m kooperatifi) ve 1 56 DZS (devlet­ ta rım çiftl iği) vardır. B i r kooperatife ve devlet çiftl iğine orta lama 4.000 hektardan fazla işlenir toprak, 88 traktör, 1 7 biçerdöver ve da ha b i rçok tarım ma ki nesi düşmektedir. B u toplumsal ta rı m çiftliklerinde işler hemen 653


hemen ta mamiyle makineleşti riimi ş d urumdadır. Köy ekonomisi nde çalışanlar iki kat a zaldığı ha lde, ürünler iki mislinden çok artmıştır. Hôlen köy ekonomisinde toprağın işlen mesin i makineleştiren komple brigadalar ve büyük hayva ncı l ı k fermaları meydana getirmek gi bi önemli işler yapıl maktadır. Köy ekonomisi üreti minde sanayi metotları gittikçe daha geniş ölçüde yer a l maktadır. Bulgaristan'ın köylü emekçisi kooperatif d üzeninin tadını a l mıştır. Artık onu eski üreti m tarzına, küçük kişisel çiftçi liğe döndürebi lecek bir kuvvet yoktur. Bulgaristan köylüsü yoksulluktan kurtuluş yolunu sosyal ist tarım kooperatifinde bul muştur, geleceğ ini ve mutl u, va rlıklı hayat kaynağ ı n ı yalnız orada görmektedi r. üretim güçleriil in memleketin uluslararası işbölümüne aktif olarak katı lışı, ülkede u lusal geli rin hızla a rtmasına ve buna daya nan halkın yaşama düzeyinin yükselmesi ne yard ı m etmiştir. Sosyalizm kuruculuğu yıllarında ulusa l gel i r beş mislinden fazla a rtmıştır. Sosyalizm, memleketi mizde de tükenmez hayati gu.cunu göstermiş, eski topl u m düzenine kıyasla büyük üstünl ükleri n i ispat etmiştir. Sosya l izmin gücü ve büyüklüğü, Komünist Partisinin, gel işmenin aktüel sorunlarını yaratıcı l ı kla ele a l ması, yönetici liğin en etki li metot ve biçim­ lerini uygulaması, topl u m u n daha sonraki gel işimine en çıkarlı yol l a r bulabilmesi sayesi nde en a ç ı k bir şekilde görülür. B u değ işmez kaideye riayet eden Bulgaristan Komün ist Partisi, şimdiki dönemde bütün halk ekonomisini çağdaş bi l i msel-teknolojik temeller üzerine yerleştirmek i.çin ekonomik yapıyı d u rmadan mükemmelleşti rmeye devam ederek, memleket hayatını ekonomik gel işmede entenzif b i r yola yöneltmektedir. Son yıllarda partimizin en büyük giriş i mlerinden biri, bu yıl başından itibaren halk ekonomisinin bütün dal ları nda ve çalışmaları nda uygulanan yeni halk ekonomisi yönetim sistemidi r. Sosyalizmin ekonomik kanunlarına ve memleketin konkre şartlarına uygun olara k hazırlanan yeni i ktisadi yönetim sistemi, üreti m güclerine daha süratli W� daha etkili bir gelişme sağ lamaktadır. Bu sistem plônlama alanında bili msel seviyeyi yükseltmekte ve mali -kredi sisteminin ve iktisadi hesabın rol ü n ü a rtırmakta, emek ücreti n i i ktisadi çalışmaların sonucuna bağ lamak suretiyle maddi isteklendirmenin rolünü kuvvetlendirmekte, değer sisteminin ve değerlendirmenin mükemmel leşti ril mesi ne, ticaretin, üreti mi daha a ktif olara k etki lemesine yard ı m etmektedi r. Hükü met şimdi i ktisa d i çalışmaları ve ekonominin yöneti mini daha etkili hale getirmek i çi n geniş ekonomik vasıta lar kullanabil mektedir. Hôlen memleketin sosya l-ekonomik gelişi mi ile i lgili tek plôn sistemi, sadece, ha l k iktisa­ diyatın ı n plônlı ve oranlı gel işmesin i sağ layan ayrı kollar ve faaliyetler 654


a ra sında gerekli a hengi garantileyen mahdut sayıda en önemli rakamları öngörmektedir. Iktisadi işletmeler, yeni sistemi kabulden önceki ne kıyasla şimdi çok daha müstakildirler. Merkezi pıanla ekonomik yöneti m arasında ta m bir uygunl u k yaratıl mıştır. Bu suretle i ktisadi hayatta demokrasinin daha yüksek ve yeni bir gelişme aşamasına giril miştir. Partim iz, yeni sistemin prensip ve mekanizmasını hazırlarken, sosyaliz­ min «yeni modellerini.. ara mamış, riayet edilince sosyalizmin büyük üstün­ lüklerini en iyi şeki lde meydana çıkaran iktisadi kuruculukta lenin'in h ayatta denenmiş demokratik santral iz m prensiplerinden vazgeçmemiştir. Ekonomi yöneti minde, ekonomik hayatta mutlak surette ka pitalizme özg ü sarsıntılara, pıansızlığa yol açan ve «pazar sosya lizmi.. der.·jlen tam desantralizasyon (ademi merkeziyet) teorilerini parti miz kesinlikle red­ detm. i stir. Bulgaristan Komünist Partisin güttüğ ü politikanın en karakteristik yönü şudur : Parti, «solcu.. ve «sağcı» revizyoni stlerin teoride ve praktikte yaptı kları gi bi, gelişmenin u lusal özelliklerini h i çbir zaman sosyalizm kurueu/uğunun genel kanun/arına karşıt koymaı. B u yaratıcı yanaşımın doğruluğu ekonomi mizin sağ lamlığında, gelişiminin süratli ve deva mlı tempolarında en parla k ifadesini bul muştur . . uı

Sosyalist devrim, toplumun manevi hayatında, ideoloji ve kültür alanlarında derin dönüşümler yapmıştır. Yeni insaOln Marksizm-Leninizm dünya görüşüne sahip, yeni hayatın bilinçli bir yaratıcısı olarak biçimlen­ mesine yardım etmiştir. Emekçilerin bilinçlerinde ve a ralarındaki bütün i lişkilerde meydana gelen bu derin dönüşümün temeli, üretim a raçları üzerinden özel mülkiyetin kaldırı l ması, insanın insan trafından sömürül mesinin yokedil­ mesidir. BKP'nin kültür devrimine verdiği başlı ca yön, öğreni m ve bili mde reformdur ve bunları sosyalizm kurueuluğu h izmetine vermektir. Kültür devriminde en önemli rol , kaderleri proleterlerin kaderine sıkı sıkıya bağ l ı bulunan emekçi aydınlara düşmüştür. Daha kapitalizm koşullarında, partinin fikri yönetimi altında, k ü ltür ve sanat faaliyetçileri yetişmiştir. Komünizm fikirlerinin doğruluğuna bütün kalbieriyle inanan bu sanatçı lar, emekçiler üzerinde büyük duygusal ve eğitici etkiler yapan kudretli edebi ese�ler meydana getirmişlerdir. Bulgaristan'da bilim, öğrenim ve kültür ada mla rından önemli bir kısmı halkı mızın u lusal kurtuluş savaşı devrinin fikir ve geleneklerinin yayıcısı o l muşlardır. Parti, aydınlar ve öğrenim gençliği arasında etkisini

655


genişletip derin leştirme işinde en çeşitli biçimler kullanmıştır. Memleketin birçok yerlerinde bulunan ve ulusa l kurtuluş savaşı döneminin orijinal u l usal kültür ocakları olan oku maevleri nden, parti, emekçiler a rasındaki politi k-ideoloj ik ça lışmalarında usta l ı kla faydalan mıştır. B ulgaristan'da i şçi Gençli k Birliği ve Bu lgaristan Halk Oniversite Gençli k Birliği a racı lığıyle, sonradan büyük bir kısmı faşizm ve kapita l izme karşı silôhlı savaşa katılmış ola n öğrenci ve ünivetsite gençliğ ine, parti, kuvvetli €tkilerde bulun muştur. Bulgar ayd ı n larının büyük bi r çoğunluğu halkı mızın devrimci ve demokratik geleneklerine sadık kalmışla rdı r. i ki nci Dünya Savaşı yıllarında ayd ınların i lerici ve demokrati k eğ i l i m l i temsilcileri Vatan Cephesi bayrağı a ltında yer a l m ı şlard ı r. B i l i m , kültür ve sanat ada m la rı, Bu lgaristan Komünist Partisinin yöneticil i ğ i nd e sosya l izm kurucu luluğuna a ktif olara k katılmışlard ı r. Sosyalist devri min zaferinden sonra BKP, lenin'in burjuva uzmanların­ dan ya ra rla n ma politi kasını izleyerek, ayd ı n la rı n pek büyük bir kısmını kendi tarafına çekmeye muvaffak olmuştur. Aynı zamanda, gerici görüş­ leriyle faşist ida reye bir destek haline gelmiş olanl a rı da tecrit ed i l m iştir. Parti, çabala rı n ı , öğrenim müesseselerinde, b i l i m ve kültür enstitülerinde burjuva ideolojisini ortadan kaldı rmaya yöneltmiştir. Oğrenim alanında demokratik temellere daya nan köklü reformlar yap ı l mıştır. Alınan ilk ted­ birler, ha l k idaresine, ders kitaplarından, b i l i me aykı rı, idea listik ve dini görüşleri atmasına i m kôn vermiştir. Okulların maddi temelleri sağla m­ laştırıImıştır. Biçimi u lusal, muhtevası sosyalist olan Marksizm-leninizmi n yüce fikirleriyle, sosya list ü ma n izmi v e real izmiyle, h a l k l a r a rası nda barış ve dostluk ideleriyle zengi nleşti rilen yeni nitelikte kültür meydana geti ril­ miştir. Partinin güttüğü doğru politikanın sonucu olarak, Marksizm­ Leninizm, yalnız işçi sınıfının değil, aynı zamanda bütün halkın ideolojisi haline gelmiştir. Bu, sosya list devri m i n ideoloji alanında en büyük kazanımıdır. Eski aydı n la rı n yen i baştan eğ iti l meleri ve birleşti rilmeleri, gayretlerinin yeni toplum ku rmaya yöneltil mesi uğrunda parti n i n sabırlı ve deva mlı ça lışmalariyle birlikte, halk idaresi nin daha i l k yılla rında, başlıca işçi sınıfı ve emekçi köyl ü ler arasından yeni sosyalist a yd ı nlar yetiştirme yolunda kesin adımlar atıldı. Oğ renim 16 yaşına kadar bütün çocu klar için para sız ve zorun l u hale geldi. Bir hayli yeni yüksek öğre n i m müe�seseleri kuruldu, emekçi çocuklarına kapı larını a rdına kadar açan birçok genel öğ renim ve teknik okulları meydana geti rildi. Şimdi B u l ­ garistan, nüfus oranına göre, yüksek öğreni m yapanların sayısı itiba riyle d ünyada en ön saftaki ü l keler a rası nda gel mektedi r. Maddi-teknik bazları durmadan genişleyip mükem melleşen pek çok b i l imsel a raştırma ensti­ tüleri meydana getiri ldi. Bu su retle, okuma-yazma bil meyen kal madı, birçok yerde okul yokluğu gibi eskiden ka lan kötü bir m iras yok edildi, 656


sağ lam Marksist-le n i nist g örüşlü, yeni toplumun a ktif kurucusu yeni sosya list aydın l a rı n oluşumu için gerekli bütün şartlar yaratı ldı. Ha lk idaresi yılla rında yetişen bilim ve teknoloji aydınları, sosyal ve ümanist bili mler alanındaki çok sayıda uzma nlar kadrosu, memleketi miz ve halkımız için değerli bir kapita l d ı r. Oreti m güclerini n süratle gelişmesi, yüksek ve orta öğ renimli uzman sayısının du rmadan a rtışı, işçi sınıfı n ı n mesleki terkibinde derin değ işiklikler meydan a ge�irdi. Şimdi, sosyal i st Bulgaristan'da işçi ve memurları n hemen hemen % 1 7'si yüksek okullardan veya o rta meslek okulları ndan çıkışlıdır, Kalifiye işçilerin o ra n ı da h ızla a rtmıştır, ki bunların üretimde emekleri entelektüel emeğe gittikçe daha çok yaklaşmakta, bu da akıl emeği ile beden emeğ i arası ndaki ve sosya l yapıdaki esaslı fa rkla rı n gitgide kaybol masına yol açmakta d ı r. Diğer taraftan , köy i ktisadiyatı nın da yüksek veri mli modern makinelerle donatı l ması, köy ekonomisi ü reti minde sanayi metotları n ı n gittikçe d a h a geniş ölçüde uygulan ması, sehirle köy a rasındaki esaslı farkların da giderek o rtadan kal kma sına ya rd ı m etmekted ir. Mesleki terkipte, çalışma şartları ve karakterinde meydana gelen değ işikli kler, hayat koşulları n ı n ve yaşama tarzı n ı n du rmadan iyileşmesi, emekçi lerin ça lışma la rında, sosyal ve kültürel aktifliğinde yeni biçimler doğurmak­ tadı r. Bütün bun lar, i nsan kişiliğinin her yönden gelişmesi, onun bedenen ve ruhen a henkli olarak yetişmesi için gerekli maddi ve sosyal şartları yaratmaktadır. Sosya list düzen leme döneminde toplumumuzda ya pılan köklü dönüşüm­ ler, halkın yaratıcı g üclerin i zincirden kurtarmış, ka bil iyetleri n i n geliş­ mesi ne ya rdı m etmiştir. Ha l k a rasından değerli yazarlar, şai rler ve ressa mlar, yüksek kabi liyetli müzisyen ve a rtistler yetişmiştir. Köken ve çıkarları itibariyle h a l ka sıkı sı kıya bağ l ı olan yaratıcı Bu lgar ayd ı n la rı, topl u m u n manevi ve ideoloji k hayatı ndaki derin dönüşümlere, emekçilerde Ma rksist-Leninist d ü nya görüşü esa sına göre sosya lizm bilinci n i n oluşumuna çok büyü � katkıda bulun maktadırlar. Radyo, tele­ vizyon, sinema, bası n , tiyatro memleketin en hücra köşeleri ne kadar gir­ miştir. Bu nlar, B ulgaristan Komünist Partisi tarafı ndan emekçilerin kü ltür seviyelerinin yükseltilmesi, sosyalist yurtseverliğ i ve proleter enternas­ yonal izmi ruhunda egitil meleri yol u nda güclü birer a raç olara k kullanıl­ maktadır. Mesleki ustalığ ı n Marksizm-Len i nizm dü nya görüşü ile uygun­ laştı rı l ması, kültür adamla rı mıza, yazar ve ressa mları mıza, yeni hayatın faal kurucuları olmaları i m kô n ı n ı vermektedi r. Ya lnız s ı nıfsal pa rti mevzi lerinden - gerçek sosya l ist kültür devri mi gerçeklişti rilebilir, ideoloji cehpesi nde büyük atı lı mlar yapıla b i l i r. Diğer ka rdeş parti lerin olduğu g i bi, pa rti mizin tecrübesi de gösteriyor ki, sosya list kültür, geçmişten kalan i l erici kültür ka lıtını (mirası nı) iknôr 657


etmek ve yıkmak yolu ile değ i l , insa n l ı ğ ı n yüzyıllar boyu meydana getirdiği değerli eserlerden ya ra rlanmak yolu i l e yaratı labil mektedir. Lenin diyor ki : "Ma rksizm, devri mci proletarya nın ideolojisi olara k evrensel önemini, burj uva devri n i n gayet değerli ulaşımları n ı a s l a red­ detmiyerek, iki bin yı ldan beri gelişen insan fikir ve kültürünün bütün değerleri n i beni mseyip işlemekle kazan mıştır.» iV Lenin'in ideleri, Bulgaristan Hal k Cumhuriyeti'nin dış politikası nda, uluslara rası i l işki leri nde de gerçekleşmiştir. Parti ve hükümetin dış politikası , sosya l i st ülkelerle bağ larının ve kardeşçe yardı mlaşmanın genişleti l i p derin leştiri l mesine, memleketin sosya lizm yolunda başa rılı olara k gelişmesine en önemli b i r dış şart ve emperyalist sa ldı rı teh l i kesi ne karşı bir teminat olan sosya list topl uluğun birl i k ve beraberliğinin sağ lam­ laştı rı lmasına yönelmiştir. Oktobr Sosya l i st Devri m i zaferinden ve dünyada i l k sosyal i st devletin, Sovyet Sosyal i st Cumhuriyetleri B i rliği'nin meydana gelmesinden sonra, her memlekette sosya l izmin kuru l ması, ancak SSCB i l e en sıkı dostlu k v e işbirl i ğ i sayesinde başariyle gerçekleştirilebil ir. Partimizin vardı ğ ı bu genel sonuç, B ulgaristan'ın 2 5 yıl l ı k sosya list gelişmesince ta mamiyle doğ rulanmaktadır. Bu alanda da ekonom i k ve askeri-politik kanunların birinci derecede önemi vardır. Sosya list enternasyonalizm prensiplerine göre gerçekleştirilen sosyal i st ü l keler a rasındaki işbirli ğ i , b i r memlekette sosya l izmin maddi-tekn i k temelinin süratle kuru l ması, bilimsel-teknoloj i k yeni liklerin geliştiri l mesi için gayretlerin bi rleşti ri l mesinde güclü bir faktördür. Memleketi mizde, kısa denebilecek b i r süre içi nde ekonomik geri liğin gideri l mesine ve emperya list devletlerin ekonom i k bağ ı m ı l ı ktan kurtulmalarına a nca k bu faktör imkôn vermiştir. Ekonomik Yardı mlaşma Konseyinin, bu konseye üye sosyalist ü l keler a rası ndaki ekonomi k işbi rliğinin kendi ekonomileri n i n entegrasyonu yol uyle deri nleştiril mesi hakkı nda 1 969 yı l ı nda ki XXııI. özel toplantısının kara rları, Lenin' i n tek dünya sosya list ekonomisi kurma fikrin i gerçekleş­ ti rme yolunda yeni bir aşamadır. Askeri -politik işbirliği, sosya l ist kazanımları emperya l ist saldı rısından koru mak içi n sağ lam bir tem inattı r ve her sosya list ü l kenin egemen olara k gelişmesi için en önemli bir faktördür. B u ala nda Va rşova antlaş­ ması, pek önemli bir rol oynama ktadır, T. J ivkov yoldaşın Moskova Danışma Topla ntısı nda yaptığ ı konuşmada dediği gibi, anti-sosya list ve reva nşist gücler karşısında başlıca engeldi r, Avrupa barışının güclu bir bekçisidir. Varşova antlaşması, sadece dünya sosya list sisteminin ve 658


Avrupa sosyal i st ü l keler birliğ i n i n temel çıkarlarına değ i l , aynı zamanda, Bulgaristan'ın ulusal bağı msızlığının çıkarlarına da uygundur. Bulgaristan'da sosyal izm, Sovyetler B i rliği'yle ve diğer kardeş sosyal ist ü l kelerle en sıkı işbirliği havası içinde kurulmakta ve bu hal, mem­ leketimizde bu ta rihsel ödevin çözü müne pek büyük hizmetlerde bulun­ makta d ı r. Bulgaristan Hal k Cumhuriyeti'nin dış politika ve uluslararası ilişkilerinde en önemli nokta, Bulgar halkının gerçek ve sağ la m çikarla riyle enter­ nasyonal görevlerinin bir bütün oluşud ur. B u bütün l ü k en parlak ifadesini, Georgi Dimitrof'un, Bulgaristan Halk Cu mhuriyeti dış politikasın ı n temel taşı olara k nitelediği Bulgar-Sovyet dostluğunda bulmuştur. Parti mizin diğer kardeş sosya list ü l ke lerle politi­ kası da dostça d ı r. Bulgar halkının Sovyetler Birliği ve diğer kardeş sos­ yalist ü l kelerin hal kla riyle dostl u k ve işbirliği büyük tari hsel bir kaza n ı mıdır. B u dostluğu tertemiz karumak, geliştirip derinleştirme k, bizim e n yüksek enternasyonal görevimizdir. Sosya list ü l kelerin kardeş partileri a rasındaki i l işki lerden ve devlet­ lerimiz a rası ndaki i l işki lerden edini len tecrübe, yeni tip i l işkilerin otomatik olarak meydana gelivermediğini, rasgele gelişmediğini göstermektedir. B u ilişki lere, sosya list toplu mda yönetici güc olan Marksist-len in ist parti ler tarafı ndan yön veri l mektedir. Aynı i l işkilere çeşitli eği l i mler dağ uran türlü objektif ve sübjektif faktörler etkide bulunuyor. Fakat başlıca eğ i l i m, tek tip toplu msal-po l itik ve ekono mik d üzene, sosya lizm ve komünizm kuruculuğunun ortak a maç ve ödevlerine dayanan eğ i li mdir. Sosya l ist ü l keler a rasındaki ka rşılıklı i l işkilerde, ne kadar karmaşık da olsa, sosya list enternasyonalizmi prensi plerine dayanılarak, ta rafların ortak çıkarları na uyg un şeki lde çözü mlenemeyecek hiçbir problem yoktur. Tecrübe göstermiştir ki, anca k Ma rksizm-len inizmin ve proleter enternas­ yonalizminin hayatta denenmiş prensiplerinden ayrı l malar, beli ren zorlukların aşı l masını g ü çleştirebilir. Marksizm-leninizmi çiğneyip, m i l liyetçi mevzilere geçen ve anti' sovyetizmi dış politikasında başlıca yön edinen Mao-Tse-Dun g rubu işte bu duruma düşmüştür. Komünist ve Işçi Parti lerinin Moskova Danışma Toplantısı nda, Marksizm-len i nizm ve proterya enternasyonalizmi prensiplerinden her türlü ayrı lmalara karşı deva mlı savaşın gerekli liği yen iden doğrulan mıştır. Hayatın gösterdiği g i bi , bu prensiplerden her ayrı lma, anti-sosya l ist güclere fı rsat vermekte ve kaçınılmaz olara k anti-sovyetizmin tehlikeli yoluna götürmektedir. Emperya list-sömürge boyunduruğ unu kırıp kapital i st ol mayan gelişme yol una giren gelişmekte olan ülkeler halkları n ı n haklı ulusa l bağımsızlık savaşını a ktif olarak desteklemek Bulgaristan Halk Cumh uriyeti dış politikasının şaşmaz prensibidir. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti kahra man 659


Viyetnam halkına gerekli ya rd ı m ı ya pmaktadır ve i leride de, Amerikan sa ldırga n ia rına karşı kesin zafere ulaşana dek ya rd ı m edecektir. Dış > politika mızia biz Batı Alman revanşizminin ön len mesi ne, Avrupa'da bçırışın ve halkların güven l i ğ i n i n tem i nat a ltına a l ı n masına her yönden h izmet etmekteyiz. Bu lgaristan halkı, Arap hal kla rı n ı n isra i l l i işga l ci lere karşı haklı savaşını desteklemektedir. Bir Ba l ka n devleti olarak Bu lga rista n, Ba l kan larda sürek l i barışın ve bütün Ba l ka n devletleriyle iyi komşu l u k i l işkileri n i n devam ettiri l mesinden yanadır. Geçmişte, büyü k emperyal i st devletleri n Balkanlarda birçok defa çıkarları ça rpışmış ve bun lar, Ba l ka n hal kları a rası nda sila h l ı savaşlara yol açmıştır. Ba l ka n ü l keleri n i n çoğ unda ve bu a rada Bulgaristan'da sosyalizm kuru l ması, halklarımız arasında devamlı bir barış ve a nlaş­ manın koru n masında en önemli bir koşuldur. Bulga ristan Ha l k Cu mhuriyetinin kapita list ü l kelerle ka rşılıklı i l işkileri, Len i n ' i n değ işik toplu msa l -politik d üzen lerdeki memleketlerin barış içinde ya n yana yaşa maları prensibine daya n maktadır. Bulgaristan Komünist Partisinin politikasındaki enternasyonalizm, kardeş partilerle, u/us/qrarası komünist ve işçi hareketi güc/eriyle ilişkilerinin temelidir. Partimiz Marksizm-Leninizm prensiplerine bütün tarihi boyunca daima sadık kalmıştır. Saflarında her ne türlü olursa olsun, m i l l iyetçilik beli rti lerine ve proleter enternasyonal izminden sapma lara hiçbir zaman m üsamahalı davra n ma mıştır. Ayn ı zamanda B KP, bütün d ünya kom ü n i stleri n i n Marksizm-Leninizm prensipleri temeline daya n a n birl i k v e beraberl i klerin i n sağ la mlaşması uğrunda d a i m a a ktif olarak savaşmıştır. B u geleneklere bağ l ı olan Bulga ristan Kom ünist Partisi Merkez Komitesi, bu yı l ı n 5-1 7 Haziran gün lerinde Moskova'da ya pılan Komünist ve işçi Partileri Danışma Toplantı sı n ı n sonuçları n ı , uluslararası kom ü n i st hareke­ tinin ve d ünyadaki bütün i lerici güclerin , çağdaş emperya l izme karş ı , barış, demokrasi v e sosya lizm i ç i n yürüttükleri savaşın büyük b i r başa rı sı olara k değerlendi rmektedir. B u danışma toplantısı, kom ü n i st ve işçi par­ tileri n i n i l kesel temele dayanan birl i k ve beraberl ikleri n i n sağ lamlaş­ masında yeni, önemli b i r aşamad ı r. Partimiz için esas enternasyona/lik ölçüsü, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne, yüce Lenin'in partisine olan tutumdur. SBKP bizim için daima hiç şaşmadan enternasyonal görevlerini yerine getiren örnek bir parti olmuştur ve bugün de örnek partidir. Bu lgaristan 25 yıldır sosya lizm yolunda gelişmektedir. Bu yıllar sürekl i v e dinamik i lerleme yıl la rı d ı r. B u dönem içinde B ulga r halkı kapitalizmden sosya lizme ta rihsel geçiş ya pmış ve toplumsa l - politik, ekonomik ve kültürel hayatın bütün alanlarında önemli başarılara ulaşmıştır. Bu 660


başa rı l a r Dimitır Blagoef ve Georgi Dimitrof pa rtisinin, Bulgar komünist­ leri nin Len i n'den iyi ders a ld ı klarını, sadakatle yolundan yürüdüklerini g östermektedi r. Ve şi mdi bütün ilerici insa n l ı k, Vla d i m i r lIiç Lenin'in 1 00. doğ u m yı ldönü m ü n ü kutla maya hazırlanırken, Todor J ivkov yoldaşın, Komün ist ve Işçi Parti leri Moskova danışma Toplantısında dediği g i b i " . . . biz Bulgar komünistleri, Leni n'in yüzüncü doğ u m yıldönümünü kutlamak için sosya l ist toplumu başariyle kurmaktan, Ma rksizm-Leninizmin temizliğ i n i koruma savaşından, proletarya enternasyonalizmine bilfi i l bağ l ı l ı ktan, burjuva ideolojisine karşı atılı m l ı v e a mansız savaşta n, u luslararası komün ist hareketinin ideolojik-pol itik birliğ i n i n sağ lam­ laştırıp g üclendi ri l mesi ve yüce komünizm davamızın tam zaferi uğrunda bütün m üfrezeleri nin birl i kte hareketi i çin ça lışmaktan daha şerefli bir bir kutla ma yolu görmüyoruz.»

661


Yuvarlak masa toplantısı

Sosyalizm köylülere neler verdi (Kooperatiflerde birleşen Bulgar köylü leri anlatıyor)

Top l u msa l bir sınıf olarak köylüler sorunu, b u sınıfın devrimct olanakları sorunu, bu olanaklardan sosya l ist devri m sürecinde faydalanma sorunu, m ilyonlarca köylüyü sosyal izmi kurma işine katma sorunu, bili msel sosyalizm teorisinin temel soru n larınıarındandır. Işçi sınıfı n ı n ve onun öncüsü olan komünist partisinin köylü sorun undaki politikası, MarksizIP.­ Leninizm kurucuları n ı n geliştird ikleri prensiplere dayanmaktadı r. B u prensiplerin en önemlisi, kapita lizm d üzenini devirmek v e yeni b i r top l u m kurmak üzere yürütülen savaşta, proletaryan ı n başlıca müttefikinin emekçi köylüler olduğ u hakkındaki i lkedir. Lenin, bu prensibin devrim savaşı stratejisine yaratıcı olarak nasıl uygulanacağı n ı n en g üzel örneklerini verdi. B u stratejinin Rusya şartlarına özgü olmadığ ı n ı , her sosyalist devrime uyg un düşen birçok ortak ka nunları bulunduğ unu gösterdi. Köylerin sosyal i st temeller üzerinde kurulması progra m ı n ı hazı rlayan Lenindir. B u program, kooperatif planına dayanmaktadır. Proleter ol mayan emekçi yığınla rının sosyalizmin kuru l masına katı l masını sağ lamak ve işçi sınıfının yönetim i nd e bu sınıfla köylülerin ittifakını kuvvetlendirmek için e n etkili yol, Lenin'e göre, köylülerin kooperatiflerde toplan ma la rı idi üreti m araçları topluma geçtikten ve proletarya sınıf olarak burjuvaziyi yendikten sonra kurulan kooperatif d üzeni, sosyalist d üzendir» diyordu. « •

Sovyetler B i rliği ile d iğer sosyal i st ü l kelerin tecrübeleri, Marksizm­ Leninizm teorisin i n köylü sorun undaki temel sonuçları nın doğruluğ u n u ispat etmiştir. B u tecrübeler i nandırıcı bir şekilde göstermiştir ki, üreti m araçların toplumsal mülkiyete geçtikten ve sömürüye son verildikten sonraki koşullar içinde, işçi sınıfının politik ve ekonomik desteği ile köy ekonomisini kooperatifleştirme yoluna g i ri l mesi, köylülerin toplu msal bir sınıf olara k sosyal-ekonom i k bakımdan kurtulmalarını sağlamış, on ları . sosya list bir sınıf haline getirmiştir. Sosya list kooperatifçilik, çeşitli aşamalardan geçerek gelişmiştir. Çeşitli ülkelerde, konkre tarihsel koşu llara göre çeşitli biçimler a lmıştır. Fakat, korıektif işletmecilik olarak, köy ekonomisi üretiminin sosyalist sosyaHzas662


yon sistemi olara k ve köylüleri sosyalizm ruhunda eğitme biçimi olarak özü değişmeden kal mıştır. Bu yüzden, çeşitli sosya list ü l kelerde kurulafı kooperatif işletmecilik, hem ulusal, hem de enternasyonal bir önem taşımaktadır. Bu gerçekleri göz önünde tutan «Barış ve Sosyalizm Problemleri» dergisi redaksiyonu, B ulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesinin dostça yard ı m ı i le, Bulgaristan'da kooperatör köylülerin temsi lcileriyle bir yuva rlak masa toplantısı d üzenledi. Bu toplantı, dergi mizin sık sık uyguladığı bir geleneğin, toplu m u n belirl i bir ta bakasının yaşama ve ça lışma koşulları ve geleceği i l e ilgili sorunları, söz konusu tabakanın temsilcileriyle görüşerek aydın l atma geleneğ inin bir devamıdır. Bulgaristan'ın Plovdif sancağ ı n ı n Pırvenets köyünde düzenlenen bu görüşmeye aşağıda adları yazılı 1 4 emek-kooperatif işletmesi (TKZS) temsilci leri, parti üyeleri. çeşitli teşkilatların temsilcileri, bilim adamları katı l mıştı r : Sliven sancağ ına bağ l ı Gavrilovo TKZS'sinden bu TKZS'ye bağ lı Strupets köyü işletmesin i n ekipbaşı /. Ayronova; Plovdif sancağından Pı rvenets köyü TKZS Başkanı T. Aleksandrof; Burgas sanca ğ ı ndan Ekzarh Antimovo köyü TKZS'si Başkan yardımcısı ve Baş Tarım M ühendisi T. Ange/ef; Tol buhin sanca ğ ı ndan Preselentsi köyü TKZS'si eki pbaşı J. Atanasof; Ruse sancağı ndan Slivo Pole köyü TKZS'si Başkanı K. Berkov, Vratsa sancağından Kneja köyü TKZS'si domuz ferması şefi, zootekn isyen Ts. Berkovski; Varna sancağından Dolen Çiftli k köyü TKZS'si ekipbaşı A. Vasilef; Köy ekonom i si Bili mleri Akademisi m u habir üyesi, Plovdif Meyva Enstitüsü d irektörü profesör V. Velkof; Sofya sancağından Obelc köyü TKZS'si süt sağıcısı E. Vido va ; Bulga ristan Komünist Partisi Merkez Komitesi Köy Ekonomisi Şubesi Başkan yardı mcısı M. Georgief; Silistra sancağ ından Nova Çerna köyü TKZS Başkan ı S. Orumef; Bu lgaristan Çiftçi Ha l k B i rliği Plovdif Sancağı Şubesi Başkan Yard ı mcısı A. ivanof; Bulgaristanda kooperatifçil i k hareketin i n öncülerinden B. iliyef; Burgas sancağı ndan Balgarovo köyü TKZS Mekanizatörü S. Kava/ciyef; Plovdif sancağı ndan Pırvenetz köyü TKZS'si Başkanı P. Kordovsk;; Tarım ve Besin Sanayii Bakan Yardı m cı sı S. Kınel; Plovdif soncağından Kriçim köyü Parti Sekreteri A. Lôhof; Plovdif sancağından Peruştitsa Bucağı Belediye Başkanı N. Ma/inçef; Plovdif sancağ ından Tseretevo köyü Dimitrofçu Ko­ m ü n ist Gençlik Birliği Sekreteri G. Na/bantof; Pleven sanca ğından Beglej köyü TKZS Başkan ı P. Nenol; Plovdif sancağ ı ndan Yagodovo Köyü TKZS Başkan ı R. Petrova; Bulgaristan Komünist Partisi Plovdif Sancak Komitesi Sekreteri L. Ra şef; Plovdifteki N. Kolarov» Yüksek Köy Ekonomisi Enstitüsü profesörlerinden /. Rançel; Bulgaristan M erkez Kooperatif Birl iğ i Başkan ı S . Sü/emezof; Ruse sancağından Nikolovo köyü TKZS Yönetim Kurul u üyesi, ekipbaşı J . Topa/ol; Loveç sancağ ından Novo Selo Köyü TKZS Başkanı P. Seyretova. 663


Dergi mizi, Bulgaristan Kom ü nist Partisinden Mifko Grigorov, Mogoli sta n Devrimci Ha l k Partisinden Tserevin Davagsuren; Fransız Komünist Parti­ sinden Pier Enlies; ısra i l Komünist . Partisinden Saliba Hamis ; Paragvay Komünist Partisi nden Guslavo Kolman temsil etmişlerd i r. Kardeş parti lerin redaksyonumuzdaki temsilcileri, ü l kenin b i rçok bölgesini gezmişler, Bulgar köylüsünün nasıl yaşadığını ve nasıl ça lıştığı n ı yakından görmüşlerd i r. R�daksyon Komitesi üyeleri B ulgaris­ tan'dan ayrı l madan önce Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri, Politbüro Oyesi Sta nko Todorov tarafından kabul ed i l mişlerdi r. Bu yazıda, Pı rvenets köyündeki toplantıda, kooperatör köylülerle, ekonomi, pa rti ve çeşitli örg ütlerin faa liyetçileri ve b i l i m adamaloriyle yaptığımız görüşmeler a n latı l maktadır. *

Pı rvımets köyündeki toplantıyı Mitko Grigorof açtı. Grigorof, Sovyetler Birliği ile diğer sosya list ü l kelerin tarihsel tecrübelerinin, Ma rksizm­ Leninizm teorisinin şu temel prensiplerini doğruladığını bildird i : Birinci ; emekçi köylüler işçi sınıfı i le ittifak ho linde ve onun siyasa l öncü gücü olan Komünist Partisi n i n yöneti minde, kapitalizme karşı yürütülen devrimci savaşa aktif olara k katı l maları şartiyle sosyal kurtuluşa kavuşa bilir, kapitalist sömü rüden kurtulabilirler. I ki nci ; emekçi köylüler, köyleri sosya list temel ler üzeri ne ku rma yoluna g irmek, kendileri ne, modern tekniği, emeğ i , bili msel iş örgütleme metodunu ve b i l i m i n en yeni başa rılarını uygulamak i mka n ı n ı veren büyük kollektif işletmeler kurmak için kuvvetlerini birl eş ti rd i kl e ri takdirde, yalnız b u suretle, kısa tarihsel bir süre içinde yoksu llukta n kurtulabili r, köy ekonomisinde ü retim g üclerini hızla geliştirebi l i r, maddi ve kültürel yaşa ma seviyelerini yükseltebilirler. Emekçi köylüler, bunları a nca k ve a ncak, işçi sınıfiyle ittifak halinde ve Komünist Partisi yöneti mi a ltında sağlayabilirler. Bulgarista n ı n köy ekonomisini sosyal ist temeller üzerinde kurma tecrübesi i bret verici derslerle doludur. Köy emekçilerinin kendi başlarına, müstakil olara k kapitalist sömürü ve ezgisinden kurtulabileceklerini, müstakil köylü i ktidarı kurabilecekleri ni iddia edenleri, onların b u haya l ­ lerini, ta rih, kensinlikle, şiddetle yanlanla mıştır. Işçi sınıfı i l e köylülerin yürüttüğü devrim savaşını ezmek, egemenl iklerini kuvvetlend i rmek, emekçileri daha da şiddetle sömürebilmek için, burjuvazi ile gerici g üCıer, şehir ve köy emekçileri a rasına n ifak sokmuşlar, b i rb i rlerine cephe a ldırt­ mışlar ve a ra la rı ndaki ayrı lı klardan daima faydalanmışlard ır. Sosya list devrim zafere u laşınca , Bulgaristan Komünist Partisi, köy ekonomisini sosyalist temeller üzeri nde kurmaya g i rişti, bu işte temel olarak, Lenin'in kaoperatifçilik planını kabul etti ve ü l kenin şartlarına 664


göre, yaratıcı şeki lde uyg uladı. Bulgaristan'da kooperatif işletmelerin kurulması ve g üclen mesi, sosya l i st gelişim yoluna kesinlikle g i ren köy ekono misinde elde edilen büyük başarıl a r, parti n i n bu a landaki politi­ kası nın doğru olduğunu ve çok iyi sonuçlar verdiğini gösterdi . Bütün halkın, Komünist Partisinin yöneti minde sa rfettiği ça balar sayesinde, köy ekonomisi, Bulgar i ktisadı n ı n entanzif ve rantab i l bir kolu haline geldi. Köylerin yeni çehresi, kooperatiflerde toplanmış köylü lerin çalışma ve yaşama şartlarında meydana gelen değişiklikler, B ulgaristan'ın şehirle köy a rasındaki farkları yoketme yoluna g irdiğini ve bu süreci n başariyle devam etmekte olduğunu göstermektedir_ M . Grigorof, sözlerine şöyle s o n verd i : «Bulgaristan köy ekonomisi büyük b i r gelişme içinded i r. Köy emekçileri nin, ü l kemizde gelişmiş bir sosya l ist topl u m kuru l ması davasına sağladı kları katkı lar gü nden g ü ne a rtmaktadır.»

i

-

KISA TARiHSEL BILGILER

Bulgar köyünün sosyalist devrimin zaferinden önceki durumu Devri mden önceki Bulgar köy ekonomisinde üretici gücleri n gelişme seviyesini, köylü yığ ı nları n ı n durumunu S. Kinef anlattı. Kapitalist Bulgaristan, daha çok, ufa k ta rı m işletmeleri ne bölünmüş bir ü l keydi. Çok büyük çiftlikler yoktu. Bununla beraber, kapita list tarım işletmeleri çoktu. 1 946 sayı mına göre, 1 . 1 00.000 özel tarım işletmesinin % 67'sinden fazlası 5 hektardan fazla toprağa sahipti. Köy işletmeleri g ünden güne daha çok parçalanıyor, fakirleşiyord u . Köylünün bir çilesi de, topra kları n ı n , çoğ u zaman birbirinden uzak olan ufacık parçalara bölün­ müş ol masıydı. Bir çiftçi a i lesi n i n işletmesi, genel olarak, 11 ayrı tarladan meydana geliyordu. Işlenen toprağın tümü, her biri orta lama 0.37 hektarlı k 1 2 m ilyon tarlaya ayrıl m ı ş b u l unuyordu. Köy ekonomisinin bu özelliği yüzünden, makine, suni g übre ve çağdaş tarım tekniği hemen hemen kullanılamıyordu. B u bakımdan, Bulgarista n'ın köy ekonomisi, Avrupanın en geri ka l mış köy ekonomilerinden bi riyd i . Köylülerin önemli b i r kısmı, toprağı sabanla ve diğer ağaç a raçla rla işl iyord u . Başlıca taşıt gücü·n ü, büyük baş hayvanlar sağlıyo rd u : i neklerin dörtte üçü i ş hayvanı olara k kullanıl ıyor, tarlalar bunlara sürülüyordu. B u yüzden, hatta, Bulgar tarı m ı na «inekli tarım» a d ı takıl mıştı. Köydeki üretici güclerin çok d üşük gelişme seviyesi, B u lgar köy ekonomisinde son derece yetersiz bir veri mle sonuçlanıyordu. Orneği n 1 934-1 939 yılları arası nda, buğday veri mi, hektar başına 1 2.5 kenta l d i ; mısır verim i 1 1 .7 idi. 1 939 yı l ında, b i r inek yılda o rtalama olara k 450 /itre süt veriyordu a ncak. 665


Lenin, Ça rlı k Rusyasındaki köylünün durumunu kara kterize ederken, sefa letin, açl ı ğ ı n ve ca haletin g ittikçe a rttığı n ı söyler ve uçsuz bucaksız küçük köy işletmeleri «okyanusu» sözünü kullanır. Bulga ristan köyleri de b u duru mdayd ı . Bulgaristan g i bi, Rusya gibi, çoğunluğun köylü olduğ u ül kelerde, kapita list d üzen, hep aynı çözül mez çelişmeler doğ uruyor, köylülerin - sınıf olara k - yozlaşmasına yol açıyord u. i. Ayranova, sosyal ist devrim i n zaferinden önceki B u lgar köylü lerinin çetin hayatı nı an lattı. Ayra nova ' n ı n oturduğu ve çal ıştığı Sliven sancağında, eskiden, köylülerin çektiği sefalet hakkında atasözleri bile va rd ı . Köylülerin kaderi, yoksul l u ktu, cahaletti, açl ı ktı. Sa hibinin üstü başı g i bi pa rça parça olmuş, ya bani otlarla, d i kenlerle örtülü, bitkin toprak, köylülere açl ı kta n ölmiyecek kadar gıda sağlıyordu. Köylü, elindeki buğdayla kışın son unu bulabiliyordu a ncak. O da bitince, köylü kafileleri, a ra ba larına yükledikleri odun veya saman karşılığında buğday almak üzere daha zengin köylerin yolunu tutard ı . Açlıktan dalakları şişen çocukları n ı n karn ı n ı doyurmak için, ellerinde torbaları, değ i rmen ka pılarında bir avuç un d i lenmek üzere yola çıkanlar da pek çoktu.

B. iliyef b i r anısını an lattı : 1 929-1 932 buna l ı m ı döneminde, köy ekono­ misi maddelerin i n fiatları korkunç derecede d ü ştügü için, köylülerin durumu bir facıa halini almıştı. Devrin faşist hükü meti bile, köylülere ya rd ı m etmek üzere, bazı tedbirler a l ma k zorunda kal m ıştı . Ama bu ted­ bi rler neydi ki ? Devrin Başba kanı M uşanof'un a laycı bir açık yüreklilikle söylediği gibi, bu tedbirler, ancak «henüz yere yığ ı lmamış olanları aya kta tuta bilir, a ma ölüleri ca nlandıra maz» d ı . ..Oıü» lerden kesti, fakir köylülerd i . J . Atanasof d a , devrimden önce, k e n d i köyünde, b ü y ü k çoğunluğ u n sefalet içinde yaşa d ı klarını anlattı. Topraksız veya az topraklı köylüler, karı nıarını doyurmak ü m idiyle, ağaların h izmetine g i riyorlard ı . Yarıcı l ı k ve tefeci lik yayg ı n ha ldeyd i. Köylüler, damları samanla, mısır sapla riyle örtülü klü belerde yaşıyordu. Mobi lya d iye h içbir şeyleri yoktu. Ot şiltelerde yatıyor, hasır üzerinde oturuyorlard ı . Kandiller, e n iyi şartlar içinde gaz lômbaları kulla nıyorlardı. Başlıca gıdaları , mısır ma maligası ve mısır buğday karışımı ekmekti. Sağ l ı k h izmetinden faydalandıkla rı yoktu. Köy çocukları, yarı hara p okul binalarında okuyorlard ı . I l k okulun dört sınıfı, b i r tek odaya sıkıştı rıl ıyordu. Bütün oğrencileri, tek bir öğretmen oku­ tuyordu. Fak i r ve orta halli köylülerin çocukları, a ncak dört yıl l ı k i lkokula devam edebiliyorlard ı .

Bulgaristan'da devrimden önceki kooperatifçilik hareketi S. Sülemezof, kooperatifçi l i k hareketinin Bulgaristanda 70 yıl önce başlad ı ğ ı n ı söyled i. Uya n ı k köylüler, çıkmazdan kurtulmanın yolunu, çabalarını birleştirmede görüyorla rd ı . Köylüler, köy ekonomisi ü rü nlerinin alımı ve sürümü için, kredi bulmak için, sanayi i l e ilişkiler kurmak için, 666


vs. için basit tipte kooperatifler kurmakla işe başladılar; i l k defa toprağı ortaklaşa işleme kooperatifleri, Bi rinci Dünya Harbi nden sonra kuruldu. B u gibi kooperatifler, özellikle, 1 920-1 923 ve 1 937-1 940 yılları a rasında daha çok yayı ldı. Ama köylülerin toprağı kollektif şekilde işlemek üzere g i riştiği bütün bu teşebbüsler genellikle başarısızlığa uğradı. S. Sülemezof, 1 938 yılında, Yambol sancağının Veselinovo köyünde bir kooperatife başka n l ı k ettiğ i dönemi a nlattı. 4-5 yıl içinde, köylüler, kooperatif çerçevesi içinde 530 hekta r tutarında topra k larını birleştirip makine kullanmaya başla mışlardı. Gelirleri hemen yükselmişti. Kooperatif halinde çalışmak, köylülerin bilinç seviyesin e de derin etkiler yapıyordu. Orneğin, faşistlere karşı kurulan çetelere g i ren köylüler arası nda, pek çok kooperatif üyesi vardı. Faşizme karşı yürütülen savaşta, b u u nsurlar, Bulgari stan Komünist Partisini aktif olara k desteklediler. 8. Niyef ise, Büyük Oktobr Sosyalist Devriminin, Bu lgaristan'daki ko­ operatifçilik hareketine ya ptığ ı etki leri ve Sovyet kollektifleşme tecrübesi­ n i n B u lga rista n'da a ldığı - şekilleri an lattı. 1 939'da, iktidarın çıkarttı ğ ı bütün engellere rağ men, B u l g a r kooperatif hareketi temsilcilerinden bir grup, Sovyetler Birliği'ne gitmeye muvaffak olmuştu. /liyef bu de le gas yonda bulunuyordu. Heyet üç kolhozu gezdi, oradaki çalışmaları, işlerin d üzen lenişini, gelir dağı l ı mını vb. tetkik etti. Sovyet kolhozcul a rı, Bulga r a rkadaşlarını turistler gibi deği l , sınıf ve kavga a rkadaşları olara k karşılamışlardı, tecrübeleri n i o n la ra a nlatmış, d üşebilecekleri hata la rı belirtmişlerdi. Heyet, bu geziden edindiği faydalı bilgi lerle Bulgaristan'a döndü. Aynı yı l ı n g üzünde, heyet üyeleri Pleven sanca ğ ı nda bir kooperatif­ tarım işletmesi kurmaya g i rişti. I l k yı l ı n sonunda bu kooperatife üç köy halkı katı l mış bulunuyordu. Ertesi yıl, beş köy daha d a h i l o lmuştu. ­

S o r u : Resmi makam/arm köylü kooperatif hareketine karşı tutum/arı nası/dı ? 8. i1iyef : "Daha i l k günden, resmi maka mlar kooperatif hareketini çeşitli yollardan engellemeye çalıştılar. Faşist d i ktaturası döneminde, hele Hitler Almanyası Sovyetler Birliği'ne saldırdıktan sonra, kooperatifler a leyhine çetin bir baskı başladı. Orneğin, Haziran 1 941 sonlarında, Başbakan 8. Fi/of, köylerde yeni yeni kooperatiflerin ortaya Çıktığını, "zehirl i manta r» gibi çoğaldıklarını, bunları n "kökünü kazımak», bu m i kropları .. yok etmek gerektiğ ini bildirdi. Devletin g üvenliğini savun ma kanununa i 1ôve edilen bir madde i le, toprağ ı n kollektif şeki lde işlen­ mesi nin komünist propagandası telôkki edi leceği ve takibata uğrayacağı kabul edildi. Böylece 1 941 'den sonra resmi maka mlar kooperatif işlet­ meleri nin çoğ unu kapattılar. Bunlardan sadece 29 tanesi, 9 Eyl ü l 1 944'e, yani Bulgaristanda sosyal ist devri m zafere ulaşı ncaya kadar yaşayabiidi.» S o r u : Devrimden önce Bulgaristan Komünist Partisinin kooperatifçilik hareketi karşısındaki tutumu ne idi?

667


B. /liyef: «Bulgaristan'da kooperatif hareketinin temelini atanlar komünistlerdir. Orneğ in, Bulgaristan Komünist Pa rtisinin kurucusu Dimitri Blagoyef, sosya list görüşleri yayarken, bunları kooperatifçi l i k fikiri i l e ustaca bi rleşti riyord u. O , Bulgaristan'da i l k kooperatif kuranlardandır. Bulgaristan Komünist Pa rtisinin kanısı nca, burjuva Bulgaristanında kooperatifler, köylülerin, yoksul luğa, cehalete son vermelerine, yaşama şartlarını yükseltmelerine yard ı m edebi lecek bir etkendi. Bunun için de, Kom ü nist Partisi, kooperatifçilik fikrini daima desteklem iş, bu uğrunda etki l i bir savaş yürütmüştür. Ama şunu da önemle belirtmeliyiz ki, komünistler, ka pitalist d üzen içinde kooperatiflerin geniş i mkanlara sahip oldukları hayaline hiçbir zaman ka pılmadılar. Burjuva Bulgarista n ı koşul ­ ları içinde, kooperatifler köyün temel sorunlarını çözümleyemezdi. Parti, köyde köklü devrimci dönüşü mlerin a nca k sosyalist devri mle gerçek­ leşebileceğ ini beli rten Marksist-Leninist teorin i n bu temel görüşünü daima paylaşmıştı r.» BULGARISTAN KöYLERiNDE SOSYALIST DöNOŞOMLER Bulgar halkı sosyalizm u kurma yoluna gireli 25 YI! oldu. Bulgaristan komünistlerinin V. Kongresinde Georgi Dimitrof şöyle demişti: «Başka ülkelerin, başka şartlar içinde, yüz yılda elde ettiklerini biz, 1 5-20 yıl içinde elde etmek zorundayız... Hedef işte buydu. «Her dakika için mücadele, sosyalizm mücadelesidir.» Dimitrof'un parolan işte buydu. 9 Eyl ü l 1 944'te sosyal ist devri min zafere u laşması ve proleta rya dik­ tatoryasının özel bir şekli olan halk demokrasisinin i ktidarı ele a l ması ile, S. Sülemezof' u n belirttiği gibi, Bulgaristan, sosya lizmi ku rma yoluna girdi. Köylülerin ü retim kooperatifleri nde birleşmesi için gereken geniş olanaklar yaratıldı. Lenin'in kooperatifçilik pıanını yaratıcı şekilde uyg ulayan Bulgar komünistleri, Bulgaristan şartları içinde, köylü leri n , fazla sıkı ntıya düşmeden sosya list üreti me geçmelerini sağ layan ta rım işletmeleri biçi mini tespit etti. Bu, TeKeZeSe (TKZS) denilen emek­ kooperatif tarı m işletmeleri şekliyd i . Kooperatiflerle ilgili kanun, 1 945'te kabul edildi. Aynı yıl içinde, makine ve traktör istasyonla rı kuru l masına başla ndı. 1 946 Nisanında, emeğe dayanan toprak mül kiyeti ka nunu kab u l edildi. Bu kanunun temeli, «toprak, işleyen lerindir» prensibiydi. Bulgaris­ tan'da toprak reformu ya pıldı. Işlenen topraklarda özel mül kiyet 20 hektarı aşamıyordu. 250.000 hektara yakın toprak, büyük çiftl i k sahip­ lerinden a l ındı. Toprak reformu, tarım kapitalistlerine büyük bir da rbe indirdi, kooperatiflerin kurulmasına geniş i m ka n la r verdi. Bunun so­ n ucunda, daha 1 945-1946' da ü l kenin çeşitli bölgelerinde 480 kooperatif kuruldu. Bulga r köyleri, ta rihlerinde i l k defa ü reti m kooperatifçiliği yol una azimle g i rmiş bulunuyorlardı. 668


i. Ayranov a nı r topla ntıya katılanlara a nlattığı gibi, Strupets köyü halkı 7 Eyl ü l 1 949'da geçmişle ilgisini kesmeye karar verd i . Tarlaları b i rbirin­ en ayıran sınırları kaldırıp, bir kooperatif hali nde bi rleştiler. Başlangıçta erkes, işin zor tarafının TKZS kurma k olduğ u n u sanıyordu. Oysa asıl orluklar kooperatif kurulduktan sonra ortaya çıktı. Oyeleri ne başta ,uğdayı, her şeyi sağlayacak b i r kooperatifi, sıfırdan başlayarak, =crübesiz, maki nesiz ha rekete geçirmek o kadar kolay olmadı. Komünist­ =r1e köylerde kooperatif hareketin i n öncülüğ ünü yapanlar, davalarının ıaklı olduğ unu, TKZS' lerin üstünlüğünü i spat edebi l mek için, i nsanı aşırtacak kadar i natçı bir cesaretle d i renmek zorunda kaldılar. Ne çok ,mek sarfediidi ! Ama Strupets'deki kooperatörler, bütün engelleri aştı lar, ,ütün zorluklar yendi ler. Eserleri ni, kooperatif işletmeleri n i sağl a m temeller izerinde oturtması n ı bildi ler. Kısa bir dönem i çi nde, Strupets kooperatifi ,ancakta örnek işletmelerinden b i ri haline geldi. '

Balgarovo köyündeki «Georgi D i mitrof» kooperatifi 20 Ekim 1 945 g ü n ü �uruldu. Bu kooperatifi n kuruluş şartlarını a n latan S . Kavaiciyerin ıelirttiğ ine göre, o tarihte kooperatifi n 353 üyesi bulun uyordu. Bu da yen i ıir yaşamaya doğru atı lmış önemli bir a d ı m teşkil ediyordu. i l k zamanlar, �orluklar pek çoktu. Işletmeyi örgütlemek, ağalarla başa çıkmak, halkı [Ooperatif sisteminin üstün lüğüne inandırmak gerekiyordu. Bu işin ön ;afında komünistler bulu nuyordu daima. S. Kavalciyef şöyle ded i : «Sorunların hepsine çözüm yolu bulmak üzere ;ı ü n ün yetmediğini, geceleri de uykusuz kaldığımı hatırlıyorum . Ama daha ) çetin dönemde b i l e, kooperatif, özel işletmelere n ispetle üstünlüğ ü n ü ;:ıösterebi ldi.» s o r u : Lenin'in kooperatifçilik plônmIn Bulgaristandaki uygulam Şin da beliren özellikler konkre olarak ne/erdi?

Bu soruyu i. Rançaf cevaplandırdı : «Lenin i çi n , kooperatifler, küçük üreticileri sosyalizme geçirecek bir yoldu ; b u geçiş küçük üreticilerin kendi istekleriyle, gönül rızasiyle, a ra l ı ksız ve tedrici olarak, demokratik santralizm prensiplerine daya nalara k ve ü reti m araçları b i rleştiri lerek gerçekleştiri l meliyd i . Len i n ' i n bütün b u prensipleri Bulgari stan'da yaratıcı b i r şeki lde uyg ulan mıştır. Kooperatifçil i ğ i n Bulga ristan koşullarındaki özelliği şuyd u : üretim ô let ve araçları ortak mal haline getiriliyordu, a ma toprak emekçi köylülerin m ü lkiyetinde kalıyordu. Yan i toprak üzerindeki özel mülkiyet korunuyordu. Bunun için de kooperatiflerin (TKZS'lerin) ilk gelişim aşamasında, emeğe göre d üşen gelir payı ndan başka, köylülere, kooperatife verd ikleri toprak ölçüsüne göre, toprak rantı denen bir yüzde ödeniliyordu. Halk iktidarı koşullarında da, b u rant sermayeye dönüşe miyordu . Yavaş yavaş, emek 669


gelirindeki toprak kirası payı rol ü n ü kaybetmeye başladı . (1) Hôlen, TKZS üyeleri nin genel kuru lları nda varı lan kara rlarla ü lken i n bütün kallektif işletmeleri nde toprak kirası kaldırılmıştı r. Artı k TKZS'Ierde tek ödeme prensibi, sosyalizmdeki emeğe göre gelir dağ ı l ı m ı prensi bidir. S o r u : Bugün Bulgaristanda kooperatH topraklarlmn sahibi kimdir? S. Süfemezof: «Bulgaristan'da kooperatif topra kları, bu topra kla rı işleyenlerindir, yani kooperatörlerindir. B un unla beraber, kooperatörler­ lerin, kooperatife g i rerken sahibi bul und ukları toprak parçasını satmaya hakları yaktur. Yan i gerçekte toprak, kollektif m ü lkiyet haline gelmiştir. B u toprak, onu ortaklaşa işleyen e m e k kollektifi n i n tasarrufundadır... S o r u : Bir köylü, kooperatiften çıkmak isterse, toprağı kendisine iade edifir mi? Soruyu B. /liyef şöyle cevaplandırıyor : «Kooperatiften çıkma k isteyen köylüye bir toprak parçası iade edilmelidir. Ama iade edilecek toprağın, köylünün kooperatife g i rerken sahibi bulunduğu toprak parçası o l ması şart değ i ld i r. Köylüye, eskiden sa h i bi bulunduğu toprağın, yüzölçümü ve niteliği bakı mından eşi olan bir toprak iade edi l mel idir. Ne va r ki, bu son 1 5 yıl içinde, hiçbir köylü kooperatiften çıkmak istememiştir.» E. Vidova şu noktayı belirtiyo r : «Eski zeng i n köylüler bile kişisel işletme lafını etmez oldu lar. Köylüler, yeni hayatı n üstü nlüklerine kend i tecrübeleriyle inandı lar. Geçmişe dönülemiyeceğ i n i pek iyi a n l ıyorlar.» S o r u : Kooperatiflerin ifk kuruluş döneminde hatalar yapıldı mi? M. Georgiyef: «Ilk zamanlarda işlenen en büyük hata, köylü lerin ko­ operatiflere girmelerini sağ lamak için şurada burada idari (administratif) metotla ra başvu rulması olmuştur. Bunun sonucunda, kollektif işletmen i n ü stünlüğüne h e n ü z yeteri kadar kanaat getirmemiş köylüler de kooperatif­ Iere üye yapı ldı. Bu d uruma engel olmak üzere, Kom ünist Partisi Merkez Komitesi ile h ü kü met, 1 951 yılında, kooperatiflerden ayrı lmak isteyen köylülere bu i mkônı veren bir kara rname yayınladı. Ve o zamanlar, 50-60.000 kadar çiftçi (ya ni genel toplarnın % 2-3'ü) kooperatiflerden ayrıldı. Partinin ve hükümetin bu kararı, kooperatif hareketinde yeni b i r gelişmeye d a h a güçlü b i r temel sağ lamış o l d u . 1 952 yılı sonlarında, köy ekonomisinde kurulan kooperatifleri n sayısı 2747'yi buldu. Bunla r, ta rıma elverişli topra kla rı n % 48'l.ndan fazlasına sahipti.»

(1) 1 945 ta ri h l i TKZS'ler Ka nunu gereğince dağıtılan geli r tutarının % 60'1 emek ka rşılığı, % 40'1 (rant) toprak kirası karşılığı olara k veriliyord u . 1 950 yı l ı nda k a b u l edilen TKZS Ornek Tüzüğ üne göre, bütün gelirin en az % 70'i emek karşılığı olara k dağ ıtılıyordu. Toprak rentası % 30'dan azdı. 1 953 yılında b u ora n % 75 ve % 25 olara k tespit edi ldi. 1 957 yılında, prati kte, kooperatif gelirlerinin % 4.92'si toprak rentası olara k veriliyord u . 1 958 ise, 1 31 9 TKZS, b u toprak rantın ı vermekten vazgeçti. 670


Kooperatifleri n i l k kuruluş döneminde işlenmiş hatalar konusunda, S. Sülemezof da şunları söyled i : «Şurasını da unutmıya l ı m ki, 1 950 yılları n ı n başlarında, köy ekonomisi üreti minin gelişmesinde maddi isteklendirme yol larını fazlasiyle küçümsemiştik. örneğin, 1 951-1 952 döneminde, köy ekonomisi ürünlerinin fiatları bir hayli indirilmişti. Oysa kooperatiflerin ü reti mi sağl ayab i lmeleri için muhtaç oldukları a raçların fiatları yükseltilmişti. B u da, neticede, kooperatif üyelerinde üretime karşı i lgiyi azalttı. Köylülerden bazıları, kooperatiflerden ayrı l maya başladı. Topra kl a rı n ı kendi başlarına işleyenlerde ise, kooperatife karşı d uyulan kuşku arttı. Komün ist Partisinin Nisan (1 956) Plenumu, Bulgar kooperatifçi lik hareketinde önemli bir d ön ü m noktası teşki l eder. Bu toplantıda, bütün alanlarda olduğ u gibi, köy ekonomisinde işlenen bir takım hatalara da son verdi . özellikle, devletin kooperatiflere yard ı m ı a rtı rıldı. Köy ekonomisi ü retiminde maddi isteklendirmenin rol ü yükseltjfdi. B u tedbirlerle, kooperatifçj f i k ha reketinde yeni b i r gelişme sağ landı. 1 Temmuz 1 956 tarihinde, ü lkede, genel köy işletmeleri n i n % 77'sini ve işlenen toprakların % 75'ini kapsayan 3056 kooperatH bulunuyord u. 1'959 yılının sonlarında, Bulgaristan'da, topra kların yaklaşık olarak % 95' ini kapsayan 3452 ko­ operatif vardı. Böylelikle, köylerin sosyalist temeller üzerinde yeniden kurulması işi, başaoyla tamamlanmış oldu. Fakat ortaya yeni sorunlar çikmıştı : Bunlar, köy ekonomisi üreti mini h ızla artırmak ve entanzifleştirmekle ilgi liydi. BKP, bu ödevleri başariyle gerçekleştirmek için, TKZS' leri büyütme yol una gird i . Bu da kooperatörlerin temel çıkarlarına uyg un düşüyordu. 1 959'da kooperatörler genel kurullarının a ldığı kararlarla kooperatif işlet­ melerinin büyütül ü p g enişletjfmesine başlandı. Böylelikle, kooperatif sayısı 972'ye i n d i rildi. Her biri ortalama 4.500 hekta rl ı k toprağa mal i kti. Kooperatiflerin i ri l eştirilmesi köy ekonomisine h ızla gelişme i mkônları sağ ladı, topra ğ ı n, makinelerin, emek kaynakları nı n daha rasyonel şekilde kulla n ı l masına yol açtı ... i. Ayranova, bulunduğu sancakta, 1 958 y ı l ı n ı n sonlarında 7 köyün bir tek kooperatif içinde birleştiği n i söyledi. Bu büyük kooperatif on yıldır üretim a la nında büyük başarıla r elde etmiştir. Pa rtinin kooperatifleri irileştirme kararının n e kadar isabetli olduğu bugün a rtık ta mamiyle anlaşılmıştır. S o r u : Kooperatifler kurulurken devletten ne gibi yardımlar görüyordu? S. Kmef: «Devlet, kooperatifçilik hareketine, daha başlangıcından beri çeşitli yard ı ml a r yapmakta, destek olmaktad ı r. Bu yardı mlar ol masayd ı , kooperatif ha reketi başarıya u laşmaıdı . Devletin yard ı mı fevkalôde büyük önem taşıyan siyasal, ekonomik ve mal i tedbirlerdir. Bu tedbirlerden 671


bazı larını daha önce saydık (örneğin, 1 945 TKZS Kanun, 1 946 Toprak Reformu Ka nunu, maki ne-traktör istasyonlarının kurul ması vb.) Sanayi i n 1 941'de milli leşti ri lmesini, ülkenin sanayileşmesi yolunda partin i n çalış­ malarını da özellikle hatırlatmalıyız. Bütün b u ted bi rler köylerdeki sosya list dönüşümlerin temposu na ve başarısına çözümleyici etkiler yaptı. Yerli makine yapımı end üstrisinin kurul masiyle de, köy ekonomisine gereken makineler sağlandı. Böylelikle, TKZS'Ierin makina donatımı h ızla mükem­ melleşti. Devletin mali politikası, köy ekonomisinin yeni temeller üzeri nde kurul­ masında büyük rol oynadı. Birinci Beş Yıllık Plôn döneminde yatı rı mları n % 1 0'u, ikinci ve üçüncü beş yıllık plônlar döneminde yatırımların 0,'0 1 1 ,l'si köy ekonomisine ayrı l d ı . Köy ekonomisi ne, B irinci Beş Yıllık Plôn döneminde, yılda ortalama 56 mi lyon 500 bin, I ki nci Beş Y ı l l ı k Plôn döne­ minde 1 1 4.5 mi lyon, Oçüncü Plôn döneminde 299 m i lyon leva l ı k yatı rı m ya pıldı.» L. Raşef şu noktayı da bel i rtti : «Bulgaristan Komünist Partisinin ko­ operatiflere her yönden ya rdım politikası, Sovyetler Birliği'nin ve Sovyetler B i rliği Komünist Partisi n i n tecrübelerinden büyük ölçüde faydalandı. Sovyetler B i rliğ i ' n i n kolhoz kurucu luğu alanı ndaki zeng i n tecrübeleri ve kolhozların elde ettiğı başa rılar bizlere örnek oldu. Sovyetler Birliği'nden vaktiyle aldığı mız, hôlô da a l makta olduğumuz büyük yard ı m la rı da belirt­ meliyiz. Bulgar halkı, Kurtuluştan sonra hüküm süren kuraklık yıllarında, Sovyetler Birliğ i'nin, savaş sonrası döneminde çektiği bütün sıkı ntı lara rağ men, bize yaptığı gıda yard ı m ı n ı h içbir zaman u n utmıyacaktır. Daha sonra da, Sovyetler Birliği, Bulgaristan'a defala rca ya rd ı mlarda bulundu, krediler verdi, makine, tohumluk gönderdi. Georgi D i mitrof'un ded iği g i bi, her ca ni ıyo hava ve g üneş ne kadar lôzı msa, Bulgaristan emekçi leri için de Sovyetler B i rliğ i'nin dostluğ u o derecede zorun l udur. Dimitrof' un bu sözü yı ldan yıla daha derin b i r a n l a m kazanıyor, muhtevası gittikçe zengi n leşiyor. Bulga ristan halkı n ı n Sovyetler B i rliği ne duyduğu sevgiyi h içbir kuvvet yok edemez.» '

1/.

BULGARiSTAN KöY EKONOMiSiNIN BUGONKO DURUMU «Bugün Bulgaristan'da 854 TKlS, 1 52 devlel-tarım işletmesi (DlSJ, 30 tohumluk üretim işletmesi, 27 devlet-orman tarım işletmesi, Bulgaristan Köy-Ekonomisi Bifimler Akademisine bağlı 21 üretim bazı bulunmaktad". Bu modern köy ekonomisi işletmelerinin elinde 4.800.000 hektarhk işlenmiş toprak vard". Olkede, köy ekonomisi üretiminin aşağı yukarı üçte ikisini TKlS'Ier, % 1 0'unu da DlS'ler sağlamaktad". Köy ekonomisinde 1.843.000 kişi çalışmaktadır. Bunların 1 . 1 60.000'i TKlS'lerdedir. Her biri ortalama 15 beygir gücünde 86.000'den fazla traktör, 8.000'den fazlası biçerdöğer

672


olmak üzere 1 .500 biçer ülkenin tarlalannda işletmektedir. Koope­ ratiflerde, toproklann 0/0 98'i makine ile sürü/mektedir. Sürüm ve harman işlerinin yüzde 97'si makinelerle yapılmaktadır. 1 967 yıftnda işlenir topraklara, hektar başına, ortalama olarak, 500 kilo kimyevi gübre serpilmiştir, yani 1 948'e oranla, 1 00 kat fazla. Halk iktidan rejiminde sistemli şekilde sulanan toprak tutan 30 kat ortmışltr, bunlar bugün 1 milyon hektan geçmektedir. 1 967 ydında, dekar başı na düşen' ortalama gelir şöyleydi : buğday: 360 kg; mısır 343 kg; ay çiçeği 1 73 kg; şeker pancan : 342 kg; domates 3.035 kg. (Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesine bağl ı Köy Ekonomisi Ş u besi Başkanı P. Krıstef'le yaptığ ı mız görüşmeden)

M. Georgiyef şunları a nlattı : «Bugün ü l kenin köy ekon o mi s i Bulgaristan sosya list ekonomisinin h ızla gelişen bir dalıdır. B u a landa, sağ l a m maddi ve teknik temeller yaratıldı, sosyalist ü retim i l işki leri to m manasiyle hakim­ d i r. Bu do, köy ekonomisi ü reti minin i leride de durmadan gelişmesinin ve mükemmel leşmesi nin başlıca g üvencesidir.» ,

M. Georgiyef sözlerine şöyle devam etti : "Parti mizi n ve halkı mızın a macı, sadece köy ekonomisi ü reti mini gelişti rm,ek değ i l d i r ; bütün ekonomide - ve özellikle sanayide - genel ve çok yön l ü bir gelişme sağ lamaktır. Ha l k i ktidarı kurulduğu g ünden b u yana, sanayideki ü retim 30 kat o rtı rı lmıştır. Aynı dönem içinde, ulusa l gelir 5 kat çoğa i mıştır. Bundan sadece 25 yıl önce, B u lgaristan'ın ekonomik gelişme seviyesi, Yuna nista n ' ı n ve Türkiye'n i n gelişme seviyesinden hemen hemen farksızdı. Bugün ise, Bulgaristan,ın u lusal geliri, Yuna nistan'ınkine kıyasla 1 .5, Türkiye'nin u l usal gelirinden 3 ka t fazladır. Bulgaristan hızla gelişen modern bir sanayiye, durmadan m ü kem melleşen bir sosyalist köy ekono­ misine malik bir ü l ke haline gelmiştir.»

TKlS'lerde üretimin artışı Görüsmelere katı lanların çoğu , emek-kooperatif ta rı m işletmelerinde (TKZS'lerde) ü reti m alanında elde edilen başa rıları ' büyük bir g u rurla belirtti. Orneğ i n , J. Atanasof'un bize verdiği ra ka mlara göre, çalışmakta o lduğu TKZS'de, son iki yı l içinde, başlıca köy ekonomisi bitkilerinde çok yüksek sonuçlar elde edi l m işti r : dekar başına 503 kg buğday, 612 kg mısır, 288 kg ay çiçeği çekird eğ i gelir a l ı nmıştı r. Ts. Berkovski, çalıştığı TKZS'de yılda yetişti rilen buğdayı n , bütün Bulgaristan halkının iki g ün l ü k ekmeğ i ni sağlayacak m i ktarda olduğunu 673


söylemiştir. Bir ineğin yıllık ortalama süt verimi, 3.700 litreye yükseliyor (1). Aynı kooperatifte, domuz ferması (domuz yetiştirme çiftliği) devlete her yıl 1 .000 tondan fazla domuz eti satıyor. R. Petrova dikkate değer bir örnek verdi . Çalışmakta olduğu TKZS'de 1 966'da, dekar başına ortalama 370 kg, 1 967'de ise 450 kg buğday elde ed i lm iştir. P. Şeyretova : «Novoselo köyündeki TKZS'n i n hızlı iktisadi gelişimini bir sayı ile dile getirebiliriz : 1 959'0 kıyasla işletmenin gayri- safi üretim i 1 968'de dört kat artmıştır» dedi. K. Berkof, Slivo Pole köyündeki TKZS'nin başarılarını a nlattı. 1 961-1 965 döneminde, bu kooperatifteki buğday ü retimi, deka r başına 256 kg. dan 408 kg'o ; mısır üretimi 297 kg'dan 600 kg'a ; inek başına süt veri mi 3.180 litreden 4.000 litreye yükselmiştir. S. Drumef, 1 968 yı lı ndaki .şiddetli kuraklığa rağ men, ça lıştığı kooperatifi n, dekar başına ortalama 471 kg buğday ü rettiğini söyledi. Bir. ineğin . orta lama süt veri mi 4.000 l itreyi, bir koyunun yine o rtal a ma yün verimi 8 ki loyu bulmuştur. Neticede, b u kooperatifin genel üreti m hacmi son dört yıl içinde iki kat a rtmıştır. Bu örnekler istisnai değ i l d i r. Derg imizde çalışan kardeş partilerin temsiıCileri, Tolbuhin sancağını dolaştı lar, Parti sorumlula riyle görüştüler, bazı kooperatiflerin çalışmalarını i ncelediler. Bulga ristan Komünist Partisinin Tolbuhin Sancak Komitesi Birinci Sekreteri G. Krıstef, kendilerine şun ları a n lattı : «Tolbuhin sancağı, B ulgaristan'ın başlıca zahire ü reticilerinden biri d i r. 1 959 yı lında bu sanca kta 440.000, 1 967'de 970.000 ton (2.2 kat fazla) tah ı l elde edildi. 1 967 yılında sancakta ortalama buğday üreti mi dekaı başına 463 kg'ı buldu (1 20.000 hekta rlık bir a raziden). 1 967 yılında, d ü nya ülkeleri a rasında, sadece Hollanda ve Danima rka'da Tolbuhin'dekinden fazla buğday gel i ri elde ed i l m iştir. Şu d a g özönünde bulunduru ı ma l ı ki, Hollanda'da buğday yetişti rilen toprağın yüzölçümü Tolbuhin sancağ ı nda­ kinden daha küçüktür. Hayvancıl ı kta da çok büyük başarılar elde edildi. 1 954 yılınd a b i r i neğ i n ortalama süt verimi 709 litreyi, bir koyunun yün veri mi 1 .8 kiloyu bu luyord u. Oysa 1 968 yılında 3.300 l itre süt ve 6 kilo yün elde edildi.» (1) ( I) 1 967 yılında, ülkenin ortalama orta lama 31 1 kg pancarı ve 3.21 1

TKZS'lerdeki çeşitli bitkilerin çoğ unda orta l a ma verim, veri m inden yüksekti. Orneği n kooperatifler, dekar başına buğday, 390 kg m ısır, 1 80 kg ayçiçeği , 3.442 kg şeker kilo domates elde etti ler.

( 1) 1 967 yılında Bulga ristan kooperatiflerinde bir i n ekten ortalama olara k 2.763 l itre s ü t e l d e ed i l m işti. Yani 1 960'0 nispetle % 5 0 bir a rtış va rd ı . 674


Onceden belirttiğimiz gibi, Bulgaristan köy ekonomisinde 1 52 devlet­ tarı m işletmesi (DZS) vardır. Dergimiz temsilci leri, bunlardan birini, Varna sancağ ı ndaki «D. Kondof.. işletmesini ziya ret etti ler. Işletme d i rektörü B. Led/of, Parti Sekreteri Y. Demirof, Sendika Komitesi Başkan ı i . le/ef, temsi lci lerimize işletmenin ça lışmala rı konusunda bilgi verdiler. işletmenin toprakları 1 4.200 hektar tutuyor. Tahıl, üzüm yetiştiriyor, hayvancı l ı k da yapılıyor. Işletme her yıl devlete 1 2.000 ton üzüm, 3 milyon litre süt, 5 milyon yumurta vs. satıyor. O retimdeki yıllık artış, ortalama , % 6-7 d i r. Oreti min rantabilitesi de artmaktadır. Işletme devlete yılda 1 m ilyon leval ı k kar sağ la maktadır. «D. Kondof.. işletmesi, modern bir ta rı m işletmesidir. Her çeşit makine ile donatı l mıştır. Kooperatiflerin maddi ve teknik temeli Kooperatiflerde sağ l a m bir maddi ve teknik temel ol masaydı üretim alanındaki bu büyük başarılar elde edilemezdi. Kon uşmacıların çoğ u, köy ekonomisi çalışmalarındaki makineleşme saveyesini, işletmelerin donatı mındaki makine, a ra ç ve üretim fonları artışlarını (1) uzun uzun a nlattılar. P. Kordovs ki nin bu konudaki konuşması di kkate değerdir. Kordovski, konuşmasında, Pırvenetz köyü TKZS'iyle ilgili çeşitli raka mlar verdi. Bu kooperatifi n elinde 1 20 traktör, 36 kamyon bulunuyor. (Işlenen toprak yüzölçümü 3.200 hekta rd ı r) . Bağlarda, meyva bahçelerinde en önemli işler makine i l e ya p ı l ma ktadı r. Kooperatif, her yıl, üretim işlerine 1-1 .2 m i lyon reva yatı rmaktadır. Orneğ in son zaman larda , işletme 5.000 ton l u k ü rünü muhafaza edebilecek b i r s i l o inşa etmiştir. Yüzölçümü 6 hektara varan ta ma miyle oto mati kleşti rilmiş ca m i ı li monlu kları var. B u l i monluklar için kooperotif 1 m i lyon leva harca mıştır. Ama daha şi mdiden yılda 220.000 leva l ı k bir kar getirmektedir. '

S o r u : UJkedeki TKZS'/erin ge/ir/erinden orta/ama % rak ne kodan yattnma aynilyor? S. Sü/emezof şu ceva bı verdi : «Orta lama olara k TKZS'ler y ı l l ı k gelir­ lerinin % 1 2- 1 5'ini üret i m temelleri n i genişletme işine ayırıyorlar... i. Ayra n ov a n ı n çalıştığı kooperatifte, son yıllarda, güc!ü bir teknik temel ya ratı lmıştır. Bu işletmenin elinde 70 traktör, 30 kamyon ve pekçok makine bulun maktadır. Kooperatif üyeleri kendi i mkanlarından fayda ­ lanara k, kilometrelerce sulama kanalları açmışlardır. 4 büyü k pompalama istasyonu kurulmaktadır. Kooperatif to prakla rı n ın % 65'i nden fazlası sulama sistemine dahildir. '

(1) 1 967'de bu fon la r, kooperatif başına ortalama 1 .298.000 leva olara k tespit edil miştir. 1 956'daki tuta rın 1 0 katında n fazla demektir. 675


T. An gelo f un beli rttiğine göre, üye bulunduğu kooperatifte, 6 milyon leva değerinde temel fonlar kurul muştur. Her yı l büyük işlere 700.000 leva sarfedil mekted ir. Bunun böyle ol ması gereki r. Çünkü, üreti min hızla a rtabilmesi, köy ekonomisin i n modernleştirilmesi , gereken çağdaş üretim a raçla rıyla donatı lması sayesinde mümkünd ür. Bugün, söz konusu kooperatifi n 5.500 hektar tutarındaki topra klarında 1 02 traktör işlemekte­ d i r. Bu yılın sonunda traktör sayısı 1 20'ye, 1 971 sonlarına kadar i se 1 50'ye yükselecektir. S. Kavalciyefi n ça lıştığı kooperatifin elindeki 4.500 hekta rlık toprakta, 46 traktör, 22 kamyon, 1 1 biçerdöğer makinesi, 3 pa muk toplayıcı makine ça lışmaktadır. Çağdaş tekniğe göre donatı lmış örnek bir oteiye ve traktör ta m i r i stasyon ları do kurul muştur.

KöY EKONOMiSiNI DAHA ETKILI GELiŞTiRME TEDBIRLERI ,Neni Beş Yillık P/ôn döneminde, köy ekonomisi üretiminde sanayi metotlan kullanmak, gitgide entanzifleştirmek ve tanmsal üretimin niteliğini sanayi üretiminin niteliğine yaklaştlrmak suretiyle, köy ekonomisinin daha etkili hale getirilmesi sorununa büyük önem _ verilmektedir». (BKP MK Birinci Sekreteri Todor livkof'un iX. Kongrende okuduğu rapordan) M. Georgiyef şöyle dedi : «Bugün Bulgar köylerinde nitel ba kımdan yeni süreçler gelişmekted i r : köy ekonomisi üretimi yavaş yavaş sanayi temelleri üzeri nde kurulmaktad ı r. Bu geçiş b i rkaç koldan gerçekleşmektedi r ; 1 ) Ta h ı l ü reti minde makineleşme g ittikçe a rtıyor. Kan ı mızca, b u üreti mi kolunda b i r iki yıla kadar makineleşme yüzde yüz ta mamlanmış olacaktır. 2) Tavukçulukta, domuz yetiştirmede sanayi metotlarına geçi I ­ mektedir. 3 ) Kooperatiflerde v e kooperatifler a rasında, ycrpı m malı üreten sanayi işletmeleri gelişmektedir. 1 964 yı l ı ndan bu yana, B ulgari stan köylerinde bosariyle uygulanmakta olan yeni yönetim ve plônla ma sistemi, köy ekonomisi üreti m inde gelişmekte olon bu köklü dönüşümleri kolaylaştıracak ve geniş letecektir». Bu görüşü derinlemesine açı klayan S. Kı nefi n beli rttiği g i b i , üreti m i i htisalaştırma v e yoğ un laştı rma, köy ekonomisini sanayi leştiren önemli metotlardan b i rid i r. azeilikle, köy ekonomisi çalışmala rı n ı n makineleştiril ­ mesinde i htisaslaşma v e yoğ unlaştırma ç o k önemlid i r. Bunun i ç i n d e TKlS'lerde komple makineleştirme ekipleri g ünden güne artmaktadır. B u üreti m birimlerine belirli toprak biri m leri, m a k i n e vs. verilmektedir. Çalış676


maların sonuçlarına göre, maddi isteklendirme pri mleri de ödenmektedir. Bu komple maki neleştirme eğ i l i m i şu sonuca yol açmıştı r ; Bulgaristan'da bir buçuk milyon hektarl ı k toprak işleyen 1 .380 ekip ve 580 komple maki­ neleştirme kolları kurulmuştur. Bu ekipler ve kol larda yapılan çalışmaların etkinlik derecesi n i ölcmek i çin, en önemli ölçü, her meka nizatöre tahsis edilen işlenir toprak yüzölçü müd ür. 1 967 yılına kadar, her mekanizatöre 1 6.4 hektar d üşüyordu. 1 968 yılında ise 32 hektar ayrı lıyordu. Plôna göre de bu ölçü, 1 00-120 hektara yükselecektir. Çağdaş teknik, buna imkôn vermekted ir. P. Nenof bu bilg iye şunları ekledi : çal ıştığı kooperatifte, 2.400 hekta rlık toprakta, to ma miyle ma kineleşmiş bir ekip ta h ı l yetiştirmektedir. Bu ekipte, 23 mekan izatör, 9 yardımcı bulun maktadır. 1 968 yılında, her mekanizatöre 90 hektar d üşüyordu (ya rdımcılar hesaba katı l ı rso, bu, 64 hekta rd ır). Bu yı l ise, ekipteki mekanizatör sayısını azaltmak, böylelikle her b i rine düşen toprak miktarını 1 40 hektara yükseltmek söz konusud ur.» J. Topalof, komple makineleştirme ekipleri n i n ça lışmalarını bütün ayrıntılariyla a nlattı. Topalof'un yönettiği ekip, aşağı yükarı 2.500 hektarlı k toprakta yedi çeşit ürü n yetiştirmektedir. Ekip çeşitli tipte traktörler, makineler, biçerdöğenler kullanıyor. Eki pte 30 mekanizatör ve 17 ya rd ı mcı çal ışıyor. Mukayese olarak, Devri mden önce aynı toprak yüzölçümünü, öküzlerle, otlarla, sabanla, en der olara k pull ukla, 2.000 emekçinin katı l ­ masiyle 806 çiftçinin işlediğini söyleyebi l i riz. Bug ü n e k i b i n h e r üyesinde ' 28 beyg irg ücünde bir çekme kuvveti d üşüyor. Sadece mekanizatörleri sayarsak - ya rd ı mcılarını hesaba katmadan - ada m başına 43 beyg i rl i k bir g ü c düşmektedir. Bu da demektir k i , i nsan emeğ inin yerini tuta bilecek teknik a raçlar yeterlidir. Gelirler de kökten değ işti. Ekip dekar başına 350-380 kg buğday, 450-480 kg mısır elde ediyor. Hem de sulama ka nal­ lan bulunmaya n topraklarda. J. Topa/of şöyle devam etti : «Amerika'da bir ton buğday elde etmek için 1 saatli k emek ıôzım. Ekibimiz şimdilik bir ton buğda için 2 saat çalışıyor. Ya ni Ameri ka'dan 1 saat «gecikiyoruz». Ama b u yıldan itibaren bu farkı indireceğ i mizi ve Ameri ka'daki sonuçlara varabileceğ imizi umuyoruz.

Daha 1 965 yılında, ekibimiz i l kbaharda yaptığı mısır ve ayçiçeği ekimlerinde, 4.2 metre üzerinden değil, 5 metrelik a raziyi eken maki neler kullan mayı teklif etti. Böylece günde ekilen toprak tutarı 20 hektardan 38-41 hektarı buldu. 1 965 yılında ne Ameri ka'da, ne de başka bir ü l kede böyle bir sonuç elde edil memişti. Ta h ı l ekilen toprağı kabartı p yumuşat­ mak üzere kullandığımız maki nen i n iş alanını 4.20 metreden 5.60 metreye yükselttik. Bu do 1 8 hektar yerine 48 hekta r toprak işleme mize i mkôn verdi. Bu sonuçlar da henüz d ü nya n ı n h içbir yerinde elde edilmemiştir. 677


Bizde ise bu yıl, işletmelerin aşağı yukarı yarısında, teklif ettiğimiz metotla r uyg ulanacaktır.» K. Berkof kooperatiflerin kendi sanayi bazları ndaki gelişmelerden bahsetti. Son yıllarda, Berkof' un çalıştığ ı TKZS'de, yılda 1 .900 ton turfanda sebze veren 12 hekta rlık l i monl uklar, yılda 6.000 ton meyva suyu ve nektar ü reten bir fabrika, ni hayet konsantre g ıda maddeleri ya pan bir başka fabrika kuruldu. Gelecek iki yıl içinde, TKZS'de, kendi ham maddelerini işleyen yeni işletmeler açılacaktır. Yı lda 2.000 ton ü rü n verecek bir yem fabrikası projesi hazırlan maktadır. Çilek ve çiçek yetişti rmek üzere 1 2 hektarlık yeni l i monlukların inşası, meyva suyu fabrikasının gen işleti l mesi, perhiz yemekleri konserveleri ve çocuk ma maları yapacak bir fa brikanın ku rul ması düşünül üyor. S o r u : Işletmelerinize gereken donatımı nereden temin ediyorsunuz? Bu donatım ne derecede moderndir? Soruyu K. Belkof ceva plandırıyor: «Hem ü l kemizdeki fa brikalardan, hem da sosya l ist ve kapitalist ülkelerden alınan donatı mlarla. Işletmeleri mizin donatı mları ta ma miyle moderndir, dünya standartlarına uygund ur. Oreti min entanzifikasyonunu a rtırmak için, her şeyden önce fevkalade etki li, 1 .500 hekta rlık toprağı su layacak bir sularma sistemi kurmaya başlad ık. Bu sistem sayesinde, emek veri mi 1 0 kat a rtacaktır. I şletmemiz sanayileşmiş büyük bir tarım-kooperatif ışletmesi haline gelmiştir.» P. Şeyretova, dağ l ı k bölgelerle tabiat ve iklim şartları elverişli ol mayan bölgelerde bulunan kooperatiflerin etkili ve deva mlı gel işmelerinde yardı mcı işletmelerin ve sanayiin oynadığı rolden bahsetti. Şeyretova'nın verdığı bilgiye göre, üyesi bulunduğ u kooperatifte elde edilen ü rün leri işlemek üzere çeşitli işletmeler kurul muştur. örneğin, yetişti rilen elmalar, kara frenk üzümleri, eriklerin % 80'i, ağaççileklerinin % 50'si ve südün hepsi mamulleştiriliyor. Kooperatifte şurup, meyva suyu, şarap, meyva kurusu ve sütlü besinler hazırlanıyor. Bugün, yardı mcı işletmelerde sağ lanan ü reti m, kooperatifi n elde ettiğ i gayri-safi üreti min % 64' unu teşkil ediyor. Kooperotif, sanayi ü retim bazı n ı genişletmeye kara rlıdır. S. Sülemezof, Bulga ristan'da köy ekonomisi ü reti minde i htisaslaşmayı ve yoğ un laştırmayı sağ lamak için kooperatifler a rasında kurulan sanayi­ ta rım birliklerinin tecrü belerinden bahsetti. Son yı llarda, kooperatiflerarası işletmelerin kurul ması işi Bulgaristan'da çok hızlanmıştır. Bugün, ülkede, her biri 2.5-5 mi lyon tavuk yetiştiren 10 tavukçul u k kombinası kurul­ muştur. 11 kombina daha inşa halindedir. Tavukçuluk merkezleri, genel­ l i kle, tekniğin en son buluşlarına göre donatıl mıştır. l O tane koopera­ tiflerarası domuz yetiştirme ferması inşa halindedir, her birinde yılda 1 0.000-30.000 domuz yetiştirilecektir. 1 972 yılına kad a r, tavuk ve domuz 678


yetiştiren bütün işletmeler, sanayi temelleri üzerinde d üzenlenecektir. Kooperatiflerarası konserve fabrika larının, soğ u k hava depoları n ı n sayısı g ittikçe artmaktadır. P. Berkovski'n i n verdiği bilg iye göre, yaşadığı bölgede 6 kooperatif, yılda 32.000 domuz yetiştirebi lecek büyük b i r kombina kurmak üzere ça balarını birleştirmiştir. Tavukçu l u k da aynı yoldan gel işti rilmektedir. B u tip işletmelerin geliştiri l mesi, köylerdeki çal ış maların niteliğini değişti riyor. Köylülerin emeği, g ittikçe sanayi emeği n iteliğ ini kazanıyor. Çok ta bii olara k, ma m u l lerin üretim masrafı büyük ölçüde azalıyor, emeğ i n veri mi a rtıyor. Köy ekonomisi üretimi ve bi/im Kardeş partilerin dergi mizdeki temsilci leri, Bulga ristan Köy Ekonomisi B i l i m leri Akademisi Başka n ı , Akademi üyesi K. Daskalof'la bir görüşme yaptı l a r. Daska lof, köy ekonomisinin sanayileşmesi ve entanzifleşmesi için çok yoğ u n bilimsel ça baların şart olduğ unu söyledi. B i l i m adamları köy emekçilerine yard ı m ediyor. Bulgaristan'da, köy ekonomisinin geliş­ mesiyle i l g i l i sorun ları inceleyen birçok deneme istasyonları, a raştırma enstitüleri kuru l muştur. Köy Ekonomisi Bilim leri Akademisine bağ l ı , 1 .200 b i l i m işçisinin çal ıştığ ı 56 bilim a raştı rma enstitüsü va rdı r. Akademinin çalışmaları , daha çok b i l i msel-teknik tahmin lere ve köy ekonomisi gelişimi görüşlerine yönel mektedir. Drneğin, ü l kenin bugün va rmış olduğu seviyeye ve dünyada" elde edilen sonuçlara göre, 1 975-1 980 yıl la rına kadar köy ekonomisinin 22 kolunda öngörülen gelişme olanakları, 3 i htimal halinde tespit edi l miştir. B i l i msel a raştı rma enstitüleri , çeşitli sektörler i çin, 1 975 yılına kadar, konkre gelişme plônları da hazırlıyor. Drneğ in, sanayi metotlarının tavu kçuluğa ve domuz yetiştirimine uygu­ lanmasiyle ilgili plônlar ta mamiyle hazı rdı r. Geçen yıldan beri, enstitüler, köy ekonomisi üreti mini ü lkeni n 27 bölgesine göre bölgeleştirme ve i htisaslaştırma sorunlarını incelemekted i r. Bu sorunla 700 b i l i m adamı uğraşmaktadı r. Bulga ristan b i l i m adamları , köy ekonomisi emekçilerine g ün l ü k işlerinde d e büyük ya rdı mlar sağ la makta d ı rlar. Seleksyon işlerinde çok büyük başarılar elde ettiler. Çeşitli alanlarda uygulanacak sanayi ü reti m metot­ larını tespit etti ler. Bugün b i l i msel a raştırmalar daha çok Köy Ekonomisi Bilimler Akademisince yürütülüyor. B i l i m adamları nın bütün ça baları, köy ekonomisinin gelişimi için büyük önemi olan 70-80 sorun üzerinde toplanmıştır. Plovdif'teki Meyva c ı l ı k Enstitüsünün Direktörü V. Ve/kof enstitünün çal ışma ları hakkı nda bilgi verdi. Vel kof şöyle ded i : «Enstitü çok çeşitli faa liyetler yürütüyor : yeni meyva cinsleri ya ratıyor, üreticiler öğütler 679


veriyor, kooperatiflere gereken kad rolar hazırl ıyor. Enstitü memlekette meyvacı lığın bölgeleştirilmesi sorununu da inceliyor. Bulgaristan'da meyvacılığın gel işti ril mesi prog ra m ı n ı n hazırlanışına katı lan Enstitü, köy ekonomisinin bu kolunda, 1 980-1 985-1 990 yılları na kadar öngörülen gelişim olanakları n ı tespit etmiştir.» V. Velkof'un belirttiğine göre, 1 949'den bu ya na, meyva bah çelerinin yüz ölçümü 3.5 kat artmıştır. Ozel likle 1 960'dan sonra, büyük başarı lar elde edildi, entanzif meyva üreti mine geçi ldi, ağaç cinsleri daha mükem­ mel hale getirildi. Bu entanzifleşmenin son uçlarını gösteren sayılar vereli m : 1 960 yılı nda 568.000, 1 968 yıl ı nda 1 .062.000 ton meyva elde edildi. Halbuki aynı dönem içi nde, meyva bahçeleri nin yüzölçümü sadece % 35 kadar o rttı. Dergide kardeş partileri temsil edenler, Va rna'daki komple tecrübe istasyona gitti ler. Di rektör S. Nenof, istasyonda 5 bilim adamının ça lıştı ğ ı n ı söyledi. Bu istasyonun yüzölçümü 1 70 hekta rd ı r. Başlıca vazifesi, üzüm, sebze, meyva türleri üzerinde denemeler ya pmaktır. istasyonda, bağcı lara mahsus bir halk üniversitesi kurul muştur. 1 962 yılında 740 ekip başkanı ve 4 1 2 ta rı m mühendisi bu üniversiteden mezun olm uştur. K. Berkof şöyle dedi : «Bugünkü şartlar içinde, bili msel incelemeler yap ılmadan ülkenin köy ekonomisi i lerliyemiyeceği gibi, ayrı ayrı koopera­ tifler de i lerleyemez. Bunun için de, kooperatifi mizde, soru mlulara yard ı mlarda bulunmak üzere, bili msel ve teknik bir konsey kuruldu. Bu konseyde bilim a raştı rmacı ları, üreti mde ça l ışan uzmanlar bulu nuyor. Konsey, şimd iden, kooperatifi n bütün iktisadi faaliyetini enine boyuna inceledi. B u incelemeye dayanarak, i ktisadi olanakların 1 970 yı lına kadarki gelişme plônını hazırladı. Plônı hazı rlarken, başlıca soru nlarımıza - daha entanzif bir gelişme, daha yüksek bir emek veri mi, üretimde daha yüksek bir ranta bi lite sorun la rına - çözüm yolları bul maya çal ıştı k. Perspektif plô n ı , bütün kooperatif üyeleri tarafı ndan uzun uzun i ncelendi ve tartışıldı. Ve hôlen azimle uyg ulanan bir ha reket progra m ı haline geldi. S. Kı ne t şunları söyledi : «Köy ekonomisi üretiminde bili msel seviyenin yükselmesi bize şunu gösteriyo r : Devlet, köy ekonomisi alanında yüksek vasıflı kadrolar yetişti rmek için elinden geleni ya pmakta d ı r. 1 968 yı l ı sonlarında, ü l ke mizin köy ekonomisinde yüksek tahsil l i 1 8.000 uzman, o rta tahsi ıli 52.000 uzman, 1 05.000'den fazla mekanizatör çalışmaktaydı . lJlkemizde 5 yüksek köy ekonomisi okulu, 1 56 teknik okul v e meslek okulu, 85 makinistlik - traktörcülük okulu va rd ı r. Bu okullara 1 8.000-20.000 kız ve erkek öğrenci devam etmekted ir. Okulu bitirince köy ekonomisi a lanında ça lışıyor; çağdaş tekniği uyg u luyorlar.» 680


�ı Beş Yillik Plôn nasil gerçekleştiriliyor Dergimiz temsiıCi leriyle yaptığ ı görüşmede, Bulga ristan Komün ist Partis i Merkez Komitesi Köy Ekonomisi Şubesi şefi P. Kmtef yoldaş şu noktayı belirtti : «Pa rtin i n iX. Kongresinde alınan karar gereğ ince, a maç, beş yı llı k plôn dönemi (1 966-1 970) içi nde, yıllık ortalama köy ekonomisi üreti mini % 30 artırmaktır. Bu a macın her yıl nasıl gerçekleşti rildiğini görel i m : % 1 00 1 965 % 116 1 966 1 967 % 118 % 1 07.9 1 968 % 1 24.9 1 969 . ·

·

·

·

·

1 968 yılı nda, Bu lgaristan ta ri h inde eşi görülmemiş b i r kuraklığın sonucu olara k, köy ekonomisinde üreti m hacmi 1 967 yılındakine kıyasla % 8 azalmıştır. Buna rağ men, 1 965 yılı nda kinden % 7.9 yüksektir. Geçen yıl, ülkenin çeşitli bölgelerinde, ortalama buğday üreti mi deker başına 239 kiloyu buldu. Şurasını da belirteli m : Bulgaristan'da büyük bir kura klık hüküm sürdüğü 1 947 yılında, ortalama buğday veri m i dekar başı na 70 kiloyu bulmuştu a ncak. Bütün bu sayı lardan anlaşıldığı gibi, Partinin, köy ekonomisinde etkinliği a rtırmak üzere harcadığı çaba lar ve kooperatör köylü lerin gayretleri mükemmel sonuçlar vermekted i r. Bulga ristan Komünist Partisi iX. Kongresinde tespit edilen a maç, Beş Yı l l ı k Plôn döneminde köy ekonomisinde emek veri mini % 40 yükseltmekti. B u a maç, daha bu yı l gerçekleşmiş olacaktı r. 1 969 yılında köy ekono­ misinin traktörleşti rilmesi plônı da gerçekleşmiş bulunacaktır. P. Kristef: «Beş Yı l l ı k Plônda tespit edilen a maçların köy ekonomisi a lan ında başariyle gerçekleşti rileceğ ine eminiz» dedi. III. BULGARiSTAN KöYLERiNDE TOPLUMSAL HAYAT Köylerin sosyalist temeller üzerinde kurulmasında Bulgaristan Komünist Partisinin yönetici rolü L. Raşef: «Şimdiye kadar anlattıklanm/z, ilk bakışta, kolayca gerçek­ leşebilecek şeyler sanılabilir. Oysa gerçekte, Bulgaristan köy ekono­ misinin bugünkü durumu, baştan aşağı modernleştirilmesi, irileştirilmesi, üretimde endüstriyel metodlara geçilmesi, yüksek vasıflı uzman sayısının artın/ması, köy/erin yeni çehresi, kooperatörlerin bilincinde meydana gelen dönüşüm ve bu değişiklikler sonucunda özel mülkiyet, toprak kirası gibi kavramların önemini kaybetmesi, halk yığınlarında yeni, sosyalist bilincin, komünist ahlôk ilkelerinin doğmuş ve güclenmiş oluşu, bütün bunlar, yoldaş/ar, Komünist Partisinin köy/erde yürüttüğü dev ça/ışma/afln so­ nucudur.» 681

i


A. Lahol, bir köy porti teşki latı n ı n ça lışmalarını an lattı. 1 1 .500 nüfuslu Kriçi m köyündeki parti bucak komitesi 350 üyelidir ve kendisine 10 taban teşkilatı bağ l ı d ı r. (1) Komünistler, kooperatifin, köydeki çeşitli işletmelerin, köyün sosyal hayatı n ı n yönetimine faa l bir �kilde katı l ıyorlar. Yönetime katılışın bir şekli de üreti mle, sosyal hayatla i l g i l i bütün a ktüel sorun ların parti toplantı larında i ncelen mesidir. Komünistlerin, üretimde ve sosyal hayatta yöneti me katılışla rın ı n b i r ş e k l i d a h a va rd ı r. Çeşitli örgütlerin yöneti mine pek ç o k komünist seçil ­ mektedi r (örneğ in kooperatif başka n l ığına, bucak sovyeti yürütme komite­ sine vb). Komünistler, bu teşkilatlarda, BKP Merkez Komitesi nin, Parti Sancak Komitesinin ve kend i parti teşki latı n ı n kararlarını yerine getirmek suretiyle, pa rtin i n doğ ru ıtusun u gerçekleşti riyorla r. Soru

:

Parti teşkilatmm faaliyetindeki başltea yönelim sizee nedir?

A. Lahol: «Fa a l iyetimizin başlıca yöneli mi, bizim için, halkın i ktisadi ödevleri n i yerine geti rmesine yard ı m etmek üzere yürütülen propaganda, ideoloji ve eğitim ça l ışmaları d ı r. B u lgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesinin Tem muz 1 968 tarih l i genel toplantısında verilen kararlara uyan pa rti yönetici leri, kooperatiflerin ve işletmelerin i ktisa d i faaliyetine doğrudan doğruya karışmadan, üreti m sorunlarının çözümüne Parti ka naliyle ya rdı m etmeye ça lışıyorlar.» Sor

u :

Teşkilatlmzda ideolojik çaltşma/ar nasıl yürütülüyor?

A. Lahof : «Ideolojik çalışmala r iki

temel

yönde yürütülmektedir.

1) Parti nin görüşleri, kon uşmal a rda, dernek çalışma larında, toplantıl a rda ve yığı nsal örgütler vasıtasiyle yayı l ma ktadı r. 2) Parti, TKZS'lerin, işlet­ melerin ve diğer örg ütlerin i ktisadi faaliyetlerinde ilerici niteli kte ne varsa, bunları destekler. Parti toplantıl a rında çeşitli sorunlar i n celenir. Memleket hayatiyle, uluslara rası hayatla ilgili olan bu sorunlar i ncelenip aydın­ landıkta n sonra, pa rti üyeleri, partisiz a rkadaşlarına d u rumu veya sorunu izah ederler.» Ovçarovo köyündeki TKZS'de, dergide kardeş partileri temsil eden a rka­ daşlar, Pmti Bucak Komitesi Sekreteri M. Ange/of'la görüştüler. Angelof'un verdiğ i bilgiye göre, bucak teşkilatında 7 ta ban örgütü içinde toplanmış 246 Parti üyesi bulunmaktadır. Bucak komitesinde parti l iler, yılda üç dört defa genel toplantı yaparla r. B u genel topla ntı larda, iX. Kongre kara rları nın yerine geti ril mesi için a l ı n ması gereken konkre ted bi rlerle i l g i l i sorunlar inceleni r. Son toplantı larda incelenen sorun lardan bazıla­ rını saya l ı m : partinin taban örgütlerinde mücadelecil i k ve g irişkenliğin

( 1) Bulgaristan köylerinde toplam o la ra k 1 1 6.000 üyesi bulunan 3.997 parti ocak örgütü vardır. Bu üyelerin 93.000'i tarlalarda ve hayvan fermal a rı nda çalışmaktadır. 682


a rtı rı l ması. işletmelerde bili msel ve teknoloj i k ilerlemeler. komünistlerin ça lışma ları vb. Genellikle. bu toplantı l a ra. parti üyesi o lmaya n l a r da çağ rı l ı r. Redaksiyonu muzun temsi lcileri Plovdif Parti Sancak Komitesi Biri nci Sekreteri . Merkez Komitesi Politbüro yedek üyesi Gôvurof yoldaşla görüştüler. Gôvurof Plovdif Parti teşkilôtında 47.250 üye b u l unduğ u n u söyedi. B u n la rı n 1 4.000'i ta rımda ça lışıyor. Köylerde 380 ta ban örgütü va rd ır. B u n ların 2 1 0' u kooperatiflerdedir ve sayıları 1 1 .000'dir. 5.000 köyl ü parti üyesi. ta rımda ça lışıyor, 939 üye hayvan yetiştiriyor, 1 .584 üye mekan i zatörd ür vs. 810 parti üyesi kooperatiflerde ve devlet-ta rı m işlet­ melerinde yöneticid i r. Orta l a ma olara k, bir köydeki ta ban örg ütünde 35-40 pa rti üyesi bulun u r. K. Gôvurof' u n önemle belirttiği g i bi, köy ekonomisi alanında faaliyet yürüten parti üyeleri n i n başl ıca ödevi, Komü nist Partis i n i n köy ekonomisi ü reti m i n i n hızla artı rı l masiyle i l g i l i kararlarını yerine getirmektir. Parti üyeleri, parti tarafı ndan tespit edilen a maçların gerçekleşti rilmesi için, h a l k ı n yaratıcı g üclerin i seferber etmeye çalışıyorlar. Part i n i n yığ ı n l a r arasında yü rüttüğ ü ideoloji k çal ışma la rı n temel i, emekçi leri, sosyal ist yurtseverlik ve proletarya enternasyonalizmi b i l inci i l e Sovyetler Birliği ile kardeşl i k ve dostl uk ruhunda eğitmektir. Parti, genç kuşa ğ ı n eğiti m i n e özel bir önem veriyor. Komünistler, gençlerin, halkımızın e n iyi devrimci geleneklerine göre, gelişmiş sosyal i st top l u m yaratmak üzere h a rcan a n çabalarla kaynaşan geleneklerine göre yetiştiril melerin ­ den soru mlu oldukları n ı b i l i n ç l e a n lıyorlar.

Bulgaristan Çiftçi Halk Birliği A. Ivanof şun ları belirtti : «Bulga ristan Çiftçi Hal k Birliği (BÇHB), Bulgaristan Kom ü n ist Partis i n i n ka pita l i z m ve faşizme karşı yürüttüğ ü savaşta, daha sonra da Vatan Cephesi h ü k ü meti i ktida rı n ı n g üçlen­ mesinde, ni hayet sosya l i z m i n kurulması nda ve g e l işmesinde, ülkenin sanayi leşmesinde ve köy ekonomisi n i n kollektifleşmesi nde, her zama n en sadık müttefik olmuştur. (1) özellikle köy ekono mi s iyle i l g ili bütün sorun­ larda BÇHB üyeleri n i n etki li şekilde katı lmadığı hiçbir teşebbüs yoktur. Birçok halde, B u lgaristan Kom ü nist Partisi örgütleriyle BÇHB örgütleri köylerde, g ü n ü n siyasal, sosyal ve ekonomik sorunları n ı n çözümlenmesi için büyük önem taşıyan ortak eylemlerde b u l u n uyorlar.

S a r u : BÇHB ve Bulgaristan Komünist Partisinin politikala" arasında çelişme var mıdır? ( 1) Bulgaristan Çiftçi Ha l k Birliği'n i n 1 20.000 üyesi va rd ı r. 683


A. Ivanof: «1 948 y ı l ı na kadar BÇHB sosyal bir ta baka n ı n siyasal örgütü idi. 1 948'de, Birlik bu ta baka prensibinden vazgeçti, ü l kede sosya l i z m i n kurulmasını ama ç e d i n e n , e mekçi Bulgaristan köylüle rinden bir kesi m i n i n siyasal b i r s ı n ı f örg ütü h a l i n e g e l d i . Demek o l uyor ki, BÇHB' n i n politikası ile Bulgaristan Komün ist Parti s i n i n politikası a rasında herhangi b i r çelişme yoktur, olamaz da. Çünkü bu iki parti n i n a macı bird i r : B u l g a ­ ristanda g e l işmiş b i r sosya list topl u m u n kuru l ması d ı r ... A. Vasi/ef, 1 944 y ı l ı ndan beri BÇHB üyesi olduğ u için, komünistlerle Birlik üyeleri arasındaki işbirliği n i n n e kadar o l u m l u sonuçlar verd i ğ i n i iyi bil iyor. Dolan Çiftli k köyünde, BÇHB örg ütü n ü n 48 üyesi, a ktif bir şeki lde üretime katı lmakta, kom ü n istlerle beraber ortak ödveleri yerine getir­ mektedir.

Dimitrofçu Komünist Gençlik Bir/iği Bulgaristan gençliği, - özellikle D i mitrofçu Komünist Gençlik B i rl i ğ i n d e (Bulgar Komsomolunda) ü y e b u l u n a n en i lerici unsurları - , Bulgaristan Komünist Partisince köy ekonomisinde daha etkili bir şekilde gelişmesi n i sağ lamak üzere B KP ta rafından a l ı n a n kararları gerçekleştirme işine katkıda b u l u n uyor. Bu lgaristan Kom ü n ist Pa rtisinin sadık yardımcıla rı o la n köy komsomolları n ı n yaşayısı ve çalışmoları hakkı nda bize G. Na/bantof bilgi verd i . (1) Na/bantof şöyle ded i : «Buca ğ ı m ı zdaki �omsomol örg ütünde 250 üye b u l u n uyor. Biz, kooperatifin i çinde yaşıyoruz, TKZS' n i n hayatına sıkı sıkıya bağl ıyız. B u n u n için de e meğiyle kooperatif işletmesi n e katkıda b u l u n mayan tek bir genç yoktur. Komünist Gençlik B i rliğ i n i n 80 üyesi tarımda çalışmakta, 1 5 üyesi hayvan yetiştirmekte, 30 üyesi mekan i zatör­ lük, 1 5' i de şoförl ük yapmakta d ı r. Gençler sorum l u maka mlara da getiri l ­ mekted i r : E m e k ekiplerinin büyük b i r k ı s m ı n ı genç ta rı m uzma n la rı yönet­ mektedir. Gençleri n , tekniği öğrenebil meleri için gereken şartları ya rattık. Komsomollar, traktör ekipleri nde, tekni k atelyelerinde çalışıyor. Komple maki neleşti rme şube ve ekipleri n i n çeki rdeğ i n i teşkil eden bu gençler, yen i l i k ve rasyonel ça lışma ha reketin i n önderl i ğ i n i yapıyorlar. TKZS yönetim kurulu, gençlerden meydana geti rilmiş ü ret i m b i rlikleri a rasında sosyalist ya rışmalar örg ütlemek üzere, her yıl Gençlik Birl i ğ i n e tahsisat veriyor. Genç erkek ve kızları n işe a l ı n masına veya işten ç ı ka rı l masına TKZS yönetim kurulu, Kom ü n i st Gençlik B i r l i ğ i n i n fikrin i sorduktan sonra karar verir. Böylel i kl e Kom ü n i st Gençl i k Birliğ i n i n etki ve otoritesi buca kta d u rmadan g üclenmektedir. Birliğ i n gençler üzeri ndeki etkileri g ü nden g üne a rtmakta d ı r. Spor yarışmaları ve gençliği n d i nlenme işlerini d üzenlemek, Komünist Gençl i k Birliğ i n i n faa liyeti nde önemli b i r yer tutuyor. Komünist Gençl i k B i rliği, üzerine a l d ı ğ ı bütün ödevlerde, d a i ma ş u temel a macı g ö z ö n ü n d e

( 1) Toplam olara k, B u lga ristan'da 8 1 8 Komünist Gençlik B i rl i ğ i taban örg ütü va rdı r. B u n larda 1 32.000 üye b u l u n uyor. 684


bulunduruyor : gençliği siste m l i olara k sosya l ist yurtseverl i k ruhunda eğitmek, ça lışmaya, yurd u savunmaya hazırlamaktır. Aynı zamanda gençlere proletarya enternasyonalizmi, sosyalist ü l kelerdeki ha lklarla dostluk, bütün d ü nya emekçileriyle dayanışma duyg uları aşılan maktadır.

S o r u : Eski kuşakla gençlik arasında çatışmalar oluyor mu? G. Nalba ntof bu soruyu şöyle cevaplandırdı : «Burjuva propagandaları, ül kemizde bu g i bi çatışma l a r ı n va rlığ ı n ı iddia ediyor. Ama gerçekte böyle çatışmalar hiç bir zaman olmadı, bug ü n de yoktur. Gençlere önemli, ka rmaşık ödevler verilmektedir. Temsilcileri, i ktisadi işlerde, devlet idaresinde soru m l u maka mlara geti rilmektedi r.» Köy ve kooperatıf demokrasisi N. Malinçef bu konuda şöyle dedi : «Bulga ristan köylerinde i ktidarın ta ban unsurunu, buca k halk savetleri teşkil etmektedir. B u n la rı n başlıca ödevi, belediye işleri n i , ticaret h i zmetlerin i , eğitim ve öğretim sorunları n ı , kültürel faa liyetlerini d üzenlemektir. Her şeyden önce, köy emekçi leri n i n belediye faaliyetlerine nasıl katıldıkları n ı a nlatmak isteri m . Bu katılışlar, evvela savet üyeleri seçi m­ leriyle d i l e gel mektedir. örneğ in, bizim bucakta 65 savet üyesi seçi l­ miştir. (1) Seçimler ta m ma nasiyle demokratiktir. Halk, üye adayları n ı genel toplantı larda seçer. Savet üyeleri belirli dönemler içinde seçmen­ lerine ça lışmala rı hakkı nda bi lgi verir, savet toplantıl a rı n ı n kararları nı bildiri r, savet oturu mlarında i n celenecek sorunlar konusunda seçmenlerin fikri n i sorar. Emekçilerin h a l k savetin i n faaliyetin e i kinci bir katılma şekli de, daimi komisyo nlard ı r. Baca ğ ı mızda böyle dört komisyon vardır. H a l kı n geniş kesi mleri komisyonların çalışmalarına katıl ı r. Hal k savetin i n görevi, kamu düzen i n i , vatandaşların haklarını ve sosyalist m ü lkiyeti korumaktır. Bu ödevleri mizi yerine getirirken, g ö n ü l l ü emekçi müfrezeleri a d ı n ı verd i ğ i miz teşkilatın yard ı mı ndan faydalanıyoruz. Bizi m köyde b u müfreze

1 00 k i � i l i ktir. S o r u : Bulgaristanda köy halkı vergiye tdbi tutuluyor mu? Belediye halk savetlerinin bütçelerinde vergi orant nedir ? N. Malinçef: «Köylü ler vergi ödüyor. Her aile, köyün bayı n d ı rlığ ı , çöplerin kaldırı l ması, su vb. için yılda 5-6 leva l ı k b i r meblağ öder. Ama bu vergi ler, belediye savetin i n bütçesinde pek önemsiz bir kesiı:n tutar. Bu bütçe n i n en büyük kısmı, bucak saveti s ı n ı rları içinde bulunan işlet­ melerin öded iği g e l i r ve kaza nç verg i leri teşkil eder. örneğ in bizim

(1) Toplam olara k, Bulgaristan'da 55.194 üyesi bulunan 1 .1 64 köy h a l k saveti (şurası) vardır. 685


belediyemizin bütçesi, ya klaşık olarak, 2 m i lyon leva d ı r. B u n u n içinde, h a l k ı n ödedi ğ i vergi ler sadece 25.000 leva tutarı ndadır ...

B. lliyef, kooperatif demokrasisi n i n nasıl gel işti ğ i n i , g ünden g ü ne nasıl daha mükemme l bi r hale getirildiğini, kooperatif üyelerin i n işletmenin yöneti m i n e geniş ölçüde nasıl katı ldıkları n ı n a n lattı. Kooperatifin en yüksek kurulu, TKZS üyeliri n i n genel toplantısıdır. B u toplantı . prensip olarak, yılda ü ç defa yapı l ı r. Ama olağan üstü sorunlara çözüm yolları bulmak gerekirse, üyeler bu toplantıyı herhan g i b i r tarihte ya pa b i l i rler. 1 959'dan, yan i TKZS'Ierin büyütülmesinden bu yana, bir kooperatifte genellikle 5-6 köy halkı çalışmaktadı r. Bütün üyelerin genel toplantıda bulun ması ya g ü çtür, ya da büsbütün i mkÔ nsızd ı r. B u n u n içi n . qenel toplantıdan önce, köy toplantıları düzenlemek yaluna gidiliyor. B u köy toplantılarında, TKZS üyeleri genel kurul a g i d ecek temsilcileri seçiyor, kendilerine gereken ta li matı veriyor. B u g ü n temsilcilerin genel toplantı çalışmalarını bölgesel radyo vasıtasiyle yayma yolu na başvuruluyor. Kooperatif üyeleri bu yeni usulden çok m e m n u n kaldıklarını söylüyorlar. Kooperatif d emokra si s i n i n başarılı başka bir şekli de, fermalarda ve ça lışma ekiplerinde ya pıla n ü reti m topla ntı larıdır. Genelli kle bu topl a n ­ tılar ayda bir yapıl ı r. Taplantılarda, kooperatif üyeleri, ortaya çıkan y e n i ü reti m sorun larını a ra la rı nda incelerler, i ş şartları n ı n iyileşmesine ya rdı m edebi lecek tekliflerde b u l u n u rlar. Kollektif yöneticiliğ i n birçok işletmede uygu l a n a n başka bir şekli de, ü retim kurulları veya ekip kurulları d ı r. B u kurullarda genellikle 1 0- 1 2 kişi, ekipbaşı, şube başka nları, en başarılı ü reticiler vb. bulunuyor. Genellikle, ekipbaşı, kurulu cumartesi akşamları toplantıya çağırır, hafta l ı k çalış­ maların bilônços u n u yapar, ertesi hafta görülecek işleri belirtir. Bundan sonra yerine geti rilecek ödevleri, ekip yönetim kuru l u n un incelediği sorun ­ ları e k i p üyelerine bildiri r. Genel olarak, kooperatif yönetim kuruluna aktivistler g rubu seç i l i r. B u g rup, kooperatifi n e n ö n e m l i ü retim ve örgüt sorunları n ı , çeşitli meselelerini i nceler. Kooperatifin yönetim kurulu genelli kle ayda iki defa top l a n ı r. 5 o r u : Kooperatifin yönetici organlanna seçilen üye/erde ne gibi vasIl/ar aranır?

B. {fiyet : «Genellikle, i ş leri iyi örgütlemesi n i bilenler, işler i n i n ustaları, köylüleri n değer verdiği, siyasal bakımdan olgun i nsanlar seç i l i r. Bunlar belirli bir süre için seçi l i r. Ama görevlerin i yerine getiremedi kleri taktirde, -

tüzükler, kooperatif üyelerin e, bu s ü re bitmeden yen i yöneticiler seçme hakkını tan ı ma ktad ı r. Pratikte böyle olaylara rastlanmaktad ı r ... i. Ayranova, başka n ı olduğu ekibin ü reti m kuru l u n u n ça lışmalarını a nlattı. Bu ekip 85 kişiliktir, 5 şubeye ayrı l mıştır. Ekip ü reti m kuru l u n u n

686


görevi, her şeyden önce, işleri şubeler a rasında taksi m etmek : şu veya bu işin · gerçekleşmesine, işin önemine göre, önce l i k tan ı ma k, vb d i r. B u n la rdan başka, özel işletmeler, üyelerin çeşitli ş i kôyetleri vb g i bi, daha genel b i r n itel i k taşıyan sorunlar da haftada b i r kere kurul toplantısında ele a l ı n maktadır.

Köylü/erin bilincinde meydana ge/en değişiklik/er M. Georgiyef: «Bulgaristan köyleri nde gerçekleşen sosyalist dönüşüm­ lerle birlikte, büyük değişikli kler meydana geldi. Köyl üler, yeni hayatın, sosyalist d üzeni n faal ve bili nçli bi rer etkeni oldular. Köyl üler artık ça lış­ malara, ü retime, sosyal i z m i n kurulmasına yeni bir tutum ta kın maktadır. Kooperatif üyeleri işletme n i n yöneti m i n e, belediyelerin çal ı ş malarına faal şekilde katılıyor, parti üyesi oluyor, partı komitelerinde soru m l u görevler yükleniyorlar.» R. Petrova : «Bulgaristan'da kooperatörler tüm kooperatif işletmes i n i n sa h ipleri oldukları n ı bilinçle a n l a d ıla r, Denilebi l i r ki, köylerde bel i ren kolektivizm bilinci, özel m ülkiyete bağl ı l ı k d uygusun u n yeri n i al mıştır.» J. Topa/of, emek süreci ndeki yeni il iş k ilerden, a rkadaşça yard ı m laşma i lişkilerinden bahsetti. Ekibinde çalışan 30 meka n i zatörden 22'si, komünist gençlik teşkilôtı üyesi, S'i parti üyesi d i r. Böyle bir ekip her çeşit soru na

çöz ü m yolu bulabilir. Bu ekip, 1 959 yılında, ü lkede ilk defa olarak «akıncı kom ü nist emeği ekibi» ü nvan ı nı kaza n d ı . Ekip, kendi teşebbüsüyle, kollek­ tif bir para fon u k u rdu. Ekip üyeleri, g ö n ü l l ü olarak, h e r ay b u fona para yatırıyorlar. Bu paralar kollektif sinema ve tiyatro ziyaretleri, hastalara ya rd ı mlara vb. masraflara ayrılıyor. Ekipten b i ri hastalandığı za man b u fondan kendisine g ünde 2 leva ödenmektetir (kooperatifin verdiğ i hasta l ı k sigortasından başka), 5 mekanizatörden kurulu b i r komisyon, tekniker v e meslek okulları na deva m eden öğrencilerin çalışmalarını izl iyor. Her ay, e n başarılı öğrencilere ekibin kasasından bir para ödülü veriliyor. Ekibi ­ mizdeki bütün meka n izatörlere, yaptı kları başa rılı çalışmalara karş ı l ı k , yabancı ü lkelere g e z i biletleri sağlan maktadır. Ekipteki 30 kişid e n 4'ü l iseyi bitirmiş, b i ri yüksek öğ reti m görmüştür. Diğerleri ise 7 yıllık okul mezun u d u r, Hepsi, iki yıllık makine ve traktör o k u l u n u bitirmiştir. Hepi m i z traktör, biçer-döğer makinesi, kamyon sü rmesi n i b i l iyoruz. Her birimiz 3-4 alanda uzmanız. Mekanizatörler faal bir şekilde sosyal çalışmalara katıl maktadır. Meselô , beni a l ı nız. Ben sadece ekipbaşı değ i li m, aynı zamanda partin i n ocak teşki lôtı n ı n sekreteriyi m. Traktörcülerden b i ri Komün i st Gençlik Birliğinin sekreteridi r, üçü Kom ü n ist Gençlik Birliğinde üyedir, i kisi pa rti üyesi, üçü pa rtin i n bucak komitesi nde üye, biri de spor cemiyetin i n başka n ı d ı r.» 6S7


s o r u : Ekibinizde 8 parti üyesi, 22 Komünist Gençlik Birliği üyesi bulunuyor. Amaç bu 22 genci mutlaka parti üyesi yapmak m/du? J. Topalof: «Gerçekte, parti üyeleri genellikle Komünist Gençlik B i rliğinde yetişir. Ekipte ça lışan 8 parti üyesi vaktiyle Komün ist Gençlik Birliği üyesi i d i ler. Ben de bu örg ütte üye idim, sonra partiye kabul edil­ dim. Ama bundan, bug ü n gençlik teşki lôtı nda üye bulunanların mutlaka i leride partiyle ka bul edilecekleri mônasını çı kartmayı nız. Bu 22 gencin en mükemmel ola n l a rı n ı partiye a l ı rız. Bu da gencin siyasal ve ideolojik olgunluk seviyesi ne, vata ndaş olara k faaliyetine, işine karşı tak ı n d ı ğ ı

tutuma, pa rti üyesi olma isteği ne bağ l ı d ı r. Parti n i n , fikirlerin i yaymak için m i l ita nlara i htiyacı vardı r.» S o r u : «Topalof yoldaş, siz, Sosyalist Emek Kahra ma n ı sı nız. Bulga­

ristan'da, kooperatif üyelerine bu yüksek unvan verilirken ku/andan ölçü/er nedir? Kooperatif üyelerine böyle ilnvanlar verilmesini kim kararlaştmr? J. To palo f un beli rttiğine göre, her iş sektörüne özg ü bel irli ölçüler va rd ı r : üreti mde elde edilen verim, makinelerden yararlanma derecesi vb. Bu ölçülere va rı l ı n ça , bölgesel teşki lôtla rın teklifi üzerine, Bulgaristan M il let Meclisin Bürosu, unva n ı n söz konusu kimseye veri l i p veril miyeceğ i n e karar verir. Ben 20 y ı l d ı r mekan izatör olarak çalışıyorum, 42 yaşı ndayı m . Sosyalist Emek Ka hra m a n ı unva n ı n ı a l mazdan önce, Georg i D i mitrof n işa­ n ı n ı , Kızıl Emek Bayrağı nişa n ı n ı , altı n , g ümüş, bronz emek madalyaları a l d ı m . Halk iktidarı rej i m i kooperatif üyeleri n i n çalışmalarına büyük değer veriyor. Bunun için de kooperatif üyeleri çok iyi çalışmaya gayret ederler. Bütün hayatı mız, sosyalist devleti mizin, emekçi halkımızın çıka rlarına h izmet etmekle geçer.» '

Kooperatif işletmelerindeki üretimde kadmlann rolü Köylü kad ı n ı n üreti m ve sosyal faal iyet a la n larında ki yeni d u r u m u n u b i z e N. Petrova şöyle a n l attı : «Bu y e n i durum, köy ekonomisinin sosya list temeller üzerine kurulması n ı n e n büyük başa rı la rı n d a n biridir. Kad ı n la r işletmemizi n başlı ca g ü c ü n ü teşkil ediyor. Köy ekon o m i si üretim i n i n makineleştiril mesin i gelişti rmek i ç i n nası l çabalar harcadığ ı mızı size a n lattı lar. Ne va r ki, sebzeci l i k ve meyvacı l ı k başta olmak üzere, bazı süreçlerdeki ça lışmaların makineleştirilmesi henüz m ü m k ü n değ i ld i r. Sebze ve meyvaların topla ması işi ta mamiyle bizim ça lışkan kadı n larımıza düşüyor. TKZS' mizde 572 kadın çalışıyor, b u , genel kooperatör sayısının % 60'1 demektir. Ta rı m m ühendisi bir kad ı n , ekipbaş ı d ı r, 1 5 kad ı n da şube başka n ı d ı r. Sekiz kad ı n muhasebede ça lışıyor, ü ç kad ı n kooperatifi n yöneti m kuru l u nda üyed i r. Hatta kooperatif başka nı da kad ı nd ır. Çeşitli h izmetlerde 17 kad ı n va rd ı r. Diğer kad ı n l a r ta rla larda, fermalarda ve meyva bahçelerinde çalışıyor. B i l i n d i ğ i gibi. ü lkemiz nefis üzümü. e lmaları, 688


domatesleri, şefta l ileri ve d iğer meyva ları i l e bütün d ü nyada ün salmıştır. Çünkü bunla ra, B u lgar köylü kadın g üzelliğ inden bir şeyler katmıştır. a l kemizdeki bütün TKZS'Ierde emeğin karş ı l ı ğ ı , işin ka rmaşıkl ı k ve zorluğuna ve tek tarife sistemine göre öden mektedir. Kadı nların emeği de bu sisteme göre ödeni r. O nlar, çalışma g ücüne sahip her kooperatif üyesin i n sağ lama k zorunda olduğu asgarin i n çok üstünde ra ndman veriyorlar. örneğ i n , bu asgari, yılda 1 95 gün d iye tespit ed i l m işti r bizi m kooperatifte. Oysa kad ı n l a r yılda 250 g ü n , hatta daha fazla ça lışırl a r. Kooperatif yönetim kurulu, kad ı n ların emeğ i n i primlerle, memleket i çi ve dışı parasız gezilerle de m ü kôfatlandırıyor. Kooperatifi mizde ça lışan kadı n la rdan 20'si üstün e meklerine karş ı l ı k, çeşitli nişan ve mada lya larla taltif e d i l d i . Kad ı n l a r canı gönü lden çalışıyorlar, çünkü halk i ktidarı, onların yaşayışlarını kolaylaştırmak için pekçok şeyler yaptı. Biz koopera­ tifte bir fırın kurdu k. Ekmekleri mizi oradan hazı r a l ı rız. Bir dispanseri m i z, bir lokanta m ı z var. Ça maşır makineleri, buz dolapları , e lektirk sobaları ve kad ınları n işini fevkalôde kolaylaştıran çeşitli makinel er sayesinde, köylü kad ı n ı evişi esaretindp . ı kurtul muş bulunuyor ... i. Ayranova : «Bu lga ristan köylerinde, kad ı n ı n erkekle ta mamiyle eşit olduğ u n u rahatça söyliyebi l i riz. B u n un l a beraber, ev işlerinde sağ lanan bütün kolaylıklara rağ men, ya pılacak daha pekçok iş var. Kültürü nü yükseltmesi ve sosyal işlere katı labilmesi i çi n, kadın daha çok boş vakte mu htaçtır.

Kad ı n ları n , köy ekonomisi ü retiminde daha iyi rol oynayabil meleri için bazı problemlerin çözü l m esi gerekiyor. Kad ı nlara uyg un işler yaratı lması, bu problemlerden biridir. Bazı işletmelerde, kad ı n ı n bütün y ı l boyunca devam l ı iş bul ması sorunu h e n ü z tamo miyle çözümlenmemişti r. Koopera­ tifler, konkre şartlara göre, bu duruma, geçici de olsa, çareler bul maya çal ışıyor. örneği n , T. Ange/of' u n a n l attığı g i b i , onun çalıştığı kooperotifte, kad ı n el emeği yedeklerin i k u l la n a b i l me k üzere, çilek yettiştirmeye başla n­ mıştır. T. Berkovski ise, kadınların, büyük b i r kısmını kooperatifi n i nşa ettirdi ğ i b i r konserve fa brikasında çalıştı kla rın ı söyledi ...

M. Georgiyef'i n verd i ğ i sayılar, kad ı n l a rı n köy ekonomisi a la nı ndaki emeğin e devletin n e yüksek bir değer verd i ğ i n i göstermektedir. 6.400'den fazla köy kadını çeşitli devlet ödü/ leriyle taltif edilmiştir. O n bir kadına «Sosya l ist Emek Kah ra ma n ı .. «unva nı veri lmiştir ... Herkese iş sağlama sorunu S. Sülemezof bu konuda şunları söyled i : «Köy ekonomisi ü ret i m i n i n makineleştiril mesi e m e ğ i n veri m i n i fevka lôde a rttırdı. B u da y e n i sorun ­ lara yol açtı. B u n la rdan biri herkese i s şağ ıa ma soru n udu r. Tarı m ı n bi rkaç kolunda, kooperatif üyeleri yı lda o rta lama 1 30-140 g ü n çal ışıyor. 689


Geri kalan g ü nlerde, e mekleri kullanıla mıyor. B irçok işletme tama miyle makineleştirildiği için, o rada işi kal mayan birçok emekçinin başka a l a n ­ l a ra yerleşti ri l m esi gerekiyor. B ü t ü n b u n lar, bu problemlerin devlet çapında çözümlenmesin i icabettiriyor. Başvurulan çöz ü m yollarından biri, makineleştirme sonucunda serbest kalan emekçilerin, hôlô çok el emeğ i gerektiren köy ekonomisi dallarına (örneğin tütün ü reti mine, meyvacı l ığa) aktarıl masıdır. Iki nci çözü m yol u , köylerde sanayi işletmeleri n i n kurul­ masıd ı r. Oçüncü çözü m yol u ise, e l emeğ i n i n köy ekonomisi alanından sanayi alanına plôn l ı şekilde aktarıl masıdır. B i z h e r ü ç yola da başvuru­ yoruz.» S. Kine fde şöyle dedi : «Ya p ı l a n incelemelerden a nlaşı ldığına göre, 1 967 yılına kadar köylerden çıka n la rı n sayısı yılda 80-1 00 bini bul uyord u . Tah m i nlerimize göre, g elecekte bu sayıyı yılda 60-70 b i n e indirmek m ü mkün olacaktır. Devletçe hazırla nan sanayi kuruculuğ u programı bu etkeni göz önünde tutmakta d ı r. Sanayi, köy ekonomisi ü reti mi alanında serbest ka lan el emeğ ini kullanabilecek d u ruma getiri l mektedir.» K. Berkof ş u örneğ i verd i : «Kooperatifi mizde 2.51 1 kişi ça lışmaktad ı r. Kooperatifin her üyesine orta lama 22 dekarlık toprak d üşüyor. Emeğ in ta m mô nasiyle kullanı lması ve veri mli o l ması için, bu toprak miktarı gerçekten yetersizdir. Teknik ilerlemelerle, birçok emekçi n i n emeğ i ne i htiyaç kalmadı. Bu soru n bir an önce çöz ü m len melidir. ate yandan, gençler için, sanayi işçi leri n i n içinde yaşad ı ğ ı ve ça lıştığı şartlara yakın koşullar ya ratı l m a l ı d ı r. Köylerde sanayi işletmeleri (meyva suyu ve yem fa brika l a rı, l im o n l u klar, vb) kura ra k, bu soru nlara çözü m yolları bul maya ça lışıyoruz. Bu yola başvurarak, 205'i genç, 400 kişiye iş bulabildi k. Böylelikle, tarı m ı n sanayi leşti rilmesi soru nuyla beraber, her kese iş sağ lama soru n u da çözü mlenmiş oluyor.» Bulgaristan Kom ü n ist Partisi Tol buhin Sancak Komitesi B i ri nci Sekreteri G. Knstef yoldaş, kardeş partilerin dergi mizdeki temsilcilerine, sancakta iş sağla ma soru n u n u n oldukça ciddi bir problem o l d u ğ u n u söyledi. Kooperatiflerdeki bütün tarım işleri n i n ta mamiyle makineleştirilmesiyle 20.000 kişi serbest kalacaktır. Bunların ya rısı, sancakta ilk defa kurulmakta olan tütüncü l ü k a l a n ı nda çalış� caktır. Diğerleri n e ise, köylerde ve şehirde i nşa halinde b u l u n a n sanayi işletmeleri nde iş bulunacaktır. G. Kmtef sözlerine şöyle devam etti : «Gelecekte, bağcı lık, turfanda sebze gibi büyük el e m eği i stiyen köy ekon o m i s i kolların ı gelişti rmeyi de d ü ş ü n üyoruz. Görü l d ü ğ ü g i bi bizde, köy ekonomisi alanında herkese işsağlama sorun u n a devlet ölçüsünde planlı çöz ü m yolları a ra n m a kta ve b u l u n maktad ı r. Hiç şüphesiz, sosya l ist Bulga ristanda, çalışma g ücüne sahip her i nsan h içbir zaman işsiz kal mıyocak, tecrü belerine ve yetenekle­ rine uygu n işlerde çalışacakt ı r.»

Şehir/e köy arasındaki fark/ann ka/dm/ması

J. Rançef: «Bu, hayatın ö n ü müze çıkard ı ğ ı , hayatın g e rektirdiği bir 690


sorun d u r. BKP' n i n , köy ekonomisini sanayi leştirme doğ rultusu, şehirle köy a rosındoki farkları yok edecek en kestirme yoldur. Köy ekonomisinin sa nayi leştiri l mesi, bu fa rkların giderek ortadan ka lkmasını sağ lamaktadır.»

B. iliyef: "Şi md iye kadar a nlattı kları m ı zdan a nlaşı laca ğ ı g i bi , sosyal izm Bulgar köylüleri n i sadece sömürüden kurta rmakla kal mamış, aynı zamanda, hayatlarına yepyeni, zeng i n b i r mu hteva kazandı rmış, köylüleri komünist ilkelerinin gerçekleşmesi uğrunda savaşan militan/ar haline getirmiştir. Köy l ü n ü n ideolojimizi benimsemesi h i ç şüphesiz çok g üzel b i r şeydi r. Fakat, köylüler, bu ideallerin, uğurlarında mücadele etmeye değer olduğuna kendi hayat tecrübesiyle i n a n ma m ı ş olsaydı, bu g üzel şeylere u laşı l mazdi. B u tecrübeler köyl üde şu kanaatı uyan d ı rıyordu : Sosya l i z m i n kurul ması ilerledi kçe kendi hayatı g ü nden g ün e iyileşiyor, daha m uhteval ı , daha kültürlü b i r yaşayışa kavuşuyor. Evin e refah g i riyor. Geleceğ i n e g üven l e bakıyor. Sosyal i z m için bundan daha iyi propaganda olamaz ! Toplu msal üreti m i n a rtışı i l e kooperatifçi köylülerin geli rleri de sistemli olarak a rttı. Orneğ i n , 1 953 y ı l ı nda toplu msa l üretimdeki b i r kooperatif üyesin i n yı l l i k orta l a ma geliri 284 l evayı, 1 967 yılı nda ise 886 levayı buluyordu. 1 969 planı nda bu g e l i rin 1 .025 leva o lması öngörül mektedir. Kişisel işletmenin sağ ladığı g e l i rler de buna katı l ı n ca , kooperatif üyeleri r.ı i n elde ettiğ i genel g e l i rlerin, halk ekonomi s i n i n diğer kolla rı nda ça lışan işçi ve memurların g e l i rlerine ya kın olduğu görülür.» ( 1)

P. Kordovski' n i n a n lattığ ı na göre, çal ışbğı kooperatifte, 1 968 yılı nda, her kooperatif üyesi, e m eğ i ne karşlık orta lama 1 .483 leva a l mıştır. Bu ise, 1 959 yılındakinden 2.2 kat fazlad ı r, ya n i ü reti mdeki a rtış kadard ı r. S o r u : Kooperotif üyeleri emeklerine karşılik sadece para mı alirlar? Yoksa k�LOnç/arının bir kısmı ayni olarak mı ödenir? P. Kordovski'nin verdiği bilgiye göre, emeği ödemenin esas şek/i paradır. Ama i laveten, bazı ü rü n l e r kooperatif üyeleri a rasında ta ksim edil ir. J. Atanasof da şu izahatı verd i : "Çalıştı ğ ı m kooperatifte, bu son yıllarda, üyeler emekleri n e karşı lık, yılda ortalama 1 .400 leva a l mışlard ı r. TKZS'de bugün 450 a i le vard ı r . Hepsi de radyoya, % 70'i televizyona sahiptir. (2)

1 2 kişi n i n özel otomobili, 200'den fazlası n ın motosikleti var. Otomobil a l mak üzere sı raya g i rmiş üyeler de pek çok.»

S o r u : Kooperatif üyeleri para biriktirebiliyorlar mı ? Ortalama olarak ne kadar biriktiriyorlar? (1) 1 967 y ı l ı nda, Bulgarista n'da işçi ve memurların orta l a ma y ı l l ı k n o m i n a l ücreti 1 .284 leva i d i . (2) 1 968 y ı l ı n d a , B ulga ristan köylerinde 7 8 b i n radyo, 204 b i n televizyon va rd ı . Başka bir deyişle, köylü ailelerin % BO' i nde radyo, % 20'sinde televizyon bulunuyordu. 691


J. Atasor un verd i ğ i bilg iye göre, çalıştığı kooperatifte, üyelerin büyük çoğ u n l u ğ u para bi riktiriyor. Bu para la rın mikta rına g e l ince, istatistik verilerine göre, 1 967 y ı l ı nda, Bulga rista n'da, her işçi ban kaya ortalama olarak 247 leva, her kooperatif üyesi 327 leva yatı rmı ştır.

E. Vidova şunları söyledi : «Bizi m kooperatifte, hayvan yetişti ri mi alanında ça lışan kooperatif üyeleri n i n y ı l l ı k ortalama g e l i ri 1 949 levadır. En iyi ça lışanlar, m ü kôfat olarak, dış gezilere g idebil iyorlar. Kooperatif üyeleri m i zden 1 30 kişi böylece Sovyetler Birliğinde, Demokratik Almanya'da ve Çekoslovakya'da turistik geziler yapmıştır.» T. A/eksa ndro f' u n bel i rtti ğ i n e göre, 1 968 y ı l ı nda, yönetmekte olduğu eki bin her üyesi 1 .620 Leva gelir elde etmiştir. Bundan başka, plônda öngörülen kôrl a rı aşan 5.200 leva, ekibin 230 üyesi arası nda taksi m edil­ miştir. S. Drumef i n belirttiği n e göre, kooperatör a i leler için kişisel işlet­ meler d e bir g e l i r kaynağı teşkil ediyor. Kooperatif Işletmeleri Tüzü ğ ü n e göre, her üyeye, yönetim kurulunun karariyle 2-5 dekarlık toprak veri l iyor. Drumef i n ça lıştığı işletmede, kişisel yararlanmalara dörder dekarlık toprak parçası veri l miştir. O n la r, bu yardımcı işletmelerde a ileleri n i n bazı i htiyaçları n ı , hayva n la r ı n ı n yemini sağlayabi lecek ü rünler yetiştiriyorlar. Her kooperatif a i lesi n i n , buzağısı ile bir i neğ i , yavruları ile iki d i şi domuzu, beş domuzu, kuzulariyle beş koyunu olabi lir. Dağ l ı k bölgelerde, kooperatif üyeleri on beş koyuno, bir katıra ve bir eşeğe sahip olabiliyor. Tavu klar ve kova n l a r için hiçbir s ı n ı r yoktur. Kooperatif üyesi kendi kişisel toprak parçasını işlernek üzere gereken a raçlara sahip olabil ir. Topra ğ ı n sürül mesi g i bi a ğ ı r işleri kooperatifi n traktörl.eri yapar. Ostelik, kooperatif üyelerine toh u m l u k ve g ü b re dağ ıtı r. Köyl ü n ü n özel olarak yetiştirdiği ürünleri taşımak üzere de kendisine gereken taşıtl a r veri l i r. Demek o luyor ki, kooperatif ai les i n i n kişisel işletmesinden sağlayacağı gel i r, kooperatifi n kend isine sağladığı yardıma büyük ölçüde bağ l ı d ı r.

S o r u : Kooperatif üyesinin kişisel işletmesinden sağladığı gelir ne kadard,,? S. Drumef'e göre, kişisel işletmede yetiştirilen ü rün leri devlete satan kooperatif a ilesi, bundan yılda ortalama 300 leva kaza n ı r.

S o r u : Kollektif işletmeden sağlanan verimle, sağlanan verim arasmda fark var mıd,,?

kişisel işletmeden

S. Drumef: "Prati kte ortalama verim her i ki tip i şletmede de ayn ı d ı r. Çünkü tohu m l uk, g übre, işleme tarzı bakı mından a ra la rı nda h içbir fark yoktur.»

S o r u : Kooperatif üyesi kişisel işletmesinde yetiştirdiklerini devlete satmak zorunda mıd,,? 692


S. Drumef: "Böyle b i r zoru n l u l u k yoktur. Kooperatif üyesi bu ü r ü n leri i stediği yere sata b i l i r. Yahut da ürün toplayan bir teşkilattan faydalana­ bil ir. örneğ i n , ü rün toplayan b i r teşkilata bir domuz satan kooperatif üyesi, prim ola rak, yem de a l ı r. Bu şartlar içinde, doğrudan doğruya müşteri ile a n laşocağ ı n a , böyle bir teşkilattan fayd a l a n mayı tercih eder.»

K öylerde kültürel devrim P. Nenof : "Ye n i rej i m i n köyümüze sağ ladığı i l k kazanç, bir l isen in a ç ı l ması o l d u . Çalışmayı sevdikleri kad a r okumayı da seven köy l ü l er, ö zellikle gençler, hemen l iseye gi rd i ler. Böyl elik le kültür devri mi, g erçekte o g ü n başladı. Yirmi dört yı l içinde, lise seviyesinde orta öğreni m görmüş uzman sayısı 5 kat a rttı. Yüksek öğretim ya panların sayısı ise 24 kat fazlalaştı. Köyümüz memlekete yüksek tahsilli 329 uzman yetiştirdi . 256 kişi meslek ve tekn i k okulları n ı bitirdi. 1 30 kişi orta öğreni m (lise seviyesinde) yaptı. Köyüm üzde her evde orta öğreni m veya ün iversite öğ ren i m i ya pmış in sa n l a r vardır. Köyümüz g i b i ufak bir yer için, buna gerçekten kültür devri mi d e n i l mez m i ?» A. Lanol: "Köyümüzde inşa edilen okula bug ü n 1 .700 öğrenci devam ediyor. Okulu muzda 70 öğretmen var. Devri mden önce ise, 16 öğretmen va rd ı . Köyde ün iversite veya orta öğren i m görmüş 350'e yak ı n uzman b u l u n uyor. Kurulan modern tiyatro binasında, Sofya'dan, Plovdif'ten ve d iğer büyük şeQj rlerden gelen opera ve tiyatro a rtistieri konserler, tem­ siller vermektedir. Bundan başka, herg ü n işleyen 400 kiş i l i k bir sinemamız da var.»

G. Nalbantof: "Bundan yirmi dört y ı l önce, köy ü müzde yü ksek öğren i m ya pmış t e k bir i n s a n yoktu. B u g ü n bu d urumda 3 0 k i ş i var. Orta öğre n i me geli nce, liseyi bitirmeyen i nsan pek ka lmadı. Bu gerçek, tek baş ı n a , köyün va rd ı ğ ı kültür seviyesi ni, genç kuşağa sağ lanan öğretim ve eğiti m olanak­ larını pek g üzel dile geti riyor.» Son zamanlard a , Bulgaristan kooperatif üyeleri, yüksek okutlora burslu öğrenci ler gönderiyor. Bunu, derg i mizde ça lışan kardeş parti lerin tem­ s i l ci leri n e Ovçarevo köyü TKZS'si Başka n ı M. Krayçef a n lattı. Çeşitli enstitülere gönderdiği 36 öğrencinin her biri n e, kooperotif, ayda 70 leva burs ödüyor. Bu burslarla yüksek okulları bitiren ve bugün kooperatifte çalışah zooteknisyenler (hayvancı l ı k uzma n ları) , mühendisler ve 1 0 tarım m ühendisi var. Böyleli kle, kooperatif kendi uzmanları n ı yetiştirmiş oluyor. Burstan faydalanmış o l a n gençler, bu kooperatifte ça l ışmak zorunda değ i l d i r. Başka işletmelerde de ça l ışabi l iyorlar.»

Bulgar köylerinin yeni çehresi Konuşmacı lar, büyük çapta kuru l a n yeni konutların, kültürel ve beledi h izmetlerin, Bulga r köyüne koza n d ı rd ı ğ ı yen i görünüşü CJ.Q lattl lar. örneğ i n , 693


P. Nenof'tan şunları d i nledik : «Köyümüzde, halk i ktidarı kurulduğu g ü n ­ den bu yana, yan i son 2 4 yı l içinde, TKZS idare binası, okul, kültürevi, fırın, hamam, şekercilik atelyesi, stadyom, hasta n e i nşa e d i l d i . Soka klara asfalt döşendi, her eve elektrik ve su getiri ldi. Köyün bütün a i l eleri, yeni ve çoğu ikişer katlı evlerde oturuyor. Eski evlerden hiçbiri kalmadı.» Atanasof'un a n lattığ ı na göre, küyünde, bu son yıllarda çok büyük bir i n şaat prog ra m ı gerçekleştiri l d i . Sekiz yıllık b i r okul, 300 kiş i l i k sa lonlu bir kültürevi, doğumevi d e bulunan bir dispanser, kooperatif idare binası, modern bakkaliye, b i r çocuk yuvası, bir fırın yapı l d ı . N . Ma/inçef d e , ken d i s i n i n b u l u n d u ğ u buca kta s o n y i r m i b e ş yıl içinde birçok toplumsal binan ı n yapıld ı ğ ı n ı a nlattı. Bucak sınırları içinde bulunan üç köyde kültürevieri i nşa ed ild i. Merkez köyde 1 0.000 kişi l i k modern bir stadyom yapı l d ı . G ü reşçileri i l e ü n sa l m ış bu köyde, kooperatif üyeleri büyük bir g ü reş salonu i nşa ettiriyorlar. Şu noktayı da bel irtmemiz gerek : Peruştitsa, basketbol eki bi milli l igte oynayan d ü nyan ı n tek

köyüdür.

K. Berko f şun ları söyled i : «Kooperatifimiz 1 969-1970 yılı için yen i meskenler v e h i zmet bina ları i nşa programı hazırladı. Prog ra mda, mevcut çocuk yuva la rından başka, 250 çocuk için üç yeni yuva, iki kültürevi, modern satış mağazaları, üç m i lyon levaya çıkacak bir spor komplesi i nşası öngörül mektedir. Spora, özellikle yüzme sporuna, büyük önem veriyoruz. Yüzücülerimizden bir kaçı m i l l i ta kımda yer a l m ı ştır.» Reda ksoya n umuzun temsilcileri, Pırvenets köyüne giderek, B u lgar kooperatif üyeleriyle görüştüler, köy ü n çocuk yuvasını ve dispanserin i gezdi ler. B i n a la rı n ikisi de g üzel. Temsilcileri m iz, kooperatif üyeleriyle kü ltürevinde konuştu lar. B u iki katlı modern b i n a n ı n 400 kişilik bir temsil salonu, büyük bir kütü phanesi, bir okuma salonu, a matör sanatçılara ve derneklere ayrı lan çeşitli kısımları var. Kardeş pa rtilerin derg i mizdeki temsi lcileri, Ovçarovo köyünde eskiden ı rgat, bugün kooperatif üyesi S. Popof'u n evi n i gezdiler. Oç kişilik a i l e (Popof'u n kendisi, karısı ve o ğ l u ) iki katlı karg ı r b i r evin ya rısında (d i key olarak ikiye böl ün müştür) oturuyor. Kend i leri ne d üşen yüzölçümü 1 08 m2 d i r. Evi kooperatif i n şa ettirmiş. 8.000 leva değerinde. Evi satın a l mak i ç i n S. Popof, faizsiz olarak yirmi yılda ödenecek 4.000 levalık bi r kredi a l mış. B u krediden başka , kooperatif kendisine karş ı l ı ksız 2.000 leva vermiş. Popof da kendi parası ndan 2.000 leva ödemiş. Kooperatif bu tipten 9 ev i nşa ettirmiş. O nuncusu bitmek üzere. 60 kişi ş i mdiden bu evlere ta lip, E l i n d eki imkônlarla kooperatif her yıl bu tipten 20 ev yaptırta b i l iyor. Evin iç donatı mı ta m mô nasiyle modernd i r. Mobi lya lar şehir evlerindekilerden farksız, radyosu, televizyonu var. Ailen i n kazancı (üçü de kooperatifte ça l ışıyor) yı lda 3.000-3.500 levayı bul uyor. Evin bitişiğindeki 5 dekarlı k bahçe yılda ya klaşık olarak 300 leva getiriyor. 694


S. K/nef, kon u t ve resmi bina i nşaatı i l e i l g i l i bazı sayı lar verd i : köylerde 9 Eyl ü l 1 944 tarihine kadar h içbir çoc u k yuvası, h içbir çoc u k bahçesi yoktu. B u g ü n ise, bunların sayısı 6.390'a yüksel iyor. 1 939 yılı nda, Bulgar köylerinde sadece 32 s i nema salonu va rd ı . 1 967'de b u sayı 2.61 4'e yükse l d i . Aynı dönem i çi nde, köy k ütüphaneleri sayısı, 2.453'den 4.1 4 1 ' e ulaştı. B u kütüphanelerin büyük çoğ u n l u ğ u yeni binalara kavuştu. Doğ u m evlerin i n sayısı 1 939'da 4 iken, 1 967'de 859'a yükseldi. Köylerin ya rısından çoğu a ka r s u tesisatın a kavuştu, % 90'lndan fazlası e lektriğe. H a l k iktidarın ı n kurul d u ğ u g ü nden bu yana, köylerde p e k ç o k y e n i mesken (644.000) inşa edildi. Başka bir deyişle köy evlerin i n yüzde 56'sl yen i binal a rd ı r.

Kooperotif üye/erinin sosya/ sigorta/afl M. Georgiyef: «Kooperatiflerin tekni k ve maddi teme l i n i n sağ lamlaş­ ması ve g e l irleri n i n a rtması sonucunda, kooperatif üyeler i n i n sosyal sigorta soru n u memleket çapında çöıü mlenebildi. Kooperatör köylüler için bır milli emekl i l i k fon u kuruldu. Bu fon, kooperatiflerin öded i ğ i aidatla sağlanıyor. B u a idat, kooperatiflerin gelirlerin e göre tespit edil­ mektedir. Emekli maaşı n ı n tutarı, çok ta bii olarak, her kooperatif üyesinin e me k katkısına göre tespit edil iyor. Ama emekçin i n emekli maaşı, çalışmış o lduğ u kooperatifin g e l i ri n e bağ l ı değ i ld i r.» ( 1)

Yaşlı kooperatl':, üyeleri ne, devletin ödediği emekli maaşından başka, kooperatifler de, iktisadi i m ka n la rı n ispetinde i lave emek l i l i k ücreti veriyorlar, öğ rencilerin, çocukların okul masraflarını üzerlerine a l ıyorlar, bütün köylü emekçilerin yı l l ı k izinleriyle yakı ndan ilgileniyorlar. 1 967'den beri, kooperatiflerde hasta l ı k veya gebe l i k nedeniyle çalışa m ı ­ yan l a ra - tı pkı işçiler v e m e m u rlar için olduğ u g i bi - m a l i yard ı m usulü k a b u l edil miştir. J. Atanasof, çalıştı ğ ı kooperotifte, emekli kooperatörlerin ayda orta lama olara k 35-40 leva maaş a ldıkları n ı , kooperatifin de kend i leri n e ayda

ayrıca 20 leva ödediği n i a nlattı . S. Berkovski çalıştığı TKZS'de, emekli kooperatörlerin a rzu etti kleri takdi rde ufa k tefek işlerde çalıştı kları nı, böyleli kle, emekli maaşlarına ayda ortalama 10 leva d a h a ekledikleri n i , TKZS' n i n bütün emeklilele

parasız ekmek verdiğ i n i söyledi. (2)

(1) 1 968 yılında e mekl iye ayrı l m ı ş kooperatör sayısı 841 .000 d i . Devlet emekli maaşı n ı n orta la ması ayda 25 leva d ı r. Emekl i l i k yaşı kadınlar için 55, erkekler i çi n 60'd ı r. (2) Kooperatör emekli lere parasız ekmek ve daha başka gıda maddeleri dağıtması üsülü çok yayg ı n d ı r. B u g ü n kooperatiflerin % 48'i b u usulü uygu l a m a ktadır. Kooperatiflerin % 50'si emekli lere devletin verd i ğ i emekli maaşı na ilaveten bir para yardı mında da b u l u n uyor. 695


P. Nenof' un da ça lıştığı kooperatifte, bütün emeklilere parasız ekmek verilmektedir. Kooperatif üyelerin i n ücretli izin leri vardır. Kooperatifin deniz kıyısında bir d i n len meevi de mevcuttur. Ayrıca bir bal neosanatoryum kiralama ktadır. Bütün üretim birimlerine (ekiplere, şubelere vb) ucuz g ıda maddeleri sağlan maktadır.

Kooperatifler çocuklara büyük ilgi gösteriyorlar. Bu noktayı birçok konuşmacı önemle bel i rtti. Orneğin, P. Kordovski' n i n a n lattığına göre, çalıştığ ı kooperatifte bir buçuk yaşından yedi yaşı na kada r bütün çocu kları n bakı mı kooperatife a ittir. Birleşik işletmen i n altı köyünde çocuk yuvaları yapılm ıştır. Çocuklara sabahtan akşa ma kadar b u yuvalarda bakı lıyor. Yemekler parasızdı r. Çocukla rla uzman eğitimciler meşg u l ol uyor. Y a z tati linde kooperatif, 7-1 4 yaşları arasındaki bütün çocukların bakı m ı n ı üzerine alıyor. Hepsi n i dinlenme ka mplarına gön deriyor. R. Petrova, ça lıştığı kooperatifi n, çocuklarla doğ uşla rınd�n itibaren i l g i lendiğini söyled i . Her köyde, gebe kadı nlar daimi doktor kontrolü a ltındad ı r. Bu iş için özel dispanserler va rd ı r. Ve konsultasyonlar parasızd ı r. Parasız süt, sütlü mamu ller ve mamalar hazı rlayan mutfa klar, 1 00 kişilik bir çocuk yuvası ve 3 0 kişi l i k bir kreş de vardır. Ana babaları işte bulundukları için öğle yemeğ ini evde yiyemiyen çocuklar, okul yemek­ hanesinde karı n ıarını doyuruyor. Ya zın öğrenciler için bir di nlenme ka mpı kurul uyor. Bundan başka da çocukların bir kısmı devlet müesseseleri n i n v e sendikaıarın dinlenme kamplarına gönderil iyor. Kooperatifin 465 üyesi emekli maaşı a l maktadır. Kooperatif üyeleri n i n on beş günlük ücretli izini var. Bu izinleri n i, ü lken in en güzel d i n lenme evlerinde geçirebiliyorlar. Hasta l ı k halinde, hasta l ı k sigartaları n ı a lıyorlar. Ovçarovo bucak halk saveti (şura) Başka n ı H. Nikolof, bu buca kta gelenek haline gelen bir usulden ba hsetti : evlenenlere 1 00 leva l ı k hediye, askere giden gençlere ise sO'şer leva veril mektedi r. Her doğan çocuk için ban kada 40 leva lı k bir hesap açtırılmaktad ı r. Ovça rovo kooperatifi Başka n ı M. Krayçev ise şu noktayı beli rtti : Ovçarovo kooperatifi nde 498 emekli kooperatör bulunuyor. Kooperatif, emekli maaşlarına i lôvete n , ayda 2 0 leva veriyor. TKZS' n i n d e n i z kena rında 8 0 kişi l i k b i r d i n lenme evi var. Bu evde 1 5 günlük b i r d i n lenme için her kooperatör 12 leva ödüyor. Her yıl yaklaşık olara k 900 kooperatif üyesi tati l ieri n i di nlenme evleri nde geçirebiliyorlar. Mutluluk nedir Kardeş partileri redaksiyonu muıdaki temsi lcileri bu soruyu bundan önce, Leni ng ratlı işçilere sormuşlard ı . (Bak : Yeni çağ, sayı 7) B u soruyu Bulgar kooperatif üyelerine de sorma k ilginç olacaktı mu ha kkak. Onlara göre mutluluk neyd i ? Sovyet işçileri n i n ve Bulgar köylüleri n i n bu soruya L verdiği cevaplar a rası nda ortak bir yön olacak m ıyı d ı ? 696


Bu konuda a l d ı ğ ı m ız ceva plar bize ş u n u gösterd i : leningrat işçileri n i n m ut l u l u k a n layışı i l e Bulgar kooperatif üyeleri n i n mutl u l u k a nlayışı biribirine pek ya k ı n d ı r. Bu do ta biid ir, çünkü her iki halde de mutl u l u k kavra m ı , sosya lizmle başlayan yeni hayata bağ la n m ı ş ol uyor. Sözü toplantıya katı l o n l a ra bıra ka lı m : i.

Ayranova: Mutl u l u k kavra mı çok genişti r. Sömürüden kurtulmuş b i r ..

toplumda yaşayan , herkesin m utlu o l masına ya rd ı m edebi len, sağ l ı ğ ı yeri nde o l o n , çocu kları n ı n geleceğ i n i gara nti a ltına o la bilen, çocu kları nı şerefli sosya lizmi kurucuları olarak yetiştirebilen i nsan mutlu d u r ...

E. Vidova, Ayranova g i bi, m ut l u l u k kavra mı n ı n çok yön l ü olduğ u n u söyledi. Herkesin m utl u l u k anlayışı kendine özg üdür. Vidova deva mla şöyle dedi : ..Orneğ in ben, basit bir inek sağ ıcısıyım, mutl u l u ktan ne a n ladığ ı m ı söylemek istiyoru m . Çok iyi çocukları m va r diye mutluyum . Oğ l u m i nşaat M ühendisliği Enstitüsünde öğrencidir. Kızı m teknik okulunda okuyor. Akşa mları hepimiz sofraya oturd u ğ u muz, konuştuğ u m uz, tartış­ tığ ı mız zama nlarda m utluyu m . Henüz pek g e n ç olmalarına rağmen şimdiden pekçok şey b i liyorlar. B u mutluluğumu sosya lizme borçlu o l d u ğ u m u bi liyorum. Bu m u l u l uğa sosya list Bulga ristan'da kavuşa bildim.»

R. Petrova şu noktayı belirtiyor : «Bulgar kad ı n la rı , ça lışmaları değer­ lendirild iği, barış şartları içinde ça lışabildi k leri, halk i ktidarı genç kuşakla, çocukla rla yakından i lg ilendiği için mutludurlar... J. T op a/o f : «Ben şahsen, kooperatifteki işi mden büyük bir mutl u l u k ' d uyma ktayım. Hayatın g ü nden g ü n e d üzeld iğini, bu gelişmede kendi emeğ i n i n de rol ü olduğ u n u görmek, büyük bir mutl u l u ktur. M utlu l u k veren başka b i r d uyg u d a , gerek kooperatif içinde, gerekse bütün ülkede ya pılan her şeye sahip çıkabilme d uyg usudur. Herkesi n mutl u l u ğ u için ça lışmak, yarı n ı ndan emin olmak . . . B u ndan daha büyük b i r m utl u l u k

kaynağı tasavvur edilebilir m i ? Biz, kooperatif üyeleri, b u rada a n latılan, Bulgar köyl üleri n i n hayatı n ı baştan aşağı değiştiren bütün dönüşüm­ lerin , bütün başarıların, Kom ü n i st Partisi n i n akıllı politikası ve Sovyetler B i rliği ' n i n ya rdı m iyle gerçekleştiğ i n i çok iyi bil iyoruz. B u n u n içi n de, köy e mekçileri n i n Komün ist Partisine d uyd u kları g üven sonsuzd u r. Sarsı lmaz b i r g üven d i r bu. Onlar, Kom ü n ist Partis i n i n yöneti mi nde, Bulgaristan hal­ kının sosya l izm ve komünizmi ku rma yol unda başariyle yürüyüceğ i n e bütün kalbieriyle inanıyorla r... •

Kardeş partilerin derg i m izdeki temsilcileri, Bulgaristan'dan ayrıl mazdan

önce B u l g a ristan Kom ü n ist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri, Politbüro Oyesi Stanko Todorof yoldaşla görüştüler. Sta nko Todorof, B u lga ristan Komünist Partisin i n , önü müzdeki dönemde ekonomi, politika ve ideoloji a l a n l a rında gerçekleştirmeye kara r verdiği başlıca ödevler hakkında temsi lcilerimize izahat verd i . 697


Stanko Todorof şöyle ded i : «Parti miz, Bulga rista n 'daki g e l i ş menin bug ün k ü dönem i n i , gelişmiş b i r sosya list top l u m u n yaratıl ması aşaması olarak tan ı m la mıştır. G ücün ü h a l ktan, yan i işçilerden, köyl'ü lerden . halk ayd ı n la rından alan Partin i n yöneti mi a ltında ü l ke n i n sosya l i z m yolunda i lerleyişi bu aşamayı hazırla mıştır. Gelişmiş b i r sosya l ist topl u m u kurmaya çalışan Bulgar Komünist Partisi. Merkez Komitesi B i ri n c i Sekreteri Todor Jivkof yoldaşı n taşa bbüsü ile ve rehberl iği a ltında, BKP' n i n IX. Kong resinde a l ı na n kara rların ruhuna uyg u n olara k. bugünkü aşa m a n ı n gerektird i ğ i ödevleri öne koyan fevka ıade önemli bir tak ı m belgeler hazırlamıştır. Bulgaristan'da sosyalist topl u m u n gel işmesinde daha m ü kemmel hale getiri lecek yönetim d üzeninde başlıca yönelişleri tespit eden Temmuz (1 968) Ple n umunda a l ı n a n kara rlar bunlar a rasında fevka ıade büyük bir önem taşımaktadır... Stan ko Todorof, memlekette ü retici g ü cleri gelişti rme alanında ulaşılan büyük başarıları bel irterek şöyle devam etti : ..Bugünkü şartlar içinde entanzif ekon o m i k gelişi m yol unda b i l i msel ve teknolojik devri m yolunda. ul usl a rarası entegrasyon yol u nda yürü mek kaçı n ı l maz bir zorunluluktur. Bu lga ristan Komünist Partisi, bütün h a l k ekonomisini. çağdaş bilimsel teknoloji k temele oturtmaya ça lışıyor.» Stanko Todorof, sanayi metotları n ı n ve teknoloj i n i n köy ekonom i sine uyg ulanması alanında Partin i n tespit ettiği doğrultu n un önemi üzeri n d e d urdu v e şöyle ded i : «Köy eko n o misi üreti m i n i n baştan a ş a ğ ı makineleş­ tirilmesi ve daha etkili bir şeki lde örg ütlenmesi, başlıca veri m oran­ larında d ü nya ölçüsünde sonuçlara va rma mızı sağlayacaktır. Köy ekonomisi nd e etki n l i ğ i a rtırma sorun u sadece teknik ve ekon o m i k bir sorun değ i ld i r, aynı za manda gelişmiş bir sosyalist topl u m u n kurulması uğrunda yürütülen savaşta fevka ıade önemli politik, ekonom i k ve top l u m ­ sal bir sorundur.» «Bulgaristan Kom ü nist Partis i n i n bugün karşı laştığı bel l i başlı ekonomik ve politik soru n l a r h a n g ileridir?.. sorusuna ka rş ı l ı k olarak, Stan ko Todorof. özel l i kle sosya l i st top l u mda demokra s i n i n ya lnız ve ya l n ı z Kom ünist Partis i n i n yöneti m i a ltında gelişebi leceğ i n i önemle belirtti. Hangi mevziden olursa olsun, pa rtin i n yönetici rol ü n ü herha n g i b i r şekilde küçümseme, sosya lizmin temelleri n i çökertir. Todorof, Bulgaristan halkı nın komünist i na nçla rını, gerek yurduna, gerekse enternasyonalizme karşı olan ödev bilincini geliştirmek için, Partin i n harca d ı ğ ı ideoloj i k ça baların bu a la ndaki büyük önemini a n l attı. Görüşmemize son veril irken, redaksyon um uzda kardeş partileri temsil eden yoldaşlar, kendileri ne, Bulgm köyleri n i n bugünkü yaşa m ı n ı yakından incelemek ola naklarını sağlayan B u lgaristan Kom ü n ist Partisi Merkez Komitesine teşekkürleri n i Todorof yoldaş vasıtasiyle bildi rd i ler. 698


Tarıhsel tecrübe ve çağımız

ikinci Dünya Harbi otuz yıl önce başlamıştı TAD E N Ş E N D RU ŞÇAK

Hitler Almanyası ord uları n ı n Polonya'ya saldırısı üzerinden 1 Eyl ü l 1 969'da 30 y ı l geçmiş bulunuyor. Iki nci D ünya Harbi, 1 Eylü l 1 939'da b u sal d ı rı i l e başladı. Alman e mperyalizmi, daha B i ri nci Dünya Ha rbi sona erdiği zaman, reva nş ve yen i isti lô plôn l a rı hazırla maya koyulmuştu. Polonya'ya saldırısı, y ı l l a rca süren bu pol itikası n ı n doğ a l bir sonucuydu. Alman emperya listleri, Polonya'yı bir devlet o l a ra k ortadan kaldırmak istiyor­ lard ı . Kapitalistlerle yunkerler ve Alman genera l leri, memleketin a skeri g ü c ü n ü a rtırmak için e l l erinden geleni ya pıyorlardı. Almt:ın haklı n ı n , mevcut uluslara rası d u ru m d a n m e m n u n olmamasını sağ l a m a k i ç i n her ça reye başvurul uyor, reva nş fikri d urmadan propaganda e d i l iyord u . Alman-Polonya hududunda sık sı k provokasyon l a r ya pıyorlardı. Alman m i litaristleri, Polonya devleti n i orta d a n ka ldı rmayı .amaç ed i n mişlerd i . Genera l Hans f o n Sekt' i n deyişiyle, bu devletin varlığı Alman çıka rları na, daha doğrusu, Alman yayı l ma p l ô n larına ters d üşüyordu. Gdansk'ı (Almanların Danzing dedikleri şehir) , Polonya deniı kıyılarını - ki Alman­ l a rı oraya a layıı bir şekilde «koridor» d iyorla rdı -, Poznan bölgesi n i , 1 922'de Polonya'ya geri veri l m i ş o l a n Yukarı S i l ezya topraklarını A I ­ manya'ya katmak i ç i n çıl g ı n ca bir ka mpanya yürütüyorlardı. B u reva nşist istekler, Almanya'da gericilerin bütün i lerici g üclere, ta bii, en başta kom ü n i st ha reketin e karşı ötedenberi uygu ladıkları korkunç terörle sıkı sı kıya bağ l ı idi. Vayma r Cumhu riyeti döneminde ( 1 9 1 9-1 933 yı l l a rı a rası nda) kudretli ve etki l i b i r siyasal g ü c o l a n Alman Komünist Partisi, gericilerin a ra l ı ksıı baskısı a ltında çalışıyordu. Sosyal -d e mokrat­ ların sağcı liderlerin i n a nti-ko m ü n i st tutum la rı, i rticaı n işçi sınıfına karşı g üttü ğ ü politikayı kolaylaştırıyordu. Polonya-Almanya i lişkilerin i n gergin l eştiği ve m i lliyetçilerin kuduzca saldırılarda bulu ndukları sırada, Leh ve Al m a n kom ü n i stleri, proletarya enternasyonalizmi prensipleri ne candan bağ l ı oldukları n ı , yaptı kları işbirliği i l e ortaya koyuyorla rd ı . B u işbirliği, özellikle Silezya işçileri a rasında bütün g ücü i l e g e lişiyordu. O za m a n l a r Al manya s ı n ı rları içinde b ulun an Silezyan ı n bu bölgesi nde, u lusal hakları uğrunda savaşan Lehler 699


ve işçi sınıfı n ı n dôvasını savunan komün istler, şovinist Alman ların baskı n la rına uğ ruyorla rdı . 1 932 yılının 9 Ağustos gecesi, Si lezya ' n ı n Almanya kısmında gerici haydutlar, Alma nya Kom ü n i st Partisi Merkez Komitesi ' üyesi , Leh Konrad Petsuh'u canava rca öld ürd ü ler. Côniler ceza l a n d ı rı l ma d ı . Hatta çok geçmeden i ktidara gelen Hitler tarafından «Kan n ışanı» i l e mü kôfatlandırı l d ı . Vaymar dönemi nde, Alma nya'ya, Amerika B i rleş i k Devletleri v e Batı Avrupa h ü k ü m etleri tarafı ndan Daves p l ô n ı çerçevesi içinde mali ve politik yard ı mlar yapı l d ı . Alma nııa i l e Batı lı devletler a rasında 1 925 yılında i mzalanan . Lokarno a ntlaşması, emperya l i st Alman çevrelerini Doğuya, Polonya ve Çekoslovakya'ya ve öncel ikle Sovyetler B i rliğ i ' ne saldı rıya teşvik ed iyord u . Gericiler tarafından hazırlanan koşu l l a r sayesinde H itler, 30 Oca k 1 933'te i ktidarı ele geçi rmeye muvaffak oldu. Almanya H itlerin ve faşist partisi n i n e l i n e geçti kten ve Oçüncü Rayh i l a n ed i l d i kten sonra ulus­ lara rası d u rum h ı zla değiş meye başlad ı : En gerici çevrelerin ç ı ka rla rı n ı savu nan faşizm, a rtık u l uslara rası çapta hücumta ra geçmiş b u l u nuyord u . Almanya'da terör şiddetlenmiş, Almanya Komünist Partisi Kanundışı i ı a n ed i l m işti. M i l ita rizm, a nti-komünizm, nasyonalizm v e rasizm, artık Ray h ' ı n resmi ideolojisiydi . Avrupa üzeri nde harp bul utları dolaşıyord u . H itler, Alman emperya l i z m i n i n «Drang nah Osten» şıarına uygun olara k, Doğ u Avrupa'yı Alma nya'ya i l h a k etmek için çalışmalara koy u l muştu. Yeni «hayat sahaları» için mücadele etti ğ i n i söylüyor ve bu sa ha ları doğuda a rıyordu . «Kavgam» a d l ı kitabında şöyle d iyord u : «Biz, Almanların geleneksel emellerini G üney ve Batı Avrupa'da gerçekteştireceğiz ve Doğu'ya yöneleceğiz . . . Avrupa'da yen i topraklar isted i ğ i m i z i söylerken, en boşta Rusya'yı ve ona ta bi devletleri gözönü n d e bulunduruyoruz.» Sovyetler Birliği, Hitlerci leri n gittikçe d a ha belirg i n bir hal alan saldırı teh l i kesi ka rşısında Avru pa'da sağ lam bir kollektif g üven l i k sistemi kurul­ ması i ç i n b i r m ü cadeleye koyuldu. Bu a ma çla Doğu Avrupa devletleri a rasında bir pakt yapılmasını teklif etti. U l uslararası komünist ha reketi yoğ un ça lışmala ra g i rişti. 1 935 y ı l ı n ı n Temmuz v e Ağustos aylarında, Moskova'da, Komi ntern ' i n V i I . Kongresi ya p ı l d ı . Georg i D i m itrof, bu kong rede, öneml i bir rapor okudu. Faşizm bütün yönleriyle i ncelendi, gerici, harpçi özü açıklandı ve en teh l i keli s i n i n Alman faşizmi olduğu bel i rti ld i ; h a l klar barış v e demokrasi m ü cadelesini g üc!end i rmeye çağ rı l d ı . Kongre, ka pita l i st ü l kelerde işçi ve a ntifaşist tek h a l k cepheleri kurulması şıarı n ı yükseltti. Polonya Kom ü n i st Parti si, Kongren i n ça lışmaları n a büyük katkılarda bulundu. Kominterni n Viı' Kongresi, bu suretle, d ünya komünist ha reketi tari h in d e e n önemli olaylar700


d a n biri olara k yer a l d ı ve bu hareketin gelişmesi, strateji ve taktiği üzerin d e büyük etkileri oldu. Hitlerciler, 1 936 yı l ı nda reva nşist politikayı daha da a ktifleşti rdi ler. Aynı y ı l ı n Mart ayında faşist Almanya Ren bölgesini askerileştirdi. Çok geç­ meden Almanya ile Japonya arasında «Anti - komünizm paktı» i mzala n d ı . Paktın hedefi Sovyetler B i rliği'ydi. Bir s ü re sonra faşist ıtalya d a bu pakta katı l d ı . (italya o sırada Afrika'ya karşı saldırga n l ı k politikası g ü d üyordu.) Anti - ko mü nizm, böylece" Alma nya ile müttefi kleri n i n politikalarında kı lavuz ş i a r h a l i n e geldi. Uza k Doğ uda g ittikçe d a h a sa l d ı rganlaşan Japonya ile Sovyetler Birliği a rasındaki i l işkiler gergi nleşti. Hitler, 1 937 yılında, macera a rkadaşları n ı Berl inde topla�arak, kendilerine, en yakı n ğelecekte gerçekleştirmeyi düşündüğü istila pla n ­ larını açıkladı. B u toplantıda a l ı n a n kara rl a r «Gosba h protokolu» a d ı ile bilin mektedi r ve bu doküma n ı n , Hitlerle ya rd ı mcıları n ı n niyetlerini değer­ lendirmede büyük önemi va rd ı r. Hitlerin orduları, 1 938 Martında Avusturya'yı işg a l ve i l ha k etti ler, aynı y ı l ı n sonbaharında da Çekoslovakya n ı n Südet bölgesi n i istila ederek, bu memlekete ölüm da rbesi i n d ird i ler. İngiliz ve Fra nsız h ü kümetleri n i n , sa l d ı rgana taviz verme politi kaları Hitlerci lerin bu i l ha kları n ı bir hayli kolaylaştırıyordu. Avustu rya ve Çekaslovakya bu politika n ı n kurba nı olmuşlard ı . Alma nya, İtalya, İng iltere ve Fransa a rasında 29-30 Eyl ü l 1 938'de imza lanan M ü n i h a ntlaşması saldırg a n ı kışkırtma politi kası n ı n e n açık bir ifadesiydi . O sırada Birleşik Amerika ayrıcı l ı k politikası g ü düyor, bu da Hitlerin işine yarıyordu. İ n g iltere i le Fransa, İtalya'ya ve Uzak Doğ uda Japonya'ya karşı da taviz politikası uyg uluyorlard ı . Bu politika, öncelikle a nti-komünizm temeli n e dayan ıyor, özelli kle, Berl i n - Roma -Tokyo M i hverin i kurmuş o l a n faşist devletlerle Sovyetler Birliği arasında s i la h lı bir çatışmayı hedef tutuyordu . O za manki büyük e m peryalist devletler - i n g i ltere" Fransa ve B i rl eşik Amerika -, M i hver devletlerini Sovyetler B i rl i ğ i n e saldı rtmak için, küçük ve orta devletlerin Alma nya ve orta kl a rı tarafı ndan yutu l masına gözyu m­ maya hazırd ı l a r. Büyük e m peryal i st devletler eski hesaplarını temizlemek istiyorlardı . Küçük ve orta devletler, u l uslararası politikada i ki nci derecede birer faktördü ler. İki nci Dünya Ha rbi a rifesinde «Oçüncü Rayh»la, Ingiltere ve Fransa arasında kurba n l ı k koyun haline gelmiş o la n Polanya do bu d u rumdayd ı . Faşist Alma nya, Çekoslovakya'yı yuttuktan sonra Polonya'ya döndü . Hitler h ü kümeti, 2 4 E k i m 1 938'de, Serbest Gdansk (Danzing) şehri n i n Almanya'y a veri l mesini v e Polonya içinden eksteritoria l ulaşı m yol ları n ı n geçirilmesini Polanya h ü kü metinden istedi. Fakat a s ı l a maç, Polonya ' n ı n b i r devlet olara k ortadan kaldırı l musıyd ı . 701


2 Bağı msız Polanya devleti, 1 91 8 y ı l ı nda, Rusya'daki Oktabr Devrim i sayesinde, a y n ı zamanda, Alma nya i l e Avustu rya -Maca rista n ' ı n ha rpte yeni lgisi, bu ül kelerde yapı l a n devri mler ve Polonya h a l kı n ı n u l u sal ve sosyal kurtu luşları uğrunda yı l l a r boyu yürüttükleri savaşlar sonucunda kuruldu. Polonya devleti, b u memleketin yeni tari h i n d e en belirg i n bir olayd ı . Fa kat, i ktidar için ve Polonya devleti n i n toplu msal düzenini beli r­ leme uğrunda yürütülen savaşta devrimci ve i lerici g ücler değ i l , sağcı g rupl a r üstüngeldi ve b u n u n sonucunda Polonya, burjuva-pomeşçik devleti biçi m i n i a l d ı . Dış politikasında Sovyet a l eyhtarı bir yol tuttu. Politik, askeri ve ekono m i k a l a n larda, 1 920 yı l la rı n d a başta Fransa ol mak üzere, Batı lı devletlerle bağ landı. Polonya ' n ı n batı l ı müttefi kleri, ona, Sovyetler B i rliğ i ' n i d iğ e r Avrupa devletlerinden tecrit etmek üzere kurulan anti-sovyetik «korunma kordonu»n u n önemli bir ha lkası gözü ile bakı ­ yorlard ı . Sovyet Rusya, Polonya halkını n ayrı bir devlet kurma hakkına saygı gösterdi ve Polonya devleti kuru ldukta n hemen sonra bu bağ ı msız devleti, kayıtsız-şartsız ta n ı d ı . Sovyet hükü meti, birçokları Len i n ' i n i mzasını taşıyan resmi dokümanlarla b u n u ifade etti. Halbu ki, Almanya ' n ı n yönetici çevreleri, Versay antlaşmasını i mzalamalarına ve Polonya i l e d i plomatik i l işkiler kurmalarına rağmen, bu devletin batı hud utla rı n ı tanı maya ya naş­ madılar ve Polonya devletin e «geçici b i r olay» gözü ile baktı lar. Batı Polonya topra klarındaki - Deniz boyu, Büyük Polonya ve Silezya halkı, 1 9 1 8-1 921 yı l l a rı a rası nda Polonya i l e bi rleşmek için yığı nsal ve ka n l ı bir mücadele yürütmek zorunda kalmışlard ı . Bu ulusa l kurtuluş savaşı, sosyal kurtuluş m ü cadelelesin e sıkı sı kıya bağ l ıydı . azeilikle işçi sınıfının çözümleyici bir rol oynadığı Yukarı Silezya'da sosyal kurtuluş mücadelesi en yüksek noktasını b u l muştu. Hal k ı n yığı nsal d i ren mesi ve silôhlı savaşı sonucunda, Alman emperya l istleri bu toprakları b ı rakmak zorunda kaldı lar, fakat, bu yen i lgiyi bir türlü hazmedemedi ler, aynı top­ ra kları geri a l ma k için her fırsattan istifadeye koyu ldular. Alman m i litaristıeri n i n bu saldırg a n l ı k n iyetlerine ve Polonya i l e harp hazırlı klarına rağmen, Polonya h ü k ü meti 1 934-1 938 yı l ları a rası nda «\Jçüncü Rayh»la birçok meselelerde işbirliği yaptı. 1 934 yılında Polonya­ Almanya sald ı rmazlık anlaşması i mzalan d ı . Polonya-Almanya 1(a kı nlaş­ masına, en başta, 1 926 yı l ı ndan itibaren memleketin idaresi ni eline a l mı� olan siyasal g rubun l ideri Yozef Pilsudski i l e dışişleri baka n ı Yosef Bek öncü l ü k etmişlerdi. B u n la r, Hitler Almanya'sı n ı n Polonya'yı tehdit etmed i ğ i n i iddia ediyor ve Almanya i l e işbirl i ğ i nde bu yan l ı ş görüşe dayanıyorlard ı. Hitlerle o zamanki Polonya hükü meti a rasındaki ya k ı n laş­ manın ortak temeli herşeyden ö n ce a nti-ka m ü nizmdi. 702


Polonya h ü k ü meti, bu i şbirl i ğ i ne daya narak, Sovyetler Birliği tarafı ndan teklif edi len Doğ u paktın a ve Avrupa'da kollektif g üven l i k sistemi kurul­ masına yanaşmıyor, Ren bölgesin i n silôhlandırı l masını hoş karşılıyor, Avustu rya ve Çekoslovakya politi kası nda Hitler'i destekliyord u . Fakat Pilsudski - B e k tarafı n d a n g ü d ülen bu politika , Polonya'yı felô kete sürükledi. Hele Südetlerin işgal i ve Çekoslova kya'da d i renen kuvvetlerin ezil mesi sonucunda, Alman harp tehdidi açıkça Polonya'ya yöneldi. Pi lsudski ile Bek' i n Hitler Almanyasiyle i l i ş ki leri Polonya halkı a rasında iyi karş ı l a nm ıyordu, hemen hemen bütün muhalif partiler bu politikaya karşı mücadele yürütüyorl ürd ı . Ozellikle Polonya Kom ü n i st Partisi, yönetici çevreleri şiddetle tenkit ediyor, mevcut rej i m i n aşırı gerici, faşist ve u lusal i hanet rej i m i ol d u ğ u n u delil lerle ortaya koyuyordu. PKP, Polonya ' n ı n H itler isti lôsı tehdidi altında bulunduğunu beli rtiyor, Yukarı Silezya ' n ı n savun u.l ması n ı , Gdansk'ta serbest şehir statüsünün korun ması nı ısrarla i stiyordu. Parti, h a l kı yönetici çevrelere karşı m ücadeleye çağ ı rıyor ve bu yolda org a n ize ediyord u . PKP, «Düşman solda dağildir» şıarı n ı yaymaya başladı ve bu mücadelede büyük başa rılar elde etti. 1 936 ve 1 937 yıllarında, h a l k yığ ı n l a rı n ı n ve muha lefetin baskısı altında, yönetici çevrelerin d u ru m u bir hayli sarsıldı. N i hayet 24 Eki m 1 938'de Hitler istekleri n i açı kça ortaya koydu. Bu istek karşısında Polonya halkı n ı n - işçi s ı nıfı, köylüler ve ayd ı n ların - Alman m i l itarizmine ve yayılma politikasına karşı tepkisi o derecede şiddetli oldu ki, Polonya hükü meti, Berlin'e ya ra n ma k için hiçbir tôvizci ha rekette b u l u n a m a d ı . Alman taraftarı Bek, halkı n tek i rade hali ndeki baskısı karşısında, Hitlerin sürekli tazyi kleri ne rağ men, Alman hükü meti n i n istekleri ni reddetmek zoru nda kaldı. 3 Hitler, Mart 1 939'da Çekoslovakya ve Moravya'yi istila etti kten, bir kukla Slovakya devleti meydana geti rdi kten ve Klaypedu'yu işg a l ettikten sonra, u l u slara rası d u ru m şiddetle gerg i n leşti . Işte bunun üzeri nedir ki, Sovyetler B i rliği, i n g i ltere ve Fransa a rasında, saldırg a n l ı ğ a karşı b i r ya rd ı mlaşma a ntlaş ması i mzala n ması i ç i n görüşmeler başl a d ı . Fakat, batı l ı devletler, Almanya ile Sovyetler Birl i ğ i a rasında bir harp patlama­ s ı n ı istiyor ve bu yüzden görüşmelerde ağır davranıyor, çeşitli bahanelerle müzakereleri uzatıyorlard ı . Kısacası, onların isteğ i, Faşist Alma nya ile Sovyetler Birliği arası nda bir harpti. i n g i ltere ve Fransa hükü metleri, Polonya'ya karşı g üttükleri politi kada d a bu görüşe daya n ıyorla rd ı . 1 939 yılı baharında, bir ya ndan, Polonya ' n ı n devlet g üven l i ğ i n i gara nti a ltına a l ıyorlar, öte yan d a n da, Hitleri, sistemli o l arak doğruya, Polonya'ya sılıdırtmaya çalışıyorlard ı . Fakat, bu arada, 703


Rayh'ın başarıları a rttıkça endişeleri de a rtıyord u . Çünkü, I ngiltere ve Fransa i l e Alma nya a rasındaki çelişkiler g ittikçe şiddetleniyordu . Artık, kend ilerini tehdit eden teh like d e gözle görü l ü r bir ha l a l mıştı. Bütün bunlara rağ men, 1 939 yılı baharında Ingiltere ve F ra n sa' n ı n Sovyetler Birliği'ne karşı düşmanlı kla rı a ğ ı r basıyordu. B u kör d ü ş m a n l ı k d uygusu, o n l a r ı , Sovyetler Birliğ i'yle ya rd ı m laşma a n laşması n ı i mzala­ maktan a l ı koyuyor ve bu durum, Hitler' i n sa l d ı rga n l ı k politikasına cesa ret veriyord u. Polonya ve Ruma nya h ü k ü metleri n i n , bir Alman sal d ı rısı karşısında Sovyet askerleri n i n kendi topra klarından geçmesine yanaş­ mamaları, d u r u m u daha da gerg i n l eştiriyordu. işte bu koş u l l a r, Sovyet h ükümetin i , Hitler ta rafı ndan teklif edilen Sovyet-Alman saldı rmazlı k a n laşmasını i mzala maya mecbur etti. Sovyetler Birliğ i, 2 3 Ağustos 1 939'da i mzalanan bu pakt sayesinde, memleketin savu nmasını kuvvetlendirmek i çin iki yıla ya kın kıymetli bir zaman kazandı ve aynı zamanda, Batı devletleri n i n , faşist Alma nya ile Japonya ' n ı n ilk da rbeyi Sovyetler Birliğine i n d i rmesi üzerine kurdukları hesapları da a ltüst etti. U l uslararası d u r u m son derecede gerg i n d i . H itlerin , Mart ve Nisan 1 939'da verd iği d i rektifler gereğince, ha rekete hazır Alman ord u l a riyle üç tarafından çevri l m i ş bulunan Polonya her a n saldırı tehli kesi a ltın­ dayd ı . Polonya i l e i n g i ltere a rasında 25 Ağ ustos 1 939'da i mzalanan yard ı m laşma a n laşması, - tah m i n edildiği gibi - Hitlerin saldırı emrinde sadece bir dakika l ı k - evet, sadece yarata bi i d i .

bir dakika l ı k -

bir gecikme

O g ü n l erde Polonya'da bütün yu rtsever g ü cler, A l m a n saldırısına karşı koymak için azimle bi rleşiyord u. B i rhayli geç seferber edilen askeri bi rlikler, batı hududuna doğ ru g i derken bütün halkın destek ve sempati­ sini üzerlerine topla mışlard ı . Polonya Komünistleri, faşist saldırısına ka rşı koymaya hazırd ı la r . Polonya ' n ı n burj uva - pomeşçi k hükü meti pekçok komün isti zında n l a ra atmıştı. O n l a r da, serbest olan a rkadaşla riyle birli kte savaşmak azmi ndeydiJer, bi riktirdikleri üç-beş kuruşIarını savunma i hti­ yaçları için veriyorlard ı . Leh u l u s u v e en başta g e n i ş h a l k yığ ı n la rı, ya pılacak harbin, bir ulusal kurtuluş savaşı, XiX. yüzyılda başlayan u l usul -kurtul u ş sava ş ı n ı n ve özel­ likle 1 91 8-1 921 yılla rı a rası nda Alman emperya l iz m i n e karşı yapı l a n savaşın bir deva mı olduğ u n u biliyord u.

4 Ve Alman ord uları, 1 Eyl ü l 1 939 saba h ı , Orta Avrupa saatiyle 4 ' ü 45 geçe Polonya'ya sa l d ı rd ı l a r. Hitler ordusu, gerek sayıca, gerekse tank, uçak ve topçu kuvveti bakı mından Polonya ordusundan kat kat üstün d urumdayd ı . Bu koş u l l a r içinde, bu harbin kaderi önceden belirlenmişti. Polonya yapya l n ı zd ı . Batı lı müttefi kleri, mevcut anlaşma gereğ i n ce

704


kend isine ya rd ı m etmekle y ü k ü m l ü a l ma larına rağ men, seyirci kalmışlard ı . i ng i l iz v e Fra nsız hükü metleri Hitler Almanya'sı na harp i l ô n ettikleri h a lde, h içbir askeri ha rekette b u l u n ma mışlardı. Buna rağmen, Leh askerleri n i n ve bütün Leh halkının kahra ma n ca savaşması sayesinde, Hitler ord u l a r ı n ı n 1 939 Eyl ü lündeki Polonya seferi, Ren bölgesinde, Avustu rya ve Çekoslovakya'da o l d u ğ u g ibi bir zafer yürüyüşü şekl i n d e ol ma d ı. Polonya ' n ı n başşehri Vorşava halkı efsanevi kahra ma n l ı klar yarattı, Hel ya rımadası g a rnizonu sonuna kadar savaştı, Vesterplate üssü ve Mod i i n kalesi insa n üstü bir kuvvetle döğ üştü. Son büyük m u h a rebe, Eki m ayı n ı n başı nda Kotsk şehrinde cereyan etti. Varşova'da ve deniz kıyılarında işçi birlikleri eşsiz kahra m an l ı k l a r gösterd i . Yurt savun masında Polonya komün istleri önemli b i r rol oynadı lar. Bunların çoğu z ı n d a nlardan doğrudan cephelere gid iyorlard ı . Faşist orduları Polonya'yı isti lô ederken, Batı Ukrayna v e Batı Belorusya a ha l is i n i Hitlercilerden koru mak, Sovyetler Birliği için b i r zoru n l u k h a l i n i a l m ıştı. V e Sovyet ordusu, bu görevi gerçekleşti rd i. Böylece, Batı U krayna Ukrayna i le, Batı Belorusya da Belorusya ile bi rleşme i m kô n la rına kavuştu. Sovyet devleti de, savu n masını daha fazla kuvvetlendirmiş oldu. 1 939 Eyl ü l hareketi, Polonya halkı için, ikinci Dünya Harb i n i n ilk muharebesiyd i . Yeni l g i , harbin kaybed i l mesi olduğu a n la m ı na gelmi­ yordu . Polonya'da h i ç ki mse, savaşın sona erdiği kanısı nda değ i l d i . Ve çok geçmeden, Polonya topraklarında, yığınsal, güclü bir d i renme ha reketi başladı. B u ha reket Harbin sonlarına doğru gerilla savaşı karakterin i a ld ı . istilôcılar a ma nsızd ı . Terör korkunçtu. M ilyonl a rca i nsan hayatını kaybetmişti. B u n l a r, h a l kı n mücadele azmini zayıflatmıyor, g üCıend i riyord u . Hitlerci lerin niyeti, Polonya h a l k ı n ı ta mamiyle yok etmekti. Osvientsim, Trebi i n ka, Maydanek ve Ştutof ö l ü m kampları, faşist isti lôcı l a rı n g üttükleri bu yok etme politika la rı n ı n en açık ifadeleriydi . Eyl ü l 1 939 ka mpanyasındaki yen i l g i , Polonya halkını harekete geçir­ mişti. Memleketin her yerinde yenil g i n i n nedenleri i n celeniyor ve gereken sonuçlar çıkarı lıyord u. B u rj uva -pomeşçik rej i m i ve bu rej i m i n halk d üş­ manı i ç ve dış politi kası enine boyuna ve şiddetle eleştiri liyord u . Bu eleştiriler son unda ve işgalci lere karşı yürütülen çetin ve kan l ı savaş sırasında yeni Polonya ' n ı n çehresi bel i rd i . O n u n en reel ve i lerici, en o l g u n ve aynı zamanda devri mci çehresi, Oca k 1 942'de kurulan Polonya işçi Partis i n i n progra m ı nda bel irg i n bir hal a l d ı . Hitlercilerin 1 941 y ı l ı n d a Sovyetler Birliği'ne saldı rmaları son ucunda Sovyet halkı harbe g i ri n ce, Polonya h a l k ı n ı n m ü cadele azmi daha da kuvvetlend i . Sovyet h a l k l a rı n ı n m ücadelesi, yalnız, I kinci Dünya Harbi' n i n son u n u belirlemekle kalmadı, aynı zamanda Polonya ' n ı n kaderi üzerinde de çözümleyici bir etki yaptı. 705


Sovyet hal kları, faşist Alma nya'ya ve m üttefikJerine karşı yürütülen harbin en ağır yükünü o muzlarında taşıyorlard ı . Hitlercilerin «blitskrig» (yı l d ı rı m ha rbi) Sovyetler B i rliği'nde işlemez hale geldi . Sovyet toprak­ larında cereyan eden kanlı savaşlarda faşist ordularının bozguna uğra ması, kuvvetler ora n ı n ı temelden değiştirdi, anti-faşist koalisyondaki devletleri ha rekete geçird i , Batı ü l kelerinde ve hatta Almanya'da d i renme h a reketi ni a ktifleştirdi. Polonya U lusal Kurtul uş Komitesi'nin, Sovyet ve Polonya a skerleri tarafından k u rtarılan topraklarda, lübliyana yakı n ­ larındaki Helm'de 2 4 Tem m u z 1 944'tte yaptığ ı toplantı son u nda yayı n ­ lad ı ğ ı manifest, Polonya tari h inde bir dön ü m noktası o l d u . Ve yeni Polonya ' n ı n , sosya list Polonya' n ı n ta rihi işte bundan sonra başlad ı . Hitler Alma nyası v e müttefi kleri, boşta Sovyet hal kları o l m a k üzere, birçok halkın ortak ça balariyle tam bozguna u ğ ratı ldı. Sayısız kurba n l a r ve kayıplar pahasına kaza n ı l d ı bu zafer. On m i lyonla rca insan c a n verd i , pekçok maddi v e kültürel değer yeryüzünden s i l i n d i . Bütün b u n l a r bize, i kinci Dünya Harbinin verd i ğ i acı dersleri hiçbir zaman unutma mamızı, sonuçla rını sağ lamlaştırma mızı, çağdaş Avrupa ' n ı n g üvenl i ğ i n i kuvvet­ lendirmemizi emrediyor. i ki nci Dünya Harbi a ltı yıl sürdü ve faşist Alma nya ile müttefi kleri n i n kayıtsız-şa rtsız tesl i m olmaloriyle son uçlandı. Sınıfsa l karakteri son derecede belirg i n bulunan bu ha rbe, bir taraftan , işçi ve köylülerin sosyalist devleti olan Sovyetler Birl i ğ i ile özg ürlükleri uğ runda savaşan halklar, bütün demokrati k ve anti-faşist g ücler, öte yandan da, aşırı gerici faşist devleter (Al manya, Japonya, ıtalya ve müttefikleri) katıl mıştı. B u yüzden, Iki nci Dünya Harbi, halkların özgü rl ü kleri için, a nti-faşist, demokratik ve sosya l ist g üclerin zaferi uğ runda yap ı l mış bir savaştır. Polonya, faşis Alman isti lôsı nda i l k s i l ô h l ı d i renci göstermiştir ve Hitler Almanya'sına karşı kaza n ı l a n zafere büyük katkılada b u l u n muştur. Polanya halkı, bu kakısiyle övü n m ektedir. 5 1 945 y ı l ı n ı n u n utulmaz Mayıs ayında, I ki nci D ü nya Ha rb i ' n i n sebepleri ve başlatıl ması soru m l u luğunu k i mlerin taşıdığı sorunu üzerinde ' h i ç kimsenin şü phesi yoktu. B u sorumluluğun «Oçüncü Rayh»ta olduğ u inancı � rta ktı . Ve o zamanlar, gere k Avru pa'n ı n , gerekse bütün d ünyan ı n hudut­ ları ve g üven l i ğ i üzerinde ka ra rlar a l ı n ı rken ve N ü renberg'te harp suçluları ya rg ı l a n ı rken kimsenin tartışma konusu ya pmadığı bu i nanca 'daya n ı l ı ­ yord u . B ütün bunlar, Alman e mperya l i z m i b i r d a h a d ünya barı ş ı n ı t e h d i t etmesin d iye yapılıyordu. Potsdam Konfera nsında dört devletin a l d ı ğ ı ka ra rlar da aynı a macı taşıyordu. I kinci D ü nya Harb i n i n bütün soru m l ul u ğ u n u «Oçüncü Rayh»ın taş ı d ı ğ ı , bu yüzden ceza la n d ı r ı l ması g e rektiğ i konusu o zamanlar Almanya'da bile tartışı lmıyordu. Almanya 706


, Demokrati k Cu m h u riyeti ' n i n k u ru l masında büyük b i r rol ü olan Ozg ü r Almanya U lusal Komitesi tarafı ndan yayın l a n a n gazetelerde bu hususta birçok bildiri yayın l a n mıştı. Hatta, sağcı Alman ta rihçisi F. Mayneke, «Almanya faciası» adlı eseri nde, «Oçüncü Rayh»ı n soru m l uluğunu, bazı tereddütlerle de olsa kabul ediyordu. N e var ki, Batı Alma nya'da revanşist eği l i mler, ya n i I kinci Dünya Harbi sonucunda meydana gelen d urumu değ iştirme istekleri arttıkça, Almanya ' n ı n bu harbi açma soru m l u l uğ u n d a n sıyrı l ma iddiaları da yayg ı n b i r h a l a l maktadır. Batı Alman reva nşist politikası, b u soruna büyük bir önem vermektedir. Çünkü, Almanya ' n ı n harbi açma sorum l u l u ğ u (yani, yal n ı z Hitler' i n değ il, onun pa rtis i n i n , büyük sermayenin, yunkerlerin ve Alman top l u m u ndaki diğer bazı g rupların sorumluluğu) kald ırı l ı rsa, harpten sonra Alma nya hakkında a l ı n a n kararlar, e n başta Potsdam kararları temelden yoksun kalaca klard ı r, bunların haksız kara rlar old ukları ileri sürülecektir. Bu yüzden, Alma nya Federal Cumhuriyeti bu mesele üzerinde ısra rla d urmaktad ı r. Böyle bir sonuç elde etmeye m uvaffa k olurlarsa, «Oçüncü Rayh» saldırga n l ı k lekesi nden kurtulacak, g a l i p müttefi klerin hıncına uğramış «masu m» b i r kurban o l d u ğ u i l ô n edilecektir. Bu yoldaki propagandalar, harp sonrası Avrupası n ı n hukuki, politik ve mora l temellerini yıkma amaciyle yap ı lıyor. Amerika l ı ta rihçi L. Hog e n ' i n «Mecburi ha rp» adlı kitabı, bu tür propagandalara bol malzeme vermiştir. 1 961 yılı nda, B i rleşik Amerika'da değ il, Batı Almanya'da yayınlanan bu kitapta, yaza r, Ikinci D ünya Harbi ni açma soru m l u l uğ u n un, Hitler'e ve «Oçüncü Rayh»a değ i l , Polonya'ya a i t o l d u ğ u n u ıspata çalışıyor. Hogen, Polonya hakkında d üşmanca iddialar öne s ürüyor, Gdansk meselesindeki sebatlı tut u m u n u yeriyor, buna karş ı l ı k, Hitlerin ve «Oçüncü Ra ph»ın haklı olduklarına göstermeye çabalıyor. B u kitap, delilleri noksa n, yan l ı ş ve ta ndansıı olarak ortaya koymasına rağ men, Federa l Alma nya'da geniş ölçüde reklô m edildi, Hamburg'ta çıka n «Şpigeh. derg isinde bu m ü n a sebetle seri halinde makaleler yayı n l an d ı. Hogen, Federal Almanya'ya dôvet edilerek, konfera nslar verd i , kendisine 1 0 b i n M a r k tutarında para i l e Leopold fon Ran ke a rmağa n ı veri l d i . iki y ı l sonra da aynı yaza rı n y i n e Federal Almanya'da «ikinci D ü nya Harbinde Fransa'nın d i renişi» adlı kita bı yayı n l a n d ı . Bu kitapta, Hitlere tôvizler vermiş olan M ü n i h a nlaşması sav u n u l uyordu. Batı Almanya'da çıkan «Ulusal ve Askeri Alman Gazetesi» ve «Avrupa U lusu» adlı dergiler başta o l m a k üzere bi rçok neo-faşist yayı n , Hogen'den çok önce bu a la nda faaliyet göstermeye başla mışlardı. Harbin soru m ­ l u l u ğ u meselesi bunların başlıca konusuydu. «Avrupa Ul usu» dergisi, 1 964 y ı l ı nda aynı soru na özel bir sayı hasretti. Bunda, örneğ i n , Polonya'da harpten önceki Alman azı nl ı ğ ı n ı n korkunç bir baskı a ltında tutulduğ u , 1 939'daki G l i n itsk provokasyon u n u n uydu rma b i r olay olduğu, Hitlerin 707


1 941 'de Sovyetler Birl i ğ i ne saldı rmak zorunda ka l d ı ğ ı , çünkü Sovyet Ordusun u n Almanya'ya da rbe i n d i rmek i çi n hazı rla n d ı ğ ı iddia ediliyord u. Bu g ibi uydurmaları tartışma konusu yapmak, onları n seviyesine d üşmek o l u r. Ne va r ki, bun lar, Batı Almanya ' n ı n içinde ve d ı ş ı nda a ra l ı ksız olara k yayı lmakta v e bu kalpaza n l ı kları gerçek s a n a n i nsanlar da b u l u n maktadır. Batı Alma nya'da reva nşizmi ta rihsel temellere daya n d ı rmak için çaba ha rcayan ve Hog e n ' i n görüşlerin i yayan bir Ta rih Enstitüsü vardır. D r G . G ra ber'i n yöneti minde o l a n bu enstitü, yüksek okul öğret i m üyel,eri n e h i ta beden v e h a rbin soru m l u l u ğ u meselesi üzerinde s ı k s ı k d u ra n b i r derg i yayı nla maktadır. Derg i n i n a macı, öğretim üyelerine ve o n ların a racı l ı ğ ı ile de gençliğe yuka rıda söz konusu olan görüşleri aşıla maktır. Batı Almanya'da, G lazbek, Va lendi, Ri hthofen gibi birçok ta rihçi bu görüşleri yaymaktadı';. Ayrıca, i n g i ltere'de Taylör ve Nikol, Birleşik Ameri ka'da Börnesistler ve daha birçok irili u faklı ta rihçiler bu a landa yoğ u n faaliyette b u l u n makta d ı r. Alma nya Federal C u m huriyeti ta rih b i l i minde Hogen, Glazbek, Valendi ve benzerlerin i n görüşleri nden başka görüşlerin b u l u n madığ ı n ı sanmak, elbetteki yan/ıştır. Fakat, b u görüş/erin son yıl l a rda yaygın b i r hal a l d ı ğ ı da bir gerçektir. i kinci D ünya Harb i n i n " O ç ü n c ü Rayh»ı n sal d ı rgan l ı k politikası yüzünden patlak verd i ğ i n i , bu harbin soru m l u l u ğ u n u .. Oçüncü Rayh»ı n taşıd ı ğ ı n ı ta rihsel doğrulara daya narak savunaniara karşı çetin bir mücadele yürütül mekte, ta rihsel d oğ r u l a rı savunanlar bu suretle izole edil mekte, b u n ların etrafı n da bir şüphe havası yaratı lmaktad ı r. B u yüzden de, faşist Almanya ' n ı n sa l d ı rga n l ı k pol iti kasındaki soru m l u l u ğ u n u hafif­ leten çeşitli görüşler ortaya çıkma ktadır. Bu hafifletici görüşlerin ta raftarlarına (örneğ i n Yakobsen'e) göre, i ki nci D ü n ya H a rbine katı/an devletlerin hepsi, harpten aynı d erecede soru m l u d u r. Bu suretle onlar, sal d ı rg a n la kurbanları arasindaki farkı ortadan kaldı rmaya ça l ı ş m a ktad ı rlar. Bu a rada, harbin bütün sorum­ l u l u ğ u n u Hitlerin üzeri ne yıkan tez g ittikçe yayg ı n b i r hal a lmakta d ı r. (Riter ve Hilgruber bunlar a rası n d a d ı r.) Böyleleri ne göre, "kötü Hitler kendisine muhalefet eden ve h a rp istemeyen a k ı l l ı komutan la rı n iyi ord u s u n u » bu felôketl-i yola sürüklemiştir. Harble i l g i li hôtıra kitapları n ı n çoğ u na b u r u h h ô k i m d i r. 2 0 Temmuz 1 944'tte Hitlere sui kast tertipleyenler, neredeyse, birer m i l l i ka hraman mertebesine yükseltil mekte, Alma" a s kerleri n i n yigitliği, Alman tekn i ğ i n i n ve askeri ekonomisi n i n ü st ü n l ü ğ ü övülmektedir. Doğ ru ların bu türlü yoru mlan masiyle g ü d ü len a maç, Alman asker ve subayları n ı n »olağan üstü» yeteneklere sahip olduğu masa l ı n ı aşı layan m i litarist Alman gelenekleri n i devam ettirmektir. O n l ü m i l itarist ve gerici Genera l Hans fon Sekt g i bi leri ni öven kita plar (Mayer Velker'i n .. Sekt» a d l ı kita bı) yay ı n l a m a k suretiyle bu eği l i m türlü biçi mlerde yayg i n laştı rı I m a ktad ır. 708


ı

Alma nya Federal Cumhuriyeti'nde çıkmakta olan bi rçok eserde ve okul kitaplarında harbi n soru m l u l u ğ u meselesi kasten sükCıtla geçiştiri l ­ mektedir. Buna karşı l ı k, Alma nya ha rbi kaybetti ve g a l i p gelmesi içi n neler ya pıl malıydı, g i b i meseleler enine boyuna tartışma konusu h a l i n e geti ril mektedir. Bazı akl-ı evveller de, "Al manya, Sovyetler Birliği'ne sald ı rmazdan önce Akdeniz bölgesi ni ele geçirmel iyd i, bu suretle Sovyetler'i batıdan olduğu g i b i g üneyden de vurmak elana klarında sahip olaca kb, demektedirler. Halbuki böyle bir plôn vardı ve Teder plônı a d ı n ı taşıyordu. Hitler' in tuttuğ u "Ba rbaros plô ni» ile birlikte i n celen mişti. Bazıları da, Batılı ların, Sovyetler Birliği'ne karşı Hitlerle a nlaşma yapma ları n ı büyük bir ya n l ı ş l ı k olara k sık sık o rtaya koymaktadı riar. Bu işte Hitler de suçlu görül mektedir. Bu hata işlen meseymiş "Oçüncü Rayh»ın bi rçok ka l ı ntı ları kurtarıl a b i lirmiş. Bütün bunlar, a rt ı k gerçekleşmesi i mkônsız emeller için dökülen gözyaşları d ı r. Ne var ki, bu dövünmeler sırasında, Federal Almanya Bundesferi n i n ve NATO kuvvetleri n i n reva nşist progra mları gerçekleştiril­ meye ça l ı ş ı l m a ktadır. Tari h i n a ma nsız doğruları, za man ı mı z olayla rı n ı n iyice anlaşılmasını, bizi yarı n l a ra götüren en kestirme yolla rdan yü rü memizi kolaylaştır­ makta d ı r. Son otuz yıl içinde Avrupa'da ve bütün d ünya'da deri n değişikli kler o l m uştur. Avrupa h a l kları, artık, Batı Almanya'da ve diğer ü l kelerdeki saldırg a n g ücleri d i zg i n leme olanaklarına sahi ptirler. Varşova a ntlaşmasındaki sosya list ü lkeler Avrupa'da etkil i b i r g üven l i k sistemi kuru l ması için çaba harca maktadırlar. Budapeşte Danışma Toplantısın ı n v e Varşova antıaşması devletlerin i n teklifleri , aynı zamanda komünist v e işçi parti lerin i n son Moskova topl a ntıları n ı n kara rları, bütün barışseverleri, faşiz m i n yeniden sahneye çıkmasına, silôh l a n m a yarışı politikasına ve yen i kan l ı maceralar hazı rla n masına karşı enerjik bir mücadele yürütmek için azi mlendi rmişlerdir. Tari hsel tecrübe ve dersleri kı lavuz edinen Avrupa'daki ilerici ve demokratik g ücler, Avrupa'yı sürekli barış" i lerleme, halklararasında semereli

işbirliğ i

bölgesi

h a l i n e getirmek

için

çal ış­

makta d ı rl a r.

Ho Si Min yoldaşın hôflrası önünde saygiyle eğiliyoruı .

Dünya komünist ve işçi hareketiyle u lusal kurtul uş hareketi a ğ ı r b i r kayba uğradı. Hareket imiz in b ü y ü k faa liyetçisi, kahra m a n Viyet n a m h a l k ı n ı n y ü c e evlôdı, Viyetna m Emekçi Partisi Merkez Komitesi Başka n ı , Viyetna m Demokratik Cumhuriyetin i n Cumhurbaşka nı Ho Şi M i n yoldaş, 3 Eyl ü l 1 969'da Hanoy'da, bir kal b krizi sonucunda, 80 yaşında a ra mızdan ayrıldı . Bütün ömrünü h a l k ı n ı n mutluluğu, Marksizm-le n i n i z m fikirleri n i n 709


zaferi, sosyalist ve komünist top l u m u n kurulması savaşına hasretmiş o l a n bu coşkun devrimci safları mızdan ayrı lmış bulunuyor. Ho Şi M i n yoldaş, geceli g ündüzlü ça lışması, çetin devri mci l i k azmi, demir gibi i radesi, örnek cesareti ve bunların yanında a la bi ld i ğ i n e sadeli ğ i , olçok g ö n ü l l ü l ü ğ ü , insa n l a ra v e emeğe karşı sonsuz sevg isiyle b ü t ü n komü nistlerin, d ü nyadaki tüm demokratik ve i lerici g üCıerin saygı ve sevg isini kazan mıştı . Ho Şi M i n yoldaş, daha pek genç yaş ı nda koloniya l i z m ve emperyal izme karşı savaşa katı l mış, bu yüzden birçok defa tutuklan mış, zındanlara atılmıştı. B üyük Oktobr Sosyalist Devrim i n i sonsuz bir sevinçle karşılamış ve bu devrimde, Viyetna mın kurtuluş ışıklarını görmüştü. "Oktobr Devri m i , d ünya n ı n beş kesi mini g üneş goi bi ayd ı n latıyor v e ezilen, sömürülen m i lyonlarca insanı uyan d ı rıyor» diyordu. Viyetnam'da ilk komünist olara k harekete geçti, Marksizm-Leni n izm prensiplerine dayanan Viyetnam Emekçi Partisini kurd u , bu halkın, kurtuluş ve sosyalizm uğrundaki savaşına önderl i k etti. Viyetna m halkının u l u sa l kurtuluş savaşı Ho Şi Min yoldaşın yöneti minde d urmadan genişledi ve Ağ ustos 1 945'te parlak bir devrim zaferiyle sonuçlandı : G üney doğu Asya ' n ı n i l k sosya list devleti olan Viyetna m Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Bu devletin i l k Cumhurbaşkanı olan, Viyetnam işçi sınıfının ve bütün halkı n sevgi l i önderi Ho Şi M i n yol d aş, Viyetna m halkı nın Fransız sömü rgecilerine karşı g i riştiği savaşın başına geçti . Ve kahraman Viyetnam halkı, onun önderliği nde, bu emperyal ist saldırısını ezici da rbelerle defettikten sonra, Birleş i k Amerika emperyalist­ lerinin ve uyd u l a rı n ı n G üney Viyetnam'a saldırısına karşı çetin bir d i renme hareketine gi rişti. Ho Şi Min yoldaş, sağ l a m bir Marksist-Leninist, inançlı bir enternas­ yona list, sosya list topl uluğun ve d ünya komün ist hareketinin birlik ve beraberliği uğrunda azimle mücadele eden bir savaşçıyd ı . Saldırga n l ı k ve harbe, u luslara rası d urumun gerginleşmesine daima karşı çıkmış, barışı ve halkların g üvenl i ğ i n i savunmuştu. Ho Şi Min yoldaş, vasiyetn a mesinde, Viyetna m halkını, Amerikalı m üstevlilere karşı kesin zafere kadar savaşmaya, u l u sl a rarası komünist hareketinin birliği uğru nda ça l ı ş maya çağ ı rıyor ve şöyle d iyord u : "istiyoru m ki, Parti miz, Ma rksizm-Leninizm ve proleter enternasyonalizmi temeli üzerinde, sağduyuyu ve d uyguyu kı lavuz edinerek, kardeş parti lerin birliğini yeniden sağ lamak için ô za mi gayret sarfetsin ve buna etkili katkıda bulunsun. Kardeş

parti lerin,

kardeş

ü l kelerin

mutlaka

birleşeceklerine

bütün

kalbimle inanıyoru m.» Seçkin devri mci, u luslara rası komünist hareketiyle u lusal kurtuluş hareketini n ünlü faa liyetçisi Ho Şi Min yoldaşın aziz hôtırası bütün d ü nya komünistlerin i n ve i lerici insanlığın kalbinde ebediyen yaşıyocaktır. 710


OZ E L SAY FALAR

TKP 49 yaşında Türkiyenin çeşitli bölgelerinde ayrı ayrı çal ışan komünist teşkilôtlarını n temsilcileri 1 0 Eyl ü l 1 920 de Baku'de toplanarak, Türkiye işçi sınıfın ı n i l k Marksçı -Leninci partisini, Türkiye Komünist Partisini kurd u l a r. Kongrenin Türkiyede ya p ı l masına Ankara h ü k ümeti izin vermemişti. Kong re, Komünist Partisinin, Türk proleta ryası, Türk emekçileri karşısındaki tarihsel vazifesini anca k Ma rksçı-Leninci prensiplere dayanarak yerine getirebi leceğ i n i belirtti ; memleketin konkre meseleleri n i bu prensi plerin ışığında inceliyerek pa rtin i n ö n ü n d e d u ran vazifeleri tesbit etti ; pratik hedefleri ni çizd i ; prog ra m ve tüıü ğ ü hazırladı ve ka bul etti. Kongrede, memleketi mizi işgal a ltında b u l u nduran emperyalistleri, yabancı kuvvetleri kovmak, Marsizm-Leninizm idea l i n i işçi sı nıfı ve fakir köylüler arasında hızla yaymak, halkın kendi kaderini kendi eline a l ması için gereken d urumu, zemini hazırlamak, TKP'nin en yakın ödevleri olarak tesbit edildi. Türk komünistleri , milli kurtuluş ha reketin i n daha başlangıcında, emper­ yal izme karşı m ücadelenin a ncak halkın bütün kuvvetleri n i n, tüm a nti­ emperyalist g üclerin tek cephede birleşmesiyle başarılabi leveğ ini beli rtti ler. 49 yı l l ı k b i r tarih i olan Türkiye Komünist Partisinin legal çalıştı ğ ı müddet topu topu iki yı l d ı r. B u i ki yıl da gerici çevrelerin tertip ve provokasyon la riyle doludur. 47 yı l i llegol ça lışmak zorunda bırakıl masına rağ men TKP, emekçi sı nıfların hakları n ı , memleketin gerçek milli menfaat­ lerin i bütün g ü cüyle savun muştur. Onu bu hedefinden, uzun yıllar süren ağır i lleg a l çal ışma şartları, d u rmadan sertleşen baskı ve terör havası, çeşitli işkence metodları, provokasyonlar ve i h anetler a l ı koya ma m ıştır. TKP 47 y ı l ı i llegal ça lışma şartları içinde geçen 49 y ı l l ı k faa liyeti boyunca, i k.; cephede, ya ni b i r yandan halkın demokratik haklarını çiğniyen burjuvaziye karşı, diğer taraftan partiyi içinden vurmak istiyen likidatörlere, burjuvazi n i n değ isik renkteki ajanla rına karşı savaşmıştır. Parti, burjuvazinin devlet org a n la rı ndan, açık, g i21 i polisinden, basın ve propaga nda a raçlarından d a rbel er yed i ğ i gibi, l i ki datörlerin ve i çerdeki ajan ların yıkıcı faaliyetlerin i n acısını da çekmiş, ağır yaralar a l mış, büyük kayıplara u ğ ra mıştır. 71 1


Fakat Partin i n Kuruluş Kongresinde tesbit edilen u lusal hedeflerin gerçek ve can l ı nitel i ğ i , uzun vôdel i l i ğ i ve m i l l i i htiyaçlara uyg u n l u ğ u , yönetici v e mi litanların a ğ ı r fedakôrlıklara katlanmaları, partinin, aldığ ı derin yarolara rağ men ca n l ı l ı ğ ı n ı kaybetmesini önlemiştir. B i rinci Kongreden bu yana dünyada ve Türkiyede çok şey değişmiştir. Derebeyl i ğ i n , büyük tica ret burjuvazisi n i n ve işbirlikçilerin yekpare g i bi görünen hakimiyetindeki çelişmeler açığa vurulmuş, bu hôkimiyet sarsı I ­ m ı ş v e yer y e r çatla klar vermiştir. Ya bancı tekellere bağ l ı işbirl ikçi burj uvazi ile yabancı tekellerin ve yerli ortakları n ı n a ğ ı rl ığ ı n ı omuzlarında g ündengüne daha fazla duya n yerli sanayi ve ticaret burjuvazisinin iş­ birli kçi b u rjuvazi i l e çelişmeleri daha bel irgin bir hale gelmiştir. Türkiye ta rihinde ilk defa işçi sın ıfı legal sosya list bir partiye kavuşmuş ve bu pa rti 15 kiş i l i k bir g rupla parlamentoya g i rmek i m kô n ı n ı bul muştur. Sendika ha reketi kökleşmiş, sarı sendi kacı l ı k emperyalizmin ve işbirli kçi burjuvazinin bütün gayretlerine rağ men devri mci send ikacı l ı ğ ı n geliş­ mesini önleyememiştir. işçi sınıfı halkımızın emperya lizme karşı ul usal bağ ı mşızl ı k savaşında ta rihsel öncü ödevini yükümlenmiş, ul usal bağı msızlık savaş ı n ı n omurgası ol muştur. Bu tarihsel gelişme, yurtsever gençlik hareketinin serpi lip, h a l k ı ­ mızın bağımsızl ı k savaşında etkil i bi r g ü ç olara k beli rmesi ni sağl a mıştır. Bu zem in üzerinde m i l l i burjuvaziye bağ l ı yurtseverler a rtan bir cesaretle anti-emperya list bağ ı msızl ı k savaşına kat ı l m a ktad ı rlar. Buna rağ men Türkiye bugün de emperya listlerin politik, ekonomik ve askeri bağı m ­ l ı l ı ğ ı altındad ı r. Yurdumuzun ekonom i k v e sosyal gelişmesi ni engeııeyen d ı ş ve iç setler yıkılmış değ ildir. Ya bancı sermaye ekonomimizin kilit noktalarını eline geçirmiş, memleketin gelişme yolları n ı t ı ka mıştır. Derebeylik a rtı kları top l u m u n ya pısında hôlô önemli b i r yer tutuyor. Türk köylüsü topraksız ve perişan d ı r. Memleketin sosyal ve ekonom i k hayatında birçok değişmeler, geliş­ meler olmuştur. Fakat Birinci Kong renin ele aldığı milli kurtuluş savaşını hedefe ulaştırma, demokratik bir toprak reformu ile köylüyü toprağa kavuşturma, derebeyl i k i l işkilerini kaldı rma, a ğ ı r sa nayii kura ra k ekono­ mik ve politik kalkın mayı h ızlandı rma, emekçi yığ ı n la r ı n ı n demokratik hak ve özg ürl üklerini genişletme, sosya lizme yönelmiş barışçı bir Türkiye kurma meseleleri hôlô çüt ü m lenmemiştir. TKP bugün bu meselelerin çözüm yollarını memleket i n bugünkü objektif şartları içinde a rıyor ve hedefine bugünkü şartların gerekti rd iği savaş metod la riyle ulaşmaya ça lışıyor. Ne va r ki TKP'nin bundan 49 yı l evvel tesbit ettiği bu soru n l a r bugü n a rtık g e n i ş bir emekçi, aydın yığ ı n ı n ı n malı olmuştur. E m peryalistlerin gericiler eliyle memleketimizde yı l l a rd ı r körükledikleri anti -komüniım

712


h i sterisine rağ men, Türkiye Kom ü n i st Partisinin şiarları geniş h a l k yığ ı n ­ larınca g ünden g ü n e d a h a çok beni msen mektedi r. Birinci Kongrenin kendi leri ne tesl i m ettiğ i savaş bayrağ ı n ı , Marksizm­ Leninizmin yüce bayra ğ ı n ı uzun ve çetin m ü cadelelerde yere d üşü rmeyen Türk komünistleri, gelecek yıl Len i n i n 1 00. doğ u m yı ldön ü m ü n ü ve parti­ mizin 50. kuruluş yıldönü m ü n ü yeni yen i atı l ı m larla kutla maya hazırlan­ A. S. makta d ı rl a r.

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesinin Seçim ÇAÖ RISI Seçmen Yurtta ş ! Genel seçi mler yaklaşıyor. Gerici büyük burj uvazi nin, büyük toprak a ğ a l a rı n ı n partisi AP, i ktidarı elinde tutmak kaygı ve gayretine d üştü. : Geçen seçimlerde çoğ unluğun oyu n u elde etmen i n yol u n u bulan bu parti eski vaitlerini ş i md i yeniden hatırla maya, tekrarlamaya başla d ı . Ama geri kalmış bir tarım ü l kesi olan yurd umuzun yabancı ü l kelerden b u yıl da 850 bi n ton buğday satınalmak zorunda olduğu gizlenemed i . I ktidar parti s i n i n gerici i ç v e d ı ş politi ka s ı n ı n olu msuz sonuçları memleketin ekonom i k, sosyal ve politik hayatın ı n her a lanında a paçık görünüyor. Harpçı emperyalist devletlerin baskısıyla her y ı l m untaza man a rtan askeri masraflar yüzünden emekçi halkın vergi yükümü d urmadan a ğ ırlaştırı ldı ; zaruri eşya ve yiyecek fiyatları biteviye yükselti l d i ; reel işçi ücretleri d üştü ; yoksullaşan köyl ülerin şehi rlere akını daha da h ı zland ı ; işsizlik a rttıkça arttı. i ktidar partisi ve h ü k ümet yöneticilerin i n sık sık söz ü n ü ettikleri «kal k ı nma" ve «refah" ancak ve sadece yabancı tekeller ve yerli işbirlik­ çi leri için, büyük sermayeciler, büyük toprak ağa ları için doğrudu r. Geniş halk yığ ı n l a rı n ı n perişan d u ru m u , memleketin sürüklend iği ekonomik çıkmaz, mali yıkım onları pek i lg i lendirmiyor. On ları i l g i lendiren, vurg u n u g üven altına a l ma k, deva m ettirmektir. Onları i l g i l endiren, halkımızın ekono m i k ve sosyal çıkarları n ı n savun u l ması için, uzun savaşlarla kaza n ı l ­ m ı ş demokratik ha kla rın ı n korunması, genişletil mesi i ç i n , memleketin bağı msızlığı için açılan savaşı ön lemek, yurdun i lerici, antiemperyalist g üclerin i ezmektir. AP, i ktidarı ele geçird i ğ i g ünden beri Meclis içi ve Meclis dıŞı calışmaların ı ve bütün i craatını b u amaca yöneltmiştir. Anayasa n ı n demokratik h ü k ü mleri ni kaldırmak için AP idarecileri n i n geçen dönemde hazı rladı k l a rı n ı kanun tasarılarının hepsini Meclisten geçirmeye g ücleri yetmemiştir. AP ö n ü m üzdeki seçi mlerde bu gücü sağl a mak, mutlak çoğ u n l u ğ u elde etmek a macındadır. O şimdi memleke­ tin uyanık, a nti-emperya list, gericiliğe d üşman g üclerini sindirmek için 713


örg ütlediği baskı ve terör g ruplarından bu seç i m lerde yararlanmayo hazırlanıyor. Seçmen yurtta ş ! Şi mdiye kadar aldandığın vaitlerin acı sonuçları seni ü m itsizliğe d üşürmemeli, ama uya rmalıdır. Senin öz çıkarlarını savunan ve sonU'la kadar savunacak olon parti, Türkiye Komünist Partisi, b i l d i ğ i n sebeplerden ötürü bu seçime de katı lamıyor. Fakat bu, s e n i oyunu kullan­ maktan a l ı koyma m a l ı d ı r. Memleketimizin, halkımızın bugünkü a ğ ı r d urum­ dan kurtul masını amaç edinen ve bunun için köklü kesin ted bi rler a l ı n ­ masını gerekli gören pa rti veya partileri desteklemelisin. B u köklü ve kesin tedbirler, her· şeyden önce ü lkemizin milli bağı m­ sızlığıyla bağdaşmaya n ve milli gel i r kaynakları mızı emen bütün askeri. politik ve ekonomik a n laşmaların kaldırılması, NATO orta kl ı ğ ı n o , Amerika ile eşit haklara dayan maya n işbirliğine son verilmesidi r ; ü lkemizin g üven­ l i ğ i n i ve barışı teh l ikeye koyan bütün yabancı askeri üsleri n topra kları mız­ dan uzaklaştı rılmasıd ı r ; tarafsız, barışçı bir dış politika g ü d ü lmesi, özel­ likle yakın komşuları m ızia dostlu k ve iyi komşu l u k i lişkilerinin geliştiril­ mesi d i r ; yurd u muzda a nti-sovyetizmin, anti -komünizmin yasaklanması d ı r ; m i l l i kurtuluşları i ç i n savaşan halkların, özell i kle Amerikan emperyalist­ lerine karşı savaşan Viyetna m h a l kının, sı n ı rlarımızın ya kınında m i llet­ lerarası bir harbi körükliyen ısra i l istilôcılarına karşı m ücadele eden Arap halklarının aktif surette desteklen mesi d i r ; ya bancı sermayeye tanı n a n i mtiyazlı hakları n kaldırılması, m i l l i ekonomi mizin k i l it nokta la rı n ı tutan . m i l l i sanayi mizin g e l i ş mesin i engelleyen emperyalist tekellerin memlekette raşı boş faaliyetlerine son verrımesi d i r ; işçi sınıfı n ı n ve bütün emekçi h a l kı n hakları n ı savunan sosyal ve politik ku ruluşları n çal ışmaların engel­ I iyen anti-demokratik kanunların ve tedbi rlerin kal d ı rı l ması d ı r ; gelişen işçi hareketini ve bütün demokratik hareketleri kan unsuz ve kaba metod­ l a rla sindi rmek, halkın anti-emperyalist m ücadelesi ni bastırmak i ç i n k u rul­ muş olan faşist tipi komando birli kleri nin dağıtı l ması, faal iyetlerin i n yasak edi l mesi d i r ; işçi lerin yaşa ma ve ça lışma hakları n ı n d üzeltil m esi. işsizlerin özel i şletmeler ve devlet tarafı ndan sigortalanması d ı r ; memleketin ekono­ mik gelişmesinin başlıca engel lerinden biri olan toprak oğa l ı ğ ı n ı i<aldıracak, topraksız v e yoksul köylüye toprak soğlıyocak k ö � l ü b ı r toprak reformunun gerçekleştirilmesid i r ; küçüm memur ve da r gelirli yurttaş ı n g e ç i m şartla rının d üzeltil mesi, hayat pa h a l ı l ı ğ ı n ı n önlen mesi d i r ; ş e h i r l i esnaf, yerli sanayici v e tüccarın yabancı tekellere v e yerli ortaklarına karşı korunması d ı r ; e mperyalizmin sömürgeci a maçları na h izmet eden bugünkü bozuk eğitim siste m i n i n değiştiri lmesid i r ; emperya l i stleri n , özellikle Ameri kan v e Batı A l m a n emperya l i stleri nin harp hazırl ı kl a rı yüzünden halkımıza a ğ ı r vergi ler yükleyen askeri masrafla rın azaltıl ­ masıdı r ; eğ iti m, sağ l ı k, bayındırlık bütçelerin i n v e ekono m i k kalkı nma yatırı mları n rn a rtırı l masıdır. 714


Seçmen yurttas ! Yukarıda bel i rtilen hedefler halkımızın gerçek çıkar­ ları n ı savu n a n bütün ilerici, demokratik g ü clerin o rtak hedefleridir. Türki­ yemizi a ncak bu g üçlerin birliği ve zaferi kurta ra b i l i r. Memleketin bugünkü d urumdan kurtulması içi n , kökl ü kesin tedbirler a lı n ma s ı n ı gerekli gören pa rti veya partilere oy vermel isin. 1 1 . 9. 1 969

TORKIYE KOM U NIST PARTISI M ERKEZ KOMITESI

Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesine Değerli yoldaşla r ! Bulga rista nda sosyalist devrim i n 25'i n ci zafer yılı dolayısiyle Bulga r Komünist Pa rtisi Merkez Komitesini, Bulgar hükü meti n i ve bütün Bulga­ ristan h al kı n ı Türk komünistleri a d ı n a can d a n seıô m l a rız. Yirmi beş yıl önce, 9 Eyl ü l 1 944 g ü n ü Bulgar halkı, Bulgar Komü nist Partis i n i n önderliği a ltında ayaklan a ra k faşist diktatörlüğü yıktı , mem­ leketin sosyal ve politik tari hi nde yeni bir çağ , sosyalizm çağ ı n ı açtı. Ma rksizmi-leni n izmi memleketin özel şartla rı n a göre yaratıcı bir şekilde uygu l ıyon Bulgar Komü nist Partis i n i n yöneti m i a ltında Bulga ristan Halk C u m h u riyetinde 25 yıl içinde sosya lizm, bütün ekonomi k-sosya I-politik ve ideoloj i k temelleriyle yerleşti ve sağ l a m laştı ; sosyal i st üreti m i lişkileri ta m bir zafer sağ lad ı ; sosyal izm, h a l k ı n yaratıcı gücünün ta ma miyle yüze çık­ masına yol vermiyen engelleri yıktı. Geri ka lmış bir ta rı m ü l kesi o l a n Bulgaristan , n ispeten k ı s a b i r z a m a n d a , i leri b i r sanayi ü l kesi h a l i n e gel d i . Büyük meta l ü rji, enerji, makine i m a l i, ki mya sanayi leri kuruldu v e b u temel üzerinde Bulgar h a l k ekonomisi n i n bugünkü teknik seviyeye yüksel­ mesi i mkônları yaratı ldı ; sa nayi üreti m i n i n hacmi 1 939 yılına n ispetle 30 misli a rttı ; sosya l i z m kuruluşu seyrinde m i l l i gelirde beş mislinden fazla bir a rtış oldu, sanayi m i l l i gelirin ana kaynağı d urum u na geldi. Sosya l i st endüstrideki bu gelişme sosyal i st tarı m ı n mekan ize edilmesi i mkôn ı n ı sağ ladı ve köyde gelişme hızını a rtırd ı . Bugün memleketteki kooperatif çiftliklere ve devlet çiftliklerine o rtal a m a 88 traktör, 1 7 · biçer­ döver düşüyor. Ta rım üreti m i hacmı iki misli a rttı, buna karş ı l ı k ta rımda çalışanların sayısı iki misli aza l d ı . Sanayide v e köy ekonomisindeki bu gelişme temeli üzerinde Bulga­ ristanda h a l k ı n maddi yaşayışı, geçmişle kıyasla n a m ıyacak b i r seviyeye yükseldi. 71 5


Bu kal kı n ma hızı kapita l i z m i n h ô k i m olduğu ü l kelerde ancak bir haya l olabil i r. BKP' n i n Marsizme-le n i n i zme, enternasyonalizme bağ l ı l ı ğ ı , Bulgar H a l k Cumhuriyeti n i n dış politikası nda en i y i ifadesi ni bulmaktad ı r. B u politika, ayrı ayrı sosyal d üzenlerdeki devletlerin barış içinde yanyana yaşama prensipine dayan ıyor. Bulgar h ükü metin i n , bütün d ünyada, özellikle Avrupa'da ve Balka n l a rda barışın sağ lanması yolunda sarf ettiğ i gayretler yal n ız Bulgar h a l k ı n ı n değil, bütün hal kların ve bu a rada Türk halkının en hayati menfaatlerine ve gerçek i radesine uyg undur. Türkiye ile iyi kom­ şuluk ve dostl u k i lişki lerin i n geliştiril mesi ve genişleti l mesi yol u nda Bulga r hükü metin i n gösterd i ğ i i n isyatif ve bu yolda attığı a d ı m la r, halkımızın sosyal ist Bulgaristana ve Bulgar halkına semptisi n i daha da a rttırmıştır. B u lgar Ha l k Cumhu riyeti, m i l l i kurtuluşları ve bağ ı msızlıkları uğrunda emperya lizme karşı savaşan h a l kları n en aktif, en sağl a m ve g üven i l i r desteği o l a n sosya list ü l kelerden biri d i r. Enternasyonalizm Bulga r Komünist Partisin i n d ünya komünist h a reketi kuvvetleriyle i l işkilerinde başl ıca i fadesin i bul makta d ı r. BKP' n i n , m illet­ ' lerarası komünist ve işçi partileri temsilcile r i n i n son Moskova Danışma Toplantıs ı n ı n hazı rla n masına ve başarıyla g erçekleş mesine büyük katkısı, o n u n Marksizme-leni nizme ve proleta rya enternasyonalizmine titizlikle bağ l ı l ı ğ ı n ı n parlak bir beli rtisi oldu. Yaşasın Yaşasın Yaşasın Yaşasın

şanlı Bulgar KOmünist Partisi ! Bulgaristan Ha l k Cu m h u riyeti ! halklar arası nda dostluk ve barı ş ! Ma rksizm-leniniz m !

9 Eyl ü l 1 969

TORKiYE KOM a N i ST PARTISI M ERKEZ KO MITESI

Viyetnam Emekçi Partisi Merkez Komitesine Viyetna m ha l k ı n ı n büy ü k evlôdı, Viyetna m Emekçi Partisi Merkez Komites i n i n ve Demokratik Viyetn a m C u m h u riyet i n i n başka n ı , d ünya komünist ve işçi ha reketin i n i leri gelenlerinden Ho Şi Min yoldaşın ölümünü büyük bir teessürle ha ber aldık. Viyetna m Emekçi Partisine, Viyetnam hükü metine ve bütün Viyetna m halkına baş sağ l ı ğ ı d i l eriz. Emperya lizme, özel l i kle g üclü ve azg ı n Amerika n emperyalizmine karşı, bağı msızl ığı ve kurtuluşu uğrundaki savaşta efsanevi kahra ma n l ı k örnekleri veren Viyetnam h a l k ı n ı n önderi H o Şi M i n yoldaş, kurtul uşları için savaşan hal kların gönlünde b i r mücadele ve kurtuluş sembolü olarak daima yaşayacaktır. Onun can l ı hatırası önünde saygı i le eğ i l i riz. 6. 1 0. 1 969

716

TORKiYE KOMU N i ST PARTiSi M ERKEZ KOMiTESI


ı ÇI N DEKILER

Sayfa ÇağdaşlaTl

V. /. Lenin'i anlatıyorlar :

Anastas Mikoyan Devrimci ve devlet adamı olarak lenin'in dehôsı

637

Bulgaristan Halk Cumhuriyeti 25 yaşında: Jivko Jivkof teninizmin Bulgaristan Halk Cumhuriyetinde kazandığı zafer ,

648

Yuvarlak masa toplantısı : Sosyalizm köylülere neler verdi (Kooperatiflerde birleşen Bulgar köylüleri a nlatıyor)

662

Tarihsel tecrübe ve çağımız: Tadeniş Endruşçek ·Ikinci Dünya Harbi otuz yıl önce başlamıştı .

699

Ho Şi Min yoldaşın hôtırası önünde saygı ile eğiliyoruz ,

709

özel sayfal a r :

A. S. TKP 49 yaşında

.

71 1

"

TKP Merkez Komitesinin şeçim çağrısı .

.

"

713

.Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesine ,

715

Viyetna m Emekçi Partisi Merkez Komitesi .

716

,


B A R I Ş V E S O S Y A L I Z M P R O B L E M L E R I

Ingilizcesi: Central Books ltd., 37 G rays Inn Road , london, W. C. 1 .

italyancası : libreria Rin ascita, Via delle Botteg he, Oscure 2. Roma

Almancası : «GlOBUS»-Vertrieb a uslöndischer Zeitschriften, Wien XX, Höchstödtplatz 3

Yunancası (Kıbns'ta) : laikon Pra ktorio n , Tricoupi Street, 53 r., N i cosia Ruşcası : Stredisko pro rozs i ı ovan i tisku, Praha 6, Thô k u rova 3

fransızcası : Societe d ' Ed ition et d'Enformation 9, Boulevard des Ita l iens Paris (2e)

Ispanyolcası : Ediciones Pueblos U nidos Ca s i l la Correo 589, Montevideo

Japoncas ı : Nauka ltd., 2, Kanad-Z i n bocho 2-chome, Chiyoda - k u , Tokyo

i�veç dilinde : Arbetarkultur, Söderarmsvagen 36, Johanneshov 6, Stockholm

Bulgarcası : Raznoiznos, i, Rue Tzar Assen, SoHa

Türkçesi:

« Y E N i ç A G » - Stredisko pro rozsirovan i tisku, Praha 6, Thôkurova 3

F iyatı 1 l i ra .


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.